Ben de uzun suredir kopukle tiras oluyordum. Gecende jel aldim bu zamana kadar eziyet cekmisim diyorum. Tersten duzden nereden kesersem keseyim hic acimiyor. Normalde bogazimda bir bolge var. Sakallar her yone bakiyor, orayi alirken cok canim yanardi ama jelle coook rahat.

köpük +1.

jel jileti tıkıyo, işi çok yavaşlatıyor. hiçbir katkısını görmedim. bir de fırça kullanmayan için jeli yedirmek daha zahmetli.

(yalnız köpükten de full verim almak için mach3 veya muadili şart. çift bıçaklı kullan at-ları kullanmayın)

20 yıldıır köpükle traş oluyorum...

Seçeneklere krem eklenmezse yüzyılın sorusu olmaz bence. Pratiklik açısından jel-köpük kapışmasında jel derim ama gerçek traş hissini fırça-krem kombosu ile yakalıyorum.

Açılın, hobisi tıraş olmak olan birisi geldi !

Arkadaşlar, öncelikle tıraş sadece sakalları kesmek değil aynı zamanda da cilt bakımıdır, ayrıca bir erkeğin en fazla dikkat etmesi gereken kişisel bakımlarının da başında gelir.

Öncelikle, köpük ve sabun konusuna gelirsek; köpük ve jeller kayganlık sağlayan, kullanımı daha basit sabun türevleridir. Ancak ideal tıraş için doğru seçimler olduğunu düşünmüyorum çünkü bunların kullanımında genelde fırça kullanılmaz, kendiden köpürürler. Bu yüzden de insanlar sıcak su kullanma ihtiyacı hissetmezler.

Günlük iş hayatını, acelemiz olduğunu bir kenara bırakırsak sağlıklı bir tıraşta köpük, fırça ve jilet önemlidir. Jilet tercihiniz teninize, sakal türünüze göre size kalmış, en uygununu belirleyebilirsiniz ama sabun ve fırça önemli, şöyle ki :

Tıraş sabunları nemlendirici özelliğe sahiptir, teni kurutmaz. Muhtemelen jel ve köpüklerde de bu özellik vardır ancak tıraş sabununu kendiniz köpürtüp hazırlamalısınız. Sabunu sıcak su ile hazırlamanız teninizi ve sakallarını yumuşatıp gevşemesini sağlayacaktır. Güzel, kaliteli bir fırça ile köpürtme ve sakallara yedirme işlemi, teninize masaj yapar. Sonrasında tıraşa başladığınızda, kolay ve kaliteli tıraş olabilirsiniz. Hatta size tavsiyem arada sırada, tıraş sonrası, temiz cildinize fırçayla tekrar sabun ile köpürtme yapmanızdır.

Ayrıca son bir not, elektrikli tıraş makinaları sakallarınızı kesmez, kopartır. Çift bıçaklı bir jilet kullanmanızı öneririm. 3 ve üzeri tahriş edebilir...

@burka

olum berberde hissettim kendimi. hayatımda berbere sakal kestirmemiş adamım bir de. o fresh arko köpük kokusu geldi burnuma 10 sene öncesinden.

verdim siparişi
www.amazon.de

www.amazon.de

@kurnaz

O arko tıraş sabunu gerçekten çok iyidir, yabancı internet sitelerinde bile dikkat çeken, insanların bildiği bir üründür. Hem gerçekten iyi bir sabundur, biraz krem mi ne varsa içinde, tıraş sonrası teni kurutmaz, nemlendirir, hem de mis gibi tertemiz kokar. Ayrıca fiyatı da şahane, yurtdışı internet satış fiyatı 3Euro olarak görünüyor (ki o bile çok uygun) Türkiye'de biz 1.5 - 2 lira civarına satın alıyoruz, oldukça uzun süre kullanıyoruz.

Bu arada, verdiğin linkteki tıraş setinin siparişi verdiysen pek doğru bir seçim yapmamış olabilirsin çünkü sadece sabunun fiyatı 3 Euro idi :) Muhtemelen ustura ve tıraş fırçası çok kalitesizler ki öyle görünüyorlar. Ustura kullanmak ayrıca maharet isteyen bir iş, bence önceden kullandığın tıraş bıçağına devam edebilirsin. Doğru köpük ve fırça kullanımıyla zaten tıraşın kalitesi artacaktır. Tenine uygunsa ve memnunsan değiştirme bıçağını. Ama o setteki fırçayı kullanmanı önermem, büyük olasılıkla sentetik kıldan üretilmiştir. Kaliteli bir fırça satın alırsan ömür boyu kullanabilirsin, ben babamdan bana kalan tıraş fırçasını kullanıyorum, çok güzel ve yumuşak. Herhalde ikimiz birlikte 20 seneden fazladır kullanıyor olmalıyız :) Hatta bunu yazarken önceden bana armağan edilen, paketinden bile çıkarmadığım 2 tane fırça vardı, gittim hepsini suyun altında test ettim. Benim kullandığımın hissiyatından ve yapısından daha memnun kaldım. Diğerleri sentetik üretim fırçalardı. Detaylar için şuraya gözatabilirsin.

tiraskeyfim.blogspot.com.tr

Ayrıca şimdi hatırladım, seninle geçtiğimiz birkaçgün içerisinde mesajlaşmıştık, ufak da olsa bir yanıt verebilirsen çok sevinirim. Vermemeyi tercih edersen de sen bilirsin elbette :)

Kendine iyi bak, şimdiden hayırlı tıraşlar dilerim, sıhhatler olsun :)

bana bir şey yapan olmadı ama italya'da döviz bürolarının malezyalı bi profesörü kazıklamaya çalıştığına tanık oldum.

Önceleri küçük esnafın ve satıcıların kazık atmaya çalışmasını ırkçılık olarak algılardım ama sonradan ırkçılıkla ilgisi olmadığını fark ettim. Kötü esnaf yerli, yabancı herkesi kazıklamaya çalışıyor ve onlardan dünyanın her yerinde var.

Evet. İngiltere'de 5 kişilik bir grup otele yürüyorduk elimizde bavullarla. Yanımızda başörtülü bir arkadaş vardı. Bir grup ergen sözlü tacizde bulundu.

Gördüm. Her türlüsünü gördüm hemde. Basitini de ağırınıda.

Ek olarak, en basitinden gelipte bir alman avusturyalının, aaa ne güzel almanca konuşuyorsun demesi bile ırkçılık. Ulan senle aynı okullarda, aynı hocalardan ders görmüşüm.
Okuldan sonra kalacak mısın gidecek misin demekte.

Yurtiçinde gördüm. Bisiklet turundan dönüyordum. Zaman kısıtı olduğundan tüm turu bisikletle tamamlayamadık, yaşadığım şehre otobüsle dönüyordum. Otogarda inişte hamallarla sürtüşmemiz oldu. Üşüşmüşler valiz indirilen yere, bisikletimi çıkarmama müsaade etmiyorlar. Kurtardım bisikleti, yağmur çiseliyor, saçak arıyorum bisikletin ön teker demonte, heybeleri elde taşıyorum, üstüme süren otobüslerden kaçıyorum tam sefillik. Uzaktan başka bi hamal bana güle güle yürüyor, baktı halime güldü, o sıra bende saç sakal karışmıştı, sarışın olunca millet yabancı sanıyor zaten, bi de cyclotourist olunca insanları türk olduğuna ikna etmek iyice zor, aa abi türkçe konuştu diye şaşıranlar falan... Neyse bu hamal parçası baktı yükümü kendim taşıyorum, sesli güldü, bana sövdü bi güzel önce. Ama öyle emin ki gavur olduğumdan. Yaa yükünü öyle taşırsın yürü bakalım dedi. Bisikleti koydum yere, haybeyi koydum, döndüm buna misliyle bi güzel sövdüm. Ama iyi sövdüm, bisikleti bi bilet artı fiyata taşıyan otobüs firması niyetine de sövdüm, iyice sinkafladım iti.
Yüzü bombok oldu, kaldı oracıkta.

polonya'da erasmus yaparken bi club tuvaletinde dazlaklar etrafımı sarıp hakaret etmeye başlamışlardı. tam dövmeye başlayacaklardı ki başka bir arkadaşım kolumdan çekip kurtarmıştı. bu da böyle bi anım

Ev ararken bi ilandaki numarayi aradim, adamla bildigin sohbet ettik almanca filan. Gayet anlasmistik. Sonra evi gormek icin randevu ayarlarken adimi sordu, soyledim. Pardon nerelisin dedi. Turkiye diyince, "benim turke verecek evim yook!! Turke ev vermem!!" Filan diye delirip kapatmisti.

Onun disinda internette, haberlerin altindaki commentlerde igrenc yorumlar oluyor. Ya da bir sey oldu da turk oldugun halde hasbelkader avusturya'yi mi elestirdin.... Allaaaaah "bu kadar memnun degilsem avusturyadan neden turkiyeden gelmisim" " her zaman geri donebilirmisim" direkt boyle cevaplar geliyor. Irkcilik yani.

Deniz otobüsünde çalışıyorum o sıra, seferler iptal, lodos bastırmış birden, şiddeti falan aşırı anormal. Terminalde gezinip yolcuyu otobüslere falan yönlendirmeye çalışıyorum, uyuyanları uyandırıyorum. O sıra bi Almancı denk geldi, böyle iş olmaz diye girdi, saydırdı bayaa, nispeten haklıydı da, sessizce dinliyorum görevli sıfatıyla, dayanmadı, 17 ağustosu kastedip boşuna ölmüyorsunuz depremlerde size müstahak dedi. Sinir ve şaşkınlıkla cevap veremeden kalmıştım.

Eski bir Sovyet toprağındayım o sıralar, alt komşum sarhoş, çaprazdaki morfinman, hemen kapı komşum da taş gibi Moldovalı bi hatun of ki ne of.. Neyse.
Bu sarhoş ben sabah 8 gibi işe giderken turşu+votka yapan biri, abhaz kendisi. Kardeş vs gibi birkaç kelime var bildiği, bize seslenirken kullanıyor, çağırdı gittim yanına. Otur dedi oturdum, sıcak votkayı döktü bardağa, ekmek verdi, turşu koydu, dedim gidicem, elle karşıda çalıştığım fabrikayı gösteriyorum. İç diyor inek. İçtim, sıcaklığı o an anladım. Hay senin ikramına diyorum. İki turşuyla kendime geldim, votkanın yarısını armut suyuyla seyrelttim içtim. Bu dürtüyor, kıyamdaki el bağlamayı taklit edip ezan okur gibi inliyor, nerden öğrendiyse. İç namaza gidelim der gibi daşşak geçiyor falan, ben de içicem aslında, o sıra yatıp kalkıp içiyorum ama votka soğuk değil lan Yanıyorum gündüz vakti. Bu iyice dalgasını geçti benle, ben de votkasını içtim enayinin, baktı ben verdikçe içiyorum saldı savdı beni sonra. Allahsız bir ayyaş olarak antifa tepkimi böyle koymuştum.

