git yaptır
otur evinde dinlen hocam
etme hareket :)

İyi bir ortopediste gidin mr çekip kontrol etsinler derim. Kitle vs de olabilir. Bunun dışında uzun dönemde ayak bileği stabilitesi için eklem kaslarını güçlendirmeniz lazım.

şunu al iyi geliyor piyasada muadiller var ama tchbonunki kaliteli.kalitesiz ürün alma gevşiyor.
www.tchibo.com.tr

20 sene evvel ayağımı burktum bu seneye kadar sorun yoktu bu sene aynı nokta tekrar ağrı yapmaya başladı.Sana tavsiyem doktor ne derse harfi harfine yap.

Şu anda bu durumda.

Fastjel sürdüm. Bandajlı sardım ve bilekliği taktım.

i.hizliresim.com

@kingcyrax, teşekkürler.
@neferkitty,gideceğim birazdan hastaneye.
@jamsweety, eklediğim fotodaki bileklik var bende. ama onu da alacağım. güzel bir şeymiş.
@turkuaz, aynı yerden alçıya alınmıştı zaten daha önce.

doku zedelenmesi demişlerdi. muhtemelen yine aynı şey. hayatımı yürüyerek, koşturarak kazanıyorum. çok uzun sürmemesi lazım bu olayın.

Git abi doktora ciddi bişi o

35 liraya değil 70-80 liraya tshirt almaya başlarım.

gant'ten öteye pek gitmem. sweatshirt'e ise 200 liradan fazla vermem. o da çok güzelse. ama takım elbisede iş değişir. iyi bir takıma 10bin tl üstü fiyatlar verebilirim.

Burberry takilirim.

Almam.tamamen zarar ziyan.cogu unlu markanin tasarim olarak overrated oldugunu dusunuyorum.

Fakir olarak düşününce 15 bini bir monta vereni yadırgardım. Eylemi de saçma ve gereksiz bulurdum. Zengin olunca da bu şekilde düşünebilmeyi umuyorum.

Ayrıca eşyaya bu denli değer atfetmeyi sacma buluyorum. Ne yani altı üstü bir üst baş. Birkaç giyişten sonra zaten yıpranacak bir şey. Haliyle yeri çok çabuk doldurulabilecek şeyler icin bu kadar para harcamak görmemişlik bence.

20 milyon tlyle yatırım yapıp 3 virgüllüler kulübüne katılmaya yaklaşırsam belki de, 20 milyonla ııh. gerçi 20 milyonum olsa daha fazlası için kasmam. aylık 10 bin dolar harcayarak 30 yıl falan idare ediyor. bana yeter.

Rag & Bone'dan trençkot, blazer falan alsam yeter ya. Fazlasında gözüm yok :P

Mont, ayakkabi, pantolona ve cantaya para veririm ama begenmedigim bir seyi sirf marka diye satin almam. Mesela louis vuitton cantalari sevmiyorum, asla almam yani.

Onun disinda gidip de ucuzunu bulmaya ugrasmam, istedigim seyleri parasini dusunmeden almak olur benim icin :)

kıyafet benim zaafım olduğu için bu paraları veririm ne yazık ki. en azından ilk etapta sadece alabildiğim için bu tür markalardan birkaç parça bir şey almak isterim. sonrasında ise daha makul fiyattaki markalarla yoluma devam ederim.

ya sanırım markanın nerede kullanıldığı konusu biraz anlaşılmıyor,
diyelim ki sen 20 milyon tl paran oldu ama dedin ki ben faize koyup köyde yaşayacağım. o zaman givenchy yok.

dersen ki ben özel kulüplerde alemlere akacağım, shareholderlarla beraber takılıp CEO'lara emir vereceğim ha deyince 5 milyon dolarlık iş yapacağım he diyince 10 milyon kredi çekeceğim o zaman givenchy var.

yani daha yerleşik dünya düzeninde veya herhangi bir dilde senin ne kadar paran var? sorusunun kibar bir yolu yok. yani iş yapacağın, takılacağın kişinin ne kadar parası olduğunu bilmenin bir yolu yok. tek ipucu giydiği elbise, taktığı saat, sürdüğü araba, kaldığı ev.

yani givenchy giyiyorsan seninle 10 milyon dolarlık iş yapılır. massimo giyiyorsan seninle 100.000 tl'lik iş yapılır.
givenchy giyiyorsan bizim private jetteki partiye katılırsın massimo giyiyorsan maçkadaki mekana gidersin.

gibi.

20 milyon lira benim icin zenginlik degildir. 100 milyar dolar kadar para olsa zengin sayilirim. cok acgozluyum, biliyorum.

>>alisveris yapmayi sevmiyorum, giydiklerim de hep sade elbiseler. tisort, kot ve spor ayakkabisi. takim elbiseden nefret etmisisimdir ve etmeye devam ediyorum. bahsetmis oldugun o markalara gidip sweatshirt almam. yilda bir kere her zamanki yerden alirim muhtemelen. adidas'in 500 liralik spor ayakkabisini alirim ama.

>>o fiyata mont almam. ayakkabiyi da almam. bu arada ben ne kadar da fakirmisim, bahsettigin markalarin isimlerini zor okuyorum:)

eski hayat kalitem artacaktir ama asiriya kacmayacaginin garantisini verebilirim. cebim ne kadar dolu olursa olsun, ruhum fakir sonucta.

Mutlaka girdiğim mağazalar değişir ama benim için her şeyin bir sınırı var.
Sorduğunuz örnek soruların tümüne hayır diyorum.

Mesela bir sweatshirt iÇin vereceğim en fazla para 300 TL olur. O parayı bir tişörte vermem mesela tişört için en fazla 100 veririm. Elbise takıntım var çok beğendiğim bir elbise için 3000 e kadar uçarım.
Ayakkabı ve çantada da 700 e kadar yolu var. Belki 1000.

Kıyafet dışında aksesuara çok deli para harcarım gibi geliyor şu an içimi en çok onlar acıtır mesela acıyorum saate kemere takıya para vermeye çok zengin olursam koleksiyon yapabilirim :)

1- almam.
2- almam.

bedava veriyolarsa giyerim ama. hoşuma gitmesi kaydı ile.

o paraları vermek çok saçma. bi ayakkabı 3 bin lira edebilir mi ya? mona lisa'yı satmaya kalksalar 3 bin lira vermem şahsen.

Sweatshirte vermem. Ayakkabıya o kadar para vermek için 20 milyona gerek yok. Zamanında Burberryden bebek mavisi bir trençkot beğenmiştim. Ona verebilirim mesela.

yok sammıyorum, yukarıdaki arkadaşların dediği gibi bütçeyi biraz büyütürüm ama aşırıya kaçmam, enayi ve kötü hissederim sanki kendimi.

Mont için konuşursak şimdi 250 giyiyorsam o zaman en fazla 2.000 olur.

Afedersin beni skseler almam 5-6 bine sweatshirt. Ihtiras, heves, hirs da bir yere kadar. Mantigim o kadar uzaklasmadi. Bir sweatshirt, sweatshirttur yani sweatshirtlukten daha fazlasini yapmaz. Dolayisiyla bir sweatshirt icin odemeye razi olacagim bedel sweatshirtun bana getirisi ile orantili olur. 20 milyar dolarim da olsa vermem o parayi.
Ornegin benim gozumde iyi bir kotun ederi 250 falandir en fazla. 300tl yi gecerse artik parayi kota degil baska seye veriyorumdur.
Afedersin skik modacilarin estetikten yoksun skik tasarimlarina para baglayip o skikleri zengin etmem. Kendi zenginligimi onlarla paylasmam.
O paralari vermem. Gider icki banyosu yaparim yine de 20bini monta vermem oyle soyleyeyim. Bir kuvet dolusu icki parasi verip tma olarak bir kuvet dolusu icki almak 20 mont parasi verip 1 mont almaktan iyidir.

Ayrica 20milyon malvarligi olan adam icin hala pahali zaten bu bahsettigin fiyatlar. MIlyara yakin servetten soz ediyor olmamiz lazim pahali sayilmamasi icin. Adamakilli 20 tane ev alamiyorsun o paraya.

Ha yerine gore saglam markalardan takilmak gerekir, o ayri ama onda da olculu davranirim yine ve istisnai durumlar olur bunlar. Ve getirisi bir mont degildir bana, monttan fazlasidir. Oyle gerekiyordur.

Şu hayatta en nefret ettiğim şey giyim alışverişi.Giyim zevkim sıfır olduğu için ne alsam diye düşünmek işkence gibi geliyor bana. Çok param olsa muhtemelen gömleğe çok para harcardım.Dünyanın en kaliteli gömleklerini giyerdim.Onun dışında çok para harcamazdım

Almam, benim ruhum fakir.

20 milyon tl zenginlik ama sürekli girdi çıktı varsa. Para çalışmıyorsa acilen çalıştıracak birisini bulurum alışverişten ziyade. Para çalıştığında da alırım evet.

Faizle olacak iş değil benim bahsettiğim, çok cheap bir kafa faiz.

Bir de alırım derken 20 çift ayakkabı almam ama 3 çift alırım. Ben zengin de olsam her gün ayrı ayakkabı giyemem en beğendiğim ayakkabıları giymek isterim ki bu da 3 ü geçmez. Sonra eskir yenilerini alırım ama öyle 20 çift ayakkabı mümkün değil. 3 çift ayakkabımın tanesine de gönül rahatlığıyla 3000 basarım çünkü israf ederek ve her gün başka giyeceğim kafasında istiflemek değil bu.

asla almam ve asla almam. lcw'den giyinmem de bir/birkaç tık üstünden giyinirim en fazla.

15000'e mont alirim rahat ama 5000'lik sweatshirt gereksiz geldi. 15000 cok pahali gelmedi su an ama 1-2 tane alirim en fazla. Dolap donatmam.

Ayakkabida gidip "Allah! Valentino!"diye almam; marka umrumda degil ama aldim mi evladiyelik olacak, en az 10-15 sene giyecegim seyi almak isterim. Deichmann da olsa fark etmez. Marka adi umrumda degil. Terkos'tan aldigim ve hala giydigim 15 senelik t-shirt'um var. Dun giydim. O zaman 2.500.000 vermistim sanirim; o t-shirt bugun olsa, pahali olsa ve param olsa veririm. Su ara buyuk markalar bile sumuk gibi urun uretiyor ve cok pahaliya satiyor gibi geliyor. Oyle bir sumuk urune 10 TL bile vermek istemem. Kaliteli oldugunu dusunursem, butce de onu kaldiracak kadar zenginse, ihtiyac da varsa alirim.

"Ucuz alacak kadar zengin degilim" diye yasamaya calisiyorum ama ne ucuz ne pahali alacak kadar zenginim. Almiyorum ben de bir suredir; ciplak gezmeyip rezil olmayacak kadar ortalama bir seylerle yasiyorum :)

Tümüne hayır.

proletarier aller lander vereinigt euch +1

Görüyorlar ama cahillikten beslendikleri için işlerine gelmiyor.

tabii ki görüyorlar.
ama oy aldıkları kesim büyük oranda eğitimsiz kesim.
bilinçli olarak halkı eğitimsiz bıraktılar, bırakıyorlar.

Hazirlik siniflari kaldirildi Istanbul'da her mahalleye 2 tane dil kursu aciliyor. Kimi insanlar okulda Ingilizce ogrenemeyen kisilerden maddi getiri sagliyor.

Bilmeyerek yapma ihtimalleri var mi allahaskina? Muhalif olmamin onlarca sebebi bir tarafa, ilk sirada bu var. Bilerek, isteyerek, kasitli sekilde baltalaniyor egitim sistemi. Bu ihmal, beceriksizlik, yanlis politika falan degil, bu hic ama hic suphesiz kasit. Farkinda miyiz bilmjyorum ama onumuzdeki nesil gercek anlamda "bitik". Soyle bir hayal edin. Alayi imam hatip mezunu zaten kafadan.
Aslinda secim vaatlerine egitim sistemini, sinav sistemini duzeltecez niye eklemediler acaba? Unuttular kesin.

bizim halkimiz kendisi duzgun egitim reformuna izin vermez o yuzden populer destek bulabilecek bir sey degil - o yuzden kimse de cesaret edip ben duzgun egitim verecegim deyip oy toplayamaz (duzgun egitimin ne oldugunun detayina girerse, veya uygulamaya gecirirse). boyle konular demokrasinin zayif noktasi iste.

cunku bizim halkimiz kultur olarak egitimli insanlarin genel ozelliklerini itici ve yapmacik buluyor. bizde "artist" kelimesi bir kufur mesela "artist misin lan?" diye kullanildiginda, entel kelimesi de oyle - bilen merakli ogrenmeye ac insanin tasvirini kufur olarak kullaniyoruz. egitimli, sorgulayan, kritik dusunebilen okumus kisileri yapmacik, itici ve icten pazarlikli - samimiyetsiz gorme gibi bir hastaligimiz var (osmanli sonrasi gelisen kronik asagilik kompleksimizden geliyor). hele egitimli kadinlara olan dusmanligimiz daha fena, bagimsiz kadindan ekonomik ozgurlugu olan kendi eşini secebilen kendi kararlarini alabilen istekleri icin bastirabilen kadinlardan, evlilikte ekonomik sebeplerle hapis hayati yasamayacak mutlu olmadiginda "ben gidiyorum yoluma" diyebilecek toplumsal ve ekonomik ozgurlugu olan kadinlardan toplum olarak korkuyoruz. oyle kadinlar yetistirecek okullara da cocuklarimizi yollamayiz tabii ki.

o yuzden bizim toplumumuz zaten dış mihrak olmasa bile bagimsiz dusunebilen sorgulayabilen kisileri yetistirecek egitim sistemine destek vermez, biri zorla getirirse bir sonraki secimle gelen o sistemi yikar yerine geleneksel olani koyar. o egitim sisteminin icinde kutsallari elestirmek, milliyetciligi sorgulamak, irkciligi sorgulamak, otoriteyi sorgulamak gibi seyler gececek, yer cekimi kadar gercek ve goz onunde olan evrim korkarak anlatilmayacak mesela, tarih dersleri propaganda dersi degil bir bilim olan tarihi ogretecek, bunun gibi bin turlu sey. bu ulkenin yarisindan fazlasi cocugunu oyle bir okula yollamak istemez. o yuzden kimsenin disaridan baltalamasina gerek yok biz kendimiz kendi camurumuzda bogusuyoruz zaten.

görmek isteyen görüyor. bu bozulma sadece hükümetin suçu değil. öğrenci hariç herkes suçlu. öğretmen, müdür, meb müdürü, okul aile birliği de hepsi beraber bu işin içinde.

