Giriş
(10)

Kurs hocamın söylediklerini normal mi karşılamalıyım?

petekpare
Hobi amaçlı kursa gidiyorum. Derste iş yaparken sohbet de ediyoruz. Söylediği bazı şeylerden rahatsız oluyorum ama cevap vermiyorum. Kurs da aşırı hevesli olduğum bir konuda. Hocanın bilgisi yeterli ama zevk almamı engelliyor bu sohbetler :( Eşim de şikayet et falan dedi ama o da içime sinmiyor.-Sür
Hobi amaçlı kursa gidiyorum. Derste iş yaparken sohbet de ediyoruz. Söylediği bazı şeylerden rahatsız oluyorum ama cevap vermiyorum. Kurs da aşırı hevesli olduğum bir konuda. Hocanın bilgisi yeterli ama zevk almamı engelliyor bu sohbetler :( Eşim de şikayet et falan dedi ama o da içime sinmiyor.

-Sürekli ilaç şirketlerinin insanları nasıl zehirlediğinden ilaçların zararlarından bahsediyor. Kocası vefat ettiği için antidepresan kullanan 50'li yaşlarında bir sınıf arkadaşım var. Ona ilaç kullanmana gerek yok bence falan dedi.

-Dolar almayın altın alın Kuran'da yazıyor dedi.

-Benzin fiyatına zam geldiğini duyunca artık bol bol yürürüz Almanya'da hep yürüyorlar burada insanlar hiç yürümüyor dedi :D

-Evcil hayvan beslemek kıyamet alameti dedi.
0
petekpare
(14.12.21)
"Böyle düşünceleri olan bir insan bana ne öğretebilir ki?" diye düşünürdüm ben olsam.
0
pispinti
(14.12.21)
Ben sadece boş yapıyor sanmıştım ilk paragrafı okurken ama bayağı zararlı şeyler de söylüyor. Şikayet edin bence de.
0
rahip janick
(14.12.21)
Şikayet etsem işten atarlar mı diye düşünüyorum çünkü muhalif bir belediyenin kursu. Atılmasın da sadece düşüncelerini kendine saklaması konusunda uyarı alsın istiyorum. O yüzden şikayet etme konusunda tereddütlerim var.
0
🌸petekpare
(14.12.21)
Direkt atılacağını sanmıyorum, öncelikle soruşturma açılır, uyarı verilir. Siz şikayetinizi bırakın mutlaka.
0
gmzo
(14.12.21)
hobi olarak kuran kursuna mı yazıldın :) ne anlatıyor?
0
passion rules the game
(14.12.21)
Kesinlikle şikayet ederdim, orası propaganda mekanı değil. Ateizm propagandası yapsa onu da şikayet ederdim mesela.
0
inawen
(14.12.21)
El sanatları ile ilgili bir kurs ama gerçekten Kuran kursunu aratmıyor :D
0
🌸petekpare
(14.12.21)
yav he he de geç
0
all girls dream
(14.12.21)
Benim pek katlanacağım şeyler değil, kendini uyarırdım çok taraflı görüşleri olduğu ve halka açık bir kurs olduğu doğrultusunda. Bu şekilde devam ederse bi üste şikayet ederdim.
0
hedep
(14.12.21)
Kimse hocadır öğretmendir saygılı olalım kodunu bırakıp ya hoca hayırdır dememiş de ondan sonuç bu olmuş herhalde. Ha bu da şart değil, bana böyle şeyler söylemeyin tarzı bir şey deseniz de yetebilir. Ha nolabilir surat yapar biraz yuzsuzse laf sokacak yer arar ya da daha az ilgilenir. E öyle olursa da başka kurs mu yok ilgili konuda, eminim bulabilirsiniz. En pratik ve içinizi şikayet vsye göre rahat ettirebilecek çözüm böylesi gibi duruyor.
0
encokbenisevinnolur
(15.12.21)
(16)

bavulumu toplayıp evden ayrılayım mı?

bleumarine
öncelikle (bkz: 2021 ekonomik krizi/@bleumarine)üniversiteden mezun olduğumdan beri yani 10 yıldır çalışıyorum. iş hayatımın ilk yıllarında deli gibi para biriktirmeye odaklandım ve çok küçük bir ev (stüdyo daire) alıp kredisini ödedim. bu dönemde ailemle yaşadım, elimden gelen her türlü maddi manev
öncelikle (bkz: 2021 ekonomik krizi/@bleumarine)

üniversiteden mezun olduğumdan beri yani 10 yıldır çalışıyorum. iş hayatımın ilk yıllarında deli gibi para biriktirmeye odaklandım ve çok küçük bir ev (stüdyo daire) alıp kredisini ödedim. bu dönemde ailemle yaşadım, elimden gelen her türlü maddi manevi katkıda bulundum. (bulunurum da zaten, bu dünyada sadece ailem var, bunu marifetmiş gibi söylemiyorum, yanlış anlaşılmak istemem.)

tam kredi bitti, kendi evime yerleşirim artık kendi hayatım olur derken pandemi patladı, babamın işleri kötüye gitti. o zamandan beri de aileme destek olabilmek için varımı yoğumu ortaya koydum. gerekirse evimi de satarım. 2 yıldır maaşımdan 200 TL bile kendime ayırmıyorum, harcamıyorum. bu dönemde bir ilişkim vardı, o da bitti. yani kendi hayatım kalmadı, ne kadar daha böyle sürer onu da bilmiyorum ülkenin hali ortada.

özetle 2 yıldır
-evden çalışıyorum. (08:00 - 18:00 arası bilgisayar başındayım, çoğu zaman akşam, bazen hafta sonu da çalışıyorum.)
-işim yoğun ve stresli
-kronik hastalıklarım var, salgından korkuyorum.
-bu nedenlerle neredeyse evden hiç çıkmadan yaşıyorum. kendim için yaptığım hiçbir şey yok.

sorun nerede derseniz; asla anneme yaranamıyorum. yaptığım ev işlerini asla yeterli bulmuyor. sürekli laf ediyor. hem çalıştığım hem kronik rahatsızlıklarım da olduğu için evde süperman gibi her işe koşamıyorum ama gerçekten elimden geleni yapıyorum.

hiç asi, huysuz bir iletişim tarzım olmadı, kendisine tane tane anlatmaya çalışıyorum. fiziksel olarak evden bu kadar çıkmamak, bu kadar oturarak çalışmak da sağlımı kötü etkiledi zaten. ama işe yaramıyor, sürekli laf ediyor.

en son bu akşam bana çok tembelsin dedi.

ben dün belim çok ağrımasına rağmen robot süpürge çalıştırdıktan sonra evi vileda yaptım, tozları aldım, gık etmedim, surat bile asmadım yemin ediyorum.
ki viledayı taşırken bile canımın acısından gözlerim doldu.

bana bu akşam dedi ki dün ne yaptın ki robot süpürdü zaten evi. vileda suyunu kaç kez değiştirdiğimi, belim ağrımasına rağmen her yerin eğile kalka tozunu aldığımı anlatınca da tembelsin ondan ağır geliyor iş yapmak dedi.

çok ağırıma gitti. hiç fevri bir insan değilim ama yarın bavulumu toplayıp kendi evime gitmeyi düşünüyorum. hep alttan alan, fevri hareketleri olmayan biri olduğum için böyle bir şey yaparsam şok olacaklar büyük ihtimalle ama gerçekten artık dayanamıyorum.

onlar benim canım, kıymetlilerim, ben onlar her şeyi yaparım ama bu lafları artık kaldıramıyorum. 1 değil, 2 değil. 34 yaşımdayım. yeni yetme ergen de değilim artık.

bir yandan da gayet iyi biliyorum ki hayat çok kısa, onlarla geçirecek kaç günüm var önümde bilmiyorum, pişman olacağım şeyler yapmak hiç istemem. ama psikolojim bozuldu çünkü 2 yıldır konuşmak hiç işe yaramadı, ne kadar kırıldığımı, elimden geleni yapmaya çalıştığımı, sağlık sorunlarımı anlatmaya çalışmam işe yaramıyor.

siz olsaydınız ne yapardınız?
0
bleumarine
(13.12.21)
ayrıl coco diyerek başlıyorum.

insanlara ufak tefek anne tripleri gibi geliyor ama sizin durumunuzda benzer şeyler yaşayan arkadaşlarımdan gördüğüm kadarıyla bu olay sizi psikolojik olarak çok yoruyordur. bence zaten stresli işin üstünde bide bu tarz dırdırları çekmeyin. evden ayrılıp ayrılırken içinizdekileri annenizi kırmadan dökmeden söyleyin. yani ben böyle yapardım en azından.
0
golgi aygıtı
(13.12.21)
Kendi evinize geçmeniz onlarla bir daha gorusemeyeceginiz anlamına gelmiyor. sanki bir yaniniz öyle algiliyormus, öyle hissediyormus gibi geldi yazdiklariniz.

Pekala sahiden sanki terkediyormussunuz onları gibi de tepki verebilirler de, onun da bir şeyi farkettirmemesi lazım. Her gün bu duyduklarinizi duyduğunuz bir ortamda, her gün bulunmamak daha faydalı olur herhalde uzun vadede. Küsme falan lafı geçerse de geri adım atmayın bence, sonuçta bir kötülük yok ortada, konuşmasalar bile bir süre sonra yumusarlar illa ki.
0
encokbenisevinnolur
(13.12.21)
Konuyu biraz uzatmışsınız. Evden gitmeniz onların borçlarına artık destek olmayacağınız anlamına mı geliyor? Öyle ya da böyle kendi hayatınıza odaklanmanız lazım. Hayat çok kısa diye bir şey yok. Siz belki 50 yaşını göremezsiniz ama anneniz, babanız 90 yaşını görür. Ömür boyu onlarla yaşayamayacağınıza göre ne kadar erken giderseniz o kadar iyi.
0
dissendium
(13.12.21)
Hiç vakit kaybetmeden kendi evinize geçin. Kendi düzeniniz,kendi hayatınız olsun. Daha verimli çalışacağınızı,daha rahat edeceğinizi söylersiniz. Aslında bir açıklama yapmak zorunda da değilsiniz de içimiz rahat etsin. Birlikte yaşamaya devam ettikçe sorunlar artar, daha çok gerilir daha çok üzülürsünüz. Dediğiniz gibi hayat kısa,kendinizin kıymetini bilin.
0
asteriks
(13.12.21)
Aileye uzaktayken daha çok yaranılıyor, hemen her ailede bu durum var. En kısa zamanda geçmek lazım.
0
BuddyGuy
(13.12.21)
Belirli bir yaştan sonra herkesin kendi hayatını kurması, ailenin de bunu desteklemesi, çocuğu bağımsızlaşması için yönlendirmesi gerekiyor. Sizde tam tersi olmuş, bu sağlıklı değil. Şimdi ayrılmazsanız asla ayrılamazsınız. Bir an önce kendi evinize taşınıp, hayatınızı kurun. Yine gerek gördüğünüz kadar destek olursunuz.
0
gmzo
(13.12.21)
34 yaşında bir insan olarak ailenin her dediğini kafaya takmamak gerektiğini öğrenmiş olman lazımdı bence. belli bi yaştan sonra aile ile aynı evde yaşayınca default olarak başarısız, tembel ve hayat kuramamış bir insan etiketi yükleniyor üzerinize aile tarafından. herkeste böyle olmuştur yani.
0
roket adam
(13.12.21)
maalesef çok uzun geldi ekşideki yazıyla birlikte okuyamadım bi göz attım. yaş 34, iş var, ev var ve bunlara rağmen aile yanında yaşıyorsunuz... bu kadar veri yeterli. hemen ayrılın, kendi yaşamınızı kurun. bu ailenizi ömür boyu görmeyeceksiniz demek değil.
0
erenderk
(13.12.21)
BuddyGuy +1 Uzaktayken daha kıymetli olursunuz. Kesinlikle arayı bozmadan kendi evinize yerleşmenizi tavsiye ederim size.
0
pispinti
(13.12.21)
bence de kendi evine yerleş.
0
alt4y
(13.12.21)
belin ağrıyor ve canının acısından gözlerin doluyor.bu cümleye takıldım , annen rahatsızlığının derecesini bilmiyor mu ?
benim kızımın beli ağırsa ona vileda kovası taşıtamam , acaba annen ağrılarını ciddiye almıyor mu ya da bilmiyor mu ?
bu arada satın aldığın evin boş mu bekliyor ?
0
devilone
(13.12.21)
ne olursa olsun belli yaşlardan sonra aile ile evler ayrılmalı.ki yaşınız da 34 müş.koşarak evinize gidin.
0
drako
(13.12.21)
@devilone; ciddiye almadıklarını düşünüyorum.

dediğim gibi kronik rahatsızlıklarım var ama hayatımda hiçbir zaman mızmızlanan bir insan olmadım, lise yıllarımdan beri doktora kendim giderim, tahlillerimi yaptırırım, hangi tahlil neden yapıldı, sonucu ne çıktı bilmezler bile. ben genel bir anlatırım, 2 gün sonra unuturlar.

çocukluğumda ciddi rahatsızlıklar geçirdim, hastanede yattım birkaç kez. o zaman bir sürü farklı tedaviler denendi, farklı tetkikler yapılmıştı. o dönemdeki hiçbir sağlık kaydım yok örneğin, kaybolmuş, atılmış. hiçbir şey hatırlamıyorlar.

evet ev boş, evimi aldıktan sonra yavaş yavaş eşya alabildim kredi de ödediğim için. ara sıra 1-2 gece kalmaya gidiyordum. ama atıyorum çamaşır makinesi falan bile yoktu, hepsini yavaş yavaş zaman içinde alabildim. tam kredi bitti ve evime artık tamam belli başlı şeyleri aldım, yaşayabilirim dediğim noktada pandemi patladı, taşınmayı erteledim haliyle. belli bir süre için de ertelemediğim için (yani önümde en az 1 yıl taşınamam gibi bir şey yoktu, belirsizdi) kiraya da vermedim.
0
🌸bleumarine
(13.12.21)
Net olarak geçmedi ama kadınsınız sanırım. Türk anneleri oğulllarına ve kocalarına bu eziyeti yapmaz. Evden çalışıyorsunuz ya; bütün gün evde hiç iş yapmıyorsunuz anne gözünde. Yine yazmamışsınız ama tek çocuk gibi cümleleriniz. Evden gitmeniz lazım, bu kesin. Ama nasıl? Madem zaten arada evinize kalmaya gidiyorsunuz, hafta içi çalışırken kendi evinizden çalışın, tabii ki hafta içi kendi evinizde kalın. Konsantre olamazsınız bu şekilde çalışırken, kendinizi ailenize ifade edeceğiniz durum budur. Sonra bazen hafta sonları da evde kalırsınız, kendinizi iyi hissetmezseniz, zaten buna alışmış olurlar.
0
SiyamkedisiZorro
(13.12.21)
@siyamkedisizorra
bingo, kadın ve tek çocuğum.
0
🌸bleumarine
(13.12.21)
Ayrı eve çıkın. aynı yaştayız ama ben erkeğim ve temizlik olmasa da diğer konularda ben de benzer şeyler yaşadım. Evime çıktım. Enazından artık özgürüm. eskisi kadar her gün görmüyorum annemi ama artık birbirimizi yıpratmıyoruz.
0
denizmaniaherif
(13.12.21)
(8)

3. aşıyı olan var mı? (biontech)

sipsiyah
Varsa üstünden ne kadar geçti?ikinci aşı kadar yan etki gösterdi mi? neler hissediyorsunuz? olmayanlar için 3. aşıyı direk olmayı mı yoksa revizyon aşıyı mı beklemeyi düşünüyorsunuz?
Varsa üstünden ne kadar geçti?
ikinci aşı kadar yan etki gösterdi mi?
neler hissediyorsunuz?

olmayanlar için 3. aşıyı direk olmayı mı yoksa revizyon aşıyı mı beklemeyi düşünüyorsunuz?
0
sipsiyah
(12.12.21)
ben geçen hafta oldum. bende ikinci doz neredeyse hiç yan etki yapmamıştı. şimdi 2. den 6 ay sonra olduğum 3. doz ilki kadar yan etki yaptı. he yani bu da nedir 2-3 gün kol ağrısı, uyuşukluk, bir de bööle eklem ağrısı gibi bir şeydi, bacaklarımda hissettim o gece parol alıp uyudum ertesi gün bir şeyim yoktu yani hiçbiri korkulacak boyutta şeyler değildi. revizyonu bekleyeyim diye düşündüm ama 3 biontech omicrondan koruyor cümleleri de gelince her gün toplu taşımaya binen ve aşılardan önce covid olan biri olarak daha fazla risk almayayım dedim.
0
red g
(12.12.21)
Ben de iki gün once oldum; enteresan bir şekilde kolum bile ağrımadi ki geçen sefer yatak döşek yatmıştım. Gayet rahat geçirdim. Red g gibi daha önceden covid geçirdim ve sürekli farklı farklı okullardayim; risk almak istemedim hiç.
0
fraise
(12.12.21)
Bir ayı geçti.
Birinci aşıda şiddetli kol ağrısı, ikinci aşıda hafif kol ağrısı oldu. Üçüncü aşıda hiçbir şey olmadı.
0
Mirket
(12.12.21)
Ben henüz olmadım çıkar çıkmaz olacağım, reddit'te araştırmıştım genelde 2.kadar yan etki yapmıyormuş. Asıl söylemek istediğimse, geçen açıklama yapıldı yeni varyanta karşı aşı Mart'ta geliştirilmiş olacak diye ama 3 doz aşı da etkiliymiş zaten. Yanlışım varsa düzeltin tabii.
0
gmzo
(12.12.21)
3 tane biontech oldum. kol ağrısı dışında yanetki göstermedi.
0
sutlu nescafe
(12.12.21)
3. Doz hakkim ciktigi gun direkt oldum asiyi. 3 doz biontech. Kafam rahat. Almanin kopegiyim. Kusura bakmasin dunya. Almana guvenirim. Ustune mucidi de Türk. Mis gibi.

Hicbir olumsuz durum yasamadim.
0
goklerdengelenkarar
(12.12.21)
3.aşı tanımlaması hangi algoritmayı göre oluyor bilginiz var mı?
0
oligomer
(13.12.21)
@oligomer sanırım 2ç aşının üstüne 6 ay sonra açılıyor.
0
🌸sipsiyah
(13.12.21)
(7)

Evlenmek, kız isteme, aileyi ikna etme

nlgyrn
Merhaba sevgili duyuru yazarları. Güzel bir pazarınız güzel bir haftanız olsun. Çok uzun bir süredir içim içimi yiyor, biraz dertleşmek biraz da akıl almak için açtım bu duyuruyu.5 yıllık bir ilişkim var. Ben kız tarafıyım. Erkek arkadaşımla aramızda 15 yaş var. Ben öğrenciyken okuduğum yerde tanışt
Merhaba sevgili duyuru yazarları. Güzel bir pazarınız güzel bir haftanız olsun.
Çok uzun bir süredir içim içimi yiyor, biraz dertleşmek biraz da akıl almak için açtım bu duyuruyu.
5 yıllık bir ilişkim var. Ben kız tarafıyım. Erkek arkadaşımla aramızda 15 yaş var. Ben öğrenciyken okuduğum yerde tanıştık. Ben 26 yaşındayım, hala okuyorum bu sene bitiriyorum okulu, bir kaç sene boşladığım için çok uzattım sonra aklım başıma geldi ama.
2 sene önce evlilik teklifi aldım, evet dedim ama okul bittikten sonra anca olur dedim. Şimdi mezuniyete yaklaştım iş ciddileşmeye başladı.
Babam çok modern görünüşlü ama eski kafalı birisi. Annem çok modern görüşlü, ama babama karşı çok pasif biri. Annem ilişkimizi ve evlenmek istediğimizi biliyor, okulunu bitirirsen ben arkandayım bu konuda dedi. Ama babamdan çok korkuyorum. Babamdan genel olarak, her hangi bir şey isteyeceğimde bile korkuyorum.
Nasıl olacak bu işler? Annem mi söyleyecek babama kızı istemeye gelecekler diye? Hayır derse ne yapacağım? İlla ayrılacaksın rızam yok derse ilişkimi mi bitireceğim yoksa kaçacak mıyım? Çok saçma, şu devirde çok komik gibi geliyor biliyorum. Acaba ben mi çok büyütüyorum gözümde? Sizin istenmeleriniz ya da kız istemeleriniz nasıl oldu?
Ortada tam bir soru yok ama umarım karın ağrımı anlatabilmişimdir. Vereceğiniz her türlü akıla, tavsiyeye, yoruma şimdiden çok teşekkür ederim.
0
nlgyrn
(12.12.21)
Er kişisi ailen ile bir tanışsın. Baban damadı tak diye kız istemede görmesin. Bir bağ kurulsun ki isteme aşamasında sıkıntı olmasın
0
bigcaptain
(12.12.21)
@big+1
Once bir tanisma falan olsun. Kimin soyleyecegi de ailen olan iliskine bagli ancak erkek arkadisinla olan iliskini baban degil de sadece annen biliyorsa gidip soyleme isini annen yapsin bence. O nabza gore serbeti daha iyi verebilir. Tabii bunu soylerken o 15 yas farkina da girsin cunku az buz bir fark degil. Babana direkt surpriz olmasin, bilsin ona gore beklesin.
0
j r r tolkien hayrani
(12.12.21)
Bir arkadaşım evlendi, başlangıçta durum senin durumundu, babasıyla ben hiç tanısmadim ama epey sert bir adam olarak anlatırdı. aylarca kendini yedi nasıl soylucem söylersem şöyle derse naparim diye. sonra noldu, söyledi. Babası da iyi tamam sen bilirsin demiş, cevaben ifadenin sebebi de arkadaşımın "evleneceğiz ama benden 15 yaş büyük" şeklinde bir cümleyle bunu söylemiş olması galiba, kendisi öyle diyor. "Babamdan genel olarak, her hangi bir şey isteyeceğimde bile korkuyorum." cümlesini o da kurardi, sizinle bir diğer ortak noktası.

Sizin de böyle olucak gelişecek diye bir şey yok tabi de, bence:
1- ilgili konuşmayı annenize paslamayin
2- son dakkaya bırakmayın

Çünkü bu şekilde onun tarafından bakınca da çok kırıcı.

Tabii ki kizabilir gibi gelmesinin korkmanizin sebepleri vardır geçmişte, ama bununla ilgili o korkma sebebi olan ihtimalleri bir kenara bırakıp hareket etmek daha makul sanki.
0
encokbenisevinnolur
(12.12.21)
Önce tanışma +1

Şimdiden mutluluklar dilerim öncelikle :)

Ben de babamdan çekiniyordum o yüzden çok iyi anlıyorum. Bizde süreç şöyle işledi:

- Anneme söyledim, o babama çıtlattı.
- Babam önce bir tanışalım dedi.
- Annem, babam, şimdiki eşim o zamanki sevgilim, ben kahve içmeye gittik, tanıştılar (2016 Şubat gibiydi yanlış hatırlamıyorsam).
- 1 hafta sonra da ben eşimin ailesiyle tanıştım, yine dışarıda cafede.
- 2016 yaz döneminde aileleri tanıştırdık. Bu aşamada evlere misafirliğe gidilmeye başlandı.
- 2017 şubat isteme - söz - nişan.
- 2017 ağustos düğün.

Aileler de birbirleriyle tanıştıktan sonra her şey rahat ilerledi, söz filan stresli olmadı çünkü düğün mekanı ayarlanmıştı zaten 2016 Ekim gibi :) Biz ikimiz de ailelerimizin yaşadığı şehirde olmadığımız için süreç biraz daha yavaş ilerledi bu arada. Babanız makul bir insansa, ilk başta içine sinmese de, siz kararlıysanız sonradan razı gelir mutlaka. Özellikle ilk kızıysanız zaten direkt damat adayını benimsemesi ve oo hadi evlenin demesi zor. İlk göz ağrısına kimseyi layık göremeyecek ilk başta, isterseniz İngiltere kralını getirin fark etmez :)
0
gmzo
(12.12.21)
Ama babamdan çok korkuyorum. Babamdan genel olarak, her hangi bir şey isteyeceğimde bile korkuyorum.

bu cümleleri bu yaşta hala kurabilen, ebeveyninden hala bu derece korkan bir "yetişkinin" evlilik kararı almasını kendi içinizde iyice bir düşünmeniz lazım bence. zira bunu babama nasıl söylerimden önce çözülmesi gereken başka iç dinamikleriniz var gibi görünüyor. müstakbel eşinizle aranızda ki bu (bana göre aşırı) fazla yaş farkının bile babanızdan bu derece korkmanızla ilgisi olabilir. babanızla paylaşmadan önce bir psikologla bu konuları konuşmanızı öneririm.

ha o görüşmelerin sonucunda hala derseniz ki yok ben bu durumda aksayan bir nokta görmüyorum, o zaman sıralamayı çoğu arkadaş önerileri ve kendi örnekleriyle yazmış zaten. onlara+1
0
Phoebe
(12.12.21)
İstemeye gelmeden önce babanızla tanışmadı mı aday? Babanız muhtemelen kendi yaşıtların varken neden kendinden 15 yaş küçük birini tercih ettiğini soracaktır. Bu soruya hazırlansın. Mesleği iyiyse, belki sorun çıkarmaz.
0
barguzhale
(12.12.21)
ay benim babam görece muhafazakar sayılır annem ondan da katıdır. sevgili olduğumuz gün söyledim ikisine de istemeye geleceklerini zaten taraflar bir araya oturup kararlaştırdılar. aileler çocuklarının mutluluğu söz konusu olduğunda kızmaz,korkmanıza gerek yok.

ilk önce babanızla tanıştırın bence de. 15 yaş büyük olması biraz sorun olabilir ona hazırlanın +1
0
Hallegadola
(13.12.21)
(10)

Başarısız olunan şeyden kolay vazgeçmek

Bruce
Zayıflık mı?Başarısızlıktan korkmak mı?Özgüven eksikliği mi?Boşa vakit harcamamış olabileceği için sonuç odaklı olmak mı? ​Ayran gönüllülük denen şeyn aslı bununla ilgili olabilir mi? Çabuk pes eder misiniz? Pes etmeniz için ne gerekir?
Zayıflık mı?
Başarısızlıktan korkmak mı?
Özgüven eksikliği mi?
Boşa vakit harcamamış olabileceği için sonuç odaklı olmak mı? ​

Ayran gönüllülük denen şeyn aslı bununla ilgili olabilir mi?

Çabuk pes eder misiniz? Pes etmeniz için ne gerekir?
0
Bruce
(11.12.21)
Beni yoran ya da yoracak şeyden pes ederim. Daha doğrusu vazgeçerim. Az enerjiyle çok verim alma taraftarıyım.
0
ruhen hastayim ben
(11.12.21)
Cem Yılmaz'ın bir gösterisinde anlattığı bir olay var. Cem Yılmaz abisine "sen de komiksin, neden sahneye çıkmıyorsun" demiş. Abisi de "sen milyonlara seslenmeyi tercih ettin, ben etmedim" demiş. Bence gayet güzel bir cevap. Bazen başarılı olmak tercih edilmeyebilir.

Örnek olarak gitar kursuna gitmiştim ama eğitim çok verimli olmadı. Başarısız oldum diyemem ama başarılı oldum da diyemem. İstesem saatlerimi harcayıp öğrenirim ama bunu tercih etmiyorum. Çünkü başarı demek emek ve zaman karşılığında bir şey almak demek. Ben alacağım şey için emek, zaman harcamayı tercih etmiyorsam, başarılı olmanın katkıları istediğim seviyede olmayacaksa başarısız sayılmam.
0
dissendium
(11.12.21)
Kendini ne kadar tanıdığın, mental bilincinin yüksekliği gibi pek çok değişkene göre bu sorunun yanıtı değişir. Bence en doğru cevabı kendi içinizde bulursunuz.

Kimi insan vardır, kendisinden çok daha deneyimli ve başarılı insanlardan başarısız olduğuna dair pek çok feedback almasına rağmen bilinç seviyesi yetersiz kaldığı için durumun farkına varmaz ve beceremediği işe hayatı boyunca devam eder. Hayat boyu mutsuz olur, hayat boyu başarısızlığına başka şeyleri bahane eder.

Kimi insan da içerisinde bulunduğu durumu doğru analiz edebilecek mantık ve bilinç seviyesine ulaşmıştır, durumu pozitif ve negatif her açıdan inceler ve başarılı olmak için ayıracağı vakit/nakit gibi konuları tartıp doğru kararı verir. Eğer yeterince emek verdikten sonra o işte bir noktaya gelebileceğine inanırsa ve bunun sonucunda elde edecekleri de bu sürece değecekse zorlamaya devam eder. veya tam tersi...

Eğer ilk bahsettiğim tipte bir insansanız zaten bunu asla bilemeyeceksiniz ve burada yazılanların sizin için bir anlamı olmayacak. Ama ikinci sırada bahsettiğim tipte biriyseniz en doğrusunu biz değil, siz bilirsiniz.

Yolunuz açık olsun.
0
kent sakini
(11.12.21)
"Quitter" diye bir terim var bilirsiniz. Tam bir başarısız etiketi.
Şimdi bakınca çok da keyif alarak yapmıyorsak bir şeyi, istemeye istemeye yapmaktansa "bırakma" olmasa da değiştirmek, dönüştürmek daha mantıklı geliyor.

Benim bıraktığım da oldu bırakmadığım da. Bırakmadığım bazı şeyleri daha farklı yapsaydım olurmuş dediğim oldu, bıraktığım bazı şeyleri de aslında yaparmışım ve devam etsem şuan daha farklı noktada olurdum dediğim de. Genelde istesem yapardım ve yeterince istemedim diye düşünüp o zaman neden istemediğime ve şimdi neleri istediğime, neyi sevdiğime odaklanmayı seçtim. Aslında yeterince sevilmeyen ya da alışılamayan şeyden vazgeçmek de hep daha kolay olan galiba.

"Ayran gönüllü" de statükocu sıkıcılar için bir etiket:)
0
dreamnesiac
(11.12.21)
isteyip alamadığım/başaramadığım bir şey yok. vazgeçmişsem zaten istememişimdir. buradan bakınca pes edenlerin de yeterince istemediklerini düşünürüm. ve yeterince istememek zayıflık da değildir eksiklik de. sadece istemiyorsundur işte o kadar. o yüzden vazgeçme cesareti/hürriyetine sahip olmak da güzel. zira istememesine rağmen başarmak için uğraşanlar bunu başkaları için yapıyordur. bu da kendin olamamak olduğu için asıl zayıflık/eksiklik budur.
0
erenderk
(12.12.21)
bende de var. pısırıklık bence. çok uğraşıp başaramama korkusu.
0
floydian
(12.12.21)
Bu çok genel bir soru ve aslında kişi ya da olay örgüsü üzerinden konuşmak gerekir derim ben.

Ben iş, eylem anlamında değil de insanlardan görece çabuk vazgeçiyorum diyebilirim, yani o insana vereceğim emeğin -bir şey anlatmak, öğretmek vs.- alabileceğim sonuca degmeyecegine çabuk karar veriyorum.

