çocuğum olsa ve mecbur kalsam gönderirim ama şu an fazlaca hor görüyorum. Bu da benim ikiyüzlülüğüm olsun.

sen niye alındın ki @vegas. Konu özel 'tıp' fakülteleri, dikkatini çekerim. Özel diğer bölümler hakkında yorum yapmadım. 'Kendi' alanım ile ilgili fikir söyledim. Şu cahil lafı da moda oldu. Bana cahil diyene bak! Fikrini söylüyorsun ama ekşide okumuştum, sanırım'larla...

bana bağlı personellerden bir tanesinin kardeşi özel bir tıp fakültesinde öğrenci. amerika'dan teklif aldı ikinci senesinde. seneye oraya yerleşiyor.

ben imkanım olursa ileride çocuğumu özel tıp fakültesinde okutmayı trcih ederim sanırım.

@teritori öğrenci ve teklif aldı?? Hani bir hak kazandı gidecek falan desen anlarım da öğrenci hem de ikinci senesinde amerikadan teklif almış ne teklifiymiş acaba bu?

@teritori

teklif aldi derken? sizin personel saglam abartmis. bizim türk milleti abartmayi ve övmeyi cok sever, doktora 2. senesi olsa anlarim ama klasik ögrenci 2. sinifta kansere care bulmadiysa teklif meklif almaz.

basvurmustur kabul edilmistir, parasini ödeyip gidecektir, bu kadar. farkli tek ihtimal bir akrabasinin torpiliyle girmesidir.

@vegas şu tavırlarınıza ayar oluyorum. evet en tepedeki özel okulların imkanları harika. gerçekten iyi bir eğitim alıyorsun. ama şu "proflarla takılıyoruz, size asistan giriyor, berbat bir okulda okuyorsunuz" tavırlara küstahça. bunun mercedes'e binip daha düşük modeldeki arabaya binen insana "senin araban da şöyle böyle. benimki daha konforlu" demekten farkı yok. o kadar para döküyorsun okula eşek değillerse o imkanları sunsunlar zaten. sonuçta para verip satın alıyorsun. ha para verip araba almışsın ha eğitim arada fark yok. bursluyum mursluyum falan da dersin şimdi. okullarda zaten %10 burslu adam etrafta bursluyum diye dolaşıyor. ayrıca sonuçta o okula para veren ciddi bir kesim var ve okul bunla dönüyor. yani o para olsa bayburt üniversitesi de iyi bir okul olur.

Şu ana kadar hiç asistan girmedi dersimize. Türkiye'nin en iyi tıp fakültelerinden birinde okuyorum, devlet üniversitesi.

Prof'u da Doç'u da geliyor paşa paşa anlatıyor. Doç'tan aşağı giren olmadı dersimize. Asistanlar uygulama derslerinde hocamız ders anlattıktan sonra aralarda geziyor. Asistan anlattı diye bir olay yok.

Cerrahpaşa,Çapa,Ege,Hacettepe,Marmara,Ankara gibi okullardaki hocalar hep fakülte hastanesi hocaları. Daha tecrübeliler. Ben de saydıklarımdan birinde okuyorum zaten. Hocalar devlet hocası diye umursamaz değil o kadar ilgili hocalar var ki inanamazsınız.

Devlet rererö özel süper demeyelim. Özel zaten süper olmak zorunda. Money talks çünkü.

kızdıran şey devlet okullarını küçümsemen ve özel okulları yüceltmen. evet bazı söylediklerinde haklısın. ferrari golf'den daha iyi araba demek yalan söylemek değil ama "proflarla mangal yapıyoruz sizde ise asistanlar atar yapıyor" demek ferrari şu kadar hız yapıyor golf yapamıyor demekle aynı şey. yalan değil ama o kadar para veriyorsan o hizmeti de al yani. bunun okulun kalitesiyle vs. ilgili yok parayla ilgisi var. demek istediğim bu.

çok başarılı doktorların cv'lerine baktığımda hep Cerrahpaşa, Çapa, Hacettepe, Ankara'da tıp eğitimi aldıklarını görüyorum. Bundan sonraki nesilde bu durum ne olur bilemem. Devlet üniversitesi mükemmel doktorlar yetiştiriyor değil savunduğum. ancak tıp gibi hayati öneme sahip bir eğitimin TR'deki gibi parayı veriyorum o zaman hocalar köpeğim olsun zihniyetine sahip okullarda alınmasını garip buluyorum.

Ayrıca profesörlerle partilere katılmak tamamen profesörün kişiliğine bağlıdır. istanbul üniversitesinde okudum, popüler bir öğrenci değildim, çalışkan hiç değildim, ancak hocalarımla meyhaneye de gittik, davetlere de katıldık, oturup iki bira da içtik. en azından ben yağcılığım, param veya başka bir sebeple bunları yapmadıklarından eminim. bazı da asistanlar vardı, yüzüne bakmaz, eh ben de onun yüzüne bakmıyordum. ekseriyetle sevdiğim hocaların da sevmediği tipler oluyordu bunlar. bazı hocalarla tartışıyorduk, beni üç sene bırakmışlığı var saçma bir dersten birinin - sırf ona karşı çıktığım için. adil mi? değil. ancak iş hayatı ya da doğrudan hayat da adil değil ve daha ciddi bir durumla nasıl baş edebileceğimi öğrenmiş oldum bu sayede.

Pokerface+1 devlet okulunda okudum bitirme kokteyli gibi bir şey düzenlendi okulda hocalardan biri djlik yaptı, hocaların çoğuyla hatta dekanla karşılıklı dans ettik. Bunların hepsi yılların profesörleri.

vallahi ne teklifi bilmiyorum.
hali vakti fazlasıyla yerinde olan bir ailenin tam bursla okuyan bir oğlu.
eş dosttan torpil bulma imkanı yok, ailesi inanılmaz karşı çıktı gitmesine.
teklifin detayını bilmiyorum. başvurusu var mı yok mu konusunda da bir bilgim yok.

merhabalar neden böyle bir başlık altında kin kusulmuş anlamadım. money talks falan bilmiyorum zengin bir ailenin çocuğu değilim bu sınava da it gibi çalıştım devlet üniversiteleri de geliyor sadece daha iyi bir şehir olsun diye özel %50 düşünüyorum dedim

süspansiyonlara baktırın.

donuslerde de ayni ses varmi?

bende de bu ses vardı. koltuktan geldiğini anladım en sonunda. wd 40 kullanarak çözdüm sorunu. bu kadar basit bir sebebi bile olabilir.

Triger olabilir

Alper, var evet. Salıncak'tan şüpheleniyorum. Araç büyük.

aynen salıncak. idare edecek çözüm de sıvı gres. ya lifte kaldır gresle. ya da tekerleri tam sağ tam sol yap öyle gresle. würth'ün sıvı gresi süper.

geçmiş olsun. uzun vadeli değil de kısa vadeli yapılacaklar listesi belirliyorum. gitmediğim yerlere gitmek ve tatmadığım lezzetleri tatmak gibi. uzun vadede denemek istediğim çılgınca şeyler var ama sanırım benden başka kimse bilmiyor bunları.

kimilerine saçma gelse de "25'ten önce 25" listem var, yetiştireceğim diye umuyorum.

Böyle bir listem yok. Ne kadar dolu yaşarsan yaşa ölüm anında hep bir şeyler eksik olacak.

dissendium kankitoya katılıyorum bu konuda, ne yaparsan yap her zaman eksik kalacaksın. daha doğrusu, bu bakış açısıyla ilgili. kimisi hayatını köyünde geçirip mutlu yaşar ve ölürken hiçbir şeyin eksikliğini hissetmez. kimisi ise çok şey yaşamış olmasına rağmen "daha fazlasını yapabilirdim" der.

o açıdan benim kesinlikle şunu yapmalıyım/yapayım listem yok. yaptıklarımın, yapabildiklerimin tadını çıkarmaya bakıyorum şahsen.

yok.

der meister ve dissendium aynı fikirde birleşir de ben itiraz edebilir miyim, her ikisine de koccaman bir +1.

listeye dökünce zorunluluk gibi, görev gibi oluyor; benim hevesim kaçıyor öyle olunca. hepsi aklımda ve anı kovalıyorum, hangisi için imkan oluşursa bam bam bam...

abi geçmiş olsun.

alaska'ya gitmek orada şöyle 1 ay falan vakit geçirmek isterdim. kış mevsiminde elbette

geçmiş olsun.
bir listem yok ama yapmak istediğim şeyler oldu her daim hayatımda.
bunları gerçekleştirmeye bakıyorum. mesela paten kaymayı çok istiyordum eşim 30 yaşımdan sonra bana paten hediye etti.
şimdiki amacım tekrar davul çalmaya başlamak. altyapısını yapıyorum şimdiden. bir seneye kalmaz sahnelere dönerim sanırım.

Geçmiş olsun. Ölüme yaklaştığın trafik kazası gibi olaylarda bunlar geliyor aklına, ama bir kaç ay sonra normale dönüyorsun. Ben de yaşadım maalesef bu süreci.

Benim tek tek isteklerim oluyor. Mesela şu anki hayalim kuzey ışıklarını görmek. O gerçekleştikten sonra başka şeyler gelecek.

ludovico einaudi konserine gitmek, adamı canlı canlı dinlemek

çalışma derken pratik gibi diyorsan, içinde piyano olan bir stüdyo illa ki vardır.

Dore müzikle bir konuşun bakalım.

tünel tarafında stüdyolar vardı. kaç sene önce saatliği 20 liraya kiralayabiliyodun piyanolu stüdyo.

eşim ailesinin yanına gittiğinde yanıma tabletimi ve bir adet de bluetooth hoparlör alıyorum, gidiyorum suadiye-caddebostan sahilinde kafama göre bir yere. akşama kadar sahilde oturuyorum, film izliyorum, dizi izliyorum bira içiyorum. muazzam vakit geçiriyorum. tavsiye ederim. çok uzaklara gitmene gerek yok.

müze falan seviyosan gidebilirsin, serin olur genelde.

bomontide cumartesi organic pazar pazar gunu antika pazari var.
bomontiada'da cesitli mekanlar var oturup yeyip icebilecegin.
garipce koyu var. balik yemelik.
belgrat ormani var, ataturk arbirorturumu var gezmelik.
polonezkoy var, yurumelik.
adalar var bisiklete binmelik.

20 kusur ders egitim kitabi bitirdim. okunuyor. ama roman falansa gerek yok. kobo daha iyi.

dikkat dağılıyor çok, bildirim geliyor bişey oluyor; kitaptan çıkıp başka şeylere bakabiliyorsun. e kitap okuyucum başka bi işe yaramadığı için kitaba gömülünce sessizdeki telefon rahatsız edemiyor.

Kindle kullanıyorum kitap okumak için. Tabletten önce aldım hatta Kindle'ı.

cep telefonumdan bir ara 4-5 kitap, bilgisayarımdan da bir o kadar e-kitap okudum ama verimli bulamadım çeşitli sebeplerden dolayı. @Bruce'un da dediği gibi ya bildirim, ya mesaj derken dikkati dağıtıyor.

