Brush up on your kitchen skills to cut out the middle man. And you can treat yourself to a proper blow out for a lot less cash.

middle man dediği aracılar. üstte de dendiği gibi restoranlar, hazır gıdalar, vs.

aracıları ortadan kaldırmak için mutfak becerilerinizi geliştirin. bu sayede çok daha az parayla kendinize ziyafet çekebilirsiniz.

ortanca adamı kesmek ne ya dsadlşsadj

duyuruyu gördüm ne diyo lan bu diye daldım, himmetin çevirisini gördüm yarıldım amk. ahahahaha.

dessy silme bunu efsane olmuş hahahahahah

middle man /middleman ya da bu tarz şüpheye düştüğümüz durumlar için de :D

www.thefreedictionary.com

bunu yaran cevaplara falan yazabilirsiniz de hakkımda malın biri diye söz etmezseniz sevinirim. hoşlandığım bir laf değil. hakkımda iyi şeyler söyleyin hatta. çok yalnızım bu aralar. ilgiye ihtiyacım var.

Brush(fırça) your kitchen (senin mutfağın) skills to cut (kesebilme yeteneği) the middle man (middle orta demek, yani orta doğulu adam)

(treat = muamele etmek) (proper =kendine özgü) (blow= üflemek)

özetle;

Mutfak fırçasıyla ortadoğulu adamı kesebilme yeteneği geliştir. Böylece sana kendine özgü şekilde üfleyerek muamele edecek hanımları götürebilirsin.

Yani ışid'e katılmak için mutfak fırçasıyla bile ortadoğulu kesebilmen gerekiyor diyor. Böylece sana üfleyerek muamele edecek pek çok hanım senin olabilir diyor.

Not: Yazıda nerede hanım lafı geçiyor diye soracak olanlara şimdiden söyliyeyim; hanım gizli özne.

Børste op på dit køkken færdigheder til at skære ud midt mand. Og du kan forkæle dig selv med en ordentlig slag ud for meget mindre penge

:D :D :D :D :D

himmet, seni tanımadan seviyorum :D

ben de sana karşı boş değilim dessy

dayi, böyle naz mı olur en kezbanı bile en kötü 2 güne cevap veriyor:D

nolüyöööö arkadaşlar? :D

şimdi arkadaşlar bende bir huy var, can sıkıntısından ölünce eski duyurulara falan bakıyorum. 2 gün sonrasına denk gelmiş. o yüzden öyle naza çeker gibi şey oldu. şimdi bak bu cevabı da kaç gün sonra yazdım. pazartesi bugün, hiç çekilmiyor.

haykırarak güldük burda. güzel çeviri himmet dayı akjshskjdhgad

Çanta geniş olduğundan ötürü öyle.

bir poşet içerisinde koy çantana kitabı, şişeden su akmasına, mürekkep akmasına yönelik çözümüm budur.

benim de hep başıma geliyor. poşette buldum çözümü

geniş sırt çantamda ben de bu sorunu yaşıyorum.
çözümüm: biraz orta kalınlıkta bir kitapsa, çantaya dik yerleştir, o zaman sayfaların arasına ufak tefek şeyler, kolayca girmiyor. ince bir kitapsa, derginin arasına koyuyorum.

Doktor arkadaslar daha iyi bilir ancak karaciger yorgunlugu gibi gozukuyor. Titreme, usume, istifra alkol alimlari sonrasinda karaciger kanserine isaret edebilir.bence bir tetkike girin karaciger ile ilgili. Problem varsa erken teshis hayat kurtarir, gec teshiste ise %90 mortalite var.

Karaciğer çalışmasında bir sıkıntı yok, başka bir sebep için gitmiştim. değerler normal çıktı.

insülin direncim düşük acaba mayaya karşı falan bir alerji mi olabilir?

1 bira 1 su (bira kadar), 1 bira 1 su. tüm içkiler için geçerli olan bu döngüyü yaparsan en az yorgunlukla geçer ertesi günün.

Yani bilinen biralar içiyordum. Efes, Bomonti falan.

dahili meddah, onu yapıyorum zaten.

mideyi mi üşütüyorsun acaba? biralar soğuksa özellikle.

Sanmıyorum. Votkada veya diğer soğuk kokteyllerde sorun yaşamıyorum.

buğday alerjisi?

buğday alerjisi olabilir mi acaba diye şüpheleniyorum ben de. ekmek falan yediğimde de insülinim çok çabuk düşüyor, elim ayağım titriyor. ekmeği kestim yabancı bir arkadaşımın tavsiyesiyle, o günden beri el ayak titremesi yaşamıyorum çok uzun süre aç kalmayınca.

Yanında bir şey yiyorsan onu değiştir

Yemiyorum.

içme o zaman o kadar. birayı çok seven bir adam olarak söylüyorum bunu. vücuduna bunları yaşatmaman hayrına olacaktır.

Tavsiye değil, sebebini öğrenmek istiyorum ben daha çok. O yüzden sordum buraya, yoksa çok şükür dördüncüsünü de yaşayınca bira içmemeye karar verecek kadar akıl vermiş yukarıdaki. Ama içtiğimde 4 şişe biraydı, çok da değil. Teşekkürler yine de.

hipoglisemine bi baktırsan?

tabii ki derhal doktora git ama b1 vitamini eksikliğinden de kaynaklanıyor olabilir.

Yaşar Usta Rulez.

moda'daki ali usta olabilir. bir de öteki yakada yeşilköy'de rönopark yakınında bir roma dondurmacısı vardı, o da güzeldi.


edit: yaşar usta'ya da +1 benden

iyi oldu ben de modaya gideyim birazdan :D

bostanci'da yasar usta'da yemistim birkac yil once. hic begenmedim. cok sulu az sutlu falan gibiydi. ben o sut tadini cok saglam hissetmek istiyorum.

beyazıtta atikali camii'nin içindeki bena dondurmacısı.

yaşar usta bok gibi bence
sorbe satıyo adam dondurma değil.
moda daki ali usta +1

burası: www.grupanya.com
tren istasyonunun yanında. mis gibi. roma'nın en meşhur yerinde de yedim roma dondurmasını. bu kadar güzel değildi. moda'daki ali usta'ya bin basar.

ortaköy cremeria milano. Ne Ali Usta ne Yaşar Usta. Yediğim en iyi dondurma bu. Sonra Ali Usta gelir ama.

taksim tünel'de giolitti

bana en yakin giolitti gorunuyor. nerede tam olarak?

Moda Ali Usta!!!!!!

heybeliada vapur iskelesi karsısındaki küçük dükkan

taksim tünele yakın cremeria milano derim (gerçi heryerde açmaya başladılar artık izmir alsancak a açmışlar en son)

l era fresca

Besiktas'taki Roma Dondurmacisi benim aradigim eski tip dondurmayi buldugum yer oldu. (Cikolata sosuna sonra da findik fistiga batiriyorlar <3)
Onun disinda l'era fresca dondurmalari guzel evet. Bir de bitez acilmisti caddeye. Onu da deneyebilirsiniz.

daha yeni gördüm sorunu, giolitti tarık zafer tunaya kültür merkezi'nin orda. hani starbucks mı ne var ya orda (gerçi şimdi başka bişey oldu sanırım) onun karşısında...

yaşar usta bence de bok gibi.

Türk usulü dondurma istiyorsan mado bile yaşar usta'dan iyi. diğer türlü giolotti ve cremeria milano. bence lera fresca da güzel.

ben de dessy'i göreve çağırıyorum o zaman

Segestria florentina belki?

hımmm tarantulaya benzemiyor değil.

Çok da merak ediyorum ama bakmayacağım linke.

rapon'cum, benden bu kadar, kusura bakma :D

hangi sistemden çevireceğiz metrik sisteme? birimi var mı bunun acabası? :)

okunuşu 6 katrilyar, bu sağladığın bilgiler ışığında ancak onu söyleyebilirim :D


edit: 9.65606e24 metre = 9.65606e21 km ediyormuş
www.google.com

edit2: kara mili hesapladım ben.

mil'den km'ye :)

9.656064 × 10e24 meters

1 mil 2.54×10^-5 metre.
verdiğin rakamı çarp bununla

hangi mil? hepsinin çevrimi aşağıda

en.wikipedia.org

www.google.com

O kadar uzaksa ışık yılına çevirelim.
1 IY = 5,878 625 trilyon "mil"

koç yumurtası var bizde o da testis size hangi hayvan lazımdı acaba dessy hanım? :)

billur de :)

billur +1903.

ne diyeceksn ki başka?

İşte et yememenin bir zararı daha :D :D :D

İmkansız bir besinmiş gibi geliyor, sıfırdan kelime üretmek gerek gibi düşündürtüyor :)

Öğk.

koç yumurtası olarak tükettiğimiz şey tam olarak koçun testisleri.
yumurtalık olabilir yani pekala

Erkek bir hayvan olduğu bariz olan isim ''koç'' + yumurta olur da yumurtalık olmaz yau bence :D

Yumurtalık over demek.

bu protein depolarının yürürlükteki ismi billurdur.

gavurun "testicles" dediği ve yemek olan yumurtalıkları türkçeye çevireceksen tam karşılığı "koç yumurtası". yemekten bahsedeceksen koç yumurtası. biyolojik bir mevzuysa testis.

ugrasma onla votka koy gec bence. oldugu kadar.

migroslarda mey üretimi saf etil alkol satılıyordu bi ara.

alperz, uğraşmak istiyorum. o yüzden bilgi rica edicem :)

eczanelerde bulabilirsiniz diye biliyorum

eczaneden alabilirsin. litresi 35 tl idi yanlış hatırlamıyorsam.

