aynı düşünceler içerisinde olup borsaya girdim. bir gün kaybedip bir gün kazanıyorum. sinirlenip hemen ani hareketler yapmam derseniz girin. yok ben kaybedince paniklerim diyorsanız hiç bulaşmayın

Yurtdışı hisse senendi, etf, temettü ve vergilendirmesini araştırıp okuyup. Uzun vadeli birikim yapabilirsin.

@kablelvuku,

ya ben al-sat işlerine pek girmeyi düşünmüyorum. borsaya girince de 3-5 yıllık hedeflerle alım yapıp pek bozma kaçma işlerine girmeyeceğim. o stresle falan başetmek istemiyorum. sadece param ölmesin derdindeyim

parası ölmesin derdinde olan birinin borsaya yatırım yapması demek herhangi bir t anında kalp krizi geçirmesi demek olabilir. şu an tr hariç global borsalarda tam bir can pazarı yaşanıyor mesela, cloudflare gibi çılgın bir şirketin hisseleri bile yılbaşından beri %60-70 düşmüş. eğer nakit paranın değeri düşmesin ama risk de almayayım istiyorsan para getirecek assetler alabilirsin (konut, dükkan vs), sıfır risk ve sürekli nakit akışı sağlar. ha ben risk alırım, bir günde param yarıya inerse de kafaya takmam dersen borsaya gir tabii ama çelik gibi iraden olması lazım.

Şu an tüm Dünya borsaları düşerken BIST'in yükseliyor olma nedeni, küçük yatırımcının Borsa dışında hiçbir mecrada birikimini enflasyona karşı koruyamamasıdır.

Yabancı takası sürekli düşerken yani Her geçen gün yabancı yatırımcı BIST'den parasını çekerken küçük yatırımcı BIST'e girmektedir.

Durum bir şekilde değişir diğer yatırım araçlarından herhangi biri enflasyona karşı ezilmez hale gelirse BIST'in en alttaki tuğlası çekilmiş duvar gibi bir görünüm sergileme ihtimali çok yüksektir.

diye düşünmekteyim.

bist'in yükselmesini enflasyona karşı koruyan başka seçenek olmamasına bağlamışlar. bunu bir de şu açıdan görelim. geçen sene 5 liraya aldığınız x ürünün fiyatı şu anda 15 lira oldu. onu satan şirketin cirosu da doğal olarak arttı. kenara teneke yağ, tuvalet kağıdı vs. stoklayıp satamayacağımıza göre bundan kazanan firmalara ortak olmak en doğrusu. tabi bunun başka detaylarına hakim olmak şartıyla. nereden maliyetlendiğiniz çok önemli mesela.

hisse alıyorsan fona gerek yok. ufaktan başlayabilirsin, epey düşecek amerigan borsaları, o zaman kalanıyla ufak ufak ilaveler vs

seçim sonrasına hükümet değişir diye düşünüyorsan direkt bist'e bakman gerekir. çünkü bir çok hisse çok ucuz. abd borsalarında %20'ye yakın düşüşler bekliyordu en son ceo of jpmorgan dikkat etmek lazım oraya.

ben hiç bilmiyorum çok kararsızım ama seçim arefesinde dolar negatif patlamaz

"ama bu süreçte borsa cidden uçtu. hiç beklemiyordum (anlayabileceğiniz gibi çok da finansal okur yazarlığım yok bu konuda. sadece basit matematik olarak düşünmüştüm)"

kimse bilmiyor. bilinse herkes ayni anda zengin olurdu. bu sana ders olsun. borsa uzun vadeli bir girisimdir. "dusunce girerim yukselince cikarim oooh sistemi cozdum" diye yaklasirsan kaybeden kitleye katilirsin.

10+ sene ihtiyacin olmayacaksa o paraya borsaya girebilirsin. al-sat yok.

@hot potato,

2023 ocaktan itibaren temettülü şirketler için aylık para ayırıcam borsaya. dediğin gibi 10-15 yıl durma amaçlı.

şimdi elimdeki parayı napsam onu bilemedim

Ben de çok bilmiyorum ama bu aralar herkes hisse ve fon konuşuyor gibi görüyorum.(benim minik fon yatırımlarım var) Bence hisseler için sat sinyali bu. Yılbaşı zamlarıyla vs. dolar illa yükselir gibi geliyor bana ama beklendiği gibi anlık yükselişler olmadı cidden.

Hisse/fon özelinde, eldeki parayı yatırmak değil de dediğin gibi her ay X lira/dolar yatırmak daha makul gibi. Çünkü şimdi 100 lira olan şey öbür ay 120 lira olsa da alıyorsun, 80 lira olsa da alıyorsun. İster istemez dollar cost averaging yapıyorsun ve şirketler uzun vadede kar edince/ederse iyi kar etmiş oluyorsun benim anladığım bu.

Yani bence şu an bişey alsan bile her şey %30 düşerse mutlu olup biraz da oradan toplayabilecek paran olsun. Benim psikolojim böyle çalışıyor en azından :D

Mümkün.

Abi git internal'ları bi ara vakit bulursan oku. Epey keyifli bi program.

Git dediğin şey aslında FAT gibi bi file-system.

Mesela FAT olayının dosyanın kendisiyle bi ilgisi yok. Dosyanın diskte nerede tutulduğuyla ilgili meta-data tutuyor.

Git'in de "dosya" ile direkt bi ilgisi yok, ama herhangi bir dosyadaki değişiklikleri (bi nevi meta-data bu da) tutuyor.

Bi dosyayı .gitignore'a eklersen o noktadan sonra o dosyadaki değişikliklerin kaydı tutulmaz. Ama ondan önceki değişiklikler, "git objesi" olarak ağaca zaten kaydedilmiş durumda.

Bostancı olmasın? Şehir hatları sitesinde de Bostancı-Karaköy-Kabataş sefer bilgisi var.
goo.gl

Mevcut bir iskele yok bildiğim kadarıyla ama tarihi olarak eski maksim gazinosunun aşağısındaydı diye biliyorum (yeni migros). Zaten barlar sokağı olarak bilinen yer de iskele sokak.

@kobuzchu kiz, yok direkt caddebostana açtılar ynei durağı. pazartesi başlıcak.

@mirafiori, bana da orası mantıklı geliyor. kürekçilerin falan olduğu bölge. yarın sabahtan bi gidip bakayım, caddebostandan kabataşa müthiş hizmet olur.

instagram.com

bu hesap

Arda'nın Mutfağı.

Hem damak tadımıza uygun, hem de modern ve lezzetli/sağlıklı tarifler veriyor. Şimdiye kadar her tariften memnun kaldım. Uygulamasını cebe yükleyip, incelemenizi tavsiye ederim.

gerçekten milyon tne şeyle uğraşmaktan o kadar yoruldum ki, size tarif edemem.

kaldıralım mı biz bu ürünü, napalım?

ürünlerin birbiriyle alakası bile yok, bizim ürünün %10'u bile değil diğeri. ama uğraşmak da istemiyorum, gerçekten istemiyorum.

ya yok ne kaldırması, devam edin. alakası bile yok. kuru sıkı yapıo işte karşı taraf

Normalde tescil kararı 13 Temmuz 2022'de bültende yayınlanmış, 13 Ekim 2022'ye kadar bu tasarım yeni değildir diye itiraz edebilirdiniz ama o süre geçmiş. Yani bakıyorum sicile başvuru tarihi ile tescil tarihini aynı işlemişler anlayamadım. Nasıl tescil olmuş onu da anlayamadım. Yani o size dava açarsa siz de hükümsüzlük davası açabilirsiniz o kadar anlamsız geldi bana şu an.

@peki madem,

ya kusura bakmayın ücretsiz danışmanlık gibi bir derdim yok ama.

biz bunu nasıl takip edicez ki?
yani ok, bültene konmuş da, milyonlarca ürün koyuluyor her gün? peri kızı diye arattığımda çıkmıyor bile mesela.

bu kadın yarın çıkıp bir kapı süsünü komple patenat almaya çalışırsa nasıl haberdar olacağız?
ben şuan bile arattığımda bulamıyorum, yalnızca patent numarasıyla bulabiliyorum.

"Koruma Kriterleri Nelerdir?

Yenilik; bir tasarımın aynısının, “tescilli tasarım” için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, “tescilsiz tasarım” için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olmasını ifade eder.

Ayırt edici nitelik; bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile “tescilli tasarım” için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, “tescilsiz tasarım” için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim arasında farklılık olmasını ifade eder."


abi 2014 yılından beri milyonlarca sayfada ve tüm yurtdışında yapılmış/paylaşılmış ürünün patentini nasıl alabildiler?

aynı gün başvurup, aynı gün tasarımı nasıl onaylatmış?

Siz de haklısınız. Mesela markalarda bunu takip etme servisi veren şirketler oluyor, kullandıkları yazılımlar ile bültenleri tarayarak benzer bir marka çıkınca haberdar oluyorlar ki karara itiraz yapılabilsin. Ama küçük üretici olarak bunu takip etmek zor gerçekten.

Kapı süsünün sınıfı 11-02 imiş. Locarno sınıfı kısmına bu numarayı yazarak araştırmanızı daraltabilirsiniz.

Benim bilgim çok yeterli olmayabilir ben patent tarafındayım işin. Ama burada siz daha önceden ürettiğiniz için zaten iyi niyetli üreticisiniz. Kaldı ki bu tasarımın çok daha benzeri eminim önceden üretilmiştir. Türk Patent'in inanılmaz saçma kararları oluyor, uzman basıp geçmiş olabilir. İhlal davasının tazminat ile sonuçlanacağını pek düşünmüyorum ama dediğim gibi işin uzmanı olmadığım için profesyonel bir tavsiye değildir bu.

(bkz: overemployed)

(bkz: iki işte çalışmak)

bu konuyu bende bir ara etraflıca düşünmüş ve istemiştim. tek sorum var. iki şirkette seni sigortalarsa, bundan birbirlerinin haberi olur mu? olursa sorun olur mu :) eyyorlamam bu kadar.

-ama bence yapabilirsin abi gençken neden olmasın. +yapmalısın. birden fazla sevgilin var ve hepsine whats app'tan mesaj yetiştiriyorsun gibi olur heralde :)

@picassoishere,

ikisi de birbirinden bağımsız ülkelerde. ilk işyerinde resmi çalışan olmama rağmen, o ülkede ikamet etmediğim için o ülkeye ait bir sigorta girişim yok zaten, ki olsa da 2 farklı (kıta olarak bile farklı) ülkenin birbirinden haberi olabilecek global bir sistem olduğunu düşünmüyorum.

Eğer bu işleri yaparken aksatmayıp ikisini birden yapabileceksen bir problem olmaz. eğer altından kalkabileceksen 2 idealdir.

Sanki eline yüzüne bulaştırırmışsın gibi geldi. Ama yine de dene. İki iş için zamandan çok zihinsel kapasite lazım.

linkedin sıkıntısı geldi benim aklıma direkt. iş arkadaşlarından yöneticilerinden birinin profilini görme ihtimali yok mu? linkedin'de kendini tek işte çalışıyor gibi göstersen diğer firmadan görüp bu ne iş denebilir 2 firmada göstermen zaten sıkıntı. gelirinden ve işinden memnunsan riske değmez bence %1 bile olsa yakalanma şansın riske attığın şey çok büyük oluyor çünkü. toplantı moplantı illaki bir yerde çakışır ilk çakıştığında istifa edeceksen zaten gereksiz bir macera olur. bence çok yapasın varsa taraflarla konuşarak yapman lazım bu konuyu bir taraf senden gerçekten memnunsa diğeri de seni gerçekten istiyorsa ikna edebilirsin belki.

linkedin beni de düşündürüoyr. büyük ihtimalel linkedinimi kapatırım bir süreliğine diye düşünüyorum

background check yapan firmalar var, uluslararası firmalar genelde lokal aday almadan önce mutlaka bu firmalardan hizmet alıp bilgi topluyor mesela eskiden çalıştığın firmalardaki adamlardan vs. eğer çalışacağın yer kalburüstü kurumsal bir yerse bunu kesin yaparlar ve patlarsın. ama iki firman da ufak startuplar falansa böyle bir yola gideceklerini sanmam.

Etik olarak bir sıkıntı yok aslında. Yani elemanlar sana paranı verip, karşılığında bekledikleri hizmeti alabiliyorlarsa ortada bi sorun yok. Ben kendim yapmadım ama yapan iş arkadaşlarım oldu. Herkes biliyordu iki-üç işte çalıştıklarını ama işler düzgün ilerlediği için kimse sorun etmedi. Baya yaygın bi olay aslında.

İşi junior'a havale etmek iyi bi fikir değil ama. Çünkü işi sen yap diye para veriyorlar. Eğer "bi şekilde olsun da nasıl olursa olsun" deseler firmaya giderlerdi. Bu "sorumluluğu ben alıyorum" diyebileceğin bir şey değil.

