makarna

bimden 2 tane lahana sarma al. kadınsan 1 tane de yeter. çok güzel.

Çiğ köfte.

lahmacun+ayran

*contası değiştirilmeli.bir pencereciye gidip yardım isteyebilirsiniz.
*yapışkanlı sünger veya kauçuk fitil satılıyor rulo halinde.yapı marketler vb. yerlerde satılıyor. ondan alıp yapıştırabilirsiniz.

ustayı çağıracan halledecek.

açılıp kapanan kısımdan bahsediyorsanız, bazı pimapenlerde menteşelerin olduğu yerde vida bulunur. menteşeler plastik bir kapakla kapatılmış da olabilir. o zaman da plastik kapağı çıkartıp, o vidayı üstten tornavida yardımıyla sıkıp ayar yapabilirsiniz. vida değil sadece düz cıvata varsa yapacak fazla bir şey yok.

1. bildiğimiz baş
2. değil

türkçem 3 tü benim ama ona göre.

baş ağrısı çekmek deyim değildir bu arada

Baş kelimesi insan anlamında da kullanılır. Bir başına iş yapmak gibi. Ya da dört baş hayvan dersen, dört hayvanın tamamından bahsedersin.

Baş başa değimi de iki kişi beraber anlamında. Insan başı değil insanın kendisi.

baş ağrısı çekmek deyim olarak da kullanılabilir;

"şöyle yaparsam böyle kötü sonuç verir, sonra onun baş ağrısını çekemem." diyebiliriz.

başabaş, berabere, yaklaşık eşit gibi bir anlam taşır, gelir-gider eşittir kar edilmemiştir, başabaş olunur. bunun "başbaşa" ile ilgisi HİÇ yok. siz başbaşa diye sormamışsınız ama cevaplarda bunlar aynı kefeye konmuş, o yüzden açıklama gereği hissettim, biliyorsunuzdur zaten.

başa çıkmak ise, üstesinden gelmek, altından kalkmak anlamında.

her ikisinin de baş kelimesiyle doğrudan ilgili olmadığını sanıyorum, dolaylı olarak vardır herhalde.

baş ağrısı çekmek ise, doğrudan baş ile ilgili. ancak bir konu, durum, olay insanın "başını ağrıt"abilir, bu baş ağrısı çekmekten farklı. sıkıntı yaşamak anlamında. benzer şekilde bir olayın, durumun bir kişiye "karın ağrısı çektirmesi"ne benziyor.

olabilir. kurumsal firma maaş bantları konusunda çok katı ise daha azını teklif edebilir.

Yapabilir niye yapmasın ki? Adam 10.000 alıyorsa 12.000 mi diyecekler? Kurumsal firmanın planladığı neyse onu verir.

olmamasi lazim ama bizde her bok icin pazarlik yapildigi icin mantikli degil bu bahsettigin.

inanmazsın ama oluyor. hem de çatır çatır oluyor. hazırlıklı ol.

yalnız ben olsam kurumsal firmada daha az maaşı yeğlerdim. şayet maaşındaki azalma seni çok zora sokmayacak ise bu açıdan düşün derim.

teklif edilir önemli olan kabul edilmesi. o da kişinin kendi düşüncesine göre değişir.

olabilir kendi skalaları neyse onu teklif ederler

edilir, eleman kaçabilir, kaçmaya da bilir. şartlara bakar biraz.

Bak iş teklif edildiğinde burayı güncelle
Max 3000-3200 teklif edecekler.

bence edilmez. edilir diyen de yalan söylüyor. kim daha az paraya farklı bir firmaya geçer. mantıksız.

teklif edilir de kabul görür mü ayrı mevzu. şimdi adam o parayı alıyor ama ne şartlarda çalışıyor. patron şirketi oldu mu yeri gelir gece telefonu çalar. h.sonu plan yapar bi telefon gelir işe gider vs adam bunlardan bıkıp daha az paraya h.sonu tatili olan daha az saat çalışacağı bi işi tercih edebilir. ben olsam ederim. ama şartlar aynıysa düşük ücrete hayatta geçmem aynı parayı verse bile iyice hesap kitap yaparım.

daha düşük teklif yapabilirler, geçen hafta bana teklif gelmişti, hali hazırda 7000 aldığımı ilk görüşmede belirttiğim halde ikinci görüşmemizde 4500 lira tekllif ettiler. düşüneceğim teşekkürler deyip ayrıldım.
eğer geçmeyi düşüneceğiniz yerin, size ilerleyen zamanda çok büyük ufuklar açacağını düşünüyorsanız, az da olsa şu an ki maaşınızdan düşük de olsa teklif kabul edilebilir. tabii bu benim düşüncem.

Yuksekme ve kendini gelistirme ihtimali daha iyiyse, calisma saatleri ve stresi daha azsa olabilir. Ya da maasa ek avantajlar vardir prim, araba, yakit gibi.

Receteni yazdim karşimm:
2 kırmızı tuborg.

1 cipralex-lustral hap at ya da biraz içki iç.

ayrıca sevgilin erken boşalıyorsun diye trip yapıyorsa, daha da erken boşalmanı tavsiye ederim.

üroloji sanırım da çeşitli egzersizler var erken boşalmayı engellemk için onları da araştr.

normalde iyiyken bu aralar olduysa geçicidir. bazen olur öyle.

Bazen olur +1

Dört kere oldu diye doktora gidersen sana güler. Yediğin içtiğin şeyler bile etkileyebilir. Stres yapma, iyi beslen, bi de çık koş bi 45 dk, kalbin açılsın.

Interval ve kegel egzersizleri

daha öncekilerle bu son 4 beraberliğin arasındaki fark ne?

stres kaynağın mı arttı, fiziksel bir değişiklik mi var?

Profesyonel tecrübelerim der ki; Eğer fizyolojik bir sorun yoksa, tamamen psikolojik. Muhtemelen stres. Ve kafadaki "erken geleceğim, aha geliyorum, geldim" düşünceleri.
Önceki başarılı kabul ettiğiniz deneyimleri düşünün. Onlarda kafanızda bu düşünce yoktu. Yani anda kalıyordunuz.
Bu düşüncelerse sizi gelecekte tutarak andan koparır ve erken boşalmaya götürebilir. (-e bilir, çünkü bu kimisinde sertleşme güçlüğü olarak da görülebiliyor)

haftalık sıklığı arttıralım. spor yapabiliyorsak iyi olur.

arada olur.

"sebebi de doğurganlığını bitirmek istemesi."
dogurmasin o zaten o beyinle...

bence de kiz arkadasinin cogalmamasi hepimizin hayrina olur. bir daha hamile kalmamak icin ondan cok daha etkili ve 10 yilda harcayacagin haplarin maliyetinin cok cok dah azina elde edilebilecek yontemler var.

magara soguk muymus sor.

yüzde 100 koruma sağlamaz hap, yani hamile kalma ihtimali var
kesin çözüm istiyorsa yumurtalıklarını aldırsın.

O haplar çok uzun süreli kullanımlarda hormonel bazlı sorunlara yol açabiliyor ama doğurganlığı sonlandıracağını sanmam.

Doğurganlığını bitirmek istemesi size veya başkalarına niye dert oluyor anlamadım ayrıca.

Polikistik over sendromu var ama ilaç kullanımını havalı bir hale getirmeye çalışıyor gibi geldi bana:D İlişkisi olmadığı halde, binbir çeşit yan etkisi olan ilacı kullanmak ne. İstemiyorsa yapmaz çocuk. Zorla mıymış ki?

Doğum kontrol hapı uzun süre kullanınca doğurganlığı bitirmez, hatta aksine bırakınca, düzenli kullanmadığı kısa dönemlerde hemen hamile kalan örnekler var. Düşüncesi çok saçma, çocuk istemiyorsa yumurtalıklarını aldırsın yada en kötü tüplerini bağlatsın. Çeşitli yan etkileri de var bunların, kimi hastalıkların (örn; pcos) semptomlarını gidermede kullanıldığı halde 5 yıldan fazla kullanılması tavsiye edilmiyor. Bence bi jinekologla görüşüp farklı bir yöntem kullanması mantıklı olur.

o kadar süre kullandıysa ve başka bi şekilde korunmuyorsa şimdiye doğurması lazımdı. bence seni kekliyo.

@i-pek

aslında aksine bu yaşına kadar hiçbir ilaç - antibiyotik kullanmamış. hepsinin placebo etkisi olduğunu düşünüyor (multivitamin bile içmiyor öyle diyim). ama sadece bu ilacı kullanıyor evet. şu an benle ilişkisi var ve zaten kullanması gerekiyor şimdilik.

@hala mı ceren yahu yumurtalık aldırma, bağlatma olaylarına hiç girmiyim. ben istemiyorum çünkü öyle bir şey yapmasını. daha ilişkimiz yeni 10 gün falan oldu başlayalı ama 1 bucuk aydır tanıyorum kendisini. belki ikna ederim ileride bilmiyorum.

@ergenpezeveng yok be abi cüzdanından hiç düşürmüyor. neden keklesin ki?

ben uzun süre kullanımda ilacın etkisi azalıyor sanıyordum ama öyle değilmiş sanırım. haptan hapa fark ediyor ve işin içine başka etmenler de giriyormuş.

"aslında aksine bu yaşına kadar hiçbir ilaç - antibiyotik kullanmamış. hepsinin placebo etkisi olduğunu düşünüyor (multivitamin bile içmiyor öyle diyim)"
abi bunu iddia edip sonra doğum kontrol hapı kullanmayı nasıl rasyonalize ediyor kendi içinde? Bir ilaç bile işe yarıyorsa hepsinin işe yarama ihtimali var, birinin yaradığını da doğum kontrol hapı kullanarak kabul ediyor zaten.
Söyledikleri mantıklı değil, maalesef 10 yıl kullanarak doğurganlığının olmayacağını iddia etmesi de temelsiz.

efendim öncelikle saygılar 1500 lira maaşla zat-i aliniz ev falan hiç bi sikim alamazsınız gibime geliyor asdasld. hedefin gelirini artırmak olsun, ev almak değil. bi de 1000 lira kirası olan bi evin olduğunda nerde yaşayacaksın?

@kaledekiyalnızlık 1500 liraya anca çükümü tasta yüzdürürüm yav farkındayım. o maaş 3-4 yıla 5000-6000 civarında olunca başlayınca da bu işlere geç oluyor. ah şimdiki aklım olsa da bi şeyler yapmaya başlasaydım diyenler vardır belki diye soruyu sordum.

1500 tl maaş ile kira + diğer yaşam destek ünitelerinin bedelleri göz önünde bulundurulduğunda, istanbul'da hayatta kalmanız dahi mucize. o maaş ile şemdinli'de dahi ev alamazsınız.

hedef gelir arttırmak.

ben onun hesabını yaptım 24 yaşındayken. hiçbir birikimin yoksa sıfırdan ev almak için eve 5000 liradan fazla para girmesi gerekiyor bugunun sartlariyla. bunun icin de ya maaş yuksek olacak ya da evleneceksin. evlenince de dugun masrafindan belini dogrultamazsın.

ya da kredi ceker evi alirsin; kiraya verirsin. (senin de kira ödemeden yaşıyor olman lazım tabi bu şartlar için) 200000 liralik konut kredisi çeksen (vereceklerini sanmıyorum) aylık 3000 liradan fazla ödemen lazım. maaş ve kira geliri bile bu miktarı karsilamaz. o yüzden maaş artışı şart.

evi mevi düşünme sen. her ay alabildiğin kadar gram altın al. maaşın 4 5 bin olunca gel yine sor o zaman yazalım bi şeyler. ama şimdi o altınları al. :)

krediyle ev almaktan açılmışken söz, yaklaşık evin ekspertiz değerinin %25'i gibi bir meblağı nakit ödemeden krediyle ev alınmıyor, onu da hatırlatayım.

ha bu devirde 10 yıllık kredinin altına girmek de bence büyük cesaret örneği.

o maasla zor canki.
ben 2500 aliyorken girmedim. garanti is memmurluktu.

