Hintler bu islere el atiyor maalesef. Stok gorsel islerine de girdiler son zamanlarda. Bu vesileyle Shutterstock da komisyonlari dusurme yoluna gitti arkasina aldigi program kullanmayi bilen binlerce hintle. Malum onlarda dolar cok daha kiymetli.

hepsi aynı maalesef :)) zaten kucakçı bir ırk değiller. sırtını dönmesini bir tür güvenme olarak görüyorum ben.

Güveniyor size. En kıymetlisini size sunuyor :)

Benimki de öyle, ben de beni beğenmiyor mu acaba diyordum :)

www.instagram.com
Bu geldi aklıma eheh :)

Saati mi oluyordu ki?

O günkü işlerimi bitirmeden başlamıyorum, o da 5'i buluyor genelde. Bazen biraz daha erken.

gunune gore degisiyor, bazen 12-13 de basliyorum ogle yemegi yaninda sarap, bira vb. bazen 16-17 oglen rakisi bazen 20-21 viski :)

Genelde yemeğin yanında bira veya şarap içiyorum, veya rakı sofrası kuruyorum. Evde olduğum zamanlar if yapıyorum, saat 9:00-17:00 arası, onun için saat 17:00 olmadan önce bitirecek şekilde başlıyorum. İş günleri de eve gelip yemeğe başlayınca işte saat 18:30-19:00 gibi.

Asla 21.00’dan önce başlamam.

Fark etmez. Gunluk islerimi aksatmadigi surece, her saatte onemli olan miktar.

Pazar günleri online toplasip brunch yapiyoruz iki aydir. Saat 11.30, 12 gibi bir iki kadeh kopuklu sarap iciyorum, sorun degil.

Ogle yemeginde sarap actigim da oluyor, saat 15-16 gibi.

6 dedin mi baslarim.

edit: aksam 6 tabi bu :D

belirli bir sebep olmaksızın "dur bu akşam içeyim" diyerek başlamışsam genelde 8 civarı. yavaş içiyorum. istediğim kıvama gelmem bazen bir, bazen 1.5 saati bulabiliyor. üstüne 2-3 saati de öyle geçiriyorum. gece 12-1, bilemedin 2 dedin mi yataktayım. ertesi gün de tertemiz kalkıyorum. temiz.

Saat 6 civarı tüm işleri bitirdikten sonra başlarsam yorgunluğun üzerine keyfi bi başka oluyor. Gerçi o saatten önce hemen hemen hiç içmem. Akşamcıyım ben.

20:00dan sonra genelde.

benim de aklıma bu geldi.

www.youtube.com

Fark etmez. Kimi zaman öğleden önce. Kimi zaman yemek hazırlarken. Alışverişe çıkmadan bir iki kadeh fondip yaptığım bile olmuştu.

Ben de takip ediyoru sürekli ama henüz böyle bir yasak gelmedi sanırım. Normalde erken açıklıyorlardı, hala açıklamadılar.

Ben de takipteyim, henuz net bir bilgi yok sanirim.

Bugün saat 15.00'da kabine toplantısı varmış ve bayram dolayısı ile bugüne ertelenmiş. Bugün açıklayacaklardır muhtemelen.

Bostanci Sanayi'de Doganlar Oto'ya yaptirdim 2-3 ay oluyor. Tertemiz yapti isini. Benimki Opel gerci ama Ford bakiyor muydu bi sorabilirsin.

Bu arada iscilik icin 350 ya da 400 odemistim sanirim.

arabanın modeline göre işçilik fiyatı değişir.

yani ustanın kolay bi şekilde değiştirebileceği pozisyon varsa kaput altında az para ister, bazı sıkıntılı arabalar vardır el girmez kol girmez motor indirmesi gerekir, onun için belki şanzımanı ayırması gerekir o zaman işler değişir. şanzımanı ayırırsa şanzıman yağını salması gerekir, aynı yağı mı koyar, yeni mi koyar, kaç litre yağ alır, kaç paradır, bir sürü detay var yani.

triger setleri genelde 2 3 kalite olur, adi yan sanayi, kaliteli yan sanayi bir de orjinal olarak.

bunları araştır, triger seti kaç para? başka ekstradan keçe falan değiştirilecek mi? , keçe heryerde bulunan bir keçe mi? bir sürü detayı var yani.

her ustanın her arabayı yapmamasının bir sebebi de motorun kilitleme ekipmanları var onlara sahip olmaması.(triger için konuşuyorum)

mesela megane3'ün motor kilitleme ekipmanları olmadan triger değiştirmeye çalışsan, senteyi kaçırırsın, bu sefer farketmezsen ya vuruntu yapar, atıyorum ya sibopları yamultur. hadi farkettin diyelim senteye getirmeye uğraşırsın.

ikinci etmen de sıkıntı olayı, bu yukarıda verdiğim örnekteki bazı arabaları(marka model bilgisine sahip değilim ama pejo 106, 107 gibi mesela) kimse ellemek istemez.

Altayçeşme mahallesi yakınsa çok beğendiğim bir usta var

barış çer beykozlu (Ataşehir)

Triger kayışı genelde motorun yan ya da ön kısmında bulunur. Volkswagenlerde yanda oluyor. Değiştirirken bazı parçaların sökülmesi gerekiyor diye biliyorum. Aynı araçlarla daha çok çalışmış ustaları tercih etmen iyi olur. Bu nedenle Google yorumlarına da bakarak, herhangi bir Ford özel servisinde yaptırmanı tavsiye ederim.

yetişmiş ustalar zaten çoğunlukla maaşlı şekilde yetkili servislerde çalışmıyorlar. işi öğrenip her şeyini yapacak konuma gelen usta gider kendi özel servisini açar. bu sebeple yetkili serviste genelde nispeten kalfa sayılabilecek personeller kalıyor.

aracının garantilik bir durumu olmadığından özel servise götür. araba özelinde de ford üzerine uzmanlaşmış bir servis olsa tabi ki daha iyi olur.

hıyar yollar?

ee ben bakarım kargoya almam ürünü
yani amaç ne anlamadım ?

kargoya bakmak mı? böyle bir şey mümkün değil. kargolar içi gözükmeyecek bir poşette geliyor. parayı ödemedende kargocu açmanıza izin vermiyor. en fazla kargoyu teslim almazsınız.

kapıda ödeme güvensizlik bakımından kredi kartı ile ödemeden çok daha fazla güvensiz.

@belkider neden çok daha fazla güvensiz olsun ki, kapıda ödemede ürünü almazsan bir kaybın olmaz, kredi kartı ile ödemede seni dolandıracak adam kredi kartına iadeyi yapmaz.

dolandırıcı bunlar alma

@kraltaci

parayı verip imza atmadan ürünü alamazsın. aldıktan sonrada geçmiş olsun

parayı verip imza atmadan ürünü almama olayı çok saçma ben neden ürünü kontrol etmeden alayım böyle saçma bir şey olabilirmi diğer kargo firmaları kontrol etmene izin veriyorlar diye biliyorum bu resmen dolandırıcıların ekmeğine yağ sürmek olur

Cihaz ve fiyati o kadar cazip ki benim bile alas geldi.

Aslinda boyle risklere 10 kisi falan birlesip gireceksin, maliyet duser, urun gelirse de herkes siparis verir ama digerlerine hiyar gelirse komik olur :)

@baknedicem internettten kredi kartı ile alış veriş yapabilmen için, karşıdaki adamın düzgün bir şirketi olması lazım. yoksa pos makinesi alamaz. düzgün bir şirket açtı ama yine de dolandırmak istyor diyelim. internetten satılan tüm ürünler uzaktan satış sözleşmesine bağlıdır ve bellirli bir süre içerisinde sorgusuz sualsiz iade edilebilir. 2. olay ise elinize ürün gelmediğinde bankayı arayıp kredi kartından yapılan işlemi iptal edebiliyorsunuz. yani kolay kolay kimse bu işe kalkışamaz.


ama kapıda ödemede böyle bir şey yok. bir anda karşınızda muhattap bulamıyorsunuz. ve benim gördüğüm tüm kapıda ödemelerde kargo para alınmadan teslim edilmiyor. içine de bakamıyorsunuz. kargoya bakmaya izin veren bir kargo şirketi dahaca görmedim.

bu arada @msb haklı gibi benden 20 lira dolandırılmaya kopar :D

Bugüne kadar kargoyu kontrol edip, yani kargo paketini açıp ödemesini/imzasını atan biri gördünüz mü?

Kapıda ödeme tamamen hikaye. Kapıda ödersin ama ödemeden öne kutuyu açamazsın, yok öyle bir dünya.
"Aa adamlar cidden yolladı lan" dedirtmek için uydurulan bir hikaye kapıda ödeme mevzusu.

Sahibinden, gittigidiyor vb siteler boş yere yapmıyor GET sistemini.
Paran havuzda kalıyor, eğer satıcı hıyar göndermediyse onay veriyorsun paranın satıcıya geçmesine. Yok hıyar geldiyse onay vermiyorsun, prosedür işlemeye başlıyor.

Kapıda ödemeye kanmayın ben bi kere kandım hayatım boyunca bir kere dolandırıldım netten. Ürün geldi kargocunun yanında açmak istedim ödeme almadan actırmıyolar ödedim onların yanında açtım ana çakma ayakkabı olsa yine iyi başka markanın cakması sonra subeye gidip iade ettim sonra da kredi kartı banka iade etti ama uğraşıyosun değmez. Sitenin https olması güven vermesin benim aldığım yer öyleydi btk ya solomona şikayet ettim ama nafile

Azıcık doğuya gel, kozyatağı'nda da aynı durum

İç anadolu’da da bu sıralar aynı. Mahallenin kedilerinin kuyruğunu çekerken gördüm kaç kere. Kediler de çete gibi yani öyle sataşılacak tipler değil. Bitanesini kızdırmışlar sanırım, taa 2.kattaki evin hizasında dümdüz çam ağacına tırmanmış. Sonra etrafını sarmış saldırıyolardı kediye, kovdum kargaları zorla aşağıya indi hayvan yarım saatte.

Gecenlerde market sepetinden arabaya yukleme yaparken sepetteki esyalarimi asiracakti sepetin icine girdi resmen.. iyice tinerciye bagladilar artik.

ya inanır mısın ben de aynı şeyi düşünüyorum kaç gündür. konum ankara. şu sıralar gak gak gak ötüyolar durmadan.

@thesea, iyi bari ankara'da da oylelerse... Ya ister istemez istanbul depremini cagristiriyor boyle seyler bana.

Yuvadan yavru düşmesi, içlerinden herhangi birinin uçamayacak derecede yaralanması durumunda o tip tepkiler verdiklerini gördüm. Tehlikede olan kuşa yaklaşan kedilere saldırıyorlar mesela veya hep bir ağızdan bağırıyorlar.

kadıköy dörtyoldayım evin arkasında ufak bir orman var son 1-2 haftadır bir grup karga dadandı kedilerle kavga ediyolar bütün gün kafayı yedirdiler bana.

bizim burada karga yok, akdeniz.

Samsung WW90J5475FX A+++ 9KG

@rakun sizin modelle bunun arasında ne fark var?
www.hepsiburada.com

sizinki: www.hepsiburada.com

renk dışında tabi

siemens WM06B061TR var bizde 3 yıldır çok memnunuz. çok güzel temizliyor.

Siemens'in aynı özelliklerinde Profilo alabilirsin.

Fiyat olarak Siemens > Bosch > Profilo şeklindedir. Ancak bu üç marka birbirinin aynısı. Hiçbir kalite farkı yok. Aynı üretim bandında aynı malzemeler ile üretiliyorlar. Profilo en hesaplısı.

siemens var evde. ama beko öneririm.

