hayır etkilenmiyecek

Talep bu araclara artacagi icin pahalanicaklar. Yani vergileri artmasa da fiyatlari artacak.

tüm araçları takip etmiyorum ama polonun tüm modelleri otv den sonra zamlandı. yaklaşık 800 lira bindirdiler.

açılın. benim o soruları alayım.

hermitage'a mutlaka gidin. petergof'u görün bence, kısa bir yolculukla ulaşılıyor. nevski bulvarı'nda dolaşın, tekneyle kanal turuna katılın.

biz geçen sene bu zamanlara oradaydık ve aşırı sıcak varken bir günde hava sert bir sonbahara döndü, yanınıza aldığınız giysi ve ayakkabıların bir kısmı yağmurlu ve soğuk olma ihtimaline de uygun olsun.

öyle özel bir kafe, restoran ismi hatırlamıyorum maalesef.

ek: dostoyevski'nin evine de gidin ilginizi çekerse.

gündüz çıkma şansımız olmayacağından, anca gece bir yerde otururuz fln diye düşündüm. akşam akşam yorgunlukla müze fln gezmeye üşeniriz. ama keşke daha bol zamanımız olsaydı, gezebilirdik.

hocam selam
bende vosvos bakıyordum,
aslında ilk başlara 15-20k arası corsa-polo bakıyordum, sonra 60000km de dediler 160000 çıktı,orası çatlak burası patlak çıktı, vosvosa alayım dedim. hem ucuz, hem nostaljik fln. ama gözüktüğü gibi değil malesef. internette vosvoslarla ilgili bir sürü forum, bilgilendirici site var. bence daha detaylı araştırmanız gerekiyor. bu aracın göründüğünden daha fazla detayı ve sorunu var malesef. parça bazında incelemiz ve nasıl süreceğinize dair araci araştırmanız lazim. yoksa eskişehir istanbul arasında kesin yolda kalırsınız.

hatırladığım kadarıyla 72-73 big 1600 lere iyi diyorlar. performans sağlamlık vs.. ama 40 senelik araç için geçerlimidir bilmem. piyasada bir sürü araç var. kisimis orjinal, kimisi bazı arıza yapan kronik parçalarını teknoloji nimetlerinden yararlanarak yenilemiş, kimisi kaporta içten çürümüş, kimisi hurda vs...
alırkende dikat edilmesi gereken bir çok şey var. hatırladığım kadarıyla kapıların orda bir yere bakın diyorlardı küflenmişmi fln diye, kaportanın çürümesine işaretmiş, sonracıma motorun bilmemneresini zorlayın oynuyorsa elinize alırsınız motoru fln diyorlardı. kimisi ise benzin alırken 1 litre yağ fln aldığını söylüyordu.

neyse baya bir araştırmıştım baktım olacak gibi değil donuma kadar borçlandım sıfır vw polo aldım vosvos niyetine biniyoruz işte.. özet olarak çok dikkatli olun. hemde ilk arabanız..

1 kere kullandım. ama kesin bir bugu vardır bence.
sorun yaşamadım. gönderdim kargoyu ok ledi param 1-2 güne yattı.beğenmeyip geri gönderse parasını geri alırdı bence.

evet. ürünü beğenmezsen satışı onaylamıyorum dersin. bunu yönetime bildirirsin tabi. yönetim havuzdaki parayı dondurur. sen ürünü karşıya gönderirsin. karşıdaki tamamdır ürün geldi der. para sana geri döner. bu!

not: ama adam başta der ki ürün geri alınmaz, o zaman geri alamazsın paranı.

ürün bozuk veya kırık olduğu için iade etmek istersen zaten bunu kargodan teslim alırken görüp, zabıt tutturman gerekir kargo görevlisine.

begenmeme durumunu var mı bilmiyorum ama eğer ilanda belirtilmemiş birşey varsa vuruk kırık çizik veya eksik malzeme kargonun yanında tutanak tutturuyorsun.Kargonun yanında tutanak tutturmazsan onaylamak zorunda oluyorsun sanırım.

yurtdışına gidebilirsin mesela? kökten çözüm bence..

aynı şey bendede var,ama daha çok motivede olabilirsin işlerine yani çalış para biriktir istediğin ülkeye bi süreliğine seyahate çık kaliteli olanından :D ne bileyim ben de kafayı yicem :D anam izin verse düşünmeden köpek alıcam dost olsun diye bana da eve istemiolar :D psikoloğa sakın gitme paranı çöpe atarsın bi işe yaramaz sana o kadarını söylim yani

@ deeperdown
gitmek değil derdim, yaşamak istiyorum. yoksa bissürü yere gittim zaten. bir de daha üni bitmedi.

panpa ben 9 ay new york da yasayip calistim, simdi de calismak icin hollanda'ya geldim bi kac hafta once. sana su kadarini soyleyebilirim, biz turklerde inanilmaz bir yurtdisi abartmasi soz konusu. tamam is imkanlari, hayat standarti fln iyi ama atla deve degil. eger iyi bir isin, guzel maasin vs varsa, istanbul'da yasiyorsan guzel bir hayatin olabilir. yurtdisi insana guzel deneyimler katiyor ve bir suru artisi var dogru ama abartildigi, ugrunda depresyona girecek kadar guzel bir yani yok.

kendine sosyal uğraşılar bul, yurt dışına gidince insanların bir tarafı arşa değmiyor. yurt dışında yaşamakta o kadar kolay değil ayrıca. bir çok yerde ırkçılık, eğer dışardansan işte yükselememe hat safhada. ayrıca malum feysbuk insanlar artık birbirlerinin ne zaman sıçtığını bile öğrenir oldu. ama kimse pembe sıçmıyor. eğer hayatında çeşitli sosyal aktiveteler varsa, ihtiyaçlarını karşılayabileceğin kadar maaş+arabanda varsa emin ol onlardan daha iyi bir konumdasındır.

Bir yere tatil için gitmekle orada yaşamak malesef aynı değil. ben de hep amerika'da yaşamak, orada okumak isterdim. amerika'da mühendislik işi buldum, gittim gördüm ve arkama dahi bakmadan geri döndüm. üstelik berkeley'de doktora için ön kabul (hocalar ve admission department'tan) dahi almıştım. en iyisi burada çalışarak para biriktirip sadece tatil için yurt dışına gitmek. böylece herşey hep hayal ettiğiniz gibi kalır ;)

enteresandır ki bir kişi de git dememiş. bas git abi, ben kanada'ya gidiyorum bak sen de gel işte. en kötü g.t olup geri dönersin. hani sevgilin filan yoksa zaten hiç düşünme. benim en büyük ikilemim o şu anda.

edit: bitsin öyle git zaten.

@fortisvita
dediğim gibi üni bitmeden hiçbiryere kıpırdayamam, ama benim asıl istediğim bu düşünceyi kafamdan atmak

Perkele çok haklı. O çok şatafatlı "yurtdışı" yaşamlarının ardında ne zorluklar, ne dramlar yatıyor bir bilsen. 10 günlük turistik geziyle ancak şehrin tarihi yerlerini falan öğrenirsin. Hakkaten "yaşadım" demen için minimum 6 ay kalman, özellikle yabancılar dairesine falan uğraman lazım. Vize sorunlarıyla boğuşman, 3. sınıf vatandaş olarak ayrımcılığa uğraman falan.

Yani TR'de kralsan TR'de kalmak en iyisi gibi.

neyse ki bu sefer "hemen git", "durduğun zarar", "burada yaşanmaz" cevapları gelmemiş. insan oturduğu yerden fikir edinemiyor dışarısı ile ilgili ya da her şehirde 2-3 gün kalarak bütün bir ülkeyi tanıdığını sanan turist modunda gezerken...

düşünün, istanbul'da bir hafta, tatil beldelerinden birkaçında birkaç gün kalan bir turist türkiye'yi tanımış olur mu?

çok içinizde kalıyorsa, deneyin; mezun olunca işe filan başvurun, iş güç halledilirse orada sosyal hayatın, iş hayatının nasıl olduğunu görün. insan haklarının bizden katbekat ileride olduğu, o "ileri", o "asri" memleketlerde neler olduğunu bizzat yaşayın. sonra karar verirsiniz nerede ve nasıl yaşamak istediğinize.

özet: psikologluk bir şey diyil, deneyerek halledin. deneyin ve karar verin. olur da orada yaşama şansı bile elde edemezseniz, bu da bir fikir verir zaten "oralar" hakkında. telaş etmeyin, mutsuz olup olmayacağınıza zamanı gelince karar verin.

ya oglum yuru gitt.bak bu kadar da sert girerim.deli etme beni...ne yurtdisisi sevdasi lan bu. birak siktir et. cikar at o dusunceyi kafandan.he gelirsen bikac ay kalirsin ya da en fazla 6 ay kalirsin guzel dusuncelerle giidersin ama inan bana burda yasamaya baslayinca hic de disaridan gorundugu gibi olmuyor...avrupa icin konusuyorum...irkcilik hat safhada. bir de ustune ingiltereye falan gitmeyeceksen gittigin ulkenin siktiri boktan dilini ogrenmek zorunda kalacaksin(is,okul vs)ingilizzce bilmen yetmez..kiingilizce bildigini varsayiyorum.neyse diyeceklerm bu kadar...sinirlendim tamam sakinim :)

tamam işte onu soruyorum ben de, nasıl atabilirim kafamdan, yurtdışı sevdalısı olmak istemiyorum, değilim de zaten, seviyorum burayı.

sende bu psikolojinin olusmasinin tek sebebi yurtdisinda yasayan bir cok sikik turkun bok varmis gibi herseyi abarttikca abartmasi ve vize/is bulmak vs gibi konularin cok kolay olmamasindan dolayi yurtdisinda yasayabilmenin ulasilmasi guc bir hedef oldugu gercegi.

yoksa yurtdisinda yasayip da "abi burasi soyle guzel, turkiye'de yasanmazz yeaaa" diyen adamlarin büyük cogunlugu gittikleri ulkede 3. sinif insan muamelesi goruyorlar, hintliler ve diger turkler disinda fazla arkadaslari olmuyor. o ulkenin kulturuyle buyumedigi icin sosyal yasantilari sikik oluyor. metallica dinleyip amerikan filmi/dizisi izleyerek amerikali olamiyorsun. amerikali olmadigin icin de heriflerin muhabbetinden keyif alamiyorsun. firsatini bulursan git, olmuyorsa da cok uzulme.

sözlük zirvelerine katıl. özellikle kadıköyde olanlarına ;) sosyal çevren genişledikçe ve geliştikçe buradan kopamayacak hale geleceksin zaten.

exordinary + 1

istanbul dünyanın en güzel şehridir.