şimdilik peşinat biriktirmeye bak

1 diyorum, ama aslinda ikisi de kotu.

Üstteki. Alttaki çok kötü

1 ama kötünün iyisi olduğu için. Şık veya havalı duracağını düşünmüyorum.

2 diyorum. 1 iğrenç

Bu ikisi yerine onerileriniz varsa onlara da acigim ^^

2 direk pornocu tırnağı. 1 de kötü ama illa birisi olacaksa 1 ama bence hiçbiri

Nail art seviyorum da bunlar pek yanarlı dönerliymiş. O gece için olur ikisi de ama bir ay için 2.deki tırnakları tam yarı boyda düşünürsek bir de gri simli olanlar da olmayacak şekilde yani hepsi pembe. 2.

abi ikisi de berbat ya.1 kesinlikle daha berbat 2 nin gideri var. yok da 1 e göre yani. bana kalacak olursa şu gördüklerimden bi şey çıkarmak istesem tırnakları kısaltıp alttaki pembeye boyamanı öneririm. bu malzemelerle en iyi o olur. boyalar iğrenç tırnak da çok uzun itici.

Sonuc: ikisini de yaptirmadim.

devlet desteği var yüzde yirmi beş, emekli olmak yerine para biriktiriyomuşsun gibi düşünebilirsin. diyelim 30 yaşında ev almak istiyosun veya ev peşinatı, şimdiden devlet desteğiyle biriktirirsen ve onlar bi fonda değerlenirse ve x sene sonra, devletin verdiği yüzde yirmi beşin en az kesileceği şekilde çıkarsan, karlı oluyor diye duymuştum.

geçim sıkıntısı çekmiyorsanız faydalı bence, köşeye para koymuş oluyorsunuz. bir süre sonra devlet %25 ekliyor. önümüzdeki yıllarda şu anki faiz oranları (%10-12) devam ederse bankada biriktirmekten daha karlı. 2 sene sonra faiz %60'a çıkar da devlet %25 eklemeye devam ederse sıkıntı büyük tabii.

adının emeklilik olması insanları cezbediyor ancak bu aslında bir tasarruf sistemi, emeklilik değil.
bence 30 yaşında ev alınacaksa pek mantıklı değil
erken çıkınca kesintisi oluyor, devletin katkısı alınamıyor vs.
benim babam üye mesela onun için mantıklı olabilir çünkü zaten 58 yaşında adam (56dan sonra çıkabiliyorsun) 10 senesi doldu, bu durumdaki insanlar için mantıklı.
kardeşim de yaptırdı (25 yaşındaydı sanırım girdiğinde) evi arabası yok. ama yaptırdı, az az ödüyor. onun içinse şöyle bir durum var; bu kız tüketim canavarı ve başka türlü birikim yapamıyor. bunu yaptırdı otomatik ödeme verdi ve unuttu 30 sene daha sonraya güzel bir birikim olacak, tabi bu memlekette 30 sene sonra devlet onu ne yapar bu riski almak gerekiyor :/

paramı başka kimseye emanet etmek gereksiz geliyor bana. üstelik 30 sene sonrasına ve acil bir durumda çıktığınızda da elinizde bir şey kalmıyor. ama yatırım araçları vs hakkında bilgisi olmayan biri için mantıklı olabilir.

8 sene ödedim sonra çıktım. uzak dur.

su anki sartlarda kazanan banka. zaten banka reklamlarindaki isrardan anlasiliyor. 1 yil once bankaci bana da teklif etti, oraya yatiracagim parayi kendim degerlendiririm dedim (altin, doviz, borsa, faiz, vb). Ve sonunda hakli ciktim ben kendim daha cok kazandim. cunku belirli bir yildan once sistemden cikarsan %25 devlet destegini hak edemiyorsun, verdigin parayi alip cikiyorsun ki bu arada enflasyondu zartti zurttu derken senin paranin satin alma gucu dusmus oluyor zaten.

almanyada olmazsa olmaz gibi bişi bu çünkü genç nüfus cok az oldugu için biz emekli olunca bizim maaşımızı karşılayacak yeterince çalışan olmayacak. emekli maası çok düşük olacak. türkiyede de şartlar araştırılıp öyle karar verilmeli.

En hesapli en ucuza satandir bu da urunden urune kampanya zamanindan kampanya zamanina degisir gezeceksin veya internet sitelerinden karsilastiracaksin.

Guven konusu ise cok aksi bi durum olmadikca hepsi guvenli ama mediamarkt ve vatan bi tik daha guvenli gibi. Guvenden kastim tabii musteri odakli yaklasim. Yoksa elinde bozuk tv ile gitsen kimse bize ne gardash demez.

hangisi ucuzsa o. güvenilirlik açısından hepsi aynı.

bana kalsa hiç birinden almam :) ama nedense vatan daha yakın geliyo bana. zorda kalsam aynı fiyat olsa vatandan alırım. en uzak kalan ise gold elimden geldiğince bi şey almamaya çalışırım.

ekranda ben vatan diyorum. ps4 hangisi ucuzsa.

ben de hangisi ucuzsa ondan alırdım. genelde aralarından vatanla gold ucuz.

mediamarkta şu an 1 tb ps4 yanında uncharted ile birlikte 1599, sony garantisi var. en avantajlısı gördüklerim arasında. ayrıca dual shock kollar da 159 liraydı.

mediamarkt'tan çok alışveriş yaptım, satış sonrasında bir sorun da yaşamadım. arada kafalarına göre indirim yapıyorlar, yok gece 10'dan sonra yok kuşluk vakti falan; zaten genelde ucuz, onları takip edersen baya ucuza kapatabilirsin.

pahalı

Pahalı olmayabiliyor seçeceğin çerçeveye göre değişiyor. Altı ay önce gözlüğü yenilemiştim 35 lira ödedim toplamda. Ama bu dediğim gibi değişebiliyor.

çerçevesine göre

nasıl çerçeve istiyorsun
gözlük numaran kaç, ne kadar inceltilecek camlar
camlar organik mi olacak?
camlara filtre takılacak mı?
camların markası ne olacak?
optikçi insaflı mı değil mi? gibi milyon tane soru var 50TL de tutar 1500TL'de. devlet neredeyse hiç para vermiyor. sigotlaıyla sigortasız arasında neredeyse fark yok gözlük konusunda.

geçen yıl organik cam ve kolormatik olarak 150tl ye geldi bana.

herseyde yok ama bazi seylerde var.
cep telefonu, ayakkabi, yiyecek icecek.
kiyafette markaya bakmam asla, kumasin kalitesi vs benim icin onemlidir.

ayakkabı ve güneş gözlüğü dışındakilere takılmam.

ayakkabı, saat ve telefonda var sadece.

genelde marka alıyorum. babamın lafı vardır ucuz mal alacak kadar zengin değilim diye o lafa katılıyorum. ucuz mal alıp hemen bozulacağına pahalı alıp senelerce kullanıyorum

dear god söylenecekleri söylemiş.
Statü yaratması konusuna katılmıyorum bu ülkede marka statü yaratıyor maalesef ama bizim markalı diye giydiğimiz bi çok şeyden daha kaliteli kazaklar kotlar vs Avrupa'da adını bile duymadığımız butik markalardan çıkıyo. Ve bu markalarında sağda solda götte Amblemi olmuyor dolayısıyla statü yarattığından değil alıyım 5 sene giyerim mantığıyla satılıyor.

Uzun zaman önce bir kitaptan not almistim :
Kendisine güveni olanlarin marka takintisi olmaz.

Bizde bi tarafa lacoste diğer tarafa ralph lauren Polo koy %99 lacoste seçer çünkü ralph'in atı 30 liralık us polo'nun atının neredeyse aynısıdır.

Amerika'ya git lacoste'u seçeni döverler.

Örnekle açıklamış oldum.

yok. işimi görüyorsa hepsini alırım. sadece hayati önem taşıyan şeylerde marka ararım o da bilindik olsun diye. mesela arabalardaki çocuk koltuğu. ya da bebek giysileri. mesela giysi için marka dediğim lcw gibi pazardan almam yani çocuğa zarar verebilir boyası filan ama belli başlı mağazalrda zaten sertifika alınıyor ve en ufak olay olsa duyuluyor.

iç çamaşırı alırken marks & spencer alırım illa ki çünkü pahalı ama gerçekten çok dayanıklı oluyorlar, uzun süre kullanabiliyorum. onun dışında hiç takmam, kıyafetlerimin azımsanamayacak kısmı da pazardandır, kimisini 7-8 yıldır giyiyorum. elektroniklerde alıyoruz madem iyisini alalım diye araştırma yapıp iyisini seçmeye çalışırım ama illa apple olsun tadında dertlerim yoktur. ben biraz cimri bir insanımdır ama o da var.

marka değil kalite takıntım var. kaliteli olması gerekiyor para verip aldığım şeyin. her detayı %100 aynıysa aldığım şeyin markası fark etmez. statü sembolü falan da değil yapmayın allasen, 200 liralık kazak mı statü sembolü olacak. nasıl çevrelerde yaşıyorsunuz ahahhah. statü sembolü porsche'dir, rolls royce'dur. 200 liralık kazak, 36 ay taksitle alınabilen ayfon falan değil.

Yiyecek hariç kesinlikle yok. 10 liralık ayakkabı da giyerim, adı sanı hiçbir yerde duyulmamış markaların kıyafetlerini de. İşim gereği neredeyse her gün, ülkedeki mühim şirketlerin üst düzey yöneticileriyle toplantılar yaptığımız oluyor. Kadınların tek taşları kafam kadarken, ben sevgilimin bana içinden geldiği için aldığı, normalde kendisini farkedebilmek için mikroskop kullanmak gereken bir yüzüğü taşıdım senelerce. Sanki şey gibiydi, o kadınların yüzüklerinden aşınan bir toz tanesi gibi :)) Ya da biliyorum ki her birinin çantası 500tl ile 5.000 tl arasında; benimki 25 TL. Ayakkabılar ha keza, geçenlerde boş bulduğu her an neyi nereden kaç liraya aldığını, Paris'te yaptığı alışverişleri filan anlatan bir kadın, bir fotoğraftaki ayakkabımı çok beğenmiş. Şirkete geldiği gibi bunu söyledi bana "o ayakkabı nasıl güzel, nereden aldın" diye :D Dedim valla markasını hatırlamıyorum, 50-60 lira bişeydi, bulursam sana da alırım :D ama giymez tabi. Ben anlamıyorum. Kalitesiz bir şeyi gerçekten kullanmam ama insanların sırf üstündeki etiket yüzünden bir kumaşa 5 kat daha fazla para vermesi bana çok anlamsız geliyor.

