Başta verilmediyse hijyen sebebiyle vs verilmediyse düşülmez. alın gidin de denebilir.
sözleşmeye bağlı.

normalde evde varsa kırıldıysa kiracı alacak tekrar..
normalde evde yoksa kiracı alırsa kiradan düşülebilir. sözleşmede aksi yazılmadıysa tabi.

Klozet kapağı evin demirbaşı değil, eşyasıdır. Kiracı göz ve oturma organının zevkine göre kendisi alır, giderken de istiyorsa götürür. Ev sahibi sorumluluğunda değildir.

Tabii ki düşülmez :))

"insanlar nasil isyan etmez" kalibini su siralar farkli mecralarda sikca diyar oldum, galiba yeni bir isyan kapida :))

Market fiyatlari 2018 dolar sicramasinda ciddi sekilde uctu gitti, dolar bi nebze dusse de fiyatlar o sekilde asili kaldi.

Genel olarak bircok tuketim maddesini gecen senenin 2-3 kati fiyatlara aliyoruz. Maaslarda bi degisiklik var mi yok. Tam aksine isten cikartmalarin fazlasiyla yuksek oldugu bi surecteyiz. Ulkece isimiz cok cok cok zor.

Bu arada bir ezinesever olarak peynir fiyatlari benim de dikkatimi cekti, gecen sene 21 tl yuksek geliyordu, bu sene ayni peynir 46 lira cidden inanilir gibi degil.

saldırmak trollemek için sormuyorum ama yeri geldiği için sormak istiyorum, insanlar neden isyan etmiyor deyip buna şaşırmak bana sorumluluğu kendi üzerimizden başkalarının üzerine atmak gibi geliyor

tamam çocukları olanların ailelerin temel beslenmeleri daha zor, buna isyan etmeliler ama edemiyorlar demek ki

peki biz/ben niye isyan etmiyoruz ? her şeyde inanılmaz vergi yükü, sıradan şeyler için bile ederinden fazla ödemek zorundayız

ayrıca isyandan kasıt duyuruya twitter'a yazmak mı, boykot mu, sokağa çıkmak mı, oy tercihini değiştirmek mi ya da aklıma gelmeyen başka birşey var mı

annemler memleketten vakumlu pakette peynir, zeytinyağı, salça vs yolladığı için etmediğim isyan :p bir memleketin varsa oralardaki tanıdıklara sor çok daha ucuz oluyor. yoksa dünyanın parası. bir de şok’ta mis marka peynirler görece daha ucuz, tadı da fena değil.

ezine peyniri zaten lüks, onun yerine eskimiş peynirlerin eritilmesiyle yapılan tost peynirlerine geçebilirsin. ikisi de peynir değil mi sonuçta. tabi yersen :)

yazın karpuz peynir ekmek zevkimizin içine ettiler, ben de şu aralar ona isyan ediyorum. içlerinden bi ekmek kaldı rahat ulaşabildiğim. dün bir karpuza 30 lira istediler.

Benim aldığım peynirin de fiyatı 38 tl olmuş ve ben de aşırı tüketiyorum. Bütün param yiyeceklere gidiyor, onca vitamin eksikliği de cabası.

Aynı şeyleri ben de düşünüyorum, insanlar hala nasıl oluyor da gık demeden yaşıyor. Temel besin ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak durumdayız ülke olarak. Herkesin en azından yeterli-gerekli vitamin ve mineralleri alacak kadar her şeyden yiyebilmesi gerekir. Yumurtanın, sebzenin en ucuzunu en dandiğini yiye yiye etrafta hormon bozukluğu olan kıllı bebekler, çocuklar türedi. Kuru yemiş deyince insanların aklına yılbaşı gelir oldu, her gün yenmesi gereken şeyler olmasına rağmen. Kulağa komik gelebilir ama içler acısı bir durum bence.

insanlar o ezinenin yüzünü görmüyor, bimdeki kirecimsi şeyi yiyor. ondan isyan yok.

Yarım kilo peynire 50 lira veren arkadaşlar, ben zamlardan önce de o peynirleri nasıl alıp yediğinize takıldım. Keza ben yarım kalıp peynire 5 tl vermek zorunda kalıyordum da hep.

O zaman soruyorum:niye isyan etmiyorsun?

niye isyan etmiyorsun diyenlere?
üç beş kazandığımız para var bu kazandığımız para döviz odaklı olduğu için artıyor. kaldı ki sektörde niş iş yapan bir firma sahibi olduğum için 5tl'lik işe yarın 7 desem yine o parayı vericek firmalar. açıkcası bana çok giren çıkan yok.

ama üzüldüğüm şey şu italya'ya belçika'ya norveç'e vs gidiyorsun. market görevlisinden housekeeping yapan insanlara garsonundan min salary alan insanlar 'bifteğin yanına ne tip viski gider' sana bunun dersini verebiliyorlar.

senin asgari ücretlin ise %100 senin productın olan ezine peynirini yiyemiyor pahalılıktan dolayı.

yani benim isyan etmem çok işi değiştirmiyor. fiyat arttırdığımda ezine peynirini esas alıyorum bile derim.

edit : ha birde tek yaşıyoruz, evliler baya kıskanıyor ama napalım?

aynı şekilde haftada 600 700 gram peynir tüketiyorum tek başıma. belimiz büküldü aq, benim peynir 48 lira olmuş bittik bittik...

Her alışveriş sonrası, enayi yerine konulduğumu düşünüyorum. Sayıyla domates, salatalık, kabak, patlıcan alıyorum. Süt ve yoğurdu migros marka alıyorum. Bunların yanına 2 de meyve ekledin mi zaten 60-80 liradan az ödemiyorsun. Et, kıyma alırsan 120'nin altında ödemiyorsun zaten.

Bunaldım ben de.

Birisi der yurt dışı çıkış harçlarına zam gelmiş,pasaportlara zam gelmiş banane yurt dışına çıktığım mı var zaten.birisi der benzine zam gelmiş banane arabam mı var sanki.birisi der içkiye zam gelmiş banane içki içmiyorum ki zaten.birisi der ete zam gelmiş banane vejeteryanım ben.birisi der herşeye zam gelmiş ama banane bana giren çıkan yok, ben zenginim zaten.böyle devam, bizi bu düşünce yapısı kurtaracak :) evlilerin kıskanması??neyi kıskanıyorlar anlamadım

@dedim dedim

aslında konuyu kisişelleştirmek istemiyordum, hangi ekonomik düzeyde olursan ol şanslı bir konumda olsan da kârından eksiliyor, benim anlamadığım bedeli başkalarına ödetme motivasyonu

@astrid
bebek maması almıyorum onu kıskanıyorlar :)

Hahaaa.belki akıl edemiyorsun ama şöyle bir şey var..her evlenen çocuk sahibi olmuyor.tercih meselesi.kısıtlı bir bakış açınız varsa hatırlatayım dedim.

@astrid
eyvallah hocam sen olmayınca yürümüyor işler biliyorsun.

İlk duruma çok yorum yapamam ama ikinci durum için bir ürün alırken özellikle mağazadan almayı tercih ediyorum sonuçta kargodan hıyar çıkması pek de olası

üşeniyoruz, ihtiyacımızı gideriyoruz ve uğraşmak istemiyoruz, bunu yaparken ödediğimiz fazladan para hayatımızı olumsuz yönde etkilemiyor. Etkileyebilecek ürünlerde ise araştırıyoruz bakıyoruz.

ben kendi adıma bir ürün X lira ise saf görüp bunu X * 10 fiyatına satmaya çalıştıkları zaman uyuz oluyorum.

sanirim benim bu, hatta ilk ornegi birebir yasiyorum, senelerdir yurtdisindayim ve gidip hattimi degistirsem ya da bir paket alsam muhtemelen cok daha az para odeyecegim halde, sacma sapan rakamlar oduyorum turk hattimin acik kalmasi icin.

onun disinda televizyonu falan arastiririm ama bazi seyleri arastirsam daha ucuza, daha uyguna bulabilecegimi cok iyi bildigim halde yapmiyorum ya da yapamiyorum.

nedenine gelirsem baska endiselerim bunun onune geciyor cunku. dunyayi kurtarmiyorum ama yogun calisiyorum, onun icin harcayacagim vakti oyle ya da boyle baska bir sey icin kullaniyorum, ilk etapta vakit bulamiyorum ikinci basamakta sanirim arastirmaya harcamamayi 'tercih ediyorum', ve kafami bir de onunla mesgul etmemenin konforunu da verdigim parayla satin aliyorum. cunku, basta da belirttigim gibi ne yazik ki kafami mesgul eden, enerjimi alan baska endiselerim var, ve bu endiselerim nedeniyle ya erteliyorum ya da dedigim gibi anlik bir seyse, mesela bir sey almaksa o an icin, o konforu satin aliyorum aradaki farkla. hayat yaptigimiz tercihlerden ibaret sonucta, sizden daha iyi ya da daha kotu bir seyi tercih ediyorum asla diyemem elbette ama ben o tercih hakkimi, o irade gucumu baska bir seyi arastirmak, yapmak, tercih etmek icin kullaniyorum.

son olarak, umursuyorum, kaziklandigimi da biliyorum :) bazi konular icin hatta birisi dese ki kassiopeia git bunu al, ben senin icin arastirdim, sana en uygunu bu, bu hatti sec vs. hic dusunmem yaparim, cok da muhtesem olur :)

Bu kadar ince düşünüp kılı 40 yarmak sadece senin hayatından götürür. 10 lira kazanırsın ama giden güzel günlerin olur.

Insanın sahip olabileceği en yüksek özgürlük, bir konu hakkında fikri olmamasıdır.

İhtiyaç giderip uğraşmak istememek +1
Didik didik araştırmayı sevmiyorum kafam rahat ediyor.

maas: 15000 tl
calisma saati: 150 saat/ay
saatlik ucret: 100 TL
arastirma suresi: 2 saat (ortalama)

arastirilacak urunun/hizmetin, piyasadan yuzde %50 fazlasina satin alındığını kabul edelim.
Bu durumda, 600 tl 'lik bir harcama icin arastirmaya girilirse emek ancak amorti edilir.
Bu entry 30 TL'ye mal oldu.

in time filmini izle.
zamanın nasıl en değerli, maddiyat olduğu kafanda canlanabilir.

benim büyük halam aynen böyle.

geçen hediye elektrik süpürgesi almış bana bosch'un en pahalı, güçlü modellerinden biri al sultanahmet camisini süpür öyle bir şey. ben tek yaşayan adamım napıcam bu kadarını diyorum olsun olsun der. mesela acıktık ne yiyoruz dersin gider dört kilo kuyu kebabı falan getirir.. tv'nin kumandası bozulur bi koşu gider en yakın mağazadan 38959 ekran lcd tv kapıp gelir.

kendine haline bıraktık.

Takip etmeyen olarak konusayim. O kadar ayrintiyla ugrasamiyorum abi ben.
Faturalarimi otomatik odeme ile oderim ornegin, bakmam kac gelmis kac ödemişim diye kolay kolay. Aklima gelmiyor ki acip bakayim neye ne kadar fatura ödüyorum. Her seyi tek tek inceleyecek kadar bagli değilim lan hayata. Kredi karti ekstresine de cok yüklü gelmedigi muddetce acip bakmam, ne geldiyse oder gecerim.
Cunku ugrasamiyorum abi. Bu kadae ayrintiyla uğraşacak kadar zamanim yok. Max60-70 sene omrum var zaten.

Urun alirken de, ne bileyim araba falan alacaksam oturur arastiririm da bir filtre kahve makinasini 30tl pahalıya alsam nolur. Hayat kisa, her halti oturup araştırıp takip edemem.
Arastirmadan kahve makinasi alarak 30tl karsiliginda kafa rahatlığı satin almis oluyorum atiyorum.
Kafa yormak istemiyorum basit seylere.
Cep telefonu alacam mesela, tech guru bir arkadasa sorarım bu paraya ne alayim diye, onerdigi seye bir goz atar alir gecerim. Milyon tane telefon modeli var, hangi birini karsilastiracam, aksam 5bucuga kadar calisiyirum ben. En kotu ihtimalle dandik telefon almis olurum, dunyanin sonu degil yani. Gibi gibi.

Useniyoruz, o kadar programli planli degiliz, bunu yapmaya calisirken afakanlar basiyor. Mesela benim dikkatim daginik, karsilastirma filan yaparken asiri soguyorum alacagim seyden. Bazen hic almiyorum o yuzden, param da yok diye. Ama maddi sikintim olmasa (zenginlikten bahsetmiyorum) hic sallamam yemin ederim. Atiyorum otel mi bakicam, bir iki bakar tutarim yani mesela bu tatil organize eden kisiler icimi asiri bayiyor tatile bu kadar kendimi yorwcaksam ne anlami kaldi tatilin. Ya da her seyin indirim zamanini bilenler var, kredi kartlarinin tricklerimi takip edenler filan, farkindayim bana gore baya kardalar ama cok sikici be abi, eksik kalsin diyorum o yüzden.

Ve bu konu kesinlikle yetistirmeyle alakali benim anam babam da boyle.

Yuksek maas alanlari (15.000+) bi kenara birakacak olursak bu durumu ben de anlamiyorum acikcasi.

Ozellikle hayat sartlarinin bu denli agir seyrettigi, serbest piyasa nedeniyle fiyat farklarinin abarti duzeyde oldugu bir ulkede.

Adam benim yari maasimi bile almiyor ama bu urunu 1000 lira pahali almissin dediginde burun kiviriyor. Onunla mi ugrasicam diyor. Baktiginda ugrastigi cok onemli seyler de yok yani.

