Nilüfer ilçesinde ikamet etmeni tavsiye ederim. İzmir'den geldiğin için.
Aracın var mı? Servisi var mı çalışacağın yerin? Toplu ulaşımla gideceksen mesela kaç aktarma yapacaksın? Bunları da göz önüne al lütfen.
Öneriler;
Balat mahallesi çok yakın ancak fiyatları kontrol etmelisin. Yüksek olabilir.
Bunun dışında www.burulas.com.tr adresinden göreceğin Bursaray hat güzergahı haritasında İzmir Yolun hattında "Nilüfer" istasyonundan itibaren batıya doğru tüm istasyonların yakınındaki semtlere bakabilirsin. Nilüfer istasyonundan doğuya geçtiğinde, Acemler'e doğru, kenti doğu-batı aksında ayıran nilüfer çayını geçmen gerekiyor. Bu da sürekli trafik demek. Şehrin batısında kal.
Endülüs park evlerini de hemen unut. Evlerinden üstünden yüksek gerilim hattı geçiyor, önünde yanında otoyol var, arkasında renault fabrikası!

özlüce taradı. gel komşu olalım.

eğer tek yaşicaksan,yaşin büyük değilse ve kendi araban varsa görüklede bile oturabilirsin eşyali 1+1 evler 600tl fln otobandan işe gitmen 15-20 dk sürer max

onun dişinda dedikleri gibi fsm civarindan ayrilma

çocuklu aile isen fethiye mahallesi'nde akkent sitesinde alınabilir villa. eskidirler ama iş görür;

www.sahibinden.com

Görükle yerleşkesi oldukça iyidir. Doğanköy'de yakın hem.
Öğrenci ortamı var, eğlence var, bar var, cafe var. 1000 TL ile lüks ev tutabilirsin hem de. Ortamı güzeldir. Bekar isen tabi bu saydıklarım.
Evli ve çocuklu isen yine bölgeye yakın sayılabilen 3 evler mahallesi uygundur 1000 TL paritedeki evler için.
Bekarım, hardcore takılırım, eğlencenin aksiyonun içinde olmak istiyorum diyorsan da Altıparmak, Çarşamba bölgesi derim. her daim hareket, ortam dinamik, asla sıkılmazsın. :)

1- olasılıklar sonsuzdur.
2- aynı sektörde olmak zorunda değildir. oryantasyon süreci bunun için vardır. hem sektörü hem firmayı hem de işi öğrenebilmek adına.
3- ajanlık olarak düşünmek doğru değildir. iş hayatında bu tarz transferler olacaktır. bursa tofaş'ta çalışıp, işi öğrenip, kredi-desteklerle yan parça işine girmiş ve şimdi yüksek miktarlarda para kazanan çok işçi vardır bursa'da. tofaş bu elemanlarını kaybettiği için ne sinirlenir, ne de iflas eder. giden personelin neden gittiği analiz edilmelidir. gözde çalışanlarını kaydeden firmanın durumunu gözden geçirmesi gereklidir. sakin bir şekilde, yerine istihdam edeceği çalışanı araştırmalıdır.

türk telekom paketleri iyi. ancak bizim yazlıkta sadece turkcell 3g çekiyor. diğerleri edge hızında. 4,5g'den henüz eser yok. bu sebeple bilgisayar falan götürmüyoruz. cepten facebook'a bakıyorlar öyle.

Arkadaşım orada antrenör hatta müdür yardımcısı gibi bir şey galiba bir aksilik olursa yardımcı olurum ben.

@gözü açık sevişen yahudi

valla ne muhteşem olur. şu anda tek sorunum yoğunluk var mı? kilitli dolap var mı vs gibi küçük şeyler. ama bi selam veririm kendisine.

Şu an aradım ama açmadı en kısa sürede editlerim öğrenip.

Macfit dediğin yerlerde hizmet standarttır. Genelde tüm salonlarda olduğu gibi akşam iş çıkışı saatleri yoğun olur. Hemde çok yoğun. 21-23 saatleri arası yani kapanış öncesi iki saat daha huzurlu oluyor.
Dolap için kilidi yanında götürmelisin. Yoksa eğer, otomatlarda 15 liraya satıyorlardı. Şimdi ne kadar oldu bilmiyorum.
Havlu, şampuan vs'de yanında olmalı.

kimse bilmiyor nasıl olduğunu instagramın dediğine göre çakması bol olan hesaplara veriyorlarmış bi şekil

Instagram yardım sayfalarında yönlendirme mevcut. Okuyun. En önemli kısım, neden bunu istediğinizi anlaran bir metin yazmanız.

www.ikea.com.tr

Cok az yer kapliyor fakat her raf iki ayakkabi aliyorsa kutulardan daha pahaliya geliyor :s olculere bakip ya da gidip gorerek secenekler arasina koyulabilir belki. Alternatif olarak dursun burada

Ben ayakkabıların fotosunu cekip küçük çıktılar aldım,10*10cm gibi.üstüne yapıştırdım kutuların mis.

edit: a4 sticker kağıt alıp kendiniz de basabilirsiniz evde,dışarda da bastırabilirsiniz.

Ayakkabıların burun tarafının olduğu yere ufak bir delik açın görülecek şekilde ya da üzerine yazın. Delik açmak daha rahat bulduruyor ama. O kutular falan boşuna para.

tolkien + 1 :/ en mantıklısı o.

dediğin kutular internette 10 tanesi 60 tlye filan satılıyor.

ayakkabılık için yerin varsa;
www.ikea.com.tr
normalde bi kapağa 4 çift ayakkabı sığıyor ama eğer kadınsan daha fazlası da mümkün.

aliexpresste cok ucuza satılıyor bu seffaf ayakkabı kutuları. 10luk paketler halinde geliyor. onlardan da alabilirsiniz.

Söylediklerinize baktım. Sonra n11'de bir mağazada 10 adedinin 56 liraya satıldığını görüp aldım. Pahalı evet ancak hoşuma gitti. Bu da resmi > drive.google.com

Ben hic kasko, sigorta yaptirmadim. Babam sagolsun her sene annemin ve benim arabanin sigortasini/kaskosunu yaptirir.

kasko araca yapılır. sigortacı parayı verene bakar. herhangi biri aracın ruhsat fotokopisi ile giderse bir sigortacıya, parayı ödedikten sonra sigorta başlar. evrak imzası falan yok. primin ödenmesi yeterli.

vizenin geçerli olduğu tarih aralığı yazar pasaportuna bastıkları vize etiketinde.
muhtemelen istenen tarih aralığını verirler ve tabii ki o tarih aralığından önce çıkmıştır vize.

Vizenin basildigi tarih mi?
Schengen hatirlamiyorum ama ingiltere vizesinde baslama tarihi vizenin basildigi tarih oluyor. Onu biliyorum.

Ben aldığımda örneğin 1 ocakta karar verilmiş giriş tarihi 2 ocak görünüyordu. 1 gün sonrası giriş yapılabilirmiş sanırım.

Vize başvurusuna o uçağın biletini eklemişsindir zaten. Bu sebeple o seyahete uygun vize verilmiştir.

geçen sene mayıs sonu için italya'ya vize başvurusu yaptım. 7 mayıs'ta vizemi aldım. uçuşum 26 mayıs olmasına rağmen, vizeyi 8 mayıs'tan başlatmıştı. (3 aylık verdi) yani asla olmaz falan demeyelim.

Aralıkta Almanya'dan aldım. uçuş tarihimi dikkate alıp o günden itibaren başlattı.

Sonuç olarak benim vardığım kanı, bu iş ülkeden ülkeye değişebiliyor.

vizenin çıktığı gün yazmıyor baktım da şimdi. orada yazan tarih senin çıkabileceğin tarih. 15/02 yazıyorsa atıyorum, 15 şubatta o ülkeye girebilirsin demek. hem napacaksın vizenin karara bağlandığı günü yahu!

yasal değil elbette fakat şikayet mekanizması düzgün çalışmıyor. o yüzden ceza falan da almıyorlar kolay kolay.

bunu ispatlayabilmen lazim. sonra da sikayet sureci ve yasal sureci sonuna kadar devam ettirecek sabir lazim.

taksiciler dolmuşçular vs yönetim ile çok iyi ilişkiler içinde. bu meslek gruplarına kimse dokunamıyor.

daha yeni uber yasaklandı bu adamlar istedi diye. dünyada yasaklı başka ülke duymadım.

Ankara'da taksi ile seyahat ettim. Taksici bindiğimiz gibi gideceğimiz yeri sordu. Sonra trafiğin çok olduğunu, çevre yolunu kullanmayı teklif etti. Farkı sordum, sadece 5 lira oynar dedi. tamam dedim ama telefonu da açtım. baktım ki bizi şehrin doğusu yerine batısına götürüyor. en alakasız yerden çevre yoluna girip bütün şehri dolaştırdı. Farkettim ama nafile, şöför azılı üste çıkmanın derdinde. 15-20 arası tutacak mesafe için 45 lira aldı. Fatura kestirip şikayet edeceğimi söyledim. 45 lirayı da ödedim.
İndiğimiz yerde trafik polisi vardı. Durumu anlattım. Sağ olsun araştırdı bizim için. Hem Ankara Büyükşehir Belediyesine, hem de Ankara Şöförler Odasına şikayet etmemi söyledi. Mail yazdım iki kuruma da.
Şöförler Odasından bir beyefendi aradı. Durumdan üzgün olduklarını, zararın karşılanacağını belirtti. Reddettim. Cezası neyse çeksinler dedim. Taksi durağının çok önemli ve eski duraklardan biri olduğunu, zaten fazla para alanın şöför olduğunu belirtip taksiciyi uyaracaklarını söylediler. Sordum ceza yok mu? Uyarıcaz demekle yetindiler. Telefon kapandı. Boşu boşuna zaman kaybettim.
Derken Ankara Büyükşehir Mavi Masadan mailime yanıt geldi.
Sayın cliquot;
XX.XX.XXXX tarih ve XXXXXXX sayılı başvurunuz değerlendirilmiş olup, ŞİKAYETE İSTİNADEN PLAKASI BELİRTİLEN ARACA A-XXXXXX NOLU İDARİ YAPTIRIM KARAR TUTANAĞI TANZİM EDİLEREK CEZAİ İŞLEM UYGULANMIŞ OLUP, AYRICA GEREKLİ UYARI VE İKAZLARDA BULUNULMUŞTUR. Bilgilerinize arz eder saygılar sunarız.

Özetle, yolculuklarınızda fatura kestirin ve şikayet edin.

ankara pavyonlarını deneyimleyebilirsin

Ankara şu sıralar çok soğuk olduğu için yaşayan ankara kalorifer peteğinin dibinde şu anda. Bi ihtimal bahçeli 7. cadde . Tunus caddesi , Tunalı caddesi kuğulu park. Belki yüksel caddesi iş görebilir.

Tarihi turistik yerler sayarken anadolu medeniyetleri muzesini saymamissiniz.

Oraya gidebilirsiniz cunku cok guzel!

yaşayan yerler şu sıra öldü. her gün mesajlar geliyor yok şuraya gitmeyin ihbar var yok buraya gitmeyin ihbar var. e tabi üzerine bir de soğuk eklenince sokaklarda insan kalmadı.

Cer modern ve salt ulus

görev cubugu'nun dediği gibi insanlar "yaşamak" için tam da "yaşayan" yerlere gitmeyi azalttı haberin olsun. Bir de soğuk..

@kuehles blondes anadolu medeniyetleri müzesi ni ziyaret etmiştim. ancak tekrar ziyaret edilir. Öneri yerinde. Teşekkür ederim.
Arkadaşlar önerilerinizi not ettim teşekkür ederim. Gündüz gezip, akşam petek dibinde çay içip muhabbet ederiz artık :)

Malzemeleri kendin al. Ustalarınıda kendin bul. İşin ne olduğunu bilmiyorum ama 22-28 bin aralığında fiyat aldıysan tahminimce max. (malzemeler dahil) 15000 civarında bitirirsin.
Ama, işin içinde "usta" olduğu için hayatının en çıldırtıcı anlarını yaşayacak, bir insan nasıl katil olur yaa? sorusunun cevabını bizzat tecrübe edeceksin.

koçtaş'ta yaptırdığın işi dışarda daha ucuza yaptırırsın.
armut.com a bak derim veya evinin etrafında sağdo solda firmalar var. internetten bulunduğun şehirdeki firmalara bak yada daha iyi fiyat alırsın.

ustaya da yaptırsan, koçtaş'a da bayağı şans işi bu tadilat olayları, Ankara ise gerçekten tavsiye edebileceğim usta ve ekibi var.

"Ben de Koçtaş daha kurumsaldır, daha dikkatli davranır, malzemelerinin kalitesi birlikte belirlenir, vs vs düşünüp gittim ama bilemedim."

bu her şeyi özetliyor. iş sonrası rezalet başlığı açmak istemiyorsan bulaşmayacaksın. çevreden o alanda isim yapmış ustaları bulup pazarlık yapıp malzemeyi de kendin araştırıp alıp yapacaksın.

Koçtaş'tan ofisini yaptırıp memnun kalan birini biliyorum ama başka da bir bilgim yok. Diğer arkadaşların da dediği gibi bu işlerde her türlü rezil olabilirsin kime yaptırısan yaptır çünkü ülkede düzgün usta yok.

Rezalet başlıklarına sinir oluyorum bu yüzden duyuruya yazdım ki iyi ki yazmışım.
Koçtaş'ta ki eleman bugün bir mail gönderdi. 26bin lira işçilik faturası çıkarmış. 11bin lira da malzemelere. toplam 37bin lira. Piyasa fiyatını çok üzerinde. Anlaşma baştan yattı. Çok pahalı!
Yanıtlarınız için teşekkür ediyorum.

