Restoranı, Galata Kulesi kadar güzel değil, yemekleri de eh işte.
Kuledibi'nde Kiva'yı tavsiye ederim, fiyatları fahiş değil ama inceden tuzlu..

kule manzaralı bir yer kuleden daha iyi olur bence de, mesela anemon otelin terasındaki pitti.. ben gitmedim ama giden arkadaşlar beğenmişlerdi, bir araştırın isterseniz..

o kasvetli ortamın içinde yemek mi? hiç gereği yok bence. @soyleboyle dogru demiş manzarayı gormektense içinde olmayı secmek mantıksız biraz.

Öncelikle söyleyeyim; kendim senelerce önce öğle yemeği için gitmiştim. Yemek lezzetliydi ve mekan olarak da öyle kasvetli bir yer değildi. Şirketten bir arkadaşım akşam yemeğine yabancı misafirlerini götürüp pek beğenmişti sonrasında kendi eşi-dostuyla beraber orada yemek organize etmişlerdi. Orada sahne alan adamı öve öve bitiremiyordu. Adam enteresan bir tip, 70'li yıllarda las vegas'ta sahne almış ağzı laf yapan 20 küsur dilde insanlara laf atma kapasitesi olan renkli bir amcaymış, Ayşe Arman da vaktiyle röp yaptıydı kendisiyle. Hala daha orada mıdır bilmem. Fiyatları pahalıdır o düzeyde bir yemeğe göre, yemeğiyle değil konumu ve eğlencesiyle iş yapar. Bir de daha çok turist mekanı, yıldönümü için ben başka yerleri tercih ederdim.

sanki cok yapan var gibi geldi bana.
(bkz: burada yapılmışı var)

tamam da agalar birileri yapıyor diye biz yapmayalım mı? gerek yok mu diyorsunuz? mesela ben tish-o dan daha ucuza satarsam şansım olmaz mı?

telif haklarını da unutmamak gerek...

Üzerine koyduğunuz figür eğer tescilliyse ceza verebilirsiniz.

www.dijibutik.com

tasarımların bu kadar iyi değilse girişme bence hiç. bu elamanların hepsi türk. ticaretten falan anlaman lazım. he anlıyorum diyosan kendine güveniyosan gir ama bu örnek verdiğin tshirtler satmaz gibi geliyor anca çocuklara belki.

20 yıl vermiyorlar 10 yıl veriyorlar bildiğim oda sağlık sigortası falan herşeyini yaptırıyorlar sen ölsen bile sigorta paranı ödüyor böle oluyor bu işler,

Ama artık yeni moda topraktan ev almak yani toprak alıp bunu kat karşılığı mütahite yaptırmak ben öle yaptım.

@basond

mümkünse detay verebilir misin? nerede, ne kadara vs.

mesaj attım.

15 yıllık kredi aldım, kaldı şurada 3 yıl. Ev değerinin iki katına çıktı. Gönül ister tabii bir kerede cart diye ödemek ama öyle maça yok bizde :)

Ölme mevzuu ayrı tabii, Allah gecinden versin de ya ölmez 80-90 yaşına kadar yaşarsan. Emekli olduğunda kiraya para yetiştiremezsin. Haa banka da senin ölme riskini sigortayla kapatıyor zaten. Onlar senin ölünle dirinle ilgilenmez. Parasını almaya bakıyor haliyle.

10 yıllık kredi aldım, henüz 19 taksit ödedim. imanımı gevretiyor ama ev benim evim, çocuklar liseye gittiklerinde maddi olarak daha rahat olabileceğim diyebiliyorum.

30 yila kadar kredi var. 30 yasinda bi insan 15 yil kira odemektense kendi evinin borcunu oduyor iste. Bunun nesi yanlis anlamadim.

türkiye'de büyük oranda 5-10 yıllık kullanılıyor zaten. 20-30 yıllık kullanan çok azdır. ekonomisi, yönetimi istikrarlı olan ülkelerde o kadar uzun vadeli kredi kullanma oranı fazladır.

adil ışık, working chic koleksiyonu.

mango suits vardı sanki?

ipekyol

nine west, journal,vakko vs.

Bu demek oluyor ki işyeriniz döpiyes diye tutturmayacak. Kot giymeyeceksiniz ama canvas veya chino pantolon / etek giyebileceksiniz. Ceket şart değil. Olay budur, marka seçimi size kalmış.

meyve suyu

domates salatalık yumurta kaymak. kahvaltı tabağı deneseniz.

elma suyu ve limonata ile gayet güzel oluyor. süt bittiginde yapiyorum direk.
benim favori meyve sulari onlar, siz kendinize gore deneyebilirsiniz.

denemedim ama belki, soguk nescafe falan da olabilir?

sütten başka bir şeyle gitmiyor maalesef kahvaltılık gevrek. laktoz intoleransınız vardır büyük ihtimalle, laktozsuz süt kullanmayı deneseniz?

hiç bişey dökmeden de katır kutur yenir. yanında da meyve suyu içilir mesela.

ama deliverance'ın dediği de mantıklı.

fdemon;
Kahvaltılık şeyler yiyemiyorum pek midemi haşat ediyor ama tenks :)

yoğurt ile karıştırıp yiyebilirsin.

ben sütaşın yağsız şekersiz meyveli yoğurtlarıyla yiyorum. 4 lü küçük paketlerde satılıyo danone gibi

yanında bir içecekle cips gibi kıtır kıtır ye bence öylede güzel oluyor:)

soya sütü ile deneyebilirsiniz

Keçi sütü - inek sütü alarjisi olan bebeklere bile keçi sütü veriyorlar.

@SiyamkedisiZorro; keçi peyniri bile yiyemezken sütünü hiç yiyemem herhalde teşekkürler :)

@sannora; ama soya sütü harika bir fikirmiş teşekkürler

=randbetween(10;30)

Randbetween sanırım 2007 sonrası versiyonlarda var.

2003 versiyonu için =10+RAND()*20 şeklinde kullanabilirsin.

eee, olmadı ama?

cakabo'nun dediği gibiyse olmaz tabii, hangi sürümü kullanıyorsun?

cakabo'nun dediği gibi yaptım oldu, sanırım randbetween'i 2003 sürümünden sonra koymuşlar. Teşekkürler hepinize.

bu arada sonuç tam sayı olsun istiyorsan sonunda bir round'dan geçir.

=ROUND((10+20*RAND());0)

augmentin var

amoklavin

augmentin,amoklavin en çok kullanılanlardan

en yaygini sanirim augmentin.. ayrica duocid ve macrol(penisilin alerjisi olaylari falan) kullandim ben..

augmentin
amoklavin
duocid

zytromax, klindan, cephaleksin

(bkz: alfoxil)

zinnat

sehir icinde araba kiralamak degil, kiralaMAmak sarttir. toplu tasimadan sasmayin.

sehir icini bitiremezsiniz.

New York'ta degil Newark'ta bakin otellere. Google'dan Newark, NJ hotels filan diye aratin. Newark'ta gece vakti gezmeyin, cizerler. Gelip dogrudan otelinize girin.

selam new york'ta ve niagarada bulundum yardım edeyim sana:

öncelikle araç kiralamana gerek yok madem para baymak istemiyosun subway'i kullan. heryere kısa sürede gidebiliyorsun yalnız feci karışık bir istasyon sistemidir nerden inip bindiğine özen göstermelisin. öte yandan new york güzel yer ama öyle 'aaabi hayalim new yorku görmek yaa' denilecek bir yer değil bence. eğer böyle bir yer arıyorsan amerikada chicago'nun üstüne yer azdır cennet mekan o kadar diyim sana. şehir içini bitirmek de pek kolay değil yani yürü allah yürü bitmiyor ve çoğu yer de pek enteresan değil açıkcası. ama nehrin hemen öteki yanı new jersey oraya gidebilirsin yarım saat sürmez ve nj mall gerçekten üst kalite ürünlerle donatılmış acayip ucuz bir yer.

niagara yakın değil biz ohio put in bay island'dan otobüs ile çıktık 5 saat sonra vardık niagaraya yani şunu unutmamak lazım new york her ne kadar şehir ismi olsa da aslında new york bir eyalet. ny'ta gezip görebileceğin yer olarak manhattan başta gelir gerisi anca idare eder.rochester gibi yerlere gitmenin anlamı yoktur pek.

kalacak yer olarak sana altın tavsiye. central park karşına aldığında sol tarafındaki ana caddede sor burada hosteller nerede diye yanılmıyorsam 101.de vardı bi hostel.. oraya gidiyosun ve diyosun ki bize hostel adres ve fiyatlarını içeren şu kağıtlardan verirmisin. hepsinin bulundurma zorunluluğu var. o kağıtta bütçene uygun olanı seçiyosun yaklaşık 20 25 tane bilgi var. aradım nete eklemiştim ama bulamadım bi türlü. 8li 4lü odalardan özel hostel odalarına kadar var tabi farklı fiyatlara. bu arada 100west'ten öteye pek gitmeyin malum kara abiler:D

onun dışında aklında bir soru varsa bana pm atabilirsin elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Yanılmıyorsam 10 günlük bir süreniz var, NY'ta vakit geçirin, gezecek o kadar çok yer var ki, ancak yeter.

Bakın arattırınca ne çıkıyor:

Travel considerations for your travels from Niagara Falls to New York City
By Car: If you were in a car and maintained an average speed of 60mph (96 kmh) over the course of your journey it would take you around 5.6 hours to get from Niagara Falls to New York City.

Ben NY'ta 15 gün kalmıştım, hafta sonu uçakla Boston'a bir arkadaşıma gidip orayı gezmiştim. Her iki şehirde de metro ağları kesinlikle yeterli ve araba kiralamak değil ama araba park etmek büyük sorun, hele NY'ta.

biz araba kiralayıp gezmiştik (niagara, boston, six flags vs). 4 kişi için hesaplı oluyor ama 2 kişiyseniz turlara bakabilirsiniz.

www.gotobus.com

ayrıca merkezi bir hostelde kalmanızı tavsiye ederim. hem hesaplıdır, hem de ortamı iyidir.

www.hostelworld.com

bir de ilginizi çeker mi bilmiyorum ama ny'da ne nj'de eğlence parkları var, six flags. bize hitap ettiği için 1 günümüzü ayırmıştık. zaman kaybı olduğunu düşünen olabilir ama biz çok eğlenmiştik. düşünülebilir..

aynen otobüs pek gelişmiş değil heryerde firma var ama kalite düşük dünya çapında bilinen greyhound'un aracına bindiğimde açıkcası hayal kırıklığına uğramıştım. her ne kadar adı ofsayt olsa da Amtrak en iyi çözümlerden biri (uzun mesafelerde)

Teyzem 60 yaşında ve bekar.Ama sevgilisi olmuş gençliğinde.

Var.
Genelde insan ilişkilerinde başarısızlar.
Mahallelerde ''Kedili Kadın'' olarak tanınıyorlar.

neden olmasin?

koca bulamamış? belki aramamıştırlar?

koca bulamamış kısmı hariç var öyleleri, evet.

Bizim komsumuz var mesela.60 yaslarinda hic evlenmemis.Gencliginde cok sevgilisi olmus hatta birine de sirilsiklam asikmis, nisanlilarmis .Sonra adam trafik kazasinda ölmüs.Bizim teyze de bir daha kimseyle evlenmemis.'ben O'nunla evli gibiydim baska biriyle yapamazdim' der hep.

Hayır evlenmemişse veya koca bulamamışsa (ne demekse) neden başarısız oluyorlar onu anlamıyorum. Haa sevgilisi olmayanlar içinse bu laf, insan ilişkileri kısmına katılabilirim belki ama diğer türlü neyin başarısı ki? Benim çevremde de çok var ama bir sürü sevgilileri olmuş tabii. Büyüklerimizin erken evlenmesi, evliliklerinin uzun sürmesi filan sanki hep mutlu mesutlarmış gibi gözüküyor. Aslında eskilerin çoğu yıllarca birbirine alışmış ve artık yaşlandıklarında birbirlerine aşırı sevgi duymaya başlamışlar gibi geliyor bana. Bir de tabii zamanla bazı şeyler çok çabuk değişiyor, eskiden boşanmış kadınlara bir başka gözle bakılıyordu ya da kadınların ekonomik özgürlüğü pek yoktu. artık öyle değil gibi.

tanterosa güzel tespit :D
halam var 54 yaşında evlenmedi, sanırım sevgilisi de olmamış.

püff akademide bi dolu öyle ama bulamamış mı aramamış mı olmamasını mı tercih etmişler sormak hiç aklıma gelmedi

Neden olmasın var tabi ki.Şimdi bana kızacaklar ama kedili teyze oluyor onların çoğu.

belki bekaretini kaybetmiş/bozdurmuş/sonlandırtmış/(ya da neyse işte) ve korkusundan hiç evlenmemiş de olabilir böyle bir insan. bu da bu ülkenin bir gerçeği sonuçta.

