Balata bitmiştir disk sürtüyordur. Bir an evvel götürün servise, disklere zarar vermesin.

Balata bitmemiş ama sertleşmiş olabilir, uzun süredir balatalar asbestsiz üretiliyor ve ötmeyen balata yok gibi bir şey.

Balata kalınlığı yeterliyse merak edecek bir şey yok, değiştirelim derlerse atlamayın bence. Yenileri de ötecek byük ihtimal.

dilemma +1

John Bloor +1 direkt atlamayin balata bitmiş diye. Bitmese de geliyor o ses. 0 balata takınca dahi geliyor hatta. Yine de göstermekte fayda var.

benim de geliyordu balatayi bitirmiş hatta diskleri catlatmisim, adam da gösterdi.

disk ve balataları yeni değiştirdim. ara sıra hala ötüyor. çok yavaş sen yine de bir uğra göster. bir sorun yoksa en fazla 10 dakika vaktini alır. eğer balata,disk vs değişecekse de 2 saat vaktini ve ciddi miktarda paranı alır. ; )

Balata ve disk kontrolü sonrasında sorun çıkmazsa balata/disk temizleyici spreyler var, 15-20 lira, tozlanma/kirlenme sebebiyle çıkan fren seslerini kesiyor.

Balatalar bitmistir diyecegim ama o durumda fren mesafesindeki farki cok rahat farkedersin. Ozellikle yokus asagi tutmamaya baslar. Ama balalar bitikse diskten yemye baslar, diskleri de degistirmek zorunda kalabilirsin. Diskten cok yemediyse torna ile kurtarilabilir.

Olası durumlar ;
1- balatalar bitik
2- diskler bitik
3- disk-kaliper arasına taş girmiş
4- tekerdeki bilyalar dağılmış

çay bardağında şeker karıştırırken gelen sese benzer diyorsan bilya yada salıncaklara baktır derim. tiz bir ses varsa pek önemli değil çünkü ses yapmayan balata ve disk sayısı az.

sedanlar

manuel benzin 9-10 lt
otomatik benzin 11lt

hatchback olanlar da 0,5-1lt daha düşük.

aşağı yukarı böyle. çok yaktıklarını söylüyor herkes.

Rakam bilmiyorum ama kullanan tanidiklarimin istisnasiz hepsi cok yakiyor diye sikayetciydi.

520 km yol yaptım geçen hafta, kilometrede 53 kuruş yaktı.

10 lt civarı

2014 1.6 sedan kasa olması lazımdı yanlış hatırlamıyorsam, daha yeni yakın bir arkadaşım yakıtı yüzünden sattı. binerken de çok şikayet ediyordu. arabayı da seviyordu, üzülerek sattı.

ben bir tek mehmet turgutu biliyorum demeye gelmiştim. sonra aklıma nihat odabaşı geldi

(bkz: muhsin akgün)

Emine Ceylan
Bennu Gerede
Eren Aytuğ

Hukuki olarak ihbarda bulunup haklı fesih hakkın olabileceğini düşünüyorum. Sürekli geç yatan maaş ve hala içerde alacaklı olmandan dolayı böyle bir hakkın var. Gerekli yasal açıklığı konu hakkında uzman arkadaşlar söylerler.

Eğer konkosdato ilan ederlerse kayyum atanır şirketin yönetimine ve öncelik hakkı personel ücretleri ve devlete olan vergi vs borçları, paran kalmaz ama beklersin

Yarım yatan maaş için ihtar çekin noterden, eğer hala yatırmazlarsa haklı fesih hakkınız doğacak. Tüm haklarınız ile birlikte istifa edebileceksiniz.

Merhaba,

İş kanunu 24/2-e'ye göre haklı fesih hakkına sahipsiniz. Bu şekilde kıdem tazminatı + yıllık izin ücretlerini alabilirsiniz.

Ama burada kaç aydır geç ödeniyor ve bu ay maaşın geri kalan yarısını hiç mi vermeyeceğiz dediler.

Geç ödemenin sürekli hâle gelmesi kesinlikle işçi açısından haklı fesih nedenidir. Parasal değeri hesaplanabilen bütün işçilik alacaklarını bu sayede alabilir. Bu durumda işletme hiçbir şekilde bir şey öne süremez çünkü işletme riski hiçbir zaman işçi üzerine bırakılamaz.

Patronla aranı iyi tutmaya çalış, anlayış göster, derdini anlat ve belki bu anlayışının karşılığını bir şekilde ellerine ilk geçen paradan kısmi bir ödeme yaparak senin maduriyetini azaltılabilir. Veya şirket iflas erteleme veya tedbir kararı çıkatırsa, kayyum vasıtasıyla senin alacakların ödenebilir. Şirket yönetimi şu şu ödemeler yapılacak diyor, kayyum da imzalıyor ve ödeniyor.

Patronla falan hiç iletişim olmuyorsa veya sabah geldiğinde şirket kapandıysa, şirketin iflasının verilmesini bekleyeceksin. İflas masası kurulduktan sonra ilk olarak işçi alacakları ödeniyor. Onun için de ilan veriliyor, ona göre başvuru yapıyorsun. Bunun için alacaklarınla ilgili belge vs. ne varsa toplamaya çalış.

Bence iletişim önemli...

firma batar da kapıya kilit vurulursa kimden nasıl alacaksınız ki paranızı? ihtar çekseniz ekstradan noter parası vereceksiniz. firma sahiplerinin şahsi mal varlıkları varsa belki onları satıp çalışanların hakları ödenir. siz daha iyi bilirsiniz. firma düze de çıkabilir. malum şu an her yer kötü durumda. benim şahsi tavsiyem,

iskanunu.com

yukarıdaki şartları karşılıyorsanız (15 yıl 3600 gün) sgk'dan alın yazınızı ve verin insan kaynaklarına. zaten gözden çıkarttığınız bir para ise firma durumunu düzeltir ödeyebilirse hakkınızı hiçbir alavere dalavere yapmadan almış olursunuz. yok firma batar kapanır da alamazsanız zaten gözden çıkarttığınız bir para olduğu için o vakitten sonra dava açacaksanız açarsınız. ama alacak hiçbir şey yoksa dava da açsanız paranızı alamayabilirsiniz.

hepinize teşekkür ederim. maaşlar en az 1 senedir düzensiz yatıyor. yani durum şöyle;

15-05-2018
12-06-2018
06-07-2018
17-08-2018
11-09-2018
18-10-2018
16-11-2018
07-12-2018
11-01-2019
06-02-2019
08-03-2019
12-04-2019
16-05-2019
31-05-2019
17-07-2019
21-08-2019
06-09-2019 (maaşın yarısı)

sanırım bu tabloda yasal olarak sıkıntılı olan tek tarih 21-08-2019 tarihi. diğer aylar geç yatıyor ama tam bilmesem de ayın 20'sine kadar yatırmama hakkı var gibi bir cevap almıştım. bir de ne kadar doğru bilmiyorum ama maaşın 3'te 1'ini yatırması durumu ile ilgili bir olay daha var sanırım. tabi bunlar şehir efsanesi de olabilir. gerçek bir uzman ile konuşmadım.

prova stüdyoları ile konuşup her gün (12 gün boyunca) çalışmaya gelsem ne kadar ücret istersiniz diye sorsan daha kolay olmaz mı? org'u komple satın almak yerine.

dra bursa beledıyesının konservauarı :D cok kasacaklarını dusunmuyorum hem orgun her zaman elımın altında olması guzel
org piyanonun işini goruyor mu soru o aslında

5 oktavlık orglarda var ancak 8 oktavlık casıo'nun çok iyi klavyeleri var ben 10 sene önce 1000 tl'ye almıştım.
önemli olan ses kartı ve reassonkullanmasını öğrenmeniz. yapamayacağınız bir şey yok. ben de youtube'tan öğrenmiştim. gönlüm kurzweill almanızı ister hammond gibi yardırırsınız. ama dediğim gibi ses kartı ve reason program ile harikalar yaratırsınız. hatta ve hatta ustalasında byük klavyeye bile gerek kalmıyor ben korg midiklavye ile konserlere çıkıyordum ahahah.

hangi bölümün sınavına gireceksin? (konservatuvar mezunu ogretmenim)

hangi konservatuvara girecekseniz, o konservatuvara gidip günde 1 saat bir piyanoda kendi basiniza calismayi rica edebilirsiniz.

org dan aldiginiz ses, sinavda duyacaginiz akustik piyano sesinden daha çiğ ve kötü bir ses olacaktir. özellikle çoksesli duyuşta akustikteki gibi güzel duyulmaz. ha hiç yoktan iyi midir? elbette. ama ücretsiz belki çözebileceğin bir şeyi neden orgla yapasin.

hangi il ve ilçe bi de.

gayet de sonuç alınır. kim demiş işten çıkartıldığınızda olayın sonuçsuz kalacağını?

siz 2 ay süresince iş yerinde olduğunuzu kanıtlayan dökümanları toplayın. bunlarla birlikte sgk'ya başvurun. gerekli işlemleri onlar yapacaktır.

hatta o 2 ay için mahkemeye başvurup dava da açabilirsiniz.

dava açabilirsiniz. bu tarz işçi davalarında sonuç alma ihtimaliniz yüksek. üstte yazan arkadaşın dediği gibi iş yerinde çalıştığınızı kanıtlayan şeyler toplayın.

2 ay deneme süresi olabilir ama bu süreç sigortalı geçirilir. 2 ay içerisinde patron sizi işten çıkartabilir. Kısacası burada tek sıkıntı patronun sigorta yapmaması, bunun için de çalıştığınız yerin bağlı olduğu sgk il müdürlüğüne dilekçe ile şikayette bulunacaksınız. Bulabildiğiniz ve çalıştığınızı belgeleyen her şeyi dilekçeyle birlikte şikayet sırasında verin. Sonuç almam imkansız demeyin, çalıştığınızı kanıtlarsanız sonuç alırsınız, gerekli cezayı alırlar.

Deneme süresinde sigorta yapılmak zorunda

Sgkya işten çıkarıldıktan sonra başvursanız bile olur. Hatta daha iyi olur.
Sgkya başvururken, size deneme süresini içeren yazılı bir sözleşme imzalatılmadığını, süresi içinde yazılı fesih bildirimi de yapılmadığını ama buna rağmen ihbar tazminatı da alamadığınızı söylersiniz.
Sonra bir dava da açabilirsiniz, ihbar tazminatı ve varsa fazla mesai talep edersiniz.

üstad burada vakit kaybetmeden ilk olarak ALO 170 hattını ara ve aklındaki soruları sor. sonrasında işini bilen bir avukat bul.

1 hafta sürmüyor gelmeleri, aynı gün içinde geldiklerine bile şahidim. Şikayet edin çok yüksek ihtimalle sonuç alırsınız.

sahidiniz varsa tamamdir. bu konuda iscinin yaninda oluyorlar. ama erkenden basvuru parayi da banka hesabiniza yatirsalar iyi olur

değil iki ay günlük bile sigortası var bunun askın bırakma bunu yanına

sizinle deneme sureli is sozlesmesi yapmis olmalilar oyle kafasina gore deneme sureli yapamazlar.

evet 2 aydir hatta toplu is sozlesmelerinde 4 aya kadar uzayabilir ama deneme sureli diye size demis olmali yazili belge vs lazim.

her turlu isveren haksiz sizin ise sonuc alamamaniz imkansiz.

tarih boyunca borç ödemenin tek yolu harcamaları kısmaktır.
borç borçla ödenmez.

hepsini bir yere toplamanız mantıklı olabilir ancak öncesinde bir plan yapmak zorundasınız. geliriniz sabit görünüyor. sabit giderlerinizi de listeleyin. bunun haricinde keyfi olarak nerelere para harcadığınızı da ayrıca listeleyin. sonrasında giderlerin hangileri tamamen ortadan kaldırılabilir. hangileri azaltılabilir bakın. sabit giderleriniz dahi kısılabilir. daha az elektrik harcayarak ya da daha az su harcayarak vs. örneğin çok uzun sire duş alıyorsunuzdur. bu süreyi düşürün. yani tamamen sıkı bir harcama kısıtlamasına girecekseniz. bu konulara kadar girebilirsiniz. sadece keyfi harcamalarınızı kısarak borcunuzu kapatabiliyorsanız gerek yok.

sanirim sorun borclari kapatmaktan ziyade borcun kapatilmasi icin sure kalmamasi. kendisi de zaten borcu kapatmaktan ziyade tek bir yere biraz vadeyle odemek niyetinde.

oncelikle tefeci falan geciyorsa aklinizdan bence cikarin. cok kotu tecrubelere sahit oldum. satabileceginiz bir seyler olabilir belki. 15 bin biraz cok ama eskiden senetle beyaz esya satan yerler vardi belki ordan bir seyler alip satip kapatabilirsiniz.

Doktora gitmesi dışında bir çözüm yok gibi. kabul etmiyorsa da tek hakkı kötektir. Önce güzelcene bir dövünüzi sonra yaralarını sarıp bir daha dövünüz ta ki efendi olmayı öğrenene kadar.
bir de 16 yaşında ne otu allaşkına. doğrudan amateme de gönderseniz olur valla.

polise teslim edilebilir.

Ilk is olarak polise sikayet edilmeli. Kendine jilet atan yarin cevresindekilere de zarar verir. Zaten polis ifadesini alip birakir. Ilerisi icin eliniz güclenir.

çocuğu kurtarmak için daha temiz çözümler yok mu hocam?

Valla durum cok zor cunku hemen hemen her turk sulalesinde bu tip sapik cocuk var artik ve hepsi ayri manyak. Sizin cocugun ihtiyaci olan sey ilgi ve alaka sanki. Yani adam gibi disarda gezdiren bi abisi olsa ona tam itaat eder, yonlendirilebilir. Ama oyle adami nasi bulucam dersen onu bilemedim. Bu cocuklarin en buyuk ihtiyaci baba figuru. O tip bi adam cocugu adam da edebilir, tam sapkina da dondurebilir.

bence de polis. o kız neler yaşıyor, düzenini bozuyor, korkuyor bi serseri yüzünden, biz de temiz çözüm arıyoruz. kanıtlar toplanıp polise verilmeli.

Sizi abisi goruyor ve dinliyorsa siz bir uzmanla gorusup nasil davranmaniz gerektigi, nasil yonlendirebileceginiz hakkinda fikir alabilirsiniz. Ama bu da biraz tehlikeli sonucta dertlesirken yanlis bir yonlendirme yapabilirsiniz. Oldukca dikkatli olmak gerekecektir.
Uzman tek care bence

bizde bu kadar olmasa da kötü yöne meyilli bir çocuk vardı ailede. babası onu kendi elleriyle ülkü ocağına soktu bir tanıdığı vasıtasıyla. senelerdir de orda, görev falan alıyormuş. dersleri yerlerde ama en azından kimseye zarar vermedi. vermez de umarım. iyi mi oldu kötü mü oldu bilemedim, meslek sahibi olabilecek mi meçhul.

polis diyenlere gönülden katılmakla birlikte polisin hiçbir şey yapmayacağını da çok iyi biliyorum.

polis = komik olma kuzen
savcı = yaw hehe
amatem = seneler sonrasına yer bulursunuz

ciddi bir suç işleyip çouğun üstüne sahte kanıtlar oluşturun. 2-3 sene hapis yatsın. hapishane türkiyede uyuşturucu bulamayacağı tek yerdir.
tabiki ona sevgiyle yaklaşıp yön göstermek en temel çözüm ama öz babası, üvey babası ve annesi bunu yapamamışken kim nasıl ve neden yapsın ?

öncelikle kolay gelsin ve dikkatli olun.
kendi rızası olmadan yapacağınız her şey ters tepecektir.
ilgi alanlarını bulup ona yönlendirmeye çalışın. mesela rap seviyordur, graffiti yapmayı öğretin. futbol seviyordur, maça götürün, halı saha maçlarına çağırın.
arkadaşlarıyla görüşebilirsiniz.
bir de uyuşturucu kullanıyorsa parası var demektir. para kaynaklarını kısmak lazım. bu durumda evdekilere zarar verebilir. sadece bu aşamada polise haber verilmeli ama diğer arkadaşların dediği gibi sadece kısa vadeli bir çözüm olur.