Öte yandan burnout'a yol açacağı için değecek bi macera değil diye düşünüyorum. Burnout olup 6 ay kafa dinleyeyim desen kaybedeceğin para, burada yandan kazandığından kat kat fazla olacak her türlü.

4857 sayılı iş kanununa göre işverene haklı fesih hakkı sağlar ancak firmalar tr.de değil.

ben çalışanımın benimle bunu paylaşmasını beklerdim açıkçası.

ben yaptım zamanında ve iyi de para kazandım. farkedildi 1. şirketim iş akdimi feshetti sosyal haklarımı alamadım. 2. şirket işin başında olduğum için beni bırakamadı devam etti. sonrasında 1.şirket işleri toparlayamadı ve geri çağırdı.

taraflar üzgün ben sıkıntılı bir duruma girdim sonunda iş yükünden burnout olup her iki firmayı bıraktım. askere gittim 15 ay uzun dönem.

açıkçası hak veriyorum. şimdi akarken biriktirmek için tam zamanı. ilerde yaşlanınca bu eforu sarf edemiyorsun.

(bkz: bir arkadaşım ekolü)
Hali hazırda bir işte çalışırken yurtdışında bir görüşme yapıyor ve kabul alıyor. Sözleşme imzalanırken bir okuyor ki orada madde var. "Başka işte çalışamaz". Açık konuşuyor: "Benim x şirketine şu konularda destek veriyorum ve aynı zamanda şu alanda doktora yapıyorum vs." Anlatıyor büyük büyük.
Adamların daha da ilgisini çekiyor. Helal olsun sana diyorlar.

Mevcut şirkete gidiyor. Benim yurtdışında müşterilerim var.

Birden kendi şirketini kuruyor. İki işte çalışıyor. Sonrasında 40'a yakın kişi istihdam ediyor.

Kısacası bu işi kafaya koyduysanız ve yapabileceğinize inanıyorsanız kaçak maçak, saçma sapan konularla uğraşmayın. Vurkaç yapmayı, yakalanana kadar çalışır parayı cebe atarım vs. diye bakacağınıza bir tık ötesini düşünün.

alkolde nasıl 1 litre sınırı varsa telefonda da 1 adet sınırı olacak. vergi memuru rastgele kontrol yapacak yakalarsa el koyacak. tahminim bu şekilde.

seçimde diğer partiye oy vermek için bir sebep daha çıktı.

1 kişi 3 yılda bir tane getirebilecek. Fazlası gümrük kanununa tabi olacak. Gümrük vergisi ödenecek. Açtırmaktan pasaporta işlemekten bağımsızbu

@efruz,

yani bu nasıl iş anlamadım. kendime getirtmesini geçtim de;

kardeşim yurtdışında yaşıyor ve her sene telefonunu yeniliyor, bazen senede 2 defa yeniliyor. yani aralık ayında geldi iphone 12'yi kaydettirdi, şubat ayında gelip iphone 14'ünü geçiremeyecek mi ülkeye?

ben anlamadım bu işi.
ben benim telefon işini iptal ederim de, yurtdışında yaşayıp 2 haftalığına tatile gelen insanlar nasıl yapacak bu kayıt işini anlamadım.

veya da yine yurtdışından gelip bir iş telefonu ve bir şahsi telefonu olan insan ne yapacak? gerçekten bu işi anlamadığım için soruyorum.

İlk getirdiğinde gümrükte vergi memurları bunu size kaydedecek. 3 yıl içinde her getirdiğin telefon için vergi isteyecek. Yoksa gümrükte alıkonulacak. Tıpkı yurtdışından araç getirmek gibi. Vergisini ödeyerek ülkeye sokulabilecek.
Kesin bunu TC vatandaşlarına uygularlar. Yurtdışında yaşayanlar muaf olur. Araçta olduğu gibi

İnş böyle saçmalıkları AYM iptal eder.

@efruz, bu inanılmaz bir hareketmiş ya.

yani en basiti dediğim gibi; kardeşim yazılımcı. gelirken yanında test cihazlarını getirmesi gerek. (bu arada hakikaten de her seferinde getiriyor) ve 3 yılda birden fazla kere cihaz değiştiriyor. bunun vergisi mi olacak gerçekten.

böyle saçmalık olmaz?

cussss ne 3 yili ya. yuh!!!!

@efruz,

bu arada kardeşim de, arkadaşlarım da tc vatandaşı ama yurtdışında y aşıyorlar. bu insanlar artık her yeni telefonla girdiğinde 15-20bin lira gümrük vergisi mi ödeyecek harbiden.

tchuck, belirttiğin senaryo kolayca çözülebilir. ülkeye girerken seri numaralarını kaydederler, çıkarken de o cihazları ibraz etmesini isterler. ibraz edemezse de satmış kabul edip gümrük vergisini tahsil eder.

bu yeni düzenlemede anladığım kadarıyla yanında 4-5 tane kayıtsız telefon getiren kişileri durdurmaya çalışacaklar diye anlıyorum. muhtemelen getirtilen telefonu gümrükte ibraz edip, getiren kişinin pasaportu dışında kimseninkine kaydedilmeyecek şekilde bir şey yapma ihtimalleri yüksek. çünkü şu an yurtdışına gidip, 6 tane telefon getirip, tr'de kayıtsız olarak satman için bir engel yok. tam olarak da bunu durdurmaya çalışıyorlar.

yurtdışından gelen, şahsi telefonu olan, tatile gelen vs kişileri etkilemiyor. ha ilginç tarafı şu, şu an zaten rastgele kontroller yapılıyor gümrük kapılarında, 2'den fazla kutulu telefon getirtsen zaten el koyma hakları var. sıklaştıracaklar herhalde.

@roket adam,

böyle çözülebilir tabi ki, ama böyle çözülecek mi?
çıkışta kaydedilen telefonların imei'lerini soracaklarına dair hiçbir şey yok şuan ortada.

yukarıdaki telefon alışverişini iptal ettim, uğraşamayacağım bunlarla.

ama asıl sorum şuan kardeşim aralık ayında ingiltereden gelirken yanında şirketin verdiği cihazlarla girecek. gelip gümrük çat diye vergiyi yapıştıracak mı yani?

eğer telefonları yanına alamazsa türkiyeye gelemiyor çünkü, buradan çalışması gerek.

olası tek ihtimal şu an döviz satışı ile deli bi müdahale olması.
genelde böyle müdahaleleri bir süre sonra anlıyoruz çünkü artık baya baya el altından yapmaya başladılar.

Eskiden böyle durumda yabancı para dışarı çıkardı dışarı çıkmak için de dolar alır dolar yükselirdi şu anda piyasada yabancı para kalmadığı için böyle bir durum da oluşmuyor

@bay b,

peki ülkenin döviz borcu vs hiç yok mu?
ülkede yabancı para kalmaması aynı zamanda yabancı para cinsinden borcu ödemek için dolar bulunamaması anlamına gelmiyor mu? bu doları artırmamal ımı?

son 1 ayda faiz %13'ten 10.5'e düştü, dolar %1 bile oynamadı.

ya ben artsın, azalsın mevzusunda değilim de. geleceğimi görmek istiyorum, bu yanıltıcı ve kısa bir süreç mi? yoksa bu şekilde devam ettirilebilir mi. 18.60 olmasa da 19.50-20 gibi ortalamalarda tutulabilir mi bu yöntemle?

ona göre 1 ay 2 ay sonraya bile plan yapamaz duruma geldim resmen

olmaz mi abi :) hem kamunun hem ozel sektorun essek yukuyle doviz borcu var sorun da o zaten :) allahtan iyi kotu ihracat yapan bir ulkeyiz ama rezervler ortada. ayrica enerji maliyetlerinin artmasi da biz ve bizim gibi ulkeleri cok olumsuz etkiliyor hem doviz rezervi hem enflasyon anlaminda.

ha bu arada ben hic dolara mudahale edilmiyor demiyorum yanlis anlasilma olmasin. senin kastin daha onceki indirimlerdeki garip hareketlerdi o artik niye olmuyordu, ben ona cevaben yazdi. o hareketleri yaptiracak bir yabanci para cikisi olmuyor cunku cikacak para artik cok az. gittigi yere kadar tutmaya calisacaklar oyle gorunuyor. twitter'da @e507 ustamizi takip etmeni tavsiye ederim. bu konularla alakali ufuk acici bilgiler paylasir hep.

örtülü olarak sermaye kısıtlarının uygulandığını ve sabit döviz kuru rejimine geçildiğini anlamalıyız.

epeydir bir faiz indirimi olacağını daha söylüyordu hükümet zaten, artık faiz indirimleri şok etkisi yaratmıyor, beklenen bir durum. beklenen durumlar da öncesinde fiyatlanıyor zaten. yani kur zaten %10.5'luk faize göre fiyatlandı epey bir süre önce.

ha bu doğalgaz ödemeleri vs + asgari ücret zammı meselelerinden ötürü para basmaya başlarlar ve tl'nin değeri daha da düşer, ama faiz indirimi ile bağlantılı bir şey yok şu an.

bu dedikleriniz evde kedi kopek oldugu surece asla gecmez. alerji asisi oluyor ama onu da surekli tekrarlamak gerekiyor sanirim. evde kedi kopegi olup alerjisi olanlara yapiyorlar asiyi bazen

Yapılacak işler listesini şöyle dizgile bence.

1. Otrivin derhal çöpe atılacak.
2. KBB'ye gidilecek.

sonrası sonra düşünülecek.

ilgili commit’in bir id’si vardır (SHA ID). commit history’ye gidip o commit’i bulup id’sini alıp aşağıdaki komutu çalıştırabilirsin:

git checkout <commit-id-sha>

veya üzerinde değişiklik yapacaksan aşağıdaki komutu çalıştırıp o commit’i yeni bir branch’e alabilirsin:

git checkout -b <new-branch-name> <commit-id-sha>

peki bunu master'a geri nasıl pushlayacağım?
mastera pushlayacağım zaman yine pull etmemi istiyor aradaki farkları.

-eski commit’i yeni bir branch’e alıp
-bu branch’i pushlayıp
-push’landıktan sonra yeni branch’i master’a merge’leyebilirsin sanırım

@mya,

bunu yaptığımda "masterın alacağı yeni bir commit yok" diyerek pr almıyor. pr yapamıyorum yani.

yeni branch’ın push’landı değil mi?
push’landıysa:

-(git checkout master) yapıp master branch’e geç
-sonra (git merge new-branch) diyerek yeni branch’ini master’a merge et

başka yöntemler de olabilir tabii

şu anda çok kesin bilgi veremeyecek olmak ile birlikte, Github'ta sanki şöyle bir olay vardı; her değişiklik kayıtlı tutulmalıdır. Çok yanlış bir şey yaptığınızı ve bunu push'ladıktan sonra fark ettiğinizi varsayıyorum. Bizim için bunun görülmesi sorun (Türkler) fakat versiyon takibi için bu da görülmesi gereken bir şey. Daha önce böyle bir yoldan gitmişiz fakat yanlışmış anlamı taşıyor. Dolayısıyla hiçbir değişiklik geri çekilmiyor. Revert'in açıklamasında da bu var mesela.
docs.github.com

"... the revert is also a commit."

aklımda böyle bir bilgi kaldığı için emin olmamakla birlikte paylaşmak istedim.

Pushlarken -f (force) flag'ini verirsen push'larsın. Ama bunu yapma, aynı repo'yu kullanan diğerleri kanser olur.

Reset -> lokal değişiklikler için.

Revert -> paylaşılan değişiklikler için.

"git revert cb76ee4" dersen, id ile verdiğin commit'e döner. Yani ondan sonra yaptığın commit'lerdeki değişiklikler silinir, ama yerlerine yeni bir "revert commit'i" gelir. Yani history revert eklenmiş şekliyle düzgün kalır. "a,b,c yaptı, sonra bunları geri aldı" diye güzel güzel görünür yani.

Sonra direkt commit + push. Diğerleri de pull alıp hayatına devam edebilir.

Bir anda bütün fizyolojisi neden bozuluyor anlamadım. Ben köpeği barinaktan aldım ve zorunlu olarak her hayvan kısırlaştırırılıyor ve size köpeğimin 60 yaşında gibi davranmadiginin garantisini verebilirim (labrador border collie kırması).

Evet dedikleri de haklı. Bir zorunluluk yok. Ama bana sanki ikinci bir uzman görüşü alsanız iyi olur gibi geldi. Bir de reddit'te de sorabilirsiniz soruyu.