Okumak için Kindle, çalışmak için iPad.

android telefonumda moon+ reader var, toplamda 10 kitap falan bitirmişimdir ki en uzunu suç ve ceza. pdf zor oluyor ama e kitap formatları şeklinde olanlar baya okunuyor.

hayır okuyamıyorum, gözlerim yoruluyor.

Ipad Air 2. Gayet rahat okuyabiliyorum.

Soğuk su içrbilirsiniz üzerine.

çomolokko. kapat, bi hafta bekletip öyle aç

pirinç kavanozuna koyabilirsiniz.

bir süre bekledikten sonra düzelmezse madem araba parfümü var münasip bi yerinden delip ip geçirip dikiz aynasına asın, sallansın orda mis gibi koksun.

Hiç ses çıkmıyor aletten ya... konuşmaları hoparlöre verirsem tamam ama video vs hiç ses çıkmıyor :(

geç kalmışsın.
dökülür dökülmez (şaka yapmıyorum) önce suda bir güzel yıkayıp akabinde bir kaç gün pirinç kavanozunda (tabi içinde pirinç de olsun) bekletmen gerekirdi.

geçmişler ola.

vereceksin servise düzeltecekler.

Gece pirince yatırdım şimdi aldım düzelmiş :)
Migros marka baldo pirnce yatırdım tabi onun da etkisi vardır. Kaliteli insanız biz akfşfsjslf

%95 sıkıntı olmaz ancak Türkiye için o %5 pay her zaman mevcut.

Gayet güvenli. Ücret açısından bilmeyene biraz geçirebilirler ama güven açısından sorun yok.

ülkede yaşamanın standart tehlikesi dışında ekstra bir tehlikesi yok.

bir durağa ait şoför kapısında bilmemne taksi yazan bir taksi tercih edebilirsin.

eğer yük yoksa ben olsam metroyla giderdim amma taksi mecburiyse yapacak bir şey yok. o ufak da olsa olan ihtimal her yerde var.

duraktan binin sıkıntı olmaz

duraktan binersen bir sıkıntı olmaz.
eğer içinde kuşku varsa taksiye binmeden plakasını ve durağını önce aklına, peşine de telefonuna kaydedebilirsin.

Bahşiş doğrudan hizmeti yapan işçiye verilir. Kasadaki çoğu zaman zaten akşama günden kalan fazlalıkları alır.

Beyler(?) teşekkürler ama sorum direkt ilgili hizmetleri alan kız arkadaşlara.

Ben hiç bahşiş vermedim ama o kişiye kalmaz diye tahmin ediyorum anlaşmaları farklı farklı oluyormuş. Kimisi yüzdeli çalışıyor kimisi çalıştığı odanın kirasını ödeyip gelen paranın tamamını da alabiliyor fakat o zaman ödemeyi direkt ona yapıyorsun.

kusura bakmazsan erkeğim ama bu işleri de az çok bilirim.
bu bahsettiğin işlemlerde bahşiş direkt olarak işi yapana verilir.
farklı bir durum varsa zaten yönlendirir seni.

Ben de vermiyorum zaten cok masraflı bu işler bahşiş versem de beğenmez, sürekli veremem ister istemez alışır. Bahşişe alışkın değilim galiba.

erkekler pedikür yaptıramaz mı canım aaa :))

karımla gidiyoz yaptırıyoz bakımları çıkıyoz, gerçi o önceden hallettiriyo benimle h.sonu gidiyo.

neyse konumuza gelelim, bizimki işi yapana veriyor.

Erkek arkadaşlar alınmasın lütfen, ben de 30 küsür yaşında bi insan olarak çeşitli ortamlarda nası bahşiş verileceğini biliyorum fakat sözkonusu ortamların işleyişli ve havası biraz değişik. Bu nedenle sorumda cinsiyet belirttim.

bahşişe karşıyım. üstü kalsın dediğinde o kişiye kalmaz o para, direkt ona vermen gerekir vereceksen.

Ben bahşişe karşı değilim, yapılan hizmete göre hiç vermediğim oluyor ama arada.

Hayatımda hiç bahşiş vermedim kuaförde. Zaten kuaförde yapılan her şey için haddinden fazla para ödüyoruz gibi geliyor. Hayatımda bahşiş bırakacağım son yer kuaför salonları olur herhalde.

Hayır bahşiş vermiyorum. Kocaman kadının eline para sıkıştırmak ne bileyim, biraz garip geliyor. Parası neyse öder çıkarım.

hizmet sektörü için hangi iş kolu olursa olsun ilgi gördüğünüz her yerde kesinlikle verilmeli.

Bahşiş direkt işi yapana verilir.

Kızlaraymış soru. Sabah uyanınca hemen atlamışız soruya :) neyse cevap kalsın yinede.

Veriyorum yapan kişiye. Örneğin, saç kesimi gbi bir iş küçük ve zaten 20 TL, o durumda vermiyorum. Ağda ise büyük bir iş, başka birinin "paketiyle" uğraşmak ayrı bir zorluk. Herkes güzel de yapamıyor; yanlış çekiyor veya kıl dönmesi yapabiliyor acemi.. Genelde tüm vücut 85 TL tutuyor. 100 verince kalan 15'i çalışanın yanına (Meliha Abla) gidip "Çok teşekkürler, ellerine sağlık. Görüşürüz" derken önlüğünün cebine iliştiririm.

yani bahsisi o kisiye veremiyorum pek ben, cok garip geliyor, genelde zaten basinda bekliyor oluyor, iste ornek veriyorum 40 lira ise 50 verip 'ustunu arkadasa verin lutfen' diyorum. umarim veriyorlardir. surekli de vermem bu arada zira mesela sacimi yapan kisi dukkanin sahibi zaten.
bir de mesela yurtdisinda gittigim kuaforun, her asistani icin bir kutusu var tam kasanin orada, sen kime ne kadar vermek istiyorsan kutusuna atiyorsun parayi, bence gayet guzel fikir. kimse ile muhatap olmuyorsun.
bir de kuafore cok para verdigine inanan arkadaslari yurtdisinda kuafore gitmeye davet ediyorum, bence kuaforlerimiz emeginin karsiligini kesinlikle almiyor.

Kuaförde, güzellik salonunda bahşiş vermiyorum. Verecek olsam direkt kişiye vermeye calisirdim.

Üstünün o kişiye kalacağı kesin değil, akşam herkese paylaştırıyorlar. Ben de istiyorum ki verdiğim bahşiş direkt bana yardımcı olan kişiye gitsin. Ödemeyi kartla yapıyorsam bahşiş bırakmıyorum. Genelde manikür ve özellikle pedikürde bahşiş verebilmek için ödemeyi nakit yapmaya çalışıyorum. Biraz fazlaca verip, kız para üstü için kasaya yöneldiğinde "hiç uğraşma, üzeri sende kalsın olur mu?" Diyorum. Kalıyor. Ama yaşı benden küçük. Büyük olsa nasıl verirdim bilemiyorum açıkçası. Biraz çekinebilirdim.

ankara, alanya anamur hep musluk suyuyla yapılır yemek.

%90 ı biz %100 yapalım. Biz hep öyle yapıyoruz, hiç sadece cacık gibi pişirilmeden yapılan yemeklere marka su koyduk.

Yemek yaparken damacana suyu kullanan var mıymış? Titizlikten ölecek arkadaşım dahi musluk suyunu kullanıyor yemeklerde.

filips +1 cacık gibi ya da suyun kaynamayacağı yemekler hariç

izmirden de musluk suyuna +1 ben yemek yapmıyorum gerçi de annem ve babam musluk suyu koyuyor.

Ben varım, yemek yapmam gerektiğinde sadece içme suyu kullanırım.
Bazı bölgelerde musluk suyu çok temiz olabilir ama onun dışında sağlıklı olmadığını düşünürüm. Mikroptan çok kimyasal, mineral içeriği problemli olabilir ve şebeke hattı boyunca bir şeyler karışabilir. Mesela bir süre su kesintisinden sonra gelen sudaki kirlilik aslında hep var zaten, yavaş yavaş karıştığı için hissetmiyoruz. Arada bir, zorunlu durumda musluk suyu içmenin zararı olmaz muhtemelen ama her gün litrelerce tükettiğinizde bi düşünmek gerek üzerinde.

Benim annem de icme suyu kullanir, ankara malum baraj zehirli. Ama zaten yemege kaynayan su koyulur dolayisiyla bir sorun olmaz herhalde.

ben de hep musluk suyu kullanırım (istanbul)
buz kaplarına da musluktan su koyarım mesela.
sadece bazen çay demlerken içme suyu koyduğum oluyor, tadı epey farkediyo valla. belki psikolojik diyeceğim ama yok ya rengi falan da daha düzgün oluyo adfsd

Kullanmayız, fakat 1 geceden bir şey olmaz.
Sürekli kullanan arkadaşlar brita gibi bir filtre tavsiye ederim, almadım ama test ettiğimde baya başarılı olduğunu farkettim, belki içmek için yine kullanılmaz ama yemekte fark edebilir.

İstanbul'dan bildiriyorum. Yemek yaparken de çay/kahve yaparken de içme suyu kullanıyoruz. Çeşme suyunu kaynatınca sorunların çözüldüğünü söylediniz ve şimdi bütün kimyagerler ağlıyor. Herhalde çeşme suyunu, içme suyunun bakterilisi sanıyor millet. En basitinden çeşme suyu kaynattığınız şeylerdeki kireç de mi düşünmeye itmedi?

1 hatta birkaç geceden bir şey olmaz +1

istanbul.
yemek, çay, kahve musluk suyu.

içme suyunu sadece içmek için kullanıyoruz. onun dışında çaydı yemekti vs hep çeşme suyu.
ankara.

istanbul'da cay, kahve ve yemekleri hep damacana su ile yapiyoruz biz. nadiren evde su kalmadiysa musluk suyu kullandigimiz oluyor.

temizlik harici, hep damacana

ufeyi gecemez o da %8.

üfe 12 aylık ortalamalara göre değişime bakılır o da %9,98 di galiba. Bu oran üzerinden hesaplayabilirsiniz

Max 80 tl o bile fazla da.

eksisozluk.com

Şimdi ben 850 yapsam suç mudur? Geçen yıl adam % 10 nu bile beğenmedi ama ben her yıl onun istediği kadar artış yapamam.3 yıl bitiyor bu ay ve hiç geciktirmedim kirayı.

üfe kadar artış yaptığınız sürece hiçbir sorun olmaz, evsahibinin söz hakkı yok. üfe %10 ise 850 yapmanız problem olur. Hesaplayan siteler var ama ne kadar doğru hesaplıyorlar bilmiyorum.

700'den 800'e çıkarmış geçen sene.
bu sene 50 lira maksimum. geçen sene çok yapmıştık zaten diyiverin.

@teritori aynı şekilde dusunuyorum.geçen yıl olması gerekenin çok ustunde yaptı,hatta iki yıllık gibi zam yaptı.