çocuğun saygı duyduğu, sözübü dinlediği birileri mutlaka vardır. Eğer o kişi ile iletişim kurabilirseniz, profesyonel bir kişinin yönlendirmesi ile bu kişi o çocuğa doğru şekilde yaklaşabilir ve ikna edebilir. bu şekilde kontrolü ele geçirebilir ve doğru yolu gösterebilirsiniz, ancak diğer türlü yollarda iyice zıvanadan çıkacağını mutlaka ya kendine ya başka birine zarar vereceğini düşünüyorum. zor bir durum. umarım en iyi şekilde sonuçlanır.

Korkutmak gibi olmasin ama bir arkadasin da sirt agrilari vardi tam cigerin arkasi, pihti varmis o bolgede. Ona da baktirin lutfen.

üstad o sırt ağrısı mide ağrısı bile olabilir. sen önce bir git doktora. onlar seni yavaş yavaş doğru yere yönlendirirler.

baktiracagim ama tr'de yasamiyorum ve cok sinirli zamanim var 1 ya da 2 gün. o nedenle nokta atisi doktora gitmeliyim.
ekg düsündüm, kalbe vuruyor cünkü agri. bir de dahiliyeye gidip röntgen isteyecegim, omurga olabilir, ciger olabilir. onun icin sordum röntgen ayni röntgen midir ikisi icin. yoksa ortopediye ayrica mi gidilmeli?

@65 derece, pihti neredeymis? nereye baktirmaliyim yani bunlarin disinda?

Hocam endişeni anlıyorum da doktora gitmek “bende şuna şuna bakılsın” demek değil. Türk İnsanı bu konsepti tamamen yanlış anlıyor, 65 derece gibi anlamsız şahıslar da aklı sıra yardımcı olmak adına boyundan büyük işlere girince insanlar korkudan ne yapacağını şaşırıyor. Doktora gidersin, şikayetlerini sıralarsın ona göre gereken neyse ona zaten doktor karar verecek.

Soruna gelirsem akciğer röntgeninde omurga görünür ama çok ayrıntılı fikir vermez. Mesela skolyozun varsa görünür onun dışında omurga açısından ağrı ile ilgili pek fikir vereceğini sanmıyorum.

selamlar, cok tesekkürler
yok zaten amacim doktora isini ögretmek degil, önden randevulari alabilmek icin soruyorum.
bir de doktor istemese bile tek sansim tr'de baktirmak oldugu icin genel bir checkup gibi düsündüm gitmisken kalp dr'u ve kontrolü, kan testi vs yaptirabilirim. agridan bagimsiz.

Anlamsiz bir sahis olarak, sadece cok yakinimda yasadigim bir durumu belirttim. Neyin nereden cikacagi belli olmuyor. Pihti cigerde cikti, kalbe bakildi once bir sey bulunmadi, doktorun bir de cigere bakalim demesiyle bulundu.
Insanlara haraket etmeden, asagilamadan once 1 sn dusunun. Size iyi gelecektir. Belki daha iyi bir insan olabilirsiniz.

Kaputt, gelmisken genel bir kontrol mantikli olabilir. Yurtdisinda bu isler zor oluyor.

Durumu anlatın, 1-2 gün içinde tüm testleri yaptırıp dönmeniz gerektiğini söyleyin. Göğüs filmi dışında tomografi vs de isteyebilirler.

çalışmaz.

merkezi uydu sisteminde 2 receiver için 2 adet kablo gelmesi gerekir.

çalışan splitter ise DC pass modelidir ancak 2ci receiveri da açıp başka bir uydudan kanal izlemek istersen işler birbirine karışıp gene çalışmayacak.

@orpheus 2 tv aynı anda çalışmayacak. Çalışsa dahi çok az bir ihtimal aynı anda çalışmaları. Receiver tv içinde gömülü. 2. Tv’nin olduğu noktada diseq’ten gelen bir kablo yok. Mecburen en yakın noktadaki prizden oraya bağlantı çektim. Daha önce Digiturk vardı. 1. Tv Digiturk ile izleniyordu. Şimdi ikisini de uyduya bağlamayı denedim. Yukarıda anlattığım olay başıma geldi. Yeni aldığım splitter üzerinde sadece power pass yazıyor. Diğerinde hiç yok dc pass olduğu belli değil. Fark be onu da bilmiyorum gerçi ama o çalıştırıyor.

Bildiğim kadarıyla Suriyelilerin taktiği bir apartmanda bir daireye taşınabildilerse geri kalan daire sakinlerini binayı terketmeye zorlayıp boşalan dairelere gene Suriyelileri yerleştirmek. Bir nevi virüs gibiler yani.

Duvarları çizmek, binaya zarar vermek, merdivenlere çöplerini atmak, bir dairede 3-4 aile kalmak gibi yöntemleri var apartman sakinlerini rahatsız etmek için.

çıkacak sorunlarda polis üzerinden yürüyün. yani bu tarz problemlerde polise şikayetçi olun. tutanak tutturun. bunu defalarca yapın. muhtemelen çok zorlanmayacaksınız, büyük ihtimalle sorunların ardı arkası kesilmeyecek. bol bol polis çağırma fırsatınız olur. her seferinde farklı kişiler çağırır ve şikayetçi olursa daha etkili olacağını düşünüyorum. Daha sonra bu tutanaklar ile bir avukata danışın. en doğru yolu hukuk bilen bir profesyonel gösterecektir. büyük ihtiamalle binada çoğunluk sağlanırsa evden çıkarabilirsiniz.

bizim apartmanda arap kadınlarla bağıra bağıra seks yapıyolardı. bir de giriş katındalar düşün yani.

waleehhhhh vuleahahhhh öeahhhhh sesleri geliyordu. Attırdık sonra.

aidat falan toplanıyorsa apartman yönetimi olarak, belki verdikleri zararlar ev sahibine alınabilinir. düşükte olsa ev sahibi adamları evinden çıkartmaya çalışabilir. zor durum valla

İşin milliyetinden bağımsız olarak, apartmandaki diğer dairelerin ev sahibi ile görüşmesi sonucu bir kiracının evden çıkarılmasına şahit olmuştuk. Bayağı illallah ettirmişti; kavgalar, kapı cam kırmalar, silahlı çatışmalar, küfür kıyamet atışmalar falan vardı, ev sahibi de bıkmıştı. Fakat bunun yasal dayanağı nedir, kira sözleşmesinde nasıl belirtilir; gerçekten bir bilgim yok.

Oturduğum apartmanda var bu arada Suriyeli bir aile, eğer niyetiniz bir önlem almak ise, peşin peşin harekete geçin diyeceğim. Bizim apartmana bir aile geldi, şu anda evde yaşayan insan sayısını bilmiyoruz. Hatta evi kiralayan komşuyu da hiçe sayıp bir başka Suriyeli aileye kiraya vermişti ilk kiracı. Epey tuhaf şeyler yaşayabilirsiniz yani gelecek zamanlarda; gecenin bir yarısı eşya taşımalar, tarifsiz yükseklikte konuşmalar, sabaha kadar nişan yapıp eğlenmeler ilk aklıma gelen mevzular.

Ailemin oturduğu sitede suriyelilere kiraya vermek yasaktı. Kontratı bitenleri de sutluyorlardi sizse belki sutlayabilirsiz

ortak yaşama ayak uyduramayan, toplu kullanım alanlarında ne yapacağını bilemeyenler her kimse-ingiliz, hintli, alman- suriyeli kimliğinden bağımsız olarak ilk önce bu konuda uyarılır. baktınız başa çıkılır yanı yok hiç olumlu düzelme yok o zaman kollektif bir şekilde hareket ederek polise başvurulur. ve gerçekten problem yaratıcı durumlar varsa gereken ivedilikle yapılır/yapılıyor şahit oldum çokça.

tatlı su hümanisti değilim o nasıl olunur onu dahi bilmiyorum ama böyle şeyler sırf belirli bir etnisiteye karşı ve sırf o etnisiteye ait olduğu için dışavurulduğu zaman rahatsız olmazsak nasıl insan olabiliriz ki?
**kimse kastedilerek yazılmadı.

Geçici koruma statüsünün ve mülteci hukukunun sağladığı hakların bir sınırı var. Şikayetlerinizi yazılı olarak bağlı bulunduğunuz mülki idare amirliğine bildirin. Türk halkının misafirperverliğini suistimal edenlerin sınır dışı edilmelerini sağlayabilirsiniz.

tapınma ritüeleri

www.academia.edu

tam aradığınız kitap burada;

Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni

www.kitapyurdu.com

daha derinlerine inmek gerekebilir. türkçe'de altın dal ismiyle yayımlanmış durumda.

(bkz: the golden bough)

İlk aklıma gelen Enuma Eliş oldu. Babil Yaratılış Destanı.
İş Bankası Kültür Yayınları'ndandı sanırım.

Zerdüştlükle ilgili deyince de Avesta da okunmalı bence. Miraç ile ilgili ilginç detaylar vardı.

@füt,

daha çok basılı kaynak arıyorum ama mutlaka okuyacağım. Teşekkür ederim.

@babilbaligi;

Okudum :) Teşekkür ediyorum yine de.

@tepedeki psychedelic adam, @Mirket, @Coyote,

tavsiyeler için çok teşekkür ederim.

Ezoterik - Batıni Doktrinler Tarihi (Cihangir Gener) www.kitapyurdu.com

Tanrı'nın Tarihi (İslam, Hristiyanlık ve Yahudiliğin 4000 Yıllık Tarihi)
Karen Armstrong (yazarin diger kitaplari da bu konu uzerine)

Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu
Jean Bottéro

İnancın En Güzel Tarihi
Jean Bottéro

yeni boyalar çıktı hybrid akrilik boya. bununla fayans küvet dolap her şey boyuyorlar. yapanlar düzgün sürülür ve cilalanırsa çıkmıyor diyor. bira araştır istersen.

Baktım şimdi her şey var küvet yok. Direkt su ile muhatap olduğundan sorun yaşıyorum. Kiracıyım, Bi kere boyayayım artık bir daha çıkmasın.

cift komponentli kuvet boyalari olmasi lazim. emaye spreylerle buzdolabi boyadim ama kuvet nasil olur bilemiyorum. iki komponentli epoksi boyalar isinizi gorur gibi. suya karsi korumali oluyor.

yat malzemeleri satan yerler ile konuşsan bence doğru doğru yönde gitmiş olursun diye düşünüyorum. Sonuç olarak tekneler uzun süre su içinde kalıyor ve içinde kaldıkları su tuzlu su. oldukça yıpratıcı bir ortam.

tekneleri boyamak için farklı farklı boyalar var. zehirli boya denilen bir tür var. astar boya var. son kat boya var. var oğlu var. bunlardan birisi kuvet için uygun olabilir. bu malzemeleri satan kişiler daha çok bilgi sahibidir diye düşünüyorum.

normal boya kullanmak yerine epoksi boya kullanabilirsiniz. yat malzemeleri satan yerler ile bir konuşun derim.

Emaye olmaz, bekar evimde boyadım, bir kaç ay sonra çıktı. Yüksek reçine oranlı yol çizgi boyası denedim, o bile çıktı. düşün üstünden dünya trafik geçiyor bir şey olmuyor, küvette dayanamadı.

Ömürlük çözüm istersen epoksi yapman gerekiyor. onu da uygulaması bir acemi için oldukça zor.

yarı seferihisarlı olarak kendisini seferihisar belediye başkanlığı yaptığı dönemden tanırım. izmir için daha iyi bir aday olamazdı.

ilk gözlemim, yıllardır mayın tarlası gibi olan izmirin pek de merkezi sayılmayacak yerinde olan yolları çoktan yapmaya başlayıp bitiriyor. sırada alsancak ara sokakları falan var.

bir de indirimler yaptı tabi.

nazik,iş bilen bir adamdır.daha önce görüşmüştük telefonda seferihisar belediye başkanı iken.gerçekten de daha iyi olamazdı.

bunu söyleyebilmek için çok erken, umarım güzel olur en azından bu sefer umudumuz var.

@garavel +1 bazı ara sokak ve caddelerde asfaltlama yapılmaya başlanmış. umarım bütün yollar düzeltilir. çünkü yollar tarla gibi.

Çok fazla fark yaratacağını düşünmemek Levent birlikte trafik, park, izban, iyice artan ulaşım yükü gibi konulara el atması gerek. En azından öğrenciler için. 1.8 basmak yerine 1.25 vs basıp aktarmalar da 15-25 kuruş basilsa öğrenciler için daha adaletli bir seçenek olur. Zaten bitik durumdayiz

Tramway yazacaktim Levent yapmış telefon. Kusura bakmayin

Öğrenci dostu değil. Hiçbir kolaylık saglamadigi gibi yaz dönemi bazı otobüs hatlarının iptal edilmesini normal karşılıyor sanırım. Bir uçtan diğer uca gitmek tam bir cehennem oldu iyice. Ayrıca ekstra bi indirim falan da yok.

Karısının adından dolayı uzaylı olduğunu düşünüyorum. (bkz: neptün soyer)

azizden her türlü iyi aziz eski kafa siyasetçi. tunç daha genç daha atik gibi bakalım görücez ne yapacak. izmirin şu an en büyük sıkıntısı trafik ve ulaşım.

Tabii ki 2019

Tartışmasız 2019

Ucuz olanı almalısın. Eskisi makbuldür. Hatta 5 lira ucuza 2013 falan bulursan direk ona yapış. 5 lira da aynı 30 lira gibi önemli bir para.

Maddi durumu gozetiyorsam sifir 2018 alırdım.

aracı çok 5 seneden daha kısa süre kullanacaksan eskisini de alabilirsin. eğer 5-10 sene kullanırım diyosan tabi yine kendi cebini düşünmen gerektiği için 2019 almalısın. yalnız senin yerinde olsam eğer bu miktarda rakamlar aklını çelebiliyosa daha orta segmente hitab eden bi markaya bakmayı denerdim.

örneğin ben kendi poloma üzerinde gelmiş olan dunlopları kullanıyorum. üst segment lastik ile arasında neredeyse 1 lastik fiyatı fark var.

30 lira cok buyuk bir fark degil ancak lastikler bayilerde uygun kosullarda saklandıkları surece 10 yıl raf ömrü oluyor.

araca takıldıktan sonra da en fazla 5 ila 7 seneden sonra değiştirilmeli.

youtu.be

İtalya’da bu yöntemin bir uygulaması yapıldı, Örneğin; en büyük topraksız kurulum - böyle bir çubuğun 50.000 metre kare genişlemesi, ısıtma nedeniyle, şalterleri ve valfleri çalıştırmak için kullanılabilir.

square meters demiyor ama yorum kattım. : )

Kısmen doğru, kısmen yanlış bir görüş.

Sırf yağ yakmak için yapılıyorsa squat yeterli değil. Diyet ve kardiyo ile yapılır bu iş.

Ama bacağı kalınlaştıracak kadar squat yapan insan da ölümüne squat yaparım, başka da bişey yapmam demiyorsa ve onca squatın yanında hayvan gibi beslenmiyorsa yağ yakıyor demektir.

kas dediğin şey kabaca o yağlar sayesinde oluşuyor.(elbette sadece yağlardan değil ama önemli bir etkisi var) tersten gidecek olursak kas dokulara yağ bağlamaya yatkın. şunu demek istiyorum kas dokuları en son yakılan şey. yani ilk önce o yağlar yakılıyor. sonra yakacak yağ vs. kalmazsa kasların eriyor.

profesyonel vücut geliştirme sporcuları dahi bildiğim kadarıyla bir noktaya kadar kaslanıp daha sonra bir dönem yağlanmaya bırakıyorlar kendilerini. bunu idmanları daha düşük seviyelere çekerek yapıyor olabilirler.

yeterli seviyede yağlandıktan sonra kas hacimlerini artırmak için yeniden abanıyorlar ağır idmanlara.

özet olarak evet sadece ağırlık, squat vs gibi çalışmalarla yağ yakabilirsiniz ama bunlar kas dokusuna dönüşecektir büyük ihtimalle. yani sıkılaşacaksınız ama kilo kaybetmeyeceksiniz ve kas kütleniz arttığı için daha da zor kilo vereceksiniz. hatta kas kütleniz sporu bıraktığınız zaman yağ bağlamaya yatkın olduğu için sporu bıraktığınız zaman yağlanacak ve daha çok kilolu olacaksınız.

olayın kabaca özeti budur.

