belirli bir yaştan sonra "bana ne aq ne bok yerse yesin" durumuna giriyorsun
ben de yalan söyleyenlere, arkasından kötü konuşulanlara, söylüyordum nesi kötüyse, insanlar şöyle diyor, böyle yapma, şuna dikkat et falan diye

bi yerden sonra boşuna kendini yorduğunu anlıyorsun, o yalan söylemeye, insanlar da yalancı diye konuşmaya devam ediyor, sen sinirlendiğinle kalıyorsun.

Şimdi mesela toptan ilişkiyi kesiyorum yaş 33, belki bi 10 sene sonra ben de haha hihi diyip sallamam.

ucunun dokunmasına gerek yok bence.

akraba ortamı diyorsun, ne yapacaklar hakaret edip uzaklaşacaklar mı, toplantılara çağırmayacaklar mı, bir şekilde idare ediyorlar kendilerince.

arkadaş ortamında da yavaş yavaş herkes o kişiden uzaklaşır, kişisel samimiyet kurmaz diye düşünüyorum, ancak yine rencide etmek istememek söz konusudur.

Sen normalsin. Babanlar da normal ama, ugrasmak istemiyorlar sadece.

Ucuz olmasının sebebi plazma olmasıdır. Aynı 50lb690v gibi bir model varsa ciddi anlamda fiyat farkı vardır mesela çünkü led.

sıkıntısı plazma olması

100 ekran tüplü bulup ucuzmuş diye sevinmeye benziyor :)

@cruseo plazmanın nesi sıkıntı ki. pioneer ve panasonic'in görüntü kalitesi bakımından efsaneleşmiş plazma modelleri varken hiç efsaneleşmiş bir lcd /led tv olduğunu duymadım. neden kötü plazma?

tüplü televizyon en iyisi o zaman netlik konusunda, tüplü neden kullanmıyoruz
plazma siyah gibi renklerde çok avantajlı, ama led diğer renklerde bariz daha iyi.
keyfiniz bilir tabii istediğinizi alabilirsiniz, sadece öneride bulunuyoruz

eski teknoloji bu, led yeni teknoloji, enerji tüketimi şu bu daha iyi daha hızlı
plazma bi de eşşek ölüsü gibidir

model numarasını aratmaya üşendim ama ben lg 50" plazma kullanıyorum. plazma alma sebebim görüntü yumuşatmasının daha başarılı olmasıydı özellikle büyük ekranlarda. hd yayın kullanmıyorsanız lcd panellerde görüntüyü yumuşatma plazmaya nisbeten başarılı olmadığı için büyük ekran - plazma diye düşünerek aldım. bilgisayarımda izlediğim (23" lcd-ips) düşük çözünürlüklü bazı videoların televizyonumda daha iyi (uzaktayım tabii biraz daha haliyle) daha iyi olduğuna birkaç defa tanık oldum. iyiden kastım pikseller görünmesi, kalitesiz bir video izlediğinin hissinin azalması.

elektrik tüketimi; açıkçası hiç faturalarıma bile bakmıyorum. kredi kartına otomatiğe bağladım. o yüzden bir fikrim yok ama 80 lira civarında elektrik geliyor diye hatırlıyorum (birkaç defa ekstrede denk gelmiştim) ama bunun ısıtma sistemi ve pc ile de ilgilisi var sanırım. sonra oyunlarımı da televizyona bağlayıp (pc to tv) oynadığım için tepkime süresi sorunu yaşamak istemedim.

plazmanın iki kötü yanı var.
1. lcd'ye nisbeten fazla elektrik harcıyor.
2. gündüz yeterince parlak değil.

artıları.
1. gerçek siyah renk - ama yeni nesil lcd'lerin bunlardan pek eksiği yok sanırım.
2. -hala- başarılı yumuşatma, netlik.
3. tepkime süresi. bol aksionlu filmler ve oyunlar için daha iyi bir tercih.

ne var ki neredeyse tüm üreticiler (lg dahil) plazma üretmeyi durdurdular. sony, samsung ve lg kesin üretmiyor artık. panasonic bıraktı ya da bırakacak sanırım. bu direk sorun mu kullanıcı için kestirmek zor tabii ama teknik destek konusunda belki problem olabilir. yedek parça, ürünün muadili konusunda sıkıntı yaşarsınız ama en kötü paranızı alırsınız zaten.

civileme atla, risksiz.

ben tam anlamadım nasıl yüzdüğünüzü. ama boğulma vakalarında heyecanın da büyük pay sahibi olduğunu düşünüyorum. eğer orada atlayıp paniklerseniz allah korusun çok kötü şeyler olabilir.

Hiç bir şey olmaz eğlenmene bak. Atlayınca atladığın yüksekliğe göre suyun altında kalacaksın biraz, derine ineceksin yani. İki elinle yukarı doğru kulaçlayarak su üstüne çıkarsın. Sonra ellerini ve ayaklarını sürekli hareket ettirerek su üstünde kalırsın.

Boyunu geçmeyen yerde deneme yap istersen.

Bu derinlik korkusu gibi olan şey bende de vardı. Ben de tekne turunda attım o korkuyu. Önce teknenin merdivenlerinden inerek denize girmeyi deneyin. O derinlikte yüzmenin heyecanını attıktan sonra atlama zıplama olayına girin derim.

rahat ol.
Ayagini yere degdirmeye calisacakain refleks olarak degmeyecek. yusuflayacaksin. O yuzden suya girerken o ani dusun. suyun ustune cikmaya calismak yerine ileri geri saga sola yuzmeyi dene daha kolaydir genelde. baktin her sey ters gidiyor sirt ustu yat.

kızsan al bi spagetti dediklerinden, onunla atla, soran olursa bacağıma kramp giriyor dersin
erkeksen kötü tabii spagetti, atla gitsin yapacak birşey yok.

aman diyim abi emin değilsen atlama. panik olursun rezil olucam korkusuna ses de çıkarmazsın. boğulursun moğulursun. gerek yok.

dip not: uçakta o basınçta insanın tat duyguları değişiyormuş, ondan herkes uçakta domates suyu içip, günlük hayatında kimse içmiyor derler.
tuz o bu falan pek anlamıyorsun o yükseklikte diye biliyorum ben.

Valla ben de onur air ucaginda yedigim tavuklu sandvici unutamiyorum bence de o yukseklikte daha lezzetli gelmis olabilir

onun içinde kesin monosodyum glutamat vardır.
lezzet veren esas katkı maddesi bu o yüzden aynı tadı yakalayamıyorsun, çamura katsalar ekmek banıp yediriyormuş öyle diyorlar.

havada uçak içine verilen hava nemsiz bu yüzden yemeklerin yağ ve tuz oranı normalden çok daha yüksek hem nemsiz hava hem de bu yağ ve tuz oranının yukselmesi aldığınız tadı artırıyor;)

Lg ya da samsung al.

Led olsun. Hz si fazla olursa daha iyi olur.

LG LA serisi fiyat / performans / özellik en yüksek seri.
Bugüne kadar duyuruda da hep tavsiye edildi

Plazma en eski teknoloji, siyah gibi rengi sadece o gösterebiliyor, ama eski dediğim gibi
LCD bi yenisi, renkler iyi, siyah yok çok koyu gri var, ama anlayacağın bir fark değil
LED lcd'nin daha az enerji harcayanı, LED al muhakkak, LCDler de bitiyor artık, HZ si yüksek olsun

lg 47ld420 nasıldır peki?

32 inç seg al olsun bitsin. uzaya mı çıkcan amk.

pakistanlı arkadaşın alamaz
amerikalı arkadaşın alır
yabancı da hangi ülke?

Polonya, Pardon :)

e-vize alsın garanti olsun polonyalı arkadaşın.

alinir alinir e-Vize, sorum bu degil.

Bu kadar anlattiktan sonra usb stick de sorun var diye düsünüyorum. PC de dene bootable mi?
Bootcamp üzerinden yükleme yapmak cocuk oyuncagi cunku.

usb'de sorun yok, os x mavericks'i de aynı 16gblık toshiba bellekten kurdum, usb portundada sıkıntı yok, zaten 2 port var ikisini de denedim. internette benim durumumda takılanlar olduğunu gördüm, galiba mavericks'in pisliği bu.

edit : windows yüklü makina bootable olarak görüyor.

gecenlerde ayni problemi ben de yasadim ve internette uzun arastirmalarima ragmen bir sonuc bulamadim. bunun uzerine parallels ile sanal makina kurmak daha pratik geldi.

wm vare fusion ile sanal makine kurun bence
internet, email gibi günlük işleri macostan yapın, işle ilgili gerekli sanırım windows, istediğinizde açar, istediğinizde kaparsınız

ben yazılımcıyım, java, c gibi işleri macos'a taşıdım, mssql, .net gibi işlerde açıyorum 2 dk sanal makineyi, işimi halledip kapatıyorum.

Benim iş de embedded programlama üstüne olduğu için bütün ide'ler, derleyiciler, sürücüler windows ortamı için. Haliyle mac os kısmı sadece kişisel işlerimde kullanılacak.

Galiba çözüm sanal makina, umarım hızı tatmin edici olur.

hem yarın bir gün xcode kurup, ios için app de yazarsınız madem yazılım geçmişi var :)

ntfs değil, bootable usb'yi macte hazırladım zaten.

@cruseo, xcode kurmak zorunda kaldım zaten, "codesign" komutunu çalıştırmaya çalışınca SS yükletti :)

@kimlanbu

usb de sorun var derken bootable degil diye kast etmistim. Tahminim hata %80 oarada yatiyor.

Almayın? Kimse kimseyi zorlamıyor zaten. Bende mac var, iphone çıktığından beri kullanıyorum, 5s'imi değiştirmeyeceğim mesela.

Ben almam. Daha ucuza, daha performanslı ve işimi gören telefon varsa ben bu parayı bu telefona vermem. Telefonu ne için aldığın önemli. Ben kullandığım uygulamalar, ihtiyacım olan özellikleri hangisi yapıyorsa onu alıyorum. Ama bir aksesuar, statü belirtisi olarak alacaksan hayırlı olsun. Yarı fiyatına alınan telefondan daha fazlasını vaad etmiyor Apple.

başka politikaları bir yana, başka ülkelerde eski modelin fiyatı düşer ve yeni model eski modele benzer fiyatlarla girerken, burada eski modelin fiyatının aynı kalması ve yeni model için üzerine fiyat konması bile yeter.

Android telefonla kıyaslanmasını anlayamıyorum, işletim sistemini, ekranı, büyüklüğü vs kıyaslayın ama ram, hız kıyaslamak nedir? Birisi sistem kaynağını çok harcıyor yüksek işlemci istiyor, diğeri harcamıyor yine de ikisi aynı akıcılıkta çalışıyor.

Fiyat aşırı pahalı, gerçekten pahalı bu nesnel bir şey ancak ben telefona bu parayı vermem, vereni de kendimce salak bulurum ama bu da haklı olduğum anlamına gelmez çünkü öznel değerlendirmem.

İhtiyaçlarınız, beğeniniz, bütçeniz, mantığınız neyi istiyorsa onu yapın ama bu telefonları ram, ghz açısından kıyaslamayın.

adamların işletim sistemi su gibi hacı, kimse kağıt üzerinden konuşmasın.
yıllardır iphone kullanıyorum, telefon algımı değiştirdim artık.

kontratlı aldığım için telefonu, her kontrat bittiğinde yeni modeli geliyor. ben 4 ve 5'i böyle aldım. kontrat bittiğinde 6 olacak o telefon. şu anda benim 4 oğlumda. ben altıyı alınca ona da 5'i vereceğim. böylece en az 4 sene bir telefonu kullanmış oluyoruz.
ben ayfoncuyum. eşim samsungçu. herkes istediğini alabiliyor. biri diğerinden iyi diye bir şey yok.

Artık note alırım belki diyordum sırf daha ince ve daha büyük diyerek şimdi 6 plus konusunda karar kıldım.
4 sene önce iphone 4 aldım, bu kadar sağlam telefon görmedim, benden bir kaç yüz lira daha ucuz telefon alanlar 3. telefonu aldılar. Cep telefonunda bankacılık uygulamaları kullanan biri olarak iosu tercih ediyorum.

hala specleri üzerinden telefon karşılaştıran adam var ulan
bırak mobil işlemcileri, baya workstation işlemcisi xeon da taksan, android stabil değil, bunu inkar eden 1 tane androidci yoktur herhalde, 1 ay kullanırsın, sonra donar, bi daha yükleme gerektirir şu bu

iphone'da ne zaman kapatıp açtım onu bilmiyorum öyle söyliym.
adamlar kendi hardware'ine, kendi software'ini yazıyor, bunu stabilite olarak geçmen imkansız
zaten bu yüzden apple dünyanın en büyük şirketi oldu
hadi ben salağım, arkadaşın da salak, ulan bütün dünya mı salak?
neden herkes gidip iphone alıyor?

Android le ios kıyaslamaları kafanızı karıştırmasın. Hep söylenen elmayla armut kıyaslaması gibi çünkü. Neden macbook ile asus laptop kıyaslanmıyor alınırken çünkü ikisi bambaşka dünyalar. Macbookda 2gb ram ile yapacağın işe laptop da 16 gb ram gerekiyor . Telefonlarda da ram kıyaslaması falan yapmayın, çözünürlük ve kamera kıyaslaması yapabilirsiniz. Ama onu da 8mp ile 20 mp kıyaslayıp oooo 20 mp ne güzel de demeyin. Profesyonel kqmeralarla 3 mp de çekilen fotoğrafların bile bu 20 mp lik kameralardan ne kadar üstün olduğunu görebilirsin.

Neyse diyeceğim iphone ya da macbookları özel yapan donanımlarındaki serilik ve uygulamalardır. Apple store gibi bir kaynak ile androidin meşhur oyun ve uygulamalar dışında dandirik ,görsellik ve işlevsellikten uzak çöp uygulamarı karşılaştırılamaz bile. Ha bu parayı ben verir miyim vermem,ama ipad mini aldım ve son çıkan android tabletleri denedikçe donanım olarak rakamlarda düşük de olsa ford focus ile mercedes cls arasındaki fark gibi bir fark var.

birincisi bu telefonu donanımsal olarak bir android telefonla kıyaslamak çok doğru değil. sebebi de üzerinde olan işletim sistemlerinin donanıma olan etkisi.