E-11'e binip Bostancı köprüsünde indikten sonra köprüde yukarı çıkıp Dudullu - Bostancı ya da Küçükbakkalköy - Kadıköy minibüslerine binebilirsin. otobüs durağının seni indirdiği taraftan çık köprüye, Küçükbakkalköy yönü oradan geçiyor.

Havaalanından e-11'e binip yenisahrada in. Ordan otobüs. küçükbakkalköye 319 ve 21B gidiyor diye biliyorum. Veya e-10'a binip bostancı köprüsünden sonra minibüs de olur

E-11 bostancıda durmuyor bu arada, e-10 duruyor. O da yavaş.

Havaşa bin yenisahrAda in oradan yolun karşısına geç 19t 14a falan geçiyor küçükbakkalköyden. Totalde 11liraya falan malolur havasa değilde e10 a falan binersen daha ucuz olur daha uzun sürer

bi iki alakasız otobüs hariç bostancıdan geçen bütün otobüsler yenisahradan da geçiyor. yenisahrada inip (havabüs, e10, e11 olabilir, belediye otobüslerinin ekspres versiyonları var onlara denk gelirsen havabüse tercih edebilirsin) yolun karşı tarafına geç.
oradan ataşehire geçeceksen 19e 14şb'ye binebilirsin, daha küçükbakkalköy tarafına gideceksen 320a, 11t, 319 ve 21b'ye binebilirsin, bu otobüslerin hepsi aşağı yukarı aynı güzergahtan gidiyor ama 21b bostancıdan dik kesip ataşehre doğru dönüyor.

bu otobüslerin güzergahlarına iett'nin sitesinden bakıp en uygununu şeyapabilirsin.

havaşla yenisahraya gel.
e5'ten karşıya geç.
otobüs durağından 11t, 320a, 19t, 21b (dolanır), 319 (dolanır), 14a.

havaş + taksi, en hızlı. yenisahra'dan k.bakkalköy çok tutmaz.

www.verginet.net
buradan faydalanabilirsin.

neti 7500 civarı olmalı.

brütü de 140bin civarı oluyor yıllık
aylık 12bine yakın

bruttennete.com; buraya bak hesap var orada

Brütü 7.500 muhtemelen: i.hizliresim.com

Mart: 5.188,88
Haziran: 4.730,14
Fark: 458,74

@zwiegesprach burada emeklilik eksik.

zorunlu emekliliğe dahil olunmuş asıl fark oradan geliyor olmalı.

benim maaşım da benzer durumda olduğu için yukarıdaki hesabı verdim.
zaten farkın 350 lirası emeklilikten gelir.
gelir seviyesi yüksek olunca da nisanda kesinti değl hazirandan sonra vergi dilimine girer, yani o nedenle martla haziran maaşı arasında emeklilik olmasa çok fark olmaz.

bu nedenle neti 7500'tür.

brütü 7500 olsa bir de tahmini 225 tl emeklilik düşmeliydi o zaman eline geçen 4500 filan olurdu, aradaki fark da 650-700 civarı olurdu.

Adresini bulup dovmeye gelebilirim o denli kotu bir ozgecmisin var. Tamam creative isler vs de hocam o ozgecmis sablonu nedir acaba. Kufur eder gibi. Internet Mahirsin zannettim ilk basta.

o ne ya comic sans mı kullandın? eyvah.
bence renk seçimin çok kötü, yerleşim de fena. daha göz okşayan bir cv yapsan daha mı iyi olur acaba? sizin camiada önemlidir diye düşünüyorum.

oo çomü mezunusun demek sana iş vermeyen kendi kaybeder diyerek sahte bir özgüven pompası yapayım.

ama aslında öyle değil yani ben tenekeyi bırak poşet bile olamam ama bence bile profesyonellikten çok uzakta bir cv düzeni var. ayrıca en baştaki ingilizce yazı da kötü baya.

abi adobe photoshop css nedir? bide o şey çok şey yav... ben şahsen böyle kardeşler kebap salonu el ilanı gibi cv gelse adanalar çift lavaş olsun der gönderirdim. dost acı söyler reşo krdş

Tears of Devil +1 / yani sizin meslektekilerin genelde bi çizgisi bi tarzı olur. Senin cv biraz dandik duruyor açıkcası. rüzgarda savruluyor. fonlar, iconlar çok ucuz ve fütursuzca. kalitesiz. Yazılar okunmuyor. dikkatimi veremedim. düz beyaz üzeri daktilo fontu daha cool olabilir. ille tarzımı konuşturacağım diyorsan daha sade kullanmalısın.

Çok dağınık bir cv bu. Senin diğerlerinden neden farklı olduğunu gösteren hiçbir unsur yok. Biraz minimalist bir düzenleme yap. Ayrıca Comic Sans nedir hakikaten?

edit: Adobe CSS değil o CS. Bir de pencil & paper'a gerek var mı sence?

hocam bu cv gercek mi?
yani tamam bizimki kadar ciddi olmasin da gercekten gozlerim agladi, cok yorucu okumak istemedim.

ayrica egitim ve calisma bilgileri guncelden geriye dogru yazilmali, kimse sizin hangi liseden mezun oldugunuz ile ilgilenmiyor.

o ne saçma isim yazma yöntemi abi ya :D hadi renkli cv hazırlayayım demişsin eyvallah da bu çok ilkokul seviyesi olmuş.

Ben demeden arkadaşlar durumu özetlemiş. Yaptığın işler(behance'dakilere baktim) fena degilse bile CV'ye bakıp 10 saniye içinde kapatanlar olmuştur. Kaldi ki senin portfolyona uygun sektörün öyle aman aman geniş olduğunu sanmıyorum. Bence (ben sektörün içinden bir pro değilim elbette) illüstratör dediğin için cartoon olayı uzmanlık olabilir ama bundan daha temel ve alani daha genis olan tasarım alanlarinda da iyi olman beklenir diye düşünüyorum. Senin işleri nerde kullanabiliriz diye düşünüyorum cok fazla şey sayamıyorum. Behance'da sadece cartoon isleri gordum ona binaen yapiyorum bu yorumlari.

Ozet: comic sans buyuk eksi, ve tadindam yenmicek bi cv olabilirdi. Vaay dedirtilebilirdi.

bu cv şablonunu bir an önce bütün internetten sildir.
fine art, photoshop filan diyorsun ama hocam bu ne allasen?
cv'nin tamamına bakmadan kapattım.

nasıl bir konsept yapayım peki, fikir verseniz de, beraber yeni bi tane yapsak?

@proletarier aller lander vereinigt euch- ingilizce yazının fontu hariç nesi kötü?

tamam cv kötü gömmüş herkes, ok.

ramazan bayramı da aslında daha geçen haftaydı, cv'yi önerileri dikkate alıp toparlayarak yürünür bence. millet aylarca iş arıyor umutsuzluğa gerek yok.

benim tavsiyem de güncel renk uyumları ve biraz sadelik..

www.google.com.tr

bu arada söylemeden geçemiycem; cvni hep beraber yapalım, burada aldığın yorumları da dikkate alarak yeni bir tane hazırla, yine her kafadan başka ses çıkacaktır ama ben duyurunun bir konuda hiç bu kadar fikir birliğine vardığını görmemiştim. değerlendir bunu.

@evde liyakat kalmamis- aynen yapalım bunu

www.google.com.tr

Şu hoş mesela xdesigns.net

bir nokta daha eklemek isterim, bastaki ingilizce paragrafta yazim yanlisi var.
ayrica cv'de hic tarih yok, birakin yasinizi ne zaman universite bitirdiginiz, kac yillik deneyim sahibi oldugunuz bile anlasilmiyor.

cv tasarımı bu ise işlerini merak ettim açıkçası

şu nasıl sizce? s-media-cache-ak0.pinimg.com

bildiğin şeyler güzel ama bunu sergilemen biraz yanlış bana göre.bunu bilgisayar müh. olarak ve şuan ui/ux designer olarak söylüyorum.cv in karışık ordan oraya ordan oraya gezinip duruyo insan,kronolojik bir şekilde yapabilirsin.hatta europass den örnek cv bile hazırlayabilirsin.bu tarz biraz basit olmuş,böyle iş aramak iş verenlere biraz basitlik veya ciddiyetsizlik olarak algılanabilir

Ya niye insanları acımasızca eleştiriyorsunuz?
Ben bu sektörü hiç bilmiyorum, cv dizaynı böyle oluyorsa daha modern bi sey olabilir. En son eklediginiz guzel.

ingilizcede şöyle bir sıkıntı var hem çok ufak bir iki gramer hatası var ama asıl sorun dilinin çok nasıl diyeyim profesyonellikten uzak olması, aşırı konuşma dilinde olmuş

Tasarımla ilgili bir iş arıyorsan linkedin'deki cv ve behence ya da dribble'daki portfolyonun linki yeterli olur. Bu cv tasarımı gerçekten çok kötü hocam ben de söyleyeyim.

ismindeki türkçe karakterleri kaldır. fazla fazla Ç-Ğ-Ş. gözü yoruyor :(

cv leş cidden. En basitinden ismini yazmışsın Ğ ve A büyük falan. Kullandığın yazı tipi ve yerleşimi kötü.

yenisini yaptım, tekrar eleştirir misiniz?

çağlar...

ingilizcen gercekten yüzde 50 imis bunu cidden gorebılıyorum. Bir cevirmene ver türkçe metini çevirsin parasıylan hem o sevinsin hem sen sevin. ufak bir metin bisi tutmaz.

hoşçakal.

@binder dandet hakli. Ingilizce ceviriyi coz. Bunun disinda bence work experience kismindaki sirket logolarini kaldir. Cok itici duruyorlar abi.

Sonradan eklediğin (yani koyu mor olan) bir tık daha iyi görünüyor. İngilizce'de ciddi problem var yalnız. Hem dilbilgisi hem de yazım hatası var. Fazla amatör duruyor o kısım. Bir bilenden yardım alman şart.

şu ana kadar bir kişi söyledi sanırım ama ben de ikilemde kaldım; firma logolarını kaldırayım mı?

yukaridaki tum elestirilere katilmakla birlikte arti olarak cok sık is degistirmissin.

is tecrubelerinizi de guncelden eskiye dogru yazin. ayrica universite bilgilerinizin yanina master mi bachelor's mu vs. onlari da yazin yani size nasil bir unvan vs. katmis.
bir de yaptiginiz islere iliskin kisa kisa aciklamalar yapabilirsiniz her isin altina. logolar bence goz yoruyor ancak sizin meslek tabii bilemiyorum.

@redlinetheturk - demek ki yolunda gitmeyen şeyler varmış :) şaka bi yana, ilk 3 firmada stajyerlik yaptım aslında. yani 10 yılda 4 firma gibi bişey söz konusu...

@kassiopeia- onu da düzelttim, sağol^^

bence başarılı.

