chp kadıköyü iptal edip orda toplanıyo.

az önce karaköy açık yokuştan çıkailirsiniz diye twitler geliyodu harbiye tarafı karışıkmış.bu arada bende şişhaneyi deneyeceğim açık mı değil mi haberi olan söylessin.

Bildiğin ot, niye ağır gelsin ki?

ne bileyim hazmı zordur falan belki?

çiğ semizotu zorlayabilir. beni rahatsız ediyor en azından.

otların sindirimi zordur, çiğ olunca daha beter zorlar.

Hiç de ağır gelmez.

yavaş değil bende.

yoo iyi bende.

çiçekten ziyade ağaca benziyor bu? biraz da cılız ve besinsiz kalmış gibi duruyor. daha fazla ışık/gübre istiyor ve saksısı artık küçük geliyor olabilir. agaclar.net sitesi forumlarını ziyaret etmenizi öneririm.

bitkilerin hepsi bol ışık ve su istiyor diye bi kaide yok.önce bitkinizin az mı çok mu ışık, nem,su istediğini bulun ama saksı ve toprak önemli yani biz genelde üst kısmı gördüğümüzden saksı biraz büyükse yeter bunun için deyip köklerini pek düşünmüyoruz saksı yeterince derin ve büyük olsun çünkü ağaç kıvamına ulaşmış kendisi,ayrıca topragını yenilemek ara sıra eklemek çok iyi geliyor,bide tavana değmesi uzamasında engel olacak.bitkiler bir hücresinden, dokusundan tüm bitkiyi verebilen canlılardır o yüzden bi dalını falan başka saksıya dikerseniz bi tane daha elde edebilirsiniz sanırım tabi diğerine zarar vermeden koparın.

geçen Uçan Evde denk gelip ışıkları kapatmışlar haa iyiymiş falan demiştik en üst katında kutladılar sanırım o yüzden de ışıkları kapatmaları diğer insanlar için çok sorun olmadı.Uçan Eve bi bakın sorun.

K-Box Karaoke
İstiklal Caddesi Mis Sokak No:5

sırıtan yerler var bence.Kendi yorumundan çok taklit olmuş.Müzisyen değilim götümden sıkıyorum şuan.

dinledim ama duyurularına bakınca gördüm ki Bizarre Love Triangle çok daha güzel olmuş. bazı yerlerde bariz olmamış gibi geliyo kulağa ya da diğerinden sonra basit kaçmış; ama ses tonun güzelmiş baya.

ses çok titremiş sanki hocam.

ses rengin iyiymiş hocam, ben beğendim. muhtemelen teknik imkanların nedeniyle bazı yerlerde titreme olmuş hakkaten. fakat üzerinde oynanmamış bir vokal dinliyoruz muhtemelen şarkıda, ona rağmen de çok sırıtan bir şey yok.

b1302.hizliresim.com

(10^12).a + (10^13).b + (10^14).c
10^13 (0,a + b + c0)
10^13 (c0 + b + 0,a)
10^13 (cb,a)
cb,a.10^13

b1302.hizliresim.com
11e bölünebilme kuralından:
b-1+3-a+2=11x veya b-1+3-a+2=0
b+4-a=11x veya b+4-a=0

5e bölünebilme kuralından b=4 veya b=9
denklemlerde b'yi yerine koyalım.

8-a=11x veya 8-a=0
1. denklem a negatif çıkar. a negatif olamaz.
2. denklemden a=8

13-a=11x veya 13-a=0
1. denklemden a=2
2. denklemden a 2 basamaklı çıkar. a 2 basamaklı olamaz.

alabileceği değerler toplamı demiş: 8+2=10

2) senede fark 15 kapanıyor. a'nın 10 artıyor, b'nin 5 azalıyor. fark 1035 olduğuna göre; 1035 / 15 = 69 yani D şıkkı.

3) 5 ile bölümden kalan 4 ise b 4 veya 9 olabilir. 4 olması halinde, 2a314 için
b = 8 olabilir, 9 olması halinde 2a319 için b = 2 olabilir. yani A şıkkı.

4) B buldum ama emin değilim bundan.

5) C şıkkı. A fazla olacaksa A = 11, B = 9 ile başlayıp, ikisine de "en az bir tane koyacağımız" için, A = 19, B = 1'e kadar olan seçenekleri koyabiliriz.

c1302.hizliresim.com
bunun anlatımı zor ya :)


(v1)/3=x (x= v1 hızındakinin 20dkda katettiği yol/dkları saate çevirmeyi unutma)

(v2)/3=y (y= v2 hızındakinin 20dkda kattettiği yol)

v2=z (z= v2 hızındakinin 1 saatte gittiği yol)
v1=(x+y)+z (x+y+z v1 hızındakinin 1 saatte katettiği yol o hem aralarındaki mesafeyi hem de v2 hızındakinin mesafesini katetti çünkü)

denklemleri çözelim:
x+y=[(v1+v2)]/3

v1=[(v1+v2)/3]+v2
3v1=v1+v2+3v2
v1/v2=2

1. 10 üzeri 12 paranteze al (a+10b+100c).10üzeri12 hepsi rakammış ozaman a şıkkı.
2.x yıl sonra a kasabası 1980+10x=3015-5x ise 15x=1035 x=69
3.231b sayısı 5 ile bölümden kalan 4 ise b ya 4 ya 9 dur 11 ile bölünmmenin gıcık olduğum kuralıda "Bir sayının 11 ile tam olarak bölünebilmesi için, sayının rakamlarının altına birler basamağından başlayarak sırasıyla +, -, +, -, ... işaretleri yazılır, artılı gruplar kendi arasında ve eksili gruplar kendi arasında toplanır, genel toplamın da 11 e bölümünde kalanı 0 olan bir sayı ise 11'e tam bölünür." imiş o zaman a ya 8 ya da 2 olur 2+8=10 a şıkkı.
4. 1.inci eşitsizliği 3 ile çarpıp 2. eşitsizliği -2ile çarptığında (2. kısım ter çevrilir ve 2 kat artar)bulduğun sonuçları toplarsın -5 ile -1 aralığındadır ama 2 tarafta da eşitlik yoktur o yüzden -4 ile 0 ı alırsın sonuç -4 olur d şıkkı.
5.yani toplar b kutusunda 10 ve daha fazla olmadan ama en az 1 tane olcak şekilde dağılacak 9 farklı şekilde olur.
6.(V1+V2)/3+V2=V1 bu durumda cevap 2 a şıkkı
7.açıklaması yok ama belli bi sınırlama falan da olmadığından tüm sayılar bunu karşılıyo yani 3 basamaklı tüm sayılar 900 tane.
8.olasık sorusunu doğru yapma ihtimalim çok az diye bakmadım.

hepinize çok teşekkürler cevaplarınız için:)

baya az şey keyif veriyor

Bazen keyifli, bazen değil.

Perşembe günü hayat çok da iyi olacak çok da güzel olacak,
demedi demeyin burda duyuruyorum.

yuvarlanıp gidiyoruz

bok gibi.

güzel

bazen ben de böyle hissediyorum zaten arada böyl
e olur ama genelde güzel

bok gibi yakında ölürüm

verse sikerim.

bok gibi

Geçmişe özlemle gelen bir keyif var..
@sadegazoz: Olmazsa iki elim yakanda..

Benide beklentiye soktun :/sadegazoz

Beşiktaş: alkım, kabalcı
taksim: mephisto, d&r

taksim - insankitap, mephisto, yky yayınları, can yayınları.

taksim-mephisto,d&r,pandora,robinson crusoe,yky

kıtap hangı kıtap. onu deseydın ya.

kitap: edebiyat ve kötülük. dnr kanyonda bulabildim onlar da zar zor buldu dehlizlerden kitabın birazı yanmış.

soru güzel de bu nick ne birader ya :S

bence hepsinden bi anlam yok oyle sarkı da bi araya gelince güzel gozukuyo (:

şarkı sözlerinde illa şunu da ekleyeyim şöyle olsun diye yazdığını sanmıyorum olsaydı zorlama şeyler olurdu ve yapmacıklaşabilirdi,hangi duyguda yazdığını bilemesin tabi ama genel olarak bi anlam taşıyo bence ya da dinlerken seninde onu hissetmenle ilişkili ama konsept diyosan değil cümle albümleride belli konseptlerde yapılmış 1. ve 2. arasındaki söz ve müzik farkı albümlerin kendi içindeki bütünlüğü bariz gösteriyo bunu. yani evet konsept arayabilirsin bence ama dediğim gibi anlamlı olsun diye zorlamadan anlam verebiliyo.

abi v40 geliyor gümbür gümbür.

3 grup ile volvo reklamı yapılıyo farklı yerlerde yola çıktı bu gruplar bunlardan birinde de cenkciğim ve erdemciğim bulunuyo öyle yani

volvo, 21-23 ve 23-26 ocak'ta iki grup halinde olmak üzere; türkiye'deki çalışanların büyük çoğunluğuna (hem satış hem satış sonrası olmak üzere)bodrum'da kempinski barbaros bay'de mükemmel bir v40 tanıtım eğitimi verdi.

ilk bölümde volvo car turkey'in satış sonrası direktörü (finlandiyalıydı sanırım) de olmak üzere tüm yetkili çalışanların, ankara opera ve balesi bölümünden birinin (murat öztürk idi sanırım) de dahil olmasıyla, çeşitli tv programları şeklinde idi.

kocaman stüdyo hazırlamışlar. sağda solda kocaman ledli ekranlardan görüntüler de veriliyordu. eğitime gelen bizler de seyirci olarak oturup izledik.


