ucuzunu bilmiyorum ama xbox one gamepad veya taklidini kullanabilirsiniz. tuslar falan zaten ona optimize olarak geliyor. ben kendisini son derece rahat buluyorum.

En rahatı xbox gamepad. Ben zamanında Witcher 3 oynamak için rampage gamepad aldım 35-40 TL idi yanlış olmasın. Oyunun sonunu getiremedi. İki yıldır xbox gamepad kullanıyorum şahane.

direkt link bırakıyorum. 4 yıldır kullanıyorum gayet memnunum. fifa-nba oynuyorum analog kullanınca daha rahat oluyor. soldaki yön tuşları birazcık sert bilginiz olsun.

urun.n11.com

Ucuz değil lakin oldukça güzel bir seçenek :

(bkz: logitech wireless gamepad f710)

Ucuz yollu (100-150TL) alternatifleri var ama denemedim.

Evet görür de fiyat kısmını bilmiyorum, diğer sitelerden karşılaştır özelliklerini

işini görür fazlasıyla ama freedos yani içinde windows yok haberin olsun, kendin kurman gerekecek.

fiyatı fena değil. dönüp bi kura bakınca iyi hatta. işinizi çok rahat görür. eğer imkanınız varsa 250 liraya bir ram daha alıp takarsanız canavar olur. windowsu kendiniz kuramazsanız 50 liraya internet kafelerde yapıyorlar.

görür ama 5k bütçe fena değil. aynı paraya ryzen5'li daha güçlü alternatifler bulabilirsin.

www.hepsiburada.com

Sunu dusunun bence.

1-gerçekten korunursam bana bulaşacağını düşünmüyorum. ama başta çok dikkat edip sonra salan bir yapım olduğu için ekim-kasım sonrası lanet olsun diyip tedbirleri bırakırım gibi.

2-fakirse: hayatına devam ediyor hastalığı ağırsa ölüyor, değilse kalıcı hasarla yaşıyor.

orta direkse: zor da olsa kavgayla dövüşle test yaptırıyor, test sonucunu gelene kadar eve gönderiliyor. pozitifse pozitif çıktığı bilgisi veriliyor ve 14 gün evden çıkmaması söyleniyor. kullanması gereken ilaçların olduğu reçetesi veriliyor. yakınları ve onunla temas kuranların da test yaptırması söyleniyor ama onlardan da tamamına test yapılmıyor.

zengin ve yandaş değilse: özel hastaneye gidiyor. ben test yaptırmak istiyorum diyor. semptomları çok ciddiyse test sonucu gelene kadar müşahede altında tutuluyor, semptomlar çok ciddi değilse evinde bekliyor. sonrasında eğer pozitifse hastaneye yatırılıyor.

zengin ve yandaşsa: test içinde yüzüyor bunlar. kendilerine gelen testleri semptom olsun olmasın her sabah bir posta yapıyorlar. kafalarına göre takılıyorlar. pozitif çıkarlarsa ankara'yı ayağa kaldırıp vip hasta olarak en iyi hastanelere yatırıyorlar.

sağlık çalışanıysa: zengin ve yandaşlara dağıtılanlardan bu insanlara kalmıyor. sağlık çalışanları her gün binlerce hastanın içinde geziyor ama test yaptıracaksan kendi paranlar yaptır deniyor.

1- Bende bu hiç yoktu, tedbiri elden hiç bırakmadık, hiç gevşeme yaşamadık ve ben bize bulaşmayacağını düşünüyordum ama bana olmasa da sevgilime bulaştı, hala da yüzde yüz emin değiliz, pozitif çıkmadı testler ama kanda nedeni bulunamayan bir enfeksiyon vardı covid ile uyumlu, neyse ki iyileşiyor.

2-Bizdeki süreç şöyle oldu, şanslıyım ki yakın arkadaşım enfeksiyon hastalıkları uzmanı, onun yönledirmeleri ile, semptom gözükür gözükmez test yaptırdık, sonuçları beklemeden kan değerlerine bakıldı, çıkan sonuçları 3-4 farklı tanıdık doktora gösterme şansımız oldu, onların yönlendirmeleri ile hareket ettik, kendi insiyatifimizle karantinaya aldık kendimizi.

İlk test negatif çıktı.

Kan değerlerine bakıldı, satürasyon düşük olduğu için tomografi çekildi, tomografi temiz, kan değerleri bozuk çıktı.

Antibiyotik başlandı, 3 gün sonra kan değerleri daha da yükselmiş çıktı, ikinci test yapıldı, temaslı olduğum için doktor bana da pcr testi yazdı, ikimiz de negatif çıktık.

Göğüs hastalıkları uzmanı bir tanıdığımız, sitokin fırtınası olabilir, ben sürü bağışıklığına inanmıyorum diyerek mutlaka tekrar tomografi çekilmesini önerdi. İkinci tomografi de temiz çıktı. Enfeksiyon odağı muhakkak araştırılsın dendi.

Dahiliye uzmanı ile görüşüldü, enfeksiyon odağı bulunamadı, başka herhangi bir hastalık tesbit edilmedi, tekrar kan değerlerine bakıldı, iyiye gidiş görüldü.

Bir hafta süreyle düşmeyen ateş, yorgunluk, halsizlik, sırt ağrısı, böbrek ağrısı çekti, pazartesiden bu yana ateşi yükselmedi ve ağrıları geçti, karantina devam ediyor, bende ve temaslı olan diğer kişide belirgin belirti yok.

Yönlendirmeleri kendi doktorumuz yapsa da tüm testler devlet hastanesinde ve sorunsuz yapıldı, onu da belirteyim. Test yaptırmanız gerekirse herkese yapmıyolar diye çekinmeyin, benim gördüğüm belirtim var diyene yapıyolar.

Jameson

yumuşaklığı damaktan damağa göre değişir ama bana en hafifi jack daniels gibi geliyor. sonra jameson, ardından famouse grouse.

en yumuşak içimlisi Jack Daniels bence de. Yani ben hepsini sek içerim, arkadaşlarım sadece Jack Daniels olunca "bu farklı abi iyi bu" diyorlar. Diğerlerinde yüzleri ekşiyor.

Jamesson +1
Jack Daniels sevemedim zaten.

jim beam white label.

jameson irish whiskey yumuşaktır baya.
jack daniels bourbon bu da yumuşaktır (tenn. whiskey diye alt bir dal ama bourbon diyebiliriz)
scotch olarak chivas regal karışımında yumuşak ve meyveli viskileri kullanır.

Jameson olabilir.
öznel şeyler ama ben teachers ı da yumuşak buluyorum.

Bazen eve geldiğimde tatava yapmayan güvenli liman viski bakiyorum;
Jameson/bushmills/black label

black label iyidir.
double black lable harikadır.

kadıköy moda'da paslı pelikan. meze fiyatları denize sıfır bir mekana göre uygun bence.

3-4 yıl önce arkadaşlar Karaköy de Akın Balık diye bir yere götürmüşlerdi. Mezeleri güzeldi. fakat fiyatları bilmiyorum.
akinbalik.com.tr

idealtepe sahil'de poyraz.
fiyatları çok uygun ve sahilde olduğu için ortamı da güzel, açık, ferah.

Kireçburnu - Set Balık. Değişik ara sıcakları vardır deniz ürünlerinden oluşan.

En fazla 1 gün diyebiliriz.

Şarabın kalitesine göre değişiyor durum ama en fazla 2-3 günden sonra içilmiyor tadı değişiyor. Ucuz şarapsa zaten bu süre iyice kısalır.

1 hafta sonra içtiğim de oldu. bir zararını görmedim şimdiye kadar.

valla benim 1 siseyi icmem 3-4 gun suruyor, 1 gun icinde icin derler ama ben pek tad farki alamiyorum. dolapta agzi kapali tutuyorum sikinti yok.

aynen, ben de tat farkı alamıyorum, sıkıntı bende mi diye düşünmüştüm.

Bira üzerine cila yaparsan bir haftanın üzerinde dayanır.

strangeinhere +1
3. Gün tadi pek iyi olmuyor bence

Mantarla kapatma yerine, cam tıpa alabilirsiniz isterseniz, daha iyi koruyor.

Çok soğuk için, buz gibi için, fark etmezsiniz rahatsız edecek aromalarını.

Bir haftaya kalabilen şarap görmedim. Genç natureller orangeler bile 3,4 gün sonra düşüşe geçiyorlar. Sava çapında bir şarabın bir hafta kalması imkansız. Ertesi güne bitirmeniz lazım o tipte bir şarabı.

hiçbir şey yapılamayınca her ay altın alınıp kenara atılır normalde. online bankacılık yoluyla altını alıp atın kenara ay ay. elinizdeki parayı da ben olsam 3e bölüp bankada tutardım ama vergi sizin tadınızı kaçırıyorsa onu da tl faizinde tutup hiç ellemeyin isterseniz.

gümüşü bi araştırın derim. bizim arkadaşlardan biri önceden altın alırdı şimdi gümüş kovalıyor. bayağı da kar ediyor. YTD

faiz oranları çok düşük, siz hepten düşük anlaşmışsınız. hangi banka o bilmiyorum ama enpara net 2229 tl faiz veriyor 46 gün sonunda

kısa vadeli düşünüyorsanız tamam ama uzun vade elinizde tutacaksanız bu faiz oranları ile işiniz zor....

200 bin ile 10 gün önce 450’den altın alsan 444,444 gram alirdin. bugün 475 den bozsan 211 bin. hadi 2 bini vergi olsun 9 bin 10 günde. tabi kimse bilemez bunu düşedebilirdi ama değer kaybını sen hesapla.

vergi olmaması için borsada altına endeksli kağıtlar vardı galiba ziraat bankasının bi araştırabilirsin. bu devirde paramı kesinlikle faizde tutmam. ytd.

Dengeli fon alabilirsiniz. hatta paranızı bir kaç fona bölup alirsaniz risk de dağılmış olur.

enflasyon 11,7, faizin bunun altındaysa reel getirin eksidedir. faizin de sanırım yüzde 8.

selam, ido alıyor kesin bilgi.

magazin programlarında ve dizilerde 1 sene boyunca bartın'ı övseler ve adını geçirseler aynı şey önümüzdeki yaz bartın için de geçerli olur. tamamen popülizm. gittiğim en kötü 2. tatil beldesi bodrum. bir ise alanya.

Bodrum aşığı olup Bodrum'a yerleşen ve dünya üstünde başka güzel yer yokmuş gibi konuşan akrabalarıma yıllardır Bodrum'un olumsuz bulduğum yönlerini sayıp duruyorum ama bomboş bir yer, çok kötü tatil beldesi demek de biraz aşırıya kaçmak oluyor. Kocaman bir yarımada, bir sürü koyu, sahili var. Bana göre aşırı yapılaşmış ve sezon aylarında ince topuklu ile tatil yapan tiplerle dolu oluyor. Eylülde daha sakin ve güzel. Bodrum'u Gümbet saçmalığından ibaret saymayın. Gümüşlük, Torba, Yalıkavak vs farklı taleplere hitap eden yerleşimleri var. Suyuna soğuk demek içinse Çeşme suyuna, daha da ötesi Kuzey Ege'ye hiç girmemiş olmak lazım.

Ben Marmaris koylarına bayılıyorum mesela, Bodrumdaki insan orada ağaçtan başka birşey yok ki diyor.

Bir de Bodrum 30 sene önce de ünlüymüş, tercih edilen bir yermiş. Overrated örneği için Alaçatı daha uygun. Bir sene içinde reklamla patlatıldı Alaçatı.

Bodrum'a herhalde son 20 senedir falan gidiyoruz. Denizi güzel olan çok hoş koylar var, deniz bakımından çok seviyorum. Eğlence ve deneyim olarak farklı kafalara hitap eden bölgeleri var, bunlar ayrı ayrı gettolar gibi ayrılmış. Mesela gümüşlük daha sakin, alternatif takılıyorken, yalıkavak daha lüks, sosyetik takılmak isteyenlere hitap ediyor, gümbet amele usulü bangır bangır eğlenmek isteyenlere hitap ederken turgutreis daha emekli semti, deniz kum güneş gibi. O yüzden mesela marmaris'te olduğu gibi karı avlamaya gelmiş arabada yatan apaçilere gümüşlük'te denk gelmezsin, gümbet'te denk gelirsin. Farklı bölgelerde ufak gettolar kurulmuş deme sebebim bu. Fethiye, marmaris bunların hepsinde bu sıkıntı var, bir merkez var ve herkes oraya doluşuyor. Bodrum merkez de bu yüzden leş durumda mesela. Ama bu dediğim tayfa yalıkavak'ta otopark parası bile veremez, gümüşlük'te de sıkılır. Daha rafine bir tatil yaparsın.