Uçan spagetti canavarına şükürler olsun ki avrupa'da olup sıkılan tek ben değilmişim ahahahhaha. Dışarıdan bakınca herkes "oo kanka avrupa çok süper bira hatun karı takıl para bok porşe" modunda ama öyle değil yani :)

exo hergün yaptığım şeyi özendire özemndire anlatman (poğaça meselesi ) benim gibi türkiye dışında bir yer görmemiş bir adama acayip moral oldu :Dd

2 senedir yurtdışında okuyorum, çalışma hayatına girmediğim için o konuda bir şey diyemem, tahmin yürütebilirim, ama cidden bir şey yok burada. eminim türkiye'deki hayatından zaten memnun olmayan birileri gelip yurtdışında iyi hayatlar kuruyorlardır kendilerine, onu da ballandıra ballandıra anlatıyorlardır. ama kazın ayağı öyle değil.

uzun vadeli yaşamak apayrı bir şey. başlarda iyi oluyor diyorsun, tecrübe oluyor diyorsun ama zamanla farkediyorsun ki, bizle aynı kafada olan kimse yok. spesifik olarak türk milletinden bahsediyorum şu anda, özellikle batı milletleri kafa olarak benzer mesela, farkları var ama ortak özellikeri de çok. bizde durum böyle değil. bizim kafayla aynıyı geç, benzer bir millete mensup bir kişi ben daha tanımadım. yaşayabileceğin olası dil, iletişim problemlerinden bahsetmiyorum bile.

her şeyden önemlisi, kim ne derse desin, biz türkiye'ye alışmışız. en ufak şeyleri bile insan bir yerden sonra acayip özlüyor. şu anda saat gece 2 burada, hava buz gibi, deseler ki çay+simit+beyaz peynir var, ayağıma üşenmem kalkar bir saatlik yolu yürürüm. simit ya, 75 kuruşluk, açlığını bastırsın diye almanın dışında yüzüne bakmadığın simit. ama insan bir yerden sonra böyle ufak şeyleri bile arıyor.

kısacası, eğer türkiye'deki halinden memnunsan, burada seni çekecek pek bir şey yok. benim de niyetim mezun olup biraz çalıştıktan sonra dönmek kısmetse. başka türlü zor yoksa.

çalıştığım şirkete ortak olur, yatırım yapardım.

ulkeme dönerdim

paraya para demezdim.
akıllı yatırım yapardım.
dünyayı gezerdim.
uzay turisti olurdum.
dünyanın en güzel ve sakin koylarında özel yatımla yaşardım.
sevilirdim, severdim.
yardım ederdim.

sonra uyanırdım. kabız olmuşum :(

Klasik araba koleksiyonu yapardım.

kendime ev alırdım. bir miktarda geçinebilecek kadar ayırırdım. o da aylık 1000

TL den 50 yıl yaşamak için 600bin TL olur. gerisini de hayır kuruluşuna bağışlardım. Sonra ben de gider o kuruluşlardan birinde bedavaya çalışırdım. evet beyin bedava!

yunanistana faize yatırırdım.

spesifik bir kaç yerden arsa veya ev alırdım.

stanford üniversitesine beni doktoraya alması için yüklü bir bağış teklif ederdim.

paranın geri kalan kısmını ayırır, zaman içerisinde bir animasyon şirketi kurmak için harcardım.

yeni aldığım evlerden birine taşınmak ve belki aynı sınıf daha sağlam bir otomobil almak dışında gündelik hayatımı değiştirmek isteyeceğimi sanmıyorum.

borçlarımı öder, köyüme dönerdim. parayı nasıl harcardım bilmiyorum, çok para.
ha "para harcama danışmanı" tutardım.

pompiş...

iphone 4 alırdım. :)

yeni bir şehir kurmaya çalışırdım, nerde; karadeniz'in keşfedilmemiş yerlerinde.
bir de agartalılar'ı, hitler ve tesla'yı araştıracak bir bilim adamı grubu kurardım.
bir de bu grubu koruyacak bir tim, birlik
bir de türkçe'yi tam öğrenmek/öğretmek için ücretsiz dershane açardım bilimum yerlerde

biraz çocukca&bilimkurgu karışımı oldu

olm yunanistandan ada alirdim be. satti saticak adamlar saka diil.

sevgilime istediği vw amarok'u alırdım. kendi arabamı yenilerdim.
okuluma ekipman bağışlardım.
çizimlerini yapmış olduğum hayallerimin evini yaptırırdım.
süper bir reklam ajansı kurardım.
bir de moda evi kurardım, çünkü şu an bile istediğim/hayal ettiğim çoğu kıyafet ve aksesuarı bulamıyorum.
birkaç çocuğun eğitim masraflarını üstlenirdim.
kalanını da kendime küçük sürprizler yapmak için isviçre'deki bir bankaya yatırırdım.

adanada ki tüm dershaneleri alıp sahiplerini kapıya koyardım. hepsine gıcığım!

yenilenebilir enerji uzmani bilimadamlarini toplar, "para 7 milyon lira, ar-ge falan siz her seyi ayarlayin para benden" diyip artik ruzgar tirbunuymus solar panelmis yardirirdim once.

dunyada en yogun trafige sahip sehirlerde, 5 milyon dolar degerinde arsa alip otopark yaptirir veya hazir otopark satin alir, oralara sadece yenilenebilir enerji tuketen araclarin girebilmesini saglardim. tabi enerji dolum tesisleri de olur icinde buralarin. ona da 3 milyon degerinde yatirim yapalim, oldugu kadar.

etti 15 milyon.

5 milyonuyla, kulturel aliskanliklar ve ticaret gibi sebeplerle canice oldurulen balina, yunus gibi canlilari korumaya yonelik bir yatirim yapardim.

kalan 2 milyonun da 1 milyonuyla kendime ortalama bi studyo daire alirdim.

diger 1 milyonla da agac dikerdim. ayrica otopark ve enerji dolumundan gelen kârin %35´i agac dikimine, %15´i ise yenilenebilir enerji kaynagi ve kaynak kullanim sirketime gidecek.


oturdum dusundum dakikalarca.

edit: 22 milyon yapiyo farkindayim. bence o kadar olur o ikramiye, 20´de kalmaz diye oyle yazdim.
ayrica en kârli ya da mantikli olani yapmamis olabilirim ama, icim cok rahat olur lan. inanilmaz boyle.

bu parayla tuttunamamak salaklık demeyin. eğer paraya kanıp bilmediğiniz işi yaparsanız para uçar gider.

ben olsam istanbuldn bir işhanı (komple) geri kalanıyla daire alır hepsini kiraya verir, dahada çalışmaz bu kiralarla geçinirdim. ha belki esnaflıkta bildiğim bi iş varsa bi dükkanıda kendim işletirdim.(hobi yada boş drmamak için) ve bahçeli ev audi araba ve bir yat alırdım. yat kesin alırdım

kendimi sikerim

soruyu 1 saat önce gördüm hala karar veremedim, sanırım çıktıktan sonra bir süre almaya gitmezdim...ne çalışmak isterdim ne boş beleş dolaşmak.ama kesinlikle dünya turu yapardım türkiye turu yaptıktan sonra tabii.
not:karmaşık günler geçiriyorum.

baltık ülkelerinin kuytu ormanlarının birisinde bir kulube alıp bedevileri beklerdim. tabi bir yandanda kafamı dinlerdim :P

o para çıksa bana hacı, sakin kalmaya çalışırım 1-2 ay daha fakirliğe razı olurum. daha sonra gider parayı çekerim devlet bankasına yatırırım. gelen faizi çatır çutur yerim bir müddet sonra yatırıma dönüştürmek için hayalim olan turizm firmasını açarım. reklamın haddi hesabı olmaz her yere reklam verir firmayı büyütürüm.

oha lan 20 milyon çıkıyor turizm şirketi hayali kuruyorum. hay ak hayallerim bile boktan.

sefa pezevengi olurdum.

öncelikle beşiktaş'tan bir stüdyo daire alırdım. sonra bir mercedes slk...
sonra bu daireye eşya falan dekorasyon olaylarına girerdim en ince ayrıntısına kadar... daha sonra bir mimarlık ofisi kurardım gelsin projeler... bundan sıkılacağım için ek olaran bir de nişantaşında ve pariste mağaza açar moda olayına girerdim... öyle eğlencelik. sonra sıkılana kadar böyle devam ederim... sıkılınca kalan parayı biryerlere bağışlar akademisyen olurum... ahahahaha vaauuvvv...

