hahahaha. acilen tam teşekküllü bir psikiyatri hastanesine yatırılması gerek :D

şaka lan şaka. benim 4 yaşındaki kuzen bi gün gidiyom boynuma sarılıyo öpüyo öpüyo. bi gün gidiyom ben spiderman oldum deyip "fışş" diye ağ atıyor, bi gün batman oldum deyip tekme tokat dalıyo..

Sizin cinsiyetiniz ne?
Erkekseniz belki çekiniyordur?
Peki siz ona karşı samimi ve oyunbaz bir tavırda mısınız yoksa aranızda bir ciddiyet / mesafe var mı?

Erkeğim. Evet eskiden çekiniyordu ama artık çekinmiyor aramızda ciddiyet yok artık.

daha fazla ilgi göstermenizi istiyordur. bu tür davranışlar genellikle dikkat çekmeye yöneliktir. farklı şekillerde iletişim kurmaya yönelin. psikolojik bir sorun olduğuna işaret etmiyor. hiç konuşmuyorsa üzerinde durulabilir.

Çocuklarla en güzel iletişim kurmanın yolu oyundur. Oyunla yabancı dil bile öğrenebiliyorlar. Kitap okuyun ona, masal anlatın vb. Mutlaka yanıt alırsınız.

Ben düzenli olarak kullanıyorum, çok da memnunum. Ne sivilce yapıyor ne siyah nokta. Yalnız cildin çok yağlıysa iyi gelmeyebilir, benimki epey kuru çünkü.
Ekleme: Bunu kullanmadan önce doktora değil ama eczacıya sormuştum, sorun olmaz demişti.

sivilce tedavisinde dermatologum yüzüm için bepanteni önermişti. o yüzden sürülebilir diyorum ben

elbette sürülebilir. diş macunundan hallice arko nem ile karşılaştırılmış çok komik. birçok insan bepanthen i nemlendirici olarak kullanıyor. ama elbette yeterli değil. hiç yoktan iyidir ama kullanabilirsin.

bepanten yüze sürülmez! bu kremin amacı deri yapmaktır, soyulmuş, yüzülmüş, tahriş olmuş bölgeye sürülür ki orada tekrar deri yapımı oluşsun. e bu şekil bir sorunu olmayan cildinize sürerseniz ne olur? cilt kalınlaşır, hiç kimse kaba ve kalın bir cildi olsun istemez, değil mi? ayrıca losyon şeklinde olmayan her tür krem cildi doldurur, yağ butonlarına neden olur.

benim cildimde nem sağlamıyo, sivilce problemin varsa sivilce yapabilir de. ayrıca normal cilde bepanten sürünce cilt kalınlaşmaz, bu da ne desteksiz bir hurafedir arkadaş.

bephantol yüze sürülür, plus olanını sürmeyin ama.

birader kusura bakma da ne sikime arayacaksın kızı? senden ortada hiçbir geçerli sebep yokken birini silmeni istiyor. hadi bunu kabul ettin diyelim; yarın öbür gün başka salak şeyler istediğinde ne yapacakısn? az dik dur lan. silme. kızı da arama. işine geliyorsa döner sana. sıçarsın ağzına, akıllanır. ha yok eğer ben bu kızsız yapamam ölürüm kalırım diyorsan ara. ver ipleri eline.

insanlar karşı tarafa mantıksız gelecek şeyler isteme haklarına sahipler. herkes herkesin mantığına uymak zorunda değil. ama bir kişi bir şey istediğinde altına geçerli sebep söyleyebilmeli. "o kızı sil çünkü..." deyip o üç noktaya geçerli sebepler sunabilmeli. o zaman mantıksız gelse bile sevdiğin için kabul eder, yaparsın. ama bu haliyle olmaz.

işi yoluna koymak zorunda değilsin, bırak dağınık kalsın.

hatun kendi gibi biliyor seni anladığım kadarıyla, asıl sen biraz sıkıştır onu derim ben. hak ettiği bu çünkü. kişi kendinden bilir işi demişler, çok da doğru demişler. kendi düşüncelerini sana kurduğu baskıyla bastırmak istiyorsa demek...

ha, diğer ihtimal de kötü. ilişkiyi bir güç savaşı haline getirmiş, bir kim baskın çıkacak yarışına getirmiş biriyle kim beraber olmak ister ki...

Bu işi yoluna koymak için yapmaman gereken şey o kişiyi silmektir.

Sana mantıklı bir sebep sunmadan böyle bir yaptırımda bulunması sağlıklı bir ilişki açısından yapılmaması gereken şeylerden. Bu cepheyi kaybedersen orta ve uzun vadede ilişki saçmalığa dönüşecektir.

hangi patolojik beyin kız sildirir?

aslında cevabı biliyorum, kız tarafı olarak alakasız (gerçekten alakasız, sadece aynı okuldayız, gördüğümüzde meraba naber falan diyoruz, like'laşmak vs yok) erkeklerin sırf bu sevgili tribinden beni silmesine çok kılım. lan göt, sen kimsin?

hele bir de muabbetinin olduğu gayet iyi anlaştığın kişi gelip de silmiyor mu seni...2 yiyişceksin diye tüm o muabbetleri çöpe atıyosun, ayrılınca da bi daha gönder isteği. oldu canım beni de sevgilin kadar embesil zannettin heralde

1. facebook'tan tanışmışsın, bu devirde kaldı mı bu yahu?
2. kız ağır kezban. sen de hala daha arayayım sakinsakin konuşayım diyorsun.

"Sen istiyorsun diye bütün geçmiş hayatımı ve çevremi sileyim istersen, bir tek sen kal" diye dalga geçmek lazım böylesiyle. Sözünüze güvenmiyorsa, asıl bu taleple gelen kişiyi silin.

neden silemiyorsun diğer kızı?

Hatun tarafıyım. Eşimin listesinde kim varmış diye karıştırmadım, karıştırmam, ayıp yahu! Evlenmeden önce bana biri bu şekilde müdahale etseydi önce dalga geçerdim, ciddiyse sen bilirsin der arkamı dönerdim (ya da ileriye bakardım demek lazım bu durumda).
Lütfen gençler birbirinizin bu kadar özeline girmeyin, siz de girmeyin karşı tarafı da sokmayın. Sonra karşılıklı mutsuzluk...

@snowflake, durum tam da bu. diğer arkadaşımla da netten tanıştık ama facebook vs. gibi bir siteden değil. gönüllü bir iş için bana mail yollamıştı o sayede tanıştık ve arkadaş olduk.

o da söylediğin gibi düşünüyor zaten. sonuçta onunla da netten tanışmışsın niye silemiyorsun dedi. aslında olayın kaynağı şu. bu arkadaşın bir fotoğrafını beğenmiştim. ilk tanıştığımızda onunla ilgili şeyler sormaya başladı bana. ben de saf gibi anlamadım ve cevap verdim. meğerse içten içe ona karşı içimdekileri ölçüyormuş. "güzel kız, elbisesi de güzelmiş" dedi. ben de fotoğrafla ilgilendiğim için görsel algım fena değildir, "evet fotojenik birisi elbisesini ben de beğendim" gibi bir şeyler söyledim. bu yüzden de benim onu çok beğendiğimi sadece uzakta olduğu için birlikte olmadığımızı düşünüyor.

cevabımı tekrarlıyorum ama son yazdığını da baz alarak:

KAÇ!

Baştaki e harfini biraz uzun okuyun.

hecele ve "-" işaretini kullan sonuç çıkan kokuya benzer olacaktır.

overlok ince espriyi anlamadım ama olsun :)

"beni hala sevdiğini biliyorum. geri dönerse bu yaptığının hesabını soracağımı da o biliyor. beni seviyor ama başkasıyla mutluymuş da!"

kendi kendine gelin güvey olma.

bence ortada aşk yok. onun açısından.

senden vazgeçmiş.
yapacak bir şey yok..
www.youtube.com

başkasıyla mutluysa ona dokunmamam mı gerekiyor? ben mutluluğu kıssas almıyorum. yanlış mı düşünüyorum? yoksa beni sevmiyor mu artık?

uzak durun birbirinizden

Tekrar tekrar söylüyorum. Sadece sizin egonuz, gururunuz (her ne demek isterseniz ona) yok, karşınızdakinin de gururu, egosu var. Barışmak istiyorsanız "özür dile barışalım" demezsiniz. Bu şekilde ayrılmışsanız (1 ay) ayrılmışsınızdır. Hangi sıfatla hesap sormaya gidiyorsunuz? Kızın kapısına dayanınca kendini korumak için söylemiştir "seni unutmak için...." diye. Hem biliyor musunuz, siz bu haldeyken size geri dönmesi kendisi açısından da hiç mantıklı değil. Geri dönerse hesabını soracaksınız ya... Gidin kendinize başka bir sevgili bulun. Bu sevgiliyi tüketmişsiniz.

seni sevmiyor güzel kardeşim. siktiri çek ona içinden. hayatını yaşa.

yıllar sonra anlayacaksın sevmediğini. bir zamanlar sevmiştir, evet. ama artık değil.

ben olsam bi tık az maaşla çalışırdım belki ama sevdiceğimi bırakmazdım

arada kalmamissin kararini vermissin sen gitmek icin.

ama sahsi fikrim; pisman olacaksin.
ayrica bana sorarsan degmez. is bir sekilde bulunur. ayni imkanlarla baslamasan bile bir sure sonra esitlenir.
dip not:dunyanin en guzel ulkelerinden, sehirlerinden birindeyim. burda bulundugum sure boyunca uzun uzun dusunme firsatim oldu.. kosar adim istanbula gitmek icin yazi bekliyorum su anda.

patronla konuş:kizla olan durumunu anlat..
kızla konuş:patronla ve işinle olan durumu anlat.

2 sinden de sonuç çıkmazsa aklına ilk geleni yap.

git. haftasonları görüşürsünüz. aranızdaki bağı da güçlendirir bu uzaklık.

Hangi sehire gidiyorsun ki? Eger Konya ise tabii ki gitme. ama ne bileyim izmir filansa gidecegin yer, kizi da al git. Beraber yasamak bana gelmez diyorsan en olmadi evlenin, madem is ciddi diyorsun.

sevgilin bile olsa kendi hayatına ait kararları insanlara göre alma. sen o işi istiyorsan o iş için git, sevgilinle ilişkin sürecekse zaten biraz özveriyle sürer. 25, hayatını bir insana bağlayıp ona göre hareket etmek için çok erken bir yaş.

