Hocam aküden dolayıdır diye düşünüyorum. Zaten akü bitince bütün herse hata vermeye başlıyor. Hata kodunu silemiyomusunuz? Obd cihazı bağlayıp.
Benim tavsiyem akü kutup başlarını sokup tekrar takmanız. Ya da aküyü iyice doldurmanız veya yeni akü almanız. Ben sorun olacağını düşünmüyorum servise giderken. Onlarda obd cihazı ile hata koduna bakıp aküyü degistirilwr diye düşünüyorum.

Akü daha yeni değişti ya. Sıfır aldım. Yine de tamamen ölmüş müdür? Yarım saat kullandım şarj ettikten sonrA.

hocam öncelikle akün halen sağlam için rahat olsun. değiştirelim derlerse de değiştirme çünkü onun içinde olan ve içerisinde enerji depolayan maddelerin ömrünün tükenmesi için epey zamana ihtiyaç var. sadece şarj etmen eski performansına dönmesine yeterli olacaktır. eğer aküyle ilgili bi sorun var diyolarsa da garantiye gönder zaten.

araçta en son bıraktığınızda mekanik anlamda bi sorun yoksa bilgisayara bağlatıp hatayı sildirmeniz sorunu çözecektir. belki araç hatayı yolda kendiliğinden bile silebilir. bunun yanında araçta garip bi ses varsa veya bi anormallik olduğunu düşünüyosanız kesinlikle işinizi çekici ile halledin.

Akü bittiği için marşa basarken bir çok müşirden ve sensörden hata kodu alabilir araç.

Akü şarj ediltikten sonra hata kodlarını silip devam edin, %99 bir problem yok.

Öncelikle hata kodunu sildirip aynı hatayı tekrar vermezse asla aracın sağını solunu kurcalatmayın.

karşında gerekirse dava açarım diye tehdit edebileceğin bi kurumsal yapı olması ile, ne olduğunu kim olduğunu bilmediğin iki üç tane adamın olması arasında ciddi fark var tabii. ancak kurumsal bayilerden alınan (dod) gibi araçların da fiyatı daha yüksek oluyor maalesef.

kurumsal yapıdan elbet alabilirsin ancak normal ederinin 10-15 bin üzerine alman söz konusu olabilir. kendi alacağın 2. el araç çok çok kötü çıkmazsa 10-15 bine zaten motor ölü bile olsa sorunu çözdürürsün.

bütçe ve ihtiyacını olan aracı söylersen yardımcı olmaya çalışabilirim.

2022'de olacağını düşünüyorum. Üstelik seçimden önce parlamenter sistem getirilebilir. Cumhur ittifakının anketlerde durumu iyi değil çünkü.

Hangi yarım akıllı bu yangın yerine dönmüş ülkede seçime gider ? Aynen devam.

Parlamenter sisteme geçilip seçim olsa, 18 yıllık saltanatın devamından başka bir sonuç çıkmayacaktır. Geçen onca seçimin nihai sonuçlarını inceleyin lütfen, bizim susak akıllı muhalefetin en büyük argümanı oy çalıyorları bir inceleyin.

2 gün önce personel arasında asgari ücret sohbeti vardı , kulak misafiri oldum. Hepsi yetmediğinin , yapılacak zammın kuş kadar olacağının farkında ama içlerinden en az 3'ü (5 kişiler) ''devlet'' daha ne yapsın heeep dış güçler diye öyle bir celalli anlatıyorlar benim içim acıdı o asgari ücretlilere. Milyonlarca emekli, milyonlarca memur , milyonlarca işçi ve dahil aileleri oy veriyor yıllardır. Bu kadar milyonu topla bir yere ,tükürseler baraj dolar ne denebilir ki daha.

@synax +1

Seçimler normal zamanında olacaktır. Bu kadar güçlü merkezi yönetim varken kimse
seçime gitmez.

seçimler kesinlikle ama kesinlike 2023'de olacaktır. hatta şöyle ki oy oranının düştüğünün bilincinde olan reis çok daha ağır oyunlarla gelecektir bu kez muhalefetin üzerine. bu sürecin sonunda kendisinin, yandaşlarının ve sülalesinin yargılanacağının bilincinde olması sebebiyle demokrasi'den aşırı kopuk bi seçim olacağı kanaatindeyim.

anayasal olarak seçilemiyor olacağını düşünürsek akp seçimi kaybeder ancak anayasayı sallamayan birisi var karşımızda ve o seçim gününde bu ülkede kıyamet kopar ama o koltuğu kimseye vermezler.

şu an seçime gitmeyi isteyecek tek kişi var, o da neden istesin ki? muhalefette böyle bir yıkıntıyı almaya hazır değil. kalacak olan büyük bir yıkıntı var eğer hazır alamazsan 2 sene dayanamaz gene seçime gidersin. eğer pandemi olmasa şu aylarda büyük ihtimal erken seçim vardı. seçimi isteyecek ne etkili kişi elindekini neden durup dururken kaybetsin ki? zaten muhalefet sağ seçmeni ürkütmemek için hiç bir şey yapmıyor.

Parlamenter sisteme donulur, tayyip putin gibi tekrar basbakan olur, butun yetkiler tekrar basbakanda toplanir, cumhurbaskanligina da bir tane noter atanir, oldu bitti.

olmaz sanmıyorum. Sadece ana muhalefet partisi zaman zaman sanırım gündemde kalmak için bu iddiayı ortaya atıyor hükümet bu kadar güçlüyken düşük bir ihtimal.

bence de parlamenter sisteme dönüş olacak.
yoksa bu haliyle kaybedecek.

150 bin civarına otomatik deyince başka bir kriter belirlemek lüks oluyor maalesef. hyundai i10 liste fiyatı da o civarda olabilir belki, ama bulabilecek misiniz o önemli. listenin en uygun fiyatlı versiyonları pek kalmaz satıcıların ellerinde.

bu rakamlara aldığın otomatik sıfır araçlar turbo beslemesiz ve benzinli olacaktır. o yüzden yukarıdakileri alsan bile biraz da otomatik şanzuman olması dolayısıyla yakıt konusunda canını sıkabilir. belki 2. el cliolar beklentini karşılayabilir.

sıfır zor.

ikinci el önerim dizel 1.6 polo. elde kalmaz. 100bin km altı temiz bulursan kaçırmadan al.

Sıfırı çok zor. İkinci el önerim: Citroen C4. Acayip az yakar, otomatiktir, konforu eh işte. Egea'dan falan iyi olduğu kesin.

Ibıza Fr en fazla sokaklarda gazlanan modellerden. Fotoğraflardan belli birşey yok ama sağ arka çamurluk ve kapıda farklı renk gözüme çarptı ilk bakışta. iyi bir ekspertizde baktırmak gerekli

çift kapı arabayla kardeş olursun. özellikle araca yatırım gözüyle veya gün gelir elimden çıkartır farklı bi şey alırım gözüyle bakıyosan 5 kapıya yönelmeni tavsiye ederim. fr modelleri seat'ın en agresif kullanılan araçlarıdır ki km 114 binde. birde üzerine dsg'nin hassas bi şanzuman olduğu faktörünü eklersek yanından bile geçilmez.

bu tip bi araç kullanmak gibi bi hevesin varsa mini cooper modellerine yönelmeni öneririm. onların çift kapılarını elden çıkarmak emin ol ibiza'dan daha kolay olacaktır.

seat trim sesi diye google da ara istersen.

ben kesinlikle almazdım.

1) araba apaçi arabası.
2) 114 bin km çok fazla. özellikle bu paraya
3) altı üstü bir ibizaya bu para verilmez.
4) dsg eli kulağında, patladı patlayacak

ayrıca spor araba olduğu için bu yakıtlar normal demiş de, bu bildiğin b sınıfı hb araba, neresi spormuş jantları boyalı ve üzerinde fr logosu var diye mi?

jognnie w lker +1 (mini cooper önerisi hariç)

iki kapılı araca bu kadar para imkanı yok verilmez. bi de 7 yaşında ve 114 bin km'de araç. ayrıca apaçi arabası yapmışlar bunun alıcısı çok az olur.

Ibiza'nın sıfırı şu an 161.500 lira. Maalesef otomatiği yok Türkiye'de şu an.
www.seat.com.tr

Aynı donanım değil ama 7 yaşında 114 binde araba sıfır fiyatından 19 bin lira daha ucuz sadece (şanzımanı otomatik gerçi)

Şimdi ben sana sorayım. Alınır mı?

apaçi stayla +1

siyah araba alınmaz hemen toz kapar, çizik vs görünür insan aldığına pişman olur, apaçilik zaten söylenmiş. Şahsen ben siyah renk araba almam modeli falan geçtim.

Çakal arabası, temkinli yaklaşmakta fayda var. İki kapılı araba konusunda üstteki arkadaşlara katılıyorum.

Serdivan

yaşadığın yeri bilmiyorum ancak bi karadeniz şehrinden kalkıp gelmeyeceksen uyum sağlamakta çok zorlanırsın. çok fazla göç almış bi şehir ve ağırlıklı olarak klasik özgüveni yüksek bilinci düşük anadolu halkından oluşuyo nüfusu, apaçi demekte ben bi sakınca görmüyorum. ayrıca deprem anlamında zemini kötü ve yazları inanılmaz nem oluyo. artılarına gelecek olursak büyük şehirlerin dibinde bi büyük şehir ve doğaya, denize uzak değil.
seçim senin...

serdivan ve adapazarı dışındaki yerler umutsuz vaka maalesef. eğer yine küçük ve muhafazakar bir şehirden gelip, insanına alışkınım diyorsanız adapazarı'nda görece nezih mahallelere bakılabilir. Ama ben alışamamıştım adapazarı'nın o kaosuna, her daim gergin insanına. tavsiyem, serdivan özellikle yazlık tarafındaki evlere bakmanız. (üniversite öğrencisiydim, yerlisi değilim.)

Sakaryadaki Üst kesimin yaptığı gibi. İzmitte yaşayıp iş için sakaryaya gidebilirsin. Sakaryayı sakaryalılar bile sevmiyor öyle bktan bir şehir.

Ağırlığı dediğin için cevap yerçekimi. Jüpiter’e götürürsen, ya da Dünya’nın bir şekilde yerçekimi artarsa, ya da yerçekiminin daha yüksek olduğu bir noktasına taşırsan, mümkün.

@stew başka hiçbir durumda mümkün değil mi?

İlk sorudaki koşullarda mümkün değil.

Kavram karmaşası var sorunda.

Fizikte sınırlarından madde girişi ve çıkışı olmayan sisteme kapalı sistem denir. Anlatmak istediğin şeyin zaten bir tanımı var. Kapalı sistemden bahsediyorsun.

Madde miktarı değişimi demek kütle değişimi demektir. Kütle ve ağırlık farklı kavramlar. Ağırlık bir kuvvettir. Bahsettiğin durumla bir ilgisi yoktur.

Son olarak kütlenin korunumu yasası nedeniyle kapalı bir sistemdeki kütle hiçbir zaman değişmez, her zaman sabittir.

Kimyasal tepkime gerçekleşse de açığa çıkan maddeler kutunun içerisinde kalacağı için kütle değişimi gerçekleşmez.

Bu anlattıklarım klasik fizik için geçerli.

her şey zamana yenik düşer. çürüme... oksijen ile tepkimeye giren her şey kısa veya uzun vadede yok olur. bi metali siz ne kadar sudan ve dış etkenlerden izole ederseniz edin atomlar sonsuza dek ilk günkü kondüsyonunda kalamazlar.