Diğer konularda "mı" olarak sorduğun her şeye evet demek mümkün, ondan dedim somut bir şey ya da biri gerek diye.

Ortak bir çatı altında toplamaya çalışsam, herhalde o işi sonuclandirmayan kendini tercih etmektir hepsi. Çünkü sonuca ulaştığında da "sonuca ulaşan sen" olursun ve onun getirileri vardır. Mesela ozguvensiz degilsindir artık, mesela guclusundur artık, mesela başarısızlıktan korkmamis birisindir artık...

sözün özü, olmak ya da olmamak meselesi bu.
0
encokbenisevinnolur
(12.12.21)
Yetiştirilmeyle alakalı sanırım biraz da. Ben bir hedef koydum mu ulaşırım mesela, er ya da geç. Başarısız olmaktan korkmam da, vazgeçmekten korkarım diyeyim. Asıl başarısızlık vazgeçmek çünkü bana göre. Böyle söyleyince çok iddialı veya havalı bir şey gibi duruyor ama pek öyle değil.

Bazen insanın mutlu ve huzurlu olması için vazgeçebilmesi gerekiyor. Ben vazgeçemiyorum, illa bir önceki denememdeki eksikleri bulup, düzeltip, tekrar denemem gerekiyor. Bu esnada gerçekten bunu istiyor muyum, bunu yaparken mutlu muyum bir kenara konuyorum. Evet hedeflerine ulaşan, dışarıdan başarılı görünen insanların bir özelliği bu genel olarak.

Ama başarıyı nasıl tanımladığınıza bağlı. Kendi çocuğumu böyle yetiştirmek istemiyorum mesela. Asıl başarının mutlu ve huzurlu olmak olduğunu öğretmeye çalışacağım.

Öte yandan, sizin sorduğunuz da sanırım aslında bu, en küçük başarısızlıkta vazgeçmek de bir problem. Yani aslında gerçekten istediğiniz bir şeyi en küçük pürüzde bırakmak. Bence iki uçta da özgüven problemleri yatıyor, sağlıklı özgüvene sahip ve kendine değer veren bir kişi, durumları değerlendirip, kendisini merkeze alıp, buna göre en doğru kararı verebilmeli. Ben bu yönde adım atmaya çalışıyorum ama kolay değil elbette..
0
gmzo
(12.12.21)
Çabuk pes etmiyorum ama path dependence denilen döngüye çok giriyorum. Bu noktalarda inat etmem beni yoruyor, yıpratıyor.
0
Amaranta ursula
(12.12.21)
Self coping mechanism diye bir sey var ya o yani. Biraz ugras olmazsa "amaan istesem yapardim" deyip vazgec.
0
floydian
(12.12.21)
(7)

Sürücü kursunun ehliyet bilgilerini yanlış girmesi

gmzo
Otomatik olarak alacağım ehliyeti milli eğitimin sistemine manuel diye girmişler. Teori sınavını geçen ay geçtim, bugün direksiyon dersine bir gittim araba manuel. Bir sürü ağız yaptı ofisteki kadın yok siz o an belki kararsız kalmışsınızdır ondan karışmıştır bilmem ne diye ama öyle bir şey yok. Ben
Otomatik olarak alacağım ehliyeti milli eğitimin sistemine manuel diye girmişler. Teori sınavını geçen ay geçtim, bugün direksiyon dersine bir gittim araba manuel. Bir sürü ağız yaptı ofisteki kadın yok siz o an belki kararsız kalmışsınızdır ondan karışmıştır bilmem ne diye ama öyle bir şey yok. Ben hiç manuel düşünmedim zaten. İmzalanan formda sadece B yazıyor, otomatik ya da manuel olduğunu kursun girmesi gerekiyormuş. Fakat formların konduğu zarfın üzerinde otomatik yazıyordu kontrol etmiştim, kadın da hocayla telefonda konuşurken bunu teyit etti zaten benim de duyduğumu bilmeden.

Milli eğitim ile görüştük, dilekçe süreci filan 3 ayı bulur diyorlar. 5.5 aylık gebeyim, dolayısıyla süre sıkıntım var ve yazılı sınavın üzerinden 12 ay süre veriyorlar direksiyon için. Cimer'e filan da yazdık da, merak ettim başına benzer bir şey gelen var mı, hızlandırmak için bir şey yapabilir miyiz?
0
gmzo
(10.12.21)
bir sonraki sınavda otomatik olarak girmek istediğinizi beyan ederseniz otomatik şeklinde başvurunuzu değiştirmeleri gerekir. bence milli eğitime bizzat gidip yüzyüze görüşün. arkadaşım manuel uygulamayı 2 sınavda geçemeyince otomatik için başvuru yapıp ilk sınavda girmişti. şehir mersin.
0
burty
(10.12.21)
En hızlı yol kaydı silip baştan kayıt açması ve tekrar E-Sınava girmeniz.
Diğer bütün işlemler düzeleceğinin garantisi bile olmadığı halde süreci daha çok uzatır.

Hatta kaydı dün sildirseydi bugün girişiniz yapılırdı işlemleri hızlandırıp aralık bitmeden sınava tekrar girebilirdiniz.
Bugünden itibaren bu işlem için de minimum 1 ay beklemek gerekecek.

Diğer seçenek de direksiyon sınav girişinizi onaylamaları ve 4 sınav başarısız görünmeniz sonra 2. direksiyon hakkı için otomatiğe geçiş yapılması. Bu da ayda bir sınav olduğunu düşünürsek 5 ay sonra bu işin yapılabilir kılıyor.

Geçmiş olsun.
0
mutekebbir
(10.12.21)
@mutekebbir yani kendi suçum olmayan ve mağdur olduğum bir konu için hakkım mı yanacak, anlamadım? milli eğitim bunu çözemez mi diyorsunuz?
0
🌸gmzo
(10.12.21)
Evet böyle konularda maalesef mağdur olan aday oluyor. Milli eğitimde öyle bir iki tuşa basarak girilen bilgiyi değiştirme gibi bir durumlar olamıyor.

10 yıl sürücü kursunda çalışmış biri olarak şimdi çok da yeremiyorum bu tarz hataları yapmışlığım da oldu.
Adaya maddi bir yansıma çıkmaz ama maalesef zaman kaybı oluyor bu bazen maddiyattan da önemli olabiliyor ama şu saatten sonra yapılacak bir şey yok.

En hızlı toparlayabilecek çözüm kaydı silip tekrar kayıt açılması olacak ama bu da 10 Aralık geçtiği için mecbur Ocak’a kalacak her şeyi çok zamanında yaparlarsa tekrar sınava girerek Şubat sonu gibi ehliyeti almaya hak kazanırsınız.
Kursun hatası olduğu için maddi olarak da bir şey talep edemezler.
0
mutekebbir
(10.12.21)
@mutekebbir kaydı silip tekrar yapamayacaklarını, çünkü böyle bir durumda kurs ücretinin iki katına çıkacağını söylediler. maddi olarak da üstlerine düşeni yapmıyorlar yani. ilçe milli eğitimden görüştüğümüz kişiler durumun dilekçe ile çözüleceğini ama 3 ay alacağını söylüyorlar. dilekçe kursa veriliyor, onlar ilçeye, onlar ile, onlar da bakanlığa iletiyor, ilgili kişi değişikliği yapıp tekrar aynı silsile ile yazı dönüyor. mecburen bu yoldan gideceğim gibi görünüyor.
0
🌸gmzo
(10.12.21)
Kurs kötüymüş böyle tavır almaları çok yanlış.
O zaman mecbur dedikleri şekilde ilerlesin muhtemelen söylediklerinden de uzar iş ama işte dediğim gibi yapacak bir şey yok.
Tekrar geçmiş olsun ve bol şans.
0
mutekebbir
(10.12.21)
aga manuel al geç işte...
0
freiefeeler
(11.12.21)
(4)

ikea'daki muz ağacı fiyatı

freebird5406_2
Refika bu videoda 2.05 de bir muz ağacı alıyor ikeadan, sitesine koymamışlar bunun fiyatı ne çok merak ettim bilen varsa :)https://youtu.be/ulZmTTB_EeQ
Refika bu videoda 2.05 de bir muz ağacı alıyor ikeadan, sitesine koymamışlar bunun fiyatı ne çok merak ettim bilen varsa :)
youtu.be
0
freebird5406_2
(07.12.21)
Pazar Ikea'daydım, ben de videoda görüp merak etmiştim,özellikle baktım. Yanlış hatırlamıyorsam 130 TL civarı bir şeydi:)
0
gmzo
(07.12.21)
Kocaman muz ağacı 130 liraya iyiymiş :)
0
🌸freebird5406_2
(07.12.21)
Evet bana da iyi geldi ama ev halihazırda amazon ormanından hallice olduğu için alamadım maalesef :D
0
gmzo
(07.12.21)
Fidancılarda bu boyda muz fidanları 50-70 lira, 130 liraya 120-150 cm fidan alırsınız.
0
John Bloor
(08.12.21)
(4)

gebelik şekeri

gmzo
1 saatlik şeker yüklemesi sonucu 145 çıkmış :( 140 üzeri çıkanlara 3 saatlik test uygulanıyormuş sanırım, doktorumdan cevap bekliyorum henüz. açlık şekerim 68. pcos'um olduğu için risk grubundayım sanırım zaten (gerçi hamilelik öncesi 1 sene rafine şeker tüketmedim ve kistlerim tamamen yok oldu). 1
1 saatlik şeker yüklemesi sonucu 145 çıkmış :( 140 üzeri çıkanlara 3 saatlik test uygulanıyormuş sanırım, doktorumdan cevap bekliyorum henüz. açlık şekerim 68. pcos'um olduğu için risk grubundayım sanırım zaten (gerçi hamilelik öncesi 1 sene rafine şeker tüketmedim ve kistlerim tamamen yok oldu). 1 saatlik test sonucu yüksek çıkıp, 3 saatlik değerleri normal çıkanlar var mı aramızda?

plasenta rahim ağzına yerleştiği için biraz kanamam olmuştu, tam o pozisyon değiştirdi, rahatladık derken bu çıktı. bebeğin gelişimi, sağlığı iyi çok şükür ama yine de moralim bozuldu.
0
gmzo
(07.12.21)
diyetisyene gönderecek, oradan bi para sıkışacak, diyetisyen onu yeme bunu yeme diyecek sen de endişelendiğin için tabi dikkat edeceksin tekrarladıklarında temiz çıkacak. yüzde doksanı böyle. hep yaşadım, yaşayanları gördüm. çok da yüksek diilmiş zaten. hiç moral bozacak bişey yok, plesanta daha ciddi bir konuymuş, o bile çözülmüş buna mı takacaksın.

bana şans dile benim plesanta da yukarı çıksın, şeker yüklemesine daha 1 ayım var :)
0
kenarortay
(07.12.21)
@kenarortay teşekkürler ve bol şans! plasentanın ilk haftalarda rahim ağzına veya yakın bölgelere yerleştiği sık görülen bir durummuş, rahim büyüdükçe o da hareket ediyor ve çok yüksek ihtimalle çözülüyormuş. umarım sağlıkla alırsınız kucağınıza bebeğinizi. <3
0
🌸gmzo
(07.12.21)
başlangıç 86, 1 saat sonu 149 2. saat sonu 126 çıkmış benim de, bir sorun yok dedi doktor da gayet normal yememe devam ediyorum (bu satırları saray helvası yerken yazıyorum ), 75'lik test yapmışlardı bana, fark eder mi bilmiyorum. İçiniz rahat olsun doktor da sıkıntılı görmeyecektir %99.
benim plasenta da hala aşağıda, sizinki çözülmüş en azından aynen.
0
ruz
(07.12.21)
@ruz doktor dahiliye ve endokrinolojiye yönlendirdi, cumaya randevu aldım bakalım.. bir saatlik testte 50 gr şeker veriyorlar, referans aralığı da ona göre değişiyor. umarım düzelir sizin plasenta konumunuz da..
0
🌸gmzo
(07.12.21)
(3)

en iyi tamamlayıcı sağlık sigortası

rewlack
anneme tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırcağım.60 yaş üstü, kronik rahatsızlığı da mevcut (ama sanırım e nabızda falan çıkmıyor)provizyon numarasıyla falan uğraştırmayacak, en kolay ve kapsamlı hangi sigorta var?benin acıbademden (full) sigortam vardı, dolayısıyla elimi kolumu sallayarak istediğim
anneme tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırcağım.
60 yaş üstü, kronik rahatsızlığı da mevcut (ama sanırım e nabızda falan çıkmıyor)
provizyon numarasıyla falan uğraştırmayacak, en kolay ve kapsamlı hangi sigorta var?

benin acıbademden (full) sigortam vardı, dolayısıyla elimi kolumu sallayarak istediğim yere gidebiliyordum. tamamlayıcının böyle bişey olmadığını biliyorum ancak yine de;
-en azından geçerli olduğu hastanelerde- böyle olacak mı? tahlil, rontgen, ultrason, eko vs dahil olsun istiyorum.

hangisini önerirsiniz?
nelere dikkat edeyim?
0
rewlack
(02.12.21)
Allianz sigortadan memnunuz biz tamamlayıcı olarak. Yaşlar 30. Hastane tarafından Ödemeyebilir denilen her şeyi ödedi. Provizyonda beklemedik. Ama büyük şehirde değilseniz anlaşmalı yerleri biraz az.
0
kullanıcıadımbuolsun
(02.12.21)
Biz de Axa'dan memnunuz ama anlaşmalı kurumları inceleyip karar vermek daha mantıklı.
0
gmzo
(02.12.21)
60 yaşa yapmayabilirler, daha önceki hastane kayıtlarından hangi rahatsızlıklar varsa onlar zaten kapsam dışı kalacaktır.
0
benaslinda
(03.12.21)
(14)

temmuz 2022'de doğacak çocuk için şimdiden alışveriş yapmak mantıklı mı?

elorelia
her gün zamlarla uyandığımız şu dönemde, bu ülkeye bir çocuk daha getirmek çılgınlık evet ama gel gelelim 8 haftalık hamileyim. kısmetse temmuz 2022de doğum görünüyor.aslında 7 aylık olana kadar hiçbi şey almam diyordum ama dün baktığıma bugün zam gelmiş oluyor. 7 aya kim bilir neler olur. bebek bez
her gün zamlarla uyandığımız şu dönemde, bu ülkeye bir çocuk daha getirmek çılgınlık evet ama gel gelelim 8 haftalık hamileyim. kısmetse temmuz 2022de doğum görünüyor.

aslında 7 aylık olana kadar hiçbi şey almam diyordum ama dün baktığıma bugün zam gelmiş oluyor. 7 aya kim bilir neler olur. bebek bezi alma şimdiden, ph uymaz elinde kalır dediler. onun dışında kıyafettir, oto koltuğudur, aklıma gelmeyen ve önerinizi beklediğim ıvır zıvırdır almak mantıklı mı?

evet al diyorsanız bak bende şu lazım olmuştu dediğiniz tavsiyeler varsa alırım.

teşekkürler.
0
elorelia
(01.12.21)
valla bence çok mantıklı. çünkü her şeye her an zam geliyor.
ben olsam şimdiden alırdım.
bu arada tebrik ederim. umarım sağlıkla kucağınıza alırsınız.
0
matilda
(01.12.21)
cuma gunu enflasyon aciklanacak o zaman bakarsin mantikli mi degil mi :) hem tuik hem enag rakamlarina bakacaksin ama.
0
bay b
(01.12.21)
kesinlikle cok mantikli. burun acma spreyi aliyordum duzenli olarak. fiyati ortalama 50 liraydi 2 gun oncesine kadar. bldun bir baktim 180 diyor. dumur oldum. 50 lira olsun 70 80 hadi 100 olsun. 180 olmus 2 gunde saka gibi :s o yuzden ben de su an birkac yil sonranin montunu filan stoklayasim geliyor esim sacmalama demese alicam gordugum her seyi :s

cok cok hayirli olsun bu arada :) saglikla kavusun <3
0
in vino veritas
(01.12.21)
oncelikle tebrikler.
bebek arabasi ve oto koltugu en buyuk masraflar. fiyatlari kesin artar dovizle beraber. ucu bir arada modeller var ozellikle ilk aylar cok rahat. o koltukta hem eve gidiyor sepet gibi, hem daha sonra bebek arabasina takliyor o koltuk.

onun disinda 2-3 numara bebek bezi stogu yapardim ben. ph uymaz sorun cikarsa satilir ileride.

kiyafet ya da kuvet gibi ucuz plastik urunleri stoklamanin bence pek bir anlami yok.
0
eksimtrak
(01.12.21)
Sağlıklı bir doğum nasip etsin Allah, size de bebeğe de.

Kesinlikle bez alın, ama numaralarını mantıklı alın. Yeni bebeği olmuş birinden hangi numaradan kaç paket harcadığını, hangi aylarda hangi numaralar kullandığını öğrenin.

Beşik, yatak, yastık, battaniye vs şimdiden alın.

Unisex kıyafetleri alabilirsiniz, ama abartmayın, bu konuda çok hediye gelecektir.
0
John Bloor
(01.12.21)
Ekonomik olarak cok mantikli ama insani olarak tavsiye etmem. Allah korusun aksi bu durumda o esyalar kotu seyler hatirlatabilir.
Daha cok erken bence
0
nuisance
(01.12.21)
yılbaşından önce büyük alınacakları alın. anne yanı beşiği oto koltuğu ana kucağu bunları alın.
0
mikahakkinen
(01.12.21)
bence almayın henüz.
Doğum yaklaştıkça nelere ihtiyacınız olduğunu, akrabaların-tanıdıkların size neler vereceklerini daha iyi anlarsınız.
Duygusal olarak hoşunuza gidecek birkaç parça kıyafet alın elbette ama geri kalanı için bence alıyormuş gibi düşünerek altın veya dolar olarak bir hesaba koyun.

5 bin liralık bebek arabası alacaksanız mesela 5 bin liralık doları atın hesaba. Zamanı gelince o dolarla o araba yine alınır zaten. Hem belki de bu 7 ay içerisinde bir tanıdığınızdan o araba gelecek veya bir firma dev ötesi indirim yapacak.
0
michael_knight
(01.12.21)
bebek araçları gereçleri ortalama 6 ay 1 yılda işlevini kaybettiği için zibiliyon tane letgoda malzeme var.

ben doona bebek arabası
chicco anne yanı
maxi cosi ana kucagı
ikea beşik aldım yarı fiyatından daha ucuza. siz de şimdiden buradan eksikleri tamamlarsınız
0
xrated
(01.12.21)
Öncelikle çok tebrik ederiiim! ^_^

Birkaç gün önce dinlediğim bir haber programında tekstil ürünlerinin yeni yıldan itibaren yüze 50 civarı zamlanacağı konuşuluyordu. Şimdiden almaya başlamak mantıklı olacaktır diye tahmin ediyorum.

Tekrar tebrik ederiim! ^_^
0
chihirovekohaku
(01.12.21)
şubatta ebebek indirimleri oluyor. her gün 1 kategoride. söyledikleri kadar olmasa da gerçek piyasa fiyatının altına oluyor o gün. ben onu bekliyorum :)
0
kenarortay
(01.12.21)
23.haftasında bir gebe olarak @michael_knight +1 diyorum ben buradakilerin aksine. Ben de geçen gün Mart'ta doğacak bebek için aynısını sordum, sizi de kesinlikle endişelendirmek istemem ama 8 hafta çok erken. 12.haftadan itibaren riskler çok azalıyor, dilerseniz 10.haftada fetal dna testini veya en azından sonrasında ikili testleri de yaptırıp, içiniz rahat ederek alırsınız bebeğin eşyalarını. Zaten araştırma yapmak gerekiyor, herkesin ihtiyaçları, gereksinimleri farklı. Birine mantıklı gelen bebek arabası diğeri için uygun olmayabilir. Bence önümuzdeki haftalarda araştırmanızı yapıp 12.haftadan itibaren almaya başlayın. Sağlıkla kucağınıza almanızı dilerim bebeğinizi :)
0
gmzo
(01.12.21)
Kendimi yerinize koyup bir düşündüm ve parayı dolar olarak kenarı koymaya karar verdim. :)

Sağlıkla ve huzurla büyütün bebeğinizi:))
0
invictae
(01.12.21)
Michael knight +1
Hem çevrenizdekilerden de illa hediye bir şeyler gelecek, onlara bakar ona göre eksiklerinizi tamamlarsınız.

Kendi adıma ben bebeğimin neredeyse ilk 8 ayını arkadaşımın bebeğinin küçülen eşyaları ile geçirdim. Dev bir valiz dolusu kıyafetin içinden bebeğimin doğduğu aya göre uygun olabilecekleri seçtim(yaşadığımız yer farklı olunca mevsim farkı) ve o kıyafetleri kullandım. 7.ayında da yıkayıp ütüleyip geri gönderdim arkadaşım 2. Bebeğine hamileydi. Kısacası 1 kıyafet 3 bebek büyüttü çünkü hızla büyüyorlar, aynı kıyafeti gelecek ay giydiremiyorsun. Doğumda sadece anı olsun diye 1 hastane takımı almıştım. Battaniyeler, yelekler hırkalar, park yatak... Hep hediye geldi.
Oto koltuğu, beşik vb hep ikinci el aldım. Tertemizdi ben de öyle kullandım.

Tebrik ederim. Sağlıkla, mutlulukla alın kucağınıza...
0
balik kraker
(04.12.21)
(12)

Gurbetçiler neden Türkiye'den ev alıyorlar.

liberal
Tamam 2020 Temmuzdan sonra evler dolar bazında bile artış gösterdi ama 5-10 senelik döneme bakarsanız döviz bozdurup ev alanlardan artıda olan kişi çok azdır, kaldı ki kiralar doviz bazında eridi gitti.Gurbetçiler oldukları ülkede gayet iyi bir şekilde o bölgeyi bilmekte ve tanımakta, neden misal be
Tamam 2020 Temmuzdan sonra evler dolar bazında bile artış gösterdi ama 5-10 senelik döneme bakarsanız döviz bozdurup ev alanlardan artıda olan kişi çok azdır, kaldı ki kiralar doviz bazında eridi gitti.

Gurbetçiler oldukları ülkede gayet iyi bir şekilde o bölgeyi bilmekte ve tanımakta, neden misal berlin'den hamburg'tan paris'ten ev almak yerine türkiye'den ev alıyorlar?

Bir de bu yabancı ülkelerde kira çarpanı genelde kaç?
0
liberal
(29.11.21)
Çoğu yazlık bölgeden ev alıyorlar. Yazın zaten deniz, kum için başka ülkeye gideyim diye düşünmüyorlar ki, Türkiye'deler genelde. E bu durumda niye almasınlar ki?

Ayrıca bir kısmı da emekli olunca Türkiye'ye dönüş yapıyor.
0
fraise
(29.11.21)
gurbetçilerin çoğunun emeklilik planı trye dönmek çünkü. yazın da buraya geliyorlar. bizim bi akraba evi boş tutuyor sadece kendi gelip oturuyor arada.
0
roket adam
(29.11.21)
Oturduğum apartmanın yarısı ingiltere, almanya ve dubaide yaşayan türklere ait. Evlerin fiyatları 2milyon üstü. Karşı apartmanın tamamı bir ingiltere'de yaşayan bir türk vatandaşa aitmiş. Amaç her zaman bir kapımız olsun. Bu civarlarda oturmak için beyaz yaka 10 yıl kendini bankaya köle ederken bu adamlar yılda 15 gün bu evleri açıp ve toplamda 10-15bin tl yakın (merkezi ısıtma) aidat ödüyorlar.
0
godspell
(29.11.21)
İki sebebi var:
-Biz rant ekonomisini biliyoruz, alternatifini değil.
-Türkiye'ye dönerim mantığı.

Rant deyince herkes negatif algılayaiblir ama rant bir malın (araba, otobüs vs) ya da mülkün (arazi, dükkan, ev) çok az eforla sağladığı getiridir. Rent'in fransızcası işte. Yani kira.

Mesela Avrupa ülkelerinde ve ABD'de de özellikle yatırımcı ve girişimci bir kültür var. Adam birikiminin bir kısmını hemen yatırıma dönüştürmek istiyor. Dükkan açıyor, iş kuruyor, üretim tesisi açıyor, kendi girişimci olamayacaksa bile iş kuran birine ortak oluyor. Ona sermaye sağlıyor. Hiçbirini denemiyorsa bile, yatırım fonlarına ya da hisselere koyuyor nakitini ki, o birikim girişimciye sermaye olsun, girişimci kazansın. Yatırımcısına da kazandırsın.

Biz bunu sevmiyoruz. Eline 500bin geçen ev alayım kiraya vereyim diye geziyor. Bu da aslında ekonomik büyüme için çok verimli mi tartışılır. Ülke sermayesinin büyük bölümü gayrimenkulde.

Halbuki gurbetçiler kazandıkları dövizi eve değil, türkiye'deki yatırım fonlarına koysa, halka arz olan şirketlere bağlasa ülkeye bir miktar sermaye akışı sağlanır.

Bu söylediğim tabii Türkiye'de ev alayım kira getirsin, sonra da ben döner otururum diyen Gurbetçiler için geçerli.

Yoksa adam yazlık ev almak istiyordur ona bişey diyemem. Sonuçta sahil şeridi güzel bir ülke, bir de ucuz. Aynı dili konuşuyorsun. Bütün AB ülkeleri yazın zaten akdenize iniyor. Sen kendi ülkene gidiyorsun.
0
anten
(29.11.21)
Mesela Kanada'daki arkadaşlarım 30 yıl mortgage ödemek yerine biraz para biriktirip Türkiye'de ev alacak galiba. Ev almak imkansız falan diyorlardı. Türkler uzun vadeyi sevmiyor, daha az sürede 100 bin euro/dolar biriktirsen atıyorum, Türkiye'de güzelce bir ev alırsın. Orada 700 bin euroya düzgün bir ev alamıyordur belki de.

Ayrıca evet çoğu emeklilikte Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor. Orada kalacak kişi yatırımını oraya yapar.
0
nhk ni youkosu
(29.11.21)
Berlin'den, Paris'ten nasıl ev alsınlar, o kadar zengin değiller ki. Berlin'de evler 500 bin euro. Bir Alman, bir Fransız için bile oralarda ev almak çok kolay değil. Ev alma konusunda da bir vizyonsuzluk var. Yatırım konusunda @anten +1. Bir de Türkiye'de kanunlar çok zayıf. Bir şekilde zengin olmuş biri onlarca ev toplayabiliyor.
0
dissendium
(29.11.21)
Edmond honda +1

Şimdi ben misal ayda sicak su ve isitma, apartman/site aidati ile 831 euro veriyorum. Düz kira 740 civari. Piyasayi ve oturduğum evin icinin yeni yapilmasi ile tahmini 250 bin euro derim ev icin. Bu da 28-29 yillik kira geliri demek. Ki ben 600-700 bin kisilik yerdeyim. Lyon/paris/bordeaux/toulouse/Strasbourg gibi yerler daha fenadir. Haliyle türk birinin Avrupa'da kira geliri yerine Türkiye'ye yollamasi mantıksız değil. Sonuçta çoğu geri geliyor emekli olunca ya da 6 ay gelip 6 ay ulkesine dönüyor gene.

Gecen spor salonunda türk eleman ile denk geldim, ailesi Kuşadası'na yerleselim demis mutluydu. Ayni yerde yasiyoruz, 300bin ev desek 3-3.5 milyon liraya Kuşadası'nda güzel yer bulurlar.

Bir de çoğunun herhangi bir yatırım bilgisi yok (anten+1). Ben misal ayda 300 euro en az world etf yatirimi yapiyorum, buna ek olarak takip ediyorum, hayat sigortası fonu actirdim vs. Ama misal arkadasinin ailesinin oturduğu yer, sahibi Almanya'da yasayan kayserili. Demisler buradan ev al, adam evi almis ama 7-8 sene olmus evi gormemis bile. Gecen gelmişler ya evi görelim istedik hiç gormemistik diye. Yani insanların çoğunun bildiği tek sey ev almak kiraya vermek.

Bu arada Avrupa'da herkes büyük metropolde yasamiyor. Yaşadığım yerde 300bin euroya 3+1 apartman dairesi var, sirketin fabrikasinin olduğu şehirde 300 bin euroya havuzlu villa var. Yani her insan da 25-30 yıl kredi ödemiyor. Istanbul'da da su an ev fiyatlari öyle 10-15 yil ile karsilanabilecek seviyede değil.

Ha ben misal; Türkiye'de izmir civarinda yazlik alirim, annemleri oraya yollarim. Yazin gelir 3-4 hafta kalir dönerim. Ama hayatta Türkiye'ye temelli dönüş yapacagimi sanmam (büyük konusmamak lazım) çünkü genel Türkiye ile temelde ayriyim. Ama Avrupa'da hala kahvehaneye giden, hayatında oranin bayramini kutlamamis, alisverisini hala türk marketinden yapan adamin Türkiye'ye yatirim yapmasi kadar normal bir olay yok. Adam zaten orali olmamis parasi ve olanaklari icin orada. Ilk firsatta azicik emekli maasini Avrupa'dan aldi mi hemen kacar Türkiye. Benim kayinpeder depresyon sebebiyle malulen emekli 700-800 euro net. Su an Fransa'da kira zor verirdi bu paraya ama Türkiye'ye normal yasar. Bu mantik iste.
0
logisticsmanager
(29.11.21)
@logisticsmanager, bu soruyu sorma nedenim fransa'da paris'te yaşayan kuzenimin türkye'de ev alması ve buna da alalı kaç ay oldu şu kadar arttı diye sevinmesi.

paris'te veya fransa'da kira çarpanı oranı senin gözlemlerine göre kaç?

120.000 - 130.000 euro alınan bir oda/daire'nin 700-800 euro getirmesi mümkün mü sence?
0
🌸liberal
(29.11.21)
@liberal; imkansiz. Bir kere ya o paraya daire bulunmaz ya da o kirayi alamaz. Paris'
Biraz paris'e rastgele baktim, 130bin olan dairenin tahmini vergi öncesi kira geliri masraflari çıkartsak 400-450€, bu da 27-28 yıl yapıyor. Ki dediğim gibi daha vergisi var.

