Giriş
(20)

Madem kriz var neden hiçbir rakama yansımıyor?

aklimdakisorular
Geçen ay 130 bin ev satılmış, araba satışları artmış, ihracat artmış, işsizlik normal, enflasyon normal, resesyon ihtimali yok vs.Ama esnaf kan ağlıyor dükkanlar kapanıyor deniyor da esnafın kan ağlamadığı dönem mi var? Dükkan kapanıyor ama 500 bin kobi kuruluyor? Cirosu 10 ile 7 milyon TL arası ola
Geçen ay 130 bin ev satılmış, araba satışları artmış, ihracat artmış, işsizlik normal, enflasyon normal, resesyon ihtimali yok vs.
Ama esnaf kan ağlıyor dükkanlar kapanıyor deniyor da esnafın kan ağlamadığı dönem mi var? Dükkan kapanıyor ama 500 bin kobi kuruluyor? Cirosu 10 ile 7 milyon TL arası olan 110 bin firma olduğunu öğrendim daha bugün,
Yani bir yerde birileri yanılıyor mu?
0
aklimdakisorular
(23.11.16)
çünkü zengin daha zengin olur, olan fakire olur bu durumlarda.
0
cekilmis gayfe
(23.11.16)
sen yanılıyorsun.

doların neredeyse 4 lira olduğunu görmüyor musunuz? ben anlamıyorum ki? işsizlik normal de değil? enflasyon hiç normal değil? bir tane poğaçayı 2 liraya alıyorum. faturalar eşşek gibi zamlı geliyor. daha yeni akaryakıta zam yapıldı. bir çok şeyi yurtdışından alıyoruz. doların yükseldiğini düşünecek olursak, henüz krizi hissetmemiş olanlar yakında zangır zangır hissedecekler.

ayrıca cekilmis gayfe +1

edit: önceki duyurularına bakarak troll olduğuna kanaat getirdim.
0
dedimmidemedimmi
(23.11.16)
daha iyice vurmadı
vurunca görürsün
doları da hiç takip etmiyosun heralde, ya da aradaki bağlantıyı kuramıyosun.
bunlar etkilenmemiş rakamlar mı gerçekten sence?
0
interview with the vampire
(23.11.16)
bir çekin altında 10 firma ismi var, herkes birbirine başkasının çekini veriyor, ortada nakit para yok..
firmalar iflas edemiyor olağanüstü hal dolayısıyla. örneğin yüksel inşaat çalışanlarına ödeme yapamıyor, milyonlarca dolar borcu var. güriş yine aynı şekilde. bu iki firma iflas etse zaten çorap söküğü gibi dağılacak.
dolar almış başını gitmiş, enerjini büyük oranda dışardan alıyorsun, e herşey dolara endeksli. zamlar giderek artacak.
enflasyon düşük gösteriliyor. enflasyon göstergelerinin içine paket lastiğinden zımba teline kadar herşeyi koyuyorsun. asıl mutfak giderleri ise ya yok yada küçük oranlı.
medya ya elinde ya da kapatıyorsun tehdit ediyorsun. doğruları yazabilecek kimse kalmadı ortada.
hal böyle olunca ortalık güllük gülistanlık gözüküyor.
0
hosein
(23.11.16)
enflasyon normal mi? oehh.

sene sonu %8-10 civarı zam alıcam ama türkiye'de hayat bir senede bu orandan çok daha fazla pahalandı. görmemek için epey zengin ya da mal olmak lazım.
0
sir gawain
(23.11.16)
en buyuk şalt malzemesi firmalarından biri, adam bana sipariş geçme diyor.
geçersen paran kalır diyor.
belki 30-40 yıllık firma.
0
kingcyrax
(23.11.16)
ya bence kriz falan yok. cidden inanmayacaksınız ama trafikten eve gidemiyoruz. benzin 10 tl olsa bence bu trafik gene azalmaz.
0
sizofren06
(23.11.16)
Bankalar sağlamda ondan eğer bankalara uğrarsa kriz sen o zaman gör.
0
komando kani var bende
(23.11.16)
markete gidip süt, yumurta, beyaz peynir, yoğurt, zeytin ve tuvalet kağıdı aldığında bırakıp çıkacağın en düşük miktar 50 lira. ve daha kıçını silip kahvaltı yapmak dışında bir şey yapamadın.
0
gmzo
(23.11.16)
Ya hala soruma net cevap alamadım, hep çevrenizden örnek veriyorsunuz. Yani ben durumumuz süper demiyorum ama evet kriz var denecek bir rakam yok?
0
🌸aklimdakisorular
(23.11.16)
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

al otur sırayla bunları oku. adamlar yazmış işte, açıklamış rakamlarla. sonra bak bakalım var mı yok mu?
0
dedimmidemedimmi
(23.11.16)
Şu an tam olarak kriz olmasa da krizin ayak sesleri var.Sanayi üretimi diplerde
0
turkuaz
(23.11.16)
@wanna2
işte bu! Sorununun cevabı bu aslında, ekonomist değiliz ama kriz var abi diyebiliyoruz, ilginç
0
🌸aklimdakisorular
(23.11.16)
ayni sekilde kriz yok diyebilmen icin de ekonomist olman lazim degil mi?

daha biraz once tayyipcuk kendi dedi issizlik yuksek diye. gerci sonra bunun icin de bankacilik sistemini sucladi.
0
jimicik
(23.11.16)
kafe neroya gittim bugün, fiyatlar artmış porsiyonlar küçülmüş. bide sözlükte yazmışlar çubuk krakerinde porsiyonu küçülmüş. var işte oğlum kriz bunu farketmek için ekonomist olmaya ne hacet.
0
bruceandwayne
(23.11.16)
perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler ya, o çarşambayı yaşıyoruz kanımca. ayrıca enflasyon gibi rakamların manipüle edildiğini gözden kaçırmamak lazım.

örnek: araba satışları azaldı deniyor: otomotivkarnesi.com
0
zgrydn
(23.11.16)
ha bu arada ekonomistler, finans piyasasinda calisanlar, bu isleri gercekten bilenler, tayyipcukun masallarina gotuyle guluyor.

sonunda birileri buyuk yanildigini anlayacak ama maalesef hepimiz icin cok gec olmus olacak.
0
jimicik
(23.11.16)
piyasada para donmuyor ve bunun anlamini bilmeyenler boyle sorular soruyor.
0
e haliyle
(23.11.16)
Ben ekonomistim fakat anlayacagini soru sorus tarzindan yola cikarak dusunmedigim icin anlatmiyorum. Sunu rahatlikla soyleyebilirim ki rakamlar anladigin gibi degil. O normal bu normal diye neye dayanarak soyluyorsun?
0
f_d
(23.11.16)
(11)

Sizce BIM

f_d
Sizce alisverisini Bim'den yapan insanlarin yuzde kaci akilli cep telefonunu aktif olarak kullaniyordur? Yani kacinin vardir ve olanlarin kaci aktif olarak kullaniyordur?Aktif olarak kullanmak derken ornegin fotograf cekmek, ya da Whatsapptan tanidigina fotograf gondermek gibi. Yuzdeleri alayim. Aci
Sizce alisverisini Bim'den yapan insanlarin yuzde kaci akilli cep telefonunu aktif olarak kullaniyordur?

Yani kacinin vardir ve olanlarin kaci aktif olarak kullaniyordur?
Aktif olarak kullanmak derken ornegin fotograf cekmek, ya da Whatsapptan tanidigina fotograf gondermek gibi. Yuzdeleri alayim. Aciklama ve farkli yuzdeler de memnuniyetle degerlendirilir.

Tesekkur ederim.

Not: lutfen verilen cevaplara bakmadan kendi cevabinizi dusununuz.
0
f_d
(20.11.16)
%67
0
empty blank
(20.11.16)
yüzde 78'inin vardır, bunların yüzde 89'u aktiftir.
0
cekilmis gayfe
(20.11.16)
%47, %63
0
mr lucky
(20.11.16)
80
0
floydian
(20.11.16)
%100 pek olmadi sanki? Sirf ev alisverisine cikan teyzelerimizde kullanmayan coktur.
0
🌸f_d
(20.11.16)
bir teknoseyir podcast'inde duymuştum, ülkemizde akıllı telefonların tüm telefonlara oranı %40 civarı bir şeydi, bunların da %13'ü 4g destekliyordu. bim'e gidenler için de %30 diyorum o yüzden.
0
signore
(20.11.16)
%70'inde vardır, %85'i aktif kullanıyordur.
0
pike
(20.11.16)
86
0
murtiii
(20.11.16)
İkisi de yüzde 50
0
scheisskopf
(20.11.16)
%60
0
osmanyueksel
(21.11.16)
%84,72

şahsen bim'in düzenli takipçisiyim.
0
babilbaligi
(21.11.16)
(6)

Doların yükselmesi çalışanlar için problem değil diyen salaklar var.

denizaya
Ya iş yerindeki adam diyor dolar yükselirse bize ne, bizim maaşımız tıkır tıkır aynn yatıyo her ay diyor ve bu gerizekalı adam şirket yönetmeni.ulan diyorum 2012 de dolar 2400 lerdeyken 6 bin lirayı dolara çevirmiştim, korden, malezya, singapur, tayland da gezip gelmiştim. şimdi 6 bim liraya 2 bin d
Ya iş yerindeki adam diyor dolar yükselirse bize ne, bizim maaşımız tıkır tıkır aynn yatıyo her ay diyor ve bu gerizekalı adam şirket yönetmeni.

ulan diyorum 2012 de dolar 2400 lerdeyken 6 bin lirayı dolara çevirmiştim, korden, malezya, singapur, tayland da gezip gelmiştim. şimdi 6 bim liraya 2 bin dolr alınmıyor, bu apara ile yurtiçinde bile gezemezsin. baılılar ışid belasını çıkardı ondan şimdi gezemiyorsun diyor yoksa dolar bizi etkilemez.

lan diyorum 1.800 eiphone almıştım şimdi 3 bini aştı fiyatı. anayasa falan hallolsun yine alırsın iphone diyor.

doların sadece yurtdışından mal alan adamları tkileyeceğini bizi etkilemeyeceğini düşünüyor. böyle adamlardan çok varsa bi bok olmaz bizden, kaldı ki bu adam nasıl motorlu bilmem ne araçlar diploması ile burada.
0
denizaya
(18.11.16)
Maaşını dolar üstünden alıyorsa haklı ama TL üstünden alıyorsa klasik çomar demek ki.
0
angelus
(18.11.16)
desene ona aldığı ekmeği getiren arabanın benzinini, yediği domatesin tohumunu hangi parayla alıyormuşuz? mal bu adamlar ya.
0
hononu
(18.11.16)
valla şöyle bi gerçek var, dolar yükselmesi global piyasadan gelen bişey, bizim de yapabileceğimiz pek bişey yok(muş). yani yakın gelecekte küresel bi kriz planlarsa amerikan panpalarımız yapacak bi şey yok. misal euro dolar karşısında değer kaybetmiyor, sadece meksika türkiye brezilya gibi ülkelerde böyle devalüasyon oldu kısa vadede.
0
kveldulv
(18.11.16)
Merhaba. İnsanlar aptal. (Afedersiniz)
Tesekkurler.
0
stavro
(18.11.16)
insanları kandırmak kandırılmış olduklarına ikna etmekten kolay, haklısın de geç.
0
basond
(18.11.16)
Her kim ki dolar/tl nin yukselmesinde Turkiyenin yapabilecegi bir sey yok diyorsa ona inanmayin. Eger bu kisi yoneticiyse sorumlulugu almasini isteyin. Eger bu kisi akp soylenti yayma timindeyse sizi yalanlarla zehirlememesini isteyin. Eger bu kisi tanidiginiz ve standart biri olduguna inandiginiz biriyse iliskinizi minimuma indirin. Bu kapasitede birinden, kulagina her fisildanani agzindan yayan birinden insana hayir gelmez.
0
f_d
(18.11.16)
(19)

Daha ne kadar igrenclesecekler?

fraise
gecenin bir vakti çocuk tecavüzünu meşru hale getirmeye calismak da ne demek? Ya aklım almıyor sahiden. Bir tanesi de çıkmış kız 13 yaşını geçtiyse islam dinine göre bu pedofili değildir diye saçmalamış televizyonda. Anlamiyorum, anlayamıyorum. Adamlar giderek coşuyor, durduramıyoruz. Daha ne yapaca
gecenin bir vakti çocuk tecavüzünu meşru hale getirmeye calismak da ne demek? Ya aklım almıyor sahiden. Bir tanesi de çıkmış kız 13 yaşını geçtiyse islam dinine göre bu pedofili değildir diye saçmalamış televizyonda. Anlamiyorum, anlayamıyorum. Adamlar giderek coşuyor, durduramıyoruz.

Daha ne yapacaklar? Nasıl bir mantıklari var? En çok da akp'ye oy veren arkadaşların ne düşündüklerini merak ediyorum. Sabah sabah kan beynime sıçradı resmen.
0
fraise
(18.11.16)
mevcut iktidarın en güzel yanı bu oldu sanırım. yaptıkları sayesinde eskiden "dini bütün,saygılı,ahlaklı sandığımız tonton anacolu amca ve teyzelerinin" gerçek yüzlerini görmüş olduk.

anlayın,kabul edin. işte tam da böyle bir toplumda yaşıyoruz.
0
dahili meddah
(18.11.16)
Bir de kalkıp utanmadan açıklama yapıyorlar, yok bu kanun tecavüzler için geçerli değilmiş, yok iki tarafın rızasıyla olan cinsel birliktelikler içinmiş, saptırmayalımmış.
Bu ülkede rızası olmak da şöyle oluyor:
etek giydi=rızası vardı
gece vakti dışarıdaydı=rızası vardı
bağırmadı=rızası vardı

Sanki hiç karşılaşmadık bunlarla. Yahu 13 yaşında, 24 kişinin tecavüzüne uğramış, sadece oturabilmek için defalarca ameliyat olmuş kız için bile rızası vardı dediler ya zamanında. Aklım almıyor gerçekten.

Açık ve net, çocuk tecavüzünü meşrulaştırmak için yapılmış bir düzenleme. Neden yani, böyle bir yasa neden çıkarıldı? Birilerini korumak için. Allah hepsinin belalarını versin. Kaç gündür ben de bu pislikleri düşünüyorum. Midem bulanıyor. Çocuklarımızı nasıl bir toplumda büyüteceğiz? Şaka gibi.
0
peggy
(18.11.16)
ben de en çok ciddi anlamda akp'ye oy verip hala savunanların yorumlarını merak ediyorum. yaftalamak için söylemiyorum bunu. ciddi ciddi merak ediyorum, bu konuda ne düşünüyorlar? eğer okuyorsanız yazın, bilelim. lütfen! biz anlamıyoruz çünkü.

edit: yok merak etmiyorum ya. diyecekleri gözümün önünden geçti de şimdi. bunun savunalacak bir yanı yok.
0
dedimmidemedimmi
(18.11.16)
net pedofili. ileri gerisi yok bu işin. Ulan en acısı da bu sapıklar yüzünden yurtdışından arkadaşlarım sizin ülkede durum böyle mi gerçekten çocuklara tecavüz normal mi diye soruyorlar. tekrar tekrar bu sapıklığın onlara mahsus olduğunu anlattıkça bu sefer mantıken ülkenin yarısından fazlası böyle durumu oluyor. Korkunç. Bu yıl bir şeyler oldu artık ülkemden nefret ediyorum amk.
0
Hendrix'e tapan adam
(18.11.16)
sıkıntı genel yalnız. kaç gündür pizzagate'i okuyorum. kaçacak yerim yokmuş gibi hissediyorum. sıkışmışım kalmışım. sonra dubai'de bir kadına gang rape yapılıyor ve adamlar serbest bırakılıp ülkelerine dönerken kadının pasaportuna el konularak hakkında zina konusunda dava açılıyor. sadece doğuda değil batıda da slut-shaming var. evet belki direkt dava açılmıyor ama internet üzerinden saldırılar oluyor.
0
la noix
(18.11.16)
bozdağ açıklama yapmış olayı saptırıyorlar falan demiş. tecavüzcüye af yok tabii ki de falan demiş. ben hiçbir şey anlamadım gaza gelip de sövmek istemiyorum hemen.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(18.11.16)
Yazar yazmaz, güya sadece kendi istegi ile cinsel birliktelik yaşayanlar için gecerli olacakmış. E biz biliyoruz sizin her tecavüz vakasına isteği varmış dediğinizi? Peggy'nin dediği gibi etek giyse etek giymiş oluyor. Ozgecan'a gecenin o saatinde dışardan ne işi vardı diyenler oldu. Ailenin zoruyla, ölüm tehdidi ile 'evet, ben de istedim' demek zorunda kalan kızlar olmayacak mı? Bunun hiçbir savunması yok ki. Olamaz yani. 18 yaşından küçük her insan çocuktur hukuken.
0
🌸fraise
(18.11.16)
ben en cok muhafazakar kadinlara sasiriyorum yani hic mi giki cikmaz bu insanlarin kendi cocuklarinin basina gelmez diye dusunuyorlar desem o da mantikli degil. hadi olan bitene, kadin haklarina, tarima, sanayiye, ona buna nefretlerinden ses cikarmiyorlar diyelim, cocuk bunlar yahu, bunda bile fanatiklik olur mu? ve sorguladigini iddia eden, olaylara elestirel bir yaklasimi oldugunu iddia eden muhafazakar kadinlar var. buna buldugum en mantikli aciklama da genc kiz olmaya yaklastiklari ilk gunden itibaren kendilerine pompalanan otokontrol sanirim, bu cikip iki laf etmelerini engelliyor heralde. gercekten anlayamiyorum.
0
kassiopeia
(18.11.16)
peygamberi çocukla evlenmiş bir dinin mensupları sizi nasıl hala şaşırtabiliyor? ortadoğu'da bu bir sapkınlık değil, aksine kültürün bir parçası. anadolu'da kız çocuklarının başını 12 yaşında kapatıyorlar. çünkü onları ilişkiye girilebilir varlıklar olarak görüyorlar. "kendi çocuklarına da aynısını yapsalar" demek bu konuya yapılabilecek en uzaylı yorum herhalde. artık kabul edin, isveçliymiş gibi her defasında şaşırma geyiği de ayrı baydı.
0
sir gawain
(18.11.16)
Guneydogu'da boyle yapiyorlardi ya da olduruyorlardi zaten tecavuze ugrayan kizlarini. Simdi yaptiklari sey Guneydogu'da yapilani resmilestirmek. Adamlara kolaylik olsun yani.
Ulke geneline yayilacak artik o bolgedeki adet.
0
stavro
(18.11.16)
Biraz önce facebook'ta bir arkadaşın gönderisi altına -muhtemelen akpli biri tarafından - yazılmış bir yorum gördüm:
"Bu yasadan tecavizcüler yararlanamacak, anlamıyorsunuz, yasa çocuk gelinler için çıktı."

"Çocuk gelin" normalmiş gibi, çocuk gelinler tecavüz mağduru değilmiş gibi... AKplilerin olayı bu artık, AKP'yi savunacağız derken insanlıklarını kaybettiklerini düşünüyorum. Yazık.
0
peggy
(18.11.16)
sir gawain +1000

ben hiç şaşırmadım. zaten uzun zamandır bekliyordum bu kararın alınmasını. bunlar daha iyi günlerimiz.
0
köstebek kurabiye
(18.11.16)
yemin ediyorum kan beynime sıçradı ya. ya yeter yerin dibine batsın davası da başkanlığı da islam ahlakı da her neye tapıyorlarsa yerin dibine batsın ya! bu ülkede yaşamaktan bu ülkede nefes almaktan nefret eder hala geldim ki türk oğlu türküm bugüne kadar devlete ne borcum varsa kuruşuna kadar vermiş bi insanım devleti sever sayar-dım ama artık mümkünse bölünecek miyiz dağılacak mıyız ne olursa olsun ya şu zihniyetle aynı yerde aynı ülkede nefes almak bile istemiyorum.

çıkmış bi de tapir suratlı vay efendim çarpıtıyorlar bilmem ne ya bi git daha hala debeleniyorlar yok efendim iradesiyle birlikte olanlar içinmiş de tecavüzcüler için değilmiş. zaten bizim ülkemiz norveç standartlatında mobbing yok baskı yok hiçbir şey yok tecavüz edilene ''kendi isteğimle beraber oldum'' diye baskı yapmayacak kimse öyle bi genişlik var özellikle güneydoğu anadolu'da hala kalkıp şunu u zihniyeti savunuyorlar debeleniyorlar.

bu ülkede çocuk sahibi olmak istemiyorum, bu ülkede çocuğumu bu zihniyetlerin öğretmen olduğu okullara göndermek istemiyorum, bu ülkede kızım 5 dakika geç kalsa aklıma ilk soru olarak acaba tecavüze mi uğradı diye getirmek istemiyorum.

görüşü ne olursa olsun hangi siyasi parti olursa olsun bu düşünceyi savunan kimse kim destek veriyorsa tez zamanda helak olsunlar. birbirlerine düşsünler. kendi çocuklarının başına gelsin demiyorum o kadar vicdanımı yitirmedim ama şu düşünceyi savunan kim varsa azıcık yaratan şunları görüyorsa takip ediyorsa cuma vakti tek duam Allah bin belalarını versin. Elleri ayaklarına dolansın tez zamanda dibi görsünler.

gerçekten yeter ya. ne kdv ne ötv zammı ne başkanlık ne rejim değişikliği hiçbir şey umrumda değil bunlar bi şekilde hallolur öyle ya da böyle ama bu tecavüzü meşrulaştırmanın sonu yok arkadaş ya. lanet olsun hepsine bu düşünceyi savunana oy verene bu güce tapana hepsine lanet olsun Allah'ın gazabı üzerinde olsun hepsinin.
0
pomaks
(18.11.16)
@krem peynir, söylediğine katılıyorum, evet hep vardı bu pislikler, ama Akp sayesinde meşrulaştı. Pedofili bütün dünyada var, sadece İslam ülkelerinde veya Ortadoğu'da değil, ama medeni ülkelerde bunun ağır cezai yaptırımları da var. Çoğu gizli pedofili harekete geçemiyor bu yüzden. Ama bizde hepsi rahat, göz göre göre yaşanıyor her şey, yasalarla korunuyorlar. Bunun sorumlusudur AKP.
Yoksa bizim milletimiz, halkımız çok temizdi falan demiyorum.

