korku filmlerine ilgi duymam, izlemem normalde ama bi ara kuzenim the fourth kind diye bir film izletmişti, kusura bakmazsan altıma sıçmıştım. gerçek hikaye muhabbetleri falan vardı bakabilirsin ona.

the fourth kind'ı filmde anlatılmak istenen gibi yani gerçekmiş gibi izlersen hakkaten sıçırtıyor tavsiye ederim. öte yandan bu işin ağası the exorcist'tir.

+ fourth kind'ı sinema ortamındaymış gibi izle. güzel bi ses sistemi ve karanlık ortam. konu geriyor zaten bi de bunu koyarsan üstüne şahane olur.

suspiria

ayakkabi al

Oyun al

dealextreme'den bana bunu al.

www.dx.com

origami kagidi ve kitabi al, yeni bir hobin olur.

çok okuyorsan, kitap al. kitap candır.

www.banggood.com

amazondan çizgi roman al.

naparsın bilmem de alan adına yapış.

ne yaptığını bilerek yaparsanız bi şey olmaz, biraz webmaster forumlarında takılın bilgi sahibi olun.

İspat edemeyeceğiniz şeyleri yazmak sıkıntı olabilir.

Avukat bir tanıdığınız varsa yazdıktan sonra ona bir gösterin, sonra yayınlayın. Yoksa hiç girişmeyin.

Domaini alabilirsiniz ama...

delil olarak sadece email yazışmaları var. onlarda da sadece işle ilgili yazışmalar geçiyor. bu tartışmayla ilgili bir ipucu yok. telefon görüşmelerinin kaydını zaten alamıyoruz. aslında "fatura kesmek istediğim için paramı ödemiyorlar" diyerek maliyeye de şikayet edebileceğim geliyor aklıma ama gerçekten hiç uğraşılacak kadar büyük bi meblağ yok ortada. web sitesiyle küçük tavşanlıklar yapmaya çalışayım en iyisi. tavsiyeleriniz için teşekkürler.

bence aciklamaya falan hic girme, domain adini al.
bu site su kisiye kayitlidir satin almak isteyen su emailden ulasabilir koy.

sonra da parami vermezseniz bu siteyi ya rakip bi firmaya ya da porno sitelerden birine yonlendiricem dersin.

@ocaan harika fikir

@konusma bu olayı biliyorum. aslında benim de amacım böyle bir şey yapmak ama Türk adalet sistemi eninde sonunda beni suçlu çıkaracaktır

200tl için uğraşmayayım diye düşünme, zarara uğradığın miktar, senin aylık gelirinin toplamının, 200tl'ye olan oranı, 200tl değil. Haliyle adalet için karşı tarafın ödemesi gereken para da 200tl değil. senin aylık bütçene göre 200tl'nin yüzdesi neyse, onların aylık bütçesine göre aynı yüzdeyi talep edebilirsin örneğin.

En azından kazıklandığın bedelin 10 katını talep etmek adil bir tazminat sayılır. Tavsiyem domain'i hızlıca alıp, kısaca mevzuyu açıklayan bir indexle yayına sokmak. site 2000tl + masraflara(veya yukarıdaki biçimde senin belirlediğin rakam neyse o) karşılığı devredilebilir sonrasında.

fucidin işe yaramaz. kantaron yağı alman gerek aktardan. acayip iyi geliyor.

zovirax olması lazım mucize bir uçuk kremi var. seneler önce 30a yakındı fiyatı şimdi nolmuştur bilmiyorum ama 1 günde yarı yarıya indiriyordu

tahta kaşığı ocakta ısıt, dayanabileceğin bir ısıya geldiğinde uçuğu hafiften dağla.

soğutulmuş metal kaşıkta etkilidir.

@naturelist, senin dediğin yöntem uçuk patladıktan sonra işe yaramaz.

Ciktiktan sonra uçuk kremleri çok da bir işe yaramıyor tespitlerime göre. Çok sık uçuk çıkarıyorum, kendimde gözlemlediğim antibiyotikli kremlerin daha iyi geldiği. En son da thiocilline diye bir krem denedim o da bir iki güne kendine getirdi.

sarımsak sür.

Geçmiş olsun. Sarımsak, kaşık basmak gibi saçma sapan, ipe sapa gelmez şeylerin hiçbirini yapma. Uçuk herpes simplex virüsünün neden olduğu bir semptomdur ve vücudunda bu virüs mevcutsa, bağışıklık sistminin zayıflama anlarında bilinen biçimiyle ortaya çıkar. Haliyle ağzına kaşıkla vurarak geçmez. Bu hastalığın bilienen 8 ayrı türü var ve semptomları benzer olsa da ciddiyetleri son derece değişken.

(bkz: herpes)

Uçuk kremlerinin büyük bölümü sadece semptomlar ile uğraştığından ve virüse müdahalede lokal etkilerin yetersiz kalmasından nadiren çözüm olur.

Valtrex bu virüse karşı etkili bir ilaçtır. Hem ilacın fiyatı, hem dozajının ayarlanması, hem de olası yan etkilerinin kontrol altına alınması gerektiğinden aile hekimine veya senin için uygun olan bir doktora danışabilir/ uygun görüyorsa reçete yazdırabilirsin. (Ki bu noktada HSV1 olduğu varsayımı ile bunu söylüyorum. Diğer türler için daha kompleks testler ve tedaviler gerekir.)

ÖZellikle cinsel münasebetlerle de bulaşabilen bir virüs olduğu, sadece ağız ve yüzde çıkmadığı, dikkatsiz davranılırsa kişinin kendisi gibi partnerini de ciddi tehlikeye atabileceğini unutmamak ve ciddiyetle müdahale etmek lazım.

ben aseton kullanıyorum.

ben sabit bir yerde günlerce tatil yapmayı sevmiyorum, genelde bir rota belirleyip geze geze tamamlıyorum tatilimi.

Koy koy gezme en güzeli.
mesela en guzel tatillerimden birinde kas'ta kalip patara/kaputas/limanagzi/kekova arasinda gezinmistim cok guzel bir tatil olmustu.

son 3-4 senedir roadtrip yapıyoruz. arabaya atlayıp 10 gün dilediğimiz yerlerde kalıyoruz. ondan önce ise hep herşey dahil otelleri tercih ediyordum.

Deniz havuz koy falan işleri sarmıyor beni. Yüzme olayını eğlenceli bulmuyorum. Daha önce gitmediğim bir ya da birden fazla şehri gezmeyi seviyorum tatillerimde.

evden çıkarken içime mayo giyip, yorgunsam dolmuşa binerek, yorgun değilsem yürüyerek denize gidiyorum.

denize yakın bir muhitte günlük/haftalık ev kiralıyoruz. o çevreyi geziyoruz. örneğin kuşadası.

motorun arkasına çadırı atıp kafama göre geziyorum

Bizim yazlık tam kafa dinlemelik olduğundan kolaya kaçıp oraya gidiyorum. Hem memlekette eş dost görmüş oluyorum. Bir kaç gün de güneye kaçıyorum sonradan.

arnold +1
yazlık gibisi yok. muazzam bir sessizlik ve huzur.

tatil mi o ne yahu sistem o kadar kötü ki durmadan çalışıyorum pazar tatili dersen yakın civar akraba ziyareti en fazla

koy koy gezmeyi seviyorum. her şey dahil otellerde inanılmaz sıkılıyorum.
geçtiğimiz yaz araba ile izmir'den çıkıp kaş'a kadar sahil şeridini dolaşa dolaşa gezdik. kimi zaman otelde kaldık, kimi zaman kamp yaptık. güzeldi.

Yazlığa gidiyorum, temiz deniz, temiz hava, kuru kalabalık yok, ailem yanımda. Arada da deniz olmayan tatil yapıyorum hafta sonluğuna.

Hic otel tatili yapmadim. Geziyorum cantami alip.
Hatta otel tatili yapmak istiyorim bir kere artik, merak ediyorum nasil bir sey oldugunu:)

fındık toplamaya gidiyorum :(
köy denize 20 dakika, kafaya esince gidiyorsun yüzmeye zaten. güney tatillerini bir türlü sevemedim, hem çok aşırı sıcak hem de kumsuz plaj ve aşırı tuzlu su yüzünden zevk alamıyorum. köy hem serin oluyor hem de canını yediğiminin kumlu karadenizi!
en büyük getirisi para tabii, otel tatili parasıyla yıllık iznin diğer kısmını mini bir avrupa tatiliyle taçlandırıyorum.

Apart veya hostelde kalip araba kiralayip koy koy geziyoruz.

don draper tatili yapıyorum.

Düzgün bir elektrikçi bul o baksın

kuvvetle muhtemel tesisatı su borularına topraklamak gibi bir manyaklık yapmışlar. eski binalarda sık görülen bir hareket bu. Aslında topraklama çin yeraltı su boruları kullanılabilir ama boruların pvc ve minimum 50 metre uzunlukta olması gerekir. işgüzar elektrikçinin temel bilgilere sahip olmadan yaptıkları tesisatlarda böyle problemler çıkar. topraklamanın amacı zaten kaçak devresi veya ani yüklenmenin canlılara zarar vermeden boşaltılmasıyken, tam tersi sonuçlar doğurur.

Çağırdığın elektrikçi, bir elektrik teknisyeninin bilmesi gereken temel bilgilere sahip değil bu arada anladığım kadarıyla. Yaptıracağın herhangi bir işlemi, ampul değiştirmek dahil, ona yaptırma.

Öncelikle su tesisatını pvc ile değiştir. Elektrik kısmını tamamen konu dışı bıraksak bile metal borular su tesisatı için iyi bir sistem değil. Eninde sonunda patlayacak bir yerlerinden zaten, anlık felaket yaşamadan ve yaşatmadan müdahale etmiş ol. Bir gece yarısı alt komşunun tavanından akan su ve senin evini su basması sonucu oluşacak zarar, tesisat değişirken kırılacak döşemeden dolayı oluşacak zarardan hem maddi hem de manevi olarak çok çok daha büyüktür. Ve 20 yıllık demir borulu tesisatta bu olabilir değil olur. Ama bugün ama yarın ama gelecek yıl.

İki; çubuk elektrot, metal levha veya kazayağı, her ne yöntemle mümkün oluyorsa mutlaka elektrik tesisatının sonu düzgün bir topraklama ile nihayetlensin ve bir kaçak akım rölesi bulunsun ucunda.

üç ev içi elektrik tesisatının kablolamasını kontrol et ve gerekli noktalarını değiştir, lokal topraklama hatları çekilsin ve yüke uygun şekilde rölenin arkasaına konulan sigortalarla segmentlere ayrılsın. iş bilşmeyen elektrikçilerin sık yaptığı hayvanlıklardan biri de sigortaları ardı ardına bağlamaktır, buna da dikkat etmeli yeni yapı oluşturulurken. Aksi halde bağımsız sigorta kullanmanın mantığı kalmaz, en baştakinden tüm yük geçer.

Bu sıra ile tesisata müdahale ettikten sonra eğer hala yaşanan bir sorun varsa diğer olasılıklar değerlendirilebilir. Ama temelde mutlaka yapılması gerekenler bunlar.

Hatta bunu bir fırsat olarak düşünüp, yaşadığın şehrin, bölgenin risklerine, kullandığın cihazlara göre mevcut tesisatını özelleştirebilir veya daha sonrasında jeneratör/kgk gibi eklentileri ihtiyaç halinde ekleyebileceğin biçimde tekrar tasarlayabilirsin. Koşulları giderek zorlaşan bir ülkede yaşıyoruz, basit değişikliklerle alınabilecek potansiyel geliştirmeler iyi bir motivasyon olabilir "şimdi niye durduk yere masraf yapayım" düşüncesini aşmada.

evet, sadece kendi dairenin su tesisatını pvc ile değiştirip, doğprudan suyu ısıtan kombi vs gibi cihazları kontrol ettirsen yeterli su tesisatı yüzünden çarpılmayı sona erdirmek için.

kadıköy'de lithium iyidir. evet yanlış. çünkü ucuzu seçilecek, kalitesiz yap az vereyim denecek bir iş değil. ihtiyaç hiç değil. nasıl tablo alırken pazarlık yanlışsa dövmede de yanlıştır.

not: birden fazla kişi çalışıyor lithium'da ben iki dövmemi budakan tamer'e yaptırdım. gayet memnunum kendisinden.

bir hizmetin bedelini belirlemek için ödenecek paranın alıcı ve satıcı arasındaki uzlaşmayla sağlanması her ne koşulda olursa olsun yanlış değildir. Hatta bunun yanlış olduğunu iddia etmek de bu anlaşmanın sağlanması için kullanılabilecek argümanlardan sadece biridir.

dövmecim ve yakın arkadaşım aynı dövmeyi sana 50tl ye de yaparım 500 tl ye de, farkı 500ü verirsen görürsün demişti. beleşe yaptırdığım için farkı görememiştim.

dövmede geri dönüş yok gibi bir şey. sen pazarlık edince dövmeci eleman da ibnelik varsa çizgiyi yamuk çizse veya çok özenmeden yapsa geçmiş olsun.

bütçe kısıtlıysa çok isim yapmamış ama yetenekli dövmecileri araştırmanı öneririm. Ben de dövme yaptıracağım için kim ne yapıyor araştırıyorum. İnstagramda adı sanı duyulmamış yetenekli dövmeciler denk geliyor.

dövme yapmak bir zanaat, el işi. para ise en iyi motivatör. sen mesajı aldın.

turkiyedeki dovmecilerin biraz gotu kalkik oldugundan pazarlik yapmasan daha iyi.

dövmecinin referansları ve çalışmaları sağlamsa pazarlık edilmez. o kaliteyi istiyosan ödeyeceksin. ha şöyle bişe yaparsın ortalama aynı kalite çalışan farklı dövmecilerden fiyat alabilirsin

miami ink'e girip istediğim dövmeyi söyleyince "ben öyle ucuz işlerle uğraşmam bak karşıdaki tattoo saloon'a git orda yaparlar ne istiyosan" demişti. örnek baabında.

daha önce kimsenin aklına gelmedi diye yapmıyoruz. bir başvur savunma bakanlığına. böyle bir dehayı muhakkak değerlendirirler.

