[]

mevcut ekonomik gelişmeler ve acı reçeteyi hazmetmek

bilen bilir kronik bir muhalifim, ama şöyle bir tespitim var. ekonomiden az çok anlayan arkadaşlar yorumlarsa sevinirim.

alt alta yazacağım:
- tr'nin kronikleşmiş malum çok ciddi bir cari açık meselesi var.
- bunu ya ihracatı artırarak ya da ithalatı azaltarak çözebiliyoruz.
- maalesef rant ekonomisi sebebiyle üretimi çok da artırmamız mümkün olmadı, kısa vadede kolay da değil.
- şu anda bunu ithal tüketimi düşürerek çözmeye çalışıyoruz.
- faiz azaltılıyor çünkü insanların parasını bankada tutmak yerine farklı işlere yatırması lazım, yani ekonominin ısınması gerekiyor, artı olarak kobi + kurumsal sektörün üstündeki faiz maliyetinin düşmesi lazım.
- bu sırada kur da yükseliyor, hem ihracat için daha rekabetçi bir işçilik maliyetine ulaşılıyor hem de ithal malların maliyeti arttığı ve artık bir çok mal ödenebilir (affordable) olmaktan çıktığı için ithalat azalıyor.
- ithal mallar üzerindeki vergi yükü de kontrollü olarak yükseltiliyor, dolayısıyla yerli fiat egea alacak adam 3 kat vergi ödüyorken audi alacak adam 5 kat vergi ödüyor. 3 bin liralık normal akıllı telefon alacak adam 12 taksitle alabiliyorken 15 binlik iphone 13 pro alacak adama bu kolaylık sağlanmıyor bu sebepten.

şimdi bu acı reçete hoşumuza gitmiyor tabii ki ama akp yabancı sıcak parayla halkımızı hak etmediği bir hayatı yaşatırken iyiydi de şimdi mi kötü oldu diyesim geliyor. türk halkı ne yaptı da almanın binemediği gıcır gıcır arabalara binmeye başladı? yazılım mı üretti, robot mu yaptı, bir şey mi ürettik? yok. e şimdi neden bu acı reçeteden şikayet ediyoruz? başkası gelse de belki o güven ortamıyla daha çok sıcak para girişi olacak ama bu temelin değişmesi mantıksız değil mi? tekrar 2008-2015 arasındaki o inanılmaz dönemi bir daha kolay kolay yaşamayacağımızı kabullenmek daha doğru değil midir sizce?

 
Affordable kelimesini kullanmaya gerek var mıydı gerçekten? Sizin mantığınız şu. Açığı kapatmak amacıyla hayatımızı şekillendirelim. Ben hayatımı neden ülkenin ekonomisine göre şekillendirmek zorundayım? Ülkede vizyon yoksa ben de mi vizyonsuz olayım? Almanın binemediği araba diye bir şey yok. Almanya'da çalışan Türkler bile Audi'ye biniyor, onlar Türk halkının yapamadığı neyi yaptı? Dönerci yazılımla mı uğraşıyor? Çiftçilik yapan bir Texaslı havuzlu evde yaşıyor. Bu adam robot mu üretti? Bu hak etme düşüncesi geçersiz bir düşünce.


  • dissendium  (21.11.21 01:45:51) 
Mutsuzluğunu anlamakla ve paylaşmakla beraber farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyorum. Texaslı çiftçi bizden daha iyi bir hayat yaşıyor çünkü birkaç saat uçuş mesafesindeki san francisco'da dünyanın en değerli yazılım şirketleri dünyanın dört bir yanından ülkeye dolar çekebiliyorlar. Keza almanya'daki çalışan türkler dediğin adam emeğini bmw fabrikasında satarak kazanıyor, bu emeğin karşılığı bizdeki adamın emeğine göre çok daha katma değerli ve yüksek, dolayısıyla o adam daha iyi şartlarda yaşıyor. Bunların hiç biri bireysel olarak senin suçun değil ama burada yaşıyor olmanın bir götürüsü diyebiliriz.

