instagram için fazla bile ben note2 nin 8mp lik kamerasını kullanıyorum instagram için gayet tatmin edici. sen 2. el bi şey alsan temiz fazlasıyla iş görür.

Nikon d3100 tavsiye ederim.

araştırdım en düşük 60 tl bulabildim. 60 In Altında bulamadım ben. oturduğum yerde uydunet ve kablolutv yok. adsl var sadece.

29 liraya uydunet var. 10mbit 25gb akk var

vodafon internet var 48 tl civari tabi bu sozlesmeli fiyati turkcell de bu civarlardaydi diye biliyorum.

turkcell superonline. 2 yıl taahhüt 10mbit 50akk. 49tl.

kafanin sekli duzgunse vur 5 numaraya, tertemiz olsun hem cok seqsi olur.

kestirme

kafa şekli düzgünse aynen 5 numara çok seksi olabiliyor

scooter

ben çok memnunum. alalı 5 yıl kadar oldu daha fazla belki de.

lotto'nun botları çok çok kalitelidir ve 100-150 lira arasındadır. scooter da çok kaliteli ama sırf ismi yüzünden fiyat farkı oluşturuyor.

cat

2009 yılında aldığım timberlandleri (taa o zaman 330'dü şimdi kaçtır bilmiyorum) hala giyiyorum. 7 sene olacak sapasağlam sıfır aşınma.

rahatlik senin icin cok onemli ise karda kista mundar olursun vazgec derim.
o ozel giysileri giymezsen oyle bi soguk alirsin ki aman diyim.
kazada belada da beyninin pekmezi akar.
dizel aractan cok yakmaz
ist. trafigi motorlu suruculer icin b.k gibi

1) yağmurda vs kullan sorun olmaz ama karda motosiklet yok.
2) +18 +18 +18 iğrençli fotolar www.google.com.tr
3) dizelden az
4) allah kahretsin.

dostum 2. maddeye baktım bence sen hiç bulaşma bu işlere. motor kullanan adamlara sorarsan muhtemelen sana kas ve ceket aldın mı tamamdır başka şeye gerek olmaz diyecekler :) bunlara da inanacakmışsın gibi bi his var içimde çünkü bunu duymak için yazmışsın :)

yok ikinci maddede şunu dedim..atıyorum gün içinde 4 farklı yere uğramam gerekli..korumaları tak çıkar tak çıkar zor mu demek istedim..çünkü bildiğim kadarı ile çeket var kolluklar var dizlik var vs..

abi toplantidan toplantiya hadi giymedin onlari, kaza gecirdin, ne olacak koruman olmadan?
her zaman takacaksin evet.
cok da dert degil ama is kiyafeti ile nasil olur bilmiyorum kirisik burusuk isleri.
is kiyafetini goturup orada giyerdim ben olsam.

tek bir mont ile üst tarafı halledersin, giy çıkar çok dert değil, ama takım elbise ceketinin üstüne olmaz tabi, kırıştırırsın. Motosiklet pantolonu ise düz görünümlü olarak bulman kolay, illa deriler içinde veya outdoor görünümlü olmak durumunda değil.

o zaman tezimde doğru çıktım.. motor daha çok

'hava güzel ve hafta sonu motorla bi 200km yapıp geleyim'

kafasında işe yarayan birşey..sanırım..

iş için veya günlük yol için de kullanan çok insan var ama senin profiline uymuyor aynen.

Ben motor alacaktım güvenlik olayı için vazgeçtim. sadece ceket filan yetmiyor. Marka ve model bile çok önemli.

kask. ceket. omurilik için ayrı sırtlık (ceket takılıyor bu). eldiven. pantolon. dizlik. Kolluk. motor botu(çok önemli ayağının bilekten kırılmasını ve parmaklarını koruyor) olmadan motora binmek intihardır söyleyeyim sana. Bütün bunları görünce motor almaktan vazgeçtim.

Pcx 125 var. Tulum giyersen içine takım elbise giyip, toplantıya da gidersin başka yere de. Yağmurda kışta nasıl giyindiğine göre işkence tabiri değişir ki ben 365 gün motorlayım. Geçen sene karda bile sürdüm, sıkıntı yok ama riskliydi.

5-10 kilo sorun çıkartmaz.

Motor hacmine göre değişiyor yakıt tüketimi.

Küçük motorları köprüler için tavsiye etmem. Rüzgarda savrulursun. Onun dışında İstanbul'da yaşayan biri için motor, can simidi.

ergenpezeveng aslında mont dediğim zaman dirseklik, omuz koruması ve sırt korumasını içeriyor.
Pantolon dediğim dizlikleri ve kalçanın yan tarafındaki korumaları kapsıyor. Bunların haricinde alacağın eldivenin zaten günlük kıyafetine engel bir durumu yok, o yüzden ondan bahsetmedim.
Çizme konusunda haklısın, ayak koruması çok önemli. Ama takımın altına bile giydiğinde sırıtmayacak modeller var. Herkes supertech R alacak değil ya :)

okumayı sevmeyen okur şimdi insanlar genelde bilmiyor adama mont kask dedin mi gidiyo 200 e kask alıyo 250 ye mont sonra ilk kazada pert oluyo. bi kere ufak bile olsa motora binince illaki bi gün kaza yapacaksın bunu bi anlamak lazım. millet 4 tekerle kontrolü kaybediyo motor daha riskli o yüzden her an sanki kaza yapacakmış gibi hazır olmak lazım. 2 mahalle öteye de gitsen bunları hep giymek gerekir kaza dediğin 1 2 saniye zaten ayağın kırıldı mı en az 6 ay hatta belki ömür boyu çekersin. bunu iyi hesaplamak lazım.

dediğin gibi kaliteli malzeme aldığın zaman hepsi içinde oluyo zaten. :)

ben scooter ile takım elbiseyle işe gidip geldim bir ara.

1. karda kullanılmaz. yağmurda çok daha dikkatli sürüş gerekir. sağda solda arkada yerin yoksa sırt çantası kullanacaksın mecburen. ama o bagaj alanların varsa da kaskın, dizliğin, yağmurluğun falan oraları dolduruyor, ya da yanında taşıman lazım.

2. her zaman, evet.

3. 125-150 cc bir scooter çok az yakıyor.

4. Trafik zor, kolay değil.

Arabaya göre daha tehlikeli mi, evet. Fakat tehlikesiz bir şey var mı?

Günde 100 km yol, biraz fazla. Yorucu olabilir. Motosiklet konforlu değildir araba gibi. Soğuktan, bozuk yoldan, sıkışık trafikten (kıyafetler konforsuzdur) arabaya göre çok çok daha fazla etkilenirsin.

Öte yandan daha özgür hissedersin, tıkalı trafikte daha hızlı gidersin, daha ekonomik gidersin. Sahip olmak da çok daha kolaydır ekonomik bakımdan. Park sorunun hemen hemen yoktur. VIP gibi gittiğin her yerde kapı önüne en yakın yere çekersin. 7/24 seni dilediğin ücra noktaya alır götürür, toplu taşımada da bu yoktur.

Ben seviyorum, tavsiye ederim. Al, bin, olmuyorsa keyif için binersin sadece.

veet'in bi tüy dökücü kremi var. gül kokulu olan. ben onunla almıştım uygulanışı çok kolay. fazla kötü de kokmuyor diğer kremler gibi. aynı şekilde de tekrar çıkıyor bi süre sonra

ben yaz başında makine ile alıyorum bütün yazı çıkarıyor.
öyle pahalı bir makineye ihtiyaç yok. ben çibo'dan almıştım.

Hiçbir şey olmaz. Şu an ne kadar çıkıyorsa yine o kadar çıkar. Jiletle veya başka bir araçla kılları kesmek, kılların azalıp çoğalmasına neden olmaz.

Kadınsan krem kullan jilet kullanma :)

Bende 3-4 tane biraz koyu kil vardi gobekte. Jiletle aldim. cok daha koyu oldular ve cabuk uzamaya basladilar.

Sonra agda yaptirmaya basladim. Cok yavas uzayip nadir cikiyo artik.
Jilet kullanma da naparsan yap bence :)

O kadar parayı ikinci el scooter'a gömmeyin. Sıfır Yamaha D'elight bakmanızı öneriyorum. www.yamaha-motor.eu

genel olarak bu küçük scooterların süspansiyonları sert/yetersiz olur ve çukurlarda bozuk yollarda rahatsızlık verirler. Buna ek olarak vespalar önde de tek amortisörle geliyor. amortisörlerin üzerinde yağ sızıntısı var mı diye bakabilirsin, keçeler meçeler zortlamış olabilir.

edit: gonion yukarıda yamaha deyince benim de gösteresim geldi, ben de 8 yıl bundan kullandım www.yamaha-motor.eu gayet memnundum satana kadar ( tabi o zamanlar ismi cygnus rs idi)

illa tipi vespa gibi olmasına gerek yok derseniz, muadili çok fazla scooter olarak. suzuki address, pcx 150, yamaha nmax vs.

Malesef Vespa'ya inanılmaz takmış durumdayım. Resmen gözüm kör oldu, başka scooterlara bakasım gelmiyor:) Kesinlikle doğrudur, muadili olarak çok daha ucuza motorlar vardır, hatta belki daha bile iyileri o fiyata ama hayalimde hep bi Vespa sahibi olmak var.

dostum tekerleri çok ufak farkedemediğin en ufak tümsekte taşta çukurda kendini havada bulursun. Vespa alacaksan 50 yi geçmeyeceksin ama emin ol bi süre sonra kendini 90 la giderken göreceksin o yüzden bence daha büyük teker çapına sahip scooter lara bak.

Bunu ben de çok merak ediyorum. Benim 15 yaşıma dönmeme gerek yok aslında. Geride kalanları umursamayı bırakabilsem bu gece ilerlerim.
İş falan da değil sadece. Bazılarına göre olmuyor yani gelen herkes yaşamak zorunda diye bir kural olmamalı, istediğimiz zaman masayı terk edebilme pas diyebilme özgürlüğümüz olmalı.

7 milyar yaşındaki dünyada hepsi hepsi 70 yıllık bir yaşamın olduğunu düşün. Böyle yapınca ne kadar değersiz ve sıradan bir varlık olduğunu fark edip hayata daha pozitif bakıyorsun. Çok şeyapma o yüzden, su yolunu bulur.

yani işte olay sadece benle sınırlı değil aslında, giovanni'nin dediği gibi çevremdeki insanlara karşı da sorumluluklarım var o yüzden çıkmaza girdim zaten.

Su butona bi bas bakalım
make-everything-ok.com

video ne hakkında hocam? izleyince bize katkısı oluyor mu?

lan olm manyak mısın? bir insanın maddi manevi işe girme ihtiyacımı olur be? ne kadar abartılıyor bu iş mevzuları yahu? bir şekilde bulursun. sen gel bir de çalışanları gör bakalım ne kadar mutlu? önemli olan sevdiğin işi huzurlu şekilde yapmak. bunun için çabala. pozitif ol. daha yaş 25 len... ne ki bu? ben 25 yaşımda mezun olamamıştım henüz. şimdi çok şükür işimde bilinen aranan bir adam oldum.

ailen "ali'ye veli'ye bak" diye diye bir süre sonra seni de inandırıyorlar. onlar yaptı ben niye yapamıyorum lan oluyorsun.

ya peki kötü örnekler? Tonlarca var. onları anlat ailene. elinden geleni yaptığını göster. kimse kolay iş bulamıyor. no problem.

hocam kötü örnekleri anlatıp napıcam? anlamazlar zaten.

istediğim işi yapmak için çabalıyorum. çalışan insanların mutlu olmadıklarını biliyorum ama ben sevdiğim işi yapacağımı düşündüğüm için mutlu olma ihtimalim var. en azından çevreme faydam dokunur o rahatlatır beni.

tamam panpa, sevdiğin işi yapmak için kovala, didin. gerekirse ucuza çalış. yani hakikaten bir sağına soluna bakmalı insan. işşizliğine bile şükredersin, ne bilyim bir engelli görünce falan. olumlu düşünmeyi pollyannacılık ile karıştırma. birisine 40 kere deli dersen deli olurmuş diye bir atasözü var. boşa değil o. kendine kırk kere başaracağını söyle.

maddi açıdan işe ihtiyacın varsa gerçekten varsa bi iş bulursun zaten onu geç. düzgün bi iş istiyon. Bunun için sabırlı olman ve kendini geliştirmen lazım. ne bileyim mesleki sertifikalar al dil öğren yapmak istediğin işle alakalı yerlere git stajyer gibi 2 yıl takıl kendini göster. tecrube olur. hem de işi kaparsın.

ben bi ara işsizdim fabrikalar dahil her yere başvurdum imalat bölümüne filan. sonra bi giyim mağazasından aradılar orada tezgahtarlık yaptım. şimdi doğru dürüst bi iş buldum.

