Ben kemençe diyorum :)

kabak kemane

kabak kemane ne ya. hiç sevmem hoş sesinide bilmem. daha ortaokula gidiyordum. müzik dersinde hoca kabak kemaneyle ilgili bir soru sordu. kaç teli var mı ne dedi. ne bileyim ben. birde aşağıladı nasıl bilmezsin bunu diye. o günden beri hiç sevmem.

Ama kemeçe iyidir. ses, güzel kendi güzel. :)

dengeleri bozmaya kabak kemane demeye geldim. ayrıca (bkz: kayhan kalhor)

Bir an bile ozlemedim, ozledigim tek okul donemi anaokulu yillari galiba

Yok vazgectim onu da ozlemiyorum, gecmise dair hicbir ozlemim yok cok sukur

Özlemiyorum. Tam bir aptal ergendim. O günkü halimi düşününce bugünkü halime ulaşmayı başardığım için kendimle gurur duyuyorum.

bugün yüklendiğim/yükleneceğim sorumlulukları gördükçe özlüyorum. ama bu durum liseyle değil bugünümle ilgili. yoksa, ilkokulu da özlüyorum bu mantıkla.

Kırolarla yobazlarla dolu saçma bi yerdi. Ne özlüycem ya aklıma bile gelmiyor :D

hayır.

özlemedim hatta aklıma geldikçe tüylerim diken diken olur. hayatımın en iğrenç yılları.

Çok net hayır.

ben çok okul değiştirdim. özlediğim, ilkokul 5, ondan sonraki anadolu lisesi hazırlık, orta 2-3. liseyi no dedim.

mezun olalı daha 4 sene bile olmadı ama çok özledim. hem de ne.

bunda üniversite ortamına adapte olamamamın, doğru dürüst okula bile gitmememin payı büyük elbette ama sürekli okula gidip burada ortam yaptığımda da bir şeyin değişeceğini zannetmiyorum. o zamanlar anamla babam birlikteydi, kardeşlerim küçük ve sevimliydi, evimiz barkımız çok güzeldi. küçük şehirde olduğumuzdan maddi durumumuz iyi olmasa bile güzel yaşayabiliyorduk. arkadaş grubum şahaneydi. yabancı dil sınıfı olduğumuz için (az öğrenci) hocalarımızla bile sıkı fıkıydık, oturup birlikte kupon yaptığımız olurdu derste sjhfshjk. müdür yardımcısı koridorda yanaşıp "sassuolo'dan yattım beee" derdi. bunlar yaşanabilecek örnekler değil bu arada, cidden olduğu için anlattığım şeyler. sassuolo'dan yatmıştı adam harbi :(

ben ki aşırı asosyal adamım, sırf şu duyuruya cevap yazarken bile gözlerim doldu. benim gibi biri bile böyle özlüyorsa liseyi, bence herkes özlüyordur eğer çok kötü bir deneyim yaşamadıysa. yiğit özgür'ün "biz rospu çocuğuyduk!" karikatürü gibi oldu ama öyleydi be. çok seviyodum ben liseyi. o günler için her şeyimi verirdim.

hem lisede özgüvenim falan da vardı lan. ne bileyim fittim, potansiyelliydim, etrafımdaki insanlar düzgün ve zeki birisi olduğumu düşünüyodu. şimdi yemek yapmaya üşendiği için üç gün boyunca yataktan çıkmayan, açlıktan kıvranan rospu çocuğunun teki olup çıktım.

aah ah, şu seksiliğime bakar mısınız,

i.hizliresim.com

böyle hayatlı, enerjili, mutlulu şeyleri hep lisede bıraktım. mezun olduğum günden beri yüzüm gülmedi amk. fak dis şit. neyse. ilk-ortaokulu hiç sevmezdim. lise çok güzeldi. üniversiteyi sevmiyorum. iş hayatımda mutlu olurum belki.

liseye kadar 6-7 okul degistirdim liseyi hazirlik dahil 4 senede bitirdim. Ve ordaki ortamimi hic bi yerde bulamadim. muhtesemdi. Herkes belli bi seviyedeydi, ne barzo vardi, ne kiro ne it ne kopuk. Kavga ciktigini bile hatirlamiyorum. baya baya nezih bi kolej havasindaydi devlet anadolu lisesi olmasina ragmen. Hala bazen ruyama girer lise zamani, okuldaki arkadaslarim vs.
net ozluyorum o zamanlari yani.

lise değil de hayatımın 5 - 16 yaş arasında gidip gelmesini isterdim.

hem de nasıl özledim. bir daha oku deseler gider okurum

Felaket eglenceli bir lise hayatim vardi ama buna ragmen ozlemiyorum.

Sadece o dönemde benim gibi liseli olan ama şimdi albenilerini yitirmiş kızlar geliyor aklıma.

Ancak şimdiki aklımla lisede olmak isterdim. Onun dışında hatırlanacak, iç çekilecek bir tarafı yok.

Özlüyorum. Şimdiki aklımla lisede olmak isterdim. +1

Hiç özlemiyorum, neyini özleyeyim ergenliğin.

Lise hayatım biteli 11 sene oluyor. Lisede çok eğlendim ama pek özlemiyorum. Hayatımın o dönemi o dönemde güzeldi; şimdi hiç ilgimi çekmiyor. Aynı ortamda şimdi, bu halimle mutlu olamam.

hatırlayıp da özlememem mümkün değil, çok düşünürsem ağlayabilirim bile. hayatımın en güzel, en hafif, en gerçek samimi 4 yılıydı.

yolumun üzerinde okul varsa uzatırım yine de geçmem okulun önünden. nefretim sonsuz! geceleri hâla kabuslarımda lise sırasında görüyorum kendimi.

çok özlüyorum, inanılmaz özlüyorum hem de. sınıfça birbirimize çok bağlıydık gerçekten çok samimi, çok sıcak bi ortamımız vardı. 26 kişilik sınıftan hala 15-16 tanesiyle görüşürüm. kalanlar da şehir dışında ya da yurtdışında yaşayanlar zaten. onlarla da telefon ya da sosyal medya aracılığıyla haberleşirim. lise biteli 10 sene oldu ama hala kopmadık birbirimizden. eskisi gibi sık görüşemesek de en kötü ihtimalle düğünden düğüne toplanıp hasret gideriyoruz.

deseler bize aynı kadro öğrencisiyle öğretmeniyle liseyi baştan alalım, eminim ki 26da 26 kabul eder.

beş dakika önce arkadaşımın doğum gününü kutladım telefondan. 15. doğumgünümüz dedik. 15 yıl olmuş liseye başlayalı. ömrümüzün yarısından fazlasını birlikte geçirmişiz.
biz, hiç kopmadık. 8-10 kişi her gün beraberiz. çalışanlar gruptan uzaklaşmamak için en fazla 1-2 saatlik illere gittiler. yok yani bu bahsettiğim insanlar da doktor mühendis. ama hep beraberiz.
orada kurduğumuz dostluğu bir daha kimseyle kurmayı denemedik bile. ihtiyaç duymadık.
gerçi bu bizim lisenin bi olayı sanırım. bizim okuldan mezun olan herkes sonraki yıllarını da lise grubuyla geçiriyor hep.
10 kere lise olsa yine okurum. çok güzeldi.

Liseden bu sene mezun oldum, evet. Çok şeyi verebilirim birkaç ay/yıl geri dönmek için.

Okul yıllarımın bir dakikasını bile özlemiyorum. Çalışmak şahane bişey.

özledim lan.

lisem, sinav sisteminin ve ortamin bir getirisi olarak lise inanilmaz kapali bir topluluktu ve ortak zevkleri olan, acik fikirli adamlarin toplandigi bir ortamdi. özlüyorum tabi ki.

simdi arkadas ortamlarinda mal insanlarla güler gibi yapip he he demek ayri iskence. arkadasim kalmadi denebilir, tahammülsüzüm biraz. lise homojendi, cok kafa insanlarla doluydu. disarida ara ki bulasin, denk gelesin kafa adami.

Sosyal cevrem hala ortaokul lise arkadaslarimdan olusuyor. Hasta miyiz manyak miyiz neyiz.

Hala liseden arkadaşlarla buluştuğumuzda, lisede yaşadığımız geyiklere anırarak gülüyoruz. Liseyi ben şahsen okul hayatından ziyade, o boşluk hissi ve rahatlık bakımından özlüyorum. Okulum mühit olarak iyi bir yerde değildi ama bahçesi yeşillik ve ağaçlıydı. Bahçesinde zaman geçirmek zevkliydi.Birde bizim lisede artist,tiki kıro falan yoktu. Herkes gayet rahattı. Lise zamanlarını özlemeyen bana göre bazı şeyleri eksik yaşamıştır hayatta.

özlemiorum. iyi ki geçti yandı bitti kül oldu.

açık açık soylerim.

tepki vermiyorum, içim içimi de yemiyor, yalanın boyutuna göre iletişimi kesiyorum.

Yalanı söyleyenin kim olduğuna bağlı. Yakın biriyse söylerim. Yakınım değilse alelade biriyse uğraşmam bile

yüzüne vurmam, söylemem ve bir daha dediklerini 3 kere tartarım

Duruma göre değişir. Öyle bir şey yok, o öyle değil, Ben öyle bir şey hatırlamıyorum, olsa hatırlarım falan derim.

ben direkt yüzüne vurmam ama belli etmeden zorlarım karşımdakini, yalanını daha ne kadar sürdürebilecek diye. bir yerde sıkışıp saçmalamaya başlıyorlar. o zaman iş eğlenceli hale geliyor :)

can sıkmaya gerek yok, konuşurken yalan söylenen konuya getir sohbeti belli aralıklarla ama çaktırmadan. biraz yetenek işi çaktırmamak, pürüzsüzce konuyu oraya çekmek falan. yapabilirsen karşıdaki kişinin stresini zaten farkedersin.

Barış manço
Mfö
Candan erçetin

rocksa
www.youtube.com

popsa
www.youtube.com

benim arabada falan calarken duyulup bizzat sevilmis olanlar:
mor ve otesi (ozellikle de bir derdim var)
zeynep casalini - duvar pop olaraktan
daha sert seveler de kurban'in sari cizmeli mehmet aga ve yaz dostum cover'lari

edit: unuttum, bi de pinhani'nin ilk albumden epey bi sarki

bunlar hep milletin sevdikleri. hem kendilerine yakin (arap degiller tabi), hem de otantik buluyorlar ayni zamanda. ondan kelli.

Duman'ı ve Tarkan'ı genelde çok beğeniyorlar.

Bir kere kareoke'de Çelik'le coşuyoruz diyen liverpool'lu birine rastlamıştım. Dongi don.

Yeni Türkü dinletiyorum ben, Yedikule'yi ve Cevriye'yi seviyorlar. Hem etnik, hem hareketli geliyor. Yavaş şarkıları aynı etkiyi yapmıyor, çünkü onların sözlerini anlamıyorlar.
MFÖ de dinletmişliğim var, o da ilgi görenlerden.
Bir Latine ise ne dinletsem beğenmedi, en son Serdar Ortaç dinleyip "baila baila" diye oynamaya başladı, o istisna.

sanırım bu ara sorsalar 3 hürel önerirdim.
tarkan şımarık ve kış güneşi ki az çok biliyorlar zaten..
kuan'dan bişeyler olabilir. pirlere niyaz ederiz?
mfö yazılmış +1

selda bağcan tabii ki

candan erçetin
cem karaca
baba zula
brenna maccrimmon

bolca özdemir erdoğan dinletmişliğim var, seviyorlar.

erkan oğur'dan bişeyler

Baris manco dinletebilirim. Bir de Gokhan turkmen'den "tas" sarkisi olabilir. Kendim turkce muzilk sevmem zaten, dinletebilecegim pek bir sey yok.

karşındaki kişinin müzik zevkine göre değişir tabii ki.
metalci - pentagram
rakçı - duman, mvö, manga, şebnem
popçu - sertap erener, yalın, mabel matiz vs

lost

Battlestar Galactica
Açıklanması zor bir biçimde bir de Grey's Anatomy (sezon finalleri)

Battlestar Galactica +1
Çok güzel diziydi, yılda bir, unutunca biraz baştan izliyorum.

dota 2 ti13
dizi olarak bsg sanirim

six feet under.

hayatımda hiçbir yapım (dizi/film/kitap) beni böyle etkilemedi, etkilemeyecek de. o bir opus magnum'du, öyle de kalacak.

Breaking Bad ve Dexter'ın final bölümleri. İkincisi tam bir hayal kırıklığıydı.

Breaking bad ve six feet under.

Dexter

lost-bb-ezel

O hayat benim ehesfg

behzat ç

Ezel...

lost :((

lost
aşk-ı memnu

hala beklioz :) revoulotion

Yeni yapımlardan True Detective

ilk defa duydum, daha önce görmedim.

amk onların.

ilk kez duydum, herkes çakal olmuş. hep derim tum ışıklarda mobese olsun, geçene kessinler cezayı hayat daha güzel olsun.

Gerçekten acelesi vardır belki de. Daha önce görmedim hiç.

ben de cok goruyorum. gercekte nedeni olan da vardir ama bazilari kameraya yakalanirsa elinde neden olsun diye de yapiyor. millet yine cakallik pesinde.

eds'nin bir açığı diyolla...

dörtlü flaşör yanan araçları acil koduyla gördüğü için çekse bile ceza yazmıyorlarmış diyolla...

aptallıktır bunlara gülmek.

"5. 6. sanyiede bu tür bir video olduğunu anlayınca kapatıyorum." aynen, komik degil, ilginc degil, sacma bir sey.

Komik degil ki bu.

howtobasic efsanedir ya. gerçi bu videosu kolpa olmuş. hepsine olmasa da birçok videosuna gülüyorum.

en sevdiğim komedi filmi recep ivedik 2 :dd

hayır, hatta o yiyecek karışımlarına bakınca midem bulanıyor.

ergen isi, ortaokulda olsaydim gulerdim

eksisozluk.com

zamanında bunu demişim.

howtobasic'in nesi efsane ya, ilk videosu unexpected olduğu için iyiydi bir tek o kadar.

yas ilerletince sarmiyor artik demek ki.. ben de gulmuyorum bu videolara, ama bu da bir para kazanma yontemi yuzbinlerce guleni var, is icabi kirip parcaliyor, baski yapan yazici gibi sarf malzemesi bu isin de bu diye gorup kizmiyorum.

bu arada ilk notebookum hp compaq nc6120 parcaladigi, bana para kazandiran ilk goz agrim, gorunce ozledim simdi bak.

cocuk isi.

sayılmıyor.

guvenlik kayıtları ıcın ılla ki gorunur busuru yerde guvenlik kamerası var dıye uyarı vardır. bunu okumamak mazeret degıl.

güvenlik kameraları ortada, kamera olduğunu dikkat ediyorsanız görebiliyorsunuz, ayrıca kamera bulunfuğu bir çok yerde uyarıyla belirtiliyor.

telefon kaydı için karşı tarafı baştan uyarmanız lazım. bu çağrı merkezlerini arayınca bu çağrı görüşme kalitesi açısından kayıt altına alınmaktadır diye uyarıyor seni mesela..