Ha arrti diye sevinmesinin mantığı ancak ve ancak Euro karşısında artması ile olabilir. Ki izmir'den biliyorum deprem sonrasi fiyati katlanan yerler var ama Euro karşısında değer kaybeden yer de. Haliyle kendi aldığı yere göre değişir.
Sorduğun sorunun cevabı su linkte var;
www.immobilier-danger.com

Misal bakarsan Paris çok uzun yillar sonra getiri verirken misal turistik beziers şehri resmen 10-12 yil sonra getiri veriyor.
0
logisticsmanager
(29.11.21)
bu arada Avrupa'da ev sahibi olmak mantıklı bişey değil sanırım, orada yaşayanlar anlatır da, örneğin birden fazla evin olsa(alabilsen) ve kiraya versen neredeyse kiranın tamamı vergiye gidecek diyordu bir arkadaşım. Oturacağın ev mantıklı ama ikinci ev devlet tarafından engellenen(vergiyle) bir şey sanırım.
0
nhk ni youkosu
(29.11.21)
Abd'yi bilemem ama Avrupa'da ev alıp da değerini katlamak diye bir mantık yok. Avrupa'da aldığın ev her daim aşağı yukarı benzer değerlerdedir. Türkiye'de Allah'ın unuttuğu yere apartman dikerler ucuza satarlar alırsın 10 sene sonra şehir büyür ayağına gelir apartmanın, değeri de katlanır ona göre.
0
bana kedicik derdi
(30.11.21)
biz isviçre'de yaşarken kesin dönüş yapmak için almıştık ama adam gurbetçi diye ülkeyle bağlarını koparmak zorunda değil ki. yatırım bilgisiyle filan da alakası olabilir arkadaşların dediği gibi ama onunla sınırlı değil kesinlikle. mesela istanbul'da yaşayan birçok kişinin memleketinde, ya da şehirde yaşayan birçok kişinin köyünde evi var, neden? gidersek kalırız diyorlar, duygusal bağı koparmak istemiyorlar. bir de mesela türkiye'ye gelince otelde veya aile evinde kalmaktansa açıyorlar kapılarını, rahat rahat kalıyorlar evlerinde. ben bile bazen düşünüyorum memlekete gittiğimizde apartta filan mı kalsak diye. hani 3-5 gün bir şey değil de, 3 hafta filan kalmaya niyetlendiğimizde çok rahat edemeyebiliyoruz anne-baba evinde. tek başına aile ziyaretine gitmek gibi değil aile olarak gitmek.
0
gmzo
(30.11.21)
(10)

mart'ta doğacak bebek için oto koltuğunu şimdiden almalı mı?

gmzo
normalde ocak-şubat gibi alma niyetindeydik ama, malum döviz fırladı, ocak'ta çok artar mı fiyatlar? geçen haftaki artış henüz yansımadı gibi, takip ediyorum da. maxi-cosi'nin isofixli modellerinden alacağız.
normalde ocak-şubat gibi alma niyetindeydik ama, malum döviz fırladı, ocak'ta çok artar mı fiyatlar? geçen haftaki artış henüz yansımadı gibi, takip ediyorum da. maxi-cosi'nin isofixli modellerinden alacağız.
0
gmzo
(29.11.21)
Bence eşofman altını da şimdiden alın. Hatta okul kaydını da şimdiden peşinat öderek yaptırın, nasıl olsa fiyatı artacak.
0
bana kedicik derdi
(29.11.21)
alacağınız markadan, modelden eminseniz alın bence.
0
blatta hiberna
(29.11.21)
kesinlikle alın, hatta buharlı pişiricisini, hava nemlendiricisini, ihtiyacınız olacaksa kamerasını da alın.
0
entropik
(29.11.21)
ben ilaçları bile 3 er 4 er kutu alıyorum, yüzde 36 zam gelecekmiş.
0
killerbee
(29.11.21)
eger evde yer varsa kaliteli bebek bezlerini de boy boy almaya baslayabilirsiniz. zamanla bebek bezindeki artisa kendiniz bile sok olacaksiniz :)
0
duyulmasi gerektigi kadar
(29.11.21)
o fiyatlara alınmaz.
bence ikinci el satış sitelerine bakabilirsiniz.
letgo da oto koltuğu diye aratırsanız 100-TL ye bile bulabilirsiniz.
0
ankarakecisi
(29.11.21)
bence kesinlikle almalısınız. Hatta model bile önereyim.

Eğer bütçenize uygunsa Maxi-cosi axxisfix almanızı tavsiye ederim. 360 derece dönebiliyor.

Bebeklerde belli bir kilo ya da boya kadar geriye dönük gitmesi öneriliyor. kafaları daha ağır olduğundan kaza anında omurilik zedelenmesi riskinden dolayı.

Önerdiğim koltukta o şekilde o kilo ya da boya gelince öne dönük kullanıyorsunuz koltuğu. yaklaşık 4 aylıktan 4 yaşa kadar kullanılıyor. Aslında 61 cm'den 105 cm'e kadar. Her iki yana dönebildiğinden çocuğu arabaya indirip, bindirmekte çok kolay oluyor.

Biz hala kullanıyoruz. Yakında kullanamıycaz diye bir yenisini şimdiden aldım ben. dolar kurları daha tam olarak yansımadı gerçekten.
0
Dr_Stat
(29.11.21)
@duyulmasi gerektiği kadar, öneri için teşekkürler fakat ebek doğmadan bez stoklamak pek mantıklı değil benim anladığım, en kalitelisi, en pahalısı bile kimi bebeklere uyum sağlayamayabiliyor / alerji yapabiliyor ve marka değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.

@ankarakecisi çok iyi tanıdığım, güvendiğim birisi olmadıkça oto koltuğunu ikinci el almam. güvenli değil, güvenlik ürününde ucuza kaçmanın anlamı yok.
0
🌸gmzo
(29.11.21)
evet şimdiden alın. ben geç aldım, mecbur zamlı aldım.

bebek bezi al diyeni sakın dinlemeyin, bezi siz değil bebeğiniz seçiyor.
0
trajikomix
(29.11.21)
alacağınız oto koltuğu ya da diğer ekipmanların / malzemelerin doların fırlamasından önceki fiyatlarını kontrol etmeden almayın. dolar fırladı hemen alalım derseniz, belki de zaten fırlamış fiyattan alacaksınız.

diğer marka modellere ve hatta mağazalara bakarsanız, belki daha fiyatı fırlamamış olanları bulabilirsiniz.
0
co2s2
(29.11.21)
(12)

Son yıllarda geliriniz döviz bazında ne kadar düştü?

gmzo
2017 Haziran'da maaşım 1030 euroymuş, bugün itibariyle 530 euro. Devlet kurumunda araştırma görevlisiyim. 750-800 eurolara alışmıştık ama dün bu hesabı yapınca sinirim bozuldu.
2017 Haziran'da maaşım 1030 euroymuş, bugün itibariyle 530 euro. Devlet kurumunda araştırma görevlisiyim. 750-800 eurolara alışmıştık ama dün bu hesabı yapınca sinirim bozuldu.
0
gmzo
(24.11.21)
Nisan 2017'de mevcut işime başladım. O zaman 2030 dolardı. Şimdi 1030 dolar...
0
mey17
(24.11.21)
2019'da 1000 dolar alıyordum, şu an 384.
0
akhenaten
(24.11.21)
valla ben de ar görüm, ilk başladığım yıla kıyasla yarıya inmiştir :D ki bu sırada dil tazminatı, kıdem mıdem arttı. son yıllarda da herhalde 2/3e inmiştir
0
passion rules the game
(24.11.21)
İş hayatına Mayıs 2020'de başladım, o zaman maaşım 390 dolardı. Hala aynı şirkette çalışıyorum, aldığım zama rağmen şu anki maaşımı 286 dolar.
0
deveyidiken
(24.11.21)
"Hani herkes 30-40 bin kazanıyordu burada?" demek istiyorum öncelikle. Sonra da cevap veriyorum: Kamudayım ve enflasyonun çok çok altında zam aldığımız için dolar bazında da alım gücü açısından da son 3-4 senede yarı yarıyadan fazla düştü. Eskiden birikim yapabilirken şu an zor geçiniyorum.
0
prole
(24.11.21)
from 1700$ to 840$ baya %50 yemişim. psikolojik etkisi ise %70 ama
0
avatar is back
(24.11.21)
%45 düşmüş dolar bazında.
0
unalub
(24.11.21)
@avatar is back haklısınız psikolojik etkisi hatta reel etkisi daha da fazla, çünkü ödediğimiz dolaylı ve dolaysız vergiler de arttı. bir de onları karşılaştırmak lazım birkaç sene öncesine göre.

kamu kurumlarında @prole'nin dediği gibi zaten çok az zam alıyoruz ama, görünüşe bakılırsa özel sektörde de maaşın erimesini engelleyebilen pek yok.
0
🌸gmzo
(24.11.21)
Ben hafif comezken 3bin dolar aliyordum su an hesaplayasim yok. Uzebilir.

Cok yurt disi teklifini reddettik o donem :)
0
divit
(24.11.21)
2010-11 yılında 5bin dolar olan maaş, şimdi benzer pozisyonda 1500 dolar etmiyor, belki yılbaşı zammı ile 1,5-2bin arası olur..
0
nuisance
(24.11.21)
2016'nın başında şimdiki işime girdiğimden bu yana dolar bazında %10 azalmış. Yine iyiymiş benimki. (Şimdiki doları 12 aldım, 13 alınca %17 azalmış oluyor.)
0
peki madem
(24.11.21)
2018'de girmiştim işe, yıllık %30'dan fazla zam almama rağmen (son zammı saymazsam) şimdi hesapladım tam 1249 dolar içerideyim.
0
roket adam
(24.11.21)
(9)

Huzur hakkı vs 300 tl

noxell
Selamlar,Bir derdimi paylaşıp sizinle fikir alışverişi yapmak istiyorum. Tam bir orta sınıf tedirginiyim şu an.Uzun zamandır çok uygun fiyatlı bir dairede oturuyorum. Apartman geçtiğimiz ay satıldı. Yeni ev sahibi daireye %45 zam yapıyor. Oysa ki Tüfe oranı olan %17.09'dan fazla yapamaz. Avukatla bi
Selamlar,

Bir derdimi paylaşıp sizinle fikir alışverişi yapmak istiyorum. Tam bir orta sınıf tedirginiyim şu an.

Uzun zamandır çok uygun fiyatlı bir dairede oturuyorum. Apartman geçtiğimiz ay satıldı. Yeni ev sahibi daireye %45 zam yapıyor. Oysa ki Tüfe oranı olan %17.09'dan fazla yapamaz. Avukatla birlikte gidip konuştum, anlaşamadık tam. Dava açayım o zaman diyor.

1100 tl olan kirayı 1600 tl yaptı. (1600'den 1 tl aşağı inmiyor) Oysa ki yasal olarak en fazla 1300 tl olabilir. İki avukatla görüştüm, 1300 tl yatır geç dediler. Çok uzun sürüyormuş dava süreci, ben avantajlı konumdaymışım. 1 yıldan önce sonuçlanmazmış. Ben de en fazla o kadar kalırım herhalde, bilemiyorum. Bir de bu evde pek kalmıcam şu an, biraz kenarda dursun diye tutuyorum.

Ama bu süreçte beni sürekli arayıp taciz eder gibi geliyor tabiri caizse. Ben de 1300 verecekken 1600 verip huzur hakkımı koruyayım mı? 300 tl fazla verip kafam rahat etsin diye düşündüm ama kerizlik de oluyor biraz tabii. Siz ne dersiniz?
0
noxell
(23.11.21)
Ayağı kayanın treni kaçırdığı bir zamandayız, ben kendi adıma şöyle ilerlerdim

Eğer avukatların ilerde başım ağrımayacağına dair dediklerine güveniyorsam ve bütçeme uygun başka bir ev bulabileceğimi düşünüyorsam kirayı 1300'den verir ve aynı anda ev arayışına başlar bulunca da çıkardım.

Eğer bütçeme uygun başka bir ev bulacağıma inancım yoksa ve avukatların da sözleri çok rahatlatıcı gelmediyse 1600 liraya indirmeyi kendime kar sayıp kabul ederdim.
0
akhenaten
(23.11.21)
Böyle bir çakala hayatta 300 TL fazla vermezdim. Para sokakta bulunmuyor. Size her ay hiçbir şey yapmadığınız hâlde 300 TL veren var mı? Yoksa siz de kimseye fazladan 300 lira vermeyin. Avukat değilim de artış yasal oranın üstündeyse zaten kazanma ihtimaliniz yüksek davayı.
0
dissendium
(23.11.21)
yerinizde olsam demeye kalmaksızın neredeyse aynı olayı yaşıyorum. defalarca konuştuk ama laf anlamıyor ben de bir şikayetiniz varsa mahkemeye başvurabilirsiniz diyerek artık tüm iletişimi durdurdum. önümüzdeki aydan itibaren yasal oranda zamlı olarak ödemeye devam edeceğim.

300 lira sizin için huzurumdan önemli değil diyebileceğiniz bir meblağ ise neyse fakat diğer türlü bu işin sonu yok. seneye yine %50 zam isterse ne yapacaksınız?
0
hadsafhada
(23.11.21)
bir dakika bile durmam gerekirse çadirda kalirim. evini başina çalsin. minnet etme. mal adamin. başina dizine dursun de çik.
0
tunaktunaktun
(23.11.21)
emlakkulisi.com

Daireyi aldığında sizin eski ev sahibiyle yaptığınız sözleşmeyi de üstüne almış oluyor. kafasına göre zam yapamaz. versin mahkemeye madem o kadar inanmış.
0
zoghurt
(23.11.21)
huzur önemlidir hele de oturduğunuz evde çok önemli.

yeni alan kişinin mahkemeye verme hakkı var, o süreçte dava ile v.s. uğraşırsınız, kaybederseniz masrafları ödeyip tahliye etmek durumunda kalırsınız. süreç boyunca aramalar mesajlaşmalar mahkeme v.s. hep bi yerden aklınızda olacaktır.

ucuza oturduğunuzun kendiniz de farkındasızın zaten, ki gördüğüm kadarıyla fiyatı x2 felan da yapmamış. sizin yerinizde olsam 1500tl teklif eder oturmaya devam ederdim, tahminim ev sahibi makul teklifi kabul edecektir.
0
nuisance
(24.11.21)
1 hafta daha 1300 de diretirdim. mahkemeye verin falan derdim (adamın kavga çıkarmayacağına eminsem) sonra 1500 son fiyatım der çekilirdim büyük ihtimal
0
gizemli dede
(24.11.21)
Tekrar kira tespiti için açılan mahkeme 60. Aydan sonra açılabiliyor. Ve bu mahkemenin tüm masrafları ev sahibinw ait oluyor. Çünkü davayı zaten evinin değeri tekrar hesaplansın diye açıyor, sizi evden çıkartmak için açmıyor. Zaten evden çıkartamaz öyle durup dururken. Ve evet bu dava en az 1 sene sürecek vs. Size giren çıkan yok yani.

Senelik 3600 tl. Tatile gidersiniz yahu. Neden ev sahibinize tatil ısmarlayın ki? size boştan 300 tl veren oluyo mu her ay, hayır.

Kaç senedir oturuyorsunuz siz bu evde?
0
zimbirik
(24.11.21)
Ben böyle konularda orta yolu bulma taraftarıyım. Çünkü evde değişecek, tamir edilecek bir şey olur, yine başınız ağrır. yasal sınır 1300, ev sahibinin istediği 1600 ise, 1450-1500'te anlaşalım derdim. Diretmeye devam ediyorsa da buyur dava aç diyerek 1300 ödemeye devam eder, yeni ev aramaya başlardım.
0
gmzo
(24.11.21)
(11)

mevcut ekonomik gelişmeler ve acı reçeteyi hazmetmek

roket adam
bilen bilir kronik bir muhalifim, ama şöyle bir tespitim var. ekonomiden az çok anlayan arkadaşlar yorumlarsa sevinirim.alt alta yazacağım:- tr'nin kronikleşmiş malum çok ciddi bir cari açık meselesi var.- bunu ya ihracatı artırarak ya da ithalatı azaltarak çözebiliyoruz.- maalesef rant ekonomisi se
bilen bilir kronik bir muhalifim, ama şöyle bir tespitim var. ekonomiden az çok anlayan arkadaşlar yorumlarsa sevinirim.

alt alta yazacağım:
- tr'nin kronikleşmiş malum çok ciddi bir cari açık meselesi var.
- bunu ya ihracatı artırarak ya da ithalatı azaltarak çözebiliyoruz.
- maalesef rant ekonomisi sebebiyle üretimi çok da artırmamız mümkün olmadı, kısa vadede kolay da değil.
- şu anda bunu ithal tüketimi düşürerek çözmeye çalışıyoruz.
- faiz azaltılıyor çünkü insanların parasını bankada tutmak yerine farklı işlere yatırması lazım, yani ekonominin ısınması gerekiyor, artı olarak kobi + kurumsal sektörün üstündeki faiz maliyetinin düşmesi lazım.
- bu sırada kur da yükseliyor, hem ihracat için daha rekabetçi bir işçilik maliyetine ulaşılıyor hem de ithal malların maliyeti arttığı ve artık bir çok mal ödenebilir (affordable) olmaktan çıktığı için ithalat azalıyor.
- ithal mallar üzerindeki vergi yükü de kontrollü olarak yükseltiliyor, dolayısıyla yerli fiat egea alacak adam 3 kat vergi ödüyorken audi alacak adam 5 kat vergi ödüyor. 3 bin liralık normal akıllı telefon alacak adam 12 taksitle alabiliyorken 15 binlik iphone 13 pro alacak adama bu kolaylık sağlanmıyor bu sebepten.

şimdi bu acı reçete hoşumuza gitmiyor tabii ki ama akp yabancı sıcak parayla halkımızı hak etmediği bir hayatı yaşatırken iyiydi de şimdi mi kötü oldu diyesim geliyor. türk halkı ne yaptı da almanın binemediği gıcır gıcır arabalara binmeye başladı? yazılım mı üretti, robot mu yaptı, bir şey mi ürettik? yok. e şimdi neden bu acı reçeteden şikayet ediyoruz? başkası gelse de belki o güven ortamıyla daha çok sıcak para girişi olacak ama bu temelin değişmesi mantıksız değil mi? tekrar 2008-2015 arasındaki o inanılmaz dönemi bir daha kolay kolay yaşamayacağımızı kabullenmek daha doğru değil midir sizce?
0
roket adam
(21.11.21)
Affordable kelimesini kullanmaya gerek var mıydı gerçekten? Sizin mantığınız şu. Açığı kapatmak amacıyla hayatımızı şekillendirelim. Ben hayatımı neden ülkenin ekonomisine göre şekillendirmek zorundayım? Ülkede vizyon yoksa ben de mi vizyonsuz olayım? Almanın binemediği araba diye bir şey yok. Almanya'da çalışan Türkler bile Audi'ye biniyor, onlar Türk halkının yapamadığı neyi yaptı? Dönerci yazılımla mı uğraşıyor? Çiftçilik yapan bir Texaslı havuzlu evde yaşıyor. Bu adam robot mu üretti? Bu hak etme düşüncesi geçersiz bir düşünce.
0
dissendium
(21.11.21)
Mutsuzluğunu anlamakla ve paylaşmakla beraber farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyorum. Texaslı çiftçi bizden daha iyi bir hayat yaşıyor çünkü birkaç saat uçuş mesafesindeki san francisco'da dünyanın en değerli yazılım şirketleri dünyanın dört bir yanından ülkeye dolar çekebiliyorlar. Keza almanya'daki çalışan türkler dediğin adam emeğini bmw fabrikasında satarak kazanıyor, bu emeğin karşılığı bizdeki adamın emeğine göre çok daha katma değerli ve yüksek, dolayısıyla o adam daha iyi şartlarda yaşıyor. Bunların hiç biri bireysel olarak senin suçun değil ama burada yaşıyor olmanın bir götürüsü diyebiliriz.

Yani bizim ülkemizde makro ekonomik olarak böyle bir katma değer temeli yok. Dolayısıyla bu zaten az olan geliri, nufusa oranladığında biz katma değerli iş yapanlar olarak yine belki 10-15 asgari ücretli kadar kazanıyoruz, ama doğal olarak makroekonomik gelişmelerden de etkileniyoruz. O yüzden texaslı çiftçinin buğday işçiliği yaparken kazandığı para, türk çiftçinin aynı toprağa aynı buğdayı ekerken kazandığı paradan daha yüksek.
0
🌸roket adam
(21.11.21)
En önemli sorun taşınmaz mala yatırım yapmasıydı. İnşaat sektörüyle hareketlenen piyasa yine inşaat sektörünün doyumuyla dibe çakıldı. Ekonominin kötü olduğu zamanları incelerseniz sıcak parayla yatırım yapılan inşaat sektörünün doyumunu gözlemlersiniz. Hala daha kanal projesiyle (proje sadece bir araç, amaç ise yeni iskan alanları açıp rant ve ekonomiyi yine inşaatla canlandırmak) bu yola başvuruyorlar. Eğer bu yol mantıklı olsaydı avrupa tüm topraklarını inşaat/konut/işyeri ile doldururdu. Fakat özellikle almanyada emlak piyasasında konut krizi olmasına rağmen iskan izni almak büyük problem. Halbuki türkiye gibi daha da büyük cari fazla verebilir bu yolla, ama yapmıyor. Çünkü ihracat ve bunda devamlılık taşınabilir ürün üretimiyle olur(yazılım da dahil)

Akp nin iyi olduğu zamanlara gelirsek de, kemal dervişin politikaları ile imf kurallarını takip etmek, özelleştirmek ve gelişmekte olan ülke titri ile sıcak parayı çekmekle mümkün oldu. Hiçbir zaman endüstriyel sanayide ciddi bir ilerleme kaydetmedik. Hatta doğuş grubu tek üretim yaptığı inşaat sektörünü devam ettirmek istemedi. Özellikle banka ve ithal otomobil satışlarıyla iyi ora kazanıyordu.

Bir diğer düşüş de doların 1.5 seviyelerinden 1.1-1.2 gibi seviyelere gelmesi “neden üretelim zaten yurtdışında aynı fiyata geliyor? Neden türk ürünü alalım, daha kalitelisini yurtdışında aynı fiyata buluyoruz.” Demeye sebep oldu. O zamanlar serbest değil teşvik yapılıp set vurulsaydı şimdi işe yarayabilirdi ama artık çok geç. Dolar arttıkça asgari ücrete mecburi zam yapılıyor bu da maliyet fiyatlarına yansıyor. Ürünlere zam yine asgariye zam… kısır döngü olarak ekonomi dar boğaza giriyor.
0
Unde bach canim
(21.11.21)
"Ülke ekonomisi düzlüğe çıkana kadar halk sürünsün" politikası siyaseten iş yapacak bir söylem değil, kaldı ki dissendium'un dediği gibi insanlara "Valla kusura bakmayın ama biz üretmeyen bir toplumuz, o iphoneları, BMWleri haketmiyorsunuz" deme hakkı da yok kimsenin. Ülkenin saçma sapan yönetilmesi ile muasır medeniyet seviyesine ulaşması arasında ince bir çizgi de yok. Normal bir iktidar "Makro İktisada Giriş" kitaplarında yazan basit ilkeleri sürdürüp şimdikinden çok çok daha iyi ekonomik göstergelere sahip olabilirdi.

Yaşam kalitesine sahip olmak için Almanya ya da İsviçre gibi olmamıza gerek yok, olamayız da, o herhangi bir iktidar için bir hedef olamayacağı gibi bir hayal bile değil; sadece bizim için değil hiçbir gelişmekte olan ülke için... Ancak Türkiye orta vadede lokasyonunu, eğitimli genç işgücünü, işlenebilir tarım alanlarını, doğal kaynaklarını vb. kullanıp milli geliri şimdikinin iki katı olan bir ülke olabilir. Bunun için ülkenin her yerinin fabrikalarla dolu olmasına gerek yok.

Bizim ekonomiden önce siyasi ve sosyal sorunlarımız var; ekonomiyi siyasetin güdümünden uzaklaştırıp serbest piyasa ekonomisini tabana yayamıyoruz; ülkenin ekonomisi birkaç şehrin ve inşaat sektörünün etrafında dönüp duruyor, bu da her iktidarın öyle ya da böyle hamaset yapmasına sebep oluyor. Bugün CHP bile çıkıp "Ucuz ucuz satın, biz iktidara gelince zararınızı karşılarız" diye esnafa sesleniyor mesela...
0
salihdt
(21.11.21)
Diyanete,yol, köprü, inşaat vb şeylere harcanan parayla neler yapılmazdı. Akp başkanlık sistemi sonrasında halktan koptu.

Öyle bir ortam var ki üretmek istesen de kıpırdayamıyorsun. Rant tezgahında değilsen türlü sıkıntılar çıkarırlar. AKP'lilerden de üretecek adam çıkmıyor. Yazılımcı projesi yaptılar sonuç vermedi
0
roe
(21.11.21)
@salihdt, ülkenin saçma sapan yönetilmesini halktan bağımsız olarak incelemek hata değil mi? halkın kendisi bizzat, bilerek ve isteyerek bu yönetimi ve yönetim tarzını, bir kez de değil defalarca seçmiş. üstelik, muhalefeti ve diğer tüm seçenekleri de bu popülist politikalara uymak zorunda kalacak şekilde şekillendirmiş. şu anda popülist bir politika uygulamadan, fakire makarna orta direğe ötv indirimi + ucuz kredi dağıtmadan iktidara gelme imkanın yok. bu şartlar altında halkımız çok masum ama yöneticiler bok etti demek bana çok adil gelmiyor. halkın bizzat kendisi bu sosyal ve siyasi sorunların kaynağıyken, halk değişime direniyorken sadece siyasetçilere suç atmak bana kolaycılık gibi geliyor yani.

o yüzden yine belirtiyorum, bir alman köylüsü merkel'e oy vererek kuantum fiziği doktorası yapmış bir kadına liderlik ettirdi. bizim 20 senedir hikayemiz malum. şimdi anlatabiliyor muyum neden oranın köylüsü daha iyi şartlarda yaşamayı bizzat kendisi seçmiş, tercih etmiş ve hak etmiş durumda.

tabii ki daha iyi olabilir ve bence olacak da, ama bunun yolu yine aynı yolu izlemekten geçecek. o aradaki lale devrini epey bir süre unutacağız diye düşünüyorum, bunun suçlusu da bizzat halkın kendisi.
0
🌸roket adam
(21.11.21)
Bence ortalama bir Avrupa insanını (Ya da Amerikalıyı) o anlamda gözümüzde çok büyütüyoruz. Evet tabi ki ülkenin içinde bulunduğu durum halkın sosyal, kültürel yapısının bir ürünü, ancak örneğin Alman köylüsü Merkel'e "Aaa bu kadın fizik doktoru" deyip oy vermiyor ki; toplumlar dünyanın hemen her ülkesinde kısa vadeli çıkarlarına, kendi hayat görüşlerine ve nihayetinde popülist söylemlere göre oy veriyorlar. Bu yüzden "Demokrasiye karşı en büyük argüman sıradan bir vatandaşla 5 dakikalığına sohbettir" diye çok meşhur bir söz var.

Bu, tarihsel bir süreç. Türkiye'yi öyle bir zihinsel dönüşümden herhangi bir ekonomik politikayla geçiremezsiniz. O tür şeyler zamana yayılır, devrimler, savaşlar, sınıf mücadeleleri, kültürel akımlar vb. gerektirir ve çoğunlukla organiktir. Ekonomik kalkınmayı tek kademeli düşünürseniz bu sorunun bir çözümü kalmıyor; en fazla "Halkın kafasına bas, herkes kemer sıkarken ekonomiyi düzelt, o arada bir de kültürel devrim yap ki o ekonomik düzen sürsün" bir "İyi Diktatör" senaryosunda belki işe yarar ama mevcut durumda 5 yıllık iktidar döneminde yapamaz, ilk seçimlerde popülist söylemlerle karşınıza çıkan muhalefete kaybedersiniz.

Özünde Türkiye'nin sorununun basit bir çözümü yok; bu sadece bizim sorunumuz da değil. Orta gelir tuzağı diye bir şey var; bir sürü ülke bizimkine benzer bir şekilde "Gelişmekte olan ülke" seviyesine gelip orada takılıyor, biz saçma sapan ekonomi yönetimleri nedeniyle daha çok zig-zag yapıyoruz ve ülkenin potansiyelinin de altında ekonomik performans sergiliyoruz.
0
salihdt
(21.11.21)
Aci recete krizi daha da derinlestiriyor.

400e almadigim en dandik merso vergiyle dolarla 800 olmus. Ulan kaciyor deyip bu sefer 800 verip aliyorsun cari acik yine artiyor.

Hatta normalde 100bine yerli egea alacakken yatirim olsun diye ithal olani aliyorum.
Otv paketiyle oynadiklari icin yerli civic alamiyorum, civic az satinca fabrika kapaniyor hic alamiyoruz.

Mudahale etmeseler bu kadar cosmazdi bu fiyatlar.
Telefona o kadar cok vergi geldi ki hic alamaz olduk.
0
divit
(21.11.21)
@salihdt çok güzel anlatmış. Olaylara tek yönlü bakıyorsunuz, argümanlarınız "üretim yok, o zaman kimse ekonomiden şikayet etmeyecek" ve "bu halk bu adamları seçti, o zaman şikayet etmeyecek" şeklinde. Alexis de Tocqueville'in "Çoğunluğun zorbalığı"nı okumanızı öneririm. Ben siyaset bilimci değilim ama bu konular siyaset ve toplum bilimleri alanında çalışılmış/çalışılıyor. Biraz bu yönde okuma yaparsanız birçok şeyi daha iyi anlamlandırabilirsiniz.

Her şeyden önce toplumu özgür iradesi olan, bağımsız bir birey gibi ele alıp suçlayamazsınız. Türkiye'deki toplumun eğitimsiz kalmasının, doğru kararlar vermemesinin ve utanılacak düzeyde yönetilmesinin sebebi "halk" mı? Ayrıca hiçbir sağlıklı yönetimde çoğunluğun bir seçim yapması, o yönetime sonsuz eylem hakkı tanımaz. Demokrasinin içerisinden diktatörlükler böyle doğuyor.

Birkaç hafta öncesine kadar "acı reçete" dediğiniz şey yüksek faizdi, şimdi söylem değişti birden bire düşük faiz, yüksek kur oldu. Bu bile ne kadar manipülatif ve çıkarcı bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu politikalar arasından iyi niyetle doğru çıkarım yapmaya çalışmanızı takdir ediyorum, bir nevi savunma mekanizması belki de ama öyle bir şey yok. Ben bu satırları yazarken bile bütün ekonomi "politikası" 180 derece dönmüş olabilir. Zaten problem de aslında hiçbir şeyin "politikasının" aslında var olmaması. Ekonomi politikamız yok, eğitim politikamız yok, kültür politikamız zaten yok (mesela sadece endüstriyel üretime odaklanılıyor ama, Fransa'nın savaş sonrası yükselişine bakarsanız temelinde eğitim ile el ele giden kültür politikalarının yattığını görebilirsiniz). Demem o ki bu seçimi halk yaptı kabullensin, halk üretmiyor kabullensin demek fazla yüzeysel kalıyor.
0
gmzo
(21.11.21)
Bu yaşananların iyi niyetli hiçbir açıklaması yok. Bahsettiğiniz acı reçete şu an yaşananların çarpıtılmış hali. merkez bankasının Güvenilirliğini sıfıra indirerek, ekonomi yönetimine dini referanslar vererek (tarihi bir olaydı) ve tüm dünyada faiz arttırma trend haline gelirken parayı birkaç günde pul haline getirerek acı reçete olmaz. Uçan gübre fiyatları, piyasada bulunamayan ilaçlar, saatler içinde borçları katlananlar, belirsizlik bu kaostur. Kemer sıkmak başka bir şey, öngörülemez bir ortamda hayatta kalmaya çalışmak başka. Erdoğan’ın etrafında daha küçük çaplı artışlarda bile önceden tüyo alanların şu son zamanlarda millet üç kuruşundan olurken ne kadar zenginleştiğini hayal bile edemiyorum. Nasıl bir servet aktarımı olduğunu öğreneceğiz ilerde.
0
not dark yet
(21.11.21)
Abi iyi de konunun bahsettiğin şeylerle alakası yok ki.

