Kayyum sanirim. Bazen insan bu dursun capsizindan ve dedelerden ne kadar kotu olabilir ki diyor.

`4-Pay Gruplarına ilişkin imtiyazlar:
(A) Grubu paylar, malikine işbu Esas Sözleşmenin 13/3 maddesinde öngörüldüğü
şekilde, Şirket’in 7(yedi) kişilik Yönetim Kurulu üyeliğinden 6(altı) adedini
belirlemek hakkı verir. Bu nedenle 7(yedi) kişilik Şirket Yönetim Kurulu’nun 6(altı)
üyesi, (A) grubu pay sahibinin göstereceği adaylar arasından seçilecektir.`
(A) grubu paylar malikine bir kişiyi denetçi olarak aday göstermek hakkını verir.


yk seçiminde bütün hissedarların oyu eşit olacak diye anladım.

1. eryamanda oturan bi arkadaş sincanda inip taksiye biniyodu. 40-50 civarı tutar gideceğin yere göre. eryamanda nereye gideceksin. taksi bütçeni aşıyorsa otobüsle (1 veya 2) ulaşman da mümkün.

2. trafik sorunu olacağını sanmıyorum.

sincan yakın ama taksiyle geçersin sincan gardan eryamana giden belediye otobüsleri olabilir. merkez tren garında inersen tam önünden sıhhıye eryaman arabaları dolmuşları geçiyor.

Sincan her türlü daha yakın, sincan tren istasyonunun hemen yanından eryamana dolmuş da var, ama eryaman içinde gideceğin yere bağlı olarak tekrar taksiye binmen gerekir.

Arabayla trafik sorunu yaşamazsın, Ankara'ya girmeden çevre yoluna çıkıp İstanbul yönüne gidersen ve oradan eryamana dönersen, trafiğe girme olasılığın %1.

eryaman'ın neresine gideceğini söylersen ona göre yardımcı olmaya çalışayım.

nick soru uyumsuzlugu hehe

Neyse, bunlar spekulasyonlarin cok oldugu kagitlar. Kucuk yatirimci icin tavsiye etmem. Riske gireyim diyorsan Bitcoin.

Gunluk trade icin mi, biriktirmek icin mi? Yani amac ne?

Halkb su an uzerinde baski olan bir hisse.
Ttkom borc vb. Sorunlari var diye biliyorum.

aynı kafadayız dostum. sabırlı yatırımcı için fırsat fiyatlar olduğunu düşünüyorum ben de.

carfır tamn bir leş..

ttkom'da durumlar sıkıntılı. uzun vadede elbet toparlar ama ne kadar uzun vade belirsiz.

kısa vadede kamunun şirkete el koyması bile sözkonusu olabilir.


not: yatırım tavsiyesi olmadığı gibi hepsi de dedikodu, uydurukçuluk.

hakimlik.
bir halt bildiğimden değil ama şu iddianame yazma olayını ben yapamazdım sanırım. o yüzden hakimliği seçtim :)

nasıl bir insan olduğuna göre değişir bu. idealist bir kişiysen, hakimin görevlerini ve yetkilerini biliyorsundur zaten. hakim hüküm veriyor ve hukukun en top noktası gibi bir şey bu hüküm verme olayı, kanaatimce böyle yani. en max olay bu bence hukukta yani. bir iddia var, bir savunma var ve sen de yargının vicdani yükümlülük anlamında en zor kısmı olan hüküm ayağını oluşturuyor olacaksın hakim olursan. eğer "harbi hukukçuysan", yani bunu nasıl tarif edebilirim başka bilmiyorum, içinde varsa o olay, bence hakimlik dünyanın en zor ve en güzel mesleği olur bir insan için. hayatın bu olacak ama zaten bunun bilincindesindir. benim fikrime göre, böyle biri değilsen hiç sınava bile girmemelisin hakimlik savcılık için. çünkü olay eninde sonunda senin ilkelerine ve değerlerine dayanacak ve o noktada adil bir insan olarak hukuk kurallarının ve hukuki ilkelerin seni aydınlatmasına dayanarak karar vermek zorundasın, hukukçuluk bunu gerektirir. yani işin neticesinde, hakimler biraz filozof gibi yaşamak zorunda, iyi hakimler işinin hakkını veren hakimler böyle yaşamalı ve yaşıyorlar. az da olsa varlar, iyi ki varlar.

savcılık ise bambaşka bir kafa, düşün ki biri sana geliyor diyor ki şöyle şöyle bir şey oldu, sen de suç şüphesi başladıktan sonra kamu adına soruşturma başlatıyorsun ve kamu gücünü adaletin gerçekleşmesini sağlarken kullanabilen birisin. böyle bir yetkin var, tüm adli ve idari kolluk emrinde. devletsin aslında bir nevi, hayvan gibi yetkin var. güç zehirlenmesi yaşamaya çok müsait bir makam ancak hakimlik gibi son karar mekanizması olmamak bana göre bir avantaj. bunun vicdani yükünü kaldıramam şahsen ben. çünkü eğer yanlış bir karar verirsen kovuşturma aşamasında veya soruşturmanın belli aşamalarında verdiğin yanlış karardan bir şekilde dönebilirsin, eğer savcı olarak sen dönemezsen hazırladığın iddianame hakime gidecek ve bir şekilde senin hatalı işlemin veya yanlış kararın sonucunda verilmiş olan zararı bir şekilde tazmin imkanı olacak. çünkü son tahlilde kararı vermemiş olacaksın. ancak bu kadar basit değil işler tabii ki, idarenin ajanısın sonuç olarak ve hakimler gibi bağımsız değilsin. hayatını devlet işine adamak durumundasın savcılıkta da, senin nihai görevin cumhuriyetin ilkelerine sadık kalarak olayları aydınlatmak olacak, devleti daha "iyi" bir konuma getirmek asıl amacın olacak. bunun da yargı ayağında kamu adına iddianame hazırlayacaksın, iddia edeceksin, bu da çok güç bir şey, bunu da yapabilecek niteliklere sahip olduğumu düşünmüyorum ben karakter olarak. o yüzden avukatlığı ve akademiyi birlikte götürmeyi seçtim mesela. ama kendinize göre açıklayın dediğin için ben olsaydım savcılığı seçerdim demek istiyorum bu ikisi arasında, çünkü adaleti gerçekten bu işe hayatını adamış bir hakim kadar yerine getireceğime inanmıyorum. hakim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olmalıdır diyordu mecelle'de hatırlarsın belki. öyle biri değilim mesela ben. sağlam hakimlere gerçekten çok saygı duyup hiç o makama uzanmıyorum, hüküm kurmak çok zor bir şey, hem hukuk hem ahlak hem de etik anlamında. o kadar süper gücüm olmadığı için ben savcılığı seçerdim.

Hakimlik. Cunku savci olunca gecen gunduzun kalmiyor. Gece telefon geliyor. Yatagindan kalk git olay yerine. Yok olay yeriydi, otopsisiydi bir suru tatsiz is. Ayrica siyasi olarak bagimlilik cok fazla. Siyasi nitelikli dosyada kendi basina karar verdirtmezler. Daha gecen gun vir dosyada taninan birinin ifadesini alan savcinin tutuklama karari vermeden once "Benim bir bassavciyla konusmam lazim" dedigini duydum. Bence en temizi hukuk hakimligi.

Teşekkür ederim cevaplar için.

@rusyalı
hakimlere siyasi baskı daha fazla bence.

soruya cevap olarak da savcılığı özel bir merakı yoksa, herkes
hakimlik ister kanımca.

@herhalti evet ozellikle ceza hakimleri icin dogru ama hukuk hakimleri nispeten rahat.

Başka görüşü olan yazabilsin diye konuyu yukarı taşıyayım :)

hukuk hakimi .
çünkü benim zevkime, mantığıma daha yakın. spesifik seç deseler iş hakimi olmak isterdim. daha akıcı geliyor. içtihat kurcalamayı, olayların doğrudan insani olmasını seviyorum.
savcılık istemem, hakimlik veya avukatlık gibi sosyal bulmuyorum. en azından hakim haftanın en az 2 günü duruşmada, taraflar ile ihtilafı tartışabilir, sorunu daha iyi anlayabilir.
savcılarımız hele ki şimdiki savcılar duruşmaya çıkıyorlarsa ezberlenmiş kalıpların dışına çıkamıyorlar. bana göre hakimler savcılardan daha üretken geliyor. hukuk için birşeyler yapılacaksa, insanın kendini tatmin edebilmesi adına hukuk hakimliği bu duyguyu daha çok verir.

Çoğunluk "hakimlik" fikrinden yana gördüğüm kadarıyla.

kaft'ın modellerine bakın, gerçi artık herkes giymeye başladı ama bazı modelleri güzel.

adidas'tan 5 sene önce filan almıştım.
halen ilk günkü gibi.
ama sizin bütçeyi geçer muhtemelen.

o yüzden h&m, zara gibi mağazalara yönlenebilirsiniz.

Bakırköy pazarı 35tl :D

adidas. outlete bakarsan dediğin fiyat aralığında denk gelebilirsin belki.

bana lise arkadaşım vermişti bundan 8 yıl önce çok sevdiğim bir tişörtüme karşılık. markası maviydi. son 2 yıldır da zaten kolları solmuştu bu sene de inşaatta çalışurken giymeye başladım.


mavi, iyidir.

decathlon

Jack&jones

Hayirli olsun bedrozan,bu kadar kasmana gerek yok abi,keske normalde kosullarini duzeltebilseydin ama olmayinca olmuyor,senin durumunda olan cokca polis memuru var.
Karsina gelecek adamlarin cogu kriminal adamlar,iyi olacagim derkende basina is acma.

Öncelikle bu pasif tavrı geçen sefer de göstermiştin. İnsanlar beğense de beğenmese de polisler bu ülkenin çalışanları. Kötü doktor, kötü mühendis, kötü öğretmen olabileceği gibi kötü polis de olabilir. Mesleğe başlarken bu ezilmiş tavrı kenara bırak. Sen belki iyi bir polis olabilirsin. Bu ilk tavsiyem.

Benim eniştem polis. İlk görevi Sakarya'daydı. Batı illerini tercih et. Küçük illerde sıkılırsın. Amasya güzeldir. Orayı tavsiye ederim. Tokat zaten Amasya ile yan yana. Bu iller Karadeniz Bölgesi'ne yakın olduğu için daha güzeldir. İç Anadolu illeri çok iyi değil. Amasya güzel bir seçenek ama dediğim gibi batı illeri de olabilir. Listede Düzce var mı bilmem ama orası da olur. Hem Sakarya, Kocaeli gibi yerlere yakın hem de iş yükü çok yok.

samsun'da bir arkadaşım var polis olarak. keyfi yerinde. düşünülebilir.

ilçede daha rahat olabilirsin.

dogu gorevi diye bir sey var diye duymustum. hatta biri erzurum cikti diye seviniyordu. onun haricinde kucuk anadolu sehri tabiki yeni memur icin mantikli bir tercih olur istanbulda vb surunursunuz.