Soruya cevap değil ama 10-20 sen gidecek makine zor artık, onlar eskidendi. O bozulan makineniz işte öyleydi, gerçek Arçelik. Şimdikiler taş çatlasa 8-10 sene dayanır.

Beko kullaniyoruz ben ve arkadaslarim yillardir, memnunuz. (Yurtdisindayiz, beko satiliyo burda cok)

Samsung almayin

LG aldım geçtiğimiz yaz 2.000 liraya.

Baya sağlam, tavsiye ederim.

Hotpoint Ariston almistim bi 5 yil falan oluyordur hala canavar gibi calisiyor gram gurultu yok.

Kasım ayinda aldim makine ve almadan da çok arastirdim.
Bir kere bunun pek bir markasi yok, electrolux alan arkadasim var 3. Senesinde ariza yapmis misal.

Tavsiyem bir kac kriter belirleyin;
Kg, enerji sarfiyati, dakika gostersin mi, kurutma olsun mu, kisa program/hassas program/yorgan yikama gibi programlar olsun mu, tuslar dokunmatik mi yoksa normal tus mu, kac db ses cikiyo vs diye bakin.
Marka kisminda onemli olan servis, ülkeye gore değişiyor bu o yüzden internette falan bakın.

Bu arada marka degil model onemli. Bir firmanin x modeli iyi ise y modeli de iyi olacak diye bir kaide yok. Onun tasarımında bir hata vardir ariza cikariyordur misal. Var böyle olaylar.

Bu arada bir tavsiyem de kesinlikle ürünü gidip bir mağazada gormeniz. Boyle cok beyaz esya eledik, tuslari dandik geldi, o dönen yer cok dandik plastikti, kapisi kötüydü vs derken cok eledik. Her ürünü elleye elleye aldik.

Bu arada siemens, bosch, profilo ayni ürünler demek de garip olmuş. Oyle bir yazilmis ki sanki uzerine marka yazip geçiyor yüz milyar euroluk firma bunu da kimse anlamiyor. Tabiki Türkiye'de uretilen urunlerde seat ibiza/wv polo benzerligi olabilir ama icindeki raflar ayni mi, disindaki lcd ayni mi, kompresör ayni mi vs diye gider.

Ürünlerin menseisine bakarak avrupada mi Türkiye'de mi üretildiğinden bakabilirsiniz. Bu fransa'da cok önemli çünkü insanlar avrupa dışında uretilmis urunleri sevmiyorlar, en basiti Türkiye'de üretilen renaultlara bile laf atiyorlar. Misal hemen baktim bir siemens Darty uzerinden; almanya, polonya, cin ve Türkiye üretim var. Demek ki en iyi ihtimal 4 farkli hattan gidiyor kısacası bütün siemens grubu kaliteli demek olmaz.

Bu arada artık 20 sene dayanacak araba bile yapmiyorlar, bırakın beyaz esya.
Teknoloji o kadar hizli ki su an odediginiz elektrik faturasini belki yariya dusurecek teknoloji bile olabilir 10 seneye. Bu sebepten 6-7 bile sikintisiz ciksa güzel yani.

Tahminen zamani geldiginde tamir etmek yenisini almaktan daha pahalı olacaktır.

Profilo tabii ki

@logisticsmanager

hocam Siemens Bosch ve Profilo aynı fabrikada üretiliyor (BSH) bilmem bunu biliyor musun.

Temel olarak aslında dediğin doğru. Sadece logosu değişiyor denilebilir. Elbette tasarım farkları var. Ama onun dışında üretilirken kullanılan malzemelerin çoğu ortak. Ortak olmayanların da kalitesi birebir aynı. Aynı segment ürünlerden bahsediyorum tabii ki.

Vestel/Regal gibi bir ayrım yok mesela bu markalar arasında. Aradaki fiyat farkı marka değeri ile ilgili.

altın çilek, domates, marul, maydanoz, soğan, sarımsak ekilebilir.

çilek.
patates.

sebze düşünüyorsanız dayanıklı olmasından ötürü en kolaylardan biri sivri biber olabilir. üstelik sonbahara kadar, hatta havalar soğuyana kadar ürün alırsınız. benim 15m2 bahçem olsa biber, salatalık, domates ve fasülye ekerdim mutlaka. çok temel bir bilgi ile hepsinin altından rahatlıkla kalkarsınız.

domates ve biber en güzelidir. sabah kahvaltıda o kadar lezzetli oluyor ki tarif edemem.

Biber, soğan, patates en kolayı ve en çok mahsül alacağın ürünler.

-Yarım patates ektiğinde 5-6 ufak patates alıyorsun.

-Soğan ektiğinde Yapraklarını kopar koparabildiğin kadar. Her gün mis gibi taze soğanın olur. Ancak ne çok dipten ne de yaprağından. Beyaz gövdesinin tam ortasından kestiğin zaman inanılmaz hızlı yerine yenisi çıkıyor.

-biber ise mevsimi boyunca alırsın. Sana yeter hatta konu komşuya dağıtırsın. Yalnız fidan bulabilirsen, fidan olarak ekmeni tavsiye ederim. Sivri biber.

Domates çok meşakatlidir. Verdiğin suyun açısından, miktarına, suyu verdiğin saate kadar çok fazla etken var. Hele bir de salkım ekersen onu bir yerden sonra tutturman, sardırman vs gerekir çomaklarla.

küçük turplar var onlar çok iyi ve lezzetli

ev kendinizinse yere çim etrafa da biraz dekor bitkisi ortatya da bir masa atmanızı tavsiye ederim. karantina günleri iyi olur.

yok derseniz, domates biber salatalık çilek böğütlen bahausa da fide olarak mevcut 1tl civarında fideler...

yine de önerim çim ve dekordan yana saksıda çilek yaparsınız zaten

bauhaus fideleri iyi olmuyor. bulabilirseniz yerli tohum ya da fide ekin.

bu arada markette filede satilan arpacik sogani alip topraga gelisiguzel sokusturunca oluyor, dertsiz zahmetsiz.

Tohum için çok geç, zaten direkt toprağa tohum atarak yetiştirmek çok zor.

Hazır fide alıp dikerseniz 2 aya kadar ürün toplamaya başlarsınız, birbirine uyumlu bitkileri öğrenip ona göre dikim yapın. Kafaya göre dikim yaparsanız verim düşer, dikim ve sıra aralıklarına dikkat edin. İlk diktiğinizde sıra araları gözünüze çok açık ve boş gelebilir, ama bitkiler büyüdükçe aralar kapanacak.

Damates, salatalık, biber, çilek.

İlaveten nane, kekik ve defne. Ben balkonda bile yetiştiriyorum bunları

Fesleğen yazmak için geldim.

aynen öyle. çok saçma. yaşlılar için belirlenen saatler de tehlikeli.

Nereden baksan elinde kaliyor haklısın +1

geçen işim vardı kocaman adamım, hava da çok aşırı sıcak değildi, saat 10 da çıktım 2 de eve geldim yürümek zorunda kaldım bayağı bir, yüzüm ensem falan acayip yanmış. acıyor bayaa.


şunu farkettim, polisler karışmıyor artık eskisi kadar, evet site içine geliyolar ama kimse dinlemediği için, sadece iki siren çalıp gidiyolar. insanlar da bezmiş olacak ki kimse polis falan takmıyor, polis de üstelemiyor.

daha bu sabah aynı şeyi düşündüm, çocuğum olsa çıkarmam. otursun evde zıplasın. bugün biraz serinledi gerçi hava, çok şükür sadece 41 derece olacak.
yaşlılar için de aynı durum geçerli. geçen pazar bütün yaşlılar sokaktaydı ve 43 dereceydi. arizona kertenkelesi gibi hepsi bulduğu banka çöktü kaldı. zaten hepsi ya tansiyon ya kalp hastası. corona bulaşmasın derken sıcak çarpmasından öldürecekler nüfusun yarısını. bilim kurulunda henüz o kadar bilimsel düşünebilen analitik zekaya sahip arkadaş yok heralde.

Tamam da D vitaminini ancak o saatlerde alabiliyorsun. Kaç haftadır doğru düzgün güneş görmemiş insanlar...

Malheiros +1

Evde kaldigimiz sure boyunca hepimiz D vitamininden yoksun kaldik, ki ne kadar hayati bi vitamin oldugu ortada.

İki ucu boklu degnek gibi bir sey iste.

nope.

olmaz.

ama küçükken böyle kalemleri (pilot v5ti benimki) doldurmuslugum var. penseyle agzi cekip içine doldururdum. kalemi cok seviyorsan dene bence. ama normalde yapilacak sey degil :)

Şırıngayla üst ya da yan tarafından delip doldurup kalan deliği japonla kapatırsan olur sanırım.

gittim. kalabalık aynıdır bence. zaten randevu veriyorlar. traş olurken diğer müşteri geldiyse dışarda bekliyor.

hatta ben ilk günlerde (geçen çarşamba) gittim ki, berbere virüslü müşteri gelirse bulaştırıcı olmadan halledeyim berber negatifken diye :).

başka bir duyuruya yazmıştım tekrar yazayım.
günün ilk randevusunu aldım. ortamda/aletlerde virüs varsa, akşam 9 dan sabah 9 a 12 saatte bi nebze olsun daha temizdir diye düşündüm. hemen başkasının ardından traş olmak yerine günün ilk traşını olmak daha steril geldi bana. çünkü ben traş olurken birisi geldi randevusuz (benden sonra randevulu yok diye aldı), dışarda bekledi. benden sonra onu traş edene kadar aletleri temizlemiş midir, aynı aletlerden başka var mıdır bilmiyorum.

berber maskeli idi. saçı yıkadıktan sonra da tek kullanımlık havlu kullandı. ama yüzüme vs dokundu tabi çıplak elle.

Ben gitmem bi süre daha. Evde makine ile devam

Uzun bir süre gitmeyi düşünmüyorum. Normal zamanda da berberde hijyen hep kafama takılırdı. Bir tarak kaç kişide kullanılıyor allah bilir.

kesinlike dusunmuyorum. kendi sacimi kesitigimdeki cekiciligimle berber kesitindeki arasindaki far %0.00001 falan. niye bu riski alayim. zaten evdeyim, zamanim var kesmek icin de.

yaz sonuna kadar gitmeyecem gibi.

Düşünmüyorum uzun bir süre. Zaten evden calisiyorum pek insan icine ciktigim yok. Karantinanın başında hayatımda ilk kez kazıdım, 2 aydır idare etti. Bundan sonrasi makinayla devam.

Bu vakitten sonra bir daha gidecegimi sanmiyorum. Zaten genel olarak sevmezdim berbere gitmeyi. Gerekli steril kosullari saglayabilecek kafada degil zaten bircogu. Bulas riski cok yuksek, sac trasi icin bu riske degmez.

babam papaza dondu ama gitmiyor :D

kendim harika kesiyorum saçımı makinayla. berber işi benim için kapandı sonsuza dek :D

cuma sabahı karı-koca gidip kazıtacağız, sonra eve gelip kendimizi çamaşır suyuna yatırıp birer şişe domestosla gargara yapacağız, dezenfektan içeceğiz. sonra daha da eylül-ekime kadar gitmeyiz.

Bulunduğum ildeki vaka sayısı tamamen bitmeden gitmem.
Bulunduğum il vaka sayısı olarak ilk 5 içerisinde.
Özetle çok uzun bir süre gitmem

en son martın ilk haftasında gitmiştim. saçlarım uzadı lüle lüle oldu ama gitmeyi düşünmüyorum en azından bayrama kadar. evde sakalları hallediyorum. haziran başı şirkete dönene kadar böyle idare ederim :D

Covid19 hayatımızın her alanına girdi maalesef. Dikkat ederek her türlü şeyi yapmaya devam etmek lazım.