Nabıcan hacı önce onu söyle de ona göre...asdsjklmn...

evde kalmak da ne demek ya?!?! evlenmek çok büyük bir lütuf sanki de yüce bir erkeğin "almaması" sonucu evlenmeyince bir köşede kalan bişey oluyor kadın. evlenmek istememek gibi bir seçimi olamaz kadınların dimi.

sabah sabah sinir oldum şimdi iyi mi.

Gerçekten mi soruyorsunuz anlamadım. Evlenip evlenmemek bir seçimdir. Bu kadın için de böyle, erkek için de. Toplumumuzda daha edilgen oldukları için kadınların çoğu "evlendiriliyorlar" kendileri evlenmiyorlar. Eğer edilgen değilse başlıyor sorun.

Benim ablam evlenmedi. Üniversiteye kadar arkadaş grubunda daha yakın olduğu erkek arkadaşları vardı ama aile baskısı sebebiyle ileri götüremedi. Sonrasında çalışmaya başladı, bu sefer aile baskısı "hadi evlen" diye kendini gösterdi, o da "hadi len, ikiyüzlüler sizi" dedi.

Yaş ilerleyince kriterler artıyor, "niye rahatımı bozayım" diyor insan. Öte yandan belli bir yaşın üzerinde taliplerin de talip olma nedeni değişiyor, "ilk evliliğimden çocuğuma baksın, anneme-babama baksın. Maddi durumu iyiyse bana baksın", hadi be sende... Ona hak veriyorum. Eğer ben de eşimi bulmasaydım aynı şekilde yaşardım. Koca bulamamak değil, hayatını beraber geçireceğin insanı bulamamaktır buradaki nokta.

"evde kalmak" tabirini cahil kocakarı tabiri olarak biliyorduk. kocakarılarla sınırlı değilmiş demek ki..

düşünmek ve konuşmak gerçekten büyük meziyet. ağzı olan konuşuyor.

birkaç sene sonra ben de dahil olacağım. görgüsüzü çıkar, aldatanı çıkar, sorumsuzu çıkar, gözü sürekli dışarda olanı çıkar, saygısızı çıkar, sürekli "haklısın" deyip zerre kendini düzeltmeyeni çıkar, söz verip sözlerini tutmayanı çıkar, kendine bakmayanı çıkar, daha dişlerini fırçalamayı / tırnaklarını kesmeyi, iç çamaşırlarını değiştirmeyi bilmeyeni çıkar, yavşağı çıkar, evlenmek istemeyip dost hayatı yaşamayı isteyeni çıkar, daha insan ilişkileri için gereken minimum görgüye terbiyeye sahip olmayanı çıkar, ağzından küfürden başka bir şey çıkmayanı çıkar, sadakatten haberi olmayanı çıkar, hırsızı çıkar, çalanı çıkar, çalışmayanı çıkar, kardeşine akrabana gözünün önünde yavşayan hayvanı çıkar, şiddet uygulayanı çıkar, dolandıranı çıkar vs vs.. çıkar oğlu çıkar.. ha, sen bunları görene kadar da yıllarını ve emeklerini harcarlar..

şimdi bir takım kendini bilmez zeki şeyler çıkıp "ay 40 yaşına kadar evlanmamış evde kalmış kadınlar var mıdır yaaeeee!!!!" demesin diye, yukarıdaki mallardan biriyle mi evlenmemiz gerekiyor sizi "über insanoğulları?

biraz zeka biraz akıl ya.. birazcık... fazla değil..

sonra biz "aziz nesin az bile söylemiş" deyince kötü oluyoruz..

bi çektirin gidin çay koyun ya.. hatta geri de gelmeyin de toplumun zeka ortalaması artsın biraz..

isteyen üstüne alınsın bik bik başlasın..

adamlar önce "ulan erkekler acaba ne kadar evlenecek / güvenilecek / gelecek paylaşılacak kadar niteliğe sahip" diye kendilerine sormuyor da.. bakış açısına bak... tööbe tööbee.. şu zihniyetlere denk gelecek kadınlara da allah kolaylık ve sabır versin..

******

ha bu arada her kadını/erkeği uzaktan bakarak hayatını her şeyini şıp diye çözecek kadar zekilere bir not daha;
kedi ve köpek severim ama evde hayvan beslenmesine karşıyım. kafanızda oluşturduğunuz prototipe uymayacağım galiba, afedersiniz canlarım benim..

sabah sabah teallam yaa..

Ben fikir ve ismi beğenemedim. Yani bez boklu, göte bağlanan bir şey, pasta ise yeniyor bildiğiniz. İkisi bir araya gelince kötü bir imaj oluşturuyor benim aklımda.

Bilmiyorum başkaları da böyle düşünüyor mu ama bence isminizi ve konseptinizi değiştirmelisiniz.

bez pastası sloganı veya markasını değiştirmeniz belki biraz hayırlı olur. çok hoş bir çağrışım yapmıyor zihinde sanki.

ekleme: gördüğünüz üzere benden evvel de böyle düşünenler olmuş.

bez pastası bende de aynı görüntüleri gözümün önüne getiriyor. Buna karşın yapılan örnek hakikaten çok güzel.

bıçağı yanlamasına bastır. çelik iyi gelir. yanıyla bastırırken tersiyle de derinin üstünden geç. iğneyi çıkarabilirsin o şekilde. içerdeyse tabi.

kendini yakmadan ısırılan yeri çakmakla ısıt.

sirke

yoğurt, sirke ve sarımsak sürmenin iyi geldiğini duydum.

--ilkel çözüm--


üstüne işe , sidikteki amonyak iyi gelicektir.

--ilkel çözüm--

yoğurt sür bekle biraz hacı.

sirkeli pamuğu bastır

amonyak

ilkeli üzerine işemek

evet

eczane arı sokması için çok guzel merhemler veriyor hem rahatlatıyorda.. içinde rahat oluyor

bir ilkel çözüm daha..."çamur sür"...ahad müzöç lekli rib

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu ama gömleğin rengi de gitmesin?

ben prille çitiliyorum çıkıyor.

kosla oxi actiom. Renkliler için olanı. Birkaç saat yoğun (ama suyla seyreltilmiş) oxi action içinde bırakın sonra makineye atıp yıkayın. Kocamın krem rengi gömleğinden kırmızı stabilo lekesini böyle çıkarttım. Gömleğin rengi de solmadı.

numaralarını engellesen? ya da bir süreliğine telefonunu kapatsan? en kötü hattını değiştirsen mesela?

Sen onlar için yeni ilginc bir oyuncak haline artık. Sıradanlasırsan kurtulursun, bulus bir kere, monoton monoton konus, kurtul gitsin. İlgiyi anında kaybedersin.

Numaralarını engelledim elbette. Hem de ilk günden. Fakat farklı farklı numaralarla aramaya devam ediyorlar. Hattımı değiştirmek düşüneceğim en son şey. Yüzlerce insan var görüşmek durumunda olduğum hangi birine tekrardan ulaşacağım ki. Bi ton tantana. Ama haklısın. Son çare de olsa mantıklısı bu sanırım.

bidaha aradıklarında "iş buldum, deli bi maaş alıyorum, sence c30 mu alsam a3 mü yaaa" falan gibi konuş, kendini öv azcık, aramaz bidaha orospu çocukları.

formül işlemezse gel özür diliyim senden, kesin işler.

özür dilesen iyi olacak işlemedi o da. Bu yüzden korkmaya başladım diyorum ya. Resmen bela oldular. İş bulduğumu da söyledim bu kez de kaç para alıyosun ki bize de yardımcı ol moduna girdiler. Hayırdır inşallah diyorum sadece. Hakikaten hayırdır inşallah.

Savcılığa suç duyurusunda bulun, işe yarar muhtemelen!

nasıl bi iş lan bu, gerildim okurken. zombi filmi gibi.

eğer bahsettiğin kadar tuhafsa hafiften kabalaşabilirsin, kırmadan tabii.

Görüşmek istemediğimi söylediğimde neden diye açıklama bekliyorlar. Açıklama yapıyorum ya da bazen yapmıyorum '' Neden amaa'' diye ciddi ciddi bekliyorlar. Sonra da sen bilirsin diye trip atıp çocuk gibi daha sonra tekrar arıyorlar. Savcılık iyi fikir de bulaşacak tipteler. Nasıl bi zihniyet bu anlamadım. Böyle insanlar da iş yapıyo işte ve ben böyle insanlarla çalışamayacağım için oradan ayrıldım kısaca. Kabusum oldular gerçekten.

cinsiyet ?

Çok soğuk bir şekilde "ben sizinle görüşmek istemiyorum" de "Ama neden kiii" diye ısrar ederlerse, "o firmada olduğum günleri hatırlamak istemiyorum, benim için kötü bir tecrübeydi, artık önümde başka fırsatlar var, siz bana eski mutsuz günlerimi hatırlatıyorsunuz, lütfen bir daha aramayın" deyin ve kapatın. Ne bu yaa? Benim içim şişti!

hem mikrodalga hem normal fırın arıyorsan üzgünüm, yok öyle bir şey. zamanında ben de çok aradım ama maalesef. luxell yeşil elma börekçim mini fırınlarının turbolularından aldım, tavsiye ediyorum. hem fiyatı iyi hem pişirmesi.

Yanlış oldu aslında. Hem mikrodalga, hem fırın değil aradığım. Sadece mikrodalga olanlar var, onlardan almak istemiyorum. Yemek yağmak istiyorum, ana amaç bu..

www.google.com.tr

www.hepsiburada.com

Siemens'in midi fırını var bende 10 senedir kullanıyorum çok memnunum baktım 260-280 arası bir şeymiş.

Valla gemilerde talim var diyorum. Bu loydlar gemi işleriyle uğraşıyor bildiğim kadarıyla, alanınla ilgili gemicilikte kullanılan ekipmanlara çalışabilirsin. Alan dışı soru sorarlarsa Loyd'un en temel işlevi gemi klaslarını belirlemek olduğu için gemi klası nedir, neye göre verilir diyebilirler misal. (Bu da çok mu kolay oldu ki)

Çok anladığım bir konu değil, muhtemelen bu postun da faydası olmayacak ama hiç yoktan iyidir diye yazayım dedim. Başarılar.

bilginin kaynağını söyleyemem ama soruna şu yanıtı aldım ;))

"türk loydunda üç bölümde elektrik mühendisi çalıştırılıyor. birisi deniz bölümü bu bölümde yeni inşa edilen veya mevcut gemilerin elektrik sistemi muayene işleri yapılır. kara endüstrisi bölümünde ise genel inşaat projelerinin elektrik sistemi muayeneleri yapılır. bir de deniz bölümüne bağlı olarak plan kontrol bölümünde gemilerin elektrik sistemi devreleri kontrol edilir ve onaylama işleri yapılır. her bölümün aradığı özellikler ve tecrübe farklıdır o yüzden her bölüm kendisi ile ilgili sorular sorabilir. ingilizce'de ise online bir ingilizce testi yapılıyor."

başarılar...
selametle.

Bir arkadaşım Türk Lyodunda surveyör olarak çalıştı uzun yıllar, gemi mühendisiydi. Aradan bir 10 sene geçti, değişmiş olabilir teknikleri ama gemicilikle ilgili birşeyler bilip bilmediğini sınayabilirler. Arkadaşım mülakatı ilgilizce yapmamıştı, essay vs. zaten olmadı. Genel olarak görüşmelerde detay mesleki bilgiden çok kendinizi nasıl tanıttığınız, konumlandırdığınız önemli. Gemi/tersane işlerinde bir "mühendis bey" olarak sözünüzü dinletebileceğiniz ama çok snob olmayan bir duruşunuzun olması işe alınma sebebiniz olur.

beni gecen sene baska bir pozisyon icin cagırmıslardı, telefonda ingilizce mülakat yapacaklarını da belirtmislerdi ama ben gidememistim birkac aksilik yüzünden .eğer önceden tersanede çalıştıysanız bir adım önde başlayacaksınız zaten görüşmeye. web sitesindeki bilgileri yalayıp yutun. disiplinlidirler, kılık kıyafetinize özen gösterin, kesinlikle ingilizce mülakat yapacaklardır. sizin sorunuza cevap değil ama yardımcı olabilir diye belirtmek istedim. bol şans!