3 ay öncesi arazi işlerimde kullanmak için bi tablet almak istedim. hali hazırda android telefon kullandığımdan ve android'den beklediğim verimi alamadığımdan dolayı başlangıçta aklımda ipad vardı. ancak gerek 3gb ram kapasitesi olsun, gerekse de kaleminden dolayı olsun samsung'un yeni çıkan note 10.1 2014 edition'una yani yine android'e yöneldim ve gittim samsung note'yi aldım. hani insan 3 gb ram deyince şöyle rüzgar gibi bi alet bekliyor, en azından telefona oranla daha iyi bi performans bekliyor ya, tam bi hayal kırıklığı. benim 1 gb ram'li telefonumda olan kasılmalar bu alette de var. 3 gb ram'in yarısını zaten telefon kendisi kullanıyor. hadi güncelleştirme falan düzelir belki diyorsun ancak; tam bir yıl olmuş sen cihazı çıkaralı ve bu senin en üst cihazın ama ne hikmetse ne güncelleme var ne başka bişey geldi bu cihaza.

kısacası; android tam bi hayal kırıklığı. donanımsal olarak gerçekten güzel telefonlar var ama bu os ile bu telefonlar da maalesef cazibesini ve avantajını kaybediyor. aldığınız en üst segmentteki telefon bile 2 yılın sonunda şişiyor ve kullanması işkence halini alıyor. işte tam da bu sebepten dolayı iphone alınır. 4s kullanan adam bile hala sıkıntısız bi şekilde telefonunu kullanmaya devam ediyorsa abicim bu telefon alınır.

fiyat konusunda ise; bi telefona verilecek 2500 lira gerçekten de çok fazla. bu ister iphone olsun, ister samsung olsun gerçekten de çok fazla. ancak; piyasa şartları söz konusu olunca maalesef sadece yakınmaktan başka bişey yapamıyoruz.

işin özeti; bu telefon alınır. daha doğrusu, ios hatırına bu cihaz alınır.

herkesin de soyledigi gibi donanima degil yazilima, daha dogrusu "deneyim"e para veriyorsunuz.

benim bir cirpida sayacaklarim:

iOS, cok daha stabil. gereksiz ayarlar yok. calisiyor, kolay kolay bozulmuyor, donmuyor. kolay kolay sismiyor.

appstore'da app bulmak cok daha kolay. arama kismina "programadi" yazip aramaktan bahsetmiyorum. iyi programlari surekli olarak on plana cikarip indirmeni sagliyor.

appstore'daki programlar da zorlu bir onay surecinden geciyorlar. bunun sonucu olarak bir iki munferit ornek haricinde appstore'daki programlar da kolay kolay cokmuyor, adam gibi calisiyorlar ve en onemlisi kotu niyetli icerik barindirmiyorlar.

bana gore ios'un en onemli ozelligi ise konulan ozelliklerin oylesine konmamis olmasi. samsung'da falan bir dolu gereksiz ozellik var, bazilari sadece reklamlarda boyle ozellikler var diyebilmek icin konulmus ve gercek hayatta cok buyuk oranda kimsenin kullanmadigi ozellikler. iphone'da ise eger bir ozellik tanitiliyorsa gercekten ise yaradigi ve adam gibi calistigi icin konulmus oluyor. telefonun ozelliklerini daha buyuk bir yuzde ile kullaniyorsun.

bunun yaninda ios'un guncellemeleri geldiginde butun telefonlara ayni anda geliyor, patir kutur yukluyorsun ve gidiyorsun. android'de ise her telefona ayri ayri surum bekliyorsun, daha gecen sene aldigin telefonun yazilimi guncellenmeyebiliyor.

kimse sevmese bile (ben dahil) itunes'un muadili yok android'de. android'in nasil yedeklenecegi konusu hala karanlik, kies falan adam gibi calismiyor. s5 note 4 falan alanlar adres defterlerini outlook ile nasil senkronize edeceklerini bilmiyor. iphone'da boyle degil, takiyorsun, sync diyorsun, yedekliyor, senkronize ediyor, oyle yapiyor, boyle yapiyor.

bu arada, kimsenin isi dusmesin tabii ama apple magazalarinda (istanbul'da zorlu'da var, simdi akasya'ya aciliyor) musteri hizmetleri dersi veriliyor. telefonun ekrani mi kirildi? ekran degistirmek yerine ekran parasina yenisini veriyorlar. bugun git yarin gel, oyle olsun, boyle olsun yok. isin guzeli bunu yapmak icin fatura, garanti belgesi vs istemiyorlar. buradan aldigin iphone'la new york'taki appla magazasina girince catir catir is yapiyorsun.

bunlarin hepsini birlestirince yeterince ozelligi olan ve adam gibi calisan bir telefonla cok ozelligi olan ama bunlarin cogu adam gibi calismayan, bir sure sonra problem cikarmaya baslayan telefonu karsilastiriyoruz. hyundai i30'da ya da kia ceed'de her turlu aksesuar var ama ben almam mesela, gider biraz daha fazla para verir, daha az ozelligi olmasina ragmen golf alirim, hatta a180 alirim.

bir de, bazilari icin onemli olmasa da, samsung'un (ve digerlerinin) telefonlari ile apple telefonlari yan yana koydugunuzda birinin sanat eseri, digerlerinin elektronik cihaz oldugunu gorebiliyorsunuz. estetik onemli mi? butun gun boyunca elimde tasidigim bir cihaz icin onemli. 10 liraya pazardan tisort almak yerine 30 liraya lcwaikiki'den ya da 60 liraya levis'tan ya da 300 lira lacoste'dan almaniz gibi dusunun. pahali, belki ayni malzeme ama kesinlikle ayni degil.

kaldi ki benim anlamadigim, cok pahali diyenler gitsinler note 4 alsinlar, s5 alsinlar, 2010'da aldigim iphone 4 hala gumbur gumbur calisirken, ayni sene cikan s1'i hala calisan var mi? ayni soru s2 icin de gecerli? iphone'u uzun sure kullanacagin icin toplamda daha az para odersin.

Apple ürünlerini gözünüz kapalı alın kullanın. He pahalıdır o zaman almayın ve çamur atmayıda bırakın.

dünya görüşüne dair 3 cümle kuramayacak ya da kurmaya bile yeltenmeyecek adamların apple ceo'su gibi car car car konuşmasından dolayı bu nefret var apple'a. bir şeye dair bu kadar KESKİN bir savunma yapılırsa, o itici olur.

yıllardır bilinen bir şey var. apple ürünü alırken yazılıma verirsiniz parayı, donanıma değil. göz boyaması için sanki dış donanımı alüminyumdan yapmak çok pahalıymışçasına onu yaparlar. kaz gelecek yerden tavuk esirgemezler. doğru bir pazarlama politikası, şu zamana kadar getirilerini de yaşadılar hep.

lâkin ileri seviye kullanıcıya asla apple kullandırtamazsın. android'in esnekliğinden vazgeçmez. ios ve android karşılaştırmasını ios'u çok güzel şekillendirilmiş bir cama benzetiyorsak ve android'i ise çamur sanatına benzeterek yapabiliriz. yapabilenin elinde android de baya muhteşem şekiller alır.

tartışmaları takip ediyorum, ortalama bir son kullanıcı olarak diyebileceğim tek şey, android'in ve samsung'un neden bu kadar aşağılandığını anlamıyorum.
3 sene evvel s2 almıştım, o telefon şu an ailemden başka birinde, yoğun kullanıldığı halde hala hiçbir tekleme kasma olmadan mükemmel çalışıyor.
bende 1 yıldır s4 var, bir kere kasılma, kitlenme problemi olmadı. yağ gibi kayıyor telefon, ne telefon rehberi yavaşlaması ne de kamera problemi oldu. yoğunlukla ofis uygulamaları kullanıyorum o yüzden oyun konusunu bilemiyorum.
ama şıklığı, hızı, stabilitesi ve hatta aptal facebook'u kaldırdığımdan beri pil ömrü açısından s4'te hiçbir problem yaşamadım. o yüzden iphone tip olarak, uygulama kalitesi olarak üstün olsa da o kadar para vermeye değer gelmiyor bana en azından şu an. 6 serisi de bu fikrimi değiştirecek gibi değil.

paran varsa ve ihtiyacın varsa alınır. bu iki şarttan birini sağlamıyorsa almazsın. benim param var ama hala galaxy s2 kullanıyorum mesela ne para vereceğim telefona

Benim anlamadığım "şu özellik bu sene android'de vardı, iphone'da yeni" muhabbeti.

mesela özelliği koymak değil, aktif olarak kullanmak. O konuda da apple lokomotif olarak gitmeye devam ediyor.

NFC yıllardır var android telefonlarda, onu yapabilirsiniz bunu yapabilirsiniz dendi, kaç kişi ne yaptı? O zamanlar da "teorik olarak kredi kartı gibi kullanılabilir" dendi, ama uygulamaya geçmedi. Apple şimdi başlatacak bunu. O zaman da iki sene önce böyle bir özelliği olması bir şey ifade etmiyor.

Trend belirleyen apple olunca adamların özelliği iki sene sonra koyması apple kullanıcılarına bir dezavantaj olmuyor.

Bir de bu karşılaştırmalar sonucu zorla kimse kimseye bir şey aldırmıyor. Herkes kendi karar versin verilen paraya deyip değmediğini. Değdiğini düşünenler alıyor işte.

Sony iyiydi ama bozdu galiba :D
Migros'u severim, bim ve a101'de işini düzgün yapanlardan.

çok ağır vergiler var bu ülkede
neredeyse kazandığının yarısını kdv, varlık vergisi, damga o bu falan diye veriyorsun
ya fiyat artacak müşteri azalacak, ya da işi kalitesizleştireceksin
kanunların standartlara göre kontroller yapmaları, bu kontrollere uyanlara da vergilerde indirime gitmeleri gerekiyor.
Ben kızamıyorum şahsen bir çok firmaya, adam senden aldığı paranın yarısını vergiye, kalanını personeline dağıtıyor neredeyse

Doğuş grubuna bağlı firmalar.

Solem teknoloji sanat ve moda ltd :D

superonline fena değil bence.

oyle bir firma dunyada yoktur.

cunku senin cok iyi hizmet aldigin bir firmayi digeri itin g*tune sokar cikarir.

bugun baksan, bmw almayin su sorunu yasadim der biri, oburu mercedese yanasmayin der,

biri turkcelle bok atar, oteki vodafondan kacin der.

yani % 100 muster memnuniyeti saglayan firma yoktur.

Sunexpress
Ama Alman etkisi ile

Ptt

LC Waikiki'nin internet satisi. Adamlardan onlarca kez alisveris yaptim ve bir suru de iadem oldu. Kargo her zaman zamaninda ve ayni tarz ve kalitede paketlenmis sekilde geldi. Iadelerin de ucretlerini eksiksiz ve cok cabuk sekilde odediler. Ayrica bu firmanin magazalarinda da degisim ve iade ayni sekilde cok sorunsuz.

Ama Turkiye'de kaliteli hizmet alinabilecek firmanin neredeyse olmadigi fikrine katiliyorum. Cogunlugun mutlaka bir noktada bir defosu var.

hizmet sektöründe pek degil, ama üretim sektöründe cok iyi calisan firmalar var.

bir de cogu firma türkiye merkezli degil, seni dinlemeyecekler cogunlukla. en basitinden telefon sirketleri özellikle yazilim ve regional istekleri yok sayiyor, ancak general mobile forum donanimhaber okuyup bu istekleri yeni güncellemelere eklemeye calisiyor. garip degil mi?

otobüs firması olarak nilüfer. o kadar gittim geldim maşallahı var.

türk markası olmak zorunda değilse eğer Bosch diyorum. Bir buzdolabı aldım 15 gün oldu önce nakliyecilerle ilgili görüşümü aldılar bir sorun yaşadım mı diye, sonra kurulumu yapan teknik ekip için aradılar gereken bilgileri verdi mi memnun kaldınız mı diye, şimdi bir de bayii ile ilgili görüşümü almak için aradılar.

Samsung'un şikayet hattını aramıştım bayii ile ilgili sorunumu çözmeleri için o bayii ile sizin aranızda bizi ilgilendirmez demişlerdi.

Ben hayatımda hiç bu kadar hizmet için anket yapan, aldığım hizmetten memnun olup olmadığımı soran bir firma görmedim.

Ancak evlenerek yerleşirsin, diğer türlüsü oldukça zor.

Yüksek lisans yaparsan ve 45.000 yillik/brüt (35.000 yillik/brüt IT sektörü) maasla is bulursan Avrupa Birligi icinde gecerli calisma ve oturma izni alirsin.
en.wikipedia.org(European_Union)

hukuk mezunu sayılmanla
diplomalalı insanların profesyonel yaptığı yazılım işinden "anlaman" meslek değil
birşey mezunu ol, bi mesleğin olsun daha rahat yerleşirsin

sunlar belki ilginizi cekebilir;
Bütçeniz geniş değilse: LETONYA

AB kimliğine sahip olmak istiyorum, ancak çok param yok” mu diyorsunuz? Eğer İspanya bütçenizi zorluyorsa, çareyi Kuzey’de aramak lazım. Baltıkların şirin ülkesi Letonya da ev alanlara vatandaşlık sağlıyor. Alacağınız gayrimenkulün kırsal kesimde alt limiti 72 bin, şehir merkezinde ise 144 bin euro.


www.radikal.com.tr

blog.milliyet.com.tr

eksisozluk.com

Sözlükte uzun bi entry yazdim bununla ilgili. Okumani öneririm.

master veya evlilik. ab dışından istihdam imkansıza yakın.

Oradaki Cellular içine sim kartta takıp EDGE, 3G veya LTE'den internete bağlanabilirsin demek

Cellular Data aslında yani

Apple şöyle açıklamış
"Connects to the Internet over Wi-Fi and fast cellular data networks — up to LTE."

Jailbreak ya da başka bir yazılımla iPhone yazılımını ipad'e yükleme seçeneği var. Seneler evvel Youtube'da görmüştüm videosuna. Şimdi mümkünmü bilmiyorum. Ipad boyutunda telefon olmuştu.

Sadece Jailbreakli Ipad (1)de oluyordu. Ondan sonraki hiçbir ipad de böyle bir seçenek yok.

