hemen herkese oluyor böyle şeyler. sana özel değil veya spam falan değil. insanların zihniyeti bu.

edit: bu arada ben yaklaşık 3 4 senedir paylaşım yapmam facebook üzerinden.

çok politik paylaşımlar yapıyorsunuz sanırım. Beni de kimse eklemiyor.

politik paylaşımlarından dolayı, malum partili 4 5 serserinin bi arkadaşımın önünü bi kaç defa kesip, tehdit etmişliği var geçmişte.

eğer geçmişte böyle şeyler oluyorsa bu günlerde olması çok daha olası.

Sorumda belirttiğim gibi, politiği bir kenara, paylaşım yapmıyorum ki hiç. Bir iki yakın arkadaşımın siyasi içerikli olmayan paylaşımını beğeniyorumdur en fazla, o da yine çok nadir...

Son iki senedir Türkiye siyaseti ile ilgili bir şey paylaşıp/beğenmiyorum, kendi yaşadığım yerdeki protestoları takip ediyorum sosyal medyadan, onlar da Türkiye siyasetiyle çok alakasız konular.

@Photographer, ''ay olabilir mi öyle bir şey lütfen olsun çünkü.'' Öyle Almancıları polise şikayet etmekten hiç gocunmam.

Bu zamana kadar bir kez bile denk gelmedi.

Enjektorunun nesi varmis. Iseme mi yapiyomus?

Ne kadar suredir oyle kullaniyomus?

Araba kac bin de imis?

Ekspertiz ona ne yapabilir ki? Diyelim iseme yapti silindir kafasina zarar verdi bunu nasil anlayacak? O raddeye gelmisse zaten..

ekspertize sokmaya değer mi derken; siz neden ekspertiz ücreti ödüyorsunuz ki? satıcı ödemesi gerekiyor.

ilk arabam olacak, rajonu bilmiyorum

bana da ilk kiralık evimde dask'ı bana kitlemişlerdi. haliyle size de ekspertizi kitlemeye calısırlar. ekspertiz satıcıya aittir. alıyorsan al gardaşım yoksa bekleme yapma derse bekleme yapmayın başka araç arayın. o satıcıdan hayır gelmez. keza bana o ev sahibimden hiç hayır gelmemişti.

Ekspertizi alıcı oder.

O araçtan uzak dur.
Enjektör arızası demek büyük masraf ve uğraş demek dizel araçta. Senelik 30 bin km üstü yapmayacaksan zaten dizel alma. İkinci el dizel sıkıntılı bir durum.

racon şöyle olması lazım;
eğer satıcının belirttiği gibiyse alıcı öder. değilse, başka şeyler çıkarsa satıcı öder.
ekspertize sokmadan araç almayın. hatta servis vs. kayıtlarını da sorgulayın.

Dizel ve enjektör problemi var ise ciddi uzak durun derim. Masrafı az buz değildir.

muhtelemen 1.6hdi motor, özellikle 2009-2012 arası yıllara ait ise, enjektör bunlarda kronik bir sorun. eğer piyasa fiyatından 2-3 bin lira düşükse alınabilir. alıp herhangi bir sorun çıkmadan enjektör değişimi yapabilirsiniz.

1 enjektörde sorun var mutlaka diğerleride sorun çıkaracaktır, fiyatta ona göre pazarlık yap. Ben olsam peugeot almam sürekli başını ağrıtır.

Bazen enjektor sorunu zannediliyor. Pompa cikiyor. İksii de elden geciriliyor bakiyosun sorun daha derinmis.

Enhektor sorununu Nasil tespit etmisler? Enjektoru sokup test mi yaptirmislar? Oyle ise yerine yeni yada revizyonlu bir sey takip aracim sorunsuz diye satmak varken bu mide bulandirma niye? Tersten dusunun. Sorun kucuk degil.

enjektör, common rail hattı, yakıt pompası, turbo, motor, şanzıman

bu sorunlar aşırı pahalı sorunlar.

sen ha komple motor yaptırmışın, ha yakıt pompası turbo, değiştirmişsin.

acayip kazık :)

Bu haliyle satilmasi beni suphelendirirdi.

Denize dusen yilana sarilir.

bana sey gibi geldi ya cakallar lesin kokusunu alınca yanasır ya hani gotum gotum. boyle bi fırsat bisey gordu sanki.
olmayan seyler oluyor bu secimde birseyler degisirse sasırmam.

taşlar yerinden çoktan oynadı.

malum şahsın hiç şansı yok artık, nereden ne toplayabilirse.

afganistanlı, suriyeli, afrikalı, çiller görüntü olsun misali topluyor işte.

pbs.twimg.com

bu seçim süreci köprüden önceki son çıkış ya herro ya merro. ve bu çıkıştan önceki son virajı geçtiğini fark etti. çıkışı kaçırırsa şansı yok.

eski merkez sag liderlerden biri.
meral mommy'ye giden oylardan uc bes geri getirse kârdir diye dusunmuslerdir.

bence memnunlar tık oluyor tartışma çıkıyor popilik artıyor.

ekşi sözlüğün pr takımı o. o işler için para alıyor sözlük.

Karşılıklı yaşanan gerilimler bazı zamanlar ev sahibine ya da çoğu zaman üçüncü şahıslara yarar. Bunu bilmesin.

direkt engelledim, kafam rahat.

o hesapları onlara kim satıyor sanıyorsun :)

@neverlose hergün 30-40 engelliyorum yenisi geliyor :) cidden hesap satiliyorsa ya da bu isin böyle oldugunu bile bile hicbir sey yapmiyorlarsa yaziklar olsun ya.

iki kişi denize nazır ve 150 tl'Ye ancak birer duble içebilirsiniz belki de içemezsiniz. ayrıca meze filan olmaz.

Rakı Fiyatları 2018 Güncel Listesi;

35 lik Yeni Rakı : 56,00 TL.
50 lik Yeni Rakı : 75,00 TL.
70 lik Yeni Rakı : 105,00 TL.
100 lük Yeni Rakı : 143,00 TL.
150 lik Yeni Rakı : 204,00 TL.
35 lik Yeni Rakı Yeni Seri : 62,00 TL.
50 lik Yeni Rakı Yeni Seri : 84,00 TL.
70 lik Yeni Rakı Yeni Seri : 116,00 T

evde rakıyı kendin alsan, balık alsan, meze yapsan yine yetmiyor 150 tl.

istanbula bayağı bir yabancısın sanırım, memleket mars mı?

Troll heralde arkadaş.

Istanbul'da deniz, bogaz, raki, balik vs gibi seyler bu butceye malesef fazla gelen luksler hocam.

Rakıyı sonra iç. Arnavutköy ibb sosyal tesislerinde balık yeyin, denize karşı.

İki kişi 150 TL imkansız değil ama denzie nazır biraz imkansız. Birde ne yediğinizden ne içtiğinizden tat alamazsınız. Öneri için en azından semt adı söyleseniz iyi olur, istanbul bi ucundan bi ucuna 150 KM :)

denize mi nazır? kardeş denize nazır çay 10 lira burda.

kişi başı 150 liraya belki bulursunuz. onun dışında artık taksim de bile çok zor 150 liraya rakı içip balık yemek.

Eşinin iş yerinde çalışıyorum diye fake bi yerden mesaj at. Hedef şaşırtma yap :D anlat bence. Aldatıldığını bilmek ister insan.

Çünkü üstünüze vazife değil. Bir kadın aldatıldığını bilmek isterse bir şekilde öğrenir diye düşünüyorum. Durumu biliyor ve görmezden geliyor bile olabilir. Kadın size sormadığı sürece sizi ilgilendiren bir durum değil o yüzden müdahil olmayın.

bazı şeyleri söylememek en iyisi.

bin türlü ihtimal var, ayrılık boşanma falan bunları geçtim de, cinnet geçirip cinayete dönüşen işler bile var.

ben senin yerinde olsam, benden duyacağına başkasından duysun olurdu.

ayrıca çoluk çocuk varıdr, bi sürü şey vardır, merak etmeyin kimse aptal değil ama insanlar zaman zaman bu durumlara bilinçli oldukları halde göz yumabiliyor.

mesela maddi güvence olmaması, çocuk olması, çocuğum var büyümesi demesi.

evet çok sağlıklı düşünceler değil.

en kötüsü bu şekilde kadını bi bunalıma falan itme olayın var.

yani bunları göz önünde bulundurunca insan gerçekten korkuyor.

Gerçekten üzülüyorum ve kesinlikle ben de bilmek isterdim ancak daha önce benzer bir durumda bana sordu aldatılan taraf (farklı bir öift), böyle bir şey öğrendim biliyor muydun diye, evet dedim, ayrılmanın eşiğinden döndüler ve sonra barıştılar ama şimdi ikisi de benle görüşmeyi kesti. yüzüme bakamazlarmış. O olaydan sonra yatakta yakalasam dahi kim aldatmış kim aldatmamış karışmayacağım diye yemin etmesem de karışmama kararı aldım. BU sefer ise bahsi geçen hanımefendiyi çok sevdiğim için içime atmak beni rahatsız ediyor ama üzerime vazife değil.

Benzer durum başıma geldi. Ben söylememeyi tercih ettim ki iyiki de öyşe yapmışım aradan 5 yıl geçti şu an çok mutlular.

işte görüyorsun, yine aynısı olacak, yine kötü olan sen olacaksın.

tabi ki de söylememek lazım. neden mi? çünkü tam olarak da senin başına daha önceden de gelen olaydan dolayı. önceden böyle bir yaşayıp ders almamış olman da çok ilginç.

Aldatılan kişi yakın arkadaşım değilse söylememeyi tercih ederim.
Böyle bir olay bir kez başıma geldi en yakın arkadaşlarımdan biriydi söyledim o da yaptı yapacağını.

Ama böyle sadece "ahbap" olduğumuz insanların hayatlarına karışmamalıyız diye düşünüyorum.

Benim kocası tarafından aldatılan bunu yıllardır bilen ve yine de boşanmayan tanıdığım var mesela şimdi bu kadına gidip "kocan seni aldatıyor" desen ne olacak? Sadece seninle olan ilişkisi zarar görür kocasıyla yine devam eder.
Bu olayda da böyledir demiyorum ama özel hayata bu kadar karışmaya gerek yok. Kadın kendi çözsün olayı bırak.

Bulaşma bence. Sen suçlu olursun, bunun milyor tane örneği var.

Belki kadın biliyordur ve akışına bırakmıştır. Böyle kadınlar olabiliyor. Siz söylerseniz toplum baskısı hissedip istemediği kararlar alıp mutsuz olabilir.

Fake bir mail bu işin üstesinden gelir.

Ben kadının yerinde olsam kesinlikle bilmek isterdim. Fake hesaptan durumu açıkla, kadının içine kurt düşür +1

Esini aldatmayan erkek yok gibi bir sey piyasada. Cok nadir aldatmayan. Yani bir eksik bir fazla cok da bir sey farketmiyor bosuna ortaligi karistirma bence. Huzurlari kacmasin. Yani sahte huzurlari. Bircok kadin da farkindadir ve gormezden gelir tadimiz kacmasin diye zaten.
Ilk defa aldatan adam gormus gibi tepki vermenize (ya da ilk defa goruyor olmaniza)sasirdim ben.
Evlilik dediginiz sey oyle hayalinizdeki gibi romantik degil, hemen her evlilikte boylse seyler var ve isler boyle yuruyor. Gereksiz isler yapmayin +1

@sacrilegious, @taktikmaktikyokbambambam +1

Kadın belki de biliyor ve umursamıyor olabilir, ya da getiri götürü hesapları yapmıştır ve görmemezlikten gelmek işine geliyor olabilir.