Bu İK cı lar var ya. Böyle abartılı dizaynlara hiç bakmıyor bile sana söyliyim. Yaz word de bi times news romans ta düzgün cümlelerle hazırlanmış bi cv. sırala eğitimini, tecrübelerini vs. alt alta, bir de fotoğrafını yapıştır. Gönder göndereceğin yere kardeş. Grafikersin tasarımcısın diye böyle bir formata gerek yok ki. O fotodaki kaşlara bile gıcık olup altını okumayacak menopozlu İK cı huysuz kadınlar ya da arıza adamlar var. Mimar falan ne yapsın cv yi bir proje formatında mı göndersin? Şirket logosu falan da hikaye ayrıca. (Bence tabii)

Çok iyi olmuş bu
Who I am? kısmıyla ilgili ufak bir düzeltme yapmak isterim. O soru işaretini kaldır bence :) Zira "Who I am" bir soru cümlesi değildir. Bence bunun yerine "About me" yazabilirsin.

@razvan rat- teşekkür ederim. peki "who am i?" mı, "about me" mi sence?

Kesinlikle "About me"
"Who am I" CV için biraz garip geliyor. İngilizce düşündüğümde sanki kendi kendine konuşuyormuşsun izlenimi veriyor :) "About me" ise seni başkalarına tanıtıyor.

düzelttim, sağol^^

Baya bi oldu bir yasa çıkmıştı. Artık bankalar en az bir tane aidatsız kredi kartı çıkartmak zorundalar. Bunun dışındaki kartlardan aidat alabiliyorlar. Yasal yani artık.

Miles and smiles için yemeye bilir

her bankanın aidatsız da kredi kartı var. ödemek istemiyorsan ona geç diyorlar artık. üstelik miles&smiles özellikli bir kredi kartı bildiğim kadarıyla. belki aylık belirli minimum bir harcama tutarı sözü vererek falan aidat ödemekten kurtulabilirsin. onun dışında bir şansın olduğunu sanmıyorum.

Çok bastırınca, tutarını mil olarak iade ediyorlar, bir sene iptal etmemek koşuluyla..Ben de takvime işaretledim, bir sene dolunca kartı iptal edeyim diye ve mil şeklinde iadeyi kabul ettim.

zamanında bonus kart için ben de aradığımda buyrun iptal edin demişlerdi. ben de büyük bir zevkle iptal etmiştim.

Donanımhaber forumda arat, orada daha işinize yarayacak cevaplar bulabilirsiniz. Ben birkaç sene önce iptal edeceğim dedim tehdit ettim ama geri iade etmediler. Aidatsız kredi kartına geçtim, her sene sinir harbine girmediğim için mutluyum.

Miles&smiles için geri adım atmıyorlar da benden 150 alıyo oçlar 119 muymuş :O

mayış hesabın varsa (bkz: ben) almıyorlar hiçbir aidat vs.

@ ekaterina evet 119 bende.

önerilenler arasında çıkabilir o hesap karşına.

beğendiysen eğer, profilinin içindeki beğendiğin gönderilerin içinden bulabilirsin. beğenmediysen hatırlatmaktan başka çaren yok.

O fotografi like yaptin mi? Yaptiysan activities kisminda cikar.

herkese teşekkür ederim, beğendiğim fotoğrafları görebileceğim bir yer olduğunu bile bilmiyordum yeni öğrendim :) ama malesef o hesabın hiçbir fotoğrafını beğenmemişim. bu durumda önerilenlere bakmaktan başka çare yok sanırım.

Kendinde yapabilirsin. Çok pahaliysa alma

www.youtube.com

Işık da çok önemli olacak çektiğin fotoğraflarda. Eğer doğru ışığı kurmazsan çadır pek bir fayda sağlamaz.

Hazır almaya gerek yok bence de. Videodaki gibi kendim yapmıştım, üstten tek ışık kaynağıyla bile güzel iş çıkartmıştı.

filips she3595

urun.n11.com

bu kulaklık iyidir 2 tane eskittim, yedek olarak kullanıyordum montun onun bunun cebinde kullanıyordum. en ucuz bu linkte buldum diye bunu paylaştım, her yerde satılıyor.

jbl'in bir ara 30-40 tl bandinda bir kulakici kulakligi vardi. mediamarkt'dan almistim. f/p olarak tavsiye edebilirim. hem de mikrofon ozelligi de var.

15 liraya sony vardı mediamaekta

Mediamarkt'daki 55tl'lik pioneer kulakligi al direkt. Fiyatina gore gayet iyi. Yani ucuz bir sey alayim diyorsan. Satici baska bir sey tavsiye ederse dinleme. Hic denemedigi seyi ezberden tavsiye ediyorlar.

jbl t100a

Soruya cevap değil ama tecrübemi paylaşayım, ben de böyle bir sitede oturuyorum. Geçen sene bu zamanlar yönetim kanun değişti bundan sonra iskiden alacaksınız suyu dedi. İski'ye abonelik açtırma parası ödemek zorunda kaldık. Onu geçtim tüketim aynı olmasına rağmen İski'ye daha fazla para ödüyoruz.

muhtemelen binanızın yapı kullanma izin belgesi (iskanı) yok, iski bu sebeple bağlamıyor suyu.

iskan olmama sebebi de ya henüz başvuru yapılmamıştır veyahutta projeye aykırı yapılaşma olduğu için iskan alamayacaktır.

iskan olup olmadığı eğer yok ise neden alınamadığını öğrenirseniz daha net bir şeyler söyleyebilirim.

(bkz: technisub)

bu işlerden çok anlamam ama aşağıdaki şnorkeli senelerdir kullanıyorum ve ultra rahat.

www.mertsubonline.com

Mares - Mağaza: Galatamarine

Decathlon'a da bakabilirsiniz

sporasub. aşırı memnununm.

onur sub diye bir marka burada distribütorlüğünü yapıyor.

snorkel+maske'yi 220 tlye aldım.

www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr

bu ikisini kullandım bayram tatilinde. özellikle easybreathten gayet memnun kaldım.

ben yatırmam valla kek gibi para. önce alışveriş sonra fiş.

@hasmetizm 2046 daha önce remaxtan arsa aldınız mı?

remax'ten tarla alıyorum derken muhtemelen remax'in aracı (emlakçı/komisyoncu) olduğu bir tarlayı satın alıyorsunuz.

satış meblası emlakçıya verilmez normalde. satış aşamasında imzalar atılmadan önce adama parayı elden veya banka aracılığı ile gönderirsin hemen akabinde de o anda imza atılır.

remax'te süreç neden farklı bilmiyorum ama bana mantıklı gelmedi. remax'in çakallık yapacağını sanmam ama iyice araştırmak lazım.

Remax'tan arsa değil ama konut aldım. Sistemi o şekilde. Komisyon + Tapu harçları + Alım Satım Vergileri + Varsa diğer giderler ile ilgili bir tutarı Remax'a yolluyorsunuz.

Örneğin vekalet vermediniz ve kendiniz alışta bulunacaksınız diyelim. Bu tutarı yine isterler, fakat tapu gününde her türlü detayla onlar ilgilenirler. Siz sadece satıcıya ödeyeceğiniz kalan tutarı, tapu gününde işlem yapılırken veya yapılınca verirsiniz.

Remax'tan bir problem olacağını zannetmiyorum. Kötü yanı satış yapıyorsanız, istedikleri komisyon falan yüksektir, pazarlık yapmazlar, satış için yetki belgesi alırlar vb.

Emlakçı'ya niye vekalet veriyorsun saçma bir olay. Gözünle göre göre tapu'da resmi senedi oku, alacağın arsa'yı sende araştır su havzası mı? Sit alanı mı? Hisse durumları belki arsanın üzerinde hak kısıtlayıcı şerh beyan var. 10 tane şubesi var diye kurumsal emlakçı'ya güvenmeyin.

19 yaşından beri emlak işindeyim İstanbul'un bütün resmi kurumlarında ömrüm geçti. Onlarca arazi davasına baktım kısacası Remax vs boş iş. İşi bilen biri ile araştır et. Tapuda sadece memurun sözüne güven.

@fritz vekaleti emlakçıya değil avukata veriyorum. o süreç de bi haftayı bulurmuş sanırım.

@teritori evet normalde arsa bi şirketinmiş. ben arsayı remax sitesinde görüp almaya karar verdim.

ya ilk defa böyle bi sürece giriyorum. hiç hakim olduğum konular değil. o yüzden hafif bi güvensizlik var aklımda. nasıl olur vs hiç bilmiyorum. ne denirse okey demek de istemiyorum. ondan buraya yazdım.

bu arada fritz'in dediği çok doğru.
ben olsam lisanslı bir değerleme firmasına rapor hazırlatırdım.

bu ebatlarda 1200mAh'lik olanlar bile var. Soketler uyduğu sürece sıkıntı olmaz, yüksek kapasiteli alırsan uçuş süresi o kadar artar.

verilen cevaba bir cevap olarak; yüksek kapasiteli olup da ağırlığı daha fazla olursa drone kalkamaz. o yüzden ağırlık olayını iyi tartmak lazım.

Geçtiğimiz hafta Yedigöller’e gittim, hem kafamı dinlemek hem de özel bir çekim yapmak için. Yanımda DJI Mavic 3 Pro vardı, canım gibi baktığım cihaz… Sabah erken saatte, sisin gölün üstünde dans ettiği o efsane saatlerde havalandırdım dronu. Tam her şey film sahnesi gibiydi ki, bir anda bağlantı kesildi. Kontrol gitti, ben panikledim, dron bir anda göl kenarına çakıldı.

Koşa koşa yanına gittiğimde bir kolu kırılmıştı, içine de az da olsa su almış. O an sadece cihaz değil, kalbim de kırıldı diyebilirim. Çünkü sadece bir alet değildi benim için; içinde bir sürü emek, anı, proje vardı.

Ne yapacağımı düşünürken aklıma daha önce MacBook’umun tamiriyle ilgilenmiş olan teknik servis geldi. Onlara durumu anlattım, dediler ki:
“Bu işin ehli doktorDrone.com, orayla görüş.”

Hemen iletişime geçtim. Sağ olsunlar, hiç uzatmadan yönlendirdiler. Cihazı gönderdim, hem sıvı teması olan anakart onarımı yapıldı hem de kırık kol değiştirildi. Süreci başından sonuna kadar detaylı anlattılar, öyle baştan savma da değil hani, gerçekten titizlikle ilgilendiler.

Şu an dronum yeniden havalarda. Bu yazıyı okuyorsan ve bir gün senin de başına böyle bir şey gelirse diye söylüyorum:
drone işinde tanıdık şart. O tanıdık da bence net: doktordrone.com

sıkıntı olur olmaz bilemiyorum ama riskli yani. komşuya dairenin sigortasını attırmasını isteyebilir en azından geçici çözüm.

O zaman da dolaptakiler bozulur. Bence eve erken çıkıp gitsin. Zaten çalışanların yüzde 60ı öyle yapacak bugün.

Kendi kendine kapanmıyor mu onlar, modelini biliyorsa internetten baksın, sabit durunca bir süre sonra kapanması kazım.

