bunu hissetmiş olsak şu an bu yazdıklarını okuyamazdık sanırım...

Soruna cevap olmayacak ama. Olumden donmus birinin bile bir cevabi olacagini sanmiyorum. Zira ölümden donmek= azrailin vazgecmesi, yolda trafige takilmasi, baska isi cikmasi

2008 senesinde dayımı kaybettik.
dayım öldükten sonra dedem yavaş yavaş dışarıya çıkmayı bıraktı evde oturmaya başladı ama keyfi yerindeydi. aradan aylar geçti canı sıkılmaya ve sürekli pencereden dışarıyı izlemeye başladı. zaman zaman "hikmet (dayımın adı) beni çağırıyor" demelere başladı ve dayımdan tam bir sene sonra dedemi de kaybettik. muhtemelen o da artık yolun sonuna geldiğini anlamıştı.

bununla beraber kimisi kendisini dine verir ama dedem zaten 5 vakit namazını kıldığı için böyle bir belirti gördük diyemem.

belki yardımcı olur.

edit: dedem gayet sağlıklı bir adamdı. öyle "zaten hastaydı anlamıştır" gibi bir durum yok yani.

Rahmetle canım babaannem öleceği sene "Eşim beni çağırıyor" derdi.

Buna inanmıyorum ama,

Dedem ölmeden iki gün önce uyanıp uyanıp sabah ezanının okunup okumadığını sordu, hastaydı, evde yatıyordu, namaz kılan biri de değildi, sabah ezanı okunurken öldü,
Halam da, taşındıkları yeni evleri için, bu ev yıkılacak, burada ölüp gideceğiz derdi, evleri sekiz katlıydı, yol kenarındaydı, tır filan geçince sallanırdı, biraz o yüzden söylerdi herhalde, depremde yıkıldı evleri, öldüler,

uzun zaman dilimlerinde özellikle kayıp yaşayan yaşlıların girdikleri ağır depresyon sonucu ettikleri sözlerin ve "vaktim dolsun" isteğinin ölümünü hissetmek vakalarına girdiğini sanmıyorum.
ancak birkaç vaka var hatırladığım genç insanların ani ölümlerini (kalp krizi, kaza) hissettikleri onlar "malum olmak" tabir edilen cinsten. bir gün öncesinden organ bağışlamak, rüyada görüp anlatmak gibi.
üçüncü bir cins olarak da tüm hayatı boyunca bir konuya takıp o konuda ölümü öngörmek var. brezilya (air france) uçak kazası'Ndan hatırlıyorum, iki çocuklu bir aile uçak düşmesi ihitmaline karşı daima iki grup halinde seyahat ediyorlarmış ve nitekim o uçakta ailenin yarısı ölmüş oldu.

Bir de şimdi aklıma geldi, kanser hastası bir akrabımız vardı uzaktan. Kız o zamanlar 20 küsür yaşlarındaydı. Rüyalarında ona güller atıldığı, o şekilde karşılandığını görürdü. "Beni çağırıyorlar anne" diyordu son günlerinde.

Ne garip.

Bir yakınımız ne zaman bir yakını ölecek olsa ölmeden birkaç gün önce hep aynı rüyayı görüyor. Ailesiniden ölmüş kadınlar toplanmış, evde temizlik yapıyorlarmış sormuş "ne oluyor diye" onlar da "X gelecek, etrafı topluyoruz, hazırlık yapıyoruz" diyorlarmış. 2'de iki oldu şimdiye kadar, ürperiyorum.

filmi izledim de hatırlamıyorum o sahneleri tam. IMDB'de dış çekim manastır sahneleri hindistan'da diyor. Yerlerin adı da şöyleymiş: Leh, Ladakh, Jammu & Kashmir

ya yuh! çinli adamlarla çin diye mi yutturdular o zaman???

tam olarak leh dediğim yer sanırım, hani böyle bayrakların olduğu yer. Çok da spoiler vermeyeyim :) Teşekkürler!

Şehir?

İstanbul.

Buzdolabında saklamak için ya oyup ya da kızartıp direkt dolaba atacaksınız.

Kurutarak saklamak için: hafifçe patlıcanı soyup, dilimleyip bir yere serin. üstüne az tuz atıp öyle kurutun.

Fırında da kurutma yöntemleri var sanırım ama özellikle güneşte mi kurutmak istiyorsunuz?

teknikekip, ben de onu soruyorum aslında. balkona falan asılıyor genelde, balkonum yok benim. nereye asacağım ben? sorum bu.

innerbliss, güneşte doğal haliyle kurusun istiyorum, evet.

istanbulda bu mevsimde nemle birlikte kurumaz. fırını deneyin.

@dessy

penceren yok mu? ipe dizip pencereden salla aşağıya. biraz kurusun içeri alırsın.
güneş görmezse küflenir.

Şöyle bol ısı yayan bir lamba alıp daya lambayı patlıcanlara. Ciddiyim. Elektrik faturana karışmam ama.

önce oy, sonra içini dışını şöyle bir yıka. dikiş ipinden daha kalın olan bir ip var adını bilemedim. iğne aracılığıyla patlıcanı ipe sapla ama patlıcanın ağzı yere bakacak o yüzden ipe patlıcanın alt kısmına yakın as. balkonun yoksa pencerene gerdir.
hava nemliyse geç kurur. rüzgar aşırı olmamak şartıyla değsin daha iyi kurur.

##hatta patlıcanların o kestiğin başlarını da atma tepsiye koy, kurusun. onu daha sonra ıslatıp salatanda kullanabilirsin, yemeğini yapabilirsin.

bahsettiğim ip bu www.karginlar.com.tr ama diğer ipler de olur mu bilmiyorum. bu şart değildir heralde bulamasan. yorgan köpüme ipi diye geçiyormuş. şu aralar kurutmalıkların zamanı bu arada. biber, patlıcan, domates, kabak vs vs.

yorgan ipi-iğnesi diye geçiyor. ben de aldım boş odam var oraya çamaşır ipi astım kurutucam güya da bir türlü sebzeyi almadım :/

Annem zeytinyağlı dolma yapar kuru patlicandan

Patlıcanları başlarını kesmeden yıkayın. Aslında sebzeler meyveler yıkanmadan kurutulur otlar yıkanarak kurutulur. Üreticimizin bir kısmı bilinçli olmadığı için ilaçlı ürünler de pazara çıkıyor bu nedenle ben artık kurutmadan önce ön yıkama yapıyorum. Yıkama suyu kurusun sonra dolmalık hazırlar gibi kesip içini oyun.
İçlerini hafif tuzlayabilirsiniz böylece kışın daha uzun süre dayanırlar ve kururken çürümeyi önler.
Pamuk bir ipe dip kısımlarından dizin. Pencere önü, olmuyorsa pencereye yakın bir yere asın. Duvarla camla vb temas etmesinler.
Sebze kurutma işleminde hem güneş hem de rüzgar gerekiyor.

İyive kuruduklarına emin olunca bez torbada saklarsanız iyi olur.

Kullanmadan önce bir el sudan geçirin, sonra haşlayın. Haşlama suyu acı olur kullanılmaz. Sonra içini hazrlayıp doldurup pişirirsiniz.

Hangi app ne kadar yemiş ayarlardan görebilirsin.

Settings->Cellular (Türkçesi de Ayarlar->Hücresel gibi bir şey herhalde) a girdiğinde aşağılara doğru bak, orada 3g internet kullanmış olan tüm uygulamaların ve sistem servislerinin kullanımını görebilirsin ve kullanmasını istemediğin applerin 3g internetini kesebilirsin. En aşağıda da istatistikleri resetleme butonu var, oradan resetleyip bir kaç gün sonra duruma bakabilirsin.

Bu arada buraya da yazar mısın bakalım nereye gitmiş bu internet?

şöyle bir durum söyliyim,
nokia lumia 920 kullanıyorum, aylık 4gb paketim var. çok rahat bir şekilde yetiyor bana. yeri geldiğinde video izlemekten de geri kalmıyorum.

ancak bir kaç ay önce telefonu kırdığım için tamir olana kadar iphone5 kullandım 1 ay kadar ve 3. haftanın sonunda 4gb kullanım doldu. kullanım şeklimde hiçbir değişiklik olmamasına rağmen. tek fark lumia 920 değil, iphone5 kullanmam oldu. iphone'lar data kullanımı konusunda oldukça cömert sanırım.

tavsiyem,
- instagramda otomatik video yükleme olayını kapatın. sadece siz dokununca yüklesin.
- otomatik yedekleme filan açıksa onu kapatın.
- mail tanımlı ise size istemeden ekleri indirmesin.

not: bu özelliklerin olup olmadığını bilmioyorum ios'ta.

Tamam, dediğini yaptım. Bi bakayım 2-3 güne.

teritori, instagram kullanmıyorum.

otomatik yedekleme ne işe yarıyor? kaldırsam direkt ne kaybederim?

telefonla değil de kullanımla alakalı tamamen. sadece whatsapp vb. kullanan kişiye 100 mb da rahat yeter. hatta 300 mb lık internet paketi olan bir arkadaşım var. o da iphone 5s kullanıyor ve yetiyor. benim paketim 4 gb ama biraz dışarda müzik dinleyeyim, video, canlı yayın vs. izleyeyim, reddit'te dolaşayım dediğimde bitiyor hemen. genellikle zar zor yettiriyorum 4 gb'ı her ay.

uzun bir süre 2gb kullandım ara sıra yetemiyordu. şimdi avea 6gb var ama hiç 4gb'tı geçmedim. dışarıdayken falan facebook'ta ilgimi çeken video'lar varsa izliyorum ama genellikle izlemiyorum. zaten evde wireless var, şirkette wireless var. bi haftasonu falan dışarı çıkarsam kullanıyorum. iphone 5 kullanıyorum bu arada.
video izlemeyi azaltın derim biraz.

Appstore update'leri 3g'de de yapsın gibi ayarlar açık kalmış olabilir.

Baktın mı nereye gitmiş internetin? Ha bu arada bu problemi hep Turkcell kullananlardan duydum, ben avea kullanıyorum ve herhangi bir çekingenlik yapmıyorum 3G'yi kullanırken ve 4gb'ı nadiren bitirmeye yaklaşıyorum.

Yani duyuru "telefonunuz ve internet kullanımınızda kota durumunuz nedir?" şeklinde algılandı sanırım ama tekrar söyleyeyim: Video izlemiyoruz.

Whatsapp, FB, google gibi yerleri de arada kontrol ediyorum. Daha önce HTC kullanıyordum, hiç kota sorunum olmadı. Kardeşim de Samsung kullanıyordu.

İnternet kullanım alışkanlıklarımızda değişiklik olmadı. Tek değişikliğimiz: Video izlemememiz.

bk, Vodafone kullanıyorum.

normaldir bende 6 plus kullanıyorum, 5-6 gb minumum gidiyor bazen 7ye çıkıyorum.

ama ben aktif olarak vatzap facebook instagram kullanıyorum, internette bayağı vakit harcıyorum.

Little fifteen.

Album ciktiginda 16 yasindaydim.sinifta asik oldugum kiz 15 ti:)

I Just Can't Get Enough, celtic taraftarıyım

halo, sebepsiz

I Feel You - 2004 yılında ilk dinlediğim Depeche Mode şarkısıdır. Fakat Depeche Mode olduğundan haberim yoktu. Gegen Die Wand filminde dinlemiştim. :)

Enjoy The Silence - Grupla tanışmama vesile olmuş şarkıdır.