Hayatını son on yılı sörveyör ve port statelere gemi beğendirmeye çalışmakla geçen biri olarak şunu söyleyebilirim.İngilizcen özellikle denizcilik ingilizcesi çok iyi olmalı.Jeneratör,alternatör,dizel ana makinalarının şaftına bağlı şaft jeneratörlerinden tut 24V'luk akü beslemeli acil durum aydınlatmaları,yanmaz kablo yalıtımıa kadar her konuda bilgi sahibiler,olmalılar.Bunlara ek olarak bizim sintine seperatörü,elektirik tevzi panoları iç,dış ve seyir aydınlatmaları gibi mesleki alana özel özellikleri olan sistemler var ki bunları sanırım mülakatta pek sormazlar diye düşünüyorum.
Bunlara ek olarak seyahat çok edersin .

Cevap veren herkese teşekkürler, klasik ik görüşmesi şeklinde oldu.. bakalım ikinci görüşmeye çağıralacak mıyım.. okulun geç bitmesiyle ilgili epey bi soru aldım olmazsa o yüzden olmaz zaten..

umudu kes.

umudu kes.

telefonu sana değil herkese kapalı bunu unutma da 3 gün telefonsuz nasıl yaşamış onu merak ettim.

Edit: oğlum kıza ne dedin ki sim kartını kırıp attı.

ne yapıyorum ben diye pişmanlık yaşamış ve artık asıl hattını kullanmaya başlamış olabilir.

vay arkadaş bi tane mi olumlu şey yazılmaz, vurmayın tamam

Herkes umudu kes demiş kim lan bu umut !
Derin nefes al ve yüzünü yıka. Şimdi aynaya bakıyorsun ve istediğinin olacağına eminsin. Biraz sakinleş.

iki hafta önce aynı olayı yaşadım. tabi böyle sevgili durumu gibi bir olay değil normal kız kıza buluşacaktık arkadaşımla telefonla konuştuk gün içinde sonra saat kararlaştırma olayları için aradım ulaşamadım bir gün boyunca ulaşmayı denedim meraklanıp yığınla mesaj da bıraktım vs. vs. sonunda şans eseri facebooktaki diğer kutusuna düşmüş mesajı gördüm. trafik kazası geçirmiş telefonla görüştükten iki saat sonra. yani benim yaşadığım baya bir türk filmi tadında gibi ama olmayacak şey değilmiş dedim böylesine de durumu yaşayınca. tweet olayından kurtaramıyor tabi kesin eminsen sayısından.

Olay şu: Kız ses tonundan mı, konuşmalarından mı her neyse bir şeylerden hoşlanmamış ve kafasındaki potansiyel imajı yıkmışsın. Sana söyleyip konuyu dallandırıp budaklandırmak istemiyor (Konuyu tartışmak bile o anlama gelir) o yüzden de böyle bir yol izliyor. Sorgulama ve kızı hafızandan sil.

Umudu kes.

bak şimdi çirkinleşiyorum;

karı telefonda aşık gibi konuşuyordu benimle yahu!

umude kes normal şartlarda ama aciliyet durumlarını da düşünmek lazım her zaman. bekle biraz daha ve tekrar ulaşmaya çalış. olmuyorsa da olmuyor.

edit: bi de twit olayından bahsetmişsin hmm. ne yazmış peki. neyse sen de sallama bir süre...

umudu kes, burak o bölgede iyi oynar. yanında elmander..

süper espri yaptım.
teşekkürleri kabul edebilirim.

twiti göremiyorum beni kabul etmemiş, sayısı artmış sadece. nelere dikkat ediyorum ya, beynimi yedim sıcaktan

Kız belki flörtözdür.Sadece sana özel değildir konuşmaları.Ayrıca twitter'da seni neden kabul etmemiş ki?Başkasından takip etmeyi dene belki kabul eder.

Ayrıca çok üstüne geldik de beklemekten başka yapacak bir şeyin yok.Bi de kızdan ses çıkınca çok üstüne gitme , merak ettim seni falan de sadece.

umudu kes.

umudu kes.

Belki hakında birşey duymuş olabilir ne bileyim sevgilisi var falan gibi bi yanlış anlaşılma olmuş olabilir ortak arkadaşınız varsa bir araştır bence

duyabileceği kimse yok. ortak arkadaşı geçtim böyle bi kızdan haberi olan da yoktu henüz.

hiç yazılmamış ama umudu kes.

umudu qes

bu arada telefonda aşık gibi konuşuyodu kesin verecek panpa

ah boolum vermesinde falan değilim, derdini merak ediyorum takıntı yaptım. geri döndüğünde yazacam buraya tekrar. dönecek o hertürlü. umudun da ak.

panpa umut vermek gibi olmasın ama umudu kes.

Kız kendini rahatsız eden başka birinden kurtulmak için de telefonunu kapatmış olabilir. Eğer twit sayısı sadece 1 arttıysa durumu hakkında bilgi verip orayı da kapatmış olabilir. Bu arada beklemeyip ne yapacaksınız ki, hemen başka birini mi bulacaksınız? Tey alaam!

bencede umudu kes

ayrıca kız isteseydi ne yapar eder seni arardı.

umudu kes demeyeceğim, kız senden umudunu kessin. telefon numarasını sil, ararsa açma, sen de arama artık. hiç tanımamış gibi yap.

ruh hastasıdır böyle kimseye haber vermeden triplere girip telefonunu kapatan bir arkadaşım vardı, pek sağlıklı bir ruh halinde olduğu söylenemezdi.

Bekleme. Var böyle garip insanlar, neyi niçin yaptğını kestiremeyeceğimiz. Bu gibi garipliklerin kadını erkeği de yok. Sen aramadığında da ararlar bir süre sonra, ya babanesi düşmüş bi yerini kırmıştır, ya eniştesinin kuzeninin dayısı eşekten düşmüştür, bitmez bahaneleri.
Sil kafandan, ama telefonunu silme, ki aradığında o olduğunu bil reddet.

umudu kes.

Yedek hat vermiş yemiş kız seni. Umuda da bir şey yapma yazık la umuda her kes kesiyor

umudu kes.
kaza geçirmiş de olabilir.

kız aslında ölüymüş

(bkz: umudu kes)

kadinlar evde de mecburiyetten yaptigi icin bir yerden sonra bunaliyorlar bence.

kadınların hayatlarını yemek yaparak kazanmak istememelerinden kaynaklanıyr, mesleğin çalışma koşulları kadınlar tarafından daha az tercih edilmesi de diğer bir sebep, yoksa bunca erkek yalan mı söylüyor, en iyi yemekleri anneler yapmıyor mu?

Aşçılık bir meslek olarak ekip yönetimi ile ilgilidir. Elbette kendisi de yemek hazırlar aşçının ama daha önemlisi ekibi idare etmektir. Bir hatun kişi olarak erkeklerin ve kadınların kendilerini bir erkeğin yönetmesini tercih ettiklerini görüyorum. Sebepler muhtelif.
Bu arada "kadınları geçemediğimiz iş sahası yok lan" süper bir ego cümlesi olmuş. Peki siz bizzat ne durumdasınız? Hakikaten üstün bir iş/aşk yaşantınız var mı, yoksa başarılı olmuş erkeklerin başarısını kendinize mi çekiyorsunuz?

karıştırarak pişirmeyeceksin, kısık ateşte pişmeye bırakacaksın. suyunu çekince altını kapatıp karıştırdıktan sonra havlu koyacaksın kapağın altına. tereyağı bozulmuş olabilir. bir de pirinçleri de kısa bir süre kavurmak gerekiyor şehriyeler kavrulduktan sonra.

ek: ehe tavuk labne değil tabii ki, tavuk bulyon :D

ikinci ek: birkaç damla limon pilavın suyuna damlatılır

pilav pişerken karıştırılmaz.

önce tencereye biraz sıvı biraz da katı ya da tereyağ koyacaksın yıkayıp süzdüğün pirinci 1-2 dk kavuracaksın. kavururken içine tuz, 2 küp şeker ve birkaç damla da limon suyu da katmayı unutma. ondan sonra üzerini kapatacak kadar sıcak su koy, kaynamaya başlayınca altını kıs ve kapağını kapat bundan sonra kati suretle karıştırma.

afiyet olsun;)

oha pirinci kavuruyor muyuz :O

hocam önce besmele çekeceksin.
sonra tereyağını eriteceksin. az biraz sonra şehriyeleri atıp onları kavuracaksın. suda beklettiğin ve yıkadığın pirinçleri süzüp şehriyelerin üstüne ekleyip, pirinci de bir 5 dakka kavuracaksın. eğer tavaya yapışıyor gibi oluyorsa biraz su ekle ki yapışmasın tavaya.

pirinci de kavurduktan sonra tuzunu atacaksın. kaynar değil de ben sıcak su ekliyorum. sıcak suyu da göz kararı ekliyorum. pirinçlerin biraz yukarsına gelecek kadar. ve ocağı daima kısık ateşte tutacaksın. 10 dakka sonra kontrol edeceksin. sonra bir 5 dakka sonra daha kontrol. 5 dakka sonra bir daha.

sonra misler gibi bir pirinç pilavı. daha 3 saat falan oldu yapalı. elime sağlık.

ölçü 1'e 1,5.
pirinci 15 dk kadar sıcak suda beklettikten sonra yıkayacaksın. sonra tencerede erimiş tereyağının içine (sıvıyağ da kullanabilirsin) atacaksın. 2-3 dk çevirip, üzerine suyu ekleyip, tuzu koyup kapağını kapatıp 10-15 dk, bütün suyu çekene kadar kısık ateşte pişireceksin.
bu arada kapağı açma, pirinci karıştırma. eğer cam kapak değilse azıcık aralayıp bakabilirsin.
şehriyeli yapacaksan pirinci atmadan önce şehriyeleri kavurup aynı sırayla devam edersin.
bütün suyu çekip, altını kapattıktan sonra karıştırıp üzerine kağıt havlu koyup kapağını kapatıp 10 dk civarı bekleyebilirsin.

edit: ben direk oda sıcaklığında su koyuyorum. tereyağı da tadını bozmaz. abartmadığın sürece.

ben de bizim ususl anlatayim:
bir kere biz sogan koyariz pilava, kati yag koymayiz, kup seker koymayiz, kaynar tuzlu suda bekletiriz princi. bunlar farkliliklar.
gelelim yapilisa, kettle da su kaynasin, princleri yikadiktan sonra derin bir kabin icine koy bol tuz at, kaynar suyu ekle ustune bir iki karistir sonra ustune dubir tabak ort birak kenara. ocagin altini ac, tencere kuru olsun, zeytinyagin riviera olsun. soganlarin disini aldiktan sonra ince kiymaya gecmeden once, zeytinyagini ekle tencereye, yani zeytinyagi gec isinsin. bu arada mumkunse ya makinede soganlari cek yada rendele, cok ince kiyilmis olsun yani. soganlar seffaflasincaya kadar yagda pisir. soganlari ilk koydugunda soyle bir iki cevirirsin sonra birak kendi baslarina gebersinler. aspiratoru ve oencereyi ac :)
soganlar soganliktan cikip sadece seffaf beyaz bir pure haline gelince pirincleri ekle, ama suyunu tabi suzuyorsun, hatta soyle bir soguk sudan bile gecirebilirsin. pirinci de kavur biraz sonra normal oda sicakliginda su ekliyorsun bir iki damla limon ekleyebilirsin ama sart degil. olculer 2 bardak pirince 3 bardak su. bundan sonra kapagini kapatiyorsun. ilk basta alti acik su kaynayana kadar, sonra bir guzel kisiyorsun, 15 dk da kisik ateste pisiyor bir guzel. sen bu arada salata yapiyorsun sadece karbohidratla karin doyurmuyorsun. sonra altini kapat. demlemeye birakmadan once son bir kere bir kac damla zeytinyagi gezdir mis gibi koksun. soyle bir karistir. sonra gazeteyi kapat ustune. git sofrayi hazirla.

tariflerin hepsini okudum. ne annemin ne de benim pişirdiği gibi pişiren yokmuş. başka galakside mi yaşıyoruz biz diye şüphe ettim.

