ufunet gelir. şişerim. afakanlar basar.

3 hafta uyumadan, yemeden, içmeden yaşayabileceksem...

hayır, asla. o kadar delirmedim.

Seninki de laf yani. 250 filmi bir insanın aralıksız seyredebilmesi için aşağı yukarı 20 gün var. Bir insan hiçbir şey yapmasa bile 20 gün uykusuz kalabilir mi? Merakından soruyormuş bi de..

mountaincat benim gibi günde 2 saat uyuyan hatta iki veya üç gün boyunca uyumayan bir adam için uygun olabilir mi diye soruyorum not doktor veya polis değilim

kör olursun yıvrım

Uyanık kalma rekoru 264.4 saat zaten, nasıl izlesinler? Film izlemek için saat başı uyarıcı mı alsınlar?

Yok, daha 3.de film zehirlenmesi yaşarım.

rekorum yüzüklerin efendisi extended versyon 12 saat daha fazlasına dayanacağımı sanmıyorum.

en son yüzüklerin efendisinin 3 filmini peş peşe izledim bende beyin kanaması geçiriyodum çok kötü

nyan cat mi

huzunlu.swf

nyan cat +1

tam olarak bu hatta:

www.youtube.com

ek: baktım da evet, diğeri daha uygun soruya :)

Huzunlu swf +1

Sad toy cats yaz cikar.

alkislarlayasiyorum.com
alkislarlayasiyorum.com

ahahah bence de nyan cat ama

huzunlu.swf yi şimdi keşfettim o ney lan :D:D

altına da bi tane yabancı gelmiş yorum yapmış

Nimbus Mcbuttsecks2 hafta önce

what the fuck is this shit

hüzünlü swf'ymiş
saykodelik kedili klip yazınca çıktı
of beynim ısındı yeminle kulaklarımdan akacak birazdan

Paylaşmadan duramadım lan :D

youtu.be

@purusha of bu bi de flash halinde ya orjinalinde, bitmek bilmiyor evrenin çeşitli köşelerinde hot tamale hot hot tamale diye marakas sallıyorum sabahlara kadar zihnimde

Hiçbir bilimsel tabanı olmayan beyinsiz bir diyet. Diyet bile demek istemiyorum açıkçası salak saçma bir şey.

Bu diyet değil sistematik işkence. Soykırım planı.

every man dies, not every man really lives.
cevab da: aptalca bir diyet.

beni en çok güldüren tarafı da verdiği kiloları:
"Yedinci gün sonunda aldatmaca yapmadıysanız 4,5 ile 8 kilo arasında vermiş olacaksınız."
nıhahahahahahaha

süründürür.

Ben philips corba makinesi aldim bitane lahana biber pirasa sogan patates vs ne bulursam atiyorum pazardan aldigim. Valla super oluyo. Bir ogununu bu sekil yapmak super oluyor. Ama sadece bir ogun 3 tabak ic o corbadan acayip sisirio adami. Aksam sut ic meyve ye sabah da yumurta peynir zeytin ekmek.

@truman
arada kendini ödüllendirmelisin bence.

agdshfgjh truman sesli güldüm :D

adam 3. gün 'Üç gün boyunca diyete tam olarak uyup, kendinizi hiç aldatmadıysanız 2,5 - 3 kilo vermiş olmanız gerekmektedir.' demiş ya asdfhgjh. ruh 6 gram değil miydi?

"Lahana çorbası diyetini yaparken tek dikkat etmniz gereken su tüketimi.Vucuttan su atılımı hızlı olacağından dolayı yeteri kadar su tüketmeye özen gösterin.Lahana çorbası diyeti yapanlar bilirler ki yeteri kadar su tüketilmediğinde vücutta halsizlik meydana gelebilir."

burada kendisi de yazmış zaten. su kaybına neden oluyor bu diyet sadece, kilo veriliyorsa da onda veriliyor.

adı üstünde "şok diyet". yani kalkıp 1 ay yapılmaz, maksimum 7-10 gün yapılır.

çok saçma falan diyenleri de anlamadım. düşününce çok da saçma değil, tek fark sabah kahvaltısında yenmeyen peynir, reçel vs.

bir gün çorbanın yanında sebze yediriyor, bir güne et yediriyor, bir gün meyve vs.

diyet yapmadığım halde bazı dönemlerde bundan çok daha kötü beslendiğimi bilirim (günde tek öğün, fast food vs. gibi)

o yüzden kısa süreli bir program olarak uygulanacaksa adamı öldürmez, iyi bile gelir. vaat ettiği kilolar verilir mi orasını bilemem.

-bardaklık fikri iyi
-ayaklık şart
-paran varsa tik ağacı ya da bambu.

ağırlık merkezini iyi gözetmelisin. ayak koymak şart. yanlara kadar açarsan rahatsız eder. hiç ayaklık koymazsan bile mutlaka diz altında bir yerde düzgün temas olmalı yani bacağının arkası sandalyeye değmeli.
bardaklık olur ama doluya yakınken dökülmesi kaçınılmaz.
ağaç bilmiym.

Elinle ayır? Otomasyon mu lazım? Seri üretim mi nedir olay?

maket bıçağıyla kesilmez mi o sünger kısım arka tarafından?

hmm anladım sanırım. otomatik olarak o kağıdı soyabilecek bir sistem arıyorsunuz. laboratuar cihazları test tüplerinin üzerine etiket yapıştırırken bir sistem kullanıyor. Etiketli yüzeyi yeterince bükebilirseniz kağıdı atıyor kendiliğinden. Daha sonra da onu bir makaraya sararak kurtarabilirsiniz.

malzeme tek parça kalacaksa sadece yapışkan süngeri ilk yerleştirdiğinizde kağıt bir makaraya tutturursunuz, makineyle beraber döner, döndükçe yani sarfiyat oldukçaartık kağıdı o toplar. bu olmaz mı?

e_rsin
minimum operatör müdahalesi gerekiyor operatör sadece malzemeyi kutuya koyacak

safepassage
tırnakla bile ayrılır ancak olay kendiliğinden yapması.

safe+namus
elinizde bir makine örneği varsa verebilir misiniz? benzer olarak şu videoyu buldum ne düşünüyorsunuz? bizim malzemeyi bu şekilde nasıl işleyebilirim diye düşünüyorum. bir de bu videodaki beyaz makara nedir çözemedim.
www.youtube.com

beyaz makara ısıtıyor zannedersem

arkadan gelen yassı metal aparat ısıtıp iki materyali birbirine yapıştırıyor biraz inceleyince bulduk

en sevdiğim renk turuncu çok sakin bir insanım yahu :)

özelliğin adı sinestezi.

a da sarımsı turuncu.

ben sayılara renk veriyorum müziğe değil de. 5 kırmızı mesela.

(bkz: sinestezi)

sinestezi demiş miydik? :p

Kendisi bende de mevcut ve a kırmızımsı turuncu.

aa bu sinestezi. bende yok.

bilecik çankırı yozgat bayburt neden değil?

rota 1'e kisin git subat mart gibi isiklari da gormen daha muhtemel
ben olsam rota 2 yi secerdim heralde sebepsiz sekilde

@nn
saydigin yerler dahil Turkiye'nin hemen her yerini gezdim, o sebepten.

rota 2'ye git.

3'te olabilirdi ama myanmar matem ülkesi. gidersen bol bol kafatası görürsün, çok bir şey yok orada.

Rota 1 ve 2'yi bazı ekleme ve çıkartmalarla bir şekilde yaptım geçmişte.
1 yalnız pek çekilmez bence. 2 ve 3 arasında lezzet olarak çok fark olacağına inanmadığımdan 2 diyorum.

bu günlerde en iyisi rota 1, kuzey ışıkları falan takılırsın. sıkı giyin, ben hastalanıp döndüm, 5 gündür yerlerde sürünüyorum. :D

edit: bence malmö/stockholm gibi isveçten de ekleme yap bu rotaya, noel öncesi güzel oleyyo.

www.lonelyplanet.com

Singapur Filipinler ağırlıklı şu rota iyi gibi:

www.travelonline.com

süreyi 10 günün üzerine çıkabilirsen rota 2 yada 3. çıkamazsan 1.

2

3

kendi kendine saçma bi mesaj at panpa, ama hiç okuma onu. hep yeşil kalsın orası ;)

loveinaflipbook: ı ıh gerçeği gibi olmuyo.

Sekste sınır tanımayan kadın imajlı bir soru sor.

o zaman birilerine mesaj at, onlar sana cevap verdiklerinde yeşillensin. mallara eklenme ihtimalin de yüksek gerçi bu durumda da :D

sevdiğim insanlardan mesaj gelirse mutlu oluyorum sadece. diğer mesajlarda olmuyor.

mesaj fasilitesi kapalı bende. işim olmuyor, ayrıca hiç sevmiyorum. bir ara açıktı. 'bunu neden böyle dedin, şunu neden şöyle yaptın?' diye çok gerzek sorular geldi birkaç kere. eyyeteaar be dedim, kapattım. memnunum.

bende pek öyle olmuyo ya.

ulan yine kime ne laf ettim de şeyolcak şimdi gene unuttum tüh falan oluyorum.

yeşillendiren kardişlere, bacılara gelsin: www.youtube.com

yesil renginden nefret etmeme ragmen bu yesil bana da guzel geliyor.

(bkz: mesajınız var yeşili)

172 sayfa yazı yazılmış mınakiii.

Sende benim gibi yanlız mısın?

@cetoxim

öyle dusunuyodum ama bisürü arkadaşım varmış sağolsunlar :)

kimden geldiğine göre değişiyor. anca bunu düşünüyorum.
yalnız "o yeşil ne de güzel bi yeşil tonudur." buna hasta oldum. sonra aklıma şu geldi "bal ne ki, şeker ne ki"..

Ben de seviniyorum, "Aaa, mesaj varmış" diyorum. Eğlenceli bir yeşil rengi o.

biraz bilinçaltını deşelim acaba niye mutlu oluyor bu insanlar o yeşille?

ekşi sözlük gibi popüler ve kalabalık bir yerde, birisi tarafından dikkate alınıp mesaj almak, dikkate alınır olmak, daha doğru bir ifadeyle doğadaki yansımalarını almak zevk veriyor. insanlar o yoğun bilgi ve gündem akışı içinde kendilerine yönelik bir uyarıdan mest oluyorlar.


gereksiz bir duygu. analiz yaptım bu arada. selam.

ecx.images-amazon.com

ninja ahsgdfdas

Benim de hosuma gidiyor.
Mesela emirkulu hakli sevinmemekte, insanlara hakaret ettigi icin pek hos mesajlar gelmiyordur.

ben de seni seviyorum faruk. öpim barışalım

kökeni liberal ekonomi. devletçi politika karşıtlığı vatan hainliği olarak görüldü hep.

"libos"la "liberal" farkli kavramlar olarak yerlesti '80'lerde... libos, liberal'in dejenere olmus hali biraz; yetmez ama evet'ci gibi bi sey:))

libos'lar kanun kuralla kendini sinirlamadan cukkayi arttirmaya bakar, hayali ihracat yapar falan filan. liberal dedigin (abd'de kullanilan anlaminda degil ama, avrupa'da kullanilan sekliyle) anayasal cercevede kisisel ozgurlukler ve hesap verebilirlik cercevesinde iktisadi hayata fazla karismayan hukumeti savunur.

turkiye'de devletci ekonomiye karsi cikmakla her tur kanun kuraldan munezzeh serbest girisim arasindaki farka isaret ediyor biraz.

liboş lafının son yıllardaki üniversite kantini hakareti haline gelmesindeki sebebi de ben anlatayım. bir zamanlar akplilerle tarafçılar aynı ortak çıkarda buluşmuşlardı, o sıra bir çok akepeli ben neyim ne değilim demeden liberal lafını yapıştırdı facebooktaki siyasi görüş boşluğuna. bu bağlamda bakarsak ben omurgasızlık diyorum. gerçek liberalleri tenzih ediyorum tabii. türkiyede hiç bir kavram aslında olduğu manada kullanılmıyor.

dünyayı yönettikleri için.

