beşiktaşta değil her yerde sen çöpe atıyorsun, kağıt toplayıcıları plastik toplayıcıları(kendi içlerinde ayrılıyor) onları alıp, bu işin hurdacılarına satıyolar, sonra onlar da geri dönüşüm fabrikalarına satıyor.

aslına bakarsan çok büyük bir oranda ziyan olma durumu yok.

sen ayrı olarak koyup atarak, bu toplayıcı arkadaşları çöp karıştırma derdinden kurtarak, hayır dualarını alabilirsin.

dikkat edersen bim, a101 gibi marketlerin bile bu geri dönüştürebilir atıkları ihale usülü satışa çıkıyor adam veriyor teklifi alıyor ihaleyi, gidip toplayıp hurdacılara satıp para kazanıyor.

ben çöpün yanına ayırdığım plastik, kağıt ve cam (hepsini bir arada) çöplerimi koyuyorum. İsteyen istediğini alıyor.

ıhlamurdere caddesinde cam için ayrılmış konteynırlara camları atıyorum biriktirip iki haftada bir. diğer atıklar için ise evlendirme dairesi önünde (ıhlamurdere caddesinin sonunda) farklı atıklar için ayrılmış bir konteynır var. pilleri falan gidip oraya atıyorum. plastik, kağıt ayırmıyorum maalesef.

ben senelerce başka marka kullandım hiç delmedim, alamanyadan hediye gelmişti. ne patlattı ne çatlattı ne başka bişey yaptı.

sinbo aşırı ötesi hiper dandik bir marka olduğu için herşeyi beklerim.

basit bişey söyliyeyim,

tencereye suyu koy, fokur fokur kaynayınca içine yumurtaları koy. 6 dakka ila 10 dakka arası pişir.

www.youtube.com

Askerde kullanmıştım ben sadece. Çok az su ekleyip, yumurtaları hazneye koyuyorduk. O kendi kendine haslaniyordu. Delme falan yoktu.

tepeden değil geniş kısmından deleceksin, delik de alta gelecek.

Hiç olmuyordu bende de olmaya başladı. Anlamadım. Şans sanırım

bende hic patlamiyor. illaki aktigi zamanlar oldu ama senelerdir tek tuk.
yumurtayi onceden cikart buzdolabindan, onunda etkisi olabilir.
bende ust kismindan delip koyuyorum hep

valla biz ben kendimi bildim bileli kullanıyoruz, hiç delmedik. ilk kez duyuyorum delindiğini.

bu makinenin yıllardır kullanıcısı olarak söyleyeyim, bunun birkaç sebebi var.
1 - çok fazla su koymak. deldiğin ve aynı zamanda su ölçtüğün aparatın üstünde, pişme şekli ve yumurta sayısı için bir çizelge var. o çizelgeye uymalısın!
2 - yumurtanın çok ince kabuklu olması. bazı yumurtalar böyle. ışığa tutunca yumurtanın içi belli oluyor. eğer öyleyse, yumurtayı değiştirmekten başka şansın yok.
3 - deliği aşırı büyütmek. ufak bir deliği açman yeterli.

bunları dene, olmazsa konuşalım ;)

valla eğer sağlık olarak bir sorunu varsa, yıkadığında iyice ortaya çıkacaktır.

köpekleri yıkadığın zaman dirençleri felaket şekilde düşüyor kaldı ki ağustos temmuz olsa tamam.

eski ortami temiz ya da kirli fark etmeden, sahiplenilen hayvani oncelikle veterinere goturmeniz, hayvanin parazit asisini, kene damlasini yaptirmaniz gerekir. hatta iki gun su degmemesi lazim damladan sonra, mumkunse veterinerde kalabilir o surede. eve geldiginde de yikarsiniz. diger sorulariniza cevabi da en iyi veteriner bilir.

Bence hayvanı geldiği ortamdan bağımsız bir şekilde eve almadan önce sağlık kontrolünden geçirmeli ve aşılarını yaptırmalısınız her durumda. Aşıları düzenli yapılıyor demişsiniz ama birincisi bundan ne kadar emin olabiliriz ikincisi yapılan aşıların koruyuculuğu dışında farklı bir hastalığı da bulunabilir.

Ben sokak hayvanlarıyla yiyişen biri olarak hastalık vs hiç sallamam ama yine de hayvanı eve almadan önce veteriner kontrolünden geçirmenizi tavsiye ederim.

yahu anlamıyorum okuma engelli misiniz?

Ekşide tıklayıp ilk üç entry'i okusan olayı öğreneceksin zaten.

Onun yerine burda başlık açıp ne oldu diye sormak kadar saçma bir şey yok.

yarım yamalak anladığım kadarıyla; bu seda denen kız çocuğun biriyle yatmış, sonra yattığı herifin arkadaşıyla sevgili olmuş veya olmaya çalışmış. yattığı çocuğa bu olayı arkadaşına söyleme demiş.o da dürüst olup söyleyeceğim demiş.hal böyle olunca kız bu yattığı çocuğa kurulmuş. feminik grubunu toplamış,tacizci süsü verip bu çocuğu pataklamışlar.

anladığımız kadarıyla olay aslında kimin eli kimin cebinde durumu, kavak yelleri hesabı.

ama işin içine feminik örgütler giriyor. kız beni taciz etti falan diyor da, görünüşe göre basbayağı rızası var. whatsApp konuşmalarından onu anlıyoruz.

kısacası bu kıza " kendi rızan ve isteğin olduğu halde çocuğa iftira atıyorsun ve dövdürüyorsun " diye tepki var.

bu olay yüzde yüz böyle midir tabii ki bilemeyiz. ama ortamdan, WhatsApp konuşmalarından öyle gözüküyor. eğer mahkemeye intikal ederse en doğrusunu mahkeme bilir.

ya arkadaşlar linç ediyorsunuz arkadaşı okuma özürlümüsün diye. ben okudum pişmanım. zaten bi arkadaşın zoruyla okudum, ne olmuş lan, hukuk fakültesi linç falan deyince aklıma direkt olarak sağ sol, siyasi olaylar gelmişti. ne kaçırdım acaba diye meraklanarak açtım sözlüğü.

gram umrumda olmayan bişey.

bana ne kim kiminle nerede yatmış, kim kime boynuz takmış.

yok tecavüz etmişmiş, yok elini kolunu bağlamışmış.

mk kezbanı pkk mitinglerinde boy boy bayrak açmaya kafası basıyor da böyle bişey olunca polise savcıya, hastaneye gitmeye mi basmıyor.

yesinler birbirlerini ete para vermesinler.

o yüzden ben bu duyuruyu açan arkadaşın linç edilmesini uygun bulmuyorum.

bana yollayabilirsin. bütün oylama algoritmalarına sahibim. iyiye yürür kötüye kötü derim ayrıca. işlevsel yani.

buraya koy

Bunu düşündüğünüze göre çirkinsiniz, kabullenin ve boşverin.

hiç boşuna oraya buraya yükleyip uğraşma.

35 senedir bi tane güzel ceren görmedim, hepsi at hırsızı afedersin...

Thumb diye bir app vardı 2010'da, hala var mı bilmiyorum. App store'da thumb dersen belki alternatif programları gösterir.

Photofeeler

tavana çelik dübel(kancalı da olur, kancasız alıp kanca da takabilirsin) www.mcskelepce.com.tr

çelik dübele takabileceğin uygun ölçüde fırdöndü www.celikermakina.com

fırdöndüye takacağın kumaş tertibatı

bir de hava

çelik dübelin 100 tanesi 24 lira, sen tane hesabı alsan alsan en fazla 5 liraya alırsın.

kanca desen o da 5 lira olsa 1 tane de büyük mapa fırdöndü alsan 20 de o tutsa 30 lira.
montaja da artık atarsın 20 30 bişeyler.

kumaş seçimi nasıl olur, kaça çıkar bilmiyorum. ama sana şerit şeklinde sağlam bi kumaş olsa, gerekli yerlere düğmük atarak bile kullanırsın.

ha aşırısı sağlam dikişli bişey istiyorsan, sağlam kumaş seçip, kunduracı ya da çantacılara diktirirsin.

normalini yapın önce, hoşunuza giderse havalısını yaparsınız.

benim saydığım şeyler endüstride kullanılan ürünler.

100 kilo çekeni de var 5 ton çekeni de, 50 ton çekeni de.

duyurudaki mühendis arkadaşlar kabaca bi hesap yapıp sana hangi boyun olacağını net olarak söyler.

montaj da önemli tabi, hatta tavanın harç malzemesi de.

kalkıp elektrik kablolarının geçtiği yerleri delersen mesela daha önce hiç görmediğin bir havayi fişek gösterisi izlersin.

ya da yapan adam sağlam monte edemezse, sorun çıkabilir ama yan yana 2 tane çelik dübel takıp bir tanesini safety amaçlı kullanabilirsin. benim odamda 3 tane yanyana takılı mesela 15 cm arayla üçgen formunda, araba bile çekerim tavana.(bisiklet asmak için yapmıştım, dübelleri taktım, ertesi günü bi baktım bisikleti çalmışlar ameka.) yine allah göstermesin ama kendimi asmak istesem yer hazır yani bi ipe kaldık.

cevaplar için sağolun arkadaşlar iki yıldır aktif olarak yoga yapıyorum ve yogayı çok seviyorum. denge konusunda iyi olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. bu hareketleri yapabileceğimi öngörüyorum ama elbette yapmadan önce güvenlik önlemleri alacağım.

yorumlarda biri edavatı nerden aldıklarını sormuş, yönlendirdikleri sitede 400 tl hamak ve askı malzemesi, ama tr'ye göndermiyor. belki siteyi kurcalar ve akıllı bir tornacı bulursanız fikir verebilir - tornacı diyorum, çünkü çok yaratıcı olabiliyorlar.

istanbul avrupa yakasında ikamet etmekteyim.

@douglas duyurunu hortlatmış olacağım ama evde kurdun mu bu sistemi acaba kumaş ne kullandın çok merak ediyorum

merhaba. evde hamak yogası yapıyorum 2 yıldır. şundan almıştım

www.svava.com.tr

yanında tavana asmak için gerekli şeyleri de gönderiyorlar. ama bizim bina yeni bina, ve yeni binalardaki tavanlar yanlış bilmiyorsam ytong(?) oluyormuş, bunlar o tavanlara asılmazmış öyle demişlerdi o zamanlar. taşımazmış tavan. ben de koridora iki ucundan vidalı bir barfiks demiri asıp barfiks demirine astım hamağı. dezavantajı, koridorda olduğum için çok hareket alanım yok. ama birçok hareketi gene yapabiliyorum.

senin bina eski tipse, normal beton kullanıldıysa linkteki hamağı alıp direkt tavana monte edebilirsin.

İşte bunlar da iyi gelirli de çek olayını ben sevmiyorum pek ya. Nakit para vermek gibi. Hem aa bak şunu bu arkadaşımız aldı gibi bir şeyi de olmayacak.

www.pasabahcemagazalari.com

sadece bu model. bende var oldukça güzel, 45 liraya aldım ben, migrosta indirime girmişti satılmıyor diye.

ayrıca yine el yapımı ve tek olarak satılan şarap , şampanya , likör kadehi, viski bardağı, martini kadehi gibi şeylerden de set yapabilirsin.

bunlar el yapımı olduğu için ufak tefek deformasyonları, yamuklukları olabiliyor, tek tek inceleyip alman lazım.

bir de temperli cam bunlar, yere düşürdüğünde sekip zıplıyor, kolay kolay kırılmıyor.