Tahminen bir sürü aşağılama ve fanatik destek girdileriyle dolacak burası. O yüzden ben gerçek bir açıklama yapıp kaçıvereyim önceden.

çünkü savaşın kuralları ve bu kuralları belirleyen uluslararası hukuk vardır. Bu hukuk insanlık tarihinin geçmiş deneyimlerinden alınmış derslerden oluşur. Yani devletler çok insancıl diye değil, bu tip eylemlerin sonucunda logaritmik olarak büyüyen çift yönlü katliam döngüleri oluştuğu için yapılmıştır. Uluslararası hukukun da senin kendi helvadan yaptığın ve acıkınca yediğin hukuk gibi olmayan, gerçek sonuçları vardır. Zira basit biçimde senin baş edebileceğinden daha güçlü yaptırım uygulayıcıları bulunur.

Bunun dşında farklı alanlarda da etkili çeşitli etik kuralları bulunur ve bu kuralların varlığı güç sahibi kişilere doğal limitler getirir. Örneğin bilim adamı sıfatı taşıyan insanlar biyolojik silah üretmez, biyolojik silah terör hücreleri tarafından üretilebilir.

Pratik yönde ise uyguladığın şiddetin geri dönüşünden korktuğun için bunu yapmaz veya gizlice, küçük ölçekte yaparsın. Bu basit kurala uymazsan yarın senin su kaynakların zehirlenir, senin şehirlerine biyolojik saldırıda bulunulur vs vs.

Uzun lafın kısası, aptal olmadıkları için devletler toplu katliam yapmaktan kaçınır.

evet güneydoğuya bir adet atom bombası atalım.
atmadan önce sağ tık/özellikler/sadece terörist öldür seçersek başka kimseyi öldürmez bu bombalar. bu zekayla buralarda harcanıyorsun delühanlu

(bkz: tamil çözümü)

bunu buraya koyayım, öldürmeyle bitmez diyenlere gelsin.

yanıt: kimyasal ve biyolojik müdahaleye gerek duymuyoruz. ülke içinde hak edeni cezalandırsak, ülke dışından sınırdan girişleri önlesek bize yeter.

zamanında çiller benzerini yaptı. pkk lağvediyordu kendisini. hatırlatayım. burdaki sevgi kelebekleri "barış, kardeşlik, dostluk" diyedursunlar.

vaay, kimler varmış buralarda! @siradisi00 rahat mısın? eksisozluk.com

ABD'de o bombaları attı, tüm dünyada teşhir edildi ve sonunda kamuoyu baskısıyla geri çekilmek zorunda kaldı. Türkiye, ABD gibi kamuoyu olan bir ülke olmadığına göre, bu silahları kullanması durumunda, PKK iyice özgürlük savaşçısı bir noktaya gelir dünya kamuoyunda. Tabii, bu silahlar Türkiye'de var mı, o da bambaşka bir konu.

a,rbrush dan anlamam da. o lastik şişirme motorlarını geçicen. olmaz onlar. airbrush için uygun olur mu yine bilmem buzdolabı ekovatı ile bir şeyler yapabilirsin.

hayır olmaz bunlar. stabil bir basınç verebilmesi, makul miktarda havayı depolayabilmesi, hava ile boya karışımını istenildiği oranda ayarlayabilmesi gerekiyor ki kompresörün en stabil parça olması gerekiyor (asıl pahalı ve önemli olan her zaman airbrushın kendisi bu arada). hazır ürün alarak 50-100 liraya mal edebileceğin bir hadise değil malesef. Alternatif olarak kendin yapabilirsin fren hava tüpü, buzdolabı pompası gibi sanayi hurdası malzemelerden ve 100-150 liraya mal edebilirsin ama doğru yapıp yapmadığını, patlayıp patlamayacağını bilemezsin konuya dair tecrüben olmadan.

Baya detaylı forumlar var insanların tecrübelerini aktardığı bu konuda. Biraz kurcala istersen.

bunlardan anca türlü denen iğrenç yemek olur gibime geliyor :)

yumurta ve un ekleyip, soğanı ortak kullanarak kabak ve patlıcan ile mücver. Domates ve biberlerle de üstüne sos. isteğe göre soğan kullanılmasa da olur, ben seviyorum bir miktar soğanı mücver içinde. Varsa dereotu da eklenmeli.

rygard, 1 tane yumurta var. yeter mi?

mücverde 2 kabak ve 1 patlıcan için 3 yumurta lazım. Alternatif; peynir, kaşar, süt ve fırın varsa kabak graten de yapılabilir.

türlü, yanına makarna, ne güzel işte. geçen sadece patates, soğan, biberim vardı üçünü karıştırıp baharatlarla yemek yaptım. gönül kıyma isterdi gerçi. olsun yine de güzel, random bi yemek oldu.

Kabak, patlıcan ve patatesten karışık kızartma yap, üzerine domatesten sos. Yoğurt da varsa daha ne olsun. Ya da kabakları, patlıcanı, domates ve soğanla soteleyip iki yumurtalı omlet yapabilirsin. O daha sağlıklı.

update: makarna yokmus. yag da yokmus hay allah. 4-5 damla bir sey cikar, ondan da bir sey olmaz. sut yogurt peynir hicbiri yok ama 2 tane avokado var! seve seve market yolu gorundu bana.

20 tane tayyibe hakaret eden kişi olsa hepsini anında yakalarlardı.ama 20 tane canlı bomba adamın umrunda değil ölsünler amk diyo.

özet: istihbarat kötü deil isteseler yakalarlar.

bu tip saldırıları önlemek gerçekten kolay değil. birisi arabaya bomba yükleyip patlatmaya gitse kimse onu durduramaz. istediğin kadar istihbaratın olsun.
abd büyükelçiliği gibi terör saldırısı olabilir desen, insanlar yine kızılaya gidecekti. ya da kızılay'da değil de başka bir yerde patlatacaktı. belki 19 mayıs stadı çıkışındaki kalabalığa girip patlatacaktı.
ben de anti akpciyim ama teröristleri davul zurnayla memlekete sokmadan önce düşüneceklerdi bunları. bir de 2,5 milyon suriyeli doldurdun ülkeye. her yerde canlı bomba potansiyeli mevcut zaten. şansımız varsa hayatta kalırız.

@gayfe gibi kişiler istihbaratın içerisinde çalıştığı için...

şu anki ve geçmişteki mit başkanlarının profillerine wikipedia'dan kısaca bakarsan ülke sathına yayılmış kalitesizliğin buraya da ne şekilde tesir ettiğini birazcık anlayabilirsin.

istibahrat mı beceriksiz yoksa arkasında başka şeyler mi var bilemiyorum.

bir saldırı olacağı belli, bunun istihbaratı alınmış.
Davutoğlu daha önce demişti ki:
"Elimizde canlı bombacıların listesi var ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız"

şimdi tamam sen bunları tutuklayamıyorsun ama takip et bari. bu noktada iş yine istibarata düşüyor. o listedeki insanların telefonlarını dinlemen, gittiği yerleri, görüştüğü kişileri takip etmen lazım, yaptıkları alışverişlere kadar sürekli bu adamların enselerinde olman gerekiyor yani, her türlü teknoloji emrinde yahu. nitekim son bombacı da terörden sabıkalı biri çıktı zaten.

kimse kafasına esip durup dururken kendini patlamıyor, o noktaya gelene kadar bir sürü çalışma yapılıyor, bir sürü görüşme, planlama yapılıyor, hiçbir aşamasını da mı fark etmedin?

saldırı yapılacağı istihbaratı var zaten, bilinen bir şeyler var, buna rağmen birkaç gün sonra o saldırı gerçekleşiyorsa, ya büyük bir başarısızlık vardır ya da korkunç bir art niyet. çok zor değil bunları yakalamak, olmamalı.

bir ülkenin başkentinde 5 ayda 3 bomba patlatmak ne demek ya, şaka gibi.

abd kendi vatandaşlarını uyardı uyarmasına da onlar da istihbaratı bizden almışlar.
sanırım saldırı yapılacağı biliniyordu ama önleyemediler.

Büyük çapta eylemleri terör örgütleri yapamaz, ancak başka özel istihbarat servisleri yapar,

istihbarat servisi seni korumak için değil, sermayeyi ve oligarşinin unsurlarını korumak için var. Terörist saldırıyı durdumak için değil, var olan tehdit ve güçleri yönlendirmek, kontrol altında tutmak ve hedeflerini, korumakla görevli olduğu sınıfın çıkarına uygun işletmek için var. Haliyle istihbarat servisi başarısız oldu algısı bile aslında istihbarat servisinin başarısıdır.

şu an solculuk falan kalmadı.
Şu an "okumuş ve kafası çalışan" kesmin derdi
"din saçmalıkları" ile kandırılmadan, insanca yaşamak.

bir site düşün, parasını senin ödediğin bir yönetici seçiyorsun siteye
siteyi çekip çevirsin, alt yapıyı toparlasın, evlerin bakımıyla alakadar olsun diye

sitedeki kapıcılar adamı "önderimiz" diye göklere çıkarıyorlar, o adam da havaya girip sana hayatını yaşamanla ilgili öğütler vermeye başlıyor.
Ulan maaşını ben ödüyorum, siteyi toparla diye getirdim, sen sitenin sahibi gibi davranıyorsun? diyince de seni güvenliklere dövdürüyor falan.

işte solculuk şu an, "abi kendinize gelin" demek oldu türkiyede
işler bi normale dönsün, sonra gerçek sol nedir, gerçek sağ nedir konuşulur.

mustafa kemal ve cumhuriyet düşmanlığı yaparak akp'yle işbirliği yapmak,
gezi'de darbeyi gördüm demek,
cihangir'de entelli çay içmek.

Efraim Elrom'u cezalandıran iradedir.

türkiye'deki solculuk, batı ülkelerinin ajandasının aleti olmaktan başka birşey değildir.

"solcuyum diyen kurtculuk yapiyor"

solculuk zaten ezilen kesimin yaninda olmaktir. teroru kimse istemez. yalniz kurt halkinin bir talebi veya hakki varsa, solcu adam onun yaninda olur. cunku yillardir gormezden gelinen bir halk var.

bir solcu kurt meselesine karismiyorsa o adam solcu degildir zaten. solculuk ikiyuzluluk degil, haksizliklara ve bagnazliklara karsi koymaktir.

ayrica mustafa kemal'e degil, onun neredeyse tapma seviyesine gelmis kemalist halkina karsi cikiyordur belki. siyasetten tek anladigi "doguyu bombalayalim" diyen chp teyzelerine haklisiniz diyecek hali yok. kaldi ki mustafa kemal de her insan gibi hatalar yapmistir.

sadece fikir ayriliklari var diye, solcular kurtlere karsi irkcilik yapmiyor diye, her firsatta ataturk'u ortaya atip turk sovenizmi yapmiyorlar diye dislaniyorlar. batinin bilmemnesi falan diyorlar onlar icin.
aralarinda kurt olup pkk'yi destekleyen de var, izmirli olan ve desteklemeyen de. ama ikisinin de uzlastigi bir nokta var: insanca yasamak, ozgurluk ve esitlik.

batinin dedigini yaparlar diyen arkadas sanirim turkiye'nin siyasi tarihinden pek haberdar degil. o kendi bulsun cevabini bir seyler okuyarak.

"başta türkiye komünistleri olmak üzere tüm dünya komünistleri yoldaş mao zedong'un şahsında marxizm'e, leninizm'e, yönelen moderen revizyonist troçkist kırması menşevik alaşımı yeni oportünist cepheyi de yerle bir edecektir. yaşasın marx, engels, lenin, stalin ve mao zedong yoldaşların ışıklı yolu"

türkiye'de sol budur. bununla köylüyü, işçiyi yakalamaya çalışırlar. yıl 2016 olmasına rağmen.

