Adam polis ya da asker dememiş ki. Mahkeme de ben kuyumcular için söyledim derse ne diyeceksiniz?

Siyasetçilere de yalancı diyorlar ama bu kadar genel bir söyleme kimse dava açmıyor? Havadan nem kapmayın lütfen.

@gozu acik sevisen yahudi
Askerin hatayla(!) bir kiz cocugunu oldurdugu olayin tartisildigi basligin altinda karaambar kamyoncular dernegi uyelerine demis olma ihtimali var mi? Dalga mi geciyorsunuz allah askina?


@doxanikeeZorunlu askerligin oldugu bir ulkede "verme hocam banane" demek oldukca zekice. Seni bu dahiyane fikrin icin tebrik ediyorum.

Silahla yasayan insanin ahlaki ve insani degeri olmaz sözü bana ait, sadece askeri polisi degil, gerillayi da, parali askeri de, sokak ortasinda kendini yakan ve patlatan örgüt elemani icin de söylenmis. tekrarliyorum, bak ayni seyi söylüyorumi

Silahla yasayan insanin ahlaki ve insani degeri olmaz.

sen o cevabin altına, bu lafi söyleyen bok yesin diye yazmistin. ben kimseye bok yesin demiyorum, ama gecmiste insanlara bok yedirenlerin kim oldugunu google'a sor, aihm kararlarina bir bak ögren.

"verme hocam bana ne?"

verir hocam sanane?

Bunda bir sey yok ki. "Yunlu kazak giyenin ahlaki degeri olmaz" diyebilirim mesela ben de. Bunda ne var simdi? Arkadasin yazdigi da bunun gibi bir sey, silinecek bir sey yok. Seninki silenecek bir sey mi degil mi bilmem, gormedim.

Basvursan da bi sey cikmaz soylenen lafta suc unsuru yok. Buluttan nem kapmayin artik her boka sansur yemekten agzimizi acamaz olduk ulkecek.

sen de ona bok yesin demişsin işte, ödeşmiş oldunuz, öpüşüp barışın.

foçada yapsaydın askerliği sayılacak mıydı ben orada kaldım. -40 mı kutsal yapan?

Bu genellemeyi yapacak kaç tane asker-polis-terörist-keklik avcısı-olimpik atıcı görmüş işte laf olsun. Ben de çok ahlaksızımdır zaten, laser tag oynamıştım.

moderasyon kadınlara her gün nefret ve şiddet içerikli entry girilmesine müsade ediyor.
olayların başını sonunu bilmeden önüne gelen her şeyi her kurumu ve her insanı linç eden sinirli ergen sürüsüne müsade ediyor.
moderasyon para için birçok şeye müsade ediyor.

sonuna kadar katiliyorum. moderasyon dini hassasiyetleri olanlara da karşı ön yargılı. halkın geneline comar denmesine bile sessiz kaldı. ama o belli bir süreçten sonra herkeste bir sessizlik hakim . bir çok kere anlamsız yere duyurularım ve basliklara cevaplarım silindi.

@ krem peynir ortaligi karıştıranlardan biri de sensin.
bunu bizzat biliyorum.
hadi bunu da sil. caps aldım simdiden.

o kadar sinirlenme, senin ahlaki yapına herkes uymak zorunda değil, sen de herkesin etik değerlerini taşımak zorunda değilsin. -40 derecede nöbet tutmak "zorunlu" askerlik yapmıyorsan senin seçimin ve bunun için ekstra bir saygı duymayabilir.
kimsenin hayatına hiç kimse karışamaz diyorum :)

Masraflar çıkılmadan tamamı anadolu üniversitesine gidiyor, üniversite masrafları sonradan karşılıyor.

Onceden direkt anadoluya gidiyordu sonra devlet gozunu acti .

alese girerken 80 lira para oduyorsub. 160 soruluk sinav sadece. yalniz bundan kar etse her yil ödeneği olmaz ama var. ki burada tek masraf sinav kagidi da degil. gozetmenlere verilen para da var. ki bak eskiden kilavuz basar ona da para oderdik. şimdi aof ye bakalim.her donem kitap aliyorsun sinavlari var okullara bir seyler ödüyor olabilirler gozetmen ucretleri( aof mu ödüyor yoksa meb mi bilmiyorum).

sevkini alana kadar tekrardan tecil edebiliyorsun diye biliyorum.

çalışılır, süper iş hatta filmlere bile konu olursun.

sigortayı kaçtan yatırdıklarını ve sabah/akşam servis imkanı olup olmadığını sor.
bir de adli bir durumda "temiz iç çamaşırını herkes kendi mi getiriyor?" diye sorabilirsin.

Arkadaşın sormak istediği AML (Anti-Money Laundering) departmanı. Her bankada olması gerekli bir bölüm. Ben bankada çalışmıyorum, ama bu konuyla ilgili başka bir kurumsal şirkette çalışıyorum.
Nihayetinde banka müşterisi hakkında soruşturma yapacak, nakit akışının kontrol altına alınması ile ilgili her bankanın belli kuralları vardır. Yasal zorunluluklara hakim olup olmadığınız sorgulanacak. Yabancı diliniz sorgulanacak. HSBC'de daha önce çalışmış bir arkadaşımla AML bölümü hakkında konuşmuştuk. Bir müşteriyi veriyoruz 1-2 haftada ancak clearance veriyorlar demişti.

Ahahahah böyle sorunca çok komik olmuş hala gülüyorum:D

Siyamkedisizorro güzel açıklamış zaten

Özel bir huzursuzluk hissetmezdim, her yerde olabilir bu. Taşınmayı da düşünmezdim.

.... olmazdı.

tv8 de o ses türkiyeyi izlemeye devam ederdim ne yapacğaım

niye ki?

parayı bastıran her yerden ev alır sokar içine istediği adamı. bunu geçtim yan komşunuzun kapalı kapılar ardında ne yaptığı meçhul.

mesela evinde 10 yıl birini alıkoymuş birinin komşusu, yapan adam için "aslında çok tatlı biriydi, şaşırdık" diyebiliyor.

ben huzursuz olmazdım açıkçası.

ona komşu bir sitede oturuyorum.

şu an elma yiyorum, bende bir sorun yok.

merkezindeki barda 39 kişiyi öldürüp garsona bahşiş bırakarak çıkıp gittiği şehirde yaşayan herkes ne hissediyor, ne yapıyorsa onu yaparlar sanırım.

Esenyurt'ta oturan insanın böyle sıkıntıları pek olmaz zaten.

Kardeşim burda da insanlar ne çok korkuyormuş götünden ya. Hiç bişey yapmazdım keyfime bakardım tırsmanıza gerek yok.

Aynı sitede değilim ama düne kadar ona 1.5-2 km uzaklıktaydım. Beylikdüzü'nün bazı kesimleri 4-5 yıl önce oy için koparılıp Esenyurt'a verildi. Yürüyerek Beylikdüzü Belediyesi'ne 7 dakikada, Esenyurt Belediyesi'ne 1.5 saatte gidebiliyorum. Oradaki işyerleri bile Esenyurt (Beylikdüzü) diye geçer. Bu sitelerin olduğu yerler de Beylikdüzü'nün dibi, Esenyurt'un göbeğinde bir yerde değil. Aynı şekilde Bahçeşehir'in de bir kısmı oy adına Esenyurt'a verildi o dönem.

Şu savunmayı yapmamın nedeni memleketimizin cennet olması değil, adamın yakalandığı yerin insan profili apartmanda sadece birtakım yöneticilerin olduğu siteler de var, azıcık uzağında orta gelirli kişiler de. Hatta aynı apartmanın birinci katında bir cemaat evi, beşinci katında fuhuşla hayatını sürdüren bir trevesti, yedinci katında tüm kazancı ile o evi almış bir emekli öğretmen, onun üst katında bir garsoniyer, birkaç kat üstünde Afrika'dan gelmiş ve Fatih Üniversitesi'ne kayıtlı birkaç öğrenci kalıyordur, onların üstünde Maslak'ya çalışan bir yönetici de olabilir. Açıkçası özellikle Innovia tarafına yapılan apartmanların yapısı bu şekilde. Dolayısıyla her telden insan var. Apartmanda 30 kat, zaten kimse kimseyi tanımaz. Apartmanın bir yerinde bu adamı geçtim, tüm IŞİD kalsa haberimiz bile olmayabilir. Bizim apartmanımız onların yarısı büyüklüğünde, apartmanda biri öldüğünde 'Toprağı bol olsun da, o kimdi ki' diyoruz.

Ne hissedebilirim, açıkçası yakın bir yerden çıkması 'Aaaaa, dibimizdeymiş' izlenimi verdi. Daha önce Kasımpaşa Canavarı bizimle aynı İETT otobüsünde yakalanmıştı. İnsan bir ürperiyor doğrusu ama çok da şaşırtıcı bir şey değil. Her gün bindiğimiz metrobüsten Müge Anlı'ya çıkan katiller, sapıklar çıkıyor. Binlerce suçlunun veya suçlu yetiştiren zihniyetin yüzüne bakıp 'Günaydın', 'İyi akşamlar' diyoruz. Bir garip olurdum ama taşınmamı gerektirecek kadar değil.

hissederdim tabii ki "sözde güvenlik var" diye tonla aidat alınsın, sonra çoluğumla çocuğumla aynı binada günlerce ne olduğu belirsiz tipler yaşasın. yol geçen hanı mı bu site?

bence sadece kendini yeni tanimaya baslamissin ve bu sebeple cesitli yuzlesmeler yasiyo olabilirsin :) umutsuzluga kapilma, baskalarinin ne yasadigini da bos ver. herkesin yolu kendine.

arkadaşın babası 30undan sonra trilyonluk iş adamı oldu. :)

20'sinde şunu yaptı 25'inde milyoner oldu gibi abartı başarı hikayelerine takılma. aslında işin doğrusu çoğu kalıcı elle tutulur başarı 35'inden sonra geliyor. 35-40'lı yaşlarda milyoner olan işlerini büyüten veya farklı şekillerde başarılı olan tanıdıklarım var. ama tabi bu başarı yaş 35 olduğu için bir anda gelmiyor. yılların birikimi, tecrübe vs şartların ve kişinin olgunlaşmasıyla alakalı.

Bir defa psikolojik olarak bir etken yaş fakat sen buna takilma. Yani herhangi bir seye baslamak icin gec degil hayatta. Bazi düsük seviye insanlar buna takiliyor ve baskalarini da yargiliyor. Hicbir sey icin gec degil. Ask konusunda bir sey diyemem zaten herkes salaklik icinde bogulurken (dogru dialog kuramiyoruz) kariyer vs. bunlar yapilabilir.

Önemli olan,

Sen, bunlari yapabilecegine inaniyor musun ?

Ben. Her alanda altın çağı 30'dan sonra geldi. Açıkçası her şey bana geldi diyemem. Uğraşlarımın meyvelerini 30'dan sonra toplamaya başladım. 20'ler de çok kötü değildi ama kabız bir dönem oldu diyeyim.

