Online sadece Türk ürünü satan yok ama hemen her mahallede oriental store vardır Almanya, İngiltere, İsveç vb ülkelerde.

@bos gezenin bos ustasi fransa'nin turk'u az bir bolgesindeyim ama marsilya'ya bile gitsem oriental marketler cok fazla cesit sunmuyor bana, yahut ben dogrularini bulamadim, ancak lyon paris gibi uzak yerlerde aradigimi bulabiliyorm...

fransa'nin neresindesin kardes ?
turku az bolgede raki zor ama helva bulamaman sasirtti
marsilyada bulamamis olman imkansiz dogru yerlere gitmiyorsun belli ki, online market yok. raki filan tabi eger gercekten o kadar kucuk bi sehirde isen zor; buyuk sehirlere gittiginde stokliycan cunku fransanin kucuk sehirlerindeki turkler maalesef agir tayyipcilerin dindar olanlarindan bi de bunlarin tayyipci olup tenhada icenleri var onlar da iste lyon alsace falan takiliyorlar

olmadi bi gyros cuya gir uzo sor komsuya o kadar da zorda kalmamissindir diye umuyorum lakin yine de cozum olabilir mi olabilir

"Où l'on est bien, là est la patrie."

citations aristophanes diye aratınca ben de bunu buldum evet. sanırım bunu kullanacağım daha halk dilinde bişeyi bulmakla uğraşmayacağım. merci bien @luchetti

eyvallah, je t'en prie...

bana da ediyorlar çünkü

insanlara bir yardımımım dokunsun diye.

Mutlu edince mutlu oluyorum. Kendimi gerçekleştirme şeklim bu evet. Bu şekilde kendimi kıymetli hissediyorum.

35 senedir damıttığım bilgeliği mezara götürmek adilik olur. Filantropistim, tabiatım böyle.

İçimden gelirse ediyorum gelmezse cevap vermiyorum. Ruh halime bağlı.

(bkz: Yaralı parmağa işemiş olmanın tarif edilmez mutluluğu )

İhtiyacım olduğunda bu sitedeki başka insanların da bana yardım ettiklerini / edeceklerini biliyorum.

ilk sorunun cevabi: insan insana yardim eder.

yardım isteyenin işi görülsün diye. benim gibiler olmazsa ben de yardım bulamam.

Beni iyi hissettiriyor

iyi hissettiriyor +1

neden etmeyelim ki?

iyi hissettiriyor +1

insanlara yardımcı olmak çok hoşuma gidiyor. bu her alanda her yerde böyle.

duyuruda birine yardım edince kaybedilen bir şey yok. nicelik gerektiren bir yardımsa, teknik bir cevapsa, üstüne düşünmüyorsun ve yazmak çok kısa bir zaman alıyor. nitelik gerektiren bir yardımsa karşındaki insanla empati kuruyorsun ki bence bu bir kazanç, başkasının perspektifi, deneyimi ile kendininkini kesiştiriyor, genişletiyorsun.

Burası internette gördüğüm güvenli ortamlardan olduğu için yapıyorum bunları.

bana da ediyorlar +1

iyi hissettiryor +100

içimden geliyor +2

yaralı parmağa işemiş olmak +300

bilgi paylaşmayı sevmek +10.000

sana ne? -3

burda şimdi sana kimse bir cevap yazmasa hoşuna gider mi?

Çünkü biz bir aileyiz.

Ben de yardım istiyorum.
Birine yardımcı olmak çok güzel bir şey ve soru cevaplamayı severim yardım istenilen tüm anketleri doldururum mesela.

Para kazandığım da oluyor, bazen empati damarımdan girenler oluyor onlarla uzun yazışıyorum.

Arada araştırmaya üşenip kısa yoldan cevaplar aradığım oluyor, aynı şekilde ben de benzer durumdakilere yardım ediyorum.

Bazen soru ilgimi çekiyor, merakıma yenik düşüp araştırıyorum.

kahrolası tabiatim böyle,dostum. gidip gidip tekrar geliyorum bu mekana. bir de cok yardimini gördüm, cok iyi, cok güzel insanalr tanidim ki simdi hicbiri yok burada. onlarin güzel hatirasi icin geliyorum yardim edilecek kisilere yardim ediyorum. edilmeyecek kisilere cemkiriyorum. o da kırık egomu tamir etmek icin.

karşılık beklemeden bir şey yapıyoruz gibi görünse de aslında vicdanımızı temizliyoruz, bu nedenle de yardım ediyoruz ve akşam yatarken ne iyi bir insanım lan ben diyip uyuyoruz. olayımız bu bizim.

neden, sadece ' tanıdıgımız insanlara' mı yardım edelim. iyilik sever bir insan olmak demek neden, kime sorularının cevaplarının biraz önemsiz olması demek. özünde ' ego tatmini' vs gibi sebepler bulanlar olabilir, önemli olan iyiliğin var oluşu.

Arada bildiğim bir şey denk geldiğinde yardım etmek iyi hissettiyor + 1 ama iiyi hissettirmesinden öte senin bildiğin bir şey var ve başkasının da o an ona ihtiyacı var; bilmiyorsam ve paylaşmıyorsam ayıpmış gibi geliyor bana. Tanımak-tanımamak, hoşlanıp hoşlanmamak işin ayrıntısı gibi geliyor.

Bir de genelde anketimsi, yorumumsu başlıklara damlıyorum; gerçekten yardım isteyen (özellikle teknik konular) konularda yardım konusunu bilmiyorum genelde ya da henüz Duyuru'dan kimseye kan vermedim, bir kişiden ki bence Duyuru'nun en en en önemli özelliği bu olmalı. Kimseye ev arkadaşı bulmadım. Bir kişiden bir ürün satın aldım. Pek kimseye bir yardım ettiğimi düşünmüyorum pek. Arada bir birisi Matlab'le ilgili bildiğim bir şey soracak da, ben denk geleceğim de, yardım edeceğim. İşte, denk gelirse.

Ama 'Neden yazıyorsun' diye sorarsan, cevap değişir. Laflamak için. Seviyorum insanlarla laflamayı. Sanal ya da gerçek çok fark etmiyor; hatta sanal daha kolay olabiliyor bazen. Kimse kimsenin lafını kesmiyor, garip tanışma seansları olmuyor, vb.

insan canlısı hayat belirtisi göstermeye meyillidir. canlılık yani. yardım ederek bir iz bırakmaya çalışıyor. varlığı bir yerlere dokunsun istiyor. haa bunun etik veya inanç meselesi de var. yani inanışında sevap diye yardım edeni var, hümanist düşüncede insana yardım etme hadisesi var, karmaya inanıp bana da yardım gelsin diyeni var ya da ne bileyim vicdanı rahat ettirmek isteyeni var. beni soruyosan ben pek yardım etmiyorum. çünkü birilerine tavsiye vermede zorlanıyorum. mesela adam "sevgilimi başka biriyle el ele gördüm sizce arkadaşlar mıdır" diye sorunca "onlar geceleri yatakta halay çekiyolardır" diyemiyorum. işte arada bi gözüme çarpan sorulara yazıyorum o kadar.

En kazançlı yatırım iyiliktir. bir iyilik yaparsın, bin dua alırsın.

Can sıkıntısı.

Can sıkıntısı +1

Herhangi bir şey, bir tür doyum vs. hissetmiyorum bunu yaparken.

neden bildiğin bir şeyi paylaşmayasın ki? insan sosyal bir canlıdır, ve sosyalleşmek ister. yardım etmek de sosyalleşme yollarından biridir. bildiğimiz bir şeyi cevapladık diye taş attık da kolumuz mu yoruldu.

Bilgimi paylaşıyorum, insanlar da benimle paylaşıyor. Paylaştıkça çoğalıyor.

bildigim bir sey sorulduysa paylasiyorum. karsiliginda bir sey beklemeden...

Bazen o kadar yanlış bilgiler veriliyor ki doğrusunu belirtme ihtiyacı duyuyorum.
Kişisel tecrübem varsa aktarıyorum.

Çünkü eşşeğin zikinden dolayı :)

Güzelliği bu çünkü. Ben ekşi sözlük'ten çok duyuruda takılıyorum 3-4 senedir.

çünkü asıl tanımadığın insana yardım etmek güzel. duygu bağın olmayan, öyle yada böyle bi çıkar beklemeyeceğin,sadece bildiğini paylaşmak güzel. neden olmasın ki?

Tabii ki.

alabilirsin.

alınır

evet alınır

Mart'ta doğdum ama sonbaharı daha çok seviyorum ben.Kış ikinci tercih ama Mart- Nisan arası ne giyileceği belli olmayan ayarsız mevsim olduğu için pek sevmiyorum :)

Mart dogumluyum. Mart aslinda ilkbahar geciyor ama ben kistan sayiyorum, ilkbaharda depresyona giriyorum genelde, kis <3

kışın doğdum. kışı, karı severim.
karı derken yanlış anlaşılmasın..

Nisan'da doğdum ama ilkbaharı hiç sevmem. Sonbahar iyidir.

Yaz doğumluyum, kış insanıyım.
Yazı hiç sevmem.

ilkbahar doğumluyum sonbahar en sevdiğim

kışın doğdum, baharı severim, yaz insanı olduğumu söylerler.

Ben güneşli cıvıl cıvıl hava seviyorum yaz sıcağı yaşatmayan. Bahar aylarını çok seviyorum aslında ve mayıs doğumluyum.

Ancaaak..Şu bahar alerjisi...Ne zaman bahar gelse mayıs gelse ben hapşu hapşu, gözler yaşlı dolaşıyorum polenlerden falan.

Yani ben seviyorum da o beni sevmiyor :..(

kışın doğdum kışı severim. askerde olmadıkça tabii.

Kışın doğdum ama tam bir yaz insanıyım:)

Kış doğumluyum ama ilkbahar seviyorum = yok

Martta doğdum, ilkbaharı seviyorum ama Mart ayını çok sevmiyorum çünkü soğuk oluyor. Kıştan da tiksiniyorum :/

kışın doğdum, kışı seviyorum.

Aralık ayında doğdum ve kış mevsimini çok severim. Bana soğuk olsun, buz olsun, kar olsun, pus olsun!

Kış mevsimi bana mutluluğu çağrıştırır her zaman çünkü doğum günüm var, birkaç gün sonra yeni bir yıla giriyoruz, herkes yılbaşı telaşı içinde oluyor, birbirine hediyeler alıyor, heyecanlanıyor. Gerçekten şahane bir ayda doğduğumu hissediyorum.

Kış haricinde ilkbaharı da çok severim çünkü doğa uyanıyor, her yer mis gibi çiçek kokuyor, hava açık olsa da serin olmaya devam ediyor. Hem çocukluktan beri ilkbahar okulların kapanmasının yaklaştığını müjdelerdi bana, hala bu şekilde hissediyorum, mutlu oluyorum çünkü öğrenciliğim bitse de meslek dolayısıyla okullardan hala kopamadım.

Var. Ocakta doğdum kış seviyorum. :)

petekpare +1, belki egeliyim diyedir bilemem. bahar-yaz geçişi benim sevdiğim havalar.

aralıkta doğdum. en çok sonbaharı, sonra kışı seviyorum. özellikle yağmuru o kadar çok seviyorum ki az önce yağmur başlayınca işi gücü bırakıp yağmuru seyretmeye cama koştum.

Mart doğumluyum, ilkbaharın sonu + yaz insanıyım

Eylül doğumluyum ve çöl sıcaklarını seviyorum. Güneş enerjisiyle yaşayan insanım.

İlkbaharda doğdum. İlkbaharı sevmiyorum, en sevmediğim mevsim olabilir. Sonbaharı seviyorum.

yazın doğdum, yaz insanıyım. kışın beyin hücrelerime kadar donuyorum.

ağustos doğumluyum allah belasını versin her sene geberiyorum 40 derece yapış yapış nemli istanbul sıcağında

var. sonbahar çocuğuyum (:

1 haziran doğumluyum. kışı o kadar seviyorum ki 60 yaşına gelsem bile çocukluk heyecanımı kaybetmeyeceğim tek alan kış olabilir. istisnasız her sene eylül-ekim dedin mi özellikle sibirya'daki şehirlerin hava durumlarını takip etmeye başlarım. keza yaşadığım yerin de. sonbaharın üşüten, "üzerime bi şey almam lazım" dedirten ilk anı kadar özel ve güzel şey azdır. bir yere taşınacaksam, şehirle ilgili aklıma gelen ilk sorulardan biri "kışın soğuk olur mu, kar yağar mı?" olur mesela... örneğin italya'ya yerleşecek olsam roma'da yaşamaktansa küçük bir kuzey italya şehrinde yaşamayı tercih ederim. kışın kar yağıyo çünkü. evet.

nisan'da doğdum. ilkbaharı severim. sonbaharı severim. kışı çok çok severim. yazı hiç sevmem. misal şimdi yaz bitti bitiyor ya, bayram ediyorum. adeta dirilmeye başladım.

Temelde var, küçük bir açıdan yok. Yazın hastasıyım ve Ağustos ayında doğdum. Bu açıdan tutuyor ama ben Ağustos ayını hiç sevmem çünkü yazın son ayı. İçimi hüzün ve telaş kaplar, zamanı tutmaya çalışırım. Mayıs'ın ikinci yarısı ve Haziran'ı çok seviyorum. Yazdan başka mevsimi mevsimden saymam, geri kalan zamanda sadece yazın gelmesini beklerim.

mart basi dogumluyum, yazi severim. kistan soguktan hoslanmam

Yazin dogdum kesinlikle yazi severim.

aralık'ta doğmuşum.

soğuğu hiç sev-e-miyorum, herkes daha tişört giyiyorken ben çoktan üşümeye başlamış oluyorum. ve alerjim var muhtemelen.

fekat çok sıcağa da dayanamıyorum, bodrum'da bir akşam vakti havuz başında sıcaktan bunalıp bayılmışlığım var.

istanbul için söylüyorum; mayıs, haziran, temmuz'u seviyorum.

deli gibi var hem de... kasım doğumluyum; sonbahar ve kışta bildiğin mutlu oluyorum.

lanet bir yazı geride bırakmaya çalışıyorum hala. hava güneşli olduğunda mutsuz oluyorum. 2-3 haftaya tam anlamıyla istediğim havalar gelecek. bu mutluluk işte. yaklaşık 6 ay da kalacak o istediğim hava.

şimdi onlar düşünsün...

İlkbahar doğumluyum, ilkbaharı çok severim ama yaş ilerledikçe sonbaharı daha sever oldum.

yazın doğdum, sonbahar ve ilkbaharı severim. yazı sevmem pek hatta :)

Yaz doğumluyum yazı seviyordum. Son sıcaklık artışları sıktı, artık yazı sevmiyorum. İlkbahar ve sonbahar güzel. Kış zahmetli. Bir yere gideceksin on kat giy çıkar. Atkısı eldiveni şemsiyesi paltosu çizmesi...

kışı severim mayıs doğumluyum

bekarlar da yapıyor aynısını, merak etme. benim en yakın arkadaşlarım da yapıyor maalesef. duruma göre analiz edebiliyorum ama; aralarında -toplum normlarına göre- evliliğe en yakın olması gereken ben olduğum için bu şekilde davranıyorlar.

Kıskançlık+1 ve gerikafalılık
Sanki çok garip bi şey söylüyormuşsun gibi bakmalar vs.
Bunları söyleyenlerin genç olması da gerikafalı olduklarını değiştirmez
Toplumun onlara biçtiği rolü kabul etmişler sorgulamadan yazık onlara
Kıskançlık demiş miydim

bir de evlilik toplumda bir statü oluşturmuş durumda, kariyer anlamında olumlu etkileri olduğunu düşünüyorlar ve seni buna itmek istiyorlar..