Squat çalışmaya önce ya da sonra başlaman bu anlamda bir şeyi değiştirmez. Ama ne kadar erken başlarsan yağ yakımını da o kadar erken hızlandırmış olursun.

en iyi kardiyovasküler çalışma, ağırlık antrenmanıdır. olabildiğince ana kas gruplarını çalıştıran bileşik egzerisizler yaparak çok etkili yağ yakabilir aynı zamanda kas gelişimi sağlayabilirsiniz. aşağıdaki linkten detaylı bilgi edinebilirsiniz.

bir not: yağ kasa dönüşmez.

(git: www.agirsaglam.com)

öyle görünüyor ki eşinin öküzlük modu açılmış bir anlık. ama böyle suyu kafandan falan boşaltırım lafları biraz öküzlüğün de ötesine geçmiş. sağlam bir özür dilemesi gerekiyor. tekrarı olmaz umarım.

ayrılın tabi, böyle bir öküzle ömür geçer mi yahu! evlenmen bile baştan hataymış. küçük bebekli, üstelik hamile eşini çalıştırmak zorunda bırakan, üstüne üstlük bir de ev işlerini kitleyen bir öküz ''erkeğim'' diye dolanmasın etrafta çünkü değil!

her olay olduğunda babanin yanina gidilmez ama eşinin de yaptiklarindan pisman olmasi lazim.

gelip ozur dileyene kadar soğuk yap, babana da durumu da anlatma. evde olan dışarı çıkmaz.

bunu nasıl söyleyeceğimi uzun uzun düşündüm ama bulamadım. yanlış anlama ama telefonla oyun oynadığından emin misin? bu hikaye bana sanki başka bir sorun var gibi düşündürttü. kusura bakma belki bu durumda üzgün birine böyle şüpheci birşey söylenmez ama böyle bir sebepten bu kadar büyük bir kavga çıkması çok tuhaf geldi bana. yani bu kişi sürekli bu karakterde biriyse dediklerimi unutun ama normal bir insandan bahsediyorsak bu sert tepki bana biraz tuhaf geldi.

son zamanlarda telefon elinden düşmüyor, telefon ile bağı kopunca çılgına dönüyor. kavga çıkarıyor. siz hamilesiniz.

Al cocugu da git babanin evine.
Insan kendi cocugunu tasiyan, baska bir tanesini büyüten, eve ekonomik destek olan, mümkün oldugunca da evi cekip ceviren karisinin kiymetini bilmiyorsa sktirsin gitsin afedersin.
Git babanin evine iki hafta, biraz "ögrenci isi" makarna yesin de akli basina gelsin aptal herifin. Eger bunlari sineye cekersen ileride o kaynar suyu kafana da indirir.
Ne demek hamile kadina "bu suyu kafandan boşaltırım!" demek.
Hic mi terbiye, insanlik görmemis bu adam.

Hayvan herif. Kusura bakma esin bu adam ama benim cok zoruma gitti bu durum :(

her olay aileye anlatilmaz - eger kendiniz basa cikabiliyorsaniz.
ancak siz cikamayan bir karaktersiniz, onceki duyurularinizdan biliyorum. bunu samimiyetle soyluyorum, lutfen yanlis anlamayin. iyi kalplisiniz ama basa cikamiyorsunuz, sinirlariniza saygi duyulmasini saglayamiyorsunuz.
oncelikle o kadar seyle tek basiniza ugrasmaniz zaten sacmaligin daniskasi, eger degisebilirseniz size kesinlikle hicbir sey yapmamanizi salik veriyorum. evlenilmesinin nedeni kadinin tum evin sorumlulugu almasi degil, birlikte bir yasam surmektir. birlikte yasamin ilk kurali da sorumluluklari paylasmaktir. size yardim etmesi ne guzel gibi bir sey olamaz, yardim etmek demek sorumlulugun aslinda diger kiside olmasi kocanizin da lutfedip yardim etmesi demek. oncelikle ev onun da evi, cocuk onun da cocugu, dolayisiyla yardim etmek degil, onun da sorumlulugu oldugu icin kendi uzerine duseni yapmasi (ya da bu durumda yapmamasi) soz konusu, bunu bir tespit etmek lazim. yani yardim etmeyecek, o da uzerine duseni yapacak cunku onun da gorevi bu, sadece sizin degil.

anlatin babaniza, sizin kocaniz ve ailesi gibi tipler kadin buldu mu uzerine coreklenip sahipsiz sanip somurdukce somuruyorlar. babaniz iyice bir tartaklasin, ben kizimi sana hizmetcilik yapsin diye yetistirmedim desin, kocaniz da kendine gelsin.
kocaniz bence hep boyle bir adamdi, ailesi de sorunlu tipler.
birakin yasami iki kisinin ortaklasa yasamasini, hamile ve cocuk sahibi bir insan olarak uc kisinin pislettigi evi tek basiniza temizlemekten, utu yapmaktan ve yemek yapmaktan bahsediyorsunuz. zikkimin kokunu yesin bir zahmet, kendi donunu kendi yikamayi ogrensin, kendi utusunu de kendisinin yapmasini. yazdikca sinirlendim, kusura bakmayin.
bu saatten sonra degismeniz cok zor ama en azindan sahipsiz olmadiginizi bilsin.

Arkadaş, kaç yaşında insan, çocuğu falan var, yemek yapamıyorsa kendine kadar, yemesin. Yani eskisi gibi de değil ki. Açıyorsun youtube, bilmem ne yemeği yazıyorsun. Beraber yapıyorsun. Eskisi gibi olsa da bir şey değişmez. Şimdi yapamamak daha da kötü. Onu diyorum.

Hadi geniş düşüneyim. Bir engeli olsun, yapamıyor olsun, bir eli olmasın mesela. Telefonla oynayabildiğine göre, yemek söyleyebilirdi dışarıdan. Bunu da mı yapamıyor?

Yani sorun belli ki başka. Onu anlatmaya çalışıyorum aslında.

Bir insan ne kadar sinirlenirse sinirlensin, "elimden bir kaza çıkacak şimdi" diyememeli. Bu denebilecek, açıklaması olabilecek bir şey değil. Ne demek ki bu? Ne yapacakmış, dövecek miymiş? Ne sebeple olursa olsun, şiddeti meşru göremeyiz. Resmen bir tehdit var ortada.

Babanız haklı.

ayrıl, bu da sana ders olsun, öküz, ayı severken iyi böyle oldu mu kötü oluyor. olan çocuklara olur hep zaten, evlendin iyice emin oldun çocuk yaptın, doğdu, üzerinden zaman geçti ikinciye gebe kaldın., evlendikten sonra çocuk yapmak bana sorarsan en az 3 ila 5 sene arası olmalı.

senin ne kadar oldu evlenip ilk çocuğu yapalı?

Eşin ve ailesi ile yaşadığın onca soruna rağmen boşanmak yerine ikinci çocuğa hamile kaldın ya, müstehak sana. Sadece çocuklarına acıyorum.

ablacım şu öküzlerle niye evleniyorsunuz ya, evlenmeyin soyları tükensin.

yazık vallahi yazık. kadın, adamın çocuğunu doğurmuş. üstüne yine hamile. çalışıp eve para getiriyor, çocuğa bakıyor, evin işini yapıyor, bir de adama bakıyor (o da çocukmuş gibi) adamın afrasını tafrasını çekiyor üstüne!!

hiç acımıyor musunuz kendinize?
siz insan değil misiniz? hayvan muamelesini hak ettiğinizi düşünüyor musunuz?

adamın da dediği gibi yarın öbür gün elinden kaza çıkabilir, o suyu hakikaten başınızdan aşağı dökebilir.

üzüldüm vallahi. yazık size de.

buralara gelip evlilik gibi ciddi bir konuda akıl arıyorsanız vay sizin aklınıza... ne diyeceğimi bilemedim, buradakilerin çoğu evlenmeyi geçtim 20 lerin başında üniversiteyi bitirmemiş öğrenci, nasıl fikir verebilirler ki size? bu ortamdan verilen fikirlerle mi evliliğinize yön vereceksiniz? bu kadar basit bir şey mi evlilik? bir laf vardır "bekara karı boşamak kolay" diye, bakın okuyun yazılanları, boşan diyen var, kocanız aldatıyor diyen... millet iki paragraf yazıdan evliliğinizin anatomisini çıkarmış, akıl veriyor size, iki paragraflık bir şey mi evliliğiniz?

olay babanızın dediği gibi mi? anlatmadığınız daha kim bilir neler var mı? yoksa ayda yılda bir olan bir şey mi bu? kocanızın yaptığı bariz hayvanlık lakin olur bazen kadında da erkekte de böyle şeyler, basireti mi bağlanır derler ne derler, çıkıverir insanın ağzından düşünmeden. burnu sürtüle sürtüle özür dilemesi gerek evet ki uyurken gelip öpmesi fala pişmanlığının küçük göstergeleri olamaz mı? yapılacak doğru şey kırgınlığınızı gösterin olmadı alın karşınıza konuşun, anlatın ne hissettiğinizi, durumunuzu, hamileliğinizi... zaten yaptığı hatayla yüzleşip, sarılıp, pişman olup özür dilemezse adamlığı, erkekliği falan geçtim insan değildir en başta.

bir tartışma, ters hareketle baba evine dönme gibi şeyler olmamalı. konuşarak halledilmeli ki bir daha yaşanmasın bu tip şeyler. bu hareketler boşanmanın bir tık öncesidir, o kadar kötü mü evliliğinizin gidişatı?

baba evinde bi hafta 10 gün kalmak gerekiyor bence. sen her şeye koştur ev işleri yemek ütü temizlik çocuk falan paşam oyun oynasın sonra senin yaptığın yemeği beğenmediği gibi ağır ve kırıcı şeyler söylesin hemde kardeşinin ve çocuğun yanında olacak şey değil bi yere kadar ok derdim ama okuzlukte zirveye oynamış arkadas
dünya markası olmuş. sınir falan tanımamış

Adam elimden bir kaza cikacak diyor, döverim diyor yani, burada birisi çıkıp hem insanların fikrini beğenmiyor hem de arada olur diyor. Ortada tartışma yok, dövme tehditi var. Olur arada diyen var yahu. Bunun bir üst modeli, dövmemiş yahu, bir tane vurmuş, olur öyle, demek.

Başından beri sorunlu değil miydi zaten bu ilişki? Zaten saygınız yoktu birbirinize, tam olmuş işte. Çocuğa yazık, yapmasaymışsınız keşke.

issiz karga +1

oo örnek eş, örnek baba. sakın boşanma.

söylediğim gibi sürekli olan şeyler değil
ütü işi tamamen eşimdedir normalde. bu öyle anlık öfke patlaması gibi bir şeydi yinede kaldıramıyorum.

tabiki burada ki söylenenlere göre evliliğimi yönlendirmiyorum ama kimseyle konuşamam bilen tek kişi kardeşim oda boşan abla ne bu böyle sen onun kölesi misin diyor.
babam normalde sakindir ama o bile öfkelendi.

ona kırgın oldugumun farkında ama özel bir çabasını göremiyorum.
en azından o an çok sinirlendim özür dilerim dese bile yumuşardım biliyor huyumu.
dün eve gittim yemek falan yapmadım hemen dışardan söyledi beni çağırdı çocugu yedirdi yorgundum yattım uyudum.
pişmansa bile konuyu dile getirmiyor.

tercihimi cort'tan yana kullanıyorum. yıllar önce gittiğimiz bir stüdyoda cort ve ibanez vardı. ibanezin tonlarını beğenmeyip cort ile değiştirmiştim. adam şaşırmıştı bu yaptığıma. tabi bu yapmak istediğin müzik, duymak istediğin tonlar vs. değişir. o zaman cort diyordum. şu an tercih yapsam herhalde ibanez kullanırdım. metal tonları için cort daha doyurucu olacaktır diye düşünüyorum. ama diğer yorumları da bekle. daha tecrübeli kişiler yazabilir.

bu arada ibanez ile cort kalite anlamında kesinlikle kıyas yapılamaz. anlatmak istediğim sadece duymak istediğim ton ile ilgiliydi. Yani bu gitarların tonlarını duymadan, klavyesini tutmadan almanı önermem.

henüz başlangıç seviyesi için çok para harmamanı da öneriyorum. sonra sıkılıp bırakırsan paran boşa gitmiş olur. geliştir, tarzın otursun sonra bütçene göre daha kaliteli gitarlar alabilirsin.

yuzde 52 ekrem baba.

kaynak youtube videolari

Ekrem 49
Binali 47

Cok emin konusamiyorum ama Imamoglu alir diyorum yine.

Ekrem bey alır normal şartlar altında

Akpartinin icinden bildiriyorum. Iki sonuc var ellerinde. 0.7 ile eko onde. Ikincisi de 2 puanla eko onde.
Benim beklentim de 2-3 puanla eko.

yüzde veremeyeceğim ancak ekrem imamoğlu kazanır diyorum ve oylarının arttığını düşünüyorum.yani bu sefer aradaki fark daha fazla olacak.

valla secimlerden sonra bizi yepyeni bir gundem bekliyor soyle ki

muhtemelen imamoglu kazanir ama reis rahat birakir mi asla birakmaz

ne dedi, ordu valisinden ozur dilemedikce baskanlik yapamaz dedi, burasi hukuk devleti mi? (hayir), reis bu bos durur mu? asla durmaz, baskanlik falan yaptirmaz, demisti dersiniz. bu memlekette hunkarimiz ne derse o olur...

pazartesi seyreyleyin gundemi

Dayımın oğlu sarayda fotokopicibaşı erdoğanın önüne götürdükleri çıktılarda 1.5-2 puan var hep diyor. 1’e düşer 2.5’a çıkar fazlası olmaz. 48-50 gibi

51.2 47.9

imamson alır yazmamışım

Engelleme değil de, direkt gereksiz e-posta klasörüne gönderebiliyorsunuz. Ayarlar - Gereksiz E-Posta - Ekle (gönderenin etki alanını girmeniz yeterli).

bir dönem bana da bu mailler gelmeye başlamıştı.

support.apple.com bu adres üzerinden daha net bilgi edinebilirsin.

[email protected]
[email protected]

abuse etmen lazım

deprem sonrası bakımı ilk defa duyuyorum, karbonla güçlendirme yapılıyor ve ciddi masraf. ama bu yine de yapının zeminle olan ilişkisi değişmedikçe hiçbir şey ifade etmiyor.

büyük bir deprem olduğu takdirde eviniz sağlam bir zemine oturmuyorsa muhtemelen çökecek, altındaki toprak tabakası kötü ise sıvılaşmadan dolayı batacak, gömülme katsayısı yetersiz kalırsa sağa sola devrilecek ve büyük acılar yaşacağız

depremde ev ya yikilir, ya yikilmaz. istatistiksel olarak %50 :P

öncelikle evin sağlamlığı "görülebilen" bir şey değildir. işin içinde çok fazla parametre var. kötü zemine yapılan çok "sağlam" evlerin deprem esnasında zemin sıvılaşması dediğimiz olay neticesinde yıkılmadan devrildiği görülmemiş şey değildir. deprem sonrası bakımı diye bir şey yok. hasarlı yapının tabiri caiz ise röntgeni çekilir ve uygun görülürse güçlendirme yapılır. tüm bu işler alanında uzman inşaat mühendislerince yürütülür. 99 öncesi yapılan yapılardan endişelenmekte haklısınız çünkü muhtemelen nervürsüz (düz) demir ve elle karılmış dayanımı belirsiz betonla yapılmıştır. Bu da betonarme dediğimiz demir ve betonun birlikte çalışmak zorunda olduğu sistemlerde büyük sıkıntı yaratır. endişeniz var ise riskli bina tespiti yaptırabilirsiniz.

not: inşaat mühendisi

Yakında gerçekleşecek olan Adalar Depremi ile İstanbul'da çok yapı yıkılacaktır. Fakat sizinki iyi mi kötü mü bunun için önce mevcut durumun itme analizini yaptırmak lazım. Sonrasında çıkacak tabloya göre güçlendirebilirsiniz. Ancak @sameidiot 'un dediği gibi karbonla güçlendirme acayip pahalı bir yöntem. Ancak çok sağlam. Kendi fikrim bina yaşı 30 ve üzeri ise depremde yüksek ihtimal hasar görür. Ancak yıkılıp yıkılmayacağına karar vermek için dediklerimi profesyonel bir firmaya ya da mühendise yaptırmanız gerekir. Kaldı ki Push-over dediğimiz olayı 3-5 bine yaparlar. Çok konuştum farkındayım. Sonuç olarak Ağır Hasar görme ihtimali bence %60 falan. Farkettiyseniz zemin ile ilgili bir varsayımda bulunmadım. Çünkü o tek başına ayrı bir sorun. Onu da binanızın yakınına zemin etüdü yaptırarak öğrenebilirsiniz.

not: İnşaat Mühendisi

belki yanlış düşünüyorumdur ama hazır burada inşaat mühendisi de var. düzeltebilir. Türkiyede binalar dip dibe yapılıyor. yani bazı binalar o kadar birleşik ki duvarları bile ortak. adamlar oradan bile çalıyor. yani sizin binanız sağlam olsa bile bir bitişiğinizdeki binanın sizin binaya doğru yatması sizin binanızı ne derece etkiler? konunun uzmanı da buradayken daha net bir cevap alabiliriz.