Aynı zamanda diğer tatil beldeleri gibi mahrumiyet bölgesi değil, max yarım saat mesafende en kral hastaneden tut, istanbul'da arayıp bulamayacağın her türlü dükkanı bulabiliyorsun. Misal annem babam yaşlı, bir sıkıntı çıksa devlet hastanesine kalmaayacağını biliyorsun. Havaalanı da merkeze yakın, toplu taşıma gelişmiş, korsan taksi istemediğin kadar var, kesinlikle yolda kalmıyorsun. Otel tatili yapmak istersen de "dünyaca" ünlü oteller var, yazlık almak istersen sky is the limit, ucuz tatil istersen bir sürü yer var, her türlü imkan var yani.

He bi de havası çok çok güzel. Yani antalyada temmuzda kavrulursun, güneşe çıkamazsın nemden. Çeşme de çok rüzgarlı oluyor yerine göre. Bodrumda yine yerine göre bunaltıcı olmayan bir sıcak vardır, çok keyifli bir rüzgar eser, olabilecek en güzel hava yani.

Özetle bodrum'un ünlü olmasının bir sebebi var. Tek tavsiyem asla bayramda ve resmi tatillerde gitmeyin + bodrum merkezde, gümbette falan takılmayın. Tavsiyeleri de tv'den ya da eş dosttan değil, uzun zamanlar gitmiş insanlardan alın derim.

Çeşme'de de aynı sıkıntı var bu arada, herkes manyak gibi 3 tane sokağa doluşmaya çalışıyor. Çeşme'ye tek gitme sebebim çok başarılı elektronik partileri veren mekanları olması, onun dışında alaçatı çarşıya falan gidip o hengamede vakit geçirmeyi aptalca buluyorum. Altyapı açısından da bodrum'un 15 sene önceki haline benziyor. O bölge o kalabalığı kaldıracak tesise sahip değil maalesef.

unluler ve zenginlere yakin olmak isteyen bi suru alt orta sinif var.

ben marmarisliyim, ninemin bitezdeki evi bence dunyanin en guzel yeri. havasi cok guzel, ruzgarli.
onceden surgun yeriymis sanirim.

tasarımları uzun yıllardır pek değişmediği ve hep küçük dokunuşlar yaptıkları için ben de dahil birçok insana öyle geliyor. hele beyaz rengi arçelik buzdolabı. neyse ki son zamanlarda farklı lansman renkleri var da en azından değişik renkler çıkıyor sokaklara.

ayrıca iki arabayı uzaktan görünce ayırt etmek dahi çok zor.

polo dandik ama golf fena değil. ikisi de o paraları haketmiyor bu konu çok net bence.

Highline modelleri bana daha güzel görünüyor. LED far sistemi ve gündüz farları aracı güzel gösteriyor. Ama bunun dışında araç çizgileri, tasarımı vs. ben de çok beğenmiyorum. Yine de daha iyi tasarımlı Seat Leon yerine VW Golf'ü tercih ederdim fiyat olarak arada uçurum olmasa. Çünkü Golf sınıfının en konforlu aracı bence. Premium markaları bu değerlendirmenin dışında tutuyorum (BMW, Mercedes, Volvo vs.).

Gerçi golf fiyatıyla Premium araçlara kafa tutuyor ama Leon, Astra, Focus, Corolla (Auris) gibi modellere kıyasla bence kullanımı çok daha konforlu.

tasarım yönünden öyle bir iddiaları olduğunu zannetmiyorum. genç arabası, yeni evli arabası gibi geliyor bana.

Yaklaşık 1 sene kadar Polo kullandım araba orta paketiydi ve tam donanımlı degildi ama çok konforluydu. Manuel vitesti ama uzun yolda bile yormuyordu.

Şimdi Japon arabası kullanıyorum, otomatik vites ve tam donanımlı ama Polo konforu yok.

Polo wv’nin en alt segment arabası, Golf de onun bir üstü. Avrupa’da insanlar araba sürmeyi öğrenmek için bunları kullanıp daha sonra başka modellere yöneliyor. Haliyle üreticisi için görüntüsü çok önemli değil, önemli olan konforu verebilmek.

Evet basitler. Ben biraz Apple'a benzetiyorum vw modellerini.
Polo-Golf-Passat ve Bora kullandım. Hepsi Manueldi. Sorunsuz, güvenli, konforlu ve dayanıklı olduklarını düşünüyorum.
Fiyatları maalesef ki yüksek. Diğer araçlar da şu dönemde oldukça yükseldi bu arada.

Evet VW grubu genel olarak çok mütevazi araçlar üretiyor. Sadece VW değil, Audi, hatta Porsche bile çok düz. Ben öyle daha çok seviyorum, bu yeni honda civic'ler gibi spor arabamsı abuk subuk tasarımlar hoşuma gitmiyor. Çok dikkat çekmesin, çok değişmesin, radikal olmasın istiyorum. Benim gibi düşünen çok insan var.

öğrenci çok azimli ve sürekli daha iyisini isteyen bir tipse bir tık iyi bir okula gitmesi mantıklı. ama eğer öyle bir çocuk değilse bence düşük değil benzer seviyede bir okula yazdırmak daha mantıklı.

Daha düşük okul seçmeyin. Bütün lise hayatında çabalamadan, düzenli ders çalışmadan güzel güzel notlar alıp geçerse ve her şeyi çok kolay bulursa üniversitede neye uğradığını şaşırır.

golgi aygıtı haklı.

1-rys, margi ve eski adıyla unisite yeni adıyla alan suites. bu 3 yerden kesenize uygun olanda kalabilirsiniz. 3-4 yıldır sevgilimle bir yerlerde kalırız evlilik cüzdanı istendiğine şahit olmadım.

2-var böyle yerler. ama şehrin dışından gelenlere nasıl davranırlar bilemiyorum. çarşıda arda şarapları var. iş bankasının sokağında, oraya gidip çok uygun fiyata ve kaliteli şaraplar alabilirsiniz. ordan şarap alırken de sahibine sorun sizi tanıdıklarına yönlendirebilir.

3-Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi,(aracınız yoksa 1, 3A ve 3 numaralı otobüsler gider, binerken sorun yine de) Selimiye Camisi, Meriç nehri, Edirne Kent Ormanı, Karaağaç ve Lozan anıtı(eğer aracınız yoksa çarşıdan bisiklet kiralayıp karaağacın içine kadar bisikletle geze geze gidebilirsiniz). Ciğeri aydında yemek için sırada beklemeyin boşuna, zaten hepsi çok benzer yapıyor. illa aydın'da yemek isterseniz margi outlet içindeki aydın'a gidin sıra beklemeden yersiniz. köylerden getirilen ev yapımı şaraplar güzeldir ama bulmanız biraz zor. orda olsaydım size yardımcı olurdum.

Egede sahil şeridinde yaşıyorum yaz kış. Denize gitmedim bile. %30 normalleştik herhalde çalıştığımız için oldu belli de. Sınırlı temas maks. İki aile ile düzenli görüşme, zorunlu haller harici çok çıkmama.

İlk günden beri hiç umurumda değil. Aynen normal hayatıma devam ediyorum.

AVM'nin açık alanında oturdum. Zaten kalabalık bir avm değil, masaların arası çok açıktı on masadan üçü falan doluydu. Toplu taşıma kullanmaya da başladım artık. Maske, kolonya, dezenfektan, el yıkama devam.

Normallesmedim. Eski isimden ayrildim yeni işime Eylül'de baslayabilirim. Ancak haftada bir maskeyle evden cikiyorum. Kapalı alan olarak sadece markete gidiyorum.

Avmlere gitmiyorum, ihtiyaçlarımı online alıyorum. Market, dükkan vb yerlere maskeyle giriyorum ve uzun süre kalmıyorum. Arabamda kolonya taşıyorum. Açık havada kalabalığa girmemeye çalışıyorum ama çok kasmıyorum. Bulunduğum yazlık ilçede maske takan kimse yok diyebilirim.

İnsanlarla görüşüyorum artık ama evde. Onun dışında ürünleri birkaç saat bekletmeyi bıraktım. Direkt açıp ellerimi sabunlu suyla yıkıyorum.

insanlara zaten normalde de yakın olmayı sevmiyordum, hala yakın değilim. o yüzden karantina günlerinde evde olmak dışında zaten anormal bir yaşam sürmüyordum pandemi süresince.

geçen haftasonu akdeniz tarafına gidip iki günlük kaçamak yapmak dışında hala dışarı çıkarken maske takıyorum (yasak mı değil mi bundan bağımsız olarak), insanlara yakın olmuyorum, pazar gibi kalabalık yerlere ya da içinde müşterisi olan ufak dükkanlara girmiyorum vs. dediğim gibi bunları önceden de yapan biriydim ama o zamanlar garip bulunuyordu bu tarz davranışlar.

ihtiyaç olmadıkça toplu taşımaya binmiyorum. en son bindiğimde kalabalık durumu iyiydi.

market alışverişi yapmak, arada bir dışarıda yemek yemek ya da tek başıma bir çay bahçesinde oturmak dışında topluluk içine çıkmamı gerektiren bir şey yok.

bence sokağa çıkıp gezmekle tatil yapmak arasında fark yok. hatta tatile özel araçla gidiliyorsa risk sokakta gezmekten daha az bence. maske takıp sosyal mesafeye uyulduğu sürece, eller sık sık yıkanıp yıkanamadığı durumlarda dezenfekte ediliyorsa yapacak başka bir şey yok zaten. hepimiz bu virüsü kapacağız ve hayatımızı bir şekilde normalleştirmek zorundayız.
ben şimdiye kadar 2 kısa hafta sonu tatili yaptım, 3. kısa tatili bu hafta sonu, büyük tatilimi de ağustos sonunda yapacağım. her zaman yaptığım gibi temizliğe önem veriyorum ve maskemi takıyorum, bunun harici ekstra bir şey yapmıyorum.

Normalde çok titizimdir. Virüsten önce dezenfektan taşırdım. Tamamen saldım normalden daha da normalim.

normalden aşırıya doğru gidiyorum ben, kıstaslarım var, açık hava olmalı, belirli bir mesafede olunmalı, tensel temas olmamalı, toplu taşıma kullanılmamalı, vs. vs. vs. geri kalanında çok sallamıyorum.

paten bilmiyorum da edirnede her yerde bisiklet sürebilirsin çocuk olmadığın taktirde,

tabi e5 e çık demiyorum ama edirne öyle biyer.

bi ucundan bi ucuna bisikeltle gidebilirsin. şey çok keyiflidir. yeni sanayinin arka tarafından set üstünden iki köprü arasına gidip oradan meriç köprüsünü geçip parke taşlı karaağaç yolunda karaağaça gitmek. orada bi sürü güzel cafe pub vs var.

google haritalardan bak, kemikçiler hariç. oraya gitme bi tek.

meriç köprüsünden karaağacın içine kadar bisiklet yolu yapıldı. ormanının içine de uzanacaktı yol ama son durumu ne bilmiyorum. gölet'e giderseniz orada da bisiklet yolu var. ana yol dışındaki tüm yollarda, kaldırımlarda bisiklet kullanabilirsiniz. edirne sürücüleri sakin ve sabırlıdır. bisikletlilere de ekstra dikkat ediyorlar.

Biraz iyimser olarak yüzde 5 10 arası evet der.