çünkü köylüler. amele zihniyeti bu başka bir şey değil. bir insanın hayatında sevdiği, bir şeyler paylaşmaktan hoşlandığı, harika anlaştığı, onsuz bir hayatı düşünmek istemediği, aşık olduğu biri varsa tamam evlensin. o konuda bir sıkıntım yok. ama hayatında daha eş adayı bile yokken evlilik telaşına girmek, "aman tanrım!!!! yaşım geldi hemen kör topal birini kapaklayıp evlenmeliyim .s.s.s" şeklinde tutuşmak tam bir vizyonsuzluk örneğidir bana göre. en belirgin çomarlık işaretidir.

benim evlilikle ilgili herhangi bir sorunum yok. yukarıda da dediğim gibi uygun koşullar gelişmişse eğer, hayatında ömrünü paylaşmak istediğin biri varsa evlenirsin ama hayatında böyle biri yoksa ve tüm yaşam hedefin bir an evvel evlenip üremekse kusura bakma ama sen tam bir köylüsün (sana demiyorum ha, üstüne alınma. cümle o şekilde aktı).

ben böyle insanlarla iletişimi kesiyorum direkt. daha geçen gün bir kadınla tanıştım. 23 yaşında apar toplar evlenmiş art arda iki çocuk yapmış. benden yalnızca 2 yaş büyüktü (29-30 yaşlarında yani) ama benim teyzem gibi görünüyordu. insanlıktan çıkmış bin kilo olmuş. evde kendini nasıl harap ettiğinden, eşinin ona ev işlerinde hiç yardım etmediğinden, çocuklarının çok yaramaz olduğundan, kendine hiç vakit ayıramadığından, kayınvalidesinin dırdırından şikayet etti durdu. sonra da bana sordu sen evli misin diye. hayır dedim. böyle hafiften küçümser gibi baktı ve "cınım evlen ama artık bak yaş geçince bazı şeyler daha zor olabiliyor" vs. dedi. e madem sen evlilikten bu kadar bıkmışsın, insan kılığından çıkmışsın benim niye başımı yakmaya çalışıyorsun? ben gayet rahatım, çatır çatır paramı yiyorum, istediğim an istediğim şeyi yapmakta özgürüm, bana ayak bağı olacak çoluk çocuk yok, tüm zamanımı kendime ayırıyorum, spor yapıyorum, müzikle uğraşıyorum, 3 dil birden öğreniyorum. keyfim yerinde yani, neden keyfimi kaçırmaya çalışıyorsun ki benim?

bence neden salt kıskançlık. benim hayatım evlenince kabus oldu diğer bütün kadınların da öyle olsun. ortada özgür, mutlu, fit kadın kalmasın istiyorlar. bu kadınları tehdit olarak görüyorlar.

bir kez daha söylüyorum, kafana uyan, içine sinen, seni tamamlayan, hayranlık duyduğun birisi ile evlilik çok güzel olabilir. fakat seni gerçekten seven, sana değer veren, evde iş bölümüne sıcak bakan, seksist olmayan birisine denk gelebilmek bu ülkede çölde vaha bulmak gibi bir şey. böyle birisi denk gelirse bana evlenirim, neden evlenmeyeyim? ama böyle birisi denk gelmezse de gayet hayatıma devam edebilirim. insanları apar topar evliliğe teşvik etmek, üzerlerinde baskı kurmaya çalışmak onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür çünkü bir anda bütün hayatın kabusa dönüşebilir.

çok uzattım biliyorum, uzun lafın kısası takma bu aptal insanları.

çevremde mutlu evlilik yürüten insan yok, çoğu eşleri tarafından aldarılmış ve bunu sindirmekle kalmayıp üzerine bir çocuk daha yapan/yapmayı planlayan kadınlar. bana bu çok üzücü gelmekle birlikte böyle insanlar bana evlen derse önce kendi hayatını düzene sok ondan sonra akıl ver derim. aldatılmamış olanlar da ayrı yataklarda yatıyor, kendi annem babam dahil.

evlenmek bir başarı değildir onu idrak edelim önce. 24 yaşındayım, yakın zamanda ailemin yanından ayrılıp şehir değiştiriyorum, bekar hayatı yaşayacağım. kendi sevgilim de gideceğim şehirde. onla da eve çıkmam, bu şekilde rahatım ben.

umursama yahu. herkes kendi hayatına baksın.

Benim de çevremde var bu tip insanlar bir sürü, en yakın arkadaşlarım, patronumun karısı, arkadaşımın arkadaşı...
Ailem bu konuda sıkıntı çıkarmıyor neyse ki hatta annem aman evlenme boşver hiç bulaştırma beni o karışık işlere falan diyor sağolsun.

Başta istemiyorum, düşünmüyorum diyerek erteliyordum ama dediğin gibi inanmıyorlar.
Artık diyorum ki sizin gibi evlenip de başıma bela alacaksam evlenmem daha iyi. Evlenip bundan mutlu olan kimse yok çünkü etrafımda, herkes eşiyle bir dünya problem yaşıyor evlendiğine pişman adım gibi biliyorum ama evlen evlen diye tutturuyorlar.

En sonunda ben karar aldım, tam anlamıyla kafama uygun birini & ruh eşimi bulana kadar evlenmeyeceğim susun artık diyorum, tamam sen bilirsin ama yok öyle biri diyerek susuyorlar.
Yoksa evlenmem anasını satayım sanane.

Ayrıca köstebek kurabiye +1

Köstebek +1000
Zaten okurken anlamıştım köstebek olduğunu

Kocalarını ayartmandan korkuyor olabilirler. Gerisini zaten köstebek yazmış.

sıkılıyolar

Bana o tür soruları kimse sormadı. Soran olsaydı, sen ne zaman boşanıyosun cnm yhaa derdim.

Medeni durumuma saygı duymayan birinin evliliğine saygı duyamam maalesef. Bekar olmak kişinin özel hayatıyla ilgili bi durum.

evet durumlar aynen böyle. şu bayram tatilinde yediğim lafın haddi hesabı yok resmen. ben de anlam veremiyorum.

bence endişeleniyorlar. yaş ilerledikçe evlenmek zorlaşıyor. insan seçici oluyor. yalnız kalmanı istemiyorlar.

valla bana batan şey insanların evlenmemesi değil, evlilik kurumuna bok atması. bu da feminist-vegan işine döndü. ben kimseye evlenmiyorsun baskısı yapıldığını görmüyorum kendi çevremde ama nerede evlenmek isteyen ya da evlenen var, "yapılacak şey mi yea"cılar, evlilik hakkında siksok aforizma kasanlar anında bitiyor.

geçen bir duyuru vardı, evlenmeden yaşamanın avantajları diye. millet neler neler yazmış. yok sorumluluğun olmuyomuş, yok istediğinle sevişebiliyomuşsun. ulan hangi dünyada insanın sevgilisine karşı sorumluluğu yok? ya da derdiniz herkesle sevişebilmekse, bunu gayet evliyken de yapabilirsiniz?

evlenmek istemeyenlerle ilgili hiçbi şey düşünmüyorum, beni hiç ilgilendirmez ama evlilik düşmanlarının çoğunun ikiyüzlü ve ilişki konusunda hastalıklı fikirlere sahip insanlar olduğunu bizzat gördüm. görüyosun işte, sevgilisi için "sorumluluğum yok :))" diyor ama yarın imzayı attığı zaman o adama karşı sorumluluk hissedecek.

burada sorun imzada, evlilik kurumunda değil. tam olarak sizin zihniyetinizde, ikiyüzlülüğünüzde. evlenince ilişki başka bir boyuta geçmek zorunda değil. iki insan bir birlikteliği idare etmekten, kendi isteğinize göre şekillendirmekten tipler evlilik şöyle evlilik böyle diye bikbik yapıyor. (bu paragrafta sağlam rage yapıp saçmalamışım, toparlayamıyom da şimdi cümleyi ama ne demek istediğimi anladınız işte)

ha yaşlı insanların "neden evlenmiyosun" sorularına takılıyosanız da biraz büyüyün derim, bunları uzun uzun araştırmaya gerek yok. her söylenene bu kadar takılacaksanız işiniz var.

çünkü türkiye'de doğduğun anda hayatını nasıl yaşayacağın kararlaştırılmıştır.

erkek: lise, yüksek öğrenim ya da zanaat, askerlik, iş, evlilik, çocuk, emeklilik, ölmek.
kadın: lise, yüksek öğrenim ya da erken evlilik, iş ya da ev, çocuk, ölmek.

bu sıralamanın dışına çıkmaya çalştığın anda toplum denen bok yuvası seni yadırgar. bu yüzden herkes evlenmeni bekliyor.

kadın veya erkek nerdeyse evli bütün arkadaşlarım eşleri ortamda yokken evliliğin kendilerini ne kadar körelttiğinden, özellikle kadınlar üstlerine binen sosyal roller ve yüklerden, eşlerinin asla ev işleri ve çocukla ilgili "yeterince" sorumluluk almadığından bahsedip şikayetleniyorlar. sonra hep birlikte yemek masasına oturunca sanki daha az önce evlilikten nefret eden onlar değilmiş gibi, başlarınıda hafifçe yan eğip, sahte bir şefkat ayarı yaptıkları ses tonuyla "ayyy phoebecim, hadi seni de evlendirelim artık" diyorlar. hatta biri bana bir defa evlenip ayrıldığım için bu evlilik fobinle ilgili uzmanla mı görüşsen acaba dedi, valla böyle dedi direkt. dedim ki fobim falan yok, sadece evlenmemeyi "tercih ediyorum" şu an için. ama nasıl tamamlanacaksın ki o zaman deyince, sen yanlış anlamışsın beni deyip konuyu kapattım.

bu arada evliliğe karşı falan değilim, belki 3 ay sonra evlenirim, belki hiç evlenmem, belki birlikte yaşarım, belki hemen nikahı basarım falan filan. şu an çok mutluyum, iç huzurum süper bir noktada. evlenmemiş olmak bunları olumsuz etkilemiyor. çocuk çok seviyorum ama çocuk sahibi olmadığım için kendimi eksik falan hissetmiyorum. ezcümle, bunların mecburiyet/statü/başarı vesaire olduğunu düşünmüyorum. bu tarz sorular ısrarlı/iğneleyici ve hatta küçümseyici bir üslupla söyleniyorsa (ki sizin bahsettikleriniz bu tipler) cevap dahi vermiyorum, hı hı napalım işte kısmet deyip masa da götümü dönüp başkasıyla sohbete devam ediyorum.

evlilerin bilinçaltında bekarlara katlanamamak diye bir şey var çünkü. :) bir an önce etraflarından katlanamadıkları bu kitleyi, kendi kitleleri içine çekmek istiyorlar.

bir de genel nedeni evliliği amaç olarak görmeleri. toplumun yani. onların mantığına göre bu en doğal ve en olması gereken şey. olmayınca error veriyorlar işte. yani "insan doğar, büyür, evlenir ve çocuk yapar" gibi bir şablona sahipler. bunun dışına çıkamıyorlar. oysa evlilik amaç değil sadece bir araçtır.

çünkü 30 yaşlarında hormonlar alarm vermeye başlayınca o "evlenmiycem ben" değişiyor, ama evlen evlen diyenlerin bunu hesaba katar mı katıyo mudur değişir o.

Sorular abuk subuk. Hiç olmazsa siz evlenmek istemediğiniz söylemişsiniz açık açık (inanıp inanmamaları mesele değil). Ben 32 yaşında evlendim. O zamana kadar çoook sınırlı ve mesafeli erkek arkadaşlarım olmuştu (uzak mesafeyi kasdetmiyorum, samimiyet derecesini kastediyorum). Bana böyle diyenlere, "yaa aslında ben de istiyorum ama kısmet işte" dediğim zaman herkes sus pus oluyordu. İkinci bir defa aynı soruyu sorana da "eee, söyledim daha önce, sen bana birini mi buldun ki" diye terslemiştim. Bu hatundan başka da bir daha soran olmamıştı.
Vakti geldi, sevdiğim adamı buldum, evlendim. Gereksiz sorular, gereksiz meraklar.
Potansiyel tehlike de var tabii. Çiftler çift olarak takılmak istiyor. Erkek arkadaşın bile olsa gelirken yanlız kalma istiyor da olabilir. Niyeti insanların gözünden anlarsınız zaten.

şu dünyada kadının kadına yaptığını kimse kimseye yapmaz yeminle.

muhtemelen "evde mi kaldın? hihihi" diye -kendilerince- dalga geçmenin başka bir yolu bu. yahu, evlilik dediğin şey asla ve asla insan doğasına uygun bir şey değil. tamamen zorlama, toplum normlarıyla dayatılan ve evli hiçkimsenin memnun olmayacağı bir kurum.

ben evliyim, eşimle gayet iyi arkadaşlarız, çok keyifli vakit geçiriyoruz ve yine biriyle sevgili olacak olsam onu seçerim. şanslı azınlıktanız, kendimize vakit ayırabiliyoruz yeterince.

amma ve lakin; evlilik insanlığın (özellikle de erkeklerin) doğasına aykırı. insanlar tek eşli değiller. kimse bana bunun aksini savunamaz, kalbini kırar gerçeklerle yüzleştiririm. ayrıca evlilik kurumu ne yazık ki aileleri de birleştirdiği için, ekstra zaman kaybının yanı sıra pek çok gerginlik ve strese de gebedir. bunu tüm evli insanlar bilir. "ay ben kayınvalidemle çok iyi anlaşıyorum." diyen yalancı velev ki samimi olsa dahi görümcesini öldürmek istiyordur.

ancak toplum ve yaşam şartları insan ırkını maalesef üremek için tek eşli "görünmeye" zorlamış. çocuk sahibi olmak isteyen biri için bunun dışına artık çıkmak imkansız. en azından çocuk sağlığı için.

insanların çoğu evleniyor. evlenmemek marjinal kaldığı için de dikkat çekiyor, insanların garibine gidiyor. tabi ki evlenmeyi gözünde yücelten insanların tepkisi de can sıkıcı olabiliyor ancak bu tolere edilemeyecek bir şey değil.

potansiyel tehlike kısmı biraz fazla uç bir niyet okuma olmuş. milletin birbirinin nikahlı eşine atlayabildiği bir toplumdayız sonuçta :/ evlilik kurumuyla ilgili yapılan olumsuz tespitlerin de objektif olmadığı kanaatindeyim. kendi kontrolü dışında gerçekleşse bile ikili ilişkilerinde başarıyı yakalayamamış çok insan var. evlilikten nefret edip bunu paragraflarca yazıya döken insanlar, kategorik olarak insanları evlenmeye zorlayan kişilerle aynı yerde kanımca.

kafanı rahatlatacak olan şey sırf evlenmek için evlenilmeyeceğini belirtmen. "ilk bulduğum kişiyle nikahı basıp ömrümü mü çürüteyim ya, çok sevdiğim ve iyice tanıdığım biriyle olur ancak." gibi söylemler işini kolaylaştırır. başarılı ve huzurlu bir evlilik olmadıktan sonra hiç olmasın'ı anlayabileceklerini sanıyorum.

@der meister

eğer kimseye evlenmiyorsun baskısı yapıldığını görmüyorsanız ya çok izole bir çevrede yaşıyorsunuz ya da görmek istemiyorsunuz bu baskıları. kadının üzerinde baskı eksik olur mu toplumda? hele ki üzerinden bu kadar pirim yapılan evlilik hadisesinin baskısı eksik olur mu? bir an önce gerektiği daha çocuk doğar doğmaz işlenmeye başlıyor. evcilik oyunlarından tutun, okulda okumayı söktükten hemen sonra okutulan yazılara kadar. daha sonra anne olmanın kutsal olduğu dayatılıyor, çocuklara. türkiye'de kadınların ilk evlilik yaşı 23 yaş dolaylarında tüik'e göre. 23.8'den 23.1'e kadar düşmüş son 5 senede yanlış hatırlamıyorsam. erkeklerde ise bu 27 dolaylarında. hangisi erken hangisi değil siz karar verin.

sorumluluk gibi bir şeyden de bahsedilmiş. herhalde bir evde ortak yaşam sürüp, hayatın her anının beraber planlandığı; bir anlaşmaya bağlanarak sürdürülen evliliğin, ayrılıyorum artık seni istemiyorum diyerek sona erdirmenin mümkün olduğu sevgililik ile sorumluluklarının (eğer varsa) aynı olduğunu düşünmek, durumu tam olarak kavrayamamak kanımca. en basitinden şöyle düşünün, bir evlilik mahkeme kararı olmadan bitirilemiyor. öyle ben bıraktım demek ile olmuyor yani. sorumluluğu oradan hesap edin mümkünse.

sevişmekten falan bahsedilmiş. bunun türkiye'de nasıl bir tabanda olduğu yani sosyolojisi üzerine bir araştırma yok doğru dürüst. zira bu durum, bu toplumda konuşulabilecek bir şey bile değil. kız çocukları ilk defa regl olduğunda bunu gizlemek gerektiği gerçeğiyle yüzleşiyorlar. "halam geldi" gibi farklı şifrelemelerle dile getiriyorlar bunu. bakın bu anatomik bir durum üstelik. daha o zor konuşuluyor bu ülkede. bir toplumu düşünürken bizim mahallede böyle değil diyerek düşünmek yine durumu tam kavrayamamak.

evlenince ilişki başka bir boyuta geçmek zorunda. bu sosyolojik olarak zaten böyle. ama dediğim gibi ortada bir sözleşme var. hukuksal bir karşılığı var.

ben olayın bütün sosyolojisini çözdüm diyemem. tabi ki çözebilmiş değilim. ama anlamlandırabildiğime inandıklarım üzerinden de en azından birine iki yüzlü demiyorum.

olsun ama ne diyelim!

bence değil ama çok takılmamak lazım şekle şemale

Bana gore degil, istedigi yerden oper. Kadina kiroca gelmiyorsa bize laf dusmez.