"murat öztürk ile sabah sabah" (direktör konuk oldu, volvo türkiye hakkında oknuşuldu)

"serdar ile kubilay'ın garajı" (v40'ı diğer benzer segment araçlarıyla kıyasladılar)

"kim milyoner olmak ister" (verilen eğitimden sorulardan oluşuyordu. resmen cevap verilen zımbırtılar da koyulmuştu ve bizler de sorulara cevap verdik. en çabuk cevap veren yarışmaya çıktı. volvo v40 eğitimiyle ilgili sorulan üç soruya doğru cevap veren kişi hediyeler kazandı. bu arada telefon jokerleri kullanıldı, stüdyo içinden volvo yetkilileri çeşitli karakterler şeklinde bağlandılar. çok eğlenceli ve keyifliydi)

"spor saati" (yine volvo'nun yetkilileri futbol federasyonu şeklinde çıkıp, bayileri de futbol takımları olarak ele alıp, ligin gidişatını vs vs konuştular, anlattılar. inanılmaz eğlenceliydi)

ikinci bölümde, bilinen sınıf eğitimi vardı.

üçüncü ve en merakla beklenen bölümde ise; volvo v40'ın sürüş deneyimi veeeee c segmentinde rakip firmaların (audi a3, mercedes a serisi, bmw 1 serisi) araçlarıyla test sürüşleri vardı. v40'da sunulan her yeni özelliğin sürüş testiyle denenmesi istendi.

ben acemi bir sürücü olarak testlerin hepsinde yolcu olarak bulundum. fakat çok kafaya takmıştım, v40'ı da 150 m kadar sürdüm yanımda çok iyi bir teknisyenimiz eşliğinde.

eğitimde; bu organizasyonlardan da bahsedilmişti. üç gruptan ve rotadan. sonrasındaki sokak partilerinden falan.

yani; soruda sorulan "#osensin" olayı, volvo'nun v40 tanıtım ve pazarlama organizasyonlarının bir parçası.


ben bunları daha detaylı olarak toparlayıp sözlüğe yazmayı düşünüyordum, şimdi hevesim geçti gibi oldu..

yalnız v40 manyak bir şey arkadaşlar.. gereken ilgiyi görmezse bunun tek sebebinin yetersiz tanıtım ve pazarlama olduğunu düşüneceğim..

www.youtube.com

Ruzgardan gelen verim, termige gore dusuk. Turkiye'de maalesef ruzgar yok. Bunu bizzat res sahipleriyle konusarak teyit ettim. Adamlar; "izmir diyorlar ama orda da ruzgar iyi degil. Bir tek canakkale var" dediler.

Zarari yok. ROI dusuk.

Bir de turbin kanatlari epey ses yapiyor.

etrafında oturmak istenilmemesinin nedeni ses olailir ama onların kurulduğu yerlerde evinin dibi değil sonuçta rüzgar alan yerler bide türkiye de rüzgar yok falan değil 2 boğazı olan bi yerdeyiz ve rüzgar alma bakımından bizden çok aşagıda olan ülkeler de bile kullanılıyor artık ama adamlar nükleer enerji derdinde kim takar rüzgarı güneşi.

gölgeleme etsikisin psikolojik sorunlara yol açtığı iddiası vardır bir de.

Bizzat santrallerde bulundum bir yamuğunu görmedim.

naptın hacı sen? resmen açıkta mı yani orası? kemik birleşmedi ve sen kafanda bir delikle mi yaşıyorsun? bebeklerde olduğu gibi?

aga böyle çöküntü var. yokuş iniyormuş gibi. kapanmıştır da,ne bileyim dokunan çok garip diyor.

çöküntüyü bilemem de, eğer orada bir boşluk varsa -yani kemikleşmediyse- kafana kask geçir ve uçarak doktora git. biri parmağını batırsa kazayla, yamulur kalırsın hayat boyu. yok eğer orası sadece çukursa yine doktora git. bol güneş, süt falan diyecektir de geç kalmışsın gibi. sen yine de git.

bıngıl bıngılsın ne güzel işte

doktora git küçükken darbe felan almış olabilirmisin? kapanmamışsa şayet tehlikeli

sorun bıngıldak değilse de fena rezil olurum. saçlar kepeklenince uludağ gibi oluyor ora. aşağı doğru kay.

beyin sakat organ. doktora gidin bir an önce.

deli misin yaa daha fala kişiye dokundurmadan doktora git tehlikeli iş.

sen haklısın.

sen haksızsın diyorum ve artırıyorum

haksızsın net

vay babanın kemiğine. demek o haklı ha? anladım ki ben pis bir varoşum ve bir daha alanımı ihlal etmemeliyim.

yaptıgı saygısızlık. hadi tek başına otursa tamam da seninle birlikte paylaştığı masada bi garip olmuş. Senin de kibarca uyarman yeterliydi, bizim türkler gibi "sttr lan sana ne" demezdi bence.

ama sen gercekten magandasın :) kızkacıransın hatta ahahaha :)

turist haklı, bildiğin magandalık yapmışsın.

az bile yapmışsın, ben olsam bacağından yakalar sırt üstü yere yapıştırırdım.

iteklemeden uyarsaydın daha iyi olurmuş,bu durumda haksızsın.

Cok iyi yapmissin. gordugun uzere asagilik kompleksimiz var ve adamlarin gotlerimizi sikmesine bile ses cikarmamamiz gerekiyor ama yine de karsidakinin yaptigina gore bir tepki vermissin. Ulan iyice got oglani olduk ha, gitsin bir kendi ulkesinde yapsin bakalim o hareketi

haklısın, ama o piçte buna yapmasına izin verecek bi izlenim bırakmışsın. mesela masada kahven falan olsaydı, elini kolunu falan dayasaydın masaya veya asabi bi tipe sahip olsan kıçı yemezdi diye düşünüyorum. cesaretlenmiş it oğlu it. ama iyi yapmışsın.

sen haklısın. bıktım lan haksız insanların haklıymış gibi tavır almalarından. ne demek masaya ayak uzatmak. benim masam olmasa bile kızardım. piç kurusu götlek turist, insanlar oralara ellerini kollarını dayıyorlar. yeter lan. az bile yapmışsın. sırf sarışın mavi gözlü batılı diye haklı çıkmaya alışmış tabi piç.

over reaction

haklısın, insan olsaymış.

hareketi yapan bizim vatandaşlardan biri olsaydı yine aynı şeyi mi yapardın? bu öylesine bir soru. önce güzelce söyleyebilirdin. bizde ayak uzatma çok nahoş bir hareket, hem aşağılama çağrışımı var hem de yemek yenen içilen yere saygısızlık manası var, ama adamlarda öyle bir tabu yok. ayağı gösterip "please" diyebilirdin ve bundan hiç hoşlanmadığını gösterebilirdin. geldiği ülkenin kültürüne uygun davranmayı öğrenirdi. şu anda da öğrenmemiş sayılmaz ama yanında başka şeyler de öğrendi kültürümüz hakkında.

şimdi bazı hamurlar yapış yapış ve cıvık olur, ama o genelde tarifte belirtilir zaten.

pizza falan gibi şeylerin hamurları için "aldığı kadar un" demek, hamurun cıvıklığı gidip, normal bir hamur kıvamı oluncaya kadar un koyman gerektiği anlamına geliyor.
yani ele yapışmayan, kolay yoğurulan, kulak memesi kıvamı denen şey ya da bunun benzeri oluncaya kadar un koyacaksın az az.

mayalanmaya erken bırakmışsın, o daha un alırmış.
mayalandıktan sonra da toparlamak zordur.

bir de şu var; mutfak çok sıcaksa ya da yazın hamurun kıvamı zor tutar.

bi de şeye bayılıyorum ben, kulak memesi kıvamı var o da feci

Akşam akşam ne güldürdün beni :D Aldığı kadar un dediği hamurun belli bi kıvama gelmesi yani ne çok sert ne çok yumuşak olması. Bunu da şöyle anlayabilirsin, normalde biz anamızdan babamızdan öğrendik tabi bunları ama sen gidiyosun bi fırına ekmek hamuru alıyosun bir tane. Sınra onun kıvamına bakaraktan elinde kendi yağmış oldugun hamura aldığı kadar un ekliyorsun :D

1.unu eleyerek (havalandırarak) döktün mü?
2.mayalanmaya bıraktığınızda zaten biraz cıvık olması lazım ama bekledikten sonra yeterince kabarıp yumuşadı mı hamur?
3.aldığı kadar un, hamurun akışkanlıktan sıyrılıp, oyun hamurundan daha yumuşak, eline aldığında istediğin şekli verirken kendini salı salıverecek halidir.

4. böyle durumlarda sütle (hatta tericihen ayrandan daha koyu kıvamda sulu yoğurtla) yumuşatmak. bir kaç damla yağ da eklenebilir.


not: bence herşey yolundaymış ama bilemedim. pizza hamuru cıvık olmalı zaten.

(bkz: kulak memesi kıvamı)

@jimjim,her sey yolunda degildi iste elime yapisiyordu hamur surekli,hayir ben aldigi kadar un ne demek tam olarak bileydim ona gore un koyardim.

bu arada ekleyeyim:
nasıl mayakullandığın da önemli.
fırından falan alınan hamurun kıvamı genelde vıcık olur jimjim'in dediği gibi.
genelde pizza için o kullanılır ve "aldığı kadar un" terimi pek kullanılmıyor bu tariflerde.

ama mesela benim bir pizza hamuru tarifim vardı, instant mayayla hazırlanıyor ve pek de vıcık değil.
acaba o tarz bir şey miydi?

edit: tamam, işte eline yapışır genelde zaten. ama tarifte aldığı kadar un diyorsa, sonunda nasıl bir hamur elde etmen gerektiği de yazar çoğu zaman.

belki de jimjim'in dediği gibi doğru yapmıştın yani.

gördüğüm kadarıyla eline falan yapışmayacak işte hamur kendini toplayacak mantıklı düşünürsen zor değil ya da yapmadığımdan bana öyle geliyo:) zaten öyle cıvık falan olması gerekirse tarifte belirtiyo.

