mahalle lokantaları, esnaf lokantalarının fiyatları uygun diye düşünüyorum.

iki gün önce diyet kaçamağı yaptım. mahalle büfesinde tavuk dürüm 150 tl idi.

açıkçası zincir restoranların fiyat geçirmeye çalıştığını sanmıyorum.

iki ay önce aydındaydım. arkadaş köfteci yusufa götürdü. ne yedik hatırlamıyorum ama 450 lira gibi bir hesap geldi. yani bence bedava.

Dolar kazanana bile pahalı.

Twitter'da şöyle bir tweet gördüm dün: "Ice Latte pahalı olduğu için bira içmeye geldik."

Ice Latte nasıl biradan daha pahalı olabilir? Maliyetleri aynı mı?

Yeme içmenin bu kadar pahalı olmasının 3 sebebi var bence:

1) Recep Tayyip Erdoğan
2) Açgözlü işletme sahipleri
3) Yemeksepeti, Getir, trendyol vs gibi şirketlerin yarattığı ekstra enflasyon. Yemeksepeti işletmelerden %12 ila %20 küsür civarında komisyon alıyor. Ve diyor ki benim sitedeki fiyatların neyse dükkanında da o fiyatlarla satacaksın. İşletme de mecburen dükkanına gelen müşterilere de yemeksepeti komsiyonunu yansıtıyor. Yani biz gidip restoranda oturup yiyince de olması gerekenden fazla ödeme yapıyoruz. Trendyol'dan kıyafet vs alınca da aynı durum geçerli. Bu şirketler de fiyatları yükseltiyor.

türkiye artık orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir ülke, tam bir "serbest piyasa" cenneti, liberal rüyası adeta.

istisnalar haricinde her türlü gıda işletmesinin kâr marjının en az yüzde 500 olduğunu düşünüyorum. türkiye'de bugünkü imkanlarla dahi bir orta boy pizza 300 lira ya da bir lahmacun 120 lira filan olmaz, olamaz.

o açıdan sana katılıyorum, şu anki fiyatların asla kabul edilebilir tarafı yok. kendim bu sektörde çalışmış birisiyim, 400 liraya sattıkları menünün maliyeti 20 lira ya var ya yoktur. sabahtan akşama kadar eşek gibi çalıştırıp asgari ücreti zorla verirler ama ürünleri bu fiyattan satarlar, üstüne bi de sanki sınırda gidiyormuş gibi müdürü zartı zurtu tripleri eksik olmaz.

bizim apartmanın altında abi tavuk dürümü 80 liraya satıyor mesela ama internetten sipariş verecek olursan 200 lira altına çıkman zor. tamamen fırsatçılık, şerefsizlik. kim kime dum duma işte. gerçi işletmeciye de kızamıyorum, ülke geneline yayılmış bir adilik bu, herkes kendini kurtarmanın derdinde. dediğim gibi kapitalist liberal bir cennette yaşıyoruz işte, daha ne, gördüğüm kadarıyla çoğu kişi de memnun zaten.

Amalfi’de, Capri’de bile daha uygun. Michelin yıldızı olan mekanda yemek = Kavacık zurna dürüm fiyatı :))

talep enflasyonu + kira enflasyonu var.

dükkan kiraları çok yüksek, talep olduğu için karlılığı yüksek tutuyorlar.

bahsettiğiniz fiyatlara londra'da pizza + kola alabilirsiniz üstelik pizza tavuk salamdan yapılmış uyduruk pizza değil.

geçen mahallenin maşur köftecisine gittik. herşeyi kendileri yapıyor. sütlaç 80 tl idi. bizde bedava dedi. dışarda 150 tl aynı sütlaç bana maliyeti 20 tl dedi. diğerleri 8 katına ama ben 4 katına satıyorum dedi.

böyle bir ortam işte. herkes dek getirdiğini *ikiyor. kimisi köklemiyor.

eskiden yemeksepetini kullaniyordum, sonra migros yemek'e gectim, sonra tekrar yemeksepetine dondum simdi biraktim gidip aliyorum ya da kendim yapiyorum.

tum platformlarda yok jokerdi yok x liraya y indirimdi suydu bu kampanyalarla sisirmisler, ama fiyatlar da ayni oranda sisirilmis. e normal fiyata yemek bulabilmek icin niye saatlerce ugrasiyorum ben. yapmiyoruz kampanya falan diyen bir platform acilsa direkt gececegim valla.

neyse, ozellikle ankara'da son 2 senede pizzacilar abartili sisirdi fiyatlari. almayi biraktim. sanirim herkes birakmis, tipis tipis dusurduler hepsi fiyatlari bu sene.

türkiye'de cildirmayan bir sey oldugunu zannetmiyorum.
gecen yaz arkadaslarim gelmisti beni ziyarete, istanbul'dan daha ucuza yiyip iciyoruz demislerdi.

annem icin cekmistim, normlade yemek fotosu koymam. su fotograftaki: i.ibb.co yemege (o kasedeki sürmeye iki farkli sürme daha eklendi ve iki kadeh daha sarap ictik) bahsis dahil 35 euro ödedik. günümüz kuruyla 1570 lira ediyormus. kadiköy'de bir yerde iki kadeh en tirtindan sarap icsen zaten 700 lira ödüyorsun. bizim icip + yemek yedigimiz fiyata kadiköy'de anca icebiliyorsun. bu resmen hayvanlik.
olay enflasyon degil artik gercekten acgözlülük.

üstelik teyze +1 yemek porsiyonlari hem cok kücük, hem de cok lezzetsiz. hamburger geliyor ekmegi bayat, köfte yapiyorlar ici girc girc kikirdak dolu ama fiyatlar boru gibi.

bene bugun instagramda bir videoda 1 kg cag kebabi gordum 40 euroya denk geliyordu. iki video sonra yarim kilo doner gordum 10 euroya denk geliyordu.

orta boy pizza ve kolanin yarim kilo donerden pahali olmasi garip geldi su an.

www.instagram.com

video bu

satın alırken değil, "havalimanından çıkarken" bir yerden evrak almadıysan veya damga vurdurmadıysan (pasaporta olandan bahsetmiyorum) soğuk su içebilirsin.

yurtdışında ayrıldığın ülkedeki havalimanı gümrük noktasına veya global blue noktasına ürün ile beraber götürmen gerekiyordu maalesef.

Bir sonraki gidişinde yanında götürürsün, anca öyle olur.

güncel temu alışveriş çılgınlığını baz alırsak eğer ayda 5 alışveriş sınırı var. her alışveriş 1 paket olarak gönderiliyor. yani 5 paket, paket içeriği 5ten fazla da olsa sorun olmuyor 1 ay içerisinde. her site için geçerli mi bilmiyorum. mesela aliexpress tek pakette göndermeyip parça parça gönderdiği için orada spette 5ten fazla ürün varsa gümrüğe takılır muhtemelen.

150 euro sınır var.

son soruda yine temuyu baz alırsak bir paket içinde 20 ürün, toplam değeri 3bin tl ise (3000 bin ne demek anlamadım, üç bin baz aldım) gümrükte takılmaz.

Başka bir soruya cevabımı kopyalıyorum buraya:

Mayıs ve Haziran ayında beşer adet tutarı 10-30 dolar arası ıvır zivir almıştım Aliexpressten.

Mayıs ayında aldığım iki ürün Haziran ayında Türkiye'ye ulaşmış.

Haziran da aldıklarım da gelince Haziran da 5 adetten fazla ürün almış gibi gözüktüm ürünler gümrükte kaldı.

Sipariş tarihlerini , takip numaralarını gönderdim aylık 5 adet limitini aşmadım diye ama yanıt gelmedi.

Bu durumda ürünler haraç mezat satılıyormus, satıcı da sorumluluk kabul etmiyormuş. Ödenen para, kargo ve peşin ödenen vergi dahil yanıyor diyorlar.

Yönetmelikte gümrüğe giriş tarihi mi yoksa sipariş tarihi mi yazıyor öğrenemedim.

Bu iş belli olana kadar yurtdışından alışveriş fazla riskli.

Hocam 5 paket ve paket başına kargo hariç 150 euro sınır var.

Riske girmeyin ayda 3 paket yapın en fazla. Fiyatıda 130 larda fln bırakın ne olur olmaz. Aliexpressden yasaklı bir ürün değilde geliyor sıkıntı yok.

nşada 6 ay içinde anlamlı yükselmesi beklenmiyor.
oturmak için alıyorsanız beğendiğiniz bir ev bulduysanız beklemeyip alın derim.

bence eve ihtiyacın varsa bir an önce al fiyatlar bir anda artar yetişemezsin. ben evi 2 sene önce 625 bine aldım şu an 4 milyon oldu. o yüzden alacaksan al elinde sonunda artacak aldıgın evde.

Dusuk faizli kredi durumlari olmazsa yukselmez diye dusunuyorum ama soylentisi bile yeter fiyatlari etkilemeye.

Konut, 'Hadi alayım.' dediğiniz gün gidip alınacak bir şey değil ki. Günlerce, haftalarca, bazen aylarca aramanız gerekiyor.
Yatırın paranızı uygun bir Para Piyasası Fonuna. Başlayın ev aramaya. İçinize sine bir ev, pazarlıkla, emsallerine göre çok ucuz haldeyse o gün çekersiniz paranızı faiziyle, alırsınız evi.
Şu sıralar nakit paranız varsa çok büyük bir pazarlık gücünüz de oluyor. Çok inanmayın sarı sayfalardaki fiyatlara.

şu 2 şartı sağlıyorsan 3-5 ay içinde al;
1-kiradan kurtulup oturacağın ev olacaksa
2-kredi kullanmayacaksan veya kredi kullanıp gelirine göre ödeyebileceksen.

mevduat faizine yakın getirisi olan Tefas para piyasası fonlarına bak. buna yatırıp mevduat süresini beklemeden nakite dönebilirsin. o sırada da ev araştırırsın. zaten uygun evi bulmak bir kaç ay alır. ev işi biraz da şans ama nakit hazır olmalı. Bazen uygun evi 1-2 günle kaçırabilirsin, başkası alır.

trde her an her şey olabileceği için eğer ihtiyaçtan alınıyorsa hemen al. yatırımlık alıyorsan alma bence.

Oturmak için alacaksanız hemen alın. O konuda hiçbir şüphe yok.

Ama yatırım için alacaksanız o zaman düşünmek gerek. Türkiye burası. Hiçbir şey belli değil. Özellikle de ev sahiplerine ek vergi gibi muhabbetlerin çok konuşulduğu bugünlerde neler olacağını kestirmek zor.

O yüzden bence elinizdeki nakit parayı kenarda tutun ve fırsat kovalayın. Hem çok beğendiğiniz hem de değerinin altında satılan bir ev görürseniz alın.
Şu an evinin 100 lira olduğunu zanneden bir insan satmak zorunda kalınca 50 lira veren bile olmadığını görecek. İşte o gün o insana "istersen 40 liraya evini alırım" diyeceksiniz.

kasımdan beri takip ediyorum ev fiyatları bir sene başında arttı, 2025e kalmadan kendin oturacaksan oturacaksan al, kiracı ile uğraşılmıyor bir boya badana olmuş 30k, yatırımlık düşünüyorsan iyi faiz bulursan kiracısı kadar faiz alırsın.

şuan fiyatlar çok uygun ve ne olacağı belli olmaz. bir ay önce bir tanıdığıma ev aldım. emlakçılar şuan para varsa ev alma zamanı diyorlar çünkü satış yok fiyatlar çok düşük.

Gayrimenkul fiyatları uzun vadede hiç bir zaman geriye gitmedi fiyatların fırlaması faiz indirimine bakar. Şu an gayrimenkul yatırımı yapmak için cazip bir dönem beklerseniz bir daha bu fiyatları yakalayamazsınız.

Hocam şu an ev almaya niyetlenseniz, araması, bulması, bulduğunuz evin ekspertizi, tapu randevusu derken en az 1,5 2 aylık bir süreç:)

Oturmak için alınacaksa mantıklı olabilir.

Ama eldeki nakiti direkt eve bağlamak da tartışılır. Sizin kararınız yani.

Elinizde ne kadar birikmiş var, kredi alma şansınız nedir vs gibi bir sürü kriter var sorgulanması gereken.

Bir de şu var fiyat artışıyla evin değer artışı aynı şey değil. Anlatması zor ama yatırımlık olarak düşünüyorsanız ona göre iki kere düşünün. KRediyle alıp kiracıya ödetiyorsanız ayrı tabi.

Faizler eninde sonunda dusecek, o zaman ev fiyatlari artacaktir cok buyuk ihtimalle. Ne zaman olur belli degil. Sene sonu diyen var, seneye diyen var. Muhtemelen yavas yavas dusureceklerdir faizi. Kisa vadede faize koymak da guzel bir alternatif. Ev fiyatlarinda birden bire artacak gibi bir durum yok gibi gorunuyor kisa vadede. Uzun vade icin dusunuyorsaniz su an ev fiyatlari uygun. Kredi kullanmak pek mantikli olmayabilir.

yanıtları okumadım yine. ama düşeceğini hiç sanmıyorum. deprem bile olsa yükselir yine.

Fiyatların hiç bir zaman reel olarak düştüğünü görmezsiniz ancak %20 civarı altını teklif ederseniz bu piyasada alma şansınız olabilir.

Beğendiğiniz, depreme dayanıklı, oturacağınızve piyasa fiyatlarının üzerinde değilse, pazarlık yapabiliyorsanız ve paranız varsa alın. Bu kadar çok bileşeni toplamak her zaman mümkün olmuyor.

2020 veya 2021 toyota corolla hybrid bakabilirsiniz. piyasası nedir bilmiyorum ama 1 milyondan az idi son gördüğümde.

skoda octavia 1.6 dizel 2017 ve sonrası makyajlı kasa style model. malum bagajınıda biliyorsunuzdur.

hibrit yada düşük hacimli benzinliler kolaynan dizele yaklaşamazlar.

Sifir corolla 1002 tl. Zerre suphe etmeden alin. Baska araba alip saç baş yolmayin.