Helalimsin var mı ötesi :))

hayır

keloğlan filmleri geliyor aklıma ya, ortamına göre gidebilir de öpülecek daha güzel yerler var yani.

hayır

nö. hiçbi ski beğenmeme timi'nin icatları bunlar. oyuna gelmeyin !!1!!11!1!

bence değil, kime ne ki

erkeğim, bence değil. hatta alnı dudak denen saçma şeyden daha öpülesi buluyorum ben. kocaman alan yav. öp öp bitmiyo.

Yerine ve zamanına göre olabilir. Sürekli alna yapışmıyorsa sıkıntı olmaz bence.

Başıma bir iş gelmeyecekse bence kıroca değil. Sevgililer birbirlerinin her yerini böyle şeyler düşünmeksizin öpebilmeli bence. Gerçi düşündüm de, herkes içinde beni alnımdan öpmesini istemezdim yine de çünkü bunun kıroca olduğunu düşünecek pek çok insan var. Yalnızken, öyle durduk yerde, sevişirken falan öpse çok hoşuma giderdi ama.

Değil, kendi aralarındaki sevginin herhangi bir alameti olabilir. Adam için çok yüce bir anlamı olur ama kadın için o kadar yüce olmayabilir ya da tam tersi olabilir. Bana çok derin, çok yoğun bir sevgiyi çağrıştırıyor.

Hiçbir ilgisi yok.

köylü hareketi. varoş/kıro bir izlenim uyandırır.

orasından da öper burasından da öper, HER YERİNDEN ÖPER, kimene. üfffff

Değil.

Evet, cok feodal.

istediği yerden öpsün. kim ne düşünürse düşünsün benim umrumda olmaz.

tabii ki de hayır.

Yok ya neden öyle olsun... sevgili bu her yerden öper.

Polat elif. Efso.

Hayır. Kadın da öpebilir, bir sıkıntı yok bence.

Değil bence ama 'Topuklu ayakkabılar alnından öpülen bir kadın tarafından icat edilmiştir' diye de bir laf var. Alnımdan öpünce 'Helalimsin' havası alıyorum ben, resmen kendimi bacı gibi hissediyorum ama zor bir anda bir destek için orayı bulup öpmüştür, hoş da olur.

erkeğim. kadın alnımdan öpünce çokoşuma gidiyor. ben de severim alından öpmeyi. kıroluk demeyelim bence.

Tom Hardy öperse kıroca değildir ama İbrahim Tatlıses öperse kırocadır. Kişiye, zamana, mekana bağlı.

gotshay.files.wordpress.com

Bence masumiyet göstergesi. Kıroca ile alakası yok. Hatta ve hatta romantik bir şekilde ayağından öpmek ile alından öpmek arasında fark yok..

caiz değildir.

Değil, daha geçenlerde sneijder ve yolanthe 'yı bir tv programında plastik makyaj yaparak 90 yaşındaki hallerini gösterdiler. Yolanthe orada duygulanıp ağlamaya başladı Sneijder de geldi alnından öptü.

Bakın ne kadar ovvvv

4.bp.blogspot.com

evet.

ama kadının memeleri büyükse kıroca olmaz diye düşünüyorum. niye diye sormayın, öyle geldi düşününce.

Gülmem geliyor. Yapılınca da, görünce de. Knedim de tam yapacakken ısırasım geliyor kafayı.

Çok güzel bir şey bu ya. Neden kötü bir şey olsun ki? Hele bir de öptüğün anda hatun gözlerini kapatıyorsa çok hoş olur. Bu sadece, cinsellik barındırmayan, salt bir sevgi gösterisi.

Yaren +1.

öpülmeyecek yer yoktur.

Kullan güzel, ben kullandım.

ben kullandım. memnundum. güvenilir.
böbrek olayı olmaz. zaten adı sanı, kimliği vs var.

kaza maza yapar mı orasını bilemeyiz.

Mazda 3 satın almış biri bilinçli biridir, arabadan ve kaliteden anlıyordur. Kaza yapacağını sanmıyorum. Şimdi biri gelir yine Mazda 3'ü var diye kaza yapmayacak mı yani? :) der yazdığımı anlamayıp. Herkes yapabilir ve bu sadece bilinçli olmasına bağlı bir şey değil. Ancak kaza yapma ihtimali Doblo kullanan birine göre çok daha düşük.

Bence arac sahibinin bobrekler daha sikinti. En azindan adamin kimligi falan biliniyor. Binenlerde o tarz bisey var mi bilmiyorum. Bir sey olmaz muhabbet doner iste.

Takeitaway'e katılıyorum ben ilan verenleri cesaretli buluyorum.

@tiw, mcfly;
ilana başvurmak için de üyelik gerekiyor. ilan sahibinin yolcuyu almama kabul etmeme hakkı var eğer güvenmezse. güvenmesi için adres, cep telefonu, facebook gibi doğrulamalar yapılıyor.

Kullandım memnun kaldım. Kimliği doğrulanmış mı bakın, yorumları okuyun.

@take it away honey, Yolcuların da kimlikleri onaylanıyor, sürücünün böbrek tehlikede değil yani.

Ben şöför olarak kullandım. Arkadaşım yolcu olarak. Çok kullanan kişi var. Bazı yerler mantıklı gelmiyor ama genelde uygun. İstediğin zaman molası var, koltuk rahatlığı var. Sıkıntı yaşayanı duymadım.

Almanya'da geçen ay, burda da geçen sene kullandım değişmediyse fark çok fazlaydı. Mesela orda parayı karttan çekiyo rezerve yaparken ve para çekilmeden sürücü bilgisi gözükmüyor telefon vs. Burada en son ilana girince telefon no kabak gibi ortadaydı biri arasa geliyorum dese adamın da boşluğuna gelip alabilir. Hala varsa neden böyle bi farklılık mevcut anlayamadım. Güvenliği arttırmak için bi kaç önlem almalı firma. Yolculuk boyunca uygulama arkada planda( lokasyonunuz )açık olmalı vs denilebilir.

ben şoför olarak kullandım.Tüm yolcuları gece yarısında evinin önünden aldım.Bence güvenilir bir uygulama.

Hem yolcu oldum hem yolcu aldim. Guvenilir profillerden sec. Gayet guzel uygulama

henüz türkiye'de kullanmadım. ama genel olarak hep memnun kaldım. fakat kimliği doğrulanmış mı ona bakın bir de yorumlara bakın sürücü hakkındaki.

kucağa alışmıştır. kucağa alışan bebekler iflah olmaz, ağlarlar kucağa alınana kadar. annem hep derdi yeni çocuk sahibi olan annelere: "çocuğunuzu kucağa alıştırmayın." evin içinde bebek salıncağı tarzı bir şey varsa onu deneyin. belki sakinleşir. bir de bebeklerde kulak ağrısı, gaz gibi sorunlar çok fazla oluyor.

edit: anason çayını dene.

@want2die karni tok eminim azicik tosun zaten sutum yetmiyor olabilir mi diye doktora da sordum adam guldu.

Gazini cikarabiliyor kaka durumu da iyi o bolumu de eledik.

Uykusu gunduz sekerleme seklinde ama geceleri iyi zaten olmasi gereken oymus. Bu da elendi.

Daha cok daralmis gibi oglan bilemedim.

@cemallemac galonla rezene cayi iciyorum anasonla ben uyustum resmen gazi eskisi kadar kotu degil ama kucakta da agliyor sikiliyor bir sure sonra ayni yerlerde gezinirken

Birakin aglasin, ilgi gormedigini gorunce susar belki.

Agliyo diye sebeklikler yapiliyo, ondan da agliyo olabilir yani.

dışarı çıkar sen de :) havalar güzelken keyfini çıkarın sonra kışın zor valla yarım saat ancak çıkarıyorsun :) evde balkon varsa orası da olur. kuş, böcek, araba falan diye diye konuş. bizde gangnam style ve bilimum psy şarkıları, stromae falan işe yaramıştı. çocuk şarkılarıyla hala daha pek arası yok.

pişik falan var mı bi de? sadece popoda değil başka yerlerde de?

@kuehles blondes aglamasina dayanamiyorum cok uzuluyorum. Sanirim taviz veriyorum boyle olunca da. Ben ondan cok agliyorum psikolojim fena

aynı şeyi ablam 5 aydır yaşıyor. size bir çözüm öneremeyeceğim yalnızca yalnız değilsiniz demek için geldim. çünkü o da sürekli herkesin çocuğu uyuyor hemen yok ağlamıyor bu kadar bi benimki böyle diye diye diye kendini yedi bitirdi.

@la noix surekli sokaktayiz. O park senin bu bahce benim geziyoruz da tek basima yetisemiyorum. Esim evdeyken nobetlese tasiyoruz :) kucakta 10 saatten sonrasi zor pusete ana kucagina yatmak istemiyor.

Gidida bir miktar pisik var duzenli oksizinc kullaniyorum her gun dus aldiriyorum. Kuvette de yatmiyor artik kucakta yikanirsa no problem yoksa yikanirken de kiyamet kopuyor.

kucağı azaltın yavaş yavaş. ilk güven dönemini geçti, artık maniple edecek dönemlere giriyor. hani direkt brakın almayın değil ama kucak olmadan oyalamaya çalışın.

biz o sıralar ev tipi ana kucağı almıştık, ordan oraya taşıması rahat oluyor evde diye. onla oyalayın. eğer yoksa ucuzundan alın, varsa oraya alıştırın. kucak meselesi sadece kötüye gider çnkü

bu arada ben de öyle bebeklerin ağlatılmasına karşıyım ama gerçek ağlama ile bişeyler yaptırma ağlaması farklı oluyor

hee, ciğeri açılır derler büyükler de heheeh

önemli olan katılma kısmına getirmemek, ağlaması o kadar problem değil yani :)

bizde de ben dayanıyorum da annem dayanamıyor ağlamasına. allahtan kuralları beraber koyduk da birbirimizi ezmiyoruz ve esnetmiyoruz

öncelikle anne değilim, o yüzden tecrübem yok ve bebeğinizin sıkıntısının ne olabileceğini bilemiyorum.

ama özellikle verdiğiniz cevaplarda sizin psikolojinizin daha fena olduğunu, o ağladıkça sizin de ağladığınızı yazmışsınız, bu hususta bir şey demeye geldim. bebekler de, köpekler gibi yanındaki insanın enerjisinden ve psikolojisinden çok etkilenir. örneğin köpek çıldırdığında sahibi de kontrolünü kayberderse köpek zinhar sakinleşmez, yanlışını düzeltmez, hiçbir şey de öğrenemez. yanlış anlamayın tabii ki çocuğunuzu köpeğe benzetmiyorum ama inanın bebeğiniz ağladığında siz de ister istemez kendi pozitif enerjinizi kaybediyor ve negatif enerji yayıyorsanız o bebeğin susacağı varsa da susamaz ki. hayatında en yakın olduğu insan sizsiniz, karnınızda yaklaşık 1 yıl yaşamış bir canlıdan bahsediyoruz, aranızdaki bağın gücü tartışılmaz.

o yüzden diyeceğim şudur ki bebeğinize yardımcı olmak istiyorsanız önce kendinize yardımcı olmalısınız. o durumda tamamıyla sakin kalabilmeniz ve pozitif ve dengeli bir enerji ile bebeğinize yaklaşıp onu da bu şekilde sakinleştirmeyi öğrenmeniz lazım. belki çok ağladığında güzel bir dans şarkısı açar birlikte dans eder siz de rahatlarsınız, ya da pozitif şarkılar söylersiniz, yöntemi bilemiyorum, umarım üstesinden gelebilirsiniz.

bebek konusunu bilmiyorum, ama senelerce yaramaz çocuk olarak görev yaptım. Anne baba sakin olunca sakinleşiliyor. Enerji, entropi filan.

öncelikle selamlar,

3.5 aylık bebeğin artık dış dünya ile ilgilenme vakti gelmiş, o da fazlasıyla ilgileniyor. bebeğiniz gayet güzel gelişiyor, gelişim basamaklarını tırmanmaya başlamış bile!

artık dünyaya alışan, renkleri ve şekilleri seçmeye başlayan bir dönemde. doğum sonrası bulunduğu yere alışmış belli ki.

şimdi aslında sizden iki şey istiyor; güven ve ilgi. bu ikisini gösterirken size aşırı bağlı olmamasını sağlamaya çalışın. kucakta aşırı tutmanız bebeği size aşırı bağlımlı yapabilir. yavaş yavaş azaltmaya çalışın.

bu yaş için oyuncaklar artık var, onlar deneyebilirsiniz. imkanınız varsa baby tv falan izletebilirsiniz. en güzeli, açık havada çimlerin üstüne bırakıp toprağa dokunmasını sağlayabilirsiniz. pusetle gezdirebilirsiniz, ana kucağında zaman geçirmesini sağlayabilirsiniz, oyun halısına bırakabilirsiniz, ... kısacası bebek sizden aktivite istiyor.

artık kural koyma, alışkanlık oluşturma ve sınır çizme zamanınız geliyor, yavaş yavaş başlayın derim.

Son bir haftadır sizde aşırı gaz var mı?
Tuvalet alışkanlığınızın dramatik değişimi vb. kendinizde gaz olmasına yorabileceğiniz belirti var mı?

Üşüttünüz mü?

@turkuaz onemli bir degisiklik olmadi ama usutmus olabilirim havalar cok sicak vantilatorun onundeyim tum gun. Terledim sogudum bir kac kez.

Benim 1 aylık bebekde de anne üşüttüğü için bir haftadır huzursuzluk var ondan sordum ama sizin duruma farklı olabilir

10 tl'ye aldım geçen hafta.

edit: orjinal-sahte gibi bir ayrım yok bunlarda. aynı hepsi.

black ler cherry den mentholden hep daha pahalı olur. ve evet en son 12 tl idi bjk den aldığımda ben de.

İzmir'de Amerikan Pasajı'nda 12 TL
Göztepe'de tekel bayilerinde 15
Alsancak'ta dün aldım 17,5 TL.

Tuttuğuna geçiriyorlar İzmir'de.

black e en fazla 12 tl verdim. 17.5 da ne ola

orijinal sahte diye ayrım yok ama hepsi aynı değil, nasıl ki marlboro'nun türkiye'de üretilmişi var gürcistan'da üretilmişi var, djarum için de geçerli aynısı. piyasada en çok barkodunun son hanelerinde 14233 olan(yamulmuyorsam) satılıyor ki çakma dedikleri model bu, tadı diğerine göre daha kötü. ikisi arasında fiyat farkına ne yol açıyor bilmiyorum ama tat farkı kesinlikle var.

resmi fiyatı olmadığı için teknikekip'in dediği gibi tuttuğuna geçiriyorlar. 10'dan aşağı bulamazsın muhtemelen, üst sınır da satıcıya bağlı.

tl mi eur mu emin değilim ama para çekme başına sabit ücret artı yüzde komisyon alır. 2 dolar sabit ve çektiğinin yüzde 10'u gibi.

tl hesabından çevirip verir ve büyük ihtimal evet para keser. yine de neden telefon bankacılığını arayıp sormuyorsun. bunun için çalışıyor onlar. duyuru ile emin olamazsın. yani ben olmazdım.

iş bankasının para kesmediği anlaşmalı bir bankası yok. Benim bildiğim kadarıyla bazı ülkeler için TEB ( Almanya ,Fransa,Hollanda gibi) Bazı Ülkeler içinse (Polonya Çek Cumh.) gibi Yapı Kredi ücretsiz olarak bu hizmeti veriyor, onlardan bi hesap açtırın derim. Hatta teb'in anlaşmalı bir bankası varsa açın bir cepteteb misler gibi kullanın

Amerika için araştırmıştım ama avrupa için de benzer sanıyorum. En uygun Teb. Bnp paribas diye bi olayları var çok anlaşmalı bankaları var. Orada vadesiz döviz hesabını kullan diye bir seçenek var cepteteb uygulamasında, onu seçiyorsun. Anlaşmalı bankdan direkt komisyonsuz para çekiyorsun. Sınırı var ama 300 dolardı.

