benim olmadı :(

Bende başlarda olumlu bi etki yapmıştı. Bikaç ay elimden düşmüyodu ama sonra kenara koyup unuttum bi süredir :/

Çok okuyordum, hala çok okuyorum kindle ile. Yolda geçen falan zamanınız varsa tavsiye ederim. Yanlış şeyleri okuyor da olabilirsiniz, bazen bir kitaba bakıyor tekrar okumaya başlamak.

@whooise: yolda geçen vaktim arabada oluyor işte. eve gidince de yemek yiyip, kızla oynamalar filan derken saat 11:30 oluyor. sonra da uyku zaten.

Seni tanımadığımız için bu sorunun cevabını biz bilemeyiz, belki olur belki olmaz, tamamen sana bağlı.
Şu bir gerçek, kindle sana müthiş bir konfor sağlıyor, okumayı kolaylaştırıyor.

Bana faydası oldu. Metrobüs vb. kullanırken okuyorum.

bence daha fazla geç kalmadan pirince yatırın.
şimdi bir sorun olmaması, olmayacağı anlamına gelmez.
zamanında benim de telefon düştü kurulayıp açtım, hiçbir şey yokmuş gibi görünürken ekran giderek cortu çekmeye başlamıştı. sonra pirinç tedavisi sonuç verdi.

"Sector" olabilir.

First step ? Part&section&chapter

stage daha uygun olur.

stage bence de.

Stage

oyakinsaat.com.tr

stage, phase karışık kullanmışlar.

Phase de stage de olmaz bence.

Bence de phase ve stage olmaz demeye geldim, section daha uygun gibi sanki.

étape kelimesinin ingilizce karsiligi stage.

phase dersen baska anlam olur.

1

en sevmediğim sorulardan.

1

1

Babamın nereli olduğunu değil doğduğum ili söylüyorum.

Yeni vatandasi oldugum ulkeyi soyluyoeum, sonra ama aslinda istanbulluyum diyorum.

Yani 1.

eskiden 1'di, sonradan 2 oldu.

çünkü türkiye'deki herkes öğrendi ilçemi.

yaşadığım şehir - il, detay istenirse doğduğum şehir ve kütük, sonra birbirinin alakası

Hiçbiri. Direk ülke söylüyorum.Şehir soran çıkmadı daha

1. Ama ısrarla neresinden diye sorulunca ilçe de -daha doğrusu semt- söyleniyor haliyle.

ayrıca, (bkz: biz mamaklıyız gardaş)

Ili soyluyorum sonra basima gelecegi biliyorum. Oraliya hic benzemiyorsunuz diyorlar, ailem hep memur diyorum. Sonra onlar nereli diye soru geliyor, dedemin babasi aslinda memur olarak gelmis diyorum konu uzuyor...

iki tarafta farklı ülkelerden,

4-ülke söylüyorum

kayseriliyim deyince zaten karşı taraf direkt "develili mising?" diye soruyor.

"Karışık" diyorum.

Anam babam başka memleketlerden, hatta anneanne-dede-babaanne-dede de başka memleketlerden... benim doğum ilimle alakam yok, hemen taşınmışız. Bi de ilçelere girmeye kalksam 1 kelimelik soruya 5 dakika cevap vermem gerekir.

il. zaten merkez ilçede kütük.

resmi bir ortamda sorulunca doğduğum ili söylüyorum
işime yarayacaksa köye kadar söylerim bazen

muhabbette sorulunca bi yerli değil diyorum.

+1 en sevmediğim soruladan

4 - bizimkiler çok kırım'dan çok tırrek bir şehre yerleştikleri için şehir söylemiyorum. geldiğimiz yeri söylüyorum. yani yoksa resmen çomar memleketi... ben olsam bulaşmam o derece.

ilçeyi bilecek yakın şehirlerden olanlara ilçe,

diğerlerine il.

1. Çünkü merkezde doğdum.

@tears of devil'le tamamen aynı durumdayım direkt kırım diyorum

Doğma büyüme İstanbulluyum. İstanbul'da insanlar genelde nerelisin dediginde babasinin memleketini söyler. Ben de oyle yapiyordum. Sonra universite icin baska sehire gittim orada nerelisin dediklerinde başta yine baba memleketini söylüyordum ama istanbulda yaşadığımı ogrendiklerinde sen bla bla şehirliyim dememiş miydin diyorlardı.

Yani o yüzden İstanbul'da baba memleketi/sadece şehir olarak soyluyorum, istanbul dışında istanbulluyum diyorum.

İl

önce ilçe söylüyorum, peşine de il.

İl söylüyorum eski ismiyle.

her normal insan gibi ili söylüyorum.

1

Uydurmadır, hükümet bankalara düşmanken böyle bir konuda onların fikrine danışır mı sence?

bankacıyım. Bu bana saçma geldi. Çünkü böyle bir raporun hazırlanması filan ciddi iş. Kaldı ki bankaların başka işi gücü yok bununla mı uğraşacak? bedelli sevdalılarının çıkardığı dedikodular..

not: Şafak olmuş comolokko. şu dakikadan sonra ben mi gideyim? :))

yok.

aksarayın bilmemne köyünde sabaha karşı nöbetteyken sevgilisini özleyip içinden şiir yazan ve bunu tarlalara bağıra bağıra okuyan bir adam olmadıkça insan, çok şey kaybeder.

FU bedelli!

Hiç kulağıma gelmedi. Okuyunca da saçma geldi zaten.

dövme yaptırdıktan sonra tekrar üzerinden geçilmesi gerekiyor.
bunun dışında bakımının da iyi yapılması lazım.

bunları yapmayanların soluyor haliyle.

emin olmamakla beraber kilo alıp vermenin etkisi olduğunu düşünüyorum.

Bence asıl sebep ucuz dövme, kötü boya, kötü işçilik. Fakirlerin dövmesi hep dediğin gibi oluyor.

güneşe maruz kalması ve kalıyorsa da güneş kremi kullanılmaması bence

santimetrekaresi 560,68 tl'den ucuza yapılan dövmeler öyle oluyor.

fakirlerin dövmesi nedir ya...

kötü boya kötü işçilik kötü bakım. dövmenin rengi 6 ayda anca oturur, ilk yapıldığı gibi kalmasını beklemek saçma çoğu zaman. ten rengi de çok önemli bi etken gerçi

Kardeşim kedi besliyosan bu işin kaçarı yok gelir yatağa purrlar.
Hayvanın kendini rahatlatma şekli bu, eziyet etmiş oluyorsun bir nevi. Aslında bıraksan sen de seversin yanına yattığı zaman ama neyse. Bu soru canımı sıktı. Ben koynumda yatırıyorum bizim kediyi, tüy döküyor evet her 4 günde bir çarşaf nevresim değiştiriyoruz ama değer.

@boş gezen, tüyle derdim yok ama çalışan ve uykusu çok hafif bir çiftiz. Kedimiz var diye gece uyumayalım mı? Gündüz her yer her şey serbest. Birlikte salonda da yatak odasında da şekerliyoruz gündüzleri, haftasonları vs. Ama gece alamam arkadaş ne var bunda bu kadar canı sıkılacak? Ben uyuyamıyoruz diyorum, gece uykusu sağlık için ertesi gün dinçlik için önemli diyorum sen çarşaf nevresim diyorsun. Seviyoruz diye uyumayalım mı? Bi bitmediniz her şeye faşizan faşizan eleştiri yapan kafalar. Eziyet ediyormuşum kediye. Bak bak bak. Valla gayet mutlu salonda yayılıyor şu anda. Çağırayım mı konuşacak mısın?

"Tatile çıkıcam, anamı babamı görcem, kedim 17 saat yolculuk nasıl olur ne yapsak ki? " diye tavsiye soruyorum 2 ay önce. Tatile çıkıyoruz diye dövmekten beter etti bir kaç kişi burda. Ne yaşıyorsunuz anlamıyorum ki?

şöyle bir alet ve benzerleri işini görür sanırım www.amazon.com ve
www.amazon.com

kedi kovan spreyler var.
bir ara bauhausta satılıyor diye millet lince kalkışmıştı spreyin asıl amacını bilmeden.
spreyin amacı kedilerin, köpeklerin masaya mutfak tezgahına çıkmasını engellemek için. sıkıyorsun o alanlara ve gelmiyor kediler.
belki odanın eşiğine ondan sıkabilirsiniz.

enteresan bir kafaymış. ben de çalışan bir insanım, sabahın köründe kalkarım ama kedimle beraber uyurum. kavga da ederiz arada ama "kedim" sonuçta. kedi besliyorsanız o uyku illa ki bölünecek. kediler insanın olduğu yere gelirler, isterseniz metal kapı koyun, gene gelecektir. hayır yani bu çocuk yaptım ama uykum önemli, gece odama çocuğumu almıyorum gibi bir şey, o yüzden garip geliyor insanlara demek ki.

silinmesin diye cevap: kapının girişine çift taraflı bant yapıştırın biraz genişçe, o bantları sevmiyorlar. bir de kolonya veya aseton kokusundan da kaçarlar, kapıya onlardan bocalayabilirsiniz.

ne tuhaf insanlar var ya. adam/kadın uykum hafif diyo, işim gücüm var diyo, gündüz zaten her şeyi yapıyoruz diyo, siz hala linç peşindesiniz. muhalefet olmak için yaşıyor gibisiniz. yok çocuğunu da odaya almaymış da bilmem ne.

ya arkadaşım, sen kışın bile pencere açık uyuyorsun diye herkes senin gibi öyle uyuyacak diye bi durum yok.

sineklik kedi için tırnaklarını kaşımak için kullanacağı bir oyuncak haline gelebilir bir süre sonra. o yüzden kedi kovan sprey iş görecektir büyük ihtimalle.

benim kediciğim bizim evde doğdu . annesi 3 günlükken geceleri ağzıyla taşıyıp yastığıma bırakıyordu. ben çok minik olduğu için annesinin yanına geri götürsem de gene taşıyor yastığıma koyup gidiyordu.
o da alıştı yastığımda uyumaya . şimdi 8 aylık kocaman ayıcık oldu bütün yastığımı kaplıyor ama sarıla sarıla uyuyoruz bazen gözümü yalıyor ittiriyorum gene de yastıktan bir milim kımıldamıyor .
bir de o kadar uykucu ki 3 gündür hiç uyumamış gibi uyuyor her gece
odada koşuşturmaz yataktan inmez .
kediyle uyumanın tadını bilmiyor olmanıza üzüldüm.

