türk telekom alırsan eğer, oradaki altyapıyı iyice araştır, komşulara sor.

bildiğin semt semt, mahalle mahalle alt yapı kalitesi değişiyor, bu kalite farkı da aşağıdaki gibi sorunlara sebebiyet veriyor.

bak bizim semtte türktelekom, haftada 2 gün garanti internet gidiyor, yetmiyor elektrikler kesiliyor, elektrik geldiğinde internetin gelmesi 2 3 saati buluyor.

hızı acayip düşük, gece 11 den sonra hızlanıyor ama saat mesela 8-11 arası aşırı yavaşlıyor, bezdik valla.

24mbps 50 gb 60 tl ama akkyi dolduramıyorsun mümkünatı yok, hız o kadar düşük, maks 600kpbs takılıyoruz.

bunları böyle yazıyorum ya, şimdi birazdan gelcek arkadaşlar, sallıyosun, benim hızım süper manyak ötesi, hiç kesilmiyor diyecek, alt yapı işte insan inanamıyor hakkten.

internet için kesinlikle turknet öneririm. artan paraya da tv işini halledebilirsin. hatta tv yerine, netflix üyeliği de alabilirsin artan paraya.

bence az gelir(miktar olarak değil çeşit olarak, sonuçta yemekli misafirin var)

bir tatlı şart, bunun yanında bir de zeytinyağlı yapsan iyi olur.

güveç kabında pek sağlıklı olur mu bilemedim, bir de denememişsin daha önce. hamur ya da çatır çatır olmasın?

güveç kapları da pek bir ufak oluyor.

çorba lazanya salata çok iyi üçlü bence, aynen devam.

@Photographer peşine bir sütlü tatlım da olacak onu atlamışım :)

semizotu yap istersen, hem kış zerzevatı, hem zeytinyağlı, hem hafif, bir de süzme yoğurt alırsın güzel olur, hem hafif, hem lezzetli, hem de çeşit.

sütlü irmik tatlısı yapacaksan eğer limon rendesini çok bol koy, azcık portakal rendesi de ekleyebilirsin.

mini çömlekler şunlar ise
i.ytimg.com

herkese 1 güveç verecekseniz yetmez. çorba da zaten o kadar olacak, salata zaten ne kadar yenebilir ki. lazanya dediğimiz makarna gibi, o çömlekte kıymalı makarna olsa ne kadar olurdu bir de öyle düşünün.
yani bence miktar olarak az bu.

öte yandan lazanyayı mı ilk defa yapacaksınız, yoksa güveçte lazanayayı mı ilk defa yapacaksınız bilmiyorum ama bence biraz riskli. ben yapıyorum bazen, altların çiğ kaldığı oluyor, tuzu baharatı eksik olduğu oluyor, sosu az gelebiliyor kuru oluyor. bir de taze hamur, kaynatılması gereken hamur olayları var. yani ben illa lazanya yapıcam derseniz bir deneyin önce derim.

fırın güveci iyi bir fikir değil, borcamda yap on numero oluyor, 3 er yaprakta çok az bence ama sen bilirsin, yanında avokado salatası iyi gider. Önden çorba iyi ama ne çorbası orası önemli. Hafif olmalı.

@senolll evet güveçte ilk defa yapıcaktım ama sanırım borcamda yapsam riski daha az olacak :))

çorba tahmini yapayım, kesin mercimek ya da mercimek çorbası türevleridir.

@Photographer ilkten onu düşünmüştüm ama ağır olur diye domatese döndüm :D

hiç şaşmaz, mercimek ya da domates, sanki dünyada bu iki çorbadan başka güzel çorba yok.

hanımlara pratik geliyor tabi, at soğanı ikiye bölüp suya, at patatesi ikiye bölüp, at mercimeği kaynat bas rondoyu al sana çorba.

domatesi de kremasız yaparsın sen şimdi hafif olsun diye, kaşar da koymazsın lazanyanın üstüne koycaksın diye :)

@Photographer yok ya benim onları tercih etme sebebim ikisini de çok seviyor olmam :) domatesi de kremalı düşünmüştüm çünkü öyle çok lezzetli oluyor. Varsa çorba önerileri de alırım :D

Menüde bakliyat eksik, bence mercimek çorbası iyi olur.
Yemek davetlerinde en az iki doyurucu bulundurmak iyi oluyor. Birini sevmeyen diğeriyle doyuyor.
Hafif bi sebze yemeği de ekleyebilirsen iyi olur. Lazanya makarna, börek yerine sayılır.

Edit: mercimeğe niye laf ettiniz ki şimdi, mis gibi çorba. hem besleyici hem doyurucu hem seveni çok.
Bi öneri daha: Yemeklerden biri beyazsa diğerini renkli yapın ki ortam şenlensin, alınan besin çeşidi çoğalsın. Diğer çeşidi kremalı sütlü yerine salçalı yapmak daha iyi olur.

hergün mercimek çorbası olsa içerim mecimekten şaşma domates de güzel seçim,
lazanyaları borcamda yap güveçte az gelir +1
normal salata yap, yanına yoğurtlu bişeyler olabilir(2 çeşit soğuk iyi olur)
tatlım zaten var demişsin. bence yeterli.

Taze fasulye ya da pırasa gibi bir zeytinyağlı ve fırında patates güzel olur bence bu menüde.

lazanya tarzı bir yemeğin yanına sebze türlerinden patlıcan çok yakışıyor bence, közleyip meze olarak sunsan ya? sağlıklı ve hafif bir seçenek hem.

yanında şarap içilecekse, soğuklardan füme et, peynir gibi zahmetsiz ama hem sofrayı daha bir dolu gösterecek ve protein oranını artırracak seçenekleri de ek olarak düşünebilirsin.

her lazanya yapışımda istisnasız brokoli de yapıyorum, haşlayıp üzerine zeytinyağ+limon+sarımsak+tuz sosu döküyorum, yan olarak hoş oluyor.

madem İtalyan mutfağından gideceksiniz, o zaman kaşarlı domates çorbası ya da kremalı brokoli çorbası gibi bir şey yapın.
tatlı da tiramisu olabilir mesela.
salata zaten yeşil olur diye tahmin ediyorum.

yanında bruschetta olur, kızarmış kuşkonmaz olur, ricottalı (ya da herhangi bir peynirli) kabak olur, patlıcanın türevleri olur (balzamikli, mozarellalı bir sürü tarifi var ya da en kötüsü patlıcan kızartması bile olur).
yani 1-2 tane side dish dediğimiz, arasıcak tarzı ufak bir şeyler daha olmalı bence.

bir de, 3 yapraklı lazanya kimsenin dişinin kovuğuna gitmez.
dikdörtgen bir borcama, 4-5 katlı normal bildiğimiz şekilde yapın bence.

modeli nedir?

creative sbs 580.

şöyle bir şey:www.newegg.com

çeşitli sitelerden baktım creative dahil,
www.cnet.com

creative'in sitesinde yok zaten de,uydu hoparlörün kaç ohm, kaç watt, kaç inç olduğunu, öğrenmeye çalıştım olmadı.

bence sen bir tanesinin içini aç, arkasında yazar hoparlörün bu değerleri, sonra bu değerlere sahip başka bir hoparlör alalım sana(muhtemelen çıplak olur ama gene hiç yoktan iyidir.)

çıplak dediğim bu

sesistanbul.net

ama içinde devre crossover falan varsa zor.

Ben de Sayın @Photographer'ın dediğini demeye gelmiştim, elindekilerden birini aç ve OHM-Watt değerlerini öğren. OHM aynı olmak şartıyla watt aynısı olmasa da yakın değerde bir hop alıp küçük bir kabine konulabilir.

Subwoofer 16 watt, uydular 5 watt imiş. Kaldı sana OHM değerini öğrenmek. Yüksek ihtimal 8 OHM'dur ama bakmadan olmaz.

bizim anneanneyi zamanında doktora götürmüştük unutkanlık için, doktor anzeymer başlangıcı 5 sene idare eder demişti.

hakkaten 5 sene sonra sizinki gibi olmuştu, tekrar doktora gittiğimizde verdiği ilaçlar ve kan değerlerinde(tam bilmiyorum ama düşük olan bazışeyler varmış) onları normale çekince hafıza kuvvetlenmeye başlamış, kısmi olarak iyileşme göstermişti.

alzhimer başlangıcı gibi geldi bana da ama tabi doktor değilim.

Alzheimer değilse de demans başlıyor olabilir. Geriyatriyle ilgilenen bir psikiyatriste danışın isterseniz.

(bkz: alzheimer)

alzheimer yok derken en son 10 sene önce doktora göstermiştik, belki şuan başlangıç seviyesinde olabilir mantıklı geldi.

randevuyu nörolojiden mi alalım?

Benim babannem ufak unutkanlıklarla başladı ve çok kısa sürede kötüleşmişti. Tanımadığı kişileri "oğlum beni evime götür" diye eve getiriyordu. Yaşa bağlı unutkanlık demeyin hemen götürün çünkü 3 sene içinde organ iflası oldu ve rahmetli oldu. Beyin mr ıbçektiklerinde son aşama demişlerdi. Bunu moralinizi bozmak için demiyorum kesinlikle ancak yaşa bağlı deyip ihmal etmemeniz için diyorum.çok geçmiş olsun.

Alzaymır olduğunu sanmıyorum, yaşa bağlı bunama büyük ihtimalle. Babaannem 90 yaşında ve o da özellikle son 10 yıldır tvdekiler, gazetedikiler için bizi görüyor mu der, yüz kere orada napıyorlar diye sorar, aksiyonlu sahnelerden hoşlanmaz. Balık hafızası var, 5 dk öncesini hatırlamaz, doktor bunama olduğunu söyledi. Yine bir doktora danışın ama kadını ciddi bir durum olmadıkça hastanelere götürüp yormayın bence.

En son muayene zamanından bugüne çok vakit olmus. Bir şeyler bildiğiniz gibi kalmamışsa normal. Siz randevu alıp nörolojiye götürün, onlar gerekli görürlerse psikiyatri servisinden de destek almanızı söyler veya sevk ederler.

Geçmiş olsun.

bugün hastaneye gittik alzheimer başlangıcı dediler.

Geçmiş olsun, umarım ilerlemez, sağlıkla yaşar

ne olabilir ki bence evde oturmaktan pek farkı yok

Biz çadırın içine koyduğumuz şişme yatağa çarşaf seriyoruz. Önemli olan tembel olmamak. Yoksa her şey keyfe göre uydurulur.

hasmetizm 2046 çok güzel özetlemiş.
Tembel olmamak kilit ifade. biz de temizlik takıntılıyız ama kampa gidiyoruz. saatlerce çadırın içinden kum temizliyoruz gerekirse ama bir şekilde oluyor.

Kamp dedin ve can evimden vurdun, 2017'de hiç kampa gitmeye fırsat bulamadım. Ama allah izin verirse bu sene sık sık gideceğim, kampın keyfi bir başka.

O gecenin karanlığı, doğanın sesi, ateşin keyfi, hele bir de semaver varsa değme keyine.

İlk gittiğin kampları tesis olan yerlerden seç, tuvalet sıkıntısı yaşamazsan başka ne pimpirikliği olacak ki?

"Aman yere yemek kırıntısı dökmeyin, ya ortalığı fazla dağıtmayın, halının kenarına dikkat edin, ya sehpalara hep çay damlattınız" gibi dertler olmadıktan sonra neye pimpirikleneceksin?

kamp yapmaya başlayınca kalmıyor pimpiriklik falan. ben de mutlaka çarşafımı serer öyle yatarım, yastığımı hep temiz tutmaya çalışırım. ama zorda kalınca aşıyor insan. yağmurlu bir havada kamp yaptığımda ayakkabılarımı dışarıda unutmuştum sırılsıklam olmuşlardı. yalın ayak dolaştım bir süre yapacak bir şey yoktu çünkü. böyle böyle bir yerden sonra rahatlıyor insan ve salıyor. kampın olayı o zaten.

şimdi havalar soğuk, kamp dediğin çadır madır orman , deniz kenarında falan olur.

eğer gidip koca gün araba içinde oturup, uyuyacaksan hiç gitme baharı bekle hevesin kırılmasın.

kampa giden bir suru pimpirikli kil insan var.

tek gece için plan yaparak başla.

bir gecelik pimpiriklensen de katlanırsın, baktın sevmedin bi daha gitmezsin.

Temiz bir konum seç bu mevsimde orman da göl kenarı olabilir, Biraz uzun bir çadır altlığı kullan - ki bu genel temizliğin çoğunu halleder- mini havlular götür ve yemek vs için ekstra kesme tahtası, kap, bulaşık teli vs al gerisi zaten gelir ha birde ormana girmeden evvel paçalarını kıvır ve ateşin isi üzerinde sinmesin diye cheeroke oyuğu aç. O kadar.