Ben 1 gun boyunca acik unutmustum bir sey olmadi ama buhari acik degildi sanirim. Buharin acik olmasi suyun buharlasip kazana zarar vermesine sebep olabilir.

akşam eve gidilecekse buzluktakilere bir şey olmaz.
sigortayı attırsınlar.

saç düzleştiricisi için pek çok kez apartman görevlisinden sigortayı kapatmasını rica ettim. buzdolabındakilere bir şey olmuyor.

sigortayı attırın kafalar rahatlasın.

komşu elektrik sayacı üzerindeki sigortayı indirsin. ama buzdolabı da gider sölim.

ütü durması gerektiği pozisyonda duruyorsa bişe olmaz. bence.

dikkat dağınıklığı ne zaman aptallık oldu?

sık sık oluyor ve aslına bakarsan bu durumdan kendi adıma memnunum. çalışmadığını düşündükçe çalışması için daha fazla efor sarf ediyorum çünkü, algı kapasitemi arttırmak için uğraşıyorum. genel olarak da zaten her şeye böyle yaklaşmaya çalışıyorum. biliyorum, yaptım, oldu, aha da böyle olur vs. dememek lazım. yerinde saymak, geriye gitmektir. o yüzden daima bir şeyler eksikmiş gibi yaşamak en iyisi. ha dengeyi iyi tutturmak lazım tabii, "ben gerizekalıyım" diye özgüveni sıfırlayıp eve kapanmakla "yeterince iyi değilim" düşüncesiyle motive olup ileri gitmek arasında çok büyük fark var. ikincisini yapmak lazım.

geçenlerde that sugar film'i izledim ve rahatladım biraz. iq'mun yarı yarıya düşmesinin sebebi sanıyorum ki şeker. ben ciddi bağımlısıyım şekerin, öyle gizli şeker falan da değil bildiğin çikolata dondurma falan yemezsem sinirleniyorum, mutsuz oluyorum. %15-20 götürüyodur herhalde bu benden.

Sıkıntı yok normalsin

@ardacan +1 :))))

bahsettiğin şey aslında gerçekten dikkat dağınıklığı.
bu tarz bir durumda ben kendime hemen 5 dakika mola veriyorum, yaptığım işi bırakıp arkama yaslanıyorum. kendiliğinden geçiyor :)

Ne hissetmesi! Hayatta en hakiki mürşit kafamın çalışmaması. Uykusuzken zaten malın ötesine bağlıyorum da, hayatta en büyük derdim vasat zeka zaten. Kendimi sevmesem nefret bile ederim bu yüzden, iyi ki kendimi seviyorum aralarda, geçinip gidiyoruz.

bazen bana da oluyor ama nedeninin odaklanamamak olduğunu düşünüyorum. aklım başka yerde oluyor. ya da ciddiye almıyorum. bu nedenle bazı şeyleri anlamıyorum. çünkü daha önce çok daha kompleks şeyleri kavrayıp çok başarılı olduğum oldu ve çok daha basit şeylerde sıkıntı yaşamamın nedeni dikkatimi vermemem olduğunu böyle anlıyorum.

Zaman zaman.

Anlık dalgınlıklar, uykusuzluk yorgunluk gibi durumlar disinda hiç böyle hissettiğimi hatirlamiyorum. Bir anlık olur yani, zekamı sorgulayacak kadar degil.

www.m5bilisim.com

@teritori arkadasim, program indirmek istiyorum diyorum.

Hocam odanıza bir şekilde gelirse kapı açık olsun kesinlikle

Kızla hiç konuşma, bu yaşlardaki bir kızın "gururunu" incitecek bir şey söylediğin anda "X hoca beni taciz etti" deyip hayatını kaydırabilir o sinirle. Amirin falan kimse onunla konuş.

eğer bölüm başkanın da "gelsin konunşsun senle derse" mutlaka kayıt mayıt bir şey al derim.

eşim öğretmen benim de anlattıklarına ağzım açık kalıyor. ergenlik dönemlerinde çocuklar olayları inanılmaz farklı aktarabiliyorlar.

herhangi bir kiz ogrenci geldiginde, kapiyi her zaman acik tutun. basiniza is almayin.

gelecekse ogrenci kabul saatlerinde gelmesini tavsiyen edin. iletisimi kesmeyin, ne derdi oldugunu bilmiyorsunuz. iki gun sonra, kendine zarar verse vicdan azabi duyarsiniz ya da hukuki olarak basiniza dert bile acilabilir (hukukcu arkadaslar daha iyi bilirler bunu elbette.).

ya işte o da yaşandı tırsıyorum gerçekten bir problemi varsa diye. ama iyilikten de maraz doğuyor.
okulun bu işine kim bakıyorsa yönlendireyim bari aman

ya bana sanki farklı bir yöntem uygulayabilirmişsiniz gibi geldi. odama gelmek istiyor, demek ki başımı belaya sokacak olmayabilir olay. önceden ayarlayın ve danışmanından rica edin kız sizle görüşmeye geldiği zaman o da orada bulunsun. sizin yerinizde olsam derdi neymiş en azından bir dinlerdim, kötü bir şey gelse başına üzülürsünüz bence.

Yazışmalar falan kayıtlı olsun. Baktın yavşıyor çakar geçersin. Üniversite öğrencisi ve hoca arasındaki ilişki - iki tarafında rızası varsa- sorun teşkil etmez.

bu tip şeyleri çok duysam da doğru bulmuyorum.

Üniversite öğrenci akademisyen ilişkisi suçtur. Akademisyen direkt suçlanır. Örnekleri var.

valla pratikte sanırım pek işlemiyor onlar ama zaten banane.

tatil matil girince de öğrencileri görmez oldum ahaha. bakalım bu dönem denk gelmezsek iyi.

dikaktli biriyse fark eder. fotoda ışık acayip göz alıyor pek belli olmuyor ama pasta cilayla geçer gibi.

Çok basit bir şey bu hemen hallederler. Cüzi bir miktara eve götürmeden bile halledilir.

farkedilir
cok buyuk değil ama kucuk de değil
aracin markasina bagli olacak 100 tl ye kadar cikar.

vallaha arabaya kuş sıçsa farkediyorum.
baban da farkeder.

Sen çizik görmemişsin diyorum eğer çok dikkatli birisi değilse farketmez. Kalemler falan var bunları düzeltmek için...

Lastiklerin durumuna bakarsak çok ta araçla ilgilenmediğini düşünebiliriz. Farketmeyecektir muhtemelen.

çizikten öte göçük var gibi geliyor ama. ben mi yanlış gördüm?

Bu ne bilader görme testi mi yapıyorsun bize ? Mahvettin hepimizi. Ben göremiyorum belki baban da görmez. Hayırsız evlat.

çizik değil de ezik var gibi?

Beze az pasta sürüp elle silsen çıkar.

dostum daha öncesinden kalma değilse araçta göçük falan da var.

format factory 4'er 4'er yapıyor.

format factory'yi denedim. toplu seçim imkanı yok bu programda. bu imkan olmadığı için de en fazla kaç video kuyruğa eklendiğini denemedim açıkçası.

kaliteli bir şey mi arıyorsunuz? sadece işimi görsün dosyanın boyutu küçülsün diyorsanız youtube'a yükleyin. sonra indirin. Youtube'un toplu yükleme özelliği var.

whatsaptan yolla 10ar 10ar, mis gibi küçültüyor.

adobe media encoder

benim de aklıma ilk whatsapp'tan birisine göndermek geldi.
çatır çatır anasını ağlatıyor çözünürlüklerin.

adobe media encoder edindim ve çok ayrımtılı ve uygun bir program gibi. Bir sorum daha olacak ilgili arkadaşa. android telefonda çekilen 1920*1080 çözünürlüğünde,29 frames, 126 kbps ve ses rate:48 khz olan bir dosyayı misal 3'te bir belki 4'te bir oranında küçültmek için ne yapmam gerekir? deneyerek bakacağım elbet de, çok yanlış bir noktadan başlamak istemiyorum.

naptın da bunu soruyon?

bir şey yapmam için önce ehliyet sahibi olmam gerek:)

hep görüyorum da aklıma takıldı. o işi yapanlardan da vardır, o işi yaptırtan adamlardan da vardır burada.

şirket arabasını alkollü kullanırsan sıkıntı.
%90 patron kovar haklı fesih sebebidir bir de çıkan masrafı adamdan keser
%10 eleman iyiyse patron kulağını çeker şirket içi çalıştırır masrafı keser.

bu tarz çalışanlar zaten (bazı şirketlerde) belirli periyotlarla ehliyetlerini çalıştıkları şirkete ibraz ediyorlar, "aha bak kaptırmadım ehliyetim var" diye.

sözleşmeye göre haklı fesih sebebidir.
düşünsene greyder operatörü alıyorsun, adam herhangi bir sebepten dolayı greyder kullanamaz cezası filan alıyor.

Hepsi çevremde yaşandı

1) Söyleyip işten atılırsın
2) Söyleyip gururuna yediremeyip istifanı verirsin, ehliyetini geri alınca seni işe geri alırlar
3) Üst kademelerdeysen şöför tahsis ederler
4) Salağa yatarsın, kurallara uyarsın, gece araba kullanmazsın. Ama şu dönemde yemez, şehirlerarası gidip geliyorsan rutin kontroller de oluyor.
5) Söylersin, dikkatli kullan derler
6) Söylersin seni başka göreve çekerler

işten atılırsın çok net.

yıllardır satıştayım, şirket aracı kullanıyorum hiç alkollü araç kullanmadım kullanmamda.

Game Of Thrones'u bilmiyorum ama westworld'ü izledim digiturk dilediğin yerde'den sansürsüzdü.

değil

sansür durumunu bilmiyorum ama tercümeler çok kötü bir kaç bölümüne baktığım kadarıyla.
altyaızlarda eşekherif inanılmaz işler çıkarıyor.

Phillips'in azur seirisi normal ütüsünü kullanıyoruz. 15 sene oldu tek sorunu su damlatıyor.

philips ve tefalden şaşmamak lazım ütü konusunda.

philips kazanlı ütüleri benchmark olarak çok teste aldım. tabanları olsun buharı olsun çok kalitelidir.

linkini verdiğin ürün tefalle kafa kafaya, diğer markalardan oldukça üstün. ucuzunu yakalayınca kaçırma derim.

kazanlı ütü tek seferde çok sayıda ütün oluyorsa işe yarıyor, öbür türlü çok da gerekli değil. bir kaç yere sormuştuk hepsi aynı şeyi söyledi.

philips azur serisini kullanıyoruz biz de 5 yıldır filan. müthiş bir ütü. ütü gibi ütü.

arzumun kazanlı ütüsünü 6 yıldır kullanıyoruz. bir kere arıza yaptı geçtiğimiz sene o da arıza sanmışız. yüksek bedeller de ödememiştik. kazanlı ütünün en büyük avantajı, suyun buharlaşmamasını beklememek. işleri hızlandırıyor.

eğer işinde yardımcı olacaksa güzel bir ajanda olabilir.
insanlar ajandayı demode bulsa bile ben ajandasız asla çalışamam.
o sebeple ajanda diyorum.