1 her zaman 0 dan büyüktür bi şekilde başla hiç iş bulamazsan güvenlik sertifikası al dikil bi yerde para paradır.

İşsizlik psikolojisi insanı bitiriyor, öncelikle part-time da olsa dandik de olsa derhal bi' işe girip ''kendini hıyar gibi hissetme''yi törpülemek lazım.
O sırada da istenilen iş için kendini donatmakla işleri yoluna sokmak için adım atılıyor.
Sonrası mı? Bu işler zaman alıyor: sabır, sabır, sabır taşı olmak, çatlamak, patlamak, sabır ve daha nicesi. Sabır demiş miydim? Sabır. Ama en azından bir şeyleri elde etmek için çaba göstermenin getirdiği ufacık tefecik de olsa teselli var.

aşık olmadım da. sevdiğim birini ne olursa olsun severim.

evet olurum ve ondan sonra 5 yıl geçti başka birine de aşık olmadım

oluyorum ama çabuk geçiyor. 3-4 gün içinde birinden çabuk soğurum.
üstelik kezzaba da gerek yok nefret ettiğim bir şey yapması yeter ya da aptalca bir söz vs. belki de gerçek aşk değil bu. hoşlanma diyelim.

evet inanıyorum, olurum.

y.dışı alacaksan nvidia shield a baktın mı? bunların ikisi de güzel bence ram 2 gb anca kurtarır.

@ergenpezeveng Düşündüm ama nvidia shield masrafıyla beraber 1000 lirayı buluyor.

ben olsam almam. en az i3 o da celerona razısın diye.yoksa uygun i5 işlemciler de var.

laptop alırken işlemciye ve ekrana dikkat edilmeli bence ekran mat olmalı özellikle iş için alınacaksa mat ekranlı bi pc seçilmeli onlar da i5 den başlar heralde.

ativ 9

o paralarla 4-5 tane 2. el thinkpad alip digerlerine oranla daha uzun sure kullanirsiniz.

Bizde var çok memnunuz 800-900 tl bandında hafızası geniş olsun buna dikkat edin

Bizdeki netbook olanlardan ufaklardan büyük ekranlıları bilemiyorum

Celeron, zaten dediğin işler için ideal.

kaledekiyalnizlik +1

Ağır çalışır, mutlu etmez. Ama iş görür mü, görür.

rocket player kullanıyordum ben

poweramp. parasını verip full al.

Klavyede bi tuş oluyor genelde uzun basınca çıkıyor hepsi.

android'de farklı klavyeden ve iphone'da kendi klavyesinden

Android de orijinal klavyeden kullanıyorum ben note2 ek bişey yüklemedim.

skylife ve uted
şirket içi dergiler.

İstanbul Art News

şu an için düzenli olarak sadece socrates takip ediyorum.
bir de arada bir ilgimi çekerse nat geo ve altyazı dergilerini okuyorum.

National Geographic aliyordum 2-3 aydir biraktim. Onun disinda o ay ilgimi ceken bir konu olursa Atlas aliyorum. Italyan yemek dergisi var bir de ismini hatırlamıyorum ara sira ondan da aliyorum.

Düzenli takip ettiklerim MAGMA,Bilim ve Teknik,güzel ek verirse Atlas ve NGeo

popular science bilim ve teknik. Bu ay almadım gerçi kendilerini tekrar etmeye başladılar.

#tarih

Haftalik olarak bloomberg businessweek
Aylik
harvard business review
Populer science

aylık değil, iki aylık olarak (bkz: notos) ayrıca o ayki sayısına göre varlık, kitap-lık, #tarih.

İstanbul Art News +1

Torpil falan değil o kadar da. Genelde yüksek lisansta falan oluyorlar, askerlikten sonra da devam ediyorlar. Çevremdeki büyük şirkette çalışan tüm mühendisler askerlikten önce girdi, hiç de torpil yoktu.

tamamen o şirketin politikası. kimisi askerliğini yapmamış personel kapıdan içeri sokmazken kimisini için hiç problem olmuyor yabancı ve bayağı kurumsal bir şirkette 4 sene çalışmışlığım var. askerliği yapıp bitirdikten sonra devam ettim şirkete.

Ben torpilsiz falan baya büyük iki yerde işe girdim, ikisinde de mülakatta sordular "askerliği yapmamışsın" falan diye, yüksek lisansa kayıt olacağımı ve yakın zamanda gitmeyi planlamadığımı söyledim, tamam dediler.

ee o zaman bende yükseğe mi kaydolayım?

bana zamanında mülakata gittiğim yabancı bir firma "yüksek linsansa kaydol, öyle alırız" şeklinde geridönüş yapmıştı. şirketlerin askerlik hassasiyetleri farklılık gösterebiliyor.

İlanlarda yazan kurallar her zaman esnetilebilir. IK'lar da exceptional birini yakaladılar mı öyle askerliği var falan diye salmazlar. O yüzden olabilir yani, ben de tanıyorum bu tarz şeyler.

okuduğun okula aldığın eğitime tecrübene göre değişir. cv ye bakar yani. bi de genelde şirket içinden yüksek mevki bi tanıdık oluyor bu tür şeylerde.

Yenir, ne olacak bir ayda

son kullanma tarihi geçmemişse birşey olmaz ki. biz de alıp atıyoruz buzluğa, bazen 2 ay sonra aklımıza geliyor da yiyoruz.

Buzlukta hiçbir şey olmaz hocam, kafana takılırsa yemek istemiyorsan da İstanbul içi elden alabilirim

@feel the blanks, istanbul'da değilim be hocam, borcum olsun:)

Ayrıca teşekkürler cevaplar için, yiyorum.

burda Kipa var son kullanma tarihine 2 3 gün kala meyve sularını filan yarı fiyatına veriyorlar hiç kaçırmam alırım hep bi şey olmaz yani. süt yoğurt ayran et gibi katı yiyeceklere ve yoğurt gibi şeylere dikkat etmek lazım meyve suyu ve dondurulmuş şeyler genelde 1 2 ay daha dayanır.

aliexpress yada ebayden alabilirsin, turkiyedeki dukkanlar kazik resmen

göründüğü kadar basit değil. size tavsiyem 250 - 350 tl arası 6 kanal helikopterler var alın uçurabilecek misiniz bi deneyin. Özellikle kalabalık yerlerde öyle alayım uçurayım derseniz başınız belaya girer birinin gözünü çıkarmanız yüksek ihtimal.

6 kanallı helikopler ile drone'ları karşılaştırmak doğru değil. drone'da yön tayini bir nebze helikopterden daha zor ama stabil uçanlar olduğu için kontrol daha rahat. bence cheerson cx 10 gibi micro bir drone alıp evde veya bahçede denedikten sonra orta halli bir drone'a geçebilirsiniz.

edit : 6 kanallı bir helikopter yerine 4 kanallı bir wltoys v911 tavsiye derim.

evi tutarken nem yok dedi dersin halbuki ki varmış dersin. taşınma masrafını bile alabilirsin iş pisliğe gelirse :)

bendeki de öyle siyah ekranda kalıyor bazen açılıyor. fotoğrafa bakacaksam tarayıcıdan giriyorum. normal anasayfada sorun olmuyor da albümlerde sorun oluyor. bana göre bilerek yapıyorlar yeni cihaza geçelim diye ama yemekler tarayıcıdan açarım yine de yeni cihaz almam. hala iyi bi cihaz note 2

note 2yi aldığımdan beri var aynı sorun. ben sorunun telefonda değil twitter android uygulamasında olduğunu düşünüyorum.

Ben son 1 yıldır filan dikkat ettim hep aynı ondan önce twitter pek kullanmıyodum zaten. twitter I da pek sevmem. facebook da da bildirim sorunu var mesela telefon ötmüyo led yanmıyo. poweramp aldım onda da şarkı adını filan deüiştiremiyorum eskiden oluyordu. yavaş yavaş artık böyle şeyler oluyo ama yapacak bi şey yok bi daha samsung almayı düşünmüyorum.

yöneticiyle konuştuktan sonra da bir çözüm bulamıyorsanız kulaklıkla çalışmayı deneyin.

biraz bulunduğunuz durumla dalga geçin, kızmayın herşeye. isteyerek yapmıyordur mutlaka. Sesi kalınsa ne yapsın. Bağırmayın adama.

iş arayın bence 25 m2 7 kişi :/ adamın suçu yok.

cagri merkezlerinde filan vardir, boyle adini tam olarak bilmiyorum ama paravana benzer. bircok kisinin ayni anda telefonla konustugu yerlerde genelde ise yariyor.
hem yuzunu de gormezseniz, tabi burda patron maliyeti bahane eder bu is olmaz.
akustiksungerfiyatlari.tk

sesli okumaya alışmışsa başka türlü okuduğunu anlamıyordur. koca adama da gözle okumak nasıl öğretilir bilemiyorum...
zor bir durum. uyarmışsınız değiştirmemiş, büyük olasılık yapamadığı için değiştirmedi, veya önemsemiyor da olabilir.
paravan fikri güzel. işveren onay verirse iyi, vermezse kendi göbeğinizi kendiniz keseceksiniz artık. uçuk kaçık da olsa önlemler almaya bakın, konunun sizin için önemini vurgulamış olursunuz, sessiz kalıp kabullenmemiş olursunuz...
mesela;
-kapalı devre bir kulaklık ve mikrafon yapın, kendi sesini dinlesin son seste. bir süre sonra rahatsız olabilir belki ;)
-ağızlık kullansın hastaların doktorların kullandıklarından. ses yalıtımı olur birazcık. hem de sıkılır bir süre sonra belki kendi çözüm arar.
nediyeyim...

Adam muhtemelen öyle alışmış ve başka türlü okuyamıyor. Sessiz okumaya da alışır ama çok uzun sürer, o zamana kadar adamı boğarsınız.

Paravan fikri süpermiş, açık ofislerde çok iyi oluyor o.

Paravan gelene kadar kulaklık kullanırdım ben, ki kendi ofisimde öyle yapıyorum. 3 kişiyiz ama geleni, gideni, konuşanı bol. Kulaklığı takıyorum, müzik listesi açıyorum hafiften. Kimseyi duymuyorum. Hatta bana bir şey söylendiğinde de duymuyorum, arada "Heeey, hooo" yapıyorlar.

benim eski işyerimde dolma parmaklı bir arkadaş vardı
klavyenin tuşlarına çekiçle vuruyor gibi basardı
hocam yavaş klavye kırılacak falan derdik, ehehe deyip geçerdi
o değil de amma di'li geçmiş zaman olmuş :)

@aychovsky zaten aynını yapıyorum şu an. paravan sıkıntı olabilir çünkü devlet kurumunda çalışıyorum. Vermezler onu. Verseler de 3 yılda anca verirler.

ya bahanesi de garip. "ben gördüğüme inanmıyorum, kulaklarıma inanıyorum. okuduğumu duyunca ne olduğunu anlıyorum"
aynen böyle dedi bize.

Çivi çiviyi söker sende aynısı yap.

adamın bahanesi değil aslında, ölçümlenirse adamın sözel hafızası kuvvetli, görsel hafızası zayıf çıkacaktır, hatta oldukça zayıf olmalı. bir de üzerine alışkanlık eklenmiş... çözümü biraz zor gibi. adamın kararlı ve dirayetli olması şart.

çalışılırsa görsel hafıza da güçleniyor. adam kaç yaşında bilmiyorum, belli yaştan sonra bu tür eğitimlerde başarı sansı ne kadar tam bilmiyorum ama pek de yüksek değildir. yine de denenebilir.
öncelikle adamın çevresini rahatsız etmekten rahatsızlık duyması, kendini düzeltmeye karar vermesi lazım.

mudur korkutmuş. faturalar çıkar bir yerden. Eğer faturalar sizin kendi kestiğiniz faturalar ise tekliflerden miktarları cıkartabilirsiniz. eğer tedarikcilerinizin faturası ise bekleyin onlar sizi bulur.