örneğin senin çocuğun okul seviyesinin üstünde sen veli olarak bağırıyorsun benim çocuk zeki.... senin çocuğun orta seviye, sınıflar çocukların başarılarına göre ayrılıyor. sen bağırıyorsun benim çocuk dışlanıyor...
müdür adamına göre ders programı yapıyor. o hoca çok ders aldı onunkini düzelteyim diyor. sabahın körüne 2 ders fizik arkasına 2 ders kimya çakıyor. öğrencinin beyni kayıyor.
öğretmen diyor benim dersim çok yada 3 saatim boş hop dersler birleşiyor. öğretmen okula 1 gün gelmiyor boşluklarda okuldan kaçıyor. öğrenci soru soracak öğretmen yok..
meb müdürleri torpillileri istediği yere torpilsizleri kötü yere yolluyor. bir okulda 4 matematikçi varken bir okulda tek matematikçi oluyor. tek hoca ne kadar yeter...
okul aile birliği okuluna göre iyi. çocuklar iyiyse tüm olanaklar o okulda çocuklar kötüyse o okulda herşey kötü. kantinciler kazık, yemekler sağlıksız.
sonra çocuklar çok başarısız.

son örnek bir ilçede fen lisesi ve düz lise yan yana. fen lisesinde halı saha, havuz,kütüphane,müzik salonu vs.var. düz lisede sadece tek bir pota var. ayrımcılığı sistemi oluşturan birazda toplum. eğitim tüm dünyada sıkışmış durumda. bu durum hükümetin işine yarıyor çünkü onların amacı imam hatip mezunu avukat çıkarmak. zaten seviye düşünce istediklerini ulaşabiliyorlar. bu da onlarda dert yaratmıyor.

Eğitim bilerek baltalanıyor. Hatta yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılı başlarında da meslek liselerinde olan katsayı sıkıntısını çözmek yerine açık liseden başka fakültelere sınavla girilmeyecek demişlerdi. Bir de bu var.(bkz: eğitim seviyesi yükseldikçe akp oylarının düşmesi)

Eğitim sistemimiz hiç bir zaman mükemmel değildi.AKP öncesinde de mükemmel değildi ama AKP geldikten sonra tek öncelik olarak İmam hatipleri yüceltmeyi baz aldığı için tüm sistemin dibine dinamit koymaktan çekinmedi.AKP'nin eğitim sisteminn durumuyla ilgili başka herhangi bir derdi yok

evet bilerek, isteyerek, kasten baltalıyorlar.

azcık eğitim alan, azcık kafası basan kimse bunlara oy vermiyor çünkü. en son odtü sandıklarında akp %10 civarı bişey almıştı.

Pornhub izlesin, içerik zengin.

Bence iki güne bi buluşuyor olmasanız izlesin de sık sık izlemesi hmmm dedirtti bana.

Hangi sitelerden izliyormus? Gecmisini kurcala hazir ne istedigini ogrenirsin, diger turlu kesfetmek zaman aliyor, gecmisini bilsen can alici noktadan -ki iste asil amac o noktayi bulmak - adami kendine baglarsin.

Kadınım. Bir sorun görmedim. Pratik hayatını devam ettirmeyecek seviyeye geldiğinde seksüel bir bağımlılık sorunu var diyoruz. Yoksa ne isterse yapabilir.

@traveller Oğlan milf seviyosa kız napsın

Birlikte olduğunuz zamanın haricinde çocuk tatmin olmaya, sen de onun bu davranışına kafa yoruyosun. Dolayısıyla yaşadığınız her günde bi cinsellik var. İlişki modeliniz beni düşündürüyor. Bence ikiniz de normal değilsiniz. Ama tebrikler yine de, imreniyorum.

izlesin canim, n'olacak?

ben yetemiyor muyum diye sormak istedin gibi geldi bana. seninle direkt olarak alakası olmayabilir, porno izlemeyi dizi izlemek gibi görenler de var; fiziksel ihtiyaçtan öte psikolojik olarak da ilgisini cezbediyor olabilir. ancak yukarıda da denildiği gibi sizin seksinizi ve kendi hayatını derinden etkileyen bir durumu yoksa çok da önemli değil. belki durumun ilerleyip ilerlemediğini kontrol etmek gerekebilir, ona da sen karar verirsin zaten daha mı kötüye gidiyor diye.

senin yetmeme durumun da olabilir tabii. bence de ne sever ne ister sorabilirsin. herhangi bir sebepten dolayı senden istemediği ama sevdiği şeyler varsa bunları porno vasıtasıyla sağlayabilir neticede. konuşmak önemli.

Nasıl yorgunluk atıyorsun sen biliyor musun? Bazen çok yorgunsam dinlenmek için takılıyorum. Ama erken geliyorsa ve seninleyken ki performansında bir düşüş varsa birincil sebebi porno.

Erkek cinsellikte doğası ve anatomik potansiyeli gereği etkin, kadın ise pasiftir bu yüzden kadınların empati yapamaması normal. Ancak bahsedildiği gibi iki günde bir normal ilişki söz konusuysa, bence de biraz abartı yahut cinsel bağımlılık (nemfomani) gibi bir şey söz konusu olabilir. Ayrıca düzenli olarak izlediği için başka kadınları da arzuladığını söyleyebiliriz.

@siyah giyen

Abi ilerliyorsun dusuncelerinde ama hala eksiklik var. Senin o dusunce bicimi batida 20.yuzyilin ikinci yarisinda ortadan kalkti. Erkek aktif kadin pasif diyr bir sey yok, toplumsal baski var.

çok porno izlemek libidosu yüksek değil de azgınlık oluyor.
bence libidosu yüksek olan çok sık sevişmek isteyendir, kolay doymayandır.
mesela evde sık sık sevismek mi istiyor yoksa, normal sevisme yapıp rahat mı bırakıyor ?
:) :)

Valla her erkekte farklıdır tabii, ama tatmin edici bir sevişmenin arkasından benim aklıma 4-5 gün cinsellikle ilgili en ufak bir şey gelmiyor. İliğim kurumuş gibi oluyor yani :) belki de seks hayatınız çok tatmin etmiyordur kendisini. Belki de libido olarak benden çok daha üstte olabilir tabii bilemiyorum.

@Traveller

Katılmıyorum çünkü durum ortada. Biz ataerkil bir gelenekten geldiğimiz için böyle oluyor diyebilirsiniz ama dünya genelinde de daima erkekler isteyen, kadınlar istenen değil mi? Kadınlar erkeği genel olarak duygusal bir şeyler hissettiğinde ister, erkekler ise sırf cinsel olarak arzuladığı için? İşin pratik yani bir yana, teoride de erkeklerde spermi düzenli olarak atmasını zorunlu kılan fizyolojik bir zorunluluğu var. Sırf bu bile erkeği etkin, sürekli cinselliği arayan ve dolaylı olarak da "gözü dışarılarda" yapıyor? Kadında ise böyle bir fizyolojik zorunluluk yok, tam aksine onun düzenli olarak vücuttan atmak zorunda kaldığı şey onu o dönemlerde cinsel olarak daha içe dönük ve pasif kılıyor ister istemez. Sonuçta sağlıklı bir kadın yılda max 1, erkek ise en az 150-200 ve hatta daha çok çocuk yapacak potansiyele sahip doğada. Bu evrimsel potansiyel doğanın ana işleyişi olan üreme içgüdüsüyle bir olunca erkek için cinsellik zorunluluk, kadın için cinsellik duygusal bir keyif haline geliyor bir bakıma.

İki günde bir görüştüğünüzde birlikte oluyorsanız (Seks yapıyorsanız yani) erkek arkadaşın porno ve mastürbasyon bağımlısı biri. Tedavisi zor, yol yakınken kaç.

İki günde bir görüştüğünüzde seks yapmıyorsanız adam mastürbasyon yapmakta kısmen haklı sayılır. Ama yine de bu durum büyük ihtimalle buna bağımlı olduğu gerçeğini değiştirmez.


Sonuç: Olumsuz.

@siyah

Iste sana bunlari boyle ogretmisler. 20.yuzyilin bilimi butun bunlar. Yalan yanlis hikayelerle, yanlis deneylerle kadinlari ezmisler. Katilmadigin konusunda seni kesin yargiya goturen bilimsel(?) ifadeler en basta eski ve yanlis veriler.

Her gün git sen de ya da o sana gelsin. Bundan sonra arayacaksan bir anormallik ararsın. Anlattigin kadarıyla bir anormallik yok, ikincisi başka bir erkeğin diyelim haftada bir bunu yapması da doğrudan bir şeyin ölçüsü değil. Kiyaslanmasini engelleyecek kadar çok değişken var çünkü. Seni beğenmesi yönetim ilgili şüphelerin varsa da ona küçük sürprizler yap.

iki günde bir düzenli seks yapılıyorsa ve arada boş kalan her günde porno izleniyorsa, biraz fazla gibi.

gerçi kaç yaşında olduğunuz ve cinsel ilişkinin niteliği de önemli.

direkt "sorun" diyemiyorum, yüksek libido böyle bir şey.
önemli olan yüksek libidonun gerçekten yüksek libido olması, altında başka bir şey yatmaması ve herhangi bir bağımlılık olmaması.
mesela iki günde bir değil, üç dört gün üst üste cinsel ilişkiye girdiğinizde de o porno illa izleniyor mu?

yani mesele seks yetersizliği mi, porno mu?
onu anlamak lazım.

iletişiminiz nasıl bilemiyorum ama ona fantazilerini sor. belki casual sexten gına geldi adama, değişiklik arıyor :p

Bence sunu kaciriyorsunuz. Erkek icin masturbaayon, seksin ikamesi degil. Birini bulamayinca digerine yonelmiyoruz. Ayri ayri ikisini de seviyoruz. Yani en azindan benim icin ikisinin de yeri ozeldir.

Her gün boşalma ihtiyacı normal ama porno izlemesi normal olmayabilir. Bunu yani onun porno izleyerek boşaldığını diğer günler senin bilmen de ilginç tabi... o söylüyorsa başka bir çıkarı olabilir; yetmediğini ima ediyor olabilir

Öncelikle porno izlerken özel bir tercihi var mı ona bakmak lazım. Örnek ayak fetişi,milf,aşırı büyük göğüs vb.

Porno ve mastürbasyon ile istediğin kişi ile beraber olabilileceğini düşünüyordur, sex sırasında ise karşında ne varsa onunla yetinmen lazım.Gene de her gün boşalması eğer arkadaşın ergen değilse normal gelmedi bana.En azından araya bir gün boşluk koyması daha olağan olurdu.

mastürbasyonla seks erkek için ayrı şeyler olabilir.
kadın için de ayrı aslında.
ama seksin olmadığı günlerde mutlaka mastürbasyon yapılıyorsa, bu belli ki her gün seks yapma ya da her gün boşalma ihtiyacını karşılıyor.

her gün seks yapılan ilişkide de belki aralarda mastürbasyon yapılabilir, o zaman "keyfi ayrı olduğu için yapıyordur" diye düşünülür.
burada seks olmadığında yapılan düzenli mastürbasyondan söz edilmesi önemli.

rahatsız olduğunuz bir konu var, rahatsızlığınızı ortaya çıkartan durumun ise iki farklı eylemi var.

1) masturbasyon
2) porno izlemek

hangisinden daha çok rahatsızsınız? bunu bir netleştirin kendi içinizde.

porno bağımlılık yapar, bağımlı olup olmadığını ise; porno izlemeden masturbasyon yapamıyor veya bundan keyif almıyor ise, sizinle beraberken videoya alalım demesi (aslında burada etkin olan videoya almak değil telefon ekranından izlemek) veya aynadan seyretmek vs. gibi görsel uyarıcıları kullanmaya meyil etmesi durumunda konunun libido değil porno bağımlılığı olduğunu düşünebilirsiniz.

porno bağımlılarını diğer izleyici kitlesinden ayıran en önemli unsurlardan biri porno izlediği süre değil o izleyeceği videoyu arama süresidir. bir bağımlı 15/20 dakikalık bir video izlemek için oldukça fazla zaman harcar. "normal" kitle ise genelde site içerisinde 5/7 click ile içeriğe ulaşır ve siteyi terk eder (genelde de ana sayfadan bir şey seçer) oysa bağımlı olan kişi bir çok kategori gezer, birden fazla videonun ön izlemesine bakar, inceler. emin olun film izlemek için film sitelerinde daha az vakit harcar.

porno bağımlılığı da değişiklik gösterir, porno ile sizin kabul etmeyeceğiniz bir takım fantezileri kendi zihninde gerçekleştirir ve bunları sizden talep etmez durumu kabullenirseniz ilişkiniz devam eder veya tam tersi tecrübe etmek istediği şeyler gelişir,değişir ve bunları talep etmeye başlar ve ilişkinizi sıkıntıya sokar.

masturbasyon bağımlılığı ise farklı işler, sizinle görüşsün yada görüşmesin günlük işlerini halledebilmek için buna ihtiyaç duyar. sabah kalkınca işe gitmeden önce veya iş yerinde tuvalet vb. yanlız kalabileceği zamanlarda masturbasyon yapıyor ise günlük işlerin içerisinde aklına düşüyor ise bağımlı diyebiliriz.

her bağımlılık gibi bu bağımlılıklarda bir rahatsızlıktır ve tedavileri mümkündür, konu ile ilgili akademik çalışmaları, uzmanların yazılarına göz atabilirsiniz.

reddit'de nofab subreditine de bir göz atın

Bagimli olmus net. 2 gunde bir gorusmeye arada porno sikistirmak normal degil. Porno bagimlisi. Pratikte bir sorun cikarmaz heralde ama anormal. Kim ne derse desin, surekli porno normal degil.

1. sevgilin porno bağımlısı.
2. ne kadar süredir birliktesiniz? libidosunun gerçekten yüksek olduğunu düşünmüyorum da. libidosu yüksek olan insanların hayata karşı bakışı da her zaman olumlu ve verici olur. bu tarz insanlar da porno bağımlısı olmaz. porno bağımlıları daha çok cinsel anlamda dışa kapalı kişiler oluyor. bununla ilgili birkaç makale okumuştum.

seninle bir ilgisi yok aslında olayın, seni yeterli bulup bulmaması değil yani konu.
Seksinize etkisi; şu an nasıl olduğunu bilmiyorum tabi ama bi noktadan sonra duygusal sevişme azalarak ölüyor. gerçekten ölüyor.

ilişkiye etkisi ise; pornonun erkek odaklı ve onun egemenliğinde bi sektör olması, porno bağımlılarını partnerine karşı duygusal iktidarlık (şiddet) da uygulama meyilli yapabiliyor..

diyollaaa

vay mk işe bak eleman 2 günde bir tensel temas kuruyor hala da aklı başka işlerde.
acaba başkasının aletini görmek hoşuna mı gidiyor?
sen çocuğun yaşından emin ol, orta okul dönemlerinde bende de oluyordu ama yaş ilerledikçe normale dönüyor. biz hafta da bir denk getirince şükrediyoruz allah çarpsın böylelerini ne diyim.

yenisi kapasiteyi kurtarıyor demek ki

ayrıca sanırım hava sahaları da çakışıyor. yani birinden kalkan uçak ötekine inen uçağı etkiliyor. karmaşa olabilir bu yüzden

ikisi de aynı anda kullanılamaz haritaya bakarsanız bunun nedenini anlarsınız.Bu kadar yakın mesafede aynı hava trafiğini kullanan iki farklı havalimanı olamaz

ikisi aynı anda kullanılacak olsa Atatürk’ten uçak kaldıramazsın hava trafiğinden dolayı.

Aradaki fark gerçekten düşük bir miktar. Kirasını zamanında ödeyen, sorun çıkarmayan kiracı bulmak zor bence. Ayrıca kiracınızı çıkarsanız, yeni kiracı bulana kadar geçen sürede zaten aradaki farktan daha fazla kaybınız olacak. Üstüne bir de huyunu suyunu bilmediğiniz bir kişiye evi kiralayıp ek risk alacaksınız.

