cm cinsinden olcusunu arayarak anlayabilirsiniz.

begendinizse alin, giyin. neden olmasin?

bir de; soru eki olan "-mi"ler bagimsiz ruhlu oluyor, dikkat.

Giyer bence. Unisex bir duruşu var

ayağın 40-41den büyükse zor olur. ama giyilir pantolon paçalarından pek belli olmaz.

giyilebilir. unisex bir görüntüsü var.

Giyilir

o lakos timsahı çok kelebek durmuş.

giyilir giyilmesine de nerede giyeceğine göre değişir. iç anadolu gibi bazı yerlerde kimi kendini bilmezler "ibneye bak." diye dalga geçebilir. arkadaşımın başına geldi.

bugün dünyanın en iyi elektronikçisini 1016 yılına gönderin yine üretemez telefonu. telefonu üretmek için yarı iletkeni üretmek lazım, yarı iletkeni üretmek için silikonu mikro ölçüde işleyebilmek lazım, bunun için koca koca makineler üretmek lazım vs vs. yani bugünün elektronik aletlerini üretmek çok zor olurdu. bisiklet mantıklı olabilirdi ama bak. pek konforlu olmasa da zincir yerine kayışlı bir bisiklet üretilebilirdi sanırım.

Doktorlara ya da üniversitedeki hocalara vücudun çalışma prensiplerini bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışırdım ama tabii sonu kazıkta yakılmak.

buharlı makineyle matbaaya yoğunlaşırdım. planör falan yapardım belki.

futbol topuna en yakın şeyi yapmaya çalışır, yapınca da deli dana gibi kendi kendime top oynardım. insanlar beğenirse eğer ilk profesyonel futbol takımını kurma şansım olurdu, yok beğenmezlerse de mahallenin delisi gibi takılırdım işte kendi kendime. öyle olunca hem yemektir sudur onu da mahalleli karşılardı sanırım. insanlık ölmedi ya.

bu hayatta kalma mevzularında çok beceriksizim açıkçası. teknolojiden de, basit işlerden de anlamam. bildiğin malım yani. en iyi ihtimalle yazar, şair falan olurdum belki. padişahlara falan diss atardım, mevzu çıkarırdım. kazığı sokarlardı bi tarafıma.

yıl olsa 3016 ve biz birden 2016'ya gelsek nelerin icat olduğunu bilerek, yapabilir miydik? sanmıyorum.

ekşisözlüğü kurar sonra da microsoft'ta işe başlardım.

bong

Fatih'ten arsa alırdım.

Alkol ve tütün mamullerini üret, büyücü olarak takıl. Krallar gibi yaşa <3

Buharlı makine ve kazan +1

Bir de arsa alma konusu +1 :)

Domatesi, patatesi, çayı, kahveyi, kakaoyu getirmek lazım bir de buralara. İyi para yapar bence. Zaten konstantinopol'e gelirdim yaşamak için.

Bu arada bugün sahip olmadığı bilgiye 1016 yılına gittiği anda sahip olup, onu yapacaklarını düşünenler var sanırım. :)

Bu arada konuyla ilgili:www.instagram.com

Sahol alırdım.

moğollara gatling gun teknolojisini bahşederdim. müslümanlara power armour verirdim. sonra kenarda birbirlerini kırmalarını izlerdim.

şu anda olduğumdan daha etkisiz olacağım kesin.

elektrik

hiçbişi. yemekli falan nişan yapıyorsa çeyrekle gidilebilir. zenginsen altına boğulabilir. ama gün kıvamında ev nişanında zaten senin işin ne?

hiçbişi.
düğünde alınır

hadi ya. iyi o zaman. zaten nişan oldu bitti kendi memleketinde.

aranip tebrik edilir.

Nişan yahu bu. Yemekli davet veya eglence bile olsa bi sey alinmaz.

1-sokak kedileri zaten öyle yaşıyor.
2-hasta olabilirler,üşüyor olabilirler ya da hiçbir şeyi olmayabilir. sadece burnu ıslak=hastadır (veya değildir) denilmez.
3-mart ayına 1 ay var ve şimdiden başladılar.

burnu kuru olsa sıkıntı zaten, ben sağlıklı ve burnu kuru bir kedi görmedim :) köpeklerde de öyle burnu kuruysa ateşi çıkmış anlamına filan geliyor.

hoşuna gitmiyorsa durup sevdirmeye devam etmez zaten kedi. mırıldamak dediğin karnından gırıl gırıl titreşimli ses gelmesi gibi bir şeyse huzurlu oldukları zaman çıkarıyorlar.

1- parazitler önemli tabii ama bazı aşılanabilir hastalıklar kedilerde salgınlaşıp kırıma yol açabiliyor. aşılarını yaptırmakla uğraşamazsın. evde bakıyorsan, bence doğal seçilime bırak işi. ben arka bahçede 20 kadar kedi baktım geçen 6 ayda, bunların 5-6 tanesi sağ kaldı.

2- normal.

3- huzur ve huzursuzluk/yaralanma durumunda benzer şekilde mırlıyorlar. kuyruğu sallamak sert ve ritmikse kötü,böyle kıçını devirip kuyruğu pıt pıt yere vuruyorsa sorun yok. kedi kulaklarını kısınca tehlike sezmiş demektir. o halde pek yaklaşma, tedirginliği artar.

1- benim yarı ev yarı sokak kedimin de hiç aşısı yok bir şey olduğu da yok
2- ıslak sağlıklı, kuru hasta demek
3- kedi mutlu (mırlamadan sadece kuyruk sallıyorsa hosuna gitmiyordur) az evvel benimki yaptı da :P

1- İç parazit, dış parazit varsa kedide eğer, kedinin hastalanmasına, sağlığının kötü etkilenmesine sebep olur aşısız dolaşması.

2- Normal. Islak olmadığında endişelenmek lazım hatta.

3- Birbiriyle çelişen duygular içindeyim, ne istediğime karar vermeye çalışıyorum demek kuyruk sallamak.

1- iç parazit de dış parazit de gelişmelerini engelliyor fazlaysa. Önlem olarak aşı yaptırmakta fayda var.

2- burnu ıslak olmalı zaten, normal.

3- mirlamasi huzurlu olduğunu gösterir ancak kuyruğunu tepkili tepkili vuruyorsa yanlış bir şey yaptığınızı anlatmaya çalışıyor olabilir :) o esnada elliyor, temas kurmaya çalışıyor olabilir misiniz? Onu yapmayın diyor Bence. Bizimki öyle. Tam uyuyacakken iki elleyeyim diyorum, hem uyuyor hem kuyruğu çarpıyor ordan oraya :)

%100 şarj döngüsünü birkaç günde tamamlayacak şekilde şarja takmak gerekiyor. İlk gün pil %70'e düşünce şarja taktınız, %100 oldu ve devam ettiniz diyelim; ikinci gün %50'de üçüncü gün %80'de takıp 3 günde %100 şarj döngüsünü tamamlamış oluyorsunuz mesela.

özet ve kötü anlattım ama aşağıdaki linkte oldukça ayrıntılı anlatıyor.

www.enpedi.com

ek olarak gerek bilgisayarları gerekse cep telefonlarını şarjı tamamen bitmeden (mümkünse düşük pil uyarısı vermeye başladığında) şarja takmak gerek.

Yeni laptopların pil takılı olduğunda %95 veya %90'a inene kadar sürekli sarj etmeme modu var. Yani eskiden pil için sıkıntı oluşturan en ufak bir elekrik sıkıntısında pile geçmesi, pilin sürekli sarj olması sıkıntısı yok.

Pili üzerine takılı biçimde kullanın. Pil ile kullanmaya ihtiyaç duymuyorsanız haftada 1 kere pil ile kullanıp tekrar sarj edin.

lenevoda pil koruma modu var, %60 civarında dolu tutuyor pili.

lityum iyon pili sonuna dek sömürmeyecen. en genel kural bu.

o muhabbet doğru değil. tüy dökücü kremle alıyorum ben rahat oluyor.

Daha gür gelmesi sadece mit. İlk çıkan tüylerin ucu incedir, ucunu kesince daha kalın kısmı görünür bu da gürleşmiş gibi bir görüntü bırakır.

En güzeli lazer epilasyon, seansı 150 lira kadar. İki ayda bir gidersin ve iki ay temizsin. Zaten bir yıl sonra iyice azalır.

1-2 aydır almıyorum. aldığımda makine kullanıyorum.

www.hepsiburada.com

bu güzel.

philips bodygroom

kesersen,tüy dökücü kullanırsan daha gür geliyor,net bilgi.yayalım.
edit: soruya cevap olmayan her cevabı elimden geldiği kadar ispiyonlayan biriyim ama göğüs kılını alan birine hakaret kastıyla eşcinsel demekle gece 3'te evine dönen bir genç kadına hakaret kastıyla orospu demek arasında ne fark var?

@bobinhoo tercihe bırakılmalı - gerçekten de aşırı kıllı erkek beğenen kadınlar ve gay erkekler olduğunu duydum.

Ama kılsız olup da senin hayalini bile kuramayacağın kadınlarla sevgili olan adamlara ılık demek kedi ciğer ilişkisine giriyor.

vücut kıllarını almayınca siks pekim görünmüyor ondan alıyom.

kadinlar sevmiyor ondan kesiyorum. philipsin body trimmeri var onla aliyorum. tuy dokucu bi kere kullandim, bildigin yakiyor ya sivilce vs bir sey varsa.

Bodycruzer tercih ediyorum. Ilıklıkla alakası yok, daha iyi göğüs ve karın kaslarını görebilmek ve yatağa-ortalığa kıl dökülmesini önlemek açısından iyi.

Asıl alanlar/kullananlar şunu söylesin bence, göğüs bölgesini alınca kol ve bacaklardaki kıllarınızın tezat oluşturduğunu düşünüyor musunuz? buna bağlı olarak da müsabık veya manken olmadığınız (diğer bir ifadeyle vücudunuzla para kazanmadığınız) halde o bölgeleri de alırsam ılık hissederim/görülebilirim düşüncesi oluşuyor mu?

erkekliğiniz kılınızla mı ölçülüyor? koşuyordur, kıllar rahatsız ediyordur, alır. görüntüsü hoş değildir, alır. yüzücüdür, alır.

hesap sormak da neyin nesi?

Remington bht300 vücut traş makinesi ile alıyorum.

normal bildigimiz gilette ile aliyorum yaklasik 2 yildir, gürlesme falan yok tertemiz cabucak halloluyor canavar gibi.

bir cavlaki olarak kıl kesme adetime söz söylemenize gücendim. hatta incindim.

Ben çalıştığım günlerde mola verdiğim anda konuşurum sadece. Sıkıntı yapmayan olmadı bu duruma ama onu da belirteyim.