İş ve akbanka baktımdı ben komisyonsuz işlemleri yoktu hiç.

Bu anlattığıma da güvenebilrsin duyuruya güvenmem demeye gerek yok. Dört ay öncesinin tecrübesi.

@bir ileti paylaştım

duyuruya güvenmem denilmemiş yukarıda. önemsediği bir konuda insanın içinde şüphe kalacağına yetkilisine danışır iki kere check eder. bu sadece.

@gis o da çok karışık, ben sorayım dedim. ülkesine/bankasına göre değişiyor dedi. yok alpha bank için bu kadar, kypros bank için bu kadar, hepsinin ayrı sabit ücret ve çekim yüzdesi vardı. ya en düşük hangi banka öğrenip oraya abone olacan ya da o teb uygun denmiş onu araştıracan.

@archery doğrudur tabiki. e ama karışık olması normal değil mi bissürü banka var ve iş bankasının yurtdışı ortağı yok bildiğim kadarıyla. bu gibi durumlarda yurt dışı ortaklı bankalar daha az kesinti yapacağı akla daha uygun geliyor. misal yapıkredi unicredit in ortağı.teb fransa mensei li bnp paribas nın ortağı. tabiki işin başında bunların tercih edilmesinin daha mantıklı olacağı zaten açık gideceğin ülkeye göre.

hesbaın olmayan şubeden para çekerken senden masraf almazlar.
euro+usd özellikli atm'lerden yatırabilir ve çekebilirsin. özellikle turistik bögelerde oluyor

atm eur almıyor. ama sen tl hesabından euroya çevirip o hesaba para atabiliyorsun. ya da şubeden yatırman gerek.
hesaptan çevirirsen iyi geçiriyorlar. şu an mesela 3,18-3,29 eur kuru. havaalanı gibi karaborsa fiyat çekiyorlar kısacası.

gayfe olay o zaten, dedigini yapcak olsam bozdurur teleye koyarım:)

akbank atm lerine özel mi o atm nin euro almaması? teb gayet atm den euro kabul etmişti geçen ağustosta denediğimde istanbul'da çünkü. (euro ve tl hesabım varken atm den euro yatırdım aldı yani)

bana yaptırtmamıştı bi denemekte fayda var tabi.

öyle ama öyle değil
aşı oldun bikaç gün hasta yattın ama artık bağışıklık kazandın. öldürmedi.
yada dostundan kazık yedin için için yedi ama ders aldın artık sonrası için kendini ona göre hazırladın. daha büyük olayları hasarsız atlattın

yani yattığında hayatından bikaç gün gitti ama 10 yıl fazla yaşayacaksın artık.

ya çok overrated bir laf o. ilk zıçan kimdi onu nietzsche miydi, schweitzer mıydı... ilki olacak herhal. zaten neler üretmedi ki.

öldürmeyi biraz da manevi olarak ele alsak mesela. diyelim ki 4 yaşında babanın anneni gırtlaklayarak öldürdüğünü görüyorsun. aynı çocuk olabilir misin. aynı çocuğun daha güçlüsü mü olursun yani? aman aman, ölmedim, güçlendim mi dersin. ölmedim, alkolik oldum, annesi olan herkesten nefret ettim mi dersin. ha evet 50 yaşıma kadar herkese kök söktürdüm sonra bir olgunlaştım bir olgunlaştım, emdiği sütü burnundan getirdiğim insanlara pek değdi mi dersin. ya da nasıl nefes aldığımı bilemedim ama işte fiziken burdayım hala, ehi ehi mi yaparsın. savaşlar, bombalar, "the horror". ne güçlenmesi ya, mutasyona uğruyorsun bazen. ben dediğinden eser kalmıyor, zaten ölüyorsun. entropi.

fazla felsefe cildi bozar, hayır yani severim felsefeyi ama oturdukları yerde kelime paralayan utanmasız adamlar bu adamlar. bazen öyleler.

tl; dr: yani bence bazen öldürüyordur, dönüşüm de bazen bir ölüm olabiliyor çünkü.

bende de bu tip bi ikilem geç olsun da güç olmasın sözü için var. zira bana göre geç olunca zaten güç olmuş oluyor. bekliyorsun, sabrediyorsun, hayat akıp giderken sen aklında olmasını istediğin şeyden vazgeçmiyorsun, zorluklara katlanıyorsun, yeri geliyor yapayalnız kalıyorsun en sonunda sen bitap düşmüşken bi haber geliyor olmuş. e güzel ama sevinecek halin bile kalmıyor bree!

öduyuruya cevap vereyim: öldürmüyor süründürüyor işte.

ne stajı? buradan yardımcı olacak birileri illaki bulunur.

Türkiyeden torpil imkanin var mi? Naylon staj olsa dahi yabanci olunca, inanilmaz üzerine düsmüyorlar. Birakma tabi, b.k yesin koordinatörler.

hicbir yerden hicbir sekilde torpil imkani yok. kimsenin 1 gram yardimini alamadim bugune kadar torpil icin.

o nasıl bir şey öyle ya staj için başvurduğun 100 yer de red mi etti?

türkiye'den bir yer bulunur muhakkak panik ile fevri kararlar verme sakın.

nasıl bir işyerinde ne kadar süreyle staj yapman gerekiyor? türkiyedekilerle konuşurken gerekirse sgk'mı cebimden öderim falan de.

@maxc+1 para almayip, sgkyi ödemek isteyen trde yer bulursun gibime geliyor, eksi is ilanlari agi tarzi bir olusumu, olasi firmalari yokla bir, duyuruya da sor islek bir saatte. Gecen burs murs bulmustu birileri, bir umut.

Almanlari da dert etme. Sinavdan kaldim, bölüm sana göre degil ayril dedi. Sinav lan, dönem ortalamasi 3 küsür, bir dersten 4.0 almadim diye laf yiyorum. S.ktir et cok ciddiyim.

tabiki o okulu bırakmayacaksın. başından savmak için öyle demiş o koordinatoryus, onun dediğini bi kenara bırak. senin motivasyonunu düşürmekten başka bi işe yaramamış doğal olarak ! öncelikle
almanya'daki türk firmalara başvursan? onlarda uluslararası bir konumda sonuçta onu da mı kabul etmiyorlar
almanyadaki hiç bir yerin kabul etmemesi de aksi! almanca yeterlilik belgen filan vardır heralde sorun o değildir?
herşeyi geçtim türkiye'de başvurmaya devam et bi firma çıkacak ve o bir dönemlik stajı mutlaka yapacaksın. şu an herşey kısır döngüde gibi geliyor çünkü uzun süredir uğraşıp sonuç alamadın. haklısın. umudunu kaybetme. şu an göremediğin bi çözüm birden çıkacak ve sorun çözülecek. staj yapacağın sektör yada şirketin ölçeği önemli mi bu arada? değilse tr de illa ki bulunacak o staj.

Öncelikle almanya'daki koordinatorun söylediğini dikkate almayın. Ben küçücük çocukken isvicre'ye gittiğimde turkiye'deki ilkokul (3. Sinifa kadar burda okudum) notlarım iyi olmasına rağmen; "İsviçre'de zorlanır" öyle böyle deyip beni meslek okullarına yönlendirmeye çalıştılar her seferinde. Zamanla dil bilgim oturunca sınavlarla öyle böyle yukselttim sinifimi ki ben küçücük çocuktum. Onlara kalsa şimdi bir yerde meslek yapmış, liseye bile gitmemiş bir insan olacaktım.

Siz türkiye'de staj bakmaya devam edin. Babanız, aileniz, burası kimi varsa devreye sokun. Emin olun bir yer bulunur. Önemli olan sakin davranmak.

moral vermeye calisan herkese cok tesekkurler. 1 yildir ben de kendime hep diyorum bir yerden bir sey cikacak, birakmamaliyim diye ama dedigim gibi, aldigim red sayisini ikiye katlamaktan baska bir sonuc alamadim bu 1 yilda.

basvurularimda mi sorun var diye okulun kariyer servisine gittim, onlarin disinda 4 profesorun de yardimini aldim. bir baska profesorden referans mektubu aldim. ama yine de her yer reddediyor.

almanyadaki turk sirketlerini sinav komisyonu kabul etmez. adidasi, pumayi ve siemensi bile kabul etmiyorlar uluslrarasi olcekli dev sirketler olduklari halde.

komisyonun mantiksizligi su sekilde, kendi ulkemde bile olursa olsun, ufacik, uluslararasi bir baglantisi olmayan sirketi bile kabul ediyorlar. neden? cunku almanya disi her sey onlar icin uluslararasi. bana bugune kadar kimsenin boyle bir durumla karsi kalriya kalmadigini soyleyip kabahati bende buluyorlar. yeterince cabalamiyorsun diyorlar. mail kutumun screen shot'ini gosterdim. 158 tane red maili. bunlar olumsuz da olsa cevap vermis olanlar. olumsuz cevap bile vermeyen belki bir o kadar daha yere basvurdum.

yardim teklifinde bulunanlar icin detaylari yaziyorum, belki bir sey cikar umuduyla.

staj en az 5 aylik olmak zorunda. bolumum uluslararasi isletme. bitirme tezimi staj yaptigim alanda yazmak zorunda oldugum icin marketing istiyorum, diger alanlarda tez yazabilecek donanimim yok. hr isterdim aslinda ama okul bittikten sonra hr alaninda almanyada is bulmak yabancilar icin cok zor oldugundan vazgecmek zorunda kaldim. gerci staj bulamadim daha, is bulmayi umit etmek sacma. maddi durumum el vermediginden ucretsiz staj yapamam sanirim. ama 250 euro erasmus bursu alacagim turkiyede bile olsa. 750-800 lira gibi bir miktar yapiyor. sirketlerin cogunun istanbulda oldugunu dusunursek, sizce o parayla gecinebilir miyim ev kirasi falan her sey dahil? istanbulda hic yasamadigim icin bilemiyorum. eger erasmus bursu yeterse sirketten para almama da gerek yok o zaman.

ailemden "sen yaparsin, yapamazsan da biz burdayiz, cikar gelirsin" telkinleri disinda herhangi bir sekilde destek almam imkansiz. bana para gonderemezler. es dost tanidik falan da yok onlarda yardimci olabilecek.

Stajin ne uzerine oldugunu ve ne kadar sure gerektigini bana yazar misin?

Ayrica aiesec'e basvurmadin mi? Daha onceki duyurularinda basvurmani soylemistim.

Staji gelecek doneme atamiyor musun?

Bir de
Senin problemin parali staj araman. Hicbir sirket ugrasmaz ayrica calisma izni de yetismez.

Gerekirse bankadan kredi cekmelisin madem bu kadar onemli.
Ya da kyk kredisine basvuruluyor ydisinda bile okuyorsan.

Bana bi msj at, madem marketing uzerine belki yardimci olabilirim. Mobildeyim, msj atmak iskence.

abi lütfen yani.

türkiyede mi staj bulamadın? hiç mi yani?

en dandik yerde de okuyor olsan, ne olursa olsun en basit bir staj bulabilirdin.

parasına bakmayacaksın, sen mecburiyetten yapıyorsun. bunu geçtim abi cidden koskoca avrupada mı staj bulamadın?

mesajlarının tamamı şikayet, hepsi onların şuçu, senin hiç mi hatan yok?

hocam linkedinden sirketlerin ik mudurlerine mesaj fln atsana, durumunu anlat.

kurnaz senin cevaplarini dikkate almiyorum, yazma zahmetinde bulunma lutfen. evet bulamadim. maillerin kopyasini atayim mi? biz de sorduk heralde kendi kendimize acaba sorun bende mi diye. okuldaki 4 profesor ve kariyer servisiyle hazirladik basvurularimi. ama yok, evet koskoca avrupada bulamadim. ayrica parasina bakmayacaksin ne demek? neyle gecinecegim, nasil yasayacagim? hicbir sekilde maddi destegim yok. hicbir yerden para almiyorum. banka kredisi ceksem sonrasinda odeyecek durumda degilim ogrenci olarak. ne yapmami bekliyorsun?

iyi de hocam şu durumda bütün kapıları sen kapatıyorsun elinle.

hem karnım tok olsun hem pastam bölünmesin.

hocam ucretli staj bulmak cok cok zor. sen o kisimda tikaniyorsun bence ? ucretsiz kabul alip para vermeyiz diyen oldu mu peki ?

votka iç üzerine bira.

ilk önce evde iç derim ben, ne içiyosan iç ama evde iç.

alma

corona x2 ideal.

amarula al metrolarda vardı,hafif tatlı, içerken baymayan, çok güzel bir içki onun haricinde bal likörlerine bakabilirsin o da olmadı al iki tane carlsberg iç rahatına bak.

Bira ilk başta sevilmez genelde hafif içimli bira tercih et. Corona iç bence.

Votka aman diyim. Rakı viski cin boşver.

Aslında yapman gereken ne? Kokteyl ile başlamak. Al bir mojito serin serin keyfine bak. Martini içebilirsin. Cinsiz negroi var adını unuttum ama campari+martini rosso tek büyük buzlu.

Tatlı ekşi acı ne seviyosan artık ona göre kokteyl bak. Lyncburg lemonade var onu içebilirsin. Umarım doğru yazdım.

Sek bir şey içme. Karıştırcam diye votka meyve suyu da içme. Votka ile başlama. Amele içkisi:p

Margarita da olabilir. Bunlar klasik şeyler sonra old fashioned gibi saha efso klasikler de var ama hepsini nasılsa deneyemezsin ilkine bir tane düşüyor. Onu da kokteyl seç.

alkol sevmek istiyorsan baileysle başla.

Bira içeceksen weihenstephan iç. Yüksek alkollü bir şeyler içeceksen de keglevich iç. Tadı güzel.

alkol sevmek istiyorsan bira içme, ilk içilen birayı sevmeyen ya da alkolü sevip birayı sevmeyen bi sürü insan var.

kırmızı şarap olabilir ya da tatlı şekerli şeyler seviyorsan meyve suyuyla votka yap iç. ama vişne-votka yapma çünkü vişne suyu iğrenç bir şeydir. ananas/elma vs al mesela. madem yeni başlıyosun 3 vodka-7 meyve suyu iyi bi oran herhalde.

marka binboa ya da borzoi olabilir.

dışarıda içilecekse ben de kokteyl diyorum bu arada. afiyet olsun.

edit: weidenstephan vb buğday biraları +1 onları beğenmemek bayağı zor ya.

hepsini deniycem diye arka arkaya karıştırma da. Tek bişey iç, sonra yine içersin :)

Ucuzuna kacma. Miller vs gibi icimi yumusak bira al. kiz ickisi diyenin kafasina vur, cogu biradan daha yüksek alkol orani, üstelik gegirtmiyor. Ic muhabbete devam.

Chivas ya da jim beam gibi nispeten ucuzlarla ac whiskey istiyorsan, black lebel ya da jack gibi ucuz acilis yapma cok. Varsa mümkünse talisker falan bul. Abartma ama mundar edeceksin garanti zaten.

Tekila olmeca, tekilanin hasi degil, hasini trde zor bulursun ama güzel, lik lik gider

Vodka bence cok b.ktan bir icki, absolute falan önermiyorum. Tek diyecegim enerji icecegiyle karistirmak mallik. Üzerine calisma var, ölmeye oynama.ä
Absinthe vs asar seni su an.

Sex on the beach vs koktexllere giris malibu su bu. Hepsini dene zamanla, keglevich tek basina güzeldir, vodka soda aci ama hos tat verir, cin tonik sevebilirsin, raki gibi anasonlu ickiler kusturabilir, malt ickilere miden hassas olabilir. Deneye deneye bulacaksin. Tekilayla viskiyi karistiran kokteyllerden ve b52 gibi yakilan ickilerden uzak dur. Seker eriterek icitiklerinden uzak dur. Arada su icmeyi ihmal etme, eve dönüsün belirsizken, ne zaman sarhos olacagini kestiremiyorsan devam etme.

Lahmacun ile bira, cigköftE üzerine viski icme. Insan gibi ic. Yas kac bilmiyorum da gencseniz cosmayin.

Sarabi baska seylerle karistirma, mor kusarsin.