Eger hicbir yerde yazmasaydi guvenli kamerasi goruntuleri de mi sayilmayacakti?

Bahsettiginiz durumda delil sayilmama sebebi habersiz olma degil "hukuka aykiri yollardan elde edilme"dir.guvenlik kameralarinin hukuka aykiri bir yönu yoktur.ama bilincli olarak delil elde etme amaciyla ses kaydi video vs suretiyle ozel hayatin ihlal edilmesi durumunda hukuk ihlali soz konusudur.ceza davalarinda bu sekilde elde edilen deliller kabul edilmiyor.ancak bazi dava turlerinde (bosanma gibi) yargitayin kabul ettigi haller de var.

Tamam iste, habersiz kaydedilince de hukuka aykiri yollardan elde edilmis sayilmiyor mu zaten?

Akilli telefonlarin hepsinde gorusmeyi kaydetme imkani mevcut. Bunu kullandigimizda hukuka aykiri davranmis oluyoruz o halde, dogru mudur?

bildiğim kadarıyla kamera kabak gibi ortadaysa delil sayılıyor ama gizli kameraysa sayılmıyor.
not: avukat değilim.

Bir yere guvenlik kamerasi koymanin amaci gizlice delil elde etme degil guvenligi saglamadir.ve o kameralar ordayken bir suc islenirse bunu tespit etmek icin kullanilir degil mi? Hukuka aykiri bir durum yok yani.delil elde etmek icin Birinin evine gizlice kamera koymakla isyerini guvenlik kamerasiyla haber vermeden izlemek arasinda fark var demek istiyorum.

Evet telefonunuzla ozel bir gorusmeyi kaydedip bunu delil diye sunarsaniz hukuka aykiri olmus oluyor.

O kismi anlasildi, demek istedigim herhangi bir yere sunmasak da gorusmeyi kaydediyor olmak suc olmuyor mu o zaman?

Tabi ki oluyor.yani şoyle anlatiyim.anayasayla korunan ozel hayatin ihlali suc oldugu icin bu delilleri hukuka aykiri sayiyoruz zaten.olay ozel hayati ihlal etmenin dogrudan suc olmasi.gorusme esnasinda birinin sesini rizasi olmadan kaydetmenin hapis cezasi var.

Yargıtay ın şu şekilde kararları da var.

Dolayısıyla, katılanın kendisinden rüşvet istedikleri gerekçesiyle sanıklar ile aynı ortamda ve telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından 5237 sayılı CYY'nın 135. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve hakim kararı olmaksızın gerçekleştirildiklerinden bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi isabetli değildir.

Diğer taraftan, katılan tarafından elde edilmiş olan kayıtların 5237 sayılı TCY'nın Özel Hükümler başlıklı İkinci kitabının kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenen özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar kapsamında kabulü de olanaklı değildir. Zira katılan eylemi bir başkasının özel hayatına müdahale olmayıp, kendisine karşı işlendiğini düşündüğü suçla ilgili olarak kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyerek, yetkili makamlara sunmak amacıyla güvence altına almaktır.

Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur.

Öğretide, 'Meşru müdafaa olarak değerlendirilebilecek, örneğin hakaret, tehdit veya şantaj suçlarına muhatap olan ve o an konuşmaları kayıt altına alan mağdurun elde ettiği bu delil hukuka uygun sayılacaktır' (Prof. Dr. Ersan Şen, Türk Hukuku'nda Telefon Dinleme, Gizli Soruşturmacı, X Muhbir, 2. Baskı, sf. 74), “… ‘kayıt altına alma’ gerçekleşen bir haksız saldırıya karşı, ‘kayıtları takip organlarına verme’ ise tekrarı muhakkak bir haksız saldırıya karşı yapılmaktadır. Yani her ikisi de meşrudur. Netice olarak, meşru savunma çerçevesinde hareket ettiğinden, üzerinde durulan sorunda mağdurun eyleminin haberleşmenin gizliliğini ihlal veya kişiler arasındaki konuşmaların kayda alınması ya da benzeri başka bir suça vücut vermediği gibi, yapmış olduğu kayıtların da hukuka uygun olarak ele geçirilmiş olduklarından pekala delil olarak değerlendirilebileceği söylenebilir.” (Yrd.Doç. Dr. Ali İhsan Erdağ, TBB Dergisi, 2011(92), sf. 54) şeklinde görüşler mevcuttur.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Katılanın sanıklar ile aynı ortamda ve telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların, 5271 sayılı CYY'nın 135. maddesi kapsamında değerlendirmesi, bu bağlamda hakim kararı olmadığından bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi olanaklı olmayıp, rüşvet istenmek suretiyle sanıklar tarafından kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği suçla ilgili olarak, bir daha elde edilme olanağı bulanmayan kanıtların yetkili makamlara sunulmak amacıyla toplandığının, dolayısıyla hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.

kamuya açık alanlarda, kameralar görünür şekilde yerleştirilmişse ve ya kamera vardır uyarısı varsa, bu durum kaydı hukuka uygun hale getirir.
ancak mesela, eve gelen bebek bakıcısını kontrol için eve gizlice kamera yerleştirirseniz, bu kayıtlar hukuka aykırı olur. Yine de, mahkeme, bu bebek bakıcısı örneğinde olduğu gibi, atıyorum 2-3 yaşında bir bebeğe karşı evde bakıcıyla yalnızken bakıcının işlediği suçu ispatlamanın başka hiç bir yolu olmadığından, duruma göre yasak delil olup olmadığına bakıyor.

İdefix
Kitap yurdu
Nadirkitap

Top 3 bu bende

ebook olarak indiriyorum

babil.com

meritokrasi sayesinde bir süredir kitap almıyorum.

D&R'dan aliyorum ama internetten siparis veriyorum, hem ayagima geliyor hem de daha ucuza.

Buradan gelen bir öneri üzerine bir hafta kadar önce ilk kez babilden aldım ama pek hoşlanmadım, kitaplardan birinin kapağı katlarına ayrılmıştı, birinin baskısı soluk gibiydi, hiç anlamadım, kitaplar içime sinmedi bir türlü.
Arkadaş kitapevinin sitesi en sevdiğim, yine oradan almaya devam edeceğim.
Dnr da fena değil ama, idefixten daha uygun oluyor çoğu zaman.

İstanbul'da iseniz Kadıköy'deki Akmar en uygun yerdir. Çeşit ve bütçe açısından çok uygun.

Kablelvuku ile apaynı. Gerçi 1 senedir sesli kitap dinlediğim için torrentler ve Audible'dan indiriyorum.

Lüks restoranta gitmelik uygun kıyafetim yok açıkçası. (Tavlayamadı)

Paraya tapan kızlar da var tam tersi bu durumu onemsemeyen, kisiligine karakterine daha onem veren kızlar da.. zengin kocis bulmak isteyen kızları genelleyerek, butun kizlar boyledir soyledir demek sacma.

Benim kendi gorusume gelince, oyle biriyle birlikte olmam, o derece para kazansam, ailem asiri zengin olsaydı filan gorusurdum.

yoo?

para eşit değildir kişilik. zenginlik arttıkça empati düzeyinin düştüğünü gösteren çalışmalar ve hayat tecrübelerimiz var. dolayısıyla zenginlik -1'dir benim için. bir de (bkz: davul bile dengi dengine çalar)

1- Aylık 100.000,00 TL geliri olan bir adamla tanışacağım bir ortam yok, hem ben o ortama girmem, hem de o ortamda denk geleceğim insan o olmaz. Oldu diyelim, ''İyi kazanıyormuşsun, bereketi bol olur, hayırlı işlere vesile olur inşallah, daha bol kazanırsın vb şeyler geveleyip (Özetle ortamdan uzaklaşmaya hızla adım atmak) konuyu kapatırım.

2- Haydi denk geldim diyelim, haydi parası ile hava da atmadı (ki bunun için parasından hiç bahsetmemiş olması gerek) ve iyi gitti her şey, kibar komik, eğlenceli, aklı başında. Beni bir yere davet etti. Öyle bir ortamda yemek yiyeceğimi bilsem gerilirdim. ''Ne gerek var ki, daha yeni tanışmışız, ben bununla hiç kokoreç yiyemeyecek miyim sokakta?'' diye düşünür, karnıma ağrılar sokardım.

3- Olur da o mekana gittim, yemeği yedim, ''Bu tarz şeylere gerek yok inan.'' demek için an kollardım. Standardı düşürsün bir zahmet, aşırı özel durumlar olmadığı müddetçe israf olarak görüyorum bunları.

4- Tavlaması yemekten, restorandan, arabadan, gelirden bağımsız olurdu. Aksine tüm bunlara sahip olması benim ona dair çekincelerim olurdu.

konuyla alakalı şöyle boktan bi film var

www.imdb.com

kadınların çoğu hatta hemen hemen hepsi hayır der buna tabii ki. :)

sadece zenginse tavlama ihtimali yüksek olmaz, büyük ihtimal o lüks arabaya binip lüks restorana zaten gitmem. ha ama bu demek değil ki zenginlik bi eksi, hayır. adamla kafalarımız uyuyorsa, eğleniyorsak olur

şu da var ki başkasının parasına ihtiyacım yok, hem ailemden hem mesleğimden ötürü. o paraya çok ihtiyacı olan kişiler de var. gerçi o kişiler için "tavlamak" olmuyor, o da ayrı konu

abi kızlar dürüst olalım deyince dürüst olmuyor, ne yaparsan yap bir en yakın arkadaşlarına oldukları dürüstlük seviyesi var, çünkü kızlar zayıf, güce tapıyorlar, şurda para(money is the power) önemsiz yazmaları bile daha güçlü bir erkeğe ulaşma çabası. internette nicklerini kimin bildiğine göre değişen bir başka dürüstlük daha var, bir de çevreye takındıkları maskeleri var. böyle ajite saldırgan kızlar var, bunlar dışarıya karşı aşırı güçlü ve acımasız görünür. iyilik meleği görünenler var, iş bazen öyle bir noktaya gelir ki içlerinde aynı sestonunda kibar kibar konuşan tehditkar bir yaratık çıkar. bazısı bildiğin maldır. bu arada ayda 100 kazanan adam evlidir hacı.

hahahahah ne edebiyat yapmışlar ya. ben dürüst olucam, aynı karakter özelliklerine ve tipe sahip olan iki aday önüme gelse zengin olanı seçerim. birinin zenginliğinden gözüm korkacak, eziklenecek, çelişkiye düşecek kadar fakir olsaydım fakir olan erkeği seçerdim ama.

Aylık 100.000 gelir ne yav? Aylık geliri 10bin olan adamın dahi havasından, yatırım uzmanlığı konuşmalarından vs. kafayı yiyecek gibi oluyoruz. Oturup geyik yapılması, samimi bir sohbet edilmei imkansız adamlar... Haliyle aylık 100bin kazanan bir kişiyle hiçbir ortak noktamız olmaz.

Ama zengin bir kadın olsaydım da herhalde halihazırdaki kendim gibi ay sonunu anca getiren insanları sıkıcı bulurdum. Yani bu biraz da sizin konumunuza ve ne istediğinize bağlı...

Ha Bu Tarz Benim kızları filan hayatlarını ortaya koyuyorlar bu adamları tavlamak için ama onları da ayırt etmek çok kolay be.

Cevap olamayacağım ama "... dimi? Yani ..... dimi?" yapısı "Ben buna inandım. Onaylayın rahatlayayım." demektir. Yazmamış çare etmiyor.

okumadım bile. :/ dediğiniz durumu kabullenecek tipler bellidir zaten, "normal" bir kadının kabul edeceğini düşünmüyorum.

mandalina kokusu +1

ayrıca aylık 100k geliri olan adam gidip fabrika işçisina aşık olmuyor başka bir holding sahibinin kızına aşık oluyor. o kızın da durumuda ona denk oluyor. bir nevi davul bile dengi dengine. nersen adam 50 yaşında kız 20, bunun sonu metreslik olur tavlayamaz. en azından beni.

@kaledekiyalnizlik +1

kadınların büyük kısmı en yakın arkadaşlarına bile dürüst olamıyorlar, sır saklayanlar, yüzüne gülüp arkasından kıskananlar, kuyusunu kazanlar falan... neler gördü bu gözler.

ha, karizmatik bir erkek kızı yemeğe götürse, kız yemekte erkek söylemeden tesadüfen adamın aylık gelirinin 100.000 olduğunu öğrense masanın altını sel götürür oracıkta.

Aylık 100.000 ve üzeri kazanan adam ile çok çok çok büyük olasılıkla dünya görüşüm uymuyordur, kafalarımızın uyuşacağını sanmıyorum. O parayı kazanan kişinin yapacağı işler bellidir, o işleri yapan kişilerle işim olmaz. Sevgiliyi geçtim, arkadaş olacağımı bile sanmıyorum. O nedenle bayağı eksilerden başlar o kişi. 20000 kazananını geçen sene boğasım geldi.

evet. hayir diyeceklerin orani en fazla yuzde 1dir. bakma sen.

dürüst oluyorum: kibirli olmayan ve sürekli parasından bahsetmeyen bir tipse evet, tabii ki, geliri az olan birine göre beni tavlama ihtimali daha yüksek olur.
kibirli, kendini beğenmiş bir tipse olmaz zaten, itici gelir ve rahatsız olurum.

günümüzde güç=para. ilk çağlardaki hemcinslerimiz avcılık becerileri gelişmiş kaslı, kuvvetli adamları tercih ederken, şimdi biz parası olan adamları tercih ediyoruz.

bu durumu "kadınlar paraya tapıyor" şeklinde ifade etmek yanlış. günümüzde insanların yüzde 99'u paraya, yani güce tapıyor.

benzer şekilde, zengin erkekler de zengin kadınları tercih ediyorlar.

yoksa, karakteri oturmuş, kafa yapısı size uyan, eli yüzü düzgün, seven bir adamla sırf çok zengin diye yapamam demek saçmalık sanırım. aradaki sınıf farkının sorun olacağı, uyum sağlanamayacağı düşünülüyor ama zenginliğe alışmak çok kolay.

Zengin erkekler zengin kadınları tercih ediyor cümlesi dışında peggy +1

Benim gördüğüm zengin erkekler zengin kadınları değil güzel kadınları tercih ediyor.Etrafımda çirkin kadınla evlenen zengin görmedim hiç.

