Netten söyle çok acil değilse daha ucuza gelir.

Kadikoy carsisinda satan yerler var. (lemanin, dorock'in filan yanindaki yer) acil degilse internetten soylemek daha ucuza gelir.

kaç tane lazım?

Direkt linkedin.com

DACH ulkeleri icinse xing.com

@kuehles linkedin kullanmayı hiç bilmiyorum ya. Orası böyle profil oluşturup biri seni beğensin ve iş teklif etsin gibi bi yer değil mi? İş ilanları da mı oluyor?

linkedin de profilini olusturuyorsun sonra da buradan www.linkedin.com is arayip basvuruyorsun.

bunun yaninda linkedin de akttif isen ve profilin ilgi cekiciyse "head hunter" sirketlerini dikkatini ceker ve iletisime gecerler. bircok sirket "head hunter" lar ile calismakta ve sürec daha hizli ilerlemekte.

@kuehles blondes dedigi gibi almanya-avusturya-isvicre de xing cok popüler. o da linkedin ile benzer.

www.monster.com

türkiyede insanlar tembel oldukları için tüm ilanları bir sitede beklerler. iş arayan adam bir tıkla başvurayım, tek cv ile 200 yere başvururum diye düşünür. cover letter için ne var yeaa aynısı işte diyip onunla da 200 yere başvuracağının ve işe girememesinin nedeninin hep torpil olduğunu düşünür.

başvurulan ilanların %80i okunmadan tıkla başvurulduğu için alınmaz. adama sorsan adam mark zuckerberg. ama işte torpil hep kapattı önünü.

türkiye dışında böyle siteler çok popüler değil. çünkü işveren yararsız olduklarını biliyor. tek tıkla işe başvuabildiğin sitelere para akıtmayı sevmiyorlar.

ben totalde 5 ülkede tüm detayları ile iş aramayı, nerelerden neye başvurulacağını biliyorum mesela. tüm detayları ile derken o kadar sipesifik ki, bazı ilanlar sadece orada ya da o bölgedeki işverene nasıl başvurmak gerektiği ve jargon dilini biliyorumç

@kurnaz anlat tecrübelerini, biz de öğrenelim :/

alternatifliyorum.

viyana ya da münih başlangıç

münih->viyana->bratislava->budapeşte->prag->berlin->köln->amsterdam->brugge->paris-> eve dönüş.

bana sorarsanız viyana 2 gün, budapeşte 1 gün, prag 1 gün, berlin 2 gün, köln 1 gün, amsterdam 1-2 gün, brugge 1 gün ya da komple iptal, paris 4 gün.

ayarlarsınız oradan.

prag'da çok tenhada dolaşmayın iti kopuğu çok. berlin'de döner yemeden dönme. paris'de hediyelik ne alacak olursan ol ilk gördüğün yerden alma daima daha ucuzu var. bunların dışında nasıl bu rotada roma yok hayret ettim.

bir de yazayım aklınızda olsun.

çok yer görecem diye koşturmayın, gezin görün, viyanaya gelip kahlenberge ve grinzinge gitmemezlik etmeyin, gittiğiniz çoğu yerde müze varsa gezin.

yedire yedire gezin.

Skype $6
Mozy $10
DigitalOcean $10
Vultr $10
fonts.com $10
Google Drive $2

amazon prime, hem stream müzik hem stream film dizi, bir de shipping bedava. miss gibi.

rapidshare

Spotify
Psn+
Zenmate
Lastpass
Malwarebytes
Netflix
FitStar

Spotify

@kurnaz, amazon prime türkiye'den de erişilebilir mi peki? servisler tr'ye de açık mı? free shipping mesela.

@little

hayır lokal o servisler. hatta alman amazonundaki prime'ı ingiltere bile kullanamıyorsun.

keza film ve diziyi de ülke dışında seyredemiyorsun.

ama güzel bir sistemleri var. tatile gideceksen yurtdışına açıyorsun bir özelliği film ve dizileri bir kere indirtip izlettiriyor. izlemezsende 1 ayda siliyor otomatik.

WinRAR

Neyse şakaydı. Skype 5$

@lim5, winrar gülümsetti :)

Lim5+1. WinRAR.
Benden önce davranmış :')

spotify'ı bi ben kullanmıyorum galiba :/

Spotify

Spotify
Netflix
Icloud
Arkadasla ortaklasa amazon prime

Apple Music ₺10/ay

ben winrara para verdim eve plaket yollayıp, şirkete ortak yaptılar :D

hornet

vpn ve seedbox

apple music = 10 tl (5tl sini enpara geri ödüyor)
apple cloud 50gb = yanlış hatırlamıyorsam 3tl de bu. (1.5 tl sini enpara geri ödüyor)

aylık toplam 6.5 tl ödüyormuşum.

spotify
netflix
aws
icloud
World of warcraft (sayilir mi bilemedim, aylik para oduyoruz sonucta)

netflix
spotify
pia vpn
dropbox pro
ea access
woorank

amazon prime

not: türkiye'de ikamet etmiyorum

Yalnızca Playstation Plus kullanıyorum.
Zalim Sony! Pralı yaptı online oyunculuğu.

yoo
nerden çıkardın bunu?

Buradan: pchocasi.com.tr

www.btk.gov.tr

orjinal metini ekleyelim en başta.

burada bahsedilen her şey plan. hiç bir şey yok ortada. hepsi plan, çalışma, düşünce etc.

analiz için 2 ay var. sonra ne olacağı belli değil.

şunu syeredin.
www.youtube.com

Adamın adına soyadını ve emlakçıyı arat internette; haklarında bir şeyler yazılıp yazılmadığına bak. Sosyal medya hesaplarını incele. Komşularla ve yakındaki esnafla konuş.

(bkz: ev kiralarken dikkat edilecek hususlar)

sozlesmeyi iyi tani.

Öncelikle tabii ki sahibinden bulmaya çalışıyorsun. Ev ara kat olursa kışın ısıtmak için çok uğraşmazsın. Hele ki altında üstünde yaşlı veya bebekli aile varsa kaloriferi sonuna kadar açarlar. :)

Yeni yapılmış apartmanların betonu birkaç yıl soğuk olur, ev ısınmak bilmez. Apartman en azından 3-4 yaşında olsun, güneş yemiş olsun.

Kira tüfe oranında artar, sözleşmeye şerh düşersin.
En güzel ev sokak sokak gezilerek bulunuyor. Tavsiye ederim.

Evin cepheleri de önemli ama ondan anlamıyorum ben.

apartmandaki insan profiline falan bak. Apartmanda osmanlı tuğrası ya da arapça yazılar varsa genelde muhafazakar tipler oluyor.

kombiyi mutlaka test et. kontrata imzayı attın mı beni ilgilendirmeze getirebilir mevzuyu. Kombiyi çalıştırıp peteklerin ısındığını gör. Peteklerde sorun varsa tutma.

Bekar ve öğrenci olduğunu üstüne basa basa söyle ev sahibine. Sonradan eve karı atıyon demesin.

Evde bir eksiklik gördüysen ev sahibi o eksiği gidermeden evi tutma. Eve bikere yerleştin mi sonradan yan çiziyorlar.

Gürültüye hassasiyetin varsa üsttekilerin ve alttakilerin nasıl biri olduklarını sor.

Evi ara kat tutmaya çalış.

güneş almasına dikkat et.

komşuların arıza tipler olmamasına dikkat et.

tren,tramvay, otobüs sesi geliyor mu ona bak.

yakında inşaat var mı ya da boşaltılmış bina var mı ona bak, 1 sene inşaat sesi çekersin.

alt katlarda çö arabası sesi çekebilirsin dikkat et.

sokak aralıkları az olsun, ses hayvan gibi yankılanır.

börtü böceği var mı o önemli.

evi boya badanalı al öyle teslim et.

sürekli ses olan şeyler var mı ona bak, mesela market, kabzımal.

koku yapan iş yeri var mı?, kebapçı, balıkçı, işkembeci etc.

Kentsel dönüşüme girme ihtimalini araştır bir de. Kentsele girecek evleri öğrencilere kakalamaya çalışıyorlar. Yan binaları da araştır gürültüsü fena oluyor

Sözleşmede ev sahibinin adresi olsun, ev sahibi ortaya çıkmıyor anahtarı teslim almamak için, sonra taşındığında bile her gun içindeymişşin gibi sana borç yazıyor. depozitoyu vermeye yanaşmadıklarında ulaşamıyorsun sonra, oradan paranı yemeye çalışıyor.benimki oyle yaptı. Allahtan kimlik nosundan buldular noterde. Anahtarı teslim ettim emlakçıya diye. Evine noterden ihbar çektim. O da yuz lira,ayrıca ev rutubetten dökülüyor bunlar da makyaj yapıyor, iki ay sonra ev dokuluyor, ev rutubetli mi diye araştır, her ay resimle, dökülen yerleri. Mutfak evyesi düşecek gibi mi onu araştır, yarım yamalak oturtuyorlar duşunce tamir ettirmiyorlar. Çıkma zamanı gelince Depozitoyu kiraya saydır, bir bahane buluyorlar ve mutlaka odemiyorlar çünkü,

cevaplara ilave olarak;
elektrik su doğalgaz sayaçlarını oku kontrata yaz.
güneye bakan evler kışın sıcak olur tam öğrenci evidir.
mutfak, banyo dolaplarını açıp bak rutubet varsa kokusundan anlarsın.
kapıları, pencereleri tek tek aç kapa arıza varsa kontrata yaz.
senet isterlerse senedin üzerine kontratın tarihini yazarak kontrat karşılığı verdiğini belirt.

Fazla degil. Ac birakma kendini ama. Bunu hergun yapan cok var.

Yardırma gitmez çünkü. Ara ara sprintler ile yapacağın program daha etkili olur.

ac karna yuru sabah aksam her turlu kilo verirsin

yürümek bi boka fayda etmez.

koşacaksın, bisiklete bineceksin. eforu güçlü sarfedeceksin. terleyecek ve o sırada çok su içececeksin.

kilo için yürümek boşa vakit kaybı bence. 75 dakika yürüyeceğine 40 dakika koş ya da yüksek tempoda bisiklet yap.

salona yazılmadan oraya adım atmadan da kilo veremezsin.

arada yürü, zevk için yürü o başka ama kilo vermek için sağlıklı ve 10-50 yaşlar arasında isen efor sarfetmen gerekir. yaşlılarda bile oturaklı bisikletlere bindiriyorlar, adamlar zorla koşturuyorlar, koşudan, terlemeden niye bu kadar korkuyorsunuz anlamıyorum.

Değişken yaparsan maksimum faydayı görürsün. 10 dk yürüyüp 5 dakika koşabilirsi mesela. Kalp ritminin belli bir değerin üzerinde olması önemli.

Şeker ve ekmeği de kesersen düzenli antreman ile kilo verirsin

Yürümek yeterli değil, kalp ritmini artırman lazım maalesef. Youtube'da Jillian Michaels ablamızın çok güzel videoları var, bir gün yürüyüp ertesi gün o videolardaki egzersizleri yapabilirsin.

Bir günlük egzersiz şu listenin tamamı olabilir mesela: www.youtube.com

salona yazılmadan kilo veremezsin'e katılmıyorum, 12 kilo verdim evde spor yaparak. ama yürüme kısmına katılıyorum. low impact cardio yapıp insan evladı gibi beslendim ben.

Yürümek niye fayda etmesin? Yağ yakicam dememiş, kilo vericem demiş. Neden vermek istediğini belirtmemiş. Elbette yağdan vermek istersen yürüyüş çok etkili değil. Hiit egzersizleri daha rtkili olur

@glamdr1ng'in mesajının tercümesi:

"yağdan kilo vermek istersen yürüyüş etkili değil. yürüyerek verdiğin kilo kastan, sudan vs olur. Senin istediğin bu değil, hiit egzersizi yapacaksın."

yukarıdaki hemen herkesin cevabı da bu yönde, yürümek değil hiit egzersizi yapmak. Kalp ritmini yükselteceksin. Sabah akşam 25 dk hiit yap fazlasıyla yeter. Günde bir defa yapsan da yeter, akşam hiit yerine evde kas çalış.

çalışman gereken kas bölgeleri şunlar:
- göğüs
- sırt (bunun için barfiks gerekebilir)
- ön kol (biceps)
- arka kol (triceps)
- omuz
- karın
- yan ve arka bel
- bacak

diyeceksin ki niye kas çalışıyorum? çünkü hiit falan yaparken vücut yine de kas yakmak isteyecek yağın yanında. kaslarına güç uygulayarak, vücudun kas yakmasını önleyeceksin.

kilo verdiğin dönemde zaten kas yapamazsın, amacımız olan kasın da kaybedilmesini önlemek.

sen buradaki yorumlara bakma karatay hocanın kitaplarına bak. en etkilisi o.

bunca entry'den sonra ulaşılan sonuç; bunu duyuruya sormak hata :)

angelus'un entrylerine bir göz gezdir, mesleğini bilmyorum ancak adam konu hakkında gerçekten iyi. bu yürüyüş konusuyla da ilgili yazdığı bir 'teknik' vardı ama hatırlayamadım şimdi.

eksisozluk.com

kilo almaya göbek bölgesinden başlıyorsan sadece yediklerine dikkat edip bir de rutin yürüyüşleri eklersen kısa zamanda (2-4 hafta) amacına ulaşırsın..

Düzgün beslenme + yürüyüş + evde spora yönelik bir app ile destek.