Alka seltzeri koy cebine, belli olmaz. Kusmak iyidir, kusmak zehirlendin diye vücudun verdigi tepkidir. O noktaya geliyorsan kus.

Ucuza kacma. Sonra sizofren diye kolonya, bira diye s.dik icersin. Lafim sana skol. Ne b.ktan bir seysindir sen.

cin iç

baileys alkolü sevdirmek için güzel +1

votka iç hocam, ağız tadına göre vişne suyu veya portakal suyuyla karıştırabilirsin. Su bardağının 3/1'ine vodka koy gerisine vişne veya portakal suyu. Afiyet olsun.

Bende baileys diyorum. Biraz süt biraz buz ekleyip iç.
Diyelim ki likör oldu, o da olumlu. (İlkse nane likörü olmasın)

Vodka is vodka. Vodka guzel.

başlama. hayat kaliteni çok düşürür... başka zevkler edin.

Neden böyle bir ihtiyaç duyuyorsun?


eksisozluk.com

Onlarin cogu kotu saklnma kosullari atinda yalan etiketlerle satiliyor, aman dikkat

www.delimonti.com
burası sadece restaurant değil yöresel ürünleri de satıyorlar.

onun dışında feshanede her haftasonu bir ilin tanıtımı oluyordu o ile özel ürünler geliyordu. hala devam ediyor mu bilemiyorum.

sorduğun tam olarak "biyolojik pazar" "balık pazarı" gibi mahalle arasında olan pazarlardan sanırım ama onu bilmiyorum.

hataysofrası var aksarayda lokanta ancak yöresel ürünlerini satıyor ve gerçekten çok lezzetliler. Eğer düşünürsen kesinlikle deneyebilirsin. Kömbe nar ekşisi vs hatta bulabilirsem netten adresini bulayım
edit: www.akdenizhataysofrasi.com.tr

O zaman bakirkoy'de abdulkadir var kastamonu pastirmasi, elma egsisi falan alabilirsin

onemli olan egitimse tabi ki almanya

Ve şunu sorayım, İngilizce dışında onların anadilini de bilmek zorunda mıyız, eğer gideceksek. Yoksa ingilizce kafi mi?

Romanya'ya kesinlikle gitmem. Schengende olmadiklari icin romanya oturumuyla gezme durumu olmayabilir. (Emin degilim!)

Ilk tercihim tabi ki almanya olur.
Macaristan'in neresi olduguna bagli.

bölüm?
Macaristandaki okul Central European University mi?

Almanyada hangi okul?

Sopron. Macaristan'dakinin bulunduğu yer.

Potsdam Almanya'da bulunan üniversite. Suceava da Romanya'da bulunan üniversitenin olduğu yer.

Bölüm eğitimle alakalı.

ders programlarını görebiliyor musun bilmiyorum ama eğer ileride sana "erasmustayken de şu dersi almıştım/şu alanda çalışan şu hocadan ders almıştım" dedirtecek bi farkları yoksa diğerlerinin ben potsdam ı seçerdim o zaman.

Programa ulaşabilcem mi şimdi bi bakayım.

almanya kesin.

Ailenin önemini ,değerini bilmeyen biri ile aile kurulmaz.

Yol yakınken dön.

olayları biraz açsanız daha iyi yardımcı olurduk belki. yani nasıl olaylar yaşanmış, para ne için kullanılmış. bence bu önemli.

Parada gözü var derim. O parayla aile kuracağız derken bir o kadar da kendisi katacak mı? Yoksa sadece paranla mı kutmayı planlıyor o aileyi.

@burya

ya olaylar farketmez, diyelim gidip 100.000 liralık araba alıyosun ailene rahat etsinler diye. ne farkeder zaten kazandığın her para ailen sayesinde, nişanlının söz söylemeye ne hakkı var senin bekarlık döneminde biriktirdiğin para için.

ne olursa olsun. o parayı sen kazanmışsın. daha evlenmemişsin. kız şimiden senin paranın nereye gittiğine karışıyorsa ileride daha büyük sıkıntılar çıkar bu konuyla ilgili. velev ki 5 yıl geçti ailene 50.000 tl daha harcaman gerekti. bu sefer sende etkisi daha büyük olacağı için büyük olay çıkarır.

şimdiden bunu söyleyebilmeyi kendine hak görüyorsa yarın bigün iyice yüklenir. maddiyatçı gibi geldi bana. evliliği biraz daha düşün.

evlenmeden önce kazanmış olduğunuz para sizindir. nasıl değerlendireceğiniz de sizin kararınız. hangi sebeple olursa olsun ailenize ilişkin bir harcama yapıyorsanız buna nişanlının karışması doğru değil bence. ev, araba almak, aile kurmak için dayanak sizin paranız ise nişanlınızın bakış açısında sorun var. "evi al, arabayı al, sonra gel beni al" mantığı bazıları kızsa bile klasik türk kızının bakış açısı. henüz nişanlıyken para konularında tavrı bu yönde olan bir kız evlendikten sonra çok daha ciddi sıkıntılar yaratır. evlendikten sonra sıkıntı yaşanır ve boşanma durumu olursa, donunuza kadar alır. kazanmak için tek bir damla ter akıtmadığı paranın en az yarısını cebe indirir. hukuki açıdan da hakkı doğar ve bu hakkı sonuna kadar kullanır. yol yakınken dönmek lazım.

aileye para yedirmek? öyle bir param olsa hepsi ailemin olur. aile arasında bunun cidden lafı olmaz. paramı tabii ki ailem için harcamak bana mutluluk verir.

ama sen o parayı harcayınca evliliğinizde sıkıntı çekecekseniz eğer sıkıntı olur bence. zaruri ihtiyaçlar başka bir şey. 300 bin lira param olsa bugün gidip de babama araç almam. bakın sağlık gibi bir olaydan bahsetmiyorum. alsam bile ne bileyim daha basit bir araç alırım belki. ama 1 milyon liram olsa durum farklı. çünkü kalan para zaten bana yetecektir fazlasıyla.

ha bir de şu şartlarda 300.000 biriktirebilen adam iyi kazanıyor demektir. ister ailenden birinin sağlık masrafı olsun isterse karayiplerde tatile yolla. o para senin. sen kazandın. ailenle aran iyiyse, bir jest yapıp yapabilirsin bunu. şartlar ne olursa olsun hakkı olmayan bir konuda hak iddia ediyorsa açıkça belirt bu konudan rahatsız olduğunu ve gözlemle.

paranin ne icin kullanildigi onem tasir bence. o parayla ev alacaksiniz diyelim ama aileniz o parayla salliyorum babanizin kumar borcu kapaniyor ya da aile o kadar musrif yasiyor ki zaten oglumuzun parasi var diyor kredi kartlarina yukleniyor her yil mobilya degistiriyor, bu durumda nisanli taraf hakli bence. Ama ailenin sagliginicin kullanilacaktir ya da ne bileyim evlerinin durumu kotudur daha iyi bir ev alinacaktir o zaman haksiz olur.

burya +1, dikkate alınması gereken çok unsur var. nişanlının parayı kendisi kazanmış gibi hırlamasını doğru bulmamakla birlikte, "sonuçta ailen sayesinde kazanmışsın" mantığını da çok saçma buluyorum. her fırsatta bunu söyleyeceksen kız sana yarın "git ananla evlen o zaman" diyebilir ve haksız da olmaz yani. aileye değer vermek, nereden geldiğinin bilincinde olmak ve onlara destek olmak süper bir şey ama senin de aile kuracağının bilincinde olman, buna uygun hareket etmen lazım.

ilişkiye bakış açınız, hayat tarzınız falan da çok önemli. "OMG BEN SANA BAĞIMLI MIYIM YHAA" diyen feminist bir hanım kızımızsa, parayı nereye harcadığına karışmaya pek hakkı yok. öte yandan, evlilik konusunda geleneksel bir çiftseniz ve o sana maddi anlamda "bağlı" hissediyorsa, parayı öyle kafana göre harcayamazsın. eşin olacak insana karşı, hele ki ilişkiye bakış açınız bu şekildeyse, büyük sorumluluğun var çünkü.

belki ben çok vahşice düşünüyorum ama kendi aileni kurduğun zaman önceliğin o aile olmalıdır. eğer 300 bin lira birikmişim ve iyi bir işim olsaydı, ana-baba-kardeş üçlüsünü elimden geldiğince desteklerdim hem maddi hem de manevi olarak ama gidip de rahat etsinler diye 100 bin liraya araba almazdım yani onlara. illa alacaksam gidip 40 bin liralık alırım. daha doğrusu, önce eşimi ve kendi çocuğumu gözetirim. onlardan sonra aileme destek olabiliyorsam ne ala, olurum.

bence ikiniz de haksızsınız o yüzden. kadın gayet iyi niyetli olabileceği gibi parana göz dikmiş de olabilir, bilemeyiz ama şu bilgiler ışığında hatunu gold digger'lıkla suçlamak da olmaz. o kazanmamış olabilir ama eşiysen onun da payı olacak o parada. böyle "BEN KAZANDIM SANA NOLUYOR AMK" diyecekseniz evlenmeyin yani.

Hazira dag dayanmaz.

Bir bakmissiniz 2-3 kisilik kendi ailenden (nisanlin, sen ve belki cocuk) daha fazlasina yetismeye calisiyorsun, 3 kisilik kazanip 6 kisilik harciyorsun.

Ha bir de gidip 100bin liralik araba almak istiyorsan ve onlar buna izin veriyorsa "oglum daha evleneceksin, colugun cocugun olacak. Onun icin biriktir bunlari" vb demiyolarsa hatun hakli bence. Ileride de kendi esinin ihtiyaclarini ya da evinin ihtiyaclarini ilk plana alacak izlenim vermiyor hic bu davranisin. Ne ailen tarafindan ne de sen tarafindan. Ailen de "bize yap da sonra esine yaparsin. Hem elin kizi zaten"e kadar gider bu bence.

Kizin tabi ki de motivasyonunu bilmiyorum ama su anlattigindan cikardigim sonuc bu oldu.

Ayarı ver

en azından henüz nişanlı :)

Yakın bir akrabamda böyle bir eş var, düşman başına. En ufak şeyde ayrılıp sizi nasıl soyup soğana çevireceğini planlar bence.

ayrılırım.

"yedirmek" kelimesinin kendi olumsuz. bunu kullanan kişinin bakışını yansıtıyor bence. nişanlı kullandıysa ailenin siz sömürdüğünü, o kadar da gerekli olmadığı halde sizden istediğini düşünüyor olabilir. siz kullandıysanız siz de "ya ben bunlara para vermesem de olur" kafasındasınız sanki. ama sizin öyle bir kafada olduğunuzu düşünmüyorum.

bir de benim birkaç yıl önce böyle bir kız arkadaşım vardı. dandik bir kredi kartı çıkartmıştım 500 tl mi neydi limiti. adres olarak ailemin ev adresini verdim ve kart eve gitti diye baya saçmalamıştı. insanın içi fesat olmayagörsün. hala hayattaki en büyük başarım o kızdan kurtulmaktır. darısı başına.

"Aileye para yedirmek" ne demek yahu. çok yanlış bir ifade olmuş. siz bu kafada olursanız nişanlınız yüz bulur tabi.

bi temiz siker sokağa atarım.

sen o paraları biriktirirken yanında kim vardı? birlikte mi çalışıp kazandınız? o para hakkında konuşma hakkını kendinde nasıl buluyor? birbiriniz üzerindeki emeğiniz ne boyutta şuan?
diğer taraftan sizin de nişanlınızla birbirinize karşı sorumluluklarınız var. ailenize o parayı verirken kendi kuracağınız yuva için gereklilikleri düşünmüyorsanız o da yanlış olurdu. fakat paranın kalanıyla hangi ihtiyacınıza cevap veremiyormuşsunuz mesela bunu mantıklı şekilde argümante edebiliyor mu ? yoksa 100 bin olsaydı "şu da" olurdu gibi öncelik sırası düşük nedenler mi sunuyor mesela. "çalışıp yine biriktiririz hayatım" demek de var. iyi düşünüp tartmak lazım bu konuları. velev ki sağlık sorununuz oldu 300 ün 300 ünü de ona harcadınız tası tarağı toplayıp terk mi edecek?

ha benim ailem öyle bi durumda 100 binlik arabaya ne gerek var 50-60 binlik alalım gibi kendileri için yapacağım harcamayı ufaltmaya çalışırdı hatta onu bile kabul ettirmekte zorlanabilirdim belki o ayrı. bu kısımda düşünülebilir ailenizle ileriye dönük ilişkileriniz için.

raydenin cevaptan sonra gelen edit: bu arada şehir belirtilmemiş ama kalan 200 bine de ev alınır sanki yav...

Arabaya aileden önem veren insanı tekmeleyip Denize atarım. Ne maddeci insanmış

ya belki nişanlın ev alırız kiralarda sürünmeyiz diye düşünüyordu olamaz mı? ikinizin de refahı için. istersen altında iyilik de bulabilirsin fesatlık da. direk fesatlık geliyorsa aklına evlenmeyin siz zaten. ve evet, parana dair son söz sende. karışamaz, fikrini belirtebilir nişanlın. ve para ne için harcandı bu önemli bakış açısını yorumlamak için.

ailene eğer sağlık falan gibi konularda harcıyorsan haksız ama keyfi şeylere harcıyorsan haklı.

"Sanki kendi parası gibi içi acıyor siz başka yere harcadıkça." bence bu cümle kilit. senin zaten içine sinmediği için burada soru açmışsın, ayrıl derim. ikinize de yaramaz bu ilişki sonuçta evlenmeyi düşündüğün biri için "senin paran, benim param" gibi mevzulara girilmesini garipsedim. ve zaten hastalıkla ilgili bi durum olsa kimse bi laf etmez, sende olmayıp onda olsa o verir. ama düğün arefesi planlarınızı bilmiyoruz. balayına nereye gideceksiniz, ev mi alacaksınız, araba mı alırım dedin, şunları yaparım mı. zaten herkesin kazandıgı para ailesinin destegiyle oluyor. olan seyleri anlatmaya gerek yok. ailenizle mutlu mesut yasamlar dilerim. herkes evlenmek zorunda degil.

rahatsız oluyorsan başkasını bul derdim.

Eger kazandigin para da ailenin payi buyukse ailem icin harcarim. Abi kim olursa olsun hesap cuzdanimn hesabini da veremem. Neden kurusuna kadar bilsinki ne gerek var..

İkiniz de haksızsınız. Kızın gerçekten ailene harcamana mı içi acıyor yoksa paranı savurmana mı kızıyor bilemeyiz. Ortakmış gibi davranıyorsa yanlış. Yalnız senin de ailenin üzerimde hakkı var diye bütün maaşını ellerine verecekmiş gibi bir halin var. Hepimizi ailemiz okuttu veya iş sağladı ki kendi ayaklarımız üzerinde durup kendi ailelerimizi kurabilelim. Kendilerine hayat sigortası olalım diye yapmadılar. Evet gerekirse destek oluruz ama sen konsepti çok yanlış anlamışsın. Kenara koyduğun para senin hayatın için lazım şu an. Benim ailem asla kabul etmezdi 100 bin liralık arabayı, hele evlilik planlıyorken ve kendi evim arabam yokken.

ailenizle iliskinizi bilmiyorum ama kendi acimdan bakacak olursam, ailem on plandadir. ve erkek arkadasim da, maddi manevi her anlamda ailemin yanimda olmam gerektigini bilir. eger ki, para harcarsam ailem icin ve en ufak bir laf ederse, beni yavas yavas kaybedecegini (beni demeyim de, iliskimizin bozulacagini) bilir.
bence iyi dusunun evlenme konusunda.
unutmayin ki, sizi her pahasina sevecek tek kisi ''annedir" (istiasnalar kaideyi bozmaz)

Ne için harcadığın önemli; arkadaşların dediği gibi kumar borcu vs gibi bir şeyse, lisira bakmayın ama karışır. Eğer ben bununla evleneceğim diyorsa karışmasına laf edemezsin neticede evlilik bir imzadan ibaret değil, hayatını birlikte geçirmeye karar vermişsen bazen bazı kararlar birlikte alınmalı.

Sağlık harcamasiysa, ailenin durumu yoksa ve bir şeye ihtiyaçları varsa aklı başında insan buna sesini çıkarmaz.

Öte yandan kızın tavrı da önemli. Çıkışları gereksizse ayrıl gitsin zaten senin tavrından belli, notunu vermişsin.