@blatta hiberna,hamurun civik olmamasi gerekiyordu belki normal boy bir pizza olmadigi icin tarifi daha farklidir.

bunumu demek istedin,ben de oyle dusunduydum de ilk kez yapinca anladim zormus.Bana tam olcu verelermis yapardim da boyle anlamadim.

o zaman dediğim gibi, yavaş yavaş un ekleyerek yoğuracaksın.
ama bir anda çok ekleme, bu sefer de yoğurduktan sonra çok sert olur.
bazen sandığından daha az unla toparlanır o yapışıklık-vıcıklık.

eline çok yapıştıysa yağı az gelmiştir. sıvı yağ kullan biraz bir daha böyle bir şey olursa.

kıvam için tekrar söylüyorum böyle hamuru ucundan tutup kaldırdığında aşağıya akmamalı.

çok da şeeapma ya, olur öyle, en ustaları bile bazen tutturamıyor ;) bir dahakine güzel olur.

çünkü hamurun kıvamı yaşadığınız şehirin denize olan yüksekliğine göre, nemine havasına ve tabii kullandığınız malzemelere göre değişir. A şehrinde 2 bardak unla ele yapışmaz, yoğrulabilir, yumuşak ama cıvık olmayan kıvama gelen hamur B şehrinde aynı kıvama 4 bardak unla gelebilir.

o nasıl bir iğrençlik öyle?

valla benim nescafenin içine kırmızı şarap döken ve zrla içiren olmuştu berbatti. buda öle olur sanırım

mındar ne kelime günah olur.

günaha girme gece gece, bu gece şarap iç yarın bira iç. karıştırma.

illa karıştıracaksan şarapla gazozu karıştırıp, şardoz yapabilirsin.

iğrençlik miğrençlik dinleme böyle şeyleri. dinle şu tavsiyeyi ; öyle çok kaliteli olmayan 1.5 litrelik matara beyaz şarap al bi vodka bardağının %60ını şarapla doldur üzerine %20 gazoz %20 de bira koy. hem içimi güzeldir hem güzel kafa yapar. şiddetli tavsiyedir.

Terbiyesizliğin önde gideni olur arkadaşım.

üzerine bir saat öncesinin viskisi ve tekilası da karışıyor ve ondan öncesinde de çiğköfte yediyseniz mor kusabilirsiniz.

şarap mundar olur. tadı da anlamı da kalmaz.

tekila bomb deneyin. limon damlattığınız yarım litra biraya koca bardağın içinden yukarıdan tekilayı atın. köpürmeye başladığı an dikin ve fondipleyin.

şarap karıştırılmaz. beyaz ve kırmızıyı karıştırınca da kimisi ya kusuyor ya da fikri itici geliyor.

kaynak:bir arkadaşım, ben yapar mıyım öyle şey.

aşağıda güzel bi şarabım var açamıyorum dedin herkes bişeyler söyleyip açmana yardımcı oldu bu soruyu soracağını bilsek demezdik bişey,illa karıştırcam diyosan birayla gazoz karıştır ama şaraba dokunma:(

@bunumu demek istedin
yok hocam şu an sade şarabımı içiyorum. ben yıllar önce böyle karıştırıp içmiştim. tadını pek hatırlamıyorum ama sanki iyiydi. ama gecenin sonu kötü bitti. ortalığı fena batırmıştık. böyle bişey var mı oluyor mu diye merak ettim sadece. içkiler konusunda çok fazla bilgim yok. o yüzden sordum.

şaraba yazık etmeyin.

Yeter ki iste..

www.youtube.com

uzun bir vidayı çevirerek sok, pense yardımıyla çek

mantarı içine düşürmeyi dene yalnız o da kolay değil.

ayakkabı ile çok kolay açılıyor www.youtube.com

mantarı içine düşürmüştüm daha önce. basınçtan dolayı içine girerken şarp dışarı fışkırıyor :)

vida, pense, çekiç ve insan gücü ile sorunsuz bir şekilde mantar yuvadan ayrılmıştır.

İnce uclu bir bicagi mantara batir ve etrafinda cevir.

diş fırçası yardımıyla mantarı içine itmek suretiyle açabilirsin

dinde reform hareketlerinde heykellerin burnunun kırılması sembolü doğmalara karşı çıkmanın aydınlık düşüncenin simgesiymiş.
resimlerde de kişilerin burunları (azizlerin burunları ve karga burun neredeyse) onların dini yetkinliklerini gösterirmiş.

ben sormuştum bu soruyu, the tudors bölümlerinde reform hareketleri sırasında ayaklanmalarda köylüler kilisedeki heykellerin burnunu neden özellikle kırıyor diye.

belki de sorduğum en önemli soruydu.

en çok bilgilendiren ufuk açan ise tartışmasız compadrito.(bkz: compadrito) (bkz: neredesin)

en çok bilgilendiren: ermanen

soru ve cevap olarak çok net bişey söyleyemem ama kişi olarak senin çoğu konuya katkının oldukça fazla olduğunu söyleyebilirim.

en çok bilgilendiren/düşündüren söyledikleri ve verdiği örnekleri depolamak üzere yararlı bulduğum compadrito'nun cevaplarıdır.
mesela:
eksiduyu.ru ingilizce -dil- konusunda bana yol gösterici olmuştur.

www.hurriyet.com.tr
www.hurriyet.com.tr
ekonomi.milliyet.com.tr

böyle bir dökümanı duyuru entry'sinden almıştım ve hala saklamaktayım. daha bakmadığım birçok yardımlarıyla...

@mahsunkul'u da atmamak lazım. eksiduyu.ru

ermanen, compadrito, tdl

tabi ki ben. ama bazen cok usengec oluyorum. bildigim sorulara cevap yazmaya useniyorum :(

@rotten head

ilk cevabinizda, "compadrito'yu cok ukala buluyorum" yazdiginizi gordum ve size tesekkur etmek icin bu soruya cevap yazmak istedim. ama ilk yazdiginizi edit edip, o kismi silmissiniz, keske silmeseydiniz. cunku ben de kendimi cok ukala buluyorum ve bu durumdan son derece rahatsizim. ama zaman icerisinde, bu konuda kendimi ve nefsimi terbiye etmeye kararliyim. kendime ornek aldigim kisi ise, cosmicstring hocamiz. insallah ben de bi gun, onun gibi kibar ve zarif olabilirim.

@cecilia ne diyceemi bilmiyom. veriyon gazi, sonra bunnar oluyo. sagol, varol...

@erenbey ve Idonthaveausername - cok tesekkur ederim...

@ermanen - sizin kadar arastirmaci ve kulturlu olabilmeyi isterdim ben de... bu soru icin ayrica tesekkurler.

hobi edin.

bir cevap vermeyeceğim ama söylemem lazım;
zamanında seninle aynı dertte olan ben, şu duyurunu okuyunca "keşke senin yerinde olsam" diye geçirdim içimden.
ayrıca 8000 nüfus demek türkiyede ki 4-5 ilden daha büyük bir yer anlamına gelir, önerilerin ilk sırasında "bir manita bul" gelir.

Ayda bir iki kere yurtdışı tatilleri...

ben de afyondayım. evden işe işten eve. bir bok geçmiyor hacı.

''get used to''

ben istanbul'dan buraya atandım. 4 ay geçti hala bir bok yok. ki çok hareketli sosyal bir insanım.

İnternetten online kursa başla www.coursera.org
Kitap oku, film-dizi-belgesel izle, pc oyunu vs türü oyunlar oyna
aylık dergilere üye ol
seminer vs kurslara eğitimlere git. Kesin vardır belediyelerin halk eğitim merkezlerinin fln. çoğu da ücretsiz hatta.


en iyisi sevgili yap, kapris çek ömrünü yiyo insanın...

kahveye takıl, başka çaren yok çünkü öyle yerlerde. eve kedi köpekte alabilirsin. karıya kıza sakın yazma bu arada, yamulturlar. osursan duyulur küçük yerlerde zira.

devletten alınabilecek en iyi maaş derken? milletvekili maaşından falan yüksek mi? eğer öyleyse yani dedikleri gibi 2-3 haftada bir avrupa'ya falan git hocam.

@sanrey79 yavaştan pazılla kıl testereye sardım zaten.

@etna manitadan yeni ayrıldım. şu an azıcık mutluysam o yüzden zaten :)

@ravioli aday memurluk kalksın ayda bir yurtdışı zaten.

@mahsunkul afyona şükret. orası buraya göre metropol :)

kaç para kazanıyosun

10binden fazla kazanabilen adam nasıl sıkılır lan

nereye atandın yaa?ayrıca en iyi maaş derken ne alıyosun,işin ne ki?evet soruyla alakası olmasa da meraklandım hem ona göre bişeyler söyleyebiliriz belki.

ehehehe ne 10 bini la :) normal insanların dünyasında yüksek alıyorum :)) bi 5 bini görüyoz yalnız :))

ben kendimden bahsedeyim;

afyonkarahisar'da 2800 minimum kazancım var aylık. nöbet de tutarsam 3100'ün üzerine çıkıyor.
bu arkadaşın ne sıkıntı çektiğini anlayailiyorum. olay para olayı değil.

ortamın yoksa 10.000 kazansan da bir boka yaramıyor çünkü.

arkadaş para iyi güzel de yiyecek yer yok. netten alışveriş etsem bile kargo ilçeye haftada bir geliyor düşünün olum durum ne kadar boktan :)

devletten 5.000 lira kazıyorsan muhtemelen müdür pozisyonunda atanmışsın?
yaşının da böylelikle 40 civarı olduğunu düşünüyorum. bu yaştan sonra biraz zor zaten sosyalleşmek.

aksi durumlarda devletten 5.000 lira kazanmak neredeyse imkansız. nedir mesleğiniz acaba merak ettim?
ben götümü yırtıyorum 3100 civarı geliyor.

denizde kum sende para .d.d

Peki bu ilçe illere çok mu uzak ? Araba al ve haftasonu yakın illere git.. Ayrıca çevrendeki tarihi ve diğer yerleri gez... Bunun dışında para biriktir işte..

www.biletix.com
sanırım şu aralar yok ama mutlaka mutlaka mutlaka gitmelisin bence.

bikaç sezondur devam eden çok iyi oyunlarda var ama bilemedim gidip gitmediğini o yüzden vişne bahçesine git izlemediysen bu sezon girdi.