@j r r 'ın aksine bence din elden gidiyor propagandası misliyle baskın gelir. zira eşcinsel evliliği hak olarak kabul görmenin oranı "sol" kesim içinde bile çok yüksek sayılmazken kalkıp sandığa gitmek için "bana ne faydası var amk" düşüncesini de yenmek lazım. yani teoride karşı olmasalar bile eyleme geçmek için ekstra bir motivasyonları olması gerekir eşcinsel eş dost vs. gibi.

hem biz türküz ana gayemiz kendi mutlu olmamız değil başasının da en az bizim kadar mutsuz olmasını sağlamaktır.

j r r tolkien hayrani

kanka turkler kadar secimlere katilim orani saglayan ulke az vardir dunyada.

yuzde 5 katilim biraz absurd olmus.

ben yuzde 25-30 evet cikar diyecektim ama ucmus muyum?

abi secime 2-3 gun olmasini falan niye katiyorsun, orasin isin varsayim kismi.

kimse propaganda yapmayacak, insanlarin bunu destekleme veya karsi cikma oranini merak ediyorum. referandum degil tum ulkeye anket yapilsa diyelim o zaman.

bugün bir sosyal deney izledim çocukları bir odada yalnız bırakıp bir hedefe arkaları dönük atış yapmaları isteniyor bir gruba hiç bir şey söylenmiyor onların neredeyse hepsi hile yapıyor. diğer gruba ise koltukta oturan hayali bir kahraman olduğunu söylüyorlar ve onların neredeyse hepsi kurala uyarak atış yapmaya çalışıyor.
bu deney yakalanmayacağını bilsen ya da kimse görmeyecekse suç işler misin gibi bir soruyu ölçüyor ancak diyeceğim o ki bu 'görünmez denetçiler' kimi zaman din kimi zaman toplum insanları belli bir kalıpta tutar.

tüm dış etkenlerden yalıtılmış bir ankette ne çıkacağını kestirmek imkansız. karar verme mekanizmalarında sosyalliğin çok etkisi var. mesela bu konularda ses çıkaran grupların içinde asansörde yiyişen dayıları göremezsin ama varlar.

ayrımcılık görmeyeceklerini bilseler belki daha açık olurlardı.

ben de maksumum %5 diyorum. halkin kendini "modern" diye tanimlayan kesimi bile aslinda son derece ortadogulu.

%5 max. bu cok daha onden giden ulkelerde bile hala cozulebilmis bir mesele degil ki biz gundemi bir 50 sene geriden takip ediyoruz an itibariyle.

şu ortamda böyle bir referandum yapılsa gitmem bile. onu geçtim, sonucunu dahi takip etmem. katılımın düşük olacağını düşünüyorum.

%1 ya da %2

Kalan sayılar çok iyimser. Ülkede insanların bunu kabul edebilmesine imkan yok. Bu ülke öyle bi yer değil.

din elden gidiyor algısı her zaman diri tutuluyor bu ülkede. o nedenle yüzde 50'nin üstünde katılımla hayır oyu yüzde 85-90 olacaktır.

%5 maksimum. eşcinsel ilişki içerisindeki adamlar bile hayır verir.

koronavirüsü hesaba katsak da katmasak da katılım olmayacağını söylemek komik. evde kalanlar bilmiyor olabilir ama herkes zaten sokakta şu an. kimi zorunluluktan çoğu ise keyfiyetten. ayrıca türkiye'de seçimler vatan millet sakarya ruhuyla yapılıyor. propagandaya falan bakmaksızın hayır grubu mezardan ölülerini kaldırıp getirir oy vermeye. evet verecek grupta ise insanların çoğu "seçimlerin bir şey değiştireceğine inanmıyorum abi yea", "sonuçlar önceden belli zaten" gibi bahanelerle sandığa bile gitmez.

yüzde 30 falan alır.

Ben yüzde 15 - 20 arasında evet alabileceğini düşünüyorum. Zaman zaman Avrupa kaynaklı araştırmalarda tüm Avrupa ve Türkiye, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan'da bu araştırmalar yapılıyor. Google'da bulursunuz. Türkiye için yüzde 20 kadar onay görmüştüm. Ancak aynı zamanda birçok eşcinsel in hayır diyeceğini de düşünüyorum.

15% max..

8 gb bellek video editingte sıkıntı çıkarır gibi geliyor bana. minimum 16 olmalı bu devirde bir makinenin ram'i.

çook eski bence alınmaz.

ssd olsun.
16 gb ram olsun
intel core i7 olsun

macbook pro olsun. pil kotu olsa bile yillarca kullanilabilir. denedim, biliyorum.

Bilgisyardan yana sıkıntı olmaz, pil de hic dert degil de, calistiracagin programın seneye hangi asgari ozellik isteyecegine bak bence de. Blackpen+1

fiyat bedava gibi bişey. alıp pilini değiştirip uzun yıllar kullanabilirsiniz. 2500 liraya 2011 model bile zor alırsınız. evet almışken iyisi olsun derler hep ama bu fiyata da gerçekten alınır.

video editing’ten kastım çok profesyonel değil aslında. Daha çok slayt show gibi basic şeyler.

Elimdeki çalma pilli 2011’in yapabildiklerini görünce 2015 de çok eski gelmiyor.

10.000’e 0 almak isterdim ama 2.000 dese çok uygun.

Isınmadan yana derdim olabilir en fazla.

2000-2500 arasına macbook alacağına hıyar al daha iyi. kimse düzgün malını 5000-6000 arasına bile satmak varken sana yarı fiyatına vermez.

bir an ben mi satıyorum acaba diye düşündüm :) aynı özellikte macbook pro'ya sahibim. ben photoshop, illustration, indesign, after effects gibi programları kullanıyorum. ve 5 yıldır da sorunsuz bir şekilde gidiyor. fazla ısınma/ses çıkarma oluyor tabii ama ben harici diske dosyalarımı kaydederek işlerimi yapıyorum. şu ana kadar da fazla ısınmadan dolayı kapanma veya hata verme durumu yaşamadım.

2500 tl teklif verseler satmayı düşünmem zira şu anda yeni macbook pro alsam en az 15bin lira vermem gerekiyor. bence fiyat çok iyi.

9 yıllık bilgisayar almak ve 2500 vermek !!! hiç mantıkl ıdeğil. tavsiyem 2018 den aşağısını alma.

2-2,5 bana da aşırı ucuz geldi ya, bir sıkıntı yoktur umarım makinada.

mid2012'ler zaten 2,5-4 arası.

aynısının masaüstü versiyonunu 7-8'lere toplarsınız. ihtiyaç laptopsa f/p iyidir. öyle çok oyun delisi değilseniz abra serisine de bakabilirsiniz bir düşük versiyonu tulparların.

Toplama yapacak kadar teknik bilgim yok. Çocuk için alacağım. Uzun süre kullanılabilir olsun yani yeni çıkmış ve 2 - 3 sene icinde çıkacak oyunları oynatsin, böylece beş altı seneyi değişebilirse, birde arıza filan çıkartmasın, parası da donanimina gore uygun olsun yeterlidir. Çok mu şey istedim.

monster çöptür. illa oyun bilgisayarı olarak araştırmanıza gerek yok. çocuk için gtx1650 ekran kartı da yeter. bu karta sahip standart bir lenovo, hp bakabilirsiniz daha uyguna bulunur.

donanıma göre iyi fiyat. monster nispeten ucuz olması nedeni ile satılıyor. ben ön yargılıyım monstera. o kadar çöp değil, 3 yıldır kullanan arkadaşım var bi sıkıntı olmadı. ama sıkıntı olanlarda yok değil

www.hepsiburada.com

şöyle bir şey düşünebilirsiniz.ekran kartıda %10-15 gibi daha az performanslı işlemcisi 1-2 tık aşağıda gözüküyor ama yeterli oyun için.

www.epey.com şu var aynı ekran kartı ama trendyolda var sadece.

oyun için laptop önermem.
sistem ne kadar iyi olursa olsun, hem konforlu olmuyor hem de kısa zamanda bozulabiliyor.
oyun için masaüstü alın, rahat rahat oynayın.

bence gayet güzel

Harika

Ben de beğeniyorum. Neresi garip ki bunun, garipse bu garipliğin yaşla ne ilgisi var?

ben boyle giyiniyorum ve boyle seviyorim. sanirim 50 yasina gelsem yine boyle giyinicem, baska turlusunu sevmiyorum.

Sade ve rahat bir tarz, ben çok severim.

bunun nesi garip kot tişört işte. valla 35imi geçtim hala böyle giyiniyorum. aynı kombini içinde rahat ettiğin sürece 60 yaşında 70 yaşında da giyebilirsin.

Bana ergen gibi geliyor. 28 yaşındayım ve giymem kısa tişört. Güzel durmuyor da zaten.

kötü 10 sene öncenin modası

bence şık duruyor. kadına saldıranlar da salakmış. sağlam bir göbek olmadığı sürece bu kombin bence gayet güzel.

100 yaşında da giyersin ki bunu

38im ve boyle giyiniyorum, garip karsilandigini bilmiyordum :-/

1995 modası

Hiç garip durmaz açıkçası. Fotodaki mankene bayağı yakışmış bu arada.

29 yaşındayım, göbeğimi açabilmek için diyete başladım :( şişko olmasam ben de giyerdim.

Kilo sorunu yoksa her yasta olur
Gayet de guzel bi tarz. Sade ve hareketli

Ayrica su 30 ustu kadinlari elestirenler de hep 18-23 arasi falan insanlar. Bunlarin kendileri 30 olunca birden o yas gozlerine kucuk gelir eminim. Sanki hep 20 kalacaklar

kot tişört giymenin de yaşı mı olurmuş? +1

29 yaşını bir gün geçince tüm kıyafetleri verecek miyiz?

Bence garip durmuyor, standart bir kombin işte. Göbeği açık olmayan halini 70li yaşlardaki kadınlarda görüyorum hatta.

bahsettiğiniz forum kadınlara özgü bir forum mu? kadınlar kıyafetlerde kusur bulmaya daha eğilimli :)

bu kıyafet türkiye'de modern erkeklerin %97,4'ünü rahatsız etmeyecek bir kıyafet.

ben de gayet güzel buldum.

29 yaşındayım, serbest günlerimde böyle giyiniyorum. Uzun tişört sevmiyorum. Göbeğim olmadığı sürece 2 sene sonra da aynı şeyleri giyerim muhtemelen.

Bence bu kombin güzel değil.

Çizgili kısa tişörtler cidden ergen gibi duruyor. Ama mesela bir adet tığ işi firil firil askılı hafif kısa bir bra olsa ne giyilir.

Göbek açmak opsiyonel ama kot tişört'ün yaşı mı olur ya :S

Olan olmuş. bundan sonraki olmasını beklediğin gelişmelere göre karar vermen gerekli.

Yakın zamanda dolar düşer, senin evin yeniden dolar cinsinden 60.000 dolar eder mi, yoksa ev TL bazında değer kazanır (dolar aynı kaldığı durumda), yine dolar olarak aynı seviyeye gelir mi?

Dolar artar, benim ev TL olarak yerinde sayar diyorsan sat, dolar al.

satma 40 bin dolara düşünce satarsın.

dolar bazında %20 zarar etmişsin işte ne diyelim? paraya ihtiyacın varsa sat tabi hayırlı olsun.

Ev tamamen yatırım için mi?
Evi şu an sen mi kullanıyorsun, yani sattığın durumda başka bir ev mi bakacaksın?
Sattıktan sonraki planın ne?

Bunları bilmeden cevaplanamaz bu soru.

Ev yatırım icindi. Düzenli kira geliri elde etmek için. Ancak kira geliri şuan oldukça düşük.

Mevcut düşük faizler ile parayı TL olarak bankaya koysam çok daha yüksek gelir elde ederim.

Ancak 5 yıl sonra TL yine bu kadar değer kaybeder mi ?

İşte asıl mesele bu

TL için beş yıllık süre bence çok uzun ve tahmin etmesi zor. aman aman bir şey değişmese bile etkileyecek şeyler var; 5 yıla hükümet değişir mi, cb değişir mi, dünyadaki güven ortamı ne olur, sıcak para girer mi tekrar vs..
önümüzdeki kısa süreçte net cevapları var bunların.

Beklersen dolar olarak değeri 70bini de görebilir, 30bini de.. Şuanki değeri belliyse satıp dolar yapsan daha mantıklı bence. cash is king

Evi oturmak için aldıysan sorun yok ta evi yatırım için aldıysan ticaretten veya başka bir şeyden anlamıyorsun demektir, sakın yanlış anlama ben ve milyonlar bu şekilde, vs vs.

Ben olsam satmam neden?
Uzun vadeli düşündüğünde büyüklerin ile konuş diyecekleri şey şu. Biz bu evi 20 bin dolara aldık, 50bin dolara aldık. o evler dolar bazında bile kaç katı arttı.

Bu yüzden paranı daha da degerlendiremeyeceksen satma.

şimdi satsan 2 sene sonra dolar çıktı diyelim, belki bir zararın olacak ama 15-20 yıllık zamana baktıgın zaman kazanman daha olası değil mi?

satıp parayı tl'de tutacaksanız değerini daha da kaybedebilir. ama başka bir yatırım düşüncesi varsa veya parayı tl'de değil de dolar, altın, euro'da tutacaksanız mantıklı.

bence doların bu kadar fazla arttığı bir dönemde gayet az bir zarar olmuş.

ayrıca bu evin 5 yıllık kira getirisi yok mu? onu niye hesaplamıyorsunuz.

bi tanıdık 7 sene önce 115bin dolara aldığı evi şu an satsa 50bin dolar anca ediyor. arada toplam 20bin dolar kira almıştır, zararı sen hesapla..