@draconas,

(bkz: bitişik nizam)

dikkat edilmesi gereken iki yapı arasında uygun kalınlıkta -binanın depremde yapacağı öngörülen maksimum deplasmandan fazla kalınlıkta yani- yumuşak dolgu malzemesi ile deprem derzi bırakılmasıdır. Bunu yapmazsanız normalde yapıyı yıkmayacak bir depremde bile binalar birbirine çarparak çekiçleme dediğimiz olay neticesinde yıkılabilir.

@temasettin

bilgi için teşekkür ederim. olayın teknik tanımınıda öğrenmiş olduk. Türkiye'de bu konuuya dikkat edildiğini hiç sanmıyorum. Yani belki büyük fimalar vs. ama her önüne gelen müteahhit olduğu için ve bir çok inşaatı özellikle aile apartmanı tarzında olanları direkt olarak çok bilen inşaat ustaları yaptığı için bu konuya dikkat eden olduğunu düşünmüyorum. bence büyük tehlike.

Korkmayın, marmara denizinden geçen fay hattı önceki deprem gibi özellikle avcılar ve civarına zarar verir. Ha önceki depremden daha yüksek şiddette gelirse ona bir şey diyemem. Bir de ev fay hattına yakınsa sıkıntı olabilir. Analiz yaptırmak gerek.

99 öncesi yapıldıysa ve 30 senelikse ve tehlikeli ilçelerden birindeyse yıkılma riski baya yüksek. Bizim Eyüp'teki 80 yapımı ev çok sağlam görünüyordu, bi test yaptırdık karot mu ne aldırdık, beton içinden kurumuş deniz kabukları çıktı ufalanıyor böyle elinlen. Çok sıkıntı.

Iyi bir dishekimiyse o dolguyu ne gorursunuz ne de hissedersiniz.

Messla benim annem dishekimi, minesini cizmeyi becerdigim dise muhtemelen 1 mmden ince bir dolgu yapti ki hayran kaldim yani, muthis bir sey yav.

kesinlikle o doktor da bir sorun var, bence tekrar gidin fazlasini alsin ama ciddi ciddi uyarin disinizden almasin. aslinda maddi yonden sikintiniz yoksa, adamin size daha da zarar verme ihtimaline karsi yeni bir hekime gitseniz daha iyi olur, bir de sizden rica etsem bu dolgunun fotografi ile bu doktor hakkinda google da adresi varsa sikayet yazisi yazar misiniz? hangi doktora gidilecek karar verilirken boyle bilgiler cok onem arz ediyor, sizinki de cok hakli oldugunuz bir konu, hatta gunes isigi altinda bir arkadasiniz ceksin ki iyice hatali dolgu gozuksun.

estetik dolgu tarzında şeyler kesinlikle her diş doktoruna yaptırılmaz, bu alanda uzmanlaşmış çok başarılı isimler var. ödeyeceğin paralar da eğer çok çok pahalı isimlere gitmezsen hemen hemen aynıdır.

youtu.be

Tekrar gidin ama çatalla dişimde ufak oyuk oluşturdum ne ya? Anormal ötesi bişi değil mi bu?

üstad kesinlikle o doktora gitme. benzer bir olayı bende yaşadım . özel bir diş hastanesinde bir doktora gitmiştim. ön iki dişimin arasında küçük bir nokta kadar henüz yeni başlayan bir çürük vardı. sonrasında defalarca gidip geldim. bir türlü beceremedi. dolgu kaç sefer düştü vs. en son başka bir dişçiye gittim. o doktor daha ağzımı açtığım anda ne olmuş bu dişe böyle dedi. eşi de diş doktoru onu da çağırdı. dişimi gösterdi ve dişlerimin ağzına edilmiş. diş minesi çizik dolu bir şekilde gitmişim yeni dişçiye.

oyeni bir dolgu yaptı uzun bir süre o şekilde idare ettim ama çok büyük hasar vermiş dişime bir süre sonra dişim çok kötü sızlamaya başladı. en sonunda dişleri kaplama yapmak zorunda kaldık.

yol yakınken doğru düzgün bir doktor bulmanı öneririm.

(bkz: ali kuşçu)

edit:

(bkz: mustafa inan)
(bkz: cahit arf)

ali kuşçu var.

(bkz: hulusi behçet)

(bkz: BEHRAM KURŞUNOĞLU)

üstekilere ek olarak;

(bkz: oktay sinanoğlu)
(bkz: türkan saylan)
(bkz: mete atatüre)
(bkz: Naşide Gözde Durmuş)

aklıma gelenler bu kadar

Müslümanlar dünyaya çivi çakmamış mı? :) Biraz 7-12. yy. bilim tarihi okursanız bu konuda ufkunuz açılır diye düşünüyorum.

Mimar Sinan'ın Ermeni asıllı olduğu söyleniyor. Rum olduğunu söyleyenler de var.

Modern zamanlarda tabi ki önemli Türk bilim adamları var ama muhtemelen bizim nüfusumuzda ve ekonomimizde olan bir ülke için sayısı oldukça düşük sayıda maalesef.

Geçmiş açısından Müslümanların bilim ve teknolojide önde olduğu bir devir vardı Orta Çağ'da ama o zaman bile aslında Antik Yunan metinlerini çevirmenin üzerine pek bi şey eklememişler.

@levent kendinden çok eminsin fakat müslüman diye sayacağın farsi bilim adamları deist. Sadece islam coğrafyasında yaşamışlar.

@nundu evet emeviler ve abbasiler zamanında. İmamı gazaliye kadar sürdü.

Çok var. Türkiye'den kurtulup medeni ülkelere gidenler roketleyip büyük bilim insanı olabiliyorlar. Mesela Aziz Sancar. Örnekleri çok...

Ama Türkiye'de yetişmiş son 500 yılda çok insan yok maalesef. Olmasını da beklemiyorum.

edit: bu konudaki düzeyi şuradan anlayabilirsin; daha Türk kimdir, her Müslüman Türk müdür konularını işliyoruz. Bilimde de düzeyimiz yaklaşık bu. Kalvenist Macar İbrahim Müteferrika'yı Türk diye bize yutturmaya çalışan anlayışın durumu bu, maalesef...

Aslına bakarsanız bu sayılanlar hep cumhuriyet dönemi, 50 senelik bir zaman dilimi belki de (bir ikisi hariç).

Sonuçta Türk ırkı cumhuriyetle başlamadı.

el cezeri ilk otonomu yapan kisi olarak biliniyor.

Türkan Saylan'da son zamanlarda biraz fazla gündemde olsa da
Cüzzam hastalığı ile ilgili dünyada sayılı kişilerden

Şu "Kanıt" dizisinin yüzü bir kadın var
Sevil Atasoy
onun için şu an yaşayan en iyi adli tıp ve olay yeri inceleme uzmanı diyorlar

Musluman probogandasi yapmak derdinde degilim ama yaniliyorsun, levent bilgen hakli.

"Müslümanlar dünyaya çivi çakmamış..." "türk ırkına mensup, tarihe geçmiş önemli katkıları bulunmuş bilim adamları var mı?" Ne analitik tez ama. Kitaplar dolusu kütüphaneler taradın, tezler okudun, bilmem kaç dilde kataloglar taradın ve bu çıkarımları yaptın da masumane bize de soruyorsun... Vah vah... Kardeş bu faslı uzatırsam kötü şeyler yazıcam. Bu klişe aşağılama dilin çok rahatsız edici. Bu konuda bir şeyler öğrenme isteğinde samimiysen bir kaç şey önereyim sana. Prof. Dr. Fuat Sezgin´in dünyaca ünlü, 18 ciltlik Arap-İslam Bilimleri Tarihi adlı eseri. Türkçe'ye tercümesi henüz bitmedi. Ama araştırmacı kimliğinden tahminle söylüyorum Almancan vardır senin. O kitaba bir göz atıver. Okumaktan, araştırmaktan sıkılan biri olduğundan tahminle de Gülhane Parkındaki İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'ni öneriyorum. İçeride dolaşmak bile bu konuda bir kanaat sahibi olmana yetecektir. Hıristiyan Oryantalistler kadar bile olamadınız ya kendi coğrafyanıza karşı... Yazık, çok yazık...

(bkz: bilge adam reis)

ben de oyleyim ya. parfum denemeye gittigimde iskence cekiyodum. ama sigara icmedigimden kokusunu aninda aliyorum mesela. keske pis kokulari da alamasam. goz sagliginiz nasil peki? benim cok iyi durumda ornegin, ailede tek gozluk takmayan benim. biri dengelemek icin boyle oldugunu soylemisti, evrimsel bi aciklamasi vardi sanirim.

İki burun ameliyatı sonrası karşılaştığım sorun. Ameliyatlarda koklama yeteneğimi katletmiş olmalılar. Kesif olmayan kokuları pek duymam.
Faydasını da zararını da çok gördüğüm bir durum.
Ya kokuyorsam veya kıyafetim kokuyorsa da farkında değilsem düşüncesi insanı temizlik takıntılı yapıyor.

@pide gozlerim 1,25 miyop lens kullaniyorum. Onun disinda bir sey yok ama cok sukur.

@Mirket evet bi de o kendin kokma durumu var. Yaz kis roll on kullanirim bu konuya takintiliyim. Esimle tanisali 10 yil oldu, 10 yildir bir kere bile ter koktugun olmadi dedi bana gecen gun konusu acilinca. Demek ki iyi gidiyorum

Hobilerimi dusundugumde cok kotu hissettim kendimi. Tedavisi varsa kesinlikle dusunurdum.

Korkutmak gibi olmasın fakat aynı sorunu babam yaşadı ve burun kökünde tümör olduğunu öğrendik mr çekilmesi sonucunda.

@bigcaptain, sonradan oluşma durumunda altta bir sebep aramak gerekli zaten. Alzheimerin de en öncü belirtisidir.

@matilda benim durumumun sebebini bilip umudum olmadığından kovalamadım ama bir tedavisinin olduğunu da duymuşluğum var. Hapşırmayı çok severim mesela. Hapşırmanın şiddetine bağlı uzunlukta birkaç saniyeliğine koku duyum açılıyor benim. Çok şey kaçırdığımı düşünüyorum öyle zamanlarda.

@bigcaptain tesekkurler ama hep boyleydi yani dogustan boyleyim.

Tekrar @Mirket senin durumun benimkinden beter ya. Ben o kadar kotu durumda degilim. Cok gecmis olsun..

burun ameliyatı olmadan önce de çok az koku alıyordum sonrasında da çok az koku alıyorum.Genelde sinüziti olan insanlarda gözüken bir şey bu.Kötü kokuları da çok çok az aldığımdan ben bu özelliğimi seviyorum.KBB'ye gitmeni öneririm.

Seninle aynı durumdayım. Kokuları bir şekilde duyuyorum ama ya en son ben duyuyorum ya da hiç duymuyorum. Duyduğum zamanda belli belirsiz seviyede duyuyorum. Burnumun içinde kıkırdak eğriliği vardı. onun için ameliyat oldum. O ameliyat ile birlikte burnumun içindeki konka denilen zımbırtıları da küçülttüler. İyileştikten bir süre sonra koku duyumda pozitif bir gelişim vardı. Daha sonra eski haline döndü. Sonrasında bahar alerjisi gibi oldum doktor içeriğinde kortizon olan bir iğne yazdı. Ameliyattan sonra da bu ilacı vurmuşlar. Hapşırma olayını baskılıyormuş. İlacın içinde bulunan maddelerden biri atıyorum kortizonun bir yan etkisi koku hassasiyetini arttırıyomuş. O iğneyi vurulduktan sonra bildiğin limitless filmindeki eleman gibi oldum. Algılarım açıldı resmen. Koku alma konusunda limitless oldum. Sokakta yürürken evlerde pişen yemeklerin kokularını bile alıyordum. İlacın etkisi geçtikçe eski haline döndü. Keşke o ilacın o etkisi kalıcı olsa. Hayat bence o şekilde daha güzel.

(Not: yemek yemekten zerre keyif almayan biriyim. Yemek yerken sıkılıp kalkan bir insanım. Koku duyumun zayıf olmasına bağlıyorum)

Ben yemek yerken zevk aliyorum ama daha iyi koku olsam daha mi zevk alirdim acaba merak ediyorum gerci o zaman da cok kilo alabilirdim.
Cogu kisinin aksine daha iyi koku alabildigimi hissettim. Bence pek sikayetci olmamak daha iyi :)

burada yazılanların aksine inanılmaz yüksek bir koku alma duyum var. kesinlikle tavsiye etmem. en azından güzel kokuları burnunuza yaklaştırarak alabiliyorsunuz, bununla yetinin bence. diğer türlüsü hayatı çekilmez kılıyor çok zaman.

bana kalırsa bu şekilde genelleyemezsin. düşmanlık duyanlar olduğu gibi aşırı hayranlık duyanlar da fazla. her milletin, diğer milliyetlere olan aşırılığı hep olagelmiştir. daha derinlerdeki sebebi merak ediyorsan (bkz: fanatizm)

futboldan bahsedip neden şaşırıyorsun? fanatik aptallık ile milliyetçilik birleşince daha uzak diyarlara etkili oldu sadece. göztepe-ksk maçında çocukları döven bağımlılar da, izlanda'da bayrak açanlarda da aynı temiz kafa var. sorun bizim toplumun kendini medeni sanması.

kıskançlık , milliyetçilik, artistlik.
peki batının türk düşmanlığı nedendir tam olarak ?

turk halki ici nefret dolu irin dolu mutsuz tatsiz tuzsuz bir millet de ondan.

her tur gelismislik endeksinde sonda.

gelir dagilimi bozuk.

egitim sistemi millyetcilik ve din pompaliyor.

eglence yasak kadin erkek iliskileri neredeyse yok.

batinin gelismisligini refahini ozgurlugunu kiskaniyoruz. nefret ediyoruz. ama istiyoruz da ayni zamanda.

net olarak çekememezlik geri zekalılık. aklı selim insanlarımız var çoğu bunu yapmaz. aklı başında bir insan gidip şanzölizede türkiye diye sevinir mi? hadi sırbistanı yenelim belgratta kutlama yapsınlar yiyorsa. hem adamları kıskanıyorsun hem nefret duyuyorsun. tamamen kimliksiz ezik bir yapı.

instagramda mercedesclub tr diye bir grup var. mehter marşıyla mercedeslerle istanbulun fethini kutluyorlar. fatih istanbulu e250 c63 amg ile mi aldı? eziğiz lan biz ezik.

Türkiye'deki insanlar mutsuz, yoksul ve kalitesiz bir yaşam sürüyorlar. Bu mutsuzluğu bir yere kanalize etmek lazım iktidar olmayacağına göre ? kimi zaman dış mihraklar kimi zaman fetö/daeş/ypg/jpg/mp3 oluyor kimi zaman da bir suçlu.

Okul hayatı boyunca haftada en az iki kere "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" diye çığırarak yetişen nesillerin Batı düşmanı olması kadar normal bir şey yok. Bütün Türk kimliği "biz bu ülkeyi bütün dünyaya karşı gelerek kurduk" söylemi üzerine kurulu. Dikkat ederseniz solcusundan sağcısına, ırkçısından siyasal islamcısına, hatta liberaline kadar üzerinde anlaştıkları ender meselelerden biridir bu.

