birader PUANIN HİÇBİR DEĞERİ YOK. Bakacağın tek kriter sıralama. Oğlum insanlar bunu niye anlamıyor ya?

mesela bir sene sınavda matematik boru gibi sorulur. herkes bir önceki seneden 5'er net az yapar. Puanları az olur ama sıralamaları aynı kalır. Yani bir sene öncenin 25 mat neti ile o senenin 20 mat neti aynı sıralamayı verir. Anladın? (Verdiğim örnek tamamen farazi.)

dolayısıyla bakacağın tek şey sıralama. sıralaman geçen senekini tutuyorsa ne ala. turmuyorsa dua et olsun diye.

adam dilci arkadaşlar sakin. sıralama ve yüzdelik dilim krtiterdir. tercih olarak 5 üst 5 makul 5 alt tercih yapman faydalı olur.

Dil bölümlerinde 3 binlik oynama en son kat sayı muhabbeti kalkınca olmuştu. Yani sık görülen bir şey değil. Girememe ihtimaline kendini hazırlaman ve alternatif bulundurman iyi olur.

Evet sürpriz olabilir. Üst sıralardaki kişilerin tercihlerine bağlı biraz da. Ama bana girebilirsin gibi geliyor.

böyle az kontenjanlı bölümler için buranın hayaliyle yıl(lar)ını geçirmiş gençlerin önünü kesmeyin derim. kurulu bir düzeniniz ve işiniz olduğunu, bu bölümü hobi amaçlı okumak istediğinizi varsayarak diyorum.

yerine kimin geçeceğini bilmek gibi bir şansı yok adayın.
kaldı ki bu bölümün mezunlarının çoğu için de fransızca sadece bir araç, hatta diploma detayı oluyor. tutup da fransız edebiyatı konusunda derinleşen azdır.
eğer okuyacaksanız rahat rahat yapın tercihinizi. gelir umarım.

bu bölümü okuyamayacak/bitiremeyecek durumda iseniz başvurmayın deseydiniz anlardım da, hobi olarak okumayın demeniz oldukça tuhaf geldi. kendimi geliştirmek adına eğitim hayatımı sürdürmek istiyorum. ve bunun bir lüks olarak algılanması oldukça üzücü.

maalesef öss yılı stresini çok çok iyi bilen, o yıl gençlerin ne tür sıkıntılarla boğuştuklarını iyi bilen biri olarak böyle düşünmek zorundayım. kendimi aşırı stres altında bir sene bu bölüme girmek için çalışıyor hayal ettim ve bir sıra ile giremediğimi düşündüm. o sırada anne babamın üzüntüleri gözüme geldi. sadece 20 kişi alıyor burası. iğrenç bir sistem var. ve bu sistem bana göre değil. ben olsam tercih yapmazdım ama siz elbette tercihi yapacaksınız. bunun için suçladığımı asla düşünmeyin.

büyük ihtimal girersin, bir ihtimal sürpriz olabilir. Sonuçta kazanıyorsan, yeterli puanı almışsan girersin abicim bu kadar net sonuçta össde ilk defa giren liseden yeni mezun kişilere öncelik tanınmıyor, herkes eşit lise mezunu da üniversite mezunu da. Daha çok isteyen daha çok çalışsın girsin, olmuyorsa yapacak bir şey yok başka bölüme girer, sonuçta birileri girecek o bölüme puanı yüksek olan kazanır maalesef düzen bu. Tutturuyorsan için rahat olsun bol şans.

buralar ne etti size pitpul diyenlerle dolacak. zabıta ilgileniyor bildiğim kadarıyla bu konularla. 153'u arayıp bilgi alabilirsiniz.

adam düzgün biri değilse ve elinde pitbul varsa elbette tehlikelidir, en iyisi elinden alınmasıdır tabi ki ama bunu belediye eliyle değil hayvansever bir dernek vs eliyle yapmak gerekiyor. pitbul barınağa girerse bütün hayatı orada geçiyor çünkü. sahibi saçma bir insan diye hayvanın hayatı boyunca dört duvar arasında kalması adil bir çözüm mü sizce?

Hayvanın vukuatı yoksa bir şey yapamazsınız. Adam tekin değilse ve hayvanı vahşi olması için suistimal ediyorsa kanıtlanırsa bir şeyler olabilir belki.

pitbul cinsi olması o hayvanın evinden koparılması için yeterli mazeret değil.
eğer şiddete teşvik ediliyorsa o zaman evet hayvan hakları için mücadele eden derneklere ulaşmayı denemeniz daha insani olacaktır.

İyi arkadaşlık eşliğinde başlayan ev arkadaşlıkları genelde küfür kıyamet biter. Eğer maddi sıkıntın yoksa kesinlikle tek başına yaşa, hem tecrübe olur hem de kafan rahat olur.

Maddi sikinti yoksa kendi evine cik

paran varsa tek başına çık.

4 öğrenci o evde kesin bir sıkıntı çıkar. kanlı bıçaklı ayrılınır.
sıkıntı çıkmazsa ev ahıra döner.

misafir gelen bir çocuk için kedilerin sıkıntı oluşunu anlayamadım, kapatırsınız en kötü ihtimal, tırnaklarını kesersiniz, çocuğun oynamasına izin vermezsiniz. eninde sonunda bir çözüm yolu bulunur.
bir sürü kedi sahibi kedileriyle beraber kendi çocuklarını yetiştiriyorlar.
neyse ama sorunun cevabı kendi evin bence.

eğer imkanın varsa tek başına çık. kedilerin ve annenle daha mutlu olursun inan bana. bir arkadaşın yanına çıkıyor olsaydın belki derdim ama ev arkadaşlıkları hele de bu kadar fazla insan beraber kalıyorsa uzun soluklu olmuyor, birçok arıza çıkıyor.

ben de geçen yaz tek başıma eve çıktım bu yüzden kesinlikle tek çık diyorum. ben de 6 sene yurtlarda kaldım ve şimdi evimde olmak o kadar iyi geliyor ki. çok rahatım. kedim de var. yaşayıp gidiyoruz. imkanın varsa böyle bir fırsatı kaçırma. hem aynı evde yaşamak için 4 kişi gerçekten çok fazla.

@once, sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum. dördümüz de ders çalışmayı seven öğrencileriz ve karakter olarak sakin insanlarız.

@sibertenik, kedilerim birbirini kovalarken yatmakta olan kuzenimin gözünün 1-2 cm uzağından geçmişler. evet, tırnaklarını törpülemek bir çözüm ama anlatamıyoruz bazı insanlara. yine de kedilerimi bi 3 sene daha aileme yükleyesim yok.

tek çık.

4 kişi yaşanmaz bi evde. hem arayı bozmamış arada bir ev partisi yapmaktan öteye geçmemişş olursun.

başka ev arkadaşı da bulabilirsin istersen ama annem gelecek diyorsun.

kedini bırakma.

kendi evin en rahatı, en yakın arkadaşların da olsa, hiç kavga etmeyecek de olsanız rahat olmuyor, keşke imkanım olsa da tek eve çıksam.

Hayallerini yikmak istemem ama seni yanlarina cagirma sebepleri seni cok sevmeleri degil ekonomi amacli, 3 kisi yanina 4.yu acayip sevdiginden filan istemez yani, e maddi durumun da iyiymis odemeler aksamaz diye sana sormuslardir, ha seni sevmeleri de arti bir etki olmustur ama soyledigim sebep kadar degil. Hatta "beni cagirmalarina cok mutlu oldum" diye dusunecegini bilecek kadar taniyorlarsa da tam bicilmis kaftansin. Sen olmasan en son internete cevreye ilan verecekler sonucta, cok da mutlu olunacak bir sey degil yani. Simdi olaya duygusal yaklasip 4 ay sonra pisman olacaksin.

4. Olmami istedilerden sonrasini okumadim(ciddiyim)

4 kisi asla olmaz bi evde

@neferkitty, biraz acımasız bi cevap oldu ama kafamın bi köşesinde var olan düşünceler bunlar.

Tek çık.

ABD polisinde olanı kastediyorsanız, onu alamazsınız. Sadece ucundan elektrik çıkanı söylüyorsanız, görüntü olarak caydırıcı olsa da kıyafet üzerinden kolay kolay etkisiz hale getiremez. Ucunda elektro şok bölümü olan demir coplar var, en azından daha efektif.

Not: Hiç biri yasal değil. Bununla birisine zarar verirseniz silahla adam yaralamadan hakkınızda işlem yapılır, hayatınız boyunca ruhsatlı silah alamazsınız. Bulundurması da yasaktır.

bunlar kesin bilgi mi? çünkü bir çok sitede şöyle bir örnek var: elektroşok cihazı çatal gibi düşünülebilir. eğer siz çatalı birine saplayıp zarar verirseniz "suç" işlemiş olursunuz. ama amacına göre kullanırsanız her hangi bir sıkıntı yoktur.

bir de siz izlediniz mi bilmiyorum. türkiye'de geçtiğimiz aylarda bir kavga videosu vardı. tek başına kalmış bir adam ve en az 20 kişi üstüne yürüyordu ve hepsini tek hamlede kaçırıyordu adam elindeki şok cihazıyla. açıkçası oradan etkilendim. yoksa biber gazı daha mı iyi olur sizce ?

20 kişiye karşı kullanmak yasal olarak sıkıntı olmaz. Şöyle ki çatalla yemek yiyebilirsiniz ama elektro şok cihazının amacı bellidir.

Silah kategorisine girdiğinden bulundurmak suç oluyor. Bir şekilde yakalatırsanız yapabileceğiniz en iyi şey polise düzgün bir dille durumu anlatmak ve anlayışlı olmasını ummak.

Google'da "silah bulundurma ruhsatı" yazarak gerekli bilgileri bulabilirsin, EGM sitesinde de mevcut.

Ama kendi silahınla pratik yapmak için de poligona gitmek gerek. Arazide falan sıkarım diyorsan, herhangi bir şikayet durumunda hakkında işlem yapılır silahına el konur ve bir daha ruhsatlı silah alamazsın.

bodyforumtr ye bi goz at, orada adminin evde dambil calismasi icin guzel bir programi vardi nicki flexti galiba sabitlenmistir konu muhtemelen bulman zor olmaz.

Bir bölge çalıştıktan sonra en az 3 gün dinlenmeli. Eğer her gün çalıştırırsan güçlenmezsin, aksine güçsüzleşirsin.

benim programım şu:
6 aydır yapıyorum. toz aldım 7 kere kullandım. sattım geri. hem de 100 lira aşağısına.
tozdan uzak dur. gerçekten ona vereceğin para ile adam akıllı yemek ye.
kardiyo yapmayı unutma. sadece kilo almak kötü.
ve evet, gerçekten yavaş.
toz olmadan hele, cidden çok yavaş.
hayat tarzı haline sok.
ve çoğu insanı dinleme. herkes bir şeyler söyler.
her gün çalışma. bilinen en kesin şey " o kas dinlenecek "

split program var. yani ayrıştırma. bunu bile tartışıyorlar. herkes her şeyi tartışıyor.

not: 3 yıl içinde arkadaşım mükemmel bir vücut yaptı. ve sıfır toz. öyle yemeklere falan da abanmadı. hayatının merkezi olmadı. hobiydi onun için. haftada 3 gün gitti hep. ben de 7 aydır yapıyorum. büyük bir gelişme olmadı. ama yine de iyi olduğumu düşünüyorum.

1.Gün Göğüs - Biceps // 2.Gün Sırt - Triceps // 3.Gün Omuz-Bacak // 4.Gün Biceps-Triceps
GÖĞÜS: Bench press, Dumbbell Fly, Incline Barbell Press, Pullover
BICEPS: Barbell Curl, Preacher Curl, Hammer Curl, Concentration Curl
SIRT: Barfiks, Lat Pulldown, Seated Cable Row, Dumbell Rowing
TRICEPS: Bench Dips, Close Grip Bench presss, SkullCrusher
OMUZ: Shoulder Press, Lateral Raise, Dumbell Front Raise, Barbell Upright Row, Dumbell Shrugs
BACAK: Squat, Leg press, Leg Extensions, Leg curls, Calf raise

bazı hareketleri büyük ağırlıklarla yapmak imkansız zaten. moment kuralları gereği. dumbbel fly denen şey ise o kırmadan yana yaptığın mesela.
bir ağırlık merkezin olduğunu düşünüp hareketleri ona göre kafanda canlandır abi. mesela oxygen-agility.s3.amazonaws.com
bunu yapacaksan da, ayaktasın, arkaya verdiğin dambılı gözle kontrol etme şansın yok. biraz fazla kaçırdığında toplayamaman normal. toplamak için hareketi maksimum "menzilde" yapamaz, yarım kırarsın dirseği bu sefer hareketin faidesi olmaz. (serbest çeviri bu "menzil", gavur buna range of motion diyor ROM diye kısaltıyor. belki türkçe fitness lügatında başka adı vardır, ama neticede mühim bir mefhum)

Split programlar çok gerekli değil senin gibi yeni başlayanlar için, onun yerine haftada 3 gün tüm vücut çalıştır daha faydasını görürsün.

Ayrıca kafana göre program yapma, internetten çok kişi tarafından bilinen, sürekli gözden geçirilen programlar var, onları uygula.

İyi beslenen iyi dinlenen iyi çalışan genetiği iyi olan biri 1 ayda 250/300 gram kas inşa edebiliyorsa şanslı demektir.

Hep öyle.

festivallerde tuvalet iptal, ama düz grup konserleri filan varken öyle bir sıkıntı olmuyor.

hep böyle leş
dışarı çıkıp hemen arkada bulunan maçka parkındaki Sağlık AŞ tuvaletini kullanmak daha mantıklı ama epey sıra oluyor orada da.

Erkek için mantıklı bir yer olmuyor da kızlar için daha iyi orası.

Yeni ortama alıştığından olabilir. Bir de erkek kediler bazen bir şeye sinirlendiğinde yapıyor sağa sola.

mama ile kumunu farklı yerlere koyun.
örneğin kumu kuytu yere alın.
banyo olabilir, balkon olabilir.

daha önceki duyurunuzda da aynı şeyi söylemiştim, yeni bir ortama giren çinçilalar bunu yapar son derece normal. bir haftada geçecek bir şey değil ilk birkaç ay sabretmeniz lazım. eğer eşiniz bunu sorun edecekse size alışmadan yuvalandırmanız en hayırlısı olur.

"çişini yaptığı yerleri temizleyin mümkünse çamaşır suyu ile fln ve o bölgede kendisine mama verin, yemek yediği yere pislemez " diye bir yazı okumuştum. bir de koca karı ilacı gibi olabilir ama kedinin burnunu çişini yapacağı toprağa sürtmek gibi bir inanış var.

(git: 333853)

şu duyuruda kuma alıştırmak için farklı bir yöntem denenmiş. okumanızı öneririm.

öncelikle çamaşır suyuyla falan silmeyin. mama yediği yere de işeyebilir gayet ayrıca. kedinin burnu da işediği yere sürtülmez, o köpeğe yapılan bir şey ki son derece batıl, sadece hayvana işkence etmeye yarayan sonuç alamayacağınız bir şey köpekte bile. kedi kumunu biliyor, oraya işiyorsa eğer bunu geçirmek için yapabileceğiniz bir şey yok.

bir ihtimal sistit/nefrit/böbrek taşı vs olabilir, hekiminize çiş götürün test yapılsın bir.

Gittiğin yere göre değişir;

Tabanca: Kendi silahın onların mermisi olursa atış başı 1.50-2.25 arası bir ücret olur. Mermiyi de kendin getirirsen 50 kuruş falan daha ucuza gelir.(Eğer taşıma ruhsatın yoksa bazı yerler yanında polis vs. arkadaşın olmadıkça kendi silahınla atış yapmana izin vermeyebilir) Hiç oradan silah almadım o yüzden onların silahını kullanırsan fiyat değişir mi bilmiyorum ama değişmez gibime geliyor.

Tüfek: Atış başı 2-3 lira olur. Etrafa zarar verdiği için saçma kullanılmasına izin verilmez. Yivli tüfekse normal tüfek mermisi değilse slug mermi kullanılır.

Rezervasyona gerek yok, erken saatte giderseniz daha boş olur. Yani kişi başı en az 100-150 lirayı gözden çıkarın derim tadına varmak için.

fiyat detay bilmiyorum. sadece yoldan geçerken hep tabelasını gördüğüm için. altunizade de bi tane poligon var diyebilirim. google a altunizade poligon yaz çıkar detayları.

Sokağımın başında bi' poligon vardı. E-5 üzeri Beşyol durağında hemen.

En az 10 mermi atıyorsun, 30 liraydı. 5, 10, 15 ve 20 metrelik mesafeler var, ayarlanabilirdi. Silahı onlar veriyordu. Geçen hafta kapandı ama bu dükkan.