Ben de didik didik en uygununu bulur nerdeyse yari fiyatina alir cikarim. Bu huyumdan memnunum acikcasi, para kolay kazanilmiyor.

Bir de "satin alirken arastirmiyorum cunku en onemli sey 'zaman'" diyen arakadaslara su kisa videoyu izlemelerini oneririm.

youtu.be

Sonucta siz bir sey satin alirken bunun karsiligini parayla degil, o parayi kazanirken harcadiginiz omrunuzle oduyorsunuz. Cebinizden ne kadar yuksek bir tutar cikarsa da o denli goturuyor omrunuzden.

Senin için 500 lira çok önemli bir parayken onun için umursanmayacak bir miktar olabilir. Herkes ortalama çalışan gibi 3000-5000 bandında yaşamıyor.

olur, ben beğenirdim. hatta yanına bir paket kahve ve çikolata da koy.

27 yaşında bir kadına sevimli kahve kupası almadan önce bir kaç kez daha düşünmeni öneririm. Bana yapılsa ben beğenmem. Daha özel, daha kişisel, daha klas bir şeyler isterdim. Maddi durumunuzu bilmemekle beraber çıtayı daha yukarda tutmanızı nacizane tavsiye ederim.

Pahalı bir hediye değil kastettiğim şey. Özel bir şey yapmanız. Mesela bir haftasonu kaçamağı sınav öncesi kafasını dağıtması için farklı bir mekana gitmek. Araba varsa günübirlik bir yerlere kaçmak, yıldızları izlemek, çok güzel bir yerde yemek yemek vb.

Atmosfer yaratmak en değerli hediyedir bence.

@medre Maddi olarak bir sınırım yok, kolye, çanta vs almak istemedim bu sefer, yoksa zaten başka bi şehre gidip güzel bir yerde akşam yemeği ve kahvaltı yapacağız, bunları ayarladım. Bunun yanında da işte bir hediye almak istedim, ki kendisi pahalı şeylere pek değer vermiyor zaten. Ama bu hediye olayını beceremiyorum. Biraz daha düşüneyim :) Eğer hediye fikrin varsa alabilirim :)

@beta version evet fikri aldım, biraz yaratıcılığıma kaldı )

@respect @pati tesekkürler bi karar vereyim )

@msb termos fikri mantıklı gelmeye başladı )

Bi kahvesever olarak kupa alinsa hosuma giderdi ama sicak tutacak termoslu bir sey daha da hosuma gider. Su siralar starbucks'ta guzel bi termos serisi var biraz pahali ama turkuazina hasta oldum resmen. Yanimdaki kiz arkadaslarim da bayilmisti. 130 tl civariydi sanirim.

Bence Starbucks ne kadar başarılı olsa da, ana akım yerleri -özellikle kıymetli birine hediye almak için- tercih etmemeye çalışın.

Kupa seti yerine lezzetli kahveler demleyebileceği, şık bir alet (sifon olur press olur amerikan press olur) alabilirsiniz. Kupayı da set olmasa da bir tane alırsınız?
Bir de stresinden kurtaracak bir uygulama, düzenli yapacağı bir şeyler ile tanıştırırsanız çok çok güzel bir hediye olur. Neticede herkes her objeye ulaşabilir ama birisi için fikir bulup ona hediye etmek paha biçilemez.

@etanglement çok haklısın, ben de gittim moka pot +kahve+1 kupa ile işi bitirdim bu saha güzel oldu teşekkürler :)

Biz oraya yakın Altıntepe'de oturduk. Kızılay'ın olduğu caddede. Aşağılar nasıldır bilmiyorum ama bizim oturduğumuz yer gayet güzeldi.

Güzeldir. Sorun hiç duymadım. Orada

gayet güzel bir yer. gönül rahatlığıyla taşınabilirsin.

çevre şu aralar müteahhit işgalinde olsa da yaşanabilir güzel bir semt. tekinsiz tip görmen çok zor. şimdi trende devreye girdiği için ulaşımı da kolaydır.

Tertemiz yer hiç sıkıntı olmaz merak etme.

Eskiden Civciv mahallesiydi oralar,epey tekinsizdi, ama şimdi güzel muhit.

Gayet guzel tertemiz yerdir. Aile semti ve insanlar duzgun

Güzeldir ama birkaç sene önce bi ev baskını olmuştu tam da dediğiniz yerde haberlere falan çıkmıştı canlı yayınlar yapılmıştı. Onun dışında iyiydir güzeldir. Hem bağdata yakın hem minibüse hem de nispeten e5e

Ben liseyi bostancıda okudum. Şimdi de gösteri merkezzinin orda oturuyorum.
Gayet güzel semt. Eskiden göztepede oturuyodum. İnsanların arasında bir fark görmedim.
Biraz canlı bi yer emekli yeri değil.

Civciv benim lise zamanımda da kötüydü ancak keko falan kalmadı artık herkes büyüdü. Yeni nesil de daha tiky geliyor.
Bostancı g merkezinin arkasnda halısahalr var o sokak genelde erkek dolu. Kadınsanız o biraz rahatsız edebilir.

@dionisis Ben orda köpeğimle yaşadım. E-5 yanyola doğru giderken bir tane eğimli park var. Köpeğimi gezmeye oraya götürürdüm. Her seferinde ordan geçerken köpekler deli gibi havlardı. :-) Sırf onlar da değil, dediğin gibi çokça köpek vardı. Fakat sade insana değil, köpeğime de bi şey yapmıyorlardı. Sadece araba alarmı gibi saat kaç olursa olsun geçerken havlıyorlardı.

Özlemişim oraları. :-)

@dionisis, küçükyalı minibüs yolunun altı güzel ama o kadar pahalı ki o paraya değer mi diye düşünüyor insan. minibüs yolunun üstü f/p açısından daha uygun bence. tabi benim görüşümdür.

Bir civarda bol miktarda spor araba galerisi varsa temiz yerdir genelde.

Samsung gear serisini öneririm bu kadar para verecekseniz. Ben Apple Watch kullanıyorum şu an, Samsung gear s3 de var ve aralarındaki benim için tek önemli fark tasarım. Çok teknik detaylara takılmıyorsanız şayet. Sıfırı 1400 falan olması lazım, ikinci el de alabilirsiniz ama bu fiyat aralığındaysanız kesinlikle Samsung öneririm.

Samsung Galaxy Watch Active aldım ben, çok memnunum.

yaklasik 1 ay sonra bayram var. oyle dusun. sen simdi odandasin iki bina otede orta kattaki dairede neler oluyor acana bir de bunu dusunsene. bu dusunce bana cok garip geliyor. belki cok buyul bir derde agliyorlar belki sevisiyorlar garip.

Hayat böyle gitmez bir şeyler yapmak lazım.

Çay demledim bu saatte ya. Bir demlik çay içecem tek başıma. 10 dk önce duş alıp yatarım diyordum. Duş aldım çay içecem. Müthiş planlı programlıyım bu aralar. Almanlar kıskanabilir.

Tek başına canım sıkılıyor.
Bir de sözlükte çok güzel Birkaç entrym var ama yeteri kadar ilgi görmüyor.

Sadece aptalların canı sıkılı gibi ilginç bir teorim var.

Sus sus duymasın

Zaten pek çok yabancı yatırımcı parasını da alıp ülkeden kaçtı, dolar bile bağışıklık kazandı yani bu sonu gelmez olaylar silsilesine.

Yayını geriyor...

yayını falan germiyor. zilyon tane önlem alındı ani yükselişler olmaması için. zamanla artabilir ama eskisi gibi bir günde 30 kuruş artmaz.

faizler yuksek oldugu icin olabilir mi?

artma potansiyeli daha yüksektir. bir anda fırlayıp, birkaç günde gerileyebilir. biz kırılgan bir ülkeyiz ve grafik hep yukarı doğru gider.

bunları kanıtlayabilecek bir sürü durumu sayabiliriz.

aç ekonomi oku ya olumsuzluklar varmışş..

Evet anormal.

Evet olumsuzluklar var.


Hepsini gectim, sert faiz indirimi beklentisi bile etki etmedi, otesi var mi?


Yüksek faiz ortaminda parayi tl de tutup faiz indirimini bekleyen yabanci yatirimci nedeniyle olabilir. Parayi tutacak, faizler inince cekil gidecek. Su an kaymağı siyiriyorlar. Dövizi baskilayan asil etken bu olabilir su donem.
Kaymak yiyiciler. Faizler indiigi an bu pozisyonlar dolara donusutugunde tirmanisi gorebiliriz.
Edit: faizler indikten sonra degil tabii. Inecegini biliyorsan yuksek faizden faydalanirsin.

Bir de olumsuzluklarin medyaya yansimasi da biraz farklı.
Mesela S400 olayi muhtemelen bir sekilde tatliya bağlanacak ve yumusak atlatikacak.
Nerden biliyon lan dersen, piyasa bunu fiyatliyor cunku.

Olay Trump degil, senatoda is bitiyor deniyor. Yani medyada internette dolasan soylenti bu. Trump'un hafif yaptirim secme secebegi var, ustune bu yaptırımları 6 ay ertleme hakki var, ustune bir 6 ay daha erteleme hakki var. Hepsinin ustune, bu yaptirimlar önüne geldiginde lap diye imzalamak gibi bir zorunlulugu yok. Masaya koyup bekletebilir oylece.

herkes zaten dolarda olduğu için dolar alacak kimse kalmadı bence.

ülkede bişey üretilmediği sürece yön hep yukarı olur.
ne zamanki devlet kadrolarına alınanlar liyakatine göre yapılır,
bina yerine fabrika açılmaya başlanır o zaman dolar düşer.

Düz popo, şort koyu renk olsa daha güzel dururmuş

Kitleleri peşinden suruklemez.

şort bacaklarını sıkmış. Kangren olacaksın. Sıradan bir popo. Pilates öneriyorum.

Kötü diyemem,iyi de değil. Libidoyu yükseltmek için yeterli değil diyebilirim.

ivi.gen.tr

Kısa şort ile kapatıyorlar açığı. Cinsel teşhir ezik modası olsa da zamanın gerçeği. Çektiğin açı da kötü ayrıca

kötü olmadığı kesin.
iyi bence.
çalışırsa daha iyi olur :)

* bana böyle sorularla gelin. erkek ayakabısı görmekten gına gelmişti. ulan sayın hemcinslerim, kimse sizin ayakkabılarınıza bakmıyor. elinize ilk geleni alın giyin. saygılar.

Nerelere geldik olaya bak.

Yani üstünde oturma, defekasyon gibi işleri yapabilir gibi duruyor. E zaten onları yapıyorsa tamamdır.

günlük hayatta daha kötülerini de görüyoruz.

biraz squat yapılırsa daha derli toplu bi görüntüye kavuşabilir. bu haliyle sadece sindirim sisteminin son halkası görevini görebilir.

Yetmez ama evet.

Biri kötü bir şey mi dedi bilmiyorum ama bence utanılacak bir yanı yok. Ha, daha iyileri de var tabii ama bence kötü diyemeyiz. Ortalama diyelim, illa ki bir şey diyeceksek.

Sorun yok.

nerede kullanılacak popo, işlevini yazarsanız yorumlayalım, oturma kalkmada sıkıntı çıkarmaz bence.

(bkz: yıpranmışıyla da çıkarım)

gayet güzel, yuvarlak ve toplu. millet düz popo görmemiş burada sallıyor havadan. 20 24 yaş arası iç anadolulu 48 55 kilo arası buğday tenli kumral kız poposu işte. kafaya takacak bi şey yok, göz ucuyla baktırır kendisine.

gelişime açık

Çok iyi değil tabii kötü de değil... yoklukta gideri var şeklinde bakılabilir...

Biraz kalkması lazım. Düz ve sarkık.

Çekici bir popo değil

Popo ya popo altı üstü.birisi kuru g.tlü dedi diye burada fotoğraf koyup insanların fikirlerini soruyorsanız ne kadar da özgüvensizsiniz.özgüvensiz dolmuş zaten buralar.yakında memelerin fotosunu atanlar pardon o vardı di mi.neyse sırada cengaver bir erkeği bekliyorum malum şeyin fotosunu atıp büyüklük kalınlık iyi mi diye sorsun.

kötü değil ama böyle uzun süre bakılacak bi popo da değil. yolda gözüme çarpsa pek umursamam.

ama olay şu ki bu popo sevgilimin/eşimin poposu olsa severdim yani. berbat çok kötü bi popo değil. sadece sade bi popo :)

Ozur dilerim ama bu kotu degilse neye tahta diyecegiz.

squat yaparsa efsane olur.

Neyini yorumlayalım bacım. Göt işte erkekler yine bakar yine bakar.

Daha iyilerine layığız

Yanii işteeee

Bu ne la. Çıplak görsem yine bakmam

Başarılı

Efsane cevaplar :D

Yanlış açıdan fotosu çekilmiş doğru bir popo.

erkeksi

tam squatlık aslında

ben gestaltçı yaklaşıyorum olaya. vücudun tamamı gözükmeden değerlendirmek yanlış olur. bağlamından kopuk değerlendirme hatalıdır. belki miyonsun, belki uzun boylusun ama fena fitsin yada armut göbek var... hepsinde de poponun durumu farklı değerlendirilir nerden bilebiliriz?

not: vücudun tamamı derken nude falan kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın.

Ben beğendim, gideri var.

Ula ne popoymuş tüm kullanıcıları bir başlık altına toplamayı başardı :D

**ben özel mesajla fikrimi belirttim.

instagram yetmiyor muydu bunun için :(

amatörü eğlendirir.

ne kadar acımasızca sallanmış böyle çok üzüldüm. kızcağız 20’lerinin başında ve özgüven eksikliği var belli ki. iltifat edip moral vereceğinize iyice yerin dibine sokmak istiyorsunuz valla pes! popon hiç de kötü değil sadece bazı arkadaşlarımızın yazdığı gibi spor yaparsan daha da iyi gözükür.