Hibrit +1

renault zoe al full elektrikli. 1milyona kadar ikinci elleri var.

citroen aircross az yakar ama paran yetmiyor.

shbd.io

Chatgpt allahını yapar. Şaşmayın.

chatgpt +1

Quillbot

"Öyle kağıtlardan kelime ezberlesemde konuşurken aklıma gelmiyor." öncelikle bunu aşmanız lazım. benim ilk sınavım speaking 5.5 ikinci sınavım 7.5, toplamda 2 idiom kullanarak almıştım (bir tanesi concreate jungle idi). böyle her şeye uyabilecek idiomlar ezberleseniz yaparsınız zaten. bulabilirseniz telegram gruplarından yakın zamanda çıkmış speaking sorularını bulun ve çalışın. sürekli aynı soruları çevirip çevirip soruyolar zaten.

sorular var hocam. makkar ielts. 7.5'e ne kadar sürede çıktınız taktiğiniz neydi? hocayla çalıştınız mı? sadece 2 idiom yettimi? biraz daha açarmısınız çalışma şeklinizi.

yatırımdan pek anlamam ama 1 milyon %40 civarı faizde günlük 1000 tl ye yakın para getiriyor olması lazım.
eğer arabanızdan memnunsanız bir sıkıntı yoksa arabaya gömmeyin o kadar parayı bence. sürekli yolda bırakıyorsa düşünülebilir.

Yaptığı doğru değil ama mühür kimdeyse Süleyman o oluyor.

e statüsü sayesinde bu kendi fikrini dayatmak oluyor, son sözü o söylediği için de kimse karşı çıkamıyor

insanların hassasiyetleri önemli fakat bu konular hep aynı tarafa uygulanmamalı

Evet.
Kendi düşünceleri önemli değil.
Bu mantıkla vejetaryen olan da vejetaryen restoranına götürür.
Kararı müdür almamalı, bu tarz kararlar ortak alınmalı. En azından benim kendi çalıştığım yerlerde aldığı değerler bu şekilde.

güzel bir restoranı menüde şarap var diye eleyen adam / kadın, alkol alan çalışanını da yargılar. sadece bunu dile getirmiyordur.
ve evet, ben de onu yargılarım.
iş hayatında din falan böyle öznel şeylerin konusu bile açılmamalı. yıl olmuş 2023, asgari müşterekte buluşulmalı.

içki içmemiş biri olarak:
parasını işveren ödüyorsa yargılamam (sadece dini değil maddi açıdan da bakalım içki demek extra masraf)
kendi organizasyonunuz ise içki içen biri olsam kısıtlama hissederdim)

ayrıca şu da var ekibin bir kısmı içkiden rahatsız oluyor, bir kısmı olmuyorsa
birlikte hareket etmek için taviz vermek gerekir
bu durumda yine son karar yöneticinin olur
diğer konu ise içki içmeyen biri içki içilen ortamda daha kötü duruma düşer
içen biri ise görece daha nötr kalır içkisiz ortamda

Hic umrumda olmaz. Yemege giderim her turlu icmesem de olur. Istedigi yerden alsin kahveyi de nedeni fark etmez. isyeri sonucta. Kaliteden odun vermedigi surece beni hic ilgilendirmez.
Mesela ramazanda surat yapiyorsa veya iste benzer bi durum yasatiyorsa anca o zaman dikkatimi ceker. Digerlerini onemsemekle ugrasamam.

Cehenneme giden yollar iyi niyet taslari ile doselidir.Mudur kendi cebinden oduyorsa istedigi yere gotursun ama hasbelkader orada bulundugu icin sirketin verdigi entertainment butcesini kullanirken kendi ideolojik goruslerini dayatmamali.

açıkçası kendi zaten rahatsız oluyorsa, alkollü mekana gitseniz dahi içtiğiniz alkolün bir tadı olmayacaktır. ya yampiri yampiri süzecektir sizi. muahabbete katılmayacaktır vs.. vs..
alkolsüz mekana gidin ekipçe, yakın iş arkadaşlarınızla ise başka zaman istediğiniz gibi takılırsınız. hiç gerek yok kasmaya.

Güzel bir restoranı eleyip, size tavuk döner ısmarlamıyorsa, yöneticinin o kadar da hatırı/yetkisi/etkisi olsun.


.

işinden ya da maaaşından memnun değilse olması gereken bir şey. bakılmalı.

Isimden asiri memnun olsam bile hem piyasayi ve degerimi kontrol etmek icin senede 1-2 mulakata mutlaka girerim. Su ana kadar gel bir konusalim diyenlerin %90ini geri cevirmedim.

işten çıkarılma ihtimalim olmayan bi işim vardı. arada iş görüşmesi için çağıranlar oluyodu. onları bazen kabul ediyorum. iş değiştirmeye kesin karar verince kendim de başvurmaya başladım. bulunca istifa ettim.

Bak tabii, mantıklı. Bir kaç aya kadar işim gücüm yerinde olmasına rağmen sürekli iş bakardım, teklifler alır, kabul etmezdim. en son gelen iş teklifiyle çalıştığım yere ültimatom verdim ve terfi aldım. Bir de üstüne retention bonus teklifi aldım. Şirkette 1 sene daha kalırsam güzel bir bonus, ikinci bir sene daha kalırsam o kadar daha bonus verecekler. 2 sene iş bakmam ama ikinci sene bonusunu alır almaz bitim kanlanır :) Bu sırada hh lar arıyor ama çok yüksekten sallıyorum. İmza parası istiyorum. Çok zevkli.

Sürekli bakıyorum. Özellikle online görüşme olayı başladığından beri kafama göre tıklıyorum linkedinde kolay başvurulara.

E memnun değilsen neden bakmayasin ki?

İs defistirme niyetim yokken bile teklif geldiğinde gorusmeye gidiyordum bi bakalım ne sunuyorlar ne teklif ediyorlar diye. Fikir almaktan bir zarar gelmez

İş işte aranır.

Bence artik su isini degistir. Sevmiyorsun memnun degilsin. İsini bilmiyorum ama kimse kimseyi tek hatada istem cikartmaz. Eger bir hatada isten cikartilacak kadar potadaysan zaten isinde iyi degilsindir onu bahane ediyorlardir.

İs aramak iyidir piyasadaki degerini ogrenirsin.

Her zaman iş bakarım. İşimden memnun olsam bile bakarım. Piyasadaki yerini ve tahmini ederini görmek ve tecrübe kazanmak için çok önemli. Gabe’in dediği gibi bu sene ben de bu yöntemle maaşımı neredeyse katladım. Kesinlikle görüşmek ve ederini görmek lazım.

çalışırken iş bakmayan tek meslek memurluktur hocam. özelde çalışıp bakmıyorsan ya sende bir sıkıntı vardır yada çalıştığın yerde gizli bir iş garantisi vardır.

Tarayıcıda oluyor, favorilere bir defa daha basınca

denedim hocam favorilere basınca yeniliyor sayfayı kapatmıyor entryleri

tarayıcıda ara kısmına gelip ok işaretine basınca açılan küçük pop-up'ta ''sadece favladıklarımda ara''ya tik atıp, mükemmel ara'ya tıkladıktan sonra sol frame'e başlıklar geliyor. kelimeler kısmını boş bıraktığın için favladıklarında hiçliği aratmış oluyorsun hehe.

www.hizliresim.com

buldum saolun varolun. ara diyip arama satırını boş bırakıp sadece favladıklarımda ara diyince liste olarak sol frame'e getiriyor listeyi.

eskiden bu kadar zor değilde be sözlük.

valla bu termosu bilmiyorum ama sürekli açıp kapatırsanız ağzını hızlı ılıyor. eski bir stanley klasik var. hiç açmazsam 2-3 saat kaynarlığından pek birşey kaybetmiyor.

kahve koymadan once kaynar su dokup kapagini kapatip icinde ceviriyor musunuz? onun faydasini gordum ben baya.

O kadar kucuk bir bardak sicakligi muhafaza edemez.
Termos dedigin 1 litre falan olur.

onceden sicak suyla isitirsan, agzini acmayip tek seferde bitirirsen biraz suresi uzar.

bunun için ortak hesap mekanizması vardı. Son zamanlarda değişti mi bilmiyorum.

Annene bir hesap açsan, o hesaba da atm kartı istesen, aynı şey değil mi sizin için?

@John Bloor aynı şey olur ama annem hesap açtırmakla falan uğraşmasın istedim. zaten çok anlamaz öyle şeylerden.

o zaman siz bir hesap daha açacaksınız kendinize bankanızda, ona da atm kartı isteyeceksiniz. Kartta sizin adınız yazacak, kartı ve şifreyi annenize vereceksiniz.

Debit kartta ek kart olabiliyor mu hiç duymadım.

Debitte ek kart yok.
Bir tane ek kredi kartı çıkartın. Limitini siz belirliyorsunuz zaten. Aynı şey.

tosla kart alabilirsin. her yerde satılıyor.

her bankanın ücret kesmeyen bir kredi kartı olur. kendinize bir adet ondan çıkartın siz kullanın yada annenize verin. kredi kartıyla da atm den hesaba erişebilirsiniz.

Sabah spordan ve is hazirligindan sonra iki kupa sade filtre kahve - bu hergun
Iste ogle yemeginden once veya sonra bir latte veya cappuccino (sadece is gunleri)
Haftada birkac gun aksam yemegi ile bir kadeh sarap, genelde bitirmiyorum bile (genelde cuma ve cumartesi aksamlari)
gun boyunca su
kirk yilin basi aksam yemeginden sonra ihlamur

Saat 2'yi gectiyse kahve veya kafeinli seyler icmiyorum.

1-2 turk kahvesi
Her gun kahvaltida cay
Gun icinde latte
Yazin soda

Gün boyu su, akşam da 6, 7 bardak çay.

bol bol soguk su iciyorum, ozellikle ilk kalktigimda su icmeye dikkat ediyorum. bu aralar rooibos cayina sardim ondan iciyorum. bazen de gun icinde veya aksamlari sprite/soda vs iciyorum.

arada bir canim kahve cekiyor kahve iciyorum, sanirim canim ne isterse onu iciyormusum.

1 veya 2 kupa filtre kahve
1 soda
haftada 3-4 kere zencefil ve ıhlamur çayı
sabahları çay
ve su

sabah kahvaltı 1 kupa çay,
iş yerine gidince sabah 1 kupa çay,
öğle yemeği sonrası 1 kupa çay,
akşam yemeği sonrası 2 kupa çay
en sonra 1 şişe beypazarı sodası.

cuma akşamları depressive times ile 1 şişe ucuz şarap.

gün içinde suda içeye çalışıyorum ama çok değil.

Tam fakir işi.

uyanır uynamaz 0.5 litre su
öğle yemeğine kadar bir büyük filtre kahve
0.5 litre su
öğle yemeği sonrası bir büyük filtre kahve
zaman zaman ek olarak çay x 2-3
0.5 litre su
keyifliysem akşam yemeği öncesi ya da hemen sonrası bira ya da viski
0.5 litre su
Alabildiğince çay. (~ 3-4 kupa)

sabah soguk sutlu cortado (double espresso+espresso kadar sut)
aksama kadar bol bol su (3-4lt) ve cay (1.5lt)
eve gelince veya hic cikmadiysam yatmadan once yine soguk sutlu cortado
eve geldiysem caya devam

3 litre su, 300-400 ml kahve, 1,5 litre çok açık çay (3 kupa 450 ml)

evden çalıştığım için tuvalete gitmek kolay :)

çaylar şunlar:
KLOOF Rooibos Tea Earl Grey
KLOOF Rooibos Tea Vanilya Aromalı
KLOOF Rooibos Tea Bal Aromalı

çok nadir ıhlamur kaynatırım ama baş ağrısı yapıyor bende. bir sürü çeşit bitki çayı karışımı var, onları da nadir de olsa demlerim.

bazı yemeklerin yanında cola zero içiyorum. ayda 4-5 kutu içiyorum sanırım.

ağır kardiyo yaptığım zaman da 1 litre soğuk suya 2 tane soğuk beypazarı maden suyunu ekleyip onu içiyorum pipetle, yavaş yavaş. damardan serum alıyormuş gibi bir his oluyor :)

sabah kalkar kalkmaz bir bardak su
öğlene kadar iki kupa kahve, bir bardak su
gün boyu su, nadiren saat 3 olmadıysa buna bir fincan da türk kahvesi eklenir
suya devam
haftada iki üç gün akşam yemekten sonra bitki çayı

en çok su içiyorum, kahve ikinci en çok tükettiğim içecek. iki kupadan fazla tüketmemeye dikkat ediyorum, çok stresli ve yoğun bir günse bu sayı çoğalır ama nadiren. günün ikinci yarısı benim için saat 3 itibariyle başlar, o saatten sonra kahve içmem.

kahvaltıdan önce bir çay bardağı kefir.
gün boyunca bol bol ama gerçekten bol su.
kahvaltıda çay ama bununla ilgili de aralar vermeye çalışıyorum, örneğin 10 gün hiç çay içmiyorum.
öğlene doğru bir türk kahvesi veya filtre kahve. çay için uyguladığım ara vermeler kahve içinde geçerli.
öğleden sonra bitki veya meyve çayı ama poşet çaylardan değil. ya kurutulmuş bitkilerden (biberiye, rezene, melisa, ıhlamur gibi) ya da doğrudan meyveleri (ayva, elma, mandalin vb) demliyorum. yazın da bunların soğuk versiyonlarını yapıyorum.
alkol hiç kullanmıyorum.

sabah kapsül kahve
öğleye kadar, öğleden sonra kekik,ıhlamur,yeşil çay ve türk kahvesi
bazen akşam eve gidince kapsül kahve.

gun boyu su min 3litre.
IF yaptigim ve ac karnina cay midemi bulandirdigi icin ozellikle soguk havada 1 siyah 1 de meyveli cay vs tarzi seylerden.
aksam yemekten sonra da yesil cay.
kahve icmiyorum.

sabah 1 bardak su
kapsül kahve
işe gelince efervesanla yarım litre su
gün içinde filtre veya türk kahvesi 1 bazen 2 adet
gün boyunca su
akşam eve gelince hafta içi 4-5 haftasonu 8-9 bira

Sabah su
Kahvaltıda çok az çay
Kahvaltıdan sonra kahve
Gün içinde 3-4 kupa filtre kahve bazen 1-2 nescafe
Akşam 1-2 bardak çay veya bazen bir kupa bitki çayı
Günde 2 litre su

filtre kahve.
su.
bulursam americano.
evde ve kışın boş günse bira.

sabah kahve
gün boyu 2 litre kadar su
akşam yemeğinden sonra türk kahvesi
akşam rakı

geçen bi sorduk. eğer müteah-it'den ilk satış ise 1.2. ilk satış değilse 1.29. vakıf ve halkbankasına sorduk.