Gelecek gözünde büyür tabii ki insanın. Merdiven çıkacak, dağa tırmanacak olsam yukarı bakıp 'Ühüüü, kim gidecek şu yolu' derim. Aynı şekilde, geçmişe dönme isteğim hiç yok. Yaşadıklarımı baştan yaşamaya, öğrendiklerimi yeniden öğrenmeye üşenirim. Hayatımda bir gün dahi geriye gitmek istemiyorum. İlkokula giden çocuklara bakıp 'Ohooo, daha üniversite sınavı var, türevi integrali var, ilk sevgili acemilikleri var, sevişmeyi öğrenmeleri var, iş başvuruları var. Yazık bunlara' dediğim çok oluyor. Benim açımdan hedefler çalışmıyor, işe yaramıyor. Hedefler beni motive etmiyor. Çünkü hedef her zaman uzak ve ulaşılmaz görünüyor ve pes ediyorum. Önemli olan yukarı veya aşağı bakmak istememek, gidilen yolun öyle güzel olması ki yukarı veya aşağı bakma zorunluluğu hissetmemek. O anla büyün olmak, bir olmak.

Hedef koymak iyi tabii ki, bazı insanlarda hedef motive edici olabiliyor ama benim en sevmediğim laflardan biri 'Rotasını bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardımcı olmaz'. Bu atasözü ya da özdeyiş bildiğin hedefe kısa yoldan gitmeyi, bu hedeefe gidiş sırasında bir şey keşfetmemeyi öğütlüyor. Bana göre hayat kaybolmak, sürüklenmek, bazen ince ayar yapmak ve bu sırada her şeyi keşfetmek demek. Bir hedefe ulaşmak uğruna çevresindeki belki de daha iyi hedefleri kaçıran bu uğurda azgın dalgalarla boğuşmak, insan ancak bundan zevk alıyorsa değer. Çünkü o gidilen hedefin arkasında bir o kadar zorluk daha var. O hedef ulaşıldığına değmezse ne olacak? 'Zamanın değirmeni ağır işler ama ince öğütür' derler. Varsın, ağır işlesin, varsın her şey geç olsun, yavaş olsun ama tadında olsun.. Hazır olmadığım, prematüre bir hedefi istemiyorum. Zaten önemli olanın başarmak olduğunu düşünmüyorum, önemli olanın uğraşmaktan zevk almak ve o zevkin zaferden çok daha tatlı olması gerektiğine inancım tam.

Bir de başkasının başarı hikayesi, diğer insanda işlemez. Başarı hikayeleri kişiye özel reçete gibidir. Başkasını iyi eden, seni beni hasta da edebilir. O kişiyle bende aynı kimya yok, aynı kafa yapısı yo, ondaki ödül-ceza anlayışı bende yokk; o halde onun yaptığını ben yapınca nasıl bir başarı bekleyebilirim ki.

Hayata geç kalanlar, geç başlayanlar var ve hep var olacaklar. Azınlıkta bu insanlar ama hiçbir zaman az değiller. Şu an say desen, en az 10-15 kişi sayarım çevremden. Gelecek belirlemek iyidir, tamamen salmamak en güzeli ama ona odaklanıp şu anda yaşadığını kaçırmak, hayatındaki en değerli kaynağı savurmaktan başka bir şey değil bence.

30 yaş nedir ki ya? bence herşeyin başlangıcı 30. 20lerde aklı bir karış havada oluyor insanın.

ben de 33'ünden sonra daha az stresli ve mutlu bir hayata kavuştum. sevdiğim bir iş ve hayat arkadaşı buldum, beni yoran insanlarla görüşmüyorum, sevdiğim şeylere (başkalarını etkileme kaygısı olmadan vs) zaman ayırıyorum.

Ölmez o bölüm.
Başka bi ayrıntı olmalı kaçırdığın.

senin zamanın?
kapasiteler arttı, okullar arttı, diğer bölümlerin kapasiteleri arttı yani her şey değişti.

Bana kalırsa eczane eczacılığı öldü. Mesleğin içinden biri olarak diyorum bunu. Artık büyük şehirlerde iyi bir yer bulabilmek, eczane açabilmek çok çok zor. Bir sürü saçma sapan yere eczacılık fakültesi açıldı artık. Her yıl binlerce mezun veriliyor. Ben lisedeyken hatırlıyorum İstanbul ve Ankara dışında çok az fakülte vardı. Onlar da Ege, Anadolu gibi iyi yerlerdi yine. Şimdi Ağrı'da bile fakülte var. İstanbul'daki ve Kıbrıs'taki özel üniversitelere bizim hocalar gidiyordu. Oralar böyleyse kim bilir Ağrı'da, Erzincan'da falan eğitim nasıldır.

Saçma bir bölüm. Çalışan beyinlere kullanmayacakları bilgiler verip %99unu zengin esnaf yapıyorsun. Okunur yine de.

ölmedi.
ama para kazanan mezun yüzdesi azaldı.

öldü.

yakında 50 binin altına da düşer. tek müşterili bakkal gibisin, en büyük müşterin devlet ve ödeme yapmadığı zaman açıktasın. eczane açmak hariç pek iş alanı yok, olanlar da vasat.

genel olarak da en iyi üniversite ile en kötüsünden mezun olan arasında fark yok. o yüzden puanı yüksek olan kimse istemiyor.

Ankara karlı ana arterler açık ama ara yollarda sıkıntı yaşarsınız.

Gidilmez, çok riskli o yollar.

ankara içinde sıkıntı olmaz ama bolu dağı falan sıkıntılı olabilir.

Yollar açık. 90 km ile her türlü gidersin. Dün geldim.

hayatım boyunca giymedim

asla

asla

giyiyorum tabi. soğuktan nefret ederim.

bu içlik giymeyenler içten yanmalı bişey mi giyiyo acaba?

ben giyiyorum hacılar soğuk valla

İlk yorumları okudukça tek giyen ben miyim lan bunu diyecektim ki neyse. Giyiyoruz tabi bizimki göt değil mi üşüyor.

Hayatımda sadece bir defa giymiştim, o gece de pek sık çıkmayacak güzel bir fırsatı bu yüzden geri tepmek zorunda kalınca (ulan murphy) daha da giymem dedim, hâlâ diretiyorum.

içlik giyen adamda piçlik olmaz.
birisi yapacaktı :)

yaşadığım yer itibarıyla 6 yıldır giymiyorum.

Ben hiç giymedim ama giyeceğim.

Ankara'da yaşan erkekler adına cevaplıyorum yüzde doksanımız giyiyor. Yiyosa giyme bu soukta, son iki haftadır 0 derecenin üstünü görmedik.

Hiç giymedim. atlet bile giymem. birazcık soğuğu severim. atkı da takmam. gerekirse yüzüm burnum kıpkırmızı olur ama rahat edemediğim için takmam. tabii bu dediklerim istanbul soğuğu için. doğu bölgesi çok soğuk olduğu için oralarda îş değişebilir büyük konuşmayayım.

ben antalyalıyım. oradayken senede 5-10 gün giyerdim en soğuklarda. şu an istanbul'da kasımda bir başlıyorum marta kadar

ankara'da yaşıyorum, 4 sene eskişehir'de okudum ve 6 seneden fazladır hiç giymedim.

Her kış giyiyorum.

Muhteşem bir şey.

İhtiyaç duymadığı için giymeyenler neysede, cool'luk yapmak için giymemek çok saçma geliyor

izmir şartlarında atlet dahil kullanmıyorum

her daim giyerim pantolonun altına bir şeyler. bu içlik olur, eşofman olur, pijama olur farketmez. bunu böyle itici bulanlar oluyormuş. :) onlara "hmm anlıyorum" diyip geçiyorum, o kadar. kimsenin göz zevkinin mükemmelliyetçi mahkemesinde yargılanmayayım diye üşüyemem. içliği piçliğe nasıl bağlıyorlar onu da anlamıyorum. ya da anlıyorum aslında da fena sıkıcı geliyor o saçmalıklar. insan daha elle tutulur bir şeyler bekliyor konuya dair.

en son ilkokulda giyiyordum. doğuya geldim görev gereği. birkaç gündür giyiyorum.
buralar ortalama -20lerde çünkü.

askerden sonra her kış giymeye başladım.
istanbulda bence içliksiz gezmek hatalı hareket olur.

hiç giymedim. aklımdan dahi geçmedi bugüne kadar.

bu arada içlik niye sevişmeye engel olsun onu da anlamadım :)

bende siyah içlik var, sevişecekseniz pantolonu kıza değil kendinize çıkarttırın, içliği pantolonla beraber çıkartın, içlik giydiğinizi bile anlamaz :)

evet. çok soğuk olursa giyerim.

motur kullandığım için evet bundan sonra da kullanmayacak olsamda içlik giyerim aga, rahat adamım ben, üşümeyi de sevmiyorum.

sadece askerde giydim. orada da -20 falan oluyordu başka türlüsü imkansızdı zaten. sağlıklı bir şey olduğunu da düşünmüyorum.

kasım gibi giyer, mart gibi çıkarırım :)
Ankara'da yaşıyorum ve çok üşüyorum. İçlikler artık eskisi gibi kötü renkli (muhallebi sarısı) ve koyun kokan içlikler olmadığı için bir sıkıntı yok.

Giymiyorum. En son ilkokul birinci sınıfta falan giymiştim. İçlik ruhuma aykırı benim. Rahat hissedemiyorum.

yok.

giyiyorum mecburen.

ev-iş ulaşımım istanbul için nispeten kısa, dışarıda harcadığım zaman sadece bu kadar olsa giymeyebilirdim. çünkü trafikle de çok işim yok, araç beklemekle de. ama çalıştığım iş yerinden kaynaklı, sıklıkla dışarıda durmak zorundayım veya girip çıkmak...

alt-üst termal/yün giyindiğim halde donuyorum bu ayazlarda. bugün mesaimin yaklaşık 8 saati deli gibi esen rüzgar ve bir sağdan bir soldan çarpan karla karışık rüzgarda geçti.

hiç seksi değil evet! ama hayatımın seksi olduğunu kim söyledi ki? kendim öyle olsam da. swh.

Termal iclik giyiyorum

hiç giymedim ama giymeyi düşünüyorum artık. niye üşüyeyim boşuna.

elbette giyiyorum...
lisede, üniversitede giymedim.
içlikle askerde tanıştım, hayatımı kurtardı diyebilirim.

giymiyorum diyen cengaverler; açık alanda çalışmak zorunda kalmamışlardır.
kendine güvenenler varsa, bu mevsimde, vereceğim koordinatlarda birer gün geçirsinler, bakalım aynı yanıtı verebilecekler mi...

içliğim var ama slim fit pantolon giyince hiç üşümüyorum. isveçte kışı bile içliksiz bu taktikle atlattım.

Motosiklete binmesem giymem ama giymek durumundayım.

bu yıl giymedim ama geçen yıl giydim.
soğuktan baldır ağrısı çekeceğime giyerim içliğimi efendi efendi.