2 sene sürecek bir dünya seyahati planlatırdım en butiğinden bir tur acentasına.

sanırım herkes gibi ben de öncelikle kilit noktalardan arsa satın alırdım. onları at cebe.

anneme, en büyük hayali olan iç mimarlık ofisi açardım. piyasadaki başarılı mimarları da maaşa bağlardım. emekliliğinde kendi işinin başında, yaşam alanı dizayn edip dursun kadıncağız.

bir süreliğine alaçatı'ya taşınır, sabahtan akşama sörf yapardım.

bir adet predator 72' yat (1 milyon 800 bin euro), bir adet maori 50' (650 bin euro), bir adet de sailing cutter 66' (650 bin euro) yelkenli alırdım.

edindiğim bu filoyla göcek'e yerleşirdim.

geri kalanı (ne kaldı ki zaten) at bankaya, dursun öyle.

- eski calistigim yerde kendimi daha fazla gelistirebilecegim bir pozisyon kalmamisti. (sanirsin ki genel mudurmus...)

- kendimi zorlamayi, rekabeti seviyorum, burasi kariyer hedeflerime daha uygun, vb...

fix soru abi bu yapacak bir sey yok en kivrak sekilde cevap vermelisin :D

eğer yeni şirket büyükse eskisinden daha fazla kariyer imkanları var diyebilirsin. eski firmada çok çalışmama rağmen daha yukarı çıkmama izin vermediler diyebilirsin.
birde gerçekten eski şirketinden ayrılma nedenin nedir? mesela maaşları geç yatırıyordur.küfürbaz tipler vardır. direk söyleyebilirsin bazı şeyleri.

@morcivert; kurumsal değil, bildiğin patron şirketi. ne olduğum belli değil. bir temizliğe kalmadığım eksik kalıyor bazen. ne iş yaptığım meçhul. böyle olmasını sevmiyorum. ama bunu açık açık söylersem çok yönlü olamadığımı düşünmelerini istemiyorum. çünkü aslında bana söylenen işleri layığıyla yerine getirebiliyorum, hata, eksiklik yapmıyorum. sadece sıkıldım bu durumdan. üstüne bir de patron egosu.. görüşmeye gideceğim yer ise kurumsal şirket, pozisyonu belli, iş belli, kimse benden yapmam gerekenden fazlasını bekliyor olmayacak. ama işte bunu açıkça söylemek ne kadar doğru onu bilemiyorum. yoğunluğa veya çok yönlülüğe gelemiyormuş izlenimi vermek istemiyorum. asıl sıkıntım iş yeriyle ilgili, ama eğer açık olursam benim iş ortamında çalışmayan bir kurumsal firma personeli benim bahsettiğimi anlamayacaktır.

soruyu sorduklarında eski şirkette neler yaptığını anlat.
biraz daha düzenli daha kurumsal olan sizin xyz firmanızda çalışmak istiyorum. burdaki kariyer olanakları çok daha parlak. kurumsal olduğunuzdan burada kendimi çok daha fazla geliştirip şirketinize bir çok konuda faydalı olabilirim de.zaten eski firmamda anlattığım şekilde bir çok konuda uzmanlık kazandım de..

o ufak firmalardaki patron egosu varya küfredesim geldi şimdi hemde bugün istifa eden birisi olaraktan..

orange gittim. 2008 di. ben memnundum. duş klima yemek gibi konularda hiç bir sıkıntı yaşamadım. çalışanlarıda son derece iyi insanlardı. zaten sözlükte yeteri kadar bu konulardan bahsedilmiştir.

o zaman tek disko vardı. orange ait. şimdiyi bilmiyorum. elinizi kolunuzu sallaya sallaya sap ordusu olarak orangeda kalırsanız girebiliyordunuz buraya. yoksa giremezsiniz o şekilde.

benim en çok hoşuma giden yanı sürekli alternatif rock / rock hatta yeri geldi metal bile çalıyorlardı bu girişteki dinlenilen yerde. biranızda hazır zaten orda. başkasını bilmem ama sürekli serdar ortaç gülben ergene mağruz kalmamamak için burayı tercih ederim. en azından 3 sene önce böyleydi.

pazarlık mevzusunu bilmiyorum ama önceden ayırtırsanız yapabilirler. cool insanlar öğrenci ayağına yatıp şu kadar paramız var dersenizde acıyabilirler belki :)

Orange denize en yakın pansiyonlardan biri. kadir fln daha uzak.

kadirin yerinde kalmadım ama bende olumsuz aynı şeyleri duydum. 2008 de orange dan daha pahalıydı.

Kim demiş Kadir'in yeri kotu diye? Gecen sene orada kaldım, gayet de keşiş hır tatil geçirdik. Her acıdan bizi tatmin etti. Çalışanlarıyla ayrı samimi olduk, orada konaklayan diger musterilerle ayrı samimi olduk. Hala görüştüklerimiz, internetten konuştuklarımız bile var. Çok sıcak ve dolu bir mekan Kadir'in ağaç evleri.

olymposa hemen hemen her ay giderim.
aile iseniz türkmen'e gidin. yok hayır çift falansanız kesinlikle kadir derim eğlence açısından.
kadirin evleri biraz kötüdür ama doğası ile, eğlencesi ile mükemmel bir mekandır.
türkmenin evleri olymposun en kaliteli evleridir. isterseniz jakuzili odaları bile var. tabi ne kadar uygun oranın tarzına orası tartışılır.
yemek konusunda kadir biraz geri kalır türkmene göre.
orange mi?
189 kez önünden geçtim, tek bir kez kafamı çevirip içeri girmedim.
ha ben üniversite öğrencilerini çok götürdüm. o zaman orange den 92 kişi geleceğiz dediğimde elleri ayaklarına dolanmıştı. acemilik, tecrübesizlik gördüm.
kadir ve türkmen bu konuda iyidir.
ama aile değilseniz kadirden başka bi yeri düşünmeyin derim.
çok kez üniversite gezisi düzenledim, dediğim gibi orange listeme bile giremedi.
yine merak ettiğin bişey varsa sorabilirsin.

Çift olarak gideceğiz biz.
Peki Kadir'le aynı ücrette, tavsiye edebileceğiniz bungolawları da güzel bir yer var mı?
Mesela Natural Pansiyon diye bir yere rastladım. Orada da 35 tl görünüyor gecelik ücret.
Başka böyle opsiyonlar var mıdır?

şimdi, olymposda 15 tane işletme çıkarabilirim size.
kadirde; öküz bar birde ahır bar var.
diğer işletmelerin hiçbirinde bu denli bir eğlence merkezi yoktur.
ben türkmene gezi düzenlediğimde bile türkmenden grubu çıkarıp kadirde eğlence yaptırırdım.
orangenin discosu var evet ama mekandan uzakta, ayrı bi işletme. orayı saymıyorum.
kadir ve türkmenden başka diğer işletmeler küçük çapta kendi hallerine yerler.

bir şey daha ekleyim türkmen demişken, orange'a gitmeden önce türkmene gittik, yani konuştuk odalara fln baktık. türkmenin odaları son derece genişti. at koşturabilirsiniz içinde. orange baya ufak iki kişi baya kastı odaya sığma açısından.
önceki yazdığımda sap mevzusunu kastederken, orangeda kalırsanız diskoya istediğiniz gibi girebilirsiniz anlamında şeettim, yoksa sap dolu anlamında değil. ayrıca diskosu çok gerekli bir yer değil. ben kaldığımda bir çok ailede, yabancılar, çinli, rus vs.. vardı orange da. çok ismi duyulmamış yerlerde kalmanızı önermem. tatilinizi zehir olabilir. örnek olarak şu eski olimpos gölge barın (Road House Bar) yanında bir yerlerdeki pansiyonda kalan arkdaşalar vardı. pansiyonun adını hatırlamıyorum, odalarında sineklerden fln. baya şikayetçilerdi. yemekleri iyi değil diyorlardı vs..

türkmenin yemekleri kötü ve odaları çok küüçük
kadirin ise odaları kötü ve çok gürültülü.
çift olarak gidildiğinde kalınması gereken tek yer orange bence. hem denize çok yakın, hem de yemekleri ve çeşitleri gerçekten güzel. çalışanları da çok iyi. temizlik açısından da türkmene on basar zannımca. yazın sıcağında kurufasülye pilav yemek istemiyorsanız orange:)

ayrıca yanınıza el feneri almyı sakın unutmayın. gece sahile gidip bi kaç bira içmek isterseniz el feneri lazım çünkü ışıklandırma yok. bi de denizdeki katil piranhalara dikkat:)

bu sezonda da o kadar gürültülü olur mu ya? uyku uyuyamazsak biraz zehir olabilir hakketen de :/

(bkz: eric clapton)

pek bilindik bir bkz'ı vererek başlayayım. şahsen blues'u tercih ettiğim için jazz değil blues diyeceğim. blues'u dinlemek istiyorsan led zeppelin'i de dinle, blues aranjmanı parçalarını dinle; geçiş yapmak ve ısınmak için gayet iyi olur. öncelikle blues eserlerinde kullanılan hangi enstrüman ya da vokal çeşidini hatta konu çeşidini bularak kendini ısındırabilirsin. sonrasında zaten kendisi ara ara sürprizler çıkarır.

blues daha uygundur size kanımca. daha protest bir havası var. jazz biraz daha modernize edilmiş ve çeşitleri bol bir müzik türü. nü jazz'a falan denk gelirseninz sevmezsiniz.

saydığınız müzik türlerinden sadece progressive metal'le yakın alakam var, diğerleriyle pek alakam yok. yine de yazdıklarınızdan müzikte nispeten hızlı tempolar ve teknik yetenek aradığınızı varsayıyıyorum. eğer yanlış fikir yürüttüysem söyleyin, ona göre düzeltirim.

