nakil olmaz. artık önceden başvursanız bile kapatılacağı tarihi seçebiliyorsunuz. örneğin bugün iptal başvurusu yapıp 15 ağustosta kesilsin elektrik diyebilirsiniz.
yeni taşınacağınız yer içinse kira sözleşmesi ile birlikte taşınmadan önce başvurunuzu yapın. hal-i hazırda abonelikleri açıksa devralmak için ev sahibi ile birlikte gitmeniz gerekiyor ilgili kuruma.

kapatıp açma işlemleri e-devletten yapılabiliyor. nakil de olması lazım ama şu an üzerimde abonelik olmadığı için teyit edemiyorum bu bilgiyi.

abonelikler sayaç/tesisat no özelinde açıldığı için nakil olmuyor internet aboneliği haricinde. bir de güvence bedelleri günümüz ekonomik şartlarına göre belirlendiği için nakil işini yapmazlar.

Taşınma sürecindeyim. Önce taşındığım evdekileri açtırdım. Haftaya taşınacağım ama mevcut evimdekileri kapattırmadım. Taşınacağım evde oturanlar da taşındıktan sonra kapattırmışlardı. Açtırma işi hızlanmış epey, kapattırma daha da hızlı anladığım kadarıyla.

soğuk, sıcak ve gürültüye dair daha yalıtımsız bir camın/çerçeven olur.

çift cam ise iyidir, tek kötü yanı kışın soğuktan, yazın sıcaktan deforme olduğundan senede bir hadi iki senede bir bi zımpara vernik atılması gerekebilir.

ki ben severim bence bir eksi değil.

Çift cam ise ısı yalıtımı için sıkıntı olmaz, ama eskisi gibi tek cam ise ısı yalıtımı sakat.

fotoyu gör(e)meden yazıyorum; çift cam olsa bile çerçeveler bitikse kışın donarsın. kombiyi yüksek ayarda kullanırsın, bu da yüksek fatura olarak yansır. gürültüsü patırtısı da cabası olur.

Tüm pencerelerin düzgün kapandığından, kapatıp elini gezdirdiğinde açıklık olmadığından emin ol.
Çerçevelerin duvarla birleşim yerleri yeni boyalı değilse açıklık olmadığından ve küf oluşumu olmadığından emin ol.
Açma kapama mekanizmalarının sağlam olduğundan emin ol çünkü yenisini bulamazsın.
Bu şartları sağlıyorsa ve evin fiyatı makul ve diğer bakımlardan iyiyse
Tutulabilir.
Isı kaçağı olacaktır ama sünger çekerek epey azaltılabilir.

benim pencerelerim de ahşap doğrama, ankara'dayım ama çift cam olduğu için ısınmayla ilgili sorun yaşamıyorum.
üstelik sünger de yok camlarda, ben de çekme ihtiyacı hissetmedim.

önemli olan çürüme olmaması, zaten cilası falan varsa ve aşırı eski değilse olmaz.
çürüme dışında cilasında bozulma ya da cilada çatlak görüntü gibi şeyler olabiliyor, onlar ısı geçişini etkileyen şeyler değil.
elinizle iyice kontrol edin havanın ne kadar geçtiğini.
bunlarda sorun yoksa tutabilirsiniz evi.

Muratpaşa / Milli Egemenlik Caddesi üzerinde epey bir laptop tamircisi var. Tanıdığım tamir yaptırdığım özel bir yer yok, o yüzden belli bir yeri tavsiye edemiyorum. ama Antalya'da işin piri olanlar burada.

Bir arkadaş 1500 lira civarı para yattığından bahsetmişti

1000 civarı almıştık 3 sene boyunca eylül ayında. Mevcut bankaya sözleşme bitti. Her seferinde 3 sene imzalanıyor. Ya mevcut bankayla ya da başka bir bankayla devam edeceğiz. Belli değil henüz.

maaşın %10'u + 350 lira mıydı neydi bizimki, bakalım bu sene n'olcak.

büdüt: her sene eylül ayında alınıyor. toplu ödeme yapanlar da varmış. bu kısım bankayla yapılan anlaşmaya göre değişiyor.

en son Ocakta 5000 TL aldım, 3 yıllık maaş promosyonu olarak

Ben geçen sene 1 maaş almıştım. 4 yıllık anlaşmanın yenilenmesi sonucuydu. Benim çevremden duyduğum en iyi rakamlardan biriydi.

2 sene boyunca senelik 1500 alıcam. geçen sene almıştım bu sene de yatacak.

çalışan sayısına göre vs değişiyor. bazı insanlar 3-5 yıllığına 20 bin falan alıyomuş. bizimki baya az.

300 kişiyse çalışan başına minimum 1.500 tl olur. Bunun üstü değişkenlere bağlı net bir yorum yapmamız zor.

kardeşime bu ay 14.000 tl yattı, iki maaşına denk geliyor. çok şaşırdım duyunca, banka değişti, promosyon yattı dedi.

firmanın büyüklüğüyle beraber tamamen bu işlere bakan kişilerin becerisi ve keyfine bağlı. bu yılın başında 5 yıllığına 18.500 için anlaşan kamu kurumu oldu. bize geçen sene 3 yıllığına 3.600 vermişlerdi.

edit: rekor daha bugün kırılmış. eskişehirde 3 yıl için 31.100tl www.esgazete.com

2 ay önce aldım, aylık 189 tl olarak 22 ay sözleşme yapılmış bankayla. 4 bin küsür para yattı.

Geçen sene sözleşme yenilenmiş. 3 sene için 1800 TL puan veriyor banka. Güncelleme yapmaya çalışıyor sanırım ilgili bölüm sözleşmeye rağmen.

Kişi sayısı kadar sözleşmenin kaç yıl için yapıldığıda önemli. Nisan ayında 4 yıl için 14.300TL aldık. (Kamu kurumu)

geçen ay 8bin liradan bir tık fazla yattı.

3 senede bir alıyoruz bu parayı.

Enflasyonu, paranın değer kaybını vs her şeyi geçtim, arkadaşınızın çektiği kredinin faizi, açacağı mevduat hesabının faizinin üstünde olacak? nasıl bir kar çıkarttınız ortaya?

Ha derseniz ki ama 100K çekecek, 110K da üstüne ekleyecek onun faizi ile rahatlıkla kredinin taksitini ödeyebilecek? E o zaman kredi çekmesin zaten ne diye gidip 100K kredi çekiyor fazladan?

Bu ancak şu noktada mantıklı olabilir, arkadaşınız hiç bir şekilde para biriktiremiyordur, yatırımdan anlamıyordur sabit bir geliri de vardır garanti, ama gıdım gıdım TL olarak param artsın diyordur (Ki burada fena halde yanılıyor), borç alıp faize yatırayım ben faizine razıyım diyordur ona bir şey diyemem.

100 bin çekip eldeki 110 u da ekleyerek bir mal alırsa ve aldığı malın fiyatı faiz farkından fazla artarsa ancak o zaman kar elde eder.

Konut kredisi veya özel bir kredi çekmiyorsa evet tüm kredilerin maliyet oranı mevduat faizinin üzerinde, yani 100bin çekip 100bini vadeliye yatırıp taksitleri oradan ödediğinizde kredi sonunda kendi cebinizden ekleme yapmak zorundasınız fakat şu ana kadar kur korumalı kredi faizlerinin üzerinde kaldı getiri olarak, yani yoktan para var ettirmiş oldu sizin dediğinize uyan bir şey.

Normalde şu anda makul yatırım diyebileceğim araba almak olur ama ihtiyaç değilse kullanılmayacaksa hayır, ihtiyaçsa kredi ile alınabilecek en iyisi alınmalı diyorum ben ama kullanılmayacak ihtiyaç değilse durduğu yerdeki masrafı gene mantıksız olur.

Benim tavsiyem yapacaklarsa o parayı kur korumalıya koysunlar, aylık %2nin üzerinde oranla çekeceklerse krediyi makul değil bilgileri olsun, %1,8 altı bulurlarsa makul olur.

@solo elemanın yaptığı hesaba göre; 210 binin getirisi aylık 3.700 tl falan. 100 bin kredinin toplam faizi 30 bin. aylık ödemesi 5.376 tl. eldeki getirinin de sürekli artacağını düşünürsek mantıklı gibi geldi bana. getiri artmasa bile 2 senede faizini ödediği gibi 58.800 tl de artıyor ve de alınan 100k da senin olmuş oluyor. parayı artırdıkça getirisinin de artacağı olayına kilitlenmiş. başta zararda gibi görünse de 2 sene içerisinde karda gibi.

çekeceği kredi faiz oranı 1,79 bu arada.

@Improbable, madem amaç aza tamah etmek, enflasyonu göz ardı etmek o zaman 24 ay yerine 48 ay çeksin o zaman gelen mevduat faizinin üstüne para eklemeden bedavadan almış olur o 100K'yı?

Anlatmak istediğim şey şu, sen 110K ile bedavadan 100K para yaratmış oldun evet, ama enflasyonu olan bir ülkedesin o bedavadan gelen paranın bir hayrı yok ki? 2 sene sonra ya da 4 sene sonra kredi bittiğinde o hiç bir işte kullanmayıp faiz ödemesine yönlendirdiği 110TL hiç olacak fazladan 100K kazanmış kazanmamış ne önemi var?

Olacağı söyleyeyim 1 bilemedin 2 sene direnir arkadaşın sonra, s.çarım böyle işin zembereğine der içerideki paranın tamamıyla önden faizini ödediği krediyi kapatıp kuş kadar para ile kalır ortada, ya da 4 sene sonra direnmiştir, 210K parası vardır bankada ama "ağam iyi de biz bu boku niye yedik?" fıkrasındaki gibi hayatı sorgularken bulur kendini

@solo tabi ki enflasyon şartlarında zaten eriyecek parası da başka enstrümanı yok adamın. hiç yoktan iyidir deyip kırıntı peşinde zaten. 48 ay vadesi yokmuş, en fazla 24 ay.
işte n'apabilir peki, şartları belli. boşuna uğraşıyor o zaman. uyarayım da girişmesin böyle işlere.

şöyle yapsın diyebileceğiniz bir yöntem söylerseniz makbule geçer.

Kimse şöyle yapsın diyemez, sadece size neden mantıklı neden mantıksız açıklamasını yapabilir biliyorsunuz yatırım önerisinde bulunmak suç.

Sadece söyleyebileceğim, kredi çekip kendi parası ile birlikte faize yatırım kredisinin taksitini ödemek karlı bir iş değil zarar ettirir.

Temettü veren yabancı hisse senetlerini ya da yabancı hisse senetlerine yatırım yapan yatırım fonlarını inceleyebilir belki.

YTD.

araya gireyim, 100k ve üzeri tüketici kredilerinin vadesi 12 ay ile sınırlandırıldı.

İhtarname çeksin elinde kanıt olsun. Başkasına kiraya verirse belli bir sürelik kirayı ondan alabiliyorsun o şekilde.

Gerçekten taşınacak biri bundan kaçınmaz. Babamlar mecburen bi ev alacaklar ve aldıkları an kiracıya ihtarname gönderecekler mesela çünkü gerçekten içinde kalınacak.

ihtarname çekebilir elbette fakat nazikçe bildirmek daha doğru bir davranış. siz sıkıntı çıkartırsanız ihtar çekmesi gerekir.
güncel fiyattan başkasına vereceğini düşünüyorsanız attığı imzaların bulunduğu inşaat sözeşmesi, ön sözleşme vb fotoğraf isteyin. en doğal hakkınız.

Avukatla calisirsaniz en dogrusunu yaparsiniz. Aksi halde zararli cikarsiniz. Aksini gormedim.

Bu ve benzer sureclerle birkac kez muhattap oldum. Avukat harici anonim alacaginiz cevaplarin yarim yamalak ve/veya sizi yari yolda birakma ihtimali olan genellikle eksik ve hatali bilgiler oldugunu unutmayin.

Yazılı bildirimde bulunması da (ihtarname vs.) bir işe yaramaz. Tahliye davası açması lazım. Dava açmadan çıkmanı isterse "çıkmıyorum" dersen hiçbir şey yapamaz. Çok basit. Gidip tahliye davası açacak ve gerekçe olarak aşağıdakilerden birini sunacak. Bu durumda evden çıkarsınız. Eğer 3 yıl içinde evi başkasına kiralarsa size 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat öder. Bunun takipçisi olursun sadece. Ama bu durumda bile kârda olur ev sahibi. 1 yıl boyunca yüksek bedelden kira alıp yarısını sana verir atıyorum. 1 yıl sonra yüksek kira üzerine bir de yüksek zam yapacağı için kâra geçmiş olur.

Borçlar Kanunu
...
II. Dava yoluyla
1. Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle
a. Gereksinim, yeniden inşa ve imar
MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,
2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

..