Madde ve enerjiyi farklı olarak kabul ediyorsan ve dışarı giriş çıkışı yasak olan sadece madde ise evet kütle kaybı gerçekleşebilir. Madde herhangi bir reaksiyon ile enerjiye dönüşür ve bu enerji kutundan dışarı çıkarsa kutunun toplam kütlesi de azalmış olur.

mümkün radyoaktif bozunma

o çelik tüpün içinde radyoaktif bir madde varsa bozunma esnasında kütlesinin bir kısmı enerjiye dönüşerek kaybolacaktır. bu enerjinin bir kısmı mesela gama ışıması gibi çeliğin içinden geçip gider, alfa ve beta ışımaları çeliği geçemez ama muhtemelen ısı olarak enerjisini atacak ve sistem dışına aktaracaktır.

teorik olarak alfa ışıması (alfa iki proton ve iki nötron) zaten bir kütle kaybı yaratır, alfa parçacığı kütleli bir parçacıktır.

beta ışıması tek bir elektrondan oluşur kütlesi yoktur, yüksek hızlı beta ışıması çelikten geçemez ama yok da olmaz muhtemelen çeliğin iç duvarında elektron fazlası oluşturup zaman içinde dış yük olarak iletkenlikten dolayı dışarı atılacaktır.

tüm bunlarla beraber paritikte hiçbir kap tamamen sızdırmaz değildir.

Açılış itibariyle giderlerinizi muhasebeleştirebilirsiniz, öncesi için mümkün değil. Zaten sistem hata verip kaydetmeyecektir bile.

Gider pusulasına gelirsek; aralarında ticari ilişki bulunmuş her iki şirketin faturaları sisteme (işletme defteriyse bizzat devlet de görebilir) fatura numarası, tarih, tutar olarak girildiği için farklı bir tutar ortaya çıkar.

@sytemofadownmanyagi;

gider pusulası olayını tam anlayamadım, ben ofiste otururken "aa bu malların faturasını almayı unuttum, dur şurdan bi gider pusulası düzenleyeyim" diyerek kırtasiyeden aldığım kağıdı doldurmuyor muyum? rakamları düşük yazsam ne devlet benim gerçekten kaça aldığımı bilir ne de atölye benim gider pusulasına ne kadar yazdığımı.

not: bu arada şirket açılışı bugün oldu o yüzden konuya çok uzağım da akşam akşam kafama takıldığı için soruyorum, yarına kadar bekleyemedim muhasebeciye sormak için.

bildiğim kadarıyla aktarmaya çalışayım. şimdi siz kestiğiniz gider faturasından stopaj ödeyeceksiniz ve bundan kaçayım diyosunuz lakin diğer yandan muhasebeleştirdiğinizde mahsup edilecek diğer tutarlar da aynı düzeyde azalacak.

günümüzde yılda 1-2 kez olmak kaydıyla kimi firmalar bu duruma başvuruyolar. hatta ellerinden geldiğince gider faturasını yüksek düzenlemeye çalışıyolar ki stopaj ödemeyi göze alarak kdv mahsubunu yükseltiyolar.

tabi bunu daha net bilgilere sahip bi muhasebeciyle oturup konuşmanızda fayda var çünkü hatalı olduğum yerler olabilir.

Herkese gider pusulası kesemezsiniz. Karşı taraf işletme ya da şahıs şirketi ise kesemezsiniz örneğin.

Gider pusulasını, bir freelancer' a ya da ev hanımına kesebilirsiniz. Yani mükellefiyet tesis ettirmemiş, düzenli olarak iş yapmayan birileri olmalı. Keseceğiniz miktar emin olmamakla birlikte bir seferde 4.500 TL üzeri ise, tutarı havale ya da eft ile belgeyebilmeniz gerekir. Yani bir ev hanımına bir kerede 10.000 TL' lik gider pusulası kesemezsiniz, keserseniz de ücreti banka yoluyla göndermiş olmanız gerekir.

Bir kişiye düzenli olarak, (örneğin her ay) gider pusulası keserseniz, vergi denetiminde kaçak işçi çalıştırıp ssk' sını yatırmıyorsunuz durumuna düşebilir ve büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Yine bir kişiye yıllık toplam 40.000 TL üzeri gider pusulası keserseniz bu sefer karşıdaki kişinin bunu vergilendirmesi gerekir. Yani sizi denetleyen müfettiş bu kişiyi de incelemeye alabilir.

Bence tecrübeli bir muhasebeciye danışın. Bir şey olmaz diyerek ya da bilmeden yapacağınız hatalar ilerde size büyük sorunlar yaşatabilir.

Kazancınız sınırlı olacağından 3 ayda bir vergilendirilirsiniz. Örneğin her ay kdv ödemezsiniz (3 ayda bir toplu gelir/gider girilir)

devlet diyo ki sen madem basit esnafsın, ticaret hacmin belirli düzeyde ve işler kolay yürümüyo... o zaman sen batma ben de kazancı yüksek olanlar kadar yakana yapışıp seni bunaltmayayım.

yalnız günümüzde bu basit usul denilen şey art niyetli esnaflar için elmas değerinde. adam altında 5.20 ile geziyo ama muhasebecisine sorsan bu adamın dükkanına giren senelik para 100-150 bin ya vardır ya yoktur...

basit usül denilen mevzu, yıl içerisinde çok cuzi kiralar veren, çok cuzi gelirleri olan vb. gibi işletmeler için vergi kolaylığı sağlayan bir esnaflık şeklidir.

2020 yılı için aldığın fatura 140.000, kestiğin fatura 220.000 lirayı geçmiyorsa basit usule tabi olabilirsin.

Yememişsindir.

Yemezsin.

"yaptığını yemedik ama iznin olduğu için de bişey yapmıyoruz, yoksa kanını emmeyi çok isterdik" demişler meali.

yemeliydin ancak yemedin. ceza kesmeleri durumunda tebligat verirlerdi. ya daha inandırıcı yalan söylemeyi öğren veya şansını zorlama.

ben de izin belgesi ile geziyorum, bakıyorlar ama ne ettin ne yaptın diye kimse sormuyor, doğrudan geç diyorlar.

@co2s2 bizde de normalde öyle oluyordu ama bu sefer baya şüphekendiler bizden. Arabayı aradılar, bizi aradılar 2 araba dolusu polis geldi baya detaylı baktılar bize. Birine vursak bu kadar polis toplanmazdı herhalde.

www.mediamarkt.com.tr

bu bilgisayarın donanım özellikleri bahsettiğiniz şeyleri rahatlıkla karşılar. yalnız geçmişte hp'nin soğutma ve fanlarla ilgili ciddi sorunları vardı. bu durum değişmişmidir bilemiyorum.

intel i7 8 çekirdekli işlemci,
ddr4 16 gb ve üzeri ram
ekran kartı harici olmak kaydıyla 4gb ve üzeri nvidia gtx 1050 ti ve üzeri modeller
hard disk kesinlikle ssd olmalı ve 500 gb üzeri olmasına dikkat edin.
marka anlamında günümüzde lenovo ve asus önerebilirim ancak kesinlikle şu model harika diyebileceğim bi bilgisayar söz konusu değil.
kolay gelsin.

birkaç yıl önce aldığım lenovo yoga 710 laptopumu hala canavar gibi kullanıyorum (7. nesil i7 işlemcili). 14 küsür inch gayet yeterliymiş. hafifliği kibarlığı performansı vs çok memnunum. sadece bazen (en azından görünürde) çok şey açık olmadığı halde fanı çok çalışıyor, sebebini bulamadım. fan temizliği yaptırdığımda bir süre düzelmişti, sonra tekrar başladı. ara sıra yapıyor.

ne olur ne olmaz diye işkur üzerinden başvur. bak bakalım sonuca.

Basvur buyuk ihtimal çıkacaktır

işsizlik ödeneği aldıktan sonra en az 600 gün prim yatmış olmalı. yani çıkmaz.

ancak şöyle bi durum var. işverenin iyi niyetliyse ve firma tümüyle kapatılmıyosa ücretsiz izine çıkabilir, işverenin e-devlet üzerinden kısa çalışma ödeneğine başvurabilir ve kısa çalışma ödeneğinden faydalanabilirsin.

bu arada eğer işten mecburen ayrılmak durumundaysan her ihtimal karşın yine de e-devlet üzerine işsizlik ödeneğine başvur. yakın zamanda istifa ettikten sonra hak kazananı bile gördüm. normal şartlarda bu ileri tarihte anlaşıldığında faiziyle birlikte geri alınıyo ancak pandemi dolayısıyla hatalı ödemelerin geri alınmayacağına dair işkur yakın zamanda açıklama yaptı.

umarım faydası dokunur. saygılar.

“Son 120 gunum kesintisiz
Is cikis itibari ile geri 3 yil icinde 700 gunum var”

Hak edersiniz.

@johnnie w senin dedigin dogruymus.

Internete yazilacak dogru soruyu da ogrendim.

3 yil icinde 2.kez issizlik maasi alinabilir mi?

Cevap kisaca hayir.

dediğim gibi kısa çalışma ödeneğini dene. ücretsiz izine çıkacağın için bu durumun işverenine de bi maliyeti söz konusu değil. en kötü ihtimalle şimdiden başvuruyu yapın, sonrasında iş yerinin kapanışı verilsin.

Hic bir sorun yasamazsin.

bitik akü derken sorun tam olarak ne bide bu var aslına bakarsan. çok uzun süre yatmış bi akü değilse şarj ettirse veya bi başka araçta aktarma yapıp 2-3 saat gezerseniz akü normale dönecektir.

sorduğunuz soruya dönecek olursak normal tip 60 amper akü gönderirseniz montajını yapacak arkadaş söktüğü kutup başlarını doğru kutup başlarına takarsa bi sorun yaşanmaz. küçük bi ihtimal ama japon tipi akü olmamasına dikkat edin. onların ebatları avrupa standartlarındaki araçlara uyumsuz oluyo. zaten google'da japon tipi akü diye aratırsanız demek istediğimi anlarsınız.

buna benzer bi sıkıntı bende oluyor. mesela aniden çıkıyor 5 ay sürüyor, sonra aniden hiç olmamış gibi bitiyor, 4 5 defa oldu böyle, hep sabun, deterjan mı dokundu , bişey mi alerji yaptı dedim. bazen 1 ay sürüyor bazen 1 hafta.

ne nedenini bulabildim, ne çaresini, ne zaman başlayıp ne zaman geçeceğini de kestiremiyorum.

üniversite hastaneleri genelde çok derinlemesine araştırma yapar, öyle bir yere gidersen binbir türlü test yapıp büyük ölçüde bulabilirler diye tahmin ediyorum.

bu işle ilgili bi bilgim ve araştırmam söz konusu değil lakin yaşadığınız olaya gerçekten üzüldüm ve kendimce mantık yürüterek teninizin sanırım soğuğa karşı aşırı duyarlı olduğu düşüncesine vardım. yaptığınız iş nedir bilmiyorum ancak soğuk ve kuru havalardan uzak durmanızda fayda var diye düşünüyorum. daha nemli ve sıcak iklimi olan bi şehire yerleşmeniz belki bunu olumlu yönde etkileyecektir. başında da söylediğim gibi bu konuda bi deneyimim veya tahsilim kesinlikle söz konusu değil sadece söylediklerinizden yola çıkarak bi öngörüde bulundum.

geçmiş olsunç

Of içim gitti. Cildiye için en methini duyduğum İstanbul'da ermeni hastanesidir. Bir araştırın derim. İnşallah en kısa zamanda çaresi bulunur.

Benim ailemde de genetik böyle bi el yarası var. Onlarınki de bazen geçiypr bazen azıyor. Sanırım kalıcı bi çözümü yok. Ama ben birinden lazer tedavisi duymuştum. Sanırım acıbadem hastanesinde varmış. Bi de istanbul zeytinburnunda surp pırgiç ermeni hastanesi var diyolla, orda serksi barış adında bi doktor varmış çok iyiymiş dediler. Yani ben kalıcı bi çözüm bilmiyorum ama bunları duymuştum. Bi ara bende de oldu çünkü. Ben kendiminkini havadan olduğunu düşünüyorum çünkü yazları ailemin yanında adanada geçirdiğimde böyle yara döküyorum, yaz boyu kortizonlu krem sürüyorum, ama yazın istanbulda olduğumda yara çıkmıyor. Belki ankaranın kuru havasından oluyodur. Eğer nemli bi yere gitme şansınız varsa 1-2 ay deneyin derim ben. Çok geçmiş olsun.

