dont feed the troll.

kilo alamıyorum o yüzden soruyorum.

3 poğaçadan sonrasını okumadım.

amına bile koyuyorsun kardeşim

kilo almakla yağ bağlamayı aynı şey sanıyorsunuz ya ne diyeyim. uğraş sen uğraş, 1 sene sonra nasıl istediğimi yiyerek kilo veririm diye gezceksin.

kilo alma derdi nedir la 50 kilo falan değilsen ne kasıyon

Yeterli aliyorsun ama metabolizman nasil bilemeyiz ki.

3 pogaca herkes icin o kadar korkulacak bir sey degil. Ister inan ister inanma ama hersaba ortalama bir kahvalti, ustune 6 pogaca goturuyordum bundan 5-6 sene once ve 1,73 boy, 64kg vucudumda bir degisiklik olmadi. Evet yanlis okumadin, normal kahvalti + 6 pogaca. Ogle ve aksam yemekleri de seninki gibi, + aksam saat 9-10 gibi bir ogun daha.

Hala da o civarlardayim, istedigimi yiyorum:)

kurt varsa ve düşürürsen yemeğini düşürdüğün gün kısmanı tavsiye ederim.

insan ile bonobo.

insan ile can bonomo gayet yakin bence tur olarak.

Onu bilmiyorum da insanla şempanze arasındaki genetik yakınlığın lağım faresiyle tarla faresi arasındaki genetik yakınlıktan çok daha fazla olduğunu biliyorum. insanla şempanze arasındaki genetik benzerlik yüzde 98 miydi 99 muydu öyle bir şey.

şimdi tam hatırlayamadığım biyoloji bilgimle şöyle bir eyyorlama yapayım.

hayvanlar alemi familya, sınıf, şube, grup, takım, alt takım falan filan diye genişten dara doğru bir şekilde gruplanmıştır zaten sıralaması nasıl hatırlamıyorum. kim kiminle akraba ise onlar aynı familyaya falan sokulmuştur. işte aslan felis leo, kedi felis domesticus. ikisi de felis familyasına ait mesela.

bu hayvancağızları da herhalde sadece hortumuna bakıp "fil lan işte" diye aynı yere koymamışlardır. koymuşlarsa akrabalardır.

kendi düşüncemdir. yanlışsa düzeltin.

baya bana benziyo lan bonobonun gülüşü filan.

abi insanla şempanze arasıdaki genetik benzerlik çok fazla olabilir, bunu kabul ediyorum ve ben zaten kendim evrimciyim, benim maymun arkadaşlarım da var fakat iki fil bence daha yakındır ya.

yani ne bileyim, biz iki farklı tür olarak %98'lik bir benzerlik oranı yakalarken, aynı tür hayvanlar nasıl farklı olsun ki? ikisi de fil sonuçta yav, insan-maymun kadar fark yok bence aralarında.

şimdi herkes "maymundan geliyok" diyecek, fillerin yakın olma ihtimalinin de daha fazla olduğunu düşünerek şaşırtmacalı soru diye atlayacak ve insan ile şempanze daha yakındır diyecek.

ben de diyorum ki filler daha yakındır.

ayaküstü tersine mühendisliğin kitabını yazdım, helal bana.

Bonobo bu arada, bonomo değil

afrika filiyle insan bence daha yakın.

Evet sogru cevap B idi.

doğrudur.

lan oyle is mi olur. inaniyor olsa hirsiz olur mu adam. icten ice inansa yani. onun adi musluman, alakasi yok bence onlarin inancla falan. ben inaniyor olsam gotum atar yeminlen en ufak seyde yalan soylicem kul hakki yicem diye

ateist adam iyi adamsa sonra cehenneme dustukten sonra aa harbi varmis lan derse kabullenirse ki gotu yanarken eder heralde, pismanlik gosterdiginde oturup tartissalar sonradan yatay gecis yapamaz mi yani bu mudur olum hosgoru.

@babamasoliimbananickaldirsin

şimdi Müslüman olmanın şartları belli, şehadet, oruç namaz niyaz falan, bu şartların içinde hırsızlık yapmamak falan yok. o günah olarak geçiyor ve müslümanlar günah işlemez, ya da günah işleyen müslüman olamaz diye de bir şey yok.

Boyle sorular sormayin artik nolur. 2014 yili geldi hirsiz musluman durust ateist vs.. allah'a inanan adam calmayacak, bu kadar basit. Kotuluk etmeyecek bu kadar basit. Ya Birseyi de kendi yorumlasin musluman adam.

@sana guluyorum sadece

bu ülkenin yüzde ellisi öyle düşünmüyor demek ki, o zaman bunları sormak ta şart oluyor. sene 2014 ama miladi takvime göre, hicri takvim daha geriden geliyor :)

eninde sonunda götü cehennemden kurtarıp cennete gitmenin tek bir yolu var, iman etmek.

yani alla'a, peygamberlerine, kitaplarına, meleklere, ahirete vs inanan ve iman eden herkes müselmandır.

ha ben her peygambere inanıyorum ama muhammede inanmıyorum, veya isa iyi ama musa yaramaz dersen olmaz. hepsine inanman lazım, inanıyorsanda sırasıyla hangisinin zamanına yada diğeri gelene kadar en son hangisine iman ettiysen onun getirdiği kural ve kanunlarla yaşaman lazım.

şimdi bir hristiyan hz. muhamed den haberdar ise, ama inanmıyor ve inkar ediyorsa sıçtı.

ha ama yok adam anasının taa örekesinde yaşıyor, bir ara birileri gelip isa yı hristiyanlığı anlatmış. oda ona göre yaşıyor allah a inanıyor, hz. muhammed den felan haberi yok.bu adam günahlarının cezasını çektikten sonra cennete gider.

şiğmdi adam müslüman oldu diye dünyanın en süper insanı olmadı ki!

ama iman ettiyse, inandıysa, yaptığı haramların haram olduğunu biliyorsa ama salaksa. günahını çeker ve eninde sonunda cennete gider.

ama ateist kardeşlerin durumu farklı, adam inanmıyor. inkar ediyor, taşak geçiyor.

eğer olurda iman etmeden, tövbe etmeden ölürse sıçar. ama kimbilir ki belki zamanı gelince inşallah tövbe edecek cennete en önden girecek kadar iyi bir müslüman olacak!

cübbeli ahmet in güzel bir anlatısı var, imanımızı kurtalarım diyor. insanları dine davet ederken sıkmayın, en azından bari imanımızı kurtalarım (sanırım bu mahmut efendinin tavsiyesi) diyor.

cemaate seslenirkende şu vurguyu yapıyor, hiç birimizin götü rahat etmesin nasılsa imanlıyız cennete gideceğiz diye. 80 yıllık kaşerlenmiş kafir gelirde tövbe ederse bütün günahları silinir, günah işlemeye fırsat bulamadan ölür zaten hop cennete. sende 80 yıllık müslümansın, namaz oruç ibadet filan ama ölmeden önce imanını bir sakatlarsın allah muhafaza kimse kurtaramaz.

not: cübbelinin analtıyor dediklerini aklımdaki ile yazdım birebir değildir.

allah'a inananlar bronzlaştıktan, günahları saydırdıktan sonra cennete gider. dürüst ateist, iyilik timsali olsa da heçbi yere gitmez, aşk acısı çeken türk popçuları gibi yanar, ölür, dirilip tekrar yanar.

"müslüman günah işlemez" ya da "gerçek islam bu değil!" şeklinde bir durum söz konusu değil.

müslüman olduğunu kalben söyleyen birisine "bu müslüman değil" demek insanı dinden çıkartır. bilmeyen arkadaşlar o yüzden milletin hakkında apır sapır yorum yapmazsa daha iyi olur. kaynağı hatırlamıyorum şu an ama çok net bir şekilde biliyorum böyle bir durumu. bir kişi, müslüman olduğunu söylüyorsa ve gerçekten kendisi allah'a inanıyorsa, siz buna "öyle müslüman mı olur!" dediğiniz zaman ocak dışı kalıyorsunuz. efsanevi günah çünkü.

olay şu yani,

allah'a inanıyor musun? evet. günahın var mı? yok. huriler soldan ikinci kapıda, altından bal akan ırmaklar az ilerisinde.

allah'a inanıyor musun? evet. günahın var mı? var. tamam, onlardan temizlen, öyle alalım cennete.

allah'a inanıyor musun? yok. ooo o zaman yandın karşim.

not: burada allah'a inanmak ifadesi genel olarak islam'ı kapsıyor. müslüman sayılabilmek için islam'ın şartlarını mı kabul etmek lazım, imanın şartlarını mı kabul etmek lazım, hangilerine inanmamak tolere ediliyor vs. ondan emin değilim.

www.googlefight.com

hırsız müslüman kazandı :(

hocu kul hakkının affı yok. siki tuttu yani ilgili hırsız arkadaş.

@roket adam, kul hakkı yemenin cezası cehennemde yanmak abi, kul hakkı yiyen dinden çıkmış olmuyor ki. tomofilli "eninde sonunda gidiyor" demiş, "müslüman çat diye gidiyor" dememiş zaten.

allah "bana karşı işlediklerinizi affedebilirim" diyor. namaz kılmadıysan mesela allah onu affedebilir, direkt olarak cennete gidebilirsin inanıyorsan. ama müslüman olup da kul hakkı yediysen ve eleman sana hakkını helal etmediyse, onun cezasını çektikten sonra cennete gidiyorsun.

yani allah'a inanan bir müslüman cayır cayır yansa da sonunda cennete gidiyor. onlara göre yani, onlar öyle diyor.

burada tek kriter müslüman olmak. müslüman cezasını çekip cennete gidebilir.

din komple yalan olduğu için sorun yok

ahzab 37
ahzab 50
ahzab 53

bunları okuyun istediğiniz yerden, ben etkilemiş gibi olmiym.
Hala o dine inanırsanız bravo

Hangi alanda, ve hangi bölümden mezun olduğunuzu yazarsanız daha bilgilendirici olacaktır.

Asgari ucret nedir aga? Git garsonluk yap, daha cok kazanirsin, ucuz iscilik saglamayarak da meslege katki yapmis olursun.

başlayın derim, kimya mezunu arkadaşlardan 1 sene beklemeden işe başlayanı görmedim, ki o işsiz geçen bir sene bunalımlardan bunalımlara sürüklüyor insanı. gerçi bölümle alakalı da değil ya neyse. şunu diyeceğim; o stresle uğraşacağınıza başlayın gitsin, en azından kendi paranızı kazanmaya başlarsın vs.

İnanıyosan başla bence. Şimdi apayrı sektörler ama ablam turizm sektöründe aynı yerde maaşını 4e katladı

paranın yanında mesleki anlamda kazanacağın bir tecrübe olacağını düşünüyorsan çalış.

Daha iyisini bulunca bırakır ona geçersin, profosyonel iş dünyası böyle zaten.


Kafede çalış diyenlere sakın kulak asma orda hamallık yaparsın sanada bi gram katkısı olmaz, ha ben hamallıkta ilerlemek istiyorum diyosan o zaman olur.

eger multinational ise degebilir. degilse graduate programlara bak kariyer net te.

"üniversite mezunları işsiz" diye bir klişe vardır ya, işte bu yüzden işsizler...
üniversite bitirdiği için anında kendini masa başında 3000 lira maaşlı bir işte görmek istedikleri için.
abicim eğer sen kendini donanımlı hissediyorsan, oradan bişeyler öğrenebileceğini biliyorsan veya yükselme ihtimalin varsa git paşalar gibi çalış.
yaşın daha genç (tabi askere gitmediysen hemen askere git o ayrı) ve evet garsonluk yapsan daha çok kazanırsın (büyük ihtimal sosyal güvencen olmadan) ama tecrübe kazan ki, ileride o masa başında 3000 lira maaşlı işe kavuşabilesin.

şöyle bir atasözü var ingilizlerin

www.wisegeek.org

hangi okulmuş ki bu hatırı sayılır okul?
İstanbul ve Ankaradan 1 2 okul değilse, hepsi aynı şimdiden söyliym ben, iş hayatında üzülme sonra.

