sabahın körü oluyor genelde.

Gününün neredeyse tamamını ders çalışarak geçiren biri olarak uyandığım ilk 2 saat çalıştığım zaman bir şey anlamıyorum. Göreceli yani.

sabah daha verimli oluyor.

yorucu geçen bir günden sonra erken yatarsın ve ertesi gün sabahın köründe uykunu almış bir şekilde uyanırsın ya..hah işte tam o an en verimlisi benim için. herkes için farklı olabilir tabi.

Ben de sabah saatleri diyorum. Hatta sabah saat onda matematik problemlerinin çözümü için uygun saattir diye okuduğumu hatırlıyorum.

Oglen 3-4den aksam 7-8e kadar

19-21
01-05

gece 11 den uykum gelene kadar oluyor o zaman daha iyi yoğunlaşıyorum. dikkatim dağılmıyor. sabah asla verimli değil benim için, gözüm açık olsa da beynim uyuyor.

08.00-14.00 arası gayet iyi çalışırım ama sonrasında molalarım uzar, dikkatim dağılmaya başlar. Uyku ile alakalı bir durum da değil, akşam saatlerinde yeni uyanmış olsam da verilimli çalışamam.

Gündüz 11-15 arası. Bir de gece 22-01 arası.

Bilinmez.

yıl sonuna 4e yaklaşır denyo.

ikisi de olur. önce düşer sonra çıkar

kısa süreliğine düşer. ancak yıl sonu en az 3.75

en az 10 bin maas, ortalama ustu zeka, itibar falan. bir doktor sokakta çevirdiği 10 kizdan dokuzuyla evlenir

Saglikla ilgili bir sorun yasadiklarinda hemen sorabilmek icin.

peki kızlar kim de doktoru hak ettiklerini düşünüyorlar? erkek doktorların evlenmesi için kadın doktor yok mu? kızlar akıllı da erkekler salak mı?

biraz vicdansız değil misiniz? ülkede 45 milyon erkek varsa bunların hepsi aynı anda doktor olamaz sanırım.

diş doktoru dışında hiçbir doktoru takip etmiyorum, o da diş problemim olduğundan :x

Para

Olm uyanin artik, kadin pesinde kosacaganiza para pesinde kosun, kadinlar sizin pesinizden kosacaktir. Birakin bu sapyoseksuel ayaklarini, tip onemli ayaklarini. Her sey para.

valla para peşinde koşan bir canlının peşinden koşmak istemem şahsen, yalnız kalırım daha iyi.

Sizin duymak istediğiniz cevap: çünkü kadınlara para olsun, doktor avukat gibi ünvan olsun. Kadınlar özellikle de türk kadınları cahil kezbanlar olduğundan doktor falan gibi laflar duyunca hemen soyunup "erkeğim, gel al beni yiğidim" diye sevişmek istiyor. Hepsi karaktersiz pislikler, allah belalarını versin. Gel rakı içip fırsat olsa erkeklik neymiş nasıl gösterirdik o kadınlara ondan bahsedip kendimizi aklayalım.

Benim vermek istediğim cevap:
1) Sanane arkadaş, bir bitmediniz saçma tespitlerinizle ha.
2) Böyle cahil cinsiyetçi erkeklerle vakit geçireceğime doktorla geçireyim diyor olabilirler.
3) kadın doktorları takip eden kadınlara veya erkeklere dair de istatistiğiniz var mı? Böyle sadece kendi argümanımızı destekleyen bilgileri sunarak tartışma yapılmaz.
4) bu doktorlar Estetik/plastik cerrahi gibi toplumsal beklentiler gibi sebeplerden kadınların ağırlıklı tercih ettiği alanlardaysa normal. Detay, fiyat, gelişme öğrenmek istiyorlardır.

Ama daha çok 1.

Edit: çok amatör bir trollsünüz. Biraz daha yaratıcılık, biraz daha emek.

sunduğunuz argüman sadece karşıt olmak amaçlı. tutarlı bir argüman değil ne yazık ki.

Sopiro+1

bir kadın olarak instagramda takip ettiğim 2 doktor var. birisi burun ameliyatımı yapan cerrah diğeri de param olsa ameliyatımı yaptırmak istediğim cerrah. ikisine de hayran değilim ama bir tanesinn yaptığı burunlar tam bir şaheser. hayranlığım işine ve sayfasında yorumları okuyorum kimse adama yazmıyor herkes ben de gelip size ameliyat olmak istiyorum harikasınız vs diyor. e ne diyecekti başka? kadınlar estetik cerrahlarına tabii ki hayran olacaklar hepsi onların ellerinden gelecek güzelliğe hayranlar aslında. Herkes para için yazmış da bu kadar kadının instagramdaki doktorlara belki parasını yerim mantığıyla hayran olduğunu düşünüyorsanız sizde de problem var bence.

Allah kitap estetik doktorları

erkekler arkadaşlarını ve güzel kadınların sayfalarını takip ediyor. geri kalan her şeyi kadınlar takip ediyor zaten.

Estetik cerrahlarda yok sadece

Bunu anonim olarak yapmak çok saçma ve bence yanlış. Gidin açık açık verin mektuplaır. Ya da bahsedin mektubunuzda kim olduğunuzdan.

Anonim olarak yapmadığınız sürece bence gayet güzel bir davranış.

Sonsuza kadar anonim kalacak değil elbette. Bu kadar aceleci olmamalı. Onun da zamanı gelir.

Bu sürecin seni süründürme ihtimali var. Çok benzeri arkadaşımın başına geldi, 3 senedir herhangi bir dönüş alamadan, mesajlarının ve mektuplarının okunup okunmadığını dahi bilemeden mecnuna bağladı.

Özetle hislerini yazma, hatta yazarak da ilerleme; reelden randevu al, yüzyüze konuş çok ister haldeysen. Bana sorarsan da, hiç tanımadığım bir insan bana böyle güçlü hislerle gelmesi en hafifinden beni korkuturdu, iyi şeyler düşünmezdim ruh hali hakkında.

Biri bana böyle mektup gönderse ya o sıralar benden hoşlandığını belli eden birinden geliyor ya da eskilerden birinin yüzü yok da yoklama çekiyor sanırdım.

Bir ihtimal de bizim pijler benimle kafa buluyor herhalde derdim.

Sonuç olarak anonim olayı gereksiz. Varsa cesaretin git dükkana konuşmayı pek beceremiyorum deyip mektubu bırakmak.

Bence sen bunu yaparsan anonim olacağın için onun tepkilerini göremeyeceksin, kendi kendine heveslenip onu yükseklere bi yere çıkarcaksın gözünde, sonra belki de aslında o sandığın kadar sana uygun biri çıkmayacak ve üzüleceksin. Evet çok karamsar bi yaklaşım oldu ama tehlikeli bence, ben olsam yapmazdım bunu.

bana mektup yazan başkasına da yazmış der, geçerdim.

gerek yok böyle şeylere. unut gitsin.

Hayır kesinlikle bunu yapma. Romantik komedide yaşamıyoruz. Böyle bir durum anında soğutur adamı. Dükkanına 2-3 haftada bir git. Ufak tefek ıvır zıvırlar al. Bu sırada onunla konuş ve gülümse. Konuşurken durman gerekenden yarım adım daha yakın dur. Espri yaparsa gül. Gözlerini ayırma. Ama ortamdaki antikalara bakarken, yani konuşmuyorken de göz ucuyle nerde acaba diye kesme. 2-3 defa gidiş geliş ve bu söylediklerimi yapman sonrasında adam hala ilgi göstermiyorsa unut. Çünkü, ya seni beğenmemiştir, ya ilişkisi vardır ya da erkeklerin %80'i gibi adım atmaya utanan iradesizlerdendir. Unut gitsin. En yalın haliyle erkek gözüyle gerçekler bunlardır.

boşlukta olduğunuz için aşık olduğunuzu düşünüyorsunuz muhtemelen. demode ve kezban değilsiniz ama o aşk ve ilişkiyi yaşama halini özlemişsiniz sanki. kendinizde yazmışsınız zaten, aşka aşık biri gibi diye. 30'lu yaşlarda birinin "hiç" tanımadığı birine aşk duygusu geliştirebilmesi bence hiç gerçekçi değil. hatta imkansız zira yaş ilerledikçe daha seçici oluyor insan, ne istediğini/beklentilerini bildiği için tanımaya çalışıyor ilk hoşlantı sonrası. mektup yazma isteğiniz falan hep o ilişkiye başlama heyecanını/romantizmini falan yeniden yaşama isteği/ihtiyacınızdan.

Biz niye tik almadık acaba bi açar mısın pls?
Soruya cevap: platoniğime bu müthiş fikri uygulamamak için kendimi zor tutuyorum.

er kişisiyim: sana yakıştıramadım abla :)

Şimdi performans deyince benim aklıma direk art performans geldi.
youtu.be

Performansta ben de yer alıyorum iyi seyirler ^ ^

youtu.be

Yaklaşık 120 kişiden "Yazın çok güzel." yorumu aldım. Kendim de yazımı güzel bulurum. Bunu üniversiteye hazırlık yıllarında her gün sayfalarca yazı yazarak elde ettim. Kendine bir harf karakteri geliştireceksin ve o harfi hep o şekilde yapmaya çalışacaksın. Yazı yazmak el kaslarının eğitildiği bir eylem. Uzun süre düzenli yazı yazınca yazı tipi kalıcı olmaya başlıyor. Bir de yazı yazarken acele etmeyeceksin ve kalemi hep ilerleteceksin. Yoksa harfler üst üste biner. Çirkin yazılarda aslında en önemli şey harflerin bir karakterinin olmaması. Örneğin bilgisayardaki yazılar güzel görünüyor çünkü bir harfi ne kadar yazarsan yaz hep aynı. Örneğin bu yazıdaki "y" harfinin kuyruğu hep kısa. Sen bir yazıda y'nin kuyruğunu uzatırsan, diğerinde kısa bırakırsan o yazı kötü görünür. Güzel yazı standart işi.

her gören bana da güzel yazıyorsun der. ilkokuldan beri hep özenerek yazarım ben, o zamandan beri de yazım aynıdır.