Kendin üretebilirsin.
Temelden girmek istersen mayalama ve damıtma ile ilgili araştırmalar yapmanı tavsiye ederim.

Hamur mayası ile %14'e kadar alkol içeren maişe elde edip, bunu damıtabilirsin, işin bu kısmı da oldukça zevklidir, zor ya da masraflı da değildir. Uğraşacaksan işin bu kısmını da dahil et.

Yurt dışında %23 alkol oranına kadar çıkabilen özel mayalar var, elde edilen maişe'yi %95 saflıkda damıtacak imbik tasarımları var.

2 hafta falan. Ama duş almadan yatağa girmem ben. Her gün çarşaf nasıl değiştiriyorsunuz yahu? Ben de kendime titiz derdim şaşırdım :D.

/

Ulan herkes haftada bir değiştiriyormuş ben baya pis çıktım :(. Ben de haftada 1 değiştireyim bari.

kışın 2 günde 1 mi? :O

var mı bir nedeni? alışkanlık mı yoksa?

her hafta.

haftada bir

haftada bir.

bence haftada bir normal ama 2 günde 1 abartı geldi. üşenmeyip değiştirene helal olsun.

Her Cumartesi.

haftada bir.

haftada bir.

öğrenci evindeykene ayda bir idi. (3 ay değiştirmeyeni de gördüm)

2 haftadan önce değiştirmem, 3 haftayı da geçmez. konuyla ilgili sıkıntılarım var... :www.eksiduyuru.com

2 haftada 1 değiştiriyorum ben de. her hafta nevresim mi yıkanır lan.

2-3 haftada bir.

Hergun sabah akşam yıkanıyorum o sebeple hep temiz giriyorum yatağa, haftada 2 defa da çarşaflar değişir.

2-3 haftada bir aklıma gelirse değiştiriyorum. Yorgan, çarşaf işlerine karşı fobim var.

her an deyip son noktayı koyuyorum...

2 günde bir nedir yahu :/

2 hafta.

Yaz ve kış ayda 6 kere.
Belki 7 olabilir. Milimetrik hesaplanmıyor ama bu cıvarda.
Yani ortalama 4-5 günde bir.

Birkaç ayda bir.

Her gün çarşaf değiştiriyorum diyene ölsem inanmam. Birbirimizi kandırmayalım pls.

teoridefeminist pratiktegeysa, ben de boş değilim aslında :)))

@dessy xd 6 ayda bir diyen adam daha samimidir.

Haftada bir don değiştiren insanların olduğu ülkemde hergün çarşaf değiştiren insanları görmek imkansıza yakın.

Her gün değiştirenin evinde kaç takım nevresim var ya la?

Haftada bir değiştiriyorum.

Haftada bir don değiştirmekle her gün çarşaf değiştirmenin ne alakası var? Yatağa nasıl bir hâlde giriyorsunuz da her gün çarşaf değiştirme ihtiyacı duyuyorsunuz? Varsa böyle bir şey de hastalıktır sadece. Tabii her gün seks yapıp çarşafın içine edenleri saymıyorum onların en doğal hakkı.

limonlu cola...

hayat böyle bir şey değil be dostum. allah göstermesin, erken ölürsün. sal gitsin bir şeyleri.

Yatağı sadece uyumak için kullanıyorsam 2 haftada bir.

alla alla bu kadar insanın derisinden bok mu çıkıyor ya. 4-6 haftada bir falan sanırım. gerçi tabii ki istisnai durumlarda anında değiştiriyorum.

ben de her gün değiştiriyorum. ayda bir de yatağı komple değiştiriyorum hatta. siz pissiniz diye biz de mi pis olalım lan. bunun yanında 2 saatte bir duş alır, 15 dakikada bir ellerimi yıkarım. pis pis gezemem.

haftada 1
haftada 1 temizlik yapıyorum da.

ne zaman bana batarsa o zaman değişiyorum. ayda 1 oluyor 3 aşağı 5 yukarı.

1.5 senelik işsizlikten sonra bugün ise başladım. Ahahahahaha. Ne kadar dayanabilcem kovulmadan bilemiyorum.

Keşke borç yapmasaydin veya borçlarım var deyip daha azına razi olsaydın bi sure.

Canini sıkma.

bırakma kendini, vardır bir hayır. Bu olmadıysa başka iş bakacaksın. İllaki çalışmak zorundasın. Hemen bırakıp pesetmek yok. Neler göreceksin daha neler. Takma kafana yani. Bi hafta falan yat yuvarlan dinlen sonra hemen aramaya koyul. Baktın olmuyor beklentini cv ni düşür biraz. Bu aralar ülke ekonomisi malum şirketler çok titiz alım yapıyorlar. Umarım senin için daha iyisi olur.

Ama iste, isin kotu yani ozel sektorde is alani olmayan bir meslegim var. kamuda da puanlar 95-100 seviyesinde.

Benim acilen kendimi baska bir alanda gelistirmem lazim.

Başka fırsatlar çıkar her zaman. hatta daha iyisi çıkar genelde ama pozitif bakarsan, vardır bir hayır dersen. olumsuz baktığın vakit, daha da olumsuz gider işler.
donanımlı bir adamsan hakikaten daha da rahat bulursun işini gücünü.
İş hayatı acımasız ama kendini iyi satmayı öğren.

26 yaşında erkek kişisiyim.

şu yaşıma kadar hiç doğru dürüst bir işte çalışamadım, sürekli ağır işlerdi.
en son girdiğim işte kendimi sakatladım ve ameliyat olmak zorunda kaldım.

ayrıldım, şu anda dinleniyorum ve bu tarz bir işte bundan sonra kesinlikle çalışamayacağım.

yapacak tek şey sınavlara asılmak, asılmak, asılmak.
yapanlar nasıl yapıyorsa, onlardan eksik yanımızın olduğunu düşünmüyorum.

güvenin kendinize.

edit: lisans bitirdim, şu anda 2. üniversiteyi okuyorum.

Çok üzüldüm. Her işte bir hayır vardır. Bu şekilde düşünmeye çalış bu süreçte.

Bazen istediğimiz yerlere gelebilmek, istediğimiz işlerde çalışabilmek için komik rakamlarla hiç istemediğimiz işlerde çalışmamız gerekebiliyor. Türkiye genelinde bence maalesef durum böyle. Ben ilk işime 700 TL maaşla başladığımı hatırlıyorum. Şimdi 7. seneme girdim. Maaşım çok şükür beni artık mutlu edecek düzeyde. Geleceğe dair planlarımı yapmaya başladım.

Hele ki İstanbul gibi bir yerde şansın çok daha fazla var. İstediğini elde edene kadar istemediklerinin arasından en iyisini seçerek bir adım at derim naçizane.

senin adına üzüldüm dostum, umarım en kısa sürede toparlarsın vaziyeti. umudunu yitirme lütfen, hep böyle gitmeyecek elbet.

Kolay değil. Ama ümitsizliğe de kapılma derim. O işleri iptal eden firmaların çalıştığı yerlere ulaşmaya çalışmış. Sektöründen çok uzak kalmamaya bak derim.

Ambalajları ürünleri tüketmediğinde, sağlıksız besinlerin tüketimini %80 oranında engelliyorsun. Neler sağlıklıdır neler sağlıksızdır diye düşünüldüğünde bu kural en yalın çözüm oluyor.

şekeri ve tuzu mümkün olduğunca az kullan. temel olarak bu...
başarabilirsen rafine edilmiş ürünlerin bir çoğunu çıkar hayatından, un ve unlu mamulleride çıkar. kepekli makarna ye mesela normal makarna yerine yağ kullanma.

edit: her gün 93 yumurta beyazı ye diyenler gelir şimdi amuahfduashfuasd

her şeyden ye.
ama bu her şeye, paket yiyecekler, çok yağlı şekerli asitli yiyecekler pek dahil değil.
çok fazla işlenmiş gıda yememek ama diğer her sağlıklı yemekten "kararında" yemek bence sağlıklı beslenmedir.
hiç yemek yemeyip diyet bisküvi ile beslenen biri bence kendine eziyet ediyor :D

3 öğünden ziyade günde 5-6 öğüne çıkarmalısın. az ve öz.

sağlam (yeterli) bir kahvaltı, akşam yemeğini de 8'den önce halletmek.

- kahvaltı sevmesen bile yap
- bol su iç
- şekerden uzak dur, kalorilerini içme (kola vb)
- fazla tuzdan kaçın
- hamurişinden kaçın
- işlenmiş gıda, üzerinde içindekiler yazan şeyleri tüketme

Tahıl + paketli gıdadan uzak durursan büyük ölçüde işi bitirirsin.

E tablet deterjanlarda tuz var zaten ki. Onlardan kullanmiyor musun sen?

hepsi 1 arada tabletlerden kullan. ekstra bişi koymana gerek kalmıyor o zaman

Makine tuz yok işareti veriyor devamlı. Şu en altta kapağı açıp konulanlardan.