It's No Good, Personal Jesus, Peace, Wrong, Freelove - Niye bilmiyorum diğer parçalar arasından daha bir sevdiklerim :)

tabiki de Enjoy The Silence

enjoy the silence. çocukluğumu hatırlatır.

ghost. uzun zaman sonra az once ilk defa dinlemistim. burda gormek sasirtici oldu :)

ilk dinlediğim şarkısı olduğu için wrong.

wrong
lilltle 15
personal jesus

Whoa seçmek çok zormuş. Ancak en az 10 tane yazarsam haksızlık olmaz gibi geliyor ama 1 tane seçmek gerekirse Here is the House derim. Anısı falan da yok ama güzel iç ısıtıyor.

wrong

Vuu, bu kadar cevap beklemiyordum.

Daha cevap gelmez sanırım, ben de kendi favorimi söyleyeyim konu kilitlensin =]

Surrender. Çünkü klibi, sözleri, hissettirdikleri. (Yarın değişebilir tabii ki bu cevap)

enjoy the silence ve it's no good. Diğer depeche mode şarkılarını bilmeyen sevmeyen kişiler bile bu iki şarkıya bayılır. Bu yüzden depeche mode hayranları nedense grubun bu en güzel iki şarkısına piyasa deyip burun kıvırır.

Enjoy The Silence

world in my eyes

bir kimse de çıkıp da dememiş ki " never let me down"

leave in silence. ve photographic. bence en güzeli bunlar da ondan.

iiiiin yooouuur rooooooom...

hak ediyorlar buket olayında da aynı şey olmuştu.

yurtdışında bu olay nasıldır bilmem. ancak şöyle birşey var, başka ülke kültürü/anlayışı vs buna müsaittir, abes kaçmaz. insanlar yardım edebilir falan filan.

ama bizim burada "ben amerikada müzik okuyacağım bilmem kaç yüzbin dolara ihtiyacım var bi yardım edin" diyerek millet para toplamak istersen hoş karşılanmazsın. sözlükte başlık açarak ve söz konusu kişiyi sanki abarta abarta göklere sığdıramayan şekillerde överek bunu yapmak fazlasıyla aptalca geliyor ve sinirlendiriyor. yolda görsem ağzının burnunu kırmma ama burada yazdıklarımı söylerim

millet bu özgüveni kendinde nasıl buluyor anlamıyorum. yaşadıkları toplumdan nasıl bunu isteyebilecek kadar rahat ve yüzsüzler anlamıyorum. kendilerini nasıl bu kadar övüp göklere çıkarabiliyorlar anlamıyorum.

ceyhun mudur nedir ne yaptığı müzik bi boka benziyor, ne sesi harika ne de ingilizcesi iyi. ama adama bak, sözlüğe gelip kendisi ya da bir arkadaşına şunları yazdırmış;
"ceyhun belki de sizin sayenizde dunyaca taninmis bir muzisyen olma yolunda. iyi ki varmış diyeceğiniz bir albüm dinlemek istiyorsanız bu albümün öncüsü olmak için siz de şimdi katkı verin."

bu nedir allah aşkına ya?

Millet olarak linç etmekte üstümüze yok zaten.

İçeriğini okumadım, sinirlerimi bozmak istemiyorum ama bence hiçbir gönüllülüğe dayalı bir iş linç edilmeyi hak etmiyor. Yardım zorla alınmıyor çünkü.

Hiç kimse, hiçbir şekilde linç edilmeyi haketmiyor bence. Ancak ben de böyle kampanyaları saçma buluyorum. Bence bu kadar tepki toplamasnın nedeni de, genelde bu tip kampanya açan insanların hiçbir özel yeteneği ya da başarısı olmuyor. Hatta (mesela bu örnekte adam odtü endüstri, bilkent mba diyor demek ki en az orta sınıftan) muhtemelen elindeki olanakları bile değerlendirememiş oluyorlar ve (diğer ülkelerden de burada ayrılıyoruz bence) buralarda bir çok kişinin böyle hayalleri ve en az bu örnekteki kadar yeteneği (hatta bazen daha fazlası) var ama hiç kimse hiçbir hayalini gerçekleştiremiyor zaten, imkansızlıklar yüzünden. E zaten herkes bu durumdayken, sıradan bir insanın çıkıp da hadi beni gönderin demesi bence saçma oluyor. Hani bir yerlerden üstün bir başarı, bir burs kazansa, başka bir kaç şey eksik kalsa neyse. Ayrıca böyle şeyleri düzeltmesi gerekenlerin de ekşisözlük'te, duyuruda falan ortalama insanların değil, devletin ve zenginlerin olması gerektiğini düşünüyorum.
He indiegogo'da da açmış zaten, müziği o kadar iyiyse zaten para toplar.

dilencilikten çok bir farkı yok. ben de sevmiyorum o kampanyaları.

"ben ceyhun 26 yasindayim odtu endustri muhendisligi mezunuyum ve bilkent universite'sinde mba yapmaktayim."

2 yil egitimiyle ilgili yuksek bir mevkide calisarak sulalesini amerika'da muzik okuluna gonderebilir. bu linci hakediyor. ulkenin %80'i isci-memur cocugu olunca boyle simarikliklar insani deli eder haliyle.

bak kardeşim burada da var öyle bir kaç uyanık.

yok işte hayalim şuraya gitmek bilmem ne diye kampanya açıyor, şu para toplanan sitelerde. parayı alıp taksim'de içmelere gidiyor.

man o to, ben buradan, sözlükten onlarca kez yardım ettim. yarısından fazlası dolandırıcı çıktı. iyice araştırın yardım ederken.

hak etmiyor.
dilencilikse dilencilik, şımarıklıksa şımarıklık evet, millete giren çıkan ne onu anlamıyorum.
asla böyle bir kampanyaya destek vermem orası ayrı ama destek veren varsa da bana ne, size ne?

heff, şu tatlı su humanistleri beni geriyor. he, dünya daha güzel bir yer olacak sizin yüzünüzden evet, azot döngüsüne katılacaksınız ve kimse hatırlamayacak yaptıklarınızı, kabul edin artık şunu.

olay modern dilencilik, madem yetenekli, burslu olarak kazansın orayı, yok öyle 3 kuruşa 5 tane yumiyum.

haklı tepkidir, normal.

@devorgilla the gunslinger, hümanist değilimdir, zira insanların kafasına vura vura "bana ne" demeyi öğretmeyi düşünüyorum.

bilip bilmeden insanların aklını karıştıramazsın?

yırtarım aağğzını desen tam olacak.

insan ol bilader.

1- herkesin hayatına kimse karışamaz.
2- hümanizm kavramının "insan sevgisi" falan sanılmasına karşıyım. hatta bütün insanlar ölse keşke.
3- kıskançlığa karşıyım. kıskanmayın. (biz gidemiyoruz, o da gitmesin:S )

kesinlikle hakediyor.
adam sikindirik bi sebepten gelmiş benden para istiyor. beni geriyor. sonra bu özgürlük oluyor ben bunun hakkında yorum yapınca linçci oluyorum.
linç ne?
benim bunu dilencilik olarak görmem.

dilencilik ve duygu sömürüsüyle birşeyler elde etmeye çalışıyor, hem ekmeğim bütün dursun hem karnım tok olsun diyip risk almadan başarı elde etmeye çalışıyorlar.

not: bu arada sesi çok kötü bir dakika anca dinledim. şarkıyı açmadan daha pozitiftim bu sesle hayale bak dedim galiba dediğiniz linç akımına bende dahil oldum.

@optum kib bye, yetenek fukarası bir tip kendi çapında bir sitede kampanya açtığında sana giren çıkan bir şey olmuyor özünde, yani çok rahatsız olduysan siteyi açmazsın ya da destek olmazsın, işine bakarsın. dolayısıyla adı özgürlük oluyor tabii. ayrıca senin onu eleştirmen de özgürlük, küfür de edebilirsin, bir şey dediğim yok ki. saçma geliyor sadece.

ekşide başlığı açılmasa şu an kimsenin adamdan haberi olmayacaktı. şimdiyse binlerce kişi gördü. arada illa ki beğenenler çıkacak, yardım edecek.
netice itibarıyla adamın da işine geliyor bu durum.

@soso

soru sormuşsun, fikir istemişsin, fikir beyan edenlere karşı "size ne", "sana giren çıkan yok" gibi şeyler diyorsun. ben bu işi anlamadım. madem düşüncen bu çizgide, bunu "merak" ve "fikir alış verişi" formatından çıkarıp "neden böyle yanlış düşünüyorsunuz" diye baştan sorsaydın ve insanlar da kampanyanın muhatabına değil, sana cevap verseydi.

26 yaşında ODTÜ mezunu endüstri mühendisi bir adam Amerika'da müzik okumak için yardım topluyorsa o adam benim için orospu çocuğudur, linç edilmeyi de hak ediyor. Bu ülkede mayına basıp kolunu bacağını kaybeden çocuklar var, onlara protez yaptırmak için para toplasınlar amk. Göt oğlanına bak Amerika'da müzik okuyacakmış. Çalışsın parasını biriktirsin siktirsin gitsin ondan sonra müzik mi okuyacak astronot mu olacak ne yapacaksa yapsın yavşak.

@uuth, daha baştan bize ne demişim zaten, fikrim az çok ortada değil mi? diğer yandan kimsenin yazdığı fikre bir şey söylemedim farkındaysan. sadece "adı özgürlük oluyor, biz deyince şöyle oluyor" gibi bir yaklaşım görünce ona cevap vermek istedim.

@man o to, burada laf edenlerden biriyim, dolayısıyla cevap hakkım var sanırım. fikir sorulmuş, "şımarıklık" demişiz bir çoğumuz. bilkentte mba yapan bir adamın amerikaya müzik eğitimi almaya gitmek istemesi ve bunun için de ekşi sözlük'te kampanya başlatması falan dünyanın her yerinde şımarıklıktır. bu ülkenin okullarını hakeden insandan önce işgal edip sonra da olmuyo böyle ben müzik okumaya gidicem bana para verin demek şımarıklıktan öte bir şey, ama yine de küfür etmiyorum.

öte yandan burada sorulduğu için cevap veriyoruz. işte, okulda veya sokakta evde falan bu heriften bahsetmiyoruz neticede.

tüm bu düşüncelerin ışığında "başkasının muhasebesini tutan boş adamlar" tespitine de hangi kanıyla vardın merak ediyorum. çoğunluğuna başedemediğin bir düşünce karşısında takınacağın tutum bu olmamalı. bu yanlış bir tutum ve umarım sen de farkedersin.

İskandinavya'da yaşasak neyse de bu ülkede ayakkabası yırtık olup okumayan çocuklar varken şımarıklıktan başka bir şey değil.

Çok başarılı adam zaten burs kazanıyor demek ki dandik bir yeteneği varmış.

@soso
ha bi sokakta yolunu kesip para istemiş, ha hergün okuduğum yere gelip para istediğini yazmış. bana giren çıkan yok deyip sokak mı değiştiriyon?

@optum kib bye,

yok artık :) yol kesip para isteyenle şu aynı mı yahu?

insanların iyi niyetini sömürenlerden hoşlanmama hakkımız olmalı.

buna tepki veren herkes kesin okula gidemeyen çocuklar için bağış falan yapıyordur bence.