Hocam haklı. Özür dilerim.

Ben hayatımda böyle popo görmedim. Resmen aşık oldum, hemen kahve içmeliyiz.

Gayet güzel, normal bir popo bence. Tabii millet alıştı davul popo görmeye, bu popo dişinin kovuğunu doldurmadı eheh.

Yerden yere vurmayın dediğin için yerden yere vurmuşlar. Yetmez ama evetcilerdenim ben de güzel yani.

çok kötü

www.gratis.com

Syoss keratin. Sporda bile iş görüyor.
www.cosmetica.com.tr

Taft +1

Taft iyidir.

Seni öperek dikkatini dağıtırken öbürü bişeyler çalmış olabilir, genelde öyle işliyor o çeteler. Geçmiş olsun umarım hastalıklı falan değildir bir de

Cüzdan duruyor mu yerinde :)

Cinsel taciz.

Biyolojik saldırı

Yok bi kayıp yok allahtan. Diğer kadın epey uzaktaydı zaten soyulabilecek bir durumum yoktu, diğer kapılar camlar vb hep kapalı. Her şey fazlasıyla absürd geliyor.

inşallah uçuk falan kapmamışsındır :D

oha, bir obsesif için okuması bile zor. :/ sarhoş filanlardı belki...

Birkaç arkadaşımın başına geldi.bu şekilde yapıp arabaya binip taciz ediyorlar,senden karşılık gelirse işine bakıyor.hayat kadını yani.

belki bu sayede bişeyler koparırım demiştir

veya ağır yoklukta

"Kiss of the death" idi bence. Birkaç güne kalmaz helvanı yeriz derim (:

www.hepsiburada.com

Lee cooper boxer al bana dua edersin.

Çift kaplan. Biraz pahalı ama çok kaliteli.

Tchibo'nun üstüne tanımam.

Yıllarca yapışan boxerları giydikten sonra şunlara geçiş yaptım çok rahat ettim
m2.hm.com
Sonra 30 40 tane eskiyi çöpe attım. Bunlar yeterli gelmeyip arada hepsi kirlide olunca bir iki tane bıraktığım eskilerden birini giyiyorum ve acayip rahatsız hissediyorum bütün gün. Geçen 12 tane daha aldım o yüzden indirim de vardı.

Bimin boxerları çok kaliteli olmasa da ince olduğu için çok güzel ve likralı.

Bu arada tamamen pamuklu boxer giyilir mi yahu araya kaçıyor.

Ben alistigim icin h&m aliyorim %98 pamuk %2 elastan.

apartman arasında kalıp kurda kuşa yem olmasın diye karnını kedi mamasıyla besledikten sonra sahile doğru götürün, minik kayıkhaneler oluyor ya örneğin bostancı'da var ne bileyim küçükyalı'da var suadiye'de var çaktırmadan salın çocukları oralara, bir şekilde yollarını buluyorlar oralarda.

Evet çatıdan düşüp uçamadıklarında sıkıntı oluyor. Bizim oralarda hep düşüyorlar yere. Etrafa kedi maması ve su koyuyoruz ama arabalar tarafından ezilmelerini önleyecek bir şey bulamadık biz de.

Bir hafta kadar once 3. kattaki evimin kapisina geldi bir tanesi. Kedi mamasi vb besledik, bir gece kalip gitti. Gecen gun ise giderken baska bir apartmanin kapisinda gordum, merdivenlerden cikiyordu bina kapisina dogru. Bu arada bu aralar sikca goruyorum yerde kedi gibi yuruyen martilari. Toplu olarak bir sey mi oldu acaba?

@msb martılar belli mevsimlerde yumurtlayan kuşlarsa şu aralar yavruların büyüyüp uçmaya başladığı dönem olabilir belki, ben de işyerimin yakınlarında da gördüm birkaç sefer.

Görünce karnını doyurup kolumuzun altına attığımız gibi sahile gidiyoruz demek ki. Bir soru daha sorayım, baya kuru mamayla mı besliyoruz?

Evet, tıkır kedi maması. Eğer yemezse kaynar suyla önden yumuşatıp öyle de verebilirsiniz.

Ekmek, sucuk, sosis hep yer.ucuz tavuk sosis 5 lira. Bu arada hassasiyetine hayran kaldim. Bize, dunyaya insan gerek. Sen de insan kalabilmissin. Tebrikler.

marti bebeleri her yerde su an. ben karsi catimdakinin buyumesini izliyorum her gun:)
arada catiya ekmek falan atiyorum:)
yolda gorursem, yoldan mumkun oldugunca uzaklastirmaya calisiyorum, arabalar durmuyor cunku:(

ama 1-2 yil once kozyatagi ataturk caddesinde ilerlerken onumuzdeki araba birden durdu. yolcu koltugundaki kisi indi ve diger seritteki arabalari durdurdu. ne oluyor derken bir baktik sofor, bir bebeyi yoldan uzaklastirmaya calisiyor. 3 serit yolda tum arabalar durmus, marti bebesini yoldan uzaklastiriyordu:) bu da bu konudaki nadir guzel bir animdir.

Tüketim toplumu işte. Bir eşyayı tüketir gibi birbirimizi de tüketiyoruz. Alternatif de çok.

herkesin aklı başına geldi, evlenmenin nasıl dandik bi durum olduğunu farkettiler. bazıları daha hızlı farketti tabi

Kadınlar maddi özgürlük elde etti. Onun dışında yukarıdaki cevaba da katılıyorum.

eskiden ozellikle kadinlarin ekonomik ozgurlugu yoktu, ayrica elalem ne der baskisi vardi,

ama simdi kadinlarin da ekonomik ozgurluge sahip olmasiyla beraber kimse cok fazla katlanmiyor, basiyor g*tune tekmeyi

birey ön plana çıktı

Eskiden insanlar çeşitli sebeplerden boşanamıyordu:

— kadın erkeğe muhtaçtı
— aileler ne der
— çocuklar ortada kalacak
— kadın, anne evine gidemezdi

vs. vs.

Günümüzde kadınlar iş hayatına daha rahat girebiliyor, çalışıyor ve erkeğe muhtaç kalmadığı için de boşanabiliyor. Aileler boşanmaya eskisi gibi yabancı değil. Kadın aile evine gitmese bile çocuğuyla yeni bir eve çıkabiliyor.

İnsan saçma sapan sebeplerden değil, doğru insanı bulduğundan emin olduktan sonra evlenmeli.

Sonrasında ortaya çıkabilecek aksaklıklara da sonuna kadar göğüs germeli.

Ama insanlar, aşk meşk vesaire saçma sapan nedenlerden evlenip, yukarıda sayılan sebeplerden tahammül eşiği düşüklüğü ile ileriyi görememe sonucu boşanıyorlar.

Sonraki hayatlarında, hele de bir ya da birkaç çocuk var ise asla hiçbir şey olması gerektiği gibi olmuyor ve son pişmanlık fayda etmiyor.

cause they can diyerek üstteki arkadaşlara katılıyorum.

@sameidiot'a katılarak; toplumlardaki-batıda çok daha fazla-bireysellik ön plana çıktığından dolayı herkes kendi menfaatini düşünür hale geldi. fakat bunda yanlış/kötü bir şey yok, sosyolojik olarak bu kavrama doğru bir yönelim mevcut.
bunun sebebi de çocukların yetiştiriliş tarzıyla alakalı. sürekli sen çok önemlisin, istesen her şeyi yapabilirsin, sen özelsin, sen muhteşemsin, prensessin, kralsın, adamsın, dibisin diye diye çocuklarda altyapılar böyle kuruldu.-batının ahlaksızlığını aldık lol-
e böyle olunca başlarım böyle işe en çok ben önemliyim lan diyince hem tartışmalar artıyor, hem tahammül sınırları asgariye düşüyor. evlilik kurumunun bağlayıcı kavramı olan "aile" kavramı da değerli bir şey olarak gözükmüyor. kazancının kaybından daha çok olduğunu düşünen insan gidiyor.
aşk, tutku, bağlılık evlilik için temel alınacak şeyler olmuyor-insanın doğası itibariyle duyguların geçiciliği prensibi- herkesin etrafında en az bir tane büyük aşkla evlenip ayrılan, ya da o aşktan eser kalmayan çiftler vardır.
evlilik ekonomik bir birliktir.
take it or leave it.
eyyorlamam bu kadar.

gerçekten severek evlenmiyor bi çoğu. ailelerin birbirlerine karşı entrikalarıda etkili olabilir

eskiden evlilik bir erkeğe yamanma sanatı idi .. şimdi kadınların ekonomik özgürlüğü var ,seçim yapıp değerlendirme özgürlüğüne ve sonra karar verip karar değiştirebilme lüksüne sahipler .. evlilik artık denenebilecek bir şey , yani her insan deneyebileceğini ve sonrasında uymazsa ayrılabileceğini düşünüyor .. bu noktadan hareketle diğer alternatiflere de hep açık oluyorlar evlilik boyunca . sonrasında bir kere daha deneme hakkını kendilerinde görüyorlar..
artık kız babaları da eskiye göre daha medeni, kızım mutlu olsun fikrine daha açıklar..
eskiden kız boşanmak istediğinde kocasından değil kendi ailesinden çekinirdi önce şimdi öyle değil ..ekonomisin düşünürdü artık parası var. iphone nasıl eskiyorsa evliliker de eskiyor ve yenisi ile değiştirilebiliyor, bu da kültür etkisi

İnsanların aklı başına geldi +1

İnsan ana babasına aynı çatı altında tahammül edemiyor. Ele nasıl etsin? İnsan en yorucu varlık.

Yeni al abi. Güvenlik önemli. Emektarı da arada sürersin

Icine abs hava yastigi vs. koyamayacaklari icin yenisi derim ben de.

Yeni al baskan, sen iyi kullansan da manyagin teki gelir sana vurur patates olursun aman diyim burasi turkiye

Yeni al reis. Maddeyle duygusal bağ kurma, tüketim tuzağına düşmeyip yeterince kullanmışsın bunu zaten, o bakımdan tebrikler. Ama arkadaşların dediği gibi güvenlik önemli.

50 bin bandında da Opel Astra H kasa önerebilirim, sorun çıkarmaz.

saint +1, ama benim argümanım komfor.

Alamancilar'in hepsi donmek icin gitti. Hicbiri kacmadi, hicbiri gemileri yakmadi. Buna ragmen zaman gectikce kopamadilar. Yurda donmek cok karli ve kolay oldugu halde donemediler.
Simdi suriyeliler acisindan bakalim. Savas bugun bitse dahi; donmek kolay mi? Donmeyecekler. Zorla olmadigi surece hicbiri donmeyecek.

Dönmeyecekler +1

Donmeyecekler +1
Yıllar önce sinirdaki mayinlar toplanırken belliydi bu olayın sonucunun buraya varacağı.

türkiye'de geçici koruma statüsü ile duruyorlar(vatandaşlık alan 80 bin kişi hariç). geçici koruma statüsünü iptal ettiğin gün gitmek durumunda kalırlar.

hükümetin değişmesi lazım tabii önce.

suriyelilerin kendileri isteyerek gitmez. şu an sınır dışı edilenler nasıl sınır dışı ediliyorsa o yöntemle gönderilebilirler.

10 civarı kalıyor ama tabi biriktirmeye çalışıyorum. Bu 10 binden max 2 bin falan harcarım tatil gibi ekstra bir gider yoksa.

450tl

-100

5000 ila 6000 arası.

Şuanda 2, ocaktan sonra 3 kalacak. bir sene çok ciddi para biriktirip arabaya gireyim diyorum. gram altın alıyorum elimden geldiğince..

değişiyo ama genelde 2binin üstünde bırakmaya çalışıyorum. bi kaç ay önce 2700 kaldı acaip sevinmiştim.

2500-3000 arası.

ooo buralar hep acun ılıcalı ve şeyma subaşı olmuş :)

500 lira kalıyor her ay.

3000 civarı kalıyor

800-900-1100

her ay küçük küçük içeri giriyorum.

Yetsinde artmasada olur.

foto yok ama görmeden söyleyeyim.
sokakta gördüklerin balenciaga ama cakma.

tamamen ozentilik. abdde falan 90larda 00larda populerdi. bizim ozentilerin radarina anca girmis. converse all star ayakkabilar gibi dusun 10 sene onceki.

Bu ve puma suede, her pantolonun altına giden, şortun, eşofmanın altına yakışan nadir ayakkabılardan. Her kombinle oluyor, her renkle oluyor. Böyle olunca Estetik olarak göze güzel geliyor. Asıl çirkinlik o nike ve adidas'ın koca tabanlı ayakkabıları. Pantolon altına giyince ekstra çirkin oluyor.

Ayrıca doksanlarda popüler bize yeni geldi muhabbeti diye bir şey yok o nerden çıktı :D Gavurlar hala çatır çatır giyiyor. Hatta Converse bile giyiyorlar.

yamuk beyaz çizgi falan bana da model olarak çok itici geliyor, bedava verseler bakkala, manava çıkarken giyerim anca. Ama bu model Avrupa'da da çok tuttu, uzun zamandır hala daha moda. Kızlı, erkekli çok giyiyorlar. Adidas, Nike'dan bunalmış bünyelere dayadılar bu modeli. Tr'dekilerin %90ı çakmadır. Adidas Rom sorsan hiç bir çakmacıda şu an bulamazsın mesela modası geçti, üretimi durdu, bu model ise kendimi bildim bileli çakmacıların demirbaşıdır.