Tablet deterjan ayari yok mu? Minik bir tus oluyor genelde tablet deterjan koyduğunda ona basiyorsun, isaret vermiyor.

bizim makine eskiydi, tuzu az kalınca tabaklar kaşıklar yağlı yağlı sabunlu gibi kaygan çıkıyodu. tuz atınca düzeliyordu.

ayrıca bimde bir lira mı ne.

Bizimkinin de tuz isigi yanıyor devamlı. Kapatmak için bi ayarı da yok. Ama hic tuz kullannmıyoruz. Fairynin tabletlerinden kullanıyoruz.

Tuz sudaki kireci önlemek için kullanılıyor sanırım. Fairynin tabletlerinde tuz etkisi de var zaten.

Tuz suyu yumuşatıyormuş sanırım. Bizim makinenin kullanma kılavuzunda eğer şebeke suyunuz çok sert değilse tuz kullanmadan da çalıştırabilirsiniz yazıyordu. Bardakların falan çizilmesini engelliyor sanırım ama emin değilim :) Ben de tuzsuz çalıştırıyorum ama tablet deterjan kullanıyorum. Onun içinde ardır heralde dedikleri gibi.

Tablet deterjan kullanıyorum, hepsi bir arada olanlardan. O ışık hep yanıyor, yapacak birşey yok.

McMeal at McDonalds (or Equivalent Combo Meal) = 8.00 €

yuh!!!!!

Erasmus ofisle irtibata geçildi mi? Karşı üniversitenin koordinatörünün bilgisi var mı?

Karşı üniversiteden ses çıkmadı henüz. Aramışlar orayı da

haber çıkmazsa bana yazın, bir üniversitenin uluslararası ilişkiler biriminde çalışan arkadaşım var. Ona bir danışalım. Belki şarjı falan bitmiştir, panik ettirmeyelim şimdilik?

Mutlaka yazarım çok sağolun

benzer bir durum basimiza geldi, yurtdisindaki kisiye bir turlu ulasilamadi, adresinden en yakin karakolun numarasini buldum, durumu anlattim, polis kapisina dayandi, boylece olay cozuldu.
yine ayni sekilde yurtdisinda yurtta kalan tanidiga ulasilamadi, yurtun guvenliginin numarasini buldum, kapisina yolladim yine.
bence direkt ise yarar kisiyi bulup konusmak en iyisi. kesin yardimci olurlar.

Sana bi sır vereyim önden ayakkabı güzel arkadan vasat kare vasat.
TopuksuZ olmaz bu ayakkabı. İzmir de isen iki yer var gözüme takılan Şirinyer ve alsancak

AYRİCA bacaklar ince değilse
kuş öldü beybi

Yorum istemiyorum. Lütfen. Burada milyon insanın milyon zevkine hitap etmeyeceğinin farkındayım. Bana sadece soruya cevapla gelin. Ayrıca İstanbul için soruyorum.

Normal özel üretim ayakkabı yapan yerler bunları yapmaz büyük ihtimalle, yaparlarsa da düzgün olmaz, onlar genelde klasik ayakkabı yaparlar.
Taksim beyoğlu civarındaki atölyeleri tavsiye ederim, onlar farklı tasarımlarda daha iyidir.

Şişli'den Niantaşına girerken Rumeli Caddesine girince sağda ilk sokakta ayakkabı yapan bir kunduracı var. Ayak boyunu ölçüyor, sana istediğin renk ve materyalden seçtiğin topukla ayakkabı yapar. Ona göre de teslimat zamanı ve ücretini söyler.
Ayrıca KAdıköy'de ayakakbıcılar var.

Ben fikrimi söyledim. Terslemene gerek yoktu.Ama(!) Düz tabanda klasik gladyatör den farkı olmaz o yüzden topuklu ile daha iyi olur tabi.
-tamamen fikir-
Kadıköy de vardı yanlış hatırlamıyorsam ama nerede bilmiyorum :(

Mağaza tipi değil de ayakkabı tamir yerlerine bak.

indescribable'ciğim, işte ben de tam bu noktada cevap vermiş oluyorum. Zira başlıkta da, içerikte de bariz şu soru var: "Bu ayakkabıları nerede yaptırabilirim?"

"Bu ayakkabılar nasıl sizce" diye sorsam, en doğru cevabı sen vermiş olurdun haklı olarak ama gerçekten artık sorulan sorulara sadece yorumla cevap verilmesi benim için de, senin (sen = genel) için de zaman kaybı.

aithra, dükkanın ismini biliyor musun bir ihtimal?

E fiyatı da iyiymiş? Bu siteden mi almıştın? Hemen abanayım :D

ben şunu kullanıyorum, inanılmaz kullanışlı ve pratik.
tanıdığım herkese önerdim ya da hediye aldım :)

www.vestel.com.tr

Ay bu da çok güzelmiş ama sanıyorum onda 2-3 kişilik aynı anda çıkmaz gibi geliyor?

korkmuyorum. ben öldükten sonra gerisi tufan.

bu durum bence tamamen dini itikatların ne kadar kuvvetli olduğu ile ilgili.

Eskiden korkuyordum çok ama nedense yeni yeni korkmamaya başladım.

"Ölüm varsa sen yoksun sen varsan ölüm yok. O halde ölümden korkmak ahmaklıktır." -confucius

korkmuyorum ama üzülüyorum. ölümden sonra yaşam vs olduğuna inanmadığım için benden sonra olacakları bilemeyecek, göremeyecek olmak üzüyor sadece.

kıçıma karıncalar girecek diye korkuyorum.

yer altına gireceğim için korkuyorum.

www.youtube.com

müsait bir zamanında izle.

bu dünya için soruyorsan evet ailem üzülür diye korkuyorum
yada onların ölmesi beni üzer diye korkuyorum

toprak olacağız ve hiçbir şey hissetmeyeceğiz nesinden korkayım?

kim takar hadisleri. inanmadigim icin no problem.

zaten ölü gibi yaşadığımdan korkmuyorum.

ölmekten değil, ölememekten korkuyorum. korkmak değil de işte istememek.
aklım başımdayken, kimseye eziyet etmeden 3 gün yatak sonra toprak (benim için büyük olasılıkla kadavra) olsun. hem vedalarımızı yaparız hem kimseyi üzmeyiz.

Ölümümden korkmak mantıksız, sevdiklerimin ölecek olması ve benim bir ihtimal olarak görecek olmam bazen beni günlerce uyutmuyor
Gece kalkıp annem babam kardeşim nefes alıyor mu dinleyen bi çocuktum

Uydurma hadisleri hatta hadisleri dikkate almıyorum. Kuranda bahsedilen ölüm ile ilgili ayetleri okuyorum ve ona göre yaşamaya çalışıyorum.

www.eksiduyuru.com

Gülücüğe odaklanmak olayını hiç duydun mu? Bence mesaj atan her adamın asıl hedefi illa yatmak kalkmak değil. Kanın tam olarak beyne ulaşamadığı o anda artık ne olursa, şansına ne şekilde bir şey denk gelirse, bi umut o anına malzeme yaratabilmek ilk hedef.

Ne yazdıklarını bilmiyorum, öyle mesajlar almayalı milyon yıllar oldu, yaşlanmışım.

ben bir kere ağdayla ilgili cinsiyetimi belli eden bir soru sormuştum. onun üzerine, eski duyurularıma özelden gülücüklü mesajlar gelmeye başlamıştı.
yani taciz değil normal sohbet başlatma amaçlı mesajlar gerçi.
yani ağdalı soruya mesaj atmıyor bilerek eski duyuruya atıyor ki, cinsiyetini anladım da mesaj attım gibi anlaşılmasın diye çakal.
yüzlerce değil zaten ama yani birkaç tane.

Genel olarak tavrın önemli, burada ya da sözlükte nasıl bir imaj çizersen, ki insanlar salak değil seni fark edebilirler ya da en basitinden o anda girer bakar ne yazmış diye, sana yaklaşımın şekli de ona uygun olur.

Çok istisnai durumlar dışında, yani adam ya da kadın manyak değilse, durduk yere sana yürümez, o esnada bir şey söyleyecektir, soruna özelden cevap vermek istemiştir böyle amaçlarla da mesaj atılabilir. Yine de en güzeli gereksiz yere mesajlaşmamak, lüzumsuz şeylere cevap vermemek, o ilk mesajdan belli oluyor zaten karşı tarafın niyeti.

sevişme ihtimalleri olduğu için değil. aksine öyle bir ihtimal söz konusu olmadığı için bir nevi hınçlarını çıkarıyorlar. sorsan hepsi okumuş iyi aile çocukları. tecavüzcü tacizci ellerine geçse linç ederler. ama böyle durumlar olduğunda "çekiştirip duracaksan neden mini etek giyiyosun" diyen semt delikanlılarına dönüyorlar.

böyle durumlarda ben mesaj falan atar mıyım? asla ve kat'a atmam, atmadım.
efendi gibi asılırım geçer asdşjşasd.

birileri yazsa da ego yapayim diye düsünen (gerci cogu oyle düsünebilen varliklar da degil ya lafin gelisi iste) cok qari var. birbirimizi yemeyelim civanlar, kirh kisiyik, kirgimizin icinden geceni biliyrik. qirkg yapar!