25 yaşınla ilgisi yok, herkese 100 liraya 25 lira katkı var ama ilk 10 sene içinde çekeyim dersen o 25 i vermiyor devlet.

uzun vade için mantıklı iş, ama 2 3 sene sonra çekerim dersen zarara girersin 10 + sene için karlı olur.

Paran garantide durmuyor, TAKASBANK diye bir devlet bankasında duruyor, garanti sadece yönetiyor, 3 gün sonra sıkıldın, atıyorum avivasa, anadolu hayat emeklilik benim paramı yönetsin diyebilirsin, hiç bir kaybın olmaz.

Dünyada neredeyse en düşük tasarruf oranı Türkiyede, çinde %70 tasarruf oranı, yapmak lazım.

55 yaşından önce çekersen %25 değil %15 veriyor.

(bkz: #43931134)

lotr tamam da hobbit tam çocuk kitabı, ben şahsen önermem
silmarillion oku daha iyi

kitabı öneririm, çevirisi güzel ama tabi ki akıcı bir şekilde okuyabileceksen orjinalini oku.

kitabı önermemin sebebi de, hobbit okunmaz mı hiç!?

hem lotr hem de hobbit için şunu söyleyeceğim, kesinlikle oku. çevirisi de (çok iddalıyım) şuana kadar türkçeye çevrilen en başarılı kitaplar içindedir. bu konuda içiniz gerçekten rahat olsun.

Okumayanları hor görüyorum efendim, okuyunuz. Ha, bu durum okumayanların sikinde mi? Hayır.

hikayeyi beğendiysen oku, hatta silmarillion var onu da oku. hikayenin detaylarını öğrenmek insanın hoşuna gidiyor.

Air China bagaj limitine bak mutlaka, acı bir sürpriz beklemesin seni.

Sen yokken burada senin adına resmi işleri takip edecek birine vekaletname bırakabilirsin. Bankacılık işlemleri için internet şubesi erişimlerini kontrol et gitmeden.

Ilk sorunuzla ilgili soyle birsey soyleyebilirim. Pekin'deki havalimani cok cok buyuk. Terminaller arasinda 1-1,5 km mesafe var. Ozellikle aktarmanin yapildigi terminal cok uzak. O yuzden aktarma ucusu icin ne kadar erken gate'e giderseniz o kadar iyi.

Bir de Cin'le ilgili eklemek istedigim enteresan bir konu doviz burolarinin olmamasi. Sadece bankalar ve bazi cok buyuk oteller para bozuyor.

yanına alınacaklar:
-- ilaç al, ama çok bolca almana gerek yok. büyük süpermarketlerde (wal-mart gibi) batı ilaçları da oluyor. aspirin, parol gibi şeyler. su, yiyecek değişikliği yüzünden bazıları ishal bazıları kabız olabiliyor. özellikle ishal ilacını yanına almalısın. genelde ilk birkaç gün içinde olur ve ortamın yabancısıyken ilaç bulmak, doktora gitmek kastırabilir.
ilk günler yemeğe abanma biraz sakin ye. yemekler güzeldir ama bayağı yağlıdır.
-- kıyafet, ayakkabı götür. çin ucuzdur oradan doldururum diye yanına bir şey almazlık etme. onların malları hem çok kötü hem bedenleri uymuyor. uluslararası markalar da aynı fiyat. kışlık sağlam bir montun mutlaka yanında olsun.
--yanına fiş dönüştürücü al mutlaka. birkaç tane at çantaya lazım olur.

cep telefonu:
--operatörde sorun olmuyordu diye hatırlıyorum ama çin'e varınca ilk işin kontörlü hat almak olmalı. telekom dükkanları ve bakkallarda bulunuyor. satıcıdan operatör menüsünü ingilizce yapmasını iste, kontör yüklerken lazım olacak.
--whatsapp çalışıyor. lazım olursa çinlilerin whatsapp alternatifi wechat.
--voice translator free programını yükle fena değil. sıkışırsan kullanırsın.

gidince hemen telefon hattını ve banka hesabı açtır. yanında nakit döviz taşıma, kredi kartı da her yerde geçmiyor. atm kartı ve yuan olsun yanında.
turistik bir yerlere gideceğin zaman pasaportunu, yedek paranı boynuna asacağın minik bir heybeye koy mutlaka. hayati önem taşıyan şeyler çantanda olmasın.

başka sorun olursa da yardımcı olmaya çalışırım. iyi yolculuklar.

1) bagaj limitine bakın mutlaka, 6 kilo için 150 usd istemişti china southern. aktarma sırasında biletinizi nakit almanızı tavsiye ederim, kredi kartına komisyon alıyorlar.

2) ilaç kesinlikle alın. iklim, hayat şartları, mutfak tamamen değiştiği için bağırsak floranız allak bullak olacak. uyum sağlayana kadar ufak tefek rahatsızlıklar geçirmeniz muhtemel. kışın gidiyorsunuz sanırım kıyafetlerinizi alın, çin ucuz bir ülke genel anlamda ama kıyafet konusunda kaliteki bir şeyler almak isterseniz oldukça maliyetli olur sizin için. hava kirliliği oranları çok yüksek kalacağınız yere ufak bir hava temizleyicisi almanız faydalı olur dışarda geçirdiğiniz zamanlar sizi çok rahatsız edecek işe yarıyor o aletler.

3) purevpn kullanmıştım bakabilirsiniz, tunnelbear kullananlar da memnunlar.

5) avrupa demişsiniz operatörünüze sorun derim, geçen sene avea ve vodafone kullanılamıyordur, turkcell sorunsuz çalışıyor.

6) China Unicom alabilirsiniz en yaygın kullanılan o sanırım. telefonunuz 4g destekliyorsa unicom 4g hizmeti veriyor. WeChat, QQ en yaygın kullandıkları programlar. Batı'da yaygın olarak kullanılan hiçbir şeyi kullanmıyorlar.

kendi hattınızı kullanmayı düşünüyorsanız ya da 2. bir telefon alma planı yoksa (gereksiz olabilir cidden, çinliler wechat'in arama özelliğini kullanıyorlar genelde), www.alibaba.com internet bağlantısı için çin hattı alacaksanız bunlardan edinin mutlaka. sarj probleminizi çözecektir.

expatlar için büyük marketlerin import reyonları var, alışveriş için onları tavsiye ederim. laysin layse benzemediği diyarlara gidiyorsunuz.

iyi yolculuklar.

bilmediğin wireless'a bağlanma
iphone gibi güvenli bir telefona bile wireless'a bağlandım diye 4 5 tane çince app yüklenmişti, apple mail atıp hesabında sorun var galiba kapıyorum sen çinden dönene kadar demişti.

gideceğiniz şehre göre ihtiyaçlar çok değişiyor. genel olarak avrupa hatları çinde çalışmıyor ya da aşırı pahalı o yüzden gider gitmez bir çin hattı almak en mantıklısı.

yemek işi sıkıntılı eğer hassas bir mideye sahipsen ve acı-baharatlı yemekler seni rahatsı ediyorsa epey dikkatli olmalısın çünkü mc donalds, burger gibi restoranlar bile tadları çine uyarlanmış gıdalar satıyor.

eğer çok küçük bir yer değil ise gittiğin şehirde internet üzerinden aktif türk ya da yabancı grupları forumlar vs mutlaka vardır. sana en doğru bilgiyi bu lokal gruplar sağlar.

kredi kartinin ve cep telefon hattinin yurt disinda kullanima acik olup olmadigini kontrol et

Etiket falan hikaye bu 1
Cihaz değişimine karar verirlerse direk değişir, 1200 lira da almazlar

Sen pirince falan koy, beklet 1 2 gün sonra apple'a götür hiç birşey bilmiyormuş gibi.
adamları aracı koyma,

etiket hikaye falan degil. laptop, cep telefonu vb. cihazlarin su temasini gosteren servis etiketi iclerinde mutlaka bulunur. bu sayede servis su temasini direk anlar ve garanti kapsami disina cikartir.

iyi ihtimal pirinctir. koy pirincin icine en az 3 gun bekle. acilmazsa eger su temasi oldugunu soylemeden bu telefon acilmiyor diyerek apple store' a gotur. gerisi kismet.

genpa şu an 5s' i 800 tl' ye degistiriyor. apple store ne kadarada degistirir bilmiyorum.

garanti dışı değişimler 600 tl mi 500 küsür tl mi ne, zaten sıfır iphone 5 bulursunuz 1200 tl'ye. teknik servisteki eleman sizi yemiş.

zorlu center'dan randevu al, cruseo'nun dediklerini yapıp git. bizim oğlanın telefon bozulmuş neyi var bunun falan dersin.

daha geçen gün 5s değiştirdim, servis onayında 592,37 tl yazıyor. 1200 tl hikaye tamamen, üstünü cebine indirecek yavşaklar.

peki adamlar bana telefonu açık vaziyette verdiler.ekranda rengarenk dikey çizgiler var. telefonu kapatayım mı? kurutma-temizleme işlemi bitmiştir diye düşünüyorum o yüzden pirince koymadım

@justamiracle, o zaman geçmiş olsun muhtemelen. sıvı temasında yapılacak ilk iş telefonu hemen kapatıp pirince koymak olmalı. açmaya çalışmamalıydınız. teknik servisin ibneliğine veriyorum bunu da.

@eksi sozlukte eksiyen adam, ben hiç açmaya çalışmadım ki hatta çıkarır çıkarmaz telefonu çalışıyor olmasına rağmen kapattım. adamlar bana çalışır vaziyette verdiler

aynısı başıma geldi, 250 yuroya garanti dışı değişim yaptılar berlin apple storeda

zaten 730 liraya garanti dışı değişim yapıyolarmış

(git: support.apple.com

ya ben yine de bir umut pirinç içine koydum ağzını kapattım. nemi ne kadar alsa kardır diye düşündüm. ilk düştüğünde hiç aklıma gelmedi panikten

Amerika hariç neredeyse hiç bir yerde çok fiyat farkları yok.
Çinde samsung s4 çıktığı zaman bulunmuştum, türkiyeden 160 lira daha ucuzdu
Katardan iphone 5s almıştım, şimdi goldda da aynı fiyattan satılıyor.

Alabilirsen Amerikadan al, orada herşey daha ucuz
Mesela bugün iphone5s(32GB) 750$ orada

tayland'da 1000 tl ucuza iphone 5 aldık. ama samsung tr fiyatından sadece 300 tl daha ucuzdu.
biraz da markalarla ilgili sanırım.

iki üç hafta sonra arayıp ikinci görüşmeye çağırdılar. o görüşmede de ne zaman başlayabilirsin diye sordular.

Kuruma göre değişir. 2 gün sonra diyen de oldu, 2 ay sonra diyen de. Bazı kurumlar işe alım sürecini hızlı tutuyor, elemana ihtiyacı acil oluyor. Bazıları da uzun uzun herkesle görüşüyor, eliyor, tercihini yapıyor, bu süreç de baya uzun sürebiliyor.

Biz sizi ararız klasik bir laf gibi gelse de bunu diyen ve arayana da rastladım, tamamen karamsar olmamak lazım.

Türkiye çapında ilan verildi.
İlana yaklaşık 2000 kişi başvurdu.
mülakatlar 1 ay sürdü.
tüm mülakatlar bittikten sonraki gün beni aradılar aradığımız kişi sensin buyrun gelin dediler.(18 kişi kabul edildi).

mülakatlar 1-31 mart arası idi. 1 Nisan'da beni aradılar.

eve geri donus yolunda aradilar. dusunup sizi ararim diyip diger is teklifiyle karsilastirdim, 2 gun sonra da kabul ettim.

Hala aramadilar :(

son iş görüşmemde 2 hafta içinde dönücez dediler. bekliyorum bakalım.

ilk işimde görüşmeden çıktıktan 4 saat sonra falan aramışlardı, şimdiki işimde de görüşme esnasında tamamdır bu iş demişlerdi.

rekorum 1 saatti :)

Son mülakattan bi buçuk ay sonra aradılar beni.

ilk iş görüşmemde adam o an anlaştı benimle, gel başla pazartesi dedi. ufak şirketti 10 kişi bile değildik

ikinci şirketim holding, kurumsal şirketti, 3 kere görüştük, sonunda 1 hafta sonra gel dediler, toplam 1 ay kadar sürdü

son işimde de teklif aldım gelmek istermisin bize diye, tamam dedim, ben istediğim tarihte başladım

Beni son görüşmeden bir gün sonra aradılar. Ama görüşmeler 1 ay sürmüştü. Bi arkadaşımı 15 dk sonra aradılar.

ertesi gün aramışlardı beni.

trabzonun simidi çok güzeldir dışı sert içi yumuşak ve çok lezzetlidir
tuzlu tereyağı istenir
bal istenir

tereyağ ve simit hep istediğim şeyler benim

at iste.

Sürmene çakısı isteyebilirsin ama fabrika yapımı olanlardan almasın. Uygunlarından 50-60 tl civarında bulacağını tahmin ediyorum.

trabzonun fasisti cok iyidir, orta halli bir tanesini isteyebilirsiniz.

trabzon (vakf-ı kebir) ekmeği, tuzlu tereyağ, sürmene bıçağı, atkı denen oranın kadınlarının yerel bir kıyafeti (siz burda şal olarak kullanabilirsiniz), çeşitli bez işleri isteyebilirsiniz baskılı yerel motifli (masa örtüsü, koltuk örtüsü vs olarak kullanılabilir)

bir tekerlek tereyağı istenir.

o kadar.

Laz boregi istenir.
Borek degil tatlidir, bir gun bir tepsi laz boregi yiyerek intihar etme planlarim var oylesi doga ustu bir lezzettir, tanrinin varligina kanittir.

Offff, nerden hatirladim.

trabzon simidi, taze fındık ve laz böreği istedim. askerdeyken trabzon ekmeğinden gına gelmişti, ondan istemedim.

sürbısa bıçak, devasa somun ekmeği, kurut peyniri, tereyağı, çaykur fabrikasından alınan (ya da satış yerinden) hediyelik olan çaydan. fındık daha yeni toplanıyor, çok aşırı tazedir ama taze bulabilirse ondan da alsın.

edit: in pyjamas'ın dediği şey keşan. dekoratif olanları da var güzeldir.

trabzon'dan fındık istenmez. tereyağı, trabzon ekmeği istenebilir.