Kendiside koyacak mı 200-300 bin para aile kuracağınız zaman? Sizi okutan, kahrınızı çeken aileniz kendisinin ne yararı olmuş bugüne kadar, ailenizin size katkısı ne olmuş bunu tartın öyle karar verin.

Bu arada yazılmış. Ailenize para yedirmek gibi bir cümle kullanıyorsanız zaten birşeyler yanlış.

*kusura bakmayın olacak.

ben olsam öyle bir s.ktir çekerim ki, kendi bile şaşırır.

bildiğin terbiyesizlik bu. para için birlikte olmak, sadece parayı düşünmek. başka bişey değil.

iki gün sonra ters bir durumda o para suyunu çekerse yenge de kapıyı çeker çıkar. yukarıdaki arkadaşların dediği gibi, yol yakınken dön derim.

Abi biz nerden bilelim kızın bu cümleyi hangi ortamda neye istinaden söylediğini. Yargilayabilmemiz icin sizi ve nişanlinizi taniyor olmamiz gerekir bence.

"Yaşanan bir takım olaylar gereği ailenize 100.000 tl civarı para harcamanız gerekti." Ne için gerekti, birşey mi satin alindi? (ev, araba vs.) Yukarida da soylenmiş hep, evin mobilyalari mi değişti (gereksizse israftır), kumar borcu mu ödediniz, allah korusun bir sağlik sorunu mu söz konusu? Herkes kizi yerin dibine sokmuş da belki de sen savurgansindir. "Ailemdir yemedi yedirdi, giymedi giydirdi" deyip arabanin en lüksünü aliyor, ailenizi her firsatta pahali tatillere yolluyorsaniz; ve bunlari maddi durumunuz ortalamanin biraz üstü sayilirken yapiyorsaniz, bu sizin müsrif oldugunuzu gosterir.

Belki kiz har vurup harman savurmanizdansa birikim yapmaniz gerektigini dusundugunden boyle demistir.

Benim de eski erkek arkadasim parayi elinde tutmayi bilmezdi. Birikim yapmasi gerektigini, sürekli kiyafete, tatile para harcandiginda bunun sonunun olmadigini ben kafasina sokmuştum. Bunu da yemek, icmek, tatil vb. durumlarda ayni iceriģe daha hesapli alternatifler bularak belli etmisimdir. Baska sebeplerden ayrildik ama ben de hayatimin sonuna kadar hesabini tutmayan biriyle yaşamak istemezdim mesela. Ne kazandigini bilsin, yarinin ne getireceğinin belli olmadigini gorsün. Yoksa çiftlerden birisi biriktirirken öbürü sürekli yük olmaya basliyor öbürüne.

Herkesin mi hayatinda "gold digger"lar var. Kızı gömdükçe gömmüşsünüz :O

yorumları okumadım ama nişanlın hakkı olmayan şeylerde hak iddia ediyor
bence büyük sıkıntı. yol yakınken açık açık konuş,
para ne için kullanılıyor o da var mesela baban audi a4 ü a5 yapalım çak bi 100 lük dediyse o da olmaz ancak hastalıkdır borçtur vs dir o zaman ver tabi ki

öyle nişanlıyı ben mancınığa koyar afrika'ya yollarım, her şeye baştan başlar sahra'da.

o ne ya, kendi çabasıyla yapsın o zaman. gıdım hakkı yok, densiz ötesi. "ailemin payı büyük" diyorsun, kaldı ki olmasaydı bile bu senin ailenle ilişkin.


"para yedirme" ifadesinde sorun olduğuna katılıyorum ben de bu arada. yine de her şey anlattığın gibiyse, söylediğini esas alacaksak yani, görüşüm değişmez. siz birbirinizin önceliklerini pek anlayamamışsınız herhalde.

Nişanlın biraz haklı. Madem annen baban emekli, gidip de o yaştaki insanlara bir anda 100 bin TL'lik araba almak çok saçma. Emekleri için 30 ya da 40 bine hediye olarak ev eşyaları alabilirsin, her yıl üç dört kez alış verişlerini yaparsın ama direkt 100 bin vermek saçma bence. Nişanlınla evlenmeyi düşünüyorsan önce kendi hayatını planlamalısın, ondan sonra başka şeyleri düşünürsün.

Yarin obur gun onun ailesine gerekse harcar misin, bunu dusun evet ben o karakterde bir adamim harcarim dersen de o nisani at, cunku anan baban olum doseginde olsa o kiz kilini kipirdatmaz :)

Ayak-yorgan ilişkisi.

Eğer yorganın iki ailenin de ayağını örtecekse, kimsenin ayağı üşümeyecekse, nişanlın da belli bi hayat standardını yakaladıktan sonra tatmin olup durulacak biriyse sıkıntı yok.

Her ilişki ya da evlilikte belirli standartlar tutturulmuş olmuyor. Ki zaten ilişkiler için bi standart da yok. Bazen damat kız evine bakıyor, bazen tüm sülalesine bakıyor, bazen kızın babası aileyi maddi anlamda ayakta tutuyor...

Sen bunun muhasebesini yaptın mı? Yani evlenince ne olacak, maddi anlamda kim elini taşın altına ne kadar koyacak, nasıl geçinilecek bunlar hakkında fikrin var mı? Eğer üstüne düşünüp de bir yere vardıysan sorunun cevabını da bulman kolay aslında.

Ne yapmalı?

Eğer eve girecek paranın %80'i senin aracılığınla girecekse, Marx abimizin de dediği gibi, alt yapı üst yapıyı belirler. Senin dediğin olur. Karşı çıkıyorsa zaten evliliğin geleceği sıkıntılı olur.

Eğer maddi anlamda gerçekten müşterek bir yaşam sürecekseniz, o zaman sizin cebinizdeki parayla ilgili çeşitli kaygılarının olması bir nebze doğal karşılanabilir.

Amma ve lakin son zamanlarda şundan çok emin oldum;

Bir kadın ne kadar kültürlü, beyaz yakalı, plaza insanı falan da olsa, maddi anlamda sağılmalık inek vazifesi görecek bir koca için yanıp tutuşuyor olabilir. Ay ben şunu kafalasam bu işi de kariyeri de bırakırım düşünceleri pek bir yaygın.

İyi yetişmiş, eli öpülesi anne babaların çocuklarını tenzih ederim.


Aile demişken son bir şey; nişanlının ailesini iyi gözlemlemeni öneririm. Evlilik sadece iki kişi arasında olmuyor ülkemiz şartlarında. Aileler de evleniyor.

Para tamamen benimse ve daha evlilik olmadıysa sana ne çekerim.

Ayrıca benim paramla mı kuruluyor o işler, hatun tarafı 200-300.000 koyacak durumda mı, yoksa daha evlenmeden benim param üzerinden evlilik masrafı hesabı mı yapıyor kendi kuş kadar ödeme yapıp?

İkinci durumda sana de demez siktir çekerim.

yorumlara şöyle bir baktım da, benim evleneceğim adam "biriktirirken yanımda sen mi vardın?" diye sorsa, asıl ben adamı sokağa atarım, "o zaman yalnız harca paranı" diye.

şaka mısınız ya?

birincisi, (kendi adıma konuşuyorum) mesela benim kazandığım parada benden başka kimsenin hakkı büyük falan değil.
tamam, okuttular ettiler, ama durumları müsaitti, ben de kendi bileğimin hakkıyla okulları kazandım, okudum.
sonra da sabahlara kadar çalıştım, kazandım falan filan.

bu aileye gereğinden fazla minnet duyma olayını toplum olarak bıraksak, belki biraz yükselebileceğiz.

hastalık vs durumu tamamen ayrı olmakla birlikte, 300 bini olan adam ailesine 100 bin liralık araba alıyorsa, zaten o adamla evlenilmez.
çünkü o 100 binlik arabayı kabul eden aile şüphe uyandırır, parasının neredeyse yarısıyla araba almayı düşünebilen adam da güven vermez.

hasta olurlarsa ya da benzer bir hayati durum varsa, son kuruşuna kadar harcanır gerekirse.

biriyle yeni bir hayat kuracaksanız, ona göre ve o kişiyle hareket etmeniz gerekir, bu kadar basit.

yani siz para için "aman sana ne? para benim değil mi?" diye kızı adam yerine koymazken, evlenmeyi düşündüğüz kızın hisleri/düşünceleri yerine ailenize gereksiz harcama yapma zevkini önemserken maddiyatçı olmuyorsunuz, kız birlikte gelecek kuracaksınız diye dikkat etmenizi söylerken mi maddiyatçı oluyor?

kaldı ki, evlendiğinizde o para "kendi parası" olacak zaten.
dolayısıyla kendi parası gibi bir plan program içine girebilir.
uygun olan şeyler olur/olmaz, onlar tartışılır.
ama nişanlıysanız ve evlenecekseniz paylaşmayı kabullenmeniz şart.

---

kız da paragöz olabilir, evet.
ama bu olaydan öyle bir şey çıkarmadım şahsen.

insanlar beraber özveride bulunarak aile kurar. aksine güvenerek mi nişanlanıyor bu kız? e herkesin 300 bin lirası var çünkü biriktirdiği ya; bir başkasıyla tanışıp ona aşık olmuş olsaydı ne olacaktı?

kişi kendi alın terini akıtıp parasını kazanırken belli amaçlara sahipse ve bu amaçlar içerisinde başka insanlar haklı bulsun bulmasın "ailem için şunu şunu yapmak" var ise buna saygı duyamayan, kendisiyle evlenecek diye sevgilisinin araç değiştirir gibi aile değiştireceğini zanneden birinin talepte bulunduğu sevgilisiyle uzun süre birbirini yanlış anlama durumu vardır bence.

kişiyi bırakırsınız kendi tasarrufuyla o noktaya gelir. talepte bulunamazsınız. hele ki "insanlar asgari 300 bin lira ile yuva kurar" gibi bir norm yokken.

ailemin çok payı var diyen birinin gereğinden fazla minnet duyup duymadığınız siz telepati yaparak mı belirliyorsunuz? belki hayat birikimlerinin bir kısmını verdiler çocuklarına, sermaye olarak kullansın diye? size ne, bize ne ayrıca?

talep etmek bu kadar kolay mı ya? maddiyat denilen şey ömür, çaba, emek belki kavgayla geçen yıllar demek. kendi adımıza yapacağımız şeyleri söylesek ve başkalarına varsayımlar yapıp hesap sormasak ne güzel olur.

-Sevgili ve nişanlı farklı şeylerdir.

-Nisanliyla geleceğe dair maddi planlar da yapılır.

-Aile hayat birikiminin bir kısmını verdiyse, zaten o ailenin parasıdır.

-insan nişanlısı ya da evlenmeyi düşündüğü insan için "kendi parası gibi" diyorsa samimiyetsizdir ya da biriyle hayatı paylaşmayı gözden geçirmesi gerekir.

-evlenmeden önce herkesin 300er bin lirasinin olmaması, evlenmeden once 300 bini olan birinin plan yapmaması gerektiği anlamına gelmez.
Ortada bir para varsa onun üzerinden konuşulur, bu kadar basit.

-ev alabilecek durumdayken, aile için yapılacak "gereksiz" bir harcama yüzünden kirada oturmak zorunda kalmak, günümüz dünyasında sorumsuzluktur.

-herkesin kendi kuracağı yaşam konusunda söz hakkı vardır.

-kızın da ortaya bir şey koyup koymayacagini bilmemekle birlikte, koyacak olsa da, olmasa da nişanlı olduğu kişiyle ilgili maddi bir plan yapma hakkı vardır.

-beraber özveride bulunmak, aile için durup dururken 100 bin lira gereksiz harcama yapmamaktir, hayır diyebilmektir en başında zaten.
Tam tersi olsa, kız ev almayi planladiklari kendi birikiminin üçte birini ailesine öylesine verse, "askiiim nolucak kazaniriz yine ehi ehi" dese, erkek yine aynı soğukkanlılıkla "beni ilgilendirmez zaten" diyebilir miydi acaba?



(Bu yazı, masrafın tamamen gereksiz olduğu düşünülerek yazıldı. Sağlık vb. durumu varsa ayrı.)

evlenilmez. aman Allah korusun.

Pisayı çıkarın. Gerçekten pisaya sırf o salak kule için floransa'dan 2 saat git 2 saat gel giderseniz 1 gününüz boşa gidecek. Elimde olsa gitmezdim pisaya. Herkes gidiyo diye gittik sadece.

Onun yerine venedik viyana arasına ljunbljana koyulabilir. Ya da o araya budapeşte koyulup, venedik, berlin, frankfurt ve amsterdam'dan bir kaç saat çalınabilir.

paris - amsterdamı eurostar la direkt filan yapacaksınız heralde yoksa amsterdama çıkacakken hiç değilse brugge var görülesi.

bir de isviçre' de neden sadece zürih? + luzern yada bern ? sadece zürihle kalacaksa da 40 dk meseafede Neuhausen de Rheinfall a uğrayabilirsiniz. doğal güzellik.

almanya hakkında şu şehri çıkar diyebilecek tecrübem yok ve lakin ben berlin ve köln görmek istiyorum en çok. rota italya-almanya ağırlıklı görünüyor zaten. budapeşte'nin hatrı kalır bu arada hakkaten :)

Rota son olarak su sekilde: Roma-Floransa-Pisa-Venedik-Viyana-Prag-Münih-Zürih-Frankfurt-Berlin-Paris-Amsterdam
Macaristan yolu uzattigindan baska bahara biraktik.
Brugge ve bruksel onerisi geldi. Onu nereye eklesek acaba?
Munih aradan cikarilabilir mi? Gereksiz diyenler var :)
Nice ve Marsilya sehirlerini de eklemek isterdik bu arada ama ters kaliyor biraz.
Baska onerilere de acigiz.Bu arada gezdigimiz yeri sadece listede centik atmak icin gezmeyelim, biraz sehrin havasini alalim diyoruz mumkunse.
Bir de hangi sehre kac gun ayirsak, onu bilemedik :(

hadi nice marsilya bu rotaya ters kalıyor. zürihten frankfurt a çıkarken basel e 1 saatlik mesafede colmar vardı bi de... olsun başka sefere hepsi bi anda nasıl olsun.

Aynen bizim de icimizde hepsini gezelim, her yeri gorelim dusuncesi var ama gezdigimiz yerleri iyice kesfetmek istiyoruz diger yandan da. O yuzden ispanyayi baska zamana biraktik. Ayni sekilde Budapesteyi de.

Simdilik plan bu gibi gozukuyor sadece ufak rutuslar olabilir. Peki hangi sehre kac gun yeter acaba? :)

PS; tarihe ilgiliyiz, muzelere degil :)

Avrupa içini bilmiyorum da dışına edemiyorlar tabii ki.

çünkü onların yaptığı her şey tüm dünyayı etkiliyor. etkilerinden boş beleş bir ülke olmadığını anlamanız lazım.

Ellerini kollarini sallayip goc edebiliyorlar abi,arada kralicenin vasiflari konusulurya turistik falan denir,o kralicenin topraklarinin alayina gidebiliyorlar,kimsede bikbik etmiyor,hosgeldiniz pasam diye karsiliyorlar adamlari.

Suda genel kabul gorur bir mevzudur ki dunyada bir ingilizler vardir birde geriye kalanlar.

ingiltere vatandaşları dünyanın 3/2 sine vize almadan girip çıkabiliyor neredeyse. en değerli pasaportlardan birine sahipler. nişanlım çifte vatandaş oradan biliyorum. ve istedikleri yere yerleşemeseler de, başvurup çok kolay yerleşim izni alabiliyorlar.

şu linkteki haber mart 2016 tarihli en değerli pasaport sıralamasında ingiltere 199 ülke'nin 175 ine vizesiz seyehat imkanı sağlamasıyla Finlandiya, Fransa, İtalya, İspanya ile aynı sırayı paylaşıyor.

olay pasaportlarının kaç ülkeye giriş izni verdiğinden ziyade ekonomilerinin sağlam olması, kişisel gelir dağılımı orantısı, şu an ölçütlerini kalem kalem veremediğim refah düzeyi olmalı diye düşünüyorum. gelip yerleşip olan imkandan çekiştireceğine gittiği her yerde imkan yaratabilen olmaktan geçiyor belki de rahatlıkları. (ha tabi bu direkt colonialism faaliyetlerini akla getirmiyor değil)

www.hurriyet.com.tr

Kanada'ya gidiş kolay, hele üniversite mezunu refah seviyesi zaten yüksek bir adamsan. Ab'den daha çıkmadılar, herhangi bir AB ülkesine gidip orada çalışmaya başlarlarsa kovulacakları sanmıyorum 2-3 sene sonra. ABD zor biraz. Öyle elini kolunu sallayarak gidemezler. Atıp tutmuş işte ingilizin çomarı.