Hak ediyor. Gerçek hayatta gidip kapısına dayanıp linç edilmeyi soruyorsan hak etmiyor evet ama internette bütün duygularımız x100 oluyor. Yoksa kimsenin nefret beslediği falan yok. "Anaa, piçe bak la buna para mı istenir." diyorsun geçiyorsun sokakta görünce. Elinde klavye olunca dünyan monitörden ibaret oluyor, tek derdin bu adam oluyor. Sokaktaki gibi gerçek hayattaki gibi kafan dolu olmuyor. Bütün zihnini kaplıyor, "Müzik için burs... Kitap alamayanlar... Burs istiyor... 15 bin dolar..."

Bence bu kampanyayı savunanları da linç etmek lazım.

açık bir renkle ferahlık katmanız lazım bence.

krem tonlarından bakardım ben olsam.

canlılık katmak istiyorsanız bordo veya orman yeşili tonlarına bakın bence.

@dessy'e katılıyorum.

patchwork değil ama belki açık renk el dokuması kilimleri düşünebilirsiniz. krem rengini temiz tutmak biraz zor olabilir. evcil hayvan falan varsa gele hemen belli eder tüyleri.

halı/kilimi, duvarlara asacağınız çerçevelerin renkleri ile destekleyebilirsiniz çok göze batmayacak şekilde.

patchwork olmaz kesinlikle düz renk mümkünse şu an kullandığınız grinin bir kaç ton açığını alın. ya da kontrast bir renk seçerseniz koltukların üzerine o renk yastıklar atın herkes öyle yapıyor artık.

şunlara göz atabilirsin: goo.gl

bordo, yavru ağzı, küf yeşili.
Çok büyük de olmasın bence, zira parkeler epey iyi gözüküyor. Hatta şart değilse halı koymasanız da olur.

halısız bana da güzel geldi. halı perde ve tül ile kombinlenmeli imiş. ben araştırdığımda öyle demişlerdi.
linkleri alamadım ama royalin sadabad, borneo ve neyir serilerine baksana bir. neyirde 8385A uyar gibi.

geçmiş olsun.

bunların çoğu şarlatan diyeceğim ama linç edileceğim diye korkuyorum.

istanbul'da mısın ? öyleyse 2 isim var önerebileceğim.

Var. Özelden yaz. Mobilim

Evet istanbuldayım.

Yazmamışım, burada yazarlardan psikiyatrist / psikolog varsa onlarla da konuşmak görüşmek isterim.

Belki sadece ilaç yüklenmesinden ziyade bir psikoterapiye ihtiyacın vardır. Psikoterapist alanında uzman biriyle görüşmen uzun vadede daha sağlıklı olacaktır. Çok geçmiş olsun, gerçekten herşeyin başı zihinsel sağlık ve huzur.

Balıklı Rum Hastanesi - Günay Çetin

Benim bipolarımı yatıştırmış, beni yeniden hayata bağlamış tapılası insan diyorum çekiliyorum.

flying spider diye arattığımda şöyle bir sayfa çıktı: www.snopes.com (sayfada örümcek resmi var ama sayfayı açınca hemen çıkmıyor, aşağı kaydırmak gerekiyor.)

kısacası, öyle bir şey yokmuş.

burada da 1 nisan şakası yapmışlar aynı konuyu: controversialtimes.com (resim var yine, açınca hemen gözüküyor.)

Yok öyle birşey araştırdım. olsa olsa free fall yapıyorlarmış.
sugargliderlar gibi.
paniğe gerek yok :)

Ziplayanları var ama uçanla ilgili bilgi bulamadım.

link vermezsen nasıl bakacağız ki

Gözlerimi kapayarak koypaladım!!!!

www.iflscience.com

Yukarıda verdiğim linkte o koca örümceğin uçtuğunu söylemiyor muydu??

Yoksa okuyamadığım için ben mi hayal dünyasında yaşıyorum??

tam olarak uçma değil, yüksekten bırakıldığında kendini kontrollü olarak yere indirebiliyormuş.

imgur.com
ekteki linki korkmadan açabilirsin. Sugar glider denilen kolları perdeli bir tür sincap ın görüntüsü var.
yüksekten atlıyorlar ama perdeli kolları sayesinde havada süzülüp yere yavaş ve kontrollü konuyorlar.
örümcek de bu mantık gibi biraz, yani uçmuyor ama yüksekten atlarken kendilerine yön verebiliyorlarmış.

ekledim linki.

tamamdir.

Teşekkürler ikinize de :) ^_^

pıhtı atmıs olabilir sakın tükürme kan gelse de yut. cok agzına doluyorsa varsa gazlı bez yoksa bildiğin demlik çay posetinden 2 tanesini ılık su ile ıslatıp 30 dakika ısırıp tampon yap (pamuk olmaz), sonra at ve hiç tükürme yarın akşama kadar. sızıntı seklindeyse bunu yapmana gerek yok,tükürmediğin takdirde azalarak duracaktır kanama. gargarayı cok kuvvetli yapma, hatta yarın aksama kadar yapma. sigara içiyorsan KESİNLİKLE 48 saat içme.

Tükürmek tekrar kanamaya neden olabiliyor buna dikkat edin.

Tükürmediğiniz taktirde yarın da devam ederse doktora başvurun bence.

Buz tuttunuz mu yanapınıza iki gün? 30 saat sonra kan gelmesi çok büyük sıkıntı değil sanırım. Not; diş hekimi değilim.

Cevaplar için çok teşekkürler.

@sen olmayan cocuk benim, buzu tuttum da şişliği yine önleyemedim. şişlik önemli değil, ağrım da yok ama kanama sinirimi bozuyordu. @neferkitty ve @livaneli_kadir'in tavsiyelerine uyacağım.

Tekrar teşekkürler.

ben 3-4 gün önce aynı ameliyatı oldum. dikişlerim halen duruyor. ilk 2-3 gün kan çok normal. sonra azalarak bitiyor zaten. telaş edecek hiçbir şey yok.

aynı durumdan müzdaribim allahtan üst çenedeki biri alındı dikiş atlmadı ama kanama niye sürüyo ya o ağız içindeki tat nedir :( tükürmeden nası yaşıycaz nereye kadar! :( yoğurt ve çorba yemekten içim çıkacak mı!
gerçi benim bu sabah alındı

biz normal çekimden sonra hastaneyi aradığımızda ağzınıza kan dolmuyorsa her şey normal dediler. üç gün falan ince ince kanadı. sıkıntı yokmuş. insanın sinirleri bozuluyor ama endişeye gerek yok.

Kanı tükürmeye çalışıyorsan tükürme, o daha çok kanama yapar.
Gargarayı şiddetli yapma.
Dişin çekildiği bölgeyi de nazikçe fırçalayabilirsin. Benim doktorum öyle dedi, ben de öyle yaptım, hiçbir ekstra kanama olmadı.
Dişim geçen cumartesi çekildi, hala ara ara kanıyor çok az. Dikişlerim hala duruyor. O azalarak bitecek.

ekşi ltd çalışanları diye genelleyebiliriz herhalde. tepede kanzuk var (kendisinden bahsedilirken kısaca "dürüm" diyorlar, dürüm'ü görünce anla ki muhatap o), bi takım moderatörler var, fakat bildiğim kadarıyla moderasyon ekibi topluca istifa ettiğinden beri (eksisozluk.com) yeni ekibin isimleri açıklanmadı. açıklandıysa da ben nefis bi şekilde sallıyorum ya da kaçırdım. kısfmet.

Peki biz bu arkadaşa mesaj atabiliyor muyuz?

buradan mesaj atabilirsin sanırım ama baktığını zannetmiyorum. sözlükten mesaj alımını da uzun zamandır kapatmış durumda. kendisi pek ulaşılabilir olmayı sevmiyor. twitter'dan olabilir, bi de [email protected] olabilir ulaşma yolları.

Ssg kurucu. Kanzuk avukat ve küçük ortak. Kanzuk yönetiyor. Leventte büroları var bi plazada. Avukat ekibi ve sitenin yazılım geliştirme ve moderasyonuyla ilgilenen bi ekibi olsa gerek. Eskiden daha şeffaftı, kafalarına göre karar almak için flulaştırdılar.

Öneri 1: Siyah kolu indirip (yani zemine paralel hale getirip) sonra sola doğru itmeyi ya da sağa doğru çekmeyi dene.

Öneri 2: *muhtemelen doğru olan bu* Aletin bize göre solda kalan metalik kısmını sağ yana doğru bastırırsan içinden uzayan bişey çıkacak. oraya tel doldurup, o boruyu yeniden içeri iteceksin.

olmadı öyle pandispanya :(

İkinci yöntem de olmadı mı?

Siyah kolu indirmene gerek yok zımba doldururken.
Görselin solunda kalan metal ucu çek, zımba haznesi orada.
Bende de aynı ürün var.
Açılmıyorsa bozuk olabilir, sıkışmış olabilir. Biraz zorlamaya çalış.

zorlayınca açıldı şimdi çok teşekkürler :)

Avea'dan Vodafone'a geçtim seneler önce. Çok memnunum. Memleketim sınırda bir yerde kalıyor, orada bile çekiyor hat.

Yurtdışı için ise Red tarifesi offff çok fena!

"Red tarifeleriyle 23 ülkede aynen Türkiye’deymiş gibi konuşur, mesajlaşır, internete girersiniz!"

Vodafone'dan gereksiz pahalı diye Turkcell'e geçtim bir kaç ay önce. Geçtiğimden beri ekstra bir şeyler geçirmedikleri fatura görmedim. 3G de çok daha yavaş. Bağlantı açısından Vodafone'dan çok daha başarısız. Ben geri döneceğim.

Arnold yazınca hatırladım, benim iş hattım Tcell, internet bağlantısı konusunda gerçekten çok kötü.

Vodafone kullanıyorum. Gayet güzel tarifeleri var. Red tarifeleri için güzel kampanyaları var (Bir sinema biletine ikinci bilet bedava falan gibi) çekmeme sorunu vs yok. Yurtdışında bulundugun ülkede vodafone varsa değişen hiçbirşey yok. Özet; Gayet başarılı. (6 ay avea tecrübem oldu illallah dedirtti, fiyatlarına aldanıp acaba avea mı alsam falan deme )

ben 8 sene turkcell kullanıp geçen sene vodafone'a geçtim. sürekli dağa taşa çıktığım için 3 kuruş fazla olsun turkcell olsun en azından her yerde çekiyor diyordum. vodafone da çekiyormuş. yurtdışı tarifeleri zaten turkcell'den daha iyi. kısacası memnunum

düşünme geç. ayrıca 150 lira fatura nedir kardeş şirketler o kadar ödemiyor.

yıllarca avea kullandım, geçen sene turkcelle geçtim 1 sene kullandım. 2-3 hafta önce de vodafonea geçtim.

3ü içinde bence en kötü turkcelldi. çok iyi çekiyor denen turkcellin 3g rezalet. avea daha iyiydi.

genel olarak memnunum. sadece yazlıkta çok iyi çekmiyor bazen. red fırsatları da gayet iyi.

vodafonea geç bende turkcellden geçtim ve çok memnunum

valla kolesterol falan girince işin içine aslında sarısı o kadar da iyi bişiy değil... direk sarıyı çöpe atıp zeytin ezmesi bas :)

Yumurtayı çok sevmeyen biri olarak düşündüm, tatlı şeylerle olmazmış gibi geldi, reçelle balla filan,
Geriye de peynirle zeytin ezmesi kalıyor,
Tahinle denenebilir belki,
Ya da yoğurt,

Yumurta seven birileri cevap verse daha iyi olur galiba, düşündükçe kötüleşiyor,

Afiyet olsun,

bi ara sporla birlikte haşlanmış beyazla birlikte lor peynirini karıştırıp yediğim aklıma geldi.

ben de tatlıyla gitmez sanıyorum...

ya peynir-zeytin kolay. böyle ne bileyim mayonez olur krema olur sarımsak tozu olur, değişik bir şeyler arıyorum.