1.antigone,
2.profesyonel
3.çehov makinesi
4.sevgili doktor
5.vişne bahçesi
6. istanbul efendisi(istanbul hatırası DEĞİL! )

profesyonel'i ben de öneririm. dün izledim, muhteşemdi. (bülent emin yarar ve yetkin dikinciler oynuyor.)

var

ne kadar peki bira fiyatları? malum kol gibi zam geldi alkole.

her yerdeki gibi diye biliyorum.

var. fiyatlar da çevredeki çoğu mekanla benzer.

kalin degil, ince dokunmus (mesela kasmirden) gri-kemik rengi-krem arasi bir sey, hatta kircilli, uzun degil, popo seviyesinde

hırkadan ziyade siyah mini kazak+ince siyah kemerle olur bence.

hiçbişey giyme..hatta o elbiseyi de giyme

elbiseyi de giyme sahiden :/

popo seviyesi hırkamla denemiştim ama elbisenin bel hizasıyla birleşince gözüme tuhaf geldi görüntü. Bir daha inceleyeyim alıcı gözüyle.

kazak olayı mantıklı ama göğüs kısmı böyle hoş detaylı olunca kapatmak istemedim.

şu kızın kombinlerini seviyorum. böyle elbiseleri üzerine kazakla giyiyor, bi göz atabilirsin blog'una, fikir verir: www.fashionhousebyzeto.com

valla markanın sitesinde aradım elbiseyi, bulamadım. mankenli görünce gözünüze daha hoş gelirdi muhakkak.

boşluklu şal da pek alaturka durdu, bir de hiç pratik bir olay değil, ya da ben beceremiyorum şal kullanmayı.

giyme+1

kazak çok güzel durur ama tüm özellikte örtülmüş olur o yüzden elbisede ki dikiş hizasında hırka dene yalnız kendisi çok ince duruyo üste bişey giysen de alttan soğuğu yemeyesin dikkat et.

bence de kesinlikle kazak, alta da çizme giyersiniz, ince bir kemerle bohem bir stil olur, maxi skirt and jumper diye aratın bir görsellerde.

olmuyo,başta bokum gibiyse sonra yine bokum gibi oluyo

Bana hepsi bokum gibi görünüyo. Anlıyomuş gibi görünmek için bazıları iyi bazılarına kötü diyorum. Giyip deniyince iyi dediklerim iyi, kötü dedikle bokum gibi oluyor.

bi birayla arabanın kralını kullanıyorum, ne olacak diyen orospu çocuklarına da selam ederim buradan...

bende sana katılıyorum alkollü araba kullanmanın cezası sorgusuz sualsiz hapis olmalı diyorum.

cenazesine gidebiliyorsan git derim.

Öncelikle başın sağolsun...

Cenazesine git mutlaka, bi köşede ağlamaktanda cekınme acını yaşa...

başın saolsun,ama evet gitmek gerek bende de böyle bi durum var arayıp baş sağlığı bile dileyemiyorum ama pişman olabilirsin,git tek başına ağlarsan ağla o an önemli olmaz zaten.

git üstadım o cenazeye. bir köşede bir şeyler paylaştığın insan için son kez ağlaman gerekiyorsa da ağla. o cenazenin tekrarı olmayacak. bunun ayıbı yok.

cenazesine git.çünkü ona son görevini yapmış olursun,hem de daha güçlenirsin.hani cenaze ortamlarına dayanamıyorum diyosun ya.ölüm hayatın bir gerçeği çünkü.başın sağolsun.nur içinde yatsın.

Öncelikle başın sağolsun, Allah rahmet eylesin. Şahsi tavsiyem o cenazeye mutlaka gitmen yönünde.. Ağlamaktan da çekinme. Ayıp olan, günah olan ağlamak değil o alkollü lavuğun direksiyon başına geçmesi..

başın sağolsun, allah rahmet eğlesin.

git bence cenazeye, bir nevi son görev çünkü. sonrasında pişman olabilirsin niye gitmedim diye. yalnız olmak istemiyorsan da yakın bir arkadaşından rica edebilirsin seninle gelmesi için.

Cenazeye git. Daha iyi hissedersin. Başın sağolsun.

git. ben çok çok yakın bir arkadaşımın cenazesine gidemedim, haber vermediler okul durumlarım yüzünden, zaten yetişme ihtimalim de çok azdı. ama hala son kez de olsa yanında olamadığım için üzülüyorum her aklıma geldiğinde. git derim.

bi köşede otur ağla ama git.

git.

çok kötüymüş, başınız sağolsun. gitmeniz lazım bence.

Öncelikle başınız sağ olsun. Gidin, ona son görevinizi yerine getirin. Yalnız bir arkadaşınızla hatta merhumla ortak arkadaşlarınızla gitmeniz daha iyidir.

Allah rahmet eylesin. Git bi fatiha oku, vedalaş.

başın sağolsun,

cenazesine git bence. dua oku ona. helalleş.

ateş düştüğü yeri yaktığı için sorumsuz insanlar başkalarını düşünmeden trafiğe çıkıyor. kendi ocağına düşse yangın farklı davranırlar halbuki. sadece alkol meselesi de değil. neler neler var, bizim patron son model audi ye biniyor diye 130-140 ile gitmeyi kendine hak görüyor. Allah bizi ve sevdiklerimizi böyle insanlardan korusun.

Alkollü araba kullanan adamların ölmeyip de etrafındaki insanları öldürdüğü şu dünyaya lanet olsun amk. Keşke kullanan ölseymiş kızın yerine diyorum 2 saattir burda içimde.

Cenazeye git vicdan yapma ağlayan adam olmuyo mu ? Ağla ağlayacaksan.. Sonuçta az da olsa birbirinze hakkınız vardır. Her ne kadar çok inanmasak da sen üstündeki hakkını helal et derim kardeşim.. İyi günde yanında olduğun insanların son anlarında da yanında ol. Ortamdaki insanları siktir et senin görevin ona. Arkasından ağlaman hakkını helal etmen gerek bence ...

git ama ağlama bence.

allah rahmet eylesin. bence de cenazesine kesin git. zaten yas ortamı ille biri olmalı yalnızlık falan diye düşünmen gerekmez. ölen kişi dini inançlarım gereği gelenlerden haberdar oluyor diye düşünüyorum bu arada.

Sağolun arkadaşlar. Gittim cenazeye. Toprağı bol olsun, ne diyelim.

korkma bende bayıltıldım bişiy yok.

ben de bu sene anestezi aldım ilk defa, kısa süreli olanlardan, basond çok haklı hiç de korkulacak bişey değil, geçmiş olsun.

gözünü açmaya bile gücünün kalmadığı, o, çok uykunun geldiği günleri hatırla. başını koyup sızdığın. öyle. güzel yani:)
sonrası da o uykunun sabahı.

korkmana gerek yok,çok rahat olacak.anestezi seni korkutmasın.sen zaten uyuduğunun farkında olmayacaksın,gözünü açtığında da bitmiş olacak.ben hiç ameliyat olmadım ve ben de çok korkuyodum.annem bana anlattı,o da ameliyat geçirdi birkaç kez.gözünü yummanla açman bir oluyomuş zaten.anneme anesteziyi vermişler,doktor birkaç soru sormuş işte öyle havadan sudan sonra 10 dan geriye doğru say demiş.tamamlayamadan uyumuş :)yani korkulcak birşey değil.lazerle mi yoksa eski usul mü olcak ameliyat?

@rockn roll eski usül.

güzelce uyuyucan,uyanınca bitmiş olcak bayılma falan diye korkutma kendini, şimdiden geçmiş olsun.

lazerle daha kolay oluyor,ama belki senin durumuna uygun değildir lazer.eski yöntemle de olsa farklıdır eskiye göre.teknoloji çok gelişti.geçmiş olsun.

2 kere genel anestezi ile ameliyat oldum. Doktoruna gerginim de gerçi demesen de seni masaya yatana kadar rahatlatıyorlar. Senlik bir olay yok anestezi verildikten 3saniye sonra uyanacaksın. Diyecekler ki geçmiş olsun. Ne zaman uyuduğunu dahi bilmeyeceksin. Doktoruna güven o kadar. Ameliyat kısmından korkma sakın.

Ben gelim senle, rahat ol mışıl mışıl uyucaksın :)

yahu yaninda birisinin olmamasi daha iyi, insan ayilirken abuk subuk seyler soyleyebiliyor, cok tehlikeli!

Uyandığında ne zaman başlayacaksınız diye sormaya hazırlan. Korkulacak hiçbir şey yok.