Şarap seven bir çiftse tchibo'da elektrikli tirbüşon var. Yeni eve taşınan arkadaşıma almıştım ben de, çok sevmişti. İlginç geldi. Linki kısaltamadım ama aşağıda :)

www.tchibo.com.tr

www.arzum.com.tr
Daha 2 gün önce mudodan şunu aldım baya şık bence beğendiler de.

Tablo aldım, duvar rengini bilmeden riskti ama çok büyük değildi. Kadın olanı zaten sürekli almak istediğini çok iyi geldiğini söyledi, tabloyu da beğendiler güzel oldu.

buradan bir arkadaş soğan kürü önermişti bana. denedim ve aşırı iyi geldi. bir soğanı dörde bölüp, iki su bardağı kadar suda kaynatıp, suyunu içeceksin. ama benim ateşim yoktu tabii. diğerleri vardı.

ateşin varsa da parasetamol kullansan iyi olur. (örn. parol), sıkı giyinme, üstüne falan bir şey alma. boğazını da sıcak tut, mümkünse hep bir şeyler sarılı olsun.

geçmiş olsun.

bu soğan suyunu ben söyledim, öksürüğe karşı etkili. antibiyotik gibi bir etkisi olduğunu da söylüyorlar.

öte yandan kadınlarda doğurganlığı falan arttırıyormuş. başka bişeyler de yapıyormuş

www.youtube.com

minoset plus yüzünden ölüyordum ben, dünyada tek ilaç o kalsa yine kullanmam.

hepsinin ilaci varda yalnizliğin yok be üstadım.

Arada yaz buraya iyi oldugunu bilelim...

Çok daha iyiyim teşekkür ederim hepinize :) ailemin yanındayım, ilgileniyorlar

ikisi de aynı yerde olabilir

çok eskilerden bahsetmek gerekirse... bizim usta birliğimiz acemilik başladığında belli olmuştu. orda bi liste asmışlardı.

benim zamanımda acemi birliği bitmesine az bi vakit kala, ankara'da kurra çekilip liste halinde asılmıştı. iki ihtimal var

1 acemilik birliği ile usta birliği aynı yer olabilir(az bir ihtimal)
2 bizim ki gibi acemiliğe başladığında kurra çekilip liste asılacak.

çok merak ediyorsa bi telefon açıp soruversin askerlik şubesine.

zencefil + limon + karabiber + kekik
+ bal (yoksa şeker)

bunları sıcak suya atıp çay gibi içiyorsun.

valla durum ciddiyse doktora gitmekten başka bir çaren yok, ben tonsilit oldum 2 defa, 2 haftada 15 kilo verdim, artık öleceğime inanmaya başlamıştım ve 7 gün hastanede yattım iyileşemedim, 7 gün daha debelendim iyileşmek için ve 1 ayda toplam 25 kilo verdim.

hastalık var hastalık var, sanırım senin boğazındada enfeksiyon var. hani hafif soğuk algınlığı ise geçer ama öteki türlüyse çok ızdırap çekersin.

gss borcun var ve ondan gitmiyorsan, aile hekimleri ücretsiz gss ödemesen bile muayene edip reçete yazabiliyor. git bi görün derim.

bunun dışında çok sıcak şeyler içme, ıhlamur içebilirsin , çok öksürüğün olursa bi soğanı soy, 4 e böl 1.5 bardak suda 10 dakka kaynat, ılık olunca iç, günde 3 defa içebilirsin ve öksürüğe bundan daha iyi gelen birşey yok.

belki eczaneden antiseptik sprey alabilirsin bademcikler için.

doktora gitmeede sorun yok. zaten arkadaşım kbb doktoru ona danışınca verilecek ilaçları söyledi. ama ben antibiyotik kullanmak istemiyorum. bağırsaklarımı gerçekten çok kötü etkiliyor.

İltihap sarmadıysa, sadece ağrı başlamışsa limonun suyunu sıkarak gargara yapabilirsin. Dondurma ve/veya soğuk süt de bana iyi geliyor.

herhaltibiliyoring tarif iyi geldi şu an. bakalım. sabaha nasıl çıkarız. tenkkuu

Antibiyotiksiz geçmez.

ya boşver başlığını açsan nolacak sözlük pok çukuru zaten. hesabı o kadar gözden çıkardıysan sat sevdiğini bi akşam yemeğe çıkar parasıyla.

@proletarier o halde böyle bir şey yaparsam hesabımı intihar ettirmiş olurum sanırım, bunu yapmayı "hesabı gözden çıkarmak" olarak gördüğüne göre?

sözlüğü ben de bıraktım, 2000li senelerden beri sözlükteydim, en son zamanlar iyice bozulmasından şikayetçiydim.

moderasyon tarihçemde en ufak bir kusur olmamasına rağmen, bir entry ile uçurdular mesela, yazdığımda ne format, ne hakaret, ne siyasal bişey, sadece gecenin 3ünde tehdit mesajı vari bir mesaj yollayıp netflix reklamı yapmalarını eleştirmemdi.

gram üzülmedim. o kadar çok trol var ki . onlara bişey olmaz ama sen bunu söylediğin an uçarsın.

sözlük kendi cebinin ve poposunun derdinde

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, bahsettiğim yazar 30 yaşına kadar namaz kılmış, güya şimdi öyle olmadığını iddia eden; öyle kendi halinde bir müslüman değil de chp'yi gece gündüz karalayan, her başlığın altında çeşitli konularda millete bağırıp çağırmak için bekleyen, önüne gelene iftira atan ve hakaret eden biri. şakirt olabilir. sanırım haklısın.

@photographer, üzüldüm senin adına. korkarım sen de dahil herkes, "onlara bi' şey olmaz ama sen ne olduğunu söylediğinde uçarsın" derken haklı.

@herhaltibiliyoring, bunu derlerdi de inanmazdım. hakikaten öyleymiş... özellikle o beş başlığın sahiplerinin yok olduğunu gördükten sonra güvenim bitti artık.

yanlış hatırlamıyorsam o başlıkları chainard açmıştı.

#51038029

bu entrye bakarsak da doğru olabilir söylediğim. yazılan ilk entryler chainard'a aitse uçurulma sebebi başlıklar olamaz. en azından ssg zamanında öyleydi.

valla benim için üzülmene gerek yok, çok kalite, içerik, seviye takıntısı olan birisi değildim. dikkat edersen bu gidişler "benim" hatırladığım taa 2007lere kadar dayanır, yani öyle çok dalga dalga silip giden, tek bir entry bile girmeyen , sözlük bile okumayı bırakan insan oldu ki anlatamam.

son zamanlarda ya ülkenin durumu belli, bi iyi kötü haber alabildiğimiz sözlük var kafasındaydım ama binlerce dandik başlığın, entrynin arasından haber ayıklamak da çok zor bir hale gelmişti.

ben gram pişman değilim, ne ilkim, ne sonum, herşey hakkettiği yeri buluyor.

sözlük vasıtasıyla güzel arkadaşlarla tanıştım, bağımı koparmadım, duyurudan da çok sağlam arkadaşlarım oldu, benim kârım da bu oldu.

sözlükte en büyük hobim, eski yazarları ve entrylerini okuyup hayal kurmaktı. bakıyom adam en son entrysini 99 da girmiş , günlerce entry girmiş birden kesmiş,pat ötekisine bakıyorum, adam merhum olmuş, hop oradan nick altına gidiyorum, bir sürü değişik hayat hikayesi okuyordum falan.

eskilerde ekşi sözlük deyince, ooo ekşi yazarı olayı vardı, insanlar pozitif bir ayrımcılıkla bakardı, şimdi sanıyorum direkt olarak fuckbuddy , dertleşilecek insan veritabanı gibi başlıklar akla geliyor.

dertleşmekte sıkıntı yok da. içerik şöyle olunca pek hoş durmuyor.

"28 erqeq, sadece qızlar, cesur qızlar eqlesin."

Sözlüğün bu şakirtlere prim vermek gibi bir huyu var evet, bu arkadaşlardan biri geçen bildiğin ifşa yaptı ve uçurulmadı. Reytinglerini seviyorlar herhalde.

özelliklere bakılarak alınacak son şey kulaklık.

özellikle trust gibi bir markadan.

özelliklerine bakılarak alınacak bi kaç marka var, akg, shure, beyerdynamic gibi, bunlar da müzik endüstrisi için kullanılan markalar, genelde de referans kulaklığı üretirler

gördükleriniz fazla iriyse muhtemelen erkek sivrsinekdir. zararsız.
yalnızca dişiler sokup kan emiyor.
manidar değil mi?

devasa boyuttan kastın normal sivrisineğin 10 katı falan ise erkek sivrisinektir. ısırmazlar, sağa sola çarparak yere düşerek uçarlar. aptal hayvanlardır. bu mevsimlerde ortalıkta cok gezinirler.

oha onlar erkek sivrisinekler miymiş? bizim orada da çok var ama ben sanıyorum ki başka bir cins :o

hiç ısırdıklarını görmedim ama ben korkuyordum.

Tipulidae onlar.. veya anofeldir.

lisede biyoloji dersinde gördüklerim ne işe yarayacak derseniz böyle sorular sorarsınız :)

erkek sivrisinektir o, bişi yapmaz.

benim de dikkatımı çekti.

3 4 gecedir odaya giriyorlar yakalayıp dışarı atmayı denedim başa çıkamadım, öldür öldür bitmiyor.

öyle 1 2 tane de değil, saatte 2 tane giriyor ortalama, nereden çıktılar hiç anlamadım.

ne yapalim guzelse?

meme meme meme

nasıl desem, " hafifmesrep" bir havası var ve bu hoşuma gitti.

güzel değil ama yakışıklı

www.instagram.com

Değil.

Bu kıza güzel demeyen yalnız ölür.

guzel bence

nayz

@photographer, bugün efsane :)

sakallı fotoğrafta yakışıklı evet :P

bence güzel. hatta çilleri de güzel, çil severim.

Güzel görmesek neyse, yahu kız güzel olmadığının farkında o yüzden göğüslerini ön plana çıkarmış, bence güzel bir kadın, dekolteyle ön plana çıkmamalı, ne giyse yakışmalı. Kendine güveni olmalı.

runagain, sen beğendiğin kızların fotosunu getir, tansu çiller gibi bile yaparım.

gerçekte de getir, kalemle noktalama sureti ile maksimum performansı sağlarım senin için.

geri zekalı embesiller için bir icad olduğunu düşünüyorum.

youtu.be

şu videoya bak, adamlar kendisi teaser çekmiş birde.

böyle bu aleti çıkartıyorsun, fişe takıyorsun, düğmesine basıp mal mal lambaya bakıyorsun.

böyle bakıp bakıp beklemekle olmaz.

sen gün ışığı lazım olunca gel bana, flaş çakayım yüzüne, beklemeye de gerek yok, konsantre benim flaşlar. 15 gün idare eder.

Aşırı gereksiz göründü bana. Ben loş ortamları daha çok sevdiğim, evde loş, sıcak bir ışıklandırmadan hoşlandığım için böyle düşünüyorum.

Bu ürün daha ziyade kışın gecelerin çok uzun yaşandığı, havanın öğlen 3’te falan karardığı kuzey ülkelerinde insanlar depresyona girip intihar etmesin diye tasarlanmış herhalde. Ya da penceresi olmayan hücre gibi ofis ortamlarında çalışanlar için.

