Giriş
(9)

Insan nasil pozitif olur?

rusyalı kozmonot
Ben ne yazik ki olaylarin olumsuz yonune cok takilan bir insanim. Bazi insanlara bakiyorum inanilmaz pozitifler ve cok gipta ediyorum. Cunku obur turlusu cok yorucu. Insanin mizacinin cok degisecegine inanmiyorum ama en azindan bakis acimizi nasil degistirebiliriz? Diger turlu hayat (subjektif de ol
Ben ne yazik ki olaylarin olumsuz yonune cok takilan bir insanim. Bazi insanlara bakiyorum inanilmaz pozitifler ve cok gipta ediyorum. Cunku obur turlusu cok yorucu. Insanin mizacinin cok degisecegine inanmiyorum ama en azindan bakis acimizi nasil degistirebiliriz? Diger turlu hayat (subjektif de olsa) daha kolay oluyor.
0
rusyalı kozmonot
(08.11.17)
AlsterWasser
(08.11.17)
Burda da farklı başlıklarda da olsa epey denk geldiğim bir kitap var: İyi Hissetmek
Uygulayıp iyi sonuçlar alanlar var. Bir bakabilirsiniz.
0
hana bi
(08.11.17)
Pozitif insanlarla vakit geçirmek en etkilisi bence.
0
doxanikee
(08.11.17)
Olayın olumsuz tarafı senin işine yaramayacak olan taraf. Diyelim iPhone X almak için Amerika'ya gideceksin. Hem Amerika'ya gideceğin için hem de son teknoloji ürünü bir telefon alacağın için heveslisin. Bu durumda "Ya bir şey olur da gidemezsem?" diye düşünürsen hevesini kaçırmış oluyorsun. Bu yüzden de sırf "kendi hevesini kaçırmamak" için bunu düşünmezsin. Olursa olur, olmazsa olmaz düşüncesine odaklanırsan kötü olayların aslında çok doğal olaylar olduğunu görürsün. Kar fırtınası çıkınca uçuş iptal oldu diyelim. Sen zaten bunu düşünsen de buna müdahale edemezsin ki. Kar fırtınasını durduracak halin yok. Madem problem gerçeğe dönüşse bile yapabileceğin bir şey yok, o zaman bu problemi gündeme getirmenin bir anlamı yok. Kısaca sana faydası olmayacak şeyleri düşünmemek için sana fayda sağlayacak şeyleri istemen ve onları düşünmen gerek.
0
dissendium
(08.11.17)
negatif düşünmek bir çeşit korunma mekanizması. hayal kırıklığından, beklenmedik şeyden, olumsuzluklardan negatif etkilenmemek için en kötüsünü düşünüp aklımızca ona hazır olmaya çalışıyoruz.

ben yeri geldiğinde polyanna'dan beter, yeri geldiğinde ise felaket tellalı oluyorum; pek ortam yok. bir zaman sonra fark ettim ki negatif düşündüğüm olayları ya da bir benzerini daha önceden yaşamış ve bir şekilde negatif şeyler yaşamışım. her zaman bire bir karşılığı olmasa da o olayın bende karşılığı negatif olmuş; haliyle kafamda negatif kodlamışım ve sonraki durumlara kötümser bakmışım.

bir şeylerden korunman, kaçman gerektiğini düşünmediğinde hayata daha pozitif bakmaya başlarsın diye düşünüyorum. günlük hayatta seni geren, kafanı meşgul eden şeylerden kurtulursan; daha sakin bir düşünce yapısına erişirsen daha pozitif olabilirsin diye düşünüyorum.
0
Bruce
(08.11.17)
"neden" sorusunu doğru sormakla alakalı aslında bunun cevabı. her olaya negatif bakılmaz, her olaya pozitif bakılmayacağı gibi. keywordler edinin. mesela sevgi, insancalık, saflık gibi ve karşılaştığınız olaylara bu pencerelerden bakılabiliyor mu diye durun ve biraz düşünün.
bir şeyin içinde sevgi bulursanız negatif olmazsınız. ya da güven, insanlık, saflık, iyi niyet vs..

bir şeye negatif yaklaşıyorsanız kendinizce önemli gördüğünüz güzel "değer"lerle bir sorgulayın. bakın bakalım bunlar içinde var mı.
0
awlmi
(08.11.17)
parayla
0
Delay Fuze
(09.11.17)
Şu aralar dış etkenler ve başıma gelenler nedeniyle iki ileri bir geri gidip gidip gelsem de, ortalamaya baktığımızda pozitif biri olduğumu söylerler ama o pozitiflik kaç bunalım sonrası çıktı; o da ayrı.

Öncelikle, profesyonel yardımı asla ve asla küçümsemeyin. Sizden bir anda harikalar yaratmayacak ama uzun sürede sizi rahatlatacak ve görüş açınızı genişletecek bir yöntem.

Ancak, o bunallım zamanlarımda hazır çorba ve Banvit tavuk köfteyi ancak karşılıyordum; psikolog lüksün de lüksüydü. O yüzden, kendi geçtiğim yolu anlatayım ama şunu da hatırlatayım: herkesin reçetesi farklı. Benim reçetem başkasına, başkasının reçetesi bana uymayabilir. Zaten profesyonel yardımın da güzelliği senin reçeteni bilen insanın yönlendirmesi.

İlki sıkıldım. Böyle, ruh daralmalı falan. Üzül üzül nereye kadar. Bir de dediğin gibi ağır. Bana bir 'Ee, ben çok sıkıldım' ile 'Eşek başı mıyım ben, bu yükü böyle taşıyorum' arası bir his geldi.

Ondan sonraki süreç kendimle ve üzüntülü olan her şeyle dalga geçmek oldu. Yani, yine her şeyi kötü tarafından görüyordum da, en azından dalga geçince komik oluyordu. Her şeyden önce kendimi güldürüyor, o sıkıntıyı atıyordum. Param mı yok, parasız bir arkadaşımla 'Kızım artık E5'e çıkarız. Bir alıcı gözüyle baksana , ne kadar ederim, puhaaa' diye dalga geçiyordum, artık seviye ne kadar düşerse, o kadar çok gülüyordum. Hala da en sevdiğim şey kötü durumlarda bir kader arkadaşı ile dalga geçmektir.

Sonraki süreçte, e baktım, kötü gidince de uzun dönemde o kadar bir etkisi de yok. Yani, şu an üzüldüğüm şey 3-5 sonra pek bir anlamsız. Daha da ötesinde, yaşarken kötü şeyler olduğunu düşündüğüm şeyler bir şekilde iyiye döndü. İyi olduğunu düşündüklerim kötüye döndü. Hatta zincirleme şekilde bir iyiye bir kötüye döndü. Hatta o sarmalin bir kısmınu hala yaşıyorum. O zaman bana iyice bir rahatlama çöktü. Aslında rahatlamadan hayatımı dizi gibi elimin çekirdeğiyle izlemeye başladım. Kendi hayatıma seyirci olmak çok ilginç geldi. Böyle yanımda biri olsa da, bir yandan çekirdeği futuğğ futuğğ diye tükürürken 'Du bakalım kız, yarın ne olcak yaa. Çok da acayip yerde bitti' der gibi buldum kendi hayatımı. Ötesinde, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremeyeceğimi anladım; tek kararım şu oldu 'Herhangi bir şey beni hastaneye düşürmüyor, yatalak yapmıyor, öldürmüyorsa; ne kadar kötü olabilir ki!'. Yani, kötü tarafından baksam ne olacak. Alt tarafı dünyada bir insanım. Gitse gitse nereye kadar kötü gidebilir. Sokakta acı acına mı kalacağım, altına girince ısınacağım yorganım mı olmayacak. Onlar sorun tabii, o zaman zaten kötü düşünmezsem manyaklık olur da, gerisi kötü olsa ne olur, iyi olsa ne olur. Ayrıca, kötü ve iyi olup olmadığını büyük olasılıkla ölene kadar bilemeyeceğim.

Şu ara kötü tarafından bakmaktan ziyade zorlanıyorum ve yıpranıyorum. O yüzden sert bir süreçten geçiyorum ama biliyorum ki bu süreci geçtikten sonra kendimle aslanlar gibi gurur duyacağım. Bu da iyi tarafından bakmak falan değil; 5 yıl sonra şu süreci yaşadığımı hatırlmayabilirim bile. Şu an zor oluşu veya yıpratıcı oluşu, ileriyi etkilemeyecek nasıl olsa. O zaman sınırına kadar zorlanayım, yıpranayım; en kötü ihtimalle tecrübe olur. Kötü oluversin bir süre. Kötü olmadan iyi olmaz. Çirkin olmadan güzel olmaz. Ona da ihtiyaç var.
0
aychovsky
(09.11.17)
nitelikli seks ile.
0
edgenabby
(09.11.17)
(5)

Whatsapp kullanmayan var mı?

cool pich
neden?
neden?
0
cool pich
(07.11.17)
Ben. Çünkü akıllı telefon kullanmıyorum.
0
candanag
(07.11.17)
Çinli kız arkadaşım kullanmıyordu. Çin Cumhuriyeti'nin kendi üretimi olan WeChat harici tüm app.ler yasak olduğundan kullanmıyorlar. Başka ülkelerde olsalar da (kız TR'de okuyordu) kullanmıyorlar. Çünkü devletleri çok sıkı denetimlerle özellikle gençleri denetliyor. Türkiye'de yükleyip ülkesine dönünce silse bile, yolda yürürken random bir polis çevirip telefonu inceleme, şüphelenme durumunda geriye dönük incelemeye tabi tutuyormuş.
0
Fayfa
(07.11.17)
fayfa+1
Geçen sene ben de Çin'deki bir okulla iş görüşmeleri yapıyordum. Whatsapp değil WeChat üstünden iletişiyorduk.
0
sopiro
(07.11.17)
İş için lazım oluyor. Kovulursam bi gün sileceğim ben de.
0
soyut park
(07.11.17)
Çok uzun yıllar kullanmadım. Yurtdışuna giderken ailemle görüşmek için yükledim, onlar olmasa silerim.

Bir dizide "O 80'lerde doğdu. Telefonunu telefon olarak kullanıyor" diye bir laf vardı. Ben de biriyle konuşacağım zaman ararım, mesaj atmam pek. Biri mesaj atınca da ararım. Ben karşıdaki insanın sesini duymayı seviyorum. İstisnası iş yerinde konuşamama durumunda oluyor. Sadece o zaman mesajlaşıyorum. Bir de gruolardaki muhabbet gereksiz uzuyor. Üç gruba üyeyim toplamda. Biri eski arkadaşlarım, onlar bir durum olduğunda, nostaljik bir anda yazıyorlar ama gruplardan biri çok konuşuyor. Sürekli bir şeyler akıyor ve gereksiz bir muhanbet. Selena Gomez Justin Bieber'laymış tarzı dedikodular falan. Sabah kalkıyorum, 200 mesaj ve arada önemli bir şey varsa kaçırıyorum. Ya da diğer bir geup, bu tarz muhabbet yağmıyorsa da, uzun uzun geyik yapıyor. Muhabbet güzel de, 300 saat aralıksız geyik yapınca daralırım ben, bunalıyorum. Genellikle en büyük derdim karşılıklı 3-5 mesajla çözülür, uzarsa daralırım. Gün içinde böyle çok mesajlaşma olması ve muhabbetin gereksizce uzaması rahatsız ediyor beni. Bu yüzden kullanmak istemiyorum.
0
aychovsky
(07.11.17)
(34)

Düğün istemeyen kız

ya ben lan neyse
nerden bulunur? hangi sosyal çevrelerden?pat diye sordum ama bi arkadaşa lazım.
nerden bulunur? hangi sosyal çevrelerden?

pat diye sordum ama bi arkadaşa lazım.
0
ya ben lan neyse
(07.11.17)
Haha arkadasin evlilik kriteri bu muymus?
0
Traveller
(07.11.17)
evet. sünnet çocuğu gibi loş ışık altında patlak hoparlörden kulak zken ankara havasıyla menopozlu karıları eğlendirip tıraş köpüğü kıvamında pasta kesmek istemiyor arkadaş.
0
🌸ya ben lan neyse
(07.11.17)
Maddi manevi olarak mantıklı ve düzgün iletişim kurabileceğiniz insanlar bulursanız, evlilik yönteminiz üzerinde konuşup sağlıklı şekilde anlaşabilirsiniz. Çevrem geniştir, kimsenin illa da düğün olsun diye direttiğini şimdiye kadar görmedim.
0
roket adam
(07.11.17)
evlenip boşanmış ise yüksek ihtimal istemez. Sosyal çevre ile olmaz bu iş. Ya da hayalinde bir yabancı ülke falan vardır yaşayacağı, onu garantileyebilirsen falan konsoloslukta da bu işi bitirebilirsin. Allah kolaylıklar versin.
0
candanag
(07.11.17)
benim çevremdeki kızların yüzde 95'i düğün çomarlık diyor.
0
xu
(07.11.17)
bir3iki7
(07.11.17)
Türkiye' de var ama sayıları çok az. Bulursanız kaçırmayın sevin onu. ülke dışına çımya gerek yok. ama böyle saçma şekilde bulamazsın :D
0
yün prenses
(07.11.17)
Benim tanıdığım çoğu kadın da düğün istemiyor. Evlenenleri çok azı düğün yaptı. Çevremde 15-20 kişi evlendiyse, toplam 4 düğüne gittim son 7 yılda. Bir tanesi öğlen nikah, nikah sonrası aileyle yemek, akşama da arkadaşlarla karaoke barda eğlence yaptı. Barda içtiklerimizi de biz ödedik, onlara bırakmadık. Zaten ikisi de aileyle yaşıyordu, sıfırdan ev döşerken canları çıktı.

Biraz çevreni değiştirmeye çalışabilir arkadaşınız.
0
aychovsky
(07.11.17)
tanıdığım ve düğün isteyen/düşünen bir tane bile kadın yok açıkçası. Çevreyle ilgili bence de.
0
sopiro
(07.11.17)
vay be. nasıl çevreleriniz varmış. bana o çevreler iş evlenme raddesine gelince düğün isterler gibi geliyor.
0
🌸ya ben lan neyse
(07.11.17)
siz yapmiyorsunuz o yapmiyor bu yapmiyor. kim yapiyor lan o zaman bu dugunleri, ufak bi topluluk var onlar kendi aralarinda dugun treni mi yapiyor?
0
khiron
(07.11.17)
2.kez söz alayım bu konuda evlenme raddesi mevzubahis olunca.

Tamamen kişisel gözlemimdir, genele yansıtmak doğru olmaz, çok marjinal çevreleri-ortamları bir kenara koyarsak evlenmek isteyen 100 gencin (erkek ya da kadın fark etmez) 95'i düğün ister, 5'i istemez. 5 gencin 4'ü de anne-babaya ya da ailenin ileri gelen ve sözü-lafı kırılmayacak büyüklerine yenik düşer. Yani her şey uygun oldu falan filan da bir de bu %1'i bulacan işte.
0
candanag
(07.11.17)
ekşi sözlükte bulabilir
0
soyut park
(07.11.17)
Ben taniyorum oyle birini. Gercekten istemiyor. Ayrica baskalarinin dugunlerinde de kalkip oynamiyor,sıkıliyor, dugun sevmiyor sanirim. Parasiyla nikahtan sonra gezmek istiyor.Ayrica fazlalik da sevmiyor. 10 tane kahve takimi, 30 tane yemek takimi istemiyor mesela evde. Isyerinde de var benzer biri ama o istemiyorum diyor da emin degilim. Cevrenizi degistirin az ama bulunmaz degil. Bol sans.
0
whysoweird
(07.11.17)
o arkadaşına söyle çevresini değiştirsin.
0
mungojerry
(07.11.17)
biraz zor bulunur valla
her iki taraf istemese bile aileler diretir
0
red hot chili
(07.11.17)
İsten eve evden yuksek lisansa gidiyorum pek takildiim cevrem yok acikcasi.
Dugun dernek hepsini sadece masraf olarak goren bir insan olarak 1000 kisilik sarkicili zibilyon tane etkinlikli dugunle yakin zamanda evleniyorum.
Arkadasin cok takilmasin bir yerden sonra takmiyor insan..
0
cilekli pasta
(07.11.17)
Fatih pazarında vardı en son. İstanbul'daysa baksın derim. Neredeyse her tezgahta var ön tarafa koyuyorlar.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(08.11.17)
ben varım ama sevgilim kaptı XD.

valla benim fikrim bu yönde ama çevremdeki kızlar göbek atmaya çok meraklı. yakın arkadaşlarım olsa bile. evlenip düğün yapmayan görmedim kendi yaşıtlarım arasında.

yaş 23 bu arada
0
dedi ayca
(08.11.17)
30 yaş üstü eğitimli sosyal çevreden. etrafımda istemeyen insanlar var bana da şahsen itci geliyor armut gibi sağa sola çekiştirilmek
0
hopp
(08.11.17)
yurtdisindan (mesela afrika ulkeleri) bulunabilir.
0
for the record
(08.11.17)
Bulunur da tek kriter buysa mutluluk garantili değil.
0
SiyamkedisiZorro
(08.11.17)
Duyurudan.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.11.17)
Ben varım mesela. Ailelerin ne istediği de umrumda olmaz, düğün isteyen aile bireyleri boşansın bi daha evlensin o kadar düğün meraklısıysa :)
0
nesenbilneben
(08.11.17)
Düğün istemeyen kız çok var ama aileler dayatıyor. Kızı bulunca bir de aileyi ikna etmeniz gerekecek.
Aklı başında, mantıklı düşünen insanlarsa çok zorluk yaşamazsınız. Diğer türlü, gelin de damat da, istememelerine rağmen kendilerini bir halayın ortasında bulabilirler.
0
peggy
(08.11.17)
ben acaba buradan arayışa girmişim gibi mi görünüyorum. mesaj yoluyla öyle dedi bir arkadaş. o kadar düşmedik lan. varsa yol yaptığım çıksın söylesin. 10 senelik hesabımı sileyim. bu kadar paranoyak olmayın. arkadaşça bir şey sorduk lan :)
0
🌸ya ben lan neyse
(08.11.17)
@ya ben lan neyse yok hacı onu diyen duyurunun yürüme dinamiklerinden bihaber demektir. benim yürümediğim insan kalmadı bi kere de suçlanmadım böyle bir şeyle.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.11.17)
dugun kezbanliktir. dugun isteyen kiz kezbandir. bulamiyorsan sen de kezbansin.
0
thermodynamics of the heart
(08.11.17)
O etrafınızdaki kırmızı saçlı, piercingli kızlar, feminist geçinenler, modernliğin dibine vurduğunu iddia edenler, düğün ne ya öyle kıro işi diyen kızlar iş evlenmeye geldiğinde sizden evden kız çıkarma saçmalığı, beşi bir yerdeler dahil olmak üzere full+full paket düğün isteyecek arkadaşlar.
0
skooma
(08.11.17)
okumuş çevreden , ama çok okumuş
0
wishboneash
(08.11.17)
Türkiye dışından genellikle.
0
sen git ben geliyorum
(09.11.17)
biz bulduk da bize kadar var yani. söylemeyiz.
0
elorelia
(09.11.17)
Normalini buldun da düğün istemeyenini mi arıyorsun.

Ben daha hala evlenilecek kız nereden bulunur aşamasındayım mesela. Onu bulunca da evlilik isteyip istemediği aşamasına geçecem :)
0
orion
(09.11.17)
Şans eseri denk gelinir.

Benim tüm arkadaşlarım istiyor bir ben istemiyorum mesela. Hani sosyal çevreyle de öyle aşırı ilgili değil sanırım.
0
mojiziku
(13.11.17)
(49)

28 yaşında kanser olduğunu öğrenmek

koola
Ailem bilmiyor. Bugün sonuçları aldım, doktorumla görüştüm. Geç kalmadığımızı doğru tedaviyle yenebileceğimi söyledi. Ama ben annemlere söyleyemem üzemem onları. Neden bilmiyorum buraya yazdım. Sizce söylemeli miyim? Tek başına tüm tedavilere gidebilirim sanki, duymasın annem
Ailem bilmiyor. Bugün sonuçları aldım, doktorumla görüştüm. Geç kalmadığımızı doğru tedaviyle yenebileceğimi söyledi. Ama ben annemlere söyleyemem üzemem onları. Neden bilmiyorum buraya yazdım. Sizce söylemeli miyim? Tek başına tüm tedavilere gidebilirim sanki, duymasın annem
0
koola
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun , inşallah tedaviniz çok güzel geçer ve bu hastalığı yenersiniz, bence ailenize söylemelisiniz onlar da senin için dayanacaklardır size moral vermeye çalışacaklardır diye düşünüyorum , moralinizi çok yüksek tutun , bence yeneceksiniz doktorunuzun dediği gibi
0
proustun bir aski
(07.11.17)
Atlatmanızı gönülden dilerim öncelikle..
Desteğe ihtiyacınız olacak bu süreçte.. bir şekilde söylemeli gibi geldi bana.. yanınızda olurlar.
0
leper messiah
(07.11.17)
İmla hataları için kusura bakmayın mobilden yazıyorum
0
proustun bir aski
(07.11.17)
Öncelikle çok geçmiş olsun
Bu süreçte manevi bir destek ihtiyacı hissedebilirsiniz sanki, evet söylemeye çekinmekte haklısınız fakat tedavi boyunca yanınızda olmalarına da ihtiyaç duyabilirsiniz.

Yine karar sizin tabii ama aileniz de bilmeyecek de kim bilecek? Bilmek hakları diye düşünüyorum. Tek başına mücadele edilebilecek bir hastalık değil kanser
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(07.11.17)
ailesel destege cok ihtiyac duymadan tedavi ve motivasyon bana yeter derseniz soylemeyin bence cunku onlara mide agrim var desen bile uyuyamazlar o yuzden iyi karar verin soylemek icin
0
seljax
(07.11.17)
Merhaba,

Çok geçmiş olsun. Herkesin durumu elbette farklıdır, ancak yakın arkadaşlarımdan birine 21 yaşında teşhis kondu. Tedavisini tamamladı, şuan üzerinden on yıldan fazla bir süre geçti, gayet sağlıklı, mutlu bir hayatı var.

Aile konusu elbette kişisel seçim, ancak bildiğim kadarıyla tedavinizin ağırlığına göre destekleri iyi olacaktır. Bu bilgilerle dışardan bakıldığında söylemek daha mantıklı gibi. Doktorunuz ve ailenizle birlikte hareket etmek en doğrusu.
0
hana bi
(07.11.17)
Geçmiş olsun.

Bence söylemelisin, ailenin desteği sayesinde süreci daha rahat atlatırsın.
0
hayirsiz
(07.11.17)
çok geçmiş olsun. morali yüksek tutalım, umarım yenersiniz.

çekinceyi ben de anlıyorum ama insan dayanacak birisini arar yanında bence, mutlaka paylaşmalısınız diye düşünüyorum. hem sonradan öğrenirler, bir de sakladığınızı farkederlerse daha çok üzülebilirler. hiç anne terliği yemediniz galiba :P

bir fincan kahve +1
0
dedi ayca
(07.11.17)
ölümcül bir hastalığı atlattım. senin moduna göre onlar da benzer moda girecek. söyleme yada senin modun, moralin çok iyiyise daha basit bir hastalık gibi söyleyebilirsin. anne başka bir şey ama şunu yap yada yapma demek çok zor. ana gibi yar olmaz.
0
sik kullanilanlar
(07.11.17)
Cok gecmis olsun sanirim genc yasta bu illeti atlatmak daha kolay oluyor. Bir arkadasim da uygun tedaviyle atlatti. eskisi gibi degil artik kansere karsi tedaviler cok ilerledi.
0
rentts
(07.11.17)
geçmiş olsun, şükürler olsun ki tedavi ile çözülebilecek bir durumdaymışsınız. bu hastalığı atlattıktan sonra aile öğrenirse daha çok üzülecektir bizimle neden paylaşmadı diye. bu süreçte insana en iyi ilaç aile, yakınlarından göreceği destek derler malum. bence paylaşın
0
gazozailacatmauzmani
(07.11.17)
Geçmiş olsun. En azından bir kişiyle paylaşmalısınız bence bu durumu. Özellikle sizi gerektiğinde hastaneye getirip götürebilecek biri olmalı. Bir kuzen, yakın bir dost... Ailenize söylemek istemiyorsanız ve böyle daha stressiz olacaksanız öyle yapın. Önemli olan sizin huzurlu olmanız.
0
inawen
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. İnşallah en kısa zamanda tedavi olur ve iyileşirsiniz. Ailenizin bilmesi şu aşamada daha iyi. Bir de hastalığın duygusal yükünü üzerinizde taşımayın. Aile bizim en yakınlarımız.
0
dissendium
(07.11.17)
bence söylemelisiniz ve onlar da size destek olmalılar. umarım hızla iyileşirsiniz. geçmiş olsun.
0
tukenmez adam
(07.11.17)
Gecmis olsun, moralini yuksek tut lutfen. Tedavisi olan bir hastalik nihayetinde. Yapabilecegimiz bir sey var mi?
0
balpolen
(07.11.17)
Geçmiş olsun... Bence söyle. Çünkü sonradan ah keşke söyleseydin dedirtme kendine. İlk üzülecekler ama Bir sure sonra alışacaklar. Sonra sen iyileşeceksin, normale dönecek her şey. Üzülme geçiyor.. Zaten saklayamazsın bunu ki.. Sadece hafifleterek söyle. Kolay iyileşen çeşidiymiş de...
0
ssiradanbirigibi
(07.11.17)
çok, çok geçmiş olsun.

moralinizin yüksek olmasının ciddi bir önemi var. kendinizi yalnız hissetmeniz tedavinizi de kötü etkiler, o zaman söylememeniz ailenizin işine de yaramaz. yani tam da yapmak istemediğiniz şeyi yapmış olmayın.

ailenizi onlara sormadan size destek olma şansından mahrum bırakmayın bence. tedavinizin gidişatında başından beri yanınızda birilerinin olması ve o birilerinin aileniz olması hem iyi etki eder, hem de ailenizin hakkı bana kalırsa.

evham yapan bir aile ferdi varsa belki ailecek ondan gizleyebilirsiniz. o kararı ailenizin geri kalanıyla alabilirsiniz.

kendinizi yalnız bırakmayın, lütfen. doktorunuz da güzel şeyler söylemiş madem, stres yaparak avantajınızı dezavantaja çevirmeyesiniz. umuyorum bu döneminiz olabilecek en hafif şekilde geçer ve en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz. sevgiler.
0
godoşu beklerken
(07.11.17)
Geçmiş olsun. belki bir kaç hafta sonra, tedavi yola girip ilerleme yapıldıktan sonra olabilir.
0
Cursed Chico
(07.11.17)
Belki yumuşatarak söyleyebilirsiniz, böylece hem yanınızda olurlar hem de çok evham yapmamış olurlar. Mesela “şyramda şuramda şöyle birşey çıltı, kötü huyluya çevirme riski yüksekmiş, hemen müdahale edelim dediler” gibi gibi.
0
physcos physcos
(07.11.17)
geçmiş olsun. inşallah bir an önce sağlığına kavuşursun.

üzülmelerinden ve onları senin için üzülür görüp, senin daha da zorlanmandan korkuyorsun. ama en doğrusu paylaşman. üzülecek olsalar da bunu tek başına taşıma. ailen ve arkadaşlarınla mutlaka paylaş. bazen hasta yakını, hastadan daha hasta olup, hastanın da moralini bozabiliyor. bence paylaşırken bu uyarıyı da yap: siz bana moral vereceksiniz, destek olacaksınız, de.

kesinlikle paylaş. çok çok çok geçmiş olsun.
0
runagain
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bunu gizlemenin ne senin ne de ailen için doğru olduğunu düşünüyorum. Anneme hastaymışım ya, karaciğer kanaması, ülser vs falan diyor doktor diye başla. zamanla kanser olduğunu söylersin. bir anda söylemene gerek yok (annen için). diğer aile fertlerine direkt söyle.

bu arada hangi kanser türü? 22 yaşında bir kız arkadaşım cilt kanserini gayet hızlıca bir sene içinde yendi ve tamamen iyileşti. umarım senin de aynı şekilde olur.
0
sen git ben geliyorum
(07.11.17)
Hocam herkesin aile durumu farklı o yüzden diyebileceğim tek şey moralli olmanız. yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla annenizi çok seviyorsunuz. bence en büyük motivasyonu ve desteği anneniz sağlayabilir.

siz söylemeden ne bileyim hastane kağıtlarından, ilaçlardan vb. durumu kendisinin anlaması halinde üzülebilir. ama sizin ağzınızdan duyarsa, birlikte daha güçlü olabilirsiniz.
0
lesemajeste
(07.11.17)
Gecmis olsun.

Zaten hastalik canini sikacaktir bozacaktir, bir de ailenden bunu gizlemeye calisarak kendini daha da sikintiya sokmamalisin. Tedavine mi odaklanacaksin, yoksa bunu gizlemek icin ailene mazeretler bulmaya mi?
0
midilli35
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun öncelikle.

Ben bu meseleyi tek başıma asarim diyen adam bu hastalığı ezer geçer. Önce onu diyeyim. Takdir ettim sizi. Zira çok sevdiğim bir abim bu motivasyonla nasıl yapabildiyse artık 9 ayda hastalığı tamamen yendi. Sizi kendisiyle tanistirabilirim bile. Eşi ve kızı iyileştikten sonra öğrendi.

Kimi insan hayatında sevdiklerinin desteği ile motive olabilirken kimisi de onların karşısına başarı sonrasında çıkmak üzerine motive olabilir. E malum bu hastalığın en etkili ilacı moral motivasyon.

Ben sizde bunu gördüm şahsen. Ailem öğrenince üzülecek diye tedavi süresince sevkiniz kırılacaksa, ve bazen de yakinlarimiz bizleri bize karşı hassasiyetleri hasta psikolojisine soktuğundan bu durumu yaşama ihtimaliniz varsa şimdilik söylemeyin. Ta ki tek başınıza bu sürecin zor olacağını hissettiginiz ana kadar. Hiç sanmıyorum ama olur da tedavi sürecinde tokezlediginizi, yoruldugunuzu, zorlandiginizi hissettiginiz ilk anda yakinlariniza bilgi verin. Ama muhakkak verin öyle durumda.

Şimdiden geçmiş olsun. Bu motivasyonu kaybetmeyin. 1-0 öndesiniz. Tebrikler :)
0
evrenos gazi
(07.11.17)
Abi çok çok geçmiş olsun. Umarım hızlı bir şekilde atlatırsın. Bence ailenle en başta konuşmalısın. Destek filan muhabbetlerini de geçelim gizli tutmaya çalıştıkça başlarda kafanda ekstra stres unsuru olacak.
0
karpuzpeynirekmeksu
(07.11.17)
geçmiş olsun dostum.

artık bir çok insan rahatça kurtuluyor ve bünyesi müsait olanlar normal bir hastalık gibi zamanla iyileşiyor. ailene de söyle, sevdiğin dostlarına da güzelce atlat kaldığın yerden yürümeye devam et. hiiiç dert değil, atlatar geçersin. bir süre sonra buraya yine duyuru açar, la kanser falan kalmadı bitti diye biz de seviniriz. :)
0
Apocalypse
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. Yine de siz bilirsiniz ama Bence soylemelisiniz. Aile olmanın mantığı biraz da bu değil mi. Bana kalirsa onlar da bilmeyi hak ediyor. Onlara bu süreçte sizin yaninizda olma şansı vermemiş oluyorsunuz söylemezseniz. Sonradan ogrenirlerse gizlediginiz için daha cok uzulebilirler. Yalnız degilsiniz, yalniz atlatmak zorunda da degilsiniz o yüzden. Bu dönemi birlikte atlatabileceginiz bir aileniz varmış ne güzel. Hem gizlemek sizin için fazladan bir çaba ve stres demek.
0
aquarium
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda iyileşmiş olacaksın. Önemli olan moralinin yüksek olması.

Ben söylemen taraftarıyım. Böyle durumlarda aile desteği ekstra motivasyon sağlayacaktır.
0
himmet dayi
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bence ailene söylemen iyi olur eğer onları düzenli olarak görüyorsan. Tedavinin yan etkilerini sende gorurlerse (sac dokulmesi, yorgunluk hali vs) onlar soracaktır zaten. Motivasyonunu yüksek tutman gereken zamanda bir de onlardan saklama stresiyle uğraşma bence. Ayrıca yaninda birilerinin olması çok daha iyi olur tedavi açısından.

Herkes söylemiş ben de tekrar edeyim. Neden motivasyonunu yüksek tut diyoruz? Motivasyonunu yüksek tuttuğun sürece bağışıklık sistemin güçlü olur, bu da hastalığa karşı korunaklı olduğun anlamına gelir.

Bol şans.
0
humblebirth
(07.11.17)
çok geçmiş olsun. tek başına göğüslemektense paylaşın bu durumu ailenizle. her iki taraf için de daha iyi olacaktır.
0
eindaclub
(07.11.17)
Eskisinden sağlam olursun inşallah.

Yaptığın hareket çok asil, yüreğinin büyüklüğünü gösteriyor. Ama sen iyileştikten sonra bir gün öğrenirlerse, bu süreçte yalnız olduğunu düşünecekler ve içlerinde hep bir burukluk, kendilerini suçlama psikolojisi kalacak. Oysa beraber atlatırsanız tam tersi sonsuz bir iç huzuruyla dolacaklar. Bilmek hakları. Hayatta her şey yeri ve zamanı geldiğinde yaşanmalı.
0
onemoremile
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun, doktor henüz geç değil dediyse kısa zamanda atlatırsın bunu, moralini bozma.

Bence ailenle paylaşmalısın. Evet üzülecekler ama söylemediğini öğrenirlerse bence daha çok üzülecekler.

Ailen başta üzülüp kahrolsa da, bu süreçte senin yanında dağ gibi durabilmek için üzüntülerini bir kenara bırakıp toplarlanacaklardır. Annen sandığından çok daha güçlü, hiç merak etme.
0
peggy
(07.11.17)
Cook geçmiş olsun. Rabbim şifa versin. Bence ailenle paylaşman daha iyi olur. Destek olurlar. Çünkü aile çok farklı birşey. Manevi olarak ayakta kalman için önemli birşey.
0
tociess
(07.11.17)
cok gecmis olsun ve gececek insallah once buna kesinlikle inanmalisiniz.
aileye soylemeden bu surec zor gecer sizin icin. ama sen de haklisin anneye dediginde tabi ki uzulecek. tek care once gercekten inanip, bu sureci tastamam sindirip annenin karsisina inanilmaz bir gucle cikman ve destegini istemen. anneler cesur olur, seni guclu gorunce icindeki cesaret daha cabuk cikacak ve atlatacaksiniz allahin izniyle.
0
art vandaley
(07.11.17)
hemen inanma doktorlara. hele özelse hiç inanma. şimdi bu hastalıktan kurtulmak çok kolay. bir yakınımızın kolon kanserinden sonra 2 yılı geçti. tahlilleri tertemiz çıkıyor.
0
for day to break
(07.11.17)
Bu bir süreç. Sen nasıl kendini üzgün hissediyorsan başkaları da hissedebilir. Bu hislerin yaşanması gerekiyorsa, bırak herkes yaşasın. Bunu ailen ile, yakınlarınla birlikte yaşamazsan hem süreci, hem de hastalığı atlatmakta zorlanırsın.
Bu süreç seni korkutabilir. Ancak korkmak, korkmamak kadar doğal bir duygu. Karanlık bir odada yalnız oturmak yerine, ailenin, arkadaşlarının elini tut, desteğini hisset. Gerisi kolay.
0
cliquot
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Umarım atlatırsın bu bela hastalığı. Daha gençsin ve genç insanların direnci daha fazladır. Bence kesinlikle söylemelisin. Çünkü ameliyat/kemoterapi ciddi tedavi yöntemleridir. Emin ol sen ihtiyaç duyacaksın onların desteğine. Şu durumda anladığım kadarıyla durumun kötü değil. Bu haldeyken gidip durumu onlara açıklamalısın. Nasıl bir tedavi yöntemi izlenecek bilmeliler. Bilmeliler ki uzun vadede karşılaşacağın zorlukları seninle paylaşabilsinler. Bir de şu açıdan düşün. Allah göstermesin ama durumun kötüye giderse onlardan destek istemek zorunda kalacaksın. Ve seni o halde görmeleri, o ana kadar onlara haber vermemiş olman daha çok üzecektir onları.

Bence vakit kaybetmeden paylaş onlarla bu durumu.. Tekrar geçmiş olsun
0
silah taciri
(07.11.17)
Geçmiş olsun birilerine söyleneni tavsiye ederim. Moralin umarım hiç bozulmaz ama bozulduğu bir an olursa seni toparlayarak birileri olmalı. En kısa zamanda toparlayacaksın. Şuraya kanseri atlattım yazacağın günü şimdiden bekliyorum.
0
valarmurgulis
(07.11.17)
geçmiş olsun...

ben de ailenize söylemeniz taraftariyim. onlarin yerine kendinizi koyun, böyle bir şeyi sizden sakladiklarinda kendinizi dışlanmış ve eksik hissetmez miydiniz?

ustelik böylesi bir durumu gözlemeniz ileriye yönelik farklı şekillerde de size olan güvenin sarsılmasına sebep olabilir. şahsen ben anne olarak evladının benden bir şey gizledigini bilsem sonraki donemde ne söylerse söylesin inanmamayi tercih ederim ya da içimde bir bit yeniği hep kalir.

bu süreçte tedaviye odaklanmaniz gerekirken sürekli seri şekilde yalan söylemek, bir şeyler gizlemek ve güven problemleri yaşamak isteyeceginizi zannetmem.

ustel ik 4. evre akciğer kanseri atlatmış bir babanın kızı, lenf kanserini yenmiş birinin arkadaşı, daha çok yeni akciğer kanseri atlatmış bir dostun yareni olarak moral destek en kıymetli silahiniz olacak diyorum.

geçmiş olsun, güzel haberlerinizi bekliyorum.
0
balik kraker
(07.11.17)
inanıyorum ki atlatacaksınız. bence de söylemelisiniz. belki size, sizden daha yardımcı olacaklar. bunu bilemeyiz.
0
cemiyetin ünlü siması
(07.11.17)
Cok gecmis olsun. Ben de soylemekten yanayim. Insan ne kadar guclu olursa olsun ufacik bir zayiflik aninda bile ailesinin destegiyle tekrar ayaklanabiliyor. Umarim en kisa surede atlatirsin.
0
rusyalı kozmonot
(07.11.17)
Geçmiş olsun kardeşim. Atlatacaksın inşallah bugünleri.
0
komando kani var bende
(07.11.17)
birerbir tecrübem olmadı ama filmlerden gördüğüm kadarıyla tek başına atlatılabilecek bi süreç değil. mutlaka söyle. ayrıca anne/baban kanser olsa sen bilmek istemez miydin?

geçmiş olsun.
0
elorelia
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bilmeye hakları var. Söyle. Birbirinize destek olun. Aile bunun için var.

Yaşın genç. Yenersin bence.
0
Delay Fuze
(07.11.17)
Geçmiş olsun .. Bence de aran iyi veya kotu olsun soyle... Mücadeleye devam...
0
opitseri
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bugünler de geçecek. Erken aşamalardaymışsınız zaten. Annesi, kuzeni, teyzesi kanser talmatmış bir insan olarak "Kanaerden değil, geç kalmaktan korkun" kafının doğruluğunu defalarca gördüm. Erken olduğuna göre, korkmanıza hiç gerek yok.

Aileye gelince, düşün ki annene bu teşhis kondu. Bilmek ister miydin? Cevabın evetse, senin de cevabı saklaman bencillik olur. Bir de, grip olunca o süreç bile kolay geçmiyor. Atlatacağınıza eminim ama o süreç basit bir süreç değil tabii ki. Bu süreci tek başınıza atlatmanız size daha çok yük olur. İyileşmenizi de zorlaştırır. Böyle haberleri vermek zor ama belki onların tanıdığı birileri çıkar, sana yardım edecek olan birileri öıkar. O kapıları da kapatmış olursun söylemeyerek.
0
aychovsky
(07.11.17)
Çok sağ olun yanıtlarınız için!
0
🌸koola
(08.11.17)
Çok geçmiş olsun. Nasıl rahat hissedecekseniz öyle davranın. Ama eminim onlar bilmek isterdi ve bu süreçte işi çaktırmadan götürmen çok zor.Doktor olduğum için soruyorum tanınız ve tedaviniz konusunda mesaj atabilirseniz yardımcı olmak isterim.
0
arya yada vera
(08.11.17)
kanser yenilenebilir bir hastalık.
en yakınlarımda yenen ve üzerinden seneler geçenler var.

annene söylemen gerekiyor çünkü onun da sana destek olma hakkını elınden alamazsın.
ayrıca tedavılere tek gıtmek sorun degıl, bu bır hastalık bır sınav sadece sana gelmedi, bunu sevdiklerinle yasayacaksın. inşallah yeneceksin de.

moralin bozuldugu anlarda ne yasadıgını bılmedıgı ıcın sana bagıran ya da anlayıssız davranan annenın sonradan bunu ogrenınce hıssedeceklerını dusun.

annenin basına gelse senden saklayıp gıtse tedavılere ne hıssedersen oyle yap.
0
hopp
(08.11.17)
(21)

Skinny, boyfriend, mom, yüksek bel, düşük bel...

ms brownstone
İnternetten jean bakayım dedim de böyle bir sürü çeşit çıktı karşıma. Sözlükte de biraz okudum da hemen hemen hepsine çok fazla olumsuz yorum yazılmış. Merak ediyorum siz hangi modelleri beğeniyorsunuz ya da hangilerini çirkin buluyorsunuz. Mom jean'ler çok güzel değil mi mesela sizce de? Ya da skin
İnternetten jean bakayım dedim de böyle bir sürü çeşit çıktı karşıma. Sözlükte de biraz okudum da hemen hemen hepsine çok fazla olumsuz yorum yazılmış. Merak ediyorum siz hangi modelleri beğeniyorsunuz ya da hangilerini çirkin buluyorsunuz. Mom jean'ler çok güzel değil mi mesela sizce de? Ya da skinny düzgün fizikli birinde gerçekten güzel durmuyor mu? Öyleyse niye herkes laf ediyor ki bu pantolonlara?