Bunun, conversein modası geçmez. Eazy haklı çoğu şeyin altına oluyor bu modeller. Çirkin güzel kısmına girmiyorum zevk meselesi mesela yine eazy nin dediği koca tabanlılar benim çok hoşuma gidiyor.

Vans bunlar. Daha türkiyede kimse bilmezken bundan bi 15 sene önce 30 liraya almıştım kirmızı beyaz damalı olanları. Hiç de giymedim duruyordu bir kölede. Geçende boynerde gördüm ki 300 400 lira civarıymış fiyatı hemen giymeye başlıyorum

10 sene önce falan puma'dan almıştım. severek giymiştim.

10-11 yil once bende de vardi, 60 tlye almis ve parcalanana kadar giymistim. Gecen gun bi bakiyim ne kadar olmus bunlar dedim 473 tl idi magazadaki fiyati. Kusuratli sallamislar ama yine de almadim. O para etmez.

Tamam rengi/bicimi itibariyle her modelin altina gidiyor olabilir ama her modelin altina gidebilecek 3'te 1'i fiyatina yuzlerce model vardir eminim.

Markanin ya da toplulugun vaad ettigi/umdugu imaj ve her kiyafetin altina gitmesi haricinde bu ayakkabiya bu parayi verdiren baska bir motivasyon var mi onu merak ediyorum.

Bi 15-20 sene kadar once de kirmizi Puma furyasi vardi, insanlar yemeyip icmeyip yuzlerce lirayi sakinmadan veriyorlardi bu modele. Bu da onun gibi sanirim.

Birkaç giyişte yanlardan açılan ayakkabı markası. Moda dışında bir olayı yok

bazı sinema salonlarında hala var,

www.avsarsinema.com.tr

Eklemeyi unutmmuşum, direkt evden izlemek istiyorum.

www.health.harvard.edu

Daha önce okuduğum makaleyi bulamadım ama yine bir akademik kaynakta "uzun dönem risklerini henüz bilmiyoruz ama kısa dönemde normal sigaradan daha sağlıklı" diyordu. Bu yukarıdaki de yaklaşık aynı şeyi söylüyor, sigaradan kesinlikle daha sağlıklı ama nikotin yine de bağımlılık yapıcı ve insülin direnci ile diyabet riskini artırıyormuş.

yanan bir şeyden daha zararlı bir şey yapmak bayağı zor olurdu.

www.dailymotion.com

Yaklasik 3 senedir mate serisi (8) kullaniyorum. Kaybetmezsem/caldirmazsam en az bi bu kadar daha goturur. Kaya gibi tas gibi, hala en ufak bir takilma yavaslama yok, pili 2 gun gidiyor vb vb...

Bekle gelir zaar.

Mahallenin diğer kedileri sıkıştırmış bunu, yukarı çıkmasına izin vermiyorlardı, tuttuk boynundan getirdik odaya kapattık.

Yavrularıyla mutlu şimdi :)

abim 206 almıştı bilmem kaç kere kaza yapmış, taklalı falan. haftada ilçeden merkeze gelirlerdi, arabayı da mutlaka sanayiye götürürdü. aklın varsa alma.

kazaya bağlı üretimde yapılan şase ayarları kaçtı mı tekrar düzen tutmuyor araçlarda insan eli ile düzeltilemiyor
ancak kaportasal hasarlarda kazayı gördü isen sıkıntı olmaz ancak bilmediğin bir aracın kazası yapısal olarak da sıkıntılı olabilir sadece kaportasal da olabilir güven ile alakalı

Pert'ten duzeltilmis arac alinmaz, guvenlik acisindan da cok sakincali.

Örneğin;
Şasede ya da kasada gözle görülmeyecek kadar dahi olsa bir yamukluk varsa direksiyon bir yana doğru çeker. Şehir içinde ve kısa mesafelerde erbabı değilsen farkına varmazsın. Uzun yol bitiminde bir kolunun diğerinden fazla yorulmuş olduğunu görürsün.
Bu durumdaki araçlar direksiyon hakimiyeti gereken zamanlarda sakınca yaratır.

agir kazali araclarin sikinti cikartmasi normal, ben olsam almam. aldiktan sonar satmasi da zor. ufak tefek vuruklardan bisey olmaz.

polis araç kimin üstüneyse onu görebilir, tc kimlik numarası, vergi numarası her bi boku isterse görebilir. polisin pek salladığı yok sanırım...

edit: bankacı bir tanıdığınız, vergi dairesinde tanıdığınız varsa çok rahat araç sahibini bulabilirsiniz. Ama özellikle banka üzerinden bunu yaparsanız bankacı arkadaşınızın başı ağrıyabilir.

Bu şekilde bulmanız çok zor tabi. Muhtemelen uygun an'ı kolluyor, arkadaşınıza çok dikkatli olmasını söyleyin, Über'siz bir yere gitmesin mümkünse bir süre. Ülke sapık dolu.

Aracın hacizli olması kullanılmasına engel değil. Hacze ek olarak yakalama çıkarılırsa araca polis trafikte denk gelirse yakalar. Bir alacaklısı haciz koymuştur üzerine o kadar.

Eğer polis hangi dosyadan haciz konduğunu söylerse adliyede o icra dosyasına bakıp dosya borçlusunu yani aracın sahibini, adresini vs.sini öğrenebilirsiniz. Böylelikle daha kolay ulaşırsınız. Ancak zaten şikayetçi olduysa emniyetteki kayıtlardan araç sahibine ulaşılarak gerekli işlemler yapılacaktır.

Teşekkürler öncelikle.

polisler araç sahibinin resmini göstermişler kıza yaşlı bi adamdı diyor. Tanımıyor kız. Ben bi denk gelsem kadın halimle dalacam.
aracı gösterilen kişinin sürüp sürmediğini de bilmiyoruz zaten. yüzünü göremiyor kız. korkudan bakamıyor zaten

Aynen sapık kaynıyor. Bundan 5 ay önce falan resmen aynı şekilde başka bir araç beni takip etmişti. Amcam başka bir şehirde polis. Ona sorgulattım. araç kiralık çıktı. Kiralama firmasını arayıp uyarmıştı. O günden sonra görmedim.

gerçekten yazık. ülke olarak bu kadar mı kötü olduk yoksa hep mi böyleydik?

hacizli dedigi sey kredi borcundan oturu ipotek de olabilir. buyuk bir mesele degil.

Bu gibi durumlarda karakola değil de savcılığa gidip dilekçe vermek ve işi kayıt altına aldırmak daha mantıklı sanki.

İşyerinden erkek birileri bir kaç gün kız ile birlikte gidip gelse o güzergahda, belki faydası olur.

Ayrıca sadece hoşlanmış ama açılmak için fırsat arayan bir cahil de olabilir, yaptığı hareketin kızı ne kadar ürküttüğünün farkında bile değildir belki.

fotoğraf çekmiş arkadan. gri jeep tarzında bi araç. yanına yaklaşır konuşmaya kalkarsa video çekmesini söyledim ama bu gibi durumlarda nasıl yapılır ki? Korkudan insanın aklına bile gelmiyorken. Adam saldırsa video mu çekmekle uğraşılır. Yürüdüğü yol, boş bina olmayan bir yol. yol kenarı full sanayi duvarı.
İş yerinden o yönde gelen arkadaşlarla gelmeye çalışıyor şuan elinden geldiğince.

Olur ya içinizden biri tanıyordur aracı diye söyleyim dedim?? Hatta bakıp kim olduğunu söylerseniz bile sevinirim. İmkanı olan baksın. öldürecek değiliz adamı. gideriz uyarırız. kim olduğunu yerini biliyoruz akıllı ol diye.

Gördüğü zaman 155'i arayıp, şikayet etsin ve konum bildirsin.

Başıma gelmedi ama pek çok kişiden ilerde ekip varsa, mutlaka çevirdiğini duydum. En azından kim olduğu tespit edilir.

Takip edenin bir falsosu yoksa, bu sefer farklı önlemler almak gerekir. Polis GBT'ye bakar, yakalama kararı vs. yoksa, en fazla biraz korkutup serbest bırakır.


.

Kendi başıma geldi daha önce 155 aradım söyledim. hiç bir şey olmadı. amcam polis olmasa yapabileceğin bir şey olmuyor. gidiyor şikayetçi oluyorsun ama yok.

iş yerinde kısa bir süre çalışıp çıkmış bir adam geldi burda kameralar önünde arkadaşın telefonunu çaldı. kayıtlar ile birlikte polise gitti şikayetçi oldu. ev adresini kullandığı numarayı bile verdik ama sonuç sıfır elde var yine sıfır.

adam facebookda konum bildire bildire geziyor dolaşıyor ama polisimiz bu adamı bulamıyor ???!!'!!

Bilgisayarda yaklaşık 15 senedir Apple kullanıyorum ve bence evet Windows amelelik.

Bilgisayar konusunda Apple gerçekten sorunsuz. Şu 15 senelik süreçte nerdeyse hiç sorun yaşamadığımı söyleyebilirim.

Telefonda Android kullanıyorum ama. Telefon konusunda bilgisayardaki kadar arayı açamıyor Apple.

Ama tabii ki 24 bin TL uçuk bir rakam, en üst donanım seviyelerini alıp son teknolojiyi yakalamaya çalışmak biraz müsriflik gibi geliyor bana.

Eger bilgisayarla is yaparak para kazaniyorsan windowz’un salakliklarina giden bos vaktini geri kazanacagindan parasini cikaran bir alet kendisi.

mac’in olayi budur: “just works”

En büyük hamallık linux asıl. Bir kur anlarsın.

Apple ürünleri gerçekten kaliteli ve çok güzel amma ve lakin çok pahalı. Aşırı pahalı. Öyle böyle değil.

Abartılıyor. Burda karşılaştırma yapılırken şöyle bir hata yapılıyor. Macbook'lar standart notebook'lar ile karşılaştırılıyor ve sanki hep daha iyiymiş gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Ama bir high-end notebook ile karşılaştırdığınızda aslında donanım kalitesi ve donanım stabilitesi olarak aynı fiyat bandındaki üründe macbook'lar biraz daha geride kalıyor.

Diğer taraftan windows / macOS karşılaştırması farklı bir kulvar. MacOS windows'a göre çok daha stabil evet, 1 ay bilgisayarı kapatmasan da birşey olmaz. Kullanım kolaylığı olarak ise hangisine alıştıysan o daha iyidir. Mesela Mac'te bir notepad++'ın olmayışı beni hep bir adım geri çekiyor. Bir başkası içinse mac'te olan ama windowsta olayam bir tool buna sebep olabilir.

Denk işleri yapabileceğin windows bilgisayar fiyatları da 15 bin civarında olduğu için mac alıcı buluyor. yoksa o kadar parası olan insanlar aptal değil.

pro olaylarına çok hakim değilim. MacBook Air kullanıyorum, parasına kesinlikle değiyor.

Vaktin kısıtlı, az zamanda çok iş yapman gerekiyorsa, o kazandığın vakit harcadığın paraya değiyorsa evet o parayı vermek değiyor. Evde Mac Pro'm var, ofiste ise Macbook 12 kullanıyorum (üçüncü mac'im). Zerre pişmanlık duymadım harcadığım paradan.

10 yildir aktif olarak hem macbook hem windows hem de linux kullaniyorum. ortalama bir kullanici icin cok bir olayi yok. ama development icin windows'tan daha rahat kesinlikle. bence en buyuk artisi unix tabanli olmasi ama linux'e gore UI/UX acisindan daha basarili olmasi. windows ve linux'un birlesimi gibi birsey. istedigin zaman terminal ortaminda akabiliyorsun, istedigin zaman grafik tabanli arayuzde takilabiliyorsun. klavyesi ve trackpad'i gercekten cok kullanisli. macbook disinda hicbir laptop klavyesinde adam akilli kod yazamadim. surekli bir typo vs. macbookta hic bakmadan yazabiliyorum. trackpad'in hassasligi, multi touch destegi vs. harika.

ama evde masaustunde windows kullaniyorum. gerektiginde kod da yaziyorum ama terminalde isim oldugunda windows'un komut satiri cok kotu. evet unix komutlarini yukleyebiliyorsun vs. ama bir unix ortami olmuyor maalesef. oyun oynamak, video izlemek icin vs windows daha iyi. bir de talasas'in dedigi gibi notepad++ gercekten harika. bunun bir mac muadilini bulamamk cok koyuyor.

windows stabil degil diyen de ne yaptigini bilmiyor demektir. benim windows 7/24 acik. guncellemeler disinda restart bile atmiyorum. her onune gelen uygulamayi, crack'i vs yuklemezsen windows da stabil.

ha kendime macbook alir miyim? zannetmiyorum. ama sirket tarafindan verilen bilgisayarlarda her zaman macbook tercih ediyorum. belki freelance calismaya baslarsam o zaman macbook alabilirim kendime.

yapma.

ben sana daha değişik şeyler öneririm istersen ama karamelize soğan ile hoş olmayan bir tat bırakıyor ağızda.

ha belki sen çok seversin bilemem.

@kablelvuku ver o zaman babuş değişik tarif

+turşu biber var ya küçük olanlar değil uzun ve acı olanlar, içine onlardan doğra.
+ocaktan almaya yakın üzerine biraz kaşar rendele ve karabiber serp
+alternatif olarak içine kavurma veya sucuk koy

benim favorim paprika. (kırmızı sivri biberler var ya)

Ben yapıyorum arada. Hafif salça koy kır yumurtayı.

Menemen değil de karamelize soğana yumurta kırıp yiyorum, tek kelimeyle muhteşem diyebilirim, deneyin mutlaka.