Üniversitedeyken, 0403te orda uyuyarak seyahat etmiştim. Karanlık, nispeten sessiz ve rahattı. Koyun koyuna iki kişi bile uyunur.

yedek şoförler için değil mi orası? hiç girmedim.

Otobüste yer kalmadığı için muavinden rica edip bu bölümde seyahat etmiştim. Yayıla yayıla yolculuk yapmıştım, içerisi bayağı genişti, 3-4 kişiyi rahat alır.

Ben de sınav bitiş döneminde bilet kalmaması sebebiyle yalvar yakar bilet sattırıp, malum bölmede seyahat ettim. 3 kişi girdik oraya. 1.90 boyla gayet uzanıp yatabilirdim. tabi yine de konforlu olduğunu söylemek doğru olmazdı. güvenlik endişesi oluştu bende.

evet. kibirle alakası yok ayrıca, başarısız insanlar genelde sosyal bilimci oluyor ülkemizde (istisnaları elbette var).

Bazı bölümler moda oldu maalesef. Psikoloji de bu bölümlerden biri. Çünkü bizim kullandığımız psikoloji kelimesiyle bilim olan psikoloji kelimesi birbirinden çok farklı. Nasıl ki bugün evrim teorisini insanlar komplo teorisi şeklinde algılıyorlarsa psikoloji bilimini de insanların dertleriyle uğraşan bir disiplin olarak görüyorlar. Bir de son zamanlarda özel üniversitelerde açılan psikoloji bölümlerinde Pelinsu gibi tiki kızlarımızın okuması psikolojinin o ağırlığını biraz yok ediyor. Genç Pelinsular alınmasın, ancak eskiden psikolog denince deneysel çalışmalar aklımıza gelirken şimdi kişisel gelişim üzerine şekillenen bir psikoloji aklımıza geliyor. Bu da bu tip bölümlerin herkes tarafından kolayca eleştirilmesini mümkün kılıyor. Mühendislik böyle değil, çünkü gerçekten sadece belli bir kesimin hakkında yorum yapabileceği konular içeriyor. İngiliz dili, Alman dili gibi bölümlere saygım var, ama yine de çok yaygın olması sebebiyle iktisat, işletme gibi bölümlerin kendini geliştirmemiş öğrencilerine pek sıcak bakmıyorum.

@giovanni bunu nasıl genelleyebiliyorsun, zibilyon tane düşük puanlı mühendislik ve temel bilim var iş sahaları kısıtlı olduğu için. 200 binden mühendis alınıyor şu an. Şu saydığım bölümler de çok kaliteli,güzel bölümler değil mi ? Bu bölümlerde okuyan herkes überdir demiyorum tabii ama diğer bölüm öğrencileri de en az onlar kadar başarısız. Eğitim sistemimiz ortada. Bizim zamanımızda isteyen herkes lisede fen seçebiliyordu, boş beleş birçok adam girdi. Mühendis bilmem ne falan oldu

Kucumsemek degil aksine ibretle bakiyorum. Kucumseyenlere gerizekali gozuyle bakiyorum. Genelde kucumseyen insanlarin bilimden, sanattan anlamadigini gozlemliyorum.

Not: Hardcore sayisalciyim.

Bunlara doğrudan gerizekalı gözüyle bakmak zekanın nasıl bir şey olduğuyla ilgili gram bilgiye sahip olmamanın göstergesi.

Hele "psikolojiyi yanlış biliyorlar ondan seçiyorlar tikiler" deyip de böyle abuk subuk beyanlarda bulunmak komik tezatlar. Ekşide iki başlık okudum diye herkesten iyi biliyorum moduna girmemek lazım.

Soruyu soran arkadaş zeka derken analitik zekadan bahsediyor galiba.

.net evet

dip not: Adramelekhh katılmamak elde değil.

Bir insanın (hatta varlık) seçimleri ve istekleri sonucunda "küçümsenmek" kelimesini kullanabilmesi, onun bu konudaki kendi ezikliğini(noksan bir düşüncesini) ortaya çıkarıyor gibi geliyor bana. Zira dünyada hiçbir kimse seçimleri ve seçimsizlikleri ile küçümsenmeye değer değildir. Çünkü biz buna değeriz, ricoyss

küçümsemem, mesleğe dikkat edeceksem beni bölümü değil üniversitesi bağlıyor.

@adra, ben gerçeklerden bahsediyorum, Ekşi Sözlük'ü zaten okumuyorum. Senin bilip bilmeden benim yazdıklarıma abuk subuk demen daha komik. Facebook'ta özel üniversitede psikoloji okuyan birçok arkadaşım var. Bir tanesiyle aynı liseden mezun olduk. Kız açık açık, sayısal bana zor geliyor, ben eşit ağırlığa geçiyorum diyerek tamamen kolay olduğu için psikoloji seçti. Bunların hepsi tanıdığım kişiler. Tercih dönemlerine bire bir tanık oldum.

@dissendium: Yaptığın genelleme yanlış. Mesela tezsiz yüksek lisans yapan bir sürü insan var, çoğu sırf askerliği ertelemek için.

Senin mantığınla yüksek lisans yapmak da amaçsız, askerliğe gitmemek için yapılan bir şey.

Edit: Yani ortalamaya vurursak (ki saçma bir ölçüt), bu insanların analitik zeka olarak biraz altta olduğunu belki gözlemleyebiliriz ama mesela türk insanını da ortalamaya vurursak böyle bir şey çıkacaktır. Bu tarz önyargıların sıkıntısı bu zaten. Önyargılar ve steryotipler işe yarar şeyler olabilir ama böyle genel beyanlarda bulunurken başvurulmaması gereken şeyler. İşin ahlaki kısmı da var ayrıca.

Öte yandan ben bu konuda tarafsız olsam da analitik zeka dediğimiz şeyin ölçütlerinin hepsinin yanlı (biased) olduğunu iddia eden de çok, mesela iq testinin iq testini yapabilme yetisinden öte hiçbir şeye kesin kanıt olarak kullanılamayacağını öne sürüyorlar. Tanıdık geliyor mu? Aynısını öss için de söylüyoruz.

@dissendium, senin arkadaşlarının seçimleri bu durum için genelleme yapmanı mı sağlıyor. O zaman keşke ekşi sözlük okuyup bunu yapsaydın, kitle daha fazla orada. vay be kafaya bak!

ben sosyal bilimlere meraklıyım ancak maddi nedenlerden dolayı yönelmedim. sırf merakım olduğu için kendim tarih ve psikolojiyle ilgili kitapları bulup okuyorum. ancak böyle gerizekalıca bir algı var. adam dandik bir okulda mühendislik okuyor boğaziçi psikoloji, işletme öğrencisini küçümsüyor. halbuki o öğrencilerin matematik netleri ve bilgisi dandik okuldaki mühendislik öğrencisinden daha fazladır.

diğer taraftan sayısal ağırlıklı bölümlerde okuyan insanlar da şu yüzden küçümsüyor. ne var ben de yaparım diye düşünüyorlar. oysa psikolojide, siyaset biliminde başarılı olmak oturup da notları ezberlemek değildir. oturup inek gibi her şeyi ezberlerseniz bu bölümlerden iyi notlarla mezun olursunuz ancak bu bu alanlarda yetkin olduğunuzu göstermez. sosyal bilimler biraz da entelektüel birikimle, olayları analiz etme yeteneğiyle alakalıdır.

küçümsemem asla ama okuduğu bölümle ilgili abuk subuk tespitler yapıyorsa mal la bu derim.

@adra, kim psikoloji okumak amaçsız dedi? Konuyu çarpıtma. Özel üniversitelerde psikoloji okuyanların birçoğu moda olduğu için psikoloji okuyor dedim. Bu genellemenin nesi yanlış? Adam akıllı psikoloji okuyan yok mu? Tabi ki var, onlardan bahseden yok zaten.

Ahaha konuyu çarpıtmadım ki ben, sen teşbihi anlamamışsın. Orda benzerlik kurduğum şey amaçsızlık değil.

Benzerlik şöyle:

1) Sayısal yapamadığı için (örnek bir argüman) sosyal bilimler okuyanların çokluğu -> sosyal bilimler okuyanlar için sayısal yapma yetisi üzerinden genelleme yapmak.

2) Askerlik ertelemek için, asıl amacının dışında yüksek lisans yapanların çokluğu -> yüksek lisans yapanların niyeti, ciddiyeti veya amacı üzerinden genelleme yapmak.

bakin bizim ulkemizin tarihine. yoneticilerimiz hep sosyal bilimci ve maalesef kotu yonetiliyoruz.

Ben lise okurken falan hep basarisiz olanlar sosyal bilimci oldu.

Yanlis anlasilmasin sayisalcilari yuceltmiyorum ama allah askina gidin bi iibf fakultelerinin durumuna bakin sonra daha reel bir elestiri yapin.

@kozm, bırak bu işleri. Sendeki kafa daha garip. Bire bir gördüğüm arkadaşlarımdan mı yola çıkayım yoksa Ekşi Sözlük gibi herkesin bol keseden salladığı bir ortamdan mı yola çıkayım? Ekşi Sözlük'ü sırf daha kalabalık diye daha gerçekçi kabul ettin. O zaman açılan tüm troll başlıkları da gerçeklik payı taşıyor bu durumda. Çünkü psikoloji gibi başlıklar da sürekli trolleniyor.

bilim ve teknolojideki buyuk sicramalari hep muhendis kokenli yoneticiler sayesinde yaptik

@adra, o zaman sana bir genelleme daha yapayım. Türkiye'de birçok öğrenci sayısal bölümlerden anlamadığı için ya da zor geldiği için eşit ağırlık, sosyal bilimler gibi bölümlere kayıyor. Bilerek ve isteyerek eşit ağırlık seçen öğrenci sayısı az. Dediğim gibi ben gerçeklerden bahsediyorum. Sen ideal bir popülasyondan bahsediyorsun.

Ben bölümü değil de elimde olmadan üniversiteyi çok küçümsüyorum. Türkiye'de iyi sayılabilecek 5, bilemedin 10 üniversite var. Eğer bunlardan birinde eğitim görmemişse direkt kafamda eksi puan veriyorum o kişiye. İster tıp okusun isterse atom mühendisliği, eğer o kişi zıttırıbüzük üniversitesi ikinci öğretiminde falansa hiçbir saygınlığı kalmıyor benim gözümde. Böyle düşünmem hoş değil biliyorum ama engel olamıyorum kendime.

Bu arada "Ama sınavlar zeka ölçmüyor :( :( :(" diyen kişilere g.tümle gülüyorum. Zeka dediğimiz şey zaten bulunduğu ortama uyum sağlama becerisi değil midir? E biz Türkiye'de yaşıyoruz, maalesef her şeyi sınava tabii tutan leş bir eğitim sistemimiz var. Bunu kabullenip geleceği adına gerçekçi kararlar verebilen ve bu uğurda çaba sarf eden kişiler benim gözümde zeki insanlardır.

Not: Sosyal Bilimler mezunu değilim.

Edit: @Adramelekhh neden bu kadar hırslandın ki? Afahagsgsh tamam tamam en zeki sensin :D
Edit 2: İyi ki hırslanmamışsın yani, 30 ayrı cevap verip 70 paragraf yazı döşemişsin. Beni kale alıp bu kadar uğraştığın için teşekkür ediyorum açıkçası. Ben aynısını sana yapmazdım, senin için bu kadar uğraşmazdım. Onore oldum :D

ne okulu, ne okuyanı, ne de üniversiteyi küçümserim. kimin ne cevherler gizlediğini asla bilemezsiniz. çorbanın içine 10 tane malzeme koyarsınız. hepsinin tadı, lezzeti, vitamini farklıdır. o malzemelerin birini eksik koyarsanız tadınız kaçar. herkesin eğitimine saygı duyun.

Hayır zekayla adaptasyon aynı şeyler değil.

Götünüzü başka yerlerde açın lütfen.

Ben anlamıyorum neden zeka denen eşyle ilgili en ufak ciddi bir bilginiz yokken böyle götümle gülüyorum filan yazıyorsunuz? Köstebek yazdığın şey o kadar komik ki neresinden tutsam elimde kalır. İlginçsiniz yani. Ben yanlış anlaşılmasın diye sürekli üslubumu tıraşlıyorum yazılan şeye bak vay arkadaş.

Biraz mantık ya.

Edit: @dissendium: Hayır ben idealden filan bahsetmiyorum, duyuruyu tekrar oku istersen neyi soruyormuş.

Bakın size özet geçeyim. Bir insanı veya bir grubu sadece sosyal bilimler okumayı seçmiş diye küçük görüyorsanız veya küçük görmeyi ısrarla haklı çıkarmaya çalışıyorsanız haksızsınız. Böyle tek bir şeyden devasa çıkarım kasacaksanız mesela -tek bir şeyden devasa çıkarım kasanları küçümseyebilirsiniz.

şuna eminim ki hepimizin orda-burdaki üniversitelerde sosyal bilimler okuyan ve zehir gibi kafası çalışan tanıdıkları, ya da itü odtü vs. de mühendislik okuyan ama hiçbir şeyden anlamayan embesil arkadaşları olmuştur. şahsen benim çok fazla oldu. o yüzden genelleme yapmak yersiz.

sadece şunu söyleyebilirim, özel üniversitelere burssuz giren ve sırf elinde bir diploma olsun diye baba parasıyla ve zorlamasıyla ittire ittire 917472 yılda okul bitiren zengin ve "salak" insanlar var. bunlar da genelde sosyal bilimler bölümlerini seçiyor çünkü evet okuması mezun olması daha kolay. ama bunun o insanların zekalarıyla alakalı bir durum olduğunu düşünmüyorum. ailelerinin salakılığı. babaları zamanında fazla güven vermiş bunlara, şımartılmışlar ve hiçbir gelecek kaygısı duymamışlar. o zengin ve şımarık çocuğu 3 yaşında ailesinden alıp bir memur aileni yanında büyüt, belki de büyüyünce kansere çare bulacak. bilemezsin.