Şu üstteki bi yerden alıntı mı sanki

Gördüm. Portekizli arkadaşımı dövdüler Polonya'da bir kulüpte sırf yabancı olduğu için.

bu arada kühlesin dediği doğru, her zaman bu kadar büyük ve abartı tepki gelmese de türkseniz ev tutma şansınız avrupalıya göre %95 az.

Irkçılık yahut net adam kayırma gördüm. Almanya'da kalacak yer ararken attığım her mail, doldurduğum formlar hep olumsuz dönüş aldı. Sonra devreye Alman bir tanıdığımı soktum aynı oda için benim adımı vermeden mailleşmeye başladı yabancı bir öğrencimiz var olur mu diye. Oldu. Hem de pek bir hürmetle yaptılar.

hayatımda kimseye bayram mesajı atmadım. eksikliğini de hissetmedim.

gelen mesajları da toplu yada bireysel çok yapay ve gereksiz buluyorum.

kimseye bayram tebriği yollamıyorum, özellikle kutlamıyorum da. çünkü bence hiç gereksiz bişiy. ama anneannem için gerekli mesela, onu arıyorum, iyi bayramlar diliyorum. teyzelerimden biri de hassas bu konuda, onu da arar ELİNİ ÖPMEYE GELİM Mİ GIZ diye şakalaşırım, onun dışında mesajla filan uğraşmam.

pek çok defa rehberimdeki yüzlerce insanın bayramını ismiyle kutladım; hepsi çok mutlu oldu ve çoğundan çok hoş geri dönüşler aldım.

bir defasında da "ver elini karlı dağlar aşalım; bayramlaşalım" yazmıştım herkese.

2 senedir arkadaşlara whatsapp'tan bülent ersoylu "ablanız kurban olsun size" gönderiyorum.

toplu mesajlara da dönmüyorum. özel mesaj ya da en azından ismimin eklendiği bişeyse teşekkür edip, ben de güzel bi mesaj atıyorum

Genel olarak bayram kutlamıyorum, dolayısıyla mesaj da atmıyorum. Kişisel mesaj almak güzel ama toplu mesaj tuhaf geliyor.

Toplu mesaj gönderene resmi, soğuk, sırf cevap vermiş olmak için cevap veriyorum. Bunun dışında bana mesaj atan, arayan kimseleri tabii ki mutlulukla kabul ediyorum. Gerisinden de kutlanması gereken insanları ziyaret edemiyorsam telefon ediyorum. Herkes mutlu.

Kurbanlık hariç. O kavurma oluyor o sırada.

benim özel gün kavramım yoktur. o yüzden kimsenin bayramını kutlamıyorum. (çok ekstrem durumlar hariç. misal çok yaşlı bir babaaannem var. onu arıyorum. sonuçta o da öyle mutlu oluyor. ille de benim kafamdaki bakış açısını görmesinde ısrarcı olmam gerekmiyor. o kadar da abartmayayım diyorum yani.) ama bu toplu mesaj olayında pek bir sorun görmüyorum. nedir ki yani. sonuçta herkes için dileği aynı değil mi insanın? "iyi bir bayram geçirmesi" hani. ee bu durumda ha tek tek yazmış, ha topluca yollamış. ne farkı var?

xiaomi miband 2

www.aliexpress.com

ben bundan aldim birkac ay once: m.aliexpress.com

bir ay gibi bir surede geldi. cook memnunum. sarji bir ay kadar gidiyor. ayrica alarm ozelligi cok iyi.

@lucy: ekran yok :/

@wiillii sanırım mi band 2 alacam ya.

türkiye de hiç bir sey yerinde durmuyor. gündem hep degisiyordu. saatlerin sabitlenmesi iyi oldu bu bakimdan.
saatler olsun..

Sabahları 6:15'te evden çıkıyordum. Durakta benim gibi milyon tane insan oluyordu. Hava ise 7:00'den sonra aydınlanıyordu, işe gündüz giriyordu en azından. Şimdi düşünüyorum, hava 8'den sonra, 8:30'a doğru aydınlansa ben işe geldiğimde yeni şafak sökecekti. Gece işten çıkmamak güzel de, sabah güneş doğuşundan 2.5 saat önce kalkmak zorunda olmak fena.
Kış saatine sabitlense daha iyi olurdu. Yazın güneş doğduktan sonra güzel bir saatte uyandırdık ve Temmuz'da güneş 8 gibi batardı.

Saat düzeltmesi yapmadan gölge eğrilerini hesaplayabileceğim için mesudum.

Benim hoşuma gitti , işime yarayacak

avrupa ve amerikayla olan saat farkının artması hoşuma gitmedi.

türkiye bir adım daha avrupadan uzaklaştı.

Amerika ile saat farkının artması işim açısından çok kötü oldu.

Orijinal saat kış saati olduğundan aslında kışa ayarlanmalıydı. Benim işyerim hem Avrupa hem Uzakdoğu çalışır, biriyle yakınlaştık-biriyle uzaklaştık...karışık. Hükümetimiz sağolsun artık her yapılan iş için öküz altında buzağı arar olduk ya, o yüzden kuşkuyla da bakıyoruz.

havanın geç aydınlanmasını ve geç kararmasını çok seviyorum o açıdan çok mutluyum ama uluslararası olayların saati artık izlemesi zor hale gelecek özellikle sonraki gün okul varsa. ayrıca asıl amacın ben de arabistan'a yönelme olduğunu düşünüyorum o da rahatsız edici

Aynen ben de kışı seviyorum. Havanın erken kararmasını da. Gün daha uzun geliyordu...

Hiç hoşuma gitmedi. Hava geç kararsın, gece hep daha çabuk gelsin isterdim.

havanın daha geç aydınlanması benim için süper bi şey ama geç kararacak olması da aynı ölçüde can sıkıcı. yazın bile sürekli "saat 7 oldu amk niye batmadı bu hala" deyip güneşe "kaç yaşındasın utanmıyo musun" bakışı atarak cıkcıklarken buluyorum kendimi. gerçi kışın bayağı erken batıyor, bir saat geç batması çok da can sıkmaz sanırım.

onun dışında şampiyonlar ligi maçlarının 22:45'te başlayacak olması tam anlamıyla facia. bu büyük sıkıntı.

trierde liseden hocam vardı, demin araştırdım buldum valla. cevabınızdan alakasız oldu ama.

almanyadan almanız daha rahat ve kolay olur sanırım. fiyatlarıda aynıdır.

wayward pines,
stranger things,
forever,
suits,
lie to me,
numb3rs,
boston legal- çok güzel bu. blacklistteki james spader ve orjinal kaptan kirk - william shatner var.
the unit- sağlam askeri dizi.
madam secretary- ben çok sevdim politik dizi.

belkiler
the last ship,
blindspot.

silme bir de bu duyuruyu, diğer önerilere de ben bakarım :))

Utopia, Humans, Borgen, Bron/Broen

the Mentalist'ten yürürsün gibi.

Uzaylı bilimkurgu istersen, güncel Dark Matter var. Çok çok iyi mi? Değil. Bayağı da klişe. Ama garip bir aurası var izlettiriyor.

Tarzını seversen Suits inanılmaz keyifli. Avukat dizisi ama her sahnesinde bir sarkazm, bir laf sokma, bir ayar verme söz konusu. Bazen çok "plaza" ve "hukuk" dili konuşuyorlar. Ama ana mevzuya hakim olup, sırf dialoglar için bile izleyebilirsin.

Hemen hemen benim takip ettiğim ve bitirdiğim tüm dizileri yazmışsın ama Suits de yok House of Cards da yok. Bu türü sevmediğini düşünüyorum. Yok henüz denemediysen, House of Cards'ın yakasına yapış.

Drama bilimkurguyu boşver geyikten takılayım dersen de, alemin gelmiş geçmiş en abuk en komik en dramatik ve en "en" dizisi Curb Your Enthusiasm'a bir şans ver. Basit bir komedi dizisinin çok ötesinde. Seversen, hayatının dizilerinden olur. Sevmezsen de zamanla seversin :)

@kfk House of cards günceldeyim hocam. Yazmayı unutmuşum :) Adliye personeliyim sayenizde şuan gözümde suitsin albenisi oldu. hemde sezon sayısı güzel indireceğim teşekkürler.

adliye personeliysen bir saniye bile düşünme :) ben biyoloji kimyayla uğraşan adamım. açıp açıp tekrar izliyorum eski bölümlerini. baya keyifli dizidir. umarım seversin.

bu arada hukuk dizileri uzmanı geldi.

the practice, +++
the guardian, ++
boston legal, +++
law & order, +
how to get away from murder, +++
better call saul. +++

artısına göre izleyebilirsin bence. hangisi en iyi diye sorsan hardcore hukuk the practice. komedi boston legal. dram the guardian, heyecan how to get away from murder derim.

twin peaks

-night of
-night manager

Listei inceledim. The Following izle. Tam senlik.

the it crowd
black books

Silicon Valley

Spaced

direk şirkete mail atın. ayrıntılı bilgi verirler.

çıkmaz.

o bavul tekmelenecek, metrelerce yükseklikten fırlatılacak, üzerine 5 tane ağır bavul konulacak falan. havayolu da sorumluluk almayacak. senin için problem yoksa uçar.

@desdinova.

başlığa odaklan:) el bagajı diyor.

hiç sanmıyorum sorun olacağını, ben kendim sadece laptop çantamı alıyorum yanıma ama öyle "el bagajları" gördüm ki anlatamam. bagaja versen çok büyük deyip almazlar yani, adam onu yanında getirmiş. ölçen biçen de yok gördüğüm kadarıyla, "ben bunu vermicem!" dedikleri ne varsa kabine alıyorlar. bence bir şey olmaz.

yemişim ekonomiyi, çok güzel bişi. saat 4te akşam oluyor yahu, yaşam kalitesini etkiliyor erkenden gün bitiyor. hep böyle kalsın

@sakal
yeme o ekonomiyi, gün içerisindeki aydınlık saat değişmiyor. şimdide işe giderken kapkaranlık olacak o zaman.

İshal olabilirsin.

vücudunda simite dönüşür.

biz kahvaltılarda aylardır ekmek yerine simit yiyoruz, henüz ölmedik. Kilo kontrolümüz de yerinde. Onun haricinde ekmek yemiyoruz.

Ben vakti zamanında satmıştım, çok kötü şartlarda yapıyorlar ve zaten pekmez de kullanmıyorlar, zift gibi bir çöp bidonu içinin dolu olduğu bir suya daldırıp çekiyorlar, şekerli siyah bir su herhalde. herşey için öyle derler ama, bunu gerçekten yapıldığı yerleri görseniz bir daha yiyemezsiniz. gerçi belki sizin aldıklarınız daha temiz ve usulüne uygun yapılıyordur bilmiyorum ama, sağlığa zararlıdır kesin.

keza sonuçta hamur bu, bolca g.t göbek yapar deniliyor hakkında. Yemeseniz daha iyi.

tabii 1 simit değil kişi başı çeyrek simit yiyoruz kilo kontrolü için

her gün 20 km koşuyorsan ve bunun dışında füzgün besleniyorsan hiç bir şey olmaz.

kahvaltıda yanında bir şey yemeden, çay simit gömen tayfa var bizim şirkette. Yetersiz beslenme oluyor tabi. Yoksa normal kahvaltıda ekmek yerine yiyorsan sıkıntı yoktur. Ama sanırım siz de çay simit gömen kişilerdensiniz.