25 yaşında bi erkeksen kızın da en fazla 25 yaşında olduğunu düşünerekten evlenmek için acele etmene gerek yok mesafe girdi diye ilişki bitmez. Ki sizinki zaten henüz çok taze bir ilişki biraz fazla telefon faturası ve uçak parası ödersiniz en fazla :)
severek filan ayrılma saçmalama ya ne ayrılması, kıza da patrona da yalan dolan yapma anlat işte herşeyi kafanı karıştıracak bişey yok. Ayrıca o şehrin tapusunu almıyorsun ya dönersin yapamazsanız, hem misal askere gitsen beklemeyecek miydi ??

işi tercih et. iki gün sonra ayrılırsın bir ömür pişmanlığını yaşarsın kaybettiğin iş için. kızı da bırakma. bırakacaksa o bıraksın. ki bırakacaksa eğer zaten sağlam değildir aranızdaki bağlar. işi tercih et çünkü sık sık görüşme fırsatı bulabileceksindir. onunla olan hayatının hazırlıklarını yap. iyi bir pozisyon diyorsun bol para demektir. 2 haftada bir haftasonunu ona ayırabilirsin anlamına gelir. buna rağmen gidiyorsa gitmiştir. olmadı başka limanlara yelken açarsın. :)

bir kadın olarak söylüyorum ki işinden vazgeçme. o iş ikinizin geleceği için de önemli başka bir ülkeye gitmiyorsun. ki giden de var evliyken düşün! sonra bir şekilde ayarlanır birliktelik sağlanır. ya iş ya aşk diye bir seçenek gibi görmemelisin bence.

o kız seni gerçekten seviyorsa ilişkiyi iktidar savaşı olarak görmüyorsa ve senin onu bulduğuna inandığın gibi hayatının adamını bulduğundan eminse (yani belki kafasına takılan başka özelliklerin vardır yada çok sevdiği için göremediği üstünde durmadığı başka uyuşmazlıklarınız vardır.)vazgeçmez.
yani eğer bu olayın devamında ayrılırsanız tek nedeni senin başka şehre gitmen olmayabilir. Çünkü zaten başka konularda bir pürüz yoksa kız zaten her türlü katlanır senin şartlarına gerçekten sevdiğinde... ama pürüz varsa bu olay yalnızca nedenmiş gibi görünür arkasını görmek istemeyene...
öyle işte...yolunuz açık olsun :)

Ben de sana başka bir olay anlatayım. Ben olayın kız tarafıyım. ABD'den yeni dönmüştüm. 30 yaşındaydım. Tam Anayasa krizi yeni patlamış. Şirketten 400 kişiyi çıkartmışlar. Benim çalışacağım alan kapatılmış. Beni geçici olarak başka bir göreve getirmişler, sığıntı gibi çalışıyorum. Daha doğrusu iş yok da kendi kendimize iş yaratıyoruz.
Bu arada kadın-erkek ilişkileri konusunda aşırı çekingen biriyim ve lisedeki hakikaten seviyeli ve maksimum el tutmalı ilişkimden sonra hiç ilişkim olmamış.
Döndükten sonra bir arkadaş toplantısında dönem arkadaşlarımdan biri ile pek samimi olmuşuz, üst üste birkaç haftadır hafta sonu planları yapıyoruz, sinemaya, yemeğe gidiyoruz. "İşte bu" diye düşünüyorum. Ama henüz teklif kıvamına gelmiş bir ilişki değil.
Tam da bu sırada Almanya Headquarter'dan iş teklifi geldi. Önümdeki 5 seneyi benim için planlamışlar ve 5 senenin sonunda buraya döndüğümde -her şey yolunda giderse- bölüm yöneticisi olacağım (ama bu konunun garantisi yok).
Ben aşkı seçtim, iş konusunda kesinlikle istediğim yere gelemedim, ama biliyorum ki o zaman aşkımı seçmiş olmasaydım şimdiki kadar mutlu olamayacaktım. Ama herkesin şartları farklı.

İnsanı en çok ne mutlu eder ki ?
:)

Anlıyorum, düşüncelerinizi ve söylemlerinizi derledim topladım ve sanırım gideceğim, gözümü karartarak ve hiçbirşey düşünmeyerek. Belki O da gelir.
"Geleceğim" dedi.

hayirli olsun o zaman :)

mutlu son :)

Önemli bir sağlık sorununuz yoksa içinde check-up olan bir sigorta yerine dediğiniz gibi yatakta tedavi giderlerini (anlaşmalı hastanelerde) 100% karşılayan ayakta tedavi giderlerinin de %80 oranında karşılayan bir sigorta seçiniz. Sonra gittiğiniz doktor size check-up adı altında olmayan bir check-up'ı parça parça yaptırır. Astarı yüzünden pahalı olmasın.
Bizim şirket Allianz anlaşmalı. Ama çevreden duyduğum kadarı ile Anadolu Hayat daha iyiymiş.

hafifletici önerim yok aslında 2 ay kısa bir süre ama ya aldatırsın ya aldatılırsın, sonuç olarak ayrılırsınız ya da birbirinizden sakladıklarınız olur.

ne okumayı bekliyosun burdan android'e yada iphone'a skype kurun kameradan birbirinizi izleyin.

@libertine, ayrilmak,aldatmak gibi durumlar soz konusu bile degil.Surekli iletisim halindeyiz diyoruz kaldi ki bunlari yapamayacak kadar da birbirimize bagliyiz.

Bizim merak ettigimiz sosyal yasantilarinda insanlar neler yapiyorlar,uzak mesafe iliskisi yuruturken.Boyle iliskileri olan milyonlarca cift var sonucta.

Ayrica 2 ay ayri kaldilar diye iliskilerini noktalayan insanlar varsa hic baslamasinlar daha iyi sanirim.

@fraise başlamışlar zaten ben sadece gerçekçi yaklaştım. farklı ülkeler ne yaşarlarsa yaşasınlar karşı tarafın bilemeyecek olması dürter insanı, yine yenilirler güzel yenilirler. yoksa gönlüm az muhabbet çok özlem de mavij..... inde dediği gibi.

geçenlerde biri duyuru açmıştı, aynı anda aynı filmi izliyorlarmış filan. belki yardımcı olabilir. ayrıca o özlemenin rahatsız edici olması devam edecek ama bir iki hafta sonra onun bedeni yanınızda olmadan da yaşayıp rutine dönmeye başlarsınız, sadece zorunluluktan alışırsınız. özlemek sürekli devam eder.

iki ay ayrı kalınca illa aldatılacak ya da bir şekilde ayrılınacak diye bir şey yok. askerlikte ne yapıyorsunuz/yapmayı düşünüyorsunuz o zaman en basitinden? ya da eğitim için filan bir süre ayrı kalındığında (belki 1 ay belki 1 yıl) düzgün giden, problemsiz, güven sounu olmayan bir ilişki çöpe atılır mı? illa bir şey de saklamak gerekmiyor. sağlıklı bir iletişim varsa ilişkide zaten problem çıkmaz.

saçma gelebilir ama aynı anda güneşe veya aya bakıyordum ben, güzel oluyordu. farklı ülkelerdeyken çok daha büyüleyici.

bunun dışında skype çok iyi olur. görüntülü ve sesli olunca ciddi anlamda yardımcı oluyor. yanında olması gibi değil tabii ama işte, en iyisi yine skype. 2 ay su gibi akıp geçer, birbirinizi düşünüp sıkmayın. zaten güven sorunu olmayan, çok iyi anlaşan bir çiftseniz sıkıntı yaşamazsınız. bırakın. yurtdışına çıkan kafasına göre takılsın, çıkmayan da ne bileyim dizi/film izlesin, gezip tozsun. şe yapmayın. 2 gün boyunca mesajlaşmadığında aşkını sorgulayan çiftlerden değilsiniz ki.

süresi belli olan ayrılık her türlü geçer gider. ki 2 ay gerçekten çok da uzun değil.
özlem devam eder ama alışılır +1
oyalanın işte, normal zamanda ne yapıyorsanız onu yapın tek başınıza. ne bileyim işten sonra internet, televizyon, sinema neyse..
belki yürüyüşlere çıkmak güzel olabilir, kafa dağıtmak açısından.
bir de bence ihmal edilen arkadaşlar, aile, işler varsa fırsat olabilir zaman ayırmak için. ne bileyim evin dekorunu değiştirmek, kitaplığı düzenlemek...

Birbirinize gidecek yer önerin, sonra gezdiğiniz yer hakkında uzun uzun konuşun.

benim eski kedimde vardı. daha sık ve daha ufaktılar. siyah nokta olduğunu düşündüğümden bunun için veterinere götürmedim hiç. kedim bundan kaynaklı olabilecek bir hastalık sebebiyle değil, hovardalık yaparken başına gelen bir kazadan dolayı öldü, sanırım. :( seni deli gibi özlüyorum misket. beni .ok varmış gibi sabah 5te uyandırmanı özledim lan deyyus..

geçmiş olsun umarım ciddi bir şey değildir. bazı yerlerde parazit olduğunu ve oksijenli suyla temizlemek gerektiğini söylemişler. öte yandan diyabet belirtisi de olabilirmiş :( inşallah önemli bir şey değildir, veterinere bir an önce götürün bence.

www.juen.com.tr

--------------------------------------------------

arama.hurriyet.com.tr

SİYAH NOKTALAR

Kedinizin çenesine dikkatlice baktığınızda, akneye benzeyen küçük siyah noktacıklar görebilirsiniz. Yanılmadınız, onlar aknedir ve birazcık acı da verebilirler. İnsanlarda olduğu gibi, kedilerde de akne problemini acele etmeden adım adım tedavi etmek mümkün. Akne sorununu veterinerinize onaylatarak işe başlayın. O, hangi ilaçları kullanmanız gerektiğini söyleyecektir. Daha sonra yapmanız gereken, hidrojen peroksit ile problemli bölgeyi temizlemek olmalı. Bu işlemi iki günde bir tekrarlamanız gerekecektir. Unutulmamalı ki, akneleri temizlemekten daha önemli olan, aknelerin neden oluştuğunu bulmaktır. Kedi beslerken, yeniden gözden geçirmeniz gerekenler olabilir. Yemek kaplarını ilk olarak ele alın. Kapları, ne kadar sıklıkta temizliyorsunuz? Kapların derinliği nasıl, çok mu derin? Plastik kap mı kullanıyorsunuz? Yemek kaplarında, günlük temel temizlik ihmal edilmemeli. Özellikle de kediniz konserve yiyecekler ile besleniyorsa. Plastik kaplar, derin kaplar da akneye neden olabilir.

---------------------------------

www.diyabetikkedi.com

Aynen onlar da insandaki gibi siyah nokta. Bizim kedi uysaldı ben elimle sıkıp sonra oksijenli suyla temizlemiştim (kısa süreliğine benden nefret etmişti). Sonrasında çıkmadı. Ama yue'nin makalesi tabii daha tıbbi.

birkaç hafta önce kedimde çıktığı için veterinere götürdüm. minicik bir şey gibi görünüyordu ama sıktıklarında öyle olmadığını anladık. sonrasında batticonla her gün temizlememi ve bir kez daha çıkarsa hemen test yapmaları gerektiğini söylediler.

mevsim güzel isimdir.

beyrut koyacağım inşallah kızım olursa.

bana sanki hulya veya melisa gibi geldi

efsun.

türkçe değil ama aynı coğrafyanın dili en nihayetinde. (bkz: rozerin)

nehir.

yasemin diyor.

örnek verdiğin isimler oldukça klasik, yeni yetme gubidik isimler yerine söylenişi hoş ve klasik bir isim koyun sizde, mesela mehpare.

Berrin

baktay (afgan ismi sanırsam)
yok yav istediğin bu değil galiba

leyla
feriha

Elif
Duygu
balçiçek
Zehra

bahar, melek, leyli

amelya, örneklere benzer güzel bi isim.

Rânâ - küçük kızımın ismi

torrentnaz şurdaki önerilerin çoğundan daha düzgün isim bence

JİSM OLSUN
bence böle aracların ekzantrik mili gibi isim koymaya çalışana kadar
2-3-4 isim tercih edilebilir

Ayşe Gül İrem > Kardeşim olur

masal

duru

aysima, meleksima.

soru değişik. ama zevkli olan bence sevmek. karşılık vs önemli değil.

sevilmeyi çok seviyorum, sevmeyi ise az seviyorum.