Kökeni Osmanlı'nın son dönemine kadar giden bir Batılı mı olalım Doğulu mu ikilemi var. Hiçbir bedel ödemeden Doğulu olarak kalmaya devam edip aynı zamanda Batı'nın bütün nimetlerinden faydalanmak istiyoruz. Doğal olarak beceremeyince de aşağılık kompleksiyle zaten nefret ettiğimiz Batı'dan daha da nefret eder hale geliyoruz.

sistemli ve kararlı bir şekilde,bir zamanlar uygulanan ''edok doktrinileri'' ulus devletin zihinsel aşısı.''türk'ün türk'ten başka dostu yoktur'' ilkesini o zamanların gençlerine aşılayan çoğunluğun düşman olduğu bir dünya algısı,panturkist hayaller,kapalı devre müteffik paktı,soy ağacı esaslı,bir bakıma hanedanlık oluşturan oligark yapılanma.isimler değişse de kurumlar aynı;günümüzde de bu ümmetçilik;din esaslı bir benzeri.bunlar zihnen geri kalmışlık,sanayi devrimini kaçırmışlık,reform rönesansı tarihten öğrenme;toplumsal olarak tecrübe etmek yerine.bir sürü yansıması var tek elde değerlendirmek yanlış.

Türk halkında batı düşmanlığı şeklinde değil bence durum. aslında millet olarak çok gergin bir milletiz. sadece milli maçlarda değil. galatasaray-fenerbahçe, karşıyaka-göztepe vs. bir dolu örneği var. biz sadece bizden olanı bir noktaya kadar sevebiliyoruz.

metalciler, rapçileri, rapçiler metalcileri sevmez. popçular bir başkasını. bu ayrışma toplumun her yerinde var. herkes kendini bir şekilde en doğru sanıyor. topluluklar bile kendi içinde ayrışıyor. ne bileyim; death metal tırt, progressive şahane, yok progressive dinozor işi black metal şöyle...

ya da sayısalcı, sözelci tartışmaları vs.

yani sadece kendimizi seven insanlardan oluşan bir toplumuz, toplumun büyük çoğunluğu egoist kişilerden oluşuyor. haliyle toplumda sadece kendini beğenen, diğer milletleri beğenmeyen bir karaktere bürünüyor.

toplumu anlamak için önce çevrene, sonra kendine bakmak gerek. hepimizin toplamına türk halkı deniyor sonuç olarak.

sorun sadece ve sadece en iyi biziz, en doğru biziz gibi bir hasta düşünce yapısı.

Savcılığa şikayet et. Trafikte taciz önemli bir suç. Cam kırma gibi saçma bir hareket yapma.

direkt savcılığa git bence. güzergahta mobese kameraları varsa onların kayıtlarını iste.

sizin yerinizde olsam edilebilecek ne kadar yer varsa şikayet ederdim. tek bir yerle kalmazdım. savcılık, odaları varsa oda vs. yasal sınırlar içinde ne kadar zorluk varsa çıkarın karşısına. kendi başınıza bir iş yapmayın. (cam kırma, lastik bilmem ne yapma vs.)

Şu taksi masaları filan var, şikayet et

şerefsiz. sinirlendim şimdi. her yere şikayet et.

Adamin calistigi duragina da sikayet et. Gidip cam kirma olayina girip basina is alma ama edilebilecek ne kadar yer varsa sikayet o serefsizi.

Kirarsan seni doverler (en iyi ihtimalle) polis falan da korumaz. Hangi ulkede yasaniyor yahu?

Cam falan kırma. Arabada kamera kaydı var mı?

@uzun kulaklı yalnız tavşan

Yok ne yazık ki. O an sıkışık ve yokuş aşağı trafik olduğundan videoya da çekemedim. Mobese kayıtları illa ki vardır ama küfürü kanıtlayamam.

o adam kadar alçalıp, o küfürleri edebilecek seviyeye inemeyeceksen hiç bulaşma.geçti bitti.
hayatına odaklan.

06 t 4585 mi plakası geçen bana da musallat oldu böyle.

Medeni olursak cevap şikayet et
Ama medeni olmanın işe yaramadığı bir türle karşı karşıyasın ve yaptırımı da caydırıcı mı tartışılır.
Şunu yapan ölse gitse o kadar faydalı olur ki insanlık için bazen dexter gerçek olsa diye hayal kurarken buluyorum kendimi.

hocam öncelikle geçmiş olsun.

sakın durağa gidip cam indirme falan gibi olaylara girmeyin. bu taksiciler çete gibidir, bir anda birikirler. ava giderken avlanırsınız. aman diyim.

yasal yolları terk etmeyin. hukuki yolları deneyin.

bir de aracınıza bir kamera taktırın, ortalık it kopuk dolu...

Yasal yola bulasmak yaninizda taniginiz yoksa bu adi mahlukla daha fazla muhatap olmanizi gerektirir sureci baslatabilir. Bence gerek yok bosverin. Butceniz varsa arac ici kamera taktirin bu gibi durumlarda. Insan bu ulkeden bu yuzden gidiyor. Caninina ve irzina birsey gelmedikce yapacak cok bir sey olmadigi icin. Hos bazen can ve irz bile korunmuyor.

Gecmis olsun.

Savcılığa şikayet edebilirsiniz ama bu yaratık ile daha fazla muhatap olmak isteyeceğinizi sanmıyorum. Ben avukatım, ben bile uğraşmazdım adliyede çok bulunmama rağmen. Belediyenin taksi masasına şikayet edin geçin bence. Böyle tiplerle uğraşmaya değmez, burası Türkiye.

Bir defasında sorduğu/tavsiye istediği konuya bence böyle yapmalısın diye uzun uzun yardımcı olmuştum elemana adam tik atmayıp cevap yazmıştı beğenmedim tavsiyeni diye.

Küfür etmemiştim ama baya bişey yazıp silmiştim. Ayrıca bende alakasız laf sokanlara tik atmıyorum

Evet

Birisi işime yaramayacak şekilde cevap yazmıştı tik atmamıştım, herkese tik attın bana niye atmadın diye mesajla sitem etmişti. Ben de üşenmedim nedenini açıkladım. Cevabı editleyip istediği şekle getirip “şimdi tikleyebilir misin” dedi. İçimden sen nası bi ruh hastasısın dedim ama yine tik atmadım :)
Sonuç: cevabı sildi.

Eskiden cevbın tiklenme oranı düşmesin diye tiklenmeyen cevapları siliyordum. Tabi o zamanlar çocuktuk :)
Böyle şeylere takanlar ya ağır ergen ya da okb dir.

Hiç küfür yemedim, çünkü yememi gerektirecek bir şey yapmadım :D Ayrıca tike mike takılmıyorum hiç dert etmem böyle şeyleri. Her şeye tik atarım ama atılmasını beklemem. Zaten milletin özel hayatıyla ilgili sorduğu şeylere pek cevap yazmıyorum, yazsam bile atar gider yapmam.

hayir yemedim. kimseye bu sebeple kufur etmem de.

tik atinca ne oluyor atmayinca ne oluyor???

tik için soru soruyorsan, o da tik için özelden yazıyordur, tike verilen değer genelde aynı eşdeğerde..

hiç yemedim.
soruma cevap olmayan yanıtlara tik atmıyorum ben de.

genelde her zaman tik atıyorum. (cevap işime yaramasa bile işaretliyorum. maksat gönülleri kırılmasın)

sadece bariz şekilde dalga geçmeye çalışan, aşağılayıcı bir tavır içinde olan vs. kısacası agresif bir tarzı olan cevaplara tik atmam. bugüne kadar duyurudan hiç küfür yemedim. ekşide yemişliğim var.

Tik ne ise yarıyor hala onu bile çözmüş değilim :/

o pek de senin isteğine bağlı değil aslında. kiminde kilo basenlere gidiyor, kiminde göbeğe. kiminde tombul surat olarak ortaya çıkıyor, kiminde kalın bacaklar. bu senin vücuduna bağlı ve en iyi sen bilirsin nasıl sonuçlanacağını bir kilo alımının.

işin uzmanı değilim ama mantıken burdaki esas konu yağ oranı gibi geliyor.
yağ oranını düşük tutup, kas kütlenizi arttırmanız lazım.

ayrıca @gördüm seni minik haklı, aldığınız kilonun nereye gideceği biraz şans/genetik.

ofisteki arkadaşa sordum, protein ağırlıklı beslenme ve ağırlık odaklı egzersiz dedi.

(bkz: clean bulking)

elbette mümkün ama sadece spor yaparak. yani spordan kastım bildiğin ağırlık çalışması. sonuçta kas kütleni arttırmak zorundasın ve burada yani kas yapımında en önemli nokta protein sentezi ve hücre yenilenmesi. doğru seviyede yapacağın ağırlık çalışması ile kaslar bir miktar hasar görür ve kendini onarmak için o bölgeleri kas dokusu ile onarmaya çalışır.

neyse çok uzatmıyorum. araştırırsın. kas yapma tekniklerinin bilimsel mantığını kavradığın zaman tüm bölgelerini eşit olarak geliştirirsen yağlanmadan kilo alır ve şekillenirsin.

nereyi şişirmek istiyorsan o bölgeye özel ağırlık çalışması yaparsın. aldığın proteinler kaldırdığın ağırlıklar sayesinde kaslarına pompalanan kan ile birlikte o bölgeye yapışır vs. bu sayede o bölgeyi geliştirsin...

uzun bir süreç, yorucu bir süreç ve devamlı düzenli çalışman gereken bir hayatın olur. kas kütleni ne kadar çok arttırırsan ileride bir yağ tulumu olman daha yüksek ihtimal olur. çünkü kaslar yağ bağlamaya yatkın.

kısaca böyle yani.

(not: yağ oranı %3)

Son 4 yılda 65 kilodan 90 kiloya çıkmış ve buna rağmen sixpackleri belirgin birisi olarak söyleyeyim, mümkün.

Hayvan gibi yer ve ağırlık çalışmalarını aksatmazsan sen de benim gibi kaslı sixpackli iri yarı bir birey olabilirsin.
Ha ama yaşın 30’u geçtiyse işin çok zor. Onu söyleyeyim.

Erkeklerde testeron etkisiyle göbek çevresi kadınlarda kalça çevresi oluyor üstteki arkadaşlara katılıyorum eğer spor yapmadan alırsan en başta göbeğe sonra yüze gidecek erkeksen .sporla almayı dene mekiği de çalış hem postürün düzelir hem iştahın açılır.

yalnızca kas kütlenizi artırarak, yağ oranı artmadan " yuzunuzun dolması" mümkün değil.

pixel sayisindan / boyuttan ziyade nokta sayisini dusururseniz, dosya boyutu kuculur. Ustekki gorsellerdeki resolution yazan yeri 150 yapmaniz baski almayacaksaniz idealdir.

exif bilgisini kaldır, sil seçeneği var mı? Eğer böyle bir seçenek varsa exif bilgisini sil gitsin. bir de sanırım baskı kalitesini (dpi) düşürmen gerekebilir.

Save for web olarak kaydet.

Devlet hastanesi devlet üniversitesi gibi kavramlar yok. Haliyle ücretsiz hastane sigortanız yoksa yok. O da bize gelen özel sigorta sisteminden. Eyalet üniversiteleri var fakat onlar da nispeten ucuz, ücretsiz değil (ucuz derken yine birkaç bin usd) (bkz: community collage) Aslında amerikadan daha beter bir ülke varsa o da türkiye. Türkiyede paranız yoksa devlet size bakıyor mu sanki? Yeşil kartın sizi ancak ölmeyecek düzeyde tuttuğundan eminiz heralde. Bir de üzerine emeğinizin kaçta birine çalışıyorsunuz?

Yanlis surada yapiliyor. Turkiye de universite okumasan bir hicsin. Hayatin kaydi demek. Gerci unv okusan da bir sey olamazsin ama en azindan tunelde isik olur. Dolayisi ile bizde universite okumak olmazsa olmaz

Amerika da ama durum farkli. Unv okumasan da siradan bir ise girsen de evini arabani rahat rahat alirsin. Disarida yemegini yersin sosyal etkinliklere katilirsin.

Bu yuzden adamlarda universite olmazsa olmaz degil. Git su tesisatcisi ol cok iyi kazanirsin. Unv okumam sart degil. Dolayisi ile eger unv okuyacak isen ya kendin zengin bir aileden geleceksin ya da gercekten basarili olup burs alacaksin.

Amerikadan bildirdim

Bu arada hicsin derken toplumda bize dayatilan kavramlara gore soyluyorum. Unv okumayan arkadaslari rencide etmek istemem. Kisa zamana kadar son durumj bilmiyorum ama askerlik bile 18 sonra 15 aydi unv okumayanlara. Devler bile bu sekilde bakiyordu olaya.

Soylediginiz bir cok seyi vermiyor devlet abd'de, dolayisiyla sosyal devletin en el ayak cekmis hallerinden biri mevuct. Saglik sigortasi durumu olmayanlara var; obamacare olmasi lazim, yasli bakim hizmeti sanirim sigortaniz karsiliyorsa var, abd'de ise baslarken pazarlik edilecek en onemli konulardan biri sigorta paketi zaten, issizlik maasi var (belli bir sure), ucretsiz universite community collage uygun sanirim ya da ucretsiz, yasadiginiz eyaletin eyalet univ giderseniz epey cuzi bir miktar odeniyor, onun disinda student loan alabiliyorsunuz bankalardan, son olarak emeklilik konusunda sirketlerin farkli uygulamalari var, genelde bildigim kadariyla hem sirket sizin adiniza bir miktar para koyuyor hem siz bir miktar fona para koyuyorsunuz. Uygulamalari, ozellikle yillik vergi beyannamesi olayini cok iyi bilmek lazim yoksa ciddi meblaglar kaybedebiliyorsunuz.

Sosyal devlet anlayisi neredeyse yok. Vergiler dusuk ama karsiliginda saglik hizmetleri, universiteler vs her sey parayla.

Amerika bu konuda çok eleştirilen bir ülke ancak kurulan sistemin yanlış veya eksik olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de doğmuş, büyümüş ve bu ülkenin gerçeklerine göre olayları değerlendirecek bir insan Amerika'daki sistemi çok absürt görebilir tabiki ama olaya farklı bir açından bakmak gerekiyor.

İlk olarak Amerika'da bir insanın yıllık kazancı Türkiye'dekine göre çok yüksek. Şu anda yaklaşık 5-6 katı kadar diyebiliriz. Alım gücü de olarak da buna yakın seviyelerde. Yani birçok kişi çok rahat bir şekilde sağlık sigortası primini ödeyerek sağlık hizmetlerini alabilir. Bazı insanlarda umursamazlık, benim başıma gelmez nasıl olsa deme gafleti vardır. Amerika'da da bu tarz insanlar çok düşük primli sağlık sigortaları yaptırabiliyorlar veya hiç yaptırmayabiliyorlar. Sonuç olarak kanser gibi sıkıntılı bir hastalığa yakalanırlarsa sigortaları ödeme yapmadığı için yüzbinlerce dolar masrafla karşı karşıya kalabiliyorlar. Şimdi burada sorun sistemde mi yoksa daha az harcama yapmak için risk alan bireyde mi?

Türkiye'de ise bu sistem şu şekilde işliyor. Sizin ne iş yaptığınız, ne kadar kazandığınız önemli olmadan belli bir sağlık ve emeklilik sistemi içerisine dahil ediliyorsunuz. Bu sistemden çıkıp farklı bir sistem tercih etme şansınız yok. Eğer isterseniz ekstra olarak özel sağlık sigortası veya bireysel emeklilik seçebilirsiniz fakat devletin sunduğu hizmetleri almanız zorunlu. Yani devlet size bir nevi düşük kalitede sağlık ve emeklilik sistemini zorla satıyor. Siz de sosyal devlet kisvesi altında günlerce hastanede sıra bekleme, senelerce çalıştıktan sonra 1200 lira gibi komik emeklilik maaşı alma rezilliklerine katlanıyorsunuz.

Bu üniversite gibi kurumlarda da aynı bana göre. Türkiye'de evet verginizden kesilen gelirlerle bedava eğitim veriliyor ancak aldığınız eğitimin kalitesi ortada. 2-3 devlet okulu hariç okulların hiçbiri kaliteli bir eğitim ortamı sağlayamıyor. Öte yandan birçok vakıf üniversitesi bu konuda çok daha iyi.