İlk defa gördüm böyle bir şey. @photographer’ın paylaştığı videoya da çok güldüm, açtı izledi kadın lambayı ahahaha :D Gereksiz bence. Masada çalışırken bilgisayarın ekranından başka yüzüme direkt vuran bir ışık kaynağı düşünemiyorum.

Kullanıyorum, psikoloğum. Uyanma güçlüğüm için kullanıyorum ben ama genel olarak uyku bozuklukları, mevsim geçişleri, distimi, depresyon ve benzeri durumlarda terapi amaçlı kullanılab bir method. Bilimsel olarak etkinliği de kanıtlanmıştır, zeka geriliği olan bireylerin de bu tip sıkıntıları varsa işe yarar fakat bilip anlamadan atıp tutanlara güvenmemekte fayda var.

philips'in makineleri fena değil. Şarjlı al, kolaylık olur.

Philips OneBlade Pro, Trimmen, Stylen, Rasieren / Präzisionskamm für 14 Längen QP6520/30 www.amazon.de

Bizim arkadaş bundan aldı saç sakal kullanıyorum diyor.

moser

marka takıntınız yoksa tahtakale de çok uyguna bulabilirsiniz. 4 sene önce powertec diye makine aldım 50 liraya hala canavar gibi.

yılların keli olarak önerim sarjlı basit bir şey almanız
çok para vermeye kesinlikle gerek yok
sinbo,arzum yeterli gayet

ömürlük bişey lazımsa moser bordo renkli.

moser 1400.

Moser bordo renkli.
Yillar önce bir arkadasim almisti sevgilisinin saclarini kesmek icin.
Evlendiler, hala kullaniyorlar.

moser alabilirsin fonex kozmetik Türkiyedeki distribütörü orjinal alırsın

moser bordo demiştim ya, hesap ettim 99 dan beri aktif olarak kullanıyorum, ne bıçağını bilettim, ne bişeye ihtiyaç duydum, sadece yılda 1 defa tarağını çıkartıp temizler, kullanmadan önce de bir iki damla singer makina yağı ile yağlarım.

programla ftp'ye bağlanıyorlar. filezilla ya da cuteftp kullanıyorlar. yani yazılan ya da satın alınan o kurulum dosyaları ftp'siz nasıl siteye yükleniyormuş merak ettim.

2009 öncesine kadar cpanelden yapıldığını duymadım teknolojinin gelişmesiyle bu da gerçekleştiyse bir şey diyemem.

belki hosting şirketinin kendi ftp applet'i falan varsa onu kastetmiş olabilirler.

valla ftp yi ben hergün kullanıyorum, arkadaşlarımla beraber.

büyük boyutlu dosya transfer etmenin başka bir yolu mu var sanki?

4 gb ye kadar dosya yolluyorum çeşitli yerlere

büyük projelerde gitten master'a commitleyip jenkins ile build falan alıyolar ama wordpress mordpress kullanan adam her türlü ftp kullanacak.

ha bunu söyleyen adam ftp'ye gülüp sftp'ye (ssh) gülmüyosa orasını bilemem.

para pul olayı kişiyie göre değişir.

çoğu insan bunu kerizlenme olarak anlar.

öyle bişey varsa kapıya kocaman yazılır giriş ücreti 30 lira diye.

mesela lig maçlarını oynatan mekanlarda kapıdan girişte şu kadar tl maç parası yazılacağı bellidir, herkes bunu bilir.

ama müzik olayında böyle değildir.

isterse bose mühendisi çalıştırsın, beni ilgilendirmez. ben belki müzik dinlemeyi sevmiyorum, belki de beni rahatsız etti sistem? maç izlenen mekana sadece bişeyler içmeye gidip maç parası varmaya benziyor. tek farkı, orada maç izlendiğini ve maç parası alındığını biliyorsun, ona göre gidersin ya da gitmezsin. bu adam da mekanın girişine "muhteşem ses sistemim var, onun masrafını da size kitliycem" yazarsa tamam derim.

hem, kaç müşteriden aldığı ses sistemi parasıyla hala çıkaramamış mı masrafı? ne zamana kadar almaya devam edecek mesela?

Saçmalık. Ya fiyatlara eklesin ya da giriş ücreti alsın.

Durum hoşuma gitmezdi. 30 lirayı bu şekilde vermek istemem ama diyelim bu ses sisteminden dolayı fiyatlar yüksek, gerçekten güzel müzikler çalıyorlarsa sorun etmem.

uyanık salağın teki. dendiği gibi, o zaman giriş 30 tl yazsın, hiç haberin olmadan 30 lira kazıklama peşinde şerefsiz.

Gece kulübü ise istanbul için canlı müzik, 30 tl para değil. Adamlar güzel hizmet vermiş parasını istiyor.

Bistro tarzı yemek ağırlıklı bir mekansa doğru bir uygulama olmamış.

ben zaten müşteri olarak o mekandan kaliteli hizmet ve ortam beklerim.eğer mekan iyi olursa gider insan,ama gittiği mekanın donanımı için para ödemesi anlamsız.

oldukça saçma hatta baya saçma. mekan ısıtmasını soğutmasını da ayrı eklesin o zaman. 4 yıldır mekan işletiyorum, adisyona bunu yazsanız twitter da linç edilirsiniz, reklamınız olur.

ayrıca her müşterinin müzik için oraya geldiğini nasıl tespit edeceksiniz. belki adam sırf bira içmek için geldi, neden müzik parası ödesin. adam çalınan müziği beğenmedi ? neye göre kime göre ?

ayrıca ses sisteminin parası çıktı diyelim, ee sonra 30 tl almayı kesecek mi mekan ? sonuçta amorti edildi maliyet

1-kesinlikle hosuma gider.
2-Biraz fazla gibi ama ben umursamam sahsen. Her allahin gunu gittigim yer degilse.

Edit: Ama onceden bildirilmeli boyle seyler. Yazi falan asarsin ya da menuye yazarsin.

Ben o parayı vermezdim.Kimse de önceden haber vermeden bana bu parayı ödetemezdi.

1- Müzik dinleme ücreti seçime bağlı olursa kabul edilebilir ama sabit olarak yazılması gitmezdi.

2- Müziklerde güzelse sıkıntı etmem.

Anket sonuclari ;
1) Demek ki kimse oyle deli bir muzik sistemi olan mekana gitmemis gerci bende gitmedim. "Muzik sistemi cok iyi adamlarin yaa" diye bir kavram yok. O zaman mekan kurarken muzik sistemine yatirim yapmanin anlami yok. Arti para istesen kavga cikacak biraya 5tl yaslasan yine kavga cikacak. Adam bi yanda zortingen barda icecek birasini.

2) Bu gibi seyleri yiyecege icecege gommek daha kabul edilebilir sanirim.

3) on bilgilendirme sart

Benim cevaplar,
Evet on bilgilendirme sart. Mesela saat 8'den sonra canli muzik olucaksa garson gelip soyluyor su kadar ucreti var diye. Orasi ok.

Bence neye para verdigimi bilmem mantikli. Kisi basi degilde masaya 30tl kesiyorsa makul. Kisi basi o kafa ile kavga cikabilir.
Yine oraya ses sistemi icin gidiyorsam eger 30tl makul.

Buradan alacagin cevaplarla bir yargiya varmaya calisma bence. Ses sistemine para odeyen adam yok degil, gayet de var. Simdi yemek icin mekana giden adama ses sistemi dersen ben niye kaziklanayim der adam. Bu soruyu da muzige onem veren musteri kitlesine sorman lazim. Boyle bir mekan kendini "bizim olayimiz ses sistemi" diye pazarlarsa oluru var bence.
Ses sistemiyle ilgilenmeyen adam senin o bicim ses sistemini farketmeyecek zaten kulaklariyla. 30tl muzik parasi dersen o msteriye sandelyeler havada ucusur.
Ben de bir kebabcida ya da steakhouseda dekorasyona degil yemege para vermek isterim mesela. Vasat yemek yiyip dekorasyona para odersem kaziklanmis hissederim, bunun gibi.
Senin bahsettigin olayda msterinin neye para verdigini bilmesi gerekir ki bunu bilmesi cok da iyi. Yani masaya yetkiliyi cagirip bu ne parasi lan diye sorduktan sonra "ben bu maliyeti yiyecek icecek fiyatlarina ekleyip musteriye kitlemeyi dogru bulmuyorum" argumanini duymamayacak, bunu bilecek adam. Mekan halihazirda boyle pazarlaniyor olacak ve adam bu soruyu sormayacak.
Ama hepsini gectim, kaliteli ses sistemiyle yeme icme ayni anda olmaz bence. Derdi muzik olan musteri cafe-restoran tarzi yere ugramaz diye dusunuyorum.

Jack kısmında temassızlık da olabilir.

kablo içinde kopukluk vardır, genelde jack ile kablo birleşim yerinde olur bu kablo kırıkları.

removeandreplace.com

Görünürle olmaz bu iş, önce elinize bir ucu 3.5 olan seyyar bir kablo alıp çalışmayan kulaklığa sinyal verip deneyin. Belki de hoparlör yandı?

Ya da elinizde bir ölçü aleti veya devre tamamlayıcı başka bir ölçüm aleti varsa jack'den hoparlöre giden hattı kontrol edin.

Hat bozuksa kabloyu yenilersiniz.

bazı bölgelerde çok var mesela hendek civarında nereyi eşelesen göz yaşı damlası şişesi falan çıkıyormuş 150 200 euro civarı.

çoğu da çıkartılırken kırılırmış, elbet vardır ama bizimkilerin yaptığı mezarcılık.

parçalayıp, yok etmek olayı.

halbuki arazisinde bişey bulan adam devlete haber verse, resmi olarak zarar verilmeden çıkarılsa, hem parasını alacak, hem tarihi eserler korunacak, hem de tarihi eser kaçakçılığından yakalanıp, ceza alma olayı ortadan kalkacak.

eline dedektör alan defineci oluyor. halbuki amerikadaki gibi plaja gidip orada düşenleri toplasalar daha çok kazanırlar.

bir de her paçavraya define haritası olarak bakılması olayı var.

vardir da... arayanlarin hali icler acisi. iflas eden defineye dusuyor bir ara.

Ya bu topraklarda savas bitmis mi? Bitmemis. Tarihle yasit neredeyse. Savasin oldugu yerden insanlar kacmislardir. Kacarken de degerli esyalarini gommuslerdir.
Soru garip biraz.

Olabilir neden olmasin. Ulkenin yuzey alanini dusunursek, simdiye dek karis karis tamami aranmis olamaz. Vardir ama aramak bos is bence. Define arayacagima loto oynarim sahsen.
Eskiden arayan bir arkadasim vardi guluyordum ona. (Asla bulamadi)

Sana denk gelmiş yavru.

Sana denk gelmis kelebegim

Sana denk gelmiş ciğerparem

Sana denk gelmiş canım.

aynen aşkım.

arttı, sana katılıyorum.

Sana denk gelmiş gözüm

sana denk gelmiş miss piggy

sana denk gelmiş comolokkom

Sana denk gelmiş bebeğim

nisan mayıs ayları gevşemş gönül yayları, insanlar sevkili yapmış

sana denk gelmiş canısı.

aşkım ne çok takıyosun böyle şeyleri ya...

sana denk gelmiş balım.

Sana denk gelmiş @domuz

Ben kullanmıyorum, eskisi kadar da denk gelmiyorum aksine.

Çok şapşalsınız. Tamam bana denk gelmiş minnoşlar.