@bohr atom modeli
tr'de ezilen halk oldugu için kurtlerin yanında olma işi ofsaytta kalıyor.
çünkü tr'de asıl ezilenler dinsel(ve bir de cinsel) azınlıklardır.
eğer ki etnik azınlığın(kürtlerin) siyasal hareketi ülkedeki asıl ezilenlerin(dinsizlerin, sünni olmayanların, lgbtti+) daha da ezilmesine yöneliyorsa oy toplamak için; öyle ezilen halkın yanında olmak solculuk değil.
anlatabildim emin değilim.

türkiye'de 70'lerden kalma bir sağ sol algısı var. ama temelde aşağıdaki iki çizginin neresinde olduğunuzla ilgili siyasi tavrınız.

muhafazakar <----> özgürlükçü

devletçi ekonomi <----> liberal ekonomi

tr'de sadece ilk çizgiyle ilgili siyaset yapılıyor. o da muhafazakarın dibiyle daha az muhafazakar arasında. böyle olunca merkez siyasetin dışındaki tüm yapılar sol güruh olarak algılanıyor. ama aslında tkp ile hdp arasındaki fark chp ile akp arasındakinden çok daha büyük.

siyasal islamcilardan demokrasi, ozgurluk, insan haklari beklemektir bir kisimca. bu solcumsu liberal tipler ozellikle tam dayaklik. askeri vesayet gitsin de ne olursa olsun dediler, simdi goruyorlar. zaten bir dinciden demokrasi nasil bekler insan kafam almiyor, ve bunlar kendilerine aydin diyor. orasi en ilignci.

Üniversitelerdeki öğrenci kolektifleri ve onların yaptığı saçma ve gereksiz eylemler.

likit alırken paraya kıy. güzel ve hoşuna gidecek likitler al. Yoğun duman çıkartabilen bir setup edin. 3 4 gün sonra sigara içmekten daha güzel olduğunu fark edeceksin.

e-ink dediğimiz mürekkep teknolojisine sahip olması. yani telefon veya tabletteki gibi göz yormuyor, ekranı farklı. basılı kitaptan okuyormuşsun hissi veriyor.

ben yaklaşık bir yıldır kullanıyorum, iyi ki almışım diyorum. kesinlikle yerini hiçbir şey tutmaz

tabletten ayiran en onemli ozellik suphesiz ki ekraninin gozu yormamasi. bu ekran tabletlerdeki gibi arkadan aydinlatmali bir panelden ziyade mat ve arkadan isiksiz bir yapida.

Normal panellerde (oled, lcd, led, plazma fark etmez hepsi) ekrandan ışık çıkar. Direk ışığın kaynağı paneldir, o ışık gözüne gelir, ve görürsün. Gözüne sürekli o şiddette ışık gelmesi de rahatsız eder. Kısarım deme, kısarsan görüntü yok olur.

E-ink'te ışık yok. Manyetik bir etkiyle pikseller dönerek oluşuyor. Dönüyor siyah boya, dönüyor beyaz boya. Gözüne gelen bir ışık yok. Bu yüzden telefonu aydınlıkta açarsın, ama e-ink aydınlıkta çok daha net gözükür. Çünkü oradan yansıyan ışıklar görmeni sağlıyor. Kitaptan hiçbir farkı yok, sıfır.

O yüzden eline e-kitap aldıysan, sayfanın tazelenişinde bir gariplik olduğunu fark etmişsindir. Sebebi bu. Bazı e-kitaplar arkadan aydınlatmalıdır, gece de okuyabil diye. "İstersen" ve "istediğin kadar" açılır. Onun dışında sıfır ışık.

O zaman renkli ekran degil bunlar?

www.youtube.com

Tam nasıl olduğunu bilmiyorum, araştırırsam editledim. Ama yaygın olmasa da var. He sen düz adam olarak piyasadakilere bakıyorsan, evet siyah beyaz.

renkli ekran olarak amazon fire var yanlış bilmiyorsam, bunların renkli ekran olması yada olmaması bir nitelik değil bence. Önemli olan göz yormadan okuma sağlayabilmesi renk ile çok işiniz olmaz diye tahmin ediyorum.

Tablet ile kıyaslamak mantıksız en başta. İkisi çok farklı amaçlara hizmet ediyor. Tek amaç kitap okumaksa e-kitap ile tablet arasında kalınmaz, e-kitap açık ara çok daha iyi.

Işık konusunda arkadaşlar epey detaylı anlatmış zaten. Bence en büyük artılarından biri şarjının 30 güne kadar gitmesi ve ekran sabit iken (açık ya da kapalı olması farketmiyor, sadece sabit bir ekran olması yeterli) şarj yememesi çok büyük avantaj.

Renkli ekran bu işin geleceği ama şu anda hesaplı reknli ekrana sahip bir e-kitap okuyucu var mı bilmiyorum. Olsa bile gerek olacağını sanmıyorum.

Hayır renkli ekran değil, siyah/gri ve tonları.

amazon kindle fire e-ink değil, normal bir tablet.
Henüz yaygın satılan renkli e-ink yok. Test aşamasında güzel örnekler var (bkz: youtube) yaygın satışa çıkacak ürüne biraz daha zaman var.

Kitap okuyabildiginiz her ertamda okuyabiliyorsunuz.

Ozetle ekrani parlamiyor:

www.youtube.com

türkiye şu sıralar uluslararası sistemle arasına mesafe koyuyor. sistem de diyor ki o mesafeyi koyamazsın. ben de sana acı çektiririm. bunlar için de çeşitli yol ve yöntemler var. kullanılacak örgütler var.

aslında bir bakana, önemli bir bürokrata suikast düzenlemek çok mu zor? hem masum insanlar zarar görmez hem de hükümet daha aciz gösterilebilir. dünden beri berbat haldeyim. hiçbir suçu olmayan, evine giden insanlar ölüyor.

Bu aslında terörün mantığıdır. Korku yarat ve o korkudan beslen.

devrimci örgütler saldırmaz, milliyetçi, ilkesiz nihai amacı halkın özgürlüğü değil statüko kurmak ve bu statüko içinde mevcut düzenin varyantını (ezen ve ezilen dengesini değiştirmeyip, aktörlerini değiştirip liberal veya otoriter zavizlerle ikna etmek) devam ettirmek isteyen örgütler saldırır.

Bunun dışında egemen tarafından tasarlanmış bin ayrı amacı daha vardır. Misal sorunda olduğu gibi örgüt kelimesine negatif bir anlam yüklemek ve halkın faydasına olan örgüte karşı dahi bir şartlandırma geliştirmek.

Motivasyonlarını tartışmak doğru değil. Sonuç itibariyle yapılan halka karşı işlenmiş bir suç ve temelinde de düzenin güçleriyle mücadele eden devrimci örgütlerin eksikliği(hem nitel hem nicel), basiretsizliği ve mücadele alanındaki bu boşluğun çözüm olmayan çözümler trafından doldurulmuş olması;

çözüm; bilimsel, muhafazakarlıktan, milliyetçilikten, sağ sapmadan, liberal sapmadan arındırılmış güçlü bir örgütlenme ile sınıf üzerinden verilecek mücadele. En temelde çözüm; tüketmek yerine üreten, sorgulayan, ezberlemeyen, örgütlenen birey.

"neden orgutler halka saldirir?" yanlis bir soru. orgutler cesit cesit, eylemleri keza. su orgut niye soyle eylem yapiyor, derseniz, onu bir yerlerde anlatmislardir zaten, acip okuyabilirsiniz.

Detan

detanın bir çok çeşidi varmış, hangisi daha iyidir acaba, sprey olanlar mı, bir noktaya bırakılanlar mı

Bir noktaya bırakılan iyidir.

(bkz: K-othrine)

abi neden böcek ilacını seviyorsunuz siz?
diyen çıkmamış ben de ona şaşırıyorum.

"en iyi böcek ilacı"
"en etkili böcek ilacı"
tamam da "en sevdiğiniz" ne demek, neden böcek ilacı seviym lan ben.

raid'in altıgen bir kutusu vardı, içinde yem varmış, zehirli yem
o güzeldi sanki, sevmiyordum tabii, ama pis değildi, kokusuzdu, güzeldi.

enjektör formunda satılan bir ilaç var, raid'in. pro ilaçlatmadan önceki evre o. potaniyel yuva olan noktalara sıkılıyor.

Ya gercek babalari ile yada sonradan edindikleri sugar daddy imkanlari ile, gununu gun edip harvurup harman savuran, bunuda cok guzel yapip hemcinslerini catlatan kadinlarimiza ikoncan denir.

Tiki kızlar falan fısman

beyle ibne gibim, puşt gibim bi şey :p

Herhangi bir işi, mesleği olmadığı halde ünlü olan kişileri tanımlamak için kullanılıyor. Manken ve şarkıcılar bu tanıma girmiyor misal.

ikoncan öyle her zengin tipe denmiyor. insanların takip ettiği, esinlendiği, taklit etmeye çalıştığı, özendiği, imrendiği, neredeyse bazı durumlarda idol olarak gördüğü genç insanlara verilen bir lakap "ikoncan".

normalde ikon olarak kullanılırken, çocuksu ya da genç havası vermek için -can eki de getirilmiştir. nasıl ayşe normal bir isimken ayşecan sanki daha genç duruyor algıda, onun gibi (tabii bunu kavrayabilmek için bir dönem herkesin çocuğuna -can ile biten isimler koymuş olmasına şahit olmak gerekir, ama o algı hala biraz var galiba genç nesilde de)

Surada bazi yaralilarin isimleri var?

www.radikal.com.tr

Şu cevapla hayatta olduğunu öğrendim.

"hayattayız ama güvende miyiz bilmiyorum"

Biz de soranlara "Şimdilik iyiyiz." yazmışız, eve gidince fark ettim. Çok kötü bir çaresizlik amk.

umarım yoktur.

www.facebook.com

saat 10.32 itibariyle;

Bağdat Çermik
Muharrem Çermik
Ayşe Bilgilioğlu
Perihan Çermik
Mehmet Yurtseven
Turgay Bulut
Fehmi Çetinkaya
Murat Gül
Hamide Sibel Çetinkaya
Berkay Baş
Erdem Soydan
Taner Kılıç
Feyza Acısu
Nevzat Alagöz
Sevinç Gökay
Kerim Sağlam
Ferah Önder
Oğuzhan Dura
Sümeyra Çakmak
Destina Peri
Cemal Özdiker
Kemal Kalıç
Yaşar Durakoğlu
Kemal Bulut
Elif Gizem Akkaya
Ozan Can Akkuş
Atakan Eray Özyol
Nüsrettin Can Çalkınsın
Zeynep Başak Gürsoy
Elvin buğra Arslan
Mehmet Alan

4 Kişinin kimliği tespit edilemedi

Bbq sos.
Patatesi daha lezzetli yapıyor.
Hayat patates gibi olduğunda daha tatlı hale getiren şeyler gibi. Ağzı burnu sevgilinin ensesine gömüp koklamak da aldığın nefesi soslamak gibi.

edebiyat

edit:

www.youtube.com
www.siir.gen.tr

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
İntihal yaptım.

ozgur olmak

tek bir şey değil bir değerler bütünü
sağlık özgürlük ve kendini mutlu edebilme becerisi
bunlar birleştimi dünyada kimse duramaz önünde

sağlık 1 oluyordu.
diğer şeyler de 0 oluyordu.

sonra milyonlara trilyonlara falan gidiyorsun.
hoca da durur mu yapıştırmış cevabı
başta ki 1 olmayınca 10 tane peş peşe sıfırın genliği 0 dır.

zaman

daha degerlisini gormedim hayatta.

tereyağlı pilav.

sağlık ve aile bu ikisi iyi olunca huzur da olur.

sağlık ve zaman arasında kararsızım

hamburger, patates yanında bira

İngilizce. Her kapıyı açar.

can. ötesi yok.

kesinlikle sağlık

zaman, tecrübe, arkadaş/eş/dost.

hayattaki en değerli şey bence ölümdür, çünkü hayata bir anlam katar. bazısı için ölüm eşitliktir, düşününce rahatlamaktır.
böyle düşünmeyen kişiler içinse en değerli şey sevmektir, sevilebilmektir. tüm başarı da sevmek ve sevilmekten geçer.

spotify

Winamp.
Youtube.

spotify ve tunein üzerinden radyo dinliyorum.

youtube
kendi arşivimi bsplayer vb şeylerle dinliyorum, program değişebiliyor.

keşif için uğraşmıyorum, dizi veya filmlerde kulak kabartmama neden olan bir sürü parça oluyor, yeni bir sürü grubu öyle duymuş oluyorum.

yıllardır eksen dinlemiyorum, geçen bir açtım, nonstop kuşağının yarısı 10 yıl önceki gibiydi mesela. ilgilendikleri ve pompaladıkları gruplar da yetersiz geliyor artık.

spotify

ben yeni şarkıları tumblrdaki blogların playlistlerinden keşfediyorum youtubedan indiriyorum winamptan dinliyorum

al bide şarkı paylaşiyim www.youtube.com

torrent'den tüm discography'i indirip winamp

youtube un sagdan cikan onerileri hakikaten muthis. bazen kendim oradan seciyorum, bazen siradakine atlamasina birakiyorum. youtubeda insan sikilmadan saatler gecirebiliyor hakikaten..

onun haricinde kendi arsivimden winamp ile.

veya pandora.com. muthis site ama ne yazik ki turkiyede engelli.

spotify

www.jazzradio.com
www.accuradio.com
www.rockradio.com

arşivim var oradan dinliyorum ama bazen bilgisayardan açıp uzaktan kontrol etmem gerektiğinde spotify'dan açıyorum telefondan kontrol ediyorum.

winamp
youtube

soundcloud
youtube
spotify (her pazartesiyi iple çekiyorum yeni müzikler önerecek diye)

eskiden olsa stereomood derdim.

youtube'da yerli ve yabancı diye iki liste oluşturdum. sürekli yeni şarkılarla güncelliyorum ve oradan dinliyorum.

Spotify/youtube.

