Giriş
(2)

İtalyan rönesansında olup biten şey nedir?

psmstc
Şu wikiyi okuyorum. Pek anlayamadım.https://en.wikipedia.org/wiki/Italian_Renaissanceİtalyan rönesansı öncesi italya'nın genel durumu nasıldı. Sonrasında noldu?
Şu wikiyi okuyorum. Pek anlayamadım.

en.wikipedia.org

İtalyan rönesansı öncesi italya'nın genel durumu nasıldı. Sonrasında noldu?
0
psmstc
(16.01.22)
Çok geniş bu konu, kabaca özetleyeceğim

Rönesans temelde şehir devletlerinin güç kazanmasını temsil eden bir dönem. Şehir devletleri ve krallıkların ekonomik modelleri farklı işliyor. Avrupa derebeylik sisteminde paranın çok bir işlevi yok, toprak sahibi soylu bir sınıf var ve bunlara bağlı çeşitli kademelerdeki kişiler onların topraklarını ekip biçip ürün üretiyorlar ve bu ürünler bölüşülüyor. Ekonominin temeli bunun üzerine kurulu. Toprak, paradan çok daha önemli kişinin saygınlığı açısından.

Şehir devletlerinde ise ticaret yapılıyor, toprak sahipliği yok. Bu iki sistemin gelişimi Roma'nın yıkılışından Avrupanın şekillenme süreci olan koca bir orta çağ tarihini kapsıyor. R.H.C Davis'in Orta Çağ Avrupa tarihi kitabını okuyabilirsiniz. Neticede İtalya irili ufaklı çok sayıda kent devletinden müteşekkil bir bölge. En öne çıkanları malumunuz venedik, floransa, milano gibi cumhuriyetler.

Bu bölge akdeniz üzerinden ortadoğu ve dolaylı yoldan uzak doğuyla ticaret ilişkileri geliştiriyor, metropolit bir yapısı var. her dilden insan bu kent devletlerinde bulunuyor, bugünün ABD'si gibi düşünün etnik anlamda. Burada tüccar sınıfı çok güçlü. Kentler belli başlı ailelerin otokratik ya da despotik yönetimi altında. Sıradan halkı, batı avrupa'daki gibi sadece toprak işçisi olan serfler oluşturmuyor. Fransa, ingiltere gibi monarşik ülkeler gibi toprağa dayalı köy hayatı yok. Her şey dinamik ve kent kültürü var.

Ticaret doğası gereği rekabet doğurur. Buralarda bankacılık sisteminin temel elemanları gelişmeye başlıyor, eğitim anlayışı değişip skolastik temelli tıp, hukuk ve teoloji eğitiminin ön planda olduğu modelden ekonomi, sanat, dil üzerine kayarak beşeri bir karakter kazanıyor. Papalığın monarşiyle daha uyumlu olan otoriter ruhu bu kent devletlerine yabancı gelmeye başlıyor, insanlar dine farklı yaklaşımlar ortaya koyuyorlar.

Her şey zincirleme bir şekilde devam ediyor kısaca. Neticede İtalya kent devletleri 16.yy'a kadar kültürel açıdan büyük bir dinamizm içinde gelişiyor. Olan bu.

Sonrasında ticaret yollarındaki kaymalar, işgaller ve savaşlar nedeniyle bu ışık sönüyor ve mutlakiyetçi bir çağa giriliyor.
0
mentuhotep
(16.01.22)
genel olarak avrupa'yı ele alırsan daha iyi anlarsın

rönesans temel olarak 1000 yıllık hristiyan kilisesinin avrupa'yı sömürmesinden sonra parası olan kralların, prenslerin, derebeylerinin kilisenin koyduğu kuralların tersini kanıtlayabilmeleri ve kilisenin yaptırımlarından kaçabilmek için bilim, sanatı desteklemesidir.

bu tabi iyimserlik içerisinde hadi yapalım bu işi diye olmamış. her local prens, kral diğer güç sahibi kişi ile rekabet içerisine girmiştir.

sonuçta bilim, sanat üretenler kendilerine fon bulmuşlardır.

çok temel bir örnek : veba salgını papazı da, fakiri de, zengini de vuruyor. kilise daha çok yaptırım uyguluyor ama sonuç yok. sen bir kral olarak bir doktoru fonlardan ve tedaviyi bulursan kilisenin yaptırımlarından muaf oluyorsun.
tabi bu 'tedavi' bedava gelmiyor. diğer tüm bilimlerin ve sanatın gelişmesi gerekiyor. anatomi öğrenilecek, insanlar çizilecek vs vs.
0
duyurukullanıcısı
(16.01.22)
(2)

mass effect 1 yan görevler

semaforo de medianoche
oyuna yeni başladım sayılır, önce laira'yı bulduğum gezegene gittim, oradan da feros'a gittim ordaki yan görevleri yaptım ana görevin de sonlarındayım. bulunduğum gezegende yan görev çıkarsa yapmaya çalışıyorum genelde ama başka gezegenlerde de sıkça yan görevler çıkıyor. bunları hemen yapmalı mı si
oyuna yeni başladım sayılır, önce laira'yı bulduğum gezegene gittim, oradan da feros'a gittim ordaki yan görevleri yaptım ana görevin de sonlarındayım. bulunduğum gezegende yan görev çıkarsa yapmaya çalışıyorum genelde ama başka gezegenlerde de sıkça yan görevler çıkıyor. bunları hemen yapmalı mı sizce? başka gezegenler olunca acaba seviyemin üstünde midir bu aşamada erken midir diye şüpheleniyorum, o gezegenlerde ana görevler çıkarsa o zaman yaparım diyorum ama çıkıyor mu her yerde ana görev onu da bilmiyorum tabi.

bonus soru: bir de şu sistemdeki şu kümye git diyor görevlerde ama bakıyorum o kümede bir sürü gezegen var internetten hangi gezegende olduğuna bakıp ona göre gidiyorum da bu da içime sinmiyor ama boş boş 5 gezegen dolaşmak da hoşuma gitmez burada bi saçmalık yok mu siz nasıl yapıyordunuz?
0
semaforo de medianoche
(09.01.22)
1. oyun biraz eski, o yüzden zorluk mantığı farklı o saçmalık ondan kaynaklı. Siz bence internetten bakmaya devam edebilirsiniz.

Yan görevleri yapmanızı ve hikayeyi takip etmenizi şiddetle öneriyorum çünkü tüm seri bir bütün ve minik satır aralarında dahi görebiliyorsunuz bunların etkilerini. Görevleri yapabilirsiniz, baktınız zor geliyor sonraya bırakırsınız, ama görev açıldıktan sonra yapılabilir artık.

2. ve 3. oyun çok daha güzel :) birinci oyun biraz daha sönük grafikler anlamında. gezegenlerin birbirinin kopyası olması sizi soğutmasın. hikayeyi takip edin, şirketleri ve amaçlarını öğrenin, ırkları tanıyın, birlikleri ve örgütlenmeleri öğrenin. bu kısmına odaklanın. pişman olmayacaksınız.
0
mentuhotep
(09.01.22)
İlk oyunu oynamadım. 2 ve 3'ü oynadım. Yan görevlerde dikkat ettiğim tek şey süre belirtilmesi oluyordu. Çünkü çocuklar orada mahsur kalmış falan gibi bir durumda göreve geç gidersen genelde çocuklar ölmüş falan oluyordu. Ya da olay örgüsünde bir şeyi erken yapma durumun olursa bazen müsaade etmiyor, müsaade ederse bir şeylerin kaçması gibi olaylar oluyordu diye hatırlıyorum.
0
baal
(09.01.22)
(10)

Siyah üzümün çekirdeklerini yiyor musunuz?

Filinta61
Az buz degil kocaman cekirdekli olanlar var ya. Ben kutur kutur yiyorum cekirdek gibi. Ama aklima takildi. Bazilari ayikliyor yerken. Yemenin dakincasi var midir?
Az buz degil kocaman cekirdekli olanlar var ya. Ben kutur kutur yiyorum cekirdek gibi. Ama aklima takildi. Bazilari ayikliyor yerken. Yemenin dakincasi var midir?
0
Filinta61
(11.08.21)
Çekirdekle uğraşınca üzüm yemekten hiçbir şey anlamıyorum, zaten ufacık bir şey. O yüzden hiç affetmem yerim. Yine de çekirdeği küçük olan veya çekirdeksiz olan üzümleri tercih ederim.
0
mentuhotep
(11.08.21)
ben hiç sevmem ya. kekre geliyor bi süre sonra. antioksidan diyolar gerçi. o yüzden çekirdeksiz sultani alırım hep.
0
chezidek
(11.08.21)
uzum cekirdegi zararli oldugunu duymadim, tersine yararli derler.
0
cooperr
(11.08.21)
üzüm çekirdeğinin antioksidan kaynağı olduğunu bilirim eskiden beri ama bilimsel bir temele dayandğını sanmıyorum.

kulaktan kulağa yayılan bir bilgi gibi bişey benim duymam yani.
0
killerbee
(11.08.21)
yiyorum. tadını beğenmediğim için de faydalı olduğunu bahane ediyorum.
0
Öylesine biri
(11.08.21)
Eskiden çekirdeklerini ayıklayıp yerdim ama artık hiç uğraşmadan yiyorum çekirdekleriyle.
0
ms brownstone
(11.08.21)
Karpuzu bile yiyorum. Ayrıca üzüm çekirdeğinde antioksidan maddeler var, millet tozunu alıp yiyor.
0
curukturpkokusu
(11.08.21)
Asla yemem, en ufak çekirdeğini bile ayırırım. O yüzden çekirdekli üzüm pek yemiyorum. Çok canım isterse işte..

Karpuz demişler, onun o küçük cansız beyaz çekirdekleri oluyor ya onları dahi ayırırım. Hatta karpuzu kesip, masaya ben koyacaksın bütün dilimleri çekirdekten arındırırım.

Keyifli keyifli meyve yiyeceksem, ağzıma gelecek yabancı maddelerle uğraşamam.
0
feel the blanks
(12.08.21)
@feel +4
0
abuzer
(12.08.21)
Kesinlikle yiyin. Bir yakınım, onkolog tavsiyesiyle gıda takviyesi olarak siyah üzüm çekirdeklerinden elde edilen resveratrol (www.beslenmedestegi.com) kullandı, hatta özellikle çekirdekli kuru siyah üzüm tüketilmesi önerildi.
0
erdogo
(12.08.21)
(3)

kampta tuvalet işini portatif olarak nasıl hallediyorsunuz?

yazar yazmaz yazan yazar
sorum "çukur aç oraya yap"çılara değildir.bunun için satılan ürünler var. sizin kullanıp memnun olduklarınız hangileri? örneğin poşete dışkıladıktan sonra kamp boyunca nerede tutuyorsunuz o poşeti? şu üründen bahsediyorum: https://www.kamperest.com/nurgaz-portatif-wc/
sorum "çukur aç oraya yap"çılara değildir.

bunun için satılan ürünler var. sizin kullanıp memnun olduklarınız hangileri? örneğin poşete dışkıladıktan sonra kamp boyunca nerede tutuyorsunuz o poşeti? şu üründen bahsediyorum: www.kamperest.com
0
yazar yazmaz yazan yazar
(11.08.21)
Çukur açan tayfaydanım, kamptan uzağa ağaca asmanı tavsiye ederim.
0
hasmetizm 2046
(11.08.21)
Bu örnek yolladığınız naylon torbalı ürünler dünyanın en gereksiz şeyi. Eğer illa alacaksanız kendi konteynerı olan üst segment bir şey alın. Neden? Şimdi hesaba katmanız gereken birkaç husus var. Birincisi kampta her zaman her yere çöp atamayacağınızı unutmayın. Bazen yanınızda biriktirmeniz gerekiyor. Doğal yollardan uğurladığınız dışkınız bir soruna yol açmazken, bunun gibi naylon poşete girdiği zaman ürettiğiniz bu "ürünü" atacak bir çöp kutusu bulmalısınız, çünkü madem ortaya bırakacaksınız neden bir de naylona sarasınız değil mi? eğer çöp yoksa koku geçirmez bir çöp kutusu arayışına girmeniz daha hayırlı olacaktır. (çünkü her halükarda bir çöp poşetini yere açıp rahatça doldurabilirsiniz. önemli olan sonrası.)

Bir ikincisi bu tarz ürünler daha konforlu ya da daha "kolay" değil. Bunu yanınızda taşıyıp, kullanmadan önce kurup, sonra kaldırıp hatta belki kampınız bitmeden temizlemeniz gerekebileceğini unutmayın. Bu dediğim üst segment ürünler için de geçerli.

şöyle bir şeyden edinebilirsiniz; www.youtube.com
0
mentuhotep
(11.08.21)
Ormanın içinde dışkılamak için dünyaya bir tane daha yüzyıllarca kaybolmayacak plastik poşet eklemeniz ne kadar mantıklı?

Bu tip ürünler hem temiz değil hem çevreci değil.

Tek kullanımlık poşetli olmayan kapaklı ve altında tanklı modeller var. Hem koku sızmamış olur. hem de daha çevreci.

(git: www.istanbuldoga.com )
0
zimbirik
(11.08.21)
(7)

8K TV'leri Kim Alıyor?

dreamnesiac
8K TV'leri almak halihazırda 8K yayın olmadığı için bana pek mantıklı gelmiyor; aşırı pahalı olması dışında. Ancak satışta da epey 8K model var. Benim atladığım bir şey mi var? Online platformlar bile en fazla 4K yayın sunmuyor mu?Teşekkürler
8K TV'leri almak halihazırda 8K yayın olmadığı için bana pek mantıklı gelmiyor; aşırı pahalı olması dışında. Ancak satışta da epey 8K model var. Benim atladığım bir şey mi var? Online platformlar bile en fazla 4K yayın sunmuyor mu?

Teşekkürler
0
dreamnesiac
(06.08.21)
teknoloji markete gidip, satış danışmanına "ben tv almak istiyorum nasıl bişey önerirsin" diye soranlar alıyor genelde.
satış danışmanlarını anlatmama gerek yok sanırım.
0
etna
(06.08.21)
4k televizyonlar yeni yeni çıkmaya başladıgı zaman piyasada hep full HD tvler varken ileriye dönük diye 4k tv aldım. Yıllar geçti ve Şuan netflixde filmlerimi 4k izliyorum
0
limonlu eksi
(06.08.21)
zenginler alıyor işte. youtubeda ve başka sitelerde var 8k videolar ama tabi gereksiz. 4k bile bu kadar yaygınlaşmamışken.
0
jelly bear
(06.08.21)
Gamerlar alıyor. Zaten çoğunun başka hobisi veya sosyal hayatı olmadığı için paralarını böyle şeylere harcıyorlar.

Bir noktadan sonra artış fark edilemez oluyor. 8k tv'nin 100" falan olması lazım ve yine aynı oturma mesafesinde olmamız lazım fark etmek için.
0
aguen
(06.08.21)
8K yayın olmasına gerek yok ki, akıllı tv'ler sadece tv değil artık. Bu telefon alırken onu sadece telefonmuş gibi düşünmek gibi bir şey.

Ama kısmen de olsa haklısınız, 8k tv'lerin en büyük müşteri grubu yukarda dediğimle alakasız kişiler. Ellerinde parası olan ve teknolojiyle çok arası olmayan insanlar 2k, 4k, 8k seçeneklerine bakıp haliyle en son teknoloji olduğunu düşünerek 8k alıp fazla kafa yormak istemiyor.

Bunlar dışında da iki genel müşteri profili var;

Birisi "en ucuza ne varsa" kesimi. Bunlar da aynı şekilde çok düşünmüyorlar.

Diğeriyse meşhur fiyat/performans kesimi. Daha çok iş hayatına yeni başlayan kişiler, yeni evli çiftler ve anne babalarını bir şey almaya ikna etmiş gençlerden oluşuyorlar. Ellerindeki fiyata alabilecekleri en iyi ve en mantıklı ürünü arıyorlar.

İşte bu son kitle sizinle aynı düşünüp 8k için henüz bekleme taraftarı.
0
mentuhotep
(06.08.21)
epey dedigin sadece samsung'da var. oyle aham saham bir model cesitliligi yok. param olsa ben de hem oled hem 8k alirdim. su an 8k yayin yok diye niye eski teknolojiyi alayim? 5g'de yok henuz ama yeni telefon alacaksam 5g ready alirim.
0
buenosdias
(06.08.21)
valla televizyon işi sıkıntı, cep telefonunun bir üst versiyonu. nasıl ki insanlar ihtiyacı olmayan telefonu sırf prestij ürünü diye alıyorsa televizyonu da öyle alıyorlar. en büyüğü son teknolojisi hangisi gidip alıyorlar. büyük kısmı böyle.
0
not sure if serious
(06.08.21)
(3)

Apartmanin su deposuna yapilmasi gereken bakim

robokot
Bizim apartmanda su deposu var... duruyor oyle. yonetici falan bir sey yapmiyor yani. sular kesilince kullaniyoruz, sular gelince doluyor...ama bunun ic temizligi ilaclamasi, suya katilmasi gereken bir sey falan yok mu? aylarca su kesilmedi diyelim, o su orada oylece duruyorsa basina bir sey gelmiyo
Bizim apartmanda su deposu var... duruyor oyle. yonetici falan bir sey yapmiyor yani. sular kesilince kullaniyoruz, sular gelince doluyor...

ama bunun ic temizligi ilaclamasi, suya katilmasi gereken bir sey falan yok mu? aylarca su kesilmedi diyelim, o su orada oylece duruyorsa basina bir sey gelmiyor mu (bakteri uremesi vs)? sonra kullanmasi guvenli degildir diye dusunuyorum?
0
robokot
(05.08.21)
Evet temizlik yapılmadığı zaman yosunlanma problemleri ortaya çıkıyor. Kontrol edebileceğiniz bir yerdeyse gidip bir kontrol etmenizi tavsiye ederim. Kısa vadede bir soruna yol açmıyor sanırım çünkü leş gibi parmak kalınlığında yosun bağlamış tankları kullanan insanlar var, ama zannetmiyorum ki uzun vadede sağlıklı bir şey olsun bu.

İnsanlar çoğunlukla böyle şeylerle ilgilenmiyor. Aşağılamak için söylemiyorum, ancak hala dayakçı hocalara kendini tedavi ettirmek isteyen insan görüyoruz haberlerde. Kimsenin umrunda değil, birisi söyleyince de çıkıntılık gibi görüyorlar genelde.

Eğer yosunlandıysa kapağı açıp fotoğrafını çekip göstererek bakın bunu kullanıyorsunuz işte demek daha etkili oluyor.
0
mentuhotep
(05.08.21)
Şöyle bir haber var

www.akdenizbulten.com

Şöyle de bir yönetmelik var

www.ilan.gov.tr

7. Maddede güzel anlatmış
0
Mirket
(05.08.21)
2 ay önce bu konuyla epey uğraştık. ilk olarak deponun kapağının sağlamlaştırılması toz-pislik girmeyecek şekilde yapılması gerekiyor. bizimkini pimapen tarzı sağlam bişey yaptılar. depo içi şamandıra-hidrofor ve vana sisteminde bakım yapılacak işler varsa onları hallediyorsunuz. bizde kapağı yapan tesisatçı bunları da halletti.

ardından depodaki suyu belli bir oranda bitimeniz gerekiyor. zaten sıfıra indiremezsiniz ama olabildiğince kullanın.

daha sonra belediyenin önerdiği temizlik firmaları var. iki kişi geliyorlar ve deponun içindeki suyu boşaltıp birkaç defa ilaçlı suyla yıkıyor ve temizliyorlar. bizimkinden ciddi pislik-çamur çıktı. kapak ve tesisat için 700-800 lira gibi harcadık. temizlik işlemleri de yanılmıyorsam 500-600tl gibi tuttu ve yarım gün sürdü.
0
orpheus
(05.08.21)
(6)

Sağlıklı şekilde nasıl kilo alabilirim?

jonas
Selam. Zayıf ince yapılı bir erkeğim, daha önceleri "4-5 kilo alsam iyi olacak" diye düşündüğüm zamanlarda 1.5 kilo almayı bile becerememiştim. Yaptığım şey sadece yediklerimin porsiyonunu arttırmaktı ama işe yaramamıştı. Demek ki benim normal beslenme şeklim, kilo alımına yetecek türde şeyler değil
Selam. Zayıf ince yapılı bir erkeğim, daha önceleri "4-5 kilo alsam iyi olacak" diye düşündüğüm zamanlarda 1.5 kilo almayı bile becerememiştim. Yaptığım şey sadece yediklerimin porsiyonunu arttırmaktı ama işe yaramamıştı. Demek ki benim normal beslenme şeklim, kilo alımına yetecek türde şeyler değil.

Şimdi bu dönem bir de covid çıktı başıma. Hastalık sürecinin iştahsızlığı ve stresiyle bir de kilo kaybettim ve şu an bu durum hiç hoşuma gitmiyor.

Gece hamburger ye, yatmadan pasta ye, cips ye gibi şeylerle değil de, vücudun sağlık dengesini de bozmayacak şekilde ne tür gıdalarla ve ne tür sıklıklarla beslenirsem kolay kilo alabilirim acaba?

Ayrıca kan tahlillerimde herhangi bir sağlık sıkıntısı yok, onu da belirteyim.
0
jonas
(04.08.21)
gün içinde kuruyemiş ve meyve tüketmenizi öneririm.
0
dedim ben sana
(04.08.21)
Uzmanı değilim ama sanki biraz kas kütlesini arttırmaya dönük spor yapsanız faydası olur gibi. Çünkü bu amaçla spora başladığınızda zaten mevcut alışkanlığınızın ötesinde acıkıp daha çok yiyeceksiniz, yedikleriniz de kas kütlesini arttıracak sporla birlikte, hacim kazandıkça kilo ister istemez artacaktır. Yanılıyorsam düzeltin lütfen, yanlış bilgi vermeyelim.
0
orient blue
(04.08.21)
Sağlıklı ve Kilo Alma kavramları yan yana geldiği zaman takip etmeniz gereken 3 ana husus var. Birincisi beslenme, ikincisi spor ve sonuncusu da uyku düzeni.

Dengeli beslenmenin altı ana unsuru var; hayvansal gıdalar içerisinde et ürünleri, süt ürünleri ve yumurtalar. Bitkisel gıdalar içerisindeyse sebze, meyve ve tahıllar. Bunlar çeşitli şekillerde bölünmüş ya da birleşmiş olarak farklı sayılarda gösterilebilir; örneğin meyve ve sebzeler tek başlık altında ele alınabilir.

Günlük beslenme programınızda yukarda saydığım şeylerin hepsini birden bulundurmaya özen göstermelisiniz. Bu göründüğü kadar zor değil, örneğin sabah kahvaltısında gevrek tüketme alışkanlığı kazanıp tahıl ve süt tüketiminde bulunabilirsiniz. Gevreğiniz bittikçe yenisini alırken öncekinden farklı tahıllar barındırıyor olmasına dikkat edin, tek tip bir beslenmeye dönmesin o daha kötü olur.

Çalışıyorsanız kendinize bir yemek çantası edinin. Buna meyve ve çerezler koyun. Öğlene doğru meyvelerden ve akşama doğru "tuzsuz" ve tercihen çiğ çerezlerden yiyebilirsiniz.

Öğlen etli yemekler tüketip, akşam eve döndüğünüzde mümkün olan en erken şekilde (ideal olanı saat 18-19 civarı, ya da uyumadan 3 saat önce) sebze ağırlıklı yemekler yiyebilirsiniz.

Uyumadan önce, yaklaşık 3 saate kadar süre kalmışsa bir şey yemeyin.