(bkz: kaligrafı)
Kaligraf bir arkadaşım var normal yazısı benden çirkin ama kaligrafi kalemini eline alınca yazıcıdan çıkmış gibi oluyor. Bir yıldan fazla çalıştı bu kadar güzel yazabilmek için

Üstteki iki cevap gibi, "Yazın şahaneymiş, amanın!" şeklinde cevaplar aldığımdan mütevellit yazımın güzel olduğuna kanaat getirip bir yanıt vereceğim. Açıkçası, özellikle bir çabam olmadı buna dair; tuhaf bir şekilde genetik yorumu yaptım hatta bu zamana dek. Hem annemin hem babamın yazıları gerçekten iyiydi ve ikisinin de kendine has bazı karakterleri vardı, ikisinden de biraz biraz bir şeyler almışım kelimenin tam anlamıyla.

Ancak, normal şartlarda yazmamı gerektiren bir metin için geçerli bu. Herhangi bir sebepten hızlanmam gerekiyorsa, kendim bile okuyamıyorum yazdıklarımı.

dissendium -1 aslında teknik dediklerine lafım yok tek bir konusuna katılmayacağım. öyle olmadığını düşünüyorum.

kendine ait bir yazı karakteri geliştirsen de o harfler estetik değilse olmuyor. göze hoş falan görünmüyor.

mesela ben. 4. sınıftan buna hep aynı şekilde yazarım. yazımı kolay kolay kimse okuyamaz. mesela bir s yazarım kimse 5 mi s mi ayırt edemez. g ve y harfleri öyle şekiller ki o şekilde kuyruğunu çizebilecek ressam yok ben yazarken hızlıca yazıp gidiyorum. hele bir f harfim var küçüğü de büyüğü de aynı. ve kesinlikle en garip harfim o. m harfini yaparken çizgileri aşağı kadar indiriyorum ama n de biri hep yarım kalıyor ve r ile karıştırılması çok kolay.

lisede bir kere hoca sınav kağıdımı okuyamamıştı. ek kağıt vermeyeceğim dediği için sıkışık yazmıştım.

yalnız geniş geniş ve büyük yazdığım için yazım okunabiliyor.

yani bir harf karakteri yaratmak o kadar güzel görünmesini sağlamıyor. ama yarattığın yazı karakterleri estetik olursa o güzel görünebilir.

bence olay tamamen harflerde, harfleri düzgün çizmeye net çizmeye başladığında ve boyutları uyumlu olduğunda güzel görünüyor.

Bence doğrudan kalem tutmayı öğrenmeyle ilgisi var. ilkokuldaki öğretmenimin suçu bu da. Ha millet nasıl öğrendi onu bilmiyorum. Babaminki de biraz benimki gibi. Genetik sanırım ya ahshhsdn

Sonradan kazanılabilen bişey. Lise yıllarına kadar öğretmenlerimin tek şikayeti yazım oluyordu, şimdi "bişey yazılacaksa bana verirler" durumundayım.

Güzel yazı defteri yazı düzeltmek için biçilmiş kaftan. Kırtasiyeden bir tane alıp defter dolana kadar defterin çizgilerine riayet ederek yaz. Sonra çicgisiz kağıda çizgiler varmışçasına yazmaya çalış. Harflerin boyutları hep aynı olmaya başladı mı işlem tamamdır.
Karakter oluşturma sonra zamanla da olur. Yani olmasa da olur ama olursa daha hoş oluyor.

Üniversitedeyken yazı dersinin en gereksiz ders olduğunu düşünürdüm. Her şey geliştirilebilir. Resim de yazı da. Disendium +1 karakter çalışacaksn. Ben her türlü yazıyorum, dik, eğik, yamuk, iri, ufak vs.

evet. böyle bakınca az sonra yanından ingiliz ve fransız da çıkacak gibi dursun kardeş :)) şaka şaka, düzelttir yinede korkma rahatlıyosun hem sonra, ben düzelttirdim^^

bence güzel.

hayır. normal gayet

Neresi normal, kemerli burun işte kesinlikle ihtiyacı var törpülenmeye ama mutluysan böyle kimse bir şey diyemez tabii. Ben de olacağım estetik, eğer kafana takıyorsan rahatsız ediyorsa ol gitsin.

o torpulenmez ki; kirilip tekrar duzeltilecegi, deviasyon ameliyati lazim, ya da diger bir deyisle, rhinoplasty

Şöyleki; aslında karakteristik şeyleri severim. Kimileri de kemer seviyor. Bazen seviyorum da, ama kötü duruyor sadece bu açıdan. Kararsızım. Aşırı bir rahatsızlık duymuyorum ama o çıkıntı düz olmalı bence:/ karar veremedim. Bir estetik cerraha sordum bir de 7500-10 bin₺ aralığında dedi sanki arsa alıyoruz.

profilden fotoğraf çekilme olsun bitsin :D

Yuzun butunune bakmadan bir sey soylemek zor ama bu sekilde bakinca ince bir operasyona ihtiyac var.yuzun sekline gore karar vermek lazim.

yüzün tamamına bakmadan sadece bu şekilde sağlıklı yorum yapamayız ama sadece bu fotoğrafa bakınca evet kötü duruyor derim ben.

törpülenmeye ihtiyacı yok. evet düzgün bir burun değil ama bütün kusurlu burunlar düzeltilmek zorundaymış algısı yaratmayın, insanlarda baskı oluşturmayın.

olay tamamen senin kendini nasıl hissettiğinle alakalı. tabii bu durum dışarıdan gelen "ayy ne biçim burnun var" yorumlarıyla da direkt alakalı ama oturup düşünmen lazım üstüne, süreç öyle çok kolay ve kısa da değil. bir de hekimi düzgün seçmen lazım falan filan.

kısaca; bu kadar zahmetin altına girecek kadar kötü değil.

edit: ilk paragrafı tam bir sjw modunda yazmışım, kendimden utandım alksdas. demek istediğimi anladınız ama.

göz ve yüz şekline göre güzel duruyor olabilir, her burun dümdüz olmak zorunda değil. tam anlaşılmıyor ama erkekde biraz kemer iyi oluyor.

bruce +1

ota boka insanları kendilerinden memnuniyetsiz hissettiriyorlar. bence hiçbir problemi yok, çirkin bir burun olsa hadi neyse ama karakteristik bir burun ve estetiğe ihtiyacı yok.

Bruce+1000

Herkesin burnu hokka gibi olmak zorunda değil. Operasyon moperasyon yaptırma. Evet burunda ufak bir kemer var ama öyle abartı bir durum yok.

bence aynı soruyu tekrar sor ama bu kez fotoğrafı göz hizanın altından çekerek sor. bu şekilde fotoğraf açılana kadar uzun burun izlenimi veriyor ama öyle değil. üst kısmı gereksiz çekmişsin.

siz artık kafaya takmışsınız 100 hayır 1 evet gelse yinede yaptırırsınız.

Bu burun dolguyla düzelir, bence onu deneyin.

Yürür giderim, napacam allahın öküzlerinin arasına dalıp.
Kafama vura vura beni de mi özürlü etsinler.
O çocuğu o halde bunların arasına salan ebeveynlerini bul sen, adamlarla uğraşma.

Polisi arardım.

Hiçbirşey

Ödül yok diye cevap veresim gelmedi sana da neyse.

Sert bir dille uyarmak, tepki vermek, onları utandıracak bir şeyler söylemek. Öyle tipler müslüman görünür o yüzden allahlı cümleler daha işe yarar bence.

Yıllarını Beyoğlu'nun ve Fatih'in garip yerlerinde geçirmiş bir insan olarak şunu söyleyebilirim. Böyle durumlarda en büyük kriter meczubun ya da zihinsel engellinin o insanları tanıyıp tanımadığıdır. Eğer tanıyorsa ve o insanlarla mütemadiyen vakit geçiriyorsa yapacak hiçbir şey yoktur. Hatta bir yabancı olarak hiç karışmamak çok daha iyidir. Çünkü tartaklanan kişi o insanların maskotu haline gelmiş olsa bile, o insanlar sayesinde hayatını sosyal bir şekilde devam ettiriyor olabilir. Bunun örneğini Türkiye'nin birçok yerinde görebilmek mümkün. Ancak zamanla o insanların arasına karışma ihtimalin varsa belki bir farkındalık yaratabilirsin. İkinci şık ise; tartaklanan kişinin o insanları tanımaması. Burada eğer başına bir şey gelmeyeceğini düşünüyorsan kendin müdahale et ya da çok tehlikeliyse ulaşabileceğin bir sivil toplum örgütüne haber ver. Polisin bir işe yarayacağını sanmıyorum.

Tek olsa affetmem dalarım, ikiyse sinsice dalarım, kahve dolusu beni hayli aştığından başka bir gün savaşabilmek için geri basarım.

Hiçbir şey yapamazdim,fiziken mümkün degil yani.ama baktim biticek gibi degil çocuğu dövüyorlar vs der polisi arardim.

En sevmedigim insan tiplerinden biri de bu güçsüze bi de sen vur,allah kahretsin.

Iclerinden en yaslisini iki dakikada tespit edip ona yonelerek hemen gruba dalip "amca soyle yapmasinlar, seni dinlerler sen buyuksun, bu cocuga yazık" derdim. Cocugun onune gecerdim. Hepsiyle basa cikamam, çaktırmadan gruba lider atayacak ve onemli kılacagim ve sonra da ondan talep edecegim tabii. O da gucunu kanitlamak icin bir sey yaacaktir. En fazla ben de tartaklanirim gibi geliyor. Cocuga bir sey olmasindan yegdir.

abi dalarım, kız halimle dalarım. böyle de lanet bi merhamet duygusu var içimde. çünkü orada o olaya müdahele etmezsem ondan sonra vicdanımla baş edemem biliyorum kendimi. onun azabını çekeceğime dayak yerim daha iyi.

kadın başıma içlerine dalıp çocuğa sarılırdım. heralde beni dövecek değiller. evet döver bu imansızlar.

Kadın halimle ben de dalıp çocuğun elinden tutup giderdim. Yoksa uykular azap olurdu bana.

tahlili isteyen biri var mıydı? beyaz önlük falan giyerler genelde. onlar ilgileniyor böyle konularla.

Ben B12 Solgar 500 mg dil alti haftada 3 kez kadar aliyorum.

self diagnostik. b12'nin hücre seviyesinde etkili olması için 400-500 olması gerektiği kanıtlandı. Türkiye'deki doktorların birikimini yeterli görmüyorum.

Bunun doktorla konuşulup ayarlanması gerekiyor, buradan alınan fikirlerle değil. Aile hekimi bile söyleyebilir neyi ne kadar kullanıp kullanmaman gerektiğini.