super kahraman olsaydim baba olurdum, ben kışın pencere açık uyumam, benim de işim gücüm var ve benim de uykum hafiftir. hatta uyku konusunda çok titiz bir insanım ama konu kedi ya, bunu anlatamıyorum ve bu yüzden biraz garipsiyorum. öküz gibi uyuyup uyanmayan birisi olsam neyse diyeceğim. her şeye ikşi sizlik linç timi çilişiyir diye girişmeyin arkadaşım. ben de uykum hafif olduğu için çok kez de uyanırım geceleri ama kediyi kapının dışarısına koyarsam içim rahat etmez mesela. bilirim ki o kapının önünde kapıyı açana kadar bekler, gitmez. benim içim rahat etmiyor, edene de şaşıyorum. geceleri çok sapıtırsa 1 saat çıkarıyorum koridora mesela, sonra yine alıyorum içeri. kulak tıkacı aldım kendime mesela sırf bu yüzden.

kedi bireysel takılan bir hayvan olabilir ama siz uyurken ayağınızın ucuna yatmasının bir sebebi var. ayrıca kişi gündüz çalışıyor, evde değil. akşamları eve yorgun geliyor, o sırada kedi uyumuyordur zaten. kedisiyle ilgileneceği sadece haftasonları mı var? neyse seçenekler çok, uyku bahane. üstte sorununa cevap verdim zaten, daha da içine sinerse uygular kendisi.

Ben de kedi kaçıran sprey diyorum. Hatta bence benim de almam lazım.

Pimapenlerin üstten açılanlarının çok tehlikeli olduğunu duymuştum. Kaç defa oraya sıkışıp ölen hayvancıklar olmuş. Galiba en doğrusu sprey. Denemek lazım ama.

@devilone ve @dedim mi, bekarsınız sanırım. Çift kişi yatakta uyumak, cinsel hayat ve onu yatak odanızda rahat rahat yaşamak ve sonrasında deliksiz rahat uyku vs. gibi konular hayatınıza girdiğinde yeniden gelin yazın lütfen.

Ayrıca kediyle uyumanın tadını yaz boyu öğle uykularında, yatak odasında ve salonda çıkardık. Yine çıkarırız. Kış geliyor oh mis gibi şekerlemeler yaparız yine yanyana sıcacık. İster eşime gelir ister bana. Canı nasıl isterse artık.

@dedim mi rahat bir işimiz var çok şükür. O yüzden kediyle ilgilenmeye kalan vakit çok fazla. Bazen ehh yeter lan diyip gidiyor iligden sıkılıp.

Kedim eve geldiğinde 1.5 aylıktı, şimdi 5 aylık. 3.5 aydır bir kez bile oda kapımıza gelip miyavlamadı. Özgür, güçlü bir kedi demek ki. Gece o da salonda tepedeki yerinde uyuyor. Sabah uyandığımızda o da uyanıyor güne başlıyoruz. Herkes mutlu. Siz hariç :)

haklisiniz. 6 yildir kedimiz var ve essek hsonu da dahil sabah 6 da yatak odasinsa ortaligi yikiyor. bir tek hsonu uyuyabiliyorum ama sayesinde uyuyamiyorum. ben kumunun mamasinin oldugu yere kapatiyorum sabaha karsi. mantiga bak ya kedi besliyoruz diye uyumayalim mi, hayvan her istedigini yapsin ses cikarmayalim mi. essek gibi calisicam bir tek hsonu uyuma firsatim var onda da kedi var diye erken kalkicam. olaya gel.

bizimki de geceleri hic uyutmazdi. 2 yasina geldi simdi bazi geceler uyutuyor bazi geceler gurultu yapiyor. yari yariya diyelim. gece kediyi koyabileceginiz dar/bunaltici olmayan bir odaniz var mi? kumunu oyuncaklarini vs koyarsaniz geceyi orada gecirmeye alisir. biraz daha buyuyunce beraber uyumaya gecebilirsiniz.

daha yenş şirket organizasyonu için bazı isimler araştırmıştık.
15-20 civarıdır diye tahmin ediyorum ben.

evet

hergün yaptığım şey.

voltaj vs. sıkıntı olur mu diye kafama takılmıştı teşekkür ederim cevaplar için.

gönderdiğin link açılmadı.
ama en kolay yol bence gidebildiğin yere kadar metro (gidebildiğin yer tavşanlı).
sonasında da harem gebze dolmuşları.

Teşekkür ederim, metro çok iyiymiş. Peki Tavşanlıda metrodan indiğimde dolmuşlar uzak mı?

onu bilemiyorum gerçekten.

tavşanlı değil tavşantepe. tuzla yönü otobüs durakları çıkışından çık, direk oradan geçiyor minibüsler. link açılmadığı için gideceğin yerden geçer mi onu bilemiyorum.

Çok teşekkür ederim. Linki düzeltemedim. Pagev Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi civarı. Bir yerlerde inip taksiye binerim artık dolmuşçu yönlendirmesine göre.

Filemaster kullanıyorum. Altyazı ve vidyo aynı isimde olmalı aynı yerde olmalı

rock player diye bir uygulama kullanıyordum bir ara.
aynı wifi ağından uygulamanın içine atıp izleyebiilyorsun.

not: pc şart

Kaskon varsa genellikle 500 - 1.000 TL civarı bir anahtar değiştirme limiti oluyor.

bostancida bir anahtarci var.
bostanci koprusunden kucukbakkalkoye dogru yukari ciktiginda, isiklari gec, bostanci sanayiye donme. yavas yavas gidersen sag tarafta goreceksin. bu isin en iyi yapildigi yer orasi, eger turkiyede biri yapabilyorsa orasi burasi oluyor.

@tavukbanalop'un dediği yer köşede kalıyor ve ışıklı tabelası var. o şekilde görebilirsin.

Avrupa Yakasında Maslak Oto Sanayi içinde de yerler var.
Gidip sorsan gösterirler.
Geçenlerde eski kasa bir Mercedes anahtarı (bluetooth anahtar) için fiyat almıştık. 400 ₺ dediler. Polo daha ucuza yapılır diye düşünüyorum.
Tabii ki yan sanayi oluyor.

peki bu yan sanayilerin bir yan etkisi var mıdır? ne bileyim aracın kilit sisteminin bozulması, kaybolan anahtarın halen işlevini yerine getiriyor gibi.

yan sanayide yaptırırsan kasko yalan olabilir

Kingcyrax +1 adam kendisine de bir kopya çıkarttı ve çalındı diyelim olmaz ya. Kaskodan zırnık alamazsın.

kaskoda sorun cikmaz yedek anahtarla. aradaki farki anlamasi zaten imkansiz ahaha

Ekseriyetle Radyo Eksen. Akşamları bazen Nihat Sırdar'ı dinliyorum.

Cumartesi akşamları TRT Kent Radyosu Ankara'yı dinliyorum.

Joy FM'i de ara ara dinliyorum.

Joy Türk, best FM.

Modern sabahlar ile konuşan Türkiyeyi reklamlarda değiştirerek dinlemeye çalışıyorum

FG - 93.7

metro fm, fg, eksen

sabah kent fm - metehan
akşam joyturk - mesut süre

Show Radyo sanırım nihat Sırdar

Joy FM, Power FM ve bunun Türkleri

kent fm

normal tatile giderken ne alıyorsam onu koydum.
amacı fotoğraf çekmek olmayan bir tatilde tripodu yük edemem kendime hiç.
normal şeyler dışında belki balayı olması sebebi ile cinselliği renklendirecek şeyler alınabilir.

Nasıl bir tatile gideceğinize bağlı. Balayı için standart bir her şey dahil otel tatili yapıyorsanız alacağınız şeyler ile backpack-avrupa turu için alacağınız şeyler farklıdır şüphesiz.
Her koşulda evlenme cüzdanı, yeterinceden fazla para, doğum kontrolü için kullanılan yöntem neyse o, bakım malzemeleri, sizin için önemli olan ve unutmanız halinde sinir olup tatili zehir edeceğiniz şeyler (kitap mesela, bir ilaç vs neyi önemli buluyorsanız o), powerbank, ve belki ufak bir sürpriz hediye gibi şeyler standart ihtiyaçlar olabilir.

Backup Avrupa tatili. Hediye fikri çok iyi.

Hayatınızda hiç tatile çıkmadınız mı? Balayının bir farkı yok.

ben kocayı koyardım heralde

Normal tatilden ne farkı var ben de anlamadım. internetten araştıracak kadar kasmaya gerek yok bence. tatil ihtiyaçları bellidir. eksikler de gidilen yerden temin edilebilir zaten, ne olabilir en fazla.

kıyafet, don falan alacaksın abi ne alınır ki yani?
evlilerin balayını biz bekarların asla anlayamayacağı, uzay tatili gibi gösterme çabası o "balayına giderken yanınıza mutlaka almanız gereken şeyler" geyikleri.

çorap koy çorap.

neden anne sütü değil de mama?

Smilac aldık biz ama hastanede de evolvia kullanıyorlardı bebeklere.

oncelikle neden anne sutu olmadigi kimseyi ilgilendirmez. konu komsu bitti burada da insanlari emzirme konusunda baymamak lazim artik, emziren emzirir emzirmeyen emzirmez.

iceriginiz sizin incelemeniz lazim, anne sutunden sonra en yakini esek sutu ya da keci sutu diyorlar, keci sutunun hazmi da daha kolay. ayrica organik olmasi, seker icermemesi ve soyali gidalarda falan da kullanilan bir katki maddesi var, onu icermemesi, dolayisiyla raf omrunun cok uzun olmamasi onemli. ben - turkiye'de de var sanirim - Töpfer'in iyi oldugunu duydum, organik ve keci sutu ile yapiliyor.

- @kresto'nun uyarisi ile sunu eklemek isterim, Töpfer'in mamalarinda seker ilavesi kullaniliyor olabilirmis, konuya vakif olmadigim icin hem tavsiyemi hem uyarimi degistirmeden birakiyorum. ilave seker olup olmadigina bakmak lazim.