Bence sorun liberal değerleri politikalarına alet eden siyasetçilerden kaynaklanıyor. Muhalefet de kendine aksi gelen bu tutumu liberalizmi dezenformasyona uğratarak çözmeye çalışıyor. Böylelikle liboş diye bir kavram ortaya çıkıyor. Olan yine bizim liberalizme oluyor.

Kendi politik düşüncelerimden sıyrılıp olabildiğince objektif cevap vermeye çalışacağım, sıkınarak da olsa. İşin içine sosyal haklar, vb. girecek yoksa.

Liboş hakaretinin ortaya çıkma sebebi 80'lere dayanıyor. Hareket, para odaklı ve Türkiye'de Turgut Özal ile vücut bulmuş bir hareket. O dönemde enflasyon sürekli artarken, bir gazeteci Turgut Özal'a "Memur bu kadar para ile nasıl geçinilecek" diye soruyor ve Turgut Özal buna "Benim memurum işini biliyor" diyerek bir anlamda rüşvet alımına onay veriyor, buna göz yumulması gerektiği bir cumhurbaşkanının ağzından çıkıyor. O zamanlardan beri "liberallik" özgürlükçü'den ziyade "köşeyi dönmek için her yolu kullanan", "paranın her şeyden güçlü olduğuna inanarak, ona ulaşmaya çalıştığı için zamanın ruhu olan her türlü özgürlüğü savunan" anlamında kullanılıyor. Bu durumda, ülkemize liberalizm genel olarak "Para varsa, iyidir" şeklinde yetişiyor. Örneğin, kendini liberal olarak tanımladığım bir kişi bana "Zengin değilsin, çünkü parayı benim kadar sevmiyorsun. O kadar sevsen, kanunlar çerçevesindeki her şeyi yaparsın" demişti. Liboş kavramının çıkışı da, -oş ekinin dilimizde kelimelere efeminelik anlamı kattığını da düşünülerek, para veya para getiren konum için kişinin dansöz gibi neredeyse karakter olarak kadınsı kıvraklıkta eğilip bükülmesi anlamında oluşmuş bir kavram.

"Sevilmez" kısmında aynısını söyleyemeyeceğim. Zira, AKP din kadar, hatta dinden fazla liberalizmi kullandı. Sadece adına "liberal" demediler.

ben liberalleri insandan saymıyorum.
mesela şu ziyanlıklara bakalım:
www.youtube.com
bu süperzekaları iş cinayetleri için eylem yaparken göremezsiniz. ama yüksek gelirlilere yarayacak bir vergi indirimini gidip ölmüş adam üzerinden falan savunurlar. has liberal işte bunlar.

kavgacı olmadıkları için.

Evet

Bazen.

Rahatsız olmaz hiçbir şekilde boşuna uğraşma, rahatsız olacak olsaydı zaten kaçmazdı, açardı kusura bakma şu an elim sıkışık şu gün vereceğim vs. derdi.

bir insan borcunu nasıl umursamaz da ödememek için kaçar arkadaş? demissin.

benim de bir sorum olacak. bir insan duyurudan 3. kisiler uzerinden ulasmaya calistigi birine neden borc verir arkadas?

@mayeskuel

kendisi yüzyüze defalerca görüştüğüm biri. telefonlarıma vs çıkmıyor. işyerinden ulaşarak onu küçül düşürmek istemiyorum. burada yazar oldugunu bılıyorum ve buradan uyarmak istiyorum. gayet makul bence.

@terra rosa mia

eyvallah ama link açılmıyor. ya silinmiş ya da sadece es kullanıcılara açık.

burada ciddi ciddi borç alımı oluyor mu ya, arkadaşlar benimde borç paraya ihtiyacım var ama ben zamanın veririm

Bu tarz bir mevzu donmustu,bu camino arkadasta atarlanmisti,bahis mi yapiyordu,titan tarzi bir is miydi hatirlamiyorum ole bisiler dondu.

Her ihtimalde boyle konularin buralara dusmesi hos degil,uzucu.

para insanı bozar, ne eski dava adamları parayı bulunca davalarını satmıştır.

Dolandırıcılık durumu gibi görünüyor. Geçmiş olsun.

selam beyinsizler.

düşmanımızkindirbizim, sen malesef laftan sözden anlamayan minik bi çocuksun. cevap hakkım doğmuş yazayım da aydınlanın azcık.

şimdi bu terbiyesizden ben 100 lira borç aldım, bikaç gün sonra sonra parayla bir oyun oynadık, kaybedersem şu kadar vereceğim dedim, ok dedi, oynadık kaybettim. ertesi gün 150 liraydı yanlış hatırlamıyorsam, öyle bir miktar gönderdim, yani borç aldığım miktar + oyunda kaybettiğim miktarın bir kısmını verdim. 100 lira gibi bişey daha kaldı geriye. kalanı için de her istediğin zaman oyun oynayabiliriz, ben paramı katlamak isterim sen de sıfırlarsın belki falan dedi. ben de ok dedim.

sonra çeşitli bahanelerle oyundan kaçmaya parasını istemeye başladı. ancak "her istediğin zaman oyun oynarız" gibi bir kozum varken elimde neden değerlendirmeyeyim? neyse sonra ağlamalar falan başladı, ben de sallamadım tabi kendisini. kalan borcumu da vermicem, oyun karşılığı verilme ihtimali olan bi paraydı, sonra işler değişti çünkü. dediğim gibi elden aldığım miktardan fazlasını zaten verdim, oyun için olan borcu da oyunla kapatma şansımı elimden aldığı için durumdan hoşlanmadım, yine salak salak konuşmasa vericektim parasını da sinir etti vermedim. çoluk çocukla uğraşmayacağımı kendisine çok defa anlattım, ancak ezik bi insan olduğundan dolayı anlamak istemedi, ignore ettim. zamanında kendisinden 1000 tl alıp, açtığım bahisle önce 1300 sonra 1500 geri alıp bikaç gün içerisinde benden 500 tl kazanan bi çocuk bu ağlayan bunu da not alın:)

burada titancı mitancı diye sallayanlar da salak bi duyurudan etkilenmiş çoluk çocuk. bahis olayından benimle birlikte kazanmasını istediğim insanlar oldu, bi kısım böyle algıladı kendi korkak dünyasına silik hayallerinde bana saldırmaya başladı, bazıları benimle iletişime geçti bi sürü para kazandı, neyse dediğim gibi umrumda değil.

bana rahatsızlık vermek gibi bişeyler falan demişsin, sen deil senin tillahın bana rahatsızlık veremez. sana ayıracak zamanım yok, ama inat falan ettiysen, sana özelden adresimi yazayım gel, alabileceğin şeyleri alır dönersin.

hadi eyw.

adresi alayım.

ikiniz de boş beleş işler peşindesiniz. anladığım tek şey bu.

animal iki ifşa yap da seninkiler kudursun madem asfgsfsffs

yürümek çok mu tehlikeli? soğuk ve can güvenliği açılarından?

insan vücudundaki kas kütlesinin %80'i belden aşşaada. götte ve bacaklarda yani.

götü ve bacakları çalıştırmak, kolları çalıştırmaktan daha akıllıca ve çok daha kolay. o bakımdan şeyaptım.

bafaya git dediler, sebil gibi tırmanmalık kaya var dediler..
www.lakebafa.org

bacaklarımı daha önce ifşa ettim zaten. o nahiyelerde bell bi standardı yakaladım ama 0 tutma gücü, 0 sırt kası kaynaklı kaba kuvvet.. o yüzden barfiks şart. o gölün kenarında hayatta kalmak için..

kilo ver hocam. önce kilo ver. hayatta tutman gereken ağırlık azalsın önce. 85 kiloyu düşürmemen için tutman için gereken güç nerde, 70 kilo için gereken güç nerde? o zaman barfiks de çok daha kolay olur, kol kası da daha çabuk gelişir.

@compadrito pampa naptin sen yaa %80 nedir allah için %60 civarinda oda kas kütlesi için geçerli bi söylem diğer dokular dahil değil bu yüzdeye

bacaklarımda sorun yok benim :(
bana
www.functionalhandstrength.com
tutma kabiliyeti lazım

Gün içinde durup durup kafana estikçe barfiks çekiyorsan olmaz o iş. Hatta kendini bile sakatlarsın. Belli bir programın bir parçası olarak barfiks yap. 3-4 set olsun. Her set yapabildiğin kadar çek. Her program günü, bir öncekine göre daha nizami ve daha fazla tekrar yapmaya çalış. Barfiks eğer nizami yapıyorsan, en temel 3-4 hareketten birisi. Acayip faydasını görürsün.

işte duyuruyu açma nedenim bu sıkıntı.. mesela bir hoca yazmış:

7. "Grease The Groove". Get a doorway pull-up bar and do 1 Pull-up or Chin-up every time you pass the bar.
Read more: stronglifts.com

buna kalsa ben doğru yapıyorum. al bi kapıüstü barfiks her geçişinde bi asıl diyor adam.
aynı adam 10 defa yap diyor setleri ki maksimum 1 yapsan da yap o 1'i 10 defa diyor.

kendimi sakatlamayacak kadar nizam yapıyorum, onda sorun yok ve çalıştığım tek hareket bu değil, serbest ağırlıklı çalışıyorum falan. daha sıkıntılı şeylerle, squatla falan başa çıkıyorum, her şeyde gelişme var, bacaktı karındı izolasyonlardı falan... ama bu barfiks nanesinde ne bir ağrı sızı ne de bir kuvvet artışı var. başladığım gibiyim sanki.

neyse, uyku saati geçmesin, zıbarayım.. yarın hazine değerinde bir cevap bulup duyuruyu tike boğmak istiyorum sevgili frank zane'ler. fit kalın.

tick'imizi ver öyle yat bari. :))

Siz telefon numaranızı verince kısa mesajla bir doğrulama kodu gelir. Bu kodu ilgili sayfaya girerseniz hesabınız yeniden kullanıma açılır.

başka yol yok mu

yurtdışına çıkınca olmuştu. telefon vermedim ama ben. başka mailden doğrulama yaptım yanlış hatırlamıyorsam. 6 ay oldu. net hatırlamıyoum maalesef ama daha mail için hiç telefon vermedim.

- paket alındığında bitene kadar her akşam :)
- çekirdek
- cips çok severim lakin çok yemem. kuruyemişi daha çok tüketirim. kilo aldırması dışında kararımı etkilemez. (sağlık yönünden yani)

-alkol yanında, haftada bir iki falan.
-genelde karışık alırım ama en çok badem severim.
-kuruyemiş, cips sevmem çünkü.

Tuzlu olmayan kuru yemisleri tercih ediyorum. Ceviz, yas badem, findik gibi. En En cok tukettigim yas badem. Gunde iki kere birer avuc karistirip yiyorum. Cips tuketmiyorum.

Sevgiler.