Giymiyorum

0

değişim olmaz. interbank'ta birim işlem 1 milyon dolar zaten ve en az 5-6 tane 1 milyonluk işlem yapmadan kur oynamaz.

1 milyon liranın şuan için dolar karşılığı 300 bin civarı. Bu miktar da, doların değerini değiştirmeyecek kadar ufak bir miktar.

Peki diyelim 10 milyon lira bozduruldu. O zaman ne kadar oynar kur?

it depends bacanak

bir milyon mu:)))))

şunu hatırlattı bu soru:
www.youtube.com

bir milyonun makro ekonomik etkileri olacağını düşündüren sefaletimizin de abv

dünyadaki dolar rezervini bulup 1 milyonu o sayıya böl. fikir edinirsin

10 milyon dolar da farkettirmez. Diyelim ki fiyati etkiledin suni bir islemle. O anda piyasanin konsensusu o fiyati uygun gormuyorsa baskasi (baskalari) karsi islem acar ve fiyati olmasi gereken seviyeye geri ceker. 10 milyon dolar da pek bir sey yapmaz hele gun ici piyasalar acikken.

Perspektif olarak soyle bir sey diyeyim: global forex piyasasinin gunluk hacmi trilyonlarca dolardir. Ne vatandasin bozdurdugu ne de aldigi dovizle fiyatta ciddi bir hareket olmaz.

10 milyon dolarlık işlem yaparsan ve senin arkandan 5-10 kişi daha yaparsa 1-2 kuruş oynar.

(git: 1146563)

sermaye piyasası kurulu cezai yaptırım uygulamasın diye yazılan saçma bir yazı. anlamı yok aslında ama millet kendini güvence altına almaya çalışıyor.

bunu yazan diyor ki, spk uygulamalarından haberim var, ne zaman ne yapılması gerektiğini biliyorum. kendimi garantiye alacak ifadeleri seçiyorsam, seni de garantiye alırım.

(alamadı)

www.youtube.com

4chan/b board'unda war thread'lere bakın, mutlaka vardır. biraz rahatsız edici görüntüler olabilir.

Livlik diye bi site var hacı..

Ukrayna olaylarında polislerin arasından rastgele birini çekip linç ediyordular, onu bul mutlaka. Çok ekstrem bi örnek, pek modellenecek şey değil, slav faktörü yüksek ama dehşet manyak.

Ihtiyacim olan siddet, kan, savas vs. den ziyade, toplumsal olaylar. Liveleak'te bu icerikler pek yok. Linc videolari vs. aslinda olabilir ama dedigim gibi goruntunun temiz ve yukaridan alinmis olmasi onemli.

Piston asagi indi videosu aslinda bu calisma icin gayet uygun ama maalesef biraz ciddiyetsiz kaciyor.

Tesekkurler.

şunlar olur mu ki?:
youtu.be
www.liveleak.com

@prhn 15 Temmuzla ilgili videolara bakiyorum, kullanilabilecegini dusundugum bazi videolar var.

@misterturist Paylastiginiz videolar gayet iyiler, kullanilabilecegini dusunuyorum, tesekkur ederim.

kar durumunu belirtmişler ama zarar durumuna dair bir açıklama yok.

islam açısından legalize söylemlerle süslemişler.

bankaların 'faiz' diye belirttikleri de bu sonuçta? adama sen paranı emanet ediyorsun, o da o parayı kullanıyor ve belli bir getiri sağlıyor bu bankaya. yani senin bankaya vadeli ya da vadesiz olarak bırakmış olduğun para banka tarafından kullanılıyor. vadesiz olan için banka tarafında risk faktörü var sadece -pat diye çekebilir gibisinden.

peygamber zamanındaki faiz ile bankacılık faizi şahsi düşünceme göre çok karıştırılıyor.

amacım da polemik değil, başka birisi 'yok gardaş o öyle değil' derse, heeee tamam o zaman derim.

ne olduğu kanımca şöyle anlaşılabilir, senden aldığı bu parayı ne yapacak? pat diye fabrika kuramayacağına göre isteyene kredi verecek. haa peki bu banka müşteriye kredi verdiğinde geri ne şekilde istiyor? zarar edersem kusura bakma abi ben bu işten zarar ettim deyip geri ödeme yapmamana izin veriyor mu? yoksa patır patır faiziyle alıyor mu ?
işte bütün mesele :)

zaten çok da bir getirisi yok diyelim ki 25 gram altının var 3 ay sonra 0,05 gr altın ekleniyor.
ama evde duracağına bankada dursun. bir de altın kart veya sale plus kart al, puanların hesaba gram altın olarak eklensin.
biriktirme davranışı olarak olumlu.

bildiğin faiz.

döviz artınca ithal edilen nihai ve ara malların fiyatı artıyor, fiyat artınca enflasyon artıyor.

doğrudan var. ithal edilen malların fiyatı doğrudan artıyor zaten. Yerel üretimde, piyasadaki hammaddelerin çoğu yurtdışından geliyor. örneğin mobilya imal eden adam bile makinalarını, birçok malzemeyi yurtdışından alıyor. daha pahalıya mal edince de malı daha pahalıya satıyor.
eski fiyattan satsa zarar eder, pahalıdan satınca satamaz yine zarar eder. böyle böyle batıyor zaten.

İkisi arasinda korelasyon vardir, yalnizca birbirlerine bagli degillerdir ama birbirlerinden ayri da degillerdir

Direkt formülü var.

Yabıştır.

en.m.wikipedia.org

bildiğim kadarıyla jandarmanın tayini çok oluyor. 2 senede bir il değiştire değiştire manyak olursun, ben tavsiye etmem.

bende askerde maliye sınıfına başvuru yapmıştım sonradan vazgeçtim çekilecek dert değil hele ki bu hükumet döneminde.

İş bulma sorununuz varsa gidin. Ben tavsiye etmiyorum. Jandarmalar yol güvenliği konusunda biraz dertli. Otobüsle Kars'a giderken gece saat 4'te, dışarısı 10 dereceyken jandarmalar zifiri karanlıkta yol kenarında bekliyorlardı. Allah kolaylık versin. Böyle fedakarlıklarda bulunmak zor.

sınıfını sen seçiyorsun sanırım, kontenjan varsa da kazandığın takdirde girersin.

personel sınıfı düz jandarmaya ve komandoya göre rahattır, ancak yine de tayini osu busu var. iyi bir değerlendirme yapman gerekir.

ekleme: eğer personel değil de düz jandarma olursa büyük ihtimale komandoluğa vb kadar gider o. düz jandarma sınıfına her fakütle mezununu alırlar yanlış bilmiyorsam.

Sinava git ya nolucak. Ben de giricem mesela 15inde ayni sinava. Son ana kadar işlemleri sürdür nasilsa bir anda ve zorla sozlesme imzalatmiyorlar. Istedigin an vazgecersin hele bi hak sahibi olabilcek duruma gel.

Kusura bakma ama halkla iliskiler gibi boktan bir bolum mezunuysan (ben de baska bir boktan bolum olan uluslararasi ilskilier mezunuyum o yuzden rahat konusuyorum) imkanin varsa bir salise bile dusunme, subayliga gec derim, issizligi yasadiginda cook gecmis kalmis olabilirsin

askerde en rahat sınıf jandarma diye biliyorum. ki artık sivilleşti. emniyet genel müdürlüğü gibi birşey.

iş zor elbette. ben 157 gün zor dayandım. askerlik yapılacak iş değil bence. ama ben dayanırım, kaldırırım diyorsan zevkli de olabilir senin için. sivilde icabında patronuna posta bile koyabiliyor ve orada çalışmaya devam edebiliyorsun. öyle bir yönü var.

"gizli" ibareli yazıyı, tabii ki açmadan, kendisine verdiğin albay sonradan ortalığı ayağa kaldırmış. nerede o diye. ki onu okumak, saklamak, dosyalamak onun sorumluluğu. askerin ne işi olur. diyemiyosun ki! yalandan aramıştık saatlerce.

bilgisayarı açmak için power tuşuna basması gerektiğini bilmeyen albay var!

senden sigara otlanan albay var.

*bu anlattıklarım internette denk geldiğim ve şu anda adını hatırlamadığım bir afrika ülkesinde yaşanan gerçek olaylarmış. ben de o arkadaşların yalancısıyım. belki bizde durum farklıdır!

bu arada diplomayı delip dosyaya takıp öyle getirin filan yazıyor. sırf bu yüzden gitmekten vazgeçtim. mezun olduğum okul diploma yenilemeyi yaklaşık 200 tl karşılığında yapıyor.

kesinlikle git ve keyfine bak. umarım kazanırsın. sonra bunun spor mülakatı ve detaylı background kontrolü de var. hepsini atlatırsan, subaylık güzel meslek.

sahil güvenlik sözleşmeli makina mühendisliği ilanına başvurmuştum ve 2017 alımlarını iptal ettiler (güverte ve gemi makinaları haricinde). jandarma ve sahil güvenlikten sonraki tüm ilanlarda da çatır çatır kpss istedikleri için, artık benim için imkansızdı.

edit: maaş konusunda da şöyle örnek vereyim. izmir'deki uluslararası bir firmada full time çalışan yüksek lisansın tez aşamasındaki bir arkadaşım en fazla 3400 alırken (makina mühendisi), 2015 ağustosta yedek subay teğmenken aldığım maaş tazminatla beraber 4254 tl'ydi. sivilde o parayı da şu an alacağımı düşünmüyorum.

@ardacan minberin kuzeyi 33 derece 63 dakika 777 saniye.

arkadaşlarım darlamadığı sürece geleceğimi sanmıyorum.

50 kiloluk beton yorganları da yığ bir köşeye. :)

o değil de şöyle bir kafe olsa gerçekten sık sık gelirim ben. kuru fasulyeli rozbifli sandviç, tulum peynirli cheesecake ve hünnaplı cookie...

1-2 gelirim konspet için sonrasında ise hizmet ve fiyat diğer mekanlardan daha iyi değilse gelmem.

bayılırım böyle ortamlara.
mutlaka gelirim, açtığında yaz adresi :)

tatlıların ve kahven lezzetli olur hizmetin ve fiyatın da uygunsa daimi müşterin hazır kafadan bak iki tane bir ben bir arkadaşım.

geçen gün balatta bir kafede oturdum, tavukgöğsü yedim, hayatımda yediğim en iyi tatlılardandı, o hazır tatlı tadı yoktu.
sordum çalışana, anne tatlısı dedi.
içeri bi girdim bildiğin bizim borcam gibi bir tabağın içinde tatlı yeni yapılmış belli. çok hoşuma gitti. ben artık ne zaman yolum oraya düşse mutlaka uğrarım.
al sana fikir :)

alttaki cevaba istinaden; evet, genç değilim, sürekli kafelerde vakit geçirmiyorum oturduğum semtte değilse ayda bir kere giderim herhalde.

bu konseptle gençlere hitap edeceksen batarsın sana söyleyeyim. max ömür 2 ay :(

duyduğum en gereksiz konsept.