mea sen de anlat :)

efendim biz ailecek şöyle yapıyoruz pilavı, ki bir çok kişinin da aynı şekilde yaptığını biliyorum:

pirinçleri sıcak suya koyacaksın (kaynar değil, sıcak)-suya da tuz koyacaksın. 1 saat kadar bekleyecek.

sonra pirinçleri ılık suda yıkadığınız su berraklaşana kadar yıkayacaksınız. (neden? pirincin nişastası akıp gitsin, pilavınız yapışmasın diye.)

sonra tencereyi alacaksınız, içine 2 kaşık kadar zeytinyağı koyacaksınız. iyice süzdüğünüz pirinçleri tencerede spatula ile kavurmaya başlayacaksınız. 5-6 dakikada filan kavruluyor pirinçler (ne zaman ki pirinçler ağırlaşıyor ve çevrilmemeye başlıyor o zaman kavrulmuş demektir.)

bu arada kettleda su kaynatıyorsunuz. kavrulmuş pirinçlerin üstüne bire bir-buçuk oranında kaynar su döküyorsunuz ve tencereyi tekrar ateşe koyuyorsunuz. (bu aşamada pilavın içine tavuk suyu veya bulyon koyabilirsiniz. lezzet katar)

hala tencerenin başındayız. suyunu çekene kadar altı kısık pişiyor. (bu aşamadan karıştırmak filan yok.)

suyunu çekince tencerenin kapağını kapatıyoruz. (karıştırma yok.) bu şekilde 10-15 dakika demleniyor pilav. kapağını açıp kaşıkla ters yüz edebilirsiniz şimdi.

en son üzerine ufak ufak terayağı parçaları koyun, tekrar kapağı kapatın. terayağı eriyecektir. servis etmeden önce terayağı karışsın diye kaşıkla bir kere daha karıştırın pilavı.

iyi kalite bir pirinç almaya çalışın. baldo veya osmancık olsun.

yapa yapa kıvamını tutturacaksınız. abartılacak bir şey değil bu. :))

mea m.c +1

Sadece zeytinyağı yerine tereyağı. Öyle yapılır pirinç pilavı. Eğer pirinci iyi tanıyorsan (ne kadar su kaldıracak) salma usul denilen de var. Özellikle tavuk suyu evde varsa yapılır. Kavurma yok, kaynar tavuk suyuna (tavuk suyu 1,5 pirinç 1 oranında)önceden ıslatılmış - süzülmüş pirinci koy, sadece bir defa tahta kaşıkla döndür. Yeniden fıkırdamaya başladığında kısık ateşte 20 dk. pişsin. Sonra altını kapat, kapağı kaldırırken buharı içine akmasın. Kapaktaki suyu süz. Sonra kapakla pilav arasına havlu ger, bir 10 dk. demlensin, afiyet olsun!

ne demek yahu patron o mailleri tabii ki okuyacak. patron o mailleri tabii ki okumayacak. okumaması lazım yani. ha bi şekilde böyle elindeki işi yapmakla alakası olmayan mailleşmesine tanık olursa o zaman uyarabilir tabii.

çoğu şirkette tüm mailler bir havuzda toplanır, siz sadece kendiniz mail gönderip - alıyor hatta bir şifreniz var sanırsınız.

it'de çalışan biri olarak söyliyim o zaman bir mail server vardır mailler önce oraya gider sonra belli aralıklarla outlook'unuza düşer ama herkesin, mail grubunun vs. kendi hesabı ve şifresi vardır. hadi diyelim ki bi tane de çok gizli bütün mailleri gören bir hesap var ve patron burdan maillere bakıyor. aşırı küçük bi şirket değilse o kadar mail trafiği arasında insanlar ne yazmış diye tek tek bakmak hasta ve hiçbir işi olmamayı gerektirir. ha yeni giren kiişide o kadar trafik olmaz tabii. ya da davranışlarınızdan şüphelenilmiştir özellikle sizinkilere bakılmıştır ki bu da patron tabii okuyacak deme hakkını sağlamaz.

DOKUZUNCU BÖLÜM
Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar

Haberleşmenin gizliliğini ihlâl

Madde 132 - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlâli haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

www.belgenet.com

Mail sunucusu uzerinden dusen her mailin kopyalanmasi saglanabilir. Sirket tabi ki bunu yapacak diye mallasmanin luzumu yok. Ama yuksek duzeyde ticari sir iceren bazi is yerlerinde her mail okunur. Etik olarak kesinlikle yanlis. Ancak 1 dk ve ucretsiz bir sekilde gmail hesabi acmak varken is maili uzerinden yazismak da yanlis.

Arkadasinizin karakterini bilemem ama hem isveren hem de arkadasiniz icin daha fazla birlikte calisilamayacak noktaya gelinmis. Is bulmak zor ama artik orada barinamaz.

en azından şirket mailiyle dedikodu yapmamayı öğrenmiştir.

şirket maili de olsa sözkonusu, kişilerin iletişim kurması. bence iki insanın işyeri sınırları içerisinde bir kenara çekilip konuşmasından farkı yok. patron gizlice kapı arkasından dinlese nasıl suç oluyor. mailleri okuması da suç olmalı. hiç bir farkı yok bence. insanlar 8-10 saatini harcadıkları yerde akıllarına gelen özel şeyleri mail yoluyla bir dostuyla pekala paylaşabilir. kimsenin aklında tutup aman gidip öğle molasında sorayım diyecek hali yok. sırf o iş yerine girdi diye dostlarıyla özel meseleleri konuşmasını kısıtlama lüksü olamaz. eğer öyle bir hakkı olduğunu iddia ediyorsa herkes, herkesin mailine ulaşabilecek. sadece patron o lükse sahip olmayacak.

bu benim fikrimdir.

Yuh, ne demek patron o postaları tabii ki okuyacak? ne demek şirket mailiyle dedikodu yapmamayı öğrenmiştir falan? ne zaman herkes bu kadar patroncu oldu ya, vay arkadaş.

bence arkadaşınız hemen istifa edemeyecek durumdaysa da bir yandan iş aramaya başlasın. böyle saçmasapan bir adamla birlikte çalışmaya değmez.

bu arada arkadaşlar kızmaz inşalah elinden ekmek yediği adamın (köpek ya bu) arkasından başka iş arıyor diye.

@naelektrisan'ın dediği ne kadar rahatsız edici gözükse de...

vergivekanun.com

İşverenin kendisine ait bilgisayar ve e-mail adresleri ile bu adreslere gelen e-postaları her zaman denetleme yetkisi bulunmaktadır. Davalı işverene ait bilgisayarları ve e-mail adreslerini özel yazışmalarda kullanıp işverene hakaret niteliğinde sözler sarf etmenin, işveren açısından 4857 sayılı Yasa’nın 25 II-b maddesi uyarınca sataşma niteliğinde haklı fesih nedeni oluşturacağı anlaşılmakla davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Arkadaşlar,

İşyerinizdeki bilgisayarlar sizin malınız değil ama siz de işverenin malı değilsiniz. Denetleme işinde çalışıyorum ve ihbar üzerine şüphelendiğimiz insanların e-mail'lerini okuyup kontrol edemiyoruz, çünkü kanunen yasak. Eğer ihbar çok ciddi ise kişiyi çağırıyoruz, bilgisayarını kontrol edeceğimizi söylüyoruz ve onun yazılı onayıyla bilgisayarını teslim alıyoruz. Ciddi bir yolsuzluk durumu varsa hard diski "imaging" yazılımlarıyla kopyalayıp o kopyayı araştırıyoruz.
Patron tabii o postaları okuyacak değil yani.

Bir ekleme yapayım, bazı elektronik yazılımlar belli kelimeleri "scan" ederler ve bize ihbarda bulunurlar. O ihbar üzerine de yine yukarıda bahsettiğim şekilde devam eder süreç.

cennet demek. cennete eski türkçede uçmak deniyordu. mesela birisi öldüğü zaman "uçmağa vardı" denirdi. sekiz uçmak bezendi'den kasıt sekiz cennet bezendi.

uçmak cennet demek eski türkçe'de. o anlamda kullanılmış burada.

cennet

Enteresan, cennetin 7 katı deyimi geçer, sekizinci ne acep?

Bu dizelerin anlamını halen düşünmekteyim, lakin henüz bir anlam bulamadım.

ben şu an sözlükte oldugu gibi ilk hangi şehirde oruç tutmadıgı için veya sokakta sigara ile su tükettiği için adam linç edicekler 1 bunu bir de metrobüste sıcaktan ölecek ilk oruçlu adamı bekliyorum 2. aslında 2 taraftan da kayıp işte.

eeee bu sıcaklarda belli olcak esas müslümanlar tabi,o değilde gece sahura kalkmışmı diye ışıkları kontrol eden komşumuz var tutmasanda tutmuş kadar oluyosun sayesinde, mahalle baskısına gel:)

sahurda bol su iç, bişeycik olmaz. kendin için tut bence.

bana sıkıntı yok yarısı zaten uykuya gidiyor. ama gerçekten hakkıyla tutanlar var helal olsun diyorum.

diyet yapmak için o sabrı gösteremiyorum. Ama sözkonusu oruç olunca Allah sabrını veriyor.

yeterince havalandirmiyor olabilir misin..

Kedili ev kokar bunun pek çözümü yok. Bol bol havalandır. Evi 2-3 günde bir silip süpür ve güzel kokular as etrafa vs...

mutfağın havalandırması hep açık, camlar da açık gün içinde.

evde halı ve kumaş kaplı koltuklar varsa zaten kokunun çıkmasını bekleme... bunun yanı sıra temizlik olayına yukardan aşağı doğru başla. Kapı üstleri vitrin, raflar, masalar, koltuklar, en son yeri sil. tavsiyem cosla halı şampuanı (elde yıkamak için) al ve koltuğu köpürtüp onunla sil falan

kedili ev kokar, bir şehir efsanesiyle daha karşı karşıyayız sevgili seyirciler, temizlik kuralların auyulursa böyle birşey pek mümkün değil. kedilerinizin kumunu günlük temizliyor musunuz?
kokunun bir sebebi olmadığına emin misiniz?
bir yerde unutulmuş herhangi bir şey falan?

valla 8 kedili ev -kendi evim- kokuyor. ama mis gibi kokuyor.

kumunu temizleme işlemini yanlış yapıyor olabilirsiniz.
bunu birçok kişi yapıyor.
kürekle alırken, fazla gelen kum düşsün diye kumu eliyormuş gibi bir hareket yaparsanız, dışkılara yapışmış olan küçük kum tanelerinin de kuma geri düşmesine neden olursunuz ve bu da kumun kokmasını sağlar.
pisliği kürekle alırken, elemeden direk olarak yanındaki kumlarla birlikte atın.
o zaman koku kalmadığını göreceksiniz.

bunun dışında her gün ya da iki günde bir evi süpürüp siliyoruz.
bizim evde nedense çok koşturmalarına rağmen hiç kaza falan olmaz.
çok nadirdir yani.
bence asıl sorun kum temizleme şekliniz.
bunun dışında havalandırma sorunu da olabilir.
camlarınızda sineklik yoksa taktırmanızı tavsiye ederim.
malum, kediler meraklı olur, düşüverirler.

Bence arkadaşın takıldığı koku kedi kokusu değil, çöp kokusu. Çöp kovası ne kadar süre yerde kaldı? İçinde sıvı tarz bir çöp var mıydı (çöp suyu)? Mutfakta kilim vs. varsa ona sinmiş olabilir kokusu. Bu kokunun bu olaydan sonra sindiğinden yola çıkıyorum. Yemek döküldüğü anda temizlemezsen her türlü böcük olur evde. Ben de kedi sahibiyim. Evim kokmuyor. Kedi sahibi olmayan arkadaşlarım gelir eve, onlara da sordum, kedi evi kokutmaz.

Burada kedileri olup evlerinin kokmadığı söyleyenler olmuş hemen. Bunu tabi size değil dışardan gelen birine sormak gerekiyor. Evde evcil hayvan olmasa bile ev içinde yaşayan insanların kokusunu alır zamanla. Yediğiniz yemekler yağlı ve baharatlı ise o ev aynı o şekilde kötü kokar.