Berberlerde ustura kullandırmayın, gelince duşunuzu alıp; dezenfekte olun. Ciddi bir risk yok.

Berberlerde hijyen olayı yalan, bunu da belirtiyim. Dikkat eden belki vardır ama çoğu, eski düzen devam edecek. Burada hükümetin yapabileceği en iyi çözüm: havlu, önlük gibi olabilecek ürünlerde, tek kullanımlık ürünlere zorlamak.

Şu durumda saçınızı, sakalınızı kendiniz kesseniz veya uzun, şekilsiz olsa bile kimsenin yadırgayacağını zannetmiyorum.
Babama, kardeşime falan asla gitmemelerini tavsiye ediyorum ben. Yani market, pazar alışverişi olsa mecbur kalınmıştır diyeceğim ama kuaförle berberlere gitmeye hakikaten gerek yok.

Ayaktayken bir miktar cekiyorsunuz demek ki :) Oturunca cekilemiyor maalesef. Ben de oturunca gobekli olanlardanim (1.84 - 84kg)

Belarus direkt önlem almıyor diye biliyorum. Salgının yaygın olduğu Rusya ile ilişkilerini düşünürsek korkman gerekebilir. Gerçi tamamen semptomsuz geçirenler de var ama.

polen alerjisi olabilir.. yaygın bir şekilde hapşırma var mı? gözde kaşında, batma?

Koku alamayınca tat da alınmaz diye biliyordum.

TV'de uzmanların söylediğine göre ilk semptomlardan biri koku/tat kaybı oluyormuş, dikkatli olun derim.

Panik yapma polen alerjisi olabilir ya da burnunda polip olabilir.

Polen alerjim var benim de, koku da alamıyorum hapşurduğum gözlerimin sulandığı zamanlarda.

Kendini izle bence, panik yapma hemen.

Benim yok da, şunu söylemeye geldim; olur da galerici "abi şurası var sana indirim yaptırırım vb." gibi şeyler söylerse sakın güvenmesin. iş yerinden elemanın birine takla atmış arabayı bu yöntemle itelediler.

Evet o yüzden galeri önerisi olursa oraya gitmemek. Bilinen önerilen bir yere gitmek için soruyorum.

Ekspertizler, özellikle zincir olanlarla ilgili çok fazla sayıda şikayet duyuyorum. O civarlarda Bostancı oto sanayii'nde falan bi tanıdık usta varsa çok daha güvenilir geliyor bana.

Jilet tabiki
Mach 3
Başka yolu var mı ki?

Eczaneye sormamissin iyi ki :)

Philips'in bunun icin uretilen modelleri var, bodygroom serisiydi sanırım, iş görüyor.

Gillette'in Banyo serisi jiletleriyle de alabilirsin, msb'nin dedeigi gibi bodygroom makinelerle de. jiletle cildini kesmekten korkuyorsan bodygroomlar daha guvenli. zaten uretim amaclari da bu tur vucuttaki killari almak.

erkekler icin en iyi secenek jilet, agda yaptiran da var ama başkasının yardimini alman gerekir.

Bu soruda iğrenç gelebilecek hangi ibare var yahu? Cinsel bölge veya genital bölge demek mi kıl demek mi iğrenç? İnsanların vücutlarıyla ilgili çok temel şeyleri böyle abartı iğrenç şeyler gibi sunması çok tuhafıma gidyor. Tıpçı olduğum için mi bana normal geliyor dicem de yani nolcak genital bölge, penis falan demek iğrenç olmamalı :D kıl da hepimizde var yani memeli hayvanız şurda dshhsd

Cevap olarak arkadaşlara katılıyorum, sadece bu konuya kafayı bayadır takıyodum ondan belirttim. Bodygroom iyidir

Iğrenç bir durum yok. Ama eczanelik bir durum da yok tabi.
Bodygroom+1

neden lazer değil? bence kökten çözün.

Bunu yaşayan bir tek benim sanıyordum, genel bir problemmiş demek.

ben akşam üstü uyuyunca sersem olmuyorum? nasıl bir bilimsel dayanağı var bunun merak ettim.

100 bin kişiyle deney yapılmış da böyle bir sonuç mu çıkmış? süper insansam bileyim.

edit: sözlükten alıntı yapılmış tik verilmiş. şimdi ben de aynı yere çok sağlıklıdır diye yazıyorum. anlayamamışsınız mantığı.

Feylule uykusu, olarak araştırabilirsin ayrıntıları.

uyku kendi icinde kucuk dongulerle ilerler, bir dongu kabaca 1,5 saattir, bu donguyu tamamlamadan uyanirsak sersemlik hissederiz.
ben bu bilgiyi ogrendigimden beri kabaca 1,5 saat uyuyamayacaksam ogleden sonra kestirmeye hic yeltenmiyorum bile.

gece de ayni mantik, 6 saat/7.5 saat uyuyp uyaninca daha dinc oluyoruz, 8 saat sersemletiyo gibi gibi.

lavanta kokusu yağı vb...,

Bunların hepsini aynı anda yapmanıza gerek yok. Size uygun gelenleri deneyebilirsiniz.

1) Lavantayı demleyin ve soğuduktan sonra bir sprey şişesine koyun. Yatmadan önce bununla yastığınızı fısfıslayın.

2) Lavanta yağını yatmadan önce burun deliklerinize ve şakaklarınıza sürün.

3) Papatya çayı, melissa çayı veya adlarında "relax", "sleep" gibi ifadeler geçen karışık bitki çaylarını yatmadan önce içebilirsiniz.

4) Uyumadan iki saat önce su içmeyin. Akşam 5'ten sonra hiçbir şekilde kahve ve yeşil çay içmeyin.

5) Blackout diye geçen perdelerden alın. O da olmazsa koyu renk, kalın bir perde de iş görür.

6) Kendinize yatmadan önce bir rutin oluşturun ve bu rutinin içinde kesinlikle teknolojik alet olmasın. Her akşam aynı saatte yatmaya çalışın ve yatmadan yarım saat öncesinde rutininizi başlatın. Rahatlatıcı esneme hareketleri yapmak, kitap okumak vb. gibi.

7) Son olarak Melatonina'yı araştırabilirsiniz.

Valerian root denilen kediotu diye bir şey var. Ben yaklaşık iki haftadır bu bitkinin tabletini kullanıyorum. Uyku getirmeye etkisi yok ama benim derin uyku süremi belirgin derecede arttırdı. Daha az uykuyla dinç kalıyorum. Sözlükte başlığında da belirtilmiş Zaten.

benim uykuya dalmak için uyguladığım yöntem aşağıdaki gibi. 4-7-8 saniye taktiği olarak geçiyor. 4 saniye nefes al, 7 saniye tut, 8 saniyede ver. resmen mucize benim için.

metro.co.uk

Jägermeister

Gelincik şurubu/şerbeti. Çok etkilidir.

Rezene Çayı.

Bence uykunun cok hafif olmasini engelleyecek bir sey yok. En azindan sagliginiza etkisi olmayan bir urun olamaz,oyle bir urunun bildiginiz bayiltma etkisi olmasi lazim.

Uyku getiren bir ton sey var ama. Papatya cayi vs...

ev alma komsu al diye bosuna dememisler bence, ben olsam riske girmezdim.

Komşu tırt olduktan sonra evrezidans olsa ne yazar. Uyuşturucusundan bize ne de kavga edip oraya buraya sararsa fena.

İyi bir komşuyu satın almak mümkün olmuyo. Bence almayın. Ev her zaman bulunur.

uyuşturucu dendiğinde ot vs ise problem etmem içsin takılsın alkol alıp sapıtan adamdan daha iyidir bence. ama hapis diyosun demek ki ileri seviye, almazdım ben olsam.

Uyuşturucu kullanması umrumda değil ama kavga çıkarıyorsa bedava verseler oturmam +1

daha geçen hafta sözlükte komşusunu öldüresiye döven mahluk başlığı vardı.

kardeşim bedava verseler sen üstüne para ver oradan çık.

Benim vardı böyle bir komşum. Uyuşturucu kullanmasını falan sorun etmiyordum ama çok kavgacıydı. Canı sıkılınca komşulara sarıyordu. Apartmanda kavgasız, gürültüsüz gün olmuyordu. Herkes bıkmıştı. Ben kaçtım ama ben kiracıydım.

"Ev alma komsu al" demeye geldim ama demisler zaten.

kötü komşuyla hiç yaşamadınız sanırım çünkü denk gelseydiniz düşünmezdiniz bile o evi almayı. ben yaşadım, komple leş gibi temizlediğim boyadığım evi 3 ay içinde terk etmek zorunda kaldım.

burada böyle biriyle komşu olan bir kadın kullanıcı vardı. camdan sarkıp kendisine *rosp* diye bağırıyormuş. defalarca polise şikayet etmiş. sonuncusunda polisler dövmüş adamı. taşınmayın sakın.

alınmaz , oturulmaz orada.

asla.

sakın

riske girin ve alın bence.

uyuşturucu sorun değil de kavga sorun. fuck no diyorum

airpods pro al kesinlikle, mikrofon kalitesi arttı; eskisine o parayı verdiğinde "bu muymuş" diyeceksin. madem çok konuşuyorsun mikrofon kalitesi önceliğin olsun.

"gerçekten kablosuz" kulaklıklardan alma niyetin varsa o parayı vermek zorundasın bu arada. evet genel bakınca lüks gibi duruyor ama o segment içindeki çoğu kulaklığın mikrofonu cidden çok kötü. iyi bir ses gitsin istiyorsan, zırt pırt kopsun istemiyorsan airpods pro almalısın. bir apple hateboy'u olmama rağmen tws kulaklıkların tartışmasız lideri olduğunu kabul etmek zorundayım...

ses kalitesi olarak daha iyileri var ama mikrofonda performansı baya iyi. ebıl ekosistemindeyseniz zaten kesin alın.

Bende ikinci nesil var. Pro kullanmadım ama bunun mikrofonu o kadar iyi değil. telefonda konuştuğumda arkadaşlar sesin kötü diyo.

Airpods Pro kullanıyorum, olmazsa ölmem ama varken de gayet keyifli alet.
ANC ve şeffaf mod özelliği güzel, kullanışlı.
Mikrofon performansı benim için çok önemli değildi ama o da iyi bana göre.

İkinci nesil almadım çünkü kulakiçi olmayan kulaklıklar, kulağımdan düşüyor. Düşmese de emanet duruyormuş gibi hissediyorum.

Eğer iflah olmaz bir müzik dinleyicisiyseniz Sennheiser Momenthum'a bakın.

Pro kullaniyorum 2-3 hafta oldu. Ses ve konusma performansi iyi ama kopmalar, baglanti zorluklari vb yasiyorum. konusma performansi onemliyse daha iyisi yok sanirim.

@anatomik hocam airpodsun beyaz tipini ve kablosu kopmuş gibi duruşunu sevmiyorum, sennheiser momentum görünce aklım gitti, tam benlik. Ama macbook & iphone kullanıcısıyım üzer mi?

pro al pişman olmazsın

ipad veya iphone sahibiyseniz dusunmeden alin. Ben sahsen 2.nesili proya tercih ederim, teknolojik olarak pro daha ustun bir model fakat ben konforunu begenmedim.