Hocam normal.. bunca zaman olmadıysa o garip

Haha ilk defa mı soğukta kalıyorsunuz? Gayet normal.

soğuk yanığı diye bir şey var hocam, normal yaNi olabilir. nemlendirici krem sürün.

daha dur o kulaklar turuncu olacak.

çünkü kulaklarımız çok soğuğa dayanamıyor ve bir süre sonra kulakların üstü ve dış kısmı yara oluyor.

ne hikmetse doktorların bu yaralara verdiği merhemler de turuncu olunca, turuncu turuncu takılıyorsun öyle

bi araştırayım. bütçe yazarmısın

şimdi almak istediğin makina türünden bahsedeyim ben sana

canon sx50, sx60, nikon p900 ve bi kaç marka daha vardır eminim, bu makinalar aşırı derece zoom yapabilme kabiliyetine sahip. 2000mm odak uzaklığı var ortalama(modele göre değişebilir) örnek vereyim

www.youtube.com

buna karşın sabit bir lensi ve hap kadar bir sensörü var. bu yukarıdaki makinaların hepsi için geçerli

richbyoung.com

kırmızı alan senin makinanın sensörü, bir büyük olan dx format dslr sensörü, en büyük de full frame yani fx olan sensörün boyutu.

bu makinaların bir amacı var elbet, amacı dslr makinalardaki "istanbulda bir ev fiyatında" ultra zoom lensler için alternatif oluşturmak bunları paparazziler çok sever, böyle aşırı derece zoom yaptığı için, görüntü kalitesi alamazsın, fotoğrafta da keskinlik olmaz ama rontgencilik ise maksat iş çözer yine de.

rontgencilikden kastım bu : www.youtube.com

yani şuna bak www.dailycameranews.com

bu lens 80 bin dolar civarı, eşek gibi bir çantası var, içinde teleconverter seti ile geliyor, şu gün cebinde nakit olsa, kim bilir kaç ay sonra temin edebilirsin, taşıman çok zor, bunu fx makinada da pek kullanmak istemez fotoğrafçılar, crop faktör olayı var, atıyorum fx te 2.0 teleconverter ile sana 1000mm odak uzaklığı verir(yukarıdaki makinaların yarısı kadar) ama sen bunu crop faktörlü 1.5 çarpanlı bir makinayla kullanırsan sana 1500mm odak uzaklığı verir, dslr sensör kalitesi ile de yukarıdaki makinaların hiç bi zaman ulaşamayacağı keskinlik, görüntü kalitesi sunar.

ben çok inceledim bu makinaları, nikon p900 istedim, amacım sadece ay gibi şeyler çekmekti, elimdeki lensin odak uzaklığı 450mm, şimdi buna gidip 2x teleconverter alsam zaten bu alacağım makianın fiyatına denk geliyor.

dedim ki, ya en azından video çekmeye bir makinam olur(benim makinam fotoğrafta iyi ama video da pek iyi değil)

fotoğrafçılık pahalı bir hobidir, başlarsın, 2 3 ay sonra makina yetersiz kalır, atıyorum 1 sene önce baktığın fotoğraflarda bir sürü kusur görürsün, hem kendi hatan, hem makina lens yetersizliği falan.

o yüzden sen bütçeni yaz sana güzel bi dslr bulalım.

mesela sonyler aynasızlarda çok başarılı, fiyatı da uygun bu makinanın, dslr kabiliyetlerine ve iso performansında bir çok makinadan daha fazlasına sahip.

www.fotopazar.com

öte yandan aynasız lensleri özellikle sony aşırı pahalı.

gerçi 2000 tl verdikten sonra giriş seviyesi bir dslr alabilmen mümkün(kit lensi ile) tabi üç aşağı beş yukarı fiyat oynar oynamaz bilmem, bakılır. dslr ile aynasızı şöyle ayırayım, normal canon, nikon gibi dslr bodye göre uygun lens bulma şansın var, ikinci el de öyle ama aynasız lensleri gerçekten ciddi pahalı.

burada en önemi konu, senin fotoğrafçılığı hobi olarak yapıp yapmayacağın.

dersen iş çözsün hepsi olur zaten 3 ay kullanıp kenara atıcam o zaman başka.

Ben makine almayacaktım samsung s8 vardı bende yeter demiştim. Fakat telefon çok hassas oralara kadar götürmek istemiyorum başına bir şey gelir diye. Teknik bilgim olmadığı için böyle ucuz yollu bir makine alayım işimi görsün istedim. Kuzey avrupaya gidiyorum ve gördüklerimi çekmeden dönmek istemiyorum. Bütçem çok kısıtlı en fazla 1000 tl verebilirim.

Hepsi aynı anda olmaz. Hem ucuz olsun hem dslr olsun gibi bir şeyin mümkün olmayacağını biliyorum. Bu yüzden eski makinelerden en iyisini seçmeye çalışıyorum. Bana en mantıklı yarı profesyonel makineler gibi geldi.

Anladığım kadarıyla bilginiz bu konuda çok fazla bana yardımcı olursanız kısıtlı zamanımda en iyisini alacağımı dusunuyorum. :)

normal senelik yenileme fiyati 40-50 lira falan..

eger bu domainin alicisiyla (bunu cok isteyen kisi) denk gelirseniz cok daha yuksek fiyata gidebilir.

bana gore kacirilmamasi gereken bir domain gibi durmuyor.

iyi para yapması için global olması lazım

megapixel.com gibi

hocam alıcısını bulursa eder ama salak bir alıcı olması lazım.

Ben olsam onun yerine megapikssel.com u alırdım yani, olasılıklar sınırsız.

tamamen sallayarak örnek veriyorum, mesela 30 bin lira eder mi?

abi bunun bi kuralı kaidesi, piyasası yok.

alıcısını bulursan trilyon da eder, bulamazsan 300 e bile satamazsın böyle bişey bu işler.

Sitenin ana sayfasına teklif ver formu koyun bekleyin.

tamam da taşla sopayla olmaz bu işler, cs go gibi kuşanmak lazım.

Go go go! Fire in the hole!

Ben varım , bitirelim şu işi!

olm bunların girdiği mahalleye sizi sokarlar mı :D

haydi gençler :) Kuşanın gidiyoruz :D

b1-4 b4-3 o2 o3 o4 öçöçöçöçöç

kırmızı liste level 5, biz level birden başlayalım gri listeden, 300 k veriyomuş kişi başı yeter.

www.terorarananlar.pol.tr

Bu ekibe bi Rıza Baba şart. Yoksa yakalayamazsiniz.

Valla mahalledeki hırsızları yakalatmak için soruyorsunuz zannettim. :D

adobe after effects ya da premiere, ben after effects kullanıyorum çünkü onu biliyorum, premiere açtığım zaman afallayıp kalıyorum.

yani ikisi de yapar bunları, bunların dışında da yapan bir sürü program vardır.

benim gördüğüm kesme biçme işi var, adam croplamış biraz bir de slow motion eklemiş, belki de eklemedi orjinal video öyle.bir de müzik atmış üstüne

imovie'de de olur, after effects dememin amacı render alırken uygulayabileceğin codeclerin çok çeşitli olması, mesela 4k 50 60 fps bulamadım ben imovie içinde

protein tozları suplamentler hep oldum olası pahalaıdır, 200 bişey değil ohoo ne para gömenler var

Fiyatlar ortalama aynı, çok değişmez. İşlenişine göre fiyat artabilir. Türkiye'de fiyatın yüksek olması hem yurtdışından geliyor oluşu hem de satıcıların açgözlü olmasından kaynaklanıyor. Türk markaları da var ama onlar da hammaddeyi dışarıdan alıyor, bir de ekstra açgözlü oldukları için yabancı markalarla aynı fiyata satılıyor. Tüm bu veriler ışığında Optimum Gold al kullan derim ben.

Marketing çünkü.

Şuan popüler o sebeple

Hiç bilmediğim için şaşırdım, anormal vücutlu erkekler gibi bişe istesem tamam da çok hafif benim istediğim. bu arada gördüğüm indirimli 200dü, gözümü kapayıp 4 yumurta beyazı mı yutsam ne etsem=p Tozlarda Kadın-erkek ayrımı var mı peki? Bazı konularda cahil olmak kötü bişey gerçekten.

Proteinin kadını erkeği yok.

bir suru sahte üründe var piyasada.
o yuzden fazla ucuza kacmamak lazım gibi. güvenilir bi yerden almak mantikli.

iyisi pahalı, kilona spor geçmişine ve beslenme durumuna göre ihtiyacını belirlemelisin protein tozu veya fazla proteinin büyük kısmı vucutta bir işe yaramıyor.

Aslında pahalı değil, hesap edilirse aldığın protein oranına göre ucuz bile.

Mesela Gold Standart Whey bir serviste 24 gram protein veriyor, servis birim fiyatı 3.15 TL.

Bu paraya 24 gram protein alabileceğin başka bir kaynak yok.

Üretildikleri ülkelere göre bizde pahalı, o ayrı bir ekonomi konusu.

mikrofonun markası modeli ne?

acaba phantom power destekleyen bir mikrofon olup da usb hub'ın beslemesi yetersiz kalmasın?

phantom power 48 volt

Mxl 440. Böyle olup olmadığını nasil anlayabilirim?

"Power Requirements: 48V Phantom Power (+/-4V)"

www.mydukkan.com

senin kart 48 volt yani phantom destekliyor bak orada 48v düğmesi olması lazım
media.sweetwater.com

ayrıca 2. kanala takman lazım mikrofonu.

usb hub üzerinde gri kablo ile siyah kablonun yerini değiştirerek denedin mi? yanlış bağlantı yapmışsın gibi geldi.

duyuru içinden altıntıladım

"Bende giysilere iz bırakmasından cok rahatsızdım. Vichy kullanmaya basladım sıfır iz oluyo ama oyle muhtesem bi kokusu yok kesinlkle ter kokmuyosun ama sanki ilac gibi bi koku veriyo sana garip bi koku yani. yves rocher den memnun kalmadım cünkü kokusu kalıco degil iz bırakmıyo ama gün icinde ter kokabiliyosun
"

(bkz: kristal deodorant)

sözlükte bi entry okumuştum, hatun kendi yapıyordu formülünü falan da vermişti. baya da fav almıştı.
hindistan cevizi yağı başlığı olmalı. ben de yapacaktım ama üşendim.

Hindistan cevizi erkek için çok kadınsı bir koku olmaz mı ya ??

Karbonat?

Karbonat işte soda dediğim? Yara yapmaz mı o? Nasıl kullanmak lazım?

Nivea Black & White kullanabilirsin. Senelerce kullandım, tek bir leke yok. Şimdi Nivea'nın pompalı sprey şeklinde bir deodorantını kullanıyorum, alüminyum yok içinde ama diğeri kadar etkili değil. İyi yanı içi gaz dolu olmadığı için kolay kolay bitmiyor.

deotak krem

icinden yarim kollu atlet giyersen sorun olmaz. hindistan cevizi niye kadinsi olsun yahu, bir sey olmaz kokudan erkeklige...

Duştan sonra ıslak parmaklarınızı karbonata sürüp parmaklarınızda kalanlarla koltukaltlarınızı şöyle bir ovalıyorsunuz, en güzel çözüm.

Hayır, yara yapmıyor.

nivea pompali +1
cok guzel kokuyor

Pudrasız olanlar genelde iz yapmaz

Nivea+1

Kaç lira bu paket? Bizim burada Superonline fiberi yok gerçi niye soruyorsam.

Soruya da cevap vereyim, AKK zaten lüzumsuz bir şey, bunca yıldır yoktu da sanki batıyorlar mıydı?

hiç bişey, umrumda olmaz.

1000 kişi benim gibi 10 gb ile 20 gb ile ayı kapatır, senin gibi bir kişi ne varsa indirir, totale baktığında çok da bişey farketmiyor onlar için.

ne kadar harcadım bilmiyorum.

109/16

iss olsam hiçbir şey yapmam.

100 gb akn var. 55,5 gb download yapmışım. ttnet artık uploadı göstermiyor.

232 GB ne upload ettin onu merak ettim ben

isp ben olsam, hiçbirşey yapmazdım. madem sınırsız verdim isteyen istediğini indirsin.

ben 509/20 kullanmışım bu ay.
i.hizliresim.com

628/153 upload sıkıntı oluyor. itü çok güzel gelsene.
belirtmek istedim ayrıca; önüne geleni indirmekten değil de blurayriplerden oluyor hep.