1. evet
2. lisansın boştaysa, başka bir pc ile ilişkilendirilmemişse olabilir.

Ek olarak free-dos diye satılan cihazların bir bölümünde windows 10 kurulu geliyor. Sadece lisansı olmuyor. foolrules'un dediği gibi başka bir pc ile ilişkilendirilmemiş lisansınız var ise kuruluma gerek kalmadan direkt aktivasyon yapabilirsiniz. lisansınız yok ise kms pico...

1-evet
2-başka bilgisayardan kalma lisans numaram vardı. onu girdim orjinal olarak kullanıyorum.

evet daha ucuz olur.

piyasalar kapalıyken alınmaz. alınca da çok mantıksız olur. zaten fiyatı görmüşsünüz. piyasalar açıkken alınmalı.

piyasalar açıkken alış-satış 9,50-9,45 ise piyasalar kapanınca atıyorum 9,80-9,10 oluyor.

1 kere almıştım. o kadar çok artmıştıki 8 lere fırlamıştı. banka makasının dahi çok üzerindeydi.

ama dikkat edin. eninde sonun çıkar ama bir süre o fiyatları göremeyebilirsiniz.

bizim şirket bize allianz yapıyor ara sıra kullanıyorum baya bi yerde anlaşması var. muayene için niye bekleyesin ki gidiyorsun hastaneye normal muayene oluyorsun benimkinde yüzde 80'ini sigorta karşılıyor ayakta tedavi ve muayenelerin.

allianz ya da axa.

mafre fark yok sigortası yaptırdık biz de yeni doğan sıpamız için. böyle bekleme olayını ilk defa sizden duydum. diğer firmalar illa anneyi de sigortalamamız lazım dediği ve mafre böyle bir şart sunmadığı için mafreden yaptırmıştık.

alianz yaptırmıştık 3 sene önce ama full sigorta yaptırdık. herşeyin %80 ni ödüyor. özel aşılarınız olacak. 300 tl flndı kimisi bir dozu 3 sene önce. 3 bine yaptımıştık 5-6 bin tl lik kullandık. özel aşıyı karşılıyormu diye sorun tam sağlık sigortası yaptıracaksanız.

Daha önce kullandıklarım Mapfre, Axa, Sompo.
Bekleme konusunda sadece Mapfre'de çok can sıkmayacak düzeyde bekleme durumu yaşadım. En hızlı onay veren Sompoydu. Axa da fena değildi.
Mapfre takriben 4 yıl
Axa 1 yıl
Sompo 1 yıl kullandım.

mapfre, acıbadem, axa ve uzun yıllar allianz kullandım. hiçbiri bekletmedi.
türkiye sigorta bekletiyor.

o kadar sistemden soğuncacak bir şey yok.

Axa kullanıyoruz, memnunuz. İnsanlar iyi tecrübelerini değil şikayetlerini yazmaya meyilli oluyorlar.

hemen hemen hepsi ile calistik, bekleme hic olmadi, sadece 1 kere sistemsel sorun olmustu ve onay icin beklemisti hastane ama siz islemlerinizi yapin biz hallederiz demislerdi.

tss de onemli olan gideceginiz hastanelerin kapsamda olup olmamasi

bildiğimiz kasap köfteden değil ama hamburger köftesini sevdiğimiz özel kasap var. turan güneş paralelinde sokakta. bir tık yağlı gibi ama lezzetli. kimyon ve tuz dışında ilave baharat kullanmıyorlar hamburger köftesinde. ama normal köftesi nasıldır bilmiyorum. hamburger köfte fiyatı kıyma fiyatıyla aynı en son 60 civarıydı kgsi. ozelkasap.com.tr

hiç yalan söylemedim bu amaçla, ama geç gittiğimde gerçek sebepleri şöyle olmuştu: eğitime katılmak, nüfus müdürlüğüne gitmek, kargo şubesine gitmek, devlet gezi yıl dönümlerinden tırstığı için taksim metronun kapatılmış olması. kullanmak isteyen bunları yalan olarak da kullanabilir tabii. geçen gün bi arkadaşım da "hastayım galiba" deyip test olmuş işe gelmemek için. bu şu sıralar çok sık kullanılıyor olabilir, o yüzden öncesi iyi oynanmamışsa yemezler.

Benim de işe geç giderken gerçek nedenlerim:

Bankaya gitmek
Arabanın altını sürttüğüm için kontrol amaçlı servise götürmek
Eczaneye uğramak
Eczaneden ilaç alıp eve anneme bırakıp öyle ofise geçmek

bu işin ustasıyım :)
ama yanlışlıkla 6 kere yirmi yaş dişi çektirince foyam ortaya çıktı ehehehe :)
-trafik var, kaza oldu, yolda köpeğe çarptım, onu veterinere bırakmak zorunda kaldım
-daireyi su bastı yalnız yaşıyorum usta bekliyorum alt kata su sızıyor
-galba ateşim var test sonucum 2 saate çıkacak nolur nolmaz diye bekliyorum
-üst kattan daireme su sızdı boya vs tamir lazım bunun için usta vs gelecek kapıyı açmak zorundayım
-çocuğun veli toplantısı var
-çocuğun okulundan çok acil çağırdılar
-alt kattaki kimsesiz teyzenin evinden çığlıklar geldi polisi ve çilingiri aradım
-benden başka kimsesi olmayan yaşlı amcam aradı kapı kilitli kalmış çilingir lazımmış adamcağız tek yapamaz vs
-yurt dışından nişanlımın ailesi sabaha karşı uçakla indi onları karşıya bırakıp dönüyorum yoldayım

Dişçiye gittim deme direkt iş görüşmesi olarak algılanıyor

Bizim isyerinde bir arkadaş her ay birini öldürüyordu. Sulalede adam kalmadı.

Ben bir defa uyuya kaldim demistim ama aslinda arkadasimla bulusmustum.

-Kargoya uğradım; gerçekten de tek yaşadığım için kargoları şubelerden alıyorum mecbur
-banka
-sağlık ocağına gittim
-pttye uğradım

biraz konumunuza durumunuza bağlı. eski şirkette açıklama yapıyordum ama tecrbübe kazandıkça duruma göre özel işim var diye çıkıyorum. kafa durumuna bağlı olaraktan bazen ne yapacağımı söylüyorum. tabi gerektiği zamanlarda. her zaman değil.

Anneyi, babayı veya başka birini hastaneye götürmek.

1-2 lira düşük bulursun en fazla. Artık fiyatları bu şekilde kabul etmek lazım.

hocam biraz ucuz olunca içinde bozuk/delik çıkıyor. zaten kırdığınız diğer 3 yumurtayıda mundar ediyor. aynı paraya geliyor.
tavsiyem yakındaki pazar veya organik marketten köy yumurtası deneyin beğenirseniz aynı yerden alın hep. gerçekten market yumurtasından farkediyor.

o fiyata bulacağın Les paul tipi gitar istediğin sesi vermez bence.(dolgun klavye ve 2 humbucker sesi yani) Epiphone bulamazsın tahminen, daha farklı ucuz gitarlara yönelmen lazım onların da ağacı yapım kalitesi manyetiği tat vermez büyük ihtimalle.

imza: Epiphone LP Plus Top Pro sahibi.

Strat bulursun (Squier vs.) ama farklı yapıdalar ses de değişecek işte.

sanırım o paraya belki sx gibi markaları bulabilirsiniz. onada lespaul görünümlü elektro gitar diyebiliriz.

eğer ucundan accuk lespaul elektro gitar almak isterseniz epiphone studio modelinden aşağıya inmemek lazım. sorsanız bu modelede bir çok kişi lespaul demezler. epi dediğimiz gitar %95'i çin malıdır.epilerin hatta gibsonların çok sahtesi oluyor dikkat edin.

bu arada strut demişken fender/squier meksika strut bakarsanız epi studionun fiyatından yüksektir büyük ihtimal.

Planör yakıt kullanmaz ki, soruyu biraz açar mısınız?

Eğitimden aklımda kaldığı kadarıyla yazayım, mesela Diesel motorlu DA42'ye Cessna 172 için kullanılan yakıtı koyamazsınız.

Sizin normal yakıt dediğiniz nedir?

(bkz: jet a-1)
(bkz: avgas)

normal dediğiniz jet motoru ise şöyle özet geçebilirim:

jet motoruna benzin koyarsanız eğer prosesteki sıkıştırma kısmı tam olarak gerçekleşmeyebilir, yakma prosesinde yanma işlemi gerçekleşmeyebilir ve havaya benzin katmış olursunuz

VEYA

yanma işlemi gerçekleşse dahi jet yakıtı kadar verimli bir yanma olmayacağı için türbinleri döndürmeye yeterli kuvvet açığa çıkmayacak, türbinleri vantilatör niyetine kullanacaksınızdır.

jet motoru: seyler.ekstat.com

benzinle çalışan motor: ik.imagekit.io

hangi uçak ?

ufak cessnalar vs zaten benzin ile uçar. hatta bazı hava alanlarında benzin olmadığı için bir sürü yol gidip dolduruyorlardı depoyu.

Bahsetiginiz ucaklar genel olarak zaten bildiğin otombil benziniyle çalışır. Tek motorlu pervaneli light sportlardan bahsediyorsun anladığım kadarıyla. Zaten bildigin benzinle çalışıyor. Bazilari da avgas kullanir o da otomobil benzinine yakin bir yapida benzin.

planörlerin mototrsuz olduğunu yazmışsınız zaten.

piston yani klasik tabirle pırpır uçaklar avgas denilen yakıtla çalışır avgas dediğimiz şey yüksek oktanlı 100LL yakıttır. içerisinde yüksek irtifada buharlaşmayı engelleyici katkıları flnda bulunur.
ancak malumunuz bildiğimiz kurşunsuz benzinde avgas yerine kullanılıyor. bunun için motorda bazı ufak bir kaç parça değişiyor/ekleniyor. hiç değiştirmeden kullananlarda var diye biliyorum. ancak avgas yerine kurşunsuz kullandığınızda düşük devirlerde motorunuzun durması olası.

superb

3008

talisman.

superb de olabilir ama çok kullanacaksanız dizel octavia.

sedan olmasına rağmen bagajı lift back bu iki modelin ve sınıfının en genişi.

octavia daha ufak ama d segmenti bana şehir içinde büyük geliyor. C iyidir.

o fiyata 2017-2018 dizek octavia bulabilirken superb olarak sanırım 2015 fln olur. benzin derseniz daha yenisini bulabilirsiniz.

O fiyata temiz qasgai varsa qasgai derim. Su an fiyatlri ne alemde bilmiyorum.

superb +1

hocam açıkçası kendi selesi sert ve küçük aynen senin gönderdiğin gibi. Çok rahatsız ediyordu. saten eskidi yırtıldı. küçük seleye karşı ön yargılıyım biraz.

sele işi herkeste aynı olmuyor maalesef. bana sert ve küçük seleler iyi geliyor. başkasına büyük ve jelli seleler. bir de mesafeniz az ama yine de pedli tayt kullanırsanız iyi olur.
www.bisikletforum.com

Evet,kenara koyup unutuyorum.

var. 50TL. hatta geçen avm'de bir şey alacaktım sadece nakit dediler, tüh nakit taşımam ki ben dedim elimde kartlıkla uzaklaşırken para aklıma geldi, döndüm aldım sonra.

Genellikle 80-90 lira koyuyorum. Pazara gidersem ya da kartla mağarada tanışmış satıcılar için kullanıyorum

hayır.

Hayır. Geçen hafta ofiste bir arkadaşa kargo geldi; 35 lira tutmuş. Koskoca ofisten toplamda 35 lira çıkmadı da güvenlikten borç istemek zorunda kaldı :)

Cüzdanımda harcamalarım için bulundurduğum nakit: 0-20 TL arası.
Cüzdanımda acil durumlar için bulundurduğum nakit: 200 TL

Geçen sene 100 TL'ydi. Hiç dokunmadım, dokunmam da. Bu sene yanına bir tane daha 100 TL ekledim. Kart geçmeyen yerlerde alışveriş yapmıyorum. Taksiye yılda 1-2 defa binerim en fazla. Minibüse yıllardır binmedim.

Bankamatik/Kredi kartçıyız biz kartçı hüloooğğğ

Genelde farklı bölmelere 4 50 sıkıştırıyorum, şehirler arası çok seyahat ettiğim zamanlarda 7 gramlık 22 ayar basit bir yüzük yaptırıyordum ilk bakışta ucuz bir alyans gibi görünen cüzdanı kaybedecek kadar zorda kalırsam onu bozduruyordum.

bende de var.

Kartlık kullanıyorum, nakit taşımıyorum hiçbir zaman.

300-400 tl civarı çekiyorum. 100 tl ye düşünce gidip tekrar çekiyorum. pazara fln gidiyorum genelde ve sadece pazarda harcıyorum. ne olur olmaz acil durum olur taksiye binmek gerekir diyede bu kadar tutuyorum. nerdeyse 3 hafta 1 ay civarı idare ediyor.

çok isterdim ama malesef hayır. hatta cüzdanımda kaç para olduğunu bilmiyorum genellikle ve beş kuruşsuz kaldığım da oluyor bu sebeple.

Taksi param olur her zaman.

maks. 20 tl olur. o da her zaman olmaz. zaten kartlık taşıyorum, genelde her şeyi kartla öderim.

Tum harcamalarimi kartla yapıyorum. Amacuzdanimda mutlaka 150 uzeri para bulundurmaya dikkat ederim. Ayrica arac ruhsat kabinda da 300-400 mutlaka olur. Benzin icin kullanirsam ertesi gün mutlaka nakit olarak geri koyarım

Her şeyi kredi kartı ile ödüyorum. Bahşiş vs gibi durumlar ya da kartı kullanamadığım anlar için cepte fix 150-200 tl tutarım her zaman. Ama ödeyebildiğim her şeyi dediğim gibi kartla öderim.