Siz hangilerini giyiyorsunuz?
0
ms brownstone
(05.11.17)
Not: E
Skinny en dari ama butun bacaklarin ortada karsi cinse hitap ediyor modasi da kalmadi.
Slim hafif dar kesim en iyisidir.
Dusuk bel de bi ara modaydi zenciler falan cok giyerdi.

Kadinlar icin mom, yuksel bel ve skinny derim.
0
imelih
(05.11.17)
slim-fit.

not: E
0
AlsterWasser
(05.11.17)
yüksek bel skinny. yakıştığını düşünüyorum ve yeniliğe pek açık değilim, o yüzden hep bu model alıyorum. mom jean de harika bence, kendime yakıştırmıyorum ama başkalarında çok beğeniyorum özellikle minyon kişilerde.
0
theseachange
(05.11.17)
skinny ve yüksek bel giyiyorum. mom ve bf bana göre değil, vücuduma uygun bulmuyorum. mom jean kimsede beğenmiyorum. boyfriends jean ise yakışana yakışıyor. hatta balık etli olanlara bi tık daha yakışıyor bence.
0
elorelia
(05.11.17)
relax fit ve slim fit giyiyorum ama ikisi arasında yüksek bel ve rahat kesimde daha iyi hissediyorum.
0
ozgur bir kusun hatirati
(05.11.17)
Abi su hayvan gibi yukari cekilip gotu komple ortaya cikaranlardan da giymeyin de ne giyerseniz giyin.
0
baldur2
(05.11.17)
Mom en güzelleri. Diğerleri çok itici geliyor bana o ne öyle ya.

Skinnyler gerçekten güzel bir vücut olmadıkça kötü duruyor ayrıca güzel vücutlu birine bile yakıştırmadığım olmuştur. Bayağı geliyor bana.

Mom,bootcut'lar güzel.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(05.11.17)
Baldur2 +1
Yüksek bel pantolonlar tarihe karışsın artık nolur ya.

Relax cropped ve slim fit candır
0
mor oje
(05.11.17)
mom hiç tarzım değil, hiç sevmiyorum. bence korkunç bir model, acilen yok olmalı. boyum kısa olduğu için de yüksek bel tercih ediyorum ve skinny.
0
fragile lady
(05.11.17)
Güzel çuval giyse yakışır da, mom jeans şaka gibi bir şey bence. Mom jeans birine yakışıyorsa, başka her şey daha çok yakışır. 80'lerin saçma kıyafetlerinden hallice. Oldu olacak vatka da takalım.Gerçi moda açısından "Gözüm 3-5 senede anca alışıyor, ondan sonra modası geçiyor" grubundandım. O yüzden, bir 15 senedr giysi bulamıyorum, her şey eciş bücüş geliyor bana. Mom jeans'in tek hatırlattığı şey şu
youtu.be

Yüksek bel de kemerini göğsünde bağlayan emekli amcaları hatırlatıyor bana.

Skinny'ye gözüm alıştı. Bulunduğum yerde 50 kilo olanlar da, 150 kilo olanlar da skinny jeans giyiyor. 150 kiloda olanınki bile fena durmayabiliyor. Ben de arada kaynıyorum. İki sene öncesine göre 6 kilo almama rağmen dikkat çekmiyor:

Spor ve günlük kullanımda dümdüz boyfriend jean'leri seviyorum.
shop.bestseller.com

En sevdiğim orta yükseklik olan bootcut
s7d9.scene7.com
sc02.alicdn.com
Şunun sade güzelliği hiçbir şeyde yok gibi geliyor bana. Bir de hafif İspanyol paça olanları seviyorum ama modası geçti onların.
0
aychovsky
(05.11.17)
hafif kilolu kızlara mom jean çok yakışıyor bence.
0
mr sherlock
(05.11.17)
Ben normal bel seviyorum. Düşük bel hem çok rahatsız hem sağlıksız hem de 2000’li yılların başlarında kaldı artık. Çok aşırı yüksek beller de çok tuhaf duruyor. Normale yakın azıcık yüksek bel en güzeli sanırsam.
Skinny çok severim. Etli butlu bir kadın olmadığım için boyfriend, mom tarzı modeller bana hiç yakışmıyor. Ortaokula giden erkek çocuklarına benziyorum sonra.
0
i m cool with that
(05.11.17)
Ağırlıklı skinny giyiyorum bu yıl bf aldım sonra mom çıktı hepsini sollar bence o derece güzel. Düşük bel tarihe karıştı çok mutluyum yada ben görmüyorum. İğrençti. Götü ortaya çıkaran yüksek bel kadar güzeli yok. Zevk meselesi işte korkunç bulanlar olmuş bunları mesela bense hiç anlamıyorum onları nasıl bakıyorlar:)
0
eksi sozlugun tatli insani
(05.11.17)
mom jeans kötü evet.

@baldur'a da katılmamak elde değil.

erkekler için de böyle bir duyuru istiyorum ama... düşük bel olmayan bir şey istiyorum. neymiş bunun yolu, modeli?
0
runagain
(06.11.17)
kilolu olanlara yüksel bel iyi gidiyor. göt tamamen ortada.
0
gölgede aynı
(06.11.17)
Burada da görüldüğü gibi herkesin sevdiği ve nefret ettiği çeşit farklı, o yüzden sözlükte okuduğun yorumlara göre değil kendine ne yakıştırıyorsan o şekilde karar ver.

Erkek birey olarak skinny veya slim giymeyi tercih ediyorum, seven oluyor sevmeyen oluyor ama ben kendime yakıştırıyorum. Renk de önemli burda, açık mavi olanın çok yakışmadığını ama koyusunun güzel olduğunu söylüyorlar.

Kadınlarda ise mom jean denilen tip kesinlikle çok kötü bana göre mesela, nasıl beğeniyorsunuz onu anlamıyorum. Yakışana yakışıyor da değil mevzu. Mesela skinnyler yakışana gerçekten inanılmaz yakışıyor, kilolularda ise iğrenç duruyor. Fakat mom kesinlikle kilo, boy farketmeksizin kötü bence. Boyfriend ise yine yakışana yakışan tipten. Bel kısmı ise bana hiç batmaz. Sonuç olarak git ve beğendiğini, sana yakışanı giy. İnsanlara bir şey beğendirmek zorunda değilsin. :)
0
tierra santa
(06.11.17)
@Runagain
Skinny degil de slim iyi. Stretch bulabilirsen stretch slim Al. Muthis.
Paca olarak loft Paca diye gecen pantolonlardan alabilirsin.
0
baldur2
(06.11.17)
skinny, bf, yüksek bel

ins düşük beller yok olur, dünyadan silinir, unutulur amin.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(06.11.17)
Skinny diyorum direkt, bol bol pantolonlar çok itici geliyor.
0
roket adam
(06.11.17)
Ben slim fit ve regular giyiyorum.
0
tahin pekmez yoğurt
(06.11.17)
Yüksek bel skinny.
0
orijinalinden iyi olan cover
(06.11.17)
(5)

Cam film ya da cam filmi ne?

aychovsky
Yasaklanıyormuş sanırım, şu başlıkta denk geldim. https://eksisozluk.com/cam-filmlerinin-sokulmesi-feto-tezgahidir--5491105?a=popularFacebook'ta da bir kişi paylaşmış. Saf saf Cam adlı bir filmin yasaklandığını düşündüm. Birkaç entry okuyunca öyle olmadığını anladım ama ne olduğunu hala anlamadım. N
Yasaklanıyormuş sanırım, şu başlıkta denk geldim.
eksisozluk.com
Facebook'ta da bir kişi paylaşmış. Saf saf Cam adlı bir filmin yasaklandığını düşündüm. Birkaç entry okuyunca öyle olmadığını anladım ama ne olduğunu hala anlamadım. Ne ki cam film?
0
aychovsky
(05.11.17)
arabalara yapılan koyu renkli film uygulaması
0
Northern Mariner
(05.11.17)
hani arabalarda aracın içinin görüldüğü şeffaf cam vardır bir de genel olarak özellikle gençlerin yaptığı siyahımsı cam vardır. aslında o siyah cam değil cam filmidir. işte yasaklanan bu.
0
blue eyes white dragon
(05.11.17)
Peki, bu filmin hayatımızdaki yeri ve önemi nedir? Neden yasaklanıyor ya da neden kalkması doğru değil. Örneğin, pankartta biri "Ekmeğimize dokunma" demiş, ne gibi bir ekmek kapısı ki bu?

Özetle, niye durduk yerde yasaklandı ve nasıl bir ekmek kapısı? Ne bileyim, ancak ihale yoluyla mı cam filmi yapılabilecek, olayı ne?
0
🌸aychovsky
(05.11.17)
Araçlara cam filmi kaplayıp para kazananlar var işte. Yasaklaninca kimse yaptırmayacak para kazanamayacaklar.
0
doxanikee
(05.11.17)
milyar dolarlik sektor o ya. dernekleri bile var (imza sayisina bak 150bin, kac tane change.org kampanyasi bu imzaya ulasabiliyor?):

www.change.org

dogruca cinden ucuza getirip, burada misliyle sattiklari icin karli ve bircok kisiye de is kapisi olan bir sektor.

su arkadas neden film tercih ettiklerini aciklamis:

www.youtube.com

bu cam filmi o kadar yaygin ki, bircok akp'li bu yasak yuzunden oyunu degistirmeyi dusunuyor:

twitter.com

ve yandas medya da bunun farkindan:

twitter.com

kaldirilmasinin sebebi ise kamu guvenligi diye soyleniyor. ama bir kesim de, daha gecen sene kabul edilen bu cam filminin bir sene icinde yasaklanmasini, bozuk ekonomi sebebiyle vergiye susamis hukumetin uyanikligina yorumluyor. bununla gezmenin cezasi 301 tl:

www.gazetevatan.com
0
midilli35
(05.11.17)
(15)

şu tarz biraz nazik erkeklerin çoğunun eşcinsel olduğunu düşünüyorum. siz?

midilli35
şu arkadaş:(video guncellendi, bir de normal konusmasina bakin):https://www.youtube.com/watch?v=m5y4fXfy6Mcama muhafazar toplumda yaşadıkları için kendileri de bunu kabullenemiyor bence, siz ne dersiniz?
şu arkadaş:

(video guncellendi, bir de normal konusmasina bakin):

www.youtube.com

ama muhafazar toplumda yaşadıkları için kendileri de bunu kabullenemiyor bence, siz ne dersiniz?
0
midilli35
(05.11.17)
en basidinden ayip su dedigin.
0
lanc
(05.11.17)
eşcinsel olmanın nesi ayıp? homofobik misiniz?
0
🌸midilli35
(05.11.17)
eşcinseller ancak toplum bunu onlara yaşatacak kadar gözlerini bile açtırmadıkları için kendilerini gerçekleştiremiyorlar mı diyorsunuz?
0
regardless of what they say
(05.11.17)
Eşcinsel de olabilir, eşcinselliğinden bağımsız 'Erkek dediğin şöyle olur' gibi yargıları aşmış da olabilir. İster eşcinsel olmasın, ister olmasın; erkeklerin ve kadınların daha nazik, daha güleryüzlü, daha anlayışlı, daha kibar, daha az keskin bakışlı olanlarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Başımıza ne geliyorsa milletin birbirine horozlanmasından geliyor zaten.
0
aychovsky
(05.11.17)
"muhafazakar toplumda yaşadıkları için dışa vuramıyorlar" dersin anlarım da, fark edememek nedir?

bir de yukarıdakiler adına cevap vermiş olacağım ama düzeltirler yanlışsam, onların bahsettiği şey eşcinsellik değil, eşcinsel olmayan birine eşcinsel demek ayıp, ya da eşcinsel birine heteroseksüel demek ayıp gibi diyorlar bence.

bana göre ise söylediğin ayıp falan değil düz saçmalık. düşünmeden sormuşsun bence. ayrıca o "eşcinsel erkekler çok feminen davranır, kırıtırlar" klişesi de saçmalık. televiyondaki karikatürize tipleri gerçek sanmayın rica ederim. kaldı ki bu adamda öyle bir kırıklık da yok.
0
rahip janick
(05.11.17)
kaba bir toplum olduğumuzdan herhangi bir insanın herhangi bir şekilde feminen tavırları bizi karşı tarafı aşağılamaya itiyo
0
regardless of what they say
(05.11.17)
türkler olarak barbarız beyler kimse kimseyi kandırmasın :D
0
regardless of what they say
(05.11.17)
@kornisch evet
0
regardless of what they say
(05.11.17)
küpe takıyor=gay
kibar, nazik, naif=gay
kızlara laf atmıyor=gay
vs vs vs=gay

bence bir gayı ancak bir gay tanır. "ben gayım" diye bağıranları hariç tutuyorum.

arkadaşlar yeterince bahsetmiş ama diyeyim ben de...

gay olmak ayıp değil, kötü değil tek başına ama zor bu kıro memlekette. ve gaylar o kırıtan, ayol diyenlerden ibaret değil. "kamyon gibi adamlar var" demişti gani müjde.

bir insana bir şeyi yakıştırmak ayıp olan. link vermeden sorsan daha şık olurdu.

@regardless... demiş, kaba ve barbar bir toplumuz evet.
0
runagain
(05.11.17)
Secrex'in 10.profili olmali bu
0
Traveller
(05.11.17)
Niye fark edemiyorlar gerizekalilar mi?
0
baldur2
(05.11.17)
Cevaplara çok güldüm. Herkes gelişine yabıştırmış. Ben derim ki bir gay mutlaka kendini fark eder. Lp
0
velvetmorning
(05.11.17)
masaya makineyi çıkartmasını isteyin. ses geliyorsan, yaniliyorsunuz.
0
evimin paspasi
(05.11.17)
"farkedemiyorlar" demek yerine "kabul edemiyorlar" desem daha dogru olurdu. herkes neden oraya takildi? buyrun, muslumanken escinselligini uzun sure kabul edememis birisi:

www.reddit.com

sorunun ana noktasi kisinin vucut diliydi.

bu da tanitim kismini da iceren videosu:

www.youtube.com
0
🌸midilli35
(05.11.17)
fark edemiyorlar ya da kabul edemiyorlar... her ikisinde de haklılık payı olduğunu düşünüyorum. ancak kendisini gay diye tanımlamayan birisiyle ilgili link verip gay olduğunu düşünüyorum demen, o kişinin hayatını çok kötü etkileyebilir.

tekrar olacak ama bence linki vermek hiç şık olmamış. tanıtım videosunda öğretmen olduğu yazıyor, başı yanmasın. bence linki kaldırırsan güzel olur.

düşünceni linksiz de konuşmak tartışmak mümkün.
0
runagain
(05.11.17)
(5)

Kendimi sürekli insanlarla karşılaştırıyorum, nasıl aşarım ya?

body electric
Evet bu bende küçüklükten süregelen bir şema.Başarımın oranı hep insanlara göre ölçüldüğü için olsa gerek bende yerleşik bir kendini sürekli başkalarıyla karşılaştırma durumu var.Mesela iyi bi üniden mezun olan biriyle aynı yerdw çalışıyorum, belki ondan daha çok iş yapıyorum, ama onun gibi olamayac
Evet bu bende küçüklükten süregelen bir şema.

Başarımın oranı hep insanlara göre ölçüldüğü için olsa gerek bende yerleşik bir kendini sürekli başkalarıyla karşılaştırma durumu var.

Mesela iyi bi üniden mezun olan biriyle aynı yerdw çalışıyorum, belki ondan
daha çok iş yapıyorum, ama onun gibi olamayacağımı, onun gibi kafamın basmayacağını vs. düşünüp kendimi hep geriye çekiyorum.

Ya da bir ortamın kalitesini hep oradakilerin ünilerine göre değerlendiriyorum mesela. Eğer iyi yerlerden mezunlarsa iyi bir yerdeyim/ kötü yerlerden meZunlarsa iyi bir yerde değilim gibi..

Sürekli ama sürekli başaramama anksiyetesine sahibim. Sürekli aklımın ermeyeceğini düşünüp heyecanlanıyorum, yapamayacağımı düşünüyorum. Halbuki hayatımı farklı insanların geldikleri noktalara göre dizayn etmeyip kendi hayallerimin isteklerimin becerilerimin ve kapasitemin farkında olsam çok başarılı olacağıö belki, çünkü başarma hırsına sahibim. Ama ne başarabileceğimi bilmiyorum inanın. Her zaman insanların düşüncelerine göre şekilleniyor düşüncelerim. O ladar sıkıldım ki bu durumdan, artık benliğime, bana ihtiyacım var. Psikolojik destek alıyorum bunla ilgili; fakat pek etki etmedi sanırım.

Ne önerirsiniz, sahiden bu konuda yardıma ihtiyacım var.
Yaşım oldu 24 ve ben kendimi tanımıyorum, fikir olgunlaştıramıyorum.


En büyük sorun da kendi hatalarıma bile izin vermiyorum, insanların söylesiklerinden fazlaca etkilenip hep onay arıyorum..

Not: bunları iyi bi üni iyi bi bölümden mezun olmuş iyi bi yerde çalışmama rağmen yapıyorum, ne yetmiyor anlaşılır gibi değil.
0
body electric
(05.11.17)
Ailen ozellike annen kucuklugunde surekli seni eleştiren, karsilastirma yapan bir ebeveyn mi oldu?
0
imelih
(05.11.17)
İlkokul hocam ve annem öyleydi evet, eleştirmekten ziyade oldukça karşılaştırılmaya maruz bırakıldım.
0
🌸body electric
(05.11.17)
Özet geçersem, bir noktadan sonra yalama yapar artık. Diğer bir özetle, hepimiz tırtız zaten, bu neyin tartışması.

Açarsam, ne kadar yırtınırsan yırtın onun kadar iyi olamayacağını söylüyorsun. Aynı şekilde, o da ne kadar yırtınırsa yırtınsın, onun iyisi var. Onun da kıskanacağı kişiler var. İyinin de iyisi var, mükemmelin de mükemmeli var. Bunun sonu yok. Akşemsettin'in dediği gibi (inançtan bağımsız olarak) 'Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var'. Her zaman kıskanacağın biri olacak. Ki zekanın da bilmemkaç boyutu var, yani o açıdan da sonu yok bunun. Kıskanacağın kimse olmaması için küçük kapalı bir yerde, en iyinin sen olduğu ya da çevrende önem verdiğin o zeka tipi açısından vasat insanların olduğu bir ortam gerek. O ortamda da en iyinin sen olduğuna inanırsan veya iyiliğin verdiği bir kendine güvenle mutlu olursan; kendini kandırdığın bir yalanı yaşarsın sadece. Ortamını değiştirdiğin anda da o gerçek yüzüne çat diye çarpar. Gerçeği değiştirmeyecek bulunduğun ortam. Bunun da özeti şu, (bkz: odadaki en zeki insan sensen yanlış odadasın demektir)

Psikolojik destek zaten bir günde, bir ayda, bir yılda etki etmez. Gidip aydınlanarak dönmezsin. Biri öyle bir şey vaat ediyorsa, o da dolandırıcıdır. Senin değerlerin var, sağlam bir sütun gibi yüpyüksek ve bir de yerin altında da o kadar giden inancın, yargıların var. Bir şey sadece mantıklı olduğu için o değer bir anda yıkılırsa, sen yıkılırsın veya dünyan yıkılır zaten. Hatta hatta, evrenin tek gerçeği senin inancına tersse 'Haa, öyle mi? Bir saniye o zaman. Ben ömrüm boyunca biriktirdiğim değer yargılarımı iki dakikada yıkıp, aynı boyutta yenisini inşa edeyim. Çayımı tutar mısın?' diye bir dünya yok. Herkesin doğrusu kendi inandığı. Hatta hatta 'Akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını beğenip almış' diye de atasözümüz var. Şu anda zaten psikoloğun sana söylediği bir söz o sapasağlam sütunlara bıdınk bıdınk diye çarpıp geri yansıyordur 1000 yıllık taş duvara 2 tl'lik bakkaldan alınma plastik top atılmış gibi. Psikolojik destekten vazgeçersen, o duvar öylece kalır ve daha çoook kıskanırsın o kişileri. O plastik top o duvarı yıkacak ama azimli (azimle?) sıçan taşı deler. Uzun süre ve sürekli yüzleştikçe yavaş yavaş herkes gibi sıradan olduğunu ve herkesin de aslında gayet sıradan olduğunu; koskoca evrende aslında herkesin aynı olduğunu kabullenme aşamasında rahatlayacaksın.

Kendi hatalarından en büyük cezayı kendine çektirmen ise özşefkat eksikliği ve 'Ben sıradan biri değilim' yargısı. Her sabah ve akşam kendine 'Ben de herkes gibi bazı şeyleri çok iyi yapan, bazı şeyleri uğraşarak yapan, bazı şeyleri çok zorlanarak yapan ama bazı şeyleri ne kadar uğraşsam yapamayan sıradan bir insanım' diyebilirsin kendine. Bir noktadan sonra buna inanabilirsin ama bu özgüvenini de düşürmesin, sadece herkesin sınırları var ve o sınırları kabul etmek gerekiyor. Senin de herkes gibi süper yaptığın işler var, senin de herkes gibi bir tarafını yırtsan yapamayacağın işler var. 'Yeterince iyi' olmak bile şartlara bağlı kaygan bir kavram. Hayatımız ise tırt insanların yaptığı güzelliklerle şeylerle, milyarlarca sıradan insanın başarılarıyla şekilleniyor.

Bunun yerine çabana odaklanabilirsin; 'Bu çabayı gösterdim ve gösterdiğim bu çaba karşılığında bunları kazandım' diye yaptığın işlere ve kazanımlarına odaklanabilirsin. Dişinle, tırnağınla kazandıklarının değerine bakabilirsin. Çabanı ve elde ettiklerini sahiplenebilirsin, ki tahmin ediyorum onlar da az şey değildir.
0
aychovsky
(05.11.17)
çözüm yolu çok ama çok basit, ama adım adım tamamlayabiliyorsan:
1. “hayatın anlamı”: böyle bir tek şeyin olmalı. hayat hedefin. önündeki yıllar boyunca ona azar azar yatırım yapacağın bir tek büyük hedef.
2. bu hedefi besleyen alt hedefler, dallar, hobiler, rutinler, işler, insanlar bağlantı olarak...
3. ve bu belirlediğin şeylerde ne kadar ilerleme kaydettiğini izlemen, kendinle yarışman bu konuda, bütün ömrün boyu.
öbür türlü, tırt. aşamazsın.
0
frkr
(05.11.17)
Kendini karşılaştırdığın diğer insanlarla aynı şartlarda, koşullarda değilsin.

Bu yüzden kıyaslama yapmak çok saçma
0
MaNOfTheYear
(05.11.17)
(10)

cok uzulen bir tek ben miyim?

ruhi mucerret
tarsus'taki kazi bitmis, aciklamaya gore pismis kaplar bulunmus... muhtemelen oradan cikan sey coktan yurt disina gitti bile. ote taraftan tadilatta olan istanbul arkeoloji muzesinden yuzlerce eserin yurt disina satildigi haberleri aliyorum. zeugma desen de oyle. her taraf defineci dolu, tarihi eser
tarsus'taki kazi bitmis, aciklamaya gore pismis kaplar bulunmus... muhtemelen oradan cikan sey coktan yurt disina gitti bile.

ote taraftan tadilatta olan istanbul arkeoloji muzesinden yuzlerce eserin yurt disina satildigi haberleri aliyorum.

zeugma desen de oyle.

her taraf defineci dolu, tarihi eserleri bir bir yurt disina satiyorlar.

misira bakiyorum, tum tarihi eserleri dunya ulkereli tarafindan yagmalanmis.

cok uzuluyorum ya, keske her ulke kendi tarihi eserlerine sahip cikabilse. keske uluslararasi bir yasa taninsa da her ulkeye calinan eserler iade edilse... cok uzucu,

bu duruma uzulen bir tek ben miyim?
0
ruhi mucerret
(04.11.17)
umarım ucuza gitmemiştir.
0
doxanikee
(04.11.17)
bence boşuna üzülüyorsun gittikleri yerlerde o eserlere daha iyi bakıyorlar
0
Sir Anthony Hopkins
(04.11.17)
konuya baska bir acidan bakalim.
ornegin palmyra'nin basina gelen belli. ya da pakistan'daki iki bin yillik budist heykellerin.

tarihi eserler gelismis ulkelerdeki koleksiyonerlerin elinde daha guvende olur belki.
0
cedex
(04.11.17)
"üç beş çanak çömlek" muamelesi görmeyeceği bir yere gitsin, değeri bilinsin daha iyi.

işidçi köpekler bombalasın, başka maymunlar kırsın parçalasın, kepçelerle dozerlerle üzerinden geçsin... başlarına bunlar geleceğine gitsinler.
0
runagain
(04.11.17)
Beni de oldukça uzuyor bu durum. Gavurlar daha iyi bakıyorlar bırakın çalsınlar gibi bir düşünceye de asla katılmıyorum. Yani caldiklarinda bizim değerlerimizi korumak için çalmıyorlar kendi çıkarları için kullanmak için çalıyorlar. Her türlü zarardayız. Binlerce yıllık bilgi ve kültür birikimini mok etmişiz, cahil verimsiz insanlar haline gelmişiz maalesef...
www.google.com.tr
0
scorpion37
(04.11.17)
konu aptallık değil. para.

bilmiyor mu adamlar tarihi eserleri satmamayı ? sadece öncelik olarak ilgilerini çekmiyor. gitsin para gelsin iki diplomasi puanı alırız diye bakıyorlar. hep böyleydi.

@3 olayı özetlemiş işte. trdeki müzelerdense oralarda kalsın ya.
0
liriamer
(04.11.17)
ben üzülmüyorum çünkü türkiye'de kalsa da rezil olacak.
bari doğru düzgün bir yere gitsin de hakettiği muameleyi görsün.
0
kayranin kedisi
(05.11.17)
tarihi eser çıktığını sanmıyorum.
onlarca kazı yapıldı hangisi sniper'larla korundu ?
orayı basıp mermeri, mozaikleri mi çalacaklardı ?

muhtemelen altın çıkmıştır, onu da eritmişlerdir.
canım türkiyem. öpücük.
0
herhaltibiliyoring
(05.11.17)
senin ve ulkenin bir degeri yok abi gelismemis sapik ve cahillerle dolu insanliktan uzak bir ortadogu ulkesindesin o eserlere avrupada daha iyi bakarlar bosver
0
the rainmaker
(05.11.17)
Bence hak etmiyoruz biz o tarihi eserleri.

Truva'daki atın içinde 'Ayşe <3 Mehmet', 'Mahmut hepinizin a... koyar', 'Cemile was here' yazmayan 1 santimetrekare yer yok. İyi ki at orijinal değil. Efes desen pislik içinde. IŞİD dibimizde, gelip heykelleri parçalıyor. Bu ülkenin cumhurbaşkanı sanat eserine ucube dedi. Metro sırasında bulunan kalıntılara '3-5 çanak çömlek bulundu' dedi; İnönü Stadı'nın yapılışı sırasında bulunan tarihi eserler parçalandı, yok edildi. Kırşehir'de 4000 yıllık taş anıt parçalandı. Sit alanları imara açıldı. Kalenin tekini Sünger Bob'a çevirdiler, tüm orijinalliği gitti. Yani halka bıraksan bilinçsizce, yönetime bıraksan sistematik olarak yok ediliyor.

Ne kadar tarihi eser veya kültür adına gezilecek yer varsa %90'dan fazlasını zamanında Yunanlar yapmış, biz devralıp itina ile ağzına ediyoruz. Köklü bir değişim gelip eğitimle bu zararın önüne geçilmeden ya da geçici çözümle 'Eserlere çizik atana iyi hal affı olmaksızın en az 10 yıl ağırlaştırılmış hapis' gibi bir yasa çıkmadan, mümkünse ne varsa götürsünler. Hatta Yunanistan'a, asıl sahiplerine verelim, 'Biz beceremiyoruz, siz bakın' diyelim. Kimin kazanç sağladığından daha önemlisi eserin korunması. Koruyabilene, sahip çıkabilene kadar hak etmiyoruz eseri, kültürü falan. Üzüldüğüm tek şey de hak etmememiz, anca talan ediyoruz. Eser gidince rahatlama geliyor bana.
0
aychovsky
(05.11.17)
(4)

Çalışırken Dinlemelik Radyo

hana bi
Selamlar,Genellikle Karnaval grubu Joy FM-Joy Jazz- Borusan Klasik arasında gidip gelen bir dinleyiciye benzer tarzda (Jazz/Klasik) az konuşmalı, yenilikçi, pozitif, presentable:) radyo önerisi var mı? Yabancı FM'ler de makbule geçer.PS: Lounge FM dinleyemiyorum. Radyo Eksen vb için yaşlı sayılırım,
Selamlar,

Genellikle Karnaval grubu Joy FM-Joy Jazz- Borusan Klasik arasında gidip gelen bir dinleyiciye benzer tarzda (Jazz/Klasik) az konuşmalı, yenilikçi, pozitif, presentable:) radyo önerisi var mı? Yabancı FM'ler de makbule geçer.

PS: Lounge FM dinleyemiyorum. Radyo Eksen vb için yaşlı sayılırım, yaptığım iş de dikkat gerektiriyor bu nedenle kafa sallayamıyorum :)

Joy familyası iyi hoş da arada tekrarlayabiliyor.

*Spotify Playlist de kabülümüz.

Teşekkürler!
0
hana bi
(04.11.17)
107.4 Radyo Voyage
0
karamaleksey
(04.11.17)
www.jazzradio.com

Bir sayısalcı için ideal. Kod girerken, problem çözerken, makale okurken önerilir.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(04.11.17)
Radyo Fenomen iyidir.
0
dissendium
(04.11.17)
Radyo diye bir app var, bildiğimiz radyo yani. Orada şu istasyonlar Joy fm ile çok paralel:
Radyo ODTÜ Karışık Kaset
Max FM
Flashback
Mio Radio
Max Jazz FM
Slow Time
Power Love
Number One Slow
Radyo ODTÜ Easy

Türkiye kanallarından bunları buldum. Bir Joy FM ve Joy Jazz FÖ hastası olarak çalışırken bunları dinliyorum.
0
aychovsky
(04.11.17)
(16)

Makyaj yapmayan kadın bakımsız kadın mıdır?

ms brownstone
Bence değildir ama çevremdeki hemen hemen herkesin bakış açısının benimkinin tersi olduğunu fark ettim. Sanki makyaj yapmamak çok anormal bir şeymiş de normali her gün makyajlı dolaşmakmış gibi bir algı var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Mesela iş yerinde falan makyaj yapmayan bir insan yapanlardan d
Bence değildir ama çevremdeki hemen hemen herkesin bakış açısının benimkinin tersi olduğunu fark ettim. Sanki makyaj yapmamak çok anormal bir şeymiş de normali her gün makyajlı dolaşmakmış gibi bir algı var.

Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Mesela iş yerinde falan makyaj yapmayan bir insan yapanlardan daha mı anormal sizce de?

Bir de en çok aramızda okula, işe falan hiç makyaj yapmadan giden kadın var mı bunu merak ediyorum. Resmen günlük hayatta makyaj yapmamış kadın görmüyorum gibi bir şey ve yapmayanların garip karşılanması da çok saçma geliyor bana. Ben hayatımın %90'ında falan makyaj yapmıyorum ve bunu yapan tek insan değilimdir diye düşünüyorum. Değilim di mi kızlar? :(
0
ms brownstone
(03.11.17)
Alakasi yok bence. Tertipli olmasi kafi
0
oldboy
(03.11.17)
hayır. aksine güzel kadındır.
0
petek
(03.11.17)
Pis ve dağınık insan bakımsızdır. Ama makyaj=bakım algısı daha yaygın.
0
jazzabel
(03.11.17)
erkeğim, ben belirgin olmadığı sürece makyaj yapılıp yapılmadığını anlayamıyorum bile. hatta "ne güzel al al yanakları var" dediğim kızı makyajsız görünce "anaa makyaj mıymış lan o" diye şok geçirdiğim oldu, düşün o kadar uzağım mevzuya. haliyle bakımlılık kriterlerimden biri değil makyaj. anlamıyorum çünkü. genel olarak ağzı burnu kokmuyosa, güzel kokuyosa (ya da kötü kokmuyosa), parmağını tırnağını yemiyosa, yarısı sökülmüş ojeyle dolaşmıyosa, saçı başı düzgünse (düzgünlükten kastım belirli bir forma sahip olması sadece, orman kaçkını gibi olmaması yeterli) benim gözümde "kendine bakan kadın" izlenimi uyandırır o kişi. makyaj, krem gibi zımbırtılar işin ekstrası olur, ki birlikte olmadığım birinin ne kremi kullanıp neresine nasıl baktığını zaten bilmem.

haa kadınlara sorduysan onlar zaten itinayla gömer seni birazdan. siz hem kim ne makyaj yapmış ne halt etmiş anlayabiliyosunuz hem de rekabet şeysi var. siz kavga edersiniz şimdi :((
0
der meister
(03.11.17)
plazada çalışıyorum, hiç makyaj yapmıyorum. gerek görmüyorum yani doğallık bence çok daha güzel. kimse de bu güne kadar bakımsız demedi yüzüme karşı ama arkamdan diyorlar mıdır bilmiyorum. demiyorlardır bence :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(03.11.17)
hayir, hepimiz beyinsiziz ve uzerimizde buyuk baskilar var.

cokuluslu bir zimbirtida calisiyorum, bir tek hicbir ise yaramayan mudurum suslu biraz. o da calismaya ihtiyaci olmayan, baglantilari sayesinde orada pozisyonlanmis, haftaya annelik iznine defolmasini aylardir bekledigimiz biri. topuklu giymez, ayda bir ojeli gorursun; yuzu ve saci kendiliginde cok iyi gorunuyor; tombul.

turkler kadin erkek cok sikintili.

ayrica olaylara kiclarindan bakiyorlar. gobeginden cekinen, fakat spora gitmek yerine korse giyen erkek insan var...

yine de, orada da, makyajli halinize alisinca, makyajsiz giderseniz (cumle kuramadim) hemen "hasta misin?" diyorlar... gozunun ustunu cizsen, ne guzel olmussun, diyorlar... fenasi, ben haftada 1 gordugum bir calisana bir gun "cicek gibi olmussun" dedim, kadin bana "sadece makyaj yaptigimda begeniyorsun beni" dedi; cok uzuldum.

memlekette sacini boyamaman bile tuhaf bulunuyor.

sacima tirnagima ayiracagim zamani birseyler okuyarak gecirmeyi tercih ederim. yine de uzerimde baski hissediyorum; bunun uzerinde calismak lazim...
0
e haliyle
(03.11.17)
ben yapmıyorum
son 1 senede bi tek kardeşimin düğününde makyaj yaptım. onu da taşradaki kuaför bir yaptı ki biz silip tekrar yaptık :)
çok güzel eyeliner çeken, düzgün makyaj yapan kadın tabi bakımlıdır ama paket program olacak; ojeler kalkmış olayacak, kıyafet ütüsüz (ütü gerektiryor ise) lekeli vs. olmayacak, saçlar yağlı olmayacak, ayakkabılar, çanta vs. dökülüyor olmayacak vs.
ama makyajı hiç yapmayan = bakımsız diye bir algım da yok, yine diğer paket program özelliklerini sağlaması şartıyla.
0
niye ama
(03.11.17)
İlgisi yok.

Hatta geçen bir cevapta da yazmıştım. Fransa'da, İspanya'da 'makeup shaming' akımı var. Birileri gündüz gözü fondötenli mondötenli makyaj yaptığında 'Kendine bakmıyor ki, kusurları var. O yüzden yüzünü boyamış' diye küçümsüyorlar. Bakımlı olmayan kadınların makyaj yaptığını düşünüyorlar.

İş yerine makyajla gelmemek falan dert değil ama saç baş dağınıktır, tırnak içi pistir, bunlarla birlikte makyajsızlık batabilir ama Stolk'un bir makyaj videosunda da dediği gibi 'Sapsarı artıklar kalmış dişin üstüne sürülen kırmızı ruj n'olacak'.

Makyaj bakımın üstüne ekstradan bir seçenektir sadece.

Ancak, şu var. Ben bugün 3 saat uyudum ve gözlerimin altı mosmor olmasa da, uyumadığım 3 km öteden belli. Az mor eklesem Yaşayan Ölülerin Dönüşü'nde oynarım. Bu yüzü istediğim kadar temizleyeyim, istediğim kadar nemleneyim; bakımlı görünmez. O yüzden gözün altına hafif bir kapatıcı sürerek insan gibi görünmeye çalışıyorum. Yine uyumadığım için surat kireç gibi, az allıkla iki renk getirmeye çalıştım. Bu da bakımın bir parçası. Bakım, temiz ve sağlıklı görünmek demek bence. Gerçi, saç baş aldı başını gitti uyandığım zamandan sonra; o da ayrı.
0
aychovsky
(03.11.17)
Valla rahmetli annanem "esas bakım su ve sabun" derdi.. Suya ve sabuna dokunmayanları da kınıyorum buradan bu vesileyle. :)

Bakımlı insan (cinsiyet ayırmaya gerek bile yok) günlük duşunu alır, tırnakları, dişleri, nefesi temizdir. Kıyafetleri temizdir. Eski bile olsa asla lekeli değildir.

Onun dışında makyaj yapması bakım filan değil.
0
old possum
(03.11.17)
sağlıksız alışkanlıkları olan, sağlıksız şeyler yiyen insan bakımsızdır. kadından ziyade herkes için. makyaj falan geçiniz.
0
AlsterWasser
(03.11.17)
Öz bakım ile süslenmek / makyaj yapmak çok farklı şeyler. 2003 yılından bu yana neredeyse hiç makyaj yapmadım. 14 yıldır toplasanız 10 defa değildir. Çok özgür ve doğal hissediyorum. Sistemin dayattığı bütün o kimyasal şeylere vereceğim parayı da çatır çatır gezmeye, yeni şeyler öğrenmeye falan harcıyorum.
0
Phoebe
(03.11.17)
asla, kat'a!
makyajın kadını gizlediğine inananlardanım, en güzel ve doğal göstereninin bile yapay durduğunu düşünenlerdenim. bu makyaj konusuna kadınlar erkeklerden çok takıyor, etrafımda "makyajsızsa bakımsızdır, bok yesin" diyen erkek yok mesela. gerçi her kadın makyajı sadece kendi için yapıyordu dimi, sori...
0
Bruce
(03.11.17)
Ne alaka?
Yüzüme o salak şeyleri süre süre mahvettim zaten. İsteyen bakımsız desin,
Bakımsız olmak tırnak diş ter saç gibi şeylere dikkat etmemektir
0
sagin
(03.11.17)
Bence bunu kişi belirliyor Eğer cildiniz güzelse puruzsuzse yada gözleriniz kirpikleriniz güzelse bakımlı ama gerçekten bakımlı ise cildiniz makyajli birinden cokha bakımlı ve güzel gorunulebilir
0
keditik
(03.11.17)
Makyaj yapmanın bakımla alakası pek yok. Olsa da %10 %20 yani.

Bir kadın makyajsız da güzel olabilir, bakımlı olabilir.

Makyaj yapıyorsa bakımlı da diyemeyiz.

İşte böyle
0
MaNOfTheYear
(03.11.17)
ben yapmıyorum, zaten istesem de yapamıyorum çünkü laboratuvarda asidin, sıcağın, tozun, kirin içinde çalışıyorum ve terliyorum çok fazlaca, artı göz kuruluğum var, gözlük kullanıyorum, makyaj yapmak istesem lens kullanmayınca kocaman gözlüğün arkasında kayboluyor yaptığım makyaj, lens de gözümü acıtıyor işte, ha canım isteyince kırk yılda bir yapıyorum bazen dışarı çıkarken/özel günlerde falan, o kadar. ama o dediğin algı cidden var, illa makyajlı, boyalı saçlı, ojeli, topuklulu -ne dedim lan ben??- olmak gerekiyormuş bakımlı olmak için, algısı var işte. ha benim çalıştığım yerde yapan da var yapmayan da var. kendim için de dersem: makyaj yaptığım zaman bazen göz kuruluğu vsden dolayı "sktiğimin makyajı!" şeklinde dolaşıyorum özellikle de düğün-dernek gibi hedesel hödösellikler yüzünden yapmak zorunda kaldıysam, bazen de "kızzzz çok güzel oldum ya laaa!" diye sevindirik oluyorum XD bence makyaj insanın kendine yakışanı giymesşislakakdsikaaksdassd olması da olmaması da tamamen kişiye kalmış birşey ama kimsenin yapılmasına ya da yapılmamasına yorum yapmaması gerekir. eyyorlamam bu kadar..
0
pasp
(04.11.17)
(4)

D vitamini değerim ile ilgili bir soru ?

portakal
Ölçüm yaptırdım D vitamini seviyem 10.8 ng/ml çıktı, doktora test sonuçlarımı gösterdiğimde bana herkeste D vitamini seviyesinin düşük olduğunu, takviye kullanmama gerek olmadığını, fazlanının toksik etkisi yaptığını, spor yapıp, balık/süt ürünleri gibi şeylerle beslenmem gerektiğini söyledi. Norm
Ölçüm yaptırdım D vitamini seviyem 10.8 ng/ml çıktı, doktora test sonuçlarımı gösterdiğimde bana herkeste D vitamini seviyesinin düşük olduğunu, takviye kullanmama gerek olmadığını, fazlanının toksik etkisi yaptığını, spor yapıp, balık/süt ürünleri gibi şeylerle beslenmem gerektiğini söyledi.
Normal aralık yazana göre 30-100 arası, 10 altı ise yetersiz. Sizce doktorun dediği gbi takviye almadan devam etmek doğru mu? İkinci bir görüşe ihtiyacım var.
0
portakal
(03.11.17)
benim D vitamini seviyem 5.70 ng/ml çıktığında doktorum test kağıdının üstünü çizip "böyle bir seviye yok" deyip hemen devit ampul yazmıştı. şuanda 44.30 ng/ml seviyesindeyim ve doktorum son test sonucumdan sonra 3 tane daha devit ampul yazdı. Elimdeki test sonucunda da Vitamin D düzeyi değerlendirmesi başlığı altında şu bilgiler var:
<10 ng/ml : Ciddi eksiklik
10-25 ng/ml: Eksiklik
25-80 ng/ml: Optimal düzey
>80 ng/ml Toksik
0
unionall
(03.11.17)
testi nerede yaptırdınız? aile hekimliğinde mi yoksa hastanede mi ? d vitamini konusunda örnek alınması ve taşınmasıyla ilgili bazı çelişkili çalışmalar mevcut. kimileri örneklerin folyoya sarılarak taşınması gerektiğini, sarılmadığı için d vitamininin depo formu olan 25-OH D vitamininin aktifleşerek 1,25 formuna döndüğünü dolayısıyla ölçümün yanlış düşük çıktığını belirtiyor. gerçekten de 10 hastadan 9'unda düşük çıktığını söyleyebilirim. ama bu gerçek bir düşüklük mü bunu kesin olarak bilemiyoruz. dolayısıyla doktorlar arasında da görüş ayrılıkları oluyor. herkes kendi klinik tecrübesine göre karar veriyor.

ikinci bir görüş isterseniz özellikle kış aylarında ben olsam yazardım d vit. evet fazlası toksik etki yapıyor bu arada ancak uzun süre ve günde 2-3 ampul d vitamini içmeniz lazım.
0
yigitkaraca
(03.11.17)
Çok düşük.