Dengeli ve sağlıklı beslenme denilen olay bundan ibaret. İnsanların bunun zor olduğuyla alakalı konuşmalarını dikkate almayın! Zor olan yanlış alışkanlıkları değiştirmek. Beslenme programının kendisi değil. İnsan alışkanlıklarından zor vazgeçer, ancak unutmayın, sağlıklı beslenme alışkanlığı olan biri için de sağlıksız bir alışkanlık edinmek zor ve katlanılmazdır, ancak bu geçiş süreçleri sancılı olmakla birlikte sürekli değildir. Nihayet normaliniz bu olacak.

Spor ve uyku kendi içerisinde geniş konular, ancak olmazsa olmaz. Kendinize uygun bir spor programı belirleyip yattığınız kalktığınız saate dikkat etmelisiniz. İdeal süre sekiz saat, olmuyorsa 6 saat. Daha az uyumamalısınız.
0
mentuhotep
(04.08.21)
kas yaparak
0
bir soru sorcam
(04.08.21)
endokrinolojisi doktoruna muayene olun.
kilo alma/verme sorunlarında ilk yapılması gereken budur.
0
aslindasorunumpsikolojik
(04.08.21)
@aslindasorunumpsikolojik başlıkta son cümlemde de ifade ettiğim gibi hekim yönlendirmesiyle çok detaylı bir kan tahlili yapılmıştı, sağlıkla alakalı bir sıkıntı çıkmamıştı.
0
🌸jonas
(04.08.21)
(6)

Eski zamanlarda büyük yangın çıkınca ne oluyordu?

havadakarada
Diyelim ki 500 sene kadar önce Osmanlı'da veya dünyanın herhangi bir yerinde yangın çıktı aynı bu şekilde. Müdahale edilebiliyor mudur yoksa kendi haline bırakıp kaçıyorlar mıdır?
Diyelim ki 500 sene kadar önce Osmanlı'da veya dünyanın herhangi bir yerinde yangın çıktı aynı bu şekilde. Müdahale edilebiliyor mudur yoksa kendi haline bırakıp kaçıyorlar mıdır?
0
havadakarada
(04.08.21)
hocam şimdi yapamıyoruz o zaman ne yapsın adam.
0
duyurukullanıcısı
(04.08.21)
ananiyimioguz
(04.08.21)
Osmanlı evleri ahşap olduğundan bugüne pek kalmamıştır yangınlar yüzünden. Tulumbacılar vardı itfaiyeci olarak, Beyazıt kulesi de yangın kulesiydi, kuleden şehir gözetlenip yangına müdahale için nöbette olunuyordu.
Şimdi yazarken düşündüm de adamlar yangın ihbar hattı kurmuş aslında, o dönemin imkanıyla bir şekilde mücadele etmiş.
0
epitaf
(04.08.21)
Çoğunlukla kendi başına sönene kadar devam ediyordu. Bunun dışında minimal müdahalelerde bulunuluyordu.

Ancak bugünkünden çok farklı bir durum bu. bunda iki önemli faktör var. Birincisi bugün doğa üzerindeki kontrolümüz hayli yüksek, "verimli bir dengede" tutmaya çalışıyoruz her şeyi. Tahribat gücümüz çok fazla, örneğin kendimizce bir plan yapıp "şu kadar ağaçlık alan gelecek şu kadar zamanda bize yeter" deyip geri kalan alanları imara açıp yeryüzünü şekillendirebiliyoruz. Haliyle bu planlar tutmadığı zaman işler eski zamanlara göre çok daha hızlı şekilde sarpa sarıyor.

İkincisi ister doğal olduğuna inanın, ister insan etkisiyle oluştuğuna; dünya küresel olarak ısınıyor. Bunun etkileri çok yıkıcı.

Bugün teknolojik aletler dünyayı öylesine küçültüyor ki gelecekte dünya siyasi yapısının zorunlu olarak değişeceğini öngörmek çok zor değil. Gezegen bütün halinde bizi etkiliyor artık. Örneğin Brezilya'da ya da Kanada'da dejenere bir yönetim başa gelirse ve içi boş söylemlerle Brezilya için Amazonları ve Kanada için tayga ormanlarını ortadan kaldırmak isterlerse, teknik olarak bunu yapabilecek güçte olacaklar ki Brezilya'da şu anda buna yakın bir durum var. Haliyle dünyanın geri kalanının buna sessiz kalması mümkün olmaz, intihar olur bu.

Özetle geçmişte dünya oto-pilottaydı ve yangınlar sadece birer afetti. Artık manuel olarak her şeyin kontrolü artarak bizim elimize geçiyor ve bunun sonucu öngörülebilir değil. Zaman geçtikçe dünyanın yönetimine ortak oluyoruz ve doğanın kendisi bizim hassas planlarımızı gözetmeden bir afet ortaya çıkarınca eskisine göre çok daha yıkıcı problemler ortaya çıkarıyor bu.
0
mentuhotep
(04.08.21)
ilerledigi noktayi onceden yakiyorsun bitiyor.
0
divit
(04.08.21)
Şehir içindeki yangına müdahale ediyorlar. İtfaiye teşkilatı Roma döneminde bile var.

Orman yangınlarında şöyle bi durum var, şu an bu kadar çok ve şiddetli yangın çıkma sebeplerinden bir tanesi de yangınlara müdahale edilmesi aslında. Yani önceden atıyorum 30 yılda bir yangın çıkıyordu doğal sebeplerle, yanıyordu, ondan sonra 30 sene rahat.

Şimdi çıkan yangını söndürüyorsun, seneye bi daha çıkıyor. Hatta daha şiddetli çıkıyor, çünkü daha fazla ot, kuru/ölü ağaç var. Yine uğraşıp söndürüyorsun. Bunu 30 sene yapınca artık söndüremeyeceğin şiddette bir yangın çıkıyor.

Bi de eskiden ormanların içinde gezip yakmak için odun toplayan insanlar vardı, işte keçiler/hayvanlar falan gezip kuru otları yiyordu sürekli. Bu da yangının şiddetini ve yayılma hızını azaltan bir şeydi. Artık bunlar yok, o yüzden daha çok yangın çıkıyor.
0
plutongezegendegilmi
(04.08.21)
(4)

Yabancı emlak programları

nickimin hakkini veremedim
Discovery, tlc gibi kanallarda çıkan emlak programlarını izliyorum. İstedikleri muhitten ev satan var, mevcut evi tadilat yapan ya da takas etmeye çalışan bi program var vs. vs. Bunları izlerken anlamlandıramadığım bi şey var.Ev gezerken insanlar olur olmadık şeylere takılıp evi beğeniyor. Mesela 30
Discovery, tlc gibi kanallarda çıkan emlak programlarını izliyorum. İstedikleri muhitten ev satan var, mevcut evi tadilat yapan ya da takas etmeye çalışan bi program var vs. vs. Bunları izlerken anlamlandıramadığım bi şey var.

Ev gezerken insanlar olur olmadık şeylere takılıp evi beğeniyor. Mesela 300bin dolara ev alacaklar gezerken mutfak evyesi muhteşem diye dibi düşüyor kadının. Bazen aman tanrım ne kadar güzel bi koltuk ya da fırın falan diye aşka geliyorlar.

Fayansı beğen, odaların genişliğini beğen ne bileyim değiştirmesi zor bi şeyler beğenip almaları lazım bu ruh hastaları mutfak masasına bakıp villa alıyorlar yok mu bunlarda koçtaş gibi bi şey? Amazondan al istediğin musluk bataryasını istediğin gibi tak diye sinirlenmekten programı izleyemiyorum ben.

Amerika'da hep böyle mi ev alıp satanlar eşyalı alıp satıyor bir daha hiçbir şeyi değiştirmem diye sözleşme mi imzalıyor nedir?
0
nickimin hakkini veremedim
(02.08.21)
evet benim de dikkatimi cekti, tabureye dibi dusen insanlar var. ama bunlar cekimle alakali seyler, biraz abarti ve show iste. bu arada adamlarda koctas!in agasi babasi var home depot var ki turkiye'de bile sunulmayan bir cok hizmet ve urun oralarda satiliyor
0
exlibris
(02.08.21)
Bunlar reality show olduğu için bir miktar abartma olması normal.

Ben sadece tlc'deki tadilat programını izliyorum, oradan yola çıktım.
0
hayirsiz
(02.08.21)
Bunlar sonuçta reality show, orada eşyalı bir ev gösteriliyor ve o eşyalar hakkında bir yorum yapılmalı. Yorum tadında olabilir veya abartılı kaçabilir, bu biraz bu işlere kimin baktığıyla alakalı sanırım.

Diğer taraftan çoğunlukla eşyalarla ilgili bu tip yorumlar bana iki ana senaryo etrafında toplanıyor gibi geldi izlerken; ilk senaryoda evi beğeniyorlar ve eşyalar da iyiyse onlar hakkında da beğendiklerini bildiren yorumlar yapıyorlar. Diğer bir senaryoda ise eşyaların evle uyumuna bakıp, evi ne tarzda dekore ederlerse güzel görünebileceğiyle ilgili görüntüler canlanıyor kafalarında. Her evde her eşya kullanılmaz sonuçta. Tutup bir yazlık sahil evinde siyah-beyaz karşıtlığı olan taş-deri mobilyalı playboy beyaz yaka bekar erkek evi dizaynı yapamazsınız. Haliyle evin içindeki eşyalar evi sizin daha önce düşünmediğiniz şekilde size gösterip "haa böyle dekore edersem burası on numara olur bak" hissi uyandırabilir.
0
mentuhotep
(02.08.21)
esya yerlestirme ev satisini kolaylastiriyo. Kultur farki, bos evi satmasi daha zor, nereye ne koyacaklarini kafada canlandirmakta zorlaniyorlar galiba. Evi alan tasinmadan once ev bosaltiliyor. Esya yerlestirme reality sovlara ozel bir hadise degil.
0
cooperr
(02.08.21)
(9)

Deniz tatili yerlerine gitmeye çekinmek

ya ben lan neyse
hiç deniz kumsal tatili yapmak için buralara gitmedim. hiç öyle isteğim de olmadı. babam da tatil falan anlamazdı.benim aklımda hep kavga edenler, birbirini kazıklayanlar (esnaf özellikle), Türk turisti insan yerine koymayanlar, aşırı sıcak ve kalabalık olarak kalmış medyadan.buralar böyle yerler mi
hiç deniz kumsal tatili yapmak için buralara gitmedim. hiç öyle isteğim de olmadı. babam da tatil falan anlamazdı.

benim aklımda hep kavga edenler, birbirini kazıklayanlar (esnaf özellikle), Türk turisti insan yerine koymayanlar, aşırı sıcak ve kalabalık olarak kalmış medyadan.

buralar böyle yerler mi? gitmeye değer mi? gidince huzur bulunabiliyor mu? kavga ve kazıklanma olmadan saygı da görerek tatil mümkün mü?

ölmeden ben de gideyim mümkünse.
0
ya ben lan neyse
(02.08.21)
gittiğin yerlere bağlı. kazıklanabilirsin de. ama gayet normal fiyat veren yerler de var. sıcak kaçınılmaz. serin olsun diyorsan eylül ekimde ya da haziranda falan gitmek lazım belki de. kalabalık da yine gittiğin zamana ve yerine göre.
0
jelly bear
(02.08.21)
Çok ucuza mükemmel sakinlikte gayet güzel deniz tatili yapabilirsin. Ne istediğine ne beklediğine bağlı.
0
birmilyonunvarmi
(02.08.21)
Hiç alakası yok. Deniz tatili yeri derken, nereye gittiğiniz önemli tabi. Türk mutfağından yemek yiyeyim diye "turkish baklava" satan yerlere giderseniz komple ülke mutfağına küsebilirsiniz.

Lüks otelli deniz tatili, sahil kampı, kiralık yazlık sitede deniz tatili, turistik bir alanda deniz tatili, halk plajında deniz tatili gibi çeşit çeşit seçenek var. Sakin bir tatil yapmak istiyorsanız sizin için en uygun olanı muhtemelen yazlık bir sitede birkaç günlüğüne bir ev tutup eş dost tanıdık orada tatil yapmak olacaktır. Antalya'nın turistik olmayan yerleri ve Mersin davultepe tarafları bunun için uygun.
0
mentuhotep
(02.08.21)
gercek "huzur" icin yunan adalarindan birine kacacaksin. Gurultu yok, rahatsiz eden yok, cakal esnaf tek tuk, deniz super, yemekler harika, vs.
0
cooperr
(02.08.21)
5 yildizli otele gidip hic cikmiyorsan guzel. Bir sey dusunmeden takiliyorsun.

Yoksa genel olarak yorucu.
Hic dertsiz bir tatil olsa bile araba klimasi yetmiyor, deniz anasi sokuyor, ayagina bisey batiyor, gunes yakiyor...

Aksam ne yesek derdi bile bana yetiyor.
0
divit
(02.08.21)
Biraz kendin keşfetmen, önden araştırma yapman lazım. Gereken araştırmayı yaparsan çok güzel, ferah bir tatil geçirebilirsin.
0
zimbirik
(03.08.21)
Tam olarak bahsettiğiniz gibi aslında. Türkiye'de bunları yaşamayacağınız çok az sayıda yer kaldı. Biraz araştırırsanız bulursunuz:) Onun dışında çeşme, bodrum, marmaris, kaş vb yerler tam da bu anlattığınız gibi. İsterseniz villa tutun, isterseniz 5 yıldızlı tatil köyünden çıkmadan tatil yapın geneli böyle.

Bodrum'da 1 hafta gergin ve kalabalık bir tatil yapacağınıza, herhangi bir italya, fransa ya da yunanistan sahil kasabasında 4-5 gün çok daha huzurlu ve sakin bir tatil geçirebilirsiniz.
0
anten
(03.08.21)
e yurt dışına gidin o zaman?
ne alaka yani.

ayrıca tatil anlayışınıza bağlı ama bence de alakası yok.
her şey dahil saçma sapan kampanya otellerine, bu tatil beldelerinin en ticarileşmiş yerlerine hele bir de core sezonda giderseniz tabi öyle olur.
biraz tatil blogu, tripadvisor falan karıştırıp öyle planlamak lazım.
0
rewlack
(03.08.21)
ekşi sözlüğe fazla maruz kalmışsın ondan bu düşünceler. hayat dışarıda farklı akıyor ama dediğin şeyler de insanın başına gelmiyor değil.
0
gameofannen
(03.08.21)
(7)

alkol nasıl kilo aldırıyor?

kahve45
bi yerde içkinin aslında kalorisiz olduğunu ancak tok karna içilirse kilo aldırdığını okumuştum. bu doğru mudur acaba? teşekkürler.
bi yerde içkinin aslında kalorisiz olduğunu ancak tok karna içilirse kilo aldırdığını okumuştum. bu doğru mudur acaba? teşekkürler.
0
kahve45
(02.08.21)
ickiler kalorili
0
ala09
(02.08.21)
alkol şekerden yapılıyor.
0
ya ben lan neyse
(02.08.21)
Alkolün kendisi kilo aldırmaz etkisiz boş kaloridir.
0
msb
(02.08.21)
Alkolun kendisi kilo aldiramaz (Ama bira, sarap vs değil. saf değil icinde tahıllar var, üzüm var asil onlar kilo aldirir).
Ayni alperz dediği gibi; misal alkol alirken yemek yerken vücut alkolden gelen kaloriyi kullanir bu sebepten normalde kullanacağın kaloriyi vücutta yag olarak dönüşecek şeylerden alamazsin. Hâliyle kilo alırsin.

Ama sallıyorum 24 saat içinde sırf votka içtin kilo almazsin çünkü yüzde 98i böbrekler yüzde 2si de nefes yoluyla gider vücuttan.
0
logisticsmanager
(02.08.21)
Alkol besin yakım sırasında önce geliyor. Normalde karbonhidrat, yağ ve protein sırası izlenirken alkol aldığınız zaman öncelikle alkol yakılıyor ve yanında çok fazla yemek yediyseniz büyük oranda totoya gidiyor haliyle. İşte böyle.

Bu arada 1 gram saf etil alkol yaklaşık 7 kalori ediyor.
0
mentuhotep
(02.08.21)
1 gram karbonhidrat 3 kalori
1 gram protein 3 kalori
1 gram yağ 9 kalori
1 gram alkol 7 kalori
0
howfaristhesky
(03.08.21)
karbonhidrat ve yag 3 degil, 4 kcal.
0
chezidek
(03.08.21)
(1)

academia mention

buf-e kür
Bu mention olaylari premium üyelik icin tezgah midir, degil midir? Duyumlariniz, kendi tecrübeniz ne yönde oldu? Premium kullanan ya da kullanmis varsa, onlardan da duymak isterim.Sonradan gelen ekleme: Sorum acik aslinda, mention bildirimleri fake mi degil mi, bunu ogrenmek istemistim. Anladigim ka
Bu mention olaylari premium üyelik icin tezgah midir, degil midir?


Duyumlariniz, kendi tecrübeniz ne yönde oldu?

Premium kullanan ya da kullanmis varsa, onlardan da duymak isterim.

Sonradan gelen ekleme: Sorum acik aslinda, mention bildirimleri fake mi degil mi, bunu ogrenmek istemistim.

Anladigim kadariyla fake degil.

Kendi yayinimla, bir yazimin cigir acmasiyla ya da Mars calismalarimla ilgili degil ki konu :-)
0
buf-e kür
(30.07.21)
Şöyle ki eğer yayınladığınız ya da ortak yazarlarından biri olarak adınız geçen bir makale varsa alıp bakabilirsiniz. Ortak yazarlı makalelerde diğer yazarlardan biri bunu upload ettiği zaman sizin de adınız geçtiği için mention bildirimi geliyor. Hocanız ya da doktora yapan üniversite çevreniz bunları kullanmış olabilir.

Diğer bir durumsa tezlerin teşekkür bölümlerinde adınızın geçtiği senaryolar. O zaman da mention bildirimi geldiğine şahit oldum.

Ama ortada hiç adı sanı yokken mention bildirimi alan birini duymadım.

Yine de şu bir gerçek ki, "benim çalışmam çığır açar" diyemiyorsanız mentionları gördüğünüzde "haa" demekten öte bir tepki göstermeniz zor. Orada bir sürpriz olmayacak yani.
0
mentuhotep
(30.07.21)
(3)

seyahatlerde tuvalet kullanımı

dali dili havali korna
bu durumlar için kullandığınız ürünler var mı tek kullanımlık? örtü olur sprey olur başka bir şey olur.
bu durumlar için kullandığınız ürünler var mı tek kullanımlık? örtü olur sprey olur başka bir şey olur.
0
dali dili havali korna
(27.07.21)
Klozetin üstüne tuvalet kağıtlarını U şeklinde dizip giriyorum.
0
prole
(27.07.21)
şöyle şeyler var; www.rossmann.com.tr
0
mentuhotep
(27.07.21)
şu dinlenme tesisi tuvaletlerinden çektiğim kadar hiçbir yerden çekmedim bir de bağırsak sorunları olan bir insan olarak. @prole'nin dediği gibi yaparım genelde ama en son o kadar kötü oldum ki gözüm bir şeyi görmedi direkt girdim tuvalete. temizleyin şu tuvaletleri artık. para almasını biliyorsunuz.
0
Hallegadola
(27.07.21)
(7)

Nazar boncuğu türklere mi özgü?

Bruce
Az önce takip ettiğim bir yunan taktığı nazar boncuğu kolyesini paylaşmış, oradan aklıma geldi. O mavi boncuk bize ait bir sembol mü yoksa başkalarında da var mı?
Az önce takip ettiğim bir yunan taktığı nazar boncuğu kolyesini paylaşmış, oradan aklıma geldi. O mavi boncuk bize ait bir sembol mü yoksa başkalarında da var mı?
0
Bruce
(27.07.21)
türk diyebiliriz ama tamamen ve sadece türklere özgü değil.
milattan önce mezopotamya bölgesinden gelen bir şey.

eski türk kabilelerinde de var, mısır'da da bazı türleri var.
yani "buralarda" yaygın
şamanizm inancının bir parçası.
biz nazar boncuğu diyoruz ama temel olarak koruyucu göz aslında, yani bir göz figürü.
0
blatta hiberna
(27.07.21)
Şamanizmde koruyucu olan şeyin boncuk değil de onu tutan "metal" parça olduğunu okumuştum
0
sen de git sen de unut
(27.07.21)
Ben de yunan adalarında hediyelik dükkanlarda görüp çok şaşırmıştım.
0
estella
(27.07.21)
Hayır, bugün anadolu'da kullandığımız mavi, beyaz ya da sarı ve siyah katmanlı göz sembolü batı anadolu'da klasik ve hellenistik tabakalardan çıkıyor kazılarda. Mısır'daki wedjadlar gibi değil bunlar, bire bir bizim kullandıklarımızın aynısı.

Yunanlar birçok şeyi politik sebeplerle ve gerçekçi olmayan tarihsel senaryolarla sahipleniyorlar, ama nazar boncuğu için bu geçerli değil. Muhtemelen onlardan aldık bunu.
0
mentuhotep
(27.07.21)
en.m.wikipedia.org

Cultures that have nazars or some variation include, Turkey, Romania, Albania, North Macedonia, Bosnia and Herzegovina, Greece, Cyprus, Syria, Lebanon, Palestine, Egypt, Armenia, Iran, India, Pakistan, Uzbekistan, Afghanistan, Iraq and Azerbaijan, where the nazar is often hung in homes, offices, cars, children's clothing, or incorporated in jewellery and ornaments. They are a popular choice of souvenir with tourists.
0
kobuzchu kiz
(27.07.21)
Yunan tanıdıklarımın kolye,sosyal medyada sembol vs olarak kullandıklarını gördüm
0
jjimyl
(27.07.21)
amerika'da alışveriş merkezlerinin ortadaki hediyelik eşya kiosklarında bile nazar boncuklu eşyalar fln aşırı fazla. tüm dünyaya yayılmış durumda. her yerde denk gelebilirsiniz artık. onlar otantik buluyor takıyor tabi ama benim aklıma direk köydeki inekler ve koyunlar geliyor, boyunlarına nazar boncuklu kolyeler asardı köydekiler nazar değmesin diye :))
0
kurbanlik koyun
(27.07.21)
(4)

Fransızca çok zor değil mi

ovungec zeus
Dilde milyon tane farklı zamanda fiil çekimi var. Bu fiileri tüm zamanlar için icsellestirip akıcı biçimde kullanmak çok zor değil mi? Bunu başaranlarin tavsiyelerini dinlemek isterim.
Dilde milyon tane farklı zamanda fiil çekimi var. Bu fiileri tüm zamanlar için icsellestirip akıcı biçimde kullanmak çok zor değil mi? Bunu başaranlarin tavsiyelerini dinlemek isterim.
0
ovungec zeus
(27.07.21)
bir dili öğrenmek başlı başına zor. bence bir aşamadan sonra çince de olsa fransızca da akıp gidiyor. ben mesela almanca öğrendim, o da kolay değil ama bir iki yıl önce üzerinde düşünerek konuştuğm şeyleri artık şakır şakır söyleyebiliyorum.

zamanla oluyor kafaya takmamak lazım. dil zaman işi.
0
bohr atom modeli
(27.07.21)
Zor, fransizlar bile konusamiyor.
Cogu soyledigi cumleyi kagida yazamiyor.
0
divit
(27.07.21)
Dili parça parça değil daha kalıp halinde öğrenirsen ağzına geldiği gibi konuşuyorsun işte.

Bu arada İngiizce çok düz kolay insan onu fark ediyor Fransızca öğrenirken. Fransızcada kelimelerin masculin feminine olma olayı bile garip geliyor başta. Ama içselleştirince pek düşündüklerini sanmıyorum. Ben A2’den sonra devam edemedim zamanla unuttum biraz.