Hep bi 100 lira kesin olur. 200 lira nakit altında gezince kendimi güvende hissetmiyorum.

Nawar+1
Harcamalık nakit pek taşımıyorum, su, PTT gibi kapıda ödemek gereken şeyler için evde nakit para tutuyoruz. Ama cüzdanın kenar köşe ceplerinde şu an sanırım 250 lira var, birkaç kez acil durumda çok işime yaradığı oldu.

Ben hiç tasimiyorum ama her acil durumda "eve gidince bir 200 lira nakit para çekeyim de unutayım" diyorum, yalan oluyor tabii sonra. İhtiyaç oluyor sahiden, benim nakit para alerjim oldugu için koymayı da unutuyorum. Şimdi bu duyuruyu görünce yine hatirladim, yarın çekip cüzdanın bir gözüne koyayım bari.

Yakın zamana kadar 5 TL bile bulundurmaz, hep kredi kartı kullanırdım. Nadiren de olsa nakit ihtiyacı gerektiğinde sorun oluyordu. Şimdi hiç kullanmasam bile mutlaka en az 100 TL tutuyorum.

Eskiden 20 TL’den fazla taşımazdım. Şimdi en az 100 taşıyorum. 100 TL para bile değil artık.

Cüzdanımda 2500 euro varken cüzdanım çalındığından beri 1 tl bile taşımıyorum:(

hayır. çok fazla nakit kullanmıyorum zaten. cüzdanımda tek bir gözde nakit var. o da zaten acil durumlar için. bittikçe yeniliyorum

evet hatta onun adı "yok parası" yani aslında olmayan para.

O paranın varlığını unuturum. 200 tl bırakıyorum genelde. Nakitin var mı sorusuna yok diye cevap verecek kadar kenardaki bi para benim için.

Ben normalde nakit kullanmıyorum. Ama bu para dışında da nakitim olur bir miktar.

cüzdanımda en az 100 tl olacak şekilde para taşırım. pazara çıktığımda nakit kullanıyorum birinin acil bir ihtiyacı olabilir, eve usta gelebilir, ne bileyim bahşiş verilir falan bunlar hep nakit demek. o 100 liraya dokunmam, sadece o kaldığı zaman mutlaka para çekerim. bir de ayrı bir bölmede hakikatten varlığını unuttuğum bir 100 dolar var, soru sebebiyle hatırladım, şu an zengin hissediyorum tşkler :')

illa bi yüzlük olur kenarda. bir de her daim kenarda üç beş para bulundururum. kıyafetlerin altında, bisikletin çantasında, torpidoda falan. tedbir iyidir.

acil durumlar için olmasa da, sürekli 200 civarı nakit bulundurmaya çalışıyorum.
bazen bitiyor, gidip çekmem gerekiyor.
yani harcamam gerektiğinde anında çekip yerine koymayı unutabiliyorum ya da fırsatım olmayabiliyor.

Cüzdan bile bulundurmuyorum ben artık aracı sattığımdan beri :D

Telefondan para çekebiliyorum, NFC ile pos cihazlarına temassız ödeme yapabiliyorum. Karta ve nakite çok gerek olmuyor. Polis falan kimlik sorsa e devlet falan açarım diye kurdum kafamda ama kimlik taşımamak sıkıntı olabilir onu tam bilmiyorum hiç yaşamadım.

Fakat tüm bu pratikliklere rağmen cüzdan taşıdığımda içinde ortalama 50 liralik bir acil durum parası bulunduruyorum. Gerekli bence. Bazen kart geçmeyen veya geçse bile cihazın bozulduğu, elektrik veya internetin gittiği durumlar olabiliyor.

polo bi tık daha konforlu ama bence gerek yok

Almam arabası daha konforlu olur, japon arabası daha dayanıklı olur. Alman parçalar pahalı, japon parçalar ucuz olur. Ama her ikisi de sıfır olacağı için çok da irdeleme birbirine çok benzeyen iki rahat araba.

2021 model yaris beğenip polo beğenmemek değişikmiş ama zevkler tabi. ikisi de küçük arabalar okey ama yaris oyuncak gibi geliyor tasarımı bir tık, polo daha oturaklı sanki.

fiyat olarak hangisi avantajlıysa ona yönelin sadece tipine bakarak alacaksanız.

Bence de yaris in tipi daha sirin ama arabada almanlarin farki hissediliyor. Daha yuksek fiyatina ragmen ben poloyu tercih ederdim.

tok ses takıntın yoksa yaris bence

Yeni polonun bir kere bagaji daha büyük (hatta klasinda lider bile olabilir) ve arka koltuklari da fena değil oturma pozisyonu olarak.
Ama yaris toyota. Kalite olarak her türlü alman arabasindan daha iyi. Hele bir de hybrid olsa tadindan yenmez. Yeni olan bana göre oldukça güzel dizayn edilmiş.

Açıkçası bagaj falan cok lazım değilse yaris güzel.

otomatik vites dediniz ve Toyota kazandı.

güncel durumu bilmiyorum ama son yıllarda vw otomatik viteslerde (DSG) çok sıkıntı yaşattı insanlara.

Avrupa'da Yılın Otomobili Toyota Yaris oldu: www.ntv.com.tr

tok kapı sesi takıntınız yok ise, toyota dertsiz sıkıntısız bir araçtır. Özellikle arabadan anlamam diyorsanız bence cevabınız Yaris olmalı.

Bir Toyota modeli için bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama yeni Yaris cidden çok güzel olmuş.

Ben de önümüzdeki sene hybrid'ini almayı düşünüyorum.

Polo'nun ön tasarımı üretim aşamasında hesap hatası yapmışlar gibi geliyor. Sanki yanlışlıkla kaput birkaç santim daha aşağı iniyor gibi.

Bir de, ülkeye göre değişir ama Yaris'te standart olarak gelen şeyler için Polo'da ekstra ücret ödemek gerekiyor.

polo daha konforlu kesinlikle ama toyota donanım olarak vw grubunu aynı fiyat çerçevesinde geride bırakır.

birde benzinli otomatikte dsg ye göre toyota daha sorunsuz olabilir. dsg de sonuçta düzgün kullanırsanız sıkıntı olmaz. çevremde sorunsuz 3 dsg li araç var.

iç hacim olarak polo sınıfının en ufaklarından. gerek bagajı gerek diz mesafesi fln.

en önemlisi 2. elde polo açık ara ağır basar.

bi öneri polo yerine daha donaımlı ve daha ucuz vw yapımı fabia veya ibizada düşünebilirsiniz.

edit: polo, fabia, golf, octavia kullandım, hala octavia ve fabia var. yaris ve auris test sürüşü yaptım.

Polo yu bilmiyorum ama yaris cok geniş bir araç. Ben toyotayi tercih ederdim

Bu arada otomatik yeni gördüm o zaman bir +1 daha toyota.
Yalniz polo 351 litre bagaja sahip toyota 286lt.
Sinifin lideri 355 ile ibiza sonra toyota. Yaris baya baya düşük bagaj konusunda.
Gene cm olarak bakarsak polo yaristen uzun ve geniş.
Ama yaris bu kasada her türlü polodan güzel gözüküyor.

2 tane sıfır araç. sorun vs olmaz. toyota daha uzun seneler sorun yapmaz.

herkes konfor demiş ama toyota'nın son araçları yani 2021 modellerinde konfor konusuna bi el atmışlar. daha iyi. ben polodan nefret ediyorum. yaris alırdım heralde.

bir de polo 95 beygir, yaris 125 beygir

yaris çok küçük geliyor bana, bagajı neredeyse %25 daha ufak. içi de poloya göre daha demode görünüyor. genel olarak polo daha kaliteli geliyor malzeme olarak da. ikinci el olarak da polo satması alması çok daha kolay bir araç. o yüzden ben her halükarda polo alırdım bu karşılaştırmada. beygir olarak da yaris daha iyi gibi görünüyor ama cvt şanzıman zaten daha yüksek beygir gücünü yediği için performansa yansımıyor bu bg'nin yüksek olması, civic'de de mesela 182 beygirlik bir civic cvt yüzünden 150 beygirlik leon ile birebir benzer performans verebiliyor ancak.

yaris herkesin çok tatlı dediği ama kimsenin almak istemediği bir araç benim çevremde. incelemelere bakılırsa da en çok içine ses almasından şikayet edilmiş www.whatcar.com

yaris yılın otomobili seçildi bu segmentte. Bence net.
Bu arada yeni kasası epey havalı duruyor.
Performansı da iyi duruyor izlediğmi videolarda.

Bu arada boyutuna takılmayın, yarislerin iç hacmi oldukça ferah. Arkada şaft tüneli vb olmadığı için cayır cayır.

Boyut olarak polo daha uzun olabilir ama toyota mühendisleri öyle ince çalışmışlarki aracın içi oldukça geniş hissettiriyor.

Bagaj b sınıfında hep sorun. Ama zaten ne taşıyorsun ki?

Yaris veya dolu paket Corsa da düşünebilirsiniz.

Yaris vs Polo da , Yaris rulez

tamamen subjektif bir yorum. polo. sebebi daha sağlam. benim için en önemli kıstas.

Yaris iyidir, ben de senin gibi Polo sevmiyorum alacak olsam Yaris alırdım.

Eşimin kardeşinde var eski kasa Yaris var, hiç öyle dışarıdan gözüktüğü gibi değil. Arkada otururken bile diz mesafesi, baş-tavan aralığı tatmin edici düzeyde (184 boyum). Kullanırken de keyifli. Şehir içi dönüşler falan çok güzel, manevra kabiliyeti yüksek. Hybrit alırsan yakıt tüketimi de bayağı düşüyor şehir içi, cüzdan olarak da epey rahat edersin.

Kesinlikle yaris.

yaris +1

yaris daha güncel bir model. polo makyajlanacak.

çok teşekkür ederim cevaplar için. ekstra soru ekleyeyim, citroen c3 mü yaris mi :)

Fransız arabaları ile Toyota çok farklı alanlarda, Fransız arabalarında özellik çoktur ama çok arıza yapar, en azından riski çoktur. Öte yandan Toyota'da böyle bir durum olasılığı çok daha düşüktür, üzmez.

Yine Yaris ahahah.

Hafta ortası Fiat, Opel, Citroen gezdik ben de ailenin testçisi olarak ilk arka koltuğa oturdum ve Citroen C4'te bile kafam tavanı sıyırıyordu, C3'e hiç bakmadık o yüzden.

Ben de yine Yaris diyorum. Tercih edeceğim tek Citroen C1 olurdu muhtemelen. C1'i de Toyota ve PSA beraber üretti :)

Yıllar evvel aldığımı kontrol ettim siparişlerimde geri giderek silinmiş o ürün. Bir markası yok renkli metal kasalı olanlardan almıştım (Ürün ismi metal kasalı renkli usb vantilatör:) 2 tane ikisi de çalışıyor yıllardır ayağı fena değil bir rafa asmaya da müsait düz zeminde de durmaya müsait.

Fakat usb fan'lar 5 volt ile çalışacağından pek bir performans beklemeyin üflüyor öylesine çok bir serinlik yarattığını söylenemez, beklentiye göre üzebilir de. Onun yerine tam boylardan daha mini elektrikli bir model arayışına da geçmeniz faydalı olabilir.

metal everest var 4 yıldır fln sağlam çalışıyor.

adiosta puanlarınız silinmiyor ve puanlarınızı duruma göre belirli bir katsayı ile çarpıp uçak bileti alıyorsunuz.
puanlar eskisi gibi toplayamadığınızdan pek bir anlamı yok artık. adios premiumu iptal edip eko karta geçtim ben açıkçası.

çok basit bi uçla oluyor onlar ya. bisikletçilerde oluyordu eskiden. top için bisiklet için falan ayrı uçları oluyor pompaların.

hocam hortum gibi bi uç olması lazım, eğer yoksa sibobu söküp hava basıp sibop hızlıca kapanabilir

@sipsiyah ikinci dediğini denedim hocam da şişince dolar dolmaz hava hemen iniyor ya kapatmama fırsat vermiyor. o hortum aparatına bakayım madem biraz

@konetsu teşekkürler hocam, tamamen yeni kavramlar oldu benim için schrader, presta ve dunlop. evet benimki dunlop'muş. bisiklet ciddi eski olduğu için şimdilik ayağımı yerden kessin diyerek iç lastikle filan çok uğraşmayayım diye düşünüyordum. o adaptör için dunlop'u da çevirebiliyor diye yazmışlar satış sitelerinde, bir deneyeyim madem. teşekkür ederim.

hocam araba tekerini şişiren standart bunu şişirmesi lazım. ince sibop bu. bisiklet için olanlar daha kalın oluyordu ve araba pompasına aparat takıyorduk. tabi 20 yıl önceden aklımda kalan bilgi böyle. top ucu ise ince uç oluyor. o farklı.

@morcivert, hocam benzincide baya cebelleştim ama başaramadım ya, önce sibop takılıyken denedim hiç içine hava girmedi, sonra sibopu ve civatayı çıkardım öyle lastiği açık bıraktım, bu sefer tabii ki hemen şişti ama pompayı çekince iniyor tabi. bir de schader adaptörüyle deneyeyim.

@konetsu, 5'i 1 dolara çok iyiymiş ya adaptörlerin, ben tanesini yaklaşık 7 liraya filan bulabiliyorum yaşadığım yerde allegro.pl evet çift başlı pompalar da varmış, pompam yok aslında onlara da bir bakayım

Etrafina pamuk ip sarip basardik cocukken.

İnce sibopu şişirenin sisirmesi lazım kilitli ise pompa

Hayırlı olsun. Eşinize çok daha hassas davranmanız gerekecek ilk haftalar.