Not olarak, dünyanın cimri denebilecek en son insanıyım ve giyimime özen gösteririm. Sadece haketmeyen bir kumaşa sırf marka diye para vermem ya da marka olmazsa giymem demem. (Insanlara aldığım hediyeler ve yiyecek şeyler hariç). Bu yukarıda saydığım yerlerdeki gibi örnekler benim kendime güvenimi diri tutuyor açıkçası. Aferim kız, sen bu kadınlar gibi çantan, ayakkabın, gömleğin elinden alınırsa bir hiç değilsin diyorum. Bence o yönden bakarak bir deneme yapabilirsin.

yok.

sadece markanın önemli olduğu -elektronik gibi- alanlarda marka tercihim var. onda da alternatifler mevcut.

bilgisayar parçaları, kulaklık ve ses ekipmanlarında (kısaca elektronik) işinin ehli markalar

geri kalan her şeyde Allah ne verdiyse

klasik giyimde hatemoğlu takıntım var. (seviyorum, giydiğim üstüme oturuyor. f/p bana uygun.)
spor giyimde adidas genelde. lotto'ya italyan oldukları için sempatim var, adidas yerine tercih ederim. spor giyimde ve spor ayakkabıda sadece ikisi.
klasik ve benzeri ayakkabılarda marka takıntım yok, fakat kaliteli bir şey olmalı.

bilgisayarda dell takıntım var.

cep telefonunda nedense philips takıntım var. garip ama evet.

daha pahalısını almak gibi derdim yok. diğer şeyler için işimi görsün yeter.

Araba'da var biraz. Ama daha çok belli markalara ön yargı şeklinde.

ayakkabıda.

asus modellerine bakmanı tavsiye ederim. 2. el düşünürsen note 2

navigasyon istiyorsan 1 gb ramli windowsphone modellerine de bakabilirsin. gerçi navigasyon uygulaması artık android için de geldi ama lumialar kadar stabil çalışıyor mu bilmiyorum.

zenfone 2 laser

abi böyle tavsiye mi alınır. kaç kişi binecek nerede kullanılacak. mesela benim o kadar param olsa bana volvo v40 cross country uyar. ful paket cam tavan filan bakarım.

ama senin ihtiyacın ne steyşın mı sedan mı ?

yeni bmw x1 sDrive18i: 134 bin (dizel değil)
yeni bmw X1 sDrive16d: 130 bin (otomatik değil)

www.bmw.com.tr

bunun haricinde bmw 1 her iki kriterini de sağlıyor bu paraya.

adam x1 demiş ya. vay ben başımı nerelere vuram.

internetten degil de pazardan gorerek al.
hepsi ayni yerden geliyor zaten.
ilk linkteki cok cirkin zaten alma bile.

görerek al +1 bi de ilk linkteki daha güzel bence.

ben kolormatik gözlük aldım. çerçevesi de güzel. hem de gittim muayene oldum numaralı aldım. bildiğin güneş gözlüğü hem de organik cam. 150tl ye mal oldu geçen sene tabi çerçeveye göre fiyat artar ama inan güzel ve kaliteli bi çerçeve bendeki de sadece marka değil.

RAM ile işlemci'de bir sıkıntı olabilir mi? RAM'in çok doluyor olabilir. Virüslerde bunu yapıyor olabilir. Eğer dışarıda bir yerde format attırdıysan keylogger benzeri bir virüs koymuş olabilirler.Flash Player belki sorun olabilir. Onu da güncelleyin.

1. flaşı bi kere kesinlikle pc ye yükleme uzak dur.

2. birden fazla video oynatıcı ve codeck yüklediysen çakışma olur. başıma geldi kaldırmakla da geçmedi format attım ve tekrar kurmadım düzeldi.

3. ekran kartı ayarlarına bak farkında olmadan ayarları kurcalayıp saçma bi şey yapmış olabilirsin.

aklıma gelenler bunlar.

kendim attım formatı. ram veya işlemcide bir sıkıntı olsa oyunlarda da yapar aynı sorunu diye düşünüyorum.
birden fazla codec ve video oynatıcı mevcut. kaldırmayı deneyeyim.
bir de az önce spotify kullanırken de aynı sorun olduğunu farkettim. ses kartı sürücüleri de güncel.

Sorunun ekran kartı entegrelerinde olduğunu düşünüyorum bilgisayarın içine bakılmasında fayda var yazılımsal olması pek düşük ihtimal.

Lg g4 fena değil kullanıyorum gayet memnunum bütçenin altinda fiyatta

sony samsung f/p olarak berbat cihazlar şu anda. htc kaliteli ama hep bi eksiği var. ben şu an alacak olsam asus modellerine bakarım. an itibari ile note 2 kullanıyorum.

valla ben de htc tavsiye ederim. ben m7 kız arkadaşım m8 kullanıyor, daha üzmedi bizi. arkadaş demiş htc'nin eksiği var, kesinlikle katılıyorum ona ama diğerleriyle kıyaslayınca android kanadında en alınabilcek marka olarak duruyor. tabi ki nexus ailesinden bir şeyler kullanmak isteriz ama dediğin gibi ne kadar bekliceksin belli bile değil.

öldürmese bile süründürür :)

at gitsin hocam.. alırsın yenisini nedir ki..

edit: yenisini alamam, tr de yasamiyorum

kuzen getirsin yenisini, sağlığını tehlikeye atmana gerek yok bence. hoş hiç içmesen daha makbul ama pas mas daha kritik.

içme. o zaman gidin bir mekanda için. haybiye şeye gelme

Pasli marpucla bir kac kez ictim ben olmedim. Yillardir yanmamis nargile devraldik, yaktik ictik ama kotu bir tat geliyordu. Marpucu bi soyduk full pas amk.. oldurmese bile tadini bozuyor.

Şok dediğin ne bilmiyorum ama suya "dayanıklılık" var evet. 1000 liralık telefonlarında bile var. Z serisinde ise Z2'den beri var. Hatta bildiğim kadarıyla bir süredir kapaksız contasız yapıyorlar bu işi. USB portu açık yani.

Su işi yalan arkadaşlar. Çevremde bu telefonu kullanan arkadaşlarımın experiası bu yüzden bozuldu (z1-z2- z3 örneklerim var)

Hatta arkadaş suya dayanıklı dediler diye suya soktum deyince, "yoo biz suya sokmayın diyoruz" demiş bir bayii (bayiinin kafası da bi başka gerçi)

Sırf su yüzünden alıyorsan alma derim.

suya dayanıklı ama su geçirmez değil.

adamlar marketing yapıp dayanıklı diyorlar biz (ben de içerisinde dahil olup kötü bir tecrübe sonucu elime aldım telefonu) su geçirmez sanıp suya atlıyoruz.

yağmurda dayanıklı ya da üzerine bir şey dökülünce yıkayabiliyorsun.

Xperia Z almıştım 3 sene önce
1 sene kullandım bu su dayanıklılığı muhabbeti yüzünden kasada basınç çok ve ekran içeriden çatladı
inatla yapmadılar, ilgilenmediler tamamen fabrika hatası şeyi kullanıcı hatası dediler.

sony i çok severim ama xperia ya artık güvenemiyorum

şu ana kadar en başarılı modeli z1 dir bu konuda. onu da çevremde gördüğüm kadarıyla biliyorum. suya dayanıklı dediği sandığımız gibi bi şey değil yani gereksiz de değil ama olmasa da olur yani :) sırf onun için telefon alınmaz. geçen yaz z1 ile sualtı çekim yaptık tabi ki telefonu gözden çıkardık ama bi şey olmadı. üst modellerde direkt bozuluyor telefon ya da ekran buğulanıyor nette de öyle okudum hep.

bende Xperia Z var aldığımda denizde falan video çektim, dayanıklı yani. Ama şu an kapakçıkları falan mefta oldu, sokmam denize. Serinin yeni telefonları kapakçıksız su geçirmez olmuş, ben güveniyorum.

şoka dayanıklılık yok, toz ve su var. z1 var bende, deniz hariç her suya soktum(havuz, dere, göl), kirlendikçe yıkıyorum, 2 senedir kullanıyorum herhangi bir problem yaşamadım. ama bu senin yaşamayacağın anlamına gelmez. suyun geçmesinin en büyük sebebi telefonu tutan yapıştırıcıların bir şekilde erimesi/zayıflaması. çok sıcak havada yumuşuyor mesela, ya de deniz suyundaki tuz yüzünden, ya da telefon çok ısınmışken, ya da telefon depoda beklerken, ya da herhangi bir sebeple. onun haricinde ufak bir üretim problemi de sebep olur su geçirmeye. sony ilk baştan beri dayanıklı dedi ama reklamında oraya buraya soktu, bunu gören kullanıcı da tabii sokacak. sorun şu ki sony bu telefonları değiştirmedi, kullanıcı hatası dedi. sonradan baktılar olmuyor, sokmayın suya; yağmurda ya da üstüne bişey döküldüğünde korur noktasına getirdiler işi. telefonu alırsın, sürahiye atarsın bişey olmayabilir de olabilir de. kuzenimde z2 var mesela, sudan sonra kameranın olduğu taraf biraz buğu oluyor, 1 saate geçiyor. kiminin mikrofonu boğuk oluyor kiminin ahizesi.

su altı için kesin telefon lazım diyorsan alma ama alırsan kullanabilme imkanın var.

FB tarafında doğru hedef kitle ile App Engagement -modelin adı buydu sanırım- reklam modelini kullanarak verim elde edebilirsiniz. Özellikle verim almak adına sadece mobilde gösterme opsiyonunu kullanırsanız daha iyi olur.

Bunun dışında varsa blogger ya da teknolojik tanıdık onlardan da rica edebilirsiniz WOM yaratma konusunda desteklerini.

teknoseyir
donanımhaber
webtekno
shiftdelete

gibi sitelere gidin biz böyle bi app yaptık deyin düzgün bi app ise insanların işine yarayacaksa bi video çekerler kısa zamanda yüzbinlerce doğrudan hedef kişiye ulaşır. şahsen ben reklama bakarak hayatta app indirmem.

sosyal medya paylasimlari ile downloadi arttirmak cok zor. yaptiginiz paylasimlarin viral olabilmesi gerekiyor ki dilden dile dolassin ve millet uygulamayi merak etsin.

download'i arttirabilmek icin reklam vermeniz gerekiyor.

ekonomi okumaya değil, borsa ve analizler ile ilgili birçok kaynak okuman ve öğrenmen gerekir
sadece temel şeylerin yanında kendini de iyi tanıman lazım, borsa psikolojisi farklı bir olay
sadece yeni başlayansın. hiçbir şey bilmeden nasıl 3-5bin lirayla girip yuzde 20-30 karlarla hayatını geçindirmeyi umabiliyorsun?
paranın büyüklüğü bir yerden sonra önemli temel bilgilere sahip olup akıllı bir şekilde çalışırsan paralar kazanabilirsin.

sen iddaa oyna bence. borsadan daha mantıklı. öyle işsizlikte para kazanılacak bir şey değil bu

ekonomi borsa öğretmez. finans ve muhasebe öğretir. borsa okulda pek öğrenilmez gerçi.

mali tablolar analizi öğren, muhasebe öğren, ifrs öğren, dipnot oku, istatistik öğren, teknik analiz öğren. yatırımı çeşitlendirmeyi öğren. hedging öğren. vadeli işlem öğren.