Bu arada köpekte sorun olsa da çözülecek sorun var cozulemeyecek sorun var. Misal agresifligi çözmek zor ya da korkuyu. Ama onun dışında çoğu şeyin çözümü var, zaman/para/sabır olduğu sürece.

dişi kokusu aldığında zapt edemezsiniz, kaçmaya yeltenir belki kaçar gider bulamazsınız. sırf bunun için bile kısırlaştırın. genelde kısırlaştırmayı önerirler şaşırdım açıkçası veterinerinize. 60 yaşında gibi de yaşamıyor yav. iki erkek köpeğim de kısır. daha sakin oluyorlar evet ama yine hareketlilerdi yaşamları boyunca. şimdi yaşlandılar farkı daha iyi görebiliyorum o yüzden.

kısırlaştırmanız yönünde olacak tavsiyem.
ama yavrusunu alacağız. saf labradorumuz var, arkadaşımın köpeğiyle düzenli yavru alacağız satacağız ya da bakacağız gibi bir planınınız yoksa kısırlaştırmak en doğrusu.

şu anda yavru. 12ay hatta 16-18 ay'ı geçecesiye kadar da yavru olarak hayatına devam edecek. ama bu 10. ay sonrası dişi kokusuna hassaslaşacak. diğer erkek köpeklerle hiyerarşik tartışmalara girmeye başlayacak.
kısırlaştırdığınız taktirde emekli amca olmayacak, o biraz ayarsız bir yorum olmuş bence.

burdaki tek kriteriniz yavru alacak mısınız? yetiştiricilik yapacak mısınız?
yavru beklentiniz yoksa daha stabil bir evcil hayvan için kısırlaştırma doğru tercih olacaktır.

"erkek kopekte mecburiyet yok" derken? buna anlam veremedim. erkek kopekte cok daha kolay yapilabilen bir islem. sosyal olarak da sorunu erkek kopekler cikartiyor. her gün bir ton kopegin ozgurce kostugu kopek alanlarina gidiyoruz. Kavga hep kisirlastirilmamis erkek kopekler arasinda...

Hicbir kopekte, fiziki ya da davranissal sorunlarla karsilasilmadiysa kisirlastirma yapilmak zorunda degil. Boyle bir planlama yapacaksaniz, yine de 2 yasina kadar bekleyin, buyuk irktaki fiziki buyume tamamlansin. Ben 4 yasindaki disi kopegimi kisirlastirma karari aldim, cünkü ilk kez bu yil medikal bir sorunla karsilastik ve bunu cozmenin en kesin yolu kisirlastirma.

Kisirlastirilmamis erkek kopek diger erkek kopekler icin sorun demek. Kopek parkinda vs. dalasirlar, orasi kesin. Eglenceli, enerjisi dusuk kopegin kisirlastirarak enerjisini bitiremezsiniz. Enerjisi bitecek. Bunu kisirlastirmaya baglamayin.

Lablar zaten tembellige ve fazla yemege yatkin hayvanlar, belli bir yastan sonra oyuncu kalanini gormedim. Duzgun ve duzenli olarak hareket etmesini saglar ve fazla beslemezseniz yine fit kalir.

Ne kadar sosyallesiyor bilmiyorum ama kisirlastirilmamis erkek kopek disi kopekleri de cok bunaltabiliyor. Bir "kaza"nin gerceklesmesi bir anlik dalginliga bakar. Bu dertlerle ugrasmaya hic gerek yok.

Biz köpeğimizi iki yıl önce 2 yaşındayken kısırlaştırdık fizyolojisinde herhangi bir bozulma olmadı. Dişi, golden. Farklı veterinere danışın derim.

macos konusunundan emin değilim ancak genelde brother tavsiyesi veriliyor yazıcı konusunda.

murekkepli yazici: bunlarin tankli ve tanksiz olanlari var.

kullanim farki, tanksiz olanin kartusunu cikariyorsunuz ve yan sanayi murekkep ile doldurabiliyorsunuz. orijinal kartus 250 tl civari(daha pahali da olabilir). bir kartusu yan sanayi murekkep ile doldurdugumda 300 sayfa cikti almistim. murrekkep dolumu sirasinda eliniz biraz murekkep olabilir. ayrica doldurmak icin kitler var. kartusun uzerini deliyorsunuz ve siriga ile basiyorsunuz.

tanksiz yaziciyi tankliya donusturme kiti de satiyorlar. ugrasmak isteyen bu yola da gidebilir.

tankli yaziciyi cok fazla cikti aliyorsaniz alin. cok uzuza geliyor. soylenen problem, uzun sure kullanmayinca tanksizda oldugu gibi murekkep donuyor. bu problem asiliyor fakat elimiz yine murakkep oluyor. biraz pis yani.


lazer yaziciya gelelim. bu en hizli ve elimizi ayagimizi kirletmeden cikti aldigimiz yontem. bunlarin yan sanayi tonerleri satiliyor link. bu toner ile 1000-1200 sayfa arasi cikti aliyordum. orijinali pahali tabii. yan sanayi dolu toner 100-150 tl

tam burada toner tozu giriyor isin icine. bazi tonerler cipli oluyor. cipli toner kotu. yazici illa cip istiyor. cipsiz toneri insan, toner tozu alarak doldurabilir. fakat toner tozu cok kucuk partikuller icerdiginden nefesle istemeden de olsa cekmek sagliga zararli diyorlar.

Çipli Tonerle, Çipsiz Toner Arasındaki Fark! www.texttoner.com

samsung lazer yazici almayin cipli. yazici olmasi gereken fiyattan cok ucuz ise toneri pahalidir. tonerde gecirirler iste.

doldurulabilir toner ozelligi olan(cipsiz) brother marka, daha once onerildigini gordugum yazici:

wifi`siz: www.akakce.com

wifi`li: www.akakce.com

sanirim tarayici ve fotokopi ozelligi yok bunda.

bunun yan sanayi tonerini de satiyorlardir diye dusunuyorum.
hep yan sanayi demisim. muadil diyorlar, oyle aratin.


neyse son olarak "cok kazanan ve para algisini kayybettigini" soyleyen birinin, aylardir bir yazici secememesine dayanamayip yazayim dedim. kolay gelsin.

en iyi lazer yazıcı toneri ve dolumu en kolay bulunan ve yapılan yazıcıdır. Yoksa toneri çipi derken o iş yazıcı maliyetini geçer ve yeni dertler ekler. Yazıcı lazerde inkjet de olsa en önemli kısmı toner ve mürekkebi.

Bu yüzden aşağıdaki siteden satın almasan da, sattıkları yazıcılara ve dolan tonerlere muadil tonerler bak. Zira bunlar piyasada toner dolumunu en kolay halledebileceğin modeller olacaktır. Ondan sonra alacağın yazıcıya karar ver.

www.bitmeyenkartus.com.tr

Brother var evde, ios ve macte hic sorun yok. Hep wireless uzerinden yazdiriyoruz. Toneri 25 pound mu neydi, baya uzun sure gidiyor ama sadece siyah rengi var. renkli cikti feren modelleri de vardir herhalde

sağlıklı ve etkili bir yol olması için tuzlu su en iyi çözüm.
1 lt suya 1-2 yemek kaşığı tuz eritip burnunuza çekin. boşaltıma yardımcı olur.

kesine yakın burnunuzdan et & kemik parça alınıp hava yolunun açılması lazım.
kbb cerrahla (mümkünse özel hastane) görüşüp ameliyat olun.

Oradan alacağınız iphone'larda Facetime uygulaması olmuyor (ve bildiğim kadarıyla kurulamıyor) başka bir sıkıntısı yok.

İkinci sorunuzun cevabını bilmiyorum.

Edit:
support.apple.com
FaceTime isn't available in the United Arab Emirates.

The carrier, not Apple, provides technical support for iPhone in this country or region.
Might include an additional fee or requirement. Contact the carrier for more information.
Carrier doesn't support MMS.
VoLTE is available only on iPhone 6 or later.
Available with iPhone 14, iPhone 13, iPhone SE (3rd generation), and iPhone 12 models. Data plan required. Speeds vary based on site conditions and network provider. For details on 5G support, contact your network provider.

FaceTime may be unavailable if your device originates from this country or region and becomes unlocked or is used in another country or region.

herhangi bir sıkıntı yok mart ayında 13pro aldım kayıt da yaptırmadım devam... facetime da var. Apple storedan almadım, tanıdığım bir elektronikçiden aldım facetime olan versiyonunu veriyorlar. Apple storeda fiyatlar bir tık daha yüksek ama onu da tax refund alıyorsun ben telefoncudan aldığım için vergisiz fiyatını verdi.

@crosswell,

bu tür telefoncuları bizim de bulma ihtimalimiz olur mu? yoksa tokatlanır mıyız?

Paket ağırlığı 3 kilogrammış cihaz hadi 2,5 olsun. Bende yaklaışık 10 kiloluk döküm bir kenwood var o yoğuruyor. Birbuçuk sene önce 2800 liraya almıştım ama şuan fiyatlar bir tuhaf. Amazon Almanyanın bir kampanyasından almıştım, takip edin, düşebiliyor.

tinyurl.com

spinning dersi bakabilirsiniz bi. en yüksek yoğunluklu antrenman o gibi görünüyor size göre.
tenis, basketbol, kürek ve her türlü salon sporunu eliyoruz tüm seçenekleri eliyoruz 1 saat dendiği için.

ki 14124 yıldır falan spor yapıyorum, her türlüsünü yaptım, 15 kg vermek istiyorsanız süre harcamanız lazım maalesef.
1 saat içinde olup biten ve bu kadar kg verdiren bir şey olsaydı dünyada tombik kimse kalmazdı.

bence pt deneyiminiz pt özelinde bi sıkıntı. yoksa pt ile çalışmak aslında fena olmuyor. size kötü denk gelmiş gibi.

Aradığınız şey Crossfit.
Bir deneme dersine katılın, görün. Çok sert bir şey olduğuna dair bir önyargınız varsa öyle olmadığını bilin.
200 kilo da olsanız, 40 kilo da olsanız eğitmen doğru yönlendirmelerle katılmanızı sağlıyor.

O civardaki salonları bilmiyorum maalesef. Bazı salonlar Crossfit ismini kullanmak için organizasyona para vermek gerektiği için Functional Training benzeri isimler kullanıyorlar.

Beşiktaş'taki "Old School FT" çok iyi, salonun havasız olması ilk başta kötü görünüyor ama eğitmenlerin ilgisi fiziksel eksiklikleri kapatıyor.

Zayıflamak için spor değil diyet yapılır.
Spor zayıflatmaz. Diyet zayıflatır.
Spor, diyetle zayıflama başladıktan sonra, daha şekilli bir vücuda sahip olmak için yapılır.
Önce diyet.

Beslenme alıskanliklarin degismeden kilo vermek zor.

Ben aktif spor yapan biriyim. 85ten 104e cıktim. Spora abandikca daha da sistim.

Acibademde bir diyetisyene gittim. Hemen fark etti.

Kilo alma sebebini ancak o bulur. Belki insulin direnci gelisti. Belki hormonal bi durum var. Onu da gorursun.

Spordan ziyade beslenme şeklinize alakalı şeker ve gluteni keserseniz hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz iştahınızı kesmek için öncelikle şeker ve gluteni kesmelisiniz spor sadece insülin direncini kırmak için takviye olur. Öğünlerinizi salata ile tamamlayabilir siniz (sos vs olmayacak sirkeli bir Akdeniz salatası mesela) diyetisyene gitmenizi tavsiye ederim

www.dyson.com.tr

bu ve

www.dyson.com.tr

bunun arasındaki tek fark ısıtıcı mı?

selamlar, benim de var cocuklara alerjim özellikle dönem dönem çok azıyor meret bunun için ilaç kullanıyorum bu şekilde kontrol altında tutuyorum. öncelikle mümkünse bir alerji testi yaptırıp durumu görebilirsiniz, sonrasında da ilaç için rapor hazırlanıyor zaten. bundan önce yapabilecekleriniz evde toz tutan şeyleri kaldırmak özellikle halı ve kalın perde ve düzenli olarak süpürmek, bunlar baya etkili çözümler. bu arada çok uç noktada değilse semptomlar korkacak bir şey yok gibi.

İlaç ve diğer önlemlere ek olarak kedi alerjisine rağmen evde kedisiyle yaşayan arkadaşım dyson'ın hava temizleyicisini kullanıyor ve çok memnun.

Alerjinin tedavisi yok.
Antihistaminik denen alerji haplarıyla azaltılabiliyor veya tamamen etkisi geçebiliyor.

İlk 25 gün alerji olmayıp da son 5 gün başladığı için evi biraz daha iyi temizleyerek bu dertten kurtulabileceğinizi umuyorum.

Bu cihaz lazer yazıcı değil bilginiz olsun, amazondaki bariz bir ürün olmadıkça bilgileri kontrol etmeden almayın.