BEn simit yanında domates salatalık biber(üç çeşit kırmızı yeşil acı dolma , 4 müş), vegan peynir, humus gibi şeyler yiyorum hepsi bir arada olmasa da çoğu zaman. NOrmalde ekmek yemem de şirkette yerken yiyorum arada. Simit de var tabi.

değil.

o sıkıştırma formatları, sıkıştırırken veri kaybettiriyor.

PNG kayıpsız bir sıkıştırma formatıdır, çözünürlüğün düşürülmediğini varsayarsak zaten orijinal veri taşır yani.
JPG kayıplı sıkıştırma formatıdır, orijinale geri dönülemez.
Ses dosyasının da aynı şekilde tipine ve kaydetme ayarlarına bağlı.

abi okuyamadım, araya paragraf at.

evet büyük harfle yazmak çok çirkin, iğrenç. bir de internet jargonunda "saksıya fesleğen gibi oturturum " anlamı da çıkar.

@kurnaz

Paragraf atıldı.
Yahu iğrenç mi güzel mi diye sormuyorum ki. Teknik olarak bir limit mi var, böyle bir uygulama mı var onu soruyorum sadece.

Site kendiliğinden yapmıyor, biz yapıyoruz.
Öyle kocaman 'DİKKAT', 'ACİLLLLL', 'YARDIMMMMM!!!' filan görmek istemediğimizden veya 'X HARDDİSK 150 TL FİYAT DÜŞTÜ GEL DUYURU!' başlıkları kötü göründüğü için küçük harf yapıyoruz.

Çünkü çirkin, çünkü dikkat çekme amaçlı, çünkü sevmiyoruz adam döver gibi duruyor.

avrupa ve kuzey amerika irili ufaklı neredeyse 50 ülke demek.

bence öncelikle a,b,c ülkeleri diyin. doktora alanınızı söyleyin ona göre yardımcı olunur. bahsettikleriniz çok farazi.

Iyi derecede ingilizcen mevcutsa ozellikle kanada ve abd ile olan mevzuatlari kendin arastirip okuman cok kolay olur.

iyi bir ozalitçide bastırabilirsiniz, büyük yerler sticker, menü, afiş falan da yapıyor. hatta kaliteli bir malzemeye bastırmak lazım ki çıkarttığınızda iz bırakmasın. onlarda vardır malzemesi, örnek herhangi bir sticker bulun macbooklara yapıştırılabilen, onunla gidin direkt.

beşiktaş barbaros bulvarında necdet var iyi, gayrettepede de sonsürat diye bir yer var.

biri site vermişti sticker bastırabiliyordun ucuza.

adını bulursam yazarım, özalitçilerle uğraşmayın, kimisi çok kötü esnaf.

cemil copy

H m nin tisortleri bence fiyatina gore kaliteli. Mavi lc ve defacto cop uretiyor genelde.

Markadan bağımsız ürünlerin bazıları iyi olabilir.

Mudo; hem indirim zamanı şu sıralar.

Bulunduğun ildeki outletlere bak. Mesela izmir aydin tarafındaysan söke deki outlet cok ucuz. Ankara da da vardi böyle bi yer. Yari fiyatina alırsın her seyi.

çok sote yerdeyim ya (marmaris) mudo 3-4 sene önce üzmüştü beni, düzeldiler mi?


yurt dışında h&m takılıyorum arada zaten.

Gideceğin yerde tk maxx tarzında bir yer yok mu ki? Arada çok ucuza baya kaliteli ürünler olabiliyor. Ayrıca uniqlo tabii. İkea'nın giyim versiyonu.

polonyada tk maxxde stok sonu kalmış kaliteli markaları satıyorlar yine pahalı oluyor yani.

ben kiyafette zaradan üste çıkan biri değilim. fena değilse de facta ve colin'se gideyim diyorum. mudoyla kötü anılarım var .

kotonun ürünlerini de beğeniyorum ben. koleksiyonları da güzel.

türkiye'de yaşıyoruz.

next.

çok afrika ülkesine gittim iç savaşın ortasında bile kaldım.
gidilir sıkıntı yok.

etmem.

Zaten Türkiye'de yaşadığımız için ben özellikle güvenli ülkeleri yeğlerim.

ederim

Afrika'nın bazı ülkelerine evet, Güney Amerika'ya da genel olarak evet. Benim gözümde tekinsiz yerler daha çok Ortadoğu'da. Arap Emirlikleri ve İran buna dahil.

Etmem.

Kimse de dememis brezilya ile venezuel bir mi diye.. Insan gercekten hayret ediyor.

giderim ama çantama çalınırsa pek üzülmeyeceğim eşyalar alırım

savaş varken irak ve Libya'ya gittim.

gidilir bence.

Avrupa'dan bakildiginda da turkiye savaş içinde gorunuyor.

niye sabahlayacaksın ki?

havalimanları kapanıyor mu ki

www.sleepinginairports.net

bunlar kaktüs ailesinden zaten. çok fazla su vermene gerek yok. kolay kolay öldüremezsin susuz bırakıp. fazla su verme yeter.

bonus soru!

aleo vera ticaretine girsem mi baya bi revaçta şu aralar, suyunu sıkar, dandik şampuana katarım aloaveralı şampuan, İngiltere Kralı, Rahmetli Başkan Kennedy, Taçsız Kral Pele, Beckenbauer, Kaleci Maier, Nadia Comaneci, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil bunları kullanıyor desem? cilde iyi gelir filan derim.

ne dersiniz arkadaşlar?

abi senin okjijenin azalmış. okjijen takviyesi yapmalıyız sana.

"Plants also appear to reduce airborne microbes, molds, and increase humidity.[30] However, the increased humidity can itself lead to increased levels of mold and even VOCs."

bi tane alın bence.

en.wikipedia.org

@ateist kardeşim

abi naptın ya, naapıcaz, bi yandan verirken bir yandan alıyor avantajları mı fazla dezavantajları mı acaba ya:(

alırsam 1 tane alıcam o zaman. 1 saate çıkıyorum. kaktüs alcam ama kesin.

@anonmymice
nasıl yapcaz onu tüp mü alsak acaba?

ulaşabilsem bir de.

kimse telefonu açmıyorki bu üniversitede.

aldığınız dersler orada önemli ve ağırlıklı olabilir.

yav deliricem dersen, hocan iyi niyet kullanmaz söyleyeyim. ben olsam ben de kullanmam. kural böyle, makina soğuk, sistem bozuk filan derim.

düzgün dille anlat hocalarına.

hangi üni hangi bölümden, hangi bölümde yl yapacağını yazarsan ben ayrıntılı cevaplarım.

özel mesaj attım size hocam. bu sırada üniversiteye ulasmaya calısıyorum ama kimse acmıyor telefonları

Sifre istiyolarsa dolandiricilik. Net.

kart numarası da istemezler. son 4 rakamını onlar söylüyor zaten lazım olduğunda.

Şifre istenir mi hiç, kesin dolandırıcılık.

Git bi garanti şubesine, oradaki bedava telefondan ara konuş.

yahu arkadaşlar 444 0 333ü aradığınızda.

orada bir bilgisayar sesi kartınız ile şifrenizi istiyor mu?

www.garanti.com.tr

onlar beni aramıyor. ben onları arıyorum.

(bkz: entry nick uyumsuzluğu)

şifre istenmez abi, normalde gerçek banka elemanına "şifremi vereyim mi" diye sorunca "hayır hayır şifrenizi kimseyle paylaşmayın" diyorlar.

küfür et kapat

@kurnaz şunu baştan desene. Bazı bankalar müşteri numarası ve online işlem şifresi ister. Onlar yoksa kart numarası ve şifresi sorabilirler.

müşteri numaranı unuttuysan, şifre tuşlamanı isteyebiliyorlar ama sen yine de git şubedeki telefondan ara. Artık her şeyden işkillenir oldum ben.

yapı krediyi aradığımda hangi kartımla işlem yapmak istiyorsam şifremi giriyorum her seferinde.

444 0 333'ü kendiniz arıyorsanız ne gibi bir dolandırıcılık olabilir ki?

telefon düşer düşmez kart numaranız istenir zaten.

gayet doğru, ne var ki bunda?
kendi müşterisini dolandıracak değil herhalde koskoca garanti bankası.

uzun süredir kullanmıyorum bunları, telefon yönlendirmesi etc gibi farklı olaylardan şüphelendim, bir de an itibariyle yeni scamler çıkmıştır belki. bilmediğimden sordum.

daha önce hiç bu şekilde şifre istenmedi, ondan şeyettim. bende her şeyden işkilleniyorum a dostlar. yarına debeye girecek banka dolandırıcılık entrysi girmiyim diye sordum.

şubeye gidemiyorum azcık uzak arkadaşlar.

santralden otomatik ses kaydıyla istiyorsa sıkıntı yok. "şifremi istiyorlar" deyince canlı kanlı insan istedi sanılmış.

siz aramışsınız ve sistem istiyor, evet oldu bana. Başta kart numarası ya da tckimlik no ya da müşteri numarasını tuşlayın diyor, işleme göre kart şifresini de makine(yapay zeka?) isteyebiliyor.

gözünüzü seveyim bankaya gidin oradan halledin işlerinizi.
her yan dolandırıcı kaynıyor.
devlet aciz, devlet zavallı bir şekilde dolandırıcıları izliyor.
ne bir düzenleme ne bir başka yasa çıkaramıyor.
dolandırıcılar da fetöcü mınagoyyim he.

haha güldüm cınıııımmm :D:D

bi kaç güne toparlamaz bence.

ya seni çok iyi tanıyanlar dışında kimse farketmiycek zaten. çık dolaş, bişey olmaz. ama bi haftaya toparlar muhtemelen.

bir aya kadar evden çıkmama potansiyelim var. bir haftada filan kurtarmaz mı ya bari? :d

bence kurtarmaz. ama bir haftaya senin gözler alışır, çıkarsın.

yapmayın ya. oluru nedir peki? "yaklaşık şu kadar gün sonra fena hale gelmez." diyemez misiniz?

3 hafta

belki sen büyütüyorsundur meseleyi? sadece kaşları görme imkanımız var mı bir yorum yapalım yabancı bir göz olarak? :D

Caps ver de ona göre yorumlayalım, belki sen alışkın olmadığın için kötü geldi gözüne. bir haftada biraz toparlar bence, yerine gelecekler sıkıntı yok.