Büyük şehre yakın olan bir küçük şehir seçebilirsiniz, örneğin Kırıkkale, Kırşehir gibi.

kadın pazarlayan, uyuşturucu satan adamlar senin kadar eğilip bükülmüyor. biraz dik dur. ekşideki iki tane entelin söylediği "simit sat, onurlu yaşa" gibi saçmalıkları fazla dikkate almışsın.

soruna gelecek olursak;
ben olsam burdur'u seçerdim. antalya'ya ve izmir'e baya yakın. pek olay çıkacağını da sanmıyorum. güzelce yaşayıp gidersin.

not : burdur'da hiç yaşamadım. askerdeki komutanlarımın ikisi de o şehri tercih ettiği için önerdim.

zorunlu şark hizmetinizi illaki doğuda yapmak zorunda değilseniz ege ve akdeniz düşünebilirsiniz. neden illa anadolu anlamadım. trakya, ege ve akdeniz sakin görece daha medeni insanların olduğu yerdir. edirne mesela. bugün istanbulda 7 liraya tost aldım büfeden, edirnede cadde üstü nezih bir kafede aynı tost 3 lira.

ayrıca neden önyargıyla yaklaşalım? neden nefret kusalım anlatsana biraz. anlamadım...

Tokat iyidir. Polisi sever sayarlar. Ayrıca istanbul’da 200 liraya yapacağın pazar alışverişini orada 50 liraya yaparsın. Muhafazakar bir yaşam tarzının olması lazım aksi durumda orası sana dar gelir onu da söyleyim.

Babus hayirli ugurlu olsun. Vallahi kadin satan satanin yuzu senin kadar kizarmiyor. Onursuz bir is yapmiyorsun. Cok fazla dallama polis var dogrudur da bu senin sucun degil. Neyse velhasil kelam arkadaslarim sivas kayseri ve bursa da. Hicbir dertleri yok gorunurde. Ama ben polis olsam buyuk sehirlere yakin kucuk sehirlerde yasamak isterdim. Ya da ne bileyim sanki trakya cok iyi olur.

Eski bir polis olarak şöyle izah edeyim.

Ankara yazma, Ankara'da polis olma.

İstanbul Ankara'dan iyidir.

Onun dışında tüm iller ufak olanlar daha iyi olacak şekilde iyidir. Yalnız ufak illerin çaylak polisleri genelde dış göreve giderler. Sinop'ta bir devrem ilk senesinin toplamda 4 ayını hakkari ve Diyarbakır dış görevlerinde geçirdi.

Çevik kuvvet olmak istemeyeceksin muhtemelen. Olma zaten ama karakolcu veya asayişe verileceksen çevik ol daha iyi. Dayak, ihraç, hapis, mahkeme sorunları yaşayabilirsin karakolda ve asayişte. Nasıl olur deme. Olur. Ben içinde bulunmadığım konudan mahkemeye verildim kaç kere izin günlerim mahkemede geçti. Neden? Alır getirirken şüpheliyi, tutanakta adım geçiyor diye. Adamı görmemişim bile, öyle yazmışlar.

Dediğim gibi Ankara yazarsan mesleğe çok söversin. İstanbul yazarsan işi öğrenirsin, zorlanırsın ama dış göreve çok çıkmazsın. Çevikten yırtma durumun da var İstanbul'da. Ankara'da yok.

İzmir, Adana, Bursa vs iyidir yine. Ama en rahatı Zonguldak gibi, Bartın gibi, Bayburt gibi alakasız şehirlerdir. Bunların tek dezavantajı dış görevi bitmez. Seçim senin.

Silahını kullanma, silahınla oynama, kendini rütbeliye ezdirme. Yasaları iyi öğren, sokak dilini iyi öğren, çakal olman lazım baya bi. Olacan zaten. Hadi kolay gelsin.

Bir de ilk fırsatta istifa et.

Özelden istediğini sorabilirsin ayrıca.

Aksaray olabilir. Ankara, Kayseri ve Konya ya çok yakın. Kapadokya bölgesinde zaten. Bunaldıkça gezmeye kaçarsın. Çok sosyal bir tipsen boğulursun biraz, bilgin olsun. Muhafazakar bir yerdir.

Rahatlık arıyorsun da zamanla bunun toplamı rahatsızlık getirebilir. Bu arada polis kelimesinden rahatsız olanların eninde sonunda gideceği, işlerinin düşeceği yer emniyet/karakolun kapısıdır. İşi düşüp oraya vardığında sevmediği ülkenin vatandaşı olduğu aklına gelecek ve hakkını arayacaktır :) adalet isteyecektir. şikayetçi olacaktır. Ne acı, ne ironik.. Aklen özgür, ama eli mahkum işte.
Ne çekiniyorsun ki böyle ortamlardan?
Antakya ya da düşünebilirsin bu arada.

temettü veriyor olabilir
bedelsiz bölünüyor olabilir

Hocam bir senede %10 artmis olabilir ama o seneki dip fiyatiyla en yuksek fiyati daha farklidir.

@acemi bir hisse bir gunde en cok %20 deger kazanir ya da kaybeder.

şöyle birşey buldum

i0.wp.com

5 yıl önce 100 tl ile iş yatırım ortaklığı hissesi alsaydık. bugün ne kadar paramız olurdu ?

Sincan'dan Eskişehir yolu yazan dolmuşlara bin. Bilkent köprüsünde in. Köprünün üsütünden Bilkent dolmuşları geçer onlara binebilirsin veya köprünün yanında Bilkent'e giden otobüsler var onlara binebilirsin.

sincan gar önünden eskişehir yolu dolmuşlarına biner bilkent kavşakta inersin.
ardından bilkent köprüsü üzerinden dolmuşa veya metro durağı yanından otobüse binersin.
önünde indirir.

edit: 11 saniye be.

Çok teşekkürler arkadaşlar bilkent kavşaktan az çok taksi kaç tutar

15-20 tl arası tutar köprüden taksi

10 lira falan sanırım. ama varış süresi otobüs ile pek farklı olmaz.

Çok sağolun bi de oralarda inince fotokopici falan vardır dimi etrafta

yök civarında fotokopici bulmak zor olabilir. fotokopi işini sincandan çözün derim.

Sincan garin karsisinda ayas kirtasiye var. Ordan hallet :)

Çok teşekkürler arkadaşlar

@acemi,
o da mumkun tabii ama haftalik olarak hangi yatirimim ne kadar kazandirmis falan onu gormek istiyorum, surekli manuel olarak kontrol edip veri girmek istemiyorum excel'e boyle basit bir islem icin.

Yatirimyapiyorum.gov.tr

instagram takipçi kasan tiplerdense normal timsah mimsah herkesi geri takip etmesi de özellikle timsahları takip ediyorsa geri hayırlı işler diler dükkanın önünde bekleme yapmazdım.

Böyle bir tıp ile sevgili oldum sonu berbat bitti. Sen ina diyeceksin ki ilerleyen zamanlarda bunlar ne böyle lütfen biraz dikkat. O da ay tabii ne demek diyecek bir süre dikkat zart zurt. Sonra bir gün diyecek kıskançlık gözünü döndürüyor senin

ilişkiniz olursa terk edileceksin.
senden daha "garanti" birisini bulduğu an sepetleneceksin. "ben kadınım normal ekliyorlar" diyorsa; BENİ BEĞENİYORLAR ULAN VE BU HOŞUMA GİDİYOR diyordur.

buraya kadar sorun yok. beğenilmek ve bunun hoşunuza gitmesi şerefsizlik falan değil. ama sorun şurada başlıyor, bu kadın günde 877 tane iltifat alacak o meriçlerden. o ırz düşmanlarından. ve sen o anlarda ilişkiniz içerisinde bu kadının üzerine düşmezsen, günlük dozuna yetecek kadar ilgi vermezsen, ona onun ne kadar da güzel olduğunu anlatan cümleler kurarak iltifatlar etmezsen bu kadının bir süre sonra kafası "karışacak"

sonra işte mert ben aslında o gün berkay ile görüşmek istememiştim ama buna beni sen ittin! sen benimle ilgilenmedin! cümlelerini duyacaksın.

kız insaflı birisiyse aldatmadan seni sepetleyecek. ama yok ulan ruhun duymaz bee modundaysa şimdiden geçmiş olsun.

he bunun kadınlıkla da alakası yok. tam tersi durumda sen kadın o erkek olsa ve insta'da feno vs olsa aynı şeyler yine geçerli.

acı ama maalesef gerçek.

Yukardakilere katılıyorum sana instada fenomen olan değil mutfakta menemen yapan kadın lazim sonradan üzülmemek için yol ver gitsin

attention whore ile ilişki yaşayacağına kör bıçakla penisini kesip atabildiğin en yüksek çatıya at, daha az canın acır.

en tehlikeli kadın tipi ilgiye boğulmuş olanlardan. kendisini gereksiz aşırı değerli görür ve seni mutsuz eder. ilgi bağımlısıdır.

goodz ve fakirpislik +1. Üzerine edilecek başka söz yok. Bence de kapılmam diyorsan kısa süreli takılın. Bana da öyle "kadınım normal beni ekliyorlar" demesi çok samimi gelmedi zira. Hatta bence geçerli bir argüman da değil.

Tam olarak cevabi degil ama ben olsam ozguvenini zedeleyecek hareketlerde bulunurdum.

çok benzer bir macera atlattım.

kız instagram'da popülerdi. seninki kadar olmayabilir ama 10 bine yakın takipçisi vardı (şimdi baktım 15'i geçmiş)

gayet iyi anlaştık, kız çok güzeldi. 1 yıl sürdü. berbat bitti. çok üzüldüm.

pişman mıyım? hayır değilim. güzel tarafları da vardı. binlerce erkeğin yatmayı hayal ettiği bir kızla beraber olmak ego okşayan bir şey.

bunun getirisi de var tabii. çok problemli oluyorlar. genelde maddiyatçı oluyorlar. zeki görünüp içi boş oluyorlar.

iyi şanslar.

bende de oldu böyle bir tip. yiyici oluyorlar, bir de ilk hatanda tekme yiyebilirsin.

histriyonik. uzak dur.

www.tfxtarget.com.tr

mevduat faizini nereye mi yatırmalı?

bırak ana paraya eklensin

ing eturubcu +%13.75 günlük faiz

Zorunlu bir ihtiyaç olmadığı için hazım konusunda da bir derdim yok. Bu millete müstehak.

hazmedemiyoruz. Daha iyi arabalara binebiliyor olmamız gerekirken daha küçüğüne/kötüsüne binmek zorunda kalıyoruz.

5 sene önce de alamıyordum, halen alamıyorum :)

5 sene önce dolar 2.1 civarındaydı, şimdi 3.6 civarında. 5 sene önce de alabiliyordum, şimdi de alabiliyorum. hala çok pahalı geliyor.

Araba fiyatlarına baktıkça kafayı yiyorum.Yeni kasa ford fiesta bile olmuş 65-70 bin.En iyisi bakmamak.