Evet, hesaplarını uçurunca yeni hesap almayı akıl edebilen bu arkadaşlar isimleri üstte sabitlenince bunu yapamıyorlar.

edit: nigeo +1

özür dilerim ama dolandırılmak ne demek?
dolandırılmayın arkadaş o halde.

@himmet dayi Duyurularda dolandırıcı olduğu ifşa edilenleri incelersen çoğunun hesaplarını kapatmadığını ve hala aktif olduklarını göreceksin :)

özür dilerim ama öldürülmek ne demek?
öldürülmeyin arkadaş o halde.

özür dilerim ama tecavüze uğramak ne demek?
tecavüze uğramayın arkadaş o halde.

liste yayınlansa da uçurulsalar da yeniden gelecekler. en mantıklısı dikkatli olmak. zaten duyuru yönetimi de bu tip şeylere karışmıyor.

@elorelia

kıyaslamaların mantıklı değil. dolandırılmak kesin olarak önlenebilecek bir şey. örneğin tanımadığın birinden alışveriş yapmamayı tercih edebilirsin. böylece dolandırılmaktan kurtulursun. ölmek ya da teavüze uğramak örneklerini vurucu olduğu için vermişsin ama bunlardan kurtulmak dolandırılmaktan kurtulmak gibi değil. saçma bir yaklaşım.

@elora
" en mantıklısı dikkatli olmak."
zaten dolandırılmayın bu demek.

eğitim eğitim eğitim

benim örneklerim 10 saçmaysa nigeo'nun örnekleri 7 saçma. hayatımda hiç dolandırılmadım, bazen gerçekten gerizekalılık gerektiriyor ama oluyor yani. bile isteye dolandırılmıyor ya kimse.

@ben de diyorum ki ne kadar dikkatli olursanız olun, bazen olabiliyor böyle şeyler. 3 cümlesini okuduğunuz insanın eğitimi hakkında bu kadar kesin yargıya varmak ya da eğitime vurgu yapmak neden?

harbi dolandırıcılara cidden birşey yapılsın da, hiç mi Salem Cadı Mahkemelerini duymadınız?

Kişisel görüşüm;

ekşi duyuru bir alışveriş sitesi değil. Alınık/Satılık bölümü de herhangi bir şey almak ya da satmak isteyen kişileri buluşturmak için var. Dolandırılıp dolandırılmamak kişilere kalmış bir durum. Duyuru ile bağdaştırılması mantıklı değil. O yüzden duyuru moderasyonunun buna bir yaptırımda bulunması da mantıklı değil.

Alınık/satılık kategorisinde bir mesaj panosu oluşturulur. Dolandırılan kişiler birkaç kanıtla birlikte buraya not düşer dolandırıldığına dair. Dolandırıcının nick'ini de paylaşır. O kategoriye giren kişi oradaki panoya bir göz atar. Ana sayfada kan aranıyor duyuruları ve Duyuru'nun genelini ilgilendiren konular haricinde bir duyurunun sabitlenmesini doğru bulmuyorum. Siteye her gün giren kullanıcılar sürekli dolandırıcıların adını görmek zorunda değil.

@elora

senin eğitimin hk bir şey demedim. banane zaten.

söylemek istediğim "dolandırılmayın" demek zaten "eğitim" demek.
yani duyuru'nun tepesine nick sabitlemek faydasız. yeni rumuzla da gelirler. iş değil, çözüm değil.
abuk subuk kişilerden abuk subuk yöntemlerle alışveriş yapmayın demek önemli. ki bu da yukarıda sabir.
senin analojin de rezildi. az-eğitim'e yorulabilir.

bu dolandırıcılar yüzünden biz duyuru kullanıcılarının ciddi olarak zarar gördüğünü düşünüyorum.

şimdi ben bişey satmak istiyorum insanlar sırf bu dolandırma olayından mesaj atayım bir sorayım bile demiyor.

aynı şekilde bişey almak istiyorum, ilgimi çeken bişey görüyorum, ya 3 kuruşluk şey ama dolandırılıcağım sinirlerim bozulacak neyse boşver xtir et diyorum.

cevap: olmalı

mahkeme sonucu varsa kullanıcı adıyla falan değil bildiğin ismiyle sabitlenebilir.
bunun dışında kullanıcıların beyanı hiçbir şey ifade etmez.

ayrıca listede olmayan bir dolandırıcı gelir ve yine seni dolandırır. buna önlem alamazsın. nigeo'ya katılıyorum.

en agir cezayi almalilar fakat bana gore sende dolandiricisin belki, kimin dolandirici olduguna neye gore karar veriyorsunuz. birisi kafasindan bir sey uydurup, 2 tane ss koyunca dolandirildigini ispatlamis mi oluyor.

'Dolandırılmayın' demek ne kadar saçma ve bayağı, insanlar bile isteye dolandırılıyorlar zaten.

Nick ifşası hiç pratik değil. Onun yerine dolandırılanlar gelip nasıl dolandırıldığını anlatsın ki diğerleri yöntemleri öğrensin. İnsanların bilinçlenmeleri sağlanırsa doğal olarak bu olayların sayısı düşecektir.

kekik kaynat iç. acıtma ama kekiği. kekik direk indirir bademcik şişliğini.

bence yazı beklemeden acilen muayene olup bu durumu doktoruna söylemelisin.

kullandığın her ağrı kesici, kullandığın her antibiyotik zarar olarak geri dönüyor sana.

belki doktor durumu değerlendirip yazı beklemeyebilir, hem sen de yaza kadar çile çekmek zorunda kalmazsın.

6 kutu antibiyotik ne demek arkadaş, çok aşırı bir miktar

boyunlukla takil hep.

doktora ne bakıyorsun ya, doktor dediğin antibiyotik yazar. işi o. (bağzı doktorları tenzih ederim ^^) senin bir türk hastası olarak görevin o antibiyotiğe gerçekten ihtiyacın olup olmadığını araştırmak.

maalesef şahsi fikrim, 6 ayda 6 kutu antibiyotik içtiğin için iyileşemiyorsun. çünkü antibiyotik bağışıklığı düşürür. (sürpriiz!) bağışıklığını yükseltmeye bak. bol vitamin, her gün limon suyu, sarımsak, karabiberli limonlu "doğal" bal (bu favorim) vs. bir de boğaz kültürüne baktılar mı? kesin bakmadan ilaçları dayamışlardır. ona baktır. bir de antibiyotik şu an bağırsaklarındaki bütün bakterileri öldürdü. yararlı olanlar da zararlı olanlarla birlikte gitti. oysa onlara ihtiyacın vardı. onları yenilemek için bol bol probiyotikli gıdalar ye. turşu suyu, kefir, ev yoğurdu vs. aslında antibiyoik yazan HER doktorun hastasına bu tavsiyeyi vermesi gerekiyor.

alıntıdır:
<Louis Pasteur 1877'de ilk antibiyotik ilaç olan Penisilin'i keşfettiğinde "Bu ilaçla birçok hastalığın üstesinden geleceğiz. Ancak iyi huylu bakterilerin insan vücudu için hayati öneme sahip olduğunu unutmamamız gerekiyor" demiş>

geçmiş olsun. böyle antibiyotik alarak çok ama çok zararlı bir şey yapıyorsun. ileride geri dönüşü olmayan ve sebebinin antibiyotik olduğunu hiç aklından bile geçirmeyeceğin sağlık problemleri yaşayabilirsin.

@istanbul...+1

ben de bir kaç sene önce sürekli idar yolu ve boğaz iltihabı döngüsü yaşadığım yaklasik 5 aylik bir dönem geçirdim. bol antibiyotik...

en sonunda ateşim günlerce 39dan düşmedi. sabah ayrı akşam ayrı doktora gittim. aynı gun içinde hem sinüzit hem faranjit hem idrar yolu teşhisi koyup 3 ayrı recete bile yazdılar.. .her doktor da bir öncekini kesinlikle reddediyordu.

en sonunda enfeksiyon hast. polikliniğine gittim. meğer beta geçiriyormuşum. abartılar yatırdılar. 6 gün hastanede yattım. antibiyotik direnç testi yaptılar. pek çoğu antibiyotik içeren toplam 36 serumdan sonra toparlayabildim...

bence enfeksiyon hastalıklarına gidin. ve vücudu antibiyotikten temizlemeye bakın.

ben geçmişte kestane her sabah balı yemiştim 4-5 senedir öksürük nedir bilmem amaa bu aralar yine boğazım ağrıyor. bulsam yine yiyeceğim.

dengeli beslenmesini, sigara içiyorsa bırakmasını, teknik öğreniyorsa eğer, düzgün net haraketler yapmasını.

photographer+1
ayrıca bırakmasın hevesle başlayıp 1 ay sonra amaan zor geliyor demesin.

basond +1
Geçen yaz başladım 6 ders paramı ödeyip 4 dersten sonra devam etmedim.
Şimdi çok pişmanım.
Bu yaz muhtemelen her şeye sıfırdan başlayacağım.
Bu kez tam olarak kapana kadar bırakmak istemiyorum çünkü şu an öğrendiklerim de uçtu gitti.

çok sabretmesini, pes etmemesini. bacak çırpmaktan, baloncuk çıkarmaktan sıkılmamasını.

sigara iciyorsa biraksin, havuzdan sonra saclarini guzel kurutsun, hocasini iyi dinlesin, onun soyledigi gibi yapmaya calissin hareketlerini, sabirli olsun, iyi beslensin, yuzmeden 1 saat fln once bir muz yesin mesela, ac acina yuzmesin, haftada 1-2 gun de farkli bir spor eklesin programina, suyun ustunde kaymaya odaklansin, kayma isi onemli, bacaklarini cirpmayi unutmasin.

**ac olmasin derken spordan en az 2 saat once yemek isini cozmus olmasini kastediyorum. en son oglen yemek yediyse, yuzmesi aksam 8'deyse bayagi ac olmus olacak, bu da performansini dusurur. bir saat once bir muz iyi olur oyle bir durumda. ama yuzerken mide sindirimle ugrasiyor olmamali tabii ki.

cok acilmasin.

sebat etmesini.

hayır işe yaramıyor. memleketim türkiye'nin en büyük ilçelerinden birisi. bu ilçedeki tüm hastanelerde toplam 1 adet dermatolog var. ne kadar şikayet olduysa ne kadar kavga gürültü olduysa 10 yıldır yerini koruyor. görevden almayı, yer değiştirmeyi bırak yedeğinin görevlendirilmesi bile yapılmadı.

ülkede bütün mesleklerin içi boş, kendisini geliştirmelerin sayısı oldukça az.

örnekse ben fiziksel bir sakatlığımla ilgili aynı MRI görüntüsünü 4 farklı uzmana gösterdim, hepsi farklı bir teşhis koydu. üstelik bir tanesi aynı hastanede daha önce teşhis koyan doktoru için x bey yanlış yorumlamış doğrusu şu diye kendi doktorunu kotuledi. hepsi adı duyulmus özel hastaneler.

sonuç olarak devlet doktoru daha yetersiz diye bir şey yok.

Şikayetten ziyade biraz anlayışlı olmak gerek bence. 5 dakikada hasta bakmak zorundalar. Sistem dandik.

devlet hastanelerinin özeti bu işte.

yani 1 değil 2 değil, baktıkları hasta da 100 değil 200 değil.

yapıcak bişey yok.

İlk devlet hastanesi deneyimim değil, ortalama ve altı kalite olmasına alışığız maalesef, bizim ülke standardimiz bu. Ama bu örnek kötü yani, bayaa orada olmamalı. Orası, o koltuk boş olsa daha sağlıklı olur öyle diyim.

İşe yaramaz şikayet diyorsunuz. Ok.

tamam o zaman şöyle düşün, sen şikayetçi olduysan eğer durumdan, bir çok kişi olacaktır.

insanlar artık bimer'den çat çat yazıp gönderiyor ama sonra yine sen uğraşacaksın.

bana şöyle şöyle davrandı diye, hastanede bu konuyla ilgili bir tim kurulacak(timdeki doktorlarda aynı hastaneden, adamı kollayacaklar, sen ağzına ne geldiyse söyleyeceksin, tamam biz hallederiz ederiz diyecekler, gazını alacaklar, canın sıkılacak döneceksin)

hastane değil ama birinci basamak şikayetlerinin inceleme ve soruşturmasını ben yapıyorum. söyledi etti falan gibi karşı tarafın "yoo" diyebileceği şeylerde bir şey çıkmıyor

aslına bakarsan bu konu için can atan bir sürü insan olması lazım, türkiye'de sesleri pek duyulmuyor, hem kariyer olarak da beni x ülkeden çağırdılar misafir ettiler gibi bişey anlatmak bile çok havalı gelecektir.

en iyisi bu

www.higherfi.com

ikinci en iyi de goldmund reference 2 ama bunu satın alabilmek için firmayla irtibata geçmen gerekiyor.

www.goldmund.com/en

technics marka pikaplar efsanedir.

asdfdadd:) güldüm len:d
Değiştirmeye niyetin varsa ve iPhone ise değiştir
Ekran pahalı olur

i.hizliresim.com

sen gönder ben boyarım daha boyanacak varsa.