Ne kadar cin koyduğunuza göre değişir. İki birim tonik bir birim cin koyarsanız oldukça hafif bir içimi oluyor.

risk almadan sarhoş olmak istiyorsan boşver derim ben çoğu kişi çok rahat içer ama sevmeme ihtimalin de var.

cin bildiğimiz çam ağacı gibi kokar, aroması öyle.

bir yudum alınca, dalından kozalak koparıp ısırmış gibi oluyosun.

Paran varsa tonik monik alma. İyi bir gin al ve sek iç.

normal olcusunde icimi cok kolay. cin sek falan icilmez dalga gecmek icin yazmislar.
yaninda yesil limoncuk dilimle

şu an ben de içiyorum cin tonik, tavsiye ediyorum şiddetle. (:

Cin bir ton baharatin karisimindan yapiliyor, cok farkli kokan, tadi farkli cin var. Ne alacaginizi yazmadiginiz icin, klasik tonige de beyaz Bombay önerebilirim. Mavi Bombay, baslangic icin agir aromali olabilir. Onun disinda viski, votka gibi yuksek alkollu icki tuketiyorsaniz, zorlamaz. Bir de cam agaci degil, ardic o.

Paran ziyan olmaz kesinlikle votka gibi değil tadı tat olarak benzeri yoktur.yavaş iç ilk defa içenler genelde sarhoş olur.

azcık çamaşır suyu eklediğin suda bekleterek?

Oksijenli su işe yarıyormuş.

Bim'de naspirin var. O baya azaltıyor sararmayi. Naspirinle citileyip makineye atıyoruz.

Bir de black and white şeklinde olan roll on deodorant kullanalım.

hoparlör vs. çalışıyordur. sadece ekran gitmiştir.
hissiyatına güvenerek teleofnun caldiginde yesil olan kısma dokunursan konusursun bence.

telefon ekranıne fener tut bak bakalım gözüküyormu yazılar ikonlar.

ankesorlu telefon yok mu hala bir de?

Şimdi o renkli çatlak şekiller de görünmüyor. En sol ışık azalıyor artıyor sürekli sadece. Fener tutunca gördüm ekran da çok ince içten çatlamış. Başka da bir şey görünmüyor. piff

guzel bir challange var ortada.
sonucları yaz. arkadaslarinla nasıl bulustugunu:d

lcd ekran kırılmış, dokunmatik panel sağlam.
kullanamazsın.
ev telefonundan arayabilirsin.

Bilgisayar üzerinden whatsappa giriş yapmamıştım hiç. Ne kadar tutar ki yaklaşık? Teşekkür ederim.

mail...

Sabah uyandıracak alarmım bile yok:/

ver telefonunu tüm duyuru seni uyandırmak için helak olur :)

Note5'in ekranı 600-700 lira civarıydı sanırım.

Evet 600 e yaptılar yarım saatte

1.5-2.0bar araası su almayı denedin mi?

bir şey olmaz ona.

isimsiz bimere yazın 8 10 kişi, illa bişey olacaktır.

Akademide çalışma saatleri, genel hareket tarzı o şekilde zaten.

uzman, idari personel olarak geçiyorsa şikayetini delillendirerek yapabilirsin. aksi takdirde sana karşı (haklı da olsan) delillendiremediğin için iftira davası açabilir.

uzman, akademik personel olarak geçiyorsa geçiyorsa -ki artık yeni yasa ile birlikte uzmanlar öğretim görevlisi olarak geçiyor diye biliyorum- günlerce hiç gelmemesi dışında bi yaptırımı yok bildiğim kadarıyla. aha da danıştay kararını içeren haber: www.memurlar.net

Daha dün bununla ilgili haber gördüm, akademisyenin 8-5 odasında olması gerekmiyor diye karar çıkmış mahkemeden. Mesaiye hiç gelmediği kanıtlanırsa ancak o zaman bi yaptırımı olur.

tamamen varsayımsal olarak, yüzey parlaksa tutmayabilir gibi bir fikir geldi aklıma. belki önceden biraz zımparalanıp pürüzlü hale getirilmesi gerekebilir.

iyi sonuç alamazsın. kapatır, örter ama tırnağınla bile kazısan çıkar

aluminyumu fırın boya yaparak boyamak lazım.

yüzey şöyle:

duşakabinin boyasında biraz kabarma olduğu için hangi akla hizmet yaptım tam olarak bilmiyorum; ama ben bu duşakabini tamamen zımparaladım. uygulanacak alan duşakabinin zımparalanmış yüzeyi.

duşakabin profilleri toz fırın boya olarak boyanıyor bu arada.

yandım yani? bu nasıl kötü bir haber.:)

O marka acayip dandik bu arada. Molotow öneririm.

molotow tutar mı?

Alüminyum boyamayı hiç denemedim zor bir şey olduğunu biliyorum havayla tepkimeye girdiği için. Zımpara astar vs. bir ton bir şey gerekiyor. Onlara bakın isterseniz ama sprey boyayla olacağı varsa da bu markayla olmaz. Leş.

şimdi bu laflardan sonra sırf merakımdan bir parçayı boyadım; ve sonuç güzel.

kalıcı olmaz diyorsunuz, çok üzgünüm.

ben nalbura gittiğimde, bu iş kullanacağım boyayı sordum bunu verdi, en iyisi dedi. belki de elindeki en iyisidir.

Alüminyum fırın boya ya da kaplama usulü ile en dayanıklı şekilde boyanır, sprey ya da pistole ile püskürtülerek günü kurtarırsınız.

Boyamaya çalıştığınız malzemenin bir fotosu var mı?

Hemen hemen haftada bir siliyorum çünkü çok fazla parmak izi oluyor ekranda.

her gün ama silmiyorum

macbookpro fan konusunda çok başarısız, bilgisayarın içinden geçirdiği havayı ekrana püskürtüyor, ne kadar toz toprak, sigara dumanı varsaa ekrana yapıştırıyor.

kepçe kulaklıklı dediğin model hangi model?

resim ekledim. ince cep telefonu kulaklığı gibi olmayanları kast etmek istemiştim :)

uyap vatandaş portalına girerek (edevlet şifresiyle) dava detaylarına bakabilirsin.

www.turkiye.gov.tr

buradan da olur.

daha doğrusu baştan edevletten dosya numarası sıra numarası gibi şeylere bak not et.

sonra uyap vatandaş portalından o bilgileri girerek bak.

Selamlar,

buralardan dosyaya baktım aslında. Sadece duruşma gününde yapılması gereken bir şey var mı, nerelere dikkat etmem gerekiyor, hiç adliye tecrübem yok.

Yol, yordam bilmem gereken bir şey var mı diye öğrenmek istiyordum.

hiç bir şey bilmene gerek yok. düzgün kıyafetlerle git ve dikil. konuşmayı avukatına bırak. avukatın yoksa zaten sana bir tane tahsis edilmiştir, salon girişinde o seni bulur.

sana avukat tahsis edilmez yanlış bilgi.
duruşma saatinde mahkeme salonu önünde hazır ol, mübaşire dosya bilgini ver.
sana şikayetini, başından neler geçtiğini soracak hakim. soruları yanıtlaman yeterli.

Kart online alışverişe açılmamış olabilir mi? Bu ara revaçta olan hata o zira.

hepsiburada da sorun var.
üğpoıuy nickli arkadaşımız da hepsiburadadan 2 adet teleofn almıştı.

üstelik banka arayıp taksit yapalım mı diye sormuştu, taksitte yapmıştı, bankanın aramasıyla

derken çat diye iptal etmişler işlemi.

yani onaylansa bile sorun olması olası,çünkü hb nin sistemi bozuk.

gramaltin.com
altungold.com

eger taksitli almak istiyorsaniz novabazar.com

hepsinden alim yapmisligim var ve bir sorunla karsilasmadim. fiyatlari buralardan da karsilastirabilirsiniz.

ikisini de yakalayıp bir temiz dövün. yaklaşamasınlar bir daha çocuğa. bu arsızlara başka çözüm yok. polis, yargı falan uğraşmaz türkiyede böyle şeylerle.

mesajlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunun.

savcı beye kardeşi de götürün, tehdit telefonlarını da söyleyin.

mesajlar olduktan sonra başka bişeye gerek yok zaten.

Fotoğrafçı kardeş +1
Hiç dövmeli aksiyonlara girmeyin verin savcıya uğraşsın

polis bişey yapmaz, polisin bişey yapmaması meşhurdur zaten.

adam öldürüyolar yetişin dersin, öldürsün ondan sonra geliriz der.

müsait bi zamanda gideceksin savcılığa yazacaksın orada dilekçeni, kardeşi de götüreceksin yanında, suç duyurusunda bulunulacak bitecek gidecek.

polisin bişey yapması için canının istemesi lazım. ya da en basitinden bıçaklı bi saldırı, öyle ufak tefek darp olaylarında da tenezzül etmiyor bizim polisimiz.

Bu iki çocuk aynı okulda mı peki? Eğer öyle ise okulu milli eğitime şikayet ederseniz müfettiş yolluyorlar. Okul yönetimi tutuşuyor ve sorunu çözüyorlar.

Maalesef iki çocuk aynı okulda değil, hatta tehdit eden çocuk bizimkinin yolunu kesmek için yolunu değiştiriyormuş.

Bir temiz dövmek+1 o zaman. Hak ediyor böyleleri.

Savcılığa suç duyurusu +1, bir de devlette iyi bir yerde olan tanıdık bulun yardımcı olsun. Olmadı olayı sosyal medyaya verirsiniz.

öğretmenler dövdüğü zaman ortalığı ayağa kaldıranlar dövün çocuğu diyor. Şaka mısınız?
Dayakla birşey hallolmaz. Milli eğitim ve öğretmenlerle de konuşmak çözüm olmaz. Çünkü; öğretmenlerin bir yaptırımı yok.

Savcılık +1
Ama döveceksiniz de tabi ağzını burnunu kırmayın ama 1 kez de dövmeyin. Tek dayakla bitmez kolay kolay. Arada bir de görünün, bitmediğini anlasınlar.
Önce savcılık tabi.

arayıp çocukları akıllı olun g*tünüzü keserim de.

şunu kullanıyoum ben.memnunum.normalde bu kadar da çirkin değil;
www.teknosa.com
dayanıklı mı bilmiyorum ama
edit: evet targus da iyi şunu kullanıyordum.kaybettim.uçakta falan daha fazla şey koyayım diye daha büyük bişey almıştım.
www.hepsiburada.com

Herhangi bir targus.

samsonite yeniden :)

thule tavsiye edebilirim. taş gibi çanta 25 yıl garantisi var

Xiaomi 26L tavsiye edebilirim.2 aydır yağmur kar kış demen içerisinde laptop, fotoğraf makinesi, drone vb taşıdım gayet işimi gördü ayrıca su geçirmez ve çizilmeye dayanıklı olması da avantaj.Youtube'da inceleme videoları vardı sanırım.

P.S Bütçen fazla ise kesinlikle thule'nin rollpack serisini önerebilirim.

targus'un bir modelini kullanıyorum. 15.4 laptop çantası.