Sen bir an evvel başla, en kötü 4 5 ay çalışır daha iyisini bulunca kaçarsın, tecrübe tecrübedir.

Odtü Bilkent Boğaziçi İtü Değilse hepsi aynı.

evine yakın bir yer, trafikte sıkıntı çekmeyeceksin. asgari ücretle başlaman iyi değil. bir yerden başlamak gerek. hem tecrübe kazanacaksın, hem de üzerine para alacaksın. bir çeşit staj yaptığını düşün. evde oturmaktan iyidir. ve de iş aramaktan. sonrasına bakarsın, biraz çalış bakalım.

net konusuyorum. takimde cihangirde garsonluk yap gunluk 100 lira kazanıyorsun, asgari ucret nedir bilader.

Garsonluk, palyaçoluk, stand hostesliği tabiki daha çok para kazandırır ama hep o parayı kazandırır, sana da mesleki olarak birşey katmaz
4 ay garsonluk yapıp oradan tekrar kimyaya dönmemezsin seni kimse işe almaz
Sen alanında kal, az kazanarak başla, ilerde gerektiği kadar kazanacaksın.

Ben ilk işime asgari ücret 600 civarıyken 500 liraya başlamıştım
5 ay çalışıp 3 katına başka iş buldum öyle öyle bugün 10 - 15 katından fazla kazanıyorum alanında kal, alanında ilgili tecrübe edin

ilaç içme. uyuşturmaktan başka bişi yapmaz. başka çözüm lazım. çalışma programını otur düzenle, şu saatte şunu yapıcam gibi, müzik dinle, arada kendine ödüller ver.

Oha sektör de benzer aynı ben. Çözümü kendimce iş değiştirmek olarak görüyorum ben.

İlaç alma. Ben de yazılımcıyım. Kısa, yoğun işe dalmalar yaşamalısın. Meslek çok sıkıcı, yapacak bir şey yok.

ilaç hiç bir sorunu çözmez. bence bunu bir psikiyatristle konuşman daha yararlı olur.

Bana da arada sırada olurdu
Deadline'ı yaklaşan projeleri bitirerek başla, bir zaman sonra rayına oturuyor

Aynı anda 50 tane iş gelirdi, bir anda hiç birini yapamaz hale gelir donardım

Yazılımla uğraşırken yapılacak işlerin artması gerçekten ters etki yaratıyor. Ben her gün yalnızca bir projeyle uğraşarak kendimce yoluna koydum.

benim anne tarafım da abhaz ama bu ne saçmalıktır yav?
orada adamlar düğün yapmıyorlar ki, olimpiyat yapıyorlar,
sporun ve olimpiyatın ruhu ne güzel birleştirmeye, barışa yöneliktir, güzel birşey yapıyorlar.

hacı abi iyi hoş da soykırımı yapan adamla olimpiyatı yapanların, olimpiyatta yarışanların ne alakası var?

soykırım sonrası olimpiyat komitesine mi girdi bu herfiler?

bi' bitmediniz arkadaş. dünyanın hiçbir yerinde etkinlik düzenlenmesin o zaman. soykırımın olmadığı, kanın dökülmediği toprak parçası var sanki dünyada.

Neden engellensin ki? O zaman Almanya'da da olimpiyat yapılmasın, Amerika'da da yapılmasın, Avustralya'da da, hiçbir yerde yapılmasın.
Bence sosyal sorumluluk şeylerinden bahsedecekseniz olimpiyatların engellenmesi üzerinden gitmeyin.
Site de malware uyarısı çıkarıyor.

olayın olimpiyatların kendisiyle alakası olmadığını özellikle belirttim halbuki. burada kimse olimpiyat özelinde hoşnutsuz değil, rahatsızlık yaratan durum barışçıl ve birleştirici bir olayın savaşçıl ve ayrıştırıcı bir tarihe sahip yerde yaşatılması. dünyanın en büyük kara alanına sahip ülkelerden birinin olimpiyat düzenlemek için geçmişinde soykırım yaşanan bir bölgeyi seçmesi Size ne kadar barışçıl ve birleştirici geliyor bilmiyorum ama benim atalarımın yaşadığı onca şey hala inkar ediliyorken bir de üzerinde olimpiyat düzenlemeye çalışmak asla barışçıl ve birleştirici bir eylem olarak görülmz benim tarafımdan.

Madem engelleyemiyoruz diye yola çıktıktan sonra olimpiyatlarla ilgili değil demek anlamlı değil. Hassasiyetinizi anlıyorum ama söyleminiz insanları itiyor. "Sochi aslında neresidir biliyor musunuz?" benzeri bir şekilde gelebilirdiniz. Ayrıca Sochi seçileli ne kadar oldu, neden oyunlar başlamadan önce ki? Aday olduğunda bunu yapsaydınız olimpiyat komitesine bişi deme olayı olurdu insanların.
Zaten Rusya da altyapının berbatlığıyla acayip rezil olmuş durumda uluslararası olarak.

olimpiyatların yarattığı ilgi kullanılarak soykırımın bilinirliğini artıracak stratejiler üretilebilirdi. geçti

olayın olimpiyatlarla alakası yoksa olimpiyatlar yapılmasın orada demeyeceksin o zaman. Sochi'de düğün de yapılmasın, insanlar eğlenmesin konser de olmasın. Almanya'da da olmasın.

Hatta ermeniler de diyecekler ki türkiyede biz soykırıma uğradık knowtürkiye orada etkinlik olmasın.

e tarih zaten böyle olaylarla dolu. Sapla samanı ayırmak lazım.

eğer sochi'de katliam olduysa ve bunun bilinirliğini arttırmak istiyorsan linki verirsin şöyle dersin, " sochi'nin tarihinde böyle böyle bir katliam olmuştu". o zaman merak eder okurum olayları.

ama sochi'de olimpiyat olmasın dersen zannetmiyorum ki aklı başında biri sizi ciddiye alsın.

soçi'de yapılmasının engellenmesinden bahsettim, kaldı ki belirttim düzenlensin diye. bir insan niye olimpiyatlara karşı olsun ki hem, burada bahsetmek istediğim Rusya'nın bölgesel anlamını iyice yitirmesini sağlamak istediği için özellikle Soçi'yi seçmesi. ve adaylık başlangıcından beri söyleniyordu bu ancak komitenin umrunda bile olmadı.

soçi bence bu olaydan bağımsız olarak rusya'nın olimpiyat için en uygun şehriydi. avrupa'ya nispeten yakın, çok sert bir iklimi yok. bunu gidip urallarda, ebesinin örekesinde yapamazlardı sanırım.

Allah yok, din yalan.

emsal oranda haramdır.

Bu ne ya ciddi mi? :D

kar eder yatırdıgın parayla.

gunluk 9 dan filan merkez bankasından faiz alıyor

Tabi 9/365

bakara 275-279 ayetlere bi bak. mealleri karşılaştır, tefsirlere bak vb. haram diyen var mekruh diyen var caiz diyen var. ama şu bi gerçek ki paranı kullanıyolar. konudaki hüküm de açık bakara 275-279'da bana kalırsa.

senin paranı kullanıp kar eder de, günahı vebali bankanın boynuna olur. için rahat olsun.

Cevaplar için teşekkürler. Neden bazıları şaşırdı bu soruya anlam veremedim.

artılarına eksilerine bakınca eksileri daha fazla görünüyor. bankaya para yatırmak harama yakın mekruh oluyor... banka senin paranı kullanıyor. fakat büyük meblağlı paraları da evde kasada kutuda saklamanın da mahzurları oluyor... insan iki arada bir derede kalıyor...

sistemdeki arıza nedeniyle atılamazsın. yatırma imkanı sağlarlar.

tabii olay dediğin gibiyse.

Yardım edin evdekiler beni öldürür eskişehir'de doktor tanıdığı olan yok mu

Ben tatildeyim şu anda o yüzden anonsu duyma imkanım yoktu. Acındırma amaçlı söylemiyorum ama depresyon tanısı koydular bana ve intihar etmek istiyorum şu an ne olur yardım edin

Aileme söylemeyecektim ama bi şekilde öğrendiler tanı konalı da 2 ay oldu, 2 aydır da prozac kullanıyorum.

lütfen sakin ol önce. ailene anlatsana durumu? sistem arızalıydı parayı yatıramadım, aha para burada. yatırmadığım için problem çıkabilir bana yardım edin diye babana söyle. niye bu kadar panik yaptın?

Biri bana sağlık raporu yazsın eskişehir ya da çevre illerden olması fark etmez bütün paramı verebilirim

ilk önce panik yapma. yurttan atılma gibi bir durumun yok. ayrıca sorumlulukların varken tatile çıkmaman gerek. tatile çıkacaksan da yapman gerekenleri hallettikten sonra tatile çıkmalısın. o yüzden tatilini biraz erken bitir ya da ara ver ve hemen yurt müdürlüğüne mi gidersin, nereye gidersin bilemem. durumu anlat, netlik kazandır, ne yapman gerektiğini öğren.

hemen depresyondayım, intihar etmek istiyorum demek yerine, sorumluluklarını yerine getir.

Siz linç etmeye insan arıyorsunuz. Tatildeyim diyorsam sömestrdayım. Bu kadar acımasız olmayın yeter.

arkadaş sanırsın ki kanser hastasısın
ühü ühü ergen bunalımında,

tatile giderken depresyon yok, yurt parası ödemeye gelince depresyon.

Prozacmış, prozacı ben şeker diye alıyordum bir dönem, bonibon al daha çok işe yarar.

olm sakin ol amk. bir şey olmaz rahat ol abartma, panik yapmışsın anlıyorum ama gerek yok gerçekten. yurttan atılmak falan da öyle kolay değil. yurdun telefonu yok mu? ara yönetimi sakin sakin anlat derdini, bir şekilde çözülür. buraya yazacağına da git aile hekimine ona da sakin sakin anlat derdini rapor iste. insansa yazar. bu kafayla kimse dinlemez derdini.

biz fakiriz bilmeyiz kardeş.

o iki ekran yanyana duran filmide mavcut gözlüğünüzle izleyebiliyorsunz. Tek yapmanınz gereken tv'nin 3D ayarlarında 3d yanyana kısmını seçmeniz.

Kumandasından seçebiliyorsunuz onu, üstüste bindir çarpraz, ters vs diye. o iki görüntüyü birleştiriyor, oluyor 3d. Yani olay gözlükte değil tvde.

Bizde Philips var, 3 seçenekli birleştirme türü var. Netten indirdilen filmleri bu şekilde izleyebiliyoruz. Mesela torrentta LGnin demosu vardı. Onu izlemiştik bu şekilde.

bende de LG var, 3d butonuna basarak seçiyorsun hangisini istiyorsan

yüksek ihtimal menteşe kısmındaki kablolarda sorun.

Aynısı hp marka bir laptopta başıma gelmişti, ekran kartı driverı ile ilgili çıkmıştı
Sanki birisi parlaklığı kapatıyor gibiydi, çok dikkatli bakarsan görüyordun ekranı

2 ekran kartı vardı, iyi bir kart ve intel marka

İntelin sitesinden son sürümü indirince düzelmişti

tabiki focus nedir bu türklerdeki vw hastalığı çözemedim zaten iyi bip iyorlar ülkeyi

focus +1

en boş - dolu ayrımı olduğu için elbette focus.

Focus Jetta'nın yanında bana çok konforsuz ve sürüşü sert geliyor.

focustan şaşma.

focus derim ben de bu durumda.

bende focus titanium var çok memnumum
Jetta çok yakıyor zaten, focus daha az yakar.

lazerle bi ton para verip sildiriosun işte.

beğenmediğin dövmeyi neden yaptırıyorsun ki?

kafanda bir şey varsa tabiki onu yapabilecek birine gitmen gerekiyor. "aa ben bunu istedim bu yapıldı" tarzında kimsenin dövme yaptırdığını düşünmüyorum. zaten yapamayacak adam baştan söyler bence.

şahsen ben sıkılmıyorum. sıkılanlar var midir? mümkün. Cover denen bir olay var, sıkılırsan değiştirebilirsin. ya da sildirebilirsin.