- Ofiste çalışırken
- Ceviz ve fındık
- Kuruyemiş, evet etkiliyor

-kahvaltı , ara öğünlerde , içki ile birlikte.
-ceviz,badem,badem,badem,bade... :) değil tabiki fındık,beyaz leblebi,kaju çok gidiyor
-kuruyemiş, evet etkiliyor.(sağlıktan derken kilo aldırma kısmı)

Haftada bir, belki daha az sıklıkta. Genelde film veya mac seyrederken

basta cekirdek olmak uzere arada varsa findik ve ceviz

cips pek almam, baslica nedeni sagliksiz olmasi. Findik ve ceviz tercihim de ayni nedenden dolayi; elektrolit ve omega 3 zengini olmasindan oturu

-alkolle birlikte, haftada uc-dort aksam
-badem, tuzlu fistik, kaju
-emin olamadim. ikisini de yarar/zarar konusuna takilacak kadar cok tuketmiyorum.

Haftada bi kez falan eve alıyoruz bitene kadar da gidip gelip yiyorum.
Karisik aliyoruz genelde ama badem en sevdiğim
Cips alışkanlığım yok hiç. Annem küçükken aliştirmadi beni zararli diye

-bazen öğleden sonra; çoğıunlıukla akşam (rakıda birada ehe mehe)
-badem, fındık, fıstık, bir de çekirdek
-kuruyemiş. etkiliyor tabi yoksa cips de çok yerdim.


rica :)

-yemeklerimde dahi yandan yandan tüketiyorum.
-ayçiçeği çekirdeği.
-cips yemem. kuruyemşle mukayese etmem hatta.

-alınınca peyderpey tüketiyorum.
-fındık badem.
-cips daha çok tüketirim. hayır etkilemiyor.
-cevaplar bu kadar.

sık sık. genellikle gün içinde çay yanına, alkol aldığım zamanlarda da vazgeçilmezim.
karışık tadımın yaş meyveli var ondan alıyorum genelde.
kuruyemiş cipsi çok nadir,tabiki etkiliyor

- öğlen ve akşam yemeklerinden bir yarım saat önce ve midem kazınır gibi olduğunda.
- badem ve kabak çekirdeği (ikisi de, bildiğiniz ilaç!)
- tabii ki kuruyemiş, tabii ki tek fark bu

bazı zamanlarda.
kaju, antep fıstığı.
ikisinden de çok tüketmem ama sanırım cipsi daha çok tükeyorum.
hayır etkilemiyor canım ne isterse onu yiyorum. her kuruyemişin pek faydalı olduğunu zannetmiyorum bazıları cidden çok kıytırık mesela çekirdek, leblebi falan

eksisozluk.com

buradan geliyorsun değil mi?

Sende sıkıntı var. Ekşisözlük üzerinden giriş yapıyorum ben. Yani giriş kısmına Nik ve şifre yazmadım hiç.

evet, defalarca denedim, cookieleri sildim, geçmişi temizledim, browser değiştirdim, ne var ne yok yaptım ama olmuyor.

önceleri sözlük hesabımla giriş yaptım, mesajlarım filan duruyor.

1-banlanmış olabilirsin
2-çaylak olabilirsin

2'si de duyuruya gşremeyen kişiler.

yoksa subethadan girdin mi açılması lazım.

sözlük kullanıcısı iseniz basın yazan yere basıyom giriyor. sub-etha'dan basınca da direk açılıyor. sende sıkıntı var.

çaylak değilim hacılar ya, eskiden sözlük hesabımla yazdığım yorumlara bakıyorum da nicke tıklayınca;

Ben aslında yoğum lan?!

yazıyor.

hem sözlük hem şu an yazdığım duyuru hesabımın aynı mail adresi ile alınmış olması böyle bi gariplik doğurabilir mi?

doğuramaz. banlanmışsın. burada bazı vasıfsız arkadaşlar arada tartışmaları münakaşaya dönünce ispiyona abanıyorlar. sen de böyle aşırı kişiselleşen bir duyuruya iştiraak ettinse ucmuşundur.
buranın da bir "en çok gammaz yapanlar" istatistiği var.

çok enteresan cidden. banlanmış olamam, banlanmamı gerektirecek hiçbir yorumum yok. hepsi gayet nizami, trollvari şeyler değiller.

edit: biz bu işleri kime danışacağız? @compumaster'a ekşiden mesaj atsam ilgilenir mi ki?

aşağı da iletişim adresleri olacak, federe mail at. İlgili bir arkadaş kendisi.

eger boyle bi arastirma yapicaksa once "hacker" kavramını tam olarak kavraması gerekiyor. hacker böyle ortalıkta saklanan tipler degil, onlar yasadisi isler yapan adamlar. hacking yasadisi degildir.

siber suclu falan desin bence.

hilfülfudül hack team. Hem gizliler hem de daha bi vukuatları yol.

7DX organizasyon ekibine ulaş.

www.7dx-party.org
[email protected]

uçan daire başlı başına fantezi zaten. koca kafalı minyon, tatlış uzaylı figürü de yine insan kurmacası.

başka bir sistemden ya da galaksiden dünyaya gelebilselerdi şu anda biz olmazdık muhtemelen. ebemizi sikertmişlerdi.

e, heralde. ufolara inanan mı var ya. uzayda bizden başka insan formunda olmasa bile bilinçli varlıkların yaşadığına inanıyorum ama onların da bizden farklı olduğunu düşünmüyorum.

Öncelikle bilgi yanlışını düzelteyim; en yakın galaksiye ışık hızıyla gitmek 4.4 yıl sürüyor.

Teknolojilerinin ne düzeyde olduğunu bilmiyoruz. Belki aramızdalar, belki marstalar. Ya da o mesafeyi anlık katedebilecek teknolojileri var. Ama "yok" değiller. Bilim insanları başka bir galaksi de yaşayan ilkel yaşam formlarını keşfettiler. Belki o kadarla sınırlı, belki de değil.

Bi aralar ufolarla, altın çağ felsefesiyle falan baya kafayı bozmuştum. altnabilgileri.blogspot.com daki nerdeyse bütün yazıları okudum. Ufolarla iletişime geçtiğine iddaa eden medyumların yazdıkları kitapların özetleri var blogda. Gerçekten çok ilginç bilgiler var mesela baya ilgimi çekmişti. Sonra mesela Ahmet Hulusi var. Bilmiyorum inanıyo musun dine falan ama bu adam da ufoların kendilerini ufo olarak tanıtan cinler olduğunu söylüyor. İlginç ilginç şeyler.

Neden insan teknolojisiyle başka bir galakside yaşayan varlıklar hakkında konuşuyorsunuz ki?
Belki bizden çok daha iyi teknolojiye sahipler? Dünyaya gelip gelmemelerine lafım yokta böyle düşünmek saçma.

ahmet hulusi mi? adam fake. kafayı cinlerle dinle bozmuş tarikat yapan bir insan. adnan oktar klonu.

Bunun olasılığı var. Birincisi ışık hızına yaklaşınca zaman yolculara daha yavaş. İkincisi arthur clarkın raması gibi uzay araçları yaşamı yıldızlar arasında destekleyebilir. Üçüncüsü koloni koloni bize ulaşabilirler. Dördüncüsü, bize gerçekten kendileri gelmek zorunda değil, mekanik bir temsilci de olur eğer yapay zeka upgradelerine kastılarsa.

"yıl olmuş 2014, hala ufolara/uzaylılara inanan var mı ya" gibi düşüncelere sahip birileri. evet var. neden olmasın? son zamanlarda ufolarla&reptilian'larla ilgilenmeye başladım. çeşitli kaynaklardan okuyorum, izliyorum, fikir sahibi olmaya çalışıyorum. kafamda az çok netleşti birşeyler ama henüz var olduklarına net bir şekilde inanmış değilim. ancak kendimce emin olduğum birşey var ki o da bizden başkalarının olduğu. buna uzaylı mı denir insan dışı varlıklar mı denir bilmiyorum. nasıl adlandırıldığı önemli değil. reptilianların var olduğu iddiası var mesela. birsürü video izledim bunlar hakkında. taa sümerlere, uygurlara kadar gittim. arkeolojik kalıntılardan hareketle bunların var olduğu yüksek ihtimal. ama işte az biraz bilgi sahibi olmadan var olup olmadıkları hakkında konuşmak doğru gelmiyor bana. okursun, izlersin ve konu hakkında bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi olursun. araştırmadan pat diye "uzaylılar yok" demenin anlamı yok.

ışık saçarak gezinen ufo olayı gerçekten çok saçma, galaksiler arası seyahat edecek bir varlığın dünyaya gelip kamyon gibi farlarını açıp seyahat etmesi hiç mantıklı değil.

www.youtube.com

dinler daha saçma. milyarlarca inananları var ama...

BEYLER NAPIYORSUNUZ HALA? EN YAKIN GALAKSİYE IŞIK HIZIYLA 4.4 YIL SÜRÜYOR. ADAMIN SORUSU ÇÖKTÜ, DAĞILABİLİRİZ.

@air
adam çökmedi. yani en azından senin dediğin o kısımdan çökmedi. bize en yakın yıldız o senin dediğin mesafede (yıl olarak).
samanyolu ayarındaki en yakın galaksi hakkat ışık hızıyla 2-3 mil. yıl uzakta. yani onlardan gelen ışık şu biz daha modern insana evrilmeden önce yola çıkmış :p

ayrıca başka galaksilerde yaşam falan ispatlandı mı ne demişsin. bravo, götünden sallamanın en nadide örneği olmuş. dünya dışında bilinen br canlılık yok. değil başka galaksi, değil komşu yıldız, değil komşu gezegen. atmosfer dışında yaşam olduğuna dair bir kannıt yok. bolca varsayım var.

''En yakın galaksiye gitmeye kalksak ki bunu ışık hızında yapsak milyon yillar suruyor.''

adam sorusunu bu cümle üzerinde kuruyor. değerler yanlış olduğu için sorunun geri kalanının da bir anlamı oluyor. ders bitti dağılabilirsiniz.

not: ''gibi bir şey demişsin'' yazmışsın ama 'gibi bir şeylerle' konuşursak ohoo :D biraz araştır dediğim şeyi. o belgeseli bulursam link atarım bende.

edit: mikroorganizmalarda bir yaşam formu, bu da böyle bir bilgi.

airciğim allah aşkına hangi kaynaklardan besleniyorsun sen?
tanım basit, ışığın bir yılda aldığı yola ışık yılı denir. bize en yakın yıldız 4 ışık yılında. bu da ışık hızıyla bassak 4 yılda giderz demek. ama ışık hızına çat diye hızlanamıyoruz. ivme kötü bişi çünkü. yavaşça hızlanınca falan anca. ama bi sorun var. varacağımız yerde durabilmek için roketi de ters ateşlemeliyiz yani hızlanmaya çalıştığımız gibi yavaşlamalıyız derken bu asla 4 yıl olmuyor velhasıl.
tabii gidenler hızlarından ötürü daha az süre yaşlanıyor. vardıklarında onlar için zaman daha az geçiyor. 8 yılda gittilerse bizim gözümüzden atıyorum 5 yıl gib geliyor onlara.
neyse işte bu beyle.
galaksilerde canlılık bulan abiler yavaş bulsunlar. onlar bir defa galaksiler arası mesafeden dolayı iyice soluklaşan ışıktan milyarlarca (ve mlyarlarca) yıldızın arasında hangi yıldız sisteminde yaşam olduğunu ayıklayabilirlerse zaten ben onların frontal loblarını öperim. diz çökerim ölerinde.

en yakın galaksiler:
en.wikipedia.org
cüce ve uydu galaksileri geç, onlar zaten samanyolunun arka bahçesi, bi andromedaya bak, 2.5 mil yıl ışık hızıyla gidiş. yani eyle işte.

ha o kadar gitmeye ne gerek var? bir yandaki yıldızda bile çıkabilir yaşam. ama daha çıkmadı işte.

ders şimdi bitti. isterseniz kalın uygulama çözelim.

hacı iletişim kopukluğu var herhalde. bana ne yavaşlamayla uzayan 8 yıldan. verdiğin değerler doğru olabilir ama benim derdim o değil.

bak bir daha diyorum ''EN YAKIN GALAKSİ MİLYON YILLAR SÜRÜYOR'' adamın sorusunun çıkış noktası bu. bir sorunun çıkış noktası hatalıysa geri kalanın incelemezsin.

pi'yi 84 aldıktan sonra geri kalan işlem ne kadar doğru olursa olsun o soru koca bir çöptür. belki buradan bir şeyler anlatabilirim. o yüzden yok diğer galaksiler şöyleşmiş, ışık hızına çıktıktan sonra durmasıda bir o kadar sürüyormuş vs bunları söylemek boş.