Bahsettiğim yorumu yazıp Akp'yi savunan kişi ise bir KADIN ve profilinde küçük kızıyla birlikte fotoğrafı var, kapalı falan da değil, modern görünüşlü. İşte bu kadın AKP'yi savunacağım derken ne dediğini bilmiyor, bahsettiğim bu tarz insanlar. Aynı insan, bu yasayı CHP veya başka bir parti çıkarmış olsaydı lanetler okuyor olurdu. Bahsettiğim işte bu ikiyüzlülük. Toplumun genel yapısından bahsetmiyorum.
0
peggy
(18.11.16)
krem peynir+1 neden değil sonuç ve evet bizim o çooooook övündüğümüz, o batının ahlaksızlığını almadığımız kültürümüz böyle. Böyle olayları yaşayan çok insan var. Bu tabii ki pedofili olduğu gerçeğini değiştirmez ama maalesef çocuk gelin diye bir kültür var ve sir gawain+1 her seferinde isveçli gibi şaşırmamalıyız ama tepki göstermeli. Daha bunlar iyi günlerimiz, daha en kadar iğrençleşebileceklerini tahmin edebiliyorum
0
limoncello
(18.11.16)
Pomaks +1500
Bunda sasıracak ne var ki diyen arkadasları hiç anlayamıyorum ne yapalım yani sasırmayalım bunlar zaten boyleydi diye kabullenelim mi?
Bir ülkede cocuk tecavüzleri mesrulastırıyor ve biz sozde okumuş aydın kesim sesimizi cıkaramıyorsak o cocukların yasadıklarında hepimizin payı olur.
Basıp gidicem bu ülkeden birbirlerini yesinler ne halleri varsa görsünler diye düşünüyordum ama artık yeter öfkenin de bir sınırı var bu kadar onursuzlastırılıyorsak gerekirse ölelim ama elimizden ne geliyorsa yapalım. Bunun partisi, dini, ırkı yok! Bu insanlık suçu. Tamam cogunluk onlar ülkeyi yonetmekte söz sahibiler vs de o kadar da değil. Daha ne kadar susucaz?
0
pastörizesüt
(18.11.16)
İsveçli gibi şaşırmayın sözüne ben de katılmıyorum açıkçası. Tabii ki şaşıracagim, tepki vereceğim zira bunlar bizim ülkemizde yaşanıyor diye kabul etmek, garipsememek bana duyarsızlık gibi geliyor. Üstelik benim çevremde bu kafa yapısında olan insan çok şükür ki yok. Dolayisiyla görünce şaşırmam, garipsememem gayet doğal.

Sonuna kadar tepki de veririm, kızarım da, üzülürüm de.
0
🌸fraise
(18.11.16)
Simdi bunlar hep irticadir, seriatin ayak sesleridir tam ciddiyetle ele alinnmalidir desem eminim hala yok ne alakasi var diyenler cikacaktir.
Eskiden olanlar da bunlarin acik ayak sesleriydi, zamaninda dikkate alinmadi. Fakat yoneticilerin gecmisi, istekleri, amaclari belli.
0
f_d
(18.11.16)
cehalet, görgüsüzlük, kabalık geçer akçe oldu. iyi bir yere gitmiyoruz.

böyle bir toplumda yaşamaktan, her gün bu tip insanlarla aynı ortamlarda bulunmaktan çok muzdaribim. ama umutluyum. kısa vadede değil ama... böyle gitmeyecek.
0
runfor
(18.11.16)
(2)

bankadaki para güvende mi?

nopen
soru başlıkta. türkiye'nin içinde bulunduğu mevcut durum (ohal/ekonomik gidişat vb.) göz önünde bulundurulduğunda, bankada para tutmak ne kadar güvenlidir?güvenli değilse bunun alternatifi neler olabilir? örnek; yastık altı döviz/altın.
soru başlıkta. türkiye'nin içinde bulunduğu mevcut durum (ohal/ekonomik gidişat vb.) göz önünde bulundurulduğunda, bankada para tutmak ne kadar güvenlidir?

güvenli değilse bunun alternatifi neler olabilir? örnek; yastık altı döviz/altın.
0
nopen
(17.11.16)
etna
(17.11.16)
Banka, nihayetinde sozune guvendiginiz bir kurumdur. Devlet denetimi altindadir. Bunlar ne kadar guvenliyse banka o kadar guvenlidir. Paranizi ya kendiniz tutarsiniz, ya da sizin adiniza tutacagini soyleyen birine tutturursunuz. Baska alternatif yok.
0
f_d
(17.11.16)
(22)

Pizzagate hk.

tchuck
arkadaşlar paylaşılan şeyler zaten çok korkunç ve bi kısmı yalan olsa bile tamamına yakınının ciddi temellere dayandığını düşünüyorum açıkçası. şu illuminati kolpalarına falan pek ihtimal veren biri değilim ve o teorileri pek ciddiye almam çünkü çok genel geçer şeyler kullanılır.ama bu pizzagatele i
arkadaşlar paylaşılan şeyler zaten çok korkunç ve bi kısmı yalan olsa bile tamamına yakınının ciddi temellere dayandığını düşünüyorum açıkçası. şu illuminati kolpalarına falan pek ihtimal veren biri değilim ve o teorileri pek ciddiye almam çünkü çok genel geçer şeyler kullanılır.

ama bu pizzagatele ilgili sunulan şeyler baya kanlı canlı.

neyse asıl konuya döneyim:

twitter.com

şu videoda joe biden'ın el hareketleri falan. korkutucu değil mi? kanım dondu. bu puşt resmen pedofili. yaptığı her hareketten, bakışlarıdaki o şeytanlıktan bile belli. inanılmaz, yemin ederim kanım çekildi, ve kendini ufak ufak göstermekten ayrı bir keyif alıyor resmen. o gücü kendinde hissetmek hoşuna gidiyor, her hareketinden, her bakışından belli ediyor bunu.

ben bu dakikaya kadarki bütün delillere kanım donarak baktım
ama bu video bambaşka. resmen şok oldum irkildim, inanılmaz amk. neler dönüyor, ne çapta dönüyor allah bilir.

ama özellikle bu videodaki hareketleri bakışları apayrı. adrien brody'nin bir filmi vardı, jacket mıydı neydi, orada da pedofiliydi ve filmin bir bölümünde elinde olmadan küçük bir çocuğa şehvet dolu bakışlar atıyordu. aynı dehşeti gördüm bu videoda ya.

siz ne düşnüüyorsunuz?


ÖNEMLİ EDİT: bu arada videonun sonlarında çıkan joe biden'ın söylediği farzedilen sözleri kastetmiyorum. video geneli hal ve tavırlarını kastediyorum. yani gözle görülebilen kısımları. (duymadığımız kısmı değil)
0
tchuck
(17.11.16)
tamamen aynı fikirdeyim, bu videoda özellikle kırmızı etekli kızın rahatsızlığı görülmeyecek gibi değil. çok fena. kim bilir kaç tane çocuk söz konusu. konunun üstünü kapatacaklarını düşünüyorum ancak keşke bunun bedelini ödeseler.
0
111111
(17.11.16)
o tür gizli partiler olduğu hep söyleniyordu ama genelde bol fantezili grup seks partisi deniyordu böyle pedofil falan değil.

Valla bu çok başka bir şey, bir de devletin üst kademeleri, oyuncular vb. üst kesimden çokça kişi var deniyor. Ben de bayağı inceledim olmaz diyemiyorum hatta fazlasıyla mümkün.

Son günlerde bu adamla(Biden) Obama arasındaki "müthiş dostluk" üzerine videolar yayınlanıyor, yabancı arkadaşlarım hep onları beğeniyor paylaşıyor bence onun altında bir şey var esas. Obama'ya aba altından sopa mı gösteriyorlar hani "hepimiz işin içindeyiz hallet şunu" gibisinden... bilemiyorum.

Bu en son çok fazla oyuncunun birden "hillary seçilmezse ölürüm" modundaki videoları da bu şekilde daha mantıklı geliyor. Özellikle çok sevdiğim komedyen Louis C.K.'in birden Hillary demesi, hiç öbür tarafı (Trump) konuşup espri bile yapmaması illa Hillary olsun demesi falan... Bir de kendisinin bolca "sex offender / child molester" esprisi vardır hani insan bir düşünüyor, ulan :/

edit: ayrıca videoda sondaki daha büyük (13 yaşında galiba) kız fazlaca rahatsız olmuş belli, adam öpecek gibi hamle yapıyor kız kaçıyor. Arada ne dediğini pek anlamasak da (yazıyı boşver) en sonda "see you back home I hope" diyor net bir şekilde arkasındaki kadın da(annesi mi acaba?) anında "no" diyor video kesiliyor. Adamın tavrı yaklaşması her şeyi falso.
0
rodriguez2
(17.11.16)
adam sadece çocukları değil kadınları da taciz ediyomuş
master groper diyolar herife.
0
rentts
(17.11.16)
hiçbir şey benim için sürpriz olmaz da, "yaptığı her hareketten, bakışlarıdaki o şeytanlıktan bile belli." cümlen taraflı baktığını gösteriyor.

yıllardır politikanın içinde olması nedeniyle vücut dili kullanımı konusunda ustalaşmış birinin, insanların -genç-yaşlı fark etmeksizin- yanındayken kendini güçlü gösteren, otoriter pozlar vermesi pedofili olma ihtimalinden çok daha mantıklı gibi.

(bkz: occam'ın usturası)
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(17.11.16)
bu arada şimdi ekşisözlük başlıgını da gördüm bu videonun.

gerçekten şerefsiz vicdansız alçak insanlarla dolu bu ülke.
adamlar her başlıkta "ensar" "ensarı örtemezsiniz" yazıp duruyor. yani şaka gibi yahu. gerçekten şaka gibi.

hem ensar olayının peşini bırakmayıp hem de bu pizzagate olayıyla ilgilenmek ve gerçek olduğunu düşünmek İMKANSIZ MI? bu kadar mı zor?

hayatı siyaset ve tarafçılık olmuş herkesin. inanılmaz ya. bu millet inanılmaz. şu büyük istanbul depremi gelip yıksın şu ülkeyi de kalanlar da birbirini gırtlaklayıp gebertsin.

solcusu ayrı mal dincisi ayrı mal. hepinizin alalh belasını versin.
0
🌸tchuck
(17.11.16)
FBI gibi kurumların bu adamlara dokunması zor. Bir suikast timi kurulursa bu işe bulaşmış kişiler yasal olmayan yollarla temizlenebilir. En azından bu pisliklerin ortaya çıkması da bir gelişme.
0
dissendium
(17.11.16)
tchuck ensar olayıyla ilgili, eğer akp sempatizanları ensar olaylarını sümen altı etmeye çalışmayıp, 'ilkimizi rizil idiyirsiniz' demeselerdi insanlar ekşi sözlükte bu tepkileri vermezdi.

twitter'a girin bakın, vaktiyle ensar olaylarında bu malum sempatizanlar ne demiş, bu olaylarda ne deyip ne yapıyorlar. ona göre insanların bu tepkilerini tekrar düşünün derim.
0
zoque
(17.11.16)
Bence bunda bir şey yok. Kapalı kapılar ardında neler oluyordur bilmiyoruz ama bu video normal geldi. Kalabalık bir ortam, itiş kakış var genel olarak zaten. Herkesin ve bütün kameraların önünde çocuk tacizi yapacak kadar da aptal olmadığını düşünüyorum.

Son günlerde ortaya çıkan şeyler sonucunda adamların her hareketinde bir şeyler arıyorlar. Bizim siyasetçilerin de bir sürü fotoğrafları var çocuklarla, bu yakıştırmayı yapmak istesek çok rahat yaparız aynı şekilde

Ha bu pisliklerden her şeyi beklerim zaten, sadece bu videoda bir şey olmadığını düşünüyorum. Adam kadrajlara çocuklarla birlikte girip, kendini sempatik biri gibi göstermeye çalışıyor da olabilir.

Çocuk tacizi, tecavüzü bizde de çok yaygın maalesef. Her gün, belki de her saat bir çocuk tacizi yaşanıyor bu ülkede. Haberimiz olmuyor. Haberimiz olduğu da oldu ama bir bok yapmadık. Yazık..
0
peggy
(17.11.16)
@peggy, adamın her hareketi şüpheli. bunu göremeyecek kadar kör olamazsınız. yakalayan çok güzel yakalamış görüntüleri. Elini sürekli kızın üzerinde gezdirmesi, arkadan yaslanması, kulağına eğilerek konuşması falan bunların hepsi anormal hareketler. bu sıradan bir olay değil. Türkiye'de bireysel suç olarak çocuk tecavüzü görülüyor. Gidip de kimse çocuk satmıyor. Pedofili olan da akıl sağlığı yerinde olmadığı için suç işliyor. Hasta olduğunu kendisi de biliyor. Bu olayda söz konusu kişiler sapkınlık amacı taşıyan bir örgütte yer alıyorlar. Obama pizzacıya dese ki bana sarı saçlı, mavi gözlü bir tane kız çocuğu getirin. Pizzacı da tamam deyip, senin çocuğunu kaçırsa ve Amerika'ya götürüp Obama'ın kucağına teslim etse bundan rahatsızlık duymaz mısın? Şu olayı Türkiye'deki olaylarla karıştırmamak gerek.
0
dissendium
(17.11.16)
@dissendium, ben sadece paylaşılan video için yorum yaptım. Adamın başka yerlerdeki hareketlerini bilmiyorum.
Valla türkiye'de de bayağı bayağı satılıyor çocuklar, nasıl kimse çocuk satmıyor? Pedofili her yerde pedofilidir. Bu olayın büyümesinin nedeni, bunu yapan adamların dünyayı yöneten siyasetçiler ve zengin kimseler olması, organize halde çalışmaları. Yoksa bana göre geçen Müge Anlı'da çıkan, 3 buçuk yaşındaki bebeğe tecavüz edip öldüren pislikten hiçbir farkları yok.

İkisini karıştırmıyorum zaten. Burada da var aynısı demişim. Burada gözümüzün önünde, müdahale edebileceğimiz halde etmediğimiz pedofili vakalarını düşünerek üzülüyorum sadece.
0
peggy
(17.11.16)
İlgili başlık entry kirliliği içinde olduğundan okuduğumdan hiçbir şey anlamadım.Uyku sersemi olmamın konu ile ilgisi olabilir tanii. Bir iki entry'yi bir de şunu okudum.
eksisozluk.com

Açıkçası hareketlere anlam yüklemek bana biraz Alfred Dreyfus'a yapılan 'suçlu olduğunu düşündüğümüz için kanıt arama' gibi geldi. Adamların masum olduğunu söylemiyorum da, adamlara doğrudan pedofil gözü ile baktığımız için her harekete anlam yüklüyormuşuz gibi geliyor. cikmaz sokaktan cikagelen cocuk'a katılıyorum. Gerçi, bu entry de bana michael sikkofield'ın illuminati yazılarını hatırlattı. Tek farkı onun yazdıklarını komik buluyorum, bu biraz daha gerçekçi gibi. Yani, üstü kapatılan bir şeyler var ama bildiğin bilcümle senatörün hepsinin birden pedofili olup herkesin çılgın Rotschield partileri vermesi çok mantıklı gelmiyor. Tamam, işin içinde bir pedofili vardır da, izin verilen bir pedofili varsa bu işin skandalı daha yükseklerde, daha büyüktür.

Biden pedofildir, doğrudur; Obama'ya da aba altından sopa gösteriyordur ama orta yerde herkesin içinde, yakalanabilecek bir şekilde 'Azdım' dediğini düşünmüyorum; kötü bir dudak okuma ve yanlış yorumlama seansı olma olasılığı daha yüksek.
www.youtube.com
Kimseyi temize çıkarmak, savunmak derdim yok. Komple reddetmiyorum. Biden ve birtakım kişiler pedofili diye herkesin 'Oooh, o öyleyse ben de öyleyim, hadi çırılçıplak çocukları havuza atıp izleyelim. Hepimiz sapıktık aslında, Biden sağ olsun, artık örgütlüyüz'lük bir durum olabilecek başka skandalların yanında çok da mantıklı gelmiyor. Başka türlü neden herkes 'Ahaha, bu da ailemizin çılgını' tavrında olsun. Şu anda gözümüzde pedofili diye her hareketine anlam yüklediğimizi düşünüyorum sadece.

Ekleme: supermatik + 1
0
aychovsky
(17.11.16)
böyle seçilmiş görüntülere hiç güvenmem.
adam acaba kaç yüz kişiyle fotoğraf çekti de aralarından böyle sahneleri seçtiler?

hadi diyelim adam sapık, kameraların karşısında yapacak kadar alık mı? amerika la orası, adamı öttürürler. bizdeki gibi bi kereden bişey olmaz demezler.

ayrıca ufak çocuklar böyle resmi toplantılarda sıkılırlar, trump'ın kutlama konuşmasında yanda duran çocuk da (oğlu mu, torunu mu neyse) sıkıntıdan, mutsuzluktan patlıyordu.
0
supermatik
(17.11.16)
@peggy, Türkiye'de nerede çocuk satılıyor ya? Manyağın biri ya akrabasına tecavüz ediyor, ya öğrencisine tecavüz ediyor ya da birini kaçırıp ona tecavüz ediyor. Bir örgütlenme yok. Burada zengin kişilere para karşılığı sunulmak üzere çocuk kaçıran bir örgütten bahsediyoruz. Pedofili her yerde pedofili, bunu ben de biliyorum, ama bu olayın ciddiyeti daha büyük. Neden mi? Çünkü bu örgüt yok edilmedikçe bu olaylar devam edecek.
0
dissendium
(17.11.16)
benim yorumum tamamen sallamasyon. bu olayda trump'ın parmağı da var gibime geliyor. adam kendisine dönen nefreti bu gibi şeylerle gündem ederek söndürmek istiyor... kendisinin basın yayın organlarında bir sürü elemanı var.
0
gotic
(17.11.16)
buna benzer çocuk satma, çocuk yaşta fuhuş vs. olayları daha geçenlerde bir kadının itirafı sonunda ortaya çıktı, ankarada üstü düzey görevliler, bürokratlar, siyasetçiler vs. nin de işin içinde olduğu çocuk fuhuşu. Nette link aramaya üşendim. Tabii ki burda da var.
Her şey olabilir
0
limoncello
(17.11.16)
Hareketlerde bir sikinti yok.

Olay gercek falan degil. Yok ortak is yaptigi adam pedofiliymis yok gidilen pizzacida calisan eleman çüküne pizza koyuyomus... logosu bilmem neye benziyomus.

Coca cola yazisini ters cevirince de arapca allah yok din yalan yaziyomus dendiginde dalga gececek insanlar biraz komplike gelen bir olayda her seyi anlamlandirabilmis gorunup kendini zeki sanmak icin ahkam kesiyor olayla ilgili...

2 gun onceye kadar Biden'in fotografini gosterip bu kim diye gostersen bilemeyecekti yarisi.

Bir de tabii hayatinizda heyecan olmadigindan boyle seylere inanmak istiyorsunuz.

Bu kadar dayanaksiz iddialarla fikir olusturabilen insanlarin kahvede israyil oyunlarini bozan, buyuk resmi goren insanlardan pek bir farki yok.
0
la rana
(17.11.16)
@la rana, sizin gibi insanlar yüzünden bu olayların üstü örtülüyor. Türkiye'de çok var senin gibi. Ulan madem bunlar gerçek değil, kim ne amaçla Reddit başlıklarını kapatıyor. Bunlar komploysa dalga geçer bırakırsın, Instagram hesapları neden gizleniyor, Twitter'da bu konuyu inceleyen hesaplar birer birer kapatılıyor? Farklı görüneceğim derken apaçık kanıtları olan bir olayları yalanlıyorsunuz ya ne diyeyim. Bir ülkenin başkanı bir pizzacıya neden 65 bin dolarlık bağış yapar? Bunu açıkla tamam bunlar yalan diyelim. Instagram hesabında kollarından masaya bağlanmış kızın anlamını açıkla. Görüntülerde Joe Biden ellerini kızın göğüs bölgesine doğru sık sık hareket ettiriyor. Allah bilir siz Ensar Vakfı olayında da bu vakfı savunmuşsunuzdur.
0
dissendium
(17.11.16)
Videodaki altyazilara zerre inanmamakla birlikte video acik. Adam ne yanindaki insanlardan ne kameradan cekiniyor. Etrafindakiler belli ki hem rahatsizlar hem cekiniyorlar.

Skandal konusunda, oncelikle zamanlamasini manidar buluyorum. Yani amac gercekleri ortaya cikarmak degil, bu skandali bir arac olarak kullanmak gibi geliyor bana. Diger yandan skandalin gercek olabilecegi hususunda bir suphem yok. Fakat bazi yazilanlari, ozellikle siyasilere baglanan kisimlarin kanitlarini cok zayif buluyorum. Yine de ust kademede (de) bu tur olaylarin oldugu zaten malum. Devletleri seffaf olmayan yerlerde daha cok oldugu da malum.

Siyasilere baglansin baglanmasin yayinlananlar cok rahatsiz edici. Belli ki bu isleri acikca yapanlar var ve dokunulmuyorlar. Umarim en azindan bu kisilere dokunmalarina ve daha sonra bu ise niyetlenebilecek herkes uzerinde baski kurmaya vesile olur.
0
f_d
(17.11.16)
@dissendium

öncelikle haddini bil "ulan",

sonralıkla insanları neyle suçladığın hakkında fikrin olsun. duyuru konusu şahısları rahatlıkla suçladığın gibi beni de bir şeylerle suçlamışsın. işi gücü bırakır uğraşırım da uğraştırırım da haberin olsun. ensar vakfı olayı falan saçmalamışsın. adımı soyadımı ve tc kimlik numaramı vereyim, konuyla ilgili aleyhimde herhangi bir delil bulamazsan namussuz ve şerefsizsin. insanları suçlamak bu kadar kolay olmamalı.

ki bak ben böyle bir olay var demiyorum. bu yüzden bir şey kanıtlamak bana düşmüyor. var diyen sensen olduğunu da kanıtlamakla mükellefsin.
0
la rana
(17.11.16)
@la rana, bana haddini bil diyen adam kanıt bulamazsan namussuz ve şerefsizsin diyor, üstüne üstlük beni tehdit ediyor. Ben yazını yanlış okumadım, sen açık açık pedofili partisi yapan adamlarda bir sorun yok diyorsun. Nereden biliyorsun bunların gerçek olmadığını, elinde kanıtın yoksa nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Bana kanıtın var mı diyorsun, millet kaç günden beri beş yüz tane şey paylaştı, otur da oku hepsini, ben mi anlatayım sana bunları? Haddini sen bileceksin. Dava açmakla beni korkutacağını sanma sakın. Benim kimseyi suçladığım yok.
0
dissendium
(17.11.16)
@dissendium, Türkiye'de çocuk satılmıyor mu, örgütlenme yok mu? Bu örgütlerin kat be katı Türkiye'de var emin olun. Birileri tarafından korunuyorlar.

Bunları söylemem "orayla burayı karıştırmak" olarak görülüyor, Amerika'daki olayı meşrulaştırdığım falan düşünülüyor. Neden?

Evet pedofili her yerde. Hele ki Türkiye gibi tecavüzcü ve pedofili dostu bir ülkede..

Amerikadaki olay da eminim yıllardır biliniyordu. Şimdi ise bu olayı, o çocukları kurtarmak veya örgütü çökertmek için değil, seçim kampanyasında işlerine yarayacağı için ortaya çıkardılar. Gerçekten bir kişinin bunları "tesadüfen" bulup forumlarda anlattığını mı düşünüyorsunuz? Susup susup işine yarayacağı zaman konuşmak da ayrı bir şerefsizlik işte.

Tamam, bu adamların pedofili olduğunu kabul ediyorum, biliyorum. Nefret ediyorum. O çocuk, bebeklerin yaşadıkları acıları düşündükçe kalbim sıkışıyor. Ama tamam konuştuk, lanetledik, küfür ettik, bitti. Ne yapabiliriz? Dünyanın diğer ucunda, Amerika'nın başındaki adamlara ne yapabiliriz? Hiçbir şey.


"Ama bu olayın ciddiyeti daha büyük. Neden mi? Çünkü bu örgüt yok edilmedikçe bu olaylar devam edecek." demişsin.
Bu olayın dünyanın herhangi bir yerindeki pedofili olayından daha ciddi olduğunu düşünmemekle birlikte, ben de yok edilmedikleri takdirde buna devam edeceklerini düşünüyorum, yok edilmelerini ben de isterim, ama bu olmayacak. Nasıl yok edeceğiz?