3-5 binle bir yere gelemezsin. hızlı büyümek için tüm paranı bir yere yatırır, elinde nakit bırakmaz, en ufak ters harekette zarar eder çıkarsın.

ekonomi bilgisiyle borsanın alakası yok. Borsa çok farklı bi olay. Eğer böyle okumayla filan olsa kimse iş güç peşinde koşturmaz. bakıyosun adamlar şirketlerde üst düzey yöneticilik yapıyor ekonomi bildikleri aşikar. peki neden borsa oynamak varken çalışıyo bunu bi düşün. Borsa bi kere kumar işidir bunu unutma. ha zengin adamın şansı daha fazla çünkü çevresi filan daha geniş bazı dedikodular kulağına geliyor vs. ama kendi halinde adam tamamen şansla kazanır. şirkete para basıyosun adamların işi 10 numara olsa bile çıkıp bi yöneticisi 2 laf ediyo hissesi tepe taklak oluyo. bunun bilinçli olup olmadığını bilemezsin. o yüzden derler zaten taşaklı bi adam değilsen camiayı tanımıyorsan borsa tamamen kumardır bence. aksini burada yazan adama da sor burda ne işi varmış o zaman o kadar para kazanılıyorsa :)

Kağıdın %10 değer kazanırsa sat. %10 değer kaybederse yine sat.

Geçmiş olsun, ama hazırlıklı olmanız için şimdiden, sanki hiç duymamışsınız gibi ben de söyleyebilirim ki, ayaklarınız mahvolacak.

Silikon tabanlık kullandım ben 6 ay boyunca. Bir nebze de olsa rahat ettiysem o silikon sayesinde oldu. O da bir nebze. Daha profosyonelleri var mı bilmiyorum. Decathlona mutlaka bakın.

ortopedist dukkanlarinda daha genis yelpazesi urunler bulabilirsini. bilginiz olsun.

hacı naparsan yap o bot ayagını belliyecek:(

Ortopedist dükkanı +1
Bir de skechers ayakkabıların yeni ürettiği ya da benim yeni tanıştığım ayakkabı tabanları var efsane. O da şöyle bilmiyorum hiç dikkat ettin mi harici hdd çantaları içi öyle rahat ki hani dışardan darbeye düşmeye karşı korumalı aslında düz ama hdd yi koyunca şeklini alıyor falan. Hah o tabanliklar olabilir sanki sana .

Deichmann da tabana yapışan tabanliklar var topuklu ayakkabı kurtarıcısı oradan biliyorum evet rahat ettiriyor postallarda ne kadar etkili olur bilemem.
Silikon tabanlık alacaksan şu yapışıp sonra çıkarıp yıkayarak tekrar kullanabileceğin şekilde al. Yapışmayan silikon tavanlar ayakkabı içinde kayıp kendi kendine yapışıp kopuyor.
Bunları topuklu ayakkabı ya uygun tabanlık ararken yaşadım.

Ha postalları giymeden her sabah buz gibi soğuk su ayaklara tut. Aynı şekilde gece postallaru çıkarınca.

Sabah bu soğuk su koyabilir ama postallar çıkınca rahatlik etkisi.

Ha bi de topuklar ya da hemen üstünü vurmalar için de yine o silikon bantlar dan alabilirsin ve kalın çorap giy bence.

o mağazalarda satılan tabanlıklar bi işe yaramaz. askeri malzeme satan yerlere bak. Kumaş filan olmayacak sünger olmayacak. bildiğin jöle kıvamında tabanlıklar var. baya da kalın kaba bişey. onlardan kullandım ben 25 35 tl arası satılır. diğerleri bi işe yaramıyor askeri botta.

Tabanlığı bota koyup giymen biraz zor.ben almıştım ama hiç kullanamadım mesela.botu büyük al.erken git dene falan tabanlıkla.veya markasını bilmiyorum da komutanlar giyordu yandan fermuarlı falan onlardan da alabilirdin daha rahattır.

düz taban olup dağcılık ve trekkingle uğraşan bir insan olarak çözümü ortopediste gidip ayak profilimi bilgisayarlı bir sistem ile çıkartıp ona uygun tabanlık üreterek buldum. 250 kayme verdim ama en azından kafam rahat.

jole kivamindakiler silikon oluyor zaten.

Tabanlıktan ziyade YDS ya da Magnum gibi iyi bir markadan, ordunun verdiği standart bota en çok benzeyen botlardan birini almanızı tavsiye ederim.

Ordunun verdiği botlar o kadar kötü ki tabanlık bile fayda etmiyor, ilk iki hafta paramparça ediyor ayağı resmen.

Son zamanlarda gördüğüm kadarıyla kimse laf etmiyor bu tip botlara. Gidince göreceksiniz zaten rütbeli personelden bile o botu giyen çok az kişi vardır.

belgelerle askerlik şubesine gidersen sevk zamanının ayarlarlar. en yakın zamanda da gidebilirsin uzun süre sonrada (bana tam bir sene sonraya süre verdiler) gitmezsen ne olur. hakkında dava açılır, kaçak olduğun süre boyunca ceza kesilir. taksitle ödersin cezayı.

ceza yersin. eskisi gibi öyle hemen al götür olayı yok. Yani şubeye git korkma. neymiş ne değilmiş sor bilgi al. durumunu anlat belki bi yol gösterirler.

dün gece, üniversitede bir dönem yakın arkadaşım olan elemanı gördüm. adamla alakalı o dönemden sonra herhangi bir şey yaşanmadı, yani, dün için önceden düşündüklerimin rüyamda kurgulanması imkansız. önceden kurgu diyecekler için; kel alaka, anlık da olabiliyor.

Bu çok tartışılan bir konu ve herkesin farklı bir yorumu var. Bazıları bilinçaltı dışa çıkıyor diyor, bazıları "Alakası yok kardeşim" diyor. Her iki tarafın da kendilerine göre kanıtları var. Ortak noktaları şu: Genelde tek kez görülen rüyalarda çok bir olay yok. (İstisnalar olabilir) Beyin dinlenirken nöronların düzenlenmesi için bir nevi bir topraklama işlemi oluyor beyinde. Elektrik akımı oradan oraya gidiyor kafamızda. Bazen kaçaklar oluyor ya da akım gereğinden hızlı gidip nöronu uyarıyor. Kısa devre gibi durumlar oluyor. (Tam teknik kısmı çok da anlamadım) Rüyalar da o elektrik çarpığı sırasında gördüğümüz hayaller. O an beyinde ne düzenleniyor, ne gidip geliyorsa kurgu da o şekilde gelişiyor.

Çoklu görülen rüyalar veya rüyalardaki ortak desenlerin bir bilinçaltı dışa vurumu olabileceği söyleniyor. Örneğin, kendini çıplak görme, düşme, diş çıkması, birilerinden kaçma gibi temel bir özellik hayatın bir döneminde birçok rüyada birden ortaya çıkıyorsa, bunun bilinçaltının bir kurgusu olabileceği iddiaları var. Bunların da yorumlanması ekole ve rüyanın içeriklerine göre çok değişebiliyor.

''Elektrik akımı oradan oraya gidiyor kafamızda'' ise durum saçmasapan rüyalar görmrmiz gerekir..işte bir yerde yürürken kuş olup araba kullanıp birden havuç olup kedi kovalamalıyız vs..

ama bazı rüyalarda bildiğin kurgu oluyor.. nasıl ayarlıyor eyin bunları garip.. tek açıklaması uyanıkken bazen dalarsında hayal kurarsın ya onun gibi olması.. yani uyurkende bilinç bir nevi açıkmış gibi..

bunlar hep garip şeyler tabi..

Açıkçası o kısmı ben de merak ettim ve hala merak ediyorum, ama o kısmı ile ilgili kesin bilgiye rastlamadım henüz.

İki kısmı azıcık açıklığa kavuşturabilirim.
1. Bir elektrik kaçağı bir rüya gibi düşünülebilir. Tam böyle değil de, bu bir yaklaşım.
2. Bilinç uyurken açık ve bir şeyler almaya çok yatkın.

Bu ikisini birleştirdiğimizde ne oluyor; örneğin, dışarıda yanımızda biri otursun ve konuşsun biz uyurken, onun dediğini rüyamızda görebiliyoruz. Ya da üşüdüğümüzde rüyada da üşüdüğümüzü, susadığımızda rüyada susadığımızı da görebiliyoruz. Bu kurgular o anlık oluşuyor.

Aynı şekilde, lucid dreaming yapabilmek de zaten bilincin tamamen kaskapalı olmadığını gösteriyor. Bilinçle müdahale edebiliyorsun rüyaya.

Elektrik kaçakları rüyaların saçma kısmını oluşturuyor, bu doğru. Örneğin, rüyamda Indiana Jones gibi oradan oraya atladığımı görürüm. Hollywood filmi gibi olur, onlar hep kaçak.

Ancak insanların rüyasında görebildikleri şeyin bir sınırı var, insan bildiği kadarını rüyada görebiliyor, bilmediği kadarını göremiyor.

Bu elektrik kaçaklarının rüyayı oluşturduğu birçok bilimsel gözlem ve yöntem (MR'lar, vb) ile kanıtlanmış bir şey, kurgu da o an oluşuyor. Bunu film gibi düşünelim. Bir senaryo var ama senaryo öncesinde bir anafikir olabiliyor. Örneğin, çok kafana taktığın bir şeyi gece rüyanda görebiliyorsun. Çözemediğin bir problemi rüyada çözebiliyorsun.

Bir gecede ortalama 5-7 rüya görülüyor, rüyaların süreleri hakkında yoğun tartışmalar var ama ortalama birkaç saniye sürdüğü biliniyor. Milisaniye gibi şeyler yalan ama dakikalar da bir o kadar yalan. Yapılan araştırmalara göre ne zaman kalktığın (rüyayı görüp görmez kalkmak gibi) rüyayı hatırlamada en etkili şeylerden biri. Diğer bir sonuç da insanın gördüğünü gerçek sanması. Evrimsel olarak duyularımızla veri alarak bunları hayatta kalmak için kullanıyoruz. Örneğin, bir korku filmi izlediğinde bilincin bunun ne kadar kurgu olduğunu bilse de, bilinçaltı böyle bir tehlikenin varlığını öğreniyor ve ona karşı savunmaya geçiyor. Bu nedenle, normalde korkmayacağın bir şeyden korkmuyorsun ama o şey seni rahatsız edebilyor. Buradan rüyalara gelirsek, beyin bu gördüğünün kurgu olduğunu biliyor ama bir yandan da geri besleme mekanizması "Böyle şeyler de mümkün dünyada"yı alıyor. Eğer bu alınan bilgi eşik değeri geçerse sinirler geriliyor, hormonlar salgılanıyor ve uyanabiliyoruz, böylece hemen uyandığımız için rüyayı hatırlayabiliyoruz. Örneğin, bir yakının öldüğünü gören bir kişi gözyaşları içinde kalkabiliyor ve bir süre uyumayaibiliyor. Tırt rüyaların ise bizi dürtme etkisi az, o nedenle uyuyup geçiyoruz ve hatırlamayabiliyoruz.

Tek faktör kalkma zamanı değildi ama üstünde az çok uzlaşılmış bir faktördü. Bir ortak nokta da erkeklerin kadınlardan çok daha az rüya hatırladığı. Bunun biyolojik, toplumsal birçok nedenini sıralıyorlardı. Ayrıca her rüya da herkes için aynı yataktan zıplatma kapasitesine sahip değil. Tırt kaçaklı rüyalarda kalkmıyor olmamız da dile getirilmiş bir şey ama üstünde uzlaşılmış değil.