"youtube un sagdan cikan onerileri hakikaten muthis.":
bir yere kadar. Ben nereden hareket edersem edeyim, ister isveç black metali, ister ted konuşması, ister 1 mayıs videoları. Youtube beni daime "songül karlı sütyensiz" videosuna doğru yönlendiriyor. Zannedersem bütün internet o videonun etrafına kurulmuş. O yüzden asla güven vermiyor.

birinin gala gösterimi olduğu ve dublajlı versiyonun izleneceğini söylemek istiyor olabilir mi acaba?

Hiç ihtimal vermiyorum.

virgüldür o kuvvetle muhtemel (veya virgül unutulmuştur) ilk seans gala ve dublaj, sonraki seans veya seanslar -gala olmayanlar- da dublaj'dır. Google'a göre sen hariç gala dublaj kelimesini kullanan olmamış zira. Ben de hiç duymadım daha önce.

not: dublajsporluyum

www.facebook.com

çok uzun zamandır bakmadım yeni modellerine ve fiyatlarına ama mutlaka fotograf makinen ile uyumlu, fotograf çekmek için kullanabileceğin bir teleskop al.

@rygard bilmiyordum bunu. baktığın yerden mi fotoğraf çekiyorsun?

şimdi tekrar fiyatları bilmediğimi ekleyerek cevap vereyim de 5000 dolar falan çıkarsa sövme bana. d-slr kameraların gövdeleriyle birleşebilen, böylece gözünle göremeyeceğin nesneleri de fotograflamanı sağlayan ekipmanlar kabaca. Gözün görebildiği ve toplayabildiği ışık miktarı belli normal olarak. Ancak uzun pozlama süreleri ve sabit bir teleskop ile çok daha fazlasını fotograflayabiliyorsun. şuraya bir link bırakayım alakalı;

www.astro.shoregalaxy.com

teşekkürler bilgi için. biraz araştırayım o zaman.

keçi meme seviyorum ben.

Zayıf erkeğim.

Herkes sağlıklı denebilecek bir vücut yapısına sahip olmalı diye düşünüyorum. Bunun dışında benim gibi zayıf ya da tam tersine göbekli ya da six-seven-eight pack'li birinin de normal olmadığını düşünüyorum.

Fiziksel efor sarfetmen gereken bir iş yaparsın vücudun kendiliğinden taş gibi olur anlarım da ofiste masa başı 9 saat çalışan adam niye yapar bunu hiç anlamam. Göbek yoksa ve düzenli yürüyüş koşu yüzme yapıp en azından yatak performansı için kondisyonunu korusun yeter bence. Gerçi erkek halimle böyle düşünüyorum bir de kadınlara sormak lazım, bilemedim.

heybetli erkek seviyorum ben, uzun boylu, iri yapılı filan.

tarih boyunca erkeklerin begendigi kadin vucut tipi son derece degisiklik gostermis. son 150 yilda dahi kadinlarda onlarca farkli vucut yapisi populer olmus. yalniz, durum erkek bedeni icin birkac bin yildir degismemis.

o yuzden yag orani dusuk yuksek kas oranina sahip vucut en ideali.
s-media-cache-ak0.pinimg.com

fit olmalı diye dusunuyorum. hani kendine bakan diyoruz ya... o saygiyi vucuda da gosterecek. bilemiyorum ofis masalarinda bulunmadidim icin o dunyalar bana garip geliyor. kimileri hani gobegi sorun etmiyor ya. spor her turlu guzel.

Göbekli olmasın. Mümkünse baklavalı olsun. Tamam ha deyince baklava yapılmıyor ama 1 yıl çalışsanız olur, erkeklerin bu konuda daha avantajlı olduğu bilimsel bi gerçekken bu nimeti neden kullanmasınlar ki? Doğuştan zayıf olanlar için de geçerli bu dediklerim, sporu herkes yapmalı !
Omuzları kolları da gelişmiş ve güçlü olsun ki sarılınca içinde güvende hissedeyim :)
Boyu da en az 10cm uzun olsun isterim benden.

yağ oranı %16'dan düşük olsun ama %8 den düşük olmasın. ince bel, geniş omuz, orantılı vücut hatları çekici geliyor. bu da ancak sporla mümkün. kasları ben burdayım desin. tam olarak beğendiğim kas, yağ oranı resimdeki gibi. ama göğüs kasları daha belirgin olsa daha iyi. geri kalan yerler de birkaç tık daha kaslı olsa tam ideal. popo ve bacaklarda önemli.

cdn.muscleandstrength.com

aşağıdaki adamın kas oranı idealimdekinden yüksek, yağ oranı da idealimdekinden düşük. ama orantılı olduğu için estetik ve çekici durmuş.

www.google.com.tr

göbekten hoşlanmıyorum ama illa baklavaları olacak diye bir şey yok. fit görünsün yeter. geniş omuz, kaslı kol her türlü kabul.

Oncelikle gobek hic hos bir sey degil. Erkek vucudu dedigin kasli ve siki olmalidir. Dumduz bir karni olmadidir efendim, hafiften de olsa gogus kaslari be pazulari olmalidir ki estetik olsun. Balon gibi sisirmeye de gerek yok tabi ama yag tulumu bir erkek hicbir halta benzemez, hafiften kas olacak.
He bana sorarsaniz su da muazzam bir sey ama tr.pinterest.com bu kadar olmak zorunda degil:) Zaten bu adamin hayati spor salonunda geciyor.

Ama orta yagli ol, az yagli ol, hafif kasli ol, cok kaslii ol, biraz zayif ol, biraz kilolu ol, ne olursan ol gobek gogusten ileride olmayacak arkadas, benim kistasim budur. Erkek dedigin budur, gogusler gobekten ileride olacak.
Boyle afedersiniz b*k cuvali gibi adamlar gorunce cok kiziyorum, biraz gayret goster yahu, her sofrada karnini doyurma, usenme biraz hareket et, yol yuru, kos, biraz vucudun insana benzesin yahu.. Bazilari gercekten kilo konusunda caresiz ama inanin bircogu tembellikten ve iradesizlikten yag tulumu gibi dolasiyor ortalikta. 125 kilo olan bir vatandas, 90 kilo olan arkadasima kilo ile ilgili konusurken arkadasin kendisine dikkat etmesini soylediginde "senle aramizda cok kilo farki yok ki" demis mesela. Zihniyete bakar misin? Kendini neden kandirir ki insan? 125 kilosun yahu bunun az farki cok farki mi var, kiyaslama yapilacak bir sey yok ortada, neresinden tutarsan tut, 125 kilosun, davul gibisin yahu..
Iste gobeksiz erkek balkonsuz ev gibi sacma sapan muhabbetleri yaratanlar boyle insanlar.

Zayiflara gelince zayif erkek de ayni sekilde hicbir halta benzemiyor. Kadin gozunde ise tum kategorilerden en kotusu zten. Ben de eskisi kadar olmasa da zayifim biraz ve zayif erkegi de begenmedigimi acikca soyluyorum:) Yukarida soylediklerime karsin erkek zayif olmaktansa biraz fazla kilolu olsun daha iyi. Yani ortalama ideal kilosunun 10 kilo altinda olan bir erkek, idealin 10 kilo ustunde olan bir erkege gore cok daha berbat, sekilsiz gozukur. Sismanlar da olsun, zayiflar da olsun, ben de oleyim diyecegim ama birazcik toplarladim ben :)
Edit: Biraz kilo alip toparlayinca isler cok degisti:)

Son birkac yilim cok fantastik gecti, o yuzden formdan bayagi dusmustum. Son birkac aydir hem beslenmeye dikkat ediyorum hem de spora gidiyorum. Bence benim yaptigim normal, herkes de yapmali. Bunu yasaminin cok kilit bir noktasina yerlestirip vucut gelistirene de saygi duyarim ama kendim %5 yag oranina dusmeye calismiyorum.

Sonucta filmlerde, moda ceimlerinde gordugumuz yaldir yaldir kasli adamlar bunun icin bir ton para aliyor. Yani bana da desen ki "sen bu filme hazirlan, egzersizle 15 kilo al, sana 5 milyon dolar vericez" e tabii ki yaparim amk cunku isim bu zaten, hayvan gibi para aliyorum. Bir ofis calisani olarak kendimi iyi hissettirecek ve sagligimi olumlu yonde etkileyecek kadar spor yapmayi seviyorum.

az yağlı (yani göbeksiz) ve fit veya biraz daha zayıf vücut.

@lifeframe o heykelleri yapanlar erkekler. Ben kalkip da hicbir erkegin bir kadina "mm hangi erkek vucudunu seviyordun soyle de zeus'u oyle yapayim" dedigini sanmiyorum. Mukemmel erkek vucudu ile ilgili sanatsal calismalarin cogunu erkeklerin kendi fantazisi olusturuyor

Tabii ki bi demek degil ki kadinlar davut'tan farkli bir vucut begeniyor. Ama etrafimdaki cogu kadin body buildingle kafayi bozmus amcalardan tiksiniyor. Evet begenmeme degil, tiksinme soz konusu

Ben de erkek vucudu konusunda biraz muhafazakar olan kesimdeyim. Uzun boylu guclu yapili severim ama sisman kasli degil. Goruntusune ayirdigi vakit bana ayirdigini gecerse ya da ayna karsisina gecip memelerini kasip selfie cekmeye baslarsa bozusuruz

Yag orani çok dusuk olup vucut yapmis tipler bende nedense hep gay izlenimi birakiyor.

Gobeksiz bir bunyede gogus omuz kol iyidir.

Hatun şişmansa genelde iri ama hafif yağlı olsun ister. Kendisi herifin yanında goril gibi kalmamalı ama karın kası vs. ile kadını komplekse de sürüklememeli. Fiziği düzgün hatunlar ise fit erkek istiyor. Ağır kas kütlesinin talibi daha dar bir kesim. Çok zayıf erkek için de öyle.

-meme: meme hic olmasin, az kabartisi olabilir, duvar gibi de olmasin ama boyle lop lop meme hic olmasin.

-got: koca got olmasin. bu cok futbol oynayanlarda oluyor. kuru got de iyi degil ama.

-bacak: cok kalin, kisa bacak, kalin ayak bilegi guzel durmuyor. bacak uzun ince olacak. ozellikle sporcularin baldirlarinda top gibi bir sisiklik oluyor ya, kas yani, hastasiyiz. ayrica boyuna uygun numara ince ayaklari olacak.

-bel: biraz bel inceligi olacak, govde dumduz inmeyecek.

-kollar - omuzlar: omuzlar genis, kollar guclu ve kasli olacak. ama oyle vucut gelistirmeci kasi gibi degil, daha mutevazi kaslar. uflenerek yapilmis gibi degil de odun kirarken sismis gibi.

-boyun: kalin kisa boyun olmasin.

-gobek: no! baklava: o da no. baklavasiz kasli karin olacak.

-eller: kocaman eller, uzun ince guclu parmaklar, kalp kalp

buhar makinası belki işe yarayabilir. birde en fazla 2 hafta daha soba yakarlar bence. birdahaki kışa kadar de pencerelerini yaptırırsın. bir yere şikayet etsen ne olur bilemiyorum ama sen şikayetçi oldun diye vatandaşın sobayı kaldırıp kombiye geçeceğini zannetmiyorum

pencerelerin kenarlarına bir tarafı yapışkanlı bant şeklinde uygulanan yalıtım süngerleri var. ucuz da bir malzemedir. Büyük oranda çözer sorununu.

olmuyoruz. gökyüzünde, çevremizde olan hava kütlesi bizimle birlikte aynı hızda dönüyor.

yaptigin turun hizi ile havada durma esnasinda dünyanin dönme hizi eşit olursa yaklaşık olarak buna evet denebilir.

tabi la manyak mısın

kütle çekimden o kadar kolay kaçamazsın.

arabada zıplayınca niye arabanın arka camına yapışmıyorsan o da olmaz.

:(

atmosferin dışına çıkarsan evet

yercekimi var suyun kaldirma kuvveti var olmaz oyle sey

eksisozluk.com

youtu.be

kütle çekimi var dışında tüm cevaplar yanlış. Hava kütlesi dünya ile aynı hızda dönmüyor misal (dünya etrafındaki bir turu ortalama 6 gün sürüyor) veya atmosferin dışına çıktığında dünyanın kütle çekiminden kurtulmuş olmuyorsun, yine konumunu referans noktan belirliyor.

Kısaca cevap sabit durmak ile ne kast ettiğine veya neye göre sabit durduğuna bağlı. Hareket gibi hareketsizlik de referans noktasıyla ilgilidir. Dünya kendi çevresinde döndüğü gibi güneşin etrafında döner. Güneş Galaksi içinde hareket eder, galaksi evren içinde hareket eder, evren genişler bir başka ifadeyle kendi içinde hareket eder. Haliyle mutlak bir sabitlik yoktur, hem hareketi hem de hareketsizliği tanımlamak için bir gözlemci, gözlemcinin de sabit kabul edeceği bir referans noktası gereklidir.

Yani havada sabit duruken de hangi referans noktasına göre sabit durduğun önemli. Yeryüzü ise referans noktan, dünya ile birlikte hareket edeceğin için dünyayı gezmiş olmazsın. Eğer dünyanın özdeği ise referans noktan, yeryüzünün hareketine göre sabit olmayacağın için dünyayı gezmiş olursun.