Yani kısacası kedililer eviniz kokuyor. Siz fark etmesiniz veya aksini iddia etseniz bile.

teşekkürler yanıtlar için. yeri vileda yerine neyle silebilirim diye sorayım son olarak? yanlış kullanıyorum herhalde, sağdan sola pislik taşıyormuş gibi geliyor vileda.

en klasiği elinzde havlu bezinizle sileceksiniz vileda kullanmayacaksanız ki benim de kanaatim viledanın pek de iyi sonuç vermediği yönünde, kolay gelsin

Gümüşlük'te Mimoza vardır. Ucuz değil ama çok beğenirim yemeklerini samimi ve güleryüzlü bir servisi, güzel de sunumu vardır. Ama sezonda çok dolu oluyorlar, muhakkak rezervasyon gerekir. mimozagumusluk.com

Bodrumlu bir esnaf, balık Gümüşlük'te yenir demişti. Ben gitmedim, bilmiyorum; fakat siyamkedisiZorro'nun dediği yere bakmanızı önerebilirim bana verilen bu tavsiyeyle. Ya da aynı şekilde Gümüşlük'teki başka restoranları da araştırabilirsiniz.

Bak dostum bu kıyağı kimse yapmaz :)

Gümüşlük'te iki tane mekan var, birisi dolmuşlardan inip sahile inince sağa doğru gidiyorsun ordaki ayak üstü balıkçıları geçiyorsun ilerde sahile masalarını atmış böyle mavi çok güzel ve şık masalar hazırlanmış bir mekan göreceksin, hah işte orası birincisi.

İkincisi de kesinlikle limon. Gümüşlüğe gidilip hatta onu geçtim Bodruma gidilip görülmeden dönülmemesi gereken bir yer. Menüde balık varmıydı hatırlamıyorum muhakkak vardır ama menüsü ortamı herşeyiyle muhteşem. böyle tepeden güneşin batışını birebir görüyorsun denizin üzerine batırıyorsun güneşi. Ben annemi götürecek olsam oraya götürürdüm ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden.

Limon için rezervasyon şart yoksa yer bulamazsın. Diğerinin ismini hatırlayamadığım için yardımcı olamıyorum ne yazık ki.

(bkz: limon gümüşlük)

edit: diğer bahsettiğim yer de mimoza'ydı şimdi yukarıdaki duyuruyu görünce adı aklıma geldi.

çok sık tavsiye ediyorum. yalıkavakta denizkızı restaurant var. türkiyenin en iyi balıkçısı diyebilirim.

ortakent'te (bkz: gebora) var. fiyatları normal, mekan güzel ve nezih.

merkezde yiyeceksen meyzen var manavların arkasında güzeldir.

Mimoza'yı geçen sene görüp çok beğenmiştim ama trip advisor'da hakkında kötü şeyler okudum (fahiş fiyat odaklı) yine de ortamı baya güzel gözüküyor. sanırım 9uncu nesilim ama para bende'nin ilk dediği yer de orası.

Limon çok güzel bir yere benziyor ama sanki anneme biraz fazla "genç işi" kaçar gibi geldi. Yine de orayı sevgilisel durumlarda gitmek için not aldım :)

Merkeze inmeyi düşünmüyoruz. bodrum merkez ne annemin ne de benim sevdiği bi bölge değil.

Valla illa ki sevgilisel değil. Genci yaşlısı her çeşit insan geliyor. Dediğim gibi ölmeden önce görülmesi gereken bir yer. Bu zevki ben olsam sevgilimle olduğu kadar annemle de yaşamak isterdim.

Bir kaç kez balık lokantalarında kazıklandıktan sonra şöyle yapıyorum: Mekana girerken şefi çağırıyor ne istediğimi söylüyorum (örneğin 2 kişiyiz 2 balık 2 kadeh şarap 1 kalamar filan) ve ne kadar tutar diyorum. Fiyatı önceden aldıktan sonra gönül rahatlığı ile balığımı yiyorum.

www.paramatik.com

keten pantolon + gömlek olabilir. kot tişört falan olmasın ilk gün, sonra duruma göre düşünürsünüz. takıma da gerek yok bence.

stajsın aga git kanvas-gömlek.

herkes b tadındayken senin a tadında olmana gerek yok bence.

kesinlikle takım giyme şık bir gömlek kanvas bi pantolon durumu çok iyi idare eder

polo thsirt canvas candir

Takım elbise - yok canım...
Canvas + gömlek. Cuma günleri diğer çalışanlar rahat giyiyorsa polo t-shirt.

1. bilmiyorum
2. devlek hastanesinde 15 dakika sürersen, özelde 1.5 saat sürüyor
3. boğazına diş taşı kaçması seni öldürmez
4. bilmiorum

1-3 için endişelerin yersiz. Diğer sorularına arkadaşlar cevap versin..

boğaza diş taşı kaçması neden öldürmesin? nefes borusuna falan kaçarsa?

4.diş taşı ve diş lekeleri temizliğinde eskişehir'de "özlem ersöz baytekin"i tek geçerim. özeldir, ücreti sanırım 125 tl (her iki işlem için toplam) ama taksit de yapıyor. (dişlerin ve dişetinin durumuna göre 2-3 seansta temizler. toplamda bu kadar ödersiniz. her gidişiniz para değil yani)

1. bildiğim kadarıyla yok.
2. hastaneden ziyade doktorun maharetine kalmış. daha önce yine eskişehir'de özel bir hekimde diştaşı temizliği yaptırmış, lekeler için işlem uygulanmadığı halde 4. numarada ödediğim kadar para ödemiş, üstelik memnun da kalmamıştım. özlem hn. süper bir doktor.
3. taş dediğiniz şeyler temizlenirken en büyük parçası yarım susam tanesi gibi olur. bu kadar yıldır hiç başıma boğazıma kaçması v.b. bir durum gelmedi.

isterseniz özlem hn. iletişim bilgilerini mesajla verebilirim.

o kadar haberlerde her gün görürdük diş taşından öldü diye
yok öyle bir şey
minnacık minnacık kum tanesi onlar sen hissetmiyorsun bile

Eskişehirde doktor tavsiye edemem. Ama 1. ve 3. sorular için gereksiz evham yaptığınızı düşünüyorum. Senede bir yaptırırım kendinizi boş yere korkutuyorsunuz.

3- hahuha. taş dediğimiz şey nohut büyüklüğündeki bildiğimiz taş değil.

Biraz dis eti kanamasi oluyor temizlerken, onun disinda hicbir problem olmaz. Bittikten sonraki ferahligi sahsen hicbir seye degismem. Tedavi sonrasinda dis fircanizi degistirmenizi doktor soyler ama yine de yazmis olayim. Taslar da oyle bildigimiz tas degil =)

neden böyle düşünüyorsun ki?

o yarışmaya çağrılmanın bile ne kadar büyük bir şans olduğunu göremiyorsan bence hiç zahmet etme bile.

önüne bir şans gelmiş, hala "yae buna değer mi, yoksa hiç yorulmayayım" diyorsun..

bu düşüncedeki insanlar kim bilir ayaklarına gelen ne şansları harcıyorlar..

İlk mülakatta sadece elin yüzün düzgün mü ona bakıyorlar.
Hedefin nedir? 30 bin kazanırsan ne yaparsın, 60 bin kazanırsan ne yaparsın? Hedeflediğin parayı kazanırsan ne yaparsın soruları var.
Beni 2. görüşmeye çağırdılar. Sonrasında elendim.
2. görüşmede ise çok çok kazık 20 soruluk (10 da olabilir) bir test yaptılar.
Belize'nin bayrağında hangi sembol var, kaç ABD başkanı suikaste kurban gitmiştir hatırladığım bazı sorular.
Ama devamındaki sözlü mülakatta sizden bir 'hikaye' bekliyorlar.
60 bin alırsam ebru sanatını dünyaya yayacağım, 75 bin alırsam karınca çiftliği kuracağım gibi enteresan hikayelere ihtiyacın olacak.
Benim böyle bir hikayem yoktu, kredi ödeyeceğim dedim, elendim..

git moruk, boşver.

bak gittt,
git tabi hacı ya dene şansını.

diyelim ki gittiniz, her şeyi geçtiniz, yarıştınız, 3-5 bin TL kazandınız. kimden kötü? gidin bence de.

pitchheuse+1

Aynı şekilde, önce yazılı test, sonra mülakat, sonra ikinci mülakat. Ev borcumu ödeyeceğim dedim, ne arayan var ne soran.

daha önce de birilerinden çok zor aşamalardan geçtiğini duyduğum için sordum değer mi diye.
dediğim de doğruymuş cevaplara bakılırsa mülakata gideni hemen yarışmaya davet etmiyolarmış.
buradan sırf istanbula mülakat için gidiş geliş 500 tl yazar zaten.
bu arada şaka sandım atv yi aradım doğruymuş.

abudik gubidik bir kıyafetle git. davranışların da öyle olsun keza. bir şekilde ekranı görürsün.

abı ne adamsın ya şaka sandım :D ama git şaka maka belki alırsın 50-60 milyar da zirvede herkeşe benden 70lik falan :D

kardesım daha o gun kadın bır temızlıkcı cıktı 60 bın kazandı kadın evının parassını odeyecektı. o ne dedı o zaman? bence sans meselesı

ben mülakata gittim. gençler için şu tespitim oldu. tipin düzgün ve sıradışı, garip biriysen aylar sonra tekrar çağırıyorlar. bana seni şu tarihe kadar aramazsak elendiğini anla gibi bi laf ettiler.

olay şu ki, reyting getirecek bir tipiniz/karakteriniz/konuşmanız/hayaliniz/mesleğiniz yoksa elenirsiniz. seyirciye "dur bakalım bu n'apacak?" dedirtip, seyirciyi ekrana kitleyebilecek insanlar seçilecektir. tıpkı survivor, bbg, izdivaç, vb programlardaki gibi. zeki olanı öne çıkarmaya çalışan eski kim 500 milyar ister yok artık. o da gözünü açtı, reyting yemek istiyor.

hava çok sıcaksa hiçbir şey olmaz, ne kadar yazlık giyindin o kadar iyi.
kalabalıkta pek farkedilmiyor. fotoğraflarda da arkada durursan sorun yok.

İlk okulumdan mezun olurken (Boğaziçi) altına şort giymiş erkek arkadaşlarım vardı -> gerçi görüntü biraz sapıkça, zaten cüppenin önünü açıp açıp kapatıyorlardı, gülüyorduk filan.

İkinci okuldan mezun olurken diploma töreni Alman konsolosluğundaydı (MU Almanca işletme) orada insan daha resmi giyiniyor tabii.

Şort giymeni önermem, arkadan bakınca banyodan çıkmış gelmişsin gibi görünüyor :)

eşşek kadar adam olmuşsun hacı kep cübbe altına da bir zahmet sade slim fit şık bir gömlek ve renge uyacak bir pantalon çekiver derim ben(cübbenin rengini de atlamadan tabii ki)

öteki türlüsüne ben mezuniyetimde zaten rastlamadım da, rastlasaydım da yazık laaaan derdim herhalde.

keb ve cübbe giymek yeterince abesken altına ne giydiğinin çokta önemi yok bence.

cevap: hayır, olmaz, kot tişört abes olmaz. şort bile abes olmaz.

yok hacı hiç bi sik olmuyor, tişört kot pantolon yaptım ben.

oğlum giydirdiniz takım elbiseyi şarıl şarıl güneş altında ismail türüt terlemesi yaptım

kıskanç, yalaka, şerefsiz herifin biri işte.
her iş yerinde olan normal bi tip yani.

ben sadece 1 numaralı maddeyi anlayabildim.
1 numara için adamın paraya vs. gerçekten çok ihtiyacı vardır, dolayısıyla çok çalışmak, çalıştırılmak hakkında olumsuz konuşup riske girmek istemiyordur.

fazla kafaya takmamak lazım. kim bilir o senin hakkında ne düşünüyordur. iş hayatı işte. salla gitsin

sabır diliyorum öncelikle
madem seni arka plana itiyor, sen de patrona karşı onu aradan çıkarıp kendin muhatap ol, kendini tanıt.
sana yaptığı her uyuzluğu bir köşeye not et, unutabilirsin, unutursan biri sorarsa hatırlarsın.
bir yandan da iş bakmaya başla.

otorite kurmaya çalışıyor.

siz de ona uyuzluk yapın? mesela elinize çok fırsat geçmiş aslında.

1)'de işten yakındığında ters cevap verdiğinde. "sistemin kölesi olmuş işkolik seni" filan desen? böyle şaka gibi ama değil. amaç uyuz etmek.