Devilred+1

Birikimini yeterli gordugunuz bi doktora danisin o halde diyorum.

benimki 180 çıkmıştı. her gün alıyordum. beslenmene de dikkat edeceksin.

Ben de her gün alıyordum.

B12 vitaminin birkaç formu vardır. En yaygın formu, ‘siyanokobalamin’dir. Ancak aktif formları; metilkobalamin ve adenozilkobalamindir. Siyanokobalamin ‘siyanid’ molekülünü uzaklaştırıp, metil veya adenozil grubu almalıdır. Bu yüzden, vücutta metilkobalamin veya adenozilkobalamine dönüşerek emilir. Bir model çalışmasında, kanserli farelere metilkobalamin ve adenozil kobalamin verildiğinde yaşam süresinde uzama olurken, siyanokobalaminin hiçbir etkisi saptanmamıştır. Klinik çalışmalarda da metilkobalaminin sonuçları, siyanokobalaminden daha iyidir. Metilkobalamin seçimi daha mantıklı gibi gözükmektedir.

hobi mi, güzel sanatlara hazırlık mı?

hobi, özellikle sulu boyayı iyi öğretebilen bir yer..

Bir hedef belirledim. Aslinda 10 yil once belirledigim hedefe ulasamayacagimi ima eden her seye ragmen buna tekrardan tutundum ve bence yapacagim. Bu dusunce bile beni inanilmaz heyecanlandirdi. Su an yerimde durasim bile yok.

Geçmişi düşünmüyorum, anı yaşamaya çalışıyorum. Çok şey kaçırmadım, sadece daha verimli olabilirdi. 23 yaşındayım, bir şeyleri kaçırmak için daha çok erken.

Yaş kaç?

1. Evet
2. Evet
3. Harekete geçemiyorum.
4. Bu hisle başedemiyorum.
5. Hiç aklımdan çıkmıyor.

1 evet
2 hayır
3 evet
4 "beyle"
5 takmıyorum , en değerli şeyimin zamanım olduğunun farkına vardım, önümde ki maçlara bakarım.

potansiyelimi kullanamadığımı düşünüyorum, bunla ilintili olarak geç kalmışım hissi zaman zaman darlıyor, geç kalmakla beraber sanki sıkışmışım gibi de hissediyorum bi' yandan. insan böyle düşünüyorsa çok üzülüyor yalnız, bir de karadelik gibi başladı mı içine çekiliyorsun bu dangalak ruh halinin. durumların gücüm/isteğim dahili veya dışı, farketmiyor, böyle olduğunu kabulleniyorum. hareketsizliğe ihtiyacım varsa birkaç gün hareket etmiyorum, dinleniyorum, kendimi de gereğinden fazla üzmüyorum. birkaç güne toparlıyorum. yarışa kaldığım yerden devam ediyorum. önemli olan kazanmak değil çünkü.

1 o kafada degildim ama sanırım olacağım
2 valla evde kalmama olayı konusunda yapabileceklerim sınırlı.
3 ben üzerime düşeni yapıyorum ama bazen can istemeyince istemiyor yani napam bıktırıldım
4 suan umrumda degil de sanırım cocuk yapmak için gec kalınca dert keder sahibi olabilirin

bunlar hep facebook'un oyunları.

Çok ciddiyim bununla ilgili sosyal araştırmalar da var zaten. İnsanlar son 5-6 yıldır bunu tartışıyorlar zaten, kendini gerçekletirmek.

Teknik olarak kendini gerçekleştiremezsin, dünya zaman ve mekan sınırına tabidir çünkü ama aklın değil, patladığınız/patladığımız nokta işte tam burası.

Bi' hedefin olabilri ama oraya ulaşmaya yaklaştığın anda(zor ihtimal ama velevki gerçekleşti) hedefine alışırsın ve başka bir yöne eğilirsin, bu eskiden yoktu. Facebook'un başa bela ettiği birşey, meşhur samsung'un bilmemne yöneticisi hikayesi de buna güzel bir örnek teşkil ediyor aslında.

Onun dışında, biz şurada çok şey yaşadık, kaçırmadık (lisede ne fırlamaydık) diye gezenlerin tamamı aşşağılık psikolojisi içindedir, bunun hakkında da hepsi aynı fikirde olmak kaydıyla çokcana yazı ve söz var.

Sahip olma ve imzalama ile ilgili şeyler bunlar. O yüzden sorularının cevabı mastürbatif ergen bünyelerin dışında herkeste aynı olacak. Kimisi farkındalık içinde ''olur ya bu hayat'' diyecek kimisi depresyon etkisiyle ''evet herşeyi kaçırdım ve boğuluyorum düzeltemiyorum'' diyecek kimisi de ''yok yea, oğlum biz üniversitede bütün okulun gözdesiydik(!)'' diye sallayacak. Kaliteli yaşam dedikleri şey zaten bu. Sorularını bu pencerede yanıtlaman çok daha sağlıklı olacaktır senin için.
yani, sorunun cevabını birazdan yazacağım ama sorunun çözümü şu; ''düşünme.''

Ve evet; hayata dair çok şey kaçırdık, ve herzaman birşeylere geri dönüş olmaksızın çok geçtir ama yine de başka şeylere dönüş olacak zaman(başka şeylerden kastım optimum diyorlar ya hah işte o) her halde(durumda) bulunur. ve bu yüzden birşeyler yapmaya devam etmekten başka şansımız yok, devam etmeliyiz. Bizi harekete geçiren tek şey motivasyondur ve motivasyon kaynaklarını , senden benden daha akıllı adamlar tıpkı bir 2x2=4 analizinde açıp ayrıntılı olarak madde madde anlatmışlar, yazmışlar bi'de onların üstüne hormonları tetikleyen kimyasalları bulmuş yine bizden akıllı başka insanlar, yani motivasyon ile birşeyler yapmaya devam ediyoruz(harekete geçiyoruz) ama bu kaynakların ne olduğu ve neye hizmet ettiği kişiden kişiye değişiyor. Bu hisle nasıl başa çıkıyoruz, yine motivasyonla. Aslında senin aradığın soruların cevaplarının hepsi verilmiş ve bunların çoğunu motivasyon taraması yaparak ulaşabileceğin yerlere koymuşlarda biz yine de nasıl harekete geçtiğimizi cehaletimizle şöyle 3 parçada anlatalım
ı)yapılacak iş ıı) sevilecek birşey ııı)peşinden gidilecek bir hedef ile rolantiden kurtulabiliyoruz, ve hızlı okumanın temel mantığı ile bu aynı şey. beyninin üst kısmı birşeylere dahil oldukça gevezeliği azaltıyor ve seni sakinleştiriyor. Yani çokcanasını ütmek için oynayarak yapıyoruz. (insanlık adına cevap verdim ya la, vay arkadaş)

Eskiden çok üzülürdüm zamanında yapmadıklarıma/yaptıklarıma, emek harcayıp olduramadıklarım ile emek harcamadıklarım ama emek harcasaymışım bugün işime yarayacaklara. Artık üzülmüyorum. Çünkü ne kadar yaparsam yapayım, ne kadar toplarsam toplayayım, toplamış halimle bile elbet bir şeyler yarım kalacak, elbet ilerisi için tamamlanması gereken ve zamanım/enerjim/param vb. olmadığı için eksik kalan şeyler olacağını fark ettim.

Bu düzenin bana dayattığı çoğu şeyden elimi ayağımı çektim, gerçekten yapmak istediğim için yapmak istediğim şeyler önemli, yapmam zorunlu bırakılan ama bana fayda sağlamayacak sırf cv'de olsa ne kaybedersin denilen şeylerden filan vazgeçeli çook oldu ve inanılmaz rahatladım.

1. Eğitimim konusunda evet. Keşke daha özenli davransaydım diyorum.
2. Ediyorum valla iş güç biraz zor geliyor
3. Bir gün harekete geçerim diye düşünüyorum. İsteyince yapamayacağım şey yok deyip kendimi avutuyorum.

evet çok şey kaçırdım. gençliğimin büyük bir çoğunluğu boşa geçti mesela. 26 yaşında üniversiteye başladım. şimdi bitti. devamı gelecek. aslında zor olan geç kalmışlık hissiyle uğraşmak en acı olan kısımlar oraları. bir şey yapmamak acını daha da artırır. harekete geç. önce plan kur. adım adım onu uygula. küçük adımlar. 5 veya 10 yıl sonra da hale bu hareketsizlik hissi ile yaşamaya devam etmek istiyor musun?

sapiens ama son 50 sayfam kaldı ardından grange ın son kitabına başlayacağım. lontano sanırım.

Parfümün dansı

Yaban-Yakup Kadri

Dini dünya işlerine karıştırmanın faydaları az önce bitti.
Aptalı Tanımak - Celal Şengör buna başlıyorum.

iskender pala, efsane.

(bkz: ben buradayım)

Kizim olmadan asla'yi yeni bitirdim. Su anda da james patterson'dan suikast'i okuyorum.

Bir Bilim Adamının Romanı-Oğuz Atay

bülbülü öldürmek

The murder of via belpoggio-italo svevo

Intermezzo, Fikret Adil

dostoyevski ev sahibesi

uğur mumcu - katiller demokrasisi hırsızlar düzeni

kara kitap - orhan pamuk.

dostoyevski - beyaz geceler

din bu - turan dursun
white fang - jack london

jared diamond- guns, germs and steel

Mehmed Uzun - aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık

doğan cüceloğlu - savaşçı

Ölüler Böyle Sever - Charles Bukowski

Haruki murakami- after dark

''Vişnenin Cinsiyeti'' ve ''Gen Bencildir'' dönüşümlü olarak ikisini okuyorum.

Satori.

kuyucaklı yusuf (s. ali)
fear and trembling (kierkegaard)
farther reaches of human nature (maslow)

günün farklı bölümlerinde bu üçü

Ezilenler - dostoyevski

bu arada lesmiserablesi bugün metroda görmüşüm galiba.

Şu çılgın türkler

Jean-Luc Nancy / The Creation of the World or Globalization

Hölderlin / Hyperion

Samuel Beckett / All that fall

(Ben de diyorum neden bu kadar mutsuzum)

devlet-platon
camus bir ahlakçının portresi - stephen eric bronner
usta ile margarita - mihail bulgakov

çankaya- falih rıfkı atay

Filin yolculuğu
Bicycling science
Protein saflaştırma rehberi
Fossils for amateurs
Knitting lingerie style

Hepsi yarıda, bitmeyi bekliyor, kimi bitmiyor kimi bitsin istemiyorum.