Sonuç olarak bence sosyal devlet uygulaması Türkiye gibi ülkelerde, devletin vatandaşına bir nevi sen kendin için neyin iyi olduğunu bilemezsin, biz senin çalışmanın karşılığını büyük bir oranda alır ve senin için sana sağlık, eğitim vs. hizmetlerini ücretsiz veririz diyerek vatandaşını salak yerine koymasıdır. Sağlıklı işleyen bir liberal ekonomi modelinde bu tarz hizmetler özel kuruluşlarca verilmelidir. Türkiye gibi bazı ülkelerde illaki devlet tarafından veriliyorsa da vatandaşa bu sistemlerden çıkıp alternatiflere yönelme şansı verilmelidir.

Dipnot: Türkiye mesela bu anlayışın bokunu çıkarıp herkese çalışmayanlara da mecburi sağlık hizmeti verip GSS'ye bağladı. Sistem o kadar kötü ki eğer aylık priminizi ödemezseniz tedavi olamıyorsunuz ama her türlü borcunuz yazılmaya devam ediyor. Çalışmayan bir insanı zorunlu aylık sigortaya bağlayıp onları borçlandıran başka bir ülke var mı emin değilim.

@synthetic a priori evet, dediğin gibi olabilir. yani insanlar sorumsuzca sigorta yaptırmıyor olabilir. Bilmediğim için soruyorum. diyelim ki herşeyi olması gerektiği gibi yaptırdın. güzel bir sağlık sigortan var. primleri ödüyorsun vs. bu sigorta poliçesi illaki bir süre sonra yenilenecek. o zaman ne oluyor?

Yani şunu demek istiyorum. Bir sigortan varken kanser oldun ve tedavi gördün. bir sonraki poliçede sen artık yüksek riskli gruba giriyorsun ya da sen zaten kansersin diyerek bu primler daha da yükseliyor mu? ya da sigortanı yenilemekte zorlanıyor musun?

bu kanser ve sağlık sigortası konusunda breaking bad sanırım çok büyük ip uçları veriyor. iyi bir kariyeri olan devlet memuru bile olsan tam kapsayıcı bir sağlık poliçesi yaptırmak anladığım kadarıyla çok büyük maliyet. (yanlış anlamış olabilirim) Walter white'ın tedavi msarafları vs. ya da sigortası karşılamadığı için fizik tedavi göremeyen hank'in masrafalarını walter'ın karşılaması örneği böyle anlamama sebep oldu.

(Bu arada Türkiye'de sistem şahane demiyorum. Amerika'da yaşamayı bende isterim ama bu sağlık sistemi konusu ve Eğitim sistemi benimde hep aklıma takılan bir konu)

Benim gözümü en korkutan konulardan birisi sağlık sistemiydi.Bir nevi aydınlanmış oldum.Bence ortada bir sosyal devlet anlayışı olmalı.Fakat bu bizdeki gibi değil almanya,isviçre,kanada vs. gibi ülkelerde uygulanan model olmalı.Avrupa ülkelerinde sosyal devlet anlayışı ciddi anlamda kuvvetli.Ben ise böyle şeyleri seviyorum.Devlet bu tarz işlerden ne kadar elini ayağını çekerse bence o kadar korkutucu oluyor.İnsanın başına ne zaman ne geleceği belli değiş çünkü.
Son olarak bizim ülkemiz bu sosyal devlet anlayışından elini ayağını çekmeye başlıyor.Şehir hastaneleri,gss primleri vb. konular bunun en büyük örneği malesef.

Yalniz bu

"Unv okumasan da siradan bir ise girsen de evini arabani rahat rahat alirsin. Disarida yemegini yersin sosyal etkinliklere katilirsin."

Kesinlikle dogru degil. Elektrikci, tesisatci vs isen (ki skilled worker diye gecer bunlar) evet, ortalama beyaz yaka kadar kazanabilirsin ama atiyorum tezgahtarlikla, garsonlukla kolay kolay bir sey kazanilmaz. Anca atiyorum new york'un sosyete restoranlarinda masa basina 100-150 dolar bahsis birakan restoranlarinda olman lazim.

Araba almak cidden kolaydir cunku arabanin ve benzinin kisi basi gelire kiyasla en ucuz oldugu yerlerden biridir ama ozellikle buyuk sehirlerde ev almak got ister, saati 8 dolara 7/11'da calisarak olacak isler degil.

adamlar obama, clinton için komünist diyor. ne kadar sosyal devlet olabilir?

@draconas

Sigorta şirketlerinin hastalığın çıktığı zaman seni sigortadan çıkarma gibi bir opsiyonları yok. Eğer sigorta priminin hesaplanmasından sonra ortaya çıkmışsa hastalığın aynı şekilde devam ediyor.

@fortisvit

Çok küçük eyaletler hariç saati 8 dolara çalışan çok az. 8 sene önce Virginia'da saati 11 dolara cankurtaranlık yapmıştım ben. Ev almak çok zor ama Türkiye'deki kadar zor değil. Morgage sistemi çok sağlam. Eğer stabil bir işin varsa oldukça basit. Herhangi bir yerde kasiyer olarak çalışan bir asgari ücretli çok rahat bir şekilde karnını doyurup güzel yemekler yiyebilir, araba alabilir ve az bir şey sosyal etkinliklere katılabilir bu doğru. Hatta biz iki arkadaş gitmiştik ve 3 aylığına 2000 model Ford Focus'u 600 dolara satın alıp dönerken 300 dolara satmıştık.

@synthetic a priori

elbette hastalığım yoksa normal şartlarda değerlendirilirim. fakat şunu demek isitiyorum. örneğin şu anda sigortam var ve ölümcül tehlikesi yüksek, tedavisi masraflı bir hastalığa yakalandım diyelim ve seneye sigortamı yenilemem gerekiyor. o durumda sigorta şirketi ne yapıyor.

yok arkadaş sen kansersin, sen aidsin ya da ne bileyim böyle açık açık demiyorda sen riskli gruptasın, bir ayağın çukurda gibilerinden bir tavır içine giriyor mu? yoksa devam eden sigortamı iptal edecek halleri yok.

benim merak ettiğim yenilenme zamanında ne oluyor?

benim tahminim çok yüksek ihtimaller sigorta primlerin yükseliyordur, belki uçuk rakamlara kadar çıkıyordur.

@draconas

elbette ki sigortanı yenileteceğin zaman ağır bir hastalığa yakalanmışsan sigorta primlerin çok daha yüksek olacaktır.

parayı ver davayı geri çekeyim de hocam, güvenme.

o sana güvensin, sen neden güveniyorsun ki?
senden daha mı güvenilir?

özelden yazdım

böyle bir duruma gerek yok, mahkemeden gönüllü arabulucu talep edin, arabulucu 3500 dolar karşılığı olayın kapanmasına karar versin. öderse kapanır, ödemezse kapanmaz.

öyle önce sen davanı çek ayağını da gitsin çoluk çocuğa çeksin. o numarayı yiyen kaldı mı?

ikinizinde ortak güveneceği bir kişi vs. varsa parayı dava çekilene kadar ona rehin verin. paraya ne o dokunabilsin, ne sen. (kişi diyorum ama bakın artık. belki bir avukat vs.) sonra davayı çektiğin zaman o kişide parayı sana versin.

Alacağınız miktar kadar senet isteyin, senedi aldıktan sonra davadan vazgeçebilirsiniz. Bir sıkıntı olur da ödemezse senedi icraya koyarsınız.

Senet menetle ugrasma. Ofis senet dolu agzina kadar, kagit parcasindan baska bir sey degil.

Vazgeçersen davayı tekrar açamazsın. Bu kadar uğraşacak bir şey yok. Adam parayı ödesin, ödediğini belgelesin. Sen de bunun üzerine davayı geri çek. eğer çekmeyecek olursan ödediğini belgelediği için sorun yaşamaz. İkiniz için de güvenli yani.

eski şirketim aynı numarayı bana 2 kere çekti, sgk dan şikayetini geri çek paranı yatıracağız dediler yatırmadılar.

dava açtım, duruşmadan önce davanı geri çek yatıralım dediler, yatırın geri çekeyim dedim. dava tarihinden 1 hafta sonra paramız geliyor gak guk dediler, çek verin dedim yan çizdiler. geri çekmedim, 1 sene geçti hala yatıracaklar.

önceden de 3245234 kere demişler bir kere de ben diyeyim, sakın geri çekme, bütün süreç başa sarmasın. en fazla 1-2 celse daha uzatırlar.

@brkylmz Kağıttan başka bir şey değil derken? Biz nasıl bu işten para kazanıyoruz o zaman? :)

@be realist

senet mafyasi misin hocam :D sadkjasklfj

yıllardan beri sizin gibi doğaçlama oynuyorum. bunu sadece bir oyun, sadece o anlık bir eğlence olarak gördüğüm için olabilir. yoksa olayı profesyonelliğe taşıyacaksak taktik maktik yok olayı pek işe yaramaz.

Devam yolunu bilen bir usta 15 hamlede mat edebilir kolaylikla.

Öyle bir yere gelemezsin eğlencede kalır. Çünkü her açılışa bir savunma hamlesi vardır. Açılış bilmeyen adam stockfish 10 a ilk 20 hamlede konumdan hariç mutlaka taş da kaybeder. Açılış bu yüzden önemlidir.

öğrenmek gerekir. ben de senin gibi yapıyorum ama chess.com'da tokatlanıp duruyorum. filleri etkili kullanmaya başladığımdan beri daha iyi durumdayım gerçi.

doğaçlama oynarsın ama bir yere kadar gidersin. ben bu yaşıma kadar hep doğaçlama oynadım. agadmator vidyolarında illaki tahtada şu açılış var diye belirtir.

www.youtube.com

ondan sonra ilgimi çekti oynamayı sevdiğim petrov defense ile çok sık karşıma çıkan royal opening'te birkaç varyasyonu ezberledim. o da bence ayrı bir zevk veriyor. aaa şu hamleden dolayı bu düşündüğüm olmuyormuş tarzı bakış açıları kazanıyorsun.

yazılmış evet bir yere kadar gidersin ve daha ilerleyemezsin devam yolunu bilen kişiler kolayca seni mat edebilir. Ancak en güzeli de bence böyle, ezbere oyunlar falan beni geriyor o akışın değiştiği hamleden sonrası asıl heyecan verici.

zevk için oynuyorsan hiç bozma derim ancak daha geliştireyim dersen nazmican'ın kanalı stranchess (youtube) gayet güzel.

istanbul avrupa yakası sultangazi de diş polikliniği var; yeni ve iyi bir yer(diğer diş hastanelerine göre) tavsiyedir.

yapabiliyorsan üniversite hastanelerini deneyebilirsin. İmkan olarak çoğu özelden daha iyidir

niçin yapılmasın hocam, devlet hastanesindeki dişçiye sadece nazın geçmez. yoksa oradaki doktorda doktor. mesela benim çok midem bulanır dişçi o aletleri ile ağzımı kurcalarken. bir de ağrı olayına dayanamam, en ufak bir işlem için bile iğne ile uyuşturmasını isterim . bu yüzden hep özel doktora giderim ama annem bütün dişlerini hep devlet hastanesinde yaptırdı. hatta en son bildiğin damak falan yaptırdı. sadece özel kadar nazını çekmezler. bulunduğun il hangisiyse bak. iyi olan bir diş hastanesi (devlet) vardır. benim gibi kıl kuyruk değilsen, rahatlıkla gidebilirsin.

@draconas nazdan kasıt ne demek istedin? tek beklentim işini iyi yapması. acıma ihtimaline göre iğne vurması zaten gerekli değil mi?

nazdan kasıt olarak şunu diyorum. bir üstteki cevabımda da belirttiğim gibi. yani mesela geçen gün kaplama dişimi söküp bakacaktı. iki saat uğraştı adam. farko diye bir alet var. mesela o aletten tırstığım için falan iş biraz uzadı. sonra kapmayı söktü. diplerinde çok az diş taşı varmış . onu temizlemek normalde ağrısız bir işlem diyor ama ben tırsıyorum o aletlerden
adam daha dişime değdirdiği anda bir irkildim. hemen iğne yaptı.

eşim mesela çok gaddardır. dolguyu bile iğnesiz yaptırdı ki eğer diş dolgusunda sinire falan değmediyse ağrı falan olmadan çürük bölgeyi temizleyebiliyor ama ben hayatta iğne vurdurmadan yaptırmam.

devlet hastanesinde adam elbette bunlar için beni çekmez. sırada bir sürü hasta var. ben adama dicem nidem bulandı bekle. doktorun koluna yapışmışlığım var. yani bu hareketi devlet hastanesinde nereye yapıyorsun. bunu demek istiyorum.

diş hastanelerine gitmeyin demelerinin sebebi hasta yoğunluğundan dolayı işi çabuk bitirmeleri. bu da zaman zaman istenmeyen sonuçlara sebep olabiliyor. ha 5 tane dolgu / kanal da az bir miktar değil. hiç yaptımamanızdansa diş hastanesinde yaptırmanız tabi ki çok daha iyi olur. şöyle düşünün bu 5 dişe bir şey yapılmazsa bunlar eninde sonunda çekilmek zorunda kalacak ki o raddeye kadar diş ağrılarıyla uğraşacaksınız, diş etlerinizde iltihap oluşacak, immün sistemdeki en ufak bozulmada o iltihaplar şişecek yumruk büyüklüğüne gelecek belki aklıma gelmeyen çok daha kötü şeylerle karşılaşacaksınız. ama hastaneye giderseniz bunların hiç biriylle karşılaşmayacaksınız üstelik yüksek ihtimalle o dişleriniz kurtulacak.

önce tavsiye edilen bir hastane seçin sonra o hastanedeki doktorları araştırın, birini seçin, çok düşünmeden gidin. hiç tedavi olmamaktan çok daha iyidir.

doktor aceleye getirir mi çok? sonuçta 1 hastayla uğraşsa da 5 tane dolgu yapmış görüncek sistemde. performans kasayım diye o açıdan uyduruk olur mu?

Yaptirma. Cok net.

neden?

Öyle kalmasindansa kesinlikle gidin hocam. Ben ilk dolgumu özelde yaptırdım. Adam çıkıntılı yapmış dişimi. Dolgu yaptırmaya korkar oldum sonra. Devlete gittiğimde hekim öylesine güzel yaptı ki tüm korkum gitti. Doktoru araştırıp pekala devlette de gidebilirsiniz. Ayrıca dişlerin hepsini aynı gün yapmaz zaten. Birkaç kere gidersiniz.

yaptırma diyenlerde sebep işçiliğin kalitesizliği değil malzeme kalitesizliği (tabi işçilikte birinci sınıf olmaz o ayrı) ben yıllar önce yaptırmıştım iki defa çıktı dolgu sonra kırıldı o diş ve kaybettim dişi şu anda implant var orada tabi yanındaki iki dişim de hasarlandı sonrasında onları da kaybettim be iki implant ve köprü ile yaşıyorum.

edit: ancak çok sızınız varsa ileride daha kötü olup dişleri kaybetmeyeyim diyorsan idareten yaptır ancak sonrasında(hayatında yani) sıcak soğuk sert şeyler yeme

sanırım zemindeki taşları değiştiremiyorsunuz. o yüzden mantıklı olur bu olay sizin için.
söylediğniz gibi kaydırmaz paspas , bez , halı bunlara yaşlılar takılıyor maalesef. ürün açıklamasında yazdıkları gibi ufak bir alanda deneyin önce.

havuz çevresinde falan giyilen altı kaydırmaz çorap tarzı şeyler vardı sanırım. onları düşünmez misiniz? çorap gibi giyiliyor. takılma ihtimaliniz falan yok. tabi bi alıp denemek lazım. önce kendiniz alın gerçekten ne derece kaydırmazlar bilemiyorum. siz bi çift alıp deneyin. işe yarıyorsa teyzeniz içinde alırsınız. çok pahalı şeyler değil.

Devamlı giy-çıkart yapması gerekecek yaş itibariyle eğilip doğrulması biraz zor, ama bir fikir olarak saklayacağım teşekkürler

kıl,tüy,saç ırsidir yani kalıtımsal evet kesilmesiyle alakası var mı var.zaten askerliğin işe yaradığı tek şey gür sakal.jel yada bahsettiğin kayganlaştırıcıların gürlükle alakası yok.bazı krem yada merhemler yapabilir ama bahsettiklerin kesinlikle değil.

evrimagaci.org

evet bilimsel makaleler de var hatta kadınlar bile traş oluyor cildi yenilemek için zaten bizde sakal çıkmazdan yola çıkarak

ama benim durumumda sakalı son donemde kestikçe gürleşme oluştu gerçekten. belki de istisnai bir durumdur bilemiyorum ama arkadaşlar da kestikçe gürleşiyor diyor yani var boyle bir kanı insanlar arasında.