Bi köşesine eski masaüstü bilgisayar koyup fifa vs. oynatabilirsin:)

Bi cafeye konsepti güzel diye anca 1 kere gidersin, gelenleri tutmak için lezzet ve hizmet kalitesini iyi tutman lazım. O konularda kendine başarılı olursan güzel bir reklam olur, yoksa pek bir işe yaramaz.

Konsept benim ilgimi ayrıca çekmedi, sırf konsepti için gelmem.

gelenlere limon kolonyası ikramı olmazsa olmaz.

ben gelmem ama.

burası örneklem almak için çok saçma bir yer. bir mekan için sadece konsept değil parametre.

eğer düzgün hizmet verir, bir de üstüne konseptin olursa elbette tutulur. dümdüz cafe açmaktan iyidir.

ben gelirim ama şu kanepeden isterim.

www.karikaturbul.com

edit:orjinali ne diye aratılır bilemedim,karikatürden idare edin.

buldum.

img-s1.onedio.com

muzikleri nasil ondan bahsetmemissin

huzunlu olur anneanne - babaanne evleri. ben sahsen gelmezdim.

ya bir cafede gördüm, büyük boy bir danteli ama böyle hafiften sararmış, cafedeki iki bölümü ayırırken kullanmışlar. iki cam arasına koyup cam paravan gibi yapmışlar. hem tablo gibi durmuş, hem paravan olarak ışığı kesmemiş, hemde müthiş yumuşak bir etki yaratmmış. aklınızda olabilir fikir olarak.

konsept sebebiyle bir yere gittiğim olmadı. menüdeki seylerin lezzet ve fiyatına bağlı.

Asla gitmem, üzgünüm. Eski görünümlü nostaljik şeyleri sevmem. Hüzünlü, depresif ortam, paramla rezil olacağım.

fikir almak icin en uygun ortamlardan birindesin bence.

mudavim mekani olabilecek bir konsept bence. muzik secimi ve sunumu da bu konsepti tamamlayacak sekilde olmali. tas plak ile turk sanat/halk muzigi calinabilir. veya eski tip radyolardan (dekor olacak mecburen) eski trt kayitlari calinabilir.

tum servisler (80ler gibi canlandiriyorum) doneme ait olmali. keza menu de oyle olmali.
ecnebice tatlilar kahveler degil de lezzet odakli bildigimiz tatlar olmali.

ve kesinlikle eli lezzetli bir anne/annane ozeli olan seyler olmali menude.

konsept iyi ama allah aşkına o ismi değiştirin.

gelmeye gelirim ben de -hatta çok severim böyle yerleri- ama tanıdığım çoğu insan gelmez bence, o bir. ikincisi, sen buraya bu antika hedeleri alıyorum diye fiyatları uçuk yaparsan sorun olur :( yani "duvarında bisiklet asılı, içerde kesin garson olarak meriç var ve fiyat olarak da kazık" konseptli olmasın.

granny biraz porno kategorisi gibi olmuş. onu değiştirirseniz iyi olur. anane evi deyin daha iyi :d

bence fikir iyi, her ne kadar zibil gibi yeni açılan konseptli kafelerden nefret etsem de, bence müdavimi baya olur buranın. hayırlı işler umarım iyi gider.

'Nene' güzel bir isim bence

granny büyükanne demek arkadaşlar, porno falan gelmiyor benim kulağıma. İngilizceyi porno sitelerinden öğrenmediğimden olsa gerek. Yani kendinizi geliştirin demiyim ama az mantık yürütün. Anneanneme seslensem 'yuh sapık' mı dersiniz. Hayat size porno olmuş ama bu kafayla pornoda kalırsınız ben diyiim. (kusura kalma kardeş senin duyuruyu da nene gibi azar-tembih malzemesi yaptım)

@sadegazoz niye duyar kastın gereksiz yere? Dünyanın her yerinde granny akla porno kategorisini getirir, çünkü şaşırma ama insanlar çok porno izliyor. Amerika'da cougar de bakalım puma mı anlayacaklar yoksa orta yaşlı sevişgen kadın mı? Veya cafe mature aç türkiye'de acaba insanlar olgun anlamında mı alacak bu sözü? Bu tarz kelimelerin insanın aklına cinsellik çağrıştıran şekli ile gelmesi doğaldır, git çocuğunu azarla lütfen.

gelmem.

@jangbogo he ayar yaptım ben biliyorum. Ama bu 'öyle anlaşılıyor' durumunu basıyor şu ara. Ben de kendi sesimi düşüncemi görünür kılmak istedim. Porno izlemek ayrı, hayatı porno gözden algılamak ayrı. Barbarlaşıyoruz gibi geliyor son zaman. Ben durduğum bu yerden öyle algılıyorum.

var.

bankalarda oluyordu işsizlik sigortası gibi bir sigorta.
belli bir ay ödeme yapıyorlar ama şartları var araştır önce kaç aylık sigortalı olman falan gerekiyor diye.

banka şubelerine sorabilirsin.

Bu yüzden yüksek miktarda dövizi evimde tutuyorum.Öyle bi yere koydum ki benim diyen hırsız bulamaz,alarm sistemi zaten var. Bankada para bırakmıcam,güvenmiom bunlara.Yunanistandaki gibi olursak nolcak?Günlük para cekme limiti filan.Gelemem öyle seylere.Tavsiyem imkan varsa fiziki olarak sakla paranı.

(git: 1140060)
valla el konulma falan olursa, devlet bankacılık sisteminin dibine dinamiti koymuş olur. ceza, yaptırım vs. olacağını da hiç sanmıyorum, maksat laf çıkarıp göz korkutmak.

öyle bir şey olursa hatta bırak olmasını lafı bile olursa zaten memlekete komünizm gelmiş demektir hayırlı olsun der çekeriz kızıl bayrakları sıkıntı yok.

Sapık değil de biraz şey, nasıl desem amsalak :/

ya ahahaha
çok mu darmış çevresi çocuğun neymiş
aynı taktikle bir kız arkadaş grubuna yürünür mü ya? sapık demezler de baya kötü şey söylerler. rezilliğin daniskası

demek ki yakisikli degil. yakisikli olsa ay ne karizma cocuk olurdu. tipsiz olduguna gore alaya alinmis.
chichanin dedigi de dogru tabii. amsalak.

Birde şunu düşünemiyor kızların birbirinden mutlaka haberi oluyor.En azından bir tanesine yazar insan hepsine yazmak nedir.

2 altın kuralı çiģnemiş.

1- bir kıza yazıyorsan asla arkadaşlarına da yazma.

2- bir kıza yazıyorsan önce en yakın arkadaşlarıyla kanka ol.

sapık değil de masaya meze olmuştur (sohbetlerine malzeme olmak anlamında). aynı zamanda abaza damgasını yemistir.

bir sonraki hedef bu kızların kapsama alanının dışında birisi olmalı. aynı okuldan bile olmaz.

Hoş bir manzara değil ama üzerine lanetler yağdıracak, vodoo bebekleri yapıp ateşe verecek bir durum da yok bence. Amsalak olabilir, ona bir şey demiyorum ama başıma bir şey gelmeyecekse bu adam sapık olmak zorunda değil.
Ne yani bir kızla olmadı diye o kızın çevresi direkt seçeneklerin dışında mı kalacak adam için? Hadi bir ilişki olur, ayrıldıktan sonra kalkıp kızın yakın arkadaşına yürümezsin tabii ki ama bu öyle bir şey değil ki.
Asıl saçmalık bu kısımmış gibi geldi bana.
Hoş değil, abazalıktan yapılmış bir hareket olduğu da ortada ama sapıklık bu değil.

Sapık degil de ağır abaza, yoklukta kalmış, muhtemelen bu işlerde beceriksiz ve boş insan oldugunu dusunurum.

dalga geçerler ama bir arkadaşım 3 kuzenle,diğeri en yakın iki arkadaşla çıkmıştı. hatun milletinin ne yapacağı hiç belli olmuyor .

ağır abazan. Üniversitede kızlar böyle tipleri hemen yayar abi geçmiş olsun.

Eskisehir

Ankara'ya gore daha yasanilabilir daha gerilimsiz geliyor. Ki Eskisehir icin 4k iyi bir maas bence.

Not: Eskisehirliyim

^Comfort zoneum eskişehir. Çıkayım mı artık?

Trafik keşmekeşten pek hoşlanmıyorum bu arada.

direk iş ve maaşa göre karar verirdim. trenle 75 dk mesafedeki yerler sonuçta.

eskişeer.

eskişehirliyim. 4k iyi maaş, kesinlikle ankara'ya gitmezdim. tabi ben küçük ve cıvıl cıvıl şehir seviyorum, ondan.

eskişehir derim

Geçen bir duyuruda "Türkiye'nin en yaşanır şehrini Eskişehir görüyorum." demiştim. Yine aynı şeyi diyorum.

Ben 5 sene Eskişehirde üni hayatından sonra Ankaraya geldim zaten burada doğup büyümüştüm. Eskişehirdeyken arkadaşlar ortam falan çok iyidi o zaman sorsan kesin es es derdim fakat geçen gün gittim sanki çok boş geldi bana bir özelliği kalmamış gibiydi. Bana göre ortamdı orayı güzel yapan, Ankarada da çok bişi yok ama başkent işte imkanlar falan hep daha fazla.

ankara. canım eskişehire gitmek istediğinde de binerim trene 1 saat 15 dk sonra oradayım.

ankara derdim. paran varsa ankarada hayat guzel cunku. ayrica eskisehir'in gelecek yillarini hic iyi gormuyorum. sehir ici habire trafik var ve yollarin genislemesi de mumkun degil. merkez acayip karisacak.
dogma buyume eskisehirliyim, son 6 senemi de ankarada gecirdim.

Kesinlikle eskisehir.
Istanbulda yasadim. Ankarada yasamaktayim. Eskisehire haftada iki gun gidiyorum. Eskisehir yorucu olmayan bir kent. Istanbulda ise gidip gelmek icin 2 saat yolda zaman geciriyorsunuz. Ankarada da is cikislari vs cile. Trafik sikinti. Insanlar farkli farkli... dilencisi susu busu... iyi kopugu... ama eses oyle degil. Derli toplu... bir saat icinde uyanip hazirlanip ise gidebiliyorsunuz. Eskisehiri yasanbilir olarak nitelendiriyorum. Insani medeni, hayat genel anlamda ucuz. Parani esesde kazan, ye ic, arada gezmek icin her yere yakin.

ankaralıyim. ankara'ya aşığım.
16 yıl eskisehirde yaşadım ve calistim. ankarada olmayı istemedim. cunku ankaranin her adımı çile.