Yani bizim ülkemizde makro ekonomik olarak böyle bir katma değer temeli yok. Dolayısıyla bu zaten az olan geliri, nufusa oranladığında biz katma değerli iş yapanlar olarak yine belki 10-15 asgari ücretli kadar kazanıyoruz, ama doğal olarak makroekonomik gelişmelerden de etkileniyoruz. O yüzden texaslı çiftçinin buğday işçiliği yaparken kazandığı para, türk çiftçinin aynı toprağa aynı buğdayı ekerken kazandığı paradan daha yüksek.
  • roket adam  (21.11.21 01:50:59 ~ 01:51:13) 
En önemli sorun taşınmaz mala yatırım yapmasıydı. İnşaat sektörüyle hareketlenen piyasa yine inşaat sektörünün doyumuyla dibe çakıldı. Ekonominin kötü olduğu zamanları incelerseniz sıcak parayla yatırım yapılan inşaat sektörünün doyumunu gözlemlersiniz. Hala daha kanal projesiyle (proje sadece bir araç, amaç ise yeni iskan alanları açıp rant ve ekonomiyi yine inşaatla canlandırmak) bu yola başvuruyorlar. Eğer bu yol mantıklı olsaydı avrupa tüm topraklarını inşaat/konut/işyeri ile doldururdu. Fakat özellikle almanyada emlak piyasasında konut krizi olmasına rağmen iskan izni almak büyük problem. Halbuki türkiye gibi daha da büyük cari fazla verebilir bu yolla, ama yapmıyor. Çünkü ihracat ve bunda devamlılık taşınabilir ürün üretimiyle olur(yazılım da dahil)

Akp nin iyi olduğu zamanlara gelirsek de, kemal dervişin politikaları ile imf kurallarını takip etmek, özelleştirmek ve gelişmekte olan ülke titri ile sıcak parayı çekmekle mümkün oldu. Hiçbir zaman endüstriyel sanayide ciddi bir ilerleme kaydetmedik. Hatta doğuş grubu tek üretim yaptığı inşaat sektörünü devam ettirmek istemedi. Özellikle banka ve ithal otomobil satışlarıyla iyi ora kazanıyordu.

Bir diğer düşüş de doların 1.5 seviyelerinden 1.1-1.2 gibi seviyelere gelmesi “neden üretelim zaten yurtdışında aynı fiyata geliyor? Neden türk ürünü alalım, daha kalitelisini yurtdışında aynı fiyata buluyoruz.” Demeye sebep oldu. O zamanlar serbest değil teşvik yapılıp set vurulsaydı şimdi işe yarayabilirdi ama artık çok geç. Dolar arttıkça asgari ücrete mecburi zam yapılıyor bu da maliyet fiyatlarına yansıyor. Ürünlere zam yine asgariye zam… kısır döngü olarak ekonomi dar boğaza giriyor.
  • Unde bach canim  (21.11.21 01:59:04 ~ 02:05:39) 
"Ülke ekonomisi düzlüğe çıkana kadar halk sürünsün" politikası siyaseten iş yapacak bir söylem değil, kaldı ki dissendium'un dediği gibi insanlara "Valla kusura bakmayın ama biz üretmeyen bir toplumuz, o iphoneları, BMWleri haketmiyorsunuz" deme hakkı da yok kimsenin. Ülkenin saçma sapan yönetilmesi ile muasır medeniyet seviyesine ulaşması arasında ince bir çizgi de yok. Normal bir iktidar "Makro İktisada Giriş" kitaplarında yazan basit ilkeleri sürdürüp şimdikinden çok çok daha iyi ekonomik göstergelere sahip olabilirdi.

Yaşam kalitesine sahip olmak için Almanya ya da İsviçre gibi olmamıza gerek yok, olamayız da, o herhangi bir iktidar için bir hedef olamayacağı gibi bir hayal bile değil; sadece bizim için değil hiçbir gelişmekte olan ülke için... Ancak Türkiye orta vadede lokasyonunu, eğitimli genç işgücünü, işlenebilir tarım alanlarını, doğal kaynaklarını vb. kullanıp milli geliri şimdikinin iki katı olan bir ülke olabilir. Bunun için ülkenin her yerinin fabrikalarla dolu olmasına gerek yok.

Bizim ekonomiden önce siyasi ve sosyal sorunlarımız var; ekonomiyi siyasetin güdümünden uzaklaştırıp serbest piyasa ekonomisini tabana yayamıyoruz; ülkenin ekonomisi birkaç şehrin ve inşaat sektörünün etrafında dönüp duruyor, bu da her iktidarın öyle ya da böyle hamaset yapmasına sebep oluyor. Bugün CHP bile çıkıp "Ucuz ucuz satın, biz iktidara gelince zararınızı karşılarız" diye esnafa sesleniyor mesela...
  • salihdt  (21.11.21 02:05:09) 
Diyanete,yol, köprü, inşaat vb şeylere harcanan parayla neler yapılmazdı. Akp başkanlık sistemi sonrasında halktan koptu.