Üstelik burnumuzun dibinde bunlar olurken:
onedio.com

(Bizimkiler tecavüzcüler ceza almasın diye yasa çıkarıyorlar "yasa". Amerikadaki olay kadar ilgi çekmeyecek ama olsun, burada dursun):

Peki buna ne yapıyoruz? Yine hiçbir şey. Demem o ki, Türkiye'de bunlar yaşanırken Amerika'daki olayın bu kadar gündem olmasının "magazinsel" olduğunu düşünüyorum. Amerikayı da konuşalım, tartışalım tabii ki. Ama resmen burada insanlar saatlerini harcadılar bu olayı araştırmak için, bu kadar enerjiyi etrafımızdaki vakalar için kullansak bir şeyler çözülmüştü belki de. Ben kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama olmuyor, kitlesel hareket lazım.

Hofff neyse işte ne bileyim. Yazık çocuklara, burada, orada, dünyanın her yerinde..
0
peggy
(18.11.16)
ne örgütünden bahsediyorsunuz ya?

dün gece TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, devlet bazında çocuk tecavüzünü meşrulaştırdı. bundan büyük örgütlü yapılanma olabilir mi? hangi örgüt?
0
🌸tchuck
(18.11.16)
(14)

"olsundu, bulsundu, yapsındı" gibi kelimelere ne hissediyorsunuz?

matrix
özellikle feysbuk gruplarında görür oldum. ergen tayfa tarafından itinayla kullanılmakta. garip bir gıcıklık veriyor. neden veriyor kısmına çok odaklanmadım fakat sanırım dilbilgisine yakıştırmıyorum. cenk erdem tarafından çıkarılmış diyorlar, incelemedim. siz de gördüğünüz zaman negatif bir hisle k
özellikle feysbuk gruplarında görür oldum. ergen tayfa tarafından itinayla kullanılmakta. garip bir gıcıklık veriyor. neden veriyor kısmına çok odaklanmadım fakat sanırım dilbilgisine yakıştırmıyorum. cenk erdem tarafından çıkarılmış diyorlar, incelemedim.

siz de gördüğünüz zaman negatif bir hisle kaplanıyor musunuz? ya da yakıştırıyor musunuz bunu günlük dilin içine?
0
matrix
(17.11.16)
pek bir negatiflik uyandırmıyor bende yerinde kullanıldığı zaman. dil bilgisine dikkat etmeye çalışan birisiyim, kendim de hiç kullanmadım şimdiye kadar ama bazen esprili olabiliyor bu kelimelerin kullanıldığı cümleler. ergen tayfanın işin mokunu çıkartmasından bahsetmiyorum tabii ki.
0
kemence
(17.11.16)
biraz irrite oldugumu söyleyebilirim.

ama bazen benim de söyleyesim geliyor, alışkanlıktan herhalde.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(17.11.16)
"yapmacik edebiyat" gorunce malesef insani rahatsiz ediyor.
0
idexo
(17.11.16)
Ergen tayfa olsa anlarım. Koca koca insanların ağzında dilinle, katil olmamak çok zor
0
kahramanikarus
(17.11.16)
kemence + 1

Hangi ara çok kullanıldığını fark edemedim ama yerinde kullanıldığında ve suyu çıkmadığında seviyorum.
0
aychovsky
(17.11.16)
Bir ara farklı bir hissi vardı ama bokunu çıkardılar. Dilim varmıyor söylemeye, sevmiyorum.
0
Adramelekhh
(17.11.16)
kemence, aychovsky +1 Haddinden fazla kullanildigina da denk gelmedim zaten. Rahatsiz olmuyorum. Gayet kullanisli bir ifade.
0
stavro
(17.11.16)
aşırı derecede sinir oluyorum. kullananın ağzına, yüzüne hunharca vurasım geliyor.
0
ofelia
(17.11.16)
ben bunlara hiç denk gelmedim, şimdi cümle içinde hayal edemedim de.
bağlama bağlı olarak esprili olabilir belki.. ama genelde çok hoşlanmıyorum böyle uyduruk kaydırık ifadelerden.
0
manuel mandalina
(17.11.16)
çok itici
0
fragile lady
(17.11.16)
Hoşlanmıyorum.
0
battal gemalmaz
(17.11.16)
E bu kelimeler vardi zaten? Gecmisten bir hikaye anlattigimizi dusunelim. "Onu aldatmisti. Olsundu. Zaten herkes herkesi aldatmiyor muydu?"

Hele bir de dediginiz gibi itinayla kullaniyorlarsa hic sorun yok.
0
f_d
(17.11.16)
Böyle bir birleşik zaman yok Türkçe'de. Dolayısıyla doğru değil. tr.m.wikipedia.orgşik_zamanlı_fiil
Nihal Yeğinobalı'nın uydurması olduğunu düşünüyorum.
0
Lim5
(17.11.16)
ergence geliyor.
0
Esinsin
(17.11.16)
(10)

rektör atamaları

black mamba
sözlükte baya goygoy dönüyor. tamam doğru bir şey değil rte'nin yaptığı da bunu daha önceki cumbabalar da yapmadı mı? ahmet necdet sezer örneğin. rte'nin yaptığı zaten süregelen bir şeyi devam ettirmek. ahmet necdet sezer'in de aynı tutumu göstermesine rağmen muhalif kanadın şimdi ses etmesi iki yüz
sözlükte baya goygoy dönüyor. tamam doğru bir şey değil rte'nin yaptığı da bunu daha önceki cumbabalar da yapmadı mı? ahmet necdet sezer örneğin. rte'nin yaptığı zaten süregelen bir şeyi devam ettirmek. ahmet necdet sezer'in de aynı tutumu göstermesine rağmen muhalif kanadın şimdi ses etmesi iki yüzlülük değil mi?

not: akp'li değilim. önceki duyurulara bakabilirsiniz.
0
black mamba
(13.11.16)
Bilmediğim için soruyorum:

Ahmet Necdet Sezer, seçimlerde 397. olan rektör adayını rektörtörlüğe getirmiş mi? Üyelerin %90'ının oyunu alan adayı es geçmiş mi?
0
birşeylersoracağım
(13.11.16)
Rte, seçime bile girmemiş kişiyi rektör olarak atamıştır
0
cemallamec
(13.11.16)
önceden usulen bile olsa bir seçim oluyordu. devamında belli bir teamüle göre atama yapılıyordu. şimdi o da yok. şimdi özerk olması gereken kurumların başına kişileri atamak için yök adayları filtreliyor, ardından bir kişinin iki dudağı arasına bakılıyor.
0
zgrydn
(13.11.16)
Ben de chpli cumhuryetçi filan değilim. sezer diyelim öyle bir şey yaptı. ne işine yarayacak, hükümette gücü mü var, bir sonraki seçimde tekrar mı seçilecek. Gücü yok zaten, üniversitede sözü geçmesi imkansız. Atadığı kişiler de ne yapbilir ki, üniversitede en fazla içkiyi serbest yapar. ama tabi imkansız bu gibi şeyler. Yani ikiyüzlülük değil. GÜç nerdeyse, muhalefet ordadır.

Filistin bir atom bombası atıp israil ordu binasını vs yok etse, filstine ses çıkarmıyoruz dye ikiyüzlü olmayız.
0
Cursed Chico
(13.11.16)
en yüksek oyu alan kimse o atanıyordu önceden, şimdi seçime girmemiş (gerek görmemiş de olabilir) girse bile en az oyu almış kişi veya kişiler atanıyor son zamanlarda. sorun bu.
0
ada meltemi
(13.11.16)
Bu kayyum atamasını eleştirenler YÖK'ü ve 12 Eylül sonrası uygulamaları savunmuyorlar zaten. Savunuyorsa bile "en azından böyle daha iyiydi, şimdi hepten boka sarmış" diyerek söylüyordur bunu.

Ama üniversitelere "bir devlet kurumu, o zaman devlet (yani şu noktada hükümet) istediğini yapar, ne yani yapmasın mı" dersek akademik özgürlüğü zedelemiş oluruz. Akademi itaat kültüründen uzaktır, bilime ve tartışma kültürüne dayalıdır. Kayyum ataması bilimsel üretime ipotek koymaktır.

ODTÜ'de 2. sıradan rektör olarak atanan ve "görevi kabul etmeyeceğim" dediği halde eden kişinin 1,5 sene önce kapanmış, YÖK'ün ve Danıştay'ın bile "usulsüzdür, kanıtlar yetersizdir, yanlış yapmışsınız" diyerek kapattığı soruşturmaları yeniden açtığını duymuş muydunuz? İktidar, makam, mevki bozuyor. Akademik başarısı ne olursa olsun, göeve getiriliş usulü sebebiyle AKP vekilinin kardeşini de bozacaktır.

Göreceksiniz, o okulun uluslararası başarısı ya ciddi anlamda düşecek ya da düşmemesi için çalışanlar "hiçbir başarı cezasız kalmaz" düsturu ile ağır bedeller ödetilerek pişman edilecek.
0
sevgikusunkanadinda
(13.11.16)
birazcik tarih icin: odatv.com

rte'nin yaptigi suregelen bir seyi devam ettirmek degil, bilakis suregelen demokratik bir kulturu otoriterlik kaygilari ile yok etmek. secime girmemis olmasi da saptirma degil gercek.
0
f_d
(13.11.16)
"Hasan Tan'ın ODTÜ'ye rektör olarak atanmasını basit bir uygulama yanlışı olarak görmek büyük hata olur. Bu atama, siyasi nitelikliydi ve hedefi ODTÜ'deki özgür düşünce ve tartışma ortamını yoketmekti."

Tarihten ilgili bir sahne: www.odtumd.org.tr
0
sevgikusunkanadinda
(13.11.16)
Hayır değil. Şimdiye kadarki hiçbir Cumhurbaşkanı, rektör atamalarını gece yarısı KHK'sı ile kaldırıp kafasına göre atama yapmamıştı.

İkiyüzlülük arıyorsan örneklerini destan gibi yazabilirim.
0
babilbaligi
(14.11.16)
@acemi; tamam, diyelim ki pkk anmasına izin veren rektör yeniden atanmayarak makamdan uzaklaştırılıyor. peki terör örgütü olan ypg'nin silahlı konvoyunun ülkeden davul zurna ile geçişine izin verenler ne zaman o makamlardan uzaklaştırılacak? saygılar.
0
babilbaligi
(14.11.16)
(16)

Türkiyedeki abur cuburlar

basubadelmevt
Türkiyede bulunan abur cuburlar neden bu kadar kötü? Fazla şekerli, tatsız tuzsuz, bi garipler ya, cogu bayık.Geçen bi biskrem uzattı arkadaş, aman allahım nası sekerli bi tat. Almanyaya gittiğimde kendimden geçmiştim, inanılmaz çikolatalar,büsküviler filan vardı.Burda bulamıyorum hiç birini, yaklaş
Türkiyede bulunan abur cuburlar neden bu kadar kötü? Fazla şekerli, tatsız tuzsuz, bi garipler ya, cogu bayık.Geçen bi biskrem uzattı arkadaş, aman allahım nası sekerli bi tat. Almanyaya gittiğimde kendimden geçmiştim, inanılmaz çikolatalar,büsküviler filan vardı.Burda bulamıyorum hiç birini, yaklaşan bile yok onların lezzetine. Bunun sebebi nedir? Anlayan var mı bu işlerden? Ya da şu abur cuburu denemdiysen dene, çok güzel dediğiniz bir şey?
0
basubadelmevt
(12.11.16)
lezzet işi subjektif. bence abarttığınız kadar kötü değil türkiyede, bazı şeyler daha bile güzel.

hala var mı bilmiyorum
canga
eti puf
çokomel
metro
damak
napoliten
biskrem elmalı ve incirli-bu yok galiba

bu saydıklarım bence alman çikolatalarını dövebilecek şeyler.
0
kurnaz
(12.11.16)
@kurnaz
Çokomelin üzerindeki o kalitesiz çikolataya rağmen Alman çikolatasını döver diyosan lezzet hakkaten subjektifmiş diyebilirim:D
0
🌸basubadelmevt
(12.11.16)
eti karam, gofretli olanı ama..

çikolata tatlı sevmem pek ama bundan her gün bitane yemeden duramıyorum. gelmiş geçmiş en iyi çikolata bence..
0
jonestown
(12.11.16)
@basubadelmevt

elbette subjektif, sen lakritz, marmite gibi şeyleri bilir misin bilmiyorum. bunların hayranları var.

ruslara sorsan türk çikolatalarına bitiyorlar mesela.

bu subjektiflikle beraber büyürken aldığın tatların daha hoş gelmesi durumu. manner schnitt var mesela dokuz tat ın orjinali, ama bence dokuz tat daha iyi.

albeni-twix arasında albeniyi tercih ederim.

kalitesiz değil o çikolata ek olarak, üretim sektörünü biliyorsanız ürünün kalitesi kötü değil, lezzeti size uygun değil.
0
kurnaz
(12.11.16)
Basuba bi saysana o abur cuburlari rittersporttan baska ne cikacak icinden.su gurbetci kafasida bi turlu bitmek bilmedi.aldinin 50 sentlik cikolatasini tasimaktan anlatmaktan bikmadilar.olabilenlerin en iyileri burada market rafinda var.ulkere sokup cikaririz ben dahil adam gitti mcvities i aldi,ay bizde cikolata yok godivayi aldi adam daha ne yapsin?sirada oreo var ,o da yakindir.havaalaninda ay godiva cok bozdu diyeni gordum.
0
duptıs
(12.11.16)
O degil de bi de bulgar gofreti denen bi gofret cesidi var. Markasini bilemedim simdi. esi benzeri yok yerli gofretlerde.
0
yons
(12.11.16)
@yons

Naya wafla

HA(tersbüyükR) a101 de vardı bi ara.
0
shenergy
(12.11.16)
Valla eskiden eti'nin findikli 9kat diye bir gofreti vardi o ayri bir guzel gelirdi. Simdi yesem nasil gelir hicbir fikrim yok acikcasi.
0
f_d
(12.11.16)
benim farkettiğim diğer olay bizim burada ki fanta gazoz grubunun aşırı şekerli olduğu

tadı değişmeyen yegane şey cola ama fanta falan ne aroma var ne şeker var acayip bişey yurtdışındakiler.
0
killerbee
(12.11.16)
Doğru düzgün içecek yok bence ama yiyecekler güzel. Piyasada likörlü çikolata yok. Ovomaltine yok. Schokoküsse yok. Çokomel yerini tutmuyor. Onun dışında iyiler. Türkiye'de daha pahalı olsa da yabancı markalar da bulunabiliyorlar.
9Kat > Manner denmiş ona da katılıyorum.
0
Lim5
(12.11.16)
bence buradaki aburcuburlar genel olarak burada yaşayan insanların damak tadına uygun şekilde,
tabi ki çok değişkenlik olabilir kişiden kişiye ama bence gayet lezzetli.
0
basond
(12.11.16)
gerçekten ağız tadı ve alışkanlıklar meselesi bu biraz. evet avrupa'da kesinlikle çok daha fazla çeşit var. marketlerde her türlü abur cuburu denemişimdir.

Türkiye'deki abur cuburlar elbette Avrupa ürünlerinin kopyası şeklinde oluşturulmuş ilk başta. Ancak bazıları gerçekten (benim ağız tadıma göre) asıllarının lezzetini aşmış. Manner gofretleri mesela. Veya Rulokat. Almanya'da Rulokat tarzı bir sürü çeşit denedim. I ıh. 9Kat gofretler de aynı.

Bir Nestle damak zor bulunuyor mesela :)
0
burya
(12.11.16)
Ben de genel olarak Almanya'daki abur cuburları daha çok seviyorum.
0
chitosan
(12.11.16)
vişneli browni var. muhteşem.
0
iste o kavunici balik
(12.11.16)
Aburcubur dünyanın her yerinde leş. Hepinizin damak tadından şüpheleniyorum şu an.
0
kargn
(12.11.16)
burdaki cipslerde de bi sorun var. doritos nacho tacho alıyoruz ustundeki baharat çeşni oranı %2 sapsarı sade mısır cipsini kaktırıyor frito-lay.
0
melancholia
(13.11.16)
(6)

tez konumu ve danışmanı değiştirsem mi?

passion rules the game
merhaba arkadaşları o'na einstein diyorlar,şimdi ben doktora yapıyorum. tez aşamasındayım. ilk jüri toplanacak ama konumu sevemedim. iştahla başladım ama bir yere gidecek gibi görünmüyor, pek istediğim bir konu değildi ama ilgimi çekmişti. varan 1.danışmanım elimden çok tuttu, her konuda yardım etti
merhaba arkadaşları o'na einstein diyorlar,
şimdi ben doktora yapıyorum. tez aşamasındayım. ilk jüri toplanacak ama konumu sevemedim. iştahla başladım ama bir yere gidecek gibi görünmüyor, pek istediğim bir konu değildi ama ilgimi çekmişti. varan 1.

danışmanım elimden çok tuttu, her konuda yardım etti. bölüm başkanı aynı zamanda. ileride kadro bulmam açısından yardımı olabilir başarılı olursam ama jüriyi bana sormadan seçti ve lisansta dersinden a ile geçip yine ters düştüğüm hoca var. jüri çok sıkınıtlı. ileride bana torpil sağlanması gibi bir derdim de yok, vicdansızlık olur. varan 2.

konu çok ses getirecek ve türkiye açısından verimli olabilecek bir konu. yoğun analiz istiyor. ben bu analizi yapabilirim ama biraz daha farklı bir konuda mikro düzeyde çalışmak istiyorum. varan 3.

eğer konu ve danışman değiştirirsem 6 ayı yakmış olacağım, belki daha fazla bir süre. değiştirmezsem mutsuz olacağım ve bu 2 sene çile gibi geçecek. konu değiştirirsem çok daha hızlı bir süreç olabilir. varan 4.

danışmanla kişisel muhabbetim de olduğu için bu konuları konuşmaya inanılmaz korkuyorum. aramız bozulsun da istemiyorum. ne yapsam bilemedim. kırmadan etmeden nasıl ifade etsem?

hiç benzer bir süreç yaşamış olan var mı, ne yapsam?


danke.
0
passion rules the game
(12.11.16)
jüriyle anlaşamamak geçerli bir sebep değil bence. bilakis debate olması verim kazandırabilir. mikro düzeyde çalışmak istediğin konuyu danışmanınla konuş, bir orta yol bulabilirsiniz. konu değiştirirsen çok hızlı olacağını nasıl garantiliyorsun? çok şeyse o zaman danışmanına söyle, belki o konuyu da kabul eder.
0
snape i başından beri tanırım
(12.11.16)
değiştirmek istediğim konuya daha fazla hakimim şu ankinden, hatta şu anki neredeyse hiç çalışılmamış bir konu :/

jüride tartışma iyi de o hoca işte sırf tartışmak için tartışan biri olabilir :)
0
🌸passion rules the game
(12.11.16)
ay merak ettim konun ne? :)
0
snape i başından beri tanırım
(12.11.16)
sürpriz ;P vazgeçmezsem artık yollarım bitmiş halini hahah.

saçma sapan bir konu olduğu kanısına vardım biraz da, veri yok çünkü.
0
🌸passion rules the game
(12.11.16)
Juriyi size mi sormasi gerekiyordu orasini bilmiyorum. Genelde sevdiginiz konuda calismayi onerirler. Benim diyecek bir seyim yok. Sadece, konular disaridan hep hos gelir ancak icine girdikce boguculasir. Bu da bir fark yaratiyor olabilir.
0
f_d
(12.11.16)
Devam devam
0
sen nasıl bir insansın
(12.11.16)
(4)

trump ve tayyip'in tabanı benzer mi?

yons
ikisinin de hitap ettiği seçmen tabanının motivasyonları, hayata bakışları, eğitim düzeyi vs. benzer midir?
ikisinin de hitap ettiği seçmen tabanının motivasyonları, hayata bakışları, eğitim düzeyi vs. benzer midir?
0
yons
(12.11.16)
alakaları bile yok, bu nasıl kıyas?
0
loser blueser
(12.11.16)
Benzer cunku korku ve tahammulsuzluk retorigine prim veriyorlar (ya da baska cekincelerden dolayi hosgorebiliyorlar). Terorizmi buyuk tehdit gorenler Trump'a oy veriyor. Ayni Tayyip gibi sehirlesmemis kirsal kesimden oy aliyor. Dolayisiyla gelir seviyesi dusuk insanlar daha cok oy veriyor.

Benzer degil cunku egitim seviyeleri demoktratlarinkiyle cok farkli degil. (Turkiye'de egitim seviyesi ile oy verilen parti arasindaki korelasyon epey yuksekken ABD'de yine fark olmakla birlikte bu farkin buyuklugu o kadar da onemli degil.). Trump'a aslinda o kadar da guvenmiyorlar ya da samimi bulmuyorlar. Turkiye'de ise duygusal bir bag var. Guclu lider olmasi insanlari cezbediyor. Turkiye'de gelir seviyesi daha dusuk insanlar, ayni Amerika'daki gibi kendini daha iyi temsil edeceklere oy vermese de bunun motivasyonlari farkli zira Turkiye'de ulufe kulturunden beslenen sosyal yardim adi altinda sacma sapan bir duzen var. ABD'de bu bu sekilde islemiyor. Ek olarak Trump agirlikli olarak beyazlardan oy alirken, Tayyip Turkiyedeki ana azinlik olan Kurtlerden de oy aliyor.

Genel olarak bazi analojiler olsa da farkli taban diyorum.
0
f_d
(12.11.16)
İki taraf da hater. O yönden benziyorlar. İki taraf da ekonomi için bir yerlerini vermeye hazır vs vs.
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(12.11.16)
Dün bir AKP'li yanımda aynen şöyle söyledi:

"Bu tırambı istemeyenler neye istemiyorlar yauv, ne güzel doların değeri çıhtı işte."
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(12.11.16)
(8)

Bana hosgoruyle yaklasmayan insana ben hosgoruyle yaklasmali miyim?

yuzır
Cunku hosgorulu olmak bunu mu gerektirir? Ne dersiniz? (Ya da hosgoruyle yaklasmayacagini bildigim)
Cunku hosgorulu olmak bunu mu gerektirir? Ne dersiniz? (Ya da hosgoruyle yaklasmayacagini bildigim)
0
yuzır
(04.11.16)
Yaklasmalisin. Cunku iyi biri olmak bunu gerektirir.
0
sen nasıl bir insansın
(04.11.16)
yaklaşmamalısın. burası türkiye. kaba olmak, insanları korkutmak daha çok iş yapıyor.
0
la rana
(04.11.16)
Gerek yok.
0
dissendium
(04.11.16)
hoşgörüyle yaklaşmayacağını bildiğini düşünmek biraz tehlikeli bir ön yargı olabilir. arkadaşımın türbanlı bir arkadaşı var, kız hem ateist hem de eşcinsel olduğumu biliyor ve beni çok seviyor. ne zaman görüşsek sıkı sıkı sarılır öper falan.

sen doğru bildiğini yapmalısın her zaman. ön yargısız, ön kabulsüz. ama o sana hoşgörüsüzlük gösterdiyse, o zaman hak ettiği şekilde davranmak icap eder.
0
nathanieltroy
(04.11.16)
Sana hosgorusuz yaklasan insana sen iki kere hosgorusuz yaklasmalisin. Yok yok bu fazla oldu.
0
stavro
(04.11.16)
Hoşgörülü bir insansan evet. sadece sana karsi hoşgörü gösterenlere karsi hosgörülü olursan hoşgörü nerede ?