Bence sevgilisi olan birine çicek bonyfood gibi şeyleri sevgilisinin göndermesi daha uygun olur. O gonderirse iki tane cicek anlamsiz, gondermezse sizinki abes kaçabilir. O yüzden ille bir şeyler gonderecegim diyorsanız ben de ajanda,kalem vs gibi düz ama kullanisli bir hediye daha uygun olur diye dusundum.

kalem tarzi bir sey alip gordugunde elden ver bence. ofise cicek biraz romantik.

bence bu kurabiyeler çok şekermiş. kendisi de şeker ve minnoş bir insansa bu güzel bir hediye olur.

ayrıca çift halinde yakın arkadaşların olan bu insanlara tabii ki çiçek gönderebilirsin, neden gönderemeyesin?

güzel bir frenchpress ile bir kupa yolla. işine yarar bir hediye olur

kahve içebileceğini düşünerek kupa.hatta tuttugu takım veya izlediği film tarzında kupalar var

böyle uğraşmaktansa aile olarak bir spotify hesabı alın, çok ucuza halledin bu işi.
ha yok ben para veremem diyorsanız youtube'dan indirin işte.
zaten ilk şarkıyı açtığınızda önerilen videolardan yeterince şarkıya ulaşabilirsiniz.

hangi donem istiyorsun?

bir de turk sanat muzigi diye bir tur yok. klasik turk muzigi ya da turk makam muzigi demek gerek.

@teritori

annemin internet paketi 1gb. o da zaten gunluk kullanimina yetiyor. online muzik dinlemeye yetmiyor. sabahları 1 saat yürüyüş yaparken dinleyecek, eskiden telefonunda radyo vardı. şimdi yok ve müziksiz çok mutsuz.

@alperz
örnek verdiğim sanatçılar hangi kategoride değerlendiriliyor bilmiyorum. annem yaşadığımız ilçede türk musiki dernegi korosunda.
siz uygun gördüklerinizi gönderin lütfen. benim o kadar bilgim yok. kendisine supriz yapmak istiyorum.

mesajınıza bakarsanız sevinirim.

tarkan'ın ahde vefa albümünde de güzel şarkılar var.
ben hiç tarkan dinlemem ama bu şarkılarını sevdim.

kişilik testi.
tutarlılıkla alakalı bir test olsa gerek.
bana da yapmışlardı seneler önce.
beni işe almak istiyorlardı ama bu testte bir türlü tutarlı cevaplar vermemiştim, en sonunda şöyle şöyle doldur demişlerdi lkajdhflkjashdlf

klasik ik'cı taktikleri, sizin ilerde yönetici olup olamayacağınızı görürler. biraz üstüne çalışırsanız manipülasyona çok açık bir testtir.

Bu testlerin genel amacı farklı şekilde sorulan benzer sorulara ne kadar tutarlı cevaplar verildiği sanırım (işin uzmanı değilim), genelde testler oldukca uzun olduğu için dürüst cevaplar vermek bence en mantıklısı. ben öyle yapmıştım.

büyük ihtimal içe dönük, mantıklı, planlı bir şey çıkacak. bu arada @teritori asdasdasd :D

bu aslında hayata bakışta çoğu konuda anlaşamaycağımız anlamına gelir. Direk soğuma sebebi.

sevgili ol(a)mam, dinin hayatımda hiç önemi yok.

Evet, büyük ihtimal müslüman olduğundan evlenirim bile.

olurum. niye olmayayım? bir düzeyde konuşup fikirleri çarpıştırıp eğlenmek varken, neden olmayayım.

bu; düşüncenin tutmadığı insanı ötekileştirme yeni mi acaba? çok mu yaygın ya da? hayır ortada bir hipotez varsa, oturur tartışır; eğleniriz. sonuçta kimsenin kimseye bir şey dayatacak hali yok. iletişim kuramamak temel sorun galiba. biraz tartışabilince, iki tarafta düşüncelerinde bir çok eksik nokta olduğunu mutlaka fark eder. içsel olarak düşünmeye iter bu onu.

ama bu soruyu soran biri olmamalı bence.

ekleme: dinin hayatımda pek bir önemi yok.

bir de neumann +1

vallaha zerre sikimde olmaz.
eğer kafamız uyuşuyorsa, beraber iyi vakit geçiriyorsak evlenirim.
evrim teorisine inanıp inanmamak bu işin uç noktalarından birisi değil gözümde.

edit: kağıt üzerinde islam inancım var.

Kadın - Dinin hayatımda bir önemi yok.
Dindar biriyle birlikte olamam.

evrim uzerine yapilan tartismalar sadece bazi kaliplardan ibaret. son derece kisir ve yetersiz. evrimi kabul edenler de reddedenler de bu konu uzerine derinlemesine bilgi sahibi degiller. sevgili kisisi beylik cumleler kurmuyorsa evrim hakkinda ne dusundugu sorun teskil etmez.

evrimi kabul edip etmemesiyle dinin çok da bağlantılı olduğunu düşünmüyorum.

olay sadece evrimi kabul etmemesiyse ama açık fikirli biriyse, örneğin benim evrimi kabul ediyor olmamı eleştirmiyorsa hiç sallamam. bana herhangi bir dayatmada bulunmadığı sürece canı ne isiyorsa onu düşünebilir, ona inanabilir.

zaten bence evrim vardır/yoktur tartışmasına gereğinden fazla takılıyor insanlık. neyse ne yani, varmış yokmuş ne fark eder ki. sonuçta şu an buradayız, iki ayağımız üzerinde yürüyoruz, problemler çözüyoruz, okullar kazanıyor işlere giriyoruz, çok süperiz, sözde bizden akıllısı yok falan ama hiç de matah canlılar değiliz. gittiğimiz her yeri kurutuyoruz, ufacık şeylerden birbirimize kin doluyoruz. o yüzden ister balıktan gelmiş olalım, ister maymundan, istersek topraktan yaratılmış olalım ne fark eder ki.

ha biyoloji vs bilimlerle ilgilenenler için çok önemli bir konu elbette ama ben ve sevgilim gibi sıradan insanlar için hiçbir önemi olduğunu düşünmüyorum.

sonuç olarak; sevgili olurum, kadınım, dinin hayatımda hiç önemi yok.

bilimsel bir olguyu kabul etmek/etmemek nedir bir anlasam.

Bu bir din veya inanç değil, bu neden kabul etmek gibi bir durum da yok. Bilim bu, öğrenirsin, uygularsın.

Adnan Oktar ile ayni sekilde bilime bakan bir insan ile olunmaz. Papa bile kabul etti, papadan daha dogmatik bir insanla birlikte olmak ürkütücü.

Kadinim, dagda tek basima yasamadigim icin dinin hayatimda önemi tabii ki var.

@buf e kur, dinsizler dagda mi yasamali yani, cevabi anlayamadim.

cursor+1
Yerçekimini de kabul etmeyin o zaman.
Bilim bir inanç alanı değildir. Var olanı ortaya koyar ve bu konu hakkında araştırmalara devam eder. Bilimde kesin doğru ve yanlışlar yoktur. Yeni bir şey ile hipotez geçerliliğini yitirebilir veya değişir. Daha geçen gün modern insanın 100 bin yıl daha önce ortaya çıktığını yeni bir fosil sayesinde öğrendik.

Bu konular hakkında konuşmak bana saçma ve anlamsız geliyor. Dindar veya inançlı değilseniz, böyle biri ile ilişki yürümez. Şu an sorun olmayabilir ancak ileride hayata bakışınızın bambaşka olduğunu anlayabilirsiniz.

Dinin, bütün kutsalların, dogmatik unsurların, ideolojilerin hayatımda yeri yok. Seveceğim, ilişkiye başlayacağım insanın da böyle olması benim için önemli.

Erkeğim

biraz salak olduğunu düşünürüm ama her insanın bazı konularda cahil veya eksik bilgili olabileceğini kabul etmek gerekir. ben de birçok konuda cahilim. dolayısıyla birbirimizi dengeleriz. zaten oturup okusa, konuşsak evrimin ne olduğunu anlayıp doğru olduğunu kabul eder. muhtemelen yanlış şeyler biliyor sadece.

erkeğim (eşcinselim). 27 yaşındayım. dinin hayatımda yeri yok, ateistim.

Tam evrime inanmak da neyin nesi demeye geliyordum ki @cursor ve @tahin pekmez yoğurt neyse ki benden önce davranmış da ortalamayı biraz yükseltmiş.

Aynı şeyleri tekrar etmeyeyim ama bilimsel olgular, sizin onlara inanıp inanmamanızla ilgilenmezler. Bunlar bir inanç meselesi değildir. Örneğin bir peygamberin uçan bir ata binerek gökyüzüne yükseldiğine inanabilirsiniz. Bir diğerinin çekicinden yıldırımlar çıkardığına da inanabilirsiniz. Neye inanmak istiyorsanız ona inanabilirsiniz. Ama bilimin vardığı sonuçlara, inanç üzerinden varılmaz.

Cinsiyetim erkek. Uçan bir atla gözkyüzüne uçulabildiğine, birinin ayı ikiye bölebildiğine ya da öldüğünde valhalada ata bineceğine ciddi ciddi inanan biriyle birlikte olmam pek mümkün değil.

kabul etmeyebilir. önemli olan bu tarz konuları insanca tartışabiliyor olmanız. yani fanatik bir şekilde tartışmadan söz etmiyorum. mantıklı argümanlarla. sen evrim vardır, şudur budur dersin. o da anti-tez olarak ne sunuyorsa artık...

cinsiyet; erkek, din; yok

"evrime inanilir mi yahu, evrim bir bilimsel sonuctur, sen inansan da inanmasan da vardir eheheh" diyen arkadaslar, zaten soruda "evrime inanmayan" denmemis, "evrimi kabul etmeyen" denilmis. yercekimini ya da dunyanin duz oldugunu kabul etmeyen insanlar nasil olabiliyorsa, ayni durum burada da gecerli; duyar kasip alakasiz yanit vermeyiniz lutfen.

Sevgili olmam, kadınım, dinin hayatımda pek önemi yok

@scars " "evrimi kabul etmeyen" denilmis. yercekimini ya da dunyanin duz oldugunu kabul etmeyen insanlar nasil olabiliyorsa, ayni durum burada da gecerli; duyar kasip alakasiz yanit vermeyiniz lutfen. "

Sizin de belirttiğiniz gibi, kendisini yerçekimini kabul etmeyen bir insan ile aynı şekilde değerlendiririm. Çünkü bir farkları yok ve gönül rahatlığı ile yerçekiminin olmadığına dair inançları ile birlikte bir yerden atlamalarını izlerim, hordi meydan buyursunlar. Bilimsel gerçekler seçimlik veya inanca dayalı değildirler. Ve insanların onları kabulü ile ilgili hiç bir alakaları yoktur.

Ayrıca, Dünya'nın düz olduğunu "kabul etmeyen" bir insan olduğunu sanmıyorum. Zira, Dünya'nın düz olmadığını bilen insanlar bu bilgiye kabul ederek değil, öğrenerek ulaşmışlardır. Tekrar söylüyorum, lütfen inançlara dair düşünsel yapıları bilimsel ifadeler için kullanmayalım, çünkü bir karşılığı yok.

