internetten mp3 satan siteler içerigi sanatçıdan degil, müyaptan alıyorlar.
Her ay sonunda da raporlarıyla beraber para müyap a yatıyor
Müyap aradan kendi payını alıp sanatçılara iletiyor.

youtube için müyap ödemiyor, klibinin yayınlanması gibi düşün.
Müyap içerigin sahibi olarak gözüktügü için kliplerini yayınlıyor.

Kod geliştirme ortamın var mı? JCreator ya da eclipse falan filan..

var suan lab dayım zaten. vaktim cok olmadigi icin google bakamıyorum hoca da tepemde :D

bundaki sıkınti nedir???

public static void main(String[] args) {
Scanner sc= new Scanner(System.in);
int n = sc.nextInt();
boolean a = isPrime(n);
if (a ==false)
System.out.print("asal degil");
else
if(a==true)
System.out.print("asaldir");
}

public static boolean isPrime(int n) {


for (int d = 2; d < n; ++ d) {
if (n % d == 0) {
return false;
}
}
return true;
}
}

bu kodu biraz modifiye etmen lazım

bir kere input almayacaksın
ilk 100 rakamı deneyip, onları basacaksın.

bir for loop koy, o loopun içindeki rakamı isPrime a gönder dur, gelen de True ise ekrana bas, degilse bir sonraki rakama geç

yani

public static void main(String[] args) {
boolean a = false;
for (n = 0; n<100; n=n+1){
a = isPrime(n);
if (a ==true)
System.out.print(n.toString());
}

public static boolean isPrime(int n) {


for (int d = 2; d < n; ++ d) {
if (n % d == 0) {
return false;
}
}
return true;
}
}

iş,aş gözüyle bakıyorlar sanırım...

bir avukat arkadaşım canı sıkkın olduğu bir gün noldu dediğimde şunu anlattı bana,

-Bugün birisini kurtardım hapisten
+ee nesi kötü bunun?
-adam uyuşturucu satıcısı ve ben sattığını biliyorum, memnun değilim ama işim bu yapmak zorundayım elimden birşey gelmiyor.İşimi iyi yapmak zorundayım yoksa aç kalırım.

Onlarda herşeyden memnun değil biliyorlar yanlış bir şey yaptıklarını ama ellerinden birşey gelmiyor.

(bkz: suçsuzluk karinesi)

böyle durumlarda avukatların asıl amacı, müvekkilinin ceza almamasını sağlamak değil, az ceza almasını sağlamaktır. yukardaki örnekteki avukat da bunu yapmaya çalışıyor.

şunu düşünün, nöbetçi avukatsınız ve komşusunun ineğini alıp götürürken suç üstü yakalanmış bir adamın svunması size kaldı. nasıl savunursunuz? birşeryler yazmak zorundasınız. bu hikayeyi duyduğum avukat arkadaş, müvekkilinin boğa güreşlerine özendiğini, inekle 2 tur rodero yapıp bırakacağını söylemiş.

siz ne derdiniz..

savunma hakkı kutsaldır. olaya bir de şu yönünden bakalım. adam kardeşini öldürmekten yargılanıyordu yemin billah etse de kimse inanmıyordu. bir önceki avukatı bile davadan çekilmişti. yerine gelen avukat öyle kanıtlar buldu ki adam serbest kaldı ve daha sonra gerçek katil itiraf etti suçunu yani masum da olabilir o yüzden herkes savunma hakkına sahip olmalı.

bu işler, sizin anlık duygularınıza göre değil de, hukukçuların soğukkanlı ve mantıklı bi şekilde hazırladığı yazılı kanunlara göre yürüyor.

zaten savcı olmanın en zor tarafı bu vicdan muhasebeleri. vicdanım ne derse desin hukuku uygulayacağım, ona göre eğitim aldım. mesela doktorlar da tam tersi, hukuk (ve dünyanın kalanı) ne derse desin vicdanlarının dediğini yapıyor onlar da.

cmuk denen bişey var, eğer kişinin avukat tutma gücü yoksa, ya da avukat bulamıyorsa, adliyenin nöbetçi avukat listesi gibi bişey var, oradan sırası gelmiş avukat o kişiye atanıyor. suçlu olsa da suçsuz da olsa o avukat o kişiyi savunacak. ayrıca avukatın işi o, kişiyi savunmak, mümkünse ceza almamasını, mümkün değilse en az cezayla yırtmasını sağlamak. zaten avukatı meşhur yapan, isim yapmasını sağlayan en olmayacak davaları kazanmasıdır.suçlunun suçlu olduğunu tespit edip cezasını vermek ise hakimin görevidir. avukatın değil.

Suçluya hakkı olandan fazla ceza verilmesi adaletsiz olur. Bu sebepten, suçluların da avukatların hukuki yardımına ihtiyacı var. Hukuk herkese gerekir. Hele Türkiye'de...

Bir de suçlu gibi görünüp gerçekte suçsuz olanlar var. Peşin hüküm vermeden önce, dışarıdan suçlu gibi görünen kişilerin de masum olabileceklerini unutmamak lazım.

suç'un aleni oldugu durumlarda, avukatlar müvekkilin olabilecek en insanı cezayı almasını ve o sırada da işkence görüp, sorun yaşamamasını saglıyor.

Mutlaka küçük çocuklara tecavüz etmek insanlık dışı bir suç, "ama" adamı yargılamak yerine bir akıl hastanesine kapatsan kim bilir ne sorunları çıkacak.

Normal mantıklı bir insan davranışı degil o, işte sen, polis, yoldan geçen adam, bu sapıgı öldürmek, dövmek istiyor
Avukatta "bu da bir insan, hem de hastalıklı bir insan" diyip en insani şekilde davranılmasını saglamakla görevli.

Bir insan topal diye nasıl dövemiyorsan, akıl hastası diye de dövemiyor olman lazım, biri topal diye aksak yürüyor, digeri akıl hastası diye sapıklık yapıyor. İkisi de hastalıgının sonucu, kendi istegi degil.

(umarım böyledir, yoksa kendi istegiyle, bilinçli bir şekilde yapan adamı savunmak tabiki zor iş, mide gerektiren bir iş)

tek sürtünme tekerle yol arasında değil ki, örneğin o dingilin de bir sürtünmesi var.

İşte ben de sana onu soruyorum zaten dingil de değil mi asıl sürtünme. Teker ile yol arasındaki sürtünmenin ittirirken bi etkisi olur mu olursa neden olur halbuki biz o tekeri yola sürtmemekteyiz tamamen yuvarlamaktayız.

yuvarlamak için gereken kuvvet sürtünme kuvvetini yenmek için değil, dingile göre alınan momenti yenmek içindir.

sonuç olarak daha açıklayıcı sorayım. demiryolu taşıtları neden kara yolu taşıtlarına göre daha az direnç göstererek hareket ederler?

demiryolu aracı? (tren yani) nın tekeri metal olduğu için olabilir mi?

arabanın tekerini de çok fazla şişirir, gerginliğini artırırsan daha kolay yuvarlayabilirsin.

raylardan dolayı.

Ne kadar şişirsen şişir demiryolu aracı kadar az direnç göstermez sanırım.

Şimdi yaklaşım doğru olabilir evet ray ve tekerler metal. Peki metal olması ile olmaması arasındaki fark nedir neden oluşur?

tır'ın tekerleri metalden olsa nasıl olur ? diye sordum kendi kendime

treni 2 kişi ittirebilen kimseyi görmedim ben ama hızlı tren dediğin manyetik rayların üzerinde duran ise bilmiyorum ama normal klasik sistemle çalışan trenler için 2 kişi ittirilmez bence.

soruna cevap olarak bogie de bulunan boatagres yağlama ve taşıma yapar yaylı bir amortisör sistemi gibi bir sistemdir bu aracın sürtünme yüzeylerinde yağlama daha iyi olduğundan olabilir.

Sonuçta araçtada trendede uçaktada sürtünme sürekli metaller arasında olur motorun içinde dingiller üzerinde gibi tekerler sadece sen frene bastığında yolla olan sürtünme kuvvetiyle seni durdurmaya yardımcı olur.

@1917
Asfaltı deler sanırım.

asfalt da metal olsun.

trenin tekerlerinin metal olması çok ağır olduğu ve çok yük taşıdığı için böyle o yükle yolda gitsen ne amortisör dayanır ne yol dayanır raylara yaya yaya ilerliyor yükünü böylece raylar pek zarar görmüyor.

@basond
normal bir lokomotifi (yaklaşık 40 ton) raylar üzerinde 2 kişi ittirebiliyor. Daha hafif bile olsa bir aracı neden ittiremiyor.

Tekerlerin metal olmasının tek sebebi ağırlık mı?

kimse yazmamış, sürtünme katsayısı farklı, metal teker ve metal rayın sürtünme katsayısı, lastik teker ve asfalt yolun sürtünme katsayısından daha düşük.

@douchebag

evet başta da bunu söylemek istedim zaten. Peki bunun etkisini nasıl görüyoruz? Sonuçta kızaklama yapmıyor tekerler dönüyor sadece.

evet boş ağırlığı 25 tondur vagonun yükle beraber 50 don diyelim 50 tonluk bir vagon yolda kasise girdiğinde hoplaması zıplaması malzeme ömrünü çok kötü kısaltır.

@basond

misal metalden daha esnek bir malzeme seçilse teker için kasis dediğiniz yol arızalarına karşı daha fazla esneklik gösterip daha az zarar almaz mı malzeme?

metalden daha dayanıklı esnek kırılmayan bir malzeme ben bilmiyorum sanırım hala en mantıklısı metal kullanmak.

tamam metal kullanalım. peki arkadaşın bahsettiği ve benim asıl gelmek isteğim nokta metalin metale sürtünmesi ile lastiğin asfalta sürtünmesi arasındaki farkın aracın ilerlemesi için gereken güce etki edip etmediği.

bence %10 etki eder dahada fazla etki etmez.

bence bunun sebebi sürtünme kuvveti değil, tırda aktarım araçlarının fazla olması yani sen treni ittiriyorsun tren tamamen tekerleklere bağlı yuvarlanarak gitmeye başlıyor ama tırı itiyorsun tekerlekler dingile aktarıyor vs. burdan bi yük kaybı oluşur illa ki diye düşündüm ama saçmalıyor da olabilirim tabii.

bencede mantıklı bir yaklaşım ama hala lokomotifi 2 kişinin itebileceği kafama yatmadı :)

@basond
sırf sen inan diye öğle arası ittirip çekeceğim vidyoyu:)
şimdilik şu var ama daha netine de bir bakayım.

www.video-izlesen.net

Tren tekerleklerinin raylarda teması çok küçük,iki buçuk cm civarında , oysa tır tekerleklerinin teması trenlere göre büyük.

@essoist
Dediğiniz doğru olabilir haklısınız. peki bunun ne gii bir artısı yada eksisi olmakta?

iyi de o videodaki tren degil ki tek başına lokomotif.
Ben de sanmıyorum koca treni 2 kişi ittirebilsin.

sorun sürtünme değil. tırın tekerlerinin yuvarlanma direnci. trende bu direnç sıfır çünkü tekerler metal. tırın lastiklerinin üstü kısmı daire şeklinde iken yere basan kısım daha düzdür. bütün lastikler dönerken daire şeklinden düze şekle geçerler. bir nevi lastiğin o kısmını bükmüş olursun. yuvarlanma direnci budur.

ayrıca tırın fren balataları araç duruyorken az bir miktar sürtüyor olabilir.

belki tren rayları belki bir yöne doğru çok az da olsa eğimli olabilir.

peki bir arkadaşın sorduğu gibi tıra metal teker taksak aynı etkiyi yaratır mı?

dubai de herkese açık "quiet lounge" vardı orada hafif yatar koltuklarda uyuyabilinyordu
Avrupada genelde yok bu tip yerler, onun yerine havalanı oteleri var, havaalanından çıkmadan, saat bazlı ödeme yaparak uyuyabiliyorsun.

her yer 24 saat açık oldugu için, çantanı kafanın altına koyup, yerde bile uyusan kimse sana homeless gibi bakmaz, bence alanda geçir vaktini, paran varsa ya bir locaya gir, ya da havaalanı oteline git.
Ben frankfurtta gece 12 sabah 12 uçak beklemiştim, yemek yedim, biraz kestirdim, gezdim alanda geçti.

t1'e ben 3 saat dayanamadim ki oncesinde budapeste, amsterdam ve lax'de gecelemisligim vardir. diger terminalleri bilemiyorum.