Üstte edebiyat parçalayanlara bakmayın siz,adamın aylık 100 bin ortalama geliri varsa maça 5-0 önde başlar.Kendi ligindedi her takımı ezerek yener

adam diyor ki hoşlandığın normal 'acaba bu ay sgk yattı mı' diyen biri var. birde bu adamın aynısının ayda 100.000 TL kazananı var.. hangisini tercih edersin?
benim gördüğüm 100.000 TL genelde kazanıyor..

aychovksy+1
bir de 100 bin kazanmasını bir kenara koy, diyelim ki ailesinden mal mülk kalmış olsun. onu nasıl harcadığı önemli çünkü karakteri gösteren o. lüks arabaya para verme sığlığını göstermiş bir adamla hiçbir şey olmam, eşyayı araç değil amaç yapan insan hakkında hoş bir şey düşünmem mümkün değil çünkü.

tabii ki daha yüksek olur, kimse aksine evet diyemez.
ama yine tabii tek sebep para olamaz, adamın parası var gerizekalı, ya da ter kokuyor, ya da dişleri bakımsız, ya da görgüsüz kaba, ya da cahil, ya da kompleksli, ya da çok tipsiz, ya da ego manyağı hiç biri olmaz:)

100 bin çok bir para değil kızlar.ucuza gitmeyin samimi diyorum.

artık seni sevmiyorum

it's not me, it's you.

sorun bende değil, sende.

www.youtube.com

www.youtube.com

en güzel ayrılma.

it's not me, it's you. +1

Sorun bende değil sende.

Son zamanlarda yanıma yakışmıyosun fikir olarak.

Senin Son güncellemeni almışız bi daha güncelleme olmayacak.

Sana tahammül süremin sonuna gelmiş bulunmaktayız

Son kullanma tarihin geçmiş senin

ben senden daha iyilerine layıkım.

yapacağın işi s*kiyim ben gidiyorum...

biz birbirimizin hayatına uygun değiliz olabilir.
sta +1

sen daha iyilerine layıksın, ben seni hak etmiyorum bla bla. klasik bahane. ama artık yenmiyor.

güzel bir kalıp var ;

"Düşündüğüm gibi olmadı"

Grammar in use tavsiye ederim.
Üç seviyesi var elementary, intermediate, advanced. Senin indirdiğin by serinin advanced ı dır.

haa bugün d&r de evet elementry ve intermediate'leri gördüm de kafam karışmıştı onları da indireyim o zaman.çok teşekkürler :)

intermediate iyidir.

9,3 ya da 10,3 seklinde

9-3 yada 10-2

9-3 yada 11-3 oluyor genelde
yol uzuna 12 dende tutabiliyorum

7-5, 1-11

sol elim 10-11 arasında tutuyorum, sağ elimi de uzun yolda bacağıma veya vitesin üzerine koyarım, eğer şehir içinde sürüyorsam 5'de durur, döneceksem veya acil bir şey olursa 3'e doğru alırım elimi.

12-3 tutuyorum ben. hızımı artırdığımda 10-2 tutarım ama.

ben sürekli değiştiriyorum ama iki elim de 9 veya 3'ün altına düşmüyor.

Değişiyor ama 10-2.

9u çeyrek geçe.

Uzun yolda sol elim altıda durur, kısa mesafelerde 12 de. İki elimi çok nadir kullanırım. Sağ elim direksiyonda, teypte ya da hatunun bacağında olur.

uzun yol kisa yol farketmez hep 9-10 arasinda oluyor benim. hatali mi yapiyorum ki :s

Hızım 100 ün uzerindeyse 9-3, onun dışında bir el viteste diğeri 11 de olacak şekilde kullanıyorum. Duran trafikte ise dizimi 6'ya dayıyorum. :/

5-6 ve 7'nin olduğu kısımlarda tek elle gezinip duruyorum.

@jedilance bosuna kolun yorulur hızın dusukse tek el yap. Sokak aralarında sag elın vıteste olsun

9-3
rahatsam da sadece 6

9, rahatsam 7 (tek el, sol)
9 ve 3 (cift el)

9-3
10-2

9-3. Ama sağ elimi pek kullanmam.

7-8, 10-11

Sol elim 10 buçukta duruyor. Sag elim viteste. Park ederken falan sadece sol elimin iciyle ceviriyorum cok pratik geliyor.Geçen gün iki elimle de neden tutmuyorum ki dedim bir denedim hiç olmadı.

sol el 10 sağ el 11

şaka lan arabam yok.

doğrusu 10-2'ymiş galiba, ben sürmüyorum araba ama sürersem 10-2.

9-3 ya da 9-2

rahatsam sadece 10 ya da 7-5. onun haricinde 10-4 ama hiçbir zaman sabit durmuyor elim. direksiyon üzerinde sürekli geziniyor. sıkmadan tutuyorum.

yalnız 12 çok tehlikeli, hareket kabiliyetini ciddi anlamda düşürüyor. 20 sene önce filan havası vardı o tutuşun :)

@giggs zaten hep tek el kullaniyorum ondan dedim yanlis mi acaba diye.
12'den tutmak daha mi mantikli hem saha hem sola ani kirmalarda daha cok cevirme alani sagliyor

@jedılance bence rahat oluyor

genelde 10:10, yorgunsam 09:15, son zamanlarda ise sol el 09 sağ el vites (otomatik vites olmasına rağmen)

Sakin ol ve klavyeyi kır :)
Türk insanı işte ne bekliyon. Bende yazılımcı olsam havalara girer para beğenmezdim herhalde

clientsfromhell.net

tahminim buraya yakışan bi müşterisin.

@acemi +1

Yazılımda saatlik iş yoktur, en az bir günlük iş ve sonraki günkü düzeltmeler vardır, tecrübe bunu gösteriyor.

Ayrıca o yarım saatlik is bile olsa hemen sonraki yarım saat başka işr geçmiyor adam. Haftada birkaç iş buluyordur en fazla, öyle olunca iş başına bir haftalık ücret istiyordur. Yarım saat surecek dediğin işi anlamak, çözmek, müşteriye sonucu anlatmak vs derken gün gider zaten.

o yapamadığın yeri yaptığında senin yazdığın yerde sıkıntı çıkarsa bütün gün uğraşır, birde allahın hintlisi, çinlisi için 20-30 dolar büyük para ama türkiyede yazılımcıya 50-60TL önermek küfür gibi birşey.

Hindistana 30 dolarla gidince günlük 30 dolara krallar gibi yaşaya bileceğin bir ülke aynı Çin gibi. TR'de 60 lirayla ne yapılır diye sorarsan hele ki İstanbul gibi bir yerde en fazla karnını doyurursun. Ayrıca burası bir California olmasada ki California'da böyle bir freelancer mantalitesi yok burası Türkiye. Sandığın gibi çok küçük paralar dönmüyor bu işlerde. Özetle 50/60 liraya köle bulamıyorsan kendin yap..

al işte kafa yine aynı kafa.. 60 TL'ye garanti'nin yeni sitesini yada yandex'in türkiye işlerini yaptırmıyorsun aslanım.. projeyi zaten 'ben' yapıyorum takıldığım yeri soruyorum sonrasında yine 'ben' yapacağım.. get it? ama beyin başka şeye çalışıyor tabi.. duyuru'da küfür etmeme alışkanlığı da bozmayacağım.. oku anla sonra tekrar geri gel moruk..

@dedim dedim de kime dedim

Projeyi "sen" yapmıyorsun. Eğer bir yazılımcının bilgisine ihtiyaç duyuyorsan onu sen yapmıyorsundur. Buna ortak çalışma denebilir. Sen benim yazdığım şeyleri bir oku istersen. İş gerçekten "1" saatlik bile olsa bu senin vardığın bir kanı. Hatasız kod yazdığının garantisini verebiliyor musun? Sen yazılımcı mısın? O 50/60 lirayı ancak senin mantalitende olan bir insana verebilirsin. O fiyatı teklif ettiğin adam gerçekten bir yazılımcı ise sıkı bir takiple elance.com üzerinden saatlik o fiyatlara çalışacak. Ve gelen projede ne üdiğü belirsiz heriflerin yazdığı kodların üzerinden devam etmeyecek. Bu adamların 3.000$ kazanmadığını nereden biliyorsun? Tekrar ediyorum bu fiyatlar ülkeden ülkeye göre değişir. Taylandlı bir adam için 30$ iyi bir para çünkü o adam akşamına bir escort çağırsa geceliği 20$. Hint içinde aynısı geçerli fakat sen o parayı bir almana teklif etsene? Garanti ederim hayatında duymadığın kombinasyonlarla küfür işitirsin. Günümüzde en ufak bir elektrik arızasında çağırdığın adam bile 20 dakikalık iş için maksimum 500metre yürüyerek gelip senden minimum 50 lira para alıyor. Sence hangisi daha komplike bir iş? Sendeki mantalite şu: Projeyi ben yapıyorum adamın işi 1 saatlik (ki bu sana göre "yazılımcı değilsin") 50 60 liraya yapmalıdır çünkü bu adamlar zaten 3000$ kazanmıyor zaten değil mi :). Bu mantalitenin aynısı hiç bir konudan anlamayan Türk patronlarda mevcut zaten herkes asgari ücretle köle bana da köle olsunlar mantığı. O fiyatları adam kabul etmiyorsa buraya gelip ağlamayacaksın. Yahut git o iki cümle edemediğin çinlilere yaptır madem?

he hoca he..

günlüğü 300TL ila 400$ arasında değişen freelance işler yaptım şimdiye kadar. günlük maaşımdan daha fazlasını almadan kesinlikle iş yapmam zira dinleneceğim zamanı bir işe ayırıp o işi güzel yapmam gerekiyorsa kazancı daha fazla olmalı.

ben profesyonelce çalışıyorsam, karşımdakinden de aynısını beklerim. al bu kod, şurası eksik kaldı, hadi 10 dakikada bunu yap diyen birisiyle çalışmam mesela. yarısındaki bir işi çok büyük ihtimalle almam çünkü bir kere, kodu anlamak büyüklüğüne göre yarım gün ila birkaç ay arası sürebiliyor(iş yerimde bazı projelerin tamamına hakim olmak için geçen süre) ve bu süreyi kolay anlayamıyorsun. işin ne kadarını daha yapmalısın ve önceden yapılmış kısma ne kadar dokunulacak bunlar bilinmeyen şeyler. o yüzden bu işin kalanı şu kadar gün sürer ve ücret bu kadar tartışmasına daha baştan girmemeyi tercih ediyorum.

kısacası tercih meselesi.

ha ama öyle bir proje olur, benim de hoşuma gider daha uyguna yapabilirim. sosyal sorumluluk projesini büyüklüğüne bağlı olarak ücretsiz yapabilirim. ortaklık önerilir, ona göre fiyatlandırırım ancak benim mantalitem bu şekilde.

50-60 liraya ne yazılır diye merak ediyorum. Bir örnek proje yazabilir misin?
Hayatta '10 dakikani almayacak bir sey' diye bir şey yok, yemeksepetinden Sipariş vermem bile 10 dk sürüyor benim.

koda şöyle bi bakıp şıp diye ne olduğunu anlayıp 10 dakika içinde çat diye eksik yeri tamamlayıverecek adam ne diye günlüğü 100 liraya çalışsın ki? bu mantıklı mı sence gerçekten? o kapasitesi olan adam zaten çok daha iyi paralara çalışır ,sabit bir iş yapıyor ise. freelancer ise zaten 60 liralık teklifi ciddiye bile almaz.

takıldığın yeri yapacak adam arıyorsun. yani öyle öğrenci, sıradan birini vs. değil iş yapacak adam arıyorsun ama aynı zmaanda günlüğü 100 liralık adam arıyorsun burada tezat yok mu?

freelance çalışıyorum -yazılımcı değilim gerçi de- ancak 10 dakikalık iş diye bir şey yok. sürekli iletişim kanallarında olmak, iş teklifini almak, değerlendirmek, cevap vermek, işe hakim olmak, yapıp geri göndermek, sonrasında gelebilecek herhangi bir soruyu cevaplamak : bizim süreç böyle işliyor. 2 satır da olsa 10 dakika filan sürmüyor. Üstelik bir de fırsat maliyeti var. Senin 10 dakika dediğin işle uğraşırken çok daha güzel bir işe teklif veremeyip kaçırabilirim değil mi? Yahut elimdeki işi bölüp 60 lira için ne diye uğraşayım Allasen hatır gönül yoksa? Dahası freelance çalışılan bir işin birim saat ücreti zaten sabit bir işin birim saat ücretinden yüksek olur. Olmak zorunda. freelancer herşeyin masrafını kendi karşılayan insandır. Daha düşük fiyatlı çalışacak olsam girer sabit maaşlı işte çalışırım, ne anlamı kaldı freelancer olup bi sürü stres çekmenin?

bahsettiğin çinli hintli adamların maliyeti onlara bi b.k anlatmak mümkün olmadığı için o kadar düşük zaten. benim sektörde de var bol bol onlardan kedi köpek gibi kavga ediyoruz her gün.berbat işler çıkartıyorlar, o paraya anca o kadar. üstelik kafaları bir başka onların. ancak standart şeyleri seri üretim yaptıracaksan işe yarıyorlar.

evet, daha makul ücretlerle çalışacak kişiler bulabilirsin ama kolay kolay hiç kimse hem işi iyi bilip, hem senin 10 dakikalık dediğin ama sürekliliği olmayan, kendisine bişey katmayacak bir işe vakit ayırıp uğraşmaz tabi çoook zor durumda değilse. artı yazılım şu anda para kazandıran bir sektör bırak da bir kere de mantıklı bi iş yapıp piyasayı düşürmesin insanlar. Alternatif geliştirmen lazım. Ya nispeten tecrübesiz birine sürekli iş vermen lazım, ya totalde büyük bir proje olması lazım, ortaklık kurman lazım vs.