Öncelikle geçmiş olsun. Şimdi her derde deva olarak bor öneren çomar gibi görünme riskini de alarak yazıyorum. Bu yaraların benzerine sahip iki kişi tanıdım biri kuzenim diğeri de arkadaşımdı. Arkadaşım borla yapılan bir karşımı sürerek iyileştireceğini falan söyledi, kendisi uyguladı işe yarayınca 0,5 litrelik bir karışımı da yalvar yakar ben aldım kuzene gönderdim, onun da işine yaradı. İçeriğini bilmiyorum ısrarla sordum söylemedi puşt. Onların yaraları daha kırmızı egzama gibiydi. Sende işe yarar mı emin değilim ama yine de aklında bulunsun, belki bir faydası olur.

Barış Muslu ismini bi araştırır mısın, hayli başarılı biri.

Sadece soğuk mevsimlerde oluyorsa giydiklerinizi, yorgan vs dahil test edin. Şüphelendiğiniz bir grup üründen 1 hafta uzak durun mesela, sonra başka bir grup. Belki temasın ya da kaçınmanın etkisi hemen ortaya çıkmıyordur, onun için 1 hafta diyorum. Kağıt ya da yün gibi şeyler bile alerji yapabiliyor.

rahmetli kolsuz agop ülkenin en iyi cildiyecisiydi, onun öğrencisi serkis barış var ermeni hastanesinde. randevu bulabilirseniz alın ve gidin. o da ülkedeki en iyi birkaç cildiyeciden biridir.

1 hafta tatil yapsan, elini hiç bir şeye sürmesen? nemlendirsen, contractubex, kantaron yağı sürsen, olmaz mı? belki iyileşmesine fırsat vermiyorsundur? parmaklarını da kırma dümdüz tut. sanki elin sürekli soğuk suda kalması, sonra soğuk havaya maruz kalması ve parmaklarını kırdığında derinin çatlaması gibi geldi. çocukken yazları Erzurum'da su taşırdım, ellerim hiç kurumazdı. bende de benzer yaralar çıkardı. ablam iyice kese yapıp krem sürmüş ve streçe sarmıştı. bir kaç gün elimi hiç kullanmayınca geçmişti. bilemedim, bir ihtimal benzerdir.

Bayağı yarılmış, çok geçmiş olsun. Buna nemlendirici falan kar etmez, yara bakım kremlerinden sürmek lazım sanki.

Cok gecmis olsun, Istanbul’da Gonul Ergenekon’u oneririm.

her şeyi denemişsin ama yine de dokunduğun bir şeyden oluyor sanki, belki kağıttan, bir ihtimal mesele karaciğerindedir?

üstte önerilen ermeni doktorlar istanbulda. bir haftaiçi uğra, uğramadan ara sor.

ya kardesimde de benzer birsey var, bu kadar agir degil. bir cildiyeci senin vucudn seni isitmiyor, iclik giyeceksin demisti. bunu genetikci bir arkadsima söyledigimde de enzim eksikligi dedi. sohbet ederken söyledim ama bilgi almak degildi amacim.

sadece benzettigim icin soyledim.

çok geçmiş olsun. İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi'den randevu almak çok zor ama Türkiye'de cilt hastalıkları konusunda en iyi doktorların orda olduğu söylenir. Umarım en kısa sürede iyileşirsiniz

arkadaşlar neleri neleri denemedim. yani neye dokunduğum için olduğunu bulsam ona da razıyım. hayatımdan çıkarabiliyorsam çıkarayım ve kurtulayım. ama yok bulamıyorum.

mandalinayı çok severim, mandalina çıkınca oluyor diyorum, mandalinaya ellemesem, yemesem bile oluyor. soğuktan çatlıyor diyorum, eylül ekim'de daha hava sıcakken de oluyor. işim gücüm muhasebe, evraktan kağıttan diyorum, e yazın da elliyorum aynı kağıtları ama yazın geçiyor. yatak yorgan, yün, arabanın direksiyonu, kullandığım şampuan, kışın giydiğim pijamanın lastiğine kadar aklınıza gelen gelmeyen, olacak olmayacak her şeyi kontrollü olarak denedim. dokunmayı kestiğim halde geçmedi, kesmediğim halde geçti.

yani yazın geçmesini gerektirecek, kışın da yeniden başlatacak ayırıcı hiçbir şey bulamıyorum. ne aklıma bir şey geliyor, ne yaptığım denemeler tutuyor.

karaciğer enzimlerim yüksek çıktı, yağlanma çıktı. ama bu yokken de yaralar vardı. varken de vardı.

aklıma bir tek d vitamini eksikliği geliyor. ilkbahar yaz güneş çıkınca d vitamini düzeliyor, güneş azalınca eksiklik başlıyor. d vitamini eksikliği çıktı, d vitamini takviyesi de aldım, ama o sıralar var mıydı hatırlamıyorum. ayrıca d vitamini eksikliği belirtilerine bakıyorum, yara bere demiyor.

ankara'dayım. yani pandemi olmasa uçağa atlayıp gidip muayene olmaya razıyım ama şu sıra istanbul'a da gidemem.

kendi ilaç hazırlayan bir eczacı önerdiler, gittim, randevuyla bakıyormuş. önümüzdeki hafta randevu alıp ona gideceğim. muhtemelen dünyanın parasını alıp işe yaramayan bir ilaç çakacak ama yine de denemek zorundayım.

fotoğrafımı çektiğim birkaç tanesi:

mart 2020:drive.google.com
ocak 2020: drive.google.com
ekim 2018: drive.google.com
mart 2018 (bunda 1-2 hafta sonra yara çıkan parmağımın tırnağı düştü): drive.google.com
şubat 2018 (hastanede sıra beklerken): drive.google.com
ekim 2017: drive.google.com

o kadar anlamsız yerlerde çıkıyor ki, yani oramla nereye dokunmuş olabilirim bilemiyorum. baş parmağımın üstü mesela. yüzük parmağımın üstü, serçe parmağımın dışı... yani oralarla nereye dokunulur ki.

bir de parmaklarımdan öteye geçmiyor. çok nadir olarak avuç içimde çıkıyor ama kesinlikle elimden başka yerde, bilek sınırından ötede çıkmıyor.

Benzer durumdaki bir arkadaş en son çare düzenli kefir içmişti iyi gelmişti. Umarım size de şifa olur. Çok çok geçmiş olsun

bütüncül tıp ile uğraşan bir doktora göründünüz mü ?

duyuru'da başkası da benzerini sormuş ve sonuç bulmuş mudur diye ararken kendi sorularımı buluyorum, 2010'da da sormuşum (git: 136665)

2013 yılında gittiğim doktorun reçetesini okuyamayıp yine buraya sormuşum (git: 541836)

o da şöyle yazmış: i.imgur.com

Bu noktada sanırım denenmemiş tek şey bütüncül tıp o yüzden orpheus + 1 diyeceğim.
Ben baybars türel’e gidiyorum. Kendisi istanbul’da ama bence kesinlikle görüntülü görüşmeyi kabul edecektir. Zaten görüşmeden önce kendisi size bir ton form gönderiyor. Onları dolduruyorsunuz. Bunları kendisine mail atarken kendi tahlillerinizi, fotoğraf eklemek isterseniz bunları da gönderebilirsiniz. Ben ilk randevuya gittiğimde o formların üzerine öyle çok not almış ki, şok olmuştum. Çok farklı bir bakış açısı var, avrupa ve abd’deki çalışmaları çok yakından takip ediyor. Muhakkak söyleyeceği bir şey vardır diye düşünüyorum.

aquaphor ve neosporin ile gidilebilir ayrıca probiyotikler ve temiz beslenme dahil ediniz.

babamda da aynı sorun var. onun domatese alerjisi çıktı mesela. domates yemeseniz bir süre deneseniz siz de?

yediğimden içtiğimden alerji olabileceği de aklıma geldi.

kışın zaten domates falan yemiyorum ki, yani yazdan yapılan yemeklik soslardan en fazla, o da yemeğin içinde. tam tersine yazın da fazlasıyla domates tüketirim ama yazın iyileşiyor. yani öyle olsa yazın daha beter olması lazım. kışın çoğalıp, yazın da geçmesini gerektirecek ayırıcı hiçbir şey bulamıyorum.

yazın yemeyip kışın yediğim şeylerin hepsini denedim, olmadı.

Hiç gluteni keserek denedimiz mi peki?

gluteni kesmedim. buğday ürünlerini hep tükettim. ama yazın da tükettim. o yüzden hiçbir şekilde yediğime içtiğime bağlayamıyorum, yani aklıma düşündüklerimden başka bir şey gelmiyor.

O zaman bence bir de reddit’e sorun aynı soruyu. Ben burada bulamadığım bir cevap olduğunda oraya gidiyorum, muhakkak bir sonuç çıkıyor.

ya aklıma ne geldi. babam gazete ve dergi okuyunca da oluyor. kullanılan matbaa mürekkeplerine çoğu kişinin alerjisi olabiliyor. kağıtla, belgeyle uğraşırken mürekkep rahatsız ediyor.

sizde de olabilir mi?

Merhaba geçmiş olsun. Soğuk alerjisi ya da diğer adıyla soğuk ürtikeri olabilir misiniz? Alerji polikliniğinde görünün bence.

arkadaşlar, düşüne düşüne yediğim içtiğim şeyler arasında, kışın yediğim için yaralarımı arttıran, yazın da yemediğim için yaralarımı geçirebilecek iki ayrı gıda geldi. biri turşu, biri de balık.

yazın da balık yiyorum ama çok nadir. çoğunlukla av yasağı bitip kış balıkları çıktığında haftada en az bir sefer balık yerim.

turşu desen yazın hiç yok. sonbaharda yapılır, bütün kış yenir, ilkbaharda da biter.

turşu alerjisi diye google'ladım, karşıma histamin intoleransı diye bir şey çıktı.

olabilir mi sizce?

Turşuyu elinizle mi yiyorsunuz? Soru saçma gelmesin şöyle bir şey anlatacağım, sirke, limon, domates, portakal gibi şeylere yerken alerjim olmuyor ancak salata için vs doğramak amacıyla elime alıp da suları elime değerse ellerim direkt egzama oluyor. İçindeki bir asitmiş bunu yapan ama neden sadece elime yapıyor bilmiyorum tabii. Çok uzun yıllardır aşırı dikkat ederek dokunurum bu saydıklarıma.
Her şeyin alerjisi var turşu da vardır muhakkak. Ama “turşu” olarak düşünmemek lazım sanki. Sirke mi bunu yapan limon mu salatalık mı?
Mesela ben kardeşim çilek yediğinde sağ kulak memesi kızarıp kabarıyor. Gözümle görmesem inanmam yani :)

Bunu tespit etmenin tek yolu, eller tamamen iyileşene kadar uzak durmak bu saydığınız içerikten. Eliniz tamamen geçince de tekrar yiyip reaksiyona bakmak.
Bir de bir CRP ölçtürseniz. Doktorum benim alerjimi crp yüksekliğinden tespit etti mesela.

Çok ilginç, aynısı kardeşimde var. Yaz kış döngüsü oluyor onunki de. Fakat aralık daha açık ocak- temmuz arası oluyor yazın geçiyor. Dr ona da kontak dermatit dedi. Vıcık vıcık kremlerle ne kadar uğraşsa da yazın gelmesiyle bıçak gibi kayboluşu kadar etki etmiyor hiç bir şey. Bir de her yıl aynı yerlerde çıkar. Biz soğuk alerjisi diye kestirip attık. Doktor böyle bi şey dememiş.
Elini artık soğuk suyla yıkamıyor. Bardak vs asla yıkamıyor. Hiç başlatmamak çok daha kolay. Hani bi veciz sözümüz var ya. Hastalığa karşı en büyük silahımız hiç yakalanmamak, burada doğru bu valla. Çünkü o el biraz katılaşınca kuruyup çatlayınca açık yarayı tedavi etmek daha zor. D vit. falan da şık bi teori, olabilir. Sonuç olarak güneşle alakalı bu kesin.

halamın balık alerjisi var. o da olabilir. turşuda limon tuzu vs kullanılıyor ona da alerjiniz olabilir.

bütün yakınlarımın alerjisini öğrenmiş olduk hep birlikte :D

www.sahibinden.com

50-60 arası. Ben 50 veririm.

değişen boya durumu nedir?