@photographer Hfjjdjk çok iyi olmuş

@benaslindayohum ekranı değiştirmeye pek niyetim yok

aynı şekildeki telefonu ben yaptırmadan 1 sene daha kullanıp sonra komple kenara atmıştım, yaptırsam yapacağım masrafa değmiyordu, yenisini alsam? iyi kötü işimi görüyordu. atsam? kıyamıyordum 1 sene daha idare ettim.

LG g2. Efsane telefon. Galiba yaklaşık 200 papele mal olur. Ama çıkma temiz bir ekran bulursanız 100ye bile değiştirilebilir.

ebayden al kendin tak 40-50 dolara halledersin maksimum

f değerini kaç ayarlıyorsun?

f değerini arttırırsan net alan derinliği yani focus başlangıç noktası ile fokus bitiş noktası arası genişler. ikinci olarak f değerini de arttırdın, yine yeterli gelmedi, bu sefer lens ile objenin(obje sensin) arasındaki mesafeyi arttırman gerekir, böylece bu net aralık yine artar. dslr makianlardaki en büyük video problemi bu net alan olayı işte, bir adım attığında, yarım adım attığında netliği kaybediyorsun, büyük video kameralarda böyle olmuyor, tv de kullanabilinen maksimum f değeri 5.5 - 6 f olması lazım(formülle hesaplıyolar, bu değer aşılınca görüntüde kayıplar oluyormuş), yani bunun üstüne çıkamıyolar profesyonel kameralarda ama buna karşın netlik kaybı yaşamıyolar.

ayrıca otomatik focus ile pek video çekilmez(tripodda kendini çektiğini söylediğin için diyorum.)

yani sürekli servolu fokus yapma olayı kabul edilemez. otomatik netlemeye alır deklanşöre yarım basar netler bırakırsın, daha fokusla işin olmaz.

bilmem hangi lensi kullandıklarını, geniş açı kullanıyolarıdır muhtemelen

www.youtube.com

video çekerken bazı ince detaylar var, sonra yazarım belki,fps, enstantane, makina ayarı, ışık setup'ı, after effects vsvs

manuel olarak odaklayıp otomatiği kapatıp öyle çekeceksin.

Sol, olmuyorum.

Solak olabilirler mi acaba?

Solak olmasam da ben de sağ koluma takıyorum, değiştirmeyi denedim, olmuyor.

sol, solağım. rahatsız olmuyorum açıkçası alışkanlık meselesi sağa da takabilir, saygı duyarım :p

Takmiyorum ama taktigim zamanlar sola takardim. Yeme icme yazma topa vurma vs. el ayak full solagim.
Saga takildigini gorunce ben de rahatsiz oluyorum. Takintiliyim:)

Genel olarak sağa takıyorum. ama fazla klasik bir yere gideceksem(büyüklerimle kokteyl davet v.s) sola takıyorum. Efendilikten ödün vermiyorum.

ben sağ koluma takıyorum beni görüp rahatsız olabilirsin.

herkesin kendine göre bir nedeni var. eskiden sağcılar sağ koluna takarmış mesela. benim de sol tersime geliyor ve saati sola taktığımda kaç kere kolum yara oldu. o yüzden yıllardır sağ koluma takmayı tercih ediyorum.

saat sol kola takılır diye bir kaide yok.

sol erkek. solak değilim.

Sağlağım, takmayı bırakmadan önce sağa takıyordum.

solağım sola takıyorum ama çalışırken rahatsız ediyor, çıkarıyorum. keşke sağa takmaya alışabilseydim.

Sağ. Çünkü fatih terim ve polat alemdar da sağa takıyodu.

sol takarım rahatsız etmez hatta farketmem

sola takiyorum. baskalarinda degil ama kendim saga takinca kuyruguna teneke baglanmis kedi gibi oluyorum.

ben solağım, sol koluma takıyorum. ama şu da var yazıyı sağ elimle yazarım. gitarı sağlaklar gibi tutarım. ama taşı sol kolumla atar, basketbolu sol elle oynarım. biraz garip.

yemeği de sağ elle yerim.

solak değilim ama sola takarım.

sağa takılmasını da hiç çekici bulmuyorum.

solağım. sağa takıyorum. başkalarının neresine taktığına hiç dikkat etmedim. şu hariç:

galeri.uludagsozluk.com

:)

solağım. saati sağa takıyorum.
işin garibi şu: sol tarafıma ne taksam rahatsızlık veriyor. bileklik, bilezik tarzı şeyleri solda kullanmaya kalksam çok rahatsız ediyor. nedenini bilmiyorum. ağırlık yapıyor sanki.

edit: he tabii buna kol çantası da dahil. solda taşıyamıyorum.

sağ.. rahatsız olandan rahatsız oluyorum.

*sağ elimi kullanıyorum, sağa takıyorum. Alışkanlık.

Sağ koluma takiyorum ama solak degilim

sağa takıyorum.
Ve çok garip bişeymiş gibi bunu soranlara da gıcık oluyorum artık.

Solak değilim.

sol. yoo rahatsız olunacak bir şey yok ki, fark etmiyorum bile.

Sağa takıyorum genelde solağım.

Sola takarım, sağlağım.
Görünce rahatsız olmuyorum ama kendim sağa takmayı denediğimde rahatsız hissetmiştim.

sağ koluma takıyorum. kıroyum.

solak değilim ama saati sol kolumda sevmiyorum. bayağıdır saat kullanmıyorum, kullansam tercihim sağ olurdu.

Mercimek yap beni de çağır

Ezogelin ya da süzme mercimek

Şehriye çorbası
Olsa da içsek.

İşkembe

tarhana

balkabağı çorbası

Süt çorbası.

Pırasa veya balkabağı

yoğurtlu çorba vardı ya içine nane atılan, ismini unuttum şimdi. içinde ufak hamur parçaları da olurdu hatta

Domates, kaşar peyniri de rendele mutlaka.

işkembe.

Pancar, balkabağı, tavuklu, mantar bu dördünden biri güzel gider bence

yayla çorbası <3 en sevdiğimden <3

yayla +1
hem doyurucu, hem de çok kolay

klasik tarifi pirinç yerine bulgurla da yapabilirsin daha sağlıklı olur. bir de içine önceden haşlanmış tavuk eti, sarımsak, sirke ve karabiber eklersen tadı aynı işkembe çorbasına benziyor. üstelik hastalıklara karşı birebir.

kremalı mantar yap geç

buğdaylı mısır çorbası
www.nepisirsem.com

Kremali mantar +1

arabaşı

Soğan, domates(domates, sarımsak ve sütle sadece) ya da yayla ama pirinç yerine aşuredeki buğdayla.

tarhana

İlk aklıma gelen gürültü seviyesi. Nofrost ların ciddi gürültüsü olabiliyor.

a+ b+ gibi enerji seviyeleri.

iç hacim büyüklüğü

no frost olup olmaması

koyacak yere tam olarak sığabilmesi için ölçüleri

markası ve fiyatı

mutfağın kapısı ve bina merdivenlerinden geçip geçmeyeceği :)

nofrost mu iyi oluyor?

no frost günümüzde bir satış stratejisi.

şimdi no frost demek, buzluğu buzlanma yapmıyor demek. hani 20 sene önceki buz dolaplarının buzlukları 3 parmak buz içinde kalırdı ya, o yani.

ama günümüz teknolojisindeki no frost olmayan buz dolapları da artık buz yapmıyor(çok dandik bir marka alırsan bilmem de) arçelik beko vestel falan yapmıyor, yapsa da 2 3 mm civarı bişey oluyor.

www.hepsiburada.com

ağustos 2017'den beri bunun beyazını kullanıyorum. memnunum. arada tak tuk sesler çıkartıyor, su sesi geliyor vs ama bi sıkıntısı yok

öncelikle kolu önemli.
(git:urun.gittigidiyor.com )
kolsuz hem iz yapıyor hemde zor açılıyor. 2.5 senedir kullanıyoruz kollu al. dondurucu kısmı altta iyi oluyor.

valla açıkçası hiç belli olmuyor bu işler. bundan 10 sene önce öğrenci evimi dayayıp döşerken annemler hiç araştırmadan pat diye gidip Vestel'in en ekonomik segmentindeki bulaşık makinası, çamaşır makinası, buzdolabı ve ocağı set olarak almışlar. fiyatı çok uygunmuş. "araştırmadan olur mu yeaaa hem Vestel dandik marka, şimdi bozulcak, bana bir sürü iş çıkaracak kesin" falan dedim. ama 10 senedir hiçbir sorun yaşamadık hiçbir ürünle. hepsi ilk günkü gibi çalışıyor.

Vestel'i övmek için demiyorum ama bu işler şans işi biraz. sen gene araştır tabi.

evet küçük ama güzel bence. sen beğendiysen iyidir yani

ispirtolu kalemle eline çiz daha iyi. çok kötü. değmez.

küçük denemez nereye yaptıracağına göre değişir, malum yere yaptırırsan hoş bir esprisi de olur, kelebek konmuş misali.

sorun mu kucuk olmasi?

parmak izi kadar bir deri alanı (işaret parmağı ilk boğumu)

Önce kanı durdur. tütün basabilirsin, birazcık dursun sonra tütünü al.
evde kantoron yağı, bepanthen gibi deri yenileme ve mikrop almasını önleyici bişeyler varsa sür. yoksa ilk etapta zeytinyağı da sürebilirsin. havayla temasını keser, iyileşmesine de yardımcı olur. sonra kantoron yağı veya eczaneden uygun bi merhemle tedavisine devam edersin.

oksijenli su ve baticonla temizlemen lazım.

doku kaybı olduğu için kanar, kan durmuyorsa hastaneye gitmek gerekir.

görmeden bişey söylemek zor, vakti zamanında elimi kesmiştim, aynı şekilde doku kaybı oluşmuştu, ufak mufak demedi çok kanadı, hastanede özel bir ilaç ile durdurabildiler ancak. iğne ampülü gibi bir ampül kırıp, üstüne dökmüşlerdi.

silikon olduğu anlaşılıyor.

Dokundugun anda bir gariplik oldugunu seziyorsun.

Anlaşılıyo

Dokunmadan bile anlaşılıyor. Nippleı görmek yeterli.

Herkes meme gurusu.. memeyi buldunuz da silikonsuzunu arıyorsunuz. Ajsksld

Cevap veriyorum : anlaşılır.

İnternette resimler üzerinden testi vardı. Bulamadım mobilden. %80 başarılı olarak bildim. Guru değilim ama elleyince mutlaka belli olur.

Bence silikonlu, silikonsuz, büyük, küçük, yumuşak, sert ayrımı yapmamalı!!11!!
Sonuçta insanoğluna verilmiş en önemli 2.inci nimet meme.

Hayır ilki o değil. İlki uyku.

Cevap vermem gerekirse : anlaşılır bence.

Söyleyeceklerim bitmedi!

İdeal bir meme bir avuç büyüklüğünde olup, elden taşanı makbuldür.

Çoğu erkek güzel bir göğüs dekoltesini, sere serpe göreceği iki memeye tercih eder. Buradan bile ne kadar mucizevi bir organ olduğunu anlayabiliriz.

Konuyu dağıtmadan söylemek lazım : anlaşılır.

Sevgilinizle fantazi yapmak istiyorsanız sadece meme başlı başına bir araç olabilir. Sevgilinizi şaşırtmak, mutlu etmek, tahrik etmek istiyorsanız onu ıslak bir t-shirt ile karşılaşabilirsiniz.
Kış aylarında yapıp hasta olmayın.
Aynı etkiyi erkek gömleği giyip üstten üç düğme açarak da sağlayabilirsiniz.

Bir de şu kısa t-shirtler var, üst tarafı kapatıp altı açıkta bırakan. İsmini bilmiyorum. Onu da deneyebilirsiniz.

Eğilip havlamazsa ben birşey bilmiyorum.

Silikonlu meme de anlaşılır bu arada.

Kilo aldım diye üzülüyorsunuz, erkek arkadaşınıza dert yanıyorsunuz ve o "gayet güzelsin" diyor.. bunun sebebi %80 memelerinizin de büyümesi.