Kalabalık olmanın verdiği güvenden dolayı tek başına cesaret edemeyeceği eyleme bu anlarda cüret edebiliyor bu güruha dahil ve dışarıdan normal insan gibi gözüken saldırgan. Özenle şekillendirilmiş ırkçı, cahil, tacizci, gaspçı, tecavüzcü yeni kuşak işte bu. 12 Eylülden beri gösterilen üst düzey toplum mühendisliğinin sonucu.

Bu yüzden diyoruz tacizcinizi öldürün diye. Internet ortamında da tacizcinin kimlik bilgilerini deşifr etmek ve kişiyi teşhir etmeye denk geliyor bu ki kimlik deşiifresi için emek harcayan ve yardımcı olan insanlar var çevremizde, kimi zaman bir mesaj ötemizde.

Mesaj illa ki geliyor da cevap vermeyince ısrarla atan filan hiç denk gelmedi bana, zaten baktın rahatsız oluyorsun mallara eklersin olur biter. Mesaj yoluyla münakaşaları hiç uzatmıyorum, cevap bile vermiyorum sonuçta hiç tanımadığım, fikren uyuşmadığım insanlar da var ve tartışmaya girmek bile çok mantıksız.

Sadece '' :) '' atan bile oluyor ama dediğim gibi ısrarla devamlı taciz eden bana hiç denk gelmedi.

bir kısmı karşılıklı trolleme şeklinde oluyor. iki tarafta da saçma davranışlar olabiliyor.

çok normal bir cevaba sırf yazan kadın diye smiley eklemeli tacize varan mesajlar yazılıyor. gülücüğe odaklan durumu. nasıl bir yokluksa artık.

yada

hatun kişi sırf dikkat çekmek için soru/cevap/meme paylaşıyor. amacı bir soruya cevap almak değil. daha sonra sayısız mesaj alıp, "eheheh erkekler çogh fena" triplerine giriyor.

bence siteye yeni kategoriler eklemek lazım. ifşa ve fb aranıyor kategorileri olmalı. bu tür duyuruları görmek istemeyenler için ayar yapma seçeneği olursa sorun çözülebilir.

İfşa yaptığım gün sonrasında duyurularıma sadece özel mesaj yoluyla cevap vermeye başlayan var birkaç tane. Hatırladığım sadece bu var, geri kalan hiçbir şeyi hatırlamıyorum bile.

Ama onun dışında gerçekten çok kaliteli insanlar da var. Onlar kendilerini biliyor, iyi ki de varlar. Yoksa duyuru gerçekten çekilmezdi.

Haci ben erkek halimle beyaz tenli olmak basligina bisey yazdim. Cinsiyet belirtmemisim ama kadin oldugum dusuncesini uyandiracak hicbisey yok. diger entrylerime baksan testesteron akiyor. Ona ragmen 2 3 abaza mesaj attiydi. icerigi hatirlamiyom ama muhabbet baslatmaya yonelik seylerdi iste.

ya ben "telefonumu benden izinsiz paylamışlar, tanımadığım biri mesaj attı" gibi bir duyuru açtım yasal konularla alakalı. "tanımadığı birinden mesaj geldiği için rahatsız oluyorsa kesin gadındır" diye mi düşündüler nedir, mesaj atanlar olmuştu. 7 senedir duyurudayım bugüne kadar sağolsun ayçovski dışında mesaj atanım yoktur, şu duyurudan sonra mesajlar gelmeye başladı resmen. erkeğim diye uyarınca geçti tabi skfjskdfsd. bu ülkede kadın olmak çok zor, lanet olası penisler

Flörtöz, özgüvenin tavan yaptığı mesajlar geliyor ama cinsel içerikli bir mesaj almadım şu ana kadar. Dışarıda türlü türlü kızla yatıp kalkan, cinsel hayatı doruk noktasında olan erkekler de atıyor böyle mesajlar. Çok da büyük tepki göstermemek lazım. Yav he he diyip geçin

hehe cesurca şeyler yazan (ne biliyim oral seks filan konuşan) kızlara napıyorlar bilmiyorum ama geçen birisi her nasıl algıladıysa bana bi sevişsen rahatlayacaksın minvalinde yazmış, ona baya güldüm. Üstelik arkadaş, ben cinsellikle alakalı bir şey yazmam sadece biyoloğum ve hastalıklarla filan alakalı yazarım. Yani fark etmiyor seksli şeyler yazana potansiyel diye yürüme varsa, yazmayana da böyle yürüme var, ne değişiyor? Olay kadının ne yazdığı yazmadığı değil, bence. Ha bi de kızlar genelde bir nick'in daha önceden ne yazdığını filan bilir, cemaziyel evvelini dikkate alır erkeklerde o da yok.

Ben yine de dediğin olayın oldukça minumum düzeyde olduğunu söyleyebilirim çok da rahatsız edici bir ortam yok, büyütecek fazla bişey de yok. Birkaç tane ağır abazan manyak olabilir, bundan zaten daha önce de bahsetmiştik. Bi sürü nick alıp sapıklık yapan var diye. ifşadan sonra -ki meme ifşası zaten ayrı bir olay- ya da buranın selebritisi (!) olan kızlara geyiğine de mesaj atılabilir, mesaj fasilitesinin bir olayı o değil mi zaten, illa sevişmek için mi atılıyor ki, insanlar eğleniyor bi nevi, eh bir de sanal ortamın verdiği rahatlık tabi ki, yine de kızların mesaj kutusunu yıkıyorlar sanıyorsanız o kadar da abartı bişey yok benim bildiğim. Ha varsa, rahatsız eden seviyesizi de engellersin biter.

Ben hiç sözlük yazarı olmadım şu 15 senede, sadece duyuru için böyle düşünüyorum.

ben sosyal bir tanışma sitesine kadın profili ve resmi koydum.
hafta sonu (2 günde) 1,000 civarı mesaj aldım. ehehe
ülkenin durumu bu heryerde böyle :)

mesajlar:
aşk şiiri yazanlar, mal mülk dökümünü yayınlayanlar, sekreter! arayanlar, niyeti ciddi olanlar (evlilik), niyeti cidddi olmayanlar (fakbadi) .....

Tam olarak bununla ilgili bir mesaj yazmıştım az önce birine, kopyalayıp yapıştırayım. Azıcık da budayıp değiştireyim.

Buradan birçok insanla 18+ muhabbet etmişliğim de var ama nasıl diyeyim, teknik şeyler genelde. "Nereye dokunmalı", "Ne söylemeli", "Olaya bir de şu açıdan yaklaştınız mı, nasıl oluyor" gibi şeyleri konuşmuşluğum var. Genelde de "Kız arkadaşımla şunu yapıyoruz, neden olmuyor olabilir" içerikli idi. Hiçbiri taciz kapsamında değildi, hatta karşılıklı eğiticiydi. "Şu düğmeye basınca ne oluyor" gibiydi, "İrmik helvası nasıl yapılır" kadar seksi ve rahatsız ediciydi. Açıkçası böyle şeyleri konuştuğumuz için de seviniyorum, bunun cahilliği olmasın artık daha fazla. Konuşmadıkça batmayalım, böyle şeyler tabu kaldıkça hayatın önemli parçalarından birinden mahrum kalıyormuşuz gibi geliyor. O yüzden de bazen utanma noktama gelip kendimi otosansürlesem de rahat rahat konuşuyorum veya cevap veriyorum.

18+ sorulardan birine cevap verdiğimde böyle mesaj alıyorum ara ara, açıkçası sanıldığı kadar da çok değil. Yüzlerce değil, birlerce mesaj alıyorum. O yüzden rahatım da. Böyle durumlarda nick verilmeli mi, verilmemeli mi konusunda kararsızım. Şansını deneyip yürüyen bir insanla nerede duracağını bilmeyen insan arasında fersahlar var bence. Şansını deneyen bir insanın ifşa olmasını istemem, bir nevi o da ekmeğinin peşinde, yazıktır ona da. Ya da nazlandığımı düşünüp, emin olmak isteyip ikinci kere sorana da bir şey diyemiyorum. Çünkü bazı kadınların da kolay görünmemek adına ilk seferinde "Olmaz, yan cebime koy" demesi görülmemiş şey değil gerçek hayatta, onun ısrarı da buraya yansıyabiliyor. Dolayısıyla öyle minik yürümelerle gelip sonradan "Pardon bacım, bilemedim" diye dönenlerin nick'ini aklımda bile tutmuyorum. "Olur böyle şeyler, hadi sana iyi şanslar. Rasgele" diyorum. Gayet anlaşılabilir geliyor bana. Ama bazı kişiler ısrar edebiliyor. Net cevaptan anlamayabiliyor. Ben de cevap vermeyi kesiyorum. Genelde o noktada mesaj alma da kesiliyor. Daha ileriye götüren hiç olmadı, olmasın da zaten.

Bu kişilerden birinin nick altında zaten ilgili şeyler ve daha önce birkaç kişiyi rahatsız ettiği yazıyor.

Meme caps'i çok ayrı bir boyut. Benim bile yürüyesim geldi :P

Toplumsal şartlar, kültürel şeyler vs, çok etken var diyeceğim de Abd deki arkadaşımnın söylediği, bir iki sitede de oluyordu aynısı.

Nereden nasıl gelirse gelsin olayı var. ŞAmnsını denemek ister insan. Twitterdan sevişenler , tinderdan evlenenler bile varken, sanal mecralar patlama yapmışken, normal şeyler bunlar geliyor bana.