Para tuzağı. Doğru diş fırçalama tekniği bu değil. Diş etinden ucuna doğru süpürme şeklinde olmalı.

mükemmel bir şey. ben kullanıyorum. ama "uzun vadede" diş etini çektirdiğine dair bilgiler de var bilmiyorum ne kadar doğru.

ama özellikle timerlı olanları diş fırçalama konusunda baya etkili oluyor. örneğin seni uyarıyor artık yer değiştir vs. şeklinde. optimal süreler dolunca titriyor falan.

eski tarz fırçalar baya amelelikmiş diye düşünüyor insan. her dişe daha rahat ulaşıp daha fazla ilgi gösterebiliyorum bu şekilde.

manuel arabadan inip otomatik vitese binmek gibi bir şey.

Para tuzağı falan değil. Elektrikli diş fırçası ile bir de doğru teknikle fırçalarsan manuele göre çok daha iyi sonuç alırsın.

Ayrıca bazı modellerinde olan bir özellik bu: ağzın her bölgesine aynı baskıyı uygulayarak fırçalamanı sağlıyor. Diş etine ve dişe zarar verecek şekilde fazla bastırarak fırçaladığında uyararak aşınmaları engelliyor.

ve de diş etinden ucuna doğru süpürmek ise bir tür diş fırçalama tekniği fakat her hastaya uygun olan bir yöntem değil.
Diş eti çekilmesi yaşayanlar ve periodontal sorunu olanlar bu şekilde fırçalayabilir. Herkes bu şekilde fırçalamalı diye bir şey yok.

bi kere kullan bir daha normal fırça kullanmazsın. o kadar.

para tuzağı değil, bana doktor önermişti, öyle kullanmaya başladım. elektrikli diş fırçası kadar dişlerimi hiç bir şeyle temizleyememişim, kullanmaya başladığımda onu anlamıştım, baya iyi temizliyor.

beyazlatmakla ilgili bir derdim olmadığı için o kısmını bilmiyorum ama temizleme konusunda baya iyi bence. plağı gidermede iyi olduğu ve uzun vadede ağız sağlığını koruduğu üzerine de sanırım çalışmalar var, ben de şimdi meraktan google'dan baktım. aratırsanız bulabilirsiniz.

tercih meselesi biraz ama gerçekten bağımlılık yapıcı. çok daha az efor sarf ediyorsun diş fırçalarken ve çok daha plaksız dişler elde ediyorsun. yalnız en son aşırı pahalıydı o paraları hak etmediğini açıkça söyleyebilirim max, en kralı en üst kalitesi 100 liradır ederi. o yüzden para tuzağı da diyebiliriz ama çok güzel namussuz herhalde bozulsa gider yine alırım.

ha şu da var tabii bozulmuyor meret. 5 senedir falan kullanıyorum hala taş gibi. gayet de giriş seviye model.

sayesinde artik dis macunu bile kullanmiyorum. memnunum yani.

Manuel fırçayı en son çocukken falan kullanmışımdır herhalde. Kesinlikle para tuzağı değil.

Diş etlerimde problem vardı. Diş eti uzmanının tavsiyesiyle basit bir model aldım. Çok memnunum. Keşke daha önce alsaymışım.

kisinin en buyuk dusmanlarindan biri kendinden beklentisinin cok yuksek olmasi sanirim. hedeflerini bolup ufak ufak ilerleyenler surecin sonunda cok buyuk yol kat edebilirken, bahsettigim gruptaki insanlar isin basinda takilip kaliyor maalesef.

kendinizi en iyilerle kiyaslarken o en iyinin de hedefine asama asama geldigini cikarmayin aklinizdan.

İnsan gerçekçi olmak adına olumsuz yönleriyle yüzleşir, ama sadece olumsuzlukları düşünüp tartmak gerçekçilik değil, gerçeklikten biraz kopmaktır bence. Alanında başarılı insanların (Özellikle büyük sanatçıların) ortak özelliğine baktığımda, genelde ilk eserlerini neredeyse "cahil cesareti" motivasyonuyla yaptıklarını hissediyorum. Bazen detaylara takılmadan, gözü kara davranmak gerekiyor sanırım.

hocam öncelikle hem günahlarınla, sevaplarınla yani hem artı yönlerinle hem de eksi yönlerinle kendini kabullenmeni önerebilirim. hiç bir konuda mükemmel değiliz ve kendimizi kimseyle özellikle de absürt örneklerle kıyaslamamalıyız.

herhangi bir konuda bazı şeyleri çoğu insanın yapabileceğinin çok daha iyisini yapabilirsiniz fakat benzer konuda çoğu kişinin yapabileceği kolay bir şeyi kaçırabilirsiniz. kendinize hata payı bırakın. bu durumlarda odaklanmanız gereken şey ben bu hatayı nasıl yaparımdan öte bu konuda eksiğim varmış farkında değildim artık farkına vardım düzeltmeliyim/ bir an önce öğrenmeliyim olmalı. kendinizi bir önceki halinizle kıyaslamanız daha doğru olacaktır.

"Kendime, yeteneğime ve bir şeylerin iyi gideceğine olan inancım çok kolay sarsılıyor ve böyle olunca da en ufak bir engelde motivasyonumu kaybediyorum." bu cümleniz için birkaç şey söylemek istedim. hocam hayatta her ne olursa olsun temelde yalnızız. hele rekabetçi alanlarda kesinlikle yalnızız. o yüzden kimse sana gerçekten sahip çıkmayabilir/ desteklemeyebilir. ayrıca şöyle bir durumda söz konusu, öncelikle kişinin kendisine sahip çıkması/ desteklemesi gerekir. bu durumda göreceksin ki etrafındaki insanların da daha fazla desteğini alabileceksin. ama eğer sen kendine sahip çıkmazsan/ güvenmezsen etrafındakiler bunu hissedip kesinlikle güvenmeyecektir.

düşünce mekeniklerinizi değiştirmek sizin için daha iyi olabilir. yaptığınız iş için nedenlerinizi doğru tespit edin ve o nedenlere sıkı sıkı sarılın. her düştüğünüzde ben bunlar için bunu yapıyorum ayağa kalkmalıyım diye kendinizi telkin edin. sizin kendi kendinize söyledikleriniz gerçekten çok önemli. kendinize güvenin.

yardımcı olacak somut bir tavsiye olarak sporu önerebilirim. hem beslenmenizi düzene koyup bunun yanında düzenli egzersiz yaparsanız çok daha disiplinli, azimli, çalışkan hale gelebilirsiniz. spor aracılığıyla acıya, sıkıntıya katlanma eşiğinizi yükseltebilirsiniz. ayrıca uyku, yemek düzeni gibi durumlar daha düzenli hale geldiğinde dikkatinizi dağıtacak unsurlar azalabilecektir. buna örnek olarak twitter ceosu jack dorsey'i örnek verebilirim. kendisi çalışmalarına daha fazla vakit ayırabilmek için ve dikkatinin dağılmaması için günde sadece bir öğün yemek yiyormuş.

özetle hocam kendinizle mücadele edeceksiniz, siz kendinizi iteceksiniz her alanda. eksik olduğunuz yönleriniz için çözüm arayacaksınız. başarılar dilerim, umarım hedeflediklerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

aklına gelebilecek en başarılı kişilerin zamanında çok büyük hatalar yaptığını unutma, başarı hikayeleri yerine başarısızlık hikayeleri dinlemeye başla bu konuda youtube üzerinde oldukça fazla video var, misalen elamanın biri 1.5 milyon doları nasıl batırdığını anlatan bir video var, onu izle. adam iş yapmış yatırım almış ama sonunda batırmış. demekki olabiliyor, bir çok yatırımcı ilk olarak daha önce hiç şirket batırdın mı diye soruyor mesela.

hata yapmak kötü bir şey değil, yeterki o hatayı neden yaptığını vs. yi iyi analiz edip ders çıkartman.

kendi projelerimde teknik anlamda hatalarımdan çok davranışlarım yüzünden kaybettiğimi fark ettim ben mesela. Ördek methodunu da deneyebilirsin, karşına çıkan ve çözmekte zorlandığın durumları birine anlatırken birden bir aydınlanma yaşayıp problemi çözmeye yarayan bir method, anlattığın kişinin kim olduğunun önemi yok. örn: çalıştığım firmada bir sorun yaşanıyor ve birisi bu problemi çözmeye çalışıyor işin ucunda yüklü bir para var, uğraşıyor çözemiyor falan sonra şirketin mutfağında problemi bir arkadaşına anlatırken mutfakla ilgilenen abi duyuyor muhabbeti ve şöyle şöyle yaparsan çözülür bu iş diyor ve dünyanın parasını kurtarıyor.

hata yaparız, bu sorun değil, önemli olan hatayı yaptıktan sonra fark etmek, düzeltmek ve bir daha olmamasını sağlamak.

dişini sıkmaya gerek yok.

eczaneye git, dişinol al, onu da pamuğa damlatıp oyuğa koyarsın 2 saat keser. böyle böyle bi dişinol seni 1 sene götürür.

ayrıca sen corona olmasan, doktorun olması ihtimali var, ortamdan bulaşma ihtimali var, hiç gidilmez yan.

+

kanal tedavili diş ağrımaz ve dişinol antiseptiktir.

Yıllar sonra cesaret edip diş hekimine gittim, tam dişi oydu geçici dolgu koydu haftaya gel diye. Hop Korona başladı bi daha da gitmedim, geçici dolgu çoktan düştü, oyulmuş kanal tedavili dişle geziyorum yapacak bir şey yok.

Hava değişimi yüzünden çok fazla kişide öksürük var. Gündemin verdiği stres yüzünden çok fazla kişide yüze ateş basma (yüksek ateş değil), göz yanması, karın ağrısı vs. var. Pozitif teması olanlara ilk test negatif çıksa bile birkaç gün sonra tekrar test yapılıyor, yakınımdan biliyorum. Şu "sayıları düşük tutma" takıntınızın dayanağı nedir? Sadece buna inanmanız mı? İspanya bu kadar dağılmışken bile nüfusun henüz yüzde 10'u enfekte deniliyor, istenen şey kontrollü bir şekilde yüzde 60'in hastalığı geçirmesi. Özetle sayılar her türlü artacak.

PCR testinin hata oranı %2-3 civarında yani çok düşük. Aynı evden iki kişiye yanlış test yapılması neredeyse imkansız. Hastalığı atlattıktan sonra test yapılmış olabilir belki de o yüzden negatif çıktılar.

Herkese test yapilmiyor, semptomlari yeterli gorulen insanlara yapilan testlerin de yuzde onbes kadari pozitif cikiyor. Gayet normal.

ne videosu peki? sony'nin aksiyon kamerası çok iyiydi ama çıkalı yıllar oldu (harici mikrofon girişi, optik stabilizasyon falan vardı). Gopro'nun son serisi de iyi sanırım ama sonuçta çok geniş açı, medium vb. modları olsa da keserek yapıyor o işi. Optik olarak hala geniş açı. (alan derinliği açısından)

sony rx0 ii, sensör olarak çok iyi. İncelemelerine bakın ama tabii. www.youtube.com

O fiyata çıkınca Rx100 mark 4-5-6 da olabilir ama 4.versiyona kadar 4k çekerken ısınıp belli süre sonra kapatıyordu. Sonra çözdüler diye biliyorum ama yine son versiyonlarında durum ne bakın.

Gopro hero 7-8 de işinizi görebilir.

Ne çekeceğinize bağlı olarak değişir gerçekten.

Mesela DJI Osmo Plus ile muhteşem videolar çekersiniz. Ödüllü kısa filmler bile çekiyorlar :) SLR makine gibi ağır bir şey değil ama telefon gibi yanınızda taşıyamazsınız. Dahili ekranı yok. Çektiklerinizi tlf bağlantısı ile görebilirsiniz.

DJI Osmo Pocket ise aradığınız ürün gibi duruyor. Dahili küçük bir lcd ekranı var. Adı üstünde cepte gezdirebiler çıkarıp istediğiniz an çekim yapabilirsiniz.