Gün boyunca yazmasa da böyle bir yafta yapistirilamaz. İnsan kendini unutuyor bazen. Çalışmıyorsanız anlam vermeniz zor.

hep

İhtiyaç olmadıkça hiç.

genelde günde 2-3 kez molalarda bazen ikimizde unutuyoruz günden güne değişiyor bi rutini yok.

(varken) yazarsa cevap veririm, kestirip atmam.
cok ilgiliyse arada kendiligimden yazmaya da calisirim ki hep kendi yaziyormus gibi hissetmesin.
iki gun fln yazmazsa ilgilenmedigini dusunurum.

calisirken calisiyorsundur. isini yap.

anlamiyorum ben, insanlar neden mutemadiyen sevgililerinden mesaj bekliyor. yeri belli yurdu belli, isi var gucu var. yapsin bitirsin.

hic hos degil elinde telefon surekli. beni deli ediyor sahsen, hicbir seye odaklanamiyorum. acil bir sey olsa tamam da, eminim cogu konusma oyle bir icerik tasimiyor. e birak isimi yapayim? ilgilenmiyor yaftasi da yersem yerim, umrumda degil.

is orasi, havanda su dovmeye gitmiyorsun.

newton çalışırken 2-3 gün yemek yemeyi unuttuğu olurmuş. (bu arada rivayete göre bakir öldü kendisi. gerçi öldü sayılmaz, adam tuğla gibi fiziği bıraktı ortaya. sevgilisi olduğunu düşünmek dahi korkunç, sonsuz küçükler hesabını bulup sevgilisine mesaj atmadı diye terk edilmesi, çokomik lan.)
olmasaydın olmazdık koca newton reis.

yaslari da sormaliydiniz.

Yoğunsam ondan mesaj beklemem ya da yoğunsam koşuşturma aralarında 'Öptüm, yedim' tarzı şeyler yazabilirim. Yine de ikimizin yoğun olmadığı bir gün ise yazışılır. Hatta muhabbet bile edilir. Yafta gününe bağlı. 'Yoğunum' dediği anda, 'Ben arada mesaj atarım, cevap verme' derim. Atamadığım derecede atmamaya çalışırım, kriz gelirse atarım.

rusça ve çincede alfabe de öğreneceksin. fransızcanın grameri zor. ingilizce kelimelerin türkçe okunuşu gibi telaffuz eden ispanyolca iyidir. örneğin passion'ı peyşın değil de pasiyon gibi okurlar. çakma ingilizce gibi.

ispanyolca

tabii ki, ispanyolca...

rusça tabii. fonetik kolay. ortak kelimeler yüzünden öğrenmesi eğlenceli. tavariş-davar benzerliği diyorum, of of, filolojik bulmaca müptelalığını tetikleyebilir.
ayrıca kızları güzel ve hiçbiri ingilizce bilmiyor.

fransizca öğrenirsen ispanyolca ve italyancayı da öğrenmen kolay olur. rusça çince alfabelerini öğrenmen zaman alır. aralarında en kolayı ispanyolca.

rusça. iş alanında avantaj olur diye düşünüyorum.

kiril alfabesini 3-4 güne öğrenirsin. belki de öğrenmesi en kolay latin olmayan harfleri barındırır. kızlar diyorum.

ispanyolca. Hatta italyanca ile biribirne çok benziyolar diye duymuştum, sonrasında belki italyanca da öğrenirsin

rusça tabii ki.

iki seçenek kaldı: rusça ve ispanyolca. iş alanında ispanyolca rusça kadar önemli olmaz mı? tamam coğrafi yakınlık ve ikili ticarette rusya daha önplanda ama -gündemdeki krizi düşünmeyin- ispanyolca da çok yaygın bir dil. her ne kadar güney amerika gibi uzak yerlerde olsa dahi.

ilgini çeken hangisiyse ona git. bu dillerin hiçbiri bi halta yaramaz hangisini öğrenmekten zevk alacaksan onu seç.

Fransızca. Çünkü Türkçe'de hali hazırda 5 binden fazla Fransızcadan geçmiş kelime var. İlerledikçe "ulan ben bu kelimeyi biliyorum, bunu da biliyorum. Bunu da. Bunu da." diyeceksin. İspanyolca diyeni hiç anlamam, hemen hemen Fransızcayla aynı gramere sahip bu diller, telaffuz dışında nasıl Fransızca'dan kolay olabilir ki?

Rusça'ya gittikçe zorlaşıyor diyorlar, onun dışında fikrim. Çince herhalde en zor öğrenilecek dil olur orada zaten, hatta genel olarak öğrenilecek en zor dillerden olabilir :)

ispanyolca. neredeyse yazıldığı gibi okunuyor. sadece belli başlı şeyleri iyi öğrenmen lazım.
rusça bana japoncadan bile zor geliyor nedense.

ne varoluşu yav? erkek adamın 3 temel sorunu vardır: para, karı, iş/okul.
sende bunlardan bir aranjman var. askerlik bitince hafiflersin. ko götüne dersin hatta. hayatını yaşa, evlenme, sigarayı bırak, içki olduğu gibi kalsın, tamam işte. hiçbirimiz bi boka benzer hayatlar yaşamıyoruz, emin olabilirsin.

@kargn;

mana yaratamamak, amaçsız olmak falan. ölümün keskinliği tüm enerjimi alıyor bazen.

herşeye rağmen yaşamak. kafka bu konuya ''beklemek''diye yaklaşıyor. yani, kötü durumdaysanız bekleyin iyi şeyler başınıza gelecektir diyor.

ben pek onun gibi düşünmüyorum, ben ne zaman saplansam ayağa kalkabilmem için cepheye çıkmam gerekti. hatta sonraları benim sahip olduğum tek şey bu lan galiba dediğim özgüvene ihtiyaç duydum. ama ne zaman saplansam. ve bunu da cephede sağladım.
ölmeyi istemek, ölmekten beter olmak, her gün ölmek ama sadece ölememek durumlarında dahil. yani ben hiç cepheye çıkmadan atlatamadım bu durumu. illa ütmek için oynamam gerekti, tekrar.

ben de çok geç bir yaşta üniversiteyi bitirdim. iş güç askerlik maddi meseleler benim de başımı ağrıttı. ama burada temel ihtiyaç duyduğun (duyduğum) şey motivasyon kaynağı. ve bence kafka da ''beklemek'' derken bundan bahsediyor, sadece ikimizin(kafka ve ben) motivasyon kaynağı algısı farklı.

küçük bir flashback atalım: aslında uzun bir hikaye ama, 2 tür insan davranış biçimi varmış. birisi enerjisini kendisi üreten(günümüz örnekleri mevcuttur) diğeri ise başka insanlara ihtiyaç duyan. yani yalnızken miskinleşen(bunun da örnekleri çoktur) ve bunların her 2sinin de zeka ile uzaktan yakından ilgisi yok. yani çok zeki bir insan tembel olacak diye bir kanı da yok, tam tersi de. bunu şu yüzden anlatıyorum, eğer sen 2. tip insana giriyorsan birilerine ihtiyacın var demek oluyor. 1.tip insan zaten sürekli birşeyleri kendine iş edinen tip oluyor, yani sürekli bir işi olan ve bunalıma girmeyen. düşünmeyen. ama 2. tip insanın beyni çok geveze olur. önce bi' ona karar vermelisin bence, hangi karakter yapısına sahipsin.


geri dönelim: keşke mesleğini yazsaydın burada. çünkü yine aptal da olsa bir ayrımsamaya göre mutluluğun 3 temel saç ayağı vardır diyorlar: yapılacak iş, sevecek birşey ve hedef. yine bir başka öğretide eğer 1 saat mutlu olmak istiyorsanız uyuyun 1 gün mutlu olmak istiyorsanız balığa çıkın 1 yıl mutlu olmak istiyorsanız evlenin 1 ömür mutlu olmak istiyorsanız sevdiğiniz bir işi yapın (bunun çeşitli varyasyonları da piyasada mevcut) der. o yüzden belki okuduğun bölüm değil ama kendine iş seçeceğin profesyonel meslek önemli bu saatten sonra. ve pek tabi, günümüzde bu biraz da eğitim aldığın disiplin dalı ve onu aldığın yerde ki sana kazandırılan bakış açısı ve organizasyon kabiliyetinle doğru orantılı oluyor.

bu nedenle ingilizce önemli, ne olursa olsun ingilizceni geliştir. spor yap(bak ben mesela bunu uzun yıllar anlamamıştım neden spor yap diye, sosyal farkındalıkta faydası çok fazla bunu) ve profesyonel ilgi alanına doğru yavaştan yönelmeye başla.

şimdi, öncelikle bunun(geç kalmışlık hissi) şöyle bir reçetesi yok, bir hap atacaksın ve herşey temizlenecek. bu çok acıklı ama evet geç kaldın, ve evet bununla yaşaman gerekiyor. basit oyunlar aslında hayatı çözmüş, orada ki davranış biçimi ile hareket etmen lazım. gelişebilmek için. yani, bu bir ''yanık'' izi gibi düşün. üzerinde oynayabiliriz, düzeltmeye çalışabiliriz ama ne olursa olsun hiç yanmamış bir görünüm sağlayamayız. geç kaldık, ancak bu günümüz modern dünyasında içine düştüğün saplantı kadar mühim değil.

askerlik mesele değil, 35'e kadar erteleme yollarını herkes biliyor 35'ten sonrasını ise yine oturulur konuşulur. ama maddiyat önemli, hangi alanda olursa olsun, ona sahip olmak için ölçülebilen adımlar atman lazım. yani okurken en yapını hazırlaman lazım(geç kalmışlığı da gözönüne alarak) keza maddiyatı çözebilecek potansiyelden sonra askerlik bedelli çakılıyor.

kadınlar meselesinde de sevgi ile saplantıyı ya da yaygın bir yanlış kullanım olan tutkuyu iyi ayırt etmek gerekiyor, bunu da yapabiliyorsan bir sıkıntı yine yok.

gelişebilmek anahtar kelime ama çözüm/ilaç bu değil. ilaç ''düşünme'' / ''düşünmemek''

(güncel sorununla bir ilgisi olmasada genel hayat yaklaşımı olarak) bak şunu unutma öncelikle -ki dünyanın en büyük sihri de buradadır.(mesela tebdil-i mekanda ferahlık vardır da buradan gelir, zaman mekan olay örgüsü) dünya kandırma mahirliğine sahiptir. eğer bataklığa çakmazsan kendini dünyanın seni kandırmasına izin vereceksin. bize verilen en büyük kabiliyet unutmak derler, yani insan unutmadan yaşayamaz. bu bazen güç olabilir orada da ertelemeyi kullanacaksın, yani unutmak mümkün olmayadığı durumlarda hatırlamamayı kullanacaksın. ve evet, bu mümkün.