Vakfıkebir ekmeği, akçaabat köftesi(dondurulmuş veriyola)
bir de trabzon hurması var ama sanırım o uzakdoğuda yetişiyor:)

Ekim'e kadar zor biraz iş bulmak herkes tatilde bi İKcı çıkıyo, bi bölüm müdürü, sıkıntılı bi dönem

Askerlikten dolayı eleniyosun yüksek ihtimal. Ben mezun olduğumda iş ararken milyonlarca yere başvuruyodum, bakan bile olmuyodu. Benden çok daha zayıf cv'si olan kız arkadaşları çağırıyolardı. Askerlik olmayınca direkt filtreye takılıyosun çoğu ilanda.

Çözüm: başvurduğun yeri bikaç gün sonra ara. Ben başvurdum dönüş olmadı falan de. Böyle yapınca çağırıyorlar bazen.

Tecrübeli olanlara dönerler. Ama şu an gevşek seyrediyor piyasa seçimlerdi tatildi falan. Askerlik büyük sıkıntı tabii. Meslek neydi bir de? hangi sektörlere başvurdun? Ona göre daha net şeyler söyleyebilirim.

İş arama uzmanıyım da...

Sitelerin çok detaylı filtreleme sistemleri var. Bir ilana binlerce başvuru olduğu için ve binlerce başvuruyu tek tek inceleyerek mülakata davet etmek imkansız olduğu için bu filtreleme kullanılıyor. Deneyim süresi, sektör deneyimi, yaş aralığı, okuduğu üniversiteler, askerlik durumu, ingilizce seviyesi, oturduğu şehir, semt vb. onlarca filtre var. Bu filtreler kullanıldığı anda 5000 kişinin başvurduğu ilandan kala kala belki 50 kişi kalıyor. Çalıştığım firma işe alımlarının büyük çoğunluğunu da bu sitelerden yapıyor yani koca bir yalan değil, vazgeçmeyin asla.

@ironiden anlamayan dunyasiz itü mezunu bir inşaat mühendisiyim.

@la lykia benim merak ettiğim şey 3-5 yıllık tecrübeli arkadaşlara geri dönüş oluyor mu? belli ki tecrübesizleri kimse iplemiyor.

ingilizce var mı? varsa yurt dışında iş yapan inşaat firmaları ( çok var kariyerde falan. arama kısmına rusya yazarsan yüzlerce ilan görürsün. ya da diğer ülkeler neyse) bu firmalar genelde görüşmeye çağırır ve türkiye den alacağın şartlardan daha fazlasını verirler. fakat tecrübesizlik falan deyip çökmeye çalışırlar o ayrı. en iyisi bile yapar. dediğim gibi şu an bir tatil rahatlığı var eylül girer girmez trafik çoğalır az daha sabret.

ben kendi sektörüm ve şirketim adına konuşayım. bir pozisyon açılacağı zaman yeni mezun pozisyonu mu yoksa tecrübeli pozisyon mu önce ona karar veriliyor. tecrübeli biri gerekiyorsa min-max tecrübe süresi belirleniyor. 3 yıl tecrübe aranan bir pozisyonda yeni mezun da mülakata davet edilmiyor, 7 yıllık tecrübeli biri de mülakata davet edilmiyor. yeni mezun bir pozisyon ise max 1-1,5 yıl tecrübesi olan veya hiç tecrübesi olmayan adaylar mülakata davet ediliyor. yeni mezun pozisyonlarda adayların staj, part-time iş, proje gibi deneyimleri çok önemli.
geri dönüşten kasıt mülakata davet edilip edilmemek ise durum bu şekilde. süreç sonunda ise site üzerinden tüm adaylara mektup sürecin tamamlandığına dair bilgi gönderiliyor.
inşaat sektörünü hiç bilmiyorum, firmalar bu işleri ne kadar ciddiye alıyor bilemiyorum ama İK'yı arayıp söz konusu pozisyon için en öncelikli kriterleri sorabilir ve deneyimsiz olmanıza rağmen çok hevesli olduğunuzu anlatabilirsiniz.

@ironiden anlamayan dunyasiz ingilizce var, meslekte kullanılan çeşitli programların kursuna gitmişliğim de var ama iş dünyasında tık yok ne yazık ki.

tecrübesizlerin gidip bizzat elden cv bırakması daha iyi oluyor.. yada firmaların genel müdürlerine , ve aynı anda ik bölümlerine derdini iki satırla anlatıp ekine cv ilave ettiğin mailler gönderirsen dikkat çekmen kolay olur.. genel müdür şart ama ben diyim.

sıkıntı yok o zaman. illa bir yerler seni çağıracak. az kaldı zaten. cv ni biraz daha zenginleştir sen o sırada. ( alla pulla yani, bir de görüşmeye çağırırlarsa ben buyum şunu yaparım, bunu hallederim tarzı şeyler söyle. çok prim yapıyor bu memlekette)

mühendislikte hem askerlik hem tecrübe yokken vaziyet çok zor gerçekten, ben de senle aynı durumdaydım yaş geçkin olduğu için askere gidip zaman kaybetmek istemedim, askerliği aradan çıkartırsanız dönüşler olacaktır.

@pofudukayi askerliği aradan çıkarmayı düşünüyordum ama şimdi bedelli gündemde. 1 yılımı da askerde harcamak istemiyorum. bedellide yaş-para olayının açıklığa kavuşmasını bekliyorum.

son bir yılda 3 yeni mezun (yazılım uzmanı) aldım. biri deneme süresini geçemedi, ikisi devam ediyor. pozisyona bağlı yani. bir de yıl sonu ve yaza doğru işe alımlar daha yoğun olur.

abd ve schengen bir de üstüne israil olduğunda görüşmeye çağırmaları dahi anormal. bir de 40 gündür gelmemiş olması daha da anormal. arayın, gidin bir şeyler yapın bence.. kargoda kaybolması ufak ihtimal ama şu anda en mantıklısı o geliyor.

5 tane israil vizesi var diye schengenden 4 abd den 3 günde geldi pasaportum, bomboş pasaport bile 2 ay beklemez, kayboldu veya bir yerlerde duruyor pasaportun gibi duruyor

evet sağolun en sonunda konsolosluğa ulaştım. vizem görüşme yaptığım gün çıkmış ve idataya verilmiş, ama hala gelmedi :(

Hangi konsolosluk?

Istanbul alman konsoloslugu

nereye gelecek? başvuru sırasında kargoyla gelsin diye mi işaretlemiştin? öyle yapmadıysan idata'dadır. konsoloslukltan çıkmışsa idata'da olması lazım. idata'ya sordun mu?

Bizim turizm sirketi idata araciligiyla yollamis idata onlara gonderiyor onlar da bize yolluyor normalde. Bu sefer oldu biseyler ama bilmiyorum nedir mesele

minareyi çalan kılıfını da hazırlar..

son sorunun cevabı muhtemelen "hayır, yok öyle bir dünya"

bazı işlerde, ama bazı işlerde bunu anlayabiliyorum ben

trt mesela, yayın cihazı alacak, kurum komple sony altyapısı ile dönüyor mesela
dolaylı olarak da teknik personel de sony ürünleri hakkında deneyimli

yeni kanal kurulurken, yeni reji kurulurken ihaleye çıkacaksın diyor kanun
e şimdi panasonic daha ucuza verse, hop bir reji panasonic oluyor
hem ekip kolay müdahale edemiyor, hem saçma bir durum oluşuyor

o zaman da sony'yi diğer müşterilerinden ayıran ne özellik varsa yazıyorlar şartnameye, utanmasalar adı S ile başlası falan diyecekler.

inşaat falan işlerinde haksız bir durum, ama teknik işlemlerde bazen mecburi olabiliyor

BİLGİ EDİNME YASASI DAHİLİNDE, kurumların böyle mecburiyetleri vardır, yani sana bilgi vermeliler. o kanalı bir deneseniz?

yakın bi dostum ibb'nin bi şirketinde milyon dolarlık ihale tekliflerini hazırlıyor. (isim vermeyelim de götüne girmesin)

mesela yeni bir ihale yapılacak. 2-3 tane yandaş firma hemen katılıyor. bu arada ihaleye katılacak firmaların, ihale teklif kağıtları(antet) bu ibb firmasında yedekte varmış. katılış yapan firmalar adına, bu kağıtlara teklif tutarı yazılıyor.
aralarında al gülüm ver gülüm yapıyorlar yani. normalde teklifi onların yapması gerekirken, arkadaşım antete yazıyor vs.

mesela birinin elinde çok iş var. ihaleyeye ben girmeyeceğim deyip, hemen diğerine paslıyor vs.
bu söylediklerim bizzat birinci ağızdan dostum. zaten bilinen şeyler.

teknik olarak sorduğun sorunun yanıtı bu değil ama düzen böyle.

istersen bir şekilde chp milletvekillerine ulaşmaya çalışırız. ordan yürünebileceğini düşünüyorum.

kimi kime şikayet ediyorsun?=) istiyorsan başbakanlığa yazı yaz ama bir şey olmaz kılıfını uydururlar anında

şartname önemlidir. eğer senin elinde olan bir ürünle giremiyorsan. ihale dökümanını satın alıp indirip sana uygun olmayan maddelerin düzeltilmesi rekabete aykırı hale gelmemesi için zeyilname yayınlanmasını talep ediyorsun ki genelde o şekilde düzeltiyorlar. ayrıca kik e yapılan itiraz bedelleri ihaleye katılan ama yaklaşık maliyet, rekabete aykırılık, eksik imza vesair sebeplerden ihale dışı kalan firmaların idarelere yaptıkları başvurular yanıtsız kalınca, ihale kararı yazıldıktan sonra o ücret mukabilinde yapılıyor.

Şartname ortaya çıkmadan açık ihale yapılmaz. Öyle bir örnek varsa gönül rahatlığıyla şikayet edebilirsin. Ekap a geç yükleme diye de bir şey olmaz çünkü ihalle onayı verildikten sonra sana ikn (ihale kayıt no) verilir. Bu numarayla ihaleye çıkarsın ve bu numarayı aldıktan sonra ekapta herhangi bir dosya eklemesi yapamazsın. Sistem izin vermez yani. Ayrıca ihale kurulunda satılan nüshayla ekaptaki tüm dosyalar birebir birbirini tutmalıdır. Şikayet edersen bu da aklında bulunsun.

Teknik şartnameye gelince de marka yazmadıkça genel olarak istediğin oynamaları yapabilir ihale kurumu. Oradan pek bişey çıkartabileceğini sanmıyorum yani. Hatta ben kontrol mühendislerine en az bilmem kaç model şu marka jip tahsis edilecek geçen ihale bile gördüm. :)

Bahsettiğiniz pek olası değil.

Açık ihaleyse ne olursa olsun EKAP'tan şartname yayınlanır. İhaleye 10 gün kalana kadar zeyilname yoluyla şartnamede değişiklik talebinde bulunabiliyorsunuz.

Rekabet Kurulu yasası, ihale kanununa göre şartname en az 2 firmanın girebileceği yönde hazırlanması lazım. Zeyilnamenizde bunu dile gitirirseniz otomatikman şartnameyi değiştirirler ihalenin iptal olmaması için.

Ama bahsini ettiğiniz firma kayırma, hükümete yakın firmaların istedikleri değişiklikleri daha kolay yapma gibi durumlar dönüyor.

Pazarlık / Davet usulü ihaleyse şartname EKAP'tan açıklanmaz, direkt kurumla kontakt kurup alınabilir.

Son paragraftaki soruya cevap olarak da dediğiniz yöntem KİK'e başvuruyla olur ve dediğiniz gibi KİK başvuru bedelini yatırmak zorundasınız.

@spatzle, kurumla kontak kurup alamıyorum. Vermiyor adamlar. vericez falan diyor sallıyor sonra, cevap yok. Ne yapılır bu durumda?

Fotoğraftaki aletlerde 2-3 tur dön sırayla. 12 tekrar civarı yap. Arada 20-30 saniye dinlen. Sonra da koşu bandında ya yürü ya da hiit yap.

@arnold
ne olduklarını çözmem gerekecek önce :)
bir dolu ağırlık ayarı vs var gibi gözüküyor.umarım sakatlamam sağımı solumu.

Bu sıcakta sana nasıl zulüm olur o iş anlatamam
Bol bol yüz, baya tempolu, süreli, mesafe ölçmeli yüz bence

tatil için gittiğin otelde o sıcakta, kapalı bir salonda spor yapılmaz gibime geliyor

@cruseo
yok ya alıştım galiba baya,yani istanbul da sıcak ama her sabah popomu kaldırıp gidiyorum.
en azından otelin içinde bana daha yakın olacak:)
ama sabah kalabalık olmadan yüzmeyi de ekleyebilirim programa evet:)

LG nin çift işlemcili LA serisinden birşey alabilirsin
Bir üst serisi de çıkmış olabilir

1700 e 42' almıştım zamanında şimdi 1500 lere inmiştir

fp ürünü olarak bulursan,
47LA640S - 1999 (teknosalarda]

42LA640S - 1699 - teknosalarda.

her türlü gider var fiyat performans olarak yanına yaklasabilen yok

ingilizcen vardir muhtemelen, youtube'da degisim videolari falan bulabilirsin.

gezegen mars miydi bu arada? :)

macbook pro'nun ssd'si piyasada satılan ssdler gibi değil, ram gibi slot biliyormusun bilmem.
çok kolay bir iş değil, parçayı bulman da oldukça zor
amerikaya giden gelen birisi bulup önce parçayı alman lazım

www.lunacommerce.com

cruseo, bilgisayarim retina degil. 2010 model.

eğer son çıkan modellerdense upgrade şansı yok. eğer eskilerdense ram takılabilir, ssd de takılabilir. 2011 sanırım en son upgrade edilebileni ama yanılıyor olabilirim. aslında gayet basit bir işlem, standard şu ssd'ler ve macbook ram'i alınıp takılabilir.

ben 2010'a şuna benzer bir şey takmıştım:
www.elmasepeti.com

ssd takmadım ama hdd'yi değiştirdim standart notebook hdd'si ile.

evet mac rami bulman gerekiyor. ben de upgrade etmek için bakındım ama sitelerde görememiştim. hoi bir bilgisayarcı (beşiktaş, o pasajın içinde) yaparız demişti. ssd'de normal sata3 alıp servise veriştim. kurulumu da onlar yapmıştı. şu sıralar vatan'da 128GB ssd 155TL. Daha yüksek boyut alacaksan o ayrı tabii.

bi de mac'ler için farklı tornadivalar vs oluyor.