Buna ek olarak, Jung'dan sonra onu takip edenlerin daha sonra oluşturduğu bir kol da rüyaları kaçaklar, günlük hayatın etkileri ve bilinçaltı kombinasyonları olarak yorumluyor. Yani bir kısmını önceden kurguluyorsun ama kalanı sürpriz gibi. Ancak birçok bilişçi akademisyen de bunu reddediyor. Dolayısıyla pek bir kesinlik yok zaten o konuda. Herkes birbirine çamur atma peşinde. Kalanı için takipteyim.

dostum gördüğün şey gerçek olabilir. o gördüklerin paralel evrende gerçekten o şekilde yaşanıyor olabilir :) :) :)

Doğru yapılırsa zararı yok. Yani bi hap yutunca bile illaki bi zararı oluyor sonuçta dışarıdan bi müdahale var ama sizin dediğiniz gibi olması için yanlış bi şekilde yapılmış olması gerekir zeka geriliği ya da bunun gibi şeyler. ama karakter değişimi hakkında bi bilgim yok yani temelde neden kaynaklanır bi fikrim yok.

not Maliye mezunuyum adghjlş

Bilimsel cevap veremeyecegim ama
Genel anesteziyle gecirdigim bir ameliyat sonrasi yaklasik 2-3 hafta kadar almancada bazi kelimeleri hatirlayamadim. (Almanca anadilim gibi bir sey ama sonradan ogrendim) ingilizcede sikinti yoktu.
Sadece cok iyi bildigim kelimeleri hatirlayamiyordum, pek konusamiyordum da...
Ama sonra gecti.

Açık kalp ameliyatı oldum. Kafam halen çalışmakta. Kısa süreli hafıza kaybı yaşamadım. Kalp nakli olanların huyunun değiştiği ayrıca bir yalanmış. Kesin bilgi yayalım.

Bende ameliyat olduktan sonra belli bir süre hafıza zayıflığı yaşıyordum.bazi şeyleri tam hatırlayamıyorum hatta belli süre bazi şeyleri cabuk unuttuğum bile oldu sirf bu yüzden is yerinde baya sıkıntı yaşamıştım

O karakter değişiminin tansiyon vb. durumlarıyla ve kullanılan ilaçlarla ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü tansiyon hastalarında da ilaçlarını düzenli kullandıklarında bir mülayimlik, tebessüm hali ve pozitif bakış geliyor.

neden yılbaşı sizi rahatsız etmedi?

cevabımıni ilki özenmek, ikincisi eğlenmek.

yine de bi tenksgivin değil.

aga yazılımlarda donanımlarda indirim var ve insanlar bunları bekliyor. bi de yalan yok bizde adam gibi festival filan yok. adamların Bayramları festivalleri eğlenceli.

Tobe tobe. Yilbasi neden raadsiz etsin krismis degil ki.

Ne dusuneyim, guluyorum biraz.
Kendi arabamizi ve kendi festivalimizi yapamiyoruz, ne yapsinlar:)

bizdeki bayramlar eğlenilecek, kafa dağıtılacak bayramlar değil. bu heriflerin bayramları öyle değil ama. kutladığım yok ama gel kutlayak deseler çekinmeden giderim.

kanka eglence iste yaaa gel kutlayak balkabaklari maskeler fln

what the fuck is going on here? hallowen is our national super fun party!

Olum ben ayda bir kostum partilere gidiyorum zaten bunu halloween adi altinda yapmak komik ondan dedim.

ben de arap bayramlarini niye kutluyoruz diye merak ediyorum inanir misin...

Bismillah dinimiz arabik muslaminiz cunku.

Paskalya severim ben bi ama onda da yumurta rafadan mi oluyor tam pismis mi onu bilmiyorum bi de o yumurtayi boyadiktan sonra ne yapacagimi bilmiyorun birine de sormaya korkuyorum dotune sokcan deyip benle dalga gecerse diye :(

normalde anlamlı bir şey. Adamlar zamanında cadı diye bir sürü kadın yakmışlar, daha öncesinde de pagan geleneklerinden bir şeyler vardı hatırlamıyorum...

ha bizde neden kutlanır? eğlenceli be abi! kostümler giyip içip eğleniyorsun işte. Kurban bayramı böyle değil ki tüm dünyada kutlansın, ya da nevruz mesela. Tüm dünyada ateşin üstünden atlama şenlikleri olsa, ama eğlenceli değil. Bunu güzel pazarlıyorlar ve eğlenceli işte.

Özentilik kısaca; baby shower'dır bachelor party'dir yavaş yavaş yerleşiyor işte hepsi, 15 20 seneye kutlamayan kınanır muhtemelen.

oyunlarda indirim oluyo, ben kutluyorum kendi capimda alksjdlka

sekse bahane arıyoruz.

Rahatsız ediyor bir parça. İnsanların bir bahaneyle eğlenmesi için ne güzel, o kısmı ayrı; garip olduğum kısım burası değil. Atıyorum ben Kurban Bayramı'nı kurban kestiğim ya da Ramazan Bayramı'nı oruç tuttuğum için değil de, yerel bir bayrammış gibi kutluyorum. Her yerde bayram coşkusu görmeyi, bir vesileyle uzun zamandır konuşmadığım arkadaşları aramayı, akrabalarımdan haber almayı, "Bayramda küslük olmaz" demeyi seviyorum. Ama Cadılar Bayramı'nda, St. Patrick'te böyle bir halk bayramı havası yok. Akşam insanlar partiye gidecek havası var sadece. Hani Cadılar Bayramı'nda biz de kapıdan şeker dağıtacak olsak, onu da kültürün bir rengi olarak kabul ederim ve bayram olması mutlu eder de; bayramdan çok akşama içme festivali gibi geliyor bana.

Bir de gerçekten Amerika'nın köpeği olma durumu var, bu biraz rahatsız edici. Milyon tane festival var daha eğlenceli ve daha anlamlı olabilecek. İspanya'dan Fallas'ı alabilirdik, daha zevkli ve daha amaçlı bir bayram. Tayland'ın su festivalini alabilirdik. St. Patrick biraz İrlandalı ama o da Türkiye'de kutlanan yerlerde İrlanda usulü değil, Amerikan usulü kutlanıyor zaten. Amerika ve İrlanda kutlama şekilleri farklı. Bu festivallerin pazarlaması biraz daha zor, çünkü diğerlerinin pazarlaması filmlerle, vb. kendi kendine yapılıyor. Firmalara sadece etkinliğin pazarlaması kalıyor. Fallas yapılmaya kalkılsa, ondan önce bayramın pazarlanıp tanıtılması gerek, bu da maliyet.

Bekarlığa veda ve baby shower ile işim olmaz, gereksiz yaygara gibi geliyor.

malca buluyoum.
çoğu kutlamayı malca buluyorum

yeni yeni popi olmaya başladı o olay ya eskiden bir iki yerde olurdu simdilerde çoğaldı. özentilik diyorum ben başka da bir şey değil.

ama karşı değilim kesinlikle, eğlenmenin neresi gereksiz veya kötü ki?

velev ki ozentilik, eglensin millet iste.
bizde parti kulturu yok, mecbur sagdan soldan "bayram" apartiyoruz napalim :D

eglenceli bir konsept. Türkiyede yok böyle gelenekler. tamamen eglence amaçlı bence

cevap veriyorum hav hav hav

kutlayan ekibin büyük bir kısmı gamer ve cosplayci ekipler, ve tabii ki onların arkadaşları, benim de çevremde var gidip kutlayan ve fb de falan fotolarını gördükçe ulan bensiz çok eğleniyor ipneler diye düşünüyorum.

normal şartlarda o kostüm ve makyajla dışarıda gezemezsin ama hellowen diye geziyorlar eğleniyorlar işte.

Ben oyunlarla alakalı şeyleri bildiğim için

taleworlds ve crytek geldi aklıma. ama Asus Türkiye Microsoft Türkiye Sony filan da vardır illaki. çalışmaları ne kadar büyüktür bilmiyorum ama bakmakta fayda var.

Bildiğim kadarıyla Asus, Microsoft vs Türkiye'de yalnızca satış yapıyor. Yazılım geliştirme namına pek bir faaliyetleri yok.

dediğim gibi sektörde değilim ama Yerelleştirme çalışmaları da abd den mi yürüyo? öyleyse geriye crytek ve taleworlds kalıyo :/

@ergenpezeveng Yerelleştirme ekseriyetle amelelik işi. Pek de teknolojik sayılmaz.

Yazılım için bence havelsan ve milsoft ama aselsan, roketsan, turksat da bir yazılımcı için ideal bir yer; yalnız buralarda mühendislik yaptırırlar coder'lık değil.

Başlangıç maaşları: 2000-3000 lira
3-5 yıllık IT'ci: 3000-6000 lira
5+ yıllık IT'ci: Yeteneğine göre 5000-15000 lira

15000 benim mazotuma yetmez.

hocam sana garanti teknoloji desem -peeeh- dersin şimdi.

kendi firması ve projeleri, tek geçerim.

386 bey napıyorsunuz? biz sizi yurtdışında çalışan yazılımcı diye idol bellemiştik oldu mu şimdi.

türkiye'de doğru düzgün yazılım üretilmiyor, neredeyse tüm yazılım projeleri banka, telekom, sigorta vb firmalarının taşeronu olarak yapılıyor, bu yüzden çok sıkıcı ve bazen çok stresli de olabiliyor. ben iyi bir yazılım firmasından tamamen sektör dışı bir firmaya inhouse yazılım ekibine geçtim mesela, sırf sıfırdan bir şeyler geliştirilen bir ortamda bulunayım diye.

ha yurtdışındaki yazılımcılara göre çok az meziyetle çok para kazanıyor tr'deki yazılımcılar bu da bir gerçek. adam bankaya atıyor kapağı yıllarını hiçbir şey öğrenmeden geçiriyor ama 8-10-12 gidiyor maaşlar.

@teknikekip: Zaten bu soruyu GT'nin sitesini gördükten sonra sormaya karar verdim. Boş sayfaları, bilgi kıtlığını geçtim, daha Türkçe karakterler düzgün çıkmıyor yahu sitede. En iyilerinden biri buysa durum demek ki sandığımdan daha vahim.

@zawisza: Dediğim gibi, sadece meraktan soruyorum.

SAP

FIT, Logo

innova fena değildir, gerçi araplar aldıktan sonra çok büyüsede patronlar bazen gıcık olabiliyormuş.
bankalar var, uluslararası firmalar var, atıyorum schenider elektrik vs.., finans ve yatırım firmaları var, üretime özel firmalar var, vestel, arçelik, bosch vs..

ortam çoğunda cacık, bitmeyen ya da bitemeyen projeler, vasıfsız yöneticiler, torpilli çalışanlar, sürekli fazla mesai vs vs.

gene sene bir açıklama yapılmıştı o yönde, doğrudur. ama ne derece uygulamaya geçer bilinmez. siz yine de kaldırın derim

yahu nereden bilecek sandıktaki hangi zarfın senin olduğunu. seni yemiş. ama cezası var doğru.

Kullandığım sandığı bulduğu takdirde oyumu verdiğim partinin 1 tane oyunu geçersiz sayarlar teknik olarak ama, şimdi düşündümde sadece oy pusulasının resmi var. Ben o partinin aleyhine olmasını istediğim takdirde böyle bir paylaşımda yapmış olabilirim o durumda. Yani oy vermediğim bir partiyi sanki kendim oy vermiş gibi başkasının fotosunu paylaşsam geçersiz saydırıcam. Kaldırmıyorum, saçmaymış.

oy olayı önemli değil de sana 250 tl kitleyebilirler özellikle muhalefet partiye oy verdiysen :)

@ergenpezeveng; vatan sağolsun 250 tl ne fakir eder ne zengin

İlçe ve il seçim kurullarında bulundum. Oyu iptal edemezler. Teknik olarak imkansız. Para cezası evet örnekleri var.