Bende ikisi de mevcut. danışmak isterseniz yardımcı olurum. Osmo plus satılık bu arada. 2 adet Pocket tüm işlerimi görüyor.

Stok video çekme gibi bi düşüncem var.

Herkesi öldürebilir. 27 yaşında, 24 yaşında, 33 yaşında ölenler oldu. Ve bu vakalar Türkiye’den. Buna karşın 85 yaşında, 100 küsur yaşında olduğu halde ölmeyenler oldu. Yaşlılar ve kronik hastalığı olanlarda istatistik olarak risk daha yüksek. Önleminizi alın. Sosyal mesafeyi koruyun. Dışarı çıkarmayın. Babanızla birlikte yaşayanlar da zorunluluk hali dışında dışarı çıkmasın.

stentliler de yuksek risk grubu maalesef. buradan ayrintili okuyabilirsiniz www.bhf.org.uk

Coronary heart disease, such as a past heart attack, stent, or bypass surgery (at any time)
Over 70 years old
High blood pressure (hypertension)
Pregnancy
Diabetes
Lung disease, including asthma
Chronic kidney disease
Stroke
Vascular dementia or small vessel disease in the brain
Body mass index of 40 or over (severely obese)
Smoking - because the act of smoking (putting your hand to your mouth) increases risk of catching it, and because it damages your lung health.

@free ersun yanal da öyle o zaman

@mizah seviyesi fazla olan yazar onlara bakma hocam onlarin tuzu kuru youtu.be

Su ana kadar ogrendigim kadariyla vucuda giren virus miktari cok onemli.

Sıkıntı olur mu evet olur

izopropil alkol ile

ben tek kullanımlık, kolonyalı mendil gibi olan alkollü gözlük ve lcd ekran temizleme bezleriyle temizlerim normalde, yine öyle yapıyorum.
bazen de antibakteriyel ıslak mendille siliyorum.

Avucuma kolonya doldurup bocalıyorum bir aydır, hiç de birşey olmadı.

ıslak mendile kolonya döküp öyle siliyorum iyice bastırıp. sadece kolonyanın temas etmesi yetmiyor, ovalayın diyorlar hem elleri hem de dezenfekte etmek istediğiniz diğer şeyleri. kolonya uçucu bişey zaten, üstüne çok boca etmeyince çok sorun olmaz diye düşünüyorum. daha az uçucu olan antibakteriyel jellerin zarar verme ihtimali daha fazla bence.

ben direkt sabunlayıp, çeşmenin altında yıkıyorum.

2 kişi birden söyleyince araya gireyim dedim. antibakteriyel jel coronavirüs için hiçbir etkide bulunmaz, adından da anlaşılacağı gibi bakteri değil, virüs çünkü.

ben de kolonyayla siliyorum 1-2 aydır. herhangi bir zararını da görmüş değilim.

Ben dışarı çıkarken ziploca koyuyorum, telefonum tertemiz kalıyor.

Ver kolonyayi hicbir sey olmaz. Adi plastik olmadigi surece kolonya zarar vermez.

Yaprak döner, fırın sütlaç, cantık :((

tantuni

kokoreç

katmer :(
antep'ten getirtmeyi planlıyordum, şu iş patladı :(
eksiup.com

Suşi ve meksika yemekleri.

Uluçay Tantuni
Quick China
Cennetkuşu
:(((((

hamburger:(

doneri ozledigimi farkettim @bhits'nin cevabindan sonra.

kokoreç +1

Çiğ köfte

Bornovada beyti, Alsancakta boyoz, kordonda kaju ve dut kurusu, subwayde kurabiye

Tantuni, adana, döner, pis hamburger, pis pilav vb vb...

El Capitan'la birlikte gelen bi sorun bu sanirim. Malum Apple yeni cikardigi her os'la birlikte sistemleri yavaslatmaktan haz duyuyor. Eski isletim sistemi yuklu 2010 imac'im canavar gibi calisirken El Capitan yuklu 2016 imac agliyor resmen, ssd'li olmasina ragmen digerinden iki kat gec aciliyor vb...

sende kasma oluyor mu? bendeki sorun başka bir şey herhalde. çünkü önce sierra vardı kasıyordu o yüzden sildim. sadece mountain lion yüklü olunca hiç kasmıyor.

doğru düzgün bir şey de yüklü değil şu an. daha önce fotoğraf işliyordum ama şu an opera, safari'de bile kasıyor.

ssd var mı?

Hayır hdd var.

ssd olmadan kasar ama, sizin ilaciniz ssd. Su ana kadar aldigim tum bilgisayarlarda ilk yaptigim islem hdd'yi sokup ssd takmak oldu. Hiz bakimindan birkac misli fark eder. Ozellikle mac'ler ssd olmadan oldukca gucsuz hayvanlar.

model yili nedir? benim 2008 mbp bile bu jafar kasmiyor. donanimsal bir sorun olabilir? gorev merkezinden bakabilirsiniz hangi uugulamanun sorun yarattigina

hocam macbook u birine sat
8 gb ram 120 gb ssd li i3-i5 bir makine al
rahat et
ssd diyorlar
e madem ssd takacaktın ucuz bir pc alaydın

@king, hocam 200 liralık ssd ekleme durumunu pc'ye nasıl bağladın anlamadım. Ram de eklemeyelim pc alalım. Zaman geçiyor, teknolojiler eskiyor, hangi makine olursa olsun takviye gerekiyor elbette.

sevgili hocam
yok mac kasmaz
ömürlük makina vs. diyenler
ssd tak diyor
e zaten ssd takınca i3 lü cihaz bile uçuyor
ne anladım bu isten

şu an düzeldi ama tekrar kapatırsam yine olur. ssd ya işletim sisteminin sorun olduğunu sanmıyorum. 20 yıllık bilgisayar olsa tarayıcıda kasmaması gerekiyor. ben geçen yıl su dökmüştüm belki onun etkisidir. servise götürecem ama kullanmam gerekiyor her gün. götürürsem gelene kadar işlerim aksayacak.

öncelikle kendinize haksızlık etmeyin. ben 35. günümdeyim ve yalnız yaşıyorum. ilk iki üç hafta vakit geçirmek zor gelmedi. sürekli yapacak bişeyler yarattım kendime. en büyük motivasyonum yarını düşünmemek oldu. günlük düşünüp günlük yaşıyorum. böylece çok daha fazla demoralize olmamın önüne geçiyorum.

onun dışında ne olursa olsun insanın hayatının birden değişmesi 35 gün boyunca bir şekilde eve kapanması normal bir durum değil. o yüzden arada yaşanacak düşüşler de çok normal bence. tamamen bu düşüşe odaklanırsak işin içinden çıkılmaz bir moral bozukluğuna gidebilir durum. o yüzden dediğim gibi kendinize çok haksızlık etmeyin, böyle günlerin olması da normal. hayatımız normal seyrinde giderken de bazen durduk yere modumuz düşebiliyor, canımız hiçbir şey yapmak istemiyor. bunu da öyle düşünün. yine canınız spor yapmak isteyecektir, yine bişeyler yaparken kendinizi çok keyifli hissedeceksiniz. yarın yeni güne uyandığınızda bile daha iyi hissedeceksinizdir.

ben telefonla çok konuşmayı sevmeyen biri olarak konuştukça kendimi daha iyi hissettim örneğin. etkileşimde kalmak daha normal hissetmeyi sağlıyor. deneme yanılma yöntemiyle keyif alabilceğiniz yeni uğraşlar bulabilirsiniz. nakış da meditayson gibidir eminim. bu günler geçecek bir şekilde. değişik bir tecrübe olarak düşünün ve şu ana kadar 30 gün güzel vakit geçirdiğiniz için kendinizle gurur duyun.

@hypathia çok naziksiniz, çok teşekkür ederim
Ayrıca nickinize bayıldım :)

Karantinada 7. haftam. Keyfim yerinde, her sabah hazırlanıp ofise gitmemekten çok mutluyum. Haftasonları çıkıp biraz temiz hava alıp dönüyorum sadece. Bir tek spor yapamamaktan ve sürekli evde yemek yemekten sıkıldım. Onun dışında çok iyi. Böyle devam edebilirim.

sakin olman lazım :) evde vakit geçirmek için yaptığın şeyleri çeşitlendir. ya da yeni şeyler dene. atıyorum internetten ebru seti sipariş et, youtube'dan falan onu öğren. yenilik iyidir.

ben de durumlar iyi şükür, okullar ilk tatil olduğunda şehirdışında okuyan kardeşim otobüse binmesin diye yanına gittim. ailemin yanına götürmek yerine bana geldik. o olmasa patlardım ama herhalde.

ben de berbat durumdayım. kitap okuyayım diyorum hemen sıkılıyorum.
twitter, instagram, facebook, sözlük, duyuru, yabancı gazeteler, dating uygulamaları, mailler bakıp duruyorum. onlardan da sıkılıyorum
karantinanın ilk günlerinde ek ağırlık plakası aldım. ama doğru dürüst çalışamıyorum, üşeniyorum.
abur cuburlara abandım. fit olmak bir kenara kilo alacam.
bir de armağan çağlayan yazısı bırakayım:

"Bütün gün evde oturup hiç bir şey yapamıyorum. Nasıl konsantre olacağım bilmiyorum. Okumaya çalışıyorum olmuyor, ders çalışmaya çalışıyorum olmuyor, film seyretmek olmuyor. Bütün gün mal gibi tivitır, instigram saçmalığı arasında gidip geliyorum!"

twitter.com

İşiniz devam ediyor (maaş yatıyor)/maddi sıkıntınız yoksa, ailenizin sağlığı sizin sağlığınız yerindeyse zevk almaya bakın. Motivasyonu boş verin neye motive olacaksınız. Film dizi izlemekle başlayın.

Karantina da 20. günüm. Tek yaşıyorum. Karşılıklı yüz yüze bir insan ile diyalog kurmayalı (market dışında ona da diyalog denirse) 20 gün oldu. Arada bir telefonla konuşmasam ses tellerim körelecek diye korkuyorum.
Yemek yapmayı sevmeyen ve bilmeyen biri olarak, yemeği halletme işinden sıkıldım. sabah yumurta akşam tost ya da hazır yemekler arada bir yemeksepeti. Artık keşke acıkmasam diyorum. Onun dışında yalnızlığı seven bir insan olarak şimdilik fena gitmiyorum. Arada işle ufak tefek yapılacak iş oluyor onları hallediyorum. Onları hallederken zaman geçiyor. Onun dışında diziye verdim kendimi. Ha bir de evi temizlemeye üşeniyorum ancak hoşnut değilim bu durumdan. Evi temizlersem muazzam olacak.

kırkıncı günü tamamlayabilirseniz çileniz nihayete ulaşmış olacak. her zorluğun ardından bir kolaylık vardır, allah sabır versin.

N'olur spor yapin. Baslarda zor gelecek belki ama bu karamsarligin tek ilaci hareketsiz kalmamak. Basit, sizi zorlamayacak hareketlerle baslayin, evin icinde dumduz 15 dakika volta atmak bile olur baslangic icin, ama kesinlikle hareketsiz kalmayin.

Genel olarak spor yapan biriyim ama karantinanin basindan beri daha bi duzenli yapiyorum. Her zamankinden daha fit ve enerjik hissediyorum. Bu bosluk haliyle aksamlari alkol tuketimim artti gerci ama onu da saglikli beslenmeyle telafi etmeye calisiyorum.

Onun haricinde Netflix'in kumandasina bile dokunmadim, kitap da okuyamiyorum okumaya calissam da max 10 dk. Evde calisiyorum ve is tempom yogun oldugundan sikilmaya pek vakit kalmiyor gerci.