2 milyon yıl=milyon yıllar

bunda anlaşılmayan taraf ne?
en yakın galaksiye sağlam basıp 4 yıla giderim demeni bir tarafa koyup soruyorum bunu.

namus ninjasi+1
samanyolu galaksisinin çapı 100.000 ışık yılı, yüksekliği 15.000 ışık yılı. Eğer uzaylılar başka bir galakside yaşıyorlarsa (ki 200 milyar yıldızlık samanyolunda yasamamalari için hiç bir engel yok ) da kısa sürede dünyaya gelebilirler bkz: wormhole, ışık hızını geçebiliyor olmaları pek mümkün olmasa bile uzay-zaman örgüsünü bazı noktalarda birlestirebilirler ve uzun mesafeleri kısa zamanda katedebilirler

çünkü çok güzel. almanca konuşurken aldığım zevki başka dilden alamam :)

Almanca öğreneceğine ispanyolca, çinçe falan öğrenebilirsin bence. Çok işe yaramaz gibi geliyor çünkü zaten dediğin gibi herkes ingilizce konuşuyor.

Weil es ein Privileg ist.

bak mesela almanca bilmiyorum ama üstteki yorumu çözdüm. "çünkü bu bir zorunluluk" demek istedi sanırım. :)

AB içerisinde en yüksek bilinen ana dil desem, böylece Avrupa'da gezen tozan birisiysen daha fazla bu dile sahip insanla iletişim kurabilme imkanı desem ne derece mantıklı olur bilemedim. bana kalırsa Hermann Hesse'yi ana dilinde okuyabilmek ya da Dornenreich gibi aşmış grupların şarkı sözlerini algılayabilmek olurdu.

Kapsama alanında bi rusça değil. Hatta Ermenice bile öğrensen dünyanın her yerinde konuşacak birini bulursun, adamlar her yerdeler.
Privilıc ayrıcalık demek bi de, almancada da böyle mi?

nasil butun almanya ingilizce konusuyor? almanlar kendi dillerini kullanma konusunda gayet tutucudur.

-almanya avusturya da master doktora filan yapacaksan
- birleşmiş milletler yada avrupa birliği alanında iş bulmak istiyorsan ikinci dil olarak almancayı kendine yakın hissediyorsan filan (hani lisede-üniv de seçmeli ders almışındır kolay öğreneceğini düşünüyorsundur filan filan)
-sevdiğinin anadili filansa
-oraya göçeceksen
bunun dışında bi neden göremiyorum.

iş bulabilmen için b2 seviyesi şart gibi bir şey. göçmenlik düşünüyorsan da öğrenmen lazım.
bunun dışında kültürel anlamda güzel ama fransızcayı tercih ederdim.

Almanca bana zor gelmiyor. Aynı dil ailesine ait olduğundan gramatik açıdan çok benzeşiyor. Tabii ki her dil herkese farklı gelebilir. Alman edebiyatını seviyorsan sıkılmadan kitap okuyabilirsin. Mesela ben Fransız edebiyatının ağdasından hiç hoşlanmam. Alman ekolü daha çok hoşuma gidiyor. Türkiye'de en çok yatırımı olan ülke sanırım. (AB ülkelerinden) Para onlarda anlayacağın. Olumlu yönleri bunlar olabilir.

Bütün Almanya'nın İngilizce konuşması senin için özel bir anlam ifade ediyor mu ki? Yani Almanya'da mı yaşamak istiyorsun? Yoksa turist olaraksa İngilizce konuşanı tüm dünyada buluyorsun sonuçta.

Cünkü almanya G-8 ülkesi, avrupa birligini tasiyan bir ülke, türkiyede de en cok alman sirketlerinin yatirimi var, iki ülke arasinda ticaret cok yüksek. Almanca sadece almanya, avusturya, isvicrede degil, cografi olarak türkiyeye yakin dogu avrupa ülkelerindede cok tercih edilen bir dil, özellikle cek cumhuriyeti, macaristan, polonya gibi ülkeler.

Ispanyolaca dünyada en cok konusulan dillerden biri ama türkiyeile ispanya arasinda ticari faaliyetler almanya kadar yüksek degil.

Dezavantaja gelince türkiyede ve almanyada her iki dili türkce-almanca bilen cok insan var o nedenle bu konuda is gücü bakimindan cok arz var.

almanyada calisiyorum herkes ingilizce biliyor ama ingilizce konusmuyor. eger turist isen konusur, ama is yapiyorsan ve almanyada yerlesik isen almanca konusmak icin gayret göstermeni isteyeceklerdir.

Almanya'da yasamak istiyorsan ya da okumak, ogrenmek zorunda degilsin, cunku derslerin yuzde doksan doksani almanci yapilir, cok net.

Onun disinda muhendislik okuyorsan ve ileride buradan cok iyi bi is teklifi alma ihtimalin olabilir, bunu geri cevirecek insan yok herhalde. Onun disinda, "hayat almanca ogrenmek icin cok kisa" kanka, ogrenme tabi. almanlarin ingilizceleri baya iyidir.

Not: dogma buyume almanciyim. ^^

çünkü çok güzel. yani ben çok sevdiğim için mi bilmiyorum ama bana çok güzel geliyor:) ilk yabancı dilim almanca onunda etkisi var. ayrıca tüm almanya ingilizce falan konuşmuyor. bu kanıya nereden vardınız bilmiyorum ama çok çok yanlış. almancayı ciddi anlamda bilen bir insanın başka bir dili öğrenmede zorluk yaşamayacağını da düşünüyorum avantajlı bence.

kitap okumak için almanca öğrenmek istiyorum yae, ben bla blayı ana dilinde okumak için almanca öğrendim yae falan diyenler bi siktirsin gitsin. yaklaşık 2 senedir almanca öğrenmeye çalışıyorum, 15 aydır almanyada yaşıyorum, cin ali kitabını getir önüme koy, okurken uyuz olurum, yarım saatte bir sayfa gidemem.

kolay değil o işler öyle. amk almancası. almanya'da yaşama hayali yoksa hiç boşuna öğrenme hiçbir işine yaramaz.

he canım. bizzat bu yoldan geçmiş, tabiri caizse almanca öğrenmek için kıçını yırtmış benim cevabım objektif değil, sizinki objektif. mesele goethe'nin sınavına girmekse b2 sertifikam var, şuanda sınavına girsem c1'i çok rahat alırım. a1 falan kazığın ucu sadece. gittikçe kalınlaşıyor. ben de ilk başladığımda aa ne güzel kolay dilmiş, fazla zaman yok falan diyordum. öyle olmuyor malesef. öyle bir dil değil almanca. sadece kendi fikrim de değil bu. çevremdeki bütün almanca öğrenmeye çalışan ve belli bir seviyeyi aşmış herkesin ortak kanısı.

he, istisna olarak nedir? almancayı öğrenmeye göreceli olarak erken yaşta başlarsınız, o zaman belki daha kolay öğrenme şansı olur. ama benim gibi 25 yaşından sonra sıfırdan almanca öğrenmeye kalktığınız zaman c1 sınavını veriyorsunuz ama televizyonu açınca çoğunu anlayamıyorsunuz.

şöyle bir düşünüyorum, yarın türkiyeye dönsem ne işime yarar bu dil? mesleğim olmasaydı hiç bir işime. çünkü türkiyede binlerce almancı yaşıyor ve ben 10 sene de almanca kursu görsem burda doğup büyüyen bir gurbetçi kadar almanca öğrenemeyeceğim.

fayfim + 1

Almanya'da, İsviçre'de, Avusturya'da iş bulup çalışmayacaksanız ya da Türkiye'de sırf Almanca bildiğiniz için sizi tercih edecek bir Alman firmasında işe girmeyecekseniz, Almancaya yapacağınız, para, emek, zaman yatırımını İngilizceye yapın. Çok daha kârlı olursunuz. Dünyanın öbür ucunda karşılaştığım Yunanla Almanca anlaşmadım ben, İngilizce anlaştım. Dünyanın öbür ucuyla ticareti Almanca yapmadım, İngilizce yaptım.

@compaditro almanca öğrendiğiniz zaman avusturya, isviçre veya almanya'nın üçünde birden de çalışamazsınız. evet almanca konuşuluyor üç ülkede de(isviçre'nin de tamamı değil sadece belli bir kesimi) ama birbirlerini tamamen anlayamıyorlar. "öz be öz almanlar" avusturya'dakileri bazen anlayamadıklarını anlatıyorlar. seni beni geç. isviçre de aynı şekilde. yahu avusturya'yı falan dahi bırakın bayerisch diye bir olay var. bana almanca kursu hocam söylemişti bayern tarafındaki bazı kasabalardaki almancayı ben bile anlamıyorum, sakın oralara gitme çalışmak için. kitaplarda öğretilen almanca ile sokakta konuşulan almanca çok farklı.

almanca koskocaman bir çukur. mecbur değilseniz hiç başlamayın. compaditro'nun dediği gibi ya ingilizcenizi geliştirin ya fransızca, ispanyolca gibi küresel olarak işinize yarayabilecek diller öğrenin ya da rusça, arapça gibi türkiye'de işinize yarayabilecek diller öğrenin.

kırtasiye. kesinlikle türkiye'nin birçok ülkeye fark atacağı bir sektör. hem ucuz, 10 bin dolara bir tır mal almak mümkün.

hocam ülkenin 20 yıl geride olup olmaması değil, ticaret fırsatına sahip olduğunuz yerin gelir seviyesi ve genel alışkanlıkları bu konuda önemli.

söyleyin belki fikir veren çıkar. merak etmeyin, duyuruda böyle bir fırsat gördüm, kalkıp 20 yıl gerideki bir ülkeye evimi taşıyayım diyen çıkmaz.

Şeriatla yönetiliyorsa kozmetik.

Kirtasiye cinden geliyor maalesef her yerde cok ucuza.
bir cok zenginler var bir de orta sinif. Ama soyle bir durum var cok para kazanmasalar bile kadinlar ozellikle kendileri icin alisveris yapiyolar ve asiri kokoslar.
ben kadin ic camasiri ve corap gibi dusunmustum kisin atki bere yazin mayo bikini ile desteklenebilir ne dersiniz ??

Adam eski sovyet blok ülkesinde beyler.