Ayrılık acısıyla kaş aldırmak bayağı iyiymiş yalnız. :) Fotoğraf atsana?
Nereden baksan 1 ayı bulur eski halini alması. 15 20 güne kadar alınan yerler dolmaya başlar.

tam dolması 1 ayı alır. azcık dolması için 15 gün.

iyi güldüm yalnız, geçmiş olsun :)

ifşa alalım. :D

Kaşlarımı da aldırıyom yüz maskesi de yapıyom saçlarımı da şekilli kestiriyorum yaşasın metroseksüellik skiiiim tabuları göbekliyim ama sıfatıma bakan bi daha bakıyo ahahaha (erkek kezbanım laan!!)


of iyi rahatladım.

Bişey olmaz hacı rahat ol

almanyaya git, almancıyla rahat anlaşırsın.

Niye yaptin len böyle bi saçmalık? Kaşları görmedim ama 100 metreden belli olur erkeğin kaşının alındığı ve çok pis dalga konusu olursun. Burada kadınlar cevap vermiş galiba bir şey olmaz falan diye kaş aldıran erkek dalga konusudur bizde
Bir de kadına aldırmışsın kesin içine etmiştir

www.youtube.com

kas doldurmak icin kalemler var, cok dogal duruyor, onlardan kullan eski daginik haline getir :)

o kadar abartı bir değişim yok arkadaşlar, sakin. hala buraya yazanların çoğundan daha kaşlıyımdır. çizmedi sonuçta alan kadın da kaşı. biraz fazla temizlik söz konusu sadece. altları almış olması bir tuhaf oldu tabii. tanıyan biri anlar ama tanımayan çok sallamaz diye düşünüyorum şu anki halini.

Komple aldır daha gür çıksın, sorana patlamada yandı de hava at.

ruhen hasta olan arkadaş +1

ayyy panpişş, 2 haftaya bir şeyin kalmaz.

Güneş gözlügü tak disarida. Caps at bir de.

Saçma sapan bir soruyu çok önemli doru diye lanse edenlere gıcık olabilirim.

Türkçe karakterlerin yanlış kullanılmasına, Türkçe cümlelerin içine gayet keyfî bir şekilde yabancı dilde ifadeler yerleştirilmesine, imlâsız beton paragraflarla yazı yazılmasına, ne dediğini bilmeden konuşulmasına gıcık oluyorum.

ben içeriğe bakıyorum. adam sarımsağın hücre zarından insan epitel dokusuna nakil yapmayı anlattığı eserinde sarımsağa sarmısak demişse takılmam.

ben de böyle şeylere gıcık olanları gıcık etmeyi seviyorum, tabi işi espriye vurarak, iyi malzeme çıkıyo.

Ukranya.. Gıcık olmuyorum ama anlamsız bi rahatsızlık oluyor.

Gunluk hayatinizda dikkat ettiginizde etrafinizda cok fazla insandan duyacaginiza emin oldugum "eyer" kelimesini duyunca ben bi' degisik oluyorum.

Tv, film, gosteri, ev, okul, is vs her yerde dikkat edin. Kimler kimler boyle konusuyor. Yazarken sorun yok. Bilgili gorgulu diksiyonu duzgun insanlar bile eger yaziyor ama eyer diyor.

Allahtan tek derdim bu degil. :)

ŞarZ

Azerbeycan, instegram, konsantremi bozma, yaaarın, full dolu, nüans farkı, foseptik çukuru, puantiyeli, geri iade, cehape, açık e ile söylenen genç ya da elbise... Bi' de konu kısmında konu yerine çok önemli yazması : ) (özellikle e-postalarda)

Miğde, boğazların ağrıması, şarz, fotoğraf çekinmek.

sarmısak +1
@stratejisizsiniz + 1.

bunlara ek:
-herkez
-hiç birşey
-herşey
-deymek (değmek)
-morel
-yapmağa (yapmaya) (hala kitaplarda böyle ifadeler var.)
-miğde
-barsak (bağırsak)
-vijdan
-çiğdem, gevrek gibi yöresel kelimelerin yöre dışında söylenmesine sinir oluyorum.
-ahçı (kullananı gebertesim geliyor)
-"benimlen/sizlen/onunlan/bizlen gelsene?"
-"poğaça"nın alternatifi olarak yazılan her türlü saçmalık abidesi.
-kiprik
-kirbit
-yalnış
-yanlız.

böyle kullananlardan ister istemez soğuyorum.

ekleme: eksiduyu.ru duyurumda da bahsettiğim gibi, türkçe iletilerde veya sohbetlerde araya ingilizce ifadeler sıkıştıran türklerin o cümlelerinin tamamına sinir oluyorum.

buyday

çarşanba günü bonbalar yağarken okşizenli şemşiye ile kalakalmak

şarz
feyz (Facebook)
domatez

@isott, dogru okunusu "eyer" cunku.

ben daha cok anlamsizca kelimelerin uzatilmasindan rahatsiz oluyorum. bi de hatali acik e kullanimlari cok kulak tirmaliyor.

ha bi de evet şarz lafi beni sibiryaya itiyor resmen (takintiliysam demek ki)

falan -> felan. kusmak istiyorum görünce veya duyunca.

börek - bööğrek
-ta'nın - teee olarak kullanılması
r'lerin kaybolması, yapıyorum - yapıyom gibi
şarz beni benden alıyor
felan +1

@in vino veritas

"Eğer" kelimesinin okusunusu mu eyer? Anlamadim orayi pek.

Galiba sen bildigimiz eyer ile karistirdin. Yoksa eğer kelimesinin eyer diye okunmasi gerektigini ilk defa duyuyorum. O zaman beyenmek diye mi okumaliyiz?

Hic inandirici gelmedi ama merak ettim ne dusundugunu. :)

bana da sürekli sokak tabelaları soruyor. iskan memuru muyum anlamadım aq

Insanlara çok soguk davraniyorsun ondan (:
Saka bi yana vpn, proxy falan kullanıyorsanız olabilir.

hımm. xhamster koktu buram buram.

bilgisayarınız devlet vs. tarzı biri tarafından takip ediliyorsa oluyor o tarz şeyler.

proxy? vpn?

senden hoşlanıyor.

spor yapın.

Vpn'de oluyor bu genelde, TR'den bağlanırken aynı cihazla bir anda Madagaskar'dan bağlanınca işkilleniyor tabii tüm siteler ne ayak diye !

şimdi gördüm cevapları.

@dannyb
aynen sokak tabelası, çimenler, reklamlar filan.

@ufuk
yok proxy, yurt dışındayım zaten.

@timmie
30 günde 28 gün spora gidiyorum hocam zaten.

@justmen
reddit, dizibox, dizipub, ekşiduyuru etc.

yurt gibi paylaşımlı internetse bir yerden gelen fazlaca istek olduğu için sunucular bunu tehdit algılayıp kontrol ediyor olabilir.

@ufuk

ev hocam, internet sadece bana ait.

@just

dur ben arayayım o zaman onları.

Cevap veriyorum:

Google noCapthca, seni cerezlerden falan takip ediyor. Surekli soruyor diyorsan, ya sürekli "incognito mode"da takılıyorsun, ya da çerezleri sık siliyorsun. Dogru bildim mi?

@harzem

hocam hayır çerezler belkide 2-3 aydır silinmiyor.

incognitoda da takılmam pek. dün girdim bir iş görüşmesindeki elemanları stalklamaya :D ortak noktaları bulup, kırk yıllık arkadaş gibi hissettirecektim, mind trick yapıcaktım...

peki robot musun?

:P (cevapları tik'lemeyi unutmuşsun bu arada. bilgine...)

@matrix

robot değilim de gıcık bir tipim aslında, ondan yapıyor olabilir belkide... yapay zeka gelir gelir dedik inanmadınız ne oldu şimdi...

hocam daha çözüm cevabı alamadım ki :))

ben hiç bir şekilde sarımsak yiyemiyorum. abartı yiyeni de sevmiyorum.

her besin güçlendirir. sarımsak alternatiflerine yönelin. berries mesela.

genelde yutuluyor bir diş olarak. hap gibi düşün. önce sarımsağı at ağzına. ardından su, vs. birşey iç.

yoğurda, yemeğe, salataya (taze börülce salatası misal) koyun. eğer çok acı geliyorsa zeytinyağında kızartın şööyle bi. çok abartmadan.

Alırsın sağlamından bir Taşköprü sarımsağı, çorbadan pilava sulu yemekten soteye uzanan geniş bir yelpazede yemeklerine katarsın, bu şekilde günde 2 diş sarımsak yiyebilirsin. Pratik sarımsak soyma aletleri var piyasada, kabuğunu soymakla bile uğraşmadan pörtletiveriyorsun parçalanıyor, tavsiye ederim.

Her yemeğe at 2 diş. Yumuşacık oluyor. Tadı belli olmuyor. Vitamini falan kalır mı bilmem.

En sevdiğim şekil, mercimek çorbasının yanında 1 dişi kemirerek yiyorum. Fare gibi yiyorum. Milim milim yiyorum.

Sarımsaklı ev yoğurdu bi de tabii ki

aluminyum folyoya sar, bir güzel közle. fırında ya da ocakta fark etmez. tam yumuşacık olana kadar. sonra yumuş yumuş ye.

ne acı kalıyor ne de koku.

her şekilde, ama şu sarımsak ezici aletlerden alıp her yemeğe pişirirken katabilirsin hem daha lezzetli olur hem de kokusu gibi yan etkileri olmaz.

Sarmısak mı :((

Cevaba gelirsek normal yemege kavurup koyunca acilik ve koku olmuyo ben yapmiyorum da annem babam yemek yaparken oyle yapiyo sorun olmuyo

sarimsagi en guzel salata icinde yersin. sonra da guvec gibi yavas pisen yemeklerde guzel olur.

salata da guvec de basit.

domates, salatalik kup kup dograniyor, sarimsak da ince ince dograniyor. limon, tuz, zeytinyagi, arzuya gore ince dogranmis maydanoz ya da isterseniz kuru nane daha iyi gider.

onun disinda cacik yapin.

edit: sarimsagin kizarmisini pek begenmiyorum, aci oluyor, guzel olmuyor. fakat kizarmis patates, biber, patlican yanina sarimsakli yogurt guzel gider.

genelde şifadır ama sizin bünyenize yaramıyor olabilir.
hap gibi yutarak yiyecekseniz, bir dişi soyduktan sonra bıçakla hafifçe üzerine bastırarak suyunu salmasını sağlayın. şu an ayrıntı veremeyeceğim ama içindeki faydalı bir enzimi ancak hafifçe ezilince salıyormuş. löp diye yutunca olmuyormuş demişti bana bu işlerden anlayan bir arkadaşım.

bir de, türk sarımsağı alın. taşköprü mi diye muhakkak sorun.

ilkokul mu abi orası.

en temizi, doktor ziyareti. kıl dönmesi ya da sünnetten kalma problemlerim var dersiniz.

yillik izninden kullanacakmissin iste neyi sorguluyorlar ki babasinin hayrina vermiyor ki izni? tatile gidicem sehir disina de olsun bitsin.