Peki diyelim sulh yoluyla evden çıkacağım yine de 1 aylık mı sürem var yoksa bana en azından 3 ay gibi bir süre vermek zorunda mı ev sahibi ?

ev sahibinin herhangi bir gerekçe ile sizi sözel olarak evden çıkartma şansı yok mahkeme olmadan. ihtar çekse bile sonunda mahkemeye vermesi gerekir.

siz anlaşıp çıkmayı kabul edecekseniz oturup karşılıklı olarak şartları konuşur belirlersiniz ev sahibi ile. sizi çıkartmaya bir hakkı olmadığı için süre vs şartı yok. nasıl anlaşırsanız öyle olur, kiracının eli güçlü bu aşamada. evin bir kaç ay geç boşalacak olması bile bir kaç yıl sürecek mahkeme sürecine göre işine gelir ev sahibinin. hatta kimileri o bir kaç ayın kirasını bile almıyor hatta taşınma masraflarına falan katılıyor yeter ki kiracı evden çıksın diye. böyle anlaşmalı şekilde çıkarsanız evi yeniden kiraya verebilirler bir hak iddia edemezsiniz. 3 yıl oturduğunuza göre şu anki aptal piyasaya göre en az 2 katına kiraya verirler zaten evi.

yok ben oturacağım, inatlaşacağım derseniz de kiranızı zamlı şekilde ödeyip devam edebilirsiniz. ev sahibi sizi yasal süre içinde mahkemeye verir o süreç de itirazı, icrası vs derken kafadan 2 yıl sürer. hatta süreyi kaçırırsa +1 yıl daha. mahkemeyi kazanıp sizi çıkartırsa 3 yıl kiraya veremez. onun takibini de uğraşmak isterseniz sizin yapmanız gerekir yalnız.

güncel bilgi 1 ay. yani aynı durumda akrabam var oradan biliyorum. 1 ay kala haber verse yetiyor. evi kentsel dönüşüm ile yıkılacaksa 1 ay kala sana haber vermesi yeterliymiş.

bu arada 6 aylığına devletten kira yardımı ve taşınma yardımı alma hakkınız oluyor.
1 ay kala haber vermesi ayıp ama. yani bu işler aylar sürüyor. son dakikaya bırakmış. tabi eğer gerçekse!

tüfe oranında ya da devletin belirlediği %25 kira artışını yap, otur oturduğun yerde. adliyeler bu tür davalarla dolu. 1 yıldan fazla sürer sonuçlanması, ayrıca kendim oturacağım diyerek seni çıkartıp başkasına kiraya vereceğini düşünmüşsün -ki öyle olacak gibi- gerçekten kendisi oturacaksa sözleşme bitimine en az 1 ay kala "kendisinin oturacağını" belirten bir ihtar çekmesi lazım. çıkmazsan tahliye davası açacak, o da dediğim gibi 1 yıldan uzun sürer. davayı kaybedersen avukatı varsa vekalet ücreti ile dava masraflarını ödersin. çok bir şey tutmaz.. işte o ihtar senin kanıtın olacak ileride. o ihtardan sonra oturmaya devam edersen dava açacak. açılan dava tahliye ile sonuçlanırsa evi boşaltırsın. bundan sonra kendisi oturmak yerine başkasına kiraya verirse tazminat hakkın olur ve çatır çatır alırsın.

ayrıca şunu da belirtmek isterim ki ev sahibinin aynı ilde veya ilçede başka bir evi ya da evleri varsa; seni kendim oturacağım gerekçesiyle çı-ka-ra-maz. dolayısıyla kaybedeceği bir tahliye davasını da açamaz. açsa bile sen kazanırsın. mahkeme ev ihtiyacının gerçek, samimi, sürekli ve zorunlu olup olmadığını araştıracak. ev sahibinin emlakçısı zarf atmış. yutup yutmamak sana kalmış. zarf atmamış olsalar bile resmi kanalları kullansınlar.

Dava açsın.
1 ay öncesinden söylemek diye bir şey yok. Kiracıyı 10 yıl boyunca çıkaramıyorsun ki.

Başkasına vereceğini düşünüyorsan emlakçıya söyle "durumum yok, çıkamıyorum evden. Elbette ev sahibinin yasal hakkıdır, ihtiyacı varsa hukuki süreçleri başlatabilir"

Huzurunuzun kaçacağını düşünüyorsanız taşınma+emlakçı parası isteyerek evden ayrılabileceğinizi de söyleyebilirsiniz.
Yasal olarak süreniz mahkemem sonuçlanana kadar. O da mahkeme açarsa, başka evi yoksa, gerçekten orada oturacaksa vs.

Mahkeme masraflarını hiç kafanıza takmayın, yeni bir eve geçseniz vereceğiniz kira farkından çok daha düşük olacaktır.

ev sahibine açık açık söyle sizden başkası oturmasını planlıyorsanız takip edeceğim şeklinde
6 ay süreniz var çıkmak için resmi bildirimden sonra (ihtarname)

Eğer anlaşıp çıkarsan ve ileride ev sahibinin evde oturmadığını tespit edersen herhangi bir tazminat talep edemezsin. tazminat talep edebilmen için seni mahkeme kararına istinaden çıkartmış olması gerekir. bu yüzden çeksin ihtarnamesini açsın mahkemesini mahkeme sonucunda çık mutlaka derim

Ben olsam bu noktadan sonra ev sahibiyle iletişimi keserim. Avukata giderim. Avukatım bu, buna konuş derim. Davasını açsın. Avukata vereceğin 5-10 bin neyse, seni o kadar rahatlatacak ki.

Yeni zam düzenlemesinden sonra kiralar daha da fırladı. Bir an önce harekete geçmen iyi olur.

Evi başkasına kiraya veremez durumu teorikte öyle. Pratikte piyasanın biraz altına birine kiraya verse, sen şikayet ettiğinde yeni kiracı ben burada kiracı değilim dese ne olacak? Demokraside çareler tükenmiyor.

Gerçekçi olmak gerekirse senin yeni bir ev bulman lazım. En hızlı şekilde.

Normalde esnafın fiş kesmesi vergi vermesi lazım. Kaç kişi yapıyor bunu? kanun bunu da söylüyor.

yenmez.

sakın

Çok geçmiş bencede yeme

sktden önce buzluğa koyduysanız ve buzluktan hiç çıkarmadıysanız, buzluktakilerin hiç çözülmediğine eminseniz yenebilir.

tarihi geçmeden önce derin donduruculu dolabın buzluğuna atılmış ve dondurulmuş olma koşuluyula yenir bence.

inheritance'ın dediği gibi oldu :(

ayrıca 2 yıllık kurban eti de var. onları ne yapayım?

kırmızı et yıllarca dayanır onda sorun yok. uzun süreli elektrik kesintisi falan olmadığına eminsen tavuğa da bir şey olmamıştır. güzelce terbiyele ve göm geç.

Abi bu soru hep kafa karıştırıyor ama o stk tarihi "normal" şartlar için geçerli, ürünü dondurduğunda geçerliliğini yitirir. Bu örneği daha önce de vermiştim şu an askere gidip et yemeği yiyen birisi 50-60'lı yıllardan kalan dondurulmuş etleri yiyor, öyle düşün. Arkadaşların dediği gibi stk öncesi dondurmuşsan o arada elektrik kesintisi vs nedeniyle bi çözülme yaşamadıysa yenir sorun yaşamazsın.

bütün tavuk 1 yıl, parçalanmışsa 9 ay, kıyma ise 3-4 ay demişler birleşik devletler tarım bakanlığı sitesinde.
ask.usda.gov:~:text=If%20kept%20frozen%20continuously%2C%20chicken,chicken%2C%203%20to%204%20months.

edit: ölmezsiniz ama tadı kaçar demiş özetle.

çok kez tarihi geçmiş buzluktan alıp tavuk yedim. birşey olmadı.

not: birşey olursa sorumlu değilim :P

@bohr atom modeli, 'indefinitely' diyor yalniz saklama süresine, gözden kacmis :)

@arkadakiadam

haklısın orayı okumamışım. :)

bizimkiler klasik yöntem afyon - antalya - manavgat yaptılar rahatça 64 yaşında 2 insan.

merhaba, ankara-side için en mantıklı güzergah ankara-gölbaşı-kulu-cihanbeyli-konya-seydişehir-akseki güzergahını takip etmek. niğde otobanı ile yolu çok uzatmış olursunuz.
yazdığım güzergahta kulu kavşağında ve seydişehir'den sonra toroslar geçişinde dikkatli olmakta fayda var.

sürekli antalya-ankara yapan biri olarak gerek yok diyorum. afyon +1

Kulu seydişehir Akseki güzergahında 100 km'lik dağ yolunun büyük bir bölümü gidiş geliş ve rampa şeklinde. Afyon ısparta yolunu tavsiye ederim.

akseki yolu çok güzel, orayı tavsiye ederim.

konya seydişehir üzeri güzergah dağlık ve genelde üç şerit, bir geliş bir gidiş ve bir şerit de ortak olacak şekilde. çok keyifli bir yol ama aceleniz varsa kullanmayın.

Bilardoyu pek bilmiyorum ama masa kiralanmıyor mu onda? Herhangi bir yerde masa kiralayınca tek başınıza oynuyorsunuz işte. Sizin aradığınız şey tam olarak nedir ki?

champs iyidir. sıkış sıkış bir yer değil.

cebeci'de baron var. kimsenin ilişeceğini sanmam. siyasalın az berisinde, dikimevine doğru sağda kalıyor.

Ev çiyanına benziyor.

böceği bilemedim ama faydalı bi bilgi vereyim; nerde bulduysanız oraya geceden içine az zeytinyağı koyulmuş bir cam kase koyup sabaha kontrol edin. varsa diğerlerini de yakalamış olursunuz.

cuzdan kullandigim zamanlarda ayni sekilde siraliyordum ben de. sonra cuzdani kullanmayi biraktim.

Değeri büyük olan paralar boyut olarak da büyük olduğu için ben de öyle yapıyorum.

Nakiti sadece istanbulkart yüklemek için bulunduruyordum, artık onu da online yüklediğim için hiç nakit taşımıyorum.

Pandemiden sonra fırın bile temassız çekim yapıyor kolayca.

Ama taşıdığım zamanlarda sık kullanılan küçük paraları elimi sokup hemen çekecek şekilde dışa, kolay ulaşılır yerlere, 100-200 lira gibi büyük (evet, ben nakit kullanırken büyük paraydı bunlar swh) daha zor ulaşılır yerlere koyuyordum.

Sadece takıntı değil. paralara ulaşma ve kalan miktarı tespit kolaylığı sağlar

Genelde büyükten kucuge. Ama bazen aceleyle rastgele soktugum da oluyor.

Kolaylık sagliyor +1

Stavro +1

bende tam tersi bi alışkanlık var. tee çocukken atmye para çekmeye beni yollarlardı ekmek almaya yollar gibi. biri elimden kapmasın diye küçük olanı dışarda olacak şekilde katlar elimde tutardım. tabii cüzdanım çantam filan yok elimde taşırdım. o zamandan beri alışkanlık oldu, şimdi hiç düşünmeden küçük olan en dışarda olacak şekilde koyuyorum hala.

iç içe ama küçükten büyüğe.zaten büyüğün sayısı az oluyor :')

cüzdan kullanmıyorum. sadece kimlikler ve kartlarım var kartlıkta.
ama cebime koyduğum paraları ben de benzer düzende koyuyorum en alta en büyük para gelecek şekilde sıralıyorum ve içe ortadan bir sefer katlayıp ön sol cebime koyuyorum.

ön sağ cebe anahtar ve e-imza(çakmak cebine bozuk oara)
sağ arka kartlık
sol arka telefon

20 yıldır bu şekilde düzenim. hiç şaşmaz.

ben atamın yüzü aynı yöne bakacak şekilde sıralıyorum. (takıntım bu) sayısal olarak büyükten küçüğe sıralarım.

stavro +1

ayrıca Improbable +1

bozuk para cüzdanım var anne tipi fermuarlı 100 liraya kadar olan bozuk paralar ile metal paraları koyuyorum. montumun cebinde hep elimin altında. diğer paraları (olursa çünkü yanımda para taşımayı pek sevmiyorum) çantamdaki esas cüzdanıma karmaşık bir şekilde koyuyorum.

en büyük banknot dışarıda olacak şekilde büyükten küçüğe, atatürk resimleri düz ve içeri bakacak şekilde diziyorum.

kesinlikle rasgele. bu duyuruyu okuyana dek siralamk dizmek falan aklimin ucundan gecmemisti.

artık cüzdan. kullanmıyorum kartlıkta kartlar var para yok. ancak eskiden ve gerektiği zamanlarda dışarıda küçük paradan içeriye doğru büyük para olacak şekilde sıralarım. zaten olması gereken de bu.

Stavro +1

Artık nakit taşımıyorum. %100 kart ..

Atatürk hep aynı tarafta ve soldan sağa doğru küçükten büyüğe olacak şekilde.

pek nakit taşımıyorum ama olursa da değeri en küçük olan en dışta olacak şekilde ikiye kıvrılmış olarak sağ kıç cebine koyuyorum.

milletin önünde cebimden çıkarınca fazla para varmış gibi gözükmesin diye.

Buruşuk ve rastgele.

ayrıca evlendikten sonra da bitiyor o kendine bakma işleri.

Bu durum benim de çok dikkatimi çekiyor ve şaşırtıyor. Bakımsız olmak bir nevi kendine saygıyı bırakmak aslında. Doğal olmakla alakası yok. Dışarı çıkarken insanlar ne diyecek diye değil, kendinden bunu beklediğin için bişeyler yapmalısın. Memurların olduğu bir kurumda çalışıyorum, kendine bakan insan oranı yüzde 1-2 falan.

birçok sebebi var. bence fakirlikle ilgisi yok demek kolaycılık olur, bu coğrafyada fakirlik bireysel değil genetik bir unsur gibi, evlere ekmek hep fazladan alınır, en ufak olayda un ve yağ yağmalanır, bir yokluk ve kıtlık korkusu sessiz ve dilsiz biçimde nesilden nesile aktarılmış ve insanlar üst-baş almak, şarap, puro, kitap kültürünü geliştirmek yerine ev'e araca, altın yada benzeri şeylere yatırarak hep fakirlik korkusuyla yaşamış, üstüne alıp giymek lüks, fazladan elbiseyi yıkamak bile lüks bu insanlara onun yerine bir şeye yatırıp zor zamanlarda açta-açıkta kalmamayı düşünüyorlar.

oturmuş bir sistem bu korkuyu silince insanların giydikleri ve yaşamları da düzen kazanmaya başlıyor.

sabahları makyaj yapmadan çıkıyorum evden ofiste yapıyorum makyajımı :)

kazançla bi tık ilgisi olabilir mesela önceden grand tuvalet giyinen ben, gömlek-pantolon ütülememek için normal chino pantolonun üstüne yıkanmış ama ütülenmemiş gömleği giyiyor, o gömleğin üstüne de v yaka kazak giyiyorum. malum elektrik zammı. tasarruf mode-on yani. pandemi üstüne savaş derken sıkıyorum biraz. hatun sarıdan koyu renge döndü mesela saçta. bildiğin küçülen şirketler gibiyiz. ha tertemiz giyiniyoruz o bize yetiyor.

onun dışında genel olarak bi bakımsızlık var gibi evet, saldı insanlar çünkü. içlerine gömüldüler bence. ev iş, ev iş.. madem onu yapmıyorum bunu da yapmayayım deyip kombinlerini tamamlamıyorlar ya da gerek görmüyorlar. bütünlük kayboldu.

bence bu sosyolojik bir durum. babafingo +1 kolaycılık bunda çok etken. bir de çevrenin etkisi olduğunu düşünüyorum. bir diğer etken ise toplumun mutluluğu. ülkemizde bir yaz tatilini bile planlayamıyorsun, kafan esti mi bir yerlere gidip istediğin zaman istediğin şeyi alamıyorsun. mutsuz olmaya kodlanıyorsun ve sonuç olarak özbakımın özsaygın düşüyor.

Herkes gobekli (ozellikle erkekler). Bana en cok gorunen bakimsizlik emaresi o.

herkesin değil. ben jilet gibi ve şık giyinirim. o şu şekil giyinir.

erkek halimle bakımlıyım. benim çevremde bakımlı insanlar çoğunlukta.