Telefonlarda artık aylık 10-20 ₺ ye çok güzel uygulamalar var. (FitWell, FitStar, Runtastic) Bölgesel zayıflama diye bir numara yok. Sadece göbeğim gitsin diğer yerler kalsın diye bir şey yok yani. 2-4 hafta da sonuç alman çok zor aşırı kilolu değilsen öyle gözle görülür bir şey bekleme başta. Bisiklet karın bölgesini çalıştırmaz genel bir cardio olarak yapabilirsin tabi.

sağlıklı besinler tüketince göbek eriyor zaten. diyetle kendini kısıtlamadan yediklerine dikkat ederek yapabilirsin.

kesinlikle bir doktora görün, ondan sonra dediklerimi dikkate al, hastalıkla alakalı olabilir kilolar. doktora görün önce.

bilmiyorum burada yazanlar birebir tecrübe edenler mi teorik yazanlar mı ama ben 2-3 ayda totalde 85 ten 77 ye düştüm. göbeğin büyük kısmı gitti, amacım 70 civarı olmak.

açık açık yazacağım.

abi en başta çoğu kilo verme öğüdü verenlerin göbeği var. belki de hayatında spor yapmamış kişiler, arkadaştan ordan buradan şuradan yorum yapıyorlar. salak saçma azarlayanları da var. fotosuna bakıyorsun adamın dana gibi amk. neyse.

en başta şunu açığa kavuşturalım spor salonuna yazılacaksın. yürüyüş işi geyik, bi boka yaramaz, çünkü efor sarfetmezsin. dede misin, nine misin? terleyeceksin.

başka çaresi yok. ucuz ya da pahalı uzak ya da yakın spor salonuna gidilecek. yoksa o göbek gitme isteği hayallerde kalır.

hee çok çok çok iradelisindir, eve bisiklet alırsın gene verirsin. ama bunlar yalan olur %99.999.

kısaca spor salonu olacak.

bunun dışında sporsuz, yemeden keserek kilo verirsen o kilolar 6 aya geri gelir.

yemeden kesmeyeceksin kesinlikle, junk food denen abur cubur ve hazı gıdaları keseceksin. yerken de bokunu çıkarmayacaksın ama yiyeceksin, yoksa dediğim gibi kiloyu verdiğin gibi alırsın bir de üzerine afiyet hayat boyu taşıyacağın hastalıklara yakalanabilirsin.

günde 4-5 öğün yiyeceksin ama az- öz olacak bunlar. proteini çok karbonhidratı az. vitaminlerin tamamını al, her gün tavuk, kırmızı et ya da balık ye.

her gün bir elma, muz, armut gibi en az 100-150 gr iyi meyve tüket, üzüm kötüdür, yeşil elma iyidir. ama spor yaptığın sürece üzüm gibi şekerden ibaret şeyler yemedikçe hepsi iyidir.

her gün domates ve salatalıktan yapılma sadece az 3-5 gr tuz, limonsuyu ve 15 gr zeytinyağından oluşan salata ye, her gün.

sabah 2 yumurta, ve domates ye, peyniri %10 yağdan düşük seç. ben %9 luk mozarella yerim 50 gr kadar.

ara öğünlerde azcık kuruyemiş olur. salatalık olur, az fındık olur. hurma olmaz, hurma diyeti bok eder.

sakız olsun mümkünse naneli, zira nefes kokması yaşama.

soğan ve sarımsağı kes, bu tamamen psikolojik olarak seni yorgun düşmemen için.

her öğünde maksimum 200-250 gr ye.

günde min. 3 lt su tüket.

meyve suyu, kola gibi şeyleri kes.

hazır tüm gıdaları kes.

çikolata, şeker yok.

kısaca sağlıklı beslen.

gelelim spora, her gün 45 dakika kardiyo yap. eğer çok kiloluysan bisiklet ya da eliptik bisiklet yap koşu bandında dizlerin zarar görecektir. koşu bandı noırmal kilolardan sonra.

her gün 45 dakika kardiyo en önemli dostun. hatta ilk 1-2 hafta 45 dakika kardiyo yarım saat ara bir 45 dakika kardiyo daha yapabilirsin. ölü gibi olursun ama bu ilk 2 hafta çok çok önemli.

her gün minimum 15 dakika bir bölgeyi çalıştır, bacak, kollar, omuz, karın etc. bunu her iki günde bir de yapabilirsin ama bence her gün biraz da olsa çalıştır ideali 30 dakika. ama yapamazsan da 15 dakka yap.

her zaman ama her zaman spor başında ve sonunda 10 ar dakika esne.

bacaklar çok çok önemli. baldır bacak kasları vucuttaki en büyük kaslardır. dolayısı ile kilo verirken en rahatlıkla kilo vermene olanak sağlayan ve enerji yakan gruptur ve aynı zamanda güçlüdür. 45 dakika çalışabilir mesela.

karın kası erkeğin trickli kısmıdır, bu nedemek? göbeği biraz karın kası çalışarak görünmez hale getirebilirsin. elbette biraz kilo verdikten sonra. karın kasları geliştikçe göbeği birarada tutar, göbek daha diri ve derli toplu olur, göbek azalır.

göbek uzun zamanda gider 1 ayda gitmez ama azalır. bence tam göbek 6 ayda anca gider. 3 ay içinde oldukça belirginliği kaybolabilir.

ben son 30 günde 28 gün spora gittim. son 30 günde 4 kilo verdim ama hem çok sağlıklı bir şekilde hem de kas kütlesini arttırarak verdim. amacım zaten 6 ay 1 seneye yaymak 70 kg hedefini. bundan sonra da 2 gün gidip 1 gün ara verebilirim ama her gün giderim duruma göre. zamana bağlı.

neyse. ev içinde her sabah esneyeceksin 10 dakika. güne güzel başlarsın.

her gün 1 fincan kahve de bence oldukça güzel.

günlük yaşamını değiştirmedikçe kiloda veremezsin bunuda belirteyim. yediklerini sağlıklı hale getirecek ve her gün sporu aksatmayacaksın. bir de hedef kilondan sonra yemek konusunda daha rahatsın.

bu arada unutmuşum yazayım. ben normalde spor yapardım son 2-3 sene çok azalttım, dana gibi olunca tekrar başladım. ilk başları ondan çok zor olmadı. ama hiç spor yapmamış biri daha dikkatli olmalı özellikle ağırlık kısmında, kaslar zarar görmemeli.

merhabalar, spor ve ne yediğime dikkat ederek 3 ayda 15kg verdim.

şeker,un,pirinç,makarna,tüm tahıllar yenmeyecek, bal ve meyveler de dahil. kahvaltını bile ekmeksiz yapacaksın. bunun dışındaki şeyleri doyana kadar yiyebilirsin. düzenli sporla da deteklersen göbeği eritirsin.

kurnaz +1

hatta iyi bi spor salonuna para ver ki gitmediğin zaman paran yanıyormuş gibi hisset. bu çok tetikleyici oluyor :D
yeşil çay da tüket.

bir şey yapmanıza gerek yok. o koku kalıyor bir süre sonra. kurumaya bırakın arada yinede yıkadıktan sonra.

benim çay ve kahve termoslarım ayrı bu nedenden dolayı.

şirme mirke diyorlar denedim, daha iğrenç ve cidden kötü oluyor koku.

geceden çamaşır sulu su koy içine, kapağını falanda aynı şekilde çamaşırsulu suya yatır.

yanlız 3 5 kere kaynar su ile durulamadan kullanma.

çamaşır suyu bildiğimiz çamaşır suyu olsun çamaşır sulu deterjan falan değil

büyük ihtimalle taşlaşmış kahve kalıntısı var.

sade tepeden su dökerek durulama bildiğin fiziksel gayret göster, fırça sok, sünger giriyosa sünger sok.

Telefonunuzda fake gps kullanıyorsanız ve o videonun izlenmesinin yasaklı olduğu bir ülkeyi seçmişseniz video açılmıyor olabilir.

Fake gps yok. Trden bağlanıyorum, bilgisayar da aynı şekilde. Duyuru ve video linki şurada: www.eksiduyuru.com

şöyle bişey var
forum.turkcell.com.tr

bazı videolarda oluyor.
hatta şunu deneyin bir bende bilgisayarlarda açıyor mobilde açmıyor. sanırım yüklenme ya da izin kısımları ile alakalı.

Recomposed by Max Richter: Vivaldi's Four Seasons - Tito Muñoz/Daniel Hope/Ensemble LPR
www.youtube.com

Evet bende de açılmadı bu. Video sahibi reklamlar konusunda bir ayarlama yapmış olabilir, kısıtlama ondandır belki diye geldi aklıma.

@sevgi

reklamlardan değildir bence ama ayar olarak mobile izin vermemiştir.
mail atayım tito abimize, açsın videooyu mobilede.

aaa sitesine girdim de kilo vermiş ya, tebrik mebrik ayağına yazmak lazım o zaman.

city kaybetmez
real h1
dortmund kaybetmez
leicester kaybetmez
porto kaybetmez
juve ya da juve kaybetmez

bugün cidden leş ya. ben düz şu kupona yüklü girdim,

real-sporting 1
brüj-lestır x2
juventus-sevilla 1

yüksek orandan şöyle bi de ikili denedim,

real-sporting, real en az 3 fark atar
lyon-dinamo zagreb, 2.5 altı

maç maç kişisel yorumum,

city-gladbach: city yener muhtemelen ama pek kestiremiyorum açıkçası, zemin falan da bozuktur yağmurdan. bence girmeye değer bi maç değil.

leverkusen-cska: bu da iğrenç bi maç. leverkusen'de sakatlar vardı yanlış hatırlamıyosam. cska deplasmanlarda çok dandik. belki 1-0 veya 2-0 leverkusen. yine bence oynanacak maç değil, en azından benim için.

legia-dortmund: legia'yla konuştum haberler kötü. pazdan yok. euro 2016'da şov yapan stoper yok mu glik'le, aha o. legialılar teknik direktörü de beğenmiyo. atmosfer efsanevi olur ama. dortmund da pek iyi başlayamadı. oranları aşırı düşük bana kalırsa. normal şartlarda 2-0 veya 3-0 beklerim dortmund'dan ama bu orandan, hele ki dortmund sezona hafif çalkantılı bi giriş yapmışken oynar mıyım? yoo.

madrid-sporting: eğer real, barça'ya özenirse terbiyesizlik yapar. sporting slimani'yle adını unuttuğum orta sahadaki fişeği sattı. jorge jesus zaten müzmin avrupa loser'ı. benim portekiz'de en sevdiğim takım sporting'dir, ligde de 4/4 yaptılar ama eğri oturalım doğru konuşalım bu takımdan uzun vadede bi sik olmaz maalesef şu anki haliyle. dediğim gibi real top oynamak isterse 3-0 4-0 allah ne verdiyse gider. belki sporting bir veya iki tane atabilir. o yüzden 2'nin üzerindeki handikapları biraz riskli görüyorum. atamama ihtimallerine karşılık üst bahisleri de çok güvenilir gelmiyo, pekala 3-0 takıp gönderebilir real, öyle 4.5 üstü diye coşup elimize alabiliriz. ben o yüzden tatava yapmadım düz bastım geçtim, 1.20 neyime yetmiyo

brüj-lestır: club brugge belçika'da orta sıra takımı şu an. izquierdo muydu neydi o sakat galiba hala, başı kesik tavuk gibi dolaşıyolar. bırak leicester'ı, karşılarına koy eupen'i oostende'yi yine zorlanıyolar. leicester'dan tabii ki şampiyonluk beklenemez ama slimani, doumbia falan öküz gibi forvet hatları oldu bence. riske girmek istemediğim için x2 yazdım ben, sonuçta çempiyonlar ligası her ne kadar çöp olsa da kimseye saygısızlık etmemek lazım, belli olmuyo ne çıkacağı. ha 2 oynayan adama da neden oynadın demem, bence leicester kazanır. hatta 2-3 farklı falan kazanır. dur sürpriz olarak öyle bi şey oyniim

porto-kopenhag: porto gidip forvet diye depoitre'yi (yı? yu? nası okunuyo?) aldı lan :( 2-3 sezon öncesinin beşiktaşı gibi bence şu an porto. benfica ve sporting gibi değiller. ayrıca kopenhag taş gibi takım. tabii ki onlar da portekiz'in üç büyükleri seviyesinde değil ama bu sezon cidden iyi kadroları var, ters ve pis bi takım çıkabilirler. revizyonist troçkist kırması menşevik alaşımı porto öcü gibi korkuyor solbakken yoldaşımdan. ben kopenhag puan çıkarırsa şaşırmam. 3-2 de bitebilir 0-0 da. sıkıntılı maç. ama çok saçmalamadığı takdirde kopenhag bence 2 fark yemez burda, value kesinlikle kopenhag tarafında. 1,61 ne amk şanlıurfa'yla oynasa yine alamaz o oranı porto.

juventus-sevilla: abi juventus efsane takım ya, bu sezon benim izleyip takip etmeyi en çok istediğim takım bunlar işte. geçen sene de yenmişlerdi galiba bunları burda. yine yenerler bence. sevilla tırt. üçüncü olup yine avrupa ligi'ne kapağı atmanın hesabını yapıyodur hıyarlar. handikap çıkar mı bilmem ama temiz galibiyeti bence çok güzel juve'nin. bu maçı kazanamıyolarsa zaten dünya savaşı çıkmış demektir, o zaman kaybettiğimiz paranın da önemi olmaz, her türlü yardırıyorum ben

lyon-zagreb: lyon'da yanılmıyosam lacazette başkan başta olmak üzere bissürü eksik var. forvetleri yok diyolardı. şikeci zagreb bok gibi takım ama çok uğraşırlarsa 0-0'a uzunca bi süre yatabilirler belki. 2.5 altının oranı bayağı yüksek göründü gözüme, ben onu aldım ama güvenerek herhangi bi bahis yapılmaz bu maça. aklıma serie b'den bi maç geldi. deplasman yardırıyo abi, form durumları o biçim. ev sahibinde as kadrodan 5-6 tane sakat var. ona rağmen garanti olsun diye gidip sadece çifte şans yazdım deplasman için. ne oldu dersin? üçüncü dakikada kırmızı kart gördü adamlar ahahajsj. yenildiler. ananı skim borghese

yine her günkü gibi Kurnaz ve Der Meister ile günün maçlarını yorumlama qeyfi yaptık ama bu sefer kafamda bir şeyler şekillenmedi.

temizinden Real kazanır'a basacağım herhalde 11'leri görünce.

dayanamayıp
City 1
L'kusen 1,5ü
Totnım iy0
Dortmund 2
Madrid h1
Leicester 02çş
Copenhagen 02çş
Juve j0
Lyon KG

kuponuna da bi 20-30 lira atarım heralde.

başka bir gün daha güzel kuponlardan para çıkarmak üzere...