Üstüne üstlük internette güvenilirlik sorunu var (hem netten iş yapan hem yaptıran biriyim) sen düzgün eleman bulamadığın kadar -ki ben de bulamıyorum, çok zor bir şey :) iş yapan kişilerin de parasını tahsil etme sıkıntısı var sinirlerini zıplattığına değmiyor. Sen elance'dan freelancer'dan hintli coder bulabiliyorsun da kafası basan Türk coder, ABDli Avrupalı müşteri bulamıyor mu sence? Ne diye bu olaya sadece kendi tarafından bakar insan anlamam.Burası Seul olmayabilir de adam Seul ayarında iş yapıyorsa o fiyata misler gibi satar, satıyor, satıyoruz. Delirme, makul ol.

ulan ne abartınız be..
şu siteye paypal butonu nasıl eklenir.. şunun rengi nasıl değiştirilir.. siteme hazır kodları olan www.script-tutorials.com aha şunu nasıl eklerim gibi salak sulak şeyler benim bahsettiğim..yani adama kod bile yazdırmıyorum hazrı kodları nasıl entegre ederim onu soruyorum..copy-paste lan.. çoştunuz da çoştunuz kendi içinizde..50-60-100 TL'lik iş dediğim bildiğin sikimsonik işler işte..arkadaşın olsa bi yemek ısmarlarsın yada birşey istemez zaten..ama benim yok işte amk.olmayınca böyle salak şeylerde takılıyorum.. al diyorum sana şu kadar para.. şunu yap.. adam 1.000$ fiyat şöylüyor.. yarın saate yaparım diyor.. öyle öğrenci, sıradan dümdüz bir adam arıyorum.. bu adamın 30 yıllık senior coder @NASA gibi fiyat çekmesine delleniyorum..

freelancer'da danışmanlık yapan adamlar da var, çinli-hintli değil, saatlik ücreti yüksek ama birşey danışıp kapatıyorsun çok yüksek olmuyor.

senin çinliye hintliye derdini anlatamamandan daha doğal bişey olamaz
daha anadilinde derdini anlatma kabiliyetin yok ki
ulan da babandır

yarar hacı yarar. ben freelancer'da rent-acoder.com'da işimi görüyorum zaten.. benim kızdığım internete, üniversite forumlarına onca ilan koymama rağmen insanların burun kıvırması. istanbul'da ofisimde yada bir yerde buluşup iki kahve içip işimi halledebilecek iken skypedan dünyanın öbür ucuna bağlanıp bir insana dert anlatmak.. benim ofisim istanbul'da bir üniversitenin içinde.. ilan asıyorum, üni forumuna yazıyorum adama para beğendiremiyorum..ona kızıyorum..

menemen ya (melemen de der bazıları). en kolayı öyle. ya da evde blender varsa yumurta aklarını ayırıp peynir ve domates ile karıştırabilirsin, bunu bir dikişte içersin. tadı güzel oluyor.

Ben de yiyemiyorum kokusundan ve görüntüsünden tiksiniyorum. Bir tek iyice çırpıp içinde maydonoz olmak şartıyla bol malzemeyle omlet yapınca yumurta yediğimi bile fark etmiyorum. Hatta baharat da koyuyorum kokmasın diye hamilelikte dokunuyor mu bilmiyorum tabii. Sevmemenizin sebebi kokusuyla bende işe yaradı.

krep olabilir?

bende yumurta yemem lazım diye kendini şartlandırma, tadını sevmiyorsan yemezsin. ben de yıllardır yemiorum hatta yumurta olan sofraya oturmayı bile sevmem kokusu rahatsız ediyor.

belki mücüvel yapabilirsin, kabaklı, havuçlu, patatesli gibi değişik kombinasyonlar kullanırsın pek yumurta kokusu olmuyor. birde içine dereotu koy yumurta kokusunu hiç duymazsın.

sabahları ekmek yerine yumurtalı kek, boaça türü şeyler yiyebilirsin. arkadaşlar bir çok öneride bulunmuş. krep (mantarlı ıspanaklı vb) olabilr. yumurtalı ekmek olabilir. yoğurt ve yumurtayla yapılan bir pişi var, keçi ayağı veya aslan ayağı deniyor. o olabilir.
gün içinde yediğin yemekleri yumurtalı yapabilirsin. terbiyeli çorba gibi. yumurtalı kabak/patates olabilir.

Internetten omlet tariflerine bak. Sebze seviyorsan cok guzel alternatifler var ama bana kalirsa cig yeme.

muadilini bilemiyorum ama marketten alınan yumurtaların besin değerinin çok düşük olduğu ve yemden geçen katkı maddelerinin falan alıp başını gittiğini yakın zamanda okudum.
denetim yapan bir iki kişiden de "ne tavuk yerim ne yumurta" şeklinde itiraf duyduğum için de açıkçası ciddiye alıyorum. öncelik güvenilir doğal üretim yapan yumurtacı/marka aramak olabilir.
sonra da diğer duyurucuların yöntemlerini deneyebilirsiniz, hatta belki doğal yumurta iştah açabilir.

yumurta yemeniz şart değil. yumurtada yülsek oranda demir ve protein olduğu için tavsiye ediliyor. yumurtadan alamadıklarınızın alternatifleri var. yeryuzuneozgurluk.wordpress.com beslenmemi buradaki bilgilerle destekliyorum ve hiçbir mineral ya da vitamin eksikliği yaşamıyorum.

kek, krep, poğaça,...

arka camın buğusunu çözer. cam açmak istemezsen havalandırma yönünü değiştiren düğmeyi ya en sona ya da ondan önceki yere getir. camın önündeki havalandırma kanallarından hava gelip buğuyu çozer. ben öyle yapıyorum.

arka cam buğu çözücü. sadece o tuşa basman yeterli. klimayla ilgisi yok. camdaki yatay çizgiler rezistanstır, o tuşa basınca o rezistans çalışır, buğuyu çözer işte.

araç havalandırmasını açıp canlara doğru ver, arka cam için ise o düğmeye bas.

konsolda en altta bulunan 3 ayar bölümünden (yuvarlak olanlar :) ) en sağdakinde yine en sonda iki simge var. insan ve uzerinde arka cam resistans simgesinin benzeri. işte fanı açıp o simgelerden birine getirip, en soldaki yuvarlaktan da ısıyı sıcak bölgesine ayarlarsan sıcak havayı direkt cama üfler ve buharı çözdürebilirsin.

arka cam için o tuşa basman yeterli. ayrıca bir şeye gerek yok benim bildiğim.

arka camı rezistans ile çözersin ön cama hava üfürtmen gerek. buğulanma önleyici solüsyon satılıyor benzinlikte falan ama hiç denemedim.

ön camın buğusu için de klima konsolunda en sağdaki düğmeyi, en sağa çevir.

@maviyazar +1

buğulanmayı önleyen spreyler 1-1.5 ay idare ediyorlar. baya da işe yarıyor.

camı dısarıdan elma sirkesi içeriden ise deterjanlı bez ile sil ayrıca buğu önleyici çeşitli malzemeler var onları da kullanabilirsin

alman malı bi buğu önleyici almıştım, manyak bişeydi.
evdeki banyo aynasına sıktım o bile buhar tutmadı birkaç ay.
sonra bitti türk malı aldım.
bi boka yaramadı.
bütün dünya almanın d.sını yesin diyorum.

Ön cam buğusu için ayrıca o klima işaretinin yanındaki düğmenin ışığı YANMIYOR olsun.

ben hayatta giremem baya soğuk oluyor

girilir

ben izmir'de giriyorum, kıbrıs buradan çok daha sıcak rahat rahat girersin.

Geçen sene 10 ekim'de Akdeniz gayet sıcaktı, bu yıl daha sıcak gidiyor havalar. Bence öğlen 12- 1 gibi rahat girilir.

deniz suyu sıcaklığını öğren, 19-20 derece üzeriyse girilir.

Ters taraftan bak olaya. O karşıdaki 2 sıra arabanın sahibi olsan oraya doğru girsen. Etraftaki çocuklar veya arabalar senin sağa döneceğini mi düşünür yoksa düz mü?

Karşı çıkmaz yola araba girmiyor olsa sinyale gerek yok ama o durumda var.

sinyal verilir burda. cıkmaz sokak olabilir ama ama adı ustunde sokak zaten. cıkıp cıkmaması birsey ifade etmez.

çıkmaz sokak olmasaydı sinyale gerek yok derdim ama bu durumda var.

çıkmazda olsa orada sokak var o yüzden verilmeli.

bunda bu kadar tartışılacak şekiller şemalar çizecek ne var yahu? altı üstü yukarı doğru tık yaptırcaksın sinyal koluna çok zor değil:(

elbette verilmeli. sokak çıkmaz olsa dahi belli bir yürüme mesafesi var. ayrıca sinyalden kısmaya çalışmanın mantığını anlamıyorum :) o sinyali kullanmak cidden bir şey kaybettirmiyor sürücüye. üstüne güvenli sürüş için çok önemli bir özellik. bu konularda gerekli gereksiz hesabının yanlış olduğunu düşünüyorum.

belki sürücü yanlış girdi ve u dönüşü yapması gerekiyor, bilemezsin. böyle bir sokakta arabayı bir miktar sağa doğru açarak tam solla geri dönmek mümkün olabilir. olmasa bile bir iki ileri geri ile dönülebilir. o yüzden arkadan gelen ezbere davranırsa sıkışıklık yaşanabilir. dönüş ve şerit değiştirmelerde sinyal kullanımı oldukça önemlidir.

verilmeli.

ARKADAŞLAR HAKLI, ÇIKMAZ SOKAK OLMASAYDI SİNYAL VERİLMESİNE GEREK KALMAZDI ÇÜNKÜ MECBURİ TEK YOL. BU DURUMDA çıkmaz sokağa da girme ihtimalin olabileceği için sinyal vermek gerekir.

verilmeli +1

sinyal verilmeli.

verilmeli

osurmak için götümü havaya kaldırırken bile sinyal verdiğim için verilmeli diyorum.

olm bana hiç gelmedi ki :(

eski sevgiliden gelse, hadsizlik olarak bile algılamam. yok hükmünde olur o mesaj.

potansiyel sevgili adayından geliyorsa, içeriğine bağlı olarak iyi de karşılayabilirim, kötü de.

Eğer istediğim birindense mesaj hemen ağızlar kulaklara değecek kıvama gelip ayyhh bu saatte beni mi düşünüyor diye güzel güzel cevabını veririm. Mesaj atması umrumda olmayan biriyse zaten cevap dahi atmam o saatlerde.

Sabaha karşı olması bir kriter olmaz. Cevap vereceğim varsa veririm, yoksa vermem. Uyuyorsam mesajı görmeyecek olurum, gördüğüm zamanki tavrımı etkilemez.

Kişiye göre diyorsunuz yani.

O saatte yazanın kafası iyidir herhalde diye düşününce bende ters tepki yapıyor sanırım.

niye hadsizlik olarak görülsün anlamadım ki ben? arasa belki hadsizlik de biraz fazla kasmıyor muyuz toplum olarak?

@diyarbakır karpuzu

O abartı bir tabir bence de yani iki ucu yazmak istedim soruda.

hadsizlik değilde sarhoşluk olarak algılarım, ne cevap vereceğim gelenmesajın içeriğine ve o an ki ruh halime bağlı.

tam soruya cevap vermemişim ona da vereyim. içeriğine bağlı +1, illa o saatte yazması için kafasının güzel olmasına gerek yok benim de sabaha karşı mesaj attığım çok oldu uyuyamayıp.

Sabaha karşı telefonum sessizde ve interneti de kapalı olur. Afyonum patlamadan görmem zaten o mesajı, hadsizlik olarak görmem bu sebeple.

Eğer burada bahsedilen mesaj atılan kişiyi uyandırıyorsa mesaj içeriği önemli. Düşüncesizlik olarak görme ihtimalim yüksek.

"Erken kalktıysan koşuya çık, poponu devirip yatma" derim.

Potansiyel sevgili adayı: "ayyy bu saatte beni düşünmüş canımmmm"
Eski sevgili: "yaa unutamadı tabii beni"

Sarhoş ya da "bre hadsiz" diye düşünmem yani. Lisede olsak düşünürdüm ama.

Sarhoşluk +1

önemli biri değilse sonra değerlendirmek üzere uyumaya devam ederim, uyanınca unuturum zaten. hatırlarsam da "zaten önemsizdi" diyip uğraşmam.

önemli biriyse de mesaj içeriğine göre değişir. o da önemliyse cevaplarım. değilse gene sonra bakmak üzere uyurum. uyanınca değerlendiririm.

değeceğini düşünürsem bulunurum, düşünmezsem bulunmam. yalnız kız çok haklı, biri için bir yere gidilmez. bir de bu ilişki yakında biter gibi göründü gözüme, hatunumuz sanki o yola girmiş.

şimdi, ben giderdim diyorsun ya, işte bunu diyebilmek için yer değiştirmesi gereken tarafın sen olması lazımdı. burada varsayımla hareket edemezdin ve o durumda olsaydın %100 giderdim durumu da olmazdı. sen de belki kızın şimdi düşündüklerinin başka çeşitlerini düşünecektin.

ayrıca, senin için yerini değiştirdiğini varsayalım. geldiği zaman yaşayacağı en ufak aksilikte seni suçlayacaktır. belki bu mezun olma aşamasına vardığınızda bile olacaktır. kızların bu tür şeyleri yüze vurmalarına zamanaşımı işlemiyor.

gelemezse, çok büyük bir olasılıkla -kesinlikle demiyorum ama- ayrılık yolu gözükür. belki 1 ay belki 1 yıl sonra.

üniversiteyi kazanan sevgililerin -aynı okulu kazananların bile- teker teker ayrıldığına şahit oldum.

en iyisi bu durumda kıza hiç baskı yapma. bırak hayatıyla ilgili kararını alsın. yapacağı tercihler sonucunda sen onun hayatının dışında kalırsan da, ne bileyim, yaşayarak öğrenirsiniz işte.

sahiden seviyorsam bulunurdum. sevdiğim insan(lar) söz konusu olduktan sonra mekânın ikinci planda kaldığını düşünüyorum.

Sen çalış izmir'de bir tıp fakültesine yerleş?

niye sen çalışıp izmir'i kazanmıyorsun? +1

sen böyle bir fedakarlık yapmadığına göre neden o yapsın ayrıca ikinci yıl öküz gibi puan kırılacak normalden çok daha başarılı olması lazım.

ben olsam hayatta yapmam. bunu yapan salak bir arkadaşım var. okulu bıraktı, sınava çalıştı. istedikleri şehirde de kazandı. tabi bu arada ayrıldılar. çocuk okulu bitirdi keyfine bakıyor, arkadaşımda hala okulu bitirmeye çalışıyor.

sen izmir'e merkezi yerleştirmeyle yatay geçiş yapabilirsin sene sonunda. oranın puanı senin kazandığın yerden düşükmüş anladığım kadarıyla. haliyle kızın bir daha çalışmasına gerek kalmaz.

Böyle bir fedakarlıkta bulunmam. Kız tarafını haklı buluyorum. Sonu belli olmayan bir ilişkinin peşine düşmek için o kadar stresi kaldıramazdım ben olsaydım. Az sevmekle çok sevmekle ilgisi yok bunun, kaldı ki madem çok seviyorsun sen hazırlan onun yanına git?

İlişki dediğin öyle bir şey ki temeli sağlamsa zaten mesafe filan dinlemiyor, bir şekilde devam ettiriyor kendini. Sağlam değilse zaten hayatlarınız değişecek kasmayın.

tescillimarka +1

sen niye gitmiyosun, kazandığın üniversite daha iyiyse geçebilirsin. bence kız arkadaşın çok haklı.