Aynı durumdayım zarar 20.000 dolara yakın. Başımı duvarlara vuruyorum tövbe ettim ev almaya. Acil değilse satmayın. İlerde belki değişir durum.

Yatırım için ev alınmamasının kanıtı gibi olmuş. Oturmayacaksanız ev almak baya saçma. Bugün 50 bin dolara satmazsanız muhtemelen yarın 40 bine satarsınız. Okutun gitsin.

tekrar sözlüyorum, bu örnek aslında iyi ve kazanclı sayilabilecek bir yatırım. yani buradaki rakamlara bakıp ev almak kötü bir yatırım diyemezsiniz.

2015-2020 arasında dolar kur tam 2,5 katı arttı. her zaman bu şekilde dolar artmaz. yani bence bu ortamda gayet iyi değerini korumuş. ev almasaydınız dolara mı yatıracaktınız hepsini?

Nuisance
Muhtemelen yarı yarıya TL dolar mevduat hesabında dururdu

Evi satıp diğer birikimim ile minibüs hattı veya ilçeden taksi plakası almayı düşünüyorum
(İstanbul'da değilim)

Nuisance +1,
5 yılda da kira geliri iyi kötü geldiyse. Bir daha da
20 yol geri d. Süresinden ,
Aylık Kira 250 usd*60 =15.000 usd ,
Sanırım 5 yıl önce aldığınızıda pahalı almışsınız veya lokasyon muhit hiç değerlenmemiş .

Dunyatuhaf
Aylık ortalama 250 dolar değil 100 dolar bile kira getirmedi.

surekli bir seylerden sikayet edip sikayet ettiklerini degistirmek icin hicbir sey yapmayan insanlarla arama mesafe koyuyorum bir suredir, daha iyi gidiyor her sey. sana da oneririm.

halk arasında buna special snowflake syndrome diyoruz. koşarak kaçarım.

Tipik bir herkes benim gibi olsun vakası. Kendi memnuniyetsizliğini sizi iğneleyerek bastırmaya çalışıyor gibi geldi. Sizi huzursuz hissettiriyor bu kişi, o yüzden mesafe koymak +1

tipik bir enerji sömürücü. uzak dur, mesafe koy. sa, as.. çiçek olur çiçek.

yukarıdaki tavsiyelere ek olarak siz de biraz işi dalgaya alın. böyle anlarda kendisine takılıp ciddiyetten uzaklaşmak iyi olur.

MtKrt +1
ben dalga geçmeyi çok seviyorum bu tiplerle. yeri geldiğinde onu ondan çok öv ki dalga mı geçiyorsun yoksa ona göre muhteşem olan özelliklerini fark mı ettin anlamasın. böyle yapınca yüzlerinde bir ifade oluşuyor, önce hoşuna gidiyor sonra "acaba mı lann" diye "hık hık" ediyorlar. işte onu gördüğün an keyfin yerine gelicek, daha sürdürülebilir bir yaşam alanına kavuşacaksın.

Eğer şikayet edip bunu değiştirmek için uğraşmıyorsa,yani kafamı açıyorsa mesafe koyarım

her ofiste en az bir tane vardır bu toksik insanlardan. eski çalıştığım şirkette kandilde dağıtılan simitlerin sayısı azaldı diye olay çıkarıp insan kaynaklarını darlayan iş arkadaşım dahi oldu.

bu tür insanlara gökten melek indirseniz, kanadındaki tüyün parlaklığından dahi şikayet ederler. değiştirmek ya da anlamak için uğraşmayın derim ben. yavaş yavaş mesafenizi koyup sizin de hayat enerjinizi emmesini engelleyin.

O sana nasıl davranıyorsa sen de ona öyle davran.
Yavaş yavaş kemir onu.

bu toxiclerden her yerde var. hayatlarını değiştirmeye ne güçleri, ne enerjileri, ne de yetenekleri vardır ama her zaman söylenirler. vır vır vır konuşmayı bilirler sadece. bu tiplere kendini daha iyi bir yerde görmek istiyorsan bunun için oturduğun yerde çene çalmak yerine hedefine ulaşmak için çaba sarfetmelisin deyip geçmeniz lazım. çok ciddiye almamak lazım.

Hocam 7 sene gecikmediniz mi ps5 alın bari.

alınır ya neden alınmasın, biz almıştık sorun yaşamadık hiç. garantisi ıvırı zıvırı tam sıfır, kapalı kutu ürün diyorsa puanı da yüksekse bahtsız bir bedevi de değilsen sorun olmaz bence.

sıfır alma, kullanım ömrü max iki yıl olur. ikinci el temiz al, hevesin geçince 5’e terfi et

Al geç ya ben aldım ithalatçı garantili filan şimdilik sıkıntı yok. Arkadaşın biri sony eurasia garantili al mutlaka dedi ama dinlemedim onu. Çünkü fiyat farkı vardı. Kapalı kutu gayet güzel geldi yani sorun olmadı.1 yıl ithalatçı garantisi vardı.

PS5 al diyenleri de çok takma. Çünkü bu alet ülkemize gelecek onu bekleyeceksin. Geldi diyelim Kaç paradan gelecek. Yanlış anlama 1000 TL lik farkı düşünen (bende öyleydim) PS5 filan alamaz. 7000 TL den filan bahsediyorlar.

Cep telefonu, playstation, bilgisayar vb. aklınıza gelebilecek her şeyi hepsiburada vb. gibi sitelerden alıyorum, aldım. Bugüne kadar hiç sorun yaşamadım. Vatan gibi yerler gerçekten çok pahalı satıyor. Bugüne kadar kimse de bana bozuk telefon veya kırık playstation falan göndermedi. Çok zenginsem yine de garantili alırdım, orası ayrı. Ama bugüne kadar ben durduk yere playstation'ı bozulan çok az kişi duydum zaten.

Al gitsin hepsiburada iyi o konuda. Ya da migros metro gibi mağazalar kampanya yapıyor. Denk gelirsen yapıştır. PS5 al diyenleri de takma ilk geldiğinde sayılı geleceği için fiyatlar yüksek olur sonrasında düşer. Ben olsam pro almam ama slim alır geçerim.

sorun olmaz dediğiniz sitelerden alabilirsiniz. zaten paranız o sitelerin güvencesi altında. ama bence sıfır almayıp ikinci el alın. ikinci elde temizlerini 2400e falan bulursunuz.

2. el bile alabilirsin. Bu cihazlar öyle yıpranan, telefon gibi hassas yapılı aletler değiller. Hele hele bozulma gibi olayları hiç yok.

Ben ps4'ü ilk çıktığı günlerde almıştım, yıllarca kullandım geçen sene başlarında satmıştım. Kaç senelik cihaz sorunsuz çalışıyordu. Sonra dayanamadım 4 ay önce letgo'dan 2. el aldım o da sorunsuz cayır cayır çalışıyor :D

Bence de 2. El al.

Bu arada ps5 globalde ne zaman satışa sunuluyor bilen var mı?

Dert tasa çekemem diyip yalnız kalma bence biraz insanın kendini kandırması. Hele o yaşlarda. Hiç bir çift ilişkiye başlarken mutsuz olacağını, kötü sonu hayal etmez.

Ama anlamsız tartışma ayrı, doğru/ sana uyan kişiyi bulamadın demektir.

belki de rahatınız bozulmayacak, tartışmayacaksınız. belki de tartışmaktan zevk alacaksınız. denemeden bilemezsiniz. mantık çerçevesinde düşünürsek haklısınız ama gerek yok bence böyle düşünmeye. demirden korksak trene binmezdik. denedikten sonra karar verin bence.

Bence bu düşünceler, yeni bir ilişkiye hazır olmayışınızla ilgili olabilir. Kendinize zaman tanıyın.

İlişkiler ille de iki kesin uçta yaşanacak diye genelleyemeyiz. Karşılıklı uyum sağlayabildiğiniz, anlaşabildiğiniz birileri elbette olacaktır.

Dışarıda gördükleriniz belki bir açık ilişkidi ya da günlük takılmacalardır. Artık uzun soluklu ilişkiler zor oluyor

alınmaz gereksiz pahalı. sahibinden'de 2500e çift kol oyunsuz ve çok daha temizlerini bulabilirsiniz.

sadece tv yayını izlemek içinse hiç fark etmez ama youtube açarım netflix açarım falan filan yani smart özellikleri de ara sıra kullanırım dersen kesinlikle lg

www.hepsiburada.com
ben 2 hafta önce bunu aldım görüntü kalitesi gayet iyi. eğer smart tv düşünmüyorsanız bunu alın bence boşuna 900 lira fazla para vermeyin. ucuz olmasının sebebi monitör tv diye geçiyor.

Filips olan tam bir felaket.

@baal neden felaket? biraz açar mısın? yorumlar bu ürün üzerine olumlu hep. hem hepsiburada'da hem mediamarkt'ta.

Aynısı var bende. Bir kere altyazılarda Türkçe karakter sorunu var. Kendin film indirdin diyelim. Altyazı ekleyip uab den açınca %50 çalışmaz, çalışırsa %25 i harfi ý, ş haydi saçma sapan karakter çıkar. Yıllardır olab sorun, filipsin umrunda değil.

İkincisi kanal geçişleri o kadar yavaş ki tv nin konutu alıp almadığını anlamıyorsun. 10 kere daha basıyorsun tuşa. İnanılmaz bir mallık bu. Çünkü beklene süresi 10 saniye 20 saniye diyemem. Kafasına göre derim.

Üçüncü olarak kanal dizilmiyor. 20 favori kanal var, kitapçığında favori kanallarla çok oynamayın bozulursa servisi arayın diyor.

Evet uydu, smart, wifi bir arada olsun diye bakınca bu tv bu ebatlarda tek. Ama gerçekten berbat bir tv. Çok fazla şey bir cihaza konulmuş, optimizasyon yapılmamış, en aptalcası Türkiye'de sattığı tv ye düzgün Türkçe full desteği koymayacak kadar andaval bir firma filips.

Samsung'tan başkası yalan.

www.philips.com.tr

Buradan bak hocam yorumlara. Herkesin ağzında acı tat. Kötü diyecekler ama diyemiyorlar. Yavaş diyorlar.

Tv yi aldıktan bir hafta olmamışken yaşadığım travma ile açtığım başlık bu

eksisozluk.com


Ayrıca bu altyazıda Türkçe karakter sorunu filips 10 binlik tvlerinde bile devam ediyor. Donanımhaber forumlarında Millet birbirine metin dosyasını notepadde unicode8 den ansi ue çevirmeyi falan anlatıyor.

Bu bana filipsin bize çöp mal gönderdiğini düşündürtüyor. Hakem heyetine gitsem şimdi kazanırım, çünkü Türkçe diye sattıkları tv Türkçe desteklemiyor. Bu bir kusurdur.

bugün de dönebilirsiniz ikamet adresime döneceğim diye e-devlet üzerinden kayıt açarsanız izin belgesi alabiliyorsunuz.

istanbul u hemen serbest bırakmayabilirler. ben de aynı durumdayım, çeşme deyim 3 aydır. edevletten başvuru varmış, ayrıca işyeri resmi yazı hazırlayıp şehir değiştirebiliyor. bizim 3 arkadaş geçenlerde istanbul dan ankara ya gittiler. şirkette kendileri yazı hazırladılar. 4 kez kontrole girmişler. 3 ü şöyle uzaktan bakmış 1 tanesi kimlik sormuş sadece. toplu taşıma da hes kodu ile serbest olacak dendi. bugün ankara dan istanbul a tren seferi yapıldı mesela.

babam istanbul'dan akçay'daki yazlığına gitmek istiyor. yazlığa gitmek seyahat izin belgesi alabilmek için geçerli bir sebep mi? e-devletten baktığımda gerekçeler arasında hep zaruri durumlar vardı. keyfi olarak izin alınamıyor gibi anladım.

bu zamanda full hd'den asagi laptop almayin

baya bi dandik.3.5-4'lere çıkabilirseniz şunu alabilirsiniz:
www.trendyol.com

çöp

www.epey.com
Bunu tercih edin. Islemcisi 10. Nesil i3 2800-2900tl bandina kelepir.