Yeryüzüne göre konumunu korumak için nasıl enerji harcıyorsan, dünyanın özdeğine göre konumunu korumak için de aynı şekilde (ama maruz kalacağın kuvvetlerin büyüklüğü değiştiği için farklı miktarda) enerji harcaman gerekir. Ancak yeter ki sabit kalmaya çalıştığın nokta ile mukayese ettiğin noktayı ayırabil, o zaman seni kim tutar.

peki ben başka bir soru sorayım. dünya üzerinde şu an bulunduğumuz paralelde kalmak şartıyla tam 180 derece arka tarafına gitmek istesek uçakla doğudan mı gidersek mi daha çabuk gideriz, batıdan mı gidersek? veya fark eder mi dünyanın dönüşü nedeniyle?

aynı yükseklikte ve diğer tüm doğa koşullarını gözardı ederek.

dünyanın dönüşü nedeniyle uçak süresi uzayıp kısalabiliyor, evet.

Arkadaş belirli yörüngedeki uydular bile yörüngeden / yer çekiminden çıkamıyorlar, sen atmosferin içinde?? helikopterle ne kadar yükseye çıkabilirsin ki dünya senin altında dönmeye devam etsin?

Otobüsün içinde zıplayınca, otobüs altından kayıp gidiyor mu senin?
Fizik dersi hiç mi almadınız, nerede, kimler eğitti sizi yav.

"kütle çekimi var dışında tüm cevaplar yanlış." yorumu yanlıştır. hava kütlesi bizimle birlikte dönmeseydi, dünyanın dönüş hızı kadar hava direnci, rüzgar olurdu.

custom bir codec pack yüklemişsen bazı codecler saçmalıyordur ve windows tanıyamıyordur. Media Preview diye ufak bir program var, onunla düzeltebilirsin.

Giana Sisters: Twisted Dreams
87'de amiga için yapılmış pek ünlü bir platform oyununun tekrar yapımı
store.steampowered.com

Sonradan ikincisini de yaptılar hatta;
Giana Sisters: Twisted Dreams - Rise of the Owlverlord
store.steampowered.com

Çarpışma kısmına emin değilim, hiç dikkat etmedim genel kullanılan terim mi yoksa birden fazla aracın karışmış oluşunu ifade ediyor mu diye. Erp = ekspertiz raporu. Ancak 4000tl yüksek. Rakama bakılırsa, kapının kaldırıma sürtmesi yalan gibi(çok lüks, pahalı bir araç değilse elbette).

4000 tl pahalı bir rakam, bu arabayı böyle aldınız tamam, bu arabayı satmak istediğinizde bir sonraki alıcısına 4000 tl hasarın sebebini açıklayıp ikna etmeniz gerekecek, yani sizin arabayı elinizden çıkarma imkanınız daha da zor olacak.

4000 tl yüksek 2 tane kapı için. orjinal servisi bile olsa kimse 2 kapı değiştirmeye o kadar fatura çıkartmaz

aracın markasıda polo 2014 1.4 tdi 25000 km de
dod satıyor
tabiki de piyasanın ustune
guvenlı olsun diye buraya baktık ama icime kurt dustu

ww de parca fiyatlari asiri pahali, 4000 tl olmasi bence garip degil. benim tamponun alt citasina 700 tl istediler ki bildigin sacma sapan bir plastik parca. araba da 2005 bora.

Guzel ama daha guzellestirilebilir. (Gece modundan baysediorum.

hala antik'i özlüyorum.

fırat diye teması vardı lan..

cevap : hayır. rezalet.

demek ki beğenen varmış. daha mı okunaklı böyle sayın ekşi sözlükte ekşiyen adam?

ben gece moduna da gündüz moduna da katlanamıyorum, sözlük normalleştirici kullanıyorum. ancak kanzuk'un yaptığı zorla kabul ettirmeden dolayı sözlüğe neredeyse hiç girmiyorum. zaten troller ve format bilmezler tüzünden leş bir hale gelmişti.

hayır çok çirkin.

içeriğin sadece yazılardan oluştuğu bir ortamda çok kısa olmayan tüm entryleri görebilmek için her dafasında ek bir tıklama yapmak ve bunun ayarlardaki bir opsiyona bağlı olmak yerine dayatma olarak karşımıza gelmesi tasarımdan daha ciddi bir sorun.

bu durum ekşişeyler ile birleşince de kötü bir yöne doğru bilinçli bir şekillendirmenin başlamış olduğunu görüyoruz. Zaten yakın geçmişte rant ve menfaat ilişkileri üzerinden yazarların uzaklaştırılmış olması gibi örnekler de var ki bu ve benzeri hareketlerin son zamanlarda hız kazandığını da görebiliyoruz. Bu çerçeveden baktığımız zaman tasarımın niteliği de anlam kazanmış oluyor ve daha büyük bir resim oluşturuyor aslında.

Adam kararını vermiş, boktan bir şey yapacak belli. Ömrünü doldurdu sözlük görünüşe göre, zorlamanın anlamı yok artık. Şahsen 15 yıldır kullanıyorum ki bir internet sitesi için de uzun bir süre. Farklı mecralara içerik girmek lazım artık. Ölü eşeği daha fazla dövmenin gereği yok.

Ben de hiç sevmedim.
Sözlüğü zaten bok eden şeylerden biri tanım yapmayıp bakınızlarla laf sokmaya çalışan yazarlarken, bu berbat "tasarım harikası" ile iyice tüy diktiler, hiç çekilir gibi değil. Ben de hep Ekşicep aracılığıyla telefonumdan takılıyorum, kafam rahat.

kısaca kanzuk ve ekürileri,

'olum onedio para basıyor lan. bizim ne yapıp edip her kitleye hitap eden bir şey yapmamız lazım.'

moduna girdiler. tasarım eksiseyler falan hep bu yüzden.

elbette sozluk ekonomik bir oluşum. elbette çeşitli hamleler atılmalı ama bunu sozluğu sozluk yapan değerleri hiçe sayarak yaparsan elinde sadece ismi kalır.

bence zaten eski sozluk konseptini gozden çıkardılar. gittiği yere kadar goturelim son vurgunu yapalım sonra ya satarız ya kapatırız kafasındalar.

yani ben olsam boyle dusunurdum.

ben beğendim ama bunu dayatma olarak değil de opsiyon olarak sunmaları gerekirdi.

Ben hep eksindan girdigim icin beni etkilemedi ama kotu

sözlükten duyuruya geçince gözlerim eriyor. sildim entryleri de hesabı komple temizleyip satmayı düşünüyorum ben de.

Bence korkunc.

Bir adet adam cikip da yayina sokmadan bir bakalim hangi alette hangi browserda nasil görünüyor dememis. Zaten bug dolu.

Cuma günü biraktim eksi okumayi. Tek yasayan kizin, metrodaki paltolu kizi,otobüsteki cocugu, bilmemne girisli tipli su adami bulalim, yalayalim, sokalim, sokusturalim, tek yasayan kizin amaci seks, sort giyeninki seks, sacini acanin seks, mesaj atanin seks, fenerbahce oley, gs koydu mu, sneijder su futbolcu bu futbolcu, besiktasli olmak com rererö.

Kalite yerlerdeydi de bir inat direniyor aliskanligima devam ediyordum. Önce gözüme tecavüz etti tasarimiyla. Sonra kalitesiyle uzun zamandir beynimi yalama yaptigini ortaya koydu.

Eyvallah sözlük. Atarli ergen gibi kafana göre gidiyorsan kullanici kitlesini kaybetmen de gerekir. Alternatif forcen mi kurarsiniz, redditürkiye mi yaparsiniz bilmiyorum ama sözlügün gidisati kesat. Mal kullanici kitlesi, interneti iki siteden ibaret sanan kitle ile bayagi devam ederler ama kemiklesmis kadro bayadir yok ortalarda, kalanlarda aliskanlik su bu.

Cogu sözlükcü bildigim adam, uzun zamandir yabanci platformlara kaymis durumda. Benim de beklentim odur. Reddit, imgur zaten tek basina oldukca eglenceli ortamlar. Ha türkiye gündemini takip etmek icindi iyiydi sözlük, ona alternatif bulmak lazim ama o kadar.

Lan bir sözlük düsün, debedeki 50 entriden dördü besi okumaya deger. Saka mi lan?

Çoğunluk istemiyorsa düzelteceksin arkadaş

ne gece görüşü ne gündüz modu ikisi de kötü. opsiyonel olarak sunulsaydı keşke.

Devamini okuyayim kisminin ayarlarda yeri olmaliydi katiliyorum, sozluk kullanim kosullarina sozlesmesine vs girmeden sadece tasarima yorum yaptim ben.

Uygulanisi yanlisti mesela, gercekten hic test edilmemis. İlk gun bug doluydu. Su an mobilde cok cok iyi arayuz. Desktop hala gelistirilebilir. Daha modern oldugunu dusunuyorum.

Restoran icin normal.

Normal tabi manyak Mısın

gayet makul ki bunu fakir, nadiren dışarıda yemeğe çıkan bir insan olarak söylüyorum. market fiyatı zaten 42(yeni rakı) ila 60(tekirdağ altın) lira

Beyler fena kaziklanmissiniz. Kavga cikarin.

Lütfen kavga cikarin, cok sikildim pazar aksami. Olay cikarin da eglenelim.

Ciddi olursak @ebonni eth atc+#1# yaziyla #bir#

haha diyorum guluyorum sadece.

adamin tek isi ogrencilerin maillerine bakmak degil. ogretim gorevlilerinin pozisyonuna, aldiklari projelere gore onlarca isi olur bir haftada yapmasi gereken. sen saniyor musun ki bir tek senin gibi birkac kisiden mail aliyor. kariyerinin ortalarinda olan bir ogretim gorevlisi, sabah mail kutusunu actiginda en az 30-40 tane mail aliyordur. bunlarin hepsini cevaplasa gun icerisinde bunlarin yarisina en az cevap gelir ve onlari da cevaplamak zorunda kalir..ve senin gibi 100 tane ogrencisi olsa onlarin da bir kismi mail atsa..oncelik sirasinda lisans ve yuksek lisans ogrencileri son siradadir. senin yapman gereken seyler o adamin yapmasi gerekenlerden onemli olamaz cok ciddi birkac durumun disinda. eger talebin olursa, hocanin ogrencilere ayirdigi saatlerde yanina gidersin sorunu ona iletirsin.

olmasi gereken, yeni nesil ogrencilerin gereksiz gotu kalkikligi olmali.

öncelikle yüz tane öğrencisi yok. bölümün kontejyanı düşük olduğu için çok çok az öğrencisi var. bir dönemin ortalama 8 öğrenciden oluştuğunu düşün. 4tane ders veriyor. 1 tanesi zaten bitirme ve sadece 2 kişi alabiliyor. diğer derslerde de 10 tane öğrencisi yok. zaten benim gibi ondan iki ders alan öğrenci olduğunu düşünürsek. max 20 tane öğrenci.
görüşme saatlerinde odasında olduğunu da görmedim.
benim göt kalkıklığım değil özel sektöre götü yemeğen eziklerin üniversiteleri doldurup tembellik etmesi.
devletin daha ciddi olması gerek memurlarına yoksa devlet kapısı yan gelip yatma yeri olarak algılanır.

hayat sizin etrafınızda dönmüyor ve sizin probleminizin öncelikleri başkalarının öncelikleri olmak durumunda değil. ödev sizin sorumluluğunuz, eğer ek açıklama isterseniz ofis saatinde gidersiniz, istediğiniz açıklamayı alırsınız. mail ile geri cevap vermek bile durumunda değildir hocanız.

belirtmiş olduğunuz durum göt kalkıklığı değil, yoğunluk diyoruz biz kendisine.

camianın içerisinde bir insan olarak konuşayım. sizin örnek için geçerli değil sanırım ama pek çok taşra üniversitesinde hocalar mail adresinin şifresini bile bilmez. öyle bilgi işlem açar verir. arada ya asistan bakar, ya o da bakmaz. bizim okulda ben öğrencilerin maillerine aynı günde cevap veriyorum diye gelip teşekkür eden öğrenci çok oluyor. kimini posta kutusu spam ile dolup taşmış haberi yok falan. durum fena yani.

bir de özellikle sınav ve ödev teslim zamanları cidden yoğunluk oluyor. günde 40-50 mail geldiği oluyor. çoğu da saçma sapan şeyler. seni tenzih ederek konuşuyorum. türkçeyi düzgün kullanamayan, derdini anlatamayan o kadar çok öğrenci var ki deliriyor insan. böyle zamanlarda ben de sallıyorum. not isteyenin, annesi ölenin, babası dirilenin, kansere yakalananın, mezun olmak için 3 puana ihtiyacı olanın haddi hesabı yok. öğretim üyelerinin görev tanımında gelen öğrenci maillerine cevap yetiştirmek gibi bir durum da olmadığından aşırı yoğun zamanlarda mail işi biraz ihmal edilebiliyor.

memleketin durumu ortada. hocası da öğrencisi de genel olarak egolar sonsuz şişkin bir durumda. ayakların toplu olarak yere basması lazım. herkesin götü olması gereken yerde olacak.

görüşme saatlerinde sıkıntı varsa da dekanlığa iletin. dersin hocasına gereken uyarıyı yaparlar.

bilgi işleme mail açtırıyorsa bir hoca bence direk okuldan atılmalı. haa çok çok özel bir insan olur alanında o ayrı.
mail açamayan hoca nasıl kendi alanındaki yenilikleri takip edebilir?
eğer verdiği dersin gereklerini getiremiyorsa saygım yok öyle hocalara.
şimdi burada ağlamışsınız da sanki dünyayı değiştirecek bir şey yapıyorsunuz.
tr de makalelerin, tezlerin hali belli zaten. bari iki mail cevaplayın da işe yaramış olursunuz.