Humana 2

biz bu konuda kendimizi tamamen doktora bırakmıştık. doktorun dediği mamayı kullanıyorduk. hibs'di sanırım bizimki.

Ben o yaşlardayken annem civciv almış. Peşinden koştururken hayvanlar balkondan filan atlıyolarmış. O nedenle biraz çocuğun tavrına da bakar ama bence 3-4 yaş daha uygun.

bende 50 60 cm lik ufak bir akvaryum vardı, içinde 5 6 balık. benim çocuğun ilgisini çekti ara ara akvaryumun önüne gelip balıkları izliyordu, beraber yem atıyorduk. çok seviyordu ilgisi de kaybolmadı pek ama evi taşırken kapıcı istedi ona verdim.

balıkların olduğu dönem 1-1,5 yaş aralığına geliyor.

Hayır. Bilinçsiz bir birey için canlarla oynamak bana yanlış geliyor. O çocuk büyür, büyürken ona canın kıymeti cana saygı can sevgisi öğretilir, sonra bir hayvancık sahiplenmek isterse oturulup kâr zarar hesabı yaptırılır ve doğruya karar verilir. 2 yaş bebeğinde bunlar yok henüz. Balığınki de can, almamak lazım bence.

Olmaz.o da nihayetinde canli. Siz min bakacaksiniz şu degisimiydi filtresi iviri ziviri mesekatli is balık

Annesine alınır ama çocuğa alınmaz. Annesi de o yaşta bi bebeği olduğu için balıkla uğraşmak angarya gelecektir. Neticede balık telef olur, can taşıyor, yazık bence alınmamalı.

ben bakarım tabi suyuna, yemine ama ne bileyim hayvanlara alışır, hayvan sevgisi öğrenir diye düşündüm.

"hayır alınmamalı çocuk o vs vs" gibi çok net ve keskin yorumları gerçekten anlamıyorum.
sorudan "yemiyle suyuyla 2 yaşında çocuk ilgilenecek biz hiçbir şey yapmayacağız" anlamını çıkartıyorsanız tebrik ediyorum.

bence balık çocuğun ilgisini çekmek ve hayvan sevgisi vermek için en ideal evcil hayvan. yemini suyunu siz takip edersiniz, hatta yem verirken beraber verirsiniz ve konunun önemini idrak eder.

benim de iki yaşında bir çocuğum var ve eve akvaryum yaptırmak istiyorum ancak kendime güvenemiyorum. eğer siz bakım konusunda kendinize güveniyorsanız ben alın derim.

evet genişletiyorlar. en azından yarım numara genişler.

evet genişletirler. bir gün falan sürer muhtemelen.

Tipik öneri olacak ama basketbola gitmesini öneriyorum.

basketbol oynasın barfix çeksin.

ben de kısagillerdenim (165) kalsiyum, çinko gibi şeyler bir yere kadar. yüzmeyi seviyorsa yüzsün yoksa gitmez ki.

kabullenmek lazım bence durumu.

düzenleme: basketbolda başarılı olanların boyu uzun diye basketbol oynacak olanların boyunun uzayacağı yanılgısı yaygındır. bilim çevresinde bunlara hevristik denmektedir.

16 yaşında ve erkek. Boy uzasın diye yüzmeye göndermek ashadfs. Doğduğu gün boyunun ne kadar olacağı zaten belliydi. Beslenme ve spor aktivitelerinin etkisi minimal. Bırakın takılsın çocuk istediği gibi. Lisedeyken sınıfın en kısasıydım. Şimdi lise arkadaşlarımın çoğundan uzunum. Boşuna efor sarf etmenize gerek yok. Olursa olur. Basketbol falan diyen de çıkar şimdi. Millt boyu uzun diye basket oynuyor, basket oynadıkları için uzun değiller.

Öncelikle çocuk doktoru nasıl gidin o ölçümleri yapacak ve gerçekten kısa ise sizi endokrinoloji ye gönderecek.ihmal etmeyin eğer erken puberte gibi bir durum söz konusu ise erken teşhis ve tedavi çocuğun geleceğini kurtarır.

Balık yağı hapları vardi sanirim. Doktora gidin bence.

Liseye başlarken boyum 1,52 idi. (13 yaş)
Lise bittiğinde 1,80 (16 yaş)
Şu anda 1,84 (30 yaş)

Fikir verebilir.

Çok mu kısa ki? Boy uzaması büyük oranda genetik tabii ama bundan bağımsız olarak yine de yüzmeye yazdırın derim.
Yüzmenin omurgaya etkisi çok fazla, hem omurgayı uzatıyor hem güçlendiriyor. Uzamasa bile fit ve sağlıklı bir vücudu olur, postürü iyi olur.

Benim eşimin ailesinde uzun boylu insan yok mesela, anne-baba tarafındaki erkekler de hep kısa. Ama eşimin boyu bayağı uzun. Küçüklükten beri yüzüyor ve sırtında kocaman ve derin uzama çatlakları var. Bu ani uzamanın nedeni muhtemelen yüzmeydi diye düşünüyorum. Yani boy uzunluğu genetik ok ama yine de sporun hiç etkisi yok diyemeyiz.

Çocuk doktoruna gidin.
Ben bir yerde uykunun en önemli faktör olduğunu okumuştum. Maksimum 1.70 olacak diyelim. Ama yanlış vakitlerde az uyursa 1,67 olarak kalır, diyordu.

basketbolun etkisi minimalse bu halterciler neden kısa arkadaş? doktorun kendisi burada spor etkili diyor.

www.uzmantv.com

erkekse basketbol. hemen etkı eder.

Hemen bir adet barfiks barı edinin ve iki kapı arasına sabitleyin. Gidip gelip asılsın, çekebiliyorsa barfiks çeksin. Kesinlikle etkildir.

@want2die, ağırlık kaldırma, halter gibi sporlar büyüme bölgelerine baskı yapar ve uzamayı yavaşlatır diyor doktor.

yahu basketboldur, barfikstir bunların etkisi yok denecek kadar azdır.
hiçbiri boy uzatmaya yardımcı olmaz.

kafaya çok takıyorsa bir doktora götürün ondan destek alın.

İşediysem dokunmuyorum. nasıl bulduysam oyle.
Yoksa alt kapak kapalı, üst açık
E

hepsi kapalı erkek

pardon, benim verdiğim cevap sorulmayan kısım imiş. diğer yerlerde nasıl kullandıysam öyle bırakırım işim bittikten sonra tekrar temasa girmem. oturduysam resimdeki gibi, işimi ayakta gördüysem ikisi de açık. hala erkek.

Alt kapak kapalı, üst açık
KADIN

nasıl bulduysam öyle. erkek.

Alt kapak kapalı üst kapak açık kullanmak durumunda olduğum için kullandıktan sonra olduğu gibi bırakıyorum.
İki kapağı da açık bırakanlardan nefret ediyorum ki bunlar genelde erkekler oluyor.
Cinsiyet, kadın.

alt kapalı üst açık - kadın

alt kapalı üst açık bırakıyorum.

üst kapalı bırakılmış klozetlerden nefret ediyorum.

kapağa dokunmak istemiyorum. kapağı kaldırınca bokla püsürle, limonata rengiyle karşılaşmaktan ya da dönen naylonun bitmiş olduğunu görmekten hiç hazzetmiyorum. lütfen kapağı açık bırakın.

Nasıl bulduysam öyle, ellemem kesinlikle.

Kapagin ustune 10 kat kagit serip oyle oturuyorum. Bunu soyleyince insanlar sevmiyor ama Bati'da hicbir ulkede halk tuvaletini bizim kadar kotu kullanani gormedim. Bizden dogudakiler bizden de daha kirli kullaniyor o ayri. Bir Fasli bir Kazak is arkadasim vardi. Fasli, isedigi yere bir de oturuyordu. Fark etmemiz biraz garip oldu ama bunu anlamakta bile zorlandi. Hatta namaz falan da kiliyordu. Kazak kiz da tuvalete konulan tuvalat kagitlarini caliyordu.

türkiyede çok fazla kadın ve erkeğin ortak kullandığı tuvalet mi var yahu?

evde-işte alt kapalı, üst açık bırakırım.
çişimi de oturarak yaptığım için özellikle evde alt kapağın kalktığı pek görülmemiştir zaten.

@teritori, staj yaptığım yerde, hele de staj döneminde 10 erkek 10 kadın gibi bir popülasyon vardı ve tek tuvalet vardı. Belki çok fazla yok Türkiye'de ortak ama olan yerler de var.

Bence degildir.

Evin doğalgazlı ev haline gelebilmesi için gereken boru ev sahibinin sorumluluğundadır bence. Telefon açıp böyle böyle bir durum var deyip yaptıracağınızı ve kiradan düşeceğinizi söyleyin.

Bir hukukçu olarak söyleyeyim. Evin doğalgaz ve gider boruları mülk Sahibin sorumluluğunda. Ve eklentidir. Bütüne tabidir aksi bişey yoksa

çok net ev sahibinin sorumluluğu.

ev sahibi

bence güzel bir tablo olabilir. hani insanların "olsa hoş olur" dediği ama "sonra alayım, şimdi buna para vermeyeyim" dediği şeyler hediye olarak güzel geliyor bana.

eksik bi ihtiyaçları var mı öğrenme şansın varsa o şekilde daha iyi olur.

onun dışında paşabahçe mağazasında çok güzel şeyler var, oraya bakabilirsin ev için herhangi bişey varsa yakınında.

Ben yukarıdaki iki cevabın karışımını yapıyorum. Yani 'olsa hoş olur' denilen şeyleri almayı tercih ediyorum ama almadan önce soruyorum. Zira ihtiyaç olanlar bir şekilde alınıyor da bu tarz hafif lükse kaçan şeylere insanların eli gitmiyor. Hediye gelmesi güzel oluyor. Sizin de kuzeniniz olduğuna göre sorabilirsiniz bence.