Ufak tefek oyun oynayacaksa 3300tl civarına ryzen5 islemcisi tavsiye ederim dahili ekran karti fena değildir: www.epey.com

www.epey.com

bu arada erkekse mutlaka oyun oynayacaktır. şimdi değilse de 1-2 sene sonra başlar. bence oyun oynayabileceği bir şey alırsanız daha iyi olur. tabi oyun için minimum 5 bin gözden çıkmalı ortalama bir şey için. masaüstü olursa bir tık hesaplı olur.

reis
i7 islemcili
8 ya da 16 gb ramli
en az gtx 1060 ekran kartlı
bir makina alırsan
dua eder
msi olur sogutması güzel bozulmaz kolay kolay dikkatli kullanırsa
oyunsuz olmaz

Geçen ay üniversite öğrencisi arkadaşım için şunu aldık baya beğendik. 2700e almıştık zam gelmiş :(

www.amazon.com.tr

Samsung WW90J5475FX A+++ 9KG

@rakun sizin modelle bunun arasında ne fark var?
www.hepsiburada.com

sizinki: www.hepsiburada.com

renk dışında tabi

siemens WM06B061TR var bizde 3 yıldır çok memnunuz. çok güzel temizliyor.

Siemens'in aynı özelliklerinde Profilo alabilirsin.

Fiyat olarak Siemens > Bosch > Profilo şeklindedir. Ancak bu üç marka birbirinin aynısı. Hiçbir kalite farkı yok. Aynı üretim bandında aynı malzemeler ile üretiliyorlar. Profilo en hesaplısı.

siemens var evde. ama beko öneririm.

Soruya cevap değil ama 10-20 sen gidecek makine zor artık, onlar eskidendi. O bozulan makineniz işte öyleydi, gerçek Arçelik. Şimdikiler taş çatlasa 8-10 sene dayanır.

Beko kullaniyoruz ben ve arkadaslarim yillardir, memnunuz. (Yurtdisindayiz, beko satiliyo burda cok)

Samsung almayin

LG aldım geçtiğimiz yaz 2.000 liraya.

Baya sağlam, tavsiye ederim.

Hotpoint Ariston almistim bi 5 yil falan oluyordur hala canavar gibi calisiyor gram gurultu yok.

Kasım ayinda aldim makine ve almadan da çok arastirdim.
Bir kere bunun pek bir markasi yok, electrolux alan arkadasim var 3. Senesinde ariza yapmis misal.

Tavsiyem bir kac kriter belirleyin;
Kg, enerji sarfiyati, dakika gostersin mi, kurutma olsun mu, kisa program/hassas program/yorgan yikama gibi programlar olsun mu, tuslar dokunmatik mi yoksa normal tus mu, kac db ses cikiyo vs diye bakin.
Marka kisminda onemli olan servis, ülkeye gore değişiyor bu o yüzden internette falan bakın.

Bu arada marka degil model onemli. Bir firmanin x modeli iyi ise y modeli de iyi olacak diye bir kaide yok. Onun tasarımında bir hata vardir ariza cikariyordur misal. Var böyle olaylar.

Bu arada bir tavsiyem de kesinlikle ürünü gidip bir mağazada gormeniz. Boyle cok beyaz esya eledik, tuslari dandik geldi, o dönen yer cok dandik plastikti, kapisi kötüydü vs derken cok eledik. Her ürünü elleye elleye aldik.

Bu arada siemens, bosch, profilo ayni ürünler demek de garip olmuş. Oyle bir yazilmis ki sanki uzerine marka yazip geçiyor yüz milyar euroluk firma bunu da kimse anlamiyor. Tabiki Türkiye'de uretilen urunlerde seat ibiza/wv polo benzerligi olabilir ama icindeki raflar ayni mi, disindaki lcd ayni mi, kompresör ayni mi vs diye gider.

Ürünlerin menseisine bakarak avrupada mi Türkiye'de mi üretildiğinden bakabilirsiniz. Bu fransa'da cok önemli çünkü insanlar avrupa dışında uretilmis urunleri sevmiyorlar, en basiti Türkiye'de üretilen renaultlara bile laf atiyorlar. Misal hemen baktim bir siemens Darty uzerinden; almanya, polonya, cin ve Türkiye üretim var. Demek ki en iyi ihtimal 4 farkli hattan gidiyor kısacası bütün siemens grubu kaliteli demek olmaz.

Bu arada artık 20 sene dayanacak araba bile yapmiyorlar, bırakın beyaz esya.
Teknoloji o kadar hizli ki su an odediginiz elektrik faturasini belki yariya dusurecek teknoloji bile olabilir 10 seneye. Bu sebepten 6-7 bile sikintisiz ciksa güzel yani.

Tahminen zamani geldiginde tamir etmek yenisini almaktan daha pahalı olacaktır.

Profilo tabii ki

@logisticsmanager

hocam Siemens Bosch ve Profilo aynı fabrikada üretiliyor (BSH) bilmem bunu biliyor musun.

Temel olarak aslında dediğin doğru. Sadece logosu değişiyor denilebilir. Elbette tasarım farkları var. Ama onun dışında üretilirken kullanılan malzemelerin çoğu ortak. Ortak olmayanların da kalitesi birebir aynı. Aynı segment ürünlerden bahsediyorum tabii ki.

Vestel/Regal gibi bir ayrım yok mesela bu markalar arasında. Aradaki fiyat farkı marka değeri ile ilgili.

bence bunu almayın. ssd ve minimum 8 gb ram artık bilgisayarların olmazsa olmazı. ssdsi 128gb olsun en azından. ya bu attığınız cihazı alıp yanına 300 liraya 8gb ram alıp 150 liraya da ssd alın. ya da altta attığım linkteki pcyi alın. alttaki işlemciden dolayı biraz daha hızlıdır daha rahat takılırsınız.

şöyle bir şey buldum işinizi görür bence:
www.trendyol.com

Araya kaynak yapayım :) ben de şu an sadece sörf, film için sahibindende 2500 TL banıdında bi laptop arıyorum ama kimseye güvenemedim.. 1000 TL daha verip sıfır mı alsam? i5ler çok pahalı, AMDden de hiç anlamıyorum. Nasıl birşey bakmalı? 3500 fiyat aralığında f/p ürünü ne önerirsiniz?

sık dişini az daha.bu haftanın zaten yarısındayız.havlu götümeyle olacak iş değil üstat.oturacağın yere senden önce kim oturacak? saçına sürülecek tarak senden önce kimin saçını tarayacak? vs.vs..

bayram öncesi aşırı yüklenme oldu berberlere. 14 gün bekleyeceğim ölmezse gitmeyi düşünüyorum :D

Ben geçen hafta gittim.

- İçeri galoş takarak giriyorsun.
- Oturduğun yere sen oturmadan önce tek kullanımlık örtü seriliyor (tül gibi bir şey)
- Maske takmak zorunlu. Hem tıraş olan için hem de tıraş eden için.
- Tıraş eden kişi eldiven takıyor. Gerçi benim berber hep takıyordu ama bu kez zorunlu galiba.
- Kullandığı alet edevat için benim berberde UV sterilizasyon cihazı vardı.
- Tıraş ederken maskenin olduğu bölümleri (yani kulak arkası falan) maskenin lastiğini çıkartıp kesip tekrar takıyor maskeyi.
- Yıkama işini sormadı ama sanırım zaten yıkama yok.
- Önlük de tek kullanımlık. Poşet gibi bir şey. Klima falan çalışmıyorsa sıcaktan geberiyorsun.

Geçen hafta gittim her şey aynıydı tek kullanımlık poşet örtü tarzı şeyi taktı.Kesti geçti,yıkama olmadı maske takmadım kendisi taktı.Ölmedim şimdilik yaşıyorum

Berberin maske takması dışında bir değişiklik yok. Arada bir de makasa vs. kolonya sıkıyorlar :)

Bence saç yıkatma yaptırmayın, eve gelince duşunuzu alın. Bir de ustura kullandırmayın.

Bunlara dikkat ederseniz ve elinizi yüzünüze (ağız, göz vs.) götürmeden eve gelip, dezenfekte olursanız yeterli bence.


.

Deneyimledim gidip, maske takılması dışında pek bi değişiklik yok acıkcası. Ele kolonya fln oylesine. Neyseki tek basımaydım dükkanda hayırlısı bakalım. 2.5aylık traşını yaptım dedi:) yazlığına kaçacakmış haftaya şehir dışı yolculuklar açılırsa:)

Klasik yeni rakı alın bakın ağzınız tadına.

tekirdağ altın seri çok iyidir. yağ gibi akar. Ala ona göre biraz daha serttir ama o da çok enfes, lezzetlidir. bu ikisinin adının geçtiği yerde diğer rakılar getir götür yapar. afiyet olsun.

Tekirdağ Altın serisi +3

tekirdağ altın

Damak tadı şahsidir hocam, yazılana bakmaktansa deneye deneye size uygununu bulmakta fayda var. Ben geçtiğimiz sene bir hayli müdavimcilik oynamış ve piyasadaki aşağı yukarı tüm rakılardan tatmış bir insan olarak; başında hiç yoktan birkaç saat geçirilecek yemekli sohbetli uzun içimin ilk tercih edeceğim rakısını söyleyeyim: Efe Gold. Yumuşak içimlidir, rahatsız edici bir keskinlik ihtiva etmez, can sıkmaz kafayı sepet gibi yapmaz. Klasik Yeni Rakı ve türevlerinde bahsettiğim keskinlik genelde uzun içim açısından uygun değil kanımca, oturup bir duble içip kalkayım rakısı daha çok.

-Kara Efe 3 Distile
-Yeni Raki Âlâ

efe gold. hayvan gibi içeriz efenim biz. genelde 4 kişi bir yüzlük bitince bir 50lik söyleriz. haftada 1 kesin 2 bazen olurdu pandemi öncesi. ertesi gün genelde işe gidilirdi. şimdiye kadar ne benim ne de arkadaşlarımın ertesi sabah iş yerinde sıkıntı çektiğini gördüm. hiç başım ağrımadı, hiç kusmadım, hiç midemle ilgili sorun yaşamaadım. efe gold candır.

bu işlerden pek anlamam; ama şu an yanımda olan bir arkadaşıma sordum ve kesinlikle efe rakı'dan şaşmasınlar dedi kendileri.

switchin oyunları aşırı pahalı yalnız ps4le kıyaslayacaksan onu da düşün.

nintendo tarafında pek bir bilgim yok ona yorum yapmayacağım. ps5 muhtemelen 8 bin veya üzeri bir tutarda girecek tr'ye. 8 bine hayatta almam o cihazı istersen boş zamanlarında bulaşıkları yıkasın. siz de benim gibi düşünüyorsanız ps4 alın geçin tabi pro için 4k tv yoksa. ikinci elde garantili çift kolluları 2.7-3 arası geziyor.

Nefisyemektarifleri.com

Burada bir sürü tarif var ben de buradan bakıp deniyorum. Afiyet olsun simdiden.

Zeytinyağlı bezelye & domatesli pilav
İlk aklıma geleni yazdım.

Beşamel Soslu Fırında Ispanak Tarifi www.nefisyemektarifleri.com

www.instagram.com


Tencerede Kıymalı Kabak Oturtma www.nefisyemektarifleri.com

karnıyarık, bol nohutlu pilav, cacık.

Elorelia'nın Beşamel soslu ıspanak tarifini yapıyorum çok teşekkürler :)

sebzelerin mevsimine göre repertuarını geliştirebilirsin

bu mevsimin sebzeleri, taze fasulye, taze barbunya, kabak, patlican, taze bezelye. yaz domatesleri de çıkıyor. bunlardan çok güzel zeytinyağlı yemekler olur birinin nasıl yapıldığını öğrenince hepsini benzer şekilde pişiriyorsun

öncelikle zeytinyağlı taze fasulye ve barbunyaya yoğunlaş

Patlıcan kebabı, hünkar beğendi, yalancı beyti, hasanpaşa köftesi...

Az bulaşıkli ve lezzetli bir yemek önereyim, ben de bu akşam yapacağım.

Patates oturtma

Fırına girebilecek bir tava ya da tepside kıyma sogan salça kavur, bunları ayrı bir tabağa al.

Sonra patatesleri dilimle, sote yaptığın tepsinin dibine ser, üzerine kiymali sosu yay, sonda bir tur daha patates ve bir tur daha kıyma, kalmış ise patatesleri en üste köy. Üzerine biber ve domatesleri irice koy, z biraz salcali su ekle ,biraz da yag.üzerini yağlı kağıt ile kapatıp fırına ver. Bir, bir buçuk saate oluyor. Yanina da pilav yeterli bence

Refika'nın Mutfağı youtube kanalı baya başarılı yeni tarifler öğretmek ve ilham kaynağı olmak konusunda. Oraya bakabilirsin.