Selamlar. Ben şubat 2011de bir gece kalmıştım. Benim uçağım parise gece 12den sonra inmişti, dolayısıyla sabaha kadar beklemek gerekti. Ben gelişte kaldığım için pek sorun yoktu, güvenlik kontrolünden dışarı çıkmamıştım, yerler halıdöşeme koltuklar rahatttı. Sabah 5 gibi yolcular gelmeye başlayınca polis gelip dışarı atmıştı o kadar. Dışarısı pek böyle değil tabi. Güvenlik olarak tren istasyonu daha makul olabilir. Birde sadece el bagajı alacaksanız online check-in yapıp gece 1-2 gibi güvenlik kontrolünden geçip mışıl mışıl uyuyabilirsiniz. Ama hangi havayolunu kullandığınız, hangi terminalde ve nereye seyahat edeceğiniz önemli. Schengen içinde devam edecekseniz daha rahat olabilir.

hayır tabi ki.

benim yaptıgımı tavsiye ederim
wm vare fusion kurdum, windows 7 kurdum
3 parmak sola saga swift ile bir mac bir windowsdayım.

8 gb ram alıp 4 mac e 4 windows a bırakırsan süper oluyor
öneririm, hayatımı kurtardı.

www.mono-project.com/Mono:OSX

youtube'a nickelback yazıp üstteki filter kısmında most view/en çok izlenen kısmına tıklarsan görürsün.

last.fm de yardımcı olur.

how you remind me hariç ünlü şarkıları var mı onu bile bilemiyorum işin aslı :)

If Everyone Cared
Someday
Photograph
Trying Not To Love You

hero var ya da hero ile başlayan birşey. spiderman'in soundtrack iydi aynı zamanda eski bir parça.

cruseo +1

www.youtube.com

O kural hala var ama hakemin gotu yemedi sanirim tekrar icin.

aynen götü yemedi bence de yoksa tekrarlanmalı.

Hah tamam bunu soruyorum işte amacım olayın fantastikliğine bokmatmak değil.

Çizgi hakem
De hakemde feci atlamışlar o halde.

kaleciler bile bu kurala uymuyor kaç yıldır, hakemler de kabullenmiş gibi. sadece melo'ya özgü bir şey değil yani.

Uymuyor dediğiniz kaleciler bir adım atıp sıçrama yapıyor yalnız melo 2 metreye yakın açılıp koştu topa yahu cok enterasandı

2 metre mi? maşallah ne göz varmış sende. şuraya bir bak istersen.
www.eksisozluk.com

@subseven dostum körmüsün? 3 penaltıda da volkan tek adımla sıçrıyor ki vununyazmıştım bence melonun kurtardıgı penaltıyı bı daha ızle arada ki farkı hala anlamazsan bence göz doktoruna bir görün bunyazdıklarımın aynısı o referans gosterdıgın sozluk yazarı ıcınde gecerlı. Göz var nizam var yahu

buraya gelip masum masum futbol kuralının var olup olmadığını soruyordun, ne oldu da birden tarzın değişti? bak evladım, futbol kuralı der ki: tek adım da olsa iki adım da olsa kaleci çıkarsa penaltı tekrarlanır. sen melo'nun penaltısını kabul etmiyorsan, hatalı bir şekilde atılan tüm penaltıları da kabul etmemelisin. eğer tersini düşünüyorsan, karakterinde eksik bir şeyler var demektir.

özet: türkiye'de böyle bir kural vardır, genellikle de uygulanmaz.
s1.directupload.net

türkiyede volkanından rüştüsüne çıkmayanını bulana ödül verecegim.

özellikle rüştü her penaltıda çıkardı

sadece melo olunca aklına geliyor insanların. zor geldi herhalde.

bu arada metrik sistemle ilgili bilgilerini de güncelle bence
ya metrik sistemi bilmiyorsun ya da hiç stad görmedin

i1062.photobucket.com

bu 2 metreyse saha 1 kilometre demektir, melo da 10 metre falan

osurmuşsun

sülfür gibiyse hayalet gelmiş ardına bakmadan kaç.

osuruk gibi de değildi yahu, böyle yarım saat bi saat aralıklarla uyanıp hep kontrol ettim vardı, ama uyuyup uyanınca gitti.

bi mr çektir. olmayan kokuları algılamak beyinde tümor şüphesi uyandırır. dr. house emrinizde.

emf ile bi tarasaydın odayı

ben bi kere uyandım japon bi iş adamı gibi bişey baş ucumda bekliyor.kalktım el işaretiyle oturmasını işaret ettim çalışma masam vardı orda.adam yanık gibi kokuyodu.cin gelmiş cin.

bittorent kullanıyorum ben çok memnunum

bana daha çok p2p gerekli yani ares ve limewire gibi? utorrent kullanıyorum zaten.

arkadaş vuze kullanıyor, memnun.

vuze tek mp3 indirmiyor bana tek mp3 indiren program lazım ruhi.

global olmaz, globali herkes yapıyor, ben farklı bir şey istiyorum.
malesef boyutu belli olmayan array üzerinde çalıştığım için global değişken olmaz.

Fonksyon çalışmayı bitirdiğinde local variable uçar gider. Uçmasa pointer ile değiştirebilirsin.

Fonksyon içindeki variable'ı dışardan kullanmak istediğinde malloc ile kullanacağın array'a yer açıp, işin bittiğinde free etmen gerek.

void f(int* a)
{
a++;
}

fonksiyona çağırırken de f(&x) diye çağıracaksın.

(bkz: pointer)

pointer kullanacaksın en dogrusu o sanırım.

Onu da yaparim hicbiseyden korkum yok ama bu defa da ihale anneme kalcak.

anılarım depreşti

benim rahmetli babam da alkolikti hatta daha fazlası da vardı, esrar kumar vs.

ne olursa olsun ona saygısızlık yapmaz, sever sayardık. yakın çevremizde bu yüzden takdir edilirdik. onun yüzünden okulu bırakma noktasına gelmiştim. aynı durumları ağlamaklı bir şekilde danışman hocaya anlatınca ondan da aferin vefalı evlatlarmışsınız gibisinden takdir beklerken, durumuma acımasını beklerken o bütün hata sizde dedi. bu davranışlarını kabullenerek en büyük hatayı siz yapmışsınız dedi.

uzun lafın kısası bir tehdit olarak değil ama bu şekilde devam ederse aranızın bozulacağını, ona olan saygını kaybetmekten ve evden ayrılmak zorunda olacağından bahset. uygun dille konuşursanız sorunlar çözülür inşallah.

Cinsiyetiniz nedir?

kusura bakma ama biraz bencil olmak zorundasın
herkesin 1 hayatı var, anneninki o adamı seçmekmiş, babanınki içki içmek, seninki de bu evden kaçmak olabilir.

Hatır gönül işiyle, hayatını karıştırma
"Bu hayatta babama katlaniym, bir sonrakinde istedigimi yaparım"
diye birşey olmadıgına göre, en azından kendini kurtarmaya bak

15 20 sene sonra baban olmayacak, ama sen bugün baban yüzünden bazı şeylerden feragat edersen sorun yaşayacaksın

Kadin

bence bencillik doğru bir düşünce değil. o senin babansa sen bişeler yapmak zorundasın. sen de yapmazsan kim ona doğruyu gösterecek o halden kurtaracak. nasıl yardım edebilirm diye düşün bence, çevrendeki insanlardan yardım al. sen çocuğusun sonuçta seni hiç dinlemeyedebilir "hadi psikatra gidelim" gibi önerilerini kastediyorum. ama sevdiği arkadaşı, akrabası falan konuşabilir herhalde.

yani diyorum, hepimiz birbirimizden sorumluyuz.

yanındaki küçügü koruyor.
Tek başına olsa, o da aglar anneye koşardı.
iç güdü bu, ögretilmiş birşey degil, seninle aynı dnadaki canlıyı koruyorsun.

Böyle bir deney vardı, insanlardan birileri için nefeslerini tutmaları isteniyordu
kendisi için ve başkaları için kısa süre tutarken, akrabaları için, küçükleri için falan bu daha da uzuyordu.

ilk başta anlık korku/şaşkınlık yaşıyor. Daha sonra zaten tam kapı eşiğindeyken karşısında bir tehdit varken yapılabilecek en mantıklı şeyi yapmasını söylüyor beyni, kapıyı açık bırakıp kaçmak yerine onu en iyi koruyacak seçenek olan kapıyı kapatıp kilitlemeyi seçiyor. Kardeşini korumaya çalışmış da olabilir ancak kardeşi orda olmasa da muhtemelen yapacağı şey aynı olacaktı.

kardeşini koruma içgüdüsü tabii ki vardır ama yanında hiç kimse olmasa da aynısını yapardı bence. yani sırf küçüğünü koruma içgüdüsü değil kendini koruma içgüdüsü var burada.
durum ancak şu şekilde farklı olurdu: yanında ağabeyi, ablası veya kendisinden daha büyük biri olsaydı kapıyla uğraşmayıp direk bağırarak kaçardı, o sorumluluğu da yanındaki büyüğüne bırakırdı.

1 metre 60 cm boyunda oyuncaklar 1.200 tl olabilirler sanki

10 cm kısası 120 TL www.oyuncakdenizi.com

panpa sana 1200 liraya konteynırla getiririm bundan.

kaliteli dolgu ve cocugunuza zarar vermıycek dıyıp bı kitleme var ortada sanki.

Öyle bir şeyin 120tl gibi bir fiyatta satılması daha saçma olduğuna göre 1200tl'dir. Standı falan varmış zaten.

www.toyzzshop.com

23cm oyuncak 40 lira sonuçta.

Bu arada 10cm kısası 120tl linkinde eşeğin yeleleri de peluş ama toyzzshop'da bildiğin tüyümsü bir şey ayrıca o linkte sadece hayvan var öbüründe standın üzerinde duruyor ki o stand bence tekerlekli.

acik konusmak gerekirse, bir zamanlar bu boslugu cok sorgulamistim. yanilmiyorsam lise yillari falandi.

sonra zaman gectikce kurban ve ramazan bayramlari disinda ateist oldugumu hatirlamamaya basladim.

etrafimda dini bir rituel olmadigi muddetce ataist oldugumu ya da olmadigimi, ya da herhangi bir dini tavrim oldugunu hatirlamiyorum bile inan.

ateizmi, deizmi vs, yani dini yaklasimlari cok fazla ustelememek lazim bence.

bu bir tercih degil ki, belirli bir tanrinin varligina ya inanirsin ya inanmazsin. inanmadiktan sonra ustune dusup bundan bundan dolayi inanmiyorum ve ortaya cikan boslugu da bununla bununla dolduruyorum diye dusunmek basli basina bir celiski bence.

saglikli bir reddedisten sonra zamanla din/tanri/varolus gibi kavramlar ayni seyi ifade etmeye basliyor; hicbir seyi.

mesela kimisi kedileri cok sever, bir kedi yavrusu gordugunde ne kadar tatli, ne kadar masum, ne kadar sevimli bir canli diye dusunur. kediye baktiginda beyninde bin bir turlu fikir, yaklasim, onkabul belirir.

kimisi kedileri sevmez, kedi gordugunde ayyyy ne igrenc, ne pis der. beyninde kendi onyargilariyla olusturdugu kediyi gorur aslinda.

kimisine de kedi hicbir sey ifade etmez, kediye baktiginda dort ayakli, kuyruklu, killi bir hayvan gorur, sonra kafasini cevirir.

boşluk doldurmaya ihtiyaç yok da ondan.
1500 sene önceki arapları düzene sokmak için uydurulan şeyleri "içindeki boşluga" sokanlar bence düşünmeli nerede yanlış yaptıklarına.

o içindeki boşluğu dolduramayan kişiler yeterince bilim ile ilgilenmeyen kişiler olabilir. Bilimi bilen adamın dinle pek alakası kalmıyor nitekim. Çünkü bilen insan için "olaylar"ın tek açıklaması din, Allah değil; fiziktir, matematiktir, coğrafyadır... bilimdir.