Yok ben sormayayim sürpriz olsun diyorsanız; kahve seviyorsa starbucks'tan bodum marka prench press, güzel bir kahve ve başka bir yerden güzel iki kupa alinabilir.

tablo, biblo gibi dekorasyon ürünleri kesinlikle dünyanın en saçma hediyesi. bir kere adamın yaptığı dekorasyona senin alacağın tablonun uyacağı, daha doğrusu ev sahiplerinin bunu beğeneceği ne malum? en hoşlanmayacağım hediye bana sorulmadan alınan, evimin dekorasyonunu etkileyecek garip gurup ürünler olur herhalde.

bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sorabilirsiniz. çok daha makul olacaktır. eğer yok derlerse, sembolik bir hediye yeterli olacaktır. minik bir mutfak aleti, borcam(evet yeni evli insanlar bunu almayı unutuyorlar), battaniye vs.

Dekoratif hediye konusunda super kahraman +1
Beğenmeseler de ayıp olmasın diye göz önüne koymak zorunda hissedecekleri bir süs eşyası almayın.

Kahve içicilerse mesela bir aeropress, chemex seti ya da moka pot alabilirsiniz. Ya da waffle makinesi?

Çok şubesi olan bir yerden alış veriş yap, içine değişim kartı da koydurursun, yeni evlilerse her şey vardır zaten. Eğer çok özel, şık bir hediye almak gibi bir düşüncen yoksa, bir evde birden fazla olsa da işe yarayabilecek bir şeyler al. Mudo'ya bakabilirsin, fikir edinirsin, hediyelik güzel şeyler oluyor. Hem değiştirmek isterse seçeneği bol olur.

Kahve fincan takımı olabilir. İkili ya da altılı. Değişim kartı da olsun mutlaka.

ara, kuzen su an marketteyim de, hemen soyle neyin eksik de, kafasi karissin, bosluguna gelsin, soyleyiversin ne lazimsa.

Sadece ihtiyaçları olan bir şey varsa alın. Onun dışında hediye almayın lütfen. Adet diye diye bize bir sürü gereksiz şey geldi, şimdi onları çaktırmadan atmaya çalışıyorum.

İlla bir şey alınacaksa bir mağazadan hediye kartı alın.

Kahve fincanı takımı evet bizde yaklaşık 16 takım var hepsi eş Dost arkadaştan hediye geldi. :)

Bir şişe şarap veya monopoly jenga tarzı bir oyun olabilir. Tabii ne kadar eğlenceli insanlar ona bağlı biraz da.

aman diyim kahve fincanı olayına girme. ev fincan dolu anasını satim.
kuzeninin annesini ara, bir ihtiyaçları olup olmadığını sor. eğer öğrenemezsen, yaşadığınız yerde boyner varsa oradan kendi zevkine göre bir şey al ve değişim kartı koy içine. boynerde istedikleri bir şeyi mutlaka bulurlar en kötü ihtimal.

@defanstakisonadam teşekkür ederim. Ben bayadır yazı asıyorum girişe asansörlere ancak hiç ses seda yok

Bir kamera koyun ve bunu belirtin. Goruntuleri belediyeye vericem deyin.

öncelikle yönetici ile konuş, kendisi veya sen o cephede yer alan bütün daireleri tek tek uyar.

ikinci olarak da ya kendin kamera tak ya da kamera takılmasını talep et. sikerler öyle işi. köpeğinin zehirlenmesine gitmeden çözülmesi gerekirmiş bu işin.

öğrenciyken terasıma çöp atan lavuğun kapısına yığmıştım çöplerini.

en bilineni cemil ozalit var kadıköyde.

son 2 yıldır sikerim mesainizi diyerek kalmıyorum mesaiye filan.

yeri geliyor 8-9 saat bilfiil yeri geliyor 2-3 saat. şu günlerde çalışasım yok, olabildiğince az.

8 saatin 5 ya da 6'sında verimli çalışıyorum.

O gün kaç saat mesai yapıyorsam tamamında çalışıyorum.

bazen 2 bazen 7. bugün sakin geçiyor yatıştayım.

değişiyor benim de. bazen yemek yiyecek vakit bulamıyorum koca günde. ama bugün mesela sakindi yaya yaya çalışıyorum.

bazen 0 bazen 1

Şu an işsizim ama çalışırken duruma göre 48 saat şirketten çıkmadığım da oldu, 10 gün boyunca hiçbirşey yapmadan film izlediğim zamanlar da.

ik multimedia iloud'un stereo seti var. o tamamdır. al arkana bakma. Basları kesmezse yanına küçük 6" bir sub alırsın ileride canavar gibi olur.

şimdi fiyat önemsiz ama kalite en iyileri konusunda mac ile iyi çalışan 2 ürün öneririm.

birincisi harman kardon aura..macbook pro kullanıyorum ve paraya kıyıp almıştım,inanılmaz bir sesi var cok memnunum.

diğeri dinlediğim ama para vermeye kıyamadığım "vifa" markasının ürünleri.

sonos nasildir? her yerde onu goruyorum.

@mukon: harman kardon auro da tek hoparlor degil mi? bunlar da nasil oluyor stereo olayi?

müthiş bir alet.
deneme şansın olursa dene mutlaka öyle al ama.

www.apple.com

@gerard : tek ama 360 derece ses veriyor..genelde tek hoparlörler stereo verir başka özelliği olmaz.bunda 360 olunca mesela benim odada köşede duruyor,odanın neresinde olursam olayım ses netliği ses şiddeti aynı.gerçekten iyi ki almışım diyorum.

sonos u hiç denemedim.mesela @teritori bose demiş..eet bose markasını ilk 3 e yazarım ama ev sinema sistemi alacaksam veya normal pc hoparlörü olarak kullanıcaksam.sen tek hoparlör olsun macbook ile kullanıyım dediğin için bluetooth tarzı olanlara yöneldim.bulunduğun yerde best buy varsa aura yı bi dinle derim.

edit : aurada airplay var mac os cihazları için..ama alırken eski aurayı alma dikkat et,önceki versiyonunda airplay yok

şahika encümen var, motivasyon konuşmaları gayet başarılı.

Şerif İzgören
Ali Sabancı
Acun Ilıcalı

Bu konuda ilk üçüm.

kürşat tuncel
www.kursattuncel.com

(bkz: toprak sergen)

Mesut Sure ve Ilker Gumusoluk Sirkette Stand-up diye birseyler yapiyorlar. Youtube dan gorebilirsiniz.

Hatta- www.youtube.com

Ben de Ali İhsan Varol derim, daha önce birkaç organizasyonda gördüm, Kelime Oyunu formatını şirket terminolojisine uyarlıyor ve şirket çalışanları ile sahnede mini bir yarışma düzenliyor, çok güzeldi gördüğüm örnekler.

@fin: mesut geçen sene bizleydi zaten :)

Sanem Oktar

1 bence

Birinci çok güzel, keyifle kullansın.

1 kesinlikle

2 çok hoş.

2 favorim.

1 numara jiletmiş.

2 diyorum.

bence 2. yeşil kayış outdoor olayına biraz daha yakın..

2 için bir oy daha

hem 1500 tl ye yakın parayı gözden çıkarıyorsunuz hem casio almayı düşünüyorsunuz enterasan

aynı kalitede, şıklıkta ve özellikte outdoor saat bulamadık biz. sizin varsa bildiğiniz marka öğrenelim biz de değerlendirelim.

kordondan dolayı 2 diyorum. çok daha rahat olacak.

bence bunu alın. yabancıya da gitmemiş olur.

www.eksiduyuru.com

Bence kesinlikle 1 daha güzel.

Olay sadece su kalitesi değil, bina kalitesi aynı zamanda. Eski bir apartmanda oturuyorum ve suyun ne rengi ne kokusu ne de dokusu hiç içilesi değil.

musluk suyundan çay kahve bile yapmıyorum o kadar kötü geliyor bana.

geçen gün su almaya erindiğimden (damacana kullanmıyorum), bir gün boyunca çeşme suyu içtim. ölmedim, hasta da olmadım.

www.eksiduyuru.com

İSKİ'de çalışan arkadaşının siyasi görüşüyle alakalı olabilir. bilen sensin, sen yorumla. ama musluk suyundan gözünün önünde 1 litre içsin, sen doldur o 1 litre suyu da. görelim şeklini sonra.

Türkiye'de satılan ambalajlı suların çoğu dandik zaten. Erikli 294 marka arasından 163. sırada mesela. Musluk suyunu kıyaslamak için doğru marka değil.
www.gidahareketi.org

5 yıldır İstanbul'da yaşıyorum, hep musluk suyu içtim. Sebebi de susadığım zaman musluktan bardağa su koymak daha kolay geliyo. Evde su olsa dahi böyle yapıyorum. Bişi olmadı bana. Suyun tadından da hiç anlamam, ya da ben artık koku duyumu yitirdim, bilemiyorum.

2 yildir hep musluktan iciyorum ev halki damacana kullaniyor. Tadina alistim sise su yavan geliyor o derece. Halkali dayim bu arada

Kalitesini bilmiyorum ama İstanbul'un çeşme suyunun tadı iğrenç. Ki ben Bursa'da musluk suyu içen, evine hiç damacana su falan girmemiş insandım. Bursa'daki çeşme suyuyla alakası yok İstanbul'dakinin tadının.

eğer elinde alet edevet varsa çok basit bir şekilde kendin de sökebilirsin.
fotoğraf atarsan yönlendirme yapabilirim.

@teritori, çok teşekkürler. Elimde hiç alet yok maalesef. Gidip ilgili aletleri alsam becerebilir miyim sizce? (Aletler çok pahalı değilse sökme işlemine 50tl vereceğime sürekli kullanabileceğim alet edevata para vermeyi tercih edebilirim)

Bir kontrol kalemi alsan yeterli aslinda. Tüm sigortalari indirip kontrol kalemiyle kontrol edip kablolari elinle cekip cikaracaksin. Zaten avize tavandaki bir kancaya asili durumda kancadan kurtardiginda gelecek.

Anladığımdan söylemiyorum ama bi tornavida yeter sanki sökmeye?

Öncelikle tüm şalterleri kapamak gerekiyor.
İlk avizenin tavana bağlandığı noktadaki kapak gibi şeyi aşağı doğru çek, kablolar ve tavana asıldığı kanca ortaya çıkacak. 2 tane tavandan gelen, 2 tane de avizenin kablosu olacak birbirine bağlanmış. O kabloları birbirinden ayır. Ve avizeyi kancasından çıkar.
Diğerinde vida olabilir, bunun için uygun tornavida lazım. Yine aynı mantıkla sökülüyor.