Siz söyleyince artık bildiğini birileri bildiği için harekete geçmek zorunda hissedebilir.

Geçmiş olsun, saç kurutma tutun ama tuşları eritecek kadar uzun tutmayın ve evet sıcak hava

valla sökülüp temizlenmedikten sonra yapılacak hiç bişey yok. kuru olsa bile yapış yapış olacaktır, yine kullanamayacaksın. kısa devre falan yapmasa bari.

pili çıkıyosa pilini çıkartın hemen.

geçmiş olsun, bence şu saatten sonra yapabileceğiniz pek bir şey yok. yaklaşık üç yıl kadar önce klavyenin sol tarafına biraz ice tea dökmüştüm. sildim, kuruttum. o gün hiçbir sorun olmadı ancak ertesi gün klavyenin ice tea mağduru kısmındaki hiçbir tuş çalışmaz oldu. içine girip orada kuruyacak, elektroniğe takla attıracak. sorun çıkmazsa zaten bir şeye gerek yok ama klavyede belli bölümler çalışmazsa yapılacak en iyi şey ya klavyeyi değiştirmek ya da benim gibi harici klavye alıp her yere tam bir KEYBOARD WARRIOR olarak harici klavyeyle gitmek sjjsks

saç kurutma makinesi kesinlikle tutmayın daha ileriye götürürsünüz sıvıyı. sizdeki tuş takımı çıkartılanlardansa farkında değilsinizdir belki tuş takımı çıkıyor mu bir kontrol edin, çıkartıp temizlemekte fayda var.


bir süre çalıştırmayın ve pirince yatırın.

su falan olsa bir nebze ama kola ise durum vahim. oyle pirinctir sac kurutma makinesidir kasmayin bosuna. ultrasonik temizleyicisi olan duzgun bir servis her parcasini sokecek tek tek ciplerin altina kadar (ozel ekipman gerekir) temizleyecek. laptop cok pahali bir sey degilse ekonomik olmayabilir / degmeyebilir.

miktar da onemli tabii yuzeysel bir dokulmeyse tuslari soyle bir yikayan bir sey olmaz ama boca olduysa... once klavye sapitmaya baslar, daha uzun vadede de bilgisayarin kendisi sapitir zaten. o da açılırsa yani.

icine kacip kacmadigi en onemlisi, eger klavyede kaldiysa butun kola klavye degisir hallolur yoksa zor masrafli isler.

Batarya ve Elektriksel bağlantıyı kesin derhal

Tamamen kuruduğundan emin olun baş aşağı tutun akıp gitsin ne varsa,bi kaç gün

ayni yere aynı şekilde bi de su dökün o da kurusun sonra yallah bismillah

Kuruması için 50 60 derece Firinda bile tutabilirsin

Been olsam öyle yapardım.

abi sakın siz kendniz müdahele etmeyin. su mu dökmek çok riskli, ölmedi bu bi daha vurayım da ölsün demek gibi bişey.

götürün tamirciye fiyat sorun, kafanıza yatarsa temizlettirin, tamir ettirin.

bilgisayarların çoğununda klavyesine ulaşmak zor.

yani arka kapağı söküyosun, içinde ne varsa çıkartıyorsun, klavyenin vidalarına ulaşıyorsun, onu söküyorsun da anca öyle, o da normal insanların pek yapabileceği bişey değil.

onun dışında bilgisayarın marka modelini yazarak internetten nasıl söküldüğüne dair videolara resimlere ulaşabilirsin.

klavyeyi değiştirirsin 100-150 lira kadar tutar.

Öncelikle herkese teşekkür ederim.

Şu an için bir sorun yok gibi duruyor, çalışıyor. Umarım sorun çıkmaz daha sonra:/

Saç kurutma makinası kullanmadım, sadece ters çevirip beklettim 20 saat kadar ne olur ne olmaz diye. İnşallah birşey olmaz.

aynı fiyat bandında macbook prolar daha mantıklı bence. belli ki ultrabook tarzında arıyorsunuz.

8 gb ram

ekran retina ayarında değil, ben sırf bu iki etmenden dolayı almazdım.

ssd de 256

ben 3 sene önce şu gün ödediğin aynı paraya retina ekran 256 ssd 16 gb ramlı macbook pro almıştım.

şunu diyeceğimi düşünmezdim hiç ama o paraya harbi macbook alınır :/

almayın artık. yeter bu tüketim çılgınlığı. NASA mühendisi misin? en fazla 2000 liralık bilgisayar işini görecekken neden bu israf?

Asuslarin ekranlari cok dandik ve dayaniksiz. Dell almani tavsiye ederim.

Bunun yerine ux430 alırdım ben olsam. 16gb ram, i7 8550, 512gb ssd, 1100 dolara falan mal oluyordu amazon.com dan.

saçmalama ya. şu özelliklere bu para verilir mi.

edit: haa bu böyle aşırı ince ama performanslı aletlerdenmiş pardon benim hatam.

o zaman herkese katılarak: bunu diyeceğimi düşünmezdim ama bu paraya macbook alınır.

aşağıdaki asustan aldım ben de yılbaşından önce, ekstradan 8gb ram taktırdım. gayet memnunum. büyük oranda iş için kullanıyorum --sanal makine, kurulum vs. şu ana kadar bir sıkıntım olmadı. taşınabilirliği vs de iyi. bi göz at istersen

evet genel olarak pahalı ama bu özelliklerde ve ebatlardakiler maalesef böyle.


www.hepsiburada.com

macnook dedim ama thinkpad de bakabilirsin ayrıca

Bir şey aldığın yok.
Paranı öylesine veriyorsun.

F/p orani düşük donanıma göre. Bu bantta 3,5k max 4k fiyat biçmelisin.

alma

Spectre gibi bi bilgisayar varken..

Bu fiyatlara çıkılınca oyun oynanmayacaksa iki ihtimal var. Ya macbook ya thinkpad.

tabii ki sevtap parman

www.youtube.com

gecenlerde bbc'de mevlut cavusoglu'nun roportaji vardi. sanirim en guzel orneklerden biri odur.

Eder evet. Bunlar makina kesimi belli. CNC büyük ihtimalle. Onda da bir seferde onbinlerce batman yapıp satmayacakları için fiyatı yükseliyordur.

şöyle düşün, telif ödüyolar, telif ödemeden mevcut bir marvel karakterini(marveli salladım) kafasına göre resmedip bunu ticari maksatla kullanamaz.

işçilik olarak zor bişey olduğunu düşünmüyorum, kıl testereyle de ben 3 dakikada keserim bunu zaten şablon kullanıyolardır.

bir kat astar üzeri serigrafi olması muhtemel.

seri üretim yapılmıştır muhtelemen.

sanatsal değeri tabii ki yok. dekoratif olarak beğendiysen ne güzel. ben sevmedim.

konu estetik materyal olunca 20 euro da verirsin 300 de 500 de, keyfine kalmış, kazıklanma olarak düşünme.

ben 20 euro da vermem mesela. bedava verseler de evime asmam.

belki serigrafi de değildir, teknoloji ilerledi baskı makinası gibi bişeydir, printerin büyüğü.

Sadece batman bazında düşünmeyin, diğer tablolar da pahalı, alacağım 2 tanesi farklı şeyler.
Neyse ya mezara mı götüreceğiz parayı :P
İtalyada üretilmiş falan, maliyeti artırıyordur eminim.

oo bu çok meşhur bi olay.

ismi sol frame de gözükmeyen başlıklar.

sözlük her ne kadar bunu yalanlasa da mesela sözlüğün gözükmesini istemediği başlıklar açarsan, engellerler ve gözükmez.

şimdi taraflarını da iyice belli etmişler muharrem inceyi bile göstermiyolarsa demek ki.

kısaca sözlük tamamen ticari kaygıları sebebiyle, aldığı talimatlarla istediklerini sol frame de gösterir, istemediklerini göstermez.

1000 tane entry girsen de, sol frame de gözükmeyeceği için kimsenin bundan haberi olmaz.

sözlüğü bıraktığım çok iyi olmuş, boy boy pkk başlıklarını görebiliyorsun ama bak muharrem ince'yi bile göstermiyolar.

böyle çok toplumsal olay oldu, onları da göstermediler.

Bircok kisinin engelledigi bi trol gecmis ve gelecek tum mitinglerin basligini acmis. Engelli oldugu icin haliyle bircok kisi basligi goremiyor.

Ayrica yasakli kelimeler var, baslikta o kelimelerden biri varsa sol framede cikmiyor (uzun zamandir boyle)

lafa ayıptır sorması ile başlayıp soruyorum. yine insanların içinde değil bire bir yakaladığımda.

Ben garip karsilamam emek degilse sorarlarsa soylerim araba mal vs emek ürünü seyleridensorarim piyasasini ogrenmek icin ev tasitma kuafor vs gibi bana sorulursada garipsemem
Ancak ben sana bir hediye aldim kaca aldin sorusu o zaman garipsenir yada aldigim kisinin yaninda iken 3.kisinin sormasi durumunda gizlerim fiyatini

ben gereksiz görüyorum bu tür soruları.

dediğin gibi git internetten bak, fiyatı çıkmayan çok ender bi iki şey vardır.

hani giyim konusunda kadınların birbirlerine soru sormasını normal buluyorum, bin tane butik var, butik giyim üreten yer var, beğenirler birbirlerinden, öyle aramakla etmekle de pek bulunacak gibi değil, takısı var ıvırı var ayakkabısı var instagram dükkanı var.

şimdi bana birisi macbook u kaça aldın, ayfonu kaça aldın, kolundaki saati kaça aldın, ayağındaki donu kaça aldın falan deyince sadece laf olsun diye konuşuyormuş gibi düşünüyorum.

Duruma ve soran kişiye göre de değişkenlik gösterebilir. Ben genel olarak rahatsız olurum. İnsanlardaki o fazla ve gereksiz merak zaten rahatsız edici, "aa bunu mu aldın, güle güle kullan" neden yeterli olamıyor? Neden onun yerine "aa bunu mu aldın? Kaça aldın? nereden aldın?" vs vs sorulara giriliyor? Madem sizin söylediğiniz şekilde o ürünün/hizmetin ederi belliyse niçin soruluyor? Özellikle akraba ve komşu dediğimiz oluşumların merakı, bazen de arkadaşların merakı birbiriyle yarışır. İlk gruptakilerin sorma amacının ise bazen eve ne kadar gelir girdiğini, nelere ne kadar para verildiğini kendi kafasında hesaplama olduguna inanıyorum.

Bir keresinde eve yakın bir evde oturan kadının biri (eve taşınalı neredeyse 4-5 sene olmuşken) beni kıstırdı:P Bir ton soru sordu, meğer meraktan ölüyormuş kadın, en sonunda da ne kadar kira verdiğimizi sorup rahatladı askskjdjhsjd

Şimdi tüm örnekler aklıma gelmiyor ancak rahatsız edici olmayan durumlar da mutlaka vardır.

Sorunun gereksiz olmasi baska bir konu aslinda. Burada sordugum sey sorunun ozele girip girmemesi konusu. Bence neden ozele girmedigini de yukarida acikladim ve baskalarinin fikrini soruyorum.
Google'dan ogrenilebilecek seyin usengeclikten size sorulmasi ayri konu.

ilgili olanlara söylerim, senin örneğinden yola çıkarsam, araba almayı düşünen kişi sormuşsa söylerim, geri kalanı laf olsun diye sorulduysa söylememeyi tercih ediyorum, sanki cebimde ne kadar para var onu öğrenmeye çalışıyomuş gibi geliyor.