çok uzun ve dağınık anlattım umarım herhangi bir konuda 1 dirhemde olsa buradan bir tutamak yakalarsın.

varoluş anlamsızlığı görmek istiyorsan, kakapo diye bir kuş var, onun videosunu izle. anlamsızlıkta yanına bile yaklaşamayacağın bir kreasyon. beteri misal verip kötüyü katlanılabilir göstermek konusunda kakapo kadar iyi malzeme bulunmaz.

bu yas konusu acayip sorun ediliyor bizim ulkede. gelismis ulkelerde age discrimination olarak gecerken bizim ulkemizde 25 yasindaki adama bitmis, yasli gozuyle bakiyorlar ki en iyi ihtimalle askerligini yapan fakulte mezunu bir insan zaten 23 yasinda oluyor.

mevzu köy muhtarlarından, şehirdeki valilerden ve lordlardan belirli görevler alarak gelişmek. kendini sevdirirsen paralı asker oluyorsun, para kazandıkça ordunu büyütebiliyorsun. sonrasında lordluk ünvanı falan geliyor, savaşlardı kuşatmalardı derken olaylar gelişiyor.

takip etmen gereken sabit bir senaryo yok. görev alacağın lordu, seçeceğin tarafı falan sen belirliyorsun. taleworlds'deki ayrıntılı rehberlerden faydalan.

demircide çalış, fakir soylunun çocuğu ol, sancaklı ve yapılı başlarsın, ite köpeğe vassallık için muhtaç olmazsın. harlaus göt, sancar götoğlu göttür. kergitle svadyaya dalma. rodokla bozkırlarda yalnayak koşturma. evlenmek için acele etme. oyunda çok ileri gidersen lordlar devletine/isyanlarına katılmaktan çekinecektir. sadakatsiz lordlar oyundan eleniyor, sonlara doğru 4-5 kaleli lordlar türüyor, kaleler el değiştirirken. 4-5 kale sahibi adam da kendi kralını bırakıp sana katılmıyor. yani kalradyayı birleştirmek gibi faşizan emellere hiç bulaşma. o diyar adam olmaz.

hepsi böyle mi bilmiyorum ama bu dışarı su pompalıyomuş habire

www.youtube.com

dalgıç pompaların motorlarını sızıntıdan koruma yöntemiyle aynıymış he.. denizin ortasında keçeler sızdırırsa diye pompalar hazırda duruyordur mutlaka.

Ben hala dinliyorum. Ayrıca müzikle yaşın tam olarak bir bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. 5 yaşındayken de Barış Manço dinliyordum hala dinliyorum.

Bu arada geçen Helloween konserinde yanımdakilerden biri ben bunları lisedeyken dinlerdim demişti sanki müzik aşamalı oyun aq.

kill 'em all'dan sonra çok bozdular.

36 yaşındayım. Yirmili yaşlarımın başındayken sadece metal müzik dinlerdim. Artık her türden müzik dinliyorum. Aradaki tek fark bu. Yoksa Metallica candır ve her yaşta dinlenir tabi ki. Belki arkadaşın "sadece" Metallica dinlemene istinaden böyle bir yorum yapmıştır. Çok da umursanacak bir şey yok.

o değilde metal müzik öldü ya..

15'imde gece gündüz dinliyordu. 30 oldum arada dinliyorum. yaşla alakası var bence. yani 15 yıl boyunca gece gündüz metallica dinleseydim bir sıkıntı var demekti.

artık metal de dinlemiyorum zaten. arada tek tük.

@don, sadece metallica dinlemiyorum tabi, arkadaş denk geldi ve böyle bir cümle kurdu.

Bunun yaşla bir ilgisi yok tabii; adam 50 yaşında metal müzik yapıyorsa sen de dinlersin o ayrı bir konu ama metal müzik genel olarak miadını doldurmuş gibi. Belki o yüzden terk edilebilir ama şu yaşa geldim/geldin metal müzik dinlenir mi amk tavrı çok sığ bir hareket.

En gıcık olduğum tipler o arkadaşin gibi düşünen tipler işte. Sanane lan metallica da dinlerim cob da dinlerim ceza da. Eğer böyle yaftalamaya kalkacaksak asıl komik olan koca koca adamların club pop dinlemesi aslında

metallica; kim ne derse desin, ne kadar saçma sapan kişilerin geyiklerine malzeme olmuş olursa olsun kaliteli işler yapmış bir grup. metallica'dan bağımsız olarak ise hiçbir şeyden alınan zevki yaşla koşut görmemek gerekir, aksi büyük dalyaraklıktır.

29 yaşımdayım ben de burdayım. mezarıma fade to black ten sözler yazdırma planım var.

iyakşamlar.

Yaşla alakası yok.

şu entry de şurda dursun; o arkadaşına bunu okut lütfen.

eksisozluk.com

ben de 29 yaşındayım, artık kafam kaldırmıyor doğrusu. arada dinliyorum o kadar.

20-25 yaşları arasında ben de dinlerdim. şimdi aklıma getirdin bir master of puppets açıp dinleyeyim bari :) oradan da iron maiden bilemedin black sabbath geçişi yaparım, pink floyd veya led zeppelin'le kapanışı yaparım.

üniversitede dinlenir de, belli bir yaştan sonra kafa kaldırmaz.

@burya, yanına da bir bira açtın mı tamamdır :)

öncelikle metal müzik öldü evet. rob halford da geçen değindi bu konuya.

ancak dinlenilen müzik türü/yaş gibi aptalca bir kıyaslama olamaz. o anki ruh haline bağlı olarak dinleyebilirsin ki metallica'nın her ruh hali için şarkısı var denilebilir. atıyorum unforgiven , aç 40 yaşında dinle, dinlenir.

benzer bir duyuruya yazdığım şeyi buraya aynen yapıştırıyorum:

''yahu neden böyle şeylere takıyorsun ki hocam? seviyorsan bitmiştir. birileri bir şey diyecek diye hiç bir şeyi yapmaktan çekinme. bu her şey için geçerli. şeyli şeyleri de ne çok kullandım. hadi kal sağlıcakla!''

demek istiyorum ki sen mutlu musun? o zaman sorun yok.

@umut, bu duyuru açmamın nedeni söylenileni taktığımdan değil, yetişkin olarak dinleyen var mı merak etmemden dolayıdır. yoksa o arkadaşımın da ne dediği çok umrumda olan bir durum değil :)

37 yaşıma giriyorum bu sene, ilk onlarla başladım metal müziğe, hala da ara ara dinlerim. Son İstanbul konserlerinde sahnede yer alan şanslı kişilerdendim bu arada, hayatımın en güzel günlerinden biriydi.

arkadaşın ne dinliyor çok merak ettim.

çok çok nadiren hâlâ Guns N' Roses, Metallica falan dinliyorum.

@sour; metal dinleyici kitlesinin yaşla beraber azaldığını görmemek ve yaşla alakası yok demek için çok farklı bir kafaya ihtiyaç var. herkesin zevki kendine ama 100 kişilik örneklem içinde 40 yaşında kaç kişi dinliyor metali, ya 65? peki 25? anladın değil mi ters orantıyı? kesinlikle yaşla alakalı.

otuz yaşındayım, metallica nadir olsa da metal müzik hala dinlerim.

9 yaşında, heterokrom bir van kedim var, adı kürt. 2-3 aydır bende, önceki sahipleri denyoydu sanırım. geldiğinde ağzında yara vardı. geçmedi. bu süre zarfında blendırdan geçmiş tavuk ciğeri veya yumurta+yoğurt ile beslendi. yaşıyor garibim. pişmiş olunca sorun olmuyor sanırım.

Veriyorum. Tavuk ciğerinin yanında dana ve kuzu ciğeri de veriyorum. Bizzat veteriner tavsiyesi ile veriyorum hatta.
Tavuk ciğerini çiğ, dana ve kuzuyu pişmiş veriyorum

çiğ falan vermeyin zaten ciğerin içi zehir dolu içindeki pislikler gitsin en azından.

Akciger degil karaciger olmasi gerekiyormus sanirim ikisi de satiliyor ciger deyince cunku.

Kokusuna dayanamadığım için vermiyorum. Normal tavuk haşlayıp veriyorum arada.

Çok verdim, paketi açmadan daha kokusunu alıp bağırmaya başlıyordu. Kalpleri seçiyordu, aç kalırsa onları da yiyordu.

Vegan mod on Kedinin ciyerini söksem ve bir köpeye versem hoşuna gidermi.vegan mod of.

Kedim yok, sokak kedisine veriyorum bazen pismis olarak.

kaç yaşındasın?

İstemiyorsan bunun nedenlerini (eğer anlayacaklarsa) açıkla. Anlamazlarsa da sallama çünkü "Param yok!" lafını bile anlamayan insanlar var. "Allah aç bırakmaz" lafını da duymak istemiyorum çünkü hayattaki en büyük amacım aç kalmamak değil.

bana da yapıyorlar, damızlık hayvan olmadığım için kısmet deyip geçiştiriyorum.
anneannem burma bileziğimi bile almış, ömrü evliliğimi görmeye yetmezse onun yerine takılsın diye :)

torun var derken ?
senin mi, kardeşinin mi? :)

nihilistsen üreme, gnostik teistsen zaten allahın emri, helal yoldan üre, materyalist evrimci ve de genciysen evlen, üre, hatta erkeksen başka kadınlardan da çocuk peydahla.

Sen bir curlbrosun, gymbrosun, sen bisepslerin prensisin. Bence preacher curl, mc Hammer curl, psişik curl, z bar curl, pokemon curl gibi varyasyonları da yap. Curl mühin çünkü.

Her şeyi kendin keşfetmeyi deneyebilirsin tabii. Amerikayı yeniden keşfetme deyişi de pekala yanlış memetik olabilir. Hatta icat edilen dil her dil de yaratıcısının ilkel zekasının eseri olabileceğinden, sen en iyisi kendi limitsiz dilini ve matematipini geliştir, başarılar şimdiden.

Kasdettigim şey tabii ki bu degildi. Mesela mantıken her hatirlanamayan şeylerde google hemen bakmamak ve hatirlamaya calişmak olabilir

(bkz: building information modeling)


kaynak ariyorum dersen:
au.autodesk.com

Yurt dışında sahada çalışmış mühendisler burada şantiyede özerk takılıyor, kimse ilişmiyor zaten. Türkiye için inşaat işlerinde çevre falan önemli. Bilgiden ziyade.

BİM yalan, TAV'la Arabistana gidersin anca. Ofise geçmek istiyorsan, MS PRoject ve Primaverayı ekle CV'ne, çok fazla teknik ofis arayışı var, gir birine, sonra büyüklere geçersin. Eğer okulun ODTÜ değilse.