Ama dikkat elektrik çarpmasın. Bu yüzden kabloları elinle ayırmak yerine pensle çekerek ayırmayı da tercih edebilirsin. Yani en fazla tornavida ve pens lazım.

önce evin şalterini kapat ve elektriğin kapalı olduğundan emin ol. sonra da avize ile duvar arasındaki yuvarlak şeyi aşağı çek. karşına kablolar çıkar. bağlantı yerlerinden pense ile kesin kabloları olsun bitsin.

ihityacınız olan pense ve tornavida.

önce tavana yakın olan çanağı indireceksiniz. muhtemelen bir yerden vida ile sıkıştırılmıştır. değilse de çekerek kaydırırsınız. sonra kablolar açığa çıkacak. güvenlik olarak sigortaları kaldırın kabloları pense veya yankeski ile kesin. en son da avizeyi bağlı olduğu çengelden indirin.

sigortalari kapat!
sigortalari kapat!
sigortalari kapat!
sigortalari kapat!



soktukten sonra kablolarin ucunu elektrik bandiyla kapat ki, birbirine degerlerse kisa devre yapmasin (yaparsa en iyi ihtimal sigorta atar; tesisat kotuyse baska sorunlar da cikabilir)

.


bence kadin ve tek basinaysaniz hic bulasmayin derim, merdivenle dengede kalmak, carpilmamak, bantla izolasyon yapmak vs. riskli isler. yerinizde olsam 4 avizenin sökümu icin 50tl vermeyi tercih ederdim

Merdiven bulursak ve aceleniz de yoksa haftaya gelip sökeyim zaten Beşiktaş'ta evlendirme dairesine yakın oturuyorum.

çözümü bilemem ama çok elzem değilse, engelli olan sitelere kaçak yollardan girme işini ben tavsiye etmiyorum. tespit edilirse yalandan yere canın sıkılır.

veya sistem destek ile görüşüp rica edebilirsin.

@teritori her şeyi anladım da müziğimizi kesmeselerdi bari :/

spotify site olarak engelliyse uygulama kursan da dinleyemezsin yüksek ihtimal. zaten uygulama da oraya erişmek isteyecek.

ayrıca teritori +1.

çok elzem değilse girme.

bizde de öyle telefondan dinliyorum. evdeyken çevrimdışı olarak kaydettiğim listelerim var.

Server'i işini bilen bir IT elemanı kurduysa girmen imkansız demeyeyim ama ona yakın; gelişi güzel kurdularsa Ultrasurf diye bir program vardı önceden, hala varsa ve kurabilirsen onunla bir ihtimal girebilirsin ama giriş yaptığın her şekilde görülür IT'de, sıkıntı yaşarsın.

opera browser kurup dahili vpn'sini aç.

@yons hiçbir şey kuramıyorum. her şey için yönetici izni istiyor.

it'den biriyle kanka olup açtıracaksın

(bkz: social hacking)

Çok istediğiniz bir iş ise yazlık takımla gitmeniz iyi olabilir. Sakal işi biraz tipinize bağlı.

çok istediğiniz bir işse düzgün giyinin. sonuçta yazılımcı da olsanız banka burası. finans pozisyonları için çağırdıkları adaylar mutlaka takımla gelirler. sanmıyorum takımsız olanı işe alsınlar.
pozisyonunuz için kılık kıyafeti önemsemiyorlarsa bile, takım giyerseniz bir şey kaybetmezsiniz hatta kazanabilirsiniz. ama giymezseniz bir şey kazanmazsınız, aksine kaybedebilirsiniz.

edit: aşağıdaki arkadaşın yazdığına istinaden, takım dediysek tabiki ceket giyecek değildir bu sıcakta. onu da arkadaş akıl etmiştir zaten. pantolon gömlek takımdan kastımız. işe başlayınca zaten iş ortamına ayak uydurulur. herkes serbest gelirken siz takım giyecek değilsiniz. şans işi biraz bu işler. bu ikcılar da böyle. bir ikcının ak dediğine diğer ikcı kara der. bunlar genel geçer şeyler olsaydı zaten herkes istediği işi alırdı kolayca. siz durumunuza en uygun şekilde davranırsınız zaten eminim. bol şans.

takım elbise ve tras +1

banka=takım elbise/traş

ay lütfen bilip bilmeden konuşmayın ya.

satışçı değilsen takım elbise giyme arkadaşım. zaten üstünüzde durmuyor, atanamamış damat gibi geliyorsunuz.

ütülü beyaz gömlek canvas pantolon giy, hava 40 derece ne takımı allah aşkına ya.

sakal konusunda da, senin için vazgeçilmezse kesme. işe başladığında kesecek misin? keseceksen ya da kısaltacaksan düzelt öyle git. düzgün gözük yani mülakatta. ışidli gibi gitme.

10 yıldır bilişim sektöründe ik'yım, güven bana.

ayrıca teb özelinde konuşmuyorum ama bildiğiniz hemen hemen bütün bankaların bilişim şirketleri serbest giyiniyor. (garanti, ziraat, işbankası, finansbank vs..)

lütfen bilip bilmeden konuşmayın ve işsiz ik'cıların ukala cevaplarına itibar etmeyin. iş görüşmesine (hele de banka ise) jilet gibi gidilir. iş ortamı farklı olabilir, istersen iş ortamında atlet ve terlikle çalışıyor ol. görüşmeye adabına uygun olarak gidilir.

hocam selam

bir çok bankanın it departmanları ile görüştüm (iş dolayısı ile).
ve neredeyse hiçbiri takım elbise giymiyor. kot tişört, o kadar.
şahsen banka genel müdürlüklerinde de çalıştım. full serbest kıyafet. müşteri ile bir ilişkim yok çünkü.
çalışma ortamın muhtmelen serbest kıyafet ve saç sakal olacaktır.

Ancak iş görüşmesi farklı.
Eğer sakalını kesmek istemiyorsan en azından düzelttir.
Kıyafet olarak da kravat takmasan da olur. ancak keten pantolon, gömlek, ceket kombini şık duracaktır.

umarım istediğin gibi olur.
eyyorlamam bu kadar.

Ek: hatta tabletlerle de kitap okunabilir ama kindle. Hayır ekranı da küçük. Ne anlıyor bu insanoğlu küçük ekrandan bilmiyorum ki? Niye tablet ve telefon değil de kindle?

tek işlevi kitap okuma hissi vermesi ve gözü yormaması bunun dışında başka bir olayı yok. telefondan 20 sayfa bir şey okumaya çalışın bir de kindle'dan aradaki farkı anlayacaksınız.

Gozleri yormamasi

telefon ya da tablette kitap okumak gozleri cok yoruyor, zarar da veriyor. kindle ve benzeri cihazlarin ekrani e-ink denen bir teknolojiye sahip. yani baktiginiz sey isik yayan minik paneller degil. isiksiz, bildigimiz kagittan bir farki yok gorunurde. ayrica yazilar piksel piksel gorunmuyor tablet ya da telefondaki gibi. hic bu tur cihazlarda okuma yapmayi deneyimlediniz mi? fark cok buyuk. su belki fikir verir: images-na.ssl-images-amazon.com
ayrica ekran yansima ya da parlama da yapmiyor. gunes tepedeyken dahi net bir sekilde okuyabiliyorsunuz.

diger yandan bu cihazlar ekranlarinin sundugu teknoloji sayesinde cok az enerji harciyorlar ve bataryalari haftalarca gidebiliyor. bu da cok onemli bir arti. ekranlari kucuk olunca da yaninizda sadece kitap okumak icin kocaman tablet tasimaniza gerek kalmiyor. telefonlarin bataryalari da bir gunu zor cikariyor zaten.

kendi adima konusayim biraz. isimden dolayi vaktimin buyuk bir kismini bilgisayar ekranina bakarak geciriyorum ve o kadar goz ve boyun yorgunlugunun ustune bir de bilgisayar basinda kitap okumak istemiyorum. 100 liraya ikinci el bir tolino aldim. rahat rahat kitap okuyabiliyorum. ayrica ingilizce ya da almanca kitaplar okumak istedigimde gidip ithal kitaba dunyanin parasini verecegime, elektronik halini alip (ya da illegal yollarla edinip) okuyorum.

göz yorması +1
tabletten uzun bir yazıyı okumak bana işkence gibi geliyor ama e-okuyucular da sayfalarca okuyabilirsin.

başka da bir sebebi yok ama bu çok çok net bir sebep.

bence tek olayı göz yormaması değil. en önemli özelliği bu ama şarjının minimum 2 ay gitmesi de gayet güzel bir özellik.

tablette sürekli kitap okursanız 2-3 gün anca dayanır şarjı en iyi ihtimalle. kindle'ın arka ışığı açık değilken ve sayfa değiştirmiyorken şarjı hiç gitmiyor. çok az değil ama; hiç gitmiyor.

Kullanmaya başlamadan önce benim de bir ön yargım vardı fakat cidden bambaşka bir cihaz. İki yıldır elim ayağım oldu kendisi.

Yukarıda da yazıldığı gibi saatlerce okusan da gözü yormuyor e-ink teknolojisi sayesinde.
edit: akıllı telefon kriterleriyle e-reader'i kıyaslayarak boktan demek de ayrı bir kafaymış tebrikler.