2001 yılında yaptırdım dövmemi hala da çok severek taşıyorum, arada bakıyorum iyiki yaptırmışım diyorum

Dövme aşırı büyük değilse gidip işini bilen bir yerde üstüne farklı kapatacak bir dövme yaptırabilirsin.
Sıkılma durumunu bilmiyorum, ben sıkılmadım ama benimki çok büyük değil. Zaten bir süre sonra dövmen varmış gibi gelmiyor, hani ne bileyim insan cildinde beni varsa sıkılmaz ondan, dövme de öyle oluyor, alışıyorsun, enteresan gelmiyor. Dev boyuttakileri bilemiyorum.

sıkılmıyorum.
3 tane dövmem var, hepsi de vücudumun sırt kısmında. sürekli görmediğim için varlığını bile unutuyorum. taa ki birileri tişötümün yakasından dövmenin ucunu görüp; "aaa dövmen mi var, bakayım" diye üstüme saldırana dek. pek çok kereler boş bulunup korktum!

isteyerek yaptırdım, sonucu da beğendim.
1 tanesi gözüme eksik görünmeye başladı bu günlerde. sanırım koray karagözlerin işlerini gördükten sonra oldu :) gidip biraz ekleme yaptıracağım. o kadar. (5 yıldan fazla oldu dövmeleri yaptıralı)
ayrıca yenilerini de yaptıracağım.

o yüzden konu dövme olunca paraya kıyıp anlattığını anlayacak ve uygulayabilecek dövmecilere gidilmeli, hatta onu geçtim yapılacak tarzı da kafada netleştirip o alanda iyi olan dövmeciye gitmek gerek.

yaptırmayı düşünüyorsan, sürekli gözünün önünde olmayan bir yerine yaptırabilirsin. sıkılmamış olursun. bir de kendini ne kadar iyi tanıdığını, kendine dürüstçe söyleyip öyle yaptır. karakterinin, kişiliğinin 20 yıl sonra da kaldıracağı bir şey yaptırman en mantıklısı.

4 tane dövmem var. 3 tanesi ile aram gayet iyi, hiç sorunum yok fakat diğerini yaptırdıktan sonra istediğim gibi olmadığını farkettim. sonrasında sıkıldım. bacağımda olduğu için gözükmüyor ama yaza girmeden üzerine farklı bir dövme yaptırmayı düşünüyorum.

farz edelim yaptırdığımız dövmeyi beğenmedik, dövmeyi değiştirmek o kadar da büyük bir olay değil. tamamen başka bir şey de yapabiliyorlar o dövmenin üzerine, değiştirip birkaç eklemeyle daha güzel hale de geitrebiliyorlar.

ben dövmemi çok severek ve isteyerek yaptırdığım için hiç sıkılmadım kaç sene geçmesine rağmen. genelde sıkılanlar dövme yaptırmış olmak için dövme yaptıranlar. adam sırf dövme yaptırmış olmak için internetten dövme bulup yaptırıyor, sonra sıkılıyor tabii. dövme dediğin öyle yaptırılmaz. insanın hayatında özel bir yeri olan bir şey dövme yaptırılır, o zaman da sıkılmazsın.

ben yazı yazdırdım mesela, kelimeleirn arasındaki boşluklar güzel olmadı. biraz daha fazla olması lazımdı. hepsi birleşik gibi neredeyse.

sikimde mi? değil. önemli olan yazının ne anlatmak istediği.

Dövmeyi yaptıracak kadar daşşak sahibi olman gerekiyorki sonradan sıkılıp sildirmeyesin.

Bir yıldır çok isteyerek yaptırdığım bir dövmem var kendisini gayet seviyorum. Pek sanmıyorum ama günün birinde sıkılırsam dövmeyi sildirmek yerine onu başka bir şeye çevirtirim bunu çok iyi yapabilen dövmeciler var.

doğru söylüyorsun. dövmesini beğenmeyen ve sıkılan çok arkadaşım oldu. bazıları üzerine başka şeyler yaptırdı. bazıları artık yaşlandıkları için umursamaz oldular. ama dikkatli olmak lazım; dövme yaptırmak için bir şey beğenmemek gerekir, bir şeyi çok beğendiğin için vücuduna dövdürmelisin..

köfteci ismail'e gidebilirsiniz. Sakarya'da doğup büyüdüm. Hep buraya gideriz. Gayet lezzetlidir ve temizdir. foursquare.com

ben köfteci mustafada yemiştim, herkes orayı tavsiye etmişti.
ama muhteşem bir fark olacağını düşünmüyorum.

Sakaryalı biri olarak kofteci mustafa ve kofteci ismaili tavsiye ederim. Ikisi de lezzet acisindan asmis olsalar da goruntuye onem veriyorsaniz ismail derim:) afiyet olsun

Yeni cami'nin orda Köfteci Mustafa...

adapazarı tarafına gittiğim zaman arifiyede ki köfteci sabri usta'da yiyorum.

clone wars 2 ile 3 arasında geçiyor. 4-5-6-1-2-3 izleyin sonra clone izlersiniz.

clone wars dizisi 2 ile 3 ün arasını anlatıyormuş
sıralama her zaman sinemaya çıktıgı gibi olmalıdır
4 5 6 önce
1 2 3 sonra

istersen 2 ile 3 arasına clone wars da atabilirsin

2 adet clone wars var. Biri cartoon network'un yaptigi 2 boyutlu, digeri uzun sure devam eden 3 boyutlu seri. clone wars, episode 2 ile 3 arasinda yer alir. 2 boyutlu seriyi tavsiye ederim.

2 boyutlu olan kısa seri süperdir. diğeri de idare eder çerezlik bakabilirsin.

çok teşekkür ederim

şekerli su sadece kilo alırsın

ilerleyen zamanlarda zararı olur günde 1 bardak yeterli.

www.dimes.com.tr bunu iç

ben son bir yıldır kimi zaman 1 bardak, kimi zaman 1 litre olarak içiyorum. kilo almadım. çok ahım şahım bir katkısını da görmedim. seviyorum ve içiyorum, %100, bu kadar

2 litre meyve suyu çok fazla şeker. bir bardağı bile iyi değil meyve suyunun. günde iki litresi kendi karaciğerine eziyet etmekten başka bir şey değil.

bir tane elmada vücuduna fazla gelmeyecek miktarda şeker vardır. ama sen bir bardak elma suyu içtiğinde 4-5 tane elma kadar şeker tüketmiş oluyorsun. meyve suyu bu yüzden zararlı. iki litresini sen hesap et.

yuh arkadaş, ne salladınız.

bir bardak elma suyunda 20 gram karbonhidrat var. 1 elmada ise 25. yani elmada daha çok. 4-5 elma demişsiniz bir de

kalori olarak da 1 elmayla 1 bardak elma suyu aşağı yukarı aynıdır. elma tabiki daha faydalıdır lif içeriğiyle ama bunun haricinde çok da bir fark yok elma suyuyla.

iç kardeş sen 1-2 bardak. ama sürekli 1-2 litre şaftını kaydırır.

harbiden iyi sallanmış. %100 elma suyunda 'ilave' şeker yok bir kere.

her halükarda günde 1-2 bardağı geçmeyin derim. olmadı su ekleyip seyrelterek için.

büdüt: işbu cevaptaki ilave şekerden kasıt, "şekerli su" tabiridir. günde bir bardak meyve suyu da zararlı değildir tahminimce, en azından katkı maddesi, ilave şeker içermiyorsa. atıf yapılan nokta budur.

kaldı ki kalori anlamında kolayla veya diğer içeceklerle arasında öyle ahım şahım bir fark da yok. elma suyunun doğal olduğunu düşünürsek koladan biradan nispeten çok daha iyidir de.

nutritiondata.self.com
nutritiondata.self.com
nutritiondata.self.com

Bol kese lokantasının müdavimleri de buradaymış efendim. Sadece bir hatırlatma; Fruktoz -meyve şekeri- da bir şeker türüdür.

Artı olarak da glikozdan daha karmaşık bir yapıda olduğu için enerjiye dönüşmesi daha fazla zaman gerektirir.

Bir de şunu okumakta fayda var; (bkz: #22469123)

Abi bilmediğiniz konularda bu kadar kendinize güvenmeniz ürkütücü ya.

1- şekerden gelen kaloriyle liften gelen kalori arasında dağlar kadar fark var. 4-5 elmanın kalorisi demedim, 4-5 elmalık şeker dedim ben. Elmanın kendisinde lif vardır. O karbonhidratın bir kısmı liflerden gelir. Lifler vücut için iyidir. Elmanın suyunda sadece elmanın şekeri olur, lifleri atarsın. Şeker vücut için iyi değildir. Vücuda lif olarak alınan 100 kaloriyle şeker olarak alınan 100 kalori arasındaki farkı bilmeyen adam bir de bana "sallamışsın" diyor.

2-elma suyunda şeker yok demek komedi zaten. Elmadaki şeker fruktozdur. Fazladan şeker eklemenize gerek yok yani. Vücuda en zararlı olan şeker hem de.

1 litre elma suyu 1,5 kilo elmadan yapılıyormuş.

1,5 kilo elma 15 adet elma olsa.

1 litre 4 bardak etse.

bardak başına yaklaşık 4 elma ediyor.

kısaca futbolcu haklı dağılabilirsiniz.

bir doktor olarak moleküllerime ayrıldım şu anda. herkes diyetisyen olmuş gari.

elmada 25 gram fruktoz bulunur ve buna lifler dahil değildir.

100 ml elma suyunda 10 g fruktoz bulunur. bir bardakta 20-25 g

1 elma kalorisi: 100

1 bardak elma suyu kalorisi: 100

sonuç? 1 bardak = 1 elma. aradaki fark 3-4 gram lif. düzgün beslenirsen de o 3-4 gram lifi her türlü kapatırsın. düzgün beslenmiyorsan da elma suyu içmemen seni kurtarmaz

--------

Bob senin hatan sıkılan bir elmanın her molekülüyle sıvıya dönüştüğünü varsayman. ordan kaybediyorsun. varsayımlardan gitmene gerek yok. verdğim bilgilere internette de rahatça ulaşıp kontrol edebilirsin.

Şeker, özellikle fruktozun bir dolu zararı var. Karaciğer yağlanması, metabolik sendrom, gut vs...

Sen o elmayı yerken, kabuğunu, posasını da yiyorsun, elmayı yiyerek doyuyor ve ona göre kalori ve şeker alıyorsun, suyunu içince posa, kabuk, lif yok, sadece şekeri geliyor. İyi birşey değil

vay arkadaş bu şeker aşkı nereden geliyor? herkes deli gibi şeker savunuyor.

şeker zararlı ve gereksiz. isterse saf meyvenin suyu olsun. günde 2 litre ne demek ya? belki naim süleymanoğlu halter çalışırken bu kadar şekere ihtiyaç duyar. başka herkes için zararlı.

elma ya da elma suyu ne kadar sağlıklı olursa olsun bu kadar fazlası çok zararlı. önemli olan dengeli beslenmektir. aynı besinden günde kilolarca almak değil.

bunların üstüne şekerin ne kadar gereksiz ve zararlı olduğu her tarafta yazılıyor, çiziliyor. e o zaman bu kadar savunmak niye?

ayrıca hiç kimse değinmemiş. içtiğin %100 meyve suyu elma suyu konsantresinden yapılmış, konsantrelerden yapılan meyve suları daha fazla şeker içerir.

içeceksen en azından "taze sıkılmış" meyve suyu içeceksin. taze sıkılmış dimes'in var. cam şişede satılıyor. 800 gramlık.

meyve suyu günde litrelerce içilmez. yapmayın etmeyin. su için, maden suyu için, ayran, kefir için, çay için, bitki çayı için. gerek yok bu kadar şeker alımına. şeker çok zararlı. kanser yaptığı söyleniyor.