3.5 yıl sonra ofiste statiker olarak çalışmayı düşünmediğini varsayıyorum. o nedenle bizim sektörde özellikle teknik ofiste Ms Project, Primavera gibi planlama programları artı değer katar. eğer çalışmak istediğin firmanın çelik ayağı var ise x steel faydalı olabilir. excel felan zaten söylemiyorum. ihaleye giren firmalar için oska felan kullanmak işe yarar olabiliyor ama Ms project daha ağır basıyor gibi. he bir de gir bi kariyer sitesine teknik ofis mühendisi yaz orda istenilen şartlar sana net bilgi verecektir.

statiker olacaksan eğer çelik için sap2000, x steel gibi programları, betonarme için probine, etabs, idecad, sta4cad programlarını bilmen gerekecek. çelik statik hesabını yapan çok firma yok betonarme ise sürüsü ile.

sektörde açık konusu: karayolu tasarım mühendisi. bu kadar net. yani belki über sayıda adam aranmıyor ama zaten bunu yapabilen mühendis sayısı da çok fazla değil.

scholar.google

Site:.edu da iş görür.

aynı yerden.
tıpkı kulağının, ayak parmaklarının yalandığını ve boşaldığını düşün. nerden boşalırsın erkek olarak?
edit: örnek mükemmel oldu yalnız

kadınlar hani boşalmıyordu yav!? yani orgazm tamam da, o sadece titreme kasılma falan değil mi? boşalıyor mu kadınlar? ne boşalıyor?

kadinlar bosalmaz. klitoral vajinal diye bir ayrim yok. sadece bazi kadinlarda vajina sivisi daha fazla oldugu icin, evrim geregi penisin daha kaygan olup iceriye daha kolay girmesi adina salgilanan sivi normalden fazla salgilanir.

bazilari buna bosalmak diyor.

kadında boşalma diye bişey yoktur, orgazm sorası şelale olan vajinal sıvının dışarı doğru akmasından ileri gelir. sadece erkekteki boşalmanın karşılığı olsun diye yakıştırılmış bişey

boşalmıyorlar.

bosalma oyle sperm gibi bir sivi cikmiyor bosalma orgazmi simgeliyor. sadece vajinal sivi salgilanmasi orgazma yakin daha da artabilir.

Onların vücudu atıyor bildiğim kadarıyla.

Annenin rahminde 9 ay bekliyoruz. Onun vitaminini, proteinini vs sömürüyoruz. Dünyaya geldikten sonra da ondan beslenmeye devam ediyoruz. En çak vakti onunla geçiriyoruz. Bunlardan dolayı olabilir.

Annem küçükken beni dövdüğünde anneee diye ağlardım. Benim gibi birçok insan vardır sanırım.

Oncelikle "anne" degil "anne figuru" aranir. Olay direkt biyolojik bag degil yani. Tipki baba figuru arandigi gibi. Eger ibtiyaclari karsilanirsa anne figuru yerinde bakici, anneanne, hala ve hatta baba da olabilir (erkeklerin bu figuru doldurmasi daha zor ama imkansiz degil)

Dogum oncesi ve dogumdan itibaren de primer bakim cogunlukla annede. Ilk 2 ay zaten bebekte guven duygusu olusuyor. O dunyanin degil, dunya onun bir uzantisi. Aciktiginda kendinin olan biseyin ona sunulmamasi kadar guven kirici bir sey olamaz. Bu donemdeki patolojik yaklasimlar guven ile ilgili sikintilara neden oluyor ilerde

Mesela cocuk esirgemedeki cocuklar ya kimseye guvenmez ya da gelen herkesi annesi babasi yerine koyar (eger bu yenidogan doneminde yeterli ilgi alaka saglanmamissa)

Bi de ortadogu toplumlarinda sacimi supurge ettim yemedim yedirdim ajitasyonu var, o da cocuk biraz buyuyunce kafasina islenmeye basliyor

Normalde primer figurler cocugun yasaminda anne, ogretmen, arkadas, kendisi seklinde gider. Yani ergenlikte anneye saygiyi abartiyorsa bunda da bi sikinti vardir

Anlattığın şeylerin çoğu bende yok. Subjektif şeyler bence.

teamsfight.com

Stenka na Stenku diye bir sonuca ulaştım derin internet taramalarımda.

bilgisayar saatin yüzünden. yoksa zamanı bükmüyorsun :( maalesef.

öyle bir şey düşünmedim zaten yahu. dedim sistemde falan mı arıza var acep.

Güzel soru. Bence hayır. Varsa da çok azdır. Kadınlar, bizim gibi kafayı seksle bozmadığı için bilinçaltında bu tür rüyalar görmüyorlardır sıklıkla

kadınlar kafayı seksle bozmazsa kafayı bozuyorlar. paradoksal di mi?
konuyla ilgili seinfeldin bi bölümü vardı. abartılı ama gerçekçiydi bence.

cinselliğin kadından götürüsü 9 ay ve türlü sıkıntılı doğum/doğum sonrası. o yüzden sadece biz erkeklerden daha az istiyor gibi görünüyorlar. gel gör ki cinsel güdüyü arttıran hormonlar bile aynı.

@biz siz onlar bensiz daha mutlular

erkekler kafayı seksle bozduğu ya da bilinçaltında olduğu için olmuyor ki bu. erkek olduğu için oluyor. iki üç günde bir vücut sperm atıyor.

@sana guluyorum sadece, bi nevi kadınların yumurta atması gibi biz de sperm mi atıyoruz vücuttan? farklı amaçlar doğrultusunda olsa da.

yumurta atmak sperm atmanın daha acılı, sperm atma yumurta atmanın daha zevkli bir versiyonu.
heterogaminin doğru tarafında olmayı seviyorum lan.

Yep.

e verme tabi. bir de çay kahve falan içmemek daha mantıklı olacaktır.

kan vermenin sıhhat arttırıcı olduğunu düşünüyorsun korkarım. değil işte.

bende bu durumdayım. geçmişte yaşadığım bazı şeylerden dolayı korkuyorum ve bayılabiliyorum. zorunlu olmadıkça kan vermiyorum (tahlil vs.). tahlil için kan verirken yanımda küp şeker götürüyorum kan alınmadan önce sıra beklerken ağzıma atıyorum ve kanı alacak hemşireye durum böyle böyle diye uyarıyorum %90 yatarak alıyorlar ve aldıktan sonrada bi süre yatıyorum. kötü bi his. sende verme.

Tansiyonunuz düşmüştür muhtemelen ve her verdiğinizde fena oluyorsanız vermeyin tabii.
Bi' de hemen akabinde olmayabilir, ben en son kan verdikten sonra bir saat gezip dolanmış eve gelince de küt diye bayılmıştım.

@dodi el ford çay mı tetikledi diyorsun? :/

@kargn kim sıhhat arttırmak için kan verir yahu :) bana tıbben yararı belki kan temizlenmesi falandır o da pek umurumda değil açıkçası sadece vicdanen işe yarar bi şey yaptığımı hissediyorum en fazla. Bir de kan grubum 0 ve en çok ihtiyaç olan grup diye biliyorum, sonuçta kendini yenileyen birşey kan ve beni öldürmüyorsa niye bağışmayayım? neyse yani demek istediğim alakası yok benim iyi hissetmemle. Sadece böyle saçma sapan yerlede bayılıp kalmayayım istiyorum. Ona bi çare sunan olur belki diye yazdım.

@freetakilir benimkinin psikolojik olmadığına %99 falan eminim aslında.. küçük tüplerde kan verirken hiç sorun yaşamadım. Teşekkürler yine de.

@o my god they killed kenny Aynısı resmen ama 1- 1.5 saat olması garibime gitti.. bende evde olsaymışım bari :/ Teşekkürler.

benim götten uydurma tahminim çay ama otobüs olayında öyle bişey olmamış. bilemedim.

yav çay da otobüs yolculuğu da mide bulantısını tetikleyebilen şeyler işte. bende öyle en azından.

Bunyeniz tolere edemiyor olabilir. Birazcik yorgunluk kendini bayılma olarak gosteriyirdur.
Insanımız varsa eve yakın bir yerde kan verin. Hastanelerin içinde de kan merkezleri oluyor.
Mümkünse kan vermeye yalnız gitmeyin.
Işiniz bitince dolaşmayın,eve dönüp dinlenin.
Çok zarif bir dusunceyle çok değerli bir sey yapıyorsunuz.
Geçmiş olsun.

Mobil edit: insanımız =imkanınız

Ya da takım elbise mi giysem? 2 yılda 2 kez giydiğim siyah takım elbisem var.

takım giy ya da photoshop ile giydirsinler.

Takım giymene gerek yok. Benim pasaport fotoğrafımda üstümde tişört var mesela. Vizelerimin de bazılarında gömlekli, bazılarında tişörtlüyüm. Sıkıntı olmaz, zaten neredeyse boynundan başlıyor biyometrik fotoğraf.

arka plan beyaz olduğu için üzerine beyaz bir şey giyme. onun dışında senin bilmen gereken pek bi şey yok, yani fotoğrafçı "biyometrik çektircem" dediğinde ona göre ayarlıyor zaten. yüzün gözün açık olsun, gerisi pek mühim değil. yani normal vesikalıktan farkı yok. giyiminin de pek önemi yok eğer iş başvurusu falan yapmayacaksan. tişört, gömlek iş görür. gerek yok takıma.

tisort iyidir.

teknoloji çok gelişti ben sakallı polo tişörtlü gittim hatta yakası yamuk çıktı fotolarda adam photoshopla on numara takım giydirip sakalları traşladı

benim pasaportta fosforlu yeşil tişört, uzun saç, broz ten var, sürükle portekiz ligine bırak, sırıtmazdım.
bu arada biyometriği nasıl şokluyolar olm yasak değil mi?

telefonda uygulaması var passport photo id kendin çekipde bastırabilirsin ama ne kadar kullanışlıdır onu bilemem.

Biometrik fotonun photoshoplanmasi yasak bildigim kadariyla. Siz yaptirmayin oyle bir sey.

Bir de tshirt olur, sadece is basvurusuna filan verecekseniz sikinti olanilir ama ehliyet pasaport sorun degil tshirt.

twitterde 5bi takipçi falan işte. lagrima dengizik gibi favorilerimden biri en son sinopta villa yaptırdı, biri de kütahya simavda otogaleri açtıydı.

peder zickler okan bayülgende skeççi oldu tvye çıkıyor
zencinin de 360'da programı var pazar günleri

www.facebook.com

peder zickler

edit: trollere neden eski top dediniz merk ettim. yani en eskisi bilmem kaçıncı nesil de. (bunlar ilk troller. fakat bunların ciddi ciddi takipçileri oldu. troll taklitleri de çıktı.)

troll değil bilakis kanaat önderi bu adamlar.

diyelim ki, anlattiginiz gibiler... niye oyle davrandiklarini da dusunmemiz lazim. "anneler"i toplumdan ve zamandan bagimsiz dusunemeyiz, neticede...

Bu nesli de benim cocugum cok zeki ama ders calismiyor anneleri yaratti

Sıkıntı toplumsal baskıyla çocuk yapmakta.