Bence tamamdir de. En kötü kira alman evin boş kalmasindan iyidir.

buradaki tek sıkıntı size dememesi. abi böyle böyle yüzde 11 düşündüm dese siz zaten okay diyecektiniz muhtemelen. bence bunu söyleyin, sonuçta ev sizin size sorması gerekir zamı o değil siz belirlersiniz. durumu aktarın ama 11'i değiştirmeyin.

Şu an %15 imiş artış oranı, merak edip baktım. İyi bir kiracıysa sineye çekilir ama sormadan az arttırması yakışık değil. Yasa oran ne ise o oranda arttırıp sormadan kirayı yatırırsın sıkıntı yok, ama zamı az yapacaksan onay alman lazım.

Seneye aynısını yapmaması için kibarca hatırlatmanız lazım, belki de yanlış bir veri aldı zam oranını 11 sanıyordur?

%15 sanırım enflasyon. aradaki fark çok değil. ama uzun vadede fark ediyor. mesela seneye de enflasyon oranının altında zam olursa bu yılki oranla çarpılıyor. uzun vadede ev piyasanın çok altında kalıyor.

Y-Üfe miydi neydi öyle bir şeye bakılıyordu ama oradaki rakam bile maksimumdur.Ben olsam %11i kabul ederdim.

mesela benim sözleşmede "tüfe" oranına göre demiştik, geçen Aralık'ta %11 civarıydı öyle bir artış yapıp yatırdık. 2 yıldır girdiğimizden beri hiç kira konuşmadık hep tüfe oranında (ve yukarı yuvarlayarak) yatırdık.

%15..

Bence kiracıyı küstürme.. Benim ev sahibi bugün %15'e zorlarsa evden çıkarım (maaşıma %8 zam geldi, param yok artık) Bir de artık piyasada daha ucuza ev bulunabiliyor ve çok fazla boş ev var.

Ama zaten kira çok aşağıda diyorsan ya da ihtiyacın çoksa şansını zorlayabilirsin. En kötü ihtimalle o çıkar başkasını bulursun. Seçim senin :)

valla sırf bana sormadan yatırdığı için ben "kime sordun da yatırdın, yüzde 15 oldu" derim, bi daha hıyar gibi davranmamayı öğrenir, toplumun bekası için faydası olur.

Ev alip kiraya verecek durumu olmayan herkes ahlak dersi vermis.

Akli basinda insanlar mantikli onerilerde bulunmus.

Ben olsam yaptigi zami kendi basina belirledigini laf arasinda soyler ufak sitem ederim. Baska da ses etmem.

Bos gececek bir ay zaten tum yillik zam farkindan cok. Hazir kiracin var ve cok gicik olduysan baska tabii.

@pheno, bir kaç yıldır kira artışları tefe-tüfe ortalaması değil de YÜFE üzerinden hesaplanıyor.

bizim de artis %15 idi ama 11 uzerinden yaptik. ust kat komsum iki yildir zam yapmiyor, cunku etrafta cok fazla bos daire var ve halen piyasa degerinde kirasi.

duzenli oduyorsa, aradaki farka cok ihtiyaciniz yoksa bence kalsin, etrafta cok fazla bos daire var. laf arasinda dersiniz benimde dusuncem %11 idi ama keske onceden konussaydik diye.

benim ev sahibim bu sene zam yapmadı.
geçen sene zam dönemi mesaj atıp "sizin için de uygunsa enflasyon oranında zam yapalım" dedi ok dedim yatırdım.
ama bu sene hiçbir şey demedi ben de ses çıkarmadım aynen devam.

işim gayrimenkul üzerine. bu dönemde tıkır tıkır kira ödeyen birisi varsa kaçırmamak lazım. bence şimdilik sineye çekin eğer çok canınızı sıktıysa habersiz hareket etmesi bir ara kulağına çıtlatın.

genel olarak ev sahiplerine bir tavsiye,
sokakta gezerken biraz kafanızı yukarıya kaldırırsanız ne kadar fazla kiralık ev olduğunu görürsünüz. mevcut kiracınız kirayı düzenli olarak yatırıyrsa iyi geçinmeye bakın derim.

öpüyorum kocaman.

8 gun deniz tatiliyse amac golden sands te yata yata gecer.balchik tarafi daha dogal,guzel yerler iceriyor.gezelim gorelim tatiliyse varnada 2 gunde gorulmedik yer kalmaz,balcik bildigin kasaba yarim gunde ona yaz.

1 gün Nessebar, 2 Gün Sunny beach, 3 gün golden Sands, 1 gün Varna Merkez,1 gün Balchik

hayatımda duyduğum en saçma cümle.

trigeri kopsa mahvolursun dese daha doğru bir önerme olur. onu da alırken sorarsın değiştirdiniz mi diye. değiştirmedilerse gider değiştirirsin bir ara.

bu cümleyi kim kurduysa bir daha arabayla alakalı muhatap olma.

turbonun bozulacak birkaç aksaamı var ve bozulacak mı bozulmayacakmı söylemek imkansıza yakın. Tamamen piyango işi ancak dizel araçlarda bir aksaam bozulursa kanser gibi sürekli yeni arızalara yol açıyor bu gerçek.

turbosu enjektörü pompası hepsi ayrı pahalı.
kısmen doğru kısmen yanlış önerme ama piyango diyebiliriz.

turbo bozulursa yenisini alırsın olur biter. o kadar sıkıntılı değil. abartılmış.

dizel motoru az yakar ancak nazlıdır. 80binden sonra en kral dizel de olsa dikkat etmek lazım. turbolu araçları eşşeğe biner gibi kullanmamak lazım. alırken dikkat etmek lazım.

Alirken dikkat etme isi nasil, expertiz cozuyor mu bu isi?

Ben geçen turboyu değiştirdim. 650 tl. Bakım (yağ filtre vs) artı işçilik 1000 tl. 100 K km götürür en kötü ihtimalle.

bunlara hiç kafanı takma. gönlüne yatan, belli başlı kontrollerden sonra temiz olduğu kanaatine ulaştığın HERHANGİ bi araba al. her arabanın bir zayıf noktası vardır, denk gelip gelmemek şansına kalmış.

ayrıca, turboya iyi bakıldıysa HİÇBİR sıkıntı çıkarmaz. mesela aracı kullandıktan sonra hemen stop etmemek, 1 dakika kadar rölantide bekletmek gibi basit bir önlem bile turbonun ömrüne ömür katar.

iyi bir ekspertiz bulursanız, biraz para verirsiniz ama gönlünüz rahat alırsınız aracı. iç-dış bakıp raporlarlar.

--

bende 2005 fiat stilo vardı, hem de 225.000km'de. herkes tutmadı bu, son sahibi olursun filan dedi. ki internetteki görüşler de bu yöndedir bu araç için. halbuki hayatımın en güzel zamanları bu arabanın içinde geçti ve satılığa koyduğum ikinci gün satıldı.

2010 yılından sonra bence otomobil endüstrisi dayanıklılıkta çağ atladı.EN dandik markaların arabaları bile artık daha zor bozuluyor. Dizelin çok sorun çıkarması vb. genel geçer laflar bence ağız alışkanlığından söyleniyor.

yok öyle bir şey yaa. benim 2008 getz in turbosu bozuldu 3 sene önce 600 tl ye tamir oldu. turbo tamir takımı diye bir şey var. iç aksamı ayrı satılıyor tamir takımı diye. onunla tamir ediyorlar yani palleri falan değiştiriyorlar. tamir ediliyor yani. triger zinciri/kayışı sıkıntı çıkarırsa esas maliyet çok fazla. sübaplar da gidiyor çünkü.

turbo bozulsa bile yolda kalmıyorsun, araç işini görmeye devam ediyor. ikincisi tamiri, bakımı mümkün. değişimi 1000-2000 liraya hallolur.

fiat turbosunu 450 liraya yetkili serviste değiştirmiştim. araba benim değildi, ama fiyatı aklımda.

mükemmel araba olsa herkes ondan alırdı. kafana uyanı al geç.

evet. ihtiyaçlarımı kendim göremediğim anda fişimi çeksinler.

bazi ulkelerde yasal, benim yasliligima iyice yayginlasacagini dusunuyorum. yas ile alakali degil ama saglik sebepli hayat kalitem cok duserse (tedavisi artik olmayacak bir sekilde) imkan varsa tabii ki yaparim.

Evet düşünüyorum. Kendi kendime yaşamı idame edemiyorsam, yaşamak keyiften çok acı vermeye başladıysa bu acıyı dindirmek mantıklı görünüyor. Yasal olup olmaması da umrumda değil. Bir sürü acısız, zahmetsiz intihar yöntemi var.

bildiğim kadarıyla isviçre'de dignitas diye bir oluşum yapıyor bunu. tabii ki akıl sağlığının yerinde olduğunu ve geri dönüşü olmayan bir hastalıktan veya ultra yaşlılıktan mustarip olduğunu falan belgelemen lazım, öleyim diyeni öldürmüyorlar hemen.

soruya cevap olarak evet düşünürdüm ama muhtemelen o noktaya gelmeden ölürdüm zaten çünkü artık gerçekten hiç ama hiçbir şeyden keyif alamayacağım, sadece başkalarına yük olup yaşamaktan nefret edeceğim bir noktada isterdim bunu. oraya kadar gelebilirsem isterim tabii, tak jileti dudağına öp beni şah damarımdan derim.

Kesinlikle.
Yaşla sınırlandırmak istemiyorum da fiziksel olarak güçten düştüğüm bir duruma geldiğimde intihar gibi bir niyetim var zaten.

Yaşlılığımda huzurevine, bakıcılara muhtaç kalmaktansa evet ben de ötenazi tercih ederdim.

@mutekebbir +1

sanirim. bunu maalesef aci cekerek olen bir sevdigimin yatagi basinda gecirdigim anlari gozeterek yaziyorum. kisisel bir tercih oldugunu dusunuyor ve sayet akli melekelerim yerinde ise yapacagimi dusunuyorum. Olaya istatiksel acidan bakarsak kanada nin quebec eyaletinde 'medical aid in dying' seklinde gecen bu yasa ile belli sartlarda olan kisilere devlet boyle bir yardim veriyor , yardim diyoruz cunku isin icinde caresizlik var. herhangi depresyona girmis veya varossal cikmazlar icinde olan birinin merkeze gidip, benim olesim geldi bir el atarmisiniz demesi soz konusu degil, asagida alinti yaptigim sartlari karsilamasi gerekiyor,

" patients must be legal adults, capable of giving consent. They must suffer from a serious and incurable illness, and already be near the end of their natural lives."

yani hastalarin eriskin ve buna onay verecek durumda olmasi isteniyor. ayrica tedavi edielmeyecek ciddi bir hastalikla mucadele ediyor ve dogal yasamlarinin sonuna gelmis olmalari isteniyor.

yasa ciktiktan sonra Haziran-Aralik 2016 aylari arasinda 253 hasta basvuruyor bu yardima ve 166 sinin talebi gerceklestiriliyor.

en buyuk ikilemim cocugumu gormek , dokunmak ve duymak olurdu. onun hayatini iskenceye cevirdigimi anladigim an bu talebi gerceklestirecegimi dusunuyorum, emin degilim tabi.

Can tatlı.

der meister +1 evet isviçrede dignitasta öyle bir hak var tabi özel koşullar şartıyla. Bir de Hollanda'da da yasalmış eskiden ama hatırladığım kadarıyla milletin tepkisiyle 90lı yıllarda kapatılmış. Ötenazi deyince aklıma, me before you kitabı geldi.

Ben zaten isviçre üzerinden düşündüm ve hala düşünürüm. Ama can sıkıcı olan iğneyi kendine yapman gerekiyor. Umarım teknoloji benim yaşlılık zamanıma kadar gelişir. O iğneyi batırana kadar intihar da edilir yani.

Evet

Hayir.

evet araştırdım bile her hak gibi bu da bizde yasal değil illa gidip hollanda'da falan ölecez.

Hayır.

www.imdb.com

Bu filmi izleyin, başroldeki oyuncu filmin çekildiği sene 91 yaşında vefat ediyor ve film de yaşlılık-ölümle ilgili. Eğer bu adam gibi bir yaşlılığım olacaksa hayır düşünmem, kötü bir yaşlılıksa düşünürüm.

iflah olmaz bir gamsızım.Polyanna ekolündenim.Burnuma kadar boka batsam burnum bokta değil diye sevinirim.Hayat çok güzel.Önemli olan güzelliklerini görebilmek

geçen seneye kadar "isviçre'dekinin şartsız versiyonu olsa da gitsem kurtulsam" diyordum. şu an sıkıntılarım katlanılır seviyede ve intihar ancak yalnız kalmam halinde raftan indirilecek bir seçeneğe dönüştü. dolayısıyla bundan 40-50 sene sonra nasıl düşüneceğimi ya da nasıl biri olacağımı kestiremiyorum. belki yastığının altına baklava saklayan ya da gece çöp tenekelerinden eşya toplayan bir yaşlı olurum, kim bilir.

ek: bir de işin ekonomik tarafı var tabii. bbc'de simon's choice diye bir belgesel-film seyretmiştim. isviçre'de bunu yapan yer 7 bin küsur pound istiyordu yanlış hatırlamıyorsam. bu parayı hayvanlara yardım amaçlı kullanmayı tercih edip eski dostum jilete yönelebilmem de söz konusu.

Hayır.

Yaşı da beklemem şu an isterim.

isvicre ve kolombiya'da var bir tek.
igne yapmiyorsun, once uyutan sonra olduren bir sivi iciyorsun. ne oldugunu bilmiyorum.
otanazi diye gecmiyor ayrica, assisted suicide diye geciyor. farki bilmiyorum, belki sadece otanazi yerine baska bir isim olsun diye oyle bir isim koymuslardir. ayni mantik sonucta.

Sadece büyük acılar içindeysem. Onun dışında elden ayaktan düşsem bile istemem, muhtaç kalmayı ve kimse yoksa kendi b.kumda boğulmayı tercih ederim.

@konusma
sagol haci, bilmiyordum ogrenmis oldum. arastirmaya usenmistim :D

Düşünmezdim. Belli bir yaş benim için bir kıstas değil.

Bir video izlemiştim. Adam ötenaziyi seçmiş. Görevliler eşliğinde yapıyor bunu. Biliyor, her şeyin farkında. İlacı içiyor, teşekkür ediyor oradakilere. Benim için bir onurdu falan diyor. Sakin. İlacı içtikten, belli bir süre sonra su içmemesi gerekiyor. Ama o suya uzanışı ve çıkardığı ses... Acı çekmediğini söylüyorlar tabii ama hiç öyle durmuyordu adam.

Bunu gördükten sonra, böyle bol keseden konuşmalara gülüyorum. Tabii samimi olanlar da vardır böyle konuşanlar arasında. Belki 1-2 tane.

ötenaziyi ancak acılar içinde ölmeyi bekleyip ölemediğim bir hastalık durumunda düşünürdüm. onun dışında hayır.

Hemen doktora git. Ayni durum annemde vardi, herseye agliyordu, iyiye, kotuye, surekli bir aglama, uzuntu, huzun hali. Belirli bir sebebi olmayabilir, kucuk kucuk streslerin birikimi olabilir, insaniz. Annem doktora gorundu, bir tedavi donemi gecirdi simdi kus gibi, hafifledi kadincagiz kendi de soyluyor. Bircok sindirim problemleri vardi, (yara, ulser, siskinlik, kabizlik ne ararsan) hepsi gecti. Hep bu ruh haliymis onu sikan megerse.