"Evrimi kabul edip/etmemek gibi birşey olmaz" deyişini duyar kasmak olarak görüyorsanız, zaten size daha ayrıntılı bilgi vermenin de bir mantığı yok, özür dilerim.

evet

Kizdan hoslandiysam olurum.
Evrimi kabul ediyor musun, Dunya sence yuvarlak mi, kuresel isinma var mi gibi seyler sormam ona.

@scars dont fade

Ben sen inansan da inanmasan da evrim vardır ehehehe diyen kişiyim tam olarak. İnanmamak ve kabul etmemek arasındaki farkı da açıklar mısın zahmet olmazsa?

Örneğin; ben yerçekimine inanmıyorum diyenle, ben yer çekimini kabul etmiyorum arasında ne gibi bir nüans var bizim kaçırdığımız?

Kısaca inanmamak ve kabul etmemek arasındaki fark bu örnekte tam olarak nasıl oluyor?

Belki yanıtlar alakalıdır da siz aradaki alakayı kuramıyor olabilir misiniz? (tam olarak alakayı senin kuramadığını biliyoruz da işte kibarlık yapıyorum)

Önemli tabi ki. Kabul etmiyorsa sevgili olmam.
Kadınım, dinin hayatımda hiç bir önemi yok.

@cursor ve açtığı yolda devam eden diğer arkadaşlar + 1
Bunun tartışma konusu olabilmesi bile gülünç geliyor. Çok gözü kör aşıksam "İnceldiği yerden kopsun" diye olurum ama onun dışında "Merhaba, ben X. Evrim saçmalıktır" diyen biri ile yüryeceğini çok sanmıyorum. O konu evrimle kalmaz zaten .

onun kokusu çok zor geçer. uğraşırım diyorsan uğraş kurtarılmaz değil ama vaktime değer mi diye sor.

ne çöpü yahu
porçöz ile çalkala içini, sonra iyice durula. dakikalarca durula.
mis gibi oh.

Bulaşık deterjanıyla yıka.
Sonra varsa bulaşık makinesi.
Olmadı porçöz dene.

Benden önce yazanların özeti gibi oldu biraz :D

Çaydanlığın içi değil, çay kalıntıları küflenmiştir. Kalıntıları temizlersen geçer. Ama yediğiniz içtiğiniz kaplarda porçöz gibi ağır kimyasallar kullanılmayın derim, içinde yüksek oranda bulunan nitrik asit sağlığa çok zararlı.

yikadiktan sonra sirkeli suyla kaynat bir tur.
bir tur da cay demle ama icme dok.

Porcoz kullanmayin ya, dogaya da asiri zararli bisey.

Sirkeli suyla filan bekletin, yikayin. Hallolur o.

bulaşık makinesine atın, küfler çıkabilir.
çıkmış olsa da sirkeli su kaynatın içinde birkaç kere.
limon tuzlu su da olur.

porçöz ve çamaşır suyu gibi şeyleri ben de yenilen içilen şeylerde kullanmıyorum.

içine 2 kaşık toz çamaşır deterjanı koyun köpürtmeyecek şekilde oldukça kısık ateşte 10 15 dk kaynatın. mucizeye inanamayacaksın

küflendi diye çaydanlığı çöpe atmak da iyiymiş valla. benim öyle sürekli olur. tertemiz yıkar durular, kullanmaya devam ederim. ama karaciğeri hasta bir insanım. acaba ondan mı lan? yok ama anne karnında hepatit kapmışım.

bende ikisi de var. şarjlı oral-b ve sıradan bir tane. şarjlı fırça kullananlara özenti, gösteriş düşkünü falan gözüyle bakardım ama diş probleminden ötürü doktor tavsiyesi ile almak zorunda kaldım. yıllarca ön yargılı yaklaşmışım. dakikada 4bin devir yaptığı için manuel ile aynı temizliğe ulaşmak çok zor. kullanımı rahat ve çok iyi temizliyor.

manuel diş fırçasını da arada bir dilimi ve damağımı fırçalamak için kullanıyorum.

Manuel

elektrikli alacak paramız yok o yüzden manuel.

senelerdir elektrikli

manuel ama elektrikli almak istiyorum.

evde elektrikli, çantada ki(iş yerinde vs kullandığım) manuel

manuel.

Manuel, elektrikli hiç kullanmadım. Almak istiyorum.

elektrikli.daha iyi temizliyor..pahalı diyenler olabilir ama diş sağlığı gerçekten önemli

Elektrikli denedim ama alışamadım bıraktım. O yüzden manuel kullanıyorum.

manuel

Ben şöyle birşey kullanıyorum. Elektrikli ile manuel arası bir fırça.
www.trendyol.com

Manuel ama elektrikli alıp denemek istiyorum +1

Alektirigli.

İlk başta bi deneyeyim dedim, sonra normal fırça kullanamaz oldum.

manuel. elektrikli almak istiyordum, konu da açmıştım burada fakat almamam gerektiğine ikna ettiler sağolsunlar.

manuel. hiç elektrikli diş fırçam olmadı.

Elektrikli

elektrink

manuel

manuel. şarjlı hiç kullanmadım ama o kadar para vermek gereksiz geliyor. önemli olanın fırça değil diş ipi olduğunu düşünüyorum.

manuel

Manuel.

manuel. hiç elektrikli kullanmadım.

oldum olası klasik diş fırçası. hiç elektrikli kullanma imkanım ve merakım olmadı.

inanmamakla kalmıyor, gerzekçe buluyorum.

Yok hiç inanmıyorum

taşların gücüne inanmıyorum, hayal gücüne inanıyorum. kurbanlarımızın dişlerinden kolyeler yaparken bir noktada taşa yönelmişiz, böyle güzel bence ellemeyelim.

birine fırlatırsan ya da onunla birine vurursan fena canını acıtır. başka da gücü yok.

nawar'ın dediğine kahkahalarla gülmekle birlikte, aynı fikirdeyim. İnanmıyorum.

sözdebilim/pseudoscience diye adlandırılabilecek hiçbir şeye inanmıyorum.

hayatımda daha saçma olan çok az şey duymuşumdur.
sadece kimisinin içi filan güzel işte.

Simge kabul edilen işletmelerin kapanması insanı üzüyor, o nedenle oluyor. Evet borcundan dolayı kapanıyor ama borcunun olmasının nedeni iş yapmaması, iş yapmamasının nedeni Beyoğlu'nun kültürel bir ortam olmaktan çıkıp nargile kafeye evrilmesi, ondan iş yapmıyor işletmeler, haliyle borçlanıyorlar kapanıyor. Böyle bakmak lazım biraz da.

"duyar kasmak" bu lafı kullanan adam %99 bomboş tiptir. senin için bir şey ifade etmiyorsa bir şey yapmazsın. zorla elinden para alan falan da yoksa kendini yorma bu kadar. açıkçası istanbul'un mekanları benim için de bir şey ifade etmiyor, ama insanların değer verdiği şeyler varsa onlar için çaba harcamaları güzel bir şey. haset etme.

kent sinemalarını yaşatma kafası ama günümüzde fazla romantik bi istek. herkes sinemaya avm'lerde gidip sonra da beyoğlu sinemasını kurtaralım demek ucuz duyar oluyor.

diğer konularda da aynı şey oluyor. bu örnekten diğer duyarlar için de benzer şeyler çıkartabilirsiniz.

selamlar, dedigim gibi olayi sinema ozelinde incelemek cok dogru olmayabilir genel olarak konusmustum, yoksa dediklerinizin tamamina katiliyorum. olayi kisisele cevirip duyar kasmak lafini kullanan bos adamdir demeye gerek yok. sevgiler. :)

sinema, tiyatro, opera gibi sahne sanatları bir kültürdür. kültürün parçasıdır. bir toplumdaki gelişmişliği kültürel değerleri gösterir bence. sadece fazlalığı değil bunları koruması ve korurken ne denli ayarlı yaptığı çok önemlidir.

ben istiklal caddesini seven bir insan değilim, eskidende sevmedim şimdi zaten sevielcek bir tarafı kalmadı. lakin o bölgede olan kültürel miraslar ve türkiyede nadir durumda olan yerler bir bir kapanıyor. bunda o işletmelerin ciddi hataları olsa da çoğu ellerinde olmayan sebeplerden kaynaklanıyor.

şunu eklemeden geçemeyeceğim, türkiyede entelektüel takılan kesim biraz göstermelik, bu insanların çoğu tu kaka dediği şeyleri gizli gizli yapıyor. bunlar başında avmlere küfredip, avmden çıkmamak var. türkiyede kültürlü bir kesim var, bu kesimin sayısı ve oranı ciddi olarak azalmakta ve bu tarz kültürel etkinlikleri gerçekten takip eden insanlar artık bu tür merkezlerin işletilebilmesine olanak vermeyecek seviyeye geldi.

insanlar çevrelerinden duydukları ve onlara +100 level atlatan itemleri gösterme derdindeler. bunu yapamayacakları ya da yaptıklarında çevrelerince anlaşılamayacak derecede olan yerler ise başarısız oluyorlar.

bu bahsettiğiniz gereksiz duyar kavramı toplumun göz ardı mekanizmasını gösteriyor. "işime yaramıyorsa salla gitsin" pragmatizmini ortaya çıkarıyor. "avmler daha güzel ama pasajlardan, sinemalar daha rahat" gibi argümanlarla savundukları şeyler kültürel değer taşıyan yerlerin bir bir yokolmasına neden oluyor.

@konuşma nın bahsettiği gibi avrupada yüzlerce yıllık yerler var aynı yerde hizmet veren. sallıyorum o kafede adamın dedesi işten çıkıp kahve içmeye gidermiş, dedesinin dedesi bile gidermiş, jenerasyonlar bu kültürü birbirine aşılamış. beyoğlu sineması böyle yüzyıllık bir yer değil, epi topu 30 yıllık, lakin taşıdığı kültürel olarak benzer seviyede insanları bir araya toplama misyonunu artık yerine getiremeyecek. bu önemli bir kayıp. orada aynı seansta film izleyen insanlar beraber bir kafeye gitse rahatça muhabbet edip anlaşabilir, aynı dili konuşuyorlar çünkü. sen avmdeki bir filme giden insanları o salonda 10 dakika kapat ortalık zombi saldırısı sonrası oluşan bir manzaraya döner.

kültürel her türlü değerin korunması çok önemlidir. ama kültür diyince insanların aklına mehter, aya sofya, topkapı sarayı, mahya etc geliyor. bu bahsettiklerimin kaç yıllık olduğunu dahi bilmiyor insanlar, bu bahsettiklerimin tarihini bilmiyorlar. kültürel değerlerin korunması bir gelişmişlik seviyesidir.

Gereksiz duyar kasilmasi bana da komik gelir de bu mevzu "duyar kasmak" degil bana sorarsan.
Beyoglu'na ciddi sekilde hukumet mudahalesi var ve bunu farketmemek mumkun degil. Beyoglu'nu tam anlamiyla yok etmeye calisiliyor ve gayet de basarili oldular, oluyorlar.
Beyoglu derken o ortamdan, atmasforden bahsediyorum.
Beyoglu yogun bir sekilde bati kulturunun yasandigi yer ve bizim hukumetimiz bu kulturden nefret ediyor, tamamen ortadan kaldirmaya calisiyor. Ote yandan arap kulturune bayiliyor.