1- göz yormuyor
2- başka uygulamalar olmadığı için dikkat dağıtmıyor
3- parlama vs. yok, her türlü ışık ve güneş ortamında kullanılabiliyor.
4- çok hafif, okuma sırasında eli veya bileği yormuyor
5- pili çok uzun süre gidiyor, doğrusu şarj etmek aklınıza bile gelmiyor ve sizi yarı yolda bırakmıyor
6- fiyatları diğer ürünlere göre makul düzeyde ve kaybetseniz bile, yüreğinizi bir acı kaplasa da, cebinize etkisi daha az oluyor.
vs. vs.

kisaca ozetle, boktan bir cihaz; ama modern insanin zaaflarini cok iyi kullaniyor.

milyarlik telefonlari alirken, hic kullanmayacagimiz aptal saptal ufak bi ozellik icin tercihimizi pahalidan yana kullanirken, sozkonusu kindle olunca, ama dikkat dagitmiyor diye tercih sebebi oluyor.

kindle'a boktan bir cihaz diyeni de gördüm ya artık gözüm açık gitmem.

aydınlatma tekniği farkından dolayı kağıttan okuyormuş hissi verir, gözü yormaz. her akşam şarj etmekle uğraşmazsınız. kitap transfer etmek bir e-mail atarak bile yapılabilir. dayanıklıdır düşer falan ekran kırılacak mı korkusu yaşatmaz.

kindle'a boktan bir cihaz diyeni de gördüm ya artık gözüm açık gitmem +1

az çok okuyan biri için müthiş cihaz. günümüzde bir şeyler okumak için, kağıt ziyan etmek zorunda kalmadan; en verimli okuma deneyimini sağlıyor kindle ve benzeri cihazlar. kendi içlerinde aynı seviye ürünlerin birbirlerinden pek bir farkı yok.

arkadaşlar bahsetmiş ama ben de ekleyeyim, şarjın çok uzun süre dayanması ve göz yormaması en büyük özelliklerinden. aynı anda birden fazla kitap taşıyabilmek de çok hafif bir bedele mal oluyor.

Ben mesela astigmatım. E kitap okuyucu almak istiyorum ne zamandır ama malum öğrencilik, bütçe denkleștiremiyorum 1 türlü. Okuldaki derslerim için bilgisayar başında pdf makaleler okurken laptop parlaklığını minimuma çekip yazıları büyütmeme rağmen 1 süre sonra beynime saplanan ağrı mahvediyor beni, devam edemiyorum.

Tablet, telefon kısa şeyleri okumak için iyi ama kitap, makale vs için 10 numara cihaz e kitap okuyucular.

Farklı bir okuma deneyimi sunuyor. e-ink teknolojisi göz muhabbetlerini geçiyorum zaten aşikar led ekranla e-ink kıyasalancak şeyler değil. Kindle sadece ve sadece kitap okuma deneyimi için üretilmiş bir şey. Farklı teknolojiler...İnsanlar neden tabletle kıyaslıyor aklım almıyor.

Ancak onun haricinde normal kitaptan çok farklı ve hayatı kolaylaştıran bir deneyim sunuyor.

Eğer amazondan orjinal kitap alırsan mesela kitaba x-ray yapabiliyorsun. Mesela istersen tek tıkla sana kitapta geçen tüm karakterleri sıralıyor. İstersen kitapta geçen tüm terminolojileri sıralıyor ve sözlük anlamlarını yanına yazıyor.. Kitapta altını çizdiğin yerleri sıralı şekilde bir yerde note olarak biriktiriyor. Wifi'a bağlı okuma yaptığında anlamadığın bir sözcüğün tek tıkla küçük bir pop-up ekranında kısa wikipedia özetini sözlük anlamanı ve diğer dillerdeki çevirisini görebiliyorsun. Bir kitapta ortalama hızına göre kaç dk kaldığını veya daha kimlerin nereyi kaç kez highlight ettiğini görebiliyorsun.

Dil öğrenimi için muhteşem. Eğer akıllı okumayı açarsan zor olan kelimelerin üzerine daha basit eş anlamlılarını yazarak senin okuma hızını arttıyor. Sözlükten baktığın kelimeleri kelime kartı olarak bir yerde topluyor sonrasında geriye dönüp bakabiliyorsun.

vs. vs.


Zibilyon tane artısı var. Binlerce kitabı hafızasına alabilmesi, şarjının aylarca gitmesi..Amazonla uyumlu kullanınca gelen artılar kolaylıklar ulaşılabilir kitaplar. Kitap okuyan insanlar için nimet. tek elle istediğin her yerde okuyorsun kitabını. ve evet gözü asla yormuyor..E-ink.

Yani ön yargısı olan insanları gerçekten anlamıyorum..

@qazaqwsx

Bilmiyoruz ki bu özellikleri, bilsek niye ön yargı geliştirelim? Zengin bir ülke değiliz takdir edersin, 8-9 ay çnceki maddi durumumuzla şimdiki bir olmuyor, insan ister istemez sorguluyor...

abi ben bunu anlamıyorum, ekşi sözlük'te sayfa sayfa yazı var başlık altında. yanlışım yoksa ben de defalarca yazdım. hala üşengeçlikten aynı soruyu milyon kere soran var. öteki de gelip boktan cihaz yazıyor. kardeşim sen 2017 yılında google kullanmayı bilmiyorsun, ben sana gelip e-ink falan mı anlatayım şimdi?

@doxanikee

İlgi istiyorum ondan buraya yazdım. Sağ olsunlar, Allah razı olsun herkesten, bütün içtenlikleriyle yazdılar. Sana da buradan çekilip gitmek düşer.

Ben de senin ilgini çekmek istiyorum ondan buraya yazdım yaren. Sağ ol, Allah razı olsun senden, bütün içtenliğinle yazdın. Sana da buradan çekilip gitmek düşer.

@doxanikee :))

Canım benim ne zaman istersen buradayım... fakat bu duyuru bana ait farkındaysan.

650D ile fotoğrafa merak saldım yıllar önce.
Bu onun günceli.

Doğru seçim.

anladığımdan değil ama bu 18-55 lensi kimi övüyor kimi yeriyor. onu da ayrıca bi sordur. kötü olduğuna karar verirsen bunu almayıp lensi ayrıca alırsın

güzel makine göreceli. kötü demiyorum hatta genel manada işini fazla fazla görür. ama ne yapmak istiyorsun. manzara mı çekeceksin, portre mi, gece fotoğrafı mı ? daha bunun gibi onlarca konu var.

ben olsam giriş için 2500 lira verip 700d almazdım. ikinci el bir 600d-650d alıp 6 ay 1 sene kullanıp neye ilgin olduğunu keşfedebilirsin. daha sonra alacağın asıl makinaya da kendin karr verirsin full frame mi olacak aynasız mı olacak vs.

Ya bilmiyorum reklam gibi olacak ama 600d satıyorum temiz başlangıç için önerebilirim. Garantisi yok ama kutusu + full kutu içeriği hafıza kartı 18-55 ISII , çanta falan vericem. 1200 düşünüyorum fiyat. Düşünürsen yeşillendirebilirisin.

ben de başlangıçta çok masraf etme derim. önce bir hoşlandıklarınızı belirlemeniz için ucuzdan gitmekte yarar var. sonradan yükseltirsiniz neyi isterseniz.

bence de sıfır alma.
güvenebileceğin birisinden bunu veya bir alt modelini al.
bir süre sonra ne çekmek isteyeceğin kafanda oturur ve ister yeni bir body+(istediğin) lensi alırsın. vyahutta elindeki ikinci el kameraya uygun bir lens ile ucuza kapatırsun.

18-55 mm lens başlangıç için iyidir. gayet yeter.

kadıköy-moda civarındaki butiklerde genelde orjinal şeyler oluyor. arkadaşlarımdan biliyorum

not: erkeğim

Kadıköy'de Campus, Henna ve Clandestino. O saçma avm markalarından milyon kat daha güzel bunların tasarımları.

Erol giyim.
Semt bazarı.

İstinye parka uğra.

kadınlar kadıköy çilek sokakta çok ucuza kıyafetler buluyor diye duymuştum ama kalite ve tarz konusunu bilemiyorum.

Ödemelisiniz. Siz teklif edersiniz başta büyük ihtimalle almazlar.(hangi semtte olduğunuza bağlı)

Sizin araçta (-) ucu aküye değil de şasiye verin. Ücreti teklif edin her türlü gerisi ona kalmış

taksiciler genelde kabul etmiyorlar.
taksimetre bozuluyor gibi bahanelere sığınıyorlar. eğer geçerli bir bahane değilse de neden kabul etmediklerine hiç anlam vermiyorum.

insanlar para kazanmak istiyor ve nerede reklam vereceklerini şaşırmış durumdalar.
sonuçta yaptıkları işle alakalı paylaşımlar ve reklam. bana çok da itici gelmiyor.
ama bir diyetisyen kız gördüm instoş keşfet şeysinde, sürekli gülüyor. ama öyle böyle bi gülme değil. o kız çok itici gelmişti.

Hiçbirini takip etmiyorum. Siz de öyle yapın

Diyet piyasası çok canlı. Herkes bir şekilde kendini göstermeye çalışıyor ondan.

son 3 haftadir telefonum bozuk, eski telefonumu kullaniyorum smartphone ama eskilerden. instagram kitlenip cöküyor, bende sildim, facebooku sildim, twitterda yok galiba, kisaca böyle mecralar olmadan daha mutlu ve daha huzurlu oldugumu farkettim.

sürekli bir notification yagmuru altindayiz, bu belli noktadan sonra yoruyor ve hayatimizdan caliyor, milletin hayati yerine kendi hayatima odaklanmak daha mantikli.

bu bos zamanda kitap okuyorum, resim yapiyorum, daha yeni kendi defter, ajanda ve kitabimi yapmak icin malzemeler aldim, onlarla ugrasiyorum, kendi ajandami yapiyorum, defterlerimi tasarliyorum, hayat böyle cok daha zevkli.

Tabanı düz üst kısmı da hafif simli olanu deichmannda vardı.

www.decathlon.com.tr

rar ve zip aynı şeyler aslında. aralarında bi fark yok.
ayrıca fotoğrafları sıkıştırsan bile neredeyse hiç bir küçülme olmaz dosyalarda.

zip windows yüklü bilgisayarlarda ek programa ihtiyaç duymadan açılabilir. rar ise winrar programına ihtiyaç duyar. boyut olarak fark olmaz.

resim dosyaları bmp uzantılı değil ise sıkıştırılamaz. zip te winrar da aynı işi görmekte ama winrar da şifreleme özelliği var.