üşenmeyin de okuyun şu alıntıyı, cehenneme övgü'den:

"Aralarında seçim yapılması olanaksız seyleri seçmeye zorlanarak özgürlüğümüzü yitirmeye baslarız.
Bölüneme-yen ya da birbirinden ayrılamayan seyler arasında tercih yapmaya zorlanırız.
Bir çocuğun karsılastığı en radikal zorunlu seçimlerden biri de sevgiye iliskindir. Sevgi ne sayıya gelir,
ne karsılıklı bir dıslamaya tabi tutulabilir, insan “su kadar” ya da “bu kadar” sevemez. Ne de “sunu”
sevmek, “bunu” sevmeyi dısarıda bırakır. Sevgi konusunda seçim yapmaya zorlanmanın ve bunu
nicellestirmenin totalitarizmi, sevgiyi hiyerarsik bir güç iliskisinin bağlamı içine sokar. Bu durumda sevgi,
her seyi kucaklayan bir duygu olmaktan çıkar. Artık diğerkâm bir duygu değildir o.
Ana babalar genellikle, çocuğu totaliter bir seçimle karsı karsıya bırakan ilk kisilerdir. Bazen birlikte,
bazen de bir birlerinden gizli olarak çocuğa sorarlar: “Anneyi mi daha çok seviyorsun, babayı mı?”
Sormadıkları zaman da, çocuğun davranıslarından küçük ipuçları elde etmeye çalısırlar: “En çok kimi
seviyorsun?” sorusu da yavrular tarafından benimsenir ve genellestirilir. Çocuk da zihnen bu hiyerarsik
yapıyı benimser ve anası ile babasının, kardeslerinden hangisini daha çok sevdiğini düsünmeye baslar.
Ana babaların çocuklarına sormaktan çok hoslandığı bir baska soru da, “Beni ne kadar seviyorsun?” ya
da “Göster bakalım beni ne kadar seviyorsun?”dur. Böylece, daha en küçük yaslarında birey, sevginin
bölünmesi ve metalastırılmasıyla tanısmıs olur. Sevgiyi vermek ya da esirgemek suretiyle, baskalarının,
özellikle yakınlarımızın davranıslarını denetleyebileceğimizi de çabucak “kesfederiz”. Hatta, sevginin
esirgenmesi, çocuğu disipline sokmak için çoğunlukla öğütlenen psikolojik bir yöntemdir. Böylece,
sevgi bir denetim aracı haline gelir. “Sevgi seçimi” totalitarizmin “ilk günahı” gibidir."

sevmek.

sevmezsen sevilmenin o kadar anlamı yok ki.. isterse uğruna ölünecek kadar sevil umrunda olmaz.

en güzeli sevdiğin tarafından sevilmek. o da çok nadir bulunan bir şey

sevmeyi çok çook seviyorum, sevilmeyi tercih ediyorum.

sevmek daha keyifli lan, hayal kurmak felan hoş şeyler. sevilmek de hoştur sanıyorum çok tadamadık. en güzeli hem sevip hem sevilmek bulursan tabi.

yüce insan samantha jones'un bir sözü vardır: Seni seviyorum ama kendimi daha çok seviyorum.

sevilmek. sevilmezsen, çooook sevsen bile hiç bir anlamı olmuyor.

sevilmeyi

1.si tabi ki.

sevmeyi. biri tarafından sevilmenin hiçbir anlamı yok, çünkü kendin hissetmiyorsun yapılan o eylemi. hissetmek candır derim, çekilirim.

Sevmek biraz acı barındırır, üzerine titrersiniz, onu düşünür, merak eder endişelenirsiniz (sadece sevgiliniz için geçerli değildir bu anneniz, kardeşiniz hatta çocuğunuz için de bu böyle).
Sevilmek ise konfordur. Hele sevdiğiniz ya da hoşlandığınız birinin sevgisini hissedebliyorsanız - uuu beybi...

Sevmek biraz acı barındırır, üzerine titrersiniz, onu düşünür, merak eder endişelenirsiniz (sadece sevgiliniz için geçerli değildir bu anneniz, kardeşiniz hatta çocuğunuz için de bu böyle).
Sevilmek ise konfordur. Hele sevdiğiniz ya da hoşlandığınız birinin sevgisini hissedebliyorsanız - uuu beybi...

buradan insanlara yardımcı olup bildigin konularda soruları cevaplayabilrisin

bir haber portali olusturabilirsin, bildigin bir konuda. cogu konuda güvenilir türkce kaynak yok. özel uzmanlik alanlari bulabilir, o konu ile ilgili arastirmalar yaparak bir haber kaynagi olusturursun. özgün metinler de yazarsan kisa sürede tanınır bilinir site. sonra reklam alarak paraya cevirirsin.

bir arkadasim arabasini bu sekilde kazandigi para ile aldi. gecimini büyük ölcüde bu para ile sagliyor.

10 parmak yazı yazmak için programlar var, 2 haftaya bitirirsin işi

otrivine'i dayadım.
"olm çok güzelmiş" diyip bikaç hafta kullandım.
o haftalar aylara dönüştü.
sonra nefes alamaz hale geldim onsuz, doktora gittim, "oha napmışsın hayvan" diyip aşı, hap ve burun spreyi verdi başka bi marka. otrivine burun etlerini mi ne büyütmüş de büyütmüş.
şimdi doktorun verdiği ilacı kullanıyorum ama burnum eskisinden de kötü. daha da kötüsü günde 2 posta burnum kanıyor artık kuruluktan, ilacı bıraktım o kurutuyordur diye ama hâlâ kanamaya devam ediyor.

burun hassas bişiymiş lan...

ameliyat şart. bende dediğin gibiydim 18 sene. ameliyat oldum misss. burnumdan alıyorum artık ve çok rahat uyuyorum.

ağızdan nefes alma alışkanlığı nasıl geçer?

aman diyim..
bburnu tıkalılar, şuna bakın:
www.cihan.com.tr
bunu geçen tvde şu şovmenlerin sunduğu sağlık programında duydum ilk. daha etraflıca araştıramadım. inanasım gelmedi başta ama ciddi korkmaya başladım. bende de kırık burundan kaynaklı tıkanıklık var.
korkarım ki durum ciddi.

aynı sorun bende de var.
doktor ameliyat olsan bile çok bi iyileşme olmaz dedi. bir çeşit alerjiden bahsetti ve tam olarak geçirmek mümkün değil, al bu ilaçları sıkılınca kullanırsın dedi postaladı. ilaçların da olumsuz etki yaptığını biliyorum.
bi kaç ay sonra tam teşekküllü bi hastaneye tekrar gideceğim fakat o zamana kadar geçici bi çözüm bulmak adına ne yapılabilir?

fiction.ın dediği gibi, bantlasak falan ağzımızı, nefessiz kalınca uyanır mıyız?

ben de ağzım açık uyuyordum. bir burun deliğim hep tıkalıydı. yastıklar salya, horlama vb sorunlar derken 1 saatlik nazal septum deviasyonu ameliyatı + 1 hafta iyileşme süresi sonrası toparladım. artık uyurken ağzım kapalı, horlama yok. bir kbb'ye görünün bence siz de.

@9kuyruklukedi burnumuz yamuk değilse ne yapıcaz :(

dışı değil içi yamuk zaten hep burunların. doktor insanların %75 inin burnunun içi yamuktur ama rahatsızlık çekmedikçe doktora gitmezler dedi. %25 lik kısımdaysan bilemicem :D

Burnunuza tuzlu su çekip sümkürün. Gün içinde bunu 4-5 kez yapın. Çok iyi geliyor. Ben sinus rinse kabını kullanarak yapıyorum. Bir yerde çözeltisini hazırlıyorum. 1 lt suya yaklaşık bir tatlı kaşığı tuz bir çay kaşığı karbonat. Gün içinde yarısını kullanıyorum burnum tıkalı olduğunda. Hakikaten işe yarıyor.

SiyamkedisiZorro' ya katılıyorum. sinüzitten kaynaklı akıntım için kullandığım (bkz: sinüsrinse) bariz fark yarattı bende.

ama önce doktora gidip tıkanıklığın temel nedenini öğrenmelisin eğrilik vs geniz eti büyümesi gibi şeyler varsa pek işe yaramaz.

siyah+tomurcuk(earl grey)+az beyaz seker+az karanfil

siyah çay ve bergamot aromalı çay karışımını tavsiye ederim. özellikle şunu tavsiye ederim. ama tek başına demlenirse çok yoğun ve acı olur, normal çayla karıştırılmalı.

çaykurun filiziyle (pembe-kırmızı gibi bir paketi var), liptonun earl greyini karıştırıyoruz biz, çok güzel oluyor. misafirler falan hep soruyor.

Herkes Earl Grey seviyor ne güzel :) Earl Grey dediğimiz şey Bergamot aromalı çay zaten, farklı şey değil, yanlış anlaşılma olmasın.

Eğer bulabilirsen Twinings marka Earl Grey'i tavsiye ederim. Türkiyede satılıyor mu bilmiyorum, umarım vardır.

ahmad tea ile liptonun karadeniz çayı çoghoş oluyor panpa onuda bi dene

çaykur tomurcuk + lipton yellow label+ ahmad tea earl grey + isteğe bağlı olarak karanfil ve tarçın çubuğu

Şimdi bir kavanoza rahmi @pinkfloydoglu'nun belirttiği gibi 3 ölçü rize çayı (ben lipton karadeniz kullanıyorum) ve 2 ölçü Ahmad karıştırılır. Demlerken iki kaşık bu karışımdan 1 kaşık da earl grey (ben twinnings kullanıyorum) konur. Süper!

4 kaşık çaykur tiryaki + 1 kaşık tomurcuk + 2 kaşık kaçak çay (biz mahmood kullanıyoruz)

alamanyadan bize gönderiyorlar veya getiriyorlar çayı.
üzerinde made in turkey yazıyor.
yani has türk çayıdır.
onu lipton karadeniz ile harmanlayarak içiyoruz.
o çayın markasını hatırlayamadım ama şeffaf bir ambalajı var.

E zaten maksimum ne yazılabilir ki bi davetiyeye?

Nikah törenimize sizi de bekliyoruz olur mesela.

Bir yakınım "Biz siz olmadan da evlenebiliriz, ama siz olmadan eğlenemeyiz." yazdırmıştı. Baya hoşuma gitmişti.

www.photoshopmagazin.com

Bizimkinde şöyle yazmıştık:
Sevginizi ve dostluğunuzu paylaştık yıllarca.
Şimdi, hayatımızın en mutlu gününü de sizlerle paylaşmak istiyoruz.

En mutlu gün yerine başka bir şey koyun.

Biz şöyle yazdırdık:

...... ve ......

Nikah törenlerinde sizleri de aralarında görmekten mutluluk duyarlar.

Kısa ve öz ;)

iş hayatında profesyonel olmak gerekir diye düşünüyorum. ikinci iş daha iyiyse bırakıp yenisine geçebilir. onlar kız arkadaşından daha az maaşa çalışan, daha iyi performans gösteren birini ya da patronun bir torpillisini işe almak için kız arkadaşını anında kapı dışarı edebilirler.