Oyu iptal edemezler.
Para cezasi olayi var. ama sonradan paylasilani nasil tespit edebilirler bilmiyorum.


Ha bu arada diyelim ki 100 kisi imza atti ama 101 oy var sandikta. Oyle bi durumda da o 101.kisinin zarfini aramiyolar, rastgele zarf cikariyolar sandiktan.

Sigortan kesintili olsa işveren bunu ilerdeki işlerinde önemsemez. Gördüğüm tek olumsuz nokta maaşının işlememesi.

Ben olsam 1 hafta ara veririm. Bu ara senin için dezavantaj da olabilir. İşe gitmekten soğuyabilirsin.

Gireceğin yer kurumsal firma mı? Eğer öyleyse oryantasyon haftasına falan da katılabilirsin o sürede. Kurumsal firmada çalışanlar yanıtlasın o tarafını. Ben patroncuyum.

bence dinlenmek mantıklı olur çünkü 1 sene izin hakkı olmuyor genelde.

niye sigortanin kesintili gözükmesi önemli ki anlamadim.

eger mümkünse bir ya da iki hafta ara vermek mantikli olur genelde is degistirmelerde.

ama kisiye bagli tabii ki.

Bence de ara vermek mantıklı. Az kendine gelmekte zarar yok ne de olsa

Ara ver ara.

Ara vermen her daim mantıklı.

Tatil yap.

Evet .

''oo ekledi kesin yazıyo'' kafası işte. kötü etmişsin.

numaranı verirsen yazar tabi. bakıyor ne zamandır görmediği taş gibi hatun internette kendisini bulup eklemiş. ümitleniyor erkek olamaktan kaynaklı bir şekilde... genetik birşey, kişisel değil. niyetin yoksa sallama elemanı, azalarak biter yazmalar.

Sacma sapan bir is yapmamissiniz.

Siz faydaci bir zihniyetle LinkedIn'den eklemissiniz, o da "lan?!?! eheheh" diyor. Ikiniz yaklasimi da gayet anlasilabilir ve insani, ortada bir yanlislik ya da sacma sapanlik bir durum yok.

ahaha mal adam. açıklama yapma zahmetine bile girme bence, işle ilgili veya "normal" olmadığı sürece hiçbir yazdığına cevap verme. çünkü linkedin'den ekleyen birinden hop numarayı isteyen, sonra habire yazan bir dangalak güzellikle söylediğinde de bildiğini okumaya devam eder. ayrıca, bu tipler, kendilerini ciddiye alıp "bak kardeşim benim seninle iletişmek gibi bir niyetim yok, sürekli yazma bana" demenden bile anlam çıkarmaya çalışırlar. direkt görmezden gel. hani eski sevgilin değil bi' şeyin değil, öyle olsa "açıklamayı çok görme, net bir şekilde tavrını koy" derdim de böylesine onun gereği yok. bırak kendi kendine takılsın salak.

linkedin'den ekleyen eski ofis arkadaşına bile yürümek.. ulan bu erkekler çok aciz varlıklar ya, yazık.

not: kadın olduğunu varsaydım.

@pheno

adamın sevgilisi olup olmadığını nereden bileyim yahu, alt tarafı bir tuşa basıp ekleme talebi yolladım :) kaldı ki benim sevgilim var da durup dururken bunu dile getiremiyorum doğal olarak. belki de ben yanlış anlıyordumdur tamamen, olabilir yani.

konu geliyo hemen erkekler hep aynı. amk varsaymış bi de.

ya değilse lan? savunduğu şeyi bi mantığa dahi oturtamayanlar bile konuşuyo çok ilginç. yüzyıllar önce ağzınızın küçülüp kapanması lazımdı, artık sonar dalgalarla mı haberleşiyosunuz napıyosanız yapsaydınız aranızda. kafaya gel.

ne garip insanlar var yahu! nasıl bir bahaneyle istedi numaranızı çok merak ettim :)

yani konuyu efsane şekilde numaraya getirip vermek zorunda bıraktıysa (iş ile ilgili bir konuşmanın devamında vs) numaranızı vermeniz normal. onun dışında "o anlamda" kendisiyle ilgilenmiyorsanız neden numaranızı verdiniz ki? numara = o da bana karşı boş değil algısı olduğundan yürümesi doğal. ben yapamazdım ama tanıdığım insanların %80'i bu şekilde algılardı.

durup dururken istedi numaramı, ben de "aaa yok, veremem valla" diyemedim. yürümesi için de bir sebep yok açıkçası, ne bileyim, beraber çalıştığımız zamanlarda buna dair en ufak bir şey görmedim, aklımdan dahi geçmezdi böyle bir olasılık. belki de sadece canı sıkılıyordur kendisinin.

Evet.peki. tabi. Gibi kısa cevaplar verin . azalarak biter.

Not : çok kısa yaziyorsun derse, evet deyin.

Sordugundan farklı bir sey olacak ama sansunga o para haram hacı.

xiaomi var, 1000 civarı, asus zenfone var yine o civarlarda..

kalan paraylada miband falan alırsın (fitness saati) mis.

Cok para dogru diyorsun ama 1 sene sonra telefon kullanilamicak duruma gelsin istemiyorum. Aldim mi 3 sene gitmeli

valla hocam s6 ile samsung baya o s3 s4 dönemindeki hatalardan, sıkıntılardan sıyrıldı diyorlar ama ben yine de tavsiye edemiyorum. htc one m7 kullanıyorum, ilk çıktığı zaman aldım, hala severek kullanıyorum. htc tip beğeniyorsanız onlara bakın, biraz daha fiyat uygun derseniz oneplus olur, xiaomi olur, asus olur. sony de olur ama m5 orta segmentin üst seviyesine yakın telefon. aynı paraya oneplus ın üst seviye telefonunu alabilirsiniz mesela.

m5i beklerdim.

S6 alınmaz samsungun s serileri çok dandik olur genelde şans işidir. durduk yere anakartı filan yanıyo bi daha açılmıyo vs. etrafımda çok kişinin başına geldi. başka markalara yönelin derim ben.

Note 2 kullanıyorum bu arada.

Samsung kullanacak insan, root atıp kullanmalı. Diğer türlü hiçbir işe yaramaz. Şu an s4 kullanıyorum. Resorruction remix 5.5.5 sürümü. Orjinal s4 ten bin kat daha iyi.

samsunglar çalıştıkça kendi kendini içten içe imha ediyor bence başka bi açıklaması yok alet kullandıkça gün ve gün yavaşlıyor ne kadar formatlarsan formatla.

xperia z2 ya da z3 al?

Sony'nin z serisini öneririm z2,z3 hatta küçük boyut seviyorsanız z3 compact

note 4 al, s serisini hic tavsiye etmem.

2013 eski bence. Nexus 5x ve 6p gelicek sanirim. Ben de sony m5 imerak ediyorum.

neden geç olsun ki. manyak gibi illaki son çıkan telefonu almak zorunda değiliz. telefondan ne beklediğin ve telefonun beklentilerini ne kadar karşılayabildiği önemli olan. nexus 5 güzel telefon. hala da bir çok kullanıcısı var. mesele bütçe meselesi biraz da. paran buna yetiyorsa bunu al. ben bu sene lg g2 aldım, o da eski bir telefon g4 çıkmıştı ben aldığımda. ama çok memnunum.

özellikle memnun olmama durumu lolliye yükselten kesimin ilk tecrübeleriydi. suan dahi o kadar facia olmamasi gerek. arkadasima gene sorayim bir. ilk geldiginde oldukca sikintili bir stand by aliyordu insanlar ama.

ben önermem. nexus yeni seriye bakin. 5 güncelleme alir ama sistem/donanim bir sene icinde yavaslamak zorunda. multitask degismis falan.

one plus x'e de bir bak. davetiye listesine gir.

yani 2013 çıkışlı olması aslında benim için pek de sorun değil, yaş ya da eskilik anlamında yani. işlemcisi döneminin iyi işlemcilerinden olduğundan sorun etmiyorum. isterse 2005 çıkışlı olsun, benim bataryadan ve işlemciden beklentimi karşıladığı sürece sorun etmem.

bu arada bende xperia m5'i merakla bekliyorum. eğer fiyatı uçmazsa o da iyi bir alternatif olabilir.

nexus yeni seri türkiye'de fiyat ne kadar olacak bir şekillense, 5x'i de 6p'yi de beğeniyorum gerek görsel yönden gerek performans yönünden.

Yeni nexuslaein fiyatina gore karar ver derim, muhtemelen lg'nin yapacagi 5x daha ucuz olacak.

Ben hicbir guncellemede ( hem 5 hem de 6 da) en ufak bir peoblem yasamadim. Telefon hala cok hizli. Oyun, sosyal medya kullanan birisi degilim o nedenle bataryasindan da gayet memnunum.

ihtiyacını karşılıyorsa al. ben hala note2 kullanıyorum gayet de memnunum. Note 5 ile pratik kullanımda bi farkı yok bana göre.

normal bi kullanıcıyım yani.

yeni askerden geldim gerek diger birliklerden duydugum kadariyla gerekse bizim birlikte gordugum kadariyla gece 12 den 1 dakika once bile girsen iceri yeterli oluyor bir sorun olmuyor yani

almak zorundalar öyle bir dünya yok. kışlanın nöbetçi amiri var. nizamiyede görevli subay var. vs. teslim olurken sevk kağıdına katıldığın tarihi işlettir. yoksa bir gün geç çıkarsın.

içeri almaya alırlar da genelde kışlaya giriş saati vardır 6 7 gibidir bu da yazın kışın 6 dır bu saati geçersen 1 gün geç katılım yazsa bi şey diyemezsin 1 gün geç çıkarsın. ama genelde yapmazlar yine de 12 ye kadar bekleme 5 6 gibi teslim ol. Çünkü içerde de çok iş var. yatağını belirleyecekler eşya verecekler aşılar kontroller vs yemek olayı var bence 5 6 gibi gir en geç.

cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar. sağolun , varolun. hadi allaha emanet :)

www.manpower.com.tr
www.randstad.com.tr
www.adecco.com.tr

hiç bi işe yaramaz. elindeki cv zaten çok iyiyse kendin git büyük firmalara ver y.dışı iş yapan vs. direkt y.dışı firmalara da netten sen başvuru yap hiç bulaşma.

hiç bulaşma diyen doğru söylemiyor.

eğer düzgün bir cv'in var ise, "well-fit" olduğun pozisyonlara yerleşmen için çabalıyor ik firmaları. her ik firmasının (yukarıda adı geçen firmaların) kendi içinde sektöre göre uzmanı var. haliyle o sektörde de tanıdıkları var.

iş yine sende bitiyor kısmı doğru ama görünür ve bilinir olmak işe yerleşme olasılığını arttırır.

