burnunuzun akmasi gerekiyor zaten, tikanikligi baska turlu atamaz ki yoksa.
burnunuzu cekmeyin, sumkurun.

Nurofen amaç olarak Arveles+Rinoclenil denebilir. Gerek yok onu eklemeye.

erken iyileşmenizde nurofenin bir yararı olmaz ama tıkanık burnun açılmasına yardımcı olabilir. yani yaşadığınız rahatsızlık veren semptomların düzelmesine destek olur.

ayrıca nurofen kullanacaksanız arveles'i içmeyin. çünkü ikisinin içindeki etkin madde de aynı farmakolojik gruba dahil. bir de bol su içip bol sıvı alın. geçmiş olsun.

Arveles i ağrım olmadığı için zaten kullanmadım. Fazla / gereksiz ilaç kullanmayı sevmiyorum. Arvelesi kullanmadığım için Nurofen i kullanabilirim yani ? :)
İyi dilekleriniz ve yardımlarınız için teşekkür ederim.

arveles'in içindeki etkin madde de ağrı kesici/ateş düşürücüdür. nurofen c&f'de de 2 etkin madde var biri ağrı kesici/ateş düşürücü diğeri de tıkanıklığı geçirmek için.

sokak kopeklerine tavuk kemigi vermistim. sonra galahad beni uyarmisti, olume goturebilecegini soylemisti o kemiklerin. gunlerce sokaktaki kopeklerin durumu dusundum. hele bir gece hic uyuyamadim. cikip disari baktim, yattim kalktim, pencereden baktim.. of, korkunc bir azapti.

bir de konusmak isteyip konusamadigim bir zaman vardi. konusamadim, o cok dert oldu.

Ya ben bi ay once birini cok ezdim sinifta. Baya boyle yaptigi ne kadar salaklik varsa soyledim kursuden sifatina sonra da "Allahin vasifsizi bu yasa gelmissin kayda deger hicbir gelisme yok bunyede" diye de comkurdum kiza. Aglayarak cikmisti siniftan. Bence boyke bi aciklamayi hak etti de benim dersimde altmis kisinin onunde hak etmedi galiba. Neyse iste bikac aksamdir da bunu dusunuyodum.

Bilgisayar alıp, eve internet bağlatmak.
Ya sizin?

Anneme soyledigim birkac ufak yalan daha dogrusu yalan değil de dogruyu soylememe ki cogu da benimle ilgili degil zaten.

kucukken kediye yakın mesafeden ates ettim

bi arkadaşı yolcu ediyordum.
ana yoldan geçen minibüsü görür görmez fırladım durdurmak için.
arkadaş ta yola bakmadan arkamdan koşturdu.
tam o sırada ana yoldan bize doğru (yan yola) son sürat bir araç geldi.
nasıl olduysa ben kaldırıma çıkabildim arkadaş yapamadı, araç arkadaşa çarptı.
çok ciddi yaralandı. aylarca hastaneden çıkamadı.
arkadaş beni hiç suçlamadı ama arada hatırlayıp kötü oluyorum.
tamamen sürücü hatalıydı ama ben koşturmasaydım bu kaza olmayabilirdi.

Kucukken karincalari bilerek ezerdim.

Gecen sene sokaga atilmis bi ev kedisi bulup annemleri zar zor ikna edip sahiplendirene kadar 2-3 hafta baktim, kisirlastirdim vs. Sonra almak isteyen cikti, verdim, ertesi gun alerjisi oldugunu geri vermek istedigini soyledi ama annem istemedigi icin alamadim. Bi hafta zor uyudum ruyama girdi ya sokaga attilarsa diye.

Akvaryumumdaki baliklar tek tek oldu neden hala bilmiyorum, onlar da ruyama giriyo cok. Bu konularda gereksiz hassasim sanirim.

Bi de eski sevgilimden ayrilarak ona haksizlik etmisim, onu yalniz birakmisim hissi var oyle bi durum olmadigi halde. Bu da hala geceleri aklima gelir ruyalarima girer.

Geçen sene ev döşerken arkadaşın gazına gelip öğrenciyim dedim mezun olduğum okulda. Adam da meğer ordan mezunmuş öğrenciyim diye indirim yapmıştı. Sonra lafı da geri alamadım çok pis içime oturdu o yatakta da bir huzurlu yatamadım hiç. Taşımaya gelenlere yüklü bahşiş vermiştim ama nafile, her şeyi unuturum o çıkmıyo aklımdan offff

Meraklı kapıcımızı, soru yağmuruna tuttuğu nakliyecinin kafası rahat etsin biraz düşüncesiyle "abi sana arka taraftan seslendiler galiba" diyerek uzaklaştırmaya çalışmıştım. Halbuki adam belki çok yorulmuş o an dinleniyodu. Soru sorarak orada bulunma sebebini pencereden izleyebilecek birileri için meşrulaştırmaya çalışıyordu kim bilir. Geçen gün oldu bu olay, aklıma geldikçe pişmanlık duyuyorum.

ortaokul zamani alt komsumuzun cocuguna sebepsiz yere kotu davranirdim. niye yapardim hic bilmiyorum.

lisede bizim sinifta bir cocugu ezerlerdi. onu istesem koruyabilirdim.

iki tane daha olay var, ama birisi nick ardindan dahi dillendirmekte zorlanacagim bir sey, birini de oylesine bir yerde dillendirmek onun hatirasina saygisizlik olur.

bunun disinda ailem acaba secimlerim ve yasadiklarimla ilgili neler dusunuyordur diyorum ara sira. nerede hata yaptik diye dusunmelerine sebep olmus muyumdur? birisi cocuklar ne yapiyor diye sordugunda rahat cevap verebiliyorlar midir? muhtemelen pek cok kez hayal kirikligina ugratmisimdir kendilerini. onlar icin normal olmayi denemeli miydim?

e: yasliligim da muhtemelen kendi hayatimla ilgili vicdan azaplari ve pismanliklarla dolu olacak. bu yuzden yaslanmayi hic istemiyorum.

sunu da en alta tasidim.
-hayvan hassasiyeti olanlar okumasin-
7-8 yaslarimdayken bir arkadasimla apartmana kedi almistik sevmek icin. sonra kedi korkup kacmisti elimizden. apartmanin kapisindaki cam kismi bosluk sanip birkac kez kendini oraya vurmustu. ertesi gun bodrumda olusunu bulduk.

bir de yine ayni yaslarda oyun diye cicekler arasinda tasla ari ezdigimizi hatirliyorum.
-hayvan hassasiyeti olanlar okumasin-

hayatta en sevdiğim insanın çok mühim, hayatta 1 defa olacak bir şeyi için patronumdan yarım gün izin istediğimde ve patronum kendince haklı sebeplerle ve fakat durumun önemini belirttiğim halde bana haksızlık ederek bana o izni vermediğinde istifa edip de o çok sevdiğim insanın yanında olmadığım için pişmanlık duyuyorum.

iznini alamadığım o yarım günü pasif agresif bir şekilde hiç iş yapmayarak, çalışıyor görünerek geçirmiştim.

maalesef o dönem ailevi sorunlar nedeniyle paraya ihtiyacım vardı ve o yüzden istifa etme veya kovulma riskine girme lüksüm yoktu. buna rağmen pişmanlık duyuyorum o gün işten çıkıp da sevdiğimin yanında olmadığım için.

Keşke anneannemi daha sık arasaydım. Yarın ilk ölüm yıldönümü.

ben hala lisede aldattığım kız arkadaşımın vicdan azabını duyuyorum. aklıma geldikçe "umarım insanları sadece benimle değerlendirmemiştir, umarım hayatında kalıcı bi soruna sebep olmamışımdır" diye dua ederim. Kız bizi bildiğin basmıştı amk. Benim gözümün önünden gitmiyo, umarım onun gitmiştir. Ondan sonra kimseyi aldatmadım, bildiğin mallıkmış, ergenlikmiş ama sonradan dank ediyo. Derya özür dilerim.

Dile getiremiyorum ben. Dile getiremediğim iki konuda vicdan azabı duyuyorum. Yıllardır çok sık aklıma geliyor, çok huzursuz oluyorum :( Siz nasıl dile getiriyorsunuz böyle rahat? :( Yoksa dile getiremedikleriniz de var ama onlardan bahsetmiyor musunuz?

Hep öyle. Documents diye bir app var mesela orada çoğu şeyini tutabilirsin illa bir arada dursunlar istiyorsan. Ben iBooks'da pdfleri, Keynote'da pptleri tutuyorum. CHM'leri de CHMate'e attım. Başka programla açmak için karenin üzerinde yukarı doğru ok olan yere basıp istediğin şeyle açabilirsin.

iOS'a hoşgeldin.

Jailbreak var ama ne kadarını karşılar bilmiyorum. İnsanların iOS'tan bu kadar memnun olmasının nedeni de zaten bu, ne kadar eblek olursan ol bozamıyorsun.

Ya hepsini geçelim de, iTunes'da VLC kullanarak bi video attığımda o video nasıl diğer player tarafından görülüp de açılmıyor anlamıyorum arkadaş. Android'de iPad ayarında tabletler var mı ? :D

performan olarak 80e katlıyacak aletler var ama uzun sürede ipad kadar stabil çalışırlar mı bilmiyorum.

Şarjı çok iyi de, dediğim gibi, bir işletim sisteminin kırpılmış çocuklara özel versiyonunu kullanıyor gibi hissettim. Keşke bi Advanced iOS olsa :D

24 izliyorum son sezona geldim. O yuzden su aralar edemem.

Intihara surukleyen birseyin olmamasi.

intihara bakış açım ve intihara iten hiçbir şey olmaması. ha bir de finaller var önümüzdeki 2 hafta.

intihar etmemi gerektirecek sebebim yok.

Dünya'yı, yaşamayı seviyorum ve açıkçası ölümün ardındaki bilinmezlik bana çekici gelmiyo.

Geçen tivitırda görmüştüm, niki unuttum:

"Valla ben de herkes yaşıyor diye yaşıyorum."

Başaramayıp sakat kalma korkusu

bu dunyadan fayda yok oteki de supheli

intihar isteğinin birkaç kere reflex olarak gelmesi başıma... onun dışında, dünyayı, yaşamayı, iyi-kötü-berbat-harika vs birçok duygu karşısında yaşadığım süreçleri görmeyi seviyorum.

ölümü ben tercih etmek istemiyorum. gelişinin bilinmezliği ilginç geliyor.

Psikolojik problemler ağır depresyon halleri dışında bir insanın intihar söylemlerini kabul edilebilir yapabilecek bir neden yok. Benim de böyle bir sorunum yok. Onun dışında "Ölmek istiyorum bu dünyada yaşanmaz artık" tipi söylemlerde bulunan insanların ağır popülist ve aptal olduklarını düşünüyorum.

Henüz gerçek bir zorlukla karşılaşmadın sanırım.

ya bi şekilde oyalanıyom. işte yok önümüzdeki hafta eurolig maçları var, işte yok efendim yazar olacam, yok efendim teknik direktör olacam böyle yuvarlana yuvarlana 25-30 yaşıma gelcem gibi. yaş kemale erip de "şunu yapacam bunu yapacam" için geç kaldığımda ederim herhalde.

Büyük konuşmamak lazım ama, üstesinden gelemeyeceğim bir güçlükle karşılaşmadım henüz.

şahsen 27yi bekliyorum.

Öyle doluydu ki hayallerle içim, intihar etsem, ölüm ruhuma düşmezdi. - Küçük İskender

Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: İntihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu cevaplamaktır. - Albert Camus

Benim sanırım öfke ve kıskançlık. Ben gideceğim, ailem arkadaşlarım sevgilim filan yaşamaya devam edecek. Siz burda yaşamaya, yazmaya devam edeceksiniz. Olmaz öyle ama.

bundan sonra başka bi hayatın büyük ihtimalle olmaması.

henüz bedeninizle olan ilişkiniz gerçeklikten kopmamışsa intihar etmeniz oldukça zor.
bence diyeyim.

Merak edio insan nolcak sonra diye, ya iyi olursa,ya iyiki hayattayım dediğimiz anlar gelirse,fifti fifti yani durum. İyi de olabilir kötü de..