şimdi başka bir yerdeyim. ankara'ya dönme şansım var. ben eskişehir için uğraşıyorum. daha az maaş alacak ve lira verecek olmama rağmen. ailem arkadaşlarım ankarada ama ben eskişehire dönmek istiyorum. bebeğim var. eskisehirde büyüsün.

doğma büyüme ankaralıyım, eskişehire taşınalı yaklaşık 5 yıl oldu. maddi imkan açısından, kesinlikle eskişehir. 4k burası için iyi bir maaş, ankara için aynı şeyi söyleyemem. biraz küçük ama ortamın varsa hiç sıkmıyor seni bu durum, herşey var çünkü. insanı da daha modern geliyor bana ankaraya göre. bazen gidiyorum ankaraya, biyerden biyere gidene kadar canım çıkıyor, bu yolu eskişehirde yapsam etrafında iki tur dönerdim diyorum. yalnız büyüyen trafik sorunu hakkında katılıyorum diğer arkadaşlara. ışıkları insanı biraz delirtiyor. ha bi de biraz soğuk..

ama sonuç eskişehir.

Eskişehir diyorum.Ulaşım, sosyal ve kültürel olarak Ankara'dan aşağı kalır yanı yok.
Her yere trenle veya araçla gitmesi kolay bir yer.En önemlisi Eskişehirliyim diyorsunuz kendi memleketinizde kazandığınız 4k Ankarada kazandığınız 5kdan iyidir.Farklı bir şehirde çalışan birisi olarak söylüyorum.

eskişehir romantikliğiniz beni öldürecek.
eskişehirde bi bok yok. saçma sapan havuz yapıp adını plaj koymuşlar adfasdf ankarada olsa 40 yıl dalga geçerdiniz. eskişehirde olunca vaaayyy oldu. en basit uçağa binecek olsan ankaraya geleceksin. eskişehir bildiğin köy. her yer tantunici saçma sapan bi memleket.

Ankara. Eskişehir çalışma ortamı leş. Firmalar sallantıda. Genelde kendini geliştirme imkanın olmuyor.

Eskişehir'de öğrenci değilsen yaşamak bildiğin eziyet.

Ankara iş güç için çok daha iyi. Paran varsa Ankara çok rahat bir hayat sunuyor.

askerlikle alakalı olan diye hatırlıyorum. ben militaristim dediği sahneden sonra olması lazım.

www.youtube.com bu mu?

oiiy oiiy nedir tam anlamadım ama ilk gösterisinde (bir tat bir doku veya ondan da önce leman kültür'deki gösterilerinde) türk robocop yapıyordu. böyle robotun hareket ederken çıkardığı sesleri yapıyordu ağzıyla. o olabilir mi? türk robocop cem yılmaz diye arayın.

hocam fake&dolandırıcı. facebook yorumları diye bir şey yok, sıkmışlar yani. bence almayın biraz para biriktirin öyle alın.

(bkz: seems legit)

şaka şaka. link bi garip.

sahte gönderecekler. piyasada sahtesi çok var çünkü. bende 45 numara kahverengi orjinal var, 2-3 defa giydim. istersen 100 liraya göndereyim sana. hiç benim tipim olmayan bi ayakkabı çünkü. yer kaplamasın.

www.youtube.com

ya aslında geçen hafta bot aldım ama donanım haber ölücülüğüm tuttu sırf 100 lira diye alıcaktım (kapitalizm qeyf), iyi ki sormuşum bana da saçma geldi zira.


@karlmarx 45 büyük ya 42 maks 43 giyiyorum.

bit yeniği değil deve kazığı var. karşında muhatab bulamayacağın kişiler. pzt açık adres sor, ticaret ünvanlarını sor köşeye sıkıştır.

formu doldurunca onlar seni arar; burdan arıyoruz siparişiniz var diye yoksa her önüne gelene kargo gönderseler onlar kazık yer.

alma/aldırma.

Kışın günler kısa oluyor. Kısa dönemse hemen biter. Ben olsam aradan çıkarırdım. Tabi soğuğa dayanabilecek biriysen.

ankaralıyım, dayanırım sanırım

git de gör e..

kışla ne alakası var ya.

şubat celbi, acemili biterken bahar geliyor zaten. kış deidğin kasım-aralık-ocak-şubattır en fazla.

git zaten iş bulma ihtimalin yok suan.

kısa dönem mi uzun dönem mi deseler şahsıma yine uzun dönem derim. her gün o kışladan dışarıya çıkmak nasıl bir duygu bunu ancak askerdekiler bilir.

askere gitmek, bedelli askerlik diye ağlamaktan bin kat daha kolay. yedek subaylık maaşının olması açısından şahanedir. ancak iibf mezunları takım komutanı oluyorlar yedek subay iseler ve eğitimleri 2.5 ay sürüyor, hem de meslek kurasına tabi olanlardan ciddi ağır bir muamele görüyorsunuz. askere git, gerisi şans olsun.

@goodz sen gördün herhalde ?

@rain when i die bedelli askerlik yapacak param zaten yok :) o ihtimal dışı, gidelim bakalım ne çıkacak bahtımıza.

Geçen şubat celbiyle kısa dönem olarak askere gittim. İş konusunda ben de senin gibi umutsuzdum. Hatta gir bak profilime açtığım duyuruya.. Askerden gelince 1,5 ay sonra işe başladım.

Git çıkar aradan kafan rahatlasın.

Ben de merak ediyorum. Bu hafta mülakata giricem.

@glam hangi mülakat nerenin?

Bir arkadaşım 16 mülakatta elendi sanırım tam saymadım ama şu anda Ankara Dhmi de çalışıyor uzunluğu bir süredir. Mülakata girdiği dönemlerde cemaat daha aktifti.

Kesin bilgi : vardır.

eski erkek arkadasım su an hazine müsteşarlığında çalışıyor. bir ' tanıdıgını' referans vermiş öyle dedi. eminim torpil değildir!

tabii ki oluyor.

ama bunlar 10 kişide taş çatlasa 2-3 kişidir herhalde kişi çok başarılı olsa da torpilsiz girme şansı yok mu yani? Tamamen olmadığını söylemiyorum özelde de devlette de akademide de vardır.

taş çatlasa 10 kişide 1 artık ne yazık ki. o da misal tika 10 kişi alır kpss 92 üstü puanla, yds ve kpss puanları hesaplanır. 40 kişi çağırırlar ki daha torpilli olanlar bu listelere giremez. oradaki 40 kişide akrabasına vs ulaşabildiğine söyler gene torpil döner.

@free bird torpilli giren mi torpilsiz giren mi 10 kişide 1? Ben dışişlerine bile giren 2 kişi tanıyorum cidden başarılı kişiler. Torpilleri varmış mıdır bilmiyorum ama zannetmiyorum çünkü gerçekten çok başarılılardı şimdi bunlarda torpil var mıdır?

arkadaşlar bu vardır diyenler birebir yaşadınız mı böyle bir durumu? ben de merak ediyorum. devlet işlerin torpilsiz bir şey olacağını sanmıyorum ama yine de birinci ağızdan duymak isterim. çünkü bazen insanlar başarısız olduğunda da torpilin arkasına saklanabiliyor. özel sektörde de çok torpil vs. lafı dönüyor ama birçok insanın torpil olmadan kendi başarısıyla çok iyi yerlere geldiğine de şahit oldum. yani bu torpil durumunu birebir yaşadınız mı ya da şahit oldunuz mu?

@ sour kpss a'da dedim evet mülakat eşittir torpil imajı var ki haksız değil torpil olmasa bile çok subjektif bir şey mülakat. Aslında demek istediğim evet birkaç kişide torpil oluyordur ama sonuçta yoldan geçen adamı almıyorlar, o kadar puan sınav vs. gerekiyor. Bunları başaran herkesin de tanıdığı yoktur herhalde oralarda

edit: bir de kendi başaramayınca torpil vardır yeeea lafı edenler var ki ülkemizde sıklıkla var bunun arkasına saklanan var. Çamur atma.
not: torpil hiç yoktur demiyorum

Odtu mezunu kpss'si 96 olan bi arkadaşim bile BDDK'ya murakıp atanmak için torpil buldu. Düşün ODTÜ mezunu kpss'si 96.

Ha tabi ki de hangi partiden olduğu az çok tahmin edilebilir.

yani mülakat aşamasına gelince illa bir yerlerden referans mı bulmak lazım. Günümüzde torpil hak yemek için değil hakkını yedirmemek için yapılıyor herhalde bu kadar başarılı adamlar bile torpile ihtiyaç duyuyorsa

Mulakatin oldugu yerde referans şart. Birebir henuz kendim yasamadim ama acik acik evet referansla girdim diyen cok insan taniyorum. Kpss A bilgim yok ama kendi alanimla ilgili bir sinavda ozellikle cok bariz bu. Yazili sinavdan defalarca 80 90 alip mulakatta da sorulara dogru cevap verip elenen cok. Bu torpil yuzunden komisyona isyan edip mahkemelik olan tutuklanan arkadas var. Torpilsiz yerlesenlerin istisna oldugunu dusunuyorum. Bir ihtimal. Basariyla cok baglantisi yok gercekten. Insanlar artik yazili sinava girmeden once referans aramaya basladi. Evet dediginiz gibi basarisiz olsam da yerleseyim degil, basariliyim hakkim yenmesin kendimi garantiye alayim dusuncesi var artik neredeyse.

ıse gırmıs bırınden 'burada da tr sartları gecerlı' sozunu duymustum.

Birinci ağızdan söylemek gerekirse, referanssız girenler, referansla girenlere oranla çok daha az. Bu bir Türkiye gerçeği, maalesef.

Ancak sen A grubunda Türkiye derecesi yapacak puan aldığında, hakkın yenmesin diye bir referans bulmak zorunda bırakılıyorsun. Çünkü bulamazsan senden daha az başarılı birisi senin önüne geçecek. Bir nevi hakkını yedirmeme çabası diyebiliriz, ne kadar masumane orası tartışılır.

Mevcut baskın görüşlere ters görüşte olsan da gerçekten başarılıysan, önemli kurumlara girme imkanın var.

Şimdiye dek de, gerçekten elinden geleni yapıp da iyi puan alan ancak bir kuruma yerleşemeyen birini görmedim ben. Elbette yoktur demiyorum ama benim gördüğüm herkes emeğinin karşılığını aldı.

Spesifik soruları olan da varsa mesaj atabilir.

genele vurunca 10 kişiden 1'i torpilsiz girmiştir, a kadrosu için.
dışişleri genel olarak bunun yegane istisnası sayılabilir. her kurumda aynı olmuyor torpille alım oranı. torpil olmasa bile doğru kişiyi referans göstermişlerdir girerken. ya da sam'da staj yapmıştır oradan birileriyle tanışmıştır. onlar yönlendirmiş olabilir.

3,50 kesinlikle olur diyebiliriz

Bilemeyiz, kimse bilemez. Bilinse herkes zengin olurdu.