Bu bence kadınlara verilmiş bir nimet.
Kilo alınca kadınlar üzülmesin diye doğa evrim sürecinde kesinlikle olayı dengelemiş.

Silikon memenin güzelliğini bozar yapmayın, yaptırmayınız. Anlaşılır.

Can sıkıntısı ve uykusuzluktan can vermek üzere olan kusursuz abinizden tavsiyeler. Bu yazılardan dolayı beni atmazlarsa yarın görüşmek üzere.

bazılarını ben bile anlıyabiliyorum.dokunmadan hem de sadece bakarak.

i.ebayimg.com

Gerçek meme daha yumuşak oluyor.

bugüne kadar dokunmadığım için anlayamadım. ama şeklen anlamak istiyorsan doggy duruşunda belli oluyor.

dokununca nispeten hissediliyor. hareket edince (ehm) cidden hissediliyor. yani çok bariz değişik bir vibrasyon ve frekans mevcut silikonda. halbuki orjinal meme öyle mi? tabiki değil.

bizim bahçe

mobildeyim editleyemefim lozan caddesinde.

tren köprüsünün oradan set boyundan git, ilerde bi cami göreceksin, ordan ilk solda karşına çıkan mekan.

@photographer arkadaş çok şakacı gazimahal camisinden içeri girince genelev var orayı tarif etmiş sanırsam. hangi oteldesiniz bilmiyorum ama d100 den devam edin Selimiye camine doğru gelmeden askeriye var oradan aşağı dönün nehire doğru 2 köprüyü geçin ileride karaağaç bölgesi gelmeden lalezar var tam Nehir kenarında kalıyor Edirne ucuz bir şehir zaten kahvaltı 17 tl idi gerçekten güzel mekan dışardan bakın begenmezseniz ileride limon ve bizim bahçe var onlarıda beğenmezseniz biraz ileride güzel sanatlar fakültesi karşısında kafeler var. Lozan anıtı ve kara tren var görürsünüz gitmeden. ama kahvaltı için ben gelen misafirlerini lalezara götürüyorum genelde. siz genede navigasyona Trakya üni güzel sanatlar yada Lozan caddesi yazın kolay gidersiniz

Limon cafe

Mobilden dolayı düzenleyemedim. Rys vargo otelin en üst katındaki vargo restorant da kaliteli. Orasını da değerlendirebilirsin.

imren kahvaltı salonu, saraçlar caddesinde.

www.google.com.tr!4m5!3m4!1s0x14b32f709fcd386d:0x49561710c957bad7!8m2!3d41.6740498!4d26.553432

çaldırma dikkat et. melteme yakın mısın bilmiyorum orda iyi bir tamirci vardı.

kask eldiven falan için decathlona bakmanı öneririm, herşeyi uygun diye bişey yok ama bakmaktan zarar gelmez.

bisiklet malzemesi falan da satıyor sele, suluk, ayakkabı falan bakarsın işte.

Bana kalsa daha uzun al yağmur için. Ama üçünden biri olacaksa, 2

dostum bunlar sanki biraz süet vari, kar suyu yağmu suyu çekmeyi çok sever bu süetler, ona göre.

Dostum 10 dakika yagmur kar içinde gez ayakların sırılsıklam olur bi de hava soğuksa ayakların donar felç gecirirsin. :) En azından bu tip bot alacaksan su gecirmez almalısın.

evet. akşam olursa hesaptan düşer, askeriyede akşam olması, akşam iştimasından sonra yemek yiyip, free bırakıldığın zamandır.

birisi sana şafak sordu diyelim, saat de gündüz 14:00, batarsa 50 dersin, bu demektir ki, güneş batar akşam olursa50.

bi düşünelim bakalım.

şimdi elimizde bir adet video var, bunu bir player çeşitli hızlarda oynatabiliyor, yoksa yani fps'si falan değişmiyor.

öte yandan, download ediyoruz ama yine normal olarak standart fps'de geliyor, çeşitli vlc gibi playerlar ile hızlı oynatma mevcut.

yani yok öyle bişey ne yazık ki.

ama ne yapacağını merak etmedim de değil.

@Photographer hocam, videoyu her seferinde müdahale etmek zorunda kalmadan offline olarak 1,5x hızında izlemek/dinlemek istiyorum.

şimdi benim bu işi after effects de yapmam 5-15 dakka sürer videonunun kalitesine ve süresine göre, yani ben bunu yapacak bir online editor, downloader olduğunu sanmıyorum. hani benim yapacağım iki tık 30 saniye sürsün, programın render alması da geri kalan süreyi alıcaktır, yani ciddi bir işlemci, ram ve ekran kartı performansı gerektiren bi işlem.

sen de yapmak istersen eğer, after effects içinde hızını ayarladıktan sonra tekrar render alman lazım, zaten sorun render alınıp, fps'nin falan tekrar düzenlenecek, sesin de o hıza göre optimize edilecek olması.

@Photographer hocam, after effectsi indirdim ve kurdum. üzerinde çalışmak istediğim dosyam zaten ses dosyasıydı, görüntü yok ve mp3 olarak indirmiştim. neyse program aracılığı ile istediğim hıza getirdim. son aşamada hangi menüden, komuttan nasıl render yapıyorum?

@ekşiyen hocam ona da bakayım teşekkürler.

www.youtube.com

buradan bak

saçma olmuş, ses olarak indirip ses ile ilgili bi programda indirseydin daha mantıklı olurdu.

evet az önce farkettim acı gerçeği. render yapmaya başladım ve dosyaya baktım, video olarak kaydediyormuş.

şimdi sil baştan, ses programı lazım.

ses dosyası ise audacity ile yapabilirsin. after efectte ise render ayarlarından mp3 ü seçerek ses dosyası olarak render alabilirsin.
(ses layerına sağ tık-time strech-amaca uygun değeri girerek istediğin hızı ayarlayabilirsin.) en son aşamada render ayarlarından bir ses dosyası seç ve bitti.

çok özel bir tarif mi arıyorsun bilmiyorum ama ingiliz çayı dediğin bildiğimiz sütlü çay.

bizden farklı olarak onlar seylan çayı kullanır ki, bu da ülkemizde mevcut zaten.

yeni bişey de değil, 1980-90larda barış manço sürekli anlatırdı sütlü çayı falan.

kolayı da var, bas içine caffee cream'i al sana ingiliz çayı.

acaba sütlü çayı mı diyor diye de düşündüm, bin türlü pahalı çayı var ingilizlerin çünkü seylandan başka.

(bkz: pg tips)
(bkz: sıcak su)
(bkz: süt)
(bkz: bitti)

kısaca 1 çek kabul etme, şahıs çekinden yanan binlerce insan var aman gözünü seveyim. en önemli şey bu.

2 satış anında nakit isterim de, fiyat "net" olarak şu kadar isterim masrafına cartına curtuna karışmam de.

3 her hangi bir bankadan kredi çekeceklerse, senin satış yapacağın tapu dairesine en yakın banka şubesinden kredi alsınlar.

atıyorum sen aksarayda satış yapacaksın, adamın sana verdiği çek x bankanın tuzla şubesi, senin bu çeki kontrol ettirebilmen için o şubeye gitmen gerekiyor(her banka değil ama bazı bankalar öyle), ayrıca bazı hipneler, çek masrafını sana yaslamaya çalışabilir aklında olsun, benim derdim değil de çık işin içinden.

çek kabul etme dediğim şahıs çekini kabul etme, banka çeki olur, blokeli çek deniyor ona, senin çekeceğin miktara karşı tarafın hesabında banka tarafından blokeli oluyor, yani ev kredisi çeken adam büyük ihtimal çek ile öder.

en önemlisi bu dediğim banka çekiyle ödenecekse, satışdan evvel beraber banka şubesine gidin, karşı taraf çeki ibraz etsin, siz de karşılığını sorgulayın ve blokeli olup olmadığını sorgulayın, hem de bankaya haber verin ben şu zaman çekeceğim diye, yoksa büyük miktar paralar her bankada her an hazır olmuyor.

mesela biz gittik çeki gösterdik, evet bizim çekimiz bu , karşılığıda bu diye bilgisayar ekranından gösterdiler satıştan önce. biliyorsun çek dediğin kağıt parçası

satış anında 2 3 kişi olmak iyidir, sen bişeyle uğraşırken etrafdakiler gidişatı süzer izler.

ne olursunuz yatay ve düzgün fotoğraflar çekin.

Sürekli emlakçılar arayacak seni, portföyümüze koyalım mı diye. Bunu istemiyorsan ilana emlakçılar aramasın diye belirtebilirsin, yine ararlar ama daha az ararlar.

(Koysunlar ne zararı var ki dersen, alıcı olmayan müşteriyi de evine bakmaya getirebilir, ev hakkında insanlara yalan söyleyebilir, tabii evi gösterirken fiyatını üstüne kendi komisyonunu da koymuş olarak belirtecek insanlara. Gelgelelim işini temiz yapmaya çalışan çok ender emlakçılardan birine denk gelirsen onun vesilesiyle de gayet güzel satılabilir. Bu biraz şans.)

Evin istanbuldaysa ve fiyatı 350.000 tl altındaysa ben de alabilirim.

arada sırada ev ilanlarını inceleyen biri olarak yorumlarım şöyle. bence eğer özel koşullar yoksa (uzaklık, ilgilenememe vb) emlakçıya vermeyin. mesela ben ev ararken gerçekten sahibinden olanlara daha yatkın oluyorum. bir de apartmanın da fotoğrafını koyun bir zahmet. imlaya dikkat eden kibar bir dil iyi olabilir. pazarlık payı vardır vb gibi notlar da alıcı açısından cazip gelebilir. çok uzun bir ilan olmasın mümkünse, evin ve muhitin anahtar noktalarını ön plana çıkarıcı notlar şeklinde kısa ve anlaşılır ifadeler kullanın.

suya girdiği anda burnundan nefes vermesi.

Çok iyi nefes veriyor bunun için de antrenman yapıyorlar zaten düzenli yüzme ile akciğer kapasitesi ciddi anlamda artıyor. Normal antrenmansız birisinin nefesi hemen biter yine su kaçar.

Editini şimdi gördüm yazdığım şey tam olarak senin editnle alakalı bunun için antrenman yapıp ciğeri güçlendirmek gerekiyor. Güçlü, uzun ve dolu nefes vermek akciğer kapasitesi ile alakalı

geçen benim de başıma geldi de hoca tam foklama atladın dedin o yüzden olmuş.tam çivileme atlamayı dene

yavaş yavaş lcarnatine başlayabilirsin, sağlıklıdır değildir bilmem.

hızlı kilo vermek çok sağlıksız, sen de sağlıksız bir şekilde kilo vermişsin, bence sen kilonu muhafaza et , bünyen alışsın biraz, hasta masta oldunmu kıymeti yok.

ayrıca bil ki , bu şekilde hızlı verilen kilolar spor bırakılırsa eğer çok hızlı şekilde geri alınabiliyor.

Söylediğin gibi ciddi spor yapıyorsan, yağ kaybedip kas kazanıyor olmalısın. Bu durumda kaç kilo olduğundan ziyade aynadaki görüntüne ve vücut yağ oranına bakmalısın. 1 kilo kas kütlesi bir kilo yağdan hacim olarak çok daha küçüktür. Google görsellere 1 kilo kas 1 kilo yağ yazarsan söylediğim şeyi daha iyi anlayacaksın.

amaç hızlı kilo vermek olmamalı bence. Hızlı verdiğin kioyu hızlıca geri alırsın. Kendini çok sıkmadan "yavaş yavaş arttırma prensibi"ne uyarak sakince spor yapmalısın.

neler sana kilo verdirir?

yararlı da olduğu söylense bence dışarıdan bir takviye alma doğal yollarla kilo vermeye çalış.
ağırlık antrenmanları sana tüm gün kalori yaktırır.
sabah antrenmanları daha iyidir kilo yakmana yardımcı olur.
cardio yapacaksan hiit yapmalısın. 30 dklık hiit antrenmanı her zaman en kısa ve etkili çözümdür.
zumba gibi "kalbi çok hızlandıran sporlar" sana yağ yakımı adına bir bok sağlamaz orta tempolu antrenman yapmalısın, zumba gibi sporlar tam bir "marketing" işi yeme bunları.

şimdilik aklıma gelenler bunlar..