jazz'de bunlar var, ama doğru yerden girmek lazım sadece. öncelikle modal jazz ve cool jazz, en azından şimdilik, size gelmez. bebop ve hard bop ilk aşamada istediğiniz türde olabilir. cannonball adderley, dizzy gillespie, thelonious monk bebop olarak sağlamdır. ayrıca miles davis'in çıkardığı meşhur relaxin, steamin, workin, cookin serisini de bir deneyin bence.

eğer böyle strapping young lad, diablo swing orchestra falan tarzı deneysel şeyleri seviyorsanız free jazz'e bir göz atabilirsiniz. ornette coleman'in free jazz'i var, john coltrane'in ascension'ı var. bunlar yine de aşırı deneysel, dinlediğim en deneysel metal albümünden bile daha deneysel, dolayısıyla ilk bakışta çok kuvvetli gelebilir. yine de denemeye değer.

mistik hava dediğiniz zaman da her jazz sever coltrane diyecektir. my favorite things albümünü (en azından aynı adlı şarkıyı) ve a love supreme albümünü kesin beğenirsiniz diye düşünüyorum.

kendimden örnek vereyim,
bende benzer tarz müzikleri dinleyen birisiyim. diablo swing orchestra dan epica ya Lame Immortelle dan senteced e kadar bir çok grup dinliyorum ama progressive biraz daha yapay geliyor pek haz etmiyorum ama saygı duyuyorum bu amcalara.

doğal olarak jazz müziği bir türlü anlayamıyorum bana hiç bir his vermiyor. dinlemeyi denedim anladımki bu müziği dinlemek ve anlamakta önemli bir meziyet.

blues konusunda ise Stevie Ray Vaughan, Jimi Hendrix ne bilim eric clapton gibi isimleri dinlemek hoşuma gidiyor. bunlar dışında yakın dönemden hippiler, bir jefferson airplane bir rolling stones, who gibi gruplarda hoşuma gidenler arasında. bir tanesi hoşuna gidince last fm den fln benzer sanatçılardan gidebilirsin.

Yazdığınız türlerin çoğu, çoğunlukla pentatonik, armonik minörün ağırlıktı kullanıldığı müzikler. Bu nedenle çok farklı armoniler barındıran jazz türlerini fazlaca yadırgayabilirsiniz. Ama jazz var- jazz var sonuçta. En güzeli siz blues devlerinin kayıtlarını ve bulabildiğiniz jazz standartlarını dinleyip kendiniz karar verin.

the doors da dinleyebilirsin insan alışınca bırakamıyor bir türlü

büyük ihtimalle dinliyorsundur ama opeth'de dinle hem 11 eylülde konserleri var.

jazz'ı blues'e tercih edersin bence. biraz daha hareketlidir ama ben billie hollidayli yılların jazzlarını severim bence hiç sarmaz seni açıkcası bende bayılmıyorum jazza bluese
www.theradyo.com burdan biraz fikir sahibi olabilirsin

mikisoftun Windows Install Clean Up diye bir programı var onu indirip ordan ekle kaldır yapabilirsin ama bu dediğin mevzu hayra alamet değil. başka programlarla tarat istersen.

çantanda seni ortaya çıkaracak bir şey yoksa, git amerikada yaşa.

bende kasaya dökeyim dedim paraları senin donların çıktı. bayılmışım yeni kendime geldim. ver ulen paraları

bana ver mundar edersin onları sen şimdi.

"internette bu olayı duyur ki adamların kulağına gitmesi kolay olsun"

diyecektim... sen yapmışsın zaten onu.

bana da olmuştu aynısı. havaalanına gittim, durumu anlattım. polis ağzımı burnumu dağıttı. nerden buldun bu parayı dedi. 6 ay hapis yattım.


cevap: kıbrıs'tan bavulda 1400000 dolar getiren adam seni bulur merak etme.

Ayni sey rusyadan donerken benim basima geldi sabah saat 5 de ucaktan indim. 9 30 da eve girdim saat 12:00 da 2 takim elbiseli cam yarmasi kapiya dayandi... ilk zaman ne oldugunu bile anlamadim sonra cantaya baktigimda ici para kayniyor... Istersen verme... Kaybolan bizim canta oldu... ne cantami nede canta karsiligi parami alabildim.

Sana tavsiyem cantanin sahibini bul ve teslim et. sen istemesende onlar seni mutlaka bulacaklardir.

uzaya çık. orda bulamazlar seni. sonra kıbleyi bulup dua et.

5 tane rus eskort hatun çağırdım:) bu gece biraz alem yapacam,sabah uyanınca daha net düşünürüm...

haci senin bavulun üzerinde isim falan yazdığını bilyosun di mi? o yüzden sıçışlardasın son kalan bavul seninki olacak haliyle biri araklamadıysa paraların sahibi adam da o bavulu alacak tabi benzer bavul bu lavuk almıştır diye, artık adam gelince ne yaparsın onu sabah düşün bence de:)

bu anlatılan bana çok saçma geldi bence keklemiş bizi bu arkadaş

oturup saydın mı lan?
şakacı seni :D

ay ay biliyordum ben bu filmi dur, sonra kovalamaca aksiyon falan üff süperdi.

kumar parası sakın dokunma. bagaj bölümünden aldıysan evine gelmeleri an meselesi. tc kimliğin hangi ikamete kayıtlıysa oraya geleceklerdir. öncelikle aileni güvene al. akrabanlara falan gönderebilirsin. parayıda göm. yüzünü de değiştir.

oh şükürler olsun buldum sizi... mesaj attım burdan.

1- Allah'a inanıyorsan, geri ver, öte tarafta hurileri götür.
2- Ateistsen ama etik metik kafaya takıyorsan, vicdanlı bir safımız isen, yazık gariban mafyalara diyorsan ( ki mafya ya da uyuşturucu kaçakçısı parasıdır o ) ver geri çantayı.
3- Tabiri caiz ise götcağızın yemiyor ise, yarın öbür gün bulurlar s*kerler beni diyor isen ver geri çantayı.
4- Bu kadar parayı bir arada gördüm ya bu da bana yeter diyecek kadar şapşal isen yine ver parayı geri.
5- Çocukluğundan beri bir gün çok param olacak her gün babalar gibi yaşayacağım diyorsan işte fırsat.
6- Bizi kekledin sanıyorsan gel ben sana vericem o parayı...

He canım he... Belli ki baya bir boş zamanın var git kitap oku bence ya da gazete falan oku o da hiç yoktan iyidir.

senin bavulunuda onlar aldıysa vay haline.eh zaten *aşşaklı birisiyse bunlar güvenlik kameralarından fln bulurlar seni.

bi resim koyarsan inanabilirim .

yamulmuyorsam fx olanlarında reverb belki chorus fln var. cdr olanlarında cd aux girişi belki kulaklık çıkışı var.

wall street pahalı kurslardan, ankardaysan eğer daha ucuz ve kesinlikle daha iyi bir kurs için kent english öneririm

kent english'te robin ve michael var. gerisi iyi değil. bazılarının hoca bile olduğundan şüpheliyim. o yüzden her kurda hoca değişiyor. gitmiş biri olarak önermem.

ingiliz kültür veya odtü kurslarını öneririm.

şu anda nasıldır bilmiyorum ama 2002-2004 yılları gibi odtunun (ebi) kursuna gitmiş biri olaraktan önermiyorum.

keman hakikaten tek başına altından kalkılacak bir enstruman değil tabi komşularınız tarafından katledilmek istemiyorsanız eğer.

Keman pek kolay bir alet değil (gitardan çok daha zor bence) ama kursa giderim, ders alırım, her gün çalışırım, aylarca dandik etütlerden başka bir şey çalmamaya dayanabilirim diyorsanız başlayın tabii. 80-100 liralık kemanlardan bir cacık olmaz. Ders alacaksanız hocayla bir tane alırsınız, önce hocayı bulun yani.

calmayi ogrenme asamasindan zevk alacagini dusunmuyorsan (yani bunu bir zen tadinda yolculuk degil de "tek amacim guzel calmak" seklinde ele aliyorsan, yolculuktan keyif almayacaksan) keman oldukca yanlis olur. ozellikle baslangici gitardan bir kac kat zor olacaktir. daha once boyle bir durumda motivasyonu kaybetme gecmisin oldugunu da goz onune alarak kendini bir daha hayal kirikligina ugratma riskini goze alasin yoksa tavsiye etmem.

ama onemli olan yolculuk, ogrenirim, acelem yok, senelerimi alir ama ben zaten ugrasmaktan zevk alacagim, severim dersen durdugun hata.

iyi kötü gitar çalan akor fln basan arkdaşım kemana yeltendi kendi başına beceremedi. kursa fln gitti. zamanı olmadı devam edemedi sonra.açıkçası gitar gibi dizinin üstüne koyup hemen çalmaya başlayacağın bir şey değil bence. tutuşu, perdesiz olması fln. dez avantaj gitara göre.

aynen öyle, torpilsize iş yok bu devirde. istersen ağzınla kuş tut..

ya doğuştan tecrübeli olacaksın, ya da doğuştan eli kolu uzun dayın amcan olacak başka yolu yok :)

tecrüben olsa bile iş tanıdığa bakıyor hocam. o yüzden baban, dayın müteahit yada milletvekili değilse yeni mezun için stajlar fln. önemli. kendi adıma konuşayım, ben stajım sayesinde iş buldum.

tecrübesizlere satış ya da üretim mühendisliği pozisyonlarında iş var. düşük maaşa yetiştirilmek üzere.

vay anasını eğer durum buysa... benim gibi sektörde doğrudan veya dolaylı tanıdığı olmayanlar sıçmış o zaman...