Hoşgörünün olayı zaten sana hoş bakmayan, seni hoş görmeyen ya da senin hoş bakmadigin birilerini bile kabul etmek degil midir ? Tabi abartmadan.

Diger türlüsü hosgoru degil, sana gosterilen davranislarin aynıyla cevap vermektir sadece.
0
aquarium
(04.11.16)
sana taş atana sen meteor olup yağacaksın yoksa seven çok olur...
0
yazar yazmaz yazan yazar
(04.11.16)
f_d
(04.11.16)
(1)

"Sister Journal" dergiler aynı indexlerde taranır mı

algebraist
Bir dergiye gönderdiğim makale kapsam dışı olduğu için, bunu sister journal'ımıza submit etmek ister misiniz demişlerdi. ben de hay hay dedim ve gönderdim. şimdi makale bu dergiden kabul aldı. fakat şöyle bir sorun var. SCI expanded dergiler listesinde bu sister journal'ın adı yok. malum bizde de de
Bir dergiye gönderdiğim makale kapsam dışı olduğu için, bunu sister journal'ımıza submit etmek ister misiniz demişlerdi. ben de hay hay dedim ve gönderdim. şimdi makale bu dergiden kabul aldı. fakat şöyle bir sorun var. SCI expanded dergiler listesinde bu sister journal'ın adı yok. malum bizde de dergi sci index'te yoksa para etmiyor. adam yerine konmuyor. örseleniyor. ben de epey uğraşmıştım bu çalışma için. bi araştırayım dedim. çok fazla bilgi yok. birisi aynı rank'a sahip olduğundan bahsetmiş. konu hakkında bilgisi olan varsa ve yardımcı olursa çok sevinirim.
0
algebraist
(01.11.16)
Hayir. Her dergi kendi bacagindan asilir.
0
f_d
(01.11.16)
(16)

Kendinizi özel hissediyor musunuz?

goodz
Çocukken herkes kendisini özel hisseder. Ne bileyim diğerlerinden farklı olduğunu, özel bir insan olduğunu düşünür. Bir zaman sonra yaşaya yaşaya sıradan insanlar olduğumuz aşılanır.Siz hala kendinizi özel hissediyor musunuz? Evet veya hayır ise ne zamandan beri?
Çocukken herkes kendisini özel hisseder. Ne bileyim diğerlerinden farklı olduğunu, özel bir insan olduğunu düşünür. Bir zaman sonra yaşaya yaşaya sıradan insanlar olduğumuz aşılanır.

Siz hala kendinizi özel hissediyor musunuz? Evet veya hayır ise ne zamandan beri?
0
goodz
(30.10.16)
Kendimi bildim bileli bok gibi hissederim. Cocukluk da dahil.
0
nick konusunda kararsizim
(30.10.16)
Kendimi özel hissediyorum ama "hâlâ" değil. Küçükken özel hissetmek isterdim, bu ihtiyacım hâlâ geçmedi. Ama kendimle ilgilendikçe, kendimi yetiştirip büyüttükçe daha özel hisseder oldum. Son 2-3 yıldır daha özel hissediyorum diyebilirim. 34 K
0
yaren
(30.10.16)
ya ben de herkes kendini özel hissediyor derdim ama hissetmeyenler varmış. benim için durum şöyle: özel olduğumu değil de olabileceğimi hissediyorum. bu bir de özel olma anlayışına bağlı biraz. ben mesela bundan 100 sene sonra konuşulacak bir edebi eser çıkarsam ortaya özel sayarım kendimi. başkası için, iyi bir eş ve evlat sahibi olmak, o insanların saygısını ve sevgisini kazanmış olmak en büyük gururdur, "özel"liktir. biraz beklenti meselesi. yaşadığım sürece özel olabileceğime daima inanacağım sanırım çünkü nefes almaya devam ettiğim müddetçe bir şeyler başarabilirim. şu an özel misin dersen tabii ki değilim.
0
der meister
(30.10.16)
özel olma potansiyelimin var olduğunu ve bu potansiyelin kıyısından bile geçemeyecek kadar da miskin olduğumu, neticede özel olmadığımı hissediyorum.

bence herkesin en azından bir hususta özel olma potansiyeli var zaten.
0
knight of cydonia
(30.10.16)
özel olma potansiyelinden bahsedenler aslında doğrudan özel olduklarını düşünüyor gibi geldi benim tanımıma göre. zeki ama çalışmıyor gibi.
0
🌸goodz
(30.10.16)
Hissediyorum. Bazen çevremdekilerden daha akıllı olduğumu fark ediyorum. Kendimi övmekle hiç alakası yok. Ben bundan daha akıllıyım lan dediğim zamanlar oluyor.
0
dissendium
(30.10.16)
Ben bir taneyim.
0
f_d
(30.10.16)
başıma bir iş gelmeyecekse evet, kendimi özel hissediyorum.

çevremdeki insanlara baktığımda onlardan çok farklı olduğumu görüyorum. çoğu kişi çok küçük hayallere sahip. inanılmaz standart hayatlar yaşıyorlar. oku çalış evlen çocuk yetiştir emekli ol öl mentalitesine sahipler. haa ben çok mu marjinalim? hayatta bundan sonraki hedefim astronot olmak falan mı? yoo. alakası yok. ancak görüş açısı itibariyle insanların genelinden ayrıldığımı düşünüyorum.
0
köstebek kurabiye
(30.10.16)
hayır
hiç kendimi özel hissetmedim. bi özelliğim de yok
normal düz insanım işte
0
basond
(30.10.16)
Hissediyorum ve bunu hissetmek icin birilerinden daha iyi daha akilli daha guzel daha basarili daha daha... oldugumu dusunmem gerekmiyor. Iyimle kötümle tek oldugum icin özelim. Farkli olmak=özel olmak diyorsak o kibir oluyor daha cok. Birilerinden bagimsiz olarak ozel hissediyorum evet.
0
aquarium
(30.10.16)
annemin dizlerinden yazıyorum, kendimi çok özel hissediyorum.
0
for day to break
(30.10.16)
Evet, hissediyorum. Narsisizm boyutuna varmadıkça sıkıntı yok bence.
0
elikası
(30.10.16)
Yok, hiç özel hissetmediğim gibi, asla özel olamayacağımı da adım kadar iyi biliyorum.

Özel olmak için yırtınmadım ama farklı nedenlerle yırtınmama rağmen özel biri olmadım, çevreyle de kendimi kıyaslayınca başıma bir iş gelmezse %99.9 olasılıkla özel olmayacağımı biliyorum. İyi ki yaptığımdan zevk alıyorum da, özel biri olmayacak olmak koymuyor. Hatta biraz rahatlatıyor da. Kendim için yırtınmaya devam edebilirim. Her şeyim ortalama, bu da büyük bir sorumluluk duygusunu üzerimden kaldırdığı için mutluyum.

Tabii ki bu önemsiz olduğum anlamına gelmiyor; kimse önemsiz değil bence. Yoksa 'Ummadık taş baş yarar' diye atasözü olmazdı. Gerçekten herkes bir dünya ve herkesin iç dünyası birbirinden ilginç. O yüzden, ilgilenilmeye değer diyebilirim ama özel olduğumu söyleyemem. Sevgili için özel olunur, anne-baba için özel olunur ama genel olarak insanlık için özel değilim, çok net bu.

Edit: Bundan sonra Quora'da bir şey okudum ve bayıldım. Düzgün bir çevirmen değilim ama anladığım kadarını çevireyim, çünkü kendi düşündüğümü bu kadar güzel anlatamam:

"Özel olmak bir mit. İnsansın sen, herkes de öyle. Hepimiz uyuyoruz, nefes alıyoruz, yemek yiyoruz, s.çıyoruz, gülüp ağlıyoruz, vb. Dış görünüşümüz, kabuğumuz ne kadar şık olursa olsun, içeride dünyaya gelen, bir süre buralarda takılacak olan ve daha sonra bu dünyadan ayrılacak olan biri var. Herkes gibi.

Bu da kötü bir şey değil. Bu, aynı zamanda, diğer insanların da senden özel olmadığı anlamına gelir. Senin hayatında hayranı olduğun diğer insanlar kadar önemli ve değerli.

Herkesin hayatının bir değeri var ve yapılabilecek tek şey o değeri yaşamak. Olabileceğinin en iyisi olmak da isteyebileceğin en uç nokta olabilir, ötesi olamaz. Geri kalanı sadece laf salatası"
0
aychovsky
(30.10.16)
özel değil de, eşcinsel olduğum için farklı olduğumu hissediyorum hep. bazı şeyleri eşcinsel olmayanların göremediği bir bakış açısından görebildiğimizi düşünüyorum.
0
nathanieltroy
(30.10.16)
Evet. Hep diğerlerinden farklı olduğumu düşünürüm. Şimdiye kadar da aksini düşündürecek biriyle karşılaşmadım.
0
Lim5
(30.10.16)
özel falan hissetmiyorum. zaten özel insan gibi bir şeye de inanmıyorum.

özel dediğimiz şey farklılık.

sosyoloji, psikoloji, tarih vs vs. bilim veya alanlarla yeterince vakit geçirdiğinizde bize özel, değerli, kendimize has gelen şeylerin aslında basit ve sıradan açıklamaları olduğunu görüyorsunuz, en azından ben öyle görüyorum.
0
wilhelmwasmuss
(30.10.16)
(6)

SPSS bilenler? Basit bir soru, yardım lütfen

banagazozalnuri
arkadaşlar selamlar. elimde bir anket var, bu ankette ilk sorunun cevabı evet ise 9. soru es geçilip diğerleri cevaplanacak, cevap hayır ise de 9. sorudan başlanıp kalan sorular cevaplanacak. bunu nasıl yapabilirim? if şartına baktım ama uygun bir örnek bulamadım
arkadaşlar selamlar. elimde bir anket var, bu ankette ilk sorunun cevabı evet ise 9. soru es geçilip diğerleri cevaplanacak, cevap hayır ise de 9. sorudan başlanıp kalan sorular cevaplanacak. bunu nasıl yapabilirim? if şartına baktım ama uygun bir örnek bulamadım
0
banagazozalnuri
(19.10.16)
Spss, anket yazilimi degil veri analitigi yazilimi.
0
f_d
(19.10.16)
hoca istedi dostum. spss'te değerleri girin dediği anket öyle. ben de ilk defa kullanıyorum zaten.
0
🌸banagazozalnuri
(19.10.16)
muhtemelen "cevaplanacak" kelimesi yerine "yorumlanacak" koyarsan sorudaki hata düzelir. çünkü f_d'nin de dediği gibi spss ile anket cevaplanmaz, yorumlanır.
0
lordoz
(19.10.16)
baştan alıyorum :)

bilimsel araştırma yöntemleri dersi alıyorum. geçen hafta ilk dersimizdi ve hoca dersin sonunda spss kullanarak bir anketteki soruların girişini yapın demişti. anketi spss'e geçirmemiz bekleniyor yani, analiz falan söz konusu değil henüz. anketteki metni aktarıyorum;

"Yukarıdaki soruya cevabınız hayır seçeneği ise 9. Soru ile anketimize devam edebilirsiniz, evet seçeneğini işaretlediyseniz lütfen devam ediniz ve 9. soruyu yanıtsız bırakınız."

dediğim gibi spss'i daha evvelden kullanmadığım için bir fikrim yok. yazılımcı mantığı ile kafam direkt olarak if şartına kaydı. yani program ilk soruya evet diyenler 9. soruyu görmeyecek, hayır diyenler 2-9 arasındaki soruları görmeyip direkt 10. sorudan başlayacakmış gibi bir algı oluştu bende.

(çok cahilim, idare edin)
0
🌸banagazozalnuri
(19.10.16)
variable'ları gireceksin işte 1. soru 2. soru falan filan
1: evet 2:hayır olacak mesela

sonra transform into different variables yapacaksın. orada old and new values falan var. ilk variable'ını seçip koşullandırma yapacaksın.

ya da daha kolay olarak zaten anketi spss'e girerken tüm yanıtlar önünde. 9. sorunun cevaını boş bırakırsın missing data olur. bu şekil daha kolay
0
la noix
(19.10.16)
Cevap vermeyenleri boş bırakacaksın. Onlar missing olacak.
0
minervala
(19.10.16)
(11)

Üniversiteye nasıl alışıyoruz?

utkumon
sb.
sb.
0
utkumon
(18.10.16)
Niye alismayasiniz?
0
f_d
(18.10.16)
Biraz abartmıyor musunuz?
0
pike
(18.10.16)
Hayatimin en guzel yillarinin baslangicidir universite ya, alisilmaz mi?!
0
kassiopeia
(18.10.16)
Üniversite alışılacak bir yer değil maalesef. Oraya gelen herkes derslerini alır, geçer ve gider. Lisedeki ortamı asla bulamazsın. Bireyselliğin zirve yaptığı bir yerdir üniversite. Her zaman kendini düşünmek zorundasın. Derste not almaktan tut, aldığın derse devam etmeye kadar her şey tamamen senin isteğine bağlı. Bu yüzden üniversiteyi bırakan ya da okulunu gereksiz şekilde uzatan birçok insan var. Biraz keşfetmeye çalış, vizeler başlayınca zaten gerçekler yüzüne çarpar.
0
dissendium
(18.10.16)
direkt kreşten geçiş yapmadıysan ve hala alışamadıysan bir sorunun var demektir.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(18.10.16)
ilk midtermden sonra alisirsin.
0
superfluid
(18.10.16)
Giderek +1
0
lunedi
(18.10.16)
Üniversiteyi boyle alısılması gereken bir zorluk olarak gormek üzücü. Özellikle ilk zamanlar her günü ayrı heyecan ayrı mutluluk tadını çıkar. Geri kalan her şey zamanla hallolur.
0
pastörizesüt
(18.10.16)
her konuda kendi işini görmen gerektiği kafana dank edince alışmış sayılıyorsun.
0
zgrydn
(18.10.16)
alışamıyorum ama şunu öğrendim derslere yalnız da olsan gidersen bir şekilde rayına oturuyor
0
tiredpanda
(18.10.16)
6. yılım hala alışamadım.

ortam ve istemekle alakalı sanırım
0
yuvarlanantencereninkapagi
(19.10.16)
(2)

günde kaç sayfa okuyabiliyor, ne kadar çalışabiliyorsunuz?

snape i başından beri tanırım
evet diyelim ki kaynak kitaplardan arş. vs. yapıyosunuz. bi kitabı bi günde bitirdiğiniz oluyor mu ya da ilgili birkaç makaleye kaç gün ayırıyorsunuz? sonra üzerinden geçip yazmanız ne kadar zaman alıyor?hobi olarak soruyorum.
evet diyelim ki kaynak kitaplardan arş. vs. yapıyosunuz. bi kitabı bi günde bitirdiğiniz oluyor mu ya da ilgili birkaç makaleye kaç gün ayırıyorsunuz? sonra üzerinden geçip yazmanız ne kadar zaman alıyor?

hobi olarak soruyorum.
0
snape i başından beri tanırım
(18.10.16)
Gunde 50-100 sayfa okuyabiliyorum. Ne yazacagimdam eminsem bir makaleyi uc gunde yazarim.
0
thewizardofearthsea
(18.10.16)
Degisiyor. Kitaplar uzun ve genelde teknik oldugu icin bir gunde bitirme diye bir sey yok benim icin.
Hobi olarak cevapladim.
0
f_d
(18.10.16)
(3)

Hindistan Seyahati ve Maymunlar

rafet el morad
İş için Hindistan'ın nagpur kentindeyim. Yakınlarda bir tapınak var ve görmeye gideceğim ama internette hep "maymunlara dikkat edin, agresifler" tarzında uyarılar var. Yani bunlara köpeklere yaptığımız şekilde "hoşt" demek :) ya da ayağımı sertçe yere vurmak söker mi yoksa daha mı agresif olurlar? Y
İş için Hindistan'ın nagpur kentindeyim. Yakınlarda bir tapınak var ve görmeye gideceğim ama internette hep "maymunlara dikkat edin, agresifler" tarzında uyarılar var. Yani bunlara köpeklere yaptığımız şekilde "hoşt" demek :) ya da ayağımı sertçe yere vurmak söker mi yoksa daha mı agresif olurlar? Yokmuş gibi mi davranmalı? Bilgisi olan arkadaşlar yanıtlarsa sevinirim.
0
rafet el morad
(18.10.16)
Sokmez ve kizdirirsiniz. Iki sn.de maymuna cevirirler maazallah. Defansif olun, cok yaklasmayin. Muhtemelen ne kadar cevik olduklarini su anda kafanizda canlandiramiyorsunuz. Bunu maymunlar tarafindan ufak bir saldiriya ugramis biri olarak yaziyorum.
0
f_d
(18.10.16)
hindistanın hırsız maymunları diye belgesel dizi vardı.
aklında bulunsun ))
0
skyangel
(18.10.16)
Teşekkürler, gidip gezdim, babun değil de daha farklı uzun kuyruklu maymunlardan vardı. Önümdeki hintli kadınların ellerindeki poşetlere saldırdılar, ama yiyecek taşımayanlara hamle yapmıyorlar.
0
🌸rafet el morad
(18.10.16)
(3)

palamutun solungacından çıkan kırmızı şey

bellbane
uyarı editi: fotoğrafın rahatsız edici olabileceği konusunda uyardılar beni. özellikle et yemeyenler rahatsız edici bulabilirmiş. http://2.bp.blogspot.com/_LVPunSxnckE/TLyAd6IVvDI/AAAAAAAAAS4/NextgBUhlEU/s1600/close-up+of+palamut.JPGşu solungaçtan çıkan kırmızı şey nedir? başka hangi balıklarda olur
uyarı editi: fotoğrafın rahatsız edici olabileceği konusunda uyardılar beni. özellikle et yemeyenler rahatsız edici bulabilirmiş.

2.bp.blogspot.com


şu solungaçtan çıkan kırmızı şey nedir? başka hangi balıklarda olur, neye yarar?

edit: peki niye dışarı çıkıyor öyle? balıkçılar mı çıkarıyor? neden?
0
bellbane
(06.10.16)
Solungacın kendisi.
0
Lim5
(06.10.16)
o solungacin kendisi

balikcilar baligin agzindan parmaklarini sokup solungaci disari ittiriyorlar. daha taze gorunsun diye yapiyorlar. hani kirmizi parlak goz alici renk falan
0
exlibris
(07.10.16)
Baligin tazeligini anlamanin yontemlerinden biri solungacina bakmaktir. Saticilar benim baligim taze diye solungaci o sekilde cikariyorlar son zamanlarda fakat her turlu kandirmaca yolu bulundugu icin artik bu yontemin o kadar da guvenilir oldugunu sanmiyorum.
0
f_d
(07.10.16)
(4)

referans bir makaleyi google'da arattım ama bulamadım

neferkitty
Okuduğum makalede referans gösterilen başka bir literatürü google'da arattım ancak bulamadım, buna ulaşmak için ne gibi bir yol izlemem lazım?Normalde makale erişimim yok ancak ekşi sözlük başta olmak üzere erişimi olanlar sayesinde buluyordum ancak bunda makalenin kendisini bulamadım ve sözlüğe de
Okuduğum makalede referans gösterilen başka bir literatürü google'da arattım ancak bulamadım, buna ulaşmak için ne gibi bir yol izlemem lazım?

Normalde makale erişimim yok ancak ekşi sözlük başta olmak üzere erişimi olanlar sayesinde buluyordum ancak bunda makalenin kendisini bulamadım ve sözlüğe de yazamıyorum.

Elimdeki tek referans bilgisi şu:

Karolyi M: Beobachtungen uber Pyorrhoea alveolaris. Ost-Unt Vjschr Zahnheilk 17:279, 1901.

Bunu nasıl bulabilirim arkadaşlar? Sanırım bayağı eski olduğu için bulamıyoruz.

Çok teşekkürler şimdiden.
0
neferkitty
(28.09.16)
sci-hub.bz'den erişebilmen lazım. Mobilde olduğum için daha fazla yardımcı olamıyorum.