Sana öyle geliyor abi tamamen kazançla alakalı. Bakımsız gördüğün adamla bakımlı gördüğün beş kişiyi çevir aylık kazançlarını bi sor bakalım nasıl sonuç alacaksın, adam ay sonunu nasıl getirmeye çalışacağını düşünmekten kendi özbakımına dikkat edemiyor bu gayet doğal. Ha ama kafası rahat adama bak pırıl pırıl, e normal. Sen hangi tarafa aitsen çevrende de öyle insanlar görürsün, bu da algıda seçicilik biraz.

Valla ben uzun zamandır evden çalışıyorum, biraz saldım.
Ekonomi de insanın kendin bakma motivasyonunu aşağıya çekiyor bence.

Ama ofise gitseydim özenirdim tabii ki ben de. Veya önemli bir gün varsa dikkat ediyorum saç sakal traşıma, renk uyumuna, kombinlere vs.

Dışarıda da bakımsız insan görsem, ya dediğim gibi ekonomik sebeplerden zaten belini zor doğrultuyor bir de bakımına mı özen göstersin derim, ya da ne güzel ya kimsenin ne düşündüğü umrunda değil kendi rahatlığında yaşıyor, belki önemli olan kılık kıyafeti, saçı başı değil de neler ürettiğidir... derdim.

ufak tefek istisnalar olabilir. yani çok fakir, evine ekmek bile zor götüren ama jilet gibi dolaşan insanlar da olabilir ama onlardaki psikolojinin, bulundukları durumu örtmeye çalışmaları gibi yorumluyorum.

uzun ilişkiler veya evliliklerde de salma olabiliyor. kesinlikle hoş gördüğüm bir yaklaşım değil, herkes kendine bakmalı evli çocuklu da olsa fakat ister istemez olabiliyor. Denk geldim bir kaç tane şirketlerde üst düzey yönetici olup da pakistan vatandaşı gibi takılan. Bu insanlar senin benim maaşımı 10a katlar ama saça ve giyime dikkat etmeye biliyorlar.

Babam emekli öğretmen mesela, hep pahalı paltolar, pahalı çoraplar, pahalı ayakkabılarla gezmeye çalışıyor. Yahu benim milyoner tanıdıklarım çakma converce alıp yırtık pırtık giyiyor sen 3 kuruş maaşınla ne diye columbia da takılıyorsun mesela? Hayır bir de anadolunun ufak bir şehrinde yaşıyor yani. İşte orada devreye bir şeyleri gizlemeye çalışmak giriyor sanki.

Ama gözünün çapağını da silersin be kardeşim.. onu da işte yine refah seviyesindeki düşüş ve vurdum duymazlığımızın artmasına yoruyorum.

Ağır makyaj yapmış ama dişlerini fırçalamamış bir plaza kızıyla karşılıklı bir metrobüs yolculuğundan sonra şehir değiştirdim.

Tarihin en büyük tuzağı, geeckondu mahallesini dönüştürdüler kutu evler. Şantiyesinde bulundum epey, sokağa atacak paran varsa değerlendir. Konum olarak şehrin çok uzağı ve değersiz bir ilçe Kepez.

Bu evleri satamıyorlar bir türlü sanırım. Gecekonduları yıkıp bu Sur yapıyı yaptılar tamamlanamadı tüm proje. Satılık/kiralık evlerin çoğu gecekondusu olup buradan kendisine daire düşenlerin evleri. Belediye ile sorun yaşadılar, şirketle sorun yaşadılar vs.

Antalyada da Bilmem ne konutları, bilmem ne 5 konakları gibi istanbuldaki gibi devasa şeyler yok veya yaygın değil belki ondan tutmamıştır.

Aidatlarının yüksek olduğunu biliyorum ama bu konu kişiye göre değişiyor sanırım çünkü istanbulda 500 1000 tl aidatlara normal diyorlar galiba. Fakat şu an proje tamamlanamadığı için pek bir hizmette yok. (Normalde projenin tamamında avm okul cami vs gibi şeyler var)


İçinden tramvay geçtiği iddia ediliyor ama içinden değil önünden geçiyor yani sitenin dışından.

Bir de şu aralar sanki denize yakınmış diye devremülk gibi satmaya çalışıyorlar fakat araştırdığımda denize servis kaldıracaklarını gördüm yani tam kandırmaca.

Çevresinde pek bişey yok, cezaevi var, sanayinin bir kısmı var.

Sonuç olarak pek tavsiye etmem, fiyatta çok uygun gelmedi bana.

Başka soru varsa alabilirim.

Yan dairem satılık, 3+1 ebeveyn banyolu falan bahçeli mahçeli süper ev, 950.000 istiyorlar. Ben kiracıyım zamanında 275 e satın almadığım için kafamı taşlara vuruyorum. Konumu da bura ile eşdeğer. Site keşmekeşi, aidatı vs herşeyi ayrı dert. Nerede çokluk..... Antalya çok göç aldı son zamanlarda, ev alma niyetiniz varsa elinizi çabuk tutun. Fiyatlar günlük artıyor.

1 aylık Antalya'lı olarak öncesinde ben de sur yapıyı cazip bulurdum ama gelip görünce o büyü bozuldu.
Şantiye sahası hala orası.

semt iyi fazla üzmez. güneye doğru akdeniz üni, antalya arena stadı, adliye ve konyaaltı sahilleri var. yakınında otogar, hayvanat bahçesi falan var. merkezi bir yer sayılır. denize uzaklığı da çok değil. yani semt iyi dediysem merkezi yerlere uzaklık açısından dedim. yoksa oturmuş bir semt yok, semt kültürü hiç yok, bilinmezlik var. burdan ev alanlar kimler? oturacak mı kiraya mı verecek belli değil. yıllardır inşaat halinde zaten. zamanında kamu çalışanlarına bu evler için ödeyebilecekleri fiyat nedir gibisinden bi anket yapmışlardı. ben de katılmıştım, öncelik tanınacaktı falan. meğerse değer/fiyat araştırmasından ibaretmiş. çevremden alan da olmadı.

lakin bu sur yapı bi önceki belediye başkanı ile sıkı fıkı olan bir oluşum. projelerinde gösterilen örnek fotoğraflardaki o amerikanvari sistemin çoğunu büyükşehir belediyesi üstlenmişti. yani sur yapı sadece binaları dikecek, çevresindeki parkları yürüyüş yollarını vs. belediye yapacaktı. başkan değişince mas gibi ortada kaldılar. şimdiki belediye "ben karışmam, banane" diyor. zaten hala şantiye halinde çoğu kısmı. bitmedi yıllardır.

ayrıca sur yapı bir çok bloku başkaca inşaat firmalarına devretti. yani evi sur yapı'dan almıyorsunuz. o inşaat firmalarının ne durumda olduğunu bilemiyoruz. (yapı denetim borçları vs.) çoğu batık durumda ve vurgun peşindeler. 2+1 için fazla fiyat yazılmış. türkiye geneli artan ev fiyatları diyoruz ya antalya'da durum biraz daha farklı. bildiğimiz artış hızından daha fazla artıyor ev fiyatları. yani artıyor da satılan ev görmedim doğru düzgün. adam 2 ay önce 350-400 olan eve birden 950 bin, 1 milyon fiyat biçiyor.

belirttiğiniz ilandaki foroğraflar da zaten maket fotoğraflar. böyle bir yer yok. çünkü sorunlu burası, biter mi bitmez mi belli değil. yıl sonu teslim demiş. her sene bunu diyorlar zaten.

bir elmanın iki yarısı ?

etle tırnak gibi

Bir fidanın güller açan dalı

arabamı aldığımda ilk olarak 4 saat şehirlerarası yolculuğa çıkmıştım. şehirlerarası yolculuk şehir içinden çok çok daha rahat.

@adventchant, evet herkes böyle söylüyor ama şehirler arasinda ölümlü kaza oranı daha yüksek ve bir sürü kamyon tır var. ;/

ilk uzun yol tecrübem ehliyetimi aldıktan uzun yıllar sonra olmuştu. O güne kadar hep uçak kullandım ama araçla uzun yolun keyfi başkadır bana kalırsa. İstanbul gibi şehir içi yerlerde kullanmak çok daha stresli bir iş. Navigasyonunuz açık olsun, arada göz ucuyla keskin virajları önden görüp hızınızı ona göre düşürün. Aracın yağına suyuna baktırın. Olası bir yolda kalma durumunda arayabileceğiniz çekici hizmetlerinin numaralarını kaydedin. Kasko, trafik sigortası ya da yetkili araç servisinizin ücretsiz hizmetleri olabiliyor onları bi kontrol edin. Tek başına gitmektense yanınızda bir yol arkadaşı olması her anlamda iyidir uzun yolda.

EK: Bu arada evet ağır vasıtalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın. Dikkatiniz hep yolda olsun, başka şeyler düşünüp dalıp hız yapmayın.

arabamı ilk aldığımın 3. günü şehirlerarası yolculuk yapmıştım. gerçi mersin-adana arasıydı :/

tam hatırlamıyorum ama cok uzun bir süre değildi. bence artık cıkabilirsiniz. zaten uzun bir rota değil. şehirlerarası hıza alıştıktan sonra şehiriçine girince reflekslerinizi unutmayın :)

Siz şeridinizde kaldıktan sonra problem yaşamazsınız merak etmeyin. Kamyonlardan ve tırlardan da diğer araçlardan korktuğunuz kadar korkun ya da kaçın.

Şerit takip önemli, diğer konula şehir içindeki gibi; başka insanların hata yapma ihtimaline karşı azami dikkat, trafiğe uyumlu bi hız, navigasyon ile çıkışların girişlerin kontrolü o kadar.

(bkz: yol yabdılar)

Eskiden uzun yol tecrübesi çok önemliydi, neredeyse tüm şehirler arası yollar gidiş gelişti ve bölünmemişti.

Her gün hatalı sollamadan dolayı kafa kafaya çarpışan arabalar ve ölümlü kazalar olurdu. Asfalt kalitemiz de çok kötüydü, araç teknolojisi de.

Şimdi bölünmemiş yol yok, hatalı sollama ile kafa kafaya biriyle çarpışmak neredeyse imkansız. Artık yeni moda yavaş giden büyük aracı sağdan sağlayıp emniyet şeridindeki tırın/kamyonun altına girmek maalesef.

Rahat olun, stres yapmayın, trafiğin akışına uyun, çok yavaş gitmeyin. Hızlı gitmeyeceğiniz zaten belli.

Önünüzdeki araçla mesafenizi koruyup hızınızı dengeleyin, o giderse başka araçla yapın bunu, tabi ki hız sınırları içerisinde. Trafikle beraber akarsanız kolay kolay bişey olmaz.

Yavaş giden bir ağır taşıtın arkasında düşerseniz acele etmeyin, uygun zamanda sağlıklı bir şekilde sollayın.

arabayı aldıktan 1 saat sonra, çorum-ankara yaptım. sonraki gün de ankara eskişehir :D

dümdüz yol başkan. bas geç. dert edilecek bir şey değil.

şehir içi birkaç denemeden sonra uzun yola çıkanlardanım. sorun yaşamamıştım. 8 aydır kullandığına göre rahat rahat gider gelirsin.

naçizane birkaç tavsiye; yol boşsa bile gaza gelip radara yakalanmayın ve mümkünse tek başına çıkın yolculuğa.

bu arada @John +1 yollar gayet iyi.

bir yıl dolmamıştı sanırım benim de. kesinlikle çıkın, yoksa yirmi-otuz yıldır araba kullanıp şiir dışına çıkamayan çok tanıdığım var. sadece, ilk uzun yol deneyimlerimde, korkusuzluğun da verdiği cesaretle saçma yanlışlar yaptığımı fark ettim sonradan. misal, benzin istasyonundan ana yola geçerken "o araba çok ilerde yaa, geçerim" diye fırlamayın sakın. hiç araç kalmayıncaya kadar bekleyin. "sollayıvereyim" demeyin. abartılı bir dikkatiniz olsun ve bunu hep koruyun.

bunun dışında müzik dinleyin, yola bakın, keyifli zaman geçirin. kutsal anlardır yolculuklar.

Viraja, kavşağa girerken yeterince hız düştüğünüzden emin olun. Düz yolda hızınız anlaşılmıyor. İki yıl şehir içinde kazasız araç kullanıp, otoban çıkışına girerken savrulan, aracın kontrolünü kaybeden arkadaş var. Temkinli olursanız sorun yaşamazsınız.

Kurallara uyun, hız sınırlarını aşmayın, bir de yorgun yola çıkmayın hiç bir şey olmaz.

Daha uzun rotalarda en çok 4 saatte bir mutlaka mola verin dinlenin.

Ehliyetimi aldıktan sonraki ilk bir kaç sene işim oldukça ödünç alarak babamın arabasını kullandım. Kendi arabamı aldıktan sonraki bir sene içinde ilk uzun yoluma çıktım (Ankara - İstanbul).
Kurban bayramı (ilk gün) sabahıydı ve erkenden çıkmıştım.
Yollar bomboştu ve çok güzel bir deneyimdi.

İlki 3. Ay 50 km lik bölünmüş yol gidiş-geliş,tavsiyem hız adaptasyonu ve dikiz aynaları hakimiyeti.

Biz, beraber yaşadığımız için bütçeyi ortak yapıyoruz. Ay başında aldığımız maaşlar farklı olsa da ay sonunda birikimlerimize eşit para atacak şekilde ödemeleri ve harcamaları bölüştürüyoruz. Eğer ay sonunda eşit olmadıysa o zaman az harcayan diğerine biraz atıyor elde kalan parayı eşitlemek için. Bir dahaki ay başı 0 dan tekrar maaşlar alınıyor, aynı düzen devam ediyor.

tüm gelir birleştirilir, tüm giderler oradan yapılır. kalan ortak bir yatırım hesabına konur. evlenince maaşın senin maaşın olmuyor artık. ailenin maaşı.

Herkesin kendine özgü bir davranış biçimi olur, hiçbirine mutlak doğru diyemeyiz.
Kimin ne kadar kazandığına bakılmaksızın tüm masrafları erkeğin ödediği, kadının gelirinin sadece kişisel harcamalarına ve birikime gittiği aileler de azımsanmayacak kadar çok.

Bizim anlayışımızda az veya çoka bakmaksızın ikimiz de beraber kazanıyor, beraber harcıyoruz. Doğrusu, olması gerekeni de bu gibi geliyor bana.