Ya sorunun soruluş niyeti seni muhasebeni tutmak olduğu zaman rahatsız ediyor. Bazısı geliyor "saati kaça aldın, ayakkabıyı kaça aldın,gözlüğü kaça aldın" falan diye, sonraki soru "ne kadar maaş alıyon" olacak gibi soruyor. O rahatsız edici. Ama bende bir telefon vardır, o da almayı düşüdüğünden soruyordur falan. O rahatsız etmez.

Ben genelde sorarım. Kendim de uygun fiyatlı bir şey görürsem insanlara söylerim. İsterlerse onlara da alır götürürüm. Evlerine gittiğimde kaç m2, kaç yıllık, ne kadar kira veriyorlar diye de sorarım. Piyasayı öğreniyorum. Bizimkini de söylerim. Kazıklanmasın millet.

Valla fiyat sorulmaz ayıptır diye öğretmişlerdi bize.
Bana da sorulmasını ürüne göre istemeyebilirim. Mesela ev araba tekne neyse işte, alsam kaça aldın dese birisi gecistiririm. Zira genelde bu sorunun amacı ya senin kaç para harcayabildigini ölçmek ya da boş beleş muhabbet oluyor. İkisi için de sana ne.
Hele fiyatı bayiden öğrenilen şeyler için sorma zaten.
Usta yi sor mesela, tadilatı sor. Bunlar piyasası oynak şeyler. Onda da ihtiyacın varsa sor. Hiç niyetin yokken sırf biri bahçe düzenlemesi yaptırdı diye kaça yaptırdın deme.
Benim düşüncem böyle

sorarım da söylerim de. piyasa araştırması diye bir şey var. yani yaptıran/alan kaç lira verdiyse kıstas olarak onu alır sonra fiyat araştırmasına girerim ya da tam tersi fiyat araştırırken deneyimleyenden kaça aldığını/yaptırdığını öğrenirim ki kazıklanmayayım. başta dediğim gibi ben de söylerim saklanacak bir şey değil ki bu.

ben de ozel hayat konusunda ihtiyatli biriyimdir cok samimi degilsem ne sorarim ne sorulmasini isterim. ama bana da garip gelmez hic. ne var ki fiyat sormada, soylemede? rahatsiz edebilecegini hic dusunmedim, bana sorulsa rahatsiz olmam. tek istisna hic samimi olmadigim bir insanin sormasidir sanirim. onu garipserim sanirim ve ben de sormam.

Cayır cayır derken?

patlar. sırf merak ettiğim için gidip baktım bilgisayarcıda. youtube'dan hd video açtım, bilgisayar dondu, yeniden başlattı filan. sayfaları bile bariz geç açıyor. yani sadece internet için kullanacaksanız alın diyorlar ama onu bile kullanamıyorsun. Evdeki 10 yıllık bilgisayarım çok daha iyi.

tablet onlar tablet. ayaklı tablet.

klavyeli intel atom işlemcili tabletler. girme onlara.

sosyal medya youtube takılacaksan işini belki görür. oyundur bişeydir düşünme.

hometech tablet alma

2 gb ram altına "üstün performans" yazan firmadan ben mouse bile almam.

Bir gün. Hayvanlara yapılanlar, hayvanların sevilmeden aç susuz yaşamaları yüzünden, bunlara karşı koyamadığımdan ötürü intihar edicem. Bunu çok ciddi söylüyorum. Dayanamıyorum. Kaldıramıyorum.

Aynı şekilde hissediyorum. Nasıl dayanıyorum bilmiyorum. Kalbim eziliyor. Çaresizim, gerçekten çok çaresizim. Tek umudum hayvan hakları yasasının çıkması, sapanla kuş vuran çocuklara kadar herkesin çok büyük cezalar alacağı bir yasa.

Baska insanlarin hayvanlara kotuluklerini her zaman engeleyemeyiz ama biz kendimiz hayvanlara iskenceyi en aza indirebiliriz.

abolisyonistveganhareket.org

İzlemedim. Bunu atlatabileceğimi sanmıyorum.

Twitterda o masumdan dolayı #HayvanaSiddetSuctur hashtagı açıldı oraya da yazmak isteyeniniz olur
Bu zalimliği yapanı ihbar edene para ödülü verilecek bir de sanırım..
Yaşasın cehennem.

Benim de gördüğümden beri içime taş oturdu sahiden. Videoyu izlemedim, tek bir resmini gördüm sadece yavrunun. Aklımdan çıkmıyor diyebilirim. Doğada canlılara bu kadar zarar veren bizden başka tur yok maalesef.

Ülkemiz için de konuşursak bireysel örgütlenme bir yere kadar ise yarıyor; yasalarla hayvan hakları güvence altına alınmalı.

Canlı canlı bir insanın elleri de kesildi. Konuşan, karşı koyabilen bir varlığa böyle bir şey yapabilen insanlar hayvana da yapar. İnsanlar mutlu mu, bir değeri var mı ki hayvanların olsun? Ben bu tür insanların rehabilite edilemeyeceğini düşünüyorum. Keşke hayvanı keseceğine kendini kesseydi, en azından bir pislik azalırdı.

sözlükte gördüm çok defa ama tıklamaya korktum.

sanırım iyi yapmışım.

izlemedim, haberi de gördüm. ne olduğunu biliyorum ama okumadım. sözlükte ilgili başlıklara da bakmadım. ben doydum sanırım.

Homo sapiens bu dünyadan yok olunca değil, homo sapiens'ten daha üstün bir varlık yerini alınca aynı eziyetleri etmeye başladığı gün anlayacaklar.

Dün haberim yoktu benim, bugün Facebook’ta resimlerini görünce dağıldım. Video varmış sanırım; kaldırabileceğimi sanmıyorum. Fotoğraf gözümün önüne gelince bile zor bakabiliyorum.

Birkaç sene önce evin civarlarında yürürken önümde liseli iki genç vardı. Muhabbet ede ede gidiyorlardı. Kaldırımla evlerin arasına da belediye ağaç dikmiş. Yeni yeni fidanlar filizleniyordu. Yürürken gencin biri eğildi, fidanlardan birini kırdı. İçimden “E niye böyle bir ihtiyaç hissetti ki” derken, orada bize doğru yürüyen yaşlıca bir kadın “Oğlum, niye kırdın şimdi, ne anladın” diye sordu. Kıran çocuk “Hiiiiç, öyle duruyordu, kırdım” dedi. Yanındaki teyzeye çıkıştı “Sana mı hesap verecek kırarken” diye. Sonra da iyice dayılaşmaya başladı ve “Kadın olmayacaktın ki sen”e kadar getirdi. Sonra aray biz ve çevredekiler girince çocuklar terslene terslene gittiler.

Tabii, fidanın canıyla köpeğin canı, acısı, ızdırabı arasında ne kadar fark var; hiç düşünmeden ve durduk yere bulduğuna zarar veren birileri var. Yani, yapan “Ehehe, ne biçim oldu” diye mi yapmıştır, hiç düşünmeden mi yapmıştır; hayal bile edemiyorum. Böyle bir insanın nasıl bir hayatı olduğunu, çevresince ya da ailesince nasıl bilindiğini merak ediyorum. Bir insan bu noktaya nasıl gelebilir, merak ediyorum. Çocukken mahallede bazı çocuklar kedilerin kuyruklarını birbirine bağlarlardı, onlar mı büyüyünce böyle oluyor?

İnsanlar kan davası için, siyasi ve dini görüşleri için birbirlerini öldürüyor ve bu nefrreti onaylamasam da anlayabiliyorum. Kurban kesimi yine zor, belli bir amacı var ama bebecik bir köpeği insan niye kesmek ister, neden buna ihtiyaç duyar, nesinden zevk alır ya da hangi duyguyu tatmin eder, neden böyle bir dürtü hisseder insan.

Freakonomics diye bir kitap vardı. Orada silahlanmadan ve Amerika’daki yaklaşık 50 küsur yıl önceki saldırılardan bahsedyordu. Silah yasalarıyla ilgili geçmiş gelişmeler pek etkili olmamış ama uzun dönemde etkisi olan en önemli iyileştiricinin kürtaj olduğu ortaya çıkmıştı. Makalenin de kaynağını vermişlerdi. Bakıldığında bu vahşileşmenin istenmeyen, annenin başına kalan ya da mutsuz ailelerde yetişen; bu yüzden de çocukluk ve gelişme dönemi çok sorunlu geçmiş kişilerde veya onların ana-babalarında çok daha fazla görüldüğü gözlemlenmiş. Kürtaj yasasının çıkmasıyla uzun vadede büyük yol kat edilmesini sağlamış. Amacım kürtaj tartışması çıkarmak değil de, baktığın zaman derdim, kürtaj yasası zaten var da, doğum kontrolünün nasıl olacağını bilmeyen milyon insan var. Ötesinde, sıkıntının, kutuplaşmanın, düşmanlığın yoğun olduğu bir ülkedeyiz ve çocukların cici cici yetişmesi çok zor. Herkes manyaklaşmıyor ama ruh halini yanda akıl sağlığını düzgün tutmak zor. Eğitim sistemi benim çocukluğumdan beri düşmanlık üzerine yapılandırılmış, öncesini bilemem. Psikologların bir oda sahibi olması bu açıdan önemli. 80-90’larda TRT vergi kaçırmayı önlemek için fiş/fatura alımını “Bir alışveriş, bir fiş” reklamları yapmıştı ve fiş alımı o dönem bir miktar patlamıştı. Şu anda psikoloğa deli doktoru olarak bakan çok insan var; “Bir alışveriş, bir fiş” gibi kamu spotlarıyla önyargılar silinmeye çalışılsa ve aslolarak da eğitimle de üzerine düşülse uzun vadede böyle şeyler işemyarar gibi geliyor.

linklerin ikiside açılmıyor.

termostat

test çözen mini buzdolabı hahaha

yamulmuyorsam buz çözücü için. dolapta buz çözdürmek için bir düğme vardır. bastığınız zaman dolap durur ve çözülme işlemi başlar. o tel üzerindeki son buz tanesi de eriyince dolap tekrar devreye giriyor

20 likler çıkmayabaşlarken dişlerin çıkacağı yerler genişlemeye başlıyor ve alt damak ile üst damak arası; ağzını kapattığında ve çiğneme yaparken sıkışmaya başlıyor, bu durumdan dolayı yara olduysa nispeten normal.

ama böyle bişey yoksa eğer diş doktoruna muayene olsan iyi olur.

tuzlu su ile gargara iyidir bu arada.

bence bi doktora gorunsen iyi olabilir cunku kanal tedavilik curukler de olusmus olabilir altinda. benimkinde sahsen oyle oldu. simdilik kanal tedavisi cok gerekli gorulmedi ama apse yinelerse gerekebilirmis. sendeki apse mi bilemiyorum gerci ama kanal tedavisi olayina girmek zorunda olmadan bi muayene olmaktan birsey olmaz :)

edit: bazen sert ve tatli seyler yedigimde asiri zonklama ve aci olusuyor ama bikac gun uzak kalinca iyilesiyor apse yapmadan. bu iste curuklerden kaynaklaniyor ve onemli :D ondan git bi muayene ol.

normal tabi tipik et kesiği.

senn yaptıkların zaten ısınmadan ibaretti bu arada.

Normal. Pazartesi sabah içtimaya kadar düzelirsin merak etme.

normal. bir süre sonra o kadar ağrımayacak. ama spor sonrasında esneme hareketleri yaparak o acıyı epey azaltabilirsin.

ısınma ve soğuma hareketlerini uzatın derim.

www.painscience.com

milliyetçi cepheyle ittifak yaptığı için bunu yapıyor. eğer hdp barajı aşarsa mecliste hiç bir şekilde çoğunluk akepenin olmuyor. ana sebepler bunnar.