çok ince kıyılmış dereotu ve taze soğan ikilisi biraz zeytinyağı ve sarmısak ile az birşey de mayonez olabilir.

Ecnebilerin epeydir partylerde, kutlamalarda falan yaptıkları bir şey bu; deviled eggs. Buyrunuz www.google.com.tr

www.youtube.com tarifi de burda

Krem peynir koy ben kesfetmistim onu

devil's eggs deniyor bu dedigine. birsuru tarif vardir internette.

ben tatlıyla yerim yumurtayı. sarıyı ayrıca yutup onun yerine vişne reçeli koyabilirsiniz. yani vişnenin kendisini koyabilirsiniz hehe.

Ben misafirlerim için hardal ve peynirle karıştırmıştım. Çok beğenilmişti.

Damak tadına uyan peynir, mayonez, hardal, ince kıyılmış maydanoz veya dereotu gibi malzemelerden dilediğini kullanarak çeşitlilik yaratabilirsin.

Peynir.

Bırak ya yumurtayı kayısı şeklinde haşla ikiye bol üzerine karabiber pul biber nane çok az tuz at gönder mideye

küçük beyin.

amk kadın güzelse 3 tane memesi olsa yine güzel olur gözükür, besi hayvanı mı seçiyon

Hiçbiri küçük beyinli olmak kadar kötü değildir. =)

kadın bedenini meta olarak değil de estetik olarak değerlendirirsek küçük kalçaların hiçbir çekiciliği olmadığını söylemem gerekir.

üçgen vücutlu bir erkek dar kalçalı ve geniş omuzlarıyla oldukça seksi olurken kadında durum tam tersidir. kadın geniş kalçalı olduğu zaman daha çok dikkat çeker ve cazibesini daha da artırır.

bu zevk meselesi değil. birtakım estetik değerler üzerine yapılmış çıkarımlar bunlar. bu yüzden böyle rahat konuşabiliyorum. yoksa haddime değildir bir insanın fiziğinin varoluşu üzerinden tartışmak.

küçük kalça daha kötü.

küçük kalça güzeldir. küçük meme ise kötüdür.

Baydınız artık. Gerçekten baydınız. Yeter artık orası mı daha kötü, bu bölgesi mi daha iyi. Ananız bacınız yok mu sizin küçük kalçalı, küçük memeli? Bu kadar mı açsınız? Bu kadar mı çok yer değiştirdi beyniniz penisinizle??

Neye göre küçük? Vücut tipine bakar.

Ampüller standart olması lazım. Ampülün üzerinde kodu yazar. E14, E27, GU5, G4 vs. Herhangi bir elektrikçiden bulabilirsin.

bende var ikea ampulü kullanmıyorum

Yoo, ikea'dan gece lambası ve sarkıt aldım birkaç ay evvel, hepsine de normal elektrikçiden aldığım ampulleri taktım. Özetle; olur.

tabi ki kullanambilirsin? bildiğim kadarıyla ikea aydınlatma ürünlerinde kendine has oluşturduğu bir duy sistemi yok. madem ben anlamıyorum diyorsun bozuk ampulü al eline bir yapı markete git orda yardımcı olurlar. ince - kalın duy olma durumları var. bir de kullandığın ampül atıyorum 40 watt ise 100 wattlık alma, fazla ısınma yapabilir lambada kullanılan malzemenin kalitesine göre de fazla ısınmadan bakalit kokusuyla dolabilir oda.

lambanın ve önerilen ampulün modelini bilmiyorum ama duyu uyduğu sürece istediğin ampülü kullanabilirsin.

nasıl bir gece lambası? adı falan var mı ya da?

Bugüne kadar boşuna milyon dolarlar harcadım demek :(((((((((

sutlu nescafe, biri böyle: www.ikea.com.tr

diğeri şöyle: www.ikea.com.tr

yazıldığı gibi duy tipine göre istediğiniz ampulü alabilirsiniz. sadece lambanın üstünde yazan "max. 45 watts" benzeri uyarılara dikkat edin, aşırı sıcaktan erimesin sağı solu.

aynısından var bende. e14 led ampul öneririm. az yakıyor hesaplı.

lampan e14 dediğine göre ince duylu tüm ampuller olur.
diğerinin ampulü değiştirilemez diyor zaten.

www.bimeks.com.tr bu olur mesela.

Bugday tarlasi bu,
Tirpan ufak alanda olur genelde bicer dover

1- buradaki ekinler iri, arpa olabilir. çoğu anlaşılır
2- istanbula yakın trakyada olur
3- biçerdöver varsa onla yoksa tırpanla
4- genelde farklı olmaz, imkan meselesi

Istanbula yakin demissin trakya da olur ama hasadi haziran sonlari.

Bugdaya takildim gibi oldu.trakya tarim birliklerinin sayfalarina bak hasat zamani haberlerini yayinlarlar,aycicegi,bugday,kanola vs yazar.

Kılçıklı bugday tarlası bu. Haziran 10 ve temmuz 15 arasında hasadı yapılır. Bu zamanda bulunması imkansızdır. Kılçıklı buğday diye arama yaparsanız bir çok görsele ulaşabilirsiniz

bugday tarlası bu.

ıklımıne gore degısır hasadı. orta anadoluda daha gec olur trakyada adanada erken.

arazı kucukce tırpanla olur ama bı de bıceer memleketın her yerınde olmaz. kasabasında sehrınde olur koyunde olmaz gıbı. tırpan hala kullanılır.

her ıkısı de kullanılır. ustte dedıgım gıbı, ulasım meselesı sadece.

Edirne'de bolca var bu tarlalardan. Edirne'ye kadar gelmek zorunda da değilsin. İstanbul'dan çıkıp Trakya'ya doğru ilerlediğinde her yer tarla dolu. Şu aralar ayçiçek tarlaları var. Ağustos sonu gibi hasat zamanı, biçerdöverle toplanacaklar.

büyükçekmece tarafında tarlalar var..

Güneş çarpması, fazla ter ile sıvı ve mineral kaybı sonucu tansiyon düşüklüğü.

Eve gelir gelmez ılık/soğuk duş ve bol sıvı tüketmek lazım.

Evet. Bol su. Soğuk çorba salata ye ki gıdasız kalma.
Bi de çok sıcaksa ayağını su dolu kovaya koy

Evden çıkmadığım zaman da yaşamam normal mi çok sıcaklarda?

Bir de size de oluyor mu böyle? Bugün evde başıma buz torbası koydum :D

Kıyafetine uygun olarak geniş şapka takabilir ya da şemsiye kullanabilirsin. Şemsiyeyle dolaşan çok kişi görüyorum aslında.

evde klimadan sonraki en güzel icat: vantilatör karşısında otururken orana burana ıslak tülbent sermek.

konusmuyorum, arkadassiz ya da cok sIkILmis insanlar olduklarini dusunuyorum.
bazilarinin aradiklari muhabbet,bazilari da dusurebilirlerse hatun/adam iste...

İnsanların gerçekten ne kadar çok boş vakti diye düşündürüyor bana. Ve ne kadar asosyal olabileceklerini düşünüyorum. Hayat sokakta. Gerçek ilişkilerde. Her gün, her akşam chat duyurularını görmekten gerçekten "öğ" geldi artık.

dessy +1

yukarıda beni asosyal ezik sapık vb bulan arkadaşlara selam ederim.
bazen değişiklik,farklılık iyidir. ama steril de olmak lazım. saygular

Peki neden chat kısmı değil de duyuru açmak? Chat kısmında halihazırda chat için insanlar oluyor sabaha kadar?

aynı kişi tarafından sürekli açılmadıkları sürece gereksiz bulmakla birlikte rahatsızlık duymuyorum. bakmıyorum, ilgilenmiyorum. üzerinde düşünmedim hiç. ben bir kere yaptım, canım gerçekten çok sıkılmıştı. iyi ki de yapmışım, birkaç saat boyunca bayağı oyalanmış ve kendime gelmiştim. kim olursa olsun, aynı anda 20 kişiyle konuşmaya çalışınca insan ister istemez ayılıyor.

olayı "hayat dışarda"ya bağlamayı da çok komik buluyorum. ne alaka yani şimdi? e duyuruya da yazmayalım o zaman, internete de girmeyelim hayat sokaktaysa. internet yüzünden asosyalleşen insanlar olduğu gibi, internet sayesinde tanıştığı insanlarla birlikte sokak görenler de var. isteyen arkadaş arasın, isteyen kız düşürmeye çalışsın, ne yargılama meraklısısınız bu kadar. internetin asıl iğrenç yüzü sizin gibi sürekli başkalarını sorgulayıp onların üzerine basmaya çalışan tipler.

voooo voooo vooo der maister.
internet zaten hayatımızın bir parçası. burada chat duyurusu açmadığı halde geyik de çeviriyoruz arada.
7/24 klavye başında, "canım çok sıkıldı chat", "bu saatte uyanık var mı chat", "şu yaş aralığındakilerle chat" gibi duyuruları görmek üzerinde "hmmm, insanların hayatı çok boş" diye düşünmek için saatlerce oturup kafa yormaya gerek yok.
beyin hepimizde var. nasıl kullandığın sana bağlı. sen=genel.
kimsenin kimseyi sorguladığı yok. soru soruldu, cevap verdim.
ve evet, "hayat dşıarıda". dışarıda istersen saatlerce kal, istersen 1 saat kal, sen insanlarla sosyalleşemeden eve dönüyorsan, o klavye üzerinden devamlı "chat" açma ihtiyacı duymak kaderin. sen=genel.

Büyük çoğu samimiyetsiz. Sıkılmışmışmışta farklı bir uğraşı arıyormuşmuşta...

Samimi olup bunu yansıtabilenlere teşekkürler.

Bi kere girmiştim 1 2 sene önce. Eleman 2 dk konuştuktan sonra hmm kız değil misin yaaa hmm tamam o zamana bağlamıştı.

chat kısmı çok popüler değil
oradaki kimseler az çok belli açıkcası.
bir de buradaki muhabbet biraz daha samimi. dialog şeklinde. chat kısmı shoutbox, kim var ne var görüyorsun. dialog orada da olabilir ama kaç kişi yapıyordur kim bilir.
connected2.me linki atıyorum ben. gelenlerin kim olduğunu görmüyorum. anonim dertleşme/cilveleşme/tartışma olarak devam etti geçen hafta. açıkcası kimseyle de kavga etmedik. bi abi vardı sinema sektöründen. kendisi okuyorsa bu yazıyı bi yemek ısmarlamak isterim beşiktaşta.

ayrıca bu gibi bir temas yöntemi varken, diğer zahmetli olanlarını tercih etmemeyi eleştiriyorsunuz. dikkat etmenizi rica ederim.

bende açıyordum o tip duyurular ama chat maksatlı değil, gemide boş vaktim çoktu ve hep aynı insanları görmekten canım sıkılıyordu. Hatta sözlükteki dertleşecek insan veritabanından bile mesajlaştığım kişiler olmuştu.