Kışın etkisiyle daha da düşecek muhtemelen. Belli aralıklarla 1-2 ampul alsanız zehirlenmeseniz bu kadar düşükken imkansıza yakın.
0
ruh i tibbiye
(03.11.17)
Tam da iki gün önce aldım sonuçları. Oradaki ölçeğe göre de 20'nin altı ciddi eksiklik, 20-29 yetersizlik/eksiklik, 30 üstü normal kabul edilmiş. Bende 25 çıkmış.

Doktor bana günde 2000 mg tablet kullanmamı söyledi. Bir tanıdığım da, sık ve her gün kullanımda kısa vadede bağırsak krampı olduğunu ve sindirim sorunları oluştuğunu söyledi. Ben de merak ediyorum.
0
aychovsky
(03.11.17)
(4)

Fransizca' un courant d'air ' anlamı

chezsoi
s'il vient un courant d'air, vous resterez comme ça!Cümle bu... :/
s'il vient un courant d'air, vous resterez comme ça!

Cümle bu... :/
0
chezsoi
(03.11.17)
Az bir şey biliyorum, daha fazla bilen gelince onu dikkate alın. Normalde "hava akımı" anlamına geliyor ama burada bir şeylere denk gelmek, şartların olgunlaşması gibi bir anlamı var sanırım. "Rüzgar o yönden eserse, öylece kalakalırsınız" gibi sanırım.
0
aychovsky
(03.11.17)
Devamı yok mu cümlenin? Ceryan yaparsa böyle kalırsınız diyor. Devamı olursa neyden bahsettiği vs belli olur daha iyi bir çeviri olur.
0
England
(03.11.17)
Hava akimi degil bence eksi sozlukte baktim fransa da bir kanun maddesinde de geciyor. Taslak gibi.. burada ogretmen cocuklara yaptiklari bir yatamazlik icin kiziyor. Havayla alakali bir durum yok aslen..
0
🌸chezsoi
(04.11.17)
"Birden bir hava akimi çikarsa böyle kalakalirsiniz".
Le Petit Nicolas'dan.
0
pinocchio
(04.11.17)
(8)

''...Bana temiz bir yatak yapsalar herşeyi unutsam...'' dizelerinde

mete kudur
Bir misafirliğe gitsemBana temiz bir yatak yapsalarHer şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…dizelerinde gittiğiniz evi nasıl hayal ediyorsunuz ? Bir de anketimize katılmak isteyenler şu an kaldıkları il/ilçeyi yazarlarsa daha kontrol edilebilir bi' grup olabilir.edit: bir de mesela temsili resim de atarl
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…

dizelerinde gittiğiniz evi nasıl hayal ediyorsunuz ? Bir de anketimize katılmak isteyenler şu an kaldıkları il/ilçeyi yazarlarsa daha kontrol edilebilir bi' grup olabilir.

edit: bir de mesela temsili resim de atarlarsa tadından yenmez. anketcilik öyle yan gelip yatma yeri değildir, emek ister.
0
mete kudur
(02.11.17)
Koy evi gibi. Eski usul dosekler, yastiklar, yorganlar...
Istanbul/kartal
0
runagain
(02.11.17)
Boyle trakyada bir koy evi olabilir ya da bir ege koyunde bir ev. Satafatli bir yer degil kesinlikle. Pamuk doldurulmus elyafli yorganlar, yer yataklari, serin bir ilkbahar yada erken yaz sabahi. Araba sesiyle degil de doganin, ruzgarin agaclardaki hisirtisinin sesiyle uyaniyorsun.

Suan gurbetteyim abd'de. Izmirliyim aslen.

en sevdigim siir dizeleridir ayrica.
0
bioverse leo
(03.11.17)
bayağı lüks bir ev geliyor aklıma. misafirliğe arkadaşıma gitmişim gökdelen gibi bir şeyde bir ev, en üst kat, boydan boya cam ve şehir manzarası var önümde, akşam saatleri istanbul’un keşmekeşini izliyorum uzaktan. çarşaf yastık yorgan beyaz. duvarlar siyah. ışık da uzaktan kumandalı ve sarı. güzel bir smooth jazz playlisti fonda. sıcaklık tam istediğim gibi, havada nem yok. hizmetçiler her işi hallediyor. bana uyumak dışında yapacak iş kalmamış. insanlardan ve kalabalıktan çoook uzaktayım. böyle bir şey geliyor aklıma.

temsili resim olayı zor hocam; mobilim.
0
vedatchilipeppers
(03.11.17)
yayla gibi bir yer.az eşyalı küçük oda,yeni sıvanmış kireçle.demir karyola,beyaz kaneviçeli çarşaf,ağır yün yorgan. tahta pencere dışarısı yeşil belli. pencere hafif aralık, biraz esinti var perde oynuyor,kornişin sesi geliyor alttan. yağmur çiselemiş,toprak kokuyor. yatağımın yanına sıcak süt koymuşlar,süt armut kokuyor. bir de horozlu masa saati var ama hiç bakmıyorum,sesini duyuyorum sadece.zaman geçiyor.
İzmir.
0
denef
(03.11.17)
Frodo'nun Rivendell'de uyandığı yatak ortam gibi

encrypted-tbn3.gstatic.com
0
freebird5406_2
(03.11.17)
Sakin bir köy evi ama sessiz de olsa o evin içinde birileri olduğunu biliyorum. Bana değer verdiklerini de. Oda ise şöyle; ahşap döşeme, çok hafif serin. Odada beyaz yer döşeği hariç bir şey yok gibi ama terkedilmiş izlenimi de vermiyor. temiz ama sade diyeyim. Yorgan kalın pamuk yorganlardan ve içine girince sıcak tutan cinsten, ağır. Ve başucumda gümüş ibrik ve bardak canlanıyor gözümde çünkü susarım ve su çok içerim. Oda ışık almıyor değil ama perdeler kapalı o yüzden loş. Hafif ahşap ve kireç kokusu hissediyorum.

tam değil ama şu görsel tasvirime yakın.

www.google.com.tr

edit: yaşanılan yer: İstanbul- Etiler
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(03.11.17)
Ben direkt şunu istedim. Yoldan gelinmiş, yorgun ve bunun gece hali
www.mostbeautifulthings.net
odis.homeaway.com
Gerçi uykum varsa, derdi merdi unutup, çarşafın temizliğine de zerre dikkat etmeyip kafamı koyar koymaz uyurum ama şöyle bir yerde adımı da unuturum, kendimi de unuturum, herkesi unuturum.

Uzun sayılmayan bir süredir yurtdışındayım.
0
aychovsky
(03.11.17)
hayalimde kaldığım misafir evi denize yakın bir köyde. sabah ev sahibinden önce uyanıyorum. sonra uyanırsam bir şeyleri kaçırmış gibi hissederim hep. geceyi konuşarak (ve susarak heh) geçirmişiz. o da paralelimde yatıyor yer yatağında. tek odalı bir ev olduğu için yerden tasarruf etmek amacıyla yatak almamış. (tek odalı oluşu biraz ev sahibinin garibanlığından biraz da hayalimdeki konuşarak uykuya dalma isteğinden) mevsim ilkbahar sonları-ilkyaz başlangıcı. özlemini çektiğim arkadaşımla beraber özlemini çektiğim mevsim de yanımda. kalkıp evin ufak bahçesine çıkıyorum. biraz doğanın sesini dinledikten sonra kulaklığımı takıp nick drake'in northern sky'ını dinlemeye başlıyorum. topraktaki börtü böceği izlerken omzuma bir el dokunuyor. kulaklığı çıkartıp arkama bakıyorum.
buna dair bir temsili resim yok ama şu da hoşuma gitmişti, geçenlerde kesip arkadaşıma göstermiştim: streamable.com

eski rıhtımlar kalmış mıdır bilmiyorum ama belki bir balıkçı kasabası da olabilir. martı seslerine uyanıyorsun. yine az eşyalı böyle bir ev. tabii roller değişiyor. ev sahibi uyuyor, sen ayakkabılarını eline alıp dışarı çıkıyorsun. kahvaltılık bir şeylerle geri dönüyorsun. döndüğünde ev sahibini çayı (ya da limonlu suyu artık ne tüketiyorsan onu) hazırlarken buluyorsun.

ek: ilçe, beşiktaş
0
misterturist
(03.11.17)
(7)

Kaç tane duygu var ?

mete kudur
Bunu illa birileri sıralamıştır diye düşünüyorum ama henüz bulamadım; insanın tavrını belirleyen kaç çeşit duygu durumu var;nefretheyecankorkuşımarıklık v.s v.s gibiedit: sayısal olarak değil, bunlar nelerdir olarak soruyorum.
Bunu illa birileri sıralamıştır diye düşünüyorum ama henüz bulamadım; insanın tavrını belirleyen kaç çeşit duygu durumu var;

nefret
heyecan
korku
şımarıklık v.s v.s gibi

edit: sayısal olarak değil, bunlar nelerdir olarak soruyorum.
0
mete kudur
(02.11.17)
O iş pek öyle olmuyor aslında.
Duygu meselesi karışık, herkesin hissettiği farklı birşey olabiliyor.
Almanların sallıyorum sabah otobüsü kaçırınca bir anda yağmur başlaması için ayrı bir tanımı, duygu durumu var gibi gibi..
0
quaker
(02.11.17)
Lisa Feldman Barrett - How Emotions Are Made kitabında bundan bahsediliyordu diye hatırlıyorum. Hatta dediğiniz gibi, atıyorum 6 temel duygu gibi, bir liste vardı. Korku, iğrenme, memnuniyet vs vardı. Maalesef tam cevabı hatırlayamıyorum, ama kitabı tavsiye ederim.
0
sopiro
(02.11.17)
27
0
Delay Fuze
(02.11.17)
plutchik'e göre 8 temel duygu var:

korku
sevinç
öfke
üzüntü
tiksinti
umut/beklenti
kabul etme/edilme
hayret

bunların ikili kombinasyonlarından 8 ara duygu daha çıkıyor.

(bkz: plutchik teorisi)

3.bp.blogspot.com
0
sir gawain
(02.11.17)
2 tane. sevmek ve sevmemek.
0
petek
(02.11.17)
sir gawain + 1

Plutchik'in Duygu Çemberi şöyle (Türkçesini bulamadım)
www.classtools.net
0
aychovsky
(03.11.17)
sözcüklerle ifade edebildiklerimizi sayılı ama gerçekte sınırı insandan insana bile değişebilir. Korkunun bile onlarca farklı hissi olabilir, yada %30 korku, %30 endişe, %40 umut şeklinde komplike duygular olur ki, bu sonsuz çeşitlilikte olabilir.
0
gezegen olan pluton
(03.11.17)
(2)

Ovülasyon testi? nedir?

mikahakkinen
Ben anlamam bu test nedir? marka öneriniz nedir? nerelerden alınır?
Ben anlamam bu test nedir? marka öneriniz nedir? nerelerden alınır?
0
mikahakkinen
(02.11.17)
Kadının ovülasyon döneminde, yani yumurtlayıp yumurtlamadığını ölçer. Hamile kalmak istenirse yumurtlama döneminde sevişilmesi en yüksek olasılığı yaratacağından, o gün ovülasyon var mı diye bakılır. En garanti yöntem olması için uzun süre tutulan idrarla vakılır. Bu da gece boyu uykudan sonra, günün ilk idrarıdır.

Doğum kontrolü yöntemi değildir. Çünkü, bir gün yumurtlamıyordur kadın ve o gün sevişilir. Spermler o ortamda birkaç güne kadar yaşayabilirler. Kadın ertesi gün tekrar kontrol edip ovülasyon döneminde olduğunu görebilir. Böylelikle içinde yaşayan spermlerle ovülasyona girmiş olur. Bu da hamilelikle sonuçlanabilir. Ancak, şu işe yarayabilir: Ovülasyonun olduğu gün çift katlı koruma uygulanabilir, prezervatif+spermisid gibi.

Bazı ovülasyon testleri çift seçeneklidir, var/yok gibi. Bazıları üç seçeneklidir, yok/ olmak ğzere / tavan yaptı gibi. Üç aşamalı olanı varsa daha iyi.
0
aychovsky
(02.11.17)
ablam laboquick marka almıştı internetten. o şekilde hamile kaldı.
0
who cares wins
(02.11.17)
(14)

70 yaşında olmak

ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
türkiye'de şu an 70 yaşındaki insanı yaşlı kabul eder misiniz?yoksa gelişen teknoloji, sağlık sistemi vb. karşısında artık 70 yaşı orta yaş (orta yaşın sonları) olarak mı görüyorsunuz, eğer böyleyse sizce yaşlılığın "başlangıç yaşı" kaç?bu konuyla ilgili varsa başka eklemek istediklerinizi de merakl
türkiye'de şu an 70 yaşındaki insanı yaşlı kabul eder misiniz?
yoksa gelişen teknoloji, sağlık sistemi vb. karşısında artık 70 yaşı orta yaş (orta yaşın sonları) olarak mı görüyorsunuz, eğer böyleyse sizce yaşlılığın "başlangıç yaşı" kaç?
bu konuyla ilgili varsa başka eklemek istediklerinizi de merakla bekliyorum.
0
ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(02.11.17)
Dünyanın her yerinde yaşlı kabul ederim. Max gideceği 80, üzeri nadir.
0
i was made for you
(02.11.17)
Yaşlılığın başlangıcı için 65-70 derim sanırım, daha öncesi değil.
0
fotrsapka
(02.11.17)
1. Evet.
2. Orta yaşın sonları 45. Yaşlılık başlangıcı 55.

Teknoloji sayesinde hastalıklar yok oluyor ve ömür uzuyor ama yapay gıdalar, hava kirliliği gibi etkenler nedeniyle de ömür kısalıyor. Ağaç sayısı benim çocukluğumdan beri çok azaldı. Karşı komşu on metrelik çam ağacını kesti kaç yıl önce. Diğer bir komşumuz kendi evlerinden daha yüksek boydaki incir ağacını kesti. İnsanlar artık eskisi kadar iyi beslenmiyor. Bunları dikkate alarak insan ömrünün 150 yıl olacağını düşünmüyorum. İnsan ömrü 150 yıl olsa da eski insanlar kadar güçlü olacağımızı düşünmüyorum. Alkol ve sigara kullanan çok insan var. 20 yaşındaki çocuk 50 yaşında gibi gösteriyor. Spor yok, hareket yok. Böyle olunca 70 yaşına kadar yaşamanın manası yok.
0
dissendium
(02.11.17)
60 bile yasli
0
Traveller
(02.11.17)
bana göre yaşlılık 60'ta başlar. 90 ve üzeri çok yaşlı.
0
tabirimekruh
(02.11.17)
Ben yaşlılığı 70'ten başlıyorum. Biri 60'ında ölse "Daha gençmiş" derim.
0
aychovsky
(02.11.17)
Geçenlerde bir yerde yaş aralıklarının değiştiğini okumuştum. 70 yaş artık o kadar yaşlı değil.
0
curukturpkokusu
(02.11.17)
hayalci olmaya gerek yok. 70 yaş dünyanın her yerinde yaşlıdır.

60 ile yaşlılık başlıyor.
0
sen git ben geliyorum
(02.11.17)
70 ölüm yaşı benim için, 50'den sonrasına yaşlı derim.
0
harvey
(02.11.17)
evet yaşlı. 65 dedimmi başlar zaten.

bak şimdi şunu fark ettim, yaşlı olarak adlandırılmama hala 40 yıl var. gençlik vallahi güzel. hayırlısıyla genç mi ölsek...
0
ssiradanbirigibi
(02.11.17)
Geçende okudum artık 65'e kadar genç oluyoruz ve 80'e kadar olgun. Sonra yaşlılık başlıyor.

Bana göre yaşlılık 70-75te başlıyor. Kendine iyi bakan ve ciddi sağlık problemleri geçirmemiş biri 75'inde bile gayet dinç ve akıllı olabiliyor bence.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(02.11.17)
cevap verenlerin simdiki yasina gore degisir. bana 20'li yaslarimda sorsaydin yaslilik 60'da baslar derdim, simdi 35 olduk ben artik yaslilik 70'de baslar diyorum. 50imde sorarsan 70 orta yas diyebilirim. insan bahsedilen yaslara yaklastikca farkli dusunuyor ve bu arada insan omrude uzuyor.
0
cooperr
(02.11.17)
ortaçağda insan ömrü 30-40 arasıymış. hastalıklar kıtlık savaşlar vs .
şimdi bu hijyen ve teknoloji ile sağlıkta bu kadar ileri gidilmişken ömrün uzaması çok normal ve 70 yaş üzeri çok dinç çok genç ruhlu ve sağlıklı insanlar tanıyorum . bence yaşlı olmaya başlayan yılların başıdır .
0
devilone
(02.11.17)
İhtiyarlik kaç yaşında başlar?
Kristof Kolomb Amerika'yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı...
Pasteur kuduz asısını bulduğunda 60 yaşındaydı...
Mimar Sinan, Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini tamamladığında ise 86 olmuştu...
Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı...
Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hala işinin başındaydı...
Goethe, en büyük eseri Faust'u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti. 83'dü...
Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir.
İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır.
Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır.
Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.
Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesi, hedeflerinin olmamasıdır. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların, ideallerin teslim edilmesi adeta ruhu buruşturur.
İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki hedeflerine götüren yolu yürümedikçe yaşlanırlar.
İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.
Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.
Tabiri caiz ise yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ancak görüş alanınız genişler.
Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır.
William Gladstone
0
devilone
(02.11.17)
(6)

en sıcak tutan kışlık ayakkabı nedir

hopp
super star mı ne öyle sacma birşey vardı o çok mu pahalıydı var mı öneriniz
super star mı ne öyle sacma birşey vardı o çok mu pahalıydı var mı öneriniz
0
hopp
(01.11.17)
Erkek mi kadın mı bilemedim ama kadın içinde ben geçen seneden beri Ugg Adironrack kullanıyorum. Diğer Ugg'ların şeklinden farklı, uzun ve sıcacık tutuyor, ağır da değil. Yaptığım en güzel yatırım kendisi.
dtpmhvbsmffsz.cloudfront.net
0
aychovsky
(01.11.17)
Erkek olduğunu var sayıyorum yds

Adamlar bi bot yapmış -40
0
all girls dream
(01.11.17)
5-6 senedir kullanıyorum.Üstüne tanımıyorum.
img-morhipo.mncdn.com[img][5][1][900x1234].jpg?1510
www.morhipo.com
0
demoniclewinsky
(01.11.17)
Kadınsan Sorel. Bende şu var iki senedir kar yağdığında giyiyorum, outdoor botlarım solda sıfır kalıyor sıcak tutma konusunda:D
www.morhipo.com
0
peggy
(01.11.17)
kadın evet. bunlar da guzel de bır de starlı bısey yok muydu? herkes paylasıyordu ınstagramda?
0
🌸hopp
(01.11.17)
Bir ara moon boots fln paylaşıyordu herkes, acaba onları mı diyorsun?
ya da inuikii fln?
0
demoniclewinsky
(02.11.17)
(24)

Türk kızları sizce güzel mi ?

sorunvar
Son 3 yıldır özellikle sosyal medyanın yoğun olması ile birlikte sanki güzellik katsayıları artmış gibi :)) Ama şunu görüyorum avrupadaki kadınlar gerçekten makyaj yapmıyor ve üstüne pijamasını almış bir şekilde sokaklarda dolanıyor.Türkiyede kızlar bakkala giderken bile yoğun makyaj altında ..Sizce
Son 3 yıldır özellikle sosyal medyanın yoğun olması ile birlikte sanki güzellik katsayıları artmış gibi :))

Ama şunu görüyorum avrupadaki kadınlar gerçekten makyaj yapmıyor ve üstüne pijamasını almış bir şekilde sokaklarda dolanıyor.Türkiyede kızlar bakkala giderken bile yoğun makyaj altında ..Sizce bunun nedeni makyaj olayını mı çözdüler ?
0
sorunvar
(01.11.17)
her şeyi genellemeyi ne kadar çok seviyorsunuz.
0
ayrıl coco
(01.11.17)
ukrayna görmüş birisi olarak ben türk kızlarını genel olarak güzel buluyorum. yani oradaki kadar bakımlı, düzgün vücutlu, "10'undan 8'ine bakmaya doyamazsın" tipi bir güzellik söz konusu değil ama "güzel kız" konusunda eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. biraz yaşanılan çevreye ve ortama da bağlı tabii, izmir'de yaşayan adamla kars'ta yaşayan adamın değerlendirmesi çok farklı olabilir. ben genel olarak "çok güzeller" diyemesem de öyle kadınların çirkin ya da at hırsızı olduğu bir ülke olduğumuzu düşünmüyorum, yeterince güzel kadın var.

hadi şimdi ben türk kızına yaranmaya çalışan ikiyüzlü şerefsiz bir meriç olayım... ukraynalı arkadaşım istanbul'a geldiğinde "olm ne güzel karılar varmış burda" demişti. aynı şeyi birkaç kişiyle daha yaşadım.

bizde kompleksli insan çok. kadın-erkek ilişkileri çarpık. erkeği kızına, kızı erkeğine sövüyor. erasmus başlıklarında çok açık biçimde görülebilir bu. birbirimizden nefret ediyoruz. kıza sorsan türk erkeği şerefsiz, kaka; erkeğe sorsan türk kızı kezo, şüşko falan... bizim sorunumuz fizikle değil, kafayla. yohusam taş gibi oğlan mı arıyon, güzel kız mı lazım, hepsinden bol bol var türkiye'de.
0
der meister
(01.11.17)
Hayır makyaj olayını çözmediler, kendilerini daha değersiz ve daha cinsiyetsiz hissediyorlar sadece. Bunu bastırabilmek için o alışverişler ediliyor, o makyajlar yapılıyor. Başka hiçbir şey değil. Gerçi onlara bakan gözlerin kendisi güzel olmadığı için hatunlar ne yapsalar boş da...
0
yaren
(01.11.17)
yok, filtre olayını çözmüşler.

Güzelliğin herhangi bir ırkı olduğunu çok da düşünmüyorum, bir noktadan sonra alıştığın kadın gözüne aslında o kadar da güzel değilmiş olarak görünebiliyor, ve bütün ırklarda ayrı ayrı güzeller olabiliyor. Yani rus kadınlarında çirkini olduğu gibi hollandalı kadınında güzeli olabiliyor, pek tabi türkün de kürdün de çerkezin de. Ama sosyal medyada gördüğümüz güzel(!) kadınların artışındaki sebep, teknoloji. yetişmek mümkün değil, bi' macbook pro olmuş sana 11bin. vay arkadaş.
0
mete kudur
(01.11.17)
Güzel kızlar var ama karakteristik bir güzellikten bahsetmek mümkün değil. Kültür havuzu diyebileceğimiz bir coğrafyada yaşadığımızdan insanlar arasında çok farklılık olabiliyor. Koskoca ülkeyi Balkan kızı, Kafkas kızı diye bile ayırabiliyorsun en basit anlamda. Sosyal medyadaki kızların hiçbirine kanlı canlı görmeden güzel demem.
0
dissendium
(01.11.17)
Kıyas noktası slavlar falan olunca değiller, ama moğollar nijeryalılar falan olursa güzeller. Dünya üzerinde orta sıralarda diyebiliriz. Ama spor ülkede lüks tüketim konumunda olduğundan ve spor yapma bilinci olmadığından kızlarımız potansiyelinin altında. Spor yapan erkek sayısı spor yapan kadın sayısından çok daha fazla.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(01.11.17)
Birini güzel bulma eşiğim diğerlerine göre çok düşük ama bol makyaj yapmış, makyajını silsen adeta bambaşka birey gibi duranlar bence güzel değil. Yani,görünüşte güzel olabilir ama bu resmen kendini ve diğerlerini kandırmak. Kadın neredeyse 10 katman boya sürünmüş, tokalaşsan fondötenin yarısı sana bulaşacak. Çoğunun yüzü plastik gibi duruyor. Bir de bu efektli, filtreli fotoğraf uygulamaları yüzünden sosyal platformlarda çok değişik duruyorlar gerçektekinden. Misal, bir tanıdık var. Kız epey kilolu, yüzü geniş. Ama fotoğrafına bakıyorsun incecik beden, incecik yüz. E, şimdi bu nedir? Yahu olduğun gibi görünmek ne kadar zor olabilir ki? Seni tanıyanlar zaten gerçeği biliyor. O halde bu çaba niye?


Özetle, badana gibi makyaj yapanları hesaba bile katmamak gerek. Suni güzellik seviyesi artsa ne olur, artmasa ne olur? O yüzden, sıfır ya da en azından sıfıra yakın makyajlı dolananlar daha güzel geliyor bana. Bunun da istastiğini çıkaramam tabii :)
0
m e b
(01.11.17)
Güzeller ve nasıl giyineceklerini biliyorlar. O öve öve bitiremediğimiz Ukrayna kızları abuk sabuk renklerde elbise, parlak çirkin gömlekler, desenli salaş üstler falan giyip geziyorlar. Sırf topuklu ayakkabı seviyorlar diye çirkin çirkin ayakkabıları giyip ortalıkta dolanıyorlar :)
0
eazy
(01.11.17)
Değiller güzel olanlarının da karakteri bozuk
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(01.11.17)
Kadınlar çiçektir .
0
eksimeksi
(01.11.17)
Türk kadınları yüz olarak güzeller ama vücut olarak erkeklerimiz ve kadınlarımız da kötü. Spor yapmıyoruz,genetik mirasımız göbeklenmeye uygun.
0
turkuaz
(01.11.17)
Ben güzelim bb <3
0
dedi ayca
(01.11.17)
Bütün olay bireyin götüne yakışan kotu bulmasında bence.
0
kargn
(01.11.17)
İnsanlar her zaman gördüklerinden daha farklı olana meyilli oluyorlar onu unutmamak lazım.
0
cleric
(01.11.17)
Türkiye’de “e güzel işte eli yüzü düzgün” kategorisindeyim yurt dışına çıktığımda aşırı ilgi gördüm hatta beraber gittiğim bi karşı cins arkadaşım oha burda niye bu kadar beğeniyolar seni diye şaşırdı :D yani kısaca herkese kendinde olmayan güzel geliyor bence. Ha bu arada ilgi gösterenlerin hiç biri ilk etapta Türk olduğumu bilmiyolardı zaten sonra öğrenince uzaklaşanlar oldu asfga
0
pastörizesüt
(01.11.17)
Ben de bunun çok kişisel bir kavram olduğunu düşünüyorum. Herkes kendi yaşadığı çevreye, arkadaş grubuna veya kendisine en ulaşılmaz gelen gruba göre yorum yapıyor herhalde. Zira benim çevremdeki genç veya orta yaşlı kadınların tamamına yakını çok düzenli spor yapıyor, yediğine içtiğine çok dikkat ediyor, makyaj yapan yok diyebilirim sanırım, ve giyim tarzları da her yere kot tişört giyerek gidenden, eteğini ayağından çıkarmayana, her duruma uygun bir kostümü bulunana kadar farklılık gösteriyor.

"Avrupa'daki kadınlar makyaj yapmıyor" gibi bir yorum da uydurma payı ağır basan bir genelleme gibi, haliyle doğru değildir. Giyim kuşam konusunda ise doğru olabilir. Zira insan haklarının varlığının hissedilebildiği yerlerde insanlar daha rahat giyinebilirler. Burada şort giydi diye dayak yiyor, etek giydi diye tecavüze uğruyor, eşofman giydi diye taciz ediliyor kadınlar. Haliyle "doğru düzgün bir şey giyeyim" düşüncesi oluşuyor olabilir. Bir erkeğin "İstanbul kıyafeti", "tatil kıyafeti", "gece dışarı çıkma kıyafeti", "spordan dönerken popomu kapatsın sweatshirtü", "arkadaşlarla dışarıdayken elbise giyerim ama üstüne giyeceğim usturuplu bir paltom olsun" paltosu gibi dertleri olmadığından bu hissi anlamaları zor olabilir.

Bütün bunlar bir kenara, ben işim sebebi ile çok rahatlıkla gözlemleyebildiğimden, genç kızlarda biraz erken ergenleşme olduğunu düşünüyorum. Özellikle bir kutlama, yemek, parti gibi bir şey olduğunda 13-14 yaşında genç kızlar öyle ağır makyajlar yapıp, öyle elbiseler giyiyorlar ki bu yaşımda ben giymem. O da geçilmesi gereken bir aşama herhalde şu hayatta.
0
sopiro
(01.11.17)
Güzeli çok güzel Türk kızlarının. Sosyal medya, insta fotolarını değerlendirmeye hiç almıyorum, filtresi, işığı, açısı filan. gerçeği yansıtmıyor diyelim hadi.

Yaşım itibariyle ulan botoks yaptırsam mı ben de acep naapsam filan diye kafamda sorular var bu ara ve kadınlara ve ciltlerine dikkat ediyorum, özellikle toplu taşımada, çaktırmadan süzüyorum :) Ne kadar güzel kızlar var ya. Güzelleri çok güzel bence. Bir kere çeşitlilik de çok, hani esmeri, beyaz tenlisi vb. Hele geçen gün metroda bir kız gördüm, Amerikan yerlilerine benziyordu aynı. Bildiğin kızılderili. o kadar güzeldi ki. Çıkık elmacık kemikleri, harika bir cilt, badem gibi gözler.
0
old possum
(01.11.17)
erik gibiler kütür kütür.

eğer etrafınızda spordan nasibini almamış, hamburgeri lavaşa sarıp yiyen kadınlar ve erkekler varsa, sorun sizde olabilir. kendilerine azcık bakınca gayet güzel kadınlar.
0
babilbaligi
(01.11.17)
İsveç'ten yazıyorum. Türk kızları çirkindir. Makyajla Instagram filtresiyle falan beni de güzel zannedersiniz. Ki kelli felli adamım.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.11.17)
sıkıntı güzellikte değil kezbanlıkta.
0
mikahakkinen
(01.11.17)
İskandinavya, Finlandiya ve slavlar ile uçurum var. Gezerken fark ediyorsunda, yaşayınca net görülüyor. Finlandiya ile ortalamada ki fark olağanüstü ve spor yapıyorlar.
0
christopher nolan
(01.11.17)
Kisisel zevkime gore, etnik veya avrupai bir tipi yoksa, guzel degil.
0
patty duke
(01.11.17)
Bence güzel Türk kızları genelde. Olay çirkinlikte değil de, daha çok bakımda patlıyor. Çok bakımlılar da var, ancak çoğunluğa bakım lüks olabiliyor.

Buraya çok jeopolitik bir cevap vereceğim şimdi. Arap yarımadası, İran, Tunus, Fas, Cezayir'deki makyaj Türkiye'de yok. Oradaki kızlar makyajdan öte badana yapıyor. Fondötenleri de genelde tenlerine göre bir ton daha bronz ve aş-şırı ağır oluyor. Yani, spatula ile kazırsan kazırsın. E şimdi, kızcağızın tek açabildiği yer yüzü. Özenmek için ona da abanınca böyle oluyor.

Fransa'da ve İspanya'da çok yaygın bir 'Make up shaming' akımı var. Gündüzleri bir rimel-bir rujun ötesine gidip fondöten falan kullandığında ayıplıyorlar, garipsiyorlar. 'Kusuru çok, kendine bakmıyor, bakım yapmıyor, demek ki bu yüzden bu kadar boyamış' diye düşünüyorlar. Hollanda için de aynı şeyi duydum ama bu akımın başını İspanya ve Fransa çekiyor. Bu kontürleme mi deniyor, ne zıkkımsa, ondan hele nefret ediyorlar.
www.beauty-source.info

Şimdi, kozmetiğin devlerinden biri Fransa. Bence Japon ve Alman kozmetiği daha kaliteli ve daha fazla mühendislik içeriyor ama Fransa'da kozmetiğin krallarından biri. Avene'dir, Lancome'dur, Clarins'dir; bunlar bizim Nivea ayarında ve alması kolay, ucuz. Buradaki insanlar çocukluktan beri nasıl bakım yapılacağını iyi biliyorlar, cilt bakımı konusunda çekirdekten yetişiyorlar. Ötesinde, 'preventive cosmetics' ile ilgileniyorlar. Yani, sorun olunca ciltle ilgileneyim değil, 'Cildimle ilgileneyim ki, sorun olmasın' bakış açıları var. Türkiye'de aynı markalar pahalı. Beyaz yaka ve orta kesim ulaşbiliyor ama orta-alt veya alt kesim bunlara pek ulaşamıyor. Cildinin bakımını geçtim, dişini fırçalamayan bir ton insan var. Şimdi, iki kişinin durumu bir mi? Çocukluktan beri beslenmesine, bakımına bakan kişiyle 20 yaşından sonra bunları 'Neymiş ki bu' diye öğrenmeye çalışan kişi bir değil.

Örneğin, Fransızlar Ameirkan makyajını da ağır olmakla aşağılarlar ve 'Amerikalılar kendilerine güvenmiyorlar. Güvenseler, gerçekten güzel olsalar, bu kadar makyaj yapmazlar' diyorlar.

Türkiye ikisinin ortasında. Ne Araplar kadar makyaj yapıyorlar, ne de Fransızlar gibi gururla makyaj yapmıyorum diye geziniyorlar. Gerçi Türkiye'de de iki uçtan insanlar var ama bence güzellikten öte sorun bakımda bizde. Bakım lükse girebiliyor hayat şartları karşısında.
0
aychovsky
(01.11.17)
Bence Türk kızlarının büyük çoğunluğu oldukça güzel. Yalnız vücutları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Erkek kadın ayırmıyorum, genel olarak kısa boylu ve kilosuna pek dikkat etmeyen bir milletiz.
0
i m cool with that
(01.11.17)
(11)

Garip bir duygudurum sorusu

pastörizesüt
Gün içinde öyle neşeliyim ki herkese şakalar yapıyorum esprili konuşuyorum gülüyorum eğleniyorum modum çok yüksek, herkes zaten sorsan neşeli ve enerjiksin der bana, ama gel gelelim eve gelince yalnız kalınca öyle melankolik ve hüzünlüyüm ki gözlerim doldu dolacak şeklinde dolanıyorum evin içinde. Ç
Gün içinde öyle neşeliyim ki herkese şakalar yapıyorum esprili konuşuyorum gülüyorum eğleniyorum modum çok yüksek, herkes zaten sorsan neşeli ve enerjiksin der bana, ama gel gelelim eve gelince yalnız kalınca öyle melankolik ve hüzünlüyüm ki gözlerim doldu dolacak şeklinde dolanıyorum evin içinde. Çok keyifsiz ve bitkin oluyorum uzun zamandır bu böyle. Spora başladım bi değişim yok akşamları arada sosyal aktivite yapıyorum onlarda da yine enerjik ve mutluyum eve gelince yine aynı. Depresyonda mıyım ben şimdi böyle depresyon da olmaz ama bu nedir ki var mı bunun gibi bi şey yaşayan? Bir de bu ikisini nasıl aynı anda yaşayabilirim ben neşeli eğlenceli olan mıyım depresif melankolik olan mıyım kendimi mi kandırıyorum napıyorum?
0
pastörizesüt
(31.10.17)
Bu tariflediğinizi yaşayan bir arkadaşım var, duygu geçişleri çok hızlı ve pik gerçekleşiyor. Çokcana enerjik etrafa enerji saçıyor hatta saçmalıyor kontrol edilmesi çok zor hale geliyor ama ne zaman uzakta kalsa telefonla konuşsak mesajlaşsak depresif. Sürekli mutsuz, sonra bunu ciddiye alıp yanına gittiğimizde yine çok neşeli, hareketli ve heyecanlı. Yani bunun psikiyatride kesin bir tanımı ve adı vardır. Çünkü kişisel birşey değil.

enerjisini dıştan alan içten alan diye 2 tip insan var zaten normalde ama sizin bu yaşadığınız uç seviyede dıştan alan oluyor sanırım. (bkz: extrovert)
0
mete kudur
(31.10.17)
gizli depresyon olabilir.
0
patty duke
(31.10.17)
@ Mete kudur borderline kişili bozukluğuna bir parça uyuyor ama insanın kendi kendine psikiyatrik teşhis koyması çok saçma psikiyatriste gitmeyi de hep erteledim ama sanırım en iyi yol bu
0
🌸pastörizesüt
(31.10.17)
Sen neysen ben de oyum
Spor değiştirdi biraz beni
Ben bir de aeviglimle aynı evdeyim falan
0
benaslindayohum
(31.10.17)
sevgilisizlik, net.
0
petek
(31.10.17)
Ruhsal bir problemin olduğunu sanmıyorum. Yalnız yaşadığın için böylesin. Ben de bir kez 5 gün kadar yalnız kaldım. Bayağı sıkılmıştım.
0
dissendium
(31.10.17)
Biraz daha intovert'e kayan bir insan olarak ben de yaşıyorum bunu ama 'Gözlerim doldu dolacak' kadar değil. İki durumda yaşıyorum bunu. İkisi birlikte olmuyor genellikle.

İlki eğer gerçekten kötü bir durumdaysan, üzüldüğün ve seni yıpratan bir şey varsa ve böyle davranıyorsan, o zamanları ilgilendiriyor. Kötü bir dönemden geçiyorsam veya kaygı, mutsuzluk, vb. varsa zaten onlar hep üstümde. Hazır yanımda insan varken iki lafın belini kırayım. Zaten o kötü duygu neyse zebellah gibi, helikopter ebeveyn gibi o süreçte sürekli tepemde; bari dışarıdayken iki dakika arkadaşımla eğleneyim, laflayayım. O yüzden, dışarıda veya birileri ile konuşurken 'Ay şimdi uğraşamam anksiyeteyle, mutsuzlukla, ıvır zıvırla' oluyorum. Hatta, bir ara çok kötüydüm, arkadaşlar 'Hadi, seni dışarıya çıkaralım' dediler; sonra millet 'Seni eğlendirmek için geldik. Sen bizi eğlendiriyorsun' dedi. Dışarıda neşeli olmak demek mutlu olunduğu anlamına gelmiyor ya da 'Yalnız kalınca ağlamıyorum' demek değil. İşin kötüsü, psikologla da aynı şeyi yaptım. Ben insan görünce 'Anaaa yaşasın, insan!' diye gülmeden duramıyorum ki, artık refleks olmuş. Bir de psikoloğa 'Valla bak, iyi değilim. Akşam eve gidince bundan eser kalmayacak' diye inandırmaya çalıştım. İnsan görünce cidden çok seviniyorum. Kokrudur, endişedir; bunlara eve değerli bir misafir gelince odaya tıkılan çocuk muamelesi yapıyorum. Derdimi anlatıyorum, hiçbir zaman kapalı bir insan olmadım ama gülerek anlatırım. İnsanların yanında kötü hissetmekte çok zorlanıyorum.

İkincisi, eğer rahatsız eden bir durum yoksa ve normal günler böyle geçiyorsa kısmı. Normalde evcimen, evcil bir insanım. Evden çıkmasam çok da aramam uzun süre ama ne zaman arkadaşlarla buluştuktan ya da bir eğlenceden sonra eve gelsem, ev çok tatsız, tuzsuz, yavan, boş görünüyor. Sanki, İbiza'daki tatilden dönmüşüm de yarın da pazartesiymiş gibi bir his kaplıyor içimi ya da sevgiliden ayrılınca düşülen boşluk var ya, onun gibi bir rahatsızlık oluyor. Duvarların falan çok farkında oluyorum. Her şey birden aşırı sessiz geliyor ve boğuyor.