@in no veritas
Cumartesi çalışıyorum. Tatil yemez.

ailevi durum de.

@kurnaz
Doktorsa da ufak bir şey olmalı. Ertesi gün güle oynaya işe gelicem :D

şirket sahibi dindar mı?

ailevi durum ne diye sorarlar kesin. Onun da açıklaması gerek.

@kurnaz
Evet

bir akrabamıza cin girmiş, hocaya götüreceğiz üfürüğü kuvvetli diyin. allah korusun musallat olur diyin.

alternatif:
bir akrabam rüyasında peygamberi görmüş, beni çağırıyo haberi varmış diyin.

Kredi başvurusunda bulunacağım, bankaya görüşmeye gitmem lazim de.

@Kurnaz
Dindar dedim de cahil demedim :D

@cabiday
Kredi başvurusu en fazla 1 saat sürer. En azından tüm öğleden sonrayı kaplayacak bir şey lazım.

Dişçiye gideceğinizi randevunuz olduğunu söyleyin..Ağzınızın içine bakacak değiller ya.

Patates, soğan, havuç gibi sebzelerle haşlamak en sağlıklısı diye biliyorum. Hasta aşı mı, kış aşı mı ne deniyor hatta.

Fırın

açılın biri yemek tarifi sormuş diye geldiydim sağlık sorusuyla karşılaştım bari boş dönmeyim. canan karatay diyor ki en sağlıklısı en kısık ateşte yavaşça pişendir diyordu bi konuşmasının bi yerinde. bence haşlama sağlıklıdır ama onda da tadı tuzu kalmıyor. buhar hiç denemedim. fırın da yağını iyice bırakıyor zaten ama derisi kalıyor. bence pişirmeden ziyade tavuğun neresini yediğin önemli. ben mesela derisini yersem baş ağrısında uyuyamam, kolestrolümü çıkarır. ama özellikle göğüs olmak üzere diğer yerleri hafif gelir.

Derisini yemem ama but görürsem affetmem

endüstriyel tavukların pişirilme usulünde sağlık sıralaması yapmak biraz sağlıksız olsa da bence de haşlama ve buhar.

@kakao, közleme ile genel kastım o idi, ızgara ve benzer teknikler.

oncelikle kaliteli yag kullaniyorsaniz yag sagliksiz degildir,

tavugun en lezzetlisi ise bence firinda oluyor.

aha rosto: www.youtube.com

edit: haslanmis tavugun "texture"u hosuma gitmiyor. ayrica sası sası da kokar. buharda da ayni olaylar.

kozleme/izgara olaylari da tum tavuga pek olmaz. onu parcalayip sise gecirince iyi olur.

Haşmet

Coneten.

ozanları efeleri ve tolgaları koşulsuz seviyorum. onur, ulaş, sinan ve deniz de çok güzel isimler.

Bora
Tuna
Aytuğ
Kıvanç
Deniz

hüsnü

Erlik

kaan
hakan

selam mesaiye kaldım, yine sayıyorum.
ali, ender, fırat.

Erkeğim ama Cenk, Deniz isimlerini duyunca aklıma direkt kafa adamlar geliyor.

Barış ve Deniz.

Deniz kardeşimin ismi zaten, ilerde oğlum olursa da Barış koyacağım garanti.

Emre. Pek bos adam cikmiyor bunlardan.

maximilian
zeus
kurt
robert
azrael
raphael
frederick
ferdinand
lazarus

Anil

annem'in dediği olsaymış, adım selim olacakmış :(
çok severim selim'i

Bu arada bu isim basligi iyi oldu %50 turk yegenime bizde erkek isim arayisindayiz. Aren ismini buldum halasi olarak ama arayisimiz devam ediyor.

utku
özgür
kıvanç
can
deniz
aras

%80'i eski sevgililerimin isimleri, tamamen tesadüf.

@geçerken

%50 türkse bence

bi isim türkçe olabilir. bence gayette şık oluyor

zeus deniz
maximilian emre
poseidon azmi
frederick cenk
lazarus tolga

etc.

Efe ve emre

burak, serdar

ferit.

hababam sınıfı etkisi de olabilir tabii ama ferit ismini duyunca aklıma direkt güvenilir, yakışıklı, kapı gibi erkek imajı geliyor.

kemal ve hatta cemal de güzel.

Sinan
Kemal
Selim
Hakan
Mehmet


Yabanci olarak
Jonathan
Alex - alexander
Stefan

kıvanç
umut

Neden kimse Furkan ismini sevmiyor. :(

Mehmet, Tarık, Burak.

Ulaş
Umut
Harun da çok muthis adammis gibi.

uğur

Polat. Polat alemdar.

Deniz
Rüzgar
Güneş
Bulut
Barış

Doğadan gelen isimlere özel ilgim var evet.

Taylan

Özgür
Yılmaz

serhat.
sevan.
barış.

yekta

Utku
Okan

Sakallı ve sakalsız ifşa yapın karar verelim :)

tipe bağlı ama %99 kesin derim.

sakalsızken sorun olmaz ama sakal varken sorun çıkma ihtimali %50
göze almaya değmez bence

ya şöyle, sakalın çok yakıştığını söyleyemem açıkcası. hatta bakımsız biraz :/ millet yakışmış demişti ama kesecem galiba görüşme için. (hiç içimden gelmese de) alıp almayacakları belli değil çünkü. vize mize işlemlerinden cayabilirler hatta.

kahrolsun bağzı şeyler.

kesin kesin o zaman, zyoksa klasik ortadoğulu adam olursunuz.

aradaki fark
www.hotflick.net

www.imdb.com
www.imdb.com

skype'da gorusunce de illa goruntu acilacak diye bir kural yok. o yuzden kesersin ve goruntu de acilmazsa bo$a gitmis olur ^^

riske atma bence abd diyorsun i$ gorusmesi diyorsun her turlu negatif etki yaratabilecek seyi ortadan kaldirmaya bakmali

abi sakal yakışıyo desen bi düşünürdüm de, yakışmıyo diyosun zaten kes gitsin. yüzün gözün açılır :D

Kes kes

üniversiteden sonra 3 hafta süreli hiç bırakmamıştım. 2 sene falan oldu işte. neyse, adam bir haber etsin telefonla mı arayacak skype mı yapacağız o zaman bakarız. skype derse de görüntülü mü diye sorayım mı? ona göre sakalları kesecem falan :D

p.s: lanet olsun prezantabl kavramını buluna.

baktığında 3 haftadır kesilmemiş gibi görünüyorsa kötü. trim yap, düzelt. temiz dursun. hipsterlar gibi.

İş görüşmesini yaptınız ve olmadı diyelim. Hep kafanızda ulan sakalı kesmedim diye mi oldu diye soru işareti kalacak gibi cevaplarınızdan anladığım kadarıyla. Sırf bu sebepten kesin içiniz rahat olsun.

dün gece saat 11'de kestim sakalı. adam gece 1'de mail atmış telefon görüşmesi yapacağız diye :/ neyse iyi oldu sakalları kestiğim yine bayram geliyordu gerçi :)

bu arada adam ile bugün 18:30'da görüşmeyi yaptık. yarım saat kadar konuşmuşuz hiç farketmedim. nasıl geçtiği hakkında da bir fikrim yok. bir sonraki mülakat hiring manager ile olacak dedi olacaksa eğer.

konuşurken biraz heyecan yaptım. adam sorun var mı diyince çok soru soramadım. hadi hayırlısı.

Böceklerden korktuğum için yakın zamanda evde falan görmüşsem herhangi bir karaltıyı böcek zannedebiliyorum.

ruzgarda sacim enseme ya da boynuma degince bocek yuruyor gibi oluyor. cinleniyorum.

Üçlü priz

hani duvarda bazen izler olur ya ne zaman nasıl oluştuğu belli olmayan küçücük izler. Hani gün için de bilirsin orda bir iz bişi var sorun yok.

gece olur ışık öyle bir yansır ki, sen de bir boşluk anında anlık olarak "o ne ya?" dersin. ahan da onlar bazen beni yanıltıyor :D

oluyor tabii ki aynı şeylerden ben de irkiliyorum.

bir keresinde sokakta kızarkadaşımla yürürken baktım bacağımda bir şeyler hareket ediyor. kocamann bir şey bir de. yavaşça iniyor aşağı pantolondan bende ana avrat sövüyorum bu sırada. o indikçe korkum artıyor, sövgüler artıyor. içimden fare filan diyorum o kadar büyük çünkü...

bende son allah ne verdiyse salladım bacağımı karşı kaldırıma gitti siyah siyah...

abi çorap çıktı. pantolonu çıkarırken kaçmış içine. ben hareket ettikçe hareket etmiş... çok tırsmıştım...

yaşın 25'ten küçükse çıkartırsın..

okuldan kabul geldikten sonra olabilme ihtimali var ama orada öğrenci olmayacağın için olmama ihtimali daha yüksek. bunun için sizden noterli tercüme filan isteyecek emniyet. o da 100 tl üzerine malolacak.

benim kesin tavsiyem yurt dışında okumaya gidiyorsanız 10 senelik pasaport alın kurutlun.

mekana bolbol pasakilici bitkisi aliniz. cam acik olursa sesi onleyemezsiniz. banyo ve wclerde kullanilan aspirator gibi hava sirkulasyonu saglayan bir duzenek kurulabilir ama o da ses yapar.

yatana kadar cam acik kalsin, bir soguk buhar ufleyen vantilator ekleyin, oda soyle bir havalansin, disari iceri hava degissin, iyonizasyon olayi varsa tozlar bir yere coksun. diger arkadasin dedigi gibi dunyanin en kolay bitkisi olan pasa kilicindan tonla alin. haftada bir sulama gerekir, oda aydinlik olsa yeter zaten, o ihtiyaci olan isigi alir. senede bir kere flaan da bitki besini verir kur yaoarsiniz.

sağolun arkadaşlar.

bu bitkinin ne özelliği var? gece karbon dioksit yaymıyor mu?

zaten gece yatmadan iyice havalandırıyorum. ama sanki bitiyomuş gibi hava sabahtan.

ne olursa olsun bir havalandirma sistemi de dusunmelisiniz. son gucte calistirmazsiniz sesi az olur.

havalandırma sistemi kuramıyorum arkadaşlar :D ev 100 yıllık dediğime bakmayın 1848 de yapılmış.

ve izin olmadan çivi çakamıyorum, götürür valla polisler.

maksimum camı keserim mobil alet takarım. ama var mı böyle şeyler.

o bitki havayi temizliyor. gece CO2 yaymiyor. onun gibi bir iki bitki daha var. mesela aleovera.
tescilli bir binada kaliyorsunuz. alt ve ust kattan cam acip sirkulasyon olmasini beklemekten baska bir sey yapamazsiniz. ya da elektrikli cihazlarla odadaki havayi hareket ettireceksiniz.
tasinin gitsin :D binayi cafe yaparsiniz.

solunum sorunu yaşayan bebekler için buhar ve hava üfleyen cihazlar var. onlardan edinebilirsiniz. ama tabi doğal havanın yerini tutarmı bilmiyorum.
bir arkadaş mekanı cafe yapın demiş :) süper fikir. öyle bir karar alaırsanız beni bulun :))

Açıkcası "preparedness" dedikleri olay çok ilgimi çeken bir konu.İlerleyen yıllarda bulunduğumuz coğrafyanın ve dünyanın ciddi tehlikelere maruz kalacağını düşünüyorum. Bazıları da gerçekleşmesi şansa değil zamana bağlı olan şeyler. Yabancıların "Not if but when" dedikleri şey yani. Nadir toprak elementlerinin tükenmesi, petrolün tükenmesi, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak iklim mültecileri, ekosistemin zarar görmesiyle beraber gıda tedarik zincirinin bozulması, ekonomik büyümenin durması vsvs.