Ek olarak, Türkçe öğrenen biri de dediğin şeyler yaşıyor. Düşün bak her kişi için yükleme farklı iyelik eki ekliyorsun, bir ek ile zaman değişiyor falan Türkçe de başkaları için aynı şekilde zor.
0
nhk ni youkosu
(27.07.21)
Benim için İngilizce'den daha kolay oldu. Öncelikle Fransızca daha kurallı bir dil, İngilizce temel olarak daha kolay bir gramere sahip olsa da çok fazla dış etkiye maruz kalıyor ve özellikle internette dili az bilen insanların dili sıklıkla yanlış kullanması sonucu hiç farkında olmadığınız hatalı kullanımlar öğrenip doğruymuş gibi yerleştirebiliyorsunuz kafanıza.

Yazımı da zor değil, sadece insanların hoşuna giden bir önyargı bu. Hatta İngilizce'den çok daha kolay. İngilizce'de daha önce duymadığınız bir sözcüğü doğru yazmak çoğu zaman şans işidir. Birçok harf ve harf grubu farklı sözcüklerde çok farklı okunuşlara sahip olabiliyor. Bununla ilgili meme'ler var hatta. Fransızca'da harfler belli gruplar kurup, belli yerlerde belli şekilde okunuyor. Bilmeyen biri için bir sözcükteki harflerin yarısı okunmuyor gibi görünse de aslında o sözcüğü o şekilde okumak için o şekilde yazmanızın şart olduğunu idrak etmeniz uzun sürmüyor.

İngilizce'de (belki de benim için böyle) aksansız konuşmanız çok mümkün değil. Bunun bir sebebi de belki ilkokulda küçük yaştan beri ülkemizin yerel telafuzuna maruz kalıyor olmamızdır bilmiyorum. Ayrıca çoğumuz oyunlar vesasire yoluyla birçok sözcüğün anlamını öğrenmeden önce kafamızda uydurduğumuz telaffuzlarını öğrendik. Her neyse tam bir kaos.

Fransızca ise kurallı telaffuzu olan bir dil. Ezici şekilde fransızlar tarafından, fransa fransızcasına uygun şekilde öğretiliyor ve bunda da "kulak yırtılması" evresine erişmek hiç zor değil. İnsanlar bir süre sonra aksansız konuştuğumu söylemeye başlamışlardı. Çoğu zaman ne söylediğimi bile bilmiyordum, ama çok temiz bir şekilde söyleyebiliyordum.

Her neyse, Fransızca, neticede, İngilizce gibi hayatın her noktasında kendi kimliğiyle karşımıza çıkan ve zorunlu eğitimini aldığımız bir dil değil. Başta zor gelmesinden daha doğal bir şey yok. Ancak temelden İngilizce kadar fransızca'ya maruz kalsanız bence böyle düşünmezdiniz.

Tavsiye olarak söyleyebileceğim tek şey dili duyup taklit etmeniz. Her dil için bu geçerli. Bunun için de en harika yol anlamları ve ritmiyle birlikte şarkı sözü ezberlemek. Şarkı sözü ezberlemek sandığınızdan çok daha fazla şeye yarıyor. Notre Dame de Paris müzikalini baştan sona ezberlemek telaffuz yeteneğimi ve dili kavrayışımı şaşılacak derecede artırmıştı örneğin. Fiil çekimlerini öğrenmeye kalkmak her dilde bir hata. Üstünkörü öğrenip geçin. Yabancılar türkçe öğrenirken bu hataya çok düşüyor, türkçe sondan eklemeli bir dil 250 tane eki konuşurken arka arkaya getirip anlamlı bir bütün oluşturmayı düşünerek konuşamazsınız. Fransızca bu kadar zor değil bu konuda, ancak yine de oturup ekleri tek tek öğrenmeyin. Belli başlı kurallar var zaten, onları öğrenip geçin. Çekimleri zaman içinde kendiliğinden öğreneceksiniz.
0
mentuhotep
(27.07.21)
(4)

bilmiyorum ve bilmiyorum ki farkı

gokyuzu gibi
türkçe öğrenen yabancı bir arkadaşım bu soruyu sordu ve tam net bir cevap veremedim. ikisi de anlam olarak aynı ama dilbilgisel olarak aradaki minik farkı/nüansı açıklayabilecek olan var mı?
türkçe öğrenen yabancı bir arkadaşım bu soruyu sordu ve tam net bir cevap veremedim. ikisi de anlam olarak aynı ama dilbilgisel olarak aradaki minik farkı/nüansı açıklayabilecek olan var mı?
0
gokyuzu gibi
(26.07.21)
dilbilgisel farktan kasıt şu mu?

ki bağlacı sonradan gelecek cümleyi bilmiyorum'a bağlayabildiği için;
"bilmiyorum ki sana anlatabileyim"
şeklinde kullanılabilir.
ki'den sonraki kısmı cümleden atarak, ki'yi tutup anlatımı pekiştirme amaçlı kullanılabiliyor.
daha öncesinde bilmediğini söylediğinde karşı taraf yine benzer bir soru sorduğunda bilmediğini pekiştirmek için, "inan bana ben de bilmiyorum" anlamında kullanılıyor.

dilbilgisel bir kural değil, günlük konuşma dilinden geçtiği için gramer kuralı olarak anlatılabileceğini sanmıyorum.
0
Bruce
(26.07.21)
olumsuz yapılarda "bana göre" cümleye yakınma anlamı katıyor.

bilmiyorum (nötr)
bilmiyorum ki (yakınma)

sevmiyor (nötr)
sevmiyor ki (yakınma)

olumlu yapılarda ise yine "bana göre" cümleye zaten, çoktan (already) gibi anlamlar katıyor.

biliyorum (nötr)
biliyorum ki (zaten biliyorum)

seviyorum (nötr)
seviyorum ki (zaten seviyorum)
0
the guy from batman
(26.07.21)
"Bilmiyorum" daha net bir cevap.

"Bilmiyorum ki" ise bilmek isterdim üzgünüm gibi bir anlam taşıyor. "Bilmem ki" olarak düşünebilirsin.
0
burty
(26.07.21)
Sadece yakınma değil şaşkınlık da belirtir, kafanızda dedikodu yapan iki kişi canlandırın biri diğerine ne olmuş buna? diye soruyor, diğeri de şaşkın, gözlerini pörtleterek "ay bilmiyorum ki" diyor.

Burada bu yapıyı kullanan kişi temel olarak "bilmeme" haliyle birlikte, ama belki de ondan daha şiddetli olarak; o sırada karşılaşılan durumun, tavrın, olayın, sorunun kendi üzerinde yarattığı şaşkınlık veren, sinirlendiren, üzen, çaresiz bırakan, bıktıran etkisini anlatmaya çalışıyordur. sadece cevap vermiyor, cevabını kendi duygu durumunu anlatan bir şekilde çeşnilendiriyor ve muhtemelen karşısındaki kişiden de bununla ilgili bir dönüt bekliyordur. dil içerisinde kendine has bir yeri olmayan, kullanımı kişinin karakterine bağlı, hiç kullanılmadığında hiçbir eksikliğe yol açmayan bir yapı bu.

tam olmasa da fransızca'daki "si" gibi de kullanılabiliyor; "montunu almadın değil mi?" - "aldım ki!" (sen almadığımı düşündün ama ben aldım)
0
mentuhotep
(26.07.21)
(6)

Terk edilmek, ayrılık

dissendium
1. Hiç terk edildiniz mi? Terk edilme sonrasında ilişkiniz kendiliğinden mi bitti? Kaç gün konuşmadınız? Son kez buluştunuz mu? Birbirinize eşyalarınızı verdiniz mi? Resmî olarak ayrılma durumu oldu mu? Hakkınızı helal edip mi ayrıldınız yoksa Allah belanı versin şeklinde mi ayrıldınız?2. Hiç aldatı
1. Hiç terk edildiniz mi? Terk edilme sonrasında ilişkiniz kendiliğinden mi bitti? Kaç gün konuşmadınız? Son kez buluştunuz mu? Birbirinize eşyalarınızı verdiniz mi? Resmî olarak ayrılma durumu oldu mu? Hakkınızı helal edip mi ayrıldınız yoksa Allah belanı versin şeklinde mi ayrıldınız?

2. Hiç aldatıldınız mı? Aldatılmak nasıl bir duygu? Siniriniz, üzüntünüz ne kadar sürede geçti? Hayatınıza nasıl devam ettiniz? Hayatınıza devam ederken en büyük motivasyonunuz neydi, destek aldığınız şeyler nelerdi? Sizi aldatan kişiye ya da sizi aldattığı kişiye zarar vermek istediniz mi? Kendinize zarar vermek istediniz mi?

Bir sürü soru sordum. Cevap verenlere teşekkür ederim. Açıkça yazmak istemeyen mesajla da cevap atabilir.
0
dissendium
(25.07.21)
1- hic terk edilmedim. cunku bir tane iliskim oldu.

2- o iliskimde de aldatildim. bok gibi bir duygu. yetememisim. cirkinim, salagim, vajinismusum, kotuyum, sikiciyim... aklima gelmeyen kalmadi. hep kendimde hata buldum. ogrendigim an basimdan asagi kaynal sular dokuldu. atesim yukseldi. 1 yilda gecti. yavas yavas gecti zamanla. bir motivasyonum yoktu. aglayarak, sinir krizi gecirerek, kendimi mesgul etmeye calisarak gecti. ogrendigim ilk an zarar vermek istedim ama fiziksel degil. bu sebeple butun tanidiklarina yaptigini anlatip onu rezil ettim. iyi geldi. kendime zarar vermek istedim ve verdim. kolumu bacagimi cam parcalariyla cizdim. bu yuzden o geceyi psikiyatri kliniginde bitirdik. antidepresanimin dozu arttirildi.
0
batlegolas
(26.07.21)
Terk edildim.
Kariyer hırsım olmadığı, gevşek bir insan olduğum için terk etti beni. Böyle de söyledi. O mühendisti babasının fabrikasına müdür olarak işe başladı, ben salak bir üniden mezun olarak bir çağrı merkezine.
2 yıldan fazla sürdü ilişkimiz, iyiydik de hatta ben hayatımda en çok onu sevdim onun da beni çok sevdiğini hissettim son zamana kadar. Sonlarda bir şeyler oldu ona, belki evlilik düşüncesi geldi ve bu kadın aylağın teki, bununla yapamam dedi belki fe başka bir şey bilemiyorum ama aldatma değildi o yapıda bi adam değildi zaten.
Ayrılmadan önce bir konsere gitti İstanbul’a, ben çalışıyordum gidememiştim. İlk gittiğinde konuştuk sonra ne aradı ne mesaj attı.
Tam bir hafta sonra beni aradı, neden onu aramadığımı sordu dedim belli ki bir şeyler hesaplıyorsun, kafanı karıştırmak istemedim. Öyleymiş, benim girdiğim işte kaldığımı ilerlemek için çaba sarf etmediğimi ve bunun onun mantığına uymadığını, benimle gelecek planlayamayacağını, bu bir haftada da bensiz yapabilir miymiş diye denemek istediğini, bensiz de olabileceğine kanaat getirdiğini söyledi. Ay bak yazınca yine üzüldüm.
Tamam o zaman hoşçakal dedim kapattım.
Birkaç gün sonra aradı eşyalarımı vermek istedi, alırım bir ara acelesi yok dedim.
Haftasına yine aradı ya dedim bi dur istemiyorum şu an. Aslında onu görmek istemiyordum.
Sonra bir daha aradı, at hepsini istemiyorum dedim.
9 10 yıl oldu Hala acaba görüşmek için bahane miydi diye merak ederim.
Bir daha hiç iletişmedik.
O evlenmiş, ben de evlendim. Eşimi gerçekten çok seviyorum ama kimseyi onun kadat sevemedim. Bu yüzden böyle aklıma yılda bir de gelse üzüyor.
Ay ne güzel iç döktüm, teşekkür ederim.

Aldatılma ise biri becerdiyse de hiç yakalamadım.
0
somethinginthewayshemoves
(26.07.21)
1. 3-4 aylık bir flört/sevgili oldu benden ilk ayrılan kadın oydu. İlk olunca çok yaralamıştı hani hala aklımda. Ayrılık hediyesi falan verdim ldfkgjdf (aslında daha önce almıştım, boşa gitsin istemedim) Sonra bir iki konuştuk arkadaş olarak ama güncel sevgili kişisi istemeyince konuşmayı kestim.


1.5 senelik sevgilim ayrıldı bir iki ay önce. Öncesinde ben de biraz soğumuştum ama sonra sevdiğime karar vermiştim ama bu sırada o da soğumuş iddiasına göre. Bir ay önce asla ayrılmam vs. diyorken suckerpunch olması beni çok kırdı ve yaraladı. Hala canım acıyor. Kavga vs. olmadı, doktora sebebiyle iki aya yurtdışına gidecek gitmeden önce mini bir tartışma yaşarız herhalde.

Şu anda hala günlük konuşuyoruz. Geçen hediye vermeye gelmiş kapıya.. Ben de içeride ona yollayacağım hediyeyi hazırlıyordum götürdüm verdim öyle saçma bir şey oldu. Hala en sevdiğim insan o ve onun da en güvendiği insanın ben olduğumu biliyorum, konuşuyoruz o yüzden.

Zaten ne iddia ederse etsin söylediği kadar sevmediğini biliyorum (sevgililik harici arkadaş olarak), ve 10 saat farkı olunca arkadaş kalmamız da yalan olacak o konuda zerre inanmıyorum. Benim eski flörtümle arkadaş kalmamam için tartışma çıkaran biri tabii ki kalmayacak :) Kendi ne derse desin komik sadece. O yüzden kaçınılmazı bekliyorum




2. Asla aldatılmadım. Sevgililerime inanılmaz saygı duyarım. Karşı cinsten tabii ki yakın arkadaşları olabilir, arkadaş kalmak isteyen exleriyle kalabilirler. En ufak bir aldatma -ki bu flörtleşme bile olur- benim bu güvenimi tabii ki yok eder o yüzden anında ayrılırım. Neyse ki asla öyle bir şey yaşamadım.
0
aguen
(26.07.21)
1. biri hariç tüm ilişkilerimde terk edildim (diğeri de ortak kararla) ama çoğu %90 oranında internet üzerinden yürüdüğü ve yüz yüze görüşmeler fazla kısıtlı kaldığı için bunu biraz normal buluyorum. ben bunu çok sorun eden biri değilim, seviyorsam 2-3 sene bile beklerim ama karşı taraf neredeyse hiçbir zaman bu sabrın yarısını bile göstermedi. ayrılık süreci genellikle sevgilimin çok daha az konuşmasıyla başlayıp, "ben artık yapamıyorum" demesiyle sonuçlandı. çok duygusal ve ciddi terk edilme fobisi olan biriyim. bu yüzden ayrıldıktan sonra ikili iletişimi tamamen keser fakat bazen birkaç ay (belki daha uzun süre) "seni çok seviyom tülay novlursun geri dön" tarzı upuzun mail'ler atmaya devam ederdim. sağolsunlar hep anlayışla karşıladılar, hiçbiri bu huyuma & saldırılarıma karşı çıkmadı. içerik olarak zaten rahatsız edecek bir şey yok, "çok seviyom çok zorlanıyom" tarzı mızıldanmalar. muhtemelen okundu olarak işaretleyip geçmişlerdir. bir süre sonra kendiliğimden susuyordum. internet mevzuları sebebiyle eşya verme durumu olmadı, yüz yüze de olsa kendi eşyaları dışında hediyedir şudur budur vermezdim zaten. tüm ilişkilerim iyi bitti sayılır, hiçbirinde kavga gürültü olmadı çünkü özetle "özür dilerim, yapamıyorum, bye" diyen karşı tarafı izlemekle yetindim. konuşacak, kavga edecek bir şey olmadı.

2. aldatıldığıma dair net olarak bilgim olmadığı için kimseye bok atmak istemem ama lisedeki bir ilişkimde aldatıldığımdan neredeyse eminim. ayrıldıktan çok sonra gelmişti bu aklıma. hem bu yüzden hem de zaten yaşımızdan dolayı üzerinde durmadım. "yetişkin" ve "ciddi" ilişkilerimin birinde aldatıldığıma dair ciddi şüphelerim var. daha doğrusu aldatma sayabileceğim nahoş şeyler. yine %100 emin olmadığım için bi' şey diyemiyorum. kısacası aldatıldıysam da haberim yok yani, ayakta zkmişler. aldatıldığımı bilmek benim için ciddi bir travma olurdu ama insan alışıyor... ilişkilerle ilgili hep şunu telkin ederim kendime: "eski sevgililerinin sana yaşattıkları yüzünden başkalarını yargılama. gitmiş, geçmişte kalmış insanların geleceğini şekillendirmesine izin verme."

aldatıldıktan sonra güvenmek tabii ki çok zor olur ama ben bu düstur sebebiyle her zaman insanlara (aldatana değil, yeni insanlara) şans verme taraftarıyım. düşünsene aldatıldığın için 10 sene boyunca herkesten uzak duruyorsun mesela... belki bu arada gerçekten seni çok sevebilecek, harika bir insanı kaçırdın. neden? şerefsizin teki seni 13 sene önce aldattı diye... bunu istemiyorum ben. terk edilmek, aldatılmak, yarıda bırakılmak... bunlar her zaman hayatın parçası. yerine göre 30 yıllık evlilikler bile dağılabiliyor. hiçbir zaman garantisi yok bunların. sevdiğim, güvenebileceğimi hissettiğim biri varsa yardırırım ben. o açıdan ilk etapta müthiş zorlansam da, muhtemelen birkaç sene ölü gibi gezecek olsam da önünde sonunda atlatırım ayrılık/aldatılma acısını. geçmiş yüzünden yaralanmak, geçmişe çok takılmak ayrı; orada takılı kalıp asla ileriye dönük adım atamamak ayrı... ilki olur, ister istemez oluyor, ikincisini istemiyorum.

o değil de beni niye hep terk ediyolar lan, bi şey de demiyolar ki hani ne bileyim şöyle şerefsizsin, şöyle itsin deseler yine anlayacağım. hep saçmasapan sebepler, klasik "sorun sen değilsin benim" tripleri... tuhaf.
0
der meister
(26.07.21)
Terk edildiğim de oldu terk ettiğim de. Böyle durumlarda hangi pozisyonda olduğunuza göre davranamazsınız ki. Karşınızdaki kişiyle ilişkinizin boyutu önemli. Sevgililik ilişkisini sonlandırmak çalıştığınız işten ayrılmak gibi bir durum değil. Belli davranış kalıpları yok genel geçer kabul edilebilecek.

Karşınızdaki kişi başkasına mı aşık oldu? Taşınma zorunluluğu mu doğdu? Sizden mi soğudu? İşini size tercih mi etti? Bağlanma korkusu mu? Aslında sizi arkadaş olarak mı görüyor? Sadece size karşı olan hisleri mi söndü? Karakter olarak mı uymadınız? Zevkleriniz uyuşmadığı için bir aradayken mutlu olamıyor musunuz? Ya da bambaşka bir şey...

Bir ayrılığın çok çeşitli sebepleri olabilir. Benim haklı gördüğüm bir sebep sizin için kabul edilemez de olabilir. "Terk edilince şöyle davranırsınız" diye bir şey olamaz.

Ancak neticede ayrılık çok sık karşılaşılan bir şey ve her birimizin başına gelme olasılığı çok yüksek. Bunu hayatın bir döneminde karşılaşmanız muhtemel bir şey olarak görüp, ondan korkmak yerine tatsız, ama olağan bir olay şeklinde ele almak çok daha mantıklı.

Aldatılmak biraz daha farklı. Aldatılmak karşınızdaki kişinin kendi özü üzerinde sahip olduğu bir hak sonucu değil, sizin üstünüzde kurduğu yalan örüntüleri sonucu doğar. Ben henüz flört döneminde olduğum biri tarafından aldatıldım. İlişkimiz çok ileri bir boyutta olmadığı için onu kaybetme hissinden ziyade geleceğe, henüz tanışmadığım insanlara karşı çok büyük bir güvensizlik hissi geliştirdi içimde. Ne var ki "ben kimseyi aldatmadım, ben bunu yapmadıysam o kadar da özel bir insan olmadığıma göre benim gibi başkaları da elbette vardır" düşüncesiyle kendimi toparlayabildim.
0
mentuhotep
(26.07.21)
evet terk edildim. 6 senelik ilişkimde bir mesajla terk edildim. genellikle zorlayan tarafım yoktur. kafa bulanıklığı yaşıyordur diye düşünüp üzerine düşmemiştim. ancak bana mesaj atarken yeni sevgilisinin yanına gitme planları yaptığı için yüzüme konuşma cesareti gösterememiş. ben bunları ayrıldıktan 4-5 gün sonra öğrenebildim. çok yakın iki arkadaşıma utanmadan yeni sevgilisi ile fotoğrafını atıp onlarla tanıştırmak istemiş. arkadaşlarım üzülmemem için konuyu bana açmamışlar bir süre ama sonra fotoğrafı gösterip her şeyin ortaya çıkmasına karar vermişler.

üzerinden 2 seneden fazla geçti, hala o fotoğrafı gördüğümde hissettiğim duyguyu hatırlıyorum. olduğum yere gömülmek istedim. daha fazla nefes almak istemedim. o zaman aldatılmanın ne demek olduğunu anlamıştım. zaten ayrıldıktan 6 ay içinde evlendi.

evimde bulunan tüm eşyalarını götürüp ailesine bıraktım. ne kendime, ne karşı tarafa zarar verme hissiyatı duydum. atlattığımı düşünüyorum ve bu süreçte ailem, arkadaşlarım konuyu hiç açmasa bile oldukça destek olduklarını hissettim.

şöyle geriye dönüp baktığımda terk etmesi çok iyi olmuş diye düşünüyorum. ileriye doğru daha fazla adım atmama sebep oldu. o an çok üzücü gelip insanı dibe çekse bile, her şeyi detaylıca düşündüğüm zaman kazanmam gereken tüm tecrübeyi kazanmışım.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(26.07.21)
(7)

Annemin PCR testi pozitif çıktı, panik halimi kontrol edemiyorum.

Berck
70 yaşında, kronik astım hastası. Tomografide ciğerleri temiz çıktı neyse ki. 2 Sinovac aşısını da önceden olmuştu.Şu an ciddi semptomları yok, evde istirahat halinde süreci geçiriyor. İlaçlarını kullanmaya hemen başladı. Ama korkuyorum, endişeleniyorum. ilaçlara rağmen ciddi sıkıntılar peydah olmay
70 yaşında, kronik astım hastası. Tomografide ciğerleri temiz çıktı neyse ki. 2 Sinovac aşısını da önceden olmuştu.

Şu an ciddi semptomları yok, evde istirahat halinde süreci geçiriyor. İlaçlarını kullanmaya hemen başladı.

Ama korkuyorum, endişeleniyorum. ilaçlara rağmen ciddi sıkıntılar peydah olmaya başlamaz değil mi? Gece gözüme uyku girmedi. Rahatlatıcı şeyler duymaya ihtiyacım var sanırım.
0
Berck
(24.07.21)
Çok yüksek ihtimalle kötüleşmez, tomografisinin temiz çıkması büyük artı, 90 yaşında olup bu hastalığı hiç sorunsuz atlatan insanlar var. Durumunuzu çok iyi anlıyorum, benzerlerini ben de yaşadım aylar önce, şu an uzaklaşınca 'ne abartmışım' diyorum, sakin olmaya çalışın, olumsuz haberlere odaklanmamayı deneyin, tedbiri elden bırakmayın ve annenize fiziksel ve psikolojik olarak destek olun. Kendiniz de kafanızı dağıtmaya çalışın.