Ben de akşama fırında kadınbudu köfte yapacağım. Şemsa Denizsel'den.

fırında patatesli, bezelyeli tavuk kanadı. yanına şehriyeli pilav + cacık.

evlilik <25

çocuk <30

erken evlenmis

e: <30
k: <25

erken anne/baba olmus

e: <27
k: <22

Kadın için evlilik < 30
Erkek için < 35

Çocuklu kısmı şimdiye kadar hiç düşünmemiştim.

evlilik için de çocuk için de 25 ve daha az ise.

iki cins için de 25'ten küçük erken evlilik
çocuk da 25'ten küçük erken

evlilik 30
cocuk 32

Evlilik 28 çocuk 30

bf ve cod serileri olabilir

spider man
horizon zero down
god of war

Spider man
Horizon zero down
Witcher 3
Bloodborne
Divinity original sin
Red dead redemption 2

Memur kafasıyla beklersen iş zor tâbi. En basitinden c# bilen adam finans piyasası için robot yazar, sağda solda 5 bine çalışacağına parasını çıkarır.

Ben bir başlangıç yaptım ama soğudum açıkçası. Özellikle freelance işlerde sürekli benim o kadar param yok ki diyorlar. İstediği de 10 saatlik iş.

bu tür işlerde yapabilirlik çok önemli.

bak bi video yapıyorum koyuyorum stok sitelerine 1 tane satıyor.

adam bi video yapıyor koyuyor aynı yerlere 1000tane satıyor.

o da yapıyor ben de yapıyorum, program aynı program, aradaki kalite farkı bu kadar bariz yani.

her sektöre balon , abartma olarak bakmayalım, bu iş bir eczacılık değil yani raftan ilacı al, sisteme gir ver, bitince ecza deposunu ara gelsin. bu insanın yetenek ve kabiliyetii ile sınırlı.

yazılımcılıkta diploma önemsiz kalıyor, adamlar yaptığın işlere, ne kadar işe yaradığına bakar. diploma falan faso fiso, kaç tane lise mezunu yazılımcı arkadaşım var ve hiç işsiz kaldıklarını , sitem ettiklerini duymadım ya da çok alakasız mesela bankacılık okumuş, spor akademisi bitirmiş arkadaşım yazılımcı oldu.

bir tanesi türk telekoma yazılım üreten ufak bir firmada çalışıyordu, para altında kaldı mesela.

memurluğa çok yüklenilmiş, memurlardan özür dilerim ama doğru bir kıyaslama olmuş. kendinizi geliştirmediğiniz her ay yazılımda iş alma olasılığınız düşer. sadece freelance iş için de değil ortalama bir danışmanlık firmasında müşteriye gittiğinizde 1 ay iyi performans göstermezseniz 32. gün yerinize başkası isterler. kurumsalda da sürekli sirkülasyon oluyor özellikle bankacılık sektöründe 3-5 haftada bir ilanlar açılıyor alımlar oluyor. tam bir nerd işi olduğu için piyasada her zaman sizden daha iyisi bulunuyor ve bunu bildiğiniz için yeni şeyler öğrenmekten vazgeçemiyorsunuz. 30 yaşına gelmiş ortalama bir yazılımcı en az 5 tane dil öğrenmiştir. muhtemelen sadece 1 tanesini çok iyi biliyordur diğerlerini unutmuştur belki ama öğrenmek zorunda kalmıştır.

bu arada başlangıcı çok zor bir meslek. hafta sonları gezmeyip bütün gün evde çalışan ve 3 bin liraya başlayıp 3. senenin sonunda 10k'ya ulaşan çok yakın bir arkadaşım var. böyle örnekler de çok fazla.

adam akıllı para kazanmak için yıllar gerekir yazılım için. zaten ilgin yoksa çekilecek dert olduğunu düşünmüyorum. bu devirde herkesi yazılıma yönlendirmenin de saçma olduğunu düşünüyorum.

Kuzenim var, patronlarla beraber 3-4 kisilerken su an 30-40 kisi oldular, kendisi de patrondan sonra gelen müdür ve sirketten hissesi var artık.

Simdi bu adam bile aksam yatmadan yazilimla ilgili seyler okuyor, videolar izliyor. Ama universiteden yeni mezun adam hicbir sey yapmadan karsisina is diye geliyor (kendisinin bana dedigi gelenlerin çoğu dogru duzgun kod bile yazmamis)

Kisacasi yazilim icin bir yerde calismana bilz gerek yok, kendin evde yazabilirsin ama bu firsat bile varken oturup yazmayan adamlar is arayinca komik oluyor.
Kısacasi bu her sektörde boyle; kendini gelistirmezsen is bulamazsin.

Kesinlikle hayır. Ancak bu işi herkesin yapabileceğini düşünmek de çok iyimser bir düşünce tarzı olur, bu diğer meslekler için de geçerli. Hepsinin kendine göre zorluğu var.

Şartlara gelirsek, bana uygun. Yazılımcıyım. Kendi işimi yapıyorum, evden çalışıyorum. Daha ne isteyeyim?

freelance iş teklifi nereden bulunuyor?

Sırf yazılım değil, IT ile ilgili her dalda inanılmaz bir eleman açığı var. Network, güvenlik, sistem, bunları da hesaba katmak lazım. Acayip para kazanırsınız demiyorum ama temel gereklilikleri sağlıyorsanız iş bulursunuz diye düşünüyorum. (ingilizce bilmek, sorun çözme yeteneği, öğrenmeyi bilmek, akşamları ders çalışacak kafaya ulaşmak vs)

piyasada yazilimci acigi degil "kalifiye" yazilimci acigi var. bunun bircok nedeni var;

- universitelerin bircogu iyi egitim vermiyor.
- sirketler hep kalifiye eleman ararken kendileri iyi eleman yetistirmeyi dusunmuyorlar. bazi sirketler vardir ki bunlar yeni mezun elemani alir iyi seviyelere getirir ve piyasada deneyimli yazilimci acigini kapatirlar. bu tarz sirketler turkiyede yeterince yok.
- mevcut kalifiye yetenekler yurt disina kaciyor cunku bircok ulkenin sirf yazilimcilarin ulkelerine yerlesmesi icin prosedurleri kolaylastiran ozel gocmen kanunlari var.
- sirketler ellerindeki kalifiye calisanlari uzun mesailer altinda baskiyla calistiriyor, ve bu nedenle elindikekini kaybedip sonra yana yakila eleman ariyorlar. sonra da piyasada eleman yok diye soylenip duruyorlar.
- bir yazilim dili ogrenmek kolay ama iyi bir yazilimci olmak yazilim mimarileri, gelistirme surecleri, gelistirme araclari, analitik zeka, deneyim ve hatta iyi bir iletisim gerektirir. o nedenle yazilim dili bileni bulmak kolay olsa da iyi bir yazilimciyi bulmak zor. ama elbette iyi bir yazilimci olmak da bir kiside birkac yil surecek ogrenme motivasyonu ve ayni zamanda deneyim kazanacak is veya yon gosterici gerektirir.

yazilimcilik iyi bir meslek, cunku bircok meslegin aksine kazanilan yetenekler bir sirkete, sektore ya da ulkeye bagli degil. isini iyi bilen bir yazilimci dunyanin neresine giderse gitsin, hangi sirkette ise baslarsa baslasin bilgi birikimi kisa zamanda uretken olmasini sagliyor. ama diger bircok meslek dalinda ogrenilen seyler ya belli bir sirketin is yapma surecleri ile ilgili, ya bir sektorun dinamiklerine cok bagli, ya da o ulkenin is yapma bicimi ile ilgili. bu nedenle bircok meslekte deneyimli kisiler sirket degistirdiginde veya ulke degistirdiginde bilgi birikimini yaninda tasiyamiyor. ama yazilimda bilen adam her yerde is yapabiliyor. bu da bilen adamin elini her sekilde guclendiriyor cunku is veren de calisanini memnun etmezse baska sirkete kaptirabileceginin farkinda.

gittim. kalabalık aynıdır bence. zaten randevu veriyorlar. traş olurken diğer müşteri geldiyse dışarda bekliyor.

hatta ben ilk günlerde (geçen çarşamba) gittim ki, berbere virüslü müşteri gelirse bulaştırıcı olmadan halledeyim berber negatifken diye :).

başka bir duyuruya yazmıştım tekrar yazayım.
günün ilk randevusunu aldım. ortamda/aletlerde virüs varsa, akşam 9 dan sabah 9 a 12 saatte bi nebze olsun daha temizdir diye düşündüm. hemen başkasının ardından traş olmak yerine günün ilk traşını olmak daha steril geldi bana. çünkü ben traş olurken birisi geldi randevusuz (benden sonra randevulu yok diye aldı), dışarda bekledi. benden sonra onu traş edene kadar aletleri temizlemiş midir, aynı aletlerden başka var mıdır bilmiyorum.

berber maskeli idi. saçı yıkadıktan sonra da tek kullanımlık havlu kullandı. ama yüzüme vs dokundu tabi çıplak elle.

Ben gitmem bi süre daha. Evde makine ile devam

Uzun bir süre gitmeyi düşünmüyorum. Normal zamanda da berberde hijyen hep kafama takılırdı. Bir tarak kaç kişide kullanılıyor allah bilir.

kesinlike dusunmuyorum. kendi sacimi kesitigimdeki cekiciligimle berber kesitindeki arasindaki far %0.00001 falan. niye bu riski alayim. zaten evdeyim, zamanim var kesmek icin de.

yaz sonuna kadar gitmeyecem gibi.

Düşünmüyorum uzun bir süre. Zaten evden calisiyorum pek insan icine ciktigim yok. Karantinanın başında hayatımda ilk kez kazıdım, 2 aydır idare etti. Bundan sonrasi makinayla devam.

Bu vakitten sonra bir daha gidecegimi sanmiyorum. Zaten genel olarak sevmezdim berbere gitmeyi. Gerekli steril kosullari saglayabilecek kafada degil zaten bircogu. Bulas riski cok yuksek, sac trasi icin bu riske degmez.

babam papaza dondu ama gitmiyor :D

kendim harika kesiyorum saçımı makinayla. berber işi benim için kapandı sonsuza dek :D

cuma sabahı karı-koca gidip kazıtacağız, sonra eve gelip kendimizi çamaşır suyuna yatırıp birer şişe domestosla gargara yapacağız, dezenfektan içeceğiz. sonra daha da eylül-ekime kadar gitmeyiz.

Bulunduğum ildeki vaka sayısı tamamen bitmeden gitmem.
Bulunduğum il vaka sayısı olarak ilk 5 içerisinde.
Özetle çok uzun bir süre gitmem

en son martın ilk haftasında gitmiştim. saçlarım uzadı lüle lüle oldu ama gitmeyi düşünmüyorum en azından bayrama kadar. evde sakalları hallediyorum. haziran başı şirkete dönene kadar böyle idare ederim :D

Covid19 hayatımızın her alanına girdi maalesef. Dikkat ederek her türlü şeyi yapmaya devam etmek lazım.

Berberlerde ustura kullandırmayın, gelince duşunuzu alıp; dezenfekte olun. Ciddi bir risk yok.

Berberlerde hijyen olayı yalan, bunu da belirtiyim. Dikkat eden belki vardır ama çoğu, eski düzen devam edecek. Burada hükümetin yapabileceği en iyi çözüm: havlu, önlük gibi olabilecek ürünlerde, tek kullanımlık ürünlere zorlamak.

Şu durumda saçınızı, sakalınızı kendiniz kesseniz veya uzun, şekilsiz olsa bile kimsenin yadırgayacağını zannetmiyorum.
Babama, kardeşime falan asla gitmemelerini tavsiye ediyorum ben. Yani market, pazar alışverişi olsa mecbur kalınmıştır diyeceğim ama kuaförle berberlere gitmeye hakikaten gerek yok.

avmler açık denizler kapalı değildir muhtemelen. ege denizi her zaman soğuk oluyo ama bence çocuklar için haziran beklenmeli. biz mayıs başında da girerdik eskiden.

Tüm sahil şeridi ülke genelinde kapalı. Hasanboğuldu gibi mesire yerleri zaten kapalı. Çanakkale bozcaada kuşadası büyükada fark etmez. hiçbirinden denize giremezsiniz. sahil boyunda yürüyemezsiniz bile.

Ya ben öyle orman içinden kaptırıp giderim kuytu bir yer bulur oradan denize girerim ya da kıyıdan kıyıdan kuma basıp yürürürm sadece diyorsanız, o da yasak. Jandarma 10 dakika içinde paket ediyor. 3bin tl adam başı cezası var.