50 tl karşılığında bi tane atabilirim, tıpçıyım hayati zarar vermemeye dikkat ederim ;_;

ben 25 tl ye ikinize de atarım tıpçı değilim ama tecrübeliyim

Ben bugune kadar hiç kavga etmedim ama bende bi denerim

20 TL'ye yaparım. avukatım. gene de suç olduğunu bilirim.

Aa niye ben para vercem be, hiç yumruk yememiş gencecik bir yüzüm var siz para verin ;_;

10 tlye anlaşalım maksat gönlün olsun

kavgaya girmek gercekten cekinilecek bir olay diye dusunuyorum. Dis/disler kirilabilir,burun hasar alabilir vs bunlar gecebilecek seyler ama sonu cok kotu olabilecek durumlara gidebilir.Misal 3-4 sene once taksim'de tinerci cocuk tarafindan oldurulen bordo bereli, kavga ediyorsun,elinde alet vs yok ama karsi tarafta ya varsa ve sana karsi kullanirsa. bu aleti sana karsi kullandi sonra olmedin ama sakat bir sekilde hayatina devam etme ihtimalin var. dedigin gibi saglam bir yumruk yedin beyin kanamasindan gidebilirsin ve ya yere dusup boynunu kirip olebilirsin ve ya omur boyu altini bezlemek zorunda kalabilirler.

Kavgaya girilebilir ama kiminle ve ne sartlarda kavga ettigini bilirsen.

Ben 10 lira veririm, 10 tane atarım. Tıpçıyım. Hayati zarar vermem ama sakatlık çıkabilir. Şaka bir yana yüz kemiklerin kırılırsa kör olabilirsin. Arkadan sert bir şeyle vururlarsa ölebilirsin, o filmde dingiller silahın kabzasiyla vuruyorlar ya.
En basitinden çeker bıçağı takar birisi görürsün. Girme kavgaya manyak manyak insan dolu etraf.

10 lira geldi arttıran yoh mu?

50 tl veriyorum üste 5 yumruk için hayati tehlike veririm, sonrasında ilkyardım yaparım. bu arada çok iyi de pazarlık yaparım dikkat ettiysen ;_;

Yumrugun geldiği taraftaki gözde bi yamulma olmuo. Hafif bi sarstinti oluo.
Beyin ters dönüp. Sonrasına sende sallion denk gelir diye. Ama o yamuklukta boşa gidio. Kolun cikio fela.

O yüzden ilk yumrugu yeme. Direk yapıştır.

shotgun, 50 lira alacaklıydın şimdi bir de üstüne para alıyorum asdasfghjq. Ama ilk yardım beleşse güzel teklif arttıran yok mu?

ingilizce öğretmeniyim, sana ingilizce küfür ederek vurabilirim. ingiliz veya amerikan aksanı hiç farketmez. (herkes meslekten girmiş)

zbrs, Öyle yaptım zaten şimdiye kadar hocam.

Boksörle veya ciddi anlamda buna yönelik çalışan birisiyle karşı karşıyayken yersen sorun çıkabilir evet. Bazı burun kırılmaları çok ciddi hasarlar verebiliyor kafa ve beyin bölgesine.

Olası bir durumda kendini geri çekme, darbeyi hafifletme, savuşturma, karşılık verme gibi alternatifler var. YouTube'da bununla ilgili epey training videosu mevcut.

yollarbenibekler, evet işte bu teklif güzeldi. role play de yapabilir miyiz? yüzünü siyaha boyayıp bi anda ara sokaktan fırlayacaksın. ben sana "eyyy dostum senin sorunun ne" diyeceğim ve sen de cevap vermeden yumruklayacaksın.

tabi ben yerdeyken ingiliççe nutuk çekebilirsin.

sl78, aynen ama animal gelmeden kaçmak lazım awkdljad ;_;

Bir tanıdığım sokakta adama kafa attı, adam yere düşüp kafasını kaldırıma vurdu öldü. 5 sene önce 25 yıl almıştı en son, indirim falan aldı mı ne oldu bilmiyorum. Bunu duyduğumdan beri çok hayati olmadıkça kavga etmeme taraftarı oldum.

Wing tzun cu hatta uzakdoğu sporu ile ilgilenen biri olarak ölümüne teknikli yumruk atar burun kemiğini beynine gönderebilirim.
-bu cümleden sonra gelip gönül işi duyurusu açarım, duyan eden herhangi er kişi benimle olur mu direkt topuk-

Öyle teknikler var ki çene kemiğini kırar burnunu kırar. Uzun yıllarını veren birisi ise gözüne atarsa gözünü kurtaramayabilirler gibi sanki. Dişler elinde kalır.

Boyun kırar mi boyuna güzel yumruk gelirse kırabilir sanki de




O kadar büyük kavga da ne işin var?

Ha beleşe yapıyoruz biz :d maksat idman olsun.

hiç elektriğe çarpılmadıysan 5 liraya çarptırırım.
fazla akım çekmiyceksin ama. malum beleş değil.

indescribable, hayati olmadığı sürece kavgadan kaçmaya çalışıyorum da acaba cidden hepimiz camdan yapılma mıyız yumruk yemek ne kadar kötü olabilir ki diye soruyorum. (bıçak, silah taşıma olası olan durumlardan bahsetmiyorum tabikisi)

ayrıca beleşe yok artık shotgun 50 veriyor üstüne bir de ilk yardım. ne güzel stres atarsınız işte :D

titiraprap, kendi kaçak elektriğimizi çeksek indirim var mı?

oddyseus bence elektrik işine girme abi ben bir kez ciddi anlamda çarpıldım ve hala unutamıyorum nası bala g.te yaşadığımı

merak etme shotguncım titiraprap işinin ehli gibi duruyor.

vururum yere düşmeden cebine 30 tl ni koyar paşa paşa uzarım,uyandığında mahçup olma diye.

@shotgunwoman
ekmeğimize mani olmasana kardişim :)
sen amatörce çarpıldıysan biz napalım yani.

o değil de dayaktan sonra insana bir rahatlama, huzur geliyo ki sorma.

Hahahha şuraya kırmızı nokta kuşağı bi duyuru atsam bu kadar tutmazdı. beni şaşırtıyosunuz gençler. 1000+ okunma 30+ cevap nedir? Ne stres atmaya meyilli bir toplulukmuşuz

Hayatimda yalnizca 1 kere birine saglam bir yumruk atmaya kalktim. O da duvara geldi, elimi 15 gun kullanamadim. Aklma gelince elim acidi su an, o derece. Ben de yumrak atmak nasildir onu merak ediyorum.

Riskli tabi yumruk yemek. Burun cok kolay kirilir zaten. Kaldi ki yumruk olen bile var.

bedavaya bel altı bıçaklarım.

bir kere gözüme yemişliğim var. bi süre gözün kısık geziyorsun işte :/

işinde profesyonel birinden yumruk yemedigin sürece boynun kırılmasına ihtimal vermiyorum, ama burun o konuda biraz narin oluyor. tabii akıllı bi adamın burnuna yumruk alacağını da düşünmüyorum :/

çok yedim, çokta attım.
burun, elmacık ve dişler, ciddi sağlam bir yumrukta hatrı sayılır kırılma ihtimali olan kısımlar.
kulağının altına yumruğu yer yemez düşüp bayılanı da gördüm.

kavga ederken karşındaki kişiyi tanımıyorsun sonuçta. kimsenin alnında sağ kroşesi öldürücüdür filan yazmıyor.
70 kiloluk pek de birşeye benzetemediğin ince yapılı bir boksörden sağlam bir yumruk yeyip ağzını-burnunu eline alma ihtimalin de var. ama zebellah gibi adamların da elini yumruk yapıp bileğinin içiyle vurarak sana bir an "anne dayağı"nı anımsatma ihtimali de var.

ayrıca kavga etmekten tamamen çekinmen yararına olur. bir an gaza gelip biriyle kavga ettiğin zaman neyle karşılaşacağını bilemezsin. Kimse sana haydi dostum çıkar ceketini seninle yumruk yumruğa dövüşelim demeyecek. Bıçak, şiş, silah, elektroşok, biber gazı aklına ne gelirse kullanıyor insanlar.

'tıpçı' değilim.

liseden mezun olduktan 1 sene sonra 4 arkadas ziyarete gitmistik hocalari. kantine girerken bir alt donemden olanlar icimizden kisa ve sisman olana omuz atti. o bir sey dedi, digeri itti, ben de noluyo amk diyip onlari itince haydaaa 3 vs 25 kavga basladi (tekimiz sut cocugu oldugundan kosede kalip gofret yedi.)

yemin ederim acaip guzel bir olaydi, nasil olsa bicak falan yok, maksimum yiyecegin dayak. zaten kavga etmeyi bilen yok, mal mal tekme atma derdinde millet. bir iki kisiye yumruk caktim, dinmeye yakin bir tane de ben yedim yanagima ama nasil guzel geldi. resmen bir hos oldum, kendime geldim. sinir stres gitti.

kavga bitti, eve dogru yuruduk, gule oynaya. evde kavga sonrasi cozumlemeler ve gulusmeler. herkesin ortak fikri acaip rahatlayip, stres attigi yonundeydi.

bicak falan olmayacaksa, olum tehdidi yoksa kavga cok guzel stres attiriyor. yumruk yemesi bile zevkli. bir anda bosaliyorsun.

yasin 30 a yaklastigi su gunlerdeyse turkiye'de kimse beni kavga ettiremez. hic kimseye dayilik yapmam, isterse anama sovsun. sikimde olmaz, kacarim. o boktan ulkede yasanmaz, ne diye kendimi riske atayim. kacin kurtulun.

zirve yapalım herkes bi tane vursun şuna destekli

Bedavaya atarım ama vasiyetine adımı yazacaksın.

Yine çok değişken bir soru. Ankara merkezde aradığımın ertesi günü geldiler bağladılar. Kurumdan kuruma, bölgeden bölgeye değişir eminim ki. 1 haftayı bulanlar da olmuştur, ama sıradışı bir durum.

nerden bağlattığına da bağlı. evde kimse olcak mı sonra mesai saatlerinde?
ben geçen çarşamba başvurmuştum, dün eve gelmişler ama evde kimse yok. tekrar çağırdım. evde birileri varsa muhtemelen 1 haftayı geçmez.

bir iki gün içinde sizin evde olma durumunuza göre bağlıyorlar.
zaten başvuruyu yaptığınızda elinize, bana olduğu gibi size de, modemi verebilirler.

Bina sıfırsa veya daha önce internet kurulmadıysa 1 haftayı bulur. Başka türlü bulmaz.

istanbul'da sonraki gün gelmişlerdi

Benim 1 ay'ı aşan bir çile sonucunda bağlandı, hizmet sağlayıcı ve altyapı sağlayıcı arasındaki iletişim hatalarını ben hallettiğim halde böyle oldu.
Dava edecektim ama abonelik ticarethane/iş yeri için olmadığı için fazla tazminat alamazsın mahkemeden dediler.

Mekik çekmek göbek eritmez. Her gün çekmek de yarardan çok zarar verir. Haftada 2-3 gün çekmek en iyisi.

koş forrest koş..
mekik yağların altında kas kütlesi yaratır, günde 500 de çeksen o yağları eritmenin yolu kardiyodur. yağlar gittiğinde kas kütlesi meydana çıkar o zaman ben oldum dersin.
tavsiyem yüzme, koşu veya herhangi efor sarfettirici spor. Bunların yanı sıra barfiksi de tavsiye ederim hocam göbek gidince omuzlar da meydana çıkar boy da var zaten tamamdır.
diyete devam.

Kardiyo + protein ağırlıklı beslenme + mekikle çok geçmeden düz ve sert bir karna sahip olabilirsiniz.

Bende sadece kardiyo var, benimki düz ve bingil bingil mesela.

Mekik çekme, mekik çekmek omurga anatomisine çok ters bir hareket. Karbonhidrat alımını düşürüp protein ve yağ alımın artırarak beslenme işini hallet, her gün birkaç saat yürüyerek de kardiyo meselesini hallet fakat en önemli olaylardan biri ağırlık çalışmaları. Ağırlık çalışması yapmadığın takdirde kas hacmi düşük skinny fat tipi bir vücudun olur. Olmaması için ve daha agresif bir yağ yakımı için ağırlık çalışmak şart.

(bkz: ketojenik diyet)
(bkz: hiit)

xiaomi piston
urbenears medis

d&r da kulaklıklarda indirm var sennheiser cx275s de onların arasında haber vereyim dedim
www.dr.com.tr

CX-300 II de oldukça başarılı.

xiaomi piston 2 +1

Her gün 10 km. yürüyorsan yağ yakarsın, haftada birkaç defa ağırlık antrenmanı yapmak sana Jason Statham gibi bir vücut vermez. Haftanın 7 günü çalışsan da o tip bir vücudunun olacağının garantisi yok. Fakat dambılı salonun bir köşesinden diğer köşesine taşımak bile vücudun için faydalıdır. Tüm bunlarla birlikte önemli olan beslenme. Beslenme dandikse her şey boş.

Vücut yapmak istiyosan bu işin %70 i beslenmeden geçer.

Her gün 10 km yürümek başlarda yağ yakmana yardımcı olurken zamanla eski etkisini yitirir. Ağırlık antrenmanı yağ yakımı için çok daha faydalıdır.

Ama genel olarak yürümek sağlıklıdır tabi, kötü bir şey değil. 1-2 günlük ağırlık antrenmanı yine hiç yoktan iyiken üst seviye bir çalışma için yeterli değil. 1-2 günde en fazla 4-5 bölge çalıştırabilirsin, bir bölgenin bir daha çalışması da 1.5-2 haftayı bulur. İmkan varsa haftada 3-4 kere ağırlık antrenmanı daha faydalı olur.

Ağırlık antrenmanlarını arttır.

yari finale (son dort) kalacak takimlar belli olacak. o son dortlunun olacagi yari finallare final four deniyor zaten.

fenerbahce final four'a kaldi mesela. final four oynamadi.

Şuan oynanan Play-Off'lar.

özür dilerim ama yine tam anlayabildiğimi söyleyemem, "son dortlunun olacagi yari finallare final four deniyor,fenerbahce final four'a kaldi ama final four oynamadı"sözü pek tatmin etmedi. son sekiz takımın oynadığı karşılaşmalara yarı final değil çeyrek final denmiyor mu?

final four öncesi diyor zaten maçlarda yada final four a kalmak için vsvs

Madrid de oynanacak zaten f4

play-off'lar olduğunu biliyorum, benim sormak istediğim son sekiz takım ve son sekiz maç kalmışken bu organizasyona neden final four dendiği, bu terim nereden geliyor?

emin ol senden başka bu son sekiz takımın oynadığı maçalara final four diyen yok.

son 8 takım kalana final four denmiyorki. madridde olucak olana 4 takım kalıcak ona final four deniyor.

Son 8 olan Euroleague Play-Off'ları. Fenerbahçe seriyi 3-0 kazanarak Final Four'a kaldı, rakibini bekliyor. Diğer seriler de bitince geriye 8 takımdan 4'ü kalacak ve Final Four oynanacak. Şuan oynananlara Final Four denmiyor. Play-Off deniyor.

"Fenerbahçe final-four'a kaldı, ama final-four oynamadı."

Çünkü Fenerbahçe bu hafta rakibini eledi, Final-Four ise bir ay sonra oynanacak. Geçmiş zaman ve gelecek zaman.

teşekkürler tamam, konu ve basketbol cahili olduğum anlaşıldı.

Kombi basıncı normal seviyesinde mi?

evet. zaten ocağa da gaz gitmiyor.

bölgede basınç düşüşü olabilir. müşteri hizmetleri bu saatte çalışmaz. 187'yi denediniz mi?

cevaplar için teşekkürler, 187 20 dakika içinde halletti.