Ben de yeni keşfettim ama vazgeçilmezim oldu hemen.

columbia omniheat modelleri

omniheat +1
3 yıldır bütün kışı bu incecik montla geçiriyorum.
www.columbia.com

Metro Grossmarket'te bahsettiğiniz gibi modeller vardı 700-800 civarında.

adsoftheworld'e girip oradaki iyi islerin ajanslarinin web sitelerine girebilirsiniz.

icra takibi

Her gun aramaktan baska caren yok. Bi yerden sonra "amma uzattin sen de ha 3 kurus icin" diyecek, yilmadan aramaya devam et. Bu tipler hep ayni.

Çalıştığın iş neydi? İşe göre ödemeler değişiyor ve genelde tam zamanında yapılmaz gerçekten kı haklı olabilir sektör böyle

Kostüm şefliği film tiyatro vs bu tip işler için yani yardımcı olarak gittim birkaç gün.

Her gün ara +1

Piyasada boyle insan cok, biktirana kadar ara hakkindir.

8 senedir mama alıyorum hiç düştüğünü görmedim. indirim günlerini takip ediyorum ben adresemama ve hizlimamanın. iki haftada bir çarşambaları yüzde 15 civarı indirim yapıyorlar.

İthal mamayi biraktik biz, olacak is degil cunku evde iki kedi var mutfak masraflari bizimkini gecti :))

Alice kisir kedi kullaniyorum, canavar gibi mama arada kitlatasim geliyor.

mağaza dışında satılan ünlü markaların ürünleri genelde sahtedir.

Bence hepsi sahtedir. Ama aralarında kalite farkı vardır. Sahtelerin kalitesi orijinallerden çok da kötü olmuyor.

Ben 2012-2013 gibi yanlış hatırlamıyorsam o dediğiniz dar sokaktan bir tane Nike ayakkabı almıştım originaldi. Çünkü aynı ayakkabının farklı rengini 2 hafta önce Nike mağazasından almıştım, original olup olmadığını anladım yani. Piyasası 170 lira olan ayakkabıyı 75 liraya almıştım. Adam hatta gidip Nike mağazasına baktırabilirsin demişti.

Olabilir yani, görmek gerekiyor.

Not: Nike Cortez <3

Bankaların karşısında ki caminin oradaki dar sokak değil mi bu arada, yukarı doğru çıkıyor böyle full ayakkabıcı.

@lana del rey

Evet bankalarin karsisindaki sokak. Gayet de kaliteli gorunuyorlar zaten, hayir sahte dahi olsa kaliteli sahte olduktan sonra hic onemi yok benim icin. Onemli olan tasarim ve ergonomi. Magazada ortalama bi Nike 500-600 TL'den basliyor, hic de fena rakamlar degil.

Değerlendirebilirsin, incele biraz ayakkabıyı anlaşılır zaten.

Orijinal olanlar var ama orijinal diye satilamazlar. Yani sahte diye aldiklarinin orijinal olma sansi daha yuksek.

Zamaninda calistigim sirket depo sisince fazla mali(nike degil muadili bi marka) tezgaha iteliyordu. 300 liralik ayakkabiyi millet sahte diye 30 liraya aliyordu.
Ha zaten 300 tl olmasi da kaliteli yapmiyordu o ayakkabiyi, 1 senede patliyor.

orada satılan ayakkabılar bildiğin leş gibi kokutuyor ayağı bir süre sonra

ayak sağlığı için sıkıntılı.......

onun yerine indirim sitelerinden fırsat kolla ayak numaranı bildiğin markalarda

Kurallara uymak enayilik değildir.

Kafa kafaya gelince manevra yapip yol veriyorsaniz bi nebze hissedebilirsiniz. Tersten gelenin Usul usul ustune surup gerisin geri sokagin basina kadar gotururseniz iciniz bi nebze sogur.

Enayilik degil ama yaptiginiz sey. Sizin gibi cok insan vardir orda. Obur turlu o sokakta trafik hep tikanir.

ya evet kurallara uymak güzel ben de hassasım bu konuda, ufak da olsa kural kuraldır özellikle trafikte ama böyle ara sokaklarda bu tarz şeyler olur, orada herkesi komşu olarak görmek lazım, 2 araba karşı karşıya çok sık gelmiyorsa ve geldiklerinde de birinini yol vermesiyle diğer araba rahatça geçebiliyorsa aslında normal bir durum bence.

Belediyeye haber verirseniz oraya sadece tek yon gecise izin veren su tirmikli seylerden koyarlar belki.

Kim ilgileniyor bu olayla bilmiyorum ama kapan koydurtmaya çalışın derim.

Bagcilar belediyesi bu konuyu cok guzel cozmus.
Sokagin basina tuzak koyuyor kimse giremiyor.

Enayi degilsiniz ama bu gibi durumlarda toplum sacma yasaklari cigneyip kendi duzenini olusturuyor, ki bu da yanlis degil bana kalirsa.

Annemlerin semti Senesenevler, her gidisimde kafayi yiyorum o sokak girilmez bu sokak girilmez. Keyiflerine gore levha koymuslar. Ben de ters yon demeden giriyorum haliyle.

Eger yasagi cok da anlamli bi yerde koymadilarsa yikin gecin siz de.

Değilsin abi. O adi leş insanlardan olma. Seni tebrik ediyorum.

ne enayisi ya ben her gün bunu yapıyorum enayiysemde enayiyim. okumuş kesimin oturduğu bir apartmanda oturuyorum çöpler sabah çıksın diye yazı yazıldı. karşı komşu inatla çocuğunun bebek bezini her akşam çıkarıyor. okumakla alakası yok toplumsal düşünmekle alakalı.

Yaya olarak ışıklara dikkat ederek geçiyorum insanlar deli mi diye bakıyor bana
Eğitimli bireylerin diğerlerine uymayı bırakması lazım. Yoksa günlük hayatımız giderek daha da zorlaşıyor.

Kolan şişli. Mustafa yaman.

isim olarak veremeyeceğim ama Süreyyapaşa'da iyi doktorlar var, bi araştırabilirsiniz.

1 dk savurmaca 10 saniye işini görme.

cilginlar gibi savuruyor, kendinden geciyor. bazen 5 dk'dan fazla. cildirip salliyorum kutuyu ciksin diye. gecenin koru fis fis fis:)

Yapıyor hatta bazen yanına gidip yeter amk diye müdahale ediyorum.

Dakikalarca kum karıştırıyo benimki de :D

benimki işini bitirdikten sonra kumu eşelemiyor, patisiyle dışından kabı hoplatıp alabora ediyor. bu durum müdahale etmezsem birkaç dakika sürüyor. sonra onu bırakıp mamalara gidiyor, onların da kaplarına örtme hareketi yapıyor. bir süre geçtikten sonra tuvaleti olmasa dahi tekrar kabının oraya gelip yine kabı hoplatmaya başlıyor. geceleri tuvaletini yaparsa illa kalkıp kabını temizlemem gerekiyor, yoksa uyutmuyor. kendi sağır diye gürültü herhalde onu rahatsız etmiyor.

bizimki bi daldırıyo kolunu sanırsın tencerede yemek kaynatıyo:D dakikalarca...

benimki yaptıktan sonra kabın içinde değil dışında eseleniyor :(

15. saniyede işi bitmiş, yaklaşık 50. saniyede de kumunu eşelemiş ve çıkmış oluyor. askeri disiplinle büyüttüm de biraz :)

1-2 dakikada bitiriyor işini, yapmıyor gürültü. Şimdi yapmıyor dedim ya yapmaya başlar öyle değişik bir cins hissediyor mudur nedir :)

hem de ne.

5 -6 dk takıldığı bile olur

Kadikoy English Time'a baslamayi dusunuyorum. Fena degildir.

English Time fenadır. Hatta en gidilmeyesi yer olarak bilinir piyasada. Yolda, excuse me how can I go to Sultanahmet diye soran kişiyi İngilizce öğretmeni yaparlar.
Başlangıç seviyesindeyseniz özel ders alın derim ben. İlerlediğinizde Wall Street düşünülebilir, ama yeterli olmaz.
Başlangıçta illa kursa gideyim diyorsanız, Bank Street'i düşünebilirsiniz birebir programla.
British Side'a iyi diyorlardı ama uzun süredir takip etmedim.
Zaman zaman öğrenci-öğretmenlerden ders almak sorun değilse ITI'ı deneyebilirsiniz.

Yani inanın hepsi denecek kadar büyük kısmı çöp, çok zor tavsiyede bulunmak. Kanınızın ısındığı, tarzını sevdiğiniz, ne yaptığını bilen bir öğretmen bulun, daha kısa sürede daha çok verim alırsınız.

Brand no:35 Castle Long kullaniyorum gayet memnunum.

facebook grupları var. satan oluyor oralara bakçen....

esigaram.us

Sitedeki alisveris kisminda butun ihtiyaclarini guvenilir sekilde temin edebilirsin.

Ha tabi bir de Facebook gruplari var bolca, ama arada dolandiricilar da oluyor o yuzden esigaram'dan almani tavsiye ederim.

Kadıköy'de belediyenin veteriner hizmetleri var, bu gibi durumlarda ben oraya götürüyorum, ücret almıyorlar. Belki bulunduğunuz belediyede de vardır öyle bir yer.

Bir de veterinerlerin araç çarpan kedi-köpeklere bakma zorunluluğu var gibi bir şey duymuştum, kuşları da kapsar mı bi bakmak lazım.

İstanbuldaysanız vaşak kulübüne götürebilirsiniz

Kocaeli Gölcük, istanbul değil ne yazık ki. Cevaplar için de teşekkür ederim, belki İstanbul'da oturanlar görüp faydalanabilir lazım olursa.

kanadına dokununca tutmaya çalışınca vs huzursuzlanmıyorsa kırık değildir. elinize alın aşağı yukarı elinizde sallayın kanatlarını kapatmadan, pırpır uçaçak gibi yapıyorsa yavrudur ondan kedi gibi geziyordur.

Uçabilenleri bulamazsın zaten.

kuş besleyen birinin güvercini olabilir. onlar yerde duruyor öyle saf saf uçmuyorlar neden olduğunu bilmiyorum. kuşçuluk yapanlar oluyor ya onlardan bahsediyorum. öyle alıştıysa çok normal bir şey.

kedi de toktur. nefret ediyorum kedilerden aç gözlü pislikler.

o neredeyse tüm kedilerde olan bişi, avcılık yeteneğini göstermek ve takdir almak için size sunduğu bir hediye aslında o. maalesef önüne geçilmesi pek mümkün değil.

@ender89 kızıyorum o gece eve girmeme cezası veriyorum ama anlamıyor galiba di mi benim salak kedim :s

bir de ilginçtir ki burnunun ucuna da konsa böceklere ve kelebeklere dokunmuyor.

Sen avlananıyorsun ya sana yardım etmeye çalışıyor
Bir süre sonra pır yaralı yarı canlı getirip senin avlanmanı öğretmeye çalışacak.
Balkona iyibir yuva yap ve eve alma ciddi hastalık kapabilirsin. Çok çok sağlıksız yaptığın şey.
Hem ev hem sokak kedisi diye bir şey yok. Sen onu seviyorsun o çöplere giriyor fare avlıyor. Sonra mutfak tezgahına çıkıyor mesela. Evde iki kedisi olan insan olarak asla olmaz diyorum

Yahu ne kediler var! Bizimkiler ancak kuru yaprak getiriyor :)

@fasulyek

parazit ilaçları yapıldı ama haklısınız dışarı çıkan kediyi koruyabileceklerini sanmıyorum. ama gönül istemiyor işte dışarıda bırakmak.

@mb, kedinin kibarı da başka oluyor, yerim.

kediler seni beceriksiz avlanamayan büyük bi kedi gibi gördüğü için getiriyomuş. kedinin gözünde biraz daha vahşi atarlı bi izlenim yaratmaya çalış şdskfsşlfs.

Yuto hahahahhaa
Kesinlikle haklı
Dışarı çıkartmayı bırak o zaman gerçekten
Kuduz olan insanlar var bu şekilde
Şeçim yap ya balkon ya ev kedisi ikisi birden olmaz
Birlikte uyuyorsun bir de değil mi?

Patisine kurban olduğum hediye getiriyor, bazi nankörler kıymetini bilmiyor. Ahahahahaha :)

yok. validebağ sitesinin girişine gelmeden sola sapınca soldaki ilk sokağa girip devam edin. oralarda oluyor park yeri.

gerçi medipol'ün otoparkı da var. bi sorun.

Validebag korusunun oradaki hastanenin otoparki her zaman is gorur :)

Validebag Korusu'nun kendi otoparki var, ustteki ucretsiz, alttaki ucretli.

Gırrlaması kesiliyorsa hoşlanmıyodur.

Kedisine göre değişmekle birlikte benimkiler hoşlanıyor :)

hoşlanmazsa gider uzağa orada uyumaya başlar diye düşünmekteyim. bi kez de onlar "ay pati attım ama çizdim mi kanıyor mu" falan diye düşünse :(

Valla ben buna 4600 lira para veren insanın akli dengesinden şüphe ederim. Hadi note serisi falan neyse de. Huawei ya bu.

iphone alıp geçsin. O fiyatlarda bence rakipsiz.

Kamerası oldukça başarılı bir telefon, fotoğrafa ilgisi varsa iphone'dan mantıklı

Samsung ölümsüzlüğü bulsa almam şu saatten sonra. Hayatımın en büyük pişmanlıklarını yaşadım teknoloji konusunda.

Apple'ın kısır cihazlarına piyasanın çok üstü paraları ödemek ise asıl şüphe duyulması gereken bir akli dengesizliktir bence. Çevremde en eski modelinden en yeni modeline kadar Apple kullanan tüm insanlar illallah ediyorlar ama bu alışkanlık ve "her şeyin en iyisi" algısı yüzünden vazgeçemiyorlar.