Ev kullanımı için neden geniş format yazıcı alıyorsun ki? + olarak bu lazer değil evet, inkjet. A3 boyutunda baskı yapmak gibi bir niyetin yoksa boşuna bunu alma hiç.

ben ne almalıyım o zaman ya :(

saatte 5 sayfa renkli yazabilen yazıcılar da çok yavaş geliyor. daha hızlı çalışan ne önerirsiniz, fiyat yine bu civarlar (4-5bin) olsa? tek istediğim; renkli, çok gürültü çıkarmayan wifi'li yazıcı.

ev için inkjet aldım ben, kartuşları 600-800 sayfa falan gidiyor, doldurup doldurup kullanıyorum: www.hepsiburada.com

renkli yazıcı şart değilse, yerinde olsam alabileceğim en ucuz siyah beyaz lazer yazıcıyı alır geçerim. zaten lazer yazıcıların toneri de epey bir süre gidiyor. 100 sayfa bile çıktı alsan en az 1 sene derdin olmaz. renkli lazerler epey pahalı olduğu için bakmadım hiç. çift taraflı baskı özellğine de sahip olması süper olur bu arada.

nikon'u bilmiyorum ama canon d-slr lensleri evrensel. yani en azından son bıraktığımda öyleydi. sadece crop'lu makinelerin lensleri (EF-S olanlar) full frame gövdelere uymaz. full frame makineye uyan lensler (EF olanlar) crop'lu gövdelere de uyar, hepsi birbirine kullanılır.

son dönemde takip etmedim, canon'da durum bu. yani yepyeni 2022 model bir gövde de alsanız, 10 yıl önceki lensi takıp kullanabilirsiniz. sadece teknolojisi geri kalır (sessiz ve hızlı odaklama, imaj sabitleme vs)

nikon'da da durumun farklı olduğunu sanmıyorum.

Elinizde 18-105mm varsa yeni makine alıp almamaya karar verene kadar işinizi görür. Yanına belki prime lens (nikon 50 mm) ekleyebilirsiniz.

18-55 mm için aynı şeyi söyleyemem. Ayarları hatırlayana kadar o da iş görür ama keyifle kullanılacak bir lens değil. D90 gövdeyi kullanmaya devam edecekseniz kronik sorunu olmayan ikinci el lens araştırın derim. (Güncel fiyatlarını bilmiyorum ama Nikon 16-85mm, tokina 11-16mm, tamron 12-24mm bakabilirsiniz. Son ikisi geniş açı lensler)

ilk önce elinizdeki makineyle bol bol fotoğraf çekin. doğru pozlama nedir, doğru ışık kullanımı gibi şeyleri iyice kavrayın ardından zamanla nasıl fotoğraflardan hoşlandığınızı anlarsınız buna göre makine ve lens tercihleriniz netleşir.

Ben D80'i yakin bir zamana kadar kullaniyordum. Hatta D5100 aldiktan sonra da kullanmaya devam ettim beni daha cok tatmin eden bir model oldu.

Nikon lenslerin hepsi birbiriyle uyumlu (1950'lerden simdiye kadar), hatta D90'da kendi focus motoru oldugu icin eski tip lenlseri de autofocus ile kullanabilirsiniz. 3xxx-5xxx serisi icin AF-D lensler gerekiyordu mesela auto focus icin.

Donusturucu iyi performans vermiyor bence, kalitelileri almadiktan sonra hep bir focus sorunu oldu benim tecrubemde. Nikon devam edecekseniz dedigim gibi gerek yok zaten.

Lens alirken bakabilecegeniz iki deger DX (D90'in da dahil oldugu kucuk frameler) mi FX (full frame, genelde en ust segment makineler) mi oldugu. Ikisi birbiriyle uyumlu olmakla beraber kucuk sensore gore oldugu icin yaklasik 1.5x crop oluyor. Mesela 50mm fx lensi d90'a taktiginda 75mm gibi oluyor. Ama 50mm dx lensi fx'e takarsan kenarda vignette (siyahliklar) olusabilir

bence fotoğrafta teknoloji çok önemli değil. en temeli analog zaten. o yüzden mesela 5 mark ii bile gayet iyi. nikonu bilmiyorum ama full frame değildi sanırım. ama yine de kullanılır. neden kullanılmasın? araba, telefon değil sonuçta sürekli yeni teknoloji çıkmıyor en temeline etki eden. yıllardır kullanılan modellerden iyi bir lens almak iyi olabilir.

aynalı makinelerin lensleri adaptörle aynasızlara bağlanabilir. Aynasızlar için tasarlanmış (yeni nesil dediğin) lensler bunlara uymaz. (herkes aps-c ve fullframe lenslerden bahsetmiş ama bilmen gereken önemli bir bilgi de bu)

Sebebi şu, eski lensler daha uzaktaki (aynanın arkasındaki) sensöre görüntü oluşturmak için tasarlanmış. Yeni lensler hemen dibindeki sensöre.
briansmith.com
cdn.shopify.com
aynasız makineye uzatıcı adaptör koyup o mesafeyi sağlayabiliyorsun. (eski lensi yeni makineye takabiliyorsun) Tam tersi yani aynalının sensörünü öne çekmek mümkün değil ama.

Bu sebeple, çoğu kişi Canon EF lens seti dizer her makinede kullanır zaten. Fakat diyafram, autofocus gibi şeyleri makine üzerinden değiştirebilmek kullanabilmek için (autofocus'un verimli olabilmesi için vs.) çipi olan düzgün adaptörler gerekiyor. Sırf düzgün (Metabones) adaptörler 600 dolar civarındaydı. Ama dümdüz uzatıcı tüpler de var mesela Samyang marka manuel lensleri onunla taksan yine güzel işler çıkarırsın. gibi gibi.

telefonun girişinden itibaren 120 gün süre var. tr’ye girişin son 365 gün içinde yapılmış ve son 3 yılda başka kayıt yapılmamış olması lazım. son olarak da pasaport ve hat sahibi aynı kişi olmak zorunda.

Pandemide o süreyi 1 yıla çıkardılar.son düzenlemede bunda bir değişiklik yapılmadı.

Şu videoya bir göz at.

vm.tiktok.com

So the default 1664x1664 pixel midjourney max-upscale image would produce a good quality 5.5 in x 5.5 in print.

midjourney 1664'luk kare uretiyor gibi duruyor.

Dall-e-2 1024x1024 dedigin gibi. Sorun AI uretemiyor o detayi.

İyi bir cironuz ve kârlılığınız varsa şayet, sadece 3.yü belirtin. Meslek olarak da iş adamı diyin. Pozisyon olarak yönetici deyin. 1 ve 2’yi karıştırmaya gerek yok.

makinede yıkanabilir diye aratın, bir sürü bulursunuz. köpekli ve çocuklu olarak öyle aldım ben hep.

Halicida metrelik satiliyordur sizin istediginiz sey. incecik oluyor arka tarafi kaymaz yapida

bir de bunların mediamarkt vb. fiziki yerlerde bulunma ihtimalleri var mıdır? bugün aradan çıkarayım istiyorum.

Usb'nin dandikliğinden değil bluetooth versiyonundan kaynaklanıyor sanki probleminiz. Normal şartlar altında 4 cihaz bağlamayı başardıysanız gayet verimli aletlermiş zira pratik limit 3-4 cihazdı bluetooth'da.

Bluetooth 5.0 sanırım 6 7 cihaza kadar bağlanabiliyor alacağınız usb yahut kart modülün 5.0 olmasına özen gösterin.

Biz de standartlara pek uymayan kapı ölçüleri yüzünden bu tür hazır ürünleri kullanamamıştık. Bu yüzden alüminyum doğramacıya gidip özel ölçüyle kapı yaptırdık. Çok yakından bakarsanız sürgüsü ve menteşesi biraz uyduruk oldu ama gayet şık ve 5 yıldır sorunsuz kullanıyoruz. Size de böyle yaptırmanızı tavsiye ederim.

Bu arada alüminyum doğrama yaptırınca parmaklıkları bu üründeki gibi sık olmuyor. Biz güvenlik ağı alıp güzelce gerdirmiş ve kablo bağıyla sabitlemiştik.

Genişlik artınca bu malzeme esner mutlaka, mantıklı değil birleştirmek.

Aliminyum küpeşte ya da aliminyum doğrama ile kapı yaptırmak mantıklı +1

Ama baştan uyarırsanız aralıkları daha sık atsınlar çubukların. Ahşap da yaptırabilirsiniz ama ahşap biraz pahalı olur sanırım.

Aynısını kedi ile yaşıyorduk. Yatmadan önce oynatıp yorup sonra da yanımıza alıyoruz. Muhtemelen canı sıkılıyor ve yanınıza gelmek istiyor. Yanınıza alın. Bir şey olmaz.

Yanımıza alamayız yoksa olmadığımız her senaryoda etrafı dağıtır ve uyuyacağı bölgeyi de benimseyip sevmeli

mesela şey oluyo. "ben burayı dağıtınca benimle ilgileniyolar" düşüncesi. yorun iyice ve yanınıza alın evet. yani bu bir obje değil orada kalsın vs. siz ona adapte olacaksınız, sonra o size adapte olacak. 8-9 aylık bir bebekten bahsediyoruz. ikiniz de öğreneceksiniz.

Çok fazla sebep var;
Yeteri kadar enerji harcanmadığı için hiperaktif durumda oluyordur. Hiperaktif de olabilir ama onun kararini siz veremezsiniz profesyonel biri lazım.

Séparation anxiety dediğimiz olaydan oluyor olabilir.

Ya da bahsedilen diğer şeyler.

Belli teknikler var ama en basiti köpeğinizin yeteri kadar enerjisini harcadigindan emin olmaniz. Bundan emin olduktan sonra digerlerine geçebilirsiniz.

Köpeğiniz yaniniza almamaniz en mantıklısı.

Sizin ergen show yapiyor. Bu yasta normal. Dagitacagi ne varsa ortadan kaldirin. Aliskanlik edinmemesi icin cok onemli bu.

Bir sey bulamayinca duvari kemirmisligi var benimkinin. Tek kalinca asiri strese giriyorlar. Evdeyken, ogle vakti de onu odasinda tek birakin, 5-10 dakika sonra acin kapisini. Bunu devamli tekrarlayin. Sonuc olarak, sinirlari sizin belirlediginizi ogrenmesi gerekiyor. Kong tipi seyler alip strese girdiginde agzini mesgul edecek bir oyuncak bulun. Dondurun kongu. En azindan 10-15 dakikasini rahatlayarak kongun icindeki seyi cikartmaya calisarak harcayacak.

Aksam iyice bir yormak gerekiyor, uzun bir yürüyüs yapin. Evde de oyun yoluyla kafasini yorun. Bizimki sakladigimiz seyleri bulmaya bayiliyor. Her esyanin adini ogrettik. Telefonumu, anahtarimi kaybedince onlari aratiyorum mesela :-)


Ayrica 3-5 saat birakip gitmeden once sadece 5-10 dakika birakip gideceksiniz. 3 saate ulasmak belki aylarinizi alacak.

labrador ve goldenlar enerjileri tükenmeyen hayvanlar.
zaten şu anda ergenlikte.
ayrıca bunu sadece size tepki olarak değil, tamamen can sıkıntısı ve yaramazlıktan da yapıyor muhtemelen.
yaşı nedeniyle tamamen normal.

yukarıda yazılanlar gibi gün içinde ciddi şekilde egzersiz yaptırırsanız, uzun yürüyüşlere çıkartıp bol bol oyun oynatırsanız belki biraz azalır ama şu anda genç olduğu için bunlar bile inanın bir yere kadar etki edebilir, öyle bir enerjileri var.

bu arada bence de yanınıza alın +1
yani en azından kendi yatağınıza almasanız bile odanıza bir yatak koyun ve bari o yatakta uyusun.
yanınıza alırsanız sizin olmadığınız her senaryoda etrafı dağıtmaz, sizin evde olup onu sınırlandırmanızla evde olmamanız aynı şey değil.
uyuyacağı bölge sizin yanınız olsun zaten, kendini daha çok güvende hisseder.

yalnız bırakırken biraz izole etmeye alıştırmaya çalışabilirsiniz ufak ufak.
yani beş dakika boyunca odasına koyup dışarı çıkarsınız mesela.
böyle böyle alışır, siz yokken sınırlı alanda kalır.
ama uyurken buna gerek yok, yalnız kalma eğitimiyle alakası yok bunun.

bu arada normalde; sabah 6.30-8,
10-10.20
13.30-14.00
16-16.20
6.30-8

arası çıkartıyorum.
en iyisi 10-11 gibi bir daha yapmak lazım

6. bir de şuan yıkatmaya vs. götürmek mantıklı mıdır? yoksa güvenini yitirir miyiz? bunun için doğru zaman nedir?