2010 model, 15"
istanbuldayim.

Adnan Aybaba bile medyada çalıştığına göre sen de çalışabilirsin.
Az buçuk bildiğimden söylüyorum; en önemli kriter seni refere edecek başka bir medya çalışanıdır. Referans (daha doğrusu sözü geçen bir tanıdık) olmadan çok çok zor.

işte bunlar hep eğitim sistemi. iletişim fakültesi mezunları varken neden seni tercih etsinler? bu soruyu sor kendine. sonra da şu özelliğim var demen gerekiyor. eğer diksiyonun iyiyse sertifikan falan olmalı. hukuk mezunu olmanın avantajı olmaz bence. çünkü çok alakasız alanlar. baştan bir üniversite oku.

Diksiyonun iyiyse sana önerim herhangi bir spikerlik kursuna gitmen olacak. örn: www.baskentiletisim.com

Başka bir bölüme (kamera arkası) girmek istiyorsan ya mezun olman lazım ya da bu işi temelden bilmen gerekir.

faik ışık reyiz gibi mi mesela? olur o zaman. gerçi o çalışmıyor, azlediyor.

kamera önü kainatın en "eğitim gerektirmeyen" alanı
kamera arkası da sırf teknik bilgi gerektiriyor

ona göre seç
doğan grubunda çalışıyorum ben, eline 2 kamera alsan, 1 ışık masası alsan bomba diye karakola götürürsün

hukuk bilginle haber ajanslarinin falan arastirma bolumunde calisabilirsin belki.

zararı yok
sadece pişmiş şeyleri tekrar ısıtmaya yaradığını, sıfırdan yemek pişirilmeyeceğini bilseniz yeterli

pizza pek olmuyor malesef.

www.eksiduyuru.com

fırının özelliklerinde kızartma özelliği yoksa. haşlama pizza yersin.

zararı yok. süt ısıtmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.

yemek pişiyor mikro dalgada, kek falan da. uygun tarifleri internetten bulabilirsin. fırının doğru düzgün çalışıyorsa bi zararı yok diye biliyor ben de.

Radya frekansina benzer dalgalarla gidalarin icindeki su molekullerini oynatip isinmasina sebep olur. Zarari yok

Çalışırken uzağında durmak gerekiyor her ne kadar yalıtılmış olsa da. Zararı yok diye biliyorum.

Tek zararı, ki bu besinleri tencerede çok ısıtınca da olur, bazı moleküllerin yapısını değiştirebilmesi. Sadece mikrodalgayla alakalı bir zararı yok.

yapılan deneyler az bir zararı olduğunu, moleküler yapının vücudumuzun alışık olmadığı düzende değiştiğini ve kanserojen etkinin arttığını gösteriyor. Ama öyle atla deve farklar yok, yani düşük. Ben mecbur kalmadıkça kullanmam ama umursamayıp kullanırsanız benden uzun yaşamanızın önünde bir engel yok :)

m.samsung.com


Bunu alıcam. Pizza yapılır mı?

zararı yok, aksine katı yakıt kullanmadığından çevreye de zararı vermiyor, bu sebeple yeşil ürün olarak adlandırılır.

yalnız içine plastik falan koymayacaksın yemekle tabi.

100-150 civarında mini fırınlar var, al geç:)

çok bilmişlere bakın hele, herkes zararı yok yazıp cümlesinin sonuna bir de nokta koymuş.
eksisozluk.com
şu entry'nin altına imzamı atarım.
meslek: elektrik elektronik mühendisliği.

ds160 formunun sonunda bir resimli bir form var
"bu biz vize değildir" yazıyor hani

o sayfayı veya o formu bastırıp gitmen lazım

ben mng ile wow otellerinden birine gittim, aynı grup zaten
havaalanı transferleri, oteldeki rezervasyon falan sorunsuzdu, çok memnun kalmıştım.
zaten insan sorun çıkmadıkça memnun kalıyor, extra bir iş yapmalarına gerek yok, işlerini yapsınlar yeter.

he yeterli, isviçre de boğaziçi mezunlarını bekliyordu ülkecek.

orda okursan, orada yaşarsın kural bu
boğaziçi, itü, odtü, bilkent, sabancı, koç tabii faydalı
direk orada güzel bir master programına kabul oluyorsun
master'ını orada yaparsan da yerleşirsin oraya

hangi ülke olursa olsun

Yurtdisinda calismak istiyorsaniz en kolay yontem universiteyi yurtdisinda okumak. Staj esnasinda, sosyal aginiz sayesinde vs is bulma sansiniz olabilir.

O olmadiysa yuksek lisansi yurtdisinda yapmak.

O da olmadiysa yabanci firmanin Turkiye ofisinde baslayip yurtdisi ofisine gecmeye kasmak.

Tabi bunlari yaparken hep en basarili ogrenci/calisanlardan birisi olmaniz lazim. Yoksa kimse sadece X okulu diplomaniz var diye size calisma izni cikartmaz.

bogazici mezunuyum. bu hafta basinda hollandada calismaya basladim. ben basvurmadim. buradaki sirket beni buldu. bolum birincisi vs degildim. ortalamam 3.20 gibi bolumum icin orta seviye. benim donemimden mezun olan 50 kisiden su anda 8-9 tanesi yurtdisinda calisiyor. muhendislik alanlarinda yurtdisinda calismak daha kolay. tip sanirim en zoru.

Boğaziçi, ODTÜ havası anca Edirne'ye kadar. Üniversitenin falan bi önemi yok yani, bir türk üniversitesinden mezun sıradan bi göçmen olarak ele alınacaksın.

Erasmus veya benzeri bi programla geçici olarak bi kapağa atmakla başlayabilirsin diye düşünüyorum.

ben ortalama bir özel üniversiteden mezunum. kuzey ülkelerinden birinde, dünyada ilk 150'deki bir okuldan master için kabul aldım. ondan önce isveç'te ilk 50'deki bir okuldan kabul almıştım ama burs bulamadığım için gidemedim. sonuçta okul o kadar önemli değil yurt dışındakiler için. onların bakış açısında boğaziçi ile bahçeşehir aynı.

ancak...

arada çok önemli bir ancak var. bağlantı. bağlantı yapar okul sana ve bu konuda boğaziçi 10'sa bahçeşehir 3'tür. doğru insanı tanımak doğru yere gitmeni sağlar. bu kadar basit.

edit: crucio'nun olayı son derece nadirdir. bölümde ortalama biri olabilir ama eminim ki projeleri, portfolyosu, yarışma dereceleri falan vardır. ya da stajı çok iyidir.

dendigi gibi en kolayi egitim icin gidip kalmak. oyle bir secenek yoksa size calisma izni icin sponsorluk yapacak sirket bulmaniz lazim, onun icin de o isi yapacak oranin yerlisi bulamamalari ve bunu kanitlamalari gerekiyor. asagi yukari bir cok ulkede boyle isliyor. en iyisi sevdigin meslegi bul sonra her turlu cikarsin yurtdisina o kadar zor degil kendini gelistirmis dil bilen birisi icin yurtdisina cikmak. sirf ona gore secme hayatin boyunca yapacagin meslegi, tip/dis hekimligi vs. okumak istiyorsan onlarda yurtdisina cikmak zor diye muhendislik secme.

"Ayrıca bu gidip de 10 bin euro, 8 bin euro ile başlayanlar nasıl yapıyorlar bunu? Dil artı Boğaziçi yeterli mi?" yok oyle bir dunya. 8 10 bin euro ne demek siz biliyor musunuz? anca north sea de petrol muhendisi falan olmaniz lazim baska turlu o kadar para kazanmak icin cok farkli ozelliklerinizin olmasi lazim. her dil bilen bogazicili o kadar para kazansaydi turkiye'de bogazici mezunu kalmazdi, avrupa'da dogmus buyumus egitim almis yerliler o kadar para kazanamiyor 20 sene calisiyor.

AIESEC gibi universite ogrencilerine yurtdisinda staj ayarlayan kuruluslara yonel. Hem kendini gelistirir hem sansini artirirsin. Mutlaka arastir. Dil onemli. Bogazici Edirneye kadar diyen arkadasa katiliyorum.

bilgisayar muhendisiysen, almanyada bu alanda açık var, boun koç falan bakmıyorlar, nitekliysen, programcıysan işe alıyorlar ve sana sponsor oluyor firma vb. ama ıyı yerde staj yapmıs olman, ya da calısman cok onemlı.
bence yurtdışını dusunmeden once gercekten ne okumak ıstedıgıne karar ver.
doktorasını yurtdısında yapan tonla bilgi mezunu arkadaşım var. bireye bakıyor hersey.

Sen sınava tekrar hazırlanacaksın anladığım kadarıyla. Yanlış anlama ama yolun daha çok başındasın. Mühendislik falan okursan inanamayacağın derecede rakibin olacak. O bahsettiğin boğaziçi'nin mühendislik puanıyla zaten diş hekimliği kazanırsın. Zaten diş hekimliğinin yurt dışında yapılacak pek bir tarafı yok bence, akademik olarak çalışmayacaksan. İsviçre iyi ülke olmasına rağmen yılın 10 ayı falan soğuktur. Rusya da aynı şekilde. Rusya'ya giden de büyük ihtimal inşaat mühendisidir ve şantiyede çalışıyordur. Bence ne kadar kazanırsan kazan o bahsettiğin ülkelerde yaşamak sana zor gelecek. Şimdilik bunları düşünme. İyice çalış ve diş hekimliğini kazan. Öyle manavdan elma seçer gibi mühendislik seçersen para olarak hayal kırıklığına uğrarsın.

türk universitelerinin gecerliligi yok. egitimin kaliteli oldugunu dusunmuyorlar. turk diplomasiyla is bulamazsin ancak burda uni okursan yada master la yani burada gecerliligi olan bir okuldan mezunsan sansin olur. yine arkadaslar deginmis yazdigin rakamlari brut olarak mudurler-yoneticiler alir
ki her firmada degil bu da. sonradan gelmis bir gocmenin yonetici olmasi da cok zordur. uluslararasi firmalarda surekli ulke degistirip yukselenler ayri ki onlar da genlde belirli avrupa ulkelerinin vatandaslari zaten. yani o rakamlarla
hic kimse ise baslamaz oyle bir dunya yok.

diş hekiminin yurtdışında diş hekimi olarak iş bulma ihtimali, Türk dil ve edebiyatı mezununun yurtdışında iş bulma ihtimaline yakındır herhalde. benim tanıdığım çok iyi bir diş hekimi, Almanya'ya gidip, önce Almanca öğrendi ve sonra diş hekimliği fakültesine girip sıfırdan okudu ve fakülteyi yeniden bitirdi. Sonra da muayenehane açtı.

özet, madem yurtdışı, diş hekimliğine giremediğiniz isabet olmuş.

Almanya'da yazılımcı açığı olacağı, seneler öncesinden beri biliniyodu zaten. Rakamlar ortadaydı. İhtiyacın büyüme trendi şu, piyasaya çıkan yeni mezun sayısı şu. Yeni mezun sayısının artış hızı şu, ihtiyacın artış hızı şu şeklinde...

Bir de ara meslekleri araştırın. Onlara da ihtiyaç olabilir. Yani teknikerlik gibi, ön lisans gibi işler. Ama çok sağlam araştırmanız lâzım. Kulaktan dolma değil.

Rusya için inşaat mühendisliği iyi mesela. İnşaat mühendisliği genel olarak iyi zaten. Hele 4 bi yanımız savaş iken. O yakılıp yıkılan yerler, bi zaman gelecek ve yeniden yapılmaya başlanacak.
Çünkü barış kârlıysa barış olur, savaş kârlıysa savaş olur. Savaşın kârlı olmadığı bi dönem de gelecek.

Yalnız, başka ülkelerde bir yabancı olarak yaşamak istememek, atlatılması gereken bir durum. Avrupa'da yaşamadım. Psikolojisi nedir bilmiyorum ama yabancı olduğunuzu en az hissedeceğiniz ülke herhalde ABD'nin kuzeydoğu eyaletleridir. Massachusetts, Connecticut, New York, New Jersey gibi...

ODTÜ önemli bi okul tabii de, nerden mezunsun kardeşim sorusuna ''Middle East'' diye cevap vermek zorunda bıraktırıyo adamı. Zamanında adını niye Middle East kodularsa?

Bence süper bi hedef belirlemissin.durumun varsa yurtdısı üniversite olanaklarını arastır her ülke amerika gibi pahalı degil egitim konusunda. O olmaZsa da dishekimliğini salla bogaziçi koc a falan girmeye calıs.girince de ortalama kas.olmaz falan diyenlere bakma.Simdiden biseyler yaparsan kesin basarırsın gitme olayını

iphone her zaman daha stabil ve hızlıdır
androidde daha fazla özgürlüğün var, ama her an donup elinde kalabilir
bugüne kadar kör kütük androidçi bi dünya arkadaşım iphonecu oldular

nexus'larda diğer android cihazlar gibi hemen yavaşlama olmaz. Pure android vardır çünkü. 1,5 - 2 yıl fazla kasmadan kullanırsın. ben şimdi nexus 4'le bir yılı devirdim. daha önce nexus s kullanmıştım uzun bir süre. tık demiyodu namıssız.

kovanın içi el bezi ile dolu, öyle mi vereyim?
boş ver

abi hatun beni terk etti
boşver

twitter.com

o halde "go home tdk, you're drunk" diyebiliriz sanırım

boş vermek olduğu için deyimin kendisi "abi hatun beni terk etti" cümlesine karşılık olarak "boş ver" denilir.

@sir gawain diyemeyiz çünkü resmi hesap değil.

eksisozluk.com

bizimkilere bundan almistim, o da bi ara bozulmustu sanirim. genel olarak logitech mi bozdu acaba? baska bi markaya mi yonelsek napsak?

microsoftun en basic modelini kullanıyorum, 2000 bilmemne galiba, 3 senedir tek bir sorun yaşamadım. öneririm.

logitech çok şerefsiz bi marka. 2 trackballunu kullandım, 6 ayda aletler durduk yere bozulup kaymaya başlıyo. trackball dediğim nane de 150 tl yahu. vicdansızlar.

Logitech M705. İlk iki senesi aktif olmak üzere 3 senedir kullanıyorum. En son ne zaman pil değiştirdiğimi hatırlamıyorum.