2015 başında s60a niyetlendim. Araba 112.000tl idi. Ben bekledim o 2 3 ay sonra 143.000tl oldu. Bugün 232.000

Birkaç ay sonra superb e niyetlendim. 107.000 fiyat aldım. Yine mal gibi düşünürken 138.000 oldu. Şimdiyse 162.000

Hala bindiğim arabayı 50200 tl ye almıştım. Aynısı 82.000 şu anda. Az süre önce çıkan yeni kasası benzer donanımla 91.000 falan oluyor.

50binlik araba alırken maaşım 1500dü. 2 şirket değişimi sonrası iyi bi hale geldi ama benle aynı anda aynı yerde 1500 alıp terfi etmeyen adam hala orada 2350 alıyor.

Tüm bunların çerçevesinde hem kur farkına hem de ek vergilere sövüp durmaktan başka bişey gelmiyor elden.

Şirket arabasından başka üst segment araba görebileceğimi düşünmüyorum artık.

Geçen sene 2008 leonu 38.000e aldım, şimdi piyasası 48.000. Arabanın değeri çoğaldı diye seviniyoruz ama sermayemiz eriyor farkında değiliz.

"zorunlu bir ihtiyaç değil" derken?

köyde yaşayan, yürüyerek beş dakikada her yere ulaşabilececk insanlar değiliz. büyükşehirlerde yaşıyoruz ve nefes alabilmek, yemek yemek için bile evden çıkıp motorlu bir taşıt ile belli bir süre yol gitmemiz gerekiyor. yaz geliyor sıcakta, kış geliyor yağmurda karda rezillik çekiyoruz. ne için? arabayla 10 dakikalık yolu otobüsle 50 dakikada gidebilmek için. yalnız yaşadığım halde arabam olmadığı için birçok şeyi yapamıyor, birçok yere gidemiyorum. ben böyleyken çocuklu ailelerin çektiği sıkıntıyı düşüenmiyorum. evet arabasız da yaşıyorum ama yaz güneşinin altında 50 derece havada, elimde eşyalarla çektiğim rezilliğe katlanamıyorum.

ülkenin içinde bulunduğu hale karşı gösterilen beter olsunlar, iyice batsınlar tavırlarını da sindiremiyorum. batıyorsak hep beraber batıyoruz ve bu sefilliği hep beraber çekiyoruz. bu millete müstehak diyip geçmek yerine pes etmeden elimizden geleni yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

soruna gelirsek, sadece araba fiyatlarını değil marketten aldığım sütün, yumurtanın fiyatını bile sindiremiyorum. türkiye'de yaptığım market alışverişi 100 lira tutarken aynı alışveriş ingiltere'de 25-30 sterlin tutuyor. tl kazanıp döviz ayarında harcıyoruz günün sonunda.

himmet dayi +1, arabayı olmazsa olmaz görmediğim için hazım sıkıntısı yaşamıyorum. pahalı, hem de çok ama o zaman almazsın olur biter. bu kadar çok talep olursa piyasa da şişer, vergi de gelir. normalde tam tersi olması lazım ama burası böyle bir ülke. buna rağmen eline para geçen herkes araba alma telaşında. sonra trafik var diye söverler. trafik bizzat sensin zaten, sen orada olmazsan trafik de olmaz. gören de 90 milyar kmkare memlekette yaşıyoruz sanır, araba da araba. talep etme gücü olan kesim toplu taşıma kullanırsa toplu taşımanın şartları da iyileşir, trafik da rahatlar.

Birkaç sene öncesi için işe girdiğimde birkaç sene çalışır belki ufak bi araba alırım diyordum ki şu an gerçekten içine sığamayacağım araçlar 70-80 bin tl bandına çıkmış durumda.

Araba lazım oldukça kiralıyorum, biriktirdiğim paramı da spora, gezmeye harcıyorum (hoş, onlar da pahalandı ya neyse).

Hazmedemeden bir kaç yıl öncesinin iki katını vererek araba almak zorunda kaldım. Şimdi bir de her ay artan benzin fiyatlarını ve vergi artışlarını hazmedememeye devam ediyorum.
Bu konu da ne yapsak, yok mu bir yerlere yazar kasa falan fırlatan?

himmet dayi +1

80 bin lira verince bitse gene iyi. bunun üstüne sigortası, kaskosu, bakımı, benzini, park yeri sorunu, trafikte çileden çıkarması, alkollüyken kullanılamaması, dolu yağması, kaporta çizilmesi var. başlı başına dert. hiç mantıklı gelmiyor. dolayısıyla araba almıyorum ve böyle dertlerim de olmuyor.

bir ürünü satmanın yolu ona ihtiyacınız varmış gibi göstermektir. otomobil sektörünü bu konuda inanılmaz başarılı buluyorum. muhteşem reklamlar çekiyorlar. "ailenizin güvenliği", "babam toyota gibi adam", "güçlü motor", "şöyle hızlı" falan. ha bir de otomobil fuarlarında taş gibi mankenlerin kullanılması. bunların hepsi erkeklerin egolarını okşayan şeyler ve bu reklamlar sayesinde araba bir statü sembolü haline geldi. hiçbir adam da bunu fark etmiyor. gidip gidip araba alıyorlar; daha güvenlisini, daha hızlısını, daha büyüğünü.

toplu taşımanın yeterli olmadığı küçük yerleşim yerlerini ayrı tutuyorum ama araba şehirde yaşayanlar için gereksiz bir şey. hatta ödediğiniz şu çılgın paralar karşılığında aldığınız hizmete bakarsanız dünyanın en gereksiz şeyi. çok ihtiyacınız olursa gidin taksiye binin. ya da uzun yollar için gidin en kral modelden bir araba kiralayın, gönlünüzce gezin. çok daha ucuza gelecektir.

Gene tartışmaya dönmüş olay. Anketti alt tarafı

bence herkes hazmetti. bizim şirkettekilerden gördüğüm, araba bakmaya devam edenler hala bakıyor, sıfır polo/golf alanda çıktı bir sürü. çok pahalı bunlar diyen duymadım hiç

ben hep bisiklet kullandığım için haberim bile yok açıkcası. kaç olmuş ne olmuş ama yazık memlekete.

trafiğin sebebi arabaların çok olması değil insanları ahır gibi tek bir şehre sıkıştıranlardır.

araba fiyatları hazmedilecek gibi değil
tek teselli satarken zarar etme riski tok kapılı araçlarda nispeten az olduğu için
millet malum markaya abanıyor

alın araba fiyatı görün amk
www.youtube.com

bugün de mi yok?

sen başla arkası gelir.

bugün büyük gün hissediyorum.

evet

Yes hatta askere gittiğinde kislada bile muayene olacan

Muaf olcam da..

bende
duş almak= saçını şampuanlayıp çıkmak
banyo yapmak=keselenmek + şampuan

İkisi de aynı kapıya çıkıo bende.İki kere sampuan, bir kere geleneksel lif ve beyaz sabun ile tüm vücudu sabunlama, bir kez de naylon lif ve duş jeliyle tüm vücudu sabunlama,son kez saça krem.Rutinim budur,hiç şaşmaz.Benim için iki kelime aynı:)

duş kısa; banyo uzun uzun olandır.

duş : bir kere saç, bir kere vucut.
banyo :2 saç, 2 vucut.

duş ayakta hızlı olan, banyo küvette olan gibi canlanır hep kafamda.

tipik duş hızlı, banyo detaylı yıkama gibi.

lif

benim için şöyle oluyor:
duş: 1 kere şampuan ve acele vücut yıkama.
banyo: 2 kere şampuan, saç kremleme, özenerek vücut yıkama ve lastik ördekle oynama.

Duş fransızca, banyo italyanca yıkabmak demek diye biliyorum ikisi de aalında aynı şey yani ama duş kısa yıkanmak, banyo keseli falan uzun yıkanmak olarak kullanılıyor.

duş almak daha günlük hızlı yıkanmak, banyo biraz daha ağırdan alma gibi mesela saçını sadece şampuanlama duşta oluyor maskeleme falan da olursa banyo yaptım oluyor; ya da tek başına lif olursa duş, kese işin içine girerse banyo. haa ama bazen cümlenin gidişine göre de kelimeyi kullandığım oluyor çok salladığım bir konu değil.

küveti doldurup içine yatarsan veya kurnaya oturup tasla dökünürsen banyo.

duvara asılı aparattan su tepene fışkırırken yıkanırsan (araları yıkarken duvardan çıkarıp eline almak istisna) duş.

1- değil
2- daha önce baya batan olduğu için genel bir korku var.
3- saçma değil ama zor. düşen bir piyasada ya da yatay seyreden bir piyasada bunu gerçekleştirmeniz zor.
4- bence evet.

Borsa her zaman ortalamada en çok kazandıran yatırımdır. Net.

Ama yurdumda borsa denince anlık al-sat anlaşılıyor. "Borsa oynamak" tabir edilen bu tarz aksiyonlar standart yatırımcı için çok tehlikeli. Genelde toplam büyüklüğü çok az olan hisselerde manipülatörler ufak yatırımcıları sürekli öpüyor. Borsa yatırımı düşünüyorsanız uzun vadeli stabil hisselerle düşünün.

İşi çok ve zamanı az bir insan olarak paramı yerli-yabancı borsa fonlarından bir sepet yapıyorum. Kalan bütün yatırım araçlarından çok daha iyi kazanç sağladım.

Not: Fon diyince insanlar hemen BES'ne koşuyor. BES tuzaktır kanmayın.

1. uçuk değil ama kolay da değil
2. türkiyede borsada küçük yatırımcıyı çok utarlar ve şirketlerin pek de umurunda değildir. türk yatırımcısı da çok duygusaldır, yapmaması gereken şeyler yapar ve çoğu zarar eder. bu yüzden borsa çok riskli var sayılır.
3. saçma değil ama kolay değil. ilk başlarda zarar edip panikle yanlış kararlar alman olası. çok azar azar girmen lazım
4. yani

%50 ucuk bir beklenti, yapilamaz anlaminda demiyorum - "aa ben borsa oynayayim" deyip para yatiran herkes %50 getiri elde edebilseydi, %50yi gectim, %1 getiri elde edebilseydi herkesin sonsuz parasi olmaz miydi?

Baskalarinin paralarini borsada degerlendirmek icin kurulmus yatirim sirketleri icinde gunluk isi hisseleri / sirketleri takip etmek olan kisiler bile zarar edebiliyorken senin %1 kar etmeyi gectim %50 kar edebilirm iyim diye dusunmen piyasayi pek bilmedigini gosteriyor.

Yilda tutarli olarak %50 kar dondurebilen kimse dunyada yoktur. Kimseyi biraktim yatirim sirketi bile yoktur. Her yil duzenli kar dondureni bile yoktur, oyle bir sey olsa butun dunya kapisinda sira olurdu.

O yuzden bu hedef teoride mumkun olsa da pratikte sacma. Elindeki parayi kaybetmezsen op basina koy kisaca.

borsada yeni sayılırım. aslında 2-3 yıldır takip ediyorum da zaman ayırıp çok öyle çok şey öğrenemedim.