Çok geçmiş olsun.
0
(24.07.21)
Selam, doktorlar çok fazla deneyim kazandı artık covid tedavisi konusunda. Anneniz aşılanmış, ayrıca ciğerleri de temiz çıkmış. Artık tedavisi de başladığına göre endişelenmeniz gereken bir şey de yok merak etmeyin. Korkularınızı düşünmeyin, yapabilecekleriniz arasından ne kadarını yaptığınızı düşünün. Bu süreçte korkularınızı düşünerek vakit harcamak yerine annenizi nasıl daha sağlıklı besleyebileceğinizi, kişisel temizliğini nasıl etkili şekilde sağlayabileceğinizi düşünmek hem zamanı daha hızlı geçirir, hem fayda sağlar, hem de iyileşme sürecinde katkınız olduğunu anlamanızı sağlayarak çaresizlik hissinizi dindirir.

Annenizin kendisini düşünen bir evlada sahip olmak gibi büyük bir lüksü var. Eminim bunun çok faydası dokunacaktır ona.
0
mentuhotep
(24.07.21)
merhaba, geçmiş olsun. Bizde 60 küsür yaşındaki hoca ve annesi ki herhalde 90’a yakındır, 2 hafta önce oldular. hafif şekilde geçirdiler. sinovac olmuşlardı.
0
passion rules the game
(24.07.21)
Bizim sinocu akrabalar da nezle seklinde gecirdi gitti cigere inmedi.
0
divit
(24.07.21)
önceden pek önemsemezdim ama artık moral/stresin bağışıklığı doğrudan ve büyük ölçüde etkilediğini düşünüyorum. Sizin ona moral verebilmeniz için önce sakin olmanız gerekiyor, bir de böyle düşünün.
0
1195
(24.07.21)
esimin annanesi 85 yasinda, kalp seker ne ararsaniz var. 2 sinovac olmustu, covid oldu cok hafif atlatti
0
oscar
(25.07.21)
Eksik olmayın, moral verici mesajlarınızdan ötürü tek tek teşekkür ederim.

Bugün dünden çok daha sakin hissediyorum. Böyle anlarda moral verici şeyler duyabilmek, okuyabilmek, en faydalı ilaçmış gerçekten.

Tekrardan teşekkürler.
0
🌸Berck
(25.07.21)
(1)

bleach de bir sahne soracağım

halis ayarci
yıllar önce izlediğim bleach animesinden bir sahne soruyorum.sürekli birileriyle dövüşen ichigonun içinden bazı fightlarda hollow çıkıyordu, mesela byakuya ile dövüşürken tam gebereceği zaman bir anda hollow kontrolü ele geçiriyordu da ölmüyordu.benim sorduğum sahne ise şöyle (not: online olarak jap
yıllar önce izlediğim bleach animesinden bir sahne soruyorum.

sürekli birileriyle dövüşen ichigonun içinden bazı fightlarda hollow çıkıyordu, mesela byakuya ile dövüşürken tam gebereceği zaman bir anda hollow kontrolü ele geçiriyordu da ölmüyordu.

benim sorduğum sahne ise şöyle (not: online olarak japonca dublaj, ingilizce hardcoded altyazılı izliyordum), x kişisi ile dövüşürken yine tam gebereceği bir vakit, her yer kan revan ichigonun, gözleri kapanıyor, ekran siyah oluyor. ondan sonra bir anda altyazıda pssss, psshh, psyh gibi bir yazı çıkıyordu (altyazı hardcoded geliyordu, ben indirip izlemiyordum), bu altyazının rengi normal her zamanki beyaz değil de kırmızılı-siyahtı galiba çünkü konuşan içindeki hollowdu.

birkaç combata baktım internetten, hiç tam hollow aktif olurken psssh gibi bir yazıya denk gelmedim. bu sahneyi hatırlayan ve bulabilecek olan var mıdır?
0
halis ayarci
(29.03.21)
Yazı olması şart mı bilmiyorum, çünkü altyazıyı hazırlayana bağlı bir şey o biraz ama bahsettiğiniz sesi tam olarak byakuya'yla olan dövüşünde çıkarıyor mesela. Bölüm 59.

Gözü yavaşça kapanıyor ve "tsch.." sesi geliyor hollow'dan.

youtu.be
0
mentuhotep
(29.03.21)
(7)

Sandık görevlisi olmak için bir partiye üye olmak zorunda mıyız?

uyecik
Merhaba, Ekstra para kazanmak için sandık görevlisi olmak istiyorum. Acaba sandık görevlisi olmak için bir partiye vs. üye olmak zorunda mıyız? Memur değilim düz vatandaşım.
Merhaba,

Ekstra para kazanmak için sandık görevlisi olmak istiyorum. Acaba sandık görevlisi olmak için bir partiye vs. üye olmak zorunda mıyız? Memur değilim düz vatandaşım.
0
uyecik
(29.03.21)
Bir partiden sözü geçen bir tanıdığınız varsa üye olmadan da sizi yazdırabilir ama isimleri partiler veriyor benim bildiğim.
0
atom karincanin torunu
(29.03.21)
üye olmanız lazım diye biliyorum ben de ama sandık görevliliği için ücret tabii ki de veriliyor.
0
Olric
(29.03.21)
Hayır üye olman gerekmiyor , sandık kurulu görevlisi oluyorsun , bulunduğun yerdeki Yüksek Seçim Kurulu’na bizzat gidip dilekçe vermen gerek. İnternetten form doldurulmuyor.

Müşahit (Sandık görevlisi) olarak geçiyor.
0
Northern Mariner
(29.03.21)
partilerden bağımsız olarak sandık kurulu üyesi olabilirsiniz. kurulda memur üye olarak geçer. eksik kalan kontenjana göre seçim kurulundan başvuru yapabilirsiniz.
partili üyeler 1 yevmiye, memur üye 2 yevmiye (tutanaklara memur üye yazarak imzalarsanız) ve sandık kurulu başkanı 5 yevmiye ücret alır.
0
obscure
(29.03.21)
oy ve ötesi üzerinden görevli oldum bugüne kadar. hiçbir partiye üyeliğim yok.
0
d e j i n
(29.03.21)
Bazen istemenize bile gerek kalmıyor. Beni habersiz sandık görevlisi yapmışlardı geçen seçimlerin birinde; şehir dışında çalışıyordum o dönem; "sandık görevlisisin neden sandık başında değilsin" diye trip atmak için aramışlardı.

mail yok, yazılı bilgilendirme yok, mesaj yok.
0
mentuhotep
(29.03.21)
@Northern müşahit sandık görevlisi değildir. Sandık kurulundaki görevlileri bir nevi denetleyen, şahitlik yapan kişidir ve para almaz. Sandık kurulu, sandık başkanı ve üyelerden oluşur. Üyelerin bir kısmı partili, bir kısmı bağımsızdır ve onlar para alırlar.
0
cowboy
(02.04.21)
(1)

askerlikten muaf olma sorusu

aynose
Miyop ve astigmatım var, derecelerin toplamı muaf olmak için gereken tam sınırında. Doktora gittiğimde çok büyük ihtimalle muaf olursun demişti 5-6 ay önce. Lisansı geçen sene bitirdim ve şimdi yüksek lisans yaptığım için askerlik durumu tecilli görünüyor. Ama iş başvuruları için falan askerlik yapm
Miyop ve astigmatım var, derecelerin toplamı muaf olmak için gereken tam sınırında. Doktora gittiğimde çok büyük ihtimalle muaf olursun demişti 5-6 ay önce.

Lisansı geçen sene bitirdim ve şimdi yüksek lisans yaptığım için askerlik durumu tecilli görünüyor. Ama iş başvuruları için falan askerlik yapmış olma şartı arıyor iş verenler. Şimdi ben risk alıp, askerliğe başvurup muaf olma şansımı mı denesem yoksa tecilin bitmesini mi beklesem? Muayenede muaf olamazsam kesin olarak askere çağırırlar mı beni?
0
aynose
(28.03.21)
Askerlik muayenesi ve tecil bozup askere gitmek için başvurmak farklı şeyler. En azından öyleydi yani... Mesela ben lisansı bitirince tecil ettirmek için gittiğimde muayeneye de girmiştim. Hem muayeneyi verdim hem de tecilim yapılmıştı.

Ama sistem sürekli değişiyor o yüzden kim ne dese yalan olur. Siz en güzeli asker almayı arayıp tecilime zarar vermeden muayene yaptırabilir miyim diye sorun.
0
mentuhotep
(28.03.21)
(4)

İstanbul sozlesmesi nasil koruyor?

Anjelik
Cidden anlayamadigim icin soruyorum. Bu sozlesmenin yargi veya yasama uzerinde bir etkisi olmasi lazim degil mi? Ama var mi gercekten? Yoksa nasil bir islevi var tam olarak?
Cidden anlayamadigim icin soruyorum. Bu sozlesmenin yargi veya yasama uzerinde bir etkisi olmasi lazim degil mi? Ama var mi gercekten? Yoksa nasil bir islevi var tam olarak?
0
Anjelik
(21.03.21)
İstanbul sözleşmesi uluslararası bir anlaşma, yani ülkelerin birleşip "biz bu anlaşmayı yaparak ortaklaşan ülkeler olarak, bu anlaşmaya bağlı kalıp bu ilkeleri bulunduğumuz bölgelerde hayatın gerçeği haline getirmeye söz veriyoruz" dediği bir metin.

Uluslararası anlaşmalar tek tek ülkelerin kanunlarından üstündür. Yani ülkelerin kanunları bu anlaşmalarda bildirilen hükümlere aykırı olamaz, yönetmelikler de kanunlara aykırı olamaz vs. vs. Kısacası örneğin insan hakları sözleşmesine taraf bir devlet olarak "ben hür ve bağımsız bir devlet olarak gönüllü kölelik sistemi getiriyorum" diyemezsiniz.

İstanbul sözleşmesi de taraf devletlere böyle bir "hayat gerçekliği" çiziyordu. Örneğin İstanbul sözleşmesi yürürlükteyken "kadınların çalışmasına uygun olmayan meslekleri" tanımlayan bir yasa çıkaramazdınız (örnek doğru olmayabilir, ruhunu anlamanız için verdim) Artık çıkarabilirsiniz. Durum bu.

Bu tarz sözleşmeler ani siyasi değişikliklere karşı dengeleyici roldedir. Yarın ülkenin birine bambaşka bir iktidar gelirse bütün dengeleri bir anda tersine çeviremesin diye yapılır.

Şimdi biz bir gecede "surpriseee" diyerek çekildik de ne oldu? Diyecek olursanız, iç siyasette çok bir şey olmaz. Bağımsızız sonuçta. Ancak dış siyasette kim güvenir bize, eski yapılan anlaşmaların sürdürüleceğine kim inanır, bir daha anlaşma yapmaya kim yanaşır ya da anlaşma yapmak için nasıl koşullar öne sürülür göreceğiz.
0
mentuhotep
(21.03.21)
Burada da somut bir örnek var
twitter.com
0
freebird5406_2
(21.03.21)
Şurda çok güzel anlatmış birikimdergisi.com
0
euteamo
(21.03.21)
bazı kesin durumlar için hemen aksiyon alınabilmesini sağlıyor

kadın davacı olduğu kocası ile 4 yıl aynı evde yaşamak zorunda kalmıyor
0
duyurukullanıcısı
(21.03.21)
(2)

4 yaşındaki erkek çocuğa hediye

yanginmerdiveni
Selam. 4 yaşındaki erkek çocuğa, kişisel gelişimine katkıda bulunabilecek ne hediye alayım?
Selam.
4 yaşındaki erkek çocuğa, kişisel gelişimine katkıda bulunabilecek ne hediye alayım?
0
yanginmerdiveni
(20.03.21)
Adeda dikkat güçlendirme seti 4 yaş yazın Google’dan. Bizimkiler çok seviyor, kaliteli ve verimli zaman geçirmek için iyi.
0
megalomaniac
(21.03.21)
Kişisel gelişimden kastınıza bağlı sanırım biraz, ama bence parmak boyalarının modası asla geçmeyecek çocuklar için.
0
mentuhotep
(21.03.21)
(9)

Kanser olduğunu öğrenmek

sacrilegious
Dün meme kanseri olduğunu kemoterapi ve ameliyat süreciyle uğraşacağını öğrenen birini arayıp geçmiş olsun diyerek biraz moral vermek istiyorum. Geçmiş olsun da denmez sanki. Ne denebilir ki böyle bir durumda? Teşekkürler
Dün meme kanseri olduğunu kemoterapi ve ameliyat süreciyle uğraşacağını öğrenen birini arayıp geçmiş olsun diyerek biraz moral vermek istiyorum. Geçmiş olsun da denmez sanki. Ne denebilir ki böyle bir durumda?

Teşekkürler
0
sacrilegious
(19.03.21)
bu surecte yaninda olmak istediginizi soyleyin. en onemli sey bu.
0
cramschoolgirl
(19.03.21)
Niye denmesin? O da bir hastalık neticede. Yardımcı olabileceğin bir konu var mı, onu sorabilirsin.
0
arnold schwarzeneger
(19.03.21)
Doktorlar genelde moral vermiyor, en kötüye odaklanıyor. Siz verebilirsiniz (Çok da aşırıya kaçmayın tabi ki)

Atıyorum işte, artık içinde bulunduğumuz zamanda çok sık karşılaşılan bir hastalık olduğundan ve tedavi yöntemlerinin eskiye göre çok daha gelişmiş olduğundan bahsedebilirsiniz. Kanseri atlatmış tanıdıklarınız varsa onlardan bahsedebilirsiniz. Sürecin çok da kolay olmayabileceğini, ama sonuna ulaşınca her şeyin çok daha güzel olacağını idrak ettirebilirsiniz. Moral vereceğim diye tozpembe bir görüntü çizmeseniz yeter bence. Çünkü o zaman da inanılırlık sınırını aşıp anlamsızlaşıyor çaba.
0
mentuhotep
(19.03.21)
Empati kurup ona göre hareket edebilirsiniz.
0
havadakarada
(19.03.21)
kendinizi onun yerine koyun. siz de ne söylenmesi gerektiğini bilmiyorsunuz. o da bilmiyor. öncelikle "ayıp olur mu, şöyle dersem ne anlar" gibi araştırmalar yapmayın.

sadece, rica ediyorum ses tonunuz düşükken kelimeleri yayarak "canım yaaaa güçlü ooooll" gibi konuşmayın. kadınsanız daha da önemli bu. benzeri bir problemle uğraşırken arayan bazı öküz arkadaşlar "her şey Allah'ın emri, güçlü ol, veren o-alan o" falan dediler. açıkça ölümü hatırlattılar. oysaki onlar diyene kadar ölüm aklıma bile gelmemişti.

telefonda laf uzamayabilir, ama yanyanayken "çok daha kötü durumda olan bir tanıdığımın şimdi nasıl dipçik gibi olduğu" konusundan bir-iki cümleyle bahsediyorum. "aa atlattı mı" dediklerinde, "tabi canım, hem o çok daha ileri seviyeydi" gibi şeyler söylüyorum. bazıları yalan oluyor ama vicdanım rahat.

geçmiş olsun denir, buluşma teklifi yapılır, hastaneye kiminle gideceği sorulur, hep yanında olduğunuz söylenir. her şey denir. yeter ki hastalığı çok kötü, atlatılması mucize bir şey gibi yansıtmayın.
en önemlisi de, bir hafta geçmeden tekrar arayın. ilk duyan arıyor da, sonrası bir boşluk. aralarda aramak, görüşmek, vakit ayırmak gerek.
çok geçmiş olsun.
0
lovemyself
(19.03.21)
benim bir arkadasim meme kanseri oldu, sonra aldirdi. simdi iyi. bir kac kere aradim cok mutlu oldu. daha duygusallasti bu surecte. arayin bence iyi geliyor.
0
camussar
(19.03.21)
meme kanseri başarılı sonuç alınan bir kanser türü.. bu bilimsel bilgiden yola çıkarak bol bol moral verin.. angelie juliyi de araya katarsınız..
0
omonia
(19.03.21)
Yaa kendim bizzat yaşadığım için söylüyorum, kesinlikle arayın.
Beni en çok mutlu eden şey "kaynımda da vardı iyileşti" tarzı tesellilerdi. Tıp çok gelişti, artık öyle kötü bir hastalık değil filan diyorlardı ben seviniyordum.

Ama en sevmediğim tipler de olayı küçümseyici tavırda bir şey olmaz yeaa benim de sırtımda sivilce var ben agliyom mu diyenler. Neyse geçmiş olsun tekrar :)

Edit: ya andavalın teki şey demişti "ya herkes ölecek zaten ha şimdi ha 50 yıl sonra. Hepimiz galaksi içinde tozuz" filan. Düşündükçe sinirleniyorum. Ulan hayatım söz konusu galaksiden bana ne.:D
0
kaptan maydanoz
(19.03.21)
meme kanseri kalıcı tedavi yapılabilen en yüksek kanser türlerinden birisidir.
kansere yakalancan seç beğen birini dese azrail erkek halimle meme kanserini seçerdim :)
(meme kanserlerinin yüzde biri erkektir bu arada)
0
aslindasorunumpsikolojik
(20.03.21)
(19)

Kiracımdan Kira Almak İstememek

paramolacak
Selamlar,Önümüz Ramazan ayı bende birilerine yardım edeceğime kiracımdan 1 aylık kira almayayım diye düşündüm. Kiracı olarak evimde oturan bir öğrenci var kendisinden ramazan ayında kira almak istemiyorum ama bunu kendisine nasıl söylerim. Şimdi gidip ramazan ayında senden kira almıcam dersem çok hı
Selamlar,

Önümüz Ramazan ayı bende birilerine yardım edeceğime kiracımdan 1 aylık kira almayayım diye düşündüm. Kiracı olarak evimde oturan bir öğrenci var kendisinden ramazan ayında kira almak istemiyorum ama bunu kendisine nasıl söylerim. Şimdi gidip ramazan ayında senden kira almıcam dersem çok hırbo ca olur gibi. Sizden bu konuda fikir alabilir miyim ?
0
paramolacak
(18.03.21)
kirayi elden mi veriyor bankadan mi yatiriyor? elden veriyorsa verirken 'ben bu ay bir ogrenciye yardim etmek istiyordum, bu sebeple bu ay kira almayacagim' deyin. bilmiyorum yok mok der ama hirboca olmaz sanirim.
0
supergirl
(18.03.21)
hocam çok iyi düşünmüşsünüz
ama türk insani bu tip durumu istismar eder.
sen gönüllü olarak kendin iyilik adı altına almazsan
3 5 ay sonra onun vermeyeceği tutar.

keşke bizler mesafesini, haddini hukukunu bilen insanlardan oluşan bir topluluk olsaydık.

bunun şirketteki çaycıya insan gibi davranıp, 3 gün sonra hiç olmayacak bir yerde laubali bir hareket görmekle
çaycıya hep it gibi davranıp, saygı görmekle birebir alakası var.
oradan düşünün.
0
summatinyourteeth
(18.03.21)
Banka üzerinden alıyorum @supergirl
0
🌸paramolacak
(18.03.21)
@summatinyourteeth Çok haklısın daha önce defalarca başıma geldi ama arlanmaz uslanmaz bir denyo olduğum için yine de kendime engel olamıyorum :)
0
🌸paramolacak
(18.03.21)
@alperz fena yöntem değişmiş aslında ama şu var ki ayrı şehirlerdeyiz.
0
🌸paramolacak
(18.03.21)
hediye kartı alabilirsin
0
esref
(18.03.21)
Eyvallah @alperz
0
🌸paramolacak
(18.03.21)
alperz +1
0
invictae
(18.03.21)
Keske benim ev sahibim de siz olsaydiniz ya :) Valla su donemde cok buyuk hayra geciyosunuz. Bence o ay kirayi yatirmadan once arayip acik acik soyleyin. Siz benim icin cok iyi bi kiraci oldunuz ben de ogrencilere yardim yapmak istiodum, bu ayki kiraniz benden olsun diyebilirsiniz :)
0
e mice
(18.03.21)
bankadan aliyorsaniz yine bankayla geri gondermek mantikli olacaktir.

tam kira tutarini degil de ondan biraz daha azini vermek mantikli. kirayi almadiginizi dusunmesin. fitre filan gibi dusunsun.

bir de unutmayin, bunu bu sene yapinca seneye de yapmanizi bekleyebilir :D (ama sizde yapacak goz var zaten)

umarim bu iyiliginizi istismar etmeyecek bir arkadasimizdir kiraciniz.
0
supergirl
(18.03.21)
Ben aldıktan sonra iade etmeyi ya da çok spontane o an aklınıza gelmiş gibi yapmayı doğru görmedim kendi adıma. Özellikle derdiniz hırboca olmamasıyken.

Gidip direkt "senden bu ay kira almayacağım" demeyin tabi ama bence durumu uygun dille mesaj yoluyla bildirin. Böylece haberi aldığı anda size gereksiz kibarlık tepkileri vermek zorunda kalmaz. Ne çok resmi ne de çok lütufkar bir mesaj olmamasına dikkat etseniz yeter bence.

"Herkes için zorlu geçen bu zamanlarda içinde bulunduğumuz/yaklaşan ramazan ayını bir nebze daha mutlu geçirmek adına bu ay kira almayacağımı bilmenizi istedim :) " tarzı bir şey olabilir.
0
mentuhotep
(18.03.21)
her kiracı fakir değildir, belki kendisi yardım edilen birisi durumuna düşmek istemiyordur.

şahsen benim ev sahibim yapmak istese hoşuma gitmezdi.
0
nuisance
(18.03.21)
arayıp spontane konuşsan halledersin zaten ya. hal hatır sorarsın, dersler nasıl gidiyor falan. öbür türlüsü sanki sadece kendini tatmin etmek için böyle bir şey yapıyormuşsun gibime geliyor. o yüzden mesajla falan da uğraşma, direk ara. bide @mentuhotep' in tırnak içinde söylediği şeyleri söyleme sakın bence. o resmiyet ne abi belediye başkanı mısın hsıdjskıdjeksks
0
isveperver
(18.03.21)
Valla çok evde kaldım, ev sahibim böyle bir şey söylese "ya olur mu öyle şey abi, kabul edemem" derim. Tabi ev sahibi de samimi bir şekilde ısrar ederse kabul eder, müteşekkir olurum. Öyle suistimal etmez, artistik yapmazdım. Yani bu çok insani, samimi bir durum. Taktik-strateji yapmaya gerek yok. İnsan olan anlar :) Öyle bankadan geri yollayayım, uyurken yastığının altına koyayım falan hiç yok bu ne abi çocuk oyunu mu:D
0
prole
(18.03.21)
öğrencinin ihtiyaç durumundan eminseniz
bir sonraki ay sizden kira almayacağım, borçlu hissederseniz mezun olup iş bulup eliniz rahatlayınca siz de hem kendi hem de benim adıma bir öğrenciye yardımcı olabilirsiniz gibi bir şey yazabilirsin
0
bir soru sorcam
(19.03.21)
eğer iyi anlaştığınız bir öğrenciyse ve sohbet edebildiğiniz birisiyse ilgisi olduğu bir hobi veya ihtiyacını öğrenebilirsiniz. Örneğin mediamarkt'tan kira bedeli değerinde beğeneceğini düşündüğünüz bir ürünü alıp değişim kartıyla beraber hediye edebilirsiniz. değişim kartı olduğu için eğer beğenmezse gidip binlerce ürün arasından değişim yapabilir.
0
jepa
(19.03.21)
deneyimlerime dayanarak, arkadaşların da söylediği bir şeyi tekrarlayacağım:
"bu ay kira yatırma" demek, kira yatırma konusunun ciddiyetini azaltabilir. onun yerine kirayı yatırsa ve siz de gidip elden yarısını bile geri verseniz, "bir öğrenciye vermek istedim, sen aklıma geldin" deseniz çok daha iyi. kira ciddiyet ister. insanlar birden laubalileşebiliyor. tabi karakterinden emin olduğunuz biriyse, o ayrı.

ya da direkt para vermek yerine, ihtiyacı olan bir şeyi alabilirsiniz, hediye edebilirsiniz. keşke olsa ve kirayı gidip birkaç öğrenci kalınan bir ev bulup, onlara verseniz. öğrenciyken 6 kız bir evde kalırdık. biri de çıkıp su faturamızı ödemedi. ne iyi olurdu. bir evde kalabalık kalan öğrencilerin durumunu biliyorum.

neyse, niyetiniz çok güzel. ama şunu bilin, öğrenci dediğiniz sizin gibi bakmaz olaya. nasıl söylerseniz söyleyin, sonunda "başımın gözümün sadakası olsun" gibi bir laf olmazsa alınmaz. allah kabul etsin :)
0
lovemyself
(19.03.21)
arkadaşların da belirttiği gibi kira almamak kiracı-malik ilişkisini zedeler. ben direkt nakit verilmesine karşıyım. eğer ki abone numarasını biliyor iseniz faturalarını ödeyebilir, kontörlü sayaç (su, gaz vb.) kullanıyorsa hesabına kontör aktarabilirsiniz. ön ödemeli alışveriş kartlarından alabilir kendisine yollayabilirsiniz.