+1 @der meister

Bu arada sosyalleşmek için burası da bir mecra, mesela buluşmalar oluyor orada da iyi sohbetler oluyordu :))

son ve en ucuz seçenek çok kötüymüş gerçekten. ilk ikisi arasında seçim ucuz olandan olabilir tasarım olarak çok benzerler fakat illa birini tercih edecek olsam ikinci link olurdu heralde.

aslında keşke imkanınız olsa da çocukların zaman geçireceği alanlarda halıfleks yerine doğal veya epoxy gibi anti bakteriyel ve temizlenmesi kolay malzemelere yönelebilseniz. her ne kadar çocuklar için hazırlanmış olsa da halıfleksler, hem sağlık hem de temizlik açısından zor malzemeler. Özellikle yeni nesilde bu kadar çok toz alerjisine sahip çocuk varken ama anladığım kadarıyla karar verilmiş ve bütçe de belli. Allah kolaylık versin belki ve umarım buralardan fiyat konusunda yardımcı olabilecek birileri çıkar.

Epoxy dediğiniz şeye baktım ama o anladığım kadarıyla bir tür zemin gibi sanıyorum. Anasınıfı olduğu için halı tarzı olması şart diye biliyorum ben de. En üstteki ilk ikisi duvardan duvara halıymış, aslında tam halıfleks olarak da geçmiyor. Antibakteriyel deniliyor ama tabii neticede toz vs. tutacaktır. Bunun için de zaten bir elektrik süpürgesi alınması şart, bir iki yere yazdık. Cevap alamazsak onu da listeye ekleyeceğiz.

evet zemin malzemesi düz zemine yayılarak uygulanıyor. istenirse çeşitli renklerde ve desenlerde uygulanıyor ama o da işçilik maliyetini arttırır. biraz esnekliği olduğu için düşmelerde vs.de faydalı. halıflekste benim en korktuğum senaryo lekelenme. atıyorum çocukardan biri üstüne kussa, işese o parçayı kurtarmak pek mümkün olmayacaktır temizlikle. bunlar olmasa bile sık ve düzenli bir temizlik lazım yoksa zamanla görüntüsü bozulacak ve muhtemelen koku yapacaktır.

Aslında boydan boya halıfleks yerine odalarda belli bir bolumde de uygulayabilirsiniz. hem maliyet azalır hem de temizlik vs işleri kolaylaştırabilir. tabi imkanlar dahilindeyse.

Anasınıflarında nasıl bir işleyiş vardır, tam bilmiyorum açıkçası. Bir de tabii prosedüre uygun ilerlemek gerek. Yoksa evet boydan boya halı fikri benim de pek hoşuma gidiyor. O yüzden alınacak elektrik süpürgesinin de yıkanabilir özellikte olmasına dikkat edeceğiz. Maliyet olayı zaten kısıtlı malumunuz :(

Baktım da biraz boydan boya halı dediğiniz gibi prosedürlerde yer alıyor.

''Anaokullarında oyun odası ve grup odasının zemini duvardan duvara, fazla tüylü olmayan kolay temizlenebilen halı ile kaplanmalıdır. Halılar yere sabitlenmiş olmalıdır. Oyun odasında bazı bölümler parke ile kaplanmalıdır. Sanat çalışmalarının yapıldığı bölümün zemini kaygan olmayan ve kolay temizlenebilen dayanıklı bir malzeme ile kaplanmalıdır.''

Kaynak: notoku.com

Valla süper yardımın dokundu :D

Araştırmaya inan vaktim yoktu ^_^

O zaman doğru yoldayız da şu ilk iki linkten birini listeye atalım madem, über süper! Çok saol! <3

Offff daha dün 20lik dişimi çektirdim ve böyle bi doktora sahibim diye ne kadar çok şanslı olduğumu hissedip anlatıyorum. Gömülü dişimi 10 dk sürmeyen bi işlemle çıkardı, hala ağrım, sızım yok ve fiyatları da çok uygun.

Ben bu adamı senelerdir tanıyorum, baya birilerini de yönlendirmiştim, memnun kalan gerçekten çok.

Turkuaz diş polikliniği. Dr ihsan bey.
muayene ücretsiz.

Geçmiş olsun.

Atasehir'de Baris Unlu var. Muayene ucretsiz.

Kimlikle gidip geldim. Sorun yaşamadım.

3 günden az kalacaksanız kimlik yetiyor.

3 günden fazla kalacağım. bu 3 gün şartını hiç duymamıştım. her yerde 180 gün içinde 90 gün izin olduğu yazıyor.

kimlikle giriyorsun. küçük bir kağıt var onu doldurup çıkış pulunu yapıştırıyorsun. o senin pasaportun oluyor onu kaybetme yeter.

3 gün sınırı yok sallamış arkadaş

3 gün yok ve kimlikle giriş yapabiliyorum yani ?

3 gün sınırı free shop'tan alışveriş yapmak için var. 72 saat yurtdışında kalmazsan alışveriş yaptırtmıyorlar. tabi bu kara sınırı geçişiyle sınırlı olabilir.
onun haricinde evet kimlikle girebilirsin yahu niye anlamamaya çalışıyorsun? ister denizden ister karadan ister havadan, nereden girersen gir kimlik oluyor. kıbrıs gibi düşün.
elinizin altında internet var kullanın be arkadaş: tr.wikipedia.org
al oku gürcistan satırında ne yazıyor.

cekilmis gayfe, yalnız atlasjet'i aradım. onlar pasaport gerekiyor dedi. o yüzden bu kadar sorguluyorum. yoksa internette de epey araştırdım. kimlikle gidip dönen biri çıksa bu iş huzur içinde hallolacak :)

Atlasglobal kullanarak kimlik ile Tiflis'e gittim, bir sorun olmadı. Hatta kimlik ile gidince yurtdışı çıkış harcı da ödemiyorsun.

@neyehbe, yurtdışı çıkış harcını alıyorlar ss.

gürcistan konsolosluğunu aradım, "havayolu karayolu farketmiyor, girebilirsiniz, 1 sene de kalabilirsiniz " dedi.

anlamadığım, atlasglobaldeki kız neden pasaport lazım dedi. her neyse. çok teşekkürler.

@cekilmis gayfe: havayolu kullanarak kimlik ile çıkarsan yurtdışı çıkış harcı almıyorlar, karayolu ile çıkarsan alıyorlar. hatta ben atatürk havalimanındaki pul gişesine gidip sordum, kimlik ile çıkarsan gerekli değil, pasaportla çıkacaksan alman lazım dediler. pasaport polisi de kimlik ile çıktığı görünce pul filan sormadı.

1. pulu kimse sormaz merak etme.
2. atlasglobal acaba aktarmalı mı gidiyor?

The fall. <3

(bkz: donnie darko)
hiç bi sik anlamadım.

Fantastic Planet
www.imdb.com

Primer,tam anladim derken hicbir sey anlamamis oluyorsun :)

the skin i live in. şok şok şok.

www.imdb.com

www.youtube.com

"film" sayılır mı ondan bile emin değilim,

philosophy of a knife
men behind the sun (bu ikisi, birim 731'le ilgili)
begotten

Primer +1

dr.strangelove

Bir film izlemistim, basrolde bir otomobil lastigi vardi. Bildigimiz otomobil lastigi.
Neden yapt bilmiyorum ama oturup bastan sona izledim filmi. Fena degildi aslinda.

(bkz: vinyan)
(bkz: otesanek)
(bkz: fear and loathing in las vegas)

bijita q (visitor q)

human centipede
dogtooth

Srpski Film.

www.imdb.com
www.youtube.com

Srpski film+1

ExistenZ.

Human centipede + 1.

@stavro, film bu muydu? m.imdb.com

dog tooth
www.imdb.com

gummo
daisies

Pink Flamingos - Komple tuhaf
Freaks - Oyuncuları sebebiyle tuhaf
El Topo - Western olmasına rağmen tuhaf
Lost Highway - David Lynch tarzı tuhaf

Blue Velvet (Belirli sahnelerin amacı doğrultusunda rahatsız edici olan tuhaflığından ötürü)

Night on Earth (Koyun seven karakterden ötürü (spoiler vermemeye çalıştım))

After Hours (Filmin tamamı tuhaflık üzerine kurulu zaten ve de çok sevdiğim bir film)

g.i. joe izledim. allah cezami verdi. ne diye izledim diye kendime sorarim. hatirladim arkadas dvd'sini vermisti "al bunu izle, cok guzel" diye. ben onun sinema zevkine sicayyim. izleme

(bkz: der siebente kontinent)

not: canınız sıkkın ise izlemeniz tavsiye edilmez.

little athens diye bi filmdi bi odayı basıp birbirlerini vuruyolar sonra oturup konuşuyolar o kadar durgun saçma anlamsız mantıksız olup bittikten sonra acayip de etkilendiğim başka film olmadı. gençlerin umutsuz geleceklerini hayatlarını falan anlatıyo amerikadaki.

Salò o le 120 giornate di Sodoma
tuhaf olduğu kadar rahatsız edici de. sonuna kadar da izledim lan üstelik.

Existenz, videorome

zeitgeist.

carl sagan-kozmos, stephen hawking-büyük tasarım, life..
aklıma gelenler.

Buradan da yazayım: FROZEN PLANET!

Cosmos : A spacetime odyssey ( Yeter de artar bile )

Capitalism : A love story

Planet Earth

Human Planet

Africa

Inside Job

if a tree falls
16 ton

2. dünya savaşı üzerine daha iyisi yok:
apocalypse the second world war

1. si için de:
the first world war

ikisinin de altyazısı mevcut

bina yıkılmadığı sürece bırakmazlar diye tahmin ediyorum.

yahu depremi bırak düz mide ameliyatında doktor daha laparoskopik giriş yaparken hastanın aortunu kesiyor.. burası türkiye. siz depremde ne olurdu diyorsunuz.

bak burada baya haberler/kaynaklar var: www.google.com.tr

Ufff

Kapatamadim demeseydin ekran öldü diyecektim :( anakartinda sikinti cikmis olabilir, garantisi varsa dogru garantiye gotur hic ugrasma.

Not: fan filan calisiyor mu acmak istediginde? Yoksa bir tek isiklar mi?

bugün de mutluydun dessy :/

Mutluluk bana haram :P
Fan çalışır gibi ses çıkıyor ilk açtığımda
Teknoloji beni hiç sevmiyor :(((

Laptopu götürdüğüm yer de anakartın yanmasından şüpheleniyormuş.

Anakart yanınca noluyor ki?

Anakart değişimi gerekiyor, laptoptan laptoba değişmekle beraber 500-1500 arası bir şey olabilir. Garantisi varsa onlar halleder.

prospektüsüne göz gezdirdim, yan etkileri ciddi. onun yerine daha doğal şeyler kullanmanızı öneririm.

edit: etken maddesinin denenmesi ile ilgili çalışmayı okudum bir de. depresyon aşırı yaygın değil ancak hem ihtimali azımsanmayacak düzeyde hem de madde(izotretinoin) vücutta birçok farklı yapıya etki edebileceğinden tahmin yapmak güç.

Havalara bağlayayım o zaman bu modu :D
4 aydır kullanıyorum hapı, 1 aydır bu durumdayım, demek haptan değil :)

Herhangi bi şey yaşamadım 7 ay kullandım, yan etkileri okuyunca ya acaba mı diye kendi kendinize öyle düşünüyor olabilirsiniz.