TUrk pasaportu degil, ingiliz pasaportu var onlarda. Olay o:)

Amerikaya da elini kolunu sallayarak gidebildiklerine şahidim. Amerikayı bunların dedeleri kurdu en nihayetinde :)

Baya vizsiz izinsiz, bildirim yapıp giriyorlar her yere. Amerika dahil bir form dolduruyorlar online sadece.

Vizeler kaldırılmadan önce rusyaya ve doğuya türk pasaportuyla, geri kalan yerlere ingiliz pasaportuyla dünyanın %90ını vizesiz dolaşıyordu nişanlım.

osuruktan degil de gercekten dünya lideri olunca oluyor. bugun siradan bir ingiliz işci emeklisi isterse kanada'da, meksika'da, güney afrika cumhuriyeti'nde, bulgaristan'da veya başka herhangi bir ülkede yerleşir, aldigi emekli maaşı ile paşalar gibi yaşar.

önemli olan onlarin gitme istegi degil, dünyanın büyük kismi, türkiye'de dahil olmak üzere, gelen ingilizi geriye cevirmez.

ingilizlerin eski guzel gunleri geride kaldi. istedikleri ulkeye girip cikabiliyorlar; ama mesela abd icin her girislerinde 30-40 dolar gibi bir para veriyorlar. eger cok sik gidiyorlarsa, abd vizesi alan ingiliz vatandaslari da gordum. eskisi kadar da gelirleri yok, eskiden zengin olan yine zengin ama para kazanmak onlar icin de kolay degil. saatlik kazanclari dustu, okullardaki harc ornegin lisans ogrencileri icin 3bin'den 9bin sterline cikti. ev kiralari zaten ates pahasi. sebzenin neredeyse tamami ithal. market sektorunu tesco diye bir cinli firma elegecirmis, ve istedikleri gibi fiyatlari manipule ediyorlar.

@ubi dubium, ben de orta sinifin bu saydıkların yüzünden ekonomik zorluklar cektigini dusunuyorum. maaşlarının yarışı herhalde kiralarina gidiyordur .

teşekkür ederim ancak o soru genel sorulmuş, bizim sektöre özel olarak soruyorum aslında.

haftada kaç saat çalışacak ?

uzak bir yerde mi oturuyor? aile yanında mı okuyor yoksa staj var diye mi kalacak?

(pardon başlığı görmemiştim avukat değilim hukuka giriş, anayasa, medeni, borçlar, idare hukuku almışlığım var yalnızca)

Resmi olmayan stajyer icin iyi bir miktar .kabul edilebilir .

yerim kızıltoprakta, üsküdarda oturuyor. aile yanında okuyor. normalde 9:00-18:00 çalışacak, haftasonu çalışma yok. çok acil bir iş olursa biraz esneyebilir ama öyle gecelere kadar çalıştırmam, geçmişte yaşadığım kötü tecrübeleri yaşatmayacağım, çok çekmiştim:)

bu arada en fazla 2 ay çalışacak.

ilk defa yaz stajyeri çalıştıracağım için ücret konusunda tecrübesizim, yani saçmalama o kadar düşük ücret mi olur da diyebilirsiniz:)

Ancak yasal stajina başlamış biri olsaydi kabul edilmezdi bunu da ekleyeyim .

@kawaye, ne yazık ki bu düşüncem İstanbul için geçerli. bir çok kişinin ücret vermediğini çok iyi biliyorum. ben de maalesef en iyi hukuk bürolarından birisinde ücretsiz yaz stajı yapmıştım ama büro ilk 10'da olduğu için CV'de iyi durur diye kabul etmek zorunda kalmıştım.

Sizin bahsettiğiniz ücret zorunlu staj için olabilir mi? ya da büyük bir büroda staj yapacaktır... benim henüz o kadar büyük bir bürom yok.

yaz sıcağında icra takibi de yaptırmayacaksanız ( :) ) 2. sınıf tecrübesiziğinde aile yanında okuyan bir genç hukukçu için Yemek+750 ("yemek" in en az 7.5-8 tl olacağı varsayılarak) kötü bir başlangıç değil. (yukarıda da söylediğim gibi avukat değilim.)

@cabiday tabii ki yasal stajyer için kabul edilemez bir ücret. bir de ben işlerimin yoğunluğuna göre de ücreti değerlendirmek istiyorum, yani boş oturmayacağı kesin ama büyük bürolar gibi de çılgınlar gibi iş yok.

@medusa ben yerinde olsam kabul ederdim. benim onun döneminde iken kira derdim vs de olurdu. hem öğrenicek hem kazanıcak .

Öğrenciyken staj yaptığım günler aklıma geldi, sabahtan akşama kadar amele gibi sözleşme çevirisi yap, memo çevirisi yap. Kısaca üç kuruşa amele olmak. Çok birşey değişmemiş.

@ceceri ne kadar maas isterdin?

duyuruya puanlama sistemi getirilmeli. yüksek puanlılar üstte kalacak insanlar onları görüp faydalanacak, bilgilenecek. profilten puana göre sırala veya tarihe göre sırala tarzı bir seçim olacak bu şekilde kullanıcı dostu bir arayüz olmuş olacak.

buna benzer olaylar eklenmeli bence.

@mr.goodcat: ben de önerdiydim onu, fake'ten puanlarlar, fake hesap sayısı da patlar dediydiler. evet, aktif kullanıcı sayısı fake hesabın durumu ciddi ölçüde değiştireceği kadar az. zor yani o.

sivilde sinir bozucu insanlarla karşılaşmıyor musun? ne kadar anlatsan da anlmayan, bildiğini okuyan. burada da aynı hikaye işte. adamın yazdıklarını görmek istemiyorsan troll engelleyici diye bi program var burası için, onu kullanabilirsin. herkes burada kendine göre bi ütopya kuruyor "şunlar yazmasın, böyle başlık açılmasın" diye. ama yazılıyor, herkesi kontrol edemezsin.adam tutar gtünün sivilcesinin fotoğrafını koyar, engel olamazsın. gardını alacaksın, nicki görünce duyuruya tıklamayacaksın. herkes mi normal olsun? hiç mi dalyarak, egoist, problemli, sinir hastası, ilgi budalası olmasın? kendi hayatınızda böyle insanlarla karşılaşmıyor musunuz? ha bi de haterlar var mesela, ben de onlara çok uyuz oluyorum ama napabilirim? hepsine ayrı küfür mü edeyim, allah belanı versin git buradan mı diyeyim. ayrı ayrı. bunlarla uğraşacak zaman var mı kimsede? bu tahammülsüzlük niye? canın istiyorsa şu troll, bu slut, falanca abazan, şuradaki de sk kafalı de görmezden gel.

boşver panpa, anca gelir burada tanımadığı insanlara hava atar o, çünkü etrafında onun tek bir kelimesine tahammül edecek insan yoktur ^^

böyle biri için sinir bozmaya değmez ^^

koçum ben yazarım asıl sana ne oluyor?

ayrıca ben duyuru ayar yediğim için değil, millete hakaret etmemek için sildim.

@damdanakan kimin troll kimin ruh hastası olduğunu nasıl takip edeyim, buranın amacı nedir? açıkçası bendeki izlenimi bir yardımlaşma ve duyuru platformu.. haliyle karşımdakine laf anlatmaya çalışıyorum. tahammülsüz olsam küfür ederdim, insancıl şekilde laf anlatmaya çalışıyorum/çalışıyoruz. bir de bir zahmet burası da reelden biraz farklı olsun yani. zaten birbirimize laf anlatabilmek için kullandığımız bir ortam..

@body electric
eksi duyuru icin troll detected diye birşey var. böyle sinirini bozan tipleri engelliyorsun ve bir daha görmüyorsun.

Yahu hiç sinirlenmeye gerek yok böyle şeylere. Bu yazdıklarının benzerini yazmıştım ben de o duyurunun altına, hayatı boyunca tek başarısı iyi bir bölüme girmek olan, siyasi görüşlerini açıklarken "çok sevdiğim bir lider olan Hitler'in de dediği gibi" tarzında saçma sapan laflar eden bir ergeni ciddiye bile almazdım yerinde olsam.

Ben şahsen eğleniyorum o duyuru açtığında, o da ayarı alıp "lan ekmek çıkmayacak herhalde yine" diyerekten duyurularını uçuruyor. Aramızda seviyeli bir iletişim var.

@body electric: eheh... onu burada çok takılan anlayamıyor. burada çok takılmayan da burasının sandığın gibi bir yer olmadığını anlamıyor. "kimin ne olduğunu ne bileyim, işim yok ona mı bakıcam" diyorsun, sonra duyuruyu daha çok kullanmaya başladığında ister istemez bir fikrin oluyor :)

burası yahoo answers, stackexchange, quora vs olmayacak çünkü yaygın kullanımı yok.

çözüm basit hacı. mesajdaki gibi mallara eklenince duyuru ve cevaplar da gözükmesin. burada sadece şu sorun çıkabilir. bir malın cevabı ilerleyen zamanlarda sizin aradığınız cevapta olabilir. o yüzden mallara ekleyince şöyle olsun.

mesaj gelmesin
malın duyurusunu görmeyeyim
mal başka soruya cevap yazmışsa, cevap 'bir malın cevabı. görmek istiyorsan tıkla' gibi birşey olsun görmek isteyen tıklasın.

mis gibi çözüm.

maalesef öyle pembik bir dayanışma/yardımlaşma ortamı değil burası. ya bi de niye olsun? dışarıdan neden farklı olsun? kendimizi kasa kasa kafayı yiycez zaten. insanlar manyak, hayat steril değil, başına her türlü bela gelir. burada ya da başka bi yerde. cenneti duyuruda, ekşisözlükte aramak akıl karı değil. süperegolar çarpışıyor burada allahın her günü, bir hafta günde üç saat girsen farkedersin bunu. gerçek olan o kadar az şey var ki. bu manyaklıklar gerçek geldiği için sempati besleyecek hale geldim. bu kadar katı kategorik olmanın kimseye faydası yok, huzur kaçırır.

@selam adlı yazara tekrar böyle tipleri engelleme fırsatı verdiği için teşekkürü bir borç bilirim.

olayı bilmiyorum kullanıcıyı tanımıyorum.
durum hakkında söyeyeceğim şey uzunca ciddi şekilde yazıp da cevabla ya basıp silindiğini görünce küfür etmek kısa falan yazmışsam zaten pek sallamıyorum.

Bazı şeyleri ne kadar fazla önemseyip kafaya takıyorsunuz hayret ediyorum.

"prince legolas" adlı kullanıcı duyuru açıp açıp cevap aldığı anda tam içinden çıkamayacağı bir durumda tak diye duyuruyu siliyor ve çoğu kişinin laf ağzına tıkanmış oluyor, benim için olmasa da başkaları için sinir bozucu bir durum, bu sebeple bu ortamda artık yazmamasını, ya da duyuru silmesine bir sınırlama getirilmesini istiyorum"

Şu yazdığın paragrafın ne kadar hastalıklı olduğunun farkında mısın?

Ego orgazmı yapar, duyurusunu siler-silmez sana ne? Bu nasıl bir katı alman disiplini, nasıl bir etik bekçiliği? Burada bir karşılık bekleyerek mi cevap yazıyorsun ki adamın silmemesini, tik atmasını vs bekliyorsun? Bir şeye cevap yazdın, tam gönderirken baktın silinmiş. Eeee? Amanın emeklerim boşa gitti mi diyorsun? Zamanının harcanmasını istemiyorsan ego orgazmı yapmak için duyuru açtığını düşündüğün adamların sorularının altına cevap yazmazsın olur biter.

İnsanlar burada kişisel sorular sorma hakkına da sahipler, yardaklayan olursa ego tatmini yapma hakkında da. Kişisel bir soru soruluğunda gereken cevabı aldıktan sonra silebilir de duyurucu, burada yazılı halde kalmasını istemiyor olabilir. Kişisel olmayan bir duyuruyu da sonrasında çeşitli nedenlerle silme kararı alabilir. Bunda bu kadar takılacak ne var anlamıyorum. Esas verdiğimiz cevap boşa gitti amanın diye yakınmak egonun dibi değil mi?

756 duyurumu ben kendi kendime silmişim mesela. Hadi atsınlar o zaman beni.

Nasıl bir faşizm bu ya, kimin neyi ne şekilde yazıp ne şekilde sileceğini belirlemek, bunu istemek, olmayınca sinirlenmek.

Oylama için fake'ler dışında iki neden daha var. Bazen birbirinden nefret eden gruplar ve kanka grupları olabiliyor. Bu gruplar, lobicilikle toplu artı veya toplu eksi yapabiliyorlar. O yüzden, cevaba haksızlık olabiliyor. Bir de oylama sözlük'teki gibi bir puan hiyerarşisi oluşuyor ve debe için kasılması gibi, cevap için kasılması gereken bir ortama neden oluyor. Her yeni istatistik yeni bir 'Ben senden iyiyim' deme yolu açıyor, 'Karman kadar konuş', 'Soruya cevap yüzden kadar konuş' gibi durumlara yol açıyor. İyi-kötü ayrımını istiyoruz ama tam bir hiyerarşik sıralama yarışmaya neden oluyor. Hiyerarşi, gruplaşma ve yarışmaya neden olmadan iyi kötü ayrımı yapabilmek cevap aranan hassas konulardan biri.

Bunun dışında daha ilginç bir konu var: 'Sinir bozucu' addedilen duyuruların çoğu ispiyonlanmıyor! 'Tartışma başlatıcı içerik' veya başka bir şey olarak görünmüyor. Bu ara, özellikle son zamanlarda 'Bu nasıl olmuş da, ispiyonlanmamış' dediğimiz çok duyuru veya cevap oldu. Bilmiyorum, belki silineceğine inanç mı yok. Gerçi, artık editlemeyi de kaldırdık. Ara ara geciksek de cort diye siliyoruz artık ama es'lerden bol ispiyon, i'lerden de bol mesaj şeklinde ispiyon bekliyoruz bu durumlarda. Bugün yoğun bir gündü bu taraf için, akış gözümüzden kaçabilir ama ispiyon veya mesaj kaçmaz. Sinir bozucu mu? Yollayın 'Tartışma başlatıcı içerik'ten. Eğer bilgilendirici bir yanı yoksa ya da fikir istemiyorsa, gönderelim. Dün de ifade ettiğimiz gibi, aldığımız karar ile sınırları daraltmaya çalışıyoruz. %100 kalite standardı, altı sigma gibi bir hedefimiz yok ama olabildiğince düzgün bir yere el birliği ile oturtalım. Beceremezsek bile niyet ettik ve o doğrultuda hareket ediyoruz.

Bu arada duyuru ve cevap silinmesi ile ilgili çözüm ve önlem paketlerimiz yoldadır. Bunları da tartışmaya açacağız. Umarım işe yarar. Ay hadi inşallah, fingers crossed, cabin crew slides armed and cross check.

@acemi Yazdım ya. Mesaj atarak. Linkini gönderip 'Şunun cevap tartışma başlatıcı', 'Bunun şu cevabı hakaret', 'Bu duyuru küfürlü' deseniz değerlendiriyoruz.

@aychovsky: "Bu ara, özellikle son zamanlarda 'Bu nasıl olmuş da, ispiyonlanmamış' dediğimiz çok duyuru veya cevap oldu. Bilmiyorum, belki silineceğine inanç mı yok."

ben gönüllü yapılan işe yük bindirmek istemiyordum kendi adıma bir de çok fazla geyik döndüğü zaman açık söyleyeyim ve kendi adıma konuşayım, ben daha az ciddiye alır oluyorum burayı. yani nasıl söylesem, burasının soru-cevap yeri olduğunu anlayamıyor bazıları. soru sanıp açıyorsunuz, bakıyorsunuz, bir yerden sonra siz ciddiye almaz oluyorsunuz. yani ciddiyetten ölmek gibi anlıyor bunu bazı kimseler. basbayağı soru sormak ve soruya hangi kabul edilir üslupla olursa olsun cevap vermek gibi de algılamıyorlar. niye burda geyik çevirmiyoruz ki, neden sosyalleşmiyoruz ki vs diyorlar. özel mesaj, chat yokmuş gibi. sorulu şeyler cevap verip yanına da geyik iliştirilebilir ayrıca. engel değil ki. yani burası nasıl bir yer, fonksiyonları ne? o konuda bir uzlaşı pek yok sanırsam.


bir de soru: ispi kategorisi bu saydıklarınız mıdır? daha var mı?