Kız seni tahmin ettiğin kadar sevmiyor. Çok fazla kendini yorma.

nacizane bir yorum olarak, o kadar cimbizla alinacak ve anlam cikarilacak cumleler var ki... "bir insan icin de gittim" demek istemiyorum... suphesiz seni seviyordur tabi ama genel anlattiklarindan su cikiyor "bir kafa karisikligi mevcut"

tabi bunun plansiz bir sekilde ortaya cikmasi.

ben kendi hayatimdan sunu gordum ve soyleyebilirim. sizin kendi hayatinizi devam ettirebilmeniz ve istediginiz, severek yapabildiginiz isiniz oldukca hayatiniz devam edecek. bunun yaninda bunlar olmazsa size ailenizden baskasi bile bakmaz veya deger vermez.

olaya reel bakmakta fayda var ve bu tarz olaylarda insanlarin gercek yuzleri ve davranislar ortaya cikar. bizim insanimiz fedakarligi "ben dort defa geldim, sen iki defa geldin" pazarligini yaptigindan dolayi iliskiler bile boyle sacma sapan. ilerleyen zamanlarda final vs olacak. ders yogunlugu - ask (iliski) - kariyerinde ilerleme falan bunlarla bogusulan zaman da gelecek.

hayattan zevk almak lazim. tabi elinden geleni yap ama bu guzel zamanlar bosa zaman kaybi olmasin.

sakin yazdiklarimdan mutsuzluk tablosu falan cikartma. gercekte olaylar boyle oluyor veya akiyor. akilli insanlarsiniz, yapilabilecekleri yaz gerekiyorsa ve yapilabiliyorsa, yap. ilerleyebiliyorsan ne mutlu sana. olmuyorsa hayat devam ediyor. kimse yara almadan ilerleyemiyor.

insallah her sey gonlunce olur.

çok sığ bir yorum gibi gelebilir ama daha çok gençsiniz, hatta küçüksünüz :) insanın böyle ciddi bir karar alıp okulunu, yaşadığı yeri değiştirmesi için o ilişkide ciddi bir ilerleme görmesi lazım. örneğin birlikte yaşama yada evlilik kararı aldınız, bu durumda elbet taraflardan biri fedakarlık yapar. fakat siz daha 18 yaşında, yolun başında insanlarsınız. kız senin yanına gelse, ankara'yı da sevmese, mutsuz olsa, üstüne de seneye ayrılsanız ona haksızlık olmayacak mı? çok seviyoruz ayrılmayız diyeceksiniz, ben de inş cnm yha dicem, kusura bakmayın :)
zorlamayın kızı, somut bir gelecek ışığı görmeden yapılmaz böyle şeyler.

kız fazlasıyla haklı. olumlu olumsuz her durumda biri için hayatının gidişatını değiştirmiş olmak ilerde pişmanlık yaratabilir. ayrıca aynı iehire gidip sonra ayrılan bir çok örnek var etrafımda sonrası çok daha yıpratıcı oluyor. zamana bırakıp ilişkinin gidişatını izlemek en doğrusu. üniversite çok farklı kendini bulduğun yerolacak. sosyalliğin çok çok artacaj belki sosyal gruplara dahil olacak farklı çevreler edineceksin ve hayatındaki o eksikliği kapatacak ieyler olacak. yani zamana bırakmalı kimseye böyle hassas konularda ısrarcı yaklaşmamalısın

daha 18 yaşındasın 7 kez ayrılır 12 kez barışırsın. Boşver okulundan kıZlara bak

ya bi sene daha çalışırda senin üni'yi kazanamazsa ?

Sen bu konuda haksızsın daha yaslarınız çok küçük.

Bu tarz fedakarlıklarda bulunabilmek için +25 olmak lazım, belli bir hayat çizginin olması lazım, sen daha 50 kez fikir değiştireceksin, o da.

sevdiğim insan için her türlü fedakarlıkta bulunurum ama o yaşta değil.

Kız haklı, sen bencilce düşünüyorsun.

dostum k.bakma şimdi ama kız haklı bir yerde. kolay değil okulu bırakıp yeniden hazırlanmak. ve olaki yarın ayrılsanız o kız ne bok yiyecek?

salla fedakarlığı bence:)) üniversite ismi mühim tabii : ))
bir daha kaçırılmayacak fırsatlar sunabilir üniversite ismin gelecekte.
eğer şehir değişince bozulabilecek bir ilişkiyse zaten baştan bozulsun o ilişki.

Vallahi şehir olarak bakınca İzmir çok daha iç açıcı. Sizin kafanızda üniversite daha iyiyse tamamdır gibi bir anlayış var. O iş öyle değil. Herkes her şehirde yaşayamayabilir. Belki İzmir onu mutlu etti.
İkinci sene girmek belki sizin için kolay ama o stresi yaşamak, hele ki puan kaybını da düşününce hiç kolay değil.
Yani siz istediğiniz kadar kafanızda mantıklı bir çerçeveye oturtmaya uğraşın haklı karşınızdaki insan ve ısrar etmek gerçekten hoş değil. (hafif tabirle diyeyim)

cok gencsiniz. yapilmaz.

Kız kesinlikle haklı. Sürekli söylenmiş şeyler ama yarın öbür gün ayrıldınız diyelim ne olacak o zaman ?

Hem sen niye geçmiyorsun İzmir'e ? Ben olsam yapardım diyorsun işte kanıtlaman için bir fırsat fedakarlığı göster sen geç İzmir'e.

Ama aslında senin de böyle bir şey yapmanı önermem. Yaşın daha küçük gerçekten 2-3 sene sonra daha iyi anlarsın bu durumu. Bu yaşlarda büyük fedakarlıklara hiç ama hiç gerek yok.

6-7 yaş büyüğüm senden tahminen, ben de çok büyük sayılmam ama en azından durumu anlayabiliyorum senin de ileride anlayacağına da eminim.

İyi ki böyle bir fedakarlık yapmamışım /yapmamış diyeceksin.

ben ton balıklı sandviçe haydari koyuyorum hala yaşadığıma göre birşey olmaz. doktor değilim ama ondan olmama ihtimali var.

sanmıyorum.. benim diyetimde aynı öğünde var o ikisi.. ton balığı + yoğurt yiyorum her gün.. tabi bana dokunmayan size dokunmayacak diye bir şey yoktur herhalde..

balık/yogurdun zehirleyeceği hikayesi şehir efsanesi.

tıp biliminde böyle bir durum yokmuş. direkt olarak bir sürü doktora sordum + google dan uzun süre araştırdım.

başka bi şeyden zehirlenmiş olabilirsin?

az önce acile gittik. iğne yaptılar. apandist şüphelendi ama değilmiş. mutlaka yediklerindendir dedi. şu an başım hala ağrıyor ama bulantı gitti.

balık yogurdun zehirlediği konusunda acilde bi şey dediler mi?

hayır sadece ben buraya yazdığımın aynısını tekrarladım o da: "hmm muhtemelen yediklerin rahatsız etti" seni dedi.

geçmiş olsun.

iyi bari acile gitmişsin, daha önce görseydim duyurunu ben de acile git en kısa zamanda diyecektim. tonbalıklarına güven olmuyor. ufak olanları bir nebze daha güvenilir ancak sıkıntı çıkabiliyor. yoğurt + balık ikilisi efsane mi gerçek mi bilmiyorum ancak kendi başına ton balığından kaynaklanıyor olabilir. ben iki kere ton balığından zehirlendim. onlarda tarihi daha gelmemiş ve açılmamışlardı.

aynı öğünde ton balığı ve yoğurdu defalarca kez yedim. hala yaşıyorum.

ne markaydı aldığınız ton balığı hatırlıyor musunuz?

Evet, tabi ki. Hafızayla ilgili.

sık rastlanan bir durumdur bu.

(bkz: koku hafızası)

evet. çok sık oluyor.

koku hafızası felaket bişey.
hatırlattı, çok.

abi 4 kişi evet demiş de bir kişi neyi hatırlattığını söylememiş be

çok oldu, hala oluyor.

en belirgin olanı ilkokul 4. sınıftaki kadın öğretmenimizin ağıır pudralı bi kokusu vardı. kendisiyle nahoş anılarımız oldu. bu kokunun adını bilmiyorum ama aradan geçen o kadar senede birkaç kez burnuma çalında ve hiç hoş şeyler hissetmedim.

neyi hatırlattığını sormamışsın ki.

evet oluyor, oldu ama ne nasıl oldu söylemem.

not: @straples videonun malzemelerini buradan toplama kendin bul.

Kesinlikle evet.

Evet, hep olur. Bu herkese olur. Cok normal bir sey.

Ornek de vereyim: En basitinden bazi tras kolonyalari mazot kokusu askerligi hatirlatiyor. Nivea'nin fresh-active deodorant kokusu Kapadokya'yi hatirlatiyor, cunku oraya gittigimde bunu kullanmistim ilk kez. Ornek cok. Dedigim gibi, herkeste olan bir sey bu. Hatta en guclu hatirlaticilardan biridir.

@kuzey li

Hep benim üzerime oynuyon hacı :)

Bi örnek daha geldi aklıma. Sene 2011-2012 civarıydı. Aventus yeni çıkmış. Parfüme de meraklıyım, bu kokunun da çok methini duydum. Kalabalık bir arkadaş toplantısında, bizim kızlardan birinin yeni erkek arkadaşı bir eleman bu kokuyui yurtdışından biryerden almış. Gıcık gıcık konuştu. Ondan beri o koku o gıcık tipi hatırlatmaya başladı.
Koku çok klas, çok seviyorum hatta hastasıyım ama bu pis herifi hatırlattığı için kullanmıyorum.

bi deterjanin kokusu anaokulunu hatırlatıyor bana. markasını da bulup eve almıştım da unuttum sonra.

bir de lise 1de özel kimya dersi aldığım bir hocam vardı. inanılmaz bir uyumumuz vardı, o bir saat kahkahalarla, espirilerle akip gidiyordu. büyük olsam ve o da nisanli olmasa muhtemelen nikahı basardım. neyse işte onun parfümü geçen burnuma geldi bir an şok oldum. sağıma soluma baktım acaba o mu diye ama i ih. hayır parfümün adını bilsem gam yemeyecegim, alicam bi şişe koyucam odamin bi köşesine.

çok sık özellikle cenazelerdeki kokular. mesela bir koku duyayım onun kimin cenazesindeki aldığım koku olduğunu bilirim. aslında çok sık değil bu biri babamın diğeri de anneannemin cenazelerindeki kokular asla unutmam.

domates salçası kokusu=çocukluk.

kina rahmet ananemi/n kinali ellerini hatirlatir bana hep.

çok oluyor. jöle. ergenliğin ilk yılları. ilk ve son aşk.

gül kokulu beyaz hacı şakir sabun --> gasilhane

evet, bir keresinde okul kantininde eski sevgilimin parfümünün kokusunu almıştım. ayrılalı 1 yıl olmuştu. 5 dakika geçmişe gitmiştim.

Eski sevgilimin parfumu. Hissettigim anda direkt kafam gidiyor.

Çokkk fenaa...

*eskilerin güneş yağı - çocukluk, anne babayla sarıyer altınkum plajı yaş 3 suya batırılıp çıkarılıyorum, gökkuşağı renkli kırmızı tabanlı köpükten terlik, yeşil beyaz bir mayo, annem gülümsüyor, diğer çocuklar da, diğer anne babalar da, burası cennet olmalı, annemin beni havluya sarışının paha biçilmez duygusu + kuşadası benzer yaşlar, havada süzülen paraşüt, çiçekli bahçeler, küçükoğlu

*naftalin - babaanne, kapalı sandıklar, hiç açılamayacak hazineler, gizlilik, düzen, mutsuzluk + servise girip montunun etrafı kokuttuğu, antipatik bulduğum için kendimden rahatsız olduğum o uzun boylu iri, yarı, suskun ve soğuk sınıf arkadaşı

* fahrenheit - servise giren benden bir yaş büyük diğer çocuk, kendini cool zanneden hakan ve lanet kavunlu sakızı. bir gün sordum bu koku ne kavun mu diye. sonra öğrendim ne olduğunu. kel alaka bir şeymiş görüldüğü üzere.

* yağmur - ebediyet, özgürlük, arınmak, bütünleşmek, bilumum acayip duygular ve bunların bir araya geldiği, eski, yağmurlu acayip bir ergenlik rüyası + bir dolu özel ve genel hatıra. sayamayacağım.

* 212 - otobüs, olasılıklar, heyecanlanmak, gençlik, gizem. güzel, güneş gibi bir gülümseme ve idiotça karşılığım.

* rutubet - ergenlik, mutsuzluk, karanlık, kapalı kapılar ardında birbirini incitmek, apoptosis gibi bir şey

* eski kitap sayfası - lise kütüphanesi ve kütüphaneden atılmalarımın anıları, by şşşş ve 90 yaşında geriye 180 derece yay çizerek şşlayabilmesi+koliler, taşınmak, nedenini bilmeden terk edilen evler, annem ve babamın ardından sürüklenen ben.

* yazın buğday sapı kokusu - çocukluk, yazlığa doğru arşınlanan yollar, ayçiçekleri, bisiklet, şose, eski ve tarihi bir köy, bisiklet tamircisi, maceralar

* iyot - ergenlikte olmasını beklediğim ve dalgalarının altına girdiğim gel-gitler, dalganın iskeleye vurması ve parçalanması, kadıköy hasır'da lisedeyken içilen çay, yerde her şeyi yansıtan o güzelim 1 kat su tabakası.

* gitanes - gördüğüm bir iki esrarlı rüya, akşam pazarı,...



dolu ya. bitmiyor. bunların kokusunu her duyduğumda hepsi birden aklıma üşüşmüyor ama illa ki bir tanesi üşüşüyor. o bir kapı açıyor bazen ve diğerleri ya da burada yazmadığım başka bir sürü şey çağrışımla geliyor. kimi zaman bir geçişle, kimi zaman sıçramalarla.

kokunun verdiği duygu olmasa bu görüntüler çok eksik kalırmış, onu fark ettim. belki de olmazlarmış.onları beraberinde kazıyan bu kokular belki de.


tl;dr: www.youtube.com

sinestezik olunca alakasız şeyler de anımsatabiliyor, daha doğrusu uyandırabiliyor.

parfümlerden örnek verirsem,
armani black code bana iki tarafı ısırılmış kırmızı bir elmayı
dune ise tenis ve wv passat'ı anımsatıyor. bazen de mavi camlı güneş gözlükleri ve balerin pointelerini..

onun dışında, ne zaman kıymalı makarna pişirsem anneannem aklıma geliyor, çamaşır suyu kokusu alsam annem(kendisi biraz fazla titizdir, sağı solu çamaşır sulamaya bayılır), şekerli sakız kokusu alsam kuzenimi, damla sakızı kokusu alsam ayvalığı, captain black tütününün kokusunu alsam babamı düşünüyorum. kendi kokumu çok merak ediyorum bir de, o yüzden saçımı kolumun içini falan koklayıp duruyorum ama birleşiminin nasıl olduğu hakkında bir öngörüde bulunamıyorum

Sevgiliyi hatırlatır.