LYS-5 5-10 gramer sorusu hariç YGS Türkçe ile aynı yapıda olur. Önemli olan kelime dağarcığı ve okuduğunu anlayıp yorumlayabilme. Yani eğer ki kursa gidersen sana bu yetenekleri katması gerekir. Bu özelliklere sahipsen LYS-5 aşırı zorlamaz.

kursla olacağını sanmıyorum, dersaneye gitmek daha mantıklı çünkü orada direkt olarak sonuca yönelik gidiliyor. konu konu işleniyor, her soru tipinde dikkat etmeniz gereken detaylar veriliyor vesaire. şu anki seviyeniz ve tabii istediğiniz okul da önemli... ygs puanınız iyiyse, ingilizcede çok iyi puan yapmasanız bile tercümanlık bölümüne girebilirsiniz. her okul boğaziçi değil sonuçta, mezun olurken past continuous tense'in ne olduğunu bilmeyen arkadaşım şu an devlet üniversitesinde karşılaştırmalı edebiyat okuyor misal. yine de tercümanlık bölümünün genel olarak diğer dil bölümlerine kıyasla daha yüksek puanlı olduğunu eklemek lazım.

kaybedeceğiniz bir şey yoksa deneyin ki bence yok, ama tercümanlık okuyunca çok para kazanacağınızın ya da eğleneceğinizin garantisi yok. ortalık tercüman dolu zaten. ayrıca ufak tefek kağıt işlerini insanlar hep üniversite öğrencilerine yaptırıyor artık. iyi bir okul ve iyi bir çevre şart bence tercümanlıkta ilerleyebilmek için. ben de çeviri işini çok sevdiğim halde hiç girmedim o topa, italyancayı seçtim sülalem raad. gerçi burda da mezun olunca kimse iş vermiyor, yine senin tırmalaman lazım.

son olarak neden kurs değil de dersane, onu açayım. size kursta genel ingilizce bilgisi verirler. yine konu konu, parça parça öğretirler ama lys'de soru geldiği zaman şaşırabilirsiniz. siz A'yı öğrenmişsinizdir ama lys'de B sorusu vardır örneğin. ingilizceniz advanced seviyesinde değilse, ingilizce biliyor olsanız dahi soruda şaşırabilirsiniz. eh ingilizceniz o seviyedeyse zaten hiçbir yere gitmenize gerek yok. eğer değilse, dersanede ingilizce öğrenmek daha iyi. çünkü dediğim gibi, onlar size "A soru tipi şu şekilde. A sorularını cevaplayabilmek için de bu konuyu bilmeniz lazım" deyip, kafanızda eşleştirerek öğretecek. sınavdaki soru tipleri de şu şekilde, işte dersanede mesela buna yönelik sayısız test çözdürecekler size, kursta böyle bir şey yok,

www.okulrehberlik.com

Açıköğretim lisesi mezunuyum, okulda falan doğru düzgün ing görmedim yani. Kursa gittim ama bana bir şey katmadı çünkü grammer ağırlıklı gidiyordu onu da çalışmaya kıçım yemediği için kafam almıyor. 4 Sene önce bir şey anlamazdım okuduğumdan, bir metin yazmam gerekse başkasından rica ederdim. Geçen sene 61 doğru yaptım lys-5'te. Tek yaptığım şarkı dinleyip sözlerine bakıp ezberlemek, alt yazılı dizi film izlemek. Öğrenmek için değil zevk için yaptım bunları ama merakım olduğundan bilmediğim kelime anlamlarına da bakardım. Iyi bir okulda tercümanlık bölümü için sadece bu şekilde öğrendiğin bilgi yetmez ama ciddi bir çalışma düzeni dışında bunları da yapmanı önerebilirim yani.

hayır aksine çok mantıklı olur. fitness salonuna gitmeden bence en azından bir ay kendine bir program yazıp onu uygulaman gerekir. Baktın seviyorsun, salona geçersin.

yorgunluk ve halsizliği açık havada koşu ile aşarsın bence. çevremde pilates yapan herkes çok memnunum, kendimi çok iyi hissediyorum diyor ama ne hikmetse bir müddet sonra bırakıyorlar yapmayı. ben hiçbir zaman onlar gibi hissetmedim. ve ben de bir süre sonra bıraktım :)

vücutta çok sıkıntı yoksa, bir ya da daha fazla arkadaşla bisiklet gezisi yapmak da iyi gelebilir.

Evde yapılan programda ne motivasyon olur ne de verim olur. Ayrıca eğer bu konuda bilgili değilsen kendini sakatlaman çok olası. En iyisi spor salonuna gitmen.

Saçma saat dilimlerinde çalıştığım için spor salonuna sürekli gitme şansım çok düşük. Evde pilates yapmaya niyetlenip gerekli bütün malzemeleri satın aldım. Kafama yatan birkaç video ile başladım ama hantallıktan sanıyorum biraz zorlandım. Biraz daha temelden başlamak lazımdır diye standart ısınma egzersizleri yapmaya başladım. Birkaç hafta günde 25-30 dklık egzersizden sonra temel squat ve aletsiz pilates egzersizlerine başladım. Kademe kademe gidince hem bedensel hem psikolojik olarak zorlanmadım. Şimdi pilatese devam edeceğim. Motivasyon ve verim kısmı insanın kendisiyle alakalı bence.

Salona yazıl, evde devamlılık zor.

winners and losers?

American Horror Story 3. sezon.

yok o değil. oradaki kızlar gençti bir de şişman olan çekik gözlü esmerdi biraz. komedi değildi, bilim kurgu, gizem gibi bir şeydi.

@once teşekkür ederim, bulamamıştım bir türlü :))

Normal. 1 haftaya bir şey kalmaz.

aynen başlarda ağrı normal. tek günde kanal da normal ben de hep bir günde yaptırdım.

10 yıldır derken kuş mu 10 yaşında yoksa toplam 10 yıl mı tecrübe sahibisin? Eğer kuş 10 yaşındaysa doğaldır sonuçta ömrünün son zamanlarına gelmiş, benimki de 11 yaşında daha önce hiç çıkartmadığı garip sesler çıkarıyor 10 aydır falan. Eskiden hep konuşurken artık çok az konuşuyor. Eskisi gibi hareketli de değil. Yaşlılığına bağladım ben.

İki gündür bizimki de böyle, mevsimsel galiba.

Kus 3 yasinda erkek, saglikliydi baya, arkadasimin kusu da benzer sekilde garip davraniyormus

bu sabah veterinere götürdüm, üst solunum yolu enfeksiyonu varmış, yemek yememesinden dolayı zayıflamış ve halsiz kalmış, saklanması da içgüdüsel olarak kendisini korumak içinmiş.

3 gün antibiyotik iğnesi yapılacak, şansımız yarı yarıya dedi ama inşallah daha fazladır ve iyileşir..

Kandaki alkolün temizlenmesi için vücuttaki suyun büyük bir kısmı sisteme bırakılıyor, buna kaslardaki su da dahil. Kaslardaki su alkolün temizlenmesi için kullanıldığında su elektrolit dengesi bozuluyor, bu da bu tür kramplara neden oluyor. Bol bol su için.

Yeterli su almıyordur vücudun. Su iç yaşamazsın.

Mevcut DNS ayarlarını sıfırlayıp tekrar dener misin??

Edit: Aşağıdakileri de kullanabilirsin..

209.244.0.3
209.244.0.4

Hotspot Shield kuruluysa kaldırabilirsin, düzelir.

@ekim:
otomatik olarak aldaydı. verdiğin dns'leri girince hiçbir siteye giremedim bu sefer.

@önce: yok hotspot shield kurulu değil.

merak ediyorum sözlük ve duyuru nereden torpil bulmuşlar da gayet güzel çalışıyorlar :)

Sadece yurt dışı kaynaklı sitelere giremiyor olabilirsin belki. Proxy, VPN, DNS ile alakalı olabilir.

biraz yavaş da olsa thy.com'a, pegasus havayollarına, vakifbank'a girebiliyorum, ama üniversitelere, gmail'e, imdb'ye giremiyorum. yurtdışı yurtiçi gibi bir fark tam olarak göremedim.
ayrıca teamviewer deaktif; ve wireless çekiyor görünüyor ama wireless ile de aynı sorun devam ediyor.

hatta ösym'ye bile girebiliyorum.

rock band çıkacak ps4 için, henüz çıkmadı. ps3 için de bu aparatların üretimi durduğundan fahiş fiyatlara satıyorlar.

merak edip araştırdım. guitar hero henüz ps4 için çıkmamış, 2015 içinde bir ara çıkacak demişler. sadece gh oynayacaksan ps3 al. yok, başka şeyler de oynarım diyorsan ps4 alıp pusuya yatabilirsin.

sadece gh oynamıycam. peki gh aparatlarını nerden satın alabilirim baktım teknoloji mağazalarında yok. en azından fiyatlarına bakıp bi fikir oluşturayım kafamda, çok aşırı pahalıya patlıycaksa altından kalkamam :)
@passion
öyle olcaksa ps 4 alır yoluma bakarım tabii. @virgul

sanalpazar'da bir set var 1099 tl. ps4 alıp beklemek en mantıklısı bence sdfsdfs

PS3 için GH aparatları Kadıköy'de vs. bulunur, büyük mağazalarda bulamazsın.

PS4 için şimdilik tek alternatifin Rocksmith. Onda gerçek gitar kullanman gerekiyor.

Guitar hero çıkmıycak diyorlardı bi ara.
Ps2 var bende sadece gh için almıştım. Memnunum yani yapıyo işini. Gitarı da eğlence dünyasından aldım tasco mu neydi adı ondan aşırı derecede memnunum. Bir de şöyle birşey var yalnız oynuyorsan çok uzun değil bu oyunların ömürleri. Özellikle istediğin bir gh oyunu yoksa tasco bir gitar alıp bilgisayarına world tour ve legends of rock indirip deneyebilirsin. Açıkçası ben gh için 1.5 milyarlık bir yatırımı mantıklı bulmuyorum. Oynıycağın diğer oyunları da yazsan keşke. Ona göre bir şeyler söylesek. Rocksmith efsane bi oyun gerçekten. Ama bilgisayarda da oynayabileceğin için ona göre hareket etmek mantıksız sanki.

duolingo.com

Site daha çok konuşmayı öğretiyor, grameri fazla yoğun değil. Ama konuşmayı öğrendikten sonra grameri öğrenmek en fazla 2-3 hafta alır, o yüzden bence iyi bir site.

akıllı telefonun varsa duolingo indirip sistematik olarak çalışabilirsin.

lütfen barınaktan al.

senin de dediğin gibi köpek alıyorsan artık bir çocuğun varmış gibi düşüneceksin. benim fransız mastiff cinsi köpeğim var büyük bir ırk. şuan 5 aylık olacak ve benden ağır kilosu neredeyse. gece üstüme çıkıp uyuyor nefes alamıyorum, kıpırdayamıyorum :)
evin içinde büyük köpek zor, küçük bir köpek olsa daha iyi olur. bir de 7 aylık hatta 1 yaşına gelene kadar çok kötü ısırıyor, bir keresinde ağlattı beni. şuan bıraktı ısırmayı artık, sadece oyun amaçlı acıtmadan ısırıyor. acayip hareketli iki dakika yalnız bıraktım, bir odadan başka odaya eşya taşımış, saksıları devirdi ve tuvalet kağıdı parçalayıp etrafa dağıtmış kalanını da yiyordu. bir keresinde de 2 tane çorap yuttu :))

Büyük ırk dediklerin kangal falan bu arada, sen evde bakacaksan en fazla orta ırk köpeklere bakmalısın.
Barınak+1

evde kopek beslenmez.

lutfen hayvana bu kötülüğü yapmayın.

kendinize de.

@cok ilginç adam, bunu bilinçli mi söyluyorsun? ben de eskiden öyle biliyordum ama dışarıdansa eve daha uygun ırklar varmıs

Evde köpek beslenir. Ama hayvanın enerjisini boşaltma imkanı sağladığınız taktirde. (Günde en az 2 saatlik uzun yürüyüşler ve oyunlar ile)

Bazı köpekler ortam olarak bahçede yaşar; kangallar, akbaşlar, kafkas çobanları gibi.
Bazı köpekler bahçeyi tercih etse de evde yaşayabilir; Golden Retriever, Labrador, Dogo Argentino gibi.
Bazı hayvanlar hem bahçede hem evde yaşayabilir; Dobermann, Rotweiller gibi.
Bazı hayvanlar bahçede yaşasa dahi gece oldu mu aile yanında olmak isteyebilir, veya enerjisi boşaltılması şartıyla evde rahatça yaşayabilir; American Pİtbull Terrier, American Staffordshire Terrier, American Bulldog gibi.

Ama her köpek evde de yaşasa bahçede de insana(sürüye) ihtiyaç duyar. Köpekler özgür hayvanlar değildirler, kurallara ihtiyaçları vardır. Kuralsız başıboş bir köpek kendini sürüsünden dışlanmış hissedip sürünün(ailenin) dkkatini çekmek için ortalığı parçalama, havlama gibi zararlı, kendi kuyruğunu kovalamak gibi obsesif alışkanlıklar edinebilir. Yani bir köpeğin bahçeyi tercih ediyor olması, bahçede tek başına mutlu mesut yaşayabileceği anlamına gelmez. Bu sebeple 1. şıkta belirttiğiniz aşağıya bağlama opsiyonu pek akıllıca değil.

Genel bir yanlış bilinen; köpeğin sizinle aynı ortamda yatması hoş bir şey değildir. Kesinlikle onu geceleri (yavruluğu geçtikten sonra) yatak odanıza almayın. Hele yatağınıza hiç almayın. Sizi lider değil takipçi olarak görür. Bu da hırçın, inatçı, etrafına zarar veren bir köpeğe sebebiyet verir.

Evdeki şartları ve ortamı daha detaylı anlatırsanız elimden geldiğince yardımcı olabilirim.

eksisozluk.com ben köpek sahiplenmeden önce bu entryyi okuyup uzuuuun uzun düşünmüştüm.

1- bahçeye "bağla"manıza izin verseler de bağlamayın. eğer kendinize ait bahçeniz yoksa sadece siz başındayken ortak bahçede tasmasını açıp koşturursunuz arada, sonra sizinle beraber eve döner, yeter. ayrıca her köpek ırkı evde beslenebilir (kangal dahil).

2- günde en az iki kez yürütmek lazım, çok uzun süre tutmasın tuvaletini yazık.

3-eğer günde 5-6 saatiniz yoksa ayıracak, 3 yaş veya daha büyük bir köpek sahiplenin. enerjisini bitiremez, ilgi ihtiyacını karşılayamazsınız yoksa. (küçük ırk alacak olursanız 1-1.5 yaştan sonra olabilir eğitimi oturacak olursa)

facebook haysev.
petarkadas.com
patilen.com
petlebi.com vs siteler
sahibinden.com da olur. şehir söylerseniz belki direkt köpek ilanı da paylaşabiliriz.

bu arada köpeklerimle gayet aynı yatakta koyun koyuna yatıyorum, bi yamuklarını görmedim.

imkansız değil elbetteki beslenir, ama bu hem sizi çok zorlar hem de köpeği.

empati yapın köpekle, biri sizi eve kapatacak ve sadece tuvaletinizi yapmak için dışarı çıkaracak.

bunu da lutuf gibi görecek, hadi sıçta gidelim der gibi.

köpek çocuk gibidir, oynamak sağı solu kurcalamak ya da iş köpeğiyse kendine verilen görevi yerine getirmek ister. bunu da oyun gibi yapar, gece olunca da hava soğuksa evde hava güzelse kulübesinde yatar.

hani tam da amerikan filmlerindeki gibi.

@lazuri köpek sahiplenmekten bahsediyor. yani evde yaşamaya alışmış bir şekilde terk edilmiş bir köpekten. binlerce yıl önce evcilleştirilmiş bir hayvandan (olmayan) vahşi doğada canlı kalmasını mı bekliyorsunuz?
evde köpekle yaşanır ancak siz kendi konforunuzu düşünüp köpeği bir kenara hapsedeceksiniz köpeğe eziyet olur. barınaktalardaki tüm canlar yardıma muhtaçlar. sağlıklı olanlar da ki barınaktakilerin büyük kısmı zaten sağlıklı, terk edilmiş canlar. (bkz: #39590129) yavru köpek eğitimi uzun ilgi ister. ileri yaş (orta ırklar için 5 yaş ve üstü)daha sakin ve iletişimi daha kolaydır. tüy döktü, salyası aktı, yastığı yemiş, ayakkabıyı parçalamış, eve kaka yapmış diye tekrar sokağa atmayacaksanız hayatınızı bir köpekle yaşamak muhteşem bir şey. "sahiplenmek" diyoruz ama evdeki köpeği ev arkadaşı gibi düşünmek gerek. facebook aramasında bulunduğunuz ilin adını yazıp hayvansever gruplara bakın mutlaka ilan görürsünüz.

av kopegi kirmasi olabilir, onlar da avcilarin magduru genelde. en guzeli barinaga gidin, anlasacaginiza inandiginiz bir kopekle bir tur atin, hatta hemen de karar vermeyin bir kac kere ziyaret edin. geri birakirsaniz daha kotu depresyona girebilirler:(

alacağınız köpek eğer çok yüksek enerjili bir ırksa günlük antremanlarını uzun tutmak, çok büyük ve çok güçlü bir ırksa ağzınızdan çıkan her lafın kanun olması kaydıyla evde beslenebilir, evde köpek beslemek ne köpeğe ne de insanlara kötülük değildir.

köpek sahiplenmek gerçekten çok büyük bir sorumluluk, sadece istemek yetmiyor aynı zamanda empati yeteneğinizin(insanlarla empati yapmak değil) insan ötesi bir seviyeye gelmiş olması, hayvanla hayvan olabilmeniz ve gerektiğinde hayvan gibi düşünebilmeniz, çelik gibi bir iradeye ve sabıra sahip olmanız lazım.

kuralcı, disiplinli, tutarlı, otoriter ve kontrollü olmazsanız yukarıda arkadaşların yazdığı gibi köpeğiniz saksılarınızı da çalar, yatağınızda da yatar(ki çok büyük bir yanlıştır bu), hatta en ölümcül günahı işleyip sizi ısırabilir bile.

bu yüzden bir köpek sahiplenmeden önce kendi kişiliğinizi analiz edin ve kendinizi bir tartın derim ben, zira çocuk büyütmek çok ama çok daha kolay bişey çünkü çocuklar bir gün illaki büyürler ve sizle aynı dili konuşabilirler, 'medeniyet' ve 'toplum'a gayet de kendi başlarına bile uyum sağlayabilirler, zira bir insandan bahsediyoruz burada.

köpek ise sürekli yol gösterilmesi gereken, sizle oral bir iletişim kuramayan, kafasında 'doğru' ve 'yanlış' kavramlarını siz öğretmezseniz asla ama asla oturtamayan, tamamiyle anlık yaşayan ve düşünen bir primattır. illa çocuk metaforunu kullanacaksak köpek dediğimiz canlı hiç büyümeyen zihinsel engelli bir çocuktur.

eğer ilk köpeğiniz olacaksa ve köpeklerden ziyade genel olarak hayvanların psikolojisi hakkında deneyimli değilseniz kesinlikle ama kesinlikle büyük ırk almayın derim, küçük ırk köpek daha kolay demek değildir bu sadece küçük ırk köpek daha kolay zaptedilir, daha kolay domine edilir.

köpeğe insan gibi davranmak köpeğinize yapabileceğiniz en kötü şeydir, bu yüzden de köpek sahiplenmeden önce algınızın biraz değişmesi gerekli.

kitapcılarda köpekler hakkında yüzlerce kaynak bulabilirsiniz, 'Dog Training For Dummies' algınız için iyi bir başlangıc olabilir, cesar milan izlemenizde de çok büyük fayda var zira köpek eğitiminden çok sahip eğitimine ve psikolojiye yönelmiş birisidir.