Hepimiz su surecten guclenerek cikalim lutfen, hedefimiz o olsun.

Ayrica meditasyon deneyebilirsin.

Spor salonuna gidemediğim için şu an çok mutsuzum, evde spor yapmak da içimden gelmiyor. Oturmaktan ve hareketsizlikten vücut fonksiyonlarımın bozulduğunu hissediyorum.

Zaten işsizim iş bulma ihtimalim de bu virüs olaylarından sonra iyice sıfırlandı.
Umudumu kaybettim sanırım, şu an kendimi tam bir loser gibi hissediyorum.
Özellikle tek başıma kaldığım için mutsuzluk daha da depresyona sokuyor :(

ocak ayının ilk haftası annemin akciğer kanseri olduğu haberini aldım, çok kötü günler geçirdim. annem 2 defa ameliyat oldu, şu an ağrıları var ve virüs yüzünden tedavisi de yarım kaldı , ağrı olması normal, doktorlar söylemişti kimisinin 1 ay kimisinin 2 sene, kimisinin ömür boyu ağrısı olur diye, ağrı kesici kullanarak ağrıları hafifliyor.

tabi patoloji sonuçları çıkmadığı için onkolojiye de gidemedik, ağrılardan dolayı iştahının kapalı olduğunu söylüyor, yaklaşık 10 kilo verdi ameliyattan beri. öte yandan bakınca, keyfi yerinde çoğu zaman.

öyle olunca da benim de keyfim yerine geliyor.

aynen dediğin gibi hoşaf gibiydim 3 gün önceye kadar, bir sürü yarım kalan işim vardı bu ilk haberi aldığım zamandan beri üzüntüden yapamadığım onlara başladım.

mesela dünya bayraklarının video animasyonunu yapıyorum bir tanesi ortalama 1.5 saat sürüyor , avrupa kıtasını bitirmek üzereyim. tüm dünya ülkelerini yaptıktan sonra sonra başka şeyler yapıcam.

ilk başlarda zorlanarak başladım ama şu an keyifli gidiyor. bi tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme, bi boşvermişlik, bi koyvermişlik var herkeste virüsten dolayı.

öte yandan bişey yapmadan da olmuyor, zaten üretmekten başka çok az şeyden keyif alıyorum. benim yaşda 35+

@hem şişko hem deli ben de üniversite sınaviba hazırlanirken annemin kanser olduğunu öğrenmiştim. Seni kalbimle anlıyorum.

Merhaba. Duyurunuz çok içime dokundu yazmak istedim. Ben de 14 marttan beri yalnız başıma evdeyim, birkaç ihtiyaç için sağa sola gitmek dışında evden çıkmadım. Yaş 35, kadınım. Normalde hiç ağlayan biri değilimdir ölmlerde bile. Son iki haftadır ise kaskatı kesilip üzüntüden ağlayamadığım ne kadar kaybım varsa hepsi için ayrı ayrı ağladım. Hatta onlarla konuştum, Allahtan cevap gelmedi :) Şu an bunu yazarken bile gözüm doluyor. :) Ağlamak kötü bir şey değil, bence siz de bırakın düşsün yaşlar. Birikmişliklerimizden kurtulmak için bu hapis hayatına ihtiyacımız vardır belki de. Hele ki anneyi özlemek kadar ne var ki yüreğin yandığı...

Buna ilaveten yukarıda spor yapın diyen arkadaşa katılıyorum. Leslie Sansone videoları var youtubeda ve malum mecralarda. Kendisi çok pozitif biri, ben seviyorum enerjisini. Yürüyüş tarzı hafif hoplamalı zıplamalı spor yaptırıyor. Biraz ayak ucunda yaparsanız alt kat komşuyu da rahatsız etmezsiniz. Şiddetle tavsiye ederim. Ben her gün 3 mil koşmuş kadar spor yapıyorum kendisinin deyimiyle. Hem kendini iyi hissettiriyor, hem kilo almayı engelledim aksine kilo vermişim bile.

Diğer tavsiyem de size mutsuzluk veren her şeyi bu süre zarfında hayatınızdan çıkarın. Film, müzik, insan, insanımsı organizma ve bilhassa sosyal medya. Instagramdaki mizah sayfalarının bile yalnızlık postları o kadar arabeske dönüştü ki katlanamaz hale geldim sildim. Kendimi daha çok çalışmalarıma ve ödevlerime vermeye çalışıyorum. Bir işe yarama hissi insana en iyi gelen şeylerden.

Son olarak, eğer öylesine konuşmak isterseniz havadan sudan, burada olduğumu bilin istedim :) hava ve su, ötesi yok :)

Aynı durumdayım. Üstüne canımdan çok sevdiğim kuşumu kaybettim 5 gün hiçbir şey yiyemedim. hala daha tencere yemeği yiyemiyorum ama yemek yemeye başlayabildikten sonra (doktora gidip yediğimi kusmamak için ilaç aldım) her şey bir tık daha düzene girdi. Daha önce çok ağır depresyon dönemi geçirdiğimden o moda girmek istemedim. Yasımı tutuyorum ama çukura sürüklenmemek için de çabalıyorum. Depresyonu kontrol eden şeyler aslında hormonlar. Saçma gibi gelecek belki ama uyku ve yemek düzeni çok önemli. Canınız istemese de probiyotikli, magnezyumlu, çinkolu, c vitaminli besinler tüketin. Hava kararında beyaz ışığa bakmamaya özen gösterin ki gece uykunuzu alabilin (Gece 11-3 arasında uyumadığınızda vücudunuz stress hormonu salgılıyor) Bağırsak sağlığınız çok önemli. Hekim değilim o yüzden direkt bir öneri veremeyeceğim ama hem prebiyotik hem probiyotik almanız lazım. Benim sindirim sistemim kendi kendine düzgün çalışamadığı için ikisi için de (eczacıya danışarak aldığım) takviyeleri kullanıyorum.

Nefes egzersizleri işe yarıyor. Ama onu yapmak istemeyecek kadar kötü modda olmayı biliyorum. Biraz kendiniz gayret etmelisiniz. Yemek ve uykuyla başlayın. Boş oturmayın boş oturunca beyin kendine genelde kötü meşgaleler buluyor. Sevdiğiniz pop şarkıları falan açıp söyleyin 1-2'den sonra eşlik edesi geliyor insanın.

@birsurusorumvarr çok ama çok iyi geldi cevabınız ben de her zaman buradayım. Leslieye başlayacagim söz :)
@eatpraylaw ben de benzer yollardan geçtim, eğer seviyorsaniz Avrupa yakasının en başından başlayıp sorunsuz bir Türkiye'de yaşıyormuş simülasyonu yaratabilirsiniz :))

Geçen gün aynı duruma düştük bizde ateşte vardı. Alo 184 de ki doktor eğer negatifse hastaneye getirirsek burada pozitif olur evde izleyin. Nefes darlığı gelişirse tekrar arayın dedi. Bizde birkaç yer araştırdık prayla test yapan bir yer bulduk, ertesi gün ateşi geçmezse götürüp test ettirecektik. Ancak ertesi gün ateş normale dönünce vezgeçtik.

Aile hekimini arayıp randevu alın ve aile hekimine gidin eğer aile hekimi hastaneye gidilmesine gerek görürse hastaneye yönlendirir zaten.

Aile hekimi ateş ve öksürük olmadıgı sürece hastaneye sevk etmeyecektir bence. Ki aile hekimlikleri de virüs açısından ciddi risk. Ben olsam bu riski almışken direk en sakin olması muhtemel hastaneye giderim. En azından tomografi çekebilirler test yapmasalar bile. Ama 15 gündür süren boğaz ağrısı hala ateşe ve öksürüğe yol açmadıysa cok büyük ihtimalle anneniz evham yapıyor diye düşünüyorum.

Benim de annem o yasta, ara ara kaygilaniyorum onun icin. Tabi su surecte hastane ortami cok guvenilir degil ama allah korusun virusu kapmis olma durumu varsa da erken mudahale onemli bildigim kadariyla. Sahsi aracinizla maskeyle ve yuzucu gozluguyle vb olabildigince kapatip goturme secenegini dusunun derim zira bazi vakalarda ates olmayabiliyor sanirim.

kimse demiyor ama bence konuşan adam da olabilir...

Konuşan adam teklemeden o kadar rahat salamaz.

Ayrıca konukların tamamı dandik bilgisayar mikrofonuna konuşuyor. Osurmayı bırak, sıçsan duyulmaz.

Osuran net veyis'tir. Hem osuruktan önce bi kıpırdanıyor, hem de osuruk sesini anca profesyonel bir ses alma cihazıyla anca yakalarsınız. Adamda çift yaka mikrofonu var.

edit: "Veyis Ateş daha sonra yaptığı açıklamada yellenmeyi kabul ederek, “Evlerden yayın yapıyoruz. Aksıran olabilir tıksıran olabilir” diyerek konuya açıklık getirdi."

asdaskldja kendini hiç katmıyor ha, direkt diğerlerinin üstüne atmış. osuran net şekilde veyis'tir aga.

gri takım elibiseli.bariz.

veyis gibi geliyor bana da.
yaptığı da cidden ayıp, stüdyoda kontrol varmış da, evde yokmuş falan.

Halk olarak bilmeye hakkimiz var bence. Bir komisyon kurulsun ve kimin yelkendigi aciklansin. Bence de veyis ama gunahini almayalim resmi aciklama yapilmadan.

Veyis'in mikrofonu ortam sesini almaz. Diger konuklarin kullandiklari headset'ler ya da mikrofonlar amator oldugu icin, kapi sesini, masa gicirtisini dahi yansitir.

Veyis yuzde yuz, tartismasiz, crystal clear

@brkylmz ona nasil is? Studyoda bomba patlasa biz hicbir sey duymayacak miyiz o zaman?

o pozisyonda osurmak çok zor. ama veyis bir kıpranıyor o esnada. let the dogs out yani..

Veyis yapti. Ses cikarmadan oldu bittiye getirecegini sandi ama isler tahmin ettigi gibi gitmedi.. uzucu tabi.

Daha bunun neyini cozemiyorsunuz Allah askina. Veyis bildigin pozisyon alip, durusunu, nefesini ayarlayip osuruyor. Veyis sonrasinda sucu bolusturmeye calisiyor utanmadan, sucluluk psikolojisi. Olay su, Veyis tek basina studyoda, yaninda konugu monugu da yok, kameramanla 2-3 calisan falan vardir, onlarla enseye saplak bir ortami kurmustur zaten ya da abi, efendim falan cekiyorlardir Veyise. Sesi, siddeti beklenenden fazla gelmis olay bu.

@exlibris komisyona havale edelim diyosun yani. Siyaset aleminde bir mesele komisyona havale edilmisse ordan hic bir sonuc cikmaz. Abdullatif Sener'in esprili bir muhabbeti vardi youtube da.

@speedy evet bilir kisiler aydinlatsin. Gerekirse bilim kurulu olusturulsun. Bilmek bu halkin hakki. Her sey su yuzune ciksin. Veyis evde olanlrin kucagina birakti kacti. Yok oyle sivismak

zor ama imkansız değil...
oradaki yeşil kemeri kurumuş dala çevirmiyor. eski resimden kalan sadece yol, kız ve kızın arkasında görünen bir kaç kişi gerisi komple manipülasyon, farklı yerlerden sahneye uygun görseli bulup manipüle ediyor.

kurumuş ağaçlar, kurumuş dal kemeri ve kadın 3 ayrı fotoğraf. üst üste yapıştırmış.

değil. 10 dakikalık iş. oraya oturacak görseli bulmak zor

10 dakikalik is degil tabii ki :)

Ayni kemerli kuru dali kopyalamis olsa dahi isciligi vakit alacak bi calisma.