Son 10 yılda net foreign direct investment konusunda çok büyük bir değişiklik yok, TR'ye giren para TR GDP'sinin %1 ila %2'si arasında değişiyor. Az biraz azalma var ama genel olarak 2010'dan beri stabil (öncesinde çılgın atmış).

Ama 2010'daki alım gücümüzle şimdiki arasında dağlar kadar fark var.

Cari açık da aynı muhabbet, 2012'de şimdikinden kötü durumdaydı, ama alım gücümüz daha iyiydi.

Yani konu sadece "dış yatırım" veya robot üretmekle ilgili değil, TR içindeki sıkıntılar yüzünden sıradan insanların durumu kötüleşiyor. 2015 öncesi devlet özel sektöre çökmüyordu mesela, işini yapan beyaz yaka güzel paralar kazanabiliyordu. Şimdi telekom/enerji/inşaat sektörleri bitti. İlk ikisi devlet o sektörlere çöktüğü için. Sonuncusu vatandaşın kendi mallığı evet.

Özetle mevcut kötüleşmenin sadece %10'u %20'si senin bahsettiğin faktörlere bağlı. %80-90'ı direkt cebimizdeki paranın birilerine aktarılmasını hedefleyen politikalar yüzünden.

Eğer devlet bize çökmeyip, alım gücümüzün düşme oranı şimdikinin %20'sinde kalsaydı insanlar bu kadar şikayet etmezdi zaten.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
(3)

haftada 4 gün çalışan bir asgari ücretlinin aylık maaşı kaç TL olur?

sana bir sarki yazdim fernando
4 güne oranlı olarak verilecek denmiş maaş. maaş 30a bölünüyor vs diye biliyorum günlük bulmak için. Bu 4 güne oranlama nasıl olacak? teşekkürler.
4 güne oranlı olarak verilecek denmiş maaş. maaş 30a bölünüyor vs diye biliyorum günlük bulmak için. Bu 4 güne oranlama nasıl olacak? teşekkürler.
0
sana bir sarki yazdim fernando
(20.11.21)
Tam zamanlı düşünüldüğünde 5 gün oluyorsa, 4 x asgari ücret / 5 olmalı gibi anlıyorum ben.
0
gmzo
(20.11.21)
Tam zamanlı çalışan 6 gün çalışıp 1 gün izin kullanıyor. Bu durumda dört gün çalışan için asgari ücret X (4/6) formülü uygulanabilir diye düşünüyorum.
0
bayc
(20.11.21)
asgari ücret / 30 gün eşittir günlük ücret. ancak günde kaç saat çalışacaksın o da önemli.
0
paintov
(21.11.21)
(3)

mide bulantisina acil bir cozum

pikap
pazartesi gunu burnuma bir islem gerceklestirildi. tampon takildi vs bugun cikartmak icin dr a gitmem gerekiyor. yarina kalirsa sorun olurmus. bugun de benim inanilmaz mide bulantim var. inanilmaz demeyeyim ama sabah yuruyecek halim yoktu affedersiniz biraz kustum rahatladim. simdi iki uc lokma bi s
pazartesi gunu burnuma bir islem gerceklestirildi. tampon takildi vs bugun cikartmak icin dr a gitmem gerekiyor. yarina kalirsa sorun olurmus. bugun de benim inanilmaz mide bulantim var. inanilmaz demeyeyim ama sabah yuruyecek halim yoktu affedersiniz biraz kustum rahatladim. simdi iki uc lokma bi sey yedim sanki tekrar baslayacak gibi hissediyorum. yola cikmaktan korkuyorum cunku ben yeni havalimani tarafindayim gidecegim yer kadikoy. 4 vesayet degistircem yol uzun. otobuslerde kusup durmaktan cok tirsiyorum. dr a yarina ertelesek olmaz mi dedim olumlu konusmadi tampon onemli vs diye.

yillar once yolda mide bulantisina yakalanmistim ve tam anlamiyla rezil bir gun gecirmistim. o gun aklima geliyor oyle olursam diye.

ne yapmam lazim hic bilmiyorum :(

yakinimda hastane de yok en yakini 50 dk mesafede. oraya gitsem zaten kadikoyu yarilamis olucam.
0
pikap
(18.11.21)
rennie olabilir. geçmiş olsun.
0
pispinti
(18.11.21)
emedur alın bi eczaneden
0
rewlack
(18.11.21)
Zencefilli çay çok iyi geliyor, taze zencefili dilimleyip demleyin.
0
gmzo
(18.11.21)
(3)

mini/midi fırın tavsiyesi

durbikonusucaz
merhabauzun yıllaaar önce, fırın yazınca en ucuza çıkan modelden aldığımız bir fırınımız var ve yenilemek istiyoruz.biraz bakınca markalar modeller arasında kayboldum, yoğurt yapma özellikleri, piliç çevirmeler, turbo fanlar baya ilerlemiş teknolojigüzel, kullanışlı, uzun süre bize eşlik edecek bir
merhaba

uzun yıllaaar önce, fırın yazınca en ucuza çıkan modelden aldığımız bir fırınımız var ve yenilemek istiyoruz.

biraz bakınca markalar modeller arasında kayboldum, yoğurt yapma özellikleri, piliç çevirmeler, turbo fanlar baya ilerlemiş teknoloji

güzel, kullanışlı, uzun süre bize eşlik edecek bir fırın almak istesek hangi ürünleri tavsiye edersiniz
0
durbikonusucaz
(16.11.21)
Arçelik'e gidin, bütçe ve ihtiyacınıza göre bir fırın bulacaksınız.
Ben farklı marka çeşitli elektronik eşyalar kullandım ama cidden Arçelik kadar beni değerli hissettiren bir marka görmedim.
0
apistogramma
(16.11.21)
Bosch midi fırın kullandım uzun süre, memnundum.
0
gmzo
(17.11.21)
Fırınlara dünyanın parasını vermenize gerek yok. CVS fırın alın gayet başarıli olduğunu kullanınca zaten anlarsınız.
0
opitseri
(17.11.21)
(2)

kredi karti ekstresi

baldur2
arkadaslar mesela ekstre her ayin 5'inde geliyor ve bunun son odeme tarihi o ayin 28'i. ayin 28'ine kadar o borcun hepsini odersek herhangi bir faiz islemiyor degil mi? hic odemezsek de ayin 28'inden itibaren mi faiz hesaplanmaya basliyor? mantik bu degil mi?
arkadaslar mesela ekstre her ayin 5'inde geliyor ve bunun son odeme tarihi o ayin 28'i. ayin 28'ine kadar o borcun hepsini odersek herhangi bir faiz islemiyor degil mi? hic odemezsek de ayin 28'inden itibaren mi faiz hesaplanmaya basliyor?
mantik bu degil mi?
0
baldur2
(12.11.21)
Evet mantık bu.
0
gmzo
(12.11.21)
Eğer ödemezseniz hesap kesim tarihinden itibaren (Genelde son ödeme tarihinden 10 gün öncedir) gecikme faizi (Asgari ödeme tutarına, ya da bunun eksik ödenen kısmına) ve alışveriş faizi (Borcun kalanına) işler. Ancak zamanında öderseniz herhangi bir faiz ödemezsiniz.
0
salihdt
(12.11.21)
(3)

Tefal tava

fraise
Tava seti alacağım. Tefal için çok iyi yorumlar olmasına rağmen çok kötü 2-3 ayda içleri dökülmeye başladı diyenler de var. Öyle çok teferruatlı bir şey istemiyorum. 2li ya da 3'lu yapışmayan, kolayca çizilmeyen, dayanıklı bir set arıyorum. Tefal'deki fiyatlar da çok orantisiz, anlayamadım tam olar
Tava seti alacağım. Tefal için çok iyi yorumlar olmasına rağmen çok kötü 2-3 ayda içleri dökülmeye başladı diyenler de var. Öyle çok teferruatlı bir şey istemiyorum. 2li ya da 3'lu yapışmayan, kolayca çizilmeyen, dayanıklı bir set arıyorum. Tefal'deki fiyatlar da çok orantisiz, anlayamadım tam olarak.

Tefal kullananlar memnunlar mi acaba? Başka hangi markalara bakayım? Teşekkür ederim şimdiden herkese.

Edit: baktığım set de şuydu; www.amazon.com.tr
0
fraise
(11.11.21)
Kesinlikle baktiginiz seti alirdim. ingenio x2 almistim cok cok memnunum x3 u gorunce onu alsaymisim dedim. Begenmeyenler hangi marka kullaniyo acaba emsan mi karaca mi
0
ala09
(11.11.21)
biz indüksiyonlu ocağa geçince 3 tane indüksiyon uyumlu tava aldık tefal'den, toplam 750 tl gibi bir şey tutmuştu mayıs'ta. açıkçası çok memnundum, indüksiyona uyumlu olması için döküm üzeri kaplama sanırım çünkü ağır tavalar, yaptığım omletler bile daha lezzetli olmaya başladı. fakat maalesef bulaşık makinesinde dışında ve tavayı düz tuttuğunuzda kenarlarının üst kısmında az da olsa çizilmeler oldu şimdiden. yemeğin değdiği yerler olmadığı için önemsemedim şimdilik ama sinir bozucu.

tavaları alırken satış danışmanı "makineye koyabilirsiniz rahatlıkla" dedi ama kullanma kılavuzunda jel deterjan kullanın diyor. jel deterjan denedim ama beyaz tabakların içi kirli kalınca tablete geçtim, dolayısıyla bizim hatamız oluyor galiba bilmiyorum. bu kaplama tavaları uzun ömürlü kullanmak için her şekilde elle yıkamak gerekiyor sanırım.

bizim aldıklarımız şu seridendi: www.tefal.com.tr

sizin koyduğunuz setle ilgili de internette kulpların takıldığı yerde hemen aşınma olduğunu yazmış kimi kullananlar, o yüzden tercih etmemiştim. yer problemi yoksa kulpların çıkarılması çok da elzem değil diye düşünüyorum.

işin kötüsü alternatif de öneremeyeceğim yapışmaz tava için :) en iyisi tefal tercih edip, elde yıkamak.
0
gmzo
(11.11.21)
İndüksiyonlu ocakta şu modeli bir buçuk sene kullandım.
Tefal Hard Titanium 21 cm + 28 cm İkili Tava Set - 2100097995
www.hepsiburada.com
Tamamen makinede tablet deterjan ile kullandım. Yer yer dökülmeler oldu malesef. Elde yıkayacaksanız ok ama makine için benim kullandığım model ideal değil.
0
cilekli pasta
(11.11.21)
(19)

İnsanlara borç veriyor musunuz?

meraklitursucu
En son borç verdiğim kişi en geç 1 ay sonra oderim diyip, ödemesi gereken zamanda whatsapi kapatmış herhalde aramam diye düşündü :) sanırım bu kaçıştan sonra tövbe edeceğim. Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda?
En son borç verdiğim kişi en geç 1 ay sonra oderim diyip, ödemesi gereken zamanda whatsapi kapatmış herhalde aramam diye düşündü :) sanırım bu kaçıştan sonra tövbe edeceğim. Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda?
0
meraklitursucu
(11.11.21)
Önce imkan varsa borç isteyen kişiyi tanıyanlara sorarım.

Ama bir kaç kişi borcunu ödemedi diye tümüyle de vazgeçmem borç vermekten.
Veren kişi açısından ödenmediği zaman çok can yakmayacak derecede olmalı bu borç.
0
Erva
(11.11.21)
Yakınlarıma güvenilir iseler veririm. Yani parayı saçma sapan yerlere harcamadıklarını bildiğim, belki daha önce borç verdiğim ve geri aldığım, gerçekten ihtiyaçları olduğunu bildiğim aile üyeleri ve yakın arkadaşlarıma elimde var ise seve seve borç veririm. Ama mesela harcamalarından ve gerçekten ihtiyacı olup olmadığına emin olamadıklarıma, hele hele yüksek meblalar vermem.
0
gmzo
(11.11.21)
Hibe etmeyecegim kisiye borc vermem. Gerci cok nadir, genel olarak kimse borc istemiyor etrafimda.
0
hot potato
(11.11.21)
Sadece en yakınlarım borç isterse veriyorum. Bir kere borcunu ödemeyene bir daha borç vermem tabii. Şimdiye kadar geri vermeyen olmadı çok şükür.
0
alaimisema
(11.11.21)
kenarda naktim varsa ufak miktarlarda duzenli geliri olan ve gercekten odeyecegini bildigim insanlara veriyorum sadece onlar da max 2-3 kisi zaten onun disinda asla vermem.
0
bay b
(11.11.21)
o konu ile ilgili bir kere canım yandı. hani derler ya "bir musibet bin nasihattan iyidir" diye. ne alıyorum, ne veriyorum. isteyenlere de prensip olarak kimseye vermiyorum, kardeşime bile diyorum. yine de siz borç verecekseniz canınızın yanmayacağı gibi ve o para dönmeyecek gibi hesabınızı yapın.
0
delidir yakalayin
(11.11.21)
maalsef borçluı olan insna çok var bana . 3 kişi. ve almam zorlaşıyor her geçen gün.
0
ShadowOfMoon
(11.11.21)
Benden borç almak durumuna düşen biri oldukça yıkıktır, sırf bu yüzden vermem.
0
Bruce
(11.11.21)
yakınlarım dışında borç vermem. gerçi yakınlarıma da borç vermem. dışardan borç gibi görünerek verdiğim parayı gözden çıkarmışımdır, geri gelmesini beklemem, verdiğim an unuturum.
0
erenderk
(11.11.21)
istendiğinde genellikle veririm. vermediklerim de oluyor ama.

adamına göre bazen geri de isterim bazen istemem.

istemediklerimden kimisinin geri ödememesini sorun etmiyorum, kimisi ile de iletişimimi kesiyorum.

bi kaç sene evvel borcunu geçiştiren, hatırlamazdan gelen, iletişimden kaçan arkadaş için ortak arkadaşımızın bol olduğu bi sosyal medya platformunda isim vermeden durumu açıkladım. "x tarihinde x meblağında geri ödeme taahhütüyle benden borç alan arkadaşım. şu tarihte aradım, şunları şunları yaptım. beni görmezden geldin. 2 gün içinde konuyla ilgili bana ulaşmazsan buradan ismini afişe edeceğim" gibi bir yöntem denemiştim. aradı, 1 hafta süre istedi, 1 hafta içinde de geri ödedi.
0
barankovan
(11.11.21)
borç vermem
0
dafuq
(11.11.21)
hayır.

sanırım 2 sene önce benzer bir soruya duyuruda "hayatta sadece 2 kişiye borç veririm." demiştim. 2 kişiden biri de kazık attı. kimseye borç yok. sadece ana baba kardeş...
0
ya ben lan neyse
(11.11.21)
hayır vermiyorum. isteyen olursa kibarca reddediyorum. bizde niyeyse verilen borcu istemek ayıp görülüyor, borç alan da para istenince tripten tribe girip nalet olsun sana moduna geçiyor. bu durum çok canımı sıktığı için kendimi o duruma düşürmek istemiyorum. anneme veya kardeşlerime verdiklerimi de borç saymıyorum.
0
ozgur bir kusun hatirati
(11.11.21)
Hayır. Geçmişte kazık yedim. O gün bugündür vermem. Belki benden borç isteyecek adam çok iyi bir insandır, borcuna sadıktır ama insanlara güvenimi kaybettim.
0
komando kani var bende
(11.11.21)
anama kardeşime lazım olduğunda verdiklerimi saymıyorum, onlar hibe görür geri zaten isteyemem. bunların dışında 1-2 kişi haricinde kimseye asla borç vermem, verilen borcu geri istemek zorunda kalmak her iki taraf için de çok alçaltıcı bir şey çünkü bence. herkes borç aldığı parayı mümkün olan en kısa zamanda geri vermeyi önceliklendirmeli diye düşünürüm.
0
evde liyakat kalmamis
(11.11.21)
veriyorum.
ben sormadan geri veriyorlar, sorun yaşamıyorum.
0
blatta hiberna
(11.11.21)
aile hariç birkaç çok ama çok samimi olduğum insan dışında vermiyorum. istenildiğinde kredim var, borcum var, kenarda param yok diyip geçiştiriyorum.
0
ilgeru
(11.11.21)
Valla dusundum de uzun zamandir borc da almamisim borc da vermemisim. Daha onceden de sadece yakin arkadaslara falan borc vermistim, pek olumsuz tecrubem de olmadi.
0
j r r tolkien hayrani
(11.11.21)
çok verdim ve büyük oranda sıkıntısız geri aldım ama şerefsizin biri var ki 3 yılımı zehir etti haysiyetsiz herif. bu soru bahanesiyle kendisine tekrar nefretlerimi iletiyorum. hesap günü görüşmek üzere !

vereceğiniz kişiyi iyi seçmek lazım maalesef :/
0
kuul
(13.11.21)
(10)

Hamilelikte Balık Tavsiyesi

ismira007
Merhaba,Eşim hamile balık yemesi gerekiyor malum. Somon haricinde hangi balıklar yenilebilir? İnternetten bakıyorum bir sitenin zararlı dediğini öbürü faydalı demiş.
Merhaba,
Eşim hamile balık yemesi gerekiyor malum. Somon haricinde hangi balıklar yenilebilir? İnternetten bakıyorum bir sitenin zararlı dediğini öbürü faydalı demiş.
0
ismira007
(10.11.21)
dip balıkları suyun kirlilik seviyesine göre daha fazla zararlı madde içerebiliyorlar.

tamamen kişisel çıkarımımla yorum yapıyorum (yani bilimsel değil, yanılırsam şaşırmam); dipte yaşayan balıklardan uzak durun derim.
0
barankovan
(10.11.21)
taze ve yüzeye yakın olanları tüketsin.
örneğin somon ve ton balıkları denizlere kurulan havuzlar/kafeslerde üretiliyor.
pembe renkli markette satılan çoğu somon fümenin içinde renk verici boyar madde var.
mezgit gibi cıva yoğun dip balıklarından uzak dursun.

mevsiminde hamsi, palamut gibi balıklar daha iyi.
bir de mantıken küçük balık protein faydası ve biriken atık düşünüldüğünde sanki daha iyi gibi.
0
rewlack
(10.11.21)
mevsim balıkları +1
0
blatta hiberna
(10.11.21)
balığı kabuğuyla da yesin
0
bir soru sorcam
(10.11.21)
dip balıkları cıva birikiminden dolayı tavsiye edilmiyor ama, mesela haftada bir (konserve) ton balığı veya somon yemenin bir zararı olmadığını gördüm araştırmalarımda. yine de her hafta somon yemek yerine bir hafta somon, bir hafta hamsi, bir hafta palamut şeklinde gitmek mantıklı, hamileliğimin 20.haftasındayım, böyle yapıyorum.
0
gmzo
(10.11.21)
Elbette ki ortasu ve yüzeye yakın balıklar.
1.sırada Zargana , fosfor bakımından daha zengini yok bildiğim kadarı ile kızartması ağır gelebilir buğulama şeklinde tüketin, istediğiniz kadar tüketirsiniz. Uskumru,kolyos,hamsi,sardalya,

Lüfergiller'de olur ama denizde hareket eden her şeyi yediğinden pekte tavsiye olmaz eşinize.
0
synax
(10.11.21)
küçük balık yiyecek büyük balık yasak. ton balıgı yasak. midye türü şeyler yasak.
0
sizofren06
(10.11.21)
Sevmediği balığı dayatmayın, babam dayatmış annem bana hamileyken, hâlâ hamsi ve küçük balık yiyemiyor annem, tiksinmiş. Dayatmak iyi bir şey değildir, sevdiği balıkları yedirin derim.
0
muhayyer divan
(10.11.21)
Mezgit yememeli demişti Dr bize
0
primetime
(10.11.21)
hamsi, istavrit
0
nuisance
(10.11.21)
(16)

ebeveyn olmaktan mutlu olan ebeveyn gördünüz mü hiç?

erenderk
lafta değil, gerçekten mutlu olmaktan bahsediyorum. eylemlerinde ve sözlerinde o mutluluğu hissettirenlerden. ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar.
lafta değil, gerçekten mutlu olmaktan bahsediyorum. eylemlerinde ve sözlerinde o mutluluğu hissettirenlerden.

ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar. illa ki seviyorlardır da (ki zaten sanki başka şansları mı var? mecburen sevecek, sevmese ya da sevmiyorum dese ne değişecek ki, tabii ki "seviyorum, özünde süper bi şey" falan diyecek), iş sosyal hayata ve diyaloglarına yansımalara gelince ağızlarından bi tane olumlu laf duymuyorum çocuklarına ilişkin. çocuklardan kaynaklı yapmak zorunda oldukları işlerden bıkkın bi havayla bahsediyorlar hep. sanki gizli gizli "çocuğunuz olduğunu veya bu kararınızı hatırlamayacaksınız, çocuğunuz da acı çekmeyecek, çocuğunuz olmadan önceki hayatınıza geri dönmek ister misiniz?" bu soruyu sorsak hepsi evet dermiş gibi geliyor. evet demeseler bile bi düşünürler kesin.

acaba ebeveynlik çok kötü bi şey mi?
0
erenderk
(09.11.21)
Çok kötü bir şey değil ama çok zor bir şey.
(5.5 senelik anneyim)
İlk 3 sene sorsan çocuktan önceki hayatıma geri dönmek isterdim ama şu anda o kadar çok istemiyorum. Büyüdükçe olay zevkli olmaya başladı ama hala çok zor
0
sta
(09.11.21)
Annem. Annelerde değil de babalarda hep bir şikayet, nazlanma oluyor bence. Herkes baba olmasın.
0
Josephine.
(09.11.21)
Valla boyle surekli olarak mutlu ya da mutsuz olacaklar diye bir olay yok ki. Mutlulugu da yasamislardir, mutsuzlugu da. Mesela ben universiteye ilk yerlestigimde deli gibi sevinmistim cunku benim icin bir hedefti. Ama universite acildiginda ve sabahin korunde kalkmak zorunda kaldigimda surekli sovdum. Derslere calisirken mutsuz oldum ancak sabahlara kadar batak attigimda mutluydum. Ayni sekilde sinavlardan dusuk not aldigimda mutsuz oldum ancak iyi not aldigimda mutlu oldum.

Yani demem o ki ebeveynlik de bunun gibi bisey. Oyle dogrusal ve sabit bir cizgide ilerlemez olay. Mutlu olduklari zaman da olur mutsuz olduklari zaman da cunku zorlugu da var bisekilde sana getirecegi faydasi da var. Misal benimkiler su an mutlu ancak benim kucuklugumde yani surekli benle ugrasmak zorunda olduklari zaman diliminde bu kadar mutlu olduklarini da sanmiyorum. Bu da oldukca normal.
0
j r r tolkien hayrani
(09.11.21)
www.youtube.com


gördüm, üç dünya güzeli evlatları var. sanki "profesyonel" ebeveynler :) öyle mutlular yani ebeveyn olmaktan, insan yetiştirmekten. tüma aile hep musmutlu var olsunlar.

sorunuzun cevabı çok kültürel bişe bence. insanlar ayıp olmasın diye yani mecbur hissettiklerinden evleniyor veya meslek seçiyor veya çocuk yapıyor buralarda.

bir de dizi tavsiyesi: workin' moms
0
rewlack
(09.11.21)
Genç yaşta anne olan birilerinden çocuklarıyla birlikte olgunlaştıklarını ve iyi ki dediklerini duyuyorum sık sık. Tabii ki geceleri uykusuz kalmak, her yerin bebek boku ve kusmuğu olması, büyürken masrafların artıp o bok kokusuna bile hasret bırakması, ergenliğiydi falan derken ebeveyn şikayet edebilir. Ama anne baba birbirini seviyosa o zaman çocukla da mutluluk artıyodur gibi. Böyle sevgi pıtırcığı bi çift var tanıdığım, çocuğa baya “aşkımızın meyvesi” bakışı atıp birbirlerine sırıtıyolar.

Kısacası babayı bilmem de anne için sevgi fiks, şikayetler filan da öyle muhabbet konusu gibi.
0
kulaktan dolma biber
(09.11.21)
Kendi ailem ve akrabalarım çok mutlu. Çocukları olarak öyle müthiş insanlar değiliz belki ama hep karşılıklı sevgi ve saygı içinde büyüdük, böyle gidiyoruz.
0
hadi ya la
(09.11.21)
Kötü değil kesinlikle ama zor. Ve zor olanı daha da zorlaştıran bir kültürümüz var. İsteyerek çocuk sahibi oldum ama çocuk doğurmak için yaşamadım ve evlenmedim. Yani kişi istemiyorsa çocuksuz da olur. Çocuk olunca hayatın ona ait oluyor, onun müsade ettiği ölçüde diğer rollerini oynayabiliyorsun hayatta. Yani benim için böyle, çocuğuna güvenilir bir bakımveren bulup diğer rollerini de eksiksiz yerine getiren vardır mutlaka. Bir ebeveyne çocuğu belli yaşa gelene kadar ne yapıyorsun diye sorsalar alacakları cevap hep çocuk etrafında döner. Tabii ki yakınma da işin içine giriyor, çünkü çocuk büyütürken zorlanmayan yok.

Ama tüm bunların yanında saksıdaki çiçeğe su verip açtığını görmek bile mutlulukken bir canlının büyümesini, kendine ait bir kişiliğe sahip olmasını, öğrenmesini, konuşmasını, dünyaya karşı çektiği yabancılığı ve alışmasını görmek bir mucize gibi. Bazen eski hayatımı çok özlüyorum, hatta depresyonda olduğum için normal anne babalardan daha çok özlüyor bile olabilirim ama çocuksuz zamanlarıma dönmeyi istemem. Anne olmak elzem değil, ama imkan ve sorumluluk bilinci varsa yaşanmasını tavsiye edebileceğim bir hayat deneyimi.
0
curukturpkokusu
(10.11.21)
uyku düzenleri olsa çok zor değil. onlarla iletişim kurmak onları eğitmek öğretmek çok zevkli. ama geceleri uyanmasınlar ne olur :)
0
xrated
(10.11.21)
ben mutluyum. çok isteyerek anne oldum. büyüdükçe daha bir çok seviyorum. ama tek başıma bakıyorum ve çok zorlanıyorum. gece 7-8 kez uyanıyor (1.5 yaşında), tüm gün aşırı enerjik ve devamlı ilgi gerektiriyor ve kendime ait 5 dk bile bulamayabiliyorum gün içinde. büyüdükçe kolaylaşacak diye umut ediyorum.
0
deartheodosia
(10.11.21)
Ben asıl ana baba olup bundan mutsuz olduğunu kendine itiraf eden görmedim. Konya'nın bir köyünde yaşayan homoseksüel olan bir amcanın asla bunu kabul etmemesi gibi bişey bu, sadece kendi başına kaldığında zaman zaman aklına gelen ama bununla yüzleşmeyip "yok yaa olur mu öyle şey heteroyum tabii ki, yok ya olur mu öyle şey mutluyum evladım olduğu için tabii ki" demesi gibi bişey. Artık çocuk var ve mutsuz olmak bişeyi değiştirmiyor, haliyle mutlu kısımlara odaklanmak zorundasın. Çünkü çok büyük "günah/kabahat" ikisi de.
0
Bruce
(10.11.21)
ebeveynlik insanı geliştiren birşey. ben de anneliğimin ilk 2,5-3 yılında şikayet ediyordum herşeyden. şuursuzmuşum. attachment parenting ekolünden kitaplar okumaya başladıktan sonra çocuklarıma saygı duymaya başladım. zaten hep seviyordum ama bir tık boyut atladık, artık onlarla iletişim kurmak keyifli hale geldi. ne düşündüklerini öğrenmek için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum, çocukları geçiştirmiyorum. bazen çileden çıktığım oluyor ama onlara büyük tepkiler vermemeye çalışıyorum. çünkü ben daha relax olunca sorunlar daha kolay çözülüyor, tekrar mutlu moda daha kolay geçiliyor. bunları zamanla kendim öğrendim, çünkü büyüdüğüm aile hiç böyle değildi.

şikayet bizim toplumda bir kültür haline gelmiş, insanlar birbirinden görüp muhabbete dahil olabilmek için şikayet ediyorlar bence. sorunlarıyla gerçekten baş edemedikleri için değil. okul kapısında beklerken ailelerin çocukları hakkında şikayetlerini dinlerken üzülüyorum gerçekten, ya bu çocukların hiç mi iyi özellikleri yok diyesim geliyor, ki bazı eleştirileri çocuklar da duyuyor. o ortamda susuyorum, aksi birşey söyleyip ukala veya aşırı kitabi (yapay) ebeveynlik yapan biri gibi anlaşılmamak için.. okul kapısıdaki muhabbete en basit örnek şu olabilir, diyelim ki çocuk o gün iyi birşey yapmış, öğretmen iltifat ediyor ve takdirini veliye söylüyor. velinin cevabı aman yok evde hiç öyle değildir bla bla şeklinde.. hiçbirşey yapamıyorsan teşekkür et geç yani.. neyse. ebeveynliğin öğrenilmesi gerektiğinin kendim biraz gecikmeyle farkına vardım, çabalıyorum, umarım herkes de farkına varır. insan hayatı çok kıymetli çünkü.
0
evanka
(10.11.21)
www.instagram.com

faydalı bilgi
0
bir soru sorcam
(10.11.21)
@evanka +1, şikayet kültür haline gelmiş. bunun yanı sıra, bunu bir markanın ekşi başlığına girip sadece olumsuz yorumsuz okumaya da benzetiyorum. insanlar olumsuzluklar üzerinden bağ kurup sosyalleşmeye meyilli. bir de hazır olmadan ezbere çocuk yapanlar var, kaynım ve eltim bebekleri olduğunda sürekli "ay gezin gezin, çocuk olduğunda hiçbir yere gidilmiyor" şeklinde konuşup, şikayet ediyorlardı. gezmeyi seven insanlar ama daha yaşadıkları yerin 3 saatlik araba mesafesinden çıkmadan çocuk yaptılar. bana bu şekilde sürekli şikayet edilmesi çok itici geliyor. iş yerindekilerin de kendilerine acındırıp işten kaytarmak için özellikle şikayet ettiklerini düşünüyorum :)

bunu çocuk bekleyen insanlara da çok yapıyorlar bu arada. "bol bol uyu birkaç ay sonra uyuyamayacaksın" gibi bir sürü laf. yani bunları düşünüp göze almadan çocuk yapmaya karar vermiyordur herhalde kimse? olgun insanların bu davranışın tam aksini gösteriyorlar mesela, olumlu deneyimlerinden bahsediyorlar hamilelik haberini aldıklarında.
0
gmzo
(10.11.21)
tam olarak Bruce +1

çevremde aşırı isteyerek falan çocuk yapan tanıdığım tek bir kişi var, o da mutlu.
gerçi mutluluk da göreceli, çocuktan başka bir hayatı yok.
ama onun dışında herkes "evliyiz, işte çocuk yapmak lazım" falan kafasıyla çocuk yaptığı, hatta "evlenme yaşı geldi" falan diye evlenmiş olmak için evlendiği için hepsi mutsuzluktan dökülüyor.
işin kötüsü, bu "hâli" evli olmanın normu olarak görüyorlar.