Her mesajı taciz olarak algılayan kadınlar da var tabi. Facebookta gelen her mesajı ifşa eden egoist şımarık kadınlar var.

Yani çok garip şeyler aslında. Sosyal ortamların azlığı sosyal medyadan çıkıyor sanırım.

bir ara zirvede karşılaştığım ve hiç iplemediğim iğrenç bir abiniz bildiğin her entry'me saçma sapan mesajlar atıyordu.
cevaplamadım ve engelledim ben bunu (mallar sürüsü).
üstüne bir de çaylak oldum çünkü ensesi kalındı.

ıyy. midem bulandı bak yine.

her entrye saçma sapan yorum yazanı var.

en komikleri facebooktan mesaj atan tipler.

meditasyon yerine oturup düşünürsen, hatalarını kabul edip daha kolay devam edebilirsin.
metin hara olayı kadar saçmalık grömedim son zamanlarda, bi maranki bi metin hara.
söri fakat gerçek.

illa travmalı ilişki anlayıp atlatacağım dersen psikolojide bağlanma sorunu vs. kitapları okumanı önerebilirim.

Ben aslında kişisel yorumunuzu sormuyorum. Size saçma gelen şey bana bir noktada nimet olarak geldi. Travmadan kasıt da zaten travmatik, romantik bir ilişki de değil. Neyin açıklamasını yapıyorsam?

metin hara'ya takılan çoğu kişide böyle bir sonuç gözleniyor, sorun değil.

"söri" 'den kastım biraz da buydu, fikrimi yazmam da yol yakınken boşver babında. sen bilirsin elbette.
teşekkürler anlayışın için.

"BABY BACK RIBS or BACK RIBS
While most people think of baby back ribs (or simply, back ribs) as pork, they are also available from a steer. Also called loin ribs, they come from the top back of the rib cage, where the bones are short (“baby”) but meaty. Spare ribs, which come from the front, or belly side, have more fat, but the meat is “spare.”"

upload.wikimedia.org

sarı kısmın arka üst tarafı.

tam türkçe karşılığını ise bilmiyorum.

Ama der ki, loin ribs yerine spare ribs kullanacağız. Etobur olmak ne zor :( Ne denir ki bu kısımlara Türkçe?

Düzelttim. Nazik uyarın için de teşekkürler.

Hayır, yok.

Diyabet?

Ben hangi şikayetle doktora gitsem, ilk başta hepsi diyabet şüphesiyle yaklaşıyorlar ama test sonuçlarımda çok şükür ki çıkmıyor öyle bir şey.

Son olarak, özellikle dün akşam, sadece sağ elimin buz gibi soğuk (sol elim normal sıcaklıktaydı) olduğunu, birkaç saat hep o şekilde devam ettiğini ve uyuşmanın da sağ el ve ayak bileklerinde bilgisini de vereyim. Normalde sağ-sol fark etmiyordu ara ara yaşadığımda.

Sağ el mouse kullandığınız eliniz mi, benim de hep o daha soğuk oluyor.

Bu tarz soruların cevabını arayan sigarayı bırakmaktan ziyade ben şunlardan ötürü bırakamıyorum diye kendi kendine bahane arayışında olduğu için hiç boşuna uğraşma bence.

Anlatmak istediğimi ben anlamadım ama eminim sen anlamışsındır.

canımın en çektiği an diye bir şey olmadı, 12 senedir içerim ama bıraktığımda 2 ay bırakabiliyorum. Yani anlayacağın tiryaki değilim.

Bilirsin en çok yemekten sonra can çeker. O zamanlarda da elime bir çay alıp "sporcu adamsın, sigara yakışıyor mu hiç" falan diye telkin ediyorum kendimi.

En son doktora gittiğimde de doktorun hem sırtında hırıltı var demesi, hem de astım başlangıcı teşhisini koyması etkiyi daha da arttırdı.

bırakacam dedim bıraktım 2.5 senedir içmiyorum. bişeyle meşgale olmadım zorlandım ama içmedim. bi yerden sonra alışıyorsunuz.

Sakız. Evet, bir süre onunla idare ettim. Şimdi o da kalmadı.

Nadiren fena çektiği oluyor, zaten o 1 dk'lık bir süre. Yani ömür boyu 'CANIM O SİGARAYI SONSUZA KADAR HEMEN İÇMEK İSTİYOR!' demiyorsun, o yüzden o 1 dk'nın geçeceğini hatırlatıyorum kendime.

Düşüncelerimizi sigaradan uzaklaştırıp başka işlere yönlendiriyoruz, herhangi bir şey yapmaya gerek kalmıyor.

ben yerine karanfil ve bir şişe su koymuştum, canım çok sigara çektiğinde kendimi rahatlatmak biraz da zorlamak için bir karanfil çiğneyip sonra ufak bir şişe suyu tek hamlede dikiyordum. 2 ay böyle idare etmiştim 10-11ay bıraktım.

2.5 yıl oldu, nikotin sakızı ile bıraktım, canım her sigara istediğinde sakız çiğnedim, ilk günler günde 15-20 çiğniyordum git gide azaldı, 3 aya yaklaştığında haftada bir felan çiğniyordum, sonra o da gitti, bir daha canım hiç istemedi. bırakacağımı da düşünmüyordum ama basit oldu cidden. şimdiler de ara sıra rüyamda içiyorum, suçluluk duyuyorum sonra da :)

Sakiz ve naneli seker ilk etapta yardimci oluyor. cidden birakmaya niyetliyseniz champix arastirin.

ciddiyetsiz. nezaketsiz.

post-sürrealist.

otobiyografik. mutlu.

3x2=6 kelime oldu ama idare et *

(bkz: elif aybüke koçak)

Hırs fakiri.

sabırlı
sabırlı

insan ve canlı.

elma dilim patates,
çok asitli kola.

ama içim muallebi yumusaklıgında.

çürük,

maalesef ikinci bi kelime bulamadım;

öte yandan yukarıdaki diğer cevaplardan ilham ile chaotic neutral da olabilir

Chaotic neutral

göt oğlanı

yenilikçi/açık fikirli, gözlemci/meraklı

ellerikesik spiderman

tembel usengec
korkak utangac
umursamaz gamsiz
enayi saf

Antin kuntin.

tek kelime olaydı "keranacı"

akıllı ve seksi


(qızlar eqlesin)

Doyumsuz, savaşçı, faydacı.

miskin ve sakin

Nihilist-uyuşuk

soruyu üstüme alındım : "düz adam"

robert smith

minik donut canavarı, neseranni ve damdanakan'ın açtığı yolda gideceksem neutral good
O yoldan gitmezsek çoğunlukla nazik bir insanım.

zeki ama çalışmıyor bi de comolokko

hakkaten sabırlı

Üşengeç sabırlı

iyi / kötü

insan. insanların şöyle sorular karşısında kendini methetme hevesini anlayamayan bir insan.

Sığır, beceriksiz.

kararsız, şerefsiz

nefes alan

sıkıcı, silik.

Net, sert görünüşlü (herkes böyle diyor)

despot
meraklı

boynum tutuldu

keyif pezevengi

şöyle bir şey bulabildim internette;

www.yuksekovahaber.com

Orayı aradım ama kalkmış o sınıf, görme engelli öğrenci yokmuş çünkü.

Hakkari Aile ve Sosyal Politikalar il müdürlüğünü ara, sosyal hizmet merkezini arayabilirisin, milli eğitim müdürlüğü de bilir.

Neden Hakkari?
Başka iller olmuyor mu?

Gönlüm oradan yana. Özellikle yardım ettiğimiz kardşeimiz oralı olduğu ve bu cdler o niyetle alındığı için.

Mobil için link ver panpa

ayakkabılar güzel zaten bu arada bence. uzun bacaklı kadında çok seksi durabilir.

trendyol'un maslaktaki mağazasında bir ihtimal olabilir.

douche, buyur anacım, çağla şikel'in giydiği ayakkaplar, diğer modelinki değil: www.trendyol.com

çok aradım daha önce gördüm sanarak
yandan yemişlerini buldum.
tr.aliexpress.com

tr.aliexpress.com

tr.aliexpress.com

hüf :((

www.ikoshoe.com.tr

bide böyle bişey buldum ama

trendyol müşteri hizmetlerinden markasını öğrenmeyi denesen. zor ama imkansız da değil :(

leg wrap, lace up, gladiator, strappy gibi kombinasyonlarla aratarak bunun aynısından onlarca buldum. ama benim erkek olarak 1 saat bakarak göremeyeceğim farkı siz bağyanlar 2 saniyede bulabilirsiniz muhtemelen, o yüzden bak aynısı diyerek bütün linkleri atmayayım, boşuna heyecan yaratmayayım. ama yukarıda yazdığım şeyleri aratarak bulabilirsin bence. örnek olarak şunları koyayım :

eu.stuartweitzman.com

www.ebay.com

www.neimanmarcus.com

ya evet ack3000, birinci ve üçüncüye ben de ulaştım. hatta üçüncüye mi kaysam, o da çok güzel dedim taaaaa ki fiyatı görene kadar :D

hasansabbah!!!!!! trendyol'un mağazası mı var?????????????????????????


edit: pardon bu tepkiyi milla'nın mağazası olduğunu düşünerek verdim :)) ama trendyol'un mağazası olduğunu da bilmiyordum. bi sorayım ben onlara freya'nın dediği gibi.