İlk yazdığın milliyetçi duygularımıza tahrik
Diğer ikisi mağdur severliğimize tahrik
Sonuncuyu yorumlamak için daha erken. Münferit bir olay olabilir veya bir üstteki madde.

-Gizli videoların sızdırılması

Bunu bir operasyon olarak düşünmeyin. O toplantıdaki aptal bir akplinin işgüzarlığı sadece. Yol kazası denilebilir ancak.

7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki şiddet ortamını hatırlıyorsunuzdur. 24 Haziran ile 8 Temmuz arasında da aynı şeyi görmekten çok korkuyorum. Ve maalesef emareler onu gösteriyor.

en büyük adımı atladığını düşünüyorum, kafasına go pro takıp askerlerimizi şehit eden pkk videosunun yayılması.

Valla bana tesadüf gibi gelmiyor videoların sızdırılması. Bilinçli olarak yapılan bir şey gibi geliyor.

@photographer, aynen öyle onu unutmuşum. Mobilden editleyemiyorum ancak burdan ekleyeyim onu da.

ikinci dikkatimi çeken şu sandıklara sahip çıkın bunları dışarda söylemem dediği videoda, benim izlediğim 2 farklı açıdan video çekildiğiydi, bir açıdan değil.

çeken 1 kişi değil yani.

Aynen öyle. O video başka açıdan çekilmiş, ki basına kapalı bir ortamda en az iki kişinin böyle videoya çekmesine nasıl izin verildi? Hiç fark edilmedi mi?

benim tahminim seçimleri kazanmak istemediği yönünde. bundan daha fazla konuşmayı sağlığım açısından pek uygun bulmuyorum. ortam malum.

1. Her secim oncesi petrol bulunmasi, bor rezervlerimizin zenginliginin ortaya cikmasi gibi standart bir operasyon. Maalesef bunun bile ciddiyeti kalmadi, yazik.
2. Milliyetci oylara yonelik ve ikinci tur icin on almaya yarayacak siyasi bir hamle. Yillardir bildikleri ve verim aldiklari tek strateji kutuplastirma.
3. Hayatin olagan akisi.
4. Suriyeden fuze arttirmak, halay bombalamak gibi cirkin bir gerilim.

@oguz valla ben öyle düşünmüyorum. Benzer söylemler 7 hazirandan önce de söyleniyordu. İşte hdp akp ile anlaştı başkanlığı getirecek diye. Başkanlığı bize musallat eden mhp oldu

Kadın istiyorsa öper. Kadın değilim. Eşim olsaydı ve öpmek isteseydi gülerdim ama öptürürdüm. Öptürmeyi cümle içinde çok kullanmak da amma leşmiş

islami öğeler içeren bir erotik filmin başlangıcı gibi duruyor hikaye. şahsen ben öptürürüm.

Opmek isterse optururum ne var canim. Bence guzel. Ama teklif etmem. Ama bunu seramoni gibi de yapmam boyle burseye niyetlenirse is sebeklige doner. Ben de onun elini operim filan derken, sordugunuz sorunun baglamindan cikar :)

öptürmeyen adam değildir

Öptürmem. Çağ dışı bir fikir olarak görüyorum.

valla arkadaş asıl sizin onun elini öpmeniz lazım. yok yani sizin gibi sığırlara hala tahmmül ediyorsa eli öpülcek kadındır.

Erkek de operse sorun yok yoksa misogyny olur.

Ahaha aylardir bugunu bekliyorum, harcligim bile hazir.

ay niye öpüyorum şaka mı? O benim elimi öpsün

o ne be? kimse kimsenin elini opmesin, bence.

Bana gore sacma sapapn bir sey de iki kisinin arasinda olan bir sey, isterse ayagini da oper.
Cok istiyorsa al op cok sitiyorsan der uzatirtirm elimi.

2018'de ulkemizde hala sorular sorular, acaba 2118'de de ayni seyler olacak mi?

annem öpüyor.
ben öpmem.
ben kendi çocuğuma da el öptürmem. gereksiz bi adet, yavaş yavaş yok olur umarım.

Cevresinden oyle gorduyse ve oyle bir kulturun agirlikli oldugu bir cevre icinde buyuyup yetismis ve bu sekilde aliskanlik haline getirmis birine "Hayiiir, opmeee" demem de, fanteziler ve bazi aliskanliklar disinda kocayi (esi, vb) babanmis, buyugunmus gibi kabullenip torenlesmek uzucu geliyor. Yani, baban gibi yaklasilan kisi koca gibi sevilemezmis gibi geliyor (tersi cinsiyetler de gecerli).

öptürmem ayıptır

öperim.

bu opme sevgi amaciyla yapiliyor ise yapilabilir, kisisel karardir. ancak biat etmek amaciyla kadin kocasinin elini opuyorsa feministlik damarima basmis olur. kolelik sistemini surdurmenin bir anlami yok.

ben opturmem. dudak varken neden el opulsun ki?

i.hizliresim.com

Adnan Binyazar'ın ölümün gölgesi yok adlı bir kitabı var. kitap tabi geriye dönüşlerle geçiyor. eşiyle çorum'da tanışıyorlar 70 ya da 80'lerde.

bir bayram gününü anlatırken şöyle güzel bir şey yazıyordu kitapta. şimdi tamı tamına doğru yazamam muhtemelen ama şöyle bir şeydi: Bayram olunca sabah kalkıp elimi öperdi o benim elimi öper de ben öpmez miyim ? ben de onun dünyamı yeniden kurgulayan ellerini öperdim,gülerdi.

Loopsie uygulaması ile

dikkatli bakarsan iki fotoğraf olduğu anlaşılıyo. orta kısımda kalan zemine dikkat et. alttaki kuşların olduğu foto sol aşağıya doğru hareket ettikçe zeminde bozulmalar oluyo.

parallax effect.

detaylı yazayım madem.

birincisi makinayı tripoda koyup 15 20 belki 30 kare fotoğraf çekmiş.

fotoşop içinde bunları birleştirdiğinde(çeşitli tutorialler var, turistlerin insanların çok olduğu yerlerde mekanı boş yakalayamayacağın için, iki tık tık yaparak fotoşop içinde değişmeyen şeyleri(mekan, yerdeki taşlar, kısaca sabit objeler) birleşirip mekanın bir fotoğrafını oluşturmuş)

ikinci adım olarak demiştim ya 20 30 kare çekmiş, bunların içinden beğendiği birtanesini almış, izole etmiş, yani arka plandaki görüntüyü silmiş, insanları ve kuşları bırakmış sadece.(yerdeki bozulma da zemini ayırmadığından dolayı)

üçüncü ve son adım olarak bunları after effect içine atıp, camera ve null object eklereyek ve zoom ve kamera hareketi ile animasyon yapmış.

belki değişik bir kaç şey daha kullanmıştır.

belki bir ihtimal insanları ve kuşları tek tek ayrı izole edip jpeg olarak kaydedip yapmıştır.

karışık gözükse de aslında çok basit.

tabi buradaki en önemli etken kullandığın makina ve lensin keskinliği, ne kadar keskin fotoğraf çekebilirsen o kadar kolay izole edersin.


ben de yapayım bi tane özendim görünce.

Bu video değil, tek bir fotoğraf. Fotoğraftaki öğeleri dekupe edip after effects programıyla hareket vermiş.

abi açıklamada yazıyor ya picdrift ile diye... :)

"ibi içiklimidi yiziyir pitchdrift diyi"

her foto için 39 dolar mı vereceksin parallax effect yaptırmak için?

program değil bişey değil, bu işi yapan adamların sitesinin ismi pitchdrift

www.picdrift.com


bu olayın adı parallax effect. arayın bakın senelerden beri de var.

hepiniz de herşeyi çok iyi biliyorsunuz lan. hadi yapında görelim desek tıss...

@Photographer

ben onu app zannetmiştim, pardon. ama düzgünce yazılmış bir cevaba bu kadar sinirlenmenize anlam veremedim. yakıştıramadım da. :)

ayrıca zahmet edip onca satır tarif etmişsiniz ama tek kare fotoğraftan yapıyorlarmış bu picdrift sitesi. siz tripot ve 15 20 fotoğraf diyorsunuz...

o her türden insan üniversiteye gelmiyor mu?

Gelmiyor. Üniversite öğrencileri ve personeli giriyor sadece.Bişiler yazıcam ırkçı damgası yiyecem de her milletten insan gelmiyor üni havuzuna. Genel temizliği, tuvalet,dinlenme alanı vs harika ötesi otelin.

Hangisinin tuvaleti daha temiz? Kullanıcı kalitesini en iyi tuvalet belli eder.
Bir de Sudayken gözlerinde çok hafif bir yanma hissediyor musun ona bak. O da havuz kimyasallarında cimri davranmadıklarını gösterir.

Otel daha çok önem verir gibime geliyor, üniversite havuzunda mikrop kapılsa ya da suyun değerleri olması gerekenden düşük çıksa kimden neden çekinsin?

Ama otel çekinir bundan, ayrıca otel daha sakin demişsiniz. Doğal olarak sakin olan havuz daha az kirlenir.

Duş almadan havuza giren bir yüzücü 20 ton su kirletiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Ben olsam otele güvenirim, çok kafaya takıyorsanız gidin havuz ile ilgilenen kişiyle görüşün. Adamın olaya ne kadar hakim olduğundan anlarsınız zaten.

yaz geldi şimdi, otel de az buz değildir 5 yıldız diyorsun, bu kadar para verene kadar acaba açık havuz terch etsen daha iyi olmaz mı?

Kimyasal değil ozonla temizlenmesi
Daha iyiymiş ona da bak isterse

Otelde kalmak ya da havuzuna girmek için extra para veriliyor haliyle her önüne gelen giremiyor. Ama ünide okuyan çalışan değişik türlerde temizliğine dikkat etmeyen vs insan olabilir ve öuhtemelen bedava diye akın akın geleceklerdir. O havuz olur sana sidikli su. Bence otel.

Klasik vans daha iyi olur, bu olmamış

yaz için diyorsun ama bu pek yazlık ayakkabıya benzemiyor.

cesario +1

www.sportsoul.com

elorelia atana kadar bunu beğenmiştim. Düz beyazını gördükten sonra düz beyaz olsun diyorum.

var tabi bin tane yolu var.

iyi atlatmışsın geçmiş olsun. keşke polise haber verseydin mobeseden bakar enselerlerdi, hala geç değil.

bu işlerle uğraşan elemanların klasör klasör sabıkaları oluyor.

senin canını yakmamış ama başka birisinin canını yakabilir, öyle düşünün.

Evet, böyle bir dolandırma yöntemi var.

Sokakta yürürken sana çarpıyor, elindeki telefonu (başka bir şey de olabilir) yere "düşürüyor" ve "telefonumu kırdın, polise giderim, bana şu kadar ver" diye yapışıyor.

Böyle bir durumda polis çağır, kimseye para verme.

progamı bilmem de mikrofona gerek var.

urun.n11.com

Yok aga. Koy telefonu masaya keyfine bak. Ben 300 kişilik amfide ortalarda oturarak bile çok net kayıtlar alabiliyordum.
İphone 6.

@photographer sinifta masaya mikrofon koymak biraz goze batar diye dusunuyorum
@hz emreyiz aynen amfide ders kaydinda bende hic sorun yasamadim ama bu kayitlar eger kazanamazsam uzun bir sure dinleyecegim kayitlar olacak o yuzden duyuruya sormak istedim.