2 yıldır yatırım yapıyorum. artık acemi şansı mı bilmiyorum ama fena kar etmedim. tabii başladığım sermaye çok olmadığı için öyle büyük paralar yok. 2015-2016 arasında %40 civarı kar ettim. 12 ay boyunca takip edememiştim bu arada. bir 4 ay falan zaman bulup, takip edip yatırım yapamadım. 2016-2017 arasında da yaklaşık %100 kar ettim. thy almıştım geçen yıl 5.2'den. şimdi 10 lirayı geçti. yani yılda ortalama %70 kar etmişim. ama böyle gitmez diye düşünüyorum.

teoride toz pembe geliyor ama bu kadar kolay olsa herkes yatırım yapardı herhalde. hatta birçok insan ufak çaplı iş kurmak ya da maaşlı çalışmak yerine buna yönelirdi. ondan içimden çok beklentiye girme diyorum kendime.

bu arada para kaybetme olayına çok katılmıyorum. para kazanmak zor olabilir ama kaybetmek bence kişinin elinde. türk yatırımcısı maalesef çok bilinçsiz. mynet finanstaki yorumlara bakarsanız görürsünüz. stop loss bile yapmıyorlar. o yüzden para kazanılmasa bile zarar kontrol edilebilir bence.

yaptığım karda şans etkili bence de. çünkü bu yıl sadece thy aldım mesela. pörföyü 4-5 hisseye bölmedim. bu yanlış. başka bir hisse de çıkabilirdi.

ama o bahsettiğin zararın hatalı yatırım olduğunu düşünüyorum. mesela 10 liradan thy alınmaz bence. ben 5'ten almasaydım şu an almazdım. hadi alındı diyelim zarar büyümeden satılmalı bence. yani 8.5-9 liradan satılıp çıkılsa sıkıntı olmaz. 2015 kasım seçimlerinden sonra 10 liraya fırladı thy. o zaman almamıştım çok çıktı daha çıkmaz diye. ama birçok insan daha da gidecek diye aldı. o günden sonra da düşmeye başladı zaten. hem yukardan aldılar hem de stop loss yapmadılar.

ben çok çözdüm diyemem. temel analiz bilmiyorum. bir ara zaman ayırıp buna yoğunlaşıcam. bu sadece teknik analiz indikatörlerinden, destek direnç noktalarından yararlandım. teknik analiz kullanıyor musun? neye göre alım satım yapıyorsun? benim bilanço okumayı falan öğrenmem gerek.

Dostum öncelikle şöyle söyleyeyim, örneğin petkim gibi tüpraş gibi, aselsan gibi dev firmaların batma, veya bilançolarında zarar açıklama gibi bir durumu olabilirmi? Böyle birşey elbette mümkün değil. Şimdi sen bu dev şirketlerin hisse senedini alınca noluyor? Pratikte olmayabilir ama teorikte o şirketin ortağı oluyorsun. Sence bu şirketlerin ortağı olup para kazanmamak mümkünmü? Elbette mümkün değil. Mümkün değil derken, burası Türkiye tabiki. Olağan dışı durumlar normalde borsayı çok fazla etkilemez diğer gelişmiş ülkelerde ama bizim ülkemizde oldukça fazla etkiliyor. Yatırım yapacaksan söylediğim gibi dev sanayi kuruluşlarına, telekomünikasyon kuruluşlarına yapman gerekiyor. Örnek vereyim istersen kısaca daha iyi anlarsın. Tam 1 sene önce bir miktar paramla aselsan aldım. Şu anda kazancım %95 seviyelerinde. 100 bin koyan birisinin şunan 195 bin lirası var. Ülkemizde borsa kumar olarak algılandığı için herkes temkinli yaklaşıyor. Millet bes e yatırım yapıyor ama aslında bes ne demek onu bile bilmiyor, örneğin bes teki portföyünü hisse senedi endeksli fona çevirmiyor fon nedir onu dahil bilmeyen cahil bir milletiz. Para yönetmeyi kesinlikle bilmiyoruz.

izmirde 25 lira.

izmirymmo.org.tr!post-1320-İzmir YMMO Belge Ücretleri

müfettişliğe gir. belli bir seviyede olup da müfettişlik mülakatından elenirsen uzman yardımcılığına alıyorlar.

benim felsefeme göre "boğulacaksam büyük denizde boğulayım" dır ama kendini ve yapabileceklerini sadece kendin bilebilirsin.

müfettişliğin turne denen olayı var. yılın en az 5-6 ayı evden uzak olmak senin için zor olmayacaksa müfettişliğe başvur bence.

cevaplar için teşekkürler.

@silah taciri;
kesin mi bu?

@tosunpasa;
aynı kafadayız. evden uzak olmak zor değil. sorun sadece her konuda sorulacak soruların en az yarısına doğru yanıt verme kriteri. yani toplamda mülakata kalma puanını yakalayabilirsin ama, bir dersten yarısından az doğru yanıtın varsa eleniyorsun.

lambur lumbur yapıyorlar, hata yapma oranı yüksek oluyor ve ortaya pek kaliteli bir iş çıkmıyor.

bana hiç öyle denk gelmedi ama öyle yapanların bir halta yaramayacağı aşikar.

özelde ne kadar sürüyor? ben de devlete gideyim diyordum. gitmeyim mi o zaman?

Bir devlet hastanesinde yakın zamanda iki dolgu bir de kanal tedavisi yaptırdım. Sanırım dolgular 15'er kanal da 25 dakika kadar sürmüştür. Röntgene gidip gelmek dışında tabii. Bir de birinde uyuşma süresi yeterli olmadığı için beni dışarı çıkarıp o arada baska bir hastanın dolgusunu yaptı. Yeterince uyuştuğunu hissedince devam etti. O biraz uzun sürmüştü. Doktordan yana hiçbir şikayetim yok.

Diyeceğim, devlet hastanesi veya özel hastane olarak aramaktan ziyade hekimin ilgili olup olmadığına bakarsanız daha sağlıklı olacaktır. Geçmiş olsun.

Yanlış/eksik bilgilendirme olmaması adına ilave: bahsettiğim süreler tek bir diş için geçen zaman ancak tedavi birkaç güne yayılarak yapıldı. Yani dişlerin konumuna ve tedavi planına göre bir günde birkaç diş tedavi edilebilir veya birkaç güne/randevuya yayılması gerekebilir. En doğru plan hekiminizle görüştükten sonra yapılacaktır. Bu sadece kişisel bir tecrübe.

Çürük ufaksa dolgu 10 dk içinde yapılır da 20 dk içinde yapılan kanal mümkün değildir. Tek seansta bitme ihtimali yoktur, bitiyorsa birçok adım atlanmıştır.

Yüzde 90 vaka da tek seansta bitmelidir, seanslara ayırmak güncel yaklaşımda çok nadirdir. Antibiyotik kullanmaksa şişlik, ateş gibi bulgular olmadıkça kesinlikle kontrendikedir. Birden çok seans yapan ve a.b recete eden hekim ya gunceli takip etmiyordur ya xaman kazanmak istiyordur. O yuzde onluk endikasyonda da yapmasini gerekeni yapmistir.

Bimer’e gelen sikayetlerin basini dis hastanelerinden gelen sikayetler cekmektedir ve bu tesaduf degildir.

süreç normal mi?
-evet normal.

çok normal hissettiklerin. merak etme şuan işe girdiğin yer de hem henüz 1.5 senelil iş geçmişin olduğunun hem de ordaki ilk günlerin olduğunun farkındalar. haliyle olabildiğince (mantıklı) sorular sorarak işi kapmaya çalışabilirsin. hem insanlarla kaynaşırsın, hem de birine bir şey öğretme duygusunu herkes sever iş ortamında, onlara bu fırsatı sunmuş olursun. hem de işe adaptasyonun artar. emim ol ilk iki aydan sonra çok daha rahatlayacaksın. ilk işini düşün aynen öyle. 5-6 seneye yaklaşmadıkça kimse hemen işe girişmeni beklemez zaten.

İşinde kendine konfor alanı oluşturmuş, kıdem almış kişiler mutsuz olsa bile, idealleri doğrultusunda ilerlemese bile başka bir sektöre, firmaya geçmezler çünkü buna cesaret edemezler.

Sen etmişssin. Bu yaşadığın normal süreci atlatıp mutlu olacağın sektörde yükselmeye bak.

O kadar normal bir süreç ki bu, şu an her şey yolunda gitse, her şeyi anlasan, her ortama cıva gibi girip çıksan anormal olurdu.

Öncelikle karar süper bir karar olmuş, konfor alanından çıkmayı göze almak her yiğidin harcı değil. Sadece şu kararı verip uygulamak bile başlı başına başarının ta kendisi.

Verdiğimiz kararların, özellikle radikal olanların, meyvesini elde edene kadar belirli bir zaman geçiyor. Radikal karar alan herkesin düzeni oturana kadar bir her şeyin kötü gitme hikayesi, bir 'Alışamıyorum / ne yapacağım' süresi vardır. Üstelik daha iki hafta olmuş, daha verdiğiniz kararın gerçekleştiğini yeni yeni anlamışsınızdır ve bir 'Ne halt ettim ben' düşüncesi, bir soğuk duş etkisi yeni gelmiştir. Panik normal.

Yalnız, şu anksiyete işi biraz sıkıntılı. Anksiyeteden çalışamıyormuşsunuz. Geçenlerde bir çalışma okudum (geçenlerde dediğim 5 ay oluyor), Alzheimer için en önemli savaşın konfor alanından çıkmak olduğunu söylüyordu ama öyle 'Eve giderken başka yollardan gidin' gibi değil; 'Öyle çok acısın ki, kendinize gelemeyin', 'Ortalıkta dımdızlak kalacak kadar' gibi. Beyni canlı tutmanın en iyi yolunun canını yakacak kadar konfor alanından çıkmak olduğunu söylüyordu. Şimdi, 'E hani beynim çalışacaktı; benimki panikten, üzüntüden, kaygıdan tutuldu' diyorsunuzdur.

Bol bol nefes egzersizi yapın işe gitmeden önce, kasları sıkıp gevşetin falan. Bu ara fiziksel aktiviteyi arttırın. Unutmayın ki maraton koşuyorsunuz; işe yüklenin ama birdenbire her şeyi öğrenmeyi beklemeyin. Kendinizi boğup saçı başı dağıtmayın. Bunaldıkça kendinizi telkin edin, daha sonra sakin sakin, usul usul çalışmaya dönün. Bu yaşadıklarınız çok çok çok normal. Hissettikleriniz çok çok normal. Başarılı olacaksınız bunda da günü gelince. Kötü hissettiğinizde hislerinizi yazın, kağıda dökün. Kendiniz gibi başkaları varsa onlarla konuşun.

doğru yapmış bence. üstü istemiş hayır diyememiş nedir yau? adamın kişisel telefonuna karışamaz, işle alakasız öyle bir uygulama yüklemesini isteyemez, buna çok rahat hayır diyebilir, uygulamanın tek amacı da insanları tanıştırmak zaten, yanlış anlaşılmaya mahal bırakacak bir uygulama da değil.