Valla sanirim turkiyedeki akademisyenler boyle herhalde, ben de arkadaslarimdan cok sikayet duyuyorum.

Benim uni.de (ydisi) haftasonu cevap alamazsin -cok cok acil degilse- (cunku is gunu degil) ama haftaici kesinlikle alirsin, ayni gun ya da max bi sonraki gun.

Sizin cevap almama sebebiniz haftasonu olabilir.

@fasulyek, kac tane makalen kac tane doktora tezin var?

Kabaca sana öyle geliyor bulunduğun yerden. Büyüdüğünde anlayacağın şeylerden bu. Kaydet bir kenara, oku 10 yıl sonra yazdıklarını. Kısa cevabı yok veya başka bir ifadeyle, cevabı kavrayabilecek hayat tecrübesine ve algılama yetisine sahip olsaydın şu an, şikayetini zaten bu biçimiyle ifade etmezdin.

Türkiye'de akademinin hali icler acısı onu biliyoruz da senin bu göt kalkıklığını ne yapacağız?

başkasından götü kalkık diye şikayet ederken sana insan gibi cevap verenlere "bi işe yarayın" diyebilecek kadar ileri gitmek de şahaneymiş. senin derdin hocan falan değil, içinde nefret varmış, maile cevap geç gelince de buraya kusasın gelmiş.

Benim dersime gelen hocaların neler yaptığını merak ettiğimden eğer yök tez aramasında varsa tezlerine bakarım. neler yazmışlar hangi alanla ilgililer. bu her zaman bana dersin hangi yönde işleneceği hakkında ipucu verir.
gerçekten merak ediyorum orjinal ne sunuyorsunuz. özellikle son dönemden taşra üniversitelerinden doldurulabildiği kadar hoca dolduruldu benim fakülteme. makaleden bahsetmiyorum tezleri bile içler acısı.
fen bilimleri üzerine çalışıp yapması gereken deneyi yapmadan benzer bulgular var nasılsa diyip, havadan makale bile yazılıyor.sanki bunları hiç bilmiyorsunuz. sosyal bilimlerde daha da fena. elinizi vicdanınıza koyun ne ürettiniz gerçekten bunca yıl. ingilizcesi bok gibi olup (sınavlardan nasıl geçtiği bilinmez) öğrencilerine yazacağı şeylerin kaynaklarını ödev olarak çevirten hoca bile var.
asistan iken kaç taneniz istediğiniz çalışma yapmak yerine hocanızın yapması gereken işleri toparladınız.
sonunda bu sistem yüzünden büyük çoğunluk o işe yaramaz hocaya dönüşüyor. biz çektik onlarda çeksin zihniyeti var.
ama kabul edin özel sektöre gitseniz mesailer vs. ağzına sıçılcaktı şimdi isterseniz 2 de işten çıkıyorsunuz zaten haftada bir gününüz mutlaka boş. yaptığınız şeylerde zaten yabancı kaynakları okuyup tekrar yazmaktan çok da öteye gitmiyor.
benim göt kalkıklığım değil büyük çoğunluk böyle. gerçekler söylenince ağır geliyorsa üzgünüm bebekler.

@ubi dubidum ibi libertas +1
@gurur +1
ve gerekli açıklamayı yapıp "sana ağır gelen gerçekleri söyleyen" herkese +1

madem bu adamlar kadınlar bir işe yaramıyor git şikayet et. buralarda ağlama.

bir de üstten üstten sallamışsın yok bilimsel yok tez diye de daha türkçeden haberin yok. "orjinal, direk" gibi hatalar yapılır mı olm?

Ay lütfen önce Türkçeyi düzgün kullan. Çalış daha iyi akademisyen ol madem.

mail atamayan ne kadar çok insan varmış, ağlamışlar hemen. neyse siz devletin sıcak koynundan çıkıp sakın özel sektöre gitmeyin, tutunamazsınız. buralarda gezmeyin az bir şeyler okuyunda vatana millete hayırlı olun :)

@ruhen hastayım disleksim var.
sallama değil. bu kadar üniversite var bu kadar hoca var, çok azından bir şeyler çıkıyor. çoğu boşu boşuna maaş alıyor benim gözümde. sence gerçekten hocaların çoğunluğu bilimsel bir şeyler üretiyor mu? dürüstçe cevap verir misin?
öğrenme güçlüğü çekmeme rağmen pek çok şeyi ben bile bir arada yapabiliyorsam. normal bir insanın hayli hayli yapması gerek.

Öğretim üyesinin görev tanımı diye bir şey uydurmuş gidiyor millet. Öğretmen işte. Öğretmenin de yapması gereken öğrencisiyle öğrenim görülen alanda ilişki sürdürmek. Onun akademik durumu, altında çalıştığı insanlarla ilişkisi, yayımlaması gereken makale, rektörlüğün falanca angaryası öğrenciyi zerre ilgilendirmez.
Onun birinci işi, evet efendim, öğrencisiyle ilgilenmektir.Öğrencisinin uyduruk özel hayatla ilgili sorunları yahut kanser olmuş olması da onu ilgilendirmez ama bir ödevle ilgili durum onu ilgilendirir.
Nokta.

Bak burada herkes sana sabirla cevap verirken inatla insanlara saldiriyorsun. Ben gecen sene arastirma gorevlisiydim bir tasra universitesinde. Gozlemlerimi bircok entryde yazdim, acik bakabilirsin. Turkiye akademii elestirilmeli kesinlikle. Simdiye kadar bir suru hocayla iletisim halinde olmak durumunda kaldim. Cok buyuk bir kismiyla kavga ederek yollarimi ayirmak zorunda kaldim. Ama gercekten tasra universitesinde bile cok iyi calismalar yapan hocalarla karsilastim. Nerede okuyorsun bilmiyorum ama muhtemelen hic iyi hocayla karsilasmamissin, kotu bir yerde okuyor olma ihtimalin de var.

Ben universitedeyken asla bunlar gibi olmayacagim dedigim bircok hoca oldu. Ama arastirma gorevlisiyken bu lafi yedigim zamanlar da oldu. Sinav sirasinda sinavi uygulatmayacak duruma getiren ogrenciden uzerime yuruyenine, word kullanmayi gectim mailin ne oldugunu bilmeyenine kadar bir ton tipitip vardi. Adama mail adresinizi bana birakin gerektiginde iletisim kurmak icin diyorum, adam "ben onu oyun icin kullaniyorum" diyor. Bir sekilde numarami edinip cumartesi sabah 8'de arayan mi ararsin, gece 3'te "hocam hastanedeyim, yarin 2'deki derse gelemeyecegim" diyen mi arasin, hepsi vardi. Dolayisiyla tum bunlara karsi bir savunma gelistiriyorsun. He ben istifa ettim gittim.

Bu is neden bu hale geliyor diye sorgulamak yerine, hocalara saydirmak cok kolay. Sistem zaten senin bir sey uretmeni istemiyor, sabahtan aksama evrak isi, dekanlik toplantisi bilmemnesi kitliyor. Haftada 30 saat derse giren profesor var, bu adam ne zaman bilimsel uretim yapsin? Bir kisminin yapmak istemedigi konusunda hemfikiriz. Bunlar da genelde sistemin adami oluyor zaten, ya dekan, ya rektor olup bir sekilde goturuyorlar isi.

Ezcumle, kizman gereken hocalar degil, sistem. Ogrenciyi bu sekilde yetistiren, lise bitirmis koskoca insan Word nedir, Excel nedir ogretmeyen, insanlari is bulamadigi icin akademiye yonlendiren, en iyi elemanlari devlet bunyesinde barindirmasi gerekirken istatistik bilmeden doktora unvani veren sistem.

Muhtemelen sen de bu listede saydigim veya sayamadigim ogrenci ozelliklerinden birini tasiyorsun ama muhtesem bir egoya sahip oldugun icin farkinda bile degilsin. Cunku sistem seni boyle yetistirdi. Ogrenciye musteri, hocaya hizmet sektoru calisani muamelesi yapildigi icin alamadigin "hizmetin" hesabini soruyorsun.

Not: Gecenlerde ecnebi ellerde bir hoca, excelde formul yazmayi bilmeyen ogrencisinden sikayet ediyordu. "Nasil liseden mezun olabilmis? Bu ne rezalet? Egitim sistemimiz nereye gidiyor?" minvalinde. Kahkahalarla gulmeye basladim, deli sandilar beni.

@kalemdefter "Ogretim uyesi"nin birinci gorevi hicbir zaman, dunyanin hicbir yerinde ogrenci degildir. Okutman ve ogretim gorevlisi icin oyledir, evet. Ama ogretim uyesi her daim bilimsel uretimle mukelleftir.

adama bir donemde 4 tane ders kitlemisler. bu normal mi sence. bu adamin vaktinin olmamasi, herkese cevap yazamamasi normal. bu adama bir donemde bir ders verirsin, o zaman her ogrencisiyle ilgilenir, arastirmasini da yapar. rte'nin actigi mantar gibi cuvalan unilerden birinde okuyorsan gecmis olsun, yapacak bir sey yok. eski ama skindirik anadolu unilerinden birinde okuyorsan, bilki gotunu yayan hocan degil, kendileri ders almayip zorla bu kadar dersi hocana verdiren dinazor hocalardir. ben oyle hocalar biliyorum ki, adam adi dersin kayitlarinda var; ama dersi baskalarina zorla verdittiriyor ve parayi kendisi aliyor. dusunsene zorla verdigin dersin bir ogrencisi sana sekil yapiyor..valla ben hic sallamam, git rektorluge sikayet et derim olay buyurse ki hocana bir sey olmaz. sana patlar..

@evrim halkasi, üniversite dediğimiz yer "okul" değil mi? Okulda çalışan insan öğretmendir yahu. Bilimle ilgili çalışmak sorumluluğu olabilir ama birinci işi öğretmenliktir. Akademik unvan edinip öğretmenlik yapmayan için durum farklıdır.

@ubi istanbulda bir devlet üniversitesi
4 ders normal ders anlatmıyor zaten 3ünde
1 bitirme (öğrencilerle haftada bir bile görüşmüyor. eğer yönveren yardım eden okuyan biri olsa zaten bütün öğrenciler fellik fellik kaçmaz)
2 tane de farklı isimli proje dersi var. birinde her hafta gidip sunum yapıyoruz, o da bizimle dinliyor, aktif değil zaten onun katması gereken bir şey de yok. bir daha ödevlere bakmıyordur bile.
diğerinde yıl sonuna biz proje hazırlayacağız ona da karışmıyor ciddi ciddi. sadece dönem basında istediğini söyledi sonra bizi kendi halimize bıraktı.
diğerinde de ders anlatıyor.
bu arada okulum kötü bir okul değil sözüm ona ama dışardan doldurma gelen hocalar yüzünden çok içi boşaltıldı.
3 haftayı bitirdik bu hafta hocalardan biri hala ders yapmadı. dersliğe gidiyorum yok mail attım günü değiştirdim dedi. kimsenin bundan haberi yok, hiç bir duyuru yapılmamış. en son bu hafta bu sefer aradım hocam dersliğin yeri hatalı yazılmış bölümde galiba diye (çünkü yine ne hocayı bulabildim ne dersi, benim gibi başka 5 tane öğrenci buldum mal mal bakanırken) "yaaa ben unuttum sizi" dedi üzerinde haklı çıkmak için sebepsiz yere azarladı bizi. dersine gelmiyorsun evde yatıyorsun, ben 3 hafta derse boşu boşuna geliyorum bir buçuk saat yol çekip.
bana bu yüzden kimse hocaların sıkıntılarını anlatmasın. hiç saygı duymuyorum disiplinsiz ve başkalarının zamanını çalan insanlara.

@kalemdefter Bir onceki cevabima donuyoruz. 'Ogrenciye musteri, hocaya hizmet sektoru calisani muamelesi yapildigi icin alamadigin "hizmetin" hesabini soruyorsun.'

@evrim halkasi, eğer bir hoca kibrinin nedenini "çünkü ben bilim üretiyorum, değerli vaktimi öğrencilerle geçiremem" diyerek açıklıyorsa onun alnını karışlarım.
Bu niyetle ilgili bir şey, ben buradan bile hiç öğrencisi olmadığım Kaliforniya'da ikamet eden bir üniversitenin hocasına mail atıyor ve cevabını alabiliyorsam buradaki öğrencinin kendi hocasından yanıt alamamasının mantıklı bir açıklaması olamaz.
Türkiye'de akademinin durumu malumunuz.

Neyse, orası okul. "Okul"
Akademisyen de öğretmen.
Son olarak Woody Allen'ın sevdiğim bir sözünü söylemek istiyorum.