Deneyimsizlik kısmını atlatmak kolay değil ama iş arama sürecinde kendine güven önemli. Her şeyden önce görüşmelere özel olarak hazırlanmak, görüşmeye gidilen şirket hakkında bilgi edinmek ve görüşme sırasında iyi bir performans sergilemek kesinlikle sizi ön plana çıkartır. Deneyim yoksa bile staj, gönüllü projelere katılım ve iş alanına göre değişen benzer çalışmalar da işe yarayabilir.

o kadar diyoruz mezun olmayın diye...

sana tek tavsiyem, bekle... buyuk fırma dısında kırıntı yerlere girme...

@anonymice e katılmıyorum. Teknik anlamda en fazla yararlanabileceğin bu küçük bir şirket de olabilir, nereyi bulursan gir bence. Özellikle gireceğin yerdeki takım liderleri çok önemli. Eğer donanımlı bir takım liderine denk gelirsen şirketin küçük -büyük, kurumsal -kurumsal olmamasına bakma. Girip o lideri sömürmeye bak, bu işler ancak boyle. Zaten sonrasında (iyi bir yere girmek adına) 100 defa yer değiştireceksin merak etme.

bu arada iş görüşmelerinde afallamayacağın yalanlar söylemeni de öneriririm. mesela ben ingiltere'de dil kursuna gittim. gezdim durdum orda sadece okul dışında. ama iş görüşmelerinde "ücret beklentisi olmadan okulun kütüphanesinde çalıştım, kitapları düzenleyip bilgisayara giriyodum, takipleri yapıyodum okuldan sonra" falan. böyle bi şey hiç olmadı halbuki :) maksat kendini gönüllü olarak işlere atılan, çalışkan biri gibi göstermek. aynı şekilde üniversitede arkadaşlarla dergi benzeri bir yayın hazırladığımızı, orada yazılar yazdığımı ve onları öğrencilere ulaştırdığımızı vs anlatıyodum. halbuki bi kez fanzin gibi bi şey çıkardık sadece, basit bi şeydi. yani sözün özü, biraz yaptığın basit işleri abartacaksın, kendini bu şekilde satacaksın. hele annenin babanın kendi işi varsa kesin onu kullan. orada çalışıyorum yardım ediyorum falan diye. iyi kötü bi şeyler yaptığını düşünsünler.

ille kafama göre bir şirkete giricem diyip aylarca işsiz kalmak insanı buhrana sürüklüyor. kendini yetersiz görmeye başlıyorsun, özgüvenini kaybediyorsun. bu da görüşmelerde performansına yansıyor. böylece bir kısır döngüye girmiş oluyorsun. aynı süreci 1 sene yaşamış biri olarak tavsiyem, iyi kötü bir yerde para kazanmaya başlayıp iş aramaya devam etmek. ben ilk işimde asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyordum (mühendisim). 3 ay sonra aynı sektörde daha iyi bir firmaya, 1 yıl sonra kafamdaki gibi bir işe girdim. ama ilk işi kabul etmesem ikinciye de giremeyecektim. hatta görüşmeye bile çağırmayacaklardı. ilk işte şartların çok kötü olabileceğine kendini ikna et ve biraz sabret.

bölümünle ilgili büyük bi firmaya git para almadan ya da az bi paraya çalışmayı teklif et 2 sene sonra cv ne yaz rahat iş bulursun orda bile kalabilirsin.

dostum jtaglı diyosun zaten belli ki ya takılan çipte sıkıntı var ya da leyim filan bozulmuş ciddi bi şey olduğunu sanmıyorum götür jtag yapan yere hallederler.

Su anda dns programi da ayni mantikla calisiyor. Telefonun ayarlariyla filan oynayip halledemez miyiz :(

Ben hosts dosyasini degistirerek giriyorum. i.imgur.com'un IP adreslerinden birini i.imgur.com hostname'i icin ekliyorum, reddit is fun'da imgur resimleri cok guzel gozukuyor.

Valla bende vpn kurulu degil opera miniyle butun yasakli sitelere girebiliyorum. Xhamster dahil.

vpn çok şarj götürüyor ve reklamı bunalttı artık beni. dns de imgurda çalışmıyor özetle giremiyorum.

Ugrasmaya mahkumuz desenize :(

peteklerin havasını almış sanırım adam. genelde işe yarar bu.

Evet genelde öyle yapıyorlar ama benim içim yine de rahat etmiyo :) şu an kombi yok gerçi. yani yalan söylemiş diyemem ama genelde kalitesiz kombi ya da peteklerde bu sorun oluyo. bi de hiç bi zaman normal kalorifer gibi ısı beklemeyin derim ben.

havasını almış, kombinin de basınç değeri var genelde 2ye yakın bi değer olması lazım. çok farklıysa elimi içine sokup vanayı açıyorum basınç düzelene kadar su akıyor.

Butun peteklerde ayni su dolasiyor dolayisiyla herhangi birinden yapabilir o islemi.

hava değil arkadaşlar. baya kumlu su aktı. merak ettiğim bu kumlu su sadece banyodaki petekten mi yoksa tüm tesisattan mı çıktı?

hava alma işlemi ısınmayan her peteğe yapılmalı diye biliyorum, ben evde o şekil yapıyorum tek tek havasını alıyorum, öyle tek petekten tümünün havasını alma diye bi olay yok.

www.youtube.com

bak videoda nasıl yapıldığı var, çok basit bi işlem kendin de yapabilirsin.

edit: hava alma değil de petek temizliği ise bilemiyorum ama ısınmayan petek genelde hava yaptığından ısınmaz.
şu videodaki gibi bişey mi yaptı?
www.youtube.com

edit2: videonun sonunda her petekte 2 dakika bu işi yapıyoruz diyor, eğer petek temizleme yaptırdıysan ve sadece tek peteğe yaptılarsa sanıyorum kazıklanmışsın.

kombinin havasını alırken zaten oldukça kirli su akar petekleden.

leyla ile mecnun

*yaz günü İzmir'in güzel havasında akşama doğru arkadaşlarla top sahasında yapılan maç. sonra eve gidince kapıdan girer girmez mutfaktan gelen yağ Salça soğan karışımı kokusu. sonra akşam yemeği.

*balkona tv'yi çıkarıp Sega yı bağlayıp sabaha kadar Sonic filan oynamak.

*kışın meyve yerken yanan soba eşliğinde seyredilen pazar gecesi sineması.

*alınan karpuzun kavunun daha az çekirdekli ve daha tatlı olduğu zamanlar.

ben bi çay koyayım efkarlandım amk.

o kadar büyük değilim ama kışın sabah kalkıp çizgi film izlemeyi, ruhsar filan izlemeyi özledim ben. bi de duman avcıları reklamı oluyordu sabah 6da onları da izlerdim

Eski sevgilimi ozluyorum :(

Geçmişi komple özlüyorum. Şahane Pazar'ı bile.

Hayir, ben hicbir seyi ozlemem, onume bakarim.

hem de ne

pk izle

soy var bi de ama pk daha iyi.

spy olacak film bu arada. mobilde düzenle yok da.

2009 ama şansımı denemek istedim; le herisson.

barfi

the big lebowski. her dertli olduğumda açarım, ne gam kalır ne tasa. her gün çıksın her gün izlerim.

Nueve reinas

kingsman

eğlenceli bir film.

kucuk bi hatchback al hocam.elden cikartamazsin sonra.

Cok kucuk cabriolar. gecen gun arkadasin slk 250'sine bindim. Ayaklarim zor sigdi, koltuk zaten geri gitmiyor. Acilir tavanin sikinti cikaracagini sanmiyorum ama, perde gibi olan seyler cok saglammis gibi gelmiyor gorunuste.
Boyun uzunsa rahat edemezsin.

@winstonsoft, bu araraçların alıcısı bulunmaz mı ki?

@eksi sozlukte eksiyen adam, boy 1.80. Cabrio diğer küçük araçlardan daha mı küçük?

Citroen C1 ya da Pegueot 107 için ne düşünüyorsumuz peki?

alırsın aama satamazsın. burası türkiye araçların % 70'si beyaz renkli olur. genelde arabayı satmak için alırız.

2 kapılı hatchbag astralar çok sağlam bence. opc astra'lar misal. yaz google'a. elden çıkarmak gibi bir sorunun olmaz hem. o c3'lerin en yenisi bile 2000 astra'lar kadar sağlan değil.

C1 10 numara araç ama çok para. beğenmeme rağmen almam. TR piyasasında modeli eski bile olsa büyük araç alacan hocam en az polo fiesta olacak bence. öyle elden çıkar. ha bana kalsa ben arabayı binmek için alırım en az 10 yıl kullanırım. satışta da zararı sorun etmem. bana göre araba bi yatırım aracı değil çünkü. ama malesef burası Türkiye adam tampon değişti diye araba almıyo ulan tamponun görevi o zaten. hafif vuruklarda aracı korumak. neyse Tr enteresan memleket :)

kız istemede ne altını

İsteme ve nişan bir arada olacaksa yakınlığa göre takılabilir.

istemede takılmaz, söz nişan gibi olacaksa adetlere göre bakılır.
nişanda kız tarafı takmaz erkek tarafı takar uygulaması da var, karışık takanlar da var, hiç takmayanlar da var. bu konuda genel bi uygulama yok.

istemeye genellikle aileler gider, büyükler filan. kıza yardımcı olmak üzere genç akraba kızı ( kuzen gibi) ya da arkadaşı bulunabilir o da pek oturmaz da mutfakta servis kısmında olur.

kıyafet kot gömlek olabilir, kanvas veya kumaş pantolon daha iyi olur.

nişan da olacaksa takı takılır.

kız isterken arkadaşlar da dahil edilebiliyor mu ortama?

@kosun

ben de ayni seyi sordum kendime ama davet geldi bi kere, geri cevirmek olmaz :)

Son seri atomları bilmiyorum ama ilk halleri gayet kötüydü. Artık Chrome ve Mozilla bile 1 GB'ın üzerinde ram yutuyor, sitelerdeki içerik işlemciyi hep ayakta tutuyor. Keza yüksek çözünürlüklü filmler de bu konuda acımasız. Boyut itibariyle Ultrabook diye geçen sınıfa bakması bence daha mantıklı.

Atomlar berbat. Ultrabook al. Windows bagimli degilsen de macbook air ya da pro retina.

aynı amaçla asus transformer t200ta aldım herhnagi bir sıkıntım olmadı bir yıllık kullanımda,şu an piyasada ki cihazlarda bay trail kodlu atom işlemciler(z37...serisi) var,ilk 2008'li yıllarda çıkan ve insanı kanser eden netbooklar da ki atom işlemciler ile arasında performans olarak dağlar kadar fark var,günlük kullanım için her türlü işi görüyor,dört çekirdekli ve az güç tüketiyor.

alırken dikkat etmen gereken noktalar ram 2 gb^den az olmasın,ikisi bir arada bir cihaz alıcaksan da tablet tarafının hafızası 64gb olsun klavye istasyonunda ki hdd pek önemli değil.celeron işlemcili bir cihaz kullanmadım ancak internetten işlemci özelliklerini karşılaştırdığın zaman atom işlemciler daha önde gözüküyor.

alınmaz.

Tavsiye etmiyorum.
Nedeninin izahı şurada:
www.eksiduyuru.com

windows kullancaksan performansı dandik olur, chrome bile artık 2 gb ram'i su gibi içiyor, 4gb ya da 8 gb ram şart ortalama bir performans için, atom ve celeron işlemciler 2 sene sonra sana tekrar bilgisayar baktırır.

Ama bulabilirsen chromebook'ları tavsiye ederim her ne kadar atom işlemcili olsalar dahi.