Ben bunu oynayacağım:

i.hizliresim.com

kandırıldık :((

bu kadar olur abi. hem juve hem real. güzel patladım ben. aslında para kazanılabilecek güzel maçlar da vardı. leicester, dortmund, city vs. oynanabilirdi gayet, ben onları tercih etmedim. güzel patladım. neyse yarın apoel yenecek, dertler bitecek.

valla ben 10 birim koydum totalde 6 kupona, 13 birim aldım. juve biraz bozdu.

@dm|

valla birader ben de gunu zararla kapattim ama RM cevirdigi icin cok minimal bi zarar oldu.
RM kazanamasaydi cok ciddi kaybetmis olacaktim. kismet artik. yarina yarin bakariz.

City/ye bu orandan kafa goz girmedigimiz icin de biz sucluyuz biraz.

@millet

bahis sonrası dert yanılmaz, öyle olsaydı böyle olsaydı diye.

maç sonrası her şey aslında çok açıkmış gibi gelir. riski bundan dolayı dağıtmak lazım.

@kurnaz

ben de 13 birim yatirdim 12.sini geri aldim.

13te1 zarar ettim ama mutluyum valla RM maci dondugu icin.

hayirli olsun senin karin.

arkadaşlar tahminleriniz gayet iyiymiş , lakin madrid ve juve herkesi patlattı bu akşam...ben city e yüklü girdim ve oradan kazandım...bu yıl madride bi süre bahis yapmamanızı öneririrm...bu sezon felaket kötü futbol oynuyorlar...sevillada yeni hocasıyla yavaş yavaş oturmaya başlamış bu yıl çok can yakacak gibi

bu arada bahis konuşabileceğimiz bi başlık vs varmıdır?

Beyler burasi internetin kadinlardan arindirilmis noktasi. Kadinlarin gormesini istemedigimiz her seyi burada yazabiliriz farkindasiniz degil mi yukarilari okuyup asla bu kisma kadar inmezler. Mod kadinlar bile inmez.


Kadinlardan cektigim kadar kimseden cekmedigim icin giybet time.

sonuçta hr müzik dinlemeyeceksin. dinleyemeyeceksin.

www.amazon.de

şu bence piyasaki en iyilerden biri.

çıksın ilk alacağım şey beats x

kurnaz'in onerdigi kulaklik bende yaklasik kasim 2015'den beri var. sarj konusu cok iyi, 4 saat sarj edip 20-25 gun kullaniyorsunuz (gunde 10 saat kullanmayacaginizi var sayiyorum). 1,5 ay hic kullanmadan kutusunda duran seyi cikartip kullandim saatlerce sarj konusu iyi.

ancaaaaaaak, elektronik muzik dinlemeyecekseniz (bass agirlikli) bu kulaklik alinmaz. alet felaket bir bass veriyor. jazz, indie rock, blues, klasik muzik falan dinlenmez bu kulaklikla. bangers icin cok iyi, dnb, dubstep, dub falan dinleyecekseniz dusunmeden alin. ama diger muzik turleri icin i-ih.

lazer alın rahat edin.

şunun aynısını aldım ben 4 sene önce
www.vatanbilgisayar.com

totalde 7-8 bin baskı aldım. tozunu da aldım evde kendim dolduruyorum. 8-10€ tozu, 2 bin baskıdan fazla alabiliyosun.

şu ana kadar herhangi bir sorun çıkarmadı. bir kere takılmadı.

bu arada inkjetlere bulaşmayın. hem sarf maliyeti çok çok yüksek hem de içerisindeki kullanılan malzemeler çok dandik olduğundan hemen bozuluyorlar bir de içindeki mürekkepler kurur. sonra iflah olmuyor makineler.

türkiyedeki alman konsolosluguna calisma izni ve vize icin basvuracaksin. onlar senden cesitli belgeler isteyecekler. bu belgeler arasinda sirketinden alindacak yazi, sözlesme, özgecmis, diplomalar vs. gibi belgeler olacak. bu istedikleri belgeler degiskenlik gösterebiliyor. sonra sizin bu belgelerinizi almanyadaki yabancilar dairesi (ausländerbehörde) ye göndrecekler. yabancilar dairesi ön incelemeyi yaptiktan sonra calisma dairesine (arbeitsagentur) gönderecek. calisma dairesi is yerinize bu kisinin aynisindan almanyada bulamadiniz mi? peki avrupa birliginde bulamadiniz mi? gibi sorular soracak. bir taraftanda sizin isinizi yapan almanya veya ab icinde issiz var mi diye bakacak. sizin sirkette de bu kisi söyle iyi böyle iyi diyecek. belki de diyecek ki "bu kisi türkce biliyor, türk piyasasina hakim. biz türkiyede yatirim yapmayi düsünüyorz o yüzden böyle birine ihtiyacimiz var" diyecek. sonra calisma dairesi izni onaylayip yabancilar dairesine gönderecek. sonra onlarda calisma izninin yaninda vizenizi onaylayip türkiyedeki almanyadaki konsolosluga geri gönderecek. konsolosluk da size calisma izni ile beraber vizenizi verecek. vizenizi aldiktan sonra almanyaya tasindiginizda size 3 ay süre verilir genelde (vize de 3 ay cikar) 3 ay dolmadan benzer belgeleri tekrar toplayip yabancilar dairesine gidip vizenizi daha uzun süreli olan oturumunuzla degistirmeniz gerekecektir. tüm bu sürec 2 aydan az sürmez, bu kurumlarin yogunlugu, sizin topladiginiz belgelerin niteligine göre daha da uzayabilir. eger sirketiniz tecrübeli ise bu konuda belki de süreci hizlandirabilir.

almanya vizesine idata.com.tr üzerinden basvuru yapiliyor diye biliyorum. alman konsoloslugunda yapilan islemler türkiyede yasayan alman vatandaslari icin sanirim.

@emrah anlatmış.

tüm belgelerinizi hazır edip şirketten gelen belgeler ile başvuru yapın.

konsolosluk adınıza çalışma iznine başvuracak. onu bekleyecek 2-3 azy kadar sürüyor. sonra o gelince oturum işlemlerini halledecek, o sırada ek belgeler isteyebilirler. 1,4 hafta arası da o sürer. sonra almanyaya gidebilirsiniz.

bu sırada siz yine de iş bakın. bu durumda çalışma izni beklerken 1-2 ay sonra beklemekten vazegeçen şirketler gördüm, tam şirket vazgeçip birisini aldığında ise elinize gelebiliyor çalışma izni. ondan bi yerinizi sağlama alın boş boş durmayın o arada.

bilgisayarına indirip sıkıldığın yerlerde 5 saniye 10 saniye filan ileri sararak izleyeceksin.
ben öyle yapıyorum.

behzat ç'yi 3. bölümden bırakmıştım. yine leyla ve mecnun'da ancak 4. bölüme kadar gelebilmiştim. gereksiz yere uzun oldukları için zamanım çöpe gidiyormuş gibi geliyor.(dizi güzel veya değildir tartışılır) izleyemiyorum ben de.

abi evet! 2 saatimi filme harcarım ama bir bölümü 1.5-2 saatlik 2-3 sezonluk diziye harcayamıyorum cidden

yerli diziler tv'den aile veya arkadaslarinla izlenir en fazla. Muhabbet olsun diye.
Tek basina sikmadan izlenebilecek dizimiz yok bence.

1,5 hizla filan izliyorum, bakisma vb varsa atliyorum.

Bir de avrupa yakasi vb tak tak ilerliyor, onu pek ileri alamiyorum ama mutlaka bir seyle ugrasirken izliyorum, toz alirken, yemek hazirlarken vb. Oyle olunca isim bitince kafadan dizi de bitmis gibi hareket ediyorum.

İki yaz önce oturup Leyla ile mecnunu ve Behzat ç.'yi izlemiştim. 3 ayda falan. Öyle sarmıştı ki bıkmamıştım

kardeş payı ve işler güçler, avrupa yakası ve yalan dünya hiç sıkmamıştı.

bunlar haricinde sadece ezel izledim onda da sara sara, dizi güzel ama keçiboynuzu gibi. ara ara atlaman lazım. youtube da seyretmiştim ezeli ben.

yabancı dizileri genelde pc başında konsantre olmuş şekilde izliyorum ama behzat ç'yi falan tv karşısında çay çerez eşliğinde aileyle izliyordum, zaman daha çabuk geçiyor öyle:)

kesinlikle ben de izleyemiyorum. tek izleyebildiğim Türk dizisi 20 dakikalık 1 Kadın 1 Erkek

Podcast dinler gibi arkaya aça aça ezeli bitirdim. Zaten izlemelik genelde bi bok olmuyo birbirlerine bakıyolar hep veya dayı böyle kitaba filan bakıyo şiir okuyo :/

Aksiyonlu sahne olursa durdurup diğer işimi halledip dönüyodum "AHA SİLAH SESİ".

Dota, hearthstone filan oynamalık baya güzel bence.

Herkes tatile gidiyor. Ozellikle bir uzaklasma yasandigini sanmiyorum.

Eslerin bazen ayni anda izinli oldugu tek vakit bu olabiliyor

öyle.

değişim söz konusu.

insanların birbirlerinden uzaklaşmasını bayramda anlaman kötü.

herkes kendi hayatına bakıyor artık. ziyaret vs kalkıyor zamanla ortadan. insanlar uzaklaşıyor birbirinden.

bütün bayramı evde pijamayla geçirdim, hiçbir farkı da yoktu diğer günlerden. böyle bayram mı olur? artık oluyor.

azılı bir ateist olmama rağmen bayramların bu kadar TIRT geçmesinden hoşlanmıyorum. güya bizim aile dindardır ama bu sene HİÇBİR ŞEY olmadı. ne bi öpüşme, ne bayramlaşma. dayım, dedem, kardeşlerim zaten tatile diye çıkıp gittiler. annem ve anneannemle oturuyorum ben de öyle. ara sıra et met yiyom. bi tek babamı aradım, onu da sırf bozuk atmasın diye yaptım yani. o da samsun'daymış amk arkadaşına gitmiş, herkes geziyo. haberim bile yok.

"nerede o eski bayramlar" geyiğini sevmem, çoğu şeyin de öyle kolay kolay değişmediğine inanırım ama bayramlar cidden bitmiş yav.

öyle tabii. dün apartmandan birkaç aile, bugün birkaç arkadaş falan. daha da gelen olmaz herhalde. tatil 9 gün olunca durmuyor kimse, ortalıkta insan yok. ayrıca genel bi uzaklaşma da var bence de.

bende tek değişmeyen şey hala upuzun bayram tebriği ve en sonda ad-soyad şeklinde gelen sms'ler.

türkiye cumhuriyetinin alım gücü yerlerde. o yüzden insanlar ne tatil yapabiliyor ne de ailede tek kişinin çalışması yetiyor.

eskiden bayramlaşmalarda 15-20 kişi toplaşırdı, çünkü aileden 1 kişinn çalışması ve ortalamüstü bir gelirse sahip olması o kişiyi ev, araba ve dükkan sahibi yapıyordu. haliyle sene içinde insanlar tatil kullanabiliyordu bolca. evin hanımı da çalışmadığı için, öyle ekstra tatiller talep etmiyordu, kocasıyla birlikte dinlendirici şeyler yapıyorlardı bayramlarda.

artık karı koca çalışıyor,
üstelik köle gibi çalışıyorlar izin bile isteyemiyorlar,
isteseler de sahip oldukları para tek bir tatil yapmaya yetiyor.

insanlar da onu bayramda kullanıyor haliyle.

ben çok katılmıyorum aslında.

birbirini sırf görmek için gören aileler gelirdi bayramda. zaten yakın aileler görüşüyor sürekli sevenler zaten haberdar birbirinden.

ben bayramdan bayrama gördüğüm aileler bilirim. benim ailem için hepsi 5 para etmez ailelerdi. onun dışında gördüklerimiz görüştüklerimiz ve bayramda gördüklerimizdi gerçek aile ya da bayramlaşma.

birini görmek ve hatırlamak için bayrama ihtiyaç yok. çekinmeden sevdiklerinizi arayın sorun. 10 senedir konuşmasanızda seviyorsanız onları arayın hal hatır sorun. onlarda aynı hislerdeyse güzelleşir ilişkiler, değillerse bir daha aramaz sormazsınız.

ben ölünce cenazeme gelecek insan istemiyorum. yaşarken yanımda olacak insanlar değerli olanlar.

@Apocalypse bayramda anlamadım, her zaman bilincindeyim. bu farkındalık da düşüncemi körükledi.

E iletisim olanaklari da cok artti eskiye gore. Sizinkiler nasil, cocuk okula alisti mi muhabbetlerini feysbuk vs uzerinden yapiyor millet. Sosyal medya sayesinde herkes biribirinin hayatindan haberdar zaten. Cok da samimi olmayan insanlar bunun disinda ne konusacak ki birbiriyle? Boyle guzel oldu ya, keske benim cocuklugumda da boyle olaydi. Bayramda kalabaliklasan evlerden zerre hazzetmezdim, sacma sapan bir ton insan offf. Hatirlayinca bile fenalik basti..

ben babamla bile bayramlaşmadığımı fark ettim şu an. uzun zamandır evde bayramlar önemsenmiyor. gelenimiz de yok. biz de kimseye gitmiyoruz. oldukça memnunum. bu yıl kurban kesmekle bile uğraşmadık hatta. boşuna enerji ve zaman kaybı.

bence zorlama bayram ritüelleri gereksizdi. normale dönüş oluyor yavaş yavaş.

Bizde degisen bir sey yok.herkes ziyaretini yapiyor ve oglumunda alisip ayni sekilde devam etmelerini isterim ama zor gorunuyor bu cunku biz son nesiliz gibiduruyor.