Bir de son 1 aydır 'Depresyonun yüzü yoktur' kampanyası çıktı. Linkin Park'ın solisti Chester Bennington'ın intiharından sonra eşi intiharından 36 saat önce çocuklarıyla ne kadar çok eğlendiğini gösteren bir video attı.
www.rollingstone.com
Bunun üzerine, sosyal medayada 'Depression has no face' hashtag'i ile insanlar depresyon sorunu olan intihar eden veya intihar girişiminde bulunan yakınlarının günlük hayatta çok neşeli insanlar olduğunu, çok eğlendiklerini ve mutlu göründüklerini gösteren videolar, resimler göndermeye başladılar.
www.rearfront.com

Dolayısıyla, arkadaşlarınızla eğlenmeniz ve bol kahkaha atmanız depresyonla ilgili bilgi vermez. Bununla ilgili, belirli bir farkındalığınız vardır ya da psikoloğa gittiğinizde bu tanıyı koyabilir. Sadece boşluktan da bu şekilde hissedebiliyorsunuzdur. Belki depresondasınızdır, bunu gülmenizden veya ağlamanızdan bilemeyiz.
0
aychovsky
(31.10.17)
palyaço sendromu. dışarıda rol yapıyorsun; hüznünü, derdini, stresini içine atıp dışarıya karşı sürekli çaktırmaz halde olmaya kastığın için doğal ortamına gelince çöküyorsun. hayatında kötü gittiğini düşündüğün ne varsa paylaşmaya çalış birileriyle. insanların morallerini boz, derdini dinlemelerini sağla, onlara yük ol. gevşemen lazım.
0
Bruce
(31.10.17)
Bir şehirdışı yap haftasonu filan. İyi gelebilir. Belli ki bunalmışsın genel olarak düzenden. İlaveten, mevsim geçisi vs. de olabilir. Geçtiğimiz iki gün resmen güneş doğmamıştı, bayağı olumsuz etkilenmiştim ben de.

Editleyip biraz ilave ederken tik atmışsın, ellerin dert görm... O yüzden yazayım dedim birazcık daha detaylı. Bence geçici bir durum özetle. Yeni veya farklı bir şeyleri "oldurmak" için uğraşmamalısın bence.
0
skooma
(31.10.17)
@aychovski her zamanki gibi muhteşemsin :) ya ben de derdimi hiç anlatmıyor değilim ama aynı dediğin gibi gülerek olayı küçümseyerek dalga geçerek anlatıyorum ama aslında gerçekten üzülüyorum o duruma. O dediğin akımı da gördüm ama bize öğretilen depresyon için temel semptom olarak çökün ruh hali ve sorumluluklarını aksatmak şeklindeydi bende bu ikisi de yok ondan bilemedim ama en doğrusu psikiyatriste gitmek gibi :/
0
🌸pastörizesüt
(31.10.17)
neşeliyim diye tarif ettiğin zamanlarda kafanı bozan şeyleri espriye vurup geçiştiriyor, ya da bozulsan da umursadığını göstermeyi gereksiz bulduğun, çocukça bulduğun vs. için de böyle yapıyo olabilirsin; yapıyo olabilirsin derken bu alışkanlık haline gelmiştir ve kasten yaptığın bişey değildir, üzerine düşünmemişsindir farketmemişsindir.
0
dafaisss
(01.11.17)
(7)

Şampuan kullandıktan sonra kaşıntı olması/Meyve yedikten sonra acıkmak

m e b
1. Head & Shoulders kullanırken böyle olmuyordu, yani aşırı olmuyordu. Şampuanlara da öyle çok önem vermem ama Elidor da olsa, başka marka şampuan da olsa duştan sonra köpüklerin değdiği her yer çok kaşınıyor. İyice durulanıyorum ama sonuç aynı. Yani şampuan kalıntısı vs kalmıyor. Duş jelinin bazıla
1. Head & Shoulders kullanırken böyle olmuyordu, yani aşırı olmuyordu. Şampuanlara da öyle çok önem vermem ama Elidor da olsa, başka marka şampuan da olsa duştan sonra köpüklerin değdiği her yer çok kaşınıyor. İyice durulanıyorum ama sonuç aynı. Yani şampuan kalıntısı vs kalmıyor. Duş jelinin bazılarında da aynısını yaşıyorum.

2. Bir de ne kadar tok olsam da meyve yedikten sonra acıkmaya başlıyorum. Sebebi ne ola ki? Normal mi bu durum?
0
m e b
(31.10.17)
1- Alerji olabilr ya da çok kurutuyordur. Spor salonundaki şampuan benim cildimin canına okudu mesela. Kaşınmıyorum ama kurudum. Değiştirmek lazım.

2- Meyve kan şekerini yükselttiği için acıktırabilir. Üstüne biraz ekmekle dengelerler genelde.
0
lcha
(31.10.17)
1. Benim saç derimi de ısırgan otu özü içeren şampuanlar kaşındırıyor. En iyisi şampuan değiştirmek.
0
dissendium
(31.10.17)
1. Bazı markalar bazı insanlarda ters tepiyor nedense. Ben de Elidor veya Dove kullanırsam bitli gibi kalınıyorum ama Rejoice kullanırsam, o kalıntı yapmıyor. Hepsinde de "kuru saçlar için" yazıyor. Yani, iyi olan şampuan kepek şampuanı falan da değil.

2. Icha + 1 Meyve şekeri de yükseltiyor ama ekmek de acıktırır. Proteine kaymak daha iyi derler. angelus açıklar umarım.
0
aychovsky
(31.10.17)
1- Market şampuanlarındansa Otacı gibi nispeten daha az zararlı şampuanlar tavsiye ederim. Onların da bir sürü modeli var, biri bende kepek yapıyordu mesela, uygun olanı seçmek lazım.
0
i was made for you
(31.10.17)
2) meyve şekeri yani fruktoz insulini bir anda yükseltir sonra bir anda normalinde altına düşürür o yüzden birkaç saat sonra canınız tekrar kan şekernizi yükseltecek besinler çeker.
0
powerpufgirl
(31.10.17)
Peki neden bazı insanlarda meyve yemek tokluk hissi veriyor ki o zaman?
0
🌸m e b
(31.10.17)
Anlık tokluk hissi verir fakat birkaç saat sonra acıktırır. Kana hızlı karıştığı ve çiğneme hissiyatı beyne gider doyduğunu zannedersin kısa süreli. Ekmekte de bu böyledir içindeki şekerden dolayı o an karnını tok tutar fakat ekmeksiz ve şekersiz sağlıklı bir kahvaltıdan sonra daha uzun süre tok kalırsın.
0
powerpufgirl
(31.10.17)
(7)

Duş alırken...

justinho26
Duşun sonuna doğru rahatlama hissi gibi bir şey oluyor mu sizde de? tam anlatamamakla birlikte kulaklarda bi uğultu sanki böyle tüyler diken diken falan oluyo benim :)
Duşun sonuna doğru rahatlama hissi gibi bir şey oluyor mu sizde de? tam anlatamamakla birlikte kulaklarda bi uğultu sanki böyle tüyler diken diken falan oluyo benim :)
0
justinho26
(31.10.17)
hayır. sonlara doğru iyice geriliyorum hatta. duş almaktan hiç hazetmediğim için çıkınca o ıslak saçlarımı taraması, kurulanması vs düşündükçe iyice tiksiniyorum.
0
sta
(31.10.17)
aynen bende de oluyor.
0
radyokafasi5
(31.10.17)
sta +1
son dakikalar beni de geriyor.
0
japon askeri
(31.10.17)
Kuruyken duşa giresim gelmiyor, girince de sıcak suyun altından çıkasım gelmiyor.
Girmeden önce geriliyorum, çünkü yıkanma, kurutma falan en hızlı haliyle 40 dakika sürüyor. Bir yandan onu düşününce yılgınlık geliyor ama sıcacık suyu da çok seviyorum. Foşur foşur israf edesim geliyor bir yandan da.
0
aychovsky
(31.10.17)
Hem de nasıl. Suyu çok seviyorum zaten; artı "Oh ne de güzel temizlendim!" hissi.
0
auroraaurora
(31.10.17)
havalarında soğumasıyla sabahları suyun altından çıkmak istemiyorum. çünkü çıktığımda buz gibi bi banyo beni bekliyor :)
0
spirit crusher
(31.10.17)
Ugultu degil ama o diken diken olma, baska bir boyuta gecme gibi bir hal oluyor. Doruk yasanti olabilir dedigin sey.
0
runagain
(31.10.17)
(18)

Kadinlara soruyorum (sozlu ve gozlu taciz hakkinda)

rusyalı kozmonot
Laf atildiginda ya da hayvan gibi baktiklarinda tepki veriyor musunuz? Yoksa gormezden gelip yolunuza devam mi ediyorsunuz?Ben cenemi tutamiyorum. Okuz gibi baktiklarinda ne bakiyosun, onune bak diyip el kol kaldiriyorum. Laf cok atilmiyor ama atilinca sigortam da atiyor. Gecen aksam ara sokakta eve
Laf atildiginda ya da hayvan gibi baktiklarinda tepki veriyor musunuz? Yoksa gormezden gelip yolunuza devam mi ediyorsunuz?

Ben cenemi tutamiyorum. Okuz gibi baktiklarinda ne bakiyosun, onune bak diyip el kol kaldiriyorum. Laf cok atilmiyor ama atilinca sigortam da atiyor. Gecen aksam ara sokakta eve dogru yururken hayvan evladinin teki arabayi yanimda yavaslatti hayvan gibi bastan asagi suzdu devam etti. Arkasindan onune bak ayi diye bagirdim. Cam acikti duydu. Ilerde durdurdu arabayi. Dedim buraya kadarmis yasamak guzeldi. Hemen bi apartmana dogru gittim. Neyse ki gitti goremeyince. Bir kez de babam yasindaki adam bastan asagi hayvan gibi suzdu. Ne bakiyosun der gibi elimi kaldirdim. Bagirmaya başladı senin niyetin bozuk senin gibiler araniyo bilmem ne. Bir orospu demedigi kaldi yani. O zaman orama burama ne bakiyorsun ayi oglu ayi? Sinirden adamin kafasini ezesim geldi. Ama tabii ki gucum yetmeyeceginden uzaklastim. Bu tip olaylarla gectigim yerlerden dolayi cok karsilasiyorum. Erkek arkadasim ceneni tut manyagin biri yuzunden basina is alacaksin diye kiziyor ama ben hazmedemiyorum. Siz nasil davraniyorsunuz? Ya da ne yapmali?
0
rusyalı kozmonot
(30.10.17)
Bana da tam yanından geçerken biri sessizce kucağıma oturturum dedi. Ben de bi şokla döndüm adamın adamın çenesinden tutup sıktım ne dedin sen dedim. Sana mı dedim ya manyak mısın falan demeye başladı geri adım attı.
Sen de en iyisini yapıyosun. Biz tepki vermedikçe artıyo bunlar böyle böyle
0
vodianova
(30.10.17)
3. sayfa haberlerine konu olmak istemiyosan tepki vermeden uzaklaş derim. delirdin heralde, nerden geliyo bu cesaret?

tutup ellemediği sürece sözle ya da gözle tacize asla tepki vermedim şimdiye kadar.
0
elorelia
(30.10.17)
üslup önemli bence.
terbiyesizliğe kaymadıkça iltifat olarak alıyorum, hoşuma gidiyor.
0
kayranin kedisi
(30.10.17)
fiziksel temas etmediği ve yüzüme baka baka çok bariz bir şey söylemediği sürece tepki vermem kolay kolay. arabadan laf atana cevap yetiştirmem yani. gözle rahatsız edene de bakışımı çevirip görmezden gelir ya da en fazla ters bir bakış atarım. ne bakıyorsun ayı gibi bir tarzım yok.
0
aquarium
(30.10.17)
ben görmezden geliyorum ama ne yaparsak yapalım fayda etmiyor bence. cevap verince cesaretlenip daha cevap veriyorlar çünkü. hatta eyleme bile geçecek cesareti bulabiliyor. görmezden gelince en azından susup yoluna devam etme şansları yüksek. takipteyim duyuruyu.
0
dedimmidemedimmi
(30.10.17)
bence abartıyorsun. yani sözle ya da ellemeli falan tacizler konusunda değil de, baktı diye "önüne bak ayı!" demek, üstüne alınma ama biraz avam bence. bakmış geçmiş işte ne bileyim, yakışıklı adam görünce biz de bakıyoruz, muhteşem bir mimari yapıya bakıyoruz, annesinin kucağındaki bebeğe bakıyoruz, trafik kazası olmuş ona bakıyoruz, belediye çukur açıyor durup ona bakıyoruz. insanoğlu dediğin meraklı, bakar işte bırak baksın.

ha ama elleyene olay çıkarırım. hele ki topluluk içinde çaktırmadan elliyorsa hemen herkesin duyabileceği şekilde bağırıp çağırırım, millet de üstüne gider. oh olsun. laf atana da bir şey demem ama, duymazlıktan gelirim. cevap verince "aha o da istiyor kesin" diye düşünüyorlar çünkü.

he bir de @kayranın kedisi'nin dediği gibi düzgün laf atanlar var. onlara cevap da veririm, teşekkür ederim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(30.10.17)
Garip gelecek ama ben laf atmanin kotu bir sey oldugunu 20 kusur yasimdan sonra ogrendim. Bize lisedeyken laf atildiginda birbirimize bakip kikir kikir gulerdik, "Bana dedi", "Hayir, bana dedi" diye ustumuze almaya calisirdik. Arkadaslar falan "Bu hafta bu kadar kisi laf atti" diye sayardi. Teksek de mahcup mahcup gulumseyerek gecerdik. Belki de laf sadece lafta kaldigi ve laflar da cok agir olmadigi icindir, kimse attigi lafin ustune agresif harekette bulunmazdi. Sonra Istanbul'a geldim, baktim, millet laf atilmayi sevmiyor. Belki o surecte Turkiye degisti diye boyle olmus da olabilir. Sucu sehir degisikligine atmayayim. Belki o zaman daha masumane zamanlardi. Alisana kadar bir sure gecti. Sonra zaten baktim, laf atan kisiye gulunce tanismaya falan geliyor, korktum.

Yolda giderken cok kendi halimde, dunyadan habersiz ve kulaklikli oluyorum. O yuzden biri dibime gelip soylemedikce fark etmiyorum. Hele sozlu degil de, gozlu ise %90 fark etmem. Fark edersem ve hakkaten agir bir sey soylemisse, sinirden cok otomatikman bir acima duygusu cokuyor hemen. "Bu adam yoldan gecen bir kadina bunlari soyleyecek neleri yasadi, neleri yasamadi. Ne bicim toplumun kurbaniyiz hepimiz, erkekli kadinli. Bu adamin bu ihtiyaci hissetmesi ne kadar aci" diye dusuncelere daliyorum daha cok. Bakissa sadece ve okuz gibi degil de, goz kaymasi gibiyse gururum da oksanir acikcasi. "Ben yaptim bunu boyle. Beraber bakalim mi bir sure" diyesim gelir ama tabii demem, o ayri.
0
aychovsky
(30.10.17)
Arabadan uzun uzun bakış atanlara uyuz oluyorum. Pis pis bakıyorlar, ben de pis pis bakıp rahatsız olduğumu beden dilimle belirtip kafamı çeviriyorum. Uğraşamam ayılarla. Bir de o gereksiz özgüvenleri katlanılacak gibi değil.

Laf atanları görmüyorum bile, kafamı çeviriyorum. Yalnızca çok rahatsız edici olanlara bir şeyler söylüyorum dayanamayıp.

Zaten genellikle kulağımda kulaklık oluyor, müzik dinliyorum. O yüzden bakışlara ve süzmelere daha fazla dikkat etmiş olabilirim.

Bu tip erkekleri kesinlikle özgüvensiz ve zavallı olarak görüyorum.

Ek: Ayço'yu okuyunca ben de aynı kanıda olduğumu fark ettim. İstanbul'a gelene kadar kendi memleketimde bunun bu kadar kötü bir şey olduğunu düşünmezdim çünkü rahatsız edilmezdim. Niyeti anlıyorsunuz açıkçası ama İstanbul benim algımı değiştirdi ki pis pis bakışlar diyorum.
0
duyond
(30.10.17)
duymuyorum görmüyorum umursamıyorum.
0
devilone
(30.10.17)
Onların istediği onlara kötüde olsa tepki vermemiz bu taptıkları piçlikten haz almalarını sağlıyor bence. O yuzden ben asla atılan lafa tepki vermem duymamış gibi geçee giderim baştan aşağı süzeninde gözünü bağlayamayız baktığıyla kalır öyle kör olasıca.
0
hernezıkkımsa
(30.10.17)
Ben de genelde sokakta kulaklık ile müzik dinleyip kendi dünyamda kaybolmuş vaziyette olduğumdan laf atanı duymuyorum, tuhaf tuhaf bakışları algılamıyorum bile. insanların yüzüne bakan biri bile değilim; bu yaz babam karşımdan yürüyerek geliyormuş, gülümsemiş yanıma kadar gelmiş ben yürüdüm geçtim. sonra gelip omzuma dokununca fark ettim, O denli bir haber oluyorum etraftan. Hava güzeldi, eğlenceli müzik dinleyip tatil planı yapıyordum kafamda.

Durum böyle kimseye tepki vermeme de gerek kalmıyor tabii. Sadece bir kez istanbul'a ilk geldiğimde gündüz vakti adamın biri metrodan evin sokağına kadar takip etmişti; arkadan bir şeyler söyleyip duruyordu. Çok korkup tanıdık markete girdim. market sahibi ve bir iki esnaf dışarıya çıktı. adam da korkup kaçtı. Bu kadar bariz olanı dışında çoğunu ya farketmiyorum ya da önemsemiyorum.
0
fraise
(30.10.17)
gereksiz cengaverlik yapmam. sessiz kalırım.
fiziksel bir temas varsa, iş laf atmanın ilerisine gidiyorsa, tabiri doğru değil ama "tadında bırakılmıyorsa" bir şeyler yapmayı düşünürüm.

ama yine de elimi belime koyup çen çen laf dalaşına girmeye, adamı tutup dövmeye çalışmam, bunlar makul ve doğru savunma mekanizmaları değil. gereksiz kendini ispat çabaları, senin de bu tutumundan vazgeçmeni öneririm.
0
patty duke
(30.10.17)
Geçen gün Taksim'de başıma bir olay geldi. Bankta oturan bir adam bana seslendi. Baktım, kafasıyla beni yanına çağırıyor. Herhalde yanlış anladım deyip önüme döndüm, aynı şey tekrarlanınca ben de adama bağırmaya başladım. Ben bağırınca adam bildiğiniz kaçtı. Hayır tutamıyorum çenemi, tutmama da gerek yok zaten.
0
anumegha
(30.10.17)
Ben çok fazla göstermiyorum. Uzaktan biri bakınca delirmiyorum ama mesafe yakınsa tepki gösteririm. Asıl kardeşimle çıktığımda biri bakıyorsa deliriyorum. Yaşlı yaşlı adamlar kızın bacaklarına bakıyor öldürmem umarım birini.
0
jazzabel
(30.10.17)
Arabadan direkt şaf atıyorsa siktir git lan piç diyorum sonra arkasından el hareketi çekiyorum :):):):)):)

Süzen insanlara içimden küfür ediyorum :):):):)
0
powerpufgirl
(30.10.17)
Öküz gibi bakmak öküzlüktür taciz değildir
Laf atmak, takip etmek, temas etmek tacizdir bağırıp çağırma biber gazı sıkma ve polise şikayet etme hakkımız vardır. Hepsi yapılmalı bence, yanınızda biber gazı taşıyın mutlaka. Ayrıca bağırmak için kalabalık yerleri tercih etmeliyiz. Esnaf tek başına sallamazken, kalabalığın gazına gelip o kişiyi kovalayabiliyor.
Sonuç olarak öküzlere öküzlüklerini başka şekilde belli etmek tacize ise sessiz kalmamak en ağır tepkiyi vermek gerekir.
0
sagin
(30.10.17)
İşallah hepsi geberir. Hiç hoşlanmıyorum. Öncede karşılık verirdim, karşılık verince daha da cesaretleniyorlar, duymamazlıktan geliyorum. Bakışlara, arabalardan gelen korna seslerine de aldırmamaya çalışıyorum. Bir de bizim toplumda "kısa ete giymiş, gece geç saatte gelmiş, tabii laf atarlar" anlayışı var. Tepkisiz kalmaya çalışıyorum ellemedikleri surece.
0
geçerkenugradım
(30.10.17)
açıkçası gözle dik dik bakmayı taciz olarak görmeyen ve buna tepki vermeyi "avam"ve "dikkat çekme çabası" olarak nitelendiren yorumlara biraz şaşırdım ve hemcinslerimden geldiği için üzüldüm. taciz etmenin tdk'daki karşılığı "sıkıntı vermek, rahatsız etmek". bir adam sizi baştan aşağı süzüyorsa, memelerinize, poponuza, cinsel organınıza, bacaklarınıza vs dik dik bakıyorsa bu pekala tacizdir. ya da yolda yürürken arabasını yavaşlatıp baştan aşağı tedirgin edecek şekilde açlık içinde süzüyorsa bu da tacizdir. bakılan kişi burada açıkça nesne yerine konuyor. yeri geldiğinde güvenliğinden endişe ediyor. ve bu bakışın bir adım sonrasının ne olacağını da hepimiz az çok biliyoruz. bu olaylar çok sık yaşanıyorsa bakılan kişi giyinme özgürlüğünden feragat edip daha "kapalı" giyinmeye çalışıyor ve hatta sokağa çıkarken sıkılıp bunalıyorsa ortada taciz yoktur demek en hafif tabiriyle komik. burada birbirine "denk" iki insanın birbirini beğenerek flört amaçlı medeni bakışmasından bahsetmiyorum. kadını açıkça arzu nesnesi yerine koyup gayet kötü niyetlerle ve uzun uzun tedirgin edecek düzeyde bakan insanlardan bahsediyorum. bu ikisinin ayrımını kadınların çok kolay yapabileceğine de inanıyorum. sokakta tedirgin, rahatsız ve gardını almış şekilde yürümek zorunda kalan/bırakılan birinin tacize tepki vermesini "avam" ya da "dikkat çekme çabası" olarak adlandırmanın da "o saatte orada ne işi varmış", "o da öyle giyinmeseymiş canım" demekten bir adım öncesi olduğunu düşünüyorum. demek ki bizzat kadınlar olarak dahi kat etmemiz gereken çok yol var daha.
0
🌸rusyalı kozmonot
(30.10.17)
(8)

sevgililik öncesi dönem ne kadar sürmeli?

gonul_isleri
sevgili olmak için niyet başta belli edilmeli mi? yoksa arkadaş gibi belirli bir vakit geçirdikten sonra mı yapılmalı? tanışma ile sevgililik arasındaki süre, görüşme sıklığı nasıl olmalı?
sevgili olmak için niyet başta belli edilmeli mi? yoksa arkadaş gibi belirli bir vakit geçirdikten sonra mı yapılmalı? tanışma ile sevgililik arasındaki süre, görüşme sıklığı nasıl olmalı?
0
gonul_isleri
(30.10.17)
o dönem hiç olmamalı.
0
gölgede aynı
(30.10.17)
Bence o dönem mutlaka olmalı. Ben bu insanı begeniyorum, zaman gecirirken onunla egleniyorum, anlasabiliyoruz, bizden guzel sevgili olur denilebilecek bir noktaya kadar o tatli flort evresi yaşanmalı bana göre. Şu kadar sürmeli diye bir sey yok. Duruma gore degisir ama kısa da olsa olmalı. Niyet zaten belli olur, arkadas gibi degil de flört halinde bir süre vakit gecirmek dogru ve saglikli olan sanki. Tabi akışa, duygu yoğunluklarina çok müdahale edemeyiz, bir sekilde o yola girilir zaten ama imkan varsa tanıma şansı verilmeli.
0
aquarium
(30.10.17)
bence bu kadar hesaplanmamalı.
0
denef
(30.10.17)
Mühendis olarak ben bile o kadar hesaplamıyorum. Görüşme sıklığı herkeste değişiyor.

Su akar, yolunu bulur + 1
0
aychovsky
(30.10.17)
Küçük bir hesap yaptım, şöyle çıktı.

"Kanka diyecek hale gelmeyeceğiniz kadar kısa, görünce bu kimdi amk demeyeceğiniz kadar uzun sürmeli."
0
dissendium
(30.10.17)
1 gün de olur 1 yıl da...
0
lcha
(30.10.17)
ben hiç "sevgili olalım mı?", "olalım" gibi bir diyalogla sevgili olmadım kimseyle. O yüzden öyle bir zaman dilimi yok bence. Siz zaten karşınızdakinin sizden tiksindiğinden emin olmadığınız sürece kendi beğeninizi vs belli edersiniz, o da ona göre karşılık verir. Olaylar gelişir. Haliyle öyle bir zaman dilimi olmadığını düşünüyorum. Keza, biriyle flört halindeysek ve bu kısım uzun sürerse de biraz iç bayıcı, çocukça buluyorum; yani öpüşecek miyiz, sevişecek miyiz, el ele kırlarda mı koşacağız, çocuk ismi mi seçeceğiz ne yapacaksak o kısma bir an önce geçelim isterim.
0
sopiro
(30.10.17)
tanısmak - cıkmaya baslamak arası süre: 1 gunden yıllara kadar yolu var.
cıkmaya baslamak - sevgili olmak arası süre: 1-2 ay ve en az 1 sevişme.
0
twelfth
(31.10.17)
(8)

80ler nasıldı?

oddyseus
95li bir bebeyim. ve dizilerde filmlerde portrelenen 80ler atmosferine bayılıyorum. araçlar, müzkler, kıyafetler, saç stilleri. zaten insanlığın en üst seviyesine çıkmışsınız neden değiştirdiniz tüm alışkanlıklarınızı?yoksa gerçeklikten uzak bir 80 havası mı aşılanıyor bize bu dizilerde?mesela bir ö
95li bir bebeyim. ve dizilerde filmlerde portrelenen 80ler atmosferine bayılıyorum. araçlar, müzkler, kıyafetler, saç stilleri. zaten insanlığın en üst seviyesine çıkmışsınız neden değiştirdiniz tüm alışkanlıklarınızı?

yoksa gerçeklikten uzak bir 80 havası mı aşılanıyor bize bu dizilerde?

mesela bir örnek: stranger things
0
oddyseus
(30.10.17)
biz değştirmedik bir baktık değişmiş :/
0
sta
(30.10.17)
81 doğumluyum. 80'ler çok güzeldi.Müzikleri olsun,insanlar arası ilişkilerin bozulmamış olması olsun,şehirlerin daha insani olması olsun her şeyiyle dört dörtlüktü.Sanki kaynaklar kısıtlıydı ama her şeyin kıymeti daha iyi bilniyordu gibi.

Bu arada ben asıl şu 90'lar nostaljisine çok şaşırıyorum.İddiam o ki Türkiyenin en karanlık ve sorunlu zaman dilimi 90'lardır.
0
turkuaz
(30.10.17)
80lerde oyle diziler yoktu, tek kanal vardi trt o da gece 12 gibi istiklal marsi calar kapanirdi. gece tv falan yoktu yani. cogu evde telefon bile yoktu nasil yasiyorduk aklim almiyor. babani aksam yemegine bekliyorsun mesela, iste mesaiye kalmis olsun, haber alma ihtimalin yok bekle ki gelsin. biriyle randevulasacaksin mesela, son bulusmada randevulasman lazim ki bir dahaki sefere gorusebilin. yoksa gorusmek icin birbirinizi bulmaniz gerek. ilginc ya

90lar daha civcikliydi ozel kanallar falan geldi telefon melefon geldi. internet geldi sonlarina dogru iyiydi yani.
0
robokot
(30.10.17)
80'ler Türkiye ve Amerika'da çok farklıydı. Ben direk görmesem de hayat ve medyadaki etkilerinden biliyorum. Amerika'da 80'ler yeni finans kapitalizminin ve teknolojinin atılım çağıydı. Türkiye ise darbenin tramvasından yeni yeni çıkmaya çalışan, neoliberalizm'in yeni doğmuş bebeği gibi karmakarışık bir şeydi. Bir yanda umutlar, bir yanda disko, uyuşturucu, bankerler, reklam filmleri, mcdonalds...

Ama 90'lar başka bir alemdi ama. Onun canlı tanığıyım :)
0
otonomo
(30.10.17)
80'lerde insanlar çok daha ufak ve izole bir dünyada yaşıyordu. düşünsene internet yok onlarca tv kanalı yok. dünyayı birkaç radyo ve devletin işlettiği tek televizyon kanalından takip ediyorsun. geri kalanı gazete ve dergiler. pazar günleri fazladan bir gazete daha alınırdı mesela. hayat şimdiki gibi bizim isteğimize uymaz biz ona uyardık. sabah sinemasi, pazar akşamı sineması. izlemek istiyorsan o saatte orda olmalıydın. başka şansın yoktu.

ilginç gelebilir ama bilgisayar kullanmayı ve programlamayı bile dergilerden kitaplardan öğrendi 80 kuşağı.
0
orpheus
(30.10.17)
Ne tarafından baktığına göre çoook değişiyor 80'lerin gerçekliği.

Ben 1983 doğumluyum, 80'li yıllara dair çok hatırladığım şey yok. Son birkaç yılını iyi hatırlayabiliyorum ama başka bakış açılarını anlatabilirim.

Abim ve kuzenim metalciler. Kuzenim ilk üniversite heavy metal gruplarından birini kurduğu için Hürriyet'e çıkmış. Onun küpürünü hala saklar. Abim de ilk lise metal müzik gruplarından birindeydi. Onlar için altın çağ gibi bir şeydi. Müziksel açıdan bakıldığında Serpil Çakmaklı bir filmde şöyle diyor 'Az parası olan arabesk, biraz parası olan türkü, parası olan pop dinliyor' diye. Tam böyle bir segmentasyondan bahsedemesek bile gerçekten müzik sosyoekonomik sınıfı net bir şekilde belli ediyordu. Arabeski zenginler ve şehirliler çok fazla dinlemezdi mesela.

Babam eski solculardan. Ona 80'ler deyince böyle nostaljik şeyler yaşamıyor; çünkü ona 80'lerin hatırlattığı şey arkadaşlarının ölmesi, kaybolması, işkence görmesi, hapse girmesi. Aile dostlarının işkenceler sonucu hasta olması veya ölmesi. Babam ve Oğlum'da olanları çevremizde çok gördüm ama hayal meyal hatırlıyorum. Geçenlerde Seksenler dizisine kuzenim 'Çok güzel yapmışlar, tam da böyleydi' derken babam 'Hiç de böyle değildi, acılar içindeydik' derdi. Bugünkü kadar olmasa da totaliter bir ortam vardı. Çocukluğumdan hatırladığım şeylerden biri kitapları saklamamız, Zülfü Livaneli ve Ahmet Kaya'yı gizli gizli dinlememiz, 'Çocuktan al haberi' olmasın diye bana sıkı sıkı 'Bunları dinlediğimizi, okuduğumuzu kimseye söyleme' tembihleri. Zülfü Livaneli zamanında Rumeli Hisarı Konseri vermişti de, babam 'Hey gidi, biz gizli gizli dinlerdik. O gün bunu sakladığımız kişiler şimdi biletleri satın alıyor. Zaman ne garip' demişti.

Abime sorduğunda yeni dünyaya açıldığımız için, daha doğrusu dünya bize açılabildiği için her şeyin yeni bir keşif olduğu ve heyecan verici bir dönem.

80'ler anladığım kadarıyla hem gelişmede hem yozlaşmada çok atılım yaptığımız bir dönem. Küreselleşmeye kendimizi açmamızla birlikte bir yandan tüp kuyruğu, yağ kuyruğu gibi kavramlar hayatımızdan çıkarken ve bu konularda belirli refaha kavuşurken, diğer yandan İngilizcenin Türkçeye saldırısının, İngilizce kelimelerin Türkçe cümlelere serpildiği dönem. O yozlaşmayı en iyi bu skeç anlatıyor sanırım.
www.youtube.com

Amerika'dan farklı olduğumuz gerçek. Bunun en büyük kanıtı da şu. Y jenerasyonu veya millenial dediğimiz jenerasyon Amerika'da 1981 doğumlulardan başlıyor ama Türkiye'nin sosyal yapısında bu jenerasyon 1988-1989 gibi başlıyor. İki ülkedeki dinamikler çok çok farklı ama herkesin birbirinden haberinin olup aynı modanın dünyanın aynı anında yaşanması sürecinin başladığı dönem olabilir.

Giysilere, makyajlara bakıldığında '100 years of Beauty' videolarında görülüyor ki 80'lerin modası dünyayı kasıp kavurmuş ve dünya da yeni yeni bir şeyleri keşfediyor. Her şey parlak parlak, makyajda neon neon binbir renk, her şey çok cesur.
i.pinimg.com
ghk.h-cdn.co
Şu mavi far-pembe ruj ikilisi kabuslarıma girer. Ayrıca, aynı ikiliyi 10 yıl öncesine kadar gelinlerde yapıyorlardı ara sokak kuaförlerinde.
3.bp.blogspot.com
Bazen uyumlu bazen uyumsuz. Şu en sağdaki kız gibi geziniyordum ben.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
Modada zaten 80'ler abartı, 90'lar basitlik olarak belirtilir. 90'lar 80'lere tepki olarak doğmuş gibi bir anda. Aynı şekilde, güzelik anlayışı 80'lerde biraz daha etli butlu ve dişiyken, 90'larda 'heroin chic' modası ile çok zayıf ve androjenik kadın geldi. Aradaki fark şöyle oldu.
i.dailymail.co.uk
i.dailymail.co.uk
s-media-cache-ak0.pinimg.com
cdn1.lockerdomecdn.com
2010'da ise durum şöyle
greatist.com
www.racingfashion.com.au
0
aychovsky
(30.10.17)
Yaşarken filmlerde portrelenen atmosfer gibi değildi. Benim için 60 lar ikincil olarak 70'ler gibisi yok. Çünkü 60'lar çocukluğum 70'ler gençliğim.

80'ler ise darbe sonrasının çok ağır acıları yaşanırken hiç bir şey olmamış, olmaya devam etmiyormuşçasına yaşanılan zaman dilimiydi. Hiç unutmam, o dönemde patates zammı haberi için bile bir gazete cezalandırılmıştı. öte yandan kolay para kazanma olanakları vardı, malum özal dönemi...

İnsanlar arası ilişkilerin bozulmaya başladığı yıllardı. Gammazlıklar oldu, güvensizlikler başladı. Öncesinde Ecevit'çi, Demirel'ci, Erbakan'cı aileler bir araya geldiğinde şapka kadayıf karaoğlan der tatlı tatlı şakalaşırlardı. Asla ilişkilerinin merkezinde siyaset olmazdı. İnsanlık, komşuluk, akrabalık ilişkileri ön planda olurdu. Şehirlerde apartman hayatının yaygınlaşmaya başlaması ve kadınların çalışma hayatına girişiyle komşuluklar eskisi gibi olmamaya başladı. Ben gelin gittiğim apartmanda 1 komşumla görüşüyordum. Diğerleriyle merhaba merhaba seviyesindeydik. Bayramlar keza eskisi gibi değildi. Herkes tatile kaçmaya başladı. Diziler bu yönü anlatmadan daha eskiden kalan durumları sergiliyor bu nedenle eskiyi bilen biri olarak bana pek bir anlam ifade etmiyor. Eskisi hakikaten çok güzeldi.

Müzik konusunda otorite değilim ama 80'lerin müzikleri iyiydi diyemem. Ban hala 60'larda 70'lerde dinlediğim müzikleri dinlemektan zevk alıyorum, benim özelimde 80'lerden çok az parça bu güne gelebildi.

Kıyafetlerse tam bir faciaymış. Giyerken bize öyle gelmiyordu tabii. Ben terziyim eski zaman burda dergilerinden sadece 80'leri kullanmıyorum, kutulayıp kaldırdım. 60'ların kalıpları daha zarif, 70'ler daha özgür 80'ler facia. Eski kitap dergi satan yerede de 80'lerin moda dergileri ellerinde kalır kimse almaz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.10.17)
Bu konu, pek çok bilimsel araştırmaya da konu olan bir olgu. Şu entry'de güzel bir derlemesi var;

eksisozluk.com
0
sarap dumani
(30.10.17)
(13)

Günaydın! Bugün planınız ne?

mor oje
Ben duş, sonra evden çıkış, dışarıda hızlı bir kahvaltı ve oradan dil sınavına gidiş.Akşam da yemek yapıcam yarın için. Öğleden sonrayı bilmiyorum hala.
Ben duş, sonra evden çıkış, dışarıda hızlı bir kahvaltı ve oradan dil sınavına gidiş.
Akşam da yemek yapıcam yarın için. Öğleden sonrayı bilmiyorum hala.
0
mor oje
(29.10.17)
Calisiyorum it gibi.
0
baldur2
(29.10.17)
Gun bitti be panpa burda.
0
tezek
(29.10.17)
Çalışmak, it + 1
Sabahlamalar görünüyor ufukta
0
aychovsky
(29.10.17)
Evi temizleyip kitap okumak dışında bir planım yok bugün için. Önemli olan yorucu bir haftanın üstüne evde takılabilmek. Bugün hiçbir güç dışarı çıkaramaz sanırım beni.
0
ms brownstone
(29.10.17)
arkadaşla buluşacaktım direkt yazıp erteledim. evden çıkasım yok hava da bozuk yarın zaten iş var. gerçi böyle olduğunda hep çıksamıydım acaba derim ama haftaiçi her gün işe gitmek için çıkıyoruz zaten..lol.
dizi izleyip akşam da iki üç saat çalışacağım.
0
blacksky
(29.10.17)
dün sanırım bir yerlerden mikrop kaptığım için bütün gün evdeydim. bugün daha iyiyim. dışarı çıkıp parkta biraz yürüyüş yapabilirim. çalışanlar kendi işini yapıyor proje falan herhalde.
0
keep out
(29.10.17)
aksam 5'e kadar bos sayilirim. kahvalti yapip camasirlari yikarim, belki birkac bolum narcos izleyip 15:30'da da union berlin'in macina bakarim. sonra hem calismam hem odev yapmam lazim.
0
der meister
(29.10.17)
Anitkabire gidicem aksam da gs maci var onu izlerim
0
Take it away honey
(29.10.17)
nöbetçiyim hastanede
0
shotgunwoman
(29.10.17)
güzel bir kahvaltı
sonra bilgisayarda oyun + film keyfi
akşam üzeri güzel bir escort
akşam galatasaray - trabzon maçını izleme

bugün çalışmak yok!
0
yüzyıllık yalnızlık
(29.10.17)
kahvalti-done
kahve-done
ingilizce calima-work in progress
sinema-pending
bogaz turu gidis-pending
gs ts maci-pending
bogaz turu donus-pending
0
mayeskuel
(29.10.17)
çalışıyorum it gibi +1
0
ruh i tibbiye
(29.10.17)
kpss alan çalışıp mülakatlarda kazandığımı hayal etmek. not: torpilim yok eleneceğim.
0
dizzty
(29.10.17)
(16)

yeni evli evleri neden hep aynı oluyor?

nocturnus
yakında yeni evimizi döşemeye başlayacağız. istiyorum ki böyle kardeşler mobilya tarzı olmasın, hafif cosy bir ev olsun güzel olsun. herkes böyle istiyor ama etrafımdaki en kekoluktan uzak çiftlerin bile evi eninde sonunda birbirinin tıpkısının aynısı. 1. görsel hayaller, 2. görsel hayatlar oluyor h
yakında yeni evimizi döşemeye başlayacağız. istiyorum ki böyle kardeşler mobilya tarzı olmasın, hafif cosy bir ev olsun güzel olsun. herkes böyle istiyor ama etrafımdaki en kekoluktan uzak çiftlerin bile evi eninde sonunda birbirinin tıpkısının aynısı. 1. görsel hayaller, 2. görsel hayatlar oluyor her seferinde. neden böyle oluyor? çok mu para gerekiyor güzel bir oda için, yoksa çok mu zevksiziz?

evinizin dekorasyonunu nasıl yaptınız, nerelerden fikir aldınız, şunu şunu yaptır odanın havasını bayağı değiştiriyor modern görünüyor dediğiniz bir şey var mı?
0
nocturnus
(28.10.17)
Çok para gerekmiyor ama düşünerek satın almak ve zamana yaymak gerekiyor. Evlenecek çiftlerin çoğunda ise "salon takımı" / "koltuk takımı" alma hevesi oluyor. Dolayısıyla genelde bakılan mağazalar aynı oluveriyor.

Odayı doldurmak için yapmazsanız ev döşeme işini, gayet kullanışlı ve keyfinize göre eşyalar bulabiliyorsunuz, zaman içinde de (eve alıştıkça, ihtiyaç nedir belirledikçe) daha doğru eşya seçimleri yapabiliyorsunuz.
0
kaymaktutmayansicaksut
(28.10.17)
aynı instagram hesapları, aynı pinterest, aynı ikea, aynı english home - madame coco vs. yüzünden oluyor diye düşünüyorum.
0
celeron 300a
(28.10.17)
Cok paradan ziyade dekorasyon ve zevk gerekiyor. Mesela ikinci fotograftaki ev ogrenci evi gibi. Ayrica olay mobilyada degil.

Halbuki tablolar, bitkiler ve bir kac dekoratif sey evin havasii degistirir. Tabi isigin kullanimi da onemli, ikinci evde gupegunduz olmasina ragmen TV pencerenin onune konuldugu icin perde kapatilmis mesela.
0
crown
(29.10.17)
standart benzerliklerden en goze carpani zaten kanepe karsisi led televizyon ve yanina hafif isik veren lamba. sadece renkleri degisiyor. onun disinda tekli koltuk veya sehpa kullanan da var. eskiden de ayniydi da iste internet bu kadar yaygin olmadigindan goremiyorduk.
0
evimin paspasi
(29.10.17)
çünkü dışarı çıkıp mobilya almak istediğinde bulacağın şeyler üç aşağı beş yukarı aynı oluyor. o cosy, sade ama şık evlerden yapmak için bu işi bilen bir iç mimar-dekorasyon uzmanı ile çalışmak lazım.
0
orpheus
(29.10.17)
iki tane ikea kivik kanepe aldık biz. evde yemek masa takımı da yok.
masa ve ondan bagimsiz sandalyelerle bir şey yaptık. haliyle yemek takımı koyacak büfe, gümüşlük.vb ivirzivir da yok.
gayet sade spor bir yaşam alanı oldu.
0
balik kraker
(29.10.17)
Kimi durumda ailelerin karışması bu durumu yaratıyor. Çiftin değil o evde oturmayacak olan büyüklerin zevkleri eve yansıyor maalesef.