Bugun %12 mevduat faizi veren banka var. 3.3 lirayi 1 sene faize koysan vergisini dussen 3.63 lira eder seneye bugun. Dolarin mevduat faizini gecmesi icin 3.63 u gecmesi gerekir. Gecemedigi yillar olmus, Hatta tl bazinda negatif getirdigi yillar olmus. Son 2 ayda 1 yillik mevduat artisindan fazla getirdi daha ne kadar cikar kestirmek guc kuresel piyasalara Trumpin nasil bir baskan olacagina ve Turkiye'deki beceriksizligin devam edip etmeyecegine bagli biraz da.

Ben 3.50 olur mu 1 seneye diye dolar almazdim, dedigim gibi banka daha cok faiz veriyor. 3.63 gececegini dusunuyorsam alirdim.

@robokot

ekonominin e sinden anlamıyosun. enflasyonun karşısında tl faizinin ne önemi var.

@dramadi, enflasyon ne alaka yahu? Parayi mevduatta tutmak vs. dolarda tutmak arasinda bir karsilastirma yaptim. Parayi mevduatta tutup faiz mi alayim yoksa dolarda mi tutayim diye dusunen biri benim yukarida verdigim hesabi yapar (dovizin faizini de hesaplasin bir zahmet onu eklemedim). Seneye dolarin hesabini gosterdigim rakami gececegini dusunen birinin dolar almasi mantikli olur. Tabii ki baska yatirim cesitleri de var; ben bu ikisini karsilastirdim cunku en cok sorulan bu. 2017 eylulde dolarin 3.5 olacagini dusunuyorsaniz banka turk lirasina daha cok faiz verir o surede paraniza diyorum (o sure sonunda paranizla daha cok dolar alirsiniz bugun dolar alip bekleyen birine kiyasla, basit matematik). Ekonominin e sinden anlamadigim cikarimini nereden yaptin bu basit sey uzerinden?

bu konuda münasip bir yerinden sallamak dışında bilgi vermenin imkanı yok.

Beyler adam 4 olur mu diye sormuyor, siz ayda mı yaşıyorsunuz? Daha dün 3,40'ı gördü 2017 eylülde 3,50 görmesinden bahsediyorsunuz.

turkuaz ihtimaller dahilinde evet, fakat gecmise bakarsan dolarin 3.01 gordukten sonra oraya 1 sene daha ugramadigi olmus; hatta 2.79 a kadar inmis oradan. Bu sene ayni seyin olmayacagini nereden bilebilirsin? Evet bana sorarsan ihtimaller dahilinde 3.5 1 sene icinde gorulur (hatta bakarsin bu hafta gorulur?) ama butun parana iddiaya girelim desen giremem. Akli basinda olan da girmez.

kimse bilemez. ama en az 3.60 olur. bunu herkes bilir.

Mevzuat dediğin devletin bir yaratımı. Devlet çıkıp da "el koydum mevduata" derse elbette bunu da kılıfına uydurur (ohal khk vb). bu anlamda bu ülkede hiçbir şeye %100 güvenli damgası vuramazsınız.

Ha nedir? tarihte örneği yok. hiçbir zaman mevduata el konulmamış. yapılan şeyler şunlar olmuş:
1. batan bankalardaki mevduatlar çok geç ödenmiş.
2. hiperenflasyon nedeniyle mevduatların alım gücü düşmüş (bu da bir tür vergi)
3. faizlere baskı yapılmış, halk dövize yönlendirilmiş.

Yılbaşı kurundan döviz bozmak gibi bir şey pratikte mümkün değil. kuru sabitler, döviz alım-satımını yasaklar, istediği kısıtlara göre mevduatları tıraşlar veya el koyar. olabilecek pratik yöntem bu.

Peki bu durumda banka hesabında döviz biriktirmek güvenli midir?

Güven göreceli bir kavram. Devlet müdahale etmediği sürece güvenli. Tarihte de hiç el koyma yapmamış. Bundan sonra yapmayacağının bir garantisi var mı? Yok.

bankacılık sisteminin temeli güvene dayanır. bakın siz böyle böyle bir söylenti var denildiğinde bile heyecanlanıp bunun ardını araştırmaya başlamışsınız. devletin böyle bir müdahalede bulunması halinde müdahale sonrasındaki süreçte kim bankaya para yatırır? müdahale sonrası bankacılık sistemi ne hale düşer? bankacılık sistemine olan güven artsın diye bireysel mevduatlara 100 000 tl ye kadar güvence veren devlet sizce böyle bir şey yapar mı? ben hiç sanmıyorum ama kanuna göre bir güvence almanın manası da yok ( türkiye için ) çünkü kanun dediğin şeyin değişmesi 5 dk sürüyor.

www.tmsf.org.tr

Bankasya'da paran olmuş olsaydı güvenli olur muydu?

Bankaların aq. yastık altı en güvenli yöntem, altın yap sakla kimseyle işin olmasın.

oluyor.

evet bu ara dadandılar, sürekli şikayet halindeyim ben de, hem yasaklıyorum hem de şikayet ediyorum.

Aynen, çok enteresandır bana da geliyor baya. Hep kadın hesaplar ve 0 check-in, garip bi durum.

Fol dergiyi biliyorum sadece.

Ama nickini hatirliyorum, yillar once altyazi mevzusu ile ilgili gorusmustuk. O zaman yaptiginiz isi takdir etmistim.

sinemayla zaten ilgilenmiyorum, görmedim duymadım o yüzden. ama harika bir tasarımı var.

duymadım, ankaradayım.

ilk kez duyuyorum. ama ben girerim artık buraya

sinemaya ilgili biri olarak daha önceden bilmediğime üzüldüm.
fil'm hafızasının gösterimlerine gitmişliğim var, önceden biliyor olsam bu etkinliklere de giderdim. Maalesef Türkiye'de değilim ancak Aralıkta bir süreliğine gelicem, bir etkinlik olursa katılmak isterim, facebook sayfasını beğendim bile.

edit: facebook sayfasını 5 arkadaşım beğenmiş. bana denk gelmemiş demek ki hiç.

böyle güzel şeyler niye hep kuytuda köşede kalıyor yahu?

bence sil bu duyuruyu, bir tane tanıtım amaçlı gir makul bir saatte. takip ediyor olacağım artık, emeğe sağlık.

twitterda denk geldi ama hiç katılmadım.

Hiç duymadım.

instagramdan whatnow.istanbul adresine bir yazın bence. etkinliklerinizi duyursunlar

Geçmişe üzülme. Ben de hiç para biriktiremem. Demek ki paraya karşı bir bağımlılığın yok.
İnsan para biriktiriyordur ya da biriktiremiyordur. Karakterini dizginlersin, tamamen değiştiremezsin.

İddia oynamaya gelince, oynayacağın zaman baban annen gelsin aklına. Ama azaltarak bitirmen daha iyi olur sanırım. Bu şekilde maaş harcamak, biraz da "kolay yoldan para kazanma" gibi bir isteğini de gösteriyor olabilir.

hocam daha altı aydır çalışıyormuşsun bu kadar zorlama kendini. keyif aldığın şeyleri yapmışssın çöpe gitmiş gibi de düşünme. ayrıca her ay yarısını biriktireceğim diye de kasma. nasıl keyif alıyorsan devam. hayat kısa.

2k maaşım olsa ben de ağlardım. Durumu iyi bi aileden kız baksınlar sizinkiler. Mesleği olan bi hatun da olur.

Toplamda 12 bin lira harcamissin. Ilk defa kendi parani harciyorsun herhalde, bence bunda vicdan yapacak bir sey yok. Ha iddia aliskanligi cok hos bir sey degil, o konuda bir sey yapsan iyi olur.
Asiri kasmaya illa para biriktiricem tribine gerek yok ama madem para tutmakta zorlaniyorsun, maas yatar yatmaz bir kismini baska bir hesaba ya da yatirim sekline cevirebilirsin. Kalaninj harcarsin.

son iki aydır çalışıp kazandığım bütün paramı imajbet'te kaybettim. sen en azından alışveriş de yapmışsın.

benim kaybım baya dramatik oldu gerçi; yüksek girdiğimden banko kuponlara yöneldim, 1e 2 veren tüm kuponlarım yattı nerdeyse :) ama şöyle de bişey var; kazansaydım daha fazla bağımlısı olcaktım daha ilerisini zorlayacaktım. belki taktiğime çok güvenip ilerde çok yüksek meblalar kaybedicektim. bu yüzden çok üzülmüyorum ama hep bi 'keşke' var içimde tabi hiç oynamamış olmak adına

s1.postimg.org

millet işsiz, ülkede ordunun yarısı pkk yarısı işidle çatışıyor. gerçekten büyük problemlerin varmış.

artık olan olmus, üzülsen de bişey değişmeyecek ki. hem yeni calısmaya baslamıssın, o 6 ayı kendine ' yeni calısmaya baslamıs oldugun için rahatca para harcama ödülü' verdiğini düşün.

ilk 6 yıl diye okudum, biraz üzüldüm. meğer 6 aymış:) 6 ay bişey değil ya.
her ay başında ne kadar harcayacağını iddiaya para kalamayacak şekilde planlayıp kalan tüm parayla altın falan alıp annene versene mesela? hem onun da hoşuna gider.

alışverişe lafım yok da bence bahis olayı hoş değil. allah bulaştırmasın ama oynayanlara saygımı azaltıyor açıkçası.

parayı harcamak için kazanıyoruz. işe yarar şeylere harcamak için...

İlk defa para kazanmaya başladıysan saçma alışverişler yapman normal. İddia normal değil, onu bırak.

seks var mı? seks varsa sıkıntı yok.

eksiye gitme de elinde para kalmaması sorun değil bence. Ye iç gez keyfini çıkar. O para her türlü uçuyor zaten elinden.

50-100 arası olması lazım.

5-10 tane anca. okuduğum kitapları insanlara dağıtırım. rafta mal mal duran kitabın bana bir hayrı yok.

evde cok kitap tutmuyorum, okuyup veriyorum birilerine.... o yuzden 200 civari

4 bin civarında.

200'den fazla.

2000 küsur...

en fazla 20'dir. kütüphaneden okuyorum kitap. hem koyacak yer yok hem de kitaplar pahalı :(

dijital kitapları da sayıyor muyuz?
eğer öyleyse, 60-70 arası birşey.

1600 civarı (kayıtlı 1556'ymış). bir ara bibliomani geliştirmiştim. çoğu o dönemden. şimdi pişmanım ama.

15 falan

Dijitaller sayilmaz))

Sanırım 300 civarı. Mesleki referans kitaplar + başucu romanlar. Bu kadarı bile üstüme üstüme geliyor odamda. Sürekli söz veriyorum kendime, çok elzem olanlar dışında almıcam diye ama, uygulamada sıkıntılar var :/

200 kadar var

700 diyen, 2000 diyen arkadaşlar sayıyorlar mı tek tek? benim bir duvar boyunca kitaplıkta kitabım var ama oturup da saymadım açıkçası. amaç ne ola ki?

pdf olarak yaklaşık 30.000

50 civarı.