Hayat ve evlilik çok uzun bir süre. Bu süreçte birimiz işsiz kalabiliriz, zengin olabiliriz, hasta olabiliriz.
Sizin sorunuza cevap olarak kira yarı yarıya değil ortak gelirden ödeniyor.

gabe +1 ortak bütçeden ödenir. evliliği ev arkadaşlığı gibi basite indirgiyor bu düşünce. bu mantıkla mutfak alışverişini de ayırmak gerekir o halde. "sen çok yedin, ben az yiyorum. banane sen daha çok ödeyeceksin" şeklinde diyalogların yaşandığını düşünemiyorum, hoş değil. evlilik bir aile, bir yuva kurmaktır.

Kisisel gelirin bir kismiyla ortak butce yapilir. (Atiyorum iki taraf da der ki 80%i ortak butceye veriyorum)
Butun masraflar ve ortak yatirimlar bu butceden yapilir. 20% ise bireysel yatirimlar ve zevkler icin kenara konulur. Sonucta aile olunca bireysellik kaybolmuyor ve her zaman bosanma olabilir.

Benim icin boyle.

gabe +1 Gelirimiz ortak, gider konusunda ise ikimiz de gerekli gördüğümüz harcamayı yaparız, tereddüt edersek birbirimize danışırız. Ay başında ortak gelir ile bütün borçları öderiz. Bunun dışında ne kirada ne de diğer giderlerde senin benim hesabı yapmıyoruz. Aynı gemide ilerleyip gidiyoruz.

Eşim gerek gördüyse isterse kendine kıyafet alır, ben gerekli gördüysem başka bir şey alırım. Eğer bu konularda çekinceler veya karşılıklı baskılar oluşursa zaten o evliliğin içinde kalmak da çok zor olacaktır.

bizde eşimin maaşı oransal olarak benim maaşımın çok üzerinde, ortak bütçe yapmıyoruz.
kira aidat vb. yüksek ve her ay düzenli gerçekleşen ödemeleri onun hesabından yapıyoruz.

maaşımı alır almaz ufak bir miktar döviz alıyorum ben kenarda dursun diye. market ve mutfak harcamalarını da ağırlıklı olarak ben kendi hesabımdan gerçekleştiriyorum.

ay sonuna doğru ne kadar paramız kaldığına bakıp gönlümüzce harcıyoruz veya ihtiyaç dahilinde değerlendiriyoruz. zaten pek kalmıyor :')

Kız tarafı benden çok kazanıyor.
Erkek harcamalari, ödemeleri yapar. Kadın da birikim yapar şeklinde gidiyoruz.

Tamamen ortak. Sanki tek maas aliyormusuz gibi. Aksam beraber oturup neyi nereye harcayacagimiza, birikim yapacagimiza karar veriyoruz sadece. Sen su kadar aldin, ben bu kadar verdim muhabbeti hic gecmedi. (Ki calismadigimiz donemler de oldu bolca).

eşim şu an çalışmıyor ancak çalıştığı dönemde benim 5'te birim kadar kazanıyordu. tüm masrafları ben karşılıyordum, o da kendi maaşını sadece kendine harcıyor ve kendi birikimini yapıyordu. ayrı bütçe yapıyorduk yani.

arkadaslar ortak hesabiniz oldugunda, atiyorum kendinize bir parca kiyafet alacaksiniz, bak buradan x lira aldim, sunu alacagim diye hesabini veriyor musunuz?

tum parayi ortak hesabiniza attiginizda, disari cikip arkadasinizla iki bira iceceginiz zaman hesap isini nasil yapiyorsunuz? kendinize (sahsi harcamalariniz icin) maasin bir kismini ayirmiyor musunuz?

ben herseyi oduyorum (onun iki kati kadar aliyorum)
hanim kazandigini eziyor, bana kurus koklatmiyor.

ben de hatun olsaydim aynisini yapardim, calissin odesin hirbo banane ya.. :D

bunun net bir cevabı olamaz. Ben hanımın maaşına ellemem. Kendince mutfak alışverişi yapar ve çocuğun kıyafetlerini alır. Diğer her şey ben de. Bu beni hiçbir şekilde rahatsız etmez. Bizim böyle, kardeşimin evliliğinde ise ortak bütçe var mesela.

@bollocks çoğunlukla söylemeyiz, yani gerek duymayız. Zira ikimiz de birbirimizi tanıyoruz. Bazen aklımıza takılırsa sen ne dersin diye sorarız o kadar.

Ayırca dediğiniz gibi bazen bir yere gidince ödeme durumu oluyor, bunlar da yine doğal olduğu için sormayız. Kendimizce ne gerekiyorsa onu yaparız.

Mesela benim müdür olduğum birim ile iş sonu vs. bir yere gidiyorsak hesabın en azından önemli bir kısmını ben çekerim. Eşim daha bir gün bu ne diye sormamıştır. Veya eşim bir arkadaşına veya yiğenlerine bir hediye alması gerektiğinde bana sorması gerekmez. Çünkü bazen iş veya günlük hayat gereği böyle şeyler oluyor ve çok normal.

üzerine biraz daha koy 12 veya 13 al ne yapıcan eski telefonu.

Samsung’un birkaç sene sonra para etmeyeceği argümanına katılmakla beraber şu saatten sonra iPhone 12’den altı alınmaz bence. 11 kötü değil fakat 12’nin kasa ve ekran (çerçeve) tasarımı çok daha iyi. Ben olsam birkaç bin lira daha biriktirir sıfır 12 mini alırdım. Bir diğer seçenek de paranız cebinizde kalsın, Samsung çatlayana kadar kullanın, pil değiştirir yıllarca kullanırsınız.

ben olsam almaz, o parayı da değerlendirirdim. 9 bin liraya ikinci el telefon almak bana uymaz. iphone'a da ikinci el telefonla geçme bence.
ilerde sıfır al +1

Yerinizde olsam memnun olduğum telefonu kullanmaya devam ederdim, kenardaki paramı da tl yerine farklı bir enstrumanda değerlendirirdim.


İki sene sonra samsung u 3 kuruşa satacaksınız da iphone 11 i 9-10 bine mi elden çıkaracaksınız sanki:)

arkadaşından ayrıl coco.

şaka bir yana neden ki eski telefona o kadar para vereceksiniz? bence kötü bir yatırım. telefon almanız gerektiği zaman bütçeniz dahilinde yeni bir telefon alırsınız.

Tanıdık tanıdığı kazıklar ana düşünceli bi laf vardı. Tam uymuş sizi duruma.

Madem telefon değiştirme niyetiniz ortaya çıkacak o zaman 9000 e ikinci el almak yerine elinizdeki telefonu şimdi elden çıkartıp onun parasını da ekleyip 0 telefon alabilirsiniz.

Bir de şuan ihtiyacınız yoksa almayın bence. Telefonunuz çalışıyorsa 2 sene daha gider o telefon. Paranızı çar çur etmeyin, tl de bırakmayın. Ne zaman ihtiyacınız olursa o zaman alırsınız.

Telefona ihtiyacınız olsa mantıklı bir teklif. Ama elinizde fena olmayan bir telefon var ve en az 2 sene daha gider. Kuşa dönse bile, parayı elinizde tutup dolar/altın canınız neyi çekiyorsa ona yatırın, telefonunuz eskidiği zaman o gün paranız hangi iPhone'a yetiyorsa onu alırsınız. Belki de ikinci el bir iPhone 14 alırsınız? :)

Arkadaşınız telefonu size itelemeye çalışıyor sanırsam. Benim sinirim bozuldu okurken, siz bir de fikir soruyorsunuz.

Hayir iphone alma. is telefonum iphone, androidden sonra iskence gibi. 2 yillik telefonun daha yeni sayilir, laf olsun diye gereksiz para harcama.

"Tam da 10 bin tl param var kenarda."
yani kenarda cok az para var. durmaya devam etsin.

Benim 5 ay sürmüştü, sonra yavaş yavaş düzeldi.

(bkz: covid-19 sonrası ortaya çıkan parosmi)

bende 1,5 yıldır var. geçmedi. ama olumsuz bir tarafı yok biber yiyememek dışında.

Kendimin kokup kokmadığını dahi anlayamiyorum, onu gectim, evde yemegin alti yanmış, kokusu olmadığından yemek çöp oldu. Koku hayati bir duyu, biberi ben de yiyemiyorum, berbat geliyor tadi @himmet

Doktora gittin mi hiç?

Gittim. KBB değil nöroloji bakıyormuş buna. Erken evre hastasiniz, iyileseceksniz dedi. Ilaclar verdi. Kullandım ama bir değişiklik yok.

tamamen sallamasyon ama zararı da olmayan birkaç taktik vereceğim.
1-bol bol taze kahve koklayın.
2-buhar odası olan bir hamamda mentollü buhar seansı alın. ayda iki kez iyidir.
3-yazın bi dalgıçlık kursuna gidin. muhtemelen ikinci seferde sinüsler patlayacak, sonrası mükemmel bir rahatlama.
bunlardan sonra da gelmezse üzgünüm.

www.amazon.com.tr

bundan kullanıyorsun, hemen geçiyor.

Bu dediklerinizin hepsi (kahve koklamak haric) burun ucu ile ilgili hocam, duyuruyu okuyan olursa diye bilgi olsun diye yazıyorum. Benim sorunumsa burun kökü ile ilgili, yani kbblik bir durum yok. Nörolojik bir durum bu. @improbable

Iyilesen örnekler yok mu?

Benim 2 sene oldu, 2020 mart ayinda kendi kendine gitti hasta olmamama ragmen.

Harbi kendi kokumdan haberim yok.

En kötüsü de bu, nasıl kokuyorum bilmiyorum, yeni parfumleri deneyemiyorum, cok acı :) umarım iyileşiriz @divit

Hayat sigortası mı dask mı?

Dask mecburi zaten, her sene yenilemek lazım. Bankalar hayat sigortasını da dayatıyor ama aslında mecburi değil, fakat yaptırmakta yarar var.

Dask değil. Yangın dedi bankadaki görevli. Hayat sigortası olduğunu sanmıyorum. Banka ekstresinde yazan ifade aynen şu: poliçe prim ödemesi sigortası. 1700 TL civarı.

hayat sigortasını bankalar krediyi ilk verirken zorunlu tutabiliyor bu biraz da yaşa bağlı yaşınız gençse yaptırmak istemeyedebiliyorlar tabi bankadan bankaya değişir bu durum.

Bence yapmanız gereken şey şu: sizden para çekilen sigorta neymiş onun poliçesini bulun eğer bulamadıysanız da bankadan/sigorta şirketinden isteyin. Yangın ne demek anlamayamadım. Muhtemelen konut sigortası gibi bişey bu size yapılan. Bana da yapılmıştı 2.yıl yenilenmeden önce ben iptal ettirdim. Ama benimki 400 lira gibi bişeydi 1700 çok uçuk geldi konut sigortası için.

Yuh, 1700 çok para, o paraya araba kaskolatıyoruz.

Bahsettikleri eşya ve konut sigortasıdır, daskın haricinde. Ben de evime onlarca yıldır sigorta yapıyorum krediden ve bankadna bağımsız, bu sene 300-400 ancak vardır eşya ve konut sigortası.

Bu da hırsızlık, kazalar, yangınlar, su baskınları vs hepsini kapsıyor.

Bence kazıklanıyorsunuz, tam oalrak poliçeyi öğrenin ve süresi geçmeden iptal ettirin. Ama farklı bir sigorta şirketine de yaptırın bu sigortayı bence.

Konut kredisi alabilmek için DASK ve Hayat sigortası zorunlu olarak yapılıyor ve her yıl otomatik olarak yenileniyor.

Hayat sigortasının zorunlu olmadığına dair ortada bazı rivayetler dolaşıyorsa da Burası Türkiye. Tüketici Kanunu'nun bilmem kaçıncı maddesine göre zorunlu tutulamayacağı, o sigortanın zorunlu tutulduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Hayat sigortası poliçe bedeli, alınan kredi miktarı ve krediyi alanın yaşına göre büyük değişiklik gösteriyor.

evin kendisi için yapılan bir sigorta bu. konut sigortası kredi alırken imzalamışsınızdır, iptal ettirin. devlet bankasından çektiniz muhtemelen. "uygun kredi oranlarımızdan yaralanmak istiyorsanız bankamızdan konut sigortası yaptırmak zorundasınız" olay bu.

Sigortayı iptal ettirebilmeniz lazım.
İsmi yangın sigortası ama evin tesisatında yaşanabilecek problemleri vs. pek çok şeyi kapsıyor. Poliçeniz varsa böyle işleri oradan yaptırabileceğinizi bilin.

İlk yıl mecburi tutuyorlar, sonra otomatik olarak yenileniyor. İtiraz ederseniz mecburi değil sanırım. Krediyi kullandıran müşteri temsilicisini arayıp nasıl iptal ettirebileceğinizi sorun bence.

1700 TL çekildiyse 3. gün iptal etmiş olursunuz, 1670 TL geri yatırırlar sanırım.

Teşekkürler arkadaşlar. Bankayla konuşup iptal ettirmeyi deneyeceğim.

Türk konsolosluğu da orda. Böyle bi şey yapılması uluslararası suç teşkil eder. Bi de bi şekilde müze işte turizm falan her şekilde halka zararı olmayan faydası olan bir bina Yunanistan halkı için bakarsan. En en en faşist %0.01lik kısım da cesaret edemiyodur dediğim nedenlerden dolayı.

Bizde benzeri cok yapi var, medyada adi gecmiyor bunlarin.
Genelde tapulari konsolosluklara ait olur.

O ev ise zaten yunanlilarin kendi jestleri.
Arayi duzeltme cabasi olarak akil edilmis. Tutup kendi hediyelerine bilenmeleri sacma yani.

tr.m.wikipedia.org(Selanik)

Yanlış anlamayın cevaplarınız çok değerli ama siz mantık çerçevesinde cevap veriyorsunuz, ben bunu sormuyorum. Ben Yunanistan'daki gerici yobaz aşırı sağcı aşırı milliyetçi daha da abartırsak Türk düşmanı, burası turizm kapısı bize para getiriyor ya da zaten biz hediye ettik kendi malımıza neden zarar verelim diye düşünecek kapasitesi olmayan aşırılardan bahsediyorum, onlar da bi şey yapmamış, bunu merak ettim sadece. Kendi ülkemizdeki "çıkar telefonunu göster" diyen arkadaşları düşünün işte, o kısımdan bahsediyorum.

birebir muadili olmasa bile bizde de halihazırda benzer bir çok mekan ve tarif ettiğiniz sığırlardan var ama hiçbirine öyle her gün saldırı olmuyor. nadiren yaşanan olaylar, belki bazen de duyulmadan önlenen girişimler falan var sadece. orada da aynı şekilde işte. sonuçta o ülkenin güvenlik güçleri de koruyor buraları.

mesela gugıllayınca çıkan bir haber: www.odatv4.com

İnanın yunanistan'da Türkiye'dekilerden daha fanatik bir kitle var. Bu tarz yerlere her daim saygı duyulur.