Gelelim benim hazırlıklarıma, öğrenci olduğumdan mütevellit maddi açıdan çok para gerektirecek sığınak ya da yıllarca dayanacak gıda-su stoğu yapamıyorum. Daha çok beceri ve bilgi yönünde kendimi geliştirmeye çalışıyorum bende. Örneğin bu ay Bushcraft kursuna gittim ve devam edeceğim, okullar açılınca spora ve savunma sanatlarından birine başlayacağım. Eniştem polis, ondan tabanca ve atış ile ilgili bilgiler almayı planlıyorum. Küçüklüğümden beri babamla ava gidiyorum, şimdi de 36 kalibre bir yivsiz tüfek alıp hedef atıcılığı yapmayı planlıyorum. Ayrıca bir "Survival" kütüphanesi kurmaya başladım. Yapacak çok şeyim var. Bulduğum birkaç Türkçe platformu paylaşayım;

www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com
www.youtube.com
www.facebook.com
www.tabancatufek.com

Ne yazık ki bu konuyla ilgili çok fazla Türkçe kaynak veya oluşum yok, İngilizce sitelere ve yabancı oluşumlara kalıyoruz bizde. Örneğin Coursera'da Disaster Preparedness başlıklı bir kurs açılmıştı, bu konuyla ilgili çok yararlı şeyler bulabileceğinizi düşünüyorum.

www.coursera.org

@utkumon

çok teşekkürler. işte tam aradığım şeyler bunlar, türkçe jargonu bilmiyorum, özellikle türkiyede buna çalışanlar olduğunuda bilmiyordum, teşekkürler.

elbette bazı şeyler biraz komik oluyor, aynısını amerikalı yazsa o kadar komik durmuyor.

bende benzer şekilde yararlı bilgileri not ediyorum. düğüm atma, radyo iletişim, basit kimyasallar yapma, schmieden-demir dövme gibi.

sağolasın tekrar.

@kurnaz

Ne demek, aksine bu branşın sevdalılarını bulmak onlarla konuşmak hoşuma gidiyor :)

Gelmişken birkaç Türkçe kitapta önereyim :)

-Herkes için serisi (Toplam 12 kitap sanırım)
-Geleneksel yapı teknikleri
-Her şey bir gecede çökebilir
-Dokuz canlı ol
-Gemici bağları
-Resimlerle navigasyon
-Uygarlığı yeniden nasıl kurarız?
-Dünyanın sonu son saat
-Çöküş
-Büyük bozulma
-Akla gelmeyen

Bunlar da Tedtalks'ta sevdiğim iki konuşmadır. Paul Gilding Büyük bozulma'nın Jared Diamond ise Çöküş'ün yazarı aynı zamanda.

www.ted.com
www.ted.com

abi yanlış anlamayın ama sizin suçunuz büyük oranda.

bu iş için herşeyi detaylıca düşünmelisiniz.

ben böyle yarış aracı ve motosiklet taşıyan iki ekip biliyorum. bir tane de arkadaş dünyaya taşıyor bisikletini.

en başta en güvenlisi kara yolu. 1-2 gün önceden vereceksiniz ve aslında sökme takma dahi olmadan bütün halinde çok hayvani şekilde sabitliyorsunuz ve tamamen koruyucu(strafor ve cork) ile kaplıyorsunuz, sırf bunun için kutular bile var.

sonra bunu kamyona veriyorsunuz. uçakta çok pahalı bu sistem. f1 araçları taşınıyor mesela. isterseniz detaylı sorayım bir tanıdığa nasıl taşıyorlar red bull f1 leri diye?

Cok gecmis olsun, kendi basima gelmis gibi uzuldum. Ne yazikki turkiyedeki havayollari calisanlari boyle. Simdi buna itiraz edecek host(es), pilot tayfasi cikacaktir;ama odenen bir hizmet bedeli var, bastan sona sakatliklarla bezenmis bir hizmet. Elinizden geldigince kabin alti bagaj vermeyin. Yurtdisina ucuyorsaniz da thy, pegasus vs ile ucmayin.

geçmiş olsun, dosyalarınızı mutlaka takip edin, benim deneyimim kimse dönmüyor ancak tehditle geri dönüyorlar, defalarca mailleştim ama ben en son icra takibi başlatacağım diye tehdit ederek almıştım paramı/zararımı.

Hiç mi uçağa binerken bavulların yüklenmesini görmediniz. Tutup fırlatıyorlar.

Ben hassas, kırılacak hiç bir şeyi uçak bagajına vermiyorum. Türkiye'de kargo alanında hizmet bilinci sıfır.

Thy'de tanıdık yok ama bu konuda en etkili yöntem sosyal medya. Eksisozluk'te rezalet başlığı açın, sikayetvar ve twitter gibi sitelerden bisikletlerin durumunu paylaşın...


.

ben burada beklentiyi anlamadım!

duyuruda thy'de çalışan birinin bunu okuyup, çalıştığı kuruma "durun lan, napıyorsunuz" diyerek size kayseride kaybedilen yarışın kupasını mı vermesini bekliyorsunuz? yoksa bisikletlerin yamulan parçalarını tornacıda düzelttirmelerini mi?
gerçekten nasıl bir yardım bekliyorsunuz?

ikincisi ise taşıma işlemi yer hizmetleri tarafından yapılır. bu da thy personeli değildir. bu şikayetiniz doğru yere gitse bile firma bu tip bir şikayetle ilgilenmez. klasik kaçış yolu "bagaja verdiğinizde yamuk olmadığından emin misiniz? kanıtlayabilir misiniz?" şeklindedir. ki genellikle kanıtlanamaz.

Ne yer hizmetleriymis. Arkadas biz valiz parasini kime oduyoruz? Valizi kime teslim ediyoruz? Bizim sozlesmemiz havayoluyla..hep ayni savunma. 23 kg sinirini 2-3 kg asinca para istemeyi bilirler, ama teslim aldiklari valizin sorumlulugunu kabul etmezler.

kalte sterne +1
bagaja verirken yamuktu zaten diyebilirler. böyle yarış ekipmanları, hassas şeyler sallapati iş yapan kargoculara hiç verilmez. 3-5 kişiyseniz ya otobüse verecektiniz ya da bir kamyonet ayarlayıp onunla transfer edecektiniz.

@ubi, havayolu da yer hizmetlerine ödeme yapıyor zaten. mesela sabiha'ya gitmek ucuzken atatürk'e gitmek pahalı. bu farkın büyük payı yer hizmetlerine ödemeden kaynaklanıyor diye biliyorum.

Bizi suçlayan duyurucular, siz sahiden iyi misiniz? Yıl olmuş 2016, biz bisikletlerimizi taşıma naylonuyla sarmışız, çantaya koymuşuz, üzerine kırılabilir etiketi yazmışız ve kırılmasında suçlu muyuz?

Bunu düşünen varsa gitsin sahiden kendini atsın en yakın pencereden. Makul bir şekilde yanlış bir uygulamaya tepki koymak, bir şeyleri düzeltmeye çalışmak ne zamandan beri bu kadar zor oldu?

Bal gibi de ödeyecekler parasını. 8 tane bisiklete hasar vermişler aynı uçuşta. Hepsini de ödeteceğiz, ödemezlerse rezil edeceğiz. Yakında görürsünüz.

Umarım bu "suçlusunuz" triplerinize de bir gün siz kurban olmazsınız. Ta hollanda'dan saçma sapan bir kutuda transavia'yla bisiklet getirdim sorun olmadı, 50 dakikalık yurt içi uçuşta özenle paketlememize rağmen hasar oluşunca suç bizde.

Ortada bir suç varsa bir bu sorunu yıllardır çözmeyenlerde, iki de sizin gibi zihniyettekilerdedir...

@duseyazar

şimdi gelipte burada istediğiniz tepkileri alamayınca bize püskürmeyin.

iş bilmeden, bilgi sahibi olmadan burada öyle "sizin başınıza gelsin inşallah", "sizin gibi zihniyetler" filan demeyin.

size güzelce thy'nin sorumluluğu7ndan daha çok sizin hatanız olduğunu söylemek size gıcıklık olsun diye yaptığımız bir şey değil.

bisiklet ya da iş amaçlı sizin durumunuzdaki gibi 1 sene emek veridğinizi iddia ettiğiniz bisiklet yarışındaki en önemli kargonuzu daha dikkatli koymalıydınız. bunu söyledik. burada sayenizde ne mallığımız kaldı ne zihniyetimiz.

özel çantaları üstüste koyunca kırılıyorsa demekki o çanta ona uygun değil.

transavia ile saçma sapan kutuda getirdim diyorsun bir de, orada da kırılsa gene mi yazacaktın. niye saçma sapan kutuda getiriyorsun ki bu kadar değerliyse.

burada yorum yazanlar bu işi bilmeyenler değiller. tam tersi bu işlere kıyısından köşesinden bulaşmış insanlar.

size bunun güvenli ve daha sağlam yolunu söylemişiz üstüne üstlük yardım teklif etmişiz burada sırf size yancılık yapmadığımız için zihniyetimize laf yedik.

@kurnaz Ben ortada yardım teklifi falan görmüyorum, sadece gereksiz gereksiz laflar ve yanlış tarafa yöneltilen bir eleştiri var. Ortada vasat bir zihniyet hüküm sürüyorken, siz gelmiş vasat zihniyeti değil benim mükemmel paketlememiş oluşumu eleştiriyorsunuz. Mükemmelden kastım da, asla zarar görmeyecek şekilde paketlenmesi.

Alın size açıklama o kadar biliyorsanız: Transavia ile getirirken ilk bisiklet taşıyışımdı uçakla, köpük dahi koymadım kutuya ve sapasağlam getirdiler. Kırsalardı ve zarar verselerdi yazmayabilirdim, hiç özenli değildim çünkü. Yine de bisiklet kutusunda kırılabilir etiketi vardı ve ekstradan bagaj ücreti ödemiştim taşınması için, bunu yapmak yeterli olmalı normal şartlar altında.