1. yanlış yönlendirmeyeyim böyle bi şey varsa, ama ben duymadım. hatta ilk veterinere götürüp şöyle bi muayene edilse daha iyi olur sanki.
2. gençlik aşısını olmuş mu? olmamış varsayıp tüm aşıları sıfırdan yaptırmıştım ben (1 ve 1,5 yaşlarında sahiplendiğim iki köpek için). gençlik hastalığı bulaşıcı olduğundan dışarı çıkarmanız sakıncalı olabilir. en iyisini yine veteriner bilir, aşılarını yapar sizi yönlendirir.
3. sabah akşam mama iyidir. hemen peşinden olması şart değil öncesinde çıkarıyorum ben örneğin. gece boyu su içiyor, çişi olmuş oluyor ya da gün boyu su içiyor. hatta günde üç kez çıkarıyorum sabah akşam ve gece. ilk başlar evde kazalar olabilir. çünkü hiç eğitimi yok. tuvaletini yapınca hayır diyip yanlış bi şey yaptığını öğretin ve hemen dışarı çıkarın, ya da aşılardan önce çıkarmayacaksanız evde tuvalet için hazırladığınız yere götürün. doğru yere yaptığında sevin ya da mama verin, davranışı pekişir böylece. ama ceza vermeyin. bu sefer sizin gözünüzün önünde yapmanın yanlış olduğunu düşünüp gizli kuytu köşelere siz görmeden yapabilir. bi de ödül ya da hayır deme işini o an yapmanız lazım. olay üstünden geçmiş siz sonradan görmüşsünüz mesela, niye kızdığınızı anlamıyor. ya da niye ödül verdiğinizi. her durum için bu geçerli tuvalet dışında da.
4. su hep önünde olsun. özellikle yazın çok su içmek isteyecek zaten. tuvalet saatlerini öğrendikçe ona göre kendini ayarlar tuvaletini tutar merak etmeyin. ama susuz bırakmayın yazık.
5. sizin düzeninize bağlı bu da. bizde her yer serbest her yerde takılıyorlar. mutfağımız eskiden ayrıyken oraya girmeleri yasaktı, ama şimdi salon mutfak birleşik o kural da kalktı. merdivenden korkuyor şapşikler alışır merak etmeyin :)
6. aşılardan önce yıkamayın, veteriner bi şey olmaz derse yıkayın. güven konusunda da uzun vadede kazanırsınız zaten şimdi her şey yeni ona, alışması için süre lazım. ama en nihayetinde sürü hayvanı bu, sizi sürü lideri görecek (davranışsal sorunu olmadığını ve onun üstünde otorite kurduğunuzu varsayıyorum) ve güvenecek huzurlu bir ortam sağladığınız sürece.

köpeğe yaklaşım açısından şu kitap çok işime yaramıştı: i.dr.com.tr

Hayırlı olsun, yepyeni hayatınız başlıyor.
Köpek davranışı konusunda pek çok birbiriyle zıt fikir var, bu dünyaya girdiğimde çok şaşırmıştım. Aynı çiftlikte çalışan bir eğitmenin söylediğiyle diğerinin söylediği bile zıt olabiliyor. Böyle durumlarda bir fikri seçin ve sonuna kadar onunla ilerleyin bence.

Youtube'da Türkçe kaynak olarak en beğendiğim Köpek Koleji - Tarkan Özvardar.

1 - Veterinere götürmenin önerilmediğini duymamıştım. Veterinerdeki her işlem acı ve stres yaratan işlemler değil. Götürmenizi öneririm. Çok stres oluyor gibi görünürse acı verici bir işlem varsa onu ertelemesini söylersiniz veterinere. Aşı veya iğne olmak çoğu köpek için acı verici bir şey değil. Benzer ırkta yetişkin bir köpeğim var, iğne yapılırken dönüp bakmıyor bile.

2- Öncelikle veterinere gidin ve yolda diğer hayvanlarla da yaklaşmasın, kaldırımın sağını solunu da koklayıp kurcalamasın mümkünse.

3- Günde iki defa mama vermek çoğu insanın üzerinde anlaştığı bir doğru. Tuvalet eğitimi konusunda okuyabileceğiniz pek çok kaynak ve fikir var. Genelde önerilen ilk zamanlarda uzun süre yani tuvaletini yapana kadar dışarıda dolaşmak.

4- Suya her zaman erişimi olmalı. Suyu içtiği anda çişi gelecek diye düşünmeyin. O suyun çiş haline dönüşmesi için arada ciddi bir zaman var ve ne zaman çiş yapacağını kontrol edebiliyor.

5- Alan daraltması yapmanız çok yerinde olmuş bence. O alanı da yavaş yavaş büyütün, bir anda tüm evi açmayın derim. Mesela 5-6 güne yayın bu süreci.
Kişisel tercihlerinize bağlı ama bizim evde köpeğe yasak olan yerler; mutfak ve yatak odası. Tuvaletlere de biz yokken girmesine izin vermiyoruz ki deterjan vs. yemesi gibi bir dert gelmesin başımıza. Ayrıca bazen tuvalet kağıdı rulosunu alıp kaçıyor, parçalayıp oynuyor :)
Bazı insanlar koltuğa çıkmasına izin veriyor, bazıları vermiyor. O konuda da tercih size kalmış. Ben tamamen izin veriyorum ama şimdiki aklım olsa belki de koltuklardan sadece birine çıkmasına izin verirdim.
Birlikte uyumanın köpeğin kafasındaki otorite algısıyla ilgili bir sorun yaratabileceğini okumuştum, o yüzden ilk aylarda kesinlikle birlikte uyumadım.

6- Önce veteriner, sonra o izin verdiğinde yıkama.

Merdiven inme-çıkma bazı köpekler için alışana kadar problem oluyor. Bu konuda da internette bol bol kaynak bulabilirsiniz. Genelde onu biraz zorlamak, cesaret edemediğinde zorla adım atmasını sağlamak ve her başarılı adımı için bol bol ödüllendirmek yöntemi aklımda kaldı.

Köpeğin büyük olmasının kontrol üzerinde o kadar büyük bir etkisi yok. Bazı durumlarda küçük köpeğe hakim olmak çok daha zor olabiliyor.

Mama konusunda ilk başlarda biraz ucuza kaçmıştım. Bir ay kadar sonra 12-15 kilosu 800-900 TL civarında olan mamalardan birine geçince hem kakaların kıvamı hem de tüylerin parlaklığı düzelmişti. Şu mama en iyisidir diye bir şey de yok ama mamalar kalite kalite, birkaç deneme yapmanız gerekebilir. (Brit Care Champion - Somonlu)

Pek çok köpek sahibi size "şunu asla yapma, şunu mutlaka yap" gibi şeyler söyleyecek. Hepsini kendi akıl süzgecinizden geçirin, herkes farklı bir şey söylüyor.

ya bu arada, bugün sabah bi çimlere çıkarayım dedim, şimdi biraz içime oturdu keşke çıkarmasa mıydım diye :(
ama biocan L ve biocan DHPPI sanırım bu gençlik, ateşli hastalıklara karşı vs. bir aşıymış. o yüzden içim rahatladı, bugün veterinere götüreceğim akşam.

da şeyi farkettim; kedi ve köpeklere karşı feci triggerlanıyor.
direkt bütün vücudunu dikip saldırmaya (mı oynamaya mı bilmiyorum tabi) kalkışıyor, ben de tutuyorum.

bu triggerlanmayı engelleyebilecek bir eğitim var mı acaba? yoksa tamamen içgüdüsel olduğu için dikkat mi edeceğiz sadece?

@tchuck o trigger'ların azalması, bitmesi uzun zamanda olan işler. Bazen hiçbir zaman tam olarak bitmeyebiliyor.
Henüz 6 aylık olduğu için eğitilmeye çok müsait.
İsterseniz siz bol bol okuyarak, isterseniz bir eğitmenden yardım alarak pek çok şeyi öğretip önünüzdeki 10-15 yılı daha kaliteli geçirebilirsiniz.

vücut dilinden zamanla anlayacaksınız oyun mu istiyor yoksa saldırmak mı. cesar millan'dan öğrendiğim ve çok işime yarayan şey şu oldu. benim büyük olan köpeğim de sokak köpeklerine atarlanıyor. amanın köpek geliyo karşıdan diyip köpeğimi çekmeye başlarsam tasmanın kayışının gerilmesini anlıyor ve bi olay olacak diye saldırıya hazır pozisyona geliyor. tasmayı çekiştirmeden rahat şekilde tutarsanız durduk yere heyecanlanıp saldırgan pozisyonuna geçmez. en azından tasma yüzünden geçmez. yoksa zalim bi it olduğundan yine saldırmak istiyor benimkisi o ayrı.

1- Abartili bir yaklasim olabilir. Hayvan simdiye kadar veterinerde travmatize olmadiysa, niye veterinerde sorun cikartsin? Siz de geriliyorsaniz, birkac hafta bekleyin, sonra gidin. (Benimki her seferinde onunden gecerken veterinere girmek istiyor. Cogu köpek öyle.)

2 - Düzene oturtun bunu. 6 aylikken daha sik cikacaksiniz, daha az gezdireceksiniz. 15-20 dakika gezdirip getirin. Nicin sakinca olsun? Cok sicakta cikartmayin tabi. Lab. oldugu icin her seyi yer sokaktaki, bu konuda onu egitmeniz sart. Clicker ile calismanizi oneririm.

3- Bu soruda korkmaya basladim. Keske bir kopek sahibiyle daha onceden ayrintili konussaydiniz, biraz arastirsaydiniz :-( Mamadan bir 10-15 dakika sonra cikartin, o yasta cok tutamiyorlar tuvaletlerini. Günde bir iki kez cikartmayi unutun, umarim boyle dusunurek bu kadar genc br hayvani sahiplenmediniz... Bu yasta 4-5 kez cikartacaksiniz. 1-2 nedir? Disari cikmak sadece tuvaletini yaptirmak icin degil ki. Hayvan hareket edecek, enerjisini atacak, sizle yolda yürümeyi ogrenecek...

4- sürekli suyu olmali. digeri hayvana iskence. yaz ayinda hem de... izleyecekseniz, cok ictiginde yine bir 10-15 dakika sonra cikartin. suyu yenilemeyi, bekleyen suyu dokmeyi ve su kabini her gün düzgünce yikamayi asla unutmayin.

5- ögreteceksiniz, ama sorularinizdan bir trainer ile calismadiginizi anliyorum. youtube iyi bir arac. "otur", "yat" vs.. bu komutlari nasil ogreteceginizi hemen videolari acik ogrenin derim. clicker yine kullanilabilir burada. ped mi? niye ped? niye disari cikmiyor? fiziksel bir engeliniz yoksa asla girismeyin boyle bir olaya! köpekler yasadiklari yere, bahce de dahil buna, pislemek istemiyorlar, onlar icin rahatsiz edici bir sey bu. kakasini yemesiyle sonuclanir cünkü yasadigi yeri temiz tutmak ister! gece düzenini simdiden edinsin. siz yataga gitmeden once hep ayni saatte onu kendi kosesine yollayin. kendi basina huzurlu sekilde sessiz sakin olmayi ogrenecek. kosesine yollamadan once bir gece turu yapin. Yorulsun, zibarsin. Hep ayni saatte olsun bu. Benimki simdi saat 10 olunca kendi yatagina gidiyor ki yatagi baska odada. Basta istemedi cünkü biz her gün 10 diyince isiklari kapatip uyumuyoruz. Kapimizi kapattik. Bir iki haftada ogrendi. Bu size cok büyük bir rahatlik saglayacak. Kendi basina rahatlayamayan hayvanlar sahiplerine iskence oluyor. Kendi kosesi, sessiz sakin ve surekli onunden gecmediginiz bir yer olmali.

merdiven tehlikeli. bu yasta cok merdiven inip cikmasi iyi de degil. merdivende yaninizdan gitmesi ve sizin temponuza uymasi lazim. bunu da ogretmek mumkun.

bu arada bir eğitmenle mutlaka çalışacağım. önce şu ilk alışma dönemini sorunsuz mutlu atlatma derdindeyim sırf.

günde 4-5 kere uygunsa 4-5 kere de çıkarırım, burda soruyu sormamın temel amacı hayvanın güdülenmesiydi. 4-5 kere çıkarınca bu sefer tuvaleti konusunda ona göre mi dağıtır vs. bilmediğim için sordum.

yoksa sabah, öğlen, akşam üstü ve akşam 10 gibi tekrar tekrar çıkarabilirim.

Köpeğiniz eğer köpeklere karşı bu haldeyse buna İngilizcede leash reactivity denir. Cesar milan bu tarz konularda önerilen biri değil çünkü kendisi bir show man. Dr.oz ne kadar doktorsa o da o kadar egitmen.

Bu konularda onlarca arastirma, yazı var. Dog reactive diye ararsiniz. Reddit'te reactivedog subredditi var.
Yanlış bir şey yaparsaniz su an sadece frustrated greeter olan köpek agresif olabilir.

Aslında çok geniş bir konu bu eğitim vs. Ilk günden her odaya giriş izni vermeyin, sadece belli yerlere girebilsin. Bizim köpeğimiz ilk birkaç hafta salon dışında bir yere giremedi. Kapinin sınırında beklerdi iceri girmezdi. Sonra çalışma odasına izin verdim. Sonra yatak odasina izin verdik ama mutfağa hala giremez. Şartlandıgi için mutfak sinirinda durur.