üstü istemiş de külliyen yalan.

ha üstü vardır. elemana olm burda fena hatunlar var bak tinder'da eşleştim der. eleman da heves eder kurar.

hiç öyle masum bir mevzu değil.

kız doğru olanı yapmış ve kendisinden beklenen bu doğruyu sürdürebilmesi.

Silmesini istesin de direkt ayrılmak fazla kezbanca. Cep telefonuna bir uygulama yüklemekle aldatılmış olmazsınız.

Ben olsam, ben de yüklerdim. Can sıkıntısına birebir, çok abartmaya gerek yok.

Doğru olanı yapmış bravo.
Fakat asıl sorun sanırım erkeklerin geneli, evli de olsa, hamile eşi de olsa, sevgilisi de olsa, 29384729 tane çocuğu da olsa gidip böyle tinder da yüklüyor, fırsatı yakaladığı anda aldatıyor da. Ve bunu kendi aralarında çok normalmiş gibi konuşuyorlar.
Benim düzgün, dürüst bir erkeğin var olduğu konusunda artık umudum kalmadı.

iyi yapmış, aynen devam. adam aldatma girişiminde bulunmakla kalmayıp bi de yalan söylemiş. kadın ayrılmamayı da tercih edebilirdi, yine kınamazdık, yanlış yapmış diyemezdik ama bu sefer adam bu tür şeylerin sorun oluşturmadığını, yalanın ve aldatmanın cezasız kalabildiğini görüp fazlasını da yapacaktı ve saklamak için daha az çaba gösterecekti.

Evet.

olay çocuğun tinder yüklemiş olması değil ki, yalan üstüne yalan söylemiş ve kızı da zor zamanında (babasıyla ilgili konuşmak istediği anda) sallamamış olması.

aferin kıza.

çok alakasız olacak belki de kız nasıl öğrenmiş la. hem de şu saatte falan diye

Üstü istemiş ne ya. Yalancının flama taşıyanı adam resmen

kiza aferin +1

o adamdan sevgili olmaz.

ama nasil ogrendigini merak ettim. acaba kiz cocugun telefonuna spy fln mi yuklemis?

nasıl öğrenmiş diye soranlara (belki arkadaştan da cevap gelir ama):
adam iphone kullanıyorsa ve icloud hesabının şifresi kadında varsa, icloud'da indirdiğin tüm uygulamalar tarih ve saatiyle görünüyor

aynı gmail hesabından oturum açıksa telefonlarında, hangi cihaza hangi uygulama ne zaman yüklendi görülebiliyor.

uzak mesafe ilişkisinin bitmesi açısından faydalı bir eylem olmuş, iki taraf için de. bu açıdan evet, kız doğru yapmış.

Dogru olani mi yapmis kismina karismiyorum. Fakat olay net, cocuk Ukrayna'dan bos donmek istememis. Ustum israr etti falan olayi da komik, ben olsam o saatten sonra kivirmaya calismazdim. Ayrica 2.5 yil boyunca da o cocuk bos durmamistir peygamber falan degilse. Imkansiz yani.

niye bu kadar abartıyorsunuz anlamıyorum.. içiniz neden bu kadar fesat! az insan olun be.. bi insan sadece muhabbet için tinder yükleyemez mi.. hem söyleyecek önemli bir şey olsa elbet söylerdi.. demek ki çocuk da çok önemli görmemiş arkadaş sosyal çevre edinmek için yüklemiş.. olamaz mı.. illa her şeye cinsellik olarak mı bakmak zorundasınız..

böyle bi ilişkinin sürdürülüyor olması tek yanlışmış bence. biri ukraynada, biri türkiyede ve 2.5 senedir devam ediyor.

Bu çocuk ukraynaya gittikten 3 gün sonra tinder'ı yüklediyse, 2.5 yıllık uzak mesafe ilişkisinde fırsatını bulduğunda aldatmıştır zaten. İyi yapmış ayrılıp.

Hala "muhabbet olsun amacli Tinder kullanimi" olayina inanan var mi yahu:)

doğru olanı yapmış. Sonradan aldatıldığını öğrenip üzülmektense şimdi üzülüp ayrı kalmak daha iyi.

Gmailinden, yuklu uygulamalardan erismis.

2.5 senedir Ukrayna'da degildi, bu eylulde gitti, arkadasim da yukledikten 1 hafta sonra fark etti. @tosunpasa @noluyo yaa

@peynirin tersi, zaten 2,5 yıldır orada demedim. Tinder'ın orada işe yarayacağını söylemişler belli ki yüklemiş. Türkiye'deyken işe yaramaz diye açmamıştır. Orada 3. günde açan, Türkiye'de de fırsatını bulduğunda aldatmıştır, fırsat bulmuşmudur bilemem orası ayrı.

Net Ukrayna'da takılmış çocuk. Uygulamayı sonradan silmiş mi mesela? O önemli..

Bence bi aldatılma durumu var ama LDRlerde bu normal karşılanıyor çoğunlukla.. Özetle: Ben olsam geri dönebilirdim amaaaa uzak mesafe ilişkisi için Değmez vakit kaybına. İnceldiği yerden kopmuş.

Kiz hakli, Tinder'a Ukrayna'da aranmak icin girmis. Bunu anlamamak icin dupeduz salak olmak lazim.

ilk vagona bakıcan. kafası ne tarafı gösteriyorsa.

21. sıra. koridor tarafı dolu -erkek- olan yer var ya o cam kenarını al işte. kafa nereye tren oraya.

koltuk sırtları mavi evet.

masaya kıçını dönemeyeceğine göre 25 den 17 ye kadarı düz, gerisi ters gidecek.

valla haklısın abi ya zaman kötü. soruna cevap oldu inşallah.

dışa dönük insanların normal olmadığını nereden çıkardınız. akademik dünyada tabi ki sosyallik aranacak. iki lafı yan yana getiremeyen, topluluk önünde konuşamayan profesör mü olur?

Profesörlerin hepsi inanılmaz sosyal, süper muhabbetli adamlar sanki. Çok şahsına münhasır, efendi hocalar var tabii ki ama gözlemlediğim kadarıyla ne kadar socially awkard adam varsa akademik kariyer yapıyor Türkiye'de. Bu noktada yüksek, doktora peşinde olan bir yeni mezunun hayallerini "Bu çocuk sosyal değil yahu." diye kırmak saçma olur.

Bunun dışında herhangi bir mülakatta inek olmasan da inek taklidi yapman bence işine yarar. İK'cıların saçma beklentileri olabilir, ona aldırış etme.

Bir de yeterince iş başvurusu yapıyor musun cidden? Günde 20 başvuru filan yapan insanlar var da çünkü. Ne kadar taş atarsan, kuşa değme olasılığı o kadar artıyor sonuçta. Taşını kuşa ulaştıramayacak kadar güçlendirmediysen elini zaten gelip kuşun taşa kafa atmasını beklemekten başka yapacağın bir şey yok.

"BİLE"?

özel sektörde iş görüşmeleri tamamen kendini pazarlama üzerine kurulu. yani içe dönük bir insan olsan bile çok sosyal biriymiş gibi davranman lazım. ciddi kurumsal bir firmada bir iş görüşmesinde kendimi tanımladığım 3 kelimeden bir tanesi "mesafeli" olduğu için işe alınmadım mesela :))) acemilikti işte. şimdi sorsalar "ensedeki şaplak ...teki parmak" diye tanımlarım kendimi, öyle olmadığım halde :))

ha akademik kariyere gelince dışa dönüklük tartışılır ama bence önemli olan kişinin kendisini düzgünce ifade edebilmesi, ortamın gerektirdiği koşullara uyum sağlayabilmesidir. neticede bu insan hem derslere girecek hem de yeri geldi mi başka üni.lerden ve belki başka ülkelerden akademisyenlerle iletişime geçecek.

5 - 6 sene önce bir üni.de araştırma görevlisi olarak yeni kadro almış bir elemanla tanışmıştım. adamın bilgisi hakkında yorum yapamam ama kendini düzgün ifade etmekten aciz, sadece kitaplara ve kurallara göre kendisini yetiştirebilmiş bir elemandı. mimardı üstelik. yani şimdi bu adamın gireceği jüriden ne hayır gelir? öğrenci projesine aldığı kritikten ne anlar?

Bircok ozel universite musteri (ogrenci) memnuniyeti icin sovmen docent ariyor. Hayatinda ders calismamis, 10 neti olmayan ogrenciden mekatronik muhendisi cikarmaya calisiyorlar. Bu nedenle dediklerinde bu bakimdan hakli olabilirsin.

Ama bircok sirkette takim calismasi cok onemli. Sorunlu insanlarin mobbing ile calisanlarini bezdirmesi siklikla yasanan bir durum. Her gun burada biri is yerinde bir insanla soyle sorun yasiyorum diye duyuru aciyor goruyoruz. Bu nedenle insanlarla iliski kurmayi becerebilen sosyal insanlar araniyor.

Ayrica sirketlerin amaci para kazanmak. Musteriyi kendi mallarini satin almaya itecek presentable kisilere gereksinim var. Hatta bircok sirket boyu uzun, beyaz tenli, fit, genc veya genc gorunumlu insanlari isr almaya calisiyor.

Sevgili arkadaşım, sadece sıkıntını paylaşmak için yazmadıysan sana cevap vereyim, sanki iş bulmuşlara karşı ön yargılısın.
İş bulmak inan ki herkes için çok çok zor. İş arayan insan çok ve işverenler bu çokluktan dolayı - gerekmese bile- işe alım kriterlerine "suyundan da koy" dercesine bir sürü özellik ekliyorlar. Bu durumda zaten dışadönük değilsen (mülakat yapılacaksa zaten dışadönük kişi 1-0 önde) bir dezavantajın oluyor.
Öte yandan "inak olmak ne demek?" Eğer not ortalaması diyorsan elbette o da bir kıstas, ama hiçbir şirket sadece not ortalamasıyla işe almıyor. Bu kişi illa ki birileriyle çalışacak, onlarla geçinmesi, işbirliği yapması lazım. Bar/pavyon meselesi değil yani.
Dışadönük olmamak sana özel hayatında da dezavantaj. Belki bu üzerinde çalışman gereken bir alandır. Bu sorunu halledince ancak "düzgün" biri olursun.

turbo ekstra 5gb paketi kullanıyorum 49 tl ödüyorum.

Kontorlu hat kullaniyorum.29 tl ye 4 gb 500 dk 500 sms

turbo ekstra 6gb 50 tl (500dk, 1000 sms, 6gb internet)

bozdurduk, 15 gün içinde 3.55 den geri almayı planlıyoruz.

ben de yarın bozuyorum. kardaysan satmak mantıklı, kriz çözülünce illa düşecek dolar, o zaman tekrar alınır

Ben dün bir kısmını bozdurmuştum, bugün de kalanını bozdurup refaha ermeyi planlıyorum.

Düşme kısmını bilmiyorum, düşerse yine alırım.