Doner - mis kebab. Mis kebabi kime sorsan gosterirler. Kesinlikle ordaki doneri yemeden donme.

döner yenir tabiki bide köfte sivas köftesi harikadır...uyku semesi haklı mis kebaba uğra.

sivas köftesi
hingel

Mis kebaba uğra ama Sivas köftesi ye. Döneri bence çok da güzel değil. Üzerine de tatlı iste. Tatlısı da çok güzel.

şimdi makale de diyor ki bir yerde denekleri val/ val ve val/met grupları olarak ayırdık ve bunları fMRI ile inceledik.
bu ayırma nasıl oluyor, yani adamlara ilaç mı verıyorlar? ama öyle de yazmıyor. in vivo demiş sadece (To further characterize the effects of BDNF genotype,
cretion of BDNF. we performed an in vivo assay of hippocampal physiology
using the blood oxygenation level dependent Results (BOLD) fMRI technique)

2) The green fluorescence nedır tam olarak? wikipedia yı okudum, ama anlayamadım mantıgını.

3) 5
' pro-region ne demek? 5. seri anlamında mı?

not: neuroscience/psikoloji öğrencisiyim, terimleri anlamak için bile kastım.

in vivo dediği lab koşullarında üretilmiş doku kültürü falan değil canlıya deneğe direk uygulama demek,green fluorescence da boyama için kullanılır yani ışıma yapar sen o değişim yaptığın vs. şeyi canlıda izleyebilirsin.

bu ayırmayı genetik haritalarına göre yapmışlar. Genomlarında valin kodlayan adamlar (val/val) normal genomdaki valin yerine methionine kodlaynlara da val/met demişler. val/met'li insanlar normal genoma göre az bulunan ama hayatı ölümcül etkileyemeyen mutasyon sahibi insanlar.

2 green fluorscent bir protein ürünü. fosforlu gib parlıyo mikroskop altında. kullanım da şöyle bunu üreten geni canlıya ekliyorsun. dnasına takıveriyorsun. o dna çiftlendikçe, bu da üremiş oluyor. ve sen bunu mikroskop altında incelerken hmm gf verdiğimiz hücreler bölündü, dnasını eşledi falan diyebiliyorsun.

pro region kısmını bir cümle içinde versene, tam nerye bağlayacak anlamış değilim çünkü makaleyi de okumadım.

only one frequent, nonconservative polymorphism in the human BDNF gene (dbSNP number rs6265) has been identified, a single nucleotide polymorphism (SNP) at nucleotide 196 (G/A) producing an aminoacid substitution (valine to methionine) at codon 66 (val-66met). We hypothesized that this SNP, though located homoin
the 5 pro-BDNF sequence, and thus unlikely to alter the intrinsic biological activity of the mature protein,would affect intracellular processing and secretion of BNDF

proBDNF BDNF'in öncülü, bu öncülü enzimler keserek olsun, katlayarak olsun BDNF yapıyorlar. O cepte

Bu val/met değişimi diyorlar ki, proBDNF 5' ucunda bulunuyor. Çizgisel bir yapı düşün, o yapının bir ucunda takılıyor yani. (organik bileşiklerde 5' ucu ve 3' ucu olayını bir araştır istersen daha çok oturur) yani şekillenmesine yardımcı olup BDNF haline getirecek. E öyleyse hipotezimiz: "bu değişim (polimorfizmi oluşturan değişim) BDNF'in işlevleri üzerinde etki etmemesine karşın, oluşumunda ve salgılanmasında rol oynar"

lan hiç anlatamadım he, protein katlanmasını falan hep unutmuşuz.

soğuk ılık arası, o sıcaklık derecesini tutturunca sütün tadı güzelleşiyor yemin ederim.
-şekersiz
-sek

yıllar sonra ilk defa biraz önce içtim ılık sıcak arası ve ballı.

lisedeyken sabah kahvaltısı niyetine sıcak ve ballı içiyordum, 6-7 senedir süt içmiyorum.

şekersiz soğuk.

soğuk şekersiz sek.

0,5'lik kutuyu açıp kafaya dikiyorum, genelde soğuk oluyor

soğuk olarak muzlu süt/çilekli milkshake
sıcak olarak nescafe veya nesquikle

sade içemiyorum

1.kahvaltıda ılık ama atıştırırken soğuk
2.şekersiz
3.sek

soğuk ılık arası, şekersiz, sek. aslında yanında kurabiyeyle falan içerim hep o yüzden sek sayılır mı bilemedim.

soğuk
şekersiz
protein tozuyla

hepsini içerim ama sıcaksa şeker atarım,tabi en sevdiğim sade ve soğuk olanıdır ayrıca tatlandırmaya falan ihtiyaç duymam kendisine zaten bayılıyorum...

soğuk şekersiz sek

bazen de kahve ile.

1. Soğuk
(Küçükken sütü hiç sevmezdim. Karnımı ağrıtırdı çünkü. Bir gün soğuk içtim ve fark ettim ki, karnımı ağrıtan sıcak sütmüş. O günden beri en sevdiğim içecek süttür. Ek olarak: hala sütü sıcak içtiğimde karın ağrısı yapar.)

2. Şekersiz

3. Sek
(Bazen canım çikolatalı süt ister. O zaman Alpella'nın çikolatalı sütünü tercih ederim.

1. soğuk
2. şekersiz
3. gevrekle veya protein tozuyla/muzla karıştırarak.

yazın soğuk, kışın da biraz ılıtıyorum. şekersiz ve sek içiyorum.

Soğuk, şekersiz, sek.

1. soğuk (ılığı daha çok seviyorum ama genelde dolaptan çıktığı gibi içiyorum)
2. şekersiz, hatta yağsız.
3. sek. bazen yulaf ezmesi, kuru üzüm ve toz kakao ile.

not: kahve veya kakao ile içersem sıcak (üstü kaymak tutmayacak kadar ısıtıp), şimdilik tatlandırıcı ile (1 sb için 30mg canderel). ama tatlandırıcıyı da bırakmayı planlıyorum.

sıcak
ballı
sek

Bir dönem vazgeçilmez kahvaltım olan, 1 adet muz, 0,5 litre süt, bir çorba kaşığı bal, hepsini blenderda karıştırıp, bir güzel içer idim.

1.Daima soğuk
2.Bal dışında tatlandırıcı koymam
3.Genel olarak sek, imkanlar dahilinde blenderda (muzlu,çilekli, bebe püskevitli, aklınıza gelmeyek değişik çeşitlerini yaparım)

İmza: Haftada 10 litre süt içen adam.

bazen soğuk şekersiz sek.
bazen soğuk şekersiz nesqué.

maşallah herkes sek içiyormuş ama pınarın sütü de fena değil bence.

kesinlikle soğuk, şekersiz ve sek.

paket sütleri eliyorum öncelikle. köy sütü yanı açık sütü süt diye içerim zira paket sütten süt tadı almıyorum ben. köy sütünü kaynattıktan sonra biraz ılınıp şekerli içerim. dolaptan çıkmış buz gibi sütü de severim. süt yağlı ise şekersiz sıcağa yakın içerim. ama en lezzetli süt çocukluğumun tikveşli tombul şişe sütüydü.

Soğuk, şekersiz, nesquikli..

soğuk nesquick

sıcak nescafe

bütçen ne kadar?

nereden alacağınız bütçeyle direk olarak ilgili.
vakko, beymen vb. gibi mağazalardan alabilecek durumunuz varsa oralara bakın.

gri değil de, füme tonları olabilir belki.
biraz da giyip, ten renginize uygun olanı seçmeniz lazım.
askıda kötü görünen üstünüzde güzel durabilir.

kığılı da güzel takımlar var. italyan kesim, dar kesim falan gayet şıklar. birde gri güzel bence. siyah olanlarda da güzel oluyor ama kumaşı çok önemli, çünkü bazı siyah kumaşlar parıl parıl parlıyo. grinin altına siyah gömek ve kravat bence hoş ve şık olur

öyle bi bütçe belirlemedim de iyi bişey almak istiyorum.

madem belirlemedin ucu açık bir bütçen var ben network derim. beden yapına uymazsa cacharel'de bir alternatif olabilir.

sarardan alabilirsin
onların genç serisi var, italyan kesim diyorlar o darlara.

ramsey de olabilir. dar kesim yapıyorlar genelde.

tween

Tween+1.

sarar veya kığılı da bulabilirsin geçen bi arkadaş bakındı güzel takımlar var hele de italyan kesimi kaldıracak vücut varsa pek bi güzel olur.ayrıca mahmut tuncer ne yaa:)parlak grilerden almazsan öyle durmaz grinin bin çeşit tonu var güzelini bulabilirsin.

tween+1
olmadı, zara.

Her seferinde mi böyle? Sesli okurken genelde anlamada [benim bildiğime göre] düşüklük olabiliyor. Bunun yerine sessiz okumanı tavsiye ederim. Sessiz okuma, sesli okumadan daha hızlı olduğu için, okunan yazının daha çabuk kavrandığı olanağını sağlar. Ben de sesli kitap okurken ilgim dağılabiliyor ya da sese odaklandığım için anladığım olabiliyor. Fakat anlamaya dikkat ederek okursan verilen metni anlarsın kanımca.

sesli okurken tonlamaya ve vurgulara çok dikkat ederek okumaya çalışıyorsan konsantrasyonun bozuluyor olabilir.

ders notu falan okurken sesli okumak daha iyi oluyo bana daha iyi anlarım ama senin durumunu bilemedim.

sesli okumak zaten yanlış bir okuma stilidir aynı zamanda içinden seslendirerek okumakta hatalıdır. çoğu hızlı okuma kursunda önce bu kötü alışkanlıklar giderilmeye çalışılır.

ben izmit ailem istanbul'da.iki günde bir konuşuruz.

2 günde bir. tek çocuğum vs.