Gümrüğün oradaki ulusoy kapandı ama nereye taşındılar bilmiyorum.

ferhatpaşa tarafına taşındı yanlış bilmiyorsam.

anasının şeyinde orası, çok karışık,

tem yan yoldan gidilirse sağ tarafta kalıyor. bir benzin istasyonu var kırmızı petrol ofisi olabilir. onunla ortak kullanıyorlar alanı.

umarım cep telefonundan yazıyorsundur da kelime düzeltme yapıyordur ve yanlış yapıyordur. ya da espri yapıyorsundur. umuyorum.

kredi tipi nedir? konut kredisi ise evet ipotek. konutu başka bir kuruma teminat göstermeyeceksen, ipoteğin kaldırılması için acele etmene gerek yok.
taşıt kredisi ise rehin deniyor ve e-rehin denilen sistem sayesinde, kredi ödemesini tamamladığında, şubeyi telefonla arayarak rehin kaldırma talep edin. yapsınlar.

ipoteği kaldırmak bankanın görevi. son ödemeden sonra bankan ile görüşüp, ipoteğin de kaldırılmasını da iste.
kaldırmasalar da bir sorun olmaz. senin banka ile ticari akdin bitmiş oluyor çünkü.

ipoteği banka kaldırıyor. Daha doğrusu şöyle: borcun bitiyor, kredi hesabın kapanıyor. Şube gerekli evrakları toparlıyor. Genel müdürlükten yazılar, imza sirküleri. Vergi ödüyorsun. Bütün bu belgeleri banka, tapu sicil müdürlüğüne yolluyor. Masraflar sana ait bu arada :)

ben carrefour'dan alıyorum, çok memnunum.
şamfıstığını en son migros'tan almıştım, carrefour'unki kadar güzel değildi.

edit:
carrefour'dan benim açık aldıklarım da malatya pazarı torbasında geliyor.
demek ki ona dikkat etmek lazımmış.

Tuğba Kuruyemiş güzel oluyor beğeniyorum ben.

Tuğba +1 (içimden şarkısını söylüyorum şu an)

Malatya Pazarı + 1
Oranınkiler çok güzel oluyor.

Peyman'ın kilitli paketli olanlarından alıyorum. Cevizinin fiyatı çok fahiş, onu amigo (şok markası) alıyorum.

karfur Migros kipa gibi büyük marketlerden alıyorum.

bim'deki kuruyemişler çok fiyat/performans oluyor, özellikle badem. tavsiye ederim

tatbak.

tuğba kuruyemiş genelde

Tatbak +1
Nevşehir kabak çekirdeği harika bilhassa.

www.kurtuluskuruyemis.com.tr

peymanın ortakları bunlar. kesinlikle tavsiye ederim, efsaneler

Bim'de simbat marka party kuruyemiş var. Hastasıyız

Tuğba kuruyemiş

dudullu -> üsküdar -> beşikaş -> taksim

Trafi uygulamasını indir. Sadece Ümraniye'den Taksim'e değil, farklı zamanlarda nereye gitmek istersen kullanabilirsin. Hayat kurtarır.

dudullu-ataşehir mozaik çarşı arası 3km.

ataşehir mozaik çarşı önünden taksime taksi-dolmuşlar var. gece 3-4e kadar çalışıyorlar.

dudulludan ataşehire nasıl gidebilirsin bilmiyorum.

Dudulludan kısıklı'dan geçen otobüslere bin. Kısıklı'da 129t'ye bin, taksimde in.

Dudullu'dan otobusle -->
Üsküdar-->Üsküdar'dan marmaray--> marmaray Yenikapı durağından taksim metro.

1-normal
2-verdiğiniz referanslar dışında birini aramazlar.

Profesyonel bir firma ise referanslarınız dışında kimseyi aramamaları gerekir. Hatta referanslarınızı ararken bile size sorarlar. "Aramamızda bir mahsur yok değil mi?" diye.

henüz aramamış olmaları normal.
bu dediğimi yanlış anlamayın küçümsemek amaçlı söylemiyorum ama şirket sizin iş görüşmeniz etrafında dönmüyor. daha önemli işleri vardır, onlarıla uğraşıyorlardır.

sizin verdiğiniz referanslar dışında da kimseyi aramazlar. ararlarsa zaten sağlıklı bir çalışma ortamı olmadığı da ortaya çıkar.

Kitabi durumu bilmiyorum ama brüt alanın içinde otopark alanını bile sayan inşaat firmaları var. Dediğim gibi bilmiyorum belki gerçek hesaplaması öyledir.

Brüt alana ortak alanlar da katılır. Mesela otoparkın bir kısmı, apartman boşluğu vs. Net alan bunların düşüldüğü şeklidir. Net alana yaşayabileceğiniz alan da denebilir

evdeki odalar arası duvarlar da brüt alana girer mi peki?

aslında daha da garip ya
3 tane alan var,
net alan duvarsız kemiksiz yaşama alanı. odaların net alanı.
ilk brüt alan ise dairenin alanını kapsayan duvarları da kapsar.
senin bahsettiğin brüt alan ise filipis'in de dediği gibi otoparktan tut, yangın merdivenindeki alanı bile kapsar. mesela sana 140 m2 dedikleri daire 110 m2 filandır. o da benim dediğim brüt. neti 95 m2'dir.

imar yönetmeliğinin incelenmesini tavsiye ediyorum. İnşaat ile ilgili bir konuysa ve zaten yeni yönetmeliğe geçildiği için sorun yaşanmasın.

konuyla alakasız ama, faiz haram mı!?

bu durumda siz paranızı bankaya yatırarak da değerlendiremiyorsunuz yani? ya da fon almak, döviz almak falan da mı haram? nasıl para birktirilir ki bunlar olmadan? 50 bin lira dediğin bir kişinin yıllık toplam kazancı bile değil çoğu meslekte. gerçekten merakımdan soruyorum neden böyle bir şey yapıyorsunuz? inançlı insanlar böyle mi yapıyor hep?

bir de, birileri size vikvik ediyor diye yatırım yapmak zorunda değilsiniz, paranızı nasıl değerlendirmek istiyorsanız öyle değerlendirin. ha arsayı gene alın istiyorsanız ama insanlar istediği için almayın derim ben.

Altın birikiminiz olsun. Uygun gördüğünüz bir bankada altın hesabı açabilirsiniz. Normal de altın alıp evde saklamaktan farkı yok üstüne daha güvenli.
Altın önermemin sebebi, paranızın hiç olmazsa değerini korumasıdır.
Bunun dışında hassasiyetiniz göz önüne alınarak piyasa sistemlerine bel bağlamadan bir yatırım yapmak neredeyse imkansız. Sadece birikimlerinizin değerini korumaya bakın.

selam,

yazdıklarını saygıyla okudum ta ki katılım bankası kısmına gelene kadar.
faize karşı tutumunu anlattıktan sonra katılım bankası üzerinden yürüme kararın gerçekten komik olmuş, kusura bakma. yani kusura bakma ama allahı kandırmaya çalışmal gibi görüyorum bunu ben. neyse mevzu bu değil.

gayrimenkul konusunda öncelikle hangi bölgeden alman gerektiğini iyi seçmen gerekir. istanbul ve yakın çevresinde 50.000 TL'ye arsa bulman çok zor.
tavsiyem egedeki sahile yakın bölgelerde, araştırma yapman olacaktır. kısa zamanda ciddi karlar elde edebilirsin ama bunun tamamen şans meselesi olduğunu da unutmaman gerekir. şöyle bir örnek vereyim, 4 sene önce izmir dikilide yaptırdığımız yazlığı arsa fiyatından, bina maliyetine kadar toplamda 200bin liraya mal etmiştik. şimdi 500.000 TL civarında değerler konuşuluyor. yatırım gibi bir niyetimiz olmamasına rağmen ciddi bir yatırım yapmış olduk yani. halen daha ucuza arsa bulabileceğin yerler var. benim tavsiyem ege bölgesi olacak.

@istanbul kanatlarımın altında haklı bir soru. İnan bunlar beni de çok meşgul ediyor aslında sana vereceğim cevap @teritori'ye de olacak. Katılım bankası benim de çok kafamı karıştırıyor. Finans eğitimi almış pek çok arkadaşıma katılım bankalarını sordum. Evet Allah'ı kandırmak gibi bir anlam çıkıyor. İşleyiş bakımından diğer bankalardan farklarının olmadığını öğrendim. Hatta faiz oranları katılım bankalarının vade farkı altında sunduğu olanaklar daha uygun. Ama katılım bankalarıyla onların ifadesi üzerine bir anlaşma yapıyoruz. Onlar biz faiz almıyoruz. Sizin için ürünü benim durumumda arsayı satın alıyoruz ve size satıyoruz diyorlar. Bir nevi kendilerince ticaret yapmış oluyorlar. Ve biraz da vade farkı uygulayarak kar elde ediyorlar. Aslında pazarcının toptancıdan aldığı meyvenin üzerine kar payı koyası gibi. Farkı daha uzun vadeli bir sözleşme imzalıyor oluşumuz.

Faizin haram olduğunu düşünen biri için bu sistem içerisinde yaşayan birinin çektiği zorlukları anlatamam. Bu çok uzun bir konu. Mesela maşımı bankadan almak zorundayım. Bankayla çalışmak zorundayım. Ama biliyorsunuz İslam'da zaruret hallerinde domuz eti de helal oluyor. Günümüzde banka olmadan maaş alamıyorsun. Ve güvenli birikim için de bankayı kullanmak zorundasın. Farkındasınız siz de mecburiyet var. İnanın alternatifi olduğu an dakika düşünmem ve bankayla tüm ilişkimi keserim. Çünkü modern tefeciler bana göre bankalar. Hayatları bitiren, insanların en verimli çağlarını faiz borçları ödeyerek geçirmesine sebep olan meşru mafyalar.

Insanları evliyseniz, sadece kendinize karşı değil de başkalarına karşı da sorumlu hissediyorsanız dinlemek zorunda kalıyorsanız @istanbul kanatlarımın altında. Eşime ve ailesine karşı bazı sebeplerden dolayı sorumlu hissediyorum. Eşimi mülk edinme konusunda ikna ediyorum bi şekilde ama hem kendi ailem hem eşimin ailesi sebebiyle bir sus payı olarak düşünün. Dikkat ederseniz günümüz şartlarında 50000 Tl'lik bir yatırım öyle aman aman büyük bir yatırım değil. Bir dairenin Anadolu'nun herhangi bir şehrinde 150000 TL'den başlayan fiyatlarla satıldığı günümüzde. Bugün arkadaşın dediği gibi bu fiyata İstanbul civari bulmak imkansız. Biz de Ege ve Akdeniz civarı düşünüyoruz.