önce araştırın, öğrenin, kavrayın ve sindirin. köpek dediğimiz varlığın psikolojisini anlamaya başladığınızda zaten hissedersiniz hazır mısınız değil misiniz, ama öncelikle mutlaka öğrenin zira köpeğiniz eve adımını attıktan itibaren oturup araştırmaya hiç bir şekilde fırsatınız kalmayacak.

sorularınıza kısa cevaplar olarak da
1- köpek ve balkon birbirine tamamen uzak olması gereken şeyler, o yüzden balkonu unutun
2- her gün dolaştırmaktan ziyade sahipleneceğiniz ırkın özelliklerini iyi bilin ve buna göre bir antrenman programı çıkarın, günlük 10 dakika kakaya çıkarmak ve günde 1 buçuk saat stabil tempoda koşu yapmak arasındaki farkı görün
3- yavru köpek yetiştirmek gerçekten bir zanaat, o yüzden yetişkin bir köpek sahiplenmek daha mantıklı görünebilir, dikkat etmeniz gereken tek nokta köpeğin geçmişi ve sicili, örneğin şekerden yapılma 1 yaşında bir golden retriever eğer iyi yetiştirilmediyse tam bir katile dönüşebilir, köpeklerde güzel ve çirkin gibi kavramlar yoktur o yüzden siz de tipine aldanıp da karar vermeyin, geçmişini bilmediğiniz (hele bir de büyük ırksa) bir köpeği ilk köpeğiniz olarak sahiplenmeyin derim.

haysev vb. oluşumları takip edebilirsiniz, genelde hayvanın geçmişiyle alakalı bir paragraf yazı yazıyorlar, o metinlerde kullandıkları dil midenizi bulandırabilir çünkü tam anlamıyla zoofili bir dil kullanıyorlar, yine de barınaktan daha sağlıklı bir tercih olacaktır çünkü hayvanın en azından ne koşullarda nerede nasıl bulunduğu hakkında ufak tefek bir fikir verir o metinler.

sahibinden vb. sitelerdeki ilanların büyük bir çoğunluğu merdiven altı üreticilerin, bir kaç numarayı arayıp test edebilirsiniz, altında kalın puntolarla 'kesinlikle ücret istenmeyecektir' yazan ilanları aradığınızda 'beşyöz löro abeğ' diyen bir hırbo açacaktır telefonu.

ilk köpeğiniz olacağı için herkesin aksine barınak yerine fci onaylı bir köpek çiftliğine gitmeyi deneyebilirsiniz, özellikle ege taraflarında bu işi hakkını vererek yapan ve ırk standartlarını koruyan gayet bilinçli yöneticilere sahip çiftlikler var, hem sizin hem de köpeğiniz için çok daha sağlıklı bir karar olur, bunu söylememin sebebi ise mix ırkların tutarsız ve öngörülemez hareketleri çok daha fazladır, hem köpeği hem de sizi yorar, diğer bir yandan ise barınak köpekleri genelde bir kamyon dolusu travma geçirmiştir ve bir köpeği bırakın rehabilite etmeyi, travmalarını ve bunların doğurduğu sonuçları çok geç olmadan farketmek bile çok zordur.

biliyorum barınak konusunda kızacak arkadaşlar olacak, nasıl ki dünya yuvarlaksa yazdıklarım da gerçek malesef, köpekler hakkında hiç bir fikri olmayan birinin barınaktan travmalı bir mix ırk köpek çıkarması hayat kurtarmak olmuyor bunu bir netleştirelim önce, klavye başında 'barınaktan al' diyerek vicdanınızı rahatlatmaya çalışmak yerine gerçekten yardımcı olmayı denemeye başlasanız keşke, zira daha önce buna benzer bir duyuruda, köpek sahiplenmek isteyen tecrübesiz bir insanın köpekler hakkında tamamen yanlış bilgiler verilerek ve resmen çocuk gibi kandırılarak barınağa yönlendirildiğine ve bununla 'ya işte geçen yine hayat kurtarıyoruz' gibisinden övünüldüğüne birebir şahit oldum, hayat kurtarmak kavramınız gerçekten çok absürd.

evde köpek beslenmez diyen arkadaşların yazdıklarını okudukca karşı komşumun cehaleti geliyor gözümün önüne, bana 'git bunu aldığın yere bırak evladım' diyen 86 yaşında bir kadının kafasıyla aynı düzlemde düşünen insanlara itibar etmeyiniz.

Evde köpek beslenmez. Köpek dediğin sosyal bir hayvandır, başka köpeklerle ve hayvanlarla sosyalleşmesi lazım. Gezip koşması lazım. Bu hayvanların milyonlarca yıldan beri süregelen bir genetik kodu ve içgüdüleri var. Kimisi av köpeği, kimisi çoban kimisi de bekçi. Bu hayvanlar kendilerini bir sürünün parçası sayarlar. Bu nedenle, evde hapsolmak, hiçbir köpeğin doğasına uygun değil. Ayrıca, bolca tüy dökerler, bazılarının salyası çok olur vs...

Ama illa da alacam diyorsanız en azından barınaktan falan alın bari de, bir köpeğin hayatı kurtulsun.

Benim ilk kopegim petshop'tandi, ikincisi sokaktan.
Su an soyle soyluyorum ilki icin, keske petshop'tan hic alinmasaydi.
Ikincisi icin sunu soyluyorum, keske daha cok sokaktan sahiplenebilsem.

Bir de bu kadar basit mi yani, barinaktaki butun kopekler travmalidir o yuzden ciftlikten alinmalidir demek. Ben buna reklam olarak bakiyorum, kusura bakmayin. Heralde tanidiginiz biri var.

Sokakta dogup buyumus bir hayvanin vucut dili, sosyal yasami, ciftlikteki bir hayvandan daha iyidir. Kopek oldugunu bilir. petshoptan aldiginiz bebek kendini sonradan insandan sayiyor ve bir dolu problem sonradan bas gosterebiliyor da!

Madem genelleme yapiyoruz ben, ben de bir ton sey soyleyebilirim safkanlar ile ilgili.

Mesela safkanlarin ne tur bedensel ve zihinsel problemleri olabilecegi, sirf genetiklerinin oynanmasindan dolayi.

safkan dediğimiz ırklar da mix ırklardır, sadece daha kontrollü çiftleştirilmeler sonucu, on yıllar boyunca nesilden nesile aktarım gözlemlenerek ve tamamen bilimsel bir şekilde yaklaşılarak safkan dediğimiz hale gelmişlerdir, hatta çoğu safkan ırkın 'olmuş' hallerini fikir babalarının görmeye ömürlerinin yetmediği örnekler var, genetiğiyle oynanmış derkenki kastınız eğer 'labaratuarda yapılıyormuş bunlar' ise söyleyecek bir sözüm yok.

örneğin; demedalor.com

sokak köpeği ve çiftlik ortamında gözetim altında büyümüş bir köpeğin arasında dağlar kadar farklar vardır, davranış bozuklukları, hırçınlık huysuzluk vb negatif özelliklerin çoğu doğduğu günden itibaren gözlemlenir ve elemine edilir, tecavüz edilmemiş olur mesela çiftlik köpeğine anlatabiliyor muyum?

pet shopdan köpek alın demedim, çiftlikten alın dedim, onu da düzeltelim.

pet shopdan aldığınız 'bebek(??!)' kendini insan yavrusu sanmıyor bu arada, 1 metre kare alanda aylar boyunca beklediği için hayvan normal olarak psikoz vb şeyler geçiriyor ve tam anlamıyla çıldırıyor.

referans olabileceğim bir köpek çiftliği yok bu ülkede, keşke olsa da linkini koysam buraya, ben reklam yapmıyorum tanıyan arkadaşlar var burada beni isterseniz sorabilirsiniz kim olduğumu, asıl ben sizlerin, kendini hayvan sever olarak tanımlayan insanların yaptığı şeye reklam olarak bakıyorum zira vicdan mastürbasyonlarınız, eksik ve yanlış bilgileriniz, hayvanlara karşı olan tavrınız ve tutumunuz, kapalı komunitelerinizde bıcırdamalarınız ve suratlarınızın reklamını yapa yapa birbirinizi pohpohlamanız gayet de benim tezimi doğrular nitelikte.

ve evet, bu kadar kolay barınaktan köpek alması sağlıklı olmayacak bir insana almayın demek, zira dünya kötü bir yer ve dünyayı düzeltmeye çalışmak gibi ütopik düşüncelerim yok, pragmatist bakarak yazıyorum her satırı bu yüzden.

Lütfen şu konuya açıklık gelsin; köpeğe evde bakılır. Günde en az 2 kere toplam 2 saat gezerse ve oyun oynarsa zaten evde pestili çıkmış biçimde yatar.


Evet köpekler sosyaldir, ama insanlarla da sosyal olabilirler. Zaten sizi aile olarak değil sürü olarak görürler.

Bahçede bakmak elbette, eğer ilgilenecekseniz daha rahattır. Köpeklere insanmış gibi yaklaşmayın. Köpekler hayvandır ve özgür değillerdir.(Aşağılama veya gönderme değil, bilimsel gerçek) Sizin emrinizde olan sürü(aile) üyesi köpeği özgür olsun diye sokağa salarsanız, baskın ve güçlü bir hayvansa kendi sürüsünü edinip lider olur sürüyle hareket eder veya bir lidere katılıp yine sürüyle hareket eder. "Dünya ne güzelmiş, bugün de biraz şuraları gezeyim." şeklinde bir düşünceye hayatı boyunca kapılmaz.

kopeklerde ben lider olcam diye bir kaygilari yokmus, simdiye kadar bildigimizin tersine, bu bilginin gercek bir dayanagi yokmus desem? 'alpha dog myth' diye aratin.

evet genetigi oynanmistan kastim buydu, husky gibi dogal ortam isisi -6 derece olan bir hayvanin turkiyede ne isi var mesela, govdesinin anormal derecede uzun olmasi dolayisiyla omrunu erken surede tamamlayip hatta son gunlerini buyuk acilar icinde gecirenler, beyninin kafatasina gore buyuk olmasinin yarattigi bas agrilari, ne icin butun bunlar? yasaklanmasi lazim boyle safkan uretim yerlerinin, hayvanlara cok buyuk haksizlik cunku.

hadi diyelim ciftlikten almak iyi yine de ciftliklerin nasil bir yer oldugu ile ilgilenmeyecek, gidip gormeyecek arastirmayacak bir suru insan varken ben ciftlik reklami yapmazdim! kaldi ki hayvanlari uretim olarak kullanan bir yer icin hayvanin sagligli, psikolojisi umrunda mi olacak? bunlari mi destekleyeceksiniz?

siz hayvan korumacilari otekilestirmissiniz. tabi cok kolay oylesi, hem elestirmek de kolay oluyor. allah bilir bir de cinsiyetim kadindir. baska? bana tavir alacaginiza yazdiklarima alin.

barınaklar travmalı, hasta, sorunlu köpeklerin olduğu bir yer değil. çiftlikler ile petshopların köpek "üretim" şekilleri aynı. lütfen canlıların ticaretine ortak olmayın. oraya vereceğiniz parayla barınaktan birkaç cana destek olabilirsiniz hem. barınaklara gidip köpeklerle temas kurun. mutlaka birine kanınız kaynayacaktır.

www.evcilkopekler.com bu testi dürüstçe yanıtlarsanız gerçeğe yakın ırklar öneriyor. bu ırk takıntısından değil ancak insanın kendi yaşamıyla uyum sağlayabileceği köpeği görmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Hepinize cok tesekkurler, cok sey ogrendim

dominant davranış gördüğün an derhal düzeltirsen bir süre sonra bunu yapmayı bırakacaktır. Üzerine atlaması gibi oyun sırasında yapabileceği dominant hareketlere de izin verme.

Su anda ergenlik caginda :)
Rygard in dediği gibi, meydan okuyan hareketler karsisinda duruşunu her zaman koru ve bastir.
Bir süre sonra karakteri oturunca düzelir.

Senin 15 yaşındayken ailene yaptıklarını sana yapıyor :) Dominant olmasına izin verme, sen lidersin o takipçi. Ama komutları da bağırarak verme, yoksa hep bağırmak zorunda kalırsın. Bağırmak yerine kendinden emin ve tok bir ses tonuyla sertçe "hayır" de. Zamanla oturacaktır.

kapris yapar kopekler de. hele ki birakip bir hafta bir yere gittiysen, bir hafta yuzune bakmaz bazen. ama heyecanini dizginleyemeyip agresiflesiyorsa, ilgiyi hemen birakin, hatta farkettiginiz an birakin. bir de bence ustunluk gostermeyin, anlamaya calismak daha iyi.

köpekler kapris yapmaz, beyin yapıları insanlarda olduğu gibi duygusal zeka üzerinden tetiklenen nöron bağları kurmaz ve zamana yayılmış tepkiler veremezler ki o durum primat ve bazı deniz memelilerine özgü bir üst beyin özelliğidir. (buna hayvanlarda amigdalanın işlevsizliği yüzünden denebilir çok çok kabaca)

Köpeklere insan gibi davranmak tam olarak mutsuz, dengesiz bir köpek yaratmanın anahtarıdır. Köpek tamamen o anda yaşayan bir canlıdır. Bu yüzden daha önce öğrenilmiş ve korku tetikleyen travmaları bile rahatlıkla içinde bulunduğu mod değiştirilerek çözülebilir.

Kpeğin öğrenilmiş negatif tepkileri, daha önce yanlışlıkla, fark etmeksizin negatif davranışın beslenmiş ve ödüllendirilmiş olmasıyla ilgilidir. Bu yüzden hemen her negatif harekete engel olarak/düzeltilerek rahatlıkla tekrar şartlanabilir.

Agresyonu, aşırı heyecanı, dominant olma halini teşvik etmeyin, ödüllendirmeyin (agresif köpeği severek sakinleştirmek, sorunu büyütmektir misal). Aşırı heyecanlı, aşırı sinirli hallere izin vermeyin. Oyun oynarken heyecanını kontrol edemediği noktada hemen bırakın ve teslimiyetçi ruh haline geçmediği sürece devam etmeyin. Teslimiyetçi fazı ödüllendirin.

Yemek vermek önemli bir ritüeldir, yemeği yemesine izin verilene kadar, yemek karşısında da olsa yemesine izin vermeyin. Ancak teslimiyetçi ruh haline geçerek yemek yiyebileceğini anlasın. Yemeği kabına koyarken önüne boşaltmayın, tabağı alıp yukarıda koyun ve bu süre içerisinde tabağa zıplamasına izin vermeyin.

Köpek eğitimi ve beyinlerinin çalışma şekline dair hayli fazla kaynak var. Biraz döküman okumak da daha sağlıklı bir köpek sahibi olmaya katkı sağlayabilir.

az önce top oynadık beraber mutlu oldu fakat ben topunu tekrar ona doğru attığımda delirdi, hırladı ve havladı sonra da paçama yapıştı. zor sakinleştirdim. galiba ne yaparsam yapayım pek sallamayacak beni :))

iş fiziksel saldırıya bindiği zaman köpeklerin ısırma hareketini simule etmeyi deneyebilirsin. köpeğin üzerinde fiziksel hakimiyet kurarak yan yatırıp hareketsiz bırak ve parmaklarını boyun bolgesinde açık biçimde tutarak, canını yakmayacak ama yerde sabit tutacak güç uygulayarak köpeği sabitle. sakin olana ve teslim olana kadar bu şekilde dur, kalkmaya çalıştığı sürece izin verme, sadece tamamen teslim olduğunda, direnmeyi bıraktığında kalkmasına izin ver.