1 bardak "seker katilmamis" elma suyu 1 bardak koladan da 1 bardak biradan da daha fazla enerji icerir. afiyet olsun.

herkes de delikanlı :) arkadaşlarını satmıyor.
ben de aynı şekilde bitirdim, şimdi baştan başladım, hem golf clubu 150 milyon dolar, onu alabilecek kadar para hiç olmuyor, hem onun için başladım, hem de bu alternatif sonlar için.

ben son görevi tamamlayınca kasama 200 milyon dolar girdi :) ama görevleri hiçbir şey satın almadan bitirdim. sadece arabaları modifiye ettim bir de karıya gittim aşlsdkjalkşdfsh

son görevin kendisi 200 milyon dolardı zaten
e adam tutuyorsun, travis michael ve zenci bebe giriyorsunuz en azından zaten 60 a düşüyor adam başı pay
nasıl 200ün hepsini alabildin?

ya yok 200 değilmiş amk. 20miymiş. uyku sarhoşluğuyla 200 görmüşüm.

bence stresten falan ziyade sıcaklık sorun olabilir. bildiğim kadarıyla denizaşırı yolculukta kargo bölümünün sıcaklığı hayli düşük olur. ancak uçağa canlı hayvan bineceği bildirilirse pilot tarafından kargo bölümü nispeten ısıtılabiliyor sanırım.

havacı arkadaşlar daha iyi bilir benden ama.

Valla durum kediden kediye değişir. Kimisi stres yapmaz, kimisi ise aşırı tedirgin olur böyle bir durumda. 8 saat de epeyce fazla. Yani benimki veterinere götürürken bile arabanın içinde 15 dk.lık yolda kafayı yiyor, böyle bir yolculukta allah korusun ölür herhalde...

Ama belki sizin kediniz daha sakindir, bilemeyeceğim. Kedinizi en iyi siz tanırsınız. Veterinerinize danışın, yaşadığınız ülke hayvanlara bakış açısı itibariyle Türkiye'den çok çok daha güvenilir bir yer. Eminim veterineriniz elinden gelecek bir şey varsa yapacaktır, en azından size tavsiyeleri olacaktır.

Eğer ki risk varsa, bu yolculuğa çok mecbur değilseniz, ben olsam kediciğe bunu yaşatmamayı tercih ederdim. Ama tabii durumunuzun ayrıntılarını bilemiyorum.

Uçakta canlı hayvan olacaksa onu uçuş bilgilerine yazıyorlarmış. Sıcaklık ayarlamasını bilmyorum havayoluna soracağım.
Benim kedi kafesinde arabayla seyahate alışkın, veterinere de, 1 saatlik yolculuğa da gider sesi çıkmaz, sakin sakin gidiyor arabada ama yanında hep ben vardım. Tek başına karanlık kargo bölümünde ne olur nasıl olur bilmiyorum. Kedileri yolcu kabinine kafesle alan havayolu aradım ama bulamadım. Hangisine sordumsa hep kargo diyorlar.

Ben temelli taşındım, kedimi de temelli olarak getirmeyi planlıyorum. Zaten ben taşındıktan sonra arkamdan aylarca ağlamış garibim. Temelli taşınma durumu olmasa böyle bir yolculuğu hiç göze almazdım.

Anlıyorum, zor bir durum...

Mali durumunuzu veya vaktiniz olup olmadığını bilmiyorum ama illa ki gemi yolculuğu da vardır. Şöyle birkaç gün izin alıp, kedinizle kendi kamaranızda rahat rahat gidebilirsiniz. Ama dediğim gibi, fiyatı tuzlu olabilir, hiç bilmiyorum. Bir soruşturun isterseniz... Bu durumda kedinizin sorun çıkaracağını sanmıyorum.

kediye sakinleştirici verip uyutuyorlar, inince de hayvan kendine geliyor, en temizi o
kargo bölümü tabiki hayvan varsa ona göre ısısı ayarlanıyor, merak etmeyin hayvanı öldürmezler.

rahat olun, birçok insan hayvanları için bu hizmeti kullanıyor.
onu terketmeniz durumunda yaşayacağı stres ve üzüntünün yanında 8 saatlik stres/korku hiç önemli değil.

Lufthansa kabine almaya izin veriyor.

1) Sivil darbe ya da iç savaş yaşanırdı.
2) Baki olan bu ülkenin rejimidir, ideolojisini milletin boğazına sokan parti başkanları değil. Yerindedir.

1) toplum bildiğini okurdu gibime geliyor. Elbette şimdi olduğu gibi bir trend oluşacak ve kapalı kadın sayısı artacaktı ama içki içen sayısının azalacağını pek sanmıyorum. Toplumsal olarak muhafazakarlaşmış gözükebiliriz tıpkı şimdiki gibi ama bireysel özgürlüklerimizden pek vazgeçebileceğimizi sanmıyorum. Bence Türkiye hiçbir zaman İran olmayacak.

2Darbeyi yerinde buluyorum evet,hükümet kontrolden çıktığında ordu müdahele etmeli.ama idama karşıyım, sonuçta katliam yapmamış kimseyi öldürmemiş bir adam idam edilmemeliydi.

her türlü darbe kötüdür.

@godsparticle, ilk soruma da yanit vermek ister misiniz?

1- menderesin yaptığı bir dayatma yok zaten.

2- darbeyi yapan da savunan da şerefsizdir. detaylandırmaya gerek yok o kadar basit.

Menderes şimdiki tayyip gibiymiş, asılması iyi olmuş.
Çeşitli dernekler kuruyormuş para aktarımı için
O derneklere üye olanları her sabah radyoda "bunlar vatanseverlerdir" diye tek tek anons ettiriyormuş, o derneğe girmeyenler tabii vatan sevmeyenler oluyor.
Ayakkabı kutusu yokmuş da kim bilir nelerin ne kutuları vardı rahmetlide.

En son götü kalkıp, inönüne seni astırırım gibi bir laf ediyor, inönü de kim kimi astırır göreceğiz diyor adama, boru diil tabi, 2 numaralı adam da olsa "inönü" ulan adam, tehdit falan adamı sikerler.

1- darbe olmasa da bügün sahte muhafazakârlık gibi bir dönem o şekilde devam ederdi neticesinde meşru yoldan iner giderdi. Her insan fani her dayatma bir gün yıkılmaya mahkumdur
2- darbe kötüdür, idam kötüdür, hiç bir şeyin çözümü olmamıştır daha beter musallat eder önemli olan eğitim ve bilinçtir, baskı dönemlerinde zor da olsa baskının baskı olduğunu anlayacak bireyler yetiştirilmesi gerekir ve meşru zeminde mücadeleden asla vazgeçilmemelidir.

menderes ve karabekir gibilerin neden ayrı parti kurduğunu anlamaktan geçiyor aslında olay. çok üşeniyorum şu an anlatmaya çünkü 1000 kere anlattım aynı şeyleri kısa kısa anahtar şeyleri yazayım belki merak edip araştırırsınız..
geniş toprak sahipleri var elimizde. köy enstitüleri kuruluyor. uzak bögelerdeki köylere açılıyor. şu an bulunan çoğu üniversiteden daha iyi eğitim ve öğretim veren kurumlar bunlar. köylünün ciddi anlamda yetişmesi amaçlanıyor. sonrasında bu aşiret reisleri ve toprak ağalarını ortadan kaldırma planı var. bunu tüm o arazileri ve tarlaları köylüye dağıtarak yapacaklar. reform yani.. olmuyor tabi. menderes ve tayfası cahil halkı dini hislerini çarpıtarak uyuşturuyor. yaptıkları ciddi şeyler ver menderes'in bir defa gerçekten büyük şehirlerin içine ediyor kültürel miras anlamında. her şey yıkılıyor. hani herif neredeyse topkapıyı yıkıp araziyi satalım diyecek seviyeye geliyor. ki zaten karşısındaki güzelim bina yıkılıyor. üniversitelerde öğrenciler tutuklanıp sorguya götürülüyor ancak kimse bilemiyor basın etkin değil. etkin olanı da yandaş. kayboluyor yani insanlar. üniversite profesörlerinin ağzı burnu kırılacak kadar ileri gidiliyor. çok olay var. sıkıntılı bir dönem. neyse hızlıca ilerleyelim. menderes e darbeyi yapanlar subay. yani subay darbesi gibi geçiyor. darbeyi ilk yapanların çoğunluğu iyi bir amaç için yapıyor. fakat daha sonra (bir şekilde ki muhtemelen abd işi) bu darbeyi yapan subaylar sürülüyor tutuklanıyor görevden alınıyor ve işin seyri değişiyor. askerin içindeki subay ve düşük rütbeli tayfa ve inönü menderes celal bayar vb. kurtarmaya yırtınırken görünmez bir el hızlıca asıveriyor. muhtemelen bu görünmeyen el de abd işi. anlaşılan menderes, marshall yardımı alıp çok gereksiz yerlere harcayarak kötü kullandığı için (ve tabii bir kısmını almış olduğu doğru) tekrar yardım istiyor abd den. abd bu işe yanaşmayınca sovyetler'e yaklaşıyor gittikçe. bu durum o dönem için birleşik devletler'in en önemli işi oluyor tabii.

berbat anlatım için üzgünüm cidden sıkıldım hep aynı konuları anlatmaktan o nedenle böyle bla bla dercesine yazdım.

menderes iyi bir adam değil elbette fakat darbe çözüm olmuyor. darbe kötü olanı daha kötüleştiriyor. idam konusu aynı şekilde bir olay. idamlık suçlar gerçekten var. vatana ihanet önemli bir suçtur. fakat bu suçu gerçekten belirleyen kim? milletin onuru ve fikri mi? yoksa işin içine bir sürü el mi girecek? kimin öldürüleceğine kimin kalacağına karar vermek kimin hakkı?


bu arada günümüzdeki muhafazakarlık anlayışı menderes dönemindekiyle karşılaştırılamaz. o dönemin muhafazakar insanını şimdikilerin yanına koyduğunuzda tıvorlu ismail'in yanındaki sezen cumhur önal gibi kalır.

Kendisine darbe yapılmamış olsaydı, belki bugün Tayyip Erdoğan gibi bir politikacıyla uğraşıyor olmazdık.
Şöyle açıklayayım; oyunun adı demokrasi ise bu oyunun kurallarını herkes öğrenmeli. Kendi sınınfının çıkarlarını savunan partileri, söylemleri herkes bilmeli. Bu sağ politikacılar en büyük oyu yoksullardan alıyorlar. En büyük kötülüğü de onlara yapıyorlar. Menderes'e darbe yapılmasaydı sonsuza kadar iktidarda kalmayacaktı. Bir süre sonra halk belki olan biteni farkedecek kendi çıkarlarını savunanları destekleyecekti.
Eğer dindarlaşacaksak da bunun erkenden olması erkenden aşılması anlamına geleceği için darbe yapılmaması gerekirdi.
Söylemek istediğim şu; bu toplum içinde yaşıyoruz beraber çıkıp beraber batacağız. Çoğunluk ne kadar çabuk farkında olursa o kadar erken kurtuluruz.
örneğin şu anda bir darbe olsa olan biten bütün yolsuzluklar, devlet içinde cemaat yapılanmaları unutulur. Tayyib'de, Menderes gibi bir kesimin gözünde kahraman olur. Fakat bu sorunları sistem içinde sistemi zorlayarak belki değiştirerek (asla darbe ile değil) daha ileri gideriz. o yüzden çözüm sokaktır, bağımsız medyadır, olmadığı yerde internettir. Bu yüzden zaten şu anda internete kapatma tuşu yapıyorlar. herhangi bir eylemlilikte insanların bir biri ile iletişimini kesip herkesi yalnız bırakabilmek için. Doğruları öğrenmemesi için.

Menderes'e darbe yapilmasaydi halk olan biteni fsrk edecek, iktidardan dusecek diyenleri anlayamiyorum. Yahu adam gazetelerden, okullara kadar her seyi kendi dunya gorusune uygun olacak sekilde degistiriyordu, oyle bir halk nasil bilinclenecek de tepki gosterecek? Hadi kuzey kore'deki insanlar bilinclenip, tepki gostersin? Bu iyimserlik nereden geliyor? Ya da internet olmasaydi, son yillarda ayaklanan halk ayaklansin bakalim ne olacaktiz. Ki onlar ayaklandi da ne oldu ayrica?