@köstebek:

Bak sana yazdığınla ilgili en göze batan mantık hatasını anlatayım.

Sen diyorsun ki "adaptasyon zekadır, uyum sağlayan zekidir." Bu bahsettiğin insanlar sayısal yapamadıkları için bu bölümlere yöneliyorlar, hatta "baba parasıyla okuyan mal" diyeceğiniz tipler de aynı şekilde yapamadıkları için veya yapmak istemedikleri için parasını basıp diplomayı alıyorlar ve geçiyorlar. Bu insanların yaptığı uyum sağlamak değil mi? Uyum sağlamak zeka göstergesi değil miydi?

E hani salaktı?

Salak olduğu varsayımı ile başladık, senin hipotezini uyguladık ve tezatla karşılaştık. Sosyal bilgiler mezunları bile bu tarz hipotez yanlışlama işlerini bilir hani. Sosyal bilimler mezunları bile...

Umarım anlayabilmişsindir.

Tanımlarla ilgili ciddi problemleriniz var, sarf ettiğiniz kelimenin ne anlama geldiğini düşünmeden hışımla savuruyorsunuz.

Dediğim şey zekanın sandığınız gibi tek yönlü bir şey olmadığı yönünde. Burda yazarken rastgele salak demenin bile ne anlama geldiği hakkında en ufak fikriniz yok. Tavan IQ puanı alıp kişilik olarak çoğumuzun salak olarak nitelendirebileceği bir sürü insan var. Ne demek istediğimi anlayabiliyor musun?

Bu son cümlemde iq testinin zeka ölçmediğini ileri sürmüyorum, senin zeka anlayışındaki boşlukları gösteriyorum.

IQ testinin zeka göstergesi olmadığı iddiasını da sadece farklı bir fikir olarak verdim.

Edit: "niye hırslandın ki en zeki sensin tamam xdxd" yapmışsın editleyip. Vallahi tebrik ederim :D Gelip argo laflarla cahilce girişen sensin ben burda sakin sakin dert anlatmaya çalışıyorum. Hem hırslanmış olsam da bu tartışmamızla ilgili hiçbir şeyi değiştirmez, gerçekten böyle şeylerin seni daha haklı göstereceğini mi sanıyorsun? Yani gerçekten "sen sosyalcisin kesin o yüzden böyle diyorsun" gibi ilkokullu argümanları yapacaksanız burda bile yandık.

Edit 2: Ne demek, önemli değil.

bölüme göre değil de üniversiteye göre kafamda bir önyargı oluşuyor ama iyi bir mühendislik bölümü kazanıp ot gibi gezen adam da gördüm. iyi bir üniversitede sosyal bilimlerde okuyan kişi ise ister istemez düşünmeye zorlanıyor en azından.

"bakin bizim ulkemizin tarihine. yoneticilerimiz hep sosyal bilimci ve maalesef kotu yonetiliyoruz."

hmm. evet siyaset bilimcileri hemen mezuniyet sonrası devletin başına yönetici diye atıyorlar. bürokrasi ile politikacı arasındaki farkı öğrenmenizi ve ondan sonra tespitte bulunmanızı öneririm.

sosyal bilimler değil de "ahmet üniversitesi" gibi sikimsonik özel üniversitelerde okuyanları küçümsüyorum. bir de burslu okuyorum diye havaya giriyorlar.

Sosyal bilimleri küçümsemeyi direkt az gelişmişlik, vizyonsuzluk ve aşağılık kompleksiyle ilişkilendiriyorum.

Lisede bana sayısal seçtirdiler, kafam çalışıyor sayısal dersleri yapabiliyorum diye. Oysa dil bilgisi ve edebiyat derslerim de oldukça iyiydi ve psikoloji okumak istiyordum. ÖSS'de Türkçe-1 testini yanlışsız yaptım, matematik/fen de iyiydi işte. Mimarlık okudum (iyi ki), nispeten mühendisliklerden daha yakın geldiği için.

Lisede eşit ağırlık okuyanları başarısız olanlar gibi görmeseydi babam, üniversite sınavında derece bile yapardım. Biraz da bu anlayış yüzünden ortalıkta işinden dolayı mutsuz olan bir ton insan var.

Ben genel kültürü düşük ve kendini geliştirme çabası içinde olmayan bilgiyi gereksiz gören herkesi kucumsuyorum bölümünden bağımsız.

ben de genelde mühendisleri küçümsüyorum. sayısalcıların diğer dalları için de büyük kısımla aynı düşünüyorum. sayısala aklı ermeyen veya çalışmaya götü yemeyen adam daha kolaydır diye diğer alanlara yöneliyor. lise okuyan herkes bunu bilir zaten. bilerek isteyerek ben hukukçu, tarihçi olacağım diye tm ve sözel yazan kişi sayısı az.

gelelim mühendislere, mühendisler gerek genel kültürsüzlük sendromuna gerekse fallacy dediğimiz ''düşünme hatalarına'' çok defa düşüyorlar. zekaları ile alakalı olduğunu sanmıyorum, sadece pratik çözüme odaklı eğitim aldıklarından olabilir. ve dümdüz adamlar oluyorlar genelde. Bir mühendisin tarif, tahkik, tasnif, tahlil, terkip şeklinde bir sosyal meseleyi incelemesi mümkün değildir mesela illa ki fallacye düşer. Ama bir fizikçi yapabilir bunu.

Yakin cevremdeki 5li arkadas grubumun 3ü makine mühendisi, 1i elektrik muhendisi. Tek sozel bolum okumus olan benim.

Aramizda bir kez olsun muhabbeti gecmedi konunun. Üniversitede tanismistik. Kafadan 8 yili var arkadasligimizin.

Bence bolumle ilgili genellemeler yapan insanlar hem issiz hem de sığ. En azindan bizim ortamimiza giremeyeceklerine inaniyorum.

@giovanni ülkenin bu hale gelmesinin müsebbiblerinden özal, demirel ve erbakan mühendis ve hatta itü mezunu. Siyasetçi olan herkesi siyaset bilim, uluslararası ilişkiler mezunu mu sanıyorsunuz nedir? Okey iibfler ki iibf diye genellenip aynı kefeye konulmasını da doğru bulmuyorum süper çok başarılılar demiyorum aynı şey mühendislik fakülteleri için de geçerli kendim de bir mühendis olarak söylüyorum. Puan olaraksa da 200 bininci adam da devlette ve özelde mühendislik kazanabiliyor, daha yakın zamana kadar uzaktan eğitimle mühendis olunabiliyordu.
edit: ek olarak şuanki başbakan da itü mezunu gemi mühendisi. Haa evet mühendis kökenli yöneticileri sayesinde çok aşama kaydettik doğrudur.

zekayla ilgili herkesin ayrı bir tanımı var. Öss, kpss gibi sınavlarda yüksek puan almak da ortalama bir zeka (gerizekalı olun demiyorum ama einstein olmaya da gerek yok)ve düzenli iyi bir çalışmayla sağlanacak bir durum. Yani zeka değil çalışkanlık ve azim göstergesidir. Ayrıca ülkeye uyum sağlayacağım diye sırf iş garantisi ve iyi para var, prestiji yüksek diye örneğin sevmediğim ve mutsuz olacağım bir bölüm mesela tıp seçmezdim. O zaman herkes tıp okumalı. Bu da akıllıca değil. Hem ilgi alanı ve eğilimler hem de iş koşullarıyla doğru orantılı seçim yapılmalı.

Ayrıca özel üniversitede paralı tek haneli mat netleriyle endüstri mühendisliği, bilmem ne mühendisliği okuyanlar da çok fazla. Boş beleş insanların hepsi ,işletme okuyor doğru değil. @dissendium evet kızlar arasında hukuk, psikoloji bölümlerinden yükselen bir trend var ve özel üniversitelerde ücretli olarak nispeten düşük puanlarla okuyorlar, babaları zaten mezun olunca ofis açıyor onlara ama parasıyla da osla hakkıyla okuyan da çok. Ayrıca paralı okumak da küçümsenecek bir olay değil, keşke herkesin öyle bir fırsatı olsa

bu arada vakıf üniversitelerindeki burslu kavramı da iyice yalama oldu. Önceden ya burslu ya paralıydın. Notların iyiyse yüzde 50 başarı bursu kazanırdın belki. Şimdi önünden geçsen burs verecek, mütevelli heyette tanıdık varsa burs versin, sporcuysa burs evrsin yüzde 25 yüzde 75 burs yok yüzde 55,5 burs işi ticarete döküyor. Şu an bir çok vasıfsız devlet ve vakıf üniversitesi var. Burslu denince başarılı öğrenciler olurdu 2010 öncesi girenler için, şimdi burslu bile olsa düşük puanlarla giren çok kişi de var çünkü çok fazla vasıfsız okul var

@köstebek kurabiye

ilk parafta, adam elinde olmadan,nefsine veya duygularını kontrol edemediğini anlatmış ve bununla yanlış yaptığını itiraf etmiş.

ikinci parafta, soru sormuş;
Zeka dediğimiz şey zaten bulunduğu ortama uyum sağlama becerisi değil midir?
değildir. bkz. einstein :) o senin dediğin modifikasyon ve zekayla ilgisi yok :))

@dissendium mantığıyla yola çıkarsak; kendi hatalarının bilincinde olan ve henüz bu duruma hakim olamayan birinin tespitini pek sallamamak gerecektir.

ve özet;

"Afahagsgsh tamam tamam en zeki sensin :D"

abi ne yiyip, ne içiyorsunuz siz :)

Ya hu siz okuduğunuzu anlamamada neden bu kadar ısrarcısınız? Sanki sayısalcılara zeki, sözelcilere aptal demişim gibi bir algı oluştu. Benim yukarıda yazdığım cevabın neresinden bu sonuç çıkıyor bana söyler misiniz lütfen?

Tekrar ediyorum, ben bölümü değil, üniversiteyi küçümserim yazdım ve bu yazdığımın da arkasındayım. Zeka konusunda yazdıklarımın da arkasındayım. Bir kişi eğer Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden birinde okuyorsa ben bu kişinin kafasının çalıştığını düşünürüm. Bu tamamen benim görüşüm, siz katılmamakta serbestsiniz. Ben Boğaziçi İşletme'de okuyan birine küçük bir şehrin dandirik bir üniversitesinde Mühendislik okuyan birinden daha fazla saygı duyarım. Altını çizerek söylüyorum, BU TAMAMEN BENİM GÖRÜŞÜM. Benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz; lakin saldırmak neden? Stres mi atıyorsunuz üzerimde napıyorsuz.

küçümsüyorum

ayrıca odtü,boğaziçi, gsü gibi devlet üniversiteleri ve birçok vakıf üniversitesinde de öğretim dili ingilizce ve gsü için fransızca. Bu bölümleri oralarda ingilizce fransızca okumanın kolay olduğunu düşünmüyorum. Sayfa sayfa makaleleri ana dilinden başka bir dilde. Yeri gelip türkçe anlamakta zorlanacağın şeyleri ingilizce fransızca okumak zordur.
Bu arada zorluk kolaylık kişiden kişiye değişen şeyler. Mesela matematik sevmediği için psikoloji seçen diyeceğim ama tm adı üstünde türkçe matematik. İllaki matematik görecek. Ayrıca psikolojide ilk yıl matematik vardır. Çok ağır olmasa da. Şimdi bu kıza sevdiği şey kolay sevmediği şey zordur. O yüzden sevdiği ve ona kolay gelen şeye yönelebilir. Aynı şekilde lisede ve össye hazırlanırken paragraf soruları okumaya yerinen biri boğaziçi sosyolojide ingilizce sayfa sayfa makaleleri okumaya çalışırken cinnet geçirebilir ve çok zor gelir.
Onun haricinde hem sayısalı hem sözeli iyi olup sevdiği için sosyal bilimlere ki bu aslında tm oluyor, yönelen; hem de sevdiği için fen bilimlerine yönelen kendini bilen insan da çok var. Ha bizim zamanımızda iyi liselerde(fen ,anadolu, öğretmen gibi) sosyal bölüm açılmazdı genelde hem talep olmazdı hem idare açmak istemezdi. fen,tm ve dil olurdu genelde. Ama annem öğretmen olduğu için biliyorum genelde devlet düz liselerinde sosyal dediğimiz össde sözel diye geçen bölümlere genelde düşük beklentili, çalışmayan, haylaz tipler giderdi.
Şimdiki kız arkadaşımla aynı okuldan mezunuz ama okurken tanışmadık mesela o da iyi bir lise mezunu ve çalışkan bir öğrenciymiş ve bölüm seçerken herkes öğretmenler falan fen seçmesini beklemiş ama onun hedefi belliymiş tm seçmiş. Birileri beni küçümseyecek diye hayatım boyunca yapmak ve okumak istemediğim bir meslek ve bölüm seçmek istemedim demişti bir konuşmamızda. Ama evet başarılı öğrencilerin sayısal ve özellikle tıbba yönlendirilme durumu var. Ama bu çok saçma. Ama bölüm seçimleri de genelde aile,çevre, arkadaşlar, yüksek puan ve dersane rehberlik hocaları tarafından yönlendiriliyor ve isabetli değil genelde ve mutsuz çocuklar çıkıyor.

Bu arada üniversitedeyken bilgisayarda okuyan bir arkadaşım endüstricileri küçümserdi; onların okuduğu işletme gibi bir şey teknik bilgi namına bir şey yok diye. Yani endüstri de sayısaldan alıyor sözde. Ama bu da komplekslice bir durum bence. Endüstri de kolay diye geçen bir mühendislikti mesela.