Mutlaka bir doktora gorun. Avrupa yakasinda Bakirkoy Ruh ve Sinir, Anadolu yakasinda ise Erenkoy 'u tavsiye ederim. Gecmis olsun.

Böyle ani hal değişimleri hormonel veya psikiyatrik sıkıntılar çıkabiliyor gerçekten. Genelde çoğumuz sallamayız ve bir süre sonra geçer, o yüzden ciddiye alınmıyor pek ama almak lazım.

İnsan olduğundan olabilir korkma

Biraz yalnız kalmışsın sanırım bu ara :( Bir de ara ara oluyor öyle vicdan şeyleri ama sonradan geçiyor, üzülmek normal insansın sonuçta ^ Önemli olan sürekli mutsuz olacak kadar üzülmemek

Hocam şimdi östrojen kaynaklı olabilir. kullandığınız bir krem vs varsa bi bakın derim aynı zamanda bahar depresyonundan kaynaklı da olabilir. ve eğer şeker ya da alımını arttırdıysanız onlar da ruh halini çok ciddi olarak etkiliyor.

testesteronun düşmesinden olabilir.

Özel okul var özel okul var. Ted, blis, büyük kolej gibi okullar ile mahalle arasındaki dershaneden bozma özel okul bir değil. Eğer gerçekten kaliteli eğitim veren, kendini kanıtlamış bir okula gidiyorsa ve sizin de maddi imkanlarınız uygunsa özel okuldan alıp devlet okuluna vermek yanlış olur bence.

cocugun hayatiyla oynama. hele ki maddi imkan varsa. ilkokul 1. siniftaki cocuk devlet okulu nasil bir yer standartlarina kiyasla bilmez. o yuzden ona sorma bosuna.

ailem disinden tirnagindan arttirip beni 3-4 yil ozel okula yollayabildi borc harc. 30 sene sonra hala her gun sukrediyorum, okuldan nefret ediyordum ama o tecrubeden sonra devlet okuluna gecmis biri olarak okulda ve sonraki profesyonel hayatimda beni ne kadar ileri tasidigini anlatmam mumkun degil.

maddi olarak zorlanmiyorsan, cikarma derim. iyi bir egitim alir. ayrica cocuk nereden bilsin devlet ile ozel okulun ne oldugunu? farklarini? ona sorman yanlis.

ozel okul daha iyidir. devlet okulu da artik son caredir.

özel okul +1
Tabi ki aralarında fark var okulların ama sadece eğitim değil çocuğunun ömür boyu sosyal hayatınıda etkilicek okul seçimin, arkadaşları, aileleri önemli aynı sosyo-ekonomik düzeyde olan ailelerin yetiştirdiği çocuklarla birlikte okusun. Okul arkadaşlarımla hala görüşüyorum seviyeler aynı olunca anlaşmak kolay oluyor.

40 kisilik sinifta egitim olmaz

ilkokulu devlette bitirdim sonra vakif okuluna gectik. 80lerde nispeten devlet egitim kalitesi olarak iyiydi, saglam hocalar vardi, sonra alayi ozele gecti.

su andaki durumda imkanim varsa cocugu ozelden cikartmam, universite icinde eger saglam bir yeri kazanamayacak gibiyse yurtdisina yollarim.

30 kişlik sınıflarda ted ankara kolejini bitirdim. üstüne odtü, üstüne yüksek lisanslar derken bugün dönüp baktığımda bana en çok şey katan eğitim kurumu ted'dir.

üstelik sadece eğitim de değil, sosyal aktiviteler vs. geçtim otomatik olarak iyi bir çevre ile geliyor bu tip okullar.

yani okula bağlı ama değiştirmeyin derim. üstelik bir psikolog olarak da önerim çocuğunuzu bir yıl kaynaşmış herhangi bir sınıfa vermemenizdir bu daha iyi bir koleje değişiklik olsa da. çocuğunuza da soymayın bu tip şeyler değişik olan sizsiniz gibi kız değil de. en başından vermeyecektiniz karşılayamayacaksanız ücreti ya da bu sizi huzursuz edecektiyse.

İlkokulu çok bilmem ama sonrası için tablo karamsar. Müdürler. Üd yard vs hep militan tipli yobaz insanlar. Cemaatler gerici vakıflar cirit atıyor. Çocuklara çok cazip imkanlarla yaklaşıyorlar.

Dümya görüşünü bilmiyorum ama çocuklar iyiyi doğruyu ayırtetme seçme fırsatı bulmadan birilri tarafından yönlendiriliyor devlet okulalrında.

Direnen karakterli bir öğretmene denk gelmeniz lazım

ilkokul 1'i bursa inal ertekin, ilkokul 2'den ilkokul 4'ün yarısına kadar antalya akdeniz kolejinde okudum. sonra ilkokul 4'ün yarısından 8'e kadar itk'daydım. 2005'te devlet lisesine geçtim. hoş, itk'da eziğin teki olduğumu düşünürdüm. pek o günlerden kalan arkadaşım da yok. ancak okuduğum özel okulların özellikle yabancı dil ve etiket olarak katkısını yadsıyamam. 26 yaşındayım. halen "itk'lıyım ben." derim. şu an işimde, ekşi'de itk'lı olduğunu bildiğim kişiler de "ben itk'lıyım" demekten gurur duyarlar.

ailem, çocuğum olsa ve maddi durumum uygun olsa basarım itk'ya veririm her halde yine.

AKP'nin memlekete en büyük kazığı kaliteli devlet okullarını bitirmesidir derim hep. Bizim zamanımızda çok cafcaflı ismi ve geleneği olmamasına rağmen çok kaliteli eğitim veren devlet okulları, anadolu liseleri vardı ama şimdi hepsi çöp olmuş. Adamlar eğitim sistemini toplu olarak geliştirip yükseltemeyince dipte eşitliği sağladılar.

Şu an biz beyaz yakalıların en büyük sorunu çocuklarına doğru düzgün eğitim verecek yerlerin bütçelerimizi göçertmesidir.Doların,euronun artışına yada yüksek enflasyona bir şekilde adapte olabiliyoruz ama iki çocuğumuzu birden koleje yollamaya ileride nasıl adapte olacağız şimdiden kara kara düşünüyorum ben de.

Adam başı 25-30 bin TL'den yıllık iki çocuk okutma masrafı 50-60 bin TL oldu.Karı koca çalışan bir çiftin birinin maaşı sadece çocuklara gidecek.Kendi evlerinde oturmuyorlarsa yandı gülüm keten helva.

3-4 ay sonra benim kızım da 1. sınıfa başlayacak. dolayısıyla bayağı bir araştırdım. işin ehli olan herkesin dediği şu: ilkokulda öğretmen çok önemli, ortaokul ve sonrasında okulun imkanları. dolayısıyla şimdi özel okul seçeneğini ortaokula kadar rafa kaldırdık iyi bir öğretmen arıyoruz.
herhangi bir devlet okulunun herhangi bir öğretmeni değil de "iyi bir öğretmen" bulursanız düşünmeden yazdırın. ancak öncesinde öğretmenle bir konuşun, bazıları kendisiyle başlamayan öğrencileri kabul etmiyormuş.

arkadaslarim izmir'e donduler, istanbul'da ikisi birden deli gibi calisip kazandiklarini koleje gommek yerine izmir'e donup tek masala gecinip cocugu da hakimiyeti milliye'ye verip mis gibi takiliriz dediler.

izmir açısından hakimiyeti milliye, misaki milli, güzelyalı ilköğretim tarzı merkezi ilköğretim okulları oldukça köklüdürler. gaziemirden bile servisler kalkardı ben ilköğretimde okurken. fakat adrese kayıtlı ilkokul sistemi var ise artık o okul etrafında oturmanız gerektiği için, güzel de kira vermeniz gerekir.

99-2010 arası aktif siyaset veya iş dünyasında bulunup gülen cemaatiyle temasa girmemiş giçbir parti/kurum/şirket olduğuna inanmıyorum.

akşener ise iftira bence.

iyi parti'ye fetö ile hiç alakası olmayan çok sağlam adamlar geçti. onlar böyle bir şey olsaydı geçmezdi. yanılmış olamazlar bence.

Velev ki zamaninda yan yana gelmis olsun beraber is cevirmis olsun. Sence Aksener mi yoksa RTE mi daha cok besledi Fetoyu? Eger aksener fetocuysa rte bin defa daha fetocu!?

@bos gezenin bos ustasi yok orasi oyle zaten.

@lucky strike'in mantiginda bir hata var. Gulen cemaati donemde cok yaygin ve etkiliydi bu dogru. Cogu kisi/kurum temastaydi bu da dogru. Ama herkes degil, bu yanlis. Ornegin Chp'nin buyuk cogunlugu temasta dahi degildi. Temasta olan herkes sempatizan degildi bu da yanlis. Aksener'in 97'de DYP'li bir ic isleri bakani olarak temasta olmama hatta en hafifiyle goz yummama ihtimali bana kalirsa yok. Sempatizani miydi, aktif iliskileri nasildi bilmem.

AKP -FETÖ kanlı bıçaklıyken Tayyip Akşener'e başbakan yardımcılığını teklif etmedi mi? Sence devlet,MİT her şey elindeyken Akşener gibi en az 20 senedir merkez sağda siyaset yapmış refahyol döneminde içişleri bakanlığı yapmış birinin Fetöcü olduğunu atlamış olablirler mi? Fetöcü olsa başbakan yardımcılığı teklif ederler miydi

ben genel mantık açısından bakıyorum, yüzlerce milyon dolar bir uçak. En başta havayolu şirketleri hastalık derecesinde bakımları konusunda dikkat edeceklerdir.

uçak kazası raporlarından izlediğim kadarıyla, firma ne kadar büyük olursa olsun, eğer ihmal yüzünden bir uçağı düşüyorsa, o firmayı komple kapatıyolar.

yani o bakımdan bakınca büyük firmalarda herhangi bir ihmal olma olasılığı bence çok düşük.

küçük çartır tabir edilenler nasıldır bilmem ama.

Youtube'a falan bakın, bir yazar vardı, daha doğrusu bir pilot vardı kitap yazan bu konuda. Uydurma hakkımı kullanarak ismi "Fly without fear" mı neydi demek istiyorum. Onunla yapılan röportajlar var, sakin sakin anlatıyor. Çoğu insanın panik olduğu şeyler uçmanın normal bir parçası falan diyor.

Birisi de videonun altına yorum yazmıştı, "bir insanın amerika başkanı olma ihtimali uçak kazasında ölme ihtimalinden daha yüksek" diye. Araba kazasına maruz kalma ihtimaliniz %25 mi ne daha yüksekmiş uçak kazasından.

bakimlar zaten duzenli olarak yapilir. fakat bakimi gec zaten her kalkistan once pilot ve yardimci pilotun bir listesi vardir. nerdeyse her seyin kontrolunu saglarlar. hatirladigim kadariyla bu liste 100 maddeden uzun.

ya da icini daha da rahatlatman icin soyle diyeyim. bir havayolu sirketinin kaza sonucu dusecegi marka prestijini dusun, hicbir firma bunu istemez. daha da onemlisi o ucagin dusmesinin firmaya getirecegi maddi zarari dusun. bu sadece ucak maaliyeti olmaz. o ucagin yapamayacagi seferler de olacaktir. bunuhicbir firma istemez.

icini rahat tut havayolu sektoru ihamlkarligi onleyen/onune gecmeye cabalayan en buyuk sektorlerdendir.

en güvenli uçak operasyon uçağıdır. Her uçuştan sonra bakım yapılmaz sadece preflight check denen bir kontrol yapılır. Uçağın tipine göre ya pilot yapar anormal bir durum görürse teknisyeni çağırır yada yetkili teknisyen gelip yapar ve uçağın seyir defterine gerekli kontroller yapıldı diye imzalar.

bunun dışında planlanan rutin bakımları var elbette ancak sorunuzu karşılar mı bilemem.

Hız göstergesi öyle kolayca arızalanacak bir şey değil ihmal vs gerektirir arızalanması için. Havada arızalansa bile uçağı düşürecek diye bir şey yok düşen örnekler var ancak bunlar pilotaj ve mühendislik hatası olarak nitelendiriliyor.

Her uçuştan önce detaylı bakıma girse uçacak uçak bulamazsınız. Yok öyle bir şey. Günlük kontrol var o da 48 saat geçerli.

Hız göstergesinden üç tane var. Çok saçma bir korku olmuş.

sözlük havacı kaynıyor. teknisyeni pilotu kabin görevlisi hepsi var. ilgili başlıklara bakarsanız mutlaka merakınızı tatmin edecek entryler görürsünüz :)

ben de uçaktan inanılmaz korkarım.
uluslararası bir firmanın teknik bakım falan filan ekibinde çalışan bir arkadaşım var. ona sormuştum bakım mevzusunu ve çok net cevaplamıştı
"şirketler için uçaklar insan hayatından daha değerli. o yüzden merak etme bakımları en ufak detayına kadar yapılıyor" demişti. tabi bu dediğim genel bakımları. her uçuştan önce uçağı komple söküp takmıyorlar :)

konu çok komplike, ancak basitçe anlatayım; bakımları aksatmak gibi bir şey ıcao, yani ülkemizin de bağlı olduğu "international civil aviation organization" bünyesindeki ülkeler içinde faaliyet gösteren havayollarının bakımları aksatmayı bırakın, anlık çıkan teknik sorunları bile anında çözmesi ve uçağı uçuşa elverişli (airworthy) hale getirmesi gerekir. Uçakların kondüsyonları safa, saca, sana diye adlandırılan (safety assesment of foreign/national/company aircraft) teftişlerle sürekli takip halindedir, duruma göre tek bir perçin eksik olsa uçak kalkamaz örneğin.

demem o ki, uçak bakımı konusunda içiniz çok rahat olsun. her uçuştan önce uçak teknik olarak denetlenir, 48 saatte bir detaylı incelenir, her parçanın ömrü izlenir. hiçbir firma birkaç bin dolarlık hatta milyonluk parça yüzünden selahiyetini tehlikeye atmaz.

hız göstergesi demişsiniz, ondan uçakta en az 3 adet var. hepsi arızalanmadıkça uçak bir şekilde iner, geçmişteki kazalardan sonra o konular tamamen çözüldü.

ha teknik olarak çözülse de emergency durumu doğru tahlil edip yöneten pilotlar her zaman kilit rol oynuyor. o nedenle pilot eğitimleri zor, işe girmek zor, işte kalmak için sürekli kendini geliştirmek ve 6 ayda bir sınavlarda kendini kanıtlamak şart pilotlar için. bu yüzden pilotlar alıyor bu yüksek maaşları.

İstedikleri kadar iyi baksınlar sonuçta dizayn sırasında öngörülmeyen sorunlar yaşadıkça ortaya çıkıyor..

Uçak güvenlik teknolojisinde en tepe noktaya geldik artık daha fazla gelişim olanağı yok diyebilen var mı? Makina ve insan faktörü varsa arıza her zaman olasıdır

şöyle anlatayım her nokta için sensör ve sensör arızası için de uyarı sistemi bulunuyor. uyarı sistemi analog olduğu için de çalışmama şansı yok.

hız göstergesi yolcu uçağında bozulması en zor parçalardan biri. bozulma ihtimaline karşı çift yedeği var, uçaklarda gps var, var oğlu var.

korkacaksanız küçük uçaklardan korkun, ama ticari havayollarında kolay kolay bir durum olmaz.