Oy ile her seyin cozulecegine ve halkin bilinclenip demokrasiyi getirecegine inananlar buyursun Su mektubu okusun:

eksisozluk.com

Yanitlarinizi bekliyorum.

Ayrica george washington da asker kokenliydi ve dolayisiyla amerika da askeri vesayetle yonetiliyor vs filan denilebilir:

eksisozluk.com

Seriat gelse daha iyi, sanal kimliginin arkasina saklanip insanlara serefsiz ve mal diyen tescillimarka gibi yazarlar en azindan layigini bulur.

1950 seçimler %53,
1954 seçimleri %58,
1957 seçimleri %47.. zaten gidiyordu ivme tersine dönmüştü..

darbe yapılmasını mazur görenleri de ben anlamıyorum. darbe yaptın ne oldu? halkın bir kısmı için hala kahraman menderes. öldüğü için de hep öyle kalacak. bazı arkadaşların ısrarla anlamadığı da şu, bu toplumda yaşıyoruz. mal bu yani, ya dönüştüreceksin ya da böyle yaşamaya devam edeceksin. bu dönüşüm işi darbeyle falan da olmaz. ancak kendini kandırırsın. sonuçta herşey eski haline döner. menderes gider,sülayman gelir, o gider tayyip gelir.
darbe asla çözüm değil.yukardaki arkadaş oy oranlarını yazmış, insanlar yavaş yavaş desteğini çekiyorlarmış menderesten bu da benim tezimi kanıtlar bir durum.

bu arada sadece kendi fikirlerine uygun cevapları işaretlemek, tam da darbecilere uygun bir hareket.

terk edip yanına gider en olası. senin dediğin gibi de olabilir tabi neden olmasın. insan var insan var.

valla ben çevremde aldatan erkek görmedim ilginçtir. çevremde biten hangi ilişki varsa kız tarafından bitirildi başka bir erkeğe gittiği için. yani şöyle bir oran veriyim yüzde yüz aldatıyorlar ama sadece kendi çevrem için konusuyorum tabii geneli nasıldır bilemem. ama şunu net söyleyebilirim ki artık ''modernleşmeyle'' kızlar cok daha rahat bu konularda, hatta öyle ki yok''şeriat geliyor'' yok ''kadınlar bastırılıyor'' diyince millet allah allah hangi türkiye'de yasıyorum ben diyorum o derece

kız çeşitli hayatlara öykünüyor, kız olduğu için de o istediği hayatı yaşayan bir adam görüp, ona yamanında o da o hayatın ve zümrenin bir parçası oluyor.
Basamak gibi kullanıyor adamları

Kumaş atolyesinde çalışan kız önce ustabaşısına oradan patronun oğluna, oradan internette tanıştığı üniversiteli çocuğa falan gide gide kendince sınıf atlayarak ilerliyor.
Güzel oldugu sürece yani bi 4 5 sene yiyor millet bunun sevgili rollerini, güzellik giderken de, en üst kime yapışabildiyse orada kalıyor.
işte bu.

Karakteri zayif insanlara mahsustur aldatmak, saglam karakterli kadin aldatmaz.

Ozellikle internet'in de yayginlasmasi ile o kadar ayaga dustu ki iliskiler, artik erkek arkadasi ile 2 gun kavga etsin kadin, 3. gun kendisine yaklasana sicaklik duyabiliyor. nasilsa kafasinda "hmmm o benimle kavgali ama" diye bir aklama durumu var.

Sevgilisi olan kiz baska erkege bakiyor demissin, o aldatmaktan cok "alisverise cikmak", baskalarina gozu kaymak, daha iyisini bulunca terk eder. cok mu harika davranis? hayir fakat tam olarak aldatma degil. yani kadin o noktaya geldiyse ciddi bir sebep vardir.

bahsettigim birinci turdeki insanlardan uzak duymakta fayda var. dusmaninim basina oylesi. bir seyi duzeltmek icin, buyutmek icin emek veremeyen insanin, erkek olsun kadin olsun kimseye faydasi olmaz, uzun vadede de bunlar kafayi yer zaten.

ya yargılamadan etmeden doğrudan cevabı: mutlu değilse ve ayrılmak istiyorsa ama yapamıyorsa aldatır. çok kişiden gördüm. bakmak apayrı, aldatmak çok ayrı.

aldatmak psikolojik bir hastalıktır. intikam amaçlı bile olsa aldatmak tedavisi zor bir hastalıktır. bir çok nedeni vardır. erkekler hangi nedenlerle aldatırsa kadınlarda o nedenlerle aldatır.

Yasayan anlar, merak etme.

Vidi vidi yapanlar bos beles adamlar

(bkz: yeni başlayanlar için işsizlik/@compadrito)

bunu okumus muydunuz sayin hocam?

Of hiç sorma ya. Herkes her şeyi o kadar iyi biliyor ki amk. Yüzümü gören başlıyor akıl vermeye. Herkes başka bir şey söylüyor, hepsi de o kadar emin ki söylediklerinden. Yaşayan biliyor hocam hiç merak etme.

yapmak istediğim işi yapabilmek için tam 3 yıl işsiz kaldım, çok zor çok :(( sabretmesini bil vaktinden önce çiçek açmaz!

alakasız bir işe girip bu süreçte istediğin işi aramaya devam edebilirsin. mesela ben alakasız bir işe girdim 1.5 senedir o çok merak ettiğim istediğim işi arıyorum :) show must go on.

aslında iş filan aramıyorum ben ya. bildiğin piyango çıksında zengin olup 24 saat yatmak istiyorum. başkasının yanında maaşla köle gibi çalışmak salaklığın daniskası. 2 günlük ömürde ne iş stresleri çekiyorum. susmak ve zengin olmak istiyorum. hep yaz olan memleketlerde yaşamak istiyorum. liverpool'dan lakers'tan kombine almak istiyorum. hac'ca gidip hac dönüşü bana iş yerinde baskı oluşturan herkesin kafasında odun kırmak istiyorum. işe niye gelmedin, geç kaldın diyen müdüre bu saatten sonra ben mi geleyim yarrağım demek istiyorum. çok şey mi istiyorum

Ne mezunusun? Ne iş yapmak istiyorsun? Söylersen belki yardımcı oluruz

Tam hatirlamiyorum ama kokenleri elflerdi saniyorum. Lanetlenme gibi bir durum sozkonusuydu sanirim.

(bkz: #434021)

Cevaplar için teşekkürler. Fakat asıl merak ettiğim, üremeleri nasıl gerçekleşiyor? Yani dişi bir türü yoksa, çoğalmalarını sağlayan faktör ne? Ya da Tolkien bunu sır olarak mı tutmuş?

üremiyorlar
ölmüş elfler büyü ile canlandırılıyor diye biliyorum.

www.planet-tolkien.com

açıkçası belirsiz görünüyor, özelliklie uruk-hai'lerin elf-orc genlerinin birleştirilmesiyle ortaya çıkarılması gibi birşey.
tr.wikipedia.org
yine aynı uruk-hai'lerin "türetilmesi" gibi elf'lerden türetilmiş oldukları yazılıyor.
tahmin yürütmek gerekirse elf & hobbit ya da elf & cüce karışımı bir gen karışımıyla ortaya çıkmış olabilirler, bilemedim.

kadın ork var.
diğer türler gibi ürüyorlar.

Kitaplarda dişi Orc'lardan bahsedilmiyor. Ancak bu var olmadıkları anlamına gelmez. Zaten Tolkien'in kitaplarında çok fazla kadın karakter yoktur.

dişi orclar var. melkor ilk çağda uyanan elfleri karanlıkla orclara çevirdi. dişi elfler dişi orc oldu.
ayrıca hobbit kitabında gollum magaralarda yavru orc yakalayıp yediğini anlatıyordu.
normal elf gibi kızlı erkekli üreyip yavruluyorlar. sadece biraz!! daha fazla ürüyorlar

güzel kitap
eğer futbolla ilgin alakan varsa hoş

bazı maçları falan hatırlıyorsa güzel oluyor, o an ne düşündüklerini görüyorsun.
bende kitabın kendisi var, e-book belki d&r da vardır.

gerçek olma ihtimali yüksek
son durum, bunu çıkaran savcı görevden alındı, baba aynen çalmaya devam :)

bence değil.

ne bi mühür ne bi imza. varsa sana gelen bi çağrı kağıdı word'de uydur yaz.

çağrı kağıdında imza-mühür olmadığını söylüyorlar.

ama belli olmaz elbette.

gercek olsa bile boyle bir belgenin internet ortamina dusmesi cok olasi gelmedi bana.

devlet memuruyum gerçeğe benziyor.

niye böyle bir belge internte düşmesin ki? neler düşüyor aq. kafaya bak.

bence de böyle bi belgeyi hazırlamak çok basit. bilgisayarında kendisi için tebliğ kağıdı olan herkes rahatlıkla hazırlayabilir ismi değiştirip.

az önce haberde söylediler gerçekmiş. hatta bilal erdoğan beni burdan alamazlar diye babasının evinde kalıyormuş.

savcı görevden alındı, açıklamaları da çok çarpıcı.

nasıl bir zararı olabilir ki? çok saçma sapan merdiven altı üretim yapan firmaların ürünlerini kullanmıyosanız ya da bir deri hastalığınız yoksa, bir sıkıntı olmaz.

haci sakir kalip sabun kullaniyorum. bi zararini gormedim

dove men sabun kullanıyorum vücut için. saç için de head & shoulders yağlı saçlar için. bazen her gün bazen iki günde bir duş alıyorum. bir zararını görmedim. ama her gün yıkanmanın saçlar için iyi olmadığını okumuştum. o yüzden de çok zorunda kalmıyorsam iki günde bir yıkanıyorum. yani biraz yağ iyiymiş dediklerine göre. bone tak diyeceksin ivrenç diyeceğim ben de. huylanırım lan ben.

Saçlarım çok kısa o yüzden şampuan yerine Antakya'dan zamanında aldığım defne sabununu kullanıyorum saçlarıma, vücuduma da protex ultra

ciltte ve saç derisinde kuruluğa sebep olabilir, bunun içinde banyo omomatik kullanmanıza gerek yok, ortalama ürünlerin etkisi genelde budur; ilginç bir şekilde bu durumu ortadan kaldırmak isteyen bünye ise daha fazla sebum salgılayabilir. herkeste böyle olur diye bir durum yok tabi ama ihtimal dahilinde, özellikle de sıcak su kullanılıyorsa.
ürün konusunda bir tavsiyem yok, yukarıdaki sebeplerden dolayı her gün yıkanmıyorum; yıkanınca ise (yazın mesela) sadece doğal sabun kullanıyorum.

Nasıl bir zararı olabilir ki ne demektir önce ben bunu sorarım? Merdiven altında yapılana güvenmeyeceksin ama reklam bütçesi milyon dolarlar olan adamlara sırf bu bütçeyi ayırdıkları için mi güveneceksin? Böyle bir mantık var mı? İnsanların ayılıp bayıldığı o şampuan ve duş jellerinin içerisinde adını 3. seferde bile okumanın mümkün olmadığı deterjanlar(als, sls türevleri), ph sabitleyicileri(bildiğin kostik aslında), şeffaflaştırıcı ve silikon yağları bulunuyor. Siz bunları kafanıza sürüyorsunuz. neymiş tvde reklamları dönüyor çünkü. İnanmayın artık bunlara. Hepsi bir yana size bunlar kanser vb. zararlarla beraber doğaya da ciddi zararlar vermekteler.
Neyse sorunun cevabına gelirsek "bence" mümkün olduğu kadar basit sabunlar kullanmalı ve sık banyo yapmanın öyle çok iyi birşey olmadığını bilmelisin.
Son olarak hacı şakir vb. katı sabunlar kostik içermektedir. eğer bu işe dikkat edeceksen biraz araştırıp kostik kullanmayan ev yapımı endüstriyel olmayan sabunlara yönelmeni tavsiye ederim.

her gün banyo yapmak vucudun sebum üretimini engeller bu da derinizin kurumasına ve erken yaşlanmaya neden olur. benim deil dermatologların dediği bu.