Özellikle DOI si varsa onunla aramayı dene
0
dusunuyorumoyleysevurun
(28.09.16)
Oradan da bulamadım maalesef :(
0
🌸neferkitty
(28.09.16)
dergi adi kisaltilarak yazilmis, sanirim sorun ondan kaynaklaniyor.
tam adi: Österreichisch-ungarische Vierteljahrsschrift für Zahnheilkunde
bir de böyle deneyebilirsiniz.

derginin baski haline ulasmam mümkün acelesi yoksa, cuma veya en gec pazartesi taratip gönderebilirim.
0
shi aila
(28.09.16)
Google dediginiz google scholar dir diye tahmin ediyorum. Degilse oradan arayin. Cikmazsa kutuphanelerden tarayin.
0
f_d
(29.09.16)
(7)

otomasyon devrimi sonrasi insan nufusu azalir mi?

yons
endustri 4 yahut otomasyon devrimi, beyaz ve mavi yakali iscilerin yerini otomasyona (robotlara) birakmasi cok uzak degil. max 20-30 yil diyorum. bu durum sonrasi su an calisan iscilerin (iyimser bir tahminle) yarisindan fazlasi issiz kalacak. kimisi gecmis devrimlere bakarak yeni is alanlari acilac
endustri 4 yahut otomasyon devrimi, beyaz ve mavi yakali iscilerin yerini otomasyona (robotlara) birakmasi cok uzak degil. max 20-30 yil diyorum. bu durum sonrasi su an calisan iscilerin (iyimser bir tahminle) yarisindan fazlasi issiz kalacak. kimisi gecmis devrimlere bakarak yeni is alanlari acilacagini soyluyor. bence su anki isci sayisina oranla cok cok az bir is alani olusacak. zaten o isi yapabilen yorulmayan bir kod yigini var. insana ihtiyac minimumda tutulacak.
youtu.be
bu senaryoda issiz kalan, gelir elde edemeyen, haliyle tuketime de dahil olmayan insanlarin hayatini surdurmesi mumkun olmayacaktir diye tahmin ediyorum. hayatimizi idame ettirmemiz (maslow ihtiyac piramidi) calismamiza bagli sonucta. emegimizi bu ihtiyaclari karsilamak icin takas ediyoruz.

tabi bir celiski var. mukemmel sistemlerle idare edilen bu sirketler kime neyi satacak?
0
yons
(25.09.16)
azalmaz, aksine kaynaklar daha iyi kullanildigi icin artmasi beklenir.
0
f_d
(25.09.16)
Savas ve kaosla nufus azalabilir
0
HasanK
(25.09.16)
@f_d
isci olarak kaynaklari idame ettiren biz degiliz. kaynak sahibi de degiliz. aksine kaynaklardan birisi biziz (emek). ona da ihtiyac kalmayacak.
0
🌸yons
(25.09.16)
sefalet artar ama nüfus azalmaz
0
medievalman
(25.09.16)
@yons, size ozel konusmuyorum. sorunuz genel bir soru. sordugunuz uzere genel olarak bakildiginda sistemde bir verimlilikten bahsediyoruz. nufus, savasla ya da kitlikla azalir. (kaosla nufus azalmak zorunda degil)
0
f_d
(25.09.16)
@f_d sorudaki parametrelerden bagimsiz bir cevap oldu. verimlilikten bahsetmissin ama kimin icin verimlilik. kapitalist sistemde durduk yere kimse bana kaynaklarindan istifade ettirmez. dolayisi ile benim uretim-tuketim sirkulasyonundaki pozisyonum muamma. bunu soruyorum acikca.
ayrica nufus azalmasi sadece savas ve kitlikta olusmasi genellemesi yanlis. yaslanarak nufusu azalan devletler cokca simdi bile.
0
🌸yons
(25.09.16)
soru makro bir soru. ve varsayimlar/aklimizdaki kurallar da bu sebeple mutlaka yanlis. ornegin sizin kaynaklara erisiminizin azalacagi, ya da kimsenin size durduk yere bir sey kullandirmayacagi da bir varsayim ve dogru olmak zorunda degil. (bkz: basic income)
kaynagin artmasinun nufusu arttirmasinin cok kaba bir varsayim oldugunu kabul ediyorum. ancak bunun aksi daha kaba bir varsayim.

herhangi biri icin verimlilikten degil, uretimde verimlilikten bahsediyoruz. otomasyon olduysa uretimde verimlilik olmustur. verimlilik artsa bile kaynak paylasimindan dolayi teorik olarak kitlik olabilecegini ve bunun nufusu etkileyebilecegini ben de kabul ederim. fakat bu durumda kaynagi olan tarafin nufusu niye dengelemeyecegini de aciklamak lazim. bunu zenginler zaten az cocuk doguruyor diye aciklarsak, o halde fakirlerin niye nufusunun azalacagini bekledigimizi de aciklamak lazim.
0
f_d
(25.09.16)
(4)

Ubuntunun hangi versiyonu iyi

sergerde
.iso indirip bilgisayara yeniden kurulum yapicam.sunu indiriyodum.http://ftp.linux.org.tr/ubuntu-releases/12.04/
.iso indirip bilgisayara yeniden kurulum yapicam.

sunu indiriyodum.

ftp.linux.org.tr
0
sergerde
(24.09.16)
lts'lerden birini kurun.
0
f_d
(24.09.16)
İlk 1-2 hafta hepsi. Sonrası içinse hiçbiri. Linux mint dene bence.
0
kaledekiyalnizlik
(24.09.16)
mint hic kurmadim. nasil daha mi iyi?
komut satirina asina oldugum icin. yoksa bi verim de aldigim yok ubuntu olusundan.
0
🌸sergerde
(24.09.16)
16.10 kullanıyorum, unity yerine cinnomon deneyebilirsin window manager olarak.
0
selam
(24.09.16)
(5)

Ubuntu'nun sikinti cikarmasi

gormemisin oglu
Merhabalar,Uzun bir suredir Windows 7'nin yaninda kurulu olan Ubuntu'yu aktif bir sekilde kullanmaya basladim; hatta oyle ki eger photoshop kullanmayacaksam windows'u hic acmiyorum bile. Ancak Ubuntu bilgisayarin asiri isinmasina neden oluyor ve bir sure sonra zaten makine kilitleniyor. Ubuntuyu kal
Merhabalar,

Uzun bir suredir Windows 7'nin yaninda kurulu olan Ubuntu'yu aktif bir sekilde kullanmaya basladim; hatta oyle ki eger photoshop kullanmayacaksam windows'u hic acmiyorum bile. Ancak Ubuntu bilgisayarin asiri isinmasina neden oluyor ve bir sure sonra zaten makine kilitleniyor. Ubuntuyu kaldirip yerine yine debian tabanli olan linux mint kurayim diyorum. Dusunceleriniz nedir?
0
gormemisin oglu
(24.09.16)
ilginc. eski bir makine mi acaba? oyle olsa bile isinma yapmasi dusundurucu. dunyadaki tum distro'lari denemis biri olarak ozellikle eski makinelerde ubuntu mate'in cok performansli oldugunu gozlemledim. benim onerim bu olacaktir. linux'a ne kadar hakim oldugunuzu bilemiyorum tabii.
0
hopeless
(24.09.16)
3. nesil i7 makine. SSD harddisk takili. Cift ekran karti var. Ozellikle Ubuntuda ekran kartinin sicakligi cosuyor. Elimi vuramayacak seviyeye geliyorum. Ben de cozemedim sorunun ne oldugunu. Muhtemelen anakartta birsey olabilir zira usb 3 portum da usb2 den daha verimsiz calisiyor.
0
🌸gormemisin oglu
(24.09.16)
nedense aklımın bir yerinde ubuntu ve çift ekran kartlı cihazların pek anlaşamadığı kalmış. düzgün bir driverla çözülüyordu sanırım.
0
sutlu nescafe
(24.09.16)
flash kullaniyorsaniz onla ilgili sorunlar da olabiliyor. ben olsam once flash'i iptal eder, cozulmezse baska ekran karti suruculeri denerdim.
0
f_d
(24.09.16)
Fan çalışmıyor olabilir mi? Muhtemelen ısınma sorunu değil de soğutma sorunu. :) Anakart sürücüleri düzgün çalışmıyorsa olabilir.
0
Yahuda
(25.09.16)
(7)

çok yorgun hissediyorum

pinkpeony
sabah kalkıyorum her şey çok güzel. öğlene kadar pilim bitiyor, çok mutsuz hissetmeye başlıyorum. yeme ve uyku düzenimi, sporu hayatımda dengelemeye çalışıyorum ama bu mutsuzluk, yorgunluk hissi geçmiyor. işsizim, öğrenciyim. neye ihtiyacım var? nasıl mutlu, dolu dolu bir gün geçirebileceğim?
sabah kalkıyorum her şey çok güzel. öğlene kadar pilim bitiyor, çok mutsuz hissetmeye başlıyorum. yeme ve uyku düzenimi, sporu hayatımda dengelemeye çalışıyorum ama bu mutsuzluk, yorgunluk hissi geçmiyor. işsizim, öğrenciyim.

neye ihtiyacım var? nasıl mutlu, dolu dolu bir gün geçirebileceğim?
0
pinkpeony
(23.09.16)
B12 vitamini eksikliği halsizliğe neden olabiliyor. Demir eksikliği de olabilir. Dahiliyeye gidebilirsiniz. Uykunuzu alacak kadar uyuyun her zaman.
0
dissendium
(23.09.16)
yeni tahlil yaptırdım, b12im iyi.
0
🌸pinkpeony
(23.09.16)
Allaha sığın ve ona dua et.
şaka bir yana; sporu hayatına hemen dahil et,
gece geç yatmayın, sabah geç kalkmayın.
alkol tüketiyorsan azalt, sigara içiyorsan bırak.
0
seyduna6687
(23.09.16)
Kullandığın yatak, odanın havalandırması ve nemi gibi şeyler de etkiler.
0
Adramelekhh
(23.09.16)
Öncelikle şunu söyliyeyim solunum yollarını kontrol ettir,burnunda et kemik kıkırdak türevi birşey var ise bunlar uykuyu ve dinç olmayı acayip engelliyor.Ek olarak dönemsel depresyon belirtileri bunlar,aynı sorunlardan ben de müzdariptim,bir uzmana danışman ve yardım alman da çare olabilir.Geçmiş olsun.
0
tuzruhu
(23.09.16)
en az sekiz saat uyu, proteinini sebzeni salatani ye, kardiyoyu abartma, strength training e biraz daha aban. kafa rahatligi icin de sevidigin insanlarla bir iki tek atmak, dertlesmek gulmek eglenmek en guzeli. kafa dagitan romanlar da super oluyor. kendini unutuyorsun, baska zman mekan ucup gidiyorsun.
0
mavicorap
(23.09.16)
Beslenme ve uyku
0
f_d
(23.09.16)
(3)

bilkent ders kota takibi icin yok mu site

sergerde
basinda beklemek disinda ne yapacagiz?
basinda beklemek disinda ne yapacagiz?
0
sergerde
(23.09.16)
facebookta bilkent duyurudan sorsan daha çabuk cevap alırsın.
öğrencilerin yaptığı bir site vardı ama mezun olduğum için zihnimden tamamen sildim. bilen vardır.
0
kayranin kedisi
(23.09.16)
Yeni neslin beklentileri biraz boyle galiba. Kota basinda gecirdigim seneler-arasi toplamda 15 dakikayi ben kisaltmayi hic dusunmemistim. Beklemek disinda siz ufak bir script yazabilirsiniz.
0
f_d
(23.09.16)
@f_d kardesim geceden beri bakiyor ve daha 1 kisi bile cikmamis, ya da rastlamadi bos oldugunda.
yoksa yazacagim evet.
tamam ona diyecegim oraya yazsin, tesekkur ederim.
0
🌸sergerde
(23.09.16)
(2)

TR banka kredisi faiz oranlarını tarihe bağlı olarak gösteren site

roket adam
var mıdır? Örneğin 90'lardan bu yana, yıllık değişimle, 10 yıllık 100 bin liralık banka konut kredisinin faizini görmek istiyorum. Artıyor mu azalıyor mu, gibi.
var mıdır? Örneğin 90'lardan bu yana, yıllık değişimle, 10 yıllık 100 bin liralık banka konut kredisinin faizini görmek istiyorum. Artıyor mu azalıyor mu, gibi.
0
roket adam
(19.09.16)
tcmb
0
f_d
(19.09.16)
agirlikli ortalamasini gosteriyordu yanlis hatirlamiyorsam. ki cogu zaman ise yarayan budur.
0
f_d
(19.09.16)
(9)

Ileri teknolojinin mutsuzluk vermesi

yons
Su blog yazisini okudugumda bi mutsuzluk coktu ustume. https://www.dunyahalleri.com/insanligin-gelecegi-icin-20-buyuk-soru/Teknoloji ilerledikce insan dogasinin matematiksel ongorulebilir degistirilebilir bir forma dogru evrilmesi benim canimi sikiyor. Tam olarak tanimlayiyorum. Bu kacinilmaz ve ger
Su blog yazisini okudugumda bi mutsuzluk coktu ustume.
www.dunyahalleri.com
Teknoloji ilerledikce insan dogasinin matematiksel ongorulebilir degistirilebilir bir forma dogru evrilmesi benim canimi sikiyor. Tam olarak tanimlayiyorum. Bu kacinilmaz ve gercek tabi. elden birsey gelmez. Hani 80ler 90larda cocuk olmak gibi kavramlari abartiyoruz diyoruz ya. Sanirim bununla bir baglantisi var. bazen 50lerde 60larda dogsaydim keske diyorum.
Benzer dusuncede olanlar var mi be?
0
yons
(14.09.16)
bir tek müzik konusunda keşke eskilerde doğsaydım diyorum, onun dışında memnunum.
0
makarnavodka
(14.09.16)
Her teknolojik gelişme ve icatın negatif tarafı var ve olmaya devam edecek.
0
aklimdakisorular
(14.09.16)
ben tanimlayayim. ozel bir benliginiz oldugunu dusunuyordunuz, olmadigini gormek sizi rahatsiz ediyor. iste bunlar hep id.
0
f_d
(14.09.16)
Başta Hawking, Elon Musk, Bill Gates olmak üzere birçok isim gelecekten kaygılı zaten. Yapay zeka geliştirmede biraz dengeli ilerlemekte fayda var. Yani gönderdiğin linkteki bir fizik profesörünün söylediğinin aksine fişi çekmek bir zaman sonra yeterli olmayacak tabii ki.
0
soso
(14.09.16)
Bkz: yabancılaşma
Bkz: modernizm

Benzer düşünceler içindeyim. Keşke 80lerde ya da 70lerde doğup 90ları daha bilinçli yaşayabilseydim diyorum.
0
mutlusismankedi2015
(14.09.16)
50'lerde doğup 70'leri cillop gibi yaşamak vardı. ki benim nesil teknoloji ile büyümedi. robot suluk vardı yani en teknolojik alet olarak. şimdiki durum acınası.
0
hasmetizm 2046
(14.09.16)
Ben gençliğimi 65-75 arası yaşamak isterdim. En sahici çağ o aralar gibi geliyor bana
0
turkuaz
(14.09.16)
ben keşke 2200 de falan doğsaydım diyorum. o zamanki teknolojiyi hayal edince...
0
ya ben lan neyse
(14.09.16)
Hayıflanma hep vardı hep olacak. Bundan yirmi yıl sonra doğanlar da bugün doğmuş olmaktan bahsedip duracaklar. Eskiden de böyleydi şimdi de böyle.

Bilim ve teknolojideki gelişmeler hem insan ömrünü uzattı hem de yaşam konforunu arttırdı. Bu doğru. 30 yıl önceye gidip hastahaneleri gezmeniz tırsıp susmamız için yeter de artar bile. Ayrıca HIV'nin ülserin ilacı yoktu o yoktu bu yoktu şu yoktu. Bunlara ertesi gün yakalanıp yakalanmayacağınızı bilemezsiniz. 50'lerde dişçilerin ne şartlarda çalıştığını görün yeter.


Ama... 80'lerdeki feminizm akımından yani kadınlar erkekleşmeden (Öncesini bilmeyene ne anlatıyorum ki ben?) önce kadınlar erkekleri seksüel olarak 20 kat fazla heyecanlandırabiliyorlardı ve değerleri çok daha yüksekti. Bu da doğru. Sadece bu tek başına yeter de artar bile.
0
neotunc
(14.09.16)
(1)

ekonomik sistem ve oynanılan oyunlar ilişkisi şeklinde

dafaisss
bir okumaya, yazına, kitaba rastlamış mıydınız hiç?şu ara poker oynamaya sardım epey internetten (governor of poker), ve rakiplerimle de ilgili bir tarafı olabilir belki ama liberal-kapitalizmin daha sert haline benzediğini düşündürüyor bana.belirgin olarak da, elinizdeki çip miktarına göre masayı v
bir okumaya, yazına, kitaba rastlamış mıydınız hiç?

şu ara poker oynamaya sardım epey internetten (governor of poker), ve rakiplerimle de ilgili bir tarafı olabilir belki ama liberal-kapitalizmin daha sert haline benzediğini düşündürüyor bana.

belirgin olarak da, elinizdeki çip miktarına göre masayı ve rakiplerinizi domine edebilmek ile ilgili. diyelim oyun öyle bir aşamaya geliyor ki, bende 5000 çip ve diğer iki oyuncuda da 1000'er çip var, hele ki o aşamasından sonra benim bahse 1000 çip eklemem, onların oyunu tamamen kaybetme riskini göze almasını gerektiriyor ama benim için hava hoş o anda. dolayısıyla kazanabileceği varsa bile göze alması daha zor bir şey olduğundan geri çekiliyor bahsi görmeden.

neyse bu oyun amerikada icad edilmişmiş, vikipedya öyle diyo.

merak ettiğim oyun teorisi falan değil, ondan ziyade toplumların oynadıkları oyunların benimsedikleri ekonomik sistemlerin oluşmasına etkisi gibi bir şey. çünkü pokerden örnek verdim öyle devam edeyim, bunu oynadıkça kafam da poker mantığında çalışmaya yatkın hale geliyo, ne bileyim ilişkilerime de yansıtabilirim blöfü, karşımdakinin göze alamayacağı riskleri vb.

bu güreş ya da satranç üzerinden de örneklenebilir sanki

inşallah anlatabilmişimdir

soruyu sadeleştireyim

toplumların oynadıkları oyunların benimsedikleri ekonomik sistemlerin oluşmasına etkisinden bahseden araştırmalara kitaplara yazınlara rastlamış mıydınız?

bunu ilk ben düşünmüş olamam gibi geliyo ama henüz bişey de bulamadım, zira arama kriterlerim ne olmalı onu da bilmiyorum.
0
dafaisss
(13.09.16)
Toplumlarin oynadiklari oyunlar neler? Amerikanlar poker, Turkler gures mi oynuyor? Toplamda kac farkli oyun var, kac farkli ekonomik sistem var? Bunlar arasinda nasil bir iliski beklenebilir?
Bilmem anlatabiliyor muyum.
0
f_d
(14.09.16)
(6)

Antibiyotiğin Yarısını Kullanıp Bırakmak

bfm
Günaydın iyi bayramlar herkese,Çok hastayım iyice antibiyotiklik oldum. (git: 1120481)Evde 1000 mglik Augmentin antibiyotik var ama içinden 5 tane çıktı.Sabah akşam 1'ee tane alıp 2,5 günde bitirsem; yanlış mı?Ya da sadece günde 1 tane alıp 5 güne yaymış olsam saçma mı olur? :)Ne doktora ne de eczan
Günaydın iyi bayramlar herkese,

Çok hastayım iyice antibiyotiklik oldum. (git: 1120481)

Evde 1000 mglik Augmentin antibiyotik var ama içinden 5 tane çıktı.

Sabah akşam 1'ee tane alıp 2,5 günde bitirsem; yanlış mı?

Ya da sadece günde 1 tane alıp 5 güne yaymış olsam saçma mı olur? :)

Ne doktora ne de eczaneye gidebilirim şu an. :((
0
bfm
(12.09.16)
Yanlis.
0
f_d
(12.09.16)
sabah akşam 5 gün içmen gerek. yani 2.5 gün kısa
0
nughun
(12.09.16)
Daha yeni augmentin bitirdim, tatildeyim ustelik, birakmadim icmeyi 7 gun icmen tamamlaman gerekiyor, o kutulardan 7 tane cikiyor cunku. Emin olmadan gereksiz yere baslama bence antibiyotige. Baslarsan da sonuna kadar icmen lazim, yoksa bir daha etkisini göstermez ve seni iyilestirmez. Eger su an doktora gidemiyorsan ilaca basla, doktorun sana o ilaci vereceginden eminsen 5 gun icinde bi doktora gorunmeye calis. Verdigi ilaca devam et.
0
mrsmoon
(12.09.16)
yanlış. 1. antibiyotiğe ihtiyacın olmayabilir. yüksek ihtimalle viraldir. 2. si doz tedavi edici dozdan düşük olur.

3. yanlış olan kutudan x tane çıkıyorsa x ini de içip bitirmek zorundasın gibi bir durum söz konusu değil. (bu sana değil yukarıda yazılanlara, duyuruda insanlar antibiyotik kullanmayı o kadar bilmiyor ki hiçbi yerinden düzelmez)
0
shotgunwoman
(12.09.16)
insanliga da zararli bir davranis. bakterilerin antibiyotige karsi direnc gelistirmesini sagliyorsunuz.
0
kolonyaa
(12.09.16)
Bakteriyel enfeksiyon olduğuna emin olmadığınız sürece antibiyotik kullanmayın.
0
utkumon
(12.09.16)
(4)

tüik'in verileri doğru mu? ekonomimiz gerçekten büyüyor mu?

tolga asp
tüik son iki çeyrektir ekonominin büyüdüğünü açıklamış ama gidişat tam tersi değil mi? istiklal ve bağdat caddesindeki dükkanların bir bir kapanması, avm'lerdeki dükkanların boşaltılması, esnaf arkadaşlarımın aylardır işlerinin kötü olması, işsizlik rakamları falan filan derken ekonominin bok olması
tüik son iki çeyrektir ekonominin büyüdüğünü açıklamış ama gidişat tam tersi değil mi? istiklal ve bağdat caddesindeki dükkanların bir bir kapanması, avm'lerdeki dükkanların boşaltılması, esnaf arkadaşlarımın aylardır işlerinin kötü olması, işsizlik rakamları falan filan derken ekonominin bok olması gerekmez mi la nasıl büyüyoruz bu kadar?

ülkede hakim ve savcılara bile güvenemiyorken tüik'e nasıl güvenilir diyeceğim ama işin içinde rakam olunca emin olamadım.
0
tolga asp
(09.09.16)
Sen bana bir kalemi 100 liraya satıyorsun. Hemen ardından ben sana aynı kalemi 100 liraya satıyorum.

Ekonomi istatistiklerinde "200 TL işlem hacmi" görünüyor. Ama ekonomi aslında büyümüyor. TÜİK de bunu yapıyor.

Kendi çimentomuzla kendi vatandaşımıza kendi arazimizde ev yapıp satıyoruz. "Türk ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörü" dedikleri bu.
www.google.com.tr

Zenginleşmiyoruz, hatta fakirleşiyoruz, ama güya ekonomi büyüyor. Gerçekte olan ise fakirden alıp zengine veriyoruz, gelir uçurumunu iyice açıyoruz.

Yurtdışına satış yapmadıkça büyümez ekonomi.
0
harzem
(09.09.16)
elbette hayir, en kolay sey istatistik ile veri sunmaktir
0
kamyonsans
(09.09.16)
tüik'in hesaplama yöntemleri ve verisi tartışılabilir, hatta nasıl büyüdüğümüz de öyle ama sonuç olarak büyüdüğümüz doğrudur.
0
passion rules the game
(09.09.16)
Nufus artiyor. Goc de aliyoruz. Ayni seyler olsa bile buyuyecek. Buyume esit degil gelisme. Insanlar para harcamayi yavaslatti. Devlet dengelemek icin arttirdi. Esasen tasarrufta, issizlikte ve cari acikta sikinti cok.
Isin teknik tarafinda bariz tutarsizliklar belli olur. Ancak her turlu manipulasyon yapilabilir zira denetleyen bir muessese yok. Tek karsit guc itibarlari. Yani rakamlarda oynama ortaya cikaraa yatirimcilarin guveni sarsilir diye dusunulebilir. Ancak ben bu guce inananlardan degilim. Tarihsel olarak devletler rakamlarla oynama yapar zaten.
0
f_d
(09.09.16)
(10)

Güvensiz ülkelere seyahat eder misiniz ?

sorunvar
Mesela afrika ülkeri olabilir ve ya brezilya ,venezualla gibi latin ülkeleri olabilir ? Sizce gerek var mı ? Ben açıkçası sıcak bakamadım da ..
Mesela afrika ülkeri olabilir ve ya brezilya ,venezualla gibi latin ülkeleri olabilir ? Sizce gerek var mı ? Ben açıkçası sıcak bakamadım da ..
0
sorunvar
(07.09.16)
türkiye'de yaşıyoruz.

next.
0
evde liyakat kalmamis
(07.09.16)
çok afrika ülkesine gittim iç savaşın ortasında bile kaldım.
gidilir sıkıntı yok.
0
basond
(07.09.16)
etmem.
0
Apocalypse
(07.09.16)
Zaten Türkiye'de yaşadığımız için ben özellikle güvenli ülkeleri yeğlerim.
0
Tyler89
(07.09.16)
ederim
0
fragile lady
(07.09.16)
Afrika'nın bazı ülkelerine evet, Güney Amerika'ya da genel olarak evet. Benim gözümde tekinsiz yerler daha çok Ortadoğu'da. Arap Emirlikleri ve İran buna dahil.
0
rivulet
(07.09.16)
Etmem.
0
kurnaz
(07.09.16)
Kimse de dememis brezilya ile venezuel bir mi diye.. Insan gercekten hayret ediyor.
0
f_d
(07.09.16)
giderim ama çantama çalınırsa pek üzülmeyeceğim eşyalar alırım
0
buhebu
(07.09.16)
savaş varken irak ve Libya'ya gittim.

gidilir bence.