Bulunduğum durumdan daha kötüsünü düşünüyorum öyle zaman kazanıyorum o duruma gelince daha da kötüsünü düşünüp tekrar hayata karşı bir umut besliyorum böyle bir paradoks benimki, ama pek zamanım yok gibi.

hayatçokda umursanacak bir mevzu değil,yaşa gitsin işde,nasıl olsa ölecez öne çekmek için çabalamaktansa anıyaşamak lazım.

Cok sukur o durumda degilim. Ama olsam sanirim annem ve kardesim olurdu.

Hayat çok güzel. www.youtube.com

1. Su hayata kac kez geldigimiz belli degil bari herseyini gorup oyle gideyim
2. Sorunlarimi cozecek diye bir garanti vermiyor. Verse bir gun durmam.

spor, müzik ve edebiyat.

hala kendimden umutluyum.

1. sebebim yok.
2. inancım dolayısıyla edemem.
3. anam-babam-kardeşim
4. acısıyla tatlısıyla yaşamaktan zaten zevk alıyorum.

Inanc ve Geride biraktiklarimin duyacagi uzuntu. Yoksa ederdim herhalde.

korkuyorum ya. bir de aney çok üzülür diye.
onun yerine deprem olsa da bir ben ölsem diye düşünüyorum(ya da başka bi çeşit). beni uğraştırmayan bişey

Seçimlerim.dini inancım pek yok ama Allah'a inanırım,eğer bir gün intihar etmeyi düşünürsem,intihar etmekten herkesi geride bırakır başka bir ülkede yeni bir hayat kurarım.intihar bütün fırsatları engelliyor.belki yeni hayatta mutlu olurum kim bilir?

evimin kadını çocuklarımın anası olma isteğim:D

yasama ic gudusu. that's it. yoksa icimizde ise yaramaz oldugunu dusunup de gocmek isteyen cok kisi var.

beden ve ruhen sağlıklı olmak en birincil nedenlerden birisi.. fakat hiçbir vakit inanç (dini) nedenim içerisinde değil..
psikolojik olarak duygu durumu kötü olan birisinin yaşama dair istekli olmaması ve anlam yükleyememesi, intiharı olası kılabilir.. stresle veya olumsuz yaşantılarla başedememe durumlarında, kişinin ailesinde de intihar öyküsü varsa muhakkak intiharı düşler, arzular.. lakin sağlıklı düşünebilen birisinin intiharı düşünebilme durumu 0 (sıfır)..

sosyal hayatım için : umut

geri kalan her şey için : bilim

normal.

sezaryen. erken dogum. 3 kg 750gr 52 cm dogmusum. dogar dogmaz bilegime taktiklari isim karti bile hala elimde.

normal

Normal , zaten bizim dığduğumuz snelerde sezeryan çok aZdı hiç rastlamadım sezeryanla doğana yasıtlarımdan (82 doumluyum)

ikiz doğum sezaryen riski varmış ama normal dğum olmuş
ben 2kg 250 gr
kardeşim 2 kilo 750 gr toplamda 5 kiloyla kapatmışız

7. ayda bir gece ansızın zıplamışım.

ben çok fazla normal doğmuşum ya. direkt 9 ay 10. gün çat diye devlet hastanesinde çıkıvermişim gayet normal bi şekilde. doğduğum gün rusya'da meteor düşmüş diyolla, çok büyük lider olcakmışım efsane olcakmışım.

sezaryen. ben çıkmamışım olması gereken zamanda, 10 gün falan geçmiş sonra mecburen sezaryen yapmışlar.

heralde biliyorum.

@lilidance, 82 lerde sezeryan moda gibi bir şeydi. Kadınlar sezaryan için özel hastane tercih edebiliyordu, özel doktorlar sezaryana yönlendirebiliyordu filan. Sonra sonra kadınlar işin doğrusunu anladılar, doğum tekrar eski rayına oturdu.

(o yıllarda iki normal doğum yaptım)

Soruya da cevap vereyim madem geldim. Ben de normal doğumla dünyaya geldim.

evet biliyorum, ilginç bir hikayesi var.

Dusuk yapma riski cokmus annemin. Ben olmayacakmisin aslinda, daha karnindan cikmadan olup gidecekmisim:) Igneler sunlar bunlar derken hastane ile ev arasinda mekik dokuya dokuya dusmemisim, normal dogumla cikmisim karnindan annemin. Isin garibi aglamamisim:)
Bir de cok agir dogmusum. Ama suanda oldukca zayifim.

Normal, hatta erken.

Doğum sırasında annemin yanında hiç kimse yomuş. Hiç beklenmiyormuşum. "Erken doğar da, daha değil. Şimdilik dinlen" diye hastanede bir yere kapatmışlar annemi. Daha da mesai yeni başlıyormuş. Sonra doğum başlamış, annemin yanında yine kimse yok. Annem "Yetişin, doğuruyorum"umsu çığlıklar aatmaya başlamış. Tabii o durumda çığlıklar ne kadar anlamlı olabilirse. O sırada bir hemşire (ebe, vb. değil) elini yıkıyormuş. O koşmuş gelmiş. (Ki o gelmese aşağıdaki bir kovaya kafa üstü çakılacak pozisyonda doğuyormuşum, annemi jinekolog masasında mı bıraktıkları hala kafamda soru işareti de pek o kısmı kurcalayasım gelmiyor; kendim de olsa konu doğum olunca içim kalkıyor) Beni doğurtunca annemin kucağına bırakmış. Gitmiş, geri elini yıkama ve temiz bir şeyler alma işini hallederek gelip beni sarmalamış. Göbek adım o hemşireden geliyor ama annemler vefasız çıkmış, o adı kimliğe yazdırmamışlar.

Hayatta oluşumu işine erken gelen bir hemşireye borçluyum.

Köyde, ebeyle

normal. ellemeyeceğim demiş dayamış suni sancıyı. doğumda öldü herhalde kalp atışlarını alamıyoruz demişler. vakum ve epizyoyla çıkmışım. doğduğumda bayağı yamukmuş yüzüm. daha vakti varken zorla çıkartırlarsa... doktor ya gerizekalı ya üstün zekalı olur normal olmasını beklemeyin falan demiş. normal olmadım gerçekten.

benden başka bilmeyen yok mu yahu :))

sezaryen. ayıptır sorması nasıl bilmiyorsun?

istemeden olmuş olmakla kalmamışım bir de hastalikli ciliz bir şey doğmusum yaşayacağımı düşünmemışler.

@kuzey li
ay ne bileyim, hiç lafı geçmemiş. ben de aklıma gelip de sormamışım :)

normal. 30 haftalıkken, dedem vefat edince erken doğum başlamış.

Normal ve 4 kiloya yakın doğmuşum. Hayatım boyunca zayıflık nedir bilmeyişim bundan. Bi de akşam 6.30da doğmuşum tam ekabir memur çocuğu mesaiyi aksatmamışım

Bi de feci kar yağıyormuş o zamanlar, hastaneye görmeye gelenler yolda kayıp düşmüş hep Zeynep kamilin yokuşunda asfasd gelenlere bi takla at görim desem bu kadar olurmuş aaddlsşlsşdl

Genelde erkekler pek önemsemediğinden bilmezler bizim kadar ayrıntısını.

5 kilo ve on aylık sezaryen ile doğmuşum, normal doğmam mümkün değilmiş zaten. Doğduğumda saçlarım upuzunmuş, tırnaklarım varmış. Bıraksalar ekmek elden su gölden bir iki yıl takılırdım heralde :D

Bir de sezaryenle doğanlar için daha zeki oluyor derler, doğumda beyin o muazzam baskıya maruz kalmadığı için. Ne derece doğru bilemem.

@yirmisantim
aa, bana araştıracak süper bi konu verdin teşekkür ediyorum :)

normal. ilçedeki hastanede kadın doğumcu yokmuş, kış zamanı otobüsle il merkezine gitmişler. hastanede doğuma daha var diye babamı göndermişler. o gece doğmuşum.

Normal, erken dogum. 1. Kg 100 gr. Ölecem sanmışlar

normal doğum ve zamanında,gerçi annem sancısı tuttuğunda yürüyerek tek başına gitmiş hastaneye,ebe hanımlar kısır bitince geliriz yat sen diyince kavga çıkarmış adldlflgj.ben kavgacı değilim ama hayır.

aklıma strafor geldi malzeme olarak. ucuz ıslanmaz, fakat kediler paralarsa onu bilemem.

Hoş olur, böyle bir başlığı var. eksisozluk.com

Kediler için çok güzel projeler varmış hakkaten ama ya köpekler için? ben bakıyorum ama bulamıyorum uygun fiyatlı ve çok zahmet gerektirmeyen bir yöntem. Var mı bilen?

dostum bu ttnet ve türk telekom ile başa çıkamazsın. ben türktelekom telefon hattını kapatmak için bile bir yıla yakın uğraştım. yahu bir hat kapatmak düşün. yok efendim hat kesikmiş, altyapıymış, sistem bozukmuş elli bin tane şey şerefsizlerde. 1 yıldır kapatmak istiyorum diyorum adamlar bana 15 liraya bilmem ne var ister misiniz diyor. s... kermisin sabaha mı bırakırsın :D

özet: bir şey yapabileceğini sanmıyorum.

@der grund
neden kabul ettin, böyle tepsi gibi benimde önüme koysalar bende kabul etmem. aptal değiliz.
adam kim bilir ne dedi, ben neye cevap verdiğimi bile hatırlamıyorum. allayıp pulladı. açmasın kardeşim yazılı kapatıyorsa yazılı açsın. belki telefonu ben açmadım.?

kabul ettin mi, etmedin mi?

blablablablablabla diye bir şeyler zırvalayıp onaylıyor musunuz? diye sorduklarında evet dediysen geçmiş olsun. ama böyle bir şey olmadığından eminsen ses kayıtlarının incelenmesini talep et ve itiraz hakkını kullan kesinlikle. o kayıtlar onun için tutuluyor.

@sir gawain
ses kayıtlarını da sadece hukuki olarak verebileceklerini söylüyorlar, dava açıp birde avukat ücreti ödemek istemiyorum. adamın elini kolunu bağlıyorlar.

tam 8 sene önce kapattığım hatta (evden de taşındım aynı gün) ait icra geldi. neymiş evraklar ellerinde yokmuş çünkü ttnet devredilmiş evraklar kaybolmuş biz kendimiz bulup götürecekmişiz. kısacası uğraşamazsın....

telefonda onaylamışsan hiçbir şey iddia edemezsin. orada sana anne kızlık soyadın, doğum tarihin, adresin vs. sorarak onaylayanın sen olduğunu doğrulatıyorlar. interneti kapattırmak için arayan birine internet açalım deyip onay almışssa ttnet'e de helal olsun.

dava açarsanız veya size dava açılır ise kazanabilirsiniz ama gerçekten telefonda onay vermemiş olmanız gerekiyor.
ttnet ile benzer bir olay yaşadım.
sabit telefon hattının tarifesini değiştirdiler, sebep telefonda verilen onaymış(yok öyle bir şey, daha doğrusu hediye dakika vermek için arayıp tarife değişikliği yapmaları).
ttnet'e itiraz ettim, kabul etmediler. ses kaydını dinleyelim gerçekten onay vermişsem faturayı ödeyeceğim üstüne diğer hizmetlerinize de abonelik başlatacağım dedim, biz dinledik onay vermişsiniz ama size dinletemeyiz dediler.
tüketici hakem heyetine başvurdum, ses kaydını yine vermediler. karar lehime çıktı.
tüketici mahkemesinde hakem heyeti kararının iptali için dava açtılar. cevap dilekçesini verdim, ses kayıtlarını bilirkişi inceledi, onayım olmadığını tespit etti.
fatura tutarları miktarınca cüzi bir de vekalet ücreti kazandım.
işleme onay vermediğinize güveniyorsanız siz de aynı yolları takip edebilirsiniz.
(avukatım)

Eğer başka bir marka / model düşünürsen Arnica'yı kesinlikle öneririm. Acayip memnun ve mutluyum. Su hazinesi olduğu için poşet ve toz kalkması durumu da olmuyor. Kullandığım ürün şu: www.n11.com

dyson dan vazgeçme.Bizde pahalı diye tercih edilmiyor ama yurtdışında çok kullanılan bşr marka.param olsa ben dyson almak istiyorum.
dyson la süpürdüğün zaman temiz olduğunu hissediyorsun

bu işin reisi dyson'dır.