@sttc: zaten ben de üretim kısmında arıyorum. aylık 1000-1500 istiyorum. çok mu ki bu adamlar dudak büküyor?

o ücret çok değil. normal hatta ama şöyle bir durum var; istanbulda pek fabrika yok. ya çerkezköy tarafına ya da kocaeli tarafına taşınmayı düşünüyorsanız şansınız artabilir. çok ilan görüyorum o taraflar için.

geçen metrobüste karşılaştığım bir tekstil müh. askerden yeni gelmiş 2 tane çok bilindik olan firmaya gitmiş iş görüşmesine bir 700 diğeri 800 tl teklif etmiş.
dayı amca bul iş bulmak kolay olsun yoksa zor.
bir yerden sonra tecrübe falan işlemez.

@sttc'nin dediği gibi çerkezköy sanayi bölgesi olduğu için çok daha fazla olanağın bulunduğunu söyleyebilirim. eğer o tarafa taşınmayı ya da her gün o yolu servisle gidip gelmeyi göze alıyorsanız şansınızı oralarda deneyin derim.

edit: ne mühendisiydiniz bu arada?

ne mühendisisiniz?

aslında iş bulmak zor değil de verilen ücrete çalıştıracak eleman bulmak daha zor diye düşünüyorum. ilk girişte standartları biraz düşürün. 1000lira günümüz şartlarında iyi bir para. tecrübeyle birlikte para da gelecektir daha sonra. sttc'nin de dediği gibi gebze-izmit-adapazarı çevresinde inanılmaz derecede iş imkanı var.

yurtdışında master tamamlamak, 2 dil bilmek, askerliği aradan çıkarmak

yeni mezun olmana ragmen hic basvurdugun islere kagit uzerinde overqualified oldugunu dusundun mu? ya da akademik kariyerinle pratiginin birbiri ile dengesiz oldugunu?

basit. aradıkları personel üç kuruş maaş karşılığında gün doğmadan işinin başında olup yaklaşık 12-13 saat boyunca ve haftada 7 gün süresince çalışacak, bunun içinde kendisine iş verenlere minnettar olacak birisi. dolayısıyla yurtdışı eğitimi olanlar zaten kafadan eleniyor buna da overqualification-overqualified gibi havalı adlar takıyorlar. yani bu şekilde işveren talebini karşılamıyorsun. özel sektörde ağırlığı olan bir tanıdık yoksa ve yaşında 35i geçmemişse geriye kpss veya herhangi bir üniversitede asistanlık kalıyor.
kısacası özel sektörde çalışacaksan gözü açılmamış olacaksın.

Benim arkadaşım Sütçü İmam elektrik-elektronik mühendisliği bölümü mezunu. Askerliğini yaptı geldi. Onların kayıt olmaları gereken bir odaları varmış. Oraya kayıt olmaya gittiğinde, oradaki yöneticiye söylemiş yardım edin, benim iş tecrübem yok nasıl iş bulacağım falan demiş. Oradaki yönetici yönlendirdi bunu. 2 haftaya işe girdi. 1 600 TL net maaşla işe başladı.

km player. kurarken de dikkat et. herşeye he deyip geçme. orda biyerlerde high quality tarzı bişiler geçiyo şimdi tam hatırlamıyorum oralara dikkat et..

hala sorun varsa bs player kullan.

dosya bozulmuş olabilir, bilgisayarın kaldırmıyor olabilir. aynı dosyayı başka(daha iyi) bir bilgisayarda çalıştır. başka bir 1080p bul, onu da kendi bilgisayarında dene.

kmplayerin 3.0 build 1438'i kullanıyorum. başka bir codec yüklemedim şimdiye kadar. eğer bir şey açamazsam genelde yeni bir buildi çıkmış oluyor. bilgisayarıda kasmıyor bu program.

km player ben de aynisini yapiyodu bazi filmler icin. vlc kurdum, halletti.

bilgisayar kaldırmayınca oluyor. benim eski laptopta (şu öğretmenlere satılan toshiba) 720p animelerde yapıyordu bunu. mpc kullanıyodum. şimdi aynı dosyalardan yeni laptopla sorunsuz izliyorum yine mpc'yle.

sorun şu ki 3 senelik masaüstümde çalışıyo sorunsuz, ama sıfır lap-top ta senkron sorunu oluyor hem bs de hem km de. codecle mi alakalı acaba ne kuracağımı bilemedim bir de vlc deneyeyim.

ekran kartının çözünürlüğü yetmiyorsa ve filimde özel efektli, patlamalı, parlak sahneler çoksa, ne kurarsan kur izleyemezsin. hatta 2-3 saniyeyse iyi bile diyebilirsin.

@hipogrif: yoo, düzeltebilirsin gayet.
(bkz: coreavc)

bunun seneyle pek alakası yok, bileşenlerle alakalı...
coreavc ile çözdün çözdün, çözemedin işin zor. bir de coreavc kurmak tek başına yeterli değil elbet kmplayer'ın ayarlarını coreavc kullanacak şekilde değiştirmen gerek. bir çok forumda nasıl yapıldığı, resimli olarak, mevcut. gogil ile bulabilirsin...

videoda ki görsel efekte göre ekran kartının kasmasını da ilk defa duyuyorum

big bang'le sadece bizim galaksimiz mi oluştu yoksa şu ana kadar keşfedilenlerle aynı delikten mi çıktık?

la git yat...

bence kocaman bi resimde gözümüzün önündeki bir olayı göremiyoruz. çok yavaşız be vala içim acıo. şu tepsi-yuvarlaklık olayını bile çözeli 300 yıl oldu ayıp be ağlıcam a.q.

tek kelimeyle ibneliğinden diyorum.

bide o var işini bitiren kayıo, ne iş yaptın demezler mi milyarlarca yıl kaymak için. uzay yan gelip yatma yeri değildir:p

insanin dunyasi uc boyutlu, beyin kapasitesi sonsuzu hayal etmekten yoksun. duyu organlari desen diger hayvanlarin cogunun yaninda bes para etmez. cok dusunmemek lazim. bozulur valla.
bir de o fotograflar gibilerden cok guzel arka plan oluyor.

@want2die mantıklı. bu yaklaşımının hipotezini çıkart bence zamanla teori olur. birde batıdan doğuya dönme olayı var, bunlar işbirliğimi yaptı hepsi batıdan doğuya doğru dönüo. üstelik bu ay niye kendi takılmıo yapışmış parazit gibi. yol verelim gitsin a.q başka bişeyle flört yapalım sıktı bu.

@tryit beynin tümünü kullandırabilen ilaçlar çıktı diyelim birgün. aslında her uyuşturucu beynin farklı bir bölümünü çalıştırıo. bunlardan bi karışım yapıp içtiğimizde o zaman beyinden max faydayı almış olur muyuz? bilirsin böle durumlarda insan daha bir düşünsel yaratık oluverio.

şu sikik galakside herşey bir yerlere kayıyor yok hızımız yavaşlıyor yok magma küçülüyor, güneş patlayacak fln ama hepside bizim algılayamayacağımız düzeyde. o yüzden star wars, battle star galactica fln izle, düşünme gerisini.

cunku yuvarlak da ondan akillim.

biz gitmeden adamlar gelmiş a.q (bkz: roswell olayı)

bence diger bolumleri kapatiyo da ondan kalan kismi max ta calistiiyo. hepsini karistirsak tamamen kapabilir korkarim ki :)

2 adet aferin al üstünü kalın giyin ve karanlık ılık bbir ortamda adam gibi uyu. 7-8 saatini feda et ve ebedi mutluluğa ulaş. tanrı hep seninle olsun. amen.
not (ciddiyim)

sıcak duş, kalın yorgan yazıyorum, bir doz kullanın.

1 su bardağı sıcak suya rendelenmiş taze zencefil(yoksa toz zencefil de olur sanırım), limon, bal karışımı bana çok iyi gelirdi.
c vitaminli aspirin de iyi gelir bizim aileye.
TYLOL HOT de iyi ama uyku getirebilir.
geçmiş olsun.

@ground

8 saat uyuma gibi bi lüksüm yok şu anda. bir de aferin uyku getirir mi?

Ihlamur için derim bende işe yaradı.

cezveye birer tutam nane, kekik, ıhlamur, elma kabuğu, limon kabuğu, bir çay kaşığı zencefil atıp iyice kaynat. kaynadıktan sonra bal ile tatlandırıp sıcak sıcak iç. günde iki kere yap. bişiciğin kalmayacak.

tylol hot deli gibi uyku getiriyor. hele sabah içersen öğlene kadar ayakta uyursun.
bazı sert ağrı kesicilerde majezik türevleri uyku getiriyor diye biliyorum. sonuçta yatıştırıcı hepsi.
ıhlamuru bende öneririm. hasta olma aşamasındaysan kendine geliyorsun. yutkunma sorunun varsa boğazını yumuşacık yapar. içmekte zorlanırsan içine elma, nane gibi şeyler atabilirsin.

vicks first defence kesinlikle olaydır.

acılı turşu suyu içeceksin, ama küçük biberlerin turşusunun çok acı suyundan. ilk yudumu aldığında duvara çarpmış gibi olursun ama geçen her saniyede ıspanak yemiş temel reis gibi sağlık ve enerji doluymuş gibi hissedeceksin. lıkır lıkır içmiyosun tabii. yarım litreyi yudum yudum 1 gün içinde tüket ertesi güne hiçbirşeyin kalmaz.

giriş kartın eve gelecek. o şifre ve kullanıcı numaran (tc kimlik numarası sanırım) ile giriş yapıp bilgilerini kontrol edebilirsin veya değiştirebilirsin osymnin sitesinden.

ya hangi bankaya yatıyıroyuz o parayı bi bulsam

çin malı olabilir

bi yeri kırılıp tamir görmüş olabilir.

bir sakatlik oldugu kesin. yapilan satislar da sahte gibi duruyor. hep tek islemli kullanicilar var listede. 2 gun ust uste black beauty satmis yuh.