Bu arada mama konusunda şunu demek isterim; bloat denilen bir olay var. Sebebi de yemek sonrası kosmak, aktivite yapmak (mide dönüyor). Birkaç saat içinde ölüyor hayvan müdahale olmazsa.
Köpeğinize alsa yemek sonrasi dışarı cikma yapmayin. Yemeği dışarı çıktıktan sonra verin. Çünkü unutursaniz hayvan gider koşar ederse basınız agrir.

Bir egitmen bulmaniz mantıklı olur. Çünkü köpek konusunda cok yeniyseniz oldukça zorlu bir süreç.

Ben kendi köpeğimi sabah 8, öğlen 1.5, aksam 8, gece 11 diye çıkarıyorum.

bu arada gecikme faizi de talep edebilyior muyum?
(gerçi bu faiz de devletin belirlediği %14 falandır herhalde, dalga egçer gibi)

avukatı siz tuttuysanız avukatın ücretini siz ödeyeceksiniz.

faiz talep edebilirsiniz, ödemezlerse dava açabilirsiniz. iş ticariyse ticari faiz aksi takdirde yasal faiz yüzde 9

ben freelance is yaptigim sirketle olan sözlesmeme ekliyorum bunu. geciken gün basina 300€ + vergiler + avukatlik etc ücreti ödenecek seklinde. is sözlesmesi oldugu icin tamamen gecerli oluyor.

sözlesmelerinize böyle maddeler eklemiyor musunuz?

ek olarak sabit bir avukatiniz olsun, aylik sabit bir fee karsiliginda ben 3 saat satin aliyorum mesela her ay. böyle islemleri büyük olmadikca bu saatten düsüyorum. danisacagim konular/sözlesmelerde degisiklik oluyor bazen sözlesme 1 saat, danismanlik 2 saat seklinde hesapliyoruz.

Faturalar gayet normal geldi bana

Boş duran evlere bile en az 70-80 TL fatura geliyor. Ütü, çamaşır makines, bulaşık makinesi varsa çok normal, aslında yoksa da normal. Benim masaüstü bilgisayarım aylık en az 100 liralık elektrik tüketiyordur.

Bana 1 sene boyunca hiç fatura kesmediler, 4. ayda farkettim durumu. Arayıp düşük kullanım nedeniyle fatura oluşturmuyorsunuz bu mümkün değil dedim sonra da üstüne düşmedim açıkçası. 1 sene sonra gelip elektrik saatini değiştirdiler ceza meza da ödemedim.

Bahsettiğine benzer kullanımda 1300-1700 arasında geliyor faturalar bu arada 140TL imkansız.

dilekçe veya 186 üzerinden ihbar bırakarak sayanın değişimi istenebilir.
benzer bir durum bende mevcuttu hali hazırda dağıtım sektöründe çalıştığımdan ilgili arkadaşıma anlattım gelip degistiler sayacı.

Kendi annemlerden biliyorum; annem evde ayda iki hafta falan var, sonrası yazlıkta ya da anneanneme bakmada. Kurutma yok. Bulasik+camasir+tv. Oralarda geliyor.
Bence de sizinki az.

Ben de benzer bir durumdayım. Şurada sormuştum:

www.eksiduyuru.com

Fatura geliyor, hiç gelmese yani sayaç hiç çalışmasa sıkıntı olabilir ama az çalışıyor diye vatandaşa sıkıntı çıkaramazlar.

Siz isterseniz online işlemlerden başvuru açın, ertesi gün gelir değiştirirler sayacı. Geçmişe yönelik de bir şey yapmazlar, benim daha önce başıma geldi.

book of boba fett'ten sanırım bahsettiğiniz sahneler.

tanklı veya kartuşlu yazıcıların kötü yanı baskı hızlarının düşük olmasıdır. düzenli çıktı alan kişiler için beklemek sıkıntılı olabilir ama ayda 10 kez çıktı için de ideal yazıcı olacağını düşünüyorum.

ayda 5-10 kez çıktı almak için çok pahalı değil mi? biz pandeminin başında evden çalışuyoruz diye bundan almıştım ben.

www.amazon.com.tr

ben aldığımda 500 lira mıydı neydi, baya zam gelmiş :) bence bu kadar az ihtiyacınız varsa letgodan vs.. 2.2l bakın, ben bile satabilirim :)

az çıktı alınınca mürekkepliler kuruyor. ucuz yollu bir lazer bakın bence ikinci el.

@rosen,

lazer yazıcının farkı ne oluyordu? kartuşluydu sanırım demi onlar? veya ben bilmiyor olabilriim çünkü hakikaten cahilim.

www.amazon.com.tr

bunun fotokopi ve tarama özelliklerine ihtiyacım yok aslında ama bu tarz birş ey mi?

alman gereken yazıcı böyle bir şey: www.amazon.com.trıcı-9YF82A/dp/B092JGVLYV/ref=sr_1_10?__mk_tr_TR=ÅMÅŽÕÑ&crid=3BUJ4WHVEINF8&keywords=lazer+yazıcı+hp&qid=1659033918&s=computers&sprefix=lazer+yazıcı+h%2Ccomputers%2C147&sr=1-10

inkjet alma derim, tıkanma kuruma vs derdi var uğraşırsın. lazer her anlamda daha mantıklı.

renkli olmasi lazim derdi yoksa lazer +1 siyah beyaz
5-6 sene once aldim bir tane bir kere toner degistirdim, tek tonerle binlerce sayfa basiyor. Marka cok onemli degil..

dice bakin derim. parttime ya da remote var mi emin degilim ama amerika it pazarinda cok popular is icin.

docs.google.com

Ama haftada 10-12 saat ile ciddi bi para kazanmak zor, genelde 20 saat istiyorlar. 10-12 saatlik işler olursa da dandik işler olur, pek para getirmez diye düşünüyorum.

20 saat de uyar bu arada, hatta daha memnun olurum :)

bana sorun thermal throttling gibi geldi, 4 senede işlemcideki ve chipsetteki termal macunlar iyice katılaşıp iletkenliğini kaybetmiştir.

hem laptop olsun hem de uçsun diyorsan thinkpad serisinin mobile workstationları var, P51, P52 diye gidiyor. yaklaşık 50k civarından başlar.

ikinci düşük bütçeli seçenek ise epey dolu gelen lenovo veya dell marka oyun laptopları.

emektar lenovo y530'umda seninkine benzer yazılımlar açık hatta chromeda genelde 30-40 tane tab açık. yağ gibi akıyor diyemem ama bir yavaşlık görmüyorum. hatta cihaza totalde 3 monitor bağlı ve 1 tanesi 4k bu da ekstra yavaşlatıyor.

o ozelliklerle bu kadar sorun yasamaman lazim. 2021 macbook pro 2,6 GHz 6-Core Intel Core i7 16gb ram ile oyle sikintilarim yok. ayni anda 2 chrome 10-40 tab acik, safari 5-10 tab, firefox 2-3 tab, webstorm 3-5 proje, slack, whatsapp, spotify. senden fazla sey kullaniyorum gibi ama o kadar kotu olmuyor. sadece webstorm indexleme yaparken biraz kasiyor. vscode eklentilerinden biri cok fazla kaynak yiyor olabilir mi?

merhaba
2021, m1 pro, 32 gb kullaniyorum.
chrome 2 pencerede en az 20 tab, idea'da 5-6 proje, docker/minikube uzerinde 20'ye yakin container calistiriyorum her zaman bana misin demiyor.

apple slicon islemciler icin derlenmis ayri dev toollari, docker image vs. var.
eski bilgisayarinizdaki sorun donanim yuzunden olabilir fakat m1 pro'da buyu ihtimalle yeni islemciye gore derlenmemis araclari kullaniyor olabilirsiniz.

harici ekran kullanıyorsan, yanlış hatırlamıyorsam son intel mac'lerde harici monitör kullanımı dedicated gpu'yu kullanıyor ve cihazı çok ısındırıyor diye hatırlıyorum. bu yüzden çok şikayet olmuştu, thermal throttling'e giriyor olabilir. intel power gadget'i kur, çalışırkenki cpu ısısı ve frekansına bak, yük altında frekans düşüyorsa sorun tt'dir, termal macunu vs yenilemek ve cihazı soğuk ortamda tutmak dışında bir çözümü yok.

onun dışında etkinlik monitörüne baktın mı? en çok cpu harcayan uygulamalar neler, belki bilmediğin bir utility pc'yi çok kasıyordur.

VS Code baya hafif aslında. Eğer çok yavaşlatıyorsa sisteminizi, muhtemelen sisteminiz çok eski.

Alternatif olarak Sublime Text veya kullanabiliyorsanız Neovim olabilir.

7 serisi anker powerbanklar çıkmış en yeni

us.anker.com

Türkiyede fiyatı

anker-tr.com

oyyy bu şahaneymiş ama fiyatı felaket tabi.

daha ucuza xioami'min pro 3 gibi bir modeli vardı, ama piyasada bulmak zor galiba. orijinallik kaygısı da oluyor tabii, çakması çok yapıldığı için.

Eğer bahsettiğiniz gibi ayda 5000 $ + Prim + Sabit yıllık 400K + Eşinizin Maaşı kadar geliriniz varsa Ev ve Araba almak içn neden para biriktirme ihtiyacı hissediyorsunuz anlamadım?

Herhangi bir bankaya gidip hem ev hem de araba kredisi çekip krediyle ev araba sahibi olabilirsiniz.

Bir de şuna takıldım : "çünkü; biz ne kadar kazanırsak kazanalım, ne kadar iyi şeyler yaparsak yapalım "normal" insanların çok gerisindeyiz." Sizin çevrenizdeki normal insanlar nasıl merak ettim, Bentley'e binip 27 odalı şato tarzı villalarda mı yaşıyorlar? Evinize giren para şu an ülke nüfusunun %99'unun evine girmiyor, ya da ben mi yazdıklarınızı yanlış yorumladım.

Not : Bahsettiğiniz kadar kazanıyorsanız, hem ev hem araba sahibi olabilir bir de üstüne rahatlıkla yurt dışı tatili yapabilirsiniz.

İkisini de rahat rahat yapacak geliriniz var, sadece hesap yaparken problem yaşıyorsun. Avrupa için 20-25 günlük turlar yerine 1 haftalık 2-3 farklı yere, bölgeye gidin.

Bu duyuruyu biraz bakın nasıl sıfırdan gelip süper oldum duyurusu gibi algılıyorum maalesef. Dediğinize göre yıllık prim harici 1.75m geliriniz var. Orta üst klasman bir arabayı 1 yıl içinde alabilirsiniz mesela. Fakirlikten geldiyseniz ikiniz de demek ki süper zengin hayat olmazsa yapamam diyecek insanlar değilsiniz. Aylık 50k para harcasanız istediğiniz her şeye maksimum 10 yılda erişmiş oluyorsunuz. Soru ne ben gerçekten anlamadım.

valla üzüldüm. umarım daha çok kazanırsınız. ülkenin durumu gerçekten kötü.

ben olsam biriktiririm bu durumda. yarınımız belli değil sonuçta.

@adventchant,

bu gelire birkaç aydır sahibim.
daha önce arabamızı almak için 2.5 yıl para biriktirmemiz gerekmişti.

şuan da ev almak istersek (tabi ki 1+1 şehir dışı bir evden bahsetmiyoruz) 2 yıl para biriktirmemiz gerekiyor kabaca. (çünkü 3+1, doğru düzgün semtteki evler mevcut haliyle 2.5-3 milyondan başlıyor. ve bu paranın en az %50-60'ına sahip olmamız gerekiyor hem banka tarafında hem de müteahitin ev fiyatını düşük göstermesi sebebiyle)

kabaca 180bin tl değil, 130-140bin tl civarında diyebiliriz gelir için.

@mg3929,

bu amaçla açmadım duyuruyu,
orta üst segment araba dediklerinizin fiyatı şuan 1.5 milyon tl civarında.
yıllık 1.7 milyon kazandığımızı varsayarsak, bu parayı hiç harcamadan 1 yıl boyunca biriktirmek demektir. ki aylık giderlerimiz de var haliyle.

ama zaten bu araba konusunda bahsettiğim mevzu geçmiş yıllardandı. 2-2.5 yıl para biriktirmemiz gerekmişti, onu kastetmiştim. şuan aracımız var, taksidini de ödemeyi sürdürüyoruz.

@tchuck, kendinle çelişiyorsun sürekli, Öncelikle değeri düşük göstererek satış yapma mevzusu çok sıra dışı müteahhitlerin yaptığı bir çakallık, bugün %10 peşinatla rahatlıkla ev alabilirsiniz dediğiniz gibi 2.5 milyonluk bir ev almak istediğinizi varsaysak cebinizde 250K olması kafi ki bu sizin için şu anda sıkıntı çıkaracak bir meblağ değil.