üniversitenin ilk senesinde 3 günde bir konuşurdum. 3. senem şimdi, onlar aramadıkça konuşmuyoruz.

her gün konuşuyorum, 3.senem

annemle her gün bir kez. babamla iki günde bazen üç günde bir. anneler alınıyor ama bekliyorlar çok. babalar öyle değil, onlar iyi haberini anneden alınca iki gün idare ediyor onları.

oha ben 10 günde 1 konuşuyorum :S

haftada 3 falan, haftasonlarinda genellikle gidiyorum zaten.

ilk başlarda her gün ararlardı.. sonra bu her geçen gün azaldı.. artık sadece işi düştüklerinde arıyorlar..

5. sene ve hala hergün konuşuruz.

Haftada bir video konferans yapiyoruz.

hergün.

2 veya 3 günde bir. bazı bazı hergün

her gün, günde birkaç kez. epey uzağım.

annemle her gün konuşurum birden fazla... babamla alakam yok.

annemle:
ilk yıl haftada 1 gibiydi.
şimdi (4. yılım) günde 3 ile haftada 1 arası değişiyor.

babamla:
ayda 1 gibi. bazen iki haftada bir. bazen iki ayda bir.

hafta ne demek her gün:)

haftada 2-3 kez.

anne 4-6 gün
baba 6-9 gün

distıns: 1000 km

yurtdışındayım, ailemin tek oğluyum, öğrenciyim. 3 4 günde bir, telefonla bi kaç dk konuşuyorum, genelde babamla. ailemle video görüşmesi de 10günde bir gibi oluyor.

ablam, evli, her gün yarım saat kadar konuşur annemle. ne anlatırlar o kadar bilmiyorum.

her gün. bazen ikisiyle de bazen biriyle. hatta annemle günde iki-üç kez bile konuştuğumuz oluyor.

öceden farklı şehirlerdeydik, her gün.

şu an aynı şehirdeyiz, ayrı evlerdeyiz, her gün. hatta günde bir kaç kere.

3 kere falan. bazen 4.

2 güne 1. aramadığım zaman panik yapıyorlar.

3 günde bir onlar arar, aramazlarsa ben 4. günde merak eder ararım.

annemle iki günde bir
babamla ayda bir

ben istanbul'dayım, babam tekirdağ'da, annem kocaeli'de.

annemi normalde haftada 1 ararım ama o aradığı için gerek kalmaz, haftada 2-3.

babam aradığında çoğu zaman açmam, onunla da 15 günde 1 "naber napıyosun", o kadar.

uyumam lazım, uykum yok. buralarda takılıyorum işte. sabah da küfrederek uyanıcam falan.

midye dolma aldım, yiyorum.

e-book okuyorum.

dün gece sabahlayınca bugün de öğlene kadar uyudum. evim çok dağınık. kahvaltı yapmadım. bi ara ekmek kemirdim, iki de muz yedim koca gün boyunca. tatildeyim, önemli bi işim yok. yapacak alternatiflerim var ama gözlerim bozulmaya başlamasına rağmen en kolayı internet başında olmak.

pilavlı bi soru vardı. canım deli gibi mercimekli bulgur pilavı istedi. onu düşünerek uyumayı düşünüyorum :(

yatmadan önce de şunu dinliyorum. www.youtube.com

2 dakika sonra da bilgisayarımı kapatacağım.

sevgilimle tartışıyorum

Fransızca çalışıyorum 2de yatarım..

Ispanaklı patatesli börek yapıyorum..gelin beraber yiyek. :)

Yürümeye çıkacaktım, kulaklığımı bulamadım. Ne yapsam diye düşünüyorum.

bi blogtan bi herifin(çok bilinmeyen oldu ama) öykülerini okuyorum,iyi yazmış.

lol oynuyorum

Valla kendi işim gücüm bitti arkadaştan tanıdıktan vs gelen sinema kodlarını bitirmeye çalışıyorum. her gün sinemaya gidiyorum. onun yorgunluğu yetmiyor, bir de evde film izliyorum. uyku yok yine yani.

şemsiye daha az açılsın diye ders çalışıyorum

gececiyim. çalışıyorum.

yarın 10'daki finalime çalışmaya çalışıyorum.

okulun kütüphanesindeyim. 9'da ve 1'de sınavım var.

arbeit macht frei bayrağını taşıyorum.

Film izliyorum, ingilizce çalışıyorum. Ikisini aynı anda yapıyorum.

çocuğa sorma zaten, doktoruna sor.

Valla bilmiyorum ama mide kanseri baya tehlikeli bir şey.Nüksetme durumu olabilir,en sağlıklı bilgiyi doktorunddan alırsın

@taqster midenin çok fazla bi işlevi yok çok ağır beslenmezse sıkıntı olmaz yani tabiki olurda asıl sindirimi bağırsak yapar mide ön sindirim daha çok küçültme işlemi yapar.

bildiğim kadarı ile mide genişliyor yanlış bilmiyorsam kalın barsaktan bir parçyı midenin yerine çekiyorlar falan filan. böyle bir şeyler duymuştm.

@taqster; mide kanserinde genelde midenin tamamı alınır yemek borusu ince bağırsağa bağlanır. Bİ de yayılma var mı bakılır sanırım arkadaşınızda metaztaz yok bu iyi bişey.
kanser toplam 4 aşamada sınıflandırılıyor (1'den 4'e; kötüye doğru gidiyor)
çok umutsuz konuşmuş olacam ama maalesef mide kanserine yakalandıktan sonra sağkalım oranı çok düşüktür hastalıktan 5 yıl sonra yaşama şansı maks. %10 gibi bişey olmalı literatür aramadım ama biz okuldayken o civarda bişeydi

mide alınınca bağırsak yiyecekleri öğütecek şekilde evriliyor demişlerdi bana. zor tabi, allah şifa versin.

yemek borusunu direkt olarak onikiparmak bagirsagina bagliyorlar. midenin b12 vitamini emilimi disinda hayati bir fonksiyonu yok, dolayisiyla ogun sayisini arttirip miktarini azaltma disinda fazla bir degisiklik olmaz arkadasinizin hayatinda.

kanserin yayilma durumunu ise bilemiyorum. kemoterapi onlem olarak yapiliyor olabilir.

cevap veren arkadaşlara teşekkürler. anlamadığım nokta midede var ama mide alınmış. şu anda görünen o ki başka organa da sıçramamış. bu durumda hayati tehlikesi neden hala var?

2012'de tr'de yaşayıp da mutlu olan varsa ya şakirttir ya kafası güzel.

@dokunmakalbime: 3'te 1'ini Türkiye'de yaşadım ve Tr'deki dönem daha bile güzeldi galiba, kalanı da güzel olsa da. Ben mi çok duyarsızım acaba toplumsal meselelere? Not: Dinsizim, ayyaş değilim.

abi insanlar mutsuz, yanılsama değil bu cidden mutsuzlar.

facebook twitter vs bunu maskelemek için kullanılan şeyler, sözlükteki anonimliği yakalayan insan dökülüyo doğal olarak, facebookda gayet mutlu bi profil çizen insan sözlükte okuyunca intihar etmek isteyeceğin şeyler yazabiliyor.

benim için de bok gibi bir yıldı açıkçası.

çok kötü, ağır olaylar atlattığım yıllar da oldu ama genel olarak mutsuz bi insan değilim o yüzden şu yılda çok kötüydü hiç demedim şimdi düşününce 2009 berbatmış mesela ama söylemem hiç.genel olarak insan kişiliğiyle ilgili herhalde teoriler arasında seçmek gerekirse 3 diyorum ama millette genel olarak mutsuz olma durumu var bunu seviyolar,etrafında ki insanların mutsuz olduğunda sana karşı ilgisini falan seven tipler var öyle yani ayrıca @dokunmakalbime evet söylediğin çok çok doğru ülkenin toparlanamaz durumda olması gerçeğine girersek çıkamayız ama ben genel olarak insanların mutsuz olma durumunu sevmelerinden bahsediyorum.

benim içinde sik gibi bir yıldı dikine yokuşları olan.

2012 bence güzeldi.
İnsanların geneli karamsar ve tatminsiz hep daha iyiyi görüp hayal ediyor kimse çok şükür hasta olmadım çok şükür işim gücüm var eşimle mutluyum gibi şeyleri düşünmüyor yada derslerimi geçtim gibi şeyleri takmıyor

Hep ağaoğluyu hep sürekli pompa yapan arkadaşları hep etrafı kıskanarak geçiriyoruz. Bence böyle.

Gerek iş gerek eğitim veya kısaca genelden bakmak gerekirse 2012 benim için çöküş yılı oldu. Hani her b*k üst üste mi gelir diyorlar evet aynen öyle arkadaş. Yarına dair bir umudum yok ama her şeye rağmen ayaktayım, sağlıklıyım. 2013'ün herkes için iyi geçmesi dileğiyle.

27 yaşındayım bir baltaya sap olamadım, hiç sevgilim olmadı ( utangaçlık ve özgüven eksikliğinden dolayı ) sadece 2012 değil bütün hayatım bok gibi daha da boklaşacak gibi özgüven yerlerde olduğu için.

üstad hiç i sikerim ya bir konuşayım şu kızla, ya da takılayım amk en köt ekse kağıdı falan diyerek takıldıın kızlar olmadı. özgüven dediğin biraz böyle reddedilirsin karşına biri çıkar ummadığın tak yeşil ışık yakar falan. gerçi ben de aynıyım 23 hiç sevgilim olmadı da. hayırlısı. mühendissindir belki:)

Vadaa üşümesin.

ahahaha yok ama iyiymiş:))

yapma volkan.

inönü diş hekimliği olan duyuruyu inönü düş hekimi diye okuyan var olur mu?

yani vardı öyle sabit bi duyuru şu an yok ama.