Yok, yan etkileri okumadım açıkçası etkilenmeyeyim diye.
Ama zerotanin = deprsyon muhabbetini duymuşluğum vardı.
Son 1 aydır sebepsiz bir depresiflik söz konusu olunca "acaba ben de etkilenmiş olabilir miyim?" diye düşünmeden edemedim.

ben kullandım görmedim :d tek yan etkisi dudaklarımda oldu çok kurudu. başka yan etkisi yok

7 ay accutane kullandim, muadili. Depresyonu gectim o donem moralim bile bozulmadi. Doktorunuz onerdiyse biraz gozu karartip kullanmak lazim, muazzam sonuclari var.

roaccutane kullandım 7 ay, muadili. yok öyle bir şey. iyi ki kullandım hatta, aşığım o ilaca be. tek kötü yanı dudaklarımın çok afedersin ağzına sıçmasıydı. o da geçti zaten tedavi bitince.

Dişin tamamen çıkmasını bekleme, şimdi çekeceğin ağrı, alacağın ağrı kesicilerin sana zararı filan gömülü yirmiliği çektirmenden daha zahmetli. Bir de şu var ki, o diş çıkarken diğer dişleri yamultuyor olabilir, diş tam yerine geliyor mu emin misin ? diş estetiğin bozulursa geri dönüşü çok daha zor. Sen en güzeli git bir diş hekimine eğer yamuk filan geliyorsa aldır kurtul.

Sadece bir köşesi belirmiş dişimin, diğerleri hep daha damakta, kesilip dikilmesini kaldıramam, oracıkta geberirim :((((

O disin tamamen cikmama olasiligida var,eger cikmazsa zaten yarilip alincak.biran once dr.a git.
Gecmis olsun.

günlerce ağrı çekmektense bir seferde aldır kurtul bence de. ben 4'ünü de aldırdım, çok mutluyum.
zaten bir kısmı çıkmış durumdaysa yüzeye yakındır, öyle çok derin kesilmez.
ayrıca o kadar korkuyorsan sedasyon yaptırırsın, anlamazsın bile ne ara alındığını.

doktora git, gerekli görürse çene cerrahına yönlendirir.

Doktora git ama cektirmek istemedigini soyle, agrinin sebebi iltihap da olabilir, iltihap kurutucu verirse agrin diner, zorla disini cekicek hali yok neticede

Sevgili dessy, 20lik diş ve diş ağrıları üzerine master yaptım diyebilirim, çektiğin azabı tahmin edebiliyorum! geçmiş olsun.

Öncelikle ağrın için apranax fort yerine majezik ya da arveles tavsiye ederim. İki ilaç da mideyi ve karaciğeri apranaxa kıyasla daha az yoruyor. Günde 4-5 majezik içtiğimi -daha doğrusu direkt etki etsin diye ağzımda erittiğimi bilirim. Ama yemene dikkat et.

Dişini çektirme ok, ama bir an önce diş filmi çektir derim.. Eğer dişin yamuk çıkıyorsa (filmde gözükür) diğer dişlerini yamultarak çıkar, ya da kökü düğüm gibiyse çok zor çıkar ve bu daha dertli hikayelere götürür olayı.

Doktor da önereyim diyeceğim ama konuya manen hazır değilsen :)) sanırım şimdilik sırası değil. Sorun olursa bana yaz. Geçmiş olsun.

postit, doktor olsan emin ol dişimi sana çektirirdim :D O nasıl bir empati öyle???

benim çok sevdiğim, güvendiğim bir doktorum var zaten ama ben de panik ve anksiyete ataklarda master yaptığım için hazır olamıyorum :((( Eve gidip de bir alkol gargarası yapmak tek isteğim! Ama bir yandan da düşünüyorum doktoruma mı uğrasam diye.

Hayat çok zor ve ben ağrıdan öleceğim :((

Meğer ki zaten önereceğim doktor benmişim. Yok canım latife ediyorum değilim. :)

dur atayım.

hatta attım. yalnız başlığı üstte tutma olayını diyosan daha önceden sormuştum. 'yok hani olur da bir mod gorurse diye yazdim. onlar ayarlayabilir boyle birsey' demişti.

Yok o değil, başka bi şey :)

Yarım saat falan üzerini streçleyerek buzdolabında bekletin, katılaşmasına yardımcı olur.

süt ve yumurta ekleyerek krep e çevirebilirdin eğer içindeki kabartma tozu çok miktarda değilse
edit: yukarda da denmiş ben yazana kadar.

Doğumgünümde sabahın erken saatinde beni çiçekçi uyandırırsa, çiçeği çiçekçiye yediririm. Hele ki bir de pazar günü ise. Umarım benim gibi değildir arkadaşınız.

Çiçek tercihi ise oldukça kişisel bir şey. Örneğin, bazıları hiç sevmez, belki bazılarına allerjisi vardır. Bazıları gül sever, bazıları kır çiçeği, bazıları da büyük, dana gibi çiçekleri.

Güleceği notun da birinin bir vecizesi ya da klişe bir laf yerine, başkalarına saçma gelecek ama ikimizin konuşmaları arasından anlamlı bir şeyleri tercih ederdim. Aranızdaki bir konuşmanın parçalarından ya da ikinizin paylaştığı bir şeylerden olması daha samimi olur.

Ben çiçek alınmasını tercih etmezdim ama ilk erkek arkadaşım ve aynı zamanda ilk aşık olduğum insan bana aynı sürprizi en çok sevdiğim çiçekle yani papatyalarla yapmıştı. İnsan böyle şeyler sevdiğinden gelince mest oluyor. Tabii beni yeterince tanıdığı için kırmızı gül veya çiçek insanı olmadığımı da biliyordu.

Uzun lafın kısası: sevgili değilseniz farklı yorumlanıp farklı tepkilere neden olabilir. Riske girmeyin.

benim de okumaya başlayınca aklıma ilk papatya geldi. ama şuradaki 7 ya da 9 numara gelse ona da itiraz etmezdim :)
www.lunlundavet.com

Çiçeğin kimden geldiği de önemli, eğer mesafeli bir durum söz konusuysa ya da henüz tam olarak karşı tarafın ne düşündüğünü anlamadıysan çiçek yollama ters tepebilir. Bunun dışında sarı lale güzel tercih. Not kısmı da aranızdaki duruma göre belirlenebilir, eğer gönül işi değilse çiçek olayına girme diyeceğim yeniden, gönül işiyse de basit bir doğum günü mesajı yeterli.

bence ona çicek alacağına onu atatürk arboretumu'na götür.
yakın bir arkadasın isterse sevgilin olsun çicek yollamak pek hoş mesele değil.
bir canlı öldürülmek için yetiştirilmez.

çiçeğin zararı olmaz :)) her şartta gider, alın siz. sarı demişsiniz gerçi ama lisyantusların da tam zamanı şimdi, pembeli, morlu bir buket çok güzel olur bence.

(git:www.google.com.tr )

ben çok sevinirdim.

farklı yorumlanmayabilir. bana da yakın arkadaşlarımın yolladığı oldu, aklıma öteki türlü en ufak şey gelmedi. gül veya orkide gibi sıkıcı şeyler olmazsa bence güzel olur. ayrıca şu çiçeksepetindeki o şekilli buketler vs de çok sıkıcı bence, canlı da olsa aşırı yapay duruyor. papatyalar çok tatlı olur. :) negzel arkadaşsın.

şakayık-peony de çok güzel, onlara da bak bulabilirsen.

Çiçek yerine meyve çiçekleri ya da çikolatalı çilek buketleri falan bence çok çok daha makbule geçer ama illa çiçek ise ve sarı ise ayçiçekleri acayip hoşuma gidiyor görünce. Bulması zor ama biraz.

www.imdb.com
sakin bi film.

short trem 12 izleyince duygusal da olabilirsin.
ben de film arıyorum evet üzerime film atın

Asla vazgeçmeyeceğim bunu yazmaktan: www.imdb.com

niye 7'den fazla olmasın ya puan :(

bilindik olanları izlemişimdir, çok da kaliteli birşey aramıyorum kafamdakileri dağıtsın yeter.

ben galiba la vita e bella'yı izleyeceğim

edit: veya www.imdb.com


edit2: l'auberge espagnole'e başladım.(linkini yolladığım) yorumları güzel bir bak derim.

@c p
ikisini de izledim, ikincisini tavsiye ederim ben de. devam filmlerine de bak hatta

buffalo 66

@kahin yeni gördüm film bitti cidden çok hoştu, sıkılmadım tesekkür ederim

Pıtırcık serisi olur mu?

okumadım, bilmiyorum ama bakacağım :)

Çok güzel Ptırcık. Çok neşeli, çok komik. Ben bu yaşta bile okuyorum. :) Özellikle Vivet Kanetti'nin çevirisi olanları tercih edin. 1'den başlarsınız zaten.

Betül kanbolat kitapları kesinlikle! Rada ve şakacı şövalye, kel tilki, yüzen kelebek rubi.

vimeo.com

Video olarak bundan daha iyisini bulamazsın.

ayder yaylası-rize

Duyuru sakinleri,teşekkür ediyorum hepinize :)

Bir de bu muhteşem videoyu es geçmeyin!

vimeo.com

ekşi sözlük'e hoşgeldin. herkesin her şeyi bildiği ve her konuda uzman olduğu yer. sana bir iyi bir kötü haberim var:

iyi olan: ben mesela artık ne bir film ne bir dizi ne de bir internet sitesi ile ilgili ekşi sözlük'te yazılan yorumları hiç kale almıyorum. ekşi sözlük'te yazılan şeyler zerre sikimde değil. dört adet badim var, onlar da zaten ayda yılda bir yazıyorlar. benim gibi pek çok insan da var. yani takma çok fazla.

kötü olan: ben ve benim gibiler yüzde ondan daha azızdır kesin. ekşi sözlük türkiye'yi yansıtan bir cehalet yuvası. o yüzden orada yazılanlar sıkıntılı olabilir. ama ne olursa olsun yapacağın en yanlış şey gidip orada yazarlarla polemiğe girmek olacaktır. bir firma sahibi ya da yalayıcısı kendisini ekşi sözlük'te savunduğu ya da pazarladığı anda cephe alınıyor sözlükçe. yani dilini tut ve orada laf dalaşına girme.

önemli not: projenin ne olduğuna dair en ufak fikrim yok. yazdıklarından yola çıkıp yorum yaptım.