çok yer kaplar gibi geliyor. bende elektronik olanlardan var, daha az yer kaplıyor, hem de dara ayarını yapmak daha kolay.

gereksiz
mutfak tartısı gerekli, ama bu gereksiz. tchibo'dan hem tartılı hem hacim ölçerli bi tartı almıştım zamanında. baya sık kullanıyorum onu

Dijital tartılar her zaman daha iyidir, hassas ölçümlerde bu tartılar işe yaramıyor.

çok retro bir ürün görüntüsü vs çok hoş ama kesinlikle güvenilir değil bu yaylı sistemler. hava sıcaklığından, nemden vs etkilenip yanlış ölçmene sebep oluyorlar. yani %10 %20 arası bir +- payı olması mümkün bana kalırsa. ben geçen tchibo denilen kahve dükkanından aldım 50 liraya dijital bir tartı, gayet işimi görüyor, piano black renkli bir ürün.

bence de çok kaba. bakkal tartısı gibi.

şöyle birşey işini görür www.hepsiburada.com

bi de şunlar var :) www.topragizbiz.com

tartıyı (hem de hassas) napıyosunuz arkadaşlar gerçekten çok merak ediyorum.. bardak, kaşık ya da göz kararıyla ölçüm yapamıyo musunuz?

gereksiz

Bence hiç pratik değil. Ticari işletmen varsa alınır. Ama ev için gereksiz.

reso aga, anlayamazsınız.

Gelen yorumlardan sonra almaktan vazgeçtim, çok teşekkürler <3

belki anlayamadım ama seni ikna edebildim? alsdkfs

ayrıca mutfakta eline ...öhm su dökerim *_*

@reso

kahve yapıyorum, ml ve gr ölçülerinin çok net olması lazım.

afiyet olsun o zaman, ne diyim :)

şundan var bende www.kliksa.com
memnunum. ne işe yarıyor diyenler için likör yaparken kullanıyorum ben,bardakla kaşıkla olmuyor.

2103'üncü maddeden bahsediyor olabilir mi? Anayasa falan mesala.

Yok yok, öyle de değil.

Hatta bir sonraki cümleler şöyle: In 2103, what U.S. State had the most cases of the flu, per capita?
Vermont
Nevada
South Carolina
North Dakota

Konuşma bu. 3 yerde de aynı rakam geçiyor.

2013 yilinda demek istiyor, yazim hatasi var.

2013 olsa geçmiş zaman kullanılmaz mıydı?

Had diyor işte?

Pardon ikincisiymiş o.

İlk cümlede has diyor.

2013 tür o. soru da 2013 de yazılmıştır.

''genel görünüm/bakış'' olur bence.

'a wider perspective' olabilir mi ki?

Türkçe çeviri mi yoksa synonym mi arıyoruz? Onu anlamadım sanırım ben.

Başka perspektiften bakmak, "şu" perspektiften bakmak.

İngilizce cümleyi Türkçe'ye çevirmek istiyorum ama here's the big picture için büyük resmi görmek ifadesi yerine başka bir ifade kullanmak istiyorum.

İşin aslı?

Yogurdu evde kendim yapiyorum, evet...
Bazi supermarketlerde organik urunlerin satildigi reyonlar var, kafama eserse ordan bir seyler aliyorum. kasaplarin "el yapimi sucuk" diye sattigi seyi alirdim eskiden de su an tuketmiyorum.

yumurtayı organik kategorisinden alıyorum nomal market yumurtası ile gerçekten çok farklı hem tat hem de sarısı/beyazının görüntüsü olarak. Belki gerçekten organik değildir ama tatları daha bi gerçek yumurta en azından.

Evde kullanmaya gayret ediyoruz. Annem yoğurdu kendi yapmaya başladı 1 senedir, bir de mevsim sebzesi meyvesi almaya gayret ediyoruz. Üreticisinden organik biber bulduk muydu kaçırmıyoruz.

Bir de bizimkileri yaylalı bostanlı bahçeli mahçeli bir yerlere taşınmalarına ikna edersem daha da güzel olacak :)

Hayır, umursamıyorum.

Bütçemiz belli, son zamanlada organi diye her şey gerçek fiyatının 4-5 katına satılıyor. Yine büyük üreticile kazanıyor, hem de organik tüketimin sera tüketiminden pe farkı olduğunu düşünmüyorum. Abartılmış bir bolon olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca tane yumurtaya 10 lira mı verilir? el insaf yahu.

evet, evde bunları yapıyorum ama organik sayılabilmesi için üretimin diğer aşamalarında da belli prosedürlerin uygulanması gerekiyor, organik olmuyor evde yapılan her şey.

Daha yeni kendi sarımsak tozumu yaptım. Çok severim baharat niyetine.

Biraz temele inelim. Bir ürünün organik olabilmesi için, misal bir domatesin organik olabilmesi için ekildiği tarlaya traktörün bile girmemesi gerekir. Ki traktörün egzozundan çıkan dumanın kimyasal etkileri yetiştirilen ürüne geçip doğallığına zarar vermesin. Temelde organik tarımcılık budur. Hayvancılık için de benzer örnekler bolca mevcut. Serbest dolaşımla beslenmiş herhangi bir kimyasal yemle beslenmemiş büyümesi için antibiyotik verilmemiş tavukların yumurtası organiktir. Hatta serbest dolaşmış tavukların yediği ota boka püsüre de herhangi bir kimyasalın bulaşmaması gerekir. Evde yoğurt yapmak için kullanılan süt için sağılan ineğin de tamamen organik yemlerle beslenmesi gerekir, Türkiye'de böyle bir şey yok ne yazık ki. En organik beslendiği söylenen hayvanlar bile belli bir oranda katkılı yemlerle beslenebiliyor kanun gereği. O nedenle organik beslenmemiz mümkün değil. Bizdeki organik beslenme garantisi, yumurtanın üstündeki tavuk boku. Onu görünce "Evet bu organiktir" diyoruz. Onun dışında %100 organik beslenmek için çok ciddi bütçeler ayırmak gerekir, ortalama bir kazançla organik beslenmek günümüz şartlarında imkansızdır.

türkiye'de organik tarım diye bişey yok, pazardan organik ürün almıyorum. birazcık daha organiğe yakın üretim yapan, tohum filan değiştiren, gübreye, ilaca dikkat eden üreticiler var, biliyorum ama onları alacak ne param ne araştırıp bulacak zamanım var. onun yerine memleketten akraba üretimi alıyorum, fabrikaya ürettiklerine ilacı basıyorlar kendi bostanlarında organiğe yakın bir üretim yapıyorlar :)
evde yoğurt yapmaktır, sebze meyveyi mevsiminde almaktır, salçadır, turşudur, tarhana, reçeldir bunları yapıyoruz annem sağ olsun

Organik kelimesinde karmasa var. Organik denilen sey angelus'un tarif ettigi gibi. Hakikatinde yuzde yuz organik olmasa da bu tarz sertifikali ve denetimli urunlere organik diyelim. Dogrudan ureticiden alinan ya da kendimiz yetistirdigimiz seyler organik degil. Onlara da dogal diyelim (aslinda dogal oldugu supheli oldugu icin ne kadar dogru bir terminoloji olur bilmem).

Organik urun kullaniyorum. En sik kullandigim organik urunler ekmek ve yumurta. Onun disinda cok kullanmadigim un ve makarnayi da organik aliyorum son zamanlarda. Nadiren de tavuk ya da sutu organik alabiliyorum. Genelde sutu normal kullaniyorum nedense.

Dogal urun soruyorsaniz, tavuk, yumurta, birtakim otlar, domates, yogurt, tereyagi, zeytin, sucuk gibi urunlere erisimim var ve bu tarz ev yapimi urunler kullaniyorum.

bootie kalmamıştır yaz geldi artık

Yazlık olanlarından bahsediyorum.

Altiyolda loyanin bahariye tarafindan girisi olan bir carsi var onur carsisi sanirm. Oraya bakabilirsin.

Nikita? Çok güzeldi.

Edit: Nikita'da 2 adet cool kadın var :P

how to get away with a murder

broad city. Hatta iki tane cool kadın.

başrol cool erkek ve daha cool bir erkek sonralarda cool kadınlar da giriyor
person of interest

Shameless - Fiona baş rol sayılır.

Alias
The Fall
The Good Wife

Üçü de çok farklı cool'luktalar.

Ek: Banshee de var! Cool kadınlardan geçilmiyor dizi. İlk sıraya koyarım.

fringe
continuum
buffy

orphan Black

killing

person of interest.
(bkz: sameen shaw)

homeland.

bron/broen

forbrydelsen

ikisi de acayip cooldur. ikincisi daha bir cool ama.

sex and the city, bir değil iki değil üç değil tam dört adet cool kadın ile.

fringe+1

orphan black+1

scandal diye de bir dizi var cool kadınlı ama biraz overrated bence. bak istersen.

ahs-fiona goode'u eklemesem olmazdı. büyük hayranıyım.

house of cards

walking dead

game of thrones

gilmore girls

aklıma geldikçe ekliycem :D

Castle

agent carter

çok güzel dekor yapılır uğraşırsanız.

maalesef ki ansiklopedi devri bundan bir beş sene önce kapandı, okullar dahi istemiyor dediğin gibi. kağıt toplayıcısı tek çözüm.

yok abi evdeki fazlalıkları boşaltmaya çalışıyoruz. bi de dekor yapıp iyice kalabalık edemem. birilerinin hala işine yararsa diye bir umudum var ama yaramazsa mecburen geri dönüşüme gidip tuvalet kağıdı falan olacak.