Tek degisen artik eskisi gibi kapi kapi gezen cocuk sayisi yok denecek kadar az.

Biz sokaklarin altini ustune getirirdik gezerken ama artik kimse cocugunu rahatlikla sokaga gonderemiyor.

Hayvanlığa ne gerek vardı

tuzluysa şiddetli susuzluk, chiliymiş bi de öff. tuvalete yangın tüpüyle gir

"turşu yiyen sıhhat bulur"

ismail sauerkraut

***

arkana yaslan ve kendinle gurur duy. turşu bu dünyadaki en güzel şeylerden biri. bol bol su iç ve tuvalete çıkarken yanına yangın tüpü al. önümüzdeki birkaç gün zor geçebilir. turşu için değer ama.

su iç.

yandı götüm keten helva.

basur yoktur inş

onu bilmem de bi kavanoz cin biber turşusu yemişliğim var. bişi olmaz su iç.

ne biçim canım çekti lan. hepsini yemesen olmaz mıydı?

şaka bi yana, bol su iç. bişey olmaz, bundan olmasa da ben de çok yedim bi kavanoz turşu.

arkadaşlar o kadar acı değil yahu. türkiyede lahmacun için az acılı tabir ettiğimiz türden. avusturyalı yer mi acı ya. allah ne verdiyse tatlı herifler. aslında bu da tatlı zaten.

tatlı-acı turşu.

basur masur yok allahtan. ama galiba sağlam susayacağım.

çok fazla tuzluysa susatmak haricinde sıkıntı çıkabilir.

sakin olun bi de tatlı acı imiş gerçekten hiçbir şey olmaz.

Of of of canımızı çektirdin, yarasın. Çok susatır ama seni şişirmeyecek kadar içmeye çalış bari.

Bu seçimler zaten mantığın söylediği seçimler. Ama ne yazık ki tüm mantıklı seçimler çok nadir kazanıyor. İlla ki bir ikisi patlıyor. Gladbach son zamanlarda çok iyi. Bu sürdirek banko görünen maçlardan biri 0-0'a bağlanır bu akşam. Bol şans.

Ben çok genel bir yorum yapmak istiyorum. İddia oyunu bilinmeyini bilmek ile para kazanılan bir sistemdir. Sizin kuponlar mantık sınırları içinde ve bu yazdıklarınıza muhalefet etmek cidden zor. Sizin yerinizde olsam barça handikap city handikapa girişmeniz bayerne çok güvenmemeniz çünkü lewa daha form tutmadı. Hatta barça 1/1 city 1/1 oranları yükseltir.

para kazanmam lazımla bahis yapılmaz.

gole oynanmaz.

daha önce de galiba bahis konusunda duyurularda rastlaşmıştık. maçlara bakıp yazarım:)

@kurnaz

daha önce de yorumunu almıştım evet, teşekkür ederim.

abi kusura bakma da ben hayatımı bahis oynayarak kazanan biriyim.

şuna oynanmaz buna oynanmaz diyorsun ama oynanır pekala da. hatta benim asıl gelir kaynağım value 1,5üstü bahisler.

bugünk maçlar hakkında yorumlarını beklerim yine de.

teşekkürler.

ben 3 maçın riskli olduğunu düşünenlerdenim...2 maça indirgeyip oranı yükseltmek daha mantıklı...ortadaki kuponun dışındakiler garanti görünüyor ama para vermez o maçlar...birde biri patlarsa zarar edersin...maçları dağıtmanı öneririm

dedikodu. aka gıybet.

Aşırı övünme - üstünden başından başlayıp ailesinden kocişinden süper zeka çocuğundan kendini ve sahip olduklarını öve öve bitiremeyen tiplere gıcık oluyorum, dinlerken kulağım kanamaya başlıyor neredeyse.

sigara ve sarımsak. ikisini kullanana da pek dayanamıyorum.

bu ikisinin bulunduğu ortamda duramıyorum.

bir de ekşiduyuruda yeni yeni türkçe neferleri. ya eleştirsinler eyvallah ama abartmaya gerek yok.

Ter kokusu,ayak kokusu, ağız sapirdatma,Sürekli geğirme.

Sinirlilik, gürleyerek-bağırarak konuşma, ortalığı yakıp yıktıktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranma, çirkeflik, şark kurnazlığı, sürekli her şeyden şikayet etme, bir de yabancıların 'drama' dediği devamlı olay çıkarma, bir bardak sudan fırtınalar çıkarma.

sesli sakız çiğnemesi,dişlerinin arasındakileri çıkarmaya çalışırken cik cik sesler çıkarması,bir nesneyi ya da parmaklarını bir yere vurarak ritimli sesler çıkarması.bu seslerden nefret ediyorum.bunun dışında bilim dışı boş sohbetler yapması(alternatif tıp vs.)

Fal, buyu, burc ve turevlerini dalga gecerek degil ciddi ciddi konusanlar, uzerine yorum yapanlara katlanamiyorum. Bilimsel oldugunu iddia ederlerse ortami terk ederim.

bencillikleri.

Bilmedikleri konuda ısrarla hatalı bilgiçlik taslamaları, okumuş insan da olsa sabit fikirli bir cehalet belirtisi. Bu tarz insanlarla tartışmaya girmekten kaçınıyorum.

samimiyetsizlik
sürekli kendinden bahsetme

topluluk içinde sürekli kendi aralarındaki "inside joke"larla geyik yapıp durmaları. bi de bazı insanlar yapış yapış oluyor. havanda olmadığını, konuşmak istemediğini çok net biçimde anladığı halde saygısızlık derecesinde yapışıyor, rahatsız ediyor vs. böylelerinin ağzına zumzuğu çakasım geliyor. neyse ki asosyalim de böyle ortamlara girmiyom.

dunning-kruger sendromu yaşayan arkadaşlar.

Yapmacıklık, gösteriş düşkünlüğü, taklitçilik, ilgi budalalığı, yanılgıyı kabul etmeme, çok ve boş konuşma, mantıksızlık, tutarsızlık, düşüncesizlik, fanatizm, sık küfür etme, sürekli espri yapma çabası vb. şeyler.

1. ağız kokusu
2. faşistlik

Keskulpesent +1

Ek olarak, olmayacak yerde cok kokulu seyler yiyen insanlar varsa direkt uzaklasiyorum.

Saygısızlık, hadsizlik, densizlik, bunlarla paralel terbiyesizlik.

uyuz edici konuşmaları ki bu uyuz olduğum konular çoktur. tek örnek vermem gerekirse tek gecelik veya sevgilisi ile olan cinsel münasebetini gelip çok büyük başarıymış gibi, bir de partnerini ezik görür bir tavırla anlatması.

En cok ben bilirimci, tepeden bakmaci tavir takinanlar.

büyük tecrübelerime dayanarak ayzıyorum. öyle bir marka yok.

tamamen o seriye bağlı.

lcw den alıp 5 senedir giyip hala süper olan tişörtüm de var, hatta pirmarkttan 80 cente rengine tav olduğum tişört bile 2 sene ardından aynı renk.

çok para verip aldığım bir çok üründe renk atması, büzüşme filan oldu. tam tersi süper olanda var.

şuna kanaat getirdim. o seride kullanılan kumaşa bağlı. bir de tek firma üretmiyor sallıyorum lcw belkide 100 farklı yerden alıyor tişörtleri diğerleri de öyledir.

Docker's (benim tarzım değil babam yıllarca giyer)
Lacoste (alıp yaptırmak lazım kesimleri geniş)
Basic ve gömlek için Zara (Kesimini seviyorum)

Colin's

Alıp memnun kaldığım;
Gömlekler
Beymen, Ramsey, Sabri Özel, Sarar, Network, Karaca, Vakko.
Pantolonlar (Kot, Kanvas, Kumaş)
Beymen, Ramsey, Levi's, Wrangler, Damat.
Tişört
Marka gözetmeksizin en sade, basic olan modelleri denk geldikçe alıyorum.

Türkiye de erkek giyim sanş işi. Kurnaz'ın dediği gibi markaların sezona göre kumaşları da kalıpları da değişkenlik gösteriyor.

H&M ve C&A. Mis.

beymenden lcw ye ani değişim..

neyse massimo dutti diyorum ben. ucuz değildir ama gayet kaliteli.

little big
wrangler
columbia
pull and bear
gap

Kurnaz'la aynı fikirdeyim. Ancak özel olarak şunları söyleyebilirim; Colins ve Koton'dan memnun kaldığım ürünler oldu. Pull & Bear çok defa üzdü. Kesimler çok iyi ama kumaşlar, ham maddeler sıkıntılı gibi.

spor konusunda dechatlon.

gap ve pull and bear gayet iyi.
abercrombie, tommy, hollister falan da 5-6 senedir giydiğim şeyler var, en ufak bir sıkıntı yok.

yorumlarda yer alan Ramsey, Columbia gibi markaların kaliteli olduğuna katılıyorum fakat ucuz-kaliteli sınıfına girmiyorlar bence.

Beymen gömleklerimden memnunum. Tavsiye olarak Beymen Business tavsiye ediliyor genelde.Benimkilerde renk atma/solma olmadı
Sararın CCS sarar marka gömleklerinden hiç memnun değilim.
Dockers pantalonlardan memnunum. Son olarak outlette 4 tanesini 200 liraya almıştım.Yeni sezon ürünlerini alırsanız ya da indirimsiz alırsanız 150-250 arası ama

geri aldıklarıda almadıklarıda oluyormuş.

yanlış hatırlamıyorsam bir teknoseyir videosunda demişlerdi, incelemeden sonra kırın fotosunu gönderin demiş yollayan firma bir keresinde de.

büyük oranda üretici yolluyor yani.

@sivrisinek

1 milyon izlenmeden 5-10 bin tl arası kazanamaz hiç bir kanal. ortalama 250-500$ arası.

istisna kanallar varsa bilemem. ama benim bugüne kadar duyduğum hiç bir kanal 1 milyondan 1300€ yapamamış- yabancı ya da yerli. yerli zaten 1 milyonda 300-500 lira yapar.

yabanci kanallarda bazen kendilerine aldiklari urunleri "iste yeni bilgisayarim" diye tanitiyorlar,

bazen sponsorluklar geliyor, direk son model bilgisayar hediye edebiliyorlar.

bazi firmalarin denemek icin reviewlara gonderdigi ve geri alip tekrar baska reviewlara gonderdigi aletler olabiliyor. yani sirayla herkesin elinden geciyor bu aletler.

baziliarinin kendi isi zaten bu tarz aletler alip satmak oluyor, ya da esi dostu yakin arkadaslari bu tarz islerle ugrastigi icin onlar urun saglayabiliyor.

cesit cesit var yani ama genelde amerikada oluyor bu tarz olaylar. turkiye'de nasil oluyor ondan pek emin degilim.

Cevap veriyorum; işten atılmalarım.

@yaren
fail durum = boktan durum.

@kurnaz
üç sene beraber olduğum sevgilimle aylardır görüşemiyordum. her gün konuşuyorduk ama bir problem olduğu belliydi bu arada. çok da seviyordum kızı ama ayrılmamız gerektiğini düşünüp sözünü ettim bunun mesajlaşırken. "böyle olacaksa ayrılmalıyız." artık dedim yani. çok rahat bir şekilde "evet, bence de." deyince bu bir problem olduğunu anladım ortada. başka birinin olabileceğinden şüphelendim hayatında. öyle biri olmadığını ama birinden hoşlandığını filan söyledi. çok muhtemel aldatıldım yani. şimdi özet yazıyorum da öyle düşünmemi gerektirecek bir sürü de detay var. neyse, olayımız bu değil şu an. ayrıldığımdan beri kırk gün filan oldu. hala tam toparlayabilmiş değilim kendimi. özellikle bir hafta önce baya kötü bir haldeydim. nedense kaşlarıma takıldı gözüm. böyle bir kendimi yırtıp atmak istedim. yüzüm, tipim bir değişsin de kurtulayım kendimden dedim. bu böyle kendini beğenmemekle filan ilgili bir şey değil. memnunum tipimden aslında ama nedense kendi yüzüme karşı bir soğukluk geldi işte. dedim ki en iyisi kaşları aldırayım biraz, belki hoş olur. aldırdım kaşları gidip ama hiç hayal ettiğim gibi olmadı ilk başta. kendi halime güldüm baya. şu an alıştı gözüm, fena da olmadı aslında. baya fail'dı o ilk andaki halim benim için. şurada o gün yazdığım duyuru duruyor bak:
www.eksiduyuru.com

yaren ek iş olarak şaka mı yapıyosun yoksa ciddi misin şu an?

soruya cevab: liseyi bitirdiğimden beri (yaklaşık 4.5 sene) bir adım ileri gitmedim. hayatımda bundan daha boktan, daha verimsiz, daha salak, daha durgun bir dönem olacağını sanmıyorum. olsa bile en azından o zaman belli bi seviyeye gelmiş olucam, şimdiki gibi "OHOO GENÇSİN YAV" geyiği olmayacak. şimdi o da var. yani bence 36-40 yaş arasında mal gibi yaşamak çok problem değil ama 18-22 arasını öyle geçirmek kötü. ha ben öyle dizimi dövüyo da değilim, nihayetinde buraya varacağımı bilerek yaptım tüm yaptıklarımı ama ne bileyim yav değişik.

türkçe bir sitede türkçe bir içerikte neden ingilizce kalıplar kullanılır ve bilmeyen insanlar ezilmeye çalışılır anlamak güç.

yaşadığım en fail durum bu gibi insanlarla aynı sitede takılmak.