Ellerim çok terlediği için her mouse bana gelmiyor. Microsoftunkileri bir sene içinde haşat ediyorum.

ben de 1.5 senedir logitech'in trackball'unu kullanıyorum, çok memnunum. kullanıma göre değişiyor demek ki. alışmak zor ama tavsiye ederim, 1-2 hafta sonra baya rahat etmeye başlıyorsun.

Bende logitech k330 var klavye mouse seti 1 senedir herhalde aynı piller

piller duracell
haberin olsun

Bloody v7. Çok çılgın bi alet.

çöp poşeti

güneş sistemine en yakın sistem/galaksi
40 bin ışık yılı uzakta

yani birisi ışık hızıyla da gelse, 40 bin sene sürecek
bu bol bol dinlediğimiz ufo hikayelerine bir ışık tutsun isterim.

başkasının bilgisayarını kurarken hep aynı şey benim de başıma gelir
kendi bilgisayarıma win98 zamanlarında haftada 1 format atarken, kuzenimin bilgisayarına 1 kere format atayım dedim, elimde kalmıştı, en son bozuk halde bırakıp kaçmıştım.

insanlık hali olabilir, kötü hissetme kendini. şanssızlık olmuş.

abdessiz gezme şaka bi yana olur öyle format işi gerçekten cenabet bi şey başkasına yapayım deyince elinde kalıveriyor. sıkma canını olur öyle. izah et tatlı dille sürücünüz bozukmuş, flash diskten atıyorum o da ağır işliyor, benden kaynaklı değil falan diye. en azından duruma hakim olduğunu anlasınlar.

Ben genelde yapıyorsam öyle angarya bir iş, minimal kurulumu yapıp bırakıyorum, yedeği geri almasıdır, elzem olmayan programların kurulmasıdır sahibine bırakıyorum. İsterse kuruyorum. İşler ters gider uzarsa da meseleyi anlatıyorum.

Mırın kırın ettiğini sezersem, sen bilirsin ben sana yardım için yapıyorum bunu istemiyorsan bırakırım diyorum. Hem yardım edip hem de milletin tribini çekme, restini çek.

sende bilisim isigi yok hafiz. yani 33,6k modemlerle surunmemissin yani 486dx ve oncesinin tozunu yemeyenlerden bi cacik olmuyor [: saka biryana sans isi bu. simdi flash bellek demissin, taktigin portta sikinti olabilir, bellegi manuel bicimlendirdiyse yanlis bir secenek secmis olabilirsin ki bu kurulum suresine yansir. sikma canini, kuruluma gideceksen onceden ayarlaman lazim herseyi. yoksa elinin altinda 100mbit nette olsa o gun iso da bulamayabilirsin bulsan bile key'de problem cikar. bu arada son rotus derken, pc'yi hizlandirayim dusuncesiyle antispyla tweak'e felan mi kalkistin?

@rootfx : 56k modemle basladim ben.. p166 tozundan olmadi demek..

Ya hep elle yapardim xp hizlandirma ayarlarini.. bu kez hazir halini buldum. Jetxp diye bir tweak olayi. Acilmadi kurtaramadim da. Onaramadim da icime sinmediginden.

xp antispy bile bazi noktalarda patlatiyor. neyse gecmis olsun diyelim. kurduktan sonra basit bir iki tweak yapar birakirsin artik. duzeltme olayinda da; burdan soylenenlerle olacak birsey degil bu. seni bulur bir sekilde.

Canını sıkmaya değmez insanlık hali bunlar olağan şeyler, bende yeri geldi format atıp herşeyi kurduktan sonra sistemi tekrar açtığımda mavi ekran hatası aldım ama böyle şeyler için hiç canımı sıkmadım. Üstelik bazı eşşek yüküyle para alan sözde IT çalışanlarını bile yeri geldi cebimden çıkardım bilgilerimle, muhtemelen sen de böylesindir boşuna üzme kendini :)

"hep beni bulur"

ben bunun üzerine bir kaç kelam etmek istiyorum. eskiden aynen bu kafada bir adamdım. "neden ben", "bir işim de düzgün gitsin" "niye kimse bir sorun yaşamazken hep ben yaşıyorum" der dururdum.

sende durum böyle mi bilmiyorum ama ben bu soruları sormaya başladığım zaman sorunların hep benim dışında geliştiği ve bunun kader olduğu önkabulu ile hareket ederdim. "zaten hep beni bulurdu böyle aksaklıklar"

sonra farkettim ki her şeyin bir sebebi var. mesela senin örneğinde zaman kaybının büyük bir kısmı flash diskini unutmandan kaynaklanıyor. insanlık hali, unutulur. bu mesela senin beceriksizliğin ile ilgili bir sorun değil, unutkanlığın ile ilgili. (sürekli yanında taşıman gerektiğini düşünerek söyledim, yoksa yanına alma ihtiyacı duymuyor olabilirsin de)

öbür taraftan dvd sürücüsünün bozuk olması da kader falan değil, o pc'nin gayet normal bir sorunu. milyonlarca dvd sürücüsü bozuk pc'den sadece bir tanesi oradaki pc. bu da senin işinin ters gitmesi için önüne konulmuş bir engel değil. son derece sıradan bir şey. ancak tamamen senin kontrolünde olmayan bir konu. önceden ne yapılabilirdi, telefonla sorulabilirdi belki. bu sayede yanına gerekli diskleri alır giderdin. ama spontane gelişen bir şeyse senin kontrolün yok, kafana takman anlamsız ve bir şeyi değiştirmeyecek.

bu iki sorun üzerine bir düşün; bir tanesi kontrol edebileceğin, diğeri edemeyeceğin problem. sen "her işim ters gidiyor" diyerek bu iki sorunun da çözümüne ya da tekrarlanmamasına bir katkı sağlamıyorsun. sadece kendi sorunlardaki kendi sorumluluğunu "belirsiz bir güce, kadere" atıp buna üzülmekle bir şeylerin değişmesini ümit ediyorsun.

hayatımızda gerçekleşen bir çok sorunun kaynağı kendimiziz. sorumluluk bizde. önce bunu kabullenmeden de bu sorunlar kesinlikle düzelmiyor. yıllarca bu şekilde yaşadıktan sonra 7-8 yıldır suçu başka şeylere atmayı bıraktım. inan tüm hayatım düzene girdi, verimim arttı ve hepsinden daha önemlisi mutlu olmaya başladım.

problemlerin bir çoğunu çok hızlı bir şekilde kafamdan siliyorum artık. şöyle gelişiyor olay;

1. sorunla karşılaştım.
2. sorunun neden oluştuğunu tespit ettim.
3. bu nedenler içinde kendi payımı bir kenara ayırdım.
4. benim payım dışında olan nedenlerin üzerinden geçip bunları kontrol etme gücüm olup olmadığına baktım. varsa bir dahaki sefere yapmak üzere notumu aldım.
5. benden kaynaklanan nedenlere geri döndüm, bunları neden yaptığımı düşündüm ve tekrarlanmaması için gerekenleri not aldım
6. bitti.

bunları yaptıktan sonra aklımda o sorunla ilgili canımı sıkacak hiçbir şey kalmıyor. hemen hayatıma devam ediyorum. gerekiyorsa özür diliyorum, gerekiyorsa düzeltiyorum, gerekiyorsa bırakıyorum.

çok uzattım, çok da dağınık anlattım. olayın özeti, her şeyin merkezinde ben yokum. hayat bana işlerimin ters gitmesi için bir komplo kurmuş falan değil. benim işleri batırmamın da gizemli, mistik ya da bilinmez bir sebebi yok. hepsi basit neden sonuç ilişkileri içinde gerçekleşiyor. bunları tespit edip düzeltmek gerekiyor, hepsi bu.

edit: bak son aşamada çıkan saçma sorunun da sebebini kendin söylemişsin. her zaman yaptığın ayarları hiç bilmediğin bir programa yaptırmaya kalkmışsın. denemek için uygun olmayan bir yerde yeni bir şey denemişsin. bu kadar basit.

merakli kofteci filmini izle:)

açık renk giyin
açık renk giyinip, içine de t shirt giymezsen daha az terlersin

%100 pamuklu olmasına dikkat edin aldığınız şeylerin, böylece cildiniz hava alabilir. ve ayrıca açık renk olsun cruseo'nun dediği gibi.

başkan modal kumaş kullan bir de. teri kendi içinde hapsediyor. üstelik pamuktan bir tık daha iyi ve yumuşak. biraz pahalı ama öneririm.

Driclor kullan eger koltuk altindan sikayetciysen. Dolabini degistirmene gerek yok.

@cruseo Ne giyersem giyeyim rengi fark etmeksizin terliyorum.

O terin gözükmemesi lazım artık.

@ pokerface %100 pamuklu olunca gözükmüyor mu ter?

@ mermize modal kumaş ne abi, nerede bulunur, örnek yollar mısın

@earthangell koltuk altı değil, göğüs ve göbek kısmı çok. sırt da vardır da görmüyorum ya.

keşfedene kadar aynı dertten müzdariptim. dünya bir yana rexona pudralı deodorantları bir yana ben pembesini kullanıyorum çok memnunum içlerinden biri uyacaktır eminim ama biraz deneme yanılma yapman gerekir sanıyorum.

gap'ten aldığım %100 pamuk tişörtler neden bilmiyorum ama ter göstermiyor pek, bulaşmıyor herhalde ya da teri üzerinde fazla tutmuyor sanırım. ama mesela mudo'dan aldığım yine %100 pamuk tişörtte sanıyorum ki vücuttaki ter daha uzun süre tişörtte kaldığı için bir zaman sonra ter de gözüküyor. hatta iki tişörte su döküldüğünde de mudo tişört daha uzun sürede kuruyor, gap ise tam tersi. anlamıyorum bu işleri valla ama gap'ten bir tişört alıp dene bari.

@rhoda abi ben deodorantı bütün vücuduma mı sıkacağım. koltuk altından çok, göğüs ve göbek çevrem terliyor. ve çok gösteriyor. direk yani, giyer giymez.

@soso abi %100 pamuk gaptan alacağım öyle mi?

Ya açık ya koyu giyin. Açıktan kastım gri değil. En çok o belli eder teri. Beyaz veya siyah giyin.

@brad pitt, evet ama kendi yaşadığım şey bu. bilmiyorum, ikisi de %100 pamuk olmasına karşın bir kalite farkı var demek ki. terleyen adamım hani, giydiğim gap tişörtlerde öyle kötü bir görüntü oluşmuyor. tabii çok yürüdüysem falan çok hafif, noktacık şeklinde ufak bi ıslaklık gözükebiliyor ama o da çok çabuk kuruyor zaten. öyle rahatsız etmiyor en azından.

Leke sorunu bende de vardı roll-on ile bu derdin üstesinden geldim. Terlesem de aşırı bir sıcak olmadığı müddetçe koltuk altında öyle rahatsız edici leke oluşmuyor.

Dolap için önerebileceğim ise Nike, Adidas vs. spor ürünleri üreten firmaların özellikle koşucu/yürüyenler için yaptıkları vücudun hava almasını sağlayan ve ter yapmayan ürünleri oluyor. Onlara göz gezdirebilirsin. Günlük de giyebileceğin öyle çok da "koşmaya çıktım" durmayan ürünler de bulabilirsin.

Genel olaraks da kilo ve kıl sorunun varsa onları çözmeye odaklanabilirsin. Bunlar da bir etken malum.

Ocak - Şubat gibi gitmen lazım
Haziran - Agustos arası en yağışlı dönemi
Başkent Male'ye gidiyorsun, oradan küçük deniz uçakları ile otellerin olduğu yere gidiliyor

Emirates ile gitmiştim ben çok başarılıydı

biz de thy ile gitmiştik 8 saat sürüyor. aktarma falan yapmıyorsun emirates uçuşlarındaki gibi daha iyi oluyor. mayıs- eylül arası muson zamanı diğer zamanlar iyi. eğer gidersen her şey dahil bir otele gitmeni tavsiye ederim çünkü her şey çok pahalı. yarım pansiyona falan gitsen kesin her şey dahilden daha pahalıya çıkarsın.
biz constance moofushiye girmiştik baya memnun kaldık. ulaşım da maleden kalkan deniz uçaklarıyla oluyor. onlar da gidiceğiniz adanın uzaklığına bağlı olarak ücretlendiriyor. çok ucuz bir şey değil. biz travelogy ile gittik tur olarak en uygunu oydu. 4 gece kaldık 2 kişi 13.000 tl ödedik. uçak biletleri dahil. onlar da kişi başı gidiş dönüş 2.000 tl idi.

zekeriyaköy olabilir, orada villalar var hep

değil zekiriyaköy ya böle sanki içinde ş harfi olan bi yerdi.. ayçatlicam az kaldı

ş yok ama ortaköy falan mı acaba?

Şarköy

selin hostes diil mi yav? otursa otursa şirinevler'de oturur. ilçesi de Bakırköy. Olma mı ööle?

nişantaşında geçiyordu hikaye. selin başka yerde mi oturuyordu hatırlayamadım.

selin yan komsusu değil miydi zaten? nisantası olmalı yani.

vaniköy müş hacılar

Hatun kilo mu aldı?

abi eşinle konuşsana sorunu. aranızda niye böyle bir sıkıntı var, nasıl halledeceksiniz falan.

Tamam kimseye ters laf etmeyip sadece haberin linkini veriyorum, tabii herkes bilmek zorunda değil.

www.dailymail.co.uk

abartmış.
bi bayan olarak söylemek istemesem de bu kadının eşi onu aldatsa diyecek bi sözü yok bence.

sonra niye aldatıldım diye zırlar bi köşede.

soru ne tam anlayamadim?

bu sure icinde hic sevisilmediyse bosanin gitsin, arada sevismeler olduysa da sikinti var gerci.

Soru bulamadım, o yüzden kadın entel bir domuza mı dönüşmüş acaba bilmeden diye ben soruyorum :)

Adam iktidarsiz ya da benzer problemleri var.


genelde cinsel olarak problemli erkekler yatak odalarino ve ozellerini bu sekilde ulu orta paylasmaya bayilirlarmis.

gidip karisiyla konusacagina tablo yapmis mal:)

con reyis işsiz de değilsin ama hayırdır ya

sebebini bilmem de,
sorun çözümezse,
bir süre sonra istekli taraf da istememeye başlar,
ipler iyice kopar.

bu kadar süre tahammül ettiyse adam evliyaymış. bu ne kapris be.

john, soru sorma sen allasen. şimdi de oradan buradan araklarla soru sormaya başlamışsın, hiç etik değil. gerçi john ne anlar etikten...

bir haberi getirip burda duyuru acmanin kafasi da, bu haberden haberdar olmayanlara kultursuz diyenin kafasi da ayri garip.

ne bos insanlar var amk.