çoğunun hayat düzeni, ekonomik durumu falan da bozuldu, pek kaldıramadılar çocuğu.
mutlu olmamalarının getirdiği vicdan azabını da çocuğa sınır koymayarak, anlamsızca üstüne düşerek falan kapatmaya çalışıyorlar.

ebeveynlik kötü değil, sadece herkes ebeveyn olmaya hazır olmayabiliyor.
hayatın akışında öylesine değil, "istiyorum bunu artık" diye yapılacak bir şey.
en azından bu devirde artık öyle oldu.
0
blatta hiberna
(10.11.21)
gizli gizli degil, zamani geri dondurmek mumkun olsa evet son 6 seneyi geri alalim derim. hep diyorum. hatta sasirdim burada gorunce.

bu cocuguma en iyi anne olma cabami degistirmiyor. icimde bir canavar yok.
0
2oda1salon
(10.11.21)
çok gördüm.
annelliğin ne olduğunu bilsem anne olmak istemezdim diyeni de gördüm.
ama zamanı geri almak isterdim diyen az, yine de herşeye değer diyenin oranı daha çok.
hepsinin deneyimine sonsuz saygım var.
0
hopp
(12.11.21)
(9)

Netflix Dizi Önerisi

mutekebbir
Merhaba, Özellikle Netflix'te olması indirme seçeneği için önemli yolda izliyorum çünkü.Modern Family'i bitirince boşluğa düştüm.Yine benzer tarzlarda yolda izlemelik dizi önerir misiniz?Bundan önce izlenenler;Gilmore GirlsThe Good PlaceHow to get away with murderGleeAfter LifeDix pour centAnne with
Merhaba,
Özellikle Netflix'te olması indirme seçeneği için önemli yolda izliyorum çünkü.

Modern Family'i bitirince boşluğa düştüm.
Yine benzer tarzlarda yolda izlemelik dizi önerir misiniz?

Bundan önce izlenenler;
Gilmore Girls
The Good Place
How to get away with murder
Glee
After Life
Dix pour cent
Anne with an "e"
Russian Doll
Bridgerton


Seinfeld, Better Call Saul, Pose telefondan değil televizyondan izlemeyi sevdiğim diziler.
Dün akşam The walking dead e devam etmek için indirdim ama olmadı.
Friends i birkaç kez izlemek istedim ama ilerleyemedim sarmadı.

Bu bilgiler ışığında neler önerirsiniz.
Popüler olan dizilerin çoğunu izledim bu arada, Haunting of hill house, Stranger Things, Dark, You vs vs


Teşekkürler.
0
mutekebbir
(09.11.21)
maid
on the verge
workin' moms
0
jimjim
(09.11.21)
workin' moms +1 (kanada)
rita (danimarka)
home for christmas (norveç)
0
gmzo
(09.11.21)
Friends'i en az 1 sezon zorlamanı öneririm. Ben 7 kere bitirdim 10 sezonunu da. Tv'den izlemen için umbrella academy olabilir. telefon için de mytho diye bir fransız yapım var. İlginç bir şekilde izlettiriyor kendini.
0
denizmaniaherif
(09.11.21)
Crashing, Workin’ Moms, The Politician, Please Like Me, The Letdown
0
chillbabe
(09.11.21)
Bence orange is the new black'i de izlediniz ama yazmayı unuttunuz.
0
pispinti
(09.11.21)
lillyhammer
ozark
dark
peaky blanders
the crown
bu tarz dizileri ben sevdim ama senin hoşuna gitmeyebilir.
0
mikahakkinen
(09.11.21)
Comedians in Cars Getting Coffee
You
The Kominsky Method
0
duster
(09.11.21)
Call my agent
0
old possum
(09.11.21)
The Kominsky Method
Lillyhammer
0
not sure if serious
(09.11.21)
(5)

evin toz deryası olması sorunsalı

tuborg yesili
süpürüyorum ertesi gün yine toz.hatta öbek halinde de gördüğüm oluyor. robot süpürge 2 güne bir çalışıyor ona rağmen sürekli yerlerde toz, saç görüyorum mutlaka. neyi yanlış yapıyor olabilirim?cam da açmıyorum ve klima ile ısınan 1+1 ev içinde toz nerden sürekli geliyor olabilir? klima etki eder mi?
süpürüyorum ertesi gün yine toz.hatta öbek halinde de gördüğüm oluyor. robot süpürge 2 güne bir çalışıyor ona rağmen sürekli yerlerde toz, saç görüyorum mutlaka. neyi yanlış yapıyor olabilirim?

cam da açmıyorum ve klima ile ısınan 1+1 ev içinde toz nerden sürekli geliyor olabilir? klima etki eder mi? ( petek gibi klimalardan var iki oda içinde de)
0
tuborg yesili
(08.11.21)
klimanın filtresi eskimiş olabilir, biz de dışarıdan eve toz toprak getiriyoruz üzerimizde buna toz gösteren bir zemin de eklenirse (halısız ortam, parke, fayans vs) tozlu görünür ortam
0
freebird5406_2
(08.11.21)
Ana caddede oturuyorsanız camların arasından gelen toz çok etkiliyor.
Halılar yeni ise hele yün ise zaten deli dehşet tüy bırakır toz yapar. Perdeler de annemin iyi toz tutar mesela tül yıkamasak bile ayda bir perde yıkar.
Hiç halı yoksa o da etkiler halı olunca emiyor en azından o tozu.
Bir de mantığını bilmiyorum ama arap sabunu ile temizlik yapmak tozlanmayı geciktirir derler.
0
cilekli pasta
(08.11.21)
Supurge nasilsa robot, biz her gun 2 kere supurtuyoriz evi. Kedi kumunun oldugu yeri de cesitli saatlerde gunde 3 kere. Daha fazla supurmek yerdeki tozlar icin ise yarayabilir. (Robot supurge bir yerden iki kere gecince daha temiz gozukuyor, ilk seferde alamadiklari oluyor sanirim)
0
fakyoras
(08.11.21)
Tozu robot supurge yapiyor olabilir, yerden kaldirip havaya basiyordur.
devamli camasir yikaniyorsa, habire nevresim degisiyorsa da olur.

Tozun cogu tekstil urunu, saga sola ziplayinca toz cikarma der anneler.
Ayrica vileda sizin dostunuz arkadasiniz robot da neymis.
0
divit
(08.11.21)
tekstil konusunda @divit +1 fakat robot konusunda katılmıyorum kesinlikle.

çamaşır kurutma makinesi toz konusunda efsane işe yarıyor, kurutma makinesi + robot süpürge kombosuyla toz problemimizi büyük oranda bertaraf ettik. artık çok daha seyrek aralıklarla toz alıyoruz.
0
gmzo
(08.11.21)
(3)

puzzle cerceveletmek

guldum gectim genceciktim
2tane 50x70 cm puzzle cam+cerceveletmek icin esnaftan fiyat sordum, toplami 300 ediyor ve butcemin cok cok uzerinde. amazonda bi satici 120ye satiyor (toplam 240) pvc yorumlarda soyle boyle.daha hesapli tavsiyesi olan varsa lutfen..lokasyon ankara
2tane 50x70 cm puzzle cam+cerceveletmek icin esnaftan fiyat sordum, toplami 300 ediyor ve butcemin cok cok uzerinde. amazonda bi satici 120ye satiyor (toplam 240) pvc yorumlarda soyle boyle.
daha hesapli tavsiyesi olan varsa lutfen..
lokasyon ankara
0
guldum gectim genceciktim
(06.11.21)
Ahsap veya kalin cerceve icin normal fiyat.

Hazir satilan ince cerceveler var, onlara bakabilirsiniz.

Koctas'ta da baya model var ama asagi yukari ayni fiyat tutar
0
brkylmz
(06.11.21)
Çerçeve şart mı? Ben siyah fotoblok alıp, çiviyi takacağım yerlerine delik açıyorum. Ardından puzzle yapıştırıcısı ile önce puzzle'ın kendisini, sonra puzzle'ı fotobloğun üzerine yapıştırıyorum. Çok güzel oluyor, yansıma yok, fiyatı uygun, bir problem de yaşamadım şimdiye kadar.
0
gmzo
(07.11.21)
Puzzle çerçevesi kullandım, ince basit bişey, cam kullanmadan gayet güzel oldu.

Puzzle yapıştırıcısı denilen sıvı ile iyice kaplayınca zaten kendinden parlak ve korumalı oluyor, ayrıca cama ihtiyaç yok bence.

Çerçeveyi aldığım yer ankaradan gönderdi. Online dışında satışları var mı bilmem, siteden arayıp öğrenebilirsiniz belki.

www.puzzlesepeti.com

Yalnız ben alırken daha uygundu fiyatlar.
0
epitaf
(07.11.21)
(8)

rte'nin beslenme ve sporu

Wakatakakage
Düzgün beslenip spor yaptırsalar daha iyi durumda olmaz mı? Putin ile aynı yaştalar ama arada büyük fark var sağlık açısından. Dediklerimi yapıyor mudur, yapmıyorsa neden olabilir?
Düzgün beslenip spor yaptırsalar daha iyi durumda olmaz mı? Putin ile aynı yaştalar ama arada büyük fark var sağlık açısından. Dediklerimi yapıyor mudur, yapmıyorsa neden olabilir?
0
Wakatakakage
(03.11.21)
Kimse bir şey diyebiliyor mudur ki? şahsı her şeyi biliyor zaten.
0
kirmizipilotkalem
(04.11.21)
Bizimki zamanında çok ağır bir hastalık atlattı, ölümden kıl payı kurtuldu diyorlar. Neydi hastalığı bilinmez ama aldığı ağır tedaviler bu hale getirdi diye düşünüyorum.
0
burty
(04.11.21)
@burty, bagirsak kanseri diye biliyorum ben ama tamamen spekulasyon da olabilir, gozumle gormedim.
0
in vino veritas
(04.11.21)
Putin; 16 yıl kgb'de çalışmış. Bu adamın mantıken rte'den daha çok spor vs yapıyor olması, vücudunun daha iyi olması normal.
0
logisticsmanager
(04.11.21)
ortadogu insaniyla ruslari bir tutmamak lazim. ciddi genetik faktorler var.

bizde pil 70 gibi bitiyor, baska ulkelerde adam 70 yasinda bisikletle 1 aylik geziye cikiyor.
0
cooperr
(04.11.21)
putin kgb personeliydi. onun sahip olduğu kondisyona kimse sahip olamaz. adam kaç yaşında halen daha vücudu yapılı, seksi ve güzel duruyor. yılda 2-3 defa ava çıkıyor şoygu'yla. kışın ortasında baykal'a giriyor. putin'in kendi sitesinde zaten bu yaptıkları var. adamın karakteri o. boş zamanlarını değerlendirmeyi biliyor.

en.putin.kremlin.ru
0
Hallegadola
(04.11.21)
basket oynuyordu geçtiğimiz günlerde, demek ki spor yapıyor.
0
avianthem
(04.11.21)
geçen nevşin mengü programında "yürüyüşü olay olmuş ama yaşı itibari ile normal sanki" dedi de, google'a göre cumhurbaşkanı 67 yaşında. putin'le kıyası bilemem ama 67 yaş için bana hiç normal gelmiyor, oldukça genç daha, 80 olsa anlarım. genetik olduğunu da düşünmüyorum ama kültürel olarak ülkemizde sağlıklı yaşam bilincinin çok düşük olduğunu söylemek mümkün tabii. 67 yaşında düzgün beslenen, en azından günlük yürüyüşünü yapan, ek majör sağlık sorunu olmayan bir insan çok daha dinç görünür diye düşünüyorum.
0
gmzo
(04.11.21)
(8)

Chevrolet alınır mı?

uuth
Selamlar. Bildiğim kadarıyla 2024 yılına kadar orijinal parçaları bulunabiliyor. Bunun yanında muadil parçalarında da bir problem yok. Sağlık sebepleriyle bir araca ihtiyacım var ve piyasası uygun olan araçlardan biri de bu. Sizce alınır mı?
Selamlar. Bildiğim kadarıyla 2024 yılına kadar orijinal parçaları bulunabiliyor. Bunun yanında muadil parçalarında da bir problem yok. Sağlık sebepleriyle bir araca ihtiyacım var ve piyasası uygun olan araçlardan biri de bu. Sizce alınır mı?
0
uuth
(03.11.21)
şöyle bu konuda uzman değilim ama eşimde eskiden chevrolet aveo vardı 2017'de sattı, 3-4 hafta içerisinde chevrolet meraklısı birisi almıştı yanlış hatırlamıyorsam. o yüzden satarken acele etmek zorunda kalmayacağınızı düşünüyorsanız alınır sanki, her malın bir alıcısı oluyor, gerçi 4 sene daha geçmiş şimdi durum nasıldır emin değilim.
0
gmzo
(03.11.21)
2016'da aveo almıştım. Full bir araçtı, 2,5 sene kullandım maşallah hiç bir sorun çıkarmamıştı. ilana koyduktan 1 hafta sonra da sattım. şimdi durum nedir bilemiyorum ancak f/p oranı en yüksek araçlardandır aveo ve cruze'lar.

doğru fiyata satılamayacak mal yok.
0
duster
(03.11.21)
chevy cok kaliteli araclar ureten bir firma degil, 5-6 yasinda araclar dagilmaya baslar.
butce kisitli ise ve 10+ yasinda bir arac bakiyorsan japon al gec.
0
cooperr
(03.11.21)
eğer son araban olmasını istiyorsan alınır.
0
sizofren06
(03.11.21)
Her araba alınır, her araba satılır. Piyasadaki muadillerşne göre uygun fiyatlı daha üst donanımlı araçlar.
Son araba olacak bir durum yok. Şahin bile bin kez el değiştiriyor.
0
neymis
(03.11.21)
Chevrolet şu an en sevdiğim araç markası diyebilirim. Güvenli, az yakan ve keyifli bir araba. İmkanım olsa yurt dışından yeni modellerini getirirdim. Ya da Opel'in Insignia'sı Cruze'a, Mokka'sı Captiva'ya iç dış pek benzemekte, en kötü onlardan biriyle devam ederdim. Kendine bağlayan çok güzel detayları var. Mesela direksiyondaki parçalara fena bağlandım, diğer araçlardakiler çok dandik geliyor.
0
deneme
(03.11.21)
@cooperr chevy değil abi, chevrolet.
0
🌸uuth
(03.11.21)
@uuth chevy, chevrolet'in kısaltılmışı.
0
duster
(03.11.21)
(18)

Marketten eve sipariş verilince bahşiş veriyor musunuz?

freebird5406_2
Migros, carrefour, şok, file vs farketmez marketten toplu online alışveriş yaptığınızda eve ulaştıran görevliye bahşiş veriyor musunuz ?Sorum ben paket servise de bahşiş vermiyorum diyenler için değil de bahşiş olayını zaman zaman kullananlar için :)
Migros, carrefour, şok, file vs farketmez marketten toplu online alışveriş yaptığınızda eve ulaştıran görevliye bahşiş veriyor musunuz ?

Sorum ben paket servise de bahşiş vermiyorum diyenler için değil de bahşiş olayını zaman zaman kullananlar için :)
0
freebird5406_2
(03.11.21)
vermiyorum. yemek dışında market siparişine, su siparişine gelenlere bahşiş vermeye düşünce olarak pek yakın değilim. sürekli ve zaruri diye heralde.
0
erenderk
(03.11.21)
Kuryelere bahsis neredeyse hic vermem. Garsonlara da. Kirk yilda bir bahsis veren biri olarak vermiyorim diyebilirim cunku tek kullandigim migros hemen ve hep ufak miktar siparis veriyorum ve mesafe evime yuruyerek 5 dk(ayni cadde ustunde)

O yuzden vermiyorum :)
0
floydian
(03.11.21)
Hayatta hiç bahşiş vermedim sanırım.
0
mg3929
(03.11.21)
Baya büyük market alışverişi diyorsun sanırım, onu bilemedim şimdiye kadar vermedim fakat tam tersi gece veya yağmurlu havada falan acil lazım olan bir iki şeyi getir/banabi vb ile istediysem o zaman veriyorum.
0
nhk ni youkosu
(03.11.21)
Kargoculara dahi arada veriyorum, özellikle sonuçta aynı kargocu getiriyor evime genelde, bu da şu anda hep kapıma kadar getirmesini, evde olmadığımda hep arayıp nereye bırakayım diye sormasını sağlıyor gibi. Hep vermiyorum ama arada dediğim gibi.
0
atom karincanin torunu
(03.11.21)
Düşük maaşlı işlerde çalışan herkese bahşiş vermeye çalışırım. Kuryeye, pompacıya, çıraklara vs.
0
John Bloor
(03.11.21)
eski evimiz 5.kattaydı, asansör yoktu ve sokağa araba girmediği için aracı sokağın başına bırakıp apartmana biraz yürümeleri gerekiyordu, orada 3-5 lira veriyorduk. şimdi taşındık, araç sitenin içerisine kapıya kadar gelebiliyor, asansör var, o yüzden vermiyorum açıkçası. %40 gerçek enflasyon olan yerde %10 zam alıyoruz devlet memurları olarak, düşük maaşlıları düşünecek halimiz de kalmadı pek. olsa da paylaşsak keşke.
0
gmzo
(03.11.21)
Bahşiş konusunda tavrım nettir. "Maaş aldığı iş dışında ve ekstra bir ilgi alaka" olursa bahşiş veririm.

Gerçekten hızlı gelen bir sipariş, ekstra bir güler yüz, ağır bir siparişin içeri taşınmasında yardım gibi durumlarda veririm.
0
infernalcadre
(03.11.21)
Bahşiş veriyorum. Epey ağır taşıyorlar sağolsunlar.
0
fotrsapka
(03.11.21)
ben vermiyorum cimriyim biraz. ama eğer imkanınız varsa verilmeli bence.
0
sizofren06
(03.11.21)
Güleryüz gördüğüm yemek, su, market alışverişi getiren olsun benzin pompacısı olsun garson olsun hepsine imkanımca bahşiş veririm.
0
cilekli pasta
(03.11.21)
Vermiyorum verdikce bahsis sacmaligi normallesip artmaya basladi.

12 saat kargo bedava kovalayip 5 liraya urun aliyorsun sonra kargocu bahsis bekliyor. Ulan urun zaten senin bahsisin kadar.
Adam ciddi ciddi gelip bahsis istedi agziyla.

Su zaten asiri zamlandi ustune sucuya bahsis veriyorsun. 15 liralik su 17 lira oluyor.

Artik pompaci bile cam silip bahsis bekliyor.
Banka subesinde gise memuruna falan da verelim tam olsun.
0
divit
(03.11.21)
Ben şu an aklıma geldikçe bahşiş verdiğimi fark ettim. Birkaç haftadır hiçbir siparişimde bahşiş vermedim sanırım çünkü temassız teslimat isteyince aklıma bile gelmemiş. Aklıma geldikçe ve özellikle ağır bir şeyler istedikçe veririm bundan sonra da.
0
ms brownstone
(03.11.21)
Tabi ki, kargocular da dahil hiç kimseyi bahşişsiz çevirmem.
0
tcyx
(03.11.21)
restoranda barda vs bahsis veririm de kuryeye genelde bahsis vermiyorum.

kapiya birak git isaretlediklerim bile bazen birakmiyor sirf bahsis almak icin guler yuz vs yapiyor ama benim istedigim kapiya birakip gitmendi...
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(03.11.21)
yemek siparişlerinde falan nakit ödüyorsam bahşiş veririm.
getir'de, yemeksepeti'nde online bahşiş meselesi çıktığından beri oradan da veriyorum bazen.
ama market alışverişlerinde hiç vermedim.
genelde zaten torbaları apar topar bırakıp koşarak gidiyorlar.
hiç öyle bahşiş bekleme "boşluğu" olmadı, olmuyor.
0
blatta hiberna
(03.11.21)
herkese bahşiş veririm. hayatta es geçmem.

market, yemek getiren, çiçekçi, kargocu, garson, hatta internet teknik servisi.

bende önceden vermiyordum. patronum alıştırdı beni. sadece şunu söyleyeyim. para her kapıyı açar. olmaz, imkansız, zor şeyler ortadan kalkar. herkese tavsiye ederim.
0
delidir yakalayin
(03.11.21)
temel prensibim: hesabımda nakit varsa bahşiş var; param yoksa karttan borç ederek aldıysam bahşiş yok
0
photo85
(03.11.21)
(5)

Özel sağlık sigortası folik asit

hrvl
Doktorumuz Q-folin diye bir folik asit yazdı. Tamamlayıcı acıbadem sigortam var. Karşılar mı bunu, eczaneye sordum bilemediler. Erkek günde 2 kadın günde 1 kullanacak, ayda 3 kutu ilaç gidecek. 400 civarı bir şey tutuyor, karşılasa süper olurdu. Var mıdır özel sigorta ile geçmişte folik asit almış o
Doktorumuz Q-folin diye bir folik asit yazdı. Tamamlayıcı acıbadem sigortam var. Karşılar mı bunu, eczaneye sordum bilemediler. Erkek günde 2 kadın günde 1 kullanacak, ayda 3 kutu ilaç gidecek. 400 civarı bir şey tutuyor, karşılasa süper olurdu. Var mıdır özel sigorta ile geçmişte folik asit almış olan?
0
hrvl
(02.11.21)
Acentenizi veya doğrudan Acıbadem Sigorta'yı arayıp ilacın ismini vererek sorun, bilgi verirler.
0
fotrsapka
(02.11.21)
tamamlayıcı sağlık sigortası ilaç için bir muafiyet sağlamaz. Eğer o ilacı sgk karşılıyorsa ücretsiz alabilirsiniz yoksa parasıyla almanız gerekir.
0
nuevo
(02.11.21)
@nuevo +1

ama sgk'nın karşıladığı folik asit takviyeleri var, doktorunuzla görüşüp onlardan birisini yazmasını isteyebilirsiniz.
0
gmzo
(02.11.21)
eczanenin bilemesi ne ya, girsin reçeteyi sisteme denesin işte karşılıyor mu karşılamıyor mu söylesin.
0
kenarortay
(02.11.21)
@nuevo birkaç sene önce ismini tam hatırlamıyorum ama bu supradyn tarzı vitaminleri karşılıyordu sigortam, ya da sgk nın karşılamadığı roaccutane isimli ilacı da karşıladığını hatırlıyorum. O yüzden sorma gereği duydum aslında.
0
🌸hrvl
(03.11.21)
(6)

Regl öncesi aşırı gerginlik ve duygusal çöküş

maryjane
Merhabalar, antidepresan ve doğum kontrol hapı olmadan bu etkileri atlatmanın bir yolu var mı? İnanılmaz gergin, sinirli ve bir yandan da ağlayacak gibi oluyorum. Çok sıkıldım bu durumdan, yakınlarıma da yazık.
Merhabalar, antidepresan ve doğum kontrol hapı olmadan bu etkileri atlatmanın bir yolu var mı? İnanılmaz gergin, sinirli ve bir yandan da ağlayacak gibi oluyorum. Çok sıkıldım bu durumdan, yakınlarıma da yazık.
0
maryjane
(02.11.21)
kaju fıstığının hem ağrıya hem de duygusal dengeye iyi geldiği söylenir.
0
barankovan
(02.11.21)
vegan olmanın regl etkileri üstünde azaltıcı bir etkisi olduğunu duymuştum. erkek olduğum için doğruluğu konusunda bir bilgim yok ama internette de benzer bilgiler, yapılan bilimsel araştırmalar var belki bakmak istersiniz.
0
elvan abeyiylegezse
(02.11.21)
Başka bir rahatsızlık sebebiyle magnezyum takviyesi alıyordum, sanırım bu durumlara da iyi geldi. Bir araştırın isterseniz.
0
amelie poulain
(02.11.21)
tamamen kurtulmanın bir yolu yok ama benim için işe yarayan şeyleri yazıyorum:

- solgar'ın magnezyum + b6 takviyesi (doktorunuza danışın elbette)
- sosyal ilişkileri azaltmak, dizi-film izleyerek vakit geçirmek
- çok yorulmamak. biraz daha fazla uyumak, sadece gerçekten yapılması gereken işleri yapmak, kendine yüklenmemek.
- açık havada bulunmak, yürüyüş.
0
gmzo
(02.11.21)
AGNUCASTON isimli bir bitkisel ilaç bu şikayetlere fayda ediyor. ben emzirirken bile dr izni ile kullandım.
0
iwillsee
(02.11.21)
haftada 2 gün pilatese gidiyorum diğer günler mutlaka 40-50 dk yürüyorum. son 2 aydır bunu rutin haline getirdim. hem fiziksel hem duygusal belirtilerde belirgin bir düzelme oldu. hhala ağlayacak gib oluyorum hhatta çoğunlukla ağlıyorum ama en azından major depresyon havasında olmuyor. öfke ve gergginliğim de aşırı yıkıcı değil tabii ama yok da diyemem :)

bir de magnezyum +1
0
ruh i tibbiye
(02.11.21)
(4)

Turistik hamam

kuehles blondes
Merhaba,Yöneticim ve takim arkadaslarim yurtdisindan istanbula gelmeye karar verdiler ve onlari gezdirmem gerekiyor. Hamama da gitmek istiyorlar. Benim gittigim hamam üsküdar’da mahalle arasinda alelade bir hamam oldugundan onlari goturemem. Bildiginiz guzel bir turistik hamam var mi? Cagalolglu ve
Merhaba,

Yöneticim ve takim arkadaslarim yurtdisindan istanbula gelmeye karar verdiler ve onlari gezdirmem gerekiyor. Hamama da gitmek istiyorlar. Benim gittigim hamam üsküdar’da mahalle arasinda alelade bir hamam oldugundan onlari goturemem.

Bildiginiz guzel bir turistik hamam var mi?
Cagalolglu ve Hurrem sultan hamami asiri pahali.


Galatasaray hamami ya da Beyoglu Aga hamami nasil?
Temiz, eski mimariyi korumus, asiri pahali olmayan hamamlar neresi? Giris + kese kopuk 300-350yu gecmezse iyi olur esasen.

Tavsiyeleriniz nelerdir??
0
kuehles blondes
(02.11.21)
karaköy civarı baya hamam vardı.

ben hiç gitmedim ama giden misafirlerim oldular.,
kılıç ali paşa konum itibariyle nispeten daha uygun yerde denebilir.
yeşildirek de ulaşımı kolay; karaköy-şişhane ara noktasında.
tarihi çeşme hamamı da oraya yakın ama hakkında bilgim yok.
kuledibi hamamını arkadaşım sevmiyordu.

bu saydığım dört hamam; aynı doğrultu üzerinde sayılır ve baya yakınlar.
kılıç ali içlerinde en iyisi diye biliyorum.
kılıç ali'nin de biraz ilerisinde cihangir'de firuzağa hamamı var diye biliyorum ama orası hakkında da tam fikrim yok. cihangir bölgesini karaköy-kabataş arasında bi noktaya tercih edersiniz belki diye söyledim.
0
barankovan
(02.11.21)
çemberlitaş veya galatasaray hamamlarını öneririm.
0
reanarchy
(02.11.21)
ben de kılıç ali paşa demeye gelmiştim ama fiyat olarak nasıl karşılaştırınca emin olamadım.
0
gmzo
(02.11.21)
çemberlitaş, cağaloğlu ya da galatasaray demeye geldim
0
co2s2
(02.11.21)
(2)

bursa gezilecek yerler

haintospik
merhaba,bursa'da mutlaka görülmesi gereken yerler nerelerdir size göre ?şuralara gidin, şunu yiyin dediğiniz ne varsa bütün tavsiyelere açığım.çok teşekkürler.
merhaba,

bursa'da mutlaka görülmesi gereken yerler nerelerdir size göre ?

şuralara gidin, şunu yiyin dediğiniz ne varsa bütün tavsiyelere açığım.

çok teşekkürler.
0
haintospik
(01.11.21)
Arabanı Bursaspor katlı otoparkına parket. Hanlar bölgesinin orada, hemen Ulucamii yanında. Ordan yürüme mesafesinde Irgandi köprüsü var. Dünyanın en eski çarşılı köprüsü var. Ordan dönüşte hemen 2dk mesafedeki Mahfel'de sahlep ya da boza iç. Sonra yine yürüme 5 dakika mesafede Yeşil Türbeye geç. Hatta hırs yapıp yürücem dersen Yeşil'den 10 dakikada Emir Sultan Külliyesi'ne geçersin.

Yine Hanlar Bölgesine yürüme 5 dakika mesafede Bursa Kent Müzesi var.

Cumalıkızık osmanlı mimarisinin yaşadığı hatta ilk osmanlı köylerinden birisi ama maalesef köylü milletinin kurnazlığı insanı tiksindiriyor.

Teleferik ile Uludağ'a çıkıp gelmek değişik bir tecrübe olur.

Yemek olayını da Kayhan'da (Ulucamii'den yürüme 10 dakika) pideli köfte ve cantık ile çözmelisin.

Bütçe durumuna göre Gemlik Atatepe'de Burfaş tesisinde balık da olur, Bademli'de Anadolu Et'te kebap balık rakı da olur, akşam Podyum Park'ta pub olayları da olur.

Yalnız bilgin olsun, cumartesi günleri hanlar bölgesine araç ile gitmek bildiğin zulüm!
0
duster
(02.11.21)
bursa'da yaşamıyorum ama gezi amaçlı iki kez gittim. ulu camii ve kozahan görülmeli bence kesinlikle üsttekilere ek olarak. bir de merkezde olmak zorunda değilse, gölyazı hoşuma gitmişti benim.
0
gmzo
(02.11.21)
(2)

İstanbul etkinlik

basubadelmevt
İyi akşamlar duyurudaşlar, İstanbukdaki etkinlikleri nereden takip ediyorsunuz? Mesela tiyatro,konser, festivaller, workshoplar,sergiler,film gösterimleri. Bunların bir çoğunu bulabileceğim bir platform var mı?Genelde biletixten,iş sanat gibi yerlerden takip ediyorum ama yeterli değil sanki. Genel o
İyi akşamlar duyurudaşlar, İstanbukdaki etkinlikleri nereden takip ediyorsunuz? Mesela tiyatro,konser, festivaller, workshoplar,sergiler,film gösterimleri. Bunların bir çoğunu bulabileceğim bir platform var mı?