2014 yılında vatandan almıştım, çanta alma niyetim yoktu, 210 tl gibi bi fiyatı vardı beni şaşırtan sağlamlığı olmuştu.

görünce oha lan adamlar tank gibi çanta yapmış dedim. benimle beraber 3 gemiye gitti, ayrıca her gün tüm fotoğraf malzemelerimi doldurdum fotoğraf çekmeye gittim.

banamısın demedi. tüm modelleri öyle değildir eminim.

benim çanta normalden biraz daha büyük, bayağı bişey alıyor. yani bilgisayarı koydun, 3 lens bi makina koydun, daha arkaya mont ayakkabı koymaya falan yer kalıyor(ayakkabı koymuşluğum yok)

bundan önceki laptop çantamı yaklaşık 10 sene ağır koşullarda kullandım lowepro idi markası. sadece bi laptop, şarj aleti, iki üç kitap, telefondur, harddisktir falan koyabileceğin bir çantaydı, onun da kumaşı aşırı sağlam çıktı. eskidi diye kullanmıyorum, 10 senede öküz gibi doldurduğum oldu banamısın demedi.

ne olduğu belli olmayan satıcılardan alırsan sahte mal alman olası. görerek almak en iyisi.

sonuçta bu çantaların da bin türlü kullanım amacı var.

adam işte bi laptop 2 kitap koyulacak çantaya da hayvan gibi dikiş ve kalın cordura kumaş kullanmıyor haliyle. amacına uygun seçersen sıkıntı yaşamazsın.

Aynı amaçla eastpak kullanıyorum bi bebi almadığı kalıyor

ya öneriler için çok teşekkürler de ben tabi sanırım başta söylemem gereken bir şeyi sonda söylüyorum,

ben klasik giyinen bir insanım yani öyle çok renkli, kocaman logolu çantalar bana pek gelmeyebilir

Kipling

urun.n11.com

bu parasının karşılığı mı?

Sozlesmeyi okuyun sonra da o bilgiler isiginda thh ile gorusun.

abi olay kartta, al bi cihaz ikinci el, eski teledünya kullanıcılarından, tak kartı devam.

kutu temin edene kadar bununla idare edersin artık.

www.kablowebtv.com

geçen yaz yayında sorun olunca set top box bozulmuş dediler. yenisini getirdiler onda da yayın sorunluydu. 2 hafta uğraşıp sonra apartman içindeki kutuda sorun olduğu ortata çıktı. bana boştan yere kutu aldırmış oldular.

3-4 senelikti ama çalışıyordu. ben bunlara inanıp attım onu çöpe ama en başından. yani bozulacak 2 sene sonra diye bişi yok.

açıkçası bana sorarsan;

www.turksatkablo.com.tr

tv destekliyorsa büyük ihtimalle destekler

CONAX Modül (Koşullu Erişim Modülü)

alın. iki kumanda derdinden de kurtulursunuz hem de daha ucuz.

www.hepsiburada.com

şunlar da var ama daha pahalıymış.

kesinlikle conax modül.

selam bende yaklasik 10 yillik filan uyeyim.2 televizyon 1 internet uyeligim var. ve sunu diyebilirim ki hayatimda gordugum en boktan hizmet ilgi alaka teledunyada.isyerimde ttnet ve tivibu var kesinlikle daha kullanisli.tahhutum bir iki aya biticek ve ona gecicem.

Gonul rahatligiyla biniyorum. Evlerden, koprulerden falan daha guvenli :)

Japonlar yaptı. Bence çökmez

Japon yaptı çökmez.

orada çalışan arkadaşlarımdan(inşaat müh.) hiçbiri binmiyor. ben de mecbur kalmadıkça kullanmıyorum.

Mecburen biniyoruz.
Kul yapımı en nihayetinde doğal felaketlere karsi kimse garanti veremez.

marmaray denizin dibinde tamam ama üstünde toprak gibi bir şey var mı?

var ise ne kadar?

yoksa bildiğimiz denizin dibinde mi duruyor.

Hiçbir halt olmaz. Hatta büyük bir depremde herhangi bir binanın içinde olacağıma orada olmayı yeğlerim.

@Photographer, denizin dibinde değil, zeminin bayağı bir altında.

mecbur kalmadıkça binmiyorum, binince de inene kadar paranoya yapıyorum.

yenikapı istasyonunda mesela adamlar deprem sonrası bir su yükselmesini, tufanı düşünüp kapak yapmışlar ki içeri su dolmasın. japonlar müthiş adamlar, tabii ki gönül rahatlığı ile kullanıyoruz, biniyoruz. istanbul'un başına gelen en güzel şey.

Burası türkiye, marmaray da çöker, metro da çöker. Ona binmesen otobüste kaza yapma ihtimalin daha düşük değil. Yürümek istesen sokakta biri “ne bakıyon” diye seni bıçaklayabilir. Çok şey yapmamak lazım.

istanbul'un marmaraydan cok cok daha buyuk problemleri var. tuneli sikintiya sokacak buyuklukteki bir depremde zaten tunelden bir sekilde ciksaniz bile disarda buyuk ihtimal tas tas ustunde kalmadigini goreceksiniz. kentsel donusum falan hikaye.

bindim, lazım olursa yine binerim. hiç de düşünmüyorum ne olursa diye.
ancak türkiye'de genel bir elektrik kesintisi olmuştu. çok fazla bahsedilen iki yakadada olan devasa jeneratörler çalışmadığı için millet inip yürümüştü. böyle de bir durum olmuştu.

yapımcı japonları, inşaatı erken bitirip seçimlere yetiştirmeleri için çok fazla sıkıştırdılar.
kendi hallerine bırakmadılar ki. ben kıllanıyorum açıkcası.

www.haberler.com

çökeceğini düşünmenin ve kullanmamanın muhalif zırvasından başka bir şey olmadığını düşünüyorum.

dayım var benim şimdi belki 70 yaşında. eski ağır komunistlerden. üni olaylarına falan karışmış, her türlü pisliğin içine girmiş. bu adam avrasya tünelini tayyip yaptı diye kullanmıyor. aynı adam 1974'de de 1. köprüyü protesto edip kullanmamıştı. on yıllardır ise cayır cayır kullanıyor 1. köprüyü. belli bi zaman sonra marmaray'ı da avrasya tünelini de kullanacak. boş tatava yapıyor şu anda.

Yolda yürürken kaldırımda araba çarpma ihtimalinden, mafya kılıklı tiplerin sağa sola ateş etmesi ve vurulma ihtimalinden kat kat daha düşüktür marmaray tünelinin çökmesi, burası Türkiye en umulmadık şeylere hazırlıklı olmam lazım.

Klostrofobi gibi kontrolsüz bir sebebi varsa kullanmamak anlaşılır. Yoksa "lan bu çöker mi acaba" diye akıl yürüterek binmeme kararı almak bana makul gelmiyor.

Ben, İstanbul'da yaşadığımız, yatıp uyuduğumuz, anamız babamız çoluk çocuğumuzu içine doldurduğumuz evlerin tamama yakınından daha sağlam olduğunu tahmin ediyorum. Ayrıca denizin dibinde değil, metro gibi o da toprağın altında. Havalimanı ve Maslak metrolarından da daha sağlam olduğunu tahmin ediyorum.

"Türk astronot ve Houston replikleri" tarzı bir yaklaşımla, Türkiye'de denizin dibinin de altından giden bir taşıta önyargılı yaklaşmak mümkün olsa da projenin Türkiye ile ilgisi; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine inşa edilmiş olması. Yoksa bildiğin Japon malı. Hani şu dakika başı bizde felaket sayılan şiddetlerde depremlerin yaşandığı, hakkında "Kanka Japonya'da 3500 şiddetinde deprem olmuş da tek kişi ölmüş o da camdan atlayan bir Türkmüş" geyikleri yapılan Japonya.

İtiraf edeyim; projenin açılışı Erdoğan'ın zamanına denk geldi diye hakkına öyle felaket senaryoları yazıldı ki ilk bir iki ay ben de binmekte tereddüt ettim. Sonra baktım kimse ölmeyince binip denedim ben de. Şimdilerde haftada birkaç defa kullanıyorum. Bence son senelerde İstanbul'da yapılmış en iyi iş bunun açılmasıdır.

Işık kirliliği olmayan bir yerde ve bulutsuz bir havada mümkündür.

bunlar uzun pozlama fotoğraf ve photoshop ile düzeltme yapılmış fotoğraflar. samanyolu çıplak gözle bu kadar belirgin değil fakat makinayı hangi yöne doğru pozlarım diye soruyorsan çıplak gözle de bulutsu şekilde seçilebiliyor gökyüzünde, olmadı astronomik uygulamalardan yararlanabilirsin, bkz: stellarium, skymap

internette nasıl yapılırını anlatan bol kaynak var, türkiyede uğraşan ve instagramdan da takip ettiğim mesut birinci var, saroz körfezi civarında pozluyor
www.flickr.com
www.instagram.com

mümkündür. yeteri kadar karanlık yer bulman gerekir

ben okyanusun ortasında çok daha güzellerini gördüm bizzat.

djlorenz.github.io

ohh ohh ne güzel de sallamışlar.

Bu görüntüleri çıplak gözle görmek mümkün değil. Bu olay tamamen fotoğrafçılık da değil, büyük oranda editleme.

Misal şu videonun 2.25 saniyesinde nasıl yapıldığını, fotoğrafın gerçeğini ve düzenleme sonrası halini görebilirsin.
www.youtube.com

Özellikle ilk fotoğraftaki görüntüyü görmek mümkün. Ben Antalya saklıkent vr urla demircili koyuna yaptığım kamplarda gördüm. 2. Fotograf uzun pozlamayla yapılmış gibi duruyor.

okyanusta seyir ederken, günlerce ambar kapaklarının üstüne yatıp yıldızları seyretmişliğim var, sarhoşluk bile çok farklı oluyor.

bakıyorsun abi, cam gibi gökyüzü, yıldızlar, kayan yıldızlar, aslında o kadar çok yıldız kayıyor ki, saymaya bıkıyorsun artık.

çıplak gözle alenen milkway de gözüküyor, kabak gibi.

ilkine çok benzer bir görüntüyü köyde geceleri görüyordum, niye milkyway dediklerini anlıyorsun orada. bizim samanyolu deme köylülüğümüzün de tarifi yok. ne samanı aq ya.

jdfkljdlkgj

görünmez diyenler bi zahmet sg denmiş de kameranın gördüğüyle kendi gördüğünü bir sanıyor herhalde zaar.

çıplak gözle görmek mümkün değildir.

edit: şu grupta amatör fotoğrafçıların çektiği uzay fotoğrafları var. merakınız varsa inceleyin:
www.facebook.com

ne yapıcan sorması ayıp?

boşluğu biz doldurcaz galiba,

nasıl silerim,
nasıl toplu halde indiririm,
nasıl gizli yaparım,
nasıl başka hesaba aktarırım,
nasıl gönderirim

bunu mu demek istediniz by senolll

hiçbir zarar görmedim.
türk köylüsü neyse onlar da o işte.

not: şimdi buraya ırkçılar gelecek.

sputniknews.com

Czech PM: By No Means Will We Accept Any Migrants Within EU Quotas

ağacın dibine soluklanayım diye oturmuştum birinde, bulunduğum ilin meydanındaki bir parktaki ağaçlar. orta yaşlı, kelli felli herifler sırnaşık bir şekilde bana bakarak geçtiler yanımdan. üzerime işemediler ama.

kendilerinden değil ama fırsatçı vatandaşımız yüzünden evlerde kiralık/satılık fiyatların aşırının aşırısı artması.

bağırarak arapça konuşmaları, benle türkçe konuşup aralarında arapça bir şeyler deyip türkçe'ye dönmeleri, çevreyi kirletmeleri, halı saha gibi yerleri sadece oturmak için işgal etmeleri...

olm lan, ottan boktan şeyler söylemeyin.

gidin bakın bir devlet hastanesine.

adamlar hiç sıra beklemeden, hiç para ödemeden tedavi oluyor.

biz bu ülkenin vatandaşı olarak para ödemeden, sıra beklemeden olamıyoruz.

daha ne?

alayanın ....

ortamın içine etmeleri, ekonominin içine etmeleri, fare sürüsü gibi üremeleri, değnekçilik, mafyalaşmaya başlamaları, malum partiye seçmen olmaları. daha ne diyeyim ben.

insanlarin ikiyuzlulugunu gosterdiler. sahile vurmus cocuk cesedi modayken facebook profillerinde dram ve duyarlilik sovu yapip arkadas bulusmalarinda ay canim cihangire gidilmiyor artik suriyeli doldu her taraf muhabbeti yapmalarina sebep oldular.

en bos tiplerin bile kendinden asagi gordugu bu insanlar uzerinden kendilerini sanki bir deger iceriyormus gibi ustun gormelerine sahit olduk suriyeliler yuzunden. turkiye'nin cakma elitlerinin ne kadar da cok oldugunu anladik.