@jugador Çamurluk değişti.Ön kapı boyalı, arka kapı ve arka çamurlukta da lokal boya var.

sahibinden com ve arabam com'da aracim kac para eder secenekleri var oradan bakabilirsiniz. ya da araba com arabam com sahibinden com gibi sitelerde emsallerine bakin derim.

1.2 benzinli mi yoksa dizel mi? eğer benzinliyse baktığımızda boyasız ve sorunsuz olanının 60 bin kmde fiyatı 53-60 arası gidiyo. daha yüksek yazan da var tabi ama onlar artık denk gelirse kitlerim tayfası.

söylediğinden yola çıkacak olursak çamurluk değişimi ve boya 3 aşağı çeker. ayrıca kmde 101 bindeyse bi 2-3 binde o fiyatı düşürür ve tabi 9 bin hasar kaydı var ki bu da 1-2 aşağı çeker. bence şu an satılmasını istiyosanız yazmanız gereken rakam 48 civarı. he tabi aracın ekstra özellikleri filan varsa bunlar da fiyatı yükseltebilir.

40.750 TL

kozmetik durumuna göre 52-54 bin civarı satışı olur gibi duruyor.

fazla detaya girmeye gerek yok, bu iki aractan birini oneren seni pek seven, iyiligini isteyen biri degildir diye tahmin ediyorum. zira iki marka da yolda tutmasi zor masraflari araclar uretiyor.

ozellikle " bir honda/toyotadan ne kadar daha masrafli olur?" diye soruyorsaniz bulasmayin derim, japondan devam edin. basiniz agrimasin.

istanbuldaysanız parça ve ustalık konusunda sorun yaşamazsınız ancak anadolu şehrindeyseniz işte o zaman tam bir heyecan şöleni olur bu araçlar...

miniye bmw servisleri bakıyo ve maliyetleri bmw ile hemen hemen aynı ancak jaguar daha üst sınıf bi araç ve doğal olarak kendi servisine gidersen ağlatırlar ama yok ben özel servis kullanırım dersen az biraz parça konusunda masrafın olabilir.

birde unutmadan jaguarların motor hacimleri çok yüksek olur. benzinli kullanmak zaten mümkün olmaz da lpg'de bile üzebilir ve vergisi de motor hacmi dolayısıyla epey yüksek olabilir.

her aracın expertizi bulunur. bunu extrem bi durum olarak görme. sonuç olarak bütün araçlar benzinli veya dizel ve parçaların yeri farklı olsa da aynı parçalardan oluşuyo. senin dikkat etmen gerekense sağlam bi ekspertiz bulabilmek ve her ben yaparım diyene inanmamak.

bütçeni bu ilginç araçlara gömmemeni öneririm çünkü ne kadar yok abi ben sıkılmam desen de belli bi süre sonra araçtan sıkılıyosun ve bi değişiklik istiyosun. işte öyle zamanlarda veya nakit ihtiyacın olduğu dönemlerde toyota, honda, vw tipi araçlara göre epey fazla bekleyebilirsin. bunu da beğendiğin modelin temiz araç ilanına bakarak inceleyebilirsin.

@cooperr öyle bi şüphem vardı sağol :)

@johnnie w lker istanbuldayım ama bunları da göz önüne alacağım teşekkürler

merhaba,
bir lafdir ya hani
"aslan besleyen, ona verecegi kilogramlarca etin hesabini yapmaz" diye.
senin bu durumun benim penceremden oyle gozukuyor.
varsa paran al bin hayirli olsun, kazasiz belasiz insallah.

aractan ne bekledigin ile alakali.
-gosteris mi?
-prestij mi?
-guvenlik mi?
-performans+hiz+asfalti kazimak mi?
-konfor mu?
(direksiyona oturunca "lan araba bu bee" demekten bahsediyorum.
-yakit tasarrufu mu?
-yedek parca bulunabilirligi mi?
-dusuk bakimaliyeti mi?
bu tarz kriterlerden birinde karar kil.
sonra bu bahsettigin iki modeli yeniden gozden gecir.

bak ben kendim icin subaru imrpreza wrx sti ve mazda rx8 bakiyordum,
hatta bmw 3.20 200 kapora vermistim "bir ay bekle" dedim adama.
sonra,
bebek oldu simdi otomatik hyundai getz'e biniyorum.

dunya ya bir daha gelmeyecegiz. al kafandaki markayi, 2 ay bin sarmazsa gotur galeriye 3 bin altina ver.
aylik 1.500 teleye kiraladin sayarsin en azindan icinde kalmaz.
baktin memnunsun dedigim gibi aslan besliyorsan yakiti ve bakimi dusunmeyeceksin.

hangi 4 tekeri alirsan al tekerine tas, sevdiklerinin gozune yaş degmesin.
saglicakla.

İnanılmaz mutsuz sonlu bitecek araba arayışınız. Bence yeniden gözden geçirin önceliklerinizi. Arkadaşımda var mini sürekli arıza sürekli masraf.. Jaguar ise çok gereksiz bir ara bence türkiyede yaşan için.

Jaguar'ı hiç bilmiyorum ancak Mini epey yaygın, BMW servislerinin tamamı bakıyor ortak parçalar vs'den dolayı. Minideki tek sıkıntı önceki sahipleri amele gibi kullandığı için araçlar baya yıpranmış oluyor.

jaguar genel anlamda zaten sikintili bir aractir ancak hic surmedim. ama kendim kullanmayacagim arabayi da kimseye tavsiye etmem. jaguar alacagima riske girecekse. giderim rover Q75 alirim.
ingiliz arabalari genelde sorunludur. rover da boyle land de boyle jaguar da boyle mini de boyle.

cooper hakkinda bir bilgim var surdum de. amca oglunda cooper gp vardir. bogazdan gecerken kendiliginden airbag acti. davalik falan oldular. bmw'den yeri araba verelim dendi. oysa turkiye'de gp cok az var diye alinmisti o araba niye o fiyata bmw veriyorsalar artik. tavsiye etmiyorum. bunu size oneren arkadas cidden arkadas mi?

honda toyota gibi uzak dogu markalari dunyanin en sorunsuz araclaridir. istatislikler bagimsiz kuruluslar bunu soyluyor. 2 aydir bunu her duyuruda yaziyorum. uzak dogu arabalari en sorunsuz arabalardir. bir daha yaziyorum.
en sorunsuz 10 markada baslarda kia hyundai (ki kardestir) mitsubishi mazda nissan toyota honda boyle gidiyor liste icinde avrupadan bi opel var ki eskiden beri opeli de severdim. zaten listeye de bakinca benin sevdigim araclar markalarmis. liste sallabas bi liste degil.

exper sorun anlar mi anlar? nesini bilmez exper?
cogu aracin kendine has kronik sorunu vardir en basitinden eskiden dsg vardi. pek kimse bilmez aslinda dsg kullanim hatasindan kaynakli bozuluyor. bazi parcalari biraz kotu otomotik vites bilmeyen perisan ediyor. rampada mesela park edecek ya frene basiyor parka aliyor oyle elfreni cekiyor. bu da dsg sanzimani perisan eder.
baska ornek cruze mesela kronik sorunu subap erimesidir?
mesela omega sunroof acilma tusu arizalanir.
cogu aracta vardir boyle kronikler sabah kadar sayilir. ama bu kronikler uzak doguda pek cikmaz. dandik suzuki bile bakiyorsun uyduruk jipinde hava celigi kullanmis. gorunce şok oldum.

Pek beyaz ayakkabı sevmem, bakımlı kalması zor.
Ama zarif ve şık bir ayakkabı.

Güzel

markayı sök, pazarda 30 liraya satamazsın. kötü değil ama 180 lira verilecek kadar da güzel değil. yanlış anlama daha pahalıya ayakkabı alman gerekir ki daha güzel olsun demiyorum. flo'dan yazın başında 40 liraya marka yazmayan kumaş bi ayakkabı aldım ve halen giyiyorum. şimdiye kadar camper, lacoste, adidas, nike, reebook ve bunlara benzer çok fazla markalı ayakkabıya para döktüm ve şimdiye kadarkilerin arasında en rahatı buydu. marka tuzaktır.

Siz beyaz ayakkabı. Benzerleri bime gelio

güzel ama aynı kalitede daha ucuza bulunur. markaya göre fiyatı iyi.

Güzel. Rahatsa alırdım.

5,5/10
Çok pahalı.
Markayı sök satılmaz +1

baya eski model gibi. retro tarzı için alınabilir ama rahat mıdır emin değilim

Beyaz spor ayakkabi cok seviyorum. Bence bu model de guzelmis rahatsa alın fiyati cok uygun bence.

illa beyaz ayakkabı alıcam diyorsan bu fiyata iyi bence de ama bi özelliği yok. ne şık ne de zarif, hatta dikişleri falan, pazar-marka ilişkisine +1 diyorum.

Dandik.

gayet iyi bence, kaza boya yok km bayağı düşük.

tek soru işaretim galeriden olması olurdu.

Midline pluslar bayağı boş paketler biliyorsunuz, ben olsam comfort almaya çalışırdım. Galeriden alma +1.

galeriden alma hele bursa galeri esnafıysa bedava üzerine atsa kaç. daha almadan bu arabada kesin bi sorun var diyebilirim sana.

başka sitelere de bakın aynı paralara comfortline olanlar da düşer illa.

bunların yeni modellerinde kampanya var . illa golf alıcam dersen buna zorlayabilirsin.

Golf’ün 1.0 TSI 115 PS Midline Plus Manuel modeli ise özel Volkswagen fırsatları ve hurda indirimiyle** birlikte 115.250 TL

binekarac.vw.com.tr

lpg taktirin

Egea kadar kalas başka bir araba varsa o da eski modeli Linea'dır. Fiat kesinlikle önermiyorum.

Tüp taktırın +1

Olmazsa satıp o paraya B segmenti dizel bir araç alabilirsiniz. Örnek Polo, fiesta.

ben suzuki baleno alıp geçeceğim. lpg ile filan uğraşamam. dizel aracın sıkıntıları ile de uğraşamam. zaten orta segment araçlar türkiyede lüks. ayağımı yerden kessin bi yerden bi yere götürsün yeter. yollarda rally yapacak halim de yok. uzun yolda 120 140 ile giderim yavaş yavaş :)

kendi aracını satıp bilmediğin bi araca girmek emin ol seni yakıt konusundan çok daha aşılamaz sorunlara yönlendirecek. sağlam bi firmaya lpg taktırıp devam etmek benim önerim.

23.000 km'deki araç satılmaz. Kaliteli bir lpg taktırın.

O kilometredeki bir astra, hem de 2014 model, ilana koyar koymaz satılır. Ben olsam ben de satmazdım muhtemele, çünkü satıp yerine o paraya o temizlikte ve kalitede araç bulmanız mümkün değil. Dizel almanıza değecek kadar yol yapıyor musunuz?

yanıtlar için çok teşekkür ederim

Kendiniz silmeyi denediniz mi? Deterjanlı bezle silince çıkmıyorsa geçmiş olsun. Prof yardım şart

Maalesef çıkmıyor. Yardım şart ama 200 TL makul bir rakam mıdır, yapılacak işlem kesin çözüm müdür bu işlerden anlamadığım için kıyaslayamıyorum.

yarım litre benzin bu konuyu çözer

Kille çıkar. İnternetten ya da şehrinizde bu detay ürünleri satan yerden bir iki kalıp kil alıp siz yapabilirsiniz. Bol sabunlu su ve kil ile ovalarsanız sonuç alırsınız. Youtube'ta da kil uygulama videoları var.