örn;ben ramazan döneminde valide ve peder adına bim'de çalışan arkadaşımdan rica ediyorum ramazanda günlük fitre tutarına göre aylık ne kadar yapıyorsa, imkan doğrultusunda belki daha fazla 100'er liralık ön yüklemeli alışveriş kartlarından alıyorum. ben kendi bildiklerime el altından; bimde çalışan arkadaşa da çevrede o markete alışverişe gelen ihtiyaç sahiplerine vermesini rica ediyorum.
0
phonex
(19.03.21)
Market hediye çeki gibi bişey verebilirsiniz.
0
elorelia
(19.03.21)
(8)

açık tenli kişi için iyi bir güneş kremi markası

denizzz
ciltte leke oluşmasını engelleyecek, güneşten iyi koruyan hangi markayı önerirsiniz?
ciltte leke oluşmasını engelleyecek, güneşten iyi koruyan hangi markayı önerirsiniz?
0
denizzz
(18.03.21)
Missha’ya bakın derim.
0
infj.
(18.03.21)
www.korendy.com.tr

iki senedir bunu kullanıyorum. temmuzda akdeniz güneşinde çok işe yaramıyor ama günlük kullanım için ideal.
temmuz ve akdeniz güneşi için shiseido'nun stick güneş koruyucusunu öneririm.
0
super kahraman olsaydim baba olurdum
(18.03.21)
Misshadan da korendy'den almayın bence daha yeni patladı kore güneş kremleriyle ilgili olaylar.
50+ spf yazan kremlerin aslında 19 spf olması falan.
Güzel güzel eczaneden dermokozmetik her zaman.
0
i-pek
(18.03.21)
missha kullanıyordum ben de ama geçtiğimiz yaz 45 faktörlü kremiyle sürekli tazelememe rağmen çok güzel kavruldum :D eski dostum la roche posay'i tavsiye ederim.
0
theseachange
(18.03.21)
heliocare, araştırın. tek geçerim.
0
comeon
(18.03.21)
Markayla alkasi yok. Gunes kremlerinde gunesten koruyan aktif maddeler belli ve bunlar tum urunlerde standart. Eczaneden gidip alacaginiz 50 faktorlu her gunes kremi ayni korumayi verecek. Onemli olan 2 saatte bir bol miktarda surmek.

The most common sunscreens contain chemical filters. These products typically include a combination of two to six of the following active ingredients: oxybenzone, avobenzone, octisalate, octocrylene, homosalate and octinoxate. Mineral sunscreens use zinc oxide and/or titanium dioxide.
0
hot potato
(18.03.21)
Şöyle söyleyeyim, ben arazide çalışıyorum. Haliyle arazide çalışıp aklı olan her insan gibi düzenli güneş kremi kullanıyorum. kremin etkinliğini de çalışma arkadaşlarımla kendimi kıyaslayarak marjinal düzeyde test etme şansına da sahip oluyorum (Ofis ortamında çok anlaşılmayabilir, ama güneşin altında saatlerce kaldığınız bir çalışma ortamında ister istemez fark ediyorsunuz)

Hergün çok bol miktarda krem kullanmam gerektiği için haliyle yüz kremlerine para yetiştiremem. Onun için sebamed'in tüm vücut için olan eski usül, beyaz, ovuştur ovuştur durlu titanyum temelli kremlerini kullanıyorum.

Gayet de iyi geliyor. Vücut kremini yüzünüzde kullanmanın tek sıkıntısı akneye yatkın cildiniz varsa akne oluşumunu tetikleyebilmesi (bende problem olmadı, ama olanı gördüm) ve yüze uygun kremler kadar rahat emilmemesi.

Demem o ki bence çok detaya inmeyin. Bilinen, güvenilir bir marka olsun adı sanı bilinmeyen ürünlere kaçmayın yeter.
0
mentuhotep
(18.03.21)
solante
dermatologumun önerisiydi.
0
la lykia
(18.03.21)
(2)

Origin oyunlarındaki saçma fiyat değişimi

mentuhotep
Steam'de normalde birkaç ay önce baktığımda 7-8 lira civarında olan mass effect (2007) 129tl olmuş gözüküyor. Sanırım origin oyunlarının hepsinde böyle bir şey var. Origin'e girdiğimde bugünden itibaren türkiye ve mısır'da yerel para birimi geçerli diye bir bildirim gördüm. Şimdi benim anladığım ori
Steam'de normalde birkaç ay önce baktığımda 7-8 lira civarında olan mass effect (2007) 129tl olmuş gözüküyor. Sanırım origin oyunlarının hepsinde böyle bir şey var.

Origin'e girdiğimde bugünden itibaren türkiye ve mısır'da yerel para birimi geçerli diye bir bildirim gördüm.

Şimdi benim anladığım origin hem steam'de kendi fiyatlandırmasını uygulayacak hem de türkiye'de euro cinsinin sadece güncel kura göre tl karşılığını mı kullanacak?! Yerel paradan kastı euroyu güncel kurdan liraya çevirmektiyse bunu google da yapıyordu.

e ne anladım ben bu işten o zaman.

abv ea games diyeyim mi yoksa teknik bir aksaklık falan mı var?
0
mentuhotep
(18.03.21)
7-8 lira indirimli fiyat olmasın?

ayrıca ea oyunları hep pahalıdır ve yüz yıllık oyununa bile çıkış temel fiyatından anca yüzde 50 falan yapar.
0
Anjelik
(18.03.21)
En son bir kaç ay önce baktığımda desem daha doğru olurdu. Sevdiğim bir oyun olduğu için çok defa "alsam mı almasam mı, oynar mıyım ki" ikileminde göz ucuyla baktığım oldu. Fiyatı 7-8 olmasın 10-20 olsun, ama asla 129 gibi bir şey değildi.
0
🌸mentuhotep
(18.03.21)
(5)

tarihi geçmiş ilaçlar

dedim ben sana
aferin, dolorin, kalidren, muscoril, terbisil, profenid gel 2019 ya da 2020 son tarihleri. çöp mü bunların hepsi? dümdüz çöpe mi atayım napayım?
aferin, dolorin, kalidren, muscoril, terbisil, profenid gel 2019 ya da 2020 son tarihleri. çöp mü bunların hepsi? dümdüz çöpe mi atayım napayım?
0
dedim ben sana
(14.03.21)
Şöyle ki, ilaçlar bir ton kimyasalın kompleks şekilde bir arada bulunduğu maddeler. Haliyle bunların bir raf ömrü var. En kötü ihtimalle ölürsünüz, en iyi ihtimalle aferin gibi 10 liralık bir ilacı %20 falan gibi bir verimlilikte kullanıp 10 lira vermemek için gereksiz yere kendinizi riske atacak bir harekette bulunmuş olursunuz üstüne hiçbir işe de yaramaz kullandığınız ilaç.

O yüzden evet, doğrudan çöpe.
0
mentuhotep
(14.03.21)
Bazı ilaçların bitkilerde kullanıldığı durumlar olabiliyor. Öyle bir durum yoksa direkt çöp.
0
himmet dayi
(14.03.21)
Bazı eczaneler topluyor atık ilaçları, yakın bir eczaneye sorabilirsiniz.
0
kullanıcıadımbuolsun
(14.03.21)
eczanelerin tarihi geçmiş ilaçları aldıklarını duymuştum, bir sorun isterseniz. tam olarak çöp değiller.
0
tabudeviren
(14.03.21)
Eczaneler topluyor. Ankara'da çoğu eczanenin önünde sarı renkli ilaç toplama kutusu var örneğin
0
Sakinolmamlazim
(14.03.21)
(8)

Dünyayı en çok yoran ahlaki sorun

iddaaci
Merhaba, yani küresel ahlaki bir sorun. Sera Gazi salınımı gibi ekolojik değil.
Merhaba, yani küresel ahlaki bir sorun. Sera Gazi salınımı gibi ekolojik değil.
0
iddaaci
(14.03.21)
millet olmak fransız devriminde bir çözümdü bence artık bir sorun

sen şu millettensin diye sınıflandırma var, bizim millete geçmek istiyorsan şunları şunları yapacaksın diye yaptırımlar var.

global bir insani değerler yok. milletlerin kendi insanlarına veya milletlerin diğer milletlere davranışları söz konusu.
0
duyurukullanıcısı
(14.03.21)
saydıklarından biraz daha eski
insanlığa yeni ruh veren yeniden dirilten
adeta basübadül-mevt
kanlı vahşi çirkin devrim
fransız devrimi
massacre of 16 nuns
0
esref
(14.03.21)
Din. Bireysel olarak din kavramın gerekliliğine inanıyorum ama kolektif halde başa bela açıyor. Türkiye siyasetinden bahsetmiyorum. En medeni dediğimiz ülkelerde dahi politika belirliyor.
0
IncredibleMau
(14.03.21)
Ahlak tüm dünyaya ait olabilecek bir sorun değil ki yorsun. Senin toplumun "namus" kavramı ardına on yıllarını heba eder ama 1000 km. batıdaki ülkede "o ne ki" diye tepki alırsın. Sorunlar bölgeseldir global değil. Dünyanın bir kısmı açlık içindeyken diğer kısmının emperyalist takılması da bunun bir örneğidir.
0
Avoiding The Puddle
(14.03.21)
paylaşılmayan zenginlik
0
luluki
(14.03.21)
demokrasiyle basa gelip demokrasiyi yok etmek isteyecek kisileri engelleyen mekanizmalarin eksikligi.
0
sinek kral
(14.03.21)
Dünya bir büyük değişim evresinde. Aynı tarımın keşfi gibi büyük bir değişim sürecinin olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bilgisayarlar öncesi ve sonrası arasındaki yaşam tarzı farklılığı şimdiden çok bariz.

Bu açıdan bu değişimi kabullenemeyip, bu değişime adapte olmayı da reddeden ancak kazanma şanslarının olmadığı bariz olan "eski ruhun" görüşlerini dayatma çabası oldukça yıkıcı. Bunun içine ister geleneksel dinleri koyun ister din dışı nostaljik hayat görüşlerini; bu tip insanların bu görüşleri günümüz hayatına dayatma çabası bence çok büyük bir ahlaki sorun ve oldukça da zarar verici boyutlara ulaşabiliyor.

Diğer taraftan, bence bu kavga da doğal sürecin bir parçası. Aksinin olması beklenemezdi.
0
mentuhotep
(14.03.21)
din
0
mikahakkinen
(14.03.21)
(10)

güneş kremi

Tochinoshin
50 veya 30 spf sürünce güneşten faydalanamıyor muyuz? Sürüp d vitaminsiz kalmakla sürmeyip kararmak arasında kaldım.Güneş yakmaya başladı ne yapıyorsunuz siz?
50 veya 30 spf sürünce güneşten faydalanamıyor muyuz? Sürüp d vitaminsiz kalmakla sürmeyip kararmak arasında kaldım.

Güneş yakmaya başladı ne yapıyorsunuz siz?
0
Tochinoshin
(13.03.21)
@kiz ben güneş kremi sürmediği için kanser olan duymadım ama vitamin eksikliği günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Krem sürmeyince cildin yıpranması da var tabi, aslında hep sürmek mi lazım bilmiyorum ki.
0
🌸Tochinoshin
(13.03.21)
dünyanın çoğunda eksiklik var. belirli saatler harici alınamıyor güneşten diye biliyorum. alınabilse bile zararlı ışınlar da geliyor. avuç içi gibi bir kaç bölgeden alınması öneriliyordu da bulamadım şimdi. kışları zaten türkiyeye gelmiyormuş d vitamini üreten ışınlar
aa.usno.navy.mil

d vitamini eksikliği sonucu kemik kırılması gibi şeyler de hiç duymadım. bazen abartılıyor diye düşünüyorum. benim 3-4tü bir ara o testlere göre yıllarca. ya testler yanlış gösteriyor ya da etkisi yok eksikliğin
0
ShadowOfMoon
(13.03.21)
Ne biliyim zaten gunluk hayatta gunesten aldigimiz D vitamini yeterli mi ki? Sahsen benim hep dusuk cikiyor takviye kullaniyorum. O yuzden hic usunmemistim krem surerek vitamin alimini engeller miyim diye.

Yaz mevsimini beklemeden gunes yakmaya basladigi aylarda gunes kremi suruyorum yuzume, cocukkenden beri aliskanlik, annem hep surerdi yuzume.

Cilt kanseri riskini daha korkutucu bulmak+1
0
invictae
(13.03.21)
Güneş kremi D vitamini alımını engelliyor, kesin bilgi. Pazarlama projesi olarak güneş kremleri günlük hayatın parçası haline geldiği için D vitamini eksikliği de aynı oranda artıyor. Kozmetik ve ilaç firmaları açısından kârlı olsa da bedava güneşten alınacak vitamin için böbrekler feda ediliyor.

Bir kaç yıl önce D vitamini ampülü alırken eczacı uyarmıştı, böbrekler biter diye, o zaman çok üzerinde durmamıştım, doktorlar veriyor diye ama artık sanırım ampül yok, daha düşük dozlarda damlası veriliyor.
0
epitaf
(13.03.21)
Güneş kremi sürünce tabii ki faydalanamıyoruz güneşten. ben de çok düşündüm hem cildimi koruyayım hem vitaminimi alayım nasıl olacak vs diye. d vitamin eksikliğinde eklem ağrıları vs olabiliyor. Bu sene öğle vakitleri özellikle güneşlenmeyi düşünüyorum ve çözümü güneşlendikten 15 dakika sonra krem sürmekte buldum. sırt, bilek içleri gibi ince derili yerlerden daha iyi alınıyormuş.güneşlendikten sonra da vitaminin emilmesi için 24 saat sıcak suyla yıkanmamak gerekiyormuş.

düz dışarı çıkarken yüzden alınan vitaminin pek etkisi olacağını sanmıyorum, o yüzden yüze sürülebilir. sadece yüzüne sürekli krem süren insanların yüzü de vücudundan daha beyaz oluyor. ünlülerden falan gözlemlediğim bu.
0
olutaklidi
(13.03.21)
bir yazıda 50'nin balon olduğu ve standart olarak 30 makul oldugu yazıyordu ama işin ehlileri daha iyi cevaplayabilir sanırsam.
0
evimin paspasi
(13.03.21)
gereksiz hassas ve gereksiz beyaz bir tenim var. son iki günü yazlıkta geçirdik. kış diye aklıma bile gelmedi güneş kremi sürmek. yüzüm sürekli canımı yakacak derecede yanık ve kıpkırmızıyım şu an.

güneş kremimin üzerinde şirinler resmi var. derecesini siz hesaplayın. sürmeden bakkala gitmem. ihtiyacınız olan d vitaminini almanıza doğru saatlerde 20 dakika yetiyor. ki direkt güneşe maruz kalmadan, odaya giren güneşten bile alıyorsunuz vitamini.
0
brakgn
(14.03.21)
yaz kis spf 50 kullaniyorum, ustune d vitamini hapi iciyorum +1.
0
hot potato
(14.03.21)
Bugüne kadar denize gitmem hariç asla güneş kremi kullanmadım. Güneş kremi kullanırsan güneşten faydalanamazsın.
0
sta
(14.03.21)
Güneşten faydalanma süresi düşünülen kadar uzun ve "yakıcı" bir süreç değil. Ayrıca vücudun ufak bir kısmının güneş ışığı alması (örneğin eller) yetiyor. Buradaki esas sorun güneş kremi kullanımının bilinçsiz yapılması. Güneş kremi kullanmadığınız zaman doğal olarak ihtiyacınızdan çok fazla güneş ışığını alıp d vitamini sorunu yaşamıyorsunuz. Ancak güneş kremi kullanacaksanız da bunun artık "otomatik" gerçekleşmeyeceğini anlayıp önlemler almanız gerekiyor.

Örneğin yüzünüzü hep korusanız bile haftada birkaç kez değişimli olarak ellerinizi, kollarınızı, ayak bileklerinizi, baldırlarınızı vs. kremsiz bırakıp dışarı çıkmanız yeterli. Buna rağmen doğrudan güneş ışığı almanız da şart değil, gölgelik ama aydınlık etrafı kapatılmamış, açık alanlarda bulunmanız da sorunu hallediyor.
0
mentuhotep
(14.03.21)
(3)

İstanbul'un Doğası Üzerine Kitap

mentuhotep
Ana gövdesi kaliteli fotoğraf ve mümkünse bilimsel illustrasyonlardan oluşmuş, açıklamalarla desteklenmiş, profesyonel hazırlanmış ve yine mümkünse sadece İstanbul'un ağaçları, otları, çalıları, çiçekleri, mantarları, böcekleri, hayvanları vs hakkında bilgi veren her alandan kitap arıyorum. Sadece i
Ana gövdesi kaliteli fotoğraf ve mümkünse bilimsel illustrasyonlardan oluşmuş, açıklamalarla desteklenmiş, profesyonel hazırlanmış ve yine mümkünse sadece İstanbul'un ağaçları, otları, çalıları, çiçekleri, mantarları, böcekleri, hayvanları vs hakkında bilgi veren her alandan kitap arıyorum. Sadece istanbul olmazsa da yukardaki kriterlere göre daha geniş bir coğrafya da olur, o da olumlu.

Hassas bilimsel bir amacım yok, kafayı yedim sadece. Belgrada çıkıp önüme gelen her canlıyı tanımlamak istiyorum.
0
mentuhotep
(15.02.21)
yazdığınız konu üzerine bilmiyorum fakat turing yayınlarının kitaplarında bazı bilgiler var. www.turing.org.tr
bir de bu var. www.pandora.com.tr
0
ankarakecisi
(15.02.21)
Evet birkaç güzel duran kitap buldum ben de ama böyle şeyleri internetten almak ziyadesiyle kumar oluyor. Kitapların bir demosu olmadığı için elinize gelen kitaptaki fotoğrafların tost makinasıyla çekilmiş olma ihtimali hayli yüksek.

İlk verdiğiniz link ilginç görünüyor bakacağım, teşekkürler :P
0
🌸mentuhotep
(15.02.21)
m.kitapyurdu.com

İbbnin böyle bir serisi var belki senin aradığın tarzda kitabı da olabilir.
0
suicides underground
(15.02.21)
(8)

Tarihi geçmiş lens solüsyonu

mg3929
Açılıp kullanılmış önceden. Tarihi 6 ay falan geçmiş solüsyon kullanılır mı?
Açılıp kullanılmış önceden. Tarihi 6 ay falan geçmiş solüsyon kullanılır mı?
0
mg3929
(30.01.21)
acilmasaydi belki kullanilirdi derdim de acildiysa hic gerek yok .
0
fakyoras
(30.01.21)
Kullanma.
0
invictae
(30.01.21)
n'apmis da tarihe gecmis diye sordum kendime once, sonra yanlis okudugumu anladim

kullanma
0
exlibris
(30.01.21)
"better safe than sorry" gibi bir söz var ya ingilizce'de, böyle durumlar için çok uygun bence. tedbirli olmak pişman olmaktan iyidir.

bu tip solüsyonlar kimyasal içerikli ve kimyasal bileşiklerin de belli bir raf ömrü var. örneğin senin solüsyonunun bileşiği artık dezenfektan özelliğini kaybetmiş olabilir, bu durumda gözüne yerleştirdiğin lensin bir enfeksiyona sebebiyet vermemesi için işin tamamen şansa kalıyor. Enfeksiyon olmaz, gözünde şiddetli kuruluk ya da alerjiye yol açması gibi şeyler olur. En azından kimse "bunlar olmaz" diyemez sana somut bir sebep göstererek.