@bohr

www.eksiduyuru.com

laptop, medium, high, full hd.

ben hiç bir zaman türkçe türkçe diyen biri olmadım. hatalarımda var bunu da biliyorum. fail karşılığı var mı bu anlamda yok. eee?

bak laptop, diz üstü
medium- orta
high- yüksek
full hd-tam yüksek çözünürlük

niye kullanmadınız? çünkü kolay değildi, böyle öğrendiniz. ben niye kullanmadım? çünkü kolay geldi fail demek.

resit oldugum sene bir kiz arkadasimla istanbulun bir caddesinde yuruyorduk. caddenin arac trafigi kalabalik, dar bir kaldirimdaydik. karsidan tipi kayik biri geliyordu. baya aylardir evsiz biriydi sanirim. ben de bunu fark edince kizi arabanin altina atmadan cekemedim(yani kizi da ceksem beraber arabanin altinda kalirdik) ama kendim bir sekilde tipi kayik adamin onunden cekilince kizin arkasina saklanmis gibi oldum. kiz boyle dusundu en azindan. tabi ne deseniz anlami olmuyor o dakikadan itibaren. Sonra o kizla baska sebeplerden sevgililige gecemedik.

en degilse de "en"lerden biridir. arasira aklima gelince kendimi seinfeld'deki Corç gibi hissediyorum.

7-8 yaşlarında anne ve babamı sevişirken görmüştüm bir gece. gerçi bu pek de fail gibi gelmiyor.

bir de sınıfın en çalışkanı olmama rağmen (ilk kırmızı kurdeleyi ben almıştım. ilk tenefüste herkes etrafıma üşüşmüştü. kendimi uzaylı gibi hissetmiştim. niye böyle bakıyorlar ki diye şaşkın şaşkın bakmıştım hepsine) bir gün altıma işemiştim derste. buna hiç anlam verememiştim. tabi yerime çivilenmiştim. öğretmen bile şaşırmıştı yarı güler halde elini alnına vurmuştu. "seni eve yollayayım mı" demişti. "yok" demiştim. gerçi bu sınıfta bir ilk değildi. düzenli olarak birileri işerdi. bunlar hep şundan olmuştu eminim ben. sınıfın en güzel kızı (benden sonraki 2. çalışkandı bu arada) da bir gün işemişti ve benim kalemim onun çişinin içine düşmüştü. alırken falan epey bir iğrenmiştim durumdan. sanırım ah etmişim kıza. karma kısa sürede benim de başıma getirmişse demek.

daha yakın zamandan bir şeyler hatırlayayım diye çok kastım ama bulamadım. bulursam editlerim.

Aynen meister bizi dedelere yonlendirdi galiba diyordum tam.

ahaha ya benim kopyaladığım link ilanın linki %100 eminim, tıklayınca saçmasapan bir yere gidiyor, ben de anlamadım. nasıl düzelteceğimi de bilmiyorum, başka link yok yani ilana gittiğimde yine aynı link çıkıyor.

bende direkt açılıyor kariyer.net?

edit: sebebi ublock origin sanırım, onu devre dışı bırakınca gelir ortakları falan gibi bir şey açılıyor.

@meister

hocam sendeki linkte oldu ama ilk değil bu. daha önce de oldu bir kaç kere. kariyer linklerinde sapıtıyo browser.

kariyer.net'in gelirortakları denen firma ile "affiliate marketing" olayı yüzünden olsa gerek. neden efendi gibi açmıyor onu bilmiyorum ama.

gelirortaklari.com

linke tıklarken ctrl'e basın.

bisiklet sürüyorum ben genelde 20+ belki 50 km. nedense bayılıyorum sürmeye sahilde olmanın avantajı olabilir.

10km ve üstü koşular bana zihinsel işkence gibi geliyor. iyi bir motivasyon ve hedeflerim olmalı. güzel bir playlist ile o da hallediliyor.

yüzme ise hep eğlenceli zaten. sıkıntı yaşamıyorum.

sanırım sizin sıkıntınız indoor çalışmasınız, eğer imkan varsa dışarıda kardiyo yapın.

@freebird

hocam outdoor sporun tadı çok başka. bisiklette aynen çok seviyorum ama koşuda hi.ç outdoor sevmem. zira sürekli değişiyor dengem ve hızım.

indoor yapıyorum yılın 9 ayı mecburen, gerçi yazında indoor yapıyorum çoğunlukla ama nedeni başka, yaşadığım yer görece soğuk bir yer.

o zaman kafada bir hedef belirleyip, ona göre program hazırlayıp programı takip edebilirsiniz. mesela ben vodafone istanbul 10k için bu programı uygulamıştım. www.newbalance.com.tr/upload/NB%20leaflet%2012x20son.pdf

diğer bir seçenek ise home fitness denemek olabilir. p90x veya focus t25 gibi programlarda epey zihni meşgul tutuyor. oyalanmış oluyorsunuz teknik olarak izle,uygula,izle..

@cure @free

hocam hiit yaptımda sevmedim ya. ben zaten kardiyo yaparken dediğim gibi bir dizi çakınca sıkılmıyorum. müzikte mesela vucüt çalışırken sorun değil. cıstaklı dinliyorum, o sırada aynen sıkılmıyosun çok.

dizi, film izleyenlerin verimli kardiyo yaptığına inanmıyorum. kardiyo yaparken kendini zorlasan, kalp atım hızını yeterince artırsan diziye, filme odaklanamazdın. hiit yap, gerçekten kendini ver, bütün tişörtün ıslansın. 15 dk sıkıl.

@çıkış

abi 9-10 km hızla 40 dakika koşunca sırılsıklam oluyosun.

ya da bisiklette 22-24 km sabit hızda 30-40 dakika aynı şekilde.

4 km hızla yürümüyoruz.

niye odaklanamayasın ki anlamadım ben. bir desakız çiğniyorum arada.

kalp atım hızın yaklaşık kaç oluyor?

@çıkış

150 genelde.

çok fit bir arkadaşım kardiyo aletini maksimum seviyeye getirip çok hızlı yapınca maksimum 165'i görebiliyor. sonuna kadar zorluyorum diyorsan diyecek birşey yok, ama bahsettiğim kişi dizi, film izleyemeyecek şekilde yapıyor. benim yüksek değerler görmem için maksimum değere ayarlamama gerek yok. hiit yaparken 160-165, hızlanma zamanlarında 172-178'i yakalıyorum. kalbinde sorun yoksa dene, sadece 15 dakika yap. herkesin vücudu farklı, belki sen maksimum 170 belki 180 göreceksin. ama ben kendimi zorlarken dizi, filme odaklanamam, sakızı düşünemiyorum bile. bu kadar rahat olabilecek şekilde kardiyo yapmamanı öneririm.

@çıkış yolu

hocam bisiklette mesela neye odaklanacam ya da eliptik bisiklette söyler misiniz?

bant üzerinde 9-10 km hızla koşan adam afedersinde öndeki ekranla kulağına odaklanamıyorsa bıraksın gitsin bir zahmet yani.

bir filme odaklanabildiğim için spor yapmadığım iması çıktı şurada ona şaşırıyorum.

yahu cidden bisiklette her makinada sertlik olayı ayrı elbette ama 20 sertlik maksimumdaki makinede 12 sertlikte, saatte 24 km hız sabit olacak şekilde bisiklete biniyorum mesela, kan ter içinde kalıyorum - en azz 750 ml şişem bitiyor bu 45 dakikada, o sırada dizimi de seyrediyorum. bunun nesi garip. ciddiyim yani.

hiit sevmiyorum ben. evet hiit oldukça odaklanma istiyor. ama ben konsept olarak sevmiyorum.

amacım zaten biraz kilo vermek ve asıl amacım ise kondüsyon ve günlük zindelik sağlamak 85 ten 77ye düştüm 2-3 ayda. bundan sonra da 5-6 ay içinde bir 5-8 verip kas kütlemi arttırmak. sporcu olmak değil amacım günlük spor, zindelik ve fit olmak bedenen.

bunu geçtim bazen kitap dergi okuduğum bile oldu bisiklette, bence gayet normal yani.

outdoor spor bambaşka bir şey. tadı başka, keyfi ve motivasyonu ayrı. ama 1 ay sonra götüm buz keser dışarıda.

@qcediac

abi sen yap -5'te spor, ben yapmam. kar kış, buzda koşmam. koşana da laf etmem, isteyen koşsun.

senin -5 te spor yapabilmen ve bundan zevk alman benimn de zevk alaceğım anlamına gelmiyor.

konformistliğe bağlaman ise apayrı bir şey, en kibar ifade ile "ne alakası var?" diyebilirim.

kalorilerim odakla mı yakılıyor? ciddi olarak soruyorum bunu. spor yaparken ben dizime odaklanmak istiyorum. arada 40 dakikada 16 km bisiklet sürmek bunu da sabit hızla yapabilmek ve farkında olmadan güzelce 400-500 kcal yakmak hoşuma gidiyor.


abi outdoor sporun zevki farklı zaten biliyorum. bisiklette yapıyorum bunu zaten. ama outdoorda sevmediğim şey şu benim amacım kondüsyon yapmak olduğu için sabit hızda ve zorlanmada gitmek istiyorum. incline yaparken bantta bu sabit olsun ve aralıklarla bölünmesin istiyorum.

şimdi elbette bir saray avlusuna, park bahçeye gidebilirim ama sürekli aynı hızda koşamayacağım. şehir içine illaki gireceğim. elimde 500 ml su taşıyacağım istemiyorum bunu. zaten zevk için 10 km yürüyen adamım.

yaptığın kardiyo işine yarıyordur. spor yapmadığını düşünmedim. maksimum faydayı, verimi sağlamak istersen diye yazdım. biri bana yaptığımdan daha verimli olacak bir alternatif sunsa öyle yapmaya çalışırım. kendi bildiğim kadarıyla fazla verim almaya çalışıyorum, bu konularda her şeyi ve en doğrusunu bilmediğim kesin. ben bu şekilde yaklaşıyorum, sen ya da bir başkası farklı şekillerde yaklaşabilir, çok normal.

hiit'ten sıkılıyorsan, yapabileceğin başka bir alternatif arıyorsan ve gittiğin spor salonunda kapalı koşma yeri varsa orda koşabilirsin. hızlı yürüyüp yürürken arada lunge, squat gibi harektler yaparsın. öyle bir alan yoksa P90X ya da bir yoga rutinini bir sürü kere tekrarlayarak da kardiyo yapabilirsin.

www.youtube.com
www.youtube.com

abi adam benimkinden farklı tavsiye var mı, belki hoşuma gider kullanırım diye soru sormuş, etmediğiniz lafı bırakmamışsınız. mesela ben film dizi izleyemem koşarken ama kulaklık takıp sesli kitap ya da podcast vs dinleyebilirim bunu düşünebilirsin ilgini çekerse. ya da koşmaya dayalı oyunlar var google playde falan. bi tane zombilerden kaçma temalı vardı hiç oynamadım da koştuğun mesafeye göre kaynak toplayıp kendine sığınak falan yapıyodun onu oynayabilirsin

zombies, run! 5k training oyunun adı. bu sanırım 5 km koşmak için farklı modları da vardır

ağızda piercing çok çirkin ve hiç klas durmuyor bence.

piercing'in çok normal küpe gibi sayıldığı bir ülkede yaşıyorum. piercing takanlar ergen, genelde ciddiye alınmayan ve önemsenmiyen insanlar oluyorlar, bu şekilde davranıyor yani insanlar.

bence yüze yaptırma.

kurnaz +1

yapma!

Piercingi olan bir insan olarak dil piercingine hiçbir zaman anlam veremedim. İnsanın konuşması telafuzu değişiyor ayrıca iğrenç görünüyor. Bence yaptıracaksan çenenin ortasına yaptır en gideri olan yer bence; ancak hiç gerekli değil. En güzeli göbeğini deldir.

yaptırma. ama dudaklarına geçici dolgu yaptırmayı düşünebilirsin.

biri de demiyor ki pearcing ne ;_;

NEYSE

bence monroe yaptır yakışır.

şöyle yani, ama çok küçük piercing ball kullan

static2.fjcdn.com

Ust dudagin ince degil ki alt dudagin ince. Ustle alt esit gibi o yuzden.

3. Diline metal taktirmaya karar verirken yakisip yakismayacagini soruyorsan bu beden transformasyon isini bayagi bir yanlis anliyorsun demektir. Dil deldirirken dusunulen fonskiyonlar cok farkli, hos durmasi bunlardan biri degil. Dil zaten cikarilmadigi takdirde begeni talep eden bir sey degil :D

Bedeni degistirirken biraz daha dusunmek gerekiyor sanki. Ama kolay gelsin. Secim senin.

bence de yakışmaz. ince dudakta daha da bir kötü. illa yaptıracağım derseniz seçilebilecek en kötü yer orta bence. orta ve dış noktaların arasında bir yer, kötünün iyisi.

dil için hiçbir şey diyemiyorum, berbat bence. "yakışır mı" diyorsanız, kozmetik kaygılar var demektir, neden görünmeyen yer o zaman? bana hep geçici heves olarak gelmiştir dil piercing'i.

edit: dil için neredeyse aynı şeyleri shadowcat yazmış.

piercing çok demode artık ya

estetik durmuyor.

amaç değişiklikti zaten, yorumlar vazgeçirdi. gidip dövme düşüneyim bari. sormaya gelirim yine :/

Sana göre sağ alt tarafa olabilir. Kaşına taktır daha iyi.

@jones

dövme de bok gibi askhdjjskdfas

yok değil de dikkat et dövmede. illa bir şey yaptırmak zorunda değilsin.

karışık ve kompleks şeyler zamanla moda değiştirebilir. ondan simple tasarımlara yönel yöneleceksen. kuş, ağaç böcek, martı filan yaptıran kimse bugüne kadar olgun değildi gördüğüm.

simple da benim cidden beğendiğim şu vardı.
www.menstattooideas.net

bu arada unutmadan yazayım, duruma göre kapatabileceğin bölgelere yaptır. omuz, kol, yaka, ayak etc gibi. amerikan hapisanesinde kalan latinler gibi üze, boyna, parmaklara yaptırma.

çok klişe ama alt dudağının soluna yaptırabilirsin.

kurnaz+1

Dövme olarak ne yaptırsam, nereye yaptırsam (CAPSLİ) tarzı duyuruları da sabırsızlıkla bekliyorum :)

kurnaz +1
ille bir şey mi yaptıracaksın? depresyonda mısın?

dudakların cok ince, abes durabilir.