Gafillikler Kitabı - Akdoğan Özkan

Kumpanya - Sait Faik
Köpek Kalbi - Bulgakov

budala. aslında 10 yıldır okuyorum bu kitabı, bir türlü bitiremedim. bunun gibi yarım bıraktığım bir de karamazov kardeşler var. budala'yla birlikte bir yandan da koku'yu okumaya çalışıyorum.

Suç ve Ceza
Hayvan Çiftliği.

Tek kitap okuyamıyorum.

hocam ev boya ise boya mantıklı, ev kağıt ise kağıt mantıklı

@killerbee

ev boya galiba ama badana gibi boya.

olsun o mühim değil ustası her şekilde yapar

kağıt yaparsanız oraya, gün gelir çıkarsa orasının komple zımparalanması gerekicek, hatta atlında ki boyanında sökülmesi ve işçililiğini geçtim zımpara tozu isyan ettirir insanı. o yüzden boya iyidir.

@killerbee

usta benim hocam bu arada. usta yok yani. alıp boyayacağım yani.

duvar şu an ne renk?

sen hangi renkte karar kıldın?

daha önce boya tecrüben varmı? evimi güzelleştireyim derken boyaya basıp falan tüm evin yerlerini berbat etmeyesin sonra?

@killerbee

hocam ya boya yapmadım da elim hamarat, yıllardır her şeyi halledebiliyorum.

boya mavi, yeşil ya da kırmızı olucak. yerleri zaten muşambayla kaplarım. dert olmaz. rulo fırçalara sürer sürer boyarım işte :D olmuyo mu öyle?

hemen tarif edeyim, şimdi eğer duvarın şu an koyu renk ise, ve sen açık bi renk boyayacaksan 3 4 katta ancak kapatır.

bunu geçtik

sana lazım olan linkleri ile vericem

1 tane uzun sap vidalı oluyo bunlar fırça için, bi tane kesme fırçası (yaklaşık 60 70 dereceli bi fırça düşün,) bi tane normal fırça köşeler ve alt taraflar için 1 tane de rulo ve uygun bir boya

boyanın ucuzuna kaçma 2 kat atacağına 5 kat atarsın işçiliğin artar, adi boya alırsaın yaş rengine bakarsın antep yeşili fıstık yeşilidir, duvara sürersin bi kurur türbe yeşili olur başıma geldi

boya seçimini de iç cephe sıva üzeri boyuycam dersen verirler, astara gerek yok duvar zaten boyalı dersin, plastik iç cephe boyası vericek sana

laylonu da temin edebilirsin nalburdan.


image.evidea.com bunu sapa takıp, tavan ile duvarın birleşim yerini boyayacaksın tavana bulaştırmadan, bi maharet isteyen bu var, tavana öteki duvarlara bulaştırmamak

rulo ile boya yaparken boyayı kova gibi rulonun girebileceği genişlikte bir kaba koy, ruloyu daldır boyayı emsin, sonra kenarlarına sürt damlamasın ve boyarken hızlı sürtme, hızı ne kadar arttırırsan g force artacağı için etrafa sıçrayacaktır.


ikinci olarak ilk önce süpürgeliğin üstünü 1 karış, tavandan alt tarafa bi karış genişlikte ve kenarlarıda 1 karış genişlikte boya,

sonra rulo ile devam, boyadın kuruyana kadar bekle tekrar at.

ha bide boyayı kafadan en az bi 5 dakka karıştırman lazım, su bazlı alırsaın ve çok koyu ise su ile inceltmen lazım.

Daha dün salonun bir duvarını koyu petrol mavisine boyadık, şahane oldu.

@physcos physcos

mümkünse bir foto alabilir miyim, özelden de olabilir :))

Duvar kağıdı. Estetik açısından.

dün araştırdım amerikaya kedi götürmek zor değil. aşılarını tamamlayıp götürüyorsunuz yanınızda. aklınızda olsun en azındsn

Şuan atanmış olsam alırdım tam da bana göre :/

mesaj attım

Resmen aşık oldum <3 Bu güzellikle bakacak olan çabuk bulunur... Annemlere de sordum bi ihtimal ister belki diye :)

wallpapers1.hellowallpaper.com

Gercegi bile oyle pek de kaliteli degil ki:P

Bunu buldum, isinizi gorur mu bilmem: yourtubetheme.com

1509'dan bu yana bir fresko iyi gelmiş bence. Daha büyüğü lazım ama bulamayacagız sanırım.

upload.wikimedia.org

edit: classconnection.s3.amazonaws.com

kadınlara minyonluk yakışıyor ama erkeklere yakışmıyor(bence)
erkeğin biraz daha heybetli olmasını bekliyoruz belki de altta yatan kendimizi güvende hissetme duygusudur.

Kadinin boyunun 1.55 olmamasi da benim icin onemli eger partnerinin boyu benim gibi 1.85 ise.

kimi kızlar burada ortadan sallarken pigmeliklerini, üçüncü saniyede fark edilebilecek kusurlarını kimse görmüyor da ondan

yedi cüce filminden kopup gelen kız da dev gibi adamın yanında komik duruyor zaten.

edit: benzer şeyler kadın şöyle böyle olsun diyen erkek için de geçerli tabii

Çünkü kadın dediğin minyon olmalı

ben miyim lan o malum duyuru? adres ver geliyorum

bence kadınlarda da önemli.

aslında sorduğun sorunun yanıtı çok uzun. kadınlar erkekleri ilk ne zaman beğendi gibi bişey bu.

ayrıca bana göre bir kadının 1.55 olması bana göre seçim yapmama sebeplerinden biri.
böyle şeylere sorun deyip ötelememek lazım. herkesin sınıfı farklı ve yarıştırılmamalı esasen.

edit: malum kişi sağa çek geliyorum. :DD

kadın dediğin minyon olmamalı. yani sadece minyon olmamalı. ben brezilya kadın milli voleybol takımını izlediğim zaman mest oluyorum. demek ki böyle bir kıstas yok. o halde bana göre de bir kadın 'at' gibi olmalı

@ ya ben lan ne güzel işte, ilham veriyorsun tüm duyuru halkına.

bunlar hep meme

çünkü kadınlar topuklu ile boy farkını kapatma özelliğine sahip.

@sadakatsiz neden bu kadar kızdın ki anlamadım :(

arkadaşım (kadın) uzundu, 180'e yakındı sanırım. bir iki sevgilisi oldu aynı boylarda. son sevgilisi 190 civarıydı ve evlendiler. kızın, adamı bize överken söylediği ilk şey "nihayet topuklu ayakkabı giyebiliyorum holeey" olmuştu :P

Çünkü minyon tipli kısa boylu kadınlar <3

yoo ben 165i geçen erkekleri sevmiyorum. kime göre neye göre.

@ madeleine dediğim gibi, çoğu kişiye göre :)

Görkem ve heybet elbette sebebi. Bu erkeğin guç kuvvet simgesidir. Gür saç da öyle

İşte bunlar hep nightingale sendromu ve/veya duygusallık. Bakıyorlar toplu taşımada, bazı arabalarda, okul sıralarında, bazı kapı ve merdivenlerde acı çekiyoruz. Bize acıyorlar. Sonra bir sempati oluşuyor genel olarak. Erkek, uzun boylu kadın görünce de (dün bir arkadaşımın dediği gibi) "at gibi" deyip olayı başka boyuta çekiyor. Bu at gibi de ne demek hiçbir fikrim yok. Güzel, uzun, çirkin herkes için kullanıldığını gördüm.

Bu arada mesela şu an 3 koltuğu boş otobüste ayaktayım, çünkü bacağım sığmayacak. Bakın bu bir dramdır. Eminim benim için de içlerinden "yazık çocuğa :(" diyecekler. O değil de kızlara kız deniyor da erkekler neden çocuk?

Neyse diğer bir tahmin

İşte bunlar hep evrim. Biz insana evrilirken ve evrildikten sonraki ilk dönemlerde zenginlik, şık giyim, entelektüel olmak gibi şeyler yok. Onlara bakan da yok. Millet aç aç. Mesela erkek bakıyor; kadının kalçası geniş, bacaklar sağlıklı ve memeler büyük. Bu biz av peşinde revan olurken ya da oradan oraya göçerken çocuğumu düşürmeden taşıyabilir, doğuncq onu besleyebilir diyor. Erkekte temeldeki bacak, kalça ve meme konusundaki ilgi bu yüzden gelişiyor.

Kadın da bakıyor erkek uzun, heybetli. Hiçbir şey bulamazsa gergedan bile avlar bu. Büyük avları kaçırmaz. Hem de diğer insanlardan ve hayvanlardan da beni ve çocuğumu koruyabilir, diyor.

Tabii bunlar hep orantılı ölçülerde. Yoksa şişman, aşırı zayıf, kambur vs. gibi şeyler dahil olunca boy ne olursa olsun "bunun tohumu sağlam değil"den dolayı eleniyor. Tabii biraz kilo hep sağlıklı olma belirtisi olarak algılanıyor. Şu son six pack+adonis modasına kadar da erkekte hafif kilonun kadına göre tolere edilebilir olması sebebi de bu, heybet. Şimdi mesela spor salonunda şişmiş kaslar daha düzgün görüntü verse de aslen "daha güçlüx" imajı verdiği için yine bu temel içgüdüye hitap ediyor.

Çünkü minyon kadınla oyuncak gibi oynaması çok zevkli. Kadınların için bu mümkün değil.

Erkek güçlü olmalı içgüdüsünün fiziksel yansıması biraz da galiba.

yine söylenmiş ama ben de kısa boylu kızları çekici bulmuyorum fiziksel olarak. Kendim çok uzun değilim (180) ama şimdiye kadar da 170 altı bir kızla flörtleşmedim, sevgili olmadım, hoşlanmadım.

En basit şekilde kadınların erkekleri koruması gibi bir bakış açımız yok. Kadınımız yavrumuza iyi baksın, bize güzel yemekler pişirsin ve sevecen olsun diye bekliyoruz. Bu durumda çoğu zaman çıtı pıtı olmak olaya sevimlilik kattığı için erkeklerin bu hislerine de hitap edebiliyor ama kadınlar, erkeklerin onları korumasını, dışarıdaki tehlikelere karşı güçlü olmasını, avlanmasını bekliyorlar. Öyle olunca da çıtı pıtı bir erkek genel olarak çekici hisler uyandırmıyor. So easy.