Apple P20 dengi bir telefon yapsa kaç paraya satmak zorunda kalır bir sorgulayın. Cevabı kendiniz bulursunuz.

Şu an telefon alacak olsam gözüm kapalı Huawei alırım. Küçümsenecek bir marka değil. Android kapsamında tabiri caizse "tokatlama" devrini yaşıyor. Diğer markalardan çok daha yenilikçi ve sağlam ürünler sunmaya başladılar.

Bir süre bekleyip fiyatın düşmesi sonrasında alınabilir. Temiz, birkaç günlük / haftalık ikinci el cihazlara bakılabilir. Paraya çevirmek üzere alanlar takip edilebilir.

temiz cihaz bulunup alınır, cihaz bozduran falan alıyor. ayfon x o parayı ediyorsa bu götüne sürer.

Ciddi niyetlerle kurcaladim aleti ama sevemedim. S9+ daha alinasi geldi bana niyeyse.

Yaklasil 1 yildir Huawei Mate 8 kullaniyorum. Apple kullandigim yillar kayipmis benim icin o derece! :)

sev beni diyo şirinlik yapıyo :)

Ye beni diyor.

buralar benim diyo bence.

bu arada böyle bi tatlılık olamaz inanmıyorum zaafım var şu hayvanlara :D

Karnını sev :)

hele hele zevkleniy

Ölmeni istiyor.

Şuna iki şirinlik yapiim de yemek versin pozu

Seni kendine çekmeye çalışıyor. Elini tırmalayacak.

Sana güveniyorum, beni sev, beni besle.

Dostum hemen gidiyorsun bi spor kulubune yaziliyosun. Düzenli devam ediyosun. İngilizce veya almanca (veya baska bir dil) kursuna kayit olup gidiyosun...
3 ay sonra sende değisim olmazsa gel beni bul.

Disari cik, amacsizca da olsa disari cik. Evde durma. Evde durmak asosyal bunyeler icin sikintili bir durum, durdukca kabuguna cekilir insan. Mumkunse sabahlari deniz kiyisinda 7-8 bin adim yuru. Bu hareketler hayatindaki ivme icin gerekli. Beni dinle, yap bunu.

Tüm problemlerinin çözümü kendine ortam yaratman. Ortamın oldukça arkadaş edinip, konuşacaksın. Bir süre sonra kendine olan güvenin artacak. Zaman geçtikçe konuştuğun birisi gönlüne girecek ve belki sen de onun.

İş arkadaşlarınla daha sık vakit geçirip onların ortamlarına girebilirsin veya tabiki kurslar. Ortam arayışındayken de bol bol yürüyüş yap, amacsızca yürü sokaklarda.

Tamam.

(bkz: kick boks)

senin için 3 problemi de çözebilecek tek ilaç.

Yazılımcıysan seni sosyaller sosyali ofisimize alalım bahariyede, yeri de enfes. açık ofis burada daha verimli çalışırsın hem. Hem çalış hem sosyalleş daha ne olsun

güzel bir araba, güzel aksesuarlar(saat) ve takım elbise alıyorsun yazılımcı maaşınla.

problem?

her asosyalim diyene spor önermekten yorulmadılar ya. asosyalsen asosyalsindir üstad, kader kısmet inancın var mıdır bilmiyorum, benim vardır. kısmetin olan, dışarda olduğun kısıtlı zamanda da seni bulur, kısmetinde yoksa o kurstan bu pub'a gezsen de bir şey olmaz. hiç sevgilin olmaması bence güzel bir şey, keşke benim de olmasaydı. onların enkazlarıyla uğraşmak daha yıpratıcı.

yazılımcıymışsın, izlemediysen the it crowd'u izle, ben de bugün başladım, güldürürken öldürüyor. elindekilerinin kıymetini azımsama, tavsiyem bu. yeni kapıları da ancak bu açar.

iki ihtimal var yapacağın,

birincisi; ya kendi içine dönüp durumu kabul edip yaşamını kendine adayacaksın; yazılımcı isen işinde çok iyi olacaksın, dünya kadar kitap okuyacaksın, bir sanat dalına kafayı takacaksın, seçtiğin bir sporda sonuna kadar gideceksin; bunlardan birini yapınca verdiği motivasyonla asosyallik falan umurunda olmayacak, zaten bu konularda bir başarı sağlayınca yavaş yavaş çevrende insanlar birikmeye başlar.

ikinci ihtimal; olabildiğince çevrelere gireceksin, işte, orada burada sürekli insanlar içinde kafa dengi bir çekirdek bulmaya çalışacaksın, ihitmalleri artırdıkça on insandan biri denk gelecek ve tam kafa dengi topluluğunu bulacaksın, yalnız bu yol çokça başarısızlıktan geçer, sağlam psikoloji ve şans gerektirir.



edit: @olaylar, kimse tanışalım, dememiş deyince uyandım :) ben de ankara'dayım, yazılımcıyım, yolun düşerse haber et.

bu durumdan şikayetçi misin? o zaman sorunun halledilebilir. şikayetçi değilsen o zaman başka, hiç okuma yazdıklarımı.

bak şimdi bu cevabı okuduktan sonra gözlerini kapat, yazılımcı olmasaydın ne olmak isterdin diye düşün. ama gerçekçi olsun. mesela ne yaparken kendini mutlu hissederdin? ama burada biraz hile yap seçenekleri daralt, mesela sanat alanlarına... misal kendini sokaklarda, doğada hunharca fotoğraf çekip o fotoları sergilerken mutlu mu hissedeceksin? git hemen bir fotoğrafçılık klubüne üye ol, kendine orta karar bir makine al, haftalık gezilerine katıl, sosyal ortam vs kendiliğinden oluşur. yada kendi bir çömlekçi tornası başında mı hayal ediyorsun boyun kadar seramik vazo çekerken? gidiyorsun hemen bir seramik kursuna yazılıyorsun. içindeki boşluğu, hüznü, mutluluğu kelimelere dökerken mi düşledin hadi bakalım hemen bir dramatik yazarlık kursuna. yada kastanyetlerini şakırdatan esmer güzeline dans ettiren gitarist misin? bas git bir gitar kursuna paşam. hadi sanat olmasın spor olsun. misal kendo yap amk!

ilk etapta bir çekingenlik olabilir, kendini o yeni insanlara nasıl kabul ettireceğini düşünebilirsin. hiç düşünme, onlarda aynı şeyleri düşünüyordur muhtemelen. ayrıca kimseye kendini kabul ettirmek gibi bir zorunluluğunda yok. sadece iletişim kur insanlarla yeter.

başka çaresi yok bunun. içindeki ukteleri keşfet onların peşinden git. bu hayat ancak bu şekilde geçer.

lata+1 diyorum kendini geliştirmek istediğin bir konu vardır muhakkak bunun için kursa gidebilirsin veya spor salonuna gidebilirsin. Kaç yaşında olduğunu yazmamışsın ama yüksek lisans yapmayı da düşünebilirsin hem cv'ne yazacağin ek bir bilgi hem de lisansta bulamadığın ortamı belki şimdi bulabilirsin. yüksek lisansa yaptuysan MBA düşün derim. ileride kariyer değiştirmeyi düşünürsen avantajın olur.

Biriniz de hadi tanisalim arkadaş olalım dememiş. Kardeş merhaba ben izmitten. Yolun düşerse bi çay içeriz.

Dostum ben de tasarım tarafındayım ve bilgisayar sadece iş değil iş sonrası da kullandığım bir parça idi bir zamanlar hayatımda. Sonra iş dışında bulaşmayacam buna dedim ve fotoğraf çekmek, bowling oynamak gibi bazı hoşlanabileceğim aktiviteler yapmaya başladım ve yalnız yada biri var fark etmeksizin. Kendine yazılım dışında yapabileceğin bir şeyler bulabilirsin ve bunun üzerine gittiğinde bu uğraş ile ilgili sosyal bir ortama girerek arkadaş edinme yolunu deneyebilirsin. Haftanın belli günleri dışarı çık birşeyler iç ye, aynı mekana git, sürekli orada olan insanlar, çalışanlarla konuşmaya başla zamanla göz aşinalığından dolayı bu muhabbet kendi çıkıyor ortaya.

bir orgute katilabilirsin.

spor sok hayatına düzenli olarak, mutlaka.

ve bir topluluğa üye olabilirsin, bisiklet, kamp vs vs

jiu-jutsu öğren. ciddiyim.

(git: www.myfonts.com) Buradan sonuç alamadıysan bulman zor, zira espaslarıyla et kalınlıklarıyla pek de bilindik kaliteli bir yazı karakterine benzemiyor.

Ilk denedigim siteydi. Bulamadim maalesef :(

"Yazi resimden koyu" diye bir uyari verdi site. Negatifini alip devam ettim, o da cok bulanik gorundu.

Gill Sans Ultra Bold.
Gayet kaliteli, hatta jenerik bir fonttur.

Normal. Kosmaya henuz hazir degsiniz ve hizli kosmaya calistiniz. 6 km/sa hizla yuruyorsaniz isindiktan sonra 5km/sa hiz ile kosun bir de. Yavas yavas alisirsiniz.

Tempolu yürüyüş hiçbir halta yaramayan normal hir aktivitedir. Doğru anladıysam sporunuzun amacı ciğerleri açmak, sağlıklı ve dinç olmak. 1 saat koşacağına 30 dakika hiit antrenman yap daha faydalı.

@ykyt ,

Yürüyüş hızımdan daha yavaş yani? Nasıl olur bilemedim yerinde sayar gibi mi olur acaba :) Dur deneyim bi yarın..

normal +1,

koşu ile yürüyüş sanki aralarında biraz level farkı olan iki yakın şeymiş gibi görünse de öyle değil.

temponuz koşu sırasında nasıldı bilmiyorum fakat eğer amacınız koşmaksa düşük hızlarda (jog) başlayın. ama hakkaten düşük hızlarda. yani yürüyüşün bir tık üstü. tempolu yürürken fıtı fıtı bacaklar hareket ediyor ya hani, bir noktaya geliyorsunuz tam o noktadan bir fırt daha hızlanmak için bacakları daha hızlı hareket ettirmek artık komik oluyor da hafif koşuya geçiyorsunuz, heh işte tam o nokta sweet spot. orası ile başlayın.

5-10 dk civarı koşun, sonra durmayın, tempoyu düşürüp yürüyün, 15dk yürüyün misal. sonra tekrar hızlanıp o sweet spot'ta koşun. 5-10 dk koşun ve tekrar yürüyün.

bunu zaten bir kaç gün yapınca sonra aradaki yürüyüşlere ihtiyacınız kalmayacak. 30-40 dk derken 1 saatin üstünde koşu sıradanlaşacak.

"Doğru anladıysam sporunuzun amacı ciğerleri açmak, sağlıklı ve dinç olmak" aynen doğrudur.

"hiit" antrenman nedir bilemedim ama araştırıcam.

@levpontryagin,

Aydınlatıcı bir yanıt oldu benim için çok teşekkürler.

Evet yerinde sayar gibi. 0.1lik hizlarla arttirin ama bu hiz bile yavas bana dediginiz noktada devam edin. amac devamlilik, uzun sure o tempoyu koruyabilmek. Yoksa 12 km/sa hizla 2 dk kosmak degil. O da olacak(hiit) ama daha sonra. Şinav gibi dusunun ilk cektiginizde 2 tane cekip nefes nefese kaliyorsunuz gunler gectikce artiyor. Kosu da oyle. Yavas yavas.

Ben koşarken bir durum var, bazen başlarda çok tıkanıyorum, zorluyorum kendimi, en sonunda nefesim açılıyor mu diyim ne oluyorsa o ilk bitkinliği üstümden atıyorum koşarken ve devam edebiliyorum uzunca süre. Yani kesilince hemen bırakmak yerine biraz daha deneyin yavaş da olsa.

Bir de yürümek gereksiz bir aktivite yazan olmuş da, orta yaş veya obez veya overweight kişiler için yürümekten daha iyi bir kalori yakma aktivitesi ben bilmiyorum. Çünkü koşacak kondisyon veya bacak sağlığı herkeste yok ama hemen hemen herkesi yürütebilirsiniz kilometrelerce durmaksızın. Bu da kalori harcamak demek.

normaldir, sizin gerçek bir antrenmana ihtiyacınız var. yürüyüş bu noktada çok yardımcı olmayacaktır.

normal. düzenli koşarsan temponu bulman 6-7 ayı bulur. koşmak keyif veriyor ve koşma hevesi aynen seninki gibi yürüme kesmeyince böyle böyle başlıyor. aramıza hoşgeldin. :)

Normal. Koşuya başlanıçta koş+yürü şeklinde antrenmanlar yapmak gerekiyor.

Koşunuzu geliştirmek istiyorsanız tavsiyem nike run club uygulamasını telefonunuza indirip oradan "antrenörüm" seçeneği ile kendinize bir koşu programı belirlemeniz. Sizin verdiğiniz yanıtlara göre bir program belirlenecek ve sizi yönlendirecek. Kafanıza göre ilerlemekten çok daha iyidir, mutlaka tavsiye ederim.

Hissetme öyle neden hissediyorsun :) Ona göre artı birçok özelliğin vardır eminim fakat değersizlik duygusuna kapılmışsın. Aile eğitimi, yetiştirilme şekli vb o kadar önemli ki, insan hayatı boyunca taşıyor bunun etkisini.

Bakış açın yanlış bana göre. Birilerini yüksekte görüp de iç geçirmek, kıskanmak ya da gıpta etmeyi çok doğru bulmuyorum. Hekres kendi hayatını yaşar.

Kendin söylüyorsun aynı konumda çalışıyorum diye. O tepeden inmiş, sen belki cırmalayarak gelmişsin, bu seni gururlandıracağı yerde eğip bükmemeli.

