meditasyon gibi şeylere baksan araştırsan?

bu tür "enerji" şeyleri çok tırt geliyor bana. Bu varsa "hocaya okutma üfletme" de vardır yani. İkisi de yok :P

Ben varım.
Nefesim kuvvetlidir.
Güzel badelerim.

Ben yaparim 50 dolara

ben fizik bölümü mezunuyum. 150 dolara yaparım. bir arkadaşım var fizik doktorası var. 200 dolara yapıyor.

bu 50 dolarlık olanların enerji seviyesi düşük, sana yaramaz.

üst düzey, aranılan mizah bu! insan hayret ediyor.

@rodriguez2 zaten meditasyon içeren bir yöntem.

bence mizahın kralı soruda gizli. ben 150 dolar konusunda gayet ciddiyim. diploma konusunda da. enerji bizim işimiz...

google drive da o söylediğin özelliği açıp kapatabiliyorsun. hangi dosya sync olsun hangisi olmasın seçebiliyorsun. ve cok uygun fiyatı var. sadece 2 dolardı sanırım. (100 gb )

Onedrive'da bilgisayarda dosyalar gözüküyor, içerikleri de aynı şekilde ama link şeklinde hepsi, fotoğrafa tıklayınca indiriyor hemencek öyle açıyor.

Ben ücretsiz kullanıyorum, memnunum.

google drive'ın bir özelliğide cogu android telefonla senk olabilmesi, fotografları vs direkt upload ediyo telefon google drive a. ayrıca cogu program google drive senk kullanıyor.

Hastasınım google drive.

onedrive kullanıyorum ama windows10'da bok ettiler biraz. Eskiden (win8.1 sürümünde) "online only" seçeneği vardı, tüm dosyalar bilgisayarda gözüküyordu ama yer kaplamıyordu sen tıklarsan indiriyordu. Direkt eşlemek istediğin klasörleri dosyaları da zaten indirebiliyordun.

Şu an garip bişeyler var tam çözemedim, bazı klasörler eşlenmemiş görünüyor kırmızı çarpı var ama dosyalar bilgisayarımda yer kaplıyor, online olarak da var erişebiliyorum. Tam bilemiyorum.

ama "sadece şu klasörleri eşle" seçeneği var yine.

ben de bende office365 dolayısıyla 1tb onedrive gördüm, bir kurayım bakayım. selective sync diyorlar galiba.

mega.nz

Bende de 28, yakın zamana dek çocuk bebek pek sevmezdim.

Şimdiyse çocuk bebek sevmeye başladım, özellikle kız çocuğu babası olmak istiyorum.

Bizde de var galiba

zannetmiyorum

hormonlarla ilgili (kadınlarınki gibi) değildir bence ama zihinsel olarak var bence öyle bir şey. Özellikle kız çocuğu babası olma isteği +1

hormonlarla ilgili olan kısmı libido işte :D ama bizde 40'ı geçersek çocuk olmayacak gibi bir dert yok o yüzden 30'da tavan yapan bişey yoktur.

bende süreç tersine işliyor. önceden yüzde on olumlu bakarken şu an yüzde bin olumsuz bakıyorum çocuk fikrine.

Yok. Dogurgan degiliz.

hayır

30e

sanmıyorum

Hormanlar uyari vermiyor ancak psikolojik olarak yasin ve cevrenin baskisi ile insan daha cok bir aile kurmak istiyor. Ozellikle 30'lu yaslara dogru sanirim bir hayli yuksek oluyor bu duygular.

Olabilir. Bende cocuk istedgi yok ama sadece kendime bakarak yorumlayamam. Bu konu hakkida bir sey ogrenirsem yazarim, arastiracagim bir ara.

1. her iki tarafın da herhangi bir sağlık problemi olmadığını varsayarsak zor değil hatta çok kolay.
2. evet, "hiçbi" şekilde kullanmıyorlar. yasak.

2)niye kullanmasnlar ki?kullanan cok var.

1. çocuk yapmak kolay değil. hele burada her gün sorulan 'kız arkadaşımla korunmasız birlikte olduk'tan çok daha zor hamilelik olayı. evli arkadaşın haklı. benim arkadaşlarımın büyük bir kısmı öyle. 'çalışmalara devam ediyorlar', tabiri caizse.
2. kullanan da vardır ama bana ultra anlamsız geliyor. evli olacağım, evet; prezo kullanacağım ha?.. oldu yavrum. illa korunulacaksa kadının da burada yapacağı sürüsüyle şey var.

Ben de geçen gün söyledim bunu. Kişiden kişiye değişen bir durum tabii ama etrafımdaki çiftlerin büyük bir kısmı zorlanıyor. Çoğu tüp bebek tedavisi yaptırdı. Bir kısmınında boş gebelik denilen şeyden oldu. İlaç tedavisi olanlar var. Öyle iki sevisince bebek olmuyor sanırım artık.

1. çok kolay değil. kişisinden kişisine göre değişiyor tabi. senelerce tedavi olan var. ben de tedavi oldum ama 2. ayımda hamile kaldım, çok zorlanmadım neyseki.
2. biz hiçbi şekilde kullanmadık ne sevgiliyken ne evliyken ama korunmak isteyenler kullanıyor.

Kesınlıkle zor.en azından sorunsuz bır gebelık ve saglıklı bır bebek dogurmak kadar hamıle kalmakta zor artık.Eskısı gıbı degıl.hormonlar sperm sayısı yumurtalıkların fızyolojık süreci eskısı kadar saglıklı ilerlemıyor.şöyleki eskısıne göre daha fazla kadın adet düzensizliği yaşıyor eskıye göre daha fazla kistik yapıda yumurtalıklara ve rahme sahıpler.erkekler daha fazla stres altında ( sperm sayısında düşme) ve genel olarak daha mutsuz ınsanlar hayat sartlarından mütevellit.bu nedenle artık hamıle kalmakta saglıklı bır bebek dogurmakta cok zor.

yaklaşın yamacıma. bombayı patlatıyorum:

dayyib bazılarının genleriyle oynadı zamanında. çomarlar daha hızlı çoğalsın diye bizi harcadı. O yüzden diyor doğurun doğurun diye.

biyolojik kısmını bilmiyorum ama evliler zorlanıyor, kaçamak yapanlar hemen hamile kalıyor. Bir şeyi çok istersen olmaz istemeyi bıraktığın zaman olur ya öyle galiba.

cevremde gözledigim kadariyla cocuk yapmada zorlananlar genelde uzun yillar boyunca kadin tarafinin dogum kontrol hapi kullandigi ciftler. ben bunu hapin yan etkilerine yoruyorum. internette bu konuyla ilgili bir cok arastirma da mevcut.

ben de zor olduğuna katılıyorum ama özellikle kendi arkadaşlarımdan gördüğüm, son zamanlarda ilk bebeklerde düşük ya da anne karnında ölüm gibi durumların da yaygınlaşması :(

1- aslında kolay. 1 ay içinde olup biten bişey. ama olağandışı durumlarda 1 yıla kadar uzayabiliyor, 1 yıldan sonrası doktorluk iş. genelde korunmadığın ilk ay bebek sahibi oluyorsun.
2- evet kullanılıyor. bebek sahibi olmaman gereken dönemler olabiliyor (ör. doğumdan hemen sonra) ve hormon ilacı almak yerine kondom daha mantıklı olabiliyor.

1- Benim çevremdeki birçok çift çok kolay çocuk sahibi oldu. Hatta evliliğinin ilk haftasında hamile kalan iki kişi tanıyorum. Tedavi ile, uzun süre uğraşarak hamile kalan yalnızca bir tanıdığım var. Diğer hepsi laps diye hamile kaldı.

2- Evlenince neden kondom kullanılmasın ki? Kadınların sürekli doğum kontrol ilacı alarak hormonlarını mahvetmesi tüm vücut dengesinin alt üst olmasına sebep oluyor. O ilaçların zibilyon tane yan etkisi var (cinsel isteksizlik, ani kilo artışı ve kıllanma, ani duygu değişimleri ve en önemlisi damar tıkanıklığı. Özellikle eğer ailede kalp ve damar hastalıkları genetik ise bu tıkanma ölüm ile sonuçlanabiliyor bile. Beyne pıhtı atıyor. Bunun pek çok örneği var). Ben kadınların da erkeklerin de doğum kontrol için ilaç kullanmasına karşıyım. Kondom en güzeli.

dizimag'e soyle bi baktim bunlar cikti. sanki daha cok izlemis gibiyim :( bilemedim. neyse onerilere acigim.

sopranos'a geri dön. araya black books da ekle. bi bölüm ondan bi bölüm diğerinden şeklinde devam et.

the big c, komedi de var ama komedi değil. farklı bir dizi.

silicon valley,fringe,11 22 63 ve house of cards mutlaka devam et.

Hustle izlesene. Ocean's Eleven tarzı ama biraz daha farklı. Başta çok sevmemiştim ama kaptırınca karakterler yakın arkadaşınmış gibi oluyor, bu sefer nasıl dolandıracaklar ne ters gidecek vs. merak ediyorsun :) sevdim ben.

true detective, 24, banshee

komedi parks&recreation, sopranos devam.

homeland

broad city ve Veep

community kesinlikle öneriyorum. daha öncede söylenmiş ama parks and rec ve broad city bu üçü favorilerim. izlemeye kıyamıyorum. modumun çok düşük olduğu anlara saklıyorum

community, the office, parks and rec, rick and morty, gravity falls, black books

Bizim şirketin verdiği eski dell'lerde vardı.

bende 7senelik sony vaio var onda bile var arkadan ışıklı klavye

çoğunda var sen görmemişsin.

var da zahmetli diye yapmıyorlar ışıklı seven çoluk çocuk dışında alan yok pek

neredeyse bütün oyun laptoplarında var. Asus'un metal kasa bazı modellerinde beyaz ışıklı olarak var. Bendeki oyun laptobu ve kırmızı arka ışıklı, ben bunu daha çok seviyorum gece karanlıkta göz yormuyor. (MSI'larınki sanırım rgb, her renk olabiliyor)

Çoluk çocuk dışında alan yok demişler de biraz karanlık ortamda çalışan/çalışmayı seven kişi böyle almalı bence. Ayrıca kırmızı led'e laf eden olursa diye:
blogldc.s3.amazonaws.com

çok gerekli değil, ek masraf, ek arıza potansiyeli(tek led arada ölse rahatsızlık verir mesela) alt seviyede yok. üst düzeyde neredeyse tüm markalarda zaten var. pcdeki klavyem backlit ama 99% kapalı tutuyorum diyebilirim. mouse'da da logo ve scroll ledli ama yine kapalı tutarım. kasa içinde ekran kartında led var onu da kapalı tutarım... öyle işte... zahmet vs. değil yani olay maddiyat sadece...

Benim çok işime yarıyor valla. Ama bu reklamlarda falan gösterilen bilgisayarlarda yok hiç bu meret.

Bir de şu var, arka aydınlatma dediysem şu harfleri de aydınlatmalı olacak. Macbook gibi.

dell ve sony de gördüm. bahsettiğin gibi harfler de görünüyor.

4 sene once aldigim samsung laptobumda oyle. ayni dedigin gibi harfler filan da gozukuyor. isikli isikli guzel geliyor

benim eski IBM dizüstü bilgisayarın tepesinde şimdiki kameranın olduğu yerde ufak bi lamba var, klavyey aydınlatmak için.

Yav hep 4 sene 7 sene diyorsunuz:)

balık yağı hapı işe yarıyor.

Balik yagi ise yaramaz, bosuna bel baglama balik yagina. Kilo aldiran bir sey degil.
Istah acici bir sey de gercekten var mi bilmiyorum, bence bazi antidepreseanlarin yan etkileri disinda istah acici ozelligi olan bir sey yok.

Denemis ve faydasini gormus biri olarak sana onerim:
-Karnin aciktigini hissetigin an derhal gidip karnini doyur, o an neyle ilgileniyorsan birak ve yemek ye. Kiyamet kopuyor deseler karnini doyurmakla mesgul ol, hic ac bekleme.
-Sevmedigin, tadindan hoslanmadigin seyleri yemeye hic calisma. Sadece sevdigin seyleri ye. Karnin aciktiginda canin ne cekiyorsa usenme gidip al ve karnini onunla doyur. Tabii vakit kaybetmeden. Canin kebap cekiyorken patates kizartmasiyla idare etmeye kalkma mesela, git ve kebap ye. Mideni iyice simart.
Biraz masrafli olabilir tabii ama katlanman gerek. Gerekirse baska masraflardan kes ve bogazina harca. Emin ol masraf yaptigin bircok seyden daha onemli bu.
Sana "Yav kilo alip ne yapican, kal iste boyle, sismanlarsan daha kotu bosver" falan diyenler olacak, onlari sakin dinleme ve kilo al. Hatta boyle diyenleri gordugun an yolunu degistir. Bir gecede 120 kilo olacak halin yok zaten. Kim ne derse desin kilo al ve insana benzeyen bir vucudun olsun. Magazada denedigin gomlek uzerine yakissin mesela. Sana "kilo alip napican" diyenler senin gibi olsalar oyle demeyeceklerdi. Boyle diyenler mutlaka olacak, o yuzden pesinen soyledim.

spor yap, günde 3 düzgün öğün yemeyi kendine şart koş. Düzgün öğün dedisem sabah sütle nesquik yemek bile "bişey" diyordum ben çünkü onu bile yapmıyordum bir aralar.

spor yaparsan (mümkünse vücut geliştirme) zaten protein hesabı yapmaya başlayabilirsin, sevdiğin şey neyse (tavuk, balık, kırmızı et vs.) daha fazla yemeye çalışabilirsin.

İştah açıcı diye bir şey var mı bilmiyorum ama spor yapıp vücudunun biraz şekil aldığını görüp (ama bunun için de 3-5 ay dayanman gerekiyor tabii) daha sağlıklı-fit olduğunu görünce iştahın da artıyor bence. Ben o şekilde 63'ten 68'e sonra 68'den 73'e çıktım.

iştahsız olduğun için zayıfsın aslında zayıf olduğun için de iştahsızsın. Zinciri kırıp kilo alabilsen kas kazanabilsen vücuduna gereken miktar da artacak daha "iştahlı" olacaksın. Bende öyle oldu.

İştah açıcılık bilmiyorum da spor yaparken gereken kalori için resmen 7/24 yemek yiyorum. 2 saat aralıklarla çektiğim ızdırap ama spor baya bi iştah açıyor

ayrıca rodriguez2 +1

her fırsatta su iç ve sabah uyandığında vitamin al. ben de aynı dertten müzdaribim ve az da olsa iştahımı açıyor

Mavi'den almayın abi böyle 1-2 senede yırtılıyor işte, e ucuz da değil. Levisten aldığın kotu 10 sene giyiyorsun tık demiyor, fiyatı da aşağı yukarı aynı.

Ver terziye, 10-15 tlye yama yapsin. Bacak arasinda oldugundan zaten gozukmuyor.

Surekli verilir mi yahu 150-160 tl.
Levi's i da aman aman bulmadim ben.

Imza: susko bacaklariyla surekli kot yirtip terziye yama yaptiran kuehles. Yoksa parasi dayanmaz.

Ben colinsden 60 tl ye aldım 5 ayda yırtıldı. LCWden aldım 30 liraya kaç yıldır giyerim yırtılmadı. Yırtılanlara yama yaptır.

mavi'den almayın +1
yırtılmasa bile genişliyor ağzı yüzü kayıyor pantolonun.
levis dan ve ltb'den memnunum.

Koton'dan aldım ben 8 senedir giyiyorum.

maviden t-shirt bile almam bırak pantolonu.
levi's, lee ve lee cooper jeans sağlam bana göre

bunun marka ile bağlantısı yok.

muhtemelen kilodan ötürü oluyor. bende de var, markadan bağımsız bir konuda, 1-2 senede bir yeniden alacaksınız.