Faturanın bir nüshası müşteriye gönderildi ise fotokopisi istenir ve aslı gibidir kaşesi vurulup koyulur yerine. Fatura tutarını neden ödüyor anlamadım. Gelen fatura ise yine aynı şekilde halledilir. Şayet tüm nüshaları kayboldu ise irsaliye'ye göre yeniden fatura kesilir maliyeye evrak kaybı olduğu bildirilir, yanlış bilmiyorsam 100 TL civarı bir cezası var onun da. Patron saçmalamış biraz. Çok baskı yaparlarsa istifa verip çıksın hiçbir şey alamazlar. Yanlış anlama olmasın fatura kaybetmek de doğru bir hareket değil ama böyle de bir yaptırımı olmaz.

ay kapanışı gibi bir şey için lazımsa faturalar, o zaman sıkıntı yaratabilir. ama ayın kapanmasına daha on gün var, o sürede üstte dendiği şekilde tedarik edilir yenileri.

Cevaplar için teşekkürler.

Faturalar kendilerine mi ait yoksa bunlara kesilen mi bilmiyorum. Anladığım kadarıyla olayı kitlemeye çalışıyorlar.

bizim muhasebeci de kaybetmişti aynı şekilde, meğer işe yeni gelen yardımcı eleman faturaları çekmecesine atıyormuş.

olmaz öyle şey. müdür krkutmak istemiş. fatura kaybı önemli bir konu çünkü.

fatura bedeli belli olduğuna göre ya kendi düzenledikleri faturadır (bu durumda muhasebeci napacağını bilir),
ya da firmaya kesilen faturalardır ve kimden geldiği tutarları bellidir. tutanak tutulur, firmalardan aslı gibidirler istenir, muhasebe kaydı yapılır filan filan.

25 inde kdv ödenecek, faturaların mutlaka kayda geçmesi lazım.

muhasebeciyle konuşsunlar, bir yandan da aramaya devam etsinler tabii.

hukukçu gözüyle yorumluyorum.

gerçekten kaybolsa ve telafi edilemese bile işyerindeki müdürün bu duruma karar vermesi mümkün değil. eğer bununla ilgili bir iddiası, şüphesi varsa bu konuda gider şikayetçi olur ve dava açar. mahkeme kararını verir.

yalnız şu da var ki faturalar önemlidir iş yerlerinde, kaybolmaları kesinlikle istenmez ve beklenmez. müdür abartılı bir davranışla bunun önemini göstermek istemiş bana kalırsa. yani hatırlıyorum da ay kapanışlarında milyon yerden gelmeyen faturaları toplamaya çalışıyordum ben, mecburiyet vardı çünkü.

@dahili meddah

aslında arkadaşımın çalıştığı masada üstlerinde masayı gören kamera var. Arkadaşım kameradan bakalım demiş ama onay lazım, neden üretip baktırmamışlar. Dava işin içine girerse kamera kayıtları sıkıntı yaratabilir gibi. Gerçi kamera kayıtlarına baksalar faturalara ne olduğu da ortaya çıkar.

faturalar bu 1 asıl 2 suret kesilir. müdür saçmalamış. kurumsal bir şirket değil sanırım.

müdürün isteğini yazılı yapması gerektiğini söylesin, bakalım nasıl 180 derece dönüyor, .ötoş. bana gelmiyor şöyle müdürler.

arkadaşından bu konuda yazılı savunma isteyeceklerdir. eğer gerçekten yapmadı ve kendisine güveniyorsa ben bilerek isteyerek bir şey yapmadım, kamera kayıtları incelensin o zaman bulunur yazsın. arkadaşını istifa ettirmek için bahane arıyor olabilirler mi?

creepy +1 fotokopi istesin aslı gibidiri şirket kalesi ile bassın karşı taraf bitti gitti. strese gerek yok.

sadece fatura yokmuş otopark fişi, paket yemek servisi gibi şeylerde varmış. Çok konuşamıyor detayları öğrenemiyorum ama sonuçta eve yemek gelse bile adam fiş getiyor bir tane bana veriyor kendisine de bir tane ayırıyor diye biliyorum. kesilen fatura ve benzeri her şey 2 taraf için değil midir ?

hangicariye ait faturalar tespit etsin gerekirse hepsiyle mutabakat yaprın. sonra firmalardan aslı gibidir istesin.n . müdür saçmalamış çözülmeyecek bir şey değil.faturanın diğer nüshası gönderen firmada kalıyor netice de. durum tam tersiyse yine aynı iekilde senin kestiğin ft nın bir nushası sende.

değildir

Seriyi bul veya indir 2 günde izlersin. Yenisini daha heyecanla beklersin, izlerkende daha anlayarak zevkle izlersin.

kesinlikle değildir. hatta hepsini izlemesi gerekir.

izlersen muhtemelen eğlenirsin ancak ne olaylardan ne de karakterlerden bir şey anlamazsın. önceki serileri izlemek seyir keyfini kat kat arttırır.

sinemaya gitsen bu ne ya filan demezsin. keyif alırsın iyi bi filmse ama evveliyatı bilmek göndermeleri anlamanı sağlar misal Terminatör serisi hiç izlemesen gider izlersin zevk de alırsın ama evveli bilince daha iyi oluyo gibi.

kesinlikle eski filmleri izlemeni öneririm. güzel filim, görsel efektler falan güzel gözüyle bakarsın ama kim kimdi, neden böyle davranıyor, kim kime neden düşman vs her şey havada kalır.

Gidilir ama bayağı bir ayrıntı kaçırılır, anlaşılmayabilir. "O neydi, ne oluyor, niye böyle oldu" denebilir.

Eskileri 4-5-6-1-2-3 seklinde izle ve oyle git.

eski seriyi yeni çekilenlerden ilk çekilenlere doğru izle, ardından "allahını seven üzerime ışın kılıcı" atsın diye episode vii'ye gitmezsen paran iade :) hadi aralık 17'ye kadar vaktin var yine iyisin.

episode 1-2-3'ü izleme, berbatlar, sırf vakit kaybı. star wars'u bir efsane yapan 4-5-6'yı izle, ardından yeni gelecek olan 7'ye git, zaten bir nevi devamı olacak. şimdi burdan kesin laf eden olur bana, ama 1-2 hakkında hiç bir yerde olumlu yorum bulamazsın, 3 de eh işte.

En ideal izleme sirasi
4-5-1-2-3-6'dir

Allah'in belasi Jar Jar Binks ve mizmiz Anakin'in cekilmezligi yuzunden 1'in cok tirt olmasi dolayisiyla machete order'i da onerenler var.

4-5-2-3-6

Ama 6'yi sona birak.

www.nomachetejuggling.com

1'i izlemeyerek cok bir sey kacirmazsin, ama 5 ve 6'da anakin ile ilgili onemli noktalar var.

Git her seyin en pahalisini al iste.

i7 skylake işlemci
980 ti ekran kartı
250 gb ssd
4 tb hdd
750 w psu
16 gb ddr4 ram
sağlam z170 asus anakart

m.youtube.com buna bak

Her şeyin en pahalısını alırsan süper verimsiz bir sistemin olur. 980Ti slisız toplatma o paraya. Boş vaktim olursa öneride bulunurum ama şu anda tek söyleyeceğim gidip en pahalı işlemciyi falan taktırma. 5820k, 6700k, hatta zorlarsan 4790k bile yeter.

Edit: Arkadaşa da kıl olmuşum gibi bir izlenim bırakıcam, gerçekten öyle bir amacım yok. :) Technopatçılar bilgili eyvallah da reklamlarının kurbanı olmayın.

Her seyin en pahalisi derken, fazla dusunmeye gerek yok anlaminda dedim zaten. teknopatcilarin falan bu butcelerde topladigi baya iyi makinalar var inceleyebilirsin orayi da.

açık yazıyorum 10 12 bini pc ye yatırman mantıklı değil (oyun için)

PC'ler belli bi seviyeye kadar fark sunar yani gözle görürsün oynarken hissedersiniz belli bi seviyeden sonra oyun performansı artık fark etmiyor. bence 4 5 binlik bi pc toplayıp oyunu öyle oynayın. kalan parayı euro yapıp vadeli olarak bankaya atın. Elinizdeki makina sizi tatmin etmemeye başlarsa mesela ekran kartını 2. el satıp üzerine sizin paradan koyup yeni teknoloji kart alın. şimdi 10 bin harcasanız 2 yıl sonra teknoloji eski olacak ama ortanın az üstünde giderseniz hem oyunları sign oynar hem de yeni teknoloji kullanırsınız. ben olsam böyle yapardım.

5000 den fazlası boşa gider bence. Altına yatır geri kalanını

10-12k ya bilgisayar almanin hicbir anlami yok. Ne kadar cok para verirsem o kadar iyi performans diye bir sey yok. Belli bir yerden sonra daha fazlasina gitmenin bir faydasi olmuyor. He uzay mekigine benzer kasa, en pahali mouse falan alip da butceyi doldurursun ama anlamsiz. Ben 30 bin lira vereyim de oyunlarin gorsel performansi ucsun gitsin diye bir sey yok. Daha yeni pc topladik, 4290tl monitor klavye ups falan yok, bundan otesine gitmenin performansi pek etkilemeyecegi icin bu noktada durduk mesela.

Sen bir bmw fiyatina pc toplasan da bugunun teknolojisi birkac sene sonra degisecek, sanal gerceklik artacak, grafik motorlari bilmemnesi her sey degisecek, yeni teknoloji bir sey gerekecek sana yine. 5k'yi gecmenin anlami yok pc'de bence de.

5kyi gecme +1 ha paran ceplerine sigmiyorsa bize at birkac bin.

x170 bir sistem topla. fazla seçeneğin olmuyor zaten. birkaç işlemci, birkaç anakart. diğerleri sabit şeyler. onları da makul olanlardan topla olsun bitsin. ekran kartı için biraz düşünmen gerek. o kadar. 6-7 bin oluyor x170 sistemler.

islemci icin 4790k'yi siddetle tavsiye ederim. ekran karti da titan al keyfine bak.

980 ti sli yap, gidip titan almaya gerek yok(bence) ama dersen ki 3 tane 4k monitörü aynı anda kullanarak oynayacağım bu durumda vram gerekeceğinden tabiki titan almalısın...(ha tek titanla bu da imkansız o ayrı, 2 way bile yetmez bence. 3x titan anca başarır desek bu sefer de onu toplamaya bu bütçe yetmez. nerden baksan 980ti sli daha mantıklı)

getirtebileceğin parçaları amazon üzerinden al, özellikle ekran kartı...
classified custom pcbye sahip olduğundan ekran kartın classified serisi olsun, kingpine pek gerek yok. zaten bu bütçeyle onu sli yapman zor...

www.amazon.com
şundan iki adet alacaksın kısacası... ben de bu modelden aldım ama 1 tane bende...

i7 6700k gerekir ileride 3. gpu alınıp 3 way sli yapma ihtimalin için...
www.amazon.com

birazdan gerisini de yazar tamamlarım...

ram 16gb yeter... düşük cl>yüksek mhz oyun için. gidip 3000mhz ddr4 rame para gömme hiç... 1866mhz cl9 ddr3 ram daha iyi oyunsa amaç ona kıyasla...
ddr4 olacak anakart yüzünden tamam da yani daha uygun bir model al. ddr4 daha tam oturmadı, düşük cl yüksek mhz modeller çıkıp fiyatların düşmesi lazım.

samsung 850 evo 500gb ssd yeter herhalde. oyunlar için de 2tb wd black hdd alırsın. depolama gerekirse wd green 3 tb alırsın ek olarak...

amazon anakart göndermiyor galiba, onun da detayları daha çok overclock ile alakalı ve o konuda pek bilgili değilim. kendin seç işte türkiyeden iyi bir model... msi gaming serisi olabilir, memnunum... asus rog da olabilir. tabi onlarca modeli var bu serilerde bu markaların...

h100i gtx yeterli işlemci soğutucu olarak.
psuda platinum sertifikaya para vereceğine yüksek güç al ne bileyim işte 1100watt plat olacağına 1300 gold olsun... ileride yükselttiğinde 3way sli yaptığında yetersiz kalmasın yani. verimlilik çok önemli değil. bi tık fazla elektrik yakar alt tarafı.

kasa için bu kadar pay ayırır mısın bilmem de Obsidian 900d çok güzeldir mesela. bu kadarı tabi kısıtlı bütçeyle fazla gelir mi sana bilemem...