Bir daha yanıt veresim geldi, ifşadan biliyorum seni, sen piercing takmasan da sende zaten piercingli kız tipi var. Herkes yakışmaz demiş, ama bence yakışır.

@cekilmis gayfe

tam olarak sorunum o evet. değişiklik istiyorum yoksa delireceğim. böyle napsam dile dolanıyorum işte deli deli.

çok sıkıldıysan, saçını farklı renge boyat. piercing ve dövmeden daha fazla değişiklik sağlayacağı kesin.

bence de saç boyatmakla başla. yaşın 16 değilse piercing iyi bir şey değil

Yanağa çok yakışıyor bence.

Şöyle fabulousdesign.net

yasal değil aslında. ama bir şey olmuyor :D

tabii ki yasal değil.

güya zeka ile legal zemine oturtmaya çalışmışlar, bak en üstte ne yazıyor "Learn English by watching TV shows and movies", site isminde ise "Ororo.tv - a fun way to learn English".

contenti copyright ya da intellectual property sınıfında olan bir yayın yapıyor bu site, eğitim amaçlı normalde telifli olan şeylerin kullanımı serbest, mesela sen ünide hocasın, game of thrones'in bir bölümünde bir parça ya da tamamını tamamen legal şekilde sınıfa izlettirebilirsin. bu benim birebir bildiğim "türkiye, almanya ve avusturya'da" serbest. ne ile korunursa korunsun eğitimde telif olmuyor. fakat bundan para kazanmayacaksın ve akredite olmuş bir kurum olacak, public olmayacak ve öğrencilerinde oraya kayıtlı olacak.

kısaca bunların neredeyse hiçbirine uymuyor site illegal.

ebooklarında dağıtımı legal aslında, koşul ne peki? nasıl açık kalıyor o siteler? işitme engelliler için bu her türlü telifli basılı yayını paylaşmak serbest. bu tabandan çalışıyorlar. hatta o kitapların başında da uyarı olur. ama aslında korsan.

kısaca bu site illegal. ek olarak korsan yayın yapıyor. bir büyük şirketin kafayı takmasına bakar. türkiyede büyük ihtimal ile bu dizi siteleri netflixin resmi olarak lansmanından sonra bir bir kapatılacak.

netflix sonrasında türkiyeden erişim engellenebilir onu da aşarsınız bi şekilde. kapanması falan biraz mümkün değil gibi şu aşamada çünkü rus tabanlı.

Evet. Haslanmis dil. Ne guzel olur yumusacik yumusacik

Haslanmis degil, fume dil.

o dil gerçek dil mi lan?

evet gercek dil

sakatatcilara gittiginizde dikkat ederseniz o uzun kirmizi sey hayvanin dili, kimse ortusturemyor ama evet ta kendisi

encrypted-tbn3.gstatic.com

Bunun cevabını bildigim halde su fotografi gorunce resmen öğürdum. Evet :(

(bkz: dilli kaşarlı tostta dil olduğunun öğrenildiği an)

dilinden....

google'a karton ev yazdım, satın alabileceğiniz bin çeşit karton ev çıktı :)
www.hepsiburada.com

niye ev yazdım, çünkü karton maket deyince gazetelerin verdiği kartondan evler canlandı gözümde. neyse, varmış hâlâ.

@kobuzchu

ama bunlar kartondan değil ya. köpüklü bişey bunlar. o ince kartondan değiller. naim süleymanoğlu filan vardı :))

bunlar var zaten 3d filan diye satılıyor ve gerçekten çok kaba ve çirkinler.

şöyleydi

www.mimarizm.com

aahhh cocuklugum :(

milliyet gazetesi cuma gunleri verirdi.. sabah ilk isim kosarak gidip evi alip yapmak olurdu.. kolombiya evi akdeniz evi bs hatirladiklarim arasinda, sonra evler bitince atakule, cami vs gibi daha buyuk yapilari vermeye basladilar, en sonunda da sporculari beriyorlardi onlR biraz uyduruktu, naim suleymanoglunu hatirliyorum.

aglamiyorum gozume bir sey kacti

fikir vermek gerekirse kendin internetten pdf'sini bulabilirsen ozalitcilerde istedigin kagida ciktisini alabilirsin. belki daha ucuza da gelir.

b2 ingilizce, b1 ispanyolca nedir?

o dillerde ders verip alabiliyor musunuz? eğer gerçekten bunu yapabiliyorsanız öğretmenlikte kazanacağınızın 5 katını kazanırsınız.

öğretmenlik derseniz denklik alıp direk o ülkelerde öğretmenlik yapabilirsiniz, gerçekten o dilleri biliyorsanız.

@kurnaz
seviye olarak o kadar biliyorum, öğretme sertifikam yok. kendi öğretmenliğim düzeyindeki çocuklara öğretebilirim ancak. Bir yandan geliştirmeye çalışıyorum kendimi anlamında söylemiştim.

@ruhen hastayim ben
tamam tutarım mesajı, umarım istedin yerde mesleğini yaparsın. ben avrupa düşünüyorum ama kendi dillerini öğrenme kısmı biraz sıkıntılı bir süreç, özellikle almanya hollanda gibi ülkeler için.

simpsons'da hiç bir şeye hüzünlendiğimi hatırlamıyorum.

hüzünlendirmez mi? :( çok seviyorum bu seriyi ama bundan daha çok marge ile ilgili kurduğu bazı cümleler gözümden yaş getirir cinsten. homerphobia bölümünün sonu da boğazımı düğümletmişti.

eksisozluk.com bu da bonus

simpsons izlerken bir çok kez hüzünlenenlerden birisiyim ben de. sonuçta kalp taşıyoruz. en çok lisa üzerinden duygulanırım ben. o kafalarda biri olduğumdan mütevellit. bart'ın öğretmenine aşık olması ve mektuplaşması gibi bir bölüm vardı mesela çoook eskilerden. yağmurlu sahneler falan. o da o tarz bir yere sahiptir.

henüz o bölümü izlemedim ama güzel olmuş. zaten insanların gömülmesi gereksiz mezarlık alanları adına hoş değil. yakılmak en güzel yöntem bence.

eger kurmali mekaniklere sarki koymak istiyorsan, ki klasik müzik haric cok güzel olmayabilir, onlari yaptirmayi birak, konusman 50 tlye gelir. harici olarak kisa süreli ses kaydi yapan kartlar var, müzik kutusunu kendin modifiye etmen mümkün mü?

tr.aliexpress.com

yok, ille de hazir olacak dersen, biraz zor o is.

modifiye edebilirim ama çevirince çalmasını falan nasıl ayarlayacağım, mekanik aksamını falan?

50 tl ye kutudaki zembereği alamazsın hocam özel parçalarda.
www.musicboxattic.com

bunlar aşırı süslü püslü şeyler. internette ahşap güzel modeller 50 lira falandı ama tek sorunum şarkı işte.

şş freetakilir, sen piyano aldın mı?

aldıysan işimiz kolay

kolikarton.net

pardon yanlış link vermişim bundan bahsediyordum ben, bide dekoratif kutu tamam
www.robokonfor.com

www.youtube.com

@free, verdigim link elektronik. kapak acilinca tusa basmasini saglarsin, diger tus ile mic üzerinden kayit alirsin. sonra da mic ve kayit tusunu devreden söker, aldigin ahsap kutuya monte edersin silikon tabancasiyla. sonra da kadife falan kapliysa kutunun icin ona göre saklarsin altina ya da bosluk oyarsin chiselle yerlestirirsin.

mekanik degil dediklerim, mekanik konusunda 50 tlye birak yaptirmayi özel sarki calmasini falan, kurup dinlemen 50 tlden baslar.

oranın anadilini bilmezsen %99 oranında reddedilirsin.

Nereye gittiğine bağlı. Tek kelime Felemenkçe bilmeden 2009'dan beri Hollanda'da çalışan arkadaşım var. Hollanda, Belçika, Danimarka, belki Finlandiya, vb. bu işler için uygun ama İspanya'ya gitmeye kalksan onuncu saniye kapı dışarı ederler. Macaristan ve yeni adıyla Çekya sadece İngilizce ile yaşanacak yerler olmayabilir.

sektöre bagli. ama cogunlukla red yersin, cünkü en basitinden oturma izni islemlerini bile tek basina halletmek, yer bulmak vs konusunda sikinti yasayacaksin. seni ise alarak zaten kendisine bir sürü is cikariyor, yabanci oldugun icin, bir de seninle böyle ugrasmak istemez. yani vazgecilmez olmadigin sürece, senin yerine baska bir basvuruya öncelik verecektir. cat pat yerel dili bilen gördüm ingilizce haricinde, bilisim sektörü, ama hic yerel dili konusamayana denk gelmedim henüz. cok tecrübeli de sayilmam tabi. bu dediklerim almanya özellikle.

almanyada 3 yıl yaşayıp avrupa genelinde ağırlıklı olarak ingiltere almanya almanca konuşulan ülkeler fransa gibi ülkelerde iş aramış biri olarak kurnazın da cevabını destekleyerek eğer ülkenin diline ana dil seviyesinde hakim değilsen iş alma şansın %1. şu aralar islamofobiden ötürü gizli bir ırkçılık da var bunu uzun uzadıya anlatmayacağım ancak merak eden olursa özelden detaylandırırım. sana zamanını kaybetmemek adına söyleyebileceğim tek şey çok istekliysen ingiltereden başka yere bakma. amerikada iş bulsan bile vizesinden %99 yatıyorsun çok net. kaldı ki amerika açıkladı bu sene daha fazla türkiyeden turist bile almıcaz diye. ha gider polonyada çalışırsın çek cumhuriyetinde falan ancak benim lisans mezunu arkadaşım polonyada şu an 1200 euroya çalışıyor ki tecrübesi de vardı. 1200 euroya da anca polonyada yaşarsın sınırı geçtin mi almanyaya, cebindeki parayla fakirsin.

Zor oluyor big man.bir suredir italya da calisiyorum ingilizce ile oldukca zor.yeni yilda orada kalmaya karar verirsem tam zamanli bir kursa baslayacagim mecburen aksi halde sosyallesmek,hayata katilmak ugrastirici olacak.

dogu avrupa'da ilginc bir sekilde calisman mumkun, jti filan polonya icin vize vb hallediyor. Polonya icin bile super kazanilmiyor ama.
Boyle calisan bi arkadasim vardi, sosyallesme olaylarinda diger turklerle ya da nadir de olsa sirketin getirdigi diger yabancilarla takiliyodu. (Onlar da kendi aralarindaydilar)

Ona 1-2 senelik guzel bi macera oldu ama pek birikim vb yapamadi. Sonucta @kidlazer in dedigi gibi, siniri gecince fakirsin.

bu arada polonyadaki arkadaşım sırf türk diye 3 kişi tarafından yol ortasında darp edildi. bildiğin dayak yedi. döven kişilerle herhangi bir münakaşası ya da tanışıklığı olmamasına rağmen.

meslek bilgisayar, elektronik gibi mühendislik alanlari gibi isci aciginin cok oldugu bölümler ise almanyada sadece ingilizce bilgisi ile is bulmak mümkün. ayrica sadece ingilizce bilgisi ile özellikle berlinde startup sirketlerde is bulmak mümkün cünkü genelde bu sirketler daha cok uluslararasi calisip sirket icinde cok milliyetli bir yapi oluyor. Ama tüm basvrular bir rekabet ortami yaratiyor, bir sirket almanyada almanca bilmeyen birini ise alirken öncelikle hindistan, cin, kore, italya, ispanya, fransa gibi ülkelerden basvurulari kabul ediyor, maalesef türkler tercih siradinda en sonlarda.

bazi sirketler var mesela turkiye'deki bir markanin butun muhasebesini tutuyor. o tarz sirketlere girersen sadece turkce ile bile is bulabilirsin.

sirketine, is alanina, pazarina bagli yani. oradaki halka hitap edeceksen oranin anadilini konusman onemli tabi.

Son yorum yanlis. Anadili turkce olan makineci arayan pek cok firmaya basvurdum hepsi red verdi ki yeni mezun da degiilim. Onlar alman olup da anadili almanca olani ariyor. Emrahin dedigi gibi yabanci tercih sirasinda hindistanin bile gerisindeyiz. Bosa umitlendirmemek icin aci soyluyorum cunku 3 yil bununla mucadele ettim

turkiye'den bir arkadasim polonya'da ve lehce bilmiyor. bir muhasebe sirketinde turkiye'de subeleri olan yabanci bir firmanin muhasebelerini tutuyor ve firma yabanci olmasina ragmen turkiye'deki muhasebeyi tuttugu icin ozellikle turkce bilmesi onemli. lehce bilmeyi gectim, bu arkadasin turkiye'de hicbir muhasebe gecmisi bile yoktu,

bu lazercocugun lafina bakarsaniz is bulamazsiniz. ama bulan buluyor. baska arkadaslarim da var, almanya'da calisan birinci elden orneklerini de taniyorum.

ozetle "yetenek sizsiniz"

edit: ayrica eklemek istedim bu polonya'daki arkadasin avrupada oturmak, calismak gibi izinleri yoktu. bu ilanina basvurdugu sirket cocugu o kadar begenmis ki buna oturma ve calisma izinleri cikarmasi icin sponsor oldu. sartlari da turkiye'den daha iyi. spor salonu gibi bazi masraflarini da benefit olarak sirketi karsiliyor.

sevgili idexo

uzmanlık alanına sahip makine mühendisi olarak 3 teklif aldım kendi reddediklerim hariç. üçü de 42-44k brüt senelik maaş bandında sırasıyla "gel hamburg, frankurt ve münihte yaşa ve çalış" dediler. aç karnınızı doyuracaksanız vereyim 1200 euronu git polonyada çalış, sorana da avrupada yaşıyorum dersin. ha cebine yabancısın diye koyacakları 2200 euro ile münihte hayatta kalmayı başarırsan gel takdir belgeni ben vereceğim. bilgisi sahibi olmadan fikir sahibi olmasa keşke insanlar.