Aldıktan sonrası için audacity kullan ayrıntılarını araştırmanı öneririm dinlerken

Ibb tesisi var yeme icmelik, sahilde yuruyebilirsin, Aqua Florya avm starbucks disarida oturursan deniz gorunuyor.

selamlar, şimdi florya ibb tesisleri var, oraya bakarsın(googledan bak), genel olarak ağaçlık bi park. ibbnin girişinde isparkın garajı var.(ibb parkına ve sahile araçlar girilmiyor.)

oradan sahile inebiliyorsun, sahilde sol tarafta bi tane lunapark, onun ilerisinde de bi ça bahçesi var, sahil boyunca yürüyebilirsin.

sürekli uçak inip kalkar, gürültü ile problemi varsa annenizin kafasını şişirir, ortalama en az her dakika 1 yolcu uçağı tependen geçiyor.

bu ibbnin yan tarafında da büyük bir avm var, sahilden avmye giriliyor mu bilmiyorum. yürümek için güzel, bi sürü kedi falan var. deniz kenarı işte.

lokasyon olarak benim çok hoşuma gidiyor sık sık giderim, özellikle hafta içi kalabalık olmadığı zamanlarda. dediğim gibi gürültü problem değilse güzel bi yer.

deniz kenarı hafta sonu apaçi ve suriyeli kaynar. hafta sonu ve tatillerde acayip kalabalık olur.

Ah sahili amele dolmustur mangal yapan magandalarla :D Yurumek bir hayal o siste. Genel olarak Florya'da napilir Beyti'de yemek yenir. Aqua Florya ve Flyninn den alisveris yapilir. Aqua'da sahile bakan mekanlarda da yemek yenebilir. Dürümcü Baba'da kuzu pirzola ve kebap yenir. Yuksel'de balik yenir. Carsi'da birkac mekan var eh iste orada birkac tek atilabilir. Bu kadar :D Baska da bisey yapilmaz Florya'da.

Bir de su ara acik hava sinemasi baslamistir. Ben sevmem de aklima geldi.

herhangi bir suç işlemesi için ipsi üzerinden internete çıkması lazım.
donanım bu konuda bir fikir vermez. mac adresleri değiştirilebiliyor.
format atıp, faturanın arkasına teslim ettiğine dair yazı yazsan yeter sanırım.

özel şeyler varsa foto video belge gibi. bunları silebilmen için hddyi 75 defa full doldurup tekrar silmen gerekiyormuş.

ona göre artık özel dosyalarının durumuna bakarsın.

bişey olmaz

hdd low level format atmassan başına iş açılabilir

Ccleaner ile detaylı silme olayı işe yarar mı ?

HDD özel şeyler varsa verme, al ikinci el bir hdd tak öyle ver.

harddisk verme++ suc vs ile ilgili bir sey olmaz ama ozel bilgilerin varsa duruma gore erisilebilir veri kurtarma ile falan. ben bilgisayar vs. satilirken verilirken diskin verilmemesi gerektigini dusunenlerdenim.

HDD'yi al ve sakın çöpe de atma. Eline geçen insan sırf merak ettiği için sildiğin fotoğraflara bakmak için deli gibi uğraşır.

ardından girip kapıyı kapatan

ikinizde de suc var ama asil kapida unutan da oran fazla :)

erkek olan suçlu. :)

edit: ikiniz de erkekseniz ikiniz de suçlusunuz.

anahtar kimin elindeyse, kim açtıysa sorumluluk ondadır

Suç degil de hata diyelim. Eşinizin ardından içeri girerken anahtarın kapıda olduğunu görüp almadıysanız siz hatalısınız. Anahtarı farketmediyseniz eşinizin hatası.

abi gelir tinercinin teki uyurken basar jileti boğazınıza

siz neyi tartışıyorsunuz anlamadım ki?

Anahtarla açanda artik anahtarin sorumlulugu. Ben tekrar bakmazdim anahtari almis mi diye.

hırsız girseydi, hırsızın hiç mi suçu yok derdim.
%50-%50 paylaşın bence.

Photographer +1000 tam benim kafadan :) ayrıca tartışmayın ikiniz de suçlusunuz, hadi kapıyı açan kişi unuttu, dikkatsiz belli ki, bir an önce eve gireyim de yorgunluktan ölüyorum mantığıyla aceleye getirmiş, arkasındaki kişi de ona güvenip nasılsa almıştır anahtarı mantığıyla hareket etmiş. Sonuçta her ikisi de dikkatsiz ve suçlu.

%100 eşiniz suçlu. kapı anahtarla açılır, sonra anahtar bir yere bırakılır. ben her eve girdiğimde kapı deliğine de bir bakayım demem.

Aynı şeyi eşimle yaşadık. O da beni suçladı. Açan suçlu işte o kadar!

Kapiyi acip ustunde anahtari unutan suclu.

açan anahtarıda almak zorunda eşin suçlu. hep kolaycılık olmaz.

Anahtarla kapıyı açan suçlu

Yıl olmuş 2018 hala kapıları 100 yıllık anahtar tekniği ile açıyoruz, bence tek suçlu kapı üreticileri.

Anahtarla açan kişi anahtardan sorumludur. Son giren kişinin anahtarı alma yükümlülüğü yoktur.

acan kisi kapiyi acar anahtari soker. sonucta anahtar onun anahtari, cantandan cikardin, kapiyi actin, anahtari soktun, cantana geri koydun.

bundan bagimsiz olarak tabii ki erkek suclu.

gece kapiyi iceriden kilitleme aliskanligi edinin. anahtar takmak falan zor geliyorsa mandalli kilitler var disarisi anahtar icerisi elle cevirmeli mandal. kilitlenmemis kapilari acmasi o kadar kolay ki...

Anahtar suçlu.

anahtar +1.

kanı bozuk anahtar.

Bence kapıyı açınca sakin sakin girdiyseniz ve buna rağmen unuttuysa eşinizin, o sırada bir şeylerdn konu açmışsanız, aynı anda size cevap vermeye çalışıyorsa ve bu yüzden dalgınlığa geldiyse çoğunluk sizde olmak üzere ikinizin suçu.

kapı suçlu :)

+1

yaşamayan var mı asıl bu durumu?:)

ben kendimi motive edici şeyler düşünüyorum, akşam maç var, akşam çay-kahve içmeye gidicez, bugün cuma yarın tatil, akşama tatlı var! gibi.

sabah saatlerinde vücuttaki endorfin sıfıra yakın olduğu için en yoğun intihar vakaları bu saatlerde görülürmüş. aman kendine mukayyet ol, iyi bir insansın, pozitif düşünmeye çalış.

Bir mezarlığı sabah erken ya da akşama doğru gez dolaş. Kendini iyi hissedersin.

@yazar yazmaz, teşekkür ederim, yazdıklarınızı düşününce, beni motive ne eder cevabını bulamadım bir an için, siz ne güzel ufak şeyleri bile pozitif yönde değerlendirebiliyorsunuz.

@1adam, mesajını aldim hocam fakat çok dede nasihatı bu. yine de sağol

Anormal tabii ki. Sadece bir donem bir ilac kullanmistim, o zaman olmustu.

Mezarlik gezersen nihilist olursun.

@ kahramanikarus
ben ciddiyim. kaynaklara göre yazdım bu tavsiyeyi. sen bilirsin. ayrıca sürekli stres depresyona girenler de bunu deneyebilir.

Akşamları bünyenizi çok yoracak abur cubur, çöp yiyecek tüketiyor musunuz? Ya da saatlerce dizi/oyun/bilgisayarda zaman geçiriyor musunuz? Arkadaşlar/eş/aile vb çok negatif bakan/konuşan kişiler mi? Spor, doğada zaman geçirme, hobilerle ilgili misiniz? Yani demem o ki, normal değil, nedenini bulabilirseniz, çözmeniz daha kolay olur. Belki altında kendinize yüksek sesle hiç söylemediğiniz bir şeyler yatıyordur. Bir yoklayın kendinizi.

Hoş, bence nefret günün hiç bir saatinde normal değil. İnsan birine, bir şeye kızabilir falan tamam ama nefret nefret nefret ediyorum diye dolaşan insanlara güven duymuyorum ben kendi adıma ve iletişimimi sınırlı tutuyorum.

düşünceler insan sağlığını çok etkiliyor dikkat et. zehir içmekten beter kötü düşünce özellikle nefret kıskançlık. bi yolunu bulup kurtul bundan.

ben hep pozitif ve mutlu uyanıyorum. 36 senedir mutlu olarak uyanmadığım 1 gün olmadı, hani içinde bulunduğum durum çok abzürt değilse tabi, deprem ıvır zıvır gibi.

hatta şaşırırım bu tür insanlara, uyanıyor surat bi karış, aşırı sinirli. yarım saat sonra normale dönüyolar ama nedir bu asabiyetin sebebi bi türlü çözemedim.

i.ytimg.com

Ucuz dedim ama photographer. Bu pahali bir oneri.

ee durup durup kamp zamanı gelince malzeme alcam derksen, 15 liralık şeye 40 da çekerler 50 de çekerler.

Bunlar çok kullanışlı ve inanılmaz aydınlatıyor.. Tavsiye ederim..

www.decathlon.com.tr

Aliexpress'ten kendien uygun bir sey al.

ali expresten malzeme gelene kadar yaz geçer hahaha

ben ilk defa izledim gülmedim.

gülmememi videonun çok eski olmasına ve binlerce böyle video izlemiş olmama bağlıyorum.

ala geyik komik ama hala.

ala geyık kiçücuk ufacuktur tefecuk.

Unutmak mümkün mü sljdkfhjsdf
Geçenlerde bi arkadaşa fog koyarım dedim, anlamadı. O biraz yaraladı beni

edit: bunu da özleyen vardır, şöyle iliştiriyorum slkjdfhsdf
www.youtube.com

hala çok gülüyorum sjdjdjdjdd ercik, fog reyiz, warrock tr banlatmadık kicklettik, efsane bunlar.

O değilde nedense Sönmez reis geldi sebepsiz yere aklima

@basond, sönmez reyiz fog reyizin atası oluyor tabii, en derinden sövgülerle anarız kendisini.
www.youtube.com

fog reyiz'i anıp şunu anmamak olmaz:

www.youtube.com

O fiyatlar standart, yani kurslar kendileri fiyat belirlemiyor.

siz bakmayın öyle fahiş fiyatlar çektiklerine, 10 15 kişiyseniz yarı yarıya düşer hemen hemen her kurs.

ikincide olmadı üçüncüsü kesin düşer.

korkmayın pazarlık yapın, ne olabilir ki? belki 500 tane kurs vardır istanbulda...

@angelus: kurslar kesinlikle indirim yapıyor. Biz arayıp konuştuğumuzda telefonda yapamıyorlar ama yüzyüze konuştuğunuzda yapıyorlar.

Biz sadece öğrenci olduğumuzdan biraz daha uygununu arıyoruz.

@acemi: Kardeş iniyorlar diyorum neden anlamak istemiyorsunuz. İndirim yapıyorlar toplu gidilirse ya. Hey allahım :))

Mazda 3 yakıyor hocam. Maddi olarak bunu karşılayabildikten sonra sıkıntı yok. 4-5 senede araba fiyatı kadar yakarsın

yakıyor da ne kadar ve nasıl mesela. şu an bendeki arabaya aylık 600 lira civarı benzin masrafım var.(1.2 benzinli otomatik 2016 qashqai)

Mazda 3 alınca bu 800 civarına çıkarsa ok mesela.

Benzinli Mazda 3 otomatik kullandım, şehir içi 10-12 litre yakar (Qashqai'den 3 litre civarı fazla yakarsın). Manuel'i de 1-2 litre az yakar diye düşünüyorum. Bence hesaplı bir araba değil ama çok tatlı bir arabaydı, sürüşü gayet zevkliydi. Performanslı bir araba değildir ama.