Tabi ki oluyor

Mesela en çok şaşırdığımı yazayım;
Küçükken oturduğumuz binada alt komşumuz iett'de çalışıyordu ama aynı zamanda pazarda ayakkabı da satıyordu

Annem babam bir yere gidecekleri zaman bazen bizi o eve bırakırlardı, eğer ev sahibi adam o gün pazardan gelirse siyah dev poşetlerde ayakkabılar getirir ve salona döküp istediğimizi alabileceğimizi söylerdi, biz de almasak bile o ayakkabı yığınından beğendiklerimizi dener, yığını deşerdik.

O ayakkabılar kauçuk, plastik falan kokardı.

20 yıl sonra yapı markette gezerken hortum ve sapı kauçuklu el aletlerinin olduğu reyondaki koku beni o ayakkabı yığınının yanına ışınlamıştı

Çok fazla oluyor.
Bi olayı/durumu/kişiyi o kokuyla ilişkilendiriyorsun, aynı kokuyu duyunca o olayı/durumu/kişiyi haırlıyorsun.

insanları tipine göre niye ayırıyon birader, pelinsu musun sen?

Ben imreniyorum. Yemesi, içmesi, sporu ile çok disiplinli olmak gerekiyor öyle olmak için

korkuyorum ben onlardan ama psikopattır kesin diye de değil elinde kalırım diye herhalde başkaca bir sınıflandırmam yok
elimde değil korku da napıyım :/

rahatsız olmuyorum neden olayım ki

kaslı çirkin değil ama kaslı agrasifleri rahatsız edici buluyorum hoş kassız agresifleride rahatsız edici buluyorum...

özenilesi onlar, nesi rahatsız edici? denildiği gibi disiplinli bir iş.

Bir erkek olarak takdir ediyorum. Hayatin kendilerine iradeleri olmaksizin verdigi cirkinliklerini bir sekilde asmalari basari bence.

Aynen kaslı agresif,, yuruyen saatli bomba gibi, kardeşim kolunu niye Hulk a benzetmeye calısırsın ki badigard değilsin amele değilsin... Var bi eziklik psilolojisi diye dusunuyorum

izmirin neresinde ?

bornova metronun karşısında gün fotokopi var uygun fiyata çeker.

valla bulabileceksem hazırını, her yer olur. ama bastıracaksam bornova civarı daha iyi olur.

arkadaşın bebeğiyle siz ne alaka, tee çocukken zaten karma aşıyla olmadık mı o aşıyı?

ney?
(istemsiz çıktı)

bebeğin özel bir durumu yoksa insanların aşı olmasına gerek yok. arkadaşınız evham yapıyor sanırım. kendi doktoruyla ve bir çocuk doktoruyla görüşsün içini rahatlatsın. çevredeki herkes aşı olursa bebeği gerçek hayattan uzak, ilk dış dünyaya açıldığı anda hasta olacak bir çocuğa çevirmeyin. bebek zaten tüm korumalar için aşı olacak. çevreden de mikropları alacak ki bağışıklığı güçlensin.

maalesef bizde yetişkinler için aşı sistemi yok. sağlık ocaklarına gelen dozlar sadece bebekler için geliyor.
çok istiyorsanız yurtdışından kendiniz getirtebilirsiniz -bir ecza deposuyla veya hıfzısıhha ile görüşmek gerekiyor sanırım.
siz boğmaca için gereksiz panik yapmışsınız ama şu da var ben kadınım ve gebe kalma planım olsa önce kızamık aşısını yaptırmam lazım -zira benim aşı tutmamış :P sordum doktora yetişkin için aşı yapamıyoruz dediler böyle söylediler.

normal. adam bayram sürücüleri yollardan çekilmiş midir diye sormuş, kelime seçimi biraz tuhaf olsa da. sen de alakasız bir cevap yazmışsın. ben mod olsam ben de silerdim.

yav ben de bazen böyle tiplerle dalga geçmek istiyorum hatta geçiyorum da senin gibi. ama sonra cevabım silinince ağlamıyorum.

kendin de biliyorsun bence o cevabın silinmesi gerektiğini.

Bence degil. Sitenin amaci sorulari cevaplandirmak eyvallah da geyik de mi yapmayacagiz? 3-5 ergeni mod yaparsan olacagi bu.

Bence de soruya cevap değil ve normal. Keşke mod olsam.

bu sekilde "cevap" vermeyi tercih ediyorsan, silinince de aglamaman lazim.

Normal.

geyik ayrı bu ayrı arkadaşlar.
bence normal, adam senin cevabını dikkate alıp ona göre de program yapabilir.

bence gayet normal çünkü geyik de olsa cevabının içinde bir yönlendirme bulamadım ben.
bazen ciddi olmayan esprili geyikli cevaplar da verebiliyoruz ama içinde gene de bir "cevap" barındırıyor. sadece esprili bir tarzda söylemiş oluyoruz.
O yüzden seninkinin silinmesi normal bence.

Açıklayayım:

1) Ben duyuruda geyiğe karşı değilim. Ancak bu bize karşımızdakilerle kafamıza göre dalga geçme hakkını vermez. Soruyu soran kişiye karşı kinayeli ya da onun zekasını/sorusunu vb bir şeyini küçümseyen bir tavır takınarak "gerçekten de soruya kesinlikle bir cevap olmayan" bir şeyler karalamak "geyik" tanımıma girmiyor.

2) Geyiğe karşı olmadığım için duyuru sahibinin cevap olarak görüp "tik attığı" geyikvari cevapları hiçbir zaman silmem.

3) Yalnız bu cevabınız tik de almamış ve üstüne üstlük bir de ispiyonlanmışsa, bu aynı zamanda cevabınızın küçümser ve hatta tartışma başlatıcı tavrından rahatsız olunduğu anlamına da gelir ve ben de bunu silerim.

Umarım açıklayıcı olmuştur.

oo demek ki herkes trafiğe çıkanların seceresini biliyormuş bir ben bilmiyormuşum :)
bayram bittikten sonra bayram sürücüleri neden hala yolda olsun?
bu cevaba bakarak neyin programı yapılabilir? pazartesi günü trafikte kimlerin olduğunu bilen var mı gerçekten?

geyik veya degil, soruya cevap var burda, silinmesi abesle istigal.

kafaniza gore kural yaratip cevap mi silinirmis.

mantiga bak amk tik alip almama ne zaman cevap silme kriteri oldu.

siz de burda canak tutun bunlara aferin.

2x2 kaç sorusuna 5 diye cevap yazarsan silinmez cevap yanlıştır ama soruya cevaptır
ama bu soru sorulurmu hahahahah dersen yada cevap ayvadır dersen silinmesi normaldir

bence bu sorunun cevabı silinmemeli sorusuna cevap vermişsin ve hayır cevabı açıkça çıkıyor.

arkadaş sormak istediği şeyi sakalı komiklikli yazmış, sende kel alaka bir cevap vermişsim bece silmekte haklılar.

cevabın çok gıcık bence uçurulmalıydın. sorulara alaycı cevaplar verenlere çok kızıyorum çoookkk.

Kafaya göre kural yaratan yok, varolan kuralı uygulayan insanlar ve asla memnun olmayanlar var. Her nedense hiçbir koşulda memnun olmayan kesimin üslubu da hep böyle kaba saba, seviyesiz ve saygısız çizgide. Bu yüzden de kimin mantıklı, makul yaklaşımlar sergileyerek iyi bir şeyler yapmaya çalıştığı; kimin ortalığı yalnızca karıştırma amacı güttüğü de belli oluyor. Yine mantıklı insanlar da bu iki kesim arasındaki farkı rahatça anlıyor.

Bence silinen her cevapta "bu cevap silinmeli miydi" diye yeni bir duyuru açmak yerine önce aranızda bir karar verin. Şikayetlerin hepsi bu tarz dalga geçen cevaplarla, türlü trollüklerle, küfür, hakaret ve cevaplar arası ego savaşının üst seviyede olmasıyla, kalitesiz yanıtlarla ilgiliyken; cevabının silinişini hazmedemeyen kesimin bu tarz çıkışları kafa karışıklığı yaratıyor yok yere. Bu Kişilerin sayısı çok da değil; birkaç hesap birden alarak, farklı kişilermiş gibi milleti galeyana getirmeye çalışanlar da var :)

Neyse, konu nereden nereye geldi. Ben soruya yanıt verdiğimi düşünüyorum. Duyarlı tüm dostlara çok teşekkürler.

jugodar+1

bir sürü duyuruda bir sürü geyik var. özellikle seksli meksli duyurularda adam ordan benimki büyük küçük hesabına giriyor, onlara bişi demiyosunuz, siz de hala burada üstünde durulmayacak muhabbetler döndürüyorsunuz. o zaman diğerleri de silinsin. hatta duyurunun yarısı kapatılsın yarısı da halka açılsın.

bıdıbıdı'ya katılıyorum, soruları silinen herkes bunu diğer insanlarla paylaşabilir. çünkü öne sürülen bahaneler o kadar komik ki, ortalık karıştırmak içinmiş. ortalık karıştırarak mod. olan kullanıcılar da gördü bu gözler.

o kadar laf yazmissin goy goy disinda bir sey yok.

ben kurali kafana gore uygulamandan rahatsizim digerlerinin, trollerin ne yaptigi umrumda degil.

acik ve net, kurallara uygun olan bir cevabi kendi yarattigin ve var olmayan tik alma almama durumuna gore siliyorsun.

bu benim icin onemli. cunku hak yiyen durumdasin ve ilerde bunun da benim basima gelmesi gordugum kadari ile gayet muhtemel.

ki ben duyuruda geyik yapan ya da amaci trolluk olan biri degilim.

burada bir hallowlife vardi ve ikincisine gerek yok.

yaptigin hatayi kabul etme erdemini gostermeni diliyorum.

ve hatta bugun senin bu sifatta burda olmanin yegane sebebi de hollowlife'in senin gibi sacma sapan sebeplerle cevaplari silmesidir.

Hahaha :D benim, yaptığım bir hatayla ilgili kabullenme ya da özür dileme problemim olmadığını buradaki çoğu insan bilir. Saygısız, seviyesiz üsluplu insanlara kendimi daha fazla anlatmaya çabalamayacağım. Duyuru sahibinin kendisiyle yalnızca dalga geçme amacıyla yazılmış bir cümleyi "saldırı/hakaret olarak görmeme olgunluğu göstermesi" onun kendi insiyatifindedir. Eğer duyuru sahibi verilen cevabı kendine saygısızlık olarak görmüşse ve o cevabı kabul etmeyip üstüne bir de ispiyonlama gereği duymuşsa o cevaba karşı kurallar çerçevesinde adil bulduğum tutumu sergilemek de benim görevimdir. Buna karşılık, zannediyorum ki site sahibi de dahil kimsenin bireysel olarak gereksiz bulduğu bir soruyla "bu ne gereksiz bir soru" diyerek dalga geçme hakkı yoktur. Boşuna element uydurmayın. Iyi akşamlar.

bu ne gereksiz bir soru diyemezler ama "bu ne gereksiz bi cevap" diyebilirler demek.

yani soruyu soran istedigi cevabi alamazsa yani cevabi begenmezse ve ispiyonlarsa siliyorsunuz.

hmmm.

ne kadar sacmaladiginin farkindasindir umarim.

adalet umarim size de lazim olur bir gun.

Judagor burası bir "soru sorma" sitesi. Insanlar sorularına CEVAP BULMAK için burada.

Farkındaysan " bireysel olarakgereksiz bulduğumuz sorularla dalga geçme hakkını kendimizde bulamayız" diye özellikle belirttim. Sense bunu bile çarpıtma peşindesin. Umarım çarpıtma peşindesindir yoksa yazılanları anlamaktan bu derece uzak birisine cümle kurmaya devam ettiğim için üzüleceğim.

Yani burada benim "bana göre ne kadar gereksiz bir cevap" diyerek bir cevap silmem söz konusu değil. Ortada 1) bir cevap yok, 2) cevap niyetine yazılan şey karşıdaki kişiyle sadece dalga geçiyor -ki bunu yazarın kendisi de "öyle saçma soruya böyle cevap verdim" diyerek kabul ediyor zaten, 3) Haklı bir gerekçeyle bu cümle ispiyonlanıyor. Ve ben buna kayıtsız kalırsam asıl o zaman adaletsiz olurum çünkü yarın bir gün kan aradığın, hastalık sorduğun ya da senin için önem teşkil eden herhangi en ufak bir konuda seninle dalga geçenler olursa "aa ama teknik olarak bu da bir cevap aslında eheh" diyerek onlara da elimden bir şey yapmak gelmez. Burada hastanelik insanlarla dahi dalga geçildiğine de bir sürü kez şahit olduk. Bu sitenin amacını anlamak lazım. Burası bir "karşıdakine haddini bildirerek ego tatmin etme", "dalga geçerek cool gözükmeye çalışma", "zaman ölsün diye sonsuz saçmalama" sitesi değil. Bu da kurallarla açıklanmış. Uymazsan silinir. Bu kadar basit.

Herkes insan, herkes hata yapar. Ben de hiçbir zaman hatalarımı savunmam ama şu anki konuda hata yapan kişi/kişilerin de objektif ve adaletli düşünerek hatalarını kabul etme erdemini göstermesi gerekir. Benim bu konuda bir hatam yok. Hala inancınız tamsa konuyu daha üst mercilere taşıyınız.

uzun uzun yazmayacagim;

1- ortada "bir" cevap var.

iyi geceler.

Uzun uzun yazmadığın gibi okuyamıyorsun da belli ki. "aa ama teknik olarak bu da bir cevap aslında, eheh" yazdığım bölümü gözden kaçırmışsın; tam da bundan bahsediyordum, bir çakal sensin çünkü. Haydin sana qeyfii forumlar.

pandispanya senin cevapları tiklemedim ve rahatsız oldum siler misin lütfen? ispiyonumu da yaptım, yani silmen için her şey mevcut ;)

bana hakaret etme hakkini sana kim veriyor?

pandispanya seni çok severdim ama üslubun çok itici geldi bu sefer nedense. allahım şu iktidarın değiştirmediği bir adam göster bana. gerçek pandispanya bu değil. kaymak sen misin??