2 günlük olduğu için çok sorun olmaz patron gözünde.Sonuçta alışma süreci var her insanın.Bence hemen bugün söyleyip bıraksın hiç uzatmasın.

İlk 2 ay haber bile vermeden isten ayrilabilir. Deneme suresidir cunku
baska bir yerden teklif geldi ayrilmak zorundayim der cikar
Etik acidan da bir sorun yok bence
2 gunluk calisanin yokluguna da ayak uydursunlar bi zahmet

Hiç beklemesin, ama nazikçe konuşarak ayrılsın.

etik açıyı siktir edin. para için çalışıyoruz.

hayır

kusura bakmayın ama hayatım boyunca karatay kadar saçma bir diyet görmedim.

E bu kadin televizyonda tereyagda yumurta gibisi yok, ama yumurtayi asiri pisirmeyin gibi bir seyler soyluyordu. Neden yenilmemesi gerektigini dusundunuz?

@sadun.net al benden de o kadar. kadın resmen "her şeyi yiyin. ne bulursanız yiyin. oh yiyin" diyeti yaptırıyor. millet de her şeyi yiyebildiği için bu diyeti çok seviyor. ama anca kendilerini kandırıyorlar.

@kamera motor zayıflıyorlar da. o nasıl oluyor?

Karatay diyeti yapıyorum, işe yarıyor ve tereyağda yumurtayı da (yağını ancak yumurta yapışmayacak kadar koyun) götürün, misss.

@sadun.net @kamera motor

neresi saçma ben anlayamadım? her şeyi yiyin demiyor. kadının derdi zayıflatmaktan önce sağlıklı beslenme. ben birebir uygulamadığım halde 5-6 kilo verdim.

bu arada cevap hayır. imkanlar ölçüsünde market işi olmaması tercih nedeni.

kadının dediği fabrikasyon ve ısıl işlem görmemiş gıdaları tüketin diyor. şeker tüketmeyin diyor..

içerisinde katkı maddesi, koruyucu madde ve bilimum saçmasapan kimyasalların olmadığı gıdaları tüketin diyor.

yani üzerinde raf ömrü bulunan gıdalardan mümkün mertebe uzak durun diyor. saçma olan ne?

ek olarak karatay söylediği şeylere diyette demiyor. o yüzden saçma diyet demeniz normal çünkü diyet değil. herkes profesor amk yerinde.

Kitabı nerenizle okudunuz bilmiyorum.

30 yıllık kal uzmanı prof kadını eleştiren 20lik çok bilmiş topluluğu.

Uygulamaya gelince, kadının diyeti işe yarıyor, vaat ettikleri de doğru.

Yiyebilirsin

Tereyağı ve yumurta eğer doğal olursa yiyebilirsiniz diyor Karatay.

Ayrıca kadın her şeyi yeyin demiyor, yanlış anlamışsınız. Kadın hamur işine, ekmeğe ve şekerli gıdalara çok karşı; bunlardan uzak durmamızı söylüyor her fırsatta. Mesela "ekmek yerine doğal fındık fıstık yeyin" diyor. "Vücudumuzun karbonhidrat ihtiyacını baklagillerden karşılayalım, işlenmiş gıdalardan değil" diyor. Daha ne desin yahu, gayet de mantıklı. Ayrıca bu kadın diyetisyen/beslenme uzmanı filan değil arkadaşlar, tıp doktoru. Bence diğerleri gibi şarlatan da değil.

popüler olduğuna bakma.
diyetlerin hepsi kısa vadede işe yarıyor ama bıraktığın zaman 2 kat fazlasıyla sana geri dönüyor.
dukan diyeti de bunun gibi.
okuduğum şeyler hep böyle.
ya da diyetisyenlerin bir oyunu olabilir bu:)

karatayla dukan farklı.

allah aşkına aklı başında bir insan tereyağının ne kadar zararlı olduğunu bilir.
herşeyden dengeli yemek dengeli beslenmektir ( karbonhidrad da alıcan arkadaşım proteinde yağda ama bu yağı zeytin yağından alırsın balıkyağından alırsın tereyağından değil)
karbonhidrad en hızlı sindirilen olduğundan , karında doldurduğu boşluk/verdiği kalori oranı abzürt olduğundan çok tercih edilmez. azaltılmalıdır ancak kesinlikle SIFIRLANMAMALIDIR.
yağ gr başına en çok enerji veren materyaldir ve fazla alınmamalıdır. yağlar da iyi yağlar ve kötü yağlar olarak 2ye ayrılıdır. bknz. HDL LDL. sen gidip günlük alman gereken yağı tereyağından alırsan bu mantıklı olmaz.
ben yaptım oldu diyenlerin allah sonunu hayır etsin ne diyeyim.

evet fazla şeker almamalısın , meyve suyunda doğal olsa da aşırı fazla şeker var kullanılmaması doğru. ayni şekilde bal da. ama bunlar yasaklanmamalıdır. baldan alacağın sayısız faydadan yasaklamayla mahrum kalırsın. haftada 1 kaşık bal yemekten kimse ölmez. böyle yasaklar karatayı saçma yapan.

ki doğal besleneceksiniz diyor , şehirde yaşayan adama doğal yumurta doğal tavuk yeyecekmiş . allah aşkına şaka mısınız?

@sadun.net:

kadın bal kesinlikle yemeyin demiyor.
eğer vermeniz gereken 20-30 kilo varsa bal da yemeyin, çünkü neticede şekerdir diyor.
ayrıca "gerçek" tereyağının zararlı olduğunu herkes nereden biliyor?
ben bilmiyorum mesela.
tereyağının içine yatıp yüzün demiyor zaten.
yumurtanı sahanda yapacaksan gerçek tereyağıyla yap diyor.
günlük alman gereken yağ oranı bu kadar mı yani?

salatana mutlaka saf zeytinyağı koy, balığını ye, cevizini ye vs vs de diyor.
bunlar yağ değil mi?

ayrıca baklagil yiyorsun.
onlarda karbonhidrat yok mu?

şöyle saçma sapan, bilip bilmeden yorum yapmanıza da hasta oluyorum.
rejim yaparsın, yapmazsın o ayrı da bence yorum yapmadan önce kadındaki kariyerin en azından dörtte birini yapmak lazım önce.


edit:

bu arada şehirde yaşıyorum ve doğal yumurta buluyorum.
aranınca bulunuyor yani.
şaka da değil.

@sadun.net, g.tünüzden element uydurmayın, tereyağına zararlı diyenler sigara sağlığa yararlıdır diyen 60'ların doktorlarıyla aynı kafada.

ha tereyağının fazlası zarar mı zarar, suyun da fazlası zararlı o mantıkla

@blatta hiberna
yüzde +80 hayvansal yağ oranı içeren bir ürün olan terayağına kim nasıl sağlıklı diyebiliyor hala anlayamıyorum.
ve dediğin gibi cevizden , zeytinden güzel yağ almak varken tereyağı ısrarı neden? ayrıca inş doğal diye aldığın şeyler fabrikasyon çıkıp boşu boşuna 2 3 kat para vermiyorsundur ne diyeyim :)

@yemrem
yazım tarzından dolayı cevap dahi vermeyeceğim.

tereyağı yararlı mı :))

neyse, klasik karataycı tayfa işte. "ya ben her şeyi yiyeyim zayıflayayım." kafasındalar. 8 ayda 2 kilo veren adamlar çıkıp "karatay müdüş" diyorlar, çünkü kendilerini bu şekilde iyi hissediyorlar.

karatay diyetinden daha güzel bir diyet söyleyeyim size: şeker yemeyin. 8 ayda 2 kilodan fazla vermezseniz ben de yavşağım :)

hayatım boyunca hiç kilo sorunu olmamış (47-49 arası) biri olarak söylüyorum;

yıllardır bitkisel veya market tereyağını ağzıma sürmedim. köyden tereyağı, bal geliyor. tanıdıklardan saf zeytinyağı geliyor. yakınlarda çiftliklerden (anadolu yakası şile/ağva taraflarına giderken bir yerlerden)her hafta köy yumurtası ve süt geliyor.

bunların hepsine de bayılıyorum ve bol bol tüketiyorum.

(fabrikasyon üretimi kastetmiyorum) gerçek tereyağına zararlı diyenleri de kutluyorum. dedeler, nineler tereyağını kendileri yapıp yiyorlardı, çoğu şimdiki nesilden kat kat daha sağlıklı ve uzun ömürlü. bu bile neyin ne olduğunu göstermek için yeterli değilse, ne söylense boş..

Hayvansal yağ zararlıymış. Sende hayvansal yağdan oluşuyorsun cahil cahil konuşma.

elinde klavye 30 yıllık prof doktora b.k atma özgüveninize hayranım. Veletler.

ister 30 ister 250 yıllık profesör ordinaryus ya da her ne bok olursa olsun.

henüz protein tozu ile enerji içeceklerinin farkını ayırt edemeyen bir insana pek güvenmem açıkçası :)

yemekten kastın ne? kebaçı mı, balıkçı mı, güzel yemekleri olan pub tarzı bi' yer mi? bütçe nedir vs?

Baş başa kutlama yapacağız işte. Kebapçı ve balıkçı olmaz mesela, pub olabilir ama çok gürültülü bir yer olmasa daha iyi olur. Bütçe mühim olmamakla beraber kasıntı mekanlar beni çok açmaz. İtalyan restoranı olabilir mesela.

ev.

Hilton Doubletree - roof süper!

(bkz: vapiano)

Bir de Şaşkınbakkal'da Palmadoro'yu öneririm, doubletree kadar pahalı değildir.

Dr. Davut Kohen en iyisi. Ama randevu almak zordur ve pahalıdır.

@SiyamkedisiZorro

ekonomi.milliyet.com.tr

abooow :)

imam ayıldı
susakka (patlıcanlı musakkadan) ya da pusakka
delidana
kompostu
piştipişiyor nokta kom
aşçısından

evdepisenyemek

yemekyapalim.biz

başka bi sürü saçma sapan şey geldi, hepsi alınmış yahu. enteresan :)

analı kızlı ;)

@supergirl evet o yüzden sizlere bi'danışayım dedim

yemekyiyelim.com

ben pişirdim, güzel yemek.

hadisofraya
yemeyenyemesin
yemessenizbidahanah
bokyiyin

bizimevdebunlarpisti

Salon dansları ile başlamak doğru ama 4 yılda hedeflediğin ortamlarda istediğin gibi dans edemiyorsan belki de hocan o tip danslarda geri kalmıştır. 4 yılda az değil yani (senin hedefin için konuşuyorum, yoksa tabii ki turnuvaya girmek için değil).

4 ay :)))

sinekten ziyade böcek sokması olabilir.

alerjik ya da böcek sokması gibi duruyor.

peki böcek sokması olduğunu varsayalım, evde kendi imkanlarımla ne sürsem biraz rahatlar? çok yanıyo çünkü.

yanıyorsa bence doktora göstermelisin.

yogurt sür

teşekkürler. :) şu an biraz sakinleşti kendi kendine, hem şiş indi hem kızarıklık azaldı. geri eski haline dönerse doktora giderim artık.

ufak sinek-böcek sokmalarında bana fenistil vermişti doktor.

Kukum ıslanır. Töbe estağfurullaah.