Öyle bir ortam var ki üretmek istesen de kıpırdayamıyorsun. Rant tezgahında değilsen türlü sıkıntılar çıkarırlar. AKP'lilerden de üretecek adam çıkmıyor. Yazılımcı projesi yaptılar sonuç vermedi
  • roe  (21.11.21 02:09:12) 
@salihdt, ülkenin saçma sapan yönetilmesini halktan bağımsız olarak incelemek hata değil mi? halkın kendisi bizzat, bilerek ve isteyerek bu yönetimi ve yönetim tarzını, bir kez de değil defalarca seçmiş. üstelik, muhalefeti ve diğer tüm seçenekleri de bu popülist politikalara uymak zorunda kalacak şekilde şekillendirmiş. şu anda popülist bir politika uygulamadan, fakire makarna orta direğe ötv indirimi + ucuz kredi dağıtmadan iktidara gelme imkanın yok. bu şartlar altında halkımız çok masum ama yöneticiler bok etti demek bana çok adil gelmiyor. halkın bizzat kendisi bu sosyal ve siyasi sorunların kaynağıyken, halk değişime direniyorken sadece siyasetçilere suç atmak bana kolaycılık gibi geliyor yani.

o yüzden yine belirtiyorum, bir alman köylüsü merkel'e oy vererek kuantum fiziği doktorası yapmış bir kadına liderlik ettirdi. bizim 20 senedir hikayemiz malum. şimdi anlatabiliyor muyum neden oranın köylüsü daha iyi şartlarda yaşamayı bizzat kendisi seçmiş, tercih etmiş ve hak etmiş durumda.

tabii ki daha iyi olabilir ve bence olacak da, ama bunun yolu yine aynı yolu izlemekten geçecek. o aradaki lale devrini epey bir süre unutacağız diye düşünüyorum, bunun suçlusu da bizzat halkın kendisi.
  • roket adam  (21.11.21 02:19:43 ~ 02:21:26) 
Bence ortalama bir Avrupa insanını (Ya da Amerikalıyı) o anlamda gözümüzde çok büyütüyoruz. Evet tabi ki ülkenin içinde bulunduğu durum halkın sosyal, kültürel yapısının bir ürünü, ancak örneğin Alman köylüsü Merkel'e "Aaa bu kadın fizik doktoru" deyip oy vermiyor ki; toplumlar dünyanın hemen her ülkesinde kısa vadeli çıkarlarına, kendi hayat görüşlerine ve nihayetinde popülist söylemlere göre oy veriyorlar. Bu yüzden "Demokrasiye karşı en büyük argüman sıradan bir vatandaşla 5 dakikalığına sohbettir" diye çok meşhur bir söz var.

Bu, tarihsel bir süreç. Türkiye'yi öyle bir zihinsel dönüşümden herhangi bir ekonomik politikayla geçiremezsiniz. O tür şeyler zamana yayılır, devrimler, savaşlar, sınıf mücadeleleri, kültürel akımlar vb. gerektirir ve çoğunlukla organiktir. Ekonomik kalkınmayı tek kademeli düşünürseniz bu sorunun bir çözümü kalmıyor; en fazla "Halkın kafasına bas, herkes kemer sıkarken ekonomiyi düzelt, o arada bir de kültürel devrim yap ki o ekonomik düzen sürsün" bir "İyi Diktatör" senaryosunda belki işe yarar ama mevcut durumda 5 yıllık iktidar döneminde yapamaz, ilk seçimlerde popülist söylemlerle karşınıza çıkan muhalefete kaybedersiniz.

Özünde Türkiye'nin sorununun basit bir çözümü yok; bu sadece bizim sorunumuz da değil. Orta gelir tuzağı diye bir şey var; bir sürü ülke bizimkine benzer bir şekilde "Gelişmekte olan ülke" seviyesine gelip orada takılıyor, biz saçma sapan ekonomi yönetimleri nedeniyle daha çok zig-zag yapıyoruz ve ülkenin potansiyelinin de altında ekonomik performans sergiliyoruz.
  • salihdt  (21.11.21 03:15:12) 
Aci recete krizi daha da derinlestiriyor.

400e almadigim en dandik merso vergiyle dolarla 800 olmus. Ulan kaciyor deyip bu sefer 800 verip aliyorsun cari acik yine artiyor.

Hatta normalde 100bine yerli egea alacakken yatirim olsun diye ithal olani aliyorum.
Otv paketiyle oynadiklari icin yerli civic alamiyorum, civic az satinca fabrika kapaniyor hic alamiyoruz.

Mudahale etmeseler bu kadar cosmazdi bu fiyatlar.
Telefona o kadar cok vergi geldi ki hic alamaz olduk.
  • divit  (21.11.21 04:04:47) 
@salihdt çok güzel anlatmış. Olaylara tek yönlü bakıyorsunuz, argümanlarınız "üretim yok, o zaman kimse ekonomiden şikayet etmeyecek" ve "bu halk bu adamları seçti, o zaman şikayet etmeyecek" şeklinde. Alexis de Tocqueville'in "Çoğunluğun zorbalığı"nı okumanızı öneririm. Ben siyaset bilimci değilim ama bu konular siyaset ve toplum bilimleri alanında çalışılmış/çalışılıyor. Biraz bu yönde okuma yaparsanız birçok şeyi daha iyi anlamlandırabilirsiniz.