Genelde biletixten,iş sanat gibi yerlerden takip ediyorum ama yeterli değil sanki. Genel olarak bir çok etkinliği takip edebilecegim bir yer arıyorum daha cok.
0
basubadelmevt
(01.11.21)
Mobilet kullanıyorum bu aralar, ama bütün etkinlikler yok onda da.
0
auroraaurora
(02.11.21)
Instagram hesapları yararlı bu konuda. ibbkültürsanat, tiyatrolar, istanbulartnews, istanbulartevents, zorlu_psm takip ettiklerimden bazıları. Bir de ilgi alanınıza göre müzelerin hesaplarını, özel tiyatroları sayfalarını da takip edebilirsiniz.
0
gmzo
(02.11.21)
(4)

odem attirici tavsiyesi

Kittie
kullandiginiz ve faydasini gordugunuz neler var?ozellikle regl doneminde kullanmak istiyorum.gunde 1 bardak su iciyorum en fazla :(o yuzden sunu yapiyorum yaninda da su kadar bardak su iciyorum diye yazar misiniz?
kullandiginiz ve faydasini gordugunuz neler var?
ozellikle regl doneminde kullanmak istiyorum.
gunde 1 bardak su iciyorum en fazla :(
o yuzden sunu yapiyorum yaninda da su kadar bardak su iciyorum diye yazar misiniz?
0
Kittie
(01.11.21)
yeşil çay.

ama normalde de günde en azından iki litre su içerseniz regl döneminde de o kadar ödem yapmazsınız.
yani ödemi suyla ve tuzu azaltmakla atabiliyorsunuz en iyi şekilde.
0
blatta hiberna
(01.11.21)
Ananas kabuğu ve kabuk tarçını kaynatıp kapattıktan sonra içine yeşil çay atın, bekleyip süzüp için. Diyet yaparken ve ara ara ödem için yapardım.
0
kulaktan dolma biber
(01.11.21)
Gunde 1 bardak su iciyorsaniz cildinizi ve bobreklerinizi yakinda elinize alirsiniz :(

Su su su.
Tuz azaltabilirsiniz
0
kuehles blondes
(02.11.21)
kesinlikle bol su içmek gerekiyor.

bir de taze zencefil ile çay yapıp içmek ödemin yarattığı ağrılara iyi geliyor bende, ödemi ne kadar atıyor emin değilim de.
0
gmzo
(02.11.21)
(6)

yeğen için kitap

dali dili havali korna
jules verne'den bir kitap almak istiyorum, yeğenim 10 yaşında, hangi kitabını alayım? ayrıca başka hangi kitapları önerirsiniz verne'inkiler dışında?
jules verne'den bir kitap almak istiyorum, yeğenim 10 yaşında, hangi kitabını alayım? ayrıca başka hangi kitapları önerirsiniz verne'inkiler dışında?
0
dali dili havali korna
(01.11.21)
eskiden macera kitapları vardı. sayfa sonunda hikayenin akışına göre sana "şunu tercih edersen bu sayfaya, ötekini tercih edersen bu sayfaya geç" derdi. çocuk aklımla bana çok güzel geliyordu bu tarz. bulabilirsen hoşlanır kaanatindeyim.
0
duster
(01.11.21)
10 yaşıma kadar kitap okumayan bir çocuktum, tesadüfen Felsefe Taşı’na başlayıp tüm harry potter serisini bitirdim ve resmen hayatıma yön verdi. Bir kitap kurduna dönüştüm ve faydalarını çok farklı biçimlerde gördüm. Felsefe Taşı’nı alın derim. Ben de 10 yaşımda başlamıştım seriye.
0
helena
(01.11.21)
Tübitak'in cocuklar icin serileri vardi, ben ondan almistim.
0
Coma
(01.11.21)
helena +1

harry potter serisi hayatımda oldukça etkili olmuştur. sadece okuma alışkanlığı anlamında değil, arkadaşlık ve aile ilişkileri, "öteki"ye karşı hoşgörülü olma gibi birçok değer kazandırıyor. 10 yaş tam zamanı.
0
gmzo
(01.11.21)
Aya Seyahay'le Verne okumaya başlayıp çok sevmiştim ben o yaşlarda.
İş Bankası Kültür Yayınları'nın bir de çocuklar için kısaltılmış klasikler dizisi var, onlara bakabilirsiniz.
Harry Potter +1
0
kobuzchu kiz
(01.11.21)
jules verne'e başlanacak ilk kitap (bkz: 80 günde devr-i alem)
0
cekcekli
(01.11.21)
(8)

çalışırken tezli yüksek lisans yapmak?

pelovann
bu olay hakkında bilgi verebilir misiniz, aranızda daha önce böyle bir işe kalkışan oldu mu? önceden kestirebiliyorum çok zor olacağını ama zorluğundan ziyade şöyle bir şey duydum, tezlide birkaç derse katılamayıp devamsızlık olursa kaydın siliniyormuş. çalışırken nasıl derslere girdiniz, nasıl taki
bu olay hakkında bilgi verebilir misiniz, aranızda daha önce böyle bir işe kalkışan oldu mu? önceden kestirebiliyorum çok zor olacağını ama zorluğundan ziyade şöyle bir şey duydum, tezlide birkaç derse katılamayıp devamsızlık olursa kaydın siliniyormuş. çalışırken nasıl derslere girdiniz, nasıl takip ettiniz? ben tezli yapmak istiyorum, tezsiz hem pahalı hem de pahalı olmasa bile tezsiz istemiyorum, olacaksa tezli olsun ya da hiç olmasın. yapanlar deneyimlerini paylaşabilir mi rica etsem? bir de hocalarla konuşulup esneklik sağlanabiliyormuş sanırım derslere katılım konusunda. lisanstayken hukuk derslerimizden birine bir yl öğrencisi gelmişti işten, acaba arkadan yakalamak için lisansta mı dinliyordu hocayı? bilemedim, yardıma açığım, teşekkürler
0
pelovann
(31.10.21)
ya da tezsizin getirisi ne olur ki bana? tezli kadar tatmin eder mi bilmiyorum da yeterince ikna edersem bana katkı sağlayacağına, tezsiz için de bir bütçe yaratabilirim belki
0
🌸pelovann
(31.10.21)
tüm bunlar tamamen okula/hocana ve bölüme bağlı. bir standardı yok. devam zorunluluğu olan ders de var olmayan da.
evet hocan esneklik sağlayabilir. ama bu da bi ihtimal işte.
bazı şirketler çalışanlara haftada birkaç saat izin veriyor. bazıları iş saatinde online giriyor. bazıları işten sonra hafta sonu falan giriyor. durum böyle.
0
jelly bear
(31.10.21)
jelly, yani çok da imkansız değil değil mi? online olsa zaten hiç problem değil, evden çalıştığım için her türlü katılım sağlarım bir yandan çalışıp bir yandan derse girerim yani. keşke online olsa ama artık yüz yüze sanırım ya
0
🌸pelovann
(31.10.21)
imkansız değil yapan arkadaşlarım var.
0
jelly bear
(31.10.21)
Eşim şu an yapıyor. Dersler akşam 6'dan sonra başlıyor, o nedenle işine engel olmuyor. Ama hem iş hem dersler ödevler derken epey yoğun bir süreç.
0
sckxyss
(31.10.21)
Başladığınız okuldan okula değişen bir durum. Benim okulumda ve bölümümde %100 çalışmak mümkün degil mesela; gündüz saatlerinde zorunlu derslerim var, devam zorunluluğu da var. Özellikle yüz yüze eğitime geçildiğinden beri daha da zorlasti zira okula gitmek gerekiyor. Ben bu yüzden part time çalışmaya geçtim bu sene.

Sadece ders saatleri de değil tabii; ödevi, dersi, araştırması derken ciddi vakit ayırabilmek lazım en azından ders dönemi için.

Başka okullarda akşam saatlerinde ya da hafta sonunda dersleri ekleyenler varmış ama yoğunlugu yine göze almak lazım tabii.
0
fraise
(01.11.21)
ben özelde yaotım tezliyi, özel diye aaa yaydın gibi olmuyor savunamda uzatma verdiler.
iki sene yıllık izinlerimi hep kütüphanelerde geçirdim.

Bana açıkçası görünen pek bir katkısı yok.

benden önce tezsiz yüksek lisans yapan kız savunmadan 5 dakikada çıkıp gülerek çıkarken ben 1 saat sunum sonunda uzatma verdiler :)

açıkçası banka, aracı kurum veya kurumsal ama gerçek kurumsal bir firma ise ve gelecekte akademik kariyer düşünüyorsan yaşın da genç ise yap ama özelde bile zor iken devlette nasıl olur bilmiyorum.

Bunun yerine bir yabancı dil öğrenmekiçin zaman harcasaydım çok daha faydalı olurdu.

ben akşama kadar çalışıp akşam da derslere gidiyordum, evden 7:30'da çıkıp akşam 22:00 gibi eve giriyordum. açıkçası çok ta kolay değil. buna 1,5 sene dersler sürerken devam edeceksen yap.

Ben 28de başlayıp 30-31 gibi bitirdim şimdi yüksek lisans mezunu olmuş oldum bana görünen hiçbir faydası yok :)
0
liberal
(01.11.21)
Yoğunluk elbette bölümden bölüme, kurumdan kuruma değişir ama haftanın 5 günü aktif bir şekilde çalıştıktan sonra, sağlıklı bir lisansüstü çalışması tamamlayabileceğinize inanmıyorum ben. Ders döneminde de tez döneminde de çalışmalarınıza dinlenmiş bir zihinle ayırabileceğiniz zamana ihtiyacınız var. Ben haftada 3 gün çalışarak 3 dönemde dersleri, 3 dönemde de tezimi bitirmiştim.
0
gmzo
(01.11.21)
(6)

Çocuk Yapmak

rahip janick
1- Hayatının bir kısmında çeşitli sebeplerle çocuk yapmak istemeyip sonrasında çocuk yapan ya da çocuk yapmaya karar veren var mı?2- Neden çocuk yapmak istemiyordunuz?3- Neden çocuk yaptınız ya da yapmaya karar verdinizi, fikrinizi ne değiştirdi?Kişisel not: Gördüğüm kadarıyla çocuk yapmak insanları
1- Hayatının bir kısmında çeşitli sebeplerle çocuk yapmak istemeyip sonrasında çocuk yapan ya da çocuk yapmaya karar veren var mı?

2- Neden çocuk yapmak istemiyordunuz?

3- Neden çocuk yaptınız ya da yapmaya karar verdinizi, fikrinizi ne değiştirdi?

Kişisel not: Gördüğüm kadarıyla çocuk yapmak insanların hayatlarına anlam katmak ya da tutunacak bir dal bulmak için muhteşem bir şey. Çocuk, insanın zihnini ve bedenini çok uzun süre meşgul ediyor, çok uzun süre dikkat istiyor. İş ya da hobi gibi değil. Muhtemelen hiç anlamsızlaşmıyordur (isnanların geneli için). Tabii sonrasında (doğal olarak) gitmek, uzaklaşmak istedikleri için ebeveynlerde (genelde) büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor ama o zamana kadar gayet iyi ve pahalı bir meşgale.
0
rahip janick
(31.10.21)
benim çok yakın bir arkadaşım, 18 yaşından beri eşiyle birlikteler, çocuk konusunda çok kesin konuşuyorlardı. ekstra sorumluluk istemiyorlar sürekli gezmek vs istiyorlardı. eşi 32 yaşına gelince bir daha yapamayacağız bir oturup düşünelim demişler ve yaptılar sonra çat diye. anladığım kadarıyla genelde sebep bir daha yapamama ve geç kalma korkusu oluyor.
0
roket adam
(31.10.21)
Bi yastan sonra "cocuk yapmaliyim" item'i yukleniyor insanlara :)
0
brkylmz
(01.11.21)
Genç yaşta daha böyle konular uzakken atıp tutmak kolay. Ben mesela "hiç çocuk yapmayacağım" demiyordum ama "bu kadar aileye ihtiyacı olan çocuk varken neden bir yenisini dünyaya getireyim ki, evlat edinirim" diye düşünüyordum hep, çok sık dillendirmesem de. Özellikle 20 yaş civarı az önce dediğim sebepten çok cesur ve yargılayıcı konuşabiliyor, iklim krizinden girip popülasyondan çıkarak ekofaşizm yapan, "çocuk yapmak sorumsuzluk ve bencilliktir" diyerek insanları yargılamayı kendine hak gören sağlam bir kitle var mesela tüm dünyada :)

20 yaşındaki bana kalsa 30'dan önce hayatta evlenmezdim mesela, 27'yi doldurmama 2 ay kala evlendim. Asla da pişman olmadım. Fakat 31 yaşına geldiğimde öğrendiğim şey, hiçbir zaman kesin yargılarla konuşulmaması gerektiği. Siz değişiyorsunuz, dünya değişiyor, hayatınız değişiyor. Fikir değiştirenden değil de fikri sabit olandan daha çok korkarım ben.

Nasıl çocuk yapmaya karar verdiğime gelirsek, birçok faktör sözkonusu. Bunlardan biri elbette @brkylmz'ın dediği "çocuk yapmalıyım" itemi, hakikaten var öyle bir şey, 30 civarı geliyor. Fakat bunun ötesinde, benim yaşam felsefeme - hiçbir işe yaramadığı artık kanıtlanmış olan - "çocuklarımıza iyi bir dünya bırakamadık" vahvahlanmasından ziyade, "dünyaya iyi çocuklar bırakmak" görüşünün daha uygun olması. Bu hayat görüşü sebebiyle akademide kalmayı seçtim mesela. Dünyaya daha iyi çocuklar bırakabilirsek, hem çevre hem de insanlık için daha hayırlı olacak. Peki bu iyi çocuklar nasıl yetişir? Önce muhakkak sevgi ve destekle, sonra çeşitli sosyal, kültürel ve ekonomik imkanlarla. Tüm bu imkanları çocuğumuza sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Bunun üzerine, eşim de ben de, insanlarla ve özellikle gençlerle iyi iletişim kuruyoruz, onlara yol göstermeyi, destek ve motivasyon kaynağı olmayı seviyoruz. Yani ikimizin de içinde çocuğumuza vakit ve enerji ayırmak için gerekli karakteristik özellikler mevcut. "Zaten tüm anne babalar kendi çocukları olduğunda bu motivasyonu bulurlar" diyebilirsiniz ama, bu yaşımda öğrendiğim bir diğer şey, herkesin anne baba olmaması gerektiği. Çocuklarını gerçekten sevmeyen, onlara destek olmayan, enerjilerini sadece kendilerine ayırmak isteyen o kadar çok ebeveyn var ki.

4 aylık hamileyim, bebeğimin hareketlerini son 2-3 haftadır hissedebiliyorum. O hareketleri hissetmek, ultrasonda görünce heyecanlanmak, bir sonraki ultrasona gün saymak, babasıyla birlikte geleceğimizin hayallerini kurmak o kadar güzel ki. Cevabın en başına dönecek olursak, mantıklı düşününce evlat edinmek hala en doğru çözüm gibi görünebilir, fakat böyle şeyler yalnızca mantık işi değil. Hamilelik sürecini yaşamak, kaşı gözü kime benzeyecek diye merak etmenin yanı sıra, evlat edinmenin bambaşka sorumluluk ve yükleri var. Bir çocuk yetiştirmenin sorumluluk ve yüklerine hazır olsam da, evlat edinmenin zorluklarına hazır hissetmediğim için fikir değiştirdim.

Ek olarak, çocuğumun bir birey olarak yetişmesi ve bağımsızlaşması, bizden ayrı olarak hayatını kurması beni hayal kırıklığına uğratmaz, aksine mutlu eder. Çünkü en önemli hedeflerimizden birisi bu olacak zaten çocuğumuzu yetiştirirken. Elbette bir miktar hüzün olur ama tatlı bir hüzün olur diye tahmin ediyorum.
0
gmzo
(01.11.21)
Valla gençliğinde istemeyip, orta yaşlarda yükselenler için tek düşüncem: Ölüm korkusu... Geride kalacak bir parça bırakmak isteği olarak görüyorum ben genelde.

Hep düşünüp "geziyoruz sonra bi ara yaparız" diyenleri ayrı tutuyorum.
0
lcha
(01.11.21)
Hayatımın hiç bir döneminde çocukçu bir insan olmadım. Tek hayalim anne olmak vs. gibi değildim hiç. Uzak gelecekte böyle bir plan vardı ama o gelecek çok uzak gibiydi. Sağlık sorunlarım sebebiyle doktorum eğer çocuk planım var ise öne almamı istedi. Çok üzüldüm, planlayamama durumum sebebiyle. Kızımı çok seviyorum ama çocuk çok zor. Süreç zor (hamile kalma, hamilelik, doğum, lohusalık, işe dönüş, başkasının bakım vermesi vs.)

Bu arada ben kişisel notunuza katılmıyorum. Çocuğu şekillendirmek, ona bir şeyler öğretmek, vakit geçirmek çok güzel elbette. Ama ben hiç; anne olmak dünyanın en güzel duygusu, hayatım anlamlandı, ben bu hayatta en çok anne olmayı sevdim falan diyemedim.
Ama kızım çok güzel. Bal, bal bi görseniz.
0
snd88
(01.11.21)
ben 30 yaşıma gelmeme, biyolojik olarak alarm zillerinin çalmasının farkında olmama rağmen kesinlikle çocuk istemiyordum. çünkü çocuk bana külfet gibi görünüyordu. bana zevk veren herşeyden çocuk yüzünden uzak kalacaktım. hayatımda bir anlam, tutunacak dal ya da meşgale eksikliği yoktu. tam tersine bir sürü yapmak istediğim şey vardı ve çocukluğum ile ilk gençlik yıllarımda bana dünyayı dar eden kendi ailem artık yoktu maddi olarak özgürdüm ve yeniden doğmuş gibiydim. bir çocuk sahibi olarak bir sürü sorumluluk altına girmek en son isteyeceğim şeydi. bir gün şikayetlerimden dolayı gittiğim doktorum derhal çocuk yapmamı aksi takdirde yumurtalıklarımı kaybedecek kadar ileri derecede kist sahibi olduğumu söyleyince ya çocuğum olmazsa ve ileride çok pişman olursam motivasyonu ile çocuk yapmaya karar verdim.neyse çocuk doğduktan sonra ilk 2 yıl aşşşşşırı zorlandım. uykusuzluk çocuğun memeye bağımlılığı ve ilk başta tahmin ettiğim gibi sevdiğim herşeyden çocuğa zaman ayırmak zorunda olduğum için uzak kalmak beni psikolojik olarak çok etkiledi. bonus olarak da uykusuzluklar yüzünden migrenim öyle bir seviyeye geldi ki yarım insan oldum hala da iflah olmadım aldığım ilaçlardan 20 kg aldım sürekli bir başağrım var. çocuk doğduğundan beri içgüdüsel olarak onunla ilgili tüm sorumluluklarımı yerine getirdim ve tabi ki çok seviyordum ama 2 yaşından sonra ne olduysa bana bir şeyler oldu ve hayatımda hiç kimseyi sevmediğim kadar onu seviyorum aşk ama anlatılmaz bir aşk resmen. onunla kurduğum bağ o kadar farklı ve ileri bir seviyeye ulaştı ki bu beni korkutur hale geldi zira o da sıradan bir canlı ve ben kader ve hayatı kontrol edemeyecek kadar zayıf biriyim. çocuğun babası çocukla senin kalbiniz bile senkronize atıyor diyor . onun ihtiyaçlarını demeden anlıyorum çocuksu krizlerinde onunla birlikte duygulanıyorum (normalde aşırı rasyonel biriymdir). onun gözlerine bakınca kokusunu duyunca fazla aşktan çıldıracak gibi oluyorum bana sarılıp beni öptüğünde seni çok seviyorum anniş falan dediğinde bende devreler yanıyor ve durup durup ağlıyorum? fazla duygusallıktan tabi ve bunun mantıkla akılla izah edilebilir hiç bir yanı yok. evet hızla büyüyor ve bir gün bu bebeklik çocukluk halleri bitecek kocaman bir yetişkin olup kendi hayatı olacak ve kaçınılmaz son benim yanımdan gidecek :) belki de benim bu hüzünlerimi en çok açıklayan şey sizin de bahsettiğiniz bu hayal kırıklığı..bunu ne yazık ki hiç bir şekilde kendime açıklayamıyorum belki bu hayalkırıklığını yaşamamak için başa dönüp hiç çocuk yapmamak gerekti. mesela şimdi bir kahve alıp dizi seyretmek bir lüks çünkü her boş vaktimi ona vermem gerekiyor ve bu bazen beni sıkıyor ama gün gelecek o büyüdüğünde tüm kahveler ve diziler benim olacak bu sefer de ben onun yokluğuna alışamayacağım aslında çok adaletsiz çünkü ben kendimi tek başıma yaşamaya ve ayakta durmaya alıştırmışken birden o geldi benim tüm düzenimi bozdu sonra ona öyle bir bağlandım ki o gittiğinde tekrar sıfır noktasına döneceğim. hayat tam olarak bu demek belki de
0
iwillsee
(02.11.21)
(10)

Apartman aidati

sanguine
Verdiğim aidatı kesinlikle hak etmeyen bir apartmanda oturuyorum ve yeni dönemde 200 lira ödeyeceğim. -isinma merkezi sistem onu ayrı ödüyoruz -icinde temizlik gibi sıradan giderlere ek olarak apartman görevlisi var günde bir kere çöp almaya geliyor. -toplam 12 daire var en küçük daire benim 24 pay
Verdiğim aidatı kesinlikle hak etmeyen bir apartmanda oturuyorum ve yeni dönemde 200 lira ödeyeceğim.

-isinma merkezi sistem onu ayrı ödüyoruz
-icinde temizlik gibi sıradan giderlere ek olarak apartman görevlisi var günde bir kere çöp almaya geliyor.
-toplam 12 daire var en küçük daire benim 24 pay olarak düşünürsek 1 payı benim dairem.

Sorularım şunlar

-bu aidat miktarı (dökümünü ekledim) fahiş değil mi kıç kadar apartman için?
-dagilimda bir sıkıntı yok mu bence benim daha az ödemem yandaki en büyük dairenin daha fazla ödemesi gerekiyor.
-asansor bakımını çıkarıp kalan miktarı 24e böldüğümde 105 lira yapıyor. 2 paylı olan daireler bu hesaba göre 210 ödüyor ki bu normal. Benim 105 büyük dairenin 315 ödemesi gerekmez mi?

Ben burada neyi goremiyorum yani itiraz edicem ama belki çok bariz bir şeyi atlıyorum emin olamadım. Benim daire 1+1 yandaki 3+1 diğerleri 2+1
0
sanguine
(30.10.21)
Dairenin büyüklüğünün apartmandan aldığın hizmetle bir ilgisi yok. İstersen 1 dönüm evde otur yine de apartman elektriğini, asansörün aynı oranda kullanacaksın. Bizim apartmanda zemin katlar ve birinci katlar daha az ödüyorlar, çünkü asansör kullanmiyorlar. Onun dışında herkes aynı öder çünkü herkes aynı hizmeti alır. Evin büyüklüğü bunu değiştirmez.
0
burty
(30.10.21)
Zaten yüzde 33 kadarını yönetici alıyor.
0
buck rogers
(30.10.21)
Bu dediğiniz en azindan benim somut örneğim için geçerli değil. Zira paylaşmadim ama apartmana asansör yapıldı, bu asansör bedeli de 24 paya bölündü en az bedeli ben ödedim. Apartman inşa edildiğinden beri böyle bir düzen var 40 yıldır. Bunu yönetim bazen mutlak olarak uyguluyor bazen de bu şekilde benim anlayamadıgim o. Diğer 10 daireyi hesapladıgim zaman hesap doğru çıkıyor. Ama benim dairem ve büyük daire arasında orantisizlik var. Asansör bedelinde de benim odedigim miktarın üç katını yan daire ödedi. Bakım masrafını da yine üç kat olarak almışlar. Kalan kısım yine böyle anlamıyorum.
0
🌸sanguine
(30.10.21)
Sorunun cevabı şurada olabilir mi?

www.emlakgundemi.com.tr
0
Mirket
(30.10.21)
768 lira ne temizligiymis ya.

Her ay 150 tl ortalama tabii bile olsa ne isi var noterle binanin o kadar?

Ufak onarim da her ay 150 150 geciriliyor.

Benim anlamadigim sene bittiginde gerceklesen miktarla bu aidata eklenen gerceklesmesi olasi tutarlar arasi fark mahsuplasiliyor mu
0
floydian
(30.10.21)
Benim gördüğüm yonetici ve temizlik parası tüm dairelerden arsa payı bağımsız eşit olarak alınıyor, geriye kalan masraflar arsa payına bölünüyor. Hesaplama mantıksız. Tabloyu olusturanin çok değişik bi kafası varmış.
0
Kirmizibavul
(30.10.21)
Bana normal geldi. Isınma yoksa hatta diğer dairelere göre daha az ödenmesi de mantıksız. Yani detaylarla ilgili probleminiz varsa yöneticiyle görüşün tabii de, daha az aidatla işlerin düzgün yürüdüğü bir apartmanda oturmayı beklemeyin. Bizim eski apartmanda aidat 40 TL idi, temizlikçiye veriliyordu o da, kadın kafasına esince geliyor, esmeyince gelmiyordu. Geldiğinde de biz en üst katta olduğumuz için suyu deterjanı bizden alıyordu. Apartman kapısının kilidi bozulurdu haftalarca yaptıran olmazdı, sonra parasını toplarken yine problem olurdu. Ortak alana çatı akıtırdı kimsenin umrunda olmazdı. Asansör de yoktu zaten. Asansörü, görevlisi olan, düzenli temizliği yapılan, bir şey bozuldu mu hemen tamir edilen bir apartman için çok normal ödediğiniz miktar.
0
gmzo
(30.10.21)
Isınma içinde 1050 tl ödüyorum :) oldukça uygun sizin rakam. Ama hesaplama harbi karışık
0
photo85
(30.10.21)
Yönetici 1000'ya yakın mı alıyor?
0
geçerkenugradım
(30.10.21)
Buradaki mantıksızlık çözülürse sen daha fazla aidat ödemeye başlarsın. Çünkü 11 numaranın asansör parasını falan 3 pay ödüyor olması, ufak onarımı 3 pay ödüyor olması, senin 1 pay ödüyor olman çok mantıksız. Zaten ısınmayı ayrı alıyorlarsa kalan her şeyin daire sayısına bölünmesini beklerim.
0
zimbirik
(30.10.21)
(14)

yeni evlenene hediye

taha1907
selamlar, çok samimi olmadığım bir arkadaşımın düğününe gidememiştim pandemi sebeplerinden dolayı, cuma günü evine misafir olarak gideceğim. bi hediye almam gerekmiş gibi hissediyorum ama bütçem de çok yok. max. 200 tl lik ne alabilirim sizce
selamlar, çok samimi olmadığım bir arkadaşımın düğününe gidememiştim pandemi sebeplerinden dolayı, cuma günü evine misafir olarak gideceğim. bi hediye almam gerekmiş gibi hissediyorum ama bütçem de çok yok. max. 200 tl lik ne alabilirim sizce
0
taha1907
(28.10.21)
çok samimi olmadığın arkadaşlara genelde borcam alınır.

ikinci seçenek arzum el tipi blender veya rondo.
0
killerbee
(28.10.21)
kahveyle ilgili ise ikeadan mokapot veya french press alabilirsin evlerine. yine paşabahçeden hediye alabilirsin.
0
xrated
(28.10.21)
Paşabahçe +1
güzel bir karaf ya da sürahi, nude serisi olabilir.
0
Bruce
(28.10.21)
Nevresim takımı
0
sirisum
(28.10.21)
Nevresim takımı demeye gelmiştim.
0
boyalı kuş
(28.10.21)
Iciyorsa rakı
0
logic
(28.10.21)
Paşabahçe demeye geldim. Ancak bana gelen hediyeler hep nevresim takımı, pikeler geldi.
0
esinikaybetmiscorap.
(28.10.21)
Ben olsam bütçeyi biraz daha artırıp takı niyetine takardım.
0
etna
(28.10.21)
duvar asabilecekleri tablolukta bin parça bir puzzle.
duvara baktıkça bu evdeki ilk haftalarımızdı diye hatırlarlar, birleştirirken yaşananlar, içilen kahveler, dinlenen müzikler, edilen sohbetler unutulmaz.
0
onemoremile
(28.10.21)
Nevresim takımı almayın ne olur.

Bize her gelen nevresim takımı almış gelmiş ev depoya döndü bir kısmını kız evinde bıraktık o kadar çoklar yani.

Battaniye veya pike alsanız bile olur ama nevresim almayın lütfen ^^
0
chicha_v2
(28.10.21)
yarım gram altın al
0
bir soru sorcam
(28.10.21)
böyle durumlarda, "her eve lazım" ürünlerden uzak durmak lazım. siz almasanız da arkadaşınızın zaten alacağı ürünlerden bahsediyorum. çünkü arkadaşınız başka renk-şekil alacak olabilir. daha kalitelisini alacak olabilir. bu yüzden de hafif "lüks" ürünler almak bana daha mantıklı geliyor. yani normalde almayacağı ürünler. ama lüks derken pahalı olmasından bahsetmiyorum. illa gerekli olmayan ama olursa da iyi olabilecek ürünler. mesela mokapot ya da güzel bir puzzle. burada nevresim ve rondo denmiş, bunlar için arkadaşınızın başka tercihleri vardır. sizin tercihiniz ona uymazsa boş yere hediye almış olursunuz. bir evde de büyük ihtimalle rondo vardır zaten.
0
co2s2
(28.10.21)
@co2s2 +1

hiç karar veremezseniz hediye kartı da verebilirsiniz, "ben bu işleri pek beceremiyorum, gönlünüze göre alın istedim" diye de eklersiniz. zaten paşabahçe'den filan bişeyler alacaksanız da mutlaka değişim kartı ekletin.
0
gmzo
(28.10.21)
çok güzel battaniyeler var.

bambu ev eşyaları oluyor kap kaçak.

içiyorlarsa güzel bir içki de olabilir +1

mokapot da güzelmiş.

bunlar beni mutlu ederdi.
0
Hallegadola
(28.10.21)
(5)

Faiz oranları

maq
İyi geceler,annemin bir kredisini incelerken dehşet içinde faiz oranına takıldım ve düşüncemde bir hata mı var diye buraya sormak istedim: 25.000 birim krediden bahsedersek Türkiye’de buna aylık faiz (%2 küsür) uygulanıyor ve 5 yılın sonunda ana para kadar neredeyse faiz alınıyor. Yani 25.000 anapar
İyi geceler,
annemin bir kredisini incelerken dehşet içinde faiz oranına takıldım ve düşüncemde bir hata mı var diye buraya sormak istedim:
25.000 birim krediden bahsedersek
Türkiye’de buna aylık faiz (%2 küsür) uygulanıyor ve 5 yılın sonunda ana para kadar neredeyse faiz alınıyor.
Yani 25.000 anapara+26.000 faiz=51.000 gibi.
Bulunduğum yurtdışında ise bireysel kredide faiz yıllık uygulanıyor.
25.000 birim krediye 5 sene sonunda 2.000 gibi bir faiz uygulanıyor.
25.000+2.000=27.000 gibi bir rakam karsılaştırma açısından…
Bu gerçek mi , mantık hatası bende mi?
0
maq
(27.10.21)
Türk lirası resmi rakamlara göre yılda %17-18 (gerçekte %40+) değer kaybeden bir para birimi.