Cevremde bebegi olan anne yok ama instagramdan bir cok anneyi takip ediyorum o da sirf bebekleri cocuklari icin. Masallah diye diye ekrandan seviyorum hepsini. Ama anneleri o kadar itici o kadar olur yani.

insan her zaman kendini göstermek isteyenleri görür, bunlara odaklanır. saydığın şekilde 20-30 anne varsa, 70 tane "normal" anne vardır ama sen bunları görmezsin çünkü onlar instagram'a çikolata fotoğrafı koyup "bizim çocuklar bunu paylaşıyor, pek uslular maşallah" ya da "geçen baktım şımardı, bastım tokadı amk çocuk böyle yetiştirilir!!!!!1" yazmazlar. sen arızaları görüyorsun çünkü onlar kendilerini gösteriyor.

yeni neslin fazla şımarık ve insanların artık aşırı duyarlı olduğu konusuna katılıyorum ama. son yıllarda özellikle göçmenlerle birlikte artan inanılmaz bir ılıklık, politik doğruculuk durumu söz konusu. zenciye zenci diyemiyosun mesela, afro amerikan falan oluyo. lan adam zenci işte aq, küfür mü ettik hakaret mi ettik? zencilik utanılacak, ayıplanacak bir şey mi? ben zencinin daniskasıyım. işte ondan sonra çocuklara muamele konusunda örneğin, ben kesinlikle şiddet uygulanmasına karşıyım ve kendim de büyürken anamdan babamdan tek bir kroşe yemiş değilim ama kardeşim bunlar çocuk ya. biraz höt diyebilmek, durması gerektiğinde "dur" demek lazım. bok kafalı insanlar her şeyden alınır oldu artık. yok o öyle olmaz, yok bu böyle olmaz. ağzından çıkan her laf birini rencide ediyor. yaptığın her hareket yanlış. sorun bu bence. yoksa milf analarımızdan zarar gelmez, sadece kafaları çalışmıyo.

edit: "bok kafalı" ifadesi için özür dilerim, tekrar okuyunca çok güldüm ve sakil buldum ama değiştirmicem.

üremek boş beleş insanın uğraşı bence. sorunun köküne inelim. hiçbir ehliyeti olmayan, olgunluğun uzağında insanlar gayretle ürüyor.

onlar kendilerini gösteriyor +1
çünkü hepsi gösteriş meraklısı, çünkü hepsinin tek derdi birilerine bir şeyler ıspatlamak. insan çocuğuyla gösteriş yapar mı ya.

bunlardan gerçekten benim de midem bulanıyor. abartmıyorsun, sinirin bozuluyor çünkü. elim ayağım titredi o derece gıcığım ben de bunlara.

bunlar kadar itici olanlar, henüz çocuk sahibi olamamış ama kafa yapısı itibarıyla aynı türde olan insanlardır. bunların da çocuğu falan olsa paylaşacakları şeyleri önceden görüp tahmin edebiliyosun ve işin ilginci yanılmıyorsun da.

der meister +1

bu arada der meister okulu uzatmış diyolar, doğru mu meister?

www.youtube.com

Oranınburanı görsün die evleniyon zaten

yasal mı?

cekilmis kardeş dikkat ettim bana verdiğin son 4 cevapta da soru sordun. bu ne kanka :)

Yok yahu :)

o nereden çıktı yahu? aklımın ucundan bile geçmedi utanmak.

oranı buranı görmeden nasıl sevişeceksin başkan? kaldı ki bazen sadece orasını burasını görmek istiyorum sevişmek yerine.

utanmıyor hatta meatspin falan yapıyoruz. o ne diye internette aratmayın.

Bana da çok enteresan gelen bi mevzu. İnsan çekinir yav.

ben çok utanırdım şahsen. m1 çıplak poposunu gösterdi bana. utanmadı.

Bilimsel bir makale okumuştum bununla ilgili. Karşısındaki insana zevk veremeyeceğini düşünen erkeklerde genelde olan özgüvensizlik göstergesiymiş.
Ben makalenin yalancısıyım.

Kalsiyum eksikliği vardır belki

Hayir.

yüzme pozisyonu gibi bi şey mi keşfettiniz?

www.endokrin.org
magnezyum için en kolay ulaşılabilen gidalardan biri kakao. potasyum için de kuru kayısı hurma vb gıdalar. kalsiyum sularımızda bolca var, bence takviye yapmaya gerek yok. yaşadığınız yere göre değerlendirin yine de. nasıl anlarsınız; içtiğiniz suyu kaynatın, çökelti durumuna bakın.

magnezyum eksikliği olabilir

plütonyum eksikliğinden

bende de oluyor. ama bende yüzerken de oluyor. normalde de.

@ tantunisultansüleyman

bende yüzerken olmuyor işte...

31de bile oldugu oluyor ya.

Bi tek cinsel aktivitelerde mi oluyor bu? Yoksa haricinde zamanlarda kramp, his kaybi vs yasiyor musun? Eger boyleyse bi nöroloji ye görün.

kramp olayı kaslarda fazla laktik asit birikmesinden dolayı diye biliyorum bu laktik asit gün içinde kaslar enerji ürettikçe ortaya çıkıyor,
eğer o gün bacak kas vs hareketleri yaptıysan yürüyüş koşma vs ertesine kramplara yol açabilir.

ama engellemek için hangi element alman gerektiğini bilmiyorum.

Spordan sonra bazen olabiliyor. Onun dışında da anca ters bir pozisyondaysa ya da çok gerildiyse oluyor ve doğru pozisyona girince düzeliyor.

bende hic olmadi ama bir iki partnerimde fark ettim, yaygin bir sey oldugunu düsünüyorum can sikacak bir sey yok.

Zor pozisyonlarda benim de başıma geliyor abi :) Aksiyonun içindeyken birden kalkıp zıplamaya başlıyorsun mal gibi ahha :D Partner ne yapıyor bu mal diye bakıyo boş boş :D

parmak ucunda mı duruyorsun?

evet fazlasıyla. ağırlığı tek bir ayak üzerine verdiğimden kramp olabiliyor.

duruşuna göre ve sertliğe göre olabilir.

susuzluk

Seks öncesi ölçülü şekilde yüksek alkol alarak kan dolaşımını hızlandırmak lazım.

2-3 Duble Viski iç :)

Boşalırken boşalmanın şiddetine göre bazen müthiş kasılmalar yaşayabiliyorum. Kramp kadar olmuyor ama hamlamalar olabiliyor. Özellikle bacak kaslarımda.

erkek olarak mı? hiç olmadı. ama eşin teknik/kondüsyon zayıflığından dolayı krampla bölünen hadise çok oldu. düşün, takımın masörü saha kenarında futbolcuyu yatırmış, ayağını topuktan ittiriyor gibi ama masör ve futbolcu cıbıley.. ve sahada değiller, ikiz yataktalar. acınası bir görüntü.

@yirmisantim'in bahsettiği o hamlamalar bende de oluyor. ama dediği gibi öyle sıradan boşalmalarda değil de şiddetli olanlarda. bir de böyle durumlarda kısa süreli (8 10 saniye kadar) bi uyuşma da oluyor. fakat bende de kramp girmedi hiç.

uyuşma falan da oluyorsa belinle ilgili bir sorun olabilir belki?

bu arada benim sırtım ürperiyor beyler sizde de oluyor mu? yaz kış buz kesiyorum adeta, camış gibi terlemekten mi yoksa? yea sevemedim ben bu işi bi türlü.

hdd gidici galiba. hdtune ile test et. bad sector işi gibi geldi bana.

eğer öyle bi durum varsa yandım, içindeki dosyaları kurtarmam çok önemli :/

Sıkışırsan disk imajı alman faydalı olabilir, nasıl deme ben de tam bilmiyorum. Ama teoride mantıklı bir şey.

@kargn imajını alabilmen için sektörleri okuyabilmen gerekiyor. sektörler okunamazsa kalıp da alınamaz.

basit bir hata kodu gibi gözüküyor
hdd sürücüsüne sağ tıkla
özellikleri aç
açılan pencereden araçlar sekmesini tıkla
araçlar sekmesinde kontrol et butonunu tıkla
açılan küçük pencerede tara ve onar butonuna bas
taradıktan sonra başarıyla tamamlandı hata bulunamadı

böylece hata giderilmiş olacak istediğini yapabileceksin. veri kaybı olmaz

çoooook teşekkür ederim halloldu :)

ben on beş gün bırakmıştım. bir şey olmaz. farklı yerlere bol bol su koyun, iki ayrı tuvalet hazırlayın ki tuvaleti dolunca yerlere yapmasın. endişelenecek bir şey yok. üç gün hiçbir şey değil.

3 gün için yanında götürmen saçma olur, sarsılır hayvan. Lakin bence evde tek bırakmak için uzun bir zaman 3 gün. Ben bırakmıyorum benimkileri 1 günün üstünde evde olmayacaksam. Anahtar bırakabileceğin biri varsa ondan rica et gelip kontrol etsin.

@fleur tek kedim var hocam canı sıkılmaz değil mi?

@buff anahtar bırakabileceğim kimse yok hocam ya..

Sevdiği bütün oyuncakları ortalığa saçın.
Hatta tam gitmeden evvel yepyeni 1-2 oyuncak daha alın. Onlarla da oyalanır.

Bir de döndüğünüzde yaş mama yedirin sürpriz olsun sevinsin

bir şey olmaz yahu. kedi dediğin uyur, yemek yer, sıçar. kendi kendine oynar da. hem götürmeye kalksanız onun için daha büyük stres olur bence.

Evde bir ufak risk değerlendirmesi lazım. 3 gün miyavlayabilir falan bi de, ama bırakılır.

3 günde sadece sıkılır, kalıcı psikolojik sorunları olmaz. Döndüğün gün birkaç saatini ona ayır yeter.

Pencereden dışarı izleyebileceği bir yer, oyuncuysa da sevdiği oyuncakları ortada bırak tamam işte 3 günden bir şey olmaz. Birilerine anahtar bırakıp kontrol etmesini isteyebilirsin, ben kardeşime anahtar bırakıyorum öyle durumlarda, bazen bakıyor bazen bakmıyor. Kumu da temizleyip gidersen mis.

köpek olsa depresyona girer. kedi için sıkıntı yok 3 günde.
zemin kat filansa pencere aralık bırakılabilir çıkar gezer gelir.
böyle bir ihtimal yoksa anahtar bırakılabilir.
o da yoksa ne yapılması gerektiğini yazmışlar zaten :)
gittiğini bile fark etmeyebilir. kedi bu.

biri arada uğrayabilirse iyi olur. özellikle yaşı küçük oyuncu bir kediyse. en azından sakarlık yapmasına neden olabilecek nesneleri ortadan kaldırın en iyisi.

Ya sen dediklerimizi yap, hiçbir şey olmaz anahtar falan da bıakmana gerek yok.