Bu aşamadı köpeğin modunu gözlemlemek önemli, tetikte ve saldırıya hazır biçimde bekliyorsa bırakma, teslim olana, kaslarındaki gerilim sona eren ve sakin, boyun eğen ruh haline geçene kadar bu şekilde bekle. Sakinleşmesi için tolerans göstermemen veya suyuna gitmemen gerekiyor. Üzerinde tartışılmaz biçimde hakimiyetini göster ve teslim olmak dışında bir şans bırakma. Diğer türlü daima seni denemeye devam edecektir.

Auto Save yerine evine gidip yataktan save yaparsan ayrı bir save yapma şansın oluyor.

Süpersiniz çok işime yarıyacak eyvallah sağolun

Bir görevde Groove Street'e gidiliyor araba ile. San Andreas'ın ilk görevinde hatırlarsan bisikletle kaçıyorlardı Ballas'lardan. Sokağa gelmeden bisiklet üstünde aynı o 3 karakterin kıyafetlerinde insanlar gözüküyor.Onun dışında bir gönderme veya bilgiye rastlayamadım ben.

www.youtube.com

2.19'da.

ofiste bi kişinin daha başına geldi. yalnız değilsin. ben hep mavi siyah gördüm :)

ben hep altın rengi ve beyaz görüyorum. ekranın kafasını gözünü oynattığımda beyaz kısım hafiften mavi oluyor, o kadar. açıyla ilgili o da yani. ben de mavi görmek istiyom :(

olayı bilmeyenler için verdiğiniz linkte 700 küsür entry var ve bunların birçoğu zaten sizin yaşadığınızı yaşadığından bahsetmiş.
yani evet, var.

ablam da sarı beyaz gördü, ben mavi siyah deyince buna nasıl mavi siyah diyorsun hayret bişeysin dedi. şimdi mavi siyah görüyor arada sarı beyaz. ben hep mavi siyah görüyorum.

bi öyle bi böyle görüyorum ben de.

Benim de önce beyaz sarı idi sonra değişti, şimdi tekrar ilk haline döndü.

www.youtube.com
Şurada İngilizce olarak açıklıyor. Pencere kenarı ve iyi aydınlanmış yerde oturan insanlar daha çok beyaz ve altın rengi görürken, yapay ışıklandırma ve gölgelikte siyah ve mavi göründüğünü başka bir örnek üzerinden anlatıyor.

Mavi ve siyah. Ps'de eyedropper ile rengi seçtikten sonra skaladan görebilirsiniz ya da renk kodunu gugıl ederek de kontrol edebilirsiniz.

Gündüz arkadaşım gönderdiğinde altın + beyaz görmüştüm, az önce sözlükte linke tıkladım, mavi siyahtı, link açık kalmış kapatacaktım ki bir baktım yine beyaz + altın..
hatta resimde okla gösterilip beyaz değil yazan ceket bildiğin beyaz şuan..

ek: bir başlık alttaki duyuruya ekleneni mavi siyah gördüm yine, linke bir daha baktım mavi ceket oklanmış beyaz değil yazıyor, çok sinir oldum şuan..

bir fotoğrafçı arkadaş, baktığınız ışıkla alakalı dedi. hani aydınlatmada kullanılan ampul sarı ya da beyaz ışık verir ya, gözünüz hangi ampulün ışığına uyarladıysa kendini, ona göre. sarı ışık varsa odada mavi duruyor, beyaz florasansa beyaz dora. test etmedim gerçi, beyaz dore gayet güzel bence :D mavi olmasın.

Passolig kartı olmadan maça bilet alınamaz. O tarihe kadar da çıkartılamaz.

Edit: Ben 2 haftada almıştım ama o zamanlar yeni çıkmıştı, şimdiki durumdan emin değilim daha iyi bilen yazar. Ama Passolig olmadan bilet alınmayacağı kesin.

yine bilgisi yok ama fikri çok arkadaşlar cevap vermiş. şimdi başvurursan kartın eline geçmeden biletini alırsın.

@justinho26: Sonradan Passoligi en başta aldığımdan bu yüzden, şimdiki durumdan haberdar olmadığımı belirttim. Yaptığın sataşma gereksiz.

ben yazarken edit yoktu. pardon.

bilet almak için onca passolig alacaksin ama gerçek kartin eline ulaşıncaya kadar geçici kart ile de giriş yapabiliryorsun. tek kullanimlik kart var.

passolig aldiktan sonra bileti de alabilirsin.

önceden alabiliyor muyduk? sistem çöküyordu ve sadece en yüksek fiyattakiler kalıyordu.. sonra karaborsa....

şimdi nasıl durum onu soruyorum?

şu ana kadar bu tarz bi falsosunu görmedim açıkçası passoligin. biletler çıktı ve bitti hadi eywallah olayı olmadı ynai. kendi adıma alabilmeyi kesinleştirmek için taraftar kart da aldım. bir gün önce alabiliyorsunuz taraftar kartınız olursa.

www.radikal.com.tr SİTE ÇÖKMÜŞ DAHA BİZE SIRA GELMEDEN! boşuna başvurdum bugün

Bu hafta bölüm olmayacak.

Abi oscar vardi dun, neredeyse hicbir dizi yayinlanmamis. Benim pazar yayinlanan family guy, brooklyn nine nine bi de shameless vardi hepsi bu haftayi bos gecmis. Oscar ile alakali muhtemelen.

lağım faresinin kuyruğu pembemsi olur yalnız yanlış değilsem. tuz ruhu amonyak vesaire gibi bişeyler varsa onu dökün. ama üzerine çiş yapmayın zehirlenirsiniz :D

@hailto, klozette normalde rastlanan seylerden olmadigina eminim :D sabit durmuyordu hem saliniyordu. Fare olmasa da bir yaratik yani. Tuz ruhu ile neyi karistirmamak lazimdi? Yarin alayim hemen. Ama ozel
Olarak bu is icin hazirlanmis zehir varsa onceligim o olur?

Birazdan burası "Klozette salınan, uzun, kahverengi bir şey" fobisine sahip insanlar tarafından işgal edilir, iyi ki sadece tarif etmişsin. Görsel paylaşsaydın olay olurdu.

defalarca sifonu çekmen bir işe yaramaz. işe yarıyor olsa zaten hiç çıkmazdı. ki fareler suda yüzebilir. tekrar içeri gittiğinden eminsen kapağı kapalı tutup üzerine ağırlık koymak mantıklı, doğru yapmışsın.

seni korkutmak istemem ama başka bir gece klozetin kapağını kaldırdığında suda fare ile karşılaşma olasılığın olabilir. kapağı açmadan önce korkutup kaçıracak şekilde kapağa vur, ne bileyim gürültü yap vs.

böcekler ile karıncalar yazın çıkacak.

sana tavsiyem evini değiştir.

@angelus, buraya yazarken yaa keske resim cekmeyi akil etseydim dedim ama o seyi banyoda goz hapsimden cikarip oturma odasina gidemezdim herhalde.

@neferkitty, Allah askina :(((((

asitle bazı karıştırmamak gerekir galiba :D yani tuz ruhu ile amonyağı bir arada dökmeyin. ev kaçıncı kat?

@mahone, anlasma yaptim 1 yillik :(
O ihtimal benim de aklima geldi, bol gurultu yapicam. Sifonu cekince herhalde baska bir seyin varligini hissedip kendi gitti diye dusundum.

Yok mu zehir onerisi :(

@hailto, bir acidan bakinca 2. Bir acidan bakinca 3. Kat.

birazcık zorlama bir çözüm önerisi olacak ama şöyle bir şey düşündüm:

raid'in pembe bir fare zehiri var. tam adını sabah editle yazarım. ben onu kullandım hayvan 6 7 saat içinde mefta oldu etkili bir şey baya. 1 cm uzunluğunda silindirler düşün öyle bir şey tipi de. ama büyük ihtimal suda çözünecektir yada etkisini yitirebilir. oyüzden şu kapsül ilaçlar oluyor ya içinde toz olan. hani iki tarafından çekince açılıyor. öyle bir ilaç bul, içini boşalt, sonra bu zehiri onun içine koyup kapağı kapat. klozete at bikaç tane sabahtan. öğleye doğru bi kontrol et hala duruyorlar mı. yemişse zaten ölür. yememişse o gördüğün fare değildir. hiç olmamıştır. sdfsdads.

Acaba benim evde de var mı diye az önce gidip uzun uzun klozete baktım, sifonu falan çektim bakalım sersemleyip çıkacak mı diye fakat bir hareket olmadı. Yok galiba. Çok saçma bir 3 dakikaydı.

teşekkürler bu duyuru için. şimdi gece gece tuvalete nasıl gideceğiz?

pasamed olabilir :s

(bkz: saadettin teksoy)
(bkz: pasamed)

Yaa siz en azindan paranoya yapiyorum dersiniz, benim oyle bi luksum bile yok :(
Klozetin ustune bi 5lt daha sasal koysam mi? Ama banyoya girmeye korkuyorum :(

Ya o değil de, eskiden korcan kararın sunduğu hızar diye bir program vardı. Böyle yalandan abzürd haberler yaparlardı. hatırlayan varsa poposu sargı bezli insanlar gösteriyordu, haber klozet canavarıydı :(

Lütfen birisi beni rahatlatsın, benim oturduğum bina 3 yıllık, ben de 6. katta oturuyorum. Olmaz öyle şey he mi? Olmaz dimi?

sen de apartman yönetimi ile konuşacaksın bu durumu borular yenilencek tek çare bu sanırım, sende çıkıyorsa başkasında da çıkar.

kedi al.

bu kadar panik yapmaya gerek yok bence. emin olun o fare, sizin ondan korktuğunuzdan kat kat fazla sizden korkuyordur. evin içine girmesini engellemek adına klozet kapağının üstüne bir şey koymak durumunda kalacaksınız her zaman, böyle bir angaryanız olacak artık hayatta. onun dışında sıkıntı yok, dert etmeyin... hayvanı da öldürmeyin, belki de siz onun yaşam alanını işgal etmişsinizdir?

Nane – amonyak –fesleğen – kekik kokusundan nefret ederler. Bu kokular kesinlikle Fareleri uzak tutacaktır. Ayrıca fareler Soğandan ve soğan kokusundan da nefret ederler. Eğer ki bahçeniz varsa, Bahçenize Fareleri uzak tutmak için soğan ekebilirsiniz.

Bunu buldum

hiç uğraşma, profesyonel yardım al, gelsinler çeşit çeşit zehirle müdahale etsinler. fare tek bir lokasyona odaklanarak yok edilebilir bir canlı değil. klozet olmasa başka bir yerden çıkar yarın, kimyasal savaş en etkin yol.

Wcye gitmeye korkuyorum şu an.

Apartman yonetimi diye bir sey mevcut degil, eskiden aile apartmaniymis simdi genellikle kocasi/karisi vefat etmis yaslilarla (kendileri yillardir burada yasiyor) ogrenciler var, yan komsum da benim gibi calisan. Haftada bir, birisi gelip merdivenleri yikiyordu artik onu da duymuyorum. Yan komsumun kapisini tiklatip soyleyeyim bari :(
Bir de pro hasere avcisi bakinayim. Tesekkurler!

özel mesajlara binaen: i.imgur.com şu ilacı aldım zirai ilaç satan dükkandan. önce telefonla aradım konuştum, durumu anlatınca hemen bunu önerdiler. önce yarısını, bir hafta sonra tekrar yarısını klozete boşaltacağım. ilacı kullandıktan sonra 12 saat kadar tuvaleti kullanmamak lazımmış. inşallah malum şahısla bir daha hiç karşılaşmayız.

2 çaydanlık su kaynat, olduğu gibi klozete dök. geldiği yere anında gidecektir.

hatta lavabo açıcı varsa ilk önce onu dök, sonra üstüne sıcak su. 150-200 dereceyi gördüğünde götüne baka baka lağıma geri döner.

@neferkitty, dün zehrin kalan yarısını boşalttım, şahıstan haber yok, kanalizasyonda ölmüştür diye umuyorum.
ama hala klozetin üstüne su dolu şişe koyuyorum :(

askerdeyken olmustu.
edit. adam tecavüz iddiası ile yargılanıyordu. askerden firar edip bi kıza tecavüz ettigi soylendi. bende aldım bunu mahkemeye goturdum vs..

amcam gazi üniversitesinde öğretmenlik okurken siyasi olaylar nedeniyle kendisine 4 kişinin saldırdığı kavgada birini bıçakladı.
adam hayatını kaybetti. amcam 6 yıl hapis cezası yedi.
hapse girmeden önceki sevgilisi 6 yıl boyunca her hafta sonu ziyaretine gitti, yemek götürdü. cezası bitti, çıktı. evlendiler. şimdi eşi 2000+ maaş alırken kendisi asgari ücretle çalışıyor. bir de çocukları var 5 yaşında,. amcam ve yengem çocuğu son derece naif yetiştirmelerine rağmen, alışılmışın dışında aşırı yaramaz ve şiddet eğilimli bir çocuk. eşi sürekli üstünlük kurma ve ezme eğiliminde. sık sık kavga ediyorlar.
ha ben beklemezdim. o hapse girmeden önce ben küçüktüm. bize geldikçe sürekli benimle resimler çizer, oynar, bana oyuncak ve abur cubur getirirdi.
hala severim kendisini ama eski samimiyetimiz kalmadı.

hiç ama hiç olmadı. nasıl temiz bir çevrem varsa artık.
ha ilkokul arkadaşım cezayir'de hapis yatıyormuş uyuşturucudan.

bi tanıdık vergi olayları yüzünden 6 ay yatmıştı.

@senialan, yahu adami ne suclu ilan ettin hemen kaza olmus anlasilan


Pek uzak bi akraba cinayet/tecavuz degil de pek cok bicakli/silahli kavgaya karisti, hatta polise ates etmisligi var. Surekli girer cikar simdi dd icerde.

Bi de benim tanimadigim annemin yengesinin bi akrabasi, kamyoncuymus pek cok can yakmis. Arabasina aldigi bikac kadina tecavuz etmis. Sonra vurulmus ama gebermemis.

Karadenizli olunca silahli vaka cok oluyor, ne pis cevremiz varmis ya:( allaha sukur yakin akrabalardan yok.

Koylerde duyulan tecavuz vakalari mi dersin en ufak seyden adam vurma mi dersin:(

Geldikce geliyor aklima, yine 5.gobekten bi akrabanin kardesi(olayi yapanin abisini taniyorum) sokak ortasinda trafik tartismasi yuzunden adam vurdu, hem de karisinin yaninda. O da yurtdisinda firardayken yakalandi.

lisedeyken yan sınıftaki arkadaşım özel* bir gizli video çektiği için hapse girdi. duyduğumda biraz şaşırmıştım ama sonra su testisi su yolunda diyosun zaten.
ayrıca, özgecanın katilinin akrabaları da dükkan tabelalarındaki soyisimlerini sildirmeye başlamış, aynı soyadını taşımamak için mahkemeye gidenler var.

Yok, olmadı.

Dengesiz davrananlardan uzak dururum ben.

Yalnız arabayla çarpıp birini taksirle öldürmekle kasten öldürmek çok farklı şeyler...

Keza kavgada birini bıçaklamayı da tecavüz ya da kasten adam öldürmekle aynı vahşilikte görmüyorum şahsen...