Siz Moderatör olma işini gözünüzde ne kadar büyütüyorsunuz yahu? :D bütün sorun burada başlıyor. Bende bir değişiklik yok. Duyan da dünya başkanlığı zannedecek moderatörlüğü, ne iktidarından bahsediyorsunuz? :)

"Bu mod olanlar gereksiz tribe giriyor" ile başlayıp, "3-5 ergen" ile devam edip (ki 10 küsur senedir sözlük yazarı ve açıldığı günden beri duyuru kullanıcısıyım), "amk" yazan adamı cevap silme gerekçesini önüme altın tepside sunmasına rağmen "onun fikri de kalsın" diyerek silmeyip, son saniyeye kadar son derece kibar bir üslup ve sizli bizli konuşma biçimini tercih ediyorum ve karşılığında bir dolu hakaretvari ve kışkırtıcı cümle işitiyor, sonunda da itici üslupla eleştiriliyorum :D neyse ki ben ne yaptığımı biliyorum. Trollükle işi olmayan kimselerin de yaptığımı gördüğüne inanıyorum. Son cevabımdır. Herkese iyi geceler.

bilen bilir kaç kişi bilir bilmiyorum belki de şu yazdıklarımı okurken 'hangi köyün soğanı bu?' bile diyebilirsiniz, yüzüme derseniz üzülürüm neyse konuyu daha fazla dağıtmadan devam edeyim. zamanında doğrudan compumaster'ı sert bir dille eleştiren yazılar yazdım, çeşitli haksızlıkların duyulması için, göze batması içinçabada bulundum ancak genel olarak baktığımda burada pandispanya'nın haklı olduğunu söyleyebilirim. compu ne alaka diyebilirsiniz, cevap vereyim; yükseklere oynuyor, mod'lukta gözü var yaranmaya çalışıyor demeyesiniz diye. kesim farketmeden olumlu/ olumsuz eleştiriler yaptım burada.
pandispanya'nın haksız olduğu bir nokta varsa o da cevabı silinenlerin cevaplarının silinmesiyle ilgili açtıkları başlıklarla ilgili kurduğu cümledir. sonuçta burada herkes bir şekilde var oluyor ve varlığını sürdürme noktasında kendisine sorun teşkil eden, canını sıkan konuları açma özgürlüğüne sahip. cekilmiş gayfe bu duyuruyu açmakta sonuna kadar haklı ancak bu haklılığı onun itirazını haklı bulmamı gerektirmiyor. kaldı ki haklı da bulmuyorum. çünkü net olan/ olmayan bir soruyu kendisi beğenmiyor, dalga geçtiğini düşünüyor ve ona kendince dalga geçerek cevap veriyor. dedim ya burada kimse kimsenin açtığı duyuruyu yargılayamaz (kurallar dahilinde elbette) aynı şekilde cg arkadaşımız (baş harfleriyle kısalttım) diğer duyuru sahibi arkadaşı yargılaması yanlış. görünüş itibariyle tuhaf bir duyuru olabilir ancak belki duyuru sahibi tuhaf bir insan. bu noktada söylediklerimi lütfen kendisi yanlış anlamasın, bir takım genellemeler üzerinden gidiyor. belki eğitim seviyesi, cümle kurma kapasitesi o kadar. belki zeka seviyesi izin vermiyor fazlasına. belki de o anda kafası çok yoğundu ve o anda bir şeyler karaladı ve cevap bekledi. burada herkes dil bilimci, edebiyat uzmanı, yazar şair değil. herkes belli bir takım kurallara uyduğu sürece istediği gibi yazabilir. biliyorum buraya kadar okuduysanız 'ne diyor bu' diyen sayısı azımsanamayacak ve dediklerimi anlayan kişi sayısı %1 olursa sevineceğim.
arkadaşta işte orada kendi çapında veya havasında bir şeyler yazıp cevap beklemiş. belki de gerçekten de cg haklı ve tuhaflık olsun, makara olsun diye yazdı ancak bunun kararını biz verip yargılayamayız. burada cevap verirken insanların o soruyu ciddi olarak sorduğunun ön kabulu ile cevap vermemiz gerekir. eğer makara yaparsakta silinmeyi göze almışız demektir. burada yeri geliyor bende alakasız cevaplar veriyorum ya da duyurular açıyorum ancak silindiği zamanda o duyuru cevap ciddi bir şekilde girmediysem eğer itiraz etmiyorum.
.
ekleme edit: itiraz elbet hakkınız, hakkımız. burada her şeye bir itirazımız olabilir, itirazımızı da her zaman yapacağız. kafa takıldıkça, sinirimi bozdukça, gördükçe bende itirazımı yapacağım ancak bel altı saldırmak, kişiliğine hakaret etmek (mod olunca neticen kalktı ithamları) doğru bir uslüp değil.

benim tanıdığım pandispanya daha mütevaziydi zaten bu özelliğinden dolayı da sevildiğini hissederdim. sana bir yerlerden kibir bulaşmış. kendini haklı çıkarmak için karşındakini trollükle suçlamak çok ucuz, birde her cevabın sonunda bizi bilen bilir, mantıklı adamlar bizi anlar gibi kendince mantıklı bulduğun adamlardan yandaş toplama çabaların bana itici geldi bunu da belirttim. modluğu ne zannediyor bu insanlar bilemiyorum ama ben kendi adıma çok haksız bir biçimde kullanıldığını gözlemliyorum.

bastan asagi yanlissin, bir dunya yazi yazdin icinde bir tane dogrun yok.

kendi icinde celiskiler icindesin ve bana ettigin hakareti mesrulastirma cabalarina giriyorsun.

cok basit oysaki, ozur dilerim yanlis degerlendirmisim, cevap niteligi varmis gozumden kacmis.

bana da hakaretin icin ozur dileyebilir konu kapanabilirdi.

bugun bir hakem cikti milyonlarin onunde hatali karar verdim diyebilme cesaretini gosterdi.

umarim sen de bir gun boyle bir erdem ve cesaret gosterebilirsin.

veritas & aequitas

Araya "Arkadaş topladı da geldi" izlenimi vererek girmek istemezdim.

Öncelikle cekilmis gayfe'ye cevap vereyim. bugunku antremanda goz dolduran futbolcu + 1 ve innerbliss + 1, Olay geyiklik değil, şekil olarak cevap görünen şeyin aslında cevap içermemesi. Aynı şekilde, ortada "Neden dünya dönüyor" diye bir soru olsa ve "Sen sorasın diye" bir cevap olsa, onu da "Soruya cevap değil"den silerdim. Tipi cevap, kendi değil çünkü. Formata uymak "yetmez ama evet". Şu duyuruda aychovsky yerine pandispanya yazmasının tek nedeni, benim o saatte yolda olmam.

Küfürlerin yasaklanması ile ilgili şunu yayınladık, 10 gün kadar tepede idi. Artık küfür ve hakaret yasal, doğru bu. Bu da ortak bir karar. Ben yazdım diye benden çıkmadı özetle. Buna siyasi tartışmalar ile başladık, çünkü en yoğun tartışmalar oradaydı ve duyurunun sonunda da göreceğiniz gibi siyasi duyurularla kısıtlı olmamasını belirttik.
www.eksiduyuru.com

Cinsel sorulara gelince, burada suyu çıkmadan bu konular konuşulsun istiyoruz. Kişi bir yandan soruya cevap veriyorsa, soru ile de ilgiliyse, konusu açılmışsa, pipi boyunu bildirebilir. Yalan olup olmadığını bilemeyiz, incelemedik, görmedik. Güveniyoruz şimdilik, yirmisantim'e güvendiğimiz gibi. Tabii cevabın içeriğine de bakmak gerek.

Yanlış buluyorsanız ispiyonlayınız, internet kullanıcısı iseniz mesaj atınız, silmezsek ve haklı iseniz hesap sorunuz. Cevap alamadıysanız kıdemli modlara gidiniz, onlar kan bile alır bizden. "Bu silindi, bu silinmedi" de diyebilirsiniz, deyin ama yeter ki isim verin, belirtin. Silinmeyi hak ediyorsa silelim. Neyi silip neyi silmediğimizi bilelim.

Bazı şeyler bir iki gece kalıp asabınızı bozuyor olabilir. İspiyonladığınız halde silinmiyor olabilir, biz toplaşıp onların üstünde tartışıyoruz. 5 gündür üzerinde tartıştığımız cevaplar var. Kızabilirsiniz bize "5 gün silinmemiş, şimdi silirse ne olacak" diye, haklı da olursunuz; ama bazı konular fazla kaygan, sınırın nerede kesileceği çok bulanık. Toplaşıp arpacı kumrusu gibi düşündüğümüz de oluyor. "Düşüne düşüne bu musunuz ancak" derseniz, vallaha, ancak buyuz.

Hepimizin farklı tutumu var, doğrudur. Hatta gün içinde bile farklı tutumlar gösterebiliyoruz. Ama çok büyük sapmalarımız yok. Bunları standartlaştırmak en büyük hedeflerimizden biri. Bunun için hem compu'den hem sizden yardım isteyebiliriz yeri geldikçe. Size tek bir şey söyleyeceğim, hatta yalvaracağım; ne olur ama ne olur yapıcı olun. Yanlış yapabiliriz, siz de yapabilirsiniz; ilk önce bir derdinizi anlatın. Açıklamaları kabul etmek zorunda değilsiniz, tartışmaya da açabilirsiniz. Sine-i millet karşısında hesap da verelim.

"Bu cevap silinir mi" duyurusu yersiz değil kesinlikle ama sırasının yanlış olduğuna inanıyorum. Eğer haksız yere bir silinme durumu varsa, ilgili mod'a sorduktan sonra yanıt almazsanız ve verilen yanıt tatmin etmezse, neden sormayasınız. Biz de halka açık şekilde cevap veririz. Doğrudan duyuru açarsanız, açabilirsiniz, karışamayız; ama ara bir basamağı atlamış oluyorsunuz. "Ben onun cevap vermeyeceğini biliyorum" derseniz ad hominem yapmış olursunuz, ayıp olur. Önce bir deneyin efendim.

Herkes sinirlenmiş, kızgın yerlerimize soğuk su dökerek hayatlarımıza devam edelim.

"yarın çanakkale'den istanbul'a gideceğim sizce yollardaki manyak sürücüler evine gitmiş midir?"
bu sorunun cevabi yok.
kimse bu soruya cevap veremez.
boyle soruya boyle cevap verilir, ya ne diyecekti ki adam (adam=cekilmis gayfe)?
kim bilebilir hangi suruculer manyak, hangileri evde?
nasil bir cevap bekliyorsunuz buna simdi, ben cikip "evet hepsi evde karsim" desem bu cevap mi sayilacakti? soruyu soran da buna inanir miydi?

ben bunu anlamadim, anlayan varsa lutfen bana anlatsin.

Sorudan anladığım şu: "Tatilin son iki günü sürücü sayısı çok oluyor, haliyle acemisi, kasaptan ehliyet alanı çok oluyor ve çok sayıda kaza haberi alıyoruz. Şimdi yola çıksak ne kadar risklidir?" Açıkçası zamanında yetişsem şöyle bir cevap verirdim: "Trafiğin ve kalabalığın çoğu geçti gitti. Yollar tenhadır artık, o açıdan risk daha azdır ama tenha yolda manyak şoförler daha manyak kullanır trafik olmadığından, yine de dikkat edin".

Ben soruyu fazla irdelemiş de olabilirim ama bir arkadaşım gelip bana bunu söylese böyle anlarım.

".... sizce yollardaki manyak suruculer evine gitmis midir?"

sorusuna

"yok senin yola cikmani bekliyorlar hala"

cevap teskil etmiyorsa kapatalim dukkani gidelim.

bunu beyninizin hangi kivrimi cevap olarak kabul etmiyor?

cevabi begenmeme hakkiniz yok abi sizin.

soruyu soranin da yok modaretorlerin de.

tik almadigi icin ve ben de cevabi begenmedigim icin sildim ne demek abi bana bunu aciklar misiniz?

1500 karakter basi demagoji kasip hicbir seye cevap vereceginize buna cevap verin?

eger bu cevap silinirse soru da silinmeli, yoksa cevap geri gelmeli.

@air:
Çok büyük emek vererek yazmışsın, her bir kelime için çok teşekkürler. Konuyla ilgili hiçbir tartışmaya girmeyeceğim, yalnızca bu konularda duyuru açılması hususunda beni senin gibi yanlış anlamış bir kitle varsa bunu düzeltmeye geldim.

Ben "her cevabı silinen yeni başlık açacaksa" derken, kesinlikle kimse hakkını aramasın demedim, asla da demem. Yalnızca kurallar belli. Silinen cevabı bildiren mesajda bile "bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız ilgili moderatöre mesaj atınız" diyor. Yani bunu sorgulama kısmıyla ilgili bir sorun en başından itibaren zaten yok. Bu kişi bana mesaj atsa; ama ben cevap vermesem ya da kötü bir üslup kullansam ya da bir şekilde verdiğim cevaptan tatmin olmasa ve başka insanlara da sorma gereği duysa elbette artık bir sonraki aşamaya geçebilir ve bir duyuru açarak bunu halka açık şekilde de sorgulayabilir. Ama bulunduğu yerin kurallarına hiçbir şekilde uymayıp, daha sonrasında beğenmediği ilk durumda bu şekilde bir yaklaşım sergilemek tam anlamıyla riyakarlık oluyor.

Benim cevap vermediğim, hesabını vermediğim, oturup güzelce anlatmadığım ya da yanlış bir karar verdiysem özür dilemediğim tek bir örnek bile yok. Çoğu zaman bir şeyleri silmemek adına ilgili kişiye mesaj da atarım "bakın şurayı düzeltin isterseniz cevabınız boşa gitmesin" diye. Bu benim özverim (bizim özverimiz) ama burada silinen cevapta "bir hata olduğunu düşünüyorsanız moderatöre mesajla bunu bildiriniz" diyorsa önce lütfen bunu bir deneyesin yahu.

Neden? Çünkü günde elli tane duyuru/cevap siliyoruz. Kararı beğenmeyen her adam bunun için özel duyuru açarsa günde 30 tane "bu cevap silinmeli miydi" sorusu okursunuz ve bu size normal mi gelir? Duyuru asıl amacını kaybetmez mi? Bir moderatör, bir gün içinde kendisine gelen 50 tane mesaja tek tek cevap verebilir, gerekirse hepsine kaliteli bir şekilde zaman ayırabilir ama bu kişiler mesaj atmak yerine duyuru açarsa, her duyurunun altında yazan minimum +5 kişiye daha cevap verebilmek imkansızlaşır. Bu da sonsuz bir kaos ortamı ve yine sizin huzurunuzun dört bir koldan azalması anlamına gelir.

Bahsettiğim şey buydu. Yalnızca bu site için geçerli değil; içinde bulunduğumuz her ortamın, her düzenin bir kuralı, bir "oluru" var. Buradaki "olur" saygısız üsluplarla kaba saba hesap sormak, yermek demek değildir; çünkü o zaman bunun adı "hak aramak"tan çıkar. Burada hiçbirimiz düşman değiliz, genel adı farklı olan "kullanıcıların" birbirine düşman olmasını gerektirecek hiçbir durum yok. Doğru tutum ve davranışlarla aşılamayacak kadar büyük sorunlar yaşamamızın imkanı yok. Bahsettiklerim genel olarak bunlardı. Umarım daha doğru anlatabilmişimdir. İyi günler.

chaotic good'un cevabına cevap verebilir mi bir moderatör?

cevabin silinmesi cok normal, ne kadar bu kadar tartisilmis ki? a) dalga geciliyor b)cevap verilmiyor

nedense kendinde biraz kibir bulunan herkes toplumda insanlarin "alinma hakkinin" olmadigini düsüyor. aliniyorsun bizden degilsin aliniyorsun zayifsin vs. pek tabikide insanlarin bazi seylere karsi alinma hakki var. neden bu kadar tartisiliyor ki?