Size çok basit bir örnek vereceğim;

walter's coffee bilmem ne adlı bir cafe, ben istanbul'da bile değilim bahsedilen yeri bilmiyorum ancak birisi bir yorum yazmış:

adam diyor ki ''latte istedim, sütü espressoyu ayrı getirdiler ben dökecekmişim, böyle rezalet mi olur.bu mekan kahveden hiçbir şey anlamıyor'' demiş. halbuki latte diye sipariş verdiği şey latte macchiato ve cafe latte şeklinde istemediği için hem yanlış sipariş veriyor hem de baristaya sorma gereği duymadan gelip mekanın başlığına ''rezalet'' kapsamında yazıyor. Adamlar doğru bir şekilde servis ettikleri halde kendi cehaleti yüzünden yanlış bilgi veriyor. Hadi cafe latte ile macchiato karışabilecek bir şey ona da tamam desek, macchiato'nun servisi o şekilde ayrı yapılabiliyor yani ''kahveden anlamıyor'' derken aslında bu servisi bilmediği için bu yorum yapıyor..

yani ekşi sözlük'te ''rezalet'' kapsamında yazılanların hgeneli böyle bilgisizlikten kaynaklanan ve genelinin de haksız çıktığı yorum kaynaklı, şahsen ben hiç önemsemiyorum ve inanmıyorum bu yorumları.

ayrıca sen git ben geliyorum+1

projeyi ben de bilmiyorum.

o değil de, böyle olumsuz bir şey yazıp sonuna anlayışlı gibi gülücükle bitirince çok itici geliyor bana. aşırı yoga yapmış kişisel gelişim kursiyeri gibi.

ekşisözlük öyle boktan bir yer haline geldi ki, elinde çatal tutamayanlar bile klavye başına ultra delikanlı, ultra kültürlü, ultra hip insanlar olup çıkıyorlar. bu imajı yaratmanın en kolay yolu da bok atmak. çünkü aslında orda yazar demek istiyor ki "ben bu tip bir şeyin nasıl olması gerektiğini bilirim, çok gördüm, esas bana soracaksın bunu, senin yaptığın da bir boka benzememiş, çooook daha iyilerini ben deneyimledim oğluuum! thehe!" yani okurken artık kafanda çocuk sesi mi belirdi, yoksa uyuz insan sesi mi bilmiyorum ama bu tamamen ve %100 kompleks dışavurumu. bu insanları sokakta görsen ya bir eziklikleri vardır, ya bir kompleksleri vardır, ya bir yönden eksik hissediyorlardır kendilerini. sonra da sözlüğe girip ego masturbasyonu yaparlar, ancak orada oluyor çünkü. bu şekilde olan birkaç arakadaşım da oldu zamanında, birinci elden gözlemledim hem internet ortamında hem de gerçek hayatta kendilerini.

yani uzun lafın kısası; bunları hiç kafana takma güzel kardeşim. sen kendi emeğinle güzel bişeyler yapıyorsun, uğraşıyorsun, emek veriyorsun. eleştirenler de sivilcelerini patlattıktan sonra yıkamadıkları pis elleriyle gelip yazıyorlar o yazıları kıskanma homurtuları arasında.

kib! :)

O bahsedilen insanlardan burada da çok var maalesef.

Ya da mesela çamur atarlar atarlar, sonra gidip iki rekat namaz kılarlar, ben çok iyi müslümanım diye egolarını şişirirler.

Herkes bir tanrı, herkes bir patron.

Lütfen olumsuz yorumlar şevkini kırmasın. Biz millet olarak maalesef birbirimizi el üstünde tutabilmeyi değil, birbirimizi kınamayı biliyoruz.

Nefrete kırgınlıkla değil, hoş görü ile cevap ver ve lütfen "salla".

Bol şans!

Edit: "Çocuk kutuları hala hazırlanmamış, bu nasıl düşüncesiz bir sitedir?!!!" :P

bu siteyi simdi gordum ama hangi amaca hizmet ettigini anlamadim, ne satiyorsunuz?

sitenizi ziyaret ettigimde hicbirsey anlamadim.

edit::

- bu proje nasil tuttu anlamiyorum. cidden binlerce kutu sattiysaniz iyi bir pazarlama-marketing basarisidir.

cok *anlamadim* yazmisim yani e-ticaretle arasi iyi olan biri olarak supriz kutu projesinin tutmasi garip, asil garip olan uyelik sistemi.

* yanlis anlasilmasin kotuledigim yok aksine destekliyorum boyle projeleri.

@tek basina,

aslında en ufak bir pazarlama veya marketing çalışması yapmadık. buna ayırdığımız bütçe: 0 tl çünkü zaten üç kuruşluk bütçeyle girdik işe. ve ne google adwordse ne facebooka tek kuruşluk bütçe yatırmadık. pazarlama departmanımız da yok çünkü zaten 4 kişiyiz, 2 tasarımcı 1 yazılımcı 1 mimar.

biz sadece kutu sattık. kutu sattığımız insanlar biribrine duyurdu ve bu şekilde büyüdük başka da bir şey yapmadık.

ama dediğim gibi, eğer düşündüğünüz kadar kötü, tü kaka bir şey olsaydı çok iadeler alırdık. ama her geçen ay daha fazla satıyoruz. demek ki aslında bir şeyleri doğru yapıyoruz, hedeflediğimiz kişilerin istediklerini veriyoruz demektir diye düşünüyorum.

yanlış da düşünüyor olabilirim.

pm attım

anlattiginiz gibiyse, emegin ve kalitenin karsiligi diyelim. kaliteyi sadece site dizayni olarak algilamayin, urun ve icerik kalitesi musteri potansiyelini arttiracaktir. ama su yillik - 3 aylik uyelik mevzusundaki amaci cozemedim.

@tek basına,

o şey. atıyorum ocak ayında 3 aylık alıyorsun. fiyat olarak kutu başına indirimleri oluyor (kargo bedeli de olmuyor bunda o yüzden kutu başı 7-8 liralık indirim olmuş oluyor)

ve ocak-şubat-mart aylarındaki kutular, siz ekstra sipariş vermeden adresinize geliyor çıkış tarihlerinde.
(ocak kutusu ocakta, şubaat şubatta, mart martta geliyor yani. hepsi bir arada değil :) )

simdi anladim.

yayin hayatinizda basarilar, bol satis dusuk geri iade, pozitif geri donusler diliyorum.

kaliteden sasmayin.

//tbak

Begenilmemis olmasi cok normal cok garip ve gereksiz proje. Bundan para kazandiginiz icin tebrik ederim o ayri. Ayrica herkesin istediğini yazmasi icin olan bir portal olan eksi sozlugu bilmiyormus gibi gelip burda laflari siralamanizi da anlamadim.

Şimdi haberim oldu. Çok güzel bir fikir bence.

Sevgilim olsaydı kesin sipariş vermiştim. :(

hakkinizda daha once hiçbi yere bişey yazmadigimi, hiçbi yorum falan okumadigimi belirteyim once. hedef kitlenizde bulunan instagram kullanıcısı genç bir kadınım. hakkınızdaki dusuncelerimi soyleyeyim. ben sizi en basta instagramdan takip ediyodum, guzel bir proje gibi gorunmustu. hiç almadım, almayi dusundum ama daha sonra takip ettikçe kutuyu alanların paylaştığı kutu içeriklerine bakınca bana açıkçası oldukça overrated geldi. haklisiniz, her ay herkese hitap eden sürpriz hediyeler bulmak zordur tabii. sizde de sunum guzel, pazarlama guzel, tasarim guzel ama icerik boş... sanki igerlar bloggerlar 1-2 kez alıp kutunun resmini çekip eşe dosta "bak ben bunu aldım" desinler diye yapılmış bi proje gibi. şimdi mesela sitenizi açtım mayıs kutusu içeriğine bakıyorum, bir kartpostal, bir 3-5 limonata tarifi olan bir kitapçık, bir boncuklu bilezik. diğer ay mesela 5 tane kartpostal, bir avon krem, bir minik çerçeve, bir broş vermişsiniz. kutudaki tek ilginç, almaya değer şey bulutlu broş, onu yapan instagram dükkanını biliyorum, onda zaten 15 lira mı ne gibi bi fiyatı var. geri kalan full ıvır zıvır. niye alayım ki kutuyu? yani ne bileyim 40 lira para veriyosam içinden 2 liralık pastel marka oje, 3 liralık avon krem çıkmasın be ablam. avon ne ya. :) tabi alan alır serbest piyasa sonuçta. istersen bu içeriğe 100 lira dersin gene çıkar alıcı, ama aynı oranda eleştirilirsiniz. bu kadar alıngan olmayın bence.

ben 2 defa kutu aldım kız arkadaşıma ve çok memnun kaldım,
sadece içinden çıkanların değerini düşünmeyin, bir kutu, konsept olarak çok güzel.
kutuyu ilk açtığında aldığı koku, içindeki tatlı tatlı minik kağıtcıklar vs. her şeyiyle çok özenli ve güzel.

allam ya hediyenin beğenilmemesi mi olurmuş. benim gibi konseptli hediye kutuları sevenler için ideal olmuş. ayrıca her kutuyu ayrıntılı inceledim bayıldım hepsine^^ özellikle de şubat ve marta. bu ayınki pek anneme uygun değil ama en yakın zamanda alacağım :)

yalnız elinizde artan ürünler varsa onları da sitenize koysanız nasıl olur? belki kaçırdığımız şeyleri alabiliriz böylece :/

neyse hayırlı olsun yeni işiniz.

ben çok beğendim. yurtdışında yapıyorlar bu kutuları, belki şu an türkiye'ye de gönderim yapıyorlardır ama birkaç yıl önce uk ve usa odaklıydı. güzel olmuş şimdi bi kutu alıcam kendime :) beğenirsem abone de olabilirim. (kalitesiz, hiçbir işe yaramayan ürünler koymayın tabii.)

ilk yorumu okudum da sen git ben geliyorum +1

ekşicilere bedava 1 adet vericem de, başlıkta yüzlerce yüzlerce entry olur. sonra çok kötü çok berbat.

Daha once gormustum ama unutmustum, simdi yeniden baktim. Asiri sevimli gorunuyor. Tebrik ederim, basarilariniz daim olsun.

Cok bir elestiri yok aslinda Sozluk'te de. Boyle soyleyince saglam sovduler sandim ama 3-5 kisiymis. Bir kismi da ayni kisi tarafindan ust uste yazilmis.

Elestirilerin odagi su, "X kahvecisinde neden 10 TL'ye kahve iceyim. Aynisi kantinde 1 TL" yaklasimi var. Bu hakli bir yaklasim da olabilir, ornegin kac ogrenci ya da asgari ucretli X kahvesinde kahve icebilir. Ancak belirli bir gelir seviyesinin ustundeki kisiler icin bu bakis acisina sahip kimseler icin surpriz kutuyu mali yonden acimasizca elestirmesi kadar normal bir sey yok. Sizin hedef kitleniz bunlar degil zaten. Sizin hedef kitleniz, "Ben buradaki ortam ve tecrubeye parayi veriyorum" ya da "Ben surprizin heyecanina parayi veriyorum" diyecek kisiler. Bunu da cok guzel vurgulamissiniz :)

Ancak bu kisilerin de %100 haksiz olduklarini dusunmuyorum. Bu noktada kizmazsaniz, soylemek istedigim bir seyler var.

1. Sizin kutu icinde gondereceginiz hediyelerin markasindan dolayi veya kalitesinden dolayi mali degeri kestirilemeyen urunler olmasi onemli gibi. Boylece odagin urunden yasanilan tecrubeye kaymasi daha kolay olabilir.

2. Urunlerde kalite gozetilmesine bakinca, atiyorum ki ayda urunlere 20 TL harciyorsaniz bir kutu icin, ucuzu 20 TL olan bir urun degil de, kalitelisi 20 TL olan bir urun konmasi daha sevk verici olabilir. Yani, 20 TL'ye ucuz bir gunes gozlugu de koyabilirsiniz, kaliteli bir kalem de. Ucuz gunes gozlugune millet "Bu ne ya, plastik" diyebilir ama ayni degerdeki bir kaleme (ya da normalde pahalisi o fiyata olan bir seye) ise "Vayyy, ben bunu kullanirim" diyebilir. Boylece gururla kullanabilecegi seyi almis olur. Tabii ki buna karar vermek ve birkac seyi birden secmek kolay olmayabilir, zor bir karar. Ya da Avon'un unu biraz kotu, ustune para versen Avon almam ama onun yerine kendime yapabilecegim bir maskenin kilini, aromasini, vb. bulmayi tercih ederim. Daha ucuz bir hediye bile olabilir.