O zaman 200 TL harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. Teşekkürler

önce kaynar olmamak kaydıyla ılıktan daha sıcak suyu aracınızın üzerine dökün ve çözülmesini bekleyin. daha sonra aynı işlemi aracınızın üzerine geniş bi örtü serip onun üzerine dökerek tekrarlayın ve bi süre daha çözülmesini bekleyin. ardından a101 veya bimde satılan mikrofiber bez ve sabunlu ılık suyla biraz bastırarak silin. kil filan gibi ilginç icatlara gerek yok. hatta yağmur sonrası güneş görmeden yıkatsaymışsınız buna bile gerek kalmazdı.

Ben de bir kere arabayı erik ağacı altına bırakmış, leş gibi bulmuştum. Suyla çıkmayınca bildiğimiz kola ile temizledim. Bir deneyin ama bunlar için emin değilim. Benzin sakın yapmayın boyanın verniğine yazık.

Klasik reçine problemi. Kil satın alarak kendiniz de çıkarabilirsiniz. Çıkmayan kirler olursa da Magicsponge dedikleri beyaz renkli düşük miktarda aşındırıcı ihtiva eden sünger ile fazla bastırmadan silerseniz çıkarabilirsiniz. 200 TL uygulamasına vereceğinize kil satın alarak bu işlemi kendiniz de uygulayabilirsiniz. youtube üzerinde DIY videolar mevcut. Takıldığınız yerde mesaj atın yardımcı olurum.

net çözüm geliyor, inanmayacaksın ama baygon sinek ilacı alıp bir dener misin. zifti bile söküyor mübarek, boyaya zarar vermiyor, zaten sprey olduğundan uçup gidiyor anında.

Bildiğin para kasaları dökme demir onların akıbeti ne oluyormuş araştırdınız mı?

Basit yontemlerle yangına karşı koruyamazsın,o ısıda kavrulur.yangından önce hırsız var.ugrasmak yerine tavsiyem banka kasası kirala.

Yangında ortaya çıkan ısı, ve bu ısıya maruz kalınan süre önemli.
Koruyucu ne kadar mükemmel olursa olsun, ortaya çıkan ısı yüksekliği oranında maruz kalınan süre uzadıkça bu ısı koruyucu içindeki kağıtları yakacaktır.
En azından bir süre korusun dersen alümünize yangın elbisesi hurdası bul bir itfaiye teşkilatından. Onun kumaşından bir çanta diktir. Ama dikkat et. Dikiş ipleri yanmaz ip olsun.

Normal para kasası içine köpük, alüminyum yalıtım malzemesi, ve onun içine de termos koyarak yangından korursun muhtemelen.
Kağıt 250 derecede alev alıyor.

10 cm'lik genişlikteki taş yünü 700 dereceye kadar yanmayacaktır ve arkasına ısıyı iletmez, yani, bir demir döküm kasa alacaksın içerisine 10 cm'lik taş yününden falçata ile kesip koyacaksın ( her biryerinin birbirini tam öpmesi lazım) ahanda sana yangına dayanıklı kasa.

taşyünü: www.youtube.com

edit: 1200 dereceye kadar dayanıyormuş.

Ukalaca olabilir ancak yazmak istiyorum
Evde para kesinlikle saklanamaz
Başına bir şey geldi mi / gelecek mi diye içinize dert olur

Kullanacağınız kadar az miktar elinizin altında dursun. Kalanı kesinlikle bankaya

Bankada kasaya ya da altın yap.

önce bi su geçirmez pakete güzelce sarıp kapatıyosun ardından ufak bi suluk veya mini bardak termosun içine bu paketi koyuyosun. ardından klozet sifonunu açıp suyun içine bırakıyosun. ne hırsız girse o tarafa uğrar, ne de yangın vs. durumlardan etkilenir.

banyoya koysana, yanacak ne var ki banyoda?

ergenlere masallar

kitaplar gayet sürükleyici ve anlatım dili genel olarak argo olsa da gerçek hayatta söyleniyomuşcasına kullandığı cümleler dolayısıyla daha okunulası. arada verdiği bazı detaylar da okuyucunun istemsizce bazı konularda bilinçlenmesine sebep oluyo. bu durum zülfü livaneli'nin kitaplarında da çoğu zaman söz konusu oluyo.

bu arada bi dipnot olarak söylemeliyim ki bazı yazarlar halen zeki müren türkçesi ile kitap yazmaya çalıştıklarından dolayı bu işi beceremiyolar. daha doğru şekliyle insan 2019 yılında yaşayan bi gencin veya sokak satıcısının o şekilde konuşmuyo olduğunu bildiğinden dolayı istemsizce hikayenin sahteliğini anlıyo ve kitaptan uzaklaşıyo.

louis ferdinand celine ve bukowski gibi birkac yazarin kitaplarini oku, hakan gunday'in yuzune bakmazsin. adamin kitaplari, yazma tarzi arak gibi..

Amatör eğlendirir

tespitleri ve diyalogları gayet güzel olsa da kurgu konusunda sıçıyor bana göre. karakter yaratmada bir yandan başarılı ama bir yandan da aşırıya kaçıyor.

senaryo konusunda roman yazmaktan daha başarılı olurmuş gibi geliyor yine de seviyorum.

rezil bence, kurgu kurgu midemi bulandırıyor

Güzel bence, ben beğeniyorum.

iyi yazar kötü yazar diyemem fakat benim zevkime hitap etmedi, nedeni kullandığı açık dil değil fakat edebiyatta art arda aforizma kullanımını yargıları sevmiyorum, louis ferdinand celine okuduğumda da hoşuma gitmemişti.

bunun yanında sohbeti güzel biri, mirgün cabas ve can kozanoğlu'nun hazırladığı ilk sayfası podcastine konuk olduğu bölümü dinleyebilirsin
www.listennotes.com

bilmediğin yerlere gitme arkadaşım,başına1işgelir

Eyvallah kardeşim

www.nhkm.org.tr
Film gösterimi, tiyatrolar falan...

Dagcilik klubumuz vardı, teorik egitimleri yapiyoduk biz orada.
Giris katta da cay içiyoduk.

biz genelde çay içmek için giderdik. normal bi cafe veya buluşma noktası gibi kullanırdık. öyle extrem bi tarafı yok. eğer ilgilendiğin bi konu varsa ve sorarsan zaten herkes seve seve yardımcı olur.

fiyattan dolayı gümrükte kalma gibi bir şey yok. eskiden de yoktu.

ürün geliyor. gümrük memuru açıp bakıyor. vergi miktarı belirleniyor. postacı getirince vergini ödeyip alıyorsun ürünü.

Peki vergiden muaf olma tutarı ne kadardı onu biliyor musunuz? İnternette 27$ gibi bir bilgi buldum ama doğru mudur?

vergiden muafiyet diye bir şey yok artık.
ürün fiyatı * 0.20 + 5-10 lira gümrüğe sunma ıvır zıvır vergisi

eskidendi o. artık tüm ürünler vergilendiriliyo. sakına vergilendirilmez diye sipariş verme. hatta en kötü ihtimali düşünüp en az ürün kadar vergi koyarlar deyip ona göre hesabını yap ki sonrasında pişmanlık yaşama.

muafiyet sıfırlandı.. artık 1 dolarlık ürüne bile net 2 dolar vergi çıkartıyorlar..
elektronik ürünlerde durum biraz daha farklı..
kulaklık için ne olur bilmiyorum ama yurtdışından alınan elektronik ürünlere
%20 gümrük vergisi + %20 ÖTV çıkartıyorlar..

sonuçta ya %20 yada %40 ekstra ödeme yapacaksınız.. buna hazır olun :)

bence bosuna verme gümrükte çok bekliyor, gelmiyor bazen

c4 comfort plus 1.6 ehdi. mcp sansizman cok konforlu degildir ama sorunsuzdur.

Mazda 3
Düşünmeden alabilirsin..

(2009-2012 benzin)

Mümkünse 2012

mazda 3 +1. tiptronigi guzeldir mazdalarin, uzmez.

boşa ince eleyip sık dokuma. alacağın 2 araç var. biri corsa diğeri polo. diğer araçların ya yakıt konusu kötü, ya piyasası kötü, ya ustası-parçası bulunmaz... uzar gider bu liste. yok extrem bi araç arıyorum ben diyosan önereyim elbet. nissan pulsar. hem yakıtı iyidir hem de kalite ve segmenti golf düzeyindedir ama içine sinmeyecek biliyorum. renault, fiata filan girip sakına kendini derbeder etme. hyundai i20 önerirdim lakin o rakamlara eski kasa otomatik i20'ler geleceğinden onları da elemiş bulundum. durumlar böyle. kısaca ya polo ya corsa. seç beğen al :)

Beyler teşekkürler, muhtemelen okumazsiniz ama yazayım: Citroen düşünmüyorum Fransız arabaları güven vermiyor. Mazda güzel ama temizinin fiyatı yüksek ( ya da eski model alacağız ama istemiyorum). Subaru dediğiniz gibi piyasası yok saymak istesem elimde kalır. Polo'nun da temizi pahalı ve kronik şanzıman arızası var deniyor. En başta düşündüğüm gibi Corsa alacağız bu gidişle :) tekrar sağ olun.

s10e alabilirsin.

iphone se alsana. 2015’de çıkmıştı galiba

Cok gereksiz bi hareket olur.
s10e +1 Ben de 1 ay evvel falan aldim, mis gibi telefon.

öncelikle yeni nesil araba camı büyüklüğünde telefonlardan nefret eden biri olarak derdini anlıyorum arkadaşım.

konumuza dönecek olursak öncesinde bi android kullanıcısı ve şimdilerde bi 5s kullanıcısı olarak 5s'in hafızasını fotoğraf vs. ile doldurmadığın sürece kesinlikle kasmıyor ve gayet stabil çalışıyor lakin şarj konusunda androidlere oranla üzebilir. androide oranla diğer olumsuz yönleriyse şarj dolayısıyla sürekli wi-fi özelliğini ev dışında kapatman gerekiyo ve güneşe çıktığında ekran parlaklığını otomatik ayarlama gibi bi durum söz konusu olmuyo. bunların haricinde aynı fiyatlara alacağın bi androide oranla epey hızlı ve dokunmatiği daha hassas.

alacağın 5s neredeyse ölmek üzere olan bir telefon. güncelleme desteği, ya da yeni ios versiyonlarını alamayacak. pili yeni değiştiyse konuşma için şarjı tutar. ama eski pille akşamı bile çıkaramayabilirsin.
onun yerine biraz cüzdandan kasar, 7 alırsan tüm uygulamaları sorunsuz çalıştıran ve pili emmeyen uygulamalarla 2 gün rahatça giden bir telefon almış olursun.

arkadaş 500-600 liraya 2. el bi 5s alayım demiş. arkadaşlar önerdiğiniz s10e gittigidiyor fiyatı 4300 lira ve 5s'e oranla epey büyük bi telefon.

s10e 142.2 x 69.9 x 7.9 mm ağırlık:150 g
5s 123,8 x 58,6 x 7,6 mm ağırlık:112 g

iPhone SE, iPhone 7’in kafasını kullanıyor. 5S’tense SE’nin ikinci eline bakabilirsin. Daha uzun ömürlü ve daha hızlı olur. Güncelleme yapma bir yerden sonra ama, yavaşlatıyor Apple telefonları çünkü.

5s toros gibi bi şey. Se veya xiaomi modellerini öneririm

insanlar ilk gün kurbanını kesip o şekilde bayram için yola çıktılar sanırım yine. benim dikkatimi dün mahallede boş park yeri bulamıyo olmam çekmişti lakin bugün baktığımda neredeyse dolu yer kalmamış. 2. veya 3. gün bi şey kalmaz yollarda. klasik sürü psikolojisi şeysi...

Bayramdan sonra fiyatlar düşer denir genelde. Kışa doğru da düşer. Biraz bekleyip alın aceleniz yoksa.