Otomatik vites, lpgsiz ve az yakan araç istiyorsan ya b segment arabalara bakacaksın (jazz vesaire) ya da fransız dizel otomatiklerine bakacaksın.

Bu arada Mazda 3 ikinci elde biraz kötüdür, sorunlu bir Mazda 3 almanı önermem. 2 kapısı değişen bir Mazda 3 çok değer kaybetmiştir, temizi bile zor satan bir araçta bunları da düşün derim.

hybrid alın hocam şarz sorunu olmazsa bütçeniz karşılıyor bildiğim kadarıyla

attan inip eşeğe niye biniyorsun?


2016 qashqai arabadan ineceksin, çok yakan tipsiz mipsiz acayip şekilsiz, ucube bir araba alacaksın?

Toyota Auris Dizel Otomatik düşünebilirsin. Bende manueli var ama her anlamda çok memnunum.

şu an kullandığım araba benim değil.

b sınıfı araç da bakıyorum ama çok teneke ve konforsuz geliyorlar gözüme.

her gün toplam 45 dk otoban 45 dk trafikte kullanacağım arabayı, o yüzden savrulan bir şey istemiyorum.


hibridlerle ilgili bir fikrim yok sadece Mazda 3 leri donanım ve sorunsuzluk olarak beğeniyorum. sürüşü de keyifliymiş. öyle çok uçan kaçan bir araba hevesim yok. külüstür olmasın kulusture baglamasın yeter.

bu arada dizel araba da onerebilirsiniz dizel otomatik.

Hyundai i20 ler Accent bluelar aurisler vb hakkında ne düşünmeliyim?

2. el arabalar bile ne kadar pahalı abv ya

mazda 3 özelinde bilgim yok ama atmosferik benzinli motor - tam otomatik şanzıman birleşiminin karma kullanımda aşağı yukarı ne kadar yakacağını tahmin etmek mümkün.

toyota auris dizel otomatikleri için forum sitelerini bir dolaşın derim. motorun zayıflığı ve şanzımanla uyumsuzluğuna çok laf ediliyor. benzinlisi seçenek olarak düşünülebilir.


bu bütçede 2011-2012 dizel otomatik fiat bravo'lar gözünüze çarpacaktır. kullanıcısı olarak şunları söyleyebilirim: dualogic şanzımandan tam otomatik rahatlığı beklemezseniz zamanla alışılıyor. yakıt tüketimi fena değil. dizel motor bana gürültülü geliyor ancak sınıfındaki diğer seçeneklerden daha gürültülü olduğunu sanmıyorum.

mazda sağlama araç ancak piyasası yok. benzin otomatik 1.6 vites ise güzel yakar. daha küçük otomatik araçlara bak.

piyasası olmasına gerek yok alacam sorunsuz binicem başka bir beklentim yok. daha sonra satarken de 1 ayda satılsın sorun değil.
sadece sağ iki kapı değişeni olan araç için nasıl pazarlık etmeliyim

zamaninda 2004 modelini 100binde aldim, 200binde sattim. senin baktigin benim kasanin makyajli olani. benim arac 2 litre benzinli otomatikti. 3 senede 100bin km yaptim, bir iki oksijen sensoru arizasi disinda problem cikartmadi.

cok agir trafikte 10litre civari yakiyordu, onun disinda ortalamam 7-8 litre civariydi ki bendeki kesinlikle bakimli bir arac degildi, hor kullanilmisti oldukca.

su anda benim komsuda 2006 model var bir tane. temiz bir arac, 350.000km'de, orjinal motor ve sanzuman.

mazda turkiye'de tutmuyor ama guzel arac. tasarimlar genelde zamanin otesinde. bir test surusune katilmistim 2-3 sene once, elemanlar bmw'yi rakip olarak goruyorlar, zaten son kasada kalite iyice yukseldi ve daha da yukselecek. premium'a oynayacaklar, lexus klasmanina girmeye calisiyorlar. gelecegi parlak bir marka. ben tavsiye ederim.

sağ iki kapının değişmesini gerektiren şey o taraftan alınmış büyük bir darbe mi yoksa yüzeysel hasarlar mı?

bunun cevabını aramanız yerinde olur. b sütunu hizasından ağır bir kazası varsa hem sütun hem şasi hasar almış olabilir. bu da tamir edilse bile bölgenin zayıf kalması, aracın balans tutmaması gibi can sıkıcı sonuçlar getirebilir.

aracı lifte kaldırmadan, anlayan birilerine göstermeden almayın.

kapılar yüzeysel hasarlardan dolayı değiştiyse, fiyatı da uygun görüyorsanız almayı düşünebilirsiniz.

hasarlı halinin fotoğrafları vs. varsa görün tabi.

servis bakımlıysa, bakımları kayıtlı ise bunlar da avantaj olur.

galeri ya da al-satçı yerine sahibinden almaya gayret edin. hasarlı alınıp toplanmış ve hemen satışa konmuş araç almayın.

kilometre sayacındaki sayıya gereğinden fazla takılmayın. 8 yaşında bir araç için 130-140 bin kilometre normaldir. 110 bin kilometrede olup iyi bakılmış, ciddi kazası olmayan araba 70-80 binde olup servis geçmişi belli olmayan, kazası değişeni bol arabadan çok daha iyidir. 250 bin kilometredeki aracı almak istememek anlaşılabilir tabi.

bahsettiğiniz arabanın ilanını sanırım malum sitede gördüm; beyaz ve hb olan araç ise inanın hiç cazip görünmüyor.

yaşayan çok oldu, mesaj lambası yanık kalıyor.

düzeltebilene rastlayamadım henüz. 2006dan beri buradayım.

compumaster'e mail atın da ampülü değiştirsin.

oluyor arada. mesajı silin geçiyor.

bana da oldu düzeltemedim

@veritadlibertas silincede duzelmiyor.

Cerezleri silip deneyin

iyice bastırarak bir yokla, orada içeride bir şişlik, bir kitle var mı?

yok, ama merdiven çıkarken iyice ağrımaya başladı.

Model. Diyemem ama. Marka. Arcelik. Sorun yaşadığınızda servis kalitesi inanılmaz.

bosch.. dün aldık 1800 tlye 450 lt hacimliydi sanırım arçelikten daha uygundu ki arçeliğin hem hacmi düşüktü hem sebzeleri taze tutma özelliği yoktu. kendi deneyimlerimden bir daha hayatımda arçelik almam.

ps. eskiden tüm markalar iyidi ama bu dönemde malesefki çoğu firma malzeme kalitesini düşürüyor

biz 70 seneden beri hep arçelik kullanıyoruz, hiç birisi de bozulmadı, bozulup da atmadık yani. eskidi değiştirelim dedik.

arkadaş servisi iyi diyorsa eğer, çok büyük bir avantaj.

almanın soktuğu kazık pek hafif olmuyor netekim.

cebindeki paraya göre ve kullandığın, istediğin şeylere göre çok değişiklik gösterilebilir.

ben şahsen sırf amerikadan geliyor diye satarım mantığıyla ayfon falan istemem. işime yarayacak bişey olursa cebimde de param varsa öyle isterim.

benim için bu fotoğraf ekipmanı olabilir.

çünkü alacağın herşeyde(elektronik) sıkıntı, arıza çıkma riski de var her zaman.

the north face - columbia - mont ayakkabi ivir zivir
skechers ayakkabi
lacostle ck don atlet
gap kazaklar

bunlar outlet magazalarinda baya ucuz seyler

düzgün kalıplara dökersen sıkıntı olmaz ancak üstüste boca edersen evet saçma bir görüntü olur ama lezzetinden bir şey kaybetmez.

ha bu arada eriteceksen de direk ateşin üzerine falan koyma sakın hemen yanar kaynar su dolu kabın içinde başka bir cezvede erit.

benmari usulü eritme yapın.

aynısını ben yapıyorum. bi an ben böyle bir duyuru mu açmışım diye okudum. içine fındık badem üzüm vs acaip şeyler koyuyorum. gayet de güzel oluyor.

öyle yapma bence güzel olmaz, onun yerine yiyeceğin kadarını benmari usülü erit.

istediğin meyvaları batır. istediğin kalınlığa ulaşana kadar çukuya batırıp, kenarda azcık bekletip tekrar batırırsın.

mesela çilek olur, muz olur o olur bu olur.

çok miktar yaparsan, içindeki meyva bozulacağı için çöpe gitme ihtimali var. yazıktır. alırsın 2 şişe şampanya kahvaltı yaparsın.

Direkt eritilmis cikolatayi dondurursaniz cikolata uzerinde beyaz beyaz izler olusma ihtimali var. Baskalarina da ikram edecekseniz "bozulmus mu bu ciklata" demesinler diye belirteyim dedim. Bozulmuyor bu arada, sadece goruntu cirkin. Ben oyle de yerim derseniz sorun yok.

Bu beyazlasma ihtimalini dusurmek icin temperleme yapmaniz lazim. Youtube'a yazarsaniz nasil yapilacagini ogrenebilirsiniz. Birazcik ugrastirici.

hayyama bak kesin vardır. fotoğrafını göster telefondan ben bundan istiyorum de. yol üstünde cazippshop var hayyama girmeden al oradan.

selfie stick'lerin bazılarının üst kısmı böyle. (monopod + bu kısım gibi iki parçalar yani, ve ayrı ayrı da satılıyor)

o yüzden fotoğrafçı olmasa da turistik yerlerde selfie stick satanlara da bakın.

ben hiç denk gelmedim ama bi gece yattım bişey yok, saat 3 de acı içinde uyandım, sol gözüm balon gibi şişmiş, acile gittiydim, incelediler baktılar acilde, damla verdiler, eğer geçmezse sabah göz doktoruna git demişlerdi.

göz yıkama gibi basit hizmetler olur göz doktoru olmaz genelde

göz normal hastanede bile 20 gün sıra veriyor. acilde bulamazsın.

Ben bir kere gözüme kalem sokmuştum, acilde ilgilendiler çok hasta olmadığından belki. Bir kere de başka bir hastaneye gittim, numara aldım, dayanamıyorum gözüm çok acıyor bakar mısınız dedim, arpacık o acil değil, arı sokar o zaman acil olur dedi bakmadı:) başka hastane bakmıştı ama.

Gerçekten acil durumlarda aranmak üzere göz doktoru icapçı olur, yani hastanede olmaz ama aranınca gelir. Ya da göz bölümünün yatışlı servisi varsa orada nöbet tutan doktoru çağırırlar. Ama bunlar gerçekten acil durumlar için.

acillerde olmaz, ama aynı hastanenin akşam göz polikliniğinde doktor vardır ve müdahale ederler. bizim buradaki devlet hastanesinin akşam polikliniği var. netten randevu alır gibi bakıp inceleyebilirsin. randevu alamazsın tabi dolmuştur, ancak acilden giriş yaptığında en azından doktorun orada olduğunu bilirsin.

Beyoğlu Kuledibi Göz Hastanesi'nin aciline gidin. Bizim bayramda gözle ilgili bir acil durumumuz olmuştu ve çok düzgün bir şekilde halletmişlerdi.