3. Hediyeleri secerken piyasada bulunmayacak veya kolay akla gelmeyecek seyler daha cazip olabilir. Atiyorum, Pastel ojeye ulasim cok kolay ve spesifik olarak gidip alinabilecek bir urun ama bez canta o kadar da cok kullanilmayan, sevilen ama akla gelmeyen bir urun. Almasi kadinlarin aklina gelmeyen sempatik urunler daha sempatik gelebilir.

Ama bunlarin disinda cok sevimli, cok kullanilasi bir sey. Elinize ve emeginize saglik.

size kötü neler yazılmış bilmemekle birlikte,

konsepti beğenmeyebilirsiniz, ürünleri yetersiz bulabilirsiniz. kesinlikle itirazımız yok
.
yazıp sonra yazının aslında itiraz için kurgulandığı en sonunda da bombayı patlatıp smile kondurulduğu görülüyor:) hem eleştiriye karşı olmamak demek senin istediğin eleştiriye karşı demek değil. kazıklandığını düşünen çıkmış olabilir, bir satıcı olarak hoş görmelisin demiyorum hak vermelisin, kıza o ay kitap yollamışsın, oysa eskiden onu okumuş, e olacak şeyler bunlar, ekşinin kalitesizliğinden dem vuranların ekşi sözlük yazarı olduğunu da görüyorsundur ayrıca, burada her tip insan olacak senden o ürünleri alan, amaç şikayet yüzdesini düşürmek olmalı burada reddiye yada dert yanma fayda getirmez.bir de 20 - 30 lira verip beklentisi mars bileti olanlar var, donanım haber ölücüleri diye bir başlık var ekşide vs. vs.

arkadaşım gözümün önünde önce av bıçağıyla sonra jiletle çizik attı.

not: aklı başında olan insan yapmaz. sadece aklı başında değilken yapar. esrar, alkol gibi.

askerdeyken görmüştm de kızamıyorsun adam hergün aynı sıkılıyor bunalıyor, bi kaçış noktası yok 15 ay oradasın.dövme ile paralel mentalite gibi geliyor bana.

he istanbulda bazı tiplerde görünce ben de yolumu değiştiririm :)

bunu yapan adamdan/kadindan her ürlü piskopatlik beklenir. normal insanin uzak durmasi gerekir bence...

memesine atani var. anlami yok.

Dünyanın en leş hareketlerinden biri, yapanlar da en leş insanları.

Mazojistlik söz konusu olabilir.

memeye mi? hic görmedim.....

Burada var da, yazar mı bilmem. Geçen gün duyuru açmıştı "omzumda ufak bir dövmem kolumda da 9 tane jilet izi var, THY beni hostes olarak alır mı fark ederse" diye.

gördüğün en dehşet verici olanı kollarında yer kalmadığından ensesinden boynuna doğru derin yaralar olan bir arkadaştı. kendisine hiç sormadım ama niye yapıyosun bunu kendine diye.

uyusturucunun etkisiyle bile yapilmayacak ia bence....

Öncelikle "şiddeti anlamak" gerek.
Türkiye'de yapılan bir araştırmaya göre lise öğrencilerinin %11'i delici kesici alet taşıyor. % 5küsürü ise silah taşıyor.

Taşıma gerekçeleri ise değişiyor. "Güvencesiz ortam, kendini daha iyi hissetme, filmlere özenme, arkadaşlarına özenme" gibi.

Türkiye genelinde ise % 47 gibi bir oran dışarıda delici kesici alet taşıyor yanında.
Toplum olarak şiddete meyilli, psikolojik olarak sıkıntılı bir ülkeyiz.

Bunu tabiki bir çok etken tetikliyor. Aile şiddeti, ekonomik sorunlar, sosyal çevre vs.

Ceza evlerinde ki gençlerin çoğu "annem babam öfkeli davranışlar uygulamasaydı suç işlemezdim" demiş. Yani sorunun çoğu ailelerde, çocuklarını şiddete ve öfkeye yönlendiriyorlar.

Sonuç olarak kendisine faça, jilet atan insanların psikolojileri kesinlikle yerinde değildir. Bu şekilde yapmalarının nedeni ise aile ve sosyal çevresidir. Öfke kontrolünü bilememeleri, kendine zarar verince rahatlama hissi vs. bunların hepsi kontrol altına alınabilicek, psikolojik yardım alarak sorunlar hallobilecek kıvamdadır.

sanirim bu tür problemlerin altinda yatan herseyden önce egitimsizlik...

want2die ın dediği şey endorfin bu arada. dövme ya da piercing yaptırmaya başlayınca duramamak sürekli yaptırmak istemek de endorfinle alakalı

şatgınwumın'ın da dediği gibi mesele endorfin. vücutta bir yara oluştuğunda ilk olarak yüksek oranda endorfin salgılanıyor ki kaçabilesiniz. örneğin saldırıya uğradınız diyelim, ilk olarak salgılanan ve çok güçlü bir ağrı kesici/ uyuşturucu olan endorfin sayesinde saldırıyı belli bir süre içinde bertaraf etme şansını veriyor vücut. "sıcağıyla hissetmezsin acısını." acı biber sevenlerde aslında endorfini seviyor.

şatgın ne bu arada ya ^_^

Adam eğitimsizlik demiş ya. Psikolojik olarak iyi hissedememeyi anlarım da eğitimsizlik ne alaka?

"Short Term 12" diye bir film var, filmdeki iki kadında da bu alışkanlık var. "Vücudundan kan akarken başka hiçbir şeyi dert edemiyorsun." diye açıklıyor bir tanesi. Normal bir kafa yaşarken tabii ki saçma, hastalıklı geliyor böyle şeyler ama psikolojik olarak bir rahatlama ve ruhsal sıkıntıyı, daralmışlığı atma söz konusu.

elbette de egitim ile alakasi var, sayin "burasi ne garip bir yer"! sen hic ailesi ve kendisi iyi egitim almis (muhtemel üniversite mezunu) birinin faca attigini gördün mü? yapanlar hep varoslardan kopup gelen apachi kilikli tipler....

@menny, büyük ihtimalle trollsün ve niye cevap attığımı da bilmiyorum ama evet, gördüm. Çok iyi eğitimler almış insanların faça attığını da, uyuşturucu kullandığını da, intihar ettiğini de gördüm. Trollüğünü gidip başka yerde yap şimdi.

Piercing'i çok sevmem ama fotoğraftaki güzel görünüyor, aynısı olacaksa. Fakat tam bilek hizası sakat değil mi? Uzun kollu bir şeyler giyildiğinde takılmasın?

saçma bi yere yaptırıyor, hiç bi albenisi yok, burnuna sümük şeklindeki objelerden yapıştırsın daha iyi

bence bok gibi, onun yerine dövme yaptirsin....

hoş duruyor ama kışın kazağın, montun altında rahatsız edebilir. takılabilir +1

mobildeyim fotoğrafı göremiyorum ama dermal piercing olduğunu tahmin ediyorum. piercing konusunda baya tecrubeli biri olarak yaptırmasın diyorum. kesinlikle izi kalır dermal piercinglerin

koluna vida takmışlar gibi olmuş. bir usta görse tornavidasıyla koşarak gelir.

ben saçma buldum ama istiyorsa tabii ki bizi takmayarak yaptırsın.

lmgtfy.com

pepe'de yok mu bu isim? Gerçek hayatta kullanan var mı hiç duymadım.

he-man'deki şira'yı getirdi aklıma.

Hugo'nun düşmanı cadı şila vardı.

www.guzelisimler.com

oraya erkek ismi olarak yazmış ama erkek şila olmaz onu söyliyim...

@gkhT ordaki isimler ışılak ışılay falan dikkat et :)

şila benim bildiğim yunan mitolojisinde bi canavar ismi scylla diye yazılıyo çok başlı sicilyada bulunuyo, sicilya italya arasından geçen denizcileri yiyior. sicilya adı da ordan geliyo hatta. gerçi o da tam şila değil s-ş arası bi sesle okunuyo ama şila'ya yakın bildiğim tek sözcük bu,hugo'daki cadı şila da scylla diye yazılıyo yani orijinalinde

Hugo'daki Cadı Şila değildi Cadı Sila'ydı.

@nundu ana hakkaten :) pardon

@dessy; sen geri zekalı mısın? gir bak bakalım anlamı herhangi bir yerde yazıyor mu? şila aratıyorsun sıla çıkıyor. google'a yazmamış olma ihtimalim var mı sence? ilk çıkan sitede köpek ismi diyor. laf olsun torba dolsun ve egonu tatmin etmek için yazma. mal.

bit.ly

ibranice bir isimmiş, yehudanın çocuklarından birinin ismi diyor.

shameless'ta var bu karakter. sheila jackson diye bir kadın. şila diye okunuyor. kutsal bilgi kaynağımıza göre "avustralya ingilizcesinde dişi insan" demekmiş.

ayrıca (bkz: buralar karışacak vaziyet alın)

İgrenc bence. Kadinim.

Bence de çok çirkin.

www.google.com.tr

erkekim.

kimine çok yakışırken:
pemberuj.net
trthaberstatic.s3-website-eu-west-1.amazonaws.com

kiminde olmuyor be:
i.imgur.com

stilettoda görünmesi gerekiyor.

Bence de cok cirkin ama stiletto'da gorunmesi gerekiyormus ya da gerekiyor demeyelim de, modacilarin vs soyledigi o, gorunmesi dogru olanmis.

ayak dekoltesi diyorlar ona.

her şekilde çirkin bence.

ayrıca ayak sağlığı için de pek iyi değil. ayak tabanının stilettoda düzgün oturmadığını gösterir, denge kurmak zorlaşır. ayak daha fazla ağrır.

Stilettoda hoş bile duruyor bence.

stiletto'da hoş +1
tabii ayaklar ve bilekler ince olacak hoş durması için.

ince uzun ayaklarım var ve ayak parmaklarım uzun, çoğu ayakkabıda ister istemez görünüyor.

ne yapalım tepeye kadar kapalı polaris terlik mi giyelim babaanne stayla.
ayakkabı ayakları sıkıştırıp eciş bücüş görüntü vermediği sürece hiçbir sorun yok.

şuna bile 'iğrenç' denmesine şaşırıyorum insanlar kafayı yemiş. ona mı dikkat ediyorsunuz ya. allah başka dert vermesin.

Ayak ince ve zarifse güzel gözüküyor, yok kalın ve kemikli ise bayağı kötü.

bence şahane bir görüntü. adına ayak dekoltesi diyorlar. güzel, küçük ayaklı ve ince bilekli kişilere çok yakışıyor.

şuna iğrenç diyenin gerçekten hayatta başka bir sıkıntısı yoktur. baksana kafayı ne boş beleş ayrıntılar ile meşgul ediyor.

ayak güzelse iyi, değilse kötü +1

ince ve zarif ayak hangi ayakkabı giyerse giysin güzel gözükür. kaba saba taraklı veya aşırı küçük ayak ne giyerse giysin kötü gözükür.

bence çok güzel lan! hele topukluda bide babette gözükünce hele ayak da güzelse baya çekici duruyor.

gratis'te watsons'ta migros'ta var sensodyne.

sensodyne'nin köpürmeyen ürünlerini arıyorum, çoğu artık sls içeriyor.

rossman`da satilan dis macunu (kendi markasi) kesinlikle köpürmüyor...