çinde klonları yapılıyor bu gitarların. Popüler ve pahalı birçok markanın klonları mevcut, hatta buyrun , üreticilerden biriyle tanışın www.alibaba.com
www.alibaba.com

aman derim...

çin üretimi replica bu. studio versiyonları bile türkiyede 3500 lira. usa'da 1000-1200 dalırs.
custom ın orjinalini yakıp geri boyasalar bile 2000 dalırs eder.

gibson yada 1000$ üzeri bir gitar alma niyetin varsa görmeden, çalmadan kargoyla almak gibi bir hata yapmazsın umarım.
(replica almak istiyorsan o başka)

edit: o değilde herif piyasaya bir sürü replica satmış. *ötüne koyum bunun.

büyük ihtimalle replikasıdır.
seri numarasını isteyin gibson sitesinden kontrol edin.

önce başına büyük bi bela aldığını bi bil. zorlu saçma sapan bi süreç seni bekliyo. öle kpss hakkında akıllı mantıklı bi haber yada duyuru bekleme zaten. şoklarda şoklara savrulmaya hazır ol.
şimdi ilk defa sınava girdiğin için sen başvuru sürecinde bi ösym bürosuna gideceksin kayıt zamanı geldiğinde. ki bu yılkini kaçırdın sen seneye olan sınava gireceksin. başvuru tarihlerine daha çok var yani. ama yine de süreci bil diye anlatıyorum. büroya gideceksin senin orda saçma sapan bi kamerayla kazulet gibi fotoğrafını çekecekler bi form var onu doldurup teslim edeceksin ve bi 3 5 milyon da bi para vereceksin. sonra kaydın yapılmış olacak. bundan sonraki girişlerinde (ki ben 1 kere girer kazanırım diye düşünüp sana verilen şifreyi hafife alma) sana verdikleri şifreyle internetten başvuru yapabileceksin. ha sözüme güvenmeyip aradan geçen 1 yılda şifreni unuttun mu? gidersin yine büroya verirsin 3 5 bişey daha alırsın şifreni.
sen genel kültür- genel yetenek yani cumartesi sabah oturumuna gireceksin.
öğleden sonraki sınavla işin yok git gez dolaş. gününü gün et. ama pazar sabahtan yine okulda ol. anasının gözü gibi bi süreç seni bekliyo olacak çünkü. hangi sınavlara gireceğini ders ismi olarak bilemiyorum. ben öğretmenlik için giriyorum çünkü sınava.
ama sen genel kültür genel yerenek falan diye çalışacağın konulara bak. bi de kpss pazar oturumları diye bak bakalım ne çıkacak.
şimdiden geçmiş olsun... sen sırtını devlete yaslayana kadar devletin sana yaslayacağı bu süreçte başarılar efendim...

işin gidişatı özetlenmiş ama devlette hangi kurum senin branşında eleman çalıştırıyor? sonra bu kurumlar hangi puanr çeşitleriyle eleman arıyor? ona göre bunları araştırıp çalışmana yön vermeni öneririm.

www.kpssdenemesinavi.com idi yanlış hatırlamıyorsam...

firefox'ta screengrab eklentisi var, ekranın istediğin kadarını direk caps olarak kaydedebiliyorsun.

bir de fireshot varmış.

explorer için?

hiç bir program kullanmadan standart yolla print screen yapıp paintte ctrl+v ile atıp ile istediğin kısmını alırsın.
sen nasıl yapıyorsun dersen irfan wiev'i kullanıyorum. kesme biçme editleme daha kolay geliyor bana bu programla.

6 yıldır telleri değiştirmemiş birinin tellerin kalınlığını umursayacağını sanmıyorum ama gitarın markası/modeli neyse internet sitesinden (hala üretiliyorsa) fabrika çıkışı ne marka ve boyut tel takılmış öğrenebilirsiniz.

13 çok ya. 13 üstü görmedim sanırım. çok gergin olur keser parmakları. 10 11 iyidir. 11 iyi.
şu gitara şu kalınlıkta tel takılır diye bişi de yoktur. tercihtir. 9 gevşek 13 gergindir normal akortta.

10 al derim...6 yıldır tel değiştirmeyen biri için kalın tel daha zorlayıcı olacaktır kanaatimce. bend falan yapar mutlu olur gariban :)

10 luk ideal. genelde 13 12 gibi kalınlıkları akortu 1 yada daha fazla ton aşağıda yapanlar kullanır. neden diceksen sanırım ses tonu ile alakalı birşey. standart akort harici kullanıyorsan bi araştır derim.

acikcasi gitari sahibinden cok ben caliyorum ve uzerindekilere benzer gerginlikte bir set takmak istiyordum ki sap ayariyla ugrasmayayim. neyse artik www.amazon.co.uk adresindeki telden siparis verdim bile. medium diyor ona kandik.

maaş standartların altındaysa istenir, standartta ise çalışmaya göre verilebilir.

resmi olarak hakkınız olan bir zam olmalı bir de oralarda bir yerde.

istenir. bütün patronlar cimridir. cimri değilmiş gibi görünenlerin mutlaka bi hesabı vardır kafasında. (hiçbişi karşılıksız değildir zira)
kendilerinin değerinin bilindiği ortamlardaki çalışanlar mutlu olduklarından duymazsınız yorumlarını...
son not: sen değerlisin.. iste ve al zammı bee

bir işveren olarak rahatça istenir diyebilirim.

bence zam verilir. ilk iş görüşmesinde sorarsın yada söylerler yılda şu kadar performansa göre yada enflasyona göre diye konuşursun.

ancak bazı dallama patronlar buna uymaz zamanında yapmaz, maaş vermez. bu durumda kimse zam almamışsa gidip tek başına kendin için zam istemek bence biraz abest olur. toplu hareket etmek lazim.

eğer dallama patron sadece sana zam yapmadıysa yada sana az zam yaptıysa o zaman kendi adına gidip konuşmak en doğal hakkın. bence patrondan önce bir şefin varsa, aranız iyise ibnelik potansiyeli yoksa, onunla konuş tüyo al. sonra patronla konuş derim. ancak sadece sana zam yapmama gibi bir durum varsa en olumsuz şeyi göze al derim.

eğer adeletsizlik varsa maaşlar arasında yine gidip konuşmanda sorun yok bence. ama her türlü zam görüşmesinde şartları iyi analiz etmek lazim.

Patrondan zam istemenin incelikleri: www.yenibiris.com

virgullu olsa olmuyor mu ki?

yada cell options'dan direk number yapsaniz?

maalesef veriyi bir programa aktarmak istiyorum ve o program , lu sayilari 0 kabul ediyor.
number secmek bir sey ifade etmiyor. abuk subuk seylere donusturuyor. gun sayisi falan veriyor.

peki, tum sutunda yer alan sayilarin basina ' isareti eklemek istesem bunu nasil yaparim? sutundaki sayilarin hepsi birbirinden farkli.

ilk sorununu cevabı şu olmalı; 1,9 yazan alanı (veya tüm kolon ise tüm kolonu seçip) sağ klik ile hücreleri biçimlendirden, metini seç. sonra virgülleri nokta ile değiştir. düzgün yapmalı.
ikincisinin cevabı concatanate (türkçe birleştir). bir sütuna ' yaz. başka boş bir sütuna = koy ve fonksiyonlardan bu dediğimi seç. sonra text 1 alanında ' koyduğun kolonu, 2de ise sayı kolonlarının ilkini seç. entera bas. önce ' kolonunu aşağı kadar çekiştir, sonra da birleştirdiğin kolonu. olması lazım.kolay gele.

denetim masası - regional and languange options - customize -decimal symbol - .

Sen 400 lira dersen 300 lira derler işverenler ya da insan kaynakları bilmem neleri. Onlara bakma.

Aslında olay şu; onların kafasında 3 aşağı 5 aşağı (yukarı demiyorum bak, sürekli aşağı) bir rakam var, sen o rakamı söylesen bile indirirler. O rakamı bulup biraz yüksek söylemekte fayda var.

O rakam nedir? O pozisyonda 1-2 sene çalışan elemanın maaşında 10-20% düşük. Aslında o pozisyonda çalışan elemanların ortalama rakamını söyleyip onların kafasındaki kesintiye razı olmak en iyisi.

Not: Hiçbir işveren daha nitelikli diye iki katı para ödemez. Kafasında şekillenenin üzerinde gider.

aslinda soylememek icin baya kasmak lazim. ama agzindan illa 1 rakam aliyorlar. eger yeni mezunsaniz arkadaslarimin aldigi maaslar 1500-2500 arasi bundan dusuk almak istemem diyebilirsiniz.

Öncelikle başvurduğun pozisyonlarda çalışanların ne kadar aldığı ile ilgili fikir edin. Daha önce iş tecrüben yoksa başlangıç için bu fiyattan biraz daha azını aklına yerleştir. Sorduklarında da bu fiyatı açıkça söyle. Kendi durumuna göre bir miktar aşağı yukarı çekebilirsin elbette söyleyeceğin fiyatı.