26.media.tumblr.com

bende yok öyle bi' boşluk. lan yoksa ben ateist değil miyim?! biraz ciddileşecek olursak,yanıtı "bilim" olabilir,"uçan spagetti cvanavarı" olabilir,olabilir de olabilir. ayrıca @emfuzi nin de dediği gibi bir süre sonra unutuyorsun ateist olduğunu.

ne reddetmesi? ateizm bir şeyleri reddetmek falan değil.
bir tanrıya inanamıyorsan, aklın bir tanrının varlığını alamıyorsa ateistsin. bu kadar basit.

bir tercih falan değil ateizm. nasıl doğmuşsan öylesin.

@sinematematikci, içerideki boşluğun bilimle falan da alakası yok.

eğer bazı geceler gözünü yummadan önce "öldüğümde ne olacak acaba? ekran kararacak mı? karararırsa ne hissedicem? sonsuza kadar ne hissedicem?" gibi milyonlarca soru soruyorsun. işte bu sorulara ne bilim, ne de başka bir şey cevap verebilir.

cennet gibi saçmalıklar aklımıza yatmadığı için bir cevap vulamuyoruz. bu da akılalmaz bir boşluk ve korku yaratıyor.

tanrıya inanmayı isterdim. her şey daha kolay olurdu. ama tanrıya inanma gibi bir ihtimalim yok. böyle dünyaya gelmişim, 6 yaşımdayken de 20 yaşımdayken de 25 yaşımdayken de tek bir an bile tanrıya inanmadım, inanamadım. durum budur.

@kamera motoru

ölüm sonrasını düşünmek öyle çok da büyük durumlar teşkil etmiyor. En azından insanın kendisi için ölüm tamamen bir son. Doğumumdan öncesi için nasıl hissiyatsızsam ölüm sonrası için de aynısı olacak.

Burada olacak olan boşluk kendin için bir durum değil bir yakınını kaybettiğinde çıkan boşluktur. Sen yaşarken onun yok olma duyusu seni daha çok üzecektir.

Ama kendin ölünce zaten her şey bitecek.

ne boşluğu ya? kim demiş içimizde boşluk var diye? olmayan şeyin boşluğu nasıl olsun? aklıma bir şey takılınca ben bir bilim insanı adayı olarak araştırıp cevabını buluyorum. boşluk neden olmalı ki? 37583458345 farklı din ve 39048593903450 farklı tanrı var yeryüzünde ve olmaya da devam edecek. sayısız dine neden inanyım. ben sizden sadece 1 eksik tanrıya inanıyorum. hepsi bu. o kadar tanrı arasında 1 tanesi daha az olunca bir boşluk oluşmuyor. olmayan şeye inanmak asıl boşluk yaratır. sürekli çatışma içinde olur insan.

boşluk yok. ateiste göre allah yok; olmayan bir şeye inananların içinde fazlalık var.

belli ritüellerin tekrarından dolayı yaşanan iç ferahlığını diyorsa. beşiktaş maçlarını formamla izleyince de içim rahatlıyor. şimdi beşiktaş'a tapayım mı? taparım lan ! güzel fikir.

www.asayis.pol.tr
www.iem.gov.tr
www.tib.gov.tr

Asla. Yarın adli heyet önünde "Zorlayarak yaptı!" derse ne yapacaksınız?
Hayatınız biter.

ben de o yaştaysam yaparım. saçma bir cevap mı oldu ne :)

Yapmayınız.

18 bile olsa güvenme. nüfusa geç yazılmıştır zorla yaptı der kemikten yaş tespiti falan başın yanar. hem hakkaten çocuk o yaştaki. ciddi suç.

kız kendi isteğiyle yaptığını beyan etse bile iş mahkemeye gelince kendinizi kapalı cezaevi müşahede koğuşlarında (tecavüzcülerinde bulunduğu koğuş) bulursunuz. kafadan bi 6 ay-1 yıl yatarsınız. bir arkadaşımın başına geldiği günden beri 17 yaşındaki kızın bırak elini tutmayı, selamını dahi almam.

yaparsın ama hukuki suçu var.göze alabiliyosan!

yapma.

bu yaştaki kızın istekleri de ne kadar mantıklı olabilir ki?
17 yaşında ya kız.

reşit olmayan mağdureyi kendi rızasıyla alıkoyma denir buna.

Reşit olmayanla cinsel ilişki

MADDE 104. - (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

www.radikal.com.tr

tvarsivi.com

bir kere bize denk gelmedi böyle bir fırsat. böyle aile kızıysa yapma ama hafif meşrep biriyse neden olmasın. çok ileri gitmeden olabilir bazı şeyler.

liseliysen sorun yok panpa.

kızın şuuruyla ilgili bir sorun olduğunu zannetmiyorum eğer seks yapmak istemesinden başka sorunu yoksa.
her kadın cinsel olgunluğa 18inden sonra ulaşacak diye bir kural yok.
yeri gelir 16'sında yapar hiç etkilenmez, yeri gelir 25inde yapar depresyonlara girer.

işin hukuki yanını tam hatırlamıyorum (kızın 15ten küçük ya da büyük olmasına göre, erkeğin 15ten büyük ya da küçük ya da yetişkin olmasına, kızın ve ailenin şikayetçi olmasına göre değişen kurallar var.) ama kızı yeterince tanıyorsan ne yapıp ne yapmayacağını kestirebilirsin.

ama uzun süre birlikte olacaksan böyle bir riski al ancak. her türlü ilk cinsel ilişki biraz travmatiktir. kullandı attı moduna girmesi işten bile değil.

bu nedenle bence de bekle, bu istekler abartılmış istekler olabiliyor.

cinsel ilişkiye girmeden de sevişebilirsiniz. bence öyle götürün.

türkiye şartlarında değerlendirmek durumunda olduğumuza göre, hukuki açıdan suç olması dışında, aktif cinsel hayatı olan kadının jinekoloğa da gitmesi gerekir. her türlü şey olabiliyor, hiç beklenmedik şeyler çıkabiliyor aktifse. kendi bilmese bile hem de. yani ilişkiye gireceğiniz kadının bunun bilincinde olması lazım. gebeliği kast etmiyorum. bulaşıcı hastalıkları da bırakın bölgede başka bir sürü arıza oluşabiliyor. reşit değilseniz ve özel doktora gidemiyorsanız sıkıntınız büyük olur. reşit olmayı beklemek bana hep daha mantıklı gelmiştir sağlık açısından.

zengin diye ama ne hikmetse koç, sabancı, şahenkler, süperler, sadece fazla göz önünde o kadar yoksa ne farkı öbürlerinden.

seviliyor

o gun programda tayyip ile bagini israrla vurguladi spiker ama adam da ayni israrla kabul etmedi. ben ataturkcuyum dedi. ataturk olmasaydi simdi burda boyle oturup konusmazdik dedi. icki iciyorum dedi. biraz da gece hayati varmis. ulan simdi bu adam ak partili olsa tayyip yalakasi olsa bunlari soyleyebilir mi? 5 bin kisi ekmek yiyor ali agaoglu'ndan hepsinin sigortasi maasi gunu gunune tikir tikir yatiyor. bankalarda hesaplari belli, maliye kayitlari ortada en ufak bir acigi yok adamin. girisimci ve sonradan gorme bir insan kendisi. ben seviyorum aga

adamla ilgili hangi videoyu izlesem altında küfürler vs.balonu patlayak falan filan gibi sözler yazmışlar.

zengin diye değil. zenginliğin şovunu yapıyor, şovmen adam. onun dışında da ormanları yok etmesi, zamanında kötü evler yaptığı açık açık söylemesi vesaire.

yoksa zenginse sabancı da zengindi, nasıl memleketin en sevilen adamlarından oldu?

bence dilinin lalaşlığı kendini sevdiriyor. ayrıca en son reklamındaki replikler herkesin dilinde kopuyorum . bu değil, bu değil,bunlar çok sıradan, daha farklı şeyler arıyorum :)

ben bugüne kadar rahmetli sakıp sabancı'yı yan yana dizdiği lüks arabaların önünde güzel kadınlarla poz verip hava atarken görmedim. ya da rahmi koç'un dünya turu yaptığı yatı dışında bir taşıtını bile görmedim. orada da yatı ile değil, dünya turu yapması ile haber oldu. adamlar iş dünyasındaki hareketleri ile veya yatla dünya turuna çıkmak gibi faaliyetleri ile haber oluyor. ya da lan hiçbir arçelik reklamında rahmi koç'un çıkıp yan yana dizdiği buzdolaplarını iteleye iteleye bu değil, bu hiç değil falan dediğini gördünüz mü? "suyla çalışan buzdolabı, ben yaptım olacak" falan dediğini gördünüz mü?

ali ağaoğlu ise televizyon röportajına bile istanbul'de bir semtten bir semte helikopterle gidiyor, yetmez gibi tantana yaptırıyor, her gün arabalarıyla ilgili haberler. bütün projelerinin reklamlarında sürekli bir kendini öven süper tavırlarla kendi kendine oynamalar. ya bir laf var tam karşılığı da şimdi yazarsam gg olur diye yazamıyorum. hani sadece zengin bir müteahhit olsa, sadece projeleriyle karşımıza çıksa belki herkes sevecek.

Çünkü görgüsüz.

Halk gittikçe fakirleşirken bu adam zenginleşiyor ve bunun şovunu yapıyor. Sen açken adam karşında pastayı yemeyi bırak çöpe dökse sen bu adama sempati duyabilir misin?

görgü diye birşey var parayla alınamayan.

Köy agasının milyon doları olunca en fazla altın kaşık çatal kullanıyor?
ama italyan mobilyası bir yemek odasını almayı bilemiyor görgüsü yok.

Bu adam da zengin, ama görgüsü yok.
"kıroyum ama para bende" nin örneklerinden.

zamanında kötü evler yaptığını söylemesine neden kızılıyor onu da anlamıyorum. adam o zamanlar öyleydi diyor biz de öyle yaptık diyor. hatta bir birim hesabı var onlarda hatırlamıyorum ama mesela o zaman kanuna göre beton en az 5 birim olmalıymış bunlar da 5 birim yapmışlar. ama şimdi kanun 15 birim diyor. herkes 15 birim yapıyor. bu da süper birşey olarak algılanıyor. deprem yönetmeliğine uygun bina oluyor. 30 yıl sonra bu 40 birim olacaktır. o zaman desek ki 2012 yılında evler bok gibiydi hiç bu kadar sağlam ev yapılmazdı haksız mı olacaz. biz mütahit olsak kötü mü olacağız direkt olarak. elbetteki mümkünse bugün 40 birim yapılsın orası ayrı.

Ben kendi adıma kadınlara ilişkin düşünce ve tavırları nedeniyle sevmiyorum.