Ayrıca sosyal beceriye sokayım. Evet. İnsan la, en iğrenç bi pislik ölüsü dirisi ayrı pis kokan, boktan boktan şeyler yiyen domuzdan hallice bir yaratıktan bahsediyoruz.

Aç bak çağının ve içinde bulunduğu toplumun önünde olan insanlara hiçbiri sosyal yönden çok mükemmel değildir. Ha bu her antisosyal hımbılı dahi yapmıyor ama sosyal olmak, sevilmek bilemiyorum. Beni sevmesinler zaten lan ben tiksiniyorum insanlardan.

@msb çok haklısın :( kişilik 2 yaşında oluşuyormuş. benim babam yozgatlı, annem çankırılı. kız evlat olduğum için ezilerek, baskıyla büyütüldüm. sindirildim. ailem bana özgüven kazandırmaya kasmadı. sonradan okul hayatımda çok akran zorbalığına uğradım. evet değersizlik hissim var. kendimi iyi ve güzel hiçbir şeye layık görmüyorum sanki. bilinçli yaptığım birşey değil bu, otomatikman oluyor :(

@benaaymi, benim çekindiğim genel müdürlerle kız kanka muhabbeti yapıyor, teklifsizce arıyor, arkadaş oluyor. öyle bir özgüveni var. bense çok eziğim galiba :(

benim annem de prof, babam da avukat olsaydı, üst düzey okumuş bir ailede büyüseydim ben de bu kız gibi olabilirdim.

ben nasıl büyüdüm ama anlatayım mı ? annem ilkokul terk ev kadını. 3-4 yaşlarındayken beni kucağına oturtur, "bak a..ndan kan gelirse hayatın mahvolur. a..dan kan gelirse hayatın söner. a..dan kan gelirse söyle bana" diye diye büyüttü !! yaşadığım travmayı anlatamam. 30 küsur yaşındayım karşı cinsle ilişkim olmadı, gönül ilişkisi de kuramıyorum, kabullendim evde kaldığımı. hayatım mahvedildi.

Instagram kullanmayın. Kendinize karşı acımasız olmayın. Hiçbir hayat dışarıdan göründüğü gibi mükkemmel değil. İyi yönlerinizi düsünün.

güzellik veya iyi bir fiziksel yapı aynı zamanda iyi bir referans maalesef. fakat bu gerçekliği değiştirmek güç. bakıp bakıp iç geçirmenin de manası yok. özellikle sosyal medya platformlarının bu konuda yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. orada insanların, sadece mutlu anları görüyorsun ya da onların görmesini istediği şeyleri görüyorsun. onun dışında arkadaş olayı belli bir yaştan sonra cidden zor fakat belli de olmaz güzel şeyler birdenbire olur derler değil mi ?

valla olabilir daha süperleri de olabilir bunda sıkıntı yapacak bir şey yok,
kendi durumunuzla onu kıyaslamaktan vazgeçin başka insanları referans alırsanız daima mutsuz olursunuz.

şu yazdığından bile sorunun yalnızca senden kaynaklı olduğu o kadar anlaşılıyor ki... 23 yaşındayım, hiçbir yerim tutmuyor, dombilinin tekiyim, param pulum da yok ama o kızdan daha özgüvenli olabilirim sjsjfs. nasıl aşıyorsunuz kısmına cevap vereyim kendimce,

en başta kendi değerini yaratman ve kendini insanlarla kıyaslamaktan vazgeçmen lazım. bu hayat senin. mutluluğunu başkalarının tayin etmesine izin verme. tabii ki sosyal varlıklar olarak belirli çevrelerle iletişim kuruyoruz, onların yaşamlarından veya davranışlarından etkileniyoruz ki bunda yanlış olan hiçbir şey yok ama ipleri tamamen onların eline bırakırsak asla mutlu olamayız. böyle bir dünya yok. mutluluğu kontrol edebileceğin, yönlendirebileceğin, bir birey olarak tayin edebileceğin şeylerle bulman lazım. uzun lafın kısası kendine bakman, kendinle mutlu veya mutsuz olman gerekiyor.

benim annem de ilkokul mezunu ve ben annemle gurur duyuyorum. saygın bir profesör olsa çok daha fazla gurur duyardım belki de, kendimi daha güçlü hissederdim ama sonuç olarak ben kendi yaptığım her işte, kendi attığım her adımda daha iyi hissediyorum. ilkokul mezunu kadının yetiştirdiği çocuk olarak üniversite okuyorum mesela. bundan 12 sene sonra belki ilkokul mezunu kadının çocuğu olarak profesör olacağım. neden başkasının annesi profesör olduğu için ezilmem gereksin ki? aksine, bundan güç alırım; benim annem ilkokul mezunuysa eğer, kendi çocuğumun annesi bir tık daha eğitimli olsun diye uğraşırım, eğer illaki bunu sorun edeceksem. bu konularda pozitif düşünmek, olumlu tarafından ve değiştirilebilecek kısımlara yaklaşmak gerekiyor. "NİYE İLKOKUL MEZUNUSUN LAN" diye annemi sopayla dövebilirim ama bu sadece bizi mutsuz eder.

hadi annen hem ilkokul mezunu hem de ultra cahil, insan içine birlikte çıkmaktan utanacağın biri olsun, öyle varsayalım... yine sorun değil. anneni sen seçmedin. sevmiyorsan, iyi anlaşmıyorsanız, pekala arana mesafe koyup da kendi hayatına devam edebilirsin. bu biraz yurtdışında türkiye'yi gömmeye benziyor: unutma ki annesini, ülkesini, etrafındakileri küçümseyen insan başkalarına daha karizmatik ve büyük görünmez. aksine, "çıktığı deliği beğenmiyor" diye ayıplarlar, başkalarının üzerine basarak yükselmeye çalışan ezik ve zayıf karakterli biri olduğun düşünülür.

kızın hayatına bu kadar takılman ise tam anlamıyla facia. yahu onun pırıl pırıl bir hayatının olması seni niye üzüyor, manyak mısın affedersin? bak işte ne güzel, etrafında mutlu ve özgüvenli birisi var. demek ki böyle şeyler olabiliyormuş. illa bir şey yapacaksan bundan güç almaya çalışsana. çirkin hissediyorsan spor yap, kendine değer ver. hem fiziksel hem mental olarak geliştir kendini. keyif aldığın şeylerle ilgilen, kendini iyi ve değerli hisset. gerçek şu ki dünyanın her yerinde, her an çok sayıda mutlu ve mutsuz insan var, olmaya devam edecek. bunları düşünerek, bunları takip ederek hayat yaşanmaz.

bence sorunun sosyal medya bağımlılığı. insanların fotoğraflarına, mutluluklarına bakıp da depresyona girmenin başka sağlıklı bir açıklaması yok benim gözümde. insanlara bakma, kendi hayatını yaşa. sen kendine değer verirsen, insanların da sana değer verme ve seni "adamdan sayma" ihtimali aynı ölçüde artar. herhangi bir insandan daha değerli veya değersiz değilsin, bunun belirleyicisi büyük ölçüde senin yaşamın ve tavırların. çok donanımlı, çok zeki olup evden çıkmayan birisi "arkadaşım yok" diye ağlayıp kendini değersiz hissedebilecekken; seviye olarak o kişinin yarısı dahi olmayan birisi çok güzel arkadaşlıklara sahip olabilir. benzer şekilde, senin o çok iyi sandığın arkadaşlar özünde pek iyi de olmayabilirler...

hiçbir şey siyah veya beyaz değil. insan hayatı 1 ve 0'lardan oluşmuyor. kendine bu kadar yüklenme. sosyal becerilerin zayıf olabilir. güzel olmayabilirsin. bunlar sorun değil. sorun bunları belirleme yetkisini insanlara vermende. tabii ki birisi iltifat edince iyi hissedersin, tabii ki sevgilin olunca daha özgüvenli olursun vs. ama hayatını ve güzelliğini başkalarının sözüne bağlama tamamen. çünkü birisi güzel buluyorsa birisi çirkin bulacak. bu şekilde mutlu olmak imkansız.

böyle yaşanmaz. başka birisi gibi olmayı isteme, hoşuna gidiyorsa eğer sen kendinden o kızı yarat. ben açıkçası en özgüvensiz ve iğrenç hissettiğim zamanda bile başkası olmayı istemedim. iyi olacaksam kendi halimle iyi olayım. gerisi hikaye.

peki neden hiç şöyle düşünmüyorsun? o kız bütün bu özgüvenine rağmen, bütün bu aile yapısına rağmen seninle aynı konumda? hatta şöyle diyelim, sen o beğenmediğin kendine rağmen o özgüvenli kızla aynı konumdasın. sen çok daha iyisin!! sadece görmen lazım.

Onun üzerinden kendi mutsuzluğunu görüyorsun. Sevgilin olsa, çok sevdiğin arkadaşların bulunsa, hobilerinle mutlu olsan o kadını gözünde bu kadar büyütmezsin. Hayatı tek kişiye indirgemenin hiçbir faydası yok. Her zaman için bizden daha güzeli, zengini, mutlusu var. Bu durumu kabullenmek lazım.

Ailemiz çok farklı değil. Anadolu insanında sana yapılan baskı olağanlaşmış artık. Evet, suçun büyük çoğunluğu ailende ama kendini bu işin içinden sıyıramazsın. Bir şekilde tutunmak zorundasın.

Kendine aksiyon yaratmıyorsun gibi geldi bana. Arkadaş edinemediğini söylemişsin ama edinmek için pek bir şey yaptığını sanmıyorum. Evde pineklemenin tadı ayrıdır fakat harekete geç biraz da.

ya iyi de kızın hayatında tek bir aksak olmadığını nereden biliyorsun. instagram'a aksak yönlerini koyacak eğil ya?

ayrıca kişilik iki yaşında oluşuyor diye bir şey yok. karakterimizde çevremizin etkisi olsa ben insanın kendini var ettiğine inanıyorum. şu anki hayatını beğenmiyorsan içinde olmak istediğin hayat için çabala. partiye mi gitmek istiyorsun? git. bir kere arkadaş bulmazsın iki kere bulamazsın 15.'de bulursun..

bu kadar drama yaratılacak bir durum yok bence.

Maşallah ya, kimmiş o kız? Ben ilkokuldayken aşık olduğum kız, en yakın arkadaşımı seviyordu. Çocuk da sarışın, mavi gözlü falan. Keşke ben de o çocuk gibi olsam diyordum o zamanlar. En yakın arkadaşıma özeniyordum yani. Sonra ortaokula doğru benim boyum falan uzadı. Okulun en çalışkan, hatta en güzel kızlarından biriyle sevgili oldum. Sonra başka birine özenmenin kendimizi harcamaktan başka bir işe yaramadığını fark ettim. Sen o kız olsaydın eğer, kendinden vazgeçmiş olacaktın teorik olarak. Kendini az da olsa seven bir insan kendinden asla vazgeçmez. Ben de kendimi vazgeçilecek biri olarak görmüyorum. Ben zaten başkası olsaydım, ben diye bir şey olmazdı.

Agustos ayinda hayatimin en zor donemlerinden birindeydim. Aslinda o kadar zor donemlerinden birinde degildim ama uykusuzdum, yorgunluktan geberiyordum. Bir enerji icecegi bulmustum, hayatima onunla devam ediyordum. Ictigim icecegim anksiyete ve depresyon gibi yan etkileri oldugunu bilmiyordum. Zaten zorlu bir donemde enerji icecegi diyetiyle kendimi daha manyak hale getirdim ve her seye aglar hale geldim. Hatta, bazi gunler buldugum nadir bos zamanda yatagin tepesinde tavana bakip agliyordum. Yine boyle bir zamanda universiteden bir arkadasimi Facebook'ta gordum. Kiz Almanya'ya tasinmis ailesiyle, deli gibi para kazaniyor ve ustune de Maldivlere bir ay tatile gitmis. Oyle mutlu guluyordu ki kiz, o mutlulugu gorunce aglamaya basladim. Hayatima lanet ettim, "Bu kadar ugrastim, bunun icin miydi" diye kendimi dagittim. Bir de bu kiz universitede hic kimsenin sevmedigi, herkesin kavgali oldugu bir kiz olunca iyice "Tamam, ilahi adalet yok da, bu kadar mi yok" diye aglamaya basladim.

Bir hafta sonra kalp carpintilarim siklasinca, "Bir de bunlarin ustune olmek uzere miyim" diye iyice bir sinir geldi. Meger bu gozyaslari ve moral bozukluklari cogunlukla enerji icecegi kaynakliymis ve icmeyi birakinca 3-4 gun sonra kendime geldim. Aglamalar durdu, moral yine bozuktu ama rahatsiz edecek kadar degil. Psikiyatra gittim "Bir hafta once sana ilac yazacagimdan emindim ama ilaca ihtiyacin yok. Kimyasallara karsi cok hassassin demek ki" dedi. Maldivler'deki arkadasin fotografini yine gordum. Aglayasim gelmedi amaititaf edeyim, icimden bir Sezercik dikip "Bi gun ben de yiycem o sekeyleyden, ben de goyucem Maldiv'leyi" deyiverdi. Sonra da Ekim sonuna kadar arkadakasi da, Maldivleri de unuttum.

Ekim sonunda Facebook'ta arkadasimin cok guzel, kocaman gulen bir fotografini gordum. Kocasi altina "Melek yuzlu sevgilim, melek oldun gittin" yazmis. Meger arkadasim 4 yildir bir hastalikla bogusuyormus ve o tatil son tatiliymis. O zaman anladim ki, kizin bu kadar buyuk gulmesinin sebebi yakinda olecegini bilmesi ve kalan zamanini en iyi sekilde gecirmeye calismasiymis. Bir kere daha kafama dank etti ki, ne diledigine dikkat etmek gerekiyormus. Boyle seyleri zaten biliyoruz ama boyle zamanlarda hatirliyoruz ve dank ediyor kafamiza.