Türkiye içinde de yunanlılar için "kutsal" kabul edilen yığınla yer var. Kimse dokunmadı. Dokunmaz dokunmamalı da...

Bu arada arada çeşitli girişimler oldu Selanik'teki eve.

Her ülkede aşırı fanatikler vardır ve benzer taşkınlıklar denerler. Ama insanların geneli bu saygıyı aşmaz.

Tabii Yunanlar için kutsal olabilecek pek çok yapı var fakat Atatürk sembolik olarak çok farklı bir noktada bizim için takdir edersiniz ki, o nedenle sordum aslında, teşekkür ederim cevaplarınız için :)

"turkkila" soyismini kullanan bir milletten bahsediyoruz. bizde "yunankatili" diye bir soyisim göremezsin. yani faşistlik konusunda onlar birkaç adım daha öndeler. buna rağmen hiçbir gariplik göremedim.
nundu +1

Sonuçta yunanların bize saldırması iç siyasetleri ama bizim yaptığımız tamamen vatan savunması. Başarılı olamayınca onlarda bir karışıklık oluyor tam hatırlamıyorum. Bir de atamıza bütün dünyada bir saygı oluşmuş o dönemde ve sonrasında. Yabancıların yazdığı biyografilerden anlayabiliyoruz bunu.

Anzakların çanakkale'de anma yapması gibi. Kimse sizin ne işiniz var burada demiyor.

hizmet sağlayıcıya ulaşıp güncelleme isteyeceksiniz. kullanıcı adı ve mac adresinizi paylaşmanız lazım.

Bilgisayarda VLC ya da POT Player ile açınca o içerikler görünüyor mu?

aynı yerden hizmet alan arkadaşımda daha fazla içerik olduğunu biliyorum. servis sağlayıcıya söylediğimde testte bir kısıt olmadığını, uygulamadan kaynaklandığını söyledi. uygulamada çözebileceğim bir ayar vs var mı diye öğrenmek istiyorum. çünkü ne yazık ki alternatifi yok televizyonda.

çürük diyecektim ama kontrole gittim demişsiniz. plak, diş taşı vs de koku yapabiliyor, bunlara da bakıldı mı?

onun dışında bildiğim kadarı ile mide ve bağırsak problemlerinde de ağız kokusu olabiliyor.

ayrıca sık su içmek gerek. ağız kuruluğu da koku yapar.

Bol su tüketmek gerekir
Diş fırçalayıp, diş ipiyle temizledikten sonra çelik dil sıyırıcıları var onla da dil üzerindeki kalıntıları ve bakterileri yok etmek mümkün
Burnunuzda bir sorun varsa burun tıkanıklığı gibi ağzınız uzun süre açık kaldığında da kokacaktır bakteriler oksijenle çoğalır
Antibiyotik gibi ilaçlar koku yapabilir
Mide problemleri zaman zaman koku yapar
Antibakteriyel ağız gargaraları kullanırken boğazımıza kadar gitmesine dikkat etmemiz gerek
Bademcik ya da boğaz problemlerine dikkat edilmeli

Bu arada kulak-burun-boğaz ve diş hekimine görülmeli öncelikle sonra da dahiliye sanırım

bademcik taşı olabilir.

listerine kullan gargara yap.

dişlerin bir kısmında kaplama veya köprü falan varsa onlar da çok pis koku yapar. implant dışında çaresi yok gibi bunun. geçici çaresi sürekli naneli sakız falan çiğnemek olabilir.

arkadaşınızı tebrik ediyorum bu arada söylediği için. bana söylense de gücenmem, önlemleri araştırırım sizin gibi. evleri kedi çişi kokup da kokmuyor diyenler gibi insan kendi habitadının kokusuna alıştığından farkedemiyor bu tarz kokuları, birinin söylemesi lazım.

www.aydinmur.com

ek olarak akciğerlerdeki hastalıklar da ağız kokusu yapıyormuş.

Pandemi ve saglik kaygilarini one surerek gorusmek isterdim ama riske atamam diyebilirsin. Bu arada avukatlar meslek geregi sanirim hep boyleler. Takma kafana

şöyle bencil insanlara istediklerini vermeyin, açın telefonu kendisi en son size nasıl bir bahane sürdüyse aynısını sizde ona yapın. o utanmıyorsa siz neden utanacaksınız

ararsa geldiğinden haberin yokmuş gibi davranarak açıp müsait olmadığını söyle.

En çok berabere kalmış takımla sanırım

f) 5-4-1 veya 4-5-1 ile oynayan deplasman takımı.

g) forvet/santraforları sakat-cezalı olan iki takım

h) aykut kocaman takımlarına martingale sistemiyle her hafta beraberlik oynamak

takımların isimleri form durumları daha önemli benim için.

Merbaba ben psikoloğum.

Yaşı çok küçük. Psikolojik olabilir mi? Hiç çocuk psikiyatristine götürdünüz mü? Bu yaşlarda çocukların kaka problemi olabiliyor ve destek almaları gerekebiliyor.

Çok iyi bi çocuk psikiyatristine gidip tanı için yardımcı olmasını isteyin, sonra da oyun terapisi vs olabilir.

Anne çok katı ve kuralcıysa mesela kakayla alakalı problem olabiliyor, atıyorum. Yine de bağlama bakmak gerekir, anne nasıl; aile nasıl, çocuk ne durumda vs.

Kakasını tutma, kakasındna korkma vs durumları söz konusu olabilir. Belki de biyojiktir tamamen tabii, bilemiyorum

anatomik olatrak bağırsak uzun olabilir. çatlak, tarzı canını acıtan bir şey olabilir. Daha detaylı incelenmesi lazım. Ama yukarıdaki yazara katılıyorum. Kendim de 15 yaşına kadar yaşadım bir hafta yapamadığım çok oldu. kesinlikle psikolojik alt nedenleri oluyor. Ben kendi başıma ergenlikle yendim ama 15 yıl çektim bu sıkıntıyı.

Geçmiş olsun. Yetişkinlerde kabızlığın çözümü magnezyum. Zaten olay kaka yapamamak değil, yaparken çıkmaması, dışkının kaskatı olması vb. Magnezyum bağırsaklara su çekiyor ve olayı çözüyor. Ama 12 yaşından küçüklere yasak, herhalde gelişimleri ile ilgili bir şeylere mi neden oluyor nedir? Bu işlerin en iyisi doktoru araştırın, başka şehirdeyse de oraya götürün ve ikinci bir görüş alın. Ameliyat diyen doktor devlet hastanesi doktoru ise yapacak bir şey yok.

Küçük kızım 12 yaşında ve ara ara 1-2 gün kaka yapmadığı olabiliyor. Küçükten beri maalesef böyle. Ama sizin bahsettiğiniz yaş tam da ailenin tuvalet alışkanlığını verdiği yaş olduğundan dolayı acaba fizyolojik değil de psikolojik olabilir mi diye düşündüm. Acaba ailesi kakasını beze yapmaması konusunda baskı uyguluyor mu? O yaş çocukları çişini çok rahat tuvalete yaparken kaka konusunda bez isteyebiliyorlar (büyük kızımda öyle olmuştu). Ne zaman kendinden 1,5 yaş büyük kuzenini tuvalete giderken gördü, ondan sonra kakasını tuvalete yapmaya başladı. Eğer ailede de baskı varsa "e hiç yapmam ben o zaman" tutumuna girebiliyor minnaklar.
Eğer sorun psikolojik değilse o zaman benim küçük kıza uyguladığım "her güne bir kayısı" yöntemini uygulayın. Ama öncelikle ilaçla boşalsın bağırsakları sonra her sabah akşamdan suya koyduğunuz bir kayısıyı (doğal günkurusu) yesin (suyunu da içsin). Tabii ki beslenmesi de sebze ağırlıklı olmalı. Düzeliyor bu şekilde. Gün içinde hareket etmesi ve yeterli su içmesi de olmazsa olmaz.

nasıl bir tuvalet eğitimiyle başladı bilmediğimizden net bir cevap verilemez buna ama aklıma gelen şeyleri yazayım. bebekken, bez kullanırken kabızlık sorunu yaşamadığını varsayarak yazıyorum..

öncelikle ilaçları kesin. bir buçuk-iki haftada sonuç alacağınızı umuyorum. tuvalete giderken 'hadi kakalarımızı yolculuğa çıkaralım' deyip oyunmuş gibi bir algı oluşturun. oturduğu klozet soğuksa (malum kış mevsimindeyiz) tuvalet/banyo için önlem alın, ısıtın, bir şekilde ortam sıcak olsun ve artık oranın sıcak olduğunu bilsin, bunu çocuğa duyurun.

yediklerine dikkat edildiği söylenmiş ama ufak bir ara öğün tarifi vereceğim, biz adını "papara" koyduk. muz, yoğurt, az biraz yulaf, çiğ badem/ceviz, birazcık çökelek peyrini, cici bebe bisküvi, birazcık bal. bunları ezerek karıştırın. kahvaltıdan 2-3 saat sonra paparasını yesin. su içme alışkanlığı da önemli bol bol su içsin. şeker çikolata veriliyorsa minimuma indirin. hemen hemen her gün içine az ekmek doğranmış bir çorba içsin ve mutlaka her gün "elma" yesin. yemiyorsa değişik figürler halinde kesin, eğlenceli olsun falan ama bi şekilde elma yesin, elma çok önemli.

üstüne de çok düşmeyin unutun, "kakan geldi mi" sorusunu rafa kaldırın. zaten kakası gelince söyleyecek ve gidip yapacak. konumuz her daim kaka olmasın yani. kaka sözcüğünden de utanmayın çocuk söylemesin sağda solda diye bunu törpüleyenler var, bunu yapmayın çocuk ne olduğunu bilsin, kaka işte ayıp falan değil. diğer aile bireyleri de tuvalete giderken kaka yapmaya gittiklerini duyursun çocuğa. hmm herkes yapıyor, normal bir durummuş bu düşüncesi yerleşsin aklına çocuğun.

çok ilaç verme taraftarı değilim. ilaçlık bir sorun değil bu. alışkanlıkları biraz sekteye uğramış bence. siz ne yiyorsanız çocuk da aynılarını yesin, sofraya beraber oturun. düzenli beslenmede unutulan bir detay da yemek saatlerinin de düzenli olmasıdır. ana öğünleri aynı saatlerde yesin.

Hala bezlendiğini belirtmeyi unutmuşum.

Benim oğlum da aynı durumdan muzdarip. Yukarıda ilacı kesin demişler ama ben de bu kadar ilaç içilmez diyerek kestiğimde ters etki yapıp tedavi sürecimizi en başa çektim malesef.
Kaka yumuşatan ilaçlar var kana karışmayan sabah öğlen akşam içiriyoruz. Bu ilaç kakayı yumuşattığı için çıkarken acımıyor ve artık tutma problemimiz kalmadı. İlacı birden bırakırsak yine aynı sert kaka problemi ile başa saracağımız için beklemedeyiz. Yaklaşık bir senedir var bu problemimiz aniden çözüm üretmek zor malesef.
Bizim hikayemiz kabız makatta çatlağa sebep olduğu için her dışkılamada daha da can acıması sonucu 10 güne varan kaka tutma problemi idi. Tuttukça yine kabız oluyor yapamıyordu oğlum kakasını. Bu da iştahsızlık ve kilo kaybını beraberinde getirmişti hatta.
Sorunu tespit etmek önemli, sıvı tüketimine önem verin elbet ama kesinlikle bir doktora gidin siz hikayeyi anlatınca onlar yolu gösteriyor.

kaliteli bir probiyotiği en az 1 ay kullanarak denediniz mi ?

BDDK'ya şikayet edebilirsiniz.
ebulten.bddk.org.tr

yani ne alaka diyorum ama ola ki dernek üyeliği falansa e-devletten iptal edilebilir. başka absürd bir şeyse yine e-devletten bir bakın.

Tüketici Kanunu'nda bir ürünün satışının yanında başka bir ürün alma zorunluluğuyla koşullandırılamayacağı benzeri bir madde olmalı.
Onu gerekçe gösterip Genel Müdürlüğe bir mail yaz.
Olumsuz cevap alırsan 'Şikayetvar.com'a yaz.
Dikkate alıyorlar.

Bu arada özellikle konut kredisi çekerken bankalar çok fazla yan ürün satıyorlar bes + hayat sigortası + kredi kartı + deprem sigortası + ev sigortası vs vs gider böyle.

Özel bankalar da yine bir şekilde iptal edebiliyorsun. Ama devlet bankaları bu konuda biraz daha sıkıntılı süreçler yavaş işliyor.

Hayat sigortasıyla DASK'ın iptali olmuyor. Ancak lehdarı banka olacak şekilde başka şirkete yaptırabiliyorsun.

iys.org.tr

buraya bir bak istersen.

O 100 tane imza attığın yerlerde bunlardan 3 sene çıkmayacapım gibi bildirimler var benim bildiğim.

küresel çapta bir enerji krizi var. www.bbc.com

Merhaba;
Genel bir değerlendirme için aşadağıki video'ya bakabilirsiniz.
İlk yarım saati atlayabilirsiniz, özetle jeneratör yedeklemeye gerek yok ancak enerji birim fiyatları artmaya devam edecek, buna bağlı hayat pahalılığıda artacak.

Dünya da enerji politikalarında bir değişikliğe gidiliyor, bu durumda dünya da bir bocalamaya sebep oldu (iklim değişikliği, karbon emisyonları v.b) ülkemiz bunun sanayi ve ticaret alanında etkilerini daha görmeye başlamadı. (ihracaat ürünlerine ek vergi sınırlamalar v.b).

www.youtube.com

mum mazot fener pil falan saklayacak bi durum yok. kesinti falan da olmayacak.başta pandemide bozulan üretim dinamikleri, sonra da rusya meselesinden dolayı ortalık biraz karıştı ama bunun etkisi fiyatlara yansıdı çoğunlukla. %x fazla ödemek mecburiyetinde kalınır en kötü senaryoda.

bir de başta avrupa olmak üzere, fosil yakıtlardan uzaklaşma işinin suyunu çıkardı. o kadar abarttılar ki, bu da enerji krizinde belirsizliklere yol açtı. o yasak bu yasak diye diye artık bir çok yer "baba tamam da elektrik nasıl üretilecek" diye sormaya başladı. herkes sallamıyor o kadar tabi. rusya fransa vs devam ediyor başta nükleer üretim olmak üzere.

neyse sorundan çok uzaklaştım da, senin dediğin kadar korkunç şeyler olmayacak

Özdilek ve chakra havlularindan ben çok memnunum. English home, Zara home vs görünüş olarak güzel ama kalitesini beğenmiyorum.