Para biriktirme mevzusuna gelince, zaten sonsuza kadar para biriktirseniz dahi para biriktirerek ev sahibi olamazsınız, bunun bir örneği yakın dönemde görülmüş değil bu ülkede, belki geçmişte yetmişli, seksenli yıllarda örneği vardır ancak ev almak için para biriktirmek gibi bir şey olamaz enflasyonu olan ülkelerde. Yani her şekilde ya peşin paranız vardır peşin alırsınız ya da peşinatını verir kredi çekersiniz.

Tekrar söylüyorum yazdıklarınızla ilgili bir sorun var, bahsettiğiniz kazançlarla şu an Türkiye şartlarında sorunsuz, sıkıntısız ev sahibi de olursunuz, tatilinizi de yaparsınız, yatırımınızı da yaparsınız.

bence acilen bir yatırım danışmanı ile çalışmaya başlayın, anladığım o ki para yönetimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşamanız olası.

Kazandigin parayla avrupa ve amerika'nin herhangi bir sehrinde ev araba alip rahat rahat yasabilirsin.
Benim avrupada yasayan yazilimci arkadaslarim daha az kazaniyor.

Bence para algin kaybolmus, almancilarda bunu gorursun.
Bankada 3 milyon euro parasi vardir ama ne yapacagini bilemez fakirlikten geldigi icin en fazla gidip opel corsa falan alir.

Mahallede rastgele bir emlakciya danis sana 1 ay icinde ev aldirir ustune araba da aldirir.

sadfasdf millet gömmüş ama anlıyorum ben seni abi.

sıkıntı şu, 5-10 sene önce kredi çekip rahat rahat ev alanlar şu an evlerin dolar bazında bile daha pahalı olduğunu, üstüne de kredi faizlerinin hayvan gibi arttığını anlamıyorlar.

üstüne üstlük biz contractor olarak yurtdışına çalışıyoruz, yani yarın pat diye işsiz kalabiliriz, dolayısıyla 100k kazansan da aylık 50k ödemesi olan krediye girmek riskli. o yüzden "%10 peşinat öde gir" gibi olmuyo öyle :)

yani çok basit aslında, babamın 15 sene önce 50k dolara aldığı ev şu an 3-4 milyon lirayı geçti. o öğretmendi alabiliyordu, ben yazılımcıyım alamıyorum, çünkü para biriktirmem lazım.

neyse asıl diyeceğim şu, avrupa turu düşündüğün kadar pahalı değil, yılda 20-25 günlük bir tatil yapabilirsin. hazır tur falan bakıyorsan onları salla, kendin planla turu. ev konusunda da önce ucuz bi 1+1 al, hatta aylık ödemesi abartı olmayan bi kredi de çekebilirsin. onu kiraya ver, dursun. kendine güzel bir ev almak istediğinde satarsın. zaten dolar olarak para biriktirmekten bile fazla değer kazanacak muhtemelen.

bir de spesifik olarak istanbul'da yaşamanı gerektirecek bir durum yoksa başka şehir bakabilirsin. düzgün yaşamak istediğinde gereksiz pahalı olan bi şehir orası. halbuki çok daha kaliteli bir şekilde çok daha ucuza yaşayabileceğin başka yerler de var.

ben öyle yapıyorum en azından.

derdimi rakamsal olarak özet geçmem gerekirse;

benim gelirim 100bin dolar diyelim yıllık. (ki değil, gelirim 80-90 bin dolar taş çatlasın ve türk lirası. bölümü dolar karşısında sürekli değer kaybediyor)

istanbul'da düzgün semtlerden birinde 100 metrekareden büyük ev almanın maliyeti en az 180-220bin dolar arası. ki az bile söyledim, çünkü ben 3.5 milyon tl'den azını bulmadım. (kadıköy vb. semtler tabi ki) (sancaktepede X sitesinde 1+1 evler 1.900bin tl den başlıyor)

bu evlerde koşullar şöyle; 0 alıyorsan %70 kredi çekebiliyorsun. ancak 0 aldığında müteahitler bu evleri asla kendi değerinde göstermiyor. (3.5 milyonluk evi tapuda 1 milyon tl gösteriyor, sen 700bin tl kredi çekebiliyorsun. bu konuda lütfen benimle iddialaşmayın, açın ekşisözlük başlıklarını okuyun veya rastgele 10 tane ilana telefon açıp kaç para kredi çıktığını sorun)

ikinci el alıyorsan %50'sine kredi çıkabiliyor maksimum.

yani ne gerekiyor?
benim en az 100bin dolar peşinat biriktirmem gerekiyor, ki muhtemelen daha fazla.
kenarda 20bin dolardan biraz fazla birikmişim var, bu birikmişn bir kısmını kredi ile yaptım.

neyse.

ülke koşullarında kirasıdır yiyeceğidir giyeceğidir yılda bana en fazla 40-50bin dolar civarı para kalıyor cebime. hatta kredileri falan düşünce daha az kalıyor ama sizin gönlünüz olsun, bunu söyleyelim rakamlarla.

bu ne demek?
ben 3 sene boyunca para biriktirmeliyim ev peşinatı elde edeiblmek için. bu konuda hemfikir miyiz?

benim sorum da burada başlıyor:

her sene kenaara attığım 40-50bin doları avrupa tatilleri, amerika tatilleri, kendimi mutlu edecek başka aktiviteler gibi şeylerde harcayıp 20'li yaşlarda yapamadıklarımı mı yapmalıyım?

yoksa. bu paryı biriktirip ev peşinatı mı yapmalıyım.

yukarıdaki hesapta gördüğnüz gibi, ikisi birden olmuyor.

kenara 40bin dolar değil, 20bin dolar yapıp, o kalan parayı yerim tabi ki. bu durumda da 3 sene deil 6 sene peşinat ibirktirmem gerekir. ki ceteris paribus.

anlatmaya çalıştığım şey bu.

iyi de sen zirveden ev almaya calisiyorsun, kadikoy dedigi manhattan ile kapisiyor su an.
New york emlakcisi kadikoy emlakcisi kadar kazanamadi son 1 senede.

Once 1 tane normal ev aliyorsun artik bu izmir mi olur tuzla,gebze mi olur sen sec.
Cekmekoy falan da olabilir belki fiyatlari bilmiyorum.
illa 3+1 de sart degil.

Bununla kendini garantiye aliyorsun isten atilirsan burada bedavaya oturacaksin.

Sonra ev fiyatlari normallesince bunu satip kadikoy evine girersin.
Sonucta dolar kazandigin icin bir noktadan sonra ev almak senin icin kolaylasacak.

Sen su an 1 milyona 1.0 golf almaya calisiyorsun alamiyorsun ama sana dizel clio lazim.

benzer gecmise ve gelire sahibiz, bizim sansli oldugumuz sey ise emlak fiyatlarinin dustugu/duraganlastigi o minicik zaman dilimi icerisinde kendimize elimizdeki tum birikmis ile bir ev alabilmek oldu, istedigimiz lokasyondan, istedigimiz buyuklukte. ama onu yapana kadar da acikcasi gezmemizden odun vermedik. ama her ikisini de yapabilene kadar biraz beklememiz gerekti. yani bu gelire bir kac aydir sahipseniz, biraz bekleyin az daha birikmisiniz olsun. Hem kendinizi daha rahat hissedersiniz.

eger kontrat bazli calisiyorsaniz, bir kenarda birikmisinizin olmasi her daim iyidir, ne kadar sure issiz/projesiz kalacaginiz belli olmaz. uzun sureli bir proje aldiginizda hem kafa hem de maddi olarak biraz daha rahat edersiniz.

ayrica avrupa gezmesi (mevcut doviz kurunu hesaba katmazsak) o kadar da tutan bir sey degil, planinizi duzgun yapmaniz gerekiyor sadece.

zor şartlarda büyüdüğün için bazı şeyleri takıntı hale getirmişsin gibi geldi. insan hayatının ilk dönemlerinde bazı şeylerin eksikliğini yaşayınca ne yaparsa yapsın bunu kapatamıyor gibi gelebiliyor. mesela şu an türkiye'nin %90'ından iyi bir geliriniz var ancak hala 3-0 geride olduğunu düşünüyorsun. şu an o skoru 3-20'ye çekmişsin bence. yine benzer bir yanılgı daha var. insanların büyük bir kısmı avrupa'yı gezmedi aslında. o oran da daha düşük.

bence bir denge kurmalısın. kazancının belli yüzdelerini genel giderlere, yatırıma, kişisel isteklere gibi ayırmalısın. böylece birçok şeyi yaparak yatırım da yapabilirsin.

Bahsettigin gelirinizin yaninda 1-2 haftalik avrupa tatili hicbir sey. Geleceginizi etkileyecek bir gider degil.

20 bin tl gelir ile kredi çekip 2 milyonluk eve giren işten tanıdığım var. dolayısıyla sahip olduğunuz gelir ile yazdığın her şeyi yapabilirsin.

Black mamba arti 1. Gecmisteki durumun su anki durumunu dogru bir sekilde algilamani zorlastiriyor. Bunu alabilirsen daha rahat olur her sey.


Sen bu kafayla ev alamayacagini dusunuyorsun ama senin yarin kadar kazananlar, riskti, krediydi, daha tasarruflu bir butce yonetimiyle belki 2. Evi aliyorlar. Demek ki sorun sende diyebiliriz.

black mamba +1

ne kadar para kazanırsanız kazanın, bilinçaltınız parasızlığa programlı ve o yüzden kendinizi güvende hissetmiyorsunuz.

dediğiniz doğru, yani insanın yeri geldiğinde gezip tozup bir yerleri görmesi de lazım, para biriktirmesi de.
bunlar dönemsel şeyler, şu anda normalin çok üzerinde ve tuhaf bir dönemden geçiyoruz ülke olarak.
yani normal şartlarda belli süre bu gelire sahip olup otomatikman biraz birikim yaptıktan sonra tatilinizi de yaparsınız, başka şeyleri de.
o yüzden şu anda new york'a gidemiyor olabilirsiniz ama bu birçok kişinin hayatında olan bir sorun.
babası fabrikatör olan, her yıl manhattan'a muhakkak tatile giden arkadaşım da şu anda o tatile gitmiyor mesela.

yani dövizin yüksek olduğu dönemde döviz kazanıyorken doğru yatırımlar yapın, hem para biriktirip hem "yaşayacağınız" zamanlar da gelecek ama şu anda zaten şartlarınız gayet iyi.
mesela şu süreçte de türkiye'yi dolaşabileceğiniz, gezip görebileceğiniz fırsatları değerlendirebilirsiniz.

sizin söylediğiniz sosyal-kültürel durumu yakalayabilmek bir süreç, bütçe meselesi değil aslında.

Ben divit'e katılıyorum. Yani türkiye şartlarında iyi para kazanıyor olmak birden ev araba sahibi olacağın manasına gelmiyor. Aylık maaşın bi kısmını yatırıma, bir kısmını krediye, bir kısmını da harcamaya ayırmanız lazım. Kesinlikle tatile gitmeniz, gezmeniz, kendinizi motive etmeniz lazım. Ayda 5 bin doların 1500 dolarını harcasanız geriye yine hayvan gibi para kalıyor. Neden hem gezip hem para biriktiremiyorsunuz onu hiç anlamadım.

Orta halli bir araba + orta halli bir ev al yatırımlık, en azından bir garantin olsun madem bu kafadasın, biraz olsun seni rahatlatır. Gidip istanbul'un en güzel yerlerinden ev almak zorunda değilsin yani.

İşsizlik anksiyetesine gelirsek, Aylık 150 bin liradan bahsediyorsun. Ayda 50 bin harcayarak gidiyor olsan, kalanı kenara atsan ayda 100 bin lira kenarda durur. Her ay 2 aylık parayı kenara atmış olursun. Bu şekilde 1 sene çalışsan, 2 sene işsiz kalacak kadar tamponun olur. 2 sene işsiz kalmazsan bu parayı yatırımda değerlendirirsin. Ayda 50 bine de o yurtdışı tatillerini rahat rahat yapabiliyorsun. Yani bence hocam işin özeti sizin psikolojik bir probleminiz var, bir nevi tekrar fakir olur muyum anksiyetesi yaşıyorsunuz ama bu çok saçma. Hedefleriniz gerçekçi değil, bu gelirle 1-2 senede bile istanbulda ev alabilecek durumdasınız zaten.

Bu arada yine yurtdışı firmasında çalışan biri olarak iyi bir muhasebeci ile de çalışın derim, kazandığınızın vergisini ya ödeyin ya da muafiyetlerden kurtulun mutlaka kafanız rahat olsun. Devlet verginin peşini bırakmıyor çünkü.

