1. biri hariç tüm ilişkilerimde terk edildim (diğeri de ortak kararla) ama çoğu %90 oranında internet üzerinden yürüdüğü ve yüz yüze görüşmeler fazla kısıtlı kaldığı için bunu biraz normal buluyorum. ben bunu çok sorun eden biri değilim, seviyorsam 2-3 sene bile beklerim ama karşı taraf neredeyse hiçbir zaman bu sabrın yarısını bile göstermedi. ayrılık süreci genellikle sevgilimin çok daha az konuşmasıyla başlayıp, "ben artık yapamıyorum" demesiyle sonuçlandı. çok duygusal ve ciddi terk edilme fobisi olan biriyim. bu yüzden ayrıldıktan sonra ikili iletişimi tamamen keser fakat bazen birkaç ay (belki daha uzun süre) "seni çok seviyom tülay novlursun geri dön" tarzı upuzun mail'ler atmaya devam ederdim. sağolsunlar hep anlayışla karşıladılar, hiçbiri bu huyuma & saldırılarıma karşı çıkmadı. içerik olarak zaten rahatsız edecek bir şey yok, "çok seviyom çok zorlanıyom" tarzı mızıldanmalar. muhtemelen okundu olarak işaretleyip geçmişlerdir. bir süre sonra kendiliğimden susuyordum. internet mevzuları sebebiyle eşya verme durumu olmadı, yüz yüze de olsa kendi eşyaları dışında hediyedir şudur budur vermezdim zaten. tüm ilişkilerim iyi bitti sayılır, hiçbirinde kavga gürültü olmadı çünkü özetle "özür dilerim, yapamıyorum, bye" diyen karşı tarafı izlemekle yetindim. konuşacak, kavga edecek bir şey olmadı.
2. aldatıldığıma dair net olarak bilgim olmadığı için kimseye bok atmak istemem ama lisedeki bir ilişkimde aldatıldığımdan neredeyse eminim. ayrıldıktan çok sonra gelmişti bu aklıma. hem bu yüzden hem de zaten yaşımızdan dolayı üzerinde durmadım. "yetişkin" ve "ciddi" ilişkilerimin birinde aldatıldığıma dair ciddi şüphelerim var. daha doğrusu aldatma sayabileceğim nahoş şeyler. yine %100 emin olmadığım için bi' şey diyemiyorum. kısacası aldatıldıysam da haberim yok yani, ayakta zkmişler. aldatıldığımı bilmek benim için ciddi bir travma olurdu ama insan alışıyor... ilişkilerle ilgili hep şunu telkin ederim kendime: "eski sevgililerinin sana yaşattıkları yüzünden başkalarını yargılama. gitmiş, geçmişte kalmış insanların geleceğini şekillendirmesine izin verme."
aldatıldıktan sonra güvenmek tabii ki çok zor olur ama ben bu düstur sebebiyle her zaman insanlara (aldatana değil, yeni insanlara) şans verme taraftarıyım. düşünsene aldatıldığın için 10 sene boyunca herkesten uzak duruyorsun mesela... belki bu arada gerçekten seni çok sevebilecek, harika bir insanı kaçırdın. neden? şerefsizin teki seni 13 sene önce aldattı diye... bunu istemiyorum ben. terk edilmek, aldatılmak, yarıda bırakılmak... bunlar her zaman hayatın parçası. yerine göre 30 yıllık evlilikler bile dağılabiliyor. hiçbir zaman garantisi yok bunların. sevdiğim, güvenebileceğimi hissettiğim biri varsa yardırırım ben. o açıdan ilk etapta müthiş zorlansam da, muhtemelen birkaç sene ölü gibi gezecek olsam da önünde sonunda atlatırım ayrılık/aldatılma acısını. geçmiş yüzünden yaralanmak, geçmişe çok takılmak ayrı; orada takılı kalıp asla ileriye dönük adım atamamak ayrı... ilki olur, ister istemez oluyor, ikincisini istemiyorum.
o değil de beni niye hep terk ediyolar lan, bi şey de demiyolar ki hani ne bileyim şöyle şerefsizsin, şöyle itsin deseler yine anlayacağım. hep saçmasapan sebepler, klasik "sorun sen değilsin benim" tripleri... tuhaf.
0