şimdi de kötü evler yapıyor.
istanbulun çeşitli yerlerini beton yığınına dönüştürüyor. hiç dönüşmemesi greeken yerlerini.
ve bunu sanki güzel bir şey yapıyormuş gibi göstererek yapıyor.
sırf para uğruna ormanları yok etmesini sevmemiz mi gerekiyor?

@ayqan zamanında kötü evler yapılmış fakat bu kanundan dolayı degil, (düşük bir ihtimal ama belki kanuni birimlere uymuşlardır) adam kumu denizden çekmiş ve evlerin çürük olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu.

adama ev yapmasina izin veriyorlar adam da yapiyor, o yapmasa baskasi yapacak. her yerin betona dönüsmesi adamin sucu degil.

ama adam görgüsüz. bir sekilde basina falan cikarak halkin sevgilisi olacagini düsündü de bir yere kadar.

zenginin parasi zügürdü yorar derler ya, adam bu yolla baslarda epey reklam yapti. kendinden bahsetti ama evleri satti.

simdi biraz abartti, görgüsüz olan tarafini (gerci hep bir görgüsüzlügü vardi) fazla abartti. sempatik gelmiyor artik insanlara.

parası var diye sevilmiyor. hayatında kimsenin hayal bile edemeyeceği evleri yaptığı için, arabalara bindiği için sevilmiyor. sebep tek ve açık. kıskançlık.

hocam bu adam zengin falan değil, demin yazamamıştım, şimdi yazayım, bildiğin görgüsüz. bina satışından kazandığı parası falan da yok. sanki zannediyor musunuz o kadar koca koca inşaatları binaları cebindeki parayla yapıyor? esnaf gibi kredi alıyor adam. satıyor, kredisini ödüyor. zenginse yaptığı işten değil, baba parasından zengindir. onu da arabaya, kadına yatırıp yiyor zaten. binalardan. inşaat sektöründen bir zenginliği yok. benim de kredibilitem yüksek olsa, gidip milyor dolar krediyi çeksem ben de o kadar ev dikerim. zengin mi oldum şimdi?

lan zengin olan, para kazanan adam biraz vergi öder. o kadar bina satıyor, para kazanıyorsa hani lan vergi? koç grubundaki sabancı grubundaki her aile ferdi, ortak oldukları şirketlerinin kar paylarından dolayı her yıl rekortmen oluyor. bu adam o kadar zenginse niye en sonran bile giremiyor listeye? çünkü yaptığı işten dolayı zengin falan değil. hazır yiyor. bunu da görgüsüz gibi cümle aleme reklam ediyor. "hahaha bakın ne zenginim, siz metrobüste giderken ben rolls royce ile kızlara gidiyom" diye haber bültenine çıkıyor.

ali ağaoğlu sistemin olmazsa olmazlarındandır. sistemin sivilcesidir diyeceğim, ama anlatmak istediğime birebir uymayacak, sistemin paratoneridir desem daha bir anlaşılır kılacak söylemek istediğimi. ağaoğlu gibileri sayesinde sistem olumsuz yönlerini gizleyip kişiler üzerinden kendini aklayabilir. yarın öbür gün işler kötüye gittiğinde ağaoğlu'nun ipini çekilip yola devam edilecektir. aynen veli göçer'in depremde günah keçisi ilan edilmesi ya da cem uzan'ın servetinin bir anda yok edilmesi gibi. dolayısıyla, demem o dur ki, sevilmeyecek olan bir şey varsa o da ağaoğlu ve benzeri nicesini üreten sistemin kendisidir.

çünkü zengin ve görgüsüz, kıronun teki. mesela sakıp sabancı'yı seven birisi bunu sevemez.
her yerde yok helikopterim, yok efendim altın saatim, altın telefonum diye konuşuyor. haliyle küfürü basıyor millet.

şuda var İstanbul'un belirli yerlerini beton yapıyor ee iyi tamamda bu yapmasa başkası yapacak yani ağaoğlu yapmıyor ki sadece diğerleri bukadar büyük değil heraldeki bi çoğu dizi sponsorluğunda bırakıyor işi.

diyarbakir'da cabrio bentley'le gezebilecek bir kalbe sahip oldugu icin sevilmiyor.

kibritsuyu iyi bir noktaya değiniyor adamın esas olayı zengin olması değil bizim rüyamızda göremeyeceğimiz kredileri alabiliyor olması. bu inşaatlara girişirken merak etmeyin onun da götü uçukluyor bitecek de satılacak da kredi ödenecek diye.

Başarılı görmüyorum, zira aileden gelen bir sermaye ile iş yapmak Sakıp Sabancılık değildir.

Aileden zengin olmasına rağmen korkunç bir görgüsüzlük var. Sürekli dandik magazin programlarına çıkıp arabalarını tek tek fiyatlarını vererek tanıtıyor. "İstanbul'un neresinde trafik sorunu var, siz de benim gibi helikopterle gezin ahahaaa" gibi şeyler söylüyor. Hem karım, hem sevgilim, hem darlinglerim var filan diyip erol taş gülüşleri atıyor. İğrenç bi insan nihayetinde.

Kötü bir iş adamı. İşiyle değil, ünlü olmakla ilgileniyor. İnşaat sektöründe varlık gösteren hangi iş adamının yüzü bu kadar tanınır? Herşeye kendi ismini verir? Emlak reklamında kendisi oynar? Bu adam yerlerde sürünerek batacak, onu bekliyorum.

saksı:) çiçeklerinize kullandığınız toprağı değiştirmeniz gerek sadece, kaliteli olanından.

@erobur evde çiçek yok ki :) Saksı bile yok...

@nedensizce türkçeye ne kadar dikkat ettiğimi, konuşurken araya ingilizce kelime sıkıştırılmasından ne kadar rahatsız olduğumu uzun uzun anlatacak değilim. Ama yıllardır oyun oynarım, göremeyeceğin bir yerde bir canlının oluşması spawn'dır, bu böyledir, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Ayrıca bir espri malzemesidir, arkadan aniden çıkan arkadaşa "olm spawn mı ettin lan" gibi...


bu arada bunu yazarken bir tanesini daha avuçlarımın arasında katlettim. nereden geliyor bu hayvanlar arkadaş?

açıkta veya yarı açıkta çöp varsa imha edin.

eve girip çıkarken apartmandan giriyordur.

banyo camı?

raid sınek savar al butun eve sık
zaten hepsı ölür

Abi bizde de şu küçük kelebekler saat başı respawn oluyor. Tanrı'nın bir mucizesi bildiğin. Nedir bu ya?

Adamlar aşk yuvası haline getirmiş, donlarımda kelebek yumurtası buluyorum. Böyle bir iğrençlik olabilir mi? Kudüs mü burası arkadaş, nuhun gemisi mi?

Valla yumurta falan da bulmuyorum ama dışarıdan gelmelerine de bir ihtimal vermiyorum.

java malesef masa üstü uygulamalarında .net kadar başarılı degil.
Web üzeri mvc uygulamaları çok başarılı (spring, struts, beans).

eger multi platform bir uygulama yazmak için java istiyorsan
bu sefer de c++ ve QT dene derim.

java dedigim gibi masa üstü uygulamalarda pek başarılı degil.

c# yazabilirim ama projenin önemi için java gerekiyor ve cok zor görünüyor

evet. gecmisinizi kanitladiginiz surece.

kimligi hemen veriyorlar, pasaportu de askerlik yaptiktan sonra veriyor(yapmaniz gerekiyorsa yasa göre)

herhalde bir süre israilde yaşaması gerekiyordur di mi? ben de ekleneyim bir soruyla.

yok tabiyet almaya gidiyorum dersen gidip alıp gelebiliyorsun.
Askerlik mesele ama 2 sene falan askerlik yapılıyor, bizdeki gibi degil askerlik ama olsun yine de bir askerlik mevzu bahis (kadın erkek fark etmeden 2 sene)

her yahuedinin soyu israile dayanır, geç kurulan bir ülke olduğundan böyle bir uygulamaları mevcut.

ben sonradan yahudi olunamiyor diye biliyorum.

ancak yahudi bir aileden geldigini (sanirim anne önemli) kanitlarsan Israilli olabilirsin.

musevi biz türklerin uydurduğu bir kavram. tam olarak da yahudi'nin eş anlamı. yahudilik ırk olduğu kadar din de.

abi sorunun cevabı içinde gizli resmen. sayılı adamımız var avrupa'ya sunabildiğimiz. görmemişin oğlu olmuş hesabı.

Yalnız babalar o golü Robben ya da Van Persie atsaydı Hollanda'da da haber yaparlardı. Ama diğer konularda haklısınız.

e normal. çünkü avrupa da topu topu 3-4 futbolcumuz var. bunlar da ayda yılda bir gol atıyor. e attıkları gol de ayda yılda bir güzel oluyor. o zaman da haberler yayınlıyor.
zamanında hakan ın ve emre nin inter de attıkları goller daha da abartılarak veriliyordu haberlerde.

emrenin golünü yapan, tuncayın 82 takımdan kovulmasını haber yapmaz, maçın son 5 dakikasında oyuna girmesini haber yapar.

saçma sepet bir anlayış.

Ateizmde tanrı vicdandır yani insandır, sevgidir.
Ateist için tek güç insandır, kendisi (ego) ve/veya başka birşey değil..

ben atesitim ve kendimi öle ben kralım büyüğüm gibisinden hissetmiyorum, gerekirse dilenciye sadakamızı veririz yani herkes ayık olsun

Ateizm tanrıya inanmamaktır bu kadar basit.Bundan öte bir ideoloji falan değil.Ateistim ve bunun dışında bir anlam kabul etmiyorum şahsen.Nasıl böyle terimsel,genel-geçer şeyler söyleyebiliyorsunuz anlamadım açıkçası.Belli bir kuralları mı var bu ateizmin bilmediğim?

soru anlaşılmamış. narsizm açısından sormuyorum. üstün güç derken, bilim nasıl oldu der ama neden oldunun cevabını veremez mesela. onu merak ediyorum bu bağlamda.

"kendisinden üstün güç" derken herhangi bir tanrısal-mistik ögeyi kastediyorsanız evet sorunuzun cevabı.

Bu kadar kasmayın yahu. Ateist adama göre tanrı yoktur. Tanrı gibi olağan üstü, yok efendim mistikmiş falan, dinmiş, peygambermiş falan yalan dolan.

Ha şu var; ateist kişi tanrıya inanmayan kişi değildir. Öyle söyleyince, sanki tanrı varmış da ateist adam reddediyormuş gibi olur. Tanrı yoktur. Temeli budur.

o üstün gücün var olmadığını düşündüğü için ateisttir zaten.
üstün güç arayışı yoktur yani.
kendini yaratıcı olarak görmez, üstün görmez, artık bunu düşünmez.

dinlerin ortaya çıkış sebebi ile tersten ilişkilendirmek lazım aslında.

Dinler kanun, kural, yasa gibi şeylerin olmadıgı zamanlarda, insanları göremedikleri, kudretli birşeyden çekinmeleri ile yola sokma aracıdır.
Yola girersen de sana 40 bakire ödül veren saçma sepet sistemlerdir.

Ateist insan kimse ve hiç bir güç tarafından ateşlerde yanmakta korktulmadan da toplumun kurallarına uyar, buna göre yaşar.

Ateist insanda ondan daha üstün güç "toplum" dur, kanundur, medeniyettir.

ben anlatamıyorum galiba. toplum, medeniyet vs. olamaz. vicdan vs. de başka konular temelde. bunlar inananlarda da var.
tamam mistik güç olmayabilir ancak insanlar açıklayamadığını temellendiremezse delirir. böyle bir gerçek var. bu bağlamda bir şey düşünüyor. yaratıcıdan başka da bir şey olabilir. mesela bu güce doğa diyor olabilir. onu soruyorum. dünyada insan bir şeyler üretip yaparken, onların bir yaratanı oluyor da, insanı yaratanın olmaması nasıl oluyor mesela? bu başka bir mesele. ilk söylediğimle kısmen bağlantılı. mesela doğa dediği bir güçte de kendinden üstün bir güç kabul ediyor.