Bakmam bile amk o kadar detayı görecek kadar.

gidip dondurmaya bi dil de ben atarım. tirisım hesabı.

uyanırım
o kadar rahat hareket edemezdim ben onların yerinde olsam, öyle bir ülkede yaşamadığımızı düşünüyorum. yapıyorlarsa da ne âlâ, ne güzel sevgiler aşklar.

popo cebine el atma olayı da hoş bir şey bu arada, deneyin ehe.

iğrenmem.
komik bulurum.
yadırgamam.
eleştirmem.
nasıl mutluysa o şekil devam.

adamın ibne olduğunu, o kızlayken de en fazla dondurma yalayabileceğini düşünürdüm.

hiç bir şey düşünmem. bakar geçerim. herkes kendi hayatını istediği gibi yaşasın, bana ne, bize ne ki?
(bkz: hoşgörü)
(bkz: tahammül)

yazık ikinciyi alamamışlar der 2 lira veririm.

bir tane daha dondurma alacak paralarının olmadığını düşünürüm.

yadırgamam

göt cebinden sonrasını okuyamadım ermanen..

Hiçbirşey yapmam banane aq

Dikkat bile etmem lan, anlayamam yani boyle bir sey yaptiklarini. Ha opusen cift gorsem gulerim, hosuma gider ama bunu gormem bile.

Hiçbir şey yapmam banane aq

eğer hava güneşliyse es geçerim, ama kış vaktiyse affetmem gider azarlarım hasta olmasınlar diye

kızın göt cebinde el çok fena uyuşur ben bunu düşünürüm

Hayat ne güzel, kuşlar çiçekler. Bahar gelmiş hep. Her yer yobaz değilmiş. Ne güzel sevgili olmak. Böyle şeyler düşünürüm, hepsini birden.

İlk kopuştan sonra ne olacak?
Doğru kopardınsa tamam, ya kopartırken yanlış koparsa?

paranın ustundekı orjınallıgı saglayan baskıları stıckerın ustune yapabıleceklerını sanmıyorum o özel kağıdın ustune.

para, tarihin en başından beri o ülkenin bagimsizliginin ve sayginliginin bir simgesi. öyle eshot bileti gibi para olmaz. kaldi ki, uzun vadede bütün paralarin daha ufak birimlere ayrildigi ve yiprandigi bir kullanım seklinde, cok para kaybi olur, bu da enflasyonu artirir. paranın iyisi en uzun süre kullanımda kalandir.

evdekisabunu köpürt ve sıvılceın ustune sur sabaha bişi kalmaz.

glory, sağolasın ancak diş macununu bildiğin sivilce ilacı gibi mi süreceğim? çıkarmak derken bu arada, kabuk mu tutuyor macunu sürünce? sensodyne var bende de şansıma.

jamswety, hocam köpürtmek derken, bildiğin el yıkar gibi köpürtüp o şekilde mi süreyim?

bebe pudrası sür

pudra yok maalesef...

iğneyi ısıt, sok sivilcenin içine, açtığın delikten ne var ne yok boşalt.

karbonat varsa sımdıden baslayıp gun ıcınde ıkı kere olmak uzere 1 su bardagına 1 tatlı kasıgı karbonat koyup ıkı dk. bekleyıp ıcebılırsın.
Bır de karbonata bırazcık su kat macun gıbı olsun sur sıvılcelerın ustune uyumadan.
Ne yaptın son zamanlarda, neler yedın? Cıban galıba onlar agrılıysa ve kocamansa sıvılce degıldır artık.

elma sirkesini pamuğa dökün, sivilce kenarlarından başlayarak sivilceye doğru masaj yapın. 24 saat içinde sivilceler kurumuş olacak. aynı kurumuş yara kabuğu gibi sökülüp gidecek sonra. sivilce büyüklüğüne göre bu değişebilir tabi.

bass+1 boşalttıktan sonra üzerine alkol.

caizlik, kandırılmaktan ziyade, haber değeri taşıdığı ve skandalmış gibi empoze edildiği için bence. örn; geçen hafta bir jandarmanın ölen gençle ilgili bir video çıkmıştı. o videoyu, ölen gencin yardımına jandarma koştu diye yayınlasalar kimse o olayı farketmeyecekti bile.

eksiduyu.ru

sorun ilk dedigin gibi at eti satiyorsan ustune at eti yazilmasi gerekiyor.
misal findik/fistik allerjisi olan biri ustune 'findik/fistik icermez' yazan bir sey aldiginda eger icinde varsa, bu sefer ciddi saglik sorunu ile karsilasabilir. yoksa cogunlukla at eti satan kasaplar bile bulunabiliyor avrupada.

Bir de şu var, herhangi bir yiyecek ürünü sattığında eğer bunu yasal yollardan satıyorsan bunun sağlıklı olduğunu belgelemek zorundasın. Tezgah altından / yasal olmayan yollarla satışa sürdüğün ürün çoğunlukla bu testlerden geçmemiş ürün oluyor. Yani adam sana tam sağlıklı doğada koşan atları yemen için vermiyor ki. Nerede hastalıktan kırılmış, bin türlü ilaçla tarumar edilip artık ölmek üzere / hatta ölmüş at varsa onun etini satıyorlar ya da etlerin içine sokuşturuyorlar.

o değil de kazakistan'da en değerli et, at eti imiş buna ne demeli?
elbet oradakiler bizim atlar gibi yük taşımalık değil, kesmelik besi hayvanı olarak bakıldığı için eti yumuşak oluyormuş.

onlarda da at eti yenmemesi gereken bir et olarak görülür. dini açıdan mı gelenek açısından mı bilmiyorum ama at yenmez avrupada. nasıl ki köpek etini yemiyorlarsa at eti de yemez avrupalılar.

avrupalılar at eti yemez.
avrupalı arkadaşı olan varsa sorabilir aynı cevabı alacaktır. köpek eti nasıl yenmiyorsa ve iğrenç geliyorsa benzer sebeplerden at da yemezler. insani bir nedendir, at köpek gibi hayvanların kesilip yenilen bir hayvan olarak görmek istemezler.

kandırıldıkları için.

ayrıca ingiltere'de en bilindik süpermarketlerin dana eti olarak sattıkları ürünlerin bir kısmının içinden at etiyle birlikte domuz da çıktı, inanç açısından bunu dert edenler de var.

cek cumhuriyetinde at etinden yapilan sucuk/salamlar var cok yenmesede bulunabiliyor. at etinden gulas yapilarak da yenilebilir, gerci kulturlerinde cok yok, halkin bir bolumu ati evcil hayvan olarak gorduklerinden sorun cikiyor ayrica.

at eti salami: www.masobrejcha.cz

en iyisi;

www.pronovias.com.tr

kesinlikle pronovias +1

Ben gelinlik modeline Vakko'dan bakıp karar vermiştim. Terzim de bir güzel dikmişti.

BURSA

trip denmez buna. yerinde bir davranış bence.

iyi etmişsin ..

Haklısın kesinlikle.

siktirsin gitsin ibne. kendi yediği börtüye böceğe baksın önce. iyi yapmışsın.

oh rahatladım. malum biz türkler biraz duygusal ve avrupalı, amerikalılar gibi rahat değiliz. hani onların kültüründe gayet normal diye umursamamazlık mı etseydim diye muallakta kalmıştım.

yerinde bir hareket olmuş.

olum keşke "tamam, sen merak etme, bu tarz şeylere zaten dikkat eden birisiyi" diye yazıp. buluşma gününe de en az 2 gün evvel banyo yapmayıp, buluşma öncesi de 1-2 saat spor yapıp terli terli leş gibi gideydin yanlarına. bi de soğanlı sarımsaklı bişeyler yeseydin. çok eğlenirdin kesin. tayvanlıları düşünemiyorum bile :)))

başlığı görünce "kıza ne yaptı acaba" dedim ama alakasız bi konu çıktı neyse cevap veriyorum, ohaaa terbiyesizlik diz boyu.

Ne yazacağımı bilemedim. Tayvanlı arkadaşınız sizin koktuğunuzu düşünüyor. Tamam onu engelleyin, ama sanırım hakikaten kokuyorsunuz. Ben söyleyemezdim böyle bir durumda ama madem artık size bir şekilde söylenmiş daha dikkat edin böyle durumlara. Allahın tayvanlısını silip atabiliyorsunuz da yarın öbür gün beğendiğiniz bir kız bu yüzden sizden uzak durursa üzülmeyin diye söylüyorum.

ben olsam "sen de koltuk altını traş etmeden gelme" falan derdim. adamların traş anlayışı sakaldan bıyıktan ibaret, bi de temizlik dersi veriyolar.

iyi yapmışsın.

terbiyesizlik etmis.

ama benzer bir hareketi biz yapinca da terbiyesizlik oluyor; yillardir araplara, kurtlere, cingenelere bok atici bu tur genellemelerden gecilmiyor turkiye'de.

bu tur genellemelerin ne kadar cirkin oldugunu gormek icin de genellemeye maruz kalmanin gerekmesi ayri bir guzellik.

paşa bokuna bak hele derler adama.

senin leş biri olmadıgını varsayarak çoğ iyi yapmışın diyorum bırak kaybolsun ibnetırlar

keşke buluşup turistleri metrobüs ve 500 t ye bindirseydin. bir de ataköy şirinevler üstgeçit köprüsü turu yapınca unutamayacakları bir anı olurdu.

abi tayvanlıya bile koktuysan kim bilir nası ter kokuyosun amk. emin misin kokmadığına? eğer kokmuyosan iyi yapmışsın. eğer kokuyosan da ayıp etmişsin :) tayvanlı lan bu.

dezenfekte edici bir sprey sıkıyorlar. benim kıza da turkuaz rengi sıkmışlardı. yalamamasını sağlamak gerek en azından kuruyana kadar, sonrasında yalıyorlar. bir şey olmaz, merak etme.

narkozdan sonra 1 günlük zaman dilimi içinde kusması normal. muhtemelen kurumuştur zaten o sürülen ilaç, veteriner ayrıca yalamasına izin vermeyin diye uyarmadıysa zararlı olacağını sanmam. o bölge traşlı olduğu için de hayvan garipsiyordur durup durup yalıyordur tüylerim nooldu ya diye:) birazcık severek ilgisini dağıtın isterseniz.

Ona o boyunluğu her yerini yalamasın diye takıyorlar. Boyunlukla yalayabiliyorsa herhalde zararlı değildir.

Prosedür olarak bölgeye operasyon sonrası dikiş atılmaz. Yara kendi kendine kapanmaya bırakılır. Yara bölgesinin korunması için bölgeye bu spreyler uygulanır. İçeriğinde antibiyotik da bulunur. mavi, lacivert, yeşil, mor gibi çeşitli renkleri bulunur. yalaması sorun yaratmaz.

bir de sıkarken eğer koklarsanız sümük rengi değişiyor diyorlar. hala beceremedim :/

üst sınırı biraz daha üste çıkarın güzel bi bisiklet alın ömürlük olur

fukka, 3000 tlnin üstüne motorsiklet alınır bence.

spor salonu üyeliği
merakı varsa yarı profesyonel fotoğraf makinası

kol düğmesi al 50 liraya 2950 lira sana kalsın. nişanlıya bu kadar masraf yapılmaz, ölü yatırım.

dolma kalem, çok klas oluyor.

montblanc kalemler nasıl sizce. daha sofistike bi şey olsun istiyorum.

nişanlım olur musun ?