Bizde dc32 vardı, toz kutusunu dışarıda unuttuk çaldılar. Boş motoru kaldı. Gittik bir daha dc32 aldık. Turbinhead var, fırçalı süpürge başı. Halıdaki koltuktaki bütün kedi tüylerini söküyor.

bir de dyson'ın filtresini yıkaman gerekmeyen yeni modeli var, onunla da değişebilirsin. en iyisi o.

tamam dyson iyi marka ama modelden modele fark gösterir bence kadın yapışmama konusunda atmış biraz. zaten elektrikli süpürgede en önemli şey çekiş gücü bi de çektiğini arkadan geri püskürtmemesi. onun dışında kanallı uçmuş, bilmemne başlığıymış vs bunlar temizliğin niteliğini diğerleri kadar etkilemeyen şeyler.

dediğin modeli bilmiyorum ama ben yaklaşık 2 buçuk yıldır şu modeli kullamıyorum:
www.philips.com.tr
ve çok memmunum. yıllar ne gösterir bilemem ama performansında herhangi bir değişme olmadı aldığım günkü gibi. 5 kademeli ayarlanabilir çekiş gücü var. 5. kademede hiç kullanmadım neredeyse çünkü halıyı yerinden kaldırıyor. genel süpürmede 4. kademe mutfaktaki uyduruk halıları süpürürken 3. kademede kullanıyorum. tüm saç kıl tüy ne varsa topluyor. evde şu an misafir bir kedi var onun tüyleri de dahil. o kadının dediği mantığa göre benim mak. verimsiz olması lazım. ben olsam philipsle değiştirirdim.

abi geç oldu uyu istersen :(

artık bekleme cünkü kar ankaraya geldi...

yarın öğleden sonra bol bol göreceksin kar, uyu şimdi bence de.

Biraz daha bekle çünkü Sakarya'ya da geldi, sabaha kadar uğrar oraya da bence.

hayır tüm umudum çarşamba gününün kar tatili olması derdim bu ://

çarşamba banko tatil.

izmir'e şu an yağıyor :D

izmir'de pıtış pıtış yağıyor valla.

İzmir de kar var tınaztepe de kesin tutmuştur

Şirinyer deyim evka 1 ve eevka 4 de bembeyaz olmuş her yer


Sanki istanbul

istanbul'a niyet izmir'e kısmet demek.

@ indescribable; tınaztepe bildiğin uludağ modunda şu an.

Açı genişledikçe daha çok yeri alır ama doğallıktan ödüm vererek

*ödün

sensör aps-c sanırım. fisheye'a kadar yolu var. full frame makineyse en son 24 mm en genişi verir sanırım. keyword: ultra geniş açı.

50lik gozun gordugu acidir o olmaz. Hele makinen full frame degilse carpan faktoru girer isin icine 50 olur sana 70-80.

Minimum 35 mm lazim sana. Mumkunse 20, 25 mm olsun tabi. Asiri genis istiyorsan balik gozu lensle cekim yapman gerek ancak onda da goruntunun kenarlari dogalligini kaybeder. Ayri bir estetigi olur orasi ayri.

www.rahsoft.net
files.abovetopsecret.com

Daha geniş açılara yöneleceksiniz yani sayı küçülecek. Resimdeki rakamlara takılmayın onlar sizin makinedekinden farklı sonuç verir. Crop factorünüz kaçsa ona göre bir değer elde edersiniz.

tahiryildiz.com

lütfen çıkma.

cıks, çıkma. buz olur, frene basarsın uçar gidersin. önce iyice tecrübe kazan daha az tehlikeli günlerde.

sabah çıkmayı düşündüğün saatlerde ankara kar yağmasa bile buz pisti oluyor,ben ehliyeti ilk aldığımda buz tutmuş boş bir yerde biraz araba kullanmıştım arabanın tepkilerini öğrenmek için.

Ama bir de şöyle düşün. Karda trafiğe çıkıp da kazasız belasız dönersen normal zamanlar için çok iyi özgüven yaparsın.. Ben karda sürmüş şoförüm vs şeklinde

Finalim var diyorsan risk alma.

sabah 10dan sonra yolda buz muz kalmıyor sulu çamur ama öncesinde kar yağmasa bile gizli buzlanma olur. kışlık lastiğnde varsa tın tın gidersin.

Cikacaksan ani hicbir hareket yapma. Aniden gaza basma, aniden fren yapma, virajlara cok cok daha yavas gir. Butun harektlerini yumusak yap.

finali olan ders de iki kisilik aslinda, sabahtan hocayi arayip ertelesek mi diye sorabilirim de. bir de arac otomatik vites, kar modunda hicbir sikinti yasatmadi, normalde yokusta kaydirirken karin ustunde bugun hic oyle birsey yasamadim. ama arac da daha bir senelik oldugu icin baskalarindan da cekiniyorum.

hacı kafamı kaldırıp dışarı baktım da sen çıkma boşver cidden başka zaman kazan tecrübe canına arabaya yazık,yarın trafik kaos.

çetin emeç'e yakın oturuyorum. sürekli kar araçları tuzlama yapıyor. yol açık olur sabah. bence gidebilirsin.

ben olsam riske gitmem. taksi tuzlu ama araç kayabilir yere sürtsen daha fazla masraf çıkacak. büyük bir kazadan bahsetmiyorum bile.

Manuel olaydı motor freniyle falan takılırdın.

antiasitler üzmüyor çünkü onların içinde bazik maddeler var, karbonat gibi. böbreklerini üzebilirler.

lansor kullanıyorsan en güvenli kabul edilen ilaçlardan biri. o da üzmüyor. sabah aç karnına bir tane alırsan tüm gün rahat edersin.

öyle düşünmüyorsundur ama yine de söyleyeyim ben. talcid alayım aç kalayım kilo vereyim midem delinmesin gibi işler planlama tamam mı?

Sabah bir adet ppi al ac karnina. Omeprazol, pantoprazol icerikli. Pantpas biraz pahali ama suan en iyilerden

Peynir ekmek gibi ppi tüketimine aman dikkat. Talcid, rennie ile şikayetleriniz geçiyorsa hiç bulaşmayın. Ppi'lar uzman doktor gerekli görmedikçe uzun süre kullanılmamalı. Sindirimi büsbütün bozar.
Ha yemek yemek yerine ilaç içmek de hiç akıllıca değil. Bi parça ekmek yiyip biraz da su içseniz yine düzelir o şikayetler.
İlaç kullanmadan önce sağlığınızı bozmamayı düşünün.

Borc harc yuzunden intaar etsin.

@delifaruk adam genc tek basina yasiyo.aslinda cok gercekci:d ama hoca ilginc surprizli bisey istiyo

Adam belli bi yasa geldiğinde intihar etmeyi kafasına koymus, kendine yasam suresi belirlemis ve o yuzden intaar etmiş olsun. Olmaz mi?

ic-gun
adam eski bir subaydir. jitem de gorevlidir. zamaninda dogu ve gdoguda istemeye istemeye de olsa iskence ve cinayet olaylarina bi sekilde mudahil olmustur. ama vicdani el vermemektedir. hatta oyle ki vicdan azabindan beyni tepki olarak hafiza kaybi yasatir. hafiza kayiplari sik sik olmaya baslayinca da ailesi endiselenir ve psikiyatri klinigine yatirmakta bulur cozumu. ancak hastanede gordugu bazi objeler, insanlar, tv deki haberler bir sekilde cagrisim yapar ve yaptigi seyler saniyelik de olsa gozunun onune gelir ve bunun siddeti giderek artar. ve intihar eder.

dis-gun
cenaze namazinda cemaat saf tutmustur hoca helallik ister. herkes helal olsun derken cemaatin arkalarinda kara gozluklu kisa boylu bir adam goruruz. adam cemaatle beraber camiden ayrilir arabasina biner giderken gozluklerini cikartir son kez cenazeye dogru bakar. ve adamin aslinda olmedigini anlariz.

flashback ic-gece
adam sinir krizi gecirir nobetci hastabakici gelir yanina. adam kusar gibi hareketler yapmaktadir beraber lavaboya giderler. en son adamin hastabakiciyi oldurdugunu goruruz. nobetci dr un yanina gider ve is tamam dercesine kafasini sallar. ve dr un olum raporuna imza atisini goruruz (bu burokratik islemler nasilsa oyle hallederler yani) savci gelir savci da dr un elini sikar ve o da tutanagi intihar diye imzalar. en son olen hastabakiciyi morga, adamin isminin yaziil oldugu ceset torbasiyla koyarlar.
not: kabaca yazdim sen zenginlestirebilirsin eksik yerleri de doldurursun vs
bi de anlasilmadiysa adam bir suru insanin canina kiydigi icin intikam almalarindan korkuyor ve hayatina yeni bi kimlikle devam edecek. aslinda hasta vs de degil. domuz gibi pic.

İniternete intihar videosu kaydeden birinin yaptığı eyleme özenip yapmış olabilir. Özenmesinin nedeni çok anlamsız da olabilir, aylardır içinden çıkamadığı bunalımdan kurtulmanın tek yolu intihar olduğu için de olabilir. İlk başta hiç hatırlamaz neden intihar ettiğini. Sonra bir gün gazeteyi açınca benzer(internete video koymalı) bir intihar vakası görünce kafasında canlanır nasıl intihar ettiği.

Ya rizzoli and isles 4 sezon 4 bölüm izler misin? Tek tek anlatamam diye bölümü yolluyorum belki ilham olur

Killer in High heels

çift karakterli birisi olsun adam.birinci karakter akıllı,zeki ve rasyonel davranan biri.ikincisi ise melankolik,şüpheci ve aşırı uçlarda yaşayan.bu durumun farkında değil.
koltuğunda uyandığında pencerenin açık olduğunu görür.koltuğun baş ucunda bir yazı vardır.adamın çok sevdiği sevgilisinden:"umarım beni çok bekletmezsin".pencereden aşağı bakar yerde kan birikintisi görür.eşinin öldüğünü düşünür.melankolik ve aşırı uçlarda yaşayan kişi kısmı eşiyle birlikte ölüme gitmesi gerektiğini söylerken birinci kişi karısıyla yaşadığı son şeyleri hatırlamaya çalışır.gittikleri yemekten sonra tartışmışlar ve adam kadına birşeylerden dolayı kızmış,hiddetlenmiştir.bunun üzerine kadının kalbini çok kırdığını dolayısıyla da kadının kendisini öldürdüğünü düşünür.o da cama tırmanır ve kendini boşluğa bırakmadan önce karısının kapıyı açtığını görür.
adam karısıyla yemeğe çıkmak için hazırdır ve kadın kocasına onu hayatında ilk kez bekletmediği için teşekkür eder.

Üretken davranabildiği tek konu "yıkım". Kimileri mutlu edebilmek konusunda çok yetenekli veya azimliyken bu adamın tek becerisi "iyi" olan bir durumu, bir şeyi daha kötü hale getirebilmek. "Özünde iyi" denir ya, bu adam özünde kötü. Ama ilginç şekilde kötülüğün dışavurumunu engelleyen bi mekanizması var. Aileden gelme bir alışkanlık olabilir, kaynağı belli ya da belirsiz bir öğreti olabilir, sokakta çarpıştığı adamın söylediği bir şey olabilir vs. herhangi bir şey olabilir. Ya da mantıklı bulmuyordur. Kendi çıkarını düşününce iyi olan durumu, şeyi kötü hale getirmenin lehine olmayacağını düşünüyordur. Gerçi krizi fırsata dönüştürmek diye bir şey var ama konunun dışında tutuyorum bunu.

İntihara sebep olarak şunları gösterebilirsin:

1- Kötülüğün dışavurumunu engelleyen mekanizması, yaşamaması gerektiğine karar vermiştir. (x davranışı diyeyim buna)

2- Yıkım konusunda üretken olabiliyor madem, hem x davranışına ters düşmesin hem de yeteneğini sergileyebilsin bu intihar fikri.

3- Ölmek için mantıklı bir neden bulsun. Nasıl bir mantık bilmiyorum. Neyse bu iyi olmadı galiba eheh :)

adam gülemiyor olm daha nolsun? gülemediği için intihar ediyor. gülemiyorsa niye yaşıyor?

Kendisiyle birlikte birini/birilerini daha götürmek istediğinden olabilir.

Öldürdüğü kişi/kişiler, karakterimiz ve sebepleriyle hikayeyi donatırsın.