Firmanın aklında bir ücret olsa bile
- iyi bir eleman için biraz daha fazlasını vermeye razı gelebilirler
- senin beklentin onların düşündüğünden çok düşükse başlangıç için senin istediğin miktarı önerip zaman içinde durumuna göre ücretini yükseltme yoluna gidebilirler. (Öyle ya bin lira isteyen adama niye 2 bin veresin. Binden başlatırsın sonra arttırırsın, hem firmanın işine gelir, hem çalışanın hoşuna gider ;) )

akıllarında 1000 lira varsa, siz de 1000 derseniz 900 derler. abartmadan yüksek söylemekte yarar var.

vallahi derin mevzu. bu aralar bende aynı dertten muzdaripim. çok küfrediyorum.
açıkçası ben işin rahatlığına, ulaşıma bakıyorum. evime yakın daha rahat bir işi daha düşük ücrete kabul edebilirim. ankara gibi bir yerde günde 2.5-3 satimi yolda harcıyordum. ama 1/4 de çok fazla kırmışlar bence.

ancak türkiyede özel firmalar "tutturabildiğine" çalıştırıyorlar. büyük firmaların bile ayırdıkları max bir ücret var. planlama/personel bölümlerinde fln tanıdıkların var ise bunu öğrenebilirsin. ancak sonra teklifleri gelince sizide şirketinizide diye söversin. işte bu ücreti holdingler bile tutturabildikleri kadar aşağı çekiyorlar. işleri sıkıştıklarında ise yeni gelen bir elemana mevcut elemanlarından daha fazla ücret verebiliyorlar. hatta bir sürü para verip dışarı yollarlar işi. ben hiç bir firmayı dürüst bulmuyorum ücret konusunda. işlerine geldikleri gibi tutturabildikleri ücrete çalıştırıyorlar. ama umarım bana dek gelmeyen istisnalar vardır.

o yüzden benim stratejim hocam, madem onlar 1/4 daha düşük veriyor, başka alternatif yoksa ve sözleşme bağlayıcalığı yoksa, pazarlığımı yapıp dedikleri ücrete başlarım ama gözüm hep diğer firmalarda olur. zaten nedense çalışırken hep daha fazla teklif geliyor ordan burdan. ayrıca deneme süresi verirler zaten 1-3 ay. baktın o işe o ücret çok az, stress çok, , tekrar ücreti konuşursun, onlar da köle yerine koyarsa, ceketini ve 1 aylık maaşını alır çıkarsın.

Şöyle ki kaynak bir arkadaşımın babası: eğer o eleman nitelikli ise ona bir fiyat biçiyor kafasında, mesela 2000 biçti o nitelikte bir eleman, soruyor ve aldığı yanıt 1250 ise 1250 veriyor. Genelde cv nizi ve yapacağınız işleri göz önünde bulundurarak bir fiyat oluşturuyorlar kafalarında.

Ben mesela her zaman kafamdaki en yüksek rakamı söylüyorum ya da şu aralıkta diyorum, şundan aşağı da çalışmam ama diyorum duruma göre. Siz de durumunuza göre uçuk olmayacak ama emeğinizin en kötü ihtimalle minimum karşılığını da sağlayacak bir rakam söylemekten çekinmeyin. Biraz da aslında sizi en ucuza nasıl kapatırlar diye bir düşünce ile size söyletiyorlar. O sorunun esas nedeni o.

selam.

burada sizin ne kadar tok satıcı olduğunuz ya da bunu karşı tarafı irrite etmeden nasıl oynayabileceğiniz önemli.

hiç bir yerde bir rakam telaffuz etmedim, ne kadar ısrar edilirse edilsin ("bakın bu yöneticiye gidecek, sizi kaçırmak istemiyorum" gibi şeyler dahil -uygun rakamı yazın o zaman di mi ama?-) bundan da taviz vermedim.

kalbur üstü insanlardan bir kaç yüz tanesi bunu uygulasa aynı yurtdışındaki ilanlar gibi maaş skalası daha baştan belirtilir hale gelir.

sonuç diyorsanız, her zaman o pozisyondaki en yüksek maaşı alan oldum (ha sorsan hakettiğimin gene altındadır bir kısmı). bu tavsiyeye uyan yakın arkadaşlarım da hiç sorun yaşamadı. uslüp çok önemli, unutmayın.

teoride satıcı olan sizsiniz. pratikteyse paraya ihtiyacı olan...

en kolay ve hızlı şekilde metro ile yenimahalleye ulaşırsın. ama yahya kemal beyatlı lisesi tam nerde bilmiyorum. halide edip lisesine yakınsa yenimahallede ineceksin. mustafa kemal lisesine yakınsa ivedikte inmen gerekir. google mapstan metro hattını okulu fln görebilirsin

kızılay'dan metro ile ivedik durağına gidin.. duraktan cıkınca karsıya gecın, arkadakı sokakta gozukuyor okul.. ya da duraktan çıkınca hemen önünde bir büfe var. ona sorun tarif etsin o amca.

nouma 21 adamı neden yanlış yönlendiriyorsun ivedik duragından yahya kemal yaklaşık 2 km.Hocam sen ivedik duragında metrodan in.İndikten sonra metro istasyonunun hemen dibindeki ring otobüslerinden KARDEŞLER-KURTİNİ otobüsüne bin.4veya 5inci durakta ineceksin sakın yürüme rezil olursun.Bilmediginiz şeylerede yorum yazmayın kardeşim

asıl siz yanlış yönlendirmeyin. 2 km. falan değil. açtım google earth'ten ölçtüm şimdi tam 750 metre çıktı. yani hiç de yürünmeyecek bir mesafe değil. otobüs gelene kadar iki kere gidip geri dönülür. nouma21'in tarifi doğrudur. otobüs kimbilir nerelerden dolanıyor da 2 km yol yapıyor.

buyrun bu da tarifi: tinyurl.com

angry birds

(bkz: pocket god) oynadıkça farklı farklı şeyler keşfediyorsun sıkıntıya birebir yaptığın adamları öldür felan naparsan yap öpt.bye

not: en son dilim dışarda öğğ efetktiyle telefonu salladığımı hatırlıyorum

hocam, donanım haber forumlarından bakmıştım. güzel oyunlar var. benim seçtiklerim labyrinth 2, enigmo, jellycar 2, asphalt 2, railroad, sheep action, penguin, invinci ball fln... program olarak ihtiyacıma göre arayıp yüklüyorum. mesela gitar akort programı, msn(ebuddy), facebook, last fm., cycorder vs..

doodle jump

angry birds +1

islash

paper toss

twitter, dropbox, remote, shazam, skype, ntvmsnbc, quickoffice, işcep, air mouse, speed test, lightsaber, redlaser, mayhoş, flood-it 2, minigore, jailbreaker, hoggy, tesla wars, rock band, rolando 1-2, spider, stickwars, ferrari gt, sway

ulusta çantacıların bulunduğu bir sokak var. orda imal ediyorlar çeşit çeşit, boy boy, hemde satıyorlar. pazarlık flnda yapabilirsin. heykelin oralarda çantacılar sokak diye sorarsan tarif ederler.

ulusla fln uğraşmam dersen kızılayda tömeri geçince ilk sağda metro iş hanı var. en alt katında baysal çanta, ensturman çantaları yapıyor ama sipariş verirsen valizde yapar. elinde hazır olma ihtimalide var. ama biraz daha tuzlu olur. ayrıca kızılaydaki işhanlarını turluyabilirsin. mutlaka çantacı/valizci bulursun.

kizilay

Ulkealan etrafinca ve NecatiBey Cad. vardir ise yarar valizler. Izmir Caddesi'nden girip NecatiBey'e salinin boyle ishanlarini gezerekten.

kızılayda soysal pasajında bulabilirsiniz. ama ulus daha ucuzdur.

yüksel caddesinde akşam pazarında çok ucuz oluyor pazarlıkla.

ulustaki gerçekten harikaymış çok teşekküe ederim.

Kızılay 'da benim bildiğim Gama İş Merkezinin içinde Valizci var. Yanılmıyorsam küçük kapısından girince sağdaydı.Arkadaşım şehir dışı üniversiteyi kazandığı için oradan valiz almıştı. Memnun kalmıştı. Öyle aklımda kaldı.

oyun online değil ise, sadece RAM'den yer e haliyle CPU'yu da biraz kullanır. Online ise bandwidth'i de yer eğer kısıtlamazsanız.

çok fazla program açıksa yaratabilir, fakat tek başına çok fazla yüklenmez işlemciye.

online oyun oynuyorsan evet, diğer türlü hayır. torrent çok az ram yer.