4 kitap okuyorum, moduma göre hangisi olursa.

Kadın - Yılmaz Özdil
Barış Sonrası Büyük Türkiye - Hamit İzol
İyi Hissetmek - Dr. David Burns
Otostopçunun Galaksi Rehberi

Catch-22 - joseph heller

aziz nesin'in "tr'de kurtler bg'de turkler"ini begenmeyıp yarım bıraktım. belkı bakarım tekrar. daha dun gece kara kitap'a basladım.

www.idefix.com

(bkz: the umbrella academy)

(bkz: y: the last man)

kürk mantolu madonna
the alchemist
renksiz tsukuru tazakinin hac yılları

deliğanlu - dostoyevski

tatar çölü

Roman: Yabancı - Albert Camus
Oyun: Kızgın Damdaki Kedi - Tennessee Williams
Bilim: Genler Unutmaz - Sharon Moalem

dün bi şekilde elime geçti heidi'yi okudum çocukluğuma döndüm ama şu sıralar genel olarak dönüşümlü şekilde buz ve ateşin şarkısı serisini ve doctor who kitaplarını (trenzalore öyküleri, 11 doktor 11 öykü, siluet) okuyorum.

Doğal Yaşam ve Başkaldırı, Henry David Thoreau
Bana Ait Bir Yer, Michael Pollan

thomas bernhard - yok etme

trendeki kız

(bkz: bayan peregrine'in tuhaf çocukları)
henüz azıcık okudum, ne zaman biterse artık...

Oktay Akbal'a Mektuplar, Hikmet Altınkaynak

milletlerin zenginliği

Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?

guguk kuşu yeni bitti , lolita ya başladım .

bulantı - sartre

Milan Kundera - Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
Nazan Bekiroğlu- Yusuf ile Züleyha

koku - patrick süskind
1984 - george orwell

başlanmış bikaç kitabım var
şu çılgın türkler
hayatı yeniden keşfedin
iyi hissetmek
yaratma cesareti

niye böyle oluyor bilmiyorum

Aziz Nesin'in hayatını anlattığı 'vöyle gelmiş böyle gitmez' serisinden Yokuşun Başı 2 . çok sevdim çok

dune - frank herbert

Stefan zweig oykuleri

tabi

Ben yaptırmam ama bu karşı olduğum anlamına gelmez.

kesinlikle karşı değilim.

gereksiz

değilim. Estetik ameliyat psikolojiye olumlu etki yapabilir.

Olmayanlar da mı yaptırmasın, okadar mı gereksiz ?

O psikolojik etkiyi erkek düzeltebilir. silikon daha seksi görünmek için yapılan birşey. sonuçta başkası için(bu da bir erkek). Karşıyım.

Elbette.

Karşı değilim. Gereksiz falan da değil ama ciddi cesaret işi. Meme coksel bir şey ya. Güzel memelerin özgüvene ciddi katkısı var. :'(

Kendi bedenini sev. özgüven. seni seven böyle kabullenmeli. Neden başkası için o kadar şeye katlanmak zorunda kadınlar?

Karşıyım. Karşıyım derken ben asla yaptırmazdım. Ve meme genel olarak çok güzel bir organ olmasına rağmen, silikonlu olanı gözümde hiçbir çekicilik uyandırmıyor, erkek olsaydım rahatça sıkamayacağım meme istemezdim asfahah :D Sağlık problemleri olanları tenzih ederim asla yaptırmazdım derken.

Görüntü olarak sarkık meme yapısını düzeltme amaçlı ve yok gibi olanlar için olanlara karşı değilim. Ama zaten ağzına girecek halde olmasına rağmen ille de silikon meme diyorsa ağzına vururum.

Ha ben de dizlerime kadar gelen memelerimle diz üstü TOP Sektirmece oyunu gibi oynamaktan sıkıldığım an ameliyat olacağım.

Göğsünde "Who needs big tits"

Sırtında da "When you have an ass like this"

Yazan bir tişört vardı.

Erkek çocuğu gibi dümdüz bir göğse sahip bir kadınla bile evlenebilirim. Ama tabii bu öyle bir kadın istediğim anlamına gelmez. Sadece bunu sorun etmem. Meme yavrularımı emziriyorsa, doyuruyorsa beni de doyurur.

Özet: Bence silikon yapılmasa daha iyi.

yoo. hayır

Memenin her türlüsü güzel. Meme candır.

karşı değilim. eğer bi kadın yüzündeki benden hoşlanmayıp ameliyatla aldırıyosa, ya da burnunu düzelttiriyorsa gayet tabi memelerini de büyütebilir. belki bu sayede kendini psikolojik olarak daha mutlu hisseder.

@sour yalan o yemişler seni:)
Zenginlik=gösteriş
Büyük meme=gösteriş :)

değilim. sonuna kadar destekliyorum. meme dokusu hiç olmayan ya da çok az olan kadınların psikolojisi üzerinde muhteşem bir etkiye sebep oluyor çünkü.
tüm kadınlar giydiği yakışsın ister, kendini biraz daha dişi hissedebilsin ister. bu estetik ile mümkün olacaksa e öyle olsun madem. önemli olan kişinin kendi bedenini sevmesi, bu yolda -aşırıya kaçmadıkça- her şey mubahtır.

birden ultra fakir olduğumu hatırlattın sour, teşekkür ediyorum (:

ıyyyy

@gotic iyyy derken

silikon memeler iğren anlamında... bir kadının zorunlu hal dışında meme alınması gibi durumlar dışında silikon yaptırması iğrenç...

Ben bakınca hemen anlıyorum. Doğal, güzel bir görüntü oluşmuyor bence. Ama yaptırmak isteyene yapma demem.

Hayir, daha guzel memelere sahip olunmasina karsi olmam.

Kadınların bunu başkaları için yaptırdığını nerden çıkardınız?

Karşıyım, çünkü çok kötü gözüküyor. Mesele doğallık :)

kanser sonrası meme alınmışsa falan orijinal boyutlarda yapılırsa olur, onun dışında her türlü meme implantına karşıyım. büyük meme zaten sevmem.

Estetik anlamda sevimsiz, hastalık sonucu mecburiyetse laf düşmez.

çok zor dönemi de oldu, allah daha zorunu vermesin. herkesin zor seviyesi kendi kaldırabileceğiyle orantılı.

burada ben çok zor derim tek sıkıntım manitadan ayrılmaktır, ötekinin bütün sülalesi hastadır ama çok şükür diyordur, bilemeyiz.

zor. yaklaşık 5 yıl içinde anlayacağım bunu; hayatım ya 'normal ve düz' yada 'bok gibi' olacak çünkü. her iki ihtimal de iğrenç. keşke güzel bir hayat ihtimali de olsaydı benim için.

ben zorlaştırıyorum.

millet bu saatte uyurken, ben ders çalışmaktan kızaran gözlerimi ovuşturuyorum.

sağlık problemlerim olmasa zor değil. sağlık ile zor olduğu oluyor ama allah daha zorunu vermesin +1

kendisi oldukça kolay ama ben çok zorlaştırıyorum

Zor

öncelikle kimse kolay yazmayacak, bakış açına bağlı benim ki kolay mesela. Temel ihtiyaçlarımı yerine getirebiliyorum ve bu yetiyor

kolay.

iyi para kazanırken ailemle oturuyorum. işim rahat. güzel bir ilişkim var.

Sağlığın yerindeyse kolay, degilse zor.

Zordan öte yorucu. Yolum günde 4 saati geçmeye başladı, akşamları evde çalışıyorum, bir süre haftasonu da çalışacağım. Yeniden spora başlayacağım ama zaman sıkıştırmıkta zorlanıyorum. Uyku sorunum var, yetmiyor bu programa. İyi ki yaptığım şeyi seviyorum ve bu yoğunluk sonsuza kadar sürmeyecek. Hayatım zor dersem, benden zor olanlara ve sağlık sıkıntısı olanlara haksızlık olur ama yorucu diyebilirim.

günde 300km git-gel.. 18 saat çalış.. para belki gelsin..

bazen isyan ediyorum çok ozr diyorum. iş koşullarım ağır yıpranıyorum dşye hayıflanıyorum tam o sirada bir çocuk bombadan ilmnek ilmek parçalanıyo. bir baba evlat acısı yaşıyo, bir başka çocuk babam kanserdi öldü diyo. bir başka anne engelli çocuğunu parkta diğer çocuklara kabullendirmeye çalışıyo. şükrediyorum. utanıyorum hayıfşanmalarıma

Once yukselen doruk noktasina ulasinca ise dususe gecen bir grafik olarak dusunebilirsin bu donemi. Yakin zamanda dususe gececektir sonra da tekrar ortamlara akip kalpler kirmaya devam edersin.

Arada öyle dönemler olur, hiç tutmayın kendinizi; duygulanınca böğüre böğüre ağlayın rahatlarsınız, kendiliğinden geçer bu dönem.

bana da oluyor. Üç beş güne geçiyor. Ama her ay aynı şey oluyor.

belli sure sonra sevgi yuzunden somurulunce duygusal olamiyorsun. en azindan karsi cinse, oyle soyleyebilirim. bahsettiklerin hormonal biraz.

Ne kadar dirensen de mevsim dönüyor,
bir gün her canlı melankoliyi tadacaktır.

çok parası varsa ve ben de 40 yaşındaysam: evet.

HAYIR

eğer o kişi tüm sosyal baskıya rağmen değerse evet ama hayatında boyunca bir hmmss olacaktır.

ilki hadi düşük bi ihtimal olsa da belki ama ikincisine teyze derim ne evlencem.

ben 19-20 yaşındaysam uyar.
tamamdır.

HAYIR

şu an düşünmesi biraz saçma geliyor evet, ama sevgiye bakar. aşık olursam neden evlenmeyeyim?

parası yok fakir, siz ona bakıcaksınız

evet, mümkün.

HAYIR yazanlar neden büyük harfle yazıyor bu arada???

HAYIR. Hayir'i vurgulamak icin buyuk yazdim.
Edit: Sorun kadinin yasi degil, buyuk cocugu olmasi. Yoksa kadin benden 15 yas da buyuk olabilir, sorun degil.