Çocuğumuz bir bilim adamı veya o tarz bir şey olsun.
Uzaylılar, biyolojik silahlar veya başka güçlerin eline geçmesi istenmeyen ancak çocuğumuzun değer verdiği bir şeyin yok edilmesi gereksin.
Çocuk köşeye sıkışsın, ülkesini, örgütünü, teşkilatını korumak için bu nadir şeyi yok etsin.
Gelecek nesillerin bu şeyden sağlayabileceği, öğrenebileceklerini düşününce vicdan azabına dayanamayarak intihar etsin.
Bu teşkilat da bu değerli beyni öldürmek yerine ona bir yeni bir kimlik verip hafızasını silmiş olsun.

Bu çok değerli tarihi antik bir mekan, kitap vs. de olabilir.

Bu saatte bu kadar oluyor.

Adam neden intihar ettiğini trajik bir olay yaşadığı ve bunun sonucunda ölmek istediği için hatırlayamıyor olsun. Hafızamız trajik bir olayın travmasından ötürü bloke olabiliyormuş ya kısmen. Belli bir yere kadar hatırlayabiliyormuşuz ya, böyle bir çözüm olabilir.

Niye intihar ettiğini, ne yaşadığını sen hayal ediver.

Başkalarının o yaşadığı trajedi sebebiyle adama acıyışı sonucunda adam o trajediyi yeniden hatırlayıp yeniden aynı sebeple intihar edebilir.

En mantıklısı bence bu. Ben olsam böyle yazardım.

Dediginiz herseyi dusunerek.Soyle bisey yapmaya karar vermistim.lutfen cok mantiksiz ve basitse soyleyin.adam nicin intihar ettigini bulmaya calisirken hayatini didik didik ediyo biraz dunyayi gozlemliyo.sonra intihar etmekte hakli olduguna karar veriyo.yine ayni yere cikiyo sen Burada intihar etmistin dedikleri yere.Adam oraya cikinca hatirliyo o gun platonik asik oldugu kadindan ilk kez karsilik aliyo iciyolar birlikte falan.adam hicbiyerden atlamiyo sarhos oldugu icin dusuyo o gun hayatinin en mutlu gunu gibi aslinda.bunu hatirliyo ama olmayan intihar sebebini ararken mutsuzlugu o kadar kesfediyo ki yine atliyo bu sefer bilerek.sahne ayni hastane odasinda adamin ayni sekilde 2.Kez gozlerini acmasiyla bitiyo.

Boyle de cocuk hikayesi gibi yaptim iste :(

Yarim cikmis yazdiklarim dediginiz herseyi dusunerek oyle bisey yapmaya karar vermedim:d onu eskiden dusunmustum simdi yazdiklarinizla yeni biseyler dusunucem cok guzel seyler var Cok tesekkurler :)

niye intihar ettiğini hatırlayabilmek için intihar etsin bence. yani kısır döngü gibi. şöyle bak:

-bilinmeyen bir sebepten 1.intiharını ediyor. bu sırada hafızasını kaybediyor, adamı küvette filan buluyorlar.
-hastanede uyanınca intihar ettiğini öğreniyor.
-daha sonra belki aynı şeyleri yaparsam hatırlarım diye normal bir gün yaşıyor fakat 1.intiharındaki sebepler yavaş yavaş önüne gelince bu sefer harbiden intihar ediyor ölüyor.

aklıma çokm saçma bir şey geldi:

adam 4 seviye kanser olsun, ötenazi istesin, yasalar izin vermediği için yaptıramasın. sonra ötenazinin yapılabileceği ülkelere gitsin, ama adam o kadar hayat dolu olsun ki bir yandan, kimsenin gönlü razı gelemesin -aslında yapılması gerekir ama yapamasınlar- ondan sonra da kiralık katil tutsun kendine, kiralık katil buna aşık olsun, yapamasın. kimi tutsa katil olarak, kimi çağırsa bir terslik olsun. kendisini öldürmek için binlerce düzenek hazırlasın, hiçbiri çalışmasın mesela hatta. ama eliyle tetiği çekemeyecek ya da kendini atamayacak kadar bir binadan, hayat dolu ve neşeli olmaya devam etsin. intiharının iki sebebi var: kanser yüzünden kendinin ve ailesinin çektiği acılar ve maddiyat. en son intihara kalkışsın, kurtarsınlar. sonra tekrar kanser olduğunu hatırlasın, intihar etsin. falan.

çok basit oldu ama idare et, gece gece aç karnına bu kadar. bu arada ben bunu favladım yaa, süper başlık olmuş! okur okur "vay beeeeee!" derim :D

not: ha bu arada dini sebeplerden kendini atamasın ya da öldüremesin, falan.

adam zaman makinesi icat etmiştir. başlarda eğlenceli gelen zamanda yolculuk artık beraberinde felaketleri de getirmeye başlamıştır. geçmişe gittiği bir gün kazara çok büyük bir hata yapmıştır. çok sevdiği birinin ölümüne sebep olmak gibi. bunun üzerine bunalıma girer ve kendisini sevdiği insanı öldürmeden önce öldürmeye karar verir. yanına aldığı silahıyla tekrar geçmişe gider ve kendini vurur. o anda bilincini kaybeder ve yere yığılır. kendini öldürmeyi başaramamıştır. adamın hem geçmişteki hem gelecekten gelen hali yerde yaralı yatmaktadır. Komşuları gelir ve yerde ikisini de yaralı bir şekilde görürler. Allahtan adamın ikizi vardır ve o sırada başka bir ülkede yaşamaktadır. Komşuları adamın ikizi zannettikleri kendisini de alıp hastaneye yetiştirirler. Biri uyandığında hafızasını kaybetmiştir. Diğeri ise o sırada aslında aynı hastanede başka bir odada yatmakta ve her şeyi hatırlamaktadır.

bu saatte aşırı aptalca bişey olabilir ama yine de yazayım. adamın çok sevdiği bii vardır organ nakli gerekiyordur. bu organ da böbrek gibi yedekli değil kalp vb bi organ olsun. adamın dokular uygun olsun ama yaşadığı için nakil olamayacağı için ölü olması gerekecek.işte intihar etsin bu sebeple vs vs.

çift kişilik güzel ben oradan yürüyeyim.

Adam çift kişilikli ve tamamen farklı hayatlar sürüyor. İki farklı evi iki farklı yaşam tarzı çevresi vs. olsun. Hatta bunlardan biri cross-dresser travesti (B) vs. olsun.

Bir gün yanlış evde uyansın. Örneğin vir gün (B)'nin evinde (A) olarak uyansın. Nasıl geldiğini falan hatırlamadığı için kaçırıldığını ya da sarhoş kafa ile akşam tanıştığı kadının evine geldiğini düşünsün. Kimseyi bulamayınca etrafı arasın bir ipucu bulmak için. Sonra kapıya gitsin, açılmayınca panik olup anahtar arasın. Bu sırada etrafı dağıtsın. Anahtarı bulunca kapıyı açtığı gibi kaçsın.

Daha sonra tekrar (B) olduğunda evine gelsin. Evin kapısının açık olduğunu görsün. Hırsız girdi diye düşünsün. İçeride eşyalar dağınık. Ev talan edilmiş ama takı, para, eşya vs. çalışlnmamış olduğunu görüp hırsızlık olmadığını anlasın. Mesela cinsel yönelim ve tercihleri yüzünden onu tehdit edenlerden birinin yaptığını düşünsün. Ona göre korkup tuzak kursun.

O evde tekrar (A) olarak uyanınca o tuzak ile (intihara teşebbüs olarak bir şey gelmedi aklıma. O yüzden ne bileyim açıktaki suya ilaç ya da evde gaz vs. gibi saçma şeyler geldi aklıma) ölümden dönsün.

Ya da evine girilen (B) tuzak kurmasın. (A) kendisini buraya kitleyip duran hastalıklı ev sahibi kişiye tuzak kursun bak bu daha mantıklı. Bu sefer içeceğe zehir vs. de mantıklı hem. Sonra yine kaçıp (bu sefer anahtarın yerini bildiği için etrafı dağıtmadan) (B) olarak dönsün. Tuzak ile ölümden dönsün.

Uyku tutmayınca saçmaladım bunu. Önce başka fikirler geldi ama sonra baktım ki filmlerde yapılmış onlar.

1-) (A), (B)'yi öldürmek için tutulan kiralık katil olsun

ya da

2-) (A), (B)'nin de kendisi olduğunu öğrensin ve onu durdurmak için intihar etsin gibi.

Tabii bu ikisinde (B) ilk paragraftaki kişi değil. Mesela ikinci maddedeki (B) seri katil ya da terörist olabilir.

Bi süre balıkla devam edip tavuk vermeyebilirsiniz. Ancak onlar etçil hayvanlar, onları da vejetaryen yapamayız. Kediler trip de atsa başta, aç kalmazlar. O ıslak mamaları ve ya sardalyaları yerler illa ki. Pişirirken nasıl rahatsız olduğunuzu anlıyorum. Hele o tavuk üretiminin ne kadar vahşice olduğunu söylememe bile gerek yok. Dediğim gibi, yağsız ton balığı ve sardalya ile devam edebilirsiniz bence. Sıkıntı olmaz.

Unutmayalım; ''Meat is murder''

öncelikle kedilerin o kadar fazla ete ihtiyacı yok. siz alıştırdığınız için istiyorlar. ben kırk yılda bir ton balığı veriyorum. onun dışında her hangi bir istekleri yok.

ikinci olarak hormonlu, ilaçlı tavukları bırakın. organik alın madem.

earthlings diye bir yazar var. kendisi vegan. mamaların içindede hayvansal maddeler var. torbada cesetler var ama kedilerim için mecburum onlar etobur demişti. ya da buna benzer bişey. entry olarak vardı.

kızarmış tavuk alabilirsin. onu da yerler.

Taze et zevklerinden vazgeçmezler, doğalarında var. Zaten arada bir yemeleri gerek. Kraker gibi şeyler doğal değil yine de içlerinde et tozu veya et var. Hayvanları vejetaryen yapmaya asla kalkma. 3.bp.blogspot.com

Ceset olmasını geçtim ilaç gibi kokan kötü tavukları vererek hayvanlara kötü bir şey yapıyorsun. Sık sık tavuk vermek mantarı da arttırıyor diyenler de var. Ben artık hiç yemiyorum. Yumurta fabrikasına gitmiştim yazık o hayvanlara, ölüm resmen kurtuluş. Çok sağlıksız koşullarda yaşıyorlar, insanlarda verdiği zararlardan dolayı (bağ dokusuna) yasaklanmış antibiyotiklerle şişiriliyorlar. Hatta bu sık verilen antbiyotikler bakterilerin direnç kazanmasına neden oluyor. Gıda mühendisleri ve tarım bakanlığı vallahi çok güvenliyiz dese de tencerenin içindeki kendini belli ediyor.

Balık daha güvenli, kılçıklarını ayırıp yemeye alıştırabilirsin.

teşekkürler yanıtlar için. Hayvanları vejetaryen yapmak gibi bir düşüncem olmadı. hamsi gibi balıkları kılçıklı yemeyi seviyorlar zaten ama tavuk vazgeçilmezleriydi. Mantar başladı evet ciltlerinde, ciddi şekilde ilaç kokusunu aldım bugün tavuktan. Organik tavuk bulup alacak bir bütçe ayıramam maalesef. Balıktan devam etmeye çalışacağım, umarım küsmezler. teşekkürler

iki gün önce evlerine yeni kedi alan bir arkadaşımla konuştum. kendisi dermatolog. ve iki kızı var.

kızlarından birisi kediye sabah akşam ton balığı yediriyormuş, bunun beslenmesi için gerekli olduğunu düşündüğü için kimseye müdahale ettirmiyormuş.

kedide cilt sorunları ve tüylerinde dökülmeler başlamış. balığı bırakmışlar kedi iyileşmiş şimdi.

Sizin kendi isteğinizle et yemeyi reddetme hakkınız var ama onların yemesine karışma hakkınız yok malum, o yüzden salam sosis alın diyorum. Aslında bunu biliyor olmanız gerekiyordu kedi sahibi olarak ama yine de söylemiş olayım, ne kadar iştahla yediklerine hayret edeceksiniz. Hem salam ve sosis görünüş olarak bir hayvana benzemez.