Istinye Park - Far East.
Istinye Park - Go Mongo (daha pahali ama daha lezzetlidir)

istanbul da duzgun olanına rastlamadım henuz.bizim damak tadımıza uydurmaya çalıştıkları için olmuyor gibi.sıraselvilerden cihangire giderken sag kolda bir dukkan var fena değildi.

tavuklu severim ben.

kendim yapayım dersen satılan yerler var bulamazsan kargo yaparım sana.

Tavuklu guzel, sebze seversen o da olur. Ama değişiklik yapmak istersen karidesli dene, güzel oluyor. Ramen noodle var onu sevmiyorum ben mesela, ne olduğunu da tam hatırlamıyorum

cihangir nu noodle tavsiyemdir. en sevdiğim de normal noodle ve içine et, brokoli, mantar, sarımsak sosu gibi eklemeler.

ben en iyi noodle'ı etiler nu noodle da yedim.
Çin, malezya, singapur gibi ülkelerde bulunmuş birisi olarak, en kral noodle'ı singapur da yemiş birisi olarak, etiler nu noodle da bir benzerini yemişligim var.

evet 20 dolar, ama malum ortamlarda beleşi de varmış

eğer bilgisayarınızı 26 (ya da 29 öyle bi şey) temmuzdan sonra aldıysanız ücretsiz up-to-date sistemi var apple'ın. ama tabi yetkili bi bayiden alınmış olacak, eşten dosttan iknci el değil

20 dolar veriyorsun herşeyini koruyup yapıyor

1. bitmedilerde hep ürün filan degisiyo.

yanliz bi ek bilgi olsun.
yani herbal life ürünleri nasildir bilemiyorum ama avon, tupperware gibi sirketlerde distribütör olup sadece o ucuz cantalari alanlar oluyo. gidip distribütör kaydi yaptirip yilda 1-2 kere ucuza alisveris yapmis oluyorsunuz ama ürünleri kendinize aliyorsunuz.

herbal life i bilmedigimden söyledim belki ise yarar seyler vardir.

ama satmakla filan ugrasmayin yazik zamana filan.

beni bir kere kandırdılar iiş görüşmesi adı altında. tam bir saadet zinciri o kadar diyeyim sana. herbalife iki ayaktan oluşuyor. bir cidden ürünleri satmak. bu avondan farksız bişi. diğer ayağı da saadet zinciri. ne kadar adam götürürsen o kadar para alıyorsun. çevrende tiksinilen bir adam olmak istemiosan uzak dur.

sözlükte yeterince entry var bununla ilgili.

seni getiren adam, sen sattıkça senin üzerinden para kazanıyor.

Herkesin illa bir tanıdıgı vardır (ki bence yalan)
O kadar çok üyesi olur ki bunun, kendisi hiç satış yapmadan ayda 4000 fln kazanır.

Yani olay bu, herkes birbirini kazıklayıp, kimsenin içinden kaçamayacagı, umut ederek kendini kandıracagın bir sistem.

abi kilo ile ilgili problemin varsa kullan, aldırır da verdirir de ama iş olayını sakın gireyim deme ebeni tersten görürsün.

yalaka ol veya olma, patronuna ne kadar kazandırdıgına bakar günün sonunda.

Ben mesela her toplantıda şu şu şu yanlış derim, kavga ederim herkesle, patronla.
en yüksek maaşı ben alıyorum şirkette, maaş harici hak da en fazla bende.

Adamın her söyledigine çok iyi fikir diyen dingiller var, çeyrek maaşımı alıyorlar, toplantı bitince de, adamın arkasından sallıyorlar.

O adam 10 dakikada yerine konulabilecek bir eleman, benim alanımdaki bilgim sayesinde bütün şirketler bizimle anlaşıyorlar, hepsi de patrona bu adam yüzünden seninle anlaşıyoruz diyorlar.

Ben o adam gibi 10 dakikada degiştirilebilecek bir adam olsam belki beni sallar, o yalakayı tutardı, bilemeyecegim.

cruseo durumu özetlemiş , benzer düşüncelerdeyim.


önemli olan senin neyi kattığındır. yalaka adamı tutan bir yönetici fazla uzun süre barınmaz bulunduğu koltukta. günü kurtarır .

ayrıksı düşünce , muhalif yapıcı duruş , farklı bakış açısı herhangi bir işi mükemmel ve eksiksiz yapmak için gerekli en önemli şeydir.



söylediğin şeyler devlet görevleri içinse evet doğrudur yalaka olmazsan , ayrıksı durursan biyerlere gelemezsin. o yüzden ülke bu kadar boka bulanmış vaziyette ya..
özel sektörde bir anlamı yoktur yalaka olmanın. aile şirketi değilse..

yalaka olmak demek amirinin her dediğini onaylamak demek.
sen fikirlerinle organizasyona birşey katamayacaksan, sorunları görüp düzeltmeye çalışmayacaksan, onun dediğini onaylayacaksan, "ulen bu adamın da bi faydası yok bana" dediği gün muhasebeye uğratırlar seni.

kıçı başı oynamayan insan her zaman tercih sebebidir.

çeşitli rivayetler...

çoğu peygambere bakarsan hepsinin çeşitli yönetici sıfatlarına mazhar olduğunu görebiliriz.

birisi bana firavunlarla peygamberler arasındaki farkı söyleyin yeter.

özellikle yahudilerin kral dediği bizim peygamber dediklerimiz.

o değil de zaten muhammed de mekken'nin ticaret hacminden dolayı kabe'yi kutsal şeetmedi mi?

davut'un mezmurları kitaptır. @mondalina

(bkz: zebur)

Şimdi şöyle düşün.
Ülke yok, kanun yok, polis yok, düzen yok.
Adamlar kabilenin reisi vs vs

senden güçlü biri var diyince, adam gözle gördügü herşeyle bir şekilde başa çıkıyor
Gözünün görmedigi birşey var, seni yakar, ateşe atar diyorsun
iyi olursan da sana sınırsız karı ve şarap vericek diyorsun.

E adam da böyle diyince inanıyor.

Milyarlarca insanı bilmem de, bu "tek merkezli ortadogu dinleri" saçmalıgın daniskası, 600 yılında çinin bir köyünde dogdun büyüdün ve öldün, müslüman degilsin diye cehenneme gidecegine inanan adamlar var!

Şimdi biz meksikada EL DUYURU sitesinde dolaşıyor olsaydık da mayalar ve astekler hakkında bunları söyleyecektik.

Heryerdeki sorun aynı, düzensizlik var, gözünün görmedigi birşeyle adamı korkutunca biraz disipline oluyor.

En son dinin 500 yılında gelmesinin de sebebi o, sonrasında uygarlıklar, kanun sistemleri gelişti, insanları böyle saçmalıklarla korkutmanın geregi olmadıgı anlaşıldı.

Özellikle Muhammed için konuşursak (en çok onun hayatını biliyoruz):
Çok küçük yaşta babasını kaybediyor.
Annesi ölümcül hasta, yürümeyi bırak ayağa bile kalkmaya mecali yok. Kervanla beraber gidiyorlar. Kervan annesini yolun ortasında bırakmak zorunda kalıyor. Muhammed annesiyle bu şekilde vedalaşıyor.
Bir insanın yaşayabileceği daha korkunç bir şey az bulunur.
Bu yüzden çok ağır psikolojik rahatsızlıklar geçirdiği hatta peygamberlik hadisesini de bilinçli olarak ortaya attığı yerine bir tür kişilik bölünmesinden kaynaklı, bilinçsizce ortaya çıkan bir durum olduğunu ileri sürenler var.
Hatta onun bu durumunu çok iyi bildiği için, babası, annesi ve dedesinden sonra onun bakımını üstlenen amcasının, (yanılmıyorsam Ebu Talip) müslüman olmayı reddettiği de bilinen bir gerçek.

ona aşıksın ve bir an önce düzenli bişe sahip olup sana evlenme teklifinde bulunmasını mı bekliyorsun? adam mutluysa, gayet olur, benim de var bikaç tanıdığım, gayet iyiler...

(git:www.eksiduyuru.com

evlenmek istesin, araba istesin, ev istesin, daha çok çalışsın, daha güzel bir araba ve ev istesin, daha da çok çalışsın. zaman akıp geçsin. yaşlansın. o istekler zorunluluklara dönüşsün. çalışmayı bırakamasın. yaş kemale ersin. bir gün göçüp gitsin.

sence mantıklı mı?

eziklik, dangalaklık, kimse kusura bakmasın.

edit: yukarıdaki cevapları çok sonra gördüm de, hala kavanozdan çıkmamış çok adam varmış içimizde. hiçbirimiz peygamber ya da bilge falan değiliz gençler. bu yaşta bir insanın, çevresinde gördüğü şeyleri istememesi bir anormallik. "sistemin çarkları" yazanın sabahlara kadar ağzına vururum, saçmalamayın.

"arabayı nabıcam yea trafik var zaten" diyen ultra mantıklı kardeşlere selam ederim. evlenme, tamam. araba da alma, borca girme, ona da tamam. e peki filozof da olmadığına göre bu .mınakodumun hayatını niye yaşayacaksın o zaman? insan arzulamak için yaşar.

sabah 8 akşam 6 çalışıp akşam 7 gibi evde olup 8 gibi yemeğini yedikten sonra bir saat internet-tv ardından bir saat de tembellik yapıp akşam 10'da uyuyup 6.30'da uyanıp hazırlanıp işe gitmek...
eğer bir de kişinin sevgilisi, çocuğu falan varsa onlarla ilgilenemeyecek.
böyle boktan bir hayatı istememek normal. şahsen ben de çalışmayı pek düşünmüyorum.

hocu 400 tl ile öğrenci geçinemıyor..nasıl yettırıyor anlayamadım.

fight club'da bi laf vardı. tyler durden satın aldıklarının esiri olursun sonra gibi bir şey diyordu. tam hatırlayamadım şimdi.

edit: sen iyisi mi izlemediysen izle, izlediysen bir daha izle.

iş stres bitiriyor beni ayın 28 i gelmiş farkında bile değilim yaz gelip geçiyor bunun bile farkında değilim. bu da bir seçim gerçi.

adam kendi yağında kavrulup gidiyor. akşam balık şarap alıp eve gitti mi mutlu olan bir insan. idolüm. kendisini tebrik ediyorum. evlenmek için kız bul anası babası amcası eniştesi,kardeşleri teyzeleri beğensin. sonra ev al.. düğün yap..üstüne bi de gerizekalı gibi çocuk yap. yoo dostum yoo

400 lirayla nasıl geçindiğine dair kitap yazsa, kurs falan verse acayip zengin olur :)

tuzu kuru demek ki. bi kere ev ailesinin kira vermiyor büyük ihtimalle. 400 tl'yle bütün gün duvara bakılarak da yaşanabilir tabi. evi, arabayı, evlenmeyi geçtim de böyle ot gibi yaşanır mı?

ailesiyle beraber yaşıyorsa normal bi durum. 400 lira ile anca aile yanında yaşanılır. öyle lüksü olan insanlar tabi ki çalışmaz ama ben o kişiyi, allah gecinden versin, anne baba öldüğünde görmek isterim.

zaten bilgide okuduguna göre ailesi de zengin.
400 lira kendisi harcıyor, ama anasının evinde oturup, anasının yemeklerini yiyor.
Bir şekilde uyanması lazım, hırs yapsın, kariyer peşinde koşsun demiyorum.
ama kendi hayatını idame ettirecek kadar bir düzene girmesi gerekiyor.

400 lira meselesini garip bulmakla beraber imrendigim insanlar oluyo genelde.

bi kariyer para hirsi kapliyo hepimizi, neye yetisiyoruz lan, gene baskasi icin caliscaz.