2)'de de olay sonunda fatality yapmak kalmış size ama yapmamışsınız? noldu hani tekrar çizmek gerekti filan deseydin zor durumda bıraksaydın.

3) baştan çizsen böyle olmazdı deyince sen ne dedin ki? ok deyip geçmememişsindir umarım.

4) bu olayı anlamadım aslında, şak diye sen de suç atsan fena olmazdı aslında?

neyse uzun vade de seninle uğraşmaması gerektiğini anlar. ama o lafını sokup köşesine çekilmesine izin verirsen her şey aynı kalır.

bu uyuz tipler her yerde var. anlayamadığın şey şu: adam senle rekabet ediyor, sense pek rekabetçi değilsin. kendini öne çıkartmaya, senin üzerinde üstünlük kurmaya falan çalışıyor. sen de aynısını yapabilir veya siklemeyebilirsin, sana kalmış.

@dwight ya diyorum siz dediniz falan diye yanlışın var diyor mesela kabul etmiyor, her şeye bir savunması var lafı uzatmamak için girmedim oralara hiç ama uğraşıyor yani teknikere falan anlatıyorum herkese öyle diyor da bakıyorum öyle değil bir tek bana bunlar. bir de 1'deki gibi bir şey dememe imkan yok benim üstüm konumunda çünkü bir durum olursa kimse beni tercih etmez burda.

hıms üst konumdaysa dediklerimi tamamen unutun. bir de sadece size karşı böyleymiş. o zaman size adamla arkadaş olmak düşer. iş arkadaşları beraber ufak bir aktivite ayarlasanız (mümkünse alkollü). kaynaşsanız size de normal davranır gibi. deneyin bence.

eğer ondan tavsiye alıyorsanız yazılı (mail vb.) alın. yazılı olmasını siz başlatın, ya yazılı cevap verecektir, sözlü cevap vermek istediğinde yazılı cevap isteyin. hatta yapabiliyorsanız daha üst pozisyondaki birini de yazışmalara ortak edin.

Eğer ona bağlı çalışmıyorsanız, sadece daha kıdemli olduğu için üstünüz olduğunu düşünüyorsanız takmayın, üstünüz bile olsa "topu göğsünüzde yumuşatıp" cevabınızı verin. Yoksa o hep üstte kalacak.

@altinci nesil keşke kurumsal bir şirket olsak da yazılı isteyebilsem ya bugün de iyice düşündükçe sinir olmaya başladım görmeniz gerek aslında adamın her şeyi kıl ya bu sıcakta klimayı kapattık mesela, sezeryan çocuğuymuş kendisi o yüzden hassasmış ceketle falan dolaşıyor zaten. şöyle zamanı durdurabilsem hiro gibi de gidip kafasına vursam bi kere rahatlıcam.

çok alakasız bir sektörde olmama rağmen bizde de var benzer tavırlarda bir insan. karaktersizlik aklıma gelen ilk sıfat! tek hedefi pozisyonunda yükselmek diye tahmin ediyorum.
1. madde mesela; bir gün müdür olur da cumartesi mesaileri devam ederse çalışanlardan hiç biri "ama zamanında siz de şikayetçiydiniz" diyemesin diye şimdiden önlem alıyor olabilir.
diğer maddeler için de en mantıklı çıkarımım; kendince yöneticilik oynuyor, sizleri, kendini ve en önemlisi patronu deniyor..

olayın teknik kısmın dan pek anlamam ama tipik orospu çocuğu.

senden kıdemli bi çalışana, çalışmaktan şikayet etme. ctesi çalışılmaz falan deme hiç lafını etme, erken çıktığında filan ne yapacağını söyleme, sorarsa ailesel dersin gidersin. hele ki adama defalarca demişsin hiç tepki vermemiş, o yüzden açık verme. kıdemli olduğu için o sana açık vermek istemiyor olabilir ctesi konusunda, sonra suyu çıkmasın diye. ya da işkoliktir kendini işe adamıştır, veya kendi işleri cumaya kadar bitmiyordur ctesi gerekli oluyordur ona.

zaten belli yükselme arzusu içinde bir arkadaş kendisi, şerefsizlik yapma potansiyeli çok yüksek o yüzden açık verme. onu baştan çiz falan dediğinde de karışmasına izin verme sen işini yap teslim et olsun bitsin.

sevilmez mi, ben hiç rastlamadım sevilmediğine. muhakkak vardır sevmeyenide, öyle özellikle sevilmez diye bir durum yok.

samimi bulunmuyor işte hem karşı çıkıp hem kapitalizmin bu kadar içinde olmasu vs vs

chp yüzündendir belki. kendisi bir dönem chp milletvekilliği yaptı. atatürk'ü sevmeyen solcular sevmiyor olabilir.

sesi iyi değil, medyatik bide + chp millet vekilliği

Sanatçı olarak sevilir fakat tavırları olarak pek sevilmeyebilir. Samimi, içten vs ne derseniz deyin olmuyor livaneli.

samimi bulmuyorum kendisini. solcu olup olmamasıyla bir problemim yok.

Sevgili kardeşler zaman tünelinden cevap veriyorum; '80 darbesinden sonra Zülfü Livaneli konserleri özel izinle yapılırdı, o derece politik görülüyordu darbe yöneticileri tarafından. Sonrasında Özal döneminde dışa açılmayı vs. destekleyince (Çetin Altan kadar olmasa bile) döneklikle suçlandı ve sol kesim tarafından araya mesafe kondu. CHP'den milletvekili olduğu zaman bile bu tarihçesi unutulmadı. Öte yandan '80 öncesi dönemde yakasız gömlek ve kıl yelek (Edip Akbayram styla) bir giyim tarzı varken bir de gördük ki pek te şık giyinirmiş, kızını İtalya'da okutmuş, kızı da zaten pek tikiymiş vs. Bu da sol camiada samimiyetini azalttı.

italyan asıllı olduğu için.

Kesin cevaplarını verdikleri zaman (sizi işe almaya karar verdilerse) sorarsınız. Baştan onların kurallarına uyacağınızı söylemişsiniz. Eğer ilk işinizse ya da çok tecrübesizseniz ya da o şirkette bir süredir stajerlik yapıyorsanız olur böyle şeyler. Ben de ilk işime başladığımda bir ay boyunca ne alacağımız bilmeden çalışmıştım. Üzmemişlerdi beni o ayrı. Hey gidi günler...

Ben 1 kiloluk algida maraş usülü kutusunu yaklaşık yarım saatte tüketebiliyorum. Hızlıca yediğim için vücudum ısı kaybediyor tabi, ufak bi titreme yaşıyorum filan ama önemsiz yani, hatta tatlı bi titreme. İç titremesi.

Hatta bi dakka lan o kutular %33 bedavalı kutular. 1,33 KG yiyorum yani.

Bir şey olmaz ye gitsin.

Orjinal Maraş dondurması ise bişeycik olmaz. Ama algida vb. ürünler bol miktarda kanserojen madde içerir. Değil 1 kg 100 gram bile tüketmeyin, kimseye de tükettirmeyin.

@vita vinum est

onlar kilo değil litre. litresi de 490 gram falan.

dondurmanın hiç bir zaman zararı olmaz.

indir mideye :D

mide üşümesi,
bu arada aç karnına soğuk karpuz öldürür, o derece.

normal yıka çıkar bir sorun yok. her ihtimale karşı en güzel çözüm limondur + bulaşık deterjanı. limon sık üstüne o asitin yumuşatamayacağı leke yok sonra da bulaşık deterjanı dök -pril gibi-. birkaç saat beklesin, at makineye gitsin. mavi önlükten siyah mürekkep lekesini az çıkarmazdı annem.

2 tl ye kosla oksi ekşın satılıyor. elde veya makinada kullanabilirsin. pril türü şeyler kotun o bölgesinin renginde değişme yapabilir.

Kot pantolon beyaz m nedir? Koyu renkte zaten çıkar, beyazda da kosla veya henkel'in şu yeşil renkli profesyonel dedikleri leke çıkarıcılarıyla yıka çıkar, pancar değil ki bu?

bu ülke 3 günde 1 şehit veriyor, bi insanı öldürüp kafasını testereyle kesip çöp tenekesine atan 17 yaşında insan teslim olmasa polis 10 sene daha arayacaktı, her gün sokak ortasında birileri onlarca insanın gözü önünde öldürülüyor. dizi sonuçta takılmamak lazım, bi ara da kurtlar vadisi fenomendi...

hayır dizi de. kurtlar vadisini bu kdar küçümseyen insanlar, bu diziye nasıl bu kadar tapıyolar anlayamadım.

binlerce entri var sözlükte. demekki insanlara gerçekçi geliyor.

ben de o insanlardanım, hatta yazın izleyip arayı çok açmamak için (sınavların da sayesinde) dünkü final dahil son 4-5 bölümünü izlemedim o dereceyim yani(hatta başlıktaki 'saçmalığı' ibaresi beni inanılmaz rahatsız ediyor). kendi adıma; ben daha dizinin adı dahi ortalarda yokken kitapları okuyup hayran olmuştum, dizi benim için kitapların mirası ve kitabın güzelliğini bozmayıp aksine olayı çok daha ileri taşıdı. bana sorarsan bence gayet de gerçekçi. ama çok izlenip, tartışılıp, popüler olmasını gerçekliğe bağlamak mantıklı değil bence.

//bu arada popüler olana çamur atma sevdasıyla açılmış bi duyuru değildir umarım, boşu boşuna uğraşmış olmayalım cevaplamayla...

neresi gerçekçi lan. adam tavuk gibi öldürüyo milleti. nerde böyle dünya lan. bu ülkenin polisi askeri var öyle racon kesen adammı kaldı. sizin gibi çoluk çocuk inanıyo işte.

devletin topu tankı var. bi tane lavuk iki tane ihale alıcak diye polis müsteşar zart zurt dinlemiyo. sizin gibi saftirikler hala savunuyo.

al işte boşa gitti, he canım he gülüm..

tabi bu ülkede mafya yok,terörist yok,gençleri katleden insanlar yok. polis bilmemne hepsini önlüyor. tabi. diziye inanmak bile daha mantıklı bu nasıl bir kafa yapısı ya? buna çoluk çocuk bile inanmaz.

Diziyi izlemem ama Behzat Ç.'nin evlenmesine kopan onca kıyametten sonra adam evli kalmasın diye karısını öldürdüler gibi geldi.

Kesinlikle saçma. Ercüment muhabbetleri girdikten sonra sıkılıp izlemeyi bıraktım. Keşke ilk bölümlerdeki gibi her bölüm bir olay çözülen polisiye tadı devam etseydi. Ama o şartlarda da her hafta 90 dakika dizi çekmek çok zor tabi.

dostum çok aksiyon filmi izliyorsun sanırım.

Bu cevap verilebilecek bir soru değil.

baba

Fark etmez.

en yasli olani.

@kratos

nick-cevap uyumu :)

Ailemden bir kişiyi öldürecek ve bunun vebalini benim/ karar verenlerin üzerine atabilecek tıynette bir örgütse benim adını verdiğim kişiyi öldürecekleri ne malum?

annem ve kardeşim gerekli bilgileri bile verebilirim

prize takılanlarıda zararlı diye duymuştum.hele ki mevzu bahis bebek ise ondan da vazgeçin. kokusuz spreyler var raidin ya da detanın onlara bi bakın.ama ben hiç kullanmadım o yüzden kaliteli midir bilemem.

onlarda kimyasal değil mi bir nevi. raid inki etkili priza tak. yalnız odanın kapısı açık kalsın gece

Onda da kimyasal var. İkea'da 10tl'ye yatagin etrafina takilan tulden sineklik var. Bi tane bebege, bi tane de kendi yataginiza alin. Tavana monte ediliyor. Saga sola birkac tane feslegen bitkisi alin saksida. Camlara da sineklik taktirin.

senin şuan yapman gereken tek şey şu. evdeki bütün pencerelere sineklik alacaksın. sineklikleri taktıktan sonra evde kalan sinekleri manuel olarak öldüreceksin. bu kadar. ;)

prize takılanlar kullanıldığında genel kanının aksine kapı ya da pencere açık bırakılmalıymış. çünkü yaydığı koku sineği öldürmüyor, kaçırıyor. siz kapı baca kapalı yatarsanız sinek anca dellenmekle yetiniyor.
bir zamanlar gençken raid tanıtımlarında çalışmıştım, eğitimde anlatmışlardı.

bende dedim ya o yüzden işte kapıyı açık bırak diye :).

florasan ışığı gibi bir ışık var, mavi renkte.
rengiyle tüm sinekleri kendine çekiyor, ışığa değince de yakıyor.
tavsiye ederim.