Bu son kullanma tarihleri sihirli değil sonuçta, birkaç gün geçmesi belki çok önemli olmaz ama 6 ay diyorsun.
0
mentuhotep
(30.01.21)
Hayir tabii ki de. Daha gecen ayin 19unda biten cikolata sosunu 19unda cope attim. Kaldi ki sen bunu gozune uygulayacaksin..
0
Sweetieeeee
(30.01.21)
fakyoras +1
0
kuehles blondes
(30.01.21)
uzun süredir tarihi çoktan bitmiş solüsyonumu kullanıyorum (biotrue marka). solüsyonu 4 yıl önce almıştım, skt sine bakmadım ama kesin çoktan geçmiştir. bir şey olmuyor.

edit. henüz olmadı :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(30.01.21)
Gözle şaka olmaz, kullanmayın. En ufak bir enfeksiyon vb.'de göz problemlerini düzeltmek zor olabiliyor. Yani cilt gibi değil.
0
kaset
(30.01.21)
(18)

9 yaşındaki erkek çocuğunu evde nasıl oyalarım?

kibritsuyu
arkadaşlar, okullar sömestr tatiline girdi. hafta için gündüz canlı ders yaparken bile teneffüslerinde oyalayacak bir şey bulamıyordum, şimdi canlı ders de yok, tüm gün boş.annesi işe gidiyor. ben evde çalışıyorum. baba oğlu sabahtan akşama kadar yalnızım. işim olduğu zamanlar televizyon, tablet fal
arkadaşlar, okullar sömestr tatiline girdi. hafta için gündüz canlı ders yaparken bile teneffüslerinde oyalayacak bir şey bulamıyordum, şimdi canlı ders de yok, tüm gün boş.

annesi işe gidiyor. ben evde çalışıyorum. baba oğlu sabahtan akşama kadar yalnızım. işim olduğu zamanlar televizyon, tablet falan mecburen. ama işim müsait olduğunda en azından hem televizyondan, tabletten uzak durmasını sağlayacak, hem de birlikte güzel ve kaliteli vakit geçirmemizi sağlayacak ne yapabiliriz?

her şeyden çabuk sıkılıyor. kitap okutamıyorum hiç sevmiyor. ek çalışma (matematik vs) yaptıramıyorum, sevmiyor. kutu oyunu, masa oyunu desen bir oyun cafe'yi doldurabilecek kadar çok oyunumuz var, çabuk sıkılıyor. lego oynayalım desek zırt diye bitiyor. evin içinde deniz topuyla (ses yapmasın diye normal topla değil) futbol oynuyoruz ama yine de aşağıya çok ses yapıyor. annesi hama boncuk diye bir şey almış, başta bi ilgisini çekti, şimdi onun da pabucu dama atıldı. birbirine ekleyip yapı kurulan pipet gibi bişeyler almış, onunla da ilk gün oynadık, bi daha heves etmedi. koskocaman türkiye haritası aldım. şehirleri, dağları, gölleri bulma oyunu uydurduk, ama ne kadar uzun oynayabilirsin ki bunu da.

versem sabahtan akşama kadar tablet oynama potansiyeline sahip. ama elbette tableti verip kurtulma taraftarı değilim. beynini, gözlerini de düşünmem lazım.

kitap falan okumaya alışsa ona da razıyım. dünya kadar kitabı var. sırf bari tablete bakıyor, tabletten kitap okusun diye tabletine kitap okuma uygulamaları, kitap okuma siteleri, bir sürü e-kitap falan yükledim, en azından tabletle faydalı bir iş yapsın diye, bir kere bile alıp açtığı yok. tamam 1 saat falan oyun oynasın da, kalan vakitte ben ne yapayım da 2 hafta oyalayayım bu çocuğu evin içinde? gözünüzü seveyim yardım edin.
0
kibritsuyu
(30.01.21)
devir değişti artık çocuklar bizim gibi sokakta çelik çomak oynamak zorunda değil. canı ne istiyorsa akranları ile neyin muhabbetini yapıyorlarsa onu oynasın. en az 8 saat gece uyuyorsa ve yemek yiyorsa problem değil ne yaptığı. 12 punto renksiz alfabeli kitap mı okucak o yaştaki çocuk. serbest bırakın 30 yaş büyük adamla oynamaktansa akranları ile böğüre böğüre istedğini oynasın online. belki espor şampiyonu olur ilerde. ytd.
0
kelepir
(30.01.21)
Çocuk dergileri ya da robotik-kodlama için eğitim kitleri alabilirsiniz. Etkinlik, bulmaca, deney içeren kitap-dergi olursa ilgisini çekebilir.

www.tubitakdergileri.com.tr

www.robotistan.com

Online eğitim platformları var, katılabilir belki. Ben bi bambuyu biliyorum.

instagram.com
0
GoodMorningTeacher
(30.01.21)
tableti, oyunu onun becerilerini geliştirecek şekilde kullanabilirsiniz aslında.

ben kuzenlerle çok güzel art arda need for speed porsche unleashed veya test drive 6 oynardım.

eve bir direksiyon alırsınız, bir o yarışır veya bir siz. yükleyin forza gibi dirt rally 2.0 gibi oyunları, berecileri de artar hem.

not: taa 2000 yılında guillemont ferrari 550 marenello direksiyonum vardı :)
0
rain when i die
(30.01.21)
abi bu çocuğun anası ortaokul öğretmeni. her gün tablet oynamaktan beyinleri uyuşmuş çocuklarla uğraşıyor. ben pedagojik formasyonun dibine vurmuş annesine "bırak yaşıtlarıyla ne muhabbet ediyorsa sabahtan akşama oyun oynasın, oyun becerisini geliştirmek için kullanıp elektronik oyun şampiyonu olsun" derim?

zaten alıp suç ve ceza okusun demiyorum. bir kütüphane dolusu çocuk kitabı var, yazılısı da var, resimlisi de var. 2-16 yaş arası her türlü kitap var. bilim teknik'inden tut, gezi, uzay, yaşam, yaşına uygun çeşit çeşit dergi var. ayrıca deney kitapları, arduino setleri var. evde org var, gitar var, öğretip yol gösterebilecek adam da var. yani tablet oynamıyorsa bunun alternatifi eski devirdeki çelik çomak mıdır? yok mudur günümüzde tablet harici çocuk eyleme yöntemi?

kaldı ki yaşıtlarıyla zoom açıp karşılıklı da oynuyorlar saatlerce. ama ben sabahtan akşama yaşıtıyla online oyun oynayan, anca yiyip için sıçan, elinde tabletle mala dönmüş şişko bir çocuk olsun istemiyorum lan. oynamasın, saksı gibi kitap okuyup bilimsel çalışma yapsın da demiyorum. ama hareket lazım, biraz o tazecik beyninin gelişmesi de lazım. sadece yüksek ses ve hareketli parlak ışıklardan ibaret tabletle beyni uyuşsun istemiyorum.

arkadaşlarıyla parka götürüyoruz koştursunlar diye. arkadaşı 2. dakikada sıkılıp anasından tablet istiyor, parkta oturup tablet oynuyor. ben böyle bir çocuk olsun istemiyorum ki. tabletse tablet, yasak değil oynasın da kısıtlı oynasın. mala dönüşecek kadar oynamasın.
0
🌸kibritsuyu
(30.01.21)
bizde de bu modelin küçük yaş versiyonu var. dışarı çıkmak dışında başka bir oyalayıcı bulamıyoruz. tabletle fazla vakit geçirdiği günler durağan aktivitelere hiç ama hiç yanaşmıyor. sabahtan lego, resim vb aktiviteyi tutturabilirsek o günü daha sakin geçirebiliyor, yoksa tüm gün mızmızlanıyor bi şeyi beğenmiyor. kutu oyunu sevmiyor sizinki de demek ki. ya dışarda yapacak birşeyler bulun ya da tablet vermeden biraz can sıkıntısına sabredip legolara dalmasını bekleyin. yapacak birşey bulamayınca mecburen üretmeye başlar.

bir de tüm oyuncakları oyunları gözünün önünden kaldırın, unutsun. sırayla çıkarırsınız daha hevesli olur.

bizim apartmandaki o yaştaki çocuklar slime yapımına merak salmışlardı, biraz ortalık batıyor ama epey oyalanıyorlardı onunla.
0
denizince
(30.01.21)
slime var, kinetik kum var, hot wheels parkurları, onlarca arabası var, odası oyuncak dolu.

kutu oyunu da seviyor, mesela saatlerce monopoly oynayabiliyoruz, iyi de oynuyor kerata. ama 2 kişiyle de onun tadı yok. 2 kişilik kutu oyunu da maksimum yarım saat idare ediyor.

tavla öğrettim bu hafta, yeni diye biraz ilgisini çekti ama bunun da ömrü 1-2 hafta sürer maksimum.

hiçbir arkadaşının bilmediği kadar kağıt oyunu biliyor. pişti, uno falan derken batak öğrendi, ciddi ciddi oynuyor lan adam. bitince yandaki ıstakaları devirmeli okey oynuyor. bildiğin emmi oldu 9 yaşında.
0
🌸kibritsuyu
(30.01.21)
yani genel olarak sıkılgan çocuklar evi kirletecek aktivitelerden (uzmanlar duyusal diyorlar da işte aslında evi batıran aktivite) hoşlanıyor gibi bir gözlemim var :) deney seti gibi oyunlar alabilirsiniz. the dad lab var meşhur, instagram hesabı ve deney kitabı var. onlardan birlikte yapabilirsiniz.
0
denizince
(30.01.21)
"kitap okuma" kendi içinde bir sebep içermiyor sebep bu olabilir mi sizce?

yani çocukların bilgisayara yönelmesinin bir sebebi var, anne babalarımızın kitaplarda buldukları amaçları bilgisayarlarda buluyorlar. bir oyun oynarken, bir video ya da dizi izlerken bir amacınız, tatmin ettiğiniz bir duygunuz var.

bir film arayan insana "ne tür olsun", "nasıl konuları seviyorsun" diye soruyoruz. biliyoruz ki kendisiyle alakasız bir konuda film izlerken sıkılacak. Ama kitaplar için böyle değil bu. Kitap okumak her zaman düz bir eylem.

Ne yapayım? - Kitap oku.

Çok anlamsız oluyor haliyle. Çocuğuna kitaplar alıp hoşuna gideceği "fazla eğitici olmayan!" hikayeler okuyarak ilgisini kitaplara çekebilirsiniz. Kitap okumanın, matematik çalışmak ve nasihat dinlemekten bir farkı olmalı ki çocuk kitaba yönelsin.

öneri olarak çocuğunuzun sevdiği oyunların, filmlerin ya da benzeri şeylerin kitapları varsa onları alabilirsiniz.
0
mentuhotep
(30.01.21)
Teknik boyutuna giremem cunku ben evdeki 7 yasindaki kiza cozum bulamiyorum.

Bu yuzden buraya sadece lego yazmaya geld8m.lego ciddi ugrastiriyor.sevdigi seriyi aldigimda bastan sona ugrasip kendisi yapiyor,diger serilerle birlestiriyor.bunun disindaki tum oyuncaklarda yanina yanci ariyor.

Birde en son amazon un kopegi var,duz plastikten geliyor,yaninda bir suru minik bez parcalari var,sen onlari tuy diye o plastigin ustune isliyorsun.kendi kopegini kendin tasarla gibi.onu verdim yaklasik 2 saat hic basindan kalkmadan tek tek herseyini yapti,susadim bile demedi.uretebildigi herseyde cok guzel vakit geciriyor bizimki.
0
duptıs
(30.01.21)
Çocuğum yok öneri mahiyetinde sallayacağım :) yeğenlerim üzerinden fikir yürütüyorum ve aslın çocukların fiziksel olarak enerjilerini atamama problemleri var, enerjisini atamyan çocuğa boyama , okuma vb. aktivitenin tillahını sunsanız bir yere kadar idare ediyor. Bir de çocukların zaman algısı da bizden farklı bence, o yüzden çabucak sıkılıyorlar, özellikle bir akranlarıyla sürdüremedikeri için bu tip aktiviteleri. Benim önerim günlük programa ek olarak tabii, bir nintendo wii konsol almanız, kırık mırık uygun fiyata bolca var ikinci el, bütçe varsa switch alın tabii, dans mı spor mu neye hevesi varsa fiziksel olarak kendini orada yorsun. sonra zaten dinlenmek için daha sakin aktivitelere kayacaktır. tabletten bence daha iyi her türlü, çünkü uzun süre elindeki ekrana bakan çocuklarda postür ve gözelere neler olacak bilemiyoruz yakında.
0
ruz
(30.01.21)
Maketle falan uğraşmasını sağlayabilirsiniz belki.

Bu arada kitap okumayı teşvik etmek için belli aralıklarla Wifi şifresini değiştirip Wifi şifresini kitapta geçen spesifik bir detay yapabilirsiniz. Bu sayede şifreyi bulana kadar kitap okur hem de tabletten falan uzaklaştırmış olursunuz. Kitap okumanın ödülü tablet olur.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(30.01.21)
Hep derler ya çocuklar anne babayı örnek alır diye. Siz istediğiniz kadar kitap oku deyin, sizin elinizde kitap görmediği sürece mümkün değil okumaz.

Bu yaşta çocuklar için spor çok iyi bir etkinlik. Youtube'da falan o yaş grubu için egzersiz programları var. Güvenilir bir uzmanınkini bulup başlatın. En azından enerjisini atar daha çabuk yorulur:)

Robotik kodlama iyi fikir en azından meşgul olur.
0
anten
(30.01.21)
Kutu oyunlara (board game) dalsanız. Monopoly'den başlayın, diğerlerine geçersiniz.
0
put it in your appropriate place
(30.01.21)
satranç demeye geldim.
0
engelbert humperdinck
(30.01.21)
Sokağa çıkma saaatleri parka gidip scooter-bisiklet ve yorulabilceği şeyleri yapabilirsiniz (Arkadaşlarım böyle yapıyor). Gün içinde enstrüman, lego, birlikte bilgisayar oyunu gibi şeyler yapıyorlar.
0
kaset
(30.01.21)
Ormana gidip gezin.
0
luluki
(31.01.21)
Ben tabletçi yeğenimi masal anlatarak oyalayabiliyorum. İlgilendiği şeyler var, mesela örümcek adamı çok seviyor. Masaldaki ana karakterin adına örümcek adam diyip yardırıyorum, bayıla bayıla dinliyor.
0
plutongezegendegilmi
(31.01.21)
cocukta tüm türk cocuklarında olduğu gibi konsantrasyon eksikliği var. yani bir şeye konsantre olamıyor.

bence bunu değiştirmeniz lazım.
0
duyurukullanıcısı
(31.01.21)
(3)

Geç Açıklanan Covid Testi ve Karantina Süresi

mentuhotep
Normal şartlarda teşhisten sonra 10 gün karantina veriliyor. Benim testim bugün de açıklanmadı. Yarın açıklansa 5. Gün, o da açıklanırsa...Test sonucum çıkmadığı için işe gidip gelmem bekleniyor. Ben iyileştim bile, ancak test sonucum çıkarsa yok yere 10 gün karantinaya mı girmem gerekecek yine de?!
Normal şartlarda teşhisten sonra 10 gün karantina veriliyor. Benim testim bugün de açıklanmadı. Yarın açıklansa 5. Gün, o da açıklanırsa...

Test sonucum çıkmadığı için işe gidip gelmem bekleniyor. Ben iyileştim bile, ancak test sonucum çıkarsa yok yere 10 gün karantinaya mı girmem gerekecek yine de?!

Bu nasıl bir dangozluk? Hastalığımı dışarda geçiriyorum ama hiçbir şeyim kalmamışken evde karantinada olup istifamın istenmemesini mi umut edeceğim ben şimdi?!
0
mentuhotep
(30.10.20)
Negatif oldugunda bilgi vermiyorlar diye biliyorum. Ama 14 gun karantina var. test sirasinda calistiiginizi soylerseniz rapor veriyorlar.
0
kuzey li
(30.10.20)
kardeşim iyi de dangozluk dediğin şey senin 5 gündür dışarıda gezmen. zaten test sonucunu evde beklemen gerekiyor.

ayrıca senin semptomlarının iyileşmiş olması millete bulaştırmayacağın anlamına gelmiyor.
0
ayin yazari
(30.10.20)
@ayin yazari merhaba fahrettin bey; ne yazık ki kendi ohalimi ilan edebileceğim bir konumda değilim.

benim semptomlarımın iyileşmiş olması bazı durumlarda bulaşa engel değil tabi ki; ancak teşhisli covid hastaları için karantina süresi 10 gün. bir kişi ilk gün teşhis alıp iyileşme sürecinde ilaçlarını da kullanarak 10 gün sonra hayatına devam ediyor. aynı gün hasta olan diğer bir kişi ise 9 gün sonra teşhis alıp ilaçsız atlattığı hastalıktan sonra +10 gün gereksiz yere karantinada kalıyor. mantıklı bir kısmı var mı bunun sizce?

rica ederim bir düşünün önce.
0
🌸mentuhotep
(30.10.20)
(6)

Bu konuda neden tahammülsüzüm?

karabasun
Merhabalar.. Yediğim yada içtiğim bir şey hakkında eleştirilmekten ve yorumlanmaktan çok etkileniyorum. Örneğin "kendine bakıyorsun" gibi basit bir söz bile olsa keyfimi kaçırmaya yetiyor. Kalkıp ortamı terk edesim geliyor, ama kalp kırmak da istemediğim için genelde kendimi frenliyorum. bir şey ded
Merhabalar..
Yediğim yada içtiğim bir şey hakkında eleştirilmekten ve yorumlanmaktan çok etkileniyorum. Örneğin "kendine bakıyorsun" gibi basit bir söz bile olsa keyfimi kaçırmaya yetiyor. Kalkıp ortamı terk edesim geliyor, ama kalp kırmak da istemediğim için genelde kendimi frenliyorum. bir şey dediğimde ise sonradan üzülüyorum.

Bir tavsiyeniz olursa bilmek isterim.
0
karabasun
(29.10.20)
Acaba sanki size açgözlü diyorlar gibi mi hissediyorsunuz. Eğer o tarz hissediyorsanız çalışıp o yemek için paranızı kazandığınızı kendinize tekrarlayın. Zaten yediğinize içtiğinize laf çakan insanların çevrenizde ne işi var?
0
whoosie
(29.10.20)
bu konuda kendinizle ilgili farkında olmadığınız bir yargınız varsa, oraya dokunuyordur belki.
yani kendinize bakmanızın aslında sıkıcı olduğunu düşünüyorsanız, aslında başka şeyler yapmak isterken sadece disiplin nedeniyle kendinize bakıyorsanız, kendinize baktığınız için hiç keyif alamıyorsanız vb.

ya da kendinize bakma sebebinizden hoşlanmıyor olabilirsiniz.
mesela, anneniz size sağlıksız beslendiğiniz için küçümseyici bir şey söylemiştir ve kalbiniz kırılmıştır ama bu kendinize bakmaya başlamanıza neden olmuştur.
yani kendinize bakma nedeniniz bir şeye tepki olarak başlamışsa, bu sizi rahatsız ediyor olabilir.

edit:
bu arada zaten bu tarz yorumlar rahatsız edici gerçekten.
yani rahatsız olmakta haksız değilsiniz bence.
sadece aşırı tepki durumu olduğunu düşünerek yazdım.
0
blatta hiberna
(29.10.20)
bence gayet rahatsiz edici. ama boyle sirf yemek degil giyim kusam evin barkinla ilgili bile sozde muhabbet olsun diye konusan insanlarla yasamak durumundayiz
0
ala09
(29.10.20)
Ben de birisi bana söylediğim şeyi tekrarlattığında sinir olurdum. Anladım ki sebebi annem :D Küçüklüğümden beri sessiz bir insanım, annem bu durumdan hiç hoşnut olmadı ben sessiz konuştuğumda hep tekrarlatır söylediğimi ve bu yüzden çok tartıştık.

Haliyle birisi bana dediğimi tekrarlattığında "daha önce defalarca kendimi anlatmak zorunda kaldım bu konuda" kızgınlığı doluyordu içime.

Sonra "ama bunu sadece annemle yaptım, karşımdaki kişinin bir suçu yok" konusunu idrak ettim. Zaman içinde azaldı bu tepkim sonra da yok oldu.

Belki böyle bir şeydir?
0
mentuhotep
(29.10.20)
normalde ben sinirlenmem böyle bir şeye. ya paylaşmıyorsunuz aldıklarınızı ya da fazla abartı bir şeyler var ve siz de bir nedenden bozuluyorsunuz. kilo problemi gibi bir şey mi? bence ana nedeni bulup neden sinirlendiğinizi çözmelisiniz önce.
0
anarsika
(29.10.20)
Cevaplarınız için teşekkür ederim. Evet muhtemelen altında yatan başka bir sebep var
0
🌸karabasun
(29.10.20)
(6)

Uzaklara gitmek bir çözüm mü? Aileden kurtulmak için?

kırmızıayakkabılıgargamel
Bir süredir ailemle birlikte yaşıyorum. Annemin ve babamın iletişiminde sindiremediğim durumlar var. Babamın senelerdir anneme yaptığı psikolojik, fiziksel şiddete, baskıya tanık olmuş bir çocuğum. Büyüdüm, belki bunlar azaldı ama annemin üzerinde etkisi devam ediyor. Baba olarak da bana yaptıkların
Bir süredir ailemle birlikte yaşıyorum. Annemin ve babamın iletişiminde sindiremediğim durumlar var. Babamın senelerdir anneme yaptığı psikolojik, fiziksel şiddete, baskıya tanık olmuş bir çocuğum. Büyüdüm, belki bunlar azaldı ama annemin üzerinde etkisi devam ediyor. Baba olarak da bana yaptıklarının etkisi devam ediyor. Genel olarak baktığımız zaman bana direkt yaptıkları bir şey yok, ama annemin o adama hala katlanıyor olmasına (parası, pulu, mesleği var, isterse çeker gider) babamın yaptıklarını bilmesine rağmen anneme mahcup olmamasına dayanamıyorum. Evde kendi kendimi geriyorum.

Uzaklara gitmek bir çözüm olabilir mi? Başka bir yerde yaşasam? Türkiye’de başka bir şehirde, başka bir memlekette?

Belirli bir süre yurtdışında yaşamıştım, o zamanlar çok güzeldi, bir gram özlemedim ailemi. Yine gitsem çözüm olur mu diyorum ama gurbetin getirilerinden de çekiniyorum.

Biliyorum bende bıraktıkları yaralar benimle birlikte gelecek ama en azından güncel gerginliğim azalır belki diye umut etmek istiyorum.
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(29.10.20)
Her gün sinirlerinizi yıpratacağınıza olanaklarınız tam oluştuktan sonra gidin.
Ama yapamayacağınız yerde veya bir türlü oturtamadığınız düzenle gitmeyi göze aldığınızda daha kötü oluyorsunuz söyleyeyim.
Yani sırf kurtulmak için rahatınızı bozacak yerlere gitmeyin veya bağlı kalmadan yaşacağınız yere gidin.

Ve sakın yakın memleket olmasın. Bari bir şey yapıyorsunuz tam yapın. Aman en azından yakın olayım diye bir hataya düşmeyin.
Etrafınızdaki insanlardan tutun yaşacağınız yerdeki insanların neden gitmiyorsun ailenin yanına diye darlamasına maruz kalırsınız.
0
coca cola
(29.10.20)
Günlük dozda bir çözüm. Sonuçta 7/24 telefonda olacak değilsin.

Ancak kafanda kopmak için çözüm değil. Aşırı fedakar evlat modelleri var, onların yapacağı hiçbir şey olan biteni daha iyi hale getirmeyecek olsa da kendilerini heder ediyorlar. Eğer bu kişilerdensen ve uzaktan ailenin her büyük sorununa yetişmeye çalışacaksan hiçbir şey fark etmeyecektir.
0
mentuhotep
(29.10.20)
Ben 10 yıldır ailemden ayrı yaşıyorum neredeyse, benim için öncesi ve sonrası diye iki insan var. O şiddet ortamından kurtulmak, gerginlikten uzak kalmak sık sık şükrettiğim bir şey.
Yaralar sizinle gelecek elbette, umarım sarabilirsiniz. Benim için hala bazıları taze. Sadece plansız gitmeyin, kaçar gibi değil de düzeninizi hazırlayıp gidin. O zaman muhakkak iyi gelecek. Umarım karşınıza güzel insanlar çıkar.
0
irene
(29.10.20)
cozum olur
0
ala09
(29.10.20)
Tek başına yaşamak bana ciddi bir özgüven ve özgürlük hissi verdi. Öneririm.
0
EasyTiger
(29.10.20)
kesinlikle git
0
kart yuklemeniz gerceklesti
(08.11.20)
(4)

ben niye dinlendikçe daha da yorgun oluyorum

marul hirsizi
sb...
sb...
0
marul hirsizi
(29.10.20)
b12 ya da herhangi vitamin eksikliği olabilir mi?
0
elitoangelito
(29.10.20)
Çok az bilgi vermişsin ama hareketsizlik de yorar insanı. Eğer çok hareketsizsen düzenli egzersiz sonrası dinlenme bütün gün dinlenmeden daha verimli olabilir.
0
love my way
(29.10.20)
Sürekli uyuyup, uzanmak gibi bir dinlenmekten mi bahsediyorsun? Aslında bu tükenmişlik sendromu denen şeyin en başta gelen etkenlerinden biri. Yoğun çalışıyorsun, bir an evvel eve gidip sonraki gün başlamadan "dinlenmek" istiyorsun; eve geldiğinde uykunu almak için erkenden uyuyorsun, öncesinde de tv, dizi gibi pasif aktivitelerin falan oluyor.

Bunun kötü yanı sadece iş için yaşayan bir hale getiriyor seni. Yani sadece iki mesai arasında dinlenen kişi oluyorsun. Yani hayatında sadece işin oluyor.

Eğer durum buysa yaşamak için çalıştığını unutma. Birkaç günde bir uykundan ya da ev pineklemesinden kısıp arkadaşlarınla, sevgilinle, eşinle, anne babanla bir şeyler yap. Dışarda yemek ye, tiyatroya sinemaya git, bir etkinliğe katıl, bir yerde oturup kahve iç artık sana uyan ne varsa.