Maviden pantolon alacaksan outlet mağazasını araştır. iki tanesi 60 80 liraya inanılmaz güzel pantolonlar oluyor. ankara'da gimart ve a city'deki maviler öyle mesela.

ben her yıl birkaç tane alıp öbür yıl atıyorum ona alıştım. Mavi'nin kot renklerini seviyorum o yüzden mavi tercih ediyorum, sağlamlık konusunda evet ömrü 1 (sürekli giyerek) ya da bilemedin 2 yıl.

jack&jones'tan almıştım o da 1 yılda gitti bu arada.

20 gündür hastayım, terleyerek uyanıyorum, klima var odamda ama açınca üşüyorum. dengeyi tutturamadım.... bıraksalar uyuyacam yoksa.

Gunde 2-3 saate duşüyor

4 saat anca uyuyabiliyorum. 12'de yattım hala duyuruda sürtüyorum, hiç bildirim gelmiyor. boyuna sayfa yenilemek.

al sana bildirim!

benim de 2-3 saat daha kisaldi.

benim aksine artıyor. yazın kışa nazaran daha uyuşuk oluyorum. kışın ayağı yanmış it gibi dolaşırken yazın sıcakta buhran geçirdiğimden evde dizi izleyip uyuyorum boş kalınca :D

Aksine eşekler gibi uyuyorum. Dün 12 saat uyudum

boş olduğum için sabah 3-4e kadar müzik dinleyip internette takılıyorum sonra bi yatıyorum öğlen 12-13 gibi uyanıyorum. Baya uyuyorum yani değişiklik yok bende.

Benim artiyor. Ozellikle gunduz hicbir sey yapamadigim icin yatip uyukluyorum surekli

Disarisi 24 evimin ici ise 30 derece.
Tam kafayi yemelik, ziril ziril terliyorum hareket ettikce.
Tabi ki uyuyamiyorum.
Dun de 4 saat icinde uyandim zaten.
Sonra gun icinde esinti vardi, sizmisim tekrar.

hala deliksiz uyuyabiliyorum. hatta freelance işlerin verdiği yorgunluk yüzünden bu hafta pertim, bıraksalar 24 saat gözlerimi açmam.

Gorunuse gore uyku saati artanlar calismayanlar ve genelde gunduz uyuyorlar. Gun icinde calisanlarda artis yok sanirim.

Degismedi
7 saat

kesinlikle. uyuyamıyorum çünkü. neyse ki bu sabah belli ki nispeten iyiymiş hava, uzun bir aradan sonra 11 saat deliksiz uyudum. 1-2 hafta daha katlanabilirim bu iğrenç sıcağa. sonra başlar delirmeler.

uyku saatim kafadan iki saat azaldı, üstüne bölük pörçük uyuyorum defalarca uyanıyorum. yazdan nefret ediyorum.

2-3 saat azaldi.

sebebi ortamdaki oksijen varlığının seyrelmesi olabilir.
bünyeye göre kısalıp artabilir.

sıcaktan uyuyamıyorum. 5 saatten 4e düşüyor.
klimanın sesinden rahatsız oluyorum.

Sıcaktan uyuyamama gibi bir şeyi hayatımda en fazla 1-2 akşam yaşadım. Yaz çocuğu, yaz insanıyım.
Uyku saatim değişiyor biraz. Gündüzler uzayınca, karanlık olur olmaz hemen uyuyunca garibime gidiyor ama kışın 9'da başımı koysam uyurum.

2016 deadpool
2015 the martian, creed, inside out
2014 kingsman, whiplash, john wick,
Predestination

demolition güzeldi

leviathan
sarmaşık

ex machina
sarmaşık +1

2016
Chronic
The Hateful Eight
High-Rise
The Nice Guys
Spotlight
Victoria
Room

www.imdb.com

The Lobster

Youth

The Little Death

Tabii ki Room.

Ergen değilsen Deadpool'dan uzak dur. Kick Ass daha iyidir.

hotline miami 1-2 aldım şimdilik. walking dead michonne da almayı düşünüyorum. witcher 3 alasım da var ama bakalım.

far cry 3

rise of tomb raider düşecek diye hayaller kuruyordum, 89 liradan 57 liraya düşmüş. Şöyle 20-30 lira olaydı bari. Alsam mı almasam mı düşünüyorum hala, bir oyuna o kadar para vermek içimden gelmiyor ama adı düz Tomb Raider olan 2013 versiyonunu 8 liraya almıştım ve çok sevdim. Belki beklesem bu da düşer ama en erken halloween ya da christmas'a...

2 portal 2 ageof

araştırmayaydın iyiydi. 1-2 gün gidebilir ben 1 gün sinirli bir halde gezdim. düşünmemeye çalış, komikli video izle incisözlüğe gir.

Ya bu +18 den daha hassas bi içerik olmalı sanki...

Neyse vudeo inci biraz kafamı dağıtabilir..

Ben de douchebag'in söylediği duyuru sayesinde öğrenmiştim bu fobinin bende olduğunu. Senelerce petek bal görünce midem bulandı; sebebini bilmiyordum, bu yüzdenmiş. O duyuru yüzünden de bütün gece bacaklarım kasinmisti.

bir tedavisi olmadığını okumuştum. Evrimsel bir refleksmis. Bazı insanlarda da hala mevcutmuş. Mümkün mertebe o tarz resimlere bakmamak gerek.

Tripofobi de demeyin lütfen. Fobi içerir detin başkıkta. Lütfen.

'Her ne kadar bilim insanları bu olguya “korku” demişlerse de, tripofobisi olduğunu düşünen insanlar bunu bir korku duygusu ile ilişkilendirmekten ziyade, daha çok bir “tiksinme” ya da “gördüğünden rahatsızlık duyma” olarak tanımlıyorlar. Tiksinme duygusu, evrimsel olarak, pis, küflü ya da bozuk yiyecek ve içeceklere karşı verdiğimiz “kendimizi hastalıktan koruma” amaçlı tepkidir, yani kökeni “hastalık kapma korkusu”dur. Bu sebeple, insanların pütürlü veya kabarmalı yara/iltihap gibi lezyonlu deri bölgelerini gördüklerinde hissettikleri tiksinme duygusu, hastalığın bulaşıcı olması ihtimaline karşı kendini koruma dürtüsü ile oradan uzaklaşma davranışı olarak açıklanabilir.'



'Evrimimiz süresince bazı zehirli ya da tehlikeli hayvanların ve bitkilerin üzerinde bulunan şekillerden uzak durmak gerektiğine dair seçilim baskısı zaman içerisinde tripofobiye dönüşmüş olabilir. '




'Uzun lafın kısası, hem yaralardan ve iltihaplı bölgelerden hem de kirli ya da mikroplu gıdalardan kaçınmamızı sağlayarak evrimsel sürecimizde bizlerin hayatta kalmasını sağlayan aynı mekanizma, öyle görünüyor ki, bazılarının lotus çiçeği tohumlarından ya da bal peteklerinden korkmasına da yol açıp kontrolü aşan bilinçdışı tepkiler vermesine sebep olabiliyor. '


Bu yazılanları da zamanında okurken not almışım. Sanırım evrim ağacı'ndan bir makale. Kısacası bilincdisi tepki olduğu için yapacak pek bir sey yokmuş.

Başka şeyler düşünmeye çalışmak, müzik dinlemek filan etkili olabilir.

yok öyle bi hobi hacı,
o resimlere bakınca bende huylanıyorum ama mesela bal peteği falan görsem hiç öyle bir huylanma falan olmuyor. resimler iğrenç gıcık ve normal değil.
internet fobi türetme çabasında, başka bi sikke yaramıyor.

biyolojik, hastalığı andıran şey herkese kötü gelir ama delikli bir sünger de kötü geliyorsa o nasıl çözülür bilmiyorum.

ekşide az önce yazdığım entry'i yapıştırayım:

küçük deliklere giren-çıkan şeyler korku veriyorsa bu doğum travması ile ilgili olabilir diyor otto rank . fobisi olanlar "doğum travması" kitabını okuyup fikir edinebilir. orada daha genel olarak "küçük deliklere girip kaybolabilen hayvanlar tiksinti verir" diyordu böcekleri kastederek. aslında bunlar herkesin bilinçdışında olan anne karnına (sonsuz mutluluğa ve rahata) geri dönme güdüsünün sahtesini yapabilen varlıklar oldukları için "tahammül edilemez" geliyor.

Bunun çok uç örnekleri de var. Misal krep falan yapınca delik delik oluyor ya, veya ne bileyim puding falan yapınca tencerenin içi balon balon olur sonra patlayınca delikler kalır. Ben ondan bile inanılmaz rahatsız oluyorum mesela. Geçen gün durakta tramvay bekliyorum, bir tane kız bir spor ayakkabı giymiş, ayakkabının yüzeyi tümden delikli kumaş. Gözlerimi kaçırıyorum falan ama bakmadan duramıyorum. Bakınca tiksiniyorum ama baktıkça da manyakça bir haz alıyorum. Tiksinti ve hazla karşık tüylerim diken diken oluyor. Daha çok şey var bana kendimi bu şekilde hissettiren ama buraya yazmayayım şimdi. Bilenen bir tedavisi falan yok ne yazık ki, sadece rahatsız olduğun an dikkatini başka bir yöne vermeye çalış.

Başıma bir şey gelmeyecekse bende yok diyeceğim fobi. Hatta delikli bazı objeler estetik bile gelebiliyor. Acaba evrim sürecinde bir şeyler ters mi gitti ki bende.

Her neyse. Tedavi gerektirecek kadar yaşam konforunuzu etkiliyor mu ki. Bakmayın öyle resimlere. Unutmaya çalışın.

Aranızda bilgi paylaşımı yapıp fikir vermeye çalışanlar var sağolsunlar ama @köstebek fotoğraf vermiş kadar oldun ya Sende de var tamam, ayrıca tedavisi de yok tamam, şu örnek vermeleri keselim lütfen.

abi tarif falan yapmayın allah aşkına. adını bile söylemeyin sabahlara kadar geberiyorum kaşıntıdan

Bende yok.
Misal şu fotoğraf
www.arastiralim.net
hatta rahatsız bile olmuyorum.

Yalnız yazdıklarınız merak ettiriyor. Şuan bakmamak için zor tutuyorum kendimi.

tıp literatüründe henüz olmayan bir şey bu. bundan 4-5 sene öncesine kadar kimsenin haberi bile yoktu bu olgudan.
fobileri bir hastalık olarak nitelendirmek çok da doğru değil.
"Fear of Holes" isimli makaleyi okuyabilirsin dilersen.
çözümü, dikkati başka yöne vermek.

Olm yukarda link paylaştım, linç etsenize beni!?

isim - duyuru uyumu

Çok zor. Yani bulsan da cs6 ve öncesi olabilir yani çünkü sonrasında clouda geçtiler aylık kiralıyorlar diye biliyorum. Ha ama direkt satın almak da kaç yüz dolardı pahalıydı baya.

@rodriguez2 CS6'ya razıyım ama fiyatlar uçuk.

CS2 ücretsiz yapıldı ama çok eski. işine yarar mı?

yaramıyor ne yazık ki, cs6 falan lazım, cs2 denemiştim.

Pendikten kartal metroya
Kartal metroyla ünalana
Ünalandan metrobüsle zincirlikuyu-besiktas
Gerisi serbest stil

Ya da
Pendikten kartal metro
Kartal metroyla ayrilikcesmesi- marmaray
Marmarayla uskudar
Uskudardan motorla besiktas
Sonrasi serbest stil

beşiktaşta sahilde 30m e binerek nişantaşı durağında inersen oradan çok yakın.

kartal'dan metroyla kadıköy'e gidip oradan vapurla beşiktaş'a geçerseniz sizin için daha rahat olur. o kadar aktarmaya gerek yok. sonrası 30m hattı.

vapur + 30m mantıklı.

bu metro pendikte var mıydı? Varsa direkt metro-->marmaray-->osmanbey (yenikapı'dan hacıosman hattına geçeceksin) Yeraltından halletmiş olursun süper olur. Osmanbey'de inince nişantaşına doğru yürüyüp sola döneceksin falan telefonla gpsle ya da sorarak bulursun.

bu arada yarın 10'da orada olacaksın herhalde? master mı doktora mı? :D

Yok cuma gunu orada olacagim yuksek lisans icin.yarin da mi bisey var?

benimki de öyle oldu bildiğiniz bronz; ama pasaport ve vizede sıkıntı çıkmadı

benimki normaldi.

Benim normaldi , olduğum gibiydi

samsungu sil listeden.
htc m7 ve m8'i bilmiyorum.

g4ü 1200 civarına ithalatçı garantisi bulabiliyorsun. şu anda kronik problemlerinden arındırılmış seri piyasada. 6 sene götürür mü bilmiyorum ama 3 sene götürür.

ayfon 3gs 6sene gittiyse bunun da gitmesi muhtemel.

HTC'yi sil. Uzaktan yakından geçme yanından. iPhone'u sen biliyorsun zaten. LG G4 güzel. Samsung için ise ram'in en az 3gb olması lazım. 1600-1700 falan S6 alabilirsin. Note 4 biraz demode kaldı ama Note 5 akar. Foto kalitesi falan süper.
Ama diyeyim, HTC'yi sil. Pişman olursun.

Hocam derdin moda ise note 5 al veya azıcık daha dur efsane olacak note 7'i al.

Ama not4 kullanıyorum 2 yıldır, aşırı memnunum. Tek sorunu 1 yılın sonunda batarya ölüyor, yeni bir batarya alman gerekiyor.

lg g4 kağıt üzerinde güzel ama herkes bir sürü problem yaşıyordu. faktoryas'ın dediği gibi problemlerinden arındırılmış yeni bi seri falan çıktıysa düşünebilirsin.

ben samsung a5 2016 aldım memnunum bu arada. 3 hafta falan oldu, uzun vadede ne olur göreceğiz. Şarj konusunda benim kullanımımda çok iyi 1.5 gün görebiliyorum. Hızlı şarj güzel gerektiğinde azıcık şarja takıp %20-30 ile evden çıksam yetebiliyor falan. (edit: hız-güncellik önemliyse galaxy s6'ya bakabilirsin ama pil önemliyse a5 kesinlikle. Daha düşük çözünürlüklü ekran, daha düşük işlemci ve daha yüksek kapasiteli batarya olunca s6'ya fark atıyor. Arkadaşımla yan yana bütün gün baktık onunki %60lara düştüğünde benimki %80lerdeydi.)

ios seviyorsan iphone 5s de hala iyi, tabii paran olsa iphone se çok daha iyi. Ama ekran boyutu farklı. Mesela bence 5" civarı gayet iyi, o yüzden a5'i tercih ettim(5.2")

htc'ler iyi deniyor ama o eski seriler hala iyi mi bi bakarsın forumlara.

Abi adam 1500 tl bütçe diyor note7 önerisi geliyor. Telefon çıkacak minimum 2750'den, neyse.

Benim tavsiyem Apple bu kadar uzun süre kullandın şimdi başka bir android sisteme geçip 2 sene sonra stabil kalmadığını görünce üzüleceksin, keşkeler havada uçuşacak.

Öncelikli sırayla:
1)Iphone SE (Yurtdışı) 1500e hal olur.
2)Iphone SE Yurtiçi 2000(bu seni biraz geçiyor ama ben aldım çok memnunum)
3)Iphone 5s (1300 civarında bu aralar)

hocam
ilacınız samsung s5

1-yazılım olarak cok iyi herhangi bir sıkılma yok
2- suya toza dayanıklı
3- batarya 1,5 gun gidiyor ( ultra modda 3-4 gün gidiyor ) :)
+ yanına yedek batarya aparatı alırsan bittigi yerde %100 den devam edersin ve telefonu şarja takmazsın ömür boyu

şiddetle tavsiye
kötü yorum bile okuyamazsiniz.

normalde aileler dine inanmasa bile çocuklarını bu şekilde yetiştirmez. özellikle de çocuğun üstünde travmatik bir etki bırakmamak için.