Ithalat yapan biri olarak soyluyorum, bu ulkede doviz hicbir zaman dusmez, eger bir sey almayacaksan sakin bozdurma. Merkez bankasinin sitesine gir, doviz araiv kurlarina bak, son 10 sene her 6 ayda bir kontrol et, ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksin, "daha artmaz" demek dunyanin en sacma argumanidir.

Mantigi ise cok basit, dis politika cok beceriksiz ilerliyor ve buna ek olarak ulken yurt disindan alim yapmaya muhtac, hicbir sey uretmiyoruz. Bunun aciklamasi; dovize bagimliyiz ve en ufak siyasi olayda yatirimci kacacak yer ariyor. Sadece son 3-4 senede 2 kat artti dolar; gerisini sen dusun.

yaşayacağını sanmıyorum. fiziksel mağazalarını biliyorum ama daha önce internetten alışveriş yapmadım.

utopia. iki sezon. muhteşem. hele renkler, sahiden harika.

tam dediğin gibi değil ama tema o sayılır.

(bkz: what happened to monday )

@rahip janick, onun konusunu çok sevdiğim için başka benzer bir şeyler arıyorum zaten:) ama ilk mesajda belirtmediğim için tik veriyorum. teşekkürler :) varsa başka önerin alırım:)

inferno

kingsman

www.imdb.com

Niyete bagli. Bence a

%50 bence. görmek lazım.

a

1

bence b. güzel insan ekstra sıçıp batırmadığı takdirde makyaj sonrası bu yorumu duyacak kadar çirkinleşmez. ama normal güzellikte birini daha belirgin çirkinleştirebilir kötü makyaj.

ama ben a şıkkı olduğunu düşündüğümde söylüyorum bu cümleyi, ne kadar az ya da doğal olursa olsun makyajsız hali tercih ederim.

a

a, nadiren b, bazen de ikisi beraber.

a

A tabii ki.

ben hep inş a) dır diyorum ama :)
bence a dır ya.

C) düzgün makyaj yapmayı ogren.

c) makyajın dokusundan hoşlanmıyorum

erkeklerin hepsi makyaj sevmeyebiliyor. eksiduyu.ru şu duyuruda bazı erkekler yazmış mesela; erkekler yakınlaştıkları öptükleri kokladıkları kızların cildinde ekstra bir şey olmasından hoşlanmayabiliyorlar.

doxanikee +1500

güzel makyaj yapan yakıştırır, anlaşılmaz, abartı durmaz.

"zaten güzelsin, makyaj yapınca kıçıma benziyorsun. sen yapma."

Hem a hem b de olabilir sonucta.

a.

bence daha çok, "kötü makyaj yapıyorsun" ya da "kendine yakışan makyajı yapmıyorsun, o yüzden makyaj yapma daha iyi" anlamlarına geliyor.

dolaylı olarak b.

elbet güzel de buluyordur, ama direkt makyaja yönelik yorum yapıldığı için b diyorum.

Bunu yüzünde makyaj varken söylediyse kötü makyaj yapıyorsundur. Makyajsızken söylediyse güzelsin demek istemiştir.

@aquarium +1

Mesela ben en güzel kadındaki en iyi makyajı bile iğreti bulurum. Yapay ve bayağı geliyor. Benim gibi biriyse a.

Ayrıca niyet aramaya gerek bence güzel bir iltifat işte.

Bence a kızların makyajsız halleri kesinlikle daha güzel.

Kesinlikle A

a

B

Beceremiyorsun, yapma bari.

doxanikee + 1, ben bundan "Makyaj yapmayı beceremiyorsun" anlarım. Dolaylı yoldan "Sen yapma ulan ayı" diyor diye düşünürüm. Makyajım üstüne çalışırım.

kesinlikle b. makyajın olayı zaten kusurları kapatıp kişiyi olduğundan daha güzel göstermek. eğer makyajlı bir kadın doğal halinden daha güzel görünmüyorsa makyaj yapamıyordur.

not: bu durumun makyajsız halinin güzel ya da çirkin olmasıyla alakası yok.

4 kişi 3+1 eve çok, duş-wc sırası için dahi çekilmez.
Bulursanız bi erkek daha alın.

erkekli kızlı ev olmaz zaten. ne saçma.

senin yerinde olsam böyle bir şeye kesinlikle hayır derim. başına iş alma. alıyorsanız erkek alın rahat edin.

insanın evinde rahat olması lazım. kızlar varken rahat olamazsın. devamlı gergin bir hava olur üstünde.

olmaz, rahat banyo bile yapamazsiniz. ama kizlar ya da siz, ev icinde sortlu/sutyenli dolasmaktan rahatsiz olmayacaksaniz ya da akliniza baska seyler gelmeyecekse ( ki ihtimal vermiyorum) denenebilir.


daha da gercekci yaklasmak gerekirse, evde porno bile izleyemeyeceksin; izledin diyelim, o kizlar ister istemez aklina gelecek ve is "arkadaslik"tan oteye kayacaktir. sonra al basina belayi.

bence bu durumdaki tek sorun kalabalık olacaktır. benzer saatlerde dışarı çıkma hazırlıkları yoğun tuvalet sırası demek, değmez.

edit: 1 kıza evet derim.

olmaz güzel arkadaşım, olmaz canım evladım.

yine hayır.

başına iş almaya meyillisin sen de ha.

cevabim evet sanki kutugune alacaksin gibi cevaplar gelmis.

4 kişi çok fazla. kız erkek bir arada olması da çok saçma. o evde ne rahatlık olur ne temizlik olur ne de öğrenci gibi yaşanır. Dikkat dağılır. ne kızlar kız gibi yaşayabilir ne de siz. kimse rahat edemez. kızlar da ilginçmiş. bunun banyosu var temizliği var hangi akla hizmet sizle eve çıkıyorlar.

bir de erkekler genel olarak her şeyi çok takmıyor. kızlar öyle değil. her şeyi sorun ediyorlar diye düşünebilirsiniz. Bence sevgili olunmadığı sürece karşı cins birilerine evde tahammül etmeye hiç gerek yok.

valla sen bilirsin o vakit. ayrıca onlar kız değil yiyici.

seks olmayacaksa çekilmez. ayarlarım birini dersen gelsinler.

olacak is degil, hic bosuna dusunme, ev demek rahatlik demek, nasil rahat edeceksin, onlar nasil rahat edecek, olmaaazzzzz

ben 3 kız, 2 erkek uzun öğrenci evinde yaşadım, en ufak bir sorun yaşamadık, cinsiyet ile ev arkadaşlığı arasındaki bağ nedir ? saçmalıktan ibaret değil yaptıklarınız.

Cinsiyetciligin zirvesine vurmusunuz dayilar,

Kiz ya da erkek en bastan butun kurallari koyarsaniz,birde deneme suresi belirlerseniz,bir denersiniz baktiniz sikinti yok devam olmadi uyusamadiniz oyuncu degisikligine gidersiniz.
Bizim evine ortak oldugumuz cocuk kiz arkadas edinince evin babasina donusmustu,bir gece kafa goz dalip evi terketmistik,daha sonra kiz evine 3. oldum,mutlu mesut kalmistim yil sonuna kadar.guzel yemek yiyordum en iyi yonu buydu.

sorun kız olmasından çok tanımaman aslında, 2 ay deneme süresi koyun, baktınız sıkıntılı, gönderirsiniz

ev arkadaşımın kız arkadaşı 6 ay kadar bizimle yaşadı dördüncü olarak. hiç sorun yaşamadık. aksine 3 asosyalin evine renk bile kattı sayılır.

uzaktan göründüğü gibi değil. ev arkadaşı kız çekilmez.
bir tanesi sevgilisinden dayak falan yiyordu, mecburen müdahil olduk,
elin herifiyle papaz olduk. başımız belaya girecekti.
kız bir hafta sonra geri döndü herife.
adam da sen ne karışıyordun bak gördün mü dedi.
haklıymışsın kardeş dedim.

+1 erkek alın.

Eve kız alan erkek tanıdıklar pislikten (ama nasıl pislikti o ya:/) ve gürültüden çok şikayetçiydi. Baştan şansın varken hayır de.

2 kız arkadaş hiç çekilmez hatta bence. Çünkü direkt kızlar cephesi bloku oluşur. Gürültüsü de bol olur. Son kararım hayır tekrardan.

amk sorsan hepsi çok moderndir, iş millete çomar demeye gelince mangalda kül bırakmazlar ama karşı cinsten biriyle evde yaşama konusu açılınca coşmuşlar.

abi ev arkadaşlığında önemli olan şey uyumdur. kurallarınızı açıkça belirleyin ve bunu onlarla paylaşın. sorun olabilecek şeyleri, sorun yaşanmaması adına uyulması gerektiğini düşündüğünüz kuralları vs. oturup konuşun. hassas olduğunuz noktalar varsa paylaşın. herkes her şeyi bilsin aynı çatı altında yaşayacaksanız, en baştan konuşun ki problem olmasın.

ondan sonra eğer evin çok kalabalık olması problem olmayacaksa yardırın gitsin, efendi efendi yaşarsınız. maddi açıdan büyük rahatlık sağlar. ha tabii dört kişi yaşayınca ev biraz dingonun ahırına dönecektir, onu da düşünmek lazım. robot değiliz sonuçta, istediğin kadar kural koy, yani sen sabah 7'de banyoya girmek istediğinde içeride biri olabilir ve kalkıp da "niye banyodasın amk" diyemezsin. bunları hesaba katmak lazım.

ben aslında sheldon cooper'ın yaptığı gibi banyo saati falan belirleyelim isterim ama öyle yapınca kimse ev arkadaşı olmayı kabul etmez diye yapmıyom.

Ben ailemle yasiyorum. Iki kiz sende yasamak istiyoruz dese ailemi evden cikaririm. Ruya gibi gunler seni bekliyo.

1 kisi 100, Iki kisi toplam 150 birim kira vercekse, 1 kisi Al.

@brad pitt

O dedigin gibi olmuyo kanka, o liseli abaza ergen hayali

ciddi anlamda tanımıyorsan bulaşma, çok zor iş.

kız olmasından değil de bazı arkadaşların da dediği gibi tanıdık olmamasından dolayı vazgeçtim arkadaşlar. deneme süresi olayını da düşündüm de ocak şubat gibi kızlara sizinle anlaşamıyorum olmadı bu diyip gönderebilecek birisi değilim. en iyisi hiç bulaşmamak.

Deneme süresi iki taraf için de yorucu bir şey. hem doğru düşünmüşsün.

Umuyoruz hiçbir zaman ama uzun vadede her türlü kazanacaklar. Tam süreyi bilmek imkansız. Bilinebilse herkes bilirdi bir anlamı kalmazdı. Bilinemez olurdu

inşalla kazanamazlar amen.

aldığın doları %4 ten faize koymuşsundur umarım

buyrun benim :/
doların düşmesi gerçek bir ekonomik hareket olsa ve iç piyasaya olumlu yansısa içim yanmazdı lakin ki öyle değildir. geçtiğimiz bir yılda ihtiyacım oldukça cepteki doları bozdurmak istemeyip başka yollara saptığımdan ekstra zararlara da girdim şahsen. yakın vadede aldığımız fiyata gelecek ama bize verdiği zarar baki kalacak maalesef.

faizden kayıpları ekleyince hiçbir zaman. giren girdi.