800 lira çok az bu işler için, şöyle diyeyim lisanslı bir program bile alamazsın.

bir mikrofon bile alamazsın

bir kulaklık bile alamazsın.

olur da alırsan bile muhtemelen pek işe yaramayan bişey olacaktır.

evet dolar uçtu gitti.

stüdyo olayını geç, arkadaşının ihtiyacı olan başka bişey al.

ev stüdyosunda neler olabilir bakalım

birincisi ses kartı lazım, asio 2.0 destekli olursa windows da kullanır. apple ın core audio sürücüleri var zaten

ikinci olarak mikrofon demişsin, üçüncü olarak kapalı bir stüdyo kulaklığı lazım.

alt yapı falan yapacaksa midi klavye, minimum olarak bunlar.

bi ihtimal bu fiyatlara çıkarsan olabilir

www.compel.com.tr

www.compel.com.tr

www.compel.com.tr

www.compel.com.tr

O bütçeye olmaz. Satın alacaksan eğer, satın alacağın herhangi bir DAW sadece 800 liranın üzerinde olacaktır zaten. Başka bir sürpriz düşün bence.

ucuz usb bi mikser ve mikrofon alsan heralde en ucuz öyle halledersin. radyo falan olsa her türlü iş görür de ses kayıt olayında ne kadar performans alınır bilmiyorum ama. programı da malum yollardan edincen.

hatta direk usb mikrofonlar da varmış
www.gearank.com

Bu işini görür bence
urun.n11.com

Güzel bir sete benziyor,teşekkür ederim

Filmleri pahalı değil AŞIRI pahalı. n11'den falan 20 liğine bak istersen.

Yerinde olsam bir tane sony alırdım pro olmayan, istediğim zaman bastırırdım.

bana mantıksız geliyor, fiyatına baktım pahalı değil, demekki filmlerden sağlam geçiriyolar, aslına bakarsan benim çok işime yarayabilir ama senin yarar mı?

mesela ben bu makinayla ıvır zıvır bi sürü fotoğraf çekip oraya buraya asarak arka fon yapabilirim. bu benim foto çekerken işime yarar, buna vereceğim parayı da çıkartırım da, ne bileyim yani sene 2018.

gerçi gider buna benzer foto kağıdı alıp printer da basarım. makinaya da gerek yok.

normalde canon 700d kullanıyorum, omzuma daha fazla zulmetmemek adına aynasıza geçeceğim hatta.

ama bununla ayda yılda bir fotoğraf çekip onlarla albüm yapma fikri hoşuma gitti sanırım.

o zaman bir tane fotoğraf printeri al, böyle intax formunda kağıtlardan al, yazdır gitsin.

bir ara ben de düşündüm ama o film fiyatları ve polaroid gibi değil de dikdörtgen baskı yapması nedeniyle vazgeçmiştim

let go da makineleri çok ucuza satanlar var, hevesle almış hediye gelmiş kullanmamış vs.. ama pahalı olan filmleri.

Ben memnunum. Fotoğraf çekmeyi sevmiyordum ama instaxla eğlenceli geldi, kullanıyorum ben.

eksisozluk.com

+

de çalan şarkılara benzemiş

Gayet güzel bence, devam et.

Hahah, pat metheny de yemek müziği yapıyor aynı şekilde.. :)

Ben beğendim hocam, gayet başarılı. Arada serpiştir buralara dinleyelim :)

altyapıyı çok güzel kaydetmişsin ama solo gitar tonu biraz özensiz geldi, distortion gibi reverb çok afedersin:) amplitube filan mı ne bu

Gitar tonu maalesef dijital, bilgisayara jacki girip programla ton aliyorum.

Ihlamur kolay diye biliyorum

kayınla gürgen bu ikisi acayip sağlam ağaçlar, maktapla bile zor delersin bunları pas geç.

Balsa ağacına bir bak istersen. Çok kolay işlenir ve hafiftir.

Balsa olmaz. Onunla RC ucak yapiyorum sadece, esya falan olmaz cok zayif kopuk gibi bir sey:) Oyma olmuyor yani.

kullanacağın takıma göre değişir aslında hangi ağacı oyabileceğin.

maraş takımı kullanacaksan ıhlamur da olur ceviz de olur.

ama yok tokmaksız sadece el gücü ile oyacağım diyorsan ıhlamurdan şaşma.

www.tatianka.ru
bu aletler ile sadece el gücü ile ıhlamurda çalışılıyor rahat (tabi ıhlamur da sıkıntısızsa) ben direk elden aldım da posta yoluyla da gönderebiliyorlar aletleri. aklında bulunsun.

maraş takımı için de perşembe pazarı hırdavatçılar çarşısının içinde ufacık bir dükkan var 3. sokaktaydı sanki. iyi diyorlar sattığı takımlara ben denemedim onlar gerçi.

İğde ağacı

stavro dremel falan mı kullanıyorsun? eğer kullanıyorsan bu vesile ile bi kaç şey sormak isterim.

www.hazarahsap.com.tr

@photographer
Dremel var evet. Ama oyma isini komple elle yparim muhtemelen.

Altiniza sermelik mutlaka birseyler alin.

Uyku tulumuna gerek yok. Zaten gecenin kor vakti cadira gideceksiniz asil problem sabah gunesi. Varsa agac alti bi yer oraya cadiri kurmaya calisin. Ama sahilde pek olacagini sanmam. Butceyi biraz daha artirip fresh and black midellerine bakabilirsiniz decathlonda.

hava sıcak diyorsun ama lokasyon neresi. mesela burası gündüz 40 derece ama gece yorganla yatarsın temmuz ayında bile.

Gunes kremi almayi unutma.
Gece sicakliklarina dikkat et, bizim yazlikta gece 3ten sonra ustumuze bisey almadan yatamayiz mesela, uyku tulumu olmasa da kalin biseyler almak lazim giymek icin.

aklıma gelenler:

- şişme yatak öneririm, mat üzerinde uyumak benim açımdan sıkıntılı, festivallerde iyi bir uykuya ihtiyaç duyuyor insan.
- çarşaf, yastık ve battaniye alıyorum yanıma, iş görüyor; tuluma ihtiyaç yok bu mevsimde
- şişme yatak alırsanız pompa da almalısınız ancak festivalde birilerinden ödünç alabilirsiniz
- kamp sandalyesi şart, genel konforunuzu ikiye katlar
- bir paket büyük ıslak mendil ve bol bol kuruyemiş
- uyku gözlüğü ve kulak tıpası da çok işe yarıyor

Sinkov alin.

öncelikle hepinize teşekkür ederim.

cevaplardan sonra şöyle bir senaryo oluşturdum kafamda. ağaç yok, ayrıca gölge yapması için üstü kapalı çadır alanları olacağını hiç sanmıyorum. sahil olduğu için denize de girilecek, normalde şemsiye olur plajda ama burada olmayacaktır, o zaman bir plaj şemsiyesi de lazım olur mu?

hadi denize girmedin, konser alanına gitmek istemiyorsun, çadıra müzik de geliyor, çadırda uzanmak istedin. ama o sıcakta sera etkisi yüzünden içeride duramayız sanırım? çadırın dışı olsun ama gölge de olsun diyorsak şundan mı almak gerekir?
www.decathlon.com.tr

ya da şöyle kamelya şeklinde bir şey daha mı kullanışlı olur?
urun.n11.com

bu arada mat olarak şunu düşündüm.
www.decathlon.com.tr

sandalye de güzel olur, şişme yatak da güzel olur ama hepsini bi hesaplıyorsun, masraflar uçtu gitti. bir yandan tek seferlik bir eğlence için fuzuli harcama olurlar gibi geliyor, diğer yandan "tam teçhizat malzeme var her sene bi yere gideriz işte" diyorum. bilemedim.

Bu tip organizasyonlarda genelde hazırlıkların üzerinde katılım oluyor. Firmalar para para gözünde olduklarından sıkıntı yaşama ihtimali olan durumlar;

Çadır Konumu: Çadırlar için gölgelik bir alan organize edilmiş olsa bile, talebin yoğun olması durumunda bu alan dolunca sahilde sıfır gölgelikte çadırda kalmanız durumu olabilir - feci ötesi pişersiniz her sabah 6'dan itibaren. (Gölgelikte bile sabahları pişiliyor çünkü) Bunun için alana ilk girenlerden olmak ve güzel bir yere çadır kurmak lazım.
Tuvalet ve Duş: Muhtemelen mobil sistemler ile çözüm üretecekler ve bunlarda da hem sayı, hem temizlik gibi süreçlerden dolayı problem yaşama ihtimali oldukça yüksek. Erkekler için daha kolay ama kadınlar için durum sıkıntılı. Kesinlikle ıslak havlu olmalı yanınızda.
Sandalye: Çadıra sadece yatmak için girileceği için yanınızda bir kamp sandalyesi olursa çok rahat olur, çünkü kumsaldan konserler dinlenebilir olacaktır. Sahne önünde kalabalık içinde boğulmak istemediğiniz konserleri kumsalda sandalyeden dinlemek keyiflidir.
Gölgelik: Sürekli güneşin altında kalmak yakıcı olabiliyor. Geçen sene şu ürünü görmüştüm çok kullanışlıydı. (git: www.decathlon.com.tr)
Elektrik: Muhtemelen kiralanabilir bir şarj alanı oluşturacaklar ve sürekli buradan şarj yapma ihtiyacınız olacak. Genelde bir kutu kiralıyorsunuz tüm etkinlik boyunca burada istediğiniz kadar şarj yapıyorsunuz. Power bank yanınızda olursa daha rahat olabilir. Çünkü çadır alanlarında ortak kullanımlı kilitli olmayan elektrik alanları da oluyor. Telefonu bırakamıyorsunuz ama power bank buradan dolabilir.
Yiyecek: Eğer kamp alanında yemek yemek için yakınlarda bir opsiyon yok ise kesinlikle çantaya kuruyemiş falan atın derim.
Zemin: Çadırda kalırken bu güzel havalarda zemine basit deniz yatağı alın ve yarı şişirip üzerine yatın, bebekler gibi uyursunuz :)
Çalınma: Emanet gibi bir alan muhtemelen olmayacaktır, fotoğraf makinası falan götürmek bence riskli, sadece telefon yeterli olur. Aman telefon kılıfında kimlik cart curt bırakmayın, giderse hepsi gitmesin.
Dönüş Yolu: Ya en hızlı çıkın, yada geç çıkın çünkü trafik fecihat olacak :)

havada yavaşlamış olabilir evet. hızını azaltıp daha alçak bir seviyeye inmiştir. ya inişe hazırlanıyordur, ya da önünde bir fırtınalı bulut vardır. bu durumlarda pilotlar bu elektrik yüklü bulutların içinden geçmeyi tercih etmezler, duruma göre irtifa arttırıp azaltabilirler. zaten o ani düşüşler hız kesince değil de hava radarlarında görünmeyen hava boşlukları nedeniyle yaşanır.

ayrıca uçaklar tek motorla da güvenli bir uçuş sağlayabilir. bu nedenle motorların ikisinde birden bir sıkıntı yaşanması çok çok düşük bir olasılık. böyle bir düşünceyle kendinizi strese sokmanıza gerek yok. havacılık çok sıkı kurallara bağlı bir sistem bunun dışında uçaklar da devamlı kontrol altında. kaza oranları çok düşük, kendinizi güvende hissedebilirsiniz.

Genel bilgi vereyim. belli frekanslarda titreşimi daha çok hissedersiniz. Arabada bile rolantide iken araba daha çok titrer ama. Giderken daha az titrer.
Aynı şekilde düşünün + hava yoğunluğu her yerde aynı değil yani uçağın karşılaştığı direnç hep değişiyor
Tüm bunlar etkiler. Çok normal şeyler yani

basınçla alakalı bir şey olabilir belki. bu arada saçma gelecek sana ama dünya üzerinde şu an için en güvenilir taşıma aracı uçaklar.

benzer bir durum bende de vardı, bir süre kendimi kandırma yoluna gittim, 2-3 kere denedikten sonra da gerek kalmadı bir daha. uçağın motor seslerini sanki bir kamyon veya otobüs ile gidiyormuşum da onun sesiymiş gibi düşlüyorum. camdan bakmıyorum, gözlerimi kapatıp uyumaya çalışıyorum. bu şekilde bir telkin işe yaradı bende. belki sizde de yarar.

uçak seyir irtifasına tırmanmayı tamamlamıştır, o yüzden motor gücünü atıyorum yüzde 100den 80 e çekmiştir keptın paylot. titreşim ses azalmıştır.