İçinize sinecek bir ev dekorasyonu çok fazla para değil ama zaman meselesi. Biz şanslıydık, ikimizin de yıllar içinde yaşadığımız evlerde severek biriktirdiği eşyaları bir araya getirdik. Evlenmeden önce bir süre birlikte yaşadığımız için de düğünden önceki bir iki aya sıkıştırmamış olduk dekorasyon işini. İçimize sindikçe ilerledik. Zamanın burda kilit unsur olduğunu düşünüyorum. Ev bir anda 0'dan 100'e çıkmıyor. Evinizin ihtiyaçlarını ve kişisel alışkanlıklarınızı gördükçe evi şekillendirmek daha iyi oluyor.
0
fotrsapka
(29.10.17)
Her seyi ayni magazadan aliyorlar.

Her seyin uyumlu olmasini bekliyolar.

Ben her seyimi farkli farkli magazalardan aldim, genelde dogal istedigim icin masif sehpa, masif kutuphane, masif tv sehpasi aldim mesela. L koltuk istiyodum, kose koltuk degil harbici L koltuk aldim. Manzaram cok guzel diye camin onune yuksek bar masasi ve 2 sandalye koydum.

Yemek masamda 3 sandalye ayni, dorduncusu cok alakasiz bi sandalye ama ben cok begeniyorum mesela. Yastiklarla koltugumu hareketlendirdim (renkli yastiklarla)
Koltuk bi magazadan, hali bi maGazadan, masifler baska magazadan oldu.
Berjer koyacak yerim olsaydi onu cok canli bi renk sececektim mesela. Falan filan.
Koltuk/yemek/sehpa/x/y takimi en buyuk dusmaninizdir.

Her parcayi begenerek secmenizi oneririm :)
0
kuehles blondes
(29.10.17)
bir residence ve bir bağcılardaki evi aynı eşyaları koysan da istediğin havaya sokamazsın çünkü her eşya her eve gitmiyor.

evi döşemek uzun bir süreç ve aslında maliyetli. çünkü evinize standartın dışında bir koltuk almak istediğinizde ekstra fiyat biniyor, bunu yapacak ustayı bulmak da vakit. tüm bunlar birleşince insan eh yeter diyor.

genel olarak üretilen eşyalar ve evler uyumlu değil. küçük bir odaya 2 çekyat atınca tabiki daralır.

bana kalırsa minimalist takılmak lazım ama gelenek ve görenekler işin içine girince gümüşlük olmadan olmaza evriliyor ev. ayrıca ev kendin için değil sanki gelecek insanlar için dekore ediliyor.
0
qobel
(29.10.17)
Parasızlık, zamansızlık ve uğraşmama isteği.

Bir arkadaşım evlenmişti. Nişanın düğün arasında 5 ay vardı. İkisi de aile evindeydi. Beş ayın 3 ayı ev aramaya, kiralamaya gitti zaten. İki ayın da sadece haftasonları bazı günler buluşup döşemeleri gerekti. Bir yandan düğün yağmadılar ama davetiyesiydi, aile ile yemekti, onları da ayarlamaları gerekti. Haliyle "Şu ayrıntıyı gördüm. Evin şurasına şu yakışır" tarzı değerlendirme yapacak halleri kalmadı. Paraları da yoktu pek ama eşyalar sağlam olsun istiyorlardı. O yüzden birçok eşyayı almadılar. Halı, televizyon falan almadılar mesela. "Misafrlerimiz olur" dye koltuk takımı baktılar Masko'dan, artık neye denk getirdilerse. Baktığımda da daha önceden birlikte kalmayan arkadaşlarım, apar topar ev döşeme, düğün yapma telaşından öyle ince eleyip sık dokuyacak kıvama gelmediler.

Bana bıraksan, dünya kadar param olsa yine aynı olur, çünkü dekorasyon ilgimi çekmiyor. Güzel olduğunda beğeniyorum ama iki resim arasındaki farkı da anlamıyorum mesela. Bir 3-5 dakika "E ikisi de normal ev" dediö.Hayatta aklına gelmez mesela o battaniyeti yatağın üstüne o şekilde koymak. Onu öyle görsem dağınık gelir bana, "Katlayıp dolaba kaldırayım" derim. Koltuk için de ilk girdiğimiz yerden "Şu evladiyelik gibiymiş, bu iyi" der alırım. Pis değilse, eşyalar bel ve but ağrıtmıyorsa iki ev de aynı bana. Hani, renk körlüğü gibi dekorasyon körüyüm ben. Anlamıyorum. Zevkli ya da zevksiz değilim; zevkim yok, zevkin ne olduğunu da bilmiyorum. "Kışın sıcak tutuyormuş, soba ykman gerekmiyormuş" deseler duvara geyiğin su içtiği halılardan da asarım, çekinmem. Eski evde büfeyi istememiştim, "Büfe mi kaldı, hiç ıyyy" demiştim; sonra tabağı, çanağı koyacak yer bulamayınca "Anne sen bir büfe diyordun" diye 180 derece döndüm. Bir tek renk uyumuna bakıyorum, bir ondan anlarım biraz. Gerisinde her eşya aynı bana. Kervan Mobilya olmaması, evin Topkapı Sarayı gibi görünmemesi dışında eşya çok da umrumda değil.

Edit: IKEA'nın ucuz malları çok dandik, iyi malları da çok pahalı. O bazasız yataklar depremde ilk ezilecek şey. Eve iki eşya az alırım, çelik bazalı yatak alırım ilk. Elimde daha da örnek var ama ahan da en yakınımdaki Ikea. Düzeltiyorum, üstünde yük olmasa bile bu hale geliyor. Ben de savaşmaktan vazgeçtim. Düzgün bir şey alana kadar idare ediyorum. Üstünü de sonradan yükledim. Ikea malının ucuz olanlrı tipi güzel ama ömrü kelebek gibi demek.
i.hizliresim.com
0
aychovsky
(29.10.17)
@aychovsky uğraşmama isteği ve dekorasyona ilgisizlik de bana çok ilginç geliyor:) atiyorum gelinliği direkt alır geçerim, bakan kimse de anlamaz ben o gelinliği bir günde mi seçtim yoksa bir ay mı gezdim. hepsi benzer çünkü. ama ev öyle değil, baktığımda her şeyini sevmem lazım. mutlaka sevdiğim renkler olması lazım, hardal,koyu mavi, orman yeşili, kahverengi. masif mobilyalar, bitkiler, boho kilimler mmm ağzım sulandı:D
sanırım olay zamana yaymakta, haklısınız
0
🌸nocturnus
(29.10.17)
IKEA tam bu hayaller için ama insanlar diğer mobilya şirketlerine göre ucuz olduğunu görünce kalitesiz sanıyor, gidip hantal zevksiz mobilya setlerini dünyalar kadar para harcıyorlar.

Sanırım IKEA benim için evlenilecek kızın turnusol kağıdı olacak.
0
gezegen olan pluton
(29.10.17)
Ilk gorselin oyle olmasinin nedeni iyi aydinlatma ve bitki kullanimi
Bir de ulkemizde genelde odalar kucuk oluyor ve alan kalmiyor fazla
0
my pink
(29.10.17)
çok para gerekmiyor öncelikle onu söyleyeyim.

bizim evimiz 1. tarz bir ev (tip olarak alakası yok, ama tarz olarak öyle) ve gayet ucuza döşedik. ikea kullandık,i nternetten de haftalar içersinde güzel güzel aksesuarlar aldık.

2. evin maliyeti genelde daha yüksek oluyor. "kardeşler mobilya"ya gidiliyor ve o biçimsiz koltuklara 4000-5000 lira para veriliyor. ikeada ise daha şık duran koltukları yarı parasına alabiliyorsunuz.
0
tchuck
(29.10.17)
bu arada residance muhabbetine de katılmıyorum. mecidiyeköyde 30 yıllık bir binada yaşıyoruz.

eve girdikten sonra ilk yaptığımız şey salonnu bir duvarını koyu griye boyamak oldu, ardından koridor ve yatak odasının da rengini değiştirdik. pinterestten vs. destek alarak ev için eşyalar baktık, 5-6 ay içinde dekore ettik fıstık gibi oldu. dışarıdan bakınca "bok gibi" gözüken binada, gayet güzel evimiz oldu.

bol ışık alan ve "biçimli salonu" olan her ev fıstık gibi dekore edilir. zaten bu iki şarta uygun bir ev bulacak maddi durumunuz da yoksa, dekorasyonla pek uğraşamazsınız.
0
tchuck
(29.10.17)
Zevksizler.
0
i was made for you
(29.10.17)
(12)

Friends veya HIMYM’daki gibi arkadasliklar mumkun mu?

my pink
Veya bizde olanlar bize farkli mi gorunuyor?
Veya bizde olanlar bize farkli mi gorunuyor?
0
my pink
(28.10.17)
bende daha iyileri var.
0
washe
(28.10.17)
bi dönem bende böyle bi grup vardı. kavak yellerine dönecek gibiyken dağıldık allahtan.
0
elorelia
(28.10.17)
%1. O da bize denk gelmez.
0
MaNOfTheYear
(28.10.17)
hiç denk gelmedim
0
gazozailacatmauzmani
(28.10.17)
kavak yelleri kaçınılmaz son oluyor, ki friends ve himym'da da çeşitli kombinasyonlarda gönül ilişkisi oluyor ama gerçek hayattaki etkileri dizideki kadar iyi bitmeyebiliyor.

örneğin, rachel-rose, rachel-joey, barney-robin, ted-robin bu olaylar yaşandıktan sonra hala çok iyi arkadaş mümkün mü rose-joey veya barney-ted için ?

hemcins gruplar için de üniversite sonrasında sürdürülebilir olmuyor.
0
pofudukayi
(28.10.17)
bende de daha iyileri varDI. abartısız her günümüzün beraber geçtiği, her akşam iş çıkışı birimizin evinde takıldığımız, sürekli gittiğimiz fiks bir mekanımız olan bir arkadaş grubumuz vardı. 12 kişiydik. arada birilerinin yeni sevgilileri, sevgililerinin arkadaşları falan oldukça bu sayı 15-20'leri buluyordu. istanbul gibi bir şehirde hepimiz aynı mahallede oturunca bunu sürdürmek çok kolay oluyor tabi.

ama son bir senedir ben ve birkaçımız onlardan koptuk. ne yalan söyleyeyim, o tempoyu daha fazla devam ettiremedim ben. onlar gene 6-7 kişi himym tadında devam ediyorlar.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.10.17)
bizim memlekette tutmuyor. tespitin doğru.
0
güneyli çocuk
(28.10.17)
o dizilerde arkadaşlık yok ki. kimin eli kimin cebinde belli değil.
0
sta
(28.10.17)
friends ve himym'in dizi olduğunu biliyosun di mi? hadi friends'e saygım var da himym denen garabet saçmalıktan başka bi şey değil.
0
der meister
(28.10.17)
uzun ömürlü olması mümkün değil. herkez gibi benimde üniversite öğrenciliği zamanında vardı böyle bir grubum. zaman içinde yakınlaşıp duygusal ve tensel ilişkiler başlayınca haliyle olayında boku çıkıyor. velev ki çıkmasa bile okul bitip yaşam gailesi başlayınca dağılıyorsun
0
genc irisi
(28.10.17)
Üniversite yıllarında oluyor. ama sonrası sürmüyor benim gördüğüm.

Bir de kafan rahat olacak. İş-okul sonrası tamamen sana kalacak. O dizilerde insanlar neredeyse hiç işleri güçleri yokmuş gibi birbirlerine vakit ayırabiliyor.

Ha daha az görüşürsün ama daha iyisi olur. o da var.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(28.10.17)
Öyle bir grubum vardı ama şu anda dünyanın farklı yerlerindeyiz.
0
aychovsky
(28.10.17)
(9)

Uçağa biniş ve tam iniş süreci çok uzun mu o kadar da?

m e b
Hiç uçağa binmedim. Ama uçağa binen tanıdıklara bakıyorum da binmeden iki saat önce orada olmalar, bagaj, yolculuk süreci, uçak indikten sonra da bavul alma/alamama mevzuları filan hem fiziken hem psikolojik olarak çok yorucu değil mi? Yani diyeceğim çok varoş da kaçabilir ama arada çok da uzun mesa
Hiç uçağa binmedim. Ama uçağa binen tanıdıklara bakıyorum da binmeden iki saat önce orada olmalar, bagaj, yolculuk süreci, uçak indikten sonra da bavul alma/alamama mevzuları filan hem fiziken hem psikolojik olarak çok yorucu değil mi? Yani diyeceğim çok varoş da kaçabilir ama arada çok da uzun mesafe olmayan bir şehre direkt valizini alıp otobüsle çıkmak daha rahat değil mi tüm süreci kıyaslayınca? Daha önemlisi, bir insan direkt bavulunu alıp son dakikalarda uçağa binemez mi bileti elindeyse?
0
m e b
(27.10.17)
havaalanlarından nefret ediyorum açıkcası, yine de otobüslerden daha iyi gibiler,ama bir çok sefer olan bir şehire uçakla gitmek yerine, uber ile anlaşıp gittiğim oldu.
0
nossrat
(27.10.17)
değil.
bildiğim kadarı ile istanbuldan en yakın uçuş kütahya'ya (40 dk kadar sürüyor).

evden çık uçağa bin in merkeze git gene 3-4 saat arası sürüyor.
araba ile 4.5 saat

ancak arabada oturmak ile o uçak yolculuğu boyunca koşuşturma hesaplandığında uçak çok çok daha az yorucu.

Şahsi fikrim böyle hele izmir antalya dersen komple araba ile gitmek akıl karı gelmiyor(imkanın varsa tabi)
0
basond
(27.10.17)
yurt içi ise 1 saat yeterli olabilir ama yurt dışıysa imkansız denebilir. sırası, pasaportu, check-in'i derken biraz zor.

tabi ki arabayla 2-3 saatlik mesafeleri uçakla gitmek aynı süre denebilir (ki zaten uçuş da olmaz sanıyorum pek) ama uçakla 1 saat bekleme 1 saat gidiş dediğiniz bir yolculuk araçla en az 7-8 saat sürecektir.

ayrıca havaalanı olmayan bir şehirden gidiyorsanız veya havaalanı olmayan bir şehre iniyorsanız bu süreleri de hesaplamanız lazım.

kısacası uzun mesafeler için havaalanı da yakınsa uçak iyidir, kısa mesafeler için arabayla veya diğer araçlarla git gel daha rahat bence.
0
sanal uyku
(27.10.17)
zaten ucak yolculugunun önerilmedigi mesafeler var.

mesela viyana münih arasi ucakla yanlis hatirlamiyorsam 40-50 dk gibi bir sey sürüyor. 30 dk minimum önceden orada olmak gerek, pratikte 45-60 dk olur bu.

havaalni sehir disinda biraz 30 dk en az o sürüyor evin lokasyonuna göre. münihte keza sehre gitmek en az 30-40 dk.

totalde en az 3 saat yani. ek olarak in bin yolculuk yoruyor.

trenle zaten sehir icinden sehir icine tam 4 saat. daha rahat tren.

kisaca avrupa icinde 400 km sonrasi ucak kendini mantikli konuma getiriyor.

bazi lokasyonlarda bu 600-700 km bile olabilir. paris lyon arasi mesela 400 km ama 2 saat trenle.
0
kurnaz
(27.10.17)
İlk ucusumda bagaj da vericem diye bir dört saat filan erken gitmiştim havaalanına sjskdkdm aslında hiç gerek yok. Yurt içi uçuş ise ve mobil biniş kartı varsa bi saat yetip artıyor bile. Bilmeyen için o anlattığını süreçler çok sıkıntılı gibi dursa da aslında çok basit. Otobüste üç saat yolculuk bile öldürüyor insani. O yüzden uçak mantikli bence çoğu sehirler için.
0
elorelia
(27.10.17)
Yurtiçinde senin binişinden çok bavulun binişi etkiliyor süreyi. Hesaplayanlardan olalım; 150 kişi aynı uçacağa binecek ve 5 dakikalık aralıkta en az 2-3 uçak kalkacak hava alanından. O bavullar arabalarla uçaklara taşınacak, dev bir kaldırıcı düzenek kurulacak, kargo bölümüne kaldırılarak yüklenecek bavullar ve düzenek indirilip geri indirilecek. Haliyle tek tek konmuyor bavullar. Toplu halde arabalarla, çekicilerle uçağa taşınıyor. Sen yarım saat kala gidersen, o bavulu diğerlerinden ayırıp doğru uçağa giden bant sistemine yüklemek, oradan uçağa arabalarla aktarmak zorlaşır. Sen kontrollerden geçebilsen bile, babulun uçağa yetişemez. Bavulun zamanın seninkinden kritik yurtiçinde.

Yurtdışı için zaten gümrük sırası, check in işlemleri derken iki saat ancak yetiyor. Geçende 2.5 saat erken gittim ama ikinci bavul verdiğim ve firmalar arası bilgisayar sistemi karışıklığı olduğu için koştura koştura yetiştm uçağa.
0
aychovsky
(27.10.17)
havalimanına ulaşma, kontrollerden geçip uçağa yerleşip uçağın yerden kalktığı ana kadar zaman çok uzun. sonrasında inince bagaj bekleme konusu da epey zaman alıyor. şehir merkezlerinden uzak olduğu için inilen ve binilen limanlardan merkezlere gidilirken zaman kaybı büyük. ülkeler arası türkiye için kullanmak elbet çok mantıklı. ama şehirden şehire bazen daha zahmetsiz yollar olabiliyor.
0
karlmarx
(28.10.17)
babam da sizin gibi düşünüyor. süreden ziyade indi bindisi de fazla.

bodrum turgutreis'te bir yazlığımız var. babam hep otobüsle gider. ankara behçelievler'de oturuyor zaten.. evden taksiye biniyor, 10 dakikada aşti. otobüse biniyor, 12 saat gece yolculuğu uyuya uyuya. sabah turgutreis'te iniyor, garajdan taksiye biniyor, 5 dakikada ev.

uçakla giderse evden taksiye biniyor aşti (veya stadyumun ordaki belko air durağı). taksiden in, belko'ya bin. 1 saat havaalanı yolu. havaalanında belko'dan in, tek tek bütün bagajları aletten geçir, laptop'ı çantadan çıkar aç, geri koy, bu arada ceplerde ne varsa çıkar dök kemerine kadar. götür bagajları ver, salona geçerken aynı terane bi daha. 1 saat yol. uçaktan in iki saat valiz bekle. onları al çıkışta havaş veya muttaş'a bin, 1 saat yol, bodrum garajda in. onca bavulla git turgutreis minibüsü bul, minibüse bin yarım saat yol, turgutreis'te in. taksiye bin, 5 dakikada ev.

adamı bir sefer uçakla yolladım, eziyet oldu. buradan otobüse biniyor, orada turgutreis'te iniyor, 12 saat. uçak teranesi de erken gitmesiyle falan 4-5 saati buluyor ama indirmesi bindirmesi eziyet.
0
kibritsuyu
(28.10.17)
Evet cok yorucu. Net.
0
stavro
(28.10.17)
(5)

kadın erkek nüfusu

heves mi sandin
dünyada neredeyse kadın erkek nüfusu aynı. az olan şey kıymetli oluyorsa şu eşitlik durumunda nesi kıymetli? neyin mücadelesi bu.
dünyada neredeyse kadın erkek nüfusu aynı.

az olan şey kıymetli oluyorsa şu eşitlik durumunda nesi kıymetli? neyin mücadelesi bu.
0
heves mi sandin
(27.10.17)
global değil lokal düşünmelisin bu konuda.
0
makarnavodka
(27.10.17)
Soruyu anlamadım. Kıymetli olan ne?
0
synesthesia
(27.10.17)
@synes; kız.
0
🌸heves mi sandin
(27.10.17)
Daha ilgincini söyleyeyim. Kadın-erkek sayısı eşit değil. Üstelik, doğum olasılığı da kadın-erkek için %50 değilmiş. Virgülden sonraki dördüncü basamakları değişikmiş. Bunu kaç sene önce okumuştum ama kah anlamadığımdan, kah uykusuzluğumdan hatırlamıyorum şimdi. Dünyada kadın sayısı erkeklerden 66 milyon daha fazla.
qz.com
Homoseksüel erkek oranı, homoseksüel kadınlardan fazla.
www.quora.com
Dolayısıyla, dünyada erkek kıtlığı var ve kıt olan şey değerli ise erkek değerli.
Bunu dengeye bağlayan şey ise, kadınların biseksüelliğe daha yatkın olması.
www.advocate.com
Dolayısıyla, az veya çok denge durumuna yakınlık var.
Bu neyin kavgası? Bu ilişkiyi et pazarına çevirme kavgası. Hormonların vücuttan çıkma mücadelesi. Biraz da kültürel şartlar. Aslında ne panik yapacak, ne kavga edecek bir durum var.
0
aychovsky
(27.10.17)
hakkıma düşen kızları bekliyorum o vakit :)
0
🌸heves mi sandin
(27.10.17)
(7)

İnsanların düzeltemeyecekleri sorunlar hakkındaki yardım çabası

cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
şimdi, kafamda bir şey var ama bunu ne kadar iyi ifade edebileceğime dair hiçbir fikrim yok. belki şurada özet geçilmiş hayali bir diyalog vardır:- iş bulamıyorum, para yok.+ olur zamanla.ya da gönül işi diyelim;- x benden ayrıldı.+ olsun ya, bulursun birisini.uğraşamayacağım için çok kısa geçiyorum
şimdi, kafamda bir şey var ama bunu ne kadar iyi ifade edebileceğime dair hiçbir fikrim yok.

belki şurada özet geçilmiş hayali bir diyalog vardır:

- iş bulamıyorum, para yok.
+ olur zamanla.

ya da gönül işi diyelim;

- x benden ayrıldı.
+ olsun ya, bulursun birisini.

uğraşamayacağım için çok kısa geçiyorum ancak mevzuyu çözmüşsünüzdür. insanlar sürekli sorunun ana kaynağını es geçip teselli etmeye çabalıyor. bu karşıdaki insan için ne derece yararlı?

öyle 'of neden insanlar böyle yha' demeyeceğim, melankolik değilim. durumu anlamaya çalışıyorum.

şunu söyleyeyim, tüm bunlar kesinlikle iyi niyetli hareketler. yardım çabasını yerecek değilim.

fakat şu var; parası olmayan bir insanın sorunu, para bulmak dışında nasıl çözülebilir? çok sevdiği insandan ayrılmış birinin sorununu, sevdiği kişiden başka kim yok edebilir?

ha, arkadaşlık yönünden bakarsak, psikolojik olarak rahatlamak adına keyif verici etkinlikler yapılabilir, böylece sorun çözülmese de bir süreliğine arka plana itilir, bunun faydasını görebiliyorum. benim derdim 'daha iyi olacak, geçecek' kafasında. bunu söylediğiniz insanın problemi zaten geçmeyecekmiş gibi hissetmesi yahu.

nihayet sorularıma geldim: bu konu üzerine daha önce kafa yordunuz mu? ya da üstünde durmasanız bile aklınıza geldi mi?

belki de ben çok düz düşünüyorum, aslında tüm bunlar o kadar da 'boş' bir çaba değildir?

genel anlamda düşüncelerinizi de merak ediyorum.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(26.10.17)
insanlar bazı problemlerini yalnızca kendi kendine çözebilir, bazılarını ise zaman çözer.
bu durumda ikinci kişi "boşver takma geçer" demekten başka bir şey yapamaz. bunu söylerken amaç "yardım etmek" de değildir "ben naaapim" denmek isteniyordur ki verdiğin örnekler üzerinden, sahiden de ikinici kişi ne yapsın?

eğer problemin çözümü kişinin kendisi veya zaman değilse, illa ikinci kişi tarafından çözülebilecek bir şeyse, o zaman dertli arkadaş dermanını yanlış kişide arıyordur, o zaman da "ben naapim" yerine "olur, geçer" diye geçiştirilir.

genel anlamda böyle düşünüyorum.
0
patty duke
(26.10.17)
ya ney yapalım kardeşim? Diye cevaplanabilir, sevdiğinden ayrılmış adama elimizden ne gelir ki o anda (sonrası için ayrı şekilde yardımlar yapılabilir ortama çağırmak kafa dağıtmasını sağlamak),
iş bulamıyorum param yok, o anda aklında ilan varsa söylerim zaten ama yoksa elimden ne gelir ki o anlık en ucuz basit teselli yöntemleri bunlar sonrasında iş bulması için farklı yardımlarda bulunulabilir aklına gelmeyen siteler ilanlar vs ler gibi.

açıkçası kafa yordum ama işin içinden çıkamadım, adam ağlıyor ne desem zaten o anda kendini iyi hissetmeyecek ağlamaya ihtiyacı var bırakıp sonradan toparlanmasına yardımcı olurum.

tabi bu dediklerimi yakın arkadaşlarım için yaparım uzaktan arkadaşlarım için bu tür boş diyaloglara girmem.
0
basond
(26.10.17)
- o an sorunu çözecek yeterli kaynakları, vakitleri, donanımları olmayabilir.
- konuşmanın süresi kısadır, olabilecek en uygun cevap verilir.
- karşıdaki kişiye yeterince yakın değildirler, ya da soruyu çözebilecek konumda değildirler
- kendilerinin dile getirmedikleri başka sıkıntıları vardır.. gibi

farklı kısıtları optimize ediyorlar gibi düşünebilirsiniz :)

- iş bulamıyorum, para yok.
diyen kişiye iş bulabilecek çevrede ya da donanımda değilse konuştuğu kişi (komşu ayşe teyze olsun) iyi dilekler dilemekten daha güzel ne yapabilir ki?

son olarak belki somut sıkıntılar dışında sürekli havadan sudan, orasından burasından yakınan, önerilen çözüme burun kıvıran insanlar olmuştur belki hayatlarında, çözüme ulaşmayacağını gördükleri konuda yorum yapmıyorlardır.
0
hana bi
(26.10.17)
seni bilmem ama insanların duymak istedikleri cevaplar bu tarz teselli cümleleri, çoğu o sorunun çözülmesinden ziyade o anki yaşadığı mutsuzluğu paylaşmak istiyor. sorun çözme ekseninde bakacaksak sen bu sorunları niye çözemeyecek insana soruyorsun diyebiliriz. çözümün para olduğunu düşünüyorsan "böyle böyle sıkıntım var 100 lira verir misin" dersen insanlar o zaman çözüm odaklı cevap verir. çünkü normal şartlarda "x benden ayrıldı" cümlesine "bana ne" demek de mantıklı bir cevaptır. ama biz sevdiğimiz insanların iyi hissetmesi, yalnız olmadıklarını anlaması, onlara destek olduğumuzu belirtmek için böyle şeyler söyleriz.

gerçi ben söylemem, pek fazla teselli edebilme yeteneğim yok. zaten bu sebeple bu çıkarımı yapabildim, çözüm sunmaya çalıştığım çoğu kişi sunduğum mantıklı çözümleri dinlemedi ya da ciddiye almadı, tek istedikleri dertlerini anlatıp rahatlamak. çözüm isteyen çözüm istediğini belirtiyor zaten, o zaman kafa kafaya verip tartışıyorsun.
0
Bruce
(26.10.17)
Bazen "Anlıyorum" ya da "Biliyorum, zor bir durum" demek bile yeterince yardım olabiliyor.

Sevgilinden ayrıldın diyelim. O ayrılık acısını bir anda geçiremez arkadaşın. Hatta "Başkasını bulursun" demek, "Hadi kalk, Rus'a gdyoruz" ya da "Haydi, giyin süslen, bara gidip salınacağız" demekten daha iyi bir yardım bence. En azından sorunun üstünü örtmeye çalışmıyor ve geleceğe dair bir umut ışığı olduğunu belirtiyor. Her şeye çözğm bulunamaz, bazı şeyleri akışına bırakınca düzelir. Bu durumlar da böyle durumlar. Problemini çözmese bile, o zamanı daha kolaylaştıracak ve sana güç verecek şeyler çözümden sayılır. Hiç değilse, sana yalnız olmadığını, bu durumu yaşayan ilk kişi olmadığını, zamanla geçeceğinni hatırlatıyor.

Örneğin, öyle durumlarda çözümden öte anlayış ve şefkat istiyorum ben sadece. Zamanla çözülür ya da bir çözüm bulunur ama önemli olan bunları yaşarken yalnız olmamak, anlayabilecek, senin hissettiklerini hissedebilecek, empati yapabilecek biri olması benim için bir çözüm olmasından daha önemli. Bir de herkesin çözümü kendine, hayatımı kendim bildiğim yokdan çizmek ister. Hazır akıl yerine beni zımparalayan tecrübeyi tercih ederim. Amerika'yı ben de keşfetmek isterim. Hazır akıl beni büyütmüyor. Çünkü, bu şekilde yaptığımı iyisiyle veya kötüsüyle sahiplenebilirim. Daha doğrusu, sindiremediğim hazır akıl Elon Musk'ın olsa istemem. Ölüme yaklaşsam günün birinde, Frank Sinatra gibi "I did it my way" demek isterim. Aradığım tek şey ise hissederek söylenmiş "Yanındayım", "Bu da geçecek", "Anlıyorum" bu, ötesi değil. Aynı şekilde, doğrudan çözüm üretemeyeceğim veya çözümü istemeyenler için de şeyler için önerebileceğim de bunlar.
0
aychovsky
(26.10.17)
Aslında herkes hak ettiğini yaşıyor. İnsan neyi arıyorsa zaten odur.
düşünmeye gerek yok fazla.
0
1adam
(26.10.17)
@basond, mesela ağlayan insana 'ağla, açılırsın’ türevi şeyler söylemek çok saçma geliyor bana. bir şeyler söylemek zorunda değiliz ki?

@aychovski, ben 'anlıyorum' ile 'bu da geçecek'i farklı noktalara koyuyorum, daha kapsayıcı olmak lazım sanırım.
0
🌸cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(26.10.17)
(5)

Türk/dünya edebiyatındaki en karamsar dize?

heves mi sandin
nedir, hangisidir? aklınıza gelenleri yazar mısınız? sevdiğim kıza yollayacağım.
nedir, hangisidir?

aklınıza gelenleri yazar mısınız? sevdiğim kıza yollayacağım.
0
heves mi sandin
(26.10.17)
''Bence artık sen de, herkes gibisin''

birine söylenecek en ağır laftır kendisi..
0
Fayfa
(26.10.17)
Küçük İskender'in herhangi bir dizesi olabilir bence :)
0
kaptan memo
(26.10.17)
Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak.
Bana göre en ağırı, acı dolu olanı bu ama ilişkisel açıdan bir şey ifade etmeyebilir.
0
aychovsky
(26.10.17)
aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem.
0
otonomo
(26.10.17)
Ben seni hep sevgilim, ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum.
Annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum
0
blacksky
(26.10.17)
(10)

gençler saldırgan yaşlılar mütevazi

douglas
bu çok karşılaştığım bir şey. orta yaş veya orta yaş üstü insanların genellikle mütevazi, çekingen ve daha anlayışlı olduğunu gördüm. ortada dalga geçilecek bir konu varsa dahi bunu yapmıyorlar. gençler ise genellikle bir halt bilmemelerine rağmen bu özelliklerin tam tersini sergiliyorlar. bir konu
bu çok karşılaştığım bir şey. orta yaş veya orta yaş üstü insanların genellikle mütevazi, çekingen ve daha anlayışlı olduğunu gördüm. ortada dalga geçilecek bir konu varsa dahi bunu yapmıyorlar. gençler ise genellikle bir halt bilmemelerine rağmen bu özelliklerin tam tersini sergiliyorlar. bir konu olduğunda onu daha çok biliyormuş gibi yapıp karşısındaki insanı ezmeye çalışır gibi boş bir atılganlıkla eksik aramaya başlıyorlar. bu her konu her ortam için değil elbette ama bir genç olarak gençler böyle iken yetişkinlerin daha pasif kalması bana tuhaf geliyor. mantıken tam tersi olması lazım değil mi sebebi nedir? aklımda fringe sorular
0
douglas
(26.10.17)
Böyle bir gözlemim olmadı ama şöyle bir açıklama bulabilirim belki. Gençken bir 'Hayatı çözdüm, anladım. Ben bu hayatı parmağımda oynatırım' duygusu oluyor. Belki o pompalanmış özgüvenin getirdiği bir kibirdir. Yaşla beraber daha da anlamadıklarını görebiliyorsun. Bir ton hatadan geçtikten sonra her şey daha insani görünüyor. Daha az kendinden ve başkalarından emin oluyorsun. Dolayısıyla yargılama düzeyi gençliğe göre düşüyor olabilir.
0
aychovsky
(26.10.17)
yeni neslin bok olmasından.
0
heves mi sandin
(26.10.17)
Gençler harika, boş yapma devam et.
0
doxanikee
(26.10.17)
Olgunluk hocam mesele. Yaşlılar olgun olduklarından öyle. Keza genç olgunlar ya da götü kalkık yaşlılar da var.
0
norek
(26.10.17)
Metabolizmayla da ilgili. Yavaş yaşayan insanlardan hızlı tepkiler beklemezsin. Hızlı yaşayanlardan da yavaş tepkiler. Tersi bu yüzden mantıklı değil.
0
dissendium
(26.10.17)
kimse kusura bakmasın, gençler bok falan değil. ha gençler boksa, bu sizin bokluğunuzdan. iş bunun anasında babasında bitmiyor, çevresi, öğretmenleri, komşuları, orda burda gördükleri. bunların bokluğundan. bunlar kim? ben, sen o, şu, bu.. herkes. bitmek bilmeyen yeni nesil bozdu geyiklerinizi de alın yürüyün gidin allah aşkına.

@norek'e katılıyorum. götü arşa değenlerin sayısına bakacaksak çoğunluğuna gençlerden çıkacağına zerre inanmıyorum. hatta bu 'götü arşa değmecilik' davranışları en çok gençlerin üstüne uygulanır, gittiğiniz markette, devlet kurumunda bilmem nerede falan dikkat edin. e bu insanların üstüne bu kadar gidince de içlerinden yetişkinlere benzeyenler çıkınca da kimse şaşırıp bok demesin.

boş insan, sessiz insan, atarlı insan.. bunlar her yaş grubunda var. olgunluktan kast edilen şey ne mesela?! sessiz, baston yutmuş gibi oturan çocuklara 'olgun' diyen insanları gördü bu gözler. neyin olgunu lan?! olgunluktan kasıt belki doğuştan, belki acı deneyimlerden, belki artık enerji bitikliğinden olan bi şey. deneyimleri acı olmasaydı da başarılı olsaydı, o zaman olmayacaktı öyle belki. olgunluk ders çıkarmak değil tam aksine çıkaramayıp köşende pısmaktan öte bi şey değil, 'toplum anlayışında.' gerçek anlamını ben tartışacak değilim.

ama gençler hep göze batar. babalarınıza da battı, dedelerinize de battı, şimdi de size batıyor. yarın öbür gün bugünkü gençlere de batacak ama sizden az batar, ona eminim. gençliğinde atari, bilardo salonlarından çıkmayan, karı kız peşinde ordan oraya savrulan adamlar 'bu yeni nesil kafasını fesyden tıvaytırdan kaldırmıyor yea' diye atar yapıyor. senin gibi olacağına kaldırmasın lan! en azından iyi ya da kötü dünyanın öbür ucundaki adamın fikirlerini bile okuyabilme imkanına sahip, yani sen bu yaşına kadar hayatta kaldıysan, o gençler hayli hayli kalır, baya da bi idareli kalır hem de.
0
mehmed resad
(26.10.17)
arkadaşım kime söyleniyorsun bu topiği açanda bir genç ve dediklerine katılıyorum ama serzenişin kime neye o belli değil. kimse gençlerin enerjisini sömürüp mal mal bir köşede sus pus oturan çocuğu ideal çocuk yapıp ona örnek, olgun genç demedi. bu senin kafandaki ürün. topiği açan kişi ben ve alttaki cevaplarda senin dediklerini karşılayacak şekilde gençliğe söven bir önerme yok. burada bahsedilen başka bir şey. ama yeri gelmişken ifade edeyim. mesele bu sanırım sende bir gençsin ve enerjini yönetemiyorsun. ve bu başlığı açma hikayemide söyleyeyim. burada iki model yarattım genç ve yaşlı diye. orada yazdığım tüm genç özelliklerine sahibim ve o bakış açısıyla yazdım. orta yaş üstü biri ulan bu gençler çok salak bakın biz çok olgunuz oturayımda bir söveyim diye açmadı bu başlığı.
0
🌸douglas
(26.10.17)
E hormonlar? Yasli beyni ile genc beyni farkli. Tipki erkek ile kadin beyni gibi.
0
stavro
(26.10.17)
gençlikte bir şeylere dahil olarak varlığını kanıtlama ihtiyacı çok baskın. çoğu atarlı davranışın ve yüksek sesli kahkaha nöbetlerinin altında parçası olduğu toplulukta kendini gösterme endişesi var ve bu topluluklar genelde pozitif düşüncenin hüküm sürdüğü coğrafyalar değil, adamı bir yanlışında yiyen ortamlar. yani aslında o örneğinizdeki delifişek arkadaşlar yalnızken öyle insanlar olmayabilirler, gayet hoşsohbet iyi çocuklar olmaları çok mümkün.

yaşla beraber noluyor, iyi kötü toplumda bir yer edinmiş oluyorsun o işler bitiyor. bunun yanında, yaptıklarının iyi yada kötü sonuçlarını defalarca gözlemleyecek zamanın oluyor. gece yatarken aklına gelince seni saatlerce uyutmayacak onlarca aptalca şeyi çoktan yapmış oluyorsun. davranışların planlanandan çok farklı sonuçlar ortaya çıkarabildiğine defalarca tanık oluyorsun, bunlar seni daha temkinli ve duyarlı olmaya itiyor. bir noktada "yaşam boyu yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır" gibi bir aydınlanma yaşıyorsun. en kötü iş hayatı insanları bir nizama sokuyor.. bunlar gençlikte de gayet güzel olabilecek şeyler ama ortalama bir arkadaş grubunda geçer akçe tarafları pek olmadığından gizlenmesi tercih ediliyor maalesef. diye düşünüyorum.
0
kaichi
(27.10.17)
o yaşlarda, ölüm diye birşeyin olmadığı yanılsamasındandır.
0
pangea
(27.10.17)
(55)

Eşimin borçlarıma yardım etmesi gerekmez mi?

anladım
Evlenirken oturma odasını ve salonu ben aldım, ev aldığım için içini biraz dekore ettirdim falan baya bi borç oldu. Eşim de yatak odasını, beyaz eşyaları ve mutfak eşyalarını falan aldı, daha doğrusu onun ailesi aldı sanıyordum. Buraya kadar sorun yok ama ben ailesi aldı bilirken meğerse 10 bin tl k
Evlenirken oturma odasını ve salonu ben aldım, ev aldığım için içini biraz dekore ettirdim falan baya bi borç oldu. Eşim de yatak odasını, beyaz eşyaları ve mutfak eşyalarını falan aldı, daha doğrusu onun ailesi aldı sanıyordum. Buraya kadar sorun yok ama ben ailesi aldı bilirken meğerse 10 bin tl kredi çekmişler, onu da eşim ödeyecekmiş. Kına için vs. para yetmemiş öyle diyor. Tamam da ben ev taksidini birlikte öderiz diye düşünmüştüm, ben annemlere 12 boyunca her ay 900 tl vereceğim deyince bende şarteller attı. Madem katkın yok işten çık evde otur, senin ailen benim bunun farkına var istersen dedim zaten 1500 tl maaşı var. O da annemler o kadar masrafın altından nasıl kalksın sen durumumuzu bilmiyor musun dedi, yanaşmadı yani. Ondan beri biraz soğuğuz.

Ben anlamıyorum ya kendilerini iş yaptı diye gösteriyolar ama meğerse yine bize yükleniyormuş borçlar. Allah aşkına çok ayıp değil mi bu yaptıkları?
0
anladım
(26.10.17)
ailesi size biz aldık, sana ödetmiycez mi dedi? dediyse bile demek ki yan çizmişler çocuklarından bekliyolar. eşin napsın, ailesine banane siz ödeyin mi desin? ailenin yaptığı eğer öderiz deyip ödememekse evet ayıp ama burada eşini suçlamanı gerektirecek bi durum yok.

madem katkın yok işten çık evde otur ne çirkin bi yaklaşım ya.

başlığa bakınca rızkını ota boka yatırıyo sandım ama ortada başka bi durum bar. bakış açın yanlış.
0
elorelia
(26.10.17)
Yatak odasini iviri ziviri alacak durumun yoksa soylersin esine beraber alirsiniz. Herkes hesabini kitabini yapar.

Artik olan olmus, o esyalari sanki beraber almissiniz gibi hesaba dahil edip oturup matematigini yapin.

Ben olsam ne yapardim; kredi ceker tek seferde onlarin ne kadar borcu varsa kapatir hayatimdan cikarirdim. Geri kalan kismi da beni ilgilendirirdi. Ona 500 vericem, oburu benim icin kredi cekmis 600 vericem falan olmaz o isler. (dedigim gibi bana gore)

edit: tekrar okudum yazdigimi da "hayatimdan cikarirdim" derken parasal mevzular anlaminda.
0
brkylmz
(26.10.17)
"evi alırken bana mı sordun" iyi bir soru sanki
0
danton
(26.10.17)
hocam
1 yıllık bir süreç biraz dişini sık
üzme yengeyi
aksam bir cicek al git
10 bin lira cok az bir para
0
kingcyrax
(26.10.17)
sizin borcunuzla eşinizin borcu arasındaki fark ne onu anlamadım? ikiniz de kendi evinize kendi kullanacağınız eşyalar almışsınız ve onların borcunu ödüyorsunuz işte. eşiniz ailesine havadan para göndermiyor yani. durumları varsa masrafları kendileri karşılayabilir elbette ama böyle bir zorunlulukları da yok. biz karşılayacağız deyip de böyle yaptılarsa işte o zaman ayıp.