Hacı Şakir Yeşil Sabun kullanıyorum, kalıp. Şampuan ve duş jeli kullanmıyorum. Uyumadan hemen evvel duş aldığım için, yatakta kuruma-germeye bağlı kaşınma hissediyorum bazı bazı omuzlarda, sırtta. Onun dışında hiç sıkıntı yaşamıyorum. Bilâkis, saçlarıma sakallarıma şampuan değince gereksiz yumuşaklık hissediyorum. Lan kıl dediğin o kadar yumuşak değil ki... "Bi' ibnelik var bunda" deyip yeşil sabunumu seviyorum.

çok terlediğim için her gün banyo yapmak zorundayım, yapıyorum da. (sizler için sevgili insanlar, kronik sinüzit olduğumdan mütevellit kendi ter kokumu bile çoğu zaman duymuyorum, benim için hava hoş)

saç için topicrem'in yağlanmayı giderici şampuanını kullanıyorum, dermatolog yakınım önermişti. vücut için de dove men kalıp sabun.

vücut için bilemeyeceğim ama saç için her gün yıkamak zararlı, kendi yağıyla beslenemiyormuş o zaman. en azından saçını iki günde bir yıka, her gün duş alıyorsan saçını yıkamadan duş al.

genelde iki günde bir alırdım ama iki senedir her gün, bazen günde iki kez duş alıyorum. bir zararını görmedim kendi adıma, saçlarıma faydası bile oldu.

Altınoluk işi zeytinyağlı sabun. Mis.

Corolla yener. Ama ikisi aynı fiyatsa bir gariplik olmalı?

Toyota iyidir, sorun çıkartmaz. Ayrıca dizel olması avantaj.

ikisini de kullanmıs biri olarak, toyota derim hoca. yakıtı çok iyi yol tutuşu süper artı keçi gibi inatçı ve sağlam bir araçtır.

Özdek
Valla olabilir, ne yazık ki arabadan hiç anlamıyorum
Corolla ağır basıyor çünkü Toyota plazası olan bir tanıdığım var, o satıyor expertiz ve garanti de veriyor
Kendi servisleri de var

Opel Astra diyerek iyice kafa bulandırayım.

Kesinlikle FOCUS yarı otomatik şanzımanlı araçlar beş para etmez. Toyotanın şanzımanı yarı otomatik. ford un kullandığı powershift ise çift kavramalı bir şanzıman. toyota düz vites olsa bir ihtimal ama otomatik dizel toyota alınmaz.

Kuala Lumpur da 4 sene yaşadım yav neresi Corolla?
Her yer protonda ben oradayken

tabii ki corolla

chewy?

hayır, jelly.

yumuşak şeker

ama bu ilaç? =(

Eriyen Tablet / Emilen Tablet / Emme Tableti

oral jel tablet

oral jel tablet diyeceğim sanırım. teşekkürler herkese.

kalabalık ortamlarda kaybolurum. o yüzden birbirini hiç tanımayan 20 kişinin bir araya geldiği ortamlara girmek istemiyorum. duyuruda tanışıp akşam gidip evinde kaldığım insan bile oldu, bire birde pek kötü sayılmam ama zirve mirve olunca sikseler gitmiyorum.

der meister +1

duyurudan tanıştığım biriyle sevgili olmuşluğum var ama zirve mirve boş işler. bir defa katıldım. bir daha asla.

Alkol tüketmiyorum. Zirveler de genelde içme üzerine kurulu. Bir de yaş ortalaması çok düşük.

2000 - 2005 arası 5 sene ankarada bütün zirvelere gittim ve hatta bir ton zirve düzenledim.

E artık yaş kemale erdi, iş güç sahibi adam olduk.
Eğlence anlayışım değişti, artık barlarda sokaklarda tepişmek yerine, daha oturma tabanlı eğlence anlayışlarım var.

Yaşında güzeldi herşey, bitti gitti.

duyuru için konuşayım..yaş ort çok düştü. gidipte 18-19'lukların ergen muhabbetlerini ateşli hayat atarlanmalarını dinlemek istemiyorum.

karı yok hiç.

taksimde falan yapılıyor olmaları ve benim tuzlada çalışıyor/yaşıyor olmam. tuzladan taksim ne kadar sürüyo biliyo musunuz lan :/

zirve mi oluyor?
1 senedir hiç duymadım yahu festival dışında etkinlik.

yaş ortalaması +1.

30 yaş zirvesi mi yapsak? epey varız heralde. 18'lik adama "sen gelme ulan ayı" diyecek halimiz yok tabi de ağırlık merkezi biraz değişmiş olur.

hakıkaten hangi zirveler yapılıyor ki zaten? Zirve kültürümüz kalmadı canım kardeşim. Onlar hep eskidendi ve hakıkaten gidiliyordu. Şimdi ufak, herkesin birbirini tanıdığı 10 kişilik zirvelere de kusura bakmasınlar dışardan kimse gitmez.

yaş festivali dışında 50-100 kişilik zirve hiç olmadı neredeyse 2 3 senedir. Eskide sourberry'ydi, falandı feşmekandı derken bir ton zirve düzenleniyordu.

Her açıdan, hayal kırıklığına uğramamak ve uğratmamak için.


Oh yeah!

30 + zirve olsa duyuru için ben gelirim.

yeni insanlarla tanismaktan hoslanmiyorum pek.

30+ yaş duyuru zirvesi güzel olur. Gelirim valla.

2005-2010 arası düzinelerce zirveye, toplantıya, sözlük aktivitesine katıldım. Yüzlerce insanla tanıştım. Sonuç olarak bu iş benim için doyum noktasına ulaştı ve hatta kusma noktasına da geldi. Bazı şeyler zamanında güzel gibi. Yine de duyuruda aklı başında insanların katılacağı bir şeyler olsa bi düşünebilirdim sanırım.

Uzak

gereği yok, birinin yazdıklarıyla var olması yetiyor şahsen.

Sesini kısmış olmasın. Bende adeta yanımdaymış gibi geliyor ses.

"o kadar mal değilim açık zaten sesi" diyecektim ki gelen mesajla irkildim. muhtemeln hanım jelatini çıkarmadı daha şaslkdjflşaskdjfşalkh

iphone serisinin bütün "s"lerini kullanmış birisi olarak söyleyebilirim
ses tamamiyle operatörle ilgili birşey, sanmam ki telefonun modeli yükseldikçe ses düzelsin.

Jelatin vs vs gibi sorunlar başka tabii ama, en üst telefon, en iyi ses diye birşey yok.

@cruseo: jelatini çıkarınca düzelmiş :)
ben kartı kestirdiğimiz için bir sıkıntı olabileceğini düşünmüştüm. hatta "hd voice özelliğinde kullanılan ekstra mikrofnoda mı sorun var" diye bile düşündüm :) ama sorun "bilgisayarın fişini takmazsanız çalışmaz" kadar basitmiş aslında :)

Valla işin zor
Benim ailem orada yaşıyor.

Ben de arada sırada gidiyorum.
Quintana diye merkezi bir bölge var, güvenlidir, ama pahalıdır.
Genel olarak şehir güvensiz bir şehir değil, brezilya güvensizdir de, arjantin güvenlidir.

Florida caddesi güzeldir, gezmek tozmak için, tangodan bol birşey yok.

Gittim gördüm diye söylüyorum, Boca'nın stadının etrafındaki mahallelerde gündüz gez, ama gece kalma, pek tekin değiller.

Boca stadının çevresinde güzel etçiler var, tango gösterileri falan, hergün yapılacak iş değil ama bir kere yapılır, türkiyeye göre etler çok başarılı tabii

Ülkede dolar "satışı" yasak.
Senin getirdigin dolarları bozup, sen veya bir başkası isterse dolar alamıyor.
Doları 400 den bozuyorlar, ama bizimkiler mesela maftasını bulmuşlar bu işin, 100 doları 800 den bozuyor adam tam 2 katı yani, sonra içeride dolara ihtiyacı olanlara 1000 e atıyorum satıyor.

Dolar bozduracaksan illa bankalardan bozdur, yollarda kambiyo kambiyo diye dolaşan adamların paranı alıp kaçma olasılığı çok yüksek.

Ps: Çok saçma ve alakasız ama çikolata seviyorsan eğer, duty freeden al kendine, onları ye, ülkede satılan bilindik markalar dahil, herşeyin tadı çamur gibi, milka falan buradaki gibi değil, çikolata diye kendi halkına pralin mi dayıyor ibneler nedir çözemedim.

faiz haram muhterem kardeşim.

altın al.

enparanın oranları en iyisi sanırım.

Bu ülkede yaşamakta bence haram, her şey ateş pahası!!!
Araba da alınabilir, 2. el piyasası sağlam bir araba..

faiz haram diye dusunuyosan devlet tahvili al. genelde enflasyonla orantili oluyor, paran deger kaybetmemis olur

yuh, araba ölü yatırımdır. yatırımların en kötüsüdür.

ayrıca erkeksen altın da haram, gümüş al.

faiz haram diyen kafasızları dinleme.
ama faiz ne kadar iyi bir tercih onu bir düşünmek lazım

saat al. 30.000 liraya ikinci eli değerli bir saat alırsan 3 yıl sonra 70'e satabilirsin. hatta o kadar zor bulunan saatler var ki, ertesi gün bile satabilirsin. Mühim olan alabilmek.

ben günlük faiz veren hesaplarda değerlendiriyorum o kadar param olduğunda. günlük 3-5 faiz getiriyor. sonra faiz haram olduğu için o 3-5 lirayla aşırı süpriz kupon yapıyorum ve hiç tutmuyor. tutarsa zaten bi 30 bin tl daha alırım.

faiz haram diyenler herkesi dünyadaki her insanı müslüman sanıyorlar
ayrıca inançlarının diğer yükümlülükleri olan; paralarının bilmem kaçta kaçını her yıl fakirlere verme olayını harfiyen uyguluyorlar zaten
bir de inançları olan bu din oluşurken enflasyon da böyleydi sanırım.


herneyse herkese saygım var;
en mantıklısı devlet tahvili/hazine bonosu olayı.
senelik (ya da sana uyan en uzun hangisiyse) onu yaptır asla zarar etmeyeceğin bir şey.

haram olan faiz bu değil kardeşim önce onu hatırlatayım. haram olan mazlumdan alınan riba dır.

sen bu parayı ihtiyacı olan birine verip bir ay sonra 40 bin olarak geri istersen bu haramdır. özetle tefecilik mantığıdır haram olan.

benim bildiğim budur, yanlış da olabilir fetva sanmayın sakın :)

paranızın değerini korumak için devletin kontrolünde olan çok cüzi banka faizi almak haramda aynı oranda yada daha fazla artış gösteren altın almak mı haram değil?

konuyu çok uzatmayalım devlet tahvili alabilirsin, faiz kelimesinden huylanıyorsan fon alabilirsin.

arkadaşın biri araba demiş ama araba bir yatırım aracı değildir, aksine işi bilmiyorsan çok zarar bile edebilirsin.

ha işin budur haftada bir araba alır satarsın eyvallah yolunu bulursun. ama alıp saklamak saçmadır.

Dolar al mart'ta-nisan'da 2,5 olacak o zaman satarsin.

feathercoin al. ilerde çok değerlenecek.
yok garanti olsun diyosan enpara.com

2-3 sene duracaksa temettu getirili hisse senedi al. thy gibi, ttelekom gibi, trkcell gibi. eskiden ben de sicak bakmiyordum hisse senedine ancak yaslaninca daha uzun vadeli dusunup, daha az riskli yatirim arayislarina yoneliyorsun,

Ankarada illa bulursun da, bulamazsan hani
www.kutupayisi.com dan sipariş edip 1 2 güne alabilirsin de.

Ankarayı da unutmuşum ama.
Kızılay binası yapılıyordu ben üniversitedeyken, tam meydanda devasa, onun sıhıyeye dogru değil de, maltepeye dogru olan yan sokagında bir sürü spor mağazası olan pasajlar vardı.
"Kızılaydan kebap 49 a gider gibi" yani.