Tecavüz adam öldürmekten beter bana kalırsa... Onunla yaşaman gerekiyor... İçgüdülerine hakim olamamak, başka biri seni istemediği halde bedenen birleşmeye hazır olabilmek ve birleşmeyi sağlayabilmek için, o insanı insan değil nesne olarak görmek için çok aşağılık biri olmak lazım...

kavgada adam yaralama, detayları çok bilmiyorum. sebep? maç öncesi tartışma. sonuç? takipsizlik kararı.

normalde işinde gücünde normal sevdiğim insanlar.

amcam bi adamı öldürmüştü. tam detaylarını bilmiyorum ama para karşılığı yapmış sanırım. çok yatmadı ama. bi afla falan çıktı galiba.

hapisten çıktıktan sonra bi kız kaçırdı. evlendiler. çocukları oldu. sonra boşandılar tabi ki. sonra çeşitli yaalnlarla başka bi kadınla evlenmiş. asteğmen olduğuna inandırmış kadını. ki işi bile yok.

tabi ben kucuktum. yani hatırladığım yaşlarımdan itibaren zaten o hapisteydi. bikaç kere evimize geldi. ama sonra uzaklaştık doğal olarak. annem etrafımızda istemiyodu. işin şaşırtıcı tarafı şiddete eğilimli değildir görüntü itibariyle. yani sokakta görseniz, muhabbetiniz olsa he he deyip geçeceğiniz biridir. ciddiye alacağınız bi adam da değildir. hep çok saf olduğundan bahsedilir. ama hiç pişmanlık duyduğunu sanmıyorum.

birkaç sene evvel gece 11 sularında gözümün önünde cinayet işlendi. kuruyemiş dükkanımız vardı o zamanlar. ben de dükkanı kapatmaya hazırlanıyordum. sokaklarda bir allah'ın kulu yok, kuş uçmuyor resmen. öyle bi sessizlik. o sessizliği bozan ise 4 kez sıkılan silah sesi oldu. gözümün önünde yığıldı adam yere. resmen 10-15 metre önümde oldu olay. kanım dondu resmen. yaş 17-18 falan benim. adam olay yerinde öldü tabi. ben ilk bikaç saniye hareketsiz kalakaldım öyle. kendime gelince ışıkları söndürdüğüm gibi kapatıp kaçtım. meğer vuran kişi bizim dükkan komşusuymuş. hergün gördüğüm adam. belalı bi tipti zaten. nasıl olduysa polis benim olayı gördüğümü farketmiş. günlerce ifade vermemek için dükkana ve eve uğramadım. çünkü gördüğümü anlatmak zorundaydım ve başıma iş alabilirdim. vuran belalı biriydi ve korkuyordum. neyse ifademi aldılar sonunda. ama mahkemeye çıkmak istemediğimi, vuran kişinin dükkan komşum olduğunu ve doğruları mahkemede anlatırsam hedef olabileceğimden korktuğumu ifademde belirttim. mahkemeye falan çıkmazsın rahat ol dediler ama birkaç gün sonra kağıt geldi eve. paşa paşa gittik tabi. yaşım da küçük olduğu için korkuyorum. hakim de doğrularımı söyleyeceğime yemin ettirdi, "yalan konuşursan sorgusuz sualsiz atarım seni içeri ona göre" gibilerinden bişeyler söyledi bide. korkuttu beni pis herif. ben de olduğu gibi anlattım olayı. işin ilginci görgü tanığı yalnızca ben olmalıydım. çünkü olay saatinde çevrede benden başka bir allah'ın kulu yoktu. ama 20'den fazla tanık vardı. hepsi yalan yanlış ifadeler verdi. 20 küsür sene ceza aldı bu arada. sanırım iyi halden dolayı hafta sonu derslere falan katılıyor birkaç saatliğine. üniversite okuyormuş bildiğim kadarıyla. hatta geçenlerde yolda gördüm. gayet normal konuştu benimle. "kardeşim nasılsın, babaya selamlar" :) farklı bi tepki bekliyodum, şaşırdım açıkçası. neyse çok gevezelik ettim ve gidiyorum.

tecavüz çok farklı bişi. hastalık hatta kangren denebilir. kesip atmak lazım. kabul edilebilir hiç bir yanı yok ve bu eğilimde olan insanlar düzelemez de toplum içinde risk. böyle insanları tanıyan yada arkadaşlık kurandan da şüphe etmek lazım.

ama insan öldürmek öyle değil. Rizeli bir müteahhit abimle dost masası diyebileceğim bir masada şöyle söylemişti uzun zaman geçti ama unutmam. "kimse kimseyi sebepsiz yere öldürmez"

Düşündüm bir tanıdığım yok galiba suç işlemiş olan. Tecavüz deyince tanıdığımın tanıdığının (bkz: sıkıntıdan stalklamak) denk geldiğim bir şeyi anlatmak istedim.
Saçma sapan sebeplerden indirim yapılmış tecavüz davalarına bakıyordum. Bir davadaki isim ve mekanlar tanıdık geldi, internette arattım sonra, twitter'da tecavüzcünün ismi çıktı, yargılandıkları süreçte benim de tanışım olan kızlar tecavüzcü için 'ya inanmayın, yalan vs' diyerek savunmaya geçmişler ki okudum kararı tecavüz baki. yaş küçük, yok alkol falan klasik indirimlerle çocuk yırtmış kısa zamanda ama.
Sonra son zamanlardaki tivitlere baktım tanışım olan kız, tecavüzcü çocukla hala inanılmaz samimi.
Benim aklım almamıştı, hala daha almıyor. İnsan öldürenin bile minnacık elle tutulur bir haklı yanını bulabilirim belki fakat tecavüzcüyle kanka/sevgili vb olmak, buna devam etmek, bilemedim, bilmek durumunda kalmak istemem.

Köylük yerde yaşayan uzak bir akrabamın tanıdığı, köye "iş vereni" ile birlikte gelen hayat kadınıyla birlikte olmuş ama para vermemiş, "iş vereni" de dövüp gitmiş. "İş veren" polise gitmiş (herhalde polislerle arasında duygusal mevzular da vardı) tanıdık 2 yıl tecavüzden yatmış.

Dusundum de hic yok. Bir keresinde minibuste bir adamla tanismistim. Adam oldurmeye tam tesebbusten 6 ay yatip cikmis. Yanyana yolculuk ettik. Tedirgin oldum biraz ne yalan soyleyeyim.

Askerde tertiplerimden biri (kisa donem) bi adamin çükünü kestigi icin 1 yil yatmis hapiste. Adamla muhabbetimiz iyidi bu olayi aylar sonra nobet tutarken anlatti bana sok oldum tabi.

Su an memur. Ozdaki miguel alvarez'e de cok benziyor ve adami ilk tanidigim gunden beri alvarez derdim hep. Meger alvarezle ortak noktasi varmis, olayi ogrendikten sonra demedim tabi. O da alvarezin kim oldugunu bilmiyordu zaten.

Tanidigim bi taksci de bi adamin götüne sarap sisesi sokmustu. Hapiste yatti cikti su an otobus soforu.

eksisozluk.com

abim, iki kişiyi vurdu, çift müebbet yedi içerde şimdi, inşallah af çıkmaz çıksada bizimkine vurmaz ölünceye kadar içerde kalır diye dua ediyom

Hayır hiç yok.

ortaokuldayken bir arkadaşım diğer arkadaşımı öldürmüştü. cam şişeyi kırıp boğazını kesmişti. sonra bunun üzerindeki parayı ve telefonu alıp başka bir şehire kaçmış. telefondan dolayı buldular tabi. sonra ıslah evine attılar bunu. 6 7 sene sonra dışarda gördüm çocuğu.

linç edilmeyeyim şimdi burada ama o denli kaçması aklıma kırık olabilir muhabbetini getirdi.
tamam vurmayın!

hergün traş olmak. bunu düşündükçe tüylerim ürperiyor ya.

@platoniclover hergün traş olunca surat alışıyor

ya psikolijk baskı, bi yerde hapis gibi yaşamak adamı korkutuyor olabilir ne var bunda her insan katlanamaz askerliğe bir de her kısa dönem yazıcı falan olmayabiliyor.hakkariye falan giden kısa dönem de var.belki ondan korkuyordur belki silahlarla ilgili tracmatik bişey yaşamıştır.zorlasan 100 tane sebep yazarım şuraya bunlar en basitleri.

he bir de sıçma mevzusu var temiz tuvalet aradığımı bilirim amk kaç kere.

benim anlamadığım avustralyadan niye gelmiş ben onu anlayamadım :/

emir komuta zinciri.
itaat etmeye kosullandirilmasi.
sorgulamanin cezalandirilmasi.
individüel düsüncelerin baskilanmasi, kücümsenmesi.
otorite.
ortamim insani olmamasi.
saglik kosullari.
fikren silah tutmaya dahi karsi olmak.

asarim keserim diye gitmiyor herkes. savasa karsiyken stratejik diye silahlanmak istemiyor. savas bölgesine gitmek istemiyor. kayitlara düsmeyen intihar ve baskin haberlerini görmezden gelemiyor. vicdanina ve kisiligine ters bir eylemin parcasi olmak istemiyor.

sonra kirik oluyor.

he tabi he.

oraya gidip kötüde olsa bir işe başlayıp sonrasında bir şekilde daha iyi koşullarda iş bulmayı hayal etmek,belki birini bulup evlenip vatandaşlık almak vs olabilir.Belki oraya gidip 3 yılda herşey yolunda giderde yerleşirim umudu en olmadı askerlik yapmam 3 senede orda yaşama yanıma hayat tecrübesi kalır düşüncesi.

bazı insanlar kendilerini çok fazla önemsiyor. her biri kendi kurdukları dünyaların efendileri olduğu için askerlik mecrasındaki o hiyerarşik eşitliği hazmedemiyorlar çoğu zaman. adamın distopik filmler arşivi var bi kere yani. askerlik de neymiş?

nickin iyyiymiş:) bazen iş inata biniyor.

etrafımda var öyle 2 3 arkadaşım

bitanesi askere gitmesin diye 3 üniversite bitirdi, onu üstüne yüksek master kastırdı yaş geldi 35 küsüre oyalandı oyalandı en sonunda gitti kısa dönem yaptı geldi, ölümüne korkuyordu.

cdn.acidcow.com

Kusura bakmayın da yukarıda bir arkadaşın saydığı;


emir komuta zinciri.
itaat etmeye kosullandirilmasi.
sorgulamanin cezalandirilmasi.
individüel düsüncelerin baskilanmasi, kücümsenmesi.
otorite.
ortamim insani olmamasi.
saglik kosullari.
fikren silah tutmaya dahi karsi olmak.


Silah ve sağlık (o da bazı yerlerde) dışında hepsi Türkiye'de iş hayatında da olan şeyler.

her insanın kendine has abartılı korkuları var.

korku ne kadar büyükse, kaçma motivasyonu da o kadar büyük olur.

rain when i die gibi ben de hakkari'de yaptım askerliğimi, kısa dönem er olarak, üstelik yazıcı falan da yapmadılar, uzun dönemlerle beraber başlarda 8 sonlarda doğru 12 saat nöbet tuttum.

ben olaya şöyle baktım, elbette istek duyarak falan gitmedim ama, amann nasılsa gidecem, iş hayatı da sayılan psikolojik baskılar açısından askerlikten çok da aşağı kalır bir şey değil diye düşündüğümden, yüksek lisanstır, şudur budur uğraşmaya üşendim, kaçma motivasyonum yüksek olmadı, gittim.

ha gitmemek için yasal yollardan kaçış imkanlarını kovalayanlara ancak saygı duyarım, ki gitmeden önce de böyle düşünüyordum, yalnız askere gitmemek için, işi gücü bırakıp dünyanın öbür ucuna yerleşmek tamamen arkadaşın içindeki korkunun büyüyüp büyüyüp abartı hale gelmesi diye düşünüyorum. tamamen adamın özel korkusuna dönüşmüş işte. olay bu.

korku değil. tamamen kişisel etiğe dayalı bir olay bu. insanı 5 ay da olsa özgürlüğünden mahrum bırakıyorsun ve istemediği şekilde yaşamaya zorluyorsun. bu milliyetçi kafalara takılma yok korkuyormuş yok erkek değilmiş vs vs.

yasal kısmını bilemem ama kendin yapabilirsin rahatlıkla. 3d print versiyonu ve devre şemaları için -> torrent

Yasal değildir. Ayrıyetten kalbi güçlü olmayan veya kalp pili kullanan bir kişide ölüme sebebiyet verebilir.

Pug cinsi köpekler genelde surat biçimleri yüzünden solunum yolu hastalıklarına eğimli ve kısa ömürlü oluyor.

Bildiğim kadarıyla yaşadıkları hayat da pek konforlu olamıyor. Ne kadar iyi bakarsanız bakın ortalama bir köpekten daha kısa yaşayacaktır. Bir bunlar iki American Bully cinsi köpekler genetik olarak en sorunlu hayvanlar, en doğrusu aslında hiç üretilmemeleri olurdu ama malesef üretiliyorlar.

bu köpek yavru ve barınağa bırakılmış. şu an durumu bu:
instagram.com

iyileşirse, hayati tehlikeyi atlatırsa inşallah, elimizden geldiğince rahat ve mutlu yaşaması için uğraşacağız işte.
yaşamlarının kısa ve zor olduğunu biliyorum, yine de elimizden geleni yapmak lazım...

babamlarda var pug. yavruyken almışlardı. yaklaşık 10 yaşında şimdi. sağlıklı gayet.

uyurken çok horluyor, o komik. inanılmaz oyuncu. bol salyalı yalar, öper. sevgisini gösterir. diğer hayvanlarla nasıl anlaştığını ise bilmiyorum çünkü onların evde bu hep tek çocuk oldu.

yaşamları kısa filan değil. iyi bakıldığı sürece problem olmaz.

tabi ki asil. cevirmenlik ustune de calis. ingilizceyi herkes bilebilir ama ceviri yapmak iki dil ustune de estetik bir hakimiyet ve anlam bukebilme beceresi gerektirir. eger bu iste en iyisi olursan cok iyi para kazanabilirsin. yolun acik olsun. gercekten sevdigin seyi yaparsan basarisiz olmazsin hicbir zaman

Türkçe ve Sosyal 30+ olursa, LYS'de iyimiş zaten, matematik çözebilme artın sayesinde rahat rahat girebilirsin gibi gözüküyor. Ama şunu demeliyim ki tercümanlık bir kaç istisnai durum haricinde maddi olarak tatmin edici değil, resmi olarak tercümanlık yapman için de (şimdilik, 10 yıl sonrasını bilemem) tercümanlık mezunu olman şart değil. Yani tercümanlık okumak yerine yeni diller öğrenerek de bu işe girebilirsin.

Aynı durumdayız. Ben de iibfdeyim zevkine gireceğim ama tutarsa tercümanlık giderim.

Kendi adıma müebbet (en iyi ihtimalle 30 yıl) idamdan çok daha caydırıcı. Bir şekilde müebbet yatacak kadar büyük bir suça karışırsam kesin intihar ederim. Bu yüzden idama sıcak bakmıyorum.

Türkiye de yaşıyo olmasak yada daha adil bir ülkede olsak olmasını isterdim humanistlik yapmıcam o yaratıklar insan değil şu durumda türkiyeye gelse idam cezası masumlardan başlarlar idam etmeye

Hiç bir şekilde gelmemeli. şöyle ki aslında olmalı ama bizim ülkemizde olmamalı. Bizde adalet sistemi olmadığı için olmamaı. 5 yıl önce sabaha karşı evlerinden polisin uydurma belgeleriyle alınan insanlar bugün dışarıda. İdam var olsaydı hepsinin kellesi gitmişti. Böyle adli suçlarda gerekli bence ama işin siyasi boyutu var ki katliam boyutuna ulaşabilir.

tecavüz ve ardından cinayetin cezası hadım edilmek, ağır bir kamu işinde çalıştırılmak ve her hafta imza ile sakinleştirici içmesi olmalı.

hem beş para etmeyen benliğiyle yol-trenyolu falan yapar, hem de şimdiye kadar harcadığı besin kaynaklarını heba etmemiş olur.

öldürmek bu dünyada harcadığı yiyeceği-malı mülkü heba etmek olur çünkü.

suclar arasi ayrimi yapilmasi gerekiyor. kamu duzenini ve huzurunu saglanmasini gerektiren suclar icin gerekli. bu tarz suclar icin turk ceza kanununun ilgili maddesine(81 ve 82) bakabilirsiniz www.tbmm.gov.tr bu suclar icin idam yerine agirlastirilmis muebbet uygulaniyor. justinho26 nin dedigi ise dogru. ergenekondan iceri girenlerin bircogu su anda idam olsaydi asilmisti.

ancak islenen suclarin geneline bakildiginda, kamu duzeni ile beraber sucu isleyen sahsin islahi (turkiyede kanunlarin boyle bir sorumlulugu var) da gerekiyor. bu gibi suclar icin ise zaten en fazla muebbet cezasi ongoruluyor.

kanunun cok nizami ve duzgun bir sekilde islemesi gerekli. su anda hukuk sistemi cokuk oldugu icin cok mantikli degil. ergenekon olayi bile guzel ornek. turkiyede her kademede agir bir reform lazim akp sonrasinda. bu donemi gorebilecegimizi pek zannetmiyorum. belki cocuklarimiz gorur.

devlete böyle bir yetki verilmesi akılla mantıkla açıklanamaz. devlet dediğimiz ne olduğu belli olmayan soyut oluşumun sağı solu belli olmaz, her şeyi kendine düşman olarak görebilir. bu yetkinin bolca suistimal edileceği açık. olay sadece türkiye değil, her yer için böyle.

devlete güven olmaz. kesinlikle idam cezasının karşısındayım.

türkiye cumhuriyeti devletinde hukukun üstünlüğü, yaptım alanı ve ŞEFFAFLIK hangi seviyede? bu sorunun cevabını verin ondan sonra idam gelsin deyin..........

idam cezası insanlık tarihinde hep var olmuş bir şey. sadece son yüzyılda azaldı.