"Madem katkın yok işten çık evde otur" bunu söylerken tam olarak ne düşündünüz onu merak ettim.
0
nrmnm
(26.10.17)
ya evet bi de anlamıyorum yatak odasını benim kartımla aldık annesi nakit verdi bana, beyaz eşya da aynı onu da ay ay ödediler. Sanırım perde konusunda aramızda bi anlaşmazlık çıkmıştı onu anlatmıştım, perdeyi onlar yaptılar, siz karışmayın kızımın istediğini ben alırım dedi annesi. Bu büyük ihtimalle perdeyle kına ama bana söylemiyor korkusundan bi de böyle bi şey var, çünkü perde için annemin kalbini kırdı şimdi annem yapmadı diyemez.
0
🌸anladım
(26.10.17)
Aynen ya olmuş bi kere.Ödeyebilcek durumda olsalar 1500 maaş alan birine yıkmazlardı heralde.Cok hoş bi durum değil ama bu durumun içinden anlayışla çıkabilmek bu evliliği sürdürür, hemen atarlanmaya gerek yok.
0
maria puder
(26.10.17)
Bi de hiç borç olmasa bile annesine 10 bin tl veremez miymiş, o kadar okutmuşlar. İyi ver ama biz borçluyken mi olmalı bu.
0
🌸anladım
(26.10.17)
eski konularını hatırladım. sen annemi kırdı kafasındasın. ama o konularda eşinin de kalbi kırıldı. bişeylerin hıncını çıkarma. yanlış yoldasın. eşin şu durumda napsın ailesine ödemiyom mk siz ödeyin mi desin?
0
elorelia
(26.10.17)
Anlayış göster diyenlere: gösteremiyorum ya, çok uzatırım ben bunu. Verilmeyecek o para, anneme söylemedim daha, söylesem anında arar annesini.
0
🌸anladım
(26.10.17)
asıl inanılmaz ayıp olan senin yaptığın. insan eşine "madem katkın yok işten çık evde otur" der mi ya! ben bu lafı duysam biraz soğumam, tek kelime etmeden çeker giderim. para konusunu nasıl da büyütmüşsün ya, hem de "napalım, olan olmuş. hallederiz bir şekilde hayatım" diyip eşinin gözünde kahraman olabilecekken. en sevmediğim insan tipisin kusura bakma. ben hazmedemiyorum sevginin olduğu yerde para konuşulmasını.

diğer yandan, eşinin ailesinin durumu yokken sizlere de haber vermeden krediyle eşya alması evet biraz hoş değil ama size yardım etmek istemişler işte kendilerince ve ellerinden bu gelmiş. ayrıca senin düşündüğünü onlar düşünememiş olabilirler. ona bakarsan sen de "ev taksidini eşimle birlikte öderiz" diye düşünmüşsün ama bunu söylememişsin eşine, belki eşin bunu bilseydi böyle borç harca girmeyecekti.

kınaya para kalmıyorsa yapmayıverin. diğer ıvır zıvır eşyaları da almayıverin. paranız oldukça alırsınız. borç harçla yaşamayın şu hayatı, az şeyiniz olsun ama birbirinize saygınız olsun, para gibi çirkin bir konudan böyle kavgalar çıkmasın.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(26.10.17)
hoş bi olay olmamış ama para mevzusu yüzünden birbirinizi kırmayın derim kardişim.
0
herhaltibiliyoring
(26.10.17)
anaa sen o perde olayındaki "zeynep"in nişanlısı mıydın? evlendiniz demek sonunda hayırlı uğurlu olsun.

siz niye evlendiniz ki ya?? sizin evlilik işinin yürümeyeceği başından belliydi zaten.

asdfgfhgjk evet hemen koş yetiştir annene..
0
nrmnm
(26.10.17)
@elorelia evet gayet kocam izin vermiyor anne diyebilir. Bana bunu nişanlıyken söyledi ben de krediye yardım etmen lazım, öyle olmaz bak dedim, şimdi bi çekelim de para lazım napalım demişti meğer geçiştirmiş.
0
🌸anladım
(26.10.17)
yaptıkları şey ayıp, çirkin gerçekten. ama zaten alınması gereken şeyler. onlar alıp sizin üzerinize yıkmasa bile bir şekilde yine siz borçlanacaktınız bu eşyalar için. eşinize karşı olan tutumunuz çok çirkin.
0
rahip janick
(26.10.17)
geçenki olay şimdi aklıma geldi. umarım trollsündür. zira eğer gerçekse senden ne eş ne de arkadaş olur.
0
danton
(26.10.17)
10 bin tl için karımla tartışmaya girmem bile.hele yeni evlenmişsem.
derdin planlama ise eğer evlenmeden önce yapılır bu işler.
0
jamswety
(26.10.17)
abi bence sen, eşin, onun ailesi, senin aile falan hepiniz aynı kafada insanlarsınız birbirinizi iyi bulmuşsunuz, o yüzden önünüzde uzun bir evlilik olacağından eminim. tebrikler. dışarıdan bir muhasebeci ya da hakem gibi bir şey tutun bu meseleleri halletsin zaten evlenmiş misiniz limitet şirket mi kurmuşsunuz belli değil, bu sorunu en iyi 3. parti çözer.
0
sir gawain
(26.10.17)
kocam izin vermiyor nedir ya. senin annen ablan perde için olay çıkarırken sen burda akıl alıyodun, aklına nişanlım seçecek demek gelmiyodu. hayırdır neyin inadı bu. üzüldüm valla kıza.


bak hala kendi anneni karıştırıyosun. ona ne laf düşüyor burda?

''Anlayış göster diyenlere: gösteremiyorum ya, çok uzatırım ben bunu. Verilmeyecek o para, anneme söylemedim daha, söylesem anında arar annesini.''

valla yazık senin gibi biriyle evlenen kıza. git koş anana hemen haber ver toplasın arkanı. ablana da söyle o da eksik kalmasın.
0
elorelia
(26.10.17)
Anlatmak istemiyordum ama kavga aslında daha da uzadı, zeynep biz bu kadar alamayız oturma odasını biz alsak, yatak odasını siz alsanız olmaz mı demişti, ben de o zaman oturma odası sadece koltuk değil, ünitesi var, televizyonu var. Sen bunları nasıl alacaksın yatak odasına pahalı diyorsan? diye sordum. Şimdi sen bizim üstümüze yüklendin böyle oldu diyor. Halıyı bile aldırmışım e bi odayı yapıyorsan halısız mı olacak. Evet ailesinin durumu yok, babası emekli, ben ne yapayım ama, vurun abalıya mı olacaktı?

Yatak odasını da zeynep beğendi kadın sonraki şeylere param kalmaz kızım bunu alamam deseydi. Yanlış mı düşünüyorum ya.
0
🌸anladım
(26.10.17)
Düğün sürecinde olması gereken iki ailede gücü elverdiğince yapabileceği maddi desteği söylemeli çocuklara. Çocuklar da toplam bütçe üzerinden hareket etmeli.

Bu yola girmek de kolay değil tutucu ve baskıcı aileler yüzünden.

Benim eşim annesinin oturduğu evin kirasını ödüyor, bunları kafaya takarsan hayattan zevk alamazsın. Onun gelirine karışma bence, bırak dilediğince harcasın, vakti gelip birikim yaptıkça ortak bütçe yaparsınız.
0
cakabo
(26.10.17)
ahahaah abi "curtain incident" da mı sizindi ya? siz sahiden çok yanlış bir işe girmişsiniz. üniversitede eve çıkan pimpirikli, her kuruşun hesabını yapan insanlara benziyorsunuz. "ben onu aldım, sen bunu al, ben şuna şu kadar para vermiştim şimdi sen bana şu kadar vermelisin." kafasıyla arkadaşlık bile yürütülemezken siz evliliğinizi nasıl yürüteceksiniz? boşandığınızda da herkes ne aldıysa eve, onu alıp gider artık.

yol yakınken boşanın hacı siz. keşke evlenmeseydiniz.
0
rahip janick
(26.10.17)
bayılırım dedikoduya, kahvemi de aldım geldim. Uzun zaman olmuştu, hala da tam müsait olmamadım gerçi. Neyse;

Öncelikle, kalben sevip aklen evlenenlerin dünyasına hoşgeldin. ikili ilişkiler rastlantısal oluştuğu için çokcanası efsunlu başlıyor ve insan o dönemlerde bu tür şeyleri konuşmaktan çekiniyor/atlayabiliyor/yahut önemsiz görebiliyor. Ve devamında evlilik arefesinde ve sonrasında işin içine maddi aksiyomlar girince de(-ki zaten alelerimiz evleniyor dalaveresi de tam bu noktada kopar, onun dışındaki sosyo-kültürel uygunluk filan fason olaylardır)... girince de kendi(burası kıymetli) ailesi etrafında bi' takım kararlar alıp bunu ''tadımız kaçmasın'' kisvesiyle ortalığa saçmadan uygulayabiliyor. O kadar yaygın bir olay ki bu, sen de ucundan nasiplenmişsin işte biraz. telaşa mahal yok.

Bu noktadan sonra, olayı konuşarak senin yaklaşımınla çözebilmeniz mümkün değil. Zaten asıl marifet bunun önüne geçebilmekti, yani öncesinde ''ben öyle sanıyorum''lara yer vermemekti, o kısmı başaramamışsınız. Buradan sonra da, ya siyasi davranıp ''pazarlık'' kavramına başvuracaksınız(bu kısmı romantikler sevmez ama, eninde sonunda süreçte yaşayacaksınız) ya da hiç kirli işlere bulaşmadan ''sevdiceğimin ailesi benim de ailemdir madem böyle bir gereklilik gördünüz, biz de üzerimize düşeni yerine getireceğiz elbette ama keşke bunu daha önce konuşsaymışız'' gibi daha yapıcı bir rol alarak Atlas'lığa devam edeceksin.

Sorununuzun çözümüne/cevabına, kabullenmekle ulaşacaksınız. Sorunun cevabı ise, ayıp kavramı ile ilgili(şimdi hiç bunlara giresim yok)

Yani, normalde kadın tarafı bunu asla ayıp olarak görmez, hatta sınıf atlama arefesinde olan herhangi birileri de - kadın/erkek farketmeksizin bunu ayıp olarak görmez. Aileye karşı borç olarak görür.

Yani senin aile kavramınla eşinin aile kavramı biraz farklı(ne kadar iyi niyetliyim). Sen aileni onunla oluştururken o ailesine seni dahil ediyor. Dostoyevski(onun da Allah iyiliğini versin) bu durumu ayrıntısıyla açıklar zaten.

Yani sen aslında şikayet ettiğin bu duyurunda haklısın, ancak daha önceden bunları konuşmadığınız/öngöremediğin için ve sonradan takındığın biz bir aileyiz çok çalışıp az kazanıyorsun bunun da 900'ünü bize ayıramayacaksan, hiç çalışma yorulma evde dur bari, rahat edersin(!) tavrınla kusur dağılımında 4/10'luk bir pay kazanıyorsun. Geçmiş olsun.

Bi' çiçek alıp bu zor günlerinde hanımı yemeğe götürüp özür dile. Kendi içinde bulunduğun psikolojik ve fiziksel şartları anlat ve ona hak verdiğini fevri ve ani çıkışın için de affetmesini ve biraz da anlayış beklediğini ilet.

Romantizm böyledir işte, olmadık zamanlarda olmadık ödünlere sebebiyet verir masraf açar. Öğrenciyken et döner yemeye benzer, en ihtiyaç halinde yeni bir hediye-yemek masrafı çıkartır. Ve her ne kadar sevgililer günü ''olmasa da olur'' diyenlerden de olsa o hediye ve yemekle mutlu olur, taviz verir.

Bugün hava çok güzel, ben leblebi almaya gidiyorum.

edit: oha, ben yazana kadar 3milyon kişi yazmış(tam saymadım) herkes eli klavyede bu soruyu bekliyormuş meğer. Herkesin her konuda bir yargısının(fikir değil) olması ne güzel demi, insan ırkı çok eğlenceli esasında.
0
mete kudur
(26.10.17)
trollsen gerçekten çok başarılı bir çalışma. kurgu falan süper olmuş. takdir ettim ve ayakta alkışlıyorum.

yok bu muhabbetler gerçekse allah evinize ateşler salsın.
0
nrmnm
(26.10.17)
kötü bir eşsiniz.

eşinize yaklaşımınız çok çirkin. 10 bin değil 100 bin dahi olsa yaptığınız yanlış.

kötü bir damatsınız.

aileler ödeyeceğim demiş olabilir ama durumları elvermemiştir. ev hazırlıkları yaparken de ödeyemicez almayın diyememişlerdir. siz onların evlatlarını aldınız. onların borcu, onların sıkınıtısı eşinizin, dolayısıyla sizin de sorumluluğunuz.

kötü bir erkeksiniz.

anneme söylesem annem hemen annesini arar ne demek. ne biçim erkeksiniz. büyüyün. erkek gibi davranın.
0
eeb
(26.10.17)
suclu sensin. esine asla eve katkin yoksa cik isten otur diyemezsin. Ailenin durumu kotu olsa sen yardim etmeyecek misin hic bi sekilde? yanlis dusunuyorsun. Tamam olan olmus onceden olsa kizmakta hakli olabilirsin ama afedersin gote giren semsiye acilmaz.

birak yil idare et sonrasinda bulursun bi caresini. Artik siz aile oldunuz bunlar sizi birbirinizden sogutacak sorunlar sakin esinizin ustune gitmeyin kafaya takmayin. 1 yil sonra biter o borc zaten sonra diger borclarinizi odersiniz.
0
England
(26.10.17)
@anladım, eski duyurularınızı da okudum ve anneniz ile ablanız gerçekten zor insanlar, büyütülmeyecek konuları öyle büyütmüşler ki sürekli gerginlik olmuş. Bana kalırsa siz de genel olarak orta yolu bulmakta zorlanıyorsunuz ve ailelerin ilişkinize başından beri haddinden fazla müdahil oluşunun artçı sarsıntıları sürüyor.

Eşinizle biraz empati kurmalısınız, benim anladığım kadarıyla anneniz ve ablanız fazlasıyla ve haksız yere üzerine gittiğinde dahi saygı çerçevesinde yaklaşmaya çalışmış kızcağız. Ayrıca"madem katkın yok çık evde otur" demeniz çok kırıcı ve kaba. Ben eşinizin yerinde olsam gönlümü almanızı beklerdim.

Ekleme:Konuyla doğrudan ilgili değil ama yine önceki duyurularınızdan yola çıkarak belirtme ihtiyacı duyuyorum. Artık kaç yaşına gelmiş evli barklı insanlarsınız. Evde huzurlu olmak istiyorsanız (hem eşiniz hem de sizin için söylüyorum) annelerinize ve ablalarınıza evdeki her konuyu/sorunu aktarmamalısınız, sonra muhtemelen farkında dahi olmadan onlar tarafından dolduruluşa getirilip gelip eşinize patlıyorsunuz.
0
a day at the races
(26.10.17)
Ne eşinin ailesi ne de senin ailen sizin evinize katkı da bulunmak zorunda. İsterlerse hiç bir şey yapmazlar, ki senin eşinin ailesi de maddi durumlarını da mazeret göstererek size destek olmamışlar. Olayı böyle gör, borç sizin borcunuz, ikinizin, ev de ikinizin, hayat da, o yüzden eşinle kendini ayrı düşünme. Beraber ödeyeceksiniz borçları başka yolu yok.
0
elikası
(26.10.17)
ay sen osun!

vallahi bilsem cevap bile yazmaya tenezzül etmezdim karşim. gelip bizden bir ton şey için akıl aldın, herkes “annen ablan haksız, zeynep haklı. kızın tarafında ol” dedi, sen gene anacığının yanına koştun. bu sefer de belli böyle olacak.

sen bizi falan boşver, kafanın dikine gitmeye devam et. ne de olsa her kadın bir noktaya kadar sever, bir yerden sonra “elin adamının kaprisini mi çekmeye geldim bu dünyaya” diyip boşar seni.

hakkınızda hayırlısı.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(26.10.17)
eşin yanlış biriyle evlenmiş.

senin ailen kıza psikolojik eziyet ediyordu, yazdıklarını hatırlıyorum. sen o zaman ailene karşı "karışamazsınız, sizi ilgilendirmez" diyemiyordun da "yaa annemi kırmadan nasıl halledebilirim" diyordun.
şimdi karın, ailesini senin için neden karşısına alsın?
eşyalar müşterek evinizde, ortak kullanımız dahilinde değil mi? yani kadının ödediği para, anne babasının kullanımı altında değil, senin ve kendisinin kullanımında? eee neyin tatavasını yapıyorsun?
bir şekilde bazı şeyleri söyleyememişler ama, eşyaların senin kullanımındaysa, kazıklanıyormuşsun gibi davranma. üstelik kadın "kendi çalıştığı ve kazandığı" para ile ödeme yapıyor, senden para talep etmiyor...

evlenmiş olsanız da, eşinin yanlışından çocuk yapmadan dönmesini diliyorum...
parasını kendi alın teri ile ödediği eşyalarını alsın, babaevine dönsün. sen de karına psikolojik şiddet gösteren ananın yanına...
0
patty duke
(26.10.17)
pazarlık kötü mevzu ama arkadaş paraları yoksa ne skime kına yaparlar ki?
paran yoksa kına yaptırmazsın kına parasıyla gider eve eşya alırsın.
0
whatdreamsnevercome
(26.10.17)
asıl senin yaptığın ayıp. zaten durumları yokmuş, kimsenin de art niyetle 'ya şu eşyaları alalım da şimdi, sonra damada kitleriz' gibi bi düşünceye sahip olduğunu da sanmıyorum. başta öderiz diye düşünmüşler, şimdi ödeyemiyorsa işin bi yerinde kafasızlık yapmışlar ama ayıp falan değil. napsın yoksa, banka mı soysun, hırsızlık mı yapsın?! sanki var da vermiyor insanlar..

inanılmaz çirkin bi şey bu ayrıca. siz yeni bi aile değil bildiğin anonim şirketi kurmuşsunuz. onu o aldı, bunu ben aldım muhabbeti yapıp bunun çetelesini tutmak ne ya?! o ev sizin, evdekiler sizin, her şey sizin. senin paran benim param diye de bi şey yok, evlisiniz, hayatı paylaşıyorsanız her şeyi paylaşacaksınız. bu benim-onun muhabbeti döndükçe daha çok böyle şeyler olur zaten.

koş annene yetiştir şimdi.
0
mehmed resad
(26.10.17)
Abicım siz çift terapisine gidin acilen. Yoksa sen kızı çeker vurursun mazallah böyle haksız bir sebepten. Sende o ruh halini görüyorum. Annesinin, ablasının gölgesinde yıllarca ezilmiş, şimdi de kendi eşine onların gazıyla lagaluga yapan özgüveni düşük koca modeli olmuşsun resmen. Dikkat et bak, iyi bir yere gitmez bu hallerin.
0
inawen
(26.10.17)
Trolmusun trolsen cok basarılı değilsen olmamıs yakısmamıs. Evlilik sozlesme değil hayat bağı demek o borclar kapansın kimsenin kalbini de kırma sonra da duzenini kur bi dahada esine senin ailen benim ailem zart zurt deme sizinkiler bizimkiler yok artık otur oturdugun yere karınında gonlunu al kadınlar anlayıslıdır anlar olgunlas
0
steward
(26.10.17)
Aşktır, cicim ayıdır; bu nedenlerle ekonomik şeyler konuşulmamıştır, olabilir. Belki haklısınızdır ama üslup kabus.

Kızı aşağılamışsınız 'Kuş kadar kazanıyorsun zaten, çalışma' diye. Hem de kızın ailesinin durumunu bile bile 'Bana ne, ben televizyonumu da isterim, halıyı da isterim' diye yüklenmişsiniz. Yani, hem her eşyam olsun, hem de kız ödemesin diye bir şey yok. En yakın arkadaşım 2010'da evlendi; televizyonu daha bu sene alabildiler. Halıyı da iki üç sene önce alabildiler, öncesinde halısızlardı. Belki eşiniz de halısız oturmaya razıydı. Ailesi dar gelirliyse, emekliyse; tabii ki kız ödeyecek. Sanmıyorum ki ailesi kötü niyetle size kitlemiş olsun. Kız zaten ailesine 'ikinizin' kullandığı eşyalar için para veriyor; dolayısıyla size ve borçlarınıza yardım ediyor zaten. Evinize eşya alıyor, daha ne yapsın. Size yardım etmesi için illa elinize parayı tutuşturması gerekmez.

Onun hatası size baştan söylememek olmuş. Belki de tatsızlık çıkacağını düşünüp söylememiştir, ki verdiğiniz tepkiye bakılırsa söylemeye korkmuş da olabilir. Valla, yazınızdan ben korktum.

Artık iş işten geçmiş. Kızın eve kalan 600 TL de olsa bir katkısı var ve büyük olasılıkla elinden geleni yapıyordur. Yani, ona para veren oldu da, o mu bu işe razı oldu. Hem ailesini yükten kurtarmaya çalışıyor, hem eve katkıda bulunmaya çalışıyor az maaşı ile.

Edit: Aaa, perde olayını hatırladım. Kod adı Zeynep olan kız. Zeynep'e sarılın sıkı sıkı ve bırakmayın. Kız hem sizi çok seviyor hem de peygamber gibi sabrı var. Değerini bilin. Uzun vadede kızı kanser etmezseniz stresten, daha iyisini bulamazsınız.
0
aychovsky
(26.10.17)
herkes birden beni mi trollüyor? nedir bu? ne biçim evlilik bu? nasıl aile ilişkileri bunlar?

kaç tane cevap girilmiş, biri de çıkıp hunharca "zaaaaaaxD" diye gülmemiş arkadaş. herkes ciddiye alıp gayet de "kettle çay kaşıklarından 10 lira pahalıya geldi, bu kabul edilemez" tadında cevaplar vermiş.

truman show mu bu?

imdaaaat amk!
0
boyle buyurdum
(26.10.17)
''anneme söylemedim daha, söylesem anında arar annesini.'' keşke büyüyüp evlenseydiniz. daha maç başlamadan birbirinizden bazı şeyler gizliyosanız ilerde çok kavga olur.
0
xu
(26.10.17)
Önceki sorularını da okudum. Siz Zeynep'le evlisiniz. Hayat arkadaşı olarak birbirinizi seçmişsiniz. Annen ve ablanı (önceki sorularına istinaden) neden evinin içine karıştırıyorsun? Ailene tabi saygısızlık edilmesine izin verme ama "anneme söylesem hemen annesini arar" ne demek ya. Bu kadar basiretsiz olmayın Allah aşkına, eşinize yazık günah yahu.

Yuva kurmuşsunuz, paranın pulun hesabını yapmayın. O eşyalarla huzurlu biçimde yaşamaya bakın. Bir de kadını aşağılamışsın. "Eve katkın olmayacaksa" ne demek iş ortaklığı veya ev arkadaşlığı mı yapıyorsunuz? Biraz şefkat.. Evlilik hastalıkta sağlıkta diye yapılır...

O kıza karşı biraz anlayışlı olsaydın ayrıca sana kredi çektiğini de söylerdi. Tepkinden korkmuş besbelli. Yazık, karına destek çıkıp, canın sağ olsun, üzülme ödenir gider deyip sarılacağına, hesaplar yapıp burada yazıyorsun.

Karın hatalıysa karına, annense annene, ablansa ablana güzelce hatasını açıklayarak tepki göstermelisin. Ama sürekli bir anneyi masum görme ön yargısında olmamalısın.

Ayrıca kızın ablası akademisyenmiş. Ne demek akademisyenlik işten kaçanların mesleği. Kıskanmış belli ki. Ablana aşırı derecede sinir oldum. Birazcık kitap okuyarak ufkunu genişletse de böyle kırıcı konuşmasa iyi olur.

Troll olmasan da böyle erkekler var. Şaşırmıyorum...
0
uçurumda açan çiçek
(26.10.17)
Senden tiksindim. Kafan hiç çalışmıyor, daha önce de yazmıştım.

900 lira ailesine gönderiyor, evin kredisine yardım edecekti diye kavga çıkartmışsın sonra da demişsin ki "Otur evinde zaten aldığın 1500 lira." Ee sen o 1500 liraya muhtaçsın? Neyin atarı? Senin ailen benim demişsin bir de, seninki annen ama? Git annenin dizine yatmaya devam et.
0
Lim5
(26.10.17)
Durumu olmayan biriyle evlenmeseydin. Hem eşya istemişsin bir ton ses edememiş kız. Karşı tarafı hiç anlamamışsın. 1500₺ azsa neden o paraya tamah ediyorsun. Kız hiç şikayet etmemiş sana 600₺ ile geçinilir mi dememiş. Bugün sodekso va yoksa aylık dışarda yemek zaten 300₺ tutuyor en az (iş için öğle yemeğinden bahsediyorum) yol parasıydı vs kızın elinde ne kalıyor ki.
Tiksindim artı bir
0
fasulyek
(26.10.17)
makara yapmıyorsanız gereksiz tavırlar içindesiniz. @Trollziya haklı. evlenmeseydiniz madem. ne perdeymiş birader
0
burya
(26.10.17)
Anayi baciyi karistirma.
0
japon askeri
(26.10.17)
ayrıca duyurunun başlığı da feci şekilde manipülasyon içeriyor, "eşimin borçlarıma yardım etmesi gerekmez mi" diye sormuş.
eşin zaten 1500 lira maaş almasına rağmen borçlarına yardım ediyor. ortak kullanımınızdaki eşyaların parasını ödüyor.

bir de "anneme söylemedim, söylesem anında annesini arar" demişsin, çirkeflik genetik galiba?

siz aşk evliliği de yapmamışsınız belli... ondan bu derece hesap kitap.
vay anasını...

neyse, ben başlığın esas sorundan uzak, manipülasyon içerdiğini söylemek için tekrar gelmiştim, iki sıvadım gidiyorum.
0
patty duke
(26.10.17)
Suçluyorsun ama suçladığın şeyleri sen de yapıyorsun.
Sen borçsuz mu evlendin de eşinden borçsuz evlenmesini bekliyorsun?
Üstelik kızın ailesinin ödeme gücü de yok. Ödeme gücü olsaydı bile borçsuz gelmesini istememen gerekirdi. Adil davranmıyorsun.
Evi evlenmeden önce edinmişsin. Diyelim ki ayrıldınız, ev kimde kalacak? Sen tadilat yap, borçları eşinle beraber ödeyin, ama ev senin. Yok öyle bir dünya. Senin düşünce tarzın hatalı olduğu için konunun bu yönünü de yazdım. Yoksa normal evlilikte senin benim diye bişey olmaz. Yanlış anlaşılmasın.

"Madem katkın yok evde otur" düşüncene diyecek laf bulmakta zorlanıyorum. Evlilik yaşamı beraber kucaklamak, birlikte yaşamak demektir, birinin diğeri üzerinde tahakkümü demek değildir. Olur da evliliğiniz sürerse ilerde rüzgarın yönü değişir böyle düşünüp böyle yaptığına bin pişman olursun benden demesi.

Sen eşine "senin ailen benim" diyecek bir kişi olduğuna emin misin? Peki senin ailen kim?
Anneme söylemedim demene bakılırsa yetişkin vücudunda ana sınıfı çocuğu var. Sana bi abla tavsiyesi, baba olmadan önce bunu iyice düşün.

Aldığın evde mutlu huzurlu yaşamak istiyorsan eşini mutsuz etme. Kadın mutsuzsa, huzursuzsa adam da mutlu huzurlu olamaz, o kadının yetiştirdiği çocuklar da mutlu birer çocuk olamaz. Para mal mülk hepsi hava civa, bir evde huzur yoksa diğer hiç bir şeyin anlamı olmaz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(26.10.17)
Sana onerim bu tur konulari buradaki insanlara sorma. Buradaki kullanicilar (ben de dahil) klavyenin basindan catir catir yazar gecerler, kimse boyle konularda kendini senin yerine koyamaz. Istese de koyamaz! Yorumlarin alayi empatiden yoksun olacaktir. Gercekten senin durumunda iken dusunecegi gibi dusunmezler buradan yazarken. Sana haklisin ya da haksizsin demiyorum. Olaya bir yorum yapmiyorum. Demek istedigim su ki bosuna soruyorsun. Aile meselelerini buraya ya da bunun gibi platformlara sormak hicbir ise yaramaz. Surada yazan bir dunya yorumun hepsi bos. Olumlu ya da olumsuz yorum olsun, hicbir getirisi yok sana.
Ya "vay serefsiz, hic oyle yapilir mi" diye yuklenecekler ya da "asiri haklisin vur agzina" diye destekleyecekler. Kendince 2dk icinde yorumlayacak herkes olayi.
Otur dusun, durumu kendin degerlerndir, dogrusuna kendin karar ver, ona gore hareket et. Bosuna kafa karsikligi yaratma kendine bu konularda.
0
stavro
(26.10.17)
stavro +1
0
xvyz
(26.10.17)
senin suçun kendini bu duruma düşürmek. ben de dahil olmak üzere seni suçlayanlar da sana karşı ayrımcılık yapıyorlar.

karşı tarafın suçu ise sana haber vermeden senin sırtına binmek.

bu durumu ya aşacaksın ya da aşamayacaksın.

kadını savunmak dünyada toplumsal bir refleks olmuş. insanlar karşıdakinin haksız, akılsız, düşüncesiz olduğunun farkında bile değiller. ona ayrıcalık tanıyorlar. kadınlar sanki çocuk gibi, hasta gibi, sakat gibi, bakıma muhtaç gibi hoşgörülen bir konuma sahipler. sorumlulukları yokmuş gibi davranıyorlar. dolayısıyla evlilikte de kadın erkekten biraz daha eşit.

artık buradan ders al. gelecekte akıllı ol; hem kendini bu tarz durumlara düşürme hem de ayrımcılığa uğrayacağının bilincinde ol.

geçmiş olsun.
0
idexo
(27.10.17)
insanların çalışması ve meslek edinmesi gerek.
bizim çalışma önceliğimiz maaş ve gelir elde etmek olsa da, her hangi iş sahibi olmanın psikolojik etkisi getirdiği mali değerden daha fazla.

yani eşiniz daha az kazansa bile evde oturmasını değil, çalışmasını desteklemeniz gerekir. yoksa kendini körelttiğini düşünür ve kötü hisseder.

"anneme söylerim, annesine telefon eder" lafı ve düşüncesi çok kötü.
ailenizi karıştırmayın, onlara bu durumdan bahsetmeyin. hatta kimseye bahsetmeyin. buraya bahsederek kendinizi haklı çıkaracak birini arıyorsunuz. aramayın.

eşlerin birbirinin maaşını bile tam olarak bilmemesi gerektiğini düşünüyorum. aile planlaması için yaklaşık olarak bilebilir, ama tam olarak bilmemeliler. bazı özel durumlar eşle bile paylaşılmamalı iken, ailenize, "yeni aileniz" ile ilgili olayları anlatmanız doğru değil.
0
dahinnotha
(27.10.17)
anneme söylesem annesini arar nedir dlfjdfs kaç yaşındasın abi sen

kadına yazık+1071

umarım seni boşar

sevgiler, naru.
0
narudocko
(27.10.17)
Tatlı su ekşicileri toplanmiş yine. Bence adam hakli. Abicim o zaman sen de kendi ailene aldiklari esyalarin parasini öde.
0
pozitif pekistirici
(27.10.17)
Adam borçlarıM diyor, "sen de ailene yaptığı masrafları öde madem " deniyor. kızın ailesi de salt 10 bin lirayla kız evlendirdi sanki.
35 yıllık evli, iki oğlan kardeş bir kız kardeş iki de kız çocuğumu evlendirmiş biri olarak hatalı tarafın erkek tarafı olduğunu açıkça görüyorum.
kız annesini ve tarafını dinleyin bakalım ne anlatacaklar.
kız yatak odasını alamayacağız demiş, oturma odasına gücünüz hiç yetmez demişsiniz. perdeye karar vermeye kalkmışsınız kızın annesi evladımın istediği olsun ben alayım bari demiş. bir de perde için annemin kalbi kırıldı ondan şimdi bana söyleyemiyor diyorsun. perde olayında annen çok hatalıydı kalbi kırılacak bir durum yoktu. o kadar anlatmaya çalıştık ama anlatamamışız sanırım.
kız tarafı kızımın başı yere eğilmesin eksikli kalmasın demiş siz de halısı perdesi tadilatı uçmuşsunuz. şimdi de zorlanıyorsunuz işte böyle.
annen dominant bi karakter. anlıyorum onu kırmak istemiyorsun filan ama yuvana müdahil ederek kendi mutluluğunla oynuyorsun. bu iş böyle yürümez. yakında çatlaklar baş göstermeye başlar. geri dönülmez yaralar açıyorsun. senin ailen eşin. borçlarım değil borcumuz demen gerekir. birlikte ortak kararlar alın başkasını karıştırmayın. sağlam bir yuvan olsun istiyorsan tabii.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(27.10.17)
yanlışsın kusurabakma, eşinin de üstüne varıp onu arada bırakma, tercih yapmak zorunda bırakma.
0
esesdopiyespiyes
(27.10.17)
çok sağlam bir şekilde karının yanında duramayacaksan da ayrılın bence, zavallı kızcağıza bunları yaşatma.
0
esesdopiyespiyes
(27.10.17)
Kafaniza silah mı dayiyorlar evlenin diye anlamiyorum... Ceplerinde evin esyalarini alacak para yok, borca girerek dugun yapiyorlar.
Pes. Muhabbete bak.
Ucun besin pesinde ucuz ucuz para muhabbetleri. Varos isi
0
terra rossa mia
(27.10.17)
son olarak da şunu diyeyim; anneniz sizi boşatacak, sebebiniz olacak. bilginiz olsun
0
esesdopiyespiyes
(27.10.17)
(30)

kışı seviyor musunuz?

douglas
bu mevsimi seviyor musunuz? sürekli soğukla mücadele etmek zorundasınız, hava genellikle kapalı olur ve üstünüzde birçok ağırlık olur. hastalıklar da cabası. ben yaz mevsimini rahat ve parlak bir mevsim olduğu için daha çok seviyorum ama her mevsimin kendine göre güzellikleri vardır. ben bu sebepten
bu mevsimi seviyor musunuz? sürekli soğukla mücadele etmek zorundasınız, hava genellikle kapalı olur ve üstünüzde birçok ağırlık olur. hastalıklar da cabası. ben yaz mevsimini rahat ve parlak bir mevsim olduğu için daha çok seviyorum ama her mevsimin kendine göre güzellikleri vardır. ben bu sebepten sevemiyorum kışı.

kışı sevenler neden seviyor? :)
0
douglas
(26.10.17)
Öf hiç sevmiyorum :(
Bir tek kestane çıkıyor ve kış ortasında ucuzluyor, onu seviyorum.

Bu soru daha önce de sorulmuştu gerçi ama ben yine kışa homurdanayım biraz. Kat kat giyinmeyi, rüzgar yemeyi, atkıyla, eldivenle, şemsiyeyle bilmemneyle uğraşmayı, yağmurda yürürken insanların şemsiyesinden kaçmaya çalışmayı, kar yağınca buzlu/çamurlu yollarda düşmemek için yavaş yavaş yürümek zorunda kalmayı, kapalı havayı hiç sevmiyorum. Keşke hep bahar olsa yaz olsa :(
0
kobuzchu kiz
(26.10.17)
Evet çok seviyorum, soğuk olunca istediğim şeyi giyebiliyorum terleme kaygısı olmadan. Yanmadan rahatça evde takılabiliyorum. Kış gibisi var mı ya.
0
ekaterina
(26.10.17)
Yazın pek çok kişinin üstünde olan rehavet ve tembellik duygusunun olmamasını seviyorum. Kışla özdeşleşen yiyecek ve içecekleri seviyorum. Hava durumunu özellikle çok seviyorum, karlı ve yağmurlu günler çok güzel. Güneşli günler yine oluyor, oldu mu daha kıymetli oluyor. Kış güneşini seviyorum. Onun dışında da soğuktan rahatsız olmuyorum zaten.
0
fotrsapka
(26.10.17)
sıcaktan nefret ediyorum, kertenkele değilim sonuçta; ama kışı da sevmiyorum. soğuk. sonbahar seviyorum ben. hava kapalı, serin, sıcak değil, soğuk değil. mis.
0
rahip janick
(26.10.17)
her mevsimi ayrı seviyorum. hepsinin kendince güzel yanları var, onu yaşamayı seviyorum.
0
lvs
(26.10.17)
Çok da sevilesi değil sanki
0
MaNOfTheYear
(26.10.17)
sabah soğuk ve karanlıkta uyanmak dışında pek sıkıntım yok kışla.. ama yaz candır +35 dışında..
0
redeath
(26.10.17)
İnsanlar daha samimi geliyor bana kışları. Tüm insanların ortak bir mücadelesi var kışın aynı yağmurda ıslanıyorsun, aynı rüzgarı yiyorsun bağrına bağrına. Diğer her şey daha az öneme sahip oluyor. Belki de bu yüzden seviyorum.

Evet belki en çok Ankara'ya yakışırdı Kar ama
İstanbul'da Kış bambaşka

Kış'ı İstanbul'da, İstanbul'u Kış'la sevdim diyebilirim.
0
mkrk
(26.10.17)
Ne yazı ne kışı severim. Tam geçiş mevsimi insanıyım, bana hep bahar olsun.

Ha yaz mı kış mı diye soracak olursan koşulsuz şartsız kış derim.
0
i m cool with that
(26.10.17)
soğuk ama güneşli bir kış günü gibisi yok bence. yağışsız kapalı hava da iyidir tabii ama güneşli gibi değil. kar severim ancak çok yağacak. az yağacaksa hiç yağmasın daha iyi, o çamurlaşan zemini sevmiyorum. yaz mevsimini ise sevmem, biraz pis geliyor bana. ayrıca kışın bere, atkı takmayı seviyorum. kat kat giyinmeyi bile seviyorum. kış gelince huzur da geliyor bana, çok acayip. 10 dereceden düşük havalarda hakikaten kendimi daha iyi hissediyorum, daha rahat motive olabiliyorum. neden böyleyim, neye dayanarak böyle oldum bilemiyorum, saçma da biraz aslında.
0
soso
(26.10.17)
kış gibisi var mı ya. mis mis. mevsim dediğin karakterli olucak ne öyle yağsam mı yağmasam mı gündüz kavurayım gece serin olun üşüteyim felan. kış öyle mi gece gündüz soğuk net. yazın beynim kaynıyo ne giyeceğimi şaşırıyorum. kışın giy kazağı parkayı çık git. hele mevsim geçişlerine de iyice gıcığım.
0
genc irisi
(26.10.17)
seviyorum. yazdan da tiksinirim.
0
sir gawain
(26.10.17)
eveeeet coook <3
kisin dogdugum icin sanirim ayri bir sempatim var. yazin surekli bir arayista hissediyorum kendimi surekli bir yerlere gitmem gerekiyormus gibi ama kisin evde takilmak bile cok guzel geliyor. ruhuma bir sakinlik ve dinginlik geliyor.
0
postmodern rh
(26.10.17)
Hayır hiç sevmem.
Küçükken en büyük hayalim çok zengin olup hayatımı sürekli yaz olan ülkelerde geçirmekti.
Bir yerde kış yaklaşınca hemen başka bir ülkeye yaza gitmek isterdim.

Ben de yazın doğdum diye herhalde ayrı bir sevgim var yaza karşı.
0
mutekebbir
(26.10.17)
yazı ayrı kışı ayrı severim. baharları sevmem. sıcak mı soğuk mu belli değil. elde ceket,belirsizlik almış başını gidiyor.
0
denef
(26.10.17)
Sevmiyorum hatta nefret ediyorum. Islak, pis, soğuk, renksiz. Bunları seven insan normal olamaz.
0
catch the arrow
(26.10.17)
kışçıyız elbette. yazın özellikle deniz kenarında nemle boğuşmaktansa kapalı havada donacak da olsam dolaşmayı severim. soğuğa çare var ama sıcağa çare yok demiş atalarımız ben de bu düşüncedeyim. kış sevenlere anormal diyenler olmuş, hadi ordan!
0
burya
(26.10.17)
sonbaharı seviyorum aslında. kışı da severim ama en çok sonbahar.

yağmur, toprak, doğanın her hali, renklerin uv ışığı olmadan daha doğal görünmesi...

sonbahar sanattır, diğerleri mevsim.
0
eeb
(26.10.17)
karın sakin sakin yağmasına, üzerinde kütür kütür ses çıkararak yürümeye bayılıyorum. sonra dışarıda olan insanlar, hayvanlar, evinde ısınamayanlar aklıma geliyor. bütün keyfim kaçıyor.
0
boyalı kuş
(26.10.17)
Eskisi kadar sevmiyorum.