Oyuncak

tesettür modasına damga vurcak bişi bulmak lazım. ben çok düşünüyorum bişi bulursam yapıp instagramda satıcam. nincaya da katılıyorum kozmetik gibi bişi ama ne.

türkiyede 10 sene önce açılmış ve zamanla tutmuş olan herhangi bir internet servisi. sahibinden.com falan gibi misalen

Oyuncak da cinden maalesef.

Tesetturu sallamiyolar burada kapanmiyolar pek.ama fikir guzel.

Internet o kadar yavas ki burda inanamazsiniz.bir de halk arasinda kullanim sifira yakin. Ama ilerleyen gunler icin mantikli.

Yine de saolun panpalar...

ben soruyu yanlış okumuşum, ticaret türkiyede yapılcak sanmışım pardons.

Sıyrılman gerektiğini kim söyledi? Bence iyi yapıyorsun, böyle devam.

Ne zaman başkasının aklına uyarak içime sinmeyen bir şey alsam kenarda eskiyor.

en iyisi nüdist olmak

sadece renkleneceksen kolay. gözün giydikçe kendi görüntüne alışıyor. ama işte kendi stilim olsun dersen o zor.

abi zamanında siyah ve lacivert dışında bir şey giymezdim. \m/ falan

sonra koyu yeşil tişörtler giyebildim. derken mavi, açık yeşil, daha açık yeşil. öyle öyle derken kırmızı-beyaz havai gömleğim oldu. yavaştan başla. güzel bir şey valla. ne giysem yakışıyor triplerine giriyor insan. daha bir özgür hissediyor. niyeyse acayip anlamlar yüklemişimdir bu olaya.

önünde arma veya yazı olan şeyleri giymem hala. "delta-force mission bravo 51. bölük" falan noluyoruz amk. ama açık renk iyidir. desenler falan da.

@kta, dediğin gibi, ufak ufak, baktın zamanla gerisi gelecek alışacaksın olayı. lacivert kot pantalon üzerine siyah düz, bildiğin duvar desenli tişört giymek bir yaştan sonra sıkıyor ya.

renk değiştirme kolay, denildiği gibi ben de siyahtan lacivert - kahverengi - yeşil diye başladım bir senede beyaza ulaşıyorsun. ama logolu püsküllü falan giymem utanırım.

hacım sen kendine yakıştıramadığın için sana öyle geliyor.
yani bu giyilirmi lan dediğin şeyi giyip ooww bana süper yakıştı demek gibi bir durumun olamaz. zira bende senin kafadanım o ayrı.
onlar gibi giyinmeye uğraşma ama dolabı renklendirmeye başla.
titre ve kendine gel hacı.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

yav yapma tam bunu tarif etmişsin. fena çarpar dikkat et.

www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

nordiksimit.org

japon yapıştırıcısı
zımpara kağıdı
muz kabuğunun iç tarafı
acılı ketçap
krem şanti
bal
ayakkabı boyası

10w/ 40 dizel
Afhklfsj lan olm Çıkın dışarı bir hava alın, insan görün -ama bir şey yapmayın- sosyalleşin azıcık.

yoğurt.

bengay

kolonya
ne güzel ferah ferah misss

Limon suyu. Bir süre sonra kokusu kalıyor.

%48lik kostik çözeltisi yahutta polialüminyumklorür. o gün modum hangisine uygunsa artık.

Avon şeftali kokulu sprey nemlendirici :d

uhu...

tiner tercih ediyorum.

Ben kullanmıyorum ya, cidden diyorum. Yapmaya başladığımdan beri hiç ihtiyaç hissetmedim kayganlaştırıcı bir şeye, birkaç kere sabun falan denedim ama bir anlam bulamadım, kaygan olsa ne olmasa ne.

uzun süredir böyle güldügüm baslik yoktu hahahaha sagolun beyler
Benimki geneldr arap sabunu ve nutella oluyor

(bkz: kondom )

buna mı kızmış cigerdelen?

Altınoluk zeytinyağı. Trans yağ kullanmayalım, zararlı.

Kayganlaştırıcı olarak zevk suyu kullanıyorum.

ekmeği, poğaçayı, tuzlu, acı yemekleri azalt hatta sıfırla.

cay icme. yagli yiyecekleri yeme. aci yeme. ac durma, midende tampon bir seyler bulunsun.

ekmek aslinda iyi gelir boyle durumlarda. pogaca vs kalitesiz yag kullanilmissa dokunabilir.

burada poğaça kültürü yok. tuz minimal. aç kalmıyorum hiç. acı da cüzi.
çay içmezsem kafam sünger oluyor. çay yok demeyin. gözünüzü seveyim. çaysa bari panzehirini söyleyin.

kızartma, tuz, acı olmamalı hayatında.

tereyağı az ye. yemeklerin zeytinyağı ile pişsin.

ekmek benim bildiğim zarar vermez mideye. beyaz ekmek yerine lifli tam buğday ekmeği, çavdar ekmeği gibi ekmelere yönelebilirsin çünkü sindirimi daha kolaydır. mideni daha az yorar.

koniçiva çayı ne bilmiyorum ama bir süre çaydan kahveden uzak dur. mümkünse sigara/dumanından da. alkol de alma bu aralar (eğer alıyorsan).

biraz dinlendir mideni. taze sıkılmış meyve sularına ve ayrana yönelebilirsin. taze meyve suyunu bulamam dersen, cam şişede (maden suyu boyutunda) üzüm sularından alabilirsin.

bilmediğin peyniri de yeme. pınar beyaz al kendine, minik kahvaltılık boy.

bir de, çay musluk suyuyla yapılıyorsa ondan da olmuş olabilir.

her sabah aç karnına bir çay kaşığı sodyum bikarbonatı sıcak suda eritip için. kısa bir süre sonra rahatsızlığınız geçecektir. sürekli kullandığınızda hiçbir şekilde hasta olmazsınız.

her sabah bir tane lansor alıyorsun ne yanma ne başka bişey hiç bişeyin kalmıyor.

eğer sürekli ilaç kullanmayayım yandığında alırım diyorsan da rennie işini görecektir.

peynirin mayası midenin florasını bozuyor zaar üstüne bi de çayı koyu içiyorsan...

gaviscon iyidir gaviscon.
ama likitini al tableti kötü.

-Yağ, yiyeceklerin mideden boşalım süresini artırıyormuş ve sindirilmesi için asit ve safra salgılanıyormuş.(zararı olabilir)

-Siyah çay zararlı biliyorum, kafein maddesi içerdiğinden dolayı.

-Ekmek çok zararlı sayılmaz, lifli bir gıda , lif sindirim için faydalı, fakat fazla lifin farklı zararları var.(zararlı sayılmaz ama çok ekmek yemek tıkanmaya yol açabilir).

-Su faydalı olabilir, suyun zararı ise fazla su mideden yukarı reflü yapabilir(faydalı).

Bulantı hazımsızlık-şişkinlikten veya iltihaptan olabilir ? Hafif ateş de varsa iltihabi bir hastalık(gastrit) olabilir.

Yutma güçlüğü, kanlı-kusma, boğaz reflüsü gibi semptomplar varsa daha önemlidir ?

Yanma olunca soda iç anında geciyor

10 yasindan beri bu dedigon sikayetlerden muzdaribim. 5-6 kere endoskopi oldim sonuc mide fitigi. Milyon tane ilac denedim ama tek bi cozum bildum: kilo vermek.

sabah akşam 1 bardak kefir içip bütün şikayetlerinden kurtuluyorsun.
sonra istediğin şeyi rahatlıkla ye.

seks.

@mahone

hocam külot varken nasıl seks yapılacak :S

anlatayım mı şimdi bunu ciddi ciddi? :D

anlatmaya gerek yok, 70ler seks furyasına dahil bir filmi izlemek yeterli olur.

bu arada soruya cevap veriyorum memedali bey: ata sporumuz senkronize atlama.

bağcılara git.


edit: esinlendiğini anlamıştık, açıklamasaydın keşke.

Yanlış hatırlamıyorsam Ayı'da vardı.

kadıköy de ayı da var onun hemen yanındaki belfast irish pub da var.
beşiktaş kuka da var.
var yani

kırıntı'larda var. hatta num num'da da var.

Real'den ucuza alabilirsin. Bardağını kolay bulacağını sanmıyorum, bir kasa alana bedava veriyorlardı belçikada.

orta hatta vasat kalite yerlerde bile genellikle bulunuyor.

bakırköy lost aklımailk gelen ama çok yerde var evet.

carrefour da var, migros da var macrocenter da da vardır.

çoğu büyük markette var.

duvel nerdeyse tüm barlarda var artık. bardağı için de macrocenter'a bakabilirsin

hangi ülkedesin bilmiyorum da tarkan muhtemelen orda da biliyordur. tarkanın eski hitlerinden, şımarık vs olabılir belki. ya da çok yanlış düşündüm bilemiyorum.

neset ertas-neredesin sen. hic dusunme soyle gitsin

takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar

bu ses tonuyla www.youtube.com

tarkan - şımarık

sezen aksu - onu alma beni al

ülkeyi belirtseydin belki bestesi onlardan üzerine türkçe söz yazılmış bi şarkı filan bulurduk.caddelerde rüzgar fena değil hakkaten.

ezginin günlüğü- 1980 de güzel seçim olabilir sanki

güreş bana göre savunma sanatı değil birader.

güreş +1 güreş nasl değil yav. en ürkütücülerindendir hatta. küçümseme.

sana yumruk veya sağlam bir tekme atmak için harekete geçmiş bir adama hangi güreş tekniği ile karşılık vereceksin yav saçmalamayın. bence box. sağlam bir yumruğun olur en azından.

www.youtube.com güreş vs aikido

www.youtube.com güreş vs judo

çok uğraşamadımda bak istersen ara şöyle

net bir şekilde judo. forma girmenize yardımcı da olur. tecrübeyle birlikte kondüsyon kazanınca o ebatlarla sokakta sizi durdurmak için birkaç kişi yetmez. ayrıca forma girdiken sonra müsabakalarda da şansınız olabilir. ki bence başladıktan sonra işin sportif yanını çok daha fazla seveceksiniz.

bu arada tavsiyeleri, boy ve kilo oranınında uygulayabileceğin optimum spor dalını düşünerek veriyorum. sorun eğer, benim boy ve kilo oranımda biri sokakta en hızlı hangi spor dalını öğrenirse adam döver ise cevaplar farklılaşabilir.