1600watt www.amazon.com

3way sli yapmam ben ya yeter topladığım gibi dersen sanırım bu da idare eder seni: www.amazon.com

al bak örnek fiyat görmek için: i.imgur.com işlemci soğutucu ve anakart yok. sata kablosuydu kasa fanıydı vs. yok... onlar ek daha.

kısmak için dediğim gibi psu biraz daha düşük seçilebilir ileride 3way sli yaparım demiyorsan...
kasa 900d yerine 750d olabilir.
ramler örnek olsun diye koydum birebir bu model olsun demiyorum. daha iyi vardır illaki, araştırmadım onu da...
ssd 250gb da olabilir.. oyunları kurmak için wd black yeterli performansa sahip.
ama ekran kartı konusunda özellikle ısrarcıyım. tek titan alacağına 2 980ti çok çok daha iyi olacak...

essegin zikinden

memelerin irilesmesi karsi cinsin cocukluktan cikip ergin birey oldugunu, dolayisiyla ciftlesmeye yani uremeye uygun oldugunu gosterir. icgudusel birsey yani. yoksa memenin veya kalcalarin cinsel bir anlamida yok zaten.

küçük memenin bazen güzel, büyük memeninse her zaman büyük olmasından.

Erkeklerin buyuk meme takintisi diye bir olayi yok. Senin ettafindaki tum erkekeler boyleyse bilemem.

Sahsen ben buyuk sevmem. Uygun ve sekilli meme tercihimdir. Ufak da olabilir.

Erkeklerde büyük meme takıntısından ziyade altın oran takıntısının olduğunu düşünüyorum ve buna da hak veriyorum. Bi süre önce debeye giren bir tespit vardı. Erkekler büyük memeden ziyade ince bir belin, fit bir vücudun üzerindeki büyük memeyi seviyorlar; yoksa dışarısı koca memeli 400 kilo kadınlarla dolu zaten gibilerinden bir şeydi. Bu altın oran da öyle oluyor işte, kadınsı özelliklerin (ince bel, dolgun meme/popo vs) vurgulanması gözünüze ve gönlünüze hitap edip keyif veriyor. Bizim için de genellikle benzer erkeksi özellikler bize hitap ediyor, öyle geçinip gidiyoruz.

büyük meme bana huzur veriyor mesela

her büyük meme değil, busty skinny olucak. zayıf ama büyük.

Uyumasi rahat baska bi ise yaramiyor meme. Bi de sud iciliyor iste.

büyük meme aynı anda daha çok çocuk emzirebilir. daha doğurgandır. erkekler daha doğurganı seçer, kadınlar daha koruyucuyu. bu yüzden kaslı bir kız çekici kabul edilmez ama kaslı erkek kabul edilir.bunları biz bilmesek de bilinçaltımız bilir. iştebunlar hep evrim

kadınlardaki büyük zig takıntısı?

Yok öyle bişey ya. tamamen algı yönetimi. Banu alkanın Afrodit olması gibi bişey.

Busty ve fit seviyoruz genelde, direkt buyuk degil. Diger arkadaslain da dedigi gibi sekilsiz bir vucutta buyuk gogus cekici degil.

Nasil bilecegiz nedenini? Bazi calismalar dogurganlikla ilintili olan fiziksel ozelliklerin ayni zamanda sehvetimizi de arttirdigini gosteriyor, onu biliyoruz iste. Yani en hosumuza giden vucutlar, en dogurgan olan kadinlara ait. Ama bu da bu soruya cevap degil. Yok bu sorunun cevabi, cevabi bilmemiz icin beyin ve bilinc gibi seyler hakkinda cok sey bilmemiz gerekiyor ki henuz bir halt bilmiyoruz. Bizden kasit insanoglu.

Büyük meme deyince benim aklıma yazın sıcağında pişik olmuş memeler geliyor. O nedenle leş bir şey olduğunu düşünüyorum, kişisel olarak bir takıntım yok. Hatta limon memenin daha güzel olduğunu bile söyleyebilirim. Bir de Türk işi büyük memeler genelde şişkolarda oluyor, ona dikkat etmekte de fayda var.

büyük memeden kastedilen şey kadından 10 cm önde giden memeyse onlardan nefret ederim.
genelde böyle bir takıntı yok.

pandispanya + 1.

Büyük meme, memlekette çoğu zaman şişmanlık anlamına geliyor. Onu da aç değilsen çok tercih etmezsin.

peygamberimiz tavsiye ettiği için...

Peygamberiniz niye tavsiye etmis?

Kayle Ümmü Beni Emmar radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yaptığı umrelerden birinde kendisine Merve'de yaklaştım ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ben alıp satan bir kadınım. Bir şeyi satın almak istediğim zaman arzuladığımdan daha düşük bir fiyat teklif ediyorum. Sonra yavaş yavaş artırarak arzuladığım fiyata geliyorum. Bir şeyi satacağım zaman da, önce, almayı arzuladığım fiyattan daha yüksek bir fiyat teklif ediyor, sonra yavaş yavaş inerek arzuladığım fiyata geliyorum, (böyle yapmama ne dersin?)" dedim.*Şu cevabı verdi: "Ey Kayle, böyle yapma. Bir şey satın almak istedin mi, düşündüğün fiyatı söyle, sana verilsin veya verilmesin."*Aleyhissaltu vesselam sonra şunu söylediler: "Bir malı satmak istediğin zaman da versen de vermesen de (yüksek fiyat değil) satmak istediğin fiyatı söyle."Malın fiyatı; satıcı ile alıcının anlaşması sonucunda, yani pazarlıkla ortaya çıkar. Pazarlık yapmak helâldir. Helâl olmayan davranış, bir mala aşırı fiyat istemek veya değerinin çok altında fiyat vermektir. Alıcı ile satıcı pazarlık yaparken ikinci bir alıcının pazarlık yapması caiz değildir. Abdullah b. Ömer, pazarlık üzerine ikinci bir şahsın pazarlık yapmasını Peygamberimizin yasakladığını söyler.*(el-Buhârî, Büyû, 58, müslim, Büyû, 14).*Malı alma niyeti olmaksızın fiyatı artırmak veya kırmak, böylece üçüncü şahıslara zarar vermek, kapalı veya açık artırmalarda yapılan hîle ve gizli anlaşmalar da haramdır. Bütün bu davranışlara dinimizde "necş: aldatma" denir ve Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır.*(el-Buhârî, Büyû, 64, Müslim, Büyû, 14).Ebu Hureyre'nin (r.a.)*anlattığına göre:*Hz. Peygamber (a.s.) "Müslüman, kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın" buyurmuştur.


daha da fazla soruda cevap şurada var: www.mumsema.org

sırf bu yüzden fazladan zaman kaybı yaşıyor insanlar. Bu tür şeyler insanları samimiyetten uzaklaştırır bilinçaltını olumsuz etkiler.

bi şeyin bi fiyatı olmalı. Satıcı şu kadar der düşünürsünüz alırsınız ya da almazsınız. bi adam pazarlık yapmaz 10tl ye alır öbürü 8tl ye. peki o 2tl ne olacak. madem 8 e veriliyor neden 10 a sattın. Bakın bu ticaret değildir. satabiliyosan 15 e sat ama adil ol. ha müşteri tanıdık olur durumunu bilirsin bedava da verirsin maliyetine de. ama müşteri arasında fiyat farkı koyup kime ne itelersem diye ticaret yaparsan orası batmaya mahkumdur haberiniz olsun.

Ufukcel ben anlayamadim ilk alinti ile ikinci alinti birbirine tezat degil mi?

Once diyor ne istiyosan onu soyle sonra da pazarlik helaldir fiyat oyle belirlenir falan.

google diye bir şey bulmuşlar çok güzel.

www.sorularlaislamiyet.com

Dayin caycisi mi googlein?

sunnet diye bir sey yok, adamin soyleyip soylemedigi bile belli degil.
case closed.
ayrica ergenpez +1

sadece bize özgü birşey değil ama bu pazarlık. amerikada pazarlık etmeden ikinci el araba alan adama keriz gözüyle bakarlar.

Pazarlik iyi kotu demiyorun kesinlikle bir dunya gercegi onun farkindayim ve ozellikle buyuk seyler alirken pazarlik yapmamak kerizlik ama neden sunnet deniyor hala anlayabilmis degilim.

peygamberimiz neden tavsiye etmiş. her satıcı dürüst olmayabilir. dürüst satıcılar karını biraz fazla söylemiş olabilir bunu azaltmak için... sonuçta ticaret bu...

Anasini sattigimin memleketinde kar oranlari bire besten asagi olmadigi icin. Herkes masallah birbirine gecirme pesinde.

Yok sarkmaz. kilo verdikçe vücut ayarlıyor onu. hafif hafif de spor yaparsan cillop gibi olursun.

Uzun süredir obezsen sarkar. Şöyle düşün: Deri canlı bir organizma, vücudundaki yağlar uzun süre deriye baskı yaptığında deri elastiki özelliğini yitirir. Deforme olur. Belli bir kiloya indikten sonra da deforme olan deri eski haline dönmez. Bunu bir tür skar doku olarak da düşünebilirsin. Yaptığın sporun şekli veya diyetin ya da kilo verme hızın bu duruma etki etmez. Daha düşük seviyelerde, yani deri bu özelliğini yitirmemişse belli bir toparlanma olabilir ama aksi durumlarda mümkün değil.

want +1 kelepçe olayında da sarkan yerleri de kesip gerdiriyorlar zaten de. normal bi vatandaş sağlıklı bi şekilde kilo verirse ve sporunu da yaparsa sarkma olmaz Vücüt toplar. Bu tabi ki şık diye olmaz ama sandığınız gibi sarkma olmaz.

93 kilodan 68'e düştüm ve göbeğim eşşek gibi sarkı, haftada 5 gün spora gidiyorum hala sarkık

Try again kilo verme ne kadar sürede oldu. kilo vermeye başladığın andan itibaren spor yaptın mı yoksa kilo verdikten sonra sarktım toplayayım diye mi spora gittin?

yaklaşık 20 kilo verdim, hiçbir yerim sarkmadı ve gevşeme olmadı.

kollarında yırtıklar filan varsa sarkar ama kollardan çok göbek ve göğüsler sarkıyor

bu biraz genetik bence. siz kilonuzu verin, bir iki yıl vücudun kendisini toplamasını beklersiniz, vücut inanılmaz biçimde kendini yenileyebiliyor çünkü. olmazsa artık ameliyatla düzeltirsiniz, çaresiz değil.

sarkar.

moralim bozuldu.

sarksa da toplar. sarkacak kadar kilo verebilsen daha ne istiyon.

Bunlar normal kilona indikten sonra düşüneceğin şeyler.

migros'un büyüklüğüne göre değişebilir ama büyük çoğunluğunda olmaz.

1 milyonu ya da Nalburiye dükkanında olur. elektrikçi kazık fiyata satar ama orada da olur.

o şekil almıyorum işte. beğendiğim bi telefon olursa para biriktiriyorum ve telefonun olması gereken fiyatını düşünüyorum o fiyata inince alıyorum. paralel ithalat tercih ediyorum.

diyelim ki acil almam lazım. kaç para verebileceksem ona göre araştırma yapıp o paraya alabileceğim en iyi cihazı almaya çalışıyorum.

Bu arada sen telefon dediğin için telefon dedim yoksa her şeyi böyle alıyorum. elimdeki telefon da 3 4 yıllık telefon.

kredi çekiyorsun. mağazaların anlaşmalı bankaları oluyor.

teknosa -> ing
vatan -> odea
hepsiburada -> denizbank

para biriktirerek alabilirsin. böylece taksit taksit almış gibi olursun. ben öyle yaptım.

senetle alışveriş yapılan yerel mağazalar var. benim hayatta işim olmaz gerçi.

mevcut telefonu en az 5 sene kullanmak ve bu sürede kenara 50-100 neyse telefon için para atmak.

mesela 2007 de iphone 1 almıştım, sonra 2013 de iphone 5 aldım. tabi telefonunu biraz dikkatli kullanmak gerek.

edit: fakirliğin gözü körolsun. :)

Vodafone telefon cikardi. 800 tl galiba. İnceleyin bence

2000tl tak diye basmak istemedigim icin almiyorum ben telefon. Kredi cekip de 200tl fazladan odemek de istemiyorum.

mallari inceleme amacli kullaniyorum. tiklemiyorum.

evet.

hayır

Ne oldugunu bile bilmiyorum tam olarak

Kullanıyorum.

stavro +1
Duydum ama ne olduğundan emin değilim.

fuck buddy bulma programı.