Süper Hayırlı olsun :) inşallah sağlıkla geçer tüm süreç.
İlk etapta sütü gelmeyebilir, yılmadan emzirsin geliyor süt.
Hemşirelerden destek istemekten çekinmeyin, ben nasıl tutacağımı, memeyi nasıl vereceğimi onlardan öğrendim.
Tabii doktora danışarak ilk günlerde süt yeterli değilse mama vermekten kaçınmayın, sarılık olmasın. Biz üç aya yakın sarılıkla uğraştık maalesef, gerçekten çok yıpratıcı.
Gece 1.5 saatte bir bebeği uyandırıp besleyin, ilk günler çok zor uyanıyorlar, biz hep altını açarak uyandırdık.
Aklıma ilk bunlar geldi.

cok tebrik ederim saglikla gelsin bebisiniz :) hic kendisini kasmasin hic telaslanmasin zaten her sey yolunda giderse bebis doguma girdikten 5 dakika sonra kollarinda olacak :) bir de benim esim inanilmaz bir deneyimdi iyi ki girmisim doguma demisti ki oncesinde ben istiyorum diye gireyim bari filan demisti ozellikle girmek isteme gibi bir durumu yoktu. siz de tereddutteyseniz girin bence doguma, bebegin ilk saniyelerini babasinin da paylasmasi ozel bir duygu bence. her zaman yasanabilecek seyler degil :)

Imkan varsa doguma girin, mucizeye taniklik etmek gibi bir sey.

Turkiye'de cok hassaslar mi bilmiyorum ama bebegin dogunca anneyle temasi cok onemliymis. Gobegi kesip, hafif bi temizlik vs'den sonra anneye versinler mumkunse.

Simdiden gozunuz aydin :)

sezaryan dedik epiduralsız normal doğum yaptı hanım. üzerinden 2.5 sene geçti, şimdi evde terör estiriyor bıcırık. rahat olun geçip gidiyor zaman, kendinizi tek bir şeye şartlamayın. olumsuz yada şüphelendiğiniz bir şey olursa hemşirelerden yardım alın, yardım etmezse başka hemşireye gidin sorun. aklınıza takılan kuşku duyduğunuz her şeyi sorun çekinmeyin.
mecbur kalırsanız mama vermeniz gerekiyor ama süt vermek için insan üstü bir çaba sarfedin. bizimki çekmeyi tutmayı bilemedi önce silikon bi meme ucu ile sonra şırıngayla beslemek durumunda fln kaldık. sütü hastanedeki makine ile sağdık. eğer içmeyi bilmezse ilk süt çok faydalıymış gerekirse makine ile sağıp bi şekilde verin bebeye.
her fırsatta dinlenin uyuyun.
büyüklerin tavsiyeleri bazen hurafe gelebilir. önemseyin. dinleyin onları. yardım istemekten çekinmeyin onlardan.
doğuma girin mutlaka eşinizin yanında olun.
doğum öncesi sırt, bel masajı baya bir rahatlatıyor eşinizi. ama bi bakıyorsunuz doğum başlamış aslında. :)

Verebileceğim bir tavsiye yok malesef, tebrik etmeye geldim :) Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin, hayırlı bir evlat olsun inşallah.

Epidural sonrası kendine geldiğinde kahve içilmesini öneriyorlar, baş ağrısı için. Şimdiden geçmiş olsun, sağlıkla kavuşun bebeğinize.

Yanınızda kimler olacak? Eşinizle aranızda bir parola belirleyin, onu söylediğinde odadakileri dışarı çıkarın. Bunalabilir, gazını çıkaramıyor olabilir, kendisi bi gidin diyemez belki.

Bebek ilk başta ememeyebilir, hemşirelerden yardım almaktan çekinmeyin. Memeyi tutturmayı orada iyice öğrenin eğer böyle bir zorluk varsa.

Hayırlı olsun, sağlıkla gelsin kuzunuz. Eşinizin de kolayca atlatması için dua edeceğim.

Çocugun egitimi için simdiden kollari siva gerekirse bobregini sat. Simdiden cocugun 20'li yaslarini dusun, gelecegini hiç etme.

Baska tavsiyem yok.

tebrikler hayırlı olsun. yukarıdakilere ek olarak herkes bakımla ilgili ayrı bir şey söyleyecek, müdahale edecek. bir gün büyüklerle bilimin sözleri çelişirse bilimi seçin :) bir de annenin bol bol her fırsatta dinlenmesi gerekiyor. lütfen özellikle ilk günler o uyuyacaksa yanındaki kişilerin telefonları sessizde olsun. kimse arayıp da uykusuna engel olmasın.

Hayırlı olsun, sağlıklı büyüsün. Tebrik ederim. Tavsiyem yok :)

iki kitap önerebilirim.
1-Bebeğinize fransız kalın
2-mahallenin en mutlu bebeği

sağlıkla, mutlulukla.

hayırlı olsun, analı babalı mutlulukla sıhhatle büyüsün yavrucuk.

benim çevremden gördüğüm kadarıyla tek tavsiyem şu olur, imkanınız varsa bir yeni doğan hemşiresinden en azından ilk hafta sürekli destek alın. etrafta aile çemberinden olmayan bir bilen olması işleri çok değiştiriyor.

hayırlı olsun. sakin olun ve keyfini çıkarın. bir de bol bol video çekin bence anı olarak kalsın

Geçen ay 18 mayısta başımdan geçen olay :) Dün gibi hatırlıyorum 1,5 ay geride kalmış bile. Çok tebrik ederim sağlıkla gelsin inşallah. Yanınızda mümkünse tecrübeli bir büyük bulunsun, bulunsa bile bazı taktikleri onlar değil o yanınızdayken siz yapın. Yoksa siz tek kalınca nasıldı diye afallayabiliyorsunuz :)

gözünüz aydın, tebrik ederim :)
umarım rahat geçer.

ödemen lazım. apartmanlarda zemin katta oturan da asansör bakımı için para öder mesela.

Evet ödemen lazim

uydu parası nedir? bir uydu sistemi var aylık bakımı fln. mı gerekiyor? ne kadar elektrik harcıyorki bu uydu sistemi ufak bir kutu sonuçta

asansör ise bi şekilde ödenir. daha fazla elektirk harcar, bakımı vardır, temizliği vardır. vs.. aslında asansör için ilave para alınmaz, sallıyorum aidat 100 tl ise 25 de asansör olur toplam 125 tl aidat içinde asansörle beraber alınır. açıkçası bugüne kadar ne asansör ne uydu diye ilave para vermedim.

uydu bir kere yapılan bir yatırım olmalı. düzenli ödeme gerekmez normalde. sorgulayın ne olduğunu kime ödediklerini faturası olup olmadığını vs.

öyle bir şey yok. zamanında karar alıp uydu taktırmıslar anladığım kadarıyla. sizi bağlayan bir şey yok. önceki kiracı ya da ev sahibi vermiştir. para vermeyin sakın.

Cevaplar için çok teşekkürler. Zaten belli bir uydu sistemi varmış da yenisi alınacakmış. Yenisini almak için bir seferlik istiyor.

işte o zaman ev sahibi öder. ev sahibiyseniz ödeyin, değilseniz ev sahibi ödesin.

vadeli altın hesabı için ne yazık ki az. ben uzun vadeli yatırımlarımı gümüş olarak değerlendiriyorum. araştırabilirsiniz isterseniz gümüşü de. pandemi döneminde ve öncesinde fed ve diğer merkez bankalarının karşılıksız bastığı paraların acı reçeteleri olacak enflasyon gibi. bu da emtialara fırsat veriyor. yatırım tavsiyesi verebilecek lisansım olmadığı için daha fazla yorum yapamıyorum.

tl hariç herhangibir şey olabilir. ben olsam 2 ye böler yarısını altın yarısını $ yaparım ytd.

normal. bu arada izmir’de kış lastiği pek gerekli de değil, çevre ilçe ve illere gitmiyorsanız.

Fiyat normal, ben de o kadara degistirdim ay basinda.

90 Eur almanya da. Kıymetini bilin canım vatanımin :))

Ankara’da 80 verdim bugün.

bence gereksiz pahalı, 80 tl verdim ben de.

Ben eskiden 50 veriyordum 100 mu olmuş ya. Geçen sene ne verdiğimi hatırlamıyorum derken şimdi hatırladım. Otel artı değiştirme 100 verdim ben. Demek ki baya ucuzmuş ya benimki.

ankarada 70 tl bir çok yerde.

kışlıklar içim çıkma jant alıp krikoyla tek tek kendi değiştiren bi arkadaşım var. eskiden lastikçinin biriyle kavga etmiş fiyat yüzünden, çareyi bunda bulmuş.

İstanbul'da 100 lira ortalama, crossover araçlara "bunlar 150 tl" diyen çakal esnaflar da var.

Lan bunda da 4 teker 20 bijon var, küçücük otomobillerde de! Sanki kamyon lastiği.

valla simens aldık. 1 ay önce. bosch profilo simens üçlüsünü araştırdık. ancak bir sürü modeli var. 3 lü set 5200 e fln geldi. ama fiyatlar artmıştır.

2002 polo o fiyata satılır mı bilmiyorum. 2007-2008 model araçlar var o fiyatlarda. yinede hayırlsıı olsun.

180k TL'yi Sandero'ya vermezdim ben. Ha yine de iyi bir tercih değil de diyemem piyasa sürekli yükselişte.

Şahsen Sandero yerine Kia Rio veya Hyundai i20 tercih ederim. Bagaj hacmi hariç bu ikisinin teknik verileri Sandero'dan daha iyi.

Edit: 0 km şart değilse 2 yaşında Elantra alırım.

180K ve sandero aynı cümle içinde hiç gitmiyor. taksi veya şirket aracı yapmayacaksan sandero almanın manası yok. 180k gibi rakamlara 5 yaşın altında çok iyi araçlar alabilirsin. 180k verip sandero alsam gece uyuyamam.

Ben olsam 0 sandero alırım. 2. el risk. motor ne durumda bilemezsin. Birde dizel sandero çok az yakıyor.

Kendi aracımla kaza yaptım, sigorta şirketi, ikame araç olarak Dacia verdi. İnan bana şoförlüğe lanet ettim. Ben olsam sıfır egea alırdım.

Iyi baktır ve ikinci el al. Empati yaptım canım sıkıldı.

0 otomatik Hyundai i20 bakabilirsiniz

dacia sanderonun segmentini bilmiyorum ama i20 yerine skoda fabia öneririm. 2017 benzin otomatik vuruk kırık yok 24k km de, 154k ya aldık şubatta. pazarlık yanınız iyiysen ucuza da bulunabilir. konforu iyidir polo ayarındadır. donanımı daha iyidir.

@komando kani var bende

dizel sandero yok artık. 1.0 benzinli var.

değil. 1-2 saniyelik bi şey zaten.

ben hiç rahatsız olmadım.

Biraz yapana göre değişiyor da olabilir, ama sanırım sağlıklı sonuç alınabilmesi için epey derinden alınması gerekiyor.

Test yaptırmanız gerekirse yaptırırsınız bu kadar basit. Bir anlık hoşnutsuzluk olduğu kesin. O şikayet eden insanlar da gerekirse tekrar test olurlar, merak etmeyin.

Sizin bundan dolayı test olmayı reddetmeniz asıl fazla can tatlılığı olur.

Yapan kişiye göre değişiyor. İki kere yaptırdım. İlki gözlerimi bile gıcıklandırmıstı. İkincisi o kadar rahasiz etmedi.

Ama hepi topu üç beş saniyelik bir olay. Yaptırmanız gerekiyorsa yaptırırsınız. Korkmayın.

Yapana ve size bağlı. Benim gibi burun kemiginiz eğri ise ızdırap verici olabiliyor.

bu sabah yaptırdım ilk defa. çok kasmaya gerek yok. ağıza sokuyor çubuğu. öğürebilirsiniz biraz. sonra burna sokuyor ilerliyor içeride. refleks olarak gözler sulanıyor tabii. 5 sn falan sürüyor totalde. çok da şey yapmamak lazım

Ben de burnuma bir şey sokulması fikrinden çok rahatsız oluyordum ama hiç rahatsızlık vermedi, hatta o kadar vermedi ki acaba sürüntüyü alan kişi bu işi doğru yapmadı mı diye bir şüphem var.

dört kere yaptırdım, bir kere çok rahatsız oldum. diğerleri sorunsuz geçti. o kadar kafaya takmaya gerek yok.

Bir defa yaptırdım, boğazımdan sürüntü alırken o kadar rahatsız oldum ki, burnumdan sürüntü alırken doğru düzgün hissetmedim bile...

ilk yaptığımda çok sorun yoktu ama 2. de saolsun arkadaş çubuğun hepsini soktu burnuma bi güzelde içerde çevirdide çevirdi.

o ağırlıkla pek bir şey olacağını sanmam. ama illa da içim rahat etsin diyorsan, altına düz tahtamsı bir şey koyarak baskı yüzeyini arttırabilirsin.

bir şey olmaz fakat uzun süre duraksa parkede iz yapar. profesyonel ürün olduğu için, ayaklarına lastik takoz koyulabilir belki. alacağınız yere sorarsınız. yoksa bauhaus'tan falan siz alırsınız ayakların altlarına yerleştirirsiniz.

fakat ben olsam bu ürünü parke olan yere koymazdım. bir şekilde arıza yapar, su akıtır, şarap şişesi düşer kırılır vb. parkelere hasar gelir.

200 kg desek 4 ayaklı 1 dolapta ayak başı 50 kg noktasal yük demek.

internette taşıma gücü olarak baktım bir şey bulamadım. önlem olarak tüm ayaklar altına aynı boyutta dengeyi bozmayan bir geometride birer tahta parçası koyabilirsiniz. yükü noktasal değil yayılı yük olarak parke üzerine yayacaktır. bir zarar görme ihtimali varsa bunu minimize edecektir.

Morcivert+1

bakkal hesabı düz mantık yürütüyorum; 125 kiloyum, sandalyede oturduğumda, evde yürüdüğümde ya da ayakta sabit durduğumda parkelere zarar vermiyorum.

Keza evde bahsettiğin dolaba benzer ölçülerde tıka basa dolu bir kitaplığım var, tam kilosunu bilmiyorum ama 2 kişi yerinden kıpırdatamıyoruz, mesela bu da parkeye zarar vermiyor kesinlikle.

Bence hiç bir şey olmaz.