@kidlazer

münihte 2200 kötü maaş değil. genelde 2200-3000 arası yeni mezun maaşları zaten master sonrası.

münihte yaşadım bir süre bende, ev fiyatı ucuz olursa 1 kişinin giderleri aylık 500 civarı. ev 800 civarı bulsan 1300, haydi ekstra 500 daha harcadın 1800.

çok birikmez ama birikir.

(bkz: frankfurt)

little big anlamistir umarim bu lazerci olaylardan pek haberdar degil, kendisine kral dairesi ayarlayip sampanya patlatmaya cagiracaklar bellemis herhal.

little big sana tavsiyem: eger varsa orada tanidiklarin, hem onlara soyle durumunu hem de kendin calismak isteyebilecegin pozisyonlari arastir basvurularini yap. Ciddi firmalarla mutlaka belli bir asamada yuzyuze gorusmen gerek. Bunu da nasil yaparsin? mesela tatilini oraya gidecek sekilde ayarlarsin, basvurudan sonra gorusmek isteyecekleri zaman diliminde turist olarak gidersin is gorusmeni yaparsin, Gorusmekle kalmazsin kurabiliyorsan baska baglantilar da kurup geri donersin.

bazi firmalar skype'tan da on gorusmeler yapabiliyorlar. son asamada gidip yuzyuze gorusebilirsin. ise alinirsan geri donup calisma izni icin karsi tarafin islemleri baslatmasini beklersin.

bu surecte de basvuru yaptiktan sonra calisma izni islemlerinin bitmesine kadar takriben 3-6 ay arasi bir zaman zarfini goze alman gerek.

ingilizceni gelistirecek tek sey pratik yapmak. oturup ders gibi calisirsan sinav gecersin ama gundelik hayatta kullanmadigin bilgiyi geri cagirman zor olur.

avrupa'da herhangi bir sehirde kariyerinle ilgili bir alanda 1-2 senelik deneyimin kotusu olmaz. deneyim kazanirsin, burayla farklarini gorursun, her seyden once yeni bir bakis acisi kazanirsin ve yeni imkanlar yakalama firsatin olur. 1-2 sene sonra baska is bulmak ya da yukselmek senin elinde. her zaman icin geri donmek de senin elinde.

ne ingilizcen oturdugun yerde gelisir, ne pozisyonun yukselir ne de oturdugun yerden sana is verirler. bunlar icin harekete gecmen lazim. dinamik ve aklibasinda birisi oldugunu dusunurlerse ise girmen soyledikleri kadar imkansiz degil.

muhasebe bilmeyen, lehce bilmeyen, avrupada oturma ve calisma izni olmayan birinin turkce is buldugundan bahsediyorum. bu adam aradi, taradi, basvurdu, gorustu, kendi kabul ettirdi, gitti. cunku niyeti gitmekti. sen de dusun tasin, kararini ver, kimsenin "olmaz" demesine aldirma. "nasil yapsam olur?" diye bak. ancak oyle problem cozersin. "42k maas verdiler tekmeyi vurdum ciktim"cilara ise hic bakma.

Bana guvenmiyorsan da atomu parcalayan zekaya guven. ne demis: "Problems cannot be solved by the level of awareness that created them" (problemler, onlari yaratan farkindalik duzeyiyle cozulemezler.) ya problemi cozersin ya da problem yaratirsin.

sana kolay gelsin.

tamamını okumadım çok uzun.

ama bende anladığım işleri projede başkasının yapmasını sevmem.

brainstorm ya da buna benzer şeyler farklı ama güvenmediğim ve işini sevmediğim adamlarla çalışamam.

bu altım üstüm, benden iyi yada kötü bilen herkes için geçerli.

işini sevdiğim adamlar başka, onlarla çalışmak zevkli ve rahat. ama yine de onlarında projesine bakarım bitince.

doğru söylüyosun,
genelleme mi olur böyle demek tam emin değilim ama, ben bu yüzden tek adam iktidarlarının da kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. kişi sayısı hele üçü beşi geçti mi kalkıp bakkala kadar gidip bir şeyler almak kadar basit bir şey bile hem işkenceye dönüşüyo don lastiği gibi uzuyo hem de istediğin gibi ve tam yapabilcek kabiliyetin varsa bile yanındakiler seni de aşağı çekiyo o dediğin "yok ya buraya gitmeyelim şöyle yapmayalım bu da olmasın" sesleri yüzünden.

Nefret ettiğimi söyleyemem ama ben de çok hayranı değilim açıkçası. Nazlı nazlı, mıyır mıyır, parmağının ucuyla iş yapan kişiye sinir olurum, bunun tek istisnası var. Gerçekten çalışılan ve güzel paslaşılan bir takımsa tadından yenmez.

Zaten bu da uzun süren bir tartışma konusu. Takım çalışması verimli olmuyor, bir kişi çalışıp beş kişi yatıyor ve herkesi ortak noktalara çekerek hayal gücünü öldürüyor. Bu özellikleri çalışmalarda bol bol var. Ancak, bir yandan da herkesin ne yaptığını bilmek gerekiyor, sinerji gerekiyor ve artık bazı işler tek kişilik boyutu yapabilecek noktayı geçiyor.

Takımın iyi çalışıp çalışmaması tamamen o takımdakilerin aynı siklette, aynı önceliklere sahip insanlar olup olmamalarına bağlı. Usain Bolt ile beni aynı koşu takımına koysalar, takımcak dünya sonuncusu bile olabiliriz. Takım çalışmasının olayı aradaki güzel paslaşmalar ve paslaşılacak kişi var, paslaşılamayacak kişi var. Üstelik ben bir kişi için paslaşılacak insanken, başka bir kişi için paslaşılmayacak insan da olabilirim.

Üniversitedeyken genelde proje grupları üç kişilikti. Bir arkadaşımla o kadar güzel çalışırdık ki, 10 saat sıkılmadan oturup deli gibi iş çıkarırdık. Biz çok iyi paslaşırdık ve yaptığımız işten çok zevk alırdık. Gruplar üç kişilik olduğundan üçüncü bir arkadaşımız vardı hiçbir şey yapmayan, bilerek onu seçerdik; 'Gelecek üçüncü kişi gölge etmesin, başka ihsan istemeyiz. Grup dinamikleri çok iyi şu an'' derdik. O üçüncü kişi de kendisine verilen kapak çıktısı alma, verileri düzenleme gibi işleri düzgün yapardıı. İkinci sınıftan mezun olana kadar her projeyi birlikte yaptık ama notlarımız iyiydi. İş yaparken 'Daha iyisini yapsam daha mı çok para verecekler, bu kadarı yeter' diye savsaklayarak ve sadece iş olsun diye yapan biriyle ya da tek başına kapanıp işi yarışmaya döken biriyle iki kişilik takım olabileceğimi sanmıyorum.

İşim gereği takım çalışmasının içinde olmak zorundayım. Şu zamana kadar da birçok kişi ile geçici takımlarla çalıştım. Tek başına yapılmıyor araştırma artık. Bazı kişilerle iyi paslaşamadım, bazı kişilerle ise birlikte çalışmalara, iş yapmalara doyamadım. Belirli bir zaman sonra kimin kiminle iyi anlaştığı ve çalışabileceği belli oluyor zaten. İşler grup grup güzel yapılabiliyor. Herkesin herkesle çalışabilmesi çok uygun bir şey mi, bilmiyorum. Benim için değil. Bir kere hiç konuşamadığım, hiç ortak noktamızın olmadığı iki kişiye denk gelmiştik ve bir tanesi 'Biliyorum, çok iyi anlaşmıyoruz ama bu iş bitene kadar kankayız. Yapacak bir şey yok' demişti. Onlarla da çok güzel çalışabildik ve sonradan da isteyerek birlikte çalıştık. Sonradan da yakın olmasa da arayıp soracak kadar arkadaş olabildik. En yakın arkadaşımla çalışıp boğazını kesmek ve rendelemek istediğim de oldu. İyi ki kan tutuyor. Hala yakın arkadaşız ama birlikte çalışmamaya özen gösteriyoruz.

Burada anahtar kelime esneklik gibi geliyor bana. Esneklik güzel bir şey, herkese uyabilmek çok güzel bir şey ama bir de yapılması gereken bir iş var; o arada nasıl oluyorsa bir denge var.

İş dışı konularda ise ben arkadaşlarına katılıyorum. Hayat hedef belirleyip o hedefe doğru adım attığım bir şey değil; yaşadıklarımı sindirdiğim, gözlemlediğim, eğlendiğim bir şey. Dolayısıyla planlı olmasını çok da sevmiyorum. Biriyle dışarı çıktık diyelim. 'Şuraya gidelim', 'Buradan çıkalım, şöyle yapalım'lı şeylerden ziyade, 'Hadi bir çıkalım, yapacak bir şey buluruz nasıl olsa' kısmı daha keyifli geliyor bana. Bir de ne istediğimi düşünmüyorum ki. Birisi bir yere gidelim dediğinde ucundan ne çıkacağını bilmiyorsun ki. Birlikte oturup laflandığı, muhabbet sardığı sürece ben orada 30 saat oturur ve aynı sandalyeden kalkmam, içim kurtlanmaz. Yerin orası ya da burası olması beni ilgilendirmez, beni yanında olduğum insan ilgilendirir. Tabii yolda şuraya gidelim deyince, gidilecek yerin beğenmediğim bir yanı varsa da söylerim. Şöyle anlatayım; yukarıdaki proje yaptığımız arkadaşla birlikte dışarı çıkardık. Acıkırdık, 'Hadi, bir şeyler yiyelim. Ne yiyelim' derdik. İkimiz de karar vermezdik. Sonra yarım saat yürürdük. Diğerimiz 'Ya biz oturacaktık, ne oldu' derdi; 'Bilmem, muhabbet sardı. Ne yapalım' derdik. Üç dakika sonra konu yine değişirdi; bir yarım saat sonra yine 'Ne yapalım' derdik. Öyle öyle bir şey yiyemeden, aç acına evlere dağıldığımız çok olmuştur. Muhabbet sarıyordu, ne yapayım ben kararı, gideceğimiz yeri, yemeği. Bir de ikimiz de 'Sen söyle', 'Olmaz, sen söyle' kibarlığında insanlar olduğumuz için. İkimiz de 3-4 yer sıralar, sonra onları ikiye indirip yazı-tura atardık. Üst üste çok kere aç kalınca kendimiz böyle bir yol geliştirdik. Bu da güzel bir takım çalışması işte; ortada bir sorun var, karar veremiyoruz ve çözüm saçma da olsa üretiliyor.

Yaaa iste asimetrik bilginin zararlari :/

En bastan iletisilse bu sorunlarin cogu yasanmayacak.

Ben de bildigim konulari baskasiyla paylasmayi vb sevmiyorum ama paylasmak zorundaydam bildigim-ilgilendigim projeyi bir sekilde liderligi ele almaya calisiyorum.

Ilgilenmiyorsam, ben o yonlendirilmis alakasiz kisisysem karismiyorum, denileni yapiyorum iste.

Ali lidar! Z raporu ve tesirsiz parçalar okumadıysanız.

paul auster-görünmeyen
hakan yaman-fotoğraftaki kadın
marlo morgan-bir çift yürek

dün çok güzel ekonomi kitap listesi paylaşmıştı biri.

ben kaydettim hepsini sonra spora gittim teşekkür edecektim o kişiye unuttum.

onu bul harika kitaplar var.

www.idefix.com

ben bunu alacağım yakın zamanda. Okumadım fakat yorumlara göz attım beğenilme oranı yüksek

buldum

www.eksiduyuru.com

Yüzyıllık yalnızlık, sapiens çok güzel, oku mutlaka.

Diğer kitaplara göz atıyorum hemen.

ipod nanoyu sat, güzel bir sony mp3 al.

hayatındaki en doğru ve mükemmel karar olacaktır. bu işlemden sonra üzerinde bir hafifleme, stresste bir azalma, insanlara karşı hoşgörü ve sosyal ilişkilerinde ciddi gelişmeler göreceksin.

yıl olmuş 2016 hala itunes...

ifunbox denedin mi?

hayir.

na'mümkün.

hayır. telefondan drive'a attıysan hiç yüklenmemiş olabilir. yanlışlıkla gmail'e atmışsındır. klasör içine klasör açmış da olabilirsin, oralarda bir yerdedir.

kendi kendine silinmez.

Ammaaa, senkron sisteminde yanlış ayar yapmışsınızdır. silinebilir.

ne aradigina bagli olarak netflixten iyisini bulamaman olasi. netflixte anime ariyorsan mesela, öhm, derim. ama popüler olup da netflixte olmayan seyler genelde cable dayatmali, yani ceken sirket dagitimini inatla kendi yapiyor ya da baska yerle anlasmis demek genelde. öyle olunca da aradigin seyi bulup o neredeyse oraya gitmeni öneririm.

netflix bosuna lider degil. orda bulamadigin seyler ne ise, ona göre aratip, nerdeyse onlar, oraya git. direkt su platform "her seyi" icerir diye kimse yorum yapamaz.

netflix şu anda bu işin babası. onu beğenmiyorsan başka yok bro

amazon prime video.

@gözü açık
amerika için amazon prime netflixten fazla contente sahip. hatta %20-30 civarı olması lazım. quantity olarak, quality başka.

mubi

Ororo.tv kullanıyorum. Efsanedir.

1 yıllık mubi verebilirim

yapı olarak sağlam bişeye benzemiyor, dolayısıyla sağlamlaştırmak, yeni aparatlar ile pek mümkün gözümüyor.

vidaları etraflıca bir yağlamayı denesen?

gıcırtının nereden geldiğini bilmek önemli. yatak yokken oturun ve ses i takip edin. bu resme bakarak bir şey söylemek zor.