Gürültü, kabalık, güvensizlik hissi sayılıyorsa bunlardan oldukça rahatsız oldum, oluyorum.

Bize bizden daha fazla zararları olduğunu düşünmüyorum.

bir kere arkadaımla bir otele arabayı parkediyorduk. iki tane suriyeli çocuk kendilerine öyle bir görev verilmemesine rağmen parkeden araçlara gel gel yapıyorlardı. sonra da araç sahibinden para talep ediyorlardı. biz de parkettik ama çocuklar sonra yanımıza para diye gelince sinir olduk vermek istemedik çünkü yaptıkları hareket emrivaki gibiydi. hatta arabanın yerine bozuk para düşmüş çocuğun biri arabanın içine atlayıp parayı almaya çalıştı fln. normalde küçük çocuyklara çok acırım ama bu saldırgan hareketlere sinir olmuştuk. neyse onları uzaklaştırdık arabayı parkettik gittik. geri döndüğümüzde arkadaşımın arabası boydan boya derin bir şekilde çizilmişti :/ otele şikayet ettiğimizde çocuklara sürekli dayak attıklarını ama engel olamadıklarını söylemişlerdi. dayak yiyen çocuklara üzülsek mi arabayı mahvetmelerine sinir mi olsak otele mi bilemedik. galiba bu işin tek suçlusu belliydi.

Hiç zararlarını görmedim.

Bana olmadı ama gözümün önünde yaşandı: tayt giymiş bir kadının poposuna tükürdüler, iğrenç bir balgam attılar, sonra gülerek gittiler, bir şeyler dediler ama anlamadım. Balgamı ben peçeteyle temizledim, kadına yardımcı oldum, sinirden ağlamamak için kendimi zor tutmuştum.
Bunları Türkler de yapıyor gerçi, Suriyelilere özgü durumlar değil. Ama Trdeki barzo oranı yükselmiş oldu sonuç olarak. Keşke biraz seçerek alsaydık, serserileri değil de efendi insanları alaydık bizim için yararlı bile olurdu.

Neredeyse soluduğu havaya bile vergi ödeyecek durumdaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından daha imtiyazlı konumda olmalarını eleştiren, karşı çıkan kim varsa ırkçılıkla yaftalayan geri zekalıların peydahlanmış olması. En büyük zararları bu oldu.

en sinir edeni eli ayağı tutan tipte erkeklerin hala dilenmesi, karısını çocugunu da dilendirmesi.

ilk başlarda empati yapıp üzülüyordum para mara da veriyordum ama şu anda öyle bir durum yok.

Kültürel ve ahlaki olarak suriye sınırındaki bölgelerimizde yaşayan ve TC. vatandaşı olan farklı ırklardaki insanlarımızdan pek bir fark yok.

Hani her gün makaraya aldığımız bazı bölgelerdeki malum olayları çıkaran vatandaşlarımız TC. kimliği taşımıyor mu?

Kaldı ki milyonlarcasını misafir ediyoruz, 3.5 milyon muydu? Bazılarının ahlaksız veya suça meyilli olması hepsini karalamamız için sebep olamaz.

Bir adli vaka olunca "suriyeli" diye medyada yer alıyorlar, ama her gün binlerce adli vaka yapan vatandaşımızı "Türkiyeli" diye haber ediyor muyuz?

Bugün 2 suriyeli bir suça karışınca haber oluyor, ama "bugün 3.499.997 Suriyeli hiç suç işlemedi" diye haber oluyor mu?

Sonra mesela anadili Arapça olan ama vatandaşımız olup da suriyeli numarası yapıp dilenenleri ne yapacağız?

Son günlerde aklıma gelenleri yazayım;

Köpeğe tecavüz (birden fazla)
Küçük çocuğa taciz (birden fazla)
Küçük çocuğa tecavüz
Yurttan kaçan küçük kızları çiftliğe kapatıp zorla video çekimi

Hergün olan hırsızlık, uyuşturucu, gasp, mafya/çete olayları sıradanlaştığı için yazmıyorum bile.

E bunları yapan hep Türk Vatandaşlarıydı!

suriyeli veletlerin metrobüste yılışmaları ve bazen bağırarak konuşmaları.

çocukların istedikleri verilmeyince tükürüp vurmaları. yetişkinler tarafından hiç rahatsız edilmedim.

www.google.com.tr

www.google.com.tr

Yaşadığım semte yerleşmeye başladılar. Ardından önce boş olan evlere ve dükkanlara yerleştiler. Bir kaç yıl içerisinde semtte yaşayan insanların çoğunluğu Suriyeli oldu.
Türklerin semti terk etmelerinin başlıca sebebi uyum sorunlarıydı. Gelenlerin ağırlıklı olarak kırsal kesimden göçtüklerini tahmin ediyorum. Tabi bununla ilgili bir veri yok elimde. Semtimiz ise yıllardır şehir kültürünü temsil ediyor. Dolayısıyla çok katlı evlerde yaşama kültürlerinin olmadığını geldiklerinde anladık. Bu durum toplu yaşam alanlarında nasıl davranacaklarını bilmemelerinden ve mali imkansızlıklarından dolayı yerleşik olanları rahatsız edecek davranışlara sebep olmaya başladı. Başta gürültü, ardından koku sorunları. Kültürleri bizlerden farklı. Türklerin yaşam tarzından farklılar. Türkler saat 10-11 gibi sokakları boşaltırken, onların hayatı gece 1-2'ye kadar sürüyor.
Bulunduğum semtte gelir durumu iyi olanlar çocuklarını özel okullara vermeye ve yaşam standartlarını daha alt gelir seviyesinde yaşamaya başladılar. Birinci sebebi Milli eğitim politikasının imam hatiplere odaklanarak geliştirilmeye! çalışılması. Etrafımda kimse çocuğunun imam hatip mezunu olmasını istemiyor. Diğer bir sebep ise devlet okullarında öğrenci olan Suriyeli çocuklar. Dil bilmiyorlar ancak Türklerle aynı sınıfta Türkçe bilen öğrenciler gibi eğitim görüyorlar. Bu okullarda Türk Suriyeli öğrenci çatışmasına sebep oluyor. İlkokula giden komşu kızı geçenlerde 'okuldan nefret ediyorum çünkü her yerde Suriyeli çocuklar var. Onları anlamıyorum' dedi. Diğer açıdan bakarsak, Türk berberde çalışan Suriyeli bir çocukla konuştum. O da okula gitmek istemediğini, Türk çocukların onu dövdüğünü, anlaşamadığını, belirli bir ücretle sadece Suriyelilere eğitim veren bir okulun olduğunu (10 km uzakta), ancak paralarının yetmemesi sebebiyle kardeşini bu okula gönderdiklerini, kendisinin okulu bıraktığını öğrendim. Çocuklar istemeden çatışma ortamında kalıyorlar. Kendi aralarında anlaşamamalarının en büyük sebeplerinden bir tanesi de ailelerinden duydukları. Çocuklar evlerinden kendilerinin ya da diğerlerinin istenmediğini duyarak, ya da bizzat deneyimleyerek büyüyorlar.
Suriyeli işletmeler Suriyelilere hitap ediyorlar. Yine bizim semtte 7 tane Suriyeli Kuyumcu açılmış. Bu işletmelerin açılışında problem yok elbette, iyi bile oldu. Sadece uyum sorunları oluştu. Bir tane kasap, dükkanın önünde et doğramaya başlamıştı. Gazetelerde haber oldu. Gıda işletmelerinin durumu içler acısı. Kendilerine, müşterilerine ve çevreye zararları var. Açılış kapanış saatleri uygun değil. Bu işletmeler şehir merkezinde, şehirleşmiş bir semtte ve konut alanları ile iç içe. Dolayısıyla sürekli şikayet ediliyorlar. Polis, Zabıta nedense oldukça ılımlı. Zabıta gerekli denetlemeleri yapmıyor. İlgilenmiyor hatta. İlgilenmek istese dil büyük problem. Zaten bir konuda denetleme yapsa, ceza kesmeye kalksa can güvenliğinden korkar malum semt getto oldu. Zabıta teşkilatının güvencesi olmadığından Türk işportacılar ile mücadele edemezken, Suriyeliler ile nasıl mücadele etsin.
Emlakçılar, günden güne değeri düşen semtte en çok kazananlar durumundalar. Boşalan ve 30 yıllık daireleri kiralamakta zorluk çekerken, Suriyeliler imdatlarına yetişti. Düşünün, 40 yıllık bir apartmanın bodrum katı var. Eski müteahhit kafası, ön cephede 50 cm kaldırım hizasında camı var. Arka cephede ise apartmanın bahçesi, ancak bu bahçe tüm apartmanların oluşturduğu bloğa bakıyor. Yani her yer kapalı. Bu rutubetli bodrum dairesinde 10 tane genç Suriyeli delikanlı yaşamaya çalışıyorlar. Kapılarının önünde bir ayakkabı mezarlığı, içerisini görme şansım oldu kısmen, pislik içinde. Evin içine ranzaları koymuşlar. Zaten tüm gün çalışıyorlar. Akşam uyumaya geliyorlar. Aralarından bir tanesi, belli titiz, apartmanın arka bahçesini ıslah ederek çiçekler ekmeye çalıştı. Gün ışığını görme şansları olan tek alanı güzelleştirmeye çalışıyor. Çoğu kez gürültü problemi yaşanıyor. Hem kendi sesleri, hem de evde yapmak istedikleri işlerin gürültüsü. Tüm bu yaşananlara rağmen evlerin değeri gün be gün artıyor. Emlak Balonunun etkisi olabilir elbette ancak gözden düşen, değeri yitirilen semte ekonomik olarak büyük katkıları oldu. Geçen sene 80bin liraya satılmaya çalışılan evler bu sene 130bin lira civarında.
Asayiş sorunu var diyemem, ancak yok ta diyemem. Sadece Suriyeli gençleri grup olarak sokaklarda gezmeleri, bazen korkutucu oluyor. Kendi adıma söylemiyorum. Yaşlılar ve kadınlar korktuğunu söyleyebilirim. Farklı dil ve kültürden geliyor olmalarını bir sorun olarak görüyorlar ve endişe ediyorlar. Bu konuda kapalı ve muhafazakar olmalarını sorun olarak görmüyorum aksine bazen hak veriyorum. Üzülerek. Bizlerden önceki nesiller, bizler kadar dünya vatandaşlığı kavramına yakın değiller. Bu onların suçu değil.

benim gibi ayda yılda bir bot giyiyorsan normal. öyle bir iki günde de alışmıyor.
tabi bunları botta herhangi bir hata olmadığını varsayarak yazıyorum.