özge olayında insanların bu denli idam cezası gelmeli artık tepkisinin sebebi, idam cezasının gerekliliğinden çok, adaletin sağlandığına inancın kalmaması.

nihayetinde suç oranın çok daha az olduğu ülkelerde de, canice insan katletme olayları yaşanıyor ancak, oralarda devlet, insanlara, evet bir suç işlenmişse cezası verilir ve adil bir şekilde toplum vicdanını rahatlatacak hem de hukuka uygun olacak şekilde uygulanır fikrini benimsetiyor. maalesef bizde devletin kokuşmuşluğu yüzünden, bu adalet inancımızı kaybettik toplum olarak, idam cezası bu yüzden tartışılıyor.

ben normalde istisnai ve çok özel durumlarda olmak koşuluyla idam cezasının olabileceğini savunuyorum. toptan idam yanlısı ya da karşıtı değilim ve maalesef bizim ülkemizde, bu gibi barbar, cani insanları topluma karşı zararsız hale getirecek bir yapı olmadığından, uygulanmasına yüzde yüz karşı olamıyorum.

ha ama şu var, bizde yine kokuşmuşluk devam edeceği için, pek çok durumda, masum insanlarda güme gidecektir. 80 darbesinde bunu gördük, bir sürü insan haybeye idam edildi. o yüzden idam cezasının yokluğu da varlığı da bizde adaleti sağlamada yeterli olmayacaktır. bilemedim, karışık bir mevzu.

sonuç olarak sanıyorum idam yerine, hakkıyla uygulanan bir müebbet hapis cezasının daha caydırıcı ve kabul edilir olduğunu düşünüyorum.

riskli bir konu. her zaman arada yanlış kararlar olma riski var o başka bir zamanın konusu. bazı konularda/suçlarda idamın gerekliliğine inanıyorum. hani müebbet hapis bazen caydırıcı olarak kullanılabilir fakat bu gibi müebbet hapis cezaları ile hapishaneleri ağzına kadar doldurup boşuna onların bakımı vs. masrafı çıkarma olayı var.

öte yandan "a yapayım/yaptım ya ölsem de gam yemem" diye sözü olan halkız. o kadar çok idamı göze alacak yaratık ve kötü durumda insan var ki pek bir caydırıcılığı olmuyor. hele bir de buna ölümden sonra yaşama inananları da eklersen daha da azalıyor.

idam bence basit kalıyor. psikopatın teki bi kıza tecavüz edip bıçaklayıp yaktı mı, o da aynı şekilde öldürülsün bence. yoksa ilaçla milaçla öldürülmekmiş, hadım etmekmiş bilmem ne, hiçbiri caydırıcı değil. sadece tecavüz edenin de her gün belli bi süre g.tüne şarap şişesi falan soksunlar mesela. gayet caydırıcı bir ceza bence. hapis bile yatmasına gerek yok bunu yaparlarsa.

sadece kendi düşüncem ,
ceza ile intikamı karıştırmamak lazım. sadece kötüye kullanılabilir/karar veren insan olduğu için hata yapılabilir bir ceza olması nedeniyle idama karşıyım.

Bu konu o kadar çok tartışıldı ki, hep aynı cevaplar ama.

İdam cezası uygulamasının ülkemizde tecavüzle sınırlı kalmayacağı, birsüre sonra hırsıza da siyasiye de yansıyacağı su götürmez bir gerçek. Ancak bu idamın gelmemesi için tali bir sebep. Yani idam "yarın öbür gün muhalifler de asılır" yüzünden reddedilmemeli. Bu bencillik olur. İdam böyle suçlarda caydırıcı olmadığı için gelmemeli. Bunu çok yazdım. Cezanın, faili suçu işledikten sonra cezalandırmasından başka işlevleri de var. Toplum huzurunu sağlamak, caydırıcı olmak gibi. Belki bir tecavüzcünün idam edilmesi birçok insana ilk başta oh adalet dedirtebilir, ama bu böyle devam etmez. Başta bu bir zafer bir adalet olarak düşünülür ama zamanla sıradanlaşır. Düşünsenize idamın sıradanlaştığı bir toplum. Vay halimize.

Bunun yanı sıra idam caydırıcı da değil. Zira bir cezanın caydırıcı olması için müstakbel failine hitap etmesi lazım. Ancak oğluyla birlikte, çocuğu yaşındaki bir kıza tecavüz eden adamın akli dengesinin yerinde olmadığı ve hım bu işin sonunda idam var dur vazgeçeyim demeyeceği ortada.

Aslında idama karşı çıkanlar başta insanların yaşam hakkı diyor, ancak ona bir şey diyemiyorum ben. O kadar objektif bakamıyorum şu anda.

Biraz karışık yazdığımın farkındayım ama umarım bir nebze de olsa düşüncelerinizi sorgulamanıza sebep olabilmişimdir.

idam hiç bir şeye merhem değil.

ne idamın çok yaygın olduğu ortadoğu coğrafyasında az suç işleniyor, ne de cezaların çok düşük olduğu iskandinav ülkelerinde çok suç işleniyor.

olay eğitim ve toplum yapısı ile doğrudan alakalı, yoksa her hırsızın elini kes, önüne geleni idam et; sanıyor musun ki, suç azalacak...

özgecan'ın katilleri hakkında bir duyuruya yazdığım cevabı aynen kopyalıyorum:

bana kalırsa bu tip suçlular eski zaman ceza hukukçularının söylediği gibi, doğuştan suçlular. bu eski zaman ceza hukukçularından bazıları diyor ki(pozitivist okul) doğuştan suçluları ıslah mümkün değildir bundan dolayı da onlara verilecek cezanın amacı ıslah olmamalıdır, bu tip suçlular toplumdan uzak tutulmalı bir yerlere kapatılmalı ve diğer insanlarla iletişimi kesilmelidir, çünkü ıslah edilemezler. cezanın amacı, bireysel açıdan bakarsak, suçlunun ıslahı ve tekrar suç işlemesini önlemektir; toplumsal açıdan bakarsak ise henüz suç işlememiş kişilerin cezanın uygulamasını görerek suç işlemekten cayması, potansiyel suç ve suçluların oluşmasının engellenmesidir. yani en temelde kamu yararıdır cezaların amacı.

ben şöyle bir yorum getiriyorum, madem verilen cezaların en temel amacı kamu yararı ve madem doğuştan suçluların toplumdan dışlanması gerekiyor; bu tip suçlular için ölüm cezası uygulanabilir. gerekçem şu, bu suçluları bir yere kapatsan da toplumdan soyutlasan da, zaten ıslah edilemeyecekleri için; ölüm cezası ile hem kamu kaynaklarının boşa kullanılmasının önüne geçilir, hem de -bence- verilebilecek en hakkaniyetli ceza verilmiş olur. ama şöyle de ayrıksı bir durum var idam cezası için, kişi mesela tecavüzden ve kasten adam öldürmenin ağırlaştırılmış halinden yargılanıyor ve hüküm giyiyor, idam cezasına çarptırılıyor. idam edildikten 3 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşılıyor. o zaman ne olacak peki? işte o zaman aynı pardon filminde ferhan şensoy ve diğer abilerin cezaevinden çıktıkları sahne gibi bir şey olur, pardon falan diyebilirler yani çok çok. idam cezasının olmamasının sebebi de budur aslında, 3 yıl içerde boşuna yatan adama devlet tazminat verir bir şeyler yapar, ama öldürdükten sonra suçsuz olduğu anlaşılırsa sen kime ne vereceksin, bütün haklarını geçmişe ve geleceğe etkili olarak yok etmişsin. ama dediğim gibi bu ayrıksı bir durum.

ezcümle, somut olayın koşullarına göre değerlendirme yapılmalı bence. idam cezasının sabit bir biçimde olup olmaması konusunun evet veya hayır şeklinde bir cevabı olmamalı. ama illa böyle bir cevap vermek gerekiyorsa, benim cevabım hayır olurdu.

ek olarak, hangi suçlara getirilmeli sorusuna, kişilere karşı işlenen suçlar derim tabii ayrıksı durumlar yaratmak suretiyle. hakaret de kişiye karşı bir suçtur ama cezası idam olmamalıdır; tecavüz ve kasten adam öldürme de kişiye karşı suçtur, bu suçların belli başlı saiklerle işlenmesi durumunda failin de psikolojik durumunun açığa kavuşmasıyla birlikte, idam cezasına sıcak bakılabilir bence. ama bizim ülkemizde, hele bu hükümet varken, asla böyle bir ceza uygulaması getirilmemeli.

seri katillere, canı sıkılıp adam öldüren psikopatlara, tecavüzcü orospu çocuklarına ve de vatana ihanet edenlere (ki bu şu an işlerine gelmez) idam cezası ya da ölene kadar işkence cezası verilmesi lazım. müebbet işkence abi. adam ölene kadar eziyet edeceksin özellikle tecavüzcü orospu çocuklarına. bu yavşaklara idam ödül sayılır. abi adam adliyeden selfie paylaşmış ya? bu nasıl bir adalet? bu nasıl bir pişkinlik? bu adamları yavaaaş yavaş öldüreceksin.

idama karşıyım ama hümanist olduğumdan filan değil, aksine, idamı kolaya kaçmak/ödüllendirmek gibi gördüğümden karşıyım. örneğin bir tecavüzcünün tüm ömrünü küçücük, karanlık bir hücrede geçirmesi benim açımdan daha tatminkar olur. bir nevi işkence olur ona... kötülükten başka bir halta yaramayan insanlığını unutur, makineleşir, robotlaşır. hayatından nefret eder, yaptıklarına lanet eder, vicdanen üzülmese de.

hiç ama hiç hümanist değilim ben tecavüz suçu bakımından. hele küçüklere tecavüz suçunda tecavüzcüye işkence etmek istiyorum.

ha ayrıca idam cezasının adam öldürme, tecavüz gibi suçlar bakımından bir caydırıcılığı olmadığını da biliyoruz; zira fail "ulan beni asarlar" deyip de suç işlemekten vazgeçmiyor. işlenmeden evvel planlanan suçlar bakımından "belki" caydırıcı olabilir.

modern ceza hukukuna göre devlet intikam duygusu ile hareket etmez ve insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını elinden almaz; ama ben bu düşünceye saygı duymuyorum.

ölmeyi ve -bence idamdan beter olan- hücre müebbetini hak eden çok fazla insan var.

ilave: işlemediği bir suçtan ötürü idam cezası alan birileri olabileceği için idam cezası çok sakıncalı elbette. faruk erem'in kitabında buna da değinilirdi. onun "suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar" diye bir sözü de var; ama işte "insan" var, "insan" var...

abi taşısan ne olacak ki sende biber gazı vardır karşındakinde bıçak vardır,silah vardır.karşındaki çekse silahı domal dese yapacak bişey yok.Ard arda biber gazı bile ilgili duyurular açılmış, yakın zamanda olan gibi durumlarda zaten karşında puri pak adam olmayacak.Biber gazı yerine kuru sıkı al

arkadaşım taşıyor ama tabi çantanın dibine atmak yerine her an ele gelebilecek bir yere koymak lazım. allah aşkına olası bir tecavüz veya cinayet anında biber gazının yasal olup olmadığını mı düşüneceksiniz?

yasal değil ama biber gazı kullandığın adam seni polise ama bu bana biber gazı sıktı diye şikayet edemez. özgecan'da biber gazı taşıyormuş ve kullanmaya çalışmış, eğer azıcık sansı yaver gitseydi ve kurtulsaydı. bu yaratık polise gidip şikayet edecek miydi?

taşısan polis birşey demez, bana polis bir tanıdığım almıştı.

Polisler robot değil, belli bir programla hareket etmiyorlar. At hırsızı tipli değilsen, giyimin düzgün, konuşman düzgün olursa ve neden taşıdığını polise uygun bir dille anlatırsan (özet olarak taşıma amacının itlik serserilik olmadığı belli ise) hiç bir polis sana işlem uygulamaz merak etme.

Kuru sıkı konusu ise sakat. Yakalatırsan gerçek tabanca yakalatmış gibi işlem görürsün, hayatın boyunca bir daha ruhsatlı silah sahibi olamazsın. Sen kuru sıkı çekersen sonra adam da gerçeğini çekip seni öldürürse ceza almaz.

Biber gazı dışında sustalı olmayan çakılar da taşınabilir, suç değildir. (Biber gazı ile ilgili saydıklarım yine aynen geçerli tabi bunda da) Ama üstünde çakı varken bir mevzuya karışırsan, çakına davranmasan bile başın ağrıyabilir. Bunları da düşünmek gerek.

Her türlü yasak da olsa sen bu aleti çok zor durumda kalmayacaksın. O zor durumda kullanırsan olmaz ama hadi oldu diyelim cüzi bir ceza alırsın ama ölmezsin, tecavüze uğramazsın.

Yani demem o ki alınabilir bir risk bu.

Erkek halimle ben bile almayı düşünüyorum ya. Gece çıkıyoruz tek dönüyoruz falan. Biri bıçağı takacak.

Bireylerin günlük hayatta kendilerini savunma maksatlı biber gazı spreyini taşımalarında yasal olarak bir engel bulunmamaktadır.Ancak biber gazı spreyinin saldırgana zarar verici olduğu unutulmamalı, gerekli olmayan durumlarda kullanılmamalıdır.

Geçerli olan açıklama bu. Uzun müddet araştırdıktan sonra ben de iki adet edindim. Biri arabada biri çantamda. İstanbul'da çoğu avm'ye sorunsuz girdim. Daha doğrusu girdiklerim arasında hiçbirinde sorun yaşamadım. Ben yeni çıkan modellerden aldım. Hem alarm ötüyor, hem çok gçlü ışık yayıyor. Hem de daha önce kaydettiğim numaraları telefonumdan otomatik olarak arayıp google üzerinden benim konumumu mesaj atıyor. Ben kendimi şimdi bir nebze olsun güvende hissediyorum ama böyle olmamalıydı. Bu kadar kişisel güvenlik önlemi almak zorunda kalmamalıydım :(

PSN Plus varsa sorun yok.

içindeki kod kullanılmış olabilir, onun garantisi yok ama o kod da olsa olsa ya 1 ay ücretsiz plus üyeliği ya da silah vs paketi olur. ikinci el oyunların online oynanamaması olayı ps3'te vardı, ps4'te tamamen kalktı o. online için de plus üyelik olması yeterli.

ek paket ve oyun almıyorsan plus üyeliğinin olduğu hesaptan devam, sorun yok.

Passolig yoksa alamazsınız.

klüp akredite etmedikçe passoligsiz alamazsınız.

İkisini de besliyorum. Bence rastlantı. Ama sadece kendi gözlemlerime dayanarak, hayvanlarla kafayı bozmuş kişiler genelde kedici oluyor.

Kedi sevip de köpek sevmeyeni görmedim, ama köpek sevip de kedi sevmeyeni ve bir de kediye köpek gibi insana bağımlı değil diye nankör diyeni çok gördüm. O yüzden bana da öyle geliyor.

Köpek sevip kedi sevmeyen insanlar bence ilgi odağı olmak isteyen, ilgiye muhtaç kişiler. Kedi sevip köpek sevmeyen görmediğim için onlarla ilgili tespit yapamıyorum ama köpek sevmeyeni de sevmem; köpek gibi vefalı bir hayvanı sevmeyen kişi vefasızdır diye düşünürüm.

kedi sevenler içine kapanık daha ev insanı gibi oluyorlar. köpek sevenler daha sosyal daha dışavurumcu. bence tabi.
iflah olmaz bir kedi severim

Ben farketmedim. Nasil karakter farkiliklari mesela?

Ben hayvan beslemiyorum ama kedi severim, kopekten zerre kadar haz etmem. Kopek sevenler ile aramdaki karakter farkini fatkedemedim.
Varsa ben de merak ettim bu karakter farkini.

Edit: yukarida soyledigim sey ayni zamanda whimscal'a cevap olmus.

neden sevmiyorsun faruk?
duyuru ile alakalı olarak soruyorum bunu

Aslina bakarsan sadece gorsel acidan sevmiyorum. Bir kopege ay be kadar tatli, ne kadar sirin diyemiyorum hicbir zaman. Hicbir kopege yanadip sevesim gelmiyor, hoş gozukmuyorlar bana. Biraz da tiksinti veriyor acikcasi, o yüzden hic sevimli gelmiyorlar bana. Ama guzel bir kediye hayranlikla bakabiliyorum. Mesela arkadasimin bir kedisi vardi eskiden, o kadar sevimli geliyordu ki bana biraksalar sikip oldurecegim hayvani. (Yanlis anlasilmasin, turkce karakter olmadigi icin "sikip" yazdim:)
Ayni arkadasim 4-5 tane köpeği de vardi, hicbirini sevmezdim. Hicbir kopegi sevmedim simdiye kadar. Kopek korkum falan da yok.

wild honey suckle'ın yazdığına kısmen katılıyorum.

Mesela kedini alıp sokağa da çıkamıyorsun, kısa bir tatilde yanına da alamıyorsun; çünkü kedi mülkiyetçidir, yer değişikliğini sevmez. O yüzden de kedinin ihtiyaçlarını karşılayabilen insanlar daha evcimen oluyorlar.

Köpeğinle ise yürüyüşe, koşuya çıkarsın; tatile giderken onu da yanına alırsın ve sen yanında olduğu sürece gittiği yerde rahat eder. Sosyal hayvandır. O yüzden sosyal insanlar tercihlerini köpekten yana kullanabilirler.

Yine de tam bir ayrım sağlamıyor bence. İçe dönük insan da köpek sevebilir, dışa dönük insan da kedi sevebilir. Sorumluluğu alma kısmında ise sevgi yetmiyor. O kısımda yukarıdaki gibi bir ayrım yapabiliriz.