Damacanali mama su kaplarindan varsa super olur. Yaninda goturmeye kalmarsan travma gecirip strese girebilir. Kendi evinde yalnizlikta cani sıkılır en fazla, sen gelince 2 gu trip atar sonra gene yanasir.

eyw abiler ablalar. tavsiyelerinizden sonra gönül rahatlığı ile bırakabilirim bizim keratayı (;

ben bol miktarda kuru mama, iki kap su ve iki leğen kum bırakıp 8 gün gittim. hiçbir şey olmadı. sadece döndüğümde kucağımdan inmiyordu o kadar. yani bir şey olmaz, rahat ol.

en nihayetinde havadada karadada öleceksin. her yolun sonu mabada iliştilecek olan pamuğa çıktığı gerçeğini kabul et. Ayrıca tüm ulaşım seçenekleri arasında en güvenli yolun havayolu olduğu klişesinide kendine kabul ettir.
ha şu var, kalkışta bi bokluk olursa kurtulma şansın sıfır. Dolu yakıtla olan uçak düşerse çarpma anında sağ bile olsan o yakıt seni cayır cayır yakar. ama inişte bi ibnelik olursa kurtulma şansın var. Schipol'de düşen Thy uçağından sağ çıkan biriyle askerdeyken tesadüfen telefonda konuşmuşluğum var. garibim düşen uçaktan sağ çıkmış hala daha askerlik yapacammı abi ben diye soruyordu =/

baştan sona muazzam bir işçilik ve mühendislikle tamamen uçmak için tasarlanmış ve bilinen en güvenli ulaşım yollarından biri. uçaklar uçmak ister.

boğaz köprüsündeki kazayı düşün, görmediysen bi bak. öleceğin varsa her yerde ölürsün.

PlaneCrashinfo.com sitesinin 1993-2012 arasındaki tüm kaza datalarını girerek yaptığı araştırmaya göre, eğer güvenilir ve büyük bir havayolu şirketiyle uçuyorsan, her uçuş için kazada ölme ihtimali 4.7 milyonda 1.

Güvenlik açısından sicili kötü bir havayoluyla uçuyorsan bile ölme ihtimalin 2 milyonda 1

Buna karşılık sıcak çarpmasından ölüm ihtimali 8 bin 328'de 1. Yaya olarak kazada ölme ihtimali 723'te 1, düşerek ölme ihtimali 152'de 1, zehirlenerek ölme ihtimali 119'da 1. Tabii ki kanser, kalp krizi, içinde bulunduğun aracın trafik kazası yapması sonucu ölme ihtimalin çok daha yüksek.

uçak kazaları ortalama olarak yılda 3 ya da 4. Buna karşılık, her 25 saniyede bir insan, trafik kazalarında can veriyor. Evet uçmak dünyanın en emniyetli yolculuğu ama hava alanına giderken daha çok risk altındasınız.

havayolu güvenliği uzmanı Carl Rochelle "Uçakla yapacağınız seyahatin en tehlikeli bölümü havaalanına gidişinizdir" der.

Bernoulli diye bir adam var, ben şahsen kendisine itimat ediyorum. O bana şefaat ediyor.

Üzgünüm ama 20 kere uçağa binmene ragmen hala her binisinde korkuyorsan bununla yaşamaya alışmaktan baska çaren yok gibi görünüyor

hala değil hacı. sonuncuda başladı korku.

o bahsettiğin inişte yaşadıklarını anlat, açıklık getirelim. Yolcuları çok korkutan birçok şey bizim için çok sıradan şeyler olabiliyor. Yaprak gibi dediğin noldu mesela? Belki yan rüzgar falan vardır.

böyle hocam aniden boşluğa düşer gibi. düzenli olarak. 2 dakkada bir 10 saniye uçak asansör gibi düşüşe geçiyor, sonra düzeliyor, 2 dakka sonra 1 daha 1 daha... insanın içi kalkıyor. herkes bağrışıyor, çocuklar ağlama, teyzeler dua etmeye başlıyor...

bi ara emdr terapisi alıyordum o sırada hep anlatılagelen bişi vardı uçak korkusunu kökten ve çabucak çözüyormuş yöntem. seni çok yıpratan bi olaysa bir psikologla görüşüp halledebilirsin.

lan türbilansa girmişsiniz :D ahahahaha pilotla bir ilgisi yok. muhtemelen irtifa ile çözmüştür pilot bir süre sonra. takma kafana bir şey olmaz.

daha fenasını yaşadım ben 3. binişimde. öyle bir iniş yaptıki pilot, kabin bagajı kapakları açıldı, yukardan çanta çaprazımda oturan adamın kafasına düştü. ambulans falan geldi. daha ne...

pilota sövmüşsün de adamın suçu yok o olayda. :) sağlam rüzgarın olduğu havalarda, hele hele rüzgarın hızı sık sık değişiyorsa (bkz: gust) bu tip şeyler yaşanır. karşıdan gelen rüzgar uçağın kanadında oluşan tutunma gücüne (bkz: lift) etki ettiği için rüzgar değiştikçe uçak öyle düşüyor gibi hissettirebilir sana. zaten bu durum aşırı yüksek seviyelere geldiğinde kokpitte bas bas "wind shear, wind shear" diye bir uyarı duyulur, kaldı ki ona gelmeden kule de uyarır. bu durum tehlike oluşturuyorsa pas geçilir, inişi denemez pilotlar. inişi yapmaya karar vermişlerse bir sıkıntı yoktur. sakin havaya göre biraz zorlu bir iniş olur tabii ama endişelenecek bir hadise yok :)

hocam o anlattığım olay uçak inişe geçtiği sırada oldu. alçalmaya başladığı andan beri.

ya pilot uçağı yükseltirken stall olursa uçak?

pilot uçağı yükseltirken niye stall olsun hacı uçak. öyle olsa her tırmanışta uçakların stall'a girip patır patır düşmesi lazımdı. hiçbir pilot burnunu 20 derece dikip durduk yere stall'a sokmaz uçağı. kaldı ki öyle bir şeye yaklaşsan bile kokpitte stall uyarıları öyle bir çalmaya başlar ki uyarır seni adam ol diye :) zaten modern tayyarelerde tırmanışların hepsi otopilotla yapılıyor, otopilota şu varyoyla şu irtifaya tırman diyorsun, o tırmandırıyor seni.

her şey bir kenara, eğitim uçuşlarında uçağı kasıtlı olarak stall'a sokup sokup çıkarıyoruz, olur da girersek nasıl girer uçak, sonra nasıl çıkılır bilelim diye. uçak stalla gireceği zaman anlarsın yani, öyle durduk yere stall'a sokamazsın uçağı.

senin iniş türbülanslı ve sert rüzgarlı bir havaya denk gelmiş. özellikle bu mevsimde sık sık karşılaştığımız bir şey. tecrübeli pilotların deyimiyle "pilotun piknik havası" :)

1. uçağı kaldırmak çok basit bir şey. tamamen otomatik, standart bir şey, stall falan da olmaz. benim bildiğim birkaç vaka tam irtifa almadan keskin dönüş yapmaya çalışıp stalla giriyor. bunlar da askeri uçaklar falan. uçuşun en riskli noktası iniştir.

2. uçak en güvenli ulaşım falan değildir. tam tersine en risklilerinden biridir. havayolu şirketlerinin pr'ı bu. km bazında olaya bakıp en güvenli diyorlar. sefer başına bakarsan tehlikede motosikletten sonra geliyor.

@antikadimag, o zaman hergün uçak kazası oluyor bizden habersiz öyle mi? yoksa motorla kıyaslamış olamazsın bence

@antikadimag @cekilmis gayfe bu "km başına hesap yapıyorlar, uçak aslında güvenli değil" goygoyu son yıllarda moda oldu :) doğru bir kıyslama değil. "sefer başına ölüm" çok yanıltıcı bir istatistik, çünkü "sefer" dediğin şeyin bir ölçüsü yok. bir araba seferi nedir mesela? ben arabaya binip 1km ötedeki markete de gidebilirim, 1000km yol tepip memlekete de gidebilirim. bir sefer hangisidir? uçakla da hakeza, ankara uçuşu da bir sefer, new york uçuşu da bir sefer. bunu standardize etmek için "ortalama bir sefer" dersen eğer, arabayla yapılan bir "sefer" ortalama yarım saatten uzun sürmez, bu da sana 30-40 km gibi bir yol katettirir.

yani sen atıyorum istanbul'dan berlin'e gideceksin. bu ortalama bir araba seferi değil. belki ortalama 100 araba seferine denk geliyor. öte yandan istanbul-berlin bir uçak için 1 ya da 2 sefere denk geliyor diyebiliriz ortalama uçuş süresi için bakınca. o yüzden sen a noktasından b noktasına gideceğinde riskleri "sefer başına ölüm" cinsinden kıyaslıyorsan, aslında o mesafeyi uçakla gitme şansın varsa eğer, onlarca araba seferine denk bir mesafe katettiğini de hesaba katman gerekir. bu durumda da "sefer başına" olan riski 100'le çarpman gerekir. uçak yine daha güvenli olur yani.

böyle abuk sabuk hesaplamaların içine girmemek için en basitinden km hesabı kullanılıyor işte. sen istanbul'dan ankara'ya gideceğin zaman "sefer" olayı biraz muallak kalıyor, oysa ki iki nokta arasındaki mesafe km cinsinden aynı. bu mesafeyi de uçakla katetmek, arabayla katetmekten daha güvenli.

@bagdf;
şimdi istatistik toplamada farklı bir yöntem kullanmayı saçmalıkmış gibi yansıtmaya çalışmışsın ama o iş öyle olmaz.

sefer sayısı a-b arasındaki mesafeyi hesaba katmadan a ve b arasında yer değiştirme olgusunu dikkate alır. bu da goygoy diyerek geçiştiremeyeceğin bir metodolojik farklılıktır.

bugün uçak kazalarını incelediğinde seyir halindeyken başına bir şey gelen uçak duyuyor musun?

2015'i inceleyelim.
ticari havayollarının karıştığı kazaların listesini paylaşıyorum.
en.wikipedia.org

2015 yılında gerçekleşen 13(aslında 11) kazadan tamamı iniş ve kalkış sırasında. aradaki 2 farklılık da a)pilotun uçağı yere çarparak intihar etmesi b)mısır'daki bombalı saldırı. bu 2 olay da "kaza" değil cinayettir, kaza olarak değerlendirilmesi doğru değil aslında. ama istatistiklere giriyor mu giriyor.

neymiş, kalkışta veya inişte olurmuş kazalar. diğer türlü sıkıntı inanılmaz düşüktür ve evet sadece seyiri alırsak binlerce kilometreyi en problemsiz gidebileceğiniz seyahat türü uçaktır. ancak uçak kazalarının yoğunlaştığı iniş ve kalkış (daha çok iniş) asıl sıkıntıların görüldüğü noktadır ve km bazında tutulan istatistikler burada ibreyi inanılmaz uçak lehine kaydırıyor ve bir yanılgı yaratıyor. bu nedenle uçakların güvenilirliğini değerlendirirken passenger miles bazında yapılan istatistikler adil değil.

bunu farklı bir şekilde değerlendirmek isteyen insanlar da sefer sayısını (yani doğrudan uçağın iniş ve kalkışının dikkate alındığı) metotla da istatistik topluyorlar ve bu istatistikte uçak listenin en sonunda yer alan toplu taşıma aracı oluyor. sonuçta uçağa bindiğinizde bir iniş ve bir kalkış yapıyorsunuz, aradaki km'ler değişken olsa da burada bir anlam ifade etmiyor.

bu 2 farklı istatistiği birlikte yorumlarsak da gidilecek mesafenin artmasıyla hava yolunu tercih etmenin daha da güvenilirleştiği bilgisi ortaya çıkıyor.

ya ben mi tam şey yapamadım. şimdi km başına olduğunda uçağın avantajı çıkıyor diyoruz da uçak da bir kerede arabanın 20 katı yolcu taşıyor mesela. o onu dengelemez mi?

biri açıklasın yahu matematik yok bende.