Bu arada kuru kemerler de aslinda dairesel degil, duz kuru agaca kavis vermis.

Ama dedigim gibi birkac dakikalik is degil.

uygulaması basit, gerçekçi uygulaması zaman isteyen bir iş.

Teknik olarak zor falan değil. Ayrıca önceden de hazırlık yapılmış zaten diğer türlü benzer bir stock image bulması imkansız sonuçta.

Burada birisi yazmış özet:

"cut out woman in foreground

replace background with picture of the same location in autumn

simple and effective"

aynı yerin 2 farklı mevsimdeki fotoğrafını şoplamış kolay, 5 dakkamı almaz.

Sahibinden - hayvanlar alemi - küçükbaş hayvanlar - kuzu

tavukla başlasın

@bir soru, tavuk var :)

@allah, onu ben de biliyorum kardeşim, yazar burada "bak şuradan geçerken alabilirsin, hayvanların ırkı cinsi iyidir, fiyatları da makuldür seni üzmez"i bekliyor takdir edersin ki :)

Şile'ye bağlı köylerde yetiştiricilik yapanlar var, Ömerli'den itibaren her yerde bulursunuz.

O zaman şile ya da kandıra koylerinden alabilirsiniz. Ama kuzu değil de keçi öneririm ben.

Sevinecek bir şey yok. Şu anda durum çok ciddi belki farkında değilsiniz ama, en ufak birlik kırıntısına dahi ihtiyaç var. kırılmalar başlarsa...

Tayyibin gazına geldi gibi görünüyor ama bu hatayı nasıl yaptı bu kadar tecrbüsiyle o enteresan.

değişen bir şey yok

Geri çektirilecektir istifası. Teşekkürler.

tüm suçu üstüne atıp gönderdiler.
rte'ye sormadan burnunu kaşıyamaz halbuki.

hocam valla haber sitelerinden cevvalsin. senden öğrendim.

sevinip üzülmek herkesin kişisel görüşü ama politikada bir şey değişmeyecek.

bence de istifa geri çekilir. at fava bekle. fav yok o zaman yaz bir kenara :)

Bahçeli'nin yerine gelecek.

istifa açıklamasının sonunda " elveda ve tüm o balıklar için teşekkürler " demesini bekledim.

demedi. :(

@teorik istifa etmesine hata demiyorum, cuma günkü hareketi için diyorum. bütün sorumluğu bunun üstüne attılar bu da o kadar tecrübesiyle buna uyanamadı hatası burda. ama en büyük hatası tabii ki zamanında arkasından konuştuğu tayyip'in has adamlarından biri olması

Sırf görüşlerini belirtti diye "bizden mi değil mi ben ona bakarım" deyip gözaltına aldırttığı bir tır şöförü vardı günler öncesinde, ve daha nice insanın ahı.

Ha bu istifa olayı danışıklı dövüş tabii, iktidara yeni ajite malzemeleri lazım, bundan güzel fırsat olmaz. Hükümet ne zaman halkı düşünmüş ki şimdi düşünüyormuş gibi yapsın.

Ayrıca -> eksisozluk.com

Yani guzel bir sey yapmaya calismis, uyarinca da kapatmis, sorun yok bence.

Valla seninle %100 aynı fikirdeyim. Ödev yapıyorum ben de dandik uzaktan eğitim koşullarında. Ve ya çocuk sesi ya ev hayvanı sesi ya müzik sesi kafayı yiycem. En sonunda uçan adam Sabri gibi " Alllaaaah" deyip atcam kendimi apartmanlarin ortak baktığı alana. Valla benim de canıma yetti. Senin uyarmana gerek kalmadan bunu dusunebilmeleri lazım ama işte..

Kimsenin başkalarını rahatsız etmeye hakkı yok. İşi olan var, kitap okuyan var, gece çalışıp gündüz uyuyan var. Dinlenmesi gereken, hasta olan var. Çalan müziğin türünü sevmeyebilecek olan var. Güzel bir şey değil ayılık yapmış. Taksın kulaklıklarını dinlesin. Kendisinden bunu isteyen var mı ki zorla dinletiyor? Maruz kalan ve kaçamayacak durumda olan herkesin tek tek onayını almış mı?

nick-duyuru uyumu olmuş resmen :)) yapılan şey ayıp, öte yandan bir şey daha var, nedense ilişkilerimizde kendimizi birilerine onaylatma ihtiyacı duyuyoruz sıklıkla. bu da ilginç bir durum.

Yalnız bunu twda herkes beğendi şimdi de herkes yan çizmiş. Bence abartmışsın güzel bir şey yapmaya çalışmışlar, tutup 1 kaç saat da çalamazlarr zaten. Az bi sabredemediniz.

ben apex launcher kullanıyorum, onda arama fonksiyonu var. ikonları da samsung one ui ikonlarına çevirdim mis gibi oldu.

evet saçma olurdu olmasaydı. o yüzden bu özellik var zaten.

ayarlar-ana ekran-ana ekran-uygulama çekmecesi ile kısmını aktif edin.
www.youtube.com

her androidde olduğu gibi ana ekranın haricinde tüm uygulamaları görebileceğiniz bir parmağı yukarı kaldırma işaretiyle alttaki arama tuşuna basarak arayabilirsiniz.

uygulama çekmecesi aktif değil normalde zaten sonradan gelen bir özellikmiş sanırım miui 11 ile, ilki aktif geliyor default olarak telefonda, bunun da mantığı tüm ekranlar ana ekranda görülsün falan. ama bunda arama fonksiyonu yok dediğiniz gibi. dolayısıyla uygulama çekmecesi veya app drawerı seçince probleminiz düzelir.

@biseysorucam, bende uygulama cekmecesi menusu yok maalesef. Zaten video alti yorumlarinda da bircok kisi olmadigindan bahsetmis, miui 11 kullaniyorum bu arada, her sey guncellenmis gorunuyor.

bende de miui 11 var. Ayarlar > Ana Ekran > Ana Ekran'a girip Normal yerine Uygulama Çekmecesi ile'yi seçiyorum sonra "uygulama kasası"nı açıyorum ve uygulama çekmecesinde uygulama arama satırı çıkıyor... varsayılan sistem başlatıcı (stock laucher) ile.

siz bulamamış olabilir misiniz?

iphoneun varsa çok şey katar. 6-7 saat müzik dinlersin. kutusuyla 24 saate çıkar.

telefonla direkt eşleşir. kulaklığa çift tık yaparak görüşme cevaplayabilirsin. müzik durdurup oynatabilir, sonraki şarkıya geçebilirsin.
kulağından çıkarınca müzik durur mesela. siriye kulaklıktan bağlanabilirsin. mac de varsa tadından yenmez.

keyifli bence. bende 1. nesil ve 2. nesili var.

2 tane olunca pro alamadım tabi.

ama 1. nesil 1 seneyi az geçmesine rağmen şarj olarak azalmaya başladı. kutuyu değiştirmek gerekecek ileride öyle görünüyor.

yani çıkarılabilir pili olmayan bu cihazlar max 2-3 sene ömürlü gibi. ondan sonra yokuş aşağı vurdurmamız gerekecek gibi.

iphone un veya bir apple ürünün varsa @jelly +1

Henuz 1 saat once pro olani geldi kargoyla. Android'le ilk kullanim saati, su ana kadar epey iyi gorundu gozume, bakicaz...

Lipton vb gibi markalarin uyku oncesi caylari var.

Ha bir de Lavanta yağı.

(bkz: melisa çayı)

bazi uygulamalar var calm filan gibi... onlar konusurken uyuyabiliyorum ben.

çoğu zaman uykuya geçme ve uykuda huzursuzluk sıkıntısı yaşıyorum. alkol aldığım geceler rahat oluyor. her gün uygulamak sağlıklı olmayabilir ancak bazı dönemler uygulanabilir.

Bende kulak çınlama var. Yutubdan konusma acip dinlerken cok rahat daliyorum.

papatya, melisa

Günü iyi geçirmek ve yorulmak güzel uyutuyor. Benim için ortam ısısı çok önemli. 27-28 derecelik odada hep uyanıyordum. Şu an 22-23 lerde uyuyabiliyorum.

Uyku gelmesi için kitap okumak iyi fikir.

Odadaki elektroniklerin fişi çekilip telefon mümkünse oda dışında bırakılmalı. Odada kalacaksa en uzak köşeye koyabilirsiniz. Tercihen 3g kapalı.

Beklenti bu gece uyuyamayacağım şeklinde olmamalı. Bu bilinçaltını etkiliyor sanırım ve kalitesiz uykuya yol açıyor.

Telefon uyumadan 1 saat, yemek 2-3 saat önce bırakılırsa iyi etki eder.

Akşam ağır yememek olumlu fayda sağlar.

Çoğu konuk parasız çıkar.
Misal ben. Canlı cansız bir sürü yayına farklı kanallarda çıktım, çıkarım. Şimdiye değin bir kuruş görmedim. Şekil koyuyosun o oluyo işte.

para aliyor mudur bilmem ama bu programlar konuklari icin bildigin piyango. fena reklam oluyor, para versen yaptiramayacagin kadar. onemli prof'lar da prestijlerini pekistiriyor iste. win-win durumu, aslinda para odenmemesi gerekir sanirim odenmiyor da.

Para alan da vardir da ben para vereni duydum. Kadin programlarına filan cikan bazi doktorlar katilmak icin para veriyomus. Reklami olsun diye.

para alınmaz ve verilmez.
bazı sahtekarlar küçük işletmeleri arayıp "sizi bilmemen programına çıkaracağız, 4 bin istiyoruz" diyorlar ve bu durum kulaktan kucağa yayılıyor.
televizyona çıkmayı ve alanında uzman kabul edilmeyi konuk ister. televizyon da bir uzman ağırlayıp insanların dikkatini çekmek ister. karşılıklı menfaat söz konusudur ve para verilmez, alınmaz. zaten konuğun verebileceği para hadi olsun 4-5 bin lira, o parayı bir saniyelik reklamdan alıyor kanal. neden konuğa minnet etsin?

zamanla ekran sizi sever, insanlar sizi görmek isterse daha çok kanala çıkarsınız ve bu durum işinize de yansır. televizyonda görülen ve konuşması beğenilen bir psikoloğun popülerliği arttıkça seans ücreti de artar. popüler konuğu getiren televizyon programının reytingi artar. karşılıklı menfaat yine.

bloomberg'de doğa rutkay'ın programı 10k-15k civarıydı 2 sene önce. katılmak isteyen parayı veriyordu.

business chanel'a çıkmak 750 lira falan. iyi bir pazarlıkla 500e bağlarsın sdbsjdb

Onun dışında canan karatay vs. dışında pek fazla para alan olduğunu düşünmüyorum.

Valla bizim burdaki de kapandı. Koşuyolu.

Tesadüf ben de bi 15 dk önce alışveriş yaptım misafir hesabıyla. Bankadan bildirim gelir normalde şu kadar harcama yaptınız vb diye. O gelmeyince merak edip açtım baktım sizinki gibi beklemede yazıyor ama bi gariplik var gibi geldi.

Aynen benim de öyle oldu, banka onay vermedi baktım siparişiniz beklemede diye kayıt oluşturmuşlar.
En azından olup olmadığından emin olsam da diğer sitelerden alsam :(

ankara'da deniz olmadığı için pratiğim yok yalnız
teorikte en son hafta sonu yasak hafta içi de denetim olacak dendiğine göre h.içi çok şeyapmayacaklar. belki polis/zabıta sorar dersinki ebe übe bırakır. net bi yasak yok çünkü

Kafalarina gire ceza kesenezler di mi?

yasak, polis / bekçi gelip uyarıyor.

eğer dinlemeyip devam ederlerse kabahatler kanunundan ceza kesebilirler.