Korkacaksan uçaktan değil kafayı bozup uçağı yere çakabilecek pilottan kork, uçağa bir şey olması zor.

yanlışınız var. birgen air kazasında hız göstergesi kendi kendine arızalanmıyor ihmal var tüp gerekli örtülerle kapatılmıyor. Üretici bu tip olayların önüne geçmek için bunu yazmış zaten ama sen bunu yapmazsan kaza geliyorum der.

Sen arabanın suyuna bakma sonra hararet yaptı diye veryansın et.

Dubai'de bir süre yatıp pitot tüpleri kapatılmadı ise içine rüzgarlarla kum kaçması tıkanması işten bile değildir. Tüm raporu okuyup daha net bir şey söylemek mümkün olabilir ancak.

detaylı düşünmeye gerek yok.
istatistiklere göre en güvenli ulaşım aracı uçak.

www.washingtonpost.com

ramo beach.

hiçbiri.. ciddiyim.

Yerlilerin gittiği yer istiyorsan dalyan kocakarı plajı

siz buradan sorup hiç kafa karıştırmayın bence.
maşallah canavar gibidir eminim.

B12 baya düşükmüş, doktor ona göre takviye yapar, bir de mcv mch bebeklerde daha düşük aralıkta olur zaten, bebeğiniz sağlıklı ama kısa bir süre önce yakalandığı enfeksiyona karşı vücudu direnç göstermeye çalışıyor. Not: Doktor değilim.

Hafif bir kırıklık olmuş gibi ama endişelenecek bir durum yok.Ateş var mı?

Benim bebek benzer yaşlarda lenfosit,eozinofil ve eritrosit değerleri daha yüksekken bile antibiyotik kullanmadan rahat toparladı.

Rahat olun.Referans değerlerine göre anlamlı, korkutacak yükseliş yok

noeldayın, normal referans aralığında olan bi değer nasıl "bayağı" düşük oluyor?

@altin yumurtlayan lavuk surekli doktorlardayim. Bende de b12 az, ve hemen hemen bu degerdeydi. Doktor da bana ayni bu ifadeyi kullandi. Ustelik cogu zaman cerrahlara muayene olmaya giden biriyim. Referans araliginda olabilir. Sacma buldum dusuncenizi

tr deki 3 yıldızlı oteller orda 5 yıldız diye satılıyor. renaissance sharm el sheikh golden view beach resort hotelde 3 gün kaldım, kahvaltı akşam yemeği dahil 2 kişi günlük 150 tl ye falan gelmişti. 2017 martta kaldım.

devremülk evler gibi düşün odaları. denize sıfır havuzu vs var. gayet güzel bi mekandı.

diving, safari ve parasailing yapmıştık biz. değişik bi deneyim oldu. mısır gibi değil de tatil beldesi gibi düşün. zaten küçük bi yer çarşısı pazarı falan yarım günde biter.

genel olarak deniz ürünleri restoranları var seviyorsan hoşuna gider.

hava alanı şehre 10 km falan. taksiyle ulaşım sağlayabilirsin.

ben sadece oraya gittim ama şimdiki aklım olsa kahireye gidip piramitleri de görmek isterdim. otobüsle 8 saat falan sürüyor. ama sadece tatil yapıcam dersen orası da yeterli.

Genel olarak ukrayna ve rusyadan turist kafilesi geliyor.

Tavsiyelere gelince, kesinlikle ve kesinlikle herşeyde pazarlık yap, seni trden geldiğini anlayıp allah ile kandıracaklardır.

örnek verecek olursak 1 dolar 18 egp(pound) yapıyordu.Bu arada paranı çevir ve dolar kullanma daha fazla kazıklanırsın :)

ilk gün havaalanından otele 2 kişi 20 dolar verdim. son gün 5 dolara daha uzun mesafeden dönüş yaptım.Yani benide çarptılar:)

parasailing kişi başı 25 dolar dedi 2 kişi 15 doları koydum ve 20 dk pazarlık yaptıktan sonra kabul etti :D

onlar sana 100 dolar derse sen 20 dolardan kapıyı aç ve 40 tan fazla verme. Bu kafandaki oran olsun. taksi kabul etmezse başkasına git, 3.denemende kesinlikle birisi teklifini kabul ediyor. Şimdilik aklıma gelenler bunlar soruların olursa hatırlayabilirsem yardımcı olayım.

Son olarak gitmeye değer mi, görmezsen bişey kaybetmezsin ama gidersen kesinlikle değişik bir deneyim olur. Ben 350 tl ye gidiş dönüş uçak bileti aldığım için ve kızıldenizde dalmayı çok istediğim için gittim.

Yine gidecek olursam ürdün'e gider akabe de dalarım ordan petrayı lut gölünü falan görürüm. 2.kez şharm a gitmem.

dalmayacaksan, denize grmeyeceksen degmez. zaten otel bolgesi pek de bir sey yok carsisindan baska.
Kahire daha guzel.

Sahilde kalaşnikofla turistlere daldıkları yer değil mi burası

antalya yöresi nisanda ısınmaya başlıyo

ben 2-3 gün önce didim de girdim. biraz soğuktu ama alışıyorsun, o kadar sorun olmuyor. didim de bile böyle ise antalya taraflarında çok rahat girilir.

Nisandan itibaren antalya, marmaris, datca vs sicak deniz severlerin de girebilecegi duruma geliyor.

Ben martta da giriyorum misal.

geçen sene 1 Mayısta Çeşme'de girdim ama dondum.Bu yüzden bu sene direk Antalya

Kıbrıs işte daha ne :)

ya da antalya.

geçen sene mayıs'da bozcaada'da girmiştik biz. bu yıl da mayıs'da orada gireceğim ilk sanırım.

It was impossible for him to not see me.

Ama geçmiş anlamı katmak için have gerekmez mi?

"it was impossible for him not to see me" benim kulağa daha uygun geldi.Hangisi doğrudur bilmem

No way he hasn't seen me.

eindaclub +1

tartışmasız antep.

Adana'yı da eklesek?

Antep varken çevre illerden hiçbiri bahse konu olmaz.

Tartışmasız Urfa. Neye göre Antep demişler anlamadım.
Hele de Urfa'yı daha önce görmediyseniz...
Balıklı Göl ve Göbeklitepe Türkiye çapında değil, dünya çapında turistik yerlerdir. Vakit varsa başka bir sürü yer daha var.

Daha gecen haftasonu urfa ve antep'teydim. Urfa bi kere türkiye'den çıkmış suriye'ye dahil olmuş yazık.
Antep'te sırf yemek yese bile mutlu olur insan baska hiçbir sey söylemeye gerek yok.

ikisi de güzel, ikisini de görmek lazım. uçak bileti hangisi ucuzsa ona git önce.
ayrıca retorique +1.
bi antakya'da yapılmalı bence.

urfa'nin ucak saatleri cok ters. antep o yuzden.

Bunu sormak bile abes.

Gaziantep tabii

hatay > gaziantep > urfa

Çok severim.Tur tercih ederim. Bu aylarda karadenize giderdim.

1) Pek degil, yani cok bunaldigim bir donemse kafa dinlemek icin bir iki gunluk belki
2) Surukluyor isem hayir.
3) Hayir
4) Cok genis bir soru, karli daglara giderdim, somineli dag evi filan

Ben kafayı yerim tek başıma. Bazen tek başıma içmeye gidiyorum da etrafa bakmaktan sıkılıyorum, telefona bakmak da bi süre sonra sıkıyor. Hadi tatilde kitap okurum, müzik dinlerim birkaç saatim böyle geçer. Sonra napıcam? Yürü babam yürü ağzını tek sefer açmadan uzun yürüyüşler yap, düşündükçe kendime sararım. Mümkünse içsel yolculuğumda yalnız olmak istemiyorum. Kafa dengi biri olsa taşak geçsek, yeri gelde dans etsek yiyişsek, sevişsek, sarhoş olup güzel kafayla gezsek, salak salak muhabbet etsek. Hemcinsim de olur, yiyişme vs kısımları burda küme dışı bırakıyoruz tabi.

işinde gücünde olmayınca da parası olmuyor insanların. hayat çok zor. bazen tanımadıkları kişilerle buluşup gidiyor ya insanlar bir yerlere... onu nerden yaptıklarını bulun? bodrum'a gidin bir de bence. ne güzeldir şimdi.

1-severim. başkalarıyla gidiyosam ya kız arkadaşı olur ya da güvenli olmayan ülkelere falan gidiyorumdur, adam lazım olur yanımda
2-hayır. çünkü yalnız olmanın riski yok, sıkılmam ama başkalarıyla muhtemelen sıkılırım
3-eğer standart bi şehre gidiyorsam turla gitmem. ama organizasyon gereken doğa sporları kamp vs ise turla gitmek daha mantıklı
4-ispanya. fiyatlar fena değil, yemekler iyi, doğa güzel.

Tekne turu var dalış var safari var. Bunlar hep sabah başlayıp akşama kadar sürebilen şeyler. Yapacak aktivite çok. Yalnız da çok güzel eğlenilir. O limitle Türkiye'de on numara eğlenilir.

Aynı durumdayım. İtalya'ya gideceğim ama tarihlerim kimseyle uyuşmuyor. Vize yüzünden değişiklik de yapamıyorum. Tek başına gezmeyi severim esasen ama akşam yemeğini dışarıda bir yerde tek başıma yemekten keyif almam mesela.

1- Sevmiyorum.
2- Sürüklemek istiyorum ama adam bulamıyorum.
3- Tura bağlı. Klasik tur değil de mesela konseptli bir şeyse olabilir.
4- Avrupa. Euro uçtu biliyorum ama turlar da, uçak biletleri de görece uygun şu an. İskandinav Ülkeleri, Hollanda, Belçika falan güzel olur.

Kesinlikle yalnız giderim. Gezide özgür olacaksın abi. İstediğin yerde doyasıya kalacaksın, istemediğin yerden erken ayrılacaksın.

Bağımsızlık önemli gezide bence.

1. Pek tercih etmem. Ruh halimin yüksek olması lazım. Yoksa uzak diyarlarda tek başıma takılır, sıkılırım.
2. Hayır.
3. Hayatımda turla tatile gitmedim hiç.
4. Avrupa’da bi şehir.

1- Evet çok severim.
2- Hayır, gelmesini isteyebileceğim biri kendi kendini davet ettiriyorsa çağırırım onu da ama keyif alacağımı düşünmediğim biriyse duymamazlıktan gelirim.
3- Turla gitmedim daha önce ama turla gitmeyi isterdim.
4- Bilemedim aklımda bir şey yok ama genel olarak en çok istediklerim;
- Karadeniz Turu
- Gap Turu
- Montenegro
- Yunanistan

ben kültür turlarına yalnız gitmeyi severdim evlenmeden önce.Tatilde birine bağlı olmamak müthiş bir özgürlük

1- Seviyorum, yapmisligim var. Cok keyifliydi.
2- Hayir istemem, hele ki suruklemek seklindeyse tatil sirasinda sikinti olabilir. Yapilmak istenen seylerin uyusmamasi vs.
3- Tek basima bir organizasyon yapmak daha cok hosuma gider
4- Foca'yi cok ozluyorum ilk aklima gelen orasi oldu. Belirttiginiz para yeter de cok bile gelir. Sadece aktiviteden aktiviteye kosuyor olmazsiniz. Daha sessiz sakin vakit gecirdiginiz bir tatil olur.

1) Bayilirim. Kafani dinlemek ve tek basina yeni yerler kesfetmek istiyorsan birebir.
2) Ben gitmek istedigim yer icin plan yaptiktan sonra beraber gidebilecegimi düsündügüm insanlara sorarim. Gelmek isterlerse amenna, istemezlerse kendim gezerim.
3) Bütün herseyi kendim ayarliyorum.
4) 12 Mayis'ta yine kendim olacak sekilde 3 günlügüne Barcelona'ya gidiyorum :) Tatili iple cekiyorum. :)

1- özel bir tercih değil ama severim.
2- kesinlikle istemem. uyuşabileceğimize inanmadığım hiç kimseyi planlarıma dahil etmem. tatil zehir olmasın.
3- kesinlikle hayır. bu yalnız gitmek sayılmaz ki zaten. yalnız veya değil, hiçbir şekilde tur tercih etmem.
4- imkan varsa yurt dışında akdeniz çevresi. sıcaklıklar ideal. bütçeniz de gayet yeterli.

1-sevmem

tek başına çıkacaktım da kendimi ayarlayamadım. kendini kimseyi sürüklemeye zorlama bence. kendi istek ve arzuların doğrultusunda bir plan yap

İşe yarar bir şey

Sarmaşık.

@angelus +1 kesinlikle sarmaşık, hatta bizim mesleği bilmeyip dışarıdan soru soranlara ilk önerim oluyor

benim de aklıma ilk gelen sarmaşık.

Eğlenceli olanlardan da ölümlü dünya bence

kimse beğenmedi ama cebimdeki yabancı bence iyiydi

Sahaya yabanci cisim attilar, tatil oldu mac.

Şenol Güneş'in kafasına falan mı denk geldi ne oldu?

youtube video kaynıyor bununla alakalı. a spor zaten bayram etmiştir olaylar çıkınca.

Önce korner kullanmaya giden quaresma'ya anahtarlık-para-çakmak atıldı. Bu uyarılara rağmen 3-4 sefer devam etti her kornerde. Ikinci yari yine ayni şey oldu. Daha sonra tolga ölmüş annesine küfür edildiğini söyledi ve yedek kulibesinin arkadindaki taraftarlarla tartıştı, şenol gunes araya girerken kafasına madde atıldı yere düştü, daha sonra soyunma odasina girerken tekrar maddeler atıldı tekrar yere düştü. Iceride besiktas futbolcularina ve teknik ekibe stadin görevlileri ve güvenlikleri tarafından saldırı oldu polis ekipleri girdi görüntüleri de var. Hakem maçı tatil etti, şenol güneş hastaneye kaldırıldı kafasına 5 dikiş atıldı.

sözlükten

geceyi sosyal medyada geçirmiş ve neredeyse tüm görüntü ve analizlerin üstünden geçmiş biri olarak, sözlük yazarlarına dev hizmet sunuyorum ve olayı özet geçiyorum:

- skor 0-0, beşiktaş 10 kişi kalmış durumda. özellikle kornerlerde atılan bazı cisimler var fakat maçın oynanmasını engelleyecek yada tatil edilmesini sağlayacak çapta bir olay yok. özellikle geçmiş tamamlanmış maçlar ile karşılaştırıldığında minor düzeyde kalan çakmak vs.. atılıyor kornerlerde.

- beşiktaşlı futbolcular (talisca, medel, vb...) dokunduğun anda yerlerde yuvarlanıp rakibi de on kişi bırakmaya yönelik hareketler yapıyorlar.

- stad kameları görüntüleri ile sabit şekilde, durduk yere beşiktaş yedek kalecisi tolga yedek kulübesinden çıkıp, hemen arkasındaki tribün ile küfürlü diyaloğa giriyor ve tribünün üzerine yürüyor.