Kilkenny
Stella Artois
Sleeman Cream Ale
Leffe Brown
Innis and Gunn Oak Aged
Tuborg Gold

@fortisvita

çok inigiliz sevdalısı cıktın sen. özbeöz türk birasına sahip çıkalım.

Ciguliyevskaya olsa da içip k.ciğerimizi imha etsek.

@kargn
ciguli de öldü beee.. peeeh.

A.r.e iyi adamdı

erdinger
tuborg grøn
delirium red

marmara gold süper içimli
amsterdam
carlsberg
bomonti
tuborg gold

innis and gunn haric ingiliz yok halbuki? Ayrica Skol turk degil?

Gömme, o tiramisıyu yemeyeydin iyiydi. Bi portakal bi armut fazla, yiyeceksen bı tanesini ye ama sekerli oldugu icin karnını acıktıracak, üstüne de döner söyleyeceksin. Tuzlu ve sağlıklı birşeyler ye, eppeksiz

göm be. ben de az önce dürüm gömdüm bigos'da.döner olsa onuda yerdim şu an. kilo olarak 62 den fazlayım ama bir 65 değilim.

Beslenme anlayışın çarpık, yediklerin berbat. Fakir misin nesin..

@kargn
ne güldüm lan! :):):)
etraf izole bi kebapçı bi kafe var etrafta.. döner falan işte yemeksepetinden falan geliyor..

öğlen adana gömmüşsün üzerine tiramisu üzerine armut portakal ve şimdi yiyeceğin tavuk dönerin hesabını yapıyosun. battı balık yan gider ye demek düşer bana.

amacın sağlıklı beslenmek ve kilo almamaksa bilesin tiramisu, dürümün yanında gelen pide, portakal ve armut, kola hepsi karbonhidrat deposu hepsi zararlı.

ha tabii ki yenilebilirler ama hepsi bir günde çok.

aç mı kalayım yani? bu karnı bu gözü nasıl doyurayım?

Seni insülin yönetiyor. Başkaldırıyorum de.bel çevresindeki simitten gayrı kaybedeceğin ne var? Hiç.

Yaw adana gommuşsun zaten bugün yetmez mi? Onu gormeseydim "iki tavuk döner söyle ayran veya kola ile göm." Demeye gelmiştim.

mantıklı insan, önce tavuk döneri yer, ardından da bir armut, bir de portakal yer.

omlet yap mis gibi

hiç bir şey yeme aç kal. bu şekilde lan geç oldu bu saatte yemeyim diye diye kilo veriliyor zaten.

bir yumurta at veya bi kase yoğurt ye bu saatte daha da yeme, zaten yemişsin yiyeceğin kadar. Kilo da çok önemli değil boy olmadan. Boy da tek başına önemli değil. Ben 1.90'a 80 kiloyum ama göbek var, 1.85'e 85 kilo olup, hatta 90 kilo olup inanılmaz fit olan adamlar gördüm.

Vitaminsizlik varsa, vitamin almayarak böbreklerinize bir iyilik yapmıyorsunuz.. Uyku apnesi, b12 eksikliği, demir eksikliği, caffeine withdrawal gibi bir sürü ihtimal var.. Sadece şunu yiyeyim bomba gibi olayım diyorsanız; kahve, Antep fıstığı..

koyu sütsüz kaliteli bir kahve.

böbrekleri yormaya endişelenmek yerine halsizliğe neyin sebep olduğunu tesbit ettirin bence. altında yatan bi hastalık ya da kansızlık vs olabilir.

onun dışında pekmez ve mevsimsel kırıklığa karşılık bol bol mandalina, portakal, kiwi ve biber

iş pek tatmin edici değil sanırım.

Tahıl tüketimini sıfırla. Su tüketimin yetersizse onu da gözden geçir.

e-book reader geldi aklima. bir tasla iki kus.

Kitap okuma koltuğu al.

kütüphaneci ama kitap okumuyor

harici batarya al

oğlak burcu olarak cevaplıyorum-saat

maddi durumunuza uyarsa ipad. uymazsa saat.

akıllı saat al.

3d puzzle. beraber yaparsınız işte.

hiç hobisi yok mu bu ademin?

ne yazık ki yok ./

saç-sakal kesme makinesi alabilirsin. bana alınsa sevinirdim yani :)

Deri eldiven, kemer, cüzdan takımı. Cüzdanın üstüne/içine isim yazan markalar var meselam.

Yavru Köpek Hediye et.

@voyage evcil hayvan bir hediye değildir, olmamalı da. bir canlının sorumluluğu soz konusu.

Bileklik al.

kanka nasıl yaptın, baştan sona bi' anlatıver. kefirimi kendim yapıyorum, biramı da kendim yapayım.

üstüme hafif birseyler alıp özele geçiyorum.

ayda 2-3 şişe bira içen biri için olur ama 3-4 hafta beklemem abi olacak iş değil o. günde 5 biram sabittir.

1 ay sonunda 50 şişeye yakın biran oluyor @kurudu da.

Maliyet 2 tl ye dusuyor. bi efes kaç para?

5x30 beni kesmez.

şerbetçi otu olaya nasıl dahil oluyor?

@kurudu da abi alkoliksen yapılacak tek şey amatem :)

abi sen yap 3 tlden alayım ayda 100 şişe :))

satışı malesef yasak @kurudu da. sadece kişisel kullanım icin.

oh, eline sağlık. özelden anlatır mısın bana da?

Afiyet olsun. Özelden anlatırsan bana da afiyet olabilir.

(bkz: butik bira)

@inheritance paylaşmış adresi. oradan bira kiti alıp evde sizlerde kolayca bira yapabilirsiniz. arkadaş aldı yaptı, gayet başarılı.

onu 3 yıl sonra düşün bence. para sadece ev araba iş için değil. güvence nihayetinde.

sağlığının ne durumda olacağını, ne tür bir kriz yaşayacağını bilemezsin. fazlaysa, biriktir. 3 yıl diye de düşünme. belki 1.5 sene sonra 15 bin senin işini görecek.

ben maaşlı çalışan değilim bir süredir, şartlarımız farklı ama o civar parayı ben (bulunduğum yerin şartları gereği) tarlaya yatırırdım. 3 sene tarım ve hayvancılık piyasasını takip ededursam zaten yatırımım en fazla 5 seneye kendini amorti eder diye düşünüyorum. şu an üzüm, ceviz vb ürünleri takip ediyorum hatta.

3 sene sonundaki 30bin bugün elinde olan 30 değil tabii.
bu süre zarfında paranın değer kaybetmemesi için dövize falan yatırılması şart.

para, gereksiz harcama yapmayinca kendi kendine birikir ki zaten. kuru ekmek yemekten bahsetmiyorsunuz degil mi? sadece kimseye guvenip de is kurmayin, kimseye vermeyin, kimseye paraniz oldugunu soylemeyin.

erkeksen porno olayı normal. doğru demedim bak. bizim toplumda normal. 'göster amcalara pipini' toplumunda 'görsün bişeyler öğrensin' diye düşünmüş olabilir. kadınsan sıkıntılı evet. hem tutarsız 'cinsel hayatın yok' yaklaşımı ve kıskançlığı, hem de porno olayı ikisi de ayrı ayrı anormal.

yani şimdi iyimser olmak istiyorum ama 10-12 yaşlarındayken babanı sevişgen izlerken yakalaman ve bir şey yok gel otur sen de izle demesi enteresan geldi. çocuğa cinsellik eğitimi verilmesi taraftarıyım ama havuzda sevişen çiftleri izleterek değil.

onun haricinde babalarda kız çocuklarını kıskanma durumuna çokça karşılaştım. bu konuda bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. tabi kıskançlık seviyesi de önemli bu konuda. karısını kıskanan koca seviyesindeyse bu da anormal.

30unda ailenle yaşıyorsan bunlar normal.

kargn sen bi git.

önceki duyurularına da baktım.
babanı porno izlerken yakalamışsın. yakalamışsın deyince suç gibi oldugerçi ama babanın çocuğuna söylemek istemediği bir olaya şahit olmuşsun. o anda o da ne yapacağını bilemedi büyük ihtimalle, kötübir şey yapmadığını belirtme ihtiyacı duyup "bişe yok istiyorsan sen de gel ak" dedi.
şimdi sen büyüdün ve bu olayı kafanda bir yere oturtamıyorsun. geçen sene babanın anneni aldatmış olabileceğine ilişkin duyuru açmışsın. babanın şiddet, alkol sorunları olduğunu belirtiyorsun, annenle de didişme halindeler.

öncelikle, annenle babanın ilişkileri hakkında yorum yapma. çünkü tam olarak bilmene olanak yok. çocuklarla her şey konuşulmaz.
baban porno izleme ihtiyacı duyuyor olabilir çünkü annenle işler yolunda gitmiyordur. kalkıp sana bunu söyleyemez değil mi?
annen de alkol ve şiddet sorunu olan biri ile işleri yoluna koyamıyordur büyük olasılıkla.
bunlar sadece benim tahminlerim. olayların yazdıklarımla hiç alakası olmayabilir de. çünkü, karı koca arasındaki ilişkiyi o iki kişiden başka kimse gerçekten bilemez. öncelikle o konudan çık. müdahil olma. yorum yapma. biri annen biri baban, ve öyle kalsınlar.
ikinci olarak, çocukluğunda yaşadığın bu olayın ve başka varsa diğer olayların senin de dediğin gibi paranoyaya itme durumu olabilir. bu konuda yapacağın tek şey bir profesyonelden yardım almak. nedir ne değildir birlikte çözersiniz. bunu ihmal etmemeni tavsiye ederim.
üçüncü olarak, babanın anneni odaya yollaması geçen sene senin ona yaptığının karşılığı olabilir. "sen beni stalklarsan ben de seni stalklarım" diyodur belki de.
ayrıca babalar hep kıskanır, geçen yıl senle akran kzımı evlendirdim. babalarının huyu tersine evrildi, arada olan bana oldu kafayı yiyecektim. babaların kıskanması doğal yani, endişe edecek bir durum yok.

birbirinizi rahat bırakın. annenle baban ilişkilerini kendilerince yorumlasınlar, sen evlatsın karışmaman gerekir. fiziksel veya psikolojik şiddet olursa o zaman gerekeni yaparsın.