Edit: İzmir Caddesiymiş adı.

OHA oralara bakarken, başbakanlığın üzerinde uçak gördüm?
maps.google.com

Acaba yerde uçak mı var, o sırada oradan uçak mı geçiyordu?
O sırada uçak geçmemesi lazım, orası stratejik bölge, hava trafigine nasıl izin vermişler ki orada?

Asker malzemesi satan yerlerden bulursun. Kızlıya yakın İzmir caddesinde vardı galiba. Çok zaman oldu hatırlayamıyorum. Alt geçit tarzı bir yerde dükkanlar olacaktı.

İzmir Caddesi'nde Kocabeyoğlu Pasajı var (Atatürk Bulvarı'ndan da girişi var gerçi). Pasaj içerisindeki bir çok dükkan termal içlik satıyor.

Koray'da var.

@cruseo

ankara where amazing happens

Henuz oyle bir sey yok.

Avrupa Türkleri vizesiz almaz! Siyasilerin bu yöndeki vaadleride bence son derece boş vaadler, inanmayınız.

Poseidon1 hakli...
ancak isadamlari vs gibi iltica ihtimali olmayanlara bu hak taninir belki. gerisi bos vaat.

Işte senin gibi düşünen en az 15 milyon insan olduğunu biliyorlar bu topraklarda, o sebeple bize öyle vizesiz giriş gibi bir ütopya şansı vermez avrupalılar.
(Bunu kötü anlamda algılama, realite bu kardeş...)
Haa al pasaportu git Bosna'ya, Hırvatistan'a ama Birlik üyeleri için bu sadece bir hayal, asla olmayacak...

vize değil tek engel bir ülkeye girerken.
Vizeyi almak işin %90ı da olsa
En son havalanındaki polisin de seni almama, geri çevirme hakkı var.
İngiltereye bu yüzden giremeyen bir tanıdığım var, polis son anda sokmadı.

"ben bu ülkeye kapağı atmaya geldim" fikri oluşturduğun sürece havayı alırsın.

cem uzanın hapse girdiği gün türkleri avrupaya vizesiz alacaklarmış..
türkiyedeki trilyon dolarlık doğalgaz ve petrol kaynaklarının keşfedildiği gün vizesiz girişin onaylanması da düşündürücü

galeri8.uludagsozluk.com

Sıvı Çamaşır Deterjanı kullanın. Tozlar erimiyor. Makinanın içinde kalıyor falan. Sonra kokuyor bunlar.
Sıvı deterjanı deterjan kutusuna direk koyma. Makina ilk suyunu alırken döküyorsun. Direk temizliğe başlıyor. Normal deterjanla aynı fiyat. Daha kolay çözünüp daha iyi temizliyor. Az yer kaplıyor.

@cliquot: cevabınız için çok teşekkür ederim. makine ilk suyunu ne zaman alıyor, benim gözlemlediğim makine başlar başlamaz su alıyor bu arada da deterjanı da alıyor, tam olarak ne zaman koymalıyım deterjanı bu durumda?

makineler suyu ısıtır
nereden çıktı gelen suyu kullanmaları
yeni makinelerde sıcak su girişi var, çogu makine tek girişlidir, soguk su alır ısıtır.
Üzerinde derece neden var ki makinenin?

Senin makinen bozuk olabilir, ama makineler suyu ısıtır

Eğer makine arızalı değilse suyu ısıtır. 30 dereceye bile ayarlasanız, 30 dereceye kadar suyu mutlaka ısıtır. Makinanın deterjan bölmesine, programı başlatmadan sıvı deterjan koyabilirsiniz. çalışmaya başlar başlamaz, deterjanı da alır zaten.

makineler suyu ısıtır.

ilginiz için çok teşekkürler, makine için de usta çağırayım olmazsa, ama bildiğiniz, soğuk sularda çalışabilen deterjan önerileriniz varsa onlar nelerdir, marka model olarak?

renkliler genelde çok sıcak suya gelmez. buradan çıkarımla renkliler için olan deterjanlar iş görür diyebiliriz belki.

makinanın başlat tuşuna basınca su almaya başlar. diğer yandan bizim evdeki makina önce diğer gözünden biraz su alıp tahliye ediyor. sonra asıl gözünden su alıyor. su deterjan kutusuna dolunca kapaktan deterjanı suyun üzerine dökün.

@old possum dediğin doğrudur. baştan kuru deterjan gözüne sıvı deterjanı koyunca oraya yapışıyor. kolay çözünmüyor. bu yüzden bilhassa su alırken deterjanı ekliyorum. tercih edilebilir.

çok kötü.

o paraya kötü bence.deri ayakkabının kralı var türkiyede:D hele ki fen edebiyat fakültesinde ilk sınıf öğrencisi değilsen, nerede giyeceksin ki bu altı tırtıklı ve plastik görünümlü, üstü dağ ayakkabısı bağcıklı ayakkabıyı.

@alice practice
65 pounda almistim ben indirimli ama iptal ettim simdi:(

çok çok kötü

ben de çok beğenmedim. ama çok kötü de bulmadım.
tabandan kaybediyor bence.
kotla falan güzel olabilir.

yazın şort, bermuda altına olur da, kışlık pek iyi değil

kötü

mega kötü

rengi ofsayt

aşırı kötü ama merak ettim bu ayakkabı için gümrük vergisi mi ödeyeceksin?

rengi ılık ayakkabısı gibi.

@kosun lan mevzu var

Turkiye de degilim zaten.

Bir kere bir tımbırlent için 160pound aşırı pahalı. Daha geçen gün 60 dolara bot aldık. Modeli güzel ama rengi çok kötü. Hemen kirlenir ve ayakta da dikkat çeker. Iyyy

hic fena degil. bagcik renklerini cok begenmedim ama cok da kotu degil. ha bunun yerine daha guzel ayakkabilar bulabilrsin tabii ama bence erkeklere boyle sade acik renk ayakkabilar yakisiyo. beyaz ve saf siyah disinda butun renk pantolonlara yakisir. koyu soluk lacivert, haki yesil, bejin tonlari..
keten pantolonla tatli olur bence, ya da kadife.

Aklına bişe gelen herkes paint yardımıyla bişeler yapıyor karakterin ağzına ediyor ..

onu anladım da "pıçak" nereden çıktı onu anlamadım. hani karakterin orijinalinde olur, hatta karakterin alamet-i farikası falan olur, aklına bir şey gelen de o unsuru kullanarak espri yapar, bunu anlayabilirim.

yani mesela fırat'ın "süpaneke işalla dinimiz amin" demesi motto olmuştur. fırat'ın alamet-i farikası olmuştur. orijinalinde fırat'ın kullanmış olduğu bir laftır. günün birinde baaddin gibi uydurma fırat caps'i yapılsa ve kullanılsa yadırgamam. ama hiçbir esprisinde "pıçak" görmediğim baaddin'e bu nereden yakıştırıldı onu anlamadım. uydurmanın da bu kadarı olur yani. yoksa ben mi görmedim?

ilk çıktığı zaman pıçak lafı geçiyordu, hatta fıratı tehdit ediyordu anneni babani pıçaklarım diye.

dediğimi bulamadım ama bunu buldum:
lh4.ggpht.com

www.itusozluk.com

bunun gibi çok örnek var
Bahattin bi de devamlı abisi askerden taramalı tüfek getirse de bütün mahalleyi tarasa diye hayal kuruyor

Fırat'ın varlığından haberi olmayan adamlar facebookta görüp gelip bana baattin diyor ya, bende ona ayar oluyorum.

epeydir geçmiyor pıçak lafı. bazı eski karikatürlerde geçiyordu.

yani evet örnekleri var ama alamet-i farika olacak bir laf etmiyor. mesela abisinin askerden taramalı getireceğini söylemedi daha bi oturuyor. hani bu uydurma caps'lerde taramalı maramalı falan dese uyacak. ya da "pıçak"tan çok "döverim" diyor. haksız mıyım?

haklısın. baattinin olayı, mahallenin piçi olması. pıçaklar, döver, cam kırar, yalan dolan işler yapar. lavuğun biri pıçaklama lafını çok sevip onu kafasına göre kullanmış facebook'ta, sonra patladı gitti maalesef.

yaptır bence.
sonuçta 100 lirayı saçma sapan yerlere harcayacağına en azından ufak da olsa bir birikimin olur. 100 lira para diil yani. ama birikince işe yarıyo..

o paraya hiç dokunmam, bozmam diyosan.
normalde para biriktiremiyorsan,
o paraya da çok ihtiyacın yoksa
başla

Faydalı olur ama bu iş uzun vadeli. Bildiğim kadarıyla 20-30 sene ödemeye devam etmeniz gerekiyor. İyice öğrenin derim.

20-30 yıl sonrası için garanti bankasına güvenip her ay para biriktireceksin. Ha o kadar yıl sonra sonra garanti bankası kalır mı bilmem.
yok bu işler devlet güvencesinde ben devletime güvenirim dersen onu da bilmem.

10 sene "sistemde kalmak" gerektiğini, ödemelerin zorunlu olmadığını, ne kadar ödeme yaparsak o kadar faydalı olduğunu söylüyorlar. Ama kadın iki gündür aşırı ısrar ve hevesle arayıp, sizin şubeye gelmem zor dediğimdeyse "aaa biz size gelelim" filan diyince "noluyoruz lan" diye size sorayım dedim :):)

yalan sakın girme,
bizim şirkette girenlerin hepsi geri çıktılar.

Edit: Garantinin değil yapı kredinindi bizimkilerin.

"garanti bankasına güvenilmez" diyenleri dinleme.
Bireysel emeklilik devlet tarafından desteklenen bir sistem
Paran garanti bankasında kalmıyor, garanti bankası veya başka bir şirket sadece içinde senin de oldugu parayı yönetiyor.
Ana paran her zaman devlet garantisinde, "takasbank" isimli bir devlet kuruluşunda saklanıyor, garantiden sıkılırsın, benim artık bireysel emeklilik şirketim aviva olsun diyorsun, paranın kontrolü avivaya geçiyor, paran hep orada.

gençlik selam.

verdiğiniz para garanti bankasının olmuyor. paranızla belli fonlardan alıyorsunuz ve tamamı devlet garantisi altında. bu açıdan endişeniz olmasın, istediğinz zaman garantiden başka bir emeklilik şirketine hiç bir ücret kesilmeden devredebilirsiniz.

emekli olana kadar birikim yaparım, bozdurmam derseniz faydalı, yoksa arada bozdurduğunuzda devlet katkısının çok azını alırsınız.

ancak önemli olan garanti bankasının bireysel emeklilik katkı paylarınız üzerinden ne kadar komisyon keseceği. ben mesela hiç bir ücret ödemiyorum, grup planıyla girdim.

ödedigin ilk senedeki para seni üye yapan kisiye ve ekibine gidiyor. düsün bunu.

en düşükten yatırırsan süre sonunda eline her ay 300 lira geçiyor. ben hesapladığımda öyle çıkmıştı. 300 lira neye yetecek...

garantiden yapmak zorunda değilsin. her bankada sistem aynı. hatta denizbank fazladan yüzde beş ekliyordu yanlış hatırlamıyorsam.

türkiye'dekinden daha üst seviyede bir refah imkanı sunmuyor da ondan pek türk yok.

o kadar sabit gelirin varsa avustralyaya git, haftada 15-20 saat de rahat bir işte çalış ve gül gibi yaşa. şili'de ne yapacaksın

hiç güney amerika, özelliklede şili'yi görmemiş, insanlar gelip türkiyeden daha refah imkanlar sunmuyor demiş ayıptır bilader git gör bakalım şili'yi insanları nasıl yaşıyorlarmış.

güney amerika bilgisi che ve victor jara'dan ibaret olan liseli solcuların övdüğü bir yer ama tabi gibidp görmekte fayda var.