-Kar çok güzel-Çok az yağsa da-
-Sokaklar yaza göre daha temiz ve boş oluyor
-Yandım piştim derdin olmuyor
-Mutlu değilsen günlerin kısalığı ve bulutlu havalar da bir artı sayılabilir
0
harvey
(26.10.17)
soğuktan korunma ihtimali olduğu için seviyorum
0
gazozailacatmauzmani
(26.10.17)
sevmiyorum. yazı da sevmem.
0
olabilir ya da olmayabilir
(26.10.17)
Yazıda kisida sevmiyorum ya terliyorsun ya usuyor
0
all girls dream
(26.10.17)
sonbahar hariç her mevsimi seviyorum.
0
hasmetizm 2046
(26.10.17)
sevmiyorum hatta nefret ediyorum. karanlık havalar ve güneşsiz günler beni daraltıyor.
diğer yandan fakir büyüdük biz. fakirler kışı sevmez.
0
lazpalle
(26.10.17)
çok seviyorum kışı. öyle böyle değil. toplu taşımada koku yok denecek kadar aza iniyor. havanın kapalı olması da güzel bence. üstümde ağırlık neden olsun? kafamda buhar ile dolaşacağıma, kıyafetimi taşırım mis gibi. gereksiz gürültü azalıyor mesela kışın. yürümek keyifli hale geliyor. kışın hasta da olmam mesela. bütün hastalıkları yazın geçiriyorum. dinç uyanıyorum, uykumu alabiliyorum. arabanın camını açıp manasız müziklerini yoldakilere dinletenler bile azalıyor kışın. kimse sallanarak yürümüyor, bundan güzeli var mı? yazın hep bir yolun ortasında durma eğilimi var.

tiyatro yok yazın mesela, genelde kapalı. sinemalarda kötü filmler oluyor genel olarak. kışın öyle mi? kış güneşini de severim ben. soğuğa dair her şeyi seviyorum.
0
windowsguvenlikduvari
(26.10.17)
gündüzlerin kısa olması ve kış saati uygulamasının kaldırılması haricinde seviyorum. soğuk oluyor soğuk iyidir. rahat spor yapabiliyorum (doğa sporları ve kış sporlarını seviyorum)

bir tek sokak hayvanları konusunda üzüntülerim oluyor. onlara da elimden geldiğince mama barınak vb ayarlayıp kışı rahat geçirmelerini sağlıyorum.
0
argent dawn
(26.10.17)
mutekebbir + 1

Hep yaz olan bir yerde yaşamak isterim. Kışı hayatım boyunca görmesem en büyük mutluluğum olur. Hani, "Yazın soyunsam bile terliyorum, kışın giyinince üşümüyorum" derler ya, bende tam tersi. Milletin "Yandım Allah" dediği sıcaklıkta çok rahat dışarıda gezineviliyoruö. Terlersem bir duş alırım, o bana tüm gün yeter. Kışın kaç kat giyinsem bile donuyorum, örneğin burnum ve yanağım açıktaysa iğne gibi batıyor soğuk hava o 3-5 cm2 açıklıktan. 5 kiloluk bir paltom var, tutması bile ayrı sorun ama Kanada'da gitiyorlarmış onu. Tam bir soğuk hava paltosu. O bile zar zor yetiyor. Titremekten yürümekte zorlanıyorum. Dişlerim takır takır titriyor. Kışın dışarı çıkamıyorum, 10 derecenin altında evde hapisim. Şu an bulunduğun yerde de sık sık 10 derecenin altında. Şöyle söyleyeyim "Norveç'te insan gibi yaşayacaksın ya da Suudi Arabistan'da hiçbir özgürlüğün kalmayacak" deseler, Suudi Arabistan'ı tercih ederim. Hayatımda bir iki çok sıcak gün dışında "Yandım, çok sıcak" derdim olmadı, anca ısınıyorum ve şarj oluyorum. Hele İstanbul'dayken yaz o kadar sıcak gelmiyor.
0
aychovsky
(26.10.17)
soğuğu sevmem, yağmuru sevmem; bir tek karı severim. o da çok az yağdığı için kış mevsimi totalde hoş bir tecrübe olmuyor.

yalnız @mkrk'nin hakkını vermem lazım, şu ana kadar gördüğüm en güzel kışı sevme sebebini yazmış. cidden de insanların o çaresizliği, beraber hareketi, bir şekilde dayanışma göstermesi, aynı kaderi paylaşması detayları daha önce düşünemediğim ve güzel, izlemesi hoş detaylar. önceden "nesini seviyorsunuz be" derken bunu düşünüp "hmm" diyebilirim.
0
Bruce
(26.10.17)
yağmuru sevmiyorum ama soğuk havaları, karı, buzu seviyorum.
0
kayranin kedisi
(26.10.17)
(11)

Yaş farkı aşka engel mi ?

feed me
Bu konuda çevremdeki herkes farklı düşünüyor.24 yaşında birinin 18-19 yaşında bir kızla sevgili olması ahlaken çarpıklık mı sizce ?
Bu konuda çevremdeki herkes farklı düşünüyor.
24 yaşında birinin 18-19 yaşında bir kızla sevgili olması ahlaken çarpıklık mı sizce ?
0
feed me
(26.10.17)
Bence evet.

Hukuken sorun olmasa bile ahlaklı bulmuyorum ben.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(26.10.17)
konu cinsellikse değil bence. ki konu cinsellik.
0
boyle buyurdum
(26.10.17)
6 yaş diyorsun ve yetişkin bunlar. Tabii 24-30 olsa, 6 yaş daha görünmez bir fark olurdu ama iki reşit insandan ve alt tarafı 6 yaştan bahsediyoruz. Çarpıklık olduğunu düşünmediğim gibi, gariplik kısmını bile algılayamadım.
0
aychovsky
(26.10.17)
Aychovsky +1
Bana göre bu olayın çarpık olabilmesi için taraflardan birinin 18 yaşın altında olması gerekir.
18 19 yaşında birinin 24 yaşında biriyle olması çok normal.
16 17 yaşında birinin 21 22 yaşında biriyle olması çarpık ve garip olarak algılanabilir (en azından benim için)
0
mutekebbir
(26.10.17)
ahlaken bi sıkıntı yok da anlaşma konusu problem olabilir. 29-24 desen mesela çok uygun ama 18-19 yaşındaki kızın derdi çekilir mi bilmiyorum. yaş ilerledikçe, yaş farkının etkisi azalır. yani 17 yaşında bi kızın 13 yaşında çocukla takıldığını düşün. arada zihniyet ve fiziksel olarak ne kadar fark var. at ikisini de 20 sene sonraya. hatta 10. ne oldu? 37-33. mis.

24-18 de olur yani, ahlaken falan kalkıp da kimse bi şey diyemez ama liseyi yeni bitirmiş kız ne biliyim. bunun daha üniversiteye başlayıp "ortam güzelmiş" diye seni terk etmesi var, kararsızlıkları var, büyümesi var... taam kızlar erkeklerden erken olgunlaşıyo da armut değil ki bu. 18-22 yaş arasında çooook fazla şey yaşıyor insan. büyük konuşmak gibi olmasın, gönül bu sonuçta amma ben 23 yaşında bir bey olarak 18-21 yaş arasında bi kızla ciddi düşünmem, düşünemem.
0
der meister
(26.10.17)
Anlaşamama ihtimali var ama onun dışında, eskiden olsa bence uygun değil derdim ama şimdi yapıştır koçum diyorum.
0
elorelia
(26.10.17)
Ahlaken çarpık değil de 18 yaşından 23 yaşına insanlar bayaaaa değişiyor. Uzun süreli olmaz bu ilişki zor..
0
lcha
(26.10.17)
24 yaşındaki biri üniversiteyi bitirmiş, çalışma hayatına atılmış.
18 yaşındaki biri daha 12. sınıfta muhtemelen.
Bu tarz dengeler bana uygunsuz geliyor. Ne paylaşacaklar? Ne hakkında konuşacaklar?
Ayrıca ben hiç kimsenin ilk sevgilisi, ilk ciddi ilişkisi, ilk seviştiği kişi vs olmak istemem açıkçası. O tarz dengeler de rahatsız edici geliyor.
0
sopiro
(26.10.17)
Kız 20'li yaşlarda veya yakınsa erkeğin yaşı önemli değil bence. Eskiden yaşıtlarımla oluyordum, sonra yaş farkı 3-4 oldu sonra 6 yaş küçük sevgilim oldu. Son olarak 8 yaş küçük falan derken açılıp gidecek bu fark sanırım.
0
tughan
(26.10.17)
Bence ahlaken çarpıklık. Kız erkeğin doğum tarihine göre artı,eksi 20 günlük menzilde olmalı.
0
turkuaz
(27.10.17)
mutlularsa ve seviyorlarsa, milletin çürümüş ahlaki değerlerini sallamasınlar.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(27.10.17)
(13)

artık görüşmediğiniz eski arkadaşlarınızı özlüyor musunuz

tchuck
biraz önce canım sıkıldı. mahalleden eski arkadaşlarımı stalkladım, sonra eski ortaokuldan arkadaşlarımı. aradan onlarca yıl geçmiş. biraz ağlayasım geldi. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlarla yabancı olmuşuz resmen. çok kötü oldum, böyle sanki yaşadığımız her şey yalanmış, sanalmış gibi his
biraz önce canım sıkıldı. mahalleden eski arkadaşlarımı stalkladım, sonra eski ortaokuldan arkadaşlarımı. aradan onlarca yıl geçmiş.

biraz ağlayasım geldi. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlarla yabancı olmuşuz resmen. çok kötü oldum, böyle sanki yaşadığımız her şey yalanmış, sanalmış gibi hissettim. akşam melankolisinin de etkisi vardır elbette ama.

fikirsel olarak, bulunduğumuz yerler, illerimiz vs. olarak artık tamamen ayrıldık onlarla. hiçbir bağımız kalmadı ama çok özlemişim hepsini onu farkettim. bunları yazarken gözlerim dolu dolu hatta. ne güzel günlerimiz geçmişti, şimdi hepimiz hiç tanışmamış kardeş gibi büyümemişiz gibi bambaşka hayatlardayız.

çok moralim bozuldu amk, dertleşmek için yazdım.
akan hayatı, zamanı, ölümü vs. durduramıyoruz. iyi ki baktıklarım arasından vefat eden yoktu yoksa gece gece ağlama krizine girerdim herhalde.
0
tchuck
(26.10.17)
Evet.
0
dissendium
(26.10.17)
şuan görüşmediğim hiçbir arkadaşımla fazla yakın değildim. kişileri değil de o zamanları özlüyorum.
0
diffarentiationation
(26.10.17)
ölüyoruz ya gerçekten ölüyoruz ve ölüyor olduğumuza inanamıyorum. yok olacağımıza vs. inanamıyorum. birkaç ayda bir bu düşünce aklıma zehir gibi girdiğinde ölecek gibi oluyorum.
0
🌸tchuck
(26.10.17)
0
sırtçantalı
(26.10.17)
Kimseyi özlemiyorum açıkçası.
Çünkü yıllarca arkadaşlarımla ve akrabalarımla bir şeylerin bitmemesi için çok uğraştım ama olmadı. Nötr hissediyorum bu kişilere karşı o yüzden hüzün ya da mutluluk, özlem vb. hissettirmiyor.
0
duyond
(26.10.17)
yalnızken gece yapılan stalking eylemi sonucu yaşanan fazla drama hastalığına tutulmuşsun.

nedeni bu.

Ha insan özlüyor bazen ama ağlama krizine girmen falan fazla. Gün içinde aklına gelmemiştir muhtemelen..
0
AlsterWasser
(26.10.17)
Genellikle en yakın arkadaşlarımı hatta ailemi bile çok özlemem
0
feed me
(26.10.17)
hiç
0
qazwsx
(26.10.17)
Yok özlemiyorum, o günleri özlüyorum o ayrı da o kişileri pek değil. Çünkü ben bu ilişkileri iyi durumda tutmak için elimden geleni yaptım ve görüşmek istemediler, vefasız çıktılar vs. Lisede en yakın arkadaşım olan arkadaş düğününe 2 hafta kala çağırdı beni, yurtdışında yaşıyorum ve o da bunu biliyor. Çağırmasa daha iyiydi.

Özlemememin asıl nedeni kişilikleri ama, lisede yakın olup şu an görüşmediğim tüm adamlar/kadınlar hemen hemen herkesle iletişimi kestiler zamanla. Yani hakikaten karakterlerinde böyle bir şey var.
0
noluyo yaa
(26.10.17)
Şu an görüşmediğim kimseyi özlemiyorum.
0
sopiro
(26.10.17)
Özlüyorum. Gün içinde yanıp tutuşmuyorum ama aklıma geldikçe özlüyorum. Çoğumuz çok farklı yerlerde, dünyanın bir taraflarındayız. Yılda bir online görüşüyoruz bazılarıyla, bazılarıyla nadir nadir mesajlaşıyoruz. Gerçi yakın olduğumuzda da, bazıları artık çokuklu çocuklu ve dışarı çıkamıyor pek, bazısı yoğun olurdu ve çok sık görüşemezdik. O zaman da özlerdim. Çok özlüyorum. Şimdi olsalar çok fena sarılırım hepsine. Bazen buluştuğumuz ilk anda gözlerimizin dolduğu, ağladığımız da olur birkaç dakika. İyi ki sosyal medya var da birbirimizden ve hayatlarımızdan haberdar oluyoruz. Facebook hesabımı kapatmamamın tek sebebi.

"Birinden kopup gittiysem, onu zaten pek sevmiyorumdur" insanı değilim. Kendime zor yetiştiğim bir hayatım var; başkasıyla kopmam sevgisizlikten ya da özlememekten değil; genelde ya onun ya da benim hayat telaşımızdandır. Daha dün biri ile konuştuk ve dertleştik. Sanki 9 yıldır görüşmeyen biz değilmişiz gibi kaldığımız yerden devam ettik. İkimiz de değişmişiz ama bir o kadar da birbirimiz için aynı kalmışız. Kalbimde yerleri ayrıdır.
0
aychovsky
(26.10.17)
E madem ara...
0
kismisolungac
(26.10.17)
Bir araya gelirsen o kadar da özlemediğini fark edebilirsin. İnsanlar ayrı kaldıkça kafa yapısı da farklılaşıyor.

O yüzden bu maziye olan özlemin kaynağını bulup halletsen iyi olur.

Gelecekten umudun mu yok ki geçmişi özlüyorsun?
O zaman neden umudun yok?

gibi gibi...

Bu geçmişte ya da gelecekte yaşama arzusu önemli bir sorun. Şu anki yaşam kaliteni düşürüyor farkındaysan. Oysa hepimiz fiziksel olarak şu anda yaşıyoruz. Psikolojimizi de şu ana senkronlamalıyız.
0
idexo
(26.10.17)
(5)

Müzisyenin sesinden ten rengini bilmek

Erensq06
Arkadaşlar komik bir soru belki ama böyle birşey nasıl mümkün oluyor? Bugün bir arkadaş ben birinin rap müziğinden zenci mi Beyaz mı tahmin edebilirim dedi. Youtube dan amatör/profesyonel kimi açtıysak bildi. Ses tellerinin ten rengi ile alakası var mıdır yoksa rastlantı mı?
Arkadaşlar komik bir soru belki ama böyle birşey nasıl mümkün oluyor? Bugün bir arkadaş ben birinin rap müziğinden zenci mi Beyaz mı tahmin edebilirim dedi. Youtube dan amatör/profesyonel kimi açtıysak bildi. Ses tellerinin ten rengi ile alakası var mıdır yoksa rastlantı mı?
0
Erensq06
(26.10.17)
aklıma direk bu geldi.
www.youtube.com
0
bruceandwayne
(26.10.17)
æbruceandwayne inan olsun benimde aklıma gelen Anastacia oldu.. haha
0
Aşk Adamı
(26.10.17)
siyahların sesi net anlaşılıyor yav. fark var tabii.
0
bohr atom modeli
(26.10.17)
Ses tonunda tutmadığı istisnalar var Anastacia gibi. Genelde oradan anlaşılsa bile, ötesinde siyahilerin konuştuğu İngilizce olan Ebonics'in vurgusu falan farklı. Örneğin, stupid derken u harfini ince u gibi okurken, Ebonics vurgusu kalın u'lu olur, vb.
Ben ayıramıyorum ama bazı ayıranlar oradan ayırıyor.
0
aychovsky
(26.10.17)
Rag'n'Bone Man der susarım
0
bartman
(26.10.17)
(14)

Ekşi Duyuru kızlarına soru

apolitikherif
Erkekte Adem elmasının çıkık olması sizin için iyi bir şey mi? Seviyor musunuz?
Erkekte Adem elmasının çıkık olması sizin için iyi bir şey mi? Seviyor musunuz?
0
apolitikherif
(25.10.17)
Adem elması çıkık olmayan erkek mi var ya?

Ha böyle bir kriter varsa dahi cevabım: etkilemez olur.

Adamın kaşı gözü kası bitti de ademini mi eleştircem bi de :)
0
lcha
(25.10.17)
umurumda olmaz.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(25.10.17)
Hakkaten, çıkık olmayan erkek mi var? Çıkıklığın derecesine bağlı. Normalde çıkıklık zaten beklenen bir şey de, şöyle bir açıklık getirebilirim. Şu Stromae ve adem elması çıkıkça
images.genius.com
Adem elması değil de, boynunun inceliğinin adem elması çıkıklığına oranı, o ikisinin yanında kocaman bir kafası olması beni korkutuyor. Adamın boynu her an arkaya düşüp çıt diye kırılabilirmiş gibi hissediyorum. O yüzden bakarken geriliyorum ve fidanları sopayla desteklerler ya, adamın boynunu öyle destekleyesim geliyor ama hoşlandığım insan öyle bir yapıda gelse, gözüm görmez.
0
aychovsky
(25.10.17)
Anormal düzeyde çıkıksa hoşuma gitmez. Normal, her erkekteki kadarsa iyi ya da kötü herhangi bir şey düşünmem.
0
i m cool with that
(25.10.17)
onu da seven vardır kardeşim, neleri sevmiyorlar; çok sıkma sen canını.
0
Bruce
(25.10.17)
ben seviyorum.
0
nice tnetennba
(25.10.17)
gereksiz ayrıntı :D
0
kismisolungac
(25.10.17)
ben abartı olmadıkça biraz fazla olanını seksi buluyorum
0
dedi ayca
(25.10.17)
Severim
0
piremses
(26.10.17)
çıkık olmayan erkek var. bende hiç belirgin değil şişman da değilim
0
qazwsx
(26.10.17)
Nefret ediyorum..
0
jimjim
(26.10.17)
tatlı
0
acckr
(27.10.17)
Hic dikkat etmedim. Dikkatimi cekerse kotu demek ki.
0
perfectum
(27.10.17)
Çok farketmiyor çıkık olup olmaması. Ama çok zayıf veya çok çelimsiz erkeklerde çok öne çıktığından biraz itici duruyor. Onlar harici hoş durduğunu bile söyleyebilirim.
0
rakunzelll
(29.10.17)
(33)

burdaki mod.lardan nefret eden sadece ben miyim?

for day to break
soruma yanıt olmayan alaycı yorumları şikayet ettiğim zaman silmiyorlar ama onları eleştiren bir başlığın altına yazdığım zaman o yazımı siliyorlar. kaç defa bu konuyu gündeme getiren kullanıcılar oldu ama pek ciddiye alan olmadı. bu da alınmayacak olsun, ben içimi dökeyim de. birde devilred'e ne ol
soruma yanıt olmayan alaycı yorumları şikayet ettiğim zaman silmiyorlar ama onları eleştiren bir başlığın altına yazdığım zaman o yazımı siliyorlar. kaç defa bu konuyu gündeme getiren kullanıcılar oldu ama pek ciddiye alan olmadı. bu da alınmayacak olsun, ben içimi dökeyim de. birde devilred'e ne oldu, o da mod.lara sinirlenip burdan gitti deniliyor.
0
for day to break
(25.10.17)
bende nefret ediyorum.
0
ougkour
(25.10.17)
Evet benim de dikkatimi cekti. Cinsiyetci kufurleri sikayet ediyorum ama kimileri silinmiyor. A kisisi bir kadinin cinsel organina kufur edince siliniyor ama B kisini silinmiyor. Belki o sirada baska bir mod vardi ve 'kadinlara kufur etmek neden kotu olsun ki?" mantigindaydi.

Aslinda zaman zaman kimi trollerin iclerinden biri oldugunu dusunuyorum.
0
Traveller
(25.10.17)
evet bu başlığımı silerler mi acaba diye düşünmüştüm, ne hikmetse bu sorumu silmediler. ama defalarca beni gıcık edercesine cevaplarımı sildiklerini hatırlıyorum. bazen de öyle cevaplar görüyorum ki kimsenin kılı kıpırdamıyor.

birde cinsel içerikli bir soru sormuştum pornografik diye sorumu silmişlerdi, soruma özelden nezaketlice yanıt veren kullanıcılar olmuştu sağ olsunlar. mod.ların sorumu neden sildiklerine akıl erdiremediklerini daha porno içerikli soru ve cevaplara dokunulmadığını söylemişlerdi.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
modların buradaki temel görevi sitenin kurallara uygun biçimde işlemesini sağlamak. fakat yazılanların kurallara uygunluğunun denetimi biraz hukuki altyapı gerektiriyor. gördüğüm kadarıyla çoğu mod arkadaşta bu yok.

bir de bu tür ortamlarda biraz yetki alınca genel olarak ortaya çıkan olan hata yapabileceğini kabullenmeme ve burnundan kıl aldırmama durumları da eklenince, hem yanlış karar alıp hem de ukalaca bunu savunabiliyorlar çoğu zaman. bu da onları fazlasıyla antipatik yapıyor.
0
aleyhe hususlari kabul etmiyoruz
(25.10.17)
Bence eskiye oranla daha hızlı yanıt siliniyor. Bu iyi bir şey. Eskiden hakaretin küfürün su gibi aktığı kavgalar oluyordu da ertesi gün siliyorlardı yanıtları. Dediğin kişi arada bir soru soruyor ama onun gitmesi normal çünkü tartışma başlatmak konusuna özel ilgisi vardı o kişinin. İstediği ortam olmayınca gider tabii.
0
dissendium
(25.10.17)
kural ihalinden ziyade keyfiyetle iş yapıyorlar.
0
ysfrymn
(25.10.17)
Modlar hangi cevabin ciddi hangi cevabin dalga gecme amacli oldugunu degerlendirmemeliler zaten fazla oznel bir yaklasim olur. Kurallar dahilinde bence iyi calisiyorlar ufal tefek seyler oluyor tabii ama gozden kacma veya gorus farkliligi kaynaklidir diye tahmin ediyorum.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(25.10.17)
Bi de cevabini sildi diye bi moda uyuz olursun 1 dk surer de nefret edecek kadar ciddiye almak bu durumu pek mantikli degil.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(25.10.17)
@dissendium, o da burdaki mod.lardan biriyle tartışıp gitmiş diye okumuştum. yoksa kavgacı ya da uyumlu olması kısmı beni ilgilendirmiyor. mod.lardan şikayetçi olan kullanıcının sadece ben olmadığımı belirtmek için söz ettim ondan.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
@proletarier aller lander vereinigt euch, bir defa yaşasam haklısın ama öyle çok denk geldim ki evet ben buna nefret diyorum. keşke kurallarda aradığım adaleti görseydim de ona göre naif olabilseydim.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
prntscr.com

merhabalar öncelikle ispiyon yapıp 6 dk içinde ya neden silinmiyor ne biçim insansınız triplerine girmek çok mantıklı bir hareket değil, bizler de normal hayatımızı yaşayan insanarız 7/24 online değiliz illa ki görmemişiz bakmamışızdır o an siteye gördüğümüzde elbette ispiyonunuzu değerlendirir silinmesi gerekli ise sileriz.

bu arada hiç bir mod arkadaş kafasına göre işlem yapmıyor birbirimize danışıp fikir alışverişi ile işlem yapıyoruz bir kişi bile ben silinmemesini düşünüyorum dediği zaman işlem yapılmıyor.
0
basond
(25.10.17)
@basond, senin mod. olduğundan haberim yoktu. sen de mi mod. oldun. güzel. paylaşımından zerre bir şey anlamadım. size şikayet ettikten hemen sonra cevap yazmış olmam mı dikkat çekmek istediğin, ya da benim de formata uygun olmayan biçimde yazmış olmam mı?

o kişinin soruma alakasız yanıtı halen yerinde duruyor.

ben sizin uzaylı olduğunuzu iddia etmedim zaten. senin de o tür triplere girmene hiç gerek yok. tabiki mod.sunuz diye süper güçlere sahip değilsiniz ama olmuşsanız şayet neden böyle yaptığınızı da soralım izin verin de.

edit: silindi şimdi.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
aynisi benimde basima cok geliyor... sinir oluyorum, sacma sapan seyleri sikayet etsem de silmiyorlar ama benimki aninda siliniyor filan!
0
kamyonsans
(25.10.17)
anlatmak istediğim şu idi siz ispiyon yaptığınızda biz hemen reaksiyon gösteremeyebiliriz.

capsde anlatmak istediğim şey cevap verildikten hemen 6 dk sonra bu cevap neden hala duruyor neden hala işlem yapmadınız gibi şeyler söylemeniz. Bunun yanlış olduğundan bahsediyorum.
0
basond
(25.10.17)
@basond, silinmez kesin diye tahmin ederek atarlandım. sizler de haklısınız herkesi memnun etmek imkansız nefret dediğim için de ayrıca özür dilerim.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
Hataları var ama nefret etmiyoruz, sitem ediyoruz.
0
1adam
(25.10.17)
@dedimmi modlara hakaret ettin, hesabının uçurulması lazım. bekliyorum.

@forday işin görüldü diye sorun bitti mi yani? :D ne tuhafsınız ya. ağlayarak istediğini yaptıran çocuk gibisin.

6dk 16 dk ile ilgisi yok bence. adamlar kendi koyduğu kuralları işletmiyor. orada ispiyon maddesi var konu ile başlık alakasız, yanlış yere açılmış gibisinden, 2 ay boyunca durdu. sonra hakaret edince (embesil) hesabı uçurdular tabii. ben nefret etmiyorum da madem siklemiyonuz o maddeleri kaldırın kardeşim.
0
nocturness
(25.10.17)
@1adam, sen neye sitem ediyorsun bir aktroll olarak? hala banlanmadığın, "2adam" olarak dönmek zorunda kalmadığın için şanslı saymalısın kendini.

ben nefret etmiyorum. bazen sırf silmiş olmak için cevap siliyorlar ve troll'lere çok fazla müsamaha gösteriyorlar. ben modlardan değil de bu laubali tutumdan nefret ediyorum.

ya bak mesela dissendium'la şu duyuruda 50 kez kavga etmişimdir. bazen öyle acayip şeyler yazıyor ki gözüm seğiriyor aq bi insan nasıl bunu yazabilir diyorum. ama bu adam troll değil mesela. skseler duyurudan atmam. ben keza. çok küfrediyorum, çok kavga ediyorum falan ama troll değilim. bariz bu. yazdığımı silersin, eyvallah. troll'ler bariz. anlıyorsun. duyuru moderatörü dediğin adam zaten sürekli burada. açılan duyuruları, yapılan şikayetleri görüyor. secrex denen tip mesela. kaç gün sürdü banlanması. bi arkadaşımın tüm yan hesaplarını banladılar çat diye. ya bu secrex gibi tiplere direkt çaksanıza ip banı. alacaksa yeni hesap yine alsın, bu özgürlük engellenemez ve engellenmemeli ama troll uçuyorsa, yeni troll hesabıyla giriyorsa o ip'den giren herkesi (daha doğrusu onun olduğundan emin olunan nick'leri) banlayın gitsin. neyi bekliyorsunuz ki?

troll ayrımı yapmak çok kolay, kimse aksini iddia etmesin. troll, provakatör, çomar vs. bunlar kendini bariz belli ediyor. bu tipler çoğunlukla hiç banlanmıyor, banlananlara da çok müsamaha gösteriliyor. "duyurum niye silindi" diyeni (ki tasvip ettiğim bir tutum değil) çat diye uçuruyorlar. her gün tonla gerzek cevpa yazan, duyuru açan, özelden falan millete ağza alınmayacak küfürler ettiği en az 10-12 kişi tarafından onaylanmış adamlar silinmiyor. ben bunu anlamıyorum.
0
der meister
(25.10.17)
@nocturness, Sorun bitmediğini düşünenler yaziyor zaten. Birde basond iyi çocuk o öyle yapmaz. :D
0
🌸for day to break
(25.10.17)
trolleri niye banlasinlar abi feedlemezsin olur biter.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(25.10.17)
Facede "evim evim güzel evim" diye bir sayfa var ev isleriyle ilgili bilgi alişverişi yapilan bir sayfa. Dalga geçeni aninda uçuyorlar. Çok seviyeli bir yer. Bu tür sitelerde seviyeyi arttıran yanıtların kaliteli olması bence. O yüzden bence tıklanmayan tüm sorular silinmeli.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
Ama gerçi tıklamayi önemsemeyenler de oluyor.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
@for a day to break, biraz fazla alınganlık yaptığını düşünüyorum.

Senin kötü rüyan için "cinsel fantazidir belki şaapma" şeklinde cevap yazmış olan arkadaş aşırı lakayt bir tavırla yazmış kabul, troll de olabilir, ama anında silinmesini beklemek ve silinmeyince modlardan nefret etmekle ilgili başlık açmanın aşırı tepki olduğunu düşünüyorum. Belki de hassas anına denk geldi, bilemiyorum.

Ben şeyi merak ettim, şimdi bu cevap silindi ya, lakayt şekilde yazıldığı için mi silindi? Yani soruya cevap olsa bile dalga geçer gibi yazmak silinme nedeni mi?

Bu adamın/kadının cevabının düzgün cümlelerle ifade edilmiş hali şu olacaktı sanırım: "freudyen bir bakış açısıyla değerlendirirsek; bu rüyanın bazı cinsel fantezilerinden kaynaklanabileceğini düşünüyorum, o yüzden çok kafana takmamaya çalış".
Aynı şeyi düzgünce yazsa "cevap" olacaktı yani?

Not: buradaki soru herhangi bir mod'a tabii, işin tekniğini anlamak için sordum.
0
peggy
(25.10.17)
Peggy +1000000
0
i m cool with that
(25.10.17)
hayır, en çok ben ediyorum çünkü haklı sebeplerim var.
0
heves mi sandin
(25.10.17)
@peggy, evet çok çok zoruma gidipte bir türlü ifade edemediğim bir noktaya değinmişsin. bazı insanlar bilgilerini nedense karşındakini aşağılamak ve onunla alay etmek amacıyla kullanıyorlar. tabi o zaman mod.ların işi daha zorlaşıyor. sen de ağlayamıyorsun da. adam güzel cümleler kurmuş en ufak hakaret yok ama niye kötü.

ama ben rüya sorumda bu rüyayı neden görmüş olabileceğimi değil etkisinden nasıl kurtulabileceğimi sordum. böyle bir sorunun cevabını uzun zamandır arıyorum da zaten. bazen rüyalar tüm günümü kötü geçirmeme neden olabiliyor. adam diyor ki bilinçaltından kaynaklı olabilir diyor. bense ne kaynaklı olduğunu değil onu nasıl yenmem gerektiğinin arayışındayım.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
Aga kurallar kisminda "buyuk patron compu istedigi duyuruya istedigini yapar, dunyayi sorgulamaya calismayin" yazan bir olusumu cok ciddiye alanin aklina sasarim. Silerse ekime silmezse dikime deyip takilmadan devam etmek en iyisi.
Beni 3 sene once falan fader ucurunca sinir krizi geciriyordum. Salla gitsin dimi amk. Demem o ki ben de onceden takardim ama simdi pragmatik isime yarayani aliyorum siteden dahasina eyvallahim yok.
0
japon askeri
(25.10.17)
Modlara karşı nötrüm açıkçası. Elbet hata yapıyorlardır. Kim yapmıyor? Eylemlerini art niyetle gerçekleştirdiklerini düşünmüyorum. Belki üslup hataları oluyordur onu bilemiyorum.

trollere müsamaha gösteriliyor falan denmiş. Ayırt etmek kolay falan denmiş ama ben bunu ayırt etmenin cok da kolay olduğunu düşünmüyorum. Mesela ayırt etmenin kolay olduğunu iddia eden der meister adlı kullanıcının troll olduğunu düşünüyorum ben. Ama belli ki modlar düşünmüyor. Sebebi şu: trollüğün herkes tarafından kabul görmüş, literatüre girmiş bir tanımı yok. Bu sebeple ayırt etmek imkansızlaşıyor. Tek yapılabilecek, kural ihlallerine karşı yaptırım uygulamak oluyor.
0
windowsguvenlikduvari
(25.10.17)
ayçovskiye b.k atarken düşünecektiniz onu. eski modlarla olan sıkıntıyı bi türlü anlayamamıştım. yenileri geldi, herkes haketiğini buldu bence. nihahahahahahah.
0
elorelia
(25.10.17)
Destanımla geldim yine.

Tik atmak bir kalite göstergesi değil. Hiçbir cevaba tik atmayanlar var, sevdiği cevaba tik atanı var, işine gelmeyen cevaba tik atanlar var, her cevaba tik atan var. Dolayısıyla, tik kalite ölçen bir şey değil. Bir de bu soru ve cevaptan bahsetmiyorum ama farzet ki şöylr bir durum oldu: aynı soruyu sen sordun ve bir de bir başkası sordu. Aynı cevabı, diyelim ki sen cevap kabul ettin ama başkası etmedi ve üstelik cevaba sinirlendi. Burada aynı cevabın "Soruya cevap değil" kabulü mod için zor bir şey. Zamanında "Hayır, kişiye göre değişemez, çünkü bu sefer cevap veren kişiye haksızlık olur. Bir cevabı ya herkes in cevap olarak kabul etmeliyiz ya da herkes için cevap kabul etmemeliyiz" ekolündendim ama soru sahibine karar veren bir ekolde var. Şimdiki mod grubunun görüşünü ve eğilimini hiç bilmiyorum. Ben şiddetle "Bu cevabı on kişi cevap olarak kabul ediyor, bir kişi etmiyor ve sinirleniyorsa, ya o kişinin sinirlenmesinr göz yumacağız ya da diğer dokuz kişiye bu cevabı sunmayacağız" ekolündendim, çünkü Duyuru'yu kişiselleştiremeyiz, herkese aynı içeriğin göründüğü bir standart ortam burası. Bir cevap bir gün cevap, diğer gün cevap değil ya da bir kişiye göre cevap başkasına göre değil olamaz bana göre. Hakkaniyetli olmaz, tahammülü var diye bir kişiye rahat cevap verip diğer kişi daha tahammülsüz dye dikkatli cevap verilmesi ilk kişiye yazık; bunun da sınırını bir noktada çizmek geeekiyor ve o sınır da modların sınırı olabiliyor. Ama diğer ekolün de güpgüzel argümanları vardı. Dolayısıyla, zamanında çok da uzlaştığımız bir konu değildi. Konu kilitti. Yine de arada derede kaldığımızda son çare olarak kullanıcı görüşüne baktığımız oluyordu. Bazen uzun süren tartışmaların sebeplerinden biri o olabiliyordu. Tüm bunlar senin cevabından ya da sorundan bağımsız. Modların o konudaki çelişkisini açıklamaya çalıştım.

Senin duyurunda ise, "Cinsel fantezidir" kısmının cevaba girme/girmeme durumu var. Sen kurtulmak için ne yapacağını sornuşsun ama sana kaynağını söylemiş. Aslında bu da kurtulman için bir adım. Sana doğrudan ne yapman gerektiğini söyleyemeyebilir ama sana bir başlangıç noktası sunabilir. Örneğin, "Evi böcek bastı, ne yapayım" dorusuna "Ne yapman gerektiğini bilmiyorum ama bizim evi böcek bastığında eski ahşap malzemelerden kaynaklıydı" dese bu cevap sayılır. Çünkü "Seninki de bu nedenden olabilecekse, evinde ahşap eşya fazlaysa araştırmaya bu yönden başla" diyebilir. Doğrudan bir çözüm sunmasa da, kaynağını göstererek çözüme nereden başlayacağına yardım ediyor. Aynı şekilde, rüya cinsel fantezi kaybaklı da olabilir. Kaynağını göstermek de çözüm sunmaktır ve hepimizin tüyası da cinsel kaynaklı olabilir. Cevap veren Freud ekolünün bir savunucusu olabilir, ki kendimde bazı şeylerin cinsel kaybaklı olduğunu düşünüyorum mesela. Bu noktada "cevap mı, değil mi" kararı tamamen niyet okumaya kalmış durumda ve o da üsluba dayanabilir. Niyet ve üslup da arada derede kaldığında, artık o nokta soru sahibine dönme noktası olabilir, çünkü daha önceki kriterler bu sorunu çözmüyor. Burada da zamanında bizim kullandığımız yöntem ilk olarak modlar olarak birbirimizi ikna yöntemiydi. "Bu nedir, n dğildir. Beni silmeye/silmemeye nasıl ikna edersin"di. Bununla beraber "Aynısı sana söylense ne tepki verirsin"di. İkna ile bir yola gidilmiyorsa çok uzun süre ve Duyuru'dakiler huysuzlaşmaya başladıysa, oylama ile karar verebiliyorduk. Şu anki sistem nasıldır bilmşyorum hiç ama tek başına karar vermiyordur kimse bu durumlarda ama onun hıkukunu belirleyen kişi modların gri alandaki kişisel görüşüdür tamamen. Belki hal mod olsaydım, sana verilen cevap üç günlük tartışma konusu olabilirdi. Niyet ve üsluba giren gri aşanlr tamamen modun inisiyatifine kalmış, çünkü bunu belirleyen aşgoritk bir kural koymak çok zor. Ancak yapay zeka ile metin madenciliği, duygu madenciliği falan yapılacak da kararı o verecek.
0
aychovsky
(25.10.17)
@aychovsky, rüyanda çocuğunu görsen, bu senin evladına duyduğun cinsel fantazilerin bir sonucu olabilir gibi bir cevap gelse atıyorum, bunun içinde iyi niyet aramak çok yorucu olur. rüya soruma verilen cevabı kılıfına uydurmaya çalışmışsın onu anladım. yazdıklarının yarısından çoğunu da anlayamadığım için cevap veremiyorum.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
Soruyu bilmiyordum.Cinsel fantezinin evladına karşı olma kısmını görmemiştim. O bedenle ona iyi niyet demezdim zaten, oha derdim muhtemelen ama genel olarak rüyayla ilgili bir soruya cinsel fantezi denmesi bormal. Zira ben de Jung'un askeriyim.
0
aychovsky
(25.10.17)
@ayço, evlat denmemiş, kim olduğu belirtilmemiş ama soru ve cevabı okuyan algısı sağlıklı her kişi cevapta sakatlık sezer. neyse.
0
🌸for day to break
(25.10.17)
(9)

Moral veren /güldüren kitaplar

chezsoi
Var mi oneriniz... bana iyi geldi dediginiz... tesekkürler...
Var mi oneriniz... bana iyi geldi dediginiz... tesekkürler...
0
chezsoi
(25.10.17)
Yedinci Gün'de (İhsan oktay anar) çok güldüğümü hatırlıyorum.
0
sen git ben geliyorum
(25.10.17)
Aziz Nesin ve Muzaffer İzgü'nün kitapları. Çocukluğumda kahkahalar içinde kalırdım, gülmekten karnıma ağrılar girerdi. Şimdi o kadar olmasa da yine de gülümsetiyor hala. Hatta, geçen gün Şimdiki Çocuklar Harika'yı internetten buldum. Koyunla ilgili şiir yazılan bir bölüm var, oraya hala gülüp duruyorum.
0
aychovsky
(25.10.17)
Haha

Mahalleden arkadaşlar
Liseden arkadaşlar
0
elorelia
(25.10.17)
Umut Sarıkaya- Benim de Söyleyeceklerim Var serisi
0
kaledekiyalnizlik
(25.10.17)
mahalleden arkadaşlar +1, kitap okurken bu kadar güldüğüm azdır sanırım.
0
pasp
(25.10.17)
Fırat Budacı +1
0
fotrsapka
(25.10.17)
nilay örnek - bütün iyiler biraz küskündür
0
gazozailacatmauzmani
(25.10.17)
Tesekkür ederim. Mahalleden arkadaslari yeni okudum. Ben de size Alper Canigüz - Alper Kamu'yu oneririm. Simdinin gücü bende var ama sürünuyor elimde :)
0
🌸chezsoi
(25.10.17)
Alper Canıgüz'ün bütün kitapları. Sadece kan ve gül okumadım.
Bir de Can Kozanoğlu-Acemi Eğitimi
0
fcsm
(26.10.17)
(6)

akademik kariyer vs. özel sektör

ben de
selamlar.yas 31. özel sektör tecrübesi yaklasik 4 yil. alan insaat müh. yer yurtdisi.onlarca faktör var biliyorum ama doktora yapmak icin cok mu gec kaldim? insaat alaninda doktora yapanlar da bi ses verse cok sevinirim.tesekkür ederim.
selamlar.

yas 31. özel sektör tecrübesi yaklasik 4 yil. alan insaat müh. yer yurtdisi.

onlarca faktör var biliyorum ama doktora yapmak icin cok mu gec kaldim? insaat alaninda doktora yapanlar da bi ses verse cok sevinirim.

tesekkür ederim.
0
ben de
(24.10.17)
Geç değil. İnşaat alanında değil ama başka alanlarda 40 yaşının üstünde doktora yapıp akademik kariyere dönenler var.
0
aychovsky
(24.10.17)
asistanlık almak zor. yani eğitm süresince belli sürede kendinizi idare etmeniz gerekecek.
0
kveldulv
(24.10.17)
gel türkiyeye al sat yap doktora paran çıkar birikmiş paran varsa -)
0
kveldulv
(24.10.17)
Doktora ve yuksek lisans derslerinde 40 yaslarda bile insanlar oluyor.
0
Traveller
(24.10.17)
sabır + maddi destek varsa akademik kariyer düşünün derim. kişisel düşüncem, 4 yıl tecrübeniz de hazır varken maddi anlamda özel sektör daha tatmin edici olacaktır.
0
biz de yeni kalkmistik
(24.10.17)
doktora 50 yasinda da yapilir da bence akademiden devam edilmeyecekse vakit kaybi. ozel sektorde pek bir boka yaradigi yok, hatta dezavantaji bile oluyor benim gordugum kadariyla.
0
cooperr
(04.01.18)
(6)

Duyuru kuralları sorusu

manuel mandalina
Kendi açtığım duyurulara cevap bulduğumda, aradan vakit geçse de duyurumun sonuna ekliyorum. Bunu yaparken de, bilgiyi paylaşmış olayım, arama yapanlar da ilgili cevaplara ulaşabilsin amacındayım. Örneğin geçen haftaki bi duyurumda “Alanya'da deniz: nasıldır bugünlerde, üşür müyüz?” diye sormuştum.
Kendi açtığım duyurulara cevap bulduğumda, aradan vakit geçse de duyurumun sonuna ekliyorum. Bunu yaparken de, bilgiyi paylaşmış olayım, arama yapanlar da ilgili cevaplara ulaşabilsin amacındayım.