- o ana kadar normal seyrinde devam eden tribün birden galeyana gelip o bölgeye toplanıyor. stad görevlileri ve şenol güneş de saniyeler içinde yetişip tolgayı oradan çekmeye çalışır hareketler yapıyorlar.

- tolga durmuyor, galiz küfürler eşliğinde tribünün tepkisini büyütüyor.

- o sırada (bakın burası çok önemli), onlarca kameranın çekim yaptığı bölgede hiçbir kameraya yakalanmayan bir cisim şenol güneş'e isabet etmiş gibi şenol hoca kendini yere bırakıyor.

- yerde kaldığı süre totalde 3-5 saniye olmasına rağmen kalkar kalkmaz kafasında buz torbası görüyoruz. buz torbasını tutan bjk teknikl ekibinden biri.

-şenol hoca buz torbası ile olay yerinden uzaklaşırken, kafasına torba tutan kişiye istemiyorum bırak gibisinden bir hareket yapıyor. adam da buz torbasını çekiyor ve gidiyor.

-sonra şenol hoca kafasının bir sağını sonra solunu sonra üstünü tutuyor. o sırada onlarca kamera şenol hoca'ya yaklaşmış halde fakat tek damla kan veya çizik göremiyoruz.

-şenol hoca yedek kulübesine geri dönüp oturuyor. kafasını kontrol ediyor yine. basın mensupları onlarca kez fotoğraflarını çekiyor o sırada. yine kan yok ne elinde ne kafasında.

- kulübede yaklaşık 10 sn. oturduktan sonra, kalkıp gayet bilinci açık ve net adımlar ile, hatta söylene söylene, tünele doğru yöneliyor. yaptığı el kol hareketleri nedeniyle tribün bir kez daha galeyana gelip sahaya bazı cisimler atıyorlar.

- tam tünele girmek üzereyken bir plastik su bardağı karnına çarpıyor ve tünele girip yüzü koyun yere yatıyor.

- tünelde içinde şenol güneş'in olmadığı bir arbede yaşanıyor güvenlik görevlileri ve bjk teknik heyeti arasında. ve birbir beşkiktaşlı futbolcuların tünele girdiğini görüyoruz hocalarının arkasından.

- bu sırada hakem sahada olayları izliyor. teknik heyet ve futbolcuların tünele girdiğini görünce o da tünele yöneliyor ve içeir giriyor. fenerbahçe teknik heyeti ve futbolcuları sahada kalıyor.

- bundan yaklaşık 10 dk. sonra bjk tv ve sosyal medya hesapları şenol güneşin kafasında 5 staplerli fakat ne yara ne de kan izi olan fotoğraflarını servis ediyorlar. kan görünen tek nokta gazlı bez fakat kanın rengi pembe. kandan çok vişne suyunu andırıyor.

- sosyal medya üzerinden onlarca doktor, bu kafada yarık falan yok, düz kafaya durduk yere stapler çakmışlar, böyle kan rengini hayatımızda ilk defa görüyoruz şeklinde yorum yapıyor.

- yine birçok doktor, kafaya önce stapler çakılması daha sonra tentürdiyot uygulanmasının ne kadar abuk subuk bir olay olduğunu aktarıyorlar.

- ardından hakem durumu soruyor, şenol güneş'in ve beşiktaşlı futbolcuların sahaya çıkmayacağını öğrendikten sonra maçı tatil ediyor. fenerbahçeli futbolcular da içeri giriyorlar.

- ardından medya'ya şenol güneşin kafasına file geçirilmiş yarı baygın halde ambulansa bindirilme görüntüleri yansıyor. bembeyaz sargı da yine tek damla kan yok.

- ardından bjk necati ülgen vasıtası ile şenol güneş ambulansa bindirilirken tekme-tokat saldırıya uğradığı bilgisini geçiyor. dakikalar sonra şenol güneş'in ambulans'a bindirilme görüntüleri çıkıyor. hiçbir olay yok.

- şenol güneş kendi kulüp doktorlarının verdiği ifadeye göre sarsıntı geçirmiş. ancak en yakın sağlık kuruluşu yerine, karşı yakada onlarca km. uzakta fulya'da bir hastaneye götürülüyor.

- aradan 4.5 saat geçiyor ve şenol güneş'in hastaneden ilk kez kan içeren görüntüsü sosyal medyaya düşüyor...

özetin özeti:

tribünde her türlü şiddete karşıyız. umarım dün sahaya yabancı madde atan ne kadar adam varsa hepsi yakalanıp cezasını bulurlar.

ancak dün gece türk spor tarihine geçecek şekilde büyük bir tiyatro oynandı. hepimizin gözü önünde hem de.

bu kadar net mevzu.
14 #76175379 20.04.2018 09:30 orpro

@lazpelle, zaten problem video kaynaması. çok fazla yazı ve video var soruda dediğim gibi.

soruyu okumamak ve faydasız olmak sebebi ile sana tik yok

"o sırada (bakın burası çok önemli), onlarca kameranın çekim yaptığı bölgede hiçbir kameraya yakalanmayan bir cisim şenol güneş'e isabet etmiş gibi şenol hoca kendini yere bırakıyor."
Şeklinde yorum yapan adamı kale almamak lazım ahahaha. Bu kulübün başkanı ve kulubun resmi açıklamasında bile "geçmiş olsun." diyemiyorlar, normaldir.

Tatil edilmesi buyuk abarti olmus. Sulu derbide, adamlar butun ali sami yani sahaya atmislardi Mac oynandi.

kingcyrax +1000

Çok güzel özetlemiş, sahada 10 kişi olan, skor kendisine yaramayan bir ahlaksız kulübedeki en gereksiz kişiyi taraftarla dalastirip, hiçbir türlü geçemeyeceği turu atladı. Tam bir şerefsiz bir sinsiye yakışan iş.

Ayrıca sonradan çıkan, üzerinde oynama yapılan kanlı dikiş fotoğrafı mobile.twitter.com

twitter.com
Evet peruk abi.

yine sözlükte fotonun shoplu olmasıyla ilgili bi entry vardı, orijinal raw fotolar çok büyük boyutlu olduğu için shopa uğramadan zaten kullanılamaz diye. Ordaki bilgilerle ne tür bir edit yapıldı bilemiyoruz ama muhtemelen renk tonunu ayarlamışlardır fotoğrafın.

Bu arada Şenol Hoca'nın kafasına gelen maddenin açık seçik videosu varken ve 65 yaşında, daha önce de kafa travması yaşayan adam acı içinde yerde yatarken hala tiyatro diyenlere bir şey demiyorum. Yahu kim durduk yere kafasına 5 tane zımba dikiş attırır.

Çok özür dilerim futbol hakkında çok da kültürü olmayan ve takım tutmayan bir kadın kişisi olarak (tarafsız) nacizane bir gozlemimi dile getirmek isterim.

Anladığım kadarıyla bu Fenerbahçe taraftarı sahaya yabancı cisim atmayı alışkanlık haline getirmiş. Ayriyeten o güvenlik görevlilerinin rakip futbolculara tavrı ne öyle. Futbolcunun yumruk atması çok çirkin o ayrı konu ama ben dün akşam rakip takımın üzerinde hem seyircilerden hem de güvenliklerden kaynaklı korkunç bir şiddet ve baskı hissettim. Bunlar bunu Beşiktaş gibi önemli bir takıma yapıyorsa kendi sahalarina gelen Anadolu kluplerine kimbilir nasıl bir baskı uyguluyorlardir?

Özetle korkunç.

old possum eski macları izleseydin
futbolda baskı var
keske olmasa ama cakmak bozuk para atiliyor devamlı
daha gecen macta bizim futbolcuların kafası yarıldı mehmet topal haberleri var

burada fenerbahcelilerin dedigi
tolga nın tribunleri tahrik etmesi
arada senol gunes in kafasına bir sey gelmesi
( bu kısım muallak videolarda bozuk para cakmak vs. dan baska bir şey görülmüyor )
atılan sarı lacivert bonus sac perugu sandalye diye goruyor besiktaslılar

burada fenerbahce illa ki ceza alacak taraftarımız cakmak atmıs baska olaylar da olmus
ama hakkımız yenilirse
her mac kafama bir şey geldi deyip cıkıp gidilir ve önü alınamaz

Maça giden FB'li arkadaşımın yorumunu iletiyorum.Daha önceki FB maçlarında hiç aşina olmadığı, olay çıkarmaya geldikleri belli olan bir kitle varmış.Söylediğine göre staddaki akil seyirciler adamlara engel olamamışlar.Zaten olay çıkartmaya gelmiş gibiymişler.

Yorum katmadım sadece maça giden bir FB'li arkadaşımın yorumunu ekledim.

hocam kusura bakma ama güldüm biraz.

doktora gittiğinde fermuarını açıp içeri dalmayacaksın heralde? doktorla önce bir konuş. o sana tavsiyede bulunacaktır. Muhtemelen "bir süre 31 çekme" diyecektir.

Cildiyeci, ürolog ve jinekologların gördüklerinin haddi hesabı olmadığından dert etmene gerek yok. Derdini efendi bir biçimde anlatırsan ve yeni nesil akp tipi doktor değilse sorun olmaz.

ayıp falan olmaz.

doktor doktordur, kadını erkeği olmaz.

Soyle dusun. Daha once pis orman gibi killi adamlar gidip gostermistir sen niye cekinesin? Banyonu yap pudrani sur ve goster doktora.

çıkarıp masaya koymadığın sürece sıkıntı olmaz.

Yani benimde liken planus hastalığım vardi. Bilerek kadin doktordan kacindim ama doktorlar bu tip konukarda kesinlikle sıkıntı etmiyor diye düşünüyorum. Erkeğe gösterirken dahi rahatsiz oldum ama o muayene bitince onlar icin ne kadar sıradan olduğunu anliyorsun

Sen absürt bir olaymış gibi davranırsan karşındaki kadın doktoru da afallatabilirsin.Normalmiş gibi git ve davran.Çünkü normal

daha neler, ya... siz sakin olursaniz hekim de sakin olur. tahrisin yaraya donusmesi cok da normal degil bence; gidin gorunun.

ya hocam geçmiş olsun ama ''hep iyileşme noktasındayken tekrar kılcal yırtılmalarla süreç uzadı'' kısmında kahkaha attım.
onun dışında kadının işi bu yani. niye ayıp olsun.

berlin yeteri kadar güzel. her saat yapacak şey bulursun berlin'de. almanya'da berlin ve hamburg en güzel şehirlerdir. bir yere gitme, takıl berlin'de. git kreuzberg'e bir barda bira iç. tanış insanlarla

Berlin'in hakkı en az 3 gündür

Türkiye için hayır.
Bu konuda katı olan firmalar ufak bir test gönderiveriyorlar zaten.

sorulmadıkça yazma.

Genel bir CV olusturuyorsan yazma.

Onlar soruyorlar zaten. Is görüsmesinde de en son konusulan konudur bu.

Açıkcası bu durum senin kariyerinlede alakalı biraz. 10 yıllık çalışanım artık telefon açtıklarında işle ilgili bilgileri öğrendikten sonra direkt fiyatı söylüyorum, eğer bunun altında bir bütçenin varsa iki tarafında zaman kaybına gerek olmadığını belirtiyorum.

alanında yeniysen bence de yazmak gereksiz.

belki cv'nde yazandan daha fazlasını verecekler (ay hadi inş)
arada da şöyle şeyler oluyor: sırf maaşını gördüğü için seni aramaktan vazgeçiyorlar. oysa bilseler senin mülakatta ne harikalar yaratacağını.. sonuç olarak hiç girme derim o topa.

kesinlikle yazma

Bence mars en temizi.

Ne Yapacaksın iş meslek ne? Romanya da Avrupa İsveç de.

Eğer kalifiyeysen, kesinlikle ve açık ara ABD.

calismayi seviyorsan abd
vergiler az, hayat ucuz, standartlar yuksek. ama issiz filan kalirsan sosyal devlet olmadigi icin isin zor.

@Jimmy McNulty

aslında psikoloji 3. sınıftayım ama turizmle ilgili bi alanda çalışıcam. otellerde tur şirketlerinde vb. ilk iş başvurularım bu yönde olacak.

yetenekler ve bikimin acisindan "ortalama" biriysen kesinlikle avrupa. sosyal devlet, insan gibi yasarsin.

yok ben kendi alanimda bir rockstarim maasim senelik $200k dan baslar dersen amerika olur. bana gore ortalama birinin amerika'daki hayati kabustan ibaret. $30-60k arasi maasla amerika'nin yasamaya deger bir yerinde maastan maasa emeklilik icin birikim yapamadan ve hasta olmamak doktora gitmek zorunda kalmamak icin dua ederek yasayacagima istanbul'da yasarim.

Daha Yakın olduğu için kesinlikle Avrupa

@robokot o maaşlar için abd neden zor? sağlık ve eğitim pahalı bunu biliyorum. ama hayat daha ucuz değil mi? yani en azından türkiye'ye göre daha ucuz değil mi?

yani "in the middle of nowhere" gibi bir yerde yasamak istiyorsan hayat pahaliligi ortalama maas alan ortalama biri icin turkiye'deki kadar asagi yukari cok da ucuz degil. ve sosyal guvence yok gibi bir sey. yani net negatif.

duzgun bir yerde yasamak istiyorsan ise hayat istanbul'dakinden yerine gore en az bir 2 ila 4+ kat pahali (alim gucune oranla).

ve bu yerlerin hic biri turkiye kadar guvenli de degil suc orani vs. acisindan. yani turkiyeyi hic sevmeyen ve kacma niyetinde olan biri olarak diyorum bunu.

avustralya ve kanada da göz önünde bulundurulmalı.

avustralya'da mesela (melbourne için konuşuyorum) saatlik minimum 18-20 dolar civarı kazanıyorsunuz. bu bahsettiğim garsonluk, bulaşıkçılık gibi mesleklerde. paylaşımlı olarak çıkacağınız bir evin masrafıysa size haftalık max 300 dolar olur. hesabı siz yapın.

not: avustralya'da yaşamıyorum ancak bu yıl taşınacağım için çok fazla araştırma yaptım.

@robokot yurtdışına çıkmadım o yüzden tek bildiğim internetten öğrendiklerim. doların artması, vergiler türkiye'yi daha zor bir yer haline getirmiyor mu? abd'de 50k bir maaş türkiye'deki herhangi bir yaşamdan daha iyi olur diye düşünmüştüm. sonuçta burada doğru üzgün kırmızı et bile alamıyor insanlar. 100 bin liraya orta sınıf araca biniyorsun. orada 10 dolar bir ürün burada 40-50 lira en az. alım gücü çok düşük. doğru düzgün ev almaya kalksan kolay değil. abd'de bunlar daha kolay değil mi? sağlık ve eğitim hariç tabii.

iste orada kiralar da pahali, toplu tasima yok gibi bir sey cogu yerde. o maas brut, vergisi var, bunun icinde genelde sosyal guvence ve emeklilik ile ilgili bir sey dahil degil. sigorta cok pahali, ve faydalanmasi genelde cetrefilli ve sirf deductible odemeleri bile bel buker ihtiyacin oldugunda. aylik sigorta masrafini, ve emeklilik birikimine giden parayi da dus, maas kus kadar oldu zaten.

san francisco gibi bir yerde kiralar en en iyi $3000 den basliyor aylik 1 oda. 2-3 oda falan duzgun bir yer dersen aylik 5-6000$. Tabii SF gibi bir yerde yasiyorsan maasin en en az $120k falan olmasi lazim startupinda calisip arabanda uyumuyorsan.

daha ortalama yerlerde de maas ile giderler arasinda benzer bir denge mevcut ozetle. yani maastan emeklilik yatirimi + ozel sigorta + kira + zorunlu araba vs gibi kalemleri dustugunde kalan parayla hayat standardin buradan genelde dusuk eger kalifiye isinde ilerlemis biri degilsen. bir de orada dedigin gibi egitim pahali, onu gerceklestirmek icin ozel kuruluslar ve devletten borc almak zorundasin ve onlarin odemeleri de bel bukuyor - iflasla falan o borcu uzerinden de atamiyorsun mutlaka bir sekilde odemek zorundasin.

guvenlik de problem. belki gozunde buyutmuyorsun ama en gosterisli sehirlerinde dahi amerika'da suc orani turkiye'de buyumus birinin tecrube ve dahi hayal ettiginden cok daha yuksek.

anladım. teşekkürler.