@hope ender + 1

güzel bir sesi ve türkçesi varsa bir on yıl sonrasının ted williams'ı olur bence.

ne kadar çok erkek kezban var memlekette. hemen atlıyorlar. efenim herkes evlenmek zorunda değilmiş, hayat böyle güzelmiş.

en alakasız yerlerden evlilik lafı çıkartıyorlar.

arkadaş bütün kızlar evlenmek için senin peşindeymiş gibi havalardasın ama kim inanır buna? kim ne yapsın seni? işsiz güçsüz, niteliksiz, dil desen iki papuç ama hiçbir alanda icraat yok.

@last ümitsiz vaka o arkadaş boşver. kendine güveni yok, hayattan bir beklentisi yok. anne-babasına sırtını dayamış. burdaki binlerce arkadaşından farksız.

ayrıca büyük olasılık depresyonda.

olay evlenmek değil elbet. misal ben isterim bi sürü param olsun dünyayı gezeyim örneğin.

bir suru atanamayan ogretmen var 700 liraya dershanelerde sabahtan aksama surunuyorlar. is bulsalar zaten alacaklari max 1500 2000.

kusura bakmayin da bu adam 400 binlira mi kazanacak siz neyin kafasindasiniz benmi baska ulkede yasiyorum alacagin tas catlasa 4 5 bin bu ulkede o da en kiyak islerde yillarca tecrubeden sonra.

ayrica keske ailem zengin olsaydi hic calismasaydim hep dunyayi gezseydim, yurt disinda okusaydim, ama nerde bu pis ulkede mahsur kaldim. bence siz adami ailesi zengin oldugu icin ve sizin yasayamadiginiz kebab hayati yasadigi icin kiskaniyorsunuz.

çok paragözsün filan gibi ütopik bir mesaj gelmiş.

olayı şöyle açayım. sevgili arkadaşlar. ben de çok uzun zamanımı "paranın ne önemi vaaaaar. möhim olan insanlıııık" şarkısını söyleyerek geçirdim. elbette paranın önemi yok. ancak böyle belli bir yaşa gelmiş bir insanın işinin gücünün olmaması, hayatta hiçbir isteğinin olmaması, anne babasına sırtını dayaması çok tehlikeli. çeşitli örnekleri ile gördüm. çeşitli kazıklar yedim. bu insanların sorunlu ve arızalı insanlar olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. en basitinden depresyondalar. depresyondaki insanı da sen düzeltemezsin. kendisi düzelecek. uzak durmak lazım.

insanın hayatla ilişkisi olmalı, insanlarla ilişkisi olmalı, hayalleri olmalı.

tekrar yazıyorum parada gözüm yok, ancak çok param olursa hem bol bol seyahat edip değişik yerler görüp insanları tanıyabiliri, hem de ihtiyacı olan insanlara yardım edebilirim. bunun için isterim para. (bunlar için çok paraya gerek yok elbet. ancak misal olarak yazıyorum buraya. para sadece son model araba ve içki için kullanılmaz.)

minimalist bir insanım ve açıkçası çalıştığım dönemde kendime harcadığım para aylık 400TL civarındadır. araba kullanmayı sevmiyorum o yüzden almayı hiç düşünmedim, iphone vs gibi tüketim şartlanmalarına yea ama bu zaman da böyle olmalı çağımızın gereği diyemiyorum insanlık gururum engel buna, her bizim istediğimiz veya bize istememiz gerektiği söylenen şeyleri istemeyenlere manyak o, özgüveni yok, loser, depresif demiyorum diyemiyorum çünkü özünde benim de para ile elde edebileceğim arzularım yok. ve gezmekti, sanatla ilgilenmekti vs vs gibi bir çok şeyin sadece parayla olduğunu düşünenlere de içten içe gülüyorum.

evet filozof değiliz, evet ermiş değiliz zaten çoğunluğumuz reklam/tüketim neslinin koyunuyuz ve görüldüğü üzere bundan 60-70 yıl önce normal sayılan satandartları bile normal karşılayamayacak kadar sistem tarafından sindirilmiş.

misal bir evim varsa minimum geçinme rakamını kazanıp benim için en rahat ve kendime en çok zaman ayırabileceğim işi yaparım geri kalan zamanda da istediklerimi yapmam çok da zor olmaz. ayda 400TL harcamadan yaşadığım yıllar oldu fazlasını kazanmış olsam da ama fazlasını kazanmasaydım yine aynı hayatı yaşardım o yüzden az çok böyle bir hayatı düşünebiliyorum. depresif değilim, arzularım yok değil ama bu arzular starbucks'ta oturayım, ipad'imi açayım, audi a9 alayım, 3 katlı villada yaşayayım vs değil.

velhasıl kelam, bu dünyada yalnız olmayı isteyen herkes, parayla alınacak şeyleri arzulamayan herkes illa anormal değildir, bunu anormal bulmak biraz normal değil aslında. gerçi suçlanacak bir şeyde yok ortada ağzıma küreklede vursalar sistem bizi bu hale getirdi maalesef.

soruya cevap olarak, evet insan araba istemeyebilir, ev istemeyebilir, evlenmek istemeyebilir bunlar olasıdır sanıldığı kadar garip değil, kişi öyle mutludur öyle yaşar kimsenin de bunun üzerinden kendisine hakaret etmesi veya psiklolojik açılımlar yapması gerekmez.

eyyorlamam bu kadar.

ulan evlenip niye kendini hapis etmek istesin adam? çalışmıyor diyorsun zaten, arabaya ne gerek var, zaten tüm zamanlar onun.

çok merak ediyorum. 400 lirayla nasıl geçiniliyor bir anlatın lütfen.

anne baba evi olmadan yalnız :)) ayrıca o 400 lirayı da kim veriyor size? duyurudaki söz konusu insanın düzenli işi de yokmuş?

@mea maxima culpa bu standart bir durum değil elbet, ailesinin evi olabilir, aileden kalan bir ev olabilir yani kira vs vererek mümkün değil tabii de bu tip olabilirlikleri gözardı etmekte normal mi ki? ayrıca biz hayat denilince bir tek istanbul, ankara, izmir'i anlıyorsak vay halimize, köyde bu parayı harcamadan kendi yetiştirdikleriyle yetinen aileler var.

evet, evet biz robinson ile parasız da yaşıyorduk güzel adamızda.
imza cuma :))

asgari ücretle ailesini geçindirenler de filmlerde dizilerde oluyor sadece, gerçek hayatta hiç yok.

imza: c. nolan

core 2 duo lu sistemi şirketten birilerine vermiştim satılmaz bu diye.
Bu sistem 80 gb HDD? ile hiç satılmaz, çöpe at.

Axel Springer ile bir ortaklık vardı ama ben de net hatırlamıyorum. Sanırım Hurriyet Almanya Axel Springer'da basılıyor, öyle bişi olsa gerek.

Kanal D romanya var 4 5 senedir, elden çıkartmaya ugraşıyor dogan.

sinavi gectiginiz icin tekrar sinava girmeniz gerekmiyor ancaaakk.. size ehliyet kursundan bir dosya hazirlayip vermis olmalari lazim, o dosyadaki sabika kaydi ve saglik raporunun yeni tarihli olmasi lazim karakola giderken.

1 2 belgeyi yeniliyorsunuz alıyorsunuz aynısını ben de yaptım, aldım.

BEN 6-7 sene
sonra almıştım.
sadece sağlık raporunu yenilemen gerekiyor.

çok teşekkür ederim arkadaşlar raporu falan yenileyip bu hafta daha fazla geciktirmeden alıyım ehliyeti sanki araba kullanıcaz :)

eskilerden; behiye aksoy and hamiyet yuceses(safiye ayla'nin ataturkun favorisi olmasi disinda hic bir olayi yok)

ortalardan; sezen, nilufer

yenilerden; sertap, funda, niran.

edit : bayanlari sormamismiydin ya?

zeki müren
cem karaca
barış manço

sanat güneşimiz; zeki müren derim hiç düşünmeden bir çırpıda vereceğim cevapla.

barış manço ve zeki müren arasında gidip geliyorum.sanırım barış manço derdim.

münir nurettin selçuk

@keltikfrost özellikle bayan diye bir şey yok :)

cahit berkay
ıtri

müzeyyen senar
zeki müren
münir nurettin selçuk

münir nurettin hem besteleri hem de olağanüstü icrasıyla yazılan isimlerin hepsinden önde. ıtri'yi dinleme şansımız olmadığı için onu hariç tutuyorum.

ikimizin de ayri hesaplari var, konusarak harcamalari dengeli bir bicimde ortak hallediyoruz. birimizin para sikintisi olursa digeri mudahele ediyor. kisisel harcamalar icin birbirimize karismayiz, ama ortak giderler de sikinti yaratacaksa konusulur anlasilir :)
ekstra ic dokme: cevremde kime baksam (akraba, arkadas) hatunlarin evde hiiiic etliye sutluye karistiklarini gormuyorum, ev hep erkegin sorumlulugunda. kadinlarin kazandigi da kendi mali :S

senin paran benim param muhabbeti ile evlilik yürütmek zor iş arkadaş.

kadının parası kadınındır, erkegin parası evindir.
Malesef sistem böyle işliyor :)

İki maasi birlestiriyoruz, borcalri odedikten sonra kalan parayi paylasiyoruz.

Ben bayan tarafıyım, benim maaşımla evin kirası ödeniyor; gerisi bana kalıyor. Kredi vb. fatura gibi ödemeler de eşimin maaşından ödeniyor. Zaten benim maaşım eşiminden daha az olduğu için eşimin maaşından daha çok harcama yapabiliyoruz. Biz bu konuda maşallah bayağı ortak hareket edebiliyoruz :)

ortak havuza alinir, odemeler yapilir, o ayin butcesinden ayni miktar nakit cekilir. senin paran benim param muhabbeti hic donmez. kisisel zevk harcamalari ortak butceyi sarsmayacak sekilde tolere edilir. daha buyukleri icin plan yapilir.

bizde boyle...

kesinlikle iki tarafın parası ayrı olmalı !! evlenince hayatım mahvolmuş olcak zaten, bir de elin adamına para mı yedireceğim??

benim işim nedeniyle lojmanda yaşıyoruz, kira ödemiyoruz o yuzden. borçlar krediler ıvır zıvırlar benim maaşımdan internet bankacılığıyla ödeniyor. ama benim denk getiremediğim (zamanlama vs bir şey yüzünden) olursa eşim ödüyor.

nakit lazım olunca o sırada kimde varsa ihtiyaca göre oranlayarak paylaşıyoruz.

Kişisel zevk harcamalarını ise eğer normal fiyatlı sıradan şeylerse (kitap, kıyafet, arkadaşlarla cıkma vs) kendi kredi kartlarımızdan diğerine sormadan yapıyoruz.

evli değilim. "senin paran / benim param" olayı her zaman çok ters gelmiştir.
birlikteliklerde de kimin parası varsa giderler ondan harcanır. gerçekten "bir"likteyseniz, "bir" olunur.. benim cüzdanımdaki her kuruş ikimizindir.

"bizim paramız" vardır. ortak giderler verilir. yapılabiliyorsa (yetiyorsa) bir kısım kenara koyulur. (ortak karar verilen) belirli bir kısım da tarafların özel giderleri için ayrılır.

(bkz: pharmaton)

www.youtube.com

şunu uyandıktan sonra 1 kere, spora başlamadan önce 1 kere alın.