@limoncello, bu durumun sonu yok zaten. bilgisayar endüstri'yi, mimar iç mimarı, psikolog psikolojik danışmanı, iibf'li öğretmeni, öğretmen iibf'liyi küçümser. işte bunların hepsi kompleks.

ayrıca kalburüstü üniversitelerin birinden mezun biri olarak, okuduğu üniversiteye göre de kimsenin yargılanamayacağını yüksek lisansta çok güzel öğrendim. iki kişi var dönemimde mesela, biri itü mezunu ve hayatındaki tek başarısı itü'yü bitirmek, öteki izmir ekonomi mezunu ve entelektüel birikimiyle diğerini dövmekle kalmaz, mahveder.

1-2 nesil büyüklerimizde imkansızlıklardan dolayı okuyamamış, şimdiki beyaz yakalıların %90'ını parmağında oynatabilecek ilkokul mezunu bir sürü insan var. 'oku, baban gibi eşek olma' mantığıyla yetiştiğimiz için, okuyunca bir bok olduk sanıyoruz. oysa eşekliğin baki kaldığını çok iyi biliyoruz. insanları bölümleri, üniversiteleri sebebiyle küçümseyenler de cehaleti alınmış eşekler. üzgünüm.

@gmzo benim de izmir ekonomi mezunu çok çalışkan ve kültürlü 2 arkadaşım var ama tam burslu kazanıp okumuş kişiler, ücretli okuyanlara her ne kadar biraz önyargıyla yaklaşsam da bende de bu kırıldı. Mesela kadir hasta uluslararası ilişkiler bölümüydü yanlış hatırlamıyorsam bir arkadaşımın arkadaşı 2. girişinde anca ek kontenjanla paralı girmiş ama okurken başarılı olup yüzde 50 burs kazanıp bölüm birincisi olarak bitirmiş o kadar burslu kazanmış öğrenci arasında mesela. Bu adamın össde sorulan matematikle, bilmem neyle pek ilgisi yok belki ama okuduğu bölümü sevmiş, ilgisi varmış belli ki. Sınavda başarısız olsa da okuduğu bölümde başarılı olmuş.
Tabii ideal dünyada keşke herkes kendi eğilim ve alanlarına göre bölümde okusa.
Zorluk kolaylığın da tamamen bu ilgi alanı ve eğilimlerle alakalı olduğunu düşünüyorum. Ne gerizekalılar da tıp ve mühendislik bitiyor zorlanmadan.

* zeka


Sonuçta her kişi için bir karşılığı var. Belirli şeyleri sınıflandırıp zeka üzerinde eşleştirme yapmamak lazım.

universitenin meslek yuksek okulu islevi gordugu memleketten manzaralar...

iyi bir okulda sosyal bilimler okudum, universite diye isimlendirilen epeyce bir okulun epeyce bir bolumunu birkac ayda bitirebilecegime eminim.

anahtarimiz bilimsel kafa olmalidir. onu edinememis "universite mezunu" nazarimda isini iyi yapmayan herkes kadar hikayedir.

birkaç ayda bitecek okul müfredatı yok

Dört büyük özel banka (akbank, garanti, iş, ykb) arasında sermaye yeterlilik oranı en yüksek olan akbank'tı. Ha bu dördünün hepsi de güvenlidir ama rasyolar üzerinden bakarsan en güvenilir olanı akbank

biz yapı krediyi tercih ettik

bunlar güvenilirdir. ama garanti gibi bir şirket kazanacağına koç filan kazansın bence.
akbank da sabancı öyle düşün. işte seç gitsin, faiz oranlarına filan bak hangisi daha yüksekse ona git ama garanti hariç.

tüm bankalar devlet güvencesi altındadır. bddk kurulduğundan beri bu böyle. biz battık para yok diyemez asla. hangisi fazla faiz veriyorsa ona yatır. pazarlık yap hatta.

kaç yıldır enpara kullanıyorum.
diğer tüm bankalarla bağımı dahi koparmama vesile oldu.

samimi, düzgün bankacılık.
tüm mevduatım enpara'da alım-satımı oradan yapıyorum hiç sıkıntı yaşamadım.

madem güvenmiyorsun, yapman gereken parayı bölmek.

şöyle ki, kanunlara göre her bir bankadaki bireysel hesabındaki bakiye 100.000 TL'ye kadar devlet güvencesi altındadır. banka batsa bile paranı devlet sana verir. tmsf temel olarak bu işi yapıyor.

fakat, kural her banka için 100.000 tl ile limitli. dolayısıyla tamamen güvenli bölgede kalmak istiyorsan 8 farklı bankada hesap açıp 100'er bin tl yatırman en güvenlisi.

ha, devlete de güvenmiyorum diyorsan zaten yapacak bişey yok.

İş bankasını ziyaret edin. Özel bankacılık hizmeti sunuyorlar. www.isbank.com.tr Size özel müşteri temsilciniz oluyor. Uygun yatırım araçlarını önerip size teklifler sunuyorlar.
Diğer bankaların da var özel bankacılık hizmetleri. internetten arayıp bulabilirsiniz. Yine de tavsiyem İş Bankasıdır.
Hizmet noktaları: www.isbank.com.tr

evet bankada bana da dediler bu kimlik yerine kabul edilmiyor diye.

lan çipli diil mi daha beter kabul edilmesi lazım.

daha beter: sınavlarda kabul etmiyolar ya o bakımdan.

çip mip yok :/
bildiğin süpermarket kartı gibi bir şey

@anamuhalefet yazdıkların doğru.
Bankalar Mernis sisteminden verileri alır. Bu veriler eski tip kimlikte ve eski tip ehliyette yazan bilgilerdir. Bankaya hesap açmaya gelen müşteri bu kimliği verir. Bankacılar da seri numarası başta olmak üzere bir çok bilgiyi sistemdeki verilerle kontrol eder. Fiziksel olarak kontrol eder. Mavi ışığa tutar. Geçerliliğini tespit eder.
Bankaların yeni sürücü belgelerini kabul etmemesinin ilk sebebi bu; sürücü belgelerinde bilgi eksikliğidir. MERNİS sisteminin ekrana getirdiği bilgilerle eşleştirmek mümkün değil.
Diğer sebebi de ilgili kamu kurumunun, bankalara "bu sürücü belgeleri ile kimliği tespit edebilmeniz için şu gibi güvenlik önlemleri vardır." benzeri tebliğde bulunmaması. Bankacılar yeni sürücü belgeleri ile kimlik tespiti yapmak isteseler bile kart özelliklerinin ilan edilmediğini iddia ediyorlar.
İşin yasal yönü, kimlik tespiti için geçerli belgeler hala; nüfus cüzdanı (kimlik kartı), ehliyet (sürücü belgesi) ve pasaport. Diğer yandan avukat kimlikleri de geçerli kimlik sayılmış olmasına rağmen bankalar tarafından kabul edilmiyor.
Kısacası, herkesin kendince işi gücü varken, bu teferruatla uğraşmamak için, sürücü belgeniz ile birlikte nüfus cüzdanını (kimlik kartını) yanınızda taşıyın.

son 1 yıldır kullanıyorum, herhang bir problem yaşamadım

Var. Proje sorumlularımızdan biri. Görünce geriliyorum. O yokken çok rahat oluyorum. Sorduğum soruları düzgün cevap verdiğine ve garip garip bakmadığına şahir olmadı.

Yöneticim ve bir kaç kişi i yerinde tam olarak bahsettiğiniz etkileri yaratıyor , ne zaman muhattap olmak zorunda kalsam stres yüklenip ayrılıyorum yanlarından,işe motivasyonda bok oluyor çalışasım tamamen kaçıyor . Şimdi aklımda belirdi yazarken bi an onları dinazor s. omuş gibi düşündüm rahatladım.

var

benim sef

hatta sadece bana da huzursuzluk vermiyor. ar-ge ve IT dahil olmak uzere hatiri sayilir kisinin enerjisini emiyor.

yapacak birsey yok. is degistirsen daha iyisi olmaz, hatta daha kotusu olabilir.

elalemin agiz kokusunu cekmek istemiyorsaniz yapacaginiz tek bir yol var: kendi isinizi kurmak. yoksa kimse sikayet etmesin.

ofis işinde başımdaki patrondu, şantiyede mühendislik yaparken taşeronlar, kontroller vs idi. bisiklet tamirciliğine başladığım beri kafa rahat.

Bu o kişilerden ziyade senin hayatınla alakalı bir problem. Hayatın ne kadar büyük olursa bu kişiler o kadar küçülür. Hayatını ve bakış açını büyüt, işten sıyrıl, başka şeylere de odaklan.

Yazılımcıyım ama yazılımcıların arasında gün geçirmeyi pek sevmiyorum. Kafa yapımız çok farklı. Belli bir şahıs değil ama genel olarak ofisin sosyal ortamını pek sevmem.

aynı sebeple duyuru açacaktım. şu anda sinirden odaklanamıyorum.
bu ne ilk ne de son.
midem ağrıyor sinirden.

bu kişilere enerji vampirleri deniyor.

yok çok şükür. yaklaşık yirmi yıldır çalışıyorum, bu süre içinde zaman zaman bende de oldu böyle birileri. neyse ki artık yok, olacak gibi olanlarla da başetme ya da boşvermeyi becerebiliyorum artık.

hesabı burdan oluşturun: account.xiaomi.com
gmail şifreni sorması garip geldi, niye istiyo ki onu bi açıklama var mı?
telefona neden kod gelmemiş bilemedim, bende öyle bir sorun olmamıştı.
BT hep açık gezmek zorunda değilsin ama arama geldiğinde bileklik titresin, notification gelsin gibi bir istek varsa mecbursun. adım sayma gibi özellikleri kendi hafızasında tutuyor telefona bağlanınca oraya aktarıyor.

@10032007, yaptım, Çince bir yazı ile ekran öylece kaldı. kaydolabildim mi bilmiyorum.
telefonda da anonim bir gmail hesabım vardı, onu yaptım. sonra giriş yapayım diyorum geçersiz kullanıcı adı diyor. bir problem var sanki :(

bende de bi sure ayni hatayi vermisti. Tekrar tekrar kaydolunca oldu.

websitesi üzerinden, telefonla kaydolabildim sonunda. :)

teşekkürler tekrardan.

1-) evet
2-) normal. gmail şifresini istemesinin nedenini şifreyi girdikten sonra görüyorsun. Verileri yedeklemek için drive'ı kullanmak amaçlı.
3-) olmuş bitmiş hayırlısı olsun.
4-) Çoğu zaman kapatıyorum. Diğer yandan aramaları titreşim ile bildirmesine çok alıştım. İş yerinde sessizde tutuyorum telefonu, titreşimi kapalı. Arayan olunca bileklik uyarıyor. Bu yüzden tekrar açmaya başladım. Ayrıca Bluetooth 4.0 ile enerji tasarruflu bağlantı söz konusu. Pil istatistiklerinde görürsün aslında çok fazla enerji harcamadığını.

kılar bence. haciz kararlarında kapı numarası yanlışsa eve sokmayabiliyordun çünkü. resmi evrak o.

kesinlikle gecersiz olur, teblig edilemeyecegi icin... ayrica satin alinan evin kapi numarasi nasil bilinmez! bir an once noterden duzelttirin

kirasını düzgün ödüyorsa, kiracının kontrat dönemi sonuna kadar oturma hakkı var.
vardı, eğer değişmediyse.
erken çıkmasını istiyorsanız taşınma masrafını falan verin, öyle halloluyor bu işler.

Emlakçıya sonsuz güven duyan yeni ev sahibi sağ olsun. Yazı da gönderilmiş ancak 1 numaralı daireye. Noterde düzeltme yapılabilmesi için tanıdık daire olan 1 numaraya haber verip yazıyı teslim aldırıp, notere götürüp, düzelttirmek gerekecek anlaşılan...

Aradigin sey "hesap isletim ucreti". Enpara ornegin hesap isletim ucreti almiyor. Su aralar en yuksek mevduat faizini ise ING bank e-turuncu hesap veriyor (ilk sene %12) ve e-turuncu hesabini kullandigin surece (mevduat kullanmadigin surece) hseap isletim ucreti gene yok. Bunlarda ortak hesap acilip acilmadigini bilmiyorum. Olmuyorsa, baska bir bankada actigin zaman hesap, hesap isletim ucreti alip almadiklarini sor. Bazilari 1-2 otomatik fatura odeme talimati verirsen o parayi almiyor.

Ulkenin icinde bulundugu durum itibariyle parayi TL olarak biriktirmek cok mantikli olmayabilir bu arada. Doviz hesabi durumlarina da bak. enpara da doviz hesabina isletim ucreti yok gene. ING bilmiyorum.

yapı kredide biriktiriyoruz biz.

cepteteb, enpara.
ikisi de önerilir. birikirken az faiz de verir.
ing e-turuncu hesaba da bakın günlük hesap mantığı ama %12 faizi var. internet şubeleri enpara ya da cepteteb gibi değil tabi ama alışıyor insan.
bunlar dışındaki banka ve hesap tipleri sizden işletim ücreti alır. öyle bir alır ki kala kalırsınız..

İnternet üzerinden hizmet veren bankalar ortak hesap açmayabilir.
Tüm bankalar ortak hesap açarlar. Müteselsilli açarsanız iki kişi aynı anda pra çekebilir. Tek kişi çekemez. Müteselsilsiz açarsanız tek kişi hesap üzerinde işlem yapma yetkisine sagip olur, ikinci imza aranmaz.
Hesap işletim ücretini her banka alır. Maaş anlaşmalı bankalarınızın şubelerine sorun, anlaşma kapsamında belki açılacak ikinci hesabınızdan ğcret almayabilirler.

bitmedi mi o ya?

abd vizesi için dersen halleder fotoğrafçı. 600x600, beyaz arka plan, rötuşsuz.