Yas kavramina takilan biri degilimdir hicbir konuda ancak cocuk varsa imkansiz diyebilirim.

1- çok çok düşük ihtimal.

2- kesinlikle hayır.

businessclass var sözlükte bi sor naapmış.

İlk seçenekle belki.

İkinci seçenekle hayır.

Benden 10 yaş büyük bir kadınla ilişkimin olmuş olduğunu mümkün olsa evlenebileceğimi ona da belirttiğimi söylemek isterim.

Para mara umrumda değil bana yetecek kadar param var zaten sevdikten sonra sorun değil.

İkinci seçeneğe hayır dememin sebebi de yaş değil çocuk sayısı. Hadi 1 tane olsa neyse de 3 tane de fazla :)

farzedelim 20 yaşındayım
çocuk 28 yaşında olsun.
kadın da çocuğunu 20 yaşında doğurmuş olsun ki şuan neredeyse 50.

20 yaş ile 50 yaş. hayır, evlenmem.
aramızda neredeyse 30 yaş fark olacak her halükarda. pek makul değil.

kadının cate blanchett olup olmamasına göre cevap değişir.

yaş farkı konusunda en iyi olasılıkları hesaplayalım; siz 18 yaşındasınız. 23-28 yaş aralığında çocuğu olan bir kadın ile evlenme durumunuz var. eskiden reşit olmadan evlilikler çok yaygındı. bu sebeple çocuk gelin oldu diyelim. 15-18 yaş aralığında olsun evlendiğinde. 16-19 yaş aralığında da çocuğu oldu diyelim. bu durumda 39-47 yaş aralığında bir kadından söz ediyoruz. bu da en olası ihtimal. eğer para için olursa olur. kimse kimseyi kandırmasın. parasız ise kadın olasılık dışı bir durum.

heralde iki seçenek var ikiside büyük evli ve çocuklu. şayet böyle bir olay varsa ve bunu buraya taşıdıysa kişi demekki sevgisinden emin değil. bence evlenmesin.

Ikisi ile de evlenmem ama ilişki yaşamak için can atıyorum. Kesinlikle çekiciler; fakat ne kadar uzun soluklu olur bilinmez.

cevap : ikisi de cocuklarin yasina bagli..

mesela cocuklar yetiskin bireylerse iki soruya da evet derdim,

ama cocuklar hala cocuk yastaysa, o zaman 1.soruya belki evet, 2.soruya kesinlikle hayir derdim..

delirme

öyle çok büyük aşk, sevgi gibi bir durum olasılığını bir kenara koyarsak eğer; mantık çerçevesinde açıklanabilecek bir izahat olması gerek. başka türlüsü akla yatmıyor pek...

evet

soğan suyu.

Hic ilac isine girme. Eger tatildeyken olursan tampon kullan. Olmama hali devam ederse doktora git.

evet, adet geciktirici adet söktürücüden daha korkunçlu bi ilaçmış, son çarem olmaz umarım.

ama şöyle de bir şey var, sorunum kanamadan ziyade huzursuzluk ve rahatsızlık hissedecek olmam. zaten bir haftam var, onun da birkaç günü bitkinlik hissi ve karın ağrısıyla geçsin istemiyorum.

soğan suyu deneyeceğim, umarım işe yarar.

miğdeyi tembelleştirir.

Tansiyon problemi yoksa normal suyun yerine de içebilirsin günlük olarak, bi zararı olmaz.

m.sabah.com.tr

Boyle bisi var.

Ben de öyle içiyordum, çok asitli gelmeye başladı, bıraktım.

@expressive sindirimi kolaylastiriyor ama? Mide tembelligi derken ne zarari oluyor?

ben günde min. 6'lı paketi gömüyorum. elin avrupalısı zaten sadece gazlı su içiyor.

Miğde diyen adamdan çok bir şey bekleme. Damar damar üstüne binmiştir, işe geçer, belin çekmiştir gibi açıklamalar da duyabilirsin bu güruhtan.

Düz su yerine bunu içen melyonlarca insan var. Ki geneli de bilinçli insanlar, "süd zehri alır." kafasındakilerden değil. Ki günde 1-2 şişe öneriliyor diye biliyorum zaten.

ben 6 aydır falan günde 3-4 tane içiyorum bir zararını görmedim

yillardir gunde bir litreye yakin icerim. bir sikinti yasamadim.

cehennemden sevgiler

nefs-i müdafaa sınırını aşıyorsun bi kere, o kesin. yatak odanda öldürüp öldürmediğine göre bile değişiyordu bir şeyler.

bi keresinde bir haber okumuştum, hırsız camdan atlayıp ayağını kırıyor ev sahibini mahkemeye veriyor ev sahibi evin etrafını çim yaptırmadığı için hırsız davayı kazanıyor.

Evin giriş kapısına ve girilebilceğini düşündüğün noktalara, "BU EVDE ÖLÜMLE SONUÇLANABİLCEK GÜVENLİK SİSTEMLERİ VARDIR" ibareli bir tabelanın yardımı dokanubilir. "evimiz kapalı devre kamera sistemi ile görüntülenmektedir" gibi düşünebilirsin.

Sen uyarını yapıyorsun, sonuçları karşı tarafı bağlamalı bence.

bu iş avukata hakime vs vs göre değişir. net bir şey söylemek yanlış olur. mesela hırsızlık gece vakti siz uyurken gerçekleşirse ve hırsız anlattığınız gibi ölürse ceza almazsınız. ama evde kimse yokken gündüz vakti gerçekleşse ceza alırsınız.

131,50 lira. pasaport ile bankaya gidip parayı yatır. pasaport sahibinin adı ve kimlik numarasına yatıracaksın. sonra e-devlette kayıt kısmına girince yatırıldığı çıkıyor zaten.

hicbiyere gitmeden e devlete girip te yapikiyor haberiniz ola

Nasil yani vergi dairesine gitmeye gerek yok mu? Banka farkeder mi?

aynen e devletten yapılıyor bütün işlemler, telefon kaydı diye bölüm var, ödemeyi kk ile yapuyorsunjz

İsmi alınanlarla ve size destek olanlarla birlikte yeni bir eylem. Bu sefer sesi yurdun dışına da çıkacak şekilde.

Ama koşullarınız nedir, daha büyük bir eylemi kaldırabilir mi yurt ve arkadaşlarınız, onları düşünmeniz gerekli mutlaka.

Yok yahu. Kimse kimseyi tanimiyor bilr. Herkes ayni dertten muzdarip. Mülteci kampı gibi.

kendim için cevaplıyorum: tabii ki evet

Okunur.

Okunur..

2 yılda her gün düzenli 300 sayfa okursanız toplamda 400'er sayfalık 540 kitap okursunuz. Bu şekilde hesaplayınca okunabili duruyor değil mi? Bence resimde de ortalama 500 kitap vardır.

orada 500 civarı kitap vardır orada tahminen. Okunabilir bence, 3 günde bitirse o kadar okumuş olur.

kitap kurdu değilsen okunmaz. bir de bölümünün ne olduğuna da bağlı mesela hukuk fakültesi öğrencisiysen zaten ders kitabı okuduğundan boş zamanlarını kitap okumaktansa görsel birşeylerle (dizi,fim,oyun gibi)değerlendirmek istiyorsun.

hergün düzenli kitap demek ortalama günde bir kitap bitirmek demek, eğer hızlı okumada ileri seviyede ise. Hergün düzenli okumanın da imkansız olduğunu düşünürsek, işin içine dersler, sınavlar, ödevler, gezmeler vs olursa?

ben mağdur bir doktora öğrencisi olarak kendi derslerim, ödevlerim ve sınavlarım için zaten hali hazırda günde 130 sayfa civarında okumak zorundayım. özetle o kütüphane benim olsaydı, okunurdu.

kitaptan anlaşılan sadece roman vb. ise o zaman bilemiyorum.

okunur herhalde.

ama o değil de kitaplığı çok kıskandım.
ne kadar güzel dizilmiş sıra sıra kitaplar...

allah nazardan saklasın :)

Okunur okunmasına da...

bu kitapları 2 yılda okuyan kişi, bunu sorsan bile SÖYLEMEZ. Yanisi şu; birisi sana "bu kitapları 2 senede okudum" diyorsa, muhtemelen doğru değildir. Bu kadar kitabı bitien kişi bununla övünemeyecek kadar yükselir çünkü. (bu sayı çok fazla değil mi? tadında bir soru olduğu için bu düşüncem) fakat bu enformasyonu başka bir kaynaktan öğrendiysen gayet mümkün. hızlı okuma teknikleri, okuma alışkanlığı vs. okunması gayet mümkündür...

genelde popüler kitaplar gibi görünüyor.
türü seviyorsan, kitap da sardıysa hızlı okunuyor.
fotodan çıkarmak zor, ama altta birkaç ithaki var galiba, onlar da bu türe dahil.
birkaç wordsworth var gibi, onlar belki klasik olabilir. üsttekiler de referans kitaplar olabilir veya biraz daha klasik romanlar.
tahminim iki yıl değil de, biraz daha uzun bir sürede okunmuş olabilir.

ben okuyamam okuyamadım da zaten kitap okumaya çalışırım her gün düzenli kitapta olurum ama bu kadar kitap okuyamam. bunları okusam ne ara ders çalışacağım.

okunmaz

sadece okunur

bu kadar kitap iki yil icinde ancak hapisteyken okunabilir.

mesela edebiyat öğrencisiyse okunur.
okumadım ama okuyanı gördüm.

Sadece okumuş olursun,başka bir işine yaramaz.

benim de iki kitaplığım var, birinde ders kitaplarımla kanunlarım var, birinde de normal kitaplarım var ama ben bile bu tempoya rağmen bitiremedim hepsini. (sindirerek okumaktan bahediyorum) bana zor gözüküyor şöyle bakınca.

Okunur.

Ancak çoğunluğu bana vampir kitapları, fantastik seriler gibi geldi. Net de görünmüyor gerçi ama. Öyle ağır felsefe kitapları vs değil gibi.