Yorgunluk hissediyor vücut ve karbondioksit atıp oksijen alınımını arttırmak için esneme gün boyu tekrar ediyor.
Yaz kış fark etmez bol C vitamini tüketin, C vitamininin kronik yorgunluk sendromu belirtilerini azalttığı biliniyor.
Kuru yemiş; fındık, fıstık, badem, antep fıstığı tüketin, cebinizde yanınızda bulunsun ya da canınız çektikçe alın taze taze :)
Piyasada satılan buğdaylı, çavdarlı, yulaflı tahıl içeren bisküvileri tercih edin, rafine edilmemiş tahıllar enerji verir bünyeye.
Bir de sabah yiyeceğiniz bir adet elma kahveden daha iyi uykunuzu açar, gün içerisinde zindelik verir.
Afiyet olsun :)

daha dün ntv deydi galiba bi doktor,ünvanlı bi doktor doç yada prof falan,spor yapmaya üşeniyorsanız spor yapın üşengeçliğiniz gidecektir dediydi.

pharmaton başlıgını okudum.
Kimi hiç işe yaramıyor diyor, kimi harika.
Centrum diye birşey varmış o nasıldır?
Pahalı olması ucuz olması derdim degil, işe yarasın da.

yasiniz kac bilmiyorum ama 9 saat uyku cok geldi bana. yetiskinler icin genelde 7-8 saat uyku iyidir. bunyeye bagli olarak degisebilir tabiki de. uyku saatinizi dusurerek ya da arttirarak gun icinde nasil oldugunuzu test edin bence. beslenmenizde sorun olabilir; calistiginiz yerdeki havalandirma kosullari kotu olabilir...

kocakari ilaci verecem, acayip enerji veren bir karisim:
büyükce bir bardaga su ve 1-2 yemek kasigi pekmez (dut olabilir)karistiriyoruz, biraz limon sikiyoruz icine ve sabahlari iciyoruz bunu. pekmez basligina bakabilirsiniz. bizzat kendim onayladim.
ama böyle asiri yorgunluk, üsengeclik tansiyon düsüklügü ve kan degerlerinin normal olmamasina da isaret edebilir. dikkat etmek lazim.

haliçi kimseye temizletmediler.
Haliçe boru hattı döşendi, bogazın suyu haliçin en arkasına kadar gelip oradan mevcut suyu itiyor.
Oradaki fabrikalar da kapatıldı, zamanla düzeldi haliç.
Petrol sızıntısı gibi durumlarda ne yapılıyor bilmiyorum.

çevre danışmanlığı veren şirketler yapıyor bunu.

Denizde yaşanan kazalar sonucu oluşan kirliliği Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yapıyor/yaptırıyordu. Onlardan firma bilgisi alabilirsiniz diye düşünüyorum. www.kiyiemniyeti.gov.tr

www.turedimuhendislik.com

www.haberturk.com

www.etha.com.tr

godaman kılas.

türkçesi yok. "business class" diye geçiyor. bazen "business sınıf" diyorlar. thy'nin sitesinde de ikisi de geçiyor ama daha çok business class geçmiş. comfort class ve first class'ı da yine ingilizce haliyle kullanmışlar. bir tek economy class'ı ekonomi sınıfı yaptıklarını gördüm daha çok.

çevirmeyin.

eğer bir kelime/terim yabancı dildeki haliyle yerleşmişse insanlar yazdığınıza bakar, "iş sınıfı ne ola ki, allah allah" der, anlamadan geçer. bu da çevirinin amacına ters düşer zaten.

yok "illa çevirmem, türkçe karşılık bulmam gereken bir durum var" diyorsanız o zaman da en azından ilk kullanımda orjinal halini parantezle falan vermek gerek.

ama bence business örneğinde türkçe karşılığa hiç gerek yok.

yönetici sınıfı olabilir
ama business zaten yerleşmiş bir söz kalsın.

liseden bozma, apartman üniversitesi

kampüslü bir yer bulun, bilkent gibi, yeditepe gibi

acıbadem'de bi apartman değil mi ya orası?

bahcesehirle mi kıyasladın bı de onu aman ha

apartmanında değilim evime yakın falan oturmaya gitmiyorum eğitim görmeye gidiyorum, eğitimide mi kötü ismi yokmuydu buranın ya

"doğuş ne la" demek istiyorum, doğuş'a para vereceğine açıköğretim oku, en azından anadolu üni. diploman olur.

pipisi kesiliyor diye psp mi almak?

çocuk yetiştirme konusunda elbette deneyimim yok ama mantıksal yaklaşınca bu fazla şımartıcı bi hareket değil mi? ne bileyim, zor bi şeyi başarsa, teşvik için alınır ama sırf pipisi kesiliyor diye de psp almak onu bugün sevindirir ama gelecekte...?!

illaki bi şey alacaksan son zamanlarda The Avengers, Amazing Spider-Man, Batman fln fazla göze çarpıyor. Onlardan birini seviyorsa küçük bi oyuncağını alabilirsin?

Edit: o değil de erkek çocuklarına sünnet düğünleri fln yapılırken kız çocukları niye hep geri planda kalıyor. resmen aile içi ırkçılık!

Vita için bütün oyunları orjinal almak zorundasın.
Bir kırık psp bulursan, yegenin de internetten falan anlıyorsa, oyunları indirip indirip memory stick ile atabilir.

tabii artık yeni oyunlar vita için çıkıp psp için çıkmayacaklar bu da var.

Valla üstad 2k serisi var bende bir tane, kırık. İçindeki oyunlar süperkulade, ben yolculuk için almıştım, yolları kısaltan bir icat. Güvenebileceğin bir yerlerden rahatlıkla ikinci elini alabilirsin. (benimki de ikinci eldi)

Yeni çıkan oyunlar evet vita için ama zaten soyadınız koç sabancı falan değilse 3ten fazla oyun alınmaz bir eski dediğiniz oyunlar daha temiz 2-3 sene götürür iki.(GoW var Pes 2012 var :))

@spider03; Açıkçası sadece pipisi kesiliyor diye değil. Zaten çok göremiyorum, farklı şehirlerdeyiz. Hem karne (okul) hediyesi de içinde olsun diye. Çocuk sınıfının da birincisi olmuş, kardeşiyle birlikte dayı ne zaman geliyosun diye sorup duruyorlar. Bu kadarcık da şımarsın, ne olacak? Çok gerekli görürsem eşim çocuk gelişi üzerine uzman psikolog. Ona danışırım sakıncalı olursa. Bi' sıkıntı yok yani.

Tüm cevaplara teşekkürler. O zaman en ideali 3004 almak. 30 oyun+16gb hafıza kartlı var. Fiyatı da düşündüğüm gibi.

doğru.

burada 2 opsiyonun var

1- Polis senin bu pasaportunu alıyor, sana 6 aylık geçici pasaport veriyor, onunla irana gidip geliyorsun, sonra iade edip normal pasaportunu alıyorsun.

2- İsrail konsoloslugu rica üzerine vizeyi kagıda yapıştırıyor, damgalar da kagıda vuruluyor böylece gümrükte, o kagıdı atınca, pasaportunda israile dair bir iz görünmüyor. Belki iran için de bunu yapabilirsin, iran vize istemiyorsa, biletine vururlar damgayı, çıkışta da o bilete vururlar.

@cruseo o geçici pasaport nasıl alınıyor?

pasaport veren bir emniyet müdürlügüne git, oraya sor tam detay verirler.

iki pasaport sadece israile gitme durumunda geçerlidir arkadaşlar. Iran a gidicem, sonra da avrupaya gidicem diye polise giderseniz size ikinci pasaportu vermezler. Bu uygulamanın esas amacı, arap ülkelerinin israil damgalı, israilin de arap ülkeleri damgalı pasaportlara giriş izni vermemesi..

Esas soruya gelecek olursak: irana gidip ertesi gün abd ye giden arkadaşlarım var, hiç bişey olmuyor.. schengen almakta da hiç sorun yaşamadılar..

Dogru degil babam da amcam da sik sik hem avrupa'ya hem de iran'a gidiyorlar.

abi neden dolayı gittiler arkadaşlar? keyfi gidilince sorun oluyor diye biliyorum. iş için vs daha farklı değerlendiriliyordur.

irana gidersen abd vizesi alman imkansiza yakin

ben iran a da gittim, sonrasında schengen de aldım. bişey olmaz.

tekirdağ rakısı.

bakır cezve ve kahve fincanı takımları oluyor onlardan götür. türkiş dilayt da al hatta nam nam nam içip yersiniz.

sucuk, baklava, simit

hangi ülkeye gideceğin önemli.. kız arkadaşın iranlıysa başka, rus ise başka, batı avrupalıysa başka

Yiyecek gotureceksen dikkat et, hangi ulkeye gideceksin bilmiyorum ama abd, ab'ye et sut urunu sokmak yasak

aynı sorun bende de vardı hatta zagrep hariç tıpatıp aynısı. önce muhtara gittim bi kağıt verdi doldurdum. o kağıdı, ev arkadaşımı, kontratı ve faturaları alıp gittim nüfus müdürlüğüne. orda 5 dakika soru cevap yaptılar. ailem hakkında ve apartmanda oturan insanların isimleri falan hakkında. sonra yaptılar kaydı.

ha bu arada eğer ters birine denk gelirsen ikametini aldırmamanın cezası 300 lira mı neymiş. allahtan nüfus müdürlüğündeki adam askerliğini benim memlekette yapmış ceza falan kesmedi.

ayiadam'ın dediği ceza olayı doğru belirli süre içinde bildirmeniz gerekiyordu.

alternatif bir yol olarak ev sahibinizle konuşun, kira kontratını yenileyin. güncel tarihli kontratı direk nüfus müdürlüğüne götürün "ben buraya yeni taşındım kaydımı aldırmak istiyorum" derseniz yardımcı olacaklardır sanırım

Ben bu olayda ceza alacağını zannetmiyorum. Zira sistem mevcut yerinden başka bir yere taşındığında, senin eski yerine taşınan başka birisi nüfus'a gittiğinde sen hâlâ orada görünüyorsan ceza kesiliyor.(Her ne kadar resmiyette, kesin bir sayıyla belirtilen gün içerisinde nüfus'a bildirilmesi gerekmektedir dese de...)

Dolayısıyla senin Zagreb'deki ikametine başka birisi başvursa bile o Hırvatistan hükümetini ilgilendireceği için sana ceza gelmeyecektir. Ama bu olay, devlet işlerine bok atmaya hakkın var anlamına gelmesin... Sonuçta senin ihmalkârlığın.

burdaki acaip detay şu

2006 de zagrebe gittim 1 aylıgına tatile, konsoloslukla görüşmedim.

2008 de ikamet alırken bebekte oturuyordum.

2010 da senin ikametin yok dediler, sonra baktılar, zagreb gözüküyor.
Ulan 2008 de nasıl aldım o zaman ben?

Sakın Zagreb' de senin adına sahte kimlik çıkartılmış olmasın? Çok uçuk bir fikir ama daha mantıklısı da gelmiyor aklıma =PpP

işe gir, cv'ne şöförlük yaptım demezsin, adamdan ögrenebildigin kadar yol yordam ögren 6 ay 1 seneye de gidersin.

Hangi üniversite bu arada?
okulu ögrendikten sonraki edit:
yok yok salla bu adamı sen, bi şansını dene kardeşim ben üniversite mezunu adamım şöför degilim de telefonda, hala ısrar ederlerse başka iş bak kendine, bu olacak iş degil.
Maaşı nasıl, atıyorum asistansın ve şöförsün ama 5 bin veriyoruz diyorlarsa tamam da :) şöför maaşı vereceklerse kaç kurtul

asistanık yapıcan ayağına direkt şöför yapmasınlar da seni. kaleci oyuncu gibi asistanlık şöförlük pek bilinen duyulan bir şey değil çünkü.

ikisi çok farklı işler. bence ayakları biraz daha sağlam basan bir iş olmalı. asistanlıksa asistanlık, şöforlükse.. anladın işte.