Aktif dinlenme deniyor buna.
0
mentuhotep
(29.10.20)
@mentuhotep. bahsettiğin şey birebir benim son zamanlarda. ama mental olmaktan çok vücuttaki bir sorun olaiblir mi diye araştırıyorum.
0
🌸marul hirsizi
(29.10.20)
(29)

sevgiliniz ingilizce bilmese ya da çok az bilse

Stoneface
bu sizi etkiler miydi? bazen çok güzel yazılar buluyorum ancak paylaşamamak biraz canımı sıkıyor :/
bu sizi etkiler miydi? bazen çok güzel yazılar buluyorum ancak paylaşamamak biraz canımı sıkıyor :/
0
Stoneface
(29.10.20)
intermediate seviye biriyle bile birlikte olmam.
0
stewie
(29.10.20)
Etkilerdi. Filmleri İngilizce izliyoruz. Bazen konuşma pratiği yapıyoruz. Bazen Gif atıyoruz. Çok önemli şeyler değil belki ama çeşitlilik oluşturan şeyler.
0
dissendium
(29.10.20)
Yanında bir de Fransızcası yoksa yanına yaklaşmam
0
olaylar olaylar
(29.10.20)
Ben de aynı durumdan muzdaripdim. Ama sorun değil bu. Yazıyı çevirip paylaş, anlatarak paylaş. Etkilenecek bir durum yok. Büyütmemelisin.
0
Amory Lorch
(29.10.20)
ben iki yabancı dil arıyorum koşul olarak. ayrıca en az 1 yıl tecrübe, kimseye baştan her şeyi öğretemem.

etkilerdi.
0
alors
(29.10.20)
Etkilerdi, soğurdum
0
sta
(29.10.20)
etkilerdi ama paylas arada yollayip cevirebilirsin. o fazla tepki vermiyor ve ogrenmeye aciksa cok etkilenmemelisin aksi durumda kotu bir sey.
0
ala09
(29.10.20)
İngilizce kırmızı çizgim
0
kisa
(29.10.20)
Etkisi üzülürdüm.

Keşke bilse diye hayıflanırdım. Güvenlebileceğim, birlikte olmaktan mutlu olacağım birini buldum da, İngilizcesi kaldı.
0
put it in your appropriate place
(29.10.20)
İngilizce bilmiyor ile az biliyor ama hevesli ve çabalıyor farklı şeyler bence, gerçekten çok az bilen ve hevesi olmayan biri , dünya görüşü ve kişiliği ile alakalı az çok negatif ipuçları veriyor bence. Çok iyi ingilizce bilen biri ile hiç hevesi olmayan biri zaten birlikte olamaz, ha nasıl olur, lisede misede zoraki öğrenmiştir iş gereğide pekiştirmiş ve onunla beraber büyümüş bir ingilizce olabilir, oteller su gibi ingilizce bilen turizm mezunu şeriatçılarla dolu mesela.
0
docrivers
(29.10.20)
Üniversitedeki sevgilime dair en unutamadığım birkaç şeyden biri “have” ile “has” arasındaki farkın “have”in daha bir sahiplenme anlamı taşıdığını söylemeseydi. “Has” aynı etkiyi vermiyormuş ajsjx. Doğrusunu anlatmaya çalışınca da “bence böyle, ben buna inanıyorum” gibi bir şeyler söylemişti. Tabii ki başka sebeplerle ayrıldık ama bu tür şeyler benim yavaş yavaş soğumama neden olmuştu zamanında.

Üstte dalga geçilmiş ama o kadar da önemsiz değil bence. Tabii ki yabancı bir dili mükemmel seviyede bilmeyebilir herkes ki ben de mükemmel bilmiyorum zaten ama en azından karşındakinin öğrenmeye açık olması bile önemli yani bu zamanda İngilizce konusunda.
0
ms brownstone
(29.10.20)
cinsiyet belirterek yazsak daha doğru olabilir :)

bir erkek olarak, zerre kadar etkilemez diyorum.
0
tabudeviren
(29.10.20)
Ben IELTS sonucu görmeden date bile yapmıyorum.
0
pass
(29.10.20)
Hiç İngilizce bilmeyen insanla aynı ortamda bulunmadım yaşıtım olarak. Benim de çok iyi değildir bu arada İngilizcem. Ama az çok bilmek de gerek bu çağın dilini. Özellikle bu internet çağında genç bir insanın az buçuk da olsa İngilizce bilmemesi beni dumura uğratır,
0
Hallegadola
(29.10.20)
başka batan şeyler varsa her şey gibi bu da bal gibi etkileyebilir. ama fazla detay olmadığı için her şey ideal bir model kurup düşünelim, yabancı bir sevgiliniz/eşiniz var, ikiniz de farklı dillerle doğup büyüdünüz. yıllardır bildiğiniz alıştığınız dilde belki de sizi siz yapan mizahı, argoları, çok daha sofistike hilarious kalıpları, sözlerine gülüp ağladığınız şarkıları sevdiceğinizle paylaşamıyorsunuz :( buna rağmen, diğer her şey yolundaysa, birbirini seven ve ingilizce gayet iyi anlaşan bireyler olan size bu soru soruluyor. büyük olasılıkla "haha amk bunun için ara bozulur mu" diyerek el ele uzaklaşıyorsunuz. şimdi voilà anı, yukarıdaki metinde "ingilizce" kelimesini "türkçe" ile değiştirin
0
engelbert humperdinck
(29.10.20)
Dilin kendisi önemli değil, ancak ingilizce biliyor olmanın önemli olduğu o kadar çok şey var ki hayatta eğer bir insan belli bir yaşta hala bu dili öğrenmek zorunda kalmamışsa direkt hüküm vermesem de şöyle bir göz ucuyla bakarım hayatına. Kendine yeten, düzgün bir hayatı varsa, örneğin birkaç meme paylaşamıyor olmam çok da sorun olmaz benim için.
0
mentuhotep
(29.10.20)
internetteki neredeyse her düzgün kaynak ingilizce, günümüzde ingilizce bilmeyen biri gerçek manada kendini geliştiremez, geliştirse bile bir yerde tıkanır; entelektüel olamaz. entelektüelite meraklısı olmayan biriyle en baştan sevgili olamam.
denedim, olmadı. güldüğüm bir meme'i bile paylaşamadım, napıyım öyle ilişkiyi.
0
Bruce
(29.10.20)
3 dil bilmeyen insana selam bile vermiyorum şahsen ben. Ne flörtü, ne sevgilisi?
0
westblack
(29.10.20)
yani genel olarak yillar icinda asla asla dememeyi ogrendim o yuzden kesin konusamam. bir insanin bu yasa gelip nasil ingilizce ogrenmemeyi becerebildigini sorgularim garipserim ama dedigim gibi hayat, ozellike gonul isi, belli olmuyor.
0
hot potato
(29.10.20)
Ben ingilizce bilmeyen tüm insanları gördüğümde dövüyorum otobüse falan almıyorum aynı havayı solumuyorum lflfkvögög

Şaka bir yana İngilizce çok aman aman bir sorun oluşturmaz ama belli bir seviyede bilgi birikim şart paylaşım için.
0
basond
(29.10.20)
İng bilmemesinin olumsuz etkisi olmaz, bilmesinin olumlu etkisi olur. Sevgilim yok gerçi ama şöyle örnek vereyim; bazen bi story’i birine tam atacak oluyorum, sonra ingilizce olduğu için vazgeçiyorum ya da bi başkasına atıyorum.
0
üşüdüm üstümü örtsene hande
(29.10.20)
Esim internet memelerini benim kadar takip etmedigi icin bile paylasamayip uzuldugum seyler var. Ingilizce bilmemesini dusunemiyorum.

Ingilizce bilmeyen veya az bilen biri buyuk ihtimalle benim zihinsel dunyama yakin degildir. Belli kosullarda anlasilirsa hala iliski yasanir ama cok zor.
0
cleric
(29.10.20)
bunu 1-2 kere yaşadım, olmuyor.
sorun ingilizce değil aslında, paylaşımın kısıtlı kalması sanırım.
çok güldüğüm, çok sevdiğim birçok şeyi paylaşamamak kötü oluyor.

sevdiğin şarkılar bile aynı olamıyor.
olsa da, sende yarattığı duyguyu yaratmadığını biliyorsun.
tatsız.
bütünleşemiyorsun, aynı dili konuşamıyorsun sanki öyle olduğunda.
0
blatta hiberna
(29.10.20)
İngiliz olmadığım için etkilemez.
0
alfred
(29.10.20)
sabahlari vocabulary aksamlari perfekt tense calisacaksa bilmeyebilir onemli degil.
0
Ley
(29.10.20)
etkiliyor, ön yargılı olduğumu düşünüp ve denedim birkaç kere, olmadı. zira ilave bir dil biliyor olmak, başka bir dildeki kaynaklara da ulaşabilmek, daha çok araştırma yapabilmek, daha çok bilgiye ulaşabilmek, dolayısıyla da kendini daha çok geliştirebilmek demek. ha ingilizce bilir ama yine de bunları yapmayabilir. o zaman zaten oluru yok. ayrıca özellikle internet ile birlikte daha da global bir dünya ile haşır neşir olmanın gereği olan bir konuya zaman ve enerji harcamamış olması da beni olumsuz etkiliyor.

muhakkak iki kişi arasında bir makas yaratıyor, özellikle belli bir yaştan sonra yaşamsal birikmişliklerin, bilgi birikiminin paralel/benzer seviyelerde olmaması ilişkiyi imkansız hale getiriyor.
0
Phoebe
(29.10.20)
(bkz: mürsel ve anna) başka söze gerek yok. :)))
0
naksidil
(29.10.20)
Sanırım yapamazdım.
Aynı dili konuşamayan iki insanın bir arada yaşaması gibi. Aynı esprilere gülememek gibi. Farklı kültürlerde yetişmiş olup temel konularda anlaşamamak gibi.
Bunun dışında, eğer başka bir yabancı dil de bilmiyorsa, bu, dünyasının çok dar olmasını getirir.
Öğrenmeye çalışıyorsa durum değişir tabii. Destekleyebilirdim.
0
pantepember
(29.10.20)
Sorun İngilizce değil +1. Üniversite mezunu olmayan biriyle de birlikte olmam mesela. Şaka gibi gelmesin, Bayrampaşa'daki Nişantaşı üniversitesinden mezun olmuş biriyle de birlikte olmam. Genelleme olacak ama bunlar insanların nasıl bir hayat görüşü edinerek büyüdüğünü o kadar iyi anlatıyor ki; belki tanısam bambaşka biridir ama insan bir yerden sonra uğraşmak istemiyor. Etiketlere bakıp çıkarımda bulunmak zorunda kalıyorsun. Çok etkiler beni.
0
piremses
(29.10.20)
(6)

Covid Testi Sonuç Öğrenme

mentuhotep
Dün test yaptırdım, e-nabız'dan öğreniliyor dendi. Tahlillerim bölümüne bakıyorum ama test yaptırdığıma ya da bir şeylerin işlemde olduğuna ne bileyim laboratuvara kabul edildiğine dair hiçbir şey yok. Tamamen ölü bir sekme olarak covid-19 bölümü var, basılmıyor bile. Bu haliyle çok umut vermedi ban
Dün test yaptırdım, e-nabız'dan öğreniliyor dendi. Tahlillerim bölümüne bakıyorum ama test yaptırdığıma ya da bir şeylerin işlemde olduğuna ne bileyim laboratuvara kabul edildiğine dair hiçbir şey yok. Tamamen ölü bir sekme olarak covid-19 bölümü var, basılmıyor bile.

Bu haliyle çok umut vermedi bana açıkçası. Bir anda canlanacak mı burası sonuç çıkınca? Sms falan gelecek mi? Yoksa açıp açıp bakacak mıyım?

Nedir bunun olayı?
0
mentuhotep
(27.10.20)
Sabır. Oraya gelecek.
0
AlsterWasser
(27.10.20)
Öyle oluyor merak etme. Dün kaçta yaptırdın? Ben gece 11 gibi yaptırıp ertesi gün 17 te aldım. O covid 19 sekmesinde çıkıyoruz. Ama sürekli f5 yaptığım için sanki açıklanmamış gibi görünüyordu, eğer çok vakit geçtiyse başka bir cihazda yada tarayıcının çerezlerini silerek tekrar bak.
0
infernalcadre
(27.10.20)
Dün 17:30 gibi sürüntüyü aldılar acilden, ortalama 3 gün kadar sürüyormuş anladığım kadarıyla. Bekleyeyim o halde
0
🌸mentuhotep
(27.10.20)
Aynen yoğun yerlerde sürebiliyor, ama tarayıcı ile ilgili dediğim şeyi de unutma zaten pozitif ise SMS geliyor mutlaka. Umarım pozitif çıkmaz çıkarsa sonrası için tecrübelerimi paylaşabilirim geçmiş olsun
0
infernalcadre
(27.10.20)
Zaten pozitif çıkarsa onlar size hemen ulaşıyorlar
0
cemallamec
(28.10.20)
Size verilen barkod no ile e nabız internet sitesinin içinde covid sonucu kısmı var oradan bakabilirsiniz.

E nabıza biraz geç düşüyor. Ben aynı gün aldım sonucu.
0
Fritz-X
(28.10.20)
(5)

Kira Depozitosuyla İlgili

mentuhotep
Yasada 1 yıldan önce boşaltılan evlere ilişkin depozito geri ödemesi yapılmayacağına ilişkin bir ibare var mı? Ya da tam tersi, bir yıldan önce ev boşaltılsa da depozito geri ödemesi yapılması gerektiği üzerine bir ibare?Kira sözleşmesini "Azami 1 Yıl" şeklinde düzenledik. Şimdi ev sahibi ve emlakçı
Yasada 1 yıldan önce boşaltılan evlere ilişkin depozito geri ödemesi yapılmayacağına ilişkin bir ibare var mı? Ya da tam tersi, bir yıldan önce ev boşaltılsa da depozito geri ödemesi yapılması gerektiği üzerine bir ibare?

Kira sözleşmesini "Azami 1 Yıl" şeklinde düzenledik. Şimdi ev sahibi ve emlakçı birlik olup 1 yıldan önce evi boşalttığınız için depozito ödemesi yapılmaz diyorlar.
0
mentuhotep
(18.06.20)
Elinizde kira sözleşmesi yok mu?

www.isbank.com.tr
Şurada "Kira sözleşmesi yapılırken depozito alındıysa bu bedeli mutlaka sözleşmeye de yansıtmalı; hangi koşullarda iade edileceği ya da edilmeyeceğini özellikle belirtmelisiniz" diye bir uyarı var mesela.

www.milliyet.com.tr
Bu haberde de (2017) "Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kiracıya herhangi bir bedel veya tazminat ödemeksizin erken fesih hakkı tanınmamıştır. Kira süresi bitiminden önce kiralananı erken tahliye eden kiracı şirket sözleşme gereğince kira süresi sonuna kadar tüm kiraları ödemekle yükümlüdür," diyor ki, normal koşullarda ev sahibi sizden sözleşme sonuna kadar kalan tüm kira bedelini de isteyebilir demek oluyor bu.
0
kobuzchu kiz
(18.06.20)
Kira süresi dediğim gibi, "azami 1 yıl" olarak yazıldı. Depozitonun geri ödemesiyle ilgili olarak ekstra bir şart belirlenmedi, sözleşmede de böyle bir durum yok.

Kalan süreyle alakalı habere baktım, orada sözleşmede "Kiracı kira süresi içinde mülkü tahliye ve terk ettiği takdirde kira döneminin kalan aylarına ilişkin kira bedelinden sorumlu olacaktır"

Şeklinde bir maddeye imza atmış kiracı.

Benim sorum şunun üzerine, yasada "bir yıldan az süreli kiralarda sözleşme süresine bakılmaksızın" depozito geri ödemesi yapılmaz gibi bir ibare olup olmadığı. İlgili yasa nedir, başka hangi yasalarla bağlantılıdır bilmiyorum. Bunun için sordum.

Yoksa sözleşme süresi ve depozito miktarı konusunda net olmayan bir şey yok. Mahkemede depozitomu alabilirim, ama buna gerek kalmadan ev sahibine işin mahkemeye gitmesine gerek kalmadan inanacağı bir ispat vermek istiyorum, zira kendisi bir yıldan önce ev boşaltıldığı için depozito ödenmez diye diretiyor.
0
🌸mentuhotep
(18.06.20)
Bu arada söz konusu depozitonun miktarı da sözleşmede yazıyor evet
0
🌸mentuhotep
(18.06.20)
Genellikle çıkmadan 1 ay önce haber verdiyseniz ev sahipleri sorun etmez. Ama ev tekrar kiraya verilene kadar "evin makul yeniden kiralanma süresi" boyunca ev sahibi sizden kira talep edebilir. Borçlar kanununda "kiralananın benzer koşullarla kiraya
verilebileceği makul bir süre için devam eder" şeklinde bir ifade geçiyor. Aslında yıllık sözleşmenin amacı da bu, yoksa 1 yıllık sözleşme denmesinin bir anlamı kalmıyor. Depozitoyla ilgili bir ifade görmedim.

Borçlar kanunu:

www.mevzuat.gov.tr - 55. sayfa - MADDE 325.
0
Abdurrahman
(18.06.20)
depozito evden çıkarken eve herhangi bir zarar gelirse, oradan karşılanmak içindir.evden erken çıkmanın cezası diye bir şey sözleşmede yazsa bile söz konusu olamaz. ancak sözleşme tarihinden önce evi boşaltıyorsanız, ev sahibi evi yeni birine kiralayana kadar kirayı sizden talep edebilir sözleşmeniz bitene kadar. yasal olarak bu konuda dava açma hakkı da vardır.
0
anksiyetik pia
(18.06.20)
(9)

HIV hakkında endişelenmiyor musunuz?

Ranchoddas
herkese merhaba, ben kaç yıldır eğitimli bi insan olduuu düşünerek gezdim ama HIV hakkında olayın tüm ciddiyetini askerde öğrendim ve 6-7 aydır aklımda dönüyordu test yaptırdım ve negatif çıktı. Ama ömrümden ömür gitti, gerçekten ben iyi bir üniversitede mühendislik okumuş bir insan olarak böyle mal
herkese merhaba, ben kaç yıldır eğitimli bi insan olduuu düşünerek gezdim ama HIV hakkında olayın tüm ciddiyetini askerde öğrendim ve 6-7 aydır aklımda dönüyordu test yaptırdım ve negatif çıktı. Ama ömrümden ömür gitti, gerçekten ben iyi bir üniversitede mühendislik okumuş bir insan olarak böyle mallıklar (geçmişini bilmediğim insanlarla korunmasız sex) yapıyorsam birçok insan da yapabilir diye düşündüm. Türkiye'de 5-6 kat artmış son 5 yılda. Siz ne düşünüyosunuz bu konuda bilgilerinizi nereden edindiniz?
0
Ranchoddas
(06.06.20)
Bir tanıdığım üniversite hastanesinde doçent ve bu tarz hastalıklarla ilgileniyor. Doktorluğunun başında birkaç ayda bir aids hastası görünce seviniyorlarmış çünkü aids hastası çok az olduğu için ancak yeni hasta geldiği zaman hastalığın seyrini doğru düzgün görüp tecrübe kazanıyorlarmış ama artık günde 1-2 tane hiv-aids tanısı koyuyorlarmış malesef...

Sorunuzla alakalı kendi açımdan konuşacak olursam ben tıpçı olduğum için hep az çok bilgim vardı ve bulaşma yollarını bildiğimden pek kafaya takmadım ama kesinlikle kafaya takılması gereken bir konu, haklısınız.
0
sys coyg
(06.06.20)
HIV pozitifim, senin kadar umurumda değil :) tıbbi açıdan son derece basit ve zararsız bir hastalık çünkü. kanser olmaktan 100 kat daha fazla korkmalısın. çünkü HIV'nin bulaşma yolları çok net ve dolayısıyla o kadar da kolay değil. sevgilin veya eşin olmayan insanlarla seks yaparken her zaman korun ve makas, jilet gibi kişisel eşyalarını başka insanlarla paylaşma yeterli. bunun dışında alacağın hiçbir önlem yok zaten, HIV hiçbir sosyal ilişkiyle bulaşmayan bir virüs.
0
nathanieltroy
(06.06.20)
niye endişeleneyim tanımadığım kişilerle korunmadan seks yapmadığım sürece ki? oral seksle bile geçebilen bir şey değil. korunmadan seks yapıldığı takdirde dahi geçme ihtimali bayağı düşük ki geçse dahi tedavi yöntemleri eskisi gibi değil.

nathaniel +1
0
bohr atom modeli
(06.06.20)
evet aslında baya bi araştırdım hiv taşıyıcısı olmanın pek bir şey değiştirmediğini de görmüş oldum, olay zaten bulaşma yolundan ziyade konu hakkında çok bilgisiziz ve eminim birçok insana yayılıyor ve aids'e çevirmeden fark etmeyecek de bir sürü insan var. türkiye'nin bu halini biraz vahim görüyorum bilinçlilik konusunda. kimse test yaptırmıyor ve ben de yaptırmamıştım, aklımın ucundan bile geçmedi mesela. kimse de demedi ki gel yapalım, şöyledir böyledir. bana bu durum hiç normal görünmüyor.
0
🌸Ranchoddas
(06.06.20)
Genel eğitim düzeyinin bulaşıcı hastalıklara karşı önlem alınması konusunda hiçbir etkisi yok. Hastalıklara sahip insanlarla karşılaşmadan ya da o hastalıkların nedenleri ve sonuçları hakkında bilgilenmeden bir hassasiyet gelişebilmesi de çok mümkün değil.

Bunlar dışında bizim toplumumuz genelinde sağlığına dikkat eden insanlarla dalga geçilmesi günümüzde azalsa da hala bitmiş bir gelenek değil.

Bilinçlenme düzeyi artmamasına rağmen cinsel aktivitede de artış yaşandığı bir gerçek. Haliyle hiv'nin daha da çok yayılması kaçınılmaz.

Yapılacak şey zamanında ve doğru cinsel eğitim verilmesi. Ama biz gençlerin seviştiği gerçeğini yok sayıp cinsel eğitimi de ayıp görüyoruz. Bir okulda doğru düzgün bir cinsel eğitim verilse velilerin birçoğunun tepki vermesi senaryosu hiç de şaşırtıcı gelmiyor.

Kısaca insanların suçu yok. Ülke politikası sadece kişisel gelişimle kendini kurtarabileceğin bir seviyede. O açıdan hasbelkader kendini cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilinçlendirmediysen "allaha emanetsin"

En büyük yanılgı da "ben güvenmediğim insanlarla birlikte olmuyorum" yanılgısı. Sen olmuyorsun, belki senin güvendiğin insan da böyle bir birliktelik kurmuyor; ama ya onun güvendiği kişinin böyle bir takıntısı olmadıysa? O zaman ne olacak? HIV hızla ortaya çıkan semptomlar göstermiyor. 10 yıla kadar pencere dönemi var. Güvendiğiniz kişinin gençlik zamanında savsaklamasının çilesini siz çekebilirsiniz.
0
mentuhotep
(06.06.20)
Seviştiğimiz her insanın kimle ne yaptığını bilebilmek mümkün değil. Tek gecelik bir ilişkiden de tanıdığımız bir kişiden de bu hastalığı alabiliriz. O yüzden her daim önlem alınmalı diye düşünüyorum.