Bu yıl USD enflasyonu %5 mi ne çıkacak galiba o deli gibi fazla geliyor yabancılara. Almanya vb. Avrupa ülkeleri de negatif faiz uyguluyor diyorlardı doğruysa. Karşılaştırmak anlamsız yani. Ama evet gerçek.

edit: şunu düşün, bulunduğun ülkede belki maaş zammı olarak %1-2 veriliyordur, Türkiye'de %10-15 alıyor çoğu kişi.
0
nhk ni youkosu
(27.10.21)
Hayır mantık hatası yok hesaplamanız gayet doğru hatta daha üzücüsü muhtemelen bir de bunun üstüne dosya masrafı, sigorta, bsmh gibi bir sürü masraf da eklenince tutar büyüyebiliyor.

Türkiye enflasyonist bir ülke, para birimi her gün bir gün öncesinden daha değersiz hale geliyor, haliyle bankalar bana borcunu öderken öyle bir ödemelisin ki borcun bittiğinde ben kar edebileyim diyorlar, haklılar da.

Türkiye'deki tek sorun şu, kredi çekerken öküz gibi faize yüklenen bankalar, mevduat faizine gelince çay kaşığı ile veriyorlar, bugün özel bankalardaki kredi faiz oranı %20'lerde iken, mevduat faiz oranı %15-16 civarında.
0
solo
(27.10.21)
Bu arada şaşırıyorsunuz ama Türkiye'de kredi çekmek yurtdışında kredi çekmekten f
daha karlı, hele de o an itibariyle iyi bir faiz yakalarsanız. Zira

a) Saçma sapan bir ekonomi yönetimi nedeniyle faiz enflasyonun çok altında kalıyor
b) Krediler değişken değil, sabit faizle veriliyor.

Yani örneğin, doların her halukarda TL enflasyonu kadar yükseleceğini varsayarsanız, bugün alacağınız 5 yıllık TL krediyi Dolara koyup, 5 sene sonra her şeye rağmen karlı çıkabilirsiniz... Böyle bir saçmalığın içindeyiz.
0
salihdt
(27.10.21)
@salihdt +1

Haziranda araba almak için 30 bin TL kredi çektik, geri ödemesi 39 bin TL ve 24 ay. Araba şimdiden 40 bin TL değerlendi. Yani ülke şartlarında faizler az bile, o yüzden döviz yükseliyor sürekli,faizler enflasyonun altında kalıyor.
0
gmzo
(27.10.21)
hatan "birim para" üzerinden konuşuyor olman. birim kredi, birim para diye bir şey yok. faiz oranlarını o para biriminin kendi piyasa dinamiklerine göre oluşur. trde yıllık %40-50 enflasyon olurken %17-18 faizle kredi çekmek oldukça mantıklıdır. almanya'da euro faizi %1 iken de ödeyeceğin kredi faizi doğal olarak çok daha düşük olur, yanlış bir şey yok.
0
roket adam
(27.10.21)
(9)

Araba almaya içim elvermiyor. Sizde durum nedir?

les yeux blanches
Arkadaşlar 2002 model golf aracım var. 170.000 km'de ve ilk sahibiyim.Tabi arada sırada arızalar çıkarıyor doğal olarak.Halim vaktim yerinde sayılır yani BMW audi Mercedes gibi araçları 2. El diğerlerini 0 alabiliyorum. Ama işte sorun burada başlıyor. Arabaların fiyatları gereksiz yere o kadar yükse
Arkadaşlar 2002 model golf aracım var. 170.000 km'de ve ilk sahibiyim.
Tabi arada sırada arızalar çıkarıyor doğal olarak.
Halim vaktim yerinde sayılır yani BMW audi Mercedes gibi araçları 2. El diğerlerini 0 alabiliyorum.
Ama işte sorun burada başlıyor.
Arabaların fiyatları gereksiz yere o kadar yüksek ki bu ötv yüzünden araba alırsam kendi keriz gibi hissedeceğim, o paraya değmeyeceğini düşünüyorum.
Yani 150 200k arabaya 400 500k vermek yazık günah.
Zaten arabam var her gün kullanma durumumda yok arada bir Şehir içinde kullanıyorum işte, gittiği yere kadar. Uzun yola çıkma durumu olursada araç kiralarım diye düşünüyorum.

Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yani arabası olmayan için zordur arabasızlık ama eski bir arabası olanlar ne düşünüyor?
0
les yeux blanches
(27.10.21)
hayat felsefem şu oldu, bugün bir şeyi alabiliyorsam mutlaka alayım. çünkü eminim yarın zam gelmiş olcak.

ben de sizin gibi düşünürdüm ama sistem buna müsait değil. paranın kıymeti yok. malı olan parasını ikiye katladı. siz de bu düşünceden sıyrılın ve araba alın, yoksa bu kur artışları ile birlikte 150 200k lık arabalar 600 700k olacak.
0
trajikomix
(27.10.21)
Araban olduğuna önce şükret bence ama benimde arabam var değişmek istiyorum fiyatlar her gün 5er artıyor, elimde kaldı öyle bende salladım artık bakmıyorum. Değer mi konusunda tr de malum neyin fiyatı düşüyor ki?
0
Topalordek
(27.10.21)
benzer durumdayim

ama yorumlari okuyunca mantikli geldi

bi tane el supurgesi alacaktim. 360tl idi. pahali geldi. bu fiyata alinmaz dedim

simdi 420 tl oldu :(
0
foster
(27.10.21)
İkinci el araç piyasasi başlığıni açın okuyun, 2012 de de aynı olay 13 14 15.... Bugüne kadar fiyatlar düşecek almayın , istisnalar harici hep yükseldi, tavsiyem maalesef hemen alın, zira Kasım başı yine zam gelir gibi görünüyor
0
kleider
(27.10.21)
Eğer paranızı değerlendirerek birim bazında arttırabiliyorsanız hali hazırda aracınız varsa yenisini almak mantıksız, ancak paranız durduğu yerde duruyor ise model yükseltmek Türkiye şartlarında her zaman mantıklı.

Türkiye büyük bir sınav veriyor şu an ve bu sınavı alnının akıyla sağ salim verecekler gelecekte elleri boş yakalanmamak için ne gerekiyorsa yapmak zorunda yoksa fırtına dinip toz duman ortadan kalktığında dım dızlak ortada kalabilirsiniz.

Ne yazık ki dünyada bir çok ülkede ihtiyaç olan şeyler bizim ülkemizde yatırım haline geldi, ev, araba ve hatta bilgisayar tamamen yatırım halini aldı bu yüzden alabiliyorsanız alın koyun dursun.

ÖTV konusuna gelince, ÖTV kolay kolay kaldırılamayacak bir vergi türü, KDV'yi kaldırabilirsiniz mesela kimse kimseye ama benim çok zararım olur nasıl kaldırırsınız demez diyemez ama ötv öyle değil, ötv'nin kaldırılması onlarca yıl sürebilecek sancılı bir süreç gerektirir bu yüzden ama ben bu ötv'yi vermek istemiyorum diyerek araç almamak çok mantıklı değil.
0
solo
(27.10.21)
Benzer şeyleri hissediyorum; yukarıda yazmışlar zaten. İktisadi açıdan almak mantıklı zira fiyatlar sürekli yükselme eğiliminde. Ancak elalemin bir sürü AR-GE ile üretip %5-10 bile kâr etmediği bir mala hiçbir karşılık almadan üç katı para vermek, o parayla aktif olarak saçma sapan projeleri, yolsuzlukları falan fonladığımı bilmek kanıma dokunuyor.
0
salihdt
(27.10.21)
O kadar ötv vermek koyuyor elbette ama, arabaların fiyatları her ay 10-15 bin artarken biz o kadar kenara koyamadığımız için Haziran'da bize en mantıklı gelen aracı gittik aldık. Şu an araç bayilerde yok ve sarı sitede bizimkinin muadilleri, verdiğimiz paranın 40 bin TL üzerinde satılıyor. Bunlar 3-5 bin km yapmış ikinci el araçlar, sıfırları bayilere ne kadara gelecek daha bilmiyoruz. Mantıksız bir ülkede yaşadığımız için ortak sağduyuya göre değil, mantıksız sisteme göre hareket etmek gerekiyor er ya da geç.

Mesela ev almak da bizim yaşam biçimimize ve mantığımıza hep ters geliyordu ama bu yaz İstanbul'da kiraların fırlamasıyla görünen o ki, ev alıp taksit ödemek kira vermekten daha mantıklı gelecek böyle giderse. Dilediğimiz yaşam biçimi bu değil fakat ülke gerçekleri bunlara zorluyor.
0
gmzo
(27.10.21)
fiyatlar uzun vadede hep arttı doğru fakat şu dönem satıcıların çok güçlü olduğu anormal bir dönem.

ötv önemli bir sebep fakat asıl sıkıntı bayiiler sıfır araç getiremiyor. şu an resmen araç kıtlığı var. chip krizi ve ülkenin öngörülebilirliği düşük olduğu için disturbütorlar yeteri kadar araç siparişi geçmemişler.

en azından piyasanın alıcı satıcı arasında dengede olduğu bir dönemi yakalamak daha doğru olabilir.
0
nuisance
(27.10.21)
2007 dizel Astra'm vardı, satıp Volvo V40 aldım. Pandemiden sonra genel olarak evdeyim zaten. Eski aracım 5.5 litre yakıyordu, Volvo 12 litre civarında yakıyor. Eskisinin Senelik 300 TL civarı vergisi vardı, şimdi 1200 civarı ödüyorum. Bakımı masrafı kaskosu sigortası vb çok daha fazla. Tamam konforu sürüşü güvenliği çok farklı ama durduğu yerde de masraf yani. Bence araç seni idare ediyorsa ve "günlük kullanmıyorsan" artan paraya toprak al dursun.
0
msb
(27.10.21)
(9)

Avrupa gezilerinin artık Servet tutacak olması?

denizmaniaherif
Arkadaşlar bence artık ucuz yollu zaman geçirme gezme ve doyma rehberlerimizi icat etmeliyiz.. Düşünsenize en vasat restoranta gitsen su 3 ya da 4 euro olacak.. 45 tl bir suya vereceğiz. :)))Aranıza APP işlerinden anlayan biri varsa fikrimi değerlendirsin bence.. Fikrimi kullanmak ücretsiz :)Çözüm ü
Arkadaşlar bence artık ucuz yollu zaman geçirme gezme ve doyma rehberlerimizi icat etmeliyiz.. Düşünsenize en vasat restoranta gitsen su 3 ya da 4 euro olacak.. 45 tl bir suya vereceğiz. :)))

Aranıza APP işlerinden anlayan biri varsa fikrimi değerlendirsin bence.. Fikrimi kullanmak ücretsiz :)

Çözüm üretmeye çalışıyorum.. Avurpada yaşayan Lokal insanların yazdığı Şehrin fırsatları uygun ve ucuz yollu güzel zaman geçirme rehberleri şeklinde yazılar yazılsa..

Atıyorum Salı günleri müzeler ücretsiz Krakow'da ne bileyim Roma'da ücretsiz girilecek 10 klise 6'lı su şu süpermarkette 2 euro sokakta bir tanesi 2 euro.. gibi gibi şeyler.. Mesela Belgrad için ara sokakta bir yer biliyorum.. Hostel sahibim götürmüştü..2 euroya 250 gr dana etinden ( kasap önünde yapıyor tezgahtan çıkarıp..) hamburger yemek mümkün..

Yahu Ocak ayında Amsterdama gideyim diye her şeyi ayarladım hatta öncesinde Köln'e ineyim 2 gün daha uzatayım falan dedim.. Sonra bir düşündüm ki en uygun otel günlük 40 euro 60 euro arası..

1 gün kahvaltı öğlen yemeği ve akşam yemeği yesek servet edecek mesela..
0
denizmaniaherif
(26.10.21)
artık iş gezileri dışında avrupa hayal oldu. 3 sene önceye kadar her yaz arabamla avrupa turu atardım. avro 4-5 tl'yi bulunca fiyatlar eşitlenmişti. özellikle balkanlarda. avro 6-7'yi bulunca fiyatlar daha pahalıya gelmeye başladı ama "hiç değilse avrupadayım lan" der olmuştum. şimdi zor ve imkansız. vizesi pasaportu olmayan birisi için daha sınıra / havaalanına gitmek 2,5 bin tl kişi başı.

2019'da giderken bim'den koli koli ufak su ve konserve götürmüştüm.
0
duster
(26.10.21)
2017-2018 yıllarında bir sene avrupa’da yaşadım. Erasmus bursu sağ olsun gitmediğimiz görmediğimiz yer kalmadı. Paramızın denkleşmediği yerde bir şekilde kendi birikimimizle de finanse edebiliyorduk. Ama artık hepsi hayal. 2018 yazından beri ülkenin döviz kurları anlamında yüzü hiç gülmedi.

Bir kere daha gitmek için fırsat kolladım hep. Ama mümkünatı yok.

Kalacak yer tamamen beleşe gelse anca kurtarır. O da sadece couchsurfing ile mümkün.
0
adwokat
(26.10.21)
evet döviz karşısında tl eridi ama, türkiye'de de turistik yerler fiyatları döviz kuru üzerinden ayarlıyor zaten. yani bir güneye veya kapadokya'ya filan gitseniz, eli yüzü düzgün bir yerde çift kişilik oda yine 90-100 euro. restoranlar deseniz yine öyle. bizim vize masrafımız da yok o yüzden tatil yapabilecek param oldukça, aynı parayı yurtiçinde harcayacağıma yine yurtdışına çıkacağım.

ama dediğiniz tarzda bir blog açmak belki mantıklı olabilir :) ben zaten yurtdışına giderken bunları araştırıyorum. örneğin barcelona'da birçok restoran / cafede "menu del dia" diye bir şey var, günün menüsü anlamında. öğle saatlerinde 9-10 euroya tıka basa doyup içki veya tatlı seçeneklerinden birini seçebiliyorsunuz. biz saat 2 gibi menu del dia yemek üzere bir mekâna oturduğumuzda, zaten 3'te ancak kalkıyorduk. yeterince doyduğumuz için de akşam bir patates tabağı yanına iki bira gayet yeterli oluyordu. bira mesela 2.5 - 3 euroydu hala buradan pahalı değil mekânlarda :) otel kahvaltı dahil ise, kişi başı 15 euro civarına gayet doyuyorduk kısacası tüm gün.

mesela bu menu del dia olayını nereden öğrendim? tripadvisor forumlarından. bu noktada seyahat forumları mantıklı önerilerle dolu zaten. gidilecek müzeleri de önceden belirleyince, sitelerin girip indirimli günlere bakmak ve planları bu doğrultuda oluşturmak gayet mümkün.
0
gmzo
(26.10.21)
@gmzo mesela bahsettiğiniz şey müthiş.. hatta sabah kahvaltısını biraz kahve ve atıştırmalık ile geçiştirip günlük 10 euroya doyulabilir öğlen barcelonada..

Bu ve bunun gibi şeyler lazım.

Balkanlarda 2019'da sözde paramız hala kıymetliyken gezelim abi ya.. diye gittiğimde bir gobit döner cips kola menü almıştım 240 dinardı.. o da 3.5 euroya geliyordu sanırım.. Şimdi düşünsenize 50 lira oldu.. Balkanlarda uygun yemek yenilen yerde bile minimum 50 lira
0
🌸denizmaniaherif
(26.10.21)
millet ne güzel zamanında gezip tozmuş, ben bu yaşa geldim hala yurtdışına çıkmadım:( pegasus'ta bilet fiyatları çok uygun ama gittikten sonraki masrafları da düşünüyorum ve işin içinden çıkamıyorum.
0
nothing in my way
(26.10.21)
bu arada yurtdışına gideceğiniz zaman paranızı döviz olarak biriktireceksiniz, günlük bir bütçe belirleyeceksiniz, sonra da gittiğinizde o bütçe dahilinde harcayacaksınız. yoksa her harcamanızda türk lirasına çevirirseniz 3-5 euro'yu seyahatiniz zehir olur :)
0
gmzo
(26.10.21)
Avrupa'ya yerlesmis biri olarak yakin arkadaslarima kalacak yer sagliyorum. Artik ortalama bir beyaz Turkun arkadaslarinin en az %20si yurt disinda oldugu icin gelecekte bunun yayginlasmasini bekliyorum.
0
cleric
(26.10.21)
Aslında Türkiye insanı için yurtdışı seyahatleri hep israfı. Şimdi derecesi arttı. Kirada oturup yurtdışı diye gezenler şimdi ne yapacaklarını düşünüyorlar.

Soruya gelirsek de tutmaz bu öneri. Böyle aç aç gezilir mi
0
roe
(26.10.21)
@roe Aslında aç gezmek değil benim bahsettiğim..
0
🌸denizmaniaherif
(27.10.21)
(3)

Selimiye - gezilecek yerler

orient blue
Arkadaşlar 29 Ekim tatilinde 3 gün Selimiye’de olacağız. Hava izin verirse denize de gireriz. Civarda mutlaka gidin görün, şurada yemek yiyin diyeceğiniz yerler varsa her türlü öneriyi alırım. Şimdiden teşekkürler.
Arkadaşlar 29 Ekim tatilinde 3 gün Selimiye’de olacağız. Hava izin verirse denize de gireriz. Civarda mutlaka gidin görün, şurada yemek yiyin diyeceğiniz yerler varsa her türlü öneriyi alırım. Şimdiden teşekkürler.
0
orient blue
(25.10.21)
Söğüt e gidebilirsin. Hiç yemedim ama ahtapoçu bilmem ne usta da ahtapot galicia epey meşhur.
0
Mistyimage
(25.10.21)
Sardunya
0
sta
(25.10.21)
Tekne turlarına katılabilirsiniz, araba varsa çiftlik koyuna gidebilirsiniz.
0
gmzo
(25.10.21)
(8)

Tamamlayıcı sağlık sigortasi

woory
Iyi akşamlar herkese.Yeni doğan bebeğimiz icin tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmak istiyoruz. Ancak eksisozlukte sigorta firmalarının başlıklarını incelediğimde komple sistemden soğudum diyebilirim. Normal muayene icin bile uzun sure bekleten şirketler varmis. Sizin kullanip memnun kaldığınız ve
Iyi akşamlar herkese.

Yeni doğan bebeğimiz icin tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmak istiyoruz. Ancak eksisozlukte sigorta firmalarının başlıklarını incelediğimde komple sistemden soğudum diyebilirim. Normal muayene icin bile uzun sure bekleten şirketler varmis. Sizin kullanip memnun kaldığınız ve halihazirda onerebileceginiz bir firma var mi? Teşekkürler.
0
woory
(22.10.21)
bizim şirket bize allianz yapıyor ara sıra kullanıyorum baya bi yerde anlaşması var. muayene için niye bekleyesin ki gidiyorsun hastaneye normal muayene oluyorsun benimkinde yüzde 80'ini sigorta karşılıyor ayakta tedavi ve muayenelerin.
0
floydian
(23.10.21)
allianz ya da axa.
0
makarnavodka
(23.10.21)
mafre fark yok sigortası yaptırdık biz de yeni doğan sıpamız için. böyle bekleme olayını ilk defa sizden duydum. diğer firmalar illa anneyi de sigortalamamız lazım dediği ve mafre böyle bir şart sunmadığı için mafreden yaptırmıştık.
0
trajikomix
(23.10.21)
alianz yaptırmıştık 3 sene önce ama full sigorta yaptırdık. herşeyin %80 ni ödüyor. özel aşılarınız olacak. 300 tl flndı kimisi bir dozu 3 sene önce. 3 bine yaptımıştık 5-6 bin tl lik kullandık. özel aşıyı karşılıyormu diye sorun tam sağlık sigortası yaptıracaksanız.
0
morcivert
(23.10.21)
Daha önce kullandıklarım Mapfre, Axa, Sompo.
Bekleme konusunda sadece Mapfre'de çok can sıkmayacak düzeyde bekleme durumu yaşadım. En hızlı onay veren Sompoydu. Axa da fena değildi.
Mapfre takriben 4 yıl
Axa 1 yıl
Sompo 1 yıl kullandım.
0
lappuntamento
(23.10.21)
mapfre, acıbadem, axa ve uzun yıllar allianz kullandım. hiçbiri bekletmedi.
türkiye sigorta bekletiyor.

o kadar sistemden soğuncacak bir şey yok.
0
kenarortay
(23.10.21)
Axa kullanıyoruz, memnunuz. İnsanlar iyi tecrübelerini değil şikayetlerini yazmaya meyilli oluyorlar.
0
gmzo
(23.10.21)
hemen hemen hepsi ile calistik, bekleme hic olmadi, sadece 1 kere sistemsel sorun olmustu ve onay icin beklemisti hastane ama siz islemlerinizi yapin biz hallederiz demislerdi.

tss de onemli olan gideceginiz hastanelerin kapsamda olup olmamasi
0
sweetoffice
(23.10.21)
(7)

Dikey mi robot mu? (Süpürge)

blackidom
Dikey diye yola çıkıp o kadar para vermişken robot alalım bari noktasına geldik. İyi mi ettik? 4bin tl bütçeye ne alınır?
Dikey diye yola çıkıp o kadar para vermişken robot alalım bari noktasına geldik.
İyi mi ettik? 4bin tl bütçeye ne alınır?
0
blackidom
(18.10.21)
robotun yaninda kotu de olsa normal supurge sart. robot koseleri falan alamiyor veya bazi yerlere giremiyor. normal supurge yoksa dikey akar.
0
fakyoras
(18.10.21)
mobilyaların altı süpürgenin girebileceği kadar yüksek değilse robot süpürgeye verilen paraya yazık bence.
+ olarak ucuz da olsa ek bir süpürge daha mutlaka gerekiyor.
0
roket adam
(18.10.21)
Eski kablolu süpürgeyi atıp kablosuz dikey süpürge satın almak hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri olabilir.

Ben Bosch flexxo serie 4 aldım. Gayet modüler bişey. Ön tarafı sökülüp el süpürgesi niyetine de kullanılabiliyor, farklı uçları haznesinde muhafaza edebiliyorsunuz.Eviniz büyükse ve bazı yerleri uzuun uzun almayı seviyorsanız çalışma(pil) süresi size çok da yetmeyebilir. Dikey süpürgelerin o açıdan biraz daha kat etmesi gereken yol var.

Robot süpürge bana şu an için gereksiz bir ürün gibi geliyor. Bizim şirkette alanlar var. Memnun olduklarını da söylüyorlar ama keriz damgası yememek için mi bilmiyorum. Ne bileyim, benim evde basamak var mesela. Bir de robot süpürge ile tavanı temizleyebilecek misiniz?
0
trixi
(18.10.21)
normal, dikey ve robot olmak üzere 3 süpürgem var. aralarında tuhaf bi şekilde en az kullandığım dikey oldu. yalnız yaşayan biriyim, gelenim gidenim de fazla yok, ayrıca evde halı da kullanmıyorum o yüzden benim için en kullanışlısı robot süpürge oluyor. haftada bir ya da iki açtığımda her zaman temiz kalıyor. ayda bir de gerekirse büyük süpürge yaptım mı bana fazla fazla yetiyor.

robot süpürge olarak viomi v3 kullanıyorum, vakum kısmından çok memnunum ama paspas kısmı nedense bana yetersiz geliyor. normal düzenim robot süüpre + vileda şeklinde. yani sorunun cevabı kişinin evine, yaşam şekline, eşyalarına göre çok değişebiliyor.
0
hypathia
(18.10.21)
İkisi birbirinin muadili ürünler değil. Robot süpürge her gün çalışsa da erişemeyeceği yerler oluyor. Bir de her ne kadar çekiş gücü iyi diye lanse edilse de özellikle halı üzerindeki performansı klasik bir süpürge ya da şarjlı süpürge kadar iyi değil. Dolayısıyla evde hiç süpürge yok ise sadece robot süpürge yeterli olmayacaktır. Ancak halihazırda kablolu bir süpürge varsa robot süpürge derim. Şarjlı süpürge size sadece ekstra konfor sağlayacak. Yoksa onun yaptığı işi kablolu süpürge de yapıyor. Evde hiç süpürge yoksa şarjlı süpürge.
0
himmet dayi
(19.10.21)
Bizde de üçü var. Robot, dikey ve kablolu. Robotu aldığımızdan beri kabloluyu hiç kullanmadık.
0
pispinti
(19.10.21)
Bir senedir robot kullanıyoruz, evde tek bir halı var, mobilyalar da yüksek. Normal süpürgeyi sadece arada bir halıyı iyice temizlemek için çıkarıyoruz. Süpürge mop pro, mopu da kullanıyoruz haftada 1, vileda derdinden de kurtulduk. Kenarları filan gayet iyi alıyor kenarları süpürmüyor diyenler neye göre yorum yapıyor bilmiyorum. Sadece kapı arkası kalıyor, oraları da Black&Decker el süpürgemiz var aklımız gelince onunla temizliyoruz. Çok memnunuz. Evden çıkarken ayarlayıp, gelince ortamı tertemiz bulmak paha biçilemez.
0
gmzo
(19.10.21)
(24)

İstanbul'da kombileri yaktınız mı?

love my way
Evde üşümeye başladım ama aile evimde geçmeyen ilk kışım ve kombi yakmanın normal zamanı nedir bilmiyorum agsahsd. Bir de evimde iki tane ergen köpek var, onlar da üşümesin istiyorum ama muhtemelen ben onlardan daha çok üşüyorum o ayrı, ayı gibiler zira.Kombileri yakmadıysanız da siz aşağı yukarı ne
Evde üşümeye başladım ama aile evimde geçmeyen ilk kışım ve kombi yakmanın normal zamanı nedir bilmiyorum agsahsd. Bir de evimde iki tane ergen köpek var, onlar da üşümesin istiyorum ama muhtemelen ben onlardan daha çok üşüyorum o ayrı, ayı gibiler zira.

Kombileri yakmadıysanız da siz aşağı yukarı ne zaman yakarsınız normalde?
0
love my way
(18.10.21)
yakmadım daha evde tşirt ile oturuyorum daha ama arada üşüyorum. 1-2 haftaya açarım sanırım
0
hlt1985
(18.10.21)
ben de üşümüyorum, ince kıyafetlerleyim hala ama oturduğum bina merkezi sistem, dün yakmaya başladılar. kombi olsa daha bi iki hafta beklerdim ama ben sıcağı çok sevmeyen, kolay üşümeyen biriyim.
0
hypathia
(18.10.21)
yakmadik henuz. haftaya falan belki. su an sort tisort oturuyorum, hafif usuyorum.
0
lemmiwinks
(18.10.21)
bu sene son yıllara göre nispeten soğuk ama hala yakmadım.
aralıktan evvel de çok soğuk olmadıkça ya da özel misafirim olmadıkça yakma planım yok.
0
barankovan
(18.10.21)
hayır, daha erken. biraz kalın giyinin :)
0
candide
(18.10.21)
bizim sitede merkezi ısıtma başladı. ama kendi kombim olsaydı açar mıydım emin değilim.
0
co2s2
(18.10.21)
Yakmadık ama donuyoruz...
0
epleindebisous
(18.10.21)
sadece kızımın banyo yaptığı günlerde yakıyoruz. onun dışında yakmıyruz.
0
teritori
(18.10.21)
Şimdilik yakmadik ama her an yakabiliriz. Normalde de ekim sonuna doğru biz açmaya başlıyoruz.
0
fraise
(18.10.21)
Yakmadım ama üşüyorum. Şimdilik elektrikli ısıtıcıyla idare ediyorum.
0
mg3929
(18.10.21)
bebek var diye mecbur açtık ama normalde kombi açma eşiğim havanın öyle soğuması ki gece soğuktan uyanmaktır. bu da aralık ayı gibi oluyordu genelde.
0
pide
(18.10.21)
Bizim merkezi sistemi yaktılar bugün ama çok kısıkta. Yöneticinin huyu değildir aslında böyle havalarda yakmak ama hadi bakalım.
0
peki madem
(18.10.21)
Yakmadım. Evde olduğum zamanlar çorapla dolaşıyorum.

Sizin yüzünüzden klaymıt çeync oluyo arkadaş=)
0
trixi
(18.10.21)
üşüyorum ama kombi yakacak kadar değil. daha zamanı var bence. cam açık oturabildiğime göre kombi yakmaya gerek yok.
0
sutlu nescafe
(18.10.21)
benim yakasim var da 15 derece altina dusmeden yonetim acmiyor.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(18.10.21)
bizim merkezi bir süredir yakıyorlar. fakat tişörtle dolaşıyoruz yani en azından gündüz gerek yok. kombili evde olsaydık büyük ihtimalle akşamları az biraz yakmaya başlamış olurduk ama sürekli yanmazdı. eski evde 15 derecenin altına düşünce yakma ihtiyacı hissediyorduk ancak.
0
gmzo
(18.10.21)
2 gündür hava kapalı. Yavaştan üşütmeye başladı. Kombi 23 dereceye ayarlı ama oda 23 derecenin altına düşmediği için çalışmadı 2 gündür. Böyle giderse bı geve çalışabilir
0
zimbirik
(18.10.21)
hayır merkezi sistem henüz açılmadı.
bu hafta hava fena gitmiyor, evin içi gayet iyi, fakat geçen haftaki gibi soğuk olsaydı 15 ekimi geçtiğimiz için açarlardı.

merkezi sistemde kural genellikle şu şekilde işliyor; gündüz sıcaklığı 15c altı ve 15 ekim sonrası ise aç.
0
nuisance
(18.10.21)
merkezi sistem. dışarının ısısı 18 derece altına düşünce yanıyor.
0
fever
(18.10.21)
ev baya sicak geliyor bana, daha erken bana kalirsa. kasima kadar gider...
0
fakyoras
(18.10.21)
Camlar 24 saat acik ev 22 derece, sabah biraz usutuyor ama acmadim.