Her şeyden önce toplumu özgür iradesi olan, bağımsız bir birey gibi ele alıp suçlayamazsınız. Türkiye'deki toplumun eğitimsiz kalmasının, doğru kararlar vermemesinin ve utanılacak düzeyde yönetilmesinin sebebi "halk" mı? Ayrıca hiçbir sağlıklı yönetimde çoğunluğun bir seçim yapması, o yönetime sonsuz eylem hakkı tanımaz. Demokrasinin içerisinden diktatörlükler böyle doğuyor.

Birkaç hafta öncesine kadar "acı reçete" dediğiniz şey yüksek faizdi, şimdi söylem değişti birden bire düşük faiz, yüksek kur oldu. Bu bile ne kadar manipülatif ve çıkarcı bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu politikalar arasından iyi niyetle doğru çıkarım yapmaya çalışmanızı takdir ediyorum, bir nevi savunma mekanizması belki de ama öyle bir şey yok. Ben bu satırları yazarken bile bütün ekonomi "politikası" 180 derece dönmüş olabilir. Zaten problem de aslında hiçbir şeyin "politikasının" aslında var olmaması. Ekonomi politikamız yok, eğitim politikamız yok, kültür politikamız zaten yok (mesela sadece endüstriyel üretime odaklanılıyor ama, Fransa'nın savaş sonrası yükselişine bakarsanız temelinde eğitim ile el ele giden kültür politikalarının yattığını görebilirsiniz). Demem o ki bu seçimi halk yaptı kabullensin, halk üretmiyor kabullensin demek fazla yüzeysel kalıyor.
  • gmzo  (21.11.21 06:31:18) 
Bu yaşananların iyi niyetli hiçbir açıklaması yok. Bahsettiğiniz acı reçete şu an yaşananların çarpıtılmış hali. merkez bankasının Güvenilirliğini sıfıra indirerek, ekonomi yönetimine dini referanslar vererek (tarihi bir olaydı) ve tüm dünyada faiz arttırma trend haline gelirken parayı birkaç günde pul haline getirerek acı reçete olmaz. Uçan gübre fiyatları, piyasada bulunamayan ilaçlar, saatler içinde borçları katlananlar, belirsizlik bu kaostur. Kemer sıkmak başka bir şey, öngörülemez bir ortamda hayatta kalmaya çalışmak başka. Erdoğan’ın etrafında daha küçük çaplı artışlarda bile önceden tüyo alanların şu son zamanlarda millet üç kuruşundan olurken ne kadar zenginleştiğini hayal bile edemiyorum. Nasıl bir servet aktarımı olduğunu öğreneceğiz ilerde.


  • not dark yet  (21.11.21 06:53:31) 
Abi iyi de konunun bahsettiğin şeylerle alakası yok ki.

Son 10 yılda net foreign direct investment konusunda çok büyük bir değişiklik yok, TR'ye giren para TR GDP'sinin %1 ila %2'si arasında değişiyor. Az biraz azalma var ama genel olarak 2010'dan beri stabil (öncesinde çılgın atmış).

Ama 2010'daki alım gücümüzle şimdiki arasında dağlar kadar fark var.

Cari açık da aynı muhabbet, 2012'de şimdikinden kötü durumdaydı, ama alım gücümüz daha iyiydi.

Yani konu sadece "dış yatırım" veya robot üretmekle ilgili değil, TR içindeki sıkıntılar yüzünden sıradan insanların durumu kötüleşiyor. 2015 öncesi devlet özel sektöre çökmüyordu mesela, işini yapan beyaz yaka güzel paralar kazanabiliyordu. Şimdi telekom/enerji/inşaat sektörleri bitti. İlk ikisi devlet o sektörlere çöktüğü için. Sonuncusu vatandaşın kendi mallığı evet.

Özetle mevcut kötüleşmenin sadece %10'u %20'si senin bahsettiğin faktörlere bağlı. %80-90'ı direkt cebimizdeki paranın birilerine aktarılmasını hedefleyen politikalar yüzünden.

Eğer devlet bize çökmeyip, alım gücümüzün düşme oranı şimdikinin %20'sinde kalsaydı insanlar bu kadar şikayet etmezdi zaten.
  • plutongezegendegilmi  (21.11.21 10:32:30) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.