"Benim cevap vermediğim, hesabını vermediğim, oturup güzelce anlatmadığım ya da yanlış bir karar verdiysem özür dilemediğim tek bir örnek bile yok."

1- "yarın çanakkale'den istanbul'a gideceğim sizce yollardaki manyak sürücüler evine gitmiş midir?"

sorusuna

"yok senin yola çıkmanı bekliyorlar hala"

bir cevap değil midir?

buna bir cevap vermedin pandispanyacım.

2- hala ettiğin hakarete dair bir özür duyamadım, okuyamadım.

başka sorum yok.

Yollardaki manyak sürücüler derken kimin kastedildiğini anlayamayan arkadaşları şu haberlere davet ediyorum:

1) www.hurriyet.com.tr
2) www.youtube.com
3) www.vidivodo.com

Normal insanların, normal hızlarla, normal biçimde yapacağı kazalar değil bunlar. İlgili kişi de bu tehlikeler geçmiş midir yoksa insanlar hala dönüş yoluna geçmeye devam ediyor olabilir mi diye hali hazırda yollarda olan ya da daha önceki senelerden dolayı kendisinden daha fazla tecrübesi bulunan insanlardan fikir ve yardım istemiştir. Burada normal olmayan tek şey soruyu anlamamak ve anlaşılamayan soru üzerinde laf olsun torba dolsun diye bir şeyler yazmak konusunda ısrarcı davranmak ve karşıdaki adamı küçümsemektir.

Jugador, bahsettiğin cümle, daha önce de zaten 800 kez söylediğim gibi, "bu soruya bir cevap değil". Bu soruya hiçbir yardımı dokunmadığı gibi, soruyu soran kişiyle de açık bir biçimde dalga geçiyor. Bu iş bu kadar net. Benim cevabımı anlayamayacaksan, git bu konuyu manipülasyona uğratmadan, ayrı bir anket olarak açıp araştır; ya da çık sokağa, 100 kişiye sor ve en popüler cevabı ara. Sana cevap vermemişim gibi de yalan söyleme.

Ben sana hakaret de etmedim. Çakal, kurnazlığıyla tanınır ve çakallık etmek deyimi de tıpkı senin yaptığın gibi türlü hile ve çarpıtmalarla kendine fayda sağlamaya çalışan kişiler için kullanılır. "Alemin bir çakalı (kurnazı) sensin zaten" demek küfür de hakaret de değildir. Özür konusunda bu kadar hassassan kendi hakaretlerin ve tavrın için özür dileyerek başlayabilirsin. Cevap veremediğin her yerde bel atlı vurmaya çalışarak olmaz, şov amaçlı bu kadar da saçmalanmaz judagorcuğum.

Ben senin tarzını anladım. Birazdan cımbızla seçtiğin kelimeleri kendince birleştirerek onlardan yepyeni bir hikaye yaratır, cevabı elli kez verilmiş soruları tekrar tekrar sorar ya da karşılığında verecek bir cevabın kalmadıysa bel altı vurup dikkatleri başka yöne çekmeye çalışırsın. Bu yüzden şu an cevabını almadığın bir sorun da kalmadığına göre ben sana bir kez daha yanıt vermeyeceğim. Hala tatmin olmadıysan konuyu üst yönetime taşımanı ve hakaretim için de beni savcılığa şikayet etmeni öneririm :) Sağlıcakla.

yahu adam insan gibi bir soru sormuş fikir istemiş. sense yalnızca dalga geçmişsin. herhangi bir fikir yok adamın sorduğu şeye cevap niteliği taşıyan hiçbir şey yok yazdığında. silinmeyecekti de ne olacaktı? bu kadar basit bir şey niye böyle tartışılmış harbiden ya. ortada bu kadar kompleks bir durum yok ki.

birileri de demiş ki yok efendim bu soruya kimse cevap veremez, başka nasıl cevap verilecek bu soruya filan. yahu adam gibi cevap verme kabiliyetin yoksa hiçbir şey yazmazsın olur biter. dalga geçmek zorunda mısın? bu soruya cevap verilemez diye bir şey yok. adam soruyu yazarken milletin kalkıp tek tek tüm yolları kontrol edip rapor hazırlamasını beklemiyor. fikir görüş istiyor. "bence" geçmiştir ya da geçmemiştir dersin gayet de güzel cevap verilmiş olur.

bazıları da tutturmuş "cevap işte banane cevap işte bu" diye. hadi varsayalım ki sen haklısın cevap bu. o zaman da "tartışma yaratıcı içerik" diye silinmesi gerekiyor. soruyu soran kişiye sataşma var, dalga geçme var. ee adam şikayet de etmiş. şikayet etmesine rağmen silinmeyince kalkıp kendisine sataşan kişiye duyuru altında küfür etse tartışma başlatsa kimin suçu olacak bu sefer?

"yok senin yola çıkmanı bekliyorlar hala" cümlesi duyurudaki soruya cevaptır. "elbette gittiler" anlamı taşıyor çünkü. ifade ediş tarzı -bana göre olmasa da- "tartışma başlatıcı" nitelikte bulunabilir ona bir nebze hak verebilirim ama "cevap değil" demek bariz yanlıştır.

insan denilen mahluk ne yazık ki böyle işte.

hatasını kabul etmemekte ısrarcı. bu işin de fıtratı bu galiba :/

yapacak bir şey yok. adalet ve doğruluk yanında olsun pandispanyacığımmm...

bu konuda söyleyeceğim son şey, kimsenin formata uygun olan bir cevabı beğenmeme lüksü ve haddi yok. ne soru sahibinin ne de moderatörün.

yarın sizin de başınıza benzer bir haksızlık geldiğinde -ki gelecek- ben yine sizi (pandispanya seni de) savunuyor olacağım.

sağlıcakla kalın.

"yok senin yola çıkmanı bekliyorlar hala" cümlesinin 'uslübü' yanlış olsa dahi ciddi bir cevap olduğunu ve "elbette gittiler" anlamı taşıdığını iddia etmek insanları aptal yerine koymaktır. cevabın varlığının gerekliliği savunulabilir belki ancak tutupta insanları aptal yerine koymak ayıp. hepimiz az çok okumuş, kafası çalışan insanlarız. o cevapta neyin kastedildiğini görebiliyoruz. kaldı ki cevabın sahibi bile cevabının öyle olduğunu iddia etmiyor.

ben mod olsam ben de silerdim. +1

cevap değil -hatta dalga geçmek de değil bence-, direkt sataşma olmuş.

panpa modlara takılma tam cs 1.6 public server admini kıvamındalar :p zaa u mad mods?

cevap mi degil mi neyse de ben birsey yazacagim.
arada benim kizdigim sacma icraatleriniz olsa da isiniz zor mod arkadaslar.
bu kadar insani memnun etmek imkansiz.
cok seyetmeyin millet siz de formata uydurup yazin madem ne diyim ben de bilemedim :D
bak mesela bu yazdigim ve yukarida yazilanlarin cogu duyuruya cevap degil :D
o kadar hot zot olsalar burada cevap kalmazdi.
modlara ergen cart curt diye hoykurmeye de gerek yok hepimiz kocaman insanlariz burada, az medeni olalim.
kib by.

letterboxd.com

şu listedekilerin hepsi istediğin gibi.

The Usual Suspects, Shutter Island, Fight Club, The Prestige, Se7en

Birazcık da (yoruma bağlı olarak) Memento, American Psycho

(git: 992438)

mobildeyim favorilere eklensin.

La haine
La jetee

Tabii ki the game.

sonu şok etmeli denildiğinde üç tane film kesin izlenmeli:

old boy
shutter island
the game

Nueve reinas

şuna bakınız (bkz: sonu sürprizli filmler)

The game, oldboy kesinlikle izlenmeli

Korkulu tercih edilirse the skeleton key da guzeldir

shutter island

4.Kez yazılıyor ama the game

the game demeye gelmiştim ve gece gece film seçeyim demiştim.

almazdim, yine almam.

degerine duserse ve musterilerini adam yerine koyarlarsa alirim.

basina gelenleri hakediyor ama kuculmeye fabrika kapatmaya ve isci cikarmaya giderlerse uzulurum isinden olanlar icin.

burayı bilmem de bi yazıda amerika'da artık neredeyse hiç satılmayacağını söylüyordu ford bayram ediyodur.

almaya'ya büyük oyun oynuyolar valla. adamlar dinamo gibi çalışıyolar. bu büyükler azıcık yükselenin hemen kafasına vuruyorlar. amerikan markalarının ne hileleri vardır bilmediğimiz ama açığa çıkarmıyolar.

diyorlar ki 2.0 tdi motorlarda egzoz emisyonunu 40 kat düşük gösteren bir yazılım geliştirmişler onu kullanıyorlar. fakat şöyle bir gerçeklik var fransız veya amerikalı veya italyan gerçekten volkswagen'in dizel motorundan 40 kat düşük ve testleri geçebilen dizel motorlar üretti mi? bunu alman yapamadı da bunlar mı yaptı. bence büyük komplo var işin içinde. ben elektrikli otomobillerin yaygınlaşması aşamasında yapılan oyunlar olarak görüyorum. ama öyle olmayabilir de.

doğuş otomotiv diye bir gerçek varken almayı zaten düşünüyordum.

böyle büyük çapta zara eden şirketler ilerki yıllarda kar marjını artırmak ve zararı en aza indirip ayakta kalmak için sinekten yağ çıkartmaya çalışırlar ve ürettikleri ürünlerin malzeme kalitesi inanılmaz düşer. 2016 - 2017 model vwlerde büyük kalite düşmesi bekliyorum. daha önce toyotada da oldu. fukuşima felaketinden sonra tüm japon ürünleri (sadece otomotiv sektörü değil elktronik dahil tüm sektörler) inanılmaz kalitesiz ürünler üretmek zorunda kaldılar. çünkü fabrikaları ve ürün tedarikçileri büyük zarara uğramıştı.

98 model transporterim var. satayım mı? onu mu itiyorsunuz adiler? inadına vw ölümüne t4.

bu olaydan önce de ne halt oldukları belliydi. benim için bir şey değişmedi açıkçası. almam.

jog.fm
ben buradan ritmime göre sevdiğim şarkılardan playlist yaptım zaman çok daha hızlı geçiyor.
nike running kullanırsan 8 haftada seni 10 koşacak seviyeye getiriyor. istersen onun antreman programını bir incele.

antreman yaparsan her şey mümkün. kosmak icin kosarsan bir yere kadar gelistirebilirsin dereceni. haftalik bir program cikarman lazim kendine (ornek asagida). bir de beslenmene (kilona) dikkat etmen gerekecek. 10k'i 1 saatte kosmak cok zor bir olay degil. hedefini daha yuksek tut. 55dk-50dk arasi gibi. good luck !

Pazartesi :Rest(pilates+yoga+yuruyus....vs)
Salı : Yavas tempo kosu 35dk , Dinlenme jogu 10dk , Strec
Carsamba : 8dk yuksek tempo , 8dk Normal Tempo, 8dk yuksek tempo, 10dk dinlenme temposu, Strec
Persembe : 40dk yavas kosu, 10dk dinlenme kosusu , Strec
Cuma : Pilates + cross 30dk
C.tesi : Rest
Pazar : 90dk yavas kosu , 10dk dinlenme kosusu

Ben hep aynı mesafeleri koşuyorum. Ya 10km ya 20 km.

Aynı mesafeyi daha iyi koşmaya çalışıyorum. Checkpointlere bakıyorum, nerede fazla hızlı koşmuşum, nerede yavaşlamışım, hangi şarkıyı dinlerken daha iyi koşmuşum, vs.

müzik yok.

güzel kız yok.

çok uzun.

bi animasyon bişey yok.

mümkün değil. kim niye izlesin aynı ses tonuyla 7 dakika boyunca konuşan esmer dişlek bir abiyi? geçmiş olsun.

buffering var sanki. arada bir duraksayıp devam ediyorsun. o sıkıntı olmuş. onun dışında hata göremedim.

fon müzüğü yok hacı, fon müzüğü önemli... ver müzüğü.

daha kısa olması gerekli bence,
bir de video çok durağan,
biraz aksiyon olsa güzel olur mesela www.youtube.com daha akıcı olması uzun da olsa izlenebilir oluyor o zaman.

hep aynı şeye bakmak insanı sıkıyor

ben beğendim, konu güzelmiş. bazı yerlerde biraz takılıyordun sanki, bi de susuz gibi hissettim seni, yanına su koyup yayın esnasında da içebilirsin aslında ne olacak :D

eline sağlık, hadi kolay gelsin.

*kamera çok aşağıda kalmış, daha göz hizasına ya da biraz daha yukarı al.
*konuşan adam gülümsesin. ve daha enerjik olsun.
*daha ilgi çekici konular bul ya da bu konuları daha ilgi çekici kıl. arada pop up gibi biraz eğlenceli puntolarla baloncuklar çıkabilir mesela.
*çok didaktik kalmış.
*Müzik, müzik, müzik.
*konuşan adam aralarda duraksıyor, neden öyle?

*Son olarak; "DEĞİL" değil "DİİİL"!!!!! Ayhh en gıcık olduğum şey! Türkçe'de sözcükler yazıldığı gibi okunmaz. Değil demeyin. diil deyin. "... değer katacağı" değil; "değer katıcaaa"

Aynı şey "kağıt" için de geçerli.

konu güzel ama beşinci dakikada esnemeye başladım. çok monoton bir ses, sıkıyor bir süre sonra. olayı biraz daha vurgulu vs anlatıp animasyonları biraz artırarak desteklersen ilginç olabilir

Metin güzel, sıkmıyor, dinlenesi olmuş lakin tonlaman daha çok Gerçek Kesit'in hikaye anlatıcıları gibi olmuş. Daha canlı, aktif, akıcı olmasını tavsiye ederim.

Ha bir de müzik ve daha çok animasyon şart.

konu güzel, sonuna kadar izlememi sağladı. en sondaki rahatlığında olmalı baştan sona. rahat ve eğlenceli anlatım yapan videoları izleyip onlardan bir şeyler kapmalısın.

dudak kenarındaki tükürük birikintisi çirkin bir görüntü oluşturuyor, dikkat etmen lazım,

azcık makyaj + daha iyi ışıklandırma şart
kamera biraz daha yukarıda olmalı,
vücut dilini kullan, sevimli ol, elin ayağın hareket etsin azcık
mekanik robotik değil biraz enerjik konuşmalısın, sanki 40 yıllık arkadaşınla geyik çeviriyormuş gibi ol