Avrupa'dan bakildiginda da turkiye savaş içinde gorunuyor.
0
for the record
(08.09.16)
(42)

Naparsam yapayım fakirim

tchuck
arkadaşlar ön not olarak, gelirimi oranlayarak küfür vs. etmezseniz sevinirim. çünkü biraz detaylı okursnaız, durumun bundan daha fazlası olduğunu anlayacaksınız.hayatım boyunca fakir büyüdüm arkadaşlar.2 sene önce istanbula taşındım ve gerçekten çok ama çok çalışarak biraz şansım döndü. 1 senedir f
arkadaşlar ön not olarak, gelirimi oranlayarak küfür vs. etmezseniz sevinirim. çünkü biraz detaylı okursnaız, durumun bundan daha fazlası olduğunu anlayacaksınız.

hayatım boyunca fakir büyüdüm arkadaşlar.
2 sene önce istanbula taşındım ve gerçekten çok ama çok çalışarak biraz şansım döndü. 1 senedir falan da düzenli olarak güzel para kazanmaya başladım. rahat bir hayat yaşayacağımı düşünüyordum ancak pek öyle olmadı.

şubat ayında evlenme kararı aldık ve ağustos ayında da evlendik.
eşimin geliri şuan 3500-4000 arası, benimki de 4000-6000 arası değişiyor, bazı aylar bunun baya bir üstünde gelirim olmuşluğu var ancak şuan bu bantta tutuyorum, daha az çalışabilmek için.

borç ödüyoruz arkadaşlar.
eski günlerimize ait borçları ödüyoruz,
insan gibi bir evde yaşamak için pahalı ama mecbur kaldığımız bir kirayı ödüyoruz,
evlenmek için çektiğimiz krediyi ödüyoruz (düğün vs. yapmadık, sadece ev kurmak ve aptal adetlerın bazılarına harcadık parayı),

ödüyoruz ödüyoruz sürekli ödüyoruz.
her ay elimize en az 8000tl para geçiyor ancak b iz hiçibr eşy yapamıyoruz.
balayı yapamadık, ramazan bayramında tatil yapamadık, kurban bayramında tatil yapacak paramız yok.

evlenen başka arkadaşlarımız da var, onlar tatil yapıyor, üstüne balayı yapıyor, yetmiyor bir de kurban bayramında ayrı tatil yapıyorlar.

arkadaşına 200bin lira borç takan, 5-6 ay öncesine kadar zar zor geçinen kuzenim, internetten 2-3 şey satıyor, gleiri bizim kadar değil ancak bu yaz 5-6 kez tatile gidiyor.


ben şunu anladım arkadaşlar.
gelriimi ne yaparsam yapayım fakirim. ömrüm hayatım boyunca borç ödemek ıdşında bir şey yapamayacağım.

bu sürekli tatil yapabilen ancak maddi durumları çok iyi olmayan kişilerin hepsinin ortak özelliği var; ailelerinden zamanında para görmüş kişiler.

yani nasıl anlatayım. para parayı çeker derler ya, bu da onun benzeri bir şey.

rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz.

farklı bir duygu bu ya.
nerdeyse günün her saati açlışyıorum, yine de zorluk yaşıyoruz.
2000tl kira ödüyoruz,
1500-2000 lira kredi ödüyoruz, (benim istanbula taşınırken çekmek zorunda kaldığım krediden tutun da, geçmişte yaşadığımız borçlardan kurtulmak için olanlara kadar, öğrenim kredileri vs.)
kredi kartlarımız düğün nedeniyle doldu, onları ödüyoruz.

ödüyoruz ödüyoruz ve cebimizde bir kuruş para yok.

ağlıcam artık. gerçekten sinirlerim çok bozuk.

bakın arkadaşlar bu farklı bir durum. "o kadar para kazanıp gelip burda ağlama" demeyin, ben bu parayı kolay koşullarda falan kazanmıyorum. haftanın 4 günü 5 günü, günde 2-3 saat uyuyabiliyorum anca. ve sonuç olarak noluyor? etrafımdaki herkesten daha fakir bir yaşam standardındayım.

çok yoruldum,
çok gerildim, kendmi iğrenç hissediyorum ve geleceğe dair motivasyon besleyemiyorum artık.
çünkü şunu düşünüyorum: seneye kadar bu kredileri eritip bitireceğim, ancak b kredileri bitirirken çektiğim zorluk nedeniyle başka borçlar yapacağım ve ertesi sene onun borcunu ödeyeceğim.

yoruldum ya, cidden omuzlarımı yukarıda tutamıyorum çünkü yapabileceğim en fazla şeyi yapmama rağmen, sadece güzel bir evde fakirlik çekebiliyorum. demek ki ben günün 20 saati çalışmasam, ayda 1 kez ufak tefek tatiller yapsak güzel bir evde değil, gece kondu gbi bir evde fakirlik çekeceğiz.

ama çekeceğiz yani.

sizden tek ricam yorum yaparken aptalca harcamalar yaptığımızı düşünmemeniz. 1senedir üstüme yeni bir giysi almadım, ne içkimiz ne sigaramız var. düşünemeyeceğiniz kadar düşük standartta bir hayat yaşıyoruz kısaca.

ve ben yoruldum.

artık düşündüğüm tek şey var: fakirsen fakir kalıyorsun, yaşamını zenginleştiremiyorsun. sınıf değiştiremiyorsun.
zenginsen de, ne kadar batarsan bat bir şekilde o starndardı tutturuyorsun.

hiçbir şey olmasa, bir yerlerden bir şeyler kalıyor sana.

çok yoruldum ya. çok.
0
tchuck
(05.09.16)
derdini şapayım tchuck.
nolacak olm, fakirsen fakirsindir. hangimiz fakir değiliz ki
0
aklimdakisorular
(05.09.16)
Biraz da yaşamasını bilmek lazım önümüzde bayram tatili var mesela üçün beşin hesabını yapmayn tatile gidin. Böyle geçmez ömür deşarj olmanız lazım. Millet kredi kartıyla ya da kredi çekip tatile gidiyor. 8000 lira kazançla tatile gidemiyorsunuz siz 1500 lira kazancı olan adam tatile gidip deşarj oluyor. Hayat görüşünüzü değiştirin biraz. Borç harç hepimizde var.
0
lithu
(05.09.16)
"rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz."

imzayı nereye atıyoruz?

biraz sabır eğer yukarıdaki tez çürüyecekse borcunuz bitince rahata ereceksiniz. ama belki vaktinde gelmeyen bir rahatlama olacak. bilinmez ama borçları bitirip hala bu durumda olursanız sıkıntınız büyük.
0
eeb
(05.09.16)
bu öyle bir şey değil ya.

yani fakirsindir ama hep bir umut beslersin bi gün şu kadar kazanırım, şunu yaparım vs. diye.

ben 2 sene önce rahat yaşayabileceğimi düşündüğüm gelir düzeyine geldim bugün ancak yaşam standardımda en ufak bir değişiklik yok. haliyle artık ümidim de yok, ne yaparsam yapayım değişmeyeceğini düşünüyorum.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
bir yerde yanlış yaptığınızı düşünüyorum, eşinizin geliri tamamen kira ve krediye gidiyor ve elinizde 5000 tl civarı bir para kalması lazım. bu paranın da 2 kişiye ortalama bir hayat yaşatabilmesi lazım. bir yerde yanlış yapıyorsunuz sanırım. gerçekten anlamadığım için yazıyorum.
ayrıca evlendiğinizde kimse bir şey takmadı mı? onları bozdurup bir kısmını kapatsanız borçlarınızın?
0
kassiopeia
(05.09.16)
benim eşim çalışmıyor ve sizin üçte biriniz kadar para kazanabiliyorum ve kiradayım. 4000 lira kira artı borçlara verip tatile çıkamıyorsanız burada eleştiri almanız kaçınılmaz. bilmediğimiz başka giderler varsa detayını vermek size kalmış.
0
lazpalle
(05.09.16)
O dediğin kişilerin durumu paranın parayı çekmesi değil. Ailesinden bir ev kalmış oluyor, ne kira ne eşya masrafına giriyor evlenirse. Fazladan bir evi olan kişinin öğrenciliği de zaten genelde kredisiz ve borçsuz geçmiş oluyor. Şuan ben de evlenecek olsam sizin 10 bin liraya tutturduğunuz standartı 3 bin liraya tutturabilirim.

Krediler bitince düzlüğe çıkarsın hiç bitmeyecek şeyler değiller sonuçta.

Bir de şu var kaç para kazanırsan o kadarlık hayat yaşıyorsun, şimdi bu para ucu ucuna yetiyor yarın bir gün krediler bitince doğal olarak standartını yükseltip yine ucu ucuna yaşarsın. Ben ayda 3 bin liraya (kendi evimde) para arttıramıyorum, babam da ayda 15 bin liraya (kendi evinde) bir kuruş arttıramıyor, tamamen standartla ilgili bir şey, standartı kısarsan artar tabi. Kendi evin varsa değer mi, bence değmez.
0
once
(05.09.16)
hemen evlenerek bir hata yapmışsın, en azından biraz erteleyip para biriktirip evlenebilirdin. bu durum sürekli böyle gitmez, borç harç alma sağdan soldan kredini bitir. 1-2 yıl içerisinde rahat erersin böyle bir maaşla.

dişini sıkmaktan başka çaren yok.
0
England
(05.09.16)
@kassiopedia,

kira ve krediye onun maaşı gidince.
kredi kartı + faturalar + aidat + yol + ev alışverişleri + beklenmeyen giderler kalan paraya gidiyor.

böyle hesapladığında işte neden hiç para kalmadığını görebiliyorsun.
ayda 1-2 kez dışarıda bişeyler yiyebiliyoruz, hepsi bu.

ötesini yapmaya gücümüz yok.
arkadaşımızın düğünü vardı geçen hafta samsunda, ona bile para harcayamadığımız için igdemedik.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
Hepsini itina ile okdum aklıma takılan ilk konu bu kadar kendini fakir olarak görüyorsan neden 2000 TL verip kirada oturuyorsun. Gelirin normal bir insana göre çok çok üstte bizim yanımızda ki işçiler 1600 -2000 arası alıp 800₺ ev taksidi ödeyip yaşıyorlar. Sizin evin muhasebesi kimde ise büyük sıkıntı var.

Ayrıca ödeyip bitmeyecek bir borç yok siz bir yandan öderken diğer yönden borçlanmaya devam ediyorsunuz muhtemelen. Boğazınıza kadar ödeme olduğu için destan yazarken bile hala tatil için para yol diye isyan var içinde. Dediğim gibi size 8000 değil 18000 de gelse aynı pozisyonda olursunuz, para yönetimi yok çünkü.
0
gozu acik sevisen yahudi
(05.09.16)
Abi şimdi öncelikle kimsenin kalkıp size "o kadar para kazanıyorsun, gelip burada ağlama" falan diyeceğini sanmıyorum. Dudak uçuklatan bir miktar değil, ortalama elinize geçen para.

Şimdi "o kadar kazanıyoruz ama hiçbir şey yapamıyoruz, sadece borç ödüyoruz" diyorsunuz. Tamam da o borç bir şeyin borcu neticede. Elde edilmiş bir şeyin karşılığı yani. Bir hizmet, bir ürün bişey satın almışsınız, ya da kredi çekip para ödünç almışsınız ve geri ödüyorsunuz. Bu çok sıradan bir şey. Evet çevrenizdeki insanlara kıyasla daha fazla bu tarz ödemeniz olabilir ama bu da zaten bahsettiğiniz geçmişteki sıkıntıların bir getirisi.
"Ailesinden para görmüş" insanların daha iyi durumda olduğu bu noktada doğru. Onların sizin durumunuza gelebilmek için tükettikleri kaynak daha az yani, fark o.
"Fakirsen fakir kalıyorsun" asla doğru değil. Kesinlikle değil yani. Ortaokula gidebilmek için köyden kaçmış, çocukken üstüne başına kıyafet alabilmek için her yaz istanbula gidip inşaatlarda çalışmış bir adamın oğluyum ben. Şimdiki hayatımız bambaşka. Yani demem o ki, oluyor. Gerçekten çaba sarfedersen bir şekilde başarıya ulaşırsın, ulaşan çok etrafta.
Bu kafadan çıkmazsan da sanmıyorum ki herhangi bir şey yapabilesin.
Başarılar, umarım rahata erersiniz yakında.
0
naberabi
(05.09.16)
ayağını yorganına göre uzat deyimini bildin mi?
0
supermatik
(05.09.16)
sen fakirsen biz ölelim.

derdini seveyim butonu nerdE? hah! acele basın!
0
anonymice
(05.09.16)
aslında evlenmek, yaptığımız mantıklı bir şeydi.

ben eve ayrı para ödüyordum, o eve ayrı para ödüyordu. haliyle para vs. birikmyirodu, üstüne de beraber vakit geçiremiyorduk.

aynı eve çıkıp evlenmesek ve 2 sene sonra evlensek, bu sefer 2 sene çinde boşyere 2 defa ev kurmak zorunda kaalacaktık. sorun o da değil.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
"rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz. "

Bu tespite kesinlikle katılıyorum ancak gözardı ettiğiniz şey, o şekilde devam eden çoğu ailenin bir noktada patladığı gerçeği. Borcu çevirebildikleri sürece devam edebiliyorlar, bu yıllar sürebiliyor ve sizden daha güzel yaşıyorlar ama batışları da çok görkemli oluyor. Siz ayağınızı yorganınıza göre uzatıyorsunuz, borçları azaltıp kenara para atabilir hale geldiğinizde istediklerinizi yapmanız gerektiğini unutmadan(biriktirme girdabına kapılıp pis bir cimriye dönüşmekten kaçınarak) böyle devam etmek, doğru yol sizinki.
0
montreal
(05.09.16)
@gözü açık,

keşke ev almamız mümkün olsa da alsak arkadaşlar. o 1600 liraya çalışan işçinin bile, satabileceği bir tarla var.

sen 50-100bin peşinat vermeden nereye ev alıyorsun? memur değilsen şlak diye 400bin krediyi kim veriyor? keşke verseler de alsak. bizim şuan 10bn lira bile peşinat verebilme ihtimalimiz yok.

evet 2000 lira kirada oturuyoruz.
çünkü ben 2 sene boyunca 700 lira kirada oturdum, her sabah işimden evime 1.30 saatte gidip, akşamları 1.30 saatte dönüyordum. eve gidince gözümü açacak halim kalmıyordu ve ben eve gidince gözümü açamazsam, para kazanamam. o 3 saatlik fark, 1300tl farkı karşılıyor. ki artık 800-1000 liraya da gecekondu dışında ev kalmadı. eve 8000 lira para girerken gecekonduda yaşamak çok abes olur.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
@supermatik,

ayağımı yorganıma göre uzatacak bir durum yok.
tatil yapmyıoruz, sigara içki içmyioruz, akşam çıkmalarımız yok.

ayağımı yorganıma göre uzatmak, 8000tl gelirle mezara girmekse, yakında onu da yapıcam bu gidişle.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
Rozbif filan arayip insanlari asagilayan kisi degil miydiniz sizin oralardaki marketlerde olmayinca? Hmmh.

Valla herkes bin tane kredi oduyor, krediyi krediyle oduyor ama catir catir tatilini de yapiyor. Borc odeyerek bitmez, bir kisirdongu bu. Borc oderken diger yandan hayati da yasamak, kacirmamak lazim.
Ogrenci halimle arkadasima 500€ borcum varken tatile filan cikiyorum, niye? Oncelik cunku.

Dengeye oturtup bi yandan oderken oteki yandan normal harcamalara ayiramiyorsanjz para yonetiminizde cok ciddi sikinti var. hele 1 yildir kiyafet filan almadiysaniz gercekten cok dikkatli bakmanizi oneririm, cunku normal degil.
0
kuehles blondes
(05.09.16)
hepsini okumadım. ama hesap kitap yok gibi gözüküyor.
0
kurnaz
(05.09.16)
@kuehles; arkadaşına 500 euro borcun varken ödemeyip tatile çıkıyosanız problem sizde bence. öyle öncelik olmaz olsun:)

ayrıca para yönetimi yapamıyorsunuz, isterseniz ay sonunda gelen parayı ve düzenli ödemelerini yazın, size yardımcı olsun buradakiler.
0
England
(05.09.16)
Soruyu çok iyi saklamışsınız, ben bulamadım. Daha doğrusu soru değil de anlattığınız hikayede bıkkınlıktan kaynaklı yanlış bir sanı var, ben bir tek onu anladım. Ayda 8bin lira geliriniz var ve bunun bir kısmını(o da çok değilmiş 2 bin kadarını) borçlarınıza ödüyorsunuz; 2 bin kadarını da kiranıza ödüyorsunuz ve yine elinizde 4 bin lira kalıyor. bakın şöyle küçük bir söyleşi yapalım; yeni mezun sayılabilecek bir mühendis aile evinde yaşarken 1500 ile 4500 lira arası bir maaş alabiliyor, aile evinde yaşamasının avantajı -kira ve faturalardan muaf tutulması; devam edelim bir devlet memuru ise 1800 ile 8000 lira arasında maaş alıyor, devlet yapılarında çalışan doktorlar 3000-10000 arasında ücret alıyorlar. Yani durumunuz denkliğinde ötesinde sizin için daha avantajlı; neden bu örnekleri veriyorum çünkü bu meslek sahipleri genel olarak alt gelir grubu aile yapısından gelirler(çokcana araştırmaları mevcuttur) ve ülkemizde sınıf atlamış olarak kabul edilirler. E siz zaten halihazırda bu arkadaşlarla denk bir seviyedesiniz.
Onun dışında evine giren ücret 3binin altında olan ve istanbulda yaşayan tonla aile var ve bu parayla birşekilde borçsuz(burası kıymetli) geçinebiliyorlar, ya da ben ankarada yaşıyorum aynı örneği burada da fazlasıyla verebilirim hiç farketmez.

Ancak para harcamak kültürle alakalı bir durumdur, yani nelere göz koyduğunuzla ve sosyo-külütürel durumunuzla yani(2.kez) temelde doğduğunuz ve büyüdüğünüz coğrafyayla ilgilidir(coğrafya kaderdir). Siz eğer gözünüzü yukarı diktiyseniz ve üst ortasınıf bir hayat arıyorsanız bu teknik olarak rantsız bir hayat sağlamamış bireyler için imkansız zaten. Siz ancak ve ancak küçük burjuva hayatı sürebileceksiniz, ve bu da borçlarınızdan kurtulunca başınıza gelecek. -ki borçlarınızdan da kurtulacaksınız, biraz gayret ve sabır ile.

Onun dışında elbette ki fakirsen, fakir kalacaksın güzel arkadaşım ya ne olacaktı ? hayat zaten bunu emrediyor, doğanın kanunu bu, gerekli olan tek şey alışmak yani intibak etmek. allah'a inanıyor musunuz bilmiyorum ama eğer inanıyorsanız allah'ınızın yarattığı düzen bu. hayvanlar aleminde de aynı, insanlar aleminde de(varsa eğer)

yanlış sanı, fukaranın çok çalışarak güzel günler göreceği inancı. zaten bu inanç o güzel günler gelip geçerken fukaranın farkındasızlığında ziyan olup gitmesine sebep oluyor, yoksa mutluluk dediğiniz kavramla ilgili bi' ton makale var maddi imkanların sınırlılığından bağımsız olduğuna dair. En son ted konuşmasında bir adam köyde ki dedesinin samsung bilmem ne müdüründen daha mutlu ve elit olduğunu anlatıyordu açın bi izleyin. Yine biraz cümleyi geriden iletletmiş olacağın ancak, yine bu insanlarda ki daha iyi anlar için vazgeçtiği anların ekmeğini yediği için instagram, vlog yapıları çok kuvvetlenmiştir.

ve son yaklaşımın zenginsen ne kadar batarsan bat o standartı bir şekilde yakalaman çok doğal, çünkü o adam o coğrafyada yetişti, bakış açısı ve çevresini kaybetmediği müddetçe(-ki hızlı geldiyse kaybedektir, yani en az 2.neslin sonu ve 3. nesil zenginler senin dediğin gibi davranabilir) o zengin imkanlarından ücretsiz faydalanacaktır.

Ama illa kızacak birisini arıyorsnız gidin ananınıza babanıza dedenize kızın, vakti zamanında kendi hayatlarından vazgeçip kısa vadede kazanç getirecek menkul kıymetler yerine gayrimenkul kıymetlere yatırım yapsalardı şimdi sizin durumunuz daha farklı olacaktı. tıpkı sizin torununuzun durumuna olması muhtemel etkiniz gibi. sıkıldım.
0
mete kudur
(05.09.16)
sorunun kaynağını buldum arkadaşlar: ilkokul.

ilkokul matematiği önemli.
0
piremses
(05.09.16)
deme öyle allahın gücüne gider :/

kız başıma 2 kredi ödüyorum, aileme bakıyorum. evimiz kira. ve maaşım seninkinin yarısı bile değil. ama sanırım senden lüks yaşıyorum. kafa yapısını değiştirmen gerek bence.
0
jonestown
(05.09.16)
@tchuck
başkasının borcunu ödemiyorsanız siz harcamıssınız demek.
yeri geldi haftanın 5 günü makarna yedim ama lise yıllarımdan beri hic borc ödemedim.
gelirine göre ayarlamazsan ayda 20 K da kazansan yetmez.
0
supermatik
(05.09.16)
borc almak, kredi cekmek esasen bir yatirim icin yapilir. siz bunlari tuketim icin yaptiginizdan sikinti cekiyorsunuz. yani birikim yapmayi, yatirim yapmayi, parayi degerlendirmeyi, ayaginizi yorganiniza gore uzatmayi bilmiyorsunuz. oyle de olunca bu duruma dusmeniz normal.

mesele gelir duzeyiniz degil, mesele kafa yapiniz.
0
idexo
(05.09.16)
Reyis tatile gidemiyorum demişsin ama nasıl oluyor o iş? 2 kişi öğrenci başımıza 73 model vosvosla 2500 kilometre yaptık, yemek ve yakıt dışında da bir şeye para vermedik. Kemer'i Akyaka'yı albay koyunu Azmak'ı İzmir'i Antalya'yı gördük hemde çok eğlendik. Al bir çadır kafana göre gez tatilini yap. Tatil illa otellerde mi oluyor?
0
utkumon
(05.09.16)
@England

Ben dogru oldugunu soylemedim, onceligim farkli dedim. Su anda borcum yok, hatta alacagim var. bekleseydim o tatili yapamicaktim ama borc odeyecegim diye. O borcu o an odeseydim o tatil olmayacakti ve o an odedigim icin yine kisirdongu olacakti. Rahatlayinca kapattim ve su anda o kisirdonguden cok uzagim.
Bunu demeye calistim.