@antikadimag
benim hemen hepsi kayıtlı bilgisayarda. elimde bulunan bir kitabı bir daha aldığım olabiliyordu. onun önüne geçmiştim. daha iyi bir baskısını bulduğumda oradan kontrol edebiliyordum. ayrıca ulaşmak istediğimde yerini bulmak kolay oluyordu. bir de takıntılarım oluyor, kronolojik olarak okuyordum bir ara. kayıt altına almam şart olmuştu o dönem.

60-70 civarında.

Hiç saymadım ama en az 1000 civarıdır. Bir oda dolusu ve şehir değişikliğinden sonra hala taşıttıramadım, sırf bir posta nakliyatla taşınması gerekecek kadar çoklar. Kitaplarım en değerli hazinem asla sevdiğim bir kitaptan vazgeçemem.

e-kitap sayılıyorsa 3000'den fazla. sayılmıyorsa 300 falan.

bence yanıtlarda yaş da belirtilmeli. hattâ hatırlanıyorsa ilk kitap biriktirip okunmaya başlanan yaş. istatistik o zaman yorumlanabilir oluyor.
200 (22)

Ben olduğunu duşunmuyorum açıkcasi. Özellikle de iyi üniversitelerde.

koç, sabancı falan değil ya. İyi sayılma yani

yok olmuyor, ben de özelden mezunum ; 3,09 ortalama ile mezun oldum mühendislikten, üstüne çift anadal bile yaptım. Hangi üniversite bilmiyorum; ama kardeşiniz biraz çalışsa yapar.
Not: Mühendislikte şuana kadar bir dersten kalmış, matematik, fizik ve türev dersleri AA ile bitirmiş biri olarak söylüyorum. Üstelik hocalarımız, galatasaray ve odtü mezunları idi. Kısacası iş kardeşinizde bitiyor.

olmuyor

Hocanın kazancı ne oluyor ki ? Cebine para girmez herhalde

sarı çizmeli mehmet ağa. sırf ankarada 10 tane özel üniversite var, sen hangisini sorduğunu söylesen daha net şeyler söylenebilir.

Kardesim ozel universitede okuyor. Ingilizcesi iyi,hazirlik okumak istemedigi ve gereksiz olacagi icin ingilizce sinavina girdi. Sinav cok guzel gecmis. Gel gor ki sonuc aciklandiginda biz sok.
Ilk derse girdiginde de hoca sormus zaten sinava girmedin mi ne gerek var senin ingilizce hazirlik okumana diye, bizimki durumu anlatmis.tabi hoca burslu oldugunu ogrenince "hmm simdi senin durum anlasildi" diyip gulumsemis biladere

burslu öğrenciye ekstradan öyle kolay kolay yük bindirebileceklerini sanmıyorum. bu tip bir adaletsizlik ya da farklı muamele, öğrenciler arasında çok dikkat çeker.

okulla bölümün adını verirsen daha net cevaplar alabilirsin.

Burslu okudum, bilerek bırakma diye bir şey görmedim.

imkansiz, adlari cikarsa is kapanmaya kadar gidebilir.
ben de ozelde okudum. ihtimal vermiyorum.

Tam tersine, özel üniversite gibi bir rahatlık yok. Ben devlete geçtiğimde hocaların kalitesizliği, kafa yapıları, eğitim kalitesi sudan çıkmış balığa çevirdi beni.

Eğer özelde yapamıyorsa devlette hiç yapamaz.

Bunlar şehir efsanesi. Vakıf üniversitesi mezunuyum belki de öğrencilere en fazla yükleneninden. Hoca zorluyorsa (bundan kastım ödev, proje, sunum, araştırma vb. faaliyetler) bil ki kardeşinin faydasına olacaktır. Mantık dışı şeylerden kastın nedir, açarsan daha sağlıklı yorum yapabiliriz.

burslu okudum. oluyor. öğrencilerin belli kısmı, özellikle okulun büyükbaş yöneticileriyle arası iyi olan hocaların derslerinde kasten bırakılıyor.

Üniversite öğrencisini sen okuldan alamazsın mantıksız mantıksız yazma. "Veli" gibi bir kavram yok üniversitede. "Çocuk pert olmadan," ne demek yahu? Yarın öbür gün işi zor geldi aldık işten mi diyeceksin? Bırak ne yapıyosa yapsın. Abisine/ablasına gelir dert yanar; he gülüm he der geçersin. Bu kadar duygusal kasmaya gerek yok okul zormuş diye.

valla ben üniversiteye girerken neler diyorlardı, hocalar bırakıyorlarmış yok zenginler bursluları eziyormuş falan... girdim hiçbirini yaşamadım tam tersi çok güzel bir dönem geçirdim.

yoğunluk belki idealistliktendir, iyi bir üniversite-bölüm ise. Ha ticarethaneyse belki bırakıyorlardır bilemiyorum (üstte birkaç arkadaş öyle demiş) ama ben çevremden hiç duymadım.

Hatta şunu söyleyeyim, iyi üniversitelerde zaten hocalar böyle şeyleri yapmaz (yönetim istese bile ki istemez). Kötü saçma üniversite desen, öğrenciler pek parlak olmuyor ve hocaların aralarında yaptığı-benim duyduğum muhabbet hep "şunu mezun edip kurtulalım bi" oluyor. Bıraksalar okul para kazanabilir ama hocaların başına dert.

edit: mesela bir arkadaş demiş burslu olduğu için hazırlık okuttular geçemedi diye.(ki aslında bedava olur ama kalma ihtimalini mi düşünüyorlar ki anlamadım onu tam) Mesela benim durumumda ben hazırlık okumasam okuldan 4 yıl burs (para) alacaktım, hazırlık okudum 5 yıl para verdiler bana :D üniversiteden üniversiteye değişiyor olabilir işte ya.

özel üniversitede bilerek bırakıyorlarmış, ya da tam tersi çok kolaymış soruları veriyorlarmış tarzı spekülasyonlar genelde özel üniversitenin önünden geçmemiş kişiler tarafından kulaktan dolma şekilde çıkarılan şehir efsaneleri tıpkı burslularla köpekler giremez, bursluları dışlıyorlarmış eziyorlarmış vs. gibi. Tam tersi özel üniversitede burslular genelde el üstünden tutulur gıptayla bakılır, kimse de kimsnein burslu olup olmadığını bilmez, hocalar da arkadaşlar da. Tabii özel var, özel var. Şimdi dershane gibi her yere açılanı da var ama onlarda bile öyle olacağını zannetmiyorum yoksa o okul batar.
Tipik öğrenci şikayeti liseden sonra zor gelmiştir.Alışır. @mrtkrt'nin dediğini tam anlamadım burslu adama neden hazırlık okuutup hem 1 yıl bedava okutsunlar hem de üstüne 9 ay boyunca ekstradan cep harçlığı burs versinler bu anlamda rodrigues+1

(bkz: açığa satış ) ya da viop da satış yapabilirsin.

@tosunpasa, viop sadece endekste değil mi?

Ben mesela gsray rivadan dolayı gazı alıp 42'ye çıktığında short sell yapmak istiyordum.

o zaman açığa satış yapman gerekir. aracı kurumunu ara onlar daha detaylı bilgi verirler.

inanıyorum.hatta bir olay anlatayım.

bizim evde dış kapı geceleri kilitlenmez. neyse bir gün evde herkes uyuyor, annem de uyurken bir rüya görüyor. rüyasında bizim evin kapısı açık, eve hırsız giriyor ve evdekilere zarar veriyor. annem tabi rüyanın etkisiyle korkuyla yerinde sıçrayıp babamı dürtüyor x git kapıya bak diye. babam da aldırmıyor tabi ne alaka gece gece kapı deyince, " git kapıya bak, kapı açık " diyor. babam söylene söylene kapıya gidiyor ve kapı yarıya kadar açık.

bu en basiti, bizim valide biraz efsunlu daha ne hikayeler var.

inanıyorum. ama ben çok şeye inanıyorum ciddiye almayabilirsiniz. uzaylıların projesi olduğumuza falan da inanıyorum. matrixvari şeylere de inanıyorum.

hayır. hiç.

inanan insanlara da inanAmıyorum.

@coyote noldu aplam ne cini yav?

ya benim sorum öyle cindi melekti değil.. mesela özel güçleri olan insanlar gibi

hayır.

Televizyonda çıkıyorsa kesin inanırım.

@evimin paspası noldu??

Ne kadar özel olduğuna bağlı.

İnanıyorum ama abartılı olanlara değil. Kendim yaşadığım bazı şeyler ve fazlaca güvendiğim insanların yaşadığı normal olmayan şeyler var. Sonuç itibariyle yalnız olmadığımız kesin.

ya gençler siz soruyu bu evrende yalnız mıyız gibi anladınız da soru o değil. mesela aramızda dolaşan supermanler falan var mı insan kılığında. böyle şeyler :D

İnaniyorum diyenler Faydal site bakirkoyruhsinir.gov.tr

ufak tefek tesadüfi şeyler vardı sadece ama ben onları saymıyorum. paranormal şeylere ve özel gücü olduğunu iddia eden varlıklara da inanmıyorum. başıma gelirse ancak.


dini varlıkları bunların dışında tutuyorum tabii.

Inanmiyorum

inanıyorum ama inananlara inanmıyorum.

İnanmıyorum, yalnızca bazı insanların bedenlerinin elektrik yükünün farklı olduğunu düşünüyorum. Mesela bazısının vücuduna, kaşık çatal vb yapışıyor, mıktanıs gibi adamın vücüdu. Bir diğerini 220 volt elektrik çarpmıyor örneğin. Var böyle insanlar. Ama bunların paranormal olaylar olduğunu ya da özel güçler olduğunu düşünmüyorum.

Bu arada @evimin paspası anlatsana biraz, heyecanlı gibi, gece gece iyi gider. kıpps.

bana anlat :D

gece gece alta sçırtmalı gruplar <3

inanmıyorum. inananları ciddiye almıyorum.

hayir.

ustalara saygi kusagi yinede:
cCc sirlar dunyasi cCc kalp gozu cCc

başıma gelmeden inanmam.

nedense hiç başıma da gelmez. burdan yeri gelmişken tüm cin kardeşlerimize tekrar meydan okuyayım.

denklemci ve old possum +1

daha bilimin kanıtlamadığı, bilemediği bir çok şey var fakat cinlermiş şeytanlarmış musallatmış inanmıyorum.

Hayır. Asla ve kat'a

paspas olmadı senin hikaye etkilenmedim ben. bi de borderline şizofreni hep bunlardan demişsin. sjhdjs. olur mu ablacım ya bunlardan. tıp çaresiz ağlıyor şu an resmen djdjs.

neyse benim sorum zaten cinli perili şeyler değildi. mesela zamanda yolculuk yapan insanlar, güç kuvvet olayı aşmış gitmiş insanlar gibiydi. insanlardan saklanan kendilerini ifşa etmeyen vs. bi kişi de doğru anlamadı mk soruyu

Benim çoraplar kayboluyor evde, bu da sayılır mı?

hiç başıma gelmedi. başına geleni de görmedim. evrende madde ve onun oluşturduğu bilinçten başkasını bilmiyorum.