Cocuk o dusundugunuz seyler neyse onlara pek engel degil hocam bence.

Aklima gelen sadece sinema ve tiyatroya beraber gidememek. Onun disinda her seyi beraber yapiyoruz. Tek fark daha kucuk oldugu icin 2-3 saatte bir mola verip ihtiyaclarini gidermek. Sonra yola devam :)

boşanmak diyorlardır bence xd.

haha. hasmetizm +1

@hasmetizm2046 iyi güldüm ya :)

@hasmetizm 2046 bombayı patlamış.

hocam, gezebildiğin kadar gez, gidebildiğin kadar konsere vs git. ve evet gerçekten anlaşamadığın bir kişi ile sadece evliliğini kurtarmak için çocuk yapıyorsan hasmetizm 2046 çok doğru bir noktaya yönlendirmiş. boşan. ha sıkıntı yoksa hayatınızı yaşayın. sonra bir kaç sene çok kısıtlı bir döneme gireceksiniz. ha yine yapacaksın ama eskisi gibi olmayacak.

yurtdışı turları

cocuk kabul etmeyen otele gitmek. zira cocuk yaptiktan sonra tatil kavrami degisecek.

ya küçücük çocuğuyla finlandiya gibi bence aşırı soğuk yere dil bilmeden gidip yerleşen arkadaşlarım var, hatta böyle yabancı ülkelere gidip de çocuğuyla yerleşen bir sürü arkadaşım ve akrabam var. benim çocuğum olmadığı için kendi adıma konuşursam tuzu kuru olurum, o yüzden milleti örnek veriyorum. illa ki zorluk çekiyorlardır ama kafaca iyi anlaşıp da hakikaten de evliliği kurtarmak için çocuk yapmıyorsanız, bence çocukla da çoğu şey yapılabilir ya. yani çocuğu sırtına tak da tarla çapala ya da 20 günlük çocukla metrobüse binip istanbulun bir ucundan bir ucuna git demiyorum -ikisini nasıl karşılaştırıyorsun mal mısın diyecekler için, (bkz: metrobüs) ki sonuçta insanlar zorda kalınca ikisini de yapıyorlar- ama yine de yapabilirsin bence ya çoğu şeyi. ne bileyim bence çocuğu tamamen bir engel olarak görmek de hata, çocuk hayatına girince tüm hayatını ona yönelik planlamak da hata. bence bizim insanımızda olan bir sorun bu biraz da, avrupalı aileler çocuğu sırtına takıp dünyayı geziyor misal. çok karışık yazdım kusura bakma ama demek istediğimi çözmüşsündür bence ya :) ha bir de şeyi hatırlarım, kardeşim on beş günlüktü, baya bildiğin istanbul bodrum arası road trip yapmıştık, ben de 9 yaşında falandım. annemle babam da baya manyakmış bu açıdan bakınca, ömürleri uzun olsun <3 ha aynı şeyleri bana da yaşattılar sağ olsunlar, sayelerinde çocuk yaşta ege ve akdeniz'deki tüm kıyıda köşede dağ başında kalmış antik kentlerden en taş üstünde taş kalmamış harabelere kadar her yeri gezdim :D biraz rileeekkkhsss olmak lazım belki de :/

ha bir de, duyuru için teşekkürler, ben daha evlenmedim bile, eşim olacak adamla birlikte şimdiden çocuğa göre (çocuk portakalde fikir bile değil yani XD ) nerede çalışsak da çocuk rahat etse diyoruz, bu duyuruyu ona da okutayım da biz de rileks olalım biraz. evet kendimize hayrımız yok.

ben bunu çok düşündüm, yok. çocuk olduktan sonra da her şeyi yapabiliyorum. biraz planlama istiyor, ama bir engel değil.

opera, bale, tiyatro, sinema gibi yerlere çocukla gidememek tek sıkıntım. bunu da eşimle dönüşümlü halleniyoruz.

bunun dışında isteyip çocuk sebebiyle yapamadığımız bir plan olmadı.

yanlış yerden başladın dostum

ilk soru işiniz var mı? iş bulabiliyor musunuz olmalı.

Benzer bir soru bende sorucaktım. Tahsilatlar 90 güne çıktı. Bu zamana kadar kredisiz, sermayeyle iş çevirdik ama artık kredi şart oldu. gidişat berbat ben hiç iyimser değilim.

Çareyi yurtdışına freelance çalışarak buldum.

maaşlı çalışanım. sektör bilişim/dijital pazarlama.
şirket alacaklarını alamıyor. vadeler 90 gün falan. maaşın da bir kısmını dün anca alabildim. sıkıntı büyük.

bu çöküşü ben 3 sene önce farkettim.

denizcilik sektöründe maaşlar yaklaşık 3 katı kadar düştü. kara personelini bilmem ve pek önemsemem, çoğu sırandan insandır ama deniz personeli çok önemlidir,sen kalkıp deniz personelinin maaşını 2 hatta 3 katı kadar düşürebilecek duruma geldiysen durum çok vahim.

türk armatörlerin hepsi iflas etti ya da iflas edeceklerini öngördükleri için mevcut yatırımlarını sattılar.

hiç unutmam senelerin firması hey gidi hey.

bir gün istanbula form doldurmaya gittim, sektör böyledir, mesela bir gemide 1 kontrat süresi çalıştın memnun kalmadın diğer firmalara gidersin, abi 3 firmaya gittim, üçünün de yerinde yeller esiyordu. kapatmış gitmiş adamlar.

kaldı ki yılların artık betonlaşmış firmalarıydı. hiç olmayanın 20 30 parça gemisi bazılarının 50 parça yüksek tonajlı gemisi vardı.

gittim karaköy starbucksa kahve içtim akşama kadar sonra geri döndüm.

şu an bir elin parmağını geçmeyecek düzgün firma kaldı, mesela arkas, yasa bak üçüncü ve dördüncüyü bulamadım bile.

kurumsal ve avrupa merkezli bir şirkette çalıştığım için ülke batmadan(de facto batış) ücrette gecikme vs. olmaz.
şirketin müşterileri yabancı piyasadaki şirketler, o yüzden şirketin işleri de iyi. türkiye piyasasındakiler ise çok büyük, o yüzden sorun yaşanmıyor ve kısa vadede yaşanacağını sanmıyorum.

kendimle ilgili sorunum yok ama arkadaşlarım, sevdiklerim içinde sıkıntı yaşayanlar var. aslında kalifiye insan her zaman iş bulur ama bu krizin en büyük etkisi şirketlerin maliyet odaklı yönetimsel değişiklikleri ve bunun neticesinde çalışma şartları konusunda yaşanıyor. ve bu değişimler bir kere olumsuz seyretti mi şirketlerin yeniden iyi şartlar sunmaya geçmesi hiç kolay olmuyor. ülkede önünü görememe gibi bir sorun var iç ve dış yatırımcı açısından. kimse neyin ne zaman değişeceğini bilmiyor, o yüzden cesur olamıyor. yakın ve orta vade için hiç iyimser değilim haliyle.

Kozmetik sektöründeyim, bizi de %20 kadar vurdu ortalama.

Hatta şöyle söyleyeyim geçen sene kapanışında net kar sıfıra yakındı. Birkaç ay önce bir cuma günü çat çat 20-30 kişiyi birden işten çıkardılar. Ne şirket ne ülke özelinde iyimser falan değilim. Bazı şartlardan memnun değilim ama işten çıkmaya da götüm yemiyor düğün arefesinde. Maaşta sorun olmadı şükür şimdiye kadar.

sektor havacilik. isler iyi. maasi gununde aliyorum. gecen sene maasimin %30 fazlasi ile bir teklif almistim. sektor alakasizdi, icimden bir ses kabul etme dedi diye kaldim. iyi ki kalmisim diyorum. baska sektorlerde buyuk firmalar dahil calisan arkadaslarimdan hic iyi seyler duymuyorum.

esim mimar, 1 seneden fazla suredir issiz. yeni dogan bebegimizle ilgilendigi icin ilk zamanlar cok dert etmedik ama suan psikolojik olarak cok zorlaniyor. bir sure daha boyle devam ederse psikolojik destege ihtiyaci olacagindan eminim.

bir arkadasim ihracat yapan buyuk bir sirkette calisiyor. amerikanin vergi artirimlari ve iran ambargolarindan dolayi sirket yeni pazarlar arayisinda oldugu icin manyak gibi yurtdisi seyahatlerde, aile duzeni darma duman. bu ortamda isyan edip isten de ayrilamiyor.

yakin vade icin iyimser degilim. iyimser olabilmem icin herhangi guzel birsey yasanmiyor ulkede. uzun vadede umutluyum ama ulkeden kacmadan o kadar uzun sure dayanabilir miyim bilmiyorum.

mimarim. 6 sene calistigim yerden is olmadigi gerekcesiyle cikarildim. esim de maas alamadigi icin ayrildi is yerinden. Simdi ikimiz de yurt disinda bir santiyede calisiyoruz. gecici bir is ama guzel bir para biriktirip donunce basimizin caresine bakariz diye dusunuyoruz.

beyaz yakalı bir çalışan olarak benim sıkıntım enflasyon altında bir zam almak oldu.

kamu çalışanları (3-3 buçuk milyon kişi) maaşını düzgün şekilde aldıkça yürüyecek, hiç durmayacak sektörler var bence bu sıkışık durumda.

mekanlar, eğlence ortamları buna örnek verilebilir, aşırı dolu ramazanında etkisiyle.

mühendislik hizmetleri veren bir firmada beyaz yaka olarak çalışıyorum. enflasyonun çok altında bir zam aldık. böyle *ötünle gülünecek bir para yani zam dedikleri. maaşlar her ay yatıyor ancak sürekli ay ortasına sarkıyor. şirket maaşları ödemekte zorlanıyor, iş yaptığı firmalardan alacaklarını tahsil etmekte zorlanıyor, dışarıdan aldıkları malzemelerin parasını geri ödemekte zorlanıyor. ofis çalışanları da dahil olmak üzere imalat çalışanları da bu durumdan çok şikayetçi. yetişmiş tecrübeli personel bile kaçıp gitmek için çabalıyor. kimileri kıdem tazminatlarını bile yakmaya razılar. gelecek çok karanlık.

gayrimenkul sektöründeyim.
kriz anamızı ağlattı, %50 düştü işler, daha da düşecek gibi.
maaşları zamanında sorunsuz alıyoruz ancak prim alamıyoruz artık (senede 6-7 maaşa denk geliyordu). ve gerçekten prim dağıtabilecek durumda da değiliz.
tahsilat yapabiliyoruz çünkü hazırladığımız işleri para gelmeden teslim etmiyoruz. tahsilat yapamadığımız işlerin toplam cirodaki oranı %5'i geçmez.
yakın ve orta vadede şinanay da yavrum şina şinanay.

son 1-2 aydır ciddi gerileme ve iş kaybı var. şimdilik idare ediyoruz ama yakın gelecekte neler olur bilemiyorum. yazın gelecek yerli, yabancı turistlerle ve müdahalelerle döviz birazcık düşerse çok rahatlayacağız.

evet bu şekilde benzer hata aldım. sonra mail gelmedi ama daha sonra yeniden aynı kullanıcı adı ile almayı denedim. Bu kullanıcı adı daha önceden alınmış tarzında bir uyarı karşıma çıktı. bende başka bir kullanıcı adı ile bir daha denedim. bu sefer başardım.

o linke direk tıklayınca olmuyordu, dediğin gibi hata alıyordum, kopyalayıp browser'a yapıştırınca girebilmiştim diye hatırlıyorum.

sanki mobilde sorun oluyordu
pc den işlem yapmak lazım diye hatırlıyorum

her turlu denedim olmuyor, baska hesap aldim ben de. mail atinca da kimse sallamiyor zaten. baska hesap al.

2 seçenek daha mantıklı.

Ne yazarsanız yazın, torpilli birini aldığınızı düşünecekler. Başvuruları için teşekkür edip maalesef olumsuz sonuçlandığını söylemek yeterli bence.

uygun bir dille aranan kriterlerin üzerinde bir yetkinlikte olduklarını bildirin. Eğer bu kişilerle görüşecekseniz de pozisyonun geleceği ile ilgili sonuna kadar açık olun. yani yükselme imkanı olmadığını, başka bir pozisyona geçiş şansı yoksa böyle bir imkan bulunmadığını vs. bildirin. bu şartlarda hala çalışmak istiyorsa siz karar verin.

Hastalarla olan diyalog ve diger islerde kalifiye eleman daha cok isinize geliyorsa maasi artirip sizinle uzun yillar calisabilecek birini bulabilirsiniz belki de.

Diger turlu cayci abla ya da 3 ay sonra isi birakacak kisiler basvurur sanki hep.

Soruya cevap da "b" sikki. Iskur'da is arayan birini az da olsa onore etmis olursunuz. Karin doyurmaz ama ozguveni yukselir belki o gunu daha iyi gecer.

kariyer netin otomatik gönderdiği salak mesajlardan at mesela

yaptığımız değerlendirme neticesinde kriterlerinizin aradığımız kriterlere uygun olmadığına karar vermiş bulunmakta olup size olumlu bir geri dönüş sağlayamıyoruz bundan sonraki çalışma hayatınızda başarılar dileriz


brkylmz -1 dışardan bakıldığında süper bir öneri gibi duruyor ama YL yapmış adama ne maaş önerirsin mesela asgari ücretin bir tik üstü olur en fazla oda tatmin etmez hiç bir şekilde karşılığını bulmaz maalesef karın tokluğuna çalışacak iyi okumuş adam bulunacak nasil olacaksa o iş ?? hadi bulundu eğer o adam orada duruyorsa zaten adamın büyük problemi var demektir

ofis sekreteri olarak ilan verdiğimizde gelen üniversite mezunu kızlardan kimisi çay istenirse getirmem, bardağı kaldırmam diyorlardı.
illa geri dönmek zorunda iseniz aradığımız kriterlere uygun değilsiniz, çalışma hayatınızada başarılar dileriz tarzı cevap vermek kafi.

adam sizin paraları genelde ay ortası ya da sonu yatırmış. faize atıyor demek ki p*şt :) tırtıklıyor yanı maşalarımızı.

Repo, faiz falan yapıyor belli ki...
Noterden ihtar çekmeniz gerekiyor.
Aynı şey tekrarlandığında, sözleşmeyi haklı olarak feshedebilir ve tazminatınızı alıp çıkabilirsiniz.

gelmiş yine iş hayatını bilmeyenler akıl vermeye..
kanunen nisan ayı maaşınızı mayısın 20'sine kadar yatırma hakları var. açıkçası işveren fena performans göstermemiş. şikayet edecek bir durum yok. biraz daha düzenli olabilirdi tabi ama olamamış. yine de son 1 senede bir kere bile hatalı duruma düşmemiş aferin.

üstteki suserin dediği gibi, yasal süre ayın 20 si.

Arkadaşlar teşekkür ederim. Biraz geç döndüm, kusura bakmayın. Repo, faiz vs. Olduğunu düşünmüyorum. Öyle yapılacak olsa vadesi ayarlanabilir. Zaten öğrenmek istediğim konu da parayla be yaptıkları değil. Benim be yapabileceğimde. Sağolun onun yanıtı da gelmiş.

20 gün olayını bir yerde okumuştum ama okuduğum yerde maaşın vade gününden 20 gün ... gibi bişey diyordu. Tam hatırlamıyorum. Kanunda bir yerde maaşın vade günü ayın 1 oluyorsa evet dediğiniz gibi oluyor ama iş veren şunu diyebilir mi?

- bizim şirketimizde maaşların vadesi ayın 5’nci günüdür. (Ya da farklı bir gün)

Bir şey yapamazsınız

hiçbir özelliğine dikkat etmen gerekmiyor. Arçelik-beko grubunun en ucuz makinasını al geç.

yıllarca 6 programlı makinanın 2 programını kullandık (uzun-kısa) gerisi hikaye. paran cebinde kalsın.