@nrmnm 7 kasıma kadar yazıyor resmi sitede.

beyaz bir duvarın önünde sizde çekebilirsiniz. internet siteleri var bununla ilgili. çektiğiniz fotoğrafın formatını uyduruyor. Google'a anahtar kelimeleri yazıp aratın lütfen para vermenize gerek yok.

cliquot +1

başka siteye de gitmene gerek yok. Form doldurduğun yerde fotoğrafını editleyeceğin alan var.

bu mevzu il il, hatta aynı ildeki farklı ilçelerde değişkenlik gösteriyordu 90'ların ikinci yarısına kadar. misal bursa'da önden binip arkadan inerken, gemlik'te arkadan binip önden inerken atıyorduk bileti.

Bursa'da 90 öncesinde de tam tersi arkadan binilip önden inilirmiş.
Amacı, biletçinin arkada bulunmasıymış.
90'larda biletler bayilerde satılmaya başlandı ve bilet kontrolü şöföre verildi. Özel Halk Otobüsleri çıkınca da biletçiler öne geçti.
Bursaray ile birlikte entegre bilet sistemine geçildi Bursa'da ve RFID teknolojisiyle biletleme 2001 yılında başladı.

bunda değişkenliğe sebep olan konu; para/ bilet durumu.
mesela istanbulda para vermeden kaçma, araya kaynama vakası çok olduğundan biner binmez ücret istenir veya ön kapıdan biner bileti atar geçersin.
diğer bölgelerde böyle olaylarla daha az karşılaşıldığı için insanlarda birbirine güven vardır. hangi kapıdan bindiğin pek önemli olmaz ama ön kapıdan inerken paranı verir inersin. binince verse de olur sorun değil aslında.
istanbul gibi hızla akan kentlerde bu uygulama zaman açısından da zayiat yaratmaktadır.
ailece ulaşım sektöründe faaliyet gösteriyoruz :) istanbul, izmir, tekirdağ gibi yerlerde minibüsümüz var. gözlemler bunlar.
imzamızı atalım da belli olsun: az sıkışalım, millet işine geç kalmasın.

Erzurum'da 90'ların ortalarında Mercedes O302'lerin arkada biletçi bi amca olurdu, öğrenciye mavi, sivile pembe bilet keserdi. Bence arkada olmasının sebebi yer kaygısıydı, o amcanın durduğu yer bir koltuk kadar bi şeydi zaten.

Bazı otobüslerde de biletçi arkada değil de otobüse bindikten sonra iki-üç koltuk sonra başlayan boşluğun hemen orada olurdu, o da biletçinin koltuğu işgalini engellemenin bir başka yoluydu.

Sonuçta ne kadar koltuk, o kadar para.

eskiden öyleymiş hatta o zamanlar da öne ilerleyelim uyarısı olurmuş hep. muhtemelen ön tarafta uygun yer yoktu ya da şoförün kafası rahat olsun diye öyle düşünüldü.

Silivri otobüslerine hals arksdan önden nereden denk gelirde biniyoruz. Bir de bavulu vs olan yolcular orta kapıdan biner.

spotify'ın haftalık keşif listesi bu mantıkta çalışıyor.

@devilred haftada bir kere mi öneri yapıyor peki?

hı hı.

Spotify, baska karisik listeler de oneriyor. Haftada bir degil. Gun icinde son dinlediklerinize gore bile degisiyor.

Spotify pc sürümünde çalma listesinin sonunda şarkılar öneriyor sürekli, ben çok seviyorum.

Spotify'ı hiç kullanmadım. Apple Music bu tarz platformda tek deneyimim.
Apple Music'te iki türlü beğeni tespiti söz konusu.
Birincisi, itunes arşivine eklediğin tüm şarkıları alıp kendi hafızasına yüklüyor ve sen şarkıları cihazına aktarmadan internet üzerinden dinleyebiliyorsun. Ayrıca bu sayede senin müzik zevkine yönelik algoritmalar geliştiriyor ki bunun adı Genius. Yıllardır var bu, ipod kullanırken de zevkime göre listeler hazırlardı. Appla Music'te geliştirdiler.
İkincisi de Apple Music hesap ayarların sen zevklerine yönelik tercihlerini belirtiyorsun; sanatçı ve tarz olarak.
Apple Music'i her açtığında en sol altta kalp simgesi ile "sizin için" sekmesi mevcut. Zevklerine göre listeler öneriyor.
Bunun dışında istediğin sanatçının, şarkının yakınında bulunan üçnokta simgesine (...) tıkla ve radyo simgesine (((.))) tıkla. O sanatçıya/şarkıya yakın bir listeyi genius hazırlayıp sana sunuyor.

Evet.

Thrifty filan hertz in alt firmasi, avis - budget gibi.

Thriftyden kiralayabilirsiniz rahatca. Amerikada ve almanyada kiraladim, sikinti yasamadim hic.

Peki Fransa ziyareti gerçekleştirirsem, araç kiralarken neye dikkat etmeliyim?
Ekstra bir bedeli olur mu? Kiralama seçenekleri üzerinden herhangi bir uyarı görmüyorum. Nelere dikkat etmeliyim?

Bir sey olmaz, sadece otoban ucretlerine filan dikkat etmelisin. Atiyorum ispanya icin hgs gibi biseysi arabada vardir ama fransa icin yoktur.

Avusturyada mesela batida her yere gidebiliyosun ama doguya gitmek istersen gunluk 30€ aliyor. (Dogu dedigim ikinci sinif ab ulkeleri, macaristan, cekya,'polonya filan) Ama fransa da bati sonucta, bir sorun olacagini sanmiyorum.

daha bile fazla verirsiniz, günde bir saat tempolu yürüyüş, şekeri kes, karbonhidratı haftada bire çek. hop on kilo gitti bile.

kiloluysan 1 ayda 5 kilo verirsin. %20 yağ oranından %15'e inmek kolayken, %15'ten %10'a inmek zordur. Eylüle kadar sağlıklı bir şekilde bu kadar kilo vermen imkansız.

imkansız değil ben verdim, kilom senden daha bile azken. ayda 4-5 kilo rahat verilebilir. ama düzenli beslenme ve spor şart. haftada 3-4 kez 1 saatlik yürüyüş yap.
onun dışında sabah öğlen protein ağırlıklı beslen, akşamları sebze yoğurt gibi hafif ye. akşam çok geç yeme. ara öğün yap kan şekerin düşmesin, grisini ya da hafif meyvelerden yiyebilirsin yemek aralarında. böyle ben bununla verdim.en kötü 5 olmaz 4 verirsin ve çok fark eder emin ol.

bir de, şeker tatlı filan hiç yeme. ekmek yemeklerin yanında tam bugdaylı light ekmeklerden bir dilim ye. peyniri sütü yoğurdu filan light al. yemekleri de az yağlı yap.

Mümkündür fakat bunun küçük bir kısmı yağ, kalanı ekseriyetle su olur. Göbeğin kalır yani gitmez. Sonrasında içtiğin her yudum suyu vücudun ödem olarak tutar aynı kiloyu tekrar alırsın.

Eylüle kadar dediğine göre 12 gün var. 12 günde sağlıklı 5 kilo verilmez, verdiğin 5 kilonun ilk 2-3 kilosu vücutta tutulan su olur kalan 2-3 kilosu da açlıktan ötürü kas kaybından olur. Karbonhidratları kesmen durumunda spor yapımında muhtemelen enerjin falan kalmayacak şimdi buraya ketojenik diyet yapanlar nasıl hayvan gibi oluyor yeaaaa diyen bazı arkadaşlar gelecek olsa da vücudu ketosis seviyeye geçirmek öyle 12 günde olacak bir şey değil.

Verebilirsin. Hatta bana özelden yaz sana daha ayrıntılı bilgi verip yardımcı olayım.

mümkündür. ancak dikkatli olmak önemli.
@evde liyakat kalmamis güzel tespit yapmış.
bunun yanında kendimden örnek vereyim, haftada 3 gün spora gidip, biraz koşup ağırlık çalışıyordum. yememi kesmedim ve kilomu korudum. ancak ne zaman spinning (cycling) denen derslere girmeye başladım, göbek kalmadı. 25-30 dakikada zorluk derecesine göre müzikle pedal çeviriyorsun. Haftada iki gün gidiyorum. çok işe yaradı.
buradan aldığım gaz ile şimdi işe bisikletle gidip gelmenin planlarını yapıyorum. 12 km. bence zor değil ama bir kere başlamak önemli.
sonuç olarak: yapabilirsin.

kalitesiz karbonhidratları keserseniz verebilirsiniz.

ayda 2-2,5 kilo kaybettim.ancak yaptığım program ile bu 2,5 kilo 5 kilo kaybetmişim izlenimi verdi. programım ise şöyleydi: haftada 2 gün pilates, 2 gün fitness(özel hoca gözetiminde ve görece sıkı bir program ile). sabahları harika bir türk kahvaltısı(asla taviz vermem kahvaltıdan, ancak kızartma ekmek yedim) ve akşamüstü akşam yemeği.6'dan sonra mümkün mertebe hiç yemek yemedim ancak aç kalmalıyım gibi de işkence etmedim bünyeye. pirinç ve makarna yerine bulgur tükettim. sporu sıkı tutunca pek yemiyorsunuz. canınız istemiyor ya da bende öyle oldu. şeker isteğim olunca da tarçınlı sakız işe yaradı. tarçının kendisi de şekeri dengelemede etkili.
yalnız tüm bunları yapmadan önce kan testlerinizi yaptırın ve aile hekiminize bilgi verin. vitamin, mineral, protein dengenize dikkat edin.

yukarıdaki takip ile kaybettiğim yağdan fazla kas kazandım ki, spor hocam bile değerlere çok sevindi. pilates ve fitnessı hayatınızın parçası haline getirin kilo diye sorununuz kalmaz. ;)

anlattığına göre sende hiçbir sıkıntı yok. fazla atarlı davranmış eleman. işi beğenmemiş olabilir, belki başka bir şeye canı sıkkındır, belki de kim bilik huyu böyledir.

vicdan yaptıysan ara gelsin devam etsin işine. ama böyle bir huya sahipse ben olsam çekmezdim.

yerinde olsam ağır patron olur, oluruna bırakırdım.

bana bu cümle kurulsa gülüp di mi yaa, pardon derdim ama siz yine de uzun süredir tanımadığınız kişilere şaka yollu laf atmayın bence. neden böyle tepki verdiğini bilemezsiniz, çok nane olduğundan değil; yaşadığı kötü tecrübelerden ötürü de tepkisini ayarlayamamış olabilir.

bırak otursun evinde ya koca beklesin yada genel müdür olarak başlatacak yer bulsun
Cesario +1

bugüne kadar harcadığı 1 tl de bile kendi emeği olmayan insan.
senlik durum yok hacı.

yeni nesil'in bizimle alakası yok. diğer yandan bu onları yaftalayarak ötekileştirmemiz anlamına gelmiyor. onların da huyuna gidip çalıştırmanın yollarını bulmamız lazım.
bununla alakalı kitaplar vardır. yoksa da internette hap niyetine makaleler.
zaman nesilleri dönüştürdüğü gibi, bizimde bu dönüşüme ayak uydurmamız gerekiyor.
@nymphe işin rast gitsin, tabancandan ses gelsin ;)

bastan gitmesi hem de kendi gitmesi isabet olmus.

belirttiginiz gibi soylediyseniz vicdanlik bir durum yok.

yeni nesil de 'genellersek' cok simarik, kaprisli, cok bilmis, ukala.

bir çoğu cacığa hıyar olamaz, prenses sendromundalar. Arkadaşım veterinerlikte okuyor, stajı büyükbaş hayvanların olduğu bir çiftlikte yapıyorlar, kızlardan bir tanesi "ben elimi sürmem o teknikerlerin işi" demiş.

Lan mal önce işi öğren sonra teknikerlere verirsin işi.

cliquot'un dediklerine katılıyorum, iş ahlakını beğenmediğin koca bir yeni nesil olabilmesi ihtimali varken hepsini de direkt göz ardı edemezsin.

çalışanım olan 10 kişinin 6 sı onun yaşlarında ve bir sorunumuz yok. Sadece bir tanesi fazla çakal onu da adam edecem inat ettim.
makyaj yasak dememe rağmen inatla sürülen kırmızı rujdan anlamalıydım bi cacık olmayacağını neyse ders oldu

öncelikle @cliquot +1 her nesilin farklı iş anlayışları var, 96lı insan piremses ise piremseslerle çalışma yöntemlerini öğrenmek de kurumların görevi. türkiyede tabii çalışma saatleri, şartları, ödüllendirmeleri falan hala geçen yüzyılda kaldığı için bireysel olarak bunu çözebilir misin bilmiyorum. ayrıca ofiste makyaj neden yasak merak konusu :')

ofis değil burası :( yemek yapıyoruz biz. Öyle olunca takı da yasak, saç açık gezmekte, ağır makyaj da yasak.

işi beğenmemiştir. o da bahanesi olmuştur. ya da deneme süresi diye para vermediğiniz halde laf söylediğiniz kıl olmuştur.

bilinmez


edit:_________________________
tik koyulmaması tikimde bile değil ama fikir sorulan bi duyuruda sadece beğendiğiniz cevapları tiklemeniz enteresanmış.

olayın tamamını anlatmadığınız sürece haklı olup olmadığınızı anlayamayız.

not: sigortasız eleman çalıştırmak yasal değil. deneme süresi bile olsa.