Aslında ayak ve ayakkabı birbirine alışıyor ama o acı ve kızarıklık geçene kadar giymemen lazım. Deri hassasiyet kazandığı için biraz mola istiyor sadece.

mağazaya git.

illa alışacak illa vuracak diye bişey yok.

benim bi sürü bot hiç vurmadı mesela.

ona nazaran vuran da vurmaktan hiç vazgeçmedi.

Tarak kemiğin yamulmadigi için.

Adım atarken parmaklarinin olduğu yer de hareket etsin. Orası hareket etmediğinden oraya vuruyor. Parmak ucu durmak gibi olan şeyden bahsediyorum.

Yani ayakkabının üstü iz oluyor ya adım atmaktan. O iz gerekli.

benin aldığım her ayakkabı topuğuma mutlaka vurur. Ben de vuracağı yerlere yara bandı yapıştırırım.

serious sam serisi
unreal tournament serisi
saints row serisi

Doom indir heyecan arama. Rica ederim.

insurgency

One Finger Death Punch.

Çok darlanınca giriyorum 5-10 dk katliam yapıp çıkıyorum. Bir rahatlama geliyor. 2 liraya daha iyisi yok.

quake3 arena

Vanquish
Gears of War(Eğer Xbox varsa bütün seriyi oynayabilirsin ama pcde sadece 1 ve 4 var)
Shadow Warrior 1-2
Wolfenstein serisi(Özellikle yeni çıkan New Colossus)
Cs ye alternatif olarak Payday 2

ooo far cry senin ilacın hocam. 3'ten başla direkt.

hazır üşüttüm, midenin de anasını ağlatayım diyorsun yani. enteresan...

hiç yardımcı olmuyon fotocu kardeş :(

Meyveye saldır. Nane limon da iyidir, boğazın yumuşar.

aşırı sıcak içme, ılık iç sıcak içecekleri

mesela c vitmini takviyesi yapabilirsin, limon olur, portakal olur.

bunun dışında terlemeyi deneyebilirsin, bunun için de çeşitli formüller var elbet.

öksürüğün varsa eğer soğan suyu kürü deneyebilirsin.

1 soğanın kabuklarını soyup, ikiye bölüp. 1.5 su bardağı su da 10 dakika kaynatıp, ılıktan sıcak içmek gibi

bu bağışıklık sistmeine de iyi geliyormuş, kadınsal şeylere de. günde 2 defa içebilirsin.

ıhlamur mesela güzel terletir insanı. bol limonlu oh.

Tylolhot candır. Kronik faranjitimi iflah eden tek şey.

tavuksuyuna bol karabiberli limonlu çobayı unutma.

herkese teşekkürler. tyhol hot yok maalesef, asist diye bişi buldum evde. ama o işe yaramaz galiba. evde limon dışında meyve de yok. :( limon, nane, karabiber karışımı yaptım. aspirin varsa ona da bakayım. eczaneye uğrayıp alayım o ilacı.

(bkz: umca solüsyon)

nurofen+aerius alıyorsun sonra da bana dua ediyorsun. :)

Domuz gribinin bir versiyonunun salgını var. Ben de böyle meyve falan atlatmaya çalışırken bayılıp bir de kafamı yardım. Aman dikkat, basit bir soğuk algınlığı olduğundan emin olun bence.

zencefil kökünü rendele ve bal ve limonla çiğne

kalın şeyler giyin.

biraz co2 takviyesiyle niye çalışmasın.

başlığı okuyunca aklıma direk forza geldi.

asetto biraz daha simülasyona yakınmış, alacaktım biraz araştırınca böyle bir sonuca vardım. forza horizon tam istediğin bence, illa pist demiyorsan.

istediğin gibi bir araba yarışı yok ne yazık ki.

olsa ben oynamayı çok isterdim ama yok onun yerine abuk sabuk simülasyonlar ya da oyun mekaniği aşırı dandik oyunlar var piyasda.

Burnout Paradise var, hatta 23 martta remastered çıkacak, onu bekleyebilirsiniz, onun yanında The Crew'i de deneyebilirsiniz.

çok geride olduğu için düzgün fırçalanamayıp , ayrıca çabuk çürüyor.

çıkma sürecinde de tam çıkmadıysa eğer zaman zaman çok fena ağrı yapabilir, enfeksiyon kapabiliyor(özellikle sert şeyler yediğinde veya diş eti dişin üstünde falan kaldığı durumlarda. dişin tam çıkmaması gibi.)

diş etine baskı, yanak ısırma vs. gibi bir durum varsa çektirmelisiniz. ileride kronik travmaya bağlı olarak büyük yaralar oluşabilir o bölgede. dezavantajı bu.

avantajı da çiğnemeye, öğütmeye ekstra diş. çok gerekli mi değil.

bence çektirin hekiminiz tavsie ettiyse.

Stepne. Şikayet yoksa dursun.

evet gereksiz.. insanın ot obur oldu dönemlerden kalma, evrim sonrası şuanki çene yapısına (şuanki çene yapısı binlerce yıl önceki haline göre daha ufak) fazla geldiğinden hem işlevsiz hem de 32 dişin bu küçük çene yapısına fazla gelmesinden, dişlerin biribirini ittirmesi nedeniyle diş yapısını ve şeklini bozduğundan gereksiz. günümüz insanın çene anatomisi 28 dişe göre evrimleşmiştir.

eğer 20'likleri çektirmezsen;

1) tüm dişlerin yamuk olacak
2) en arkadaki dişler düz değil verev çıkacağından (çünkü düz çıkacak yer bulamayacak) düz dişin yanındaki çapraz iş arasında kalan yemek artıkları iltihaplanmaya, diş et hastalıklarıan vs. neden olacak.
3) verev çıkan20lik dişler diş etini kesip zorlayacağından sürekli bir kanama durumu da söz konusu olacaktır.

hepsini çektir sağlıklı ve güzel görünümlü dişlerin olsun..

Uzun yazayım inandırıcı olsun.

Ben ilkel çeneye sahibim.
1. Dişlerim yamuk değil, yamulmayacak.
2. Yer bol, dümdüz çıktı.
3. Devamlı travma olan yer devamlı kanamaz zaten, bu ayrı saçma.

Her insan kendi içinde değerlendirilir. Görmeden sallamak da olmayacağından, en son gören hekim ne dediyse odur.

Gerekli gereksiz demekten ziyade kendi tecrübeme dayanarak doktor tavsiye ettiyse çektirin derim.

Birisi çürümüştü biraz direndim ama sonunda çektirdim. Diğerinide çekelim dedi dişçim ama ağrı sızı olmadan çektirmeyi düşünmüyorum. Benim de ağız yayla, dişler inci gibi dizili.

benimkiler çoktan çıkmış durumda. yalnız doktor söyleyince dikkat ettim milimetrik bir diş eti dişin kenarında duruyor. tükürük birikir diş eti arasında koku yapar dedi.

peki bunları çektirince diğer dişler geri mi gidiyor bunların oluşturduğu boşlua doğru?

genelde patlamaya hazır bomba diyor doktorlar. sınav döneminde, tatildeyken vs. ağrı yaparsa keşke çektirseydim dedirtebilir.

alt tuşuna basılı tutup scroll yapmayı deneyebilirsin.

CTRL+0

command 0 oldu teşekkürler :)

Sizin haberiniz yokken, eve ceza gelmişse, kamera kaydından ceza kesilmiştir. İstediğiniz takdirde, ilgili kamera fotoğrafını size göndermeleri lazım.

hayır, polis durdurdu ve ceza yazdı. mobeseden görünmüş. 5 ila 6 dakika var, hatta daha az 3 belki, polisin durdurduğu yer ile kırmızıda geçtiğimizi söylediği yer arasında.
zoruna gidiyor insanın bu kadar titiz olduğu bir konuda hata yapmış olması.

ben ışık olmayan sokaktan geçtiğimde kırmızı ışık cezası yedim. polis durdurdu kırmızı ışıkta geçtin al ceza dedi ulan ışık yok burada ne cezası dedim git itiraz et dedi.
Şaka gibi ama gerçekten böyle.

Yani gerçekten kırmızıda geçmemiş olabilirsin.

edit:hatta gel dedim nerede burada ışık göster dedim ceza kestiği yola götürdüm baktı etrafına ben bilmem itiraz et dedi. Gelde küfür etme.

kota doldurmak için böyle yaptıklar çok sık oluyor, itiraz edin. görüntü isteyin, hatta mahkemeye kadar gidin. iyi alıştı bunlar.

adalet yok ki ülkede.

bizim geçtiğimiz yolda ışık vardı, ama ben külyutmaz bilirdim bu konuda kendimi. kesin ciyak ciyak bağırırdım geçseydik eğer. ikimizin de kırmızıda geçtiğimizi hatırlamıyor oluşumuz da tuhaf. tabi beşer şaşar. itiraz edelim bakalım gelişmeleri yazarım. para önemli değil de sicilimizi bari kurtarırız belki. kırmızıda geçmek bana çok pis geliyor.

bana birkaç bin liralık ceza geldi, yapmadığım şeyleri yapmışsın diye yollamışlar. daha plakayı almadığım tarihte bir cezayı bile bana göndermişler. çoğu cezanın vatandaş şey yapma olduğunu düşünüyorum. çünkü itiraz etme durumun da yok.

itiraz ettik, kamera görüntülerini istedik, bahsedilen yerde mobese yokmuş, güya bizi polis görmüş. o da ispat edilemezmiş. bize polis mobese dedi dedik. cevap yok. yine de savcılığa versek mi kararsızız.

Islak mendili tam olarak ne icin kullaniyormuş ki bu kadın ve erkekler :/ mutlaka zarari vardir da vucut temizligi icin de kullanmiyoruz sonucta. Ama bebek temizligi icin kullanilmasi bana da pek saglikli gelmiyor.

Duymadim. Inandirici gelmedi kisirlik falan...

Neresine sürmüş de kısır olmuş?

ıslak mendille genital bölge temizlemek zararlıdır diye biliyorum. ph derecesi filan... örneğin sabun da sürülmez, vajinal duş da yapılmaz... ama en fazla enfeksiyon kapıp akıntı olabilir bence kısırlığa kadar gideceğini sanmıyorum. biraz abartı olmuş o.

günlük kullandığımız ıslak mendiller de çocuklar için zararlıdır zaten. onlara ayrı üretiliyor malum alkol vs içermiyor.

normaldir, ıslak mendillerin alayı merdiven altında ve son derece adi , ucuz kimyasallar ile yapıldığı için olması çok normal.

İçinde tonla kimyasal olduğu için doğru olabilir, yani kısırlık fln olmasa da illaki bir zararı vardır, bir de ağzımızı yüzümüzü siliyoruz.
Ben uzun süredir kimyasallardan uzak bir hayat yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince, ıslak mendil de çok nadir kullanırım, kullanacaksam parfümsüz, alkolsüz vs satılanlar var, onlar nispeten az zararlıdır diye düşünüyorum.

Kebapcıların verdiği lokantalarda olan dandik mendiller için doğru olabilir. Fakat marketlerde satılan ve bilinnen markalara ait bebekler için üretilmiş mendilleri kullanabilirsiniz.