(bkz: wd-40)
bu kitapsızın çözemeyeceği gıcırtı yok.

vidaları yağlarsanız sunta ise sunta yağ çeker yapı zayıflar.

bu tarz yatakların tek çözümü var. vidaların geçmediği 2 yerden ucunca vidalayacaksınız ekstra. dışarıdan bu arada.

resimdeki siytahlar eski vida kırmızılar yeni vida, bu şekilde 2 ucunca ve kalınca vida takarsanız her köşede gıcırdamaz.

hizliresim.com

Gıcırtı yapan temas yerlerine bebe pudrası dökmenin çözmesini beklerim. Denemesi neredeyse bedava.

wd40 + vida zorlama cozdu bu arada. agliyorum mutluluktan sagolun.

cevapları okumadım ama, gıcırdayan kısma uzun tahta yada sunta tarzı bişey koyman lazım biraz kalın.
bende de aynı problem vardı. bu yöntemle çözdüm. gıcırdamadı bir daha.

edit: ince mukavva tarzı tahtalarda var. o da olur.

çek gitsin abi bişeyleri yüklerken silerken vs çekme o kadar belki ozaman zarar verirsin. taşınabilir harddisk veya otomatik saat değil ki bu :) katı bellek.

var. dosya kopyalarken özellikle kopyaladım dedikten sonra da o disk üstünde işlem yapılmaya devam ediliyor olabilir. güvenli çıkar dediğinizde işlemi bitir emri verilir.

"güvenli çıkar"daki "güven" kısmı, dosyaların sağlamlığı açısından.

Windows, USB'ye dosya kopyalarken size "kopyalama bitti" dediği halde, arka planda önbelleğe aldığı dosyaları kopyalamaya devam edebiliyor, ya da önbellekte tutup sonradan kaydedebiliyor. Kopyalama veya dosya editleme işleminden sonra löp diye çıkarırsanız, kaydettiğiniz dosyalar kaydedilmemiş olabilir.

Bu durum her zaman böyle değildir ancak löp diye çekmemeye alışmakta fayda var.

Emniyet kemeri gibi düşün. Yıllarca takmazsın bir şey olmaz, bir gün bişey oluverir :)

Butun flash bellekler default olarak guvensiz cikartmaya uygundur sonra bir ayarini degistirmediysen(neydi unuttum ama kisa bir google aramasi ile ne nedir farkini anlayabilirsin guvenli guvensiz cikarma arasindaki)

arkadaşlar olmaz olmaz bana olur. o hata da literatüre girer zaten. o da kesin en önemli dosya olur.

herkese çok teşekkürler ettim.

Bu arada herkesin dikkatine!!
Kamu Spotu:
Arkadaşlar bir dosya ile çalışıyorsanız o dosyayı hard yedeklemeden, yani usb gibi fiziksel yedeklerini almadan önce bir de google drive gibi, hadi en kötü mail ile kendi cloud sisteminizde yedekleyin. Bir açarsınız sabah usb ölü, harddisk yanmış, ssd kül olmuş.
önemli dosya ise 2 kere farklı servislere yedekleyin, göte gelmeyin. Olmaz olmaz deriz, olur...

eskidendi o. win xp zamanında. çat diye çıkartabilirsin.

spectre-james bond.

sunny-axen

43 ekran vestel aldım cok yakın zamanda.

Bir yamugu yok, cok canlı guzel renkleri var. Uydu cihazı içinde.

Yani samsunga lg ' ye fazla para vermeye gerek yok.

grundig nasıl?

Grundig = arcelik.
Nasildirini bilmem :)

9 senelik bi hd ready vestelimiz var, cok memnunuz. Iki kere tasindi, sikinti olmadi.

Tartışmayı somut örnekler üzerinden götürmek istedim. Şu iki ürün arasındaki fiyat/performans oranları kafamı karıştırdı. Bilgisayar dünyasında böyle durumlarda tercihim Samsung örneğinden yana olurdu ama televizyon konusunda çok kafa karıştırıcı açıklamalar okudum.

www.teknosa.com

www.teknosa.com

ya vestel kesinlikle kötü marka değil.

gidin bakın bence öyle karar verin, kalite bakımından vestel dünya standardında tv de. samsung, lg, sony kalitesindedir. bu sadece kalite kısmı. panelleri zaten lg, sonyden alıyorlar.

kısaca karşılaştırın basitçe gözünüzle görüp.

bir akrabada var vestel tv. kumandasi hayatimda kullandigim en boktan kumanda. bir kirmizi digiturk kumandasi bir de veestel kumandasi. nefret ettim

@exlibris

kumanda demişken aklıma geldi, dün bir arkadaş anlattı.

bu eleman 1 ay önce sharp tv almış led full hd filan ucuza. abi tv de şöyle bir durum varmış. gidiyosun tv yi açıyosun düğme ile tv üzerinde 2 düğme var aynı anda basıp kumandayı aktif ediyosun. sonra tv yi kapadın. tekrar kumandayla açamıyosun. her defasında işlemi tekrar ediyormuşsun. her açışta. geri gönderdi eleman :D :D yıl olmuş 2016...

abi kumanda önemli. kumandasını bilemiyorum vestelin valla:D

Uc yildir lg kullaniyoruz. 1500 lira vermistik hicbir eksigini gormedim. Ama sunu soyleyebilirim bu fiyat araligindakj telefonlarin eksisi goruntu kalitesi filan olmuyor genelde. Akilli televizyon ozelliklerinin cagin cok gerisinde olmasi. Mesela bizimki akilli televizyon ozellikleri bence 5 para etmez. Ama bozulsa gene ayni bantta ayni tv yi alirim

fiyatını bilmem, 2. el piyasasını filan ama motoru rahatlıkla 300 bin görüyor astraların. motor konusunda rahat olun.

Araba fazla yorulmadıysa bir bu kadar daha yapar ama 1.4 motor pek sevilmiyor Astra'da. Essentia da en boşu zaten. Fiyat için pek iyi diyemeyeceğim o yüzden. 1.6 Enjoy'lar çok pahalı mı?

Arabadan beklentinize bağlı. Konforu yılındaki muadillerine göre kötü değildir, rahat ettirir.
Ama o motor üzebilir, önceki kullandığınız araçlara bağlı olarak. Vw de kullanılan 1.6 hitler motorun 1.4 versiyonu. Ben diyeyim 20, siz deyin 30 yıllık teknoloji. Hem yakar (Şehir içi min. 7.5-8 lt benzin diyorum ben) hem de gitmez. Ama dayanıklıdır(bozulacak pek bi parçası olmadığından.). Yağına suyuna düzgün bakıldı mı 300 bin 400 bin rahatlıkla gider.
Bana sorarsanız araçtan pek bir beklentim yok ise, sadece A noktasından B noktasına ulaşım aracı olarak kullanacaksam ve yılda 10-15 binden fazla kilometre yapmıyacak isem temiz bir tane bulur yıllarca dertsiz tasasız kullanırım.
Fiyat konusunda ise bir şey diyemiyorum. Hangi araba ederi fiyatında satılıyor ki :)

Üzerine 3-4 bin daha koy 2006 model Audi A4 al derim.

otomatik ise alma.
astraların otomatiği rezalet, çok konforsuz.

alma dediğim iki kişi de aldı, ikisi de pişman.

Onunla konuş bunu. Çıkardığın klavye sesinin onu ve odaklanma kalitesini etkileyip etkilemediğini öğren. Bu doğrultuda kararını uygularsın. Bir deneyin, olmazsa odaları ayırırsınız; bu kadar zor olmasa gerek.

ütü odası nedir hocam? küçüğü sen al o zaman, büyüğü o alsın.

ütü odası ne cidden yahu.

Utu odasi nedir demeye gelmistim.
Kurnaz demis.

Kurnaz +1

Kucuk odayi kucuk bir calisma odasi yapin, orasi sizin yeriniz olsun, digeri de esinizinki. Utu odasi da neymis ya :/

bence ütü odası gibi kullanılan oda elzem, önemli bir ihtiyac. evin fazlalıkları, dağınıklıgı hep o odada kalıyo, 1 caIısma odası da bir eve yeter zaten, konusun, anlasın

utu ve camasirlar ayri odaya cikmis siz hala bi odaya sikisalim diyorsunuz :)

dikkat gerektiren isler varsa sikinti olabilir. yarin bir gun bu yuzden tartisma bile cikabilir dikkatimi niye dagittin diye.

@kurnaz @kuehles yahu ütü odası dediğim şey evin bütün dağınıklığını alan oda da ondan tereddüt ettim. Ayrıca bir kiler yok elektrik süpürgesinin, birkaç depolama kutusunun, fazlalık olan her şeyin atılacağı penceresiz bir oda.

nobeard's ark

nobeard's planet

nobeardistan

duvar muvar varsa - jericho.

Mekan/yer önemli. Ayrıca şu ortamda otel açmak(butik de olsa) büyük cesaret. Umarım iyi düşünmüşsünüzdür.

bu arada şakası bir yana tendra yazınca aklıma geldi cidden haklı.

eğer buna uygun plan yaptıysanız ve kendi paranızı kullanacaksanız o parayı iddiaya bassanız daha az riskli olur...

dostum otel ısınden zararsız cıkma ıhtımalını dusunmek ıstıyorum

hıc bır zaman boyle bır soru sorma bu arada bence ısınle alakalı, malatyada mı acıyorsun alacatıda mı bunun farkını bılıp ona kıtlenmezsen ısın daha da zorlasır

neyse alacatı dıye dusunuyorum 'albergo felice' mutlu otel demek ıtalyanca, kullanırsanız bı kahve ısmarlarsınız artık:)

ARV

SSB (sempatik sicak butik)

alaçatı değil ama izmirde arkadaşlar alaçatıya yakın taraflar diyelim :)

sağolun öneriler için. italyanca istiyorduk zaten albergo felice mantıklı gibi.

tşk kurcalamabozarsin kardeş :D

var mı başka önerisi olan??

Sempatik Pansiyon

Bates otel.

Kardeşler butik otel.

Şarkısı bile var " renkli rüyalar oteli"

h&m

Moscot

armani

Persol

tom ford

allah senin belani vermesin. ayip lan bu yaptigin. hic yakistiramadim. őlmezsin eksikligini de cekmezsin ama kaybedensin sen...

Sarımsak cennet meyvesi, soğan yemek özünün has bileşeni. Bu tavrın ise kesinlikle kabul edilemez.

besin değil de lezzet eksikliği çeker, her ne kadar leş besinler olsa da girdikleri yemeği adam eden tatları var kendilerinin, yiyin yedirin.

ben de hiç yemiyorum kan değerlerim normal, vitamin-mineral dengem nasıl bilmiyorum.

fakat pizza, pide lahmacun vb. şeylerin içinde fark etmeden yiyoruz bence. İçlerinde soğan var mı yok mu bilmiyorum bile :D görsem ayıklarım ama.

yorumlara bittim hahahha

abi çok güzel bağışıklık arttırıcı antioksidan özelliğine sahip ürünler. başka şekilde direncini arttırırsın ama soğan sarımsak candır yaw

@danny

yok be abi, can filan değil, lezzetli ama bana dokunuyomudur nedir başım ağrıyo, rahatsız ediyor, iğrenç yapıyor günümü kokusu filan yüzünden. nefret ediyorum.

ilk kim topraktan söküp iğrenç, leş gibi kokan sarımsağı yemiştir ki? aslında normalde o kokuyla eş bulup çiftleşmesi imkansız, doğal seleksyonla ölüp gitmesi ve soğanın da tarihten silinmesi gerekti...

Erkek arkadaşım sarımsaklı herhangi bir şey yemiyor(pişmiş ya da cig). Soğanın çiğ halini yemiyor; yemekler için suyu çıkana kadar çekiyoruz. Çok az suyundan koyuyoruz. Normal miktarlarda soğan eklersek o yemeği yemiyor. Dışardan pizza, Adana vs söylerken de özellikle sogansiz olsun diye belirtiyor.

Sağlığında herhangi bir problem yok ama tat konusunda büyük eksiklik çekiyor bence. Onun yüzünden benim de yiyememem ve yemek yaparken ekstra uğraşmam cabasi. İnsan mercimek köftesini soğansiz yer mi? Sarımsaklı yoğurdun tadı? Peki ya patates salatasindaki soğan? Bu konuda çok doluyum gerçekten.

@fraise

işte o erkek arkadaş benim ya. okueken beni tasvir ediyorsun sandım... yoksa dur yaa özelden yazıcam valla... :) :)

aynı sorunları biz de kız arkadaşımla çekiyoruz. sağolsun bayağı alttan alıyor.

cidden bu yani bende de durum. tat konusunda sıkıntım yok zaten ağız tadı olan biri değilim. bunu geçtim soğan sarımsaktan gelecek lezzet bırak gelmesin yani.

bu arada erkek arkadaşınla çok iyi anlaşabiliriz sanırım.

bu arada bende sağlık sorunu olmasından da şüphelendim. soğan sarımsak ya da ağır kokulu şeylerde olabilecek bir alerji, rahatsızlık ya da sallıyorum içlerindeki bir asite karşı vucudum reaksyon mu gösteriyor diye.

abartmıyorum arkadaşlar cidden yersem başım ağrıyor. hayata küsüyorum resmen o koku ve ağır durumdan.

Soğanı sindiremediğim icin yemiyorum ve bir eksikliğini cekmedim. Duzenli kan verdiğim için tahlil de yapılıyor. Değerlerim iyi.

çevremde teyzem var içine soğan girmiş hiçbir şeyi yemiyor kıyma harcı vs. bi sıkıntısını görmedim ancak cok zayıf.

bu soruya ek olarak ben de yumurta icin aynısnı sorayım. ben de yumurta yemiyorum ve kokusuna katlanamıyorum. sofrada olmasına artık alıstım ama yemiyorum yani genel olarak menemen bile sevmiyorum. bi zararı olur mu? cunku yumurta bu yerine konulacak aynı değerde bi besin yok. bilen mesaj atsin.

soğanın pişmişini yemiyorum. ama dışarıdan yerim. sarımsağın ise hem pişmişini hem pişmemişini yemem. bir yemeğin içinde soğan/sarımsak olduğunu anlarsam o yemeği yemem.