Mea maxima culpa'nın bahsettiği kedi muhtemelen civa zehirlenmesi yaşamış. Deniz canlılarında ağır metal birikimi yüksektir. Hele ton balığındaki civa... O yüzden her şeyin fazlası zarar diyoruz.

VEjeteryan değil de veganlara sormak daha iyi olacaktır.

Veganlar, genelde hastalıklı, bakıma muhtaçları evine besliyor ama tabi arkadşa olarak aldıkları da var yanlarına. Tabi ki herhangi bir zulüm ürünü bir şey vermiyorlar.

Köpekleri vegan besleyebiliyorlar, sorun olmuyor da kedilerde sıkıntı çıktığına dair deneyimler var.

Ama et yedirmeyenler de var tabi. TAurin maddesini alması lazım deyip farklı besinlerden, katkılı maddelerden karşılatanlar. Mamalarda da et suyu ve türevleri var zaten.

Benim de ilk et yemeyi bırakışım tabağımdaki tavuktan iğrenmemle başlamıştı diyebilirim. Yememiştim, rest çekmiştim.

Bir de tavuk balık kemkleri boğazına takılabiliyor bazen. Onu da incelemek lazım.

@grgn teşekkür ederim. Ancak işlenmiş et ürünü sokmuyorum eve.

kedileri bilmem de vejeteryan olmak üzere kısmınıza imrendim.bazen bana da çok vahşi geliyor ama ben kesilmiş bir koyun gördüğümde aklımda cinayetten ziyade kavurma canlanıyor :/ iflah olmaz bir etoburum

bütün tavuk alıp uğraşmak yerine ciğer taşlık yürek vs sakatat alıp haşlayabilir, sonra havuç bezelye vs haşlanmış sebzeyle çekip kendi yaş mamanızı yapabilirsiniz. Ya da haşladıktan sonra parça parça kaplara koyup buzluğada atabilirsiniz.

temizmama.com'dan ucuz tavuklu konserve mamalar alabilirsiniz, siz alıştırdığınız için öyle istiyorlar muhtemelen. kuru mamanın üzerine biraz su döküp yedirmeyi denediniz mi bazısı çok seviyor bazısı suyunu içip bırakıyor. vegan beslemek isterseniz biraz zor bi iş ama yine de yazmış olayım: banliyodennotlar.blogspot.com.tr

bu düzenlerini tamamen değiştirmek olabilir gerçi ama orijen gibi kaliteli bir mama alıp onu temel besini yerine koyup gün aşırı konserve mama verebilirsiniz belki. orijenle ilgili çok fanatik var diye uzak durmuştum herkes çok abartıyor gibi gelmişti başta. sonra hep iştahsız olan 8 aylık kedim royal canin kitten'ın yüzüne bakmazken bayıla bayıla yer oldu orijen'i. maddi olarak tabi ölçüp biçmek lazım..

kulak pamuklariyla cikariyorum ben ama ojenin oncesinde cila surmek en iyi yontem. cikarirken hic iz kalmiyor.

Oncesinde tirnak etlerine az vazelin sureesen etrafa yayilmaz. Kenarlardaki kirintilari asetonlu kulak copu ile temizliyip gerekirse tirnaak torpusunun ucuyla kaziyorum. Kuaforler nasil cikariyo hayret ediyorum hala cozemedim. Bi de ojeden once parlatici surup kuruduktan sonra oje surersen cok kolay cikiyo kalinti kalmiyo

sürmeden önce altına bir kat cila çekersen iz bırakmadan çıkıyor koyu renk ojeler. bir de silme için şu yöntem etkili; asetonu pamuğa dökersin, 5 sn kadar tırnağın üzerine bastırırsın o pamuğu, ardından tırnak dibinden tırnak ucuna doğru bastırılmış pamuğu hafifçe sağa sola oynatarak silersin ojeyi.

@devilred +1. cila da olabilir ya da böyle mavi renkli kalsiyumlu cilalar var. tırnakları koruyor, ojeler tırnağı boyamıyor, sarartmıyor.

İlk olarak devilred + 1'imsi. Bende tamamen yemedi, hala kenarda kalıyor ama en iyi sonuç veren yöntemlerden biriydi.

Bir de şu asetonlar var.
www.cosmetica.com.tr
marjoontheblog.com
O asetonlarda kısa bir süre bekletip, parmağımı şişede döndürünce ve sonrasında normal asetonla silince daha iyi çıkardı. Bu da en iyi sonuç aldığım ikinci yöntem.

Daha iyi çözüm için ikisini birden yapıyorum. Yine de şundan biraz daha azı ile başbaşa kalıyorum.
marjoontheblog.com

ben ojenin altına şundan kullanıyorum. koyu renk ojeler gayet güzel çıkıyor. hiç kalıntı ve iz kalmıyor tırnaklarımda.

www.google.com.tr

oncesinde parlatici surmek en iyisi ama ben pamugu kucuk parcalara ayirip asetonlayip her bir tirnagimin uzerine iyice sariyorum su sekilde www.pinterest.com bi sure sonra aseton kuruyor oje pamuga yapismis oluyor cok kolay bir sekilde cikarilabiliyor o zaman oje dagilmadan.

Normal pamuğa asetonu döküp iyice siliyorum kalın tabakayı. Sonra şu arkadaşlardan bir yaprak alıp kenarlarına sürüyorum, incecik olduklarından her yere giriyorlar. Bayağı iyi siliyor, kalemin ucuna sarmıştım kalem eridi. Asetonsuz, yağlı bir şey kurutmuyor tırnakları da.

1.bp.blogspot.com

şelale aseton ne ya almayın abi onu, leş kokuyor. arkadaşımın evinde vardı, elimden ucuz çilek kokusu 1 gün çıkmadı. ayrıca aşırı sağlıksız bi şey. aseton zaten zehir. solunması bile tehlikeli. taa dershane zamanlarımda çok iyi bi kimya hocam vardı, asetonsuz oje çıkarıcı kullanın, aseton aşırı zararlı diyordu.

şimdi biraz rossmann reklamı gibi olacak ama şu asetonsuz oje çıkartıcısı aşırı iyi temizliyor:
4.bp.blogspot.com

ökotest'ten "gut" almış. yani iyi. içeriği kanserojen madde açısından olabildiğince temiz. -ki bir oje çıkarıcı için "gut" almak cidden başarı-
fiyatı 2-3 tl filan

ve de kombo yapmak istiyorsanız şu pamukla temizleyin:
www.rossmannversand.de

üzerinde yuvarlak içinde "mit microfasern" yazıyor. mikrofiber bi pamuk. ojeyi derinlemesine temizliyor. aynı zamanda maykajınızı da bununla daha iyi temizlersiniz. yalnız dikkat edin, bu pamukların birkaç tipi var, bazıları normal makyaj temizleme pamuğu, hepsi de aynı fiyat. üzerinde "microfasern" yazanı alın.
bunun da fiyatı 2 tl

biraz kafalarına göre sanırım. donanımhaberde kimisine yazı gelmiş çok mal aldınız diye fotoğraf falan koymuşlardı.

Kafalarına göre ve ayrıca alınan ürünlerin fiyatına göre

aynı adrese farklı isimle sipariş vermek sorunu çözer mi peki?

Geçici olarak çözer..

bu işler biraz da gümrük memurunun keyfine bağlıdır.

evet cozer de benim daha hic urunum takilmadi oyle genelde 6-7 urun birden satin alirim yakin zamanlarda elime ulasirlar birer birer

ayni adrese ve farkli iki isime toplamda 8 parca urun siparis verdim sorun olmadi.

TC Kimlik No yoksa sorun yok.

ürün kısıtlaması yok, sipariş kısıtlaması var. senede 5 defadan fazla siparş veremiyorsun. 70 euro'yu aşan siparişlerin için de gümrük vergisi ödüyorsun.

Devlet hastanesi, kbb. İyi duyamiyorum ses boğuk geliyor cekebilir misiniz dersen yaparlar.

evet direkt çeksinler alsınlar kiri. belki kulak yoluna yapıştığı için biraz acıyacak ama en azından bir hafta boyunca gliserin vs. kullanma eziyetinde kurtulursun.

Akraba evine götür boş balkon vs varsa

Maalesef öyle bir imkanım yok, yukarıda da belirtmiştim.

Eve kira ödemeye devam edip çıkacağın zamanı da şimdiden belirtirsen sorun olmaz.

çıkarken eşyayı bırakırsan eşya ev sahibinin olur mantıken. o da eşyalı kiralar gelince onlar benimdi diyemezsin. bırakmasaydın der adam haklı olarak. olmaz yani. bodrum falan varsa konuş adamla belki bodrumunu kullanmana izin verir ama orada da çürür eşyalar. eş dost akrabaya dağıtıp sonra tekrar toplamak en mantıklısı

bedelli?

@vudin Maalesef :/

Bülent Zeren var bayağı ünlü bir kişilik.

bi çaydanlık earl grey ya da french press ile dilediğin çay çeşiti.
illa kahve dersen en azından 30-35 liraya olan filtre kahve makinelerden alıp hazır kahve illetinden kurtulabilirsin.

nane limon kuşburnu. tek şeker atıyorsunuz yeter...

filtre kahveye başlayın. nescafe bulaşık suyu gibi gelecektir. üçü bir arada hayatımda içtiğim en kötü şeylerden biri herhalde.

tabi ki de normal su. içine salatalık, limon, nane gibi aroma verici şeyler koyup ister ılık ister soğuk içersin.

içmeyin yav diğer şeyleri.

belki bitki çayları olabilir ama her birinin de ayrı demleme, bekleme, süzme süreleri falan var. onlara dikkat etmek lazım.

Salep.sicak cikilata.oralet

yeşil çay, sütlü çay, yunnan denen çin eyaletinden gelen çay.

Icine tarcin cubugu atilmis cesitli bitki caylari

Su, bitki çayları, filtre kahve, normal veya sütlü türk kahvesi.

Kimyasal veya ambalajlı ürünler değil.

ikisi bir aradada ısrar et bence. az şeker koyarak dene. sonra yavaş yavaş şekersiz iç. ben çayı 3 şekerle içerdim. şimdi şekersiz içiyorum. sanırım bu yüzden üçü bir arada çok şekerli geliyor içemiyorum.

Kahve içilir :D

Makina ile güzel kahveler yapabiliyorum ama bu moka ile beceremedim.

Lezzet olarak çok fark var. Basınç uygulayamadığı için aynı tat, krema veya köpük oluşmuyor. Yani kahve aromasının tamamı suya geçmiyor.

ben denemek için ucuz bir alüminyum moka pot aldım geçenlerde.
ondan önce senseo kullandığım için lezzette bariz bir artış oldu tabii. o açıdan memnunum.
şimdi kalitelisinden alacağım.
kullandığın kahve miktarına göre lezzeti değişiyor, bir de taze kahve ve iyi bir moka pot kullanırsan köpüklü de olur.
makinenin yerini tutmasa da pratik, yer kaplamayan ve nispeten ucuz bir çözüm.

Espressodaki kadar basınç uygulayamiyor, o yüzden çıkan kahve moka. (mocha veya espresso değil) Krema kopuk çıkıyor ama basinctan dolayi espressodaki aromalar farklı. Bialetti en ünlü ve iyi olanı.

Bende Bialetti marka var, yurtdışından 30 dolar gibi bir fiyata almıştım küçük boyunu. Aldığımdan beri kahve makinesini de franch press'i de kullanmaz oldum.
Kahve doğru çekildiğinde gayet de güzel sonuç alınıyor.
Americanomsu bir yoğunluğu oluyor kahvenin.
Espressonun bir gömlek altı bence.

kontrolsüz güç, güç değildir

yok valla üzgünüm. daha erkene çekebilirsin ama. istersen okulda nasıl sıçılır konulu bilgilendirici bir yazı yazabilirim?

yemek zamanı alışkanlığını değiştir, çıkıcak bişey olmazsa 12'de sıçmazsın.

düzenli yemek yiyerek. sabahları makul saatte duzgun bir kahvaltı yaparsan, okula gitmeden önce evde bi temiz sıçarsın. kahvaltıdan sonra sıçmayan bizden değildir.

Aksama degilde sabah uyanincaya cekmek daha mantikli. Cunku aksam yemegi de ancak sabaha posasini birakir, iyicene birikir.