Halk kütüphanelerine veya üniversite kütüphanelerine bağışlayabilirsiniz. Onlar kabul eder herhalde.

geri dönüşüm kutularına atın, başka işe yaramıyor maalesef.

kütüphaneler bile almıyor artık.

doğudaki öğretmenler belki çocuklara verir

köy okulları

ne olursa olsun internetteki o tanınmış siteler ,google aradığınız her şeyi göstermiyor. bunların da kıymetini bilmek lazım. bence atmayın.kaldıki netteki bilgiler her an ulaşılamaz yada değişikliğe uğrayabiliyor.geçen yaşanan elektrik kesintisinin bir kaç gün yada hafta sürdüğünü düşünün...
zamanında istanbul'dayken geri dönüşüme bırakılan bazı ciltleri noksan ana britannicayı hatay 'a getirdim.bilgi edinmenin yanı sıra büyük larousse ile uslüp farkı dikkatimi çekti.sanki sizle konuşuyor ,yorum yapıyor kavram tanımlarında.sadece bu sebepten hala bulundururum .

ulan aynı durumdayım ben de. kaç defa evdekilerin elinden kurtardım çöpe atarlarken. çocukluğumuz var o ansiklopedilerde. hayatta attırmam. hem yarın ne olacağı da belli olmaz. dursun yerinde. bakarsın nükleer savaş olur, buz devri olur, ölümcül virüs yayılır falan. o zaman altın gibi değerli olur o ansiklopediler:D

Verilir mi ansiklopedi, o kadar bilgi internette yok. Ben verdim pişman oldum. Açsan bi sayfasını okusan bile kardır. Hem de tarafsız bilgiyi internette bulmak çok zor. Kağıttan okumak ayrı bi keyif zaten. Yerin varsa dursun. Evet ansiklopedi okumayı seviyorum.

Ansiklopediler maalesef güncel bilgiler içermiyor artık. İyilik yapayım derken başkalarının yanlış öğrenmesine de vesile olabilirsiniz. Zaten hiçbir okul kabul etmiyor. En iyi kullanılabilirlik, geri dönüşüm.

benim de çok fazla ansiklopedim var, biz de biraz ev rahatlasın istiyoruz. bir yerlere gönderelim diyor evdekiler bu ansiklopedileri. ama verdirmiyorum kimseye. kitaplarımı ansiklopedilerimi vermek istemiyorum. hatta bazılarından 2 tane var, onları ayırdım semt kütüphanemize soracağım kabul edilirse oraya vereceğim olmazsa duracak. ben kitap ansiklopedi gibi şeylere kıyamıyorum.

Geçen gün duyuruda bir okul için kitap istiyorlardı. Gönen miydi neydi hatırlayamadım. Ona bir bakabilirsiniz.

Ya da duyuru açın ve modlardan sabitlemesini isteyin. Bir ihtiyacı olan çıkabilir.

@elitist

yalnız soran adamın kendisi mod ahahaha.

Isimleri neler? Benim hala isime yarayanlar var. gelip alabilirim.

@devilred O zaman işi çok daha kolay :)

Bu arada Gönen'e kitap yardımı istenen duyuru; www.eksiduyuru.com

Bu soruyu ben de sormustum daha once ve yine net bir cevap alamamistim. Gizemini koruyor ne yazik ki.

bir defa geldiler. berbat bir konserdi, gitmedim ama giden arkadaşlarım oldu. para etmezler pek türkiyede.

Bak şimdi benim de aklıma takıldı. Bi imza kampanyası düzenlersen +20 imzan benden.

Türkiye'de para etmeyecek bir durumlarının olduğunu sanmıyorum. Pearl Jam yahu!

Bunu organizatör firmalarına sormak lazım. Baskı kurmak gerek :)

imzayla değil parayla gelirler

önemli olan pearl jam'in alacağı para değil ki, organizatör firmanın kazanacağı para. iyi bir yatırım olarak görünmüyordur belki ki bence de değil, 150 liraya pearl jam izlemeye yeterli insan geleceğini sanmıyorum.

(bkz: oasis)

(bkz: blur)

pearl jam bilet fiyatına müdahale ediyordur muhtmelen. bizim organizatörler de yeterince geçiremedikleri için yapmıyorlardır.

www.trustmeimascientist.com

Hazır var mıdır bilmiyorum ama dijital renkli çıktıcılarda istediğini yapıp çıktı alabilirsin.

Funny Design diye bir marka var. AVMlerde falan oluyor. Orada var. Ben birkaç sene önce oradan almıştım, atmamış olsaydım verirdim sana.

Edit: A4 müydü bilmiyorum ama baya büyüktü.

mercan civarı bir ton oyuncakçı ve hediyelik kaynağı var. hatta şark han'da kesin bulursun.

hazır olanlar çok pahalı, zaten o firmalarda her şey pahalı. ozalitçide bastırabilirsin kalın kağıda, iş görür.

thumbs.dreamstime.com

ozalitçiye ne gerek var yahu a4 için.

google'dan istediğin görselleri flaşdiske çek götür biraz teknolojik bir fotokopciye, yüksek gramajlı kağıda beş sayfa çıktı. maksimum 5-10 lira tutar.

teknik olarak:
3.bp.blogspot.com

nihilistim. umurumda değil.

___________
tiksizlik sonucu edit. bu bir cevap!!! diğerlerinden de daha az gerçekçi değil.

zaman zaman alıyorum

çoğu olumsuzluğa rağmen alıyorum evet, şükrediyorum.
ufak şeylerle mutlu oluyorum, yetinmek değil gerçekten mutlu oluyorum.
sıcak bir banyo yapıp akabinde uyuyabilmek bile bir lüks, huzurlu olmak bize sunulan bir lüks aslında ve bu anlarda şanslı olduğum için mutlu alıp keyif almaya bakıyorum.

az önce şunu okuyordum ve zevk alıyordum: eksisozluk.com

şimdi uyumam ve beş buçuk saat sonra uyanmam gerektiğini fark ettim o yüzden zevk almıyorum.

sabah yine zevk alırım belki.

zevk alıyorum hayattan. ama sanırım esas meselem bu değil. böyle olunca da, daha iyi yaşayabiliyorum.

Ben aliyom ya. benim hayatimda iyi kötü, mutluluk mutsuzluk kavramlarinin değeri yok. O yuzden sıkıntı yok.

zerre kadar almıyorum. hayattan yalnız zevk alınmıyor, hele genç yaşta. hayata hiç gelmemiş olmak en iyisi.

almıyorum çünkü : eksiduyu.ru

Bu ülkede hayattan zevk alabilen insan yaşadığını gerçek hayat sanan beyinsiz bir böcektir.

hayattan zevk almanın yaşadığın ülkeyle veya ortamla bi alakası yok olayın boku çıkmadıkça,bir insan pozitifse,maymun iştahlı değilse,mantıklıysa ve hatalarından ders çıkarıyorsa her an daha da mutlu olabilir.çocukluk arkadaşlarım var izmirde istanbulda partiden partiye koşup erzuruma cizreye atanan ama adamlar yine pozitif yine hayatlarının tadını çıkarmayı biliyorlar kendi kendilerini yemiyorlar orada yalnızlar diye. bu daha çok yapıyla alakalı yani.

Sporda ve sorumsuzca, sadece kendimi tehlikeye atarak araba kullanırken alıyorum.

mimikikili + on bin

Soruya cevap: Hayattan çok keyif alıyorum, evet. Düşüşlerim oluyor elbette ara ara ama onlardan bile zevk almayı öğreniyorum.

Almıyorum. Yaşlanıp öleceğim günü iple çekiyorum. Öyle majör bir derdim de yok. Hatta pek çok kimsenin özeneceği bir hayatım var. Mutlu ailem, iyi bir işim. Sağlık sorunum yok. Ama o kadar çok mücadele verdim ki içimde birşeyler mi öldü artık nedense zevk alamıyorum hayattan. En güzel şeyler bile boş geliyor.

almıyorum. 50 hafta çalışıp 1-2 hafta tatil yapmanın neyinden zevk alim arkadaş??

ikisi de -5 te

istanbul +2

aradaki fark 7 saat.

Zaten yakın newyorkla washington


edit: geçen ay saatler ileri alınınca +3 e kaydıysak

-4 gözükmesi normal ve doğru o halde. ekime kadar -4 / +3
ancak ileri geri olayı baz alınmadığında biz +2 sayılıyoruz öncelikle

edit2 son kararım -4

geçtiğimiz yıllarda hep yaz aylarında bulundum amerikada o yüzden bu zamanlarda ileri geri durumumuz denk.

İkisi de -4 görülüyor?

NY ve Washington'ın aynı saatlerde olduğunu biliyorum, benim asıl sorunum bu iki lokasyona davetiye gönderirken hangi time zone'u seçmeliyim.

UTC -4 secmelisiniz. Bir saatlik fark denildigi gibi yaz saati uygulamasindan kaynaklaniyor. Su anda o bolgede izlenilen zaman dilimi UTC -4. 10 Aralik'ta yollasaydiniz davetiyenizi UTC -5 secmeniz gerekecekti.