Turkiyede ikinci el fiyati dusmez artik.

1.4 atmosferik motor sikintisizdir. Polo'nun kronik sorunlari motor mekanikle ilgili detily genelde. İc trimle alakalidir. Sacma sapan buton kirilmalari, sofor koltugunun sallanmasi vb seyler vardir. Cam fitillerinden virc virc ses gelir.

Birebir ayni arabadir daha ucuza 1.4 ibiza bakın.

fiyatlar düşmez lakin bi sonraki yaza kadar tekrar kur şoku filan yaşanmaz ve araç fiyatları fırlamazsa yükselmez de. polo kendi sınıfının gayet öncülerinden bi araç. bende 1.2 2011 model olanı var ve 2 senedir beklemediğim tek bi sorun yaşatmadı. ancak araba kullandığını unutmamakta fayda var. kul yapısı ve mutlaka 1-2 iş çıkartacak başına.

araç alırken tabi sağlamsa triger bakımının ne zaman yapıldığını ve kış lastiklerinin olup olmadığı konusunu dikkate alın. söylediğim ufak detaylardan dolayı 3-4 ay içerisinde ccebinizden bu araç için 3 bine yakın fazladan ücret çıkabilir.

merak ettiğiniz diğer konular için isterseniz yazabilirsiniz.

Baska bir hayat yasasaydim, yani daha iyi egitim, daha iyi bir aileye sahip olsaydim kesinlikle daha mutlu olurdum ama aslinda olmazdim. Cunku mutlu olacak kisi ben olmazdim. Bu kisi olmazdi. Yasadiklarimi yasamasaydim bugunku kisi var olmazdi. O yuzden hic problem etmiyorum.

Olumu takmiyorum. Olecekmisim gibi gelmiyor. Gecmiste yasadiklarimi takmamamin nedeni olecegimi bilmek degil.

Eflatun'a iki soru sormuşlar. Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?

Eflatun tek tek sıralamış;

- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki büyüdüklerinde çocukluklarını özlerler...

- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de kazandıklarını öderler...

- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü, ne de yarını yaşarlar...

- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...

Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?"

Efaltun yine sıralamış;

- Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.

- Önemli olan;hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır."


mutluluğu statüde, maddiayatta vs. aramıyosan kendini üzüp stres altına sokmazsın. dikkat edersen üzüldüğün ve stres altına girmene sebep olan şeylerin sebebi yine çevrenin sana dayattıklarıdır. örneğin üniversiteyi kazanmayabilirsin ve hatta gitmek bile istemeyebilirsin veya evlenmeyebilirsin, bu senin için uygun bi yaşam tarzı olmayabilir, normal bi işte çalışmak istemeyebilirsin belki sefil yaşayıp yırtık ayakkabılarla dünyayı gezmek istiyosun yaşadığın sürece... bunlar tümüyle senin tercihlerin olabilir lakin öncesinde toplum ne der baskısına sağlam siktir çekebiliyo olmalısın.

Yukarıda Stoacı Düşünce denmiş gibi. Seneca Epikratus Aurelius çok iyi gider burada.

Ben çok fazla kafaya takmıyorum. Özellikle olmuş bitmiş şeylerin üzerinde pek durmam. Bundan sonra ne yapılabilir şeklinde düşünüyorum genelde. Yani değiştiremeyeceğim şeyler için elimden bir şey geliyorsa yaparım, gerisini bırakırım.

ama bu şekilde yaşamamın ölüm düşüncesiyle bir ilgisi yok. her şeyin bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Hiç ölmeyeceksin deseler de böyle olurdum. benimki "bir gün öleceğiz"den ziyade aksine "hayat devam ediyor"a dayanıyor.

evet, sürekli ileriye bakarak yaşamaya çalışıyorum. Bunu iyi yapana kadar 33 oldum tabii :D

şu siralar evim biraz daginik. dun gece aklima geldi, bu gece uykumda olsem ve evime bana bakmaya gelseler ev ne halde acaba arkamdan ne derler diye dusundum. sonra dedim ki amaan sonra toplarim. olursem de ne diyeceklerinden haberim olmayacak umrumda degil.

olecegimizi dusunerek yasayamayiz.

gecmisimizi dusunerek de yasayamayiz. son 2 yilda bunu iyice anladim.

üzüntü de sevinc de hayatin parcasi. kendimi üzülmeyeyim diye kasmam ama hayatta her seyin mümkün olabileceginin bilinciyle yasamaya calisiyorum. degistiremeyecegim seyler üzerine ise pek kafa yormamaya calisiyorum. gecmiste yasanan gecmiste kalmistir. ancak mesela üzücü bir hadisede bu üzüntüyü yasamam gerektigini düsünüyorum. üzüntüsüz, sevincin de pek anlami kalmiyor zira.

Yüksek araba iyidir.

Paranız varsa, evet.

Sonra etrafa vura vura sadece karşıya odaklanarak gidiyorlar tank gibi arabayla.

yani dedikleri mantıklı da aynı zamanda büyük araba kullanmak zordur. küçük araba gibi etrafına hakim olamaz. sürekli sağa sola çarparsa şaşırmam.

Küçüğe alışsa zor olurdu ilk bu olursa buna alışır. Sağa sola çarpmamak için de dikkat edecek artık :)
Bol bol park etme pratiği yapsın :)

Buyuk arabada etrafina hakim olmak biraz daha zor. Ozellikle de kadin için.
Alisacak artik zamanla. Saga sola çarparsa sasirmazdim +1

insan istediği şeyi almak için kendi kendine çok güzel yalanlar söyleyebilen bi canlı.

belli ki hoşuna giden bi araç var, cebinde parası varsa dokunma alsın. yok eğer bi birikimi yoksa engel ol çünkü öğrenme aşamasında hem çevresindeki araçlara hem de kendi kullandığı araca daha fazla zarar verebilme ihtimali artıyo. suv araç hb araçlara göre daha güçlü bi araçtır ki buda hakimiyetini düşürür. ayrıca ufak tefek biri diyosunuz. suv araçların ön ve arka bölümleri epey uzundur. park esnasında büyük zorluk yaşayacaktır... dahası sıkıştırılma konusuna gelecek olursak otomobil otomobili sıkıştıramaz. eğer korktuğu kamyon, otobüs vs. türünde araçlarsa onlar suv araçları da gayet sıkıştırır. tek kurtardığı sınıf kendi sınıfında araçların sıkıştıramıyor olması olur.

Park ederken çok sıkıntı yaşar ve muhtemelen çizer. Hatta karşıdan araba geldiğinde sıfır geçmek gereken dar sokaklarda çok sıkıntı yaşar.

Alacağı araba mümkünse bol bol kameralı park sensörlü falan olsun.

16 yildir araba kullaniyorum. bunun son 5 yili 2 farkli suv. esim de gayet rahat kullaniyor, saga sola carpmiyor, mis gibi de parkediyor. suv deyince millet kamyonla karistiriyor heralde. aracin sagina soluna, onune arkasina alismak binek aracla ayni suresini alir. sanki ilk araci binek oto olsa saga sola surtmeyecek mi?

bir de bu açıdan bakınız: www.sahibinden.com

fiyatı şaibeli 3 araç var, biri sizin gösterdiğiniz, diğeri pertten toplama araçların kaynağı olduğu iddia edilen şahinbey ilçesinden, digerinin km 280000'de ki dizel için çok riskli bir durum.

Ön kaputu yandaki inşaattan çalmışlar herhalde.

Sanayideki ustalarin yaptigi ferrari misali. Bu sefer peugeot yapmislar :)

Hem yolcu hem sürücü airbag patlamış. İkiside tamir görmüş. Göğüs, airbag tamiri sonrası yarım kaplanmış. Emniyet kemerlerinin ikiside patlak. Resimlerde net görünmüyor, diz airbagi varsa muhtemelen onlarda tamirlidir veya yerinde hiç yoktur dirençle beyni kandırmışlardır.

Psalarda sensörler şasi uçlarına yakındır. Airbagler patladığına göre şasi uçlarında küçükde olsa bi onarım olmuştur.

Araç kazalı, nasıl toplandığını aracı görmeden/incelemeden bilemeyiz. İyi toplanmışsa fiyat normal.

ben bu parayı vermen bu arabaya

%100 bu araba ağır hasarlı ama tramere işletmeden sanayide toplamışlar.

www.sikayetvar.com

galeriyle iş yapılmaz. hele ankara galeri esnafıyla ilgili bi iş söz konusuysa kazık yediğini en baştan kabullenmelisin. adam karaktersizin önde gideni belli. bu tip adamlarla değil ticaret muhabbet bile edilmez.

Vd40 aşındırıcıdir sıkılmaz özel yağları var Decathlon dan alabilirsiniz

decathlon'a gitmeden halledebilsem dedimdi de..

Ben yıllık bakım için, zinciri fırçayla mazotla(gazyağı veya balata temizleyici sprey) yemizleyip, yağından kirinden arındırıyorum, sonra zefalin kuru ıslak yağı ile yağlıyorum.
www.hepsiburada.com

Zor iş değil, senelik bakım zaten

önce bi pas sökücüyle varsa üzerindeki pası gider. pas sökücü yerine sağlam bi tel fırça, bulaşık teli de olabilir. hatta zincir çıkmış durumdaysa direkt colaya bile basabilirsin zincir paslıysa. yağ konusundaysa istersen aracından çıkan eski motor yağını kullan. sonuçta amaç sürtünmeyi azaltmak. benim trek marka bisikletimi ayçiçek yağıyla bile yağlamışlığım var. sonuç halen taş gibi. biz çocukken her parça için ayrı ürün yoktu. ne zaman alışveriş kültürü hayatımıza iyice yerleşti her parça için bu olmazsa olmaz düşüncesiyle dolduk. kısaca ille decathlona veya internette bulunan parçalara para vermek zorunda değilsin. evdeki malzemelerle de gayet işini görebilirsin.

fırçala + wd 40 ile temizle +

+ johnnie w lker

Zincirin uzerindeki yagi temizlemeden yaglamak ise yarar ama cok saglikli degildir. Tavsiye edilen degreaser ile mevcut yagi temizleyip kurutup daha sonra tekrar yaglamak..

Zincir temizlemek elle yaplirsa zahmetli is. Sunun gibi aletler var pratik sekilde halleden

www.decathlon.com.tr

Eger aktarmali vitesi olan bisiklet kullaniyorsaniz sadece zinciri temizlemek de yeterli degil. Pis olan kaset ve aktaricilar zinciri kisa surede pis hale getirecektir. O kisimlari temizlemek icin de soyle fircalar var

www.decathlon.co.uk

Siteye girince kafamın içinde leva's polka çaldı.

Ön taraf amortisörlü alacaksan maşa kilitlenebilir olmalı mutlaka.

içimden onu almak geçiyor galiba. kilitlenebiliyormuş, bu ne anlama geliyor peki? kilitli olunca ne oluyor açık olunca ne oluyor?

kilitli veya kilitsiz pek bi olayı yok aslında. anladığım kadarıyla bisikletten pek anlamıyosunuz ve düz gezmelik bi bisiklet arayışı içine girmiş gibisiniz.

kilitli maşa dağda bayırda performans arayanlar için idealdir. düz yolda ne alırsanız alın size sıkıntı çıkarmaz.

koltuk altı amortisörlü almamanızı tavsiye ederim yalnız. yokuşlarda pedala aktardığınız gücün bi miktarını koltuk altı amortisörü absorbe eder ve kaybolur. yalnız stabilize yollarda sele için büyük konfor sunar bu durum.