Gerçekten eğer bu hayatı sadece ben yaşıyor olsam araba da almazdım arsa da. Eşimle bir çok konuda olduğu gibi mal mülk edinme konusunda hemfikiriz ama eşim daha çabuk etkileniyor civardan. Söylenmemesi gerekir ama bir nickin arkasında olduğum için ifade edeyim çok paylaşırız eşimle. Çünkü bize gelen bizim değil herkesindir diye inanıyoruz. Ama teoride inandığınız şeylerle bazen pratikte tutmuyor. Eğer elime imkan verseler bu dünyadan ilk yok edeceğim şeylerin başında faiz geliyor. Bankalar geliyor. Ve onların sistemlerini geri gelmemek üzere silmek. Uzun oldu ama umarım açıklayabilmişimdir kendimi.

gayet güzel bir cevap, sadece siz bunu dini sebepler öncelikli yapıyorsunuz. diğer bir sebepte sistem karşıtı olmak ya da siyasi sebepler olarak sıralanabilir.
mal, milk edinme konusunda toplumun baskısı öyle kötü ki...
umarım eşinizle dilediğiniz gibi bir hayatınız olur, istediğiniz gibi yaşarsınız.

Yanlış biliyorsam düzeltsin arkadaşlar da birinci köprüden İETT otobüsleri hariç kamyonet geçişi bile yasak, benim her bindiğimde Levent - 4. Levent ve ikinci köprü yoluyla gittik Sabiha Gökçen'e.

1. köprü kapalı olacağı için ben yerinizde olsam eşeği sağlam kazığa bağlayarak bir önceki havaşa binerdim.

edit: chicha havataşlar birinci köprüden yardırıyor.

@chicha yanlış biliyorsun. Taksim Havataş otobüsleri 1. köprüden geçiyor.

sabiha-taksim havataşları 2. köprüden geçiyor. 1. köprü diyen arkadaşlar neye dayanarak söyledi merak ettim.

oyuncaklara birlikte binmeyi deneyin. yeğenimde de aynı durum var 11 aylık motor geçince ağlamaya başlıyor. özel bir nedeni olduğunu sanmıyorum çünkü biz de olabildiğince hassas davrandık şuana kadar psikolojik yönden bunu tetikleyecek bir şey yaşadığını sanmıyorum. elektrik süpürgesinden falan da korkuyor mesela.

bence bir pedagog desteği alabilirsiniz, en azından içiniz rahat eder. korkmaması daha normal olurdu bence. ileride iletişimle ilgili problem olmaması açısından ben yerinizde olsam uzmanına danışırdım.

yakın bir tanıdığımın çocuğu her ezan okunduğunda, her gürültü çıktığında bağıra çağıra ağlıyor ve annesine sığınıyordu. yaklaşık aynı yaşlardaydı o da. evde çok sessiz bir ortamda büyüyordu. biraz daha büyüyünce kendiliğinden geçti. bazı çocuklarda olabiliyor bu sanıyorum ama içiniz rahat etmezse bir çocuk gelişim psikologuna da danışabilirsiniz.

biraz hassas bir çocuk olabilir, kendi kızımdan örnek verecek olursam, kapı zili çaldığında çok korkuyordu, üç beş ay sonra geçti, ama çocuğa nasıl davranmalı ne yapmalı bir uzmandan yardım isteyiniz. yüksek ses kaynaklı olabilir. yüreğinizi ferah tutun kalıcı bir durum oluşturacağını sanmıyorum, en büyük kalıcı arızalar ergenlikte oluyor :)

Uzman yardımı en iyisi olacaktır ancak
Bu tarz korkuları aşmanın en kolay yollarından biri sevilenle sevilmeyeni bir araya getirmek. Yani çocuk baba yanında durur anne çocuğun göreceği şekilde gider salıncakta sallanır keyif alır. Kaydıraktan kayar keyif alır ama çocuk buna zorlanmaz hatta teklif bile edilmez. Çocuğun kafasında annemi seviyorum annemde salıncağı seviyor bende severim tarzı bir şeyler oluşacaktır yada annem korkmuyor bende korkmamalıyım. Bunu farklı bireylerle (anane, babane vb.) çeşitlendirerek yaparsanız çocuk kendiliğinden kötü bir şey olmadığının farkına varacaktır. Bu konuda üzerine gitmeyin hatta hiç bir şey söylemeyin. Israrcı olursanız korkusu daha büyüyerek yer edebilir. Hedef ona dolaylı olarak öğretmek. Yine bir park yanından geçerken eşinizle kendi aranızda konuşarak çocuğa konuşmadan "aa ne kadar eğlenceli, daha sonra bizde gidelim mi" tarzı konuşmalar yapın.

öncelikle herkesle hem fikir olduğumu ve bir doktora gitmenizi tavsiye ederim. en azından yol yordam gösterir ve içinizi ferahlatır.

yakın bir arkadaşımın oğlunda da aynı sorun vardı. kimseyle iletişime geçemiyor ve en ufak gürültüden korkuyordu. doktorun sorduğu ilk soru "eviniz çok mu sessiz" olmuştu. bizim arkadaş çocuk rahatsız olmasın diye evde tv bile açmıyordu. çocuk uyuduğunda fısıltılar ile konuşuyorlardı ve çocuk erken uyuduğu için eve akşam misair kabul etmiyorlardı. bildiğin manyaklık işte.

sizde de böyle durumlar varsa çocuk korkuyor olabilir.

benim de kızım 22 aylık. biz kızı sesli ve ışıklı ortamlarda uyuttuk ki büyüdüğünde sıkıntı çekmesin diye. attık çocukların ortasına (sokağa değil tabi kendi arkadaşlarımızın çocukları :)) bıraktık. 1-2 ağladı sonra alıştı. bazen iletişim ve ortam konusunda çocuğu zorlamak gerekebiliyor.

yine hatırlatıyorum, bir uzmana danışın :)

heheh sizinki gene iyiymiş, ben de çocukken, tam olarak 3 ile 6 yaşlarım arasında, annemi göremediğim her an ağlıyormuşum. bir saniye yanımdan gitse ortalığı yıkıyormuşum beni terk edip gitti ve bir daha gelmeyecek diye. yanımda babam, ablam ya da başka bir tanıdığım olsa bile illa annemi görmem gerekiyormuş. kadıncağız tuvalete ve duşa bile kapısı açık giriyormuş ben onu görmeye devam edebileyim diye. korkunç.

işin ilginç yanı 3 yaşıma kadar çok özgür takılan bir çocukmuşum, sonra böyle olmuş. nedenini bilmiyorlar. nasıl geçtiğini de bilmiyorlar. çocukluk işte. sonra işte birdenbire geçti ve hiçbir kalıcı etkisi olmadı. 14 yaşımda ailemden uzak bir şehire yatılı okula falan gittim hiç sorun yaşamadım.

motor diyince de aklıma geldi, gene aynı ben bir yıl ramazan ayında davulun sesinden çok korkmuşum. (daha önceleri böyle bir korkum olmamasına rağmen.) davulcuyu canavar olarak anlatıyormuşum hep. annem de beni her davulcu geçtiğinde alıp sokağa çıkarmış, davulcuya alkışla tempo tutmuş, hatta bazen şıkkıdı şıkkıdı göbek atmış davulcunun karşısında :D sonra ben davulcunun da bir insan olduğuna emin olduğum zaman geçmiş korkum.

çok uzman değilim ama bana kalırsa 20 aylık bebeler hiç umulmadık tepkiler verebilir, sonra da geçer diye düşünüyorum. elbette siz eminim ki yeni arkdaşlarına alışması ve bu motor gibi korkularını yenmesi için elinizden geleni yapıyorsunuzdur. en çok size güveniyor sonuçta, sizin korkmadan yaptığınız bir eylemi o da sizden örnek aldığı için zamanla sizin kadar korkusuzca yapmaya başlayacaktır.

uzman destegi alin

birbirinden değerli tüm cevaplar için çok teşekkür ederim arkadaşlar.. tavsiyelerinize uyup bir uzman desteği alacağım ve saç sakal ağardı demeden parka gidip salıncaklarda sallanacağım...

Şunu bir denesene;

help.instagram.com

instagram ibnesi videoları otomatik olarak oynatıyor ve ben de henüz bunu kapatmanın bir yolunu bulamadım. benim de internetimi hayvan gibi sömürüyor, o yüzden instagram açmaz oldum dışarıda.

instagram videoları 60 saniye olabiliyor. 60 saniyelik video nereden baksan 25mb yapar diye düşünüyorum çünkü hepsinin çözünürlüğü çok iyi. günde 10 video izlesen 250mb yapıyor zaten namussuz.

ben de bu durumdan muzdaribim ve çözüm önerilerini bekliyorum :(

not: "daha az veri kullan" seçeneği videoların otomatik oynatılmasını etkilemiyor.

Story denen kanser de epey tüketiyor.

çözüm: ayarlardan veri tasarrufu
önlem: mobil veri kullanılırken story ve videoları izlememek.

ben mavi'den kartlık almıştım. yanımda yüklü nakit taşımayı sevmediğim için bana yetiyor.

kartlıklar ön cepte taşınabiliyor, cüzdan gibi rahatsız etmiyor, özellikle yazın normal cüzdan kullanmak işkence.

www.hotic.com.tr

ortasındaki para klipsi de çok kullanışlı.

eğer karadeniz müziğini seviyorsan fuat saka'ya mutlaka bak. karadeniz müziği sevmiyorsan veya ilgini çekmiyorsa da bak hatta :)
rap atma serisinden başlayabilirsin.

yanayim yanayim ateslerde yanayim diye bir sarki vardi kibrisli birinin.

bir de cansever'in hey denysha sarkisi

www.youtube.com

aydilge-asik oldum

mahala rai

Sabah işe gelirken bunları dinlemiştim:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

cake by the ocean

www.youtube.com :)

Bir Karadeniz: www.youtube.com
Bir Akdeniz: www.youtube.com

www.youtube.com