önünde koskocaman bir hayat var, yolun çok başındasın. kendi hayatını programla, tadını çıkar. kafandaki kıymıkları temizlersen yola kıymıksız devam edersin. önce kıymıkları ayıkla. yani yardım al.

@acemi hacı öyle diyon da... doğru diyosun ya sonum öyle olacak galiba :D

hurda altın işine de girebilüsün kanka

Bu doğumdan sonra annenin çocuğa bir süre soğuması sendromu gibi yeni mezunlarda da böyle oluyor demek, kaç kere denk geldim. Work and travel da okuldan uzaklaşmış olmanın ve bitirecek olmanın rahatlığıyla daha iyi karar verirsiniz. Şimdi lys ye tekrar hazırlanmak falan çok zor iş ya. İtü mezunu cin gibi mühendis titriyle başka sektörlere yanlayın bence.

Bu kadar ifşanın kukunun çükün içinfe bu başlığı açtıysan yüksek adam olucan demektir evlat

@gündüz_m zamanlamam çok yanlış oldu hakaten yav.

ağlamak güzeldir, kendinizi rahatlatırsınız :)

belki de kafanızda bir şeyler var sizin haberiniz olmayan, sizi o üzüyordur.

Ekşisözlük beraber ağlanabilecek yazar listesine kaydınızı alıyorum :) bende çok ağlıyorum. Ağladıkça mutlu oluyorum ama. Tuhaf

duygusuz vicdansız odun (ki çokca var etrafta) olmaktan iyidir.

www.youtube.com
:)

30 yıldır ağlıyorum, ölmedim daha.

çoraplara kadar iyiydi de çorap konusu sıkıntılı...

ağlamak anormal değil. ama çıkarılan çorapların yalnızlık çekmemesi için bir araya getirilme çabası anormal. bence uzman görüşü almakta fayda var bu durumda.

ne zamandır, ne kadar sıklıkla olduğu önemli.

sesli güldürdün beni. benim çoraplarımı görsen kahrolursun herhalde :)

ya çorap mevzusu hep olan bişey değil şimdi deli matilda yapmayın beni ama arada olmuyo da değil :D

göz pınarlarından fışkıran şey yaş değil östrojen.

Ben de mesela tişörtü çıkarıyorum diyelim. Tişört tam göbeğimden sıyrılıyor yani göbek ile tişört ayrılmaya başlıyor ya hani, o an hüngür hüngür ağlıyordum. sebebini bilmiyordum, meğer matilda sendromu yaşıyormuşum. teşekkürler matilda...

(bkz: ağlama melis)

Hormones

Sevimli misin nesin?

ya birak agla daha ne istiyorsun, duygularini bosaltiyorsun. asiri guzel bisi bu! ben cok zorlasam da aglayamiyorum ama icime bastirdigim cok sey var. aglayabilsem hafifliycem.

Sevinince de ağlıyorsun, çok ağlıyorsun ve tutamıyorsun. Ben de bir dönem yaşamıştım bunu. Rahatsız olmakta haklısın. İş görüşmesinin orta yerine gözlerimin dolduğunu biliyorum. Dıdının dıdısının nikahında şapır şupur ağladığımı biliyorum. Zeman mekan tanımaması hiç hoş değil, çözmek lazım.

- Önce hormonlarına baktır bi. Çok fazla ağlamanın nedeni hormonal olabilir.
- Duygusal veya düşünsel hassasiyet geliştirince de ağlama olabiliyor veya duygusal tepkilerinde ayarlama yapman gerekiyor olabilir ikinci olarak bi psikolg görse iyi olur.
- Empati yeteneğin fazla gelişmiş olabilir. Nörolojinin konusuna giriyor ama çözüyorlar mı bilmiyorum.
- Alışkanlık edinmiş olabilirsin. Çocukluktan beri böyleysen veya yakın çevrende ağlayan biri varsa...

Duyarlısın bu belli. Birileri içiin üzülüyorsun. Ağlamakla onlara yardımcı olamıyoruz biliyorsun. Bi işin ucundan tutarsan elinden geleni yapmaya çalışırsan hem kendini daha iyi hissedersin hem de üzüldüğün insanlara faydalı olabilirsin.
Mesela; işaret dli öğrenebilirsin, görme engelliler için kitap seslendirebilirsin, barınaklardaki çalışmalara katkıda bulunabilirsin, huzur evlerine gidip yaşlılarla sohpet edebilirsin, zihinsel engelli çocuklarla yapılan çalışmalara katılabilirsin, hastanelerin onkoloji bölümlerinde bazı çalışmalar oluyor çocuklar için katkı sağlayabilirsin, yetişkin okur yazarlığı öğretmeni olabilirsin, derneklerin burs komisyonları oluyor, eğitime katkı çalışmaları oluyor...
Sana hangisi uyuyorsa seç beğen al, yapılabilecek ço şey var :)

yahu eğleniyoruz. yorumluyoruz sonra siliyoruz.

bu kadar takılmaya gerek var mı?

İnsan bazen görülmek ister ama bu onun özgüvensiz, karakteri sorunlu yahut kötü biri olduğu anlamına gelmez.
Burada kendi içinde eğlenen kapalı bir grubuz ve bazen birbirimizi görüp eğleniyoruz. Büyütülecek bir şey değil, herhangi bir çıkarım yapılacak bir şey de değil.

komik cikilan fotograf falan paylasilsa eglenilir gulunur. ama herkes en guzel ciktigi fotografi paylasmaya calisiyor.

gercekten, altta baska nedenler olmasin?

bence kimseye bir zararı yok.

Altta başka neden olsa nolur ki? Dünyanın en normal şeyi, interneti hayatın her saniyesinde kullanıyoruz, iş beğenmeye beğendirmeye gelince mi sıkıntı var?

Ben çok seviyorum ifşaları, hep olsun. İnsanların yüzlerini görmek mutlu ediyor beni.

@bohr takılmış gibi durmuyor pek @yatagants, gayet basit bir soru sormuş cevabını merak ettiği. ekmeğinin peşinde koşan da var, attention whore da var, eğlence / geyik için yapan da, yatagants'ın yaptığını söylediği gibi.

bohr'un kastettiğine katılıyorum bu arada, ki ayıp bir şey değil, özgüvensizlik vs. değil. bu kadar savunmaya geçmek gereksiz maksat eğlence ise.

hem zeki hem yakışıklı hem entelektüel hem atletik olunabileceğini göstermek için yapıyorum ben şahsen.

Bu ifşaların tek kötü yanı (bana göre) bazı kedini bilmezlerin ego tatmini yapması (hayır ifşa yapanları demiyorum) karşısındaki insanı bilip bilmeden yargılayıp, dalga geçenlerden bahediyorum.

Evet başıma geldi ondan yazıyorum saklayacak değilim :) Ha ifşalar güzeldir yine de karşında kim var görmüş oluyorsun,seviyorum ben de :) Ama bir daha yapmam ben bi kez gaza geldim yaptım kırıldı tüm özgüvenim. Neyse. İyidir iyi yani.. :)

Bilmiyorum ben hiç yapmadım.
@kargn entellektüel ve zeki olduğun fotoğraftan anlaşılabiliyor mu? İlgincmis :)

ego kasmak için

eşi dostu görüyoruz, ulan o da mi buradaymis diyoruz. ifşalarda kaç kişiyi "anam lan bu da tanidik" diye mimledigimizi duysan şaşarsın.

bir de tabii, akilli insan kendi yaptiklari ile, aptal insan başkalarının ne yaptiklari ile meşgul olur.

guzel bir sozmus. baskalarinin fotograflarina bakip "acaba bu tanidik mi, su da mi tanidik yoksa" diye tek tek bakmak baskalarinin yaptigiyla mesgul olmak mesela oyle degil mi?

ya da fotograf paylasip "acaba ne yorum gelecek :))" diye bir beklenti icine girmek.

ekşi duyuru forum değildir, eksi sözlük bilmem ne değildir, sonra instagram'a benze, foruma benze, bilmemneye benze. ekşi sözlük bunlar değildir, ne zaman değildir, seni eğlendirmiyorsa.

duyurunun amacı eğlence ise kuşlar niye uçuruluyor?

eğlence için yapıyorlar, ego tatmini için yapanı da vardır, özgüvensizlik yüzünden yapanı da vardır... ama bunun için öyle çok uygun ortam var ki. bir de buradaki kuralları güldürüye çeviriyor bu olay.

christmas gecesi imgur'da acayip ifsa döndü ki, ben de imgurian olarak passif bir katilim gerceklestirdim. sunu anladim ki, kizlar ilgiye ac. attention whore de, daddy issue de, parental approval de, freud ve purosu de, her ne dersen de.

ben acayip sorguluyorum mesela nasil eksigonewild olmaz.

tamamen disaridan ilgiye, onaya ihtiyac duyma meselesi. özetle bu. ama bunun nedenlerine inersek hepsini ayri ayri incelememiz gerekir.

öte yandan, nonsexual bir bicimde de eglendirici bence. roast tarzi yorumlarla beni benden aliyorsunuz. ha ama duyurunun da f.ckbuddy arama sitesi haline dönmesine yol acacaksa, yapmayin o zaman. degmez.

son olarak,
i.imgur.com

Yan cebe koydurmak için.

özgüven eksikliği.. (yabtı)

sayacından elektrikli ısıtıcının sarfiyatına bakıp kesikli çalıştırabilirsin. marka model fark etmez. zaten harcanan kw doğrudan ısıya eşit olduğundan verimsiz ısıtıcı gibi bir durum söz konusu değil.
bu arada ben ropdöşambr ve sıcak su torbası kullanıyorum. tavsiye ederim.

konvektör ısıtıcı almıştım ben, memnunum.

Kumtel fanlı ısıtıcı aldık biz, 40 lira. İşe yarıyor. Faturayı 10 lira arttırdı bu ay sadece.

www.eksiduyuru.com

sen zaten 3 kere falan yaptın ama o saçları kestirmediysen yapma^^

yap panpa bekliyoz

nö

Yapın hadi. Kuruduk valla

i.giphy.com
Yap.

Benden anlık
hizliresim.com

@seindfeld, panpa bi 200 fisekle de yolumuzu bulalim.

@seindfeld, 9800 tl mi var orda?

saclari kesmediysen yapma +1

seinfeld mutemet misin

önden sen bremin.

saçlar diyorum, kesmedi isen cok zor.

@all 48bintl var görünmeyen kısma da denk gelmiş foto...mutemet değilim sadece bi bankadan çektim ötekine yatırtmaya fırsatım olmadı.

Paraların çok güzelmiş hacu sendr güzelsin parasız olsa güzel der miydim?
Immm hayırr..

i.hizliresim.com

O parayı yollayan adamla kanka olası geliyor insanın.