Günde kaç km bineceksiniz, kondisyonun ne alemde, olmazsa olmazlarınız neler? Hicbir şeyden bahsetmeyip, "1500 2000lik bisiklet işimi görür mü?" diyen birine nasil bir cevap vermemizi bekliyorsun ki?
Decathlondan veya salcano'dan 2000tlye giriş olmak kaydıyla yol bisikleti bulabilirsin fazla beklentin yoksa işini görür. Ayrıca 2.el bir tık üstte bisikletler de bulabilirsin. Kullandikca ve tatmin etmedikce donanım artırabilirsin.

Olmazsa olmazım diye birşey yok. Alüminyum ve karbon kadro bisikletler var ama hangisinin tatmini ne kadar, bilmiyorum.

Kondisyonum şimdilik fazla değil. Günde şimdilik 15-20 km kadar süreceğim. Kondisyonum arttıkça mesafeyi arttırmayı düşünüyorum.

'Kullandıkça ve tatmin etmedikçe' yerine baştan iyi bir bisiklet almak daha mı mantıkl?

2. el bisikletler konusunda ise bisiklete almaya giderken yanında bisikletten anlayan birisi olması daha iyi olur herhalde. Benim çevremde öyle birisi de yok.

kilo boy kaç? yol bisikletleri kilolu insanlara gelmez, bozuk yollara gelmez, 3 5 cm lik sert bir kaldırım çökmesine girsen, lastik patlar, jant ta yamulur. ona göre.

bak bisiklet sporcularının çoğu bildiğin otobanda hazırlanıyor, milli takımı kaç kere otobanda görmüşlüğüm vardı yani geçmişte, sonra bi dünya para verdim ikide bir lastiği patlıyor, jantı yamuluyor deme. mahalle arasında falan gezemezsin, illa cam gibi düz yol olacak, o da türkiyede zor.

michellen 60 euroluk yol bisikleti lastiği takmıştım bisikletime, bi günde 3 defa yama yaptım, jantlarım uygundu ben kalın lastik takıyordum, heveslendim merak ettim aldım.

benim bisiklette 27 jant, hafif sayılabilecek bir bisikletti, yol bisikletinden tek farkı, boynuzsuz direksiyonu olmasıydı.

Yol bisikleti almak için en alt bütçe şu an için 3000 TL olmalı. Decathlon'dan bu ara uzak durulmalı. Accell bisiklete yönelmeli (bianchi, carraro)

bu bütçeye alınan bisiklet pek fazla değer kaybetmez. yeni başlayan bisikleti yeni başlayana satılır. 3000 liraya alıp 2 sene kullanıp 2500 liraya satarsınız en kötü.

yol bisikletinde eksi belirtilmedikçe üst sınır 100 kg oluyor. bazı özel seri jant ve kadrolar 120 130 lu kilolara kadar izin veriyor, bazı niche kadrolar ise maks 80 diyebiliyor. alacağınız kadro muhtemelen 100 kg ye kadar sürücüye izin verir.

yol bisikletiyle 3 5 cm lik çukura girmeyi bırak merdiven iniyoruz birşey olmuyor, lastiklerimiz 700 23c veya 25c maksimum. en son ne zaman jant kırdım hatırlamıyorum çünkü kırmadım 16 yıldır yol bisikleti sürüyorum :(

birde o lastikler mtb lastiği gibi 60 psi değil 110 psi havayla dolu :( öyle kaldırımdan inmeyle jantı yere vurman zor, uçaktan atman gerek bunu yapabilmen için :(

michellen (hellen) 60 euroluk lastiği merak ettim 30 dolarlık michelin pro 4 endurance kullanıyorum. 3 yılda 1 kere yama yaptım. rotam genelde istanbul şehir içi ve tekirdağ ili.

eğer bulunduğun şehir istanbuldaysa satın alırken yardımcı olabilirim. değilsen de mesaj atarsan yönlendireyim.


son olarak; yol bisikleti almayı düşünüyorsan mümkün olan en fazla bütçeyi ayırmalısın. ekipmana harcayacağın her 100 dolar, sana hafiflik sertlik ve rijitlik olarak geri döner. böylece bisikletten aldığın hazzı katlayabilirsin. ikinci el almak istiyorsan da bütçeyi yükseltebilirsen elimde birden fazla elit seri bisiklet var ^^

@Photographer aşırı kilom yok. 80-85kg aralığındayım.

@Tears of Devil size katılıyorum.
Sizin elinizdeki bisikletin marka ve modeli nedir?

malesef öyle bir tur olduğunu sanmıyorum ama sana önerim, eğer vücudun müsaitse(hastalık falan yani), havalar ısınmadan güzel bi bisiklet alıp, güzel de kamp malzemesi alıp ucuza(havalar ısınınca motor ve pisiklet fiyatları kazıklaşıyor), kafa dengi bulacağın 2 3 arkadaşla pislet turu yapman olabilir.

tabi bunun için yaklaşık 1 ay adaptasyon süresi lazım olacaktır bisiklette tempo tutmak amaçlı.

tesekkurler fikir icin ama ben daha cok eger tur bulamazsam arac kiralamayi ve dolasmayi dusunuyorum ama o da cok maliyetli istw..

işte araç masraflı olur diye söylemedim ben onu, yine de en azından kafana göre 1 kişi bulup masraflı bölüşürsen güzel olur diye düşünüyorum.

Kediyi sahiplenemezsin ki, o seni sahiplenir. Canı istediğinde sevdirir, istemediğinde kıçını döner gider. Sabah bir bakmışsın yalayaark uyandırır, başka zaman eline aldığında kaçmaya çalışır. Sorunuza cevap: Kedi size göre değil, hem de hiiiç

Ben de kedi sahiplenmek istiyorum. Şu anlattıklarına bile güzel geldi. Beklentini çok yüksek yüksek tutuyor olabilir misin ?

Linç etmeyin demişsiniz ama bir kediden ne beklediğinizi anlayamadım? Saydıklarınız kedilerin özellikleri zaten, her hayvan gibi yer içer yatar. Ayrıca cool hayvandır, isterse sevdirir istemezse sevdirmez, işine geldi mi duyar gelmedi mi duymaz, kimseye müdanası yoktur o yüzden nankör diye iftira atılır. Bazı özellikle yavru kediler çok hareketlidir üstüne atlar acaip sevimlidir ama büyüyünce o da diğerleri gibi olur genelde. Kedi bizi sevdiği için ya da başka bir beklentiyle sevmeyiz, o umursuz hallerini bile severiz. anlaşılan o ki hayvan beslemek size göre değil, sahiplenip 2 gün sonra sokağa atacak bir hava veriyorsunuz, bence hiç hayvanlara ilişmeyin.

anlattığını dinlemeyip gidiyorsa boşver hocam sahiplenme. a*na koyam öyle hayvanın.

"Bişey anlatıyorum konuşurken kalkıp gidiyor."
hiç güleceğim yoktu :) kedi o yahu.
klasik koşullanma ile belki ufak tefek şeyler öğrenir ama genel olarak kafası nasıl eserse öyle.
çağırırsın gelmez, çağırmazsın gelir, perdedeki sineğe atlar vazoyu kırar, penceredeki kuşa atlar 3.kattan düşer, halıya sıçar, parkeye kusar, en sevdiğin çantana koku bırakır, masada unuttuğun tatlını yalar vb. vb. :))

uzun zamandır kedi besleyen biri olarak tavsiyem, hatta ısrarla tavsiyem, kedi beslemek işinden vazgeçmeniz. arkadaşınızın kedisini arada gidip sevebilirsiniz.

Yavru alıp büyütürseniz size birazcık daha bağlanabilir, sonuçta arkadaşımızın kedisi ve sizi sallamıyor pek.
Ama yine de beklenti çok yüksek olmasın, kediler günün üçte ikisini uyuyarak geri kalanını da öyle mal mal dolanarak geçirir. Canı isterse sevdirir istemezse tınlamaz bile. Ha kucak delisi dibinizden ayrılmayan kediler de var ama çok nadir.

iyice hindistana döndük, kediye tapan bir güruh yetişti ülkede, kedi sana değil falan diye ateş püskürüecek bir kitle oluşur aşağıda şimdi yorumlarda bak gör

aksiyon istiyorsan gelincik al, en temizi.

www.youtube.com

kedileri rahat bırakın kedi fetişistleri. evde beslemeye uygun değiller. evde hayvan beslemek hayvana eziyet.

şöyle düşün, sen çocukluk arkadaşınla olan samimiyetin aynısını arkadaşının arkadaşı ile olan ilişkinde bekleyebilir misin ki arkadaşının kedisinden aynı şeyi bekliyorsun?

o kedinin arkadaşınla olan ilişkisi ile seninle olan ilişkisi aynı olacak diye bir şey yok. birde her kedinin huyu suyu farklıdır.

ben kediyi eve alalı 7 sene oluyor neredeyse ilk aldığımda bir tek mama yerken sevebiliyordum ondada kafasından başka yere dokundurmuyordu şimdi beraber yatıyoruz her gün mıncırıyorum falan.

kediden neden insanla özdeşleşmiş özellikler bekliyorsunuz ya shdjdjfjfjfd

hahah herkes niye bu kadar sert çıkmış anlamadım. bence çok komik bir duyuru olmuş :D

arkadaşının kedisi olduğu için sana o kadar pas vermiyordur. benim iki kedim var, birine 2 aylıkken, diğerine doğduğundan beri bakıyorum ve ikisi de gel deyince geliyor, dert dinliyor, teselli ediyor. tamamen yetiştirmeyle ilgili :p

elbette bu kadar değil. ama kedi yıllardır senin kedin olunca hem o sana daha alışkın ve sıcak davranıyor, hem de sen ona alıştığın için ne zaman ne yapacağını kestirip ona göre davranabiliyorsun. mesela kedilerimden birini sabahtan akşama kadar mıncıklasam hoşuna gider, o yüzden habire alıp yoğuruyorum. diğeri ise canı isteyince geliyor yatıyor çok ellersen kalkıyor. her kedinin başka başka huyu var. ama gel diyince gelen modeli yok bunların. aksiyon olarak ise uyumadığı zaman evde koşturur, yüksek yerlere zıplar, bardak devirir, yatağın koltuğun altına saklanıp birden bacağına atlar oyun için falan; böyle özellikleri olan modellerimiz mevcut. bir de default olarak her modelde lazer eklentisi var, lazer görünce dayanamıyorlar. bir dene bence.

hevesle baktım ama üzgünüm hiç biri /:
hele doğaç hiç olmasın lütfen.
en iyisi yine çınar..

şimdiden güzel bir hayat dilerim.

aren ilginçmiş ne demek acaba ?

ben Mahire bastım oyumu.
Fakat Aren yerine Arden'e baktınız mı hiç?
Arden bana daha güzel ve anlamlı geliyor bir bakın derim.

İlla biri olacaksa Çınar ama diğerlerini sevmedim.
Mahir yine bir nebze normal ama Doğaç ve Aren nedir yahu.

Allahaşkına çınar nedir yav.. Oldu olacak çam, köknar, meşe filan koyun ismini. Benim ismim de bir zamanlar moda olmuştu. Şimdilik duruldu ortalık ama ağaç ismi çok saçma geliyor bana.

doğaç ve mahir zulüm. resmi olarak çocuğa güzel bağırabilmek için seçilmiş isimler
dooooooğğaaçç.
maaaaaaahhiirr.

en hoşlanmadığım şıkka verdim oyumu. gerçi diğer 3 tanesi de pek farklı değil ya.

Ben mahir'e bastım. Abidik gubidik isimlerle cagirilacagina en azından bilinen bir isime sahip olsun.

Yürü be Maho

Bence Mahir kazanacak :) Canım sıkılıyordu iyi oldu grafiği takip ediyorum :)

kötünün iyisi mahir +1

mahir iyidir, kahrolsun emperyalizm

Benim oyum Mahir’e ama Doğaç koymayın da ne koyarsanız koyun. O nedir öyle yav, kimin aklına geldiyse... Uzun süresir daha kötü bir isim duymamıştım.

ilerde zorluk çeksin, umrumuzda değil diyosanız doğaç ve aren koyun.

mahir'e verdim oyumu, sevdiğim bir isim :) zamanın üstünde hiç eskimez

@devilone yemedim içmedim, google'ladım:)
Aren: "Hititlerden geldiği yani Sanskritçe Güneş Tanrısının Oğulları anlamına geldiği düşünülmektedir. Her Hititliye Aren denirmiş.(Işığın Oğulları).Avesta dilinde ise soylu demektir. Farsça ise çöldeki en parlak kum tanesi anlamında kullanılmaktadır."

Anlamı hoşmuş, bence Aren koyun. Çınar da neymiş? Mezarlık ağacı çağrışımı yapıyor.