Mobil zaten kanayan yara. O konuda tamamen haklısın. Şurada 'En büyük sorun?' diye sorsam milli birlik ve beraberlik içinde 'Mobil' diye bağırırız. Normal fonksiyon kullanacağım diye mobilden çıkıyorsun, miniminicik yazıdan ruhunu teslim edesi geliyor insanın. Mobilken ispiyon da kolay değil zaten.

Yine de şu anlık, günü kurtarabilmek için önerebileceğim şey mesaj. Haklısın tabii ki ama kayıt olmaması, o içeriğin burada durma süresini ve fark edilmeden geçilme olasılığını arttırmak demek.

@godoşu beklerken: Onun listesini toplu göndereyim. Hatta ben bunu tartışmaya açayım. Ancak, onu gönderene kadar şunu söyleyeyim: yardım/hakkında kısmındaki kurallara aykırı bir şey gördüğünüzde acımayın.

Duyuruna bakınca ne kadar özgürlük sevdalısı olduğumuzu bir kez daha anladım.

Bizim genlerimizde SANSÜR var, sayın duyuru sahibi. O şekilde davranılmayınca göze batıyor. Ama bazen de tam tersi oluyor. Çok kafa karıştırıcı.
Burası internet, o kişi senin zamanını çalmıyor, sen zamanını internette harcıyorsun.

geçen ben de tam prince legolas ın "malum ırk" lı duyurusuna laflar hazırlamaktaydım ki hızımı alamamışım demek ki ben yazana kadar silmiş. yarım saat yazdım bi göndere bastım duyuru uçmuş. o mu sildi cevaplarda atışma vardı onun yüzünden moderasyon mu sildi anlam verememiştim o sıra tam. gerçi ben de yazdığım cevapta nefret söylemi barındırması açısından silinmesi yönünde yorum yapmıştım.

hayvanat bahçesinin yanındaki hamburgerci.
ayrıca hörök tere'ye de çok yakın burası.

kocaman bi termal havuz var da yerini tarif edemicem. ama mutlaka gidilmeli.

newyork cafe budapest, ben bayılmıştım atmosferine. google da bi arat, fotoğraflarına bak. karar ver.

Buda tepesine çıkarken muhteşem bir budapeşte manzarası sizi bekliyor:) kesinlikle şarabınızı yanınıza alıp ister ormandaki kayalıklarda ister banklarda oturup şehri izlemelisiniz :) Tabi ki akşam bu arada, gündüzleri hayvani bır sıcaklık oluyor :/

Eğer vaktin olursa Budapeşte'ye yaklaşık 20 dk uzaklıkta Visegrad diye bir yer var oraya git. Orada Renaissance diye bir restoran var, adından da anlaşılacağı üzere Rönesans konseptli çok hoş bir mekan. Orada içtiğim kremalı ceylan eti çorbasını hala unutamıyorum. Hayatımda içtiğim en lezzetli çorbaydı. Bazen geceleri durduk yerde aklıma falan düşüyor, ne kadar beğendiğimi sen hesap et. Menüde daha farklı seçenekler de mevcut, ben kızılcık şuruplu kestaneli tatlılarını da beğenmiştim. Eğer araba falan kiralayabilirsen aklında bulunsun burası.

Edit: Bir de gitmişken kesinlikle ufak bir kavanoz paprika al. Ben acı yiyemediğim için alamamıştım ama çok meşhurdur oranın paprikası.

@köstebek kurabiye : fiyatları nasıl bu restoranın?

@burya ben tur kafilesiyle gitmiştim ve ekstra tur kapsamında 65 euro ödemiştim. Fakat bu 65 euro içinde Estergon kalesi ve Szendentre gezisi de vardı.

unutmuşum buraya aşık olacaksınız: www.google.com

Sky Bar

opera binasının yanında çok leziz ve hızlı bir makarna/pizzacı var. Şiddetle önerilir

bi de mümkünse mutlaka opera salonunda bir şey izleyin. çok efsane içi.

teşekkür ederim arkadaşlar.

@dolmakalem, operaya er kişisi için minimum kıyafet gereksinimi nedir?

gömlek-chino ikilisi yeterli

Kostepek kurabiye'nin bahsettigi corba +1 Corbadan nefret eden biri olarak bayilmistim ben.
Bir de termal havuzu olan muthis manzarali bir restoran yuksekte bir yerde. Oraya git diyecegim ama adini hatirlamiyorum neresiydi:) Otel restoraniydi sanki.

Zarar vermez, oldurme. Duvarda takilir o

öldürme. zararı yok. hatta böcek falan varsa onları bile yer. yararı var.

zarar vermez, boşver öldürme. bir şekilde defetmeye çalış. çiçek böcek yaprak varsa evde oralarda takılır yalnız. çıkarmaya bak. yakalanmıyor zaten meret

Açık sarı renk kısa boylu ise karışmasan daha iyi. Insana bir şey yapmaz.

Durdugu yerde bardakla yakala,ama cinlatma bardagi kufur ediyo sonra,kuyrugu giderse gitsin onemli degil sonra kagit yardimiyla oldugu yerden al ve camdan gonder.kuruk koparsa oynar oyle seyetme.

uyurken burnundan girer.

öldürme süpürgeyle dışarı doğru kovmaya çalış.

goddard ın yazdığını yazacaktım bende. eski ev arkadaşımın burnuna girerken uyanmıştı çocuk çığlık çığlığa.

neyseki başka bir yerine girmedi.

kertenkele öldürmek sevap pointleri katlıyormuş. belki ramazan ayında katsayısı daha da artabilir.

Öldürme ben de çok korktum geçen bizim eve de girdi gazete kağıdıyla tüm cesaretimi toplayıp pencereye kadar kovaladım evden çıkardım

internetten okudum sicak ve nemli yerleri seviyormus bu hayvanlar. Odanin klimasini actim isiklar acik bakalim kendi kendine cikar mi odadan.

ışık açıkken hareket etmez ki velet.loş yap bari.

Kuyrugundan yakala da kuyruğunu nasıl bırakıyor gör, çok orijinal birsey :D

size vizeyi sirket alacak, HR ile konusursaniz en dogru bilgiyi onlar verir

hayir maalesef, oturma izni bir seyi degistirmiyor

sirketin hr'i yok. 7 kisilik bir startup :D
muhtemelen hicbir sey bilmiyorlar cunku butun calisanlari ya ingiltere vatandasi ya da ab uyesi. turk konsoloslugunu arayim ben en iyisi.

Turk konsoloslugu bilmez,
Ingiliz konsolosluguyla gorusursen daha iyi olur. Parasiz stajsa turist vizesiyle filan da gidebilirsin bu arada.

En az 6 aylik vize veriyor ingiltere.

staj parali, yoksa zaten gecinebilmemin imkani yok.

aklıma bir şey geldi türkiye'deki ingiltereye dil kursuna öğrenci gönderen yurt dışı eğitim danışmanlıklarına filan bi sor vize konusunda belki bilgilidirler. en azından neyi yapamayacağını söylerler belki.ellerinden çok vaka geçiyor çünkü.

durum pek ic acici degil oncelikle.

gecen yaz bende kabul almistim bir sirketten. buyukce bir sirketti hatta. aynen o sponsor davasi yuzunden gidemedim. iki secenek var. ya sirket sana sponsor olacak, islemlerini falan yapacak. yada EU'dan erasmus+ staj destegi aliyor olman lazim.

erasmus+ zaten alacagim ama onun disinda sirket bana 400 pound odeyecek aylik.

sabahtan beri aramadigim ulke, aramadigim kurum kalmadi. oncelikle sirketten kimse bir sey bilmiyor. londradaki turkiye konsoloslugunu aradim, home office diye bir yere yonlendirdiler. onlar bana bu bilgiyi sadece sirkete verebiliriz diye sacma bir gerekce sunup bilgi vermediler. sonra turkiyedeki ingiliz konsoloslugunu aradim, onlar da konu bizimle ilgili degil dedi ve almanyadaki ingiliz konsoloslugunu aramami soyledi. onlari arayinca da ucretli bir servise yonlendirdiler ve orada da neden oldugunu bilmedigim bir hatadan dolayi odeme kismina gecince baglanti koptu hep.

napayim yahu ben simdi?

evet yasal şekilde çalışacaksan vize şart. kaçak çalışacaksan değil.

çalışma vizesi yada izni gibi bir prosedürleri olmalı.
o ülkedeki türk konsolosluğuna mail atmayı bir şekilde sormayı denemiş miydin hiç?

bu ulkelerebakma fikri henuz 10 dakikaonce aklima geldigi icin mail atmayi denememistim. arayip sorarim yarin.

evet doğru, sadece turistik amaçlı. para kazanamıyorsunuz.

ama unutmayın ki, kolombiyayı kesin geçin zaten de, bu ülkelere uçak bileti minimum 1000 euro, ek olarak alacağınız maaş 200 euro civarı olur.

bir de şey stajın zorunlu staj olacaksa ve sigortanı okulun ödeyecekse belki prosedür farklıdır. yada okulunun anlaşmalı olduğu ülkeler vardır. okulun uluslararası ilişkiler ofisi gibi bir yerine filan sorulur mu acaba (almanyada nasıl işliyo bilmiyorum tamamen türk kafası düşündüm)

okulun dunyadan haberi yok. bana hala diyorlar ki "ama sen almanyadan gidecegin icin neden hala vize alman gerekiyor ki? bizim ogrenciler hic boyle bir durumla karsilasmadi"
hicbir seyden haberleri olmadigi gibi beni alman ogrencilerle bir tutup "staj bulmak aslinda zor degil. muhtemelen sen bir hata yapiyorsun cunku bizim ogrenciler avustralyada falan bile cok rahat staj buluyor" diyorlar. anlatamiyorum turk vatandaslari icin kabul edilmenin ne kadar sikintili oldugunu. oyle database'leri falan da yok zaten. anlasmali sirket database'i var, hepsi almanyada lokal calisan sirketler oldugundan anadil almanca istiyorlar ve site sanirim en son 10 yil once falan guncellenmis. bugun oturdum tek tek butun sirketleri internetten arattim, nerdeyse yarisi kapanmis sirketlerin.

Dirrrt.uzgunuz yanlis secenek,dogru secenek kadikoy olacakti.

duptıs +1

Birimiz Ümraniye birimiz Beşiktaş 'ta çalışacağız. Uskudar mantıklı gelmişti gibi. @duptıs

Altunizade veya murat reis mahallesinin nuh kuyusu caddesine yakin olan kısımları ulasim açısından ve taslanmama acisindan uygun.

abrtıldığı kadar tepki görmezsen her yerde.
ahmediye mahallesi çiçekçi zeynep kamilin aşağı bölgeleri falan olabilir. doğancılar..

sizin için en uygun yer nuh kuyusu caddesine yakın yerler.

Bağlarbaşı, kuzguncuk, altunizade, fıstıkağacı, icadiye, doğancılar, nuhkuyusu çevresi. Üsküdar iyidir.

beylerbeyi,kuzguncuk ve çengelköy civarına da bakın bence.beşiktaş"a vapurla gidersiniz.ümraniyeye vasıta konusunda sıkıntı yok zaten.

sapık faaliyetlerde bulunmuyorsanız kimse sizi taşlamaz.

Bazı insanlar hakikaten geri kafalı. Üsküdar'da yüzlerce öğrenci evi, bekar evi var, kimsenin kimseye karıştığını duymadım. Bu arada Ümraniye'ye yapılan metro da yakında açılacak, eğer orada çaışan kişi uzun süreli çalışacaksa Üsküdar doğru karar. Doğancılar, Selimiye, Zeynep Kamil, Çicekci'ye bakalbilirsiniz.

Edit: Ben yazarken yazılmış zaten.

Ayrıca buradaki yobazlara bakma. Üsküdar'da dediğim yerlerde kimse kinseye karışmaz. Dindar laik herkes kendi hayatını yaşar.

kuzguncuk-fıstıkağacı üsküdar konusunda taşınana kadar ben de önyargılıydım. ama selamsız taraflarına bulaşmayacaksanız hiç sorun yaşamazsınız.

Çengelköy Ata2 iyidir, iki köprüye de yakın.

bulgurlu tarafı olabilir. ümraniye ye çok yakın ayrıca kadıköye ve üsküdar merkeze de yakın. metro da geliyo yakında. eşin içinde minibüs-otobüsle üsküdar oradan motorla beşiktaşa geçer ya da 129 t ile gidebilir.

Kuzguncuk veya (canim semtim) beylerbeyi. Köprüye yakin, uskudara dolayisiyla vapurlara (besiktasa bes dk) yakin. Biz de ogrenciyiz, evimiz gunah yuvasi ama mahalleli cok sevecen, cinsiyete, ogrenciye, insan olmayan hayvanlara karsi ayrimcilik yok. Kiralar yuksek buralarda da ama iki kisi belki idare edebilirsiniz. Bu iki yer disinda uskudarin genelini tercih etmemeye calisin.

üsküdar dahilinde fakat kadıköy sınırında konuşlanan altunizade mahallesi ve barbaros mahallesi vardır kiraları yüksek olmakla birlikte kadıköyü aramazsınız. özellikle koşuyolu murat sitesi 2 +1 evleri var. hem üsküdar hem ümraniye minibüsleri geçiyor dibinden.

ayriyeten bağlarbaşı kuzguncuk fıstıkağacı, doğancılar,zeynep kamil, çiçekçi buralar halen düşmedi!

aksine bulgurlu, çamlıca,sırtları, kısıklı, üsküdar ahmediye, tabaklar mahallesi buraları tercih etmeyin asıl

duyma kaybına kadar gider ayrıca beyinede hasar verebilir.

günümüzde mutlaka gelişmiştir tedavisi.fakat riski var. bebeklikteki kulak iltihaplanması sonucunda sakat kalmış bir tanıdığım var. beyne sıçramış. sonrası malum. şu an 40 lı yaşlarda annesi ondan önce ölmekten korkuyor.

İlk akşam : montmartre'da kahve iç
İkinci akşam:sorbonne'un arkasındaki barlara takıl. La rue descartes olmalı.
Üçüncü akşam: şanzelizede yürü
Dördüncü akşam: notre dame'ın yanında rıhtımda bira iç gençlerle ahbaplık et

Bunlara ek olarak Velibden günlük bisiklet kirala bolca gez dolaş akşam serinliğinde.

Aslında şöyle bir durumum var,Air bnbden ev kiraladım ve 15. bölgede kalacağım.
Bir gün louvre'a ayırmayı planlıyorum
Bir gün şanzelize ,sacre cour,notre dame
Bir gün versay mı disneylandmı kararsızım.

Tavsiyelerin bölgeleri bu bilgiler ışında yürüyebilir,ha başka yere git derseniz onada açığım :)

ilk cevap gayet güzel plan yapmış aslında akşamlar için. buna ek olarak şunu diyebilirim;
paris teki genel geçer gezilmesi gereken yerler saydıkların zaten 4 gün için. vaktin kalırsa quartier marais(paris 4) ve quartier latin(paris 5-6) i koşuşturmadan sağa sola bakaa bakaa gezebilirsin jardin du luxemburg(paris 6) u ziyaret edebilirsin

son olarak Türkiye'deki bisiklet yolu şartlarıyla tabiki karşılaştırmaksızın , şehir içi bisiklet sürme tecrüben yoksa bana kalırsa Paris "Fransa'da" gezi esnasında bisiklet sürülecek en son şehir. Uzun süre kalmışsındır, şehri sindirirsin belki o zaman.

versaille'da inanılmaz sıkıldım ben, disneyland daha eğlenceli ama tek başına eğlenebilir misin bilmiyorum. ben olsam birilerini bulurum mesela, sen de sosyalsen birilerini bulabilirsin

Sosyallik konusunda orta şekerliyim denilebilir, daha önce duyduğum şimdi araştırmaya başladığım couchsurfing event muhabbeti.Oradan belki kendime yoldaşlar bulabilirim diye umuyorum.

Diğer türlü bu tarz geziler için yol arkadaşığı yapabileceğim insanları nasıl bulurum?

Koç
Boğaziçi
İTÜ
Galatasaray