Borc odemekte en onemli seyin zamanlama oldugunu dusunuyorum.
0
kuehles blondes
(05.09.16)
@supermatik,
ya arkadaşım bak şu başlıkta herkes bir şey söylüyor ama en çok şu müthiş düşüncesiz tek pencereli bakışa sahip yorum sinirimi bozuyor.

ne dmeke ulan o?
sen kredileri neden çektiğim ibliyorsun mu da konuşuyorsun?
devletten öğrenim kredisi almasaydım, değil makarna yemek, okula gidecek kentkart parası bulamazdım ok?
istanbula gelirken o krediyi çekmek zorunda kalmasam, sokakta bankta yatardım bankta. anlatabiliyor muyum? her şeyin bir karşılığı var evet ben de ondan bahsediyorum: fakir olduğumz için bu borçları yapmak zorunda kaldık ve ömrümzü boyunca da bu borçların kelebek etkisi şeklinde tetiklemesiyle borç ödeyerek yaşayacağım. anlatabiliyor muyum?

ne yorganı? ne ayağı?

senin bu kafa yapına göre; param olmadığı için kredi çekmemeliydim ve o yüzden üniversite okumamalıydım ÇÜNKÜ ÜNİVERSİTEYE GİDEMEZDim eğer devletten öğrenim kredisi almasaydım, hatta örgün öğretim harcımı devlete ödetmeseydim (kredi karşılığı).

yine ayağımı yorganıma göre uzatıp, istanbuldaki iş fırsatını değerlendirmemeli ve krdi çekip gelmemeliydim haliyle şuan mutsuz bir şekilde asgari ücretle başka şehirde yaşyor olmalıydm.

ne kadar düşüncesiz yazı yazıyorsunuz ya?

benim yzımın temel taşı şu:
- fakir olduğum için, geçmişimden gelen fakirliklerimin diyetini ödüyorum yıllarca. ve onları ödemekten başımı kaldıramadığım için, bu bana yeni diyetler olarak geri dönüyor ve bu döngüden çıkamıyorum.

- fakir büyümeyen ancak durumu kötüleşen insanlarsa bir şekilde milyon kat iyi bir yaşam yaşamya devam ediyor .çünkü geçmişlerinden gelen bir borçları yok. ödedikleri her borç, o an için yaptıkları borç. hatta şanslılarsa çğuna bir şekilde "bir şeyler" de kalıyor miras olarak. evlenirken anneleri koltuğunu, yatağını alıyor vs.

bizim için harcadığımız her x TL aslında x TL değil.
harcadığımız her x TL, geçmişten gelen y TL ile beraber binen yeni bir yük oluyor.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
@utkumon,

2 kişi öğrenci başınıza 2500km yaptığınız için tebrik ederim.

2 kişi çalışan kişi başına da arabayla 2500km yol yapacak boş vakit bulmanızı dilerim. bayram tatilleri dahil olmak üzere.
0
🌸tchuck
(05.09.16)
öncelikle sen söylemeden bilemem neyin borcunu ödediğini. agresifliğe de gerek yok. sakin ol şampiyon.

ayda evinize 7 K - 10 K arası para giriyor ve sen öğrenim kredisini ödemekte zorlanıyorsun öyle mi?

ayrıca biz de balla börekle okumadık, 2-3 yeri tırmalayıp burs aldım ve çalıştım okurken.

* ayrıca istanbuldaysan hafta sonu git abi adalara, adaların birinde denize girin aksam donersiniz. 4 lira mi ne vapur.
0
supermatik
(05.09.16)
@tchuck

Toplam 8 gün sürdü, yeri geldi arabada yattık yeri geldi 12 saat kesintisiz yollardaydık. Önümüzde de 9 günlük kurban bayramı var, alın size boş zaman.
0
utkumon
(05.09.16)
@tchuck insanlara gereksiz tepki gösteriyorsun.

ayrıca herkes borçsuz yaşamadı bu zamana kadar, belki senden daha kötü berbat bir durumdaydım şu zamana kadar. yıllarca kira ödedik, borç içinde yaşadık peder beyin aldığı 1500 tl maaşla geçindik 2 çocuk okudu bu sayede. bir şekilde dönderdik çarkı.
tatilimi biriktirdiğim 500 tl ile yaptım 2 kişiydik çadır kurduk vs.

sen sadece vaktin olmadığı için yapamıyorsun şu anda. tatil ultra herşey dahil otelde 1 hafta yatmak değildir.
şimdi ortalama en az 40-50 bin tl aylık kazancım oluyor, şans insana dönüyor illa ki sadece çalışmadan rahata eremezsin hiç bir zaman.
bir tek sen okumadın herkes okudu herkesin durumu iyi değildi.

sadece para yönetimini yapıcaksın ve daha rahata ericeksin.
0
England
(05.09.16)
Hayat standardınız mı yuksek acaba, çok onemli bir meziyettir kendini bilmek dolayısı ile ne yaptığınıda bilmek. 4000 tl direk elinizde kalıyor gibi gözüküyor, bununla gerçekten fakirim diyorsanız burda gerçekten sizde bir sıkıntı var, atıyorum hangi marketten alışveriş yapıyorsunuz kaç kere dışarda yiyorsunuz tiyatro sinema olaylarınız nasıl bunlar hep hayat standardına etmen. etrafınızdaki insanlarla kendinizi kıyaslıyormusunuz acaba bazı şeyleri göz ardı mı ediyorsunuz. farkında olmadığınız önem vermediğiniz kalemler gibi. kıyafet almazsınızda kitap alıyorsunuzdur atıyorum
0
eja
(05.09.16)
"ne kadar düşüncesiz yazı yazıyorsunuz ya?" hahahh

arkadas gelip aglayan sensin. sebebi de soyledik iste.

ben sana soleyim mesela bizim ailede hediye anlayisi yoktur. dogum gununde, yilbasinda hediye alinmaz, ama ne vardir? birinin bir ihtiyaci oldugu zaman o ihtiyaci alinir, yapilir yardim edilir. dogum gununde gostermelik hediye alacam diye dunyanin bes para etmez en uyduruk seyini alacak adam, adet yerini bulsun diye parayi cope atan adam sonra gercek bir ihtiyacim oldugunda bana yardim edemeyecek durumda kaliyorsa en hafif tabirle: salaktir. oyle dosttan hayir gelmez.

tatil olayi da ayni, bizim hayatimizda "tatil" ya da "yaz tatili" gibi bir anlayis da "ihtiyac" da yoktur. isini, ailesini, cevresini sevmeyen insanlarin kacmasidir o tarz tatiller. bir yere gidiyorsan dana gibi uzanmaya gitmezsin bizim anlayisimizda. gider gorursun, ogrenirsin, birileriyle tanisirsin, iliskilerini gelistirirsin, ama bir amacin vardir.

eger bir isi de buyuk borclar, riskler altina girerek yapacaksan orada da ya riski alacaksin, aglamayacaksin ya da ayagini yorganina gore uzatacaksin, kendi yaginda kavrulacaksin, kendi capinda bir cikis yolu bulacaksin.

"ve ben yoruldum.

artık düşündüğüm tek şey var: fakirsen fakir kalıyorsun, yaşamını zenginleştiremiyorsun. sınıf değiştiremiyorsun.
zenginsen de, ne kadar batarsan bat bir şekilde o starndardı tutturuyorsun.

hiçbir şey olmasa, bir yerlerden bir şeyler kalıyor sana.

çok yoruldum ya. çok."

diyorsun. kafa yapin fakir kafa yapisi diyoruz, birikim yapmayi bilmiyorsun diyoruz. "sen benim neler cektigimi biliyor musun?" diye yine agliyorsun. ben ne bilim? beni ne ilgilendirir? adam sanip durumu acikliyoruz o kadar.

sen hic kredi cekip okuyan, dugun yapan, sonra bunlari odemek icin evden cikamadiginda aglayan zengin gordun mu?
0
idexo
(05.09.16)
öyle bir bakış açısı var ki evlenene. Bunlar herkese veriyor bi de bize versin diyorlar sanırım. Gelen geçen geçirmeye çalışıyor. Siz de olmuşken en iyisi olsun deyip keklendiniz muhtemelen. Bir de öncelikler var. Onları gözden geçirin. Evine 40 yerden haciz gelen bir arkadaşım 15 günlüğüne Yalova ya tatile gittiydi sülalesiyle çok şaşırdım sonra düşündüm de; o onu bi ihtiyaç olarak görüyor, lüks değil. Ona lüks gelen şey senin evde kullandığın fırın mesela. Biraz önceliklerinizi gözden geçirin.
0
petekpare
(05.09.16)
gelirin ne kadar yükselirse yükselsin, eğer bir ödeme planın yoksa ve kendini belli bir süre için sıkmıyorsan fakirlikten kurtulman mümkün değil.

öncelikle çift olarak 2000 tl kira verecek bir eve çıkmanız baştan hata olmuş, evet istanbulda kiralar deli gibi, ve düzgün semtlerde düzgün evler çok para bunun farkındayım iki ev arkadaşı yaşıyoruz bizim de kiramız 2000. ama biz iki ayrı oda kullanacağımız için ortak alan + herkesin kendi alanı bir ev aradık mesela. siz aynı odada kalan insanlar olarak 2+1 ve merkeze biraz uzak ama güzel semtlerde ev arayarak kirayı en az 300-400 tl indirebilirdiniz.

gelelim ileride neler olabileceğine. bir kere 2000 kredi ödemek de çok abartılı bir şey değil sizin gibi kazanan bir çift için. toplamda 4 k şu an çöp oluyor artık ev değiştirmek size daha masraflı kısa vadede o yüzden onu atlıyorum.

evinize minimum 8k giriyorsa şu durumda açıkta kalan bir 4k daha var. ve bu biiir sürü insanın maaşından çok daha fazla. benim önerim kredi kartlarınızı toplayın, toplamda 30bin gibi bir borç olduğunu var sayıyorum abartarak, sonra bu kartları kesin. sonrasında iki seçenek kalıyor, toplam kart tutarında kredi çekip ödediğiniz kredi tutarını 2500e çıkarmak ama size 3500 nakit kalması ama bu borç ödemeyi uzatır. ya da kartları kestikten sonra her ay her kartın asgarisini yatırmak ama fiziksel kartlarınız da olmadığından hiç harcamamak. ama burda bahsettiğim hiç baya bildiğimiz hiç. sıfır. en az ödeyin hiç harcamayın. bu şekilde 1 seneye kredi kartı zımbırtınız kapanmış olur. kira kredi de hepimizin ödediği şeyler artık ona da çok şeyapmayın.
0
freya
(05.09.16)
bu tartışmalardan bağımsız ben üstteki yazdığıma ek olarak
gözü açık sevişen yahudi +1 diyorum.

sanırım asıl sıkıntı borcunuzu kapatırken bir yandan kredi kartı ile borç yapıyor olmanız. yani kredi kartı borcunu kapatmak için kredi çekip kredi kartını kapatmayınca aynı çıkmaza düşmek gibi (sizinki kredi kartı için değil biliyorum). kredi kartlarınızı kapatırsanız onların da borcu bittiğinde sadece kira ve kredi borcunuz kalacak, sizin maaşınız da tamamen size kalacak ki o zaman iki üç ay içinde rahatlarmışsınız gibi geldi.
0
kassiopeia
(05.09.16)
Cevaben neler yazilmis okumadim. Genel itibariyle haklisiniz. Servet aileden gelir. Haksiz oldugunuz nokta ise cevrenizdekilerin tatil yapmasi ya da iyi standartta yasamasi. Tahminen fakat kendime guvenerek soyluyorum, sizinle cevreniz arasindaki tek fark onlarin fakir olduklarinin farkinda olmamasidir. Ayrica borclariniz bitince rahatlarsiniz.
0
f_d
(05.09.16)
aslında 2 kişi kazandığınız paralar hiç de fena değil, tabii birkaç yıl borça harç ödenir o ayrı. Ama galiba sizde kıtlık ve yoksulluk bilinci oluşmuş, o bahsettiğiniz kişilerde de bereket bilinci var. Bence parayla olan ilişkinizi bir gözden geçirin, aslında parayla olumsuz bir ilişkiniz olabilir bilinçaltında, bilinçli olarak zengin olmayı isterken.
0
limoncello
(05.09.16)
anladığım kadarıyla en çok "tatil" konusu yüzünden dertlenmişsiniz. onu da başkalarıyla kıyaslayarak yapmışsınız. en başta bu bakış açısının değişmesi lazım. başkaları ölçüt değildir.

ben de senelerdir tatil yapmadım, ayağım denize en son ne zaman girdi onu bile unuttum ama bunu bir eksiklik olarak hissetmiyorum. üzerime negatif bir mod eklemiyor yani.

kıyaslamayla çıkamazsınız bu işin içinden. çünkü herkesin aynı olduğu bir gerçeklikte yaşamıyoruz. sizin kazandığınız paranın 3'te birini "belki" kazanıp, ev geçindirenler var mesela. biraz da hayat "davranışların sonuçları vardır" kaidesi ile yaşanıyor. siz de davranışlarınızın sonuçlarındasınız şu anda. ne bileyim düğüm yapmasaydınız mesela. isteseniz yapmazdınız.

biraz da "istemek" önemli. facebook'ta kamprail gibi gruplar var. oralara bakarsanız yüzlerce insanın nerdeyse 0 TL ile onlarca yer gezmişliği oluyor. otostopla her yere gidiyorlar ve çadırlarda kalıyorlar. mis gibi tatil demek bu da.

siz fakir değilsiniz. sizin sadece masrafınız çok. bugün 46 yaşındaki (ama 35 gösterecek kadar enrjik, sporunu yapan vs.. birisiydi) mayıs ayında evlenmiş olan arkadaşımın öldüğünün haberini aldım. kalp krizi geçirmiş. çok da şeyyapmamak lazım yani.
0
matrix
(05.09.16)
Okul biter bitmez bir şantiyede işe girdim. İki haftada bir pazar eve gidiyordum. Bunun haricinde neredeyse sıfır masrafla yaşadım. 3 senenin sonunda peşin parayla ikinci el bir araba aldım. Çevremdeki arkadaşlarımın yıllardır arabası vardı ama ya babaları almıştı ya da ilk taksidini ödemişti. Arabayı kendi paramla almış olmak o zaman için çok iyi gelmişti. Aslında bu senin söylediğin kısır duruma işaret ediyormuş. O zaman anlayamamışım.

Evlendim, düğünü ve balayını’da aileden yardım almadan yaptık oh çok güzel. Tabi bu arada okul arkadaşlarım para biriktirirken ben yiyordum. Onun farkında değildim.

İlerleyen yıllarda okul arkadaşlarımın iş arkadaşlarım aldı. Sonuçta yine benzer okullardan mezun mühendislerden bahsediyorum. Sosyal statu olarak aynı insanlar. İş arkadaşlarım yurt dışında tatil yaparken ben annemin borçlarını ödüyordum. Devamında iş arkadaşlarım ev sahibi olurken, benim kredilerim yeni bittiği için peşinat ödeyemiyordum. "Sen de şurdan bir ev alsana niye kira ödüyorsun?" diyen insanları “Şimdilik ev düşünmüyorum” diye geçiştirmek bir süre sonra hakikaten can sıkıcı oluyor.

Aynı arkadaşlarım konut kredisi öderken zorlanmasın diye çocuklarının bakıcı/ana okulu masraflarını dedeleri öderken, bu sefer niye çocuk yapmıyorsun diye soruyorlardı.

Şimdi o arkadaşlarımın ev borçları bitti. Benimki yeni başlıyor. Evim de yine çevremdeki insanlara göre en kötü konumda. Bu sene oğlumuz dünyaya geldi. Çocuk odası, hastane masrafları vesaire derken bir baktım ki bütün birikimi sıfırlamışım yine. (Niye yaptın o zaman çocuğu demeyin yaş 34 oldu.)

Aslında az buz kazanmıyorum. Toplam gelirimiz senin söylediğinin biraz üzerinde. Yine de aileden gelen bir şey olmayınca. Ne kadar kazanırsan kazan maaşlı çalışıyorsan istediğin hayat standardını tuturamıyorsun. Şöyle söyleyeyim çevrendeki aynı işi yapan beraber çalıştığın insanların sahip olduğu aynı standardı tutturamıyorsun. Bu da insana koyuyor işte.

Sonuç olarak 100% katılıyorum. Aileden gelen bir şeyler yoksa. Fakirsin. Az bir sermayeyle ticarete girip şansı yaver gidenler bunun istisnası olabilir ama maaşla hiç bir şey olmuyor.
0
zombi
(05.09.16)
Bir döngüye sokmuşsunuz kendinizi. Öncelikle rahatlayın, çözülmeyecek bir mesele değil. Çok şükür ikiniz de Türkiye standartlarına göre fena sayılmayacak bir para alıyorsunuz. O borçlar da sonsuza kadar sürmeyecek. Elbet kapatacaksın.

Son paragrafın çok doğru. Çünkü bakış açın mevzuyu çok etkiliyor. Benzer bir süreçten geçiyorum. Çok şükür bir kısmını kapattım. Elim rahatladı biraz daha sabırla kalanı da kapatıp artıya geçeceğim. Çaresizlik hissinden kurtulun, pozitife odaklanın. Ben naçizane kendi uyguladığım yöntemleri sizinle paylaşacağım.

"Fakirsen fakir kalıyorsun" diyorsun ya bu işte bakış açısıyla alakalı. Çok basit bir örnek vereceğim. Mesela paran azsa, alışverişe gittiğinde temizlik malzemesi alacaksın mesela. 1 kilo deterjan 10 tl, 5 kg deterjan 35 tl mesela. Sen cebimde param kalsın "maaşa kadar idare ederim" diye kilosunu 7 TL'ye alabileceğin şeyi 3 TL daha pahalıya almayı seçiyorsun. Ve bu mantığı her yerde uyguluyorsun.

Şimdi bu söylediklerimi madde madde analiz edin eşinizle. Belki bazıları fazla gelebilir. Ama parayı ağaçtan toplamıyorsunuz. Evinizi bir şirket gibi düşünün. Nasıl çalıştığınız şirket bir kuruşu bile hesaplıyorsa siz de hesaplayın. Babamın işi sebebiyle yurt dışında da bulundum. Orada insanlar gerçekten parasının kıymetini biliyor. Ne yazık ki Türk insanı parasını har vurup savurmaya bayılıyor. Tasarrufu cimrilik sanıoyoruz. Halbuki biraz dikkatle çok güzel tasarruf edebilirsiniz. İnanın doğru planlamayla maaşınızı artırmadan harcamalarınızı kısabilirsiniz.

Şimdi sevgili eşinizi de alın madde madde bunların üzerinden geçin:)

1. Öncelikle kendinizi bu döngüden çıkaracağınıza inanın. İnanç çok önemli. Yukarda verdiğim deterjan örneğini unutmayın. Bunu başaracağınıza inanın. Bu bitecek. O borçlar ödenecek. Bu maddeleri eşinizle okumaya başladığınız andan itibaren kararınızı verin ve bu adımı atın.

2. Hepimiz bizi tasalandıran şeyleri görmezden gelme eğilimindeyiz. Ama çözmek için görmeniz lazım. Oturun ve kalem kalem çevrenizde kimlere ya da hangi banka ve kurumlara borcunuz varsa kuruşu kuruşuna yazın. Net tabloyu görmek her zaman iyidir.

3. Tablo muhtemelen korkutucu gelecek. Korkmayın. Şimdi bir aile bütçesi yapın.

4. Aile bütçenizi yıllık yaparsanız evinize giren parayı ve çıkan parayı daha net görürsünüz. 8*12=96k TL. Eğer bir aksilik olmazsa, zamlarınızı vs hariç tutuyorum. Önümümüzdeki eylül ayına kadar evinize en az 96000 TL girecek.

5. Şimdi harcamalarınızı ve borçlarınızı bir göz önüne alın. Atıyorum Mutfak masrafınız aylık 400-500 TL mi... bir yıllık masrafınızı görün. Temizlik masrafınızı, kiranızı görün. Hepsini yıllık görün.

6. Böylece farkında olmadan 5-10 diye harcadığınız kalemlerin ne kadar pahalıya patldığını gördünüz. Sakın moral bozmayın. Şimdi onları düşüreceğiz. Ama önce borçlar.

7. Borçlarınızı planlayın. Yani kredi kartlarınızı, tüketici kredilerinizi, elden aldıklarınızı sırayla kapatmayı planlayın. Eğer imkanınız varsa sağlam bir tüketici kredisi çekip o parayla tüm borçları kapatıp tek bir noktaya borçlanın. Kredi alamıyorsanız güvendiğiniz birinci derece bir yakınınızdan anne baba falan gibi kredi çekmesini rica edebilirsiniz. (hiçbiri olmuyorsa aman sakın eşten dostan, hele hele tefecilerden borç almayın)

8. Borcu tek seferde kapatamıyor musunuz? o zaman sırayla kapatacağız. Bankalarla borç yapılandırmak istediğinizi konuşabilirsiniz. Kredi kartlarınız varsa, artık sadece bir kredi kartınızı kullanın. Diğerlerini sadece ödeyin. Yıllık bütçe yaptık ya hani. Mesela deyin ki ben bu yıl bu 96.000'in 5000 TL'siyle kredi kartlarımı kapatacağım. Bunu da her ay 500 500 ödeyerek 10 ayda yapacağım deyin ve ödeyin. Hala borcunuz kalacak elbet. Ama acelemiz yok. Kendimizi sıkmadan, dara düşmeden hepsini kapayacağız.

9. Kredi kartlarınızı gerçekten kullanmayın kapatın. Ya da bir süreliğine sadece birini kullanın ama diğerlerini kapatın. 1-2 ay sıkın dişinizi sadece makarna yeyin, ama hepsini ödeyin. Kredi kartından kurtulunca göreceksiniz çok daha rahatlayacaksınız. Bu en önemli adımınız olacak. Diğer kartları kapatınca elde kalan son kartı da ödeyin ve kurtulun.

10. Borç ödemek zor ve yorucu bir süreç. Kendi düzeninizi bulmanız zaman alabilir. Ama bir rayına oturtursanız tıkır tıkır ödersiniz.

Borç kısmını şimdi bir kenara koyuyorum. Gelelim masraflara:

11. Yıllık bütçe yapınca gördüğünüz gibi ufak görünen kalemler aslında nasıl da büyüyormuş. O zaman "aslında hiçbir şey harcamıyorum" dediğiniz şeyleri yeniden gözden geçirme zamanı.

12. Öncelikle alışverişten başlayalım. TEmizlik malzemeleri en önemli kalem. Buradaki ufak değişiklikler bütçenizi accayip etkiler. Temizlik malzemesi bozulmaz, saklanabilir, depolanabilir. Ve bu ürünlerde paket büyüdükçe fiyat düşer. O yüzden alışverişlerinizde en uygun fiyatla alabileceğiniz en büyük paketi alın. Markaya çok takılmayın. Gerçekten kötü 3-5 marka dışında deterjanların, yüzey temizleyicilerin vs hepsi aynı. ATıyorum her ay evinize 5 kg deterjan alıyorsanız yılda 60 kg deterjan alıyorsun demektir. O zaman buna göre al. Sen 5kg paketi 30 tlye alıyorsun. 10 kg paket 50 tlyse, 5kg başına 10 tl zarardasın.

13. Markete hesap makinesiyle gitmeye korkmayın. ÖZellikle temizlik ürünlerinde bunun kilosu kaça geliyor diye bölün, çarpın. GErçek örnek vereceğim. Geçen ay markette bulaşık makinesi tabletinin 60lısını alayım dedim. Sonra fark ettim ki 10lu paket alırsan 2.si yarı fiyatınaydı. 100 tane alırsam 60'lı fiyatına geliyordu. 10 tane 10lu paket aldım. herkes garip garip baktı ama ben kar ettim, onlar etmedi.

14. Mümkün mertebe aylık alışverişinizi tek seferde yapın. İstanbul'daysanız metro gross marketten özellikle temizlik ürünlerini aşırı ucuza getirebilirsiniz. Yaklaşık bir senedir oradan alıyorum. Ve bahsettiğim gibi büyük büyük alıyorum. Bu arada onların kendi markaları var aro ve hohneca mı öyle bir şey. Birçok üründe onları tercih edebilirsiniz.