@mimikikili, hah mesela o da önemli bir konu, onu da merak ediyorum. o çocuğun psikolojisini etkiler mi bu durum eğer 4 yaşında da söylenirse? mesela 4 yaşındaki çocuğa dini açıdan yoğun bilgi yüklemesi yapılınca sağlıksız deriz ya bu duruma, aynısı tam tersi için de geçerli midir? çocuğun dinin baskıcı kurallarından tamamen bağımsız yetişmesini sağlar mı bu erken eğitim, hayata bakışını değiştirecek kadar katkısı olur mu?

anne tarafım (dede) namaz - oruç gibi yükümlülüklerini yerine getiren insanlardı
baba tarafım toptan deist/ateist
ama çocukken bana ne inan ne inanma dediler
sonra ben büyüdükçe "bu ne lan" diyip inanmamayı seçtim tabiki aklı çalışan herkes gibi.

yani 3 yaşındaki kızının başını kapatan bağnaz sapıklar gibi, inançsız insanlar da çocuklarına "hadi al domuz ye, hadi allaha şırk koş" falan diye baskı yapmıyor, şoko parti gerçek değil sakin ol

@Corc, sakin olucak bir durum yok ki, öyle yaparlarsa ne olur, yapmış olan var mı diyorum.

"akli calisan herkes gibi inanmamayi secmek"

yani su cumleyi kuran insan inansa ne olur, inanmasa ne olur. once iyi insan olmaktir amac. ister inan ister inanma.

genelde dindar aileler baskıcı oluyor ve ters tepebiliyor.
atayizler pek karışmıyor ve dindar olan çocuklar olabiliyor.
bizimkiler hiç bir konuda bana müdahaleci olmadılar.
atayiz olduk ama bi boku açıklayamıyoruz.

@seyduna6687, heh mesela güzel bişey dedin. inançsız aileler çocuklarını bu konuda serbest bıraktıkları için mi o çocukların inançsız büyüyünce daha "özgürlükçü" olduğunu düşünüyoruz? bir çocuğa yetişme çağında "özgürlükçü olacaksın bak at gözlüğü falan takmak yok bağnaz olmak yok" desek bunun serbest bırakmaktan daha etkili olma şansı var mı? bu kavramlar bu şekilde öğretilebilir şeyler midir?

bu arada cevaplar geldikçe kaynak sorular soruyorum ama tamamen beyin fırtınası şeklinde, aklıma geleni ortaya yöneltiyorum; nick belirttim diye cevap vermek zorunda hissetmeyin ya da başkaları da üzerine alınabilir.

benim de aile durumum corc'un anlattığı gibiydi.
çocukken bana da kimse diretmedi inan ya da inanma diye.
sonra ben büyüdükçe 'doğru olan bu' diyerek inanmayı seçtim. inanırken de diğer insanları yaftalamadım aklı çalışıyor, çalışmıyor diye.

tabi bu benim ailede aldığım terbiye ile de alakalı olabilir.

bizim kan bağı olan eş dost akraba müslüman oldukları iddiasında olsalar da bana bir yönlendirmede bulunmadılar. okuldan, mahalleden yönlendirenler, kendince korku salmaya çalışanlar da de köylü çapulcu cahil fakir tiplerdi, ciddiye almıyordum.

bir kere babama ya bizim mezhebimiz ne diye sordum, "sünni? sünni galiba?" demişti...

zaten otu boku sorgulayan biri olarak çelişkileri, gariplikleri, özgürlük sınırlayıcı sıkıntılı durumları bayağı erkenden fark etmem zor olmadı. iman denen şeyin ne olduğunu da çok geç öğrendim. zaten din de iman da bana göre değilmiş. sağlık olsun.

ama her zaman böyle olmaz. kimisi de atayiz propagandadan bıkıp müslümanlığa yönelebiliyor. en doğrusu rahat bırakmak bence. çocuğa tabula rasa gözüyle bakmamak lazım belki de. ne seviyorsa onu yapsın.

ailem bana bunu bir kere bile yapmadı. babaannem fısır fısır dua sayıklayıp bize daha ufacıkken dua etmemizi söylerdi, "babaanne allah her şeyi yaratmış ya e peki allah'ı kim yaratmış?" dediğimde "tövbe de" bilmemne tarzı cevap içermeyen yadırgamalardan beri gittikçe kendinden emin şekilde ateist oldum. ilkokul bittiğinde artık evrenin yaralı bir egosu olamayacağını da düşünür haldeydim.

ailemin eleştirdiğim pek çok şeyi olmuştur. ama sorularım hiçbir zaman geçiştirilmediği gibi nasıl düşünmem gerektiği asla söylenmedi. "neden şöyle? çünkü bilmem ne. neden böyle? sen neden olduğunu düşünüyorsun? neden öyle? neden değil? neden öyle? bilmiyorum." bu şekildeydi bizde.

bu tür kısıtlamalar bireysel hayatımda yapıldı daha ziyade. duygularımı değiştirmeye kalktıkları oldu ama düşüncelerime dokunmadılar.

çocuğuna bunu erkenden vermeye çalışan anne babalar vardır muhakkak. çocuk düşünmediği sürece onayladığı her şeyde bir yobaza dönüşür bana kalırsa.

not: 9 yaşımda "bence allah yok" dediğimde sınıf mümessili beni hocaya şikayet etti herkes içinde. o da "olur mu öyle şey, ney ayıp" diye beni azarladı. annem ve babamın da inanmadıklarını tam o zaman öğrendim sanıyorum, eve gidip onlara hocayı şikayet ettiğimde. beni şikayet eden arkadaş benimkine yakın olan evine benimle beraber dönerken sonraki bir sene boyunca başka bir arkadaşıyla beni inanmaya ikna etmeye çalıştı. bildiğin argümantasyon gerçekleşiyordu aramızda. dediklerimi mantıklı buluyor, ertesi gün yeni noktalarla geliyordu. "ama kuran böyle diyor" "e kuran zaten bunu söyleyen tek şey" bunu anlamıyordu mesela. "ama peynire bakarken de içindeki sütü görmezsin" ama yapan bensem görüyorumdur" anlamıyordu bunları. bu çocuk çok zeki bir çocuktu. ben programlanmanın diğer takımda çok beter olduğunu söylemek istiyorum. çocuğun anne-baba imajını da zorlamış olduğumu yıllar sonra algıladım.

Baba tarafım komple ateist (dedeler medeler, vb.), anne tarafım daha bir deist gibi ama bir felsefeye oturtmuş değiller. Çok da varmış yokmuş, umurlarında değil; "Allah varsa, iyi yani. Olabilir, olmayabilir; ne yapalım" ayarındalar. Bir de dede ve nineleri çok az gördüm. Anneannem ve annemin babası ben doğmadan ölmüşlerdi; baba tarafından dedem de ben çok küçükken öldü. Bir tek ağzı bozuk babaannemi birkaç kere gördüm ki, o da inançsızdı. Kapalı değildi ama başına yarım yamalak bir örtü takardı.

Büyürken garip şeyler yaşadım. Hiç evde din konuşulmadı. Kimse inanıyoruz, inanmıyoruz demedi; Allah'ın lafı açılmadı. Dünya tarihinde böyle bir şey yokmuş gibi büyüdüm. Sonrası travma oldu diyemem ama çok şaşırdığım dönemler oldu. Hiç din öğretmenim de olmadı mesela. İlkokul öğretmenim ateistti; ortaokulda din öğretmeni yoktu. Onun yerine Sosyal Bilimler ve Türkçe öğretmenleri girerdi. Onlarda da çoğunlukla Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, vb. hikayeleri okutulurdu, sonra onları tartışırdık. Sadece ilk bir iki hafta dinle ilgili konuşulurdu. Lisede yine din öğretmeni yoktu son sınıfa kadar. Müzik öğretmenimiz din dersine girerdi ve klasik müzik eğitimi verirdi. Hafta sonu konçertolar olurdu. Dönem içinde iki haftada bir konçertolar olurdu. O konçertolara gittipimizde yoklama alınırdı. Kaç konçertoya gidersek o kadar yüksek not alırdık. Okul puanı ÖSS'de önemli olduğu için her konçertoya giderdik. Bir de bu hocaların hepsi sendikalılardı. Genelde müzik derslerinde okulun dertleri, toplum sorunları, vb. konuşulurdu. Son sınıfa doğru da test çözerdik. Bir tek lisede son sınıfta din öğretmenim oldu. O da "Bunlar ÖSS'ye girecek, test çözsünler" diye bırakmıştı bizi. Din derslerinde test çözerdik.

9 yaşına kadar dinle ilgili hiçbir şey duymadım. Karşı komşumuz kursa gittiğini söyledi. Biz de ne öğrendin diye sorunca "İmanın Şartları" yazılı bir kağıt çıkardı, onları okudum. Az çok orucu biliyordum sadece. Onu da pide ayı olarak biliyordum. Bir de bizim evde çok net Türkçe konuşulur; Arapça-Farsça kelimeler düzeltilir, babam kızar. O yüzden o kızın okuduğundan bir şey anlamamıştım. Başta iman ne demek onu bilmiyordum zaten. Hani, yarı İngilizce yarı Türkçe bir şey okusa anlardım ama anlamadım. Eve gelince anneme söyledim, o da "Kuran kursuna gitmiştir" dedi. Bir yandan da bulaşık yıkıyordu. Ben de baktım anlamadığım kelime sayısı artıyor, "İyi, peki" deyip konuyu kapattım.

İlkokul 4'te din dersinde Kelime-i Şahadet'ten not almıştık. Öğretmen sınıfta üç kez okuduktan sonra herkesten ezbere söylemesini isteyip not vermeye başladı. İlk başta ağladım, iki yanımda oturanlar biliyordu ama bir o kadar da bilmeyen vardı. Bana başlık bile bir şey ifade etmiyordu. Sıra bana gelene kadar ezberledim.

Ortaokul'da Tarih-Coğrafya hocasının girdiği derste de arada yarım saat ders kitabından bir şeyler okunuyordu. Orada "Hz. Muhammed son peygamberdir" diyordu. Bir arkadaş parmağını kaldırıp "Allah fikrini değiştirmiş olabilir mi?" diye sordu. Hoca "Allah fikrini değiştirmez" dedi. Arkadaş da "Fikrini değiştirdiyse nereden bileceğiz?" diye sordu. Girdiğimiz en dini muhabbet buydu. Orta 1'de gelen hoca ile hikayelerin arasında "Temiz olalım. Kimseyle dalga geçmeyelim. Yalan söylemeyelim." gibi daha çok ahlaka yönelik anlatımlar yapardı. Bir hafta temizlik konusuydu mesela. Temizlik nasıl yapılır, sabah kalkınca ne yapmalıyız, vb. vardı. Sonraki haftalarda "Kötü durumdaki insanlarla neden dalga geçmememiz gerek" gibi konuları işledik.

Bir de ben kitaplara meraklı olduğum için ders kitabından namaz diye bir şey öğrenmiştim. Bir iki kere elimi kolumu kaldıra kaldıra, toplam üç dua ile namaz kıldı. Evde kendi kendime namaz kılıyordum uyduruktan. Annem gördü, "Ne yapıyorsun" dedi, "Namaz kılıyorum" dedim. Sırıtarak mutfağa geçti. Birkaç kere kendi kendime namaz kıldım o şekilde. Sonra yaz geldi zaten, top oynamaya çıkmak daha çekici geldi. Hiç kimse inanmamız ya da inanmamamız gerektiğini söylemedi; öylece kendi halime bıraktılar.

Arkadaşlarımla yaptığım en dini muhabbet şuydu: 11-12 yaşındayken mahalledeki 7-8 çocuk oyun oynuyorduk. Konu bir şekilde Allah'a geldi. Bir arkadaşım "Bana Allah'a inanmayacaksın ama Matematik'ten geçeceksin deseler, bana uyar" demişti. Bir kişi "Matematiğe gerek de yok aslında" dedi. Bir iki kişi "Bana da uyar" dedi, bir iki kişi "Bana asla uymaz" dedi; ondan sonra da ne oynuyorsak ona devam ettik. 5 dakikayı geçmedi muhabbet.

Neyin ne olduğunu öğrenmem liseye dayanır. Belki arada küçük şoklar vardır ama hiç travmatik bir şey yaşamadım. Belki şu an unuttuğum bir şey vardır ama bulamadım. Şu an hatırladığım, 8-9 yaşında bir arkadaşımın Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü, her yerde olduğunu söylediğini ve benim de onun üzerine bir süre banyoda üstümü çıkarırken çok çekindiğimi, Allah'a çok ayıp olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.

"allah yok, din yalan" gibi bir eğitim verilmedi bana, ama bizim evde din eleştirilen, dalga geçilen bir şeydi. o kadar eskiyi hatırlamıyorum da 8-9 yaşlarımdayken babamın-dedemin haberleri, açık oturumları izlerken yaptığı eleştirileri, kendi kendilerine katılımcılara saydırmalarını, dindar akraba filan geldiğinde yaptıkları tartışmaları vs. hatırlıyorum. muhakkak etkilenmişimdir bunlardan. özellikle dedeme saygı duyduğumu hatırlıyorum çünkü. ortaokulda dalga geçerdim arkadaşlarla. lisede de din sınavlarında abuk-subuk, komikli cevaplar verirdim. neticede de bir dine inanmayan ve yaratıcı mevzuu ilgi alanına girmeyen biri oldum. şimdi tabii "keşke hacı dedem olaydı" diyorum, belki mutlu olma ihtimali daha yüksek biri olarak yetişirdim.

böyle allah yok diye yetiştirmeye gerek yok, dinden bahsedilmemesi gayet yeterli. dindar olması için mantığı gelişmeden önce yani yaklaşık 8 yaşından önce çocuğa dini empoze etmek gerekiyor, bu yapılmazsa zaten ateist ya da diyalektik materyalist olur. istisnalar vardır elbet ama hiçbir insan mantık dahilinde dini ya da ilahi bir güce inanmaz; istese de inanamaz. çocukluktan bilmemesi yeterli yani.
şahsi tecrübe ve görüşlerim bu şekilde.

bir arkadaşımın babası koyu ateistmiş, öyle yetişmiş ama kendi ne-nasıl emin değilim.

ya aileler dinden hiç bahsetmeden yetiştirse bile arkadaşlar, çevre falan da çok etkili. Hele anadoluda bir şehirde yetişen çocuk hele bir de şimdiki elli tane din dersine bakınca... aile karışmazsa o çocuk lise civarında koyu müslüman olur, benim görüşüm bu.(en koyu dinciler, milliyetçiler vs. hep o yaştaki ergenlerdir bence) Bizde tek din dersi varken arkadaşlarımın bir kısmı dindardı ben pek takmıyordum ama arada cuma namazlarına gittiğim, cenabet olunca kendimi kötü hissettiğim falan oluyordu. Hep din eğitimi ve çevrenin etkisi işte. Üniversitede aştım bunları. Dediğim gibi şimdi çok daha fazla din dersi ve toplum baskısı var o zamana göre, şimdi çok daha fazla etkilenirler.

yumuşatarak din nedir ne değildir anlatmak lazım bence çocuğa.

bizim aile.

annem dinli bir insan.
babam pek sallamaz.
ben ve erkek kardeşim, babamın fikri basit geldiği için onu seçtik.
dolayısıyla, allah'a inanan fakat özünde iyi insan olduktan sonra ibadeti sallamayan bir babayı seçen iki çocuk olarak dinsiz olduk.

bizden 15 yaş küçük kardeşimiz haliyle anne ve baba yerine abla ve abisini örnek aldı.
sonuç itibarıyla;

-aşırı derecede hayvan haklarını savunan,
-lgbt bireylere laf ettirmeyen,
-bilime ilgili,
-kitap okumayı seven,
-ezberci eğitim ile ilgili öğretmenleriyle tartışan,
-hakkını yedirmeyen,
-sorgulayan,
-her soyut şeye karşı mantıklı ve elle tutulur argumanlar arayan,
-insanlara saygılı

çok tatlı bir insan oldu.
bu insan 13 yaşında.

bilmiyorum, ben onunla gurur duyuyorum.


erkek kardeşim ile ben ise din eksikliği hissetmedik.
aksine iyi ki bu şekilde yetişmişiz diyebiliyorum.