Bulabilirsen eski tır lastiği bul. 4'e kestir ayaklar üzerine koy. Sanayide bulunur.

mdf kestir, dolabı mdfnin üstüne koy. yük dağılacağından zarar görme ihtimali epey düşer

En görünmeyeni, bauhaus'un aslinda camasir makinelerin altina koymak icin sattigi plastik sey oldu.

Takozdur, mdfdir, bunlar ciddi ciddi cirkin durur diye düsünüyorum.

bence mdf, takoz falan değil de, bir mutfakçıya ya da bir mobilyacıya belki mutfağınıza ya da dolabın koyulacağı yere uygun bir platform gibi bir şey yaptırabilirsiniz.

ya da olmazsa bir platform yapılır, ön tarafına da uygun bir süpürgelik, tezgah altı baza profili ya da çıta tarzı bir şey takılır, bütünlük olur.
yani bence de sizin yapmanızla olmaz, çirkin durur.
oranın ölçüsüne göre bir şey yapılması, sağıyla soluyla aynı ya da oraya uygun bir renkte veya malzemede olması lazım.

(bkz: geleneksel yapı teknikleri)

www.idefix.com

yapılabilir tabi ama nasıl olur orası kısmet.
tek katlı ev için temel kazmaya ihtiyaç olacağını düşünmüyorum. basit bir tabliye betonu yetecektir. bunun için demir donatılarının hazırlanması peşine de beton dökülmesi gerekecek. Zeminden çok ısı kaybı olacağından uygun bir tedbir alınması iyi olur.o tabliyenin dışına isebir kanal açıp içerisine drenaj için delikli özel hortum ve mıcır doldurmak evin duvarlardan su almasını engelleyecektir.
sonra kolonları isterseniz mtal ile de dönebilirsiniz, duvarlar için de
www.asyatoprak.com
gibi bir tuğla kullanırsanız rahat edersiniz.
bence tabliye betonundan sonra aceleniz de yoksa yapılır. ama birazdan inşaatla benden daha çok uğraşmış kişiler gelecektir, daha doğru cevaplar vereceklerdir

hepimizin hayali. siz bu hayali gerçekleştirmeye yakınsınız. tebrik ederim.
FAKAT;
drenaj nedir?
hatıl nedir?
Subasman nedir?
derz nedir?
taş çeşitleri nelerdir?
Radye temel nedir?
Vernaküler (yerel) mimari nedir? Neden önemlidir?
...vs. onlarca soru...
bu soruların cevaplarını ve çözümlerini bilmiyorsanız başlamayın derim.
En azından yerel bir ustadan yardım alın.

yığma bir yapı olacak. aslında yeni 2018 deprem yönetmeliğinde güvenli bir yığma yapı için gerekli koşullar yazılmış, duvar kalınlığı, lentolar, hatıllar, kaç metre aralıkta hatıl yapmanız gerektiği vs.... buna uyarsanız yapınız güvenli bir şeklde taşır. öyle öldüren koşullarda yok.
takıldığınız konular olursa bende yorumlamaya çalışırım, internette ilgili konuyu arattığınızda yorumları bulabilirsiniz.
temel içinde yine minimum donatı oranı ve kalınlıkları ile ilgili koşullarda mevcut.
2018 deprem yönetmeliği dediğinizde karşınıza çıkacaktır. sayfa 243 te yığma kısmı başlar.

tabi belirli kavramları bilmek işini bilen bir usta yada mühendisle çalışmak en doğrusu. okuyarakta çok rahat bu kavramları öğrenebilirsiniz.

@veritas, sipariş verdim. Sağolun.

@kisa, dedemin yaptığı evin temeline bakmıştım, 30cm taş var, onun üstüne yapmış evi. 80 yılı geçti sanırım, hala duruyor ev. Yine de bu konu en az bildiğim şey, bakmam lazım, teşekkürler hocam.

@ankara06 bahsettiğiniz şeyleri biliyorum, içim rahatladı biraz :D Zaten babam da dedem de kendi evlerini kendileri yaptılar, yani konsepte aşinayım ama ben yapmadım hiç. Bir de onlar gibi düz kerpiç/beton yapıp geçmek istemiyorum, taş da çok bildiğimiz bir şey değil.

@morcivert, arsa deprem bölgesinde, bundan bahsettiğiniz çok iyi oldu. Teşekkürler.

@paco de lucia, neden hocam? Benim bildiğim binlerce yıldır insanlar kendi evlerini kendileri yapıyorlar, ne değişti?

taş ev için bir şey diyeceğim, cunda tarafında bir kaç taş evde kaldım :D bildiğiniz kesme taşlarla yapılmış. berbat bir yalıtım oluyor. yazın sıcak kışın soğuk. böyle bir şey düşünmeyin. uzun süre kalacaksanız, masraf olarak da göze alırsanız yalıtımlı tuğlalara bakın derim. 1 seferde kurtulursunuz ama yılda 1 ay kalacaksanız çok da masraf etmeye gerek yok.

yapamazsın demezsin diyenlere kulak asma, daha önce bu işleri yapmış kişiler ile görüşmen sana daha sağlıklı bilgiler verecektir.

burada alacağın bilgi büyük olasılıkla teorik bilginin ötesine geçmeyecektir.

Umarım aradığın cevapları bulursun.

@plutongezegendegilmi - o zaman "alker" ilginizi çekecektir diye düşünüyorum.
www.kerpic.org
www.imo.org.tr

youtube üzerinden m2'si 2000-2500 TL arası değişen fiyatlarla anahtar teslim ev yapan yerler mevcut. bana sorarsan hiç kendin yapma işine kalkışma derim yapamazsın değil yaparsın ama çok eziyet ve zahmet çekersin. değer mi dersen net şekile değmez derim.

Biraz arastirma yaptiktan sonra yapabilirsin bence. Soylenildigi gibi dikkat edilmesi gereken onemli unsurlar var, planlama surecinde bunlari hesaba katarsan yapilmayacak is degil bence. Alternatif olarak konteyner ev, earthship gibi alternatif insa tekniklerine de bakabilirsin.

Betonarme olsa yap diyeceğim ben de, ama taş ustalığı farklı bir konu, bir de deprem bölgesinde demişsin.

Dersen ki taş ustası tutarım yevmiye ile, başında durur 2 de amele tutarım yaptırırım, o olabilir. Hani taşı ördürür bitirir, sonraki tesisatları ve çatısını vs kendin yaparsın, içini ince işçiliğini vs.

Eğer betonarme yapmaya karar verirsen temelden çatıya her türlü ip ucunu tek tek yazarım.

yardır kendi yaptığın iş her daim en güzeli.yapamazsan biz yardım ederiz. adam tek katlı ev yapaacam demiş radye diye cevap vermişler.
doğalgazı da yapamazsın kaçağı kaynağı zor ben de yapamam.
sen patlat gelsin söz ben de uzaktan edebildiğim kadar edeceğim. korkma yeise kapılma jhasbdjhasdhsa yapılır yapılır.

@turbo sadık;

iyi demişsin de hocam, tekniğe uygun yapılmazsa duvarlar yıkılmasın üstümüze? Tek kat da olsa deprem bölgesinde dikkatli olmak lazım değil mi?

Hangi şehir ya, yapalım el birliğiyle

@john tek katli tas binaya bir sey olmaz. tek katli binanin yuku ne ki. kutu gibi bir sey 400 m² zemini iyi olacak olmazsa duvarini catlatirsin tabana temele bile gerek yok dok 25 cm c35 at oraya cift kat cesan yabusdur. tas duvarlar zaten kalin oluyor r 52.5 cimento ya da bulamazsan 42.5 cimento kullan 12 tonluk ekskavatorle sokemezsin o duvari ki ben sokemedim :) tas yuvari kucumsemeyin. kirklareli vize devlet hastanesini 2018/2019 sezonunda biz yaptik 16 metre yuksekligi olan tasduvar istinati var isteyen gidip yerinde bakabilir. ufak binaya bir sey olmaz. ya yigma tugla ile 2.5 katli bina yapiyoruz ve bu kurallar dahilinde oluyor. tasduvara bir sey olur mu allasen. cok cok cok darlanirsin uste hatil donersin. ki hic gerek bile yok ufacik yapi. ben yapsat hic yapmadim hep buyuk projelerdi. bizde demirler 20.25.32 fi. sokak aralarinda yapsata denk geliyor 14/16 lik demirleri koymuslar adamlar kolon dikiyor bizde 14 luk ciroz var. adam 5 katli binaya 16 lik atiyor. tek katli yuku olmayana da bir sey lazim olacagini sanmam. zaten sistem degisti duvarlar eskisi gibi.
eskiden ne yapardin atiyorum elevasyon 2.80 i asinca duvar ustune hatil donerdik hatili da kolona saplardik son 2 yilda bu kaldirildi kiris etkisi yapuyor diye. yumusak kat sert kat etkisi hesabi. nabiyoruz duvarli kirise bile degdirmiyoruz artik arada bosluk olacak. 3 gazbetonda bir L seklinde lama var onu kullaniyoruz. velhasil tek katli bi tasduvari siz kolay kolay yikamazsin. hatta bana inanmiyordaniz bi duvari orun guzelce de orun kamyonun kasasi ile ya da ufak ekskavatorun kovasi ile olur jcb ile olur fark etmez deneyin. sonra da buraya gelip aga sen hakliymissin yazabilirsiniz. :)

Üzerinden 1,5 yıl zaman geçmiş, bi update geçeyim. Ev yapıldı, ama istediğimle uzaktan yakından alakası yok. Allah imar kanununu çıkartanın da uygulayanın da binbir belasını versin.

Belediye diyor ki illa ki beton yapacaksın, taş ev yasak, çünkü deprem riski var. Aynı bölgede dedemin babasının 130 sene önce yaptığı taş evin bir sürü depreme rağmen sapasağlam duruyor olması hariç bi sıkıntı yok.

Yine diyorlar ki sel riski var, yerden 1,5 metre yüksekte olması lazım evin. Benim arazi dağın en tepesinde, 50 km çevrede daha yüksek bi nokta yok. Su buraya nasıl gelecek diyorum, belli olmaz diyo. Bana gelecek kadar sel olursa sizi 1,5 metre değil ancak Nuh peygamber kurtarır diyorum, gülüyo memur.

Belediyedeki memurları yemeğe falan götürüp kafaladım, adam tamam ben göz yumarım da bakanlıktan gelirlerse başın derde girer diyo. Rüşvetle bile iş yapamıyoruz, ne hale gelmiş güzelim ülke ya.

Öte yandan merak edenler için, 200 m^2 (şu mimar instagram hesaplarında falan gördüğmüz) jenerik müstalik ev, kaba inşaat 700, içiyle ve kağıt kürek işleriyle beraber 1,3 milyon gibi bi rakama çıkıyor. 200 kağıt da evrak işinden var.

Müteahhitler dengesiz, adama ben oturcam evde diyorum, illa apartman yapalım, 2 daireyi satarsın şu kadar para eder diye ikna etmeye çalışıyor beni. Buraya hiç apartman olur mu diyorum, niye olmasın diyor. Dağın başına, ormanın içine bile apartman dikme sevdası var adamlarda. Bu arada 80 m^2 taş ev yapamıyoruz ama 5 katlı apartman dikmek istesek serbestmiş, imar kanunu böyle bişey.

İnşaat işçilerinin de durumu çok kötüymüş. Bi hafta falan beraber çalıştım adamlarla inşaatta. Beton kalıbının kelepçesi eskimiş, adam diyor ki ya benim bunlar yüzünden 15 tane arkadaşım öldü. Müteahhiti arayıp "değiştirelim şunları" diyorum, bana tamam diyip sonra işçiyi azarlıyor, adam da gelip bana "boşver abi" diyor. Kanun bunlarla ilgilenmiyor ama.

İnşaat sektörü aşmış. Başka şehirden gelen müteahhit, ertesi gün dağın başına mikser mikser beton yığabiliyor. Adamı nerden buldun, yolu nasıl tarif ettin, ne kadar beton gerekeceğini nasıl hesapladın bilmiyorum. Çat çat yürüyo işler. Koca evi 1 ayda inşa edip geçtiler. Apartman olsa ne kadar sürerdi diyorum, çok farketmezdi diyo.

Güzel ve otantik bir ev istiyorsanız imarlı yerden arazi almayın. Gidin imarsız yerden büyük bi arazi alın, içine de kafanıza göre yapın. Elektrik su vs. off-grid çözülüyor, teknoloji ilerlemiş baya. Devletin getirdiği boruyla 2 litre su, karşılığında nasıl bir evde yaşamanız gerektiğini dikte ettirecek cüreti buluyor kendinde. Akıl alır gibi değil.

Ama ben taşları aldım, denetim geçsin, bahçeye bi kulübe inşa edicem en azından. Sonra onu yıkmaya gelirlerse akşam haberlerine çıkarım artık, pompalıyla çatıya çıkan mühendis dehşet saçtı diye.

insanların bir şekilde ulaşabileceklerini düşündüğüm bazı bilgileri verirken (doğumgünü gibi) çok garipsemiyorum.

Burgan bank mı? Bana da yaptılar. Aynı diyalogtu.

teyit etmek zorundalar cunku telefonun calinmis olabilir, o an o bilgiler ile senin adina kredi karti baska bir adrese gidip harcama yapilabilir ruhun duymaz :) sana gicik kardesin, arkadasin vb. telefonu acmis olabilir, kredi karti cikarir adina sen kapatmakla ugrasirsin diye uzar gider

o yuzden teyit etmek zorundalar :)

Bilgilerimi ben de vermiyorum nerden bileyim bankadan aradıklarını. Sizin gibi düşünüyorum.

Bana da saçma geliyor. Siz bana bilgi vermek istiyorsunuz ama benden kişisel bilgi istiyorsunuz, kusura bakmayın iyi günler deyip telefonu kapatıyorum.

her banka aynı uygulamayı yapıyor ve haklılar.
bankanın 0850'li ya da 444'lü numarasını taklit etmek çok zor.
ama sizin haberiniz olmadan başka birinin telefonunuzu açıp sizin yerinize işlem yapması çok daha yüksek bir ihtimal.
belki telefonunuz çalındı, çalan adam açtı telefonu.
belki evdeki hizmetçi açtı, belki arkadaşınız açtı.
yani banka bu uygulamayla sizi koruyor, bilgilerinizden emin olmadığı için size sormuyor.
siz olduğunuzdan emin olup bilgiyi ondan sonra aktarıyor.

asıl kaç yıldır çalıştığınız bankanın çağrı merkezi numarasını bilmesi gereken sizsiniz.
kaldı ki, dolandırıcı olsalar bile doğum tarihi bilginizle bir şey yapamazlar ama telefonunuzu çalmış insan sizin doğum tarihinizi bilemez.

tc kimlik numarası doğrulatmıyorlar sonuçta, ki tc kimlik numarası bile kargolar vb. nedeniyle ortalıkta dolaşan ve yine de tek başına herhangi bir işlem için yeterli olmayan bir bilgi.