Sabaha cekmek istiyosan uyaninca surekli hareket halinde ol. Evin icinde yuru, zaten ise/okula gitmek icin hazirlaniyosundur. Sonra gir tuvalete otur ikin, su falan tut yani ne diyiyim.. Aksam pizza(sosisli salamli), mercimek koftesi, bakliyat turu seyler yersen bi sure o senin tuvaletini getirir sabah.


Yok aksama cekmek istiyorum ben diyorsanda 1 hafta falan sikinti cekmen gerek. 12de geldiginde yapma aksama kadar tut, 5-10 gunden sonra aksama cekilmis olur.

Bu isler zor degil sadece alisma suresi var o kadar.. Bir de herkesin dogasinda var ama bahsederken midem bulandi bea.. Samimiyetin icin tsk ederim yinede..

ben üç gün tutabiliyorum la ne demek her gün öğlen yapıyorum :/

evin içinde çığlık attım şuan lol

Var. Her gün aynı saatte tuvalete git. Olmasa bile git.

Arkadaşlar utanç verici farkındayım :d

düşme olayını bilmem de, zaman içinde iyileşecek o morluk. Beklemekten başka çare yok sanırım.

geçmiş olsun

Altındaki kan gölü tirnagini da şişirip baskı yapıyorsa agrimaya devam eder. Delerek o baskıyı kaldırmak gerekebilir. Tirnak yatağın etkilenmiş olabilir, leblebi büyük.

Atasi yada igneyi isitarak tirnagin o kismini delip kani akitin. Daha da beklemesin. Doktor bana boyle soyledi. Gerci benim icin cik gec olmustu ama tirnak dusmemisti yine de

camlar ısıcam mı? pvc mi? eğer öyleyse cam ve pencerelerin izole halleriyle değiştirilmesi gerekli.

eğer problem cam değilse, duvarlara izolasyon yapılmalı.

@reanarchy o dediklerin kulaga pahali ve ugrastiran isler olarak geliyor.
kiraciyim, yazin cikicam zaten. gecici cozum ariyorum.

oda kuzeye mi bakiyor? kuzeye bakiyorsa zaten izolasyon olmadan isitamazsin.

odanin icinde duvarlara strafor dosersen bi nebze keser sogugu. bir de cam cifte isicam degilse o da sogutur. onun icin kalin perde kullanin. gerekirse eski yesilcam filmlerindeki gibi kadife kumastan perde yapin.

edit: elektrikli battaniye de ise yarayabilir.

Kağıt bantlar var. Pencere kenarlarına yapıştır. Bende de bir pencere hava almaya başladı. Kapattım pencereyi bastım bandı.

Pencerenin duvarla birleştiği yerlerden hava giriyorsa izolasyon köpüğü sıkın. Pencere ile çerçevesi arasına bant yapistirin.

Termal veya yün iclik giyin.

polar battaniye kumaşları satılıyor metreyle. onlardan alıp perde gibi tak. Eğer rüzgar alan oda kullanılmıyorsa aynı şeyi kapıya da yapabilirsin.

mide alkole tepki gösteriyor işte, savunma yapıyor kendi aklınca zırtapoz. zararlı bu zararlı, atalım bu içkiyi dışarı diyor zaar.

Beyinde kanını sürekli kontrol ederek zehirlenip zehirlenmediğini anlayan bir bölge var. Eğer o tetiklenirse kusturuyor. Alkol de aynı mekanizma ile kusturuyor olabilir.

(bkz: area postrema)

Benim tahminim su:
Vucudu uyusturdugu icin midedeki siskinligi hissetmiyoruz. Hissetmeyince de haliyle haddinden fazla dolduruyoruz ickiyle. Zaten 2-3 bira ile kimse kusmaz kolay kolay, cok fazla icildigi durumlarda kusuluyor. Yani cok fazla meyve suyu icseniz de ayni sey olacak ornegin.

çünkü alkol zehirlidir.

nedenini değil de mekaniğini anlatayım. yemek borusunda partikül gibi tutamaçlar var sık sık, bunlar harketleriyle gıdım gıdım yemeği aşağıya itiyorlar. Bu hareketin adı peristaltik hareket, işte sen fabrika ayarlarını bozunca bunlar da ters yönde yemegi yukarı itiyorlar. Kusma = ters persitaltik hareket.

Alışmadık götte don durmaz derler

Çok içen hani bir oturuşta 70 liği bitiren abiler gördüm kusmuyordu çünkü hep içiyorlardı

Vücut zehirlenince beynin yapacağı ilk şeydir zehri atmak. Besin zehirlenmesinde de ilk belirti kusmadır. Sonuçta aşırı alkol de zehir olduğu, bireyi öldüreceği için beyin alarm veriyor. Bu refleks olmasa her yıl kaç bin kişi alkol zehirlenmesinden ölürdü kim bilir.

alkol şekerden üretilmesinden mütevellit insan doğasına son derece aykırı bir zik.

şurda tarım toplumuna geçeli 10 bin yıl olmuş. milyonlarca yıldır un-şeker yoktu hayatımızda.

alkol hakikaten zehir. mide 'bu kadar zehiri kaldıramıyorum' diye tepki veriyor.

Barmen diyaloglari olur ya hani filmlerde. Cok yakin degilsindir ama iste anlatirsin dinler falan.. bazen cok kotu isem ustu kapali genel hatlarla anlatirim

Kuaföre zaten 3-5 ayda bir gidiyorum, en büyük muhabbetimiz "En son saçını kim kesti, çok fena kesmiş". O derece hatırlamıyorlar beni. Asıl kaşçı abla var ayda 1-2 kere ziyaret ettiğim. O tüm özel, kişisel, cinsel hayatını anlatıyor. Hatta anlatırken 15-20 dakikalık kaş alma işinden geçen gün 1.5 saatte çıktım. Kahve koydu, bana "İçinden gelenleri söyle kız, ne görüyorsun" diye fal baktırdı, falım üstüne kendi yorumları ile anlattı da anlattı. Çıkarken "Sen de az kaşar değilsin be abla" diye bir konuşma yaşadığımı hatırlıyorum. Paralel evren gibi bir yer orası. Onunla konuşmayı seviyorum aslında, genelde özel hayatımı da çok saklamam ama niyeyse anlatasım gelmiyor. Sanırım o anlattıkça, ben anlatmış kadar oluyorum.

kuaförde sıkılan insanlardanım.
hele benim kuaförüm gibi salak bi tipe hiçbirşey anlatmam.

ama ne hikmetse eski kocasının yatak odası performansına kadar dinlemişliğim var, telefonu kurcalayıp yüzüne bakmadığım halde.

Hiç sevmem kuaför muhabbetini. Ben ve kuaförüm işlemler sırasında oldukça sessiziz ama yanımdakilerin tüm hayat hikayesini dinliyorum.

hayır, anlatmıyorum. hemen hemen hiçbir şey anlatmıyorum hatta.

kuaföre yılda 1 kez gidip mümkün olduğunca kısa sürede çıkıyorum o yüzden hayır.

Ben de anlatmam. Adamlar akillarinca ozele girip bag kuracaklar. Meslek erbabi birinden duyup uyguladiklari davranis bicimi sonucta. Samimi bir yaklasim degil. Gerek yok. Cok sık da gitmem zaten.

Her hafta düzenli olarak kuaföre giderim ama daha adımı bile biliklerini sanmıyorum. Merhaba, şunu yaptıracaktım, x burada mı? Yok sağolun bişey içmeyeyim/bi su alırım. İyi günler". Bütün muhabbetim bu. 3 senedir gittiğim yerle hala sizli bizli konuşuruz. En sevmediğim olay kuaför muhabbeti.

yüzeysel bir muhabbetimiz vardır daha çok. bazen gündemden falan konuşuruz, kişisel muhabbet alanımız yoktur. çok severim kendisini ama.

hayır ama anlatanlar da var. bir kere kuafördeyken, davranışlarından kuaförle çok samimi olduğu bariz olan bi kadın geldi randevu alıp hemen çıktı. bunun üzerine kuaför o kadının bütün hayatını bana anlatma ihtiyacı hissetmişti.
hikaye aile bağları, kürtaj, aşk ve ihtiras içeriyordu. o zaman ben de çok şaşırmıştım bu kadın tüm bunları niye bu adama anlattı acaba diye:/

eğer saç kesimi ise onun ellerine emanet olduğumdan saçımı düzgün kesmesi için şirin görünüp duymak isteyeceği şeyleri söylüyorum. mesela: "ya geçen bi kuaföre gittim, hiç sizin gibi özenmedi, yamuk kesti zaten yaa" gibisinden. öyle olunca daha da çok kendini göstermeye çalışıp daha bi özenle kesiyor. fakat özel hayatı konuşmak filan pff... mümkün değil.

taksimde bi falcı var, fala inanmam. fakat adam bana fal bakarken "bi iş görüşmesine gitmişsin ama beklediğin gibi geçmemiş?" diyor. "evet yaaa hiç iyi geçmedi :( bana şunu şunu dedi adam, ben de şöyle dedim. salak herif ya uyuz etti beni" diyorum. "boşvereceksin sen onu. çünkü iyi ki de orası kötü geçmiş, senin önünü daha çok açacak bi yere gireceksin" diyor. mutlu oluyorum. 2-3 ayda bir gidiyorum terapi niyetine, 20 tl. ne zaman gitsem acayip pozitif çıkıyorum her şey güzel olacak modunda. o adama anlatıyorum özelimi. ama kuaföre anlatmam. dedikoducu zaten çoğu. geçen bi müşteri geldi, sevgilisi bunu aldatmış, bu da yakalamış tokadı basmış filan diye başka bi müşteriye anlatır kesin.

Kuaforume anlatmiyorum. Annemle gidiyoruz, annem kuaförün annesiyle konuşuyor. Kadın zaten hep o kenarda örgü örüyor. Ben şuradan keselim, hmm güzel oldu. Teşekkürler. diyorum çıkıyoruz. Sık sık gitmiyorum şekli bozulunca.

Lazercim kızla daha samimiyiz, sınavlar, kedi, tatil vs. konuşuruz. Ona 30-45 günde bir gidiyorum ve 1.5 saat utulenirken susup yatmak olmuyor.

fransızca gayet güzel..sıkmıyor..

Almanca

italyanca. ama tembelim.

Almanca'da ilerledim.
İtalyanca'da l'uomo ve una ragazza seviyesindeyim.

ispanyolca

Portekizce. Yer yer rusca, cekce ogreniyor hissine kapilsam da eglenceli!

fazladan bi vergisi yok, dükkan açıp satmış kadar verecek. tabi hepsine fiş keseceği için bir de sattığı herşeyi 14 gün içinde koşulsuz olarak geri almak zorunda olduğu için, planladığı gibi gitmeyebilir.

internetten ticaret yapan herkes vergi mi ödüyor? ödeseler bile o yollardan geçenler de vardır herhal. :/

Kuzenim açmaya çalişıyor benim, ilk bir sene vergiden muaf olunabiliyormus ama nasilini bilmiyorum.

internet ticareti diye bişey yok, ürünleri kargoyla gönderince sanal olmuyorsun :)

ha satışın çok düşükse fiş kesmezsin ama yakalanırsan cezayı yersin, zaten irsaliyesiz mal gönderilmez.

Sahibinden,gittigidiyor gibi yerlerden vergisiz satabilirsin.. Ama kendi sitenden satacaksan kredi karti ile vs odeme almak icin şirket olman gerekli en basiti sahis firmasi.. Bu ilk asama sonrasi her aldigin odeme icin fatura kesmen gerek verginde o oranda dir..

Taze demet feslegen bi kismi havanda dov. Karabiber, sarimsak, limon ve zeytinyagini 3kle. Kafana gore takil olculerde. Tuz da ekle. Sonra balik parcalarini at bu karisima 2-3 saat marine olsunlar. Hatta 4-5 saat. Sonra yagli kagidin ustune tavaya koyparcalari 150-200derecede firinda pisir. Aynisini yapicam bugun :)))

Alüminyum folyoya sarıp at fırına. Hem kendi yağıyla pişer hem de kokmaz hiç.

sarımsakları rendeleyip süt ile karıştır, somonları karışıma yatır. ara sıra çevirerek dolapta beklet. Fırın tepsisine yağlı kağıt serip marine edilmiş somonları diz sonra üzerine küp küp kesilmiş patatesi, havucu, soğanı ve biberi koy, dibine biraz sütlü sarımsaklı marinasyon sosundan da koyabilirsin. Tepsinin üzerini folyo ile kapat, 200 derecede ısıtılmış fırında 15 dakika kadar pişir. folyoyu kaldırıp bir 10 dakika da üzeri kızaracak şekilde pişir.