Gelelim THY'ye. İş bilmeden vs. zırvalıklarını geçin, sizin yaptığınız iş bilmek değil zira. Sokakta dolaşırken vurulursam "neden çelik yelek giymedin" demek kadar saçma bir yorumda bulunuyorsunuz. Geçen yıl aynı çantayla, bir tık daha az özenli bir şekilde bisiklet taşıdım ve yine zerre sorun olmadı, çünkü "KIRILABİLİR" etiketinin bir manası var ve bir sebeple yapıştırılıyor oraya. Bu kez bisikletimin gerekli parçalarını söktüm, taşıma için havalı plastik tabakayla üç kat sardım, çantaya koydum ve üzerine kırılabilir etiketi yapıştırdım ve bu şu ana kadar yaptığım en özenli paketlemeydi. Daha ne yapacaktım acaba?! 5 tane etiket, 2-3 kat plastik sargı ve ayrı bagaj yetmiyorsa, ben mi gerizekalıyım yoksa buna sebep olan ve bu sebebi eleştirmeyen zihniyet mi?

sayın düşeyazar,
okumayı, ya da okumayı anlamayı becerebiliyor olsaydınız kimsenin size "siz suçlusunuz" demediğini görebilirdiniz. şu anki sinirinize veriyorum bu durumunuzu. benim ve diğer kişilerin yazdıklarında "siz haklısınız ama bunu kanıtlama konusunda sıkıntı yaşarsınız, çok uğraşırsınız, sonuç alamazsınız" gibi kişisel veya çevresel deneyimlerden edinilmiş bilgiler, hayıflanmalar ve tavsiyeler bulunuyor. bunun yanısıra "burada malesef işler böyle yürüyor, keşke önleminizi baştan alsaydınız" minvalinde yazılar var. kimse size hakaret etmemiş.

zararınızdan ötürü başta haklı bulduğum sinirinizle yazılanları beğenmediğiniz için "ben mi gerizekalıyım yoksa buna sebep olan ve bu sebebi eleştirmeyen zihniyet mi?" diye sormuşsunuz. bence cevabı biliyorsunuz. şahsen ben de biliyorum.

@kalte sterne, rica ediyorum, saçmalamakta tavan yaptınız. Okumayı yazmayı becermekten bahsediyorsunuz bir de... "Kimse size suçlusunuz demedi" lafınıza duyuruma verilen ilk cevabın ilk satırını yönlendiriyorum direkt: "abi yanlış anlamayın ama sizin suçunuz büyük oranda."

Ben mi okuduğumu anlamıyorum, siz mi acaba?

Olmuş bir şey üzerine "dikkatli olsaydınız, daha sıkı sarsaydınız" diyen, bunu da "yardım teklifi" olarak gören zihniyete gerek yok... Gidin ötede bayılın.

Edit: Kimseden kupa beklediğimiz yok, bir madalya aldık zaten bu şartlar altında da. Kişi kendinden bilir işi deyip, ufku azıcık geniş olanlar için manevi tazminat kavramının incelenmesini önereceğim.

orada sizi suçlamaktan ziyade "bu taşıma işinin sonucunu baştan düşünmeliydiniz - bu işi diğer insanlar şu şekilde yapıyor" diye bir alt anlam olduğunu anlamadığınızı söylüyorsunuz. kurnaz adlı kullanıcı aynı cevabın sonunda "isterseniz detaylı sorayım bir tanıdığa nasıl taşıyorlar" diye elinden gelen yardımın bu olabileceğini ve yardım etmek istediğini belirtiyor bence.

biz gider ötede bayılırız ama size "allahından bul, sistemde şikayetini bulup, ilgililere buna zorluk çıkarın" demiyoruz. ayrıca ilk cevabımda olan "thy'de çalışan birinin" bu duyuruyu okuyup size gerçekten yardımcı olacağını düşünüyor olmanıza şaşırmamak elde değil. yaşadığımız mecrada bu tip sıkıntıların "normal" olduğunu düşünen, çözüm bulunacağına dair inancı kalmamış insanları, sistemi eleştirmemekle suçlayıp "gerizekalı" olmakla itham etmeniz de nasıl biri olduğunuzu ortaya çıkarıyor.

iyi günler.

Alt anlam bana diyor ki "daha iyi paketle, havayolunu kullanma". Anladık orasını da, ne yapayım ben bu yorumu? Zamanı geri alıp "aa böyle yapmayayım" mı diyeyim kendime? İyice paketlediğimi düşünüyorum zaten, havayolunu da kullanmışım ve hasar görmüş bisikletim halihazırda. Buna dair yardım istiyorum ben, bu kadar basit. Alt anlamlı mesajlara gerek yok. Ama iki zeki çıkmış kendini bilge görüp hemen alakasızca geleceğe dair tavsiye vermeye, benim durumumu manipüle etmeye çalışıyor. Yok kupa mı istiyormuşum neymiş. Evet kupa istiyorum, ödül istiyorum THY'den çok iyi anlamışsınız.

Sizin inancınız kalmadıysa bu benim problemim değil. Ne demişim duyuruda: Yardımcı olabilecek biri var mı demişim değil mi? Ne yapayım ben sisteme inancı bitmiş, normal olmayan şeyleri normal gören ve benim de inancımı baltalamaya çalışan insanları?

İlla birinin inancını baltalayacaksanız, gidin THY'ye yazın siz bu işi beceremiyorsunuz bu hizmeti vermeyi bırakın, insanlar karayolunu kullansın diye. Emin olun daha çok işe yarar.

Ayrıca sistemin düzeleceğine, bunca çalışan arasında sorumluluk bilinci olan bir kişinin çıkacağına inanmıyorsunuz ama Redbull F1'lerinin nasıl taşındığını öğrenmenin, öğrenci halimle senede bir ya da iki defa bisiklet yarışına giderken bana fayda sağlayacağına inanıyorsunuz öyle mi? Güzel dalgaymış...

İyi günler.

@duseyazar

bize ne senin inancından arkadaşım. soru sormuşsun burada. bizde cevaplamışız. Gelip burada yancı arıyorsan, destek istiyorsan, gaz arıyorsan yanlış yerdesin.

haklı olduğun ve haksız olduğun tarafları söylüyoruz sana.

bak ben ne demişim? " sizin suçunuz büyük oranda", bu ne demek? thy nin suçu ama suçun büyük kısmı sizde.

peki neden böyle dedim ben? sana gıcık mıyım, kıl mıyım, seni sevmiyor muyum? hayır. ben yazdıklarını okudum, yorumladım ve thy'nin hatasından daha fazla sende hata gördüm ve söyledim. diğer arkadaşlarda aynısını yaptı.

sıfırdan alıyorum.
diyorsun ki 1 sene emek verdim. burada hereks bunu takdir eder, üstüne üstlük bisiklet gibi güzel bir sporsa elinden gelen desteği de verir. Bisikletinde 300 liralık bisiklet değildir. kırılınca zarar görünce üzülürsün bu da normal.

Ama sen 1 sene emek verip, değerli bisikletini, havayollarının tırt "kırılabilir" yazılı ve hard case bir kargolama yöntemi içermeyen şekilde paketlediysen o ürünler kırılabilir de yazılsa tamamen hukuk standartları içerisinde taşınarak zarar görebilir. bunu az biraz bu işleri bilen herkes söyler sana.

sen eğer hayallerini taşıdığın kargoyu tamamen standartlarda kargo taşıyan bir kuruma emanet ediyorsan hata yapmışsın. bak vurguluyorum, o kargo sırasında her şey standart işlemlerden geçer, kırılabilir sadece ama sadece daha dikkatli olmak kaydı ile taşınır ve zarar görebilme durumu vardır. havayolları bunu belirtir. bu onların sorumluluğu dışında senin sorumluluğunda.

zaten sigorta da maksimum 400€ karşılar. iç hatlarda daha düşüktür bu.

bisiklet kargosu hangisine benziyordu?
bunlar olması gereken taşıma çantaları
road.cc's%20guide/Scicon%20Aerotech%20Evolution%20bike%20hard%20case%20-%20closed.jpg?itok=q3oTFicv
blog.cycleadirondacks.com

hard case denir bunlara. ve zarar gelme ihtimali neredeyse sıfırdır.

sen gelipte ne kadar sararsan sar
securecart.net
i.ebayimg.com$T2eC16ZHJIYE9qUcOuNZBRR3eyGS3g~~_1.JPG
www.twowheeltravelblog.com
yukarıdaki türde gönderirsen bunun zarar görme ihtimali var.

sana en büyük yardım bu olur sanırım. git bir hard case al.

sana güzelce dilersen bu işlerden anlayan arkadaşıma sorayım diyorum. bunu beğenmiyorsun. sana belkide bilmediğin konuda faydası dokunabilecek bir işi daha bilmeden "öğrenci halimle bana ne faydası olcak" şeklinde değerlendiriyorsan bir daha gözden geçir düşüncelerini.

tüm bu yazılanlardan bağımsız maalesef kullandığın jargon, cümleler ve kelimeler gerçekten hiç hoş değil. gidin ötede bayılın nedir?

Takip edenlerin bilgisine:

THY tazminat talebimi inceledi ve kabul etti. Hasarı gerektiği şekilde ödüyorlar. Aynı prosedür bisikletleri hasar gören diğer arkadaşlarım için de devam ediyor, onlar da umuyorum tazminatlarını alacaklar.

Bana gelen cevapta, ilgili saatlerde çalışan personele ihtar yapıldığı da belirtiliyor.

Bu kadar zor değildi şuna inanmak.

telefon hattı olduğu sürece her dağda adsl hizmeti var. köylerde de telefon var.

olmadı gsm şebekesi üzerinden internet hizmeti alabilirsin. hızı da fena değil, ama biraz pahalı.

o da olmazsa denizgonen'in dediği mevzu var, o en pahalısı.

antenli sistemler var ama pahalı

yok telefon sormuyorum, direk remote olacak.

türkiyede hangi firmalar var peki?

tooway var tarif ettiğin tarzda

yalnız uydu ile bağlandınız mı latency çok yüksek oluyor. Oyun oynamayı düşünüyorsanız işkence olur.

@arkadaşlar

buldum baktım demin. pahalı ama aman aman da değilmiş.

yok ya oyun filan değil, merak bendeki :) doomsday sığınağı yaptıracağım da param olunca fikir topluyorum :))

lan doomsday'de nereye bağlancan ki? istediğin kadar uydu olsun...

@babil

ayarladım onu hocam, diğer sığınaktakilerle iletişicez, torrent paylaşırız en kötü aramızda. amk dizi film çekilmez ama yeni...

arkadaş adam post apokaliptik bir senaryoda yiyeceği konserve fasulyeyi değil, paylaşacağı torrenti düşünüyor. resmen kanım donmuş vaziyette

@naberabi

İhtiyaçlar kısmında sorun yok, maslow sağolsun yardım etti kurufasulyede, adana kebapta.

türkçesi kendini gerçekleştirme imiş. o basamaktayız piramitte. internet gerekli ondan. torrent önemli. spotify, netflix, amazon prime video filan kalmaz doomsdayde aman arkadaşlar güvenmeyin bunlara.