ömür boyu kullanılabilecek bir şey yoktur ama ömür boyu saklayabileceği bir şey alabilirsiniz. onun için de çok masraf yapmanıza gerek yok. kıymet bilen bir insansa zaten ne verirseniz verin ömür boyu saklar. satsan 3 kuruş etmeyecek şeyleri kıymet verdiğim insanlar hediye etti diye 15 yıldır saklıyorum. illa değerli bir şey alayım diyorsanız, güzel bir pipo olabilir, mermer ya da fildişinden yapılmış satranç takımı olabilir

@midesiz, zaten bi kaç ay sonra ben kullanıcam nasılsa:P

spor salonu üyeliği alıp kıskançlık krizlerine mi girim :))

3000 lira neymiş yahu?
mont blanc kaleme o kadar para verilmez.
e yine saat alabilirsin... dah güzelini...

@midesiz haklı.

O kadar paraya mükemmel bir mtb alabilirsin. Dağ bayır gezer, biraz da fitleşir. Sana geri dönüşü olur yani.

ille 3000 olucak diye bi kural tok ama montblanc güzel bir hediye olmaz mı?

Ben kocama doktorasını bitirdiğinde bir montblanc hediye etmiştim. Sonra baktım beğendi 5. evlilik yıldönümünde MB cüzdan, 10. yıldönümümüzde ise ajanda hediye ettim. Çok beğenerek kullanıyor. Siz de bir araştırın. Bence klas, güzel bir hediye olur.

ee telefonla arayıp sonra görüşmeye mi gidio millet?o formülü öğrenmek istiyorum işte.nette başvurduklarından da birşey çıkmıo

tanıdık eş dost cevresinden bi dünya stajer çıkıyor. iyi bir yerde staj yapmak bile zor mesele o yüzden.

genelde tanıdık hesabı stajyer alırlar ama ilan yoluyla da bildiğin iş başvurusu ve görüşmesi yapar gibi görüşülür vs.
zorunluluğu bilmiyorum ama ucuza iş yaptırmayı sevmeyen yönetici olmadığından zaten işlerine geliyor.
düzgün bi yer ise de staj yapan kişi üç beş bir şey öğrenmiş oluyor.

edit:söyle bir madde okudum nette;

"Stajer zorunluluğu bulunmamasına rağmen stajer çalıştırmama cezası da 3308 SK nun 24 . maddesinde açıklandığı gibi her stajer için çalıştırılmayan her ay 18 yaşından büyükler için belirlenen asgari ücretin 2/3 ü kadar , 796,50/3*2= 531 TL görünüyor.."

Birkaç şirket dışında stajlar genelde tanıdık veya çalışanın akrabasını memnun etme şeklinde oluyor.

akşam 9 dan sonra public alanda içki yasak haberiniz olsun az kaldı ceza yiyorduk 3 arkadaş. ne yapmayın oldu bu ama olsun. napında aklıma gelen pisa ya gidin 2,5 saat sürmüştü sanırım trenle günübirlik bir gezi yapılabilir 17 euro idi bileti geçen sene. bir de yürüyün bol bol çünkü yolda sürekli tarihi eserler farklı yapılar görüyorsunuz.

boş boş şehirde dolaşın hacı zaten şehir olarak güzel bi yer. vatikana gidin güzel baya. kolezyumun pek bi numarası yok. efes daha güzel geldi bana..

medici ailesinin konağına göz atın , şehrin o bölgeden görünüşü gayet güzel. konağın ilerisinde güzel bir meydan var bu bölgede durup pizza ve bira yapabilirsiniz aynı zamanda.

bir de bi kilise vardı ve içerisinde güzel bir astrolojik takvim vardı ama adını unuttum. galileo yada kopernikus ile ilişkili miydi neydi .. çıkaramadım şimdi.

www.loplopculer.com

Löplöpcuuler candır

Eylül'de gidip bir hafta kaldım dolu dolu geçti. Must-see yaparsak:
1.gün: Yürüyerek piazza navona, pantheon, trevi çeşmesi ve ispanyol merdivenleri.
2.gün: Internet üzerinden bilet alın / yer ayırtın Colosseum ve Roman forum - bu kadarı yeter zaten bir gün için, bayılacak kıvama gelirsiniz (çok erken kalkabilirseniz belki Capitol.
3.gün: Internet üzerinden bilet alın / yer ayırtarak Vatikan
4.gün: Internet üzerinden bilet alın / yer ayırtın Villa Borghese

İlaveten Pompi'nin tiramisusu hakikaten süper ve piazza navona yakınlarında "cul de sac" diye bir lokanta var ki müthiş.
Villa borghese'ye alternatif olarak (4 gün kalacağınız için) Tiber adacığı ve yahudi gettosunu önerebilirim (oradaki lokantalar da çok iyi).

roma pass diye bi şey var. eğer öğrenci değilseniz, genç değilseniz onu alın. 30küsür euro, 3 günlük, sınırsız ulaşım ilk 2 müze bedava diğerleri indirimli vs.

hostelde kalacaksanız oradan harita alın, onlarla konuşun. daha iyi olacaktır tavsiyeleri.

havalar nasıl olacak bilmiyorum, lakin yürüyerek bitirilebilecek bi şehir. ben roma pass aldığıma pişman olmuş idim, tek avantajı millet iki saat collesium sırasında beklerken ben dil çıkararak yanlarından geçtim.

turistik yerlerde 5 euro.ya su bulurken, arka sokaklarda 2 euro.ya pizza yemek mümkün.

vatikan.a gittiğinizde şapel.i görmeyi unutmayın. ben unuttum!

sokaklarda serkeş bi şekilde dolaşın, güzel yerlere denk gelebilirsiniz.
ben tramvaya binmiş idim hop on - hop off mu deniyor, o turdan yapmıştım bedava olarak. çünkü taksimdeki tramvaya benzeyen bi araç, şehrin sokaklarında yolun ortasından gidiyor. şehri görmek için kolay bi yöntem.

wikitravel.org

ing. varsa yukardaki rehber hemen hemen herseyi anlatıyor.

Bende de aynısı oldu.Doktoruna söylemelisin mutlaka.Ya başka bir şekilde demir alımını sağlar ya da keser ilacı.

Aç karnına içmen şart değil demişti doktorum bana bu ilacı verirken. Ancak demir ilacı olduğu için süt - çay gibi demir emilimini azaltan yiyecek/içeceklerle birlikte almamalısın.

bildiğim kadarıyla o ilaç hamilelik döneminde kullanılan bir demir hapı. yani içeriğinde hamile kadınların ihtiyacı olacak farklı şeyler de var. hamile değilseniz onun normal versiyonu olan ferro sanol duodenal kullanmanız daha doğru.

doktor değilim. hamileyken gyno ferro sanol, doğurduktan sonra ferro sanol duodenal kullandırılan bir kadının kocasıyım.

aç dediysek sıfır boş mideye içmeyeceksiniz amk, bi lokma bi şeyle beraber. ama demir emilimi azaltabilecek şeyler, çay, süt, yoğurt olmasın. öncesinde bi lokma ekmek, poğaca, börek yiyebilirsiniz. "aç karnına" olayını abartmayın amk.

evet hamilelikte verildiğini ben de okudum ama veren zaten kadın doğum uzmanı, başka sıkıntılar da vardı belki onun için bunu uygun görmüştür.. çayı kahveyi azalttım çok, süte de dikkat edeyim o zaman. bundan sonra kahvaltıdan bir iki saat sonra almayı deneyeceğim. teşekkür ederim.

birkaç bisküvi, kraker vb yedikten sonra almanda sakınca yok.
geçmiş olsun.

çekyat falan varsa o tarz yerlerin içine bir bak, saklanıyor keratalar. kasti yapıyorlar bence arayalım diye. öyle sote yerleri çok seviyorlar.

camlar kapalıydı, gerçi camlarda sineklik var açık olsa bile düşmez. kapıdan çıkma ihtimaline karşı apartmanı gezdim sabahın köründe. tam o sırada apartmanda kıyamet koptu bir de, komşun
un biri diğerini polise şikayet etti, kapıma geliyor rahatsız ediyor diye, karambol oldu sabah sabah. eğer apartmandaysa bile o gürültüden korkup saklanmıştır her halde :(
çekyatların, bazaların içine baktım, sabah mama saatinde nerede saklanırsa saklansın ilk o koşup gelirdi

İlgisini çeken sesli bir oyuncağı varsa onunla ses çıkararak arayabilirsiniz. Genelde kaybolan kediler öyle ortaya çıkıyor.

hala yok :( her sabah saatim çaldığında kapımda dizilirlerdi, saat 6 kahvaltı saati. eğer bi yerlerde sıkışıp kalsa ağlar zaten, şimdi uyku vakti, hepsi uyuyor o yok. oysa ki o en küçüğümüz ve büyüklerin koynunda uyur hep :(

Eminim farkederdiniz ama sinekliklerden aralık olanı var mıydı?
Benim kedilerim sinekliği bile açıp pervaza çıktılar ondan biliyorum.
Belki o aralıktan düşmüştür.
İnşallah tez zamanda çıkar ortaya:(

@nevsenev; işallah, çok merak ediyorum onu :(

mart ayı geldi sayılır, operasyona çıkmış olabilir.

Bizim kedi üst komşunun evinden bir tam gün sonra çıkmıştı. Sizinki de çıkar inşallah!

herkese çok teşekkürler. kedicik apartmanın kömürlüğünde bulundu :) gece çöp çıkarmıştım, o ara kaçmış olmalı, bütün geceyi dışarda geçirdikten sonra eve girer girmez ilk işi kuma koşup çiş yapmak oldu :))

oh çok sevindim valla, geçmiş olsun :)

valla çok çok geçmiş olsun. büyük bir korkuyla okudum yazılanları. en sonunda mutlu sonu görünce rahatladım :)

ufaklığın dışarıda geçen yorucu ve korkutucu gecesinden sonra aldığı şekli paylaşayım dedim. ilgilenen tüm arkadaşlara teşekkür ederim :)
b1302.hizliresim.com

"Peynir ve tereyağı daha uzun süre dayanabiliyor. Ancak, siz yine de bunları 1 ay içinde tüketin."

www.on5yirmi5.com

su içinde beklediyse ve hava teması kesildiyse bir yıla akdar rahat dayanıyor. kapaklı kapta değil açıktaysa bu bir ayı geçmeden küflenmeye başlayabilir. lor ve tam yağlı peynirler çabuk küflenebiliyorken keçi peyniri veya kaşar gibi daha tuzlu peynirlerde bu süre uzuyor.

peynirin çeşidine göre değişir.
lor, mozerella gibi taze peynirler 3-4 gün sonra bozulmaya başlıyor.
beyaz peynir, ezine fln 2 hafta dayanır.
gravyer, parmesan gibi uzun süre beklemiş kokulu ve sert peynirler 3-4 hafta dayanabilir.

kokusundan ve yapısından bozulup bozulmadığını anlarsınız.

ambalajı içinde daha bozulan peynir görmedim buzdolabında aylarca sakladığım oldu. ambalajı açılırsa beyaz peynir ve kaşar 4-5 günde bozuluyor. kaşarın küflü kısımlarını kesip yiyorum beyazı atıyorum.

yazari pek begenmedigimi soylemekle baslayayim. yanlis anlasilmasin yazarligini begenmiyorum. ulkemizde cok daha iyi yazarlar oldugunu dusunuyorum. bu ilgiyi haketmiyor.

velhasil kelam, hangi kitap olayina gelince. yeni hayat yazarin okudugum kitaplari icinde iyi olaniydi.