İçinde kimyasal yok, bildiğin ıslak mendil.

1.

Bir,
cunku diğerinin butunlugu ortadaki seylerle bozulmuş gibi geldi bana,

1

bu puzzlelar yapılmış olarak mı geliyor?

@photographer tabii ki hayır.. fiyatıyla ilgili sarkastik bir yorum gelecek herhalde?

yok benim hoşuma gitti de bunu yapmaya uğraşamam, o yüzden sordum.

fiyatına bakmamıştım.

yorum yazayım madem.

öküz alınır o paraya.

"agam ben ettim sen etme" :)

bisi olmaz, soyle gitsin.

kurumsal firmayı ara söyle, anlaşamadım diye.

detay sorarlarsa taşınmamı istiyolar, çok uzak de. bu yeterli.

Di mi öyle diyeyim?Buraya kadar geldikten sonra bunu kabullenemem, o kurumsallığın tadını aldım, 3 gün boyunca iş saatlerinde gittim geldim, orada çalışanlarla tanıştım, daha hiçbir şey belli olmamasına rağmen "Hepsi de hayırlı olsun" dedi. Hepsi de çok iyi insanlardı. Referanslarımdan da olumlu dönüşler almışlar. Beni de oldukça beğenmiş diğerleri. Eğer şimdi "Kısmet değilmiş" diyip kabullenirsem bu durumu ağzıma bir kaşık nutella sürmüş gibi olucam ve içimde hep bir ukte kalacak. Vicdan azabından ölürüm.

pek bilgim yok ama mesleki olarak böyle hard sell yapılan işler tırt oluyor. zaten çok karlı olsa millet akın ederdi bence. pompalanmasına gerek kalmazdı.

evet. keriz avı. sana bunun %100 garantisini veririm, türkiye'de de denizcilik sektörü tamamen bitti.

para tuzağı evet. iki dayım da (yaşları 45-50 falan) 20-25 yıllık denizci. biri başmühendis, onun bile son yıllarda zaman zaman iş bulmakta zorlandığı oldu. sürekli olarak sektörün kötü durumda olduğunu söylüyor. denizcilik öyle 3 bin lira verip sertifika alarak yapılacak bir iş değil, alayı hikaye. ben de çocukken, ergenliğimde vs. hep istemiştim ama dayılarım özellikle "etme oğul" diyorlardı hep. gerçi bende zaten denizcilik okuyacak gafa yoktu matematik bilmiyodum ama olsun.

kardeşim işini ayarladıysan, çalışıcam diyorsan bunlara 3 4 bin tl para kaptırana kadar, 1000 tl ye çıkartırsın cüzdanı.


bunun dışında bunlar sana iş miş bulamaz, ancak iş bulma vaadi ile para tırtıklarlar.

sen de iş bulamazsın çevren yoksa. sana bunun da garantisini verebilirim.

Alayı fasa fiso. Sertifika alma zorunluluğu var, o sayede para kazanıyorlar

haberde okumuştum galiba. burada çalışmak için sertifika alman lazımmış, sertifikayı veren kim? yine bu adamlar. yani senden kurs, sertifika parası alıyorlar. sonra iş veriyorlar mı bilmiyorum. böyle bir tezgah var yani.

sertifika alabileceğin 123123 tane kurs var.

bunların sistemi şöyle. sen yol yordam bilmediğin için bunların tuzağına düşüyorsun.

bunlar toplam alacağın atıyorum 7 8 sertifika için senden 3500 tl para istiyolar

halbuki sen kursa gitsen vereceğin total 1000 tl.


yakayı kaptırdın mı kurtaramazsın.

adam sana 3500 demiyor, 1000 tl kurs parası diyor, sen arayıp sormuşsun kursu o da 1000 tl demiş sana , diyorsun en azından bunlar bana iş bulacak.

sonra şunun için 500 ver yoksa olmaz, bunun için 500 ver yoksa olmaz, şu sertifikayı da alman lazım yoksa iş bulamam sana(gereksiz sertifikalar), sağlık raporu için 600 tl vermen lazım(halbuki 150 tl falan alman galatada) böyle böyle böyle ne kadar yolabilirlerse o kadar yoluyolar.

hiç birinin meslekte herhangi bir yeterliliği yok. hep aynı 3 5 kişi fakat sürekli isim değiştirip kamufle oluyolar.

kanuni olarak iş bulabilmesi için o insanların uzak yol kaptanı olması lazım yani süvari, süvari olmak demek de denizde en az 15 sene kaptan olarak hizmet verip, aşırı zor sınavları geçebilmek demek.


hah diyelim ki sen 1500 tl tutan cüzdanı bunlardan 4.5 , 5000 tl ye çıkarttın.

iş bulma kısmına geldi.

bunlar bu sefer diyolar ki bana 1000 tl ver şu işe göndereyim sen. veriyorsun, gemiye gidiyorsun ilk limanda işten atıyolar seni.

neden? çünkü personel müdürü ile bu dolandırıcı adamlar bu parayı yarı yarıya kırışıyor.

tekrar mı iş istiyosun yine 1000 tl veriyorsun. yine aynısı oluyor.

bazen para istemezler ilk maaşını ben alırım derler, onda da ilk maaşı kırışır personel müdürü ile bu elemanlar.

bak bişey söyliyeyim ben kursa gitmeden önce işimi ayarladım, gittim cüzdan çıkarttım.

orada tanıştığım 100 insanın 96sı gemiye dahi çıkamadı.

bu ilanları görüp gelmiş, mezuniyet yok, meslek yok, tecrübeyok, adam afedersin vandan gelmiş, okuma yazması bile yok denecek durumda.

idda ediyor simsar beni 3000 dolara işe sokacak diye, olm lan 3000 dolar uzak yol 4. çarkçı, 3. çarkçı, 4. kaptan 3. kaptan maaşı.

sen ya gemici gidersin ya yağcı gidersin alsan alsan da taş çatlasın 2000 tl maaş alırsın türk bayraklı gemide. o işi bile bulamazsın.

şimdi düşün hangi firma bu adamı ne yapsın niye alsın? oran çok ciddi yüzde 96 sı benim zamanımda işler iyiyken gemiye adım atamadı.

gemiye adım atanlar da dediğim gibi 1 ay sonra şutlandı.

ben bile iş bulamıyorum 4 seneyi doldurdum denizde. neden bulamıyorum, ortalama 2500 dolar maaş alırken maaşlar düştü 900 dolara, o paraya da ben gitmiyorum.

azeri gürcü falan çalıştırıyolar.

bunun dışında hiç unutmam bi gün istanbula iş aramaya gittim, 4 tane denizcilik firmasına.

bu firmalar hep beni arayan çağıran firmalardı ama ya gemideydim, ya da firmamdan memnundum.

birincisine gittim, biz filomuzu sattık, 22 gemiden 2 gemi kaldı dedi

ikincisine gititm, biz artık türk personel çalıştırmıyoruz dediler.

üçüncü dördüncüye gititm yerinde yok firmalar. iflas etmişler. bastım küfürü akşama kadar starbaksta takıldım döndüm geriye :)

bunlar senelerin türk dev armatörleri.

geriye kaldı 5 tane firma. gidiyosun tamam iyi güzel ama sıra gelmiyor.

şu gün türkiyede sağlam sadece 5 firma kaldı, maaşları yüksek olan, kontrat parası olan, dolarla maaş veren, maaşı zamanında yatıran.

ee bu kadar deniz personeli işsiz, arkadaşlarımın da çoğu işsiz, öyle olunca da torpil faktörü giriyor işin içine.

yok 2000 tl lere çalışırım dersen iş var.

@Photographer: Süreç tam da tahmin ettiğim gibiymiş. Yine de insan bu kadar kolay şekilde böyle karaktersizlik yapılacağına inanmak istemiyor. Teşekkür ederim detaylar için.

Photographer sektoru guzel ozetlemis cidden.

"adam afedersin vandan gelmiş" dedigi kisimda kahkaha patlattim ama :D

işverenler bakar insana, deniz kıyısı olmayan yerden pek personel istemezler, bir de trakya bölgesi kabuldur bu duruma.

bilmemkaç kuşaktır denizci bir ailenin üyesi olarak söylüyorum.
Kaptan'dan mühendise, uzakyolundan tankercisine kadar bir sürü gemide çalışan yeni yeni kendi işlerini kuran amcalarım ve babamdan edindiğim tecrübeyle söylüyorum:

Türk denizcilik sektörü rezalet durumda.

O ilanları verenler genelde gemilere personel bulan simsarlar oluyor. İnsanlar artık deniz sektöründen kaçtığı için adam bulmak zorlaştı. Simsarlar da işsiz adamları böyle bir alternatifle sektöre çekmeye çalışıyor. Niyet iyi ama pratik rezalet.

-Bu kurslar biraz para tuzağı. İşsizlikten kırılan insanlara umut satarak ceplerindeki son kuruşları tırtıklamaya çalışıyorlar. İş buluyor bulmasına ama bulana kadar cart parası curt parası.

-Diyelim ki kursu tamamladınız. İyi kötü sertifikaları aldınız. 2-3 büyük şirket dışında tüm denizcilik firmaları merdiven altı işletmelere dönmüş halde. Bu şirketlerde iş bulursanız iyi. Ama onlar da genelde bu alanda ilgili okullardan mezun gençleri alırlar. Yani kaldınız küçük şirketlere.

-Türkiye'de babadan kalma toprağı, evi apartmanı satıp 2 tane eski orta ölçekli gemi alıp armatör olan çok adam var. Sektör de bunlardan çekiyor.

-Size işi simsar bulur genelde. İlk maaşınız kadar bir ödeme talep eder komisyon olarak. Dananın kuyruğu da işi bulunca kopuyor.

-İş ilanlarında herkes bol keseden sıkıyor, şu kadar dolar maaş, bu kadar ikramiye diyerek. Ama iş ödemeye gelince ara ki bulasın.

-Vadedilen maaşlar 10 taksitte falan zar zor ödenir. Ödenirse iyi.
Personel nasılsa gemide, uzakta. Kimse şirkete uğrayamadığı için maaşlar geciktirilir.

-Çoğu zaman personel sözleşmesi bittiğinde parasının bir kısmını şirketten alamaz. 6 ay çalıştıysa, maaşlar taksit taksit 2 aya bölünerek ödenmiş olur. "Ödeme alamadık, borç vardı, yük gelmedi" gibi bahanelerle ertelenir. Sonra sözleşme biter. Personel gemiden ayrılır. Kalan parayı kurtarabilirse kurtarır.

-Denizcilik de havayolu işletmeciliği gibidir. Titizlik ister. Çünkü çok fazla maliyet değişkeni vardır.

Mesela yakıt maliyetleri (petrol fiyatlarına bağlı değişiklikler, döviz kurlarına bağlı değişiklikler, gemi sürekli hareket ettiği için yakıt alınan ülkedeki vergiye bağlı değişiklikler), mesela yanaşılan limanların maliyetleri, geminin yedek parça ve bakım maliyetleri vb. Bunların çoğu öngörmesi zor ya da beklenmedik artışlar gösterebilecek mevzular. Çok iyi finansal planlama gerektirir.

Ama yerli şirketler esnaf mantığından aldım verdim şeklinde yönetildiğinden hep borçla döner. Sürekli borçtadır. Gününde ödeme yapamazlar.

İmkanınız varsa yurtdışında denizciliğin güçlü olduğu ülkelerde eğitim alın, ve o ülkelerin şirketlerinde çalışın.