@johhnie yani aslında 4 senedir aktif olarak neredeyse her gün bisiklet kullanıyorum, ulaşım aracım. 1.5 sene kadar da bisikletle yemek dağıtımı yaptım, bazı günler 60 km'ye kadar bisiklet sürdüm. Ancak daha önce hiç amortisörlü bisiket sürmedim o yüzden o konuda bilgim yok. Bu linklerdekiler de dağ bisikleti değil, hiçbirinde sele amortisörü yok zaten.

merhaba,

gunluk kullanim icin alacaksaniz direkt 1 numarayi oneririm. Neden derseniz
camurluk ve bagaj, hibrit ya da dag bisikletlerine gore buyuk avantaj. En basitinden markete ugrasaniz alacaginiz ufak tefek seyleri arka tarafa alacaginiz lastikler ile tutturabilirsiniz. Canta vs. de konulabilir. Onden amortisor cok gerekli degil, bosuna agirlik.

ilk bisikletin vitesleri gobekten bu yuzden digerlerindeki gibi zinciri, aktaricilari temizleme vs. derdi yok. Kapali sistem, uzun sure bakim yapmadan goturur.

24 vitesin ayni kombinasyonlarini cikartirsaniz aslinda 16 vitese falan denk geliyor. Eger %7-8 den daha fazla egim ve duz yolsa 35+ hiz yapmak giib niyetiniz yoksa fazla vites de gereksiz.

Eger bisikleti yagmurlu havalarda da kullanacaksaniz 1. numaranin roller ya da disc fren versiyonunu bulabilirseniz daha iyi olur. Janttan frenler islaninca pek iyi tutmaz.

1.70 ve daha uzun boyluysan küçük olanlara zaten ısınamaz ve kısa sürede kenara kaldırırsın.

taşıma konusuna gelecek olursak bu bahsettiklerin ufak olanlara oranla epey büyük oluyolar. yani doğal olarak taşıma konusunda sıkıntıya düşme ihtimalin yok değil.

toplu taşımaya da metrobüs desen kesinlikle iş saatlerinde yasak olmasa bile mümkün değil derdim ancak marmaray ve metronun sabah yoğunluklarını tam olarak bilmiyorum. bu konuda çevreni gözlemlemen bu duruma ne kadar uygun olduğunu sana anlatır.

26 jant katlanır için fazla seçeneğinizin olduğunu düşünmüyorum. Belki vardır ama Murat 131 parası verirsiniz.

İş saatlerinde katlanır bisikletler taşınabiliyor diyor ama güvenlik görevlileri özellikle yoğunluk olan duraklarda sıkıntı çıkarabilir. Ben tramvaya birkaç kez bindim (küçük jantlılarla), genelde görevlilerle muhattap olmayayım diye arka taraftan giriyorum, bir defasında kameradan görmüşler ve güvenlik görevlisini uyarmışlar tramvaya bisikletle biniyor diye görevli yanıma geldi, dedim bu katlanır bisiklet, valiz kadar yer kaplar, üstelik gideceğim istikamet tıklım tıklım değil, tamam dedi, gitti.

@tutkun 1800-2500 bandında 26 jant modeller var

Mosso marine 26 var bende, Eskişehir, Ankara, İstanbul’a gittim geldim hızlı trenle, metro-metrobüse bindim sıkıntı olmadı. Fiyatı epey artmış ama ben aldığımda 950tl civarındaydı.

galiba bisiklet özlemini gidermenin en iyi yolu büyük şehirleri terk edebilmekten geçiyo. bende de trek ds 8.4 var ve inanılmaz bi heyecanla topladım ancak binebiliyo musun derseniz senede belki 1 belki 2 kez anca.

alınmaz demem ancak ben almam. illa otomatik vites alacaksan opel corsa easytronic öneririm. robotik bir şanzımandır. çok konforlu değildir ancak sıkıntısı otomatik sıkıntısı değildir.bu fiyatalar corsa d 2011 2012 eaystronic 1.2 alınabilinir.

Yazık günah bu paraya. Fiesta kovalayın.

indirim bitmeden önce 64e egea 74e clio vardı manuel.
2010 sonrası fiestalara bakın lpgli otomatik temiz denk gelebilir. 2005 model arabaya değmez fiyatlar aşırı şişik. Aceleniz yoksa biraz daha bekleyin ötv indirimi gelirse şişirdikleri kısmı mecbur indirecekler. ötv indirimi biter bitmez 10bin koymuşlar üstüne resmen. Tabi günümüzde her an daha da zamlanabilir sonra bana sövmeyin bekledik zamlandı diye.

14 yaşında boş paket arabaya 50bin lira istemek :d fiesta, clio kovalayın

alınır. eğer manyaksan

net söylüyorum alınmaz.

bu fiyata daha yüksek modelde dizeller bile mevcut.

asla değmez

50-55 bine kazasız iş görecek araç fransız reno-pejo-citroen ya da fiat grubundan alınabilir.

bunların 1.4 2011 model ve üzeri olanlarına bak.

www.sahibinden.com

Abi naptin? Araba polo. Araba 2005 model. 50bin tl?? 2005 model arabaya 50bin verilir mi? D sinif arac falan olur anlarim. Polo bu.

Ben sahsen fiesta, 308 falan kovalardim o paraya biraz daha yuksek model.

bu fiyata d segmenti araç alırsan elinde patlar demedi deme. herkes bilir daha konforlu araca binmeyi lakin ne kadar yaşlı ve km olarak yüksek araç alırsan kendini o kadar sıkıntılı sürece sokma ihtimalin yükselir. yoksa baktığında herkes 2000 model range rover alır bu fiyata.

elinden geldiğince kaliteli ve masraf çıkarmayacak bi araca yönelmeye çalış ki buda düşük km ve yüksek yaşla mümkün gözüküyo. konunun aciliyeti yoksa biraz daha birikim yapıp auris almanı öneririm.

mudo

hatta yazlık çok güzel keten gömlekleri var regular olarak.

Lcw
Mavi
Koton

d's damat
kiğılı
süvari

her yerde var

Dufy?

Uspa
Mudo
Dockers
Marka çeşidi çok oldugu için de boyner

h&m kesin bilgi geçenlerde gördüm.

sınıf öğretmenliği bölümü için çok da farketmez, ama ismi olsun diyorsanız marmarayı tercih edin.

istanbulun öğretmenlikleri kaliteli eğitim veriyordu. ancak yeni üniversiteye kaydırılacaksa millet bu üniversite de ne şimdi, hangi ildeydi, vakıf mı bu diye sorabilir.

ancak dediğim gibi sınıf öğretmenliği bölümü için üniversitenin çok da bir esprisi yok ilerisi için. bu bölüm mezunlarının %99'u için şu geçerli: hacettepe sınıf öğretmeni mezunu da hitit sınıf öğretmeni mezunu da aynı okula atanıyor.

adı üstünde sınıf öğretmenliği. her türlü mezun olduktan sonra kamu beklentisine girecek... özel sektör zaten pek mezuniyet neresi diye bakmıyo. bence istanbul yazması bile anlamsız. gitsin anadoluda kampüsü ve öğrenci hayatı güzel olan bi okulda okusun akdeniz üni, anadolu üni vb. gibi.

eğer özel sektörde kariyer hedefliyosa mümkünse üstün zekalılar öğretmenliği okusun. daha anlamlı olur kendisi için.

Arkadaşların da dediği gibi sınıf öğretmeninin markaya veya mükemmel eğitim almasına pek ihtiyacı yok eğer çok idealist değilse.

benim fikrim ikiside eşit. birini seçip niye diğerini seçmedim tüh! diye pişmanlık yaşama olasılığı çok düşük..
ikiside köklü okul sonuçta ve öğretmenlik ve fakülte konusunda birikmiş bir gelenekleri var.

dursun yarın öbür gün lazım olabilir.

hesapta hareket olmayınca banka da hesap işletim ücreti almıyor genellikle ama kontrol etmekte fayda var.

ben öğrenciyken ve iş ararkenki sürecimde bu bankaların(ziraat bankası, garanti, bank asya) bana hesap işletim ücreti yok diyerek kakaladıkları kartların hesap işletim ücretleri gelmişti. sonra akıllandım. işim biten bankayla ilişiğimi kesiyorum kafam rahat oluyo.

yalnızca enpara hesabım duruyo. o da aynı haltı yerse zaten sanırım bankalarla komple ilişiğimi keserim.

kkp puanını etkileyebilir. kullanmadığınız hesapları kapatın diyolaa. kullanmıyorsan kapat gitsin kafan rahat olur.

Geçen bir arkadaşım uzun süredir kullanmadığı kredi kartıyla küçük bir alışveriş yapmış. Sağlam bir hesap işletim ücreti geçirmişler. Kullanmadığını kapatmak mantıklı.

Kredi kartı demiyor, hesap diyor. Kartın ücreti başkadır, hesap işletim ücreti adı üstünde hesap ücretidir. İkisinin aynı şey olmadığını bilmiyor musunuz gerçekten?

Hiçbir şey olmaz. Hesap işletim ücreti diye bir şey yok artık kurumsal hesap değilseniz. Bireysel hesaplarsa herhangi bir ücret kesilmez. 0 bakiyeli hesaplar ise çağrı merkezini arayıp kapattırabilirsiniz, mobilden kendiniz de kapatabilirsiniz.

bi tanıdığımın başına gelmişten yürü. arkadaşımın babası eşine şöyle şöyle yapmış sonra başına bunlar bunlar gelmiş. arkadaşım şimdi babasının yüzünü bile görmek istemiyo, nasıl onursuz, gurursuz biri olduğundan bahsediyo filan diye bi girizgah yapabilirsin. eğer durum buysa ve ailesine halen düşkünse yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu ima yoluyla anlatmış olursun.

çok tatlısın, abi ya...

o yaşlarda babaların kafa bir gidip geliyor. ben bizzat dalga geçmiştim, yakışıyor mu, diye...

sonra geçer de anneyi yaralamamak lazım. benim tarzım hızla konuya girmek şeklinde. “çoluk çocukla mı erkek hissediyorsun allah aşkına?” ve saire...

fake ama gerçekçi bir hesapla babanızla eşleşip ondan para aşırmaya çalışın, hatta bunun için babanızla buluşup gold digger gibi davranacak arkadaşınız varsa süper olur.

Bence yemekte ya bi arkadasin babasi boyle boyle yapmis diyerek, fena bir senaryo cizin. Bu olayin nasil asagilik bir sey oldugunu, sizin ogrenseniz nasi teoki vereceginizi soyleyin. Utanir belki icten ice

johnny + 1. ima edebilirsin, cok da yapabilecegin bir sey yok.
imkanin varsa ailecek, guzel, eglenceli kisa bir tatil yapsaniz, yararli olabilir.
koca adam, ya bunu sessizce atlatacak, ya da tatsizlik olacak. Zor bir durum.

47 yaşında adam sana mı soracaktı n'apacağını? yapman gereken susup dalgana bakmak

Içten içe suçluluk şuanda da hissediyordur. Sizin bi hikaye anlatmamız güzel. Suçluluğu da artırır ama bıraktırmaz.

@owaki +1, Birisi para koparmaya çalışsın. En son da babanızın yaşı ve vücudu ile alay etsin seninle bu sebepten başka takılmazlar fln desin. Bu soğutur.

seni ilgilendirmez.

Seni ilgilendirmez diyenler gercek babalarıyla henüz tanışmamış.gecmis olsun.

bence bulunduğunuz yerde ihtiyacı olan bir öğrenci bulup annesini temizliğe alsanız çok daha makule geçer.

seferlik 150-200 arası. Ayda 4 hafta derseniz 800-1000 falan düzenli gelir. Tek sefer gelmesini de isteyebilirsiniz ayda. Yalnız paranın yarısını çocuğa aktaracağınızı ve hesap numarası istediğinizi söyleyin. kalan yarısını da kadının emeği olarak verin.

direk kadına verirseniz çocuğa ulaşmayabilir. banka hesapları işletim ücreti yok çoğunda onlardan birinde açsın.

not: öğrenciye neden hayır dediğimi açıklayayım. gurur kırıcı algılayabilirler. bu yüzden söyledim.

öğrenci olmaz.
o yaşta yüksek öğretim gören bir kişi için oldukça gurur kırıcı olabilir.