"orhan pamuk en iyi yazardır. ona çok ilgi duyuyorum bu yüzden okuyacağım" gibi bir kelam ettiğimi hatırlamıyorum. adam yaşadığım ülke için önemli bir edebiyat ikonu ve yazdığı tek satırı bile okumamış olmaktan rahatsızlık duymaya başladım. hepsi bu.

cevdet bey ve oğulları nı okudum sadece ve gayet sürekleyiciydi otaboka didik didik takılmasına rağmen

sadece kara kitap'ı okudum orhan pamuk'tan. oldukça ağır bir dili vardır ama romanın ana fikrini çok sevdiğimi hatırlıyorum.

kar, yeni hayat, benım adım kırmızı okuyup en son kara kitap'ı okuyabılırsın. ama kara kitap elındeyse başla. muhtemelen bir zaman sonra yeniden okumak isteyeceksin. bunu da diğer kitaplarını bitirdikten sonra yaparsın.

Bütün kitaplarını okudum. Masumiyet müzesi haricinde hepsini de çok severek okudum (masumiyet müzesini bitirdikten sonra sevdim, o kitabı bitirebilmeyi sevdim sanırım). En rahat okunan kitabı "benim adım kırmızı" dır. Ondan sonra tarih sırasıyla okuyabilirsiniz. Bu arada aslında her kitabı bir öncesinden izler taşır. O izleri bilmeseniz de olur tabii, ama keşfedince hoşuna gidiyor insanın.

yeni hayat ya da cevdet bey ve ogullari ile baslaman iyi olur. diger kitaplari biraz agirdir masumiyet muzesi haric. kara kitap baslamak icin pek dogru olmaz. agir baya agir. ama cok ozel. iyi okuyucuyum dersen oku tabi de sen bilirsin.

hepsini okuyacaksan kronolojik gitmeni tavsiye ederim.

ivat bir "yeni başlayanlar için orhan pamuk" cevabıma daha hoşgeldiniz. öncelikli olarak "işte şu yüzden nobeli aldı herkes çok iyi o çok kötü", "intihal yaptı ve postmodern roman nedir hiçbir fikrim yok ama yine de ulusal kanal'dan nihat genç böyle dediği için onu onaylıyorum." falan filan kısmını geçtikten sonra cevabınıza gelelim.

adamın kitaplarına başlama konusundaki önerim şudur:

Beyaz kale bence öncelikli olarak başlanabilecek ve her dönemine dair en geniş fikrin elde edilebileceği romanı bu sebeple başlayanlar beyaz kale'yle çok rahat olurlar. Çünkü hem basittir hem de yazarın kariyeri boyunca hiç düzeltemediği üslup sorunları, dil hataları da ortadadır. bir diğer yandan da o soğuk burjuvazi aslında görünür.

sonra şöyle derim. sessiz ev, çünkü ilk romanı cevdet bey ev oğulları'ndan faulkner tarzı bir aile romanına geçiştir, daha rahat okunur ve pamuk'un da garip şekilde en sallanmayan kitaplarındandır. bundan sonra aile romanını tuttuysanız klasik tarzdaki aile romanı cevdet bey ve oğullarını okuyabilirsiniz ya da onu bundan sonra sayacağım kitaplar arasında herhangi bir yere koyabilirsiniz.

bana kalırsa sessiz ev'den sonra yeni hayat gelmeli çünkü yelken açtığı üslubunda asıl ortaya koymaya başladığı yeteneği tam burada çıkar. ve ardından tabii ki bana kalırsa ve orhan pamuk'a kalmasa da türk edebiyatı'nda son 40 yılda huzur, tutunamayanlar ve bir gün tek başına kadar önemli olan kitap olan Kara Kitap okunmalı. Gerçekten müthiştir ve iç bulandırıcılığı adeta Kafka'nın insanın midesini bulandırıp kusturma isteğini getirmesi gibidir, tabii haşa Kafka'yla da bu kadar kıyaslanacak bir yanı yoktur aslında.

bunların ardından bana kalırsa bir eğlencelik evde kalmış kız romanı denebilecek benim adım kırmızı okunabilir, bu arada pamuk'a dair merak uyandıysa öteki renkler'in bu noktada okunması da iyi olur tabii.

şimdi kar ve masumiyet müzesi okunabilecek haldedir isterseniz onları keyfinize göre okuyun, bu yazarımızın istanbul'a ve hayata dair fikirlerini istanbul'da isterseniz okuyabilirsiniz pek de çekici bulmam istanbul'da açıkçası ama yine de okunabilir.

kara kitap ve yeni hayat bambaşkalardır ama, arada kendimi umutsuz hissettiğimi teyit etmek için açar birkaç sayfa okurum.

keyifli okumalar.

tutmaz bence

kısır mezedir genelde.. pilav yemek. kısıra da bayılırım şimdi ama tutmaz. mezeci açın?

seyyar kısmına yorum yapamayacağım, hiç yemedim öyle.

ama yanında patates salatası, mercimek köftesi benzeri bir şeylerle birlikte, o tarz şeylerin olduğu bir yere gayet giderdim ben. altın günü yemeklerini andıran şeyleri çok severim.

Kısırın başına oturanlar kalkamıyor genelde. O yüzden sorayım dedim ama meze olarak görülen bir şey de değil sanki. Kaşık kaşık götürüyor millet.

kısırı yapması çok kolay ya talep olacağını sanmıyorum.

kısır tek başına bi öğün olabilcek bişey değil o yüzden seyyar pilavcı formatında olmaz bence de. ama mesela kısır değil de, sadece ana malzemesi bulgur olan yemeklerin satıldığı bi lokanta olabilir. mercimekli köfte, kısır, bulgur pilavı çeşitleri vs. öyle bi yer olursa giderim ben.

shnhkn, maksadımız bundan parayı kırmak falan değil. bir nevi amme hizmeti. kimle konuşsam kısır satan bir yer bulamadıklarından şikayetçi. bizim düşündüğümüz de bahsettiğiniz gibiydi.

kanzavuri, insanlar pilav yiyorsa kısır da yer diye düşünmüştük. kısır da pilavdan daha lezzetli olunca...

süpermiş:)

snowflake, seni seviyorum.

biz de tastamam böyle düşünmüştük. insanlar kısır denen şeyi evinde hemencecik yapamıyor, dışarıda da kolayca bulamıyor, o yüzden sever demiştik. hatta üşenmeyip yazdım bile (bkz: #32281854)

Latife diyelim siz anlamayıverin.

kısır fikri çok güzel ama içerisine soğan ve sarımsak koyacaksınız, hele soğan 1 saate kalmadan dışarda kaldığında bozulan bir şey. ya ya ayrıca bulgur durdukça şişer şişer. bence de tutmaz, yapamazsınız yani sağlığa elverişli olmaz.

ekaterina, az miktarda üretip kısa sürede tüketmeyi düşünmüştük.

pilava değil de mısıra alternatif olarak düşünürsek olur aslında hakkaten ama önümde pilav ve kısır gibi iki seçenek olsa ben pilavı tercih ederim mesela, çünkü daha doyurucu.
ama böyle bardakta küçük porsiyonlar halinde olsa güzel olur gerçekten.

az miktarda yapıp satarsanız da yetişemezsiniz bence. sürekli kısır katmak çok da kolay bir iş değil neticede nerden baksan yarım saat sürüyor. etli çiğköfte neden restoranda, istek üzerine yoğrulma dışında olmuyorsa bu da o sebepten olmaz bence ama iyice düşünmek gerek iyi düşünün.

Malzemeleri ayrı tutup şişmiş bulgurla anında karıştırıp bardağa koyabilirsiniz. Böylece "ben az soğan alayım" ya da "acısız olsun" insan tiplerini mutlu edersiniz. Ben olur derim, niye olmasın!

valla kısıra bayılırım, yapmasını da bilmiyorum. ben sokakta kısır satan görsem alırdım. hatta kısır hemen bozulan bir şey olmadığından şöyle 3-4 tabaklık bile alıp eve götürülebilir yani. yanına başka şeyler de olabilir farklı salatalardan felan konularak çeşitlendirilebilir.

tabak tabak yerim

bardakta mısır satılıyor ya bunun kısır olanı da çıkmıştı, yine alışveriş merkezi ya da sokakta bardakta satıyorlardı ama tutmadı o. yani tutmayabilir bu da..

kısırın bozulmuş gibi durmasına sebep olan şey içine koyduğumuz yeşilliklerin çabucak sararıp solması. ayrıca bulgurun şişme kapasitesi de belli yani durdukça şişen bişey değil, o sebeple gönül rahatlığıyla bulgur-soğan salça ve yağ ile kısırı hazırlayıp, yeşillikleri müşteri geldikçe koyarak tazeliği koruyabilirsiniz sanki.

yanında sigara böreği, yaprak sarma, kıymalı-mantarlı börek falan da olursa ve bunlar fahiş fiyatlara satılmazsa tutar bence. günlerdeki kadınları düşünün. gün yapılan eve girdiğinizde nasıl mutlu olduğunuzu düşünün.

Bu konuda bir bilgim yok ama Dolorex'i denedin mi? İnanılmaz bir ağrı kesici, yarım saatte eser bırakmıyor bende.

dolorex kırmızı küçük yuvarlak olanlar ise evet. işe yaramadı ama.

Advil'i de tavsiye ederim. Benim sancım da çok oluyor. Resmen yürüyemiyorum. 2 tane Advil içince çok hafifliyor ağrım.
Dene istersen.

Yok Dolorex kırmızı değil, kahverengi. Normal hap boyunda.

arvales de yaptırabilirsin ama buna alışınca iğne yaptırmadığın zaman adet sancını daha şiddetli çekersin.

yaptır gitsin ya. reglden birkaç gün önce buscopan içmeye başlasan aslında çok faydasını görürsün. iğne yaptırmana da gerek kalmaz. ayaklarını da sürekli sıcak tut. yere terliksiz basma. bunun da çok faydası olur. dayanamayacak kadar ağrın varsa yaptır iğneyi. hiç acı çekmekle uğraşma.

Herkesin ayrı bir yolu vardır. Ben benimkini söyleyeyim. Ortaokuldan üniversiteye kadar çektim ben bu mereti. Ortaokulda annemi okula çağırırlardı. İlk gün revirlik olur ancak hemşirenin yaptığı iğne ile yatışırdı ağrım. Sonra tesadüf keşfettim ki yürümek iyi geliyor. O dayanılmaz ağrı başlayınca - biliyorum yere çökmek istiyorsun ağrından- yürüyeceksin. Gece yarısı mı başladı ağrı? Salonda dolap beygiri gibi en az 20 dakika durmadan yürüyeceksin. Bir şekilde hareket ve ayakta olmanın verdiği yerçekimi baskısıyla rahatlıyorsun. Tabii ki her zaman ayaklar sıcak tutulacak bir de kas gevşetici bir şeyler içebilirsin, ama yürümezsem bende sadece ilaç işe yaramıyordu.