Sizde bir sorun yok. Biraz bozulmasini anlarim da "ben işi bırakıyorum azarlayacak başka birini bulun" yersiz olmus.

işte bunlar hep instagram.
bu çocuklar ergenliklerini o mütiş instagram hayatlarına bakarak geçirdiler, kendileri ne olursa olsun. babası evde ayak kaşıyan, hırbo bi tip, kız piremses. he.

Yöneticilerin ne kadar güvenilir olsa da, işverenin bir nev-i köleleri. İşveren çıkarı ön planda olunca elemanını harcamaktan kaçınmazlar. Bence işyerinde hele şu şartlarda sadece kendine güvenmelisin.

güven doğru şeyi yapmaya engel değildir.

istifa dilekçenizi vermeden pozisyon açmamak gibi bir şey olacağını sanmıyorum, kurumsal firmaların belki kendi ik prosedürleri gereği öyle bir uygulamaları vardır. neyse

madem bunu size dayatıyorlar bu durumda garanti isteyin ve bunu yazılı hale getirin. siz bir istifa dilekçesi verin, onlar da size "bu istifa dilekçesi tavukbanalop'ın işe devam etmek istemesi halinde geçersiz olacak ve iş akdi hiç sona ermemiş gibi devam edecektir" şeklinde bir ifade içeren bir taahhütname versinler.

mutlu mesut devam edin.

@dahili meddah'a katılmakla birlikte, İK'nın tavrını haksız görmüyorum. Çünkü işe alım süreci beraberinde maliyet getirecek ve kimse bu maliyeti @tavukbanalop'un kariyeri adına üstlenmek istemeyecektir. Bu maliyet maddi ve politik anlamda zarara yol açar. İK politikayı uygulamakla yükümlüdür.

@tavukbanalop, şunu merak ettim. Şimdi sen istifa mektubunu verdiğinde yasal ihbar süren söz konusu olacaktır. Acaba ihbar süresi içerisinde istifadan cayma hakkın var mıdır? Bu sayede diğer süreçlerin sonuçlanmasını beklemek için fırsat doğar. Tabi bu senaryoyu mevcut işvereninin senin çıkarlarını gözeterek hareket edeceği varsayımına dayandırıyorum.

çok teşekkürler yardımınız için.

@cliquot ihbar süresi içinde cayma durumunu araştırayım, oradan yasal bir şeyler çıkabilir belki.

makarnayı kaynayan suya atın, çok pişirmeyin, genelde 8 dakika yeterli bi' süre. sudan asla geçirmeyin.

hazır pesto sos alın, yarım kavanozu biraz sütle seyreltin, çok az yağ koyun. pişirdiğiniz makarnayı ekleyin. varsa üstüne parmesan gezdirebilir; yanında roka salatasıyla gömebilirsiniz. afiyet olsun.

genel olarak soslarda tencerenin dibinde bi' parmak sos olması gerekiyor ki makarna kuru kalmasın. pesto olur, domates olur, bolonez olur hiç farketmiyor. yoğurtlu sosu da bence tabakta halledin, hepsini birden ekleyince acayip bi' şey oluyor ben hiç sevmiyorum.

Bir tencere su kaynat. İki çay kaşığı tuz at. Makarnayı içine dök. 7-8 dk kaynasın. Ayarını tadarak bulacaksın. Sonra altını kapa, suyunu süz. Zeytinyağını makarnanın üzerinde gezdir. Az dök ama. Sonra biraz barilla pesto sosu, biraz heinz mayonez.

Başka bir tavaya da mantar, domates ve biber, sarımsak parçalarını at. Bolca çeşitli baharatlardan koy, 6-7 dk ateşte tut. Bu da sos oldu. Makarna sade sade bir halta benzemez çünkü.

Sosu makarnaya ekle, şahane bir yemek oldu elinde. Afiyet olsun.

Bu duyuruyu silersen arkandan kötü şeyler söylerim.

makarnayı kaynayan suya salmadan önce sıvı yağ dökün. su da kıtı kıtına olmasın bol olsun.

makarnayı haşladığınız suya yağ koymak makarnanın sosunun üstünden kayıp gitmesi dışında hiçbir işe yaramaz.

makarna süzüldükten sonra soğuk sudan geçirilmez yoksa pişmesi kesintiye uğrar. hemen sosuyla birleştirilir ki pişme süresi bitmemiş makarna sosu içine çeksin.

makarna süzüldükten sonra sosu eklenmeden önce yağ falan konulmaz. sosu emmesini engeller.

her ne sos yapıyorsanız yapın sosa koyacağınız su makarnanın haşlama suyu olursa daha lezzetli olur. kıvamı da daha iyi olur. yani makarna bi tarafta pişerken diğer tarafta sos pişiyor olsun. makarnanın halihazırda içinde haşlandığı sudan alarak sosa ekleyin. öyle pişirin.

yoğurtlu makarna yapacaksanız da yoğurdu önceden bir kasede çırpıp öyle koyun makarnanın üstüne. biraz da pul biber nane yakıp yağda onu dökerseniz güzel olur.

makarnanın hepsini tek seferde yemeyecekseniz ancak o zaman yemediğiniz kalan kısma çok az yağ döküp karıştırarak saklayabilirsiniz. ertesi öğüne yapışmış halde olmasın diye. ancak yine de makarnanın en güzel hali tazesi olduğu için bütün pakedi tek seferde pişirmemek daha mantıklıdır. yiyeceğiniz kadarını pişirin.

Kedili madam

Makarnaya yağ koymadan önce sos koy demişsin de yağ olmadan sos karışmıyor ki, yağsız makarna lastik gibi oluyor. Özellikle spagetti yağsızsa kopar karıştırırken.

ne yaparsan yap, haşlama suyunu sosa kat, gerekirse bolca kat, süzeceksen bir bardağı süzgecin altına koy, sonra sosla karıştırdığında suyu ekle. başka hiçbir ipucu yok. bu kadar basit. sadece yağ tuz eklesen bile bunu yap evet.

en ucuz ve soslu makarna için 1-2 kaşık tuz atıp suda 8 dakika haşladıktan sonra sadece suyunu süz. makarna pişerken 2-3 domatesi rendele, makarna suyundan yarım bardak alıp içine et bulyon at, geniş bir tencereye 1 kaşık margarin 2 kaşıkta sıvı yağ döküp kızdır. sonra üzerine rendelediğin domatesle birlikte 1 kaşık salça ekle. domatesin çiğliği gitmeye başladığında bulyonlu sıcak suyu ekle. kaynar kıvamda hafif suyunu çektikten sonra makarnayı içine ekleyerek bir güzel karıştır. sosa gayet güzel karışacak ve kuru olmayacaktır. elinde varsa üzerine parmesan vs. rendeleyebilirsin.

evde yağ ve salça varsa, ortalama spagetti yerel markalarda 1.50, 3-4 domates 1.50 civarı, 25 kuruş bulyon derken 4 liradan az bir paraya üç kişilik yemek çıkartırsın. profesyonel öğrencilik ve toplamda 12 yıllık bekar evi tecrübesi konuşuyor.

boşver likit fonu bir de her ay saklama ücreti veriyorsun.
enpara'dan hesap aç, parayı oraya vadeliye yatır.

sepet dağılımına bak. devlet tahvili/hazine bonosu ve ters repo içerikli olanlar b tipi likit fona karşılık geliyor.

inceledim. 1.-5.-6. fonlar birbirinin aynısı. hepsi de eski ismiyle b tipi likit fona denk geliyor.

ama öneriye katılıyorum. bunlarla 5-6 puan anca kazanırsın. mevduat yap 9-10 kazan.

kullan.

hiç açılmamışsa hiç bir şey olmaz.

açılmışsa da yine bir şey olmaz. 2 ay önemsenmeyecek bir süre.

Ben bu durumlarda şöyle düşünüyorum: Dışarıda bir yerde yediğiniz yemekte stt biten yağ kullanılıp kullanılmadığını biliyor musunuz? Hadi bunu geçtim ben köyden gelen üzerinde tarih filan olmayan dolu zeytinyağı kullanıyorum, bir de cam şişelere dolduruyorum hangisini ne zaman aldığımı bile hatırlamıyorum.

Kısacası, açıp kullanın :)

zeytinyağı, sirke, bal, bunlardan pek korkmamak lazım. saldır ye bitir.
zeytinyağını sadece pişirme, yakma, çöpe dönüşür çok sıcakta...
eğer gıda olarak kullanmakta yine çekincen varsa kozmetik amaçlı kullan, çatlak ellerine, kuru saçlarına sür...

Güneş gören bir yerde beklediyse tarihi geçmeden de bozulabilir. Nispeten serin bir yerde beklediyse bir şey olmaz.

kokusu kesinleşmiş ve hatta küfleşmiş, tadı da acımışsa yemeklerde kullanma, illa kullanıcam diyorsan yumurta ile karıştır kafana sür, saç maskesi olur ^^

www.turktuccar.com
bir buraya bak bakalım

evet teşekkürler @cliquot ama aradığım isimden numara bulmak daha çok.

11860 online'ı buldum, gayet iyi.

Cok merak ediyorum ne amacla kullaniyorsunuz? Yeni bir duyuru acmak istemedim. Yani su ana kadar hicbir aile ferdim hicbir 188li numarayi aramadi. Ne icin kullaniyorsunuz vallahi cok merak ediyorum. Ilk reklamlar deli gibi dondugunden beri aklimda.

hesap açıp borcunun ilk taksidini verip topuklayan müşterileri bulmak için.

Sanirim 50 kadar markanin buna benzer modeli vardir. Ama bu tarzlarda Tom Ford'un cok guzel bi' modeli var.

rayban'in aynı tarzda gözlüğüne sahibim, 300 liraya geçtiğimiz yıl aldım. alt kısmında ki renk kırılması hoş duruyor...

@cliquot
Bende de benzeri var justin modelinden bahsediyorsunuz sanırım. Bu biraz daha farklı daha çok beğendim, mor degrade falan bayağı hoş duruyor.

heryerde internet var attık. WiFi filan bi şekilde buluyorsunuz. Olmadı kullan at bi hat alabilirsiniz.

ben kullanmadım :') italyanlar da vayfay konusunda rezalet ama kısmet değilmiş dedim çektim fotoğrafımı attım cebime telefonu. :')

Telenor'dan hat aldim. 500 dinar 1 gb internet var sadece. 1 euro 125 dinar su an.

Google maps'ten de belgrad'i indirin. Cevirimdisi calisiyor.

Prepaid aliyorum. Bazen de hat almayip sadece wifi denk gelince kullaniyorum.

valla hiç ihtiyaç duymadım lazım olunca girdim bir cafeye wifi password pilis diyip bi kola içtim bunun dışında bazı noktalarda ücretsiz wifi noktaları vardı. Belgradı bilmiyorum ama turistik gezi için STAY uygulamasını indir derim offline çalışıyor hiç internete ihtiyaç duymuyorsun.

www.vodafone.com.tr

harita hariç çok da internet gerekmiyor ki?(onu da offline indir kullan, here maps tavsiyem) Hostel/otelde zaten oluyor, starbucks, mcdonalds, burger kinglerde olabiliyor. E zaten çoğu zaman oralarda oturup bir şeyler yiyorum ben falan.. Hiç sıkıntı değil yani.

Belgrad icin soruyorsaniz Telenor'dan prepaid internetli simcard alin. Ben oyle yapmistim Belgrad'da, en uygunu o.

Mcdonalds fakirin dostu.

belgradda cogu noktada wifi var.

lycamobile ya da lebara alıyorum. 5 euro'ya 150-200mb data pakedi veriyor.

gittiğim ülkede prepaid sim kart alıyorum. avrupa ülkelerinde havalimanında bulma şansın çok yüksek. genelde 10 ile 20 euro arasında para veriyorum. Ancak alış sürem ile kıyasladığımda kafam rahat oluyor.
Hatta İspanyol sim kartı sakladım. 2 kere daha kullandım.

gitmiyorsan bekle. yoksa vize almayayım diye değiştirmek istediğinde yine defter parası ödeyeceksin.

tabi vizeler kalkarsa. :/

www.hurriyet.com.tr

sosyal.hurriyet.com.tr

özet: bekle. hatta hazirandan sonrasını da bekle. Pasaport alımında önemli olan parasını kenarı atabilmektir. pasaport ederi kadar parayı kenarı koy ve gitmeden 1 ay önce başvur. her halükarda avantajlı olursun, hem maddi hem de süre açısından. aceleye gerek yok.

fotoğrafta farketmiyor, gözlük kullandığınızın ehliyet üzerinde belirtiliyor olması lazım bildiğim kadarıyla.

Gözlüksüz olmalıymış! Kesin bilgi yayalım...

izin istiyor evet sürekli. hatta sen kabul edene kadar ısrarla soruyor. kabul edersen daha sonra iptal ettirebiliyorsun ama yine ısrarla baskı kuruyor. yasa mıdır yönetmelik midir bilmiyorum ancak teklif etmelerine dair bir kısıt bulunmamakta. onlarda kabul edene kadar bastırıyorlar.
sana reklam gönderebilme izni. başka şirketlere satıp satmamaları o onayladığın metin içerisinde yazmakta.

şimdi benim bildiğim kadrıyla birleştik diye reklam yapsa da bunlar 2 ayrı firma (avea ve turktelekom). dolayısıyla btk düzenlemeleri gereği (kişisel veri gizliliği)aveadaki bilgini turktelekom da kullanabilmek için izin alması gerek,
yani birşeşen avea,telokom bayine işlem yaptırmak için gittiğinde telokom çalışanı olarak görünen eleman avea bilgini yasal olarak göremez , ondan zorluyor

arabadaki ses sisteminin aux girişi varsa iki ucu 3,5mm jack alıp sesi de bağlarsın. bunun dışında android auto nedir herhangi bir fikrim yok.

aux varsa o şekilde bağlarsın ya da araçta bluetooth varsa oradan da bağlanabilir ses için.