"Yapamayan öğretir, öğretemeyen beden eğitimi dersi verir."

www.youtube.com bu geldi aklıma..

bu dünya soğuyacak günün birinde
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız

Zaten hepimiz olucez. Bu da fena degil? Birgun sen, oteki gun ben, baska birgun hoslandigin kiz, ust komsu, tv'deki spiker. 200 yil sonra bugun hayata olan kimse hayatta olmayacak hehe.

kara delikler oluşma biçimlerine göre iki türdür. biri erken dönem karadelikler denen, evrenin erken dönemlerindkei düzensizliklerin oluşturduğu tekilliklerdir ve çok küçük olabilirler. Diğeri ise büyüklüğü belli bir limit miktarın üzerindeki yıldızların nükleer yakıtlarını bitimelerinden sonra kendi kütlesini dengeleyecek bir iç basıncı kalmamış olmasından dolayı kendileri üzerlerine çökmesi ile oluşur.

Sonucunda bir kara delik oluşmasına neden olacak olay yaşanırken zaten tüm insanlık yok oluşacaktır, kra deliğin oluşma sürecini gözlemleyecek kimse kalmayacaktır.

Teorik seviyede de bir karadelik oluşsaydı bizim uzay zamanımızı etkileyecek yakınlıkta, onun çok parlak bir güneş gibi ışıdığını görürdük.

@stavro evet öyle olacak. hatta bundan sadece yüz yıl sonra bile @stavro; ne sen, ne ben, ne savcı ,ne komiser... Hani şairin dediği gibi "Yine yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak. Yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak."

fakat dünyaya bıraktığın şeyler (örn: bir sanat eseri) senin, dünyada hayat sürdükçe senin de hala buralarda bir yerde olduğunu hissettirecek.

ama diğeri başka bir şey.

Ben kurtulurum. İnterstellar gravity hepsini izledim.

Kara deliğe girince öleceğiz diye bir şey de yok, belki de paralel bir evrene geçiş yapacağız kim bilir.

Aniden belirse diy bir mevzu yok. O noktaya gelene kadar yasam masam kalmazdi zaten.

Self destruction modundaysan, kafani masaya kendin vur, bizi de götürme beraberinde.

karadelik öyle aniden oluşabilecek bişey değil, rahat ol sen.

ooo karadelik uzmanları gelmiş. hayal da kurdurmuyorsunuz amk. ondan sonra bizde niye star wars yok, stephen hawking yok.

Ad Soyada bağlı.

Cem Uslu. cemuslu.com BU güzel olur mesela ama şu:

Ramazan Çayırbiçer ramazancayirbicer.com

ad soyad +1

kenanisik.com olmaz mesela

bir de böyle marka değerinde duran isimler falan oluyor, onun karizması da ayrı

rezalet.

içeriğine bağlı. sunabilecek bir sanat ürünün, herhangi bir konuda ciddiye alınabilir makalelerin veya diğer değere sahip yazılı içeriğin varsa, başka bir deyişle internet dışında da imzanı altına atabileceğin bir eser varsa olur. Çer çöp sunacaksan itici elbette.

ismi veya soyadı kısaltarak da yazabilirsin, mserdark.com gibi gibi.

pro al ssd yi kendin takarsın sonra

ideal çözüm; ikincisini alıp diskini ssd ile değiştir.

bunlar eski modeller sanırım. o pro eşşek kadar kalın eğer retina display değilse. ben olsam ikisini de almam. biraz daha para koyup retina ekranlı mbp alırım.

iki urun arasindaki tek fark ssd degil, arada dunyalar kadar fark var. tamamen farkli seylere hizmet eden iki cihaz.

ssd, klasik hdd'ler gibi donen bir disk bulunduran mekanizmaya sahip degil. Yani oynayan parca yok, daha cok flash card gibin. Dolayisiyla laptop gibi portatif bir alette kullanmasi daha avantajli, hasar gorme riski daha az. Bunun yaninda SSD cok cok cok daha hizli. Bilgisayarin acilma suresi ve programlari acma suresi inanilmaz kisaliyor ssd ile. benim ssd takili desktop 10 saniyede filan kullanima hazir hale geliyor.

2016'da ssd olmayan laptop almak sacmalik. mb pro alacaksan bile ssd'li konfigurasyonunu alabilirsin. ote yandan sordugun soruya bakarak mb pro'ya ihtiyacin olmadigini dusunuyorum. fanboylar olup bitiyor ama cok kisitli bir kitleye hitap eden bir alet. bunu da eski bir mb pro kullanici olarak soyluyorum, bayagi profesyonel yazilimlarla filan ugrasiyordum, o zamanlar adam gibi nvidia gpu vardi macbooklarda.

bende pro yu alıp ssd takmayı düşündüm de uyum sıkıntısı çıkartmaz değilmi pro 2009 model cunku

@fordvista laptop yeni model degıl zaten 5 senelık ama ozellıklerı cok ıyı

O dediginiz macbook pro'nun 2011 modeline sahibim. Ayrica sirketin sagladigi macbook air kullaniyorum.

Bu cihazların teknolojilerinin birbiriyle karsilastirilabilir tarafi yok. 2015 Air'in islemcisi 2011 Pro'dan daha iyi.

Kullandigim iki cihazda da 8gb ram ve 256gb ssd var. Pro olana ssd sonradan takildi.

Air, daha hizli çalışıyor, daha hafif, daha az ısınıyor ya da hic ısınmıyor. Ayrica sarji 10 saatin ustunde gidiyor.

Bir de o dediginiz pro'lar yakinda uretimden kalkacak. Pro olarak yalnizca pro-retina cihazlar kalacak.

Buna gore dusunun iste.

Cumartesi günleri Feriköy'de bit pazarı var. Orda epey plak oluyordu eskiden. Taksim'de Aslıhan pasajında ve Kadıköy'de işhanlarının oralarda da bulabilirsin.

gir dr.com.tr ye ordan seç al. kadıköyde dünyanın en pahalı plakları vardır.

ankara'dayım maalesef :/

d&r'da da pek fazla seçenek yok açıkçası.

Tunalı - Shades.

shades 10 liralık plağı 100 liraya itelemeye kalkar. itfaiye meydanında hasan abi'yi sor. adamda shades'i satın alacak kadar plak var ve o itler gibi de değil.

bulamazsan mesaj at ayrıntılı tarif edeyim. yazarak olmaz.

giripte vaktimi harcayacağım bi site değil.

(bkz: Ekşinedio.com)

sub-etha butonunu alta koydular.

ekşişeyler çok boktan bence, para kazanma hırsı neler yaptırıyor.

tiksindim. yani öyle sinirlendim ki ekşi hesabımı kapatmayı bile düşünebilirim. tırı vırı bişey olmuş işte. 15 yaşındaki yeğenimi eğlendirebilir.

begendim. eksisozlugu cok takip edemiyorum zaten. kacirdigim guzel seyleri burdan bulabilirim gibi.

tasarım ve yazılım faciası. kuzenine yaptırsa böyle olur

lanet olsun sebebi neydi ki
fazla dürümün zararları

Yonetici kendi sitesi olan eksisozluge inanmayip icinden sectigi iceriklerle baska bir site aciyor. Carpik bir durum.
Ayrica telif acisindan da yapilan etik degil.

Ben beğendim, neden olmasın. Nasıl ki Ekşi açıldıktan sonra yüzlerce klonu çıktı, Ekşi de kendi bünyesi altında başka bir formatı hayata geçirebilir. Ekşi Sözlük kullanıcısı doğası gereği bi siki beğenmeme eğilimindedir ama bence güzel, zamanla daha da iyi olabilir.

kanzuk'un arzuladığı sözlüğü de görmüş olduk böylece. komikmiş.

bugün iki kere girdim; bir olay butonunu yaktığında, iki de az önce sözlük'teki koca yönlendirmeyi görünce. bir daha da asla girmem. büyük konuşmak gibi oldu ama zerre ilgimi çekmedi yapılan şey.

eksisozluk.com

bu entryyi okudum aslı var mı diye sözleşmeye baktım ve sözlük o an benim için bitti. bugüne kadar sözlük düzelir diye ümit ediyordum da kanzuk bu işi aleni bir şekilde ticarete döktüğü sürece ben sözlüğü çöplük olarak kullanmaya hazırım. nasıl olsa birileri elinin sevdiğini istediği gibi alıp oraya atacak.

her ne kadar süper bir fikir olsa da ve iyi görünen bir site olsa da "ben zeki hukukçuyum" imajıyla yapılan etik olmayan işler kaş yaparken göz çıkarıyor.

don't feed the troll off
feed the troll on

devilred +1

zaten konsept ilgimi çekmiyor. adında ekşi olması da bir şey ifade etmiyor ama dışarıdan bakan biri için güzel görünebilir.

ek olarak sözlüğe buraya malzeme çıkartacak entryler girmediğim için de çok memnunum.

fikir güzel içerik kötü şimdilik.

tamamen gereksiz ve çok kötü girişim.

Bence iyi fikir. Sözlük maç kavgalarıyla, bkz ile ayar vermeye çalışan liselilerle falan dolu. Düzgün içerik okumak istediğin zaman gireceğin bir yerden uzaklaştı. Güzel, bilgi içerikli entry çok azınlıkta. bu site de bu tip kaliteli içeriğe ulaşmak için güzel olmuş. Tabii içerik ve tasarım geliştirilebilir ama fikir iyi.

gta 5 kaldırır.

www.youtube.com

iyi midir genel olarak? f/p süper mi?

30 fps ortalamayla oynarsın 1080p de. patlama vs gidi ekşınlı olaylarda 20lere düşer tahminimce. yeter diyorsan ok.

www.youtube.com

şunu izle ya da beklediğimden daha iyi gibi

bunlar profesyonel kasalar değil. en basitinden oyun bilgisayarı dediğiniz şeyin 300w'dan fazla beslemesi olması lazım. işlemcinin serisi belli değil. ilk üretilen i5'lerden olabilir. hatta böyle bir toplama kasa satan biri refurbished işlemci koyuyordu. problem çıkarma ihtimali yüksek.

amd apu'ları araştırıp onlarla kendiniz bir sistem kurmanızı öneririm.

izledim evet. kuzenim 1500e kadar limiti varda. gittigidiyorda 2000e bile böyle pc yok nedense bende baktım göremedim. bu 1100 lük aşırı iyi gözüküyor

o power supply takılı olanları beslemez, yükte sorun çıkartır. işlemcinin ne olduğu belli değil, ram belli değil, diskin durumu belli değil. Büyük olasılık işlemci üzerinde stok fan olacaktır, yetmez. Düzeltmek için aynı özelliklere sahip düzgün bir konf'u baştan toplamaktan daha fazla para harcanacaktır.

ödemeyi yaptık baboli.

abi mal almadan ödeme mi yapılır :(

yurt dışı firmaya tedarik sıkıntısı çektik, biraz gecikme ihtimalimiz mevcut de.

@fak
bakkal değil olum orası

'kimyasal geldi abi yapıyoz bi ürünü rahat olun' diyip 3 haftayı bekleyip 1 haftada götü yırtarak ürünü çıkartıcam

bu durumda sen de müşterinin gözünde, senin tedarikçinle aynı pozisyona düşeceksin. eğer hakikaten götünü yırtarak 1 haftada verebileceksen de ki "hammade temini biraz gecikti ama biz bu gecikmeyi minimuma indirmek için üretimi hızlandırıp sadece 1 haftalık bir rötarla teslimat yapacağız" desen daha makul olur gibi geliyor bana.
(ben de satınalmacıyım ve böyle bir mazereti kabul edebilirim ama üretime başladık diyip de hiç başlamadığını öğrendiğim tedarikçiyi de öttürürüm)

@animalman
zaten yurtdışı firma ile papazız 3 aya ürün mü gelir diye. şimdi bu hadise iyice gericek ipleri. biz kimyasal geldikten sonra 4 hafta dedik yoğunluktan işte eş dostu yardıma çağırsam 1 haftada çıkar belki ürün.

işin özü yurtdışı firmaya bir sorun daha var demek istemiyorum. bunun yükünü neden ben çekeyim? suçlu, kusurlu değilken? ama çekmez isem iş güme gidebilir öyle de bi durum var.

kendi konumunu kuvvetli tutacaksın elbette. riski dağıt, ortalığı kargaşaya boğ, gecikirse de gecikir.

tedarikci firmanın sizin müşterinize karşı hiçbir sorumluluğu yok. tedarikciyi müşteriye şikayet edip kötülemenin anlamı yok o yüzden.

şu duyurunun şu kağıt işleri kafası yok mu deli ediyor beni.

İmkan dahilindeyse tedarikçinin yanına git olaya el koy, sıç ağızlarına. yol ve konaklamayıda onlara itele mümkünse.
Alıcıya 4 hafta dediğinde kimyasalın 3 haftada geleceği kesin mi? Zira 3 ayda getirememiş bir tedarikçiden bahsediyorsun. Bu riske girilir mi?
Bence de tedarikçiyi diğer firma ile ilişkinize dahil etme.

bence burada ikisini de dengede tutman gerekiyor,
yurt dışına durumu kibarca anlatan sorunun sizinle alakalı olmadğını, tedarikçinin hatası olduğunu gerekirse yazışmaları ve faturayı mail ekine ekleyip çok önceden ödediğinize ama kimyasalın elinize ulaşmadığına eğer şimdi yaptırım uygularsanız kimyasalın gelme sıkıntısının daha çok artacağına, bu aşamada yeni tedarikçi bulmanın projenin süresini daha çok sıkıntıya sokacağına, kimyasal gelir gelmez normal süresinden daha çabuk bir şekilde teslim edeceğinize ve konuyla ilgili anlayış ve desteklerini rica ettiğinize, gerekirse kimyasalı aldıktan sonra tedarikçiye uyguladığınız yaptırımı direk yutdışına ileteceğinize dair mail atın bilmem işe yarar mı.

