Kendi politik düşüncelerimden sıyrılıp olabildiğince objektif cevap vermeye çalışacağım, sıkınarak da olsa. İşin içine sosyal haklar, vb. girecek yoksa.
Liboş hakaretinin ortaya çıkma sebebi 80'lere dayanıyor. Hareket, para odaklı ve Türkiye'de Turgut Özal ile vücut bulmuş bir hareket. O dönemde enflasyon sürekli artarken, bir gazeteci Turgut Özal'a "Memur bu kadar para ile nasıl geçinilecek" diye soruyor ve Turgut Özal buna "Benim memurum işini biliyor" diyerek bir anlamda rüşvet alımına onay veriyor, buna göz yumulması gerektiği bir cumhurbaşkanının ağzından çıkıyor. O zamanlardan beri "liberallik" özgürlükçü'den ziyade "köşeyi dönmek için her yolu kullanan", "paranın her şeyden güçlü olduğuna inanarak, ona ulaşmaya çalıştığı için zamanın ruhu olan her türlü özgürlüğü savunan" anlamında kullanılıyor. Bu durumda, ülkemize liberalizm genel olarak "Para varsa, iyidir" şeklinde yetişiyor. Örneğin, kendini liberal olarak tanımladığım bir kişi bana "Zengin değilsin, çünkü parayı benim kadar sevmiyorsun. O kadar sevsen, kanunlar çerçevesindeki her şeyi yaparsın" demişti. Liboş kavramının çıkışı da, -oş ekinin dilimizde kelimelere efeminelik anlamı kattığını da düşünülerek, para veya para getiren konum için kişinin dansöz gibi neredeyse karakter olarak kadınsı kıvraklıkta eğilip bükülmesi anlamında oluşmuş bir kavram.
"Sevilmez" kısmında aynısını söyleyemeyeceğim. Zira, AKP din kadar, hatta dinden fazla liberalizmi kullandı. Sadece adına "liberal" demediler.
0