Hep Ata ve Allah diye duyardım, 2sini 1 sanırdım.
Sorduğumda bizimkilere Allah diye değil de genel bir varlığı düşünmenin bizde yarattığı rahatlıktan vs bahsedip, kitapları inceden yerdiler.
Evde de kuran vardı kütüphanede, cinler minler diye minik beynimi yemişti arkadaşımın biri, ben de merak ederek cevabını o kitapda bulacağımı umuyordum.
Süslü otantik bir kapağı vardı, o yaşdaki çocuk için gizemler çok çekici.
Kitabı okurken babam elimden alıp 'yaşın bunun için erken ' dedi

Hiçbir dine inanca yakın hissetmedim, hiç takım tutmadım.
Ama inançlı olan insanlara özendim hep, onların birşeyleri vardı ve ben anlamıyordum.
Büyüdükçe ve yaşadıkça fikirlerim biraz değişse de herkesin hane aradığına inanıyorum, birileri, biryerler bir iş,
Dünyevi ve başka hayatlarda aidiyetlik bir çeşit.
Ve bunu bedelleriyle kabullenip senin için' iyi' olduğu inancını beslemek.
Bundan yok işte bende çok,
Karamsar değilim, gerçekçi değilim, kaderciyim de diyemem.
Benim kabullenişim insanlar üzerinden ve bu hane ve biriciklik hissetmek ihtiyaçları üzerinden de her din mantıklı geliyor.
Ve bana mantıklı gelen her olguyu kutsal kitaplarda da bulabilirim.
Haneyi korumak için yazılan, yol gösterici ve değerli bilgiler.
Eğer ailem dindar olsaydı, ben de olurdum.
Uyum sağlamak iyi hissettirir hep ( Kendi zamanının içinde )
Sıkıldığım halde herkes izliyor diye g.o.t izleyen bir insanım ben.

wdr - wide dynamic range'dir diye tahmin ediyorum. Ben olsam açardım ama daha flat bir görüntü çeker, göze hoş gelmesi için sonradan biraz kontrast atmak gerekebilir. Ama karanlık ve çok aydınlık alanlardan daha çok veri alabilir-tahminen.

fov görüş açısı (field of view). gopro'larda wide, medium, narrow falan diye seçenekler oluyordu bunda da vardır herhalde. Wide'da balık gözü efekti oluşabilir, medium genelde daha düzgün çekmek için daha iyidir.

isoyu otomatikte bırakabilirsin herhalde ama çok yükseklere çıkarsa noise oluşur. Bu tür kameraların düşük ışık performansları hep kötü. Dışarıda zaten o otomatik olarak iso100'le falan çeker.

renk ayarında neler var bilmediğimden bir şey diyemeyeceğim.

araya ben de sıkıştırayım bi soru senin için. bunun muadili xiaomi yi var bildiğim kadarıyla. sj4000 seçmeni ne sağladı? nesi daha iyidir nesi daha kötüdür? kullanıcı olarak bi sana sorayım dedim. ben de iki model arasındayım şu anda da belki bir iki bir şey çıkar dedim.

ben de iki modele baktım ama yüksek çoğunluk sj4000 seçmiş. ben de aynısını aldım bi sorun olsa, bi şey soracak olsam daha çok kullanıcı bulayım diye. görebildiğim kadarıyla aralarında fark yok gibi bi şey zaten.

ben de sj öneren biri olarak sıkışan soruya cevap vereyim. benim sjcam seçmemi sağlayan youtube'daki karşılaştırma videoları ve çıkan aksesuarları oldu. videolarda sjcam'in renkleri daha canlı idi. teknik olarak sensör ve çipset xiaomi yi'nin daha iyi ama videolarda ben bir üstünlüğünü göremedim.

bir de içinden çıkan aksesuarları cezbetti. su geçirmez kılıf, her türlü bağlantı aparatı. yani asıl amacım dalışta kullanmak ama gidene kadar araç kamerası olarak kullanayım dedim (araç kiti bunda da ayrı satılıyor). mesela araç kitine bağlayabilmek için bile kutudan çıkan 2-3 ayrı aparatı birbirine bağlayarak kombine etmem gerekti. araç kitinin bağlantı noktası su geçirmez kılıfa göre ve vantusu da göüğse yağıştırılmak üzere tasarlanmış bir açıdaydı. oysa ben cama yapıştırıp yukarıdan asmak şeklinde ullanmalıydım. önce o geçmeli bağlantıyı vidalı bağlantıya çeviren aparat taktım. kamerayı da kılıfsız olarak yukarıdan vidalamam gerekiyor, onun için de kameraya yukarıdan vidalanan çerçeve aparatı taktım. açısı tutmadı, araya bir de açı değiştiren aparat taktım, mis gibi oldu. araç kiti hariç hepsi de kutudan çıktı ve deneme yanılma yamadan ne lazım onu da bilemiyorsun. adamlar her türlü bağlantı adaptörünü düşünmüş. yani cıscıbıl kamera alıp neye ihtiyacın var bilemiyorsun. tek tek ayrıca alman lazım. fiyatını geçtim, eziyet yahu üç kuruşluk bağlantı adaptörü için uğraşmak.

ben de sjcam öneririm.

bu sanırım yaşandı. gmail diye hatırlıyorum ama arattım biraz bulamadım. yasal bir sürede geri alındı adama da bir miktar ödeme yaptılar. hatırlayan varsa seslensin. bir iki yılı var maksimum.

bence ağlarda bir sorun olduğundan o sayfa açılmıştır. her işini otomasyon ve yüzlerce test ile yapan bir firma bu ihtimali göz ardı etmez. kaldı ki yakın zamanda google.com a da böyle bir şey olmuştu, bundan ders almışlardır coktan

boşa düştüğünü sanmam. önce onlara haber gidiyor süresi doluyor diye. koskosa google bırakmaz.

Registrar Registration Expiration Date: 2016-08-11T00:00:00-0700

11 ağustosta dene istersen

boşa düşmedi, sen ödeme işlemi yapacağın ya da sepetine attığın zaman hata verecekti o. çünkü çok kez yaşadım bunu :)


@brakgn

senin dediğin google.com için son 1 yıl içinde yaşandı. google'ın kendi domain sorgulama sayfasındaki hatadan dolayı panelinde göründü adamın...

@la rana oh, tam yalancı çıkmadım. teşekkürler.

ben de duymuştum bak adam google.com'u almış :D ama zaten çalışanmış 12bin dolara geri almışlar.

money.cnn.com
kötü niyetli olsan da götünden kan alırlar zaten.

yalnız anlamadığım şu, bizim domainler boşa çıksa bile 2 ay mı ne alınamıyor bizde kalıyor. Bu iş nasıl olmuş ki?

@/roll kısmen haklı.

eğer kendisinin başka alanda dahi olsa aynı isimde markası varsa o domaine zarar gelmez.

mesela; nissan.com

troll tipler hariç herkesin. 100% güvendiğim isimler yok. zaten nicklere bakmıyorum pek.

Saçmalamayanların. :)

ya ben lan neyse'ye çok güvenirim.

isim vermem ama vardır bir 15-20 kişi. en son tanımadığım birine güvenip gillette fusion diye bir jilet almıştım, o kişi çok ahımı aldı.

kimsenin cevaplarını önemseyecek düzeyde soru sormuyorum burda. genelde teknik konular. geri kalan için eğlence diyorum.

önemsemekle güvenmek farklı şeyler. ciddi olduğunu anladığım bir cevabı önemserim. cevabı vereni her zaman önemsemem.


kimin cevabına güvenirim? bu bambaşka. yerine göre herkesin, yerine göre kimsenin. konu yorumdan uzak, bilimsel veya olgusal bir konudur, orada bilgi paylaşılıyordur, ona güvenirim. yani yazan akit gazetesi bile olsa, logosunun altında yazdığı tarihe güvenip "bugün günlerden x"miş demek gibi. şüphe duyarsam ararım bakarım vs. zaten.


bir de sadece ve sadece cevap verdiklerini düşündüğüm küçük bir insan grubu var; onları, baktığım bir duyuruya yazmışlarsa ve ben de görmüşsem, okurum. bu da önemsememden kaynaklanır.

yani iş daha karışık ama kaba hatları böyle.

Aychovsky. <3

Aychovsky. güzel ve uzun yazıyor. güvenmemek ayıp olur.

arnold, angelus, hiko seijiro. spor akademisi mezunuyum ama benden daha bilgililer.

aychovsky'nin uzun çıkarımları çok hoşuma gidiyor.

müzik-ekipman konusunda hep dikkatimi çeken bi alperz var.

kamera, kurgu vb. şeyleri rodriguez2 iyi biliyor diyorlar :P

gönül işlerinde arnold'un kısa ve net cümleleri hoşuma gidiyor.

yirmisantim, arnold, aychovsky, baba jo.

Avrupa konusunda kuehles, konusma ve shi aila

Saglik konusunda fayfim

Geyikli cevap konsuunda der meister

Eskiden ayril coco'ya da guvenirdim ama son zamanlarda goremiyorum :(

Edit:
Akademik konularda ron dennis

Mutfak sirlari olarak fraise

Bebek konularinda da biri var ama simdi tam hatirlayamadim niki, yanlis da yazmak istemiyorum. Baba tarafi 3-3.5 yaslarinda cocugu

Dogru duzgun aranan ve yardimci olan cevabi yazan herkesi onemserim.

derdime gerçekten derman olmaya çalışıyorsa önemser hatta bazende teşekkür mesajı atarım.
Ama direk şu şahıs yazarsa diye bir olayım yok.

Belli bir sahis ya da sahislar yok onemsedigim. Soruya cevap veren herkesi onemserim doyurucu cevap olduktan sonra.

godosu beklerken gibi dusunuyorum aslinda bu konuda.

ben bu konuda aychovsky kadar tutarlısını görmedim. muhtemelen bilmediği konularda cevap yazmadığı için ama şu ana kadar "cıks yanlış bu, saçmalamış" dediğim bi cevabını hatırlamıyorum. o açıdan kendisinin her cevabına güveniyorum. başka da var tabii ki genel olarak güvendiğim ki genelde troll olduğunu düşünmediğim herkesin cevabına itimat etme yaklaşımındayım, özellikle "bunun bunun cevabı güvenilir gerisi yalan" demiyorum. ama ne oluyor mesela, bu ne biçim cevap la diyip nicke baktığımda aynı nicki çok görmüşsem o nicke karşı bi güvensizlik oluşuyor.

microfiction da az yazıyor sanırım çok rastlamıyorum ama güvenilir imajı bıraktı bende, az ama öz olduğu için olabilir. protector var bir de, o da çok sağlam, ayakları yere basan cevaplar veriyor.

acemi askerlik yapmadın sanırım canim, yapsaydın tam tersini soylerdin.

Linke bakmadim alakalı mi ama tam bir saçmalık ve cirkinlikmis.

GBT, güvenlik bilgi taraması demek değil, genel bilgi toplama demek. Burada sadece kişinin kimlik bilgileri yazıyor. GBT kontrolü yapılırken telefona numara yazar gibi TC kimlik numaraları sisteme giriliyor ve POLNET üzerinden bir veri tabanına ulaşılıyor. Kimliğe çip takmak sizin TC kimlik numaranızı özel yapmaz. Faturalar zaten sıra beklenmeden de yatırılabiliyor. Kişilere numara verilirken önce gelen numarayı kapar mantığı dediğinizden daha gerçekçi. Çok kötü bir fikir.

çünkü insanları "birey" yapan şey diplomaları değildir

tam bir gerizekalilik ornegi, o zaman sen, eğer ateistsen dini programlar yapan profesorlerden daha az, yok eğer dindarsan, celal Şengör gibi ateist proflardan daha az değer goreceksiniz, mantikli mi sence? tabi ilkokul mezunu annen ve baban da, şerefsiz üniversite arkadaşından daha kötü muamele gorecek.

Dedi ayrımcı sığır adam.

saçma

üniversite mezununa öncelik verilmesinin gerekçesi ne ki peki? Hani üniversite mezunu oy verdiği zaman onunki 2 oy sayılsın gibi bir şey değil ki bu; basbayağı kutuplaşmaya, ayrımcılığa yol açar. Çok çirkin.

Eğitim almak isteyip hayat şartları yüzünden bundan mahrum kalan milyonlarca insan var. Eğitimli olan zaten maddi olarak daha güçlü, bir de sosyal imkanlar bakımından bankada öne mi geçecek?

Ay aşırı saçma ya... Hiçbir haklılık gelmiyor aklıma böyle bir uygulama için.

çok paran olunca öyle oluyor zaten. Banka hoop en öne atıyor seni. Eğitime değil paraya göre, welcome to capitalism

tamam öldüm.

o zaman tam anlamamışsın ortamı diyeyim de jon snow gibi dirileyim.

saçmalık, ek olarak @prince legolas saçmalığı bir adım ileriye taşımış.

tc'mi verdim. birşey olmadı.

Burada (ya da baska bir dijital mecrada) gercekte olmadigim birisi gibi davranmadigim icin urkutucu degil.

haklisin. oyle oldugunu dusunerek bu hesabimi anonim gibi kullanmiyorum zaten, o yuzden urkmuyorum.

Benim cevremdeki kimse duyuru okumuyor. Ama burada çoğu insan neye benzediğimi biliyordur az çok. Yine de amansız stalkerlarim olduğunu düşünmüyorum. O kadar sansasyonel bir kişilik değilim diye dusunuyorum.

yok, ben anonim olmadığımın farkındayım. niyeti olan birisi şimdi kahvesini alıp geçmiş duyurularımı incelemeye başlasa, yarın sabah içtiğim suyu zehirleyebilir. gerçi "duyuru hafızası" konusunda herkes benim kadar manyak değil, o yüzden belki sandığım kadar dikkat çekmiyorumdur ama ben duyuru'da kendimle ilgili şeyleri paylaşırken ne yaptığımın farkındayım şahsen.

kaldı ki hep anlattığım şöyle efsanevi bir anım vardır: okuldaki daha ikinci haftamda mı ne bir duyurucu ders çıkışında gelip "der meister?" demişti de sarılıp öbüşmüştük, çok acayipti.

ben bu cevabı yazarken normalde tanıdıklarımın beni burada görmesini değil de, duyurudakilerin benim hakkımda çok şey öğrenmesini esas aldım. internet dışında tanıdığım insan sayısı bir elin parmaklarını zaten geçmiyor, onlar görse ne olur görmese ne olur.

ben ürküyorum, bi yanlısım oldugundan degil ama dışarda cizdigim profil daha farklı. arkadaslarıma ailevi ya da psikolojik sıkıntılarımdan bahsedemiyorum, burada ise cokca detay verdigim oluyor.

yoo anonim falan değilim, ben bayağı ifşa oldum. kafadan en az bi 5-6 kişi tanıyordur bence beni. hatta daha bile fazla. ben bunu kafaya çok takmıyorum ama, normal hayatta da aynı buradaki gibi bir insanım, kendimi farklı tanıtmaya çalışmıyorum.

yalnız bilhassa dini ve siyasi konularda yazarken cümlelerimi biraz daha filtreden geçirmem gerekiyor, bu üzücü :/

değiliz, ürkütücü. anonim kalmaya çalışarak yazıyorum duyuru ve cevaplarımı.

Bedenimi verdim, ruhum can çekişiyor.

En son yazdığın ürkütücüden ziyade alçakça.

Anonimim ben. Diğer hesap ifşa oldu.

Hiç bir şeyi umursamadığım gibi bunuda umursamıyorum.
Burasıda diğer sanal mekanlar gibi.kafaya takmaya bile değmez. takip etmek isteyen 7/24 izlesin farketmez :)

Buranin yarisi taniyor zaten beni. O yuzden kasmiyorum.