örneğin sokakta bir boksör her zaman daha avantajlıdır. çünkü tekniği uygulaması diğerlerine göre daha kolay.daha hızı sonuç alabilirsin. yani antremanlı bir boksör sokakta 2-3 kişiyi parkta yürür gibi ekarte edebilir. ama boks anteramanlarında o kilolarla çok zorlanırsınız. boks, yüksek kondisyon isteyen bir spordur.

bu arada disiplinleri kendi kuralları içinde değerlendirmek lazım. mesela bir link verilmiş; bir güreşçi ve bir judocu, grekoromen güreş kuralları içinde musabaka yapıyor. e tabiki güreşçi avantajlı çünkü judocu kurallar gereği tekniklerinin büyük kısmını uygulayamıyor bile.

ayrıca denmiş ki sana yumruk ya da tekme atmak için harekete geçmiş bir adama karşı hangi güreş tekniği uygulanabilir ki? aman diyim, sakın buna güvenerek bir güreşçinin karşısına ben boks biliyorum, tai box biliyorum diye güvenerek çıkmayın. güreş dediğiniz şey çok fazla kuralla sınırları çizilmiş bir musabaka türü. o kurallar ortadan kalktığında daha ne olduğunu anlayamadan kol bacak kırılır, sakat kalırısnız. televizyonda izlediğiniz minder üstündeki tepişmelere benzemez.

ama siz "savunma" değil saldırı yöntemi söylüyorsunuz. "sana yumruk atmış adama hangi güreş tekniği ile karşılık vereceksin" deyip üstüne "yumruk at" hiç yoktan demek savunmayla alakası yok..

savunma ise güreş. vucudunun ağırlığını kullanmayı bilirsin. bir güreşci yumruk atabilir, hemde tüm vucut ağırlığı ile beraber atar..güreşte eskiv de vardır ayrıca. yumruk yemen zordur. boksörlerinde başarılı olanlarının geçmişinde güreşçi olanları vardır.

güreş bilirsen vucut ağırlığın avantaj olur savunman için. savunma sanatı değil, dövüş sanatı soruyorsan o ayrı..

edit: www.liveleak.com sokak dövüşü güreşci vs boksör

Fitness.

fitness +1.

bir ara boks yapmıştım ve antremanları epey zorluyordu. öyle direkt boks eldivenlerini takayım, kum torbasına vurayım yok. en başta hızlı olman gerekiyor, o da kondisyon istiyor.

illa savunma sporu olacaksa wing-tsun olabilir.

Kilonuz yoğunluklu olarak yağ kaynaklıysa eğer bu saydıklarınızı yapmanız zor, zira yapacağınız en ufak bir ters harekette eklemlerinize aşırı yük bineceği için bir takım sakatlıklar yaşayabilirsiniz. Onun dışında illa bir şeyler yapmak istiyorum derseniz ben de aikido öneririm. Lakin dediğim gibi, fazla kilo hareketlerinizi her türlü kısıtlayacağı gibi sakatlanma riskini de artıracaktır.

valla benim savunmadan anladığım öyle salonda gösteriş için yapılan sporlar değil. manyağın biri elinde bıçakla üzerine yürürken kendini nasıl korursun hangi spor en çok fayda sağlar ona bakarım ben. güreşle iyi adama sarıl bakalım adam hiçbir şey yapmadan bıçağı sok kendine.

Önce git kilo ver hacı. Bu kiloyla eklemlerini ağlatırsın, sakatlık çıkarma.

Kardeşim 22 yaşında 112 kilo muay thai ve kick box yapıyor. Kilonuz problem değil ama yağlarınızı kasa çevirmelisiniz.

biraz daha kastır sumo yap ama o tangavari şeyi giyme gardaşş

Kilonu sakın yağa çevirme, hayatının hatasını yaparsın. Daha sonra büyük sıkıntılar çekmek istemiyorsan dinle beni, kilo ver.

krav maga. neticede buldozer gibi dümdüz edeceksin ortalığı yiğit adam.

B6 ve demir eksikliğinden olabilir. Demir hapları zarar vermez ama yapay sonuçta. Demir eksik olup olmadığı da belli değil. Tırnaklarda kırılma, saçlarda dökülme, yorgunluk filan var mı?

tırnaklar sağlam. saçlar da öyle. yorgunluk fazlasıyla :/

havasız olabilir mi uyuduğun yer? çok etkiliyor çünkü

evet oda biraz küçük sayılır :/

burun sorunun var mı, boynunda, arkasında ağrı var mı, mide rahatsızlığın var mı, bunalım hali var mı?

gerçekten ukalalık gibi bir niyetim yok. google'dan arattım. bi kaç bişi var. bi bakın isterseniz beğendiğinizi yapabilirsiniz ^^ www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.ru

pinterestten inanılmaz şeyler bulabilirsin

şevkini kırmak gibi olmasın ama genelde insan başlarda atmaya kıyamıyor bi şeyler yaparım ben bunlarla diyor ama beklenti-gerçeklik farkını ilk gördüğün an tiksinip atıyosun. ben artık hiç tutmuyorum atıyorum valla hepsini üçer beşer.

bi yerden tatlı bi para gelecek onu bekliyorum (klişe gerçek oldu)

mutlu eden bir gelişmeyi mi soruyorsun?
mutlu eden bir gelişme olmadı. mutlu edecek bişey de olmaz herhalde 1 ay içinde, öyle beklediğim bişey yok.

bedelli askerlik,
doktoranın bitmesi

Guzel bi is falan bulsam mutlu eder aslinda.

ehliyet alacam yarın neden bilmiyom ama mutlu ediyo :DD
ha bide iş bulabilsem oda mutlu etcek

iş ve ev olayını güzelce halletsem mükemmel olacak.

gönül ister ki dilek perisi ol ama nerde.

Alesten 95 almak

rüyalarımda gördüğüm bi konseri izlicem, bu mutlu eden şey.

severek yaptığım, seve see gittiğim, refah içinde yaşamama yetecek kadar kazandığım bir iş bulursam, bu da mutlu edecek şey.

Geçen seneden beri giymediğim montumun cebinden 10 lira çıkması

şahsıma özel fitness salonumu bizzat kendim kendi hizmetime açıyorum. iki günlük işi kaldı sıkı çalışırsam. salon dedim gerçi ağaçlar arasında açıkta bi yer.

@namus ninjası belediye parkı mı kanka?

fabrikanın gözden uzak bi köşesi :)
derme çatma bir squat rack, bir ayarlanabilir açılı bench, hurdadan ayıklama kör flanşlar, bir jcb lastiği, barfiks olarak ağaç dalları ve atlamalık ip.

dönemdeki bütün dersleri kazasız belasız vermek/geçmek.

pek muhtemel gibi durmuyor ama okul ortamında bir manita bulsam acayip olurdu.

1 ay icinde yeni evimde olursam ben de cok mutlu olacagim.

abd'de tam burslu 1 haftalık bir eğitim var, basvurumu yaptım bekliyorum...

tam 1 ay sonra askere gidicem mutsuzum.

ama bu 1 ay içinde bedelli cıkarsa çok mutlu olucam sanırım :) (bir umut)

vizemin çıkması

guzel bir is bulmak ve guzel bir ev bulmak.

Güzel iş + ev :/

Piyango çıkarsa bayağı sevinirdim.

Sözleşmenizi okuyun ama genelde sözleşme bitiminden bir ay öncesine kadar evden ayrılacağınıza dair yazılı bildiride bulunmalısınız, eğer sözleşmede bu sözleşme kiracı ayrılacağını bildirmezse otomatik olarak yenilendi varsayılır gibi bir madde varsa da sıkıntı çıkabilir, sözleşmenizi inceleyin bir bence, aksi takdirde dediğim gibiyse kötü şeyler olabilir :P

adam kenarda o uçan 210 milyar haricinde kuruş para bırakmamış mı sence?
hiç sanmıyorum abi, herkes kazıklanabilir ama ancak gerçek enayiler bütün parasını tek bir işe yatırıp kaybeder (biri kirada, biri kendi oturduğu evi var bu arada enayi ise bunları iyi düzmüş o kafayla) o adamda daha en az bir kazıklanmalık daha para vardır.

karadayi olayi cok fena patladi. ninja arkadasin olayi bilmedigi asikar.
arkadaslarina sor sorustur eve yeni kiraci bul derim.
kar yagmadan once bulabilirsen ne ala.

mazur görün 6 aydır tc sınırları dışındayım. dünyayla tek bağlantım ekşi duyuru.
şimdi..
karadayı faciası çernobil+kastelli ayarında bir şey anladığım kadarıyla. bütün potansiyel kiracıları öldürüp piyasadaki bütün parayı tokatladılar. doğru mu anlamışım? sanmam.
abi adam 210 milyar kaptırmış. daha da o kadar parası vardır.
zengin 600 liranın değil 10 liranın hesabını yapa yapa zengin oluyor zaten.
erzurum gibi yerde de tek eve 210bin para yatırmamıştır herhalde. muhtemelen iki daire parası gitti. yatırım denemiş elinde patlamış. üzücü. ama sen zannedersem çok daha ufak meblağlar yüzüden sıkıntıya düşebilirsin.
karar senin.

Düzensizlik düzeni diye birşey duydun mu daha önce?
İşlerini düzenli olarak yapıyorsun fakat düzensiz aralıklar ile. Mesela ister sabah ister akşam yemek yersin, fakat yersin.

ölçülebilir hedefler koyarak :)

takım ruhu? sinerji? empati?

Yönetici işi beceremiyorsa sen üstüne düşen görevi yapıyorsun gerisi onun problemi oluyor.

Piser piser o konuda sikintiniz olmasin. Tek dikkat etmeniz elektrikli ocaklarda soguma da gec oluyo. Altini kapatip birakmayin dibi tutuyor yemegin sonra :)

Tencere biraz kucuk evet.

aslında pilav yapmak çok kolay.

hiç kullanmadım ama eğer pilav seviyorsanız ve bol yapacaksanız pilav pişirici yurt odası için mantıklı görünüyor. etrafa yayılacak kokular, ısı, bulaşık vs pilav pişirici ile daha az olur sanki.

@mea maxima culpa besin değerleri için bulk dönemimde bulgur yapmak için düşünüyorum

aman pirinç, bulgur, bakliyat demek şimdi low-carb lobisi damlar :)

mea, bulktayken de bulgur yeme, low carb beslen diyen bir gerizekâlı çıkmaz heralde

aman ben bilmiyorum. bakliyat yenebilir sağlıklı dedim diye katli vaciptir fermanı çıkarttılar benim için :P

tencerede pilavın kıvamı tutturamazsın. tava daha iyi, yabışmaz. pilavı tavada yap bence ama mutlaka tahta kaşık kullan. tavuğu ufak tencerede de haşlarsın. bir de bir gerizekalı olarak söylemem lazım ki pilava abanmak yerine buharda sebze yapsanız çok daha güzel olur. pilavı yine yapın ama yeşilliklilere de yer verin, insülinleriniz pik yapıp durmasın.

elektrikli ocağın yemek üzerinde belirgin farkı yok. yalnız şu geç soğuma meselesine katılmıyorum. yeterince hızlı soğuyorlar. ha tema esince yanık riski var yine ama yemeğin altını tutturması düşük ihtimal.

panteizmin bir tanrısının olduğunu sanmıyorum. her şeye kadir bir üstün güç yok. evrenin kendi varlığının farkına varması için bilinci yarattığını düşünmek de bir çeşit panteizm, hayatta kalmayı uzatmak için canlılığı icat etmesi de.. yani bu sonuncu hususunda mesela, adam/kadın diyor ki organik moleküller enerjiyi kimyasal bağlar sayesinde tutan büyük enerji depolarıdır. bu da termodinamiğin basit düzensizlik kurallarına karşı bir hareketi "andırır". bu evrenin sonsuzluk çabasıdır gibi bişiler bişiler. evren kend üzerinde söz sahib bir güçtür. daha gider.. buradan büssürü çıkarım.

bu gibi düşünceler ışığında:

1) tanrıya klasik yakan yıkan affeden kurtaran azap veren hoop şakaydı diyen çocuk kestirecekken al lan bunu kes diye koyun yollayan muzip bir karakter atfetmiyor panteizm çünkü adı sanı olan bir tanrısı yok. doğayı araştırdıkça bulduğunuz şey tanrı. artık o şey her neyse. bu açıdan başarılı bir yöntemi var. büyük büyük vasayımlar yapıp kozmoloji sınnavında sıçmıyor. ignostiklerden sonraki en sağlam limandalar.