çok fazla çözümü olabileceğini sanmıyorum. helikopterler için onlar ve standart değerlere sahipler.
fakat buna benzer durumlarda sadece altkısımlarını kapatacak bir düzenek ekleniyor. ışık sadece yukarıdan gözüküyor. adını bulamadım şimdi.

havalı tüfekle iki atışa bakar :)

bu arada bina ışıklandırması ise yani helikopterler için değilse, direk şikayet edebilirsiniz. türkiyede 10 olması gerek 12 de olabilir, o saatten sonra bunlar kapanmak zorunda 6 ya kadar.

Önce bir inşaata gider muhatap bulabilirsem (şantiye şefi filan) söylerdim ben olsam. Olmadı diğer yollara bakarsınız.

helikopterle alakası yok. tamamen gösteriş amaçlı.

apartmanca imza toplayıp belediyeye gidin.

Önce adamlara söyleyin belki güzellikle kapatırlar. Bizim apartmanın karşısındaki dükkan neon ışıklı bi tabela taktırmıştı. Odam gecenin bir yarısı disko gibi yanıp sönüyodu. Ben gidip konuşmaya üşendim ama alt komşu gidip uyarmış galiba çünkü ne zamandır hiç açmıyorlar. Olmadı belediyeye gidebilirsiniz.

diğer arkadaşların dedikleri gibi, önce muhatabıyla görüşmeye çalışın. baktın anlaşmaya yanaşmıyorlar belediyeye şikayeti bas.

bak burası medeni bir yer değil unutma

gidip konuştuğunda adamlar dinlemez sen de belediyeye gidip şikayet edersen, o belediye de gelip o ışığı kapattırırsa, mis gibi bir düşmanın olur.

ciddiyim.

direk belediyeye şikayet et istanbuldaysan 182 den başla

Zugas +1

Zugas +1

öncelikle özgüvenini kıran şeyleri teşhis ederek. Sonrası kolay, hallederiz.

Ama kabaca tavsiyeler hep şu şekilde gelecektir;
giyiminize kuşamınıza dikkat edin,
şu günlerde başarılı olabileceğinizi bildiğiniz (elit olduğunuz konular) üzerinde çalışın
insan ilişkilerinize biraz özen gösterin(o kendiliğinden gelişecektir zaten)

eksisozluk.com

Kısa vadede telkin ile, sabah akşam kendime güveniyorum diye tekrarlayın, spor olarak bacak çalışın mesela squat çok işe yarıyor özgüven için:

Uzun vadede kilo verin yani yağ oranınız %15'in altına indirin, özellikle şeker ve karbonhidratı bırakın

başarılı olarak.

Kişisel bir anayasa yaparak bu sorun aşılabilir. Özgüven benlikle doğrudan ilgilidir. 1. madde "Kimsin?" sorusuna cevap olmalı. 2. madde "nasıl yönetiliyorsun?" sorusuna, 3. madde "kim yönetiyor?" sorusuna ve 4. madde de "2 ve 3. maddeler arasında sorun oluşursa nasıl bir vicdanla çözersin?" sorusuna cevap olmalı. Diğer maddeler de öyle şekillenip gidebilir. Süreç boyu bir çalışma bu.

Ilk asama kendini tanimak bence. Iyi ve kotu oldugun seyleri bilerek, ne istediginin farkina vararak, hedefler koyarak ve bu hedeflere ulasarak. Bi nevi basararak yukseltilir.

kendini aşağılayarak, olmasından korktuğun tedbirler aldığın şeylerin olmasına izin vererek, suratına tükürene yarappi şükür diye

mesela
www.youtube.com

Sonradan kazanılan özgüvenin biraz geçici olduğunu düşünüyorum. Belki de bende durum böyle bilmiyorum ama 3 sene öncesine kadar özgüvenim 1 ile 10 arası 3-4 iken, geçen sene 8-9 derecesine kadar yüksekti. Ama şu sıra 2-3-4-5-6 arasında her gün değişmekte. Genel olarak da berbat hissediyorum. Dönemsel mi bilemiyorum ama doğuştan özgüvenli olmakla sonradan kazanmak arasında uçurum bir fark olduğunu kesin.

Para

Götünü kaldırıp çalışarak.

Eminönü taksim gibi kalabalık bi yerde durduk yere birol diye bağır.

(git: eksisozluk.com)

direk banka hesabına yollayın, en ucuzu öyle.

ülke neresi bu arada?

belçikaya göndericem tutarı banka hesabı dediğiniz, bizim ki gibi değil sadece iban var
BE27 0013 8401 5200 3 iban bu şekilde

numara eksik.
www.tuketicifinansman.net

şu şekilde olmalı.


bu arada bu miktarın iki katını geçen sene belçikaya ing banktan 100 liradan az bir miktara göndermiştim.

moneygram yada western union, basit formları var, alıcı ismine direkt gönderirsiniz anlaşmalı her bankadan kimlik bilgisi ve sizin yatırınca edinip vereceğiniz referans no ile çeker. çok pahalı olmaması gerek. moneygram 129 eur hesapladı belçika için.

edit: western union türkiye'de ptt ile çalışıyor daha uygundur tahminen.

@sstc, baska bumara yok ki bu turkiye icin iban sanirim belcika icin daha kisa yani:) sizin gonderdiginiz iban bu dediginiz uzunlukta mi?

bütün iban'lar aynı uzunlukta değildir .

IBAN ülkeden ülkeye değişir.
Alıcı bankanın adı ile swift kodunu bulman gerek.
Ondan sonra kendi bankan üzerinden SWIFT talimatı verebilirsin.

Belçika IBANları kısa oluyor ama bu IBAN yine de yanlış.

www.ibancalculator.com

1 karakter fazla uzun. sondaki veya baştaki rakamları (belki yanlışlıkla verilmiştir) diye çıkarınca da checksum'lar tutmuyor.

@507 aynen bu sekilde yaziyor banka hesabina giriste, bende ozellikle kontrol ettim o yuzden soruyorum sizlere

@507, evet simdi tekrar baktim verirlen yanlis verilmis, sorun bende degilmis sanirim. Sondaki 1 rakam fazlaymis diger 4 rakamda yanlis cikmis.

Bugun tekrar duzgun bi sekilde girerek deneyim, umarim becerebilirim.

yollamadan önce verdiğim linkten iban kontrolünü yap, orada dogru gözüküyorsa sorunsuz gider diye düşünüyorum.

türk üniversitelerinde çok bilmiyorum ama kalıbımı basarım %90 tanıdık.

Bizim okulda yüksek ortalama yapanlar çalışabiliyor sadece.

Ortalama, derslerindeki saat boşluğu, hocayla ilişki etkili sanırım

Bizde haftada 15 saatti. Bana çay ocağı düşmüştü, fakültedeki tek yoğun birimdi. Onun dışındakiler, öğrenci işleri, bilgi işlem çıkarsa çok rahat edersin.

Dışarıdaki iş yerlerine göre okulda çalışmak son derece rahat. Bildiğin ortam sonuçta. Tabii çalışma saati az olduğu için haliyle ücret de 430'ü geçmez (asgari ücretin üçte biri) ama dediğim gibi yormaz

İnternet kafede çalışmıştım. Kütüphane, spor salonu gibi yerler de vardı, isteğe göre.

Bizimkinde ihtiyaç sahibi olmak kriteri de vardı. Ailenin yaptığı iş ve maaşlarını yazdığın bir form verirlerdi. Mal mülk var mı, ev araba vs.. epey detaylı bi formdu. Hatta bi arkadaş bu burs çıksın diye ev ve araba kısımlarına 'yok' yazmıştı. Halbuki vardı. Ve çalışma bursu çıkardı her sene. Kendisi de hiçbir sınavda kopya çekmeyen/vermeyen biriydi, "hak geçiyormuş"! Kopya çekenlere de hakkını helal etmiyormuş. Bunu anlatacak yer arıyodum ben de. Hiç unutmayacağım kendisini.

Peki 1. Sınıf olmam benim dezavantajım olur mu?

Ben torpilsiz ve sınıfta kalmış halimle erasmus ofisinde çalıştım ingilizcem iyi diye. Bana da form doldurttular gayet ne mal varlık maaş varsa yazdım. Okula ve başvuracağın yere bağlı biraz da.

Bahsettiğim arkadaş 1. sınıftan son sınıfa kadar aldı.

Spoiler vermemek için yorumda bulunmayacağım ama büyük ihtimal katil düşündüğün kişi değildir. 8.bölümde bitti diye biliyorum.

dizi 8 bölüm, bitiyor sonra. katili bulmadım, zaten bulmak için de izlemedim, acayip bir dönüşüm/değişim işleniyor dizide, bence mühim olan katil değil, bu. bundan keyif alacaksan izle, almayacaksan aç son bölümü izle katil kim öğrenirsin :)

filmlere dizilere onlar bir bilmeceymiş gibi yaklaşmayın lütfen. mesela senin yerinde olsam, katilin kim olduğunu şimdiden öğrenir, bu şekilde izlemeye devam ederdim. tüm gücünü sakladığı spoiler'den alıyorsa bir yapım, kesinlikle başarısızdır diyebiliriz.

yok. dizi mini seri olduğu için 8 bölümde bitiyor. zaten bittiğinde de havada bişey bırakmıyorlar. çok güzel dizi valla, ben bayıldım.

katil uşak

kim diye tahmin ediyorsun?

filmi izleyenlere; katilin aşağıdaki herif olduğunu tahmin ediyorum

i.hizliresim.com bakışlara baksana :D

spoiler: o değil. yanlış, geç.

8 bölümde bitiyor.

izle hacıt

jak girişi uygunsa ses bozulması gibi bir şey olmaması gerekir.

girişler uygun evet.

sorun olmaz o zaman uzatma kablolarını tak ses bozulması gibi bir derdin olmasın.

Büyük hoparlörü yerinde bırakıp 2 küçük hoparlörü uzatma kablosuyla bağlarsan hiçbir kalite kaybı olmaz. Kulaklar bas seslerin yönünü ayırt edemez o yüzden büyük hoparlörün yeri dinleme yeri açısından önemsiz.
Ama hepsi koltuk tarafında olsun dersen ihtiyacın olan bilgisayar-kolon arasındaki ses kablosu için bir uzatma kablosu almak olur (6-7TL). Kablolar düzgün bağlandığı takdirde ben hissedilir bir ses bozulması olacağını sanmıyorum. Ses kabloları genellikle kolay zarar görüyor, kopuyor ve temassızlık yapabiliyor, o zaman da cızırtı vs. olabiliyor, diğer insanların yaşadığı sorun bundan kaynaklı olabilir.

olm üzüldüm yaaa :( kahrolsun bazı şeyler!!!