Yahu herkes konuşmuş. Listeyi payladan kadın. Adam yurtdisina gitmeden evvel yollamis kadina kadonda cool görünmek hesabi sosyal medyada paylasip bir anda yayilinca silmiş geri.

Adam boynuzu takarsa hakli. 1.5 ayda 3 defa yeter mi.

he, genel kültür için daily mail okuyoruz:)
burada yanıtlanabilecek bir soru şeklinde açılan bir duyurunun soru içerdiğini düşünüyoruz ön kabul olarak, ne var bunda?

Kadında mantar vb gibi vajinal kaşıntı ve akıntı yaratan can sıkıcı bir durum olabilir. Ayrıca olabiliyor böyle cinsellikten soğuma durumları özellikle yazın.

edit: Habere baktım şimdi, allahtan böyle bir kocam yok. Bir ay seviş(e)meyince dünya yıkılıyor sanan ergenler evlenmesin bence.

"bir arkadaşım ekolü değil yani, ne genel kültürü olmayan insanlarsınız yav
baya baya "eşinle konuş" falan diyen olmuş.

Gazete falan da mı okumuyorsunuz lan"

lan genel kültür mü bu amk? sen her gün her yerde çıkan haberi ezbere mi biliyorsun?

Yalniz ortada soru yok ona ragmen gene kavga cikti gsjdkfkvl

adam sevişemiyor, karısını havaya sokmayı bilmiyor sonra vay efendim karı benle sevişmedi.

3 bile fazla da ona, kadın insaflıymış.

kaynağı reddit

@cruseo

özel mesajla adamlığımı sorguluyosun da ilk sıkıntı çıkaran mesajı sen buraya yazmışsın o yüzden cevap vermeye buradan devam edeceğim. Adamlığımı sorgulamaya özel mesajdan devam et.

Buraya (ben dahil) bir çok insan iyi niyetle bir şeyler yazdı sorun çözmek için. ya da en azından fikir verebilmek için. burası herkesin sorununu anlattığı bir yer. doğal olarak yazılan şeye herkes ilk olarak kişinin kendi sorunu olarak bakıyor. kimse araştırmaya ihtiyaç hissetmez çünkü buranın olayı zaten yazılan şeye yardımcı olmak (en azından ben böyle biliyorum)

madem bunun bir haber olduğundan haberin var eğer amacın insanları aşağılamak değilse sadece "bu bir haber" dersin ve link verirsin, milleti bilgilendirirsin.

ama sonradan yazdığın gibi "hiç mi gazete okumuyonuz, ne kadar kültürsüzsünüz "vs yazmak sadece kişisel tatmine giriyor.
bu kadar mı ihtiyacın var kardeş senin tatmine? bu kadar mı eksiksin? şurada 5 dakikada yapacağın artisliğe ruhun bu kadar mı aç? gerçekten bunlara ihtiyacın mı var?
ha ayrıca evet kardeş, hepimiz özel mesajda yazdığın gibi sabahtan akşama playstation kafelerde oturan, kültürsüz insanlarız. sen muhteşemsin.
tatmin olunca haber ver.

kültürlü bir insan olarak reddit'de sadece gonewild'a bakıyorum:)

@cruseo

haklısın yaa senin gibi özel mesajdan adamlık sorgulamalı ve hepiniz bomboş adamlarsınız gibi şeyler yazmalıydım. o daha iyi olurmuş. en azından senin anlayacağın şekilde konuşmuş olurduk.

yazık lan.

ya arkadaşlar kimin kültürlü kimin kültürsüz kim etik davranıyor kim davranmıyor kım cahıl vs. bunları yazarak mutlu oluyorsanız laf sokarak dikkat çektiğinizi düşünüyorsanız bu sizi tatmin ediyorsa buyrun devam edin. Benim amacım herkesin stresli bir işi bir hayatı olduğunu düşünerek , dedım bıraz kafa dağıtalım makara yapalım ama insan pişman oluyor böyle yorumları görünce.

kadın adet olduğunu gizliyor ya da bu excel dosyası fake.

"Duş alacak ve akşam yemeği için hazırlanacak kadar vaktim yok. (Daha 20 dakikamız vardı.)" sebep burda gizli bence :)

www.aliexpress.com

ben bunu şimdi anlamadım normal günlük hayatta kullanamıyoruz sanırım? yani üzerine basılabiliyor mu?

5S için parmak izi okuyucunun iptali...

bunu kim neden kullanır lan?

böyle birşey neden kullanır birisi onu çözemiyorum

sakin biri olarak. oyle tatli, yemek, asitli icecek krizine girmek falan gergin, stresli insanlara ozgu oluor genelde

sakin biriyim ama ben:(

tarçın şeker isteğini yok ediyormuş.

Bende de oluyor o asiri yeme sonucu ateslenip kusuyorum.valla ben cocuklugumdan beri onune gecemedim. Kurtulma yok yola devam

* tamamen keserek. (bağlantıyı koparma taktiği, diskonekşın)
* işlenmemiş, pakete girmemiş, faydalı gıdalarla karnı doyurarak. (yerine bir şey koyma taktiği, ripleysmınt)


karbonhidrat kaynaklarını çıkarın hayatınızdan. meyvesidir, tahılıdır ayırt etmeden. şeker şekerdir. hepsi kötü. 21 gün sabredin. (daha kısa bile sürebilir) inat edin.
bu sırada da aç bırakmayın kendinizi: protein, sağlıklı yağlar, bol su, bol sebze.
kırılabiliyor bağımlılık.

kolay gelsin.

icemint'i dinleme, ona kalsa yemek bile yenmemeli. bana lisedeki "yemek yemek gereksizdir" diyen hocamızı hatırlatıyor. :p

şeker bağımlılığı, şeker tüketimi azalttıkça zayıflıyor. dur hele, "vay birader çok zekiymişsin sen aq ya :))" deme hemen. sen tatlı yemekle kalmıyor, aynı zamanda kendi direncini de kırıp iyice bağımlı hale geliyorsun. kendini tatlıdan kısa süreliğine uzaklaştırmayı dene. meyve ye. meyveli yoğurt yap ya da mesela kendi kendine. yani yine tatlı bi şey yiyiver ama gidip şekerli yeme. her akşam 10 tane meyve yuvarlamadığın sürece elmanın şekerinden bi şey olmaz, en azından tatlıya kıyasla çok daha az zararlıdır. binaenaleyh, elma zararlı değildir.

tatlı krizlerini bu şekilde bastırabilirseniz, bir noktadan sonra tatlı aramaz olursunuz. ayrıca genel olarak beslenmenize dikkat ederseniz tatlı çılgınlığında önemli bir düşüş olur. sabah kahvaltı ediyor musunuz mesela? bi saniye niye sizli bizli olduk ki şimdi, senli benli başlamıştık. ediyorsan ne yiyorsun kahvaltıda? günde 6 tane 3 şekerli çay falan içiyo musun mesela?

önce vücudu bi "pislik"lerden arındırmayı, sırf sebze meyve et süt peynir falan yemeyi dene. zaten öyle yapıyorsan, tatlı krizleri cidden sert vuruyorsa dahiliyeye görünebilirsin. şekerli insülinli bi şeyler için kan testi yaparlar.

ayrıca şunu söyliyim, bunu başardın ve tatlı bağımlılığından kurtuldun diyelim... ilk yediğinde tekrar canın eskisi gibi çekecek aynen. o yüzden iş eninde sonunda iradeye, "bu yararlı bir şey değil ve ben bunu az yemeliyim" diyebilmeye gelecek. canan karatay'ın söylediklerini ben dinlemem genelde, onun dediği gibi yaşayacak olursam ömrümü yemek aramakla geçiririm ama şu sözünü hiç unutmuyorum: tatlı ödül falan değil, zehir o, öyle ödül olmaz.

cidden öyle. yani sonuçta tatlı bu, yemeklere içeceklere zehir gözüyle bakıp onları dışlamak yannış ama işte ölçülü yemek, tadında bırakmak gerekiyo.

not: doktor, uzman falan değilim. tatlı, kola gibi pis şeylerin bağımlısı olup taş gibi herifken bolca kilo almış, sonra şapkasını önüne koyup "biz ne yapıyoruz cansu" deyip 15 günde 4 kilo vermiş adamım. şahsen ekstrem bir durum olmadığı sürece karbonhidrat alımını tamamen durdurmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. hayat çekilmez öyle be. aşırı yemedikten, düzgün beslendikten, ambalajlı şeylerden mümkün olduğunca uzak durup vücudu bol bol hareket ettirdikten sonra heç bi şey olmaz. tatlı bağımlılığın da gideeeer, öroyin bağımlılığın da.

ama dediğim gibi uzman muzman değilim ben sadece kendi fikirlerim şeylerim bunlar. karbonhidrat çok şerefsiz bi şeyse tüketmeyin tabii, bilemicem. ben tüketiyorum ama çok güzel karbonhidratlı şeyler.

Tek seferde kesmelisin. icemint doğru demiş. Arada bir karbonhidrat tüketirsen bağımlılık kırılmaz.

bol protein yersen acıkmazsın, acıkmazsan canın tatlı istemez
deli gibi tatlı yiyordum ben, hala 1 öğün atliym gözüm döner tatlı ister canım
ama sabah yumurta, öğlen akşam da et ağırlıklı beslendiğim günler hiç tatlı istemiyor canım.

yemek söylerken mesela eskiden ilk tatlı söylerdim
defalarca mc donaldsdan falan 2 3 dondurma, milk shake falan söyleyip, yanına da ayıp olmasın diye hamburger ekleyen adamdım.

sahili hariç çirkin.sahili de berbat ya neyse.
not:izmirde yaşıyorum

he boyozları,kumruları var canım he

bi çay koy aga .. bir istanbullu olarak 2 ay yaşadığım izmire aşık oldum olay sokakları falan değil insanı.

denizin etkisinden midir. havasından suyundan mıdır bilmiyorum ama kızları diyorum.
en medeni türk kadınlarının yaşadığı yerler.

Bende tam olarak boyle dusunuyorum ve gittigimde hayal kirikligi yasadim.
Birde İzmiri ovup istanbulda yasayanlar var onlarada ayri gicigim cok guzel,harika madem İzmirde yasasinlar degil mi ama ?

gitmediğim halde bana hep öyle geliyor bir istanbullu olarak.

Beklentileri yüksek olanlar hayal kırıklığına uğrayabilir fakat ben Ankara'dan İzmir'e gittiğimde daha mutlu oluyorum. Eh bırakalım insanlar abartsın yahut yerin dibine soksun,isteyen orada yaşıyor sonuçta. Aynı soruyu İzmir için değilde Ankara,İstanbul için açsak,pek farklı cevaplar gelmeyecektir.

AKP yi sokmamaları bile yeterince büyük birşey.
Demekki kafası çalışmayan insan sayısı, çalışana göre az
Bu bile yeterli İzmir'i sevmek için.

mesele şehrin güzelliği değil zaten. türkiye'deki en yaşanabilir şehirlerden biri olması. insanların hayata bakış açısı, rahatlığı, kimsenin kimseye karışmaması. bu havayı, anlatmak istediğim mevzuyu ancak en az birkaç yıl yaşayan anlar. gelip ''ce-ee'' diyip kaçan insanlar değil.

istanbul'da yaşıyorum öğrenciyim, geçen sene 5 gün izmire gittik kız arkadaşımla. iki arkadaş da karşıladı gezdirdi falan. 5 günde bitti valla. bi bok yok izmir'de. sıkıldık da yani. ama istanbul'u hala bitiremedik. yapılacaklar listemiz var gez gez bitmiyo anasını satiyim.

izmirin bir esprisi yok. şehir görmemiş insanlar, senin de dediğin gibi abartıyorlar. leş gibi sokakları, çarpık yapısı, şehrin etrafını saran ve nerden baksan görünen gecekondusuyla ve de kurallara uymamayı rahatlık diye nitelendiren insanlarıyla modern olmaz bir şehir. olsa olsa hindistan olur. çok sevdim bu benzetmeyi.

ama işte biz şimdi bunları dedik ve birazdan izmirliler gelip "siktirin gidin anadolu çomarları" diyecek. çünkü onların "hoşgörüsü" ve "açık görüşlülüğü" bu.

tabi ki abartılıyor. ben izmirde yaşadım 25 yıl.
izmir bi boku olan bir şehir değil.

izmirli birinin ağzından duyabileceğiniz aktiviteler:
kordonda bira içmek,
kordonda çimlere uzanmak,
asansörde yemek yemek,
yazn çeşmeye gitmek.

kordonda bire içip çimlere uzanmak dünyanın en alternatif eğlencesi olmadığı gibi, 20 yaşından büyük insanlar için pek tercih edilecek bir aktivite de değil.
bir insan hayatı boyunca 3 kez asansörde yemek yer, o da belki. bi özelliği yok zaten.
çeşme de, 2 ay gidersin, gittiğin yerler de hep aynıdır zaten


ee başka? bir şehri eşhir yapan şey bunlar mı?
niye izmire eli yüzü düzgün tiyatro gelmiyor, konser gelmiyor ya da benzeri etkinlikler gelmiyor? niye izmirde kordon dışında bir etkinlik yok?

istanbul avmler kenti olarak eleştiriledursun, istanbul'un vasat altı bir ilçesinde yapabileceğin etkinlik sayısı izmir'i katlayıp çarpar böler.

kimse kusura bakmasın ama, 15 yıldır yerinden kımıldamamış bir şehri savunmayın.

15-20 yaş gençler için kıyak şehir izmir. parayı anne baba yollasın, evi anne baba tutsun, faturaları anne baba ödesin. sen de git, alsancak dışında alternatifin olmadığı izmirde para ye.

peki en ufak bi iş imkanının olmadığı izmirde çalışman gerektiğinde napacaksın? error. alsancak'a gitmek istememeye başladığında napacaksın? onun klonu bostanlı, onun klonu güzelyalıda mı dolanacaksın? error.