Yani buradakilere ifşa olmak pek önemli değil. Ama düşünsene sevgilin hesabını biliyor ve seni sürekli takip ediyor. Sen de gelip onunla ilgili sorunları burada anlatıyorsun. Ne bileyim kötü geliyor bana.

Burada nasılsam hayatın kalanında da oyum. O sebepten fevkalade rahatım. Buradan 4-5 kişiyle irtibatım oldu, tanıyan çıktı, birkaç kişiye de maalesef keleğim oldu, ama şükür anlayışlı insanlar.

ikinci hesaplar anonim olmak için var :D sözlük hesabımı o tür gizlice/anonim şekilde soracağım şeyler için kullandığım oldu.

dediğin şey de oldu, bir arkadaşım buradan mesaj atıp "sen şu kişi misin" demişti ve oydum :) cevap verdiğim şeylerden de bir şekilde bulunurum yani insan kendini ele veriyor. Sessizce takip eden bi açıdan ürkütücü, sevgilin olacak da onunla bir problemin olacak da sonra onu buraya soracaksın falan... ohoo olmaz o iş :P

aman ya hangi devirdeyiz herkesın her bilgisi internette kimse kimseyi stalklamıyor cunku ihtiyacı yok herkes için yüzlerce seçenek var büyük şehrin olayı bu.

elini sallasan insana carpıyor buradakı insanları merak etmek cok sacma bence

Bile isteye ifsa ettim kendimi, cok sikintim yok.

Onun disinda beraber oldugum biri cevaplarimi takip ediyormus, ona bahsetmedigim bir seyi sorunca sok olmustum. Benim bile yazdigimi hatirlamadigim bi cevap

Gerçek hayatta da açık biriyim, gizli sorum pek yok. Burada neysem dışarıda da oyum. Ondan biri öğrense umursamam. Kimsenin merak edeceği biri olduğumu da sanmıyorum. Buradakilerin çoğu gibi hasta hasta sorular sormadığımdan kafam da rahat zaten :)

ben çok gizli şeyler anlatıp sormuyorum ki burda. günlük ihtiyaçlar, pratik fikir alıp vermeler... beni tanıyıp da ses çıkarmayan birilerinin yazdıklarımı okuyup da "hmmm bak seeen, demek böyleymiş" diyebileceği bişey yok. bazen yakın geleceğim hakkında fikir verebilecek duyurular olabiliyor onları da siliyorum evet. ama tanıyan olursa ses çıkarsın yaa duyuru sohbeti de zevkli oluyo.tanıdığım da 1 veya 2 kişi var sadece.

Düşünmüyorum. Duyurudan kimliğimi bilen arkadaşlar var. Çevremde de vardır henüz görmesem de. Ürkütücü değil. Ben buyum.

Ya bi de şöyle bi şey var. Bu interaktif sözlüklerde bi yerden sonra insanlar birbirini az çok tanımaya basliyor. selami sabahı olmasa da birbirine aşina oluyorlar yıllar içinde. Ben mesela itusozluktede aynı nicki kullanıyordum, buradaki insanlar da soruyor haliyle "Sen o damdanakan misin?" diye. Oyum deyince bazen benim bile unuttuğum detaylarla geliyorlar, tabii ben şok. Herkesin hafızası benim gibi altı saniyede bir sifirlanmiyor. :) Bi de şimdi bunu söylersem başıma iş alabilirim aslında ama bi arkadaşımın sevgilisi burada kız hakkında kızı aslinda sevmediğine ama ayrılmadigina dair bi şeyler yazmıştı. Normalde hiç umrunda olmaz da kız çok üzülüyordu bu çocuk bana niye böyle garip davranıyor diye. Ben de dayanamadım duyurusunun linkini verdim. :/ O olaydan sonra ayrıldılar falan ama şimdi çok mutlular. Bunu okuyorsaniz selamlar, saygılar. O cibanin başı bendim. :/

hemen hemen cogu arkadasim nickimi biliyor, steam'de filan da ayni nickleyim. cok fazla sey yapmamak lazim anonimligi. normal hayatta soylediklerimi burada da soyledigim icin sikinti olmuyor.

anonim değiliz. gerçek kimliğimi buradan tanıştığım 3-4 kişi biliyor (biri kız arkadaşım). çok da özel şeyler paylaşmadığım için ürkütücü gelmiyor

benim hiçbir arkadaşım ne ekşi duyuru ne sözlüğü biliyor.

valla ben anonimim, sizi bilemem. yoksa siz buraya gerçek bilgilerinizi mi yazıyorsunuz? ısısısısıs....

bir de burada tanıdık görürsem söylemem, sonuçta söyleyince benim de anonimliğim bozulacak. ama yakın takibe alırım. öyle de takıntılı bi stalkerım.

Ben dedigin sekilde taniyan cikmasi seklindeyse daima anonimim. O kadar dengesiz yaziyorum ki ben kendi yanitlarima geldigimde bazen ben oldugumu farketmiyorum. Ov yea.

Kisilik botuklugunuz var gibi spontan bir dil kullaniyorsaniz, her yerde anonimsiniz. Yasasin dengesizlik kücüktür üc.

Ha ipden beni bulacak arastiracak sapigim varsa, helal olsun. Bana da ögretsin böyle trickleri. Ama gercek hayat öyle bir yer de degil simdi. media.giphy.com

çevremde kimse duyuru okumuyor. okusa kaç yazar ayrıca. onlara söyleyemeyeceğim neyi buraya yazıyor olabilirim ki. herkese aynı olun, kafanız rahat etsin.

insanlar burada yeri geliyor zirve yapıp buluşuyorlar zaten. :) yeri geliyor özele, facebook'a falan geçiyorlar. her şekilde fişlendiğimiz bir çağda bu kadar kasmayın, salın gitsin.

Çok anonim değil ama o kadar da ürkütmüyor. Bir kere "Seni bulur, yakarım" diyen o oldu, o zaman bir çekindim. Amacım burada tanınmamak değil, iki hayatımı ayırmak. Arkadaşlarıma söyleyemeyeceğim bir şey söylemiyorum burada ama tek çevrem de burası değil. Öğrencilerim ve hocalarım var; buraya da +18 şeyler yazıyorum. Onların öğrenci kulağına gitmesi hoş olmaz. Dedikodu büyür ve kulaktan kulağayla "aychovsky Hoca genelev işletiyormuş"a kadar gider. Önü alınmaz onun. O yüzden, onların aychovsky'yi bilmemeleri önemli; buradakilerin kim olduğunu bilmesi önemli değil.

Anonim olup olmamayı önemsemiyorum.

Anonimligi korumak cok zor, is arkadasim biliyor mesela. Cok uç sorulara cevap vermiyorum, gunluk hayatimda nasil cevap veriyorsam oyle cevap yaziyorum o yuzden urkutmuyor.

Buradan haberdar olan arkadaşlarım var ama takip etmiyorlar. Etseler de bir şey olmaz zaten. Normalde konuştuğum şeyleri, normalde konuştuğum tarzda yazıyorum. Yazılı olunca biraz daha ciddi gibi oluyorum gerçi. Neyse yeterince anonimim, evet ama çok da takıldığım, aman bozulmasın diye düşündüğüm bir şey değil anonimlik.

Anonim oldugumu düşünüyorum ve istiyorum. Aychovsky'yle hemen hemen ayni sebepler ama ben burdakilerin kim oldugunu bilmedigim için, is arkadasi ve öğrenci olabilir, cok detay vermemeye dikkat ediyorum. Verdigim ozel hayatla ilgili bilgiler zaten bilinmiyor, o yuzden rahatca konusabiliyorum. Erkek arakdasim da birilerine bir seyler sorup cevaplar aldigimi biliyor ama duyuru diye bir seyden haberi yok.

Buradan cok iyi anlastigim ve mesajlarla inanilmaz eglendigim birisiyle tanismak uzereydim. Sonra olmadi. Galiba anonimligin bozulmasina en yaklaştığım andi. Bir daha olacagini sanmam.

Anonim olduğumu düşünmüyorum, zaten beni tanıyan biri buradaki cevaplarımı-duyurularımı takip etse kim olduğumu kolaylıkla bulur. Çok da kasmıyorum anonim olmak için, pek umrumda değil.

''Burada söyleyip de gerçek hayatta söyleyemeyeceğim bir şey yok.'' +1
İki sene önce kendimi ifşa da ettim, 3 zirveye de gittim. Anonimlik gibi bir derdim yok. Özel olarak anonim olmaya da çalışmıyorum, olmamaya da.

anonimliğe neden ihtiyaç duyuluyor ki?

beni tanıyan insanların bana denk gelmesi zerre umurumda olmaz.

ekşi sözlük ve duyuruda en az 200 kişide telefon numaram var muhtemelen ( ama hangi hat meçhul )

100+ kişiyi yüz yüze görmüşümdür. bütün fotoğraflarımı da herkes gördü.

sorduğum sorular da bazılarının soramayacağı türden.

--

bunları çok umursamayın bence.

@Mermize ve @turkuaz'ın söylediği olayları kast ediyorum ben.

@disardayim maalesef senin söylediğinle de bir ilgisi yok.
Burada anonim takılmaya çalışanlar ve özel hayatlarını anlatanlar var. Sen bütün yaşantını paylaşmaktan çekinmiyorsun dediğin gibi, benim dediğim bu değil.

Elbetteki anonim değilsiniz.

Gerçek hayatta başınızı, ilişkilerinizi zora sokabilecek olayları burada paylaşmayın. Tek yol bu...

anonim değilim ben beni tanıyan benim tanıdığım bi çok kişi var burada adımı soyadımı hayatımı biliyorlar.
Sıkıntı değil bence.

beni kim niye bulsun? en fazla bulur gelir bi çayımı içer. kim niye ne yapsın bana?

tanıdığım insanlar burada yazdıklarımı bilebilir, ona göre yazıyorum.

Yesilcam var ama bayagi kotu bir sinema. Ustundeki barda calan sarkilar gumbur gumbur oldugu gibi salonun icinde. Ogrenciyseniz 8 lira bir ucreti vardi yanlis hatirlamiyorsam.

Forumdonanimda 10tlye fln her sinemada gecerli kod Satan cok eleman var. Referansa guvendiklerinden alabilirsin.

Baydoner'de pek de guzel olmayan iskender yersen sinema biletini 7,5 tl'ye alip Fitas'ta kullanabilirsin.

İlla Beyoğlu mu? yoksa salon-film önemli mi?

Beyoğlu diyorsanız Beyoğlu/Pera sinemasına (Başka Sinema) bakın. Güzel filmler olabilir.

Daha gişe istiyorsanız Özdilek Levent'e bakın, metroyla direkt gidersiniz, reklam az, haftaiçi 11 haftasonu 13 müydü neydi (öğrenci, tam olunca da en fazla 14 falan oluyordur)

Trump Cinemaximum da hep ucuzdu (13-14tl) ama cinemaximum işte, ben gitmemeyi tercih ederim. Haftasonu nasıl bilmiyorum.

Düzenli 2000. Ben harcamalarımı/ödemelerimi düzenli yapıyorum, düzensiz gelen paranın miktarı fazla olsa bile beni zora sokar. Ama burada 2 katı bir farktan bahsediyorsak belki düzensiz olan tercih edilebilir. Ama bu örnekteki fark için tercih edilmez.

Düzenli 2.000 > düzensiz 2.500

Düzensiz iki kat maaş olmadıkça tercih etmezdim.

evet, aradaki fark çok değil. düzenli her zaman iyidir.

Düzenli 2000. Maaşın ne zaman yatacağını düşünüp kendimi üzmeye değmez.

arada bikaç binlik fark olsa neyse diycem de 500 tl için eziyet çekmeye değmez.

düzenli 2000

düzenli 2000

yüksek diyince iyi bişeydir demiştim ama bu kadarcık farka değmez. Düzenli 2000 al kafan rahat olsun. 3500 desen 4000 desen ne biliyim, para geç gelse de geçinebilecek durumda olsan düzensiz olabilir.

tamam aradaki fark 2 katı değil ama bi ev kirasına yakın ondan kafam karıştı :( gerçi yaklaşık 1.5 yıldır durum bu şekilde gidiyor. pata küte... keşke insanlar milletin hakkına girmese, zamanında verilen sözler yerine getirse, insanları mağdur etmese...

diğer maaşı almak için 1.5 ay beklemen mi gerekiyor doğru mu anladım ? düzensiz yatması çok sorun değil ama önemli olan senin 2500 tl ile 1.5 ayda geçinebilmen, geçiniyorum diyorsan ok ama geçinemiyorsan düzenli daha iyi bir seçim.

düzensiz 5000 düzenli 2000 deseydin düzensiz derdim ama aradaki farka kesinlikle değmez, düzenli.

abi benim maaşım her ayın 5'inde trink diye yatıyor ama atıyorum bi ay 4 yatıyosa sonraki ay 6 yatıyo. maaşım 5 olsun, 4-6-4-6 şeklinde yatıyo. buna bile delleniyorum ben. hele ki öyle 15-20 gün gecikmeli yatacak ohoo. olacak iş değil. ben düzenli yatan, dört ay sonra hangi saatte hesabıma yatacağını bildiğim parayı bile doğru dürüst kontrol edemiyorum, "bak bu ay 6 yattı, bu 1'i kenara koy, hem bu ay hem önümüzdeki ay 5 olsun, sıkıntı çekme eşşoleşşek" demekten acizim, buna hiç gelemem.

@gilbeys evet hocam aynen öyle. bunun 2 aya çıktığı da oluyor. şöyle bi durum var. anadolu şehrinde ailemin yanında kalıyorum o yüzden idare etmeye çabalıyorum. lakin 2 ay sonra evlenecem nasipse ve bu durum beni ciddi şekilde düşündürüyor...

Dirty talking'in de şeyini çıkartmamak gerek. Olmamış.

seni belese getirdigi bir parali asker olarak goruyor bence, bunun dirty talking'le alakasi oldugunu sanmiyorum. yani "bugun ise yuruyerek gittim" kadar acik ve net bir cumle

soru nick uyumu demek istedim bir an

cevap: OHA senden ziyade kendisi için çok küçük düşürücü bir durum bence ne yani hiç sağlıklı ilişkiler yaşayamamış cinsel ihtiyacını hep para karşılığı gidermiş de şimdi ooh beleşe geldi moduna giriyor.

böyle bir şey duysam çevirir bi de ben skerim adamı o ne ya ;_;

dirty talk türkçe de olmuyor malesef, çok dikkatli seçmek lazım kelimeleri

Herif sana açık açık bedava o... demiş.

yuh! hani dirty talking ok da bu bence o kritere girmemeli.

bence çirkin olmuş. öncesinde "orospu olsan bıdı bıdı" gibi bir fantazi kurulmadıysa durduk yere söylenmiş cümle baya adamın boşluğuna gelip içindeki çomarı salmış anlamına geliyor bence

ne demek istemiş yazıyorum;

seni bedavaya .ikmek çok güzel

tam olarak bu. devam edersen sende onaylamış olursun.

ahhahahah D: o nası cümleymiş ya.

iki cümle arasında hiçbir fark bana göre.

arkadaşlara katılıyorum, gerçekten onu ima etmiş bence.

Yav ne garip fantazileriniz var.. Biri bana böyle bir şey dese o an ağzına kafa atarım ve ortamı terk ederim. Bir daha da hiçbir şekilde aynı ortamda bulunmam. Aşağılamak da aşağılamaktan hoşlanmak da çok derin bir psikolojik bozukluk bana kalırsa. Ben de kendime ruh hastası diyordum daha neler varmış.

benden önce yazanlara +1

Çok güzel biri (escort/hayat kadını vs.) olduğunu/olacağını düşünüp, parasız olarak bunu yaptığı için şanslı olduğunu belirtmiş ya da işte kan beyinde olmayınca sıkıntı çıkmış.

Bu arada "orospu" içerikli bir dirty talk hayatımda yapmadım. Cevap için baz alınır mıyım bilemedim o yüzden.