şirkete göre değişir. ücret iyi ve yöneticinin pozisyonu sağlamsa(şirket içinde adı geçiyorsa), daha iyi de bir teklif yoksa gir. yükselme imkanın yoksa başka iş bakarsın. çalışırken iş bulmak çok daha kolaydır. piyasadaki işler ve ücretler trajikomik, iş arama sürecin uzadıkça ya da seni tatmin etmeyen bir işe girecek olursan kötü bir dönem geçirirsin.

işi reddeceksen, önerdikleri ücretin üstüne 1000$ da şoförlük ücreti iste. kendilerine gelsinler biraz. kendine köle arayan işverenlerle dalga geçtim hep vakti zamanında, egoya iyi geliyor ;)

Kendini geliştirmen gereken bu dönemde sana bir şey katmayacak bir işe girme derim ben. Az para al ama altyapı gelişsin, sonrasında o altyapıyla sana şöför verirler.

Yazık günah ya, anne haklı.

7li şamdan ya da 6 köşeli yıldız fln olabilir mi?

kutsal kase

davud yıldızı(mührüsüleyman) olabilir mi
upload.wikimedia.org

www.google.com.tr

yok hayır hiçbiri değil ne yazık ki. bu tek bir sembol değil, daha çok üzerinde rrenkli şeyler olan bir kitap ayracına benziyor. hatta taban rengi tamamen sarı, turuncu veya yeşil (renkkörüyüm de hangisi olduğunu bilemedim ehehe) bunlardan biri.bak boyutu şunlar kadar : 1.bp.blogspot.com

anladım neden bahsettigini
İsrailde her dükkanda, her odada, evin hem dış kapısında hem de her odasında olan bir simge var
içinde dua oluyor.

Millet girerken çıkarken ona dokunup girip çıkıyor
bir sürü boyutu var

mezuzah diyorlar ona
burda 1 2 örnegi var
www.newthoughtkabbalah.com
google da mezuzah diye arat.

@cruseo doğrudur bahsettiğim bu.

yamaç paraşütü deneyin süper bir şey. özellikle seri tono yaptırın, rica edin yaparlar zaten.

aşırı uç olamayan bir hayal kurun sonra ona ulaşmaya çalışın.

@feristah, peki hayallerimi yıkarlarsa.

s.kerim böyle aşkın ızdırabını deyip çarpmadın mı kapıyı?

e aşkın kimyasal ömrü 3 yıl zaten, bir yarım sene erken bitmiş. oluyor böyle şeyler, hayat denen şey acımasız.

yeniden o hayale ulaşmak için çabalayın o zaman. yeni bir plan ve azimle.

EDIT: olayı çok yanlış anlamışım. sevgili mevzusu olduğunu yeni idrak ettim.

içinde onun olmadığı hayaller kurun o zaman.

sıkıntılı durum kanka.sen kendi istediğini yap. istersen reste rest diyip çarp kapıyı, istersen de yapıcı davran onu dinle..

reste rest dedik lan zaten zibidi. pardon şekerim alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak seni aziz ilan ettim.

çarptım kapıyı başkan. dedim böyle aşkın ızdırabını can yücel bile skmezdi.

aşkın kimyasal ömrü 3 yılda amk bu kadınlar bu kadar mal mı? bunu bile bile ne bok var işte. kesin dışarıdan bir etken var.

feristah, sen ne güzel ne iyi niyetli bir arkadaşımızsın. şimdi bu elimde para var dicem ve para o elimde oluca. şık.

eyvallah kardeşler. yazdıklarımı yanlış anlamayın. zira alkolik gibi bişeyim. ağlasam düzelicek ama olmuyo. sağolun. hepinizin istediği olsun. seviyorum sizler.

30 senelik 40 senelik ilişkiler şöyle yürüyorlar.
3 4 sene sonra aşk bitiyor
Karşılıklı güven ve anlayış.

Yani adam da kadın da şunu bilmek istiyor, ben eve geldigim zaman, güvenebilecegim, beni kazıklamayacak, hayatı paylaşabilecegim birisi var mı yok mu?

Sevişmek falan filan evliligin bir zamanından sonra görev e dönüşüyor.
Aşk bitebilir, ama iyi arkadaş olabilirsiniz, birbirinizi tanıyor ve güveniyor olabilirsiniz.

Ama genelde heyecanımı kaybettimin manası şudur = başka birine heyecanlanıyorum.

İnsan çogunu görmeden, azının az oldugunu anlamaz.

badakguncesi.blogspot.com

Dnalarında var bu senin, kendini bastırmak için ugraşıp duruyorsun.

ben de "hacı, kardeş, panpa" deyince "haa o kaba kadın mı?" oluyorum ya ne desen haklısın kardeş :(

e kadına da şimdi allah için yakışmıyor.

ben ismaille mi geziyorum, leyla ile mi anlamak istiyorum.

@devilred
Sen ya çirkinsin, ya şişman, ya başka bir sıkıntın var
"normal kız" olamayıp, "kafa kız" olmaya çalışıyorsun.

acı bir tespit ama gerçek.

dip not: örnek olarak verdigim 2 ismin de leyla ile mecnun dizisinden olması biraz acaip oldu evet :)

(git: 436473)

@cruseo yeminle hepsinden var bende, ama kafa kız olmak gibi bir çabam yok. onların bile oluyordur bi iki fingirdemeleri, bende yaprak kımıldamıyor :/

"... 4 dil bildiğimi, yeter miktarda kitap ve müzik bilgim olduğunu söylemiyorum..."

samimi olmadığın için soğuyor olabilirler senden...

tuvus kuşu muyum ben ya ne kur yapacağım. mc aliko dinleyip küfür eden tip karşı cins görünce klasik müziğin son yıllardaki durgunluğundan dem vurmaya başlıyor. ee kezban da bunu yiyor tabii. ondan sonra "ayy ashqm chq dgshtn." değişecek tabii aldı alacağını. bu arada burnuma kur kokuları geliyor yakından yakından hafız.

Herkes "etiket" olmuş.

Bir edebiyatçı dostum, Facebook'taki paylaşımlara istisnaden vay be toplum için boşuna endişelenmişiz, herkes Mevlana'nın, Yunus Emre'nin eserlerini yalayıp yutmuş, alıntı yapacak hale gelmiş diye "taşak geçmişti". Eheh.

hacı bilmiyorum bizim millete özgü mü ama. yediğini içtiğini seviştiğini giydiğini gezdiğini tozduğunu duyurma reklam yapma meraklısı insan çok çok fazla.

gösteriş meraklısı bir toplumuz. "hatun kaldırmak" için yapılan şeyler çoğu. zaten buna kanan insanlara da böyle insanlar gerek, birbirlerini buluyorlar işte. salla gitsin. gazla gitsin

am için her şey yapılır.

önce bir süre public'ini deneyin isterseniz.
1 proje için repo yetiyor.

ben genelde fork edip, issue düzeltmekle ugraşıyorum github da, kendim repo kurmadım.

neyle gidilecek? Uçak, tren, otobüs, araba

ben bu rotanın daha uzununu trenle yaptım. kalacak yer hostellerde ortalama 20 euro diye düşünün. interrail tren bileti almıştım yola ekstra para ödemedim. ben güvenlik konusunda bir sıkıntı yaşamadım.

trenle çek'e kadar gitmeyi düşünüyorum dönüşü uçakla yaparım.

o yüzden birinci nesillerin çoğu tası tarağı topladı gitti foruma dönüşmeler mi dersin kadına hakaretler saçma trollükler mi eskiden trollerin bile birşeyi vardı sözlük eskisi gibi değil artık pek kimse kalmadı eskilerden

sözlügün bozulmasının sebebi malesef fazla özgürlügü.
Eskiden (90lar) bilgisayar daha zengin kesimin elindeyken
Şimdi çarşı iznine çıkan asker bile bilgisayar başında.

Eskiden herkes okumuş, kafası basan kişilerken
Şimdi ak partili dindar salagı da orada, fetocusu da, pkklısı da

"Özgürlük" yalanı altında da kimseye bir laf edilmiyor

bu şekilde yazanların eninde sonunda bir gün faka basacağını ve format dışı entryler girip bu bahaneyle entryleriyle birlikte uçacağını düşünüyor ssg sanırım ama yazar sayısı çok yükseldi tabi. ne mümkün.

insanlar soru cevap maksadıyla ekşi duyuruyu kullanmayı öğrenemediler. ben de bilirdim ekşide başlık açmayı ya da nickaltında sormayı ama buradan www.eksiduyuru.com sorusunu sordum mesela cevap alamadım henüz.

ben senelerce sözlüğe başvurumu yarım bırakıp çıkmıştım. geçen gün girince üzüldüm cidden ve içten.

edit: biraz kapalı yazmışım. yani eskiden emin misin derdi, ben de emin olmayıp vaz geçerdim. şimdi öyle bir halde ki herkes fazla emin kendinden anladığım kadarı ile. bir de bilgi paylaşımı yok. atıyorum "yalancı insanlar" da "higgs bozonu" da aynı oranda önemli bilgiyle doldurulabilir başlıklar olabilir. ama mesela yalancı insanlara teenage atış yapmak ve higgs bozonu üzerine "atayist" geyiği çevirmek üzgünüm ama so lame. bir yerde bir çizgi vardı ve o geçildi sanırım. belki temizlenebilecek noktayı geçti. mesela sadece o da değil. insanlar mesaj atınca bile garip karşılayabiliyorsun artık. çünkü garip garip tipler slmnbrnsls gibi yazış mesajlar atıyorlar. trollük çıktı mertlik gitti gibi oldu sanki. bilmem.

gerçek diyorum. devamındaki yorumları da gerçek duruyor. tam da o başlığı inceliyordum :)

net olarak fake.

ben de inceliyorum o yüzden sordum da fake'se bile hafif efsaneliğe doğru gidiyor gibi :)

resimler kalkmış,kaydeden oldu mu merak ettim?

son sayfada var galiba hala resimler de vardır kaydeden herhalde, ben uğraşmadım açıkçası.

ya herifin tipi bu
fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net

abi sevdigim kıza açıliym mi demiş çocuk
Millet de
abi den denize bile açılma demişler
:D :D geberdim gülmekten.

bu insan fake de olabilir sahici de. ama böyle yorumlar yazanlar

insan olamaz.

işten ayrılırsam hiç alamam gibi düşünmeyin çünkü o para hakkınız.

Hemen başka iş bakılsın, eski iş yerinden de bir tarih istenip, o tarihe kadar parayı alamassa avukata gideceginizi söyleyin.

Avukat masraflarını da karşı taraf karşılayacagı için sorun olmaz.

ssk girişi yok mu arkadaşının?
ssk girişi yoksa ve çalıştıysa zaten firma çok daha büyük ceza alır.

1 2 tane şahit yeter, bu tip durumlarda iş mahkemeleri hep çalışanı tutarlar.
Hergün o apartmana, binaya girerken gören bakkal bile yeterli ispattır, hadi ofistekiler korktu diyelim.

Şahit bulabilirsa çalışma müdürlüklerinde bu işle ilgilenen müfettişler var, dişli bir müfettişe dek gelirsen çatır çatır alırsın. Aksi halde bi şey alamaz, tecrübeyle sabit. Bence derhal müdürlüğü başvursun ama artık orda çalışamayacağı kesin...

bence daha oncede bu tip bir vakayla ilgienmis bir avukatla gorusun, yani bir tanidik olursa daha iyi olur. biz soyle bir taktik kullanmistik, banka kredisi icin bu insan burada calisiyor, bu kadar maas aliyor diye mudure yazdirdik, bir sure sonra da ayni belgeyi kanit olarak kullandik. bu sekilde bir isyerinden davayla alacagimizi aldik, diger isyeeri ise dava sonucu daha fazla odememek icin anlasma onerdi simdi 2 taksitte alacagimizi hesaba yatiracak, resmen de borcunu kabul etmis oldu.