Pişirilmemiş kek. O fırına girmeden önceki son hali. Parmaklarımla yerdim onu, öyle severdim.

@Hallerlale

bak hatırladım ben de yerdim bunu evet ama sonuçta normal besin bu da pişmemiş de olsa. o yüzden bunların arasında aklıma gelmedi galiba :)

kibritin ucu ama yanık olmayacak, o kahverengi kısmı kemirirdim,
0,5 uç,
kokulu silgi (arı mayalılar favorimdi ama hepsinin tadı aynıydı) :)
bir de kolonya içerdim çok net hatırlıyorum tadını da. allahtan kör olmamışım..
evet diş macununu ben de yerdim

çocukken bildiğin sayko bir şeymişim ben..

toprak falan yiyen vardı ama onlarda demir eksikliği mi ne varmış ayrıca @Hallerlale o sayılmaz,basit kaçar hem kendisi çok güzel ben hala yiyom:)
@in vino veritas ucun 0.5 olması neden?boyut kısıtlaması güzelmiş:))

kağıt
tahta kalem gövdesi
playdoh

@in vino veritas

yanık kibritin tadı bir başkaydı ya denesen çiğ kibritin yüzüne bile bakmazdın bir daha.

en çok ekmek hamuru yerdik biz.

sümük. kendi sümüğüm tabi ki. mmm leziz.

sabun. çok güzel kokuyordu, sonra köpüklü kusmuştum.
meh.

ben hiç yemedim böyle şeyler?! bende mi bir gariplik vardı acaba ahahah ama uzaktan bir akrabam klozetin başına oturup kendi bokunu yemiş... burdan puan alayım bari :)

edit: diş macunu da yemedim.

@bunumu demek istedin; 0,5 kolay çiğneniyordu, bir keresinde 0,9 çiğnemeye kalkmıştım dişimi kırıyordum ayrıca dişlerimi çok boyuyordu :) 0,7 de az bulunuyordu. en kolay bulunan 0,5ti ondan :)

@gotham,; onu hiç denemedim. ateşle oynamazdım çocukken, sigara da içen yoktu evde. kibrit kutusu öyle çekmecede dururdu gidip gelip yerdim. bittiğini de zaman içerisinde farkederlerdi sadece kimsenin ihtiyacı olmadığı için :) sanırım ondan hiç yanık kibritle işim olmadı.

eklemeyi unutmuşum, tahta kalem denince aklıma geldi, kurşun kalemlerin ve kırmızı kalemlerin üstündeki siyah yeri de kemire kemire yerdim.

kum, toprak, silgi tozu, çiğ yufka. kolonya içme modası da vardı evet:d

abi sümüğümü yerdim de kendi bokunu yemek de neymiş lan hem de klozetten oha oha

@in vino veritas en kolay bulunan 0.7 en zoru 0.9 değilmi onların yaa senin çocukluk nerde geçti?:) o değilde "bokunu yeme" deyimini gerçekleştiren biri var,bu neymiş yaa!!tiksinme için bi yüz ifadesi var mı??

annemin rujunu, babamın kitaplarını, birde servis sehpahalarını yerdim ben

sarı inşaat kumu, sümük, 0,5-0,7-0,9 uç, silgi, kireçli duvarı yalama, pastel boya

ben her sabah 6 gibi kalkar, balkona çıkardım. tavla vardı onu ters şekilde açardım üstüne otururdum götüm üşümesin diye. domates yerdim. bi yandan da balkondaki karıncaları yediğimi hatırlıyorum. çok karınca yerdim ben.

tatlı diş macunları, bir kerde birkaç damla kolonya içmiştim. bana içki yasaktı yaşımdan dolayı merak işte kolonya içmiştim bende bikaç damla damlatmıştım ağzımı geriye götürüp tanrım çok kötydü hala hatırlarım bian böyle gözm karardı

kisi zeki ve basariliysa sorun olcagini sanmiyorum.

yooo geç değil

mezun olduğumda 24 bitiyor olacak,yani 24 te son sınıfta olacağım.Askerlik falan derken sanki biraz geç oluyor gibi geldi bana.Hazırlık okumayanlar 21 de mezun oluyor normalde

makina mühendisi isen normal hacı üzülme.

Kesinlikle geç değil, rahat ol. Ben de 24'te emzun oldum, askere gittim, üzerine bir de zorunlu 1 yıl staj yaptım. Şu an 27 yaşındayım ve baktığım zaman 24 gayet normal geliyor hala.

18-19da liseden mezun oluyorsun zaten. en erken 22'de mezun oluyorsun bu durumda. 24'ün nesi geç?

28e kadar yolun var raat ol.

geç meç değil, hatta daha 1 sene lisans okusanız olur. 1sene de askerlik yaş26. çalış 2 sene para biriktir yaş 28de bile evlenebiliyorsun daha ne istiyorsun.

Değil.

ben 8 senelik üni maceramın sonunda 26da mezun olacağım. şu an 6. senede ve 23.5 yaşındayım. bir yol çizip ilerledikten sonra sorun olmadığını söylüyorlar tavsiye veren kişiler.

Ben de 24te mezun oldum. Hiç bir sorun olmuyor.

25te mezun olup,2 seneye yakın da zorunlu staj için zaman kaybettim, şu anda da asteğmenim. hayatımdan memnunum, hiçbir şey için geç kalmadım, hiçbir şey kaçırmadım.

Hiç de geç değil. Benim 26 yaşında hazırlık okuyan öğrencilerim var. Hepsi de çok başarılılar diğerlerine göre. Hem okuyup hem çalışabilirsin.

valla buradaki kadın arkadaşları tenzih ederim onlar yapmıyorlardır. amma genelde kadınlar böyle daha dün bir amcayı resmen çiğnedim ayaklarımla görmedim ne yapayım tuttum kaldırdım yerden bin bir özür diledim amca güldü boş ver dedi geçti. aynını kadına yapsam ağzıma sıçardı. kadınlar daha fazla tepki gösteriyorlar yada benim karşılaştıklarım öyle idi.

eğer hiç hazırlıksız olduğum bir anda olursa (mesela senin anlattığın kadının durumunda yolda yürüyorsun, aklından bin türlü düşünce geçiyor, çevrenin de farkında değilisin fln ve bir anda kafana darbe alıyorsun.) istemsizce sinirleniyor insan. (bence ani adrenalin ya da ona benzer bir şey salgılanıyor. çünkü ne olduğunu algıladığında ay o kadar bağırmasaydım fln diyorum.
ama genel olarak çevrenin farkındaysam (ki bu da ikinci üçüncü örneğe örnek; otobüste giderken önümden geçen insanları görüyorsun, ya da fren yaptığını görüyorsun, birinin ayağına basması ya da dengesini bulamayıp çarpması beklenmedik bir şey değil.) o zaman tepki vermiyorum.

üçüncüsü de avanak avanak insanlar geliyor çarpıyor, önüne bakmadan yürüyen, kalabalıkta hızlı yürürken aiden yolun ortasında duran insanlar fln, onlara da sinirlenip çıkışıyorum.

bir de trde kadınlarda toplum içindeyken kendini koruma içgüdüsü tavan yapıyor. etraftaki onca sapıkları düşünürsen. (ki kimse abartıyorsun, kezbansın, herkes seni sikecek sanıyorsun demesin, kedi siken erkeklerin olduğu ülkede korkmamak mümkün değil.)
bu yüzden beklenmedik fiziksel temaslar da korkutup sinirlendirebilir.

yavsaklik iste.

düsünsene yanlislikla kadinin ayagina bill gates bassa , "ayy ne demekkk olur öyle" der. sen basinca "insan ol az lan , pufff" der.

ya da bayan ile de ayni sey. bi kadina normal cümle icerisinde bayan kelimesini kullanirsaniz , bayan degil o kadin tmm mi der, ama kivanc tatlitug dese, "ayyyy yirimmm" der.

kendini üstün görme filan var yani olayin icerisinde ekstra.

ben susuyorum bu ara, geçen bisiklet yolunda bisikletle gidiyorum, pat diye herif bi anda döndü önüme çıktı. çarptım bende. bisiklet için lamba tutacağı vardı kırıldı haliyle, adamın elinde kaldı. adam baya özür dileri ama 10 15 kere dilemiştir heralde. bende sustum tamam abi önemli değil dedim. elindeki kırık tutacağa bakıp at abi onuda kırıldı zaten dedim adam takmaya çalışıyodu. tramvayda dolmuşta flnda genelde sıkıntı oluyo, susuyorum genel olarak.

ama çokta kızıyorum özellikle dolmuştakilere. eylemsizlik denen şeyin farkına varın bi artık diyorum içimden.

@zenigt

tam da "düşündüm de aslında kadınlar yapıyor bunu daha çok" diye editleyecektim ki sen yazmışsın. hakkaten öyle bak.