Mesela geçen ay hpv aşısının ilk dozunu yaptırdım. Yaş ve cinsiyet itibariyle yüksek koruma sağlayacağını söyledi jinekolog. Ama bu aşıyı her birey ortaokulda yaptırsaydı, devlet bu aşıyı karşılasaydı bu hastalığın görülme olasılığı ciddi anlamda düşecekti. Bilinçsiz insanlar tarafından yetiştiriliyoruz ne yazık ki ve kendi önlemlerimizi kendimiz almalıyız.

Ayrıca hiv’i yine korunarak büyük oranda engelleyebilirsin. Hpv buna rağmen bulaşabilen bir hastalık. Onun için daha çok endişelenmen lazım.
0
ruhen hastayim ben
(06.06.20)
Hiç korunmasız seks yapmadım. Yılda iki kere düzenli olarak test yaptırıyorum.yetmedi aşısını oldum. Önümüzdeki ay 3.sü olacak. Bana bir şey olmasa bile kimsenin sağlığıyla oynamak istemem. Temel bilinç yetiyor bunu öngörebilmek için.
0
monseur thenardier
(06.06.20)
Hiç korunmazsiz seks yapmadım. Mümkün oldukça da seks'i penetration olmayan şekillerde yürütmeye çalışıyorum, sürtünme gibi. Oral bile pek tercih etmiyorum.
0
howfaristhesky
(06.06.20)
Şu an düzenli ilişkim var ancak öncesinde korunmasız seks kesinlikle yapmadım. Dolayısıyla beni HIV'den çok HPV daha çok endişelendiriyor. Partnerimi biraz ince eleyip sık dokuyup seçtiğim için şu ana kadar çok şükür HPV de kapmadım gibi görünüyor.
0
roket adam
(06.06.20)
(1)

İkonoklast dönem ile ilgili kitap

encokbenisevinnolur
Spesifik olarak o dönemle ilgili yazılmış bir kitap var mı bildiğiniz?Dil İngilizce de olabilir
Spesifik olarak o dönemle ilgili yazılmış bir kitap var mı bildiğiniz?
Dil İngilizce de olabilir
0
encokbenisevinnolur
(06.06.20)
Bizans ikonoklazmasından bahsediyorsun sanırım; bu kitap ikonoklazma tarihlerini tamamen kapsayıp söz konusu yıllara odaklanmış bir kitap.

books.google.com.tr
0
mentuhotep
(06.06.20)
(7)

Adana Dürüm vs. Porsiyon

michael_knight
Yemeksepeti'nden bakıyorumAdana Dürüm 17 TLAdana Porsiyon 25 TLİkisindeki et oranı aynı mı farklı mı?Nedir genelde durum?
Yemeksepeti'nden bakıyorum
Adana Dürüm 17 TL
Adana Porsiyon 25 TL

İkisindeki et oranı aynı mı farklı mı?
Nedir genelde durum?
0
michael_knight
(03.11.19)
Evet Adana dürüm ve porsiyonda et oranı genellikle aynı olur. Porsiyonda ek olarak pilav falan getiriyorlar adana dışında. Adana'da ise porsiyon kesinlikle daha avantajlı, yanında gelenler kebaptan daha güzel bile olabiliyor çünkü.

Yalnız nerden alıyorsanız dürüm fiyatı yüksek geldi bana.
0
mentuhotep
(03.11.19)
Hayir genelde farkli olur.
Durumde tek sis, porsiyonda iki sis adana olur genel olarak.
0
stavro
(03.11.19)
Adana’nın yanında pilav olmaz meze olur pide olur söğüş olur ama pilav olmaz o Adana kebap değildir. Porsiyon veya dürüm farketmez tek şiş olur ayrıca.
0
Uncle Sam
(03.11.19)
biz dürüm söylediğimizde gramajı az geliyordu, porsiyon dürüm istiyoruz bol geliyor.
0
aziz dostum jack
(03.11.19)
Dürüm 80gr
Porsiyon 120gr
0
cakabo
(04.11.19)
cevaplardan da anlaşılacağı üzere her kebapçı ayrı şeyler yapıyor, alıp karşılaştırmak gerek bi standardı yok bunun herkes kafasına göre takılıyor.
0
Big bada bum bum
(04.11.19)
dürüm az olur et olarak.
0
kveldulv
(04.11.19)
(4)

Hem materyalist hemde nihilist olunur mu?

ayseee
Hem materyalist hemde nihilist olunur mu? ben böyle oluyorum galiba..
Hem materyalist hemde nihilist olunur mu? ben böyle oluyorum galiba..
0
ayseee
(03.11.19)
olunur, nihilizm hiçbir şeyi önemsememek değildir, sadece önemsenen şeyin evrensel bir doğru çerçevesine indirgenemeyeceğini savunur. idealist olmadığınız sürece sorun yok.
0
bezgin adam
(03.11.19)
Ters miknatislanma yapar.
0
allah yazdiysa bozsun
(03.11.19)
Nihilzmin "hiçbir şey yok" anlayışı öyle düz anlamda bir yokluk değil. Öyle olsa aynı anda hem nihilist hem şizofreni hastası olmak çok olağan olurdu. Nihilizm ve materyalizm harmanlanabilir akımlar.
0
mentuhotep
(03.11.19)
ben severek kullanıyorum; gayet güzel oluyor. özgür irade gibi bazı hususlarda çok uyumlu düşünmüyorum ama kimse hiçbir felsefeye noktası virgülüne bağlı olmak zorunda değil; kaldı ki bu düşüncelerin de kendi içinde pek çok çeşitleri var.
0
tiny penny
(04.11.19)
(5)

Antik Ege Kentleri / Strabon Coğrafya Kitabı

burka
MerhabaAntik Ege şehirleri, kültürleri ve halkları ile ilgili okumak, öğrenmek istiyorum. Strabon'un Coğrafya kitabını sık sık duyar oldum. Bu kitap hakkında görüşleriniz nelerdir ? Gene Ege kentleri ile ilgili ne tür kitaplar tavsiye edebilirsiniz ?
Merhaba

Antik Ege şehirleri, kültürleri ve halkları ile ilgili okumak, öğrenmek istiyorum. Strabon'un Coğrafya kitabını sık sık duyar oldum. Bu kitap hakkında görüşleriniz nelerdir ? Gene Ege kentleri ile ilgili ne tür kitaplar tavsiye edebilirsiniz ?
0
burka
(12.08.19)
George Bean'in kitaplarından başlamak daha iyi olur.

www.kitapyurdu.com

strabon'un kitabına sonra geçersiniz..
0
halanne
(12.08.19)
Siz bu kitapları okudunuz mu ? Ne açıdan daha iyi olur ?
0
🌸burka
(12.08.19)
sizin için hepsinin bir arada bulunduğu bir tez yazmışlar hadi yine iyisiniz. :)

acikarsiv.ankara.edu.tr

ama uyarmak gerekirse; strabon, herodotos ve pausanias'ın kitapları günümüzdeki okumalık kitap anlayışına uzak. edebiyat birkaç on yıllık süreçte bile ciddi stil değişimlerine uğrayabiliyor; iki bin yıllık kitapları estetik beklentinizi tatmin eden bir zevkle okuyabileceğinizi sanmam. bunlar daha çok akademik araştırma konusu kitaplar.
0
mentuhotep
(12.08.19)
@mentuhotep

Süper ! Kısaca bir gözattım, başlangıç için güzel bir nokta bu !
Altını çizdiğiniz nokta için teşekkürler, okuyacaklarımın edebiyat eseri olmayacaklarını biliyorum. Amacım o dönemleri öğrenmek ve nasıl bir yaşayışları olduğunu iyi kötü bilmek.
0
🌸burka
(12.08.19)
Uzun aralar sonrası bilgisi :

George Bean'in "Antik Çağ Ege Bölgesi" ile başladım ve şahane bir kitap. Sadece kitabın içeriği değil aynı zamanda gerek yazarın gerekse de çevirmenin mentaliteleri çok hoşuma gitti. Kitabın önsöz kısmında detaylıca açıklamışlar, "Bu kitap ilgi duyan meraklılar içindir. Biz de buna göre anlatmayı ve hareket etmeyi seçtik" diye. Şimdiden diğer kitaplarını merakla bekliyorum. Heyecandan kitabı başında bıraktım :)
0
🌸burka
(22.10.19)
(5)

Siyah ayakkabıyla beyaz çorap giymek neden kınanır

hepkosturmaca
Siyah ayakkabıyla beyaz çorap giymek neden kınanır Bir türlü anlayamıyorum siyah ayakkabıyla beyaz çorap giymek neden kıroluk oluyor.
Siyah ayakkabıyla beyaz çorap giymek neden kınanır

Bir türlü anlayamıyorum siyah ayakkabıyla beyaz çorap giymek neden kıroluk oluyor.
0
hepkosturmaca
(18.07.19)
Hiçbir nedeni yok, keskin bir zamanı geçmiş moda anlayışı. Kahverengi takım elbise de çok kınanır mesela, Özellikle bankalarda dalga geçerler giyenle. Tamamen trend meselesi. Oldukça da eskimiş bir bakış açısı, taa klasik takım elbiselerin moda olduğu dönemden kalan bir şey. Bugünün modasına bakacak olursanız her türlü yapıbozumcu stili görmek mümkün, ama beyaz çorapla siyah ayakkabı ya da pantolon tabusu sabit kalmış.
0
mentuhotep
(18.07.19)
Cunku cok siritiyor, ben buradayım diye bsgiriyor. Goz tirmaliyor.
0
stavro
(18.07.19)
aynı önyargı kısa kollu gömleğe karşı da var. bence kısa kollu gömlek hiç kötü değil. 4-5 yaşlarındayken babamın elini tutarken bir fotoğrafım var. orada babam giyiyor. ne kadar yakışmış dedim geçenlerde gördüğümde.
0
bohr atom modeli
(18.07.19)
salaklığımızdan. hiçbir nedeni yok.
0
silver apple
(18.07.19)
Bu 90'lı yılların sonlarında olan bir inanış aslında. O zamanlar genellikle ülkücüler bu şekilde giyerlerdi. Bir ara da doğulularda görüldü. Toplumun bir kesimi tarafından kırolar böyle giyiniyor diye algı yaratılıp ayıplanmaya başlandı. Hatta sonraları ülkücü tayfaya yasaklandı bu tarz (Bahçeli'ydi sanırım yasaklayan shshsh). O zamanlardan kalma bir durum. Tabii kundura içine beyaz çorap için geçerli. Yoksa siyah adidas, nike üzerine çizgili güzel beyaz çorap giyince kimse ayıplamıyor artık :)
0
ensk
(19.07.19)
(1)

arkeoloji

min el garaib
seneler seneler önce bizim akrabalar bir tarihi eser buluyorlar. izmir'de. bir büst. kulaklarının iki yanında da gül var. hani kulağa sıkıştırırsın ya öyle. velhasıl onunda bunu biri ellerinden alıyor ama tv'de görüyorlar ki adamlar yakayı ele vermiş kaçakçılıktan, önlerinde de bu büst dahil birkaç
seneler seneler önce bizim akrabalar bir tarihi eser buluyorlar. izmir'de. bir büst. kulaklarının iki yanında da gül var. hani kulağa sıkıştırırsın ya öyle. velhasıl onunda bunu biri ellerinden alıyor ama tv'de görüyorlar ki adamlar yakayı ele vermiş kaçakçılıktan, önlerinde de bu büst dahil birkaç eser daha falan.

kafama takılan bu heykelin kime ait olduğu. çok meraklandım. bir şair mi bir kral mı, filozof mu? böyle iki tarafta güllerle betimlenmiş kaç kişi olabilir ki tarihte.

ha bir ayrıntı daha. heykelin alnından başlayarak burnundan çenesine inen bir çizgi var. bir çatlak değil ama. girinti şeklinde çok derin olmayan bir çizgi. başka bir çizgi de kulak hizasından kafasının tepe noktasına doru iki yandan geçiyor. acaba bir heykel atölyesi çalışması mı? ders modeli olabilir mi? ya da başka bir şeyi mi işaret ediyor çizgiler.

bi buldurun be.
0
min el garaib
(18.07.19)
Bu şekilde bir şey söylemek çok zor açıkçası, çünkü alışıldık bir tasvir değil. Peki büst olduğuna emin misiniz, yoksa sadece büst kısmı mı ele geçmiş? Tarihlemeyi etkileyici bir kriter bu. Bir de tasvir edilen kişinin cinsiyeti hakkında bilginiz var mı? kral sözcüğünü kullanmanızdan erkek olduğunu varsayıyorum. İzmir'in tam olarak neresinden ele geçtiğini biliyor musunuz, en azından ilçe bazında? Bahsettiğiniz heykelle ilgili fotoğraf kullanılan bir haber vs var mıdır? Heykel mermer sanırım değil mi? Eğer mermerse, yüzeyi pürüzsüzleştirilmiş miydi sanki cilalanmış gibi? Yoksa pürüzlü vaziyette miydi?

Bir bakmaya çalışırım, ama pek bir şey bulabileceğimi sanmıyorum.
0
mentuhotep
(18.07.19)
(2)

Yurt dışı İnternet Alışverişi Güncel Bilgiler

mentuhotep
Malum zırt pırt değişiklik yapılıyor mevzuatta. Bunlardan her zaman haberi olamıyor insanın. Örneğin bugün şunu gördüm; iki ay öncenin haberi https://www.donanimhaber.com/Yurt-disi-vergi-muafiyeti-kaldirildi--110807görmeyebilirdim ya da görüp de unutabilirdim. hiç sabit bir durum yok ki.Bunun için b
Malum zırt pırt değişiklik yapılıyor mevzuatta. Bunlardan her zaman haberi olamıyor insanın. Örneğin bugün şunu gördüm; iki ay öncenin haberi www.donanimhaber.com

görmeyebilirdim ya da görüp de unutabilirdim. hiç sabit bir durum yok ki.

Bunun için bir site falan var mı? İnsanı haber arşivleri arasında boğmadan, uzun uzun kanun metinlerinde kaybolmadan mevzuatın en güncel halini gösteren bir şeyler...

yoksa da biri yapsın bence bunu.
0
mentuhotep
(18.07.19)
o haberin uzerine bir de ayda maksimum 5 alisveris limiti getirildi.

herhangi bir teknoloji sitesini takip ederseniz haberiniz olur zaten. sadece yurt disi alisveris mevzuati uzerine bir site bilmiyorum.
0
brkylmz
(18.07.19)
@brkylmz takip etsem de çok sık alışveriş yapmadığım için gördüğüm haberleri de hatırlayamıyorum çoğu zaman. yurt dışı alışverişi tam bir heyecan fırtınası yemin ediyorum.
0
🌸mentuhotep
(18.07.19)
(10)

Bedelli Askerlik Telefon Sorusu

sanguine
Hem akıllı hem tuşlu telefon götürmeyi düşünüyorum. Tuşluyu göstereceğim, akıllıyı valize saklarım. Ama tespit edilir mi tamamen piyango galiba, yer Cemal Gürsel Kışlası, Hacılarkırı, Bornova. Bazıları da ziyaretçi ile sok diyor, öyle daha mı kolay olur?Bir şekilde soktuk diyelim, uluorta kullanmadı
Hem akıllı hem tuşlu telefon götürmeyi düşünüyorum. Tuşluyu göstereceğim, akıllıyı valize saklarım. Ama tespit edilir mi tamamen piyango galiba, yer Cemal Gürsel Kışlası, Hacılarkırı, Bornova.

Bazıları da ziyaretçi ile sok diyor, öyle daha mı kolay olur?

Bir şekilde soktuk diyelim, uluorta kullanmadığımız sürece sıkıntı olur mu bir de diğer erler problem çıkarır mı ispiyon vs.
0
sanguine
(18.07.19)
X-ray cihazından geçeceksiniz girişte. Telefonu görme ihtimalleri var, sıra çok olursa bazen xray'i kaldırıyorlar.

Bizim alayda ziyaretçiler de içeri telefon sokamıyordu bunu da göze al. Diğer erler problem çıkarır evet, gizlice soktun gizlice kullandın, şarjın bitince?

Bir de rastgele arama mutlaka yapacaklardır. Yakalanma ihtimalin yüksek.
0
kablelvuku
(18.07.19)
akilli telefon kullanmak sana eziyet olur. sarj sorunu digerlerine gostermeme ve calindiginda uzerine bir bardak su icme gibi sorunlari var. is icin lazim maillere cevap veremezsem atarlar baska is de bulamam diyosan gotur. onun haricinde goturme
0
seljax
(18.07.19)
akıllı telefonu valizin güzel bir yerine zulala, benimkisi xraydan geçti anlamadılar. Bunun dışında şarj problem onun için kesinlikle power bank götür onu şarj et prizden. gece de yatağın altında telefonunu şarja takabilirsin.

ben eski ekranı hafif sorunlu akıllı telefonumu götürdüm yani alırlarsa da kaybolsa da kafama takmazdım. son hafta valizden çıkardım o da fotoğraf çekmek için onun dışında hep akılsız küçük telefonumu kullandım.
0
kraldan cok kralci
(18.07.19)
Abi eğer powerbank götüreceksen niye powerbank götürdüğünle ilgili de bir bahanen olsun. Bizde bir çocuk içine içine sıçtı o powerbanki şarj etmeye çalışırken.
0
10032007
(18.07.19)
Bedelliden yaziyorum. 2 akilli telefon getirdim birini xrayden gecerken akilli telefon var mi dediklerinde var diyip teslim ettim. Valiz aramasinda da detayli aramadilar. Sarj sikinti powerbank getirseydim rahat sarj ederdim. Gunduz de sarja takip birakiyorum. Kogusta kullaniyorum cogunlukla, konusacagim zaman da gizleyip gece kulaklikla konusuyorum.

İlk hafta sivil hatlari da kontrol ettiler rastgele. 2. Hafta saldilar. Tuslu telefon da gotur gizle valize, askercell saatlerinde konusursun. Tuslu telefonu bulurlarsa askercell kitlemeye calisirlar. Tabii bunlarin hepsi gittigin yere gore degisir.
0
stereoseyfi
(18.07.19)
gideceğiniz yere göre değişir.ben gittiğimde karda -8 derece havada bile insanlar 1 saat bekledi.tek tek valizler didik didik aranmisti.
0
drako
(18.07.19)
Bedelsiz yaptım,
Bölük komutanımız yakalanan telefonları sabah içtimasında balyozla kırıp sahibini de disko'ya (Disiplin koğuşu) gönderiyordu.

Yerine/komutanına göre değişen konular bunlar.
0
mhm
(18.07.19)
Sokabilir misin sokamaz mısın bilmem, ama son kısım için konuşacak olursam uğraştığına değmez bence. O kadar kaçak göçek iş yaparken nasıl bir fayda sağlayacağını umuyorsun ki sana? Sorun olma ihtimali çok yüksek, çalınma ihtimali azımsanamaz. @seljax'a katılıyorum ben de. Gerçekten arama yapmaktan başka bir iş için kullanman şartsa götür, yoksa hiç gerek yok.
0
mentuhotep
(18.07.19)
kışladan kışlaya değişiri bırak, aynı kışlada o gün nizamite nöbetçisi komutan kimse ona göre bile değişir. kimisi üstün körü arar geçer, kimisi çok üsteler. arama yapan askerin keyfi de cabası. tamamen adamına göre değişir.

gotürmesen keşke getirseydim, millet sokmuş da diyebilirsin, keşke getirmeseydim kaptırdık da diyebilirsin. tamamen piyango dediğin gibi.

bence en güzel yapılacak şey zaten 18-19 gün yapacaksın, götür bir tuşlu, kendini bu kadar gün akılsız ile idare etmeye şartla, ama aynı zamanda ilk 3-5 gün ortama da bak. durumlar nasıl, millet kullanıyor mu ? içeri sokmak kolay mı falan diye. uygunsa ziyaretçinle getirt.
0
Neill
(18.07.19)
sosyal sebepler için değmez istisnaları saymazsak içerdeki baskı ve disiplin şu an hayal ettiğinden yüksek sana sağlayacağı ve konfordan çok stres olacaksın. sorunun cevabı ise gittiğin kışladaki alay, bölük, manga'na göre değişir senle aynı bölükte yapmış birini bulmadıkça cevabının sana faydası yok. herkesin askerliği farklıdır.
0
pofudukayi
(18.07.19)
(10)

Her bölgenin farklı tanrısının olması

dont eat me
Böyle bir inanışın olduğu bir din vardı. Mesela Türkiye tarafında x tanrısı var ona dua ediyorsun. Diğer tanrılar orada kullanimdisi. Başka yere de gidersen Turkiyedeki tanrı dualarına cevap vermiyor.Hangi dindi bu?
Böyle bir inanışın olduğu bir din vardı. Mesela Türkiye tarafında x tanrısı var ona dua ediyorsun. Diğer tanrılar orada kullanimdisi. Başka yere de gidersen Turkiyedeki tanrı dualarına cevap vermiyor.

Hangi dindi bu?
0
dont eat me
(12.06.19)
Komik mi sayın cahiller? Bir tarafimdan uydurmadım.
0
🌸dont eat me
(12.06.19)
böyle bir dini bilmiyorum fakat fikir olarak neil gaiman'ın amerikan tanrıları hikayesine benziyor
0
freebird5406_2
(12.06.19)
Helenistik dönemde pergamon kentinde böyle bir durum olduğunu hatırlıyorum.
0
16f628a
(12.06.19)
hinduizm?
0
mikro patlama
(13.06.19)
Henoteizm
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(13.06.19)
Konuyu düzgün bir kaynaktan öğrendiğinize emin misiniz? Eksik bilgiye kurban gitmiş olmayasınız?

Hristiyanlık öncesi dinlerde evrensellik fikri yok. Tanrılar kültürlere ait belli isimler taşısalar da aslında, örneğin, Anadolu'da tapım gören Apollon adlı tanrıyla, Kıta Yunanistan'da tapım gören Apollon adlı tanrı birbirinden birçok açıdan farklı. Hatta Didim'deki büyük tapınaktaki Apollon ve Bugün İzmir'deki Menderes civarında bulunun Kolophon kentinin Apollon'u bile çok farklı.

Çok tanrılı dinlerde aslında her tapınağın kendi geliştirdiği bir dini anlayış var. İnsanlarsa bunların hepsini kabulleniyor. Hatta kendi kültürlerine ait olmayan tanrıların bile gerçekliğini kabulleniyorlar. Birçok kültürde başka kültürlerden tanrıların alındığı görülüyor.

Bahsettiğiniz şey şehirlerin belirlenmiş baş tanrı ve tanrıçalarıyla da alakalı olabilir. Hemen her şehirde belli başlı yüceltilen, şehir sembolü haline gelmiş bir tanrı vardır. O bölgede diğerlerinden daha nüfuzlu olduğuna inanılır.

Eğer bahsettiğiniz din yakın zamanda ortaya çıkmış neo-pagan dinlerden biriyse büyük ihtimalle bu anlayıştan temel almıştır. Neticede bahsettiğiniz özellik belli bir dine ait bir şey değil. Hristiyanlık öncesi ya da Hristiyanlığın globalleşmesi öncesi ortaya çıkmış yerel dinlerin hemen hepsinin doğal bir özelliği.
0
mentuhotep
(13.06.19)
Yunan mitolojisinde böyle bir muhabbbet vardı sanki. Arkadaşın dediği gibi eksik bilgi olabilir ama her tanrının sorumlu olduğu bir şehir vardı sahip oldukları niteliklerle birlikte. Yani Dionysus şarap tanırısı ve x şehrinden sorumlu gibi.
0
evandro roncatto
(13.06.19)
araplarda müslümanlık öncesi durum böyleydi.

her şehrin kendi tanrısı vardı.
0
tantunisultansuleyman
(13.06.19)
Henoteizm arkadaşlar evet. Ciddi cevaplar için teşekkürler. :)
0
🌸dont eat me
(13.06.19)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.