Uzun araştırmalar sonucu Bosch sms44di00t aldık.
Kata çıkaran bir kargo firması olmasına dikkat et, bazıları apartman kapısında bırakıyor.

alacağın modelin yorumlarına bak, teknik servis açısından, arıza açısından vs. eks bir özellik aramana gerek yok, en temel model örnek veriyorum 3 programlı model bile iş görür. zaten sürekli aynı programda yıkıyorlar. yıllardır. aynı programda yıkıyor annemde, eşimde, kardeşimde, gördüğüm herkes. 5 progamlı makinesi olan da aynı sadece tek program kullanıyor, 3 program makinesi olan da...

Hepsiburada dan vestfrost aldım memnunum 1050 tl 5 program. Vestel boykotu varsa bilmiyorum. 3 yıl garantili. 8 program filan gerek yok sanırım.

bende siemens'in üç programlı basic makinesi var. 6-7 yıldır kullanıyorum alet tık demedi. kaliteli ve servisi iyi bir markanın düşük modelini seçebilirsin.

5 aydır şunu kullanıyorum www.n11.com
çok memnunum
tek eksisi bir tık daha sessiz çalışabilir ama ya gece ya da dışarı çıkarken çalıştırıyorum, sorun kalmıyor
pırıl pırıl yıkıyor

kurulamalı al

kazanı plastik olmasın. koku yapıyor.

arçelik alma da ne alırsan al!son makina arıza çıkardı her yıl istinasız 100-300.en son 800 deyince servis tamir ücretine,vestel aldım.şimdilik bir sorun yok.buzdolabı yada çamaşır makinası arçelik olabilir ama bulaşık asla!

arcelik en temel baslangic seviye neyse o, en fazla enerji harcamasi dusuk alabiirsin, 14 yildir tik etmedi.

Agir bakimlarin tamami.

Aracin son durumuna gore amortisorler vs den tekerler kaporta ic aksama bakilmasi lazim.

Daha bugun sanayideydim. Motoru yag yakan su eksilten ve iste agir bakimli bir arac icin ortalama 5k gibi bir fiyat cekti yetkili servis.

Eger ust tavanda pas varsa en kanseri o. Hemen boya falan cozulmesi gerekir.

Arabanin yagi suyu falan bi 15 20 dk rolantiye alip sonra bir iki tur yapmak gerekir. ses dinleyebiliyorsaniz bakarsiniz. Yada dogrudan sanayiye gidip fiyat almak en iyisi.

akü yenilemek gerekebilir.
içinde az miktarda benzin varsa uçmuş olabilir. mutlaka yakıt ekleyin.
radyatördeki soğutma sıvısı paslanmış, çamurlaşmış olabilir. kullanmadan önce bütün sıvıyı boşalttırıp temizlik yaptırın ve yenisini ekleyin.
benzin hortumları ve bunun gibi sıvı akışı sağlayan parçalar çatlamış, niteliğini kaybetmiş ve sızdırıyor olabilir.
ve en önemlisi; motor parçaları yağsız kaldıysa ilk çalıştırmada oluşabilecek sürtünmeyle motoru yatak sardırabilir.

ve tabi diğer yağlı olması gereken aksamları da elden geçirmek gerekebilir.

amortisörler komple değişir. fren pabuçları, silecekler, akü, araçtaki tüm sıvılar.

boyasını bilemem.

hocam gözünü korkutmak gibi olmasın ama bu işin sonu gelmez benden uyarması. benimde başımdan benzer bir olayı geçti. 1991 model bir araçtı baktım her hafta sonu sanayide geçmeye başladı. satıp kurtuldum. en son rot başlarından falan değişik sesler geliyordu. onları değiştirmiştim, sonra bazı elektrik arızaları vermeye başladı. usta abi uğraşma bunun elektrik işiyle işin içinden çıkamazsın. böyle gittiği kadar kullan ya da sat dedi. rutin bakım yapılabilecek her bakımı yaptırsan bile aklına gelmeyecek arızalar çıkmaya başlıyor.

duyuruya sanırım 5. yazışım, piyasadaki herhangi bir router/modem, hangisi olursa olsun çekim gücü daha fazla olanı yok, sadece çekim gücü olması gerekenden daha az olanı var. çok katı kurallarla modemlerin wi-fi güçleri belli seviyede tutuluyor ve kimse de onun üzerine çıkamaz.

www.vatanbilgisayar.com

bunu kullanıyorum. eski işim sağolsun, 20+ farklı modem denemişliğim var ve yukarda söylediğim gibi, anteni en güçlüsünü vs almak sana nerdeyse hissetmeyeceğin kadar bi artı sağlar sadece.

ek olarak; ölçen cihazı modemin dibine sokarsan zaten aşağı yukarı görmen gereken değer 18-20 dBm. dibinde bile ~30 üzeri çıkıyorsa o modemde muhtemelen sorun vardır.

@washe
Şu an kullandığım modem zyxel vmg3312 rezalet durumda. Yani o kasa kötü ki iki oda arasında WiFi kopuyor.

Paylaştığın modemi alacak kasa bütçe ayıramam. Yani bir modem için 1800 liraya kadar çıkamam.

Sence bu paylaştığım modemler iş görür mü? Kaç gündür forumlarda geze geze biraz bilgi sahibi oldum gibi.

Hazır bu işin uzmanını bulmuşken sorayım. :)

eski işim dediğim zyxel zaten. ben ordan ayrılmadan hemen önce çıkartılar vmg3312'yi. ablamlar uzun süre sorunsuz kullandılar onu. açıkçası sıkıuntı olduğunu düşünüyorsan önce zyxel müşteri hizmetlerini ara konuş.

birkaç gün internetsiz kalamam diyorsan şayet bilemem tabi. TP-link kullanmadım hiç. kullanıcı yorumlarına bakıp aklına yatıyorsa alabilirsin. donanımhaber'e bak. ordaki insanlar çılgın bilirsin :)

asus fan boyum ben, benzer fiyatlara özellik açısından tp-link'ten daha kötü özelliklere sahip asus modemler var. o yüzden bişi diyemedim

sanırım bir sonraki seçim tarihine kadar saymaya devam edecekler.

son 150 sandık sayımı ne zaman biterse sabahtan beri 25 sandık saydılar 12 saate 25 sandık sayılırsa. 1 haftaya biter.

kendilerini rezil ediyorlar. ben bu kadar acizlik görmedim. bu içine düştükleri durum tam bir acizlik. ellerinden gelen birşey yok. resmen çırpınıyorlar. benim tahminim mazbatayı yakında sayın ekrem imamoğlu alır. bu hafta gerçekleşir diye düşünüyorum. bu konuların uzmanı değilim. sizin gibi internetten, haberlerden takip eden düz vatandaşım.

son sandiklar sayiliyor, bitince binali'ye verirler mazbatayi

su linkten telefonun icin uygun en son versiyonu indirebilirsin: www.apkmirror.com

site guvenlidir, playstore'daki surumleri yedekliyorlar sadece. hangisini indireceginize gelince, yanlis gormediysem s5830i android 2.2 kullaniyor. eger 2.3 guncellemesi almadiysa minimum version 2.1+ yazanlari yukleyebilirsiniz sadece. 2.1+ olan 3 versiyon var. bunlar arasinda dogru architecture olani secmeniz lazim. x86 emulatorler icin onu gormemezlikten gelin. islemci armeabi-v7 mi emin olamadim. ilk once armeabi-v7'yi deneyin, eger yuklenmede hata olursa yada yuklendikten sonra uygulama surekli hata verip kapaniyorsa universal yazani denersiniz. bir de ayarlardan 3.parti yazilimlarin yuklenmesine izin vermeniz lazim

@crucio teşekkür ederim. daha da fabrika ayarlarına falan döndürmem. bu neymiş arkadaş? :)

daha geçen haftasonu 35'lik kara efe rakıyı 95 liraya aldım. litreliğini bilmiyorum ama iyi gibi görünüyor.

kara efe denilen distile yazan mı?

kataloglarda 70'liği 165 deniyor.

litrelik sisesler yalnizca duty-free-shop larda oluyor.
Marketlerde (yurticinde ve yurtdisinda) 20'lik, 35'lik ve 70'lik siselerle satilir.

Eskiden free-shop ta tl fiyati ayrica yaziyordu. Artik sadece euro fiyati yaziyor ve euro arttikca fiyat otomatik olarak artiyor.

konunun uzmanı değilim ama fikir yürütüyorum. kira geliri sizin hesabınıza yattığına göre gelir sizin oluyor. bu geliri nasıl harcadığınızı devletin çok dert ettiğini düşünmüyorum. yani ister kuruşuna dokunmadan bağış yapın. ister kendiniz için harcayın. Sonuç olarak bir kira geliriniz var. bence oluyorsunuz.

Hele de ileride dava konusu olacaksa karşı tarafın avukatı kesin inceler bunu. "Akrabasının hesabına her ay para aktardı da kira diye bizi mi silkeliyor acaba" diye...

parayı kira olarak seçince otomatik hesaplanıyor vergi. aynı durum bende de var, ev babamın üzerine ama kirayı ben alıyorum. her yıl benim adıma çıkıyor vergi kendiliğinden. beyanla falan uğraşmıyorum.

Askerden ilk gelince bos kalmamak icin elimdeki kpss puani ile b kadro (sadece sinav notu ile atama yapilan, mulakat yok) uzman yrd. olarak bir devlet dairesinde ise basladim. 6. ayin sonundaki ilk zamla o zamanki para ile tam tamina 1.620 tl para aliyordum. Bir sonraki tercih donemi memurlar.net forumlarinda, benimle ayni yerde abisinin arkadasinin!! falan calistigini ve devlet dairesinin KİT olmasi sebebiyle 4 - 5 bin maas alindigini soyleyenler girlaydi. Boyle bir sey olmadigini soyledigimde, kimse basvurmasin da puanlar dussun diye yalan soyledigimi soyleyenler, kufredenler vs. girlaydi.

Su an ozel sektordeyim cidden cok cok iyi para alan insanlar var, ama bunlar bilgi birikimi ve network'u ile yedeklenemeyecek kisiler. Bir de sans faktoru var tabi, 7 bin brutle denetci olarak bir donem ise basladigim yerde gm asistani 13 bin brut aliyordu.

Isin ozu eksidekilerin en az yarisi yalanci, ama geri kalani cidden iyi paralar aliyorlar.

istanbulda özel bir bankanın genel müdürlüğündeyim, iyi para alan insanlar var evet ama azınlıkta, o konuşanların çoğu kuru sıkı. Ve o paraları alan insanların çoğunun ağır sorumluluğu stresi var bence ideal iş stres az maaş yüksek iş, bir yerlerde varsa eğer.
Yoksa her gün stresten ölüp tüm hayatım iş olmuşken 15 alsam ne olur 20 alsam ne olur.
Çalıştığım yerde çok örneği var.

özellikle it sektörü için konuşuyorum. o bahsedilen rakamlarla çalışanlar var ama hayvani iş tecrübesi ve yetenekleri olan insanlar. sümüklü junior yazlımcıya kim verir 10 bin lira. ortalık önlisans programcılık mezunu dolu. grafikerlerin olayını çok bilmiyorum ama 1-2 iş görüşmesine git. piyasanın nabzını yokla.

Arkadaşlar duyurularımı takip edenler belki hatırlayacaklardır.
Ocak ayından beri iş arıyorum.
Mühendis alanında 5 yıl tecrübe
+ yüksek lisans

Kaç yere müdür - müdür yard. pozisyonları için görüşmeye gittim. Maaş teklifleri 3,5-4-5 aralığında oluyor. NET (Bir çok iş yeri 100-200 çalışan) SGK ni asgariden gösteririz gibi saçma sapan işler peşinde.
Neyse 3 yıldır aynı şirkette brüt 9k tl maaşım vardır. İstifamı verdim 2 Mayıs'da yeni işime başlıyorum brüt 11 k maaş ile. Durum şudur halihazırda işim olmasaydı, çalışmıyor olsaydım mecburen o saçma salak teklifler yapan 3-4 bin maaş sgk asgariden kalanını elden veririz diyen dolandırıcı üçkağıtçı vergi kaçakçılarının tekliflerini mecbur kabul edecektim.

mühendislik için konuşuyorum, iyi bir yazılımcı ortalama ve ortalama üstü firmalarda 6-9 bin net çok rahat alır alıyor.

Savunma sanayinde iyi firmalarda çalışan mühendisler iyi firmalarda tecrübe ve pazarlığa göre 5-12 net alıyorlar. Ama bu firmalar genelde teşvikli bölgelerde faliyet gösterdiklerinden firmaya da çok fazla koymuyor.

Başka bir durum ise şans ve doğru zaman da doğru yerde olmakla alakalı diye düşünüyorum. iki farklı mühendis aynı tecrübeye sahipken küçük bir firmada büyük bir firmada alacağının yarısına çalışabiliyor. Ama şuna kesinlikle inanın yetenekleriniz ve tecrübeniz iyi seviyede ise mutlaka hak ettiğiniz yerlere geleceksiniz.

gümrük müşaviri, gümrük müşaviri yardımcısı ve mali müşavir ya da uzman muhasebeci sadece muhasebeci için konuşuyorum;

donanımlı bir gümrük müşaviri bir de imza atıyorsa net 6k ile 10k arası bir maaş alır,
donanımlı bir gümrük müşaviri yardımcısı 4k ile 6k arası maaş alır normal gümrük müşaviri yardımıcı yani müşteri temsilcisi konumda olan biri en fazla 4k alır genel olarak maaşları 3,5 - 4 arasındadır.

mali müşavir olup iyi bir şirkette çalışan tanıdıklarım var 10k ile 12k alan var
uzman muhasebeci 6k-8k arası
muhasebeci 3k-5k arası alır

genel olarak konumuzun ve yaptığınız iş önemli bu maaş konusunda.

mühendislik ofisinden bildiriyorum. burada maaşlar 3k ile 5k arasında değişiyor.

o 10-15k maaş aldığını söyleyen arkadaşların çoğu 300 TL doğalgaz faturası başlığında ağlıyor. çok takılmamak lazım..

elektronik ve haberleşme mezunuyum, yazılımcı değil, network'çüyüm. sektörde 7 sene tecbürem var. benim hedefim hep çalıştığım sene kadar bin lira maaşımın olmasıydı. şu an bunun üzerindeyim. kasım 2018'e kadar altındaydım. beraber mezun olduğum arkadaşlarım benden daha fazla para alıyorlar. kasım 2018'e kadar ciddi bir farktı, şirket içi pozisyon değiştirdim ben ve gelen zamla o fark artık kabul edilebilir durumda. fazla alanlar da ya bankada ya da farklı sektörde çalışıyorlar.

arkadaşlarıma oranla benim huzurum, rahatım tavan. benden daha fazla tecrüben var senin de kafanda bir şeyler illaki vardır. şahsen bence asıl mühim şey denge. biraz az para alayım ama huzurum keyfim yerinde olsun. ben bunu hedefliyorum. aradaki fark çok açılırsa gözüm dışarı kaçar. açıkçası 10 yıl tecrübe ile 3k maaş almak belki bazı sektörlerde normaldir bilemem. kendi bildiğim kadarıyla grafikerlik için bu para bana çok az geldi. ufak ufak başka işlere bakıp piyasa ne alemde kolaçan etmenin zamanı senin için gelmiş hatta geçmiş şahsi fikrimce.

fırsatın olursa görüş bir yerlerle, sana uyarsa değiştirirsin çalıştığın yeri. babanın yeri değil sonuçta

Yeni mezun meslektaşımın 7000 tl net maaşla (primler hariç) işe başladığını öğrendim. 8,5 senelik kimya mühendisi olarak kendi halime üzüldüm. Bizim şirkette yeni başlayan mühendise 6000 tl brüt veriyorlar. Başka yerde yeni mezun adam buradaki deneyimli mühendisleri maaşıyla dövecek kadar alıyor.

sorun sektörde, grafikerlerin çoğu para kazanmıyor. 10 sene tecrübeli olup da 3000 maaş alan tek sektör medya ve iletişim sektörü olabilir ancak ne yazık ki.

Ne iş yaparsan yap 10 yıl deneyime 3bin maaş günümüz şartlarında az. İlk 1-2 sene belki. Kendi dükkanını açma zamanı gelmiş bence. Pazarda limon satsan çiğ köfteci açsan 5000 i görürsün. Bi video vardı belediyede çöp toplayan adam (asla küçümseniyorum) 4000 küsür kazanıyorum diyordu kaç sene önceydi. Benim bu seneki zamlarla 9k yı geçti.