Örneğin geçen haftaki bi duyurumda “Alanya'da deniz: nasıldır bugünlerde, üşür müyüz?” diye sormuştum. Bi kaç cevap gelmişti, ardından gittiğimde güncelleyip “Çok da iyi güzelmiş. Not düşmüş olayım.” yazmışım. Amacım bu tarihlerdeki hava durumuna dair benim gibi geç tatile gidecek olup da tereddüte düşenler varsa diye tecrübeyle sabit bilgi notu düşmek, ki bunu cevabımda da belirtmişim.

Diğer bir örnekte “Sinemia’da ileri tarihli bilet: olayı nedir” diye sormuştum. Birisi “haftaya filme gideceksin diyelim, sinema sitesine girip sinemia kartınla bilet alıyosun. gün ve saatinde orda olunca check in yapıpsun. yapmazsan senin kredi kartından çekerler.” yazmış. Ben de ardından “Yani online bilet alımında kredi kartı gibi kullanabiliyosun. Süpermiş, teşekkürler.” yazmışım. Yazdığım şey konuyu derleyip özetleyici, bilgi içerikli bir yorum, ki bu sinemia’nın sitesinde dahi net şekilde açıklanmamış olan bir bilgi.

Bu sabah modlardan biri eski duyurularıma dadanıp bunlar ve bunlar gibi bir kaç cevabımı ‘soruya cevap değil’ gerekçesiyle silmiş. Gel gör ki duyuru kurallarına baktığınızda, cevapları tikleme hususunda şöyle bir bahis var:
“Kendi sorularınıza cevap vermişseniz, verdiğiniz cevap kesin ve tek cevap ise (teknik bir konuda çözüme ulaşmışsanız, merak ettiğiniz konuya dair cevabı kendi araştırmalarınız ile bulduysanız vb.) o cevapları 'cevap' olarak işaretleyebilirsiniz. Bu tarz ekstrem durumlar haricinde kendi sorunuza verdiğiniz cevapları işaretlemeyin, şık değil.”
Buna göre yukarıdaki cevaplarım legal olup, istersem tikleyebiliyorum dahi. Fakat buna karşın bilgi içeren bu cevaplarım silinmiş (Bu arada örnektekiler çok önemli değil; daha bilgi içerikli, özel tecrübeye dayalı, örneğin sorduğum bi ürünü alıp kullandıktan sonraki şahsi yorumlarımı içeren vd güncellemeler yapıyorum mümkün olan her durumda).

Sorum: duyurularınıza dönüp bulduğunuz cevaplarla güncelliyor musunuz? Yoksa banane ya, arama yapacak gitsin başka duyuru açsın, ben işimi görmeme bakarım mı diyorsunuz?

Benim peşin cevabım; bundan sonra ben güncellemeyeceğim, herkes ne hali varsa görsün, çünkü anlaşılan modlar öyle olsun istiyor.
0
manuel mandalina
(23.10.17)
Cevap olarak yazmam, soruda edit olarak paylaşırım. Aramaya inanan çok az kullanıcı var. Hiç uğraşma.
0
dissendium
(23.10.17)
Soruya cevap: Ben çok eski duyurularıma bile arada göz atar, gerekirse güncellerim. Aramaya inandığım için arayan da bulsun isterim.

Ek olarak konuyla ilgili moderatörlerden bazılarının duyuru kurallarına tam olarak hakim olmadığını düşünüyorum. Ayrıca kuralların da biraz daha esnek olabileceğini düşünüyorum. Mesela, iki kişi arası diyalog, teşekkür vs. kuralı ile cevap silinmesi bence saçma. O cevap orda dursa ne olacak? Server'da kapladığı 1-2 byte mı sıkıntı?

Özetle bence hukuki olark problem yaratmaacak ve tartışma başlatıcı içerik, hakaret dışındakilerin silnmemesi taraftarıyım.

edit: şunu da eklemem lazım. Geçenlerde birisi "İstanbul'da metro civarında bir ev kiralamak istiyorum" diye bir duyuru açmıştı. Altına "Hangi metro? İstanbul'da bir tane metro yok biliyorsun değil mi?" diye yazdım, cevabım soruya cevap değil kuralı gerekçesiyle silindi.

E ulan soruya cevap değil de soru da açık değil.
0
himmet dayi
(23.10.17)
Bazen cevap bazen edit olarak yazıyorum, düşünüp yaptığın şık bir hareket paylaşmaya devam et lütfen
0
freebird5406_2
(23.10.17)
Burada ciddi bir moderasyon sıkıntısı var. Sana takık birisi tabiki de profilindeki sorulara falan bakabilir, cevapları silebilir.

Yani küfür falan yoksa, sohbet falan da yoksa görüş kalkması saçma bana göre. Moderasyona pek gerek yok zaten burdaki insanlar belli bir yaş düzeyine gelmiş, doğru düzgün insanlar. Ne konuşacağını bilen insanlar.

Daha az moderasyon olacağına daha çok moderasyon oluyor. Bunun için çaba gösteriliyor.

Duyuruma tekrar dönüp baktığımda tabiki cevaplarla güncelliyorum duyurumu.

Kutsal bilgi kaynağı demiştik buraya dimi.
0
MaNOfTheYear
(23.10.17)
Eski mod olarak modların benim zamanıma göre daha fazla olması gerektiğine inanıyorum. "Sözlük bitti,
Duyuru'yu daha çok seviyorum" tayfasının aslında teşekkür borçlu olduğu gruptur moderasyon. Hakkaten modluk olmasa burası da kısa zamanda memurlar.net'e döner ve çöp cevaptan, trrışmadan geçilmez. Yanlış silineni var ve birçok kural kişisel yargıya dayalı ve bu nedenle tartışmaya çok açık; bu da işin başka bir yanı. hollowlife'lı bir dönemi modsuzluğa tercih ederim.

Ben de güncelliyorum ve "Sorunun cevabı şu" şeklinde bir ifade kullanıyorum. Burada, bilgi ve yorum sorusu ayrımı olabiliyor. "Film adı nedir" sorusuna "Evet, doğrusu şu film" diye yazmakla "Sevgilim bana neden böyle yaptı" sorusuna "@x, sen haklısın. Allah da onun belasını versin" demek ve hatta "Olayı öğrendim, ayrıldık" demek farklı şeyler. "Film şu" veya "Olayı öğrendim, ayrıldık" tarzı bir şey senin de paylaştığın maddeye girerken, ikincisi karşılıklı konuşmaya giriyor, çünkü kendi soruna cevap vermemiş oluyorsun. Şimdi tam iyi örnekler bulamadım ama böyle de bir durum var. Haksız yere gitmiş de olabilir, yanlışlıkla silinmiş olabilir, belki de bu kapsamda değerlendirilip gitmiştir.

Bunun dışında, "en çok ispiyon yapanlar" kısmı var ya istatistiklerde, oraya girmek için kasanlar var. Her gün bir kullanıcıyı gözüne kestirip, onun sorularını ve cevaplarını aratarak 4 yıl önceki bir şeyi ispiypnlayanlar da var. Modun da kafasını karıştıran bir durum..
0
aychovsky
(23.10.17)
@ayço, moderasyonun önemine inanıyorum fakat burada tonla troll ve bunların yol açtığı çöp duyuru ve cevaplara ellenmezken, verdiğim örneklerdeki gibi uygunsuz gerekçe ile faydalı cevapların silinmesini kabul etmek istemiyorum. Konu troller olunca “modlar çok meşgul, zaten gönüllüler, herşeye nası yetişsinler” deniliyor, fakat -ben ispiyon kısmını düşünmemiştim, eğer durum böyle ise de- sırf bi işsiz ispiyonladı diye işi gücü bırakıp geriye dönük tarama yaparak, detayına bakmaksızın ve de kural ihlali yaparak cevap silen bi moderasyon da benim gözümde olmasa da olur hükmündedir.

Burada öyle ya da böyle bir komüniteyiz ve bence modların kurallardan öte burada düzenli olarak takılan nicklerin niyetlerine az çok aşina olmaları gerekiyor. Ben bir kullanıcı olarak dahi şurada sürekli troll duyuru ve cevap kasanların listesini rahatlıkla yapabilirim. Ben onlardan biri olmadığım gibi bir de üstüne bilgi içeren cevaplarım siliniyorsa, ayrıca yukarıdakim örneklediğim durumun kurallara uygunluğunu -görevi tam da bu olan- bir moddan sağlıklı değerlendirebiliyorsam burada bir yanlış vardır ve bu doğrultuda sözlük gibi duyurunun bitmesinin yolu kendilerince açılmış olmaktadır. Zira modu olduğu sitenin kurallarından bihaber, kafasına göre düzenleme yapan bu moderasyon yüzünden canım sıkılamaması için etliye sütlüye karışmamayı tercih etmeye yönlendirilmiş oluyorum.
Kafası karışık modlar gidip başka yerde oynasın, çok rica edicem..
0
🌸manuel mandalina
(23.10.17)
(25)

Türkçesi bozuk insanlara direkt ön yargı ile yaklaşıyor musunuz?

gezegen olan pluton
Özellikle yazılı Türkçe, yazım kuralları, noktalama gibi olayları bilmeyen insan eşittir kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil midir sizin için?Bir de son bir soru sorayım karşı cins değerlendirirken iyi bir filtre midir Türkçe'yi bilme seviyesi?
Özellikle yazılı Türkçe, yazım kuralları, noktalama gibi olayları bilmeyen insan eşittir kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil midir sizin için?

Bir de son bir soru sorayım karşı cins değerlendirirken iyi bir filtre midir Türkçe'yi bilme seviyesi?
0
gezegen olan pluton
(23.10.17)
şahsen ben son zamanlarda çokça tekrarlanan konuları bilmeyenleri eleştiriyorum.
nasıl got izlemeyen insan eleştirilebiliyorsa, bağlacı ayıramayan, soru ekini yazamayan insanlar da eleştirilebilir ve daha da haklı bir şekilde eleştirilir.

yıl olmuş 2017, sesli harf kullanmadan konuşanlar var. özellikle mesaj yazarken nbr, slm, ii, napysn falan yazıyorlar.

herkes yazamayan, her şey yazamayan haliyle değersiz oluyor gözümde.
geri kalan dil bilgisi kuralları böyle sanal ortamlarda biraz esnetilebilir ama genel olarak bence düzgün yazmak gerekiyor.

karşı cins de olsa eğer değerlendiririm ama karşı cins yok hiç buralarda.
0
attirmayin makedonun kafasini
(23.10.17)
Iki soru icin de cevabim evet.

Ayni sey sive icin gecerli degil, yani sive buyudugu cevreye bagli olabilir kisinin ve yoreden yoreye degisir. Ama Turkce yazim kurallari degisiklik gostermez, agir siveli konusan birisi bile dogru sekilde yazabilir.
0
crown
(23.10.17)
evet
0
burya
(23.10.17)
Evet. Kesinlikle objektif bir kriter.
0
doxanikee
(23.10.17)
Herkesin fark etmeden de olsa dikkat ettiğini düşünüyorum. Konuşur gibi yazdığı için, yazılı olarak anlattığı şeyi anlamadığım insanlara, kelimeleri eksik ve yanlış yazan insanlara, dilimizi kötü kullanan insanlara önyargım var, bunu yapan bir üniversite hocası bile olsa, bulunduğu yeri hak etmediğine inanırım.
0
patty duke
(23.10.17)
''okumuş insan'' sayılıp doğru cümle yazamayan birisini çok ciddiye almam. ama gündelik konuşmada yazışmada filan çok takılmam, fazla obsesif buluyorum alakalı alakasız yerde ''ama de ayrı'' diye konuya giren tipleri.

ama dediğim gibi, anayasa profösörü adamın maymun gibi tweet atmasını sevmiyorum.
0
otonomo
(23.10.17)
Bence karşıdaki kim olursa olsun çok iyi bir filtre. İnsan kendi dilini doğru kullanmaktan aciz olmasın yani bir zahmet.
0
ms brownstone
(23.10.17)
Mesleğim gereği fazlasıyla takılıyorum ve bazen hataları düzeltmekten konudan kopabiliyorum. İnsanların bu kadar basit ve şekilsel şeyleri yapamamaları bana garip geliyor. Kültürsüz vs. değil ama dikkatsiz, özensiz olduklarını; zaman zaman ise zeka ile ilgili problemlerinin olduğunu düşünebiliyorum. Olumsuzlar hakkında net olarak karar veremesem de Türkçesi iyi olan insanların kültürlü vb. olduğunu düşünüyorum kesinlikle.
0
duyond
(23.10.17)
Evet. Kültürsüz, cahil demem ama popüler kültür beslemesi, ilgisiz olduğunu düşünürüm.
Bağlaç konusu özellikle önemli çünkü cümlenin anlamı kayıyor, saçmasapan bişey oluyor. Kelimedeki harf hatalarına çok takılmıyorum, noktalamaları da anlam bozulmadığı sürece tolere ediyorum. Edebi metin, makale vb. değilse tabii.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.10.17)
Evet ve evet
0
bloodymoon
(23.10.17)
Üniversite mezunu biriyse, yazdıklarını dikkate bile alamıyorum bazen. Böyle bir e-posta geldiğinde Word'e kopyalayıp yapıştırmıştım ve yazım yanlışlarını düzelttikten (de'leri, ki'leri uygun yerlerine koyduktan sonra) sonra okuyabilmiştim. Başka türlü yazılanı anlayamıyorum, okurken ana fikre gelemiyorum, içeriğe odaklanamıyorum.

Arada bir birkaç kelimenin yanlış yazılması önemli değil, herkesin başına gelebilir. TDK bazı dilbilgisi kurallarını 5-10 yılda bir değiştiriyor, senin öğrendiğin 10 yıl sonra yanlış bir bilgi haline gelebiliyor ama üniversite mezunu biri sürekli bir yazım yanlışı yapınca eğitime ve kendini geliştirmeye kapalı olduğunu düşünüyorum. Cahil olduğunu değil; cahil olmayı benimsediğini ve eğitimi reddettiğini düşünürüm. Okumamış biri bunu yapsa yargılamam. Virgül kullanımı çok zor, her yerde doğru kullanılamıyor; yanlış yerdeki virgülü de yadırgamam.

Şive ise apayrı. Şiveleri kültürel zenginlik olarak görüyorum.

Bu 'nbr', 'slm' gibi ifadeler bir mesajın iki kontör olduğu dönemden kaldı. Akranlarımın bir kısmı alışkanlıktan hala öyle yazar. 10 yıl 100 karaktere sığdıracağım diye maymun olmuş bir nesil helak oldu arada.

Karşı cinsle iletişimimde karşımdaki okumuş bir insansa çoook önemli. Şöyle söyleyeyim, 'İçkisi, kumarı yok. Karıya, kıza yan gözle bakmaz. Bir de bağlaç olan de'leri ayrı yazar' derecesinde.
0
aychovsky
(23.10.17)
evt yaklaş mamak mümkünmüki!
0
robokot
(23.10.17)
hepsine evet
0
sporty
(23.10.17)
Benim için yazım kurallarını bilip bilmemesi önemli açıkçası. bildiği halde kendi istediği gibi yazan kişilere karşı pek bi gıcığım yok. Çünkü ben de öyleyim. Mesela arkadaşım da öyle, cumhuriyet savcısıdır, ama internette beraber oyun filan oynarken ya da Chatlerde çok üstünkörü yazar. Hatta argo. Yazışmalarımızı o an görsen bizi kültürsüz filan görebilirsin belki yani...
0
ssiradanbirigibi
(23.10.17)
Evet.
0
jazzabel
(23.10.17)
nerede ve nasıl yapıldığına göre değişiyor. mesela yakın bir arkadaşımla mesajlaşırken, bir gönderi altında goygoy yaparken pek takılmıyorum ama konu ciddiyse yani en azından bir şeyleri anlatmayı amaçlayan bir yazıysa dikkat ediyorum. tabi tek tük hatalar göz ardı edilebilir bence, o an insan aklındakileri yazıya dökerken bir iki bağlacın, soru ekinin birleşik yazılması önemsiz yazının genelinde buna dikkat edilmişse. lakin bazı yazılar var ki okurken nasıl küfrediyorum anlatamam. bu yazım yanlışları arttıkça karşımdakinin cehalet kat sayısı da gözümde artıyor.

yazım yanlışları bir yere kadar ama şahsen karşımdaki insanı tamamen bitiren asıl şey türkçe kelime yerine özellikle yabancı kelime kullanmasıdır. içimdeki cengiz han açığa çıkıyor resmen, cahilliği falan geçtim doğrudan gerzek statüsüne ulaşıyor gözümde.

ölüm vuruşu ise hem yazım yanlışı yapıp hem yabancı kelime kullanıp üzerine bir de bunları matah bir şeymiş gibi savunması.

yukarıda yazdıklarım aynı zamanda her iki sorunun da cevabı.
0
issiz karga
(23.10.17)
Disleksi denen şeyden müzdarip olduğum için çok kötü yazdığım dönemler oluyor ve insanlar bana direk gerizekalı muamelesi yapıyor.
Elde olmayabiliyor bazen o yüzden çok çok saçma bir şey olmadığı sürece takılmıyorum.
0
fasulyek
(23.10.17)
tek başına yeterli bi filtre değildir tabi ki. adam düzgün türkçe ile yazıyor diye bu onun cahil olmadığı anlamına gelmez.

ama benim için filtrelerden biridir. türkçesi bozuksa karşı tarafın, baştan bi soğuma ve önyargı oluyor.
0
elorelia
(23.10.17)
evet evet evet!
(ayağa basar...)

karşı cinsi değerlendirirken çok iyi bir filtredir, düzgün yazıp da "benim bununla ne işim var" dediğim kimse olmadı. düzgün yazmaya çalışan insan özenlidir, hayatına da özen gösteriyordur. biliyor olması yetmiyor çünkü, bilip kullanmaması haklı çıkartmaz benim gözümde.
bilmiyorsa zaten kesin filtre, yazım kuralları ve imlayı bilmeyen biriyle ayrı dünyaların insanıyızdır, uyuşamayız. önyargıdan öte bir fikir oluşturur bende.

insanların buna dikkat etmemeyi tercih etmesini anlıyorum ama aynı empatiyi "niye bu kadar takıyorsunuz" diyenlerden bekliyorum.

disleksiyi görünce eklemeden edemedim, tabii ki bir bozukluktan ötürü yazamayanlar dahil değil bu genellememe.
0
Bruce
(23.10.17)
Evet. Kesinlikle.
0
MaNOfTheYear
(23.10.17)
Evet
0
i m cool with that
(23.10.17)
Bence de evet.
Cahil ağır kalır belki, belli bir bilgi birikimi olabilir ama bunu aktarma biçimi yanlışsa okuyamıyorum yazdıklarını. Şuna da rastladığım oldu; sohbeti çok iyi bilgili kültürlü duruyor, belli bir zeka seviyesinde falan ama bir yazışmaya başlıyorsun felaket. Haliyle ikinci durumun cevabına geçiyor olay, değerlendirme kriterime takılıyor ve soğuyorum.
0
Aman Sen de
(23.10.17)
kesinlikle bir önyargıyla yaklaşıyorum ama bunun çok da doğru olduğunu düşünmüyorum.
he ama "bu adam net kültürsüz, popüler kültür beslemesi, ilgisiz, cahil" falan da demem. o kadar abartmamak lazım bence.

ben çocukluğumda çok fazla kitap okudum. hep ablam sayesinde ama. yani ona özeniyordum, o çok kitap okuyordu ve ben de öyle oldum. ablam da annem babamdan görüp özenmiş onlar da çok okurlar. biz böyle bir ailede büyüdüğümüz için çok şanslıydık. her hafta sonu eve kitap alınırdı mesela çünkü bir önceki haftasonu alınan kitaplar okunup bitmiş olurdu. bizim yaşadığımız ilçede çok deli kitapçılar olmadığı için haftasonu yarım saat uzaklıktaki daha büyük ilçeye gidip oradan alırdık kitapları. kitap konusunda inanılmaz şımartıldım yani, bir gün bile "alamayız çok pahalı, daha yeni aldık ne gerek var, şimdi kim gidip alacak taa oradan kitap, bi haftasonumuz var zaten oturalım dinlenelim evde" falan demediler.

ama kitap dediğin pahalı bir şey aslında. hadi günümüzde e-book'lar var bi şekilde ucuza da okuma şansı var okumak isteyenin ama biz çocukken (90'ların başı) pahalıydı yani. hele daha eskilerde daha da pahalıydı. o yüzden çok da "cahil cühela, allah belanı versin" diyemiyorum. gene de istemsizce uyuz oluyorum ama. çünkü bu imla kuralları en çok çocuklukta öğrenilip yerleşiyor ama büyüyünce de öğrenilemez diye bir kaide yok. yazım kurallarını çocukluğunda öğrenememiş bir insanın büyüyünce bu eksikliğini fark edip oturup öğrenmesi lazım.

ama mesaj yazarken sesli harfleri yazmayanlara inanılmaz sinir oluyorum. onlar lütfen azalarak bitsin. iş maillerindeki kısaltmalara da sinir oluyorum. "FYI" ne ya. yıllarca "bye" gibi bir şey sandım onu ben :D

karşı cins değerlendirirken çok iyi bir kriter bence. tabiki trt spikeri gibi olun demem ama çok göze batan yanlışlar yapıyorsa ve sürekli yapıyorsa aramızda bariz bir kültür farkı var diye düşünürüm.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.10.17)
Evet, ister istemez fikirlerimi etkiliyor.
Arkadaşımla yazışırken ateşli ateşli bir şeylerden şikayet ediyor, anlatıyorsa vs "bende dedim ki" yazsa, "yuh, cahile bak" falan demem. Diğer bir çok durumda derim sanırım.

Benim en sinir olduklarımdan biri, "eylenmek, deyişik" falan diyenler. "Değim yerindeyse" vs yazanlar. Yahu hadi duya duya alıştın öyle sanıyorsun, hiç mi bir şey okumuyorsun da doğruyu öğrenmiyorsun?

Whatsapp/ Instagram/ Facebook vs gibi yerlerde de garip noktalama işaretleri kullanılmasını veya kelimelerin arasına emojiler sokulmasını hiç anlamıyorum. Biri bunu yaparsa hangi cins olursa olsun itici buluyorum. "Yine güzelmi güzel (kalp) (kalp) (kalp) bir Pazartesi (top emojisi) den herkeze (yonca yaprağıx4) şans diliyorum" falan yazan insanlar hayatın anlamını söylese, dönüp bakmam. Bilmesem daha iyi.
0
sopiro
(23.10.17)
Gercek hayatta tanistiysam takilmam, kisi onayimdan gecerek yazili iletisim safhasina ulasmis.

Cook gecmis zaman olur ki Resat Calislar'in "Bir ortamin/toplulugun ritmini yakalamak" ana fikrinde sahane bir analizi vardi bu konuya yakin sayilabilecek.

Bir ortamda/toplulukta yer edinmis, o ortamin ruhunu ve ritmini yakalamis kisiyi internet ortaminda "tabiki" derken bulabilirsiniz fakat bu kimsenin umrunda olmaz. Kisi gercek hayatta kendini kanitlamis ve ait oldugu grubun sartlarini saglayan bir bireydir.
0
perfectum
(24.10.17)
(7)

gece ile akşam arası ince çizgi

binder dandet
mesela saat 10 ya da 11. birisine iyi aksamlar ya da iyi geceler diyeceksiniz, hangisini seçersiniz?
mesela saat 10 ya da 11. birisine iyi aksamlar ya da iyi geceler diyeceksiniz, hangisini seçersiniz?
0
binder dandet
(23.10.17)
iyi geceler, gece ile sabah arasındaki çizgi daha ince ve komplike bu arada, soru basit olmuş :(
0
evde liyakat kalmamis
(23.10.17)
Artık ona 'İyi geceler' derim ama saat 9 olduğunda kafam karışır.
0
aychovsky
(23.10.17)
"İyi geceler" ifadesi bazen sadece böyle uyku öncesi söylenecek bir şeymiş gibi geliyor bana. O yüzden durumuna göre değişir.

Yazışırken kesin iyi geceler derim ama örneğin, dışardayımdır arkadaşlarımla vs. evlere dönüyoruzdur, "hadi iyi geceler" diyemem. Aslında doğrusu iyi geceler ama işte o zaman da biraz bana garip geliyor.
0
AlsterWasser
(23.10.17)
bence akşam hava yeni karardığı sıralar söylenir. iyice kararıp gittiyse hava, gece gibi düşünürüm.

ama aslında bu çok kapitalist süreçle alakalı bir soru. gündüz vassaf "cehenneme övgü" kitabında "gece, düzen güçleri uykudadır. bürokrasi, askeriye, okullar, polis, kısacası yaşamımızı düzenleyen tüm güçler uykudadır(...)" der. (detayı için bkz: www.birazoku.com )

evet basit bi soru sordunuz aslında ama, bence şehirleşmeden çok çok önce, hava karardıktan sonra gece kendi tehlikeleriyle birlikte başlıyordu. ama işte şehirleşme, elektriğin yaygınlaşması ve kapitalist süreçle birlikte insanların "akşamları" ve "geceleri" ve "sabahları" ve "öğlen araları" vs mesai ile belirlenmeye başladı.

benim aklıma alakalı bir başka kitap geldi: www.metiskitap.com

uzun ettim affola, ama gündelik hayatta pratik olsun diye, örneğin gece çalıştığını bildiğim/öngördüğüm biri ise iyi akşamlar diyorum. (bar çalışanı arkadaşıma vs.) ama annemle konuştuysam telefonda örneğin, akşam gibi de olsa iyi geceler diyorum. 11 olmadan yatıyor çünkü. :)
0
early morning rain
(23.10.17)
Yatsı okunduysa gecedir. Neticede akşam ezanı okununca sokaktan eve çağrılan çocuklardık.
0
fever
(23.10.17)
10'da iyi akşamlar derim. 11'de iyi geceler derim.
0
dissendium
(23.10.17)
Saat 21.00'dan sonra iyi geceler diyorum.
0
tahin pekmez yoğurt
(23.10.17)
(20)

tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşayan erkek karizması? (tik garantili anket)

zunkatsar
bir adam düşünün. avukat, mühendis, iş adamı, mimar vs. adam karizmatik falan.ama tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşıyor. popodan iğne yaptırırken korkudan geberiyor, tahlil için bir tüp kan verirken bayılıyor, korkuyor, diş hekimine gitmesi gereken çürükleri var ama ödü patladığı için gidemiyor.adamı
bir adam düşünün. avukat, mühendis, iş adamı, mimar vs. adam karizmatik falan.

ama tıbbi işlemlerde çok sıkıntı yaşıyor. popodan iğne yaptırırken korkudan geberiyor, tahlil için bir tüp kan verirken bayılıyor, korkuyor, diş hekimine gitmesi gereken çürükleri var ama ödü patladığı için gidemiyor.

adamın bu durumu karizmasını gözünüzde düşürür mü? ilk başta 100 birim karizması varsa kaç birime iner?

- evet sıfırlar? 0 birime düşürür.

- çok düşürür? 20 birime indirir.

- yarı yarıya düşürür? 50 birime indirir.

- biraz düşürür? 80 birime indirir.

- hiç düşürmez. aynen 100 birim kalır?

KENDİ CİNSİYETİNİZİ de eklerseniz sevinirim.
0
zunkatsar
(21.10.17)
Çürükleri var -30 puan.
K
0
Lim5
(21.10.17)
Yüzde 30 düşürür. Erkek
0
doxanikee
(21.10.17)
karizmayla ilgisi olmayan bir durum
0
burya
(21.10.17)
%60 karizması düşer.
Ben biraz “erkek erkek” adam seviyorum.
K
0
powerpufgirl
(21.10.17)
aynı anda hem iğne yaptırıp hem kan verebiliyorsa evlenirdim ama aseksüelim.
Karizmayla ilgisi ne onu anlayamadım.
0
nocturness
(21.10.17)
"adamın bu durumu karizmasını gözünüzde düşürür mü?"

adam derken? 27, alfa male
0
benim adim kerim hepinizi severim
(21.10.17)
Erkeğim.

İğne yaptırmak 30 saniye sürüyor. Acı çok az.
Kan vermek 30 saniye sürüyor. Acı çok az.
Diş hekimi işlemden önce iğneyi basıyor, hiçbir şey hissetmiyorsun.

Psikolojik bunlar hep. Nötr.
0
hayirsiz
(21.10.17)
Karar verebilmek için suits dizisindeki Harvey nin igneden korktuğunu düşündüm. Fakat karizmatik adam zaten karizmatik olarak bu durumu anlatıp bir şekilde atlatırdı. Karizmanin olayı o.
Hiç düşürmez aynı kalır. 27 e
0
kismisolungac
(21.10.17)
karizmatik adam ayaklarının eski havası yok, "ben ne korkucam iğneden iğne korksun!1" diyip türlü bahaneyle iğneden kaçan adamdansa iğne olurken sevgilisini çağırıp elini tutturan erkek yavru kedi minnoşluğunda "kıyamaaağm :(" sempatikliğine erişiyor.

karizma diyince niye insanlarda korkusuz rambo imajı oluşuyor onu da düşünmek lazım aslında.
0
Bruce
(21.10.17)
25 E, bence sıfırlar hocam yani biraz soğukkanlı olmak her zaman avantajdır.
0
norek
(21.10.17)
popodan iğneler, tahliller etkilemez. hem zaten kim bilecek?
herkesin korkusu olabilir.
benim mesela köpek korkum yoktu, gayet normal yanından geçip gidicem derken bi tanesi üzerime saldırdı, o günden sonra çekinir oldum.

iğne korkusu vardır sende ama belki yılandan korkmazsın mesela. bilemeyiz.
dişçi fobin de varsa özel hastanelerde anestezi ile yapılıyor böyle şeyler. benim refleksim var, herkes gibi dişçiye gidemiyorum. oradan biliyorum. zart diye uyuyon, kalkınca çürük mürük kalmıyor.

ama tabi böyle mızmızlanmak, ne bileyim işte saçma sapan triplere girmek söz konusuysa, iğneyi yapacak olan da genç ve güzel bir hanım kızımız ise karizma onun gözünde biraz düşer. normaldir.

(yukarıda da söylendiği gibi; zenginse bana da farketmez. bay,24,izmir)
0
attirmayin makedonun kafasini
(21.10.17)
Ben de aynı derdin bi tık aşağısı var. Benim -50dir. Senin -80. E
0
izmitcan
(22.10.17)
Düşürmez. Her insanın fobisi olabilir. Hatta, müsmükemmel bir robot olmadığı, hepimiz gibi insan olduğu için mutlu olurum. Aynı şekilde, kendine yabancılaşmadığı ve korkusunu bildiği için, bunları itiraf edebildiği için de mutlu olurum.
k
0
aychovsky
(22.10.17)
Abi ben bir kere mikrop kapıp hastalanmıştım. Acil serviste sabaha kadar 5 şişe serum yedim, gıkım çıkmadı. O zaman 19-20 yaşında falandım. O gece tam karşıma bir tane adam geldi sevgilisiyle beraber. Hemşire iğne yapacaktı adama. Adam hemşireye dedi ki, çok acıyacak mı? Sevgilisi bile tip tip baktı adama. Kız gözünden karizmanın düştüğünü bire bir gördüm. Ben erkek olarak çok abartılı bir korku olmadıkça karizmanın kolay kolay gideceğini sanmam. Dişçiden normalde korkmam ama bazen benim de korktuğum oluyor. Erkek olmak korkusuz bir manyak olmak demek değil. Yüzde 20 diyorum ben.
0
dissendium
(22.10.17)
duruma ve birime göre diyelim.

cinsiyetten bağımsız olarak;

- dişçi korkusu üşengeçlikle karışık şekilde 13 yıldır dişçinin kapısından uğrayamayacak, çürükleri 7'li kanal tedavisine taşıyacak boyutsa: 0'lar. (acımasız puanlama :)

- kan tutması çok engellenebilir olmayabilir: etkilemez

- iğne fobisi: komik gelse de fobi fobidir :) max 80'e indirir.

Tik için teşekkürler! :))

PS: K
0
hana bi
(22.10.17)
Baskalari ne diyecek,ne dusunecek diye takinti yapan bir kafayi ben bir turlu anlamadim.korkun varsa vardir,ay bu igneden korkuyormus bundan uzak durayim ben diyecek bir biriside varsa cevremde bir an once sektor olup giderse menun olurum.bu insani bir durumdur bendeki etkisi sifir.

Ayrica @hezarfen ede samimiyetinden dolayi bravo.
0
duptıs
(22.10.17)
İğneden korkan insanın kız erkek farketmeksizin karizması düşüyor gözümde. Herhangi bir katlanılabilir acıdan çok korkmak itici geliyor bana.
25 k
0
pastörizesüt
(22.10.17)
-%60.E
0
regardless of what they say
(22.10.17)
valla ben meslekten karizmaya 100 vermezdim, fobiler kendi sağlığı ile ilgiliyse 60 filan veririm. uçak filansa çok etkilemez ama. kedi köpekten korkuyorsa 40'a kadar yolu var :D

e29
0
otonomo
(22.10.17)
Kadın, 25. Muhtemelen 20 yaşında da böyle düşünürdüm 30 yaşında da böyle düşüneceğim:
Hiç düşürmez.
0
mojiziku
(23.10.17)
(6)

Güzel dizi tavsiyesi/heyecanlı olanlardan

kendi kendine yasayan yavrucak
Böyle mentalist, sherlock tarzı dizileri seviyorum. Stranger things, black mirror filan da sevdim. Friends, himym da güzel. Böyle deyince her diziyi severmişim gibi oldu ama kolay kolay sarmıyor her dizi açıkçası.Var mı bu tarzlara yakın dizi öneriniz? Narcos, oz, galactic'li bir şeyler konuşuyordun
Böyle mentalist, sherlock tarzı dizileri seviyorum. Stranger things, black mirror filan da sevdim. Friends, himym da güzel. Böyle deyince her diziyi severmişim gibi oldu ama kolay kolay sarmıyor her dizi açıkçası.

Var mı bu tarzlara yakın dizi öneriniz? Narcos, oz, galactic'li bir şeyler konuşuyordunuz geçende. Önerilere açığım.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(20.10.17)
Ray Donovan. 3 bölüm izle, sonra bırakmazsın zaten.
0
super kahraman olsaydim baba olurdum
(20.10.17)
mindhunter
0
nice tnetennba
(21.10.17)
fringe! ilk sezon biraz zorladı "her bölüm böyle mi olacak yeaa, olay oluyor pıt çözülüyor meh" dedik, hatta yarım bırakacaktık ama cidden ŞAHANE bir dizi. kesinlikle fringe diyorum <3
0
dedi ayca
(21.10.17)
Mentalist'in ikiz kardeşi Castle.
0
aychovsky
(21.10.17)
+1 dedi ayça. fringe
0
EasyTiger
(21.10.17)
Peaky Blinders.
0
lüzumsuz adam
(21.10.17)
(2)

"doğal olmak/davranmak" İngilizcesi?

Simrug
"Gösteriş yerine doğal davranmayı/olmayı tercih ediyordu."Bunu nasıl çevirebilirim?
"Gösteriş yerine doğal davranmayı/olmayı tercih ediyordu."
Bunu nasıl çevirebilirim?
0
Simrug
(20.10.17)
"to act natural"?
"to behave as it is"?

Instead of showing off, she preferred behaving as she* is.

* @olanlaolunmaz 'ın katkılarıyla :)
0
hana bi
(20.10.17)
Yukarıdakiler + 1
Ayrıxa, "He/she is so real" de derler, çok samimi, her şeyi olduğu gibi söyler anlamında
0
aychovsky
(20.10.17)
(7)

İstanbul'un kadınlar için en tehlikeli 10. megaşehir olması

senolll
Sözlükte bununla ilgili bir şey göremedim, bence bir başlığı hak ediyor. Yazar olan biri açabilir belki.https://poll2017.trust.org/şuradaki sonuçlara göre İstanbul Afrika ve Hindistan gibi ülkelerdeki şehirlerden sonra 10. olmuş.Siz ne düşünüyorsunuz?
Sözlükte bununla ilgili bir şey göremedim, bence bir başlığı hak ediyor. Yazar olan biri açabilir belki.

poll2017.trust.org

şuradaki sonuçlara göre İstanbul Afrika ve Hindistan gibi ülkelerdeki şehirlerden sonra 10. olmuş.

Siz ne düşünüyorsunuz?
0
senolll
(19.10.17)
Ben diyorum Istanbul'da hayattakalan her yerde kalir diye (9 sehir disinda yani arastirmaya gore). O kadar ulke gezdim bos yere Traveller degilim Turkiye kadar kaziklanma oldurulme tehlikesi aklima gelen ulke olmadi. Bir de kadin olsam surekli tecavuze ugrayip ellerimin kesilerek oldurulmem korkusu olurdu sanirim...bknz Ozgecan
0
Traveller
(19.10.17)
sanırım neden 10. olup daha yukarlarda olmamasına şaşırdın..?
0
AlsterWasser
(19.10.17)
new york 13, moskova 16, paris 17, londra 19; ben asıl bunlara şaşırdım. gerçi megakent dediği için rekabetteki sayı düşüyor.

afrika ve hindistan'dan sonra en güvensiz yer neresi desen ortadoğu gelecek akıllara, bu açıdan da normal.
hatta AlsterWasser +1, iyi bari daha yukarıda değiliz dedim.
0
Bruce
(19.10.17)
@Alster bir şaşırma yok bildiğimiz şeyler zaten de, Avrupa'ya böyle yakın olup, hatta bir kısmı Avurpa'da olan bir şehir olarak, yani gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelere böyle yakın olup listede bu konumda olduğumuzu bilmek acı.
0
🌸senolll
(19.10.17)
Sadece megaşehirlere bakıldıysa olabilir. Kaç tane megaşehir var ki zaten. 10.luk normal. "Tüm şehirler içinde 10. olmuş" deselerdi, o zaman sırf Türkiye içinde İstanbul'dan daha tehlikeli şehirler var; Orta Doğu'yu, Afganistan'ı falan saysalar daha geride olurdu.
0
aychovsky
(19.10.17)
bence megaşehirler arasında 10. sıra çok kötü değil. harika da değil ama çok kötü değil.
0
chavezding
(19.10.17)
İstanbul'da yalnızca kadınların değil, insanların ve canlıların da hayatı çok kolay değil malumunuz. Hiçbir şey olmasa kendinizi kışın tuzlanmayan tepenin birinden tepetaklak inerken bulabilir, acil bir durumda trafikte kalabilir, metroda asansör savaşı verebilir, evinize dönerken kafanızda güvenli güzergah haritaları yaratabilirsiniz. Yaşlı, çocuk, engelli olma ya da sokak hayvanlarının durumları için söylenebilecek söz yok.

Ağlaşarak değiştirebilirsek mendilimi kapıp geliyorum.

PS. Eril olmayan cinsiyet.
0
hana bi
(19.10.17)
(9)

Bir yağ türü

aychovsky
Zamanında bir arkadaşımın düğününde bu yağdan yemekler yapılmıştı, hepimiz bağırsakları bozmuştuk. Yağ için "Çok ağır, alışkın olmayan bünye kaldırmıyor. Kalitesiz bir yağ" demişlerdi. Hayvansal bir yağ tipiydi. Gerçi ben çyle hatırlıyorum, belki de bitkiselr. İçinde s vardı. Aspirin yağı, ispirto
Zamanında bir arkadaşımın düğününde bu yağdan yemekler yapılmıştı, hepimiz bağırsakları bozmuştuk. Yağ için "Çok ağır, alışkın olmayan bünye kaldırmıyor. Kalitesiz bir yağ" demişlerdi. Hayvansal bir yağ tipiydi. Gerçi ben çyle hatırlıyorum, belki de bitkiselr. İçinde s vardı. Aspirin yağı, ispirto yağı ya da teksir yağı gibi bir tınısı var ama adını hatırlayamıyorum. Kuyruk yağı gibi bir yağ tipi ama kuyruk değil. Sözlük'te "yağı" diye arattım, bulamadım. Ne olabilir?
0
aychovsky
(19.10.17)
Aspir yağı?
0
kullanıcıadımbuolsun
(19.10.17)
Yok, aspir değil ama benziyordu.
0
🌸aychovsky
(19.10.17)
Biskin yağı?
0
irene
(19.10.17)
Kolza(kanola) yağı?
0
july14
(19.10.17)
Aspir yağı ya da kolza yağı bitkisel yağlardır. Sıvı haldedirler. Biskin yağı ise bitkisel susuz yağdır. Katı haldedir. Büyük ihtimal biskin yağıdır. Kalitesiz yağlardan (iade ve atık) yağlardan elde edilir. Vita yağ da aynı sınıftadır. Margarinin susuz halidir.
0
ismira007
(19.10.17)
Adını bilmiyorum da tereyağını eritip tekrar katılaştırarak yaptıkları bir yağ var o olabilir mi?
0
curukturpkokusu
(19.10.17)
kreymiş olabilir mi, y sessize yakın da telaffuz edilebiliyor. Arkadaşın Arap kökenliyse, adana, antakya, mersin tarafları.
0
okumayi sevmeyen okur
(19.10.17)
Biskin yağıymış. Bugün düğündeki milleti arayıp durdum. Düğün 10 yıl önce olunca karnımızı bozduğumuzu hatırlayan iki kişi ancak çıktı. Biskinmiş.
0
🌸aychovsky
(20.10.17)
@curukturpkokusu’nun dediğinin adı sarı yağ
0
fallopian
(20.10.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.