Biz dün yaptık, borcamın dibine yağ sür azıcık. Üzerine patates, domates, limon, soğan, sarımsak artık bu şeylerden hangisi sana daha güzel geliyorsa onları dilimle. Balığa tuz ve sevdiğin baharatlari at. Fırında pissinler.

Karabiber, sarımsak, limon, tuz ve zeytinyağı ile marine ederken oranlar ne olmalı? Çok anlamıyorum bu işlerden maalesef.

Buradaki fikirleri birleştirmek suretiyle ilk önce marine edip sonra alümünyum folyoya sarsam biraz piştikten sonra alüminyum folyoyu açıp biraz da öyle pişirsem sonuca ulaşırım herhalde dostlar :/

Sarımsak, zeytinyağı, biraz biberiye, dereotu, karabiber ve deniz tuzunu karıştır. Marine et ve yağlı kağıdın üzerinde pişir. Çabuk pişiyor, çok pişirirsen kurur. Dereotu iyi gidiyor gerçekten denemelisin.

Açıkçası yakında ben de Florida'ya gidiyorum bir süreliğine ve tam senin seçtiğin nedenlerden dolayı. Ama hayalim Mallorca ve Valencia, özellikle Mallorca. Hem tabiat, hem şartlar, hem eğlence için. Bir de Avusturalya'da birtakım yerler. Sıcak olsaydı Kanada olurdu ama ben İstanbul'da dışarı çıkamıyorum soğuktan.

italya'dayım, avrupa'dan fazlasıyla soğudum. cevabım Rusya'nın küçük bir köyü olabilir. Rus romanlarının etkisi büyük...

Berlin.net

Ben direkt Ekvador'da falan yaşamak isterdim.

isviçre ya da avusturya, hangi şehri olursa

Pattaya

turkiye'de guney ege ya da yunanistan ege kiyilarinda bir yer

Avustralya sidney veya melbourne. Çünkü dünyanın en yaşanılabilir şehirleri.

dublin

Melbourne in havasi inanilmaz dengesiz. Cekilecek gibi degil.bu havasiyla nasil dunyanin en yasanabilir sehri anlamiyorum.

nyc.

klasik ama klasik degil. kendimce cok gecerli sebeplerim var. bende kalsin.

15 sene isviçre'de yaşamış ve en yaşanılabilir dediğimiz şeyin en mutlu demek olmadığını bilen birisi olarak, küba. hemingway'in ihtiyar balıkçı ve deniz'i yazdığı sahil olabilir mesela.

Lizbon.

los angeles

Güneşli ve cıvıl cıvıl bir yer olsun. Medeniyet soğuk memleketlerde ama ne yapalım ben yaz insanıyım.

Geçici bir süre olsa İtalya'da kafa dağıtmak isterdim ama kalıcı olarak yerleşmem. Avustralya'da çok çeşit yılan ciyan var orası olmaz.

ABD'yi pek bilmiyorum geniş bir coğrafya belki istediğim gibi bir yer vardır ama bu silahına, evine düşkün Amerikalı stereotipi beni biraz rahatsız ediyor. Doktora vs. için şansımı zorlayacagim.

Güney Kore'yi görmek istiyorum, Japonlarla birlikte bu cekiklerde nasıl bir çalışma disiplini var merak ediyorum. Eğitim almaya gitmek isterim. Buralar da güneşsiz.

İrlanda, gocmenlik için pek parlak bir yer değil ama yesilligini acayip seviyorum.

Aslında Türkiye iklimi, doğası ile çok güzel ama malum sebepler.

iskoçya veya irlanda'da yaşamak isterdim.

İmkanım olsa ultrazengin olsam uzakdoğu harüç her yerde m0lk sahibi olur dönem dönem yaşarım. Örneğin ilk aklıma gelen italya napoli aciyip isterim,avusturalya sdney, fransa güney sahilleri,kesinlikle istanbul boğaza nazır, amerikada kaldım tam bana hitap etmiyor ne biliym belki l.a. tarafları olabilir ama.
Gerçeğe gelecek olursak acayip şekilde varı yoku satıp kaş kalkana yerleşesim var.

Diyetisyeni geçin. Spora yüklenin, daha hardcore antrenman yapın. İşteki kafa doluluğuna da iyi gelir, sizi zihinsel olarak rahatlatır ancak bunun olması için antrenmanların şiddetinin artması lazım. Kız gibi antrenman yaparsan olmaz.

Beslenme için de karbonhidratı kes, et/tavuk/balık miktarlarını arttır, ayrıca haftada 1-2 gün çıkıp dışarıda koş. Yapamam deme, bahane bulma.

Doğal köy tavuğu değilse asla tavuk yeme.

Kilo vermene rağmen göbek büyüyorsa egzersiz lazım. Hızlı tempoda yürü, arada bir süre koş sonra tekrar yürü. Açık hava daha güzel. Plank gibi vücut ağırlığınla yapacagin hareketlere bak, onları da evde yaparsın.

Dizİ göğsüne cekebilirsin göbek eritmek için diz çek işte tempolu sağ Sol yap
bunu wing tzun hocam söyledi

diyetisyene gitmek göbeğine çağre olmaz. sağlıklı beslenirsin+ kilo verirsin bu sayede. şöyle örnek veriyim benim diyetisyenim danışanlarına söylediği şeyleri kendi de uygulayan biriydi. evet ideal kilosundaydı ama göbeği olduğu gibi son derece şekilsiz bir vücüda sahipti.
bunun çözümü spor. spor salonu seni sıkıyorsa evde yapılan p90, p90x insanity gibi programları araştırabilirsin.

amacın okumaksa, evet gayet yeterli oluyor.
çerçeve rengi ne olursa olsun bir süre sonra göze batıyor ama çok parlak, abuk subuk bi renk olmadıkça rahatsız edici olmayacaktır.
sim kartla internete girme olayı bence (kişisel görüşüm) şu an için gereksiz masraf oluyor. çünkü hala çok pahalı. eğer gittiğiniz her yerde kullanabileceğiniz kablosuz bağlantılar varsa onlarla idare edersiniz. sim kart bence gereksiz.
yine kişisel görüşüm: applestore'dan hiçbir şey alma ya da düzeltiyorum: apple olan hiçbir şey alma.

Simli alırsam, cep telefonumun sim'ini ikizlerim diye düşünmüştüm.çerçeve rengi siyah ya da beyaz olarak sordum. Bir de apple düşünüyorum aslinda, samsunglari sevemedim.

annem için ikinci jenerasyon nexus 7 almıştım ben.
apple'ın 10 yıl sonra çıkaracağı bir tabletten bile tek başına daha stabil ve daha kullanışlı olduğunu söyleyebilirim.

Cep telefonunun simini ikizleyemezsin. Onu kaldırıp yerine paylasimli internet diye bir şey getirmiş Turkcell, diger bir numaraya transfer edilebiliyor. Fiyatını da kaç kat artırmış.

Avea'da zaten yok.

Vodafone'da varsa ama duymadım.

Ebook okunmuyor onu gec. Ebook readerim ayri tabletim ayri. Cooook fark var.

ebook derken mesleki kitaplardan bahsediyorum. almaya ya da basmaya kalksam dünya para tutacak kitaplar bunlar. ama romanları kitap formatında okumayı tercih ediyorum.

ipad mini kullanıcılarından cevaplar beklemekteyim halen.

Öteki cevabmi tekrar okumazsin diye ayrı yaziyorum, teknik kitaplarsa büyük ekranlı al. Mini gerçekten küçük, normali küçük boy defter boyutunda zaten. Airler de ısınmıyor, ses çalarken titrestigi falan doğru da isindigina hiç denk gelmedim.

Teşekkür ederim Lim5. Teknik kitaplar evet, ben applestore'u tekrar bi ziyaret edeyim. Önceki cevabın da önemli bu arada, bendeki bilgi güncel değilmiş, bu sayede wifide karar kıldım.

Rica ederim, edu-eğitim mağazasından alırsan + bir de havale yaparsan daha ucuz olur. Öğrenci ya da öğretmen lazım. 16 gb da yetmez bence, ben kendi hafızasında taşıyorum cloud çok verimli olmuyor.

Dolce gabbana the one...bir de 212 sexy man mi vip mi?

1. Edpler ile edtler farklı kokar, genelde satıcı ay aynısı vallahi sadece bu daha yoğun dese de inanmayın nota farkı olur. Gidip 212 Men'in ikisini de koklayin. Belki kodlar karışmıştır nasıl bir parfüm istediğinizi tarif edin istediğiniz gibi bir şey çıkar.

2. Edtler kıyafete Edpler cilde sıkılır dense de parfümü kiyafete sıkmak leke yapar. Bir karış uzaktan, nabız alınabilen bölgelere sikabilirsiniz. Kulak arkası, koltuk alti gibi yağ veya ter bezlerinin çok olduğu yerlere sikmayin.

Gidip orijinalini alacaksın. Şah damarlarınızın geçtiği yerlere (boyun, bilekler) sık.

Ilık duş

www.livestrong.com

1- 5-10 dakika süre içinde 1 litre su içiyorsun.
2- Yüksek C vitaminli meyvelerden 3 porsiyon yiyorsun (portakal e.g.)
3- Sessiz sakin bir yerde uzanıp 1 saat dinleniyorsun.

ilik su ic, öyle buz gibi cesme suyu degil, hafif ilik su ic. önceden izledigin sevdigin bir komedi filmini 5-10 dakika izle.

Kendi kendini rahatlat, güzel şeyler düşün. Uzan, yavaş yavaş nefes al ver. Hatta ağzını ve burnunu kapatarak nefes vermeye çalış bir iki kez.

gözlerini kapa, yavaş yavaş sanki bir çiçeği koklar gibi burnundan nefes al
sonra da mumu üfler gibi yavaşça nefes ver..
Bunu bir 5 dakka yap.

Geçti mi?

gözlerini kapayıp ellerinle bastır. yüzünü sıcak suyla yıka

hanım içmeyecekse ve gidip incelmeyecekse redbul işini görür. hatta hanım çok alakasız ise çişini bile yapabilirsin.

ben yaptım. oldu.

çayı redbulun içine dök.çay redbula rengini verir biraz. sonra redbulu süzer şişeye dökersin.

Çay demle güzelce rengini ayarla kimse anlamaz. İce tea varsa o da olur.

aklima sey geldi, sigarayi su dolu bardagin icine koysam o su sanirim o renge yaklasik bir renk olur di mi ? denesenize biriniz evde, bende sadece 4 dal sigara kaldi.

Şişe ne renk? Renkliyse su koy gitsin

@amator filozof sise seffaf renk baba ya :(

İçme. Ben bu gece içme diye spesifik olarak belirtmiş olsam ertesi gün o şişenin üzerinde sonsuz kimyasal test yapardım. Ateşe verirdim, tadına bakardım, koklardim, rengini tonuna kadar karsilastirirdim. Özellikle belirttiyse her türlu anlar.

Elma suyu varsa evde onu dök şişeye.

içine çay koyup yanında yere atıp patlatın hem kaza süsü vermiş olursunuz hem de uykudan sıçratmanın zevkiyle hazzı doruklarda yaşarsınız :)))

Kararlaştırılan şey eyleme döküldukten ve huzurla yatağa hanimin yanına uzanildiktan sonra tek bir hoh ile yakayı ele vermeyin de ;)

Çayı uzun uzun demlemenize gerek yok, cesmeden akan sıcak suyu demlige doldurup çayı bekletin kafi. Fokur fokur kaynama sesinden çekiyorsunuz sanıyorum.

bu akşam içmeni istemiyorsa sen de bu akşam içmeyiver?

Çay "demleme" şansın yoksa demleme ama eğer poşet çayınız varsa soğuk suya atsan da rengini verir o. Bi kaseye su koy, üstüne de bikaç poşet çay atıp karıştır.

beyler bayanlar, sisenin yarisini ictim bile. icme demeyelim artik cok gec :)

cozumu buldum beyler bayanlar.

ben bu siseyi zikkimlanacam, ki ne olursa olsun ne kadar icersem iceyim ben sabah 7 de ayakta olurum, yengenize kahvaltiyi hazirlar özür dilerim ondan. artik 2-3 saat surat yapar ama onu da ben hakettim yani.

siseyi komple kaybet. "canim cekip cekip duruyordu, sinirlendim attim" de.