Pek bir fark oluşturmaması lazım.

ctrl+alt+del den işlemci ram kullanımına bakın. genelde 100-200 mb ram kullanımının çok sorun çıkartacağını sanmıyorum.

download esnasında diskin sürekli yazma (biraz da okuma) yaptığından meşgul olacak, "loading" lerin biraz daha uzun sürmeli. (düzgün) torrent clientlarının cpu/ram kullanımları oldukça düşük, kare/saniye ölçüsünde çok fark görmemen lazım.

evet, ancak oyununa göre etki miktarı değişir.

açıkçası 6 da sık kullandığım bazı özelikleri çalıştıramadım. mesela her ensturmanın tablarını göremiyorsunuz, yada ensturmanın boş posizyonda sesini dinleyebiyorsunuz. ayrıca gp5, gp4.. dosyalarını volume ayarları çok dengesiz geliyor bana versiyon 6 da. birde onu ayarlamakla uğraşıyorum. belki başkası bu özelliklerini kullanmayabilir ama ben bunun için her iki versiyonuda yükledim. duruma göre değiştire değiştire kullanıyorum.

gecen senelerde ayni durumda oldugum icin yazdigim ufak bir program vardi o isi yapan ama aradim taradim bulamadim simdi.
soyle bir sey buldum, belki isine yarar: sourceforge.net

netsh interface ip set address name="yerel" static 192.168.1.100 255.255.255.0 192.168.1.1

bu, sırasıyla; ip nosunu, alt ağ maskesini, ağ geçidini değiştiriyor.

ipconfig /release-renew yapınca dhcp'den tekrar oto ip alırsın, diye sallıyorum.

bunları batch yapıp masaüstüne koyarsan sanırım daha kolay olur.

www.eksisozluk.com

Ehehe, Ubuntu'da dediğin şey gerçekten tek tıkla halledilebiliyor. Zira bağlanılan her ağ ayrı bir bağlantı profili olarak kaydediliyor... :-)

(bkz: ubuntu/#19708665)

hocam ses kalitesi olayı bence biraz göreceli. kimisine iyi gelebilir kimisine kötü. ancak ovetionlar martinler var aşmış gitar tabiki fiyatları gibi. sesleri iyidir tabiki netten okuduğum kadarıyla kullanmadım. bilmiyorum yenimi başlayacaksın? yoksa bir yerde sahneyemi çıkacaksın? sorduğun şey bu değil ama, eğer ilerde iyi bir gitar almayı planlıyorsan, elden kolay çıkartabileceğin bir gitara bak derim. çünkü o fiyat aralığında ses kalitesi genelde hepsinin üç aşağı beş yukarı aynıdır.

takamineden başka bişey alma derim akustik alcaksan.

fikir vermesi açısından; www.mydukkan.com
şahsi tavsiyem buradan fikir edindikten sonra (yorumları çok dikkate alma bence fiyat ve özelliklerine bak) mümkünse işi az çok bilen biriyle beraber bir kaç dükkana gitmen ve hoşuna gideleri alıp bizzat 1-2 tel tıngırdatman. Ayrıca elektro gitar için amfi, kablo gibi ekstra maliyetler de olacaktır, gene bunları da deneyip almanı öneririm.
Eğer pedal falan satmaya kalkarlarsa yeni başlıyorsan şimdiden almana gerek yok.

@ninca elektro akustik için amfiye gerek yok. zaten evde çalacakmış. pedala hiç gerek yok. sahneye çıksa bile gerek yok ikisine de.
beni dinle sen takaminin ucuz modelleri var git bi dene.

mesai geç başlayıp erken bitiyorsa, maaş da tatmin ediciyse, iyidir o iş...
gerisi boş

Çalıştığın iş yerindeki "örgütsel adalet" in mevcudiyeti çok önemli. Üstlerin ve diğer yöneticilerin astlarına yönelik tutum ve değerlendirmeleri adil ve tarafsız olmalı. Yani profesyonel bir yönetimin varlığı gerekli. Eğer bunlar varsa iş arkadaşları senin üzerinde hiçbir baskı oluşturamaz, kendini güvende ve huzurlu hissedersin, bu da işten tatmin olma şansını artırır.

İnsanlar en tahammülsüz oldukları nokta bu adalet algısıdır.

Özetle eğer kurumsal bir örgüt ise düşük maaşa karşın uzun vadede istihdam edilebilme güvencesine önem veririm. Değil ise öncelikle kariyer derim. İş arkadaşlarını, maaşı ve iş tatmini görezden gelip kendinize basamak atlatmak olmalı tek amacnız.

mesai olmucak bir de ortam arkadaş ortamı iyi olmalı yoksa ne olursa olsun cekilmez o iş

tecrübelerime dayanarak söylüyorum erkekler için para ve kariyer daha çok öne çıkıyor. Bayanlarda da boş vakit ve iş ortamı. en azından çalıştığım yerde bu şekilde. Tabii ki hepsi de önemlidir.

benim için üç kıstas: çalışma saatlerina uyulsun. parası güzel olsun. ulaşımı kolay olsun. ortam, şirket prestiji, ünvan, rahatlık vs. çok da umrumda olmuyor açıkçası. çünkü şunu biliyorum ki keyfim için değil, sadece hayatımı geçindirmek için çalışıyorum. en rahat iş bile iştir nihayetinde. bana özel hayat tanısın bir de para versin yeter.

Sevdiğim işi yaparken para kazanmak.

1.kafam rahat olacak,işi isteyerek yapcam.
2.çalışma ortamı,insanlar iyi olacak.
maaş,kariyer daha sonra gelen şeyler.

kıl müşteri olmamasını beklerim... boşa beklerim.

açıkçası benim şu aralar ilk baktığım şey işlerin düzgün olması. cuma akşam 6:30 da gelip şunları yetiştir denmesi hiç hoş olmuyor. yetiştirdikten sonrada şef 1 hafta elinde bekletince işi haydeee yeter artık durumu oluyor. önemli olan düzgün planlı programlı iş yapan bir yerin olması. yoksa her gün eve değişik değişik maceralarla sinirli ve huysuz bir şekilde eve dönüyorsunuz. birde ister istemez evdekilerin kafasını ütülüyorsunuz.

ikincisi maaş. zaten iyi bir maaşla çalışıyorsanız büyük ihtimalle kariyerinizde iyidir. ne kadar para o kadar saadet. ama bi o kadarda iş ve sorumluluk yüklerler. tabiki istisnalar vardır. aşırı iş yüksek maaş yerine, düzgün planlı bir iş, ortalama maaşı tercih ederim. zaten zor bulunanıda bu.

iş seçerken arkadaş ortamı ise bahane. daha önemli olan şeflerin, müdürlerin ne kadar arkadaşça olduğu(göreceli). iş arkadaşından arkadaş çıkma ihtimali çok düşük. hatta yanınıza arkadaşınızı aldırırsınız benim gibi. sonra onunlada arkadaşlığınız bitebilir. tabiki istisnalar var. iş yerinde evlenenleride gördüm. hem işte hem evde birbirlerine bakabiyorlar. takdir ediyorum. arkadaşlık mevzusu işin stresine sıkıntısınada bağlı. bence seçici bir unsur değil bu.

çeşitli yerlerde çalıştım ve diyebilirim ki, kesinlikle çalışma ortamı ve arkadaşları.
ayrıca patronların çapsız olmaması ki bunlar işi sevilebilir yapıyor. gerisi geliyor zaten.

Ehliyetiniz varsa o da olur.

sözlükte üzerinde imza olan herhangi bir kimlik gerekiyor diye bir şeyler yazıyordu. yoksa orda nüfus cüzdanının imzalamak zorunda kalanlar fln olmuş.

ben nüfus cüzdanıyla girdim ankara üniversitesinde. kimse bir şey sormadı.

bi ara rapidshare a ulaşılamıyodu şimdi de baska bi sorun var sanıırm. bende download yapamıyrm.

www.eksisozluk.com

cizdiren arkadasimin az onceki cevabi:

*cizdirdigi an iyilesiyor.
*bikac gun damla vs kullanıyosun vs
*sonra tamamen geciyo
*ama ilk gun sıkıntılı biraz. bulanık gorme vs.. o yuzden arabayla gitmesin, gidecekse de baskası kulansın
*cıkıyosun bitmis olay, saglamsın.. sadece biraz bulanıklık oluyo dedigim gibi
*ertesi gun tamamdır
*ama kisiye gore degisebiliyomus sanırım
*ben sıkıntı cekmedim

www.eksisozluk.com

Benim birkaç gün gözlerim yanmıştı, ama idare ediyor insan. Ayrıca bir hafta kadar da bulanıklık azalarak devam etti. İlk birkaç hafta sık sık damla kullanmak zorunda kalıyorsun. Sonra günde 3 defa olmak üzere 3 ay sürece kullanıyorsun her ihtimale karşı.

Benim doktorum, 20'de 1 olasılıkla tekrar ilerleme durumu görülebilir demişti. 10000'de 1 olasılıkla da kalıcı bir hasar olma ihtimali varmış.

hazır başlık açılmışken bende sorim ya.

şimdi benim gözüm 1 derece miyop ve astigmat bozuk. bende yaptıabilir miyim bu ameliyatı?
ssk karşılıyor mu?
karşılamıyorsa ne kadara mal oluyor?

@afchiki

gözüm 1 numara olsaydı ben yaptırmazdım. ama istersen yaptırabilirsin tabiki.
göz numaraların arası farkı 5-6 fln olması lazim devletin karşılaması için. biri 1 diğeri 6-7 fln olmalı.
kudret gözde intralasik 1200 sanırım peşin, bu aralar. daha ucuzada bulabilirsin başka hastanelerde.

yaptırmak isteyenler bence ekşideki lazer ve gözle ilgili başlıkları hatmetsin. tüm cevaplar var orada.

çizdirdikten sonra tekrar bozulma ihtimali var. bu ameliyatla ilgili değil, vücutla ilgili.
bazen kısa bir süre sonra 0.25 civarına çıkıp sabit kalabilir.

ameliyattan sonra birkaç gün bilgisayar kitap okuma gibi göz yoran kurutan hareketlerde bulunmayın. istirahat edin, uyuyun, yapay göz yaşı damlalarını bolca kullanın.
sorunsuz olur umuyorum.

bende soru sıkıstırayım. 4 numara astigmata da cizdirme olur mu ki? bir daha gözlük kullanmayayım hiç. gece de araba kullanabileyim?

bence adamın girdiği internet kafede polis şu saatlerde şu bilgisayara kim gelmişti diyip sorarsa bulabilir. hatta cafede kamera varsa direk tespit edebilir gibi geliyor.

eğer tor kullanırsa ve açık vermezse evinde oturduğu yerden bile yapabilir bunları. hem de ip'ye baktıklarında kah fildişi sahilleri'nde, kah paris'te görünür; polisler ebler*. ama yasadışı işler yapılmamalıdır diye bitireyim bari.

1. bulur, bulunuyor
2. diyemez
3. bulunabilir, hatta işleri kolaylaştırır ama o olmadan da bulunur