Bizim bebe yeni doğduğunda doktoruna sormuştum bu raid likitlerden kullanabilir miyim diye, "kesinlikle kullanın, bebeği delik-deşik ederler" demişti. Kullandık biz de.

arçelik'in kampanyalı bir ürününü almıştık 630TL ye. en ucuzundandı sanırım, 2 programlı basit birşey. Çok ses yapmıyor ama yılaması uzun sürüyor (1 saat kadar) ve eğer az bulaşık var ise buna yönelik bir program yok.

Tavsiyem azbulaşık ile veya durulama ile çalışabilecek orta karar birşey alman. Özellikle de bosch marka almanı öneririm, 50 ye 100 e bakma. pahalı ve çok sık değiştirmediğin aletler bunlar, 1 kere al iyi olsun.

arkadaşı düzeltmek istiyorum, 1 saat bir bulaşık makinesi için kısa bir programdır, ortalama makinelerde normal programlar 3 saate kadar sürüyor.

bulaşık makinesi önemli abi. bence ucuza kaçma. sonuçta o yıkanacak olan tabak çanak ile yemek yiyeceksin tekrar. o yüzden bu konuda iyi bir şey almalısın. şahsen 600 ün üzerine biraz ekleyerek siemesn ya da bosch alabilirsin.
biz de siemens var. ses olayı mutfağın kapısını kapatırsan hiç olmaz. yani hafif bir gıcırtı tarzı sesler işte. 3 programı var. 55 dakikalık bir programı var hemen hemen hep onda yıkıyoruz. su giderleri hakkında emin değilim ama daha tasarruflu olduğunu söylüyorlar.
@talemon
1 saat kısa değil ama 3 saatlik program ben hiç görmedim.

Bende de en ucuzundan 3 programlı Siemens var ve memnunum. Ama keşke biraz daha fazla verip daha çok programlısından alsaydım diyorum. O programlara çok ihtiyacım olduğu için değil; ama zenlaid'in de dediği gibi gerçekten kısa olan programlar çok programlı makinelerde oluyor ve eğer benim gibi tabakları makineye koymadan önce sudan geçiriyorsanız zamandan ve elektrikten tasarruf oluyor. Bu arada ben de 3 saatlik bir programa denk gelmedim. En azından Bosh, Miele ve Siemens üçlüsünde yok öyle bir program.

Hmm güzel tavsiyeler.Şunu gördüm sizce nasıl? Adam 9 programlı makineyi 600 e satıyor.Hemde arçelik.Bi bit yeniği olabilir gibi geliyor bana.Modeli 6095 edi imiş adama sordum.

www.sahibinden.com

bosch'un iki yıl önce alınan bir modelinde iki saatten uzun süren program var. bana da çok uzun geldi, bulaşık dediğinin bir, olmadı bir buçuk saatte bitmesi lazım fikrimce.
marka diye atlamayın yani, dayanıklı olabilir belki (ki henüz söylemek için erken) ama fonksiyonları yetersiz olabiliyor o fiyat aralığında.

1971

42 yasında.

hazırlık okumadıysa ve hiç kalmadıysa 1971.

42 den büyüktür o.

Hazırlık varsa 70'li

matematiği de mi bize yaptırıyon?

Kenevir. Hint olani oldukça ilginçtir.

çarkıfelek, çiçekleri süperdir.

ertesı gun hapı her zaman ılıskı yaptıgın zama alınmıyor. ayda 1 dıye bılıyorum. cok zararı oluyoır yanı. prezervatıfsız ılıskı kurmakta garıp oluyor. garıp ısler herkesın kendı ıstegı var işte. kımısı sexi uç noktada yaşamak ıster. onlar ıcın kotu oldu yanı bu durum

mesele kürtaj değil çünkü, olayın operasyon tarafından bakarsanız tek mesele kürtajmış gibi görünüyor, ama buradaki mesele kürtaj, sezeryan ve daha bir sürü mevzu üzerinden -tecavüzün ne kadar basit ve tüh tüh tüh olmasaymış iyiymiş ama oldu naapalım modu da dahil- kadınların alenen aşağılanması, kuluçka makinesi olarak algılanması falan filan... adam sezaryene neden karşı mesela, bu ülkemizde sıklıkla gereksiz yere uygulanan bir operasyon olduğu için DEĞİL DE, sezeryan yapan kadın 3.yü doğuramaz, onun nüfus isteklerini yerine getiremez diye... Ayh ne yazsam boş tabii... erkek gözüyle baktığınız sürece kürtajın kürtaj-cerrahi-kazımak kısmında kalacaksınız.

kimse ay canım sıkıldı bir kürtaj olayım da geleyim demiyor, bu öyle canı sıkılanın yaptırdığı bir operasyon değil ama mecbur kalındı ise de kişinin kendi hayatı üzerinde vereceği bu denli kararı da devlete sorması olacak iş değil, rica ederim. o kadar mevzu varken memlekette, ne gibi bir sıkıntı yaratmış ki en önemlli konu olarak öne sürülğyor. bunun için yasaya gerek var mı , yahu?
cezanı mı çeksin, ne demek istiyorsunuz?
o kadar sorumsuzluk örneği var bu ülkede, işiçi ölümlerinde alınmayan tedbirlerden daha mı önemli ya da trafik kazalarındaki ölümlerden, rica ediyorum biraz mantık biraz. kimsenin sorumsuzluğunun bedelini siz ödemiyorsunuz ama onca aptala verilen ehliyet nedeniyle ölebiliyor, yaralabiliyorsunuz, şu hassasiyetlerinizi rica edeiyorum gözden geçirin.

Aptalların ve aptallığın hakkını değil, kişisel hayatı savunma durumu bu. Taviz çorap söküğü sistemiyle ilerler, bugün yapılan kişisel müdahale yarın gelir başka yerleri de vurur.

Bunu bilebilecek olgunluktasınızdır diye düşünüyorum. Nihayetinde, aptallık yerine kendi haklarını savunacak derecede olgunlar.

Ayrıca korunmasız ilişki bu ülkede kadının korunmadığı ilişki demektir genelde, erkeklerimiz korunmayı sevmez, illa korunulacaksa bu kadının görevidir. Korunma yöntemlerinin tamamı kadına bir şekilde hasar verir, ama mecburdur kadın yapacak bir şey yoktur. Kadın, adam istediği her zaman onunla birlikte olmak zorundadır, regl dönemlerinde kadınlar dayak yiyor bu ülkede biliyor musunuz? Ertesi gün hapı, herkesin ulaşabildiği bir şey değildir, kaldı ki ulaşılabilir bile olsa bir insanın hayatı boyunca 3'ten fazla kullanmaması önerilir, öyle zırt pırt kullanılacak bir şey de değildir.

kimse zevk için, hobi olarak hamile kalıp kürtaj yaptırmıyor... "kaza" sonucu hamile kalıyor hamile kalmak istemeyen kadınlar genellikle. tecavüz falan gibi olayları saymıyorum bile fark ettiysen...
istemeyen, yanlış bulan kürtaj yaptırmaz, bu onların hakkıdır, ama yaptırmak isteyenin de yaptırmaya hakkı olmalıdır, diğer insanlara kendilerini haklı göstermek zorunda dahi değillerdir.

konu o değil ki. şu anda da 3 aylık bebeği aldıramıyorsun zaten. 8-10 haftadan daha küçükse ancak... he ondan sonra yaptıran da vardır ama ona zaten biz de karşıyız. yoksa evet kimse "sevişelim de hamile kalırsam kürtaj yaptırırız" demiyor.

bu arada; ertesi gün hapı korunma metodu olarak görülmemeli. tecavüz sonrası, kondom yırtılması vs gibi durumlarda kullanmak için... yoksa efendim sevişelim arkasından ertesi gün hapı alalım olmuyor. olsa çok pratik olurdu ama çok zararlı olduğu için hiç önerilmiyor...

bu tip, herkesi ve her durumu kapsayacak uygulamalar, normal durumları değil, istisnai ve anormal durumları da kapsayacağı için genelde tepki alır. tabi ki "bile isteye korunmayıp da hamile kalan insanlar rahat rahat kürtajını yaptırabilsin" diye protesto edilmiyor bu.
ama doğum kontrol yöntemlerinin hiçbiri ama hiçbiri %100 etkili değildir. korunan kişinin de hamile kalma ihtimali vardır, tecavüze uğrayanın da hamile kalma ihtimali vardır.

ailemde yaşanan bir kürtaj hikayesi mesela; kadın 5 yıldır evli, çocuk sahibi olmak istiyor, korunmuyor. kocası bir gün eve geliyor ve pat diye "benim başkasıyla ilişkim var seni terk ediyorum" diye çıkıp gidiyor. bikaç hafta sonra kadın hamile olduğunu öğreniyor. naapsın? aile olmaya çalışan kadın, kendini aniden bekar bulduğunda çocuk doğurmak zorunda mı? o babasıyla büyütmeyi düşünerek hamile kalma kararı vermişti, hiç hesaba katmamışken bekar anne olmak zorunda mı?

bu bir kamu alanının genişlemesi, devletin heryere elinin uzanması, bunu ahlak üzerinden yapıyor gibi görünmesi. sizce de devlettin alanları yeterince geniş değil mi?

devletin özgürlükleri kısıtlaması olarak görmüyorum. hatta tam tersi, vatandaşların özgürlük kisvesi altında sorumsuzluklarını küçücük bedenlere ödetmesi olarak görüyorum. çorap söküğü diyen arkadaşa da empati yapmasını tavsiye ediyorum. bugün kendi tembelliği ve aptallığı yüzünden böyle bir karar alan insan bu rahatlıkla yarın öbür gün daha uç şeyler yapmayacağı ne malum?

şu duyurudan;

tecavüz olayına karşı çıkmam için tecavüze uğramış olmam,
hırsızlığa karşı çıkmam için hırsızlığa maruz kalmam,
enseste karşı çıkmam için enseste maruz kalmam,
cinayete karşı çıkmam için cinayete kurban gitmiş olmam,

gerektiğini anlıyorum.

vay anasını sayın seerciler.
aynı hava.. nefes almak.. israf.. tebrik..

bunu savunanların, ağızlarından salyalar çıkarak kurdukları cümlelerde insanın aklına inanın çook başka şeyler getiriyor, kişisel özgürlüklerin bu denli hafife alınmasını inanın kabul edemiyorum.
mevzu kürtaj değil mevzu kişi hak ve özgürlükleri, ama işin içine cisel ilişki girince mutlaka ahlak açısından da bakmak lazım, ahlak birtek onun üstüne, kadın bedeni aracılığıyla kurulur. pes, pes ,pes....

@holy senin gibi anlamak için başka organlarını kullananları görünce ben de aldığım nefese isyan ediyorum.

kürtajı tamamen yasaklamayacaklar zaten süresini 4 haftaya kısaltacaklar. doktor geçen tvde dedi 4 haftalıkken hamileliği anlamak çok zor. ki şu an 10 haftaya kadar yapılıyor ve geneli 8 haftalık iken oluyormuş.

ben de şahsen kürtaja karşıyım ama devlete ne aq. 10 hafta sınırı koymuşsun daha ne kasıyorsun. ayrıca bu kürtaj muhabbetinin de sırf gündem değiştirme olduğunu düşünüyorum. bir doktorlara danışır dimi, başbakan çıkıyor saçmalıyor, sağlık bakanı sıçıp sıvıyo. kasıtlı hareketler yani bunlar.

ayrıca korunmasız ilişkiye girenleri de anlamak mümkün değil bence de. ama şöyle bir olay var o bile tamamen koruyamıyor yani. ki ertesi gün hapı alsan da o bile kesin değil. yani kondomla ilişkiye girip ertesi gün hapı alsan yine de milyonda bir de olsa ihtimal var. o yüzden kürtajı tamamen yasaklamak kuzey kore'nin müslümanlısı olma yolunda atılacak büyük bir adımdır.