CITROEN C4 2006
aux girişi yok, bluetooth yok, tek bağlantı yolu teybin arkasından bağlamakmış. onda da citroen servisinde bir ayar yapılması gerekiyormuş. ama pahalıymış...

çok pahalıysa aux girişili ucuz yollu bi teyp al, belki daha ucuza patlar.

yeşil pasaportumla bir alakası var mı bilmiyorum fakat, 3 sene önce okul gezisi için vizeye başvurmuştum 1 aylık. 10 senelik vize vermişlerdi.

@skid row, us vizesi olabilir mi? schengen için bu dediğin imkansız gibi bir şey çünkü.

schengen vizesi ile daha önce yurtdışına giriş çıkış yaptın mı? eğer öyleyse 6 aya kadar uzatabiliyorlar, ancak ilk seferinse orada bulunacağın süre kadar veriyorlar.

Ayrica yesil pasaportta schengene vize yok

Hatirladigim kadariyla sana ne kadar istiyorsun diye sormuyor. Gezi tarihlerin ne diye soruyor, vizeyi kendine gore veriyor

Benim mesela 1 haftayda gezim oraya 8 gun falan yaziyodum 3 ay 6 ay falan veriyolardi

ben turistik gezi için vize istedim. 1 aylık bi plan yaptım. acaba 3 aylık filan verirler mi? tam olarak öğrenmek istediğim buydu. biraz şans işi sanırım.

artık hayırlısı.

Ne kadar istedigini forma soruyor.

Bence 6 aylik talep edin, vize verecekse verir. "Bu 6 ay istedi, reddediyim" olmaz yani. En kotu geziniz suresince alirsiniz yani.

Dilekce yazmaniz gerekiyor, su anda planlamadim ama tekrar gelmek isterim bu sbeeple talep ettigim 6 aylik vizeyi verirseniz cok sukela olur diye.
Bunu yapan birkac arkadasim avusturyadan istedikleri surede aldilar, birkaci da seyahatlerini kapsayacak kadar aldilar.

Cekinmeyin, isteyin. Istemeyene fazladan vermezler, adamlarin canina minnet.

Nisan 2014'te 10 günlük seyahat planıyla ispanya turist vizesine başvurdum. 3 aylık schengen multi-c verdiler. başvururken iki eski gri pasaportumun ve içinde damgaları bulunan tüm sayfalarının fotokopilerini verdim. bunun yanında hesapta bulunan para, üzerine ev araba varsa tapu/ruhsat fotokopileri, vs... ne varsa ekledim.

benimle birlikte başvuran arkadaşlara, eskiden gerçekleştirdikleri seyahatleri belgelemelerine rağmen tam olarak seyahat süreleri kadar vize verdiler. banka hesabında az para göstermişlerdi. bir ihtimal bu olabilir.

Kasım ayında italya turist vizesine başvurdum. 4 günlük bir seyahat planı verdim. aynı belgeleri tamamladım. bu sefer de 6 aylık schengen multi-c verdiler.

kısacası evet, alan var, alamayan da var.

daha yeni 10 gunluk seyahat icin bir kisiye 3 aylik, bir kisiye 1 aylik multi verdiler. sen fazla istemekten cekinme

evet amerika olduğunu belirtmeyi unutmuşum, ingiltere hariç tüm avrupa ülkelerine vizesiz seyahat edebiliyorum zaten.

fazla ya da az istemenin çok önemi yok bence. Almanya'ya 10 günlük gezi için başvurdum, 10 gün istedim 3 aylık verdiler.

Hollanda'ya evli ve ikimiz de sigortasız bir çift olarak davet mektubu, kalacak arkadaş evi ve banka hesapları ile başvurduk, 16 günlük tek giriş vizesi istedik, 45 günlük çoklu giriş vizesi verdiler.

musli ye?
eti lifalif iyidir.

Migros, kipa gibi bütün marketlerde bulunuyor.

Süt, kuru meyve, badem, ceviz vs karıştırarak yiyebilirsiniz. Muz, çilek, şeftali ekleyebilirsiniz.

Yine sütle pişirip biraz tarçın ekleyip de yiyebililirsiniz. Böyle yapınca biraz muz eklemek daha iyi oluyor sanki.

eti lifalif + 1
oatmeal yapabilirsiniz.

Süt kullanmasam olmaz mı? Su falan? Laktoz'a tahammül edemeyeceğim hiç =]

yulafli omlet. atom bombasi.

badem sutu, hindistan cevizi ya da soya sutune de bakabilirsiniz o zaman, suyla nasil olur bilemiyorum. lifalif alacaksaniz da sadelerini tercih edin zira kuru meyvelerinin icinde ne oldugu belli degil ve cok sekerli.

Ben müsli kullanıyorum. Yoğurtla yapıyorum.

Sağlıklı şeyler yiyeceksen müsli yulaf falan doğru tercihler olmayabilir. Ayrıca Lifalif'in içinde bulunanları yazayım:

Mısır unu (Gdo)
Buğday unu (Gluten)
Bitkisel yağ (Trans yağ)
Pirinç patlağı (Gluten)
Vişne şekerlemesi
Soya (Östrojen)
Glukoz şurubu (Finish him)

İçinde bunlar olan bir ürüne "Sağlıklıdır" demek cidden şahane bir olay. Yani klasik peynir zeytin yumurta yiyeceksen ye, yemeyeceksen bir şey yeme.

Lifalif'i eliyorum o halde?

Lifalif'in Topkek'ten bir farkı yok teknik olarak. Üretilirken kullanılan ürünler aynı. Tabii sadece Lifalif için demiyorum bunu; aynı pazardaki tüm ürünler böyle.

Lifalif falan anlıyorum da müsli neden zararlı? Ben örneğin şu ürünü kullanıyorum: www.sanalmarket.com.tr

@angelus ofiste birbirimizi yiyoruz sayende. eti lifalif'in içeriğinde söylediklerinin hiç birisi yazmıyor.
Mısır unu (Gdo)
Bitkisel yağ (Trans yağ)
Pirinç patlağı (Gluten)
Vişne şekerlemesi
Soya (Östrojen)
Glukoz şurubu (Finish him)
bu bahsettiklerinin hiç birisinin ne adı var ne tadı!
Buğday unu zaten mamul, üzerinde de gluten ieçrir yazıyor zaten.
Lifalif'in neresi zararlı?

cliquot; Paketin sol tarafına bak, enerji ve besin öğelerinin olduğu pencerenin altında yazıyor hepsi. Üzerinde "Gluten içerir" demesi onun sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor. O zaten uyarı olsun diye yazılmış oraya. Ha evet bitkisel yağ yerine trans yağ yazmaz ama bitkisel yağların sanayide kullanımı trans yağ şeklindedir.

herhangi bir endüstriyel işlenmiş gıdanın sağlıklı olma ihtimalinin olmadığını ofis insanları olarak biliyor olmanız gerekir zaten:)

sanayi tipi bitkisel yağ, un, glukoz şrubu ve şekerleme kullanıp evde bile yapsan sağlıklı denemezken üstüne bir de fabrika ortamında üretilmiş paketlenmiş gıdamsı bişey sağlıklı olmaktan o kadar uzak ki.

bir yandan da evde aynı malzemeyle yaptıkların iki günde bozulacakken bu meretler aylarca yıllarca bozulmadan durabiliyor. bu söylediğim tüm paketli bisküvi vb. hazır gıda için geçerli. bakterinin, mantarın tenezzül edip bulaşmadığı şeyleri yiyoruz bir anlamda:)

Böyle bir kağıda bakınca yazılar hareket ediyor. Kapıt ışıldıyor.

tansiyonun düşmüş çıkmış olabilir, bayılma riskini alma ortamda kimse yoksa bi eczaneye git baksınlar hemen.

Vertigo

Sorulmasi gereken cok soru var. Buradan bir sey soylemek pek mümkün degil o yüzden. Özellikle göz kararmasi da varsae güzel bir kahvalti edin. Bir seyler yiyin. Ayaga kalkinca göz kararmasi, bas donmesi oluyorsa tuzlu ayran icin. Eger bär seferlik bir sey degil de sürekli tekrarliyorsa kbb veya nörolojiye randevu alin. eger bir darbe aldiysaniz ve kusma olursa acile gidin vs vs cok var yav.

www.eksiduyuru.com

burada da benzer konu var..

gözlerin bozuk olabilir
ben de bozuk gözle takılıyorum ne zaman pc basına geçsem korkunç bir ağrı saplanıyor

Soundcloud'dan paylaş official hesaplarından? Ben klibi özellikle ilgi çekici değilse ya da daha ortada yoksa öyle paylaşıyorum.

Bu arada güzel şarkı, beğendim. (Y)

Soundcloud'ta da cover var sadece.
Ah eskiden ne güzel zırt pırt şarkılar indirilirdi, kopyalanırdı, paylaşılırdı... Kasete çekilirdi falan :I şimdi gidip satın alıyoruz yüne de paylaşamıyoruz.

döküm tavayı iyice ısıtarak yağsız yapabilirsin.
fırında yağlı pişirme kağıdı ile yapabilirsin
sıcak su ile poşe yapabilirsin
fırında haşhaş kaplı yapabilirsin

vs

en güzel fırında oluyor bu, yağlı fırın kağıdının üzerine balığı koyuyorsunuz, biraz zeytinyağı çok değil, üzerine tuz karabiber koyuyorsunuz. etrafına ikiye ya da dörde kesilmiş soğan domates falan koyabilirsiniz isterseniz, istediğiniz başka sebzelerden ufak ufak doğrayıp koyabilirsiniz hatta mesela kabaktır patatestir, ama hiç biri şart değil. 200 derecede 25-30 dakikada baya olmuş olur.

şuraya da bakabilirsiniz daha yaratıcı bir şeyler için norvecdenizurunleri.com

somontarifi.com

Dün akşam yaptık valla enfes.
döküm tavayı ısıtıyorsun.
balığı tuz ve karabiber ile çeşnilendiriyorsun.
ısınmış tavaya atıyorsun. 3-4 dakika bir yanı, 3-4 dakika diğer yanı olmak üzere pişiriyorsun.
ay bayılajaam.
yanına da güzel bir yeşil salata yapıyorsun.
patates haşla birde öncesinde. yanında nasılsa çok güzel gidiyor.

ben bunu her hafta fırında yapıyorum. öncesinde bir saat marine ediyorum, o da şöyle:

genişçe bir kaba yarım limonun soyu, yarım portakal suyunu sıkıyorum. içerisine 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı, ince kıyılmış az biraz maydonoz ve dereotu, bir yemek kaşığı bal, bir tatlı kaşığı hardal, bolca çekilmiş karabiber ve deniz tuzu ekleyorum. somona bu karışımı yediyorum bol bol. bir saat oda sıcaklığında bu şekilde beklettiğim somonu, yağlı kağıt yardımıyla 200 dereceye ayarladığım fırında 25 dakika pişiriyorum.

yerken gözlerime yaşlar doluyor lezzetten mütevellit.

tarifleri gorunce kendimden utandim :) hakkini veremiyormusum. ben yesil salata yapiyorum. somon'u da teflon tavada yagsiz bir sekilde pisiriyorum. bazlamayla cok iyi gidiyor.

dereotu sarımsak limon suyunu rondoda cekiyorum. fırın torbasına balıklarla birlikte atıyorum. hatta torbaya kup dogranmıs patatesleri de atıyorum. 1 saat kadar fırında pişiriyorum. super.

Silme duyuruyu lutfen tarifler super, takipteyim :))

meğer hepimiz sürekli somon yiyormuşuz. ben de bizdeki tarif süper sanıyordum, diğerlerini de deneyelim.
bi de somon çiftliği mi kursak türkiye'de ne yapsak? bu işin ucu açık gibi (:

@mermize'nin tarifi beni benden aldı. denemem lazım. teşekkürler.

Pudra şekeri

Beyaz

Un

işin uzmanları bile laboratuar testleri falan yapıyorlar anlamak için.

karbonat'ı ve oudra şekeri pazarlarda böyle pakette satarlar.
eğer paket küçükse karbonat, büyükse pudra şekeri.

o gördüğün pudra şekeri. muhtemelen kürt böreği yenmiş :)

pudra şekeri vb olabilir ama insan cebinde neden pudra şekeri taşısın ki?

@kuzey li, evde pudra şekeri yoktur börekten artanı almıştır yanına ben de sürekli kürdan alıyorum sağdan soldan

tadına baksanıza sorana kadar

arkadaş tadına bakın uyuşturucuysa bana gönderin kimseye söylemem :D

bence ne idüğü belirsiz bir şeyi hiç bi yerinize sürmeyin tuvalete döküp sifonu çekin gitsin.

fotoyu goremiyorum ama karbonatsa uzerine su dokunce kopuruyor.

pudra şekeri

uyuşturucu olmak için çok toz halde yapi olarak tutmuyo yani.
ben pudra şekerinden yana kullaniyorum hakkimi. bi minik tadina bakin

pudra şekeri +1
biri trollük olsun diye koymuştur.
üzerine az su dökün, yapış yapış olur şeker.

ankastre mi? yoksa bağımsız mı alacaksın? aldığında nereye koyacaksın? buzdolabı üstü mü?
gibi gibi ayrıntılarda lazım. Hele anne'ye hediye falan alacaksan önce danışmanda fayda var.