2) 1. cevabımda işaret ettiğim gibi, sorun sadece yaratma değil, kendini yaratan bir evreni düşünmek zor değil, evrenin kendinin farkına varıp ipleri ele alması da çok uçuk değil. bunları doğadaki bağlamına oturtursak biz tanrının olası bütün hisleri, algısı, hafızası ve aklıyız. kendinin farkına varmasıyız da belki. bu durumda panteistçisınin "tanrı" sanki aciz gibi, en azından mütevazı. ben ikinciyi tercih ederdim.

3) evrenin kafamızın içinde bir temsili var. matematik evrende kusursuz işliyor. matematiği aklımız üretiyor. yani evrenin özüne mündemçiz, vice versa.
tanrısızlığın hiçbir panteist için soruna yol açacağını sanmam şahsen.

@namus ninjası
Kendi fikirlerini paylaştığın için teşekkür ederim. Spinoza'ya göre "Tanrı" var. Bu duyuruyu açma amacım bilgi almak. Bu düşünceyi benimsemiş birinin bilgilendirici cevabını alabilmeyi umuyorum.

Bence panteizm en mantikli evren-tanri aciklamalarindan birisi, belki de en mantiklisi.

Ben olaya au acidan bakiyorum;

Mesela vucudumuzda var olan her hucrenin bir gorevi var, ama o hucre aslinda hangi dokuya ait oldugunun farkinda degil. Dokular kendince besleniyor ve fonkaiyon gosteriyorlar ama bir organa ait olduklarinin farkinda degiller. Organlar bir araya geliyor sistemleri, sistemler bir araya geliyor ve insani oluaturuyorlar. Peki bunun hangi noktasi "sen"sin? Kendi halinde takilan bir hucre nasil senin farkinda degilse, sen de o tanrinin bir parcasisin ama bunun farkinda degilsin belki de.

Panteistler neredesiniz? Çıkın ortaya. :)

bizzat panteizmi "kendim" bir süre benimsemiş biri olarak bir kısım filozofların yolundan gitmememin panteist olamayacağım/panteizmi anlayamayacağım anlamına gelmesi?.. bu imaya en hafif tabirle gücendim.

bilhassa bilimkurgu yazarları ve bilim insanları arasında önerilen panteist fikirler üzerinden gitmem panteizmle ilgili düşüncelerimi "bana özgü" yapmıyor.
panteizm bazı afili isimli düşünürlerin tekelinde değil.
benim lise arkadaşım sunay da bu konuda otorite denecek kadar doludur mesela.

@ninja
Bir kısım filozof dediğin şahıs panteizmin mucidi. Cemal Bali Akal gibi hukukçuların üniversitelerde onun fikirleri üzerine siyaset bilimi dersleri verdiği bir düşünür.

Daha ilk cümlende diyorsun ki "panteizmin bir tanrısının olduğunu sanmıyorum". Hem panteizmin Tanrı ve evrenin özdeş olduğu anlayışıyla çelişiyorsun, hem de bir sanrı üzerinden yola çıkıyorsun.

Seni kesinlikle gücendirmek istemem. Panteizmi ben anlamadım ki sana anlamadığını söyleyeyim. Tek istediğim "bilgi".

Sunay'a selamlar.

sunay uzağımda, selamı iletmem zaman alacak ama şu durumda envanterde olanı çıkarmam lazım. gerçi benden rafine kitabi bilgi çıkmaz. postüla okumayı sevmiyorum. (bu iyi değil biliyorum ama kafaya girmiyor işte.) ama deneyeyim.
şimdi hangi branşındadır panteizmin, tam bilmiyorum ama bu güzel insan:
en.wikipedia.org:Carl_Sagan_Planetary_Society.JPG
şu kitabının özellikle son kısımlarında:
static.idefix.com
tam olarak tanrıyı geri plana atan bir çeşit tümtanrıcılığı tarif ediyor ve ben de o metinlerine dayanarak yazdım ilk yazdıklarımın çoğu kısmını.
şu durumda bir anlam ayrımı yapmam gerekiyor, ben panteizmi gerçek bir tanrıya atıf yapmayan şekilde tasavvur ediyorum. sagan da böyle yapıyor çünkü.. ve tümtanrıcı olduğunu hiç belirtmemiş olsa da onun pozisyonu ne ateizme ne monoteizme yakın. hatta agnostik bile değil, merak ve hevesleri tamamen tümtanrıcılığa yakın düşüyor.
doğumumuz esnasında yaşadığımız deneyimin evrenin meydana geldiği andaki deneyimin tekrarı olabileceğini iddia edecek kadar ileri gitmiş biri bu adam. hatta bu deneyimi yarı bilinçli halde yaşayabildiğimizi yani rüyalar vasıtasıyla zihnimizin çekirdeğinde evrenin doğuşunu tekrar yaşadığımızı söyleyen, hatta bu sebepten belli başlı kimyasalları bu iş için kullanabileceğimizi ima eden (galiba soru cevap konferanslarda bunu doğrudan da söylüyor) ve bu sebepten şu tür internet memlerine:
oi47.tinypic.com
2.bp.blogspot.com
konu olan biri.
konudaki tek değerli kaynağım bu. ben tanrı evren insan üç ayağında tanrıyı sallamayanlardanım, onsuz da ayakta durur düzen. bir şekli şemali yok, amorf, hatta tepkimesiz zaten bu tanrı tanımı. ama işte "ben tanrıtanımazım" ya da "tektanrıcıyım" diyemeyen insaların aslında muhtemelen pek güzel panteistler olduğunu düşünüyor ve öyle sınıflandırıyorum.
islamın, şu, kamplara ayrılıp bölgesel sınırlara hapsolmadığı, eski en ileri zamanlarındaki fikir akımlarını, ilk mutasavvıfları, ya da daha sonraları ben tanrıyım deyip ceza alıp derisi yüzülenlerin tarihini bilsem, bu soruyu daha da karışık cevaplarla istenen cevabın uzağına taşıyabilirdim :( keşke bunu yapabilseydim. çünkü bunu gerçekten isterdim.
ateizmle ilgili spekülasyon yapmak çok sıkıcı hem de ergence ve de carl saganı çok özledim :(

Bu konuda oldukça bilgilendirici bir blog yazısı buldum. Konuyla ilgilenenlerle paylaşmak istedim. Şurada: panteidar.blogcu.com

Agnostiğim. Agnostik ateizm ama benim inandığım. Yani öyle müdahale eden, yargılayan, cezalandıran bir tanrının varlığına/var olabileceğine inanmıyorum. Ancak bununla birlikte "tanrı"nın varlığı yokluğu hakkında kesin bir şey söylemenin de doğru/mantıklı olmadığını düşünüyorum, çünkü vardır demek de yoktur demek de dogmatik oluyor. Panteizmi daha araştırmam gerek. Doğa ile tanrının bir olduğu düşüncesi anlamlı geliyor ama mantığını henüz oturtamadım. Panteizmdeki tanrı inancının temelini daha oturtamadım. Varlığına neden inandıkları konusunda kafam karışık.

neden anormal olduğu kuşkusunu anlayamadım.

@fucking yarim litre cok diil mi bi anda,
@minikdonut evet sonucta laktoz var

buraya bir vegan/vejeteryan gelip, bizi ineğin sütünün buzağısı için olduğu hususunda aşağılayana kadar erketeye yatıyorum.

sütün insana ne kadar faydalı olduğu/olmadığı kinik bir tartışma konusu. bu konuda karşıt argümanları duydukça, her iki tarafa da hak vereceksin. ayrıca süt ihtiyacının yaşla da bir bağı var, senin yaşın hususu da tartışmanın şekline farklı yönler verebilir. öte yandan, sütü günlük ihtiyaç olarak mı yoksa, lezzet olarak mı tükettiğin de önemli. uht olmadığı için zararlı diyemeyiz, fakat sağlığına sağlık katıp katmadığı dediğim gibi muallak. Damak zevkinden ötürü sana bir zararı olup olmadığıyla ilgileniyorsan, olmaz.

bir nefesle bütün şişeyi içerim :)

bişi olmaaaaz

ben de aynısını yapıyorum her sabah kahvaltıda sek günlük sütü bitiriyorum.

Yakın zamanda günde iki bardaktan fazla sütün kadınlarda birçok hastalık riskini yükselttiğini okumuştum. Özellikle kemikler üzerine sanılanın aksine negatif etkileri vardı. Makaleyi bulıunca editlerim.

2010 harvard'da yapilan bir calismaya gore tip2 diabet riskini artiriyor. Eve gidince makaleyi yollarim.

light veya yarım yağlıya dönmeye çalış.

İnek sütü inekler için dizayn edilmiş. Yağlılar ve iri canlılar. Öyle bir sütü içiyorsun, bir de yarım litre. Sence faydası olacak mı? Kazein maddesi var orda ve kemiklere zararı var.

Hayir uzun donemli light sutun kadinlarda kisirlik yaptigina dair calismalar var

@neferkitty yapmadığı konusunda da sürüyle çalışma var. milliyet.com.tr'de hergün çıkan domates kanser yapıyor haberlerinden bi farkınız kaldı mı?

@snowman dediğin yerleri değil şu tarz bilimsel makaleleri takip ediyorum ben buyur:

humrep.oxfordjournals.org
burada light sütün infertiliteyi tetikleyibileceği, günlük sütün ise azaltabileceği yazıyor.

www.sciencedirect.com

sonuçta şüpheli bir durum.

ha yiyip için beni ilgilendirmez tabi.

beni cırcır ediyor yaw, yoksa bende çok severim sütü, birde endüstriyel hayvancılığın hali ortada hormonlu gıdalar, antibiyotik yüklemeleri vs. bunlar beni korkutuyor açıkcası, bu konularda bi araştırma yapmanı tavsiye ederim.

2 yaşından büyükseniz süt gereksiz, en ufak bir faydası yok. Faydası olmadığı gibi fazladan yüklediğiniz şeker olsun, bağırsakta emilimi yapılamayan laktoz olsun safi zarar. Gereksiz bir hareket yani.

Gereksiz bir aktivite.

Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdim.
Ne çok zor ne çok kolaydır, hocaları iyidir.
Mezun olan arkadaşlarım güzel yerlerde iyi maaşlara çalışıyorlar.

Sektörümde büyük firmalarda işe girim sürecimde hiç bir negatif etkisi olmadı.

1- Bilkent, Sabancı, Koç, Bilgi, Özyeğin, bölümüne göre Yeditepe, bölümüne göre Bahçeşehir
2- Kadir Has, Doğuş, Işık
3 - Diğer tüm özeller

Diplomasının karizmasından faydalanmayı unutun ama eğitiminin gayet güzel olduğunu tahmin ediyorum.

Mantar gibi çoğalan üniversitelerden değil tabi ama velhasılkelam'ın tespiti doğru. 1. sınıf üniversiteler bilkent, sabancı, koç ise kadir has üniversitesi de bahçeşehir, bilgi, ışık seviyesinde ya da çok az daha alt seviyede denebilir. radyo, sinema, televizyon bölümünü bitirdim. dersleri genellikle pratik değil teoriktir, hocaları da gayet iyidir.

daha önce daha iyiydi, simdi biraz kan kaybetti.

kadir has university, i has no unversity..

buradan mezun bi (burslusundan) arkadaşım var, onun zamanında zaten bizim okulun (itü) matematik kürsüsü komple orada ders veriyordu. o açıdan iyi temel almıştı.

sonra o banka senin bu yazılım devi benim dolanıyor duruyor. her yeni yerde geliri vs artıyor.

cibalideki yerleri de güzeldi.