Özdilek alabilirsin. İnternetten rastgele de alabilirsin. Önemli kıstas bambu olması. Banboo da diyolar herhalde.

%100 pamuk olmaz mı?

bambu havluları tavsiye ederim, deforme olmuyorlar kolay kolay. markası aklımda yok, evde çünkü.

biz bundan kullanıyoruz epeydir:
www.ikea.com.tr

memnunuz, hem kalın, hem emiciliği iyi bence, benim için yeterli yani gayet. hem kalınca olduğundan hem de dalgalı dokusundan dolayı yumuşak geliyor bana.

Sararev

Bambu özdilek 10 yıldır aynı yumuşaklıkta duruyor.

Bambu olandan aldım güzel, hemen kuruyor, yapısıda daha yumuşak. Marka pek farketmez bambuda.

bambu+1

ev için çekilen kredi rayiç bedelden yüksek olursa incelemeye girerse başınız agrır.
rayiç belediyelerden alınır ve en düşük değerdir. bu tutardan aşağı satın alsanız bile bu tutar üzerinden vergi ödemelisiniz.

@liberal teşekkürler yanıt için. Emekli ikramiyesi + bir miktar birikmişle alacak. Ondan ev kredisi yok. Rayiç üzerinden bir satış gösterirseler fazla vergi ödeyecek, rayiçten aşağı gösterirse bu sefer maliye inceleme başlatır vs. muhabbetleri görmüş. Eğer zaten önce belediyeden rayiç alıp sonra tapuda işlem yapılıyorsa o zaman her türlü rayiç üzerinden satış yapabilirler sanki.

kredi yoksa kendiniz beyan edin. rayiç bedelin üstüne çıkmayın yani. eski satış fiyatının üstüne bişeyler koyun işte. yani evi 500k'ya alıyorsanız rayiç bedel de 150k falansa siz 175k'ya aldım dersiniz. genelde böyle oluyor bu işler. bir de o %4 teoride alıcı-satıcı olarak ikiye bölünür ama uygulamada tamamını alıcı öder aklınızda bulunsun. pazarlığınızı da buna göre yapın. tapuda herhangi birinden kaça aldınız sorusu gelirse cevaplamayın. aldık bir şeylere deyin geçin.

E devlet üzerinden öğrendiğiniz arsa rayiç bedelleri. onunla işlem yapamazsınız ki tapu zaten belediyeden imzalı tapu rayiç bedel kağıdı istiyor. Alıcıda rayiç bedeli belediyeye gidip öğrenebilir ancak bazı belediyeler evin emlak vergisi borcu varsa hepsini tahsil etmeden bu kağıdı vermiyor. AyrıcA Satılacak evin daskı olması lazım. Dask poliçe noyu isteyecekler.

Satıcı belediyeden resmi belgeyi alıp tapuya öyle başvuracak zaten, yani lafla öğrenilen söylenen bir şey değil.

Ama bi çıtır yüksek gösterin daha iyi +1

Satıcıyı iyi etüd edin, kimseye tam anlamıyla güvenip teslim olmayın.

Gayrımenkul satışında olabilecek dolandırıcılıkları öğrenin ve dikkatli olun.

Size gösterilen daireyi tapuda satın aldığınıza emin olun, ada parsel bilgilerini haritadan doğrulayıp adresi kontrol edin.

Para alışverişinde dikkatli olun, devletin tapu takas sistemi var devlet bankalarında. Bu sistemi kullanın.

"sabah uyandığımda boğazmda ağrıyor gibi kaç gündür. bir yandan da terlemiş gibiyim. yorgan altı sıcak mı oluyor tam çözemedim"

Evde nem var diye düşünüyorum

Kombiyi açıyor musunuz, açmıyor musunuz. O kısmı anlamadım. O ısıtıcıyla herhangi bir odayı uzun süre sıcak tutmak zaten zor.

Alt ve üst komşunuz adam akıllı yakmıyorsa sizin adamakıllı ısınmanız mümkün değil. Yerlerde bütün halı olmalı. Kapı pencere izolasyonuna dikkat edin. Bir de gündüz evin havalandırın yorgan altında terlemenizin sebebi kullandığınız kumaşlar naylon alaşımlı nefes almayan kumaşlardır. O ter yapar.

sanırım yeni taşındınız antalya'ya. antalya evleri yalıtımsız olur ve herkes kışların sıcak geçtiğini zanneder. halbuki antalya kışı çok pis üşütür insanı, rüzgarla birlikte kemiklerine işler o nemli soğuk. doğalgazı kombiyi de pek tercih etmezler. hatta ev sahipleri kombi-petek soran kiracı adaylarına "siz yaptırın, çıkarken götürürsünüz" gibi saçma bi argümanla dahi gelebilir. ev bir de kuzey cepheyse dondunuz! yazın da yanarsınız.

doğalgaz yok, klima yok, yerlerde halı yok. bu şartlarda en iyi seçenek evin küçük bir odasına yerleşip yağlı radyatör kullanmak. ihmal etmeyin, donarsınız böyle.

aynalarda ısıtma yok mu?

bashettiklerin genel, herkesin yaşadığı sorunlar, acemilikle ilgisi pek yok en kötü tecrübe edilerek halledilebilecek şeyler. aynalar için damlacık engelleyici spreyler işe yarar. ben kullanmıyorum ama almayı düşünmüştüm çoğu kez. camlarda film varsa belki onun da etkisi oluyordur görüşünü bozuyor olabilir.

karanlıkta karşıdan gelenlerin kör etmesi hadisesi son dönemde çıkan furyayla alakalı, sahte xenon beyaz ışık farlardan dolayı oluyor. adam 20 yaşındaki arabaya beyaz ampul taktırıyor. bir de uzunları yakıp gezenler var ki Allah bildiği gibi yapsın. her seferinde sövüyorum bu iki gruba.

Ben de şehirlerarası yollarda zorlanıyorum yağmur+karanlık olunca. Astigmatla ilgili olabilir gibi geliyor. Sadece farların uzaklığı yakınlığını filan anlamak için yan aynaları kullanıyorum. Olabildiğince dikiz aynasını kullanıyorum. Bir de ara ara camı açıp kapatıyorum hiç olmazsa camdaki damlalar biraz gitmiş oluyor:) Isıtmalı ayna, damla tutulmasını engelleyen sıvılar gibi çözümler var sanırım ama denemedim.

İşte bu yüzden yağmur yağınca trafik daha da kalabalıklaşıyor, sıkışıyor.

Arka rezistansları açın, araç çok eski değilse yan aynalarda da ısıtma vardır, aynı anda onlar da çalışır ve aynaları ısıtır.

Yan camlar çok ıslandıysa camı aşağı indirip yukarı kaldırmak camdaki suyu/yağmuru siler, kapıdaki cam fitili içeri su almayı engellediği gibi bu işe de yarar.

Görüş kısıtlı olduğu için daha yavaş, daha dikkatli sürüş şart.

yan ayna ve camlarla ilgili bir problem yaşamıyorum ama benimkinde de ayna ısıtma var ondan olabilir. aracının camları buğulanıyorsa önce onu çöz derim, buğu tamamen görüşü bitiriyor.
karanlıkta karşıdan gelen araba kör ediyor gerçekten, gözün bozuksa daha da fazla göz alıyor.maalesef o geçen bir şey değil, küfür edip geçiyorum ben de.
onun dışında mümkün olduğunca sakin gitmek ve ani hareketlerden kaçınmak en önemlisi yağmurda. bir de çok şeritli yollarda en sağ ya da en solu kullanma, yolda su birikintilerinden uzak dur, lastiklerin eskiyse de mutlaka değiştir

Işıkların gözü alması astigmat yüzünden olabilir. Değilse bile gece sürüşlerini kolaylaştırmak icin sarımsı gözlükler var onları deneyebilirsiniz.

yan camlarin bugulanmasi icin once her iki cami da sonuna kadar acip kapatirsan cam kecesi camlari silmis olur. onun disinda havalandirma izgaralarini yan camlara dogru yonlendirirseniz sicak hava en kisikda calissa bile o buguyu dagitiyor. onun disinda on cam arka cam bugulanmasini ilk arabaya biniste engelemek icin max ayahri vardir. onu bir iki dk. calistirirsaniz buhat hizlica cozulur

evet yagmurlu havada hele bir de siddetli yagiyorsa daha fazla dikkat gerekiyor. cunku gorus alani kisitli. bir de gereksiz surat yapmamak lazim.

www.youtube.com

2'nci dakikadan itibaren izleyin.
ürünün satış linki de videonun altında info bölümünde var.

aynalar için su kaydran spreylerden uygulayabilirsin, çok bi fark yaratır mı bilmem ama denemekte fayda var.

genelde ön cama uygulyolar ve rüzgarın etkisiyle çalışıyor

bir de bu varmış bak www.trendyol.com

biraz alışmayla alakalı. Yağmurlu ve gece etrafı daha kötü gördüğünüzü bilerek kullanmak gerekiyor. Naparsanız yapın, farklarını açmamış gri bir arabayı fark etmek çok zor olacaktır.

Yağmurda araba kullanmak biraz daha keyifsiz gibi gelse de, arabada olmak yerine dolmuş beklediğimi ve sonra havasız nemli ve aşırı sıcak otobüste dur kalk gitmeye çalıştığımı hatırlayınca yağmurda araba kullanmak çok keyifli geliyor :)

en iyisiyim diyen elektriklinin bile çayında sası bir koku alıyorum ben. olmuyor yani. en güzeli www.google.com şu kardeşte demlenen çay. tak süzgeçini yıllarca kullan. çayı çay olarak iç.

Hocam gurmelikten kilometrelerce uzak biriyim ama çay tiryakisi olarak ben elektrikli çaydanlığımdan memnunum. Bahsettiğiniz rank var ama tat yok durumunu yaşamadım hiç. Beko’dan ortalama bir model benimkisi.

Isıtıcı kaynağın sonuca nasıl bir etkisi olabilir ki?

Farklı bir tat elde etmek istiyorsan Aletin çaydanlığının ağzına uygun cam veya porselen demlik edinip onlarla bir farklılık yaratabilirsin.

Improbable+1 Her ne kadar sağlıklı olmasa da en güzel alüminyum çaydanlıkta oluyor evet.

elektrikli çaydanlıkta iyi olmuyor.

sanırım ısıtma hızı süresi etki ediyor.

ya dediğin gibi tam denlenmemiş ya da fazla demlenmiş artık bayatlamaya yakın oluyor

muhtelif boyutlarda çok değişik sanayi tipine varan modellerde bolca içtim.

bunları anca ofis ,şantiye, inşaat vb gibi yerlerde kullanırlar genelde.

ben de çaycı bir birey olarak aynı dertten muzdaribim. hadi önceki çaycılarım ucuzdu diyerek bu sefer tefal'in metal demlikli çay makinasından aldım. maalesef sonuç fiyasko. kesinlikle demliğin tadını vermiyor. tahmin ediyorum problem bunların suyu kaynamadan sıcak tutmak için belli aralıklarla yüksek ısı verip çayı yakmasından kaynaklanıyor, yani bi türlü olmuyor hocam. çay aromalı sıcak su içe içe çaydan da soğudum. bi de lanet cihazın demliğinin de plastik sapı kırıldı 3 ay sonra, 1000 liralık aletin zaten demliğini kullanamıyorum gördükçe sinir oluyorum

Cevaplar için teşekkür ederim.
Bu aletleri yeni gelinlerin "çeyizime aldım, daha kullanmadım paketinde duruyor" yorumlarına havale ediyorum.
Ben de alttaki ısıtıcılı kısmın derecesiyle ilgili olabileceğini düşünüyorum. Ya da ısıtmak için ani yükselen sıcaklık kaynaklı da olabilir.

Sonuç olarak, çaydanlıktan devam ediyorum.
Teşekkürler.

ne kadar iphone 8?

bence onu alacağına iphone se al çünkü.

yurtdisindayim ben, 229 eur.
SE'yi bilmiyordum, Iphone X baktim bir de. genel olarak kücük tel seviyorum.
SE de X de 100 eur daha pahali 330 civari.
fark ne olur 8'le karsilastirinca? hiz performans filan mi..

Biliyorsunuzdur, iphone bir süre sonra modellerine güncelleme vermeyi bırakıyor. Yine 8 alırsanız telefonunuzu umduğunuz kadar uzun kullanamayabilirsiniz. Ben olsam 13 filan olmasa da 1-2 model üst alırdım en azından.

iphone SE (2020)'nin içi = iphone 11.

8 yerine SE almak seni birkaç yıl daha fazla idare etmesini sağlar yani.

browser.geekbench.com

ben çok teknik fark anlamayan birisiyim ama yeni bir apple cihazı alırken her zaman buradan benchmark puanlamasına bakarım. hız-performans konusunda az çok kafada bilgi oluşturur.

iphone 8'in puanı 909 iken iphone x'in 909. demek ki iphone 8 ve x arasında bir karar vermeniz gerekiyorsa ekranı, kamerası, malzemesi vb. vb. olmalı çünkü performans aynı gözüküyor.

iphone SE 2. nesil'e baktığımda ise 1312 puanı var. bu neredeyse %50 daha fazla.

yani hız-performans olarak aralarından en iyisi SE2. en uzun giden de o olur çünkü en az 2-3 yıl sonra çıkacak olan güncellemeler X ve 8'de üzebilir ama SE2'de üzmez.

ama eğer bütçe varsa ve küçük ekran istiyorsanız en iyi seçim iphone 12 mini olur. hem küçük boyut (ama ekranı 8 veya SE'ye göre daha büyük çünkü çerçevesiz) hem canavar gibi hem de dakka başı telefon değişen biri değilseniz sizi 4-5 yıl çok rahat götürür.

memnun ve sıkıntı yaşamıyorsan neden aynı telefonu almak istiyorsun anlamadım pek ama SE +1 diyorum

ip8 kullanıyorsanız bir daha niye aynı telefonu alıyorsunuz? başkasına mı?

Ben SE tavsiye etmiyorum. Pil performansı berbat.

soranlar icin evet ikinci tel gerekli farkli nedenlerden.