Vay arkadaş adam escorttan çıkmamış belliki :Dd

Şunu eklemeden geçemeyeceğim;

"Dua et anana küfür etmemiş"

Gece gece komik geldi yarıldım şu anda.

bu gece benim orospumsun" u da bilmiyoruz ki.

Oldukça entel biriyse belki "Auletrides" demek istemiştir :(

Ne demek istemiş bilmem ama gül gibi Ekşi Duyuru'nun Kızlar Soruyor'a dönmek üzere olduğunu biliyorum artık :(

İltifat etmiş. Dirty talking'de yaratıcılık sınırı. Abartmaya gerek yok. Güzelsin demiş.

Ek bilgi 2 ye göre yeniden yorumlayın madem.

Bu dirty talk mevzulari bence karsindaki kisiyle belli bir zaman gecirdikten sonra yapilabilecek bisey. Yani atiyorum bi gece disari cikarsin, biriyle tanisirsin, o gece mevzu olur ve benim aklima boyle konusmak gelmez mesela. Kadin baslatir, devamini getiririm ama ben baslatmam. Aradaki samimiyet cok onemli, yoksa iste boyle abuk subuk insanlardan abuk subuk cumleler duyup buraya soru soruyorsunuz. Olan olmus ben boyle bisey duysam hayvan gibi gulerdim galiba nayaksin sen deyip, konsantre sifir tabi sonra.

Ek bilgiye ithafen; adam sandigin kadar entel filan degil ablacim. Her erkegin yaptigi gibi kendini iyi pazarlamis ve devam ettirmis ban kalirsa. Zira erasmus bir kriter degil.

erasmus ortamları karizmatik mi oluyor anlamadım ki:)))) kahkaha attım ek bilgiye. az parayla gezmek isteyen öğrenci aktivitesi erasmus. ayrıca kültürlü diyorsun ama senin seviyene göre kültürlü belki sen kimsin bilemiyoruz ki, cinselliğe kadına nasıl baktığına bakılırsa tam bir hanzo bana göre mesela

güzel taktikmiş demek ki böyle söyleyince entel ve kültürlü oluyoruz beyler :))
teşekkürler @pompeininkulleri

vay be. beyninin kıvrımlarında gizlediği gerçek düşüncelerini ortaya çıkarmış. realistliğe hayran kaldım ama o kişiyle olmaz.

o değil ben su an cinsel yolla bulaşan bi hastalığı var mı diye endişelendim :(

ya abla yaptık yorumumuzu aa durun beyler adam erasmus ortamındaysa bu iş böyle olamaz yorumlarımızı silelim/değiştirelim mi diyeceğiz? bence sen aç biraz gözünü, bir hemcinsim olarak bu sözü işitmene üzüldüm.

Sadece arkadaş ediniyor oralardan duzenli bir yabanci cevresi var, seviserek bka sarsin istemiyor sanırım. Okadar uckr duskunu biri degil.

O da benim gibi oldukca secici sevisrken onune gelenle yatan bir tip degil. Bulasici hastalik orani herkes kadardır. Sıkıntı yok. Test de yaptırdigini söylemisti

alkislarlayasiyorum.com

:D

sürekli erasmus ortamlarında olup oradan "kız düşürmeye" çalışan nadiren başarılı olan arkadaşlar var. Gerçekten entelektüel mi yoksa "kız düşürmek" için mi öyle dersen...bence seninki ikinci türden ve işe yaramış bak :D

ya dirty talk olayında... ne biliyim hep orospuluk muhabbeti yapılır ya ingilizcede, onu türkçeleştirip lafı oraya götürmek istemiş olabilir iyi niyetlidir belki ama Türkçe olmuyor bu işler zorlamanın alemi yok sadfsd :D

o kadar erasmus ortamlarında takılıyorsun at bi 20'lik de yolumuzu bulalım de abiye..

@rodriguez 2

Erasmus ortamlarina gidip kız düşürmeye çalışan biri değil. Ya tanıyorum işte birazcik. Ki gece degil gunduz bir etkinlikte tanıştık.

Ek bilgiler ışığında yeniden değerlendirdim ama fikrim değişmedi. Söylemi hoş değil. Ortam koşullarına göre asıl niyetini sen okuyacaksın.
Bir de;
''Bulaşıcı hastalık riski herkes kadardır, test yaptırdığını söylemişti.''
Yoksa siz hala kondom kullanmıyor musunuz?

Amsterdamda yaptıydım erasmusu, bende aristokrat oluyorum heralde bu durumda.
Amsterdamı bi kenara bırakırsak, kızlar Allah aşkına bu kadar ucuz göstermeyin kendinizi. Görürlersede kabullenmeyin be.. Sevişin, sevişmeyin demiyorum,fındık sizin sonuçta, kırın istediğinizle ama sırf fındıkkıranınız diye de kimsenin içindeki barzoya katlanmayın..

Kışkırtıcı/kızdırıp tahrik edici amaçla yapmıştır büyük ihtimalle. Nasıl anlatayım bilemedim. Altındasın ve sana bunu diyor, sen kötü olarak alıyorsun lafı ama tahrik de oluyorsun aşağılanmayla/direkt "kötü" lafla ama kaçamıyorsun. Bu seni daha da tahrik ediyor, üstteki bu bağlamdaki konuşmayı daha da sürdürüp "hate fuck"ımsı bir şeye dönüştürüyor. Düzgün olduğunda direkt hayvani bir şey oluyor ve olumlu da oluyor. Ben aynı bağlamda fakat başka cümlelerle yapmak istemiştim, kız arkadaşım ağlamaya başlamıştı. Boka dönmüştü.

Bence durum bu.

kültürlü ve entel biridir tamam. ama bence; özgüveni olmayabilir bu konuda. hatta hep bu uğurda para yatırmıştır ilk kez para yatırmadan böyle bir şey yaşamıştır. onun gazıyla söylemiş olabilir. (bence diyorum.)

Lim5 +1

dirty talking olayı türkçe'de de olur. kişilerin fantezilerine, aralarındaki muhabbete bakar. ama bu demek değil ki içine edilsin.

insan mesela seviştiği insana nasıl olur da "bu gece benim orospumsun" diyebilir ki yaf. atmosferi bırak iyileştirmeyi daha da soğutur bence bu. hele ki sonraki cümle tam saçma olmuş. dirty'den hoşlanan söylenen sözlerden daha bir tahrik olmalı matematiksel olarak. yani bu durumda "orospumsun" denilen kadının "evet ben bir orospuyum, uvvv ne kadar da kışkırtıcı" şeklinde algılaması gerekir durumu ama hangi normal kadın bunu kendine yakıştırabilir ki acaba?

hatta şöyle diyeyim. sado-mazo olayları bunun yanında daha efendi, erdemli kalıyor.

entelliğinin bir bölümü dantellikmiş bence bu arkadaşın.

Beleş o +1

ahahahhahaaha muhteşem bir laf

eskort olmasa bile yatağa gidene kadar bir çok masraf yapıyoruz erkek tarafı olarak, yemekti hediyeydi vs.

yani bu işlere para harcamış, en masrafsızı sen çıkmışsın ve bunu bilinçaltına yazmış.

püskürdüm yahu hiç böyle bişey beklemiyordum.

arkadaşı harcamak istemem ama bilinçaltı çok fena :D kendisi kültürlü, entel, bilgili erasmus fln fakat kesinlikle kibar değil.

Durup dururken kahkaha attım ya. Utanılacak bir şey bu ama bunu söyledikten sonra "hassktr ehehehe" falan yaptı mı sjhdf

Cevaplardan gördüğüm kadarıyla sen kabul etmek istermiyorsun ama o entel, erasmuscu diye yere göğe sığdıramadığın adam hala yapmıyorsa bile, zamanında para vermiş bu iş için.

Arkadaşlar siz dirty talking yapmıyor musunuz? Neler diyorsunuz?

Yani ingilizce nekdar yapabiliyorsunuz ki herkesle. Ozmn kendi cumlelerinizi kurabiliyor musunuz ki. Yoksa ordan burdan duyduklarınızı söyleyip kendiniz yapmış gibi mi hissediyorsunuz?

Dirt talking türkçe de olur. Bütün dillerde olur arkadas. Sadece yapmayı bileceksin.

Suana kadar 2 adet uzun süreli iliskim oldu. İlki 2 yıl onda böyle birsey yoktu. Sonra 7 ay bir adamla çıktım, ve dirty talking de orospu tarzi kelimeler geçiyordu evet. Ve asla kendimi kötü hissetmedim. Yahut hissettirecek bir durum olmadı. Hatta bence ufak bir sehvet katıyor işin içine.

Daha sonra 2 kişi ile takıldım ve ikisi de yine orospu kelimesini arada kullanıyordu. Farkettim ki adamlar bu lafı seviyor, ben de adamların istedikleri gibi özgür davranmasını seviyorum.

Buarada dirty talking de neler söylediğinizi merak ettim. Onun için de duyuru açacam yakın zamanda.

bence adam ne kadar entellektüel olursa olsun seks sırasında ilkel benliği(id) ortaya çıkıyor, o sırada en önemli şey o anlık hazzının doyumu. yaptığı şeylerin toplumda bulacağı karşılık yani süper ego ikinci planda o sıra. senin için de aynen bunlar geçerli istediğin kadar oku, et ne bileyim salon hanımefendisi ol, seks esnasında ağzından çıkanlar bilinçaltında sakladıklarındır. yazar burada kadınların ondan hep birşeyler talep ettiğini, seksi de ona bir ödül gibi sunduğunu düşündüğünün altını çizmiş fikrimce.



Çooookk sonradan gelen edit: şunu da ekleyeyim bana biri sevişme sırasında böyle bişey dese tabiki salim kafayla duyuruda kurduğum neden sonuç ilişkisini kuramayacağım için "ne demek lan bedava sikmek" derdim, bütün konsantrasyonum bozulurdu iki taraf için de sonuç iyi olmazdı o anlık :)

tatmin edici açıklaman için teşekkür ederim sevgili gis.

"yazar burada kadınların ondan hep birşeyler talep ettiğini, seksi de ona bir ödül gibi sunduğunu düşündüğünün altını çizmiş fikrimce."

sanırım çok doğru.

"orospu" dese bu kadar agir bir hakaret olmazdi bence, adam "orospusun"un 3-4 level daha agirini ifade edebilmis.

bir de "genelde erkeklerin sevisirken bu gece benim orospumsun tarzi şeyler dediği oluyor" diye bir sey yok. yani genelde yok, yiyorlar bence seni.

bu mantikla "genelde erkekler sadizmi sever, o zaman bana birkac tokat atip, kazara dudagimi patlatmasinda bir sakinca yok" da demeniz gerekiyor.

yani, partnerinizin davranislarini begenmiyorsaniz, bunu sineye cekmeyin.

senin de söylediğin gibi adam entelektüel değil, entel. o yüzden bunların olması normal.

(bkz: entel ile entelektüel arasındaki fark)

ya bu duyuruya bir ayar cekilsin lutfen, birisinin troll olup olmadigini anlamak icin illa butun duyurularini okumamiz mi gerek, belli ki bu arkadas da troll mus, yok yere cevap vermisim.

Belli ki bi eskort geçmişi var belli ki. Erasmusda olması bunun olmadığını göstermez.
Onu kültürlü entel biri olarak tanımlaman kültürlü entel biri olarak göründüğünü gösterir öyle olduğunu değil.

Adamın dediğinde gizli bi anlam aramayın işte seni beleşe sikiyom ehe ehe demiş.

Bu arada baya komikmiş ananı sikeyim falan diyenleri duymuştum da bu ne amk ahfaskgjfsgdad :D

Gelen cevaplara göre

1. İçindeki çomari salmış olabilir

2. Dirty talkingin seyini cikartmis olabilir

3. Gerçekten iltifat etmeye çalışmış olabilir. senin gibi hoş bir hatunla para akıtmak zorunda kalmadan beraber olmak manasında.

4. Eskort geçmişi olabilir.
hiç ihtimal vermiyorum. kendisine sordum bunu gerçekten bana sorabiliyor musun dedi? uzun uzun konuşunca, ilk kez 20 yaşında beraber olduğunu bunun erkekler için oldukça geç bir yaş olduğunu, ilk sekslerinin daha önce hiç sevişmediği için çok kötü olduğunu, kadınların çok daha fazla şey beklediğini, ozmnlar çok zorlandığını, aşık olduğu kızla sevgili olunca düzene girdiğinden bahsetti. şahsen bana oldukça samimi bir açıklama olarak geldi.

5. O anın etkisi ile kışkırtıcı/kızdırıp tahrik edici amaçla yapmış olabilir.

6. Kadınların büyük bir yüzdeye sahip olan bir kısmı, dışarı çıkınca karşısındaki erkeğe içki ısmarlatır, birşeyler ister, talepkar davranır. Bunu da normal olarak görüyorlar işin kötüsü. Seksi de karşılarındakilere bir ödül gibi sunuyorlar çoğu zaman. Ve erkekler de bu duruma uymak zorunda kalıyor.

(Erkeklerin kafalarındaki kadın algısının bukadar kötü olmasının -kadınlar paraya gelir gibi- bir sebebi de budur belki)

Ben öyle değilim, eşit olarak gördüğüm için kendimi, herşeyin de eşitliğe yakın olması gerektiğini düşünüyorum. Benim için para harcamasına gerek yok buyüzden. Belki de bunu kast etmek istemiş olabilir.

bu çıkarımları yapmama katkıda bulunan bütün yazarlara yazıları için teşekkür ederim.

dipnot: troll olduğumu sanmam. günlük hayattaki olağan durumlardan sormadığım doğrudur ama. bunları da biryerde sormam gerek değil mi ama?

bu gece benim orospumsun lafından hiçbir farkı yok ki?
yani sen bi oropusun, paralı olman gerekirken bi de bu hizmeti bedavaya getiriyorum gibi bi cümle kurmuş işte. orospuya takılmıyosan buna da takılma. sadece orospu kelimesinin içini açmış.
ayrıca escorttan çıkmıyor yorumu da yanlış bence. hiç gitmemiş ama çekici bi eylem olarak buluyor olabilir ve bu içinden çıkmış sevişirken.

orospu kelimesine neden bu kadar takıldınız bilmiyorum. birazdan dirty talkingle ilgili geniş bir tarama yapacağım ve akşam da sorusunu açacağım.

7 aylık ilişkim de duygulu sevişme de oldu, bu kelimenin geçtiği kışkırtıcı seksler de. ve hepsinin tadı ayrıydı.

bence çok bir önemi yok. kendimi öyle hissetmediğim için takılmıyorum belki de.

zira erkeğin parasını yiyen (biramı ya da yemeğimi ısmarlatmak gibi küçük şeyler de dahil), bir kadın olsam çok fena takılırdım belki de. ağrıma giderdi belki ozmn işte.

gis'in net/destekli açıklamasına saygı +1

"7 aylık ilişkim de duygulu sevişme de oldu, bu kelimenin geçtiği kışkırtıcı seksler de"

1-duygulu sevişme nedir?
2-or.spu kelimesi ile kışkırtıcı nasıl seviştiniz kadın olarak? Erkek olsanız anlarım.

Ek bilgi 1 ışığında cevap bir: adamla bir aydır sevişiyorsan ve bir aydır her sevişmende para veriyorduysa ama bu sefer sen onunla bedavaya seviştiysen garibine gitmeli.Para açısından bakacak olursa her sevişmende para verdiyse (ya da hiçbir şekilde vermediyse) garipsenecek bir durum yok.

dirty talking'de mantık aranmaz.Çok takılma

Bu hafta uykusuzdaki "ve sinem" köşesini biri yüklesin şuraya :)) ya da gidip hemen oku lütfen. O zaman anlayacksın.

Spoiler: "Ataşehir escort 34"

anlamamış olamazsın.

Belki paralı çalıştığını sanmış. Diğeri de arkadaşın parası yoksa artık yokluktan sex muhabbetini bile etkilemiş.

Benim arkadaşım "Seni 72 saat ust uste siksem yine doymazsin kaltak" demisti kiza. O sirada beyne kan gitmiyor pek.