Ben de spesifik bilgileri vermiyorum, uzatmamak için de "telefonumun ekranı bozuk, nereden arandığımı göremiyorum, o yüzden paylaşmak sitemiyorum" diyip kapatıyorum telefonu.

Sen beni aradıysan hızlı hızlı anlat derdini kampanyanı, ben istersem özel bilgilere geç di mi?

Hayır en sonunda çalıştığımız bankanın bile telefonunu engelleyeceğiz.

tehlikeli hareketler. bir kere 850 li değil + lı başlayan bir numara aramıştı. Tam iş çıkışı iş yetiştirmeye çalışıyordum kafam çok doluydu. az kalsın tongaya düşürüyorlardı direkten dönmüştüm.

telefonda kişisel bilgi vermemeyi ana kriter olarak belirleyin ben öyle yapıyorum artık.

Ben "aramanın bankadan geldiğine güvenemiyorum siz bankadan aradığınızı doğrulayın, ya vereceğiniz bilgi verin yada kapatalım" diyorum. Genelde ya ne diyeceklerse söylüyorlar yada gerçekten bankanın bilebileceği bilgileri verip devam ediyoruz.

Önce yanlış bilgi ver. Doğum tarihin 1.1.1990 ise 2.3.1990 de atıyorum. Yanlış derse demek ki elinde doğru bilgi vardır, o zaman banka olduğunu anlarsın. Banka değil ama yine de bu bilgiler varsa elinde zaten sana sormaz tekrardan.

deuter deneyebilirsin. aslen outdoor markası ve samsonite'le filan şeklen hiç alakası yok ama çok güzel günlük, spor sırt çantaları da var.
ve malzemesi, işçiliği filan müthiş kaliteli. hayran bırakıyor insanı.

bendekine senelerdir etmediğim eziyet kalmadı, içine bir kendim girmedim ama yılların getirdiği kaçınılmaz yıpranma dışında bütün fermuarları, gözleri vs. her tarafı sapasağlam.

ama okul çantası dediğin şeye mi benziyor ona emin olamadım.

productimages.hepsiburada.net:webp

bütçen iyiyse tabii ki de bkz. thule

Ben Thule kullanıyorum. Memnun değilim. Case Logic daha iyi ve sağlam deneyimlerime göre. Ömür boyu garantili Samsonite'in de plastiği elimde kaldı resmen 10 senede.

Kaft'ın tam o ayar sırt çantaları var, zevkli görünüyorlar. Çok cepliler ve kullanımları çok pratik.

Kullanmadım ama herscel in modellerini beğeniyorum. Tek sıkıntısı ve bence önemli bir detay az cebi olması

Birde çanta araştırırken vakko nun online mağazasında güzel sırt çantaları görmüştüm

merhaba

thule enroute escort 2 ve herschel little america olmak üzere iki adet sırt çantam var. ikisini de 2-3 yıldır, değiştirerek hemen hemen her gün kullanmaktayım.

thule, her ne kadar genel olarak kaba bir çanta olsa da, özellikle yurtdışı gezilerinde valiz ihtiyacımı tamamen ortadan kaldırdı. birkaç t-shirt, pantolon, iç çamaşırı, kişisel bakım malzemeleri, laptop, tablet, şarj aletleri, not defterleri vs rahatlıkla sığıyor. ön tarafında bulunan sert malzemeden yapılmış olan güneş gözlüğü cebini de şahsen çok kullanışlı buluyorum.

herschel ise diğerine göre daha günlük bir çanta olsa da, yine yüksek hacme sahip. iki adet gözü olduğundan içine yerleştirilen eşyalar thule’de olduğu kadar düzenli durmuyor. laptop gözü kadifemsi bir malzemeden yapılmış, sağlam bir his uyandırıyor. her iki gözünde de bulunan mıknatıslı açma kapama klipsleri de gerçekten fermuara nazaran erişim kolaylığı sağlıyor. laptop, kalemler, eskiz defterleri, şarj aletleri, deodorant, e-kitap okuyucu vs taşımak için kullanıyorum. bence gerçekten rahat ve şık bir çanta. en büyük dezavantajı ise yan taraflarında şişe/termos taşımak için ceplerin bulunmaması. termosu çantanın içine atıp taşımaktan biraz çekindiğim için elimde taşımak durumunda kalıyorum.

iki çanta da 15” macbook için ideal. ancak 15.6” laptop taşımışlığım da var. ayrıca, thule’de laptop gözünün önünde tablet/e-kitap okuyucu taşımak için ayrı bir bölme daha var.

genel olarak bakıldığında ikisi de piyasanın biraz üstündeki fiyatlara sahip ürünler. ancak bütçeniz el veriyorsa eğer, ihtiyacınıza göre ikisini de öneririm.

deuter giant almıştım zamanında 150 tl flndı. şimdi uçmuş. ama 10 sene olmuştur galiba. hiç bir sıkıntım yok. 32 litrelik bu.

istersneiz daha ufaklarınada bakabilirsiniz.

Targus'un güzel modelleri var

Sıfır mı ikinci el mi?

Sıfır ise tabii ki BMW. Sorulması bile abes.

Golf 8 zaten yeni olduğu için onun ikinci el olmadığı belli. BMW ikinci el ise gözümü korkutuyor. Çünkü masraf çıkarır ise çok masraflı bir araç kendisi.

Özetle:
İkisi de sıfır ise BMW
İkisi de ikinci el ise BMW
BMW ikinci el, Golf sıfır ise Golf

Tabii BMW 1-2 yaşında ve 20 bin km'yi geçmemişse onu da sıfır gibi düşünebiliriz. Ancak Golf 8 fiyatlarında bir BMW'nin sıfır olma ihtimali yok. Türkiye'de BMW 1 serisi 430 binden başlıyor. Golf 8 henüz Türkiye'ye gelmedi ama 300 bin civarı bir başlangıç fiyatı olacaktır.

@himmet dayı

bmw 1.18in boş paketi baya boş ama, golf 8in dolu paketi çok iyi duruyor. o yüzden aklıma çok yatıyor. bütçem bmw 1in dolu paketine yetmiyor.

türkiyede değilim, golf 8 satışa çıktı burada.

golf. muhtemelen bmw’de hız sabitleyici bile olmayabilir, hangi ülkedesiniz bilmiyorum ama.

Golf+1

BMW'nin boş paketi demedin ki, çok dolu olmayan paketi dedin.

Ben donanıma önem veren biriyim ama BMW ile Golf 8'i kıyaslamak bana mantıklı gelmiyor. Kaldı ki Golf'ü çok seven ve BMW'yi o kadar da sevmeyen biriyim. Ama bu ikili arasında BMW'yi tercih ederim.

BMW'nin boşunda olmayıp Golf'ün dolusunda olan donanımlara da bakmak lazım. "Kabosuz şarj" özelliği gibi çok gerekli olmayan şeyler ise dikkate almazdım ben bu farkı.

Golf'un en yenilikci hali bile beni tam olarak heyecanlandiramiyor. Bmw net.

1 serisi ile golf arasında sürüş anlamında da büyük fark var. hız sabitleyicisi olmasa bile 1.18'i tercih ederim.

1 serisi arkadan çekil olmadığı için beni hiç cezbetmiyor. Ayrıca vergi dezavantajı da cabası. Onun yerine golf8 hatta a3 sedan bakardım.

golf'ü 1'den cazip kılan donanımlar nelerdir

ikisinin de 2017 kasasını kullanmış, hali hazırda yine bmw kullanan birisi olarak söylüyorum :

kuşkusuz golf. c segmentinde golf her zaman ikoniktir ve yön verici bir araçtır. golf 8 de, 7'ye nazaran malzemeden kısmadılarsa ve kalitesizleşme olmadıysa, golf 7 gibiyse ( o bile yeterli yani üzerine koymasına gerek yok ) tereddütsüz golf. bir de dolu diyosun.

bu arada 1.18 in yeni kasası arkadan çekişli değil, hiçbir anlamı yok yani bmw olmasının. arkadan çekiş olsa eski 1 kasa gibi sportif dursa işler değişebilirdi ama bu haliyle tasarımı da hiç hoş değil bence.

açıkçası 2. elde satış gözüyle bakarsak, golf'ün müşterisi hiç bitmez ve ölüsünü bile rahatlıkla satabilirsin. açıkçası bmw de bu rahatlık olduğunu düşünmüyorum. bmw almak isteyen bir eleman baktığı bmw 1 serisi pert çıkınca benime daha önceden görüştüğünden benim golfü almaya karar vermişti. ama golf almaya karar veren birisi 2. seçenek olarak bmw yi düşüneceğini pek sanmıyorum.

konfor olarak golf gayet iyi 5 sene kullandım. maddi olarak takmazsanız bmw alın ancak devir ekonomi devri sadece bu iki seçenek olsaydı kesinlikle golf derdim.

Golf derim, hatta tam dolu olmayan golf diyerek de tasarruf öneririm.

Arka tarafı bagajı filan daha kullanışlı. yeri gelir aile arabası gibi kullanırsın.

Gerekirse yarım saatte satarsın. Sorunu, yedek parçası daha uygundur vs.

Pek mümkün değil sanki. Onca sene en azından suyun demirleri paslandırması, nervürlü demir vs.

40 yıllık 12 katlı bina. epey bi yıpranmıştır. 2-3 katlı olsa bir şey olmmaz da 12 kat bence direkt gg.

Ben bire on bahse bile girerim, çürük çıkar.

E ne güzel sizinki de yenilensin işte, korkmadan yaşayın içinde.

E biz kiracıyız yenilenmesi bizi ilgilendirmiyor. Ayrıca ev 140 metrekareden 75 metrekareye düşüyormuş balkonsuz ve kıç kadar

eğer zamanın deprem yönetmeliğine göre, kaliteli malzemeler kullanılarak ve düzgün mühendislik hizmeti görerek yapıldıysa betonarme binaların yaşam süresi çoğu uluslararası standartta 50 yıl olarak öngörülür.

yaşam süresinin sonu gelen bina elbette yıkılacak diye bir şey yok ancak betonarme binalarda kullanılan çelik donatıların zaman içinde paslanması, dayanımın azalmasındaki en önemli etkendir. çelik donatıların paslanma hızı da hava ile temasının ne kadar olduğuyla, yani betondaki porosity gibi etkenlerle alakalıdır. ayrıca binanın bulunduğu bölgedeki zeminin koşuluna göre yeterli zemin mühendisliği hizmeti almamış olması da binada zaman içerisinde deformasyonlara yol açmış olabilir.

yani çok parametreli bir sorunun cevabını testler yapmadan bulmak zor.

Cevabınız için teşekkürler. Aslında benim merak ettiğim 40 yıllık olduğu halde sağlam raporu almış bina var mıdır? Bazı ilanlarda 40 yıllık binaya deprem sağlam raporu var yazıyor da mümkün mü böyle bir şey yani?

Yıl 2006 gibi sayısız güçlendirme tahkiki yaptım bırak 40 yıllık binayı güçlendirme istemeyen bina sayısı çok azdı.

ancak yapım tarihini tam olarak bilmemekle beraber eski 50-80 cm taş duvarlı tek katlı binalara sağlam diyebiliriz. bu tarz bina denk geldiğini hatırlıyorum ama ne kadar eskiler bilmiyorum. 40 sene öncesinin türkiyesinde eski yönetmeliklere, denetimsizlere göre 40 senelik sağlam betonarme bina olması bence imkansıza yakın.

bana kalirsa istanbuldakii evi kiraya verip bodrumda kiraya cikmak mantiksiz gibi, neden... cunku kiraciyla ugrasacaksiniz, faturalariyla tadilatiyla ivir ziviriyla ugrasacaksiniz. evi satip bodrumda ayni tutara yakin bir ev satin almak daha mantikli gibi duruyor, hem kiiraci olmazsiniz hem de istanbuldaki kiraci sorunlariyla ugrasmazsiniz. bodrumda ev alarak ana paranizdan 40-50 lira artirabilir misiniz bilmiyorum ama olur da kalan para olursa onu da vadeliye atip ufak ufak destek geliri yaparsiniz

ben bu sekilde yapardim

Merhabalar, neden Mumcular? Fiyatları daha uygun olduğu için mi yoksa başka bir sebebi var mı? Çalışacak kişinin işi gibi, başka bir aile yakınının civarlarda oturması gibi?

Eğer sadece fiyat sebebiyle ise, tabii ki İstanbul'daki standartlarınızı bilmiyorum ama Mumcular'da hayat sıkıcı ve zor olur. Yol gün geçtikçe gözünüzde 5 kat büyüyecek, sosyalleşme ya da sanat aktivitelerine ulaşma imkanınız daha kısıtlı olacak.

Mumcular'da daha önce hiç bulundunuz mu, sevdiniz mi? Eğer sadece fiyatlar daha uygun olduğu için Mumcular'a taşınacak olsaydım, taşınmazdım. Evi satıp, faizinden gelecek 2-3bin tl ile çok daha merkezi ve aktif konumlardan başka birisine yerleşirdim.

Yok Mumcular'ı çok sevdim ya da orası olması için çok geçerli başka bir sebep varsa da yine İstanbul'daki evi satıp Mumcularda da yine kiraya geçerdim. Para nasılsa kenarda faizde (ya da ne şakilde değerlendirmeyi tercih ettiyseniz o yöntemde) duruyor. Dokunmazsanız bir sene sonra o günkü tecrübelerinize göre yine ev alabilirsiniz.