Leş. Sakın alma. Tabletler on kat daha akıcı.

Denemek lazım. 2009 model Atom'lu bilgisayarım üzerindeki işletim sistemini zor çalıştırıyor. Yenilerde performans nasıldır bilmiyorum ama "atom" denildiği zaman koşarak kaçasım geliyor. Ben şahsen ultrabook aldım.

celeron işlemciler bile sıkıntılı.en kötü pentium olsun.

Onlar artık en küçük ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanıyorlar. Alınmaz kısaca.

ativ 9.

çok ufak. hafif. şık. işlemci + ekran kartı kötü olduğu için şarjı çook uzun gidiyor. 8.5 saat yalan değil. 128 gb ssd de boru değil.

plus ı çıkmış. ama o i5 işlemciymiş ekran kartı da baya iyi. bi de touch screen var. şarjı az gider bence.

edit: ativ 9-
1.4 ghz işlemci. ram 4gb - 64 bit win10 yüklü. takılma donma olmuyo. ISINMIYOOOOR

Alma. Film demişsin, hd/fhd film izletip izletmeyeceği bile garanti değil o işlemcilerin. Basit bir Google araştırmasıyla ulaşabilirsin cevabına. Core M bile Atom'dan daha performanslı.

İkinci el bulmaya bak. Ben de senin gibi düşünüyordum ikinci el i3 aldım mis gibi takılıyorum. İkinci el temiz bir şey bul eline para geçince de ssd tak uçar gider makine senin taleplerin için.

kırılmadı ama çok darbe Yemişti daha evvel parmaklarım. şişme ve ağrı normal. parmağı hareket ettirebiliyo musun sağa sola kontrol dışı yama bükülme düşme varsa kırık olabilir.

hareket ettirebiliyorum ama eklem yerinde acı oluyor.

çatlamış olabilir, röntgen gerek.

kafanız karışıksa ve sağlık kuruluşuna gidecekseniz yarın sabah polikliniğe gidin bence. muhtemelen yumuşak doku travması bu arada. buz denediniz mi?

buz koydum ilk gün ama dün ve bugün hiç koymadım.

buza devam edin, evde varsa voltaren jel, muscoflex jel falan sürün. yarın da bir polikliniğe gidin.

peki buza devam edeyim o zaman.herkese çok teşekkür ederim.

ilk önce 250 300 tl ye 6 kanal bi helikopter al onu Uçur evde. yerden kaldır kanepeye kondur masaya kondur tekrar yere kondur vs.bunu yapabilmen 1 2 hafta alır en az.

ya kısa mesafede sorunum yok da gökyüzüne çıktığında uzaklığı falan tam kestiremiyorum. uçup gidiyor alet arkasından mal mal bakakalıyorum.

bence normal helikopter olayına girme, 6 kanal falan çok iyi ama onda uzmanlaşman daha zor olur bence çünkü drone'ların dengesi vs. daha iyi havada tutmak çok daha kolay. O helikopter şeklinde olanları aynı pozisyonda tutmak bile dert.

ayrıca düzgün dronelarda gps ile geri gelme gibi şeyler var kaybolsa sinyal kopsa bile geri geliyor ya da olduğu yere iniyor. Ben DCI Phantom kullanmıştım bir kere ama arkadaşın aletinde gopro takılıydı bir de kumandada monitör vardı monitörden çok rahat kullanabiliyorduk, sizinkinde var mı nedir bilmiyorum.

yön duygusu da, monitör olsa daha rahat ya çünkü ters döndürsen sen ileri bastığında o geri gelecek falan çok karışabilir o :D

edit: pek insan olmayan düzlük bi park bul orada dene bence. Düşürüp çarpıp iş çıkartma sonra :)

hocam inan cevap için değil de senin kendi yorumuna çok güldüm. napıyon hocam alet gidince çok merak ettim.

neyse ki return to home tuşu var ona basınca iyi kötü geri geliyor :)) bendeki de dji phantom, görüntüyü telefona veriyor ama ben refleks olarak hep gökyüzüne bakıyorum, ekrana alışsam iyi olacak.

helikopteri çözersen diğerleri çocuk oyuncağı gibi kalır. aletin gitmesine yapacak bi şey yok. renk değiştirebilirsin. boyutu büyük bi şey alırsın onun dışında yapacak bi şey yok. gps ve geri dönme tuşu mantıklı. ha ben Prof kullanacam dersen modifiye ile verdiğin koordinat doğrultusunda giden cihazlar da var ama anlamam o işlerden sadece internette yazılanlardan biliyorum.

pc ile ilgili güncellemeleri yapın. Özellikle ekran kartı.

oyun ile ilgili güncellemeleri yapın.

bir de bazen oyunu orijinal oynayınca güvenlik sebebiyle konan saçma önlemler yüzünden oyun kasıyo oynayan arkadaşlar orijinal mi oynuyo bi sorun. Bu dediğim olay küçük bi ihtimal ama.

Çift ekran kartı varsa eğer (ki yeni bilgisayarlarda öyle) gtx 960 a geçmiyor olabilir bilgisayar. intel kartları da sıkıntı çıkarıyor öyle olunca.

Bişey olmaz

verebilir. Çünkü berber kuaför makasları değişik oluyo. en az 60 70 tl den başlıyor. vardır bi numarası yani. tam emin değilim ama.

Kirmaz da sen keserken yeterince hizli kirpmazsan kirabilir. Bir de makasi bileylet.

o kadar belli olmuşken nasıl yapsın 100 lerce zombi var etrafında.. ayrıca yanında zombi de yoktu konteynırın üstünde.. birini öldürüp konteynarın üstüne çıkarsa bile.. o kadar da mal değil zombiler.. bi kere kilitlenmişler artık orda yemek olduğuna.. 2 metrekarelik alan..

bence o adam kafasına sıktıktan sonra onu yemleyip bi şekilde sıyrılsaydı.. zaten hiç sevmemiştim o adamı.

Yok ben de onu hiç kullanmamalarına gıcık kapıyorum. Sıkıştıklarında kullansın demiyorum. Her bol zombili yerde kullansınlar arkadaş. Bölüm başı 2-3 kişi ölüyor zaten yapılması gereken bi şey. En son Carol yaptı sanırsam Terminal'den bizimkileri kurtarırken. O son bölümlerde bunu uygulasalar kimse ölmeyecek. Aralarından sıyrılıp gidecekler. Ha 100lerce zombi tarafından çevrildikten sonra değil tabi. Gıcık kaptığım nokta ise topallayarak gelen zombilerin bi anda yanlarında bitivermesi. Depar attıkları halde 3-4 snlik fark anca atıyolar.

Ben de 3. sezondayım gördüğüm en çelişkili dizi.

bazen en ufak ışığa zombi gelir. ama çiftlik evinin tüm ışıkları açıktır. en ufak sese koca bi zombi ordusu tepki verip sese Doğru yürüyor. o zaman yandan arabayla ya da motorla dolaş arkalarından tek el ateş et ne uğraşıyon :) bunun gibi birsürü şey var ama yine de izliyorum.

enerji sinifi a+'dan dusuk olanlari almayin. hem camasir mak hem de kurutma olanlarin cogu performansli degil. cam makiniz varsa sadece kurutma alin.
yogusturmali-isi pompali cihazlarin enerji performansi yuksektir. fiyat olarak da cok ucuk degiller (1200-1400 tl civari). cam mak ustune montaj yaptirabiliyorsunuz.

marka olarak oneride bulunamayacagim.

ise yararlar. ozellikle apartman dairesi, kurutmalik kullanamayacak olanlar, yeni dogan bebekleri olanlar, hijyene onem verenler icin gercekten guzel aletler. ustune oldukca kullanislilar ve efektifler.

Tekerlerkten sonraki en güzel icat. Alana kadar fark etmemiştim ne kadar önemli olduğunu.

A+ pahalı dersen bi de B sınıfı makineler var. Daha çok elektrik yakıyor, birkaç yılda maliyeti A+'a yetişiyor. Ben B aldım, fakirdim o sıralar.

Yıkama ve kurutma farklı makineler olmalı. Tek makina almayın.

Kurutma özelliği ile beraber tüy/kıl toplama özelliği var hepsinde. Hayvanlı evlerde veya saçı dökülenler için falan elbiseleri temizleyip veriyor.

Zaman ayarı, gecikmeli başlat gibi özellikler bir işine yaramaz. Komplike bir şeye gerek yok. Beko falan yeterli.

Süper icat, alın.

acayip guzel bi icat. Usttekilere ek olarak bulundugu odayi baya baya isitiyor calisirken. İstanbulda yasayan biri icin gayet kullanisli.

hotpoint ariston kullanıyorum, gerçekten süper bir icat yalnız annemlerin kullandığı en ucuz modelinden beko çok daha güzel, tavsiye ederim.

şimdi bunu aldım diyelim mesela tişörtü düzgünce katlayıp koysam öyle kurusa yine de ütü ister mi :)

Ahaha katlayıp koy sen istersen, o alet çamaşır makinesi gibi evire çevire kurutuyor, bir yandan da sıcak havayı basıyor :D katlı çıkma şansı biraz az :D

ben en ucuzunu aldım. arçelik/beko aynı modeli satıyor. sürekli kullanmıyoruz çünkü.

gayet memnunuz.

bence çok gerekli. acaip memnunum.
kurutması olan çamaşır makinelerinden alabilirsiniz, hem yer tasarrufu.

Teşekkürler harzem :)

al ama düzenli olarak da bakımını yap.
şöyle ki, kurutma çemberi önündeki tüy/kıl filtresini her kullanımdan önce temizle.
alttaki su deposunu mutlaka boşalt.
makineyi bile yakarsın. bir de çalıştığı odada uyuma. nihayetinde toz atıyor dışarıya. astım olur kalırsın.
bazen çok sıcak oluyor çamaşırlar, hangi derecede olduğunu öğrenirsin. elektriklenmeye karşı aluminyum folyodan top yap, içine at.
havlularını sert seviyorsan mutsuz olabilirsin ama ben yumuşak sevdiğim için ben öyle seviyorum.

faydalı bir alet. ama çamaşırları yıprattığı da bir gerçek.

havlular, beyazlar, ıvır zıvır şeyler için iyi ama dış kıyafetler için riskler barındırıyor

teşekkürler değerli yorumlarınız için. çamaşır makinemiz vardı zaten. hem yer problemi yüzünden hem de evde çamaşır kurutmanın rutubet yönünden zararlı olduğu söylendiğinden almayı düşünüyordum.

yalnız kıyafetlere zarar verme konusu önemli. jean'ler, renkliler falan atılmaz herhalde o zaman. sadece beyazlar ve her türlü havlu için mi kullanmalı?

Tişörtün ömrünü 5 yıldan 3 yıla indiriyor mesela. Benim hanım o yüzden güzel kıyafetleri kurutmuyor. Ama günlük tişörtler, eşofmanlar, çoraplar, iç çamaşırlar, havlular, en önemlisi de nevresimler için uygun. Bizim durumumuzda çamaşırların % 90 'ında kullanıyoruz demek bu.

google haritalara gir. bi yere yaklaş kırmızı bi işaret çıkacak parmağınla bi sokağa bastırınca. sonra alttan bi menü gelecek onu yukarı doğru çek street view çıkar tıkla gösterir. Eğer çıkmıyorsa o sokak yapılmamış demektir. İstanbul'un tamamı var neredeyse orda bi dene ama mesela benim yaşadığım yer yok hala.