Gidip konuşsun. O onu eklesin suradan eklesin buradan eklesin nedir ya. İlla erkek mi yapcak her seyi. Madem kalbi atiyo konuşanı cezalandırmıyorlar sonuçta.

birçok nedeni olabilir. bence kendisi iletişime geçsin, merhaba desin mesela. sıcak bir merhaba birçok güzelliğe vesile olabilir.

Herif ağır dengesiz. Selam bile vermesin. Beraber yolculuk yapıyorsun, yolda muhabbet ediyorsun, inerken adını soruyorsun, mutlaka görüşelim diyorsun; iş yerinde iki kez karşılaşıp hiçbir şey demiyorsun. Bu dengesizliğin de ötesinde bir şey. Geri zekâlı olabilir.

eleman çekingen bir loserın teki sanırım. kızın yürümesi lazım.

adamın sevgilisi var. o an gaza gelip görüşelim falan demiş sonra çark etmiş.
umutsuz vaka.

boşversin.

herif birilerinden kız hakkında bir şeyler duymuştur. belli ki olumsuz şeyler.

gidipte herife yazmasın, yürümesin daha da kötü olur kendisi için.

3000 kişinin çalıştığı yerde kolay denk gelme ihtimalleri yok aslında gün içinde, yürümekse amaç internetten olması daha kolay sanki. bi de kız işe yeni başladı 3 ay falan oldu, alakasız bölümdeler. sanmıyorum kız hakkında bişi bilsin. bişeysi de yok zaten.

diyoki gönlü olan adam çoktan belli ederdi di mi diye soruyo.

Bu 3 olasılık da olabilir. Çok kaptırmayacaksa kız kahve içmeyi teklif etsin. Olumsuz bir durum olursa boşversin. Çocuk şu an aşık filan değil ama kız doğru adımlar atarsa neden olmasın.

Bence konuşmasın. Bi olaya girmişler sonuçta. Artık karşı tarafın düşüncesini sezmeye çalışıp ona göre pozisyon alıcak ama aynı zamanda onun için ölüp bittiğini belli etmicek. (Tabi nasıl olur bilmiyorum ama aynı ortamda bulunmalılar komiklikler şakalar falan anladın)

Ama adam mülayim bi tip diyorsun o yüzden bu anlattığım tutmayabilir yani adam hoşlanıyosa bile kıza belli etmeyebilir. Bu durumda red yemeyi göze alarak hoşlandığını söyleyebilir

eleman utangaç.Kızın aradaki buzları eritmesi lazım.Gülümsesin

internetten yazmasın.

bir dahaki yemek arasında yanına otursun. konuşsunlar, kız bir yere davet etsin.

sayko gibi internetten ekleyip durmasın adamı. gidip konuşsun. muhabbeti devam ettirmeye çalışsın. internetten ekleyip durmak, bir noktadan sonra ürkütücü hissettirebiliyor karşı tarafa.

dissendium'a katiliyorum bir de is yerinden adamla/kadinla cikmak %80 hata.

Herif o gözle bakmıyor yüzde 1 milyon...
Her şeyden anlam çıkartmamak lazım böyle hanımlar

b6 kasa passat.

Volvo s60 ya da v40 veya baska markadan bu segmentte bir arabaya binerim, fazlasina binmem.

1 milyon lira para değil... octavia filan kullanırdım fazla lüks kaçmazdım.

honda jazz, civic
toyota corolla
vw jetta

zaten paranin yaklasik onda biri ediyor. fazlaya kacmamak lazim.

@proletarier aller lander vereinigt euch

biraz saçma bi soru olmadı mı sence de

Volvo hocam cok net. xc90 hatta

@sifirdokuz

olmamis bence. 300binlik araba alayim desen 300bin de devlete hibe etmis oluyorsun. paranin yarisindan cogu gitmis oluyor zaten.

octavia iyidir.

Honda veya toyota, dizel veya hibrit seçerim.

eger yatirim yapacagim sey sirketlesmeyi yaninda getiriyorsa arac almazdim. leasing ile cozup vergi avantaji yakalardim..

1 milyonluk araba alabiliyorsam, land cruiser (j200 kasa) alırdım, bir dönem 98 modelini kullandım hala tadı damağımda kaldı.
yatırım + araç alınacaksa, araç miktarını oldukça düşük tutardım, en dolu paket sıfır km dizel c sınıfı bir araç alır kullanırdım. civic dizel hb olur, mazda 3 hb olur. rakamda 150 olur en fazla.

toplu tasima ile seyahat etmeye devam ederdim. 1 milyonu parcalara bolup hisse senedi alir, startuplara yatirim yapardim. araba almam.

Maserati

Arabaya para bayılmam. Hele hele sikimsonik yolları ve bokum gibi trafiği olan İstanbul'da yaşıyorsam klimalı clio'dan fazlası parayı çöpe atmakla eşdeğer.

Uzun mesafe zaten otobüs uçak, kısa mesafe de büyük araba hammalık.

Ben 1 milyona Passat üstüne çıkmam.Mercedes veya diğer markaların lüks segmentlerine ancak çok büyük şirketim ve 20-30 trilyon param olursa çıkardım.

amerikada ortalama bi hayat nasıl kurabiliriz ?

Valla hacı Amerika'da bir şey kuramazsın eğer hâli hazırda green card'ın yoksa, olsaydı çok rahat ederdin bayağı iyi para. Ha bu paranın hepsini okul ücretine gömerim dersen bir üniversiteye gidip sonra iş bulabilirsin.

Ben Tesla alırdım nihaha.

i was made for you

dün ilk defa canlı gördüm bu teslayı. hatta dün tanıştım diyebilirim çok cahilim belki ama çok tatlı bi araba. bunlar az mı yakıyo nedir tam olarak olayı?

Bunun olayı elektrikli olması. Benzin yok hybrid değil. Bir de otomatik pilotu var kendi kendine gidebiliyor. Gerçi geçen kaza yaptı hisseler çakıldı ama bir şey olmaz.

@i was made for you

hızı falan nasıl? valla türkiyede tutar bu araba tam benzin aşırı pahalı ülkeler için

Hızı iyi, hele ki kalkarken Ferrari'lere falan fark atıyor malum elektrik direkt devreye girdiği için. Bak video atayım.

youtu.be

abi ozaman fakir adam bile bu arabadan alsın. ben paso işyerinde doldururum bataryasını :D biraz pahalı ama bu muazzam bişey bu ülke için.

Hacı doğru diyorsun da fakir adam nasıl alsın bunu Amerika'da ucuz ama Türkiye'de çok pahalı.

www.sahibinden.com

Baksana şuna.

bir de hiç türk lirasıyla satan yok herkes euro. her geçen günde pahalanıyo hal böyle olunca

iç tasarım yerlerde. ekranda tabletten başka bir şey yok. bir dokunuşla demek ki tüm kontroller

corç

sende iyi para var :D yine şöyle bi 100-150 binlik bi araban olcak volvo bmw gibi

corç anlamadım. arabayı 70 bine aldın şu an değeri 7 bin mi nasıl oluyor o iş

Rusyaya.

Böyle söyleyince olmadı. Ruslarda çok eskiden beri görülen birşey bu zaten, bize de mi geçti n'olduysa artık.

Celal Şengör bahsedendi; eğer iyi çalışırsanız karşılığını bu ülkede alırsınız diye, artık alınamıyor sebebi de artık liyakat değil biat işleri götürüyor. İşi yapabilene değil de yakın olana ''nasıl olsa bi' şekilde yapar'' mantığıyla veriyorlar. Ve bu çaycı olmak için bile gerekli görülüyor artık. Sadece siyasi değil, özel şirketlerde de fanatizmi coşturacak fanatiklerini arıyorlar.

Dostoyevski bi' romanında buna ''kokuşmuş düzen'' diyordu, gerçi o rusça diyordur ben türkçe okuyabiliyorum sadece. Biraz da ingilizcem var ama neyseki o şimdinin konusu değil.

torpil her dönemde vardı ama işin de ''Yapanı'' vardı, artık milletvekilleri bile şikayetçi adam kendi astına sözünü dinleyemiyor -akp vekili şikayet ediyor bundan- Artık torpiller çok daha üst makamdan dağılıyor bu da torpilde tekelleşmeyi doğuruyor ve biat kültürünü daha da coşturuyor. Ama biraz daha sabrederseniz düzelir bence, monarşilerde eğer yöneticinin kendisi için dünyevi sıkıntıları biterse ülkesinin bekası için ''doğru'' kararlar almaya başlıyor.

Biraz daha dişinizi sıkın derim ben, umarım şurada çok bişey kalmamıştır...

Çünkü yapılacak işler basit, kimse her gün işinde atomu parçalamıyor; o kadar bilgi gerekmiyor çoğu işe, böyle olunca daha bilgili adam daha çok para isteyeceğinden talep görmüyor. Bence nitelikli insanlar bir şekilde akademiye kaymalı ya da kaydırılmalı, günlük işlerde master, doktara gibi şeyler boş.

Pluton'un cevabına paralel ama farklı bir bakış açısı getirmek isterim naçizane.

Çünkü işveren o insanın hak ettiği ücreti vermek istemiyor. Aslında işler basit olmak zorunda değil, daha iyisini yapabilirsin ama o parayı verdiğin insanla değil. İşveren işi basit, minimum seviyede yapacak minimum maaşlı çalışanı tercih ediyor. Yoksa işini çok iyi bilen insan üretim için, verimlilik için önemlidir; en basit işi bile normalden daha kazançlı bir şekilde yapabilir ama işverenin niyeti bu değil.

Ben jw marriott ile iliskilendiriyorum bu durumu.

Mete kudur da guzel aciklamis bu ilintili iliskiyi.

çok basit.O nitelikler mevcut, bizim kapitalist sistemde işverene yeterince fayda sağlayamıyordur.Bunu derken insanların nitelikleri yetersiz demiyorum.Nitelikli insan --> nitelikli ürün--> iyi kar oranı sistematiğinde sorun var bizde.

Çünkü çok fazla eğitim almış insan çıkıyor her sene piyasaya, e bu kadar adamı çalıştıracak iş hacmimiz yok maalesef.

Aslında sorun memleketin ihtiyacı olan iş gücü ile alakalı eğitim yapılamaması. Bütün gençlik deli gibi üniversite okuyor, ama kimse bir işte ustalaşayım, zanaatkar olayım demiyor. Konu aslında yine meslek lisesi meselesi.

Bitirildiğinde bir geçerliliği olan üniversite bölümlerine lafım yok, ama insanlar okul bitince nerede iş bulacağını bilmediği sikim sonik bölümler bitiriyor.

Memlekette mesleki olarak iş bilen adam yetişmiyor uzun süredir, açığımızı suriyeliler/özbekler/afganlar kapatıyor şu sıralar.

çünkü nitelik değil nicelik önemli.

Her işi kıvıralecek, isviçre çakısı eleman arıyorlar. Bir kişiden maksimum faydayı sağlamak öncelik. Yani kurum nitelikli sonuç vermiyor ki sürecin nitelikli olmasına ihtiyaç duysun. Temel yeterlilikler sonrası iş tamamen insani becerilere, iş kotarabilmeye bakıyor seçen kişi profesyonel davranmadığı için.

Cünkü isverenler nitelikli personel alip onlara hak ettigi para ödemek istemiyor, böyle adamlari tehdit olarak görüyorlar.
Eski calistigim yerde Arge'yle ilgileniyorduk, yüksek teknoloji ürünler icin malzeme üretmekle ilgili projelerimiz vardi. Patron yillarca gelecek vaat eden elemanlari tehdit olarak gördügünden onlari cikarip yerine söz gecirebilecegi, düsük profilli adamlari almis. Üretimde her Allah'in günü hata cikiyordu. Üretim müdürü hicbir sorunu kendisi cözemiyordu ve bir ton mal cöpe gidiyordu.

Arge desen keza öyle. Arge elemanlarindan birisi uzun yillardir orada calistigi icin birgün oraya Arge müdürü olacagini zannediyordu ama elemanin Ingilizcesi yok, yükseklisansi yok, Tübitak icin proje yazilmasi lazim, literatür okuyamiyor zavallim. Sen simdi bu adam icin gecmiste olan calismalari okusun, üstüne fikir üretsin, sonra da bunu gerceklestirsin diyemiyorsun ki. Ama patron sürekli "Bana iyi Arge projeleriyle gelin, atilim yapalim, firmayi bir adim ileri tasiyalim." diyordu sürekli.

Hangi elemanla!! Ben doktorada derse gidebilmek icin izin aldigimda "Bu da bos bos islerle ugrasiyor." diyen adamlar bunlar ayni zamanda.
Not: Firma su an iflasin esiginde.

bunun cevabı en tepeden verilmişti:

-ara eleman ülkesiyiz.

Okulların 2000 senesi civarından sonraki kontenjan artışlarına ve yeni açılan üniversitelere bakarsan cevabı bulursun. Bir sürü köşe başı üniversite var, kontenjanları bazı bölümlerde 3 katına hatta daha fazlasına çıkmış.

Zçar gibi mezun verilince böyle oluyor. Spesifik işler hariç tecrübesiz ve yeni mezun adamı alıp üç kuruşa çalıştırmak daha karlı oluyor.

Antalya'ya taşındım, buranın en büyük firmalarından birisiyle görüşmeye gittim. Diğer adaylarla 15dk görüştüler, benimle 2 saat. İstediğim ücreti söyleyince "burada o maaşı 5 senedir çalışan mühendislerimiz bile almıyor" dediler...

oldu ak 1750TL ye başlayayım...

%30-30-40 şeklinde yaparak riski azaltın bence.

suanda borsa da güzel bir hisse alabilirsen, kağıtlar yerlerde.

eregli hisse senedinden al

ben 3e bolup saydiklarina yatiriyorum her ay. dusme sansi yok gibi bisey. yine de ytd.

lazer yazıcıya yatır. hem kullanır hem 2 sene sonra 2 katına satarsın. svetocopy kağıtları da olabilir.

Kilit cümle şu: "3.80ken almıştım duruyordu öyle."
İhtiyaç yoksa dokunmak bence akıl karı değil.

ihtiyaç yoksa dursun, lazım diyorsan çek.