Ancak ben de okunsa bile ''Hepsini 2 yılda bitirdim eki eki'' diyen birine inanmam. Çok okuyan insan yıllarla sayfa sayısı hesabıyla falan uğraşmaz.

benim onları okuyacak kadar hiç boş vaktim olmadı.

işsiz güçsüzsen okunur.

ben 459 tane kitap saydım. muhtemelen eksik ya da fazladır foto sıkıntılı göslerim karıştı. 2 senede okursun, denildiği gibi çoğu fantastik gibi duruyor ama sırf okumak için okumanın anlamı yok bence. sindire sindire, not alarak, aldığım notları internetten sapık gibi araştıran bi tip olduğundan 2 senede bitireyim diye kasmanın anlamı yok bence.

ben boş zamanım olduğunda bir oturuşta kitabı bitirmeden kalkmıyordum ama gerçek anlamda özümseyerek okunmuş olma ihtimali var aslında ama zayıf bir ihtimal.

zor, çok zor..
yukarıda da yazmışlar zaten. işsiz güçsüzsen, aşırı bol vaktin varsa veya kasmayan bir bölümde okuyorsan o zaman belki olur diyebilirim. yoksa en sıkı kitap kurdu olsun, bence gerçekçi konuşursak iki yılda bitirmek çok zor.

sıkı bir bölümde okuyan bir insan veya hem okuyup hem çalışan için haftada bir kitaptan yılda 52 kitap bitirse de kafi.

bir de değinmişler zaten. kitapların içeriği, popülist kitaplar, okumak ama sadece okumuş için olmak vs. gibi şeyler de var.

önemli olan okuduğun şeylerin seni edebi olarak doyurması

iskender için göztepe'de öz gerçek bursa iskender var, mithatpaşa caddesinde.

pide-lahmacun için balçova'da dede pide vardı, itfaiyeye yakın eğer hala duruyorsa izmir'de daha güzel lahmacun yemedim ben.

kebap için şimdi aklıma bir yer gelmiyor. gelirse editlerim.

Konyalı Ahmet usta iyidir aslında. Bir de şurayı deneyin derim. www.01adanamatbahi.com

bunlar güzel duruyor, ama aynı zamanda pahalı da duruyor. daha şöyle hem öğrenci işi, hem lezzetli şeyler yok mu bu memlekette? yemin ederim her açıdan ankarayı mumla arıyorum.

@letheavendangered

Bir kebaba ne kadar verebilirsin?

3,5 TL tavuk döner (ayran dahil) satan bir yerden mi yersin yoksa o döneri 5 TL'den + Ayran toplam 7,5 TL olan yerden mi yersin?

01 Adana Matbah-ı Adana Kebap fiyatı 15 TL bence gayet makul.

Kalitesi nasıldır bilmem ama Ankara'da olduğu gibi burada da Karşıyaka'da hemen o büyük cadde girişinde solda Hosta vardı. Bir bak istersen lezzet tutar belki bir ihtimal. :)

+1 scaramuccia

Ayrıca Karşıyaka Çarşı'da Sakıpağa var. Döner yemek için güzel bir yerdir.

teknikekip, dediğin gibiyse fiyatlar o zaman tamam tabii.

Buca'da urfa sofrasının kebabı güzel oluyor.

Lezzeti ala ve kule var gaziemirde tavsiye ederim..

Kemeraltinda ankara donercisi var.

Basmanede kelle halilin yeri

01adana iyi

Manavkuyu kanatcim iyi

Kucukpark samsun pide iyi

Hd matah degil ama forum bornovada var

Manavkuyu antepli ramazan usta
efsane

3. Sanayi nedim usta tavuk doneri efsane

4. Sanayide 44 malatya var pilav ustu doneri iyi

3. Sanayide bosnakoglu kagitta kofte

Kemeralti kofteci mehmet asim efsane

Esrefpasanin orada Üçyol civarinda kebapcilar genelde iyi

Simdi aklima gelenler bunlar.

izmirliler otcul insanlar olduklari icin et isinden pek anlamiyorlar haklisin.

kucukpark'ta nar ya da koz diye bi yer vardi. lahmacun ve kebaplari fena degildir.
gene kucukparkta, buyuk parka dogru cikan caddede kose basinda biyer vardi adini hatirlayamadim simdi, sonra editlerim. kahvediyari falan oyle bi yerin karsi kosesi. iskender fena degil.

buca'da kasaplar karsisinda tombul doner var. bana cok yagli bir o kadar da kuru geliyor ama millet bayiliyor.

bir de kirciceginin pidesi fena degil. ama lahmucunu tirt.

benim denediklerim arasinda en guzelleri bunlar. hepsine fena degil dedim cunku ozellikle lahmacun isini beceremiyorlar. hamurlari cok kuru, resmen katir katir oluyor. bir de isin sirri et kalitesinde. izmirde dogal-acik alan besi pek yok, cogu kapali ciftik-yapay besi. ee oyle olunca et lezzetsiz oluyor dogal olarak.

konyalılardan birinde -ustalar çok fazla hangisi hatırlamıyorum- lahmacun çok güzel. bir orada seviyorum ama denk getiremiyorum hatırlayamadığımdan.

Altın Kapı
Altın Bıçak
-bu ikisi döner

Konyalı Ahmet Usta da bu kulvarda iyi bir restoran. Konya spesyalleri haricinde tandırıda güzeldir. (fırın kebabı iye geçiyor)

tabi bunların fiyatı biraz tuzlu. Baydöner biraz daha uygundur ama altın kapı gibi değildir.

bonus: söğüş yiyeyim diyorsan da çankaya kızlar ağası hanının hisar camii girişinede sağda sağda ufak bir kulube gibi bir yerde yapıyorlar. on numara oluyor. (kızlar apası kapısını karşına aldınmı sağda kalıyor)

bonus2: ciğer içinde gaziemir de ciğerci sinan var. gerçekten güzel yapıyorlar.

bonus3: pide, sakatat çorbası vs için Bostanlı'da Doyuran var.

bonus4: yok ben sucuklu, pastırmalı vs pie yerim diyorsan Ora bu işte gayet iyi. Gitmişken kendi yaptıkları Leyla tatlısı var, deneyin derim. Fena değil.

bonus5: et yemek isterseniz de Bornova Evka-3'te sema sağlık kolejinin karşısında Seçkin Et-Mangal var. Adam bu işin ustası.

bonus6: balık içinde bornova sokağının içine kulüp ali var. yıllardır gitmiyorum ama bozacağını sanmıyorum. ama yok işim sağlam olsun diyorsan ışıkkent ayakkabıcılar sitesinde çapa iye bir balıkçı var. hemen ana girişten girdiğiniz de solda kalıyor. yiyebileceğiniz en taze mevsim balıklarını orada yersiniz. bu konuda garanti veriyorum. sahibinin adı Timuçin. gidince onu bulun, genç bir arkadaş.


Çin bonusu: çin yemeği sormadın ama olurda yiyelim dersen yok china town'ı yok dragon city idi gezme, hilton'un hemen yanı başına ki çin restoranına git. hem aşçıları usta, personeli (özellikle müdürleri) çok kibar, hemde fiyatlar kabul edilebilir düzeyde.
not: gidersen kızarmış dondurma eşliğinde sıcak sake içmeyi ihmal etme.


bütün önerilerim, bizzat kendi deneyimlerim. rahatlıkla gidebilirsiniz.

İzmir'de balık, ot, zeytinyağlı yemekler yesen en mantıklısı. Kırmızı etten anladıklarını söyleyemicem. Ama yolun Urla'ya düşerse İbrahim Usta'ya git derim. Benim İzmir'de lezzetli döner,iskender, köfte falan yediğim tek yer.
tr.foursquare.com

Bornova'da ogretmenevinin orda enra var kebab lahmacun gayer guZel kemeraltinda kofteci okan var on numara onun harici karsiyakadaki sakipaga doner fena değil ama genel olarak izmir'de malesef cok lezzetli kebab bulmak mumkun degil kendim izmirliyim dört sene Elazığ'da kaldım üniversite için orada yediğim iskenderlerin lahmacunların tadı damağımda hala en uydurdukları bile buradakilere on basar izmirde balık meze olayını yönelin derim

bi konyalıdan iyi kötü tad alıyorum.

evdeyim. olimpos yanartaşta sucuk tava yapmak isterdim.

Annemin yaninda, annemin yaninda

ist -> ibiza'da olsam fena olmaz

evdeyim, olimposta olmak isterdim!(yazmışlar benden önce ama ben haftalardır bunu hayal ediyorum)

yurttayım. hayalimdeki küçük sarı evimde olmak isterdim fakat tüm sorunlardan uzakta.

evdeyim. avrupa'da orta büyüklükte bir şehirdeki evimde olmak isterdim. ya da yine avrupa'da bir çiftlik evimde :(

Evde, yatakta uzanıyorum. Yoğun gündü, herhangi bir yatakta dinleniyor olmayı dilerdim. Gerçekleşti.

Ikili koltuktayim usenmezsem uyumak icin uclu koltuga gececegim.

Rusya/Saratov'dayım.

Sivas'ta Kirli Ahmet'in yerinde olmak isterdim. Gece gece köfte ayran oh mis :)

niye herkes mekan olarak algılamış? o.O

neyse, madem öyle... evdeyim. bi elemanla konuşuyorum şu an fransız, köyde falan yaşıyo adam, ona özendim çok, fotoğraflarını gösteriyo. orda olmak isterdim. burda bisiklet sürmeye kalksam arabaların altında kalırım. orda ne güzel sabah akşam pedal sallardım mis. iki erkeğin birbirine yaşadığı yerin fotoğraflarını gösterip "ne kadar güzel yaaa :))" demesi de çok gey bi şeymiş ya

evdeyim, tam olarak olmak istediğim yer ise : www.lushlee.com

Evdeyim ama bir çadırda efil efil uzanıyor olmayı isterdim.

Edirnede yurtta yatağımda uzanıyorum ama çanakkalede evde odamda uzanıyo olmak isterdim.

hastanedeyiz, balkonda uzanmak istedik.

ev ---> la fontana di trevi

israiloğulları bir kesim. ademoğlu ise worldwide :) israiloğulları hz. musa aracılığıyla varlığı birliği tek allaha inandılar. sonrasındaysa küfre saptılar, şeytana uydular. yani bu okudukların sanırım israiloğullarına hitaben bir şey.. okuyan kişi ya olaya tanık oluyor ya da kendisine buyruluyor(israiloğluysan). kuranın herkese hitap etmesi de bu işte. çok biliyor gibi konuşmayım yine de, pek derin bilgim yok ama doğrusuyla&yanlışıyla bildiklerim bunlar.

kuran değiştirilmiş olabilir, çevirisi yanlış yapılmış olabilir, doğru yapılmış olsa bile o zamanlar çok farklı anlamlar taşıyor olabilir, kuranı toplayan kişi veya kişiler tarafından eklemeler çıkarmalar yapılmış olabilir, bu kitap aslında allah tarafından gönderilmemiş yani tamamen insanoğlu icadı olabilir.

benim fikrim; bu kitap kainat yaratıcısı olan kusursuzluğu tartışılmayacak allah tarafından gönderildiyse kusursuz bir kitap olmalıydı. her okuyanı sorgusuz sualsiz imana sevk etmeliydi. birkaç kez okumuş olmama rağmen imana gelmeyi bırak zamanla dinden soğudum agnostik bir adam oldum.

insanoğlu tarafından yazıldığını düşünüyorum, gerçekten allah tarafından gönderildiyse bile değiştirildiğini düşünüyorum.