3 ay işi sallayan bir firma 3 hafta sonra da ürünü göndermeyebilir. Bu sıkıntılardan yurtdışındaki firmayı bilgilendirmezseniz ve beklediğiniz ürün size gelmezse asıl sıkıntı o zaman olur.

1. Arkadaşımdan 30tl istediler, normal yani

www.apple.com

Buraya bakın, öğrenci indirimli fiyatlar, gerçek fiyatlar için anasayfaya gidin.
Tabi istediğiniz cihaz listelenmiş mi bilmiyorum, cihazın modelini tespit edip google'layın.

Format için genelde 20-30 lira alınıyor ama neden bilgisayarcıya format için verdiniz?

@atom karıncanın torunu, teşekkür ederim de ""neden bilgisayarcıya verdiniz?" diye sormuşsunuz, anlayamadım?

Yani tabi cihazınızı ve kullandığınız işletim sistemini bilmiyorum ama özellikle laptopsa ve işletim sistemi yüklü geldiyse yüksek ihtimal çok kolay sıfırlayabilirdiniz cihazı, windows 8 itibaren direkt sıfırla diye bir tuş bile geldi :)

@atom karincanin torunu, haklısınız, ama bilgisayar benden önce birtakım badireler atlattığı için bu yolla formatlamak durumunda kaldık. ayrıca teknikten hiç anlamadığımız ve yardımcı olabilecek kimselere uzak olduğumuz için tamirciye verdik.

karakteristik +1 sadece formatta 15-20ye atılır heralde. ama şimdi 10 yaşında çocuklar bile format atıyor ya. sizde usbden atmayı öğrenin bi zahmet 15 dakka sürmüyor.

herhangi bir iş için, içeriğine bakılmaksızın 35tl ucuz bir fiyat.

35tl ucuz mu? ghost atmak diye tabir ettikleri bir yontemle 20 dakika icerisinde ofis uygulamalari dahil tum programlarla birlikte birkac klavye tikirtisiyla sistem kuruyor adamlar. bunun nesi ucuz? ulkedeki calisma saati/calisma ucreti oranini hesaba katin lutfen bunu soylerken.

@lazarus, macbookunuz o sekilde ucuza gelecektir ancak klavyenizin turkce olmasini istediginizi soyleyin (eger istiyorsaniz).

@hopeless Ghost işlemi, donanımları aynı bilgisayarlara yapılabilir. Öyle sandığınız gibi 2-3 klavye tıkırtısıyla atılmıyor format. 3 saat saçma sapan bir driverı aradığımı da bilirim. 6-7 saat veri yedeklediğimi de bilirim.

Bunlarda yetmezmiş gibi , 30-40 liraya attığınız format sonrası, işlem yaptığınız kişinin kölesi gibi her sorunla karşılaştığında "falanca sayfa açılmıyor, gece kapattım sabah bilgisayar açılmıyor, excel dosyam silindi, coreldaraw var mı?" gibi telefonların arkası kesilmiyor.

o yüzden 30 lira almak gayet normaldir.

ayda 3.000 TL kazanan kişinin ortalama saatlik ücreti 15 TL ye gelmekte. doğal olarak sizin bilgisayarınız için 2 saatini harcayan kişiye 30 TL ödemek zorunuza mı gidiyor.

neler diyosunuz ya. 2010 yilinin makinesine bile win10 yukleyince iki uc driver haric hepsini kendisi yukluyor zaten. driver kurmanin nesi dert anlamiyorum. 40 liradan ustu soygun bence.

35 lira normal.

100 tl'ye format atan adam da sinek avlar işte. çok uğraştırıcı bir iş olduğu için pahalı olması gerektiğini düşünebilirsiniz ama uzmanlık gerektirmediği için, yani herkesin etrafında mutlaka bilen birileri olduğu için adamlar da 35 tl gibi bir ücrete bu işi anca yapabiliyor. 35 tl'ye yapan adam da bulunduğu sürece 100 tl'ye atıyorum dersen avucunu yalarsın.

Driver mı kaldı lan yıl 2016. Bir ekran kartını kurarsın belki o da Google'a yazınca çıkıyor zaten.

@i was made for you,

herkes windows 10 istemiyor ne yazık ki, windows 10 çoğu donanımı tanıyor fakat wi-fi ve ekran kartında sorun çıkabiliyor, iki saat uygun driverı arıyorsunuz buluyorsunuz yüklüyorsunuz çalışmıyor, başka deniyorsunuz.

İşin diğer gıcık yanı ise kullanıcı gelip windows 7 kur dediğinde; ASUS, DELL, Samsung gibi dizüstülerde (ekran kartını ezbere yükleyemezsiniz) sitesinde windows 7 desteğini kaldırdığını görüyorsunuz. Windows 7 yüklediğinizde ise bir bakıyorsunuz PCI donanımı, Ses kartı, Ekran kartı, wi-fi, ethernet gibi donanımların kurulmadığını görüp saatlerce uygun driverı arıyorsunuz. geçen seneye kadar windows update kendi buluyordu fakat microsoft o desteği de kaldırdı.

yapaılacak en akıllıca şey, format attırdığınız yere driver ları "D" ye de at dersiniz. Sonraki kurulumları kendiniz veya alt komşunun çocuğuna da yaptırırsınız.

Sonra 2015 muhasebe raporum silinmiş. evladım nerde bu dosya dediğinizde "ehi ehi ehi diye gülüp, yanlış sürücüye kurmuşum. komple format attım" der.
Sonra o beğenmediğiniz 35 TL vermek istemediğiniz adam, sizden 50-100 TL alıp buyrun 2015 muhasebe raporunuz der.

fiyatından hoşlanmıyorsanız format atmayı öğrenin kendiniz atın, işi bilmiyorsan bilenin dediği fiyatı ödüyeceksin.

@acemi, senin de driver'ın bulunmuyorsa mevcut driver'ları yedekleyip format atarsın, yedekten aynen geri yüklersin driver'ı. driver yedekleyen programlar var. Bilgisayar hiç açılmıyor dersen windows üstüne windows kurarsın, yani onarırsın. Sonra driver yedekler formatı basarsın. her işin kolayı var hocam.

kayiprihtim.org var, özellikle bilim kurgu ve fantastikte yeni kitapları epey hızlı inceliyorlar.
benim blogum var: kitapardindan.blogspot.com gerçi eski bilim kurgular da var ama daha yeni baskı kitaplar da arada var.
bilimkurgukulubu.com'un edebiyat bölümü var.

diğer tür kitapları çok takip etmediğim için daha başka öneride bulunamıyorum.

yaklasık 1000 adet kitabın özetini ayri ayri anlatan rar arşivi icinde word dokümanlari vardı. nette biraz bakalim.

Instagramda @fufuokur diye bir blog vardı, oradan da bakabilirsin.

goodreads özet değil review üzerinden çalışıyor. Bunu özet olarak kullanan da var ancak genel kullanım amacı bu olmadığı için buradaki ihtiyaca cevap verecek kadar geniş içerik sağlamayacaktır.

Ceviz

salçalı ekmek <3 yanında bi de varsa süt.

Yoğurt salatalık ye.

muz/meyve

tost ekmeğini alıyorsun üzerine tereyağı sürüyorsun sonra krem peynir sonra bir dilim salam bir dilim peynir koyuyorsun. bundan iki tane yapıyorsun ve gömüyorsun yanında çayla. senden kralı yok.

siyah zeytin (yaseminli yeşil çay eşliğinde) ya da çörek otlu yoğurt.

yaseminli yeşil çay eşliğinde siyah zeytin +1
yasemin ve yeşil çayı karadeniz'den gidip kendin topluyorsun. zeytini de ege'den gidip birkaç dal sallıyorsun. yoksa tadı kaçar.

ceviz tahin pekmez

muz

2 paket cips 3 çikolata yedim böle yerim

az önce yarım ekmek arası beyaz peynir yedim.

peynir ekmek
salam + peynir
patates salatası (patates, marul, limon ve zeytinyağından oluşuyor, başka bişey yok)

dün sabah 4de içli köfte yaptım.

bitki çayı, ayran, süt vs...

bi ara ben bu virüs yayma işiyle uğraşıyordum, kendi kodladığım bi virüsü deneme amaçlı bazı 18+ chat sitelerinde kadın nickiyle link paylaşarak atıyordum. link attığınızda bazı siteler otomatik olarak tıklanabilir hale dönüştürüyordu bu site onu bile yapmıyodu yani adam virüsü yemek için link yazısını komple seçip kopyalayıp tarayıcıya yapıştırıyodu hatta açıp çalıştırıyodu. fazla yadırgamamak lazım o yüzden :d

en popüler yol açılmayan video gibi duran web linki gönderip, flash update'i olarak hasar veren kodu yükletmek. çift haneli oranda başarı yüzdesi var.

Ben onun bot olduğunu bile bile her seferinde kendisiyle tartışıp anasına küfrediyorum. Ama yüreğimin derinliklerinde bir yer "lan?? yoksa?" diye yokluyor ansızın.

sonra floridalı koca memeli kız beni napsın amk diyorum, geçiyor.

Firefox her zaman böyleydi. Normal yani.

google chrome daha beter, bence normal ram kullanımı. azaltayım diyosan flash player felan kaldır

Bu bir sorun değil, haliyle bir çare de gerekmiyor. Mevcut sistem kaynağını kullanırken herhangi bir soruna yol açıp açmadığı kriterdir. Hangi yazılımın kaynağı hangi sayısal değerde kullandığı son kullanıcının işi değil, kaynak yüklü kullanım halindeyken hangi yüzdeyle kullandığı belki son kullanıcının ilgi alanına girebilir.

chrome'a ne demeli her bir sekme için yeni bir thread açıyor, her ne kadar chrome kullansam da firefox daha az kullanır ramini

her sekmeye bi thread açması iyi aslında çöktüğü zaman bütün program çökmüyor

alternatif olarak opera deneyin derim.

imdb'nin ilk 100ü yetersiz kriterlerle belirlenen bir liste. Filmlerin o listede olmasının bir mantığı olmasına karşın, kendi aralarındaki sıralama zaman zaman mantıksız olabilir son derece düz bir mantıkla liste oluşturulduğundan. Filmden bağımsız olarak söylüyorum bunu ama daha ciddi kriterlerle belirlenen listeler temel alınmalı, misal rottentomatoes olabilir, daha iyileri de var/vardır (gerçi top 100ünde bu film yoktu hatırladığım kadarıyla)

ctrl - f5?
olmazsa cookie vs ne var ne yok silip tekrar bir gir.

çünkü evlenmeden önce sanki daha güzel olacak gibi geliyor.

not: iki kez boşanmışlar spor

cunku evlilik, cocuklukta ailede yasanilan butun bocalamalarin patlamasina sebep oluyormus... iliski uzmani Harville Hendrix diyor.

Ben mutluyum

Bi de sumuklu bocek var evde daha da mutlu ediyo

Mutsuz olmalarinin sebebi evlenmeden once birlikte bir sure ayni catiyi paylasmamis olmalari.

Vitrinde cok guzel duran bir urunu satin almak gibi. Ancak eline alip deneyince kusurlarini gorebiliyorsun.

Bu bosanma oranlari ecnebi memleketlerde yoktur.

çoğu kişi mutlu boşanma oranı 10da 1.

bazen mutlu bazen mutsuz 40 gün iyi gitse birkaç gün tartışmalı oluyo genellememek gerekiyor.

internete bakarsan devamli aglayan ve sizlayanlari gorursun. bir de devamli isin kotu yonune bakanlar cok. iyi olani herkes basaramiyor. hep mi guzel geciyor ? hayir. o yuzden insanlarin evliliklerinden cok, o evliligi ve sectigi kisi icin verdikleri karara bak. tabi dogru soyluyorlarsa

zombi+1

Ayrıca ben gayet memnunum 3 yıl oldu. Gelenekler yüzünden değil isteyerek evlenince oluyor.

Çok şükür mutluyum ben. 14 sene olacak bu sene. Öncesinde bir sene kadar çıktık. Onun öncesinde Ortaokuldan beri tanıyordum zaten. Evliliğin ilk yılları da iyi geçti, ilk çocuk olduğunda bir alışma dönemi krizi atlattık ama o zaman da asla bağırmalı kavga etmedik birbirimizle. Zevklerimiz benzer, boş zamanları geçirme anlayışımız benzer, değerlerimiz benzer. Farklılıklarda da gerekli boş alanı yaratmayı biliriz kendimize. En büyük farkımız herhalde dine bakışımız. Ben oruç tutarım, namaz kılarım, eşim yetiştiği ortam dolayısıyla agnostik diyebilirim. Ama her zaman bana destek de olmuştur; oruç tutarken yorgun olduğumda çocuklarla daha fazla ilgilenir, sahur için bana kahvaltılık hazırlar vs. Evlenirken ona demiştim ki "beni şımartırsan ben de seni şımartırım evliliğin keyfi öyle çıkar" sanırım işin sırrı burada.

haftada 2 posta baya iyiymiş yalnız eheh