Yasak, kafalarina gore ceza kesmiyolar. Kanuna gore ceza kesiyolar.

Yasak. Evvelsi gün bizzat uyarı aldım ekip otosundan.

haftasonu yasak haftaiçi değil diye biliyorum.

Moda sahil, dün: Yürümene laf eden yok, oturayım 2 dakka soluklanayım dersen anında dibinde zabıta belirip "devam et" diyor.

bu akşam 7 gibi moda sahiline inecektim kadıköy anadolu lisesi tarafından biri polis geri gönderiyor dedi, inmedim o yüzden.

yasak, bazi sahillerde giriste bant falanda cekili, sansliysan polis zabita sadece uyariyor, ceza kesende varmis galiba haberlerde

bilmem. yukselir mi?

belki yükselir belki yükselmez.

bazen yükselir bazen yükselmez

yeri gelir yükselir yeri gelmez yükselmez

biraz yükselir biraz yükselmez.

bazen alçalır bazen yükselir

yükselir yükselir sonra yükselmez

Yükselen altın değil, alçalan duvarlar.

Uzun vadede her zaman yükselir.

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlarr...

Hepimiz aynı durumdayız. Mecbur gidicez

azicik tirsmiyorum degil :(

İstifa etmeye gidiyorum. :/

telefondan edin :(

Evden calisma sistemine gectik, yarin evden calisacagim ilk is gunum olacak. Surec icinde bircok sirketin bu sisteme yonelecegini dusunuyorum.

bizimde oyle olacak gibi ama yarin gidip en azindan laptoplari almamiz gerekiyor :(

Yollar nispeten acik, mumkunse marmaray yerine yarin icin taksi yapin. En azindan yalnizca soforle muhatap olursunuz. Marmaray'in tutamaclarindaki yagla yemek pisirilir.

extrem bişey olmadığı sürece ay sonuna kadar hayır. home office takılıyoruz.

Bilinen bir bankada calisiyorum. Evden calisacagiz.

1 hafta boyunca evden çalışacağız

Eşim diş hekimi :/ ve devam eden hastalar için gidecek bu hafta. Allahtan kendi işi de, yeni hasta almayacak.
Ben zaten evdeydim, evdeyim.

gidicez tabi. bakalım, hayırlısı.

1 hafta home office. sonrasına bakıcaz.

Parkenin altına en az 5mm'lik kapron döşemekten başka çare yok bildiğim kadarıyla. Bunu yaparsanız gıcırtı olmaz, yerdeki soğuğu almaz.

Payoneer, transferwise vb

payoneer kullanıyorum. kartı da var ödemelerde ve tr hesabına para geçişlerinde sıkıntı olmuyor ve hızlı da oluyor. Transferwise var ayrıca fakat kullanmadım bilemiyorum.

Payoneer +1 Bankamatik kartımla atm'den çekiyorum kolayca.

buradaki $ hesabina swift transferi yapabilirler ama, hem onlar komisyon oder, hem sen komisyon odersin, hem de dusuk kurdan cevirirsin $'i. bu isin en guzeli transferwise kullanmaktir. transferwise'in kendi kartini kullanarak tek kurus komisyon odemeden parani kullanabilirsin ve en uygun kurdan cevirirsin parayi. illa paypal kullanman gerekiyorsa bu konuda da yardimci olabilirim.

transferwise.com

Vakıfbank Dolar hesabınıza SWIFT yapılabilir. Tahmini kesintiler toplamı 30-50 USD arası olabilir. Bu en temiz yoldur - aynı zamanda vergi mükellefi iseniz, bir çok istisnadan yararlanmanızı sağlar.

Transferwise ile de gönderilebilir - fakar Transferwise ödemeyi dolar olarak almak isterseniz SWIFT ile gönderir ve aynı kesintiler + Transferwise'ın ücretine maruz kalırsınız. (Gönderen de kalabilir).

Türk Lirası olarak alacaksanız, Transferwise (ya da benzer yöntemler), SWIFT'ten daha ekonomiktir. Burada kur farkına dikkat etmeniz gerekir. Yukarıda bahsettiğim istisnadan yararlanamazsınız.

Oluyor. Çözüm defacto. 3 5 kere giyip atıyorum

lastikleri iyi değil özellikle tutku markaları ve sedef öyle oluyor bir süre sonra ufak lastiklerini bile görebilirsin sarkarken.

emporio armani var bende %100 pamuk olan modeli; bir sorun yasamiyorum.

don bir süre sonra illa ki esneme yapar en sık yıkanan kıyafet sonuçta ama ben boxerın kenarından çıkıvermeyi anlamadım. senegalli değilseniz böyle bir ihtimal yok yani.

@heidi var abi öyle bir ihtimal. Sık sık yenisini alacaksın. Ya da bim tarzı elastik karışım alacaksın. Ama onlar da sağlıklı değil işte. En sagliklisi pamuk. Onlar da dediğin gibi yandan sallanma yapıyor vakit geçtikçe. Eskiyor çünkü

Slip don sevmiyorum o yüzden. Araya da kaçıyor.

Tchibo'nun boxer'ları çok kaliteli, esneme-sarkma-sıkma vb yok. ilk gün ne aldıysan o.

ben teknolojiye harcanan paraya acımıyorum çünkü insanın cidden organı gibi artık bunlar.
1 ay kadar önce casper excalibur aldık mesela sonra üstüne eşimin de bilgisayarı eskidi diye daha uygun bi bilgisayar daha aldık, çünkü ihtiyaç. birimiz excaliburla işini tıkır tıkır yaparken diğerimiz 2012den kalan bilgisayarlarla iş yapmaya çalışıp sinir krizi geçiriyordu.
yani eğer elinizdeki mevcut telefon işinizi görmüyor ve sizi strese sokuyorsa bence acımayın. iyi para kazandığınız bir işiniz de var, ailenizle yaşıyorsunuz, şimdi almazsanız böyle şeyleri sonra hiç alamazsınız. tabii ki kenara para koymak önemli ama ihtiyaçlarınızı da temin edin yani.

Telefona 10 bin birim para ödemek çok aptalca bence. Gelişmiş ülkelerde 10 bin birimin karşılığı düzgün bir arabadır ama maalesef bizim yarı diktatörlük ülkemizde anca telefon alınabiliyor. Tavsiyem Huawei gibi bir marka almanız. Fiyat performans olarak oldukça başarılı. İlla Iphone diyorsan garantili, çok yıpranmamış, pil ömrü iyi durumda bir 2. el Iphone 8 de olabilir.

çevrendekilerin iyi seninkinin eski olması seni rahatsız ediyorsa bu farklı bir durum. eğer gerçekten ihtiyacın varsa al. çevre baskısıyla telefon alıyorsan yarın bindiğin araba eski diye laf ederler. böyle gider. kişiye göre değişir bana göre 5bin üzeri tr şartlarında abartı.

@fobfilm'in dediği gibi Huawei çok güzel ben mate 20 lite kullanıyorum. Eğer olur da google ile anlaşmazlığı sona ererse bundan sonraki telefonum da Huawei olur ki ben iphone 3gs'ten bu yana iPhone dışında telefon kullanmadım ama telefon tavsiyesi istemediğiniz için alın dedim. Huawei iyi, güzel ama google'la arası bozuk.. Anlaşmazlıktan önce çıkan telefonlar hoşunuza giderse onlardan biri de olabilir.

Hem meslegim geregi, hem de gunluk ihtiyaclarim icin yaklasik 20 yildir Apple marka bilgisayar kullaniyorum. Dizustu de var masaustu de. Fakat telefon anlaminda fiyat/performans bakimindan Apple urunlerini yeterince basarili bulmuyorum.

En son Redmi Note 8 pro aldim 128 gb olanindan. 2150 lira para verdim. Aylik gelirimle yaklasik 2 adet iphone alabilecek olmama ragmen gereksiz buluyorum. Bahsedilen gereksiz "marka prestiji"nden baska bana saglayacagi herhangi bir artisi oldugunu dusunmuyorum.

Velhasil bilgisararda Apple kullaniyorum, telefonum da Apple olmali seklinde yerlestirilmis algidan kurtulmali bir sekilde.

hacı abi al xiaomi geç, 10 numara telefonları var. iphone'a para bayılma.

2 yıl önce sorsaydın kesin iphone al geç derdim ama şu an absürt fiyatlar gerçekten. 6k yakın maaşım var telefona max 5 veririm o da max yani. milleti boşver. kendini rahat hissedecek kadar para biriktirince en iyisini alırsın zaten.

en iyi alternatif xiaomi şu anda.

telefona kılıfı geçirdikten sonra hepsi aynı görünüyor. bence uygun fiyatlı 2000-3000 arası bir android telefon al. telefona o kadar para verilmez.

parayı siz kazandığınız için nasıl harcayacağınıza siz karar verirsiniz neticede. bu nedenle apple iphone üzerinden gidecek olursak şunu önerebilirim:

bir çok teknoloji marketi bankalar ile anlaşmalı 3-6 taksite telefon satıyorlar. bu şekilde ödeyerek bütçenizin sarsılmasını engellemiş olursunuz.

ben uzun süre kullandığım için telefonumu dört yılda bir iphone ile değiştiriyorum. eskisinin de bir değeri oluyor değiştirdiğimde dahi.

Telefon hâlâ akıyor. 64 gb olması hayat kurtarıyor. Bu sebeple ben bataryasını değiştirip kullanmaya bir süre daha devam edeceğim.

bak dostum. bir telefona o para verilmez. o parayı vermen için maaşının 15bin falan olması gerek. biriktirilmiş parayla ilgisi yok. sen 2 aylık maaşını telefona vermeye razımısın? bende sana benzer durumdaydım. iphone 5s'im vardı. onu sattım 500 tl'ye ve a70 aldım 2.800 cok memnunum. gidipte 10 bin para vermem.

sen kendin mi rahatsız oluyorsun başkası rahatsız olduğu için mi değiştirmek istiyorsun önce ona karar ver.

bir telefonu her şarj aletiyle şarj edememek ve pilini günde 2 kere doldurmak seni rahatsız eden durumsa ver servise şarj soketiyle pilini değiştirsinler 500tl gibi bir para tutar sonra rahat rahat kullanırsın.

10k kazanıp hala iphone 5 kullanan insanları tanıyorum. tamamen ihtiyaç ile alakalı adam whatsapp kullanıyor o kadar neden gidip 11 pro max alsın.

Fransız Majorette klasik bir markadır bu konuda ancak kalitesi tartışılır.
Ve tabi son dönemin gözdesi HotWheels var bir de.
Tercih sizin.

mattel marka diecast diye bakabilirsin oyuncak boyutu için. biraz daha koleksiyonluk istiyorsan maisto.
www.hepsiburada.com

Çin malı olmayan kaliteli oyuncak diye bir şey yok. Diecast var, oyuncak var. Oyuncaklar yukarıda belirtilen markalardan oluşuyor genelde. Oyuncak olmayan ve çok kaliteli olanlar ise;

- Herpa
- Busch
- AWM
- Rietze

gibi markaların ürünleri oluyor genelde, 1:87 ölçekten bahsediyorsak. Daha büyük ölçeklerde Kyosho, Autoart, BBR Models, Minichamps gibi markaları sayabilirim. Oyuncak mı değil mi ona karar vermek lazım önce.

Majorette kullaniyordum cocukken, acilir kapilari kolay kirilsa da genel olarak memnundum.