Arkadaş bulma falan diyorlar da anlamadım girmedim ben de. Arkadaş edinmemeye çalışan adamım ak bir de onlarla mı uğraşcaz?

iki gündür kullanıyorum. bu aralar çevremdeki herkese yazıyorum zaten bir de bunu yükliyim dedim :)

Evet de 70 lik nineyi beğeniyorum o beni beğenmiyor lanet olsun şu sisteme :D

Hayir kullanmiyorum bu tarz uygulamalari da sevgilim olmasa bile, cevrem ve isim geregi asla yuklemem. Yanlis biliyorsam duzeltsinler ancak uygulama yuklu olunca yakinlardakine gozukuyormussun patronum, is yaptigim insanlar filan gorse direkt itibari zedeler bence. Hic gerek yok.

kullandım bikaç kere ama maalesef bizim ülkede onu da sevgili bulmaya çevirmişler o yüzden bıraktım.

Kullanmıyorum. Etrafımda manyakları çok.
İlginç olan, evli veya sevgilisi olan kişiler de var bu manyaklar arasında.

kullanmaya çalışıyoruz da match yok. yurtdışında 5 kat fazla match geliyor.

bi kere yüklediydim ama o gün beynimle hareket edemeyecek bi durumdaydım (hormonal) sonra arama çapını kökleyip tarattım ama kimseyi bulamadı. küçük bi yerde yaşamanın dezavantajları işte. sonra programı kaldırdım. tinderle tüm ilişkim bu kadar. bence çok saçma.

yükledim, denedim ama baktım bir nane olmuyor sildim.

kullanıyorum ama amacım 28+ bulmak. 24 yaşında olduğum için daha hiç geri dönüş almadım.

ipek ongun'un bi serisi vardı ya onu okusun.

Sophie kinsella diye bir yazar var, bir alışverişkoliğin itirafları en bilinen kitabı sanırım. Ben ilkokulda onun pasaklı tanrıça diye bir kitabını okumuştum. Başka bir arkadaşıma da lisede İngilizce hocası dili hafif diye okutuyormuş. Bence o yaşa göre eğlenceli şeyler yazıyor. Alacakaranlık tarzı şeylere de bakabilirsiniz. Buna vakit ayırmanız çok güzel, umarım alışkanlık kazanır.

O yaştaki gençler dystopia içerikli şeyleri çok seviyor, Divergent serisi, Labirent serisi falan gibi bir şeyler ilgisini çekebilir.
Miss Peregrine'in Tuhaf Çocukları yeni çevrildi Türkçe'ye onu da beğenebilir.
Her Gün diye bir romanı da yeni çevrildi David Levithan'ın. Bu kitaba bayılma ihtimali %90, zaten lise öğrencileriyle ilgili ama çok hoş, düşünmeye sevkeden bir içeriği var.
John Green'in kitaplarını tavsiye edebilirsiniz.
Stephen Chobsky'nin Saksı Olmanın Faydaları romanı da iyi olabilir.

(Bir lise öğretmeninin klişe listesini izlediniz.)

ince demissin ama
çalıkuşu
aşk ve gurur
Jane eyre
Bridget Jones un gunlugu

ille de ince isterem deyirsen ki ona da epsilon yayınlarının ince ince gençlikli aşk kitaplarını öneririm.

bir genç kızın gizli defteri serisi (ipek ongun) o dönemlerde zevkle okunabilecek kitaplardan sanırım.
www.idefix.com

bir de mavi saçlı kız'ı okumuştum o yaşlarda.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

vampirli kurtadamlı filan seriler var ya onlar ile okuma alışkanlığı kazanabilir.
ergen kitaplarından devam oradan polisiyeye oradan rus klasikleri varoluşçular filan derken olur o iş.

İpek Ongun, Alacakaranlık serisi filan degilmis ama ben de tekrar edeyim. O donem butun arkadaslarim okudu bunlari. Polisiye romanlara bakabilirsiniz.

Cizgi romanlar belki hoşuna gider, bir de ince mitoloji kitaplari var. Yunan tanrilarini anlatiyor hikaye biçiminde. Icinde ask, entrika ne ararsanız var. Bir arastirin derim.

ipek ongun'un kitaplarını ben ortaokulda okuyordum, 16 yaş için değil onlar. o yaşlarda ne okuyordum diye düşünüyorum da,

sineklerin tanrısı
piano piano bacaksız
boleyn kızı serilerini okunabilirlik açısından tavsiye edebilirim. su gibi akıp gider. boleyn kızı, kraliçenin soytarısı, bakirenin aşığı
inci küpeli kız

o yaşta bizim dönemde "yatmadan önce 100 fırça darbesi" çok okunurdu ama okumasın:)

harry potter okuyabilir, gayet sürükleyici.

biraz geç kalınmış alışkanlık kazandırmak için ama yine de bir şeyler denenebilir. yukarıdaki öneriler gayet iyi. özellikle çalıkuşu.

komik bişeyler al.

dikkat yazılı var
yine mi yazılı var
kaç yıl oldu

filan gibi böyle komikli filan şeyler bul. zaten okuduğu kitap da bunlara benziyor.

aynı durumda olan abla olarak kardeşime kitap almadım. hadi sen gel istediğini alalım dedim. aldıkları:
"kötü çocuk
aşkın müziği
ruh ikizi mi ruh öküzü mü"



her ne kadar onaylamaam da alışkanlık kazandırmak için böyle kalitesiz kitaplara verdim parayı.

whatpadd de takılsın

Abi pardon ama sende para bok mu gibi?

Saka bi yana gecen arkadasim da atti bu pcyi. Anakarti tirt ram 2*4 bunlar eksi yonleri.

hahah para kısıtlı olunca, laptop mu alsam dekstop mu alsam dersem dandik bir laptop + iyi bir masaüstünde karar kıldım. en azından evde düzgün bir şey kullanayım diye :)

ram'i upgrade ederim de anakartın nesi kötü? en anlamadığım parça o zaten, önceki toplama pc'de o kadar abuk bir şey seçmiştim ki.

2400 MHZ CL15 ram var mesela... oyun için önemli olan düşük gecikmedir yüksek frekanstansa... 1600-1866mhz cl9 ramler daha iyi seçimdir. fiyatları da daha uygun...
750W 80+ Bronze psudan bahsediyor ama marka ne model ne? seasonic de var yarı fiyatına olan da var... single rail olan var olmayan var... nagas ne koydu içine, fason seçip marka mı bastı?
ki nagas kasa da iyi seçim değil sonuçta...

herzaman kendin toplamalısın en iyi sonuç için...
ha söylersen değiştirir istediğin gibi de toplar belki bilemem da illaki bir yerden masrafını kısıp kâr etmek bu adamların amacı yani... sen zararlı çıkacaksın ki onlar kâr edecek... sistem basit.

getirtebildiğin parçaları, özellikle ekran kartını amazon'dan al, bayağı daha ucuza gelecek... evga ekran kartı seçebilirsin ve yüzlerce lira tasarruf edeceksin...
aynı paraya daha iyisini toplarsın kendin.

youtube dan technopat kanalına gir.oradan videolar bak 2 3 tane kasa toplama videosu var. Bu pc nin fiyatına yakın kasalar. Bu paraya max. verim alacağın donanımları linkleri ile birlikte açıklamaya koyuyorlar. nasıl monte edeceğin de videoda var. hadi kolay gelsin.

yurtdışı biraz zor ya, beklemek takmak falan bana göre pek değil :) ama sırf ekran kartı için evga çok iyi bir alternatif, belki kartı amazondan alırım.

technopat iyiymiş, hazır paket halinde de satıyorlar. tek tek topladım daha fazla ediyor, belki gelen monitörü falan satarım bir şeyler çıkartırım.

iki hafta önce bir kasa toplamdım arkadaşıma i56600 işlemci(eksen bilgisayar),msi h170mpro anakart(hepsiburada) ,asus gtx 960 ekran kartı,hyperx 240gb ssd,hyperx fury 8 gb ram,kasa aerocool ds200 turuncu(teknobiyotik) ve güç kaynağı +hdd vardı almadık amacı iş için çizim programları kullanmak arada da oyun oynamaktı,

resimde ki kasayı yaza doğru kendim için almayı planlıyorum,ssd elimde mevcut ona para vermicem.
www.dropbox.com

Pc toplama ile ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsan da teknoseyir'in incelemelerine bi bakabilirsin ,özellikle anakart hakkında kafana takılan bütün soruların cevapları mevcut.

teknoseyir.com
teknoseyir.com
teknoseyir.com

DDR4 ramlar hep CL15 gördüm ben. ona takmayın kafayı. DDR3 ramdan daha iyi performans veriyorlar. zaten x170 sistemlerde ddr3 kullanılabilemiyor.

hiçbir şey yapmamaktan iyidir tabi ama madem yürüyorsun daha anlamlı hale getirmek için biraz tempolu yürümeye çalış. 2km fena bir mesafe değil.

2 km yürümek sağlıklı bir hayat için iyi olsa da kilo vermede hiçbir etkisini göremezsin tek başına. Aynı şey 10 km yürümek için de geçerli.

yarar zaten zamanla daha hızlı yürürsün kendiliğinden olur bu. mesafe de zamanla az gelmeye başlar. aynen devam. ama yürüyüşe başladım diye yeme olayını Salma sakın. zarar edersin.

Bahsettiğin şekilde pek faydası olmaz. Bi arkadaş yaz boyu hafta içi her akşam işten sonra 5 -6 km yürüdü , tatlı pilav makarna hepsini kesti ,vücut dümdüz oldu.

Ben günlük diye biliyorum. Bu yaşa kadar öyle geldik valla :)

günce günlük ile eş anlamlı, dolayısı ile katilin gözünden anlatılmayacaksa günce doğru olmaz gibi geliyor.
şahsen ben bir seri katilin güncesi isimli bi kitap alsam, ama günce olarak anlatılmamış olsa kafam karışırdı.

günce günlük demek.

bir nick +1, katil ağzından yazılmamışsa çok pis küfrederim. zaten bu tip kitapları okuduğumda katilin ağzından okumayı seviyorum.

günce denilecekse, sadece ve sadece katilin gözünden anlatılması gerekiyor.
diğer türlü çok saçma olur, mantık dışı.

Günce günlük demek ama hikayenizde günceyi biri okuyor ve aralarda kendi fikirlerini söylüyor olabilir gibi Bi anlatım seçebilirsiniz.

günce=günlük de diyebilirsin o yapanın yani eylem sahibinin sözleri.. ben onun günlüğünü anlıyroum tavrı ise başka.. sen ipnenin tekiysen herkes günlüğü senin gözünle anlasın?

(git:guncem.com)

google'da bobcat diye araştır derim.