Boyle kılıbık erkekleri gordukce kahroluyorum.

O viski icilmeyecek! Bu nasilis haci, evlilik emir alma sanati mi?

yengeden madem tırsıyorsun neden içiyorsun? :) bence vur elini masaya bu evin reisi benim lan de. şaka şaka :) şişeleri sakla bir süreliğine, çıkarken atarsın?

beyler bayanlar 10 dakika önce yataktan ciktim sabaha kadar icmisim la. siseden eser kalmamis, siseyi sakladim. sabah kalkar kalkmaz sacma sapan bir sebepten kavga cikardim (tam bir erkek kezbanim aq) simdi tartisiyoruz halen bu kahve makinasi neden eskisi gibi kahve yapmiyor diye :) sebebe bak aq. farketmedi bile olayi.

hani erken kalkıp kahvaltı hazırlayacak idin!

"cozumu buldum beyler bayanlar.

ben bu siseyi zikkimlanacam, ki ne olursa olsun ne kadar icersem iceyim ben sabah 7 de ayakta olurum, yengenize kahvaltiyi hazirlar özür dilerim ondan. artik 2-3 saat surat yapar ama onu da ben hakettim yani.
ivettivett"

yalancıııı :p

o zaman duyuru olarak akşam sana destek olunmuş madem şimdi de hanımdan yana olmamız gerekiyor.

egoistçe çıkardığın kavgayı telafi etmen, hatunun gönlünü alman lazım.
çiçek mi alırsın, bir yere mi götürürsün artık naparsın bilemem.

Buraya sadece çok üzüldüğümü belirtmeye geldim. İçki için birbirinizi yıpratacak (gizli gizli içmeler, birbirine yasaklamalar, saçma şeylerle kavga çıkarmalar) raddeye gelmiş olmanıza üzüldüm, yaptığınızı zafer olarak görmenize de çok üzüldüm. Biliyorum bana tamamen bok yemek düşer bu konuda ama sadece yukarıda yorum yapan arkadaşların kafasına bir soru işareti vermek adına söylüyorum. "Bu akşam içme" durduk yere de söylenmiş olabilir ama bunları yapabilecek bir insan varsa, "Bu akşamlık içme"nin bir geçmişi de olabilir. Belki her akşam içtiğinden "Bari bu akşam içme, beni seviyorsan" diyordur, belki alkolik olmasından korkuyor ve bir akşam kendini tutup tutamayacağına bakıyordur, belki bir ilaca başlamıştır veya başlayacaktır, belki misafire, arkadaşa alınmış bir viskidir, bütçe açık vermiştir ve yeni bir viski onları zorlayacaktır. Belki de dediğiniz gibi durduk yerde çıkmış bir "İçme"dir.

Neyse, kimse benden bir tespit istemeden ve daha önce dediğim gibi bana tamamen bok yemek düşecekken daldım buraya. O nedenle de özür dilerim.

Boşu boşuna kadının kalbini kırdın yalnız. Sonradan gönlünü alırken işin doğrusunu da anlat, boş yere onu üzmen dert olmasın kadının içine.

kadın eğer 'içme' diyorsa bir sebebi vardır, nitekim koca şişeyi bitirmişsin, kadın haklı yani, sebepsiz yere içme demediği belli.

istediğin kadar şişeyi yenile, içine çay doldur, ne yaparsan yap o kısmı hiç önemli değil. önemli olan, eşin (büyük ihtimalle haklı sebeplerden dolayı) senin içki içmeni istemiyor. ve sen onu kandırarak yine bildiğini okuyorsun. bir de üstüne yoktan kavga çıkarıyorsun. yani içkiyi içebilmek her şeyden daha önemli senin için. bunu iyi düşün bence.

Alkoliksin.

helal süper devam.

tam benim kafadan.

evet doğru anlamışsınız.

Evet ve wow.

Bazı siteler var, telefonuna gelen kod, oraya geliyor, sonra kodu giriyoerdun filan da facebootka bilmiyorum. Googleda oluyor genelde.

tel no olmadan üye olabiliyordun en son. sorun olmuyor versen de. lakin yine de güven sorunun varsa, vermek istemiyorsan sahte bir numara al şuradan:
k7.net ücretsiz.

ülke kodu +1 olsa gerek bu servisin.
not: iki hafta boyunca kullanmayınca numara iptal oluyor.

Satın almaya gerek yok online free sms receiver yaz sitelere rastgele gir.

sizlerin güvenliği için bu yaptırımlar

çerezleri temizleyip, gizli tarayıcı ile falan deneyin bence. hatta modemi falan bi baştan başlatın. sonra tekrar deneyin üye olmayı. şüpheli durumlarda kimlik doğrulamayı zorunlu kılıyorlar. herkes için aynı prosedürü uygulamıyorlar.

c vitamini + dinlen

diş etlerin yanıyosa dişlerinide iyi fırçala garagara falan yap.
bol su tüket.

bol su, zencefil çayı dene ballı limonlu
ağrı için minoset içebilirsin

yapman gerekeni yapıyorsun zaten. bol bol su iç. gerisi allah kerim.

(bkz: vicks first defence)

umca.

Umca +1

Senin gorebilecegin yerde yazmaz ama var oyle kurallar. Internette arastirsan biraz bulursun.

ne için kan aldırdığına bağlı? kan grubu testi falansa mesela bana sormuşlardı parmaktan mı koldan mı diye. ama tahlil içinse koldan tüple alırlar. çünkü çok gerekebilir.

cık. kural yok.

1- evet. kimse hastalık bulaştırmak istemez. ama değişmezse de bir şey olmaz. ben şahsen bahtıma güveniyor, hastada bilinen hepatit b falan yoksa eldivensiz alıyorum.
2- öyle bişey yok.
3- genel enfeksiyon kuralları
4- ders kitaplarında.

Öğretirken belli bir sıra ve teknikle öğretiyorlar ama daha sonra onu uygulamak sorunda değilsin. Sağlıkçıya nasıl kolay gelirse öyle alır. Ben ilk gün bile rahat edeceğim gibi almıştım hoca kafana göre iş yapma demedi, sen acilci ol bu ne hız dedi.

Eldiven de o iğneli plastiği tutuyor, rahatça elini oradan çekip tüpü destekleyemiyorsun dolayısıyla damarı yırtmak daha muhtemel oluyor. Nitril olsa daha iyi. Enjektörle almalarını istemezsin, hele tecrübesiz birine denk gelirsen.

Turnikeyi sökmeden iğneyi çıkartmamak gerek.
Pamukla tek yön silmek tavsiye ediliyor.
Sorunlu, ameliyatlı tarafı varsa ne taraftan alacağını sormak lazım.
İğnenin kapağını ele almadan kapatırsa doktora, hemşireye iğne batmaz.
Iğnenin sivri kısmı cilde gelecek.
30-15 derece.

Bu kadar. Geri kalanı teferruat.

Kuralı çok ve uymak zorundasın.burdaki dayı da yazmış.. henry's clinical diagnosis and management by laboratory methods.

2 sene nedir ya haha :D 2 ay olsa anlarım.

neyse. muhtemelen öleceksin.

bir şey olmaz heralde ama bilemiyorum. ne bilim sarımsaklı yoğurt falan ye.

salata tozu denen şeyi de ilk defa duyuyorum. o kadar yararlı bir şeyi içine kimyasal toz kullanarak zehire çeviriyorsunuz ya ona şaşıyorum :) bense organik ürün bulacak diye bir yerim çıkıyor :D

O en baştan zehirdi zaten, kuru ambalajlı ürün olduğu için daha fazla zehirleşeceğini düşünmüyorum. Git kus.

en fazla kusarsın. 2 senede tadı çok da bozulmamış, artık içinde ne varsa.

adam öbür Dünya'dan ekşi duyuruya girmiş vay ameneko

Kardo benim hurilere söylesene hazırlık yapsınlar bende gelicem

Ölürsün

:/ rip

makale sayılmaz ama ben bu blogger'ın yazdıklarını çok seviyorum. belki işine yarayacak bir iki şey çıkar içinde.

wenore.blogspot.com.tr

Le Morte D'Arthur bu konuda en bilinen kitap. Makale olarak bilemeyeceğim.

Anti statikten öte önce korumaya al boşver zaten eline aldığında statik elektrik vermiyeceğin ne malum ? Veya takarken ?

Wd hardiski kargo yapacagım garanti kapsamında. Boyle bir zorunluluk var.
Koruma olayı kolay. Kargocularda uygun paketler var.

Bir ihtimal elektronikcilerde vardır ama harddisk alacak kadar büyük olmayabilirler.

eminönü-tahtakale'de kahve dünyası'nın karşısında tam köşedeki ambalajcıda satılıyor.

bilgisayar parçası donanımı satan her yerde bulabilirsin. yalnız hard diskler statikten çok da etkilenmezler onların asıl düşmanı fiziksel darbelerdir önceliğin fiziksel sağlamlık olsun yani.

20 yıl çalışıp ancak alabiliyorlar, en kıdemlinin maaşı bu. çakal hürriyete bak.

ek derssiz 2.200 falan 8-9 senelik öğretmenin maaşı. 15 saat derse giriyorsa sadece bu maaşı alıyorlar. eğer ihtiyaç varsa okulda 15 saat daha derse girerse işte 700 lira falan daha ekleniyor maaşın üstüne.

Annem 17-18 senelik öğretmen, ek dersle 2900 civarı alıyordu gerçi liseye geçti 3000i geçiyor olabilir.

Annem 25 yillik ogretmen 1/4 de.
net maasi 2.450
ek ders hariç.

Calismayan es yardimi da 100 lira falandi.
cocuk yardimi da 14 15 lira bisey.

Bordrodan bakmistik.

O değil de kamu avukatları için verilen rakamlar uçmuş ki ne uçmuş... 1/4 avukat 4340 alıyormuş. Nerde, hangi kurumda alıyorlar acaba, bize niye vermiyorlar? Tabii bunun içinde eş yardımı, çocuk yardımı, 869 TL vekalet ücretini de eklemişler.
Madem ek ödemeler ekleniyor, doktorların, hemşirelerin aldığı döner sermayeleri, öğretmenlerin, üniversite hocalarının aldığı ek dersleri falan da ekleyin. Veya her meslekten aynı derece/kademedeki personelin çıplak maaşını yazın da görelim bakalım. Olayın kaynağı şu; bir ajans haberi hazırlayıp abonelerine geçiyor, onlar da neresinden görmek istiyorsa o açıdan veriyorlar.

devlette aynı görevi yapan herkes aynı maaşı almaz. kişilerin maaşını değiştiren birkaç husus var. bunlardan biri kıdem. gazetenin söylediği rakam 1/4'ü yani en üst seviye bir öğretmenin derecesi. üniversite mezunu bir memurun 1/4'ü olabilmesi için ortalama 20 sene çalışması gerekir. ikinci ölçüt aile yardımı. evli bir öğretmen bekar bir öğretmenden bir miktar fazla maaş alır. hele çoluk çocuğu varsa ve eşi çalışmıyorsa o maaş daha da artar. gazetenin verdiği rakam tüm bu yardımları içeriyor. o maaşa, ek ders ise dahil değil. çünkü ek ders kişi ve saate göre değişiyor. çok sayıda öğretmen arkadaşım var, az çok gelirlerini biliyorum.

kendisi ile karşılaşmış oluyor... e ^x in türevi yine kendisi. ben öyle anladım...

d/dt türev operatörü, bir denklemin t ye göre türevini alıyor. E^x in x e göre türevi yine e^x. O yüzden başta kafası rahat bana bir şey olmaz modunda, karşıdan geleni d/dx zannediyor. Sonra d/dt olduğunu görünce göt oluyor çünkü e^x in t ye göre türevi 0.

Bunları uzun uzun yazdım ya allah bildiği gibi yapsın beni.

Yakuza 123 Yazmış uzun uzun. D ye göre değil t ye göre Türev alıyor. E üzeri t olsaydı artistlenebilirdi. Şu an 0.

Bu arada e tam bir gerizekalı, yok olurum demesinden anlamalıydı.