çınar yapmayın ya

daha çok globalleşen bir dünyaya gidiyoruz. çocuga isim soyisim gir diyince hem ç hem ı girmek zrunda ypamayın bu işi.

mahir mecbur. veya aren.

Ben oyumu arenden kullandım aralarında en oluru oydu.

Ekşiduyuru Çınar timi işe başlamış. Strawpoll açılırken şıklarda kesin çınar var dedim ve çıktı. Anlamıyorum mesela bana pek hoş gelmiyor ama neden bu kadar fazla talibi var?

Çınar out, Aren in diyorum.

Çınar timi deme sebebim bebe ismi önerilerinde istisnasız en az bir tane olması

dostlar, yoldaşlar, ümmeti muhammed;

ne gömmüşsünüz ulan iki dakikada :)

gördüğünüz gibi her isim her bünyede farklı hisler uyandırıyor. doğaç haricinde :) bu da zaten benim önerim olduğundan sıkıntı yok, araya sıkıştırayım dedim, bakalım ne dönecek diyerekten. neyse dersimi aldım :)

bu arada çok gömen, hepsi kötü diyen, kötünün iyisine oy verdiğini belirten arkadaşlar; güzel isim önerin de neşelenelim az :)

@agluna süpermiş

aren olsun bence de anlamı da güzel tınısı kulağa hoş ve asortik geliyor

çınar çok var 10 sene sonra her yer çınar amcalarla dolacak.

çocuklarla iletişim halinde olan bir eğitmen olarak söylüyorum. Çok farklı isimler konduğu zaman öğretmenleri hatta arkadaşları bile zorlanıyor, her yerde karşılaşılan isimler olduğunda da yine aynı şekilde karışıyor diğerleriyle.

o sebeple belki çınar konabilir ama ben hiçbirini beğenmedim açıkcası o yüzden de oy vermedim.

çınar dedim. çünkü oğlumun ismi. çocuğa doğa sevgisi vermede kolaylık oluyor. beraber site bahçesindeki çınar ağacına tırmanmak çok hoşuna gidiyor.

isim verirken "şu isimden çok var" argümanı saçma gelmişti bana. millet hala ahmet, mehmet, ali ismini koyuyor. travma mı geçiriyor bu kişiler?

turkce karakter olmasin fetisini de anlamiyorum. cok sacma.

emin olun yabancilar o isimleri dogru telaffuz edebiliyolar. fransiz birinin abuk subuk ismi sikinti olmuyor, onun ismindeki aksan sikinti olmuyor, bu mu oluyor?

neyse soyadimda turkce karakter var (ismimde de var) su ana kadar hic sikinti yasamadim, tam tersine soyadimi turkiyede ilk seferde dogru soyleyen birine denk gelmemisken burada catir catir soyluyolar ve ustune buranin kimliginde de gayet turkce karakterli hali yazili duruyor.


dogac olmasin, mahir de biraz eskidi gibi. cinar ise cok var.

aren - arden olabilir

Mahir dışında doğru düzgün bi isim göremedim. Diğer isimler bildiğin zenginlerin çocuklarına taktığı sikimsonik isimler başlığındaki isimlerden.

hiçbiri.

uğur koyun çocuğun adını.

Oyumu Mahir den yana kullandım.
Ayrıca üstte bir arkadaş Türkçe karakter kullanmamaya özen gösterin demiş. Kesinlikle çok saçma. Bunu da belirtmek istiyorum.
Allah analı babalı büyütsün.

seyler.eksisozluk.com

mahir çok güzel bir isim demeye geldim.

şahsi kanaatim insanlara taş toprak bitki isimleri ve sarp, yamaç, volkan gibi olumsuzlukları ve zorlukları çağrıştıran isimler verilmemesi.

çocuğunuzu Allah bağışlasın, güzel günlerde büyütün. ismiyle yaşasın.

Aren

en azından farklı. Mahir nedir? Dolmuşçu ismi gibi?

Mahir’e bastım oyumu. Arada çok az fark var. Yavaş yavaş kapanıyo arkadaşlar, sandıkları terk etmeyelim.

aren veya mahir. cinar dogac falan ciddi sikinti yurtdisina giderse.

bunların içinden mahir diyorum

doğaç ne yahu?
Çınar falan aman aman.

mahir ismi bir bana mı siyasi geliyor?
aren ve doğaç olmasın. oy kullanmadım, hiçbirini seçemedim.

Mecburen Mahir dedim. Sonra Aren. Tercihen hiçbiri.

Ben Mahir diyorum. Arenler diye bir hidrokarbon sınıfı var. Çocuğa yanlışlıkla bileşik adı koymayın.

Bugun dusundugum bırseydı, bır oglum olursa adını And koymak

mahir.
ne kadar güzel ve yalin.

ortalık çınardan geçilmiyor. aren de çok zorlama. dogac'a zaten değinmiyorum arkadaşlar gömmüşler yeterince. fena.

orjinal olacak zihniyeti ile komik ya da sıradan olmayın. çalıştığım hastanede (ki kucuk bir ilçedeki 4 hastaneden biri)
kasımın 5 önde doğan 6 tane doğa vardı mesela. yakalayan doğa koymuş çocuğun adını...hepsinin de yaşı yakın.

bilge
egemen
korhan
kutlu
utku
erdem
görkem
gökmen
yalçın

ilk aklima gelenler...

soru?

paylaşım için teşekkürler.

Soru: nasil duzelecek bu olay?

düzelmez, dikkat ederek normal(yavaş) konuşabilirsin ama buna dikkat etmeyi unuttuğun anda yine normale dönecektir.

bu gün bi videoda korece konuşan bir adamın benzer sorununu gördüm.

adama diyolar ki, sen ingilizce gayet normal bir erkek gibi konuşuyorsun ama korece konuşmaya başladığın zaman karşımızda sanki bir kadın varmış gibi oluyor, kadın gibi konuşuyorsun, ne iş falan dediler.

adam dedi ki , koreceyi ben kadın öğretmenden öğrendim, o yüzden onun yumuşak tarzı , vurguları bana geçti ve bu hiç düzelmedi.

adam amerikalı, soruyu soranlar koreli

Kendine düzgün konuşan birini örnek al. O kişinin videolarını izle hep YouTube'da. Bir süre sonra onun gibi konuşmaya başlarsın. Ben bir ara J.K. Rowling'in röportajlarını izliyordum. Sonradan fark ettim ki, bazı kelimeleri onun gibi telaffuz etmeye başlamışım, onun tonunda konuşmaya çalışmışım.

@photographer pek ic acici olmadi ama tesekkur ederim. Gercekten sebebi boyle bir sey olabilir cunku her gun dinledigim ve konustugum kisi de benden daha da beter
@dissendium yutup videolarinda agir konusanlari dinlemek bile istemiyordum cogu zaman sanki anlamasi cok kolaymis ve bana bir yardimi dokunmuyormus gibi geliyordu. Belki bu da baska bir sebebidir. Rowling'e bakicam ama kesin

Onların zihnen anlayış ve tahlil - hızını - geçmeyerek..

Native speaker'lar da cok hizli konusur. Onlardan hizli konustugunu sanmiyorum ama onlarin konusmasi gayet anlasilir. Anlasilmaman aksan ya da teleffuzdan oturu olabilir.

bu sorun galiba bende de var. genel ingilizce'yi bilen türklerde olduğunu düşünüyorum hatta. aslında akıcı konuşmak hızlı konuşmak değil. ama burada bir sıkıntımız var bizim. başka birilerinden daha duydum çünkü bu durumu. hatta yabancı biri türkler çok hızlı ingilizce konuşuyro anlaşılmıyor demişti. (tabii iyi seviye bilenleri kast ediyorum)

düşünmeden konuştuğunu varsayıyorum.. burada kendine biraz nefes alacak bir pay bırak konuşurken ve arka planda hep sakin olma kısmını düşün. yavaş yavaş kur cümleleri.
çok zor bu arada alışkanlığı yıkmak ben de yapamıyorum malesef..

Tek tek konuş takıntı yapma o dil senin ana dilin değil.

Hızli konusmanin akici konusmak oldugunu düsünmek gibi yanlis bir anlayisa sahipsin. Ama bu sadece sende yok, baska Türklerde de siklikla karsilasilan bir sorun bu.
Sakin sakin konusmaya calis, anlasilir olmaya gayret et.

Eğer dar gelirli isen bir avantajı yok. Yaşlanınca sokakta kalmamak. Çocuklara bir ev bırakmak. İstediğin tadilatı yapabilmek. Bir felaket durumunda satıp nakti kullanabilmek. Ev almak mutlak avantaj.

Yok zaten 5 tane evin varsa git istediğin yerde kirada otur. Onun da o avantajı var. Eskidikçe ev değiştir.

400 bine 20 yıl'da 2bin lira kredi veren bankayı bilmiyorum ama; zamanında ev kredilendirdiğimiz için o işler anlattığınız gibi değil de şöyle oluyor.

Misal evin fiyatı 10 para olsun ve siz bu evi kredi ile alırsanız eğer evin fiyatı size 15 paraya geliyor.
Yine bu 10 paraya kredili aldığınız evin kirası 0,05 para olsun ödeyeceğiniz kredi bedeli 0,1paradan biraz daha fazla olacaktır.(10yıllık ödemelerde- 20 yi o yüzden bilmiyorum dedim)

keza artık kirası 0,05 paralık bir evi 10 paraya alabiliyorsanız da bu karlı bir yatırım olarak görünüyor. Çünkü ev fiyatlarında arazi/rant bedelinin yüksekliğinden dolayı kira oranları düştü.

Yani mantık daha doğrusu seçme şeması şöyle kuruluyor, daha kötü bir semtte ev aldığınız paraya daha iyi bir semtte kirada oturabilirsiniz. İşte burası tamamen sizin tercihiniz oluyor.

ev almak iyidir, ev bir yatırım aracı değildir(kendi fikirlerim ekonomi yatırım kaldırım falan anlamam), çünkü eskir, kiraya verirsin, yok emlak vergisi, yok kiraya verdiğin vergi, yok çatısı akar, asansörü bozulur, kombisi bozulur, kiracı 5 6 sene oturur, içi iyice yıpranır yeniden kiraya vermen için yaptırman gerekir.

ne zaman ev almak gerekir? eğer oturacaksan, işine okuluna, ıvırına zıvırına yakınsa almak iyidir, yoksa kiraya vereyim mantığı pek sağlıklı değil.

Sansliysan 80 yil surecek omrun var. Yani aslinda hep kiracisin. Mulk sahibi olma durtusu insanin daha hayvandan kendini ayiramadigini gosteriyor.

"400 bin tl lik bir ev düşünelim. Kredi çeksek ayda 2 binden 20 yılda ödemesi bitiyor."

oturup hesaplamadım güncel faizleri ama, dediğin gibi olsa herkes bugün kredi çeker ev alır. yılda yaklaşık 25 bin 20 yılda 500 bin ödeyerek 400 bin lira kredi kullanabilsek, keşke. zira enflasyon %10dan fazla zaten. 20 sene sonra 2bin lira, biraz abartırsak, simit parası olur.

Öyle bir dünya yok. 400 bini 800 olarak filan öderiz, sanıyorum. hadi 700 olsun.

ki 100 bin peşin zaten veriyorsun. %20yi filan vermen gerekiyor, onun üstüne 300-400 neyse çekmen lazım. buna göre hesaplaman lazım.

kısaca 100 peşin verip 400 kredi çekersek ve 500 bin liralık ev alırsak, evet o ev, kirası 2bin lira civarında edecek bir ev olur -ankara için başka şehirlerde oranlar değişebilir. Ama ödediğimiz kredi 2bin olmaz 4bin olur :P insanlar genelde 10 seneden fazla kredi pek çekmiyor zaten. burası ABD almanya filan değil mortgage yok aslında bizde öyle 30 sene minik minik ödemek söz konusu değil. yani ev sahibi olmak kötüdür demiyoruz iyi tabi de öyle kira öder gibi olmuyor bizde o işler.

20 seneye göre düşünme 7-8 yılda bitirdi benim etrafımda herkes krediyi ben de 3 yılık kullandım. öyle 20 senelik hesap yapabilen bir millet değiliz biz, ekonomi de müsait değil. 3-5 sene sıkıp ödüyoruz genelde.

"Bu durumda kirada oturmanın avantajı nedir ?"
bence en büyük avantajı mobilite. çocuğunu okula yazdıracaksın mesela x mahallesinin okulu daha iyi, çat diye gidebiliyorsun çünkü artık sistem onu gerektiriyor. iş değiştirmeyi vb. şeyleri daha esnek düşünebiliyorsun.