Yılın 10 ayı istanbul'dayım , 2 ay ise izmir'deyim.

bana göre izmir kafa dinleme yeri. 15-20 günden sonra sıkmaya başlıyor. Eskiden trafik sorunu yoktu, ama şimdilerde trafik açısından istanbul'dan farkı kalmadı gibi. Bir de izmir'in toplu taşıması gelişmemiş. İStanbul'da avcılar'dan taksim'e 45 dk da gidersin. İzmir'de ise buca'dan alsancağa gitmen 1 saati geçebilir. Yıllar yılı izmir hiç gelişmedi. Görece çağdaş , modern , laik bir şehir ama yıllardır yerinde sayıyor, ne doğru düzgün bir AVM'si ne de sineması var. Bornova, Karşıyaka ve Buca'nın belirli bölgeleri dışındaki yerler adeta bir köy.

istanbul'da eğitim, iş ve sosysl imkanlar daha gelişmiş ama şu da var ki İstanbul'da bunlardan yararlanabilmen için gelirinin baya iyi olması lazım. İşin iyiyse, çok para kazanıyorsan İstanbul bir cennettir. Diğer türlü kokusunu alıp tadına bakamazsın...

izmir'i kız güzelliği , medeniliği ile övenler taksimdeki barlara takılsın bir süre. Kim medeni kim güzel , kim daha serbest sonra karar versin.

Ayrıca izmir'de özel sektörde iş imkanı istanbulun yanına yaklaşamaz.

izmir'in güzelliğini izmir'de yaşayan bilir. çünkü yaşamın rahat olmasıdır onu güzelleştiren.

izmir'de 11 sene yaşadım, istanbul'a geldim 4 senedir izmir'e her gidişimde köy gibi geliyor. belki de yaşayanlar o köyün güzelliğini bildiği için güzel.

istanbul'da her zaman her şey neredeyse elinin altında. yeme içme gezme konser ne dersen var. izmir'de bunun onda 1'i ancak var. 20 milyon nüfusa göre 4 milyon nüfusu düşününce bir kısmı beklenen. istanbul'da mecidiyeköy'de beşiktaş sahilde bebekte adım atamazsın, izmir'de kıbrıs şehitleri bile o kadar kalabalık olmaz.

Neden İzmir? sorusunun ben şöyle cevaplıyorum.

- Hiçbir şeye koşmak zorunda değilsin. en fazla 15 dk. sonra otobüs/vapur/dolmuş/metro gelir binersin gidersin. İstanbul'da 5 dk'da bir gelir 6. dk'da off ya niye gelmedi bu yaa ne çok bekliyoz yaa dersin.
- İzmir'de bir uçtan bir uca , Karşıyaka'dan Çeşme'ye 1 saatte gidersin. İstanbul'da sadece 1 saat köprü girişinde 100 mt içinde beklersin.
- İnsanların genel iletişime açık ve konuşkan olması da seni durduk yere mutlu eder. Bostanlı sahilde sabah yürüyüşe çıktığında hiç tanımadığın kişiyle "Günaydın!"laşırsın. İstanbul'da kapı komşuna "İyi akşamlar" diyecek olsan en iyi ihtimalle bön bön bakar, ya da niye selam veriyon bilader de diyebilir.
-Bisikletle Körfez boyunca gidebilirsin, yokuşu yoktur. Şehir içinde Hatay, Bayraklı gibi dik yerler haricinde çok kullanılabilir.
- İşten 6'da çıkarsın, en geç 7'de Alsancak'ta olursun çıkarsın sahiline. İstanbul'da Beşiktaş'ta Taksim'de Kadıköy'de buluşmak için 2-3 vesayit değiştirmen gerekir, buluşman 10'u bulabilir.

İstanbul yüzölçümü olarak da aşırı büyük bir yer. Her tarafı ayrı güzel ama gezerken. İnsan kalabalığı ve trafik iş yaşamı biraz sıkı, yoğun çalışan birisi için iyice eziyet haline geliyor.

Öte yandan İzmir çok çok yavaş gelişen bir şehir. Hele 2002 sonrası buna bile şükür denebilir. Priştina'yı hala özler tüm şehir. (bkz: ahmet priştina)

Gezip, yiyip, içmek için paran, araban varsa İstanbul'u yaşayabiliyorsun. O zaman İstanbul > İzmir.

Daha az riskli bir hayat tercih edersen İzmir > İstanbul.

Ama İzmir'de iş imkanları hep sınırlı. Esnaf, Avukat, Dişçi gibi yer-yurt bağımsız bir yer ararsan İzmir bence süper cazip. Ama kendi IT şirketin varsa mühendislik yapmaya çalışıyorsan 3-5 kapı var.

izmirliyim, izmir' de yasıyorum ve tam da böyle düşünüyorum.

orada yaşayanların bakış açısı güzel zaten olay şehirdeki estetik güzellik değil keza hiçbir şehirde estetik kaygı olduğunu asla düşünmüyorum. varsa yoksa rant.

Mescıte gır uyu bence.

dis hatlar hep cayir cayir kalabalik ama ic hatlarin gidis salonunun diplerinde uyunuyordu. ben uyudum bir kere bi 4 saat kadar.

ben geçen haftalarda kopenhag havalimanı,schiphol havalimanı,charles de gaulle havalimanlarında uyudum.yere bir şeyler serdim yattım uyudum.sabah 5 gibi polis uyandırıyor gelip hadi bu kadar uyku yeter diye ama senin içinde ideal.o yüzden rahatlıkla uyursun koltukta yada yere bir şeyler serip.

Uyuyabilirsin.
Seninki keyiften, ama gerçekten o saatte inip, sonra sabah 6 da devam eden uçuşu olan insanlar da var
Benim dubaide bir kere aktarmam 12 saat olmuştu
Uyuyabilirsin tabii istediğin kadar.
Lounge'a girersen de kestirebilirsin, kimse ses etmez.

şirinevler'de günlük daire kirala 50-60 tl'ye. uyu mis gibi. sabah da taksiyle 15 tl'ye gidersin.

1) en erken gece 3de açılır. ama sabaha karşı uçuş yoğunluğu varsa daha erken açılıp siz de arada kaynayıp verebilirsiniz bagajı.
2) normalde her bir köşesinde uyunur da, bavul çantalar vs ile güvende olabilmeniz için iç hatlarda çorba satan bir yer vardı köşede. mekanın adını unuttum. bir tek orada çay oluyor gece hatta. neyse işte orada yüksek masalar var. 1 su ya da 1 çay alıp kuytuya bavulu da koyup kafayı da masaya yaslayıp uyuyabilirsiniz. karışan görüşen olmaz. sadece sabaha doğru temizlik yaparken 5dk çekilmenizi falan istiyorlar oraları silecekleri zaman :)
bak şura: www.ataturkairport.com şu soldaki yüksek masalar iyi oluyor.
3) hem de misler gibi uyunur. giriş 25 tl maximilesın varsa bile. (selectlere ücretsiz artık) ama tabii bu bavulu mavulu verip diğer tarafa geçtikten sonra malum. o yüzden senin işini pek görmez gibi?

Arabayi taksiyle 20-25 lira yazacak guvenli bir bolgeye park et. Sana 1 haftalik park ucreti 50 lira olur.

sabihanın park fiyatlarına bakmıştım internetten bana 180e falan geliyordu 1 hafta kalması, gidiş dönüş benzin şu bu
komple taksiyle gittim, taksiyle geldim, arabam da evde park yerinde durdu
10 günlük tatil dönüşü bir de araba kullanmakla uğraşacağını düşün
ben küçükçekmece'den 150 ye gitmiştim, sizin o kadar uzak değilse daha bile ucuzdur

ben bursa'dan geleceğim arkadaşlar. 5 kişi geleceğiz. kişi başı 30 tl servis ücreti. git gel 300 lira. 300 lira ile ben 1000Km yol yapıyorum arabayla.

sabiha gökcene yakin bir alisveris merkezinin otaparkina parket, oradan da taksiyle git. havalimanina yakin bircok alisveris merkezi var en fazla 20 tl taksi parasi verirsin. dönüs saatine de dikkat et döndügünde alisveris merkezi kapali olabilir.

Daha önce kullandım, arkadaşlara da burada tavsiye ettim 2-3 duyuruda..
www.eksiduyuru.com

15 günlük abonmanlık 213 liraymış.
www.sabihagokcen.aero

evet sabiha gökçen fiyatları çok uçuk. iş adamlarına göre fiyatlar onlar. avm ya da ispark daha mantıklı.

blackmagic son ibc de herkese sattı bu kamerayı ama daha göndermedi 1 senedir, adı var ama kendi yok gibi bir durum yani. İleride de ne kadar destek verirler belli değil.
4k nın daha bin tane standartı eksik, codecleri tam tanımlanmadı, her firma başka codec kullanıcam diyor, bir HD gibi belli değil.
Şimdilik blackmagic'den uzak dur dedim, bir televizyon teknik adamı olarak.
geçen bizim kanala geldi blackmagic 4k OB van, orada bile 50 bin tane net olmayan şey vardı.

teşekkür ederim. BMCC pocket artı 16-35 sigma ile fena görüntüler çıkmıyor. Gerçi fena değilden kastım youtube ve dailymotion'da lyric video veya röportaj, klip kamera arkası çekimi için yeterli olduğu.

yani HD de mesela h264 standart ya, h265'i bütün firmalar daha kabul etmediler mesela :)
yani her firma başka birşey söylüyor.
4k nın biraz zamana ihtiyacı var

ama ya seve seve ya da daha çok seve seve kabul edecekler h265'i .

Klip ve reklam için blackmagic derim sırf raw videodan dolayı, ama 4k olan şu an dng çekemiyor diye biliyorum sadece prores. Gerçi o bile 4:2:2. TV için bunlar çok fark etmeyebilir ama..

Mark3 de genel olarak çok iyi, fakat bir Panasonic lumix gh4'ü araştırın derim o da çok iyi duruyor.

oruç mu tutuyorsun? en doğrusu

oruçlu musun, niyetli misin, oruç tutuyor musun doğrudur.

oruç musun ramazan mısın gibi sorular isminiz olma ihtimali yoksa yanlıştır.

iftar yapılır, oruç açılır.

iftar açılmaz, oruç bozulmaz.

Oruclu musun dogrudur, oruc musun yanlistir.

oruçlu

niyetli misin?

"Oruç tutuyor musun" en doğrusu, "Oruçlu musun" da bir yaklaşık sonuç, "Oruç musun" apayrı bir şey.

Bir arkadaşım "Oruç musun" sorusuna "Hayır, zekatım ben. Karıştırdın" diye cevap verdi, hala gülüyorum.

niyetli misin doğrusu.

bunu din ve tanrıya mı bağlıyorsun sen, önce bunu açıkla?
evreni yönettiğine inandığın tanrın,
bir ingiliz gurbetçisi garsonun lotosuna mı bakıyor?

Ciddiysen alakasiz soru. Ha degilsen guzel tesaduf olmus ruya

asıl dinciler açıklasın hani allah kumarı yasaklıyodu nasıl alet oluyor :)

"dinji" olarak açıklıyorum.

imtihan.

İkramiyenin hayaliyle uyuyan, uyanan milyonlarca insan var. O kadar hayalini kurup rüyada rakamlar görmek şaşırılacak şey değil.

"Rüyasında gördüğü rakamlara amorti bile çıkmadı" İşte bu, haber niteliği taşımadığı için bahsi geçen durum sohbet konusu oluyor.

Yıllar önce hayalini kurduğum projenin adını rüyamda gördüm. En ufak gerçeklikle bağdaşamayacak kadar saçma ve efemine bir isimdi. Proje hiç olmadı. N'oldu o isim? ekşi hesabıma nick oldu. Dağılın.

Ya adamlar ateitse ve Piyango onlara vurduysa?

blogu paylaş bi görelim.

o şahsın yazdığı herhangi bir şeye inanmak tuhaf asıl. kaçtır söylüyoruz tüm yazdıkları yalan dolan diye, ama sakalımız yok ki...

ne zararı var ki insanların hobilerini blog sitesinde yazmasının ben onu anlamadım?

yav bu kişi doktor olduğu iddiasıyla, bayaa bi tıp sorusu cevaplıyor ve insanları da şu veya bu yöne yönlendiriyor. ama doktor olmayabileceğine dair emareler de var.

gözünüzü ayırmayın, bakalım başka neler yapacak?

ne parası kazancak yav bir blog sitesinden

Ben savunmuyorum adamı, fikir hırsızlığı falan da diyebilirsin tabii ama

bu kadar önemsemeyin yav kendinizi, eşsiz fikirlerinizi, ha senin blogun, ha onun blogu, ha benim blogum, kimse okumuyor zaten :) sorun yok

yalnız bişey söyleyeyim adam direkt belirtmiş bloguma koyacağım diye. bunu da göz önünde bulundurun

hiç biri değil de hukuk kurallarını çok iyi bilirim diyen birinin hakaret suçunun ve onu geçtim nefret suçunun unsurlarının oluştuğunu sanmasına karnımı tuta tuta güldüm. (bir hukukçu)

ha bir de bu insan vakti zamanında yalan söyleme gibi kötü bir alışkanlığım var diye duyuru açmıştı zaten.

oo pazar araştırması alırım bi dal

Kargo şirketi açmak yerine, varolan şirketlerden paket satın almak daha mantıklı.
Yani dhl gibi, fedex gibi uçak filosu sahibi olmayacaksınız sanırım.

O yüzden atıyorum dhl den x kiloluk bir paket alıyorsunuz,
sonra onu parça parça kendiniz satıyorsunuz.

insanların kargolarını birleştirip, o önceden anlaşmalı paketle göndererek kar ediyorsunuz, var böyle aracı şirketler, onlardan bir tane açabilirsiniz belki.

acaba tam olarak açmak kurmak istediğiniz şirketi açıklar mısınız?
Karayolu nakliye şirketi mi?
Yoksa common carrier dediğimiz ups-fedex-yurtiçi kargo gibi taşıyıcalardan mı?

Sedef diğer adalar gibi halka açık değil, özel mülk, üzerinde ada sahibi ailenin izin verdiği kişilerin evleri var, bu yüzden de sosyal bir ada değil kendi içinde kapalı
Gitmene değmez

@günaha davet İstanbul'dan kalkan bir motorla Adalar Forumu için gitmiştik, belki Sivriada'yı onun romantikliğiyle beğenmişimdir:)