Özet
Yasssah hemşerim

www.youtube.com

@golgi aygıtı ege denizi ne zaman soğuk oluyor? bölge bölge değişir o. izmirin balıkkesir tarafı soğuk olur ancak muğla sahilleri aydın sahilleri gayet sıcaktır.

youtu.be
şu videoda ceza yemişlerdi kimsenin görmediği, kara ile ulaşım olmayan bir koyda :)

Bizim günahımız ne ya!! Biz 4 gün evde oturalım bu sıcakta, klima yok bilmem ne, siz gidin gezin, denize girin oh ya :D Evet sitemimi yaptığıma göre geçen Kuşadasında denize girdikleri için ceza kesilmişti.

Yakalanmadan denize giriş serbest yakalanırsanız makbuz hediye ediyorlar :)

Revize: Dışkılama durumunu 4 günde yazmışım. Günde 2-3, 3-4 kere dışkılıyor

normal geldi bana. yalnız haftada 3 gün yaş mama biraz çok gibi değil mi? ben haftada 1 80-100 gram yaş mama, haftada 1 ödül çubuğu, her gün bittikçe kavanozdan tazesi üstüne eklenecek şekilde 70-100 gram kuru mama ve her sabah tazelenecek şekilde içme suyu veriyorum. dışkılaması günde 2-3 oluyor ama çok takip etmiyorum. sorun yaşadığında zaten tepki veriyor hemen kediler.

Ben de Acana veriyorum benimkine, tahılsız olduğundan daha seyrek dışkılıyor. Yalnız, 2-3 saatte 1 yedirme kısmını anlamadım, 5 kilo kediye verip vereceğiniz max 75 gram zaten Acana için. Kaldı ki doğala yakın ve cazip katkıları olmadığından öyle çok iştahlı da yemiyor ara ara kalıyor tabağında. Günde 25'er gramlık 3 öğüne bölseniz yeterli olur sanki.

tuş 30 küsür lira, pil 100-120 lira.

daha önce kumanda veya saat açıp söktüyseniz bu işlerden az önce anlıyorsanız kendiniz çok rahat yaparsınız. sipariş verin youtube'den tamir videosunu açın 1 saat içinde mis gibi yaparsınız. parça fiyatlarının avatar yazmış zaten. işçilik için bi tamirci en az 50 lira alır. cebinizde kalsın.

Pili kendiniz deji marka alin. Telefoncuya sadece tus ve pili taktirma parasi verin.

2 sene önce pil değişimine 50 lira vermiştim. şimdi 100 lira olmuştur. yeni bir şey almak yerine tuş tamiri + pil değişimi mantıklı bence.

İphone se orijinal pili 200-250 tl arasina degistirmistim bir kac ay once (istanbul). Tus tamiri hakkinda bilgim yok.

Temizinden 15.000 TL zarar

ilanlara aldanmayın koyuyorlar ama satılmıyor çoğu, ulan ya bi keriz bulur da satarsam diye koyulmuş ilanlar. baktım 85-95 arası muadil ilanlar. hatta değişensiz ve boyasız 90 binde 83.5'e bir tanesini buldum ama arayıp sormak lazım gerçekten öyle mi diye. neyse bence çok da bir zarar sayılmaz 3-5 bin. elinizde keşşş para var üstüne biraz daha ekleyip model yükseltebilirsiniz. muhtemelen 1 ay daha böyle devam ederse insanlar ellerindeki lüks sayılabilecek şeyleri satmaya çalışacak. kimse araç almayacağı için de fiyatlar düşebilir.

şöyle bir şey de olabilir. normalleşme süreci adı altında herkes tam kadro olarak işe gitmeye başladığında zaten ezelden beri yetersiz olan toplu taşıma araçları ağzına kadar dolar ve ekonomisi müsait olan insanlar araç almaya yönelir. fiyatlar daha da fazla yükselir.

not: parayı tl'de tuttuysanız ben yerinizde olsam ağlardım :(

Bugün en kötü 100 bine satardın.

şubat ayında değerine sattığınızı varsayıyorum:

bu şekilde yaşanmaz. bir malı günün değerinde sattıysanız üzülecek birşey olmadığını düşünüyorum. gelecek olan olayları tahmin edemezdiniz. kaldı ki geçen aylara göre daha iyi bir fiyata sattınız muhtemelen. amerikan borsalarında insanlar şubat sonu mart başında paniğe kapılıp hisselerini zararına sattılar ama 2-3 hafta sonra hisseler eski değerlerine döndü. kimse bunu öngöremedi. cesareti olan geri girdi, olmayan zararıyla kaldı. tabii zaman neler getirecek bilmiyoruz. muhtemelen tekrar aynı düşüş olacak, o zaman cesaretli olanlar karlarını bırakacaklar.

yeni bir maceraya girişmek mantıklı değil. bu benim kendi kişisel görüşüm tabii. şuan borsalar yükseliyor ama aynı zamanda bütün dünyada kriz derinleşiyor. inanılmaz bir mantıksızlık var. insanlar gerçekleri görmek istemiyorlar ya da göremiyorlar. 2-3 ay sonra krizin etkileri daha da şiddetli hissedilecek ve piyasalarla gerçekler ortak noktada buluşacak. bu da piyaların allak bullak olmasıyla sonuçlanacak (bütün piyasalardan bahsediyorum). bu dediklerim gelişmekte olan ülke piyasalarında daha şiddetli olacak. ben yeni bir araba alacağım parayı güvenli bir yatırım aracında tutardım eğer yatırımdan anlamıyorsam.

araba almazdım çünkü araba orta vadede sigorta, bakım, yakıt masrafı demek. bu masraflarda para demek. bugün 1 lira yarın muhtemelen 3 lira olacak doğru yatırım yapılırsa. ayrıca kriz zamanı o arabayı paraya çevirmek muhtemelen daha güç olacak. yine satılır ama uğraşırsınız. tabii evde hasta, yaşlı, çoluk çocuk vardır o zaman bu dediklerim geçerli değil.

ülkedeki a'dan z'ye her şeyin fiyatı dolara bağlı. dolar arttıkça fakirleşeceksin ve satışlarında zarar etçeksin.

satılmıyor diyenleri de anlamıyorum. patır patır gidiyor ilanlar nereye gidiyor bu arabalar. kendinizi kandırmaya gerek yok kredi üstüne kredi de çekmesi gerekse bu millet arabayı alıyor arkadaşlar.

önceden sıfır ulaşılabilir fiyatta oldugu için ona kredi çekiliyordu şimdi o gitti ikinci eller için uğraşıp alıyor millet.

malesef zarar etmişsin bi miktar hocam para tl'de kaldıysa. sağlık olsun ihtiyacın varsa bir araba al kalsın. Ama satıp sonra canım araba çekti diyorsan hiç bulaşma alma satma işlerine macera arama bence. Bu devirde temiz de ucuz da araba bulmak zor malum

Eğer arabaya ihtiyacın varsa ve durup dururken sattıysan tabii ki zarar etmişsin. Ama yok arabayı satıp dolarda falan değerlendiriyorsan o zaman kar etmişsin denebilir. Yani bir şeyle karşılaştırman lazım. Eğer o para TL olarak hesabında boş boş duruyorsa en az 15-20 bin lira eksidesin demektir.

beyaz eşya varsa ve vergiler ile normal.

vergi cennetinde yaşadığımızı biliyorsunuz. faturaya bakarsanız tüketim bedelinizin muhtemelen 40-50 tl olduğunu göreceksiniz.

Ocak 15'den beri Istanbuldaki evim bos.Kimse yasamiyor.Her ay 50-60 TL fatura gelmeye devam ediyor 3 aydir.Ben de anlamadim :)

1 ay buzdolabı olmadan yaşadım. Buzdolabı gelince 20 tl olan fatura 60-70 tl oldu. Yani o faturanın;

20 tl si ampul modem ve bilgisayar, telefon şarjı, tv
30-40 tl si buzdolabı
Geri kalanlar da çamaşır bulaşık kettle vs.
Normal yani bu vergilerle

@respect ev nası boş komple mi? makineler fişe takılı mı değil mi? geçen sene yaz tatilinde boş kalan yalnızca buzdolabının fişe takılı olduğu eve 35 lira elektrik faturası geldi 3 ay boyunca.

kettle buzdolabi gibi şeyler elektrik harcıyor. günde 1 saat çalışan televizyon faturaya etki etmez.

özetle minimum 90 lira elektrik faturası ödemek sıradan bir şey. bunun 30 lirası filanda vergi oluyor. işte ne kadar kettle, saç kurutma makinesi, fırın vs. kullanırsan ona göre artıyor. birde buzdolabının sınıfı ve büyüklüğü çok önemli. evde en çok elektrik harcayan alet o oluyor.

birazcık ülke gündeminden uzak kalmış olarak gözlemliyorum sizi. vergiler de cidden çok yüksek. yoksa sizin tüketim alışkanlıklarınızda bir sorun görünmüyor. :)

“kettle 2-3 kere çalışıyor”

Hocam kettle, fırın, ütü, saç kurutma makinesi ve elektrikli sobalar elektriği su gibi içerler. bana az bile geldi o kadar saydığınız elektrikli üründen sonra.

yanlış olmasın savunmuyorum bu durumu, malesef zam geldi her şeye elektrik de buna dahil. sanırım size garip gelen bu oldu. ben 200e yakın ödüyorum sizden çok farklı sayılmaz kullanımlarım.

Sahiller, parklar, bahçeler, piknik alanları vs yasak.

sahilden uzak durarak istediğiniz yerde yürüyebilirsiniz. sahilde yürümeyin de caddede yürüyün misal.

şimdi gitsen ceza yersin ama mesaileri bitince hele iftar saatinde falan git yürü. in cin top oynuyor :)

zeytinburnu sahilde yüzlerce insan yürüyordu geçerken gördüm. o yasak sadece manzarası güzel ve nispeten daha iyi semtler için geçerli bence :D

ya yasak ama bir şekilde yürünüyor.
gene de panik oluyor insan. güneş göreyim derken stres olmayı da bir arada yaşıyorsun yani... :/ ve uyarıyor polisler haklı olarak.

zaman geçtikçe ve ekonomi kötüleştikçe insanlar insafsızlaşıyor. maalesef ikinci el piyasası böyle.

geçen hafta 4150 tl olan ekran kartı bu gün 5500 tl.

aklıma küba örneği geliyor, küba'da en ufacık bir civata bile çok kıymetliydi, çünkü amerikan ambargosu vardı, ithalat zordu. bulunamıyordu.

biz de öyle olacağız, ambargo yok ama alım gücü dolar/euro türk lirası durumu bizi buna itecek gibi geliyor.

en sağdakini pas geçiyorum. pro ile samsung arasında kamerası iyi olan hangisiyse onu seçerdim ben olsam. youtube'de testleri vardır mutlaka 2-3 video izleyince karar verirsiniz. xiaomi benim için bir adım önde ama.

Note 8 Pro

m31 güzel telefon m30s in güncellenmiş hali fakat o telefonun ederi 2000 lira yakında fiyatı gittikçe düşecek

istersen m30s'e bak 1900 civarı olması gerek

Samsung kağıt üstünde daha iyi görünüyor ama note 8 pro diyorum yine

Alternatif olarak OnePlus öneririm.

Bunların altenatifi Oneplus olamaz. Oneplus çok daha pahalı bunlara göre ve Türkiye'de satılmıyor. Bence yeni çıkan modeli düşünün:

www.migros.com.tr

ethernet kablosu mu takılı yoksa wifi'den mi giriyorsunuz? ayrıca başka oyunlarda pinginiz nasıl? speedtest.net üzerinden bi hız testi yapıp sonuçları paylaşabilir misiniz?

@golgi aygıtı wifi'den giriyorum. speedtest sonuçları şunlar: www.speedtest.net

bağlantınız oyun için yeterli seviyede. sorun wifiden oynamanızdan kaynaklanıyor. ethernet kablosu almanız şart online oyunlarda stabil bir performans için. aksi halde saç baş yolarsınız. 15 yıldır ethernet kablosuyla oynarım şimdiye kadar hiç sorun yaşamadım.

urun.n11.com

sevimli olması ve miyavlamadan sessiz sedasız öylece oturmasını istiyorsanız gidin peluş kedi alın. sizin gibilerin hayvan sahibi olmamasını öneririm.

bence bu yolculuğa barınaktan veya etrafınıza bildiğiniz gördüğünü ihtiyac sahibi kedişlerden başlayın.