Ben bu kısmı dahi benim diyen müslümana anlatamıyorum. Kuran'da yazıyor desem de inanmıyor adam.

Belirli bir kesime anlatılan olay sadece onları muhatap almak değildir.diğerlerine de ibret alın demektir. ayrıca şeytanla olan olaylar da anlatılmış. Burada şeytanla muhatao olmaktan ziyade olayları açıklıyor demektir. Ynai durum böyleydi böyle oldu. mesela size verilen nimetimi hatırlayın deyince Osmanlı İmparatorluğunu da hatırlıyorum. Onlar da üstün kılınmıştı. Ne zaman ki emirleri geri attılar tepe taklak oldular... siz de böyle olmayın algılıyorum. osmanlıyı diğerlerine üstün kıldı işte. bu demek değil ki Osmanlı en değerli oldu. Bu Osmanlıya ruhsatın verildiğini anlatıyor. Yani Allah diyor ki ben size parlak olmanız için gerekli ruhsatı verdim ama sen naptın nimetlerimi unuttun ben de sizin elinizden ruhsatı aldım demektir...
israiloğulları=ademoğulları değildir...

ayetler olaylar üzerine iniyor.

@inanmazsan güzel yaklaşım ama isim vermek yerine niye "siz güçlü olanlar" vs dememiş?

@expressive mantıksızlık burda zaten. olaylar üzerine ayetler inmesi. kati kurallar en başta konmalıydı ki insanlık o yanlışa düşmesin. bir yanlış yapıldıktan sonra bir kural konuşmuş. bu da insanoğlu tarafından yazıldığının ispatı olmasa da en büyük göstergesi.

yanlış yorumluyorsunuz. sadece bu ayetlere bakarak doğru yorumlamak imkansız.

olay esasen şudur:

israiloğulları üzerinden müslümanları uyaran ayetler bunlar. bu ayetlerin bir evveli ve bir de devamı var.

yani, "vaktiyle israiloğullarına böyle böyle dedik; ama onlar bizi dinlemeyip şöyle şöyle davrandıkları için onları lanetledik." mevzusuna binaen anlatılıyor. bu yazdığınız ayetlerde israiloğullarına ne emredildiğinden bahsediliyor. devamında da, kendilerine inen bu ayetlere mukabelen onların ne yaptıklarından bahsedecek. böylece israiloğullarının neden lanetlendiklerinin bilincine varmamız sağlanacak. bir çeşit ibret vesikası olarak boynumuza asılacak ayetler bunlar.

diğer bir deyişle, şu birkaç ayetin dili bir hitap şekli de değildir. "israiloğulları" kur'an-ı kerim'in hitab ettiği kesim değildir. sadece bu kısımda kur'an-i kerim kendisini onlar(israiloğulları) üzerinden ifade eder.

o zamanda, o kavme inen kutsal emirlerden bahsedildiği için, -doğal olarak- hitaben israiloğulları'nı alıyor. ("böyle böyle demiştik" diyor)

--

not: kur'an-ı kerim'in hitaben erkeklere seslenmesi gibi bir durum söz konusu değil. erkeklere seslenirken esasen kadınlara da sesleniyor tabiki de.

ama "israiloğulları" derken bir hitap söz konusu değil. büyük resimde bakınca anlaşılacak zaten. hiç sorun kalmayacak.

--

edit: özür diliyorum. bilal'e anlatır gibi anlatmışım istemeden. bağışlayın :)

Allah bazı ayetlerde tabiri caizse "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" üslubunu kullanır.Bazı ayetlerde bahsettiğiniz gibi bir kesime doğrudan hitap eder, bazı ayetlerde ey iman edenler der, bazı ayetlerde de ey insanlar diye hitap eder.Bunlar ayetlerin inme zamanıyla ve içerikleriyle ilgilidir.

@kmtetrfn yani "israiloğullarına bişey dedik, ama onlar bizi dinlemedi lanetledik" diyor. Peki biz söyledik, onlar yapmamayı tercih etti gibi bir çıkarımda, onların neyi tercih edeceğini allah dahil kimsenin bilmemesi mümkün mü? Kaderciliğe yatay geçiş odu bu ama birilerinin, şu irade denen şeyi allah'ın komple bize bıraktığını, bizim neye karar vereceğimizi bilmediğini söylemesi lazım.

demek ki insanlar boşuna deist, agnostik, ateist vs olmuyor. dinler kendi içinde çelişki ve zırvalarla dolu.

@transall: öncelikle belirteyim: kutsal kitapları, içlerinde yazılanları, onların mantığını, tutarlılığını, tanrı'nın varlığını, birliğini vesaireyi savunmak yahut yadsımak için cevap vermedim. sorduğun soruya binaen olayın kendi iç dinamikleriyle cevabını bulmaya çalıştım. yoksa ne kadar mantıklı yahut saçma olduğuna sen kendin karar ver.

şimdi soruya dönebilirim. "...onların neyi tercih edeceğini allah dahil kimsenin bilmemesi mümkün mü?" kur'an-i kerim'in kendi iç dinamikleriyle ele alırsak, tahmin(!) edeceğin gibi, hayır mümkün değil elbette. geri kalan kısmınıysa sanırım noktalama işaretleri, yahut eksik başka bir şeyler yüzünden anlayamadım.

"...Kaderciliğe yatay geçiş odu bu ama birilerinin, şu irade denen şeyi allah'ın komple bize bıraktığını, bizim neye karar vereceğimizi bilmediğini söylemesi lazım." derken söylemek istediğin neydi? geldiğimiz noktada bu yorumu yapmak zorunda kaldığımızı mı söylüyorsun, yoksa inandığın şeyin bu olduğunu mu?

Asıl mevzu israiloğullarının bizzat referans verilmesi. Din bilgisi hocamız lisede "kuran, savaşta bişeyleri fırlat yazar, bu bişeyler o zaman oktu, şimdi silah, füze vs.dir" demişti. Burada ima edilirken, benim soruda neden direk ismen örnek verilmiş?

Kader mevzusunda ise aslında olay belli, aslında biz yokuz.

richard dawkins'in tanri yanilgisi isimli kitabini okuyorum su siralar da, once agnostik sonra da ateist olacagim sanirim. zamaninda eksi'de bir muslumanin aklina takilan 92 soru mu ne vardi, ona verilen cevaplar da tatmin edici gelmedi.

benim icimde inanma istegi var acikcasi, dini curutmeye calismiyorum kesinlikle ama yani allah'in insanogluna verdigi en buyuk nimet olan beyini kullandikca insan dinden uzaklasiyor. ama diger yandan da illaki dusunsel olarak kavrayamadigimiz seyler de var. fakat direkt olarak bilinmeyeni tanriya ithaf etmenin, gecmise baktigimizda cok da dogru olmayabilecegini gorebiliyoruz. bana gore din suan bilinmeyenin arkadasina siginmis durumda, bir sey anlasilamiyorsa yapistiriliyor iste ilahi diye, anlayamayiz diye. ama insanlar bilimde ilerledikce o karanlik bilinmeyen gittikce azaliyor. din ve tanri suan icin kanitlanamayan bir sey. zaten cogu insan da, tanrinin varliginin dunyasal yeterlilikle anlasilamayacagini, tamamen inancla ilgili oldugunu soyluyor. peki ama ya yoksa?

3. çok güzelmiş.
o olmazsa 1 bence.

474 ya da 363 diyorum ben.

1,3,5 belki 7.
birini seçmem gerekirse 3. olur. floral desenler daha güzel durmuş.

1'i çok sevdim.

3
ayrıca bywonderland candır...

alınca bi pastanı yemezsem gözüm kalır yazık olur standına =/

2 ve 3

2 ya da 7. Diğerleri çok karmaşık.

@sky

ayıpsın pasta standım boş kalmaz hep doludur. (ben yapmasam da...)


iki tane daha ekledim.

6 ya da 7. 6 daha kullanışlı, boş zamanlarda satranç oynanır üzerinde...

yeni gelenlerle 8

9'u beğendim.

9 guzel

bir de bu tarz ir sey de bakabilirsin www.mudo.com.tr

ben 464 diyorum.

@exlibris

bunları biliyorum ama bywonderland.com'dakiler daha sıcak geliyor bana :) daha arkadaş ortamına yönelik. o nedenle bunlar arasından alacağım. o tarz da var zaten. çok teşekkürler.

benim attığım tarzda öneriler varsa alabilirim onları da.

ulan bildiğimiz yer sinisinin adı stand olmuş aq

@fuerteventura

o isimle satıyorlar elden bir şey gelmez. çok marifetli olup kendi standımı kendim yapmak isterdim ama o da yok, alacaz napacaz mecbuuur.

www.bywonderland.com


bunu al :)

1, 2 ve 5

içlerinden en beğendiğim 7 oldu. ama alt kısmını farklı renk de yapabilirlermiş aslında.

8

4 ve 8

ama en çok 8 :)

firefox uygulaması ise anonymox'un ayarlarından cookie i etkinleştir. keep cookies'e tik koyacaksın yani.

zanmate ile giriyorum ben.

bugünlerde sokakta yere çömelirken önünde a4 kağıdı duran aile.

lightbox.time.com

alabora olmuş kayıktan kıyıya saçılmış cesetler.

oromofreedom.files.wordpress.com

www.dw.de

www.hurriyetdailynews.com

bir toplama kampında toplanmış sefalet içindek insanlar.

www.londragazete.com

okyanusun ortasında küçük bir sandala alabildiğinden en az üç kat fazlası aç ve sefil insanlar.

konteyner veya küçük bir deniz motoru içine sıkıştırılmış insan yığını geliyor ilk başta.