Dert etmeyin. Olur oyle.

gençler doktorum. paralı çalıştığım başka mesleğim var yani. şu paralı seks muhabbetini sonladırsak diyorum, tadı kaçtı hoş olmuyor.

buarada bilmiyorsanız söyleyeyim; her soruya cevap yazmak zorunda değilsiniz. objektif olamayacaksanız kendi karın ağrılarınızı yazacaksanız yazmayın. dert etmeyin başkaları yorumlar.

ne alaka amk yok "sana orspu demek istemiş" yok "orspunun 3-4 kat fazlasını söylemiş" yok bilmemne. ne güzel dirty talking yapmış abi. arada söylenir böyle laflar neden bu kadar ciddiye alıyorsunuz ki? bu lafa bu kadar bozulanlar sevişirken kan verir gibi yatan insanlar.
@pompeininkulleri sen keyfine bak, libidonuz yüksek olsun

aynen öyle

ahahah süper duyuru açıp açıp okurum arada.bu arada soruyu soran sensin, "sana orospu demiş"çilere, "ama o kültürlü entel biri tam bir erasmus erkeği" diye cevap veriyorsun bu ne ya?orospu demiş işte eleman bu kadar basit.iş esnasında düşünmeden söylemiştir rahat ol ya.

orospu kelimesini dolaylı olarak belirtmiş. çeşitlendirmiş işte. rahatsız olduysan söyle, bir şey olmaz.

%85 ihtimalle görürürüz.

umarım kimse görmez
görürüz gibi geliyor ama
öğlene doğru olur

umarım gündüz olur. Tahminlere göre görmemiz lazım ama hayırlısı bakalım.

bu depreme yakalanmak benim en büyük korkularımdan biri olmuştur her zaman. bir ara çok araştırmıştım. safsatalara değil de anlayabileceğim şekilde yazılmış ama bilimsel özelliği olan yazılara, çalışmalara dalmıştım. benim onlardan anladığım şuydu: yakın zamanda bu deprem olacak, bunun kaçarı yok. yani olmaması gibi bir ihtimal söz konusu dahi değil. verilen süre de maksimum 50 sene falandı. ha sanırım küçük depremlerle enerjinin boşaltılması gibi bir ihtimal de var ama o kısmından emin değilim. yani irili ufaklı 5-6 şiddetinde depremler olup da öyle çok yıkıcı bir deprem olmaz belki... bilmiyorum. gerçi 6 şiddetinde bile istanbul çok fena olur bana kalırsa.

gece gündüz konusunda tahminim yok, tek isteğim olduğunda hiçbir sevdiğimin istanbul'da olmaması. ben kendimi kurtarayım da ailem konusunda endişem yok. gölcüklü bizimkiler, 99'un en korkunç anlarını yaşayanlardan. atom bombasından aşağısı öldürmez onları hsfjkl

o değil de asıl soruya cevap vermemişim: bence bizim nesil görür normal şartlarda. belki ihtiyarlığımıza denk gelecek ama görürüz yani.

torunlarımız bile görmeyecek muhtemelen

görürüz .... gece olur

Göreceğiz ve muhtemelen Türkiye'nin İşgal yıllarından sonraki en kötü zamanı olacak.

Ben olsam meraktan yanıt verirdim. Bunlar senin hatan değil, senin suçlanman söz konusu bile değil. Amerikalılar öyle her yerde at koşturamazlar. Sana diyeceği tek şey kusura bakma olur. Yolladıklarını siliyorum dersin, onun da içi rahat eder. Adam denizciyse karısına özlem duyuyordur, engellersen onun önünü kapatmış olursun. Bu arada dolandırıcılara dikkat et. Para isteme, telefon numarası isteme durumu oluşursa verme hiçbir bilgini.

ben olsam cevap verirdim, hatta becerebilirsem arkadaş olurdum adamla haha. amarigan illerinde bahriyeli olması ruh hastası bir robot olduğu anlamına gelmiyor, adam eşine atacağı mail'i yanlışlıkla sana atmış diye kimse peşine takılmaz bence. kaldı ki şu var: eğer peşine takılacak olsa, eşinin mail'leri almadığını fark ettiğinde senin peşine düşmez mi? sonuçta adam bu mail'leri asla geri dönüş almayacağını bildiği eski sevgilisine değil, eşine yazıyor. ilk görüştüklerinde "yok gı gelmedi bana bi şey" dedikleri zaman adam kontrol edecek, bakacak nereye gittiğine. yani öyle "buna gizli bilgilerim ulaştı!1!!" diye coşacak olsa, o zaman da bulur zaten seni, hani o kadar yetkili biriyse. ben hiç zannetmiyorum böyle bi şey olacağını.

dayı yanlış yere atıyon yav deyiver.

suçlanman gayet söz konusu eğer cevap verirsen, başkasının kimliğini kullanmış oluyorsun. cevap vermezsen ya da söylersen bir şey olmaz tabii.

neyse belirt, yanlış kişiye atıyorsunuz diye. sorry derler.

geçenlerde bir entry vardı. elemanlar amerika'lı general vs fotosunu kullanıp bayanları kekliyorlarmış ben usa ordusunda rütbeli askerim diye. o türden birşey olmasın?

@vayezikhan yok öyle bir şey değil. bildiğin gerçek insanlar. google +'dan gördüm. kızları filan var. benden bir şey istedikleri filan da yok zaten. maillerin başkasına gittiğini fark etmiyorlar bile. nereden baksan 3 yıldır geliyor mailler.

Dear sir,

you have been sending emails to a wrong adress.

sincerely.


bukaaa.

@kurnaz, dalga mı geçiyorsun? ingilizce bir kadın ismiyle mail almak nasıl başkasının kimliğini kullanmak oluyor? o zaman ben de benim ismimle mail adresi alanlara dava açayım?

olum mail at tabi lan deli misin?

@ dedim dedim de kime dedim

tavsiye için teşekkür ederim de biraz daha kibar olsanız?

azizim, bi ceyran-ı postayı sevk ile tedarik-i mahsusa eyleseniz şayet dimağ-ı cüstide yeller mi raks etmekte?

yahu at tabi ki, bu da sorulur mu?

adam belki senin bunu haber vermemen yüzünden eşinden ayrılacak.

ne sorumsuzmussunuz , pes.

oha, 3 yıldır geliyormuş, size ne dense az. arkadaşım olsanız en hafif söyleyeceğim sey " malın önde gideni" okurdu, iyi ki degilmissiniz.

@scars dont fade yanlış mail atması nasıl benim sorumsuzluğuma bağlandı anlamadım. onu geçtim "adam eşinden cevap maili gelmedi diye ayrılabilir" kafası nasıl bir kafadır anlamadım pes...

@ scars dont fade en basit anlatımıyla söyleyeyim sizin gibi bir dili olan kişi yanıma yaklaşamazdı.
bi-idrak...

@kam davulu,

bu kibarlık beklentisi nedir yahu? adam haklı. siz bu durumu, yani yanlış mail olayının farkına varıp o kişiye bunu bildirme kibarlığını dahi yapmıyorsunuz, o adam belkide sizin yüzünüzden kavga etti, sizin kibarlık yapıp bu hatasının farkına varıp uyarmamamnız yüzünden.

bu kadar titiz iseniz, niye mesaj atmadınız? sizin gibi bakış açısı olan biri yanıma yaklaşamazdı.

bi-idrak.

@kurnaz

mail atmamamın nedenini adamın navy uzantılı adresten mail atması olarak açıklamıştım. durduk yere usa navy mail sistemine girmek istememem gayet açıklanabilir bir durum. anlamadığınız için bir türlü tekrar söyleyeyim.

kibarlık beklentisi gayet kibar olmam ve insan olmam sebebiyle. keşke biraz siz de olsanız. bakış açınız muhteşemdi zaten. amerikada 3435363636 kişide olabilecek bir isimle mail adresi aldığım için kimlik hırsızlığına filan götürdünüz olayı. zaten size cevap başkası tarafından verildi.

bi-idrak olma durumu tam da siz ve sizin gibilere göre. okuduğunu anlamadan abuklayanlar için yani...

neyse gene de yazan herkese teşekkür ederim. sanırım birkaç defa daha mail gelirse artık navy filan demeden gözü karartıp mail atarım.

bana birkaç hafta/ay böyle mail gelse, hatta başkasına gönderildiğinden emin olduğum(spam olmadığını düşündüğüm) tek bir mail olsa cevap yazarım herhalde. 3 yıl çok olmuş. Şimdiden sonra yazsan da garip kaçabilir, yazmasan da bi garip... Cevap yazarsan da istersen "çok eski mailim, çok nadir bakıyorum" gibisinden bir şeyler de bari.

@rodriguez2 üç yıldır geliyor evet biraz uzun bir zaman oldu. ama çok sık da değiller. yani bu süre içerisinde baktım şimdi 6 tane mail gelmiş bugün gelen dahil olmak üzere. dediğim gibi navy uzantılı olmasa şimdiye karar kibarlıkla uyarmıştım ama bir çekindim neden bilmem.

tabi ki senin suçun değil, tabi ki cevap vermek zorunda değilsin ama sonuçta kısacık bir epostayla bunu çözebilirdin ve gayet güzel olurdu.

ayrıca şu durduk yere usa navy mail sistemine girmek istememen nasıl gayet açıklanabilir bir durum merak ettim

www.youtube.com

@ azizakin :)

bazı konularda aşırı titiz olduğum doğrudur yapı gereği. mantıklı gelir ya da gelmez bilemem onu ama ben de pimpirikli bir tipim ne yapalım?... :)

işte pimpiriklisin, titizsin ya da uuyusuksun, vurdumduymazsin, ya da başka bir şeyin, bu izlediğim kusur icin mazeret degil. biz de zaten bu yüzden sana sitem edip laf cakiyoruz.

su yaptığının bende uyandırdığı duygu, "sokakta dayak yiyen kadin ya da yerdeki nüfus cüzdanını görüp 'aman bana ne yahu'" demene benzer olurdu.

@ scars dont fade
ağzınızdan çıkan hiçbir kelime yapıcı değil ve hepsi açıkçası beni rahatsız ediyor. hakaretamiz hepsi ki bu hak sizde yok bu sebeple susarsanız memnun olurum.

durumu izah eden bir mail at, bir şey olmaz merak etme. lanet olası federaller düşmez peşine :)

Bence bu işte bir karışıklık var. Eşine maille bilgi gönderen birinin 3 yıl icinde sadece 6 mail atması tuhaf. 6 mail de onemli maillerse, sifreler falan, eşinin bana mailler gelmiyor dememis olması, kontrol etmemiş olmaları va adamin mail gondermeye devam ediyor olması tuhaf. Bildirebilirsin tabii ki, bildirmeliydin hatta ama yine de bence bir tuhaflık var.

images-na.ssl-images-amazon.com

böyle bir şey ile olabilir.

tripod arm denen şeye ihtiyacın var. tabii onu da tripoda takıyorsun.
şu: d1w5usc88actyi.cloudfront.net

makale linki: fstoppers.com

Ben de organizasyonu üstlenmek için kaymaktutmayan'a mesaj atmıştım ama sen önce davranmışsın. :) Buradan bir arkadaşın da önerisiyle Rock'n rolla'da yapalım dedim. Hem fiyatlar uçuk değil, hem de ortam hoş. Ama ramazan dolayısıyla içki istemeyen olursa alkolsüz bir yer de olabilir. Dilersen ikimiz sırt sırta verip ilgilenelim, dilersen sen ilgilen, fark etmez. Organizatörlüğü severim. :)

Yirmi santim: Tamamdır, birlikte ustlenelim. Mesaj atıyorum.

Bizden pas maalesef, iyi eğlenceler size.

Yirmisantim yaparda gidilmez mi :)

şimdi 18inde iki zirve mi olacak? yoksa 18i ve 25inde iki ayrı zirve mi olacak? yoksa aslında tüm çaba 18indeki zirve için mi? kafamda deli sorular.

Tüm caba 18indeki zirve için :)

Tek zirve :) 18'indekinin iptal olmamasına çalışıyoruz :)

Su an katılırim diyen 6, belki diyen 4, katılmam diyen 3 kişi var ankete gore. Diğeri kadar civcivli olmasa da büyük ihtimalle yaparız. Gelin :)

Yok henüz elemedik. Alkol olur, yemek de olur. İsteyenlere ayrı masa kurariz sigarasız, alkolsüz. O konuda çok easy going im. Ne istiyorsanız söyleyin.

Henüz elemedik değil, bence elemeyiz de. Tanımadığım insanlarla alkol + sigarasız muhabbet edemem ben. Alkol olur ama direkt alkol odaklı bi mekan olmaz. Kimse kimseden rahatsızlık duymaz. Günlük güneşlik, havadar bi yerde toplasiriz, kimse sesini duyurmak için bağırmak zorunda kalmaz.

biz de yokuz, toplanacaklara iyi eğlenceler :)

Mucize olmazsa biz de katılmayacağız gidenlere iyi eğlenceler

@kawaye: tamamdır, ben bunları teker teker arayıp bilgi alırım. Son tahlilde de başka bi anketler gidilecek yere birlikte karar veririz.

ahah sayı yarıya hatta dörtte birine düşecek galiba, rezervasyon problemi de ortadan kalkar öyle düşünelim bari :)

Evet dedim, I'm in.

Bi heves kırılması oldu, aynen. Kısmet artık. :)

Son durum şu şekil, merak eden varsa: hizliresim.com

bence iptal edin ve ramazan ayından sonra toplu bir şekilde tekrar ayarlayın bu zirveyi. biraz zorlama olacak ve tadı olmayacak gibi duruyor.
yine de siz bilirsiniz tabiki.
ki bence maksimum 5 kişi gelir diye düşünüyorum.

valla benim için farketmez. yapmayalım derseniz yapmayız. gelmek isteyen üç beş kişinin hevesi kursağında kalmasın diye atıldım ortaya. siz bilirsiniz yani.

kırmayın hevesinizi, hevesimizi.

neden vazgeçildi topluca anlamış değilim, zirve bu. ramazandan sonra da bir tane yapabilirsiniz. olur biter.

ramazan olması sebebiyle direkt bar olmasındansa daha kapsayıcı olması açısından cafe/bar olması tercih edilesi. böylelikle isteyen istediğini içer/yer.
o nedenle isis'in arka bahçesi diyorum. yer ayarlamak sıkıntı olabilir. bir telefon açmakta fayda var.

organizasyon değişikliği neydi?

aslında burada "kaymaktutmayansıcaksüt" katılamayacağını bildirmeseydi, çok daha iyi olacaktı. herkes katılırdı, o da o saatte gelemeyeceğini tanıdığı birine bildirip liderlik yapmasını isteseydi, bir sıkıntı yaşanmayacaktı. herkes geldikten sonra onun gelememesi ufak bir burukluk yaşatsa da gelip geçerdi.
olsun, arkadaş sorumluluk sahibimiymiş ki bildirdi adam akıllı bir şekilde. katılmak isteyenlere iyi eğlencelerrr..

organizasyon değişikliği söz konusu değil aslında. zirve başlığı açan ve yer ayarlamaya gönüllü arkadaş üstlenemeyeceğini dile getirmiş artık damdanakan ve yirmisantim ayarlamaya gönüllü oldu.

onun dışında zaten yer kesinleşmediği için yapılmış bir değişiklik de yok.

Arkadaşlar, kendimi tutuyorum sabahtan beri maksadını aşan bir söz söylememek için ama böyle sözlük, forum gibi interaktif ortamlarda zirve duzenlemenin belli bi algoritması vardır. Az çok herkes bilir. Yani bu zirveleri genelde o sitede tanınan ve çevresi olan, daha ziyade çoğunluğun benimsediği kullanıcılar tertip eder ve insanlar da aslında o insana güvenip plan yaparlar, katılım sağlarlar. Daha önce yapilan ve genis katılımın olduğu zirvelere baktığımda düzenleyenler yine böyle insanlardır. Aychovski, pandispanya vs. Diğerleri uç beş kişinin katıldığı butik zirve kategorisinde kalır.