şimdi otobüste fren yapınca başkasının üstüne düşmek falan elde olmayan şeyler de yolda hararetle bir şeyler anlatırken elini arkasındakine çarptıracak kadar sallayan adamınki kaza maza değildir. bizim orda "pardon çıkalı eşşekler çoğaldı" diye bir laf vardır, severim. insanlara elinin çarpabileceği bir yerde hararetle bir şeyler anlatan adamın eline koluna dikkat etmesi gerekir. en azından elinin birine çarpabileceğini düşünebilmesi gerekir. adamın suratına çak, ondan sonra pardon. burada benim de yüzüme çaksa ben de kızarım.

geçen sene alışveriş merkezinde geziyoruz, eşim hamile. normal merdivenden iniyoruz, merdiven de işte 2-3 kişi anca sığar. biz inerken tek sıra olmuşuz eşimle, merdiveni komple kaplamayalım diye. karşıdan da ergen grubu geliyor, merdivenden çıkarak. kızlardan biri yanındaki herife bakıp (bizi görmüyor çünkü önüne bakmıyor) ellerini sallaya sallaya laf anlatıyor. salladığı eli hamile eşimin tam karnına çarpacakken eşim kızın elini havada tutup cilala parlat hareketiyle iteliyor. yani itelemese bebeğime çakacak. sonra pardon dese kaç yazar. daracık merdivenden çıkıyorsun. karşıdan insan gelebileceğini düşün, ya eline koluna hakim ol, ya önüne bak, ya iki dakika geniş alana kadar sabret. daracık merdivende elinle birilerine çarpabilecek kadar akıllı ol. bunu düşünemeyecek kadar gerizekalı adamın pardonunu falan umursamam ben.

muhtemelen kadin bahaneyle ustune abanmak istedigini falan sanmistir. gecen kadin onumdeki koltukta oturuyor kadinin yanina erkek bileti vermisler sonra oglan mecburen biraz oturdu koltuk degistirdi. sonra kocasi aradi sanirim telefonda ve tamam zaten oturmadui gitti baska yere felan dedi.

malesef bizim millet hep jelatinli kaguda sarilmis curumus yemek gibi hep gosteris medeniyet masallari aslinda hicbirimiz ne batili olabiliriz ne dogulu. sapka takip latin alfabesi alip balolara gidip hala batinin medniyet seviyesinden yuizlerce yil gerideyiz hep gosteris.

otobuste kadin yanina bile oturmam tirsiyorum cunku kadinlar her erkegin kendini sikmeye calistigini saniyor bu ulkede

büyük şehrin büyük stresi. çıkıp da kimse de demiyor ki "naapıyoruz biz mna koyim!"

kadından önemlisi çevredeki topluma kendini affettireceksin. çünkü bir şey olursa seni linç edecekler onlar.

öncelikle özür dilerken çevredekilerin duyabileceği kadar sesli konuşacaksın. çok özür dilediğini istemeden olduğunu belirtip ordan uzaklaşacaksın.ikna etmene gerek yok.ikna etmeye çalışırsan kıza sarıyo diye çevre yine dellenebilir.


sinirlenen kadını ise boşver. yorgun, kızgın, kalabalıktan afakanlar basmış, ayakta gittiğine sinirli veya hiçbir neden olmadan sinirli olabilir.

evet çok çok haklısın bende böyle şeylerle karşılaşıyorum,bana böyle bişey olduğunda karşıdaki bozulmasın falan diye hafifçe tebessüm eder olsun yaa falan derim ama millet saçma sapan hareketler yapıp sanki karşıdaki çok suçluymuş gibi davranıyo gerektiği yerde sesini çıkaramayan bi toplum olduğumuzdan böyle bi (onlara göre)açık yakalayınca saldırıya geçiyorlar hepsi bu yüzden bence.

kapitalist modernite yüzünden.

kentlileşemeyen kentte yaşayanlar yüzünden.

eşimle gezme planım olmasaydı çalışacaktım bugün.

tam intiharlık vakit. 10°C, hava kapalı, rüzgar Kuzey yönünde 32 km/s hızında ve nem %87

bende birinden hadi buluşalım teklifi bekliyorum çağırsalar da çıksak dışarı.

alkol sonuçta sterilizasyon için kullanılıyo,hacim olarak ayırmışlardır yoktur fark

paketlenmesinde farklılık olabilir mi?

ben de geçenlerde etil alkol nereden bulabilirim diye başlık açmıştım ama cevap çıkmadı. onun cevabını da buradan alabilirim belki :)

sizin sorunuza gelince etil alkol araştırmalarım esnasında söyle bir durumla karşılaştım. daha önceden büyük migrosların raflarında bulabiliniyordu. fakat birkaç ay önce raflardan kaldırdıklarını yazı geldiğini falan söylediler. sonra bir eczaneye gittim bi yere yönlendirdiler falan filan orada varmış fakat dediğiniz gibi tıbbi amaçlı kullanım içinmiş. etil alkol satışını rte efendi yasaklamış meğerse. bundan sonra yalnız tıbbi amaçlı satılabilecekmiş. bu nedenle 1 litrelik şişe bu yasaktan önce basılmış olabilir. ben plastik şişede sattıklarından eczanedekini almadım, fazla 'tıbbi' duruyodu. bence etil alkol ise ikiside bir sıkıntı olmaz.

Plan *PTTP Forever!!
*Pijama, terlik, televizyon, Pasta

ben de yapmadım. 1 şişe içkiyle ile ne yapacağımı bilmiyorum. paylaşmaya hazırım:)

ben plan yapmadım, yapmayacağım da büyük ihtimalle.
her zamanki gibi takılırım evde.

evde oturup film izlerim herhalde..hiç yılbaşı kutlamadım hayatımda.bir günü zorla özel yapmanın alemi yok

ben, yapamadım desem daha doğru yılbaşlarını severim de birlikte olalım diyen arkadaşlar izmire gitme planımın önünü kapayıp dün evlerine gittiler:( şuan yılbaşını değilde arkadaşlık bitirme konusunda net planlarım var.

plan yapmayın plan

2'sine sınav koyan japon askerleri olduğu sürece öğrenci plan mlan yapamaz. muhtemelen evde biraz içip tek başıma çıkıcam ankara sokaklarında yardıracam sabaha kadar gop'ta.

Yılbaşı akşamı sinemaya gitmeyi planlıyorum. Sonra da eve giderim herhalde. Belki gece yarısına doğru deniz kıyısına yürürüm. Tek başıma olacağımdan programım olmadığını varsayabilirsiniz :)

yaz beni de yaz.

1) sinemaya gitmek istemis
2) cok feci trip atmis
3) (bir terim var gicik oluyorum diye buna yorum yapmayacagim)
4) kal demeni beklemis.

valla bende öylede neden zarar versinki sadece biraz kafa ütülemeye sebep oluyo böyle olunca.

herşeye eyvallah çekene net değil mülayim denir. net olmak şöyle bişey;

+bunu alsam sakıncası olur mu?
-alamazsın. ben kullanıyorum.

kronik odunluk var sende.

çizgini bozma, bir gün sen kazanacaksın !!

netlik denmez ona biraz düzsün, pek karşındakini önemsemiyorsun. yani gayet normal bir durum erkekler için.

bir kadın olarak aynı problemi ben de yaşıyor ve çok fazla eleştiriliyorum. karşımdakiler onlara önem ve değer vermediğimi düşünüyorlar. lakin ben ısrarlardan hoşlanmıyor ve alternatif düşüncelerle yorumlamayı sevmiyorum bir şeyi. ilgi bekliyor muyum? evet. istediğim bir şeyin yerine gelmesi için çabalar mıyım? evet. ama gündelik olaylarda da bir konu hakkındaki tek karar benim için bir seferde verilir.
zarar diyemem ama evet, kimi de bunun kırıcı olduğunu söylüyor.

ağızdan çıkana değil yaşadığınız ana odaklan. neler yaşandı, bundan sonra ne olması gerekir diye kafanda ufak ufak simule et.

evet aynen dediğin gibisin ve niye öylesin :)

retronology +1

"sen yapsan/söylesen ben ısrar ederdim" yani bana niye ısrar etmedin altmetni geçenlerle dolu etrafım. çünkü sanrım şundan kaynaklanıyor, biz kendimize ısrar edilmesinden hoşlanmadığımız için (birşeye hayır diyorsak sanırım o hayırdır ve dönüşü olsa bile gönülsüz olur) başkaları da ısrardan hoşlanmaz diye düşünüp üzerine gitmiyoruz. :/

güdümlü anne terliği gibi düşünüyorum ben de. azıcık kibar ol, suyuna git, ilgi göster vs.

eee bunları yazdığına göre sende farkındasın karşındakinin biraz ısrar istediğini, bunların ne anlama geldiğini sormuyosun bence ama karşıdakini anlasamda ısrar edemiyorum diyosan zaten yapacak bişey yok zorlamayla olmaz gibi.

ben bu tavırlara netlik değil de ukalalık diyorum. benim literatürümde böyle.

teşekkürler yorumlar için;
fakat ben ısrar eden bir tip değilim. yani retronology'nin dediği gibi, benim için tek seferde alınır karar.

+ben gitmek istiyorum (alt metni, kalmam için ısrar et, kalacağım)
-peki o zaman alayım mı ben biletini?


işte ben o alt metne zerre önem vermiyorum. banane amına koyayım. ne istiyorsan söyle. oğuz atay'ın da dediği gibi; açıkça, mertçe, türkçe.
söyle kardeşim. ben senin kafanın kıvrımlarında dolaşan düşünceleri bilmek zorunda mıyım? değilim. buna mesai mi harcayacağım.

ayrıca sen ''gitmek'' istemişsen, ben de git derim.

kal dersem, benim zorumla kaldığını düşünürüm. bu da beni gerer.

insanlara değer veriyorsanız evet, o mesaiyi harcamanız lazım.
ben böyle biriyim. bana ne. umrumda değil. beni seven böyle sevsin diyebilirsiniz. mantıken dediğiniz doğru ama pratikte hayat öyle işlemiyor. birine değer veriyorsanız onun fikirlerini önemseyeceksiniz. fedakarlık yapacaksınız. işte siz o fedakarlığı yapmayı istemiyorsunuz. böyle olduğu sürece de zamanla etrafınızda kimse kalmayacaktır. insan ilişkileri karşılıklı fedakarlık üstüne kurulu. kimse size bedava sevgi, bedava ilgi, bedava önem vermez. güzel yüzünüzün hatırına sizi bir ömür çekmez. üzgünüm.