Bakış açın çok yanlış. Kimse kürtajın ne kadar ideal olduğunu söylemiyor. Her aklı yerinde insan kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olmadığının da bilincinde. Ancak çocuk doğurmak, bakmak buna hazır olmak ya da olmamak bireylere özel kararlardır. Her doğum kontrol yöntemi 100% sonuç vermez. Ya da bir aksilik olur şartlar değişir: işten çıkarılırsın, eve haciz gelir, hastalanırsın vs; kendin çocuksundur bakmaya hazır olmadığını geç anlarsın, hamilelik sıkıntılıdır, annenin ruhsal fiziksel sağlığı(bebeğin de) doğuma ya da sonrasına müsait değildir. Sebebi ne olursa olsun çok kişisel şeyler bunlar ve bir başka otoritenin o kişinin kendi bedeniyle, hayatıyla ilgili böylesine önemli bir konuda söz söyleme hakkı olmamalı.

Burada asıl karşı çıkılan siyasilerin insanların yaşam şeklini bu derece kontrol etmeye, kendi etiklerini kabul ettirmeye çalışması ve bireylerin haklarını hiçe saymaları.

-ülkemin belli bir bölgesinde genç kızların ve hatta kız çocuklarının korkuç şekilde artan intihar oranı çok yüksekse ve bu kızlar sadece birer istatistik rakamı olarak yer alıyorsa kayıtlarda,
-çocuk esirgemelerin koşulları bu kadar ortadaysa, çevre esnaflar bile kontör karşılığı bu çocuklara bir sürü şey yapmayı kendisine hak görüyorsa,
-20 küsur kişinin tecavüzüne uğrayan bir kız çocuğunu koruyamıyorlarsa,
-kadın cinayetleri bu boyuta geldiyse ve artarak devam ediyorsa,
-karakolda kadın şüpeliyi (?) döven polislerin akibeti güzelce örtbas edildiyse,
-kadın sığınma evlerinin neredeyse tamamı kapatıldıysa,
-bu kürtaj konusuna karşıt fikir beyan eden bazı andavallar bile söz konusu partili bir bakanın eşinin tüplerini bağlatmasını karşı argüman olarak kullanacak, aynı mentalite ile karşılık verecek kadar eril( ve de geri zekalı) bir dile sahipse,
-töre indirimi gibi bir uygulama bu ülkede yıllarca uygulandıysa,
-evinizin önünde ki çöp kovalarına boyu yetmediği için içine girerek çöp toplayan çocuklar yaşıyorsa ülke sınırlarında,
-dolmuş kiralayıp sokakta yatmak daha katlanılabilir diye antalya'ya kışı geçirmek üzere giden sokak çocukları varsa,


ve bu örnekler daha geniş zamanım olsa sayfalarca çoğaltılabilecek kadar çoksa, kimse bana bu uygulamaların "ceninin hakkını korumak" adına savunulduğunu söylemesin. bunun 5 sene sonrası kadınlar araba kullanmasın, tek başına yolculuk etmesine gidecek. sakın bana ama ordu falan gibi bir söylemle gelmeyin.

keyfi olarak kürtaj yaptıran bir kadını canlandıramıyorum ben kendi mantığımda. varsayalım öyle, amma velakin sebebi, gerekçesi her ne olursa olsun herhangi bir bireyin ( kadın demeye bile gerek yok ) kendi bedeni üzerinde söz hakkı vardır. son söz kendisine aittir. kamu malı mıyım ki ben kamu benim bedenime dair karar verebiliyor?! zaten sağlık v.b. gerekçelerle gerekli düzenlemeler yapılmış durumdadır ve revizyona gerek yoktur. varsa da buna tıp eğitimi almış kişiler karar verir.

edit: ama diğer ülkelerde ki tecavüz mağduru kadınlar doğurdular ne var ki diyen şahıslar; o terk edilen çocukların 2 yaşında olanlarının dahi amerikadan gelen şahıslarca çocuk pornosunda kullanıldıklarına, kaldıkları yurtlarda ki müdürlerin bu işten zengin olduklarına dair çarşaf çarşaf haberleri okumuşlar mıdır acaba o zamanlarda, yoksa para saymakla mı meşgullerdi diye sorarım ben. insanlar pembe gözlük takınca dünyanın pembe olduğunu sanmıyorlar mı, çıldırıyorum.

@keltikfrost,

isyan etmek, ileriye götürüp adımlar atıp gelişilince bir anlama bürünüyor tabi.

hayatta insanların başına istemeseler veya her türlü tedbirleri alsalar dahi nelerin gelebileceğini düşünebilecek kapasitenin olmamasından başlayabilirsin belki. "yaştandır herhalde, o yüzden geçer bir süre sonra" diye düşünmeyi tercih ediyorum, ayıp olmasın diye..

zira hayatla ve insanoğluyla ilgili bu gerçeği; kendi başına ya da çevrende yakının olanların, sevdiklerinin başına gelerek öğrenmek zorunda da kalabilirsin...

Burada mesele düşünceni karşı tarafa zorla kabul ettirmek, üstelik te bunu kadın tarafını en aşağılayan bir biçimde yapmak. Bir karşı örnek vereyim; bundan bir süre öncesine kadar kadınlardan çok erkekler çıkıp kadınların başlarını örtme hakkını savunuyordu. Bu dönemde başı örtülü kadınlar derse alınmazken bu düşünceyi savunan erkekler derslerine rahatça giriyorlardı. Şimdi yine erkekler diyorlar ki "kadın kürtaj olmasın" ama bunu diyen / demeyenlerden peydahlanan çocuklar kadınların bedeninin içinde. Onun için diyoruz "bu kadınların seçimi olmalı " diye.

Seviş geçer panpa.

iyilik yapmak; do a favor.

do a favor ağır gelir diyorsan daha hafifi için

do a kindness

bence tam karşılıyor.

endearment, to endear nasıl geliyor kulağa? Pek bir mayhoş ve sevgilisine yaparmış gibi mi, yoksa bir şirkete jest olarak bir şey yaparken de kullanılır mı?

to do a favor derim ben buna ?

Bostancı'da Emin Ali Paşa Caddesinin girişinde var.

arnavutköy'de bodrum mantının biraz ilerisinde var. sahil tarafına değil ara sokak tarafına girin. direkt dükkanı var.

Beylerbeyi Merkezde bir mağazaları mevcut.

Osmanbey'de bir markette dondurması satılıyor. Diğer ürünleri de vardı sanırım ama emin değilim.

@beholderullez
Osmanbey'de nerede tam olarak?

@iloushka

Nasıl tarif edeyim bilmiyorum, aslında osmanbey değilde şişli desek daha doğru olacak. Şişli caminin arkasında BEDAŞ var, oraya çok yakın. Zamanında kartvizitlerini almıştım ama kaybettim. AOÇ dondurması almıştım geçen sene oradan. Daha fazla nasıl tarif edecem bilmiyorum. Orta büyüklükte cadde üstünde bir market. AOÇ stickerini görüp dalmıştım bende içeri.

@siyam kedisi tam adresi neresi, tarif edebilir misin? Suadiye girişinde mi caddenin yoksa altıntepe girişinde mi?

@sinematikçi

Bostancı minibüs caddesinde kavşaktan tam sola saparsan Vükela caddesine, az sola saparsan Emin Ali Paşa'ya girersin. İşte tam orada sol tarafta, bir yanında bir butik öteki yanında eczane var.

Makarna makinesi dediğin hamuru açmak için kullanılan merdanemsi şey mi?

o ve bicak kismi.

seramik tava al. ama şimşir kaşıkla kullan yoksa çizilir ziyan olur. ben çok memnunum. 2tencere 1 tava aldım kampanyadan kehkehkeh

Vıcık vıcık, iğrenç, tiksindirici bir ilişki tarzını "çabuk bağlanmak" zannediyor da olabilirsin. Adamın midesini bulandırma yeter.

Bir de daha 2. aydan evlilik çıtlatmalarına girdiysen boynun vurulmalı.. :)

Bunaltmadıktan sonra suç değil.

piç tercihinin getirileri..

deal with it.

Çabuk bağlanmaktan anladığın günde 5 kez aramaksa, bütün planlarını onun üzerine kurmaksa bu çok sevmek ya da çabuk bağlanmak değil. Yapma bunları. Misal hafta sonu buluşacaksınız, "planı sen yap" de. Ben sevmem öyle "bir sen ara bir ben ararım" insan tipini ama görüşme frekansınızı biraz karşılıklı belirleyin.

bence beyaz kale

kronolojik sırayla da gidebilirsiniz, ama cevdet bey ve oğulları diğer pamuk romanlarına nazaran bir bildungsroman olmasından mütevellit beğenmezseniz, en azından beyaz kale ya da sessiz evi de üzerine okumanızı öneririm. gerçi beğenilmeyecek bir yani yok ya yine de söyleyeyim dedim.

ama onun yerine dediğim gibi beyaz kale ya da sessiz ev'le başlayabilirsiniz.

beyaz kale +1

bence yeni hayat veya kar olabilir.

Beyaz Kale, Masumiyet Müzesi ve Yeni Hayat'ı okudum sadece. Hiç okumayana en çok Beyaz Kale'yi öneririm. Ötekilerde olan bazı aşırılıklar olmadığı için sindirmesi daha kolay, herkesin okuyup sevebileceği bir roman.

Bence hiç başlama zaman kaybı.

Bütün Orhan Pamuk kitaplarını çıkış sırasıyla okudum. Orhan Pamuk kitaplarında diğer kitaplarına ufak göndermeler yapar. Sırasıyla okumak onun için iyidir. Ama "Cevdet Bey ve oğulları" kalın geldi diyorsanız "Beyaz Kale" veya "Benim adım kırmızı" ile de başlayabilirsiniz.

kol düğmeleri?
ilk işini aldığı gün ya da evlenirken giyeceği gömleğinde kullanabilir.

bence sormadan almak yerine sana bi hediye alacam sen seç diyebilir. Aklında bişeyler vardır belki.

laptop alacağına motorsiklete merakı varsa olabilir :)

Bisiklet forever.

Babam bana Mont Blac almıştı. İşte çok süksem olmuştu. Bir de müşterilere karşı ciddi, ve tecrübeli bir görüntü veriyordu.

motorsiklet alma. hız falan yapar hiç gerek yok.
bence macbook pro al.

klas bir kol saati alabilirsin. uzun yıllar kullanır.

sizin mesleğinizi bilmiyorum ama laptop gidip almayın, öyle bir şey seçecekse kendi ihtiyacına uygun olarak kendisi alsın. daha teknik olmayan genel beğeniye uygun olacak bişey alabilirsiniz. şık bir saat/kalem olabilir mesela. tabi oğlunuzun ne yapmak istediği de önemli. yapmak istediği meslekle alakalı bir şey de olabilir.

bilgisayar mühendisi kalemi, kol düğmesini ne yapsın? ağzını bir arayın işine yarayacak bir şey alın.

oyun seviyorsa diablo 3 alabilirsiniz :)

saat+1

geç kalmayaydın diablo3 CE alırdın :(

araba alın. ulan ne analar babalar var ya. beni de evlatlık alsanıza teyze/amca

Bu yeni bir şey değil. AKP'li olmayan bir sürü liberal .... da aynı sözü söylerler. Hem de sıkça. Yeni nesil liberaller AKP'de saf tuttuklarından ben yadırgamadım.

kim söyledi, akpli miydi bilmiyorum ama birkaç sene önce böyle bir tartışma olmuştu diye hatırlıyorum.

Anlıyorum; ama hani direk böyle açık açık söylemiş olabilir mi diye sormuştum.

sakın yapma ben ettim sen etme, ankara-istanbul arası göründüğü kadar yakın değil. Hızlı tren bile kurtaramaz sizin ilişkinizi

Git! Zaman geri gelmiyor.

Git.

ankara-istanbul arası ilişki yürümez.demedi deme güzel kardeşim.

ben denedim olmadı ank - ist arası ancak 7 sene böyle ilişki yürütüp evleneni de gördüm.. o yüzden denemelisin dostum..

meriçlik yaptığın için sana gıcık oldum ama yine de al eline xx'i git. yürümezse de ayrılırsınız. çok sorun değil. deli gibi bağlanma, onu da bağlama kendine; yeter.

Abi seviyorsan git bence. baktın olmadı boka sardı durum o zamanda montla sıçarsın geçer.

Işık görüyorsan hal hareketlerinde ilişkiye dair git valla sonuçta gidince seviyorum seni Mefkure demeyeceksin değilmi... Gidersen belki aklında yoksa bile aklına düşer bu mevzu.

Edit: Birader gidipte sonucu bize bildirmezsende topsun söylemedi deme.