2018 ağustosta dolar 5 tl civarı olacak. faiz hesabıyla falan uğraşmadım ama sizi anca kurtarır herhalde.

imkansız olacak diyenler bir analiz paylaşırsa bende 5 lira olacak söylemine dayanak olan analizi paylaşacağım.

Fanatik gibi dolar aliyorsunuz. Tek doviz dolar mi? Bunun euro'su var, altini var. Hatta gelismis ulke para birimleri var. Dolar ortalaman 3,55 ise, bir miktar da euro aliyor olsan ayni surecte euro ortalaman da 3,80 falan olurdu. Ve su an euro 4,20.

Sene sonu tahminleri 3.70 gibiydi. Ancak her an, her şey olabilir. Güneyimizde savaşa girebiliriz.

Aceleniz yoksa dursun.


.

jack jones.

Orjinal deri 350 tl ye ceza infaz kurumları satış mağazalarında var uşak cezaevi yapımı ben denedim gayet güzel yumuşak derisi var modellerde iyi. Bu bütçeye çıkarım dersen ordan bi bak. Mağazaları internetten bulursun.

Colin's olabilir.

Jack jones. Boyner'in internet sitesinde güzel indirimler de var. Mağazada 300 lira olan jj modelini 80 liraya aldım geçen haftada boynerin sitesinden.

Koton

turşu yiyorum.

Yasadigin kotu seyler. Sanirim boyle durumlarda yapmamiz gereken yasamaya devam etmek. Biz vazgecersek onlar kazanir.

kilo ver.

şu anda klüpte keyfim yerinde pistin ortasında oynuyorum
SANMA ÇEKİLİRİM BİR KÖŞEYE
PİSTİN ORTASINDA OYNUYORUM :d

Yürüyüşe başla, hiç aksatmadan her gün işe gidermiş gibi çıkıp 1-1.5 saat yürü. Her yönden faydası olacak.

Doktoraya başlayıp 'he' deyip ileride kendiniz öğrenci yetiştirirken daha doğrusunu yaparsanız sorun yerine çözüm üretmiş olursunuz. Bunun için karakterinizin ve iradenizin sağlam olması gerekiyor, tutkulu olmanız gerekiyor. Kimseyle atışmak zorunda değilsiniz. Kayırmaların arasında varlığınızı sürdürmeyi başarmanız lazım o kadar.

Siz yapmazsanız, başkası yapmazsa kim yapacak? Böyle düşünerek motive olabilirsiniz. Bölümle ya da üniversiteyle değil de akademik sistemle ilgili bir durum bu. Einstein da çok çekmiş, Tesla da. Hocalar kendini devam ettirecek kimseleri tercih ediyor. Eleştirel öğrencileri tercih etmiyorlar.

Aman bana ne de diyebilirsiniz. Hayat sizin.

Seks

eğer imkanın varsa sebebini sorabilirsin. eksiklerini görebilmek üzerinde yoğunlaşmak adına sana faydalı olabilir.

sonra kim bilir belki bir yerde karşılaşırsınız, kaybettiğin elemana bir dön bak istedim dersin :)

hayır banlanmadınız, sadece aktif pozisyon için BU ALIMLARINDAKİ mülakatınız olumsuz sonuçlandı. Farklı bir pozisyon için şansınız diğer adaylarla aynı olacak şekilde devam ediyor.

Hatta ik yada ilgili pozisyonun idari amiri işgüzarlık etmezlerse bu sefer olumsuz sonuçlanan pozisyonunuz tekrar açıldığında yine şansınızı deneyebilirsiniz.


youtu.be

siz hayallerinize layık olmak için çalışmaya devam edin. hayat bu kısmetlerle doludur.

olumsuz dahi olsa cevap geldiği için mutlu olurdum ben :)

oradan neden banlanasınız?

ben de olumlu yanıt beklerken olumsuz geldi. bir kaç aşamayı geçmiştim, kabul edildim gözüyle bakıyordum üstelik, son aşamadaydık.

reddedilince kendimi suçladım. "kesin çok konuştum ilk görüşmede, malumatfuruşluk yaptım" dedim. ancak yine de İK'ya bir mail attım. "eksikliğimi telafi etmek adına soruyorum.. neden kabul edilmediğimi merak ediyorum..." dedim. onlar da özetle benden daha tecrübeli bir aday bulduklarını bulduklarını, başka pozisyonlara ya da ileride bu pozisyona tekrar başvurabileceğimi söylediler.

velhasıl, üzülseniz de üzülmeseniz de başka ilanlara başvurmaya devam.

fak em all diyorum. fakemall.

zamanla seninde hayallerin tatil yöresinde bakkal açmak olacak diyorum ayrıca.

Üzülme rakibe gidersin :)

Bunlar olağan şeyler, belki de o şirkette mutlu olamayacaktın kim bilir.

2 haftaya mutsuzluğun geçecek. kendine yeni hedefler koy. yeni bir hedefin (çalışmayı istediğin başka bir yer) olmazsa ve başarısızlığını düşünüp durursan mutsuzluğun devam edecek.

qnb

@passion avrupa sermayeli diyor yazıda. qnb olsa körfez sermayeli derdi.

önceden Yunanistan'a aitti. Helal satış diye tutturan müdür de olunca...Google'da ilgili haberler var.

ama avrupalı kısmını çok vurgulamış, bir bakayım. yazan daha önce qnb'yi vurgulamış, muhtemelen bu başka bir banka evet.
www.yenicaggazetesi.com.tr

dh'de falan başlığı varmış olayın ama kaldırmışlar. 4 şube müdürü, 1ikci falan bir şeyler yazmış. adam baya enteresan bilgiler toplamış.

enparayı vs kapattırma nedeni.

70

valla parasini söylemeden sunu belirteyim, avusturyada yasiyorum, sokaktaki her 10 afgandan 15 i bu ceketin birebir aynisini giyiyor. saka degil ciddiyim.

Son anda iç kısmının tüylü olduğunu gördüm. Max. 150.

80'den fazla verilmez bence.

100

150-200

edit: ben vermem ama piyasası yüzünden o kadar eder dedim.

Modelin kafasını kapatınca 80 tl, açınca 250tl eder.

bu montta bi kalitesizlik var lcw falan mı açıp bakmaya üşeniyorum. Derimod olsa böyle durmaz.

bir miktar para ve holosko teklifi gelirse belki giyebilirim

ucuz duruyor bu mont, buna para vermem, almam

not: kadınım

100 150 civarı

1000 liraya kadar yolu var.

100 150

benzer şeyler collezione da görmüştüm.

defacto'da bu mont 250'ye satılmaz. 100-150 arası bir fiyattır kesin. ben bu modelin aynısından siyah olanı loft'tan almıştım. şöyle bir özelliği var; tırnağın bile yanlışlıkla deri kısmına takılsa hemen o bölümün derisi kalkıyor ve gri bir görüntü çıkıyor oraya. aşırı dandik.

edit: fiyatı 79,99'muş.

www.defacto.com.tr

bunun rengini begenmistim ama dokusunu degil. yine de kaliteli duruyordu; ortalama tahminler satis rakamina (80 tl) yakin olduguna gore, pek de kaliteli durmuyormus demek.

Almam da alacak olsam 200den fazla vermem.

60

uçak içine powerbankla yeni bindim. sabiha ve esenboğada sıkıntı olmadı.

Kabin bagajımın yanında kocaman içine eşya tepiştirdiğim omuz çantamı ve laptop çantamı alıp bindim birkaç kez. Kimse de diğerlerine para ver demedi.
Ama tabi kadınların omuz çantalarına bi şey demiyorlar ondan olabilir.

thy'de sorun olmaz. alabilirsin. powerbank serbest.

Problem olmaz

THY böyle şeyleri abartmadığın sürece sorun etmez. genelde ucuz havayolları biraz daha kazanmak için bu konularda daha katı oluyor.

ben çektiğim uçak fotoğraflarını düzenliyorum, bütün gün bununla uğraştım hala bitmedi.

dil öğreniyorum. uykum da var. yarın iş de var.

laptop kucağımda sıkılıyorum. tv mute.

Duyurudan biriyle mesajlasiyorum.

Tv acik Tlc'de obez biri var ona bakiniyorum, bir yandan da pinterest karistiriyorum.

ayıptır söylemesi: türk kahvesi yaptım şimdi. bira içtim tat vermedi,dışarıdan yemek söyledim pişman oldum. bi de bunu deniyorum.

playlist hazırlamaca. uğraşlı ama keyifli - boş kaldıkça öneririm.

Akü şarj cihazı bakıyorum, akü nası sökülür videosu izliyorum.

nöbetteyiz gardaş.

kendi kendime isyan yapıyom.

Çanta yasak

best western
ankara plaza

(git: tr.hotels.com )

Bi iki hafta önce önünden geçerken görüp, baya beğenmiştim. Büyük ihtimalle fiyat araliğiniz içindedir.

hilton

bulunur, ankarada çarşısı filan var oralarda da vardır kesin.

www.sahibinden.com

surda varlar, markalari onat mi bilmiyorum ama asker botu demisler.

çalındı mı? yoksa çok beğendik alıp giymek mi istiyoruz?

genelde rütbelilerin giydiği yds botlar vardır onlardan alsın giysin. çalındı ve birliğe giderken yeniden alacaksanız illaha da aynı olmasına gerek yok sonuçta.

Sahibindende kesin vardır hep çalıyordu erler. Onat oldugundan emin misiniz üç sene önce yaptım markası YDS idi. Gerçi değişmiş olabilir.

@blue eyes yok çalınmamış da, kalıplar dar numaran bu demişler ama aşırı bol oluyormuş. Ya başkasınınkini alacak ya yenisini bulacağız.

@goodz yds'yi bırakmışlar sanırım, onatmış.

aynısı olmak zorunda değil. şekli benzesin yeter. askeriyede şekil önemlidir.

örsel kardeşim www.orselkundura.com

Marka yds olmali .

numaraya göre marka değişir. örsel ya da onat olabilir. bölük astsubayına ağlasın o ayarlar bir tane.

yeşil kundura yıllardır satıyor.

para kazanmaya ne kadar ihtiyacın var? öncelikle bunu değerlendir. ardından da, işe belli bir deneme süreci ver ve o süreçte de sana geleceğe dair hiç imkan sunup sunamayacağına dair fikirlerin de netleşir.

Boşver canım, otur evde fasulye kır. Annenden babandan harçlık al, arkadaşların bir yere çağırınca "acaba pahalı mıdır?" diye düşün, hatta gitme. Hayalini kurduğun o kusursuz, mükemmel iş kapına gelir.

başka bir teklif yoksa çalış tabii ki şimdilik. çalışırken iş aramayı engelleyen bir şey yok. tamamen alakasız bir şey de değil üstelik, kendi sektöründe bir şirket. tecrübe tecrübedir, illa sana ileride yarar sağlar.