çok kafaya takılcak bişey değil, kurallar gayet basit.

uçak düşerse içindeki herkes ölüyor.

On taraflarda otur, motorun arkasinda kalma. Motorun gurultusu cikistan gelir. Dolayisiyla butun gurultu moturun arka tarafinda kalan kisma gider. Bir de kuyruk kismi bir tik daha sarsintili olur.
Aycira abidik kubidik takir tukur sesler gelir, hidrolik motorlari basinci dengelemek icin pomparalari calistirir falan gayet normal seslerdir takilma. Acayip sesler duyudugunda "tamam hidrolik pompasi" diyip rahatlat kendini.

Belirli güzergahlarda, bu motorların sanki kapanması ve oluşan ani sessizlikle “uçak süzülüyor mu lan” hissini ben de yaşıyorum. Belli ki sık olan bir durum. Motor sesiyle gerilmemek için de önlerden check-in yapıyorum. Sarsıntılardan korktuğumda şu an ölsem de kaybedeceğim bir şey olmazdı, hatta keyifli olabilirdi hiç ses etmez bulutları izlerdim falan diye düşünüyorum.

senin göremediğin bişey olduğunu düşünmüyorum. kısa filmlerin en büyük olayı bişey anlatamaması zaten.

@acemi
ben izleyiciyim, ben neye bakacagim? Sinema ogrencileri icin falan mi yapiliyor bunlar? Normal izleyici icin degil de.

kısa filmler ödül almak için, festivallere göndermek için yapılır. tabi hepsi için geçerli olmasa da çekilen her 10 kısafilmden 9 u festivaller için hazırlanır. bazı oluşumlar var üye oluyorsun, atıyorum senin gönderdiğin filmi 50 festivale sokuyor sırasıyla falan.

aceminin dediği gibi, yönetmenler ya da yönetmen adayları uzun metraj çekecek imkanlara sahip olmadan, bu yönlerini test ederler.

ilker canikligil'in falan da bi kaç kısa filmini izlemiştim mesela hiç bişey anlamamıştım.

filmler bir mesaj vermek amacıyla yapılmıyor, artık birçok film ucu açık bırakmak üzerine kurulu oluyor. Kelebekler mesela, bu akımın güzel bir uygulayıcısı mesela. Almayı beklemen gereken şey aslında bir sonuç değil, o süreçte verdiği mesajlar ve içeriğin sende oluşturduğu karşılık.

Biraz tuhaf ama gelen dalga böyle.

youtu.be

youtu.be

Gibi örnekleri dene istersen. Kısa film bambaşka bir alan, bir antreman alanı dersek çok küçümsemiş oluruz ki yer yer uzun metrajdan daha zordur. Çünkü bir şeyi kısa zamanda anlatmak güç bir iştir. Daha çarpıcı, daha keskin, daha ince zeka ürünü yapıt ortaya koyulmazsa; fikir izleyicide istenilen etkiyi yaratmaz ya da sende de olduğu gibi anlaşmazlığa sebep olur.

Ben de cok begendim, Sozlerini cikarmak istedim ama soylenen dil Ispanyolca degil, Ispanyolcada olmayan sesler var. Sanirim Italyanca ya da Ispanya'daki eyalet dillerden biri olabilir, ortak kelimeler var. pioggia gibi bir iki kelime duydum.

Bana sanki ispanyolca gibi geldi. Birkaç kelime de çıkardım ama çözüm değil.

yorum yazıp sorun.

Denedim ama yorumu sildi

ben de yazdım, bu sefer sayfayı sildi.

orçun geçen sene engellemişti beni zaten.

edit: beni engellemiş.

çok kompleksli adam afedersin.

Normalde öyle şeyler yapmazdı pek ama ben de şaşırdım. Evet hocam seni engellemilş sanırım ben de görünmeye devam ediyor.

geçen sene bi şarkı kaydetmiş stüdyosunda, mix mastering leş, ona bu niye böyle oldu diye sormuştum engelledi o zaman, zoruna gitmiş ki bi sene geçmesine rağmen aklından çıkmamış.

Baba sen de adamı yalan etmişsin :)

enteresan olan şey, genco arı ile dünyaları konuşuyorum hiç sıkıntı yok, bu adama bişey dedik sinir krizlerine girdi.

kendisi bilir, takılsın öyle facebookta sezen aksu şarkıları çalarak

istediği kadar da yardırsın, stüdyom var benim , kayıt alıyom ben.

aha gördük.

o zaman şey demişti, projenin başında ben yoktum ondan öyle oldu. ondan sonra engelledi.

lan açıklamalara bakıyom davul , bas klavye, gitar hepsini bu çalmış, geriye zaten 1 enstruman kalıyo onu da arkadaşı çalmış, ee kendi stüdyosunda kaydetmiş.

ben de çok merak ettim şarkıyı, ingiliccesi iyi olan bir arkadaş ses kaydı atıp quora'ya sorsun bence.

Bir Ispanyol, bir Yunan, bir de Brezilyali arkadas "Italyanca gibi bu" dediler. Italyan bulalim elbirligiyle.

Arkadaşlar portekizce olabilir mi acaba ?

Gerçi o zaman brezilyalı arkadaş anlardı

Evet italyanca. İtalyan bulcaz

abi şöyle düşün, ben çorludayım, bi parça lazım oluyor, olursa ya acayip kazık fiyat çekiyolar ya da olmuyor. bu sefer istanbuldan oradan buradan sipariş veriyolar.

bu adamlar senelerden beri bu sistemle çalışıyor.

sanırım senin bu fikrin son kullanıcıya hitap edecek. far grubu sinyal grubu, silecek lastiği, oto bakım ürünleri,aksesuar kategorisi, polen filtresi ve sanırım kullanıcının kendi değiştirebileceği çok şeye rabet olur ama bu işte isim yapman da zaman alır.


kredi kartı, taksit olayı, ücretsiz kargo müşterilerin sevdiği şeyler bence.

ayrıca hepsiburada, sahibinden, n11 gibi sitelerde bu işi yapan çok insan var.

bu adamların çoğunun kendi sitesi de vardır ama müşterilerin ilk baktığı yerler bu tür yerler olduğu için sitelere komisyon verip devam ediyolar.

"oem" parcalarda bayi ile karsilastirildiginda internette ciddi indirimler var. alman arabalari icin ben pelicanparts adli siteyi kullaniyorum su ana kadar sikinti yasamadim. turkiye'ye yollamayabilirler, yurtdisindan bildiriyorum.

Türkiye'de aracın marka modeline göre yedek parçayı sağlamayı başar, büyük pazar var. Hele çıkma parça da olsun var ya...

Ama hiç kolay iş değil. Söylemesi kolay, ama yapması hiç kolay değil.

Biz de alıyoruz. Disk, far, silecek lastiği, motor yağı, lastik de almış olabiliriz.

Türkiye'de çıkma parça için işler şöyle yürüyor ;
+ abi bir sökelim, parça hazır 300'e mal olur.
- tamam sök
+ abi söktüm, bu parça farklıymış seninki 600 oluyor maalesef.
- tamam az bekle,
İnternette 3-5 parçacı aranır. 150 liraya parça bulunur.

Sıfır parça için model, parça no ile aramadan kesinlikle almayın.

Ben otostart.com'dan alıyordum çok onceleri. Son siparişim eksik gelince alışverişi kestim.(ben uyarınca parasini iade ettiler) Bir de fiyatlar sanayideki parçacı ile ayni fiyata gelmeye başlamıştı zaten. Niye zahmet edeyim deyip eski usule döndüm.

geçen arabanın bakımı için parçaları n11'den alıp gittim ümraniye'de bi yere, filtrelerin ikisi de uymadı, yağı da burdan alsam 10 lira daha ucuz olurdu dedi herif :/

sonuç olarak filtreleri iade edip ordaki parçacıdan ordan tedarik ettik.

bizim arabanın marka-modeli biraz cins (98 forester), sorun o yüzden yaşanmış olabilir. fakat ciks bi servise falan gidiyosanız yedek parça fiyatlarının üzerine bi şeyler koyabiliyolar.

bu dediğim parçalar yerine belki daha spesifik doğrudan araba için üretilen parçalar (ne bilim rot başı radyatör şeysi bık bık) arasaydım belki daha uygun olabilirdi, bilemedim.

Ben genelde internetten almaya çalışıyorum. Çünkü aracımın bakımlarını, arızalarını kendim halletiğim için kapıma kadar geliyor parçalar. Araba için özellikle fiyat farkı olan parçaları internetten temin ediyorum. Sanayide motor yağı 130 liraydı mesela. ama yeni üretim tarihli motor yağını kargo ücretsiz 99 liraya almıştım. Hem de taksitle. Tabi yanına cam sileceği, bakım paketi(hava filtresi, yağ filtresi gibi), led ampül, şerit led aldığım için bir çok üründen parça başı ortalama 3-4 lira kâr ediyorsun.
Mesela 2015 aralık ayında, samara yag filtresi ve hava filtresi sanayide 20 liraydı. Ama istanbuldaki parçacıda indirim olunca ve her üründen beşer adet alınca hava ve yağ filtresini toplamda 10 liraya almış oldum.(50 lira para verdim. Kargoyu ben karşıladım.) Samara kalorifer peteği 70 liraydı sanayide. Ben 40 liraya aldım.
Eğer parça satan lişi düzgün esnaf ise sıkıntı yaşamadan parçanı alır ve taktırırsın. Zaten modelli arabalarda şasi numarası istiyorlar parça uygunluğu için. O şekilde sağlama alıyorlar kendilerini.

yedek parça için www.farbul.com sitesini öneririm. Site gerçekten çok harika zaten adamlar yıllardır bu işi yapıyor destek ekibi sorularınıza anında cevap veriyor. tüm ürünleri garantili aldığınız ürünü beğenmesseniz iadede edebilirsiniz daha ne olsun.

Notere gittiğin zaman nakit olarak adam aldın mı satıyor musun falan diyor hatırladığım kadarıyla.

kredi çekecek misiniz? çok değişiyor süreç buna göre.
banka avukatı devrede olacak kredi çekiliyorsa.

Banka kredisi ile olacaksa takip işleri kolay, diğer türlü bilen biri olsun yanınızda, belediyeden borcu yoktur onayı alın satan kişiye dair, iskan sorgulatın, yapı izni ile alakalı sorun olmasın, satıcıyla sözleşme yapın her maddeyi okuyun ona göre ekleme yapabilirsiniz aklınıza takılan durumlarda, ödeme kısmında da banka aracılığıyla yapın, önce notere gidersiniz paraya bloke koyarsınız satış vs imza öncesinde sonra bankaya gider parayı transfer edersiniz karşı tarafa, hayırlı olsun.

20 25 konut kredisi çekenleri biliyorum ben, sırf araya banka girsin iş sağlam olsun diye.

çünkü o zaman çek ile ödüyorsun, blokeli çek, satış olmadan karşı taraf parayı çekemiyor.

Eger parayi alip vermede sikinti yasicaz diye tereddut ediyorsaniz, masrafa katlanarak bankadan bloke çek alin. Ayrica noterlik bir durum yok.

Hangi belediyeye bağlıysanız veteriner işlerini arayın, gelip ilgilenirler.

ya bir de bu kuş hasta mı yoksa cinsi mu onu da çözemedim. belediyeler kanatlıları almıyor. kedi köpek odaklılar daha çok.

@dergus ilgileniyorlar, ben de kumru yavrusunu vermiştim tedavi için.