önünde küreme şeysi olan traktör nasıl fikir? bu paralara aklıma o geldi. iyi bi şey alırsanız işinizi her türlü görür.

kamu malına zarar mı diyo yoksa alkol yazıyo mu? alkol yazmıyosa hiç bulaşma kamu malına zarar verdim trafik kazası yaptım de. alkol de zaten yazıyorsa yapacak bi şey yok aynen söyle ama bence olumsuz bi izlenim yani. ben olsam elimdeki başka adaylara yönlenirim.

o gün alkol alıyordum de hormalde aslında kullanmam o kadar sık filan de. yani alkolik sanmasınlar bi kere. acil bi telefon geldi de. çok da içmemiştim. hemen gitmem gerekti o yüzden kullandım yoksa hayatta yapmam filan de. bi tane de bahane bul.

normalde alkollü araç kullanan sorumsuz insanlardan hiç hazzetmem. kendini düşünmeyen adam başkasını hiç düşünmez. o kazada eşim çoluğum çocuğum zarar görebilir. sırf adamın! biri alkollü araç kullandı diye. kusura bakma bunu da yazmasam olmazdı...

yok öyle bir şey yazmıyorda, belgeyi aldığım kadın direkt "alkollü kaza yapmışsın, neden sildirmedin ki bunu?" dedi. savcılık biliyor yani neyin ne olduğunu doğal olarakta belgede alkollü yazmıyor. 2008 hük. 5. yıl. son. falan yazıyordu.

haklısın da alkolden dolayı kaza yapmadım. yapsam ehliyeti verirdim. yasal sınır 0.50. alkol var alkol var. 0.47 benimki.

ceza sildirme hakkında bilgim yok ancak 0.47 ile 0.51 arasında pek fark yok. yaptığın yanlış önce onu bir kabullen.

nasıl fark yok? yasal olarak fark var, birisinde ehliyeti 6 ay veriyorsun birisinde vermiyorsun. birisinde para cezası kesiyorlar sana birisinde kesmiyorlar.

etik metik alkollü araba kullanma bıdı bıdı bıdı o açıdan fark yok evet ama yasal olarak çok fark var. sorum farklı. gelen yoruma bak. alkollü araç kullanmak başka bi başlığın konusu. 0.47'yle kullanmakla 200'le kullanmak arasında dağlar kadar fark var.

erteleme mi aldınız hükmün açıklanmasının geri bırakılması mı?

hagb adli sicil kaydında çıkmaz çünkü. adından anlaşıldığı gibi "hüküm açıklanmamış kabul ediliyor"

bunu bence öncelikle bir netleştirmeniz lazım.

@arma eski

teşekkür ederim sana bilen biri çıktı. tam emin değilim aslında ben mahkemede cezam ertelensin vs demedim hatta hiç bir şey demedim çıkardı karşısına baktı dosyaya tamam çıkabilirsin dedi. 5. yıl vs diyordu bir de italik şekilde "AYNEN İNFAZ" o belge yanımda değil başka bir şehirde bıraktım kopyasını. keşke ulaşabilseydim tam ne yazdığına saçma sapan iş yapmışım.

birde o kağıdı "resmi kurum" diye aldığım için çıkıyor sanırım. oradaki kadın öyle demişti "bir de özel sektör diye çıkarayım istersen belki çıkmaz orada bu" dedi ama "thy yalnız" dediğimde "ha olmaz o zaman". diye yanıt verdi :)

Ben de zamaninda kaza yapmistim. Kaldirima carptim alkolluydum. Hakim tehlikeli araba kullanmakta ve kamu malina zarar vermekten 500 lira ceza kesti. Birkac ay once de dilekce yazdim silinmesi icin. Biraz uzun zaman aldi (1-1.5 ay) sonra eve kagit geldi sildik diye. Size cevap gelmediyse daha sira gelmemis olabilir belki de. Biraz bekleyip tekrar dilekce yazmakta fayda var.

millete yaranmak. maksat is olsun.

d- 15 sene sonraki cahil ve fakir seçmen topluluğu

a ve b. bağımlı nüfusun oranının azalması lazım gelecek için. bunun için de çalışacak genç nüfus gerekiyor.

c seçeneğinin kimsenin umurunda olduğunu sanmıyorum..

- ucuz iş gücü (en büyük neden)
- ideolojik süreklilik (3 cocugu kendi ideolojisine yakın aileler yapacak, diğerleri ise tam aksine daha az çocuk yapacak veya hiç yapmayacak, doğal olarak dindar bir gelecek hedefine daha kolay yaklaşılabilir.)

Nedenleri tam olarak belirtilmese de türkiye'deki nüfusun artmasını kendileri açısından tehdit olarak gören dış kaynakların olduğu yönünde bilgiler var. yani mesele basit bir aile meselesi olmaktan öte toplumsal, coğrafi, siyasi vs olarak önemli boyutlarda. bunun ciddiyeti ilerleyen zamanda daha da anlaşılacak.

Nüfus arttıkça kişi başına düşen gelir de azalacak ve insanların her bir çocuğun eğitimine ayırdığı zaman ve para da düşecek ve cahil popülasyon artacak dolasıyla cokponcik+1

d) genç nesilleri kendi kafalarına uygun olarak kindar ve dindar yetiştirmek istemeleri.

ama bu istek patladı çünkü genç nesil yasakların ve statükonun kaynağı olarak akp yi görüyor.
aşırı islam baskısı da gençleri dinden soğutuyor.

'en az 3' kuralının demografik açıklaması basit;
nüfus artışı istenen toplumlarda 3 çocuk o aileyi genel nüfusta +1 kişi olarak yansımasına neden olur. şimdi bir aile anne ve baba olmak üzere 2 kişidir. o aile sadece 1 çocuk yaparsa anne baba öldükten sonra o aile 1 kişi kalır. yani genel nüfustan 1 kişi eksilmiş olur. yine aynı hesaplamayla eğer aile 2 çocuk yaparsa, yine başlangıçta 2 kişi olan aile anne baba öldükten sonra yine 2 kişi kalır ve nüfusta bir hareketlilik yaşanmaz. ancak eğer bir aile (anne-baba) 3 çocuk yaparsa anne baba öldükten sonra geriye başlangıçta 2 kişi olan aile 3 kişi olarak devam edecek. bu da nüfusun 1 kişi artması anlamına geliyor.
bu yüzden, başta da bahsettiğim gibi, nüfus artımı istenen toplumlarda ailelerden en az 3 çocuk yapması beklenilir.

en az 3 çocuk 'isteğinin' arkasında ki neden bu. zaten senin sorunda bu bağlamda 'neden nüfus artımı isteniyor' olması gerekiyor. devletlûmuz neden nüfusun artmasını istiyor, bilmiyorum. tabi buna da birkaç tahmin eklenebilir.

1-ülkenin demografik yapısını değiştirmek (kindar-dindar nesil konusu)
2-ucuz iş gücü
3-asker 'gücü' (ne de olsa nitelikten çok nicelikle övünülür bizim ülkemizde)

bana en yakın sebepleri sıraladım ancak veridiğin 'c' şıkkı mantıklı gelmedi pek. en az 8 doğuran bir topluluktan bahsediyoruz sonuçta...

Türk nüfusuna yönelik bir amaç yok. Kürt nüfusu zaten Türkiye'deki en kalabalık nüfus oluyor. (Bölgelere ve şehirlere göre gözlemleyecek olursan görürsün)
Ondan sonra Lazlar, Araplar, Türkler, Ermeniler geliyor.
Yani anlayacağın maalesef Türkler zaten azınlık durumunda.

3 çocuk isteğinin altında ise genç nüfusu ve buna bağlı verimli üretimi artırmaya yönelik bir amaç var.

d: hicbiri.

genc nufusa sahip olmak. gayet mantikli. yoksa avustralya gibi ortalik yaslilardan gecilmez ve agir isler icin surekli ortadogu ulkelerinden adam aliriz.

gerçek cevap a+b

d) yetiştirilmek istenen dindar nesil ve hiç bitmeyen akp=rte yönetimi.

bir sebebi olmayabilir de, belki de biz bu ihtimalleri tartışıp birbirimizi yiyelim, bir türlü bir araya gelemeyelim hiçbir meselede diyedir.

eksisozluk.com

Ben kesinlikle egitimsiz saf bir nesil ve beraberinde ucuz is gucu diyorum. Adamlarin bu zamana kadar yaptiklarina bakarak ne yapmaya calistiklari acikca goruluyor, aptal olmak lazim gormemek icin;

-Okullari imam hatibe cevirmek, imam hatip disinda okumayi zorlastirmak
-Unversite sinavlarinda surekli degisiklik yapip universiteyi git gide zorlastirmak.
-Fazla cocuk yapmayi tesvik etmek
Ve hemen simdi aklima gelmeyen diger seyler.

Sonuc olarak kalabalik ve asalak bir toplum. Vasifsiz, gunu kurtarma pesinde, karnini zor doyurup Dunya'dan haberi olmayan milyonlarca insan. Kalabalik ve egitimsiz nufus ve ucuz is gucuyle Avrupa'nin sanayi mahallesi oluruz. Cin gibi uzak degiliz, Avrupa'nin dibindeyiz. Avrupa'da is gucu pahali. Hem Cin gibi Banglades gibi ucuz is gucu olup hem de Avrupa'nin dibinde olsa super olurdu degil mi?

Öyle bi oyun görmedim ben daha. ne yaparsan yap ezemiyon zaten kaçıyorlar.

Oyun demiyor

@ergenpezeveng adam gerçek yarıştan bahsediyor kahkaha attım aqşlöasdölşdöaşlsdl

Ahdfhcncsfd

olmuyorsunuz. ama duruma bagli elbette.

yaris sirasinda risk büyük ölcüde seyirciye ait. söyleki, diyelim yaris sirasinda kaza oldu ve parcalar seyicilere carpti, bu durumda sorusturma acilir, sürücülerin ifadeleri, takimlarin ifadeleri alinir, ama sürücüler direk suclu degiller. o risk neticesinde eger kazanin kendisi pistte gerceklesti ise muhtemelen ifadeden sonra serbest kalirlar.

diyelim ki tam sizin dediginiz oldu, yaris sirasinda seyircilere girdi, bu daha cok rallilerde olan bir durum, f1 de zaten bunu önlemek icin bariyerler ve yükseklikler var, pist ona göre sekilleniyor, neyse diyelim bu oldu, bu durumda eger pilot bilerek yapmadi ise yani bilerek psikopatlik neticesinde girmedi ise yine o pist-track yaris amacli oldugundan sürücü ceza almaz, elbette sorusturma acilacak. ama diyelim gicik oldugu adami gördü nasil gördüyse, allah ne verdiyse viraja girdi onu öldürdü, bu durumda normalde neyse ceza onu alir.

sorusturmaya bagli elbette bunlarin hepsi. bunun yaninda uluslarasi yarislarda buna benzer durumlar icin yariscilari koruyan bazi kanunlar var, yani rusyada böyle, avusturalyada böyle olmuyor, sorusturma aciliyor lokal ekiplerce, ama ana sorusturma fia ve anlasmadaki nötral ülke tarafindan yürütülüyor.

Cevap için teşekkürler. Yani sürücü nasıl haksız çıkar ben de onu anlamıyorum, oraya bile isteye gitmişler, sürücü de bilerek dalmaz (milyonda bir ihtimal bile veremiyorum intihar etmek filan istemiyorsa) ve o yarışlar baya riskli, bu çok uzun süredir biliniyor, vs.

ahaha ben de güldüm şimdi. oyunlarla alakalı bi şeyler okuyordum direkt yazmışım valla hahahaha.

bana fiyyatı pahalı geldi bizdeuygun.com dan baktım. bi de 1,5gb ram var. radyo olayını bilmiyorum da değiştirebilir bataryanın hiç bi numarası yok artık bataryalar çok kaliteli. ben 3-4 senedir hala değiştirmedim mesela. bence asus zenfone 6 ya bi bak.

samsung alinmaz.
ara modeller hic alinmaz.

alınmaz. samsung alınmaz ve ara model alınmaz görüşlerine katılmakla beraber ille o tarz bi telefon istiyorsanız J5'i düşünebilirsiniz. ben o civarda bi telefon alsam zen2 lazer(5 ya da 5,5), lenovo p70 ya da android one alırdım.tabi kronik sorunu var mı yok mu iyice bi araştırmak lazım almadan önce. ama s3 neo alınmaz.

Olay nedir ne değildir bilemedim, Fransızca konusunda ben de eksiğim.

Fikir yürütüyorum:
1- Fransa'da başıboş (!) köpeklerin sokaklarda yaşaması konusundaki düzenlemeyi bilmiyorum, izin var mı yoksa barınak gibi yerlerde mi tutulmaları zorunlu. Eğer bu durum varsa, bu sebeple köpeğe el koymuş olabilirler.

2- Bakamayacağını düşünmüş olabilirler, köpeğin sahiplendirilmesi için bir yola gidilecek olabilir. Neticede o köpek kış ve açlık görecek.

3- Adamın akli melekeleri yerinde olmayabilir. Köpeğe nasıl davrandığını bilmiyoruz videonun o kadarlık kısmından. Beki öncesinde canını acıtacak kadar sıkıyordu sevme amacıyla?

Bunlar sadece aklıma gelen ihtimaller, köpeğin adamdan uzaklaştırıldığı için ağladığını düşünmüyorum, itiş kakış sırasında canı yanmış veya bağırışlardan ürkmüş olabilir.