çok zengin insanların başka dünyası var. ben ortalama insana göre şey ettim.

edit: ben 400 bine 800 ödersin derken az bile demişim. 700 zaten olmuyormuş. adam 440 için 950 ödendiğini yazmış. faizler baya oynamış.

Ayda 2bin 500 kiraya oturdugun evi krediyle almaya kalkarsan aylik odemelerin 6-7bin olur.

Kira odeme gucunu sabit kabul edersek, ya iyi evde kirada oturacaksin, ya da lukslerinden feragat edip daha kotu bi evi satin alacaksin.

brkylmz +1, kredi için ödediğin parayla daha konforlu evde ya da semtte oturabilirsin. kendinden sonraki nesle mal mülk bırakma derdi olmayan için daha mantıklı, mesela ben sırf evim olmuş olsun diye tüm hayatımı "sefalet" içinde geçirmeyi tercih etmem, etmiyorum zaten.

Özet geçiyorum, kira öder gibi bir mantık kredinin ilk yıllarında yok.

Kredi çekip aldığınız evin ilk 6 yıla kadar ki aylık ödemeleri kiradan fazla tutuyor, insanları korkutan da bu.

Ama bu 5-6 yılı atlabileceğine inanan ve başka harcmalarını kısıp kredi borcuna giren insanlar ileride rahtlıyorlar. Çünkü hem ödedikleri taksitler güncel kira bedeli kadar oluyor, hem de ödemenin biteceği günü bilmek iyi bir şey.

Kira ömür boyu bitmeyen taksittir, Allah her kiracıya ev sahibi olmayı nasip etsin.

Oturmalık ev için hesaplar başka, yatırımlık ev için hesaplar başkadır.

Dur üşenmeyeyim güncel bildiğim fiyattan yakın örnek vereyim;

200 bin liraya satılan ve kirası 900 TL olan bir daire örneği hesaplayayım size, fiyat sallama değil gerçektir.

%25 peşin vererek kredi çekelim, yani 50 bin ğeşin 150 bin kredi çekelim. Hemen güncel kredi hesaplarına bakalım.

120 ay (10 sene) aylık taksit tutarı 2.310 TL imiş (vakıfbank)

Kiraya bakalım;

1. yıl : 900 TL
2. yıl : 990 TL
3. yıl : 1090 TL
4. yıl : 1200 TL
5. yıl : 1320 TL
6. yıl : 1450 TL
7. yıl : 1600 TL
8. yıl : 1760 TL
9. yıl : 1935 TL
10. yıl : 2130 TL

Kira artışını her sene %10 hesapladım, bu orandan aşşağı düşmez en iyimser zam oranı bu.

10 sene boyunca aynı evde kiracı olduğunuzu varsaydım, ev değiştirdiğinizde kira rakamlarının daha fazla güncellendiğini her kes bilir.

Bu 10 yılda kiraya toplam 172.500 TL ödediniz, ve asla geri dönüşü yok.

200 bine aldığınız evin 10 sene sonra ne kadar değerde olacağı da ayrı bir hesap.

Benim yaşadığım şehirde ev fiyatları aşırı yüksek, kiralar uygun. Bu yüzden cesaret edemiyorum tam olarak.

Şuan oturduğum daire 2 yıllık, içerisi gayet yeni, iç dış yalıtımı olan bir daire. 2 yıl önce 180 bin liraya satılmış. Şuan aynı bölgede yeni yapılan muadili daireler, yalıtımsız olarak 220-250 bin lira arasına satılıyor.

kiralar ise 500-700 lira arası ki ben 600 lira kira veriyorum. farazi bir hesapla 10 yıl boyunca vereceğim toplam kira 100 - 110 bin lira arası bir şey.

Birikmiş bir param olsa koşarak ev alırdım ama. kendi evinde, kendi istediğim gibi evin tasarımını yapma özgürlüğü bile ayrı bir zevk sonuçta. eve şuanda çivi bile çakarken 2 defa düşünüyorum.

ama tamamen kredi ile benim bahsettiğim şartlarda ev almak çok sağlıklı gelmiyor bana.

Herkes ödeme planlarından bahsetmiş. Ben de farklı bir tarafını söyleyeyim;

20 yıllık kredi ödemeleri, ekonomisi istikrarlı olan, alım gücünün yıllar içerisinde kendini koruduğu, çalışan haklarının gözetildiği ülkelerde mantıklı olabilir ancak bizimki gibi orman kanunları ile yönetilen ve yarın ne olacağını bilemediğiniz, ön göremediğiniz ülkelerde bence çılgınlık.

Böyle bir borç yükünün altına, mevcut şartlarınız önümüzdeki 20 sene boyunca iyileşerek devam edecek ön kabülü ile giriyorsunuz ama hatırlatırım ki burası Türkiye. Bu borç size, patronunuz tarafından "bu sene sana zam yok" dendiğinde küçük emrah gibi boynunuzu eğip söyleyeceklerinizi yutkunma olarak geri döner. iş yerinde çıkarılma durumunda boğazınızdaki yutkunamadığınız yumru olarak geri döner. tüm hayatınızı bu borca göre kurgulamanız gerekir.

Bu sistemi döndüren ana çarklardan biri de budur zaten. Boşuna bankalar bol keseden kredi dağıtmıyor, boşuna ev almanız, çocuk yapmanız özendirilmiyor.Bu çarkın içine bir kez girdiğinizde artık siz de başkalarının kararlarına tabisiniz. Sesiniz tamamen kısılmış olacak. Bu asla ev almak çok saçma, sakın ev almayın demek değil. Sadece arkasında böyle şeylerin de olduğunu hatırlatmak için söylüyorum. İnsanların bu denli ev almak isteme sebeplerinden biri de zaten kendilerini garantiye alma istekleri. Çünkü gelecekleri belirsiz. En azından kafalarını sokacakları bir yer bulunsun istiyorlar. Bu bile içinde bulunduğumuz şartların ne denli istikrarsız olduğunun göstergesi.

Ben bunun için ayrıntılı bi excel tablosu hazırlamıştım. Kira götürüsü, paranın enflasyon ve faiz değerleri falan ve belli bir başa başa noktası çıkıyor. İsteyen olursa atarım.

2000 lira aylık taksit + hayvan peşinat vereceğime 1200 1300 aylık kira veririm peşinatı da başka bir şeye kullanırım.

Ev saçma geliyor bana.

tek avantajı kafanın daha rahat olması. yani borç yok, stres yok.
genel olarak rahat bir insansan, düzenli gelirin varsa ve kolay risk alabiliyorsan hiçbir avantajı yok.
sonuçta maliyet başabaş çıksa, hatta konut kredisi %10 daha maliyetli olsa bile 10-15 yıl sonra ev senin oluyor. ev sahibinin ağız kokusunu çekmiyorsun. ulan eve bi şey yaptırıcaz ev sahibi ne der, bu sene ne kadar zam dayayacak diye düşünmüyorsun. zırt pırt taşınma derdi yok vs.
ayrıca aldığın evi kiraya verip, farkını vererek yine istediğin evde kiracı olarak yaşabilirsin.

Ben de gerçek rakamlarla ornek vereyim. Ucuz bir evi (200 bin lira değerinde bir ev örneğin) satın almak mantıklı olabilir ama doğru durust bir ev almak isterseniz iş değişiyor.

Ornegin benim oturduğum ev 550.000 liraya satılıyor. Kirası ise 1800 lira. Bu evi satın almak için önce 110 bin lira peşinat veriyorsunuz, sonra da 120 ay boyunca yaklaşık 7000 lira ödüyorsunuz.

Yıllık kira artışını kabaca %10 alsak 10 yılda toplam 355 bin lira kira ödüyorsunuz. Mortgage ise toplam 950 bin lira oluyor.

10 yıl sonunda 550 bin liralık ev 950 bin lira eder mi? Kiralayan aradaki farkı biriktirdi ise elinde faiz getirisi hariç 595 bin lirası oldu, bu parayla aynısı olmasa da ev alabilir mi (peşin)? Gibi çeşitli soruları kendinize sorun. 10 yil boyunca kredinin yaratacağı stres falan bunlara hiç girmiyorum bile. Ev alanın odeyecegi vergi, tadilat masrafı gibi kalemleri de hesaba katmadım. Kiralayan gerekirse daha ucuz bir eve geçip tasarrufunu da arttırabilir.

aylık faiz %1 civarında şu anda. bir kaç yıla önce 0,65-0,7 olduğu dönemler oldu. faiz maliyeti hesapları değişir o nedenle. bir de evin 550.000 bine satılık ilanı olması satılacağı anlamına gelmez. bence 1800 kira için 550 çok mesela. burda da evin kira çarpanına bakmak lazım.

Kooperatiften alır iseniz müthiş kazançlısınız.

@merhum aslında aylık kira 2500 civarında, ben eski kiracı olduğum için az ödürüyorum. Aynı evi konumuna göre 600e satan da var. Bu fiyatlara çok rahat satılıyor, o yüzden yazdım.

Satış fiyatı ve kira ücreti arasındaki oran çok bozuldu birkaç senedir.

Zamanın ötesinden geliyorum.

@orientblue’nun hesabında yapılan evin kirası 25000 ev 5000000 lira oldu. Daha beş yıl taksit ödemeniz var, ve şuan hala 7000 lira taksit ödemesi yapıyorsunuz.

o dönem gözü karartıp alanlar kendi evlerine ayda 2bin 3bin kredi ödüyor. kredi köleliktir diyenler elalemin evine 15bin kira ödüyor.

bu ülkede romantik fikirlere yer yok, alıp geçeceksin.

yav kardeşim bu nasıl matematik?

30bin kirada oturuyorum. oturduğum ev 10 milyon tl.

3 milon peşinat versem, 10 yıl boyunca ayda 100bin liraya yakın para ödemem gerek. ne 3 milon peşinatım var, ne aylık 100bin tl param var.

ev almak her türlü mantıklı, ama çoğu kişinin kendi oturmak isteyeceği alabilecek parası/peşinatı yok.

ben buna 5 tane hdd bağlıyorum(tplink var bende aynısı hemen hemen, birtanesinin hızlı şarj portu var bendekinde) ama bilgisayarda kullanıyorum, ipad'e bağlanır mı bilmem.

data transferi yapmayacaksanız uygun bir 5v adaptör çıkışına dişi usb bağlatarak da işinizi görebilirsiniz. yani amper ihtiyacına göre seçilen 5v çıkışlı bir adaptör ve dişi usb alıp elektrikçiye giderseniz 3-5 lira karşılığında ikisini birbirine bağlar muhtemelen.

arı maya kokulu silgisi.

1990 rotring tikky, birtanesine sahibim ve kendimi şanslı hissediyorum.

zebra sarasa clip 0.5 dark blue <3

pilot v5 hi-techpoint. hastasıyım. bir gün üretimi duracak diye korkuyorum.

onun dışında promosyon olarak bana gelmiş ve beğendiğim pensan my vision, faber castell 1425, hi-text 660 gibi kalemler. bayılmıyorum ama yazıcılık açısından güzeller. akıyorlar kağıt üzerinde.

okulda kullandığım sırada mon-ami dust free eraser
rotring 0.7 kalem.

aklıma gelirse eklerim.

zebra mildliner
uniball signo angelic colour
copic multiliner
inoxcrom charuca

Defter olarak rhodia ve oxford defter bir de victoria journals'ın abzıları. Ve tabii ki clairefontaine.

Kalem olarak @theseachange +1

steadler fineliner
Stabilo point 88
Pelikan twist
Pentel graph 600
Ve daha bissürü şey. Yazdıkça yazarım bu konuda kendime hakim olamıyorum :)

Papermate Gel 0.7 ve 1.0’a bayılıyorum.
Pensan MY IQ, Pentel Geargraph 1000

Stabilo point visco favorim ama iş yerinde resmi evraklar için kullanamıyorum jel olduğu için. Faber'in 0.5'lik 5405'ini kullanıyorum en çok. İmza kalemim ise scrikss 0.7'lik lp-68.

Xiaomi'nin imza kalemini aldım yılbaşı indirimlerinde, tutuşu kalitesi gerçekten premium ama siyah çıktı, onu da kullanamıyorum :/ akıcılığı ve sürtünmesi çok iyi.

Şu günlerde favorim aliexpressten aldığım jinhao 911
onun dışında uni jetstream serisi güzel
teneues ajandaları bayağı kaliteli kağıttan ama fazla büyükler
rhodia istiyordum da çok pahalı
Eskiden Pandora kitabevine gidip kurcalardım kırtasiyeleri, çok güzel şeyler vardı da yurt dışından kitap alanlara hödük dediklerinden beri gitmiyorum.