Satılabilir. 1-2 ay içinde tekrar 4.1’in altına inerse alırsın tekrar. Zaten gideceği yer 5.

dolar.tlkur.com

Tayyip faiz indireceğiz demese teknik analize göre sat derdim ama şu an merkez bankası baskı altında farlara bakan tavşan gibi.Kıpırdayamıyor.Bence kıpraşmamak lazım

vereceği oranı veereceği vakit açıklıyor. bilemezsin.

Peki bunun hesaplamasi nasil yapiliyor? Hisseyi ne kadar zaman onceden almis olmak gerekli. Bu sartlar gecen yil olsa ne kadar odeme alirdim mesela?

1 gün önceden alsan da olur

Peki ustad yuzde 20 yuzde 22 yuzde 26 gibi oranlar var. Bunu nasil uyarliyoruz? Ya da tamamini okuyabilecegim bir kaynak var mi, gogilladim ama net bir sey bulamadim. Teknigini bilmiyorum yani.

Bir gün önce borsa kapanmadan evvel alsan da, on yıldır elinde tutsan da hisse başına alacağın para değişmez.
Ancak şöyle bir durum var, temettü verilecek güne yaklaştıkça hissenin değeri ufak ufak artmaya başlar, 2 ay önce 1000 hisse alacağın paraya son gün girersen örneğin 950 hisse alırsın, dolayısıyla eline geçecek olan para azalır.
Temettü güzel bir şey olmakla beraber, uzun vadeli yatırımcı mentalitesi ile daha çok örtüşür. Çünkü sana temettüyü verdiği gün hisse o kadar aşağı inecek. Yani senin aldığın temettü sana aslında para kazandırmayacak. Önemli olan temettüyü aldıktan sonra hissenin eski değerine ulaşmasını bekleyip beklemeyeceğindir. Yoksa sağ cepten alıp sol cebe koymaktan farkı kalmıyor.

www.isyatirim.com.tr

30 nisanda hisse başına 0.2980 TL brüt ödeme yapacak.30 Nisandan bir gün önce akşam kapanışta elinde 1000 adet hisse barsa brüt olarak 298 TL para hesabına yatacak.Bu brüt üzerinden %15 stopaj kesilecek.Anlaşılmayan kısım varsa sorabilirsin

turkuaz +1

Eski alkımın karşısında irish pub var. Orada verirler bence. Tuborg grubu mu bilmiyorum.

north shields var selamicesmede, bi suru mac veriyorlar. tuborg grubu degildi ama sanki.

kadıköy şart değilse bu akşam O'LEARYS ÖZDİLEK'te Liverpool Türkiye taraftar grubunun organizasyonu var.Ben dışarı çıkarsam kesin oraya giderim akşama

Ama bir şeyler yapalım teklifi ondan geldi, ben ona istinaden napıyoruz dedim. Naiflik bu değil ya.

neden bu kadar sert çıktınız ki,itelemek gibi görüyorsanız sizin de onunla birşeyler yapasınız yok gibi geldi bana. çok zor değil ki hoşlanılan kişiyle görüşme planı yapmak istek varsa eğer,bir yerlere gidip oturacaksınız altı üstü.siz haksızsınız bence.

ben hiç bir şeyler yapalım demem,şunu yapalım mı ? diye direk planla giderim. kahve içelim mi? şu filme gidelim mi ? yürüyüş yapalım mı? gibi mesela.
@acemi, bi kere genelleme be :)

Niyetin yokmuş +1
Adam program yapalım dediyse ve sen de tamam dediysen temel amaç olan bir arada olma konusunda anlamışsınız demektir. Adamın program yapmış olmaması bu kadar sorun olmamalı, sen de yeterince istesen hmm o zaman şunu yapalım derdin.
Onun da bu vakte kadar bişey düşünüp teklif etmemiş olması da tuhaf tabii...

İkiniz de haksızsınız +1

Adamın bir planı olmalıydı. Olmasa bile bu lafa alınıp uzatan erkek kadar boş bir tip daha olamaz. Erkeğin alınganı da hiç çekilmiyor mıy mıy mıy.
Sen de “Hmm şunu yapalım mı?” diye bir plan sunsan ölür müydün? Niye çocuğu bozma gereği hissettin ki? Niye illa bi laf itirmeliyim diye düşündün sanki? Gözlemliyorum, kızlar hep yapıyor bu uyuzluğu.

Evet plan yapsa iyi olurmuş ama,
"birlikte olduktan sonra naptığımızın bir anlamı yok" diyen birine sinir olunmaz be ablam. Daha yapıcı olsaymışsın keşke.

bi erkeğin trip atması için biraz detay bi konu bence. trip atan erkek evlerden ırak. "ne yapalım" sorusuna "sen karar ver, bana farketmez" lafı beni de uyuz eder. biraz kolaya kaçmak oluyo.

sizin beyniniz yok mu? kolaya kaçmakmış. kolaya kaçıyorsa yaparsın bir plan, bulursun iyi bir fikir, ayarlarsınız, gidersiniz. şu kadınlardaki "her şeyi o ayarlasın her planı erkek yapsın" muhabbetinden gına geldi artık. hiçbir şeyi beceremiyorsunuz tek başınıza, her şeyi erkeklerden bekliyorsunuz. şu bağımlılığınız o kadar itici duruyor ki, tarifi yok.

Haftasonu bişeyler yapalım dediğine göre adam bunu haftaiçi söylemiş. Bu sabah napıyoruz diye mesaj attığınıza göre bu konu haftasonuna kadar hiç konuşulmamış, belliki buluşulmayacağı düşünüldüğünden plan da yapılmamış ki yapılmamış olsa bile siz bence de fazla abartmışsınız. Kötü bir şey söylememiş laf sokmak yerine istediğiniz bir şeyi söyleyebilirdiniz.
Bütün planı erkeklerin yapmasj konusuna ben de katılmıyorum.

Az demissin bence. Senin anani .... onun bunun evladi diye baslamaliydin soze.

Adam asosyal bunu bil

uzun zamandır birliktesiniz herhalde, bilenmeler başlamış... ben de sürekli plan yapıp artık bunaldığım, sen plan yapana kadar dışarı çıkmayacağız dediğim bi ilişkinin içine girmiştim zamanında. :D

ikiniz de haksızsınız +1

şimdi bu mesajı görünce hatırladım.Bir tanıdığın tanıdığı sırf her şeyi bana bırakıyor,plan yapmayı bile bilmiyor diye bahaneyle erkeği sepetlemişti.İnsanlar çok garip.

Ben de ikiniz de haksızsınız diyeyim, ama önceki buluşmaları da bilmek lazım. Sonra kusurun 6/10'u sende. Yapıcı bir tutum sergilemeyip adamın hevesini kaçırmışsın ve tartışmayı sen başlatmışsın. Adam müneccim değil. Ne söylese 'Yaaaa onu yapmayalım' deme ihtimalin de yüksek.

Sonra adamın bir şekilde alınmasını sağlayıp adam alıngan demek ne kadar etik? Birine alıngan demek için gerçekten havadan nem kapması lazım. Bana normal geliyor dediğin lafı yarın bir gün birinden işitirsen alınma madem.

Bu da bonus: pics.onsizzle.com

Erkek dediğin cebinde a'dan z'ye 29 tane planla dolaşmalı. Bunları planlı takılmak isteyen 4-5 tane kızla değerlendirebilir. Planlı takılmak istemeyenlerle de tek gecelik takılır.

doların düşeceğini sanmıyorum.

bu skalada belli bir süre devam edecek. sonrasında düşeceğini pek zannetmiyorum.

not: yatırım tavsiyesi değil, kendi fikirlerim

Boş+Boş araçlar alabilirsiniz

dacia sandero dizel otomatik alabilirsiniz.

opel adam dizel otomatik alabilirsiniz.

otogazlı otomatik araba alabilrsiniz

veya en en en rahatı şu. işe gidiş geliş için ufak bir motorsiklet. son derece dikkatli kullanılacak. trafik derdi yok, benzin derdi yok, otopark derdi yok. son derece de ucuz arabaya kıyasla.

aile var, arkadaşlar var çocuk var vb için de telefonunuza uber aplikasyonunu kuruyorsunuz. taksi ile neerdeyse aynı para. kocaman carevel ile geliyor. onlara binip gezip tozup iş halledip geliyorsunuz.

inanın son çözüm bir araba almaktan kat kat daha ucuza mal olacak. araba ile maliyetiniz bakım servis benzin inanılmaz artacak.

Dolar 3-4 ay içinde 4.25 görecek

11 Nisan da Halkbank ceza kararı var, buna istinaden hatrı sayılır bir yükselme görebiliriz. Aynı zamanda Çin ABD ambargosuna karşılık vererek gümrük ambargosunu ABD ye karşı uyguladı bu da ABD borsalarında %2-3 arası değer kaybına sebep oldu.

Aslında doların pek değer kazandığı yok peruk kafalı sağolsun. Bizim para durduğu yerde eriyor. Dolardaki ivme bizim bu aptal yönetim stratejimiz olduğu sürece mümkün değil aşağı yönlü olmaz. Zaman zaman alım fırsatları yaratılabilir fakat bir düşüş beklemek aptallık olur.

3.58 civarlarında gezerken de 4 seviyelerine gelecek diyordum, kaçınılmaz son bu. Siz sözlükte noldu Dolar 4 lira sevicileri nerede diyenlere bakmayın. Bir ay içerisinde yaptığım siparişlerden ay sonu ekstresi gelmeden 600 TL zarar ediyorum. Direkt 5 liradan euro 4 liradan dolar hesaplarken millet dalga geçiyordu, artık bu hesaplar bile kurtarmaz oldu.

kusura bakma ama ne biçim kansız, karaktersiz bir insanmış. kanım çekildi okurken. verebilecek tavsiyem yok, yakın zamanda ben de benzer bir süreç yaşadım, henüz çare bulamadım. üzgünüm

Erzurumda değilim ki. Yaşadığım yerden örnek vermek isterken söylediğim şehir orasi. Butun detaylari paylaşmayı pek sevmem. Çoğu şeyi açıkça yazdığım için bazı şeyleri tamamen kendime bırakıyorum.

Ama evet öyle biryerde ben de şaşırıyorum nasıl yaptım

adama kansız karaktersiz diyen arkadaş acaba neye göre bu kararı verdin ?
adama beş yıl friendzone çekmiş kız sonra birden yanlış anlamışmış da aslında sevmeye başlamış da gerçekten dünya sizin etrafınızda dönmüyor şunu anlayın artık

5 yıl friendzone yoktu. Aynı şehir farkli bölüm vs. 6 7 ayda bir bazen daha bile nadir görüşürdük bir kere. Oyle hey naber vs mühabbeti yapardı benle. Ben nerden bileyim böyle bukadar güçlü hissettigini. Onun da hayatına giren kişiler oluyordu. Benim de hayatimda kişiler oluyordu bulustugumzda vs.

Öyle kansız değilim.
Zaten öyle biri de degilim.
Seviyorsa hissediyorsam konuyu o acmazsa bile ben acar o an bir şeye bağlarım. Bu bir daha görüşmemek olur karşılıklı olur bilemem. Son görüşmemizde de acik acik hayatımda biri var mi yok mu bilmiyprum demistim. Kim diyebilir bunu acikca. Ki benle ilgilendiğini kesin düşündüğüm için değil oyle bir ihtimal varsa bilsin diye söylemistim.

Bu sefer konuşurken anlamistım ama bana hala ilgisi var.
Doğru zaman diye birşey varsa onu bulduk sanmıştım. Oyle hissettirmisti.

Emin olun biz erkekler de hep öyle doğru anı bulduk sanıyoruz sonra bakıyoruz meğer yedeğe atılmışız , bunlar insanların başına gelebilen şeyler ben adama kansız şerefsiz damgası yapıştırılmasına karşı çıktım.

"5 yıldır sana aşığım ve sana kafayı taktığım için sana benzeyen biriyle görüşüyorum. ama seninle olmaz, sen üzerine alınmışsın." gibi hastalıklı bir cümle kuran adamla hayatını paylaşmayı istemek hem de bunu ilk defa böyle güçlü hissetmek ve ardından toparlayamamak.
bence biraz oturup soluklanıp, derin derin nefes alarak yukarıdaki cümleyi okuyup tekrar düşünmelisin.

burada anlatmadığın bir şeyler var. bu hali eksik.

Böyle böyle büyüyor insan

seviyorsan git konus, cocugun da hala sende gonlu var belli ki. diger kizla bir iliskiye baslamadiysa tabii.

Yapacak bir şey yok.Bu duruma,hayal kırıklığına üzülmeniz normal.İnsan olmanın gereği bu.

Ama üzüntünüz olaya olsun,muameleye olsun karşıdaki kişiye olmasın.

"sana çok benzeyen biri ile görüşüyorum seni hala takıntı yaptığım için. Ama seninle olmaz sen üzerine alınmışsın birsey yoktu. Sen benim zayıf karnım olduğun için sana mesaj atmış yakın davranmış olabilirim."

Su lafin son cümlesi cok sakat bence. Vay böyle karaktersizler. Romantik gibi takilip seni kendine baglamis, sonra da akli sira vicdanini rahatlatmaya calisiyor. Pislik herif.
Ya acimayin böylelerine.

Sana gelince, iyi iste adam sana birisiyle olmanin seni ne kadar mutlu edebilecegini göstermis. Ayni mutlulugu baskasinda da bulabilirsin, biraz daha sosyal olmaya calis. Elbet biriyle karsilasacaksin.

Bu hikayede tek üzüldüğüm sana benzeyen kız oldu. Onun hiçbir şeyden haberi olmadan sadece sana benzediği için böyle bir durumun içinde olması yazık. Sana üzülmedim bence hak etmişsin yukarıda yazılanlar gibi eksik anlattığın bir şeyler var hikayede. Kimse durduk yere bu kadar yıl sonra böyle bir intikam almaz.

İşte sor, ilgilen diyor :(

İlgi istiyor.
Millet ac ac.
Sen bakma engelle diyenlere sevgilisizlik tayfasından müridler onlar. Nimetle şaka olmaz zira

neden diye sormuşsun bilmiyorum demiş. engelle.

İliğin kemiğin kanalizasyona karışmadan kaç. Sabrın yanmış balataya dönsün istemiyorsan kaç. Uykuların kaçmasın istiyorsan kaç.

Kaç demiş miydim?

valla ben de senin yaptığının aynısını yapardım; ama açıkçası kız haklı. biraz sorar eder insan.

benim bu tarz şeylere zerre sabrım kalmadığı için yapmıyorum artık. 25 yaşına dek yapardım.

Senden ilgi beklemis. Iliskiler ilgi ister. Ben burdaki yazanlara göre engelle fln demem. Çünkü insanın kafasına gire insan zir bulunuyor. Inan buna. Üstelik suan piyasadaki kızların çoğunun götü kalkik. Daha iyisi için yırtınıyorlar. Iyi bir kızsa birkac hafta ilgiden sonra pamuk gibi olacaktir.

Moralim bozuk olana gecmis olsun denir mi ki bilemedim. Ama gercekten merak ettiğimizde aźıcık ısrar ediyoruz. Bu bir gerçek. Bwn simid düşunüyor hoşlandıģım adam canım sıkkın dese, sorsam, söylemese, geçmiş olsu deyip gitmem. Söylesene salak mısın derim. En azından. Nw bileyim.

Engelle +1