Alice Practice sonrası editi: Adamlar hastaymış hakikaten.

hayvanseverim diyen insanların çoğu salak ve psikopat. yaklaşık 2 hafta önce instagramdan çeşitli hayvansever! sayfaları beğendim. baktım köpeklere mama filan veriyolar. köpeklerden biri ölmüş fotoğrafını koymuşlar. bizim mahalledeki köpekleri de besliyorum ben. biri aynı o durumdaydı. bilgi almak için soru sordum. hemen üzerime çullandılar. vay efendim doktora (veteriner demek istiyor) götürecekmişim falan filan. (zaten veterinere götürmüştük ama iyileşmemişti) dedim ki bi de hayvan mama yiyemiyo zaman zaman sıvı yemek ve yaş mama alıyorum ama her zaman alamıyorum kuru vermek zorundayım filan. bana kuru mamayı sen ye yazmış geri zekalı :)

bu insanların çoğu böyle işte. gidip ordan burdan para toplayıp mama dağıtınca hayvansever olduğunu zannediyor. ben belki mama filan yollarlar ya da bi veterinere yönlendirirler dedim ama onlar çemkirmeyi tercih etti. katı mamalar 45-50tl ama yaş mama 1 öğün 5-10 tl kadar. ben nasıl karşılayayım yahu kaldı ki işsiz bi adamım yeni iş buldum.

neyse sonra tekrardan veterinerle irtibata geçtim. aldıllar 1,5 haftadır tedavi görüyor. durumu iyiymiş iyileşek dedi veteriner. bakalım bekliyorum gelmesini.

elbette köpek ortamın gerginliğinden ağlıyor, viyaklıyor ancak çıkan ses üzüyor ister istemez.

bu sosyal medya hayvanseverlerinin aşağı yukarı nasıl insanlar olduklarını bildiğim için doğrudan el koyan insanlara ön yargıyla yaklaştım. ergenpezeng'in dediği gibi hepsi en iyisini biliyor ama kimse elini taşın altına koymuyor. yardım aldıkları sürece yardımda bulunuyorlar, sokaktan sapasağlam hayvanı getirip ''ama ölür bu :('' diye verirler, ''bu minik cana yuva'' diye ilan verirler ama sorsan hiçbirinin yeri müsait değil, ah bi müsait olsa...

elbette 'hepsi aynı' demiyorum, bende bir hayvanseverim ve sokak hayvanları için kendi çabalarımla bir şeyler yapmaya çalışıyorum ancak genel tablo biraz önce anlattığım gibi.

Bazı "hayvanseverler"in faşist doğası diyelim. Kanımca bu insanlar, diğerlerinin hayatlarına karışma hakkını kendinde görebilme fırsatı için hayvanseverlik kisvesine bürünmüş. Bazılarının gerçekten gözü dönmüş. Uzun süredir "hayvanseverler"in faşizan duygulara nasıl can verebildiği dikkatimi çekiyor. Bunu, içlerindeki sosyopatlığı bir çeşit sevgi kılıfına uydurarak yapıyorlar. Çünkü sevgiden çok nefreti ön plana çıkarırsanız, davanızda 1-0 geride başlamış olursunuz.

Aklıma ilk gelen bir başka örnek şu: (bkz: eskişehir'de kedi vahşeti)

Kedisini öldüren bir şerefsiz, bunu bir de videoya çeken bir gerizekalı... Ama öfkenin de bir sınırı olur değil mi? Telefon numarasını paylaşan mı ararsınız, Eskişehir'de onun yaşadığı mahallede yaşayan varsa gördüğü yerde "cezasını kesmesini" haykıran mı ararsınız. Herifin TC kimlik no'sunu bile paylaşan var ya, TC kimlik no'sunu...

Bir hayvana kötü muamelede bulunan birine duyulan öfke elbette normal ama bunun da belli sınırlar içinde kalması lazım. İnsanın içinden elbette bunlara ders vermek geçiyor ama buna ciddi ciddi kalkışanların ruh halleri açıkçası beni korkutuyor.

Trois personnes qui représentent de l’association "Cause Animale Nord" et qui représentent aussi La Loi , ils ont pris violemment , sans pitié un SDF son ami - un petit chien, même ce SDF a pleuré auprès eux et il a supplié ces trois personnes ! J’étais sous le choc quand j’ai vu cette scène en pleine rue de Paris et aussi dans le premier jour de Patrimoine Européen !

'Cause Animale Nord' organizasyonunu ve yasaları temsil eden 3 kişi, evsiz adamın arkadaşını- küçük bir köpeği acımasızca ve şiddet kullanarak evsiz adamın elinden aldı, evsiz adam bu kişilerin arkasından ağlamasına ve yalvarmasına rağmen. Bu manzarayı paris sokaklarında görünce dehşete düştüm, hem de 'avrupa tarihi günlerinin' ilk gününde.

videonun başlığı da zaten, evsiz bir adam bu organizasyon yüzünden köpeğini kaybetti.

sonrasında da 240.000 kişinin imza toplaması sonucu zorla aldıkları/çaldıkları köpeği iade etmek zorunda kalmışlar zaten.
www.telegraph.co.uk

Başlı başına tek bir uygulamaya has özellik değildir herhalde.
Video akım çizgisinde belli bir alan seçilip (mesela 3:00 ile 3:05 arası ) slow motion efekti uygulanıyor olmalı.

çeşitli videoları birleştirmiş olabilirler. ya da gelişmiş cihazlarla çekmiş olabilirler. instagramdaki çoğu kalite iş yapan kullanıcılar sadece paylaşmak için kullanıyor orayı. çektikleri makineler ve yazılımlar prof. çoğunun. yani normal kendi halinde bi kullanıcıysanız masraflı işler.

kaydırma. kaydırmalı sitelerde içerik daha çabuk yükleniyor diye görüyorum. sayfa değişirken birkaç saniye ekstra geçiyor.

akla ilk gelen infinite scroll'un daha iyi oldugu, ama soyle de bi ornek var mesela: danwin.com

siteye göre değişir sayfalama daha mantıklı. sayfa uzunluğu seçilebilir. az orta ve çok uzun gibi. ekşi Sözlüğü sayfalama kullanmadığını düşünün mesela her konuda en alta inmek için uğraş dur. facebook kaydırma kullanıyorum mesela ama kafayı yiyorum bazen kitleniyo bazen içerik görünürde 2 sonra kayboluyor ama kişinin sayfasına girince geliyo. Bu gibi şeylerden dolayı sekme iyidir.

Pisman olan da var birsuru ama yapilarinda var evlilige duskunluk. Simdi gelip "yoo benim cevremde bilmem kac yasinda hic de evlilige yanasmayan kadinlar da var" diyecekler:)

Toplum normlari, gelecek icin tek alternatifin evlilik oldugunu dusunuyorlar.

Turk kafasi iste. Adamlarin tek amaci ev almak araba almak ve evlenmek. Gelecekten baska beklentileri yok.

(Simdi birileri daha ne olsun diye soracak sozumu dogrulayacak)

Evlilik kafasında olan varsa yesillendirsin..
Hep kadınlar hevesli olacak değil ya.

benim de nedense çevremdeki erkekler evlenme arzusunda hep.

türk kafası filan değil. bi yaşa gelince insan bazı şeyleri sorguluyor. Bazı şeyler istiyor. o yaştan sonra hala geleceği olmayan ilişki istemiyor. çünkü yaşlanıyor insan. bunu hissetmeye başlıyorsun. o noktada belli bi yaşa gelen ablalar vaktini boşa harcamak istemiyor. sadece ciddi düşünen ile vakit geçirmek istiyo. karşıdan o hissi alamazsa da sürekli vurgulyo. hatta evliliği şu aşamada düşünmüyorum diyen erkek arkadaşından anında ayrılıp başka birini arıyor. aşk filan da önemli değildir bu ablalar için. çünkü genelde daha erken yaşlarda aşkı filan bolca yaşarlar bi vok olmadığını aşk yerine düzenin huzurun sevginin ailenin daha önemli olduğuna kanaat getirirler. sıkıntı şu ki bu hayatı isteyen yaşıtı çoğu erkek çoktan evlenmiş oluyor ya da tabi ki de daha genç bayanlara yöneliyor. her erkek olmasa da geneli bu durumda. bi de aile heveslisi evlenmek isteyip düzenli hayat isteyen erkeklerin çoğu kadının geçmişini kurcalıyor. özgür yaşamış 30 luk ablalara da uymuyo. bunu sorun etmeyen erkek çok az ama rakip çok olunca ortaya böyle bi netice çıkıyor. olay bu benim gözlemlediğim kadarıyla.

aksine tanidigim erkeklerde (+27) var bu heves.
kadinlar artik "aman evlilik mi? pff bakariz yea" modunda.

Sunu bana biri soylesin, huzur eyvallah, aile eyvallah. Ama ask olmadan cok duygulu hamimlarimiz nasil bu adamla yataga giriyor, opusuyor, koklasiyor. Kulaga igrenc gelmiyormu?

30 yaşındayım, evlilik hala korkuyla baktığım konulardan. 26 yaş üstü kadınların hepsi evlenmeyi istemiyor kısacası, hele ki önüne gelen ilk kişiyle evlenmeyi kesinlikle istemiyor. işi gücü, kariyeri olan kadına da toplum baskısı var ayrıca, yok sanmak çok safça.

nafaka sevdası, türkçe bilen kadınlardan uzak durmak en iyisi.

istersen kansere tedavi bul evlenmeyince başarısız sayılmak ve toplum tarafından kabul görmüyor olmak.
28 yaşındayım aile büyükleriyle her konuşmam torun istiyoruz üzerine dönüyor. her telefonda aynı bok diye son 2 yıldır giderek azaldı telefonlaşmalar. her günden ayda bire düştü. 3 yıldır sevgilim vs. yok zaten nasıl evleneyim dersen direk bilmem kimin subay, doktor oğlu var. hiç anlaşamacağın heriflerle baş göz edilme çabası. her bayramda konu komşudan, akrabaya herkesin sorması. eğer evlenmezsen beğenilmemiş seçilmemiş olduğunu düşünmeleri.
baskı falan deme diyorsun da bazı insanların bunlardan etkilenmesi garip değil. bir de yalnızsın bir de bu baskılar var üzülebilirsin çok ve haffiften evlilik için delirebilirsin.

En büyük neden çocuk. Erkeğin bu konuda sıkıntısı yok ama kadın 30'lu yaşlara girince doğurganlık ve çocuğu yetiştirme anlamında sıkıntılı yıllara adım atmış oluyor.