Genel anlamda yaşadığın ikilemi anlayabiliyorum ve bu noktada şöyle bir pencere açsan;

Gelecek kaygından dolayı ileride kötü senaryo ihtimaline karşın 2+1 veya 1+1 ortalama bir semtte yatırımlık ev alıp (1.2-1.5 m bütçeli), Avrupa tatilini de direkt euro bölgesinden ziyade Budapeşte veya Balkanlar gibi daha ortalama başlangıçlar ile gerçekleştirmen daha makul gibi. Yavaş yavaş vites yükseltsen daha sağlıklı olur kanaatimce, hem kafana yatan bir ev bulursan mevcut aldığın evi de satıp peşinat olarak değerlendirirsin.

Good luck.

a13 kötü. xiaomi önermem.

samsung m52 olabilir. ya da a32 ve ya a33.

m33 m52 olabilir

genel olarak, evet. metabolizmana göre de değişir ama günde 1000 kalori açığı verirsen haftada 1 kg verirsin.

Yüksek yoğunluklu egzersizlerde enerji büyük oranda kaslardaki karbonhidratlardan gider, ki kas ve karaciğerde yaklaşık 2000 kalorilik rezerv vardır, egzersizde yağ kaybı çok düşük olur, o nedenle egzersizde harcanan kalori diyetteki sporcular tarafından kalori açığına çok eklenmez, ben eklemem mesela zira o açık yediğin öğünlerle geri alınır, sporla yaktığın yağ da dediğim gibi çok düşük olur sen ee 5 gram ben diyeyim 10 gram, o nedenle spor yapıyorum yağ yakıyorum gibi bir şey pek olmuyor.

her şey aşırı dağınık. şuan amazon ve hepsiburadadan baktım da.

aynı markanın komple; cam sensörü, kamerası ve hareket sensörünü almak olanaksız nerdeyse. hepsini farklı yerleden almak gerekiyor.

homekit uyumlu olansa hiç bulamadım. vallahi baya yardım lazım gibi.

anker eufy serisine bakın. bir kamerasında apple homekit uyumu da var ama şarjlı değil, elektrik uzatmak lazım. üst modellerinde şarjlı olanlar da var ama hem çok pahalı hem de homekit uyumu var mi emin değilim. ucuz olsun derseniz xiaomi’nin 360 derece dönebilen kamerası gayet iyi, homekit desteği yok ama uygulaması ile internetten izleme kayıt kontrol vs yapılıyor. pencere modülü falan da var.

ankerin parçaları topladım ettim,

sonra kapı ve hareket sensörleri homebase olmadna çalışmıyormuş onu öğrendim :(

homebase de satılmıyor, sadece 2'li dış mekan kamera setiyle. birlikte satılıyor o da çok ütopik fiyat.

ulan bu işler niye bu kadar zor hale gelmiş ki ya.

Bana grupta bundan önermişlerdi. www.hepsiburada.com

zamanın varsa amazon prime day'i bekle amazonda, temmuzun 10u gibi olmalı, eufylar indirime girebilir ama o set 3500e falan düşer anca.

Ben geçen sene 1900e almıştım, sonra 1500e de iki kamera eklemiştim, o ek parçalar da 150-200e satılıyordu genelde.
Güzel sistem genel olarak, yale ürünlerine de bakabilirsin ama ek olarak.

tek base için sahibindene falan bakabilirsin de

hiç bir işe yaramıyor baya pahalı bir tanesi var evde başta telefondan verilerini inceliyorduk artık sadece bir baskül, basit bir şey alıp geçilmeli.

Hocam şimdi salonlarda kullanılan ölçüm cihazlarını düşün, onlar bile en az %20-30 hatalı ölçer, bundan kaçamazsın. Bu cihazların sapma yaratmasına neden olacak çok fazla değişken var, o nedenle işe yaramaz. Ha ben illa alacam birader sen bana tavsiye ver geç dersen "Omron" marka cihazlara bak.

xiaomi’ninkini kullanıyorum, bence çok işlevsel bir alet. ıvır zıvır ölçümleri çok isabetli değil belki ama gidişatı anlamak adına faydalı. kilonu günlük takip edebiliyorsun kaydediyor bu bile çok önemli formda kalmak isteyen biri için.

Şundan var bende. Çok memnunum.

www.trendyol.com

Fp diyorsan mi scale 2 comp. Güzel alet. Roket adam’ın dediği gibi gidişatı görüyorsun. Uzun süredir var bende hala daha bir falsosu çıkmadı.

abi vaktim yok uzun uzun yazamayacalım sonra editlerim ama tr de temettü emekliliği maalesef çalışmıyor.

yurtdışındaki hisseler ile yapılabiliyor mu peki bu iş? yoksa ona "yetkimiz" yok mu?

bu adamların 10-15 yıl sonra "varolacağının" da bir garantisi var mı?
veya 5-6 yıl sonra artık temettü vermemeye başlayacakalrının?

ikisinin de cevabi hayir.

google'a diversification yazip arat. tek bir sirkete yatirim yapma konsepti her zaman asiri risklidir. tek bir sektore yapmak da risklidir. hatta borsa ozelinde konusuyorsak tek bir ulkenin borsasina yapmak bile risklidir. mantiken gayrimenkul, borsa vs farkli farkli araclara yatirim yapiyor olman lazim.

@tchuck yok yok olabilir ama şunu unutmayın tr borsası göl ise yurt dışı özellikle amerika vs resmen okyanus. Çok iyi araştırmak lazım bir de dediğin gibi oradaki rakamlar dolar bazlı olduğu için satın alması vs vs maliyetli baya. Bu arada midas uygulaması üzerinden veya banka uygulamaları üzerinden yurt dışı hisseleri alabilirsin.

Ben 6aydır uyguluyorum , şu ana kadar iyi gibi gidişat. BES e filan göre bence daha iyi.

Her ay maaşım yatınca aldım hisseleri. Dolar alsam ne kadar dolar alırdım not ettim. Doların bu kadar artmış olmasına ve dolara göre demir çelik sektörü baya ekside olmasına rağmen artıda kalmış portföy.

10-15 yıl sonra ne olacağı belli olmaz , en azında 3 ayda 1 ve yıl sonu şirketleri değerlendirip gerek duyarsan değiştirmen gerekiyor. Büyük olasılıkla gerek olmaz ama kafan rahat eder en azından

o fonlarin %2-%3 arasi yillik masrafi var, ilk basta az gibi gelse de buyudukce hayvan gibi masraf cikariyor oncelikle onu aklinda tutmani tavsiye ederim, altta cok guzel hesaplamasi yapilmis.

pintidegiltutumluyum.com

"buna 3-4bin atiyim" demissin de temettu emeklili bir meta degil hatayi burda yapiyor bir cok kisi. cok uzun vadeli bir yatirim olarak dusunmen lazim bunu ve burdaki en kritik nokta sirket secimi o da senin piyasa bilgine ve risk algina gore degisir.

"bu adamlar"in tabi ki hicbirinin varolma garantisi yok ama yine dedigim gibi bu sirketlerin varolmayacagini dusunuyorsan zaten uzun vadeli yatirim sana gore degil, burda yine sirket secimi kritik nokta. yani ford otosan'in, arcelik'in 10-15 yil sonra varolmayacagini dusunuyorsan borsa sana gore bir yer degil :)

fon harici yurt dışı hisselerinde tl bazında elde ettiğin getiriden gelir vergisi ödemen gerekiyor bunu da ekleyelim listeye.

bist iyidir candır, temettü emekliliği de güzeldir.
amerigan hisselerini midas gibi kuruluşlardan alabilirsin, o da çok iyi fikir. temettü olarak değil de güzel bir sepet yapabilirsin. Tefas üzerinden 5 yıllık getirilerine bakarak bir ya da birkaç yabancı hisse fonu da alabilirsin, yönetim giderleri oluyor tabi ama neticede profesyonel bir kadro yönetiyor.
yalnız şunu söyleyeyim amerigan borsası epey şişik durumda ve büyük bir göçüş olacak, şu an almak ne kadar iyi bir fikir bilemiyorum. Temmuz, ağustos gibi yükselebilirler, şimdi biraz alırım yükselince satıp büyük düşüşü beklerim dersen tabi o da iyi bir fikir olabilir.
Neticede kademeli alım yapacaksın, bist de, s&p500 de, nasdaq da her türlü güzel kazandırır 10-15 yıl tutacaksan.
bu adamların 10-15 yıl sonra "var olacağının" da bir garantisi var mı? Analistlerin yorumlarını takip edeceksin arada, neticede bunlar bir ülkenin milli değerleri olan firmalar. Riski var, spekülasyona açık. Her insanın alabileceği risk farklıdır, uykuların kaçmasın, düştü diye üzüleceksen tatlı canından daha kıymetli değil. Ayrıca düştükçe ekleme yapıp ortalamayı düşüreceğin şekilde bir miktar para tutabilirsin kenarda.

şunu unutmamak lazım, risksiz yatırım yoktur.

Altın, döviz, gayrimenkul için bile böyle bu.

Borsa, döviz, yatırım fonu, altın gümüş gibi madenler ya da gayrimenkul.
Hepsinin kendine göre riskleri, avantajları, dezavantajları var.

Temettü konusunda birkaç yıldır yatırım yapıyorum.
Hisse söylemeyeceğim ama bist 30 şirketlerinden birine 2-3 sene önce ufak ufak miktarlarla düzenli alım yaptım. 3 senedir de düzenli temettü aldım. 4. sene yani 2023'te tahmin edilen temettü gelirse, toplam temettü gelirim hisse alımı için yaptığım maliyeti çıkarmış oluyor. bundan sonrası tamamen maliyetimin üstüne eklenen bir ek gelir olarak görüyorum. Hisse fiyatı da bu süreçte 3 katına falan yaklaştı.

Hatta şöyle diyeyim, 2015 gibi bir ev almıştım. Sonra sattım gerçi ama o evin şu an kirası ayda 7-8 bin. Ben o evi almak yerine 2015'te bu hisseyi alsaymışım ev parasına, bu sene alacağım yıllık temettü 240-260 bin civarıydı. Bu da ayda 20000 TL'ye geliyor yaklaşık.

Ama bu tabii ki onlarca şirketin olduğu bir borsada tek bir şirket üstünden benim kişisel koşullarımla yaptığım bir hesap.

Yabancı hisseleri işbankası, garanti bankası uygulamalarından alabiliyorsunuz. Ya da midas gibi uygulamalardan.

bu arada o şirketlerin ilerde varolup olamayacağı bir muamma elbette. Yani yabancı şirkettir türkiye'den çekilir, küçülmeye gidebilir, önemli bir müşteri kaybeder, bir sorun yaşar, o sektörle ilgili bir yönetmelik değişikliği olur satışları düşer vs.

Zaten risk dağılımı yapmanın mantığı da budur.

Genel olarak fikir vermesi için şunu izleyebilirsin.
youtu.be

Onun makinası var mı ya? ben genelde taraklı permatik kullanıyorum o işler için.

philips bodygroom 3000 serisi gibi folyo başlıklı makineler çok rahat alıyor özellikle testis bölgesi alırken acıtmıyor.
birde philips bodygroom 1000 seriside iş görür ama sırt-koltuk altı-kasık gibi bölgeler için ideal testis için acıtabiliyor.
bende ikisi de var 3000 serisinden çok memnunum.

philips bodygroom 1000 hayatı kolaylaştırır

astronom bey +1
tam olarak bu tip alın.
5 sene kullandığım philips bodygroom bozulunca mg7720 almıştım ama aynı işi maalesef görmedi. onu bırakıp bg5020 aldım, çok memnunum. herkese de tavsiye ediyorum.

Gillette Fusion Proglide Styler
Şarjlı değil pilli bir alettir. Ben memnunum, saç sakal için de Braun 3 serisi kullanıyorum.

Yüz için Braun vücut için Philips ürünleri hiç şaşmaz, hangisi bütçene uygunsa onu al geç hepsi iyidir.

ben philips 3010 aldım, bugün geldi. ama bu başlıksız kullanılmıyor sanki? bu durumda da 0 kesemeyeceğini düşünüyorum?

Kullanılıyor hocam ucuna bir şey takmana gerek yok sıfıra yakın kesiyor bi zarar da vermez kendi koruması var zaten üstünde, ha ama kol-bacak kıllarını sıfırlamayayım da biraz uzun kalsın diyorsan bazı modellerde tarak oluyor onu takıyorsun.

garanti 1 yil gecerli oluyor.
onun disinda sadece sen kullanabiliyorsun baskasina satamiyorsun diye biliyorum.

Eğer kardeşinin pasaportuna kaydettirirseniz sadece onun adına bir sim kart ile kullanabilirsiniz.

Kayıt yapılan pasaport ile gsm hattı aynı kişiye ait olmalı. Kendi hattınızı kardeşiniz adına kayıtlı telefon ile kullanamıyor olmalısınız.

tuketici.btk.gov.tr

soruya kaynak yapıcam ama yurtdışından aldığımız telefonu kayıt ettirmezsek sanırım 3-4 ay sonra kapanıyor. peki 3-4 ay sonra yurtdışına çıkarsak tekrar süre uzuyor mu?

@scudman1

hayır