King marka gibi olanlar var mini fırın kategorisinde 100 liradan fazla da olmazlar genelde. içine minik tepsiler falan sığıyor. öyle bir şeyler alabilirsiniz. portatif ve hafif oluyorlar kullanışlılar.

yok hediye değil kendime alcam, bağımsız ankastre değil.

Ben luxell borekci turbolu mini firin kullanmış ve memnun kalmıştım. Ona gelene kadar 3 mini firin dagittim daha sola çünkü hep dediginiz sorunlar oldu.

Sonra ev değiştirdim ve yeni firin almam gerekti. Essenso mini firin aldim. Minicikti ama öyle verimli çalıştı ki... evlendim onu kullanmaya devam ettim. Yetiyordu bana.
Şimdi ev taşıdık,yeni evde ankastre var. Essenso fırını anneme verdim o devam ediyor kullanmaya. Sanırım 5 yaşında oldu.
Ama yeni evlisiniz,misafiriniz olur essenso size biraz ufak gelebilir. O zaman luxell borekci turbolu modeli öneririm.

footer'a çift tıklayacaksın. sonra en üstte en sağda design die yeşil sekme olacak orada link to previous'a tıklayacaksın ve sayfa numarası devam edecek kaldığı yerden.

@ayiadam öneri için teşekkürler. söylediğini daha önce denemiştim ancak başarılı olamamıştım. Diğer yandan tüm düzenlemeyi tamamlayıp sayfa numaralarını sonradan ekleyince söylediğin gibi oldu. Teşekkürler.
Aslında iki sütun yazarken neden section break oluşturuyor hala anlamıyorum ya vardır bir sebebi.
Tekrar teşekkürler...

ilaçlar var bu sorun için. eczaneye danışın derim.

Abim Bioxcin kullanıyordu dökülmeye karşı amacıyla ama yağlanmasını da engellediğini daha doğrusu uzattığını söylüyordu.

Ben clear'dan memnunum.

Ne olursa olsun, her gün saçlarını yıkamayı bırak.
İçeriğinde SLS (sosyum larul sulfat gibi bişi) içeren şampuan kullanma.
Biliyorum yaplı saç çok büyük sorun. Ancak saçının yağlı olmasında Saçlarını yıkama alışkanlığın, yıkama sıklığı, yediklerin, kullandığın yastık ve kılıfı vb çokça etken var.

daha dün ketoral aldırdım. dengeliyor kafa derisindeki asitliği gayet iyi...medikal bir şampuan

cliquot +1

yikama sikligini azaltmaya bak.

Saç yıkama sıklığım kışın haftada 2 kere. bunun haricinde ketoral kullandım ama bir etkisi olmadı bana maalesef.

Kuru sampuan?
Ben batiste kullaniyorum.
Gecici cozum, gunluk cozum evet ama madem haftada 2 kere yikamana ragmen yaglaniyor belki bunu deneyebilirsin.

pirdolin

kuru şampuan düşünmüyorum.

pirdolini araştırıcam

vichy - dercos oil control var. bir araştırın derim

Nedense Yves rocher purete bana yakın geldi. Bunu alıcam sanırım. Bu arada başka önerilerde varsa alabilirim.

yok.

var

Var.

Bazen var bazen yok.

yok.

bir seyleri bi yerde unutma huyum var. baska yok.

son zamanlarda bende de var unutkanlık. yani yapacağım bir şeyi unutmak değil de ulan bi film vardı, adı neydi gibi.

dalgınlık yok da, biri bişey anlattığında artık dinlemediğimi farkettim. odaklanamıyorum, sanki anlattığı şey boş gibi geliyor. sanırım böyle bir önyargı oluştu bende. ilk cümleden nereye varacağını biliyorum, empati yapasım gelmiyo yormayım kendimi diyorum. karşı taraf "anlatmıştım bunu sana" dediğinde pişman oluyorum dinlemediğime bazen.

var, dalgınlık yok ama. kontrol ettirmek istiyorum hatta en kısa zamanda.

var. örneğin mutfakta bir şey aklıma geliyor, odama gidiyorum, duruyorum böyle mal gibi bakınıyorum, -eee diyorum, niye geldim buraya, sonra geri dönüyorum.

var.

Unutkanlik sorunum bazen oluyo. Onemli seyleri hep not ederim o yuzden.

yok, dalgın değilimdir ve kolay kolay bişey unutmam.

Var, bir de stres altındaysam adımı sorsalar cevap veremeyecek hale gelebiliyorum. Yapmam gereken şeyleri ekseriyetle unutuyorum.

Yok
Unutmam, fil hafızalıyım

Unutmuşsam ciddiye almamış belki de dinlememişim

neyi unuttuğumu unuttuğum için pek sorun olmuyor.

var.

Eşya unutma huyum var maalesef.

Genelde mastürbasyon sonrası oluyor.

www.apple.com

(git: www.apple.com)

6s 649, 6s plus (buyuk ebatlisi) 749 dolardan basliyor.
kac gb istedigine gore vs degisiyor, linkte gorebilirsin.


ayrica linkte "sim free" yi secmeniz gerekiyor.

www.amazon.com

unlocked ya da international bakmanız lazım

amazon normal satış fiyatlarına göre daha ucuz fiyat verir normalde. bestbuy vs gibi bi yerden alacaksa 100 dolara kadar fark olabilir, aklınızda olsun.

yalniz bu fiyatlarin uzerine satildigi eyalete gore %8-10 arasi vergi ekleniyor.

store.apple.com/us ya da store.apple.com/uk ya da store.apple.com/tr
adreslerin sonundaki ülke kodunu değiştir. Ülkelerin fiyatlarını karşılaştır.
Ben ispanya'dan aldım mesela bin lira tasarruf edeceğimi gitmeden hesaplamıştım.

@disq vergi eklerinin yanı sıra vergi iadelerini de hesaplamalı. şu havalimanında form doldurup vergi iadesi aldığımız, adını unuttuğum sistem. Mesela İspanya'da %17 kdv dahil fiyatla satılıyor ürün. Havalimanında %13'ü iade ediliyor.

@cliquot ABD'de vergi iadesi diye bir konsept yok.

Opmez miyim zaten ben opmesem onlar gelir oper:) gar gar gur gur diye cildiriyor benimkiler.

Arada öpüyorum, umarım hoşuna gidiyordur :) Yani gitmediğini gösteren bir işaret görmedim kendisinden. Kedi tüyü değil, parazit kist yapabilir, kedi parazit bakımı oluyorsa sıkıntı olmaz.

edit: Bu yanıtın üzerine "Genelde yollu kızlar öpüyor" diye özel mesaj atan "her gece aç" isimli kullanıcıya buradan tebriklerimi yolluyorum.

kendinizi diye okudum. kedim yok olsa da cırmalar diye öpmem heralde.

öpüyorum, bence seviyorlar.

çocukluğumdan beri 1 yastğı dolduracak kadar tüy yutmuşumdur kesin. :)
kediler sevmiyor gibime geliyor ama ben tutup zorla öptüğüm için olabilir.

burnundan öpüyorum. o da karşılık olarak benim burnumu dişlerinin arasına alıyor acıtmadan. hoşlarına gidiyor yani. hoşuna gitmese zaten bir kedi öpmene izin vermez.

tüy yutmayayım diye başka yerinden öpmüyorum. tüyleri temiz ve aşıları olduğu sürece bir zararı olmaz.

ben onu öptükten sonra gelip suratımı yalıyor köpek gibi, bunun hoşuna gittiğini biliyorum. annemlerin kedisi normalde sevmiyor ama uzak bir yerden gelirsen vs izin veriyor, yoksa yanaklarını çevirir. zararı olduğunu zannetmiyorum, yani ne kadar tüy yutulabilir ki?

sadece bir kere öpmüşümdür herhalde. sevmiyorlar bence.

Benimki aglayarak kucak istiyor resmen, opuyorum mincikliyorum ilk 10 dakika acayip hosuna gidiyor gurc gurc yapiyor sonra bunaliyor. Erkek arkadasim bana "elmyra" lakabani takti bu yuzden.

öpmeden olmaz, ama benimki pek hoşlanmıyor

Opuyom. Burnundan opuyorum genelde. Bir kere zar zor izin veriyo ama ikincisinde kesin koluma ufak bi uyari isirigi alıyorum.

forgifs.com ?

no

öpüyorum tabiki. keşke sadece öpsem. ısırıyorum mıncırıyorum. utanmasam yalıcam aşlask

deliler gibi öpüyoruz hatta yakaladığımız anda yüzünü patilerini göbüşünü kuyruğunu öpücük içinde bırakıyoruz. o da o esnada elimizi yiyip sindirmeye uğraşıyo :/

öpüyorum. burnundan, kulaklarından.

yanaklarını, kafasını da ısırıyorum canını yakmadan.

edit: aşıları düzenli yapıldığından kurt, parazit, ıvır zıvır taşımıyorlar tabi ki. buna rağmen taşıyorlarsa da çok da fifi. :)

Bir belgesel kanalında köpeklerini öpen köpek sahiplerinin bağırsak kurdu vb parazitleri vücutlarına taşıdıklarını bilimsel olarak ispatlanmıştı. Sebebi de köpeklerin makatlarını yalamaları. Kedilerin yalama konusunda ki başarılarını da göz önüne alırsak, yapmayalım ;)

arada öpüyorum. o da her sabah yüzümü yalıyor.

Varken şapır şupur öpüyordum. Hoşuna gitmiyordu hiç ama çok öptüm.

Köpeğiminin iç dış parazit aşılarını haplarını 1 gün bile aksatmıyorum valla. Artık bundan da kurtulup bulaşacak parazit varsa helal olsun hakkıdır :)

benim kedim yok da eski sevgili baya öperdi öyle böyle değil... ben öpmem sanırım kedim olsa.

öpüyorum bence hoşuna gidiyor gitmese belli ederdi kesin.
o da elimi, kolumu, alnımı yalıyor. gırç gırç. zımpara dilli.

denk gelen her yerinden öpüyorum. arada kendisi gelip kafasını öptürüyor o yüzden hoşuna gittiğini düşünüyorum.

Kedi göbeği diye bir şey var. Acayip güzel, tam öpmelik :)

çok neşelenip etrafta öpecek birini bulamayınca evet ama ilk tercihim değil. 2.si tüy yutmaktan bir şey olmaz dışkıyla atılır o tüyler.

bu soru hep soruluyor. evet öpüyorum. bence anlamıyorlar ve ben de hep tüy yutuyorum :/

Valla benim ki gelip zorla öptürüyor, istersen öpme :) Severken başını gelip dudağıma dayayıp ittiriyor, öpünce diğer tarafını çeviriyor. :) Öpmezsem daha çok ittiriyor. Hatta bazen o kadar sert ittiriyor ki sanırsın kafa atıyor. Benim ki çok seviyori öptürmeyi.

bence diyalog iyi olur

araba varsa sat.

bence hiç uyandırmayın. onun yerine ev krediniz nedeniyle size bir miktar daha kredi açılıyor (ödediğiniz kısım için) tahmini işsiz kalma sürenizi hesaplayarak sizi 3-4 ay idare edebilecek parayı kredi olarak çekin. hem kredinizi ödemiş hem de ihtiyaçlarınızı gidermiş olursunuz.

gidip söylerseniz ekstra tedbir alabilirler ve biraz önce bahsettiğim krediyi vermeye de bilirler.

Bankada çalıştığım zaman, işten ayrılan bir kredi müşterisi geldiğinde hemen notumu alırdım. Operasyona iletirdim. Zaten maaş anlaşmalı ise maaşı yatmadığından anlaşılırdı. Müşterinin krediyi alma sebebi maaşıdır çünkü. Ödeme yetisini kaybetmiştir.

bir taksit için bir ay geciktirme şansın olur. 4 gün sonraki taksidi ödeyemezsen bile 1 ay içinde kapatmaya bak. bir taksit ikinci ayda da ödenmezse idari takibe düşersin. üçüncü ayda kanuni takip başlar. İdari takipte seni uyarırlar. Bir şey olmaz. Ancak Kanuni takipte geri dönüşün yok. Bu süreleri dikkate alarak ilerlemeye çalış.
Allah yardımcın olsun.

Ne olursa olsun, panikle hareket etme. Soğukkanlılığını koru. Görüşmelerinde yapıcı bir şekilde hareket et. Bu süreci başarıyla tamamlamanı umuyorum.

bu ay borçla haçla bir şekilde ödeyip evi satmayı deneyebilirsin. ne kdar işsiz kalacağın belli değil çünkü.

garanti bankasinda mini bir kredi hesabi var. 1-2 taksit odeyebilecegin miktarda. internet subesinden hemen alabiliyorsun.yai kredide var mi bilmiyorum.

borcu borcla kapatmak hic mantikli degil ama yine de zorda kalirsan 1-2 ay denenebilir.

ev kredide olduğu için evi direk olarak satamazsın. ancak sana çok güvenen birinden (kalan taksit anaparası + erken kapatma cezası) kadar bir meblağ borç al. krediyi kapat. sonra da evi sat. en garantisi bu.

tabi cliquot arkadaşımızın söylediği sürelerde işi çeviremeyeceğini düşünürsen bu dediklerimi uygula.

sözleşmede belirtilen oranda faiz uygulanır ve kredi notunuz düşer.

az bir faiz biner üstüne ve kredi notun düşer. başka bir şey olmaz. aynı şeyi 3 ay mı ne üstüste yaparsan kredi kartın nakit çekimine kapanıyor bir de..

Telefon ac musteri hizmetleriyle konus.minimum odemeyi bu tarihte yapabiliyorum de.yol gosterirler sana.

faiz+kredi notu düşmesi +1

geri kalan borcun için ek bilgi olması bakımından; garantide ekstre erteleme ve ekstre atlatma seçenekleri var ama bunlar hep minimum tutar ödendikten sonra yapılabiliyor.