Simdi burada "O zengin olabilir ama yarin da olebilir. Isteme oyle seyler" demeyecegim, cok sacma ama buradan cikarilacak bir iki ders var.

1. Kimsenin icini, hayatini, vb. bilemezsin. Mutluluk hicbir derdin olmamasi, hayatin kolay gecmesi degil. Sadece sen gozunde ideallestiriyorsun. Sosyal medyadaki iki fotograftan kizin hayatini bilemeyiz, kimse bilemez.

2. Hayat dedigimiz sey asiri kaygan. Hatta, Monte Kristo'nun dedigi gibi "Hayat bir fırtınadır, genç arkadaşım. Tam güneşin tadını çıkartırken, bir de bakmışsın ki kayalıklardan aşağı düşmüşsün". Obur gun yine gunesin tadini cikarabilirsin. Su haldeyken piyango sana cikar, istediklerinin cogunu elde edersin ve bugunku dertlerin kucuk gorunur. Yine su anda doktorun biri "Su kadar omrun kaldi" der, pesinden "Niye bu kadar uzdum kendimi" dersin. Bu kontrol edebilecegin degil, sadece kabul edebilecegin bir sey.

3. Baskasinin sahip oldugu bir seyi istemekte sorun yok ama baskasinin yerinde olmayi istemekte sorun var.

4. Ilk zamanlar ben de sucu "Ama ben boyle yetistirildim"e bagladim ama durum su ki, icinde bulundugun durumun (eger travmatik bir olay olmadiysa) sadece ve sadece seninle ilgisi var. Icinde bulundugun duruma "Ama bana boyle ettiler", "Ama ben boyle dogmadim ki" diye bahanelerle isyan etmek sana hicbir sey kazandirmayacak ve %100 dogru da degil. Sorumlulugunu al, "Ben hayatimin icine ettim" de ve baslangic noktani burasi belirleyip "Tamam, simdi ne yapayim" diye ilerle. "Insanlar benimle konusmuyor" degil, "Ben baska biri olsam kendimle gelip konusur muydum? Neden konusurdum, neden konusmazdim" diye bakmak onemli. Belki yanlis ortamdasin, belki kendini sevmiyorsun, belki de baska bir sey. Eseleye eseleye nedenlerini bulabilirsin. Sorun sensin, uzaklarda arama sorunu. Bunlarin sosyal adaletle ilgisi var ama mutlulukla yok.

5. Bu daha da kisisel bir not. Sukretmek ne kadar guzel olsa da ben sicak bakmiyorum. Cunku, cok tek tarafli ve acikcasi bana bencilce geliyor. Senden kotu durumdaki birine bakip "Oh, hele sukur soyle degilim" demek cok asagilayici geliyor. Illa bir kisi olmak zorunda degil, "Oh, hele sukur ki isim var" gibi bir sey soylerken aslinda bircok issizi asagiladigimizi dusunuyorum. Ayni sekilde, birileri de bizim durumumuza bakip "Oh, iyi ki bunun gibi degilim" diyordur eminim ki. Yani, atiyorum, o kizin sana bakip "Sukur ki ev hanimi ve isci kizi degilim" demesi hosuna gider mi? Yani, bircok insanda sukur iyi isleyen bir mekanizma, Iyi hissettiriyorsa ne guzel ama beni bencil ve dusuncesiz hissettiriyor sukretmek. Benim icin dogru olan "Oh,suyum buyum yerinde" degil; "Benimki yerindeyken, bununki neden degil" diye sormakta, sukretmenin de bunu engelledigini dusunuyorum. Yine de, bu fazla kisisel oldu. Eger sukretmek mutlu hissettiriyorsa, ne guzel.

6. Sorun sensin dedim ama bu elinde tuttugun keskin kilicin ucunu sana dondurmesin. Kendine adaletli davranmak apayri bir ust mekanizma, bunun altinda kendini sevmek var. Kendini sevmeyen kisi kendisine adaletli de davranamaz. Daha dogrusu soyle acayim. Kendine iyi davranmak, kendini sevmek kendini elestirmeye engel degil ama Maslow hiyerarsisi gibi dusun. Kendini sevmeden acimasizca elestirme. Ozetle, kendini yargilama, kendini dinle ve anla. "Dusene bir de ben vurayim" misali, hem dusen hem de dusene (kendine) vuran olma.

7. Bunu simdi yazmam ayip gerci ama isin gucun yerindeyse mutlaka profesyonel yardima basvur. Dinamik psikoterapiyi dusun. Bazen bu bataklik icinden kendi kendimize cikabilecegimiz kadar sig olmuyor.

benim annem babam mühendis ve doktor, ama bunun ailenin mesleğiyle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. kuzenimin babası sarhoş, ayyaş bi taksici, annesi ev kadını mesela ve öyle iyi bi kadın da değil, olaysız günleri yok. ama benden daha mutlu ve başarılı. instagramı da öyle.

bence üstündeki bu kötü düşünceyi at. biraz daha konuşkan girişgen ol. kendi hayatında değiştirmek istediğin şeyler varsa değiştir.
bir de ben başka okulda devam ettim yüksek lisansa, hocalarla konuşuyorum. bana dediler ki nasıl hocayla samimi oldun, biz kaç yıllık öğrencisiyiz, korkuyoruz. yani o kişiyi sen niye gözünde büyütüyosun ki? herkes değerli, onlara saygılı olup önemsedikten, kandırmadıktan sonra muhabbet zaten geliyo.

bir de betül mardin örneği var mesela. youtube tan izlemeni öneririm.

----- spoiler ----

ben nasıl büyüdüm ama anlatayım mı ? annem ilkokul terk ev kadını. 3-4 yaşlarındayken beni kucağına oturtur, "bak a..ndan kan gelirse hayatın mahvolur. a..dan kan gelirse hayatın söner. a..dan kan gelirse söyle bana" diye diye büyüttü !! yaşadığım travmayı anlatamam. 30 küsur yaşındayım karşı cinsle ilişkim olmadı, gönül ilişkisi de kuramıyorum, kabullendim evde kaldığımı. hayatım mahvedildi.

----- spoiler ----

insanları karşılaştırmayı sevmem ama o kızın anası avukat babası prof ve bu anlattıklarına rağmen ikiniz de aynı konumdasınız?

burada aslında senin ciddi bir başarın var. gazlamak için yazmıyorum. hayatta her insanın bir diğerinden muhakkak artıları oluyor. her birimiz farklıyız. ama yaşadığımız dönem tek tip bir insanı idealleştiriyor, herkes de onu olmaya çalışyıor.

orta çağ tablolarında mesela kadınlar hep -günümüz değerlerine göre- bıngıl bıngıl kilolu, basenleri geniş, memeleri küçük v.s. o zamanın güzellik anlayışı o çünkü. sarışınların güzel kabul edilmesi de bizim dönemimize has bir olgu.

anlattığın kız bana hiç çekici gelmedi mesela. müthiş güzel olsa bile instagram'ı yoğun kullanan, habire gittiği partileri v.s. falan paylaşan birine hayatta aşık olmazdım ben. (ha muhafazakar falan değilim aman ha:))

otur bir fight club izle bacım. 1984, fahrenheit 451, demir ökçe v.s sistem eleştirisi yapan şeyleri okumaya izlemeye takip etmeye çalış. bu döngünün içine fazlasıyla girmişsin ve dışına çıkamıyorsun, o yüzden alternatif bir hayat bile hayal edemiyorsun.

ergenlik dönemi kahramanlarımdan kurt d. cobain'in de dediği gibi, "hayal ettiğin insanı olmaya çalışmak, içindeki insanı öldürmektir"

1. yanlış: kıskançlık, başkalarına kendini kıyaslayıp gereksiz bir tüketim kafa yapısına giriyorsun.
2. yanlış: ilgi görmediğini düşünüp ilgi aramaya buraya geliyorsun.
3. yanlış: 'Özgüvenim iğdiş edilerek, değersizlik hissiyle büyütüldüm.' bilmediğin, anlamsız benzetmeler kullanıyorsun.
4. yanlış: kendince 'gözlem' yapıp hikayeler yazıyorsun.
5. yanlış: iyiyi ve kötüyü gereksiz yere abartıyorsun.
6. yanlış: hayattan beklentilerin basit ve davranışların beklentilerinle derin biçimde çelişkili.

Ben böyle duygular hissetmiyorum, başka duygularım var.
Böyle duygular içerisinde olsam olgunlaşmaya çalışırdım.
Olgunlaşmak = deneyim sahibi olmak demek.
Deneyim = yanlışlardan öğrenmek demek.

benim babam ve annem lise mezunu. babam işçi emeklisi. hayatım boyunca çalışmakla kazanamayacağımı düşündüğüm bir miktarda maaş alıyor, işini seviyor-du, hala iş arkadaşlarıyla görüşüyor ve çalışma saatleri de çok iyiydi. ona baktığım zaman boşuna okumuşum gibi hissediyorum. asgariden öteye zor gidebildim. artık onu da alamıyorum. lise, üniversite mezuniyetine bakmıyor bu işler. gerçekten kızı bu kadar dert ediyorsan instagram'ı kapat. benzer sebeplerle facebook'u kapattım, 6 ay oldu. twitter zaten kullanmıyorum. ne kadar fazla hesap, o kadar toksik his benim için. kapattığımdan beri enerjim yerine geldi.

ya sen arada böyle duyurular açıyorsun. gerçekten depresyondaysan psikolojik yardım al. eğer değilsen de ilgi çekmek için mi yapıyorsun yoksa içten içe acı çekmekten mi hoşlanıyorsun anlamadım. diğer duyurularından da yola çıkarak söylüyorum ki, bir insan kendinden bu kadar nefret edemez bence. daha önceki duyurularında da birçok insan yardımcı olmaya çalışmıştı ama sen hiçbir şey yapmayıp paso burada duyuru açıyorsun, olmuyor.

profesyonel yardım almadan düzelemezsin. bir an önce yap bunu.

kaç yaşındasın bilmiyorum ama bunu kabullenmen ve öyle yaşaman gerekiyor. bazıları mükemmel hayata doğuyor, bazıları doğmuyor. bazıları çok şanslı oluyor, bazıları çok şanssız oluyor. senin elinden gelen sahip olduğun hayatı en iyi şekilde yaşamak.

bu arada instagram tamamen gösteriş dünyası.

ben birazdan verge, ripple, iota, bnb, nxt almayı planlıyorum

Bence gayet güzel bir dağılım.

Bi ihtimal belki Bitcoin tutarından 2-3 bin azaltıp birkaç alt coin'e daha 1000'er TL dağıtılabilir.

Ha bir de Ripple çok tepe noktada şu anda, kısa vadede güldürür mü bilmem, ama uzun vadede güvenilir bi kapı.

beklentiniz ne, yatirdiginizin 2 katini mi 5 katini mi 10 katini mi kazanmak? 1 yilda mi 1 ayda mi 1 haftada mi? ne kadar risk almayi goze aliyorsunuz? bunlarin cevabini kendinize ve bize vermeden tum oneriler havada kalir, kor atisi yaparsiniz.

@hjarteblod, bu parayı hisse satışından elde ettim, hisseler de bir seneden fazladır elimde, al sat ta yapan birisi değilim açıkçası bunları alıp en azından 6 ay, duruma göre bir sene tutmak istiyorum.
2 katı veya 5 katını kazanmak benim elimde olsa 5 katını tercih ederim.
Risk olarak bu paranın sıfırlanma ihtimaline, bitcoin'in hayal mahsulu olduğunun çıkması, bile hazırım.

iddiali olacak belki ama bu saydikarinizin hicbirinde ben 6 ay - 1 sene icinde 5x potansiyeli gormuyorum sahsen :) en fazla sansi olan btc tabi.
dolar cinsinden konusalim; benim 4000$'im olsa 2000$'ini btc'de tutarim. kalani da projelere olan guvenime gore veya esit olarak ada, neo, xlm, waves, powr, aion, ve bnb'de tutarim. 2018'de birkac kati kazandirmaya yonelik en mantikli yatirim olarak bunlar geliyor bana, yatirimlarim da bunlarda bireysel olarak. gerci btc'ye pek ugramamaya basladim son zamanlarda; ona ayirdigim parayi ico'lara girmeye veya komple altcoin'lere yatiriyorum. btc'den 2x kazanmak icin su anda fiyatinin 36.000$ olmasi gerek; oysa ki projesi roadmap'i ekibi saglam olan bir altcoin cok daha kisa surede 2x'e ulasabilir btc'nin bu hareketine kiyasla.

blockfolio oneririm bu arada mobil uygulama olarak, hangi seviyeden alim yaptiginizi ve su anda ne kadar karda-zararda oldugunuzu track etmek icin guzel bi app.

ytd :p

pieta

Dükkandayız kitap okuyoruz iş güç yok.

çalışıyorum şu an. saat 2-3'e kadar böyle. 5'te de otobüsüm var. bir hafta ara var diye anamın yanına gelmiştim ama keşke gelmeseydim diyorum. gece 11 gibi AŞQIM ANKARA'ya varmış olurum kısfmetse. eve gidince de kafayı vurup yatarım. yarın yine çalışcam pii.

işteyiz. sakin ortalık.

ders çalışacağım tüm gün, başka işim yok.

Gece nöbetteydim. Daha yarım saat oldu eve geleli. Planım uyumaktı ama eve gelince uykum açıldı. Boş boş takılıyorum öyle nette.