Devletin alacağı bakidir diye açıklama yaptılar ama ben ödemiyorum. Gidip testte yaptırmam, öğrenci belgemi de vermem, hastaneye de gitmem.

şöyle de bir şey varmış ama bilemedim:

www.ulusalpost.com

bu habere göre benim tüm borcum silinmiş mi oluyor ? diye soruyu evirebilirim. tarihi de yeni yani 30 ekim.

af için son başvuru tarihi 1 aralık. sadece faizi siliniyor, peşin ödersen. taksitle ödersen enflasyona endeksliyorlar.

ben olsam ödemem. sonra pişman olursun.

Bir ihtimal silerler, silmezlerse faizi düşüp ana borcu taksitlendirirller. En iyi ihtimal tüm borcu silip, gelir testi yaptırıp yine ayda en az 40 lira ödemeye mahkum ederler.

@douche,

yukarıdaki haber kolpa mı yani abi. ayrıca bu borcu zaten bankamatikten ödemiyor muyuz. ? mesela atıyorum şimdi 300 ödedim, sonra 500 derken belki de parça parça bitirilir.

yanlış mı anlamışım olayları ben o_0

Öğrenciysen siliniyor direk. Başvuruyorsun, biraz işlemler var.

@Cursed Chico,

öğrenci değilim maalesef. ya da şöyle diyeyim: bu iş başladığında öğrenciydim ama şimdi değilim ve diğer taraftan çalışmıyorum da. bu arada borç 1643 lira olmuş, 1400'ü anapara. :/

şöyle bir ibare gördüm. "Yasa ile sağlanan imkan doğrultusunda, aile içinde kişi başına geliri brüt asgari ücretin 3'te 1'inden az olanların bütün borcu silinecek."

bunu yanlış anlamıyorsam o zaman benim borcun tamamının silinmesi gerekiyor değil mi ?

ONu bilmiyorum da borç öğrenciyken çıkmışsa sildirme şansın vardır diye umuyorum. Çümkü salak devlet öğrenciye borç yüklüyor. Öğrenciyken çalışsın mı napsın sigortalı mı olsun. Çok ilginç şeyler.

Bu iş bi yerden patlayacak. Zaten sistem çok saçma ve ödeyen de görmedim doğru düzgün. Hiç almadığınız bir hizmetin parasını her ay size kesiyorlar. Resmen hava parası alıyor devlet. Bu çok saçma. Mutlaka patlar bu. Mülteciler ücretsiz muayene oluyor. Senden her ay hastaneye git yada gitme fark etmeksizin 100 lira 200 lira kesiyorlar. Böyle saçmalık olmaz.

Ödemiyorum ben. Ödenmesine de şiddetle karşıyım. Ödediğimiz sürece devam edecekler bu hırsızlığa çünkü.

upload.wikimedia.org
hayatım boyunca devlete en az ne ödeyebileceksem onu ödemeyi düşünüyorum. gss bu ödemelerden biri değil.

üstüne bastıracaksın. yoksa morarır.

damari patlatmis da olabilir igne. Kendiliginden iyilesir,yeniler kendini damar. Ama o koldan her kan alindiginda agri yapacaktir artik.

Çok ufak bi gedik gibi di mi? Geçer öyleyse. Eskiden tansiyon ölçmek için damara kesik atıp fışkırma mesafesini ölçerlermiş. Çok eskiden ama. Tansiyon henüz yeni icat edildiğinde.

evet küçük bişey. 2-4 mm bi şey. morarması önemli değil de. ben bu tür konularda evham yapıyorum biraz. mikrop kapar filan diye. bant kalsın öylece o zaman madem.

buz koy

bi şey olmaz. damar çok elastik bir şey.
ama kanın deri altına girmesi sonucu morarma olur haberin olsun.

muhtemelen atardamara denk gelmiştir o yüzden fışkırmıştır toplardamar olsa sızıyo gibi akardı. kanama durduysa çıkarabilirsin.

hayır efendim, atardamara denk gelmemiştir. olmaz öyle şey.

geçti geçti. hafif bi iz var biraz da bazı bazı sızı.

Güzel bir soru. Sade yaşamak benim için ihtiyacım olmayan hiçbir şeye sahip olmamak ve hayatımda barındırmamak demek. Bununla ilgili mnmlst.com isimli bir blog var, şiddetle tavsiye ederim. Sade yaşamın temel özelliklerini anlatıyor.

hayalimdeki ev bu:
www.usanetwork.com

İhtiyaç fazlası hiçbir şey olmayacak.
Ev sade ve düzenli olacak.
Açık tonlar eşyalarda ve duvarlarda tercihim. Mümkünse beyaza çalsın.
Geniş bir ev olmalı.
Gereksiz kitaplarla dvdlerle falan dolu olmamalı raflar.
Camlar olabildiğince büyük olmalı. Duvar olabildiğince az olmalı.
Akvaryum sadelik katar.
Tabak çanak vs vs at bunları. İhtiyacın kadar çatal, bıçak, tabak, tava, tencere.
Ama buzdolabının içi dolu olmalı. Her şeyi bulabilmelisin.
Bahçen de sade olmalı.

kendini mümkün olduğunca az eşyaya bağlamaktır benim için.

sade yaşam diye tasvir ettiğiniz evleri bu ülkede %99 alamaz.
köylerin de çöplükleri olmaya başladığına göre, bu ülkede sade yaşam pek mümkün değil artık.

idealize etmeden, obsesyona dönüştürmeden, sağdan soldan okuduklarımla yola çıktım birkaç yıl önce. tüketim alışkanlıklarımı çok ciddi oranda azalttım, kredi kartlarını iptal ettirdim, tek kart var şimdi, böylece gayet güzel para biriktirebildiğimi farkettim. beslenme alışkanlıklarımı da sadeleştirmeye çalışıyorum şimdi (örneğin aynı anda 4 çeşit makarna tutmuyorum dolapta, en fazla 2 çeşit peynir alıyorum hafta sonu için, daha basit ama sağlıklı ve doyurucu yemekler yapıyorum, erzak dolabımda her şeyden sadece gerekli miktarda var) . evde fazla olan kıyafet ve eşyanın tamamını dağıttım (ev işim acayip azaldı böyle yapınca). dalga geçtiğim annem gibi eşya biriktirdiğimi farkettim (koli, naylon poşet, kutu, kavanoz gibi) ve yapmıyorum artık, kullandığım kozmetikleri azalttım. aynı şekilde el çantamı bile hafiflettim, ne çok şey taşıyormuşum gereksiz, şimdi cüzdan,migren ilaçlarım, anahtar dışında bir şey taşımıyorum. aynı şeyi hayatımda ki insanlar içinde uyguladım, sadeleştirdim arkadaş çevremi. çok hafifledim açıkcası tüm bunların sonucunda ama bu yaptıklarım okuduklarımın yanında hiç bir şey hakikaten.

Neyi kastediyorsun bilmiyorum ama sade yasam diyince benim aklima evin sadeligi geliyor.
Evde fazla vakit gecirmeyi sevmiyorum, barinma ihtiyacimi gidermekten daha fazlasi olmamali benim icin ev. Ev sade olmali. Buyuk plasma tv, home theatre falan, bu tur seyler istemiyorum mesela. Evde keyif yapmayi seven biri degilim. Film izlemeyi bile sevmem evde. Oturacak koltuk, hali falan, supurge vs zaruri esyalar yeterli, ev sade olsun isterim.

sade yaşam benim için de fazlalıkların ihtiyaçların dışındaki şeylerin hayata dahil olmadığı bir hayat tarzı. yeme içmeden, giyim kuşama ev dekorasyonundan eş dostuna kadar uzanır sadelik. ihtiyacım olmayan hiçbir şeyi almam. 1 lira dahi olsa hatta bedava bile dağıtılsa ihtiyacım yoksa kafamı bile çevirmem. ama sadelik pislik yahut nostaljik objeler değildir benim için. temiz, düzenli ve fonksiyonel şeyler/eşyalar her zaman önemlidir/gereklidir.

hayatımda az insan var, neyin nerede olduğunu bildiğim bir yaşam alanım var, net ve kolay erişilir hedeflerim var, kısa ve öz cümlelerim var. sade yaşıyorum.

yurt dışında hukuk bölümünü tembellikten bırakıp ankara'ya bok gibi üniversiteye işletme okumaya gelmek.

eğitim dışında bir şey olsun dersen de keşke lisede falan kızlarla daha cok takılsaydım biraz deneyim edinseydim, benim hoslanmadıgım ama benden hoslanan kızlarla az buz bir şeyler yasasaymısım mükemmeliyetçi olacağıma. gerçek bir 40 year old virgin olma yolunda ilerliyorum.

3 defa öss' den başarısız olunca babam; - artık zorlama şansını olmuyo, yapamıyorsun.
bana kalırsa ya fransaya ya da kanadaya git (yakın akrabalar var). askerlik zamanında geldi zaten askerlikte yapmazsın vatandaşlık alırsın falan dedi.
ben dedim ki yok. gitmek istemiyorum yurt dışına. en keskin karar buydu. babamla bayağı çekiştik o zaman. kanada la boru mu?

Of çok var.

Liseyi Almanya'da okuyacaktım, okul bile hazırdı. İnat edip gitmedim. Çok iyi oldu.

Üniversitede Amerika ya da Avustralya'ya gidiyordum, o zamanki gönül işleri derken gitmedim. iyi bok oldu.

Var öyle bikaç tane daha.

Psikolojik olaraksa sonsuz merhametli bir insan olmaktan çıkıp dişe diş, göze göz uygulamasına geçtiğim zamanlar olabilir.

Sevgili derdine kalktım geldim yeditepeye. Aslına bakarsan kendim için geldim ama bir sene kendim için bi gram yol alamadım kendi başıma doktora gitmekten başka. Oysaki ailem git Norveç e deli gibi para ediyor mesleğin dediği halde babayla boğaz boğaza geldik.. Oysaki bu 2013yilindaki dönümü etkileyen bu başka dönümum ise 2009 da bu bölümü kazanmış olmam. Halbuki bu bölümü ailemin yanında okumak tercihım yerine aynı anda kazanmis oldugum radyo sinema tv yi başka şehirde okuyup o zamanlar ev gecindirme, kendi başımın çaresine bakabilme yetisine sahip olabilirdim. Ve okul bitince de özgüven sahibi bi insan olabilirdim. Hayat bir kelebek etkisi aslında.

çok var ama sanırım eğitim fakültesine girmek hayatımın en saçma ve anlamsız kararıydı.

Geneli eğitimle alakalıymış :)
Günde 2 paketten fazla sigara içerken karar verdikten sonra uygulama kısmına geçip bir gecede bıraktım, 7 sene oldu, hayatımda olumlu değişklikleri oldu. 4 sene önce çalıştığım yerden ayrıldım, bir sene sonra daha iyi maddi koşullarla geri çağırdılar. Ayrılma kararını almak da zordu, ayrıldıktan sonraki bir sene çalıştığım yer de zordu.

istanbul'a gelmek kesinlikle. ailem istemedi, korktu, bastım geldim. yıllardır da burdayım, deli cesaretiyle gelmişim meğer; ama iyi ki gelmişim. çok şey öğrendim, çok şey gördüm.

17 yaşındayken yurtdışına gidişim olabilir. Dünya görüşüm değişti. O zamandan beri bir ayağımı orda bıraktım. Yani sürekli gidip geliyorum artık. Türkten çok yabancı arkadaşım var.