Sadece sinema degil, kapanan bir dunya yer var orada ve bunlar tesaduf degil. Su an uzatmalari oynuyor Beyoglu, tamamen bitecek. Tabii sadece Beyoglu'ndan ibaret degil olay. Sagdan soldan heykelleri kaldirmalar bilmenler bir suru sey, goruyorsunuz zaten.

aga ticari bir işletme bu dediğimiz sinema.
demek ki başarısız olmuş kapanıyor. kapanmamanın yollarını illa ki bulabilirdi.
bu sebeple bana da gereksiz duyar geliyor.

ayrıca bu sinem tarihi filan değil. 1989 yılında açılmış bir işletme.

Olaya duyar kasmak olarak bakmıyorum, bu duygusal bağ kurmak, bu bir kültürün yok edilmek istenmesine karşı olmak, Beyoğlu Sineması'nın kapanması sadece bir mekanın para kazanamadığı için kapanması değildir, sistematik bir kültür değiştirme hareketinin bir sonucudur. Buna karşı olmak da duyar kasmak olarak nitelendirilemez bence, öte yandan bu sinemanın kapanmasının başka sonuçları da olacaktır, bugün Beyoğlu, yarın Rexx, dün Sinepop, Emek zaten, böyle sinemalar kapandıkça, nitelikli filmler de gösterim imkanı bulmakta zorlanıyorlar, Türkiye'de film yapmak zaten deli işi, gösterecek salon bile bulamazken filmler de çekilemez hale gelince, anca Recep İvedik, Şevkat Yerimdar gibi filmler seyrederiz.

Çok kişinin söylediği gibi ben de AVM sinemalarına gidiyorum ama isteyerek değil küfrederek, Beyoğlu Sineması'na toplasan 20 kere gidiyorumdur yılda, onun da çoğu festival zamanları. Yine de denildiği gibi kart uygulaması yapılacak olursa, o kartı ilk alacaklardan biriyim. 250 tl benim için değersiz bir para değil, 4 yıldır kullandığım Iphone4 model telefonumun kırık ekranı ile 1 aydır dolaşan biri olarak söylüyorum bunu.

Çok değil sadece on yıl önce çekilmiş bir dizide Emek Sineması'nı görüp göz yaşlarını tutamamış bir kişi olarak Beyoğlu Sineması'nı kaybetmek istemiyorum ve bı konuda hassasiyet gösterenleri çok iyi anlıyorum.

sanırım burası bisiklet yolu
tahminim bisiklet yolunun bittiğini ve yola bağlandığını belirten bir uyarı

Degil galiba. Kaldirimda bir uyari isareti.

tamamen salliyorum ama acil toplanma yeri falan gibi birsey olabilir mi? asillarini yedikleri icin bazen gubidik yerlere koyuyorlar.

bir ölçüm için koordinat noktası çizmiş olabilirler. burayı merkez alıp ölçüm yapılıyordur.

Topografide kullanilan referans isareti muhtemelen bu. Gokyuzunden bu noktalar ustunden referans alinarak gozlemlerde bulunuluyor.

Yazlık pijama geldi aklıma. Babaya hediye bulmak zor, kayınpeder olunca daha da zor.

bütçe ne kadar?

saat olabilir bütçe uygunsa.

tuttuğu takımın kullanabileceği bir ürünü.

kravat,kol düğmesi,parfüm,traş makinesi,yazlık gömlek üstüne giyebileceği ince mont,spor oduncu tarzı gömlek

önce kuru temizlemeliydiniz. ıslak temizleyince suyla karışan toz, bi nevi harç oluşumuna neden oluyor. sirkeli su ile temizlemeyi deneyin.

sirkeli su +1
günlerce uğraşmıştık biz de temizlemek için, sirekli su ile 1 saatte kesin çözüm bulmuştuk.
ancak iyi havalandırmazsanız bir kaç feci kokabilir ortam.

Once kuru iyice supurun elektrik supurgesiyle. Sonra sulandırılmış por çozle silin.

ELEKtrikli supurgeyle supurmek, ardindan vileda bile siler.

Kendi evimde duvari kestirip kapi actirdigimda once supurduk her yeri, sonra ben hemencik viledaladim.

Değil

günde belli sayıya kadar iç, bişey olmaz diyen doktorlar var. suç dğeil yani.

hamilelikte sigara içilmesi çok normalleşti. şu an hamile olan 5 arkadaşım var ve 4'ü günde bir paket falan sigara içiyorlar.

Kanunen yasaklasalar ne olacak? İçecek olan evinde içer.
Zaten teknik olarak kişinin kendi kararı, bi başkasına zararı yok.
Çocuklarının bulunduğu ortamda sigara içen o kadar ebeveyn var.

Bunun alkolü falan da var, hepsi suç olsa önünü alamazlar. Keşke öyle olsa ama mümkün degil tabi. hamileyken günde bir paket sigara içecek bilinçsizlikteki bir insan, cezasi olsa da bir yolunu bulur zaten.

Teknik olarak bebeğe de zararı var. Ya biyoloji bilmiyorsunuz ya da sigara bağımlılığı saçmalamanıza neden oluyor. Bu normalleştirilecek bir şey değil. Böyle bir yasa yok ama içilmemesi gerektiğini herkes biliyor.

suç olmalı ama değil ne yazık ki.

Bu konuyu görünce aklıma şu geldi;

Sözüm ona adamın biri hamile eşinin karnına doğru silahla ateş etmişti. Bebek öldü. Kadın yaralı olarak kurtarıldı. Ateş eden kişinin hakkında sadece öldürmeye teşebbüsten dava açıldı. Çünkü kanuna göre doğmamış biri 'birey' olarak geçmiyor. Doğmadığı için de öldürülmesi gibi bir durum olmuyor kanun karşsında. Oldukça şaşırmıştım bu haberi okuduğumda.

Sizin sorunuza gelecek olursak, bebeğin sağlığına zarar verdiği için böyle bir yasak olması gerektiğini düşünüyorsunuz muhtemelen. Etik olarak haklısınız. Ancak kanun açısından bakıldığında mantıksız. Çünkü henüz öyle bir birey yok.

yasaklanmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. herkesin kafası basıyor, herkes bas bas bağırıyor zararlı diye, paketin bile üzerinde yazıyor kocaman. aklı olan zaten bir zahmet tutsun kendini, içmeyiversin. ama yasaklamak bence saçma, kaldı ki uygulanması imkansız.

uygulaması mümkün olmadığı için yasak değil.
eski iş yerimde hamile kalmadan önce fosru fosur sigara içen bir kadın vardı.
doktor bıracaksın dedi, kadının elleri ayakları titremeye başladı sigarasızlıktan. doktor da günd 3 taneyi geçmemek koşulu ile içebilirsin, yaşadığın stres sigaradan daha zararlı olacak demiştir.

isin gercegi ebeveyn olmak da belli bir ehliyete, egitime, psikolojik sarta baglanmali. motorsiklet surerken bir suru sarti saglamak gerekiyor da hayata bir birey bir yasam getirirken bir egitim, psikolojik test, bir ehliyet gerekmiyor anlamak guc. saglikli birey saglikli toplum demek ama insanlar kendi bencilliklerininin cezasini cocuklarinin cekmesinden cekinmiyor. cocuklari bir mal bir mulk olmadigini, onlarin uzerinde sorumlulugumuz olmasinin onlarin sahibi oldugumuz anlamina gelmedigini anlamak gerekiyor.

hamilelikte içmedi diyelim. bebek en fazla 2 yaşına gelene kadar yanında sigara içilmez, mutfakta falan içilir. sonra çocuk birey kabul ediliyor sanırım normal konuşmaya başladıkça. fosur fosur içiyor herkes istisnasız. sigara bağımlılığı çok bencil yapar insanı yıllarca içtim bilirim. sigara içen kadınla/adamla evlenmeden önce düşünmesi lazım insanların. ha anne karnında, ha bebekken, ha çocukken. o dumanı her türlü soluyacak o ciğerler.

emrahday +1000

bir avrupa ülkesinde yaşıyorum. Hiç hamileyken sigara içen birini duymadım/görmedim. Kısa TR tatilerinde de dikkatimi çeken bir şey de herkesin sigara içmesi.
neyse eşim böyle bir şey yapsa herhalde olay çıkarırdım. Olm zaten türk insanı olarak pek zeki bir millet değiliz, bir de böyle hayata beyne az oksijen gönderilmiş bebekler getirmeyelim dünyaya, yazık yahu

ben de sydney'de yaşıyorum burada görünce açtım başlığı. türklere indirgememek lazım. bebeğin sakat doğmasına neden olabilecek bir olay olduğu için böyle bir şaşkınlıktayım biraz da.

Varsa referans kanalıyla, yoksa armut vb siteler üzerinden bulunur.
2+1 ev için 125 TL veriyoruz günlük.
Bulaşık kalmıyor genellikle, belki önceki akşamdan kalan 1-2 parça oluyor.
Ama temelde sen ne iş istiyorsan onu yapması lazım zaten, önceliklendirme yapabilirsin bulaşık, yer silme, ütü ve perdelerin yıkanması vs gibi.

kapıcıların tanıdıkları olur. onlar vasıtasıyla genelde.

apartmandaki teyzelere söyleyin, düzenli gelenler vardır. onlardan çağırın. yoksa hırsızlık vs. uğraşır durursunuz.

geçen sene bize (kadıköy'e) temizliğe gelen ablamızın telefonunu paylaşayım.

0553 806 7318 - döndü abla.
fiyat: 150 tl + öğle yemeği (2+1 ev)

biz ne yapacağını söylemedik. ortalıkta birkaç bulaşık vardı onları makinaya koymuş, kirlideki çamaşırları yıkamış, asmış. perdeleri yıkamayı sordu biz gerek yok dedik. halılarımızı sermemiştik, onları bile sermiş ki ağır halılar. onun dışında standart sil süpür işleri işte.

evi baya batırmıştık o dönem, ayakkabıyla falan geziyorduk. bir kerelik böyle bir lüksümüz olsun dedik. ama çiçek gibi yapmıştı evi.

not. hırsızlıktan yana korkunuz olmasın, biz sabah anahtarı bırakıp işe gittik. o tek başınaydı evde bütün gün. biz gelene kadar da işlerini bitirip çıkmıştı.

armut.com

Erkege yakisiyor diye dusunuyorum. Kullaniyorum ama dediginiz gibi saati telefondan kullaniyorsun. Caniniz istemiyorsa takmayiverin canim.

kol saatimi takmadan evden çıkmışsam daha sokağa adım atar atmaz bir eksiklik hissi geliyor.

eve girdiğim anda da ilk yaptığım iş saatimi çıkartmak oluyor.

yani dışarı çıktıysam yoksa eksiklik, eve girip hala takıyorsam fazlalık gibi geliyor.