Nö.
Kucukken eger boyle bir sey varsa goreyim diye gece yarisi karanlikta dolasip yuksek sesle "Haydi cikin ortaya " derdim, hicbir sey cikmazdi:) Ben isteyince cikmadilar, simdi ciksalar da saymam zaten.

İnanmıyorum ama gençlik çağlarımda kardeşim, teyze oğlu ve ben ruh çağırma seansı yapmıştık. Kimse bir dümen çevirmemişti ama o fincan oynamıştı. Sorularımıza cevap almıştık.

Hala çözebilmiş değilim nasıl oldu nasıl bitti.

İnanmıyorum ama korku filmi izlediğim gece popomu tuta tuta koridorda yürüdüğüm doğrudur. O saatte koridordan annem çıksa korkar, çığlığı basar, kafasına bir şeyler geçiririm zaten. Hani, birisi köşeden çıkıp Bö yapsa korkarsın ya, o köşede birinin beni beklediğini ve şaka yapacağını bilsem, yine Bö dediğinde korkarım. Adrenalin hassası bir yapım var, kendi halime bıraksam korkarım hemen. Bana biri gelip 'Seni korkutacağım' dese ve korkutsa, korkarım.

Küçükken çok inanıyordum. yine de şahlanıyor'un yaptığından biz de yapmıştık. Lisedeyken bir kağıda Evet-Hayır ve harfleri yuvarlak içine yazıp, sonra da tam ortaya bir yuvarlak yapılıyordu. Tam ortaya bir bozuk para konuyordu. Ruh çağırmak isteyen kişiler parmağını o paranın üstüne koyuyordu ve birtakım dualar okunuyordu. En sonda da 3 kere ‘Kalpler aleminden X’in kalbini çağırıyorum’ denince para hareket ediyordu. ‘Kim hareket ettiriyor parayı’ diyordum, sonra bir benim parmağımı bıraktılar ve para hareket etti. Tek başıma hareket ettirince inanmıştım ama sonradan bunun ‘ideomotor refleksi’ olduğunu bir belgeselden öğrendim, ayrıntılarını falan da karşılaştırınca gerçekten de ideomotor refleksi imiş yaşadığım.

O dönemde bizim eve ruh çağırdıydık. Sonra o ruha "Gider misin" demiştik, gitmemişti. Çok inatçı çıkmıştı. "Ey ruh, gider misin" demiştik, Hayır deyip durmuştu. Ben en son "Annemler 10 dakikaya gelecek, gitsen iyi olur ruh" demiştim. Gitmeyince, "E kal bari evde, ne yapayım. Sen bilirsin ruh" demiştim. Bir süre ruh bir şey yapacak mı diye bekledim, yapmayınca ruhu da sallamamıştım, ‘Evde kendi halinde takılıyor’ diye karışmamıştım.

8 yaşındayken Chucky’yi izlemiştim ve çok korkmuştum. O yaz, kuzenim bana kızıl saçlı, mavi gözlü bir bebek hediye etmişti. Bildiğin Chucky’nin dişisiydi. Geceleri bebek canlanıp cinayet işleyecek diye uyuyamıyordum, gündüz uyumaktan yorgunluk gelmişti. En son durumu ele aldım ve bebeğin gözlerini yerinden çıkarmadım ama sinirleri olduğunu düşündüğüm bir yerden kör ettim. Bir de bebeğin sağ kolunu kullandığını düşünerek sağ omzunu çıkardım. Bir de sağ kasığından bacağını çıkarak ailemi korudum, olası bir bebek cinayetini engelledim. Sonuçta, kör, topal ve kolsuzken ben daha güçlüydüm; aileme bir şey yapmadan engelleyebilirdim.

Ayrıca, yatağımın altında bir canavar yaşadığına ve yataktan taşan vücut parçalarımı keseceğine inanırdım. O yüzden gece yataktan el-ayak-bacak çıkarmamaya çok özen gösterirdim.

Onun dışında ne kadar Sadettin Teksoy varsa izler korkardım, ne kadar şehir efsanesi varsa hepsini birbirimize anlatırdık. 15 yaşından sonra bana bir skeptisizm geldi. Ondan beri de adım adım inanmamaya başladım, sonra zaten hiçbir paranormale inanmaz hale geldim.

inanmam. inanana da ya salak olması ya da psikolojisinin bozuk olması varsayımıyla yaklaşırım. ikisi de değilse çok ciddi bozarım.

öyle özel güçmüş falan inanmam saçma bence. inananlar hakkında da bir şey düşünmüyorum herkesin inanışı kendine bi yerde.

askldjlkj çoğu dadananın/bunlara takanın işsiz olduğunu düşünüyorum. paranormal bir şeylere inanmıyorum.

(bkz: reza zarrab)
bana ilginç geliyor.

hiç anlam veremesem de sezer'in anayasa kitapçığını fırlatması var.

reza zarrab, gecmiste yasanan banka hortumlamalari, ani devaluasyonlar.

(bkz: gazi erçel )

bavulla para getırmenın yasal olması

hilmi hacaloğlu imiş.

zarada falan slim fit satıyorlar hep. oraya bakın isterseniz.

h&m'in de kalıpları çok geniş değil öyle. güzel şeyler oluyor genelde, fiyatlar da zara'ya oranla falan çok uygun.

çok da zayıf değilmişsin ya, ben 180 boya 55 kilo idim üniversiteye başlarken...

hocam başka yerlere sor, dışarıda bir yerlere daha ucuza yaptır.

Apple store a da sor. Sadece ekran degistirebilirler.

efor teknik'le de görüşürüm tabi de,

vuruktan dolayı ekranın şekli milimetrik de olsa bozulduğundan yeni ekran oturmuyor diye biliyorum. apple aynısını dedi, gittim başka yerde yaptırdım taktılar valla ekranı diyen var mıdır ki?

dışarıda takarlar. kasayı da düzeltirler bir şekilde. ipad de başımıza benzeri geldi yapan adam düzeltti sağolsun. süper olmadı ama ekran oturdu işte.

Ben hayatım boyunca hareket halindeki hiçbir taşıtın içinde uyuyamadım. Hatta aracı geç, uzanamadığım zaman uyuyamıyorum normalde. koltukta vs.
Servisle işe gitmeye başladım ve 1 ay kadar sonra servise bir gözü kapalı binenlerden birine dönüştüm. 12-1de yatıp 5buçukta kalkıyordum ve yetmiyordu doğal olarak. Ben de hayatta kalabilmek için ister istemez hayvanlar gibi uyumaya başladım serviste. İşin sırrı uykusuzluk yani

o servisin yolda tıngır mıngır gitmesi bazıları için (bkz: ben) pışpışlanma etkisi yaratıyor. istesem de bir araca binince uykuma mani olamıyorum.

Bir yerden sonra alisiyormussun. Normalde iki saat az uyuyarak yasamina yeni iki saat katmis oluyorsun.
Ben hayatim boyunca hareket halindeki her tasitta uyudum :( ucakta koridor tarafindaysa indikten sonra yanimdakinin uyandirdigi cok oldu :(

az once hayatının %10'unun yolda geçtiğini söyledin. ve hala soruyor musun bunun sebebini :)

sen uyumayıp napıyorsun 2.5 saat boyunca? uyumak en mantıklısı bence.

gece uyumakla alakası yok, sabah uyanmakla alakası var ve ne kadar kalkıp duş alıp hazırlansan hatta belki bir şeyler atıştırsan bile o servise binince uyunuyor telefonla ya da çevrenle ilgilenmezsen. gözünü kapat sadece yol bitmesin isteyeceksin.

btk ya şikayette bulunması gerekiyor diye bir bilgiye sahibim detayını bilmiyorum.

2 daha iyi geldi.

1

yeşilli, yoksa sarı mı, o.

kırmızı

1

2

1

2 diyorum.

kırmızı

1

kırmızı

1

vodafone.com.tr de self servise giriş yaptığında şikayet bölümü var.

ya orayı daha önce kullandım bir bayi bana bir tarife itelediğinde, siz istemişsiniz diye cevap verdiler. 1 ay yazıştım, bir şey çıkmadı. 10 gün bekletiyorlar bir de. bir yetkili bulabilsem vodafone'da işte...şikayet edeceğim başka bir şey ama karşıda robot olunca anlamıyor...

Belki morali çok bozuktur, çok üzgündür, çok dalgın falandır. Bi süre seyirci olarak idare etmekte fayda gördüm.

Kaç bence. Ağır dengesiz seziyorum.

Hemen karar verilecek bi durum degil. Biraz daha aksın zaman. Erken şu an tahlil için. Devam ederse yüzüne bakmamaya o zaman karar verirsin.

öff var böyle dengesizler. sen de bakma bence bundan sonra.

2005 yılı geldi aklıma :(
Diss sangu meyal +1+1+1

Çocuk yengeç çıktı...

kadın milleti de bir alem. her gün bakışsa bu kez de adama sapık muamelesi yaparsınız, bakmayınca da dengesiz oluyor :)

şahin doğan gibi bi arabanın çarpıp öldürmesi

bişi yerken boğulup ölmek çok pis olur herhalde. o can çıkmaz bi de dakikalarca :/

valla ölmenin her türlüsü kötüde böyle salakça şeylerden ölmek tabi daha kötü yolda giderken apaçinin birinin seni ezmesi yada ne biliyim dediğin gibi börekten zehirlenmek gibi.

Yani bunlar koyardı herhalde ama hastalıktan ölmek yada riskini bildiğim bir iş üzerinde ölmek bunlar kadar koymazdı.

yolda giderken yukarıdan herhangi parçanın kafama düşmesiyle ölmek.

oysa sadece yürüyordum. günlük işlerimi yapacaktım. aklımda o günün planı vardı. geleceğin planı vardı.

ama kafama düşen sert bir şey bir anda öldürdü.

Dengemi kaybedip balkondan düşerek ölmek.

beni en çok korkutan lunapark kazasında ölmek. adrenalin falan türü şeylere binmiyorum o yüzden.

ölmek bir yerde iyi, bilincin kapanıyor. kolum, bacağım, gözlerim gibi önemli organlarımı bir aptal yüzünden kaybetmekten korkuyorum.

birşeyler yerken boğazıma kaçması. her yemek yediğimde bu korkuyla yiyorum

yolda yürürken bileğim burkuldu, düşmemek için seke seke yolun ortasına kadar gittim, neyse ki gelen giden olmadı yolda :S

banyo yaparken ayağın kayıp kafanı çarparak ölmek. kimbilir ne zaman farkedilirsin. kapı da kitli.

ölen bilmem kaç kişiden biri olmaktan korkuyorum. bombalı saldırıda, kazada vs.

boğulmak ve yanmak

kaza kurşunu gibi bi şeyden ya da silahla ölmekten genel olarak. pisi pisine ölümde gerçi genelde birinin ihmali ve suçu oluyor hep de bunda daha bi bariz, ateşe basan kişi yüzünden hasta değilken yaşlı değilken ölüp gidiyosun.