Şimdiden hayırlı olsun her kararınız :)

Bodrum a kesin yerleşecekseniz, İstanbul daki evi satmak doğru olur. Bodrum, İstanbul gibi prestijli bir yer. Hatta bence yakın gelecekte insanlar büyük şehirler yerine orta seviyedeki kasabalara yerleşmeye başlayacaklar. Bir de uzaktaki bir şeyle uğraşmak genelde sorun çıkarır.

Cevaplar için çok teşekkürler...

@pandispanya

Mumcular sadece daha makul fiyatlara sahip olduğu için bir örnekti. Aslında önümüzdeki ay ev bakmak adına detaylı bir Bodrum turu yapacağım. Kıyı kesimlerini bayağı iyi bilirim Bodrum'un ama daha içteki Mumcular gibi bir muhit benim için sadece internetten araştırdığım kadarıyla... Daha dingin bir hayat tercih edeceğimiz kesin ama çeşitli aktivitelerden uzak ölü bir kasaba hayatı sıkıcı olabilir gerçekten. Evi satıp faiz parasıyla 1 yıl kirada durmak da mantıklı olabilir evet, aklıma gelmemişti... Uyarınız, tavsiyeniz ve güzel temenniniz için çok teşekkürler...

Hayat etkileyecek yorumlar yapmaktan çekinirim ama gözünüzü seveyim Mumcular'ı 2 değil, 4 değil, 7 kere düşünün :) Gerçekten üzüleceğinizi düşünüyorum. İstanbul'dan her türlü daha dingin olacaksınız burada zaten ona eminim. İstanbul'daki evin kirasıyla uğraşmak angarya olur. Kiracıyı buldunuz, ödedi/ödemedi/yerine yenisi geldi/gelmedi... Buradaki ev sahiplerinin gözü inanılmaz açılıyor şu an. Siz de ev sahibinizle anlaşamayacak olursanız en azından garanti paranız olsun sıcak para her zaman güven verir. Önce bir burayı koklayın, avantajını dezavantajını farkedin, o zamanki ev alma kararınız çok daha sağlıklı olacaktır. Rica ederim, bol şans.

beylikdüzü ev dolu, ciddi bir arz fazlası var, beylikdüzünün kiracısı da genellikle düşük gelir grubundaki problemli insanlar. bana kalırsa onu satar, gider bodrum'dan benzer fiyatlı bir ev alırım, veya o paraya yatırım yapar kenarda tutarım.

ben bu tip ciddi değişikliklerde önce bir süre kiraya çıkmayı tercih ederdim.
ev satıp yeni bir ev aldığınızda sonrasında değişiklik yapmak zor olacaktır

Net tavsiyem su olur.Bodrumda oncelikle kiraya cikip 1-2 sene orada yasayin.Nihai karari orada verirsiniz ( bodrumda ev satin alma vs kiraci olarak devam etme)

Bodrumda bir sure yasamadan ev satin almayin derim.

bodrumda kesin kalıcıysanız, olduki 3 ay sonra 1 kaç sene sonra geri dönme riski varsa kiraya verin.

ama biz tamam bu iş oldu %99 bodrumdayız artık derseniz satın, gittiğiniz yerden alın. çünkü kiracı evin canına okuyor ve ev fiyatları dolar/euro karşısında her zaman değer kaybediyor.

Evi satmazdım, kiralardım
Bodrumda kiraya çıkardım, istanbuldan gelen kira ile döndürürdüm bodrum kirasını

Yarın öbürgün ev daha değerlenir hem de oldu da işler ters gitti en azından Evim var derdim.

hocam şöyle oluyor,

binanızdan beton numunesi (karot) alınır, demir numunesi alınır. laboratuvarda test edilir. sonra rölevesi (mevcut halinin projesi) alınır ve bu veriler ile bina analiz edilir. kurtarmıyorsa bina takviye perde, kolon mantolama tarzı güçlendirme yöntemleri ile depreme dayanıklı hale getirilmeye çalışılır. bu takiyeler ile depreme dayanıklı hale gelebiliyorsa ve maliyeti uygunsa yapılır. yoksa yıkım kararı alınır.

şimdi sorunuza gelelim. doğru düzgün bir firma yaptıysa öyle baskı ile orta hasar az hasara çevrilemez. çünkü ortada sayılara dayanan bir analiz ve çalışma var. elinizde bir rapor varsa daha somut yorum yapabilirim.

resimlere gelince kolon mesnet bölgelerindeki paspayları patlamış etriyeler gözüküyor. bu etriye aralıkları resimden anladığım kadarıyla yönetmeliklere uygun değil. daha şiddetli bir depremde kesmeden gidecek olan ilk noktalar burası. detaylı inceleme yapmadan nihai karar verilmez ama bu resimlerde binanız tehlikeli bir hasarın kıyısından dönmüş diyebilirim.

güçlendirme çok saçma bir şey. yıkıp yeniden yapmak lazım. sizin durum az hasarlı değil zaten. orta hasar doğru karar verilmiş. düşüreceklerini sanmam.

guclendirme sizin icindeyken olmaz ayrica epey de bi maliyetli.
su an jandarma karakolu isi var elimizde 160 metrekare oturumlu 2 katli. 1.5 milyon maliyeti var. tabii icinde elektrik ve mekanik de var ancak onlarin tutari cok az.
karbonfiber kumaslar her yere olmuyor maalesef. gene guclendirilmesi gerekem perdeler kolonlar olacaktir. her binaya da guclendirme yapmak dogru degil.

Retrofit islerine ilgiliyim, carbon fiber ile guclendirme uzerine baya arastirma yaptim. Benim dusuncem soyle:

Altindaki arac tofas sahin diyelim, 1970 teknolojisi, sen bu araci alip icinde 10 tane airbag koysan, araci carpisma testine soksan, son teknoloji araclarin sagladigi guvenligi saglar mi? Agir bir kazadan kurtulma sansiniz var mi? Araclar kaza sirasinda ikiye bolunuyor airbag koysan ne yazar..

Guclendirme de buna benziyor. Binalar bitik, 5-6 MPa el karimi beton kullanilmis, demirler nervursuz, deniz kumu var, zemin etudu yapilmamis, deprem duvari yok, binalar agir ve hantal, temel sagliksiz, bazi binalarda kat fazlasi var, dogru durust hesap kitap yapilmamis, goz karari ortaya karisik kalfayla yapilmis binalar. Bunun neresini guclendireceksin? Neyi baz alacaksin? Binaya iki deprem duvari koymakla, iki kolonun etrafina carbon fiber sarmakla olacak isler degil bunlar..

Guclendirme isleri yapanlarin roportajlarini izliyorum, yeni bina maliyetinin %20-30'una hallediyoruz falan diyorlar, nasil bunu becerebiliyorlar anlamis degilim. Bu isler yurtdisinda cok ciddi paralar harcanarak yapilir. Cok ciddi muhendislik ve uygulama gerektirir. Cogu zaman maliyeti yeni bina maliyetinin ustune cikar. Yikilmasi imkansiz olan tarihi eser kategorisinde binalar var, bunlar ayakta kalabilsin diye devletlerin neredeyse sinirsiz butcesi ile binalar elden gecirilirken kullanilan yontemler bunlar. Bu tarz masraflarin altindan sade vatandas kalkamaz.

Bina sahipleri orta hasarli denilen binayi az hasarliya cevirecez dediler diyorsunuz, boyle birseyin altina akli basinda hicbir muhendis imza atmaz, atiyorsa akil sagligi yerinde degildir.

Ozetle, binaniz son depremde hasar gorduyse yiktirmaniz en hayirlisi olur.

güclendirme cok sacma diyenler neye dayanarak söylüyorlar bilmiyorum. tartisma yaratmak istemem ama sözlükte de bir üstteki arkadasin yorumlarina benzer cok fazla yaniltici yoruma denk geldigim icin cevap yazma ihtiyaci hissettim.

binanin düsey ve yatay yüklere olan dayanimi birbirinden farkli seyler. eski binalarda bina normal sartlarda ayakta durmakta bir sikinti cekmedigi halde deprem gibi yatay yüklere maruz kaldiginda ayakta duramayabilir. buradan mantikla bina eski bile olsa yeni eklenecek perdeler ile binaniz gayet de depreme uygun hale getirilebilir. örnegin yeni yapilan perdeler deprem yüklerinin tamamini karsilayacak sekilde dizayn edilebilir. mevcut binanin bir sey yapmasina gerek kalmaz yani yeni perdeler calisacagi icin.

güclendirme ise yaramaz yeni bina yapmak gerekir diyenlere sunu sormak lazim: yeni bina yapmaya maddi durumumuz el vermiyorsa ne yapmaliyiz? güclendirme sacmadir demek, kisitli maddi kaynaklara sahip olunan durumlarda (yani her zaman) madem yeniden yapacak kaynaklara sahip degiliz o zaman hicbir sey yapmaya gerek yok demekle ayni kapiya cikiyor.

binayi sonradan depreme dayanikli hale getirmek tabii ki en basta depreme dayanikli bina yapmaktan daha masrafli. yalniz güclendirme cogu zaman binayi bastan yapmaktan daha masrafli demek cok abes. öyle olsa kimse güclendirme yapmazdi.

Çevre ve şehircilik bakanlığı kentsel dönüşüm kapsamındaki binaların yapımı sorasında uygulanan vergi indirimi nedeniyle ciddi oranda vergi kaybı ya da suistimale uğradığını düşünerek teknik anlamda prosedürü esnetti ve bu sayede kaybolan vergileri bina yıkımından güçlendirme ya da işleme gerek yok sınıfına çevirerek geri almayı hedefledi. Yani sizin orta hasarlı gözüken yapınız belki de eskiden ağır hasarlı sınıftaydı.

Güçlendirme işe yarar, yaramaz değil ama maliyeti az değil. Bence yazık o paraya; onun yerine yeni binada oturmak varken. Ama @cooperr’a katılıyorum, öyle düşük maliyetlere yapılıyorsa güçlendirme bir halta yaramaz. O karbonfiber şeritler dünyanın parası, bina için kolon perde imalatı ve onun betonlanması ekstra masraflı işler. Yıkıp yapsalar aynı sürede biter.

linkteki dökümanin 80. sayfasinda güclendirilme yapilan örnek binalarin masraflarini görebilirsiniz.

www.weadapt.org

düsük maliyetlere yapilan güclendirme ise yaramaz diyen arkadaslar sebebini aciklarsa biz de ögrenmis oluruz.

arkadaşlar bir açıklama da yapayım kafalarınız bulanmasın diyerekten. fotoğraflarda gördüğünüz yıkımlar bakanlık elemanlarının balyoz ile sıvayı kırması neticesinde oluşan bir durum. yani sıvanın altındaki betondaki deformelere göre yorum yapabilirseniz sevinirim.

@ ben de bana isvicre'den guclendirme ornekleri vermeyin, bu bizim birinci lig ile premier ligin futbolcu kalitesini karsilastirmak gibi birsey :). Adam iki duvar atiyor isi bitiriyor cunku bina zamaninda adam gibi projelendirilmis, kullanilan beton demir kalitesinde sikinti yok, adam gibi temeli atilmis belkide kazik ustunde duruyor vs. Sen bu binalara gelip bizim 40-50 sene once goz karari yapilmis kalfa isi binalarla karsilastiramazsin.

Bu dokumani hazirlayan abilere bizim bu soruyu sorun, arkadasin binayi verelim, nereden baslayacaklarini ne yapacaklarini sasirirlar. Isin sonunda da %99 yikin derler zira yapmak isteyecekleri seylerin maliyeti, yeni bina yapim masrafini gecer. Ozetle, ugrasmaya degmez.


Ben guclendirme sacmadir demiyorum, elindeki bina kurtarilabilir gibiyse, butce sikintisi pek yoksa ve bina onemli bir bina ise girilebilir.

E peki o zaman eski binalara ne olacak? Ya kat verilmesi lazim ki rant olussun, binalar yenilensin. Ya da devlet destek cikacak, imece usulu devlet destegi ile binalar yenilenecek..

@bigcaptain binadan karot aldirin. Bir kac kolonu kirisi de soydurun, demir araliklarini, korozyona falan bakilsin. Benim tahminim butun bu testlerin sonuclari sikintili cikar.

meslektas miyiz bilmiyorum ama deprem tasarimi, risk analizi ve güclendirme alaninda calisan bir insaat mühendisi olarak yukaridaki yazdiklarimin halen arkasindayim.

o dökümani hazirlayan "abileri" de sahsen taniyorum, sizin gibi kesin kaniya varacak kadar meslek erbabi olmadiklarindan olsa gerek cok daha eski binalari güclendirmisler.

@ ben de

Madem "abi"leri taniyorsun, git bir sor bakalim, bizim binadan karot aldirmistik birkac sene once, ortalama 7MPa cikti. 5 katli betonarme bina. Bu binaya ekleyecekleri duvarlari dosemeye nasil tutturacaklar? Ac hilti katologunu bak, epoxy uygulamalarindaki beton degerleri 17MPa den basliyor. Butun karsilasacagin en basit problemlerden biri..

Ha sen benim umrumda degil, birsuru varsayim ile birseyler hesaplarim, projenin de altina imzayi cakarim, aksam da misil misil uyurum diyorsan, sen bilirsin...

yahu daha birkac mesaj yukarida hasar gördüyse yiktirmaniz en dogrusu olur diyen benmisim gibi hala sagdan soldan toparladiginiz yarim bilgilerle ahkam kesiyorsunuz.

fotograftan bakinca anlasiliyor mu beton dayanimi?

bilgi sahibi olmadan ahkam kesmedigim icin cok rahat uyuyorum merak etmeyin. bilgi sahibi olmadan yuvarlak cümlelerle konusanlar yüzünden önlemini alacak insanlarin da sevki kiriliyor.

konustugunuz konu hakkinda bir egitiminiz ya da tecrübeniz var mi?

nasil biliyorsaniz öyle yapin sevgili cooperr. siz zaten deprem mevzusunu yalayip yutmussunuz, bosa nefes tüketmenin bir manasi yok.

kalbinizi kirdiysam özür dilerim. iyi geceler.

incisözlük diye biliyorum.

nobrain.dk diye hatirliyorum

pass +1

eksisozluk.com

Yazacaktım ama burada daha güzel yazmış sözlükte bir arkadaş. :)

inci +1