Kaymaktutmayansicaksut te burada az çok çevresi olan, ismi geçen biri, dahası moderator. İnsanlar onun bünyesinde topladığı bu vasıflara da güvenerek "Tamam, biz de katılalım." dediler gönül rahatlığıyla. Bahsettiğim şahıs hicbi mazeret göstermeden kendisini denklemden çıkarınca da "Ee yapıyoruz, bulusmuyor muyuz? Bulusmayalim o zaman." oldu. Ben bu şahsın yaptığını doğru bulamadığımdan kendimi ortaya attım fakat benim burada o kadar sağlam bi network um yok. Seven var, sevmeyen hatta belki tekinsiz ve sevimsiz bulanlar var. Dolayısıyla bana güvenip bir günlerini bu etkinliğe ayırmak konusunda kararsız kalıyorlar.

Organizasyon işini modlardan ya da bahsettiğim ağır abi/ablalardan biri devralsa bu sıkıntı yaşanmazdi. Aslında kimsenin ruhu duymadan zirve böyle birine devredilip çok da güzel yapılırdı. Yalnızca kaymaktutmayan katılmadı, yakınındaki insanlar da onun gelmeyeceğini bilirdi zaten ama böyle bir geri çekilme yaşanmaz, insanların hevesi kırılmazdi. Bu zor, dusunulmeyecek, hesap edilemeyecek bir şey değil.

Şimdi, ben yukarıda bahsettiğim rahatsızlıklarımdan oturum bu zirveyi kimse katılmasa da yapacağım. Yani böyle basit bir işin bile belli insanların tekelinde yürütülmesi çok sinir bozucu. İsteyen istediği gibi "Pff tadı kaçtı, damdanakan kim, yirmi santim kim? Pff!! :/" desin, ben bu zirveyi yapacağım.

Saygılar, hurmetler.

damdanakan'a ben kefilim, vazgeçenler ne ayaksınız lan? tanımıyorum ama kefilim, yirmi'ye değilim. asddfklgj nicki kötü.

son durumda mekan + saat uyuyorsa ben de gelebilirim, geçenkine hiçbir türlü gitmeyecektim. nerde çokluk orda bokluk.

Ben hala katılıyorum :)

@damdanakan sen de canını sıkma, gelen gelir gelmeyen gelmez, bu kadar basit.Niye keyfini kaçırıyorsun :)

Keyfim yerinde, bu kankacılık muhabbetlerine kılım sadece. Ve saatlerdir bir suru mesaj aldım bu konuyla ilgili, açıklama gereği duydum.

Damdanakan, ben de şöyle müdahil olayım o zaman olaya; kızlar zirvelerinin ilkini ben, bir kısmını pandispanya ile ikimiz, denk gelemezsek yine ya o ya ben düzenledik. Pandispanya moderatör evet ama benim de bir taninmisligim yok duyuru'da. Kendi çapımda takılıyorum. Zirvelerin hiçbirinde 'aaa fraise biz seni tanımıyoruz ki, gelmeyelim' diyen olmadı. Bu zirvede de aynı şey geçerlidir diye düşünüyorum. 'Damdanakan'ı tanımıyoruz, o zaman gitmeyelim' diye bir durum yok.

Ortada kaymak'ı zan altında bırakacak bir durum olduğunu da düşünmüyorum, bazı sebeplerden ötürü iptal etmis; olabilir. Sen devraldiysan yaparsın. Yok, istemiyorum dersen iptal olur. Vs vs.

Zirveler eğlenmek için yapılıyor, gerginlik yaratılmak için değil. Umarım buluşup eğlenebilirsiniz ama kankacilik muhabbeti o bu diyerek kimseyi yargılamaya da hakkımız yok sanki.

evet damdanakanın açıklamasından sonra katılmaya karar verdim. adeta bir aydınlanma

teşekkürler duyuru teşekkürler damdanakan

@la noix: katılmaman beni mutlu etmişti halbuki. Sen bilirsin.

@fraise: Sen iyi niyetli bi insana benziyorsun. Umarım senin dediğin gibi işliyordur bu işler ama lakin maalesef öyle değil :)

Şarjım biriyor, tüm yaacağımı yazamayabilirim. pandispanya'nın da, benim de düzenlediğimiz buluşmalar modluğumuzdan öncedir. Hatta senin açtığın bir duyuruda "Çok fazla nefret mesajı alıyoruz, bu nedenle artık zirve düzenlemiyorum. Beni sevmeyen gelmek istemez, ortalık karışık" diye. Son kızlar zirvesini fraise bu yüzden düzenledi; fikri konuştuktan sonra "Biz söylemeyelim, gelmeyen olur. Başka biri açaın duyuruyu" demiştik ve o açtı sağ olsun. Bunu kaymak'ın açarkenki hali "Uzun zamandır açılmadı, bir açayım. Belki sorun olmaz. Başımıza bir iş gelmese" korkaklığındaydı. Bırakmadaki gerekçesini biliyorum ama şu an ortaya söylenecek bir şey değil. Ama inan ki geçerli bir şey.

Mod açısından bakıldığımızda, gelen mesajlara göre iki seçenek var: İlki nefret ediliyoruz. Şu süreçte, eskiden arkadaşımız olan insanları "Şunu neden şöle yaptın" nedeni ile kaybetmişliğimiz var. İkinci seçenek de, sevmeyenler sevenlerden daha çok mesaj gönderiyor ve bu yüzden biz kendimizi artık böyle görmeye başladık. Gerçek nasıl bilmiyorum ama duyurudan düzenli konuşup mesajlaştığım tek kişi kaymak kaldı. Belki daha az görüştüğüm bir iki kişi. (Onları da ben ihhmal ettim gerçi yoğunluk zamanımda) kaymakla da modluk olmasa bu kadar yakınlaşamazdık. "İnsanlar merak ediyor sizi. İfşa da etmediniz zaten, iyice merak sardı. Geldiğiniz buluşmaya gelmek istiyor"u anlarım, hatta bir kısmının sırf çemkirmek için geldiğini anlarım ama çevremiz çoku geçtim, yok olmasa keşke.

@ayco: güvenilirlik kısmını es geçmişsin, asıl sorun orada kitleniyor. Bir de çevresi çoktan kastım "Herkes çok seviyor" değil, bir bilindiklik, güvenilirlik, bi imaj.

Zaten tanınır derken de moderatorlugu kastetmedim. Her neyse, derdimi gayet acik ifade ettim. Bu ise "Yapacağınız işi..." hiddetiyle girdiğimi saklamiycam ama şu can sıkıcı stereotipler gerisini de getirmeme neden oldu. Benim derdim, nasıl bi tip olduğum ortada. Sorusu olanı mesaj kutuma beklerim.

Son durum: i.hizliresim.com

Gün boyu uçakta ve şehir dışında koşturuyordum dolayısıyla yeni geri dönüş yapabiliyorum. Soruyu hortlatmak da istemiyorum ama diğer yandan madem hakkımda bu kadar şey konuşulmuş benden habersiz benim de iki kelam etme hakkım doğmuş oluyor. Müsaade varsa başlayayım:

ZİRVEYE DAİR:
Zirve duyurusunun ilkini açarken tek düşüncem ''Yaz geldi, hazır günler de uzamışken insanlar belki toplanmak isterler, bir havayı koklayayım.'' idi ki o şekilde de ifade ettim. Sonrasında baktım ki insanlar hakikaten hevesli, ''A, tamam o zaman yapalım. Hem kullanıcılardan 'Ya kim bu kaymak allah aşkına cevabımı silip duruyor?!' diyenler gelir sinirini atar savaş baltalarını gömeriz veya orada millete seyirlik husumetimiz olur.'' dedim. Hem de eğlenceli bir ortam olur yeni arkadaşlıklar kurulmasına vesile olmuş olurum diye düşündüm. Eğer ki zirveye katılamama sebebim doğmamış olsaydı(ki ona da geleceğim) bu akşam kadıköy yapıp mekanlarla görüşecektim; zira telefonla hangi saatte geleceği, yemek yiyip alkol alacağı ve hangi saatte kalkacağı net olmayan, sayısı da en az 25 en fazla 40 arası değişen bir topluluğa rezervasyon alamadım açık havadan. Ben de içeri ile bitişik ama havadar olan yerlere, alkolsüz de olsa hepimizi ağırlayabilecek mekanlara bakacak en kötü moda'daki tuvaleti teyit edecektim. Olmadı.

Zirve kısmen netleşmiş, kısmen netleşmemiş durumdaydı; rezervasyon alamamak en büyük sıkıntıydı benim için çünkü gelecek insana ''Kusura bakma ben seni oturtacak yer bulamadım.'' diyemem. Neyse onlar mesele değil, diyeceğim şey en kötü ''arkadaşlar kusura bakmayın bu kadar kalabalık olacağımızı bilemedim ve mekan sıkıntısı çekiyorum. Moda sahile kaldık. Ne dersiniz?'' olurdu. O noktaya kadar da zaten kesinleşmiş bir zirve olmazdı. Her yeni öneride gelecek insan sayısındaki düşüşe hazırdım, ''moda çimlerdeyiz.'' dediğimde vazgeçen ama öncesinde geleceğini belirten insana ''Neden gelmiyorsun?'' diye çemkiremem, hakkım yok, uyar veya uymaz ona başım üstünedir. Aynı şekilde nickimden dolayı insanlar geliyordur, olabilir ama bir o kadarı da gelmiyordur, o da olabilir. Açıkçası benim insanların gözündeki güvenilirliğim fazla olsa da seni seven insan sayısının daha fazla olduğu kanaatindeyim ki ne güzel.
Neticede sürecin bir yerinde çoğunluk fire verseydi, fikri beğenmese idi zirve iptal olabilirdi de, o aşamaya gelemediğimiz için bilmiyorum. Olabilir çok normal, sayı düşer, sayı artar.

ESASA DAİR:
Takıldığım bu değil, takıldığım ve canımı sıkan şey cumartesi saat 4'te gerçekleşme ihtimali olan zirve için ''İptal oldu arkadaşlar, ben gelmiyorum dükkanı kapatıyoruz.''demediğim ve ''devralmak isteyen arkadaşlar olursa seve seve yardımcı olurum hatta lütfen zirve olsun.'' dediğim halde saçma sapan bir şekilde sanki onunla itham edilmem.

Damdanakan, teşekkür ederim zirve işini üstlenmişsin bu gerçekten fedakarlık aynı zamanda da şık bir hareket. Bunun için sonucu ne olursa olsun teşekkür ederim bu konuşmadan bağımsız olarak ancak buraya gelip de benim hakkımda, benim özelim hakkında hiçbir fikre sahip olmadan adımı bu şekilde kullanmana izin veremem, o kadar uzun boylu değil. ''Hiçbir mazeret göstermeden'' ne demektir?

Saldırmadan ve sakince yazmaya çalışıyorum, umarım başarabilirim ama önceki duyuruda hem cevap olarak, hem duyuru tepesine edit olarak ''buradan paylaşmak istemedigim kişisel birkaç sebep dolayısıyla zirvenin organizasyon kısmında yer alamayacağım artık'' yazmış mıyım? Yazmışım.

Yahu ne zaman bu kadar peşin hükümlü ve anlayışsız oldunuz insanlara ve onların hayatlarındaki beklenmeyenlere karşı? Ne yapmışım allah aşkına insanları cumartesi sabahı mı ortada bırakmışım? Çarşamba sabah 5'te yahu, 5'te (ki o da gelememe sebebim kesinleşir kesinleşmez) haberdar etmişim. 3 dolu gün ve cumartesinin yarım günü varmış. İnsanlar yoldan mı dönmüş, ellerinden ekmeklerini altlarından evlerini mi çekip almışım? Bu saldırganca tavrının sebebi nedir? Neyi biliyorsun da neyle itham ediyorsun beni? Ne kadar tanıyorsun? Kaç defa konuşmuşuz?

Birine ağzınızı doldurup saldırmadan önce neden düşünmüyorsunuz yahu bak kız özür dilemiş, sabah beşte yazmış, demek ki planda olmayan bir şey oldu. Kişisel de olduğunu ve buradan paylaşmak istemediğini söylemiş bir es vereyim aklıma düşene de öyle yazayım diye? Ne biliyorsun belki hastalandım, belki sevdiğim birini kaybettim, belki kötü bir haber aldım ve orada olmamın doğru olmadığı kanaatindeyim, belki şehir dışına gitmem gerek ve detay vermek istemiyorum, belki süper bir haber aldım ve nazar değsin istemiyorum? Bu kadar detayı kime ne için vereyim? Ne sebeple? ne siz bana verin bu kadar detayı ne ben size vereyim, benim de haddime değil sorgulamak, senin de!

El insaf be, bir dolu kullanıcısı olan, kiminin beni bizzat tanıdığı, bir çoğunun sövdüğü, bir kısmının açık şekilde hata yapmamı beklediği bir yerde, zirve duyurum 850 küsür kez görüntülenmişken ve en az 50 kişiye bildirim gidecekken benim kişisel meselem ile ilgili, daha ne kadar ayrıntıya girmem bekleniyor? Yazabildiğim, paylaşmak istediğim kadar paylaşmış, özelimi kendime saklamış, herkesten özrümü dilemişim. Kabul eden eder, etmeyen etmez başım üstünedir ama başınızı azıcık öne eğmeden mazeret göstermeden demeyin ayıptır.

NEDEN BAŞKASINA HABERSİZ DEVRETMEDİĞİM HAKKINDA:
Zirveyi ben açmıştım dolayısıyla geleceğim diyenlere karşı sorumluluğum vardı, gelememe durumunda (ben varım diye gelecek insanların olma ihtimalini de göz önüne alarak) haber vermek zorunda hissederim kendimi, kusura bakmayın bence usul budur, şık olan budur. Ben de bir zirveye oraya buraya giderken gelecek insanlara göre hareket ediyorum, sevmediğim insanlar varsa gitmeme, sevdiğim biri varsa gitme durumum olur dolayısıyla haberim olsun isterim. Ben kimseyi ''kaymak haber vermeden gelmedi selamı var.'' demek zorunda bırakamam.

AYRICA:
Hastalığıma rağmen devam edeceğim zirveye demişsin, tamam çok güzel eyvallah da, neden bana sanki ben zirveyi sana kitlemişim gibi davranıyorsun? Mesaj bile atmadın ''başkası gönüllü oldu mu olmadı mı bilmiyorum, devralıyorum ben'' diye, haydi onu geçtim bu durum biraz tavşan dağ olayına döndü. Dolu mesaj aldım sabahtan beri demişsin, bana tek bir mesaj atsa idin ve deseydin ki ya dolu mesaj alıyorum şu şu konulara dair, bir duyuru altına gelip açıklama yapar mısın başım çok ağrıdı, ben hay hay tabii ki derdim. Hiçbir şeyden haberim yok, burada bana kızmış, sövmüş, küsmüş gitmişsin. Veya madem o kadar eminsin geçerli bir sebebim olmadığına, bir gelip soraydın özelden ne oldu mesele nedir diye?

Ha ne zaman ve kime karşı boynum kıldan incedir? Yeni bir zirve açarım, insanlar da altına gelip ''ben sana güvenmiyorum ya, önceki sefer bıraktın ortada gittin.'' derse, onlara karşı. Hakları var, bu şekilde yaklaşsa idin senin de hakkın vardı.

Tekrar ediyorum, benim gelememem dolayısıyla bana kızan, sinirlenenler vardır, tekrardan özür dilerim her birinden. Böyle olsun istemezdim ama oldu. Neticede stabil hayatlarımız yok, dolu değişken var ve biz mümkün olduğunca uyum sağlamaya, sağlayamadığımız noktada planlarda değişime gitmek durumunda kalıyoruz. Umarım kırılmaca darılmaca yoktur. Varsa da dilerim bir gün kendimi affettirebilirim.

Konuya dair daha bir şey de söylemeyeceğim. Kalın sağlıcakla.