26 yaş üzeri kadınlarda ve 30 yaş üzeri erkeklerde doğal olarak ciddi ilişki beklentisi var, bu da evlilik arzusu şeklinde yorumlanıyor. bu tip kadınlarda gördüğüm en büyük hatalardan biri hala ergen gibi erkeklerin peşlerinde koşup şımartmasını beklemeleri. Erkek ise bu kadar eforu yaşı ilerlemiş kadına hem yakıştıramıyor, hem de "bu kadar uğraşacak isem daha çıtırına oynarım" diye stratejik düşünebiliyor.

duygusal olmakta tek kıstas aşk mı?
30 yaşında kadınlardan gerçekten liseli ergenler gibi; kalpler, çiçekler, böcekler, elele tutuşmalı bakışmalı mizansenler filan mı bekliyorsunuz?
kadınların evlilik meraklısı olup olmamasından bana ne (ki evlenmeyi istemekte tuhaf olan nedir silah mı dayıyor kızlar alnınıza bunu da anlamadım ama) hakketen 30 yaşında böyle bir romans beklemek de rasyonel değil- asıl böyle davranıyorsa o kadından soğuma sebebi bence. o değil de sanki erkekler ay aşık olsam da ayaklarım yerden kesilse, ay ışığında serenad yapsam diye bekliyor arkadaş, kadınlar sırf mantık/maddiyat peşinde ? "olm bi evlensem de kirli donlarımı yıkayıp katlayan olsa" diyen erkek değil mi, aşk bunun neresinde ?
duygusal olmak içinde aile sıcaklığını, anaçlığı, şefkati, yalnız uyumamayı, anne-babasının mürüvvetini görmesi tatminini filan içeriyor olamaz mı?
üstelik "evlilik" hakikaten aşktan ibaret bir şey hiç değil. kadınım, hiç düşünmedim evlenmeyi ama düşünecek olsam ben bu adam aşık mıyım diye 1 kez sorsam bu adamdan eş olur mu baba olur mu sorusunu 10 kez, biz geçinip mutlu olur muyuz sorusunu 100 kez sorarım. aşk=mutlu evlilik sanki. aşk güzel ama ilişki başka şey, evlilik daha başka şey.
"Gayet isi gucu olan kariyer sahibi kadinlar" da evlenmedikleri sürece "başarısız" görülüyor buralarda, plazalardan ibaret değil hayat.
pişmanlık kısmına gelirsek çoook aşık olarak evlenen ve mutsuz olup ayrılan oranı mantık evliliği yapandan daha az değil, bunu istatistikler söylüyor. üstelik aşık olup başka bir şeye bakmadan evlenen bir de "ne o, çok seviyordun hani", gibi bir eleştiriyi de göze almak zorunda. Sırf bu yüzden eroinman eşinden 2 sene boşanamadı benim bi arkadaşım.
benim neredeyse tüm arkadaş çevrem yabancı, ben daha sizin tabirinizle evlilik meraklısı olmayan toplum görmedim, yemişim Türk kafanızı. Burada nikah olmadan hayat çok zor, adetlerimiz kuvvetli bunlar ayrı dert ama temelde bakıldığında tüm dünyadan insanlar biriyle ciddi ilişki içinde olmayı çook da önemsiyor ve bu beklentisi bir yaştan sonra oluyor. yetişkin hayatın evrensel bir parçası bu.

nerde o kariyer sahibi olanlar ? bi tane kekte ben varım evlenmeye hazır erKEK :) kadın = şeytan 26 27 sine kadar bütün erkekleri parmaklarında oynatıp yoruluyor bakıyorlar hepsi aynı bok :) tuttuğunla evleniyor tatmadığı duygu oda çoluk çocuk malum 26 ya kadar kırmış fındığı o saatten sonra yesin ayvayı kalk ayşe çocuğa bak kalk ayşe yemek yap ütü yap temizlik yap çocuğa bak emzir uyut ayşenin uykusu gelir soyun ayşe ufaklık uyandı onu uyut :) ayşeler saracak birazdan beni küfürler le ama kezban demeye dilim varmadı bi umut işte:p

Tüm kadınları aynı kefeye koyamayız, evet bir kısmı cidden daha çocuk yaşlarından itibaren evlilik odaklı yaşamaya başlıyorlar, okul, iş, kariyer tüm hayatları evliliğe endekslenmiş oluyor. Ama içlerinde evlenmek zorunda kaldığı için evlenenler de var, zorunluluk neden doğuyor. En birinci ve yeri doldurulamayacak sebep bence çocuk, çocuk sahibi olmayı istemek, henüz yaşamadan hissetmeye başladığı annelik duygusu evliliği mecbur hale getiriyor. İkinci sebep duygusal eksiklik, belli bir zamandan sonra insan yormadan, incitmeden beraber yürüyebileceği birisini arıyor, maddi olarak beklenti yok, etrafta baskı da yok, ama işte yerini dolduramadığın başka bir eksiklik var.


Sırf evlenmiş olmak için evlenenleri, aile baskısı ile evlenenleri, maddi kaygılarla evlenenleri bu saydığım maddelerin dışında tutuyorum.

Pişmanlık olayı da bizim toplumuzda çok geçerli değil, o pişman olan kadınların büyük çoğunluğu çocuk sahibi olduğu için, diğer bir kısmı da daha iyi bir alternatif yaşam şekli olmadığı için hayatlarına, evliliklerine devam ediyorlar. Bir yerden sonra evliliğe çok büyük anlamlar yüklemeyi bırakıyorlar. Olmuş olması gerektiği için oluyor. Bu yüzden bir çok kadının en yakın arkadaşı eşi değil, hatta eşi arkadaşı bile değil. Aynı evde yaşayan ama birbirinden uzak insanlar haline gelebiliyorlar. Ha günümüzde görücü usulüyle evlenmiş evliliklerinde 30-40 seneyi devirmiş, hala birbirlerine sevgi dolu bakan, 2 gün ayrı kalamayan bir sürü çift de var. Sevgi önemli evet, ama bazı şeylerle anlam kazanıyor. Tek bir şeye endekslememek lazım evliliği...

26 yaş üstü oturup stabil bir hayat istiyorlar sevdikleri kişi ile.

sen diyorsun ki takılalım birkaç sene ama seninle uzun dönemli düşünmüyorum. Kezban mantalitesinden nefret ederim, ama erkeğin bu düşüncesinin altında çok da beyaz sebepler yok. hayattan beklentisi evlilik, stabil bir hayat olan kişiyi bu beklentisi nedeni ile yaftalayamazsın.

beklentiler uyuşmuyorsa yolları ayıracaksın.

Önce sağlıklı bir diyet programı. Sonra, kilo fazlası çoksa, uzun yürüyüşler. Bunu dışarıda gerçekleştiremiyorsan koşu bandında yapabilirsin. Koşu bantları için ses geçirmeyen pedler var, ondan kullanabilirsin. Dizlerine vereceği zarar, dışarıda koşarken/yürüdüğünde verdiği zarardan daha fazla değil.

önce diyet. kilo verirken sıkılaşmayı sağlayacak çoğu hareket aletsiz veya ufak tefek aletlerle yapılabilir.

Seks...

eliptik bisiklet +1 manyetik olandan al. ne kadar para verirsen o kadar iyisi olur. Ama en kötüsünü de alma bence. Orta karar bi şey alabilirsin. fiyatları da belli zaten nete bak kesene göre al .

Dandik eliptik bisiklet alırsan işe yaramaz ama biraz bütçemi geniş tutayım dersen eliptik bisiklet süper bir alettir.

Koşu bandında da 45 dk ya da 1 saat tempolu yürürseniz (mesela 6 km/s hızında) koşmana gerek kalmadan kilo verebilirsin. Hafif geldikçe hız yerine eğimi arttır. Dizlerine de zarar vermez, ses de yapmaz, koşmadıkça.

Evde veya dışarıda, koşmak hep dize zararlı. Koşu bandına özel bir durum değil. Kilo verip bacak kaslarını ve eklemlerini güçlendirmedikçe koşu olayına hiç girme. 6km/s ile yürüyerek de kilo verirsin.

Koşu bandının olayı aynı hızda 20 dakikadan fazla koşarsanız bi şeyler oluyordu ve o yüzden zarar veriyordu. ama hiit tarzı bir şeyle günde 20 dakkayla iyi bir koşu antremanı oluşturmuş olursunuz zaten.

o alınan aletlerin hepsi bir süre sonra kenarda kalıyor malesef.
gymanya.com
şu siteye bir bakın veya youtube da videolar var, onları deneyin evde. aletlerden daha verimli olacaktır emin olun.

Ayıp etmiş evet. Nelediyeden ruhsat alıp otobüs hattı işletiyorlar dünyanın parasını kazanıyorlar. Arada binen 3-5 ücretsize çemkiriyorlar. Anneme de yapmışlar. Denk gelsem ben de şikayet ederdim.

Sen belediye imkanlarıyla rahat rahat yolcu alıp paralarını yiyorsun. Şahsi bi işin değil ki o. Belediye taşıdığın şu kadar yolcu için şu kadar oara alacaksın diyor. Şunlar için de almayacaksın diyır. Karlı bir iş ki hatlar trilyon fiyatlarla el değişiyor. Söylenmesi çok ayıp

şikayet etmek için hafif bir olay ama şoför hıyar, orası çok net.

terbiyesizlik. net. kardeşim sen şöförsün işine bak. kapı açılmıyorsa git servise çemkir. patronun o ihaleyi alıp o işe girişirken o maliyeti yapmak zorunda yaşlı insanlara kart verilmesi olayı dün uygulanan bi şey değil. müşteri otobüs hakkında şikayette bulunuyorsa da ya ilet yetkililere ya da müşteriyi kibarca yönlendir. şirketin mali hesabı sana mı kaldı dingil?

zgrydn a katiliyorum, sikayetlik bir durum degil ama sofor ayip etmis.

çok ilginç ya, bunu geyik olarak gören sadece ben miyim? adam "gülerek" söyledi yani. "sen de hiç paket almıyorsun yav hep bizden otlanıyorsun" diye takılan bir arkadaş gibiydi ne bileyim.

ayıp falan ettiği yok.

65 yaş üstü bedava olduğundan beri yaşlılar amına koyuyor istanbul'un.
ora senin bura benim geziyor.
sırf öylesine otobüse binip inmeden geri gelenler var.
lakin çok pis laf koymuş.
bence ücretsiz olmamalı.
1 tl olarak ücretlendirilmeli en kötü.

tınlamalık bir olay değil bence. bazı yaşlılar da işin bokunu çıkarıyor. tek durak için otobüse binenler, tüm şehri dolaşmak için otobüse binenler var. ee tabi aralarında gerçekten işi olan da vardır bilemiyorum.

Ayıp ettiği yok. Sadece işgüzarlık yapmış. Ona alınıp şikayet edeceğiz diyenler daha da işgüzar. Amk kompleksli ezikleri.

şikayetlik bir olay, şöförlüğünü yapacak, işi bu.

Haklılar gayet de. Akbil dediğine göre İstanbul sanırım. Ankaralıyım, yeni Adana'ya tanıştım ve yaşlılar ortalığın bir tarafına koyuyor afedersin. Terör estiriyorlar otobüste, ücret ödemiyorlar, çirkefler, kızma eşiklerinin 30 katı gürültülüler...

hahaha abi bence komikmis ya. eğlenceli şoför bulmak zor artık İstanbul da :D

kablo tv varsa teledünya al.

teledünya +1

bi kere uydu kur para verme bence. zaten tvde bi şey yok. interneti kabloludan alıyosan o başka.

kıdem tazminatı ayrı bir fondur emeklilik ayrı bir fon.
kıdem tazminatını alır, emeklilik prim ve fonu birikmeye devam eder

devam eder.

imgur engelli, wifi kullanıyorsan dns değiştir, 3gde girmeye çalışıyorsan çare vpn. ya da bi site vardı imgur.com kısmını onunla değiştiriyordun giriyordu.

aynı sorun bende de var dns değiştirdim ama olmadı. çalışan dns varsa paylaşırsanız sevinirim Teşekkürler :)

Bilmiyordum ya teşekkür ederim. Bilgisayardan dns i değiştirmiştim ama telefondan girerken olmuyo yine tek çare vpn gibi. Sağol tekrar

imgur yazan yeri filmot yapınca açiliyomuş.

imgur.com

filmot.com

gibi.

Site açılıyor ama fotoğrafları göremiyorum maalesef halA :(

Otomatik olarak çalışması gerekiyor Ama çalışmazsa da sağ tıklayıp aç diyerek içindeki otomatik çalıştır ya da setup dosyasını bulabilirsin eğer oyun bilgisayar oyunuysa ve DVD sağlamsa Bu dediklerim kesinlikle vardır içinde.

ntsc/uc yazıyor bi de. play station oyunu herhalde bunlar. üstünden play station logosu yok erçi ama. otomatik çalıştırda da dosyaları gösteriyor. setup diye bi dosya yok. daha doğrusu içinde herhangi bir .exe uzantılı dosya yok.

pc oyunu değil o Playstation ya da Xbox oyunu büyük ihtimalle

Asansör simülasyonu
Banka gişesi/atm simülasyonu
Trafik ışığı simülasyonu

Elektronik simülasyon.

gemi köprüüstü simülatörü

gemi ana makine ve makine dairesi kontrol odası simülatörü

Şehir altyapısı ve ulaşımı simülasyonu

wrc serisine bak. bi de sega rally var. ama en iyisi dirt serisi. dirt ve dirt 2 yi oynamadıysan oyna. ayrıca xbox varsa forza horizon 1-2 ve rally dlc paketini öneririm. dlc yi dirt i yapan ekip yaptı zaten.

ps de gran turismo serisi var o da baya cıddı basarılıdır.

daha bugun okudum boyle bı degerlendırme en realistik racing oyunlar da sımdı bulamadım.

Rally icin Richard Burns Rally en gercekcisidir.

(bkz: assetto corsa)
(bkz: dirt rally)
(bkz: project cars)

(bkz: grid)

dirt rally hacı