@youshookmeallnightlong, tabii 12 mini eminim cok iyidir ama fiyatlari da 600-700 bandindaydi galiba. ilk kriterim fiyat oldugu icin su anda 300ü cok gecmeyecek sekilde bakiyorum.
ama genel olarak SE, X bakabilirim. Cok tesekkürler yorumlar icin.

bir düz adam olarak kim bilecek, paketle gitsin diyorum. hatta vakumlat hacmi de azalsın. atlete falan sar, açıklamaya tekstil yaz gönder. cezası varsa ve alırsan karışmam :)

ptt ile düzenli gönderen tanıyorum. bebek kıyafeti gönderiyorum diyordu.

buram buram kokmadığı sürece açıp da kontrol edeceklerini sanmam.

bizim tutuncu kargoluyor, bir kac kilo almadim hic ama.

Burda da kargoluyorlar ama ara sıra yasak geliyor. Kuzen de direkt tütüncüden alıyordu kargo ile şimdi ben aynı tütüncüden alıp İstanbul'a yollayacağım

Şu an adıyaman çıkışında tüm kargolar disik disik ediliyor, kargo ile tütün taşımak yasaklandı. Bir çok tütüncü de adıyaman tütünü bulunmuyor.

Ben de Adıyaman'dan göndereceğim. Otobüsle göndersem nasıl olur

Tütün olarak değil ama sarılı olarak iki kez geldi bana. Elazığ'dan İzmir'e, 100'er paket. Kargoyla.
Garantisi yok ama iyi sarılıp paketlendiğinde sorun olmaz sanırım.

ben alkollü olduğum zamanlar hariç (ki o zamanlarda bile hiç uyanmadan uyumuşluğum yoktur) deliksiz uyuduğumu bilmem. çok yorgun olarak uyusam bile minimum 3-4 kez bazen daha da fazla uyanırım, dönerim, yastığın şeklini değiştiririm vs tekrar uyumaya devam ederim. 4 senedir evden çalışıyorum, erken kalkma gibi bir derdim de yok ama uyku bölünmesi durumu asla değişmedi.

Kesintisiz uyuma konusunda çok iyiyim. Askerde bile çok nadir uyanmışımdır. Sadece stres varken dediğiniz gibi uyandım. Bu bence işe, sınava geç kalma korkusu nedeniyle oluyor. İki tane alarm kurmayı deneyebilirsiniz. Bir telefon, bir saat gibi.

Çok hasta olup antibiyotik vs icmedigim müddetçe ben de deliksiz uyuduğumu bilmem. Hiç uyanmasam 2-3 kere yine uyanırım. Saate bakarım vs. Erken de uyansam geç de uyansam durum bu bende maalesef. Alıştım artık.

Kesintisiz uyuma konusunda çok iyiyim +1

aynen dediğin gibi yaa sabah olmadı mı ne zaman olcak falan diyorum.

asla. maalesef.

uyku düzeni, beslenme gibi faktörleri yoluna koyduğumda biraz daha iyi uyuyabiliyorum ama genel olarak uyuduğumu bile hissetmiyorum diyebilirim. 1-2 saat derin uykuduysam geri kalan 6-7'sinde istemsiz olarak bir şeyler düşündüğümü fark ediyorum, yani vücut tamamen kapanmıyor kesinlikle. böyle birkaç geceden sonra çooook yorgun düşünce artık belki 4-5 saat temiz uyuyabiliyorum.

normalde deliksiz uyku benim işimdi çok güzel uyurdum, evlilik ve çocuktan sonra hayal oldu artık.

ayda yılda bir deliksiz uyuyorum.
ya terliyorum, ya tuvalete gidiyorum, ya ağzım kuruyor su içiyorum... bazen gürültü duyuyorum.

gürültüsüz bir yerde yaşasam da kulak tıkacı ile uyuyorum. komşum bazen ses yapıyor. tıkaç taktiğim zamanlarda uykumun kesilmesi daha zor.

zma denilen bir takviye var. onu bir araştırın belki hoşunuza gider.

33 yasindayim deliksiz uyku ne demek bilmiyorum. Kundakta iken deliksiz uyudum en son. Belki kundaktayken de deliksiz uyumamisimdir.

Bir yattım mı 10 saat deliksiz uyuyabilirim

ben fiyatı çok düşük olduğu için bir de sürekli evde olan biri olduğum için aldım hemen, bir iki tane stand up izledim, çok fazla bir içerik yok zaten, 10 bin adım ve ayak işleri hakkında çok entry yazılıyor, onlara bakacağım bir ara, dayı show var bir de çok popüler ama onun youtubeda da gördüm bölümlerini. çok para vermediğim için hiçbişey izlemesem bile memnuniyetsiz olmam sanırım,

Istanbul hesabi icin almistim, o guzel. Onun disindaki icerikler eh.

yani izleyip de beğendiğim birkaç şey var.

yabancı yapımlar:

years and years (bunu başka yerde izlemiştim buraya da gelmiş)
collapse


türk yapımlarından da aşağıdakileri izledim yalnızca, fena değiller kısa kısa gidiyor tuvalette, vapurda falan.

onbin adım
metot
terapist

İlk çıktığında ücretsiz iken onbin adım ve İlber Ortaylı'nin birkaç programını izlemiştik, güzeldi. İçerik sayısı çok fazla değildi o zaman. Açıkçası o kadar çok platforma üyeliğimiz var ki bir de buna para verecek ekstra bir şey görmediğim için üye olmadım tekrar.

Onbin adımın ikinci sezonu gelmiş; onu da internet ortamında bulup izliyoruz.

"metot" diye bi mini dizi izlemiştik baya sarmıştı, beğendik.

ben de aldım 3.90 olunca. şimdi sen yazınca aklıma geldi ehehe. ilk etapta bir bakmıştım. bu ne la youtube gibim diyip kapatmıştım ama.

edit: bu cevabı da senin sorunda cevaptan çok birileri bir şeyler yazar da görür gider izlerim kafasıyla yazıyorum daha çok.

Merhaba. Kordon kanı saklamayı hematoloji ve genetikle ilgilenen bir arkadaşıma sormuştum. Kendisi üniversitede kordon kanı bankası sorumlusuydu. Bana söylediği şuydu, kordon kanından elde edilen kök hücreler genellikle çok düşük miktarda oluyormuş ve herhangi bir tedavi için yeterli olmuyormuş. ihtiyaç halinde yeterli miktara gelmesi için laboratuar şartlarında çoğaltılması gerekiyormuş. Bu çoğaltma işleminde de verim çok düşük oluyormuş, ve hücrelerde hasarlar oluşuyormuş. O yüzden çok hayati gereklilikte görmediğini söylemişti.

süresi var ya saklamanın, bana cazip gelmemişti. saklamadık

bi arkadaşımın duyduğunuz şekilde aynı şeyi yaptırdığını öğrendim. detayları sorup öğrenirim. saklamanın yıllık kirasına zam yapıldığını söylemişti geçen gün. bize de teklif edilmişti hastanede, kısa çaplı bi araştırmadan sonra gerek olmadığını düşünüp hayır istemiyoruz demiştik. @curukturpkokusu'nun sordurduğu gibi bi sonuç çıkmıştı çünkü.

bir de burası türkiye. insanların nasıl özverisiz ve düşüncesiz çalıştıklarına çokça şahit oluyoruz. nasıl saklayacakları bile meçhul. yeterli sıcaklıkta yıllarca tutamayacaklarını düşünüyorum. elektrik gider, jenaratör bakımları yapılmamıştır, bir şeyler bozulur vs.. güvenmiyorum kısacası.

bence bu konuyu doktorunuzun sizi yönlendireceği firma ile görüşmeniz doğru olacaktır. Her kordon kanı ve göbek bağı saklanabilir diye de bir durum yok. Önce alınan kan ve doku inceleniyor sonrasında yeterli miktarda varsa saklanabilir diye bilgisi geliyor.
Ben ileride keşke dememek adına sakladım. Sonrasında karşılaşılabilecek bir durumda keşke dememek lazım.
Ayrıca sözleşmelerinde olası bir hasar oluşması durumunda masrafların karşılanacağı yazıyor. (Elektrik kesintisi vb)

Cocugun dusen dişlerini buzlukta saklayin daha faydali. Beyaz yakalilari yolmak icin uydurulmus bi nitelikli dolandiricilik.

biz doktorumuza sormustuk. gerek olmadigini soyledi, @curukturpkokusu'nun yazdiklarina benzer sekilde bilgi verdi, kendi cocugu icin de yaptirmadigini soyledi. biz de biraz arastirinca benzer bilgilere ulastik o yuzden saklatmadik.

dask o. yaptırmak zorundasınız. herhangi bir sigorta şirketi ya da bankalar yapar. daha önceki poliçe mevcutsa online da yaparlar. bunun için sanal kredi kartı kullanın.

Satın alınırken Dask istenmiyor muydu? Elektrik, su faturası gibi faturaları üzerinize almak için Dask yaptırmanız lazım. Online olarak sigortam.net gibi hizmet veren yerlerden yaptırabilirsiniz.

Yaptırmadığınız için herhangi bir ceza veya yaptırım yok, ama tapu satışından önce yoksa da yapılmıştır o. Bir sigortacıya sorun adrese göre sorgulasın, zaten daskı var olabilir.

6 ay önce satılan dairede dask olmama gibi bir şansı yok. satış yapılırken istenen evraklardan biri zaten o. vardır muhakkak iyi araştırın. tapu harcı ödüyorum vs. derken onu da yaptırmışsınızdır. bankadan kredi çektiyseniz onlar yapıyor genelde.

ocak 2022'den itibarendi sanki ama emin değilim.

Son 1 haftayı zamlı kullandık

faturaya ulaştım sonunda. evet, 1 ocak tarihinden itibaren zamlı tarife uygulamışlar. 10 günü zamlı kullandık yani.

peki bu 1,37 tl ve 2,06 tl'ye bir de %22'lik vergi mi eklememiz lazım fatura tahmini yaparken? yoksa bunlar zaten vergili halleri mi?

230 kwh kullanmışız son ay. üstteki rakamlara vergi dahilse gelecek ay 370 lira ödeyeceğiz, hariç ise 450.

Bağaziçi elektrik zamnı 4 aralıktan itibaren saymış. Gazetede okudum bugün. Arayıp itiraz edince geri yatırıyorlar veya düşüyorlar.

@dakota: biz de ck bogazici'ni kullaniyoruz ve faturanin ustunde yaziyor 1 ocak'tan itibaren zamli tarife kullanildi diye.

değil
su ısıtıcısı dediğin termosifon mu ketıl mı

@comp

Termosifon. Orta ayarda açık sürekli. 60 derece su.

Bize niye normal?

ısıtmayı ve soğutmayı elektrikle yapınca o kadar normal:)

su ısıtıcısı bu değerin yarısını harcıyordur. öğrenci iken termosifon yerine elektrikli ani su ısıtıcısı almıştık. fatura 4/1 e düşmüştü diye hatırlıyorum.

1-2 saat klima ama kaç btu?
ufak fanlı da olsa kumteller neredeyse saç kurutma makinesi kadar enerji tüketir. 2-3 saat kullanımda baya etkiler.

ayrıca havalar soğuduğu için termosifon artık daha da soğuk olan suyu ısıtmak için daha fazla yakmış olabilir. saatte bi sorun yoksa ki bence yoktur, normal görünüyor.

@allahinadiylaoku

İlk 3 ay hep açıktı ortalama 300 kwh geliyordu. Normalde doğalgazlı evdeyken 150-200 gelirdi max. Bu yüzden bu artışı biz de termosifona bağlamıştık.

Kış diye daha çok çalışıyor diyeceğim ama Antalya’dayız yani ne kadar farkedebilir.

ayda 45 saat klima * 1500watt> 68 kilovat
75 saat kumtel * 2000watt> 150 kilovat
220 kilovat etti. 300 sabit + 220, 550 etti.

@Improbable

Antalya’dayız aslında ama ortalama sıcaklık bir 5-10 derece düşmüştür tabi. Mutlaka etkisi vardır.

Klimada böyle yazıyor:

10918(2047~12965) Btu/h (heating capacity)
11601(2047-12966) Btu/h (cooling capacity)

Benim 2019da evi yatmadan yatmaya kullandığım tek yaşadığım dönemde elektrik 100 lira civarı geliyordu. Evde hiç elektrik kullanmıyordum ama.

Evde büyük bi termosifon vardı banyo için. Onu gün içinde kapatıp duştan yarım saat önce açıp sonra tekrar kapatma sistemine geçtim ve faturam 40 liralara düşmüştü o dönem.

Termosifon acayip elektrik harcıyor gün içinde kapatabilirsiniz.

Termosifonu sadece duşa girdiginiz zaman açın ve ardından kapatın. Çünkü devamlı açık kalması demek o suyu sıcak tutmak için devamlı elektrik tüketmesi demek (Su kullanmıyorken bile)

Dedigim şekilde yaparsanız çok önemli bir miktarda tasarruf yaparsınız

773 ne abi evde btc mi uretiyorsunuz.

Normal elektrik tuketimi 250 falandir.
Tost makinesi kettle falan vardir muhtemelen

4 yetişkin 2 çocuk yaşıyoruz. Her gün bulaşık makinesi, 3 güne bir çamaşır makinesi çalışıyor. Klima kızım odası çok soğuk olduğu için arada açıyor ortalama tüketimimiz 250 kw.

Sizinki bayağı fazla, muhtemelen termosifon yüzünden.

lego <3

hediye açısından en sıkıntı yaşlar maalesef. daha küçüğe oyuncak alıyorsun, daha büyüğe yetişkinlere yönelik bir şey alabiliyorsun. buna oyuncak alsan olmuyor, yetişkin alsan olmuyor. benim oğlan da geldi 10 yaşına, ne alacağımızı şaşırdık. kıyafet alsan mutlu olmuyor, kitap alsan burun kıvırıyor. hot wheels parkuru mu alayım artık, halıda araba sürme yaşını geçti.

ilgi alanlarını bilmiyorsanız lego yine içlerinde en sevineceği oyuncak olacaktır.

lego +1 diyorum.

roblox falan oynuyorsa robux premium alın :)

lego her yaş için muazzam bir hediye

Bence kolay çalınabilecek bi müzik aleti falan alın, 10 yaş sanki oyuncak için büyük gibi geldi.

Lego olayı ayrı, onun yaşı yok pek, kişiden kişiye değişir, ömürlük hobi o seven için :)

onlar sana ulaşır.

Depocu ya da paketlemeyi teslimi kim yapıyorsa ona olan zimmetten eksik ürün olacak ve belki de elemanın maaşından kesilecektir.

Siz ulaşıp bilgi verin, iade edin ya da ödeme yapın bence.