Sanirim bu konuda da istisnayim.
Kedileri seviyorum ama evcimenlik konusunda kusaca soyle soyleyeyim, evi otel gibi kullaniyorum. Canim cikmak istiyorsa kar kia dinlemem asla. Evde pek vakit gecirmem.
Ama dedigim gibi, kedi beslemiyorum, sadece seviyorum onlari.

üşengeç biriyseniz elbise askısı olarak kullanırsınız ama disiplinli olarak kullanırsanız işe yarar.
sahibinden.com ''evde olursa nasılsa spor yaparım yae'' diye koşu bandı alıp satmak için uğraşanlarla dolu.
Yani mutlaka disiplin şart yoksa evdekine bile üşeniyor insan.
bence siz spor salonuna yazılın tekrar, yok kesin kararlıyım diyorsanız eliptik bisikletlerin bakımı arızası vs koşu bandından daha az oluyor ve daha az ses çıkarıyorlar.

Park var mi yakinlarda? Parkta yurumenizi tavsiye ederim. Daha fazla oksijen alırsınız. Yol kenarindaki kosu yollarindan uzak durun da.

@mandaline pek park yok ..

bir süre önce düzenli olarak 3-4 ay kadar koşu bandında koştum haftada 2-3 gün, sol dizimde ağrı başladı bıraktım. konuyu bi araştırın isterseniz koşu bandıyla koşu konusunda sıkıntı var

10 senede toplam 3 tane koşu bandı eskittim. Ki koşu hayatımın %70'i açık havada geçtiği halde gerçekleştirdim bunu, bugüne kadar da hiçbir sağlık sorunu yaşamadım. Kontrollerde de herhangi bir eklem problemi ortaya çıkmadı. Düzenli bir şekilde doğru ekipmanlarla koşar diyetinizi aksatmazsanız üst düzey verim alırsınız koşu bandıyla da. Fakat dediğim gibi önemli olan diyet. Diyetiniz dandikse günde 10 saat de koşsanız bir sonuç alamazsınız.

Onun dışında manyetikler kendi enerjinizle çalışıyor, çok memnun kalır mısınız bilmem ben hiç kulanmadım. Elektronikler de ortalama 700 liradan başlıyor kademe kademe artıyor. Bütçenize göre seçin birini.

Koşu bandı alt komşuyu ciddi anlamda rahatsız edebilir, o yüzden düzgün saatlerde koşmanız gerekir. Sakatlık da genelde ayakkabıdan çıkar, kaliteli bir koşu ayakkabısına ihtiyacınız olacak. Bütçeniz uygunsa hem koşu bandı hem bisiklet alabilirsiniz. Profesyonel vücut geliştiriciler de kardio antrenmanlarını ikisi (hatta space walk, merdiven aleti) ile birlikte yapıyor.

ev daha az motivasyon sağlıyor bence. koltuk, tv, mutfak falan daha çekici geliyor. spor salonu daha gaz bir olay. bence salona devam edin. zaten sırf bant kardioya yarar ekstra kas kazanmazsınız.

ben blogilates in beginners calendar ini oneririm. evde yarim saatlik egzersizler. sonra her ay icin de takvimler var. paraniz da cebinizde kalmis olur. veya evde yuruyus videolari var (www.walkathome.com). Jillian Michael'in 30 day shred videolari var. P90 video serisi var. var da var. bana daha kolay geliyor, daha az vakit kaybi oluyor evde videolarla calismak.

İzmir-İstanbul/İstanbul-İzmir en az 40 kere uçağa binmişimdir. Hepsi de Pegasus'tu hiç iptal olmadığı uçağım, olmaz herhalde.

lodos güneybatıdan esiyi. sabiha gökçen de gb yönünde. crosswind yok. hayırlı kazasız belasız uçuşlar inişler dilerim şimdiden.

haterz gonna hate ama özel okula gideceğime liseyi bidaha okurum daha iyi. hele ki yeni açılmış dandik bi üniye. özelleri burslu kazanmak da 'aslında zekiyim ama götü kalkıkların arasında olmak hoşuma gidiyor' demenin başka tarafı. adam gibi bidaha kassın da devlet üniversitesine gitsin. sorry.

buraya gelip bir bok bilmeden atıp tutanların laflarını dinleme öncelikle. Bildiğim kadarıyla fena değil gelişmekte olan gelecek vaad eden bir universite. kurulalı 8 sene olmus pek de yeni sayılmaz. sagda solda acılan sikko özel universitelerden biri değil yani merak ediyorsan. bilkent koc sabancı diil tabi, ama bir kaç tık altı işte.

özel sektör için konuşuyorum işe alımlarda kaliteli üniversiteler arasında kabul ediliyor. hatta bilgi, yeditepe,bahçeşehir, kadir has gibi üniversitelerden daha iyi konumda. tabi bi bilkent koç sabancı değil.

Eğer kazanılan üniversite iyi ise, bölüm de sağlamsa devlet üniversitesinde okumanın hiç bir anlamı yok. Şimdiki aklım üniversite tercih döneminde olsaydı kesinlikle devlete gitmezdim. (Boğaziçi, Hacettepe gibi üniversitelerin yüksek puanlı bölümleri hariç)

Özyeğin hakkında da olumlu şeyler duydum. Bence düşünülebilir.

ocak sonu itibariyle elektrik-elektronik mühendisliği bölümünden mezun oldum. kurumsal olarak bir facia fakat eğitimin kalitesi tartışılmaz.

yazları kendi okulumda açılmayan dersler sebebiyle itü'den 3 yaz okulu boyunca ders aldım. hocaların ilgisi/alakası/bilgisi kendi okulumdaki hocalarıma kıyasla vasattı. alanına çok hakim ve öğrenciye karşı çok ilgili hocalarla eğer öğrenci de ilgiliyse şov yapılıyor. böyle bir sürü arkadaşım da var.

Vakıf üniversitesi kolay olur algısını yerle bir edecek şekilde zordur. ülkedeki diğer kaliteli vakıf üniversiteleriyle(bilkent, koç, sabancı) aynı kategoride yer almak isteyen ve 8 yıldır bu amacından sapmamış bir okuldur. Kardeşinize bunu da belirtin.

Aklınıza takılan bir soru varsa cevaplayabilirim.

bilkent koç sabancı üçlüsüyle anılmak isteyen ama olamayan bir vakıf üniversitesi olduğunu düşünüyorum.

kardeşim hukuk okuyor 3. sınıfta. bildiğim kadarıyla fena değil.

Vallaha ise girdik. En cok odtulu var ama agirlikli bilkent, bogazici ve sabanci. Aralarinda 1 tane de ozyegin universiteli biri vardi ise yeni giren. Adamla konusurken universite muhabbetine konu gelince izyegin mezunuyum dedi. O ne ya? Demistim. Piyasada o kadar cok tabela unisi var ki herhalde onlardan birisidir dedim ama tabela unisinden adam almiyor calistigim yer.

Cocuk iyi bir cocuk. Zeki. Cok hirsli ve ogrenmeue ac ama bunlar egitimle degil kisisel olarak gelen ozellikler bence. Kotu bir egitim almamis. Ama cok metak ediyor, iyi ozellikler. Ama fazla calismayi sevmiyor. Mesai biter bitmez gidiyor. Herkes gidebilir ama buyuk ihtimalle 10 sene icinde hepimiz mudur olucaz. Ozveri bekleniyor bizden.

Ozyeginde okuyan adami elestirmem. Ancak cocugum olsa hayatta gondermem. Universite safeve egitim yeri degil. Kisilik ve kimlik olusturacak bir yer. Bu sebeple ulkede daima tercihim odtu ve bogazici olur. Ise alimda da, ileride cocugum olsa da. Bu adamlari elit kabul eder, onlara ayri yonelirim. Sadeve egitim degol, bakis acilari da onemli.

Yine de tek kisi uzerinden egitimi kotu bir uni izlenimi birakmadi bende. Ancak yabanci dil yetersi gibi duruyor.

Devletten şaşmayın bu kadar net olarak diyorum. Madde madde sıraladım ama özellerden uzak durun bunu diyeyim en son

türkiye'de; boğaziçi, itü, odtü falan değilsen devlet üniversitesinde okumayacaksın.

bilkent, sabancı, koç'u da ayrı bir kenara koyarsak diğerleri arasında özyeğin'in sıralaması gayet iyi. tabela üniversitesi değil kendisi.

Ben devlet okulu da özel de Görmüş biri olarak Şunları Söyleyeyim. ODTÜ, Boğaziçi gibi cidden iyi okullar gelmeyecekse be okutacak imkan varsa illa devlet diye diretmenin mantığı yok. Çok iyi özel okullar da var. Özyeğin de birçok devlet okulundan ve özel üniden iyi.

Özel okulları kötüleyenler genelde hiçbir fikri olmayan ama sırf "bobo porosoylo okoyorlor" demek için bilmeden konuşan tipler. Devletin iyisi kötüsü olduğu gibi evet özellerin de var. Sabancı, koç, bilgi, Bilkent, Işık, Özyeğin, yeditepe bunlar iyi okullar.

Ben ışık mezunuyum, Işık Üniversite'si elektronik, bilgisayar ve it bölümlerinden mezun olup iyi işler bulmayan arkadaşım yok öyle Söyleyeyim. En az maaş alan ilk yılında 4000 tl ile başladı, mühendis olarak. Tabi bu herkeste böyle olmayabilir kendi arkadaşlarımdan gördüklerimi söylüyorum, iyi firmalarda ortalamaya oranla gayet yüksek maaşlarla ile başladılar, kimse de özrl üniversiteliler dşye işe almamazlık falan etmedi. Kendi bölümüm şçin konuşursam, özel olduğu ıcın küçümseyerek başladığım Iki bölümde de resmen ağlayarak okudum. Iki üç tane klasik özel okul Öğrencisi tiplemesi dışında herkes hırslı, herkes ortalama yapayım derdinde. Hocalar hiç acımıyor, Geçme notu 70. Özel okullarda beleşe ders geçiliyor olayı yalan.

Benim erkek kardeşim Okan'dan mezun, %100 burslu inşaat. Kız kardeşim ODTÜ'de okuyor, inşaat. Ikisi arasında illa ki fark var çünkü öğrenciler çok farklı. Erkek kardeşim kız kardeşim kadar zorlanmadı çünkü evet Okan daha kolaydı ODTÜye göre.


Eğer tıp, hukuk gibi Bölümler değilse veya Boğaziçi, Hacettepe gidemiyorsa boşuna devlet okuluna göndermeyin imkanınız varsa. Atıyorum Ekonomi okuyacaksa yine atıyorum Çukurova yerine Özyeğin de okusun, ışıkta okusun. Bildiğim kadarı ile Özyeğin de birçok bağlantısı olan, iyi imkanlar ve hocalar sunan bir okul.

Telefondan Yazdığım ıcın yazım hataları için affedin.

Üniversitelerin içinden biri olarak görüşüm çok olumsuz.

Şu anda türkiye'nin en iyisi denen 10 üniversitede bile eğitim kalitesi berbat durumda.

Özyeğin gibi bir üniversiteye gitmek bana kalırsa hiç doğru bir tercih değil.

Burada tabii sabaha kadar türkiye'deki eğitim kalitesini de tartışırız o ayrı konu ama sadece "üniversite diplomam olsun" amacı ile gidilebilir. Rasyonel bir amaçla gitmek bence çok saçma.

Çıkardığı ses çiftleşme dönemine girdiğinden olabilir. Sıvı konusunu bilemeyeceğim.

ek olarak;
- kedinin dışkısı normal, kanlı filan değil.
- o sarı sıvıda da kan yok.
- kedinin anal bölgesinde de bir şey yok (kızarıklık, şişme vb.)

hayır , dişi. çiftleşme döneminde olması ihtimalini düşünmüyorum çünkü kısırlaştırıldı.

aynı şey başıma geldi yakın zamanda, daha doğrusu 7-8 ay önce. 2 yaşındaki dişi kedim (kısır değil) tam anlattığın gibiydi, hatta biraz da halsizdi uyuyordu genelde. neyse ben bir veteriner arkadaşa sordum önce, bana panik yapmamamı söyledi, bir şey olmazmış hemen yani. bu sıvının kedinin kakasını yaptığı yerden mi, yoksa idrarını yaptığı yerden mi geldiği önemliymiş. kakasını yaptığı yeden geliyorsa daha sıkıntıymış, ki bizimkinin orasından geliyordu. neyse, arkadaşım kediyi bir ara bir veterinere götürmemi söyledi. ben hemen götürdüm tabi. veteriner baktı, kan testi ve idrar testi falan yaptı işte sonra bir hafta boyunca her gün iğne yapalım geçer dedi. gerçekten de geçti. gerçi gene tekrarlayabilirmiş ama şimdiye kadar tekrarlamadı neyse ki. sonuç olarak, korkulacak bir durum yok =) eğer çok panik yaparsan 24 saat açık veterinerler var, oraya bir götürebilirsin. ben öyle bir tanesine götürmüştüm istanbul'da.

simdi anal kese dedigimiz seyden o sari renkli sivi akar zaten genelde diskilarken akar ama biz gormeyiz. bu sivida birikme ya da iltihap olunca boyle sacma zamanlarda akabiliyor. akmasi iyi bir sey. bizimkinin akmiyordu mesela.gotu kafasi kadar olmustu ve defalarca igneyle alindi o sivi.

anal kese problemi evet ama cok sikintili gelmedi bana. sabah gidin bir klinige. bir de sivinin gelisini videoya alin, hatta sividan da ornek alip kurumayacak bir kaba koyun koyabilirseniz. sabaha kadar gecmesi durumunda hekiminize gosterirsiniz.

endiselenmeyin. gecmis olsun.

teşekkür ederim hepinize :)

Yeni mi yapıldı dövme?

@amelie 20 gün filan olmuş

bir şey olmaz bakımını yapmaya devam edin.

Doğaldır, taze boya sivilce çıkmasına sebep olabilir.

Arayıp düzeltebilirsin.

Pegasus müşteri hizmetlerinden düzelttirebilirsin zannımca. www.flypgs.com

bilet kesmede görevli sıkıntılı ise sıkıntı olabilir, sonuçta kimlik bilgilerinin tutması gerekiyor. düşük bir ihtimal de olsa risk var.

mh ni arayıp sorun, düzeltebiliyorlarsa düzeltsinler...

1 harften birşey olmuyor. Kaç kere başıma geldi

edit: bilette isim değişikliği yapılmıyor havayolu farketmeksizin

edit2: yurtdışında sorun olmadı bende

yurtici ucuslarda pek takmiyorlar ozellikle de yanlis harfle yazildiginda anlamli bi kelime olmuyorsa.

Basima geldi, kimse sallamadi. (Yurtici.) Yurtdisinda da adim ile soyadimin yerini yanlis yazmislardi, o sorun oldu mesela.

Bunun bir kuralı var. iki mi üç mü ne harfe kadar yanlışlıkta sorun yok diye.

En güzel bir arayıp sormanız.

Soru: İnternetten bilet alırken yanlışlıkla bay yerine bayan yazdığım için yüzde yüz uçuş garantisi veremeyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum, teşekkürler.
Cevap: Sayın yolcumuz;
Tanzim edilen biletlerde sonradan herhangi bir değişiklik sistem tarafından yapılamamakla birlikte, yanlış yazılan unvanlar ya da cinsiyet uçuş esnasında herhangi bir sorun teşkil etmemektedir. Seyahatinizi gerçekleştireceğiniz gün kimlik bilgilerinizi ibraz etmeniz halinde işlemleriniz yapılacaktır. Saygılarımızla...
GENEL UYGULAMA
Düzenlenmiş biletler, üzerindeki uçuş için bir sözleşme niteliği taşımaktadır. Ayrıca bilette yazılı kişinin sigorta kapsamına alındığını göstermektedir. Bu nedenle bir bilet düzenlendikten sonra herhangi bir değişikliğin yapılması (isim, ön isim, cinsiyet, unvan, fatura bilgisi, vb.) veya yeni bilgi eklenmesi ya da çıkartılması mümkün olmamaktadır.

Biletlerde unvan ya da cinsiyetin yanlış yazılması uçuş için engel teşkil etmez. İsim ya da soyadında yapılan ve anlam bütünlüğünü bozmayan üç harfe kadar hatalar da yine uçuşa engel teşkil etmez. Örneğin “Ahmet” ismi yerine “Akmet” yazılması sorun oluşturmaz. “Can” yerine “Ali” yazılması toplamda üç harf hatası içerse de anlam değiştiği için uçuşa engeldir.

Tüm bu bilgiler Ortaklığımızın check-in esnasındaki uygulamalarını izah etmektedir.

Havalimanının ve uçuş tarafına geçen yolcuların güvenliğinden, dolayısıyla da uçuş güvenliğinden sorumlu olan havalimanı güvenlik görevlilerinin yapacakları kontrolde farklı uygulama yapmaları mümkündür.
Bu bölümde yolcularımızın [email protected] adresimize gelen mesajlarına ve onlara sunulan çözümlerle birlikte genel uygulamalara yer verilmektedir.

www.anadolujet.com