çok güzel olur bence bu şekilde.

bunu çok uzun uzun anlatabilirim, ama şu anda özet geçeyim.

iran kedisi bakımı zordur.
hiç kedi beslememiş insan için daha zordur.

ama illa iran kedisi diyorsanız, evden atılmış, sahibi ölünce evsiz kalmış vb. bir sürü iran kedisi oluyor.
hayvan sahiplendirme sayfalarını takip ederseniz 1-2 ay içinde muhakkak bulursunuz bir tane.

Instagram sayfalarında terkedilen çok kedi var aralarında cins kedi de var lütfen para verip satın almayın sokaktan bir kedi sahiplenip onunda hayatını kurtarın.

sokakta veya çevrenizde yeni doğum yapmış veya yapacak kedileri takip edin ve yavrulardan birini alın bence. yavruyken alıp birlikte büyümek ayrı bir şey oluyor bence. ayrıca cins kedi = sağlık sorunu oluyor genelde. sırf tipi güzel instaya 2 foto atarım diye alıyorsanız hiç bulaşmayın bazen sabahın 5inde sırf zevk için miyavlarken cinnet getirebilirsiniz.
tuvaletini her sabah temizleyebilecek misiniz?
2 yaşına kadar yaptığı yaramazlıklara dayanabilecek misiniz?
kızgınlık döneminde başınıza gelecekleri kaldırabilecek misiniz?
her gün suyunu değiştirip mamasını verebilecek misiniz?
günde en az 2 saat onunla ilgilenebilecek misiniz?
bu soruları kendinize sorun ondan sonra bir daha düşünün. ayrıca ister iran ister fas kedisi olsun tüm kediler canı sıkılınca öyle bir miyavlar ki şaşırırsınız.

ya siktir et allağaşkına ne kedisi hiçbir kedi boş boş oturup miyavlamaz sana öyle denk gelmiş o kısa sürede. sürekli bi şeyler kırar, miyavlar kafanı şişirir, ayak altında dolaşır hele hele tüy dökme üff felaket sürekli ağzından tüy ayıklarsın yemek yerken falan hiç girme o işlere boşver arkadaşının evinde sev geç.

hele bi de bakımı var ki hiç girmeyeyim. iran kedisi dersen tekir masrafı x3 de. tekirin bile senelik ortalama 2k masrafı var.

Ahahahaha matilda +1

Siz kedileri ne saniyorsunuz cidden merak ediyorum. Oldu olacak çalışmasını talep edin de masraflarını da karşılasın.

İran kedisinin tüy bakımı zordur bence. Dişi kedi bakın. Erkek kediler sağa sola koku bırakıyor. Hayatınıza çok değer katacak.

hayatını paylaştığın kedi ister istemez dünyanın en mükemmel kedisi oluyor senin için. hatta evime gelen insanlar nasıl tapmıyorlar ona anlamakta güçlük çekiyorum. Kedi de öyle durduk yere miyavlayan bir canlı değil (eğer azmamışsa). tür sevdanızdan lütfen vazgeçin gerçekten çok anlamsız.

oyun bedava. arkadaşlarla oyun kurup oynayabilirsiniz.

Eskiden ücretliydi artık ücretsiz. Steam'e üye olup steam'i indiriyorsunuz.
store.steampowered.com
Sonra oyunu indirip oynuyorsunuz 13gb falan indiriyordu sanırım. Arkadaşlarla falan girebilirsiniz. Aşırı içkili ruslar ve toxic türkler var ama mute'layabilirsiniz. Deathmatch ve casualda pek hileye denk gelmezsiniz. rekabetçide arada geliyor ücretsiz versiyonunda. Prime üyelik alabiliyorsunuz sanırım parayla ya da 20 level olunca ücretsiz açılıyordu diye hatırlıyorum ama gerek yok.

www.twitch.tv

sitesinde turnuvayı 90 bin kişi izliyor.
steamde bazen ücretli bazen ücretsiz oyun kütüphanesine tıklayıp indirebilirsin.

yıllaaaar yıllar önce(sene 2014 falandı sanırım) 24 tl gibi bir ücrete almıştık arkadaşlarla. 1.6'dan sıkılıp geçmiştik buraya. o zamanlar güzeldi oyunun üzerine çok düşüyorlardı hileler hemen banlanıyordu sık sık güncelleme yapılıyordu oyuna. ama ne olduysa yanılmıyorsam geçen sene oyunu free yapıp başka özellikler getirip fiyatını yükselttiler sanırım. oyuncular açısından çok kötü şirket açısından çok iyi oldu bu hareket. paralarına para kattılar. ama öteki yandan nerde çokluk varsa orda hile vardır. acayip bir şekilde hile oranı arttı. ben lem'im az buçuk biliyorum oyunu her öldüğümde hile hile diye bağırmıyorum. ama seçkin olmamıza rağmen 3 oyunda 1 tane mutlaka hile oluyor rakipte. sizin takımda olmuyor mu diyeceksiniz. biz yüzde 90 5 kişi girdiğimiz için hep buna maruz kalan taraf olduk.

sorunuza cevap: evet para verip seçkin olun. aksi halde 3 oyunda 1 hile ücretsiz oyunda 3'te 3 olacaktır.

mac'de de oynanıyor mu?kendimi 50 yaşından sonra facebook açan dayı gibi hissediyorum

oynanır da nası bir mac detay vermeniz lazım :D ekran kartı ne ram ne işlemci ne? ya da kaç model pro mu air mı?

mac'te oynanır da, mac'a windows kurarsan aynı makinede daha akıcı oluyor. mac'in oyun performansı windows kadar iyi değil.

yeni macbook air alınır. Önceki 5000 liralara bulunan çok eski, ekranı kötü vs.

Ne yapacaksınız bu laptopla? Basit işler için (internet, bir şeyler izleme, word-excel-powerpoint) yeni macbook air veya macbook pro 13 baya götürür, minimum 6-7 yıl diyorum.(düzgün bakılırsa tabii, ki asus'u 10 yıl kullanmışsınız bunu da 10+ kullanırsınız diye düşünüyorum eğer harddisk falan yetersiz gelmezse)

2014'te aldığım Macbook Air'den yazıyorum. 2760 liraya almıştım. Çok memnunum.

early 2015 var bende.

ilk günkü gibi.

(nazar değmesin)

macos’ta çalışan özel bir yazılım kullanmıyorsanız ipad pro tavsiye ederim. 120hz ekranı bile tek başına yeterli bir sebep bence ama siz bilirsiniz tabii. içerik tüketen birisi icin bence macbook hantal.

2010 model macbook prolar hala taş gibi çatır çatır çalışıyor. geçenlerde de 2013 model air geçti elime o da çatır çatır çalışşıyordu. bence alınır. eğer yeni modellerde parça kalitesi bozulmadıysa en azından 6-7 yıl kemiksiz götürür.
bence mutlaka retina ekran alın bu arada. bende 2012 pro var sırf retinaya geçebilmek için satışa koydum. satıp 2015-2016 pro retina alacağım gibi. bu arada ikinci ele de yönelebilirsiniz temiz ve az kullanılmışları oluyor.

Ben öneririm açıkçası, mid 2011 macbook air'dan yazıyorum, maşallahı var. Bir kere pilini değiştirttim sadece. Office (mac'in kendi programları dahil) dışında pek özel bir program kullanan biri değilim, o yüzden gayet rahat kullanıyorum yıllardır. Beklentinize göre almak isteyebileceğiniz model değişir. Ya da tabi PC'ye özel programlarla işler yapmak istiyorsanız, onda yaptıklarınıza alışıksanız onu düşünmeniz gerekebilir.

Bir daha PC laptop'a dönmek istemem ben örneğin, yine bir laptop almak zorunda kalsam yine Mac alırım maddi gücüm el verirse. Çünkü uzun yıllar sorun yaşamadan kullanabileceğimi biliyorum.

daha iyi oynayanları izleyerek. cs:go için konuşayım, kendimi bu şekilde geliştirdim. canım sıkılıyor saatlerce bir oynayanı izlerken. bu nedenle 5-6 dakikalık best shot videolarını izliyorum. siz de bu tarz videolar bulup izleyebilirsiniz.

bir sürü rekabetçi oyunda sıfırdan başlayıp rank yükseldim. oyun işi saat işidir. saat gömmeden bir oyunda iyi olunamaz. aslında hayatın genelinde bu böyle. reddit de o oyun için saat muhabbetlerine bakın mutlaka vardı şu kadar saatim var şu haldeyim falan diye.

Maltepe de oturuyorum çok uzun zamandır. Bir sıkıntım yok doğrusu, son zamanlarda biraz daha kalabalıklasti tabi.
Maltepe ışıklardan Kadıköye, yüzevlere doğru her yer güzel ama cami dipleri değil. Aynı şekilde Kucukyali ya da bakabilirsiniz

Sarıyer veya arnavutköye bakın?
Arnavutköydeki eski bazı evler çok pahalı değil, deprem riski zemin açısından çok az olduğu için eski ev sorun olmayabilir.
Yenisahra, kozyatağı falan oralara bakın.

yukarida biri icadiye 2+1 ev diyor 1450 diyor. cok iyi fiyat bence, oralari da severim sahsen

maltepe de daha iyidir bence surekli sosyallesen bir tip degilseniz. 10 sene once besiktas derdim simdi sessiz sakin yerler... kafa kaldirmiyor bir yastan sonra. hele hele evde calisacak olunca

Come to kucukyali.

Ofise gidip gelmeden evden çalışarak 10 seneye yakın Ortaköy'de yaşadım. 3-4 dakikada Yıldız Parkı'nda veya sahilde olabilmek çok güzel bir histi :) Eğer İstanbul içinde git gel çok yapamayacaksanız, bağlantı yollarından birinin üzerinde oturmazsanız (Palanga'dan Dereboyu'na inen sokaklar vb.) ve düzgün komşulara denk gelirseniz Türkiye'de yaşamıyormuş gibi bir hayatınız olabilir.

Son 1 senede değişmediyse 3.000 TL altına ev bulmak mümkün.

Park meselesi çok önemliyse hiç uğraşmayın bence. Beşiktaş ve Ortaköy otoparklar olsa da arabalı hayata bence pek uygun değil.

benim işyerim akatlar'da evim de emirgan'da.
hemen hemen aynı lokasyonlarda sayılırız.
belki emirgan'da bulamazsınız ama 2500'e reşitpaşa taraflarında çok güzel evler bulabilirsiniz. her yere de yakın, metro uzak değil. hem muhitten de kopmamış olursunuz.

erenköy suadiye arası tren yolu ile minibüs caddesi arasında kalan şeride bakabilirsiniz. sakin bir bölgedir.

bahçelievlerde oturuyorum. şirinevler tarafı falan kötü ama bizim oturduğumuz taraf bayağı iyi çok seviyorum bahçelievleri. ben bahçelievler mah tarafındayım. siyavuşpaşa vs oralar da güzel bayağı hatta oralar daha iyi diyor eşim ama burası da çok güzel.

1+1 yetiyorsa küçükyalı'da çok iyi evler var 2300 civarına, bostancı'ya da bakabilirsiniz.

dostum 2500 liraya kanlıcada deniz manzaralı bir evde yaşayabilirsin. marmaray, metro gibi olaylar zorunluluk değil tercihse, ben olsam öyle yapardım.

Avrupa yakasında levent, ulus iyidir. Ailemle kalırken orada yaşıyordum. Ama 3 bine pahalı dediğiniz için burayı eledim. Ulusta oturulacak düzgün evler 5’ten başlar. Anadolu yakasında Ataşehir uygun bir semt. 2-2500’e güzel bir daire bulabilirsin. Şu an buradayım Köprüye çıkmak beş dakika arabayla. Kadıköy ayağının altında. Metro var. Ulaşım açısından güzel. Maltepe yerine daha tercih edilesi bence. Daha önce o civarlarda yaşamış biri olarak bir yere çıkmak işkence oluyordu merkezi yerlere uzak olması nedeniyle.

bostancı-erenköy arasında kalan tüm semtler istanbulun en iyi semtleridir bana göre.yani kadıköyünn mahalleleri.

dahada ilerleyip maltepe ilçesin bütçe olarak daha düşüktür oranın da idealtepe mahallesi iyidir.
ayrıca anadolu yakasına taşınan bir daha avrupa yakasının yanından geçmez.

acıbadem, koşuyolu taraflarına bakın.

Deprem için zemin çalışması var. Oraya bakın zemini düzgün yerlerde arayın. Ortaköy ün yokuştaki sırtları mesela çok güvenli ama ana caddesi dere komple.