Arjantin ve Brezilyayı gördüm.
Buenos Aireste merkezde yaşamayacaksan hayat güzel değil

hatay antakyada "büyük antakya oteli"nin hemen köprü ile karşısında sultan sofrası vardır
Ömrümde o kadar lezzetli yemek hiç yemedim.
Künefesi de muhteşemdir.

Arabayla mi gelecekler ona göre tavsiye verim?

Sultan sofrasından künefe yiyeceğine kaşarlı ekmek ye daha iyi.

1- Harbiye'ye git. Bahar restaurant vardır harbiye'nin girişinde. Orada yiyebildiğiniz kadar yemek yiyin. Yemekten önce meze siparişi vereceksiniz mutlaka. Şunlar kesin olsun.

-Oruk
-Abagannuş
-Cevizlibiber/tarator (bunlar tek tabakta olacak)
-Tereyağlı Humus (Kesinlikle Zeytinyağlı değil)
-Süzme yoğurttan cacık
-Parça etten ali nazik

Sıcak yemek kısmında tavsiyem

Terbiyeli toprak kapta kemiksiz tavuk.

Üstüne de tabii ki künefe.

Harbiyeye gidecek vaktiniz olmazsa merkezde leban ve avlu restoran var tavsiye ederim.

Hürriyet cad. Sonunda anadolu restoran var. Bir Antakyali olarak tavsiye ediyorum. Ha imkan varsa harbiye boğaziçi de olur. Kuzeytepe muhtarın yeri de olur.

şu restoran daha iyidir denmesini anlarım da

"orada künefe yiyecegine kaşarlı ekmek ye daha iyi"? nedir arkadaş
ne egodur bu, illa benim dediğim doğru egosu.

bir istanbullu olarak bana lezzetli gelmişti.
sen de orası iyi değil, şurası var dersin

Saray Caddesinde antakya evi var ben beğeniyorum ama bayadır gitmedim ne haldedir bilmiyorum.
Tavuk döner seviyorsanız Atatürk Caddesi'nde Kebo var baya nam salmış bi yer. Ama ağırdır döneri . Baharatlı soslu şeylere alışkın değilseniz ağır gelebilir. Bu arada ben de Serinyol'dayım ama öğrenci olarak :) Allah kolaylık versin Serinyol askerlik olarak pek iyi değil diyorlar.

arabam yok, harbiyeye nasıl gidicez panpacanlarım?
gosparticle verdim şükünü = ) şafak hala karanlık = (

merkezde avlu'ya gidin asla pişman olmazsınız o zaman =)

avluda ne var = )

çok güzel ve nezih bi yer. müzikler muhteşem. eski fransız evi. bi tanıdığımın arkadaşının yeri. fiyatlarda da bişeyler yaparlar =)

kardiyo, kardiyo, kardiyo

mekik, mekik, mekik

en önemlisi diyet. ardından kardiyo. ardından mide hareketleri. ardından dinlenme.

en önemlisi diyettir ama bunu unutma.

beslenme+diyet+spor+düzenli uyku. bünyeye göre değişir elbet eritme ama kısa zamanda büyük sonuçlar bekleme, beklenti içine girme, hayal kırıklığına uğrama, her gün uygulamaya çalış.

syd+1. sadece mekik yagin altindaki kaslari calistirir.

yağ oranını düşürmen gerekiyor. mekik bu konuda çok az katkıda bulunur sana. yağları azaltıp şekeri hemen hemen sıfıra düşürdüğün bir diyete girmen ve kardiyo yapman lazım.

(bkz: hiit)

karın hareketlerini yaparken daha çok alt karın bölgesini çalıştıran bacak kaldırma hareketlerine ağırlık ver.arkadaşların da dediği gibi beslenme olmadan karın olmaz.

www.youtube.com

Göbeğin şurası burası ayrı erimez
Arabanda hep sola dönünce deponun solundaki benzin mi azalıyor?

Senin vücudunda dağılımı farklı olan atıyorum 10 x yağ var
Sen bunları eritmelisin, bölgesel zayıflama diye birşey yok

sokak simitçilerine bakın. iki tip simit olur. biri hafif parlak olur ama içi koftur, ondan değil de mat olanından alacaksınız.

ataköy'de sokakta simit satan bir adam var metro durağının orda, ispark'ın oralarada. sarıekin diye bir fırından alıyor simitleri. hastasıyım.

Simit en sevdigim yiyecek oldugu ve her şehirde simit yemege çalıştıgım için az çok uzmanıyım bu konunun.
Sİmitte pekmez olur, yapışmasından çok tadı için olur.
Nohut pekmezi kullanırlar eskişehirde çok iyidir mesela.

bir simit ne kadar inceyse o kadar lezzetlidir, istanbulda genelde kalın oluyor, pek sevemedim.

Yedigim en en en lezzetli simit konusunda trabzon sanırım başı çekiyor
Ankaranın kara kuru simidi de güzeldir, İstanbul sonlarda

üsküdarda, bizim mahallenin fırınında :) 1 sene önce taşındık ve o günden beri resmen her gün simit yer olduk. kıvamı pastane simidi gibi yumuşak ama lezzeti sokak simidi gibi.

tr.foursquare.com

bu arada beşiktaş simitçilerinden aldığım simitler hep berbat çıkıyor. kaç kez aldıysam hep kafa yaracak cinstendi. benim şanssızlığım mıdır yoksa başka bir şey midir bilmiyorum.

tophanede tarihi tophane fırını var oranın simitleri de iyidir.

Çukurcuma'da kumbasar fırın var. İstanbul'da yediğim en iyi simit oraya aittir.

Hayatım boyunca yediğim en iyi simit açık ara Sivas'ta, Aynalı Çarşı civarında tezgahlarda satılan çıtır simitlerdir.

ataköyde köşede simit satan amca +1

en iyisi sokak simitcisi tabii, ama sabahtan erken alacaksin, citir olacak

Çengelköy çınaraltının (yan tarafındaydı sanırım ) orda bir tas fırın simitçisi var mükemmel simitleri var normalden biraz daha küçük ama lezZeti çok güzel.
Bir de pendik sapanbağlarında 2 tane karşılıklı simitçi var bunlar da taş fırın yine , lezzetleri 2sinin de çok güzel . Tabi hepsi için altın kural sıcak yenmesi koşulu

Çengelköy'deki fırın bir numara bence..

gözle görülür fark var.

mancini sneijder'in üzerine daha çok eğiliyor olsa gerek.

fatih terimi çok severim, ama oyuncuları malesef saçma sepet harcıyabiliyor bazen.
Bu adamı kendi istemedi diye, abuk subuk pozisyonlarda oynattı adamı.
İlk aldığı günlerce eboue yi de saçma sepet sol açıkta falan oynatmıştı, her pozisyonda oynayabiliyor diye

İsterim isterim diye tutturduğu amrabat ve yigit incedemiri ne yaptıgını zaten biliyoruz, erman kılıç gerçeği ortada

Bi acaip.

Ince taktikle degil de bol gazla calistiran direktorler icin sinaydir tarzi oyuncular uygun kacmiyor. Ornegin hagi zamaninda ne ince taktige ne de gaza ihtiyaci olan bi oyuncuydu bu yuzden fatih terimle uyumu hos olmustu. Zira defalarca terimin de ifade ettigi gibi hagi oyun icerisinde jokerdi. Istedigi her mevkiye kendisi karar veriyordu, sag sol orta geri ileri vs. sinaydir bu tarz bi oyuncu degil ve ince teknik taktik oyunlara ihtiyac duyan bi oyun tipine sahip bence. Dolayisiyla basari artisi normal geldi bana.

yaklaşık 8 aydır falan kullanıyorum, memnunum, ayrıntılı yorumlar için donanımforuma bakarsın, sayfalarca kullanıcı görüşleri vardı bir zamanlar orada.

ben hiç lafı dolandırmadan sorayım o zaman
testis bölgesinde extra bir önlem, dikkat etmeden, üzerinden geçirsek
keser, koparır, parçalar mı

testis bölgesinde ıslak-sabunlu ama haff dikkat ederek yapacağın işlemle başarılı olabilirsin. ama testis bölgesinde jletin yerni tutmuyor yine de. bir de bir çekince var elbette eğer kaparsa ne olur diye:)

Normalde GMT -8miş bu adamlar
Ama şimdi yaz saati diye GMT-7 imiş

Türkiye GMT + 2 zone'unda.
Ama şimdi yaz saati diye biz de +3 deyiz sanırım falan iş karışık :)

Beraber yaz saatine geçip, geri döndügümüzü düşünürsek, her daim
Bizden -10 saat gerideler yani.

05:16 şu anda

o zaman bu google a güven olmaz.

zaten onlarda ulke icinde de saat degisiyor. turkiye gibi ufacik bi yer degil ki amerika. sadece en dogusuyla turkiye arasinda 7 saat fark var.

amerika dediğin yerin saati bir tane değil.

www.timeanddate.com

amerika dediğin yerin saati bir tane değil de, adam da soruda demiş zaten california diye. cevap vermeden önce soruyu bi okumak lazım.

bildiğim kadarıyla amerika'nın batısı (california falan) bizim saatten -10
amerika'nın doğusu (new york) bizim saatten -7

ben hep bu şekil hesaplarım. yanlışım varsa düzeltin.

cok bilen arkadaslar soruyu okumadan basligi okusalardi amerika'daki saatlerin birden fazla oldugu cevabini yadirgamazlardi.

ayrica turkiye amerika'nin en dogusundan 7 saat ileride oluyor evet.

çiğ patates suyunu sık 1 su bardağı iç.

Süd zehri alır.

karbonatlı su iyi geliyor.

bir yudum süt kısa süreliğine rahatlatır. maden suyu da bir süre işini görür. vahim durumdaysan talcid şurup veya gaviscon şurup. az yanıyorsa talcid veya rennie tablet işini görür. en kesin çözüm sabahları lansor tarzı ilaç kullanmaktır.

Lansor at bi tane kuzu gibi olur mide ;) doktora git tabi asil, biz ne desek bos.

kızarmış kuru ekmek o suyu çeksin diye iyi fikirdir
bir de bol karbonatlı su

maden suyu, karbonat gibi mide asidini daha fazla arttıracak şeyler içmek ya da yutmak midenizi mahveder. bunu önleyecek doğal bir tedavi yolu yok maalesef. sadece sabahları aç karnına tahin (tahin-pekmez, tahin helvası vs) içeren gıdalar tüketmek faydalı olabiliyor. o da şimdi işe yaramaz.

acil çözüm için ise gaviskon, rennie duo veya talcid şuruplardan biri (üçü de aynı işi görüyor zaten) en iyi sonucu verir.

uzun vadeli çözüm için doktorun vereceği, sabahları içilen mide mukozasını koruyucu pulcet, lansor, nexium gibi ilaçlar daha faydalı olur. doktor muayenesi şart.

Maden suyu ve karbonat nasıl iyi gelsin asit değil mi ya. Ortamı nötralize etmek için baza ihtiyacımız var. Süt yoğurt..

@meyve parcacikli kadin süt laktik asit içerir yani asidiktir. karbonat ise baziktir.

karbonatlı su +1

gaviscon iç

Banka kurları hep öyledir.
Bir de başka ülkedesin, türkiyede bile kendi aralarında 5 lira alıyor bu ibneler, başka ülke sisteminden türkiye sistemine baglanıyor falan, aklınca geçiriyor, maliyeti var mı desen? Artık yok, eskiden dial upmuş sistem, gerçekten bir hat maliyeti oluyormuş, ama artık o da yok.
Sırf geçirmece.

çünkü bankanız dövizi pahalıdan satıyor. yani evet bir nevi kazıklıyorlar sizi.

bu arada aşağıda da aynı başlıkta ilan varmış.

@cruseo teşekkür ederim. geçen yıl bankaya mail atmıştım neden böyle oldu diye. onlarda dolar kurları üzerinden dönüştüyoruz bıdı bıdı demişlerdi. bende üşenmedim dolar kurları üzerinden çapraz dönüştürmüştüm ama 2oo lira öyle de böylede geçirmişlerdi. adamlar deseki masraf alıyorum anlayacağım ama kuru yüksek göstermek nedir arkadaş.