Cami kapatirsam 1 ay daha dayanirim.
0
divit
(18.10.21)
doğalgaz faturasından korkmasaydım çoktan açmıştım, çünkü üşümeyi sevmiyorum ve evim özellikle sabahları epey soğuk. biraz daha dayanıp kasımda açmak istiyorum bakalım dayanabilecek miyim.
0
erenderk
(18.10.21)
Herkes yanıyor maşallah :) biz açalı çok oldu ama sürekli değil, geçen haftalarda çok soğuk olmuştu, açmamak imkansızdı. Başka ısınma modeli yok evde. Sonraki günler de arada üşüyünce, bir kaç saat şeklinde açtığımız ya da hiç açmadığımız günler oldu.
Şu an da akşam şöyle bi ılınsın ev diye açtım ama bir iki saat sonra kapattım. Çorap, kışlık vs var ama giysen yanıyorsun, çıkarsan üşüyorsun, kombiyi açsan bunaltıyor, açmasan donduruyor, bir garip havalar işte.
0
epitaf
(18.10.21)
Yalvar yakar çalıştırttık merkezi sistemi sitede dün akşam. Çocuğu olanlar için soğuk, olmayana göre hala zaman var diye düşünüyorum.
0
va
(19.10.21)
(21)

akp'li dayılar haklı mı?

yazar yazmaz yazan yazar
öncelikle "dayı" diyerek sempatikleştirmek zorunda kaldığım için üzgünüm. çünkü başka türlü açsam duyuru silinirdi.ekonomi bu kadar kötüyse (kötü değil berbat) halk çok fakirleşmişse bu kadar araba nasıl geziyor yollarda? dünyanın en basit ara sokağında bile park edecek yer yok. tüm otoparklar tıklı
öncelikle "dayı" diyerek sempatikleştirmek zorunda kaldığım için üzgünüm. çünkü başka türlü açsam duyuru silinirdi.

ekonomi bu kadar kötüyse (kötü değil berbat) halk çok fakirleşmişse bu kadar araba nasıl geziyor yollarda? dünyanın en basit ara sokağında bile park edecek yer yok. tüm otoparklar tıklım tıklım. 50binlik araba olmuş 250bin lira ama hâlâ patır patır satılıyor.

kahvecilere gitsen aynı şekilde 3 fırtlık kahve 20 liradan başlıyor ve kasada kuyruk var o kahve bir gecede 40 liraya çıksa o kuyruğun yine olacağına adım gibi eminim. çoğu da öğrenci bu arada.

bu nasıl olabiliyor? günübirlik mi yaşıyor insanlar? bugün buldun bugün ye mi diyorlar? herkesin bir ek geliri, babadan kalma arsası mı var nedir yani fiyatlar ne kadar artarsa artsın bu kalabalıkların azalmama sebebi?
0
yazar yazmaz yazan yazar
(18.10.21)
sığ düşünme ile alakalı.

ekonomi, ortalıkta bukadar çok arabanın olması, park edecek yerlerin olmaması ya da kahvecilerde sıraların olmasına göre iyi ya da kötü olarak beirlenmiyor. o yüzden cevap aslında burada gizli.

hangi ortama girerseniz o ortama göre kriterlerle karşılaşırsınız. parası olmayan kimseyi kahvecide göremezsiniz, tıpkı kahvecinin kapısından çıktıktan sonra karşılaştığınız ya da gördüğünüz insanların ancak %1'inin kahvecide olması gibi. Aynı şekilde, parkı, bahçesi çevre düzenlemesi olmayan bir şehirde daracık sokaklarda iki üç arababının bile tüm sokağı kaplaması gibi.
Ya da 15 yaşında 250 bin km üstü arabasına neden insanlar 100 bin liradan fazl istiyor sence? Ekonomi iyi olduğu için mi? Eli bol da ancak malı mı kıymetli sadece? Eskiden neden böyle değildi?

eskiden aldığın bir hizmeti aynı kalitede aynı fiyata alabiliyor musun bunu sorgulayarak başlamalısın sorularına.
0
foolrules
(18.10.21)
arabasi olmayanlar ne olacak?
siraya girmeyenler ne olacak?
akpli dayi gibi bakarsan akpli dayi gibi gorursun
0
nibba
(18.10.21)
İstanbul veya Ankara gibi bir büyük şehirde yaşıyorsan bunun en önemli sebebi şu yanılgı: Şehirler çok kalabalık ve çok fakir olduğu gibi çok da zengin var.

Akp'nin zengin ettiği kesim de hiç azımsanacak seviyede değil. Birileri fakirleşirken onların cebindeki parayla zengin oldular ve son model BMW'lere, Range'lere, Porsche'lere biniyorlar.

Orta sınıf (kaldığı kadarıyla) da lan üç günlük dünya biriktiriyorum biriktiriyorum ne ev ne araba alabiliyorum moduna giriyor bence ve gerekirse o zengin hayatını yaşıyormuş gibi yapmak için borçlanıyor. Bir hafta Bodrum'da tatil yapıp senenin geri kalanını kredi kartlarına çalışan çok insan var.

Bir de araba özelinde artık millet arabayı yatırım aracı olarak gördüğü için anasının altınını, babasınının birikmişini falan toplayıp krediyle vs. alıyor arabayı üç ay geçmeden o yılki maaşından artıracağından fazlasına satıyor. Sonra başka araba alıyor, onu satıyor. Önceden öğretmenler falan yapardı bunu artık eline biraz para geçen herkes al-satçı oldu. Devlet de sağ olsun bunları göt etmiyor yönetim anlayışıyla fiyatları yukarı tırmandırmaya devam ediyor. Daha bugün sıfır arabalara %15 civarı zam gelecek haberi vardı kurdan dolayı. İkinci eller de değerlenecek bu durumda örneğin.
0
chicha_v2
(18.10.21)
haklılık payın var; ama şöyle bir durum da var. o arabaları alanlar, kahvecileri dolduranlar da fiyatlardan şikayetçi. tam tersini düşünelim. arabaların hiç satılmadığı, kahvecilerin bomboş kaldığı bir durum olması için ülkede kıtlık olması yada afganistan gibi olmamız lazım. benim için kriter araba yada cafe değil. yurtdışına çıkabilmek, rahatça tatil yapabilmek, istediğin şeyi alabilmektir.
0
buenosdias
(18.10.21)
yüzdeci kesim geldi. aramızda kim her gün kahveye 20 lira veriyor? çoğu ayda 3-4 kere kahve içiyor. kim her ay tatile gidiyor? bir yıl önceden erken rezervasyon yaptırıp yılda 1 hafta tatile gidip bütün yıl ödüyor insanlar. ayda 3-4 kere kahve alanlar bile kahvecileri kalabalık yapabiliyor. yılda 1 hafta tatil yapanlar kısıtlı tatil mekanlarında yoğunluk yaratıyor. şimdi git datça'ya bak, insan göremezsin. ülkede çalışanların yarısından fazlası asgari ücret kazanıyor. 2800 lira kazanıp da 250 bin liralık araç almıyor tabii. hangi araçlar hangi yolda geziyor? istanbul'dan tüm ülkenin geneline yorum yapılamaz. istanbul'da ülkenin tüm araç sayısının yarısı var. son bir kaç senede yoldaki araçların modellerine bakarsan hep yerinde sayıyor eskiye göre çok daha az yeni model araç var.

orta kesim için, 30-50 bine aldığı araç 100-150 bin oluyor. o zaman maaşı 3-4 bin şimdi 7-8 bin, 100 bin kredi çekiyor 250 bine yeni aracını alıyor.

evini 2012-2015'te 200 bine almış. şimdi oradan 3 bin kira alıyor. vaktinde mallananlar bu zamanları daha az kayıpla atlatıyor.

ben 2007'de ilk işe girdiğimde 2 bin lira maaş alıyordum. 10 maaşımla araba alabiliyordum. iphone bir maaş ediyordu. şimdi aynı yerde yeni işe girenler 3-4 bin alıyor, 10 aylık maaşlarıyla toros bile alamazlar.

en yoğun dönemde bodrum'a 1 milyon insan gidiyor, e hepsi bu işte. sen de ben de oradayız temmuz'daki bayram tatilinde.
0
gabe h coud
(18.10.21)
ben akademisyenim, eşim öğretmen. ikimiz de devlet memuruyuz, ek gelirlerimizle birlikte ülke şartlarına göre iyi kazanıyoruz. pandemiden önce her yaz 15 gün yurtdışında tatil yapıp, tüm ihtiyaçlarımızı hiç düşünmeden satın alıp, dışarıda her keyfimiz istediğinde arkadaşlarımızla bira içmeye gidiyorduk. ki o zamanlar da ekonomik daralma başlamıştı. ona rağmen 3 sene önce ayda 6 bin tl kenara koyabiliyorduk.

şimdi ne oldu? 200 bin tl kadar biriktirebilmiştik 3-3 buçuk senede. araba fiyatları fırladı. çocuk yapmak istediğimiz için arabaya ihtiyacımız olacaktı. arabalar her ay 10-15 bin tl zamlanıyor, fakat biz her ay 10-15 bin tl kenara koyamıyorduk. sonunda tüm altını, dövizi satıp, acil durumlar için kenara 3-5 bir şey ayırıp, kredi çekip araba aldık. 4 ay önceydi bu. şu an sarı siteye koymaya kalksak, satın aldığımız fiyattan 40 bin tl daha fazla yazacağız (diğer ilanlardaki emsal fiyatlara göre).

peki kenara 6-7 bin tl koymaya devam edebiliyor muyuz? işte burada koca bir kahkaha atabilirim. 3 sene önce 6 bin tl koyabiliyorsak, şu an en azından bir 8-9 bin tl'yi bulmuş olmalıydı kenara attığımız para resmi enflasyona göre. en son ne zaman arkadaşlarımızla buluşup dışarıda bira içtik, hatırlamıyorum. en fazla ikimiz gidip birer tane içip kalkmışızdır. kimse arayıp dışarı çıkalım demiyor bile, evlerde takılıyoruz bir araya gelirsek de :) ayakkabı mont alırken eskiden düşünmezken (aşırı pahalı markalardan satın almıyorduk zaten), şimdi ortalama ürünler için 3 defa düşünüp alıyoruz. market harcamamız 3 katına çıktı. aylık 1900 tl kredinin üzerine 2500 tl arttıracağız diye göbeğimiz çatlıyor.

siz bir de esnafa sorun, gelen giden sayısı aynı mı pandemi öncesine göre diye. ya da gelenler aynı parayı bırakıyorlar mı kalkarken acaba? kadıköy'ün ortasındaki avm'de mağazaların 3'te 1'i boş, baya dükkanı kapatıp gitmişler. kadıköy diyorum. yukarıda biri inditex gömlekler 400 tl olmuş, hala satıyor diyor. napsın herkes pazardan mı giyinsin? çıplak mı gezsin? inditex dediğiniz nedir ki? o sizin gördüğünüz insanlar da mekânda iki kahve içmese, 1 tişört almasa ülkeyi kapatıp gidelim zaten.
0
gmzo
(18.10.21)
önceki cevaplar +1

"bu nasıl olabiliyor? günübirlik mi yaşıyor insanlar?" sadece bu kısma cevaben yazacağım, evet. çünkü yıllarca çalışsam da aldığım maaşı hiç hiç hiç harcamadan biriktirsem de bir mülkiyet sahibi olamayacağımı düşünüyorum. belirsiz bir geleceğe yatırım yapmaktansa yaşadığım şu anı keyifli geçirmek istiyorum. tamamen şahsi bir durum tabii.
0
south park in kapusonlu uyesi
(18.10.21)
nüfus fazlalığı (biri almasa/gitmese öbürü alıyor) ve aile desteği bunu yaratıyor. Çevremde birkaç arkadaşım evlendi, aileleri + kredi desteğiyle ev aldılar mesela. Kendi maaşlarıyla almaları imkansızdı ama şu an bu şişen piyasada bile ev alabildiler. Arz az olduğundan onlar ev alarak ev fiyatlarının daha da artmasına katkıda bulunmuş oldular mesela.

Ben yıllardır direnip araba almıyordum, artık "ya şimdi alıcam ya da ömür boyu alamayacağım galiba" kafasına geldim. Şu an alabileceğim araba da 150-200 bin lira civarı bişey ha. Patır patır satılmasının sebebi bendeki bu düşünce, eskiden "eskiyen şey ucuzlar ikinci el alırız" kafasındayken artık "almadığın her gün zarardasın, alabiliyorsan anında al" kafasına geldik. Babam anlatırdı eskiden de enflasyon bu şekildeymiş herhalde.

Kahveci örneği, e bugün gitmedin yarın 50 lira olacak o kahve? Gençliğimizi yaşayalım biriktirip ne yapacağız diyor o gençler. Mesela biz zamanında euro 2,5 lirayken Avrupa'ya gidip gezebildik, şimdiki gençler onu da yapamıyor oturup Beşiktaşta kahve içiyor ne yapsın.
0
nhk ni youkosu
(18.10.21)
Ülkede ekonomik sıkıntı var mi yok mu diye bakmak istersek bir şehir bir ilçe "burada araba var o zaman sıkıntı yok" ya da "kahveciler dolu o zaman nerede sıkıntı" acayip sığ bir düşünce olur.
Bir kere Türkiye kişi başı araç sayısında baya geride bir ülke. Bu veri eski de olsa hadi 20 sıra atlasın;
www.nationmaster.com

Benim ailemde bir araç vardı ben okurken.
Benim şu an yaşadığım ülkede iş arkadaşlarım çocuklarına araba lease ediyor okurken rahat gitsin diye.

Buna ek olarak kahveci dediğiniz yeri doldurmak o kadar da zor değil. Kahve şu an alkolden daha ucuz ve 20 lira kahve alıp bir kaç saat gecirebilirsiniz; çünkü ülkede kahveci/avm dışında yer kalmadi. Yeşil alan yok, tenis alani yok, park yok hiçbir şey yok. Insanların yapabileceği şey bu. Hobi desen binlerce lira.

Ekonomik kriz var mi diye bakmak gerekirse hane borçlanması, kredi kartı borçları, ozel/devlet kredi oranlari vs bir sürü şey var. Böyle gözlemler hiçbir şey aciklamaz anca AKP'li dayılar arasinda ya da günlerde falan konusulur.
0
logisticsmanager
(18.10.21)
Ekonominin psikolojik boyutuna da bakmak lazım. Tüketici psikolojisi, alım gücü ve yaşam standartları kapsamında da düşünmek lazım.

Son 2-3 yılda alım gücünde ve yaşam standartlarında düşüş olmayan kaç kişi var?
Benim çevremdeki gözlemim herkesin alım gücü de yaşam standartları da az ya da çok düştü. Tabii ki benim çevremdeki gözlemim bilimsel ve geçerli bir veri değil ama işin bir de bu kısmı var demek istiyorum.

Yaşam standardından kastım sadece et, peynir almak değil. Her sosyoekonomik, sosyokültürel kesimin kendine göre bir yaşam standardı var.

Farklı açıdan bakalım; daha üst sosyoekonomik kesimden aklıma gelen, çevremde de ya aynısı ya benzerini gördüğüm birkaç örnek:

Her ay yurt dışına tatile giden adam onu yılda 2-3'e düşürdü.
Audi'ye binen adam şu an Toyota'ya biniyor.
Teknesi, yazlığı olan adam satmak zorunda kaldı.
İkinci fabrikasını kuracak olan sanayici vazgeçti.
Çocuğunu özel okula gönderen aldı, devlet okuluna verdi.
En pahalı özel okula gönderen alıp daha ucuzuna verdi.
Her hafta sonu dışarıda rakı-balık yapan ayda 1'e düşürdü.
x şirketinden genel müdür olarak emekli olan adam freelance danışmanlığa başladı.

Örnekler daha da artırılabilir.

Bu örneklere bakınca amaaan derde bak da diyebilirsiniz ama hayatı boyunca bolluk ve lüks içinde, para derdi olmadan yaşayan bir insanın o hayatını tamamen kaybetmesi de bir travma.

Ekonomik ve kültürel seviyeden bağımsız olarak ne olursa olsun hayat standardını kaybetmenin insanda farkında olsa da olmasa da travma yarattığını düşünüyorum. Ve bu çabuk alışılabilen, hemen uyum sağlanabilen bir travma da değil bence. İnsanlar ucundan kıyısından eski hayat standartlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Kaybettiklerini kabul etmek veya görmek istemiyorlar. En basitinden onun için deli gibi faiz oranları ile kredi çekip tatile çıkıyorlar.
0
la lykia
(18.10.21)
Okyanustan bir bardak su doldurup, " ee hani bunda balina yok?" demeye benziyor bu bakış açısı.

Büyük şehirlerdeki alışveriş merkezlerinin bulunduğu semtlere bakarak ülkenin ekonomik durumu hakkında çıkarım yapmanın bundan hiçbir farkı yok.

Herhalde ekonomik kriz dendiğinde ortamın "i'm lagend" filmindeki gibi olmasını, böyle post apocaliptic, nükleer savaş sonrası madmax ortamı falan olmasını bekliyordunuz. Ancak o zaman ikna olunacak kriz olduğuna sanırım.

Ülkenin %40'ından fazlası asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Eğer bir çıkarım yapılacaksa buyrun buz gibi bir istatistik. E o zaman nasıl herkesin altında gıcır gıcır arabalar dediğinizi duyar gibiyim. Bir kaldırsanız mı kafanızı acaba biraz daha yukarı doğru? Yaşadığınız şehrin kenar mahallelerine doğru bir bakın isterseniz orada da latte'lerini almak için kuyruk bekleyen insanlar görebilecek misiniz? Akşam üzerine doğru semt pazarlarına bir inin isterseniz. Karşılaştığınız insanlara bir sorun, nasıl alıyorsunuz bu arabaları diye.

Bu ülke sadece sizin gittiğinizde gözünüze çarpan yerlerden ibaret değil. Yoksulluğun, fakirliğin en sert yaşandığı semtlere zaten sizin yolunuz düşmüyor diye o yoksulluk yaşanmıyor sanıyorsunuz. Bu ülke sizin tahayyül ettiğinizden çok daha büyük bir yer, hatırlatmak isterim. Bir de böyle düşünün.
0
thracia
(18.10.21)
ekonomi kötüleştikçe orta sınıf azalır, alt ve üst sınıf artar. bu cümlem üzerine düşünün.
0
candide
(18.10.21)
akp'li dayılar dünya gerçeklerinden kopmuş durumdalar.

evde pazardan alınmış bir demlikle çay demlediğinde keyfi yerine geliyor adamın. çıkıp güzel bir yerde iki çay içmeyi kendine hak görmüyor.

ayağımızı yerden kessin yeter mantığıyla araba alıyor (alabilirse). doblo gayet yeterli geliyor. almanya'daki muadili station passat'a biniyor, ama türkiye'deki akp'li dayı bunu kendine hak görmüyor.

ayda yılda bir tavuk alınca et yedik diyor. kırmızı eti kendisine hak görmüyor. öyle bir bilinç yok.

pazardan kıyafet alıyor, gidip düzgün bir alışveriş yapmayı kendine hak görmüyor.
0
co2s2
(18.10.21)
çok ciddi bir nüfus (20 milyondan fazla insan yani) ufacık bir alanda (istanbul) sıkışmış durumda. istanbul dediysem de şile de istanbul çatalca da, oralar değil, bildiğin e5 hattında belçika'dan, hollanda'dan fazla insan yaşıyor. bu kadar insan arasında zengini de var tabii ki. zengini de çok daha fazla zengin. mutlaka kasada kuyruk olacak, mutlaka trafik olacak. zaten 50 araba arka arkaya gelse istanbul'un her yerinde trafik kilitlenir, e 50 arabayı da arka arkaya getirirsin koskoca türkiyede yani. artı üstüne bir de gelen göçmen, turist kalabalığı var, deli gibi para eziyorlar orada burada. e tabii ki kalabalık olacak.

bu arada ciddi bir fomo etkisi de var. şu an devlet en ufak bir kampanya yapsa gider dişimden tırnağımdan artırır arabamı yeniler, bir ev daha alırım. aç kalırım belki ama yaparım bunu. neden, devlet orta sınıftan topladığı vergilerle piyasa koşullarının tersine aşırı avantajlı şekilde para dağıtıyor. bu şartlar altında maaşını ipotek ettirip ev araba almayan adam ekside kalıyor. devlet senden çalıp, kredi kullananları besliyor yani.
0
roket adam
(18.10.21)
ya ben de şunu anlayamıyorum mesela. toplumun her kesimi aynı oranda tasarruf etmek zorunda mı? yukarıda da dedim, kriz beni bir asgari ücretli kadar etkilemiyor. belki 5 tane değil ama 3 tane inditex ürünü almaya devam edeceğim. yılda 5 kere değil 2 kere yurtdışına çıkacağım. iphone'umu 2 sene değil 3 sene kullanacağım. ee, ne şimdi ülkede genel bir kriz yok mu demek bu? benim gibi insanların varlığı; herkes rahat, refah seviyede, sıkıntı yok anlamına mı geliyor? herkes kendine göre tasarruf yapıyor, benim de tasarrufum bu. uygun bir şey arayışında olmak zorunda değilim, benim keseme uygun. peki ya geri kalanlar?

üstelik tüketim çılgınlığının bir sebebi de para biriktirerek yapılabilecek hiç bir şey kalmaması. adama kazak alma diyorsun ayda 200 lira biriktirsin. hadi 2 bin tl de kenara koysun. yılda yaptı 25 bin tl. kendine bir iphone alır anca. onun dışında para biriktirip, tasarruf yapıp ne alacak bu adam? eskisi gibi değil ki 6 ay kendini kasıp araba peşinatı yapasın. z kuşağı da vuruyor kendini tatile, ne yapsın adam. kardeşim benden daha kalifiye bir çalışan, aramızda 6 yaş var, benim kariyerimin başlangıcındaki fırsatları, ekonomik durumu hayal bile edebilecek durumda değil. hep tasarruf et diyordum ona da. artık gez diyorum. ayda 2 bin tl biriktirsen ne olacak.

ekonomiyi anlamaya çalışmak istiyorsanız zenginlerden değil, kenar mahallelerdeki ailelerden başlamanız gerekiyor. restoranları değil, mahalleleri analiz edin. o zaman daha net bir tablo çıkıyor ortaya. ortalama insanı o zaman görüyorsunuz. yoksa 2 milyon adamın yaşadığı mahallede 30 kişi kapasiteli bir restoran dolmuş diye bir analiz sağlıklı olmaz. önemli olan 2 milyon haftada kaç kere et yiyebiliyor? insanlar ekmek, makarna yiye yiye aptallaştılar resmen, yazık günah.
0
roket adam
(18.10.21)
@roket adam +1

Mesela birkaç sene önce filtre kahve makinesi alırken, Delonghi'nin en iyilerinden birini almıştık, bozulduğunda gittik Carrefour'dan kampanyalı en basic Philips makineyi aldık birkaç ay önce. Bu görüşe göre krizin kabul görmesi için illa ki Sinbo kettle ile su kaynatıp ne idüğü belirsiz Nescafe 3ü 1 arada içiyor olmamız lazım.

Öte yandan lise son sınıf kızı için dershane parası toparlayamayan akrabam var. Kendi işleri de pandemi sebebiyle oldukça sıkışık olmasına rağmen sevgili babam destek oldu da, çocuk geleceğe dair hayal kurmaya devam edebiliyor bir nebze. Yoksa hayal kurma hakkı bile olmayacaktı, bence bundan ağır kriz olamaz.
0
gmzo
(18.10.21)
bahsettiğiniz fakir, kenar mahalleli kesimin %99'u akpli ama o iş nasıl oluyor o zaman?

yani ekonomik krizi iliklerine kadar hissedenler akp'li, teğet geçenler akp'li değil. tamtersi olması gerekmiyo mu? neden böyle bu ülke ya:(
0
🌸yazar yazmaz yazan yazar
(18.10.21)
öncelikle türkiyede nüfusuna oranla düşük seviyede araç satılıyor. medya avrupa'da 6.7. sıradayız diye övünüyor ama nüfusu hiç söylemiyor. türkiye eğer avrupalı sayılacaksa almanya ile birlikte avrupanın en kalabalık ülkesi ancak almanyada 6 kat daha fazla araç satılıyor. örneğin aşağıda verdiğim linkte görüleceği üzere bizim nüfusumuzdan çok daha az sayıdaki ülkeler bile bizi geçmiş durumda.

(git: www.aa.com.tr)

(git: eksisozluk.com)

peki kim alıyor bu araçları? aslında büyük oranda araç alanlar değişmiyor bana göre. zaten halihazırda otomobili olan insanlar araç değişimi yapıyor.. eşine, oğluna kızına araç alabilen kaç aile vardır ki? trafiğin olması veya parklarda çok araç varmış gibi görünmesi de otopark sıkıntısı ve yanlış planlamadan dolayı bir ilüzyon sadece.

şunu da belirtmek isterim ki ülkeler geçmiş yıllara göre değil o anki dünya sıralamasına göre değerlendirilmeli. türkiyede gençler akp öncesi de dünyada ne popülerse o ürüne sahipti zaten.. örneğin yaşı yetenler hatırlar herkeste bir walkman vardı ya da levis pantolon satışı revaçtaydı vs.
0
jepa
(18.10.21)
karapara aklama ekonomiyi ayakta tutuyor, hepimiz neoliberal sistemdeyiz olmayan parayı harcıyoruz. tamamen subkektif yazdım ekonomist değilim.

toplumun orta üst ve üst zengin kesimi etkilenmiyor çünkü bu adamlar zaten her halükarda para kazanbiliyor ve mal varlıkları var. ancak orta alt alt kesim gayet fakirleşti. peynir alırken sebze alırken artık daha da fazla düşünüyor insanlar. akpli dayılar için bir şey değişmiyor, bu dönemde mal varlığı edindikleri için akp döneminde hep böyle olacak sanıyorlar.
0
mikahakkinen
(18.10.21)
Bence bu ülke bu yönetimi dibine kadar hak ediyor. Ülkedeki gelir dağılımı belli ekonomi böyle gittiği sürece de trafikte araç sayısının azalması gerekmiyor hatta ekonomi böyle giderse araç sayısı artabilir bile. Ekonomide kişi başına düşen gelirin artması da araç sayısını artması anlamına gelmeyebilir önemli olan gelirin dağılımıdır ve bu ülke ile birlikte dünyada da gelir dağılımı felakete doğru gidiyor.
0
bartholomew87
(18.10.21)
ekonominin iyiligi bunlara endekslenemez ki.

haftada 1 cikip kahve icen ogrenciler var ama, biriktirdigi parayla yurtdisina tatile gidebilecek veya araba alabilecek ogrenciler var mi? veya 2-3 kursa yazilip kendini gelistirme imkani olan? yok. ekonomisi iyi olan ulkelerde bunlar var.

luks araba olayini ben de anlamiyorum, benim butun sulalem senelerdir hep ikinci el b en fazla c sinifi arabaya biner. yani cidden kimler nasil aliyor bu arabalari bilmiyorum. bana cogunlugu ak parti yandasi gibi geliyor. 5 bin nufuslu ilcede 1500 oyla secilen belediye baskani, kendi kayinbiraderine 1.5 milyonluk ihale verdi diye cikti gecenlerde. 1.5 milyonu bulan afedersin anadolu comari gidip bi bmw cekiyor tabi altina.

asil bakilmasi gereken orta ve alt sinifin ne kadar et yedigi, ne kadar tatil yaptigi, araba ve elektronigin ne kadar ulasilabilir oldugu, haftada kac saat calistigi, ne kadar kendini gelistirdigi-kitap okudugu vs. asil zenginlik budur.
0
icim urperiyor
(18.10.21)
(1)

Papağan

yirmibir
Papağan sahiplenmek istiyorum bulunduğum şehirde bir sürü sahiplendirme ilanları var ama benim konu ile ilgili pek bilgim yok. Evde zıpır zıpır üç beş kelime konuşsun istiyorum bunun için bebek papağan mı almalıyım yoksa 1-2 yaşlarında olanlar daha mı iyi olur? erkek ya da dişi olması fark eder mi y
Papağan sahiplenmek istiyorum bulunduğum şehirde bir sürü sahiplendirme ilanları var ama benim konu ile ilgili pek bilgim yok. Evde zıpır zıpır üç beş kelime konuşsun istiyorum bunun için bebek papağan mı almalıyım yoksa 1-2 yaşlarında olanlar daha mı iyi olur? erkek ya da dişi olması fark eder mi ya da eşli mi sahiplenmem gerekir
0
yirmibir
(14.10.21)
Size alışması için yavru almalısınız, hangi tür almak istediğinize karar verip Facebook'ta üretici gruplarını takip edebilirsiniz. Yalnız papağan bakımı da öyle çok kolay değildir, daha önce beslemediyseniz muhabbet kuşu deneyimi iyi olur öncesinde.
0
gmzo
(14.10.21)
(7)

Param yok ama isvicreye gideyim mi?

ala09
biraz sartlarimi zorlamis olacagim ama yilbasi biletleri fena gelmedi gidis donus 90€. kasim sonunda ukraynaya gidecegim. ruh halim genel olarak bir sey yapmak istemiyor bu yuzden cok kararsizim. normalde onumuzdeki sene kesin gitme planim vardi ama yilbasinda da gitsem mi seviyorum oranin yilbasi i
biraz sartlarimi zorlamis olacagim ama yilbasi biletleri fena gelmedi gidis donus 90€. kasim sonunda ukraynaya gidecegim. ruh halim genel olarak bir sey yapmak istemiyor bu yuzden cok kararsizim. normalde onumuzdeki sene kesin gitme planim vardi ama yilbasinda da gitsem mi seviyorum oranin yilbasi indirimlerini falandijdjs
0
ala09
(14.10.21)
uzun sureli bir memnuniyet saglayacaksa git. ama her zaman gidiyorum artik normal geliyor gibi birseyse bosver.
0
buenosdias
(14.10.21)
git tabii, iyi gelir. gerçi yılbaşına kadar çok zaman var ama bilet almış olursan zorla gitmek zorunda kalırsın, bişi yapasın olmadığında böyle zorlayıcılar işe yarar.
0
Bruce
(14.10.21)
eldeki iki veriye göre ben gitme diyorum. aslında eldeki tek veri 'paranın olmaması' da gitmemek için geçerli bir neden.
0
elorelia
(14.10.21)
isviçre gidebileceğiniz en pahalı yerlerden biri, soğukta banka oturup marketten aldığınız sandviçi kemirecekseniz gidin tabii :) yoksa migros, coop gibi marketlerin kafeteryalarında bile bir öğün için 15 frank vereceksiniz.
0
gmzo
(14.10.21)
İsviçre diğer Avrupa ülkelerine göre cidden çok pahalı. Kalacak yeri halletseniz bile günlük minimumda yemek harcaması yapsanız dahi 100 franka yakın para gidecektir ki gezeceginiz yerler için vereceğiniz yol parasını vs eklemedim. E insan tatilde de biraz rahat harcama yapmak, güzel yerlerde oturup yemek içmek ister.

Onun yerine daha uygun fiyatlı bir Avrupa ülkesi tercih edebilirsiniz. Bir de param yok notuyla İsviçre sizi bayağı zorlayacaktır.
0
fraise
(14.10.21)
Kalacak yere para vermeyecekseniz gidin. Aksi takdirde çok pahalıya gelir.
0
deveyidiken
(14.10.21)
Git tabi, gelmeyecek paralari beklemenin manasi yok.
0
euteamo
(14.10.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.