Benzer bi durum daha önce kitapyurdunda benim başıma geldi. Bekledim birkaç gün Arayıp sormadılar. Sonra kendim arayıp durumu anlattım. Geri kargo yapayım dedim. Sizde kalsın gerek yok demişlerdi. Belki pahalı bişey olmadığı için uğraşmak istemediler bilmiyorum ama sizden isteyebilirler.

amazon olsa göndermenize gerek yok sizde kalsın derdi. yine de arayıp blgilendirmek lazım. sistemde verebilecekleri bir iade durumu söz konusu olmadığından ve bir çok prosedür olacağından kalsın diyebilirler. en azından top sizden çıkmış olur.

hiç arama bırak onlar arasın elemanlarının hatası için sen uğraşacak değilsin. bir süre kullanma arayan olmazsa kullan gitsin.

muhtemelen takipsizlik vermiş. tebligat eski adresilerinizden birine çıkmış olabilir. sizi bulamayınca muhtara bırakılmış olabilir. e-devletten bi bakın, soruşturma dosyası görünmese de dava dosyaları görünür. savcı ola ki dava açtıysa ordan görürsün. bir şey yoksa büyük ihtimal takipsizlik ya da dosya hala açık ama sanmam.

vatandas.uyap.gov.tr adresinden girip bakabilirsiniz.

vatandaş portalından görebilirsiniz +1

soruşturma dosyaları vatandaş uyap'tan görülmez. bilmediğimiz konular hakkında insanları yanıltacak şekilde yorum yapmayalım. soruşturma dosyası hangi adliyedeyse oradaki savcılıktan bilgi alabilirsiniz ancak.

2017 yılı ise takipsizlik almışsınızdır.yoksa bu zamana kadar kovuşturma aşamasına geçilse idi sizi tekrar bulurlardı sorgu yapılması için.

kafanıza takmayın.

takipsizliğe dair kararları internetten öğrenemiyormuşuz maalesef.
ifade verilen karakol veya savcılığa gitmeden takipsizliği netleştirme yöntemi olmadığı söylenmişti bana.
davaya dönüştüyse de diğer arkadaşların dediği gibi uyap üzerinden görünür.

hakkımda iki tane saçma suç duyurusu yapılmıştı. birinin takipsizlik kararı kısa sürede geldi, diğerinin hiç gelmedi.

gabardin ile giyilir. Bence jean ile de giyilir. Gayet spor ayakkabı.

chino ya da jeanle giyilebilir, yalnız bunun için pantolon paçalarının epey dar olması lazım.

resmi bir yere vs gitmiyorsan begendiysen giy herhangi bi seyle. kimse takilmiyor boyle seylere.

füme ve antrasit tonlarda kanvas demeye geldim.
ilki siyah ya da gri jean ile de olur. ama mavi jean ile her ikisi de out

Hassasiyet yok. Durum kötü. Hukuk yıllar içinde yok edildi. Kurumlar işlevini, bağımsızlığını, kalitesini kaybetti. Bunların aslında birçoğunun sebebi, kaynağı belli. Bunları düzeltmek mümkün ama akla önem verilmiyor bu topraklarda.

şunu düşünüyorum:

"Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için Cesaret, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için Sabır, İkisi arasındaki farkı bilmek için Akıl ver."

tanrıya inanmasam da elinden geleni yap, gerisini koyuver yaşam felsefem. burada da geçerli.

Yurtdışından bakan birisi olarak hiçbir fark yok. Olması gereken şeyler oluyor. Senelerce halı altına süpürülen ekonomik/sosyolojik sorunlar artık daha belirgin ve saklanamaz hale gelmiş durumda. Böyle de devam edecek uzun bir süre.

Bi başıboşluk var sanki. hem yönetimde hem insanlarda. duyarlı vatandaş geçim kaygısı içerisinde kara kara düşünmekte ne olacak diye. orta direk sınıfı zaten kalmadı. fakirler ve zenginler var artık. fakir parayı nasıl bulurum derdinde, zengin daha çok daha çok diye kasmakta. herkes ekonomist oldu. kimisi coin peşinde, kimisi döviz. kimisi paramı nasıl korurum, kimisi nasıl çoğaltırım derdinde. bu da hayatı yaşatmıyor aslında. herkes her şeyi erteliyor. küçücük ekranlara boynumuzu kıvırıp bakıyoruz her daim. balkonda, tuvalette, her yerde.. iki gündür şeridinde gidemeyip götün götün önüme kıran araçlarla karşılaşıyorum, bi bakıyorum elinde telefon.

haberlere bakıyosun, delisi akıllısı saçma sapan hareketler peşinde. adam tüfeği çekmiş ateş ediyor sağa sola, resmen vurmak için ateş ediyor ya. birisi gitmiş bebeğini sobada yakıyor, birisi el kadar bebeği yumrukluyor. yani normal bi haber yok hep böyle. çünkü kimse yaşamıyor bence. pandemisi, maskesi, aşısı, mültecisi derken düzgün insanda bile kaygı bozukluğu oluştu çoğunlukla.

Kızımı düşünüyorum nasıl yapacağız ne edeceğiz diye. ölümden hiç bu kadar korkmamıştım. onu babasız bırakırım diye çok korkuyorum. velhasılı kelam sindik içimize. höst diyene eyvallah diyeceğim yakında ki hiç yakıştıramam kendime. adam çekip vurabilir ne bileyim döner bıçağı, kılıç falan çekebilir. millet kafayı yemiş gibi. hapishanelerde yer yok, geleni geçeni salıyorlar. bu da suç oranını artırıyor. koruyun kendinizi dalaşmayın ite köpeğe.

1300-1500 liraya orjinal ekran takacak yer yetkili servis değil ise eğer, ben olsam note 5 alırdım. çünkü yetkili olmayan hiçbir servisin orjinal parça kullanacağına güvenmem. Telefonda başka sorunlar da yaşıyormuşsunuz, dolar malumunuz, fiyatlar daha da arşa çıkmadan telefonu yenilemek mantıklı bence.

önce bi bit pazarına gidip bi note4 bulun, ekranı orijinaldir muhtemelen. 200-300'e alırsınız, hadi 400 olsun. onun ekranını kendi telefonunuza taktırın 100 lira da işçilik deseniz 400-500'e orijinal ekranınız olur.

öyle kallavi değil belki de spontane gelişen bir olay yaşadım. vakti zamanında aynı kurumda çalıştığım eski kız arakdaşım ki sonrasında nişanlanıp ayrıldığım kişi olur kendisi; "senin niye araban yok" falan gibi bi soru sormuştu. ben de yok işte diyerek geçmiştim olayın üstünden ama çok koymuştu bu durum. normalde koymaz da edilecek laf da değil hani. o gün karakter notunu verip çıkmalıydım bu ilişkiden ama bir şans daha belki yanlış anladım falan derken olmamıştı.

neyse gel zaman git zaman kafalar fena aykırı olunca ayrıldık vs. ben evlendim o evlendi falan, yıllar geçti.. geçen gün işe giderken köşedeki simitçiden simit alayım da çayla gömerim dedim. çektim önüne arabayı, ama şahsım da nasıl güzel o gün, o kadar güzel ki nasıl böyle :) saç, sakal, gözlük falan derken yıkılıyorum kendimce :) teypte de yüksek sesle the cranberries - animal instinct çalıyor falan, neyse camdan süzülüp "başkaaan iki tane peynirli sıkar mısın bana" derken bu kızı gördüm. o da beni gördü tabi. ulan dedim hayat ne garipsin sen. böyle bi olaydı işte. intikam hikayesine girer mi bilmem. ki öyle bir niyetim de olmamasına rağmen intikam hazzı yaşadım resmen, yalan yok :)

Keşke alabilecek gücüm olsa, yapanlara yaptıklarını ödetebilsem.

Bizzat dahil olmadığım ama şahit olduğum bir olay,

Bir adamla genç kız kaçarak evlenir. Kız daha 18'indedir adam da 20'lerinin başında. Severek evlenmelerine rağmen adam zamanla kadını küçümsemeye başlar. Giyinişini beğenmez ev işlerini beğenmez, kadın daha güzel giyindi mi "kimin için giyindin böyle beni mi aldatıyorsun" der psikolojik şiddet uygular.

Adam zekidir, ticaretten anlar. İyi bir firmada müdürlük yapmaktadır. Zenginleştikçe çevresi de genişler. Derken adam maaşlı işinden ayrılır kendi işini kurar bereketli bir sektörde, paralar akar arkadaşlar akar her şey çok güzeldir.

Bu arada adam karısıyla imam nikahlıdır, ona hiçbir zaman resmi nikah yapmaz. Onu çevresine sokmaz, uzak tutar. Bu yeni çevrede bir kadınla tanışır ve asıl evli olduğu kadını bu yeni kadınla aldatır. Resmi nikahı ona yapar. İlk karısından neyi esirgediyse yeni karısına onları sunar. Ayrıca ilk karısıyla çocukları vardır çocuğu elinden almakla da tehdit eder.

Gün gelir işyeri saçma sapan bir nedenle hasar görür, batar, adam milyonluk borçlara girer, yeni karısıyla boşanırlar. Adam ilk karısının peşinden koşar onunla barışmak ister ama olmaz. Epey sıkıntılı zamanlar yaşar.

Hayat en güzel intikamı alıyor. Mazlumun kendi başına alabileceğinden daha estetiğini, daha fazlasını.

icq zamanında şehirler arası aşk yaşadığımız biri vardı .birkaç ayda bir görüşüyorduk. ben bilgisayar işindeydim o dönemde hack işlerine de merak sarmıştım.öğrendiğim şeyleri sevgilimde deniyordum mesela icq ile birşey gönderip bilgisayarına girmiştim o pek anlamıyordu bilgisayar işlerinden. maillerini açtım ne göreyim ; benden başka bir kızla fingirdiyor.hemen havalı bir nick ile erkek icq hesabı açıp kızı ekledim başladım yazmaya.bir süre sonra kız bana aşık oldu sevgilimi terketti .maillerden durumu takip ediyordum.
ilk buluştuğumuzda yaptığımı anlattım ve ilişkiyi bitirdim.
şimdi düşünüyorum da iyi ki yapmışım. çok iyi ve özgür hissetmiştim.

lisede geometri de kopya verdim, pislik sayemde 90 aldi. bana da din kültüründe yardim edecekti etmedi. küstük.
sonra din kültürü sinavi öndeydi, geometri sinavi daha sonraydi, aptal gibi davrandim gittim baristim, sinavlara da cok calistim, bu din sinavinda bana kopya verdi. geometride ise ben -hocaam bu benden kopya istiyoo..

bunun disinda kuzenlerimin annesi babasi ayri, ben hatirliyorum, kücükken bunlarla sizin babaniz yok mu?diye dalga gecen diger iki teyzem, hem cocuklarini kaybettiler, simdi onlarin torunlari babasiz hem de evlerinde bir gram huzur yok.
benim intikam hikayem degil, hayat.

iki yaş sendromu bu, genelde 3'e doğru belirti gösterir ama biraz erken girmiş. 'yapma etme'den ziyade açıklama yaparak ya da ilgisini başka yöne çekerek başedilebilir. kızarsanız daha kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. erkek çocuk muhtemelen. Allah yardımcınız olsun. kız olsa bu kadar olmazdı :)

Herhangi bir şeye vurmaya başladığında vurduğu elini tutun ve gözlerine bakarak yaptığının yanlış olduğunu kısa bir cümleyle "bunu yapmamalısın vb.) tekrarlayın. İşin püf noktası, gözlerine bakarken kendi yüzünüze nötr bir ifade verin. Gülümseyerek söylerseniz onaylıyorsunuz sanar, daha da arttırır. Surat asarak söylerseniz kızdığınızı anlar ve üzülüp ağlamaya başlar. Sesinizin tonu da, mimikleriniz de nötr olsun. Kaşlarınızı asla çatmayın, aksine çizgi filmlerdeki gibi tamamen havaya kaldırın. Farklı zamanlarda birkaç tekrardan sonra düzelecektir.

İmza: 4,5 yaş kız babası

Bir şeyleri atması vurması vb normal durumlar.Yapma etme demenin bir faydası yok. Annesiyle en iyi yöntemimiz o anda ilgisini başka yöne kaydırmak.Sevdiği bir oyuncak şaşıracağı bir konu gibi,yeterince ilgisini çekerse unutur hemen.Telefonumu 4. kattan atmışlığı var oğlumun:)

Subap ayarı yapmaya gittiğinde, motor soğuması için ne kadar süre bekledi ayar yapmadan?

Motorun soğumasını beklemediyse katalogdaki ayarda bile yapsa olmamıştır. Motor tam soğuk olmalı ayar için.

sondan başa doğru geleyim.

brc göstergesinde tüm göstergelerin yeşil yanıp sönmesi, fazla dolum yapıldığı anlamına geliyormuş. biraz kullanınca düzeliyor. brc servisi bir sıkıntı olmadığını söyledi.

çıtıtıtıtı sesi subap ayarından büyük ihtimalle. motoru çevire çevire tamamını sentille ayarlaması gerekiyor. tatlı ısıracak sentili. fazla sıkarsa öyle çıtıtıtı yapıyor. ya yanlış ayar kullandı, ya da fazla sıktı, tatlıdan biraz fazla ısırttı.

@john 2-3 saat bekledikten sonra yaptı. soğuması lazım falan demişti kendisi. tam soğumadan mı yaptı acaba ya da yapar gibi mi yaptı ne b.k yedi bilmiyorum.

biraz önce gittim konuştum. olması gereken bu dedi. bu ses olmazsa şüphe ederim falan dedi. istersen sesi keserim benzine göre ayarlarım ama lpg'de verimli çalışmaz dedi. bir sürü laf ebeliği. o ayardan sonra oldu diyorum, yok diyo adam :)

@kibritsuyu dediğin gibi muhtemelen. ayarı tam yapmış olsa bile fazla sıkmaktan bence bu olay. çünkü set değiştikten sonra (sonradan kesilen o mekanik ses hariç) eskisi gibiydi motor ve yakıt tüketimi lpg seviyeleri falan hiçbir sıkıntı yoktu. ne zaman ki subap ayarı yapılacak gel dediler yaptırdım ve ondan sonra oldu. antalya'da adam gibi usta olsa başka bi yere götürücem de bilmiyorum yok. artık ankara'ya kaldı bu iş.

edit: bu arada brc olayı düzeldi aynen fazla almışız zam gelir diye.

Ben daha önce subap ayarı yaptırmıştım usta en az 6-7 saat lazım soğuması için demişti.

Asaf Avidan - One Day youtu.be

:( değil.. bu şarkıyı herkes en az 3 kez duymustur

Suraya bi mirildansaniz: vocaroo.com

Anam o sakın U2 sunday bloody sunday olmasın, bebeyken one day sanardım orayı hehe

Değil yaa yeni bir sarki