Genelde farkli uluslardan katilimcilarin olacagi toplantilarda, ya da hitap ettiginiz kitle birden cok ulkeye dagilmissa UTC uzerinden zaman vermek daha saglikli olur.

UTC -4'ü seçeceğim, evet fakat UTC -4'teki her ülke Washington ve NY ile aynı saatte görünmüyor şu an. Bir internet sitesinde farklı, öbüründe farklı. Asıl derdim de bu aslında. Hangi ülkeyi/şehri seçmeliyim?

dahicocuk, dediğini zaten yapacağım ama öncesinde şu işi outlook açısından garantiye almam gerek.

seçenek olarak ne çıkıyor?


Principal cities: New York, Lima, Toronto, Bogotá, Havana, Kingston

Bahamas
Brazil[25]
Acre
Amazonas (13 western municipalities, approximately marked by a line between Tabatinga and Porto Acre)
Canada (Eastern Time Zone)
Nunavut
Qikiqtaaluk Region except Resolute
Ontario
East of 90° West[19]
Quebec
Most of province except easternmost area
Colombia[26]
Chile
Easter Island
Cuba
Ecuador[26]
Haiti
Jamaica
Mexico
Quintana Roo (since February 1, 2015)
Panama[26]
Peru[26]
United Kingdom
Cayman Islands
United States (Eastern Time Zone)[15]
Delaware
District of Columbia
Florida
Except the western counties of Calhoun, Gulf (northern part) and Jackson, and all counties to the west of these
Georgia
Indiana[21]
Except the northwestern counties of Jasper, Lake, LaPorte, Newton, Porter and Starke, and the southwestern counties of Gibson, Perry, Posey, Spencer, Vanderburgh and Warrick
Kentucky
Counties located to the east of the counties of Breckinridge, Grayson, Hart, Green, Adair, Russell and Clinton[15][22]
Maryland
Michigan[23]
Except the western counties of Dickinson, Gogebic, Iron and Menominee
New England (states of Connecticut, Massachusetts, Maine, New Hampshire, Rhode Island and Vermont)[15]
New Jersey
New York
North Carolina
Ohio
Pennsylvania
South Carolina
Tennessee
The counties of Scott, Morgan, Roane, Rhea, Meigs and Bradley, and all counties to the east of these[15][24]
Virginia
West Virginia
United States Minor Outlying Islands

şu an -4 teki bölgeler

Seçenek olarak bunlar var: tinypic.com


Ama burada seçtiğim bir yer bir yerde -4 gösteriyorken, başka bir yerde -5 gösteriyor.

Tamam kafa karisikliginin nedenini simdi anladim. Orada secim yaptiginiz dilimler standart dilimleri gosteriyor. Demek ki program gun isigindan faydalanma zamanini otomatik olarak ayarliyor. O halde -5'i secerseniz ve yolladiginiz mesajin govdesinde de tam olarak zaman dilimini belirtirseniz sorun olmayacaktir.

ilk dediğim gibi maillerindeki durum -5 kabul ediceksin

çünkü senin gösterdiğin -4 lük bu bölgeler aslında şu an -3te

Sayılarla aram oldum olası iyi değildir. 1+1'i toplamaktan acizim. Nedenini sormadan direkt sizin tavsiyelerinize uyuyorum ve bu durumda Outlook'ta -5 gösteren seçeneklerden kendime en yakın bulduğum eastern time (us & canada)'yı seçerek yolluyorum daveti.

üç linki de kontrol ettiğimde saatler aynı görünüyor ama tabii -4'tekileri kontrol ettiğimde de aynıları görünüyordu.


wwp.greenwichmeantime.com
www.timeanddate.com
www.timeanddate.com

sen internette neyin ne gösterdiğine bakma.

senin mail sisteminde -4 ü gösteren liste new york'un bir saat ilerisi her halukarda.

-5 diyeceksin (: kolay gelsin

keklerde pastalarda değil ama krema kısmında pudra şekeri kullanıyorum. toz şeker erimiyor ve kıtır kıtır kalıyor kremada. genelde iki katı kadar kullanıyorum, ben biraz ben şekerli seviyorum.

bir de un kurabiyesi pudra şekeriyle yapılıyor.

Toz şekeri erimediği için ecnebiler böyle ince taneli toz şekeri kullanıyor. Sanıyorum Türkiye'de bunu kahve öğütücüsünden falan geçirip yapıyorlar. Var mı böyle yapan aramızda?

halanne, tüm kremalarda mı böyle yapıyorsunuz?

Pudra şekeri daha fazla ufalanan, pişirilmeyen ve fazla karıştırılmayan tarifler için kullanılabilir, işte un kurabiyesi gibi mesela.
Bir de bir bardak pudra çekeri = 1,25 bardak toz şeker gibi bir ölçü dengesi olabilir çünkü ufalandığı için daha az yer kaplar, daha az boşluk vardır taneler arasında.

KEsin olmamakla birlikte böyle düşünüyorum.

Un Kurabiyesi ve tahinli kurabiye için kullandım ben pudra şekerini

Baska da hatırlamıyorum

merengle yapılan keklerde pudra şekeri değil de evde çekeceğin toz şekeri kullanmanda fayda var, daha rahat erimesi açısından. pudra şekerinde malum nişasta oluyor, o da kekin dokusunu etkiler.

eğer pişirilmeyecek bir kremaysa evet, sadece pudra şekeri kullanıyorum. ne kadar çırpılırsa çırpılsın, normal şeker pişmedikçe erimiyor.
eğer krema, muhallebi yapar gibi pişecekse şeker kullanıyorum.

bence farkına bile varmaz, mailin ana konusuna odaklanmış olacak muhtemelen.

:D :D :D

1) Şimdi, bazen typo hatalarını göz görmüyor, hele ki çok yaygın kullanılan ifadelerde, 'best regards' gibi. Olduğu gibi bırakmayı, konunun üzerine gitmemeyi seçebilirdim zira mesajı geri çekmek istemiyormuşsun.

2) Adam bunu fark etse bile bilerek yazdığını düşünmez herhalde. Yani ihtimal bile vermiyorum, typo hatasına verir. Hele ki üstüne gitmezsen, 'bak fark etmemiş bile, yok yok, bilerek değil bu' der.

Olayı onun gözünden anlayabilmemiz mümkün değil ama ben dediğim şekilde anlardım. Hatta belki de hiç fark etmezdim bile.

Üzerine bir mail daha yaz düzelt.

hehehehe bizim bir arkadaş da kettle istemişti ama cattle yazmıştı amerikalı patronuna adam sana çölün ortasında nerden bulayım lan sığır sürüsünü tarzı bir cevap vermişti dalga geçerek (çölde çalışıyorduk da). dalga geçilirsin yani pek bir şey olmaz =)

Görmeyecek bile.

Amerikalılar anlamamazlıktan gelir bazen, istediklerini kabul ettirmek için.
Yani adam anlamıyor değil salak ayağına yatıyor olabilir.
Bu doğrultuda da onu görmemezlikten gelecektir :P

@loveinaflipbook, kızma ama öncelikle çok güldüm ben :) Sorunun cevabına gelince tabi ki, "best regards" olarak algılarım zaten ben onu.

:D ya ben de güldüm esasen de, herif şimdi "ooo mobbing var!" falan diye bik bik yaparsa diye azcık ucundan gerildim sadece.

halbusü iltifat olarak algılaması lazım duruma göre, olduğundan biraz daha zeki göstermiş oluyorum kendisini...

puhahahah :)) üstüne açıklama maili atarsan iyice dikkat çeker, salağa yat, "ne ayak" derse de typo dersin.

amerika ile yazışmak hakikaten sıkıntılı 8 saat var, adamlar iş başı yaptıklarında saat 3 olmuş oluyor zaten, o kısıtlı sürede çözmen gerekiyor ne varsa.

çok .oktan bir durum. ama dert etme. hepimiz bu tür yanlışlar yapıyoruz.
ben benimle alay ettiğini düşünürdüm ama bu konularda biraz paranoyak bir adam olduğum için böyle diyorum. normal biri muhtemelen pek önemsemez.

ayrıca duruma göre değişir, özür dilesen de dilemesen de alay ettiğinin düşünecek belki. ya da hiç umursamıyacak.

en iyisi hiçbir şey söylememek belki, sonraki mesajlarında daha dikkatli olmaya çalış. böylece sonraki mesajlardaki tutumunla bunun bir hata olduğunu anlamasını sağlamak daha iyi gibi.

Ben yanlis anlamazdim. Cunku o ne demek bilmiyorum :'(

Ama bana sorarsan usteleme. Fark etmemistir muhtemelen. Veya onun mailine cevap olarak, ya bu arada ueni gordum ben yanlislikla oyle yazmisim kusura bakma hocu falan diyebilirsin.

best regards tamam da best retards ne demek? :(

vayargadas! direkt gerizekali dedigini dusunurdum.
ama eskiden olsa oyle dusunmezdim, finans dunyasinda boyle paranoyak oldum.

"best retards"a anlam veremeyenler için açıklama:
ya retard beyin özürlü gibi bişey. kelime oyunu gibi algılanma potansiyeli var yani bana göre. ama komik de yani :)

Bisey degilmis ya. Ben anasina falan sovdun sandim. Bosver.