Hiç bir avantajı olmuyor önemli olan brüt ücret toplamı, onun üzerinden belirli limitler dahilinde vergi dilimin değişiyor, yine aynı ssk kesintileri vs oluyor...

Çalışanın avantajı yok. İşveren 12 ayda aynı paranın hepsini maaş olarak verse bu tutar sgorta öderken, işten çıkarırken baz aldığı tutar olacak. O yüzden 16 maaş diyor ama 12'ye bölüp ödüyor.

SiyamkedisiZorro +1. senin açından değişen bir şey yok. ancak işveren çalışanın maaşını resmi olarak o şekilde gösteriyor. dolayısıyla sen işten çıkarken(veya çıkartılırken) hesaplanan kıdem+ihbar tazminatları bu düşük tutulan ücrete göre hesaplanıyor. şirket de o zaman kar ediyor ve ayrıca nakit bazı şirketlerde(özellikle yatırım yapıp kredi çekenlerde) önemli. o yüzden nakitin belli dönemlerde çıkışı sağlanmış oluyor. o açıdan da avantajlı.

herkes bekar demek ki

(bkz: birinç)

ben evliyim.

edit: bir de oğlum var.

hayır, ben evliyim!

evli+çocuklu

evliyim ama boşanıyorum. celp bekleme aşamasındayım

ben
kocam da evli doğal olarak, o da duyuruda üye.

Hosein ve ben birbirimizle evliyiz mesela

ben evlenmeyeceğim

Yakında.. Yüzüklüyüm diyim :)

ben de varım.

ben evli değilim. ama evli kadınlardan hoşlanıyorum.

Evliyim ama uygunum :) şaka şaka değilim Thy'li abim.

lacivert

Alternatif olarak Kandilli Borsa, gerçi yazları daha güzel oluyor.

360 var kadıköy hiltonun tepesinde

o bulunduğunuz aynı ortamlar şayet iş dışında da oluyorsa yanında kız arkadaşını götürüp hafif samimi davranışlar göstererek onda ilgin olmadığını gösterebilirsin.

ya da facebookta ilişki durumunu nişanlı yap 2 gün öyle kalsın :)

zaten reddetmelik bir durum yok, kiz soyledigin gibi arkadasca konusuyor. eger ciddi ciddi acilmaya karar veripte acik acik soylerse herseyi o zaman ben sen arkadas olarak goruyorum klisesini kullanabilirsin.

"pardon cevap veremedim, kız arkadaşım aradı da" falan de

en etkili yöntem götüremiyorsan bile kızarkadaşın olduğunu belli etmek. o senle muhabbet açtığında sende kızarkadaşından ve onu ne kadar çok sevdiğinden falan bahset. en etkili yöntem

cevaplar için teşekkürler. aslında asıl sıkıntı olan nokta şu telefon numarası işi. bu sefer geçiştirdim ama telefon numarası için ısrar ederse tekrar nasıl vermeyeceğimi bulamadım. sonuçta aylarca yüzyüze bakmak, birlikte çalışmak durumunda kalacağız.

wide'ın dediği gibi offline olmak kabalık olsa da belki bir çözüm olabilir...

ona kanka de. bir kızdan hoşlandığını ama nasıl yaklaşman gerektiğini bilmediğinden bahset, tavsiyesini iste vs.

aslında kız arkadaş değil de erkek arkadaşım diye şeyetsen bence tüm ilişiğini keser hatun.

açılmasını bekle sonra "ben seni arkadaş olarak görüyorum "de. hep kızlar mı yapıcak

ona sevgiline sevgililer gününde ne alacağını sor arkadaş olduğunuz için fikrini sorduğunu söyle onu nekadr çok sevdiğini hediyenin çok önemli olduğunu sölersin yada çok pahalı bir hediye aldığını anlat kız arkadaşına. bazen kadınlar sevgiyi paryla ölçer. öle bi tipse kız arkadaşınızı gerçekten çok sevdiğinizi düşünüp vazgeçebilir :D

sen iyi kızsın seni arkadaşıma yapayım kanka de.

fotoğraf gelse daha sağlıklı cevaplar verirdik..

düz mantıkla gazını almayı deneyin diyorum? bıçakla vs sağından solundan o bombeyi indirmeye çalışın

kapak çok sert bir plastikten, o yuzden sağdan soldan kanırtarak hava aldırmak pek mümkün değil. ortasında sibop gibi bişey var, onun kapağını kanırtıyorum ama o da nafile. eğer çok zorlarsam yırtılır diye korkuyorum.

belki soğudukça kendiliğinden düzelir.

açımmmm aaaaaçççç

Avucunun içiyle kabın altına 1-2 kez sertçe vur. Ondan sonra dene

kısa bilgi, o kapak yemeği saklamak için var, MD'da yemeği ısıtırken ASLA kapağı kapalı tutmayın, en azından kenarından buhar salabileceği bir açıklık bırakın.

Soğursa çözüm olmaz, çünkü içindeki hava büzüleceği için daha da çeker. Ben de 1 kere öyle tavamın kapağını ocakta yemek yaparken kaptırmıştım, 4 gün uğraştım sonunda tava+kapak+yemek çöpe gitti. Kurtaramayabilirsin.

uzun uğraşlar sonucunda açtım, karnımı doyurdum.

SiyamkedisiZorro; kapak sıradan bi kapak değil, özel olarak md için kapak. kapagın ortasında ayrıca küçük bir sibop var ve içindeki yemek ısındıkca, o sibop açılarak havayı dışarı veriyor. ama nasıl olduysa sibop tıkanmış heralde.

neyse yedik sonuçta.
herkese afiyet olsun.

vakum yapmış ama anlamadığım içerdeki materyal ısınıyor bombenin dışa doğru olması gerekir.yani genleşme olması lazım.vakum olması için soğutmak gerekir.ilginç.sibop tan hava kaçmış demekki sonra soğumuş.olay o.

o yüzden siboba baskı uygulayın hava girsin içine.yapamazsanız tekrar md ya koyun kapak şişsin ve şiştiği gibi açmaya çalışın.

bir bardak soguk su ic ve masturbasyon cek

(bkz: masturbasyon cekmek)

e ne var ki bunda ? kız kezbanmış bence.İyi ki bakire mısın diye sormamışsın.O zaman intihar falan ederdi fghfdhjsgf

klark haklı.

soğutmuşsun seni görmek istemez büyük ihtimal. boşver o kızı, hayır gelmez artık.

Bence deme artık, biraz gurur. Sorduğun soru da, fakbadi mi ne boksa artık, özellikle bir kadına sorulduysa kişisine göre oldukça kırıcı-üzücü olabilir.

@klark,

çok güzel yazmışsın kardeşim, benim de bir şeyler yazasım geldi elim gitmedi.

klark +52360 cok haklısın abarttılar iyice. Duyuruya da cevap verıyım de hollowlife gene cevabımı silmesin. Sen şimdi kızla tekrar konuşmak istiyor musun tam anlamadım ama istiyorsan de ki 'en azından açıklamama izin ver '

hiçbir şey yapma, kendine madalya tak otur. yıllar sonra da ben neden yalnızım diye düşünürken bunları hatırla. ayrıca kızlara kezban diyen erkek bozması kişiler de bir zahmet gitsinler uzanamadıkları ciğerlere mundar diyeceklerine azıcık adam olsunlar.

yok derdim kızla tekrar konuşmak değil ama kötü bir imaj oluşsun istemiyorum. kız milleti dedikoduyu sever. arkamdan atıp tutacak şimdi. öyle böyle diye.

kızın belki 10 tane fuckbuddysi oldu ve bu kişilerden hastalık kaptı..belki adama cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bulaştıracak !? herkesin aklından geçenleri sesli düşünmüş işte adam.Fuckbuddysi olmuşta olabilir başka bişey de olabilir.Fuckbudysi olduysa kaşar mı dedik ?

Olmadıysa olmadı desin amk ne ağlıyor..

@Idonthaveausername bırak cevabını silmeyi, klarkı direk uçurmuşlar. "mına kodumunun faşistleri" dediydi klark da...

BEYLER DUYURU NEREYE GİDİYOR?!!!

Nasıl bir insansın sen ya? 100m yakınına yaklaşma bence. Nasıl sorular bunlar? Arayıp sormuyormuş - beklentiye bak?

kadıköy dicle balık evi

kadıköy çarşısında hamsi var mesela.
ortam da güzel, salaş.
ama hava güzelken gitmek daha iyi olur.
kadıköy çarşısındaki diğer balıkçıların çoğunu denedim, en iyisi hamsi'ydi.

edit: çiya'nın sokağında.

Dostum İstanbul'daki çoğu balık restourantını gezmişimdir ama dediğin gibi bir yer yok. İstanbul'da doğru düzgün balık yapan yer yok zaten. Paranız varsa Vapurla Mudanya'ya gidin orada yiyin için sıçın gelin.

Onun dışında dediğin özelliklere uygun hiçbir yerde o fiyata yiyemezsin.

papyaya gittik bu hafta hep eve söylüyorduk zaten mekanı da süper. yeri de rıhtımda ciğerci hulusinin az yukarısında

anadolu için- derebalık (anadolu hisarı)

Tam bu güzergah değil ama Ataşehir'de Beluga
Feneryolu'nde Feneryolu Ayvalık Balıkçısı
İkisi de 10 numara.

(bkz: balıkçı sabahattin ) biz ana yemek olarak balık yemedik gerci. ortaya fener kavurma,karides guvec ve kalamar diger enfes mezelerle (dunyanin en guzel salatasi,patlican salata,hamsi salatasi, midyeli pilav vs) doymamiza yetti. bi de ufak raki soyledik. 180 lira geldi. meyve,tatli,yaninda likörle gelen türk kahvesi. kesinlikle tavsiye ederim. tek tuhaf olan xxx 2 kisilik 10, 4 kisilik 25tl tarzi bi menu sistemleri var ve 2 kisilik beyaz peynir 10 liraydi. rakinin yaninda gelen o ucgen kucuk beyaz peynir icin para odemek rakinin yaninda icilen suya para odemek gibi geliyor bana. hadi odenecek diyelim,bu 5 lira olmamali. onun disinda gayet keyifle ayrldik mekandan.

Şirkete göre değişir. Ben doğrudan bugün çalışmak istemiyorum diyorum.

rüyamda işe mazeretsiz gitmediğimi gördüm, diyecek bir şeyde bulamadım rüyamda

şimdi bu duyuruyu görünce aklıma geldi :)

Eğer hasta değilsem gezmek istiyorsam senelik izin yazıyorum, böylece dışarda görülme ayıbından azade dolaşıyorum.

yalan söylemeye lüzum yok bence.
farkedilirse işten çıkartmaya kadar bile gidebilir.

1.cırcır motoru bozmak kısacası
2. diş doktoru
3. sabah boynum tutuldu (ama bunun için mesai için kalktıgın saatte birisini arayıp bilgi vermek daha inandırıcı oluyor)
4. nezle grip(ama bunun için öncesinden hazırlık yapmak gerek örneğin çarşamba günü işi asıcam diyorsan pazartesinden sahte burun akmalar ayy çok yorgunum bitkinim galiba hasta oluyorumlar ve o acaip bitki çaylarından içmeler tabi birde bugulu ses tonu)
5.evdekilerden birisinin rahatsızzlanması benimkiler bunlar genelde.