Günlüğü 150-200 iyidir galiba.
Ben öğrencinin gururunun kirilabilecegi noktasına katılmıyorum.
Dışarda bar, cafe gibi yerlerde çalışan öğrencilerimin hem aldıkları ücretler günlük max 100 civarı hem de müşterilerin garip, saçma, hakarete varan ve bazen de sapıkça davranışlarına maruz kalmaları da cabası. Gidip kimse gormeden bi evi temizleyecek, aralarda dinlenecek,evdeki yemekten de ev sahibinin izni ölçüsünde yiyecek. İstanbul şartlarında günlük işler arasında en temizlerinden biri bu olabilir.
Doktoralı arkadaşların yurtdışında hayatta kalabilmek için hicbir işten kaçmadiklarini görüyoruz. İhtiyacın varsa gurura gerek yok.

öğrenci sizi bulsa tamam da siz bi öğrenciyi bulup gel ücreti karşılığında evimi temizle diyecekseniz olmaz.

bunu gururu kırılır olarak gören arkadaşlar için para kazanmanın gururu olmaz. insanlar topluma kendi bilgi ve yetkinlikleri doğrultusunda faydalı olur ve karşılığını alırlar. bence harika olur. bi insana para kazanmayı erken yaşta öğretmek çok önemli.

yalnız küçük bi detay var. öğrencinin yaptığı temizlik içinize sinmeyebilir. bunu en başından kabullenmenizde fayda var.

Gururu kirilabilir mi tartisilir tabi. Ben de ogrenci icin temizligi pek uygun goremedim acikcasi. Diger taraftan ogrenci ne kadar iyi temizlik yapabilir?

valla öğrenciyken dolabını temizlemekten aciz insarlar vardı. sizin evi nasıl temizlerler orası sorun bence.

abant'a git arkadaşım en temizi kartal yuvası, pürenli ve örencik yaylalarına git. aradığını bulacaksınç mudurnu'da konaklama konusunda da sıkıntı çekmez ve uygun fiyata güzel bi tatil geçirmiş olursun. yalnız demedi deme yaylaya gidiyosan alçak arabayı her yere sokmamayı ve yürümeyi şimdiden göze alabilmelisin yoksa milleti traktörüyle gidemediği yolda senin araban yalan olur.

www.facebook.com

www.facebook.com

seben taraflarını bilmiyorum ama düzce önereyim. birinci olarak torkul gölü’nü, ikinci olarak sinekli yaylası’nı tavsiye ederim. ikisinin de yolları gayet iyi. biz aralık ayında gittik, hem de dünyanın en kibar arabasıyla :)

ama kalabalık olurlar. gerçi neresi kalabalık değil ki.

normal değil, servise götürmeniz gerek

abi bunun için servise neden gidiyosunuz anlamadım... kışın veya yazın aracın içerideki ve dışarıdaki havayı dengeleyemiyo oluşundan kaynaklı bi durum bu. ya açacaksın camı 5 dk yada klimayı kapatıp 5 dk fanı ön cama vereceksin sorun çözülecek.

yok yere arabayı bi yere götürüp sağlam arabaya masraf çıkarma, yazık.

Ne servisi ya ahaha johnie +1 olayi kavramaya calis 2015 fluence de yapiyor 99 honda da 2017 Polo da..

2000 Honda Accord aç sabah gitmiş buğu

Buğu yaptığı zaman. Son hızda cama hava vereceksiniz. Bu kadar. Servise gerek yok

işsizlik maaşı başvurusu da e-devletten yapılabiliyo da insanlar teknolojiyi kullanmayı bilmiyo kardeşim. bankalarda da aynı şeyler söz konusu. ne kadar elindeki telefondan da şubede yapabileceklerini yapabiliyo olsalar da teknolojiyi kullanamıyolar, kimisi de bu durumdan bihaber yaşıyo...

düşün teknolojinin gelişmiş olmasını ve hastane sırasını internetten almayı akpnin başarısı olarak görenler var. insanlar o kadar uzak olan bitenden.

Bir zaman işsizlik maaşı için gitmiştim. Numaratörler insandı. Evet masa koymuşlar makinenin önüne. Sana ordan düğmeye basıp kağıt veren adamlar vardı. Boş takılıyorlar diye görünmesinler diye prosedürleri işkur da yapın istiyorlardırn belki. Bu kadar vasat adamı nasıl besleyecekler yoksa.

şirketin zam vaadine göre değişir bu husus..

Maaş netse, zam da netse 3600 olur. Genelde öyle aciklarlar zaten.

şirketin vaadi derken ?

internete brütten nete maaş hesaplama de. siteye gir ve yönergeleri izle.

eğer eski brüt tutarının ne olduğunu bilmiyosan e-devlet sgk dökümü yaz. son ay yatan sigortanın yanında yazan rakamın üzerine 600 daha ekle.

Hiç gerek yok hayırlı olsun.

www.cimri.com

Goze batmiyor ama benim gozume batar derseniz bi arayin floyu yol yordam icin.

Boşver. Zaten fark edilmez

fişi mevcutsa değişim olur. bulamasanız bile stok kontrolü yaptırırsınız. mutlaka istanbul içi bi mağazalarında mevcuttur. gider oradan değişim yaparsınız.

normalde bence de görüntüde sorun yok ama ebatlarda sorun varsa 1-2 giyip kenara bırakmaktansa aklına yatanı alıp uzun süre kullanmanda fayda var.

bu arada ayakkabıyı cidden uygun fiyata almışsınız. güle güle giyin;)
www.flo.com.tr

Fotoğraflar ekran boyutunu aştığı için fark ne tam olarak anlayamadım ama göze batan bişey yok sanki.

Ton farkı var sanki. Ortam ışından da olabilir ama ben olsam değişirdim ya da iade alırdım.

Evet başka flo değişir

Öndeki tabandan gelen sarı parça
Arkadaki reebok yazısı
renk tonu

Gayet farklı. Değişim isteyin...

önemli olan aracın kilometresi değil bakımlı olmasıdır. tabi bu ikisine de aynı fiyatı ver demek değil.

misal filo arabaları çok hor kullanılır bu yüzdendir 50 bini gördüklerinde şahıs araçlarına oranla arıza çıkarma olasılıkları çok daha yüksektir. sonra ilk aracını almış olan kişi de aynı şekilde arabada olup biten arızalardan anlamaz ve tabi kadınlar... arabaya en az bakımla binen kullanıcılardır kendileri. araba yolda bırakmadan 100 bin km gitse dönüp bi bakım yaptırayım demezler.(kadınlar kısmı biraz acımasızca oldu ama geçen gün arabaya 3 senedir bakım yaptırmayanını bile gördüm)

dizel 50-70 falan olsun 100-120de satarsın
benzinli 150ye kadar yolu var ama 230-250yi görmezse iyi olur

"60bin üstü ise ağır bakımlarının yapılmasına dikkat edin" demişti bir makine mühendisi

kesinlikle benzinli olsun,
kilometre değil önemli olan
önemli olan arabanın kaza durumu
nereden kazalı, nereden ve neden boyalı
alttan darbe almış mı
kaput hasar almış mı
aynı markanın aynı motoru sorunlu mu ya da kronik sorunu var mı bunlara bakın

örneğin mercedes alırsın 280.000 km’de olsa ne olur, 320.000 olsa ne olur?

ama gider peugeot ya da fiat bakarsın ya da citroen,
60.000 bile soru işareti olur kafanda.
mümkünse ilk araba japon olsun.

honda-mazda-toyota

olabilir..

Döv. Sen nasıl bana arkanı dönersin lan de.

Takılın işte babacım neye kızıyosun bu kadar. İki tane dandik yemek verdin diye köpek gibi kıçında mı dolanacak. Millette ne sahipler var. Açtırma ağzını kedinin

kediler prenses gibi hissederler ve çevresine o şekilde bakarlar. senin istediğin sana biraz sırnaşsın, oyun istesin vs. ise ihtiyacın olan şey minik bi golden.

resim değil de tafra yapınca sana video göndereyim.

ng nin yaptığı bir belgesel serisi vardı adı aklıma gelmedi. bir süre acıkmadan yemek ya da ödül verme, sırnaşma ya da oyun skill ağacına gerekli puanı koyacaktır british asilzadesi kediniz :D

senin yine iyiymiş. benim kedi sürekli beni dövüyor.

Ayni bizimki. Bizde de shorthair bir scottish var. Kicini donuyor, kendini sevdirmiyor. Afra tafra seklinde dolaniyor ortalarda:) Bence cinsten kaynakli. Bir sokak kedisi yilisikligi beklememek lazim.

Tabii ki 2019

Tartışmasız 2019

Ucuz olanı almalısın. Eskisi makbuldür. Hatta 5 lira ucuza 2013 falan bulursan direk ona yapış. 5 lira da aynı 30 lira gibi önemli bir para.

Maddi durumu gozetiyorsam sifir 2018 alırdım.

aracı çok 5 seneden daha kısa süre kullanacaksan eskisini de alabilirsin. eğer 5-10 sene kullanırım diyosan tabi yine kendi cebini düşünmen gerektiği için 2019 almalısın. yalnız senin yerinde olsam eğer bu miktarda rakamlar aklını çelebiliyosa daha orta segmente hitab eden bi markaya bakmayı denerdim.

örneğin ben kendi poloma üzerinde gelmiş olan dunlopları kullanıyorum. üst segment lastik ile arasında neredeyse 1 lastik fiyatı fark var.

30 lira cok buyuk bir fark degil ancak lastikler bayilerde uygun kosullarda saklandıkları surece 10 yıl raf ömrü oluyor.

araca takıldıktan sonra da en fazla 5 ila 7 seneden sonra değiştirilmeli.

youtu.be

Akü yenile

Akü +1

akü bitmiş. hemen akünü değiştir.

akü + 1

dün burda akü bitince anlar mıyım diye soran bir arkadaş vardı, sen miydin o yoksa? :))

eğer bu satırları okuyorsa o arkadaş ile tecrübelerini paylaşabilirsin.

akü

Kimse yazmamış hayret, akü yerinde mi

- baba akü yooğ.

aracı eğer uzun süre kullanmadıysan aküyü değiştirmeden önce şarj ettir.
eğer akşam bıraktığında araba çalışıyodu ve sabah bi anda olduysa bu söylediklerin muhtemelen parkları açık unuttun veya elektronik aksamda bi kaçak var ve aküyü boşaltıyo.

Bunun neden oldugunu bilmiyorsan direk sat arabayi toplu tasima tavsiye ederim sana

Marka model yazmamissiniz o nedenle emin degilim ama benim toyotanin anahtariyla denize girmistim. Uzaktan kumandayla acamayinca anahtarla acmistim. Aracta toyota alarm sistemi takiliydi bu sistem de buu tip durumlari hirsizlik olarak algilayarak motoru kilitliyormus. Alarmi devreden cikarinca calismisti.

sonuç şöyle; arabayı vurdurarak çalıştırdım, aküyü değiştirdim, sorun çözüldü. herkese teşekkür ederim.

hayır, hayır, hayır. 3 hayırla uğurluyoruz.

müstakil ev hem geleceğe dönük bi yatırım, hem daha insanının doğasına uygun hem de apartmana göre çok daha güvenli ve huzurlu. doğru yoldasın aynen devam. sakına elindeki o kadar parayı gidip kıçı kırık bi 3+1'e veya dubleks daireye gömüp hem kendi hem de çocuklarının geleceğiyle oynama.

ne istediginizi biliyorsunuz, planiniz var bence her sey cok guzel olur :)

eğer imkanın varsa müthiş karar. aynen devam.
ancak bahsettiğin bölgelerde araplar son dönemde piyasaı çok ciddi derecede yükselttiler. ev bakarken bu konuya dikkat et.

aynı kararı vereli 2 yıl oluyor. bahçe bakımı, ağaçlardı vs. derken biraz uğraştırıcı ama verandada salıncakta bira içerken tüm yorgunluğum gidiyor.
mümkünse eski evlere bakın fiyat düşük oluyor. bütçe oldukça tadilata devam edersiniz.