@yirmi santim +54215125125125

simariklik yapiyosun, ayrica yirmisantim +1

Memlekette kaç kişi okuduğu mesleği yapabiliyor ki?
Artık şanslı gözüyle bakıyoruz bu insanlara. Hele ki okul biter bitmez istediğin gibi bir işe girme düşüncen, hayal gücü geniş bir arkadaşsın sanırım.

Özellikle şu içinde bulunduğumuz dönem iş seçmek için pek doğru bir dönem değil bence.
Bir süre idare edin aynı anda iş aramaya da devam edin tabii.

Ve olumsuz düşünme. Böyle düşünerek daha da yıpranıp işten soğursun.
Kendini motive et. Her yaptığı işin insana katkısı olur. Yaşadığın sıkıntılı zamanlar bile ileride bambaşka bir konuyla ilgili fikir verir.
Çalıştığın yerden ve her olaydan bir şeyler kapmaya bak.

Kolay gelsin, iyi şanslar.

Size simarik diyebilecek son insanim. Benim de icimden cekip gitmek geliyor bazen ama benim tecrubem cok. Benden cok gencsiniz, ilk isiniz. Sonradan uzulmemek adina bir abla tavsiyesi, is bulmadan cikmayin. Zaman dogru zaman degil.

Çalışırken tasarım da yapabilirsin istersen. İster bi firmayla anlaş ister yap yap biriktir. Mesai dışında sevdiğin bir uğraşın da olmuş olur.

Güzel sanatlar mezunu bi yakınım da aynı şekilde iş bulmuştu hiç kaçırmadı. Konumu gayet de iyi, tasarımcılardan daha iyi kazanıyor bildiğim kadarıyla. (O epey eskidi emekli bile olacak neredeyse) İşinden doyum olarak memnun.

Sektörün tozunu yutarsın, çevre edinir kendini tanıtırsın. Hiç kaçırma derim.

işi içine sinen insan %10 u geçmez, iş hayatına hoşgeldin, zamanla biraz daha alışılıyor, ama benim gibiysen her gün kafayı yersin.

Sen iyi biliyorsundur, benim en yakın arkadaşlarımdan biri tekstil öğretmeni, ben de onun arkadaşları ve öğrencileriyle ilgili anlattıklarından biliyorum; sizin sektör özellikle tasarımcıya çok acımasız. Yeni mezunları asgari ücretten deli gibi çalıştırıp, kısa vadede alacakları tasarım fikirlerini aldıktan sonra derhal şutluyorlarmış.

Dediğin gibi sektörün işleyişini içerden öğrenmen bakımından iyi bir işe benziyor bahsettiğin. Aracı olmasa, hiç deneyimin yokken belki bunu bile bulamayacaktın. Bence kahretmeden başla ve max fayda sağlamaya çalış. Ama beton meton diyip de 3 gün sonra bırakacak gibiysen ne adamları oyala, ne de başkasının önünü kapat derim.

orta vadede doların yükselmesini gerektirecek pek olay yok gibi. ama ben bunu söyledim diye yükselmeyecek anlamına da gelmiyor tabii. bi bakarsın yarın tekrar 3,50 olmuş.

uzun lafın kısası, dolar orta vadede kolay kolay üzmez ama uzun süredir de düşüş trendinde.

ben dolarda 3.80 e hedef veriyorum. dip olarakta 3.395 yi görüyorum. ama benim lafıma bakıp iş yapma sakına. tek bir enstrümana hepsini yatırmak mantıklı olmaz. 80.000 mevduat, 80 bin dolar, 40 bin altın yapabilirsin mesela.

orta vadenen kasıt kaç yıl mesela?

Kasımı bulur çıkması. Ekimin ortasına doğru amerikadan alıp da burda getirip satanlar çıkar. Fiyat en düşük modelde 6000-7000 tl arasında olur. Resmi olarak çıkınca en düşük model 4700-5000 tl civarında çıkar.

300-400 liralık bir indirim olur iPhone 7'de. Ama indirim olana kadar dolar artarsa aynı hesaba gelir.

En ucuz internetteki alışveriş sitelerinden alabilirsin (n11, gittigidiyor, hepsiburada vb.)

iPhone 8 olmayabilir ismi. iPhone X daha mantıklı bence.

@supergirl ismi önemli değil. indirim olacak mı olay o :)

izlenir. daha ziyade farklı dizi ama baya yakın tatlar da alırsın.

Farklı dizi. Ama soul u çok sevmiştim ben. O yüzden baktım ama bitirmedim.
Tavsiyem, breaking bad biter bitmez izleme. Önce bi nefes al. Yoksa kıyaslar ve hiçbir diziyi beğenmezsin :)

hayır komedi değil ama jimmy'nin (saul) kendi içinde bir mizahı var malum zaten bu adamın bir türlü tutunamaması devamlı tırmalaması, uğraşısını jimmy mcgillken nasıl suçluların avukatı saul'a evrildiğini anlatıyor dizi. çok güzel işlenmiş sinematografi muazzam, bb öncesini anlatıyor ama yavaş yavaş tanıdık yüzler de katılıyor onların da evveliyatını görmüş olyoruz kesin izleyin.

Bb sevdiysen sevmemen için neden yok, aynı kalite. Üstelik Saul Heisenberg ten çok daha başarılı 1 karakter bence.

ben tavsiye etmiyorum.

Biraz nefes al dinlen oyle basla better call saul'a lovemyself'in dedigi gibi. Guzel dizi. Sevdigimiz karakterler var icinde. Isim verip icine etmeyeyim

ben büyük bir breaking bad fanıyım.

better call saul da çok çok çok güzel. kesinlikle şuan piyasadaki en izlenir dizilerden bir tanesi. bir breaking bad değil tabi ama breaking bad izliyormuş hissi yaratıyor insana.

better call saul'u bb'den daha çok sevdim ben. En yavaş bölümlerin bile nasıl bittiğinin farkına varmıyordum. Aklıma düşürdüğün iyi oldu, akşam baştan başlayayım.

sen de başla bence. iki bölüm izle, sarmazsa bırak ama ilk bölümden yakalıyor zaten.

hatta bence boynuzun kulağı geçmeye başladığı bir dizi. breaking bad tadını dibine kadar verdiği yetmiyormuş gibi kimi zaman ondan bile iyi sanki diyorum.

çok güzel, izlenir.
sinematografisi ve verdiği his braking bad'le aynı ama farklı diziler.

sıkıcı. ergensen ve boş vaktin varsa izlenir. sezonun son bölümüne kadar durağan son bölüm biraz haraketli geçiyor. saulın abisiyle olan çekişmesi şu anki ruh haline nasıl geldiği falan..

boş vaktini izlemediğin diğer kaliteli dizilere harcamanı tavsiye ederim. breaking bad gibi keyif vermiyor.

erlerde oldugunu görmedim. amirlerimde de yoktu. ancak terör bölgesine gidenlerde gorurdum.

askerden yeni geldim. eri, teğmeni falan bırak tugay komutanında bile görmedim.

kendi hususi yazdırmış. kesin nasıl terörist avladığını da anlatıyordur o komutan askerlerine.

Bence soyadı b rh(+)

Iftarlik Gazoz

İçine öküz oturtan iki film söylüyorum:

Me and Earl and the Dying Girl
The Broken Circle Breakdown

life is beatiful

Iftarlik Gazoz

dancer in the dark

Manchester by the Sea

dünyanın orta yerinde aşk için ağlıyorum

kore filmi ağlama garantili.

Hachiko
Her izlememde salya sümük ağlarım.

stoning of soraya m. film bittiğinde içinde sadece öfke ve üzüntü kalıyor. izlerken koyuveriyorsun kendini.

hachiko+1 ağlatma garantili

uzun süre sonra askerden gelen insanların köpekleriyle ilk karşılaşmalarını izle. ben çok ağlamıştım

Hachiko demeye gelmiştim ben de.

Canim kardesim

hayır. taksiyle 30 lira civarı tutuyor diye biliyorum.

havalimanlari.net

verdiğiniz bilgi güncel mi? şöyle bir sayfa gördüm ama ne kadar doğru bilmiyorum.

havalimanlari.net

aynı anda yazmışız. arayıp sormak en doğrusu sanırım.

Var uçaktan inip bavulları alıp hemen dışarı at kendini. Belediye otobüsü-midibüsü oluyor genelde tek seferlik gelen yolcuları alabilmek için. Yer kalmayabiliyor. Bazen de dolunca hemen kalkıyor. 5tl

*ardahan araçları da var aman dikkat!

taksi en pratiği 5 - 10 sürer merkeze varman. 20-30 tl arası ödersin. rahat ve hızlı olur. minibüs falan bildiğim kadarıyla yoktu. var olan minibüsler çevre il/ ilçelere yolcu taşıyor diye biliyorum.

Kars Harakani Havalimanımızda ulaşım hizmetleriniz için 10 adet ticari taksi, THY ve Sunexpress Havayollarının ruhsatlı ulaşım hizmeti mevcut olup Havalimanı Ardahan arası karşılıklı ulaşım hizmeti de sağlanmaktadır. Havalimanımızdan Kars şehir merkezine Kars Belediyesince karşılıklı yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.
www.kars.dhmi.gov.tr

Havalimanının sitesinde yazan bu.

Durumlar farklı mıdır bilemiyorum ama Yenimahalle Devlet Hastanesi'ne akciğer tomografisi için giden babam aynı gün çektirmişti.

ozel goruntuleme merkezlerini arastirabilirsin. istanbulda 150 liraya filan mr cekiyorlar yerine gore.

Keçiören sanatoryum 1 hafta 15 güne veriyor. Akciğer hastalıklarının takibinde çok iyi bir hastanedir zaten.

Batikentteki yenimahalle devlet hastanesinin daha once gun verebilir

Yenimahalle onkoloji denenebilir

Okulu dondurmak mantıksız geliyor ama asıl soruna gelecek olursak kasım ayında gidersin. Ben de mezun oldum arkadaş sormuş askerlik şubeye en erken kasım tertibiyle gidersin demişler, bir önceki tertip için son başvuru mayıs ayının sonuna kadarmış

Okulu dondurup askere uzun donem gelmek gibi bi salakligi en erken kasimda yapabilirsin.

tosunpaşa +1

çok pişman olursun.

En erken Kasım'da gidersin ama hayatında verdiğin en boktan kararlardan biri olabilir benden söylemesi.

Döndüğünüzde işiniz gücünüz hazır olacaksa bekletmenin pek anlamı yok.

Ben gitmedim fakat Kasım'da askere gitmiş her arkadaşım günlerin kısa olmasından dolayı daha çabuk geçtiğini söylediler. Bu görüş hem sürünerek hem de keyif yaparak yapan tüm arkadaşlarımda ortak görüş idi. Şubat'ın da arada kaynaması hoş duruyor.

Bana da mantıklı geldi ama birkaç farklı görüşü değerlendirmek iyi olur.

Kasımda git. Şubata bırak diyenleri kesinlikle dinleme. Şubata kalacak gibi olursan git kapılarında yalvar, kasımda git. Kasımda kısa dönem olarak gittim. Başka celpte gitmeyi istemezdim.