15. Sebze meyveyi tam tersi ihtiyacınız kadar alın. Çünkü aldığınızın %20-%30'unu kullanamadan çürütüyorsunuz. Paranıza yazık. Bu arada sebze meyveyi dolapta poşette değil, nemi alsın diye kağıt havluya sarıp koyun dolaba. Böylece daha uzun dayanır çürümeden. Bu arada gıda alışverişilerinizde şok, bim, a101 gibi ucuzluk marketlerinden yapın. Onların kendi markalarını kullanın. Promosyonları takip edin. Eğer kısa sürede bozulmayacak bir ürün ucuzlamışsa, alabildiğiniz kadar çok alın. Daha sonra pahalıya almaktansa ucuzken bolca alın.

16. Giyim alışverişlerinizi sezon sonu indirimlerinden yapabilirsiniz. Ya da outlet storelardan. Ya da markaların fabrika satış mağazalarından.

17. Markete giderken listeyle ve "şu kadar harcayacağım" kararıyla gidin. Sepete attığınız her şeyi hesaplayın. Limitinizi geçiyorsanız bilinki ihtiyacınız olmayan bir şey almışsınızdır. Tekrar gözden geçirin:)

18. Evinizin yalıtımını gözden geçirin. Pencereler falan. Ciddiyim, farkında olmadan doğalgaza fazla ödemeyin. Mesela perdeler kaloriferleri örterse evin daha zor ısınır. Which means daha fazla para.

19. Araba varsa satın. İstanbul'da aylık akbil kullanırsanız seyahat masrafınız düşer. (Şimdi extreme bir teklifim olacak. Öğrenci pasosu edinin. Tek yapmanız gereken açıköğretime yazılmak. Aylık mavi kart 180 tl, öğrenci kartı 70 tl'ye doluyor. Açıköğretimin yıllık harcına rağmen yılda adam başı 200 TL'ye yakın az ödersiniz. İki kişi 400 TL daha az ödeme demek. Tebrikler, mutevazı bir haftasonu tatili kazandınız)

20. Yukardaki örnek çok ekstrem gelebilir ama mantığı kavramanız lazım. Bu cimrilik değil, fırsatları görmek. Bir şeyi daha ucuza çözme fırsatınız varsa çözün. Etraf ne der diye düşünmeyin. Sonuçta o ödemeyi onlar yapmayacak.

21. TAmam kemerleri sıktık ama bir yere kadar. Yaşamayı da unutmayalım. Ne yapın edin, ayda bir ya da iki akşam eşinizle bütçenizi sarsmayacak bir yemeğe çıkın. bu tarz şeyler gerçekten iyi hissetmek için çok önemli.

22. Bir şeyler yapmak demek illa çok para harcamak demek değil. Bir cumartesi ailenizle gidin modada 2 çay için, 2 sokak dolaşın mis gibi denize bakıp eve dönün. O sıkışmışlık hissinden kurtulmak için çok iyi gelecek.

23. Tatillerinizi tur şirketlerinden değil kendiniz ayarlarsanız çok ucuza gelir. Mesela 7-8 ay önceden başlayın planlamaya. Bir ay uçak/otobüs biletlerini alın. Bir sonraki ay oteli ayırtın. Momondo.com, booking.com vb gibi yerlerde ideal fiyatlar bulabilirsiniz.

24. Telefon, internet, tv, digiturk vb gibi hizmetlerinizi gözden geçirin. BAzen farkında olmadan kullanmadığınız servislere çok ödüyor olabilirsiniz. TArifelerinizin belki daha ucuzları vardır. Onlara geçin.

25. PAra konusunda birbirinizi asla suçlamayın. Birbirinize karşı açık ve dürüst olun. Kötü hissedebilirsiniz ama bu ikinizin de kabahati değil. Birbirinizi çok kolay demotive edebilirsiniz. Ama önemli olan inanıp bu borçlardan birlikte kurtulmak.

26. Lüks harcamayın ama ufak lüksleriniz olsun. Yoklukla yoksunluk karışmasın. Giyim kuşam iyi hissetmek için önemlidir. Ayda 1-2 parça da olsa bir şey alın kendinize. H&M'in Bershka'nın falan fırsat köşelerinde muazzam şeylere denk gelebilirsiniz. 60 TL'lik gömleği sezon sonunda 15 TL'ye alabilirsin mesela. Ve o 15 TL verdiğin gömlek sana ummadığın bir özgüven kazandırabilir.

27. Ufak lükslerden kastım iyi hissettirecek ilgi alanları mesela. Ne kadar borç içinde olsanız da kendinize bir hobi bütçesi yapın. İkinizin de her ay 50 TL harcama hakkı olsun mesela. ATıyorum ben dergi okumayı çok severim ve gidip saçma sapan yabancı dergilere 20-30 euro öderim. Ya da her ay kendine orijinal bir jazz albumu almak gibi şeyler işte. Buna saçmalık bütçesi deyin:)

30. YAşayın. Gerçekten yaşayın. Yaşamanın para harcamak olmadığını kavrayarak. Dediğim gibi gidip bir çay/kahve içip eve dönmek bile eve kapanıp "bu borçlar nasıl ödenecek" diye hayıflanmaktan iyidir.

31. Ev almak zorunda değilsiniz. Ancak 20 yıl sonra senin olacak bir eve her ay kendine eziyet ede ede ödeme yapmak mantıklı değil. İlerde bir gün elbet olabilir. Şu anda evim yok diye üzülmeyin. Bunu dert etmeyin. Gençsiniz. Çocuğun olursa o düşünsün:)

32. Şükredin. Sahip olamadıklarınıza bakıp hayıflanmaktansa sahip olduklarınıza bakıp şükredin. İyi kötü başınız sokacak bir yuvanız var. Birbirinizi seviyorsunuz. GEnç bir ailesiniz. Çok şükür güzel işleriniz var. Türkiye için fena olmayacak bir geliriniz, dostlarınız var. Hepsi için şükredin her gün. Bunu yapmak endişelerinizi azaltır.

Not: Her ay kenara 100 200 para atın. Atarsınız. Hadi 50 TL atın. 8000 TL alıyorsanız 7950 alıyor gibi düşünün. HArcamaya başlamadan önce 50 tl'nizi yatırım hesabınıza atın. 200 lira bile olsa kenarda bir miktar paran olması hissi iyi gelir. Ufak ufak başlar büyütürsünüz. Bugüne kadaar havaya gidenleri düşünün bundan sonra gitmesin işte.

Bu saydıklarım sadece bir mantık sıralaması. Asla ama asla parayı hayatınızın odağı yapmayın. Üzer. Sadece dikkatli kullanın işte. PAranıza tam hakim olun yani.


Uzun uzun yazdım. Çünkü o psikolojiyi o durumu yaşadım. Ne olduğunu biliyorum. Yardımcı olabilirsem ne mutlu. Sorunuz olursa çekinmeden yazın. Elimden geldiğince tavsiye vermeye çalışırım. Özlem denizmen diye bir kadın var onun kitabını okuyun. paratic.com'a da arada bakın.

Bir de tavsiyem bu psikolojiden kurtulmak için uplifers.com'daki makaleleri okuyun.

NOT 2: Kiranız biraz yüksek sanki. Nerede oturuyorsunuz bilmiyorum ama 2000 TL'nin biraz altına inebilirseniz şahane olur. 3+1'se 2+1'e geçin. 2+1'se bir iki sene 1+1'de oturmayı değerlendirin.
0
anten
(05.09.16)
(10)

yoğurt ne kadar dayanır?

kibritsuyu
ne kadar hijyenik üretilirse üretilsin, ne kadar sıkı ambalajlanırsa ambalajlansın bir market yoğurdu bozulmadan ne kadar uzun süre dayanabilir?markasını veremeyeceğim fakat haziran ayında buzdolabının dibinde unuttuğum ve son kullanma tarihi 31 ocak olan üç küçük paket kapalı yoğurt buldum. birini
ne kadar hijyenik üretilirse üretilsin, ne kadar sıkı ambalajlanırsa ambalajlansın bir market yoğurdu bozulmadan ne kadar uzun süre dayanabilir?

markasını veremeyeceğim fakat haziran ayında buzdolabının dibinde unuttuğum ve son kullanma tarihi 31 ocak olan üç küçük paket kapalı yoğurt buldum. birini açtım, bozulma belirtisi yoktu. ne küf, ne koku. bilim adına bütün riskleri göze alıp tadına da baktım, normaldi. yemedim tabi attım çöpe (gerçi keşke atmasaydım diyorum, ambalajı açıkken kaç gün bozulmadan duracak onu da denerdim).

kalan açılmamış iki tanesinin birini buzdolabına geri koydum, birini de yaz sıcağında açığa, hatta pencerenin önüne koydum. kışın da kalorifer üstünde duracak. sene-i devriyesinde açıp bakmayı düşünüyorum.

fabrikası "o kadar hijyenik üretiyoruz, o kadar sağlam ambalajlıyoruz ki, ne içinde bakteri kaldı, ne dışardan hava girer" diye savundu kendini. ben ise bunun yoğurt olmadığı kanaatindeyim.

ne dersiniz hakikaten hijyenle ambalajla 8 ay bozulmadan durur mu yoğurt?
0
kibritsuyu
(02.09.16)
içine bi' sürü saçmasapan katkı maddesi koyuyorlar bozulmasın diye. bence de o artık yoğurt değil.

bu arada birkaç ay evvel tarihi geçmiş yoğurtların ambalajını (üstteki kapağı yani) yenileyip tekrar satışa sunuyorlar diye bir şey okumuştum, pek ihtimal vermemiştim ama yazdığınızı gördükten sonra ikna oldum.

evde yapın yoğurdunuzu.
0
evde liyakat kalmamis
(02.09.16)
Paketi açıkken 10 günden fazla dayanmiyor ama kapalıyken uzun saçlı onkolog bir amca var, ismini unuttum şu anda; bahsettiginiz gibi bir deney yaptığını söylemişti. Sanırım yaklaşık 1 sene bekletmis, açtığında bir bozukluk yokmuş.
0
fraise
(02.09.16)
Bu kadar katkı maddesi olan ürünlerin buzdolabında kapalı pakette bu kadar dayanmasını ben garipsemiyorum, fakat aynı zaman da aşırı zararlı katkı maddelerini de kullandıklarını düşünmüyorum, mesela biz inek sütünü kaynatıp buzlukta saklıyoruz ve haftalarca dayanabiliyor(daha doğrusu 3-4 hafta içinde tüketiliyor, bu yüzden bozulma zamanını yakalayamadık) tabi dondurmak ayrı olsa da aman tanrım bize ne yediriyorlar diye hey heylenmek saçma bence.

Bir de evet o şeyler yoğurt değil bana göre de, gerçekten yoğurt yapan bir yerde bir yoğurt yerseniz bir daha o hazır yoğurdu tüketmek istemeyebilirsiniz.
0
atom karincanin torunu
(02.09.16)
fabrikası koruyucu katkı maddesi kullandığını kesinlikle reddediyor. bakınız gelen açıklama aynen şöyle, firma ismini ve fabrika mevkiini sildim. açıkçası ben pek ikna olmadım:

"yoğurt, bileşimce zenginleştirilmiş sütün yoğurt bakterileri (streptococcus thermophilus ve laktobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus) tarafından fermente edilmesiyle elde edilen bir süt ürünüdür. bu nedenle, öncelikle yoğurt üretiminde kullanılacak sütün yağsız kurumaddesinin (sütün %87-88’i su, %12-13’ü ise kurumaddedir), özellikle de protein içeriğinin %30-35 oranında artırılması gerekir. bunu gerçekleştirmek için de, %8-9 olan yağsız kurumadde oranı %12’ye kadar yükseltilir. bu, kıvamlı, geleneksel yoğurt yapabilmek için bir ön koşuldur. bu nedenle, ... süt ürünlerinde yoğurt üretilirken sütün yağsız kurumaddesi ve proteini ultrafilitrasyon yöntemi kullanılarak artırılır
.
yoğurdun kalitesine (raf ömrüne) etki eden ikinci önemli faktör ise, kullanılan mayanın özelliğidir. starter kültür de denilen yoğurt mayası, esas olarak birbirleriyle ortak bir yaşam sürdüren iki bakteriyi (streptococcus thermophilus ve laktobacillus bulgaricus) içerir. biz işletmemizde yoğurt üretimde kullanılacak bakterileri seçerlerken çok titiz bir çalışma yapmaktayız. çünkü maya içindeki yoğurt bakterileri sadece sütteki laktozu parçalayarak laktik asit oluşturmazlar, aynı zamanda asetaldehit, diasetil gibi, yoğurdun tat ve aromasında etkili olan karbonil bileşenlerini de oluştururlar. ayrıca, bunların çalışma hızları ve aroma maddeleri oluşturma yetenekleri de farklılık göstermektedir. açıkçası, metabolik özellikleri çok farklıdır. optimum çalışma koşulları (ph, sıcaklık vb) arasında farklılıklar vardır. özellikle, laktik asit oluşturmaları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. oluşan asidik ortam aktiviteyi sınırlayabiliyor. ayrıca, yoğurt bakterileri tarafından anti-mikrobiyel maddeler de üretilebiliyor. bunlar yanında çoğalmalarında sınırlandırmalar yapabiliyor. kısacası, süt teknolojisinde kullanılan yoğurt mayalarının aktiviteleri, yoğurtlaşma aşamasından sonra, oluşan asit ortamına, soğutmaya ve bakterilerin diğer özelliklerine bağlı olarak oldukça yavaşlıyor, adeta duruyor. bu sebeple aşırı ekşilik problemi ortadan kalkmaktadır.

endüstriyel yoğurtların bozulmadan uzun süre dayanmasının bir nedeni de, üretim aşamasında yoğurtlara herhangi bir bulaşma (mikroorganizma bulaşması) olmamasıdır. çünkü, iyi hijyen uygulamaları (ghp), dışarıdan olabilecek bulaşmaları önlemektedir. bizde bu bağlamda hijyenik dizaynlar, yeni teknolojiler, otomasyon ile üretim ve cıp (cleanıng ın place) sistemi ile yapılan temizlikler kullanarak ...'da kurmuş olduğumuz yeni fabrikamızda bu koşulları sağlamaktayız.

bunlar endüstriyel yoğurtların raf ömrünü uzatan temel faktörlerdir. bunun dışında, yoğurt üretiminde bakteri faaliyetini önleyici her hangi bir koruyucunun kullanılması mümkün değildir. yasal olarak kullanımı da yasaktır. ayrıca, süte ilave edilen maya miktarı, mayalama sıcaklığı, mayalama süresi, mayalama sonu asitliği, soğutma süresi ve şekilleri gibi çok sayıda parametre (değişken) de yoğurtların raf ömrünü etkiler. işte, bütün bu parametrelerin uygun şekilde optimizasyonuyla yoğurt kalitesi, raf ömrü, su salmaması istenilen şekilde düzenlenebilir.

kısaca belirtmek gerekirse, kurumadde özellikleri, kullanılan mayanın özellikleri, hijyenik üretim yanında, yoğurt üretimindeki önemli parametrelerin(maya miktarı, mayalama sıcaklığı, mayalanma süresi, mayalama sonu asitliği, soğutma vb.) çok iyi optimize edilmesi, endüstriyel yoğurtların uzun raf ömrüne sahip olmasını sağlayan temel etkenlerdir."
0
🌸kibritsuyu
(02.09.16)
yani madem yazdığınız gibi kibritsuyu, neden iki üç haftalık veriyorlar son tüketim tarihini, altı aylık versinler madem. onu da açıklasalarmış iyiymiş. gıda mühendisi değiliz ya, sallayıp duruyolar. gereksiz yere bi' sinirlendim yalnız. yanlış düşünüyorsam lütfen düzeltin.
0
evde liyakat kalmamis
(02.09.16)
yoğurdun bozulması tadının ekşimesi, sümük kıvamına gelmesi ile olur zaten. küf, dışarıdan gelir. ev yoğurdu da böyle.

zaten sen de araştırmanı yapmışsın :) ev yoğurdu da epey dayanır aslında eğer güzel saklanırsa

"katkı maddesi"nden kasıt ne gerçekten anlamıyorum. o katkı maddesini (maya) evde yoğurt yaparken de koyuyorsun.
0
la noix
(02.09.16)
Şöyle düşünüyorum; öyle bir sterilize etmişler ki içinde yararlı zararlı hiçbir mikroorganizma kalmamış.
0
petekpare
(02.09.16)
Bu arada yogurtlarda olan şey petekpare'nin bahsettiği durum oluyor. Yani evet, katkı maddesi kullanmiyorlar ama içindeki yararlı zararlı bütün bakterileri olduruyorlar. Bu durumda da beyaz bir madde yemiş oluyorsunuz sadece.

Ben bir ara baya arastirmistim. Hatta evde yapılan yogurtlarin da başka handikaplari var; tamamen sağlıklı, mükemmel yoğurt elde edemiyoruz. O yüzden koyverdim gitti artık :)
0
fraise
(02.09.16)
Haha, benim de dikkatimi geleneksel yogurt tanimi cekti. Demek gelenelsel yogurt yapiminin onkosulu sutun islenmesiymis.
0
f_d
(02.09.16)
bence sorun son kullanma tarihinde. üretici zaten normalde bozulacağını bildiğinden çok daha önce bir tarihi yazıyordur. yani sonuçta 1 ocakta bozulacak denen ürün iki ay taze durup durup aniden küflenmiyordur 3 saat içinde. ki 2 ayda -ekşime hariç- bozulmayan yoğurt sekiz ayda da bozulmaz bence saklama koşulları değişmediyse. kabın açılması bambaşka bir konu tabii.
0
freya
(02.09.16)
(8)

Doğaüstü ve açıklanamayan olaylar....

kurnaz
hiç başınıza açıklayamadığınız, garip ve gizemli olaylar geldi mi?
hiç başınıza açıklayamadığınız, garip ve gizemli olaylar geldi mi?
0
kurnaz
(31.08.16)
doğaüstü olay değil de, hayatımla ilgili bir çok şeyi bilen biriyle karşılaşıp epey ürkmüştüm. dindar biriydi ve beni hiç tanımıyordu.
0
for day to break
(31.08.16)
Gelmedi
0
f_d
(31.08.16)
Beni hic tanimayan ve hic gormemis birisi, baskasina baktigi kahve falinda benimle.ilgili kimsenin bilmedigi ayrintilari saymis dokmus.
0
thewizardofearthsea
(31.08.16)
Ölen dedemle konustum birinin araciligiyla.
0
kalanlarin savasi
(31.08.16)
kendim, bizzati tabiat üstü bir hadiseyim.
0
pangea
(31.08.16)
Geldi geldi. Bir kere. Gerçi onu da ben bir şekilde açıkladım kendime ama. Anlatayım.

Ben üniversite yıllarında keman çok severdim. Hala üniversite arkadaşalrımın dilindedir. Kocaman kulaklıklar, sen de keman konçertoları ben diyim David Oistrakh, bütün gün dolanırdım. Birgün yine yürüyen bir orkestra olarak kampüste oturmuşken takım elbiseli bir adam uzaktan bana doğru yaklaşmaya başladı. Önümden doksan derece açıyla kesip gelip geçecek, öyle düşünün. Ama adam direkt gözlerimin içine çok ifadesiz ve ciddi bir şekilde bakıyor. Bir saniye bile çekmeden. "Ne oluyor" falan derken gözüm adamın elindeki keman çantasına kaydı. Böyle silah çantası gibi o kadar güzel ki. Adam bana baka baka önümden gelip geçti. Ben bir ya da iki dakika kadar durdum galiba. Ve tamamen bir deli cesartiyle kalkıp adamın peşine takıldım. Silah görünüyorsa patlayacaktır :)

Sonuçta ne kadar uzağa gidebilir? Kampus dışına çıkarsa falan vazgeçebilirim diye düşünüyorum. Adama kendimi farkettirmeden bayağı yürüdük. Ve adam önce bir fakulte binasının arkasından dolandı. Kırk yıldır bildiğim bir bina. O arka tarafa niye gidiyor falan derken adam bahçe gibi çitle çevrilmiş bir yerde durup, aralık olan yerden gçip, merdivenlerden aşağıya inip, ama böyle daracık bir yerden, tek kişilik tünel gibi bir giriş, hala çok net aklımda, gözden kayboldu. "Arka kapı var herhalde burda" deyip biraz bekleyip ben de ilerledim. Ama ne cesaret ya, vallahi. Gerçekten hiç görmediğim bir kapı vardı orda. Açıp girdim ve hayatımda gördüğüm en güzel sanat atölyesi gibi bir yere giriş yaptım. Böyle gizli cennet gibi ya, böyle bir şey olamaz. Bir sürü resimler, enstrÜmanlar, içeriden hafif hafif gelen piyano sesi, hafif insan fısıltıları, başka başka renk renk kapılar... İçimden diyorum ki, kampüste böyle bri yer var ve bizim haberimiz yok. Neyse, ben o kapıların birini açıp o adamdan dünyanın en güzel keman konçertosunu dinledim. Başka insanlar falan da vardı bu arada, yalnız değildim. Ne kadar süre bilmiyorum, çıkıp eve gittim sonra.

Ertesi gün herkese diyorum ki "olum, iyice şuursuzmuşuz, dünyanın en güzel yeri var kampuste." Anlata anlata bitiremedim. Dersi olanlar gitti falan, benim aklıma yine takıldı keman, dedim ben gideyim yine buraya. Aynı yolu takip ettim, aynı şekilde yürüyüp, aynı binaya gelip, arkasına dolaştım. Bahçe çiti diye gördüğüm duvar binanın duvarına yapışıktı. İçeride ne merdiven var, ne kapı. Yalnızca duvar.

Fakulteye ön kapıdan da girip binanın her yerine baktım. Her yere! Öyle bir yer yok. Adam Alice'in tavşanı gibi beni bir kara deliğe çekti. Bilmiyorum. Orda olduğuna adım gibi emin olduğum yer yok. Hala yok. 20 kere daha falan gidip kontrol etmişimdir. Belki mekan arada geri geliyordur diye :) ama yok. Ne olmuş olabilir hiç bilmiyorum. Yahu aynı gün aynı saat adamı gördüğüm yere gidip bile bekledim. Paralel bri evrene mi geçiş yaptım, ne oldu yani? Öyle olsa gerçi doğaüstü olmuyor di mi? Bilmiyorum. Adamın yüzü, içine girdiğim mekan ve ordaki müzik aklımdaki en net hatırlardan üçüdür. Ay ya duyuru silinmeden gönderebilirim belki, çok yazmışım yazık olacak. Göndere basıyorum, basıyorummmm, bastım!
0
shadowcat
(31.08.16)
Sabrımı sınayan memurlarla şakalaşırken gördüm kendimi bugün. OMG!!!
0
megalomaniac
(31.08.16)
gelip gelmediğini hala sorgularım. çocukluk sanrısı olabilir.
0
welcometofreakshow
(31.08.16)
(15)

açlık moral bozukluğuna yol açar mı?

tamam onu da ben yaptım
bugün sabah ve öğlen yemek yemedim. biraz sinirlerim bozuk ve birşey yemek istemiyorum ama şuan moralim çok kötü, dünün ve ondan öncekinin aynısı olmasına rağmen çok kötüyüm.nedeni açlık olabilir mi?özet: açlık moral bozar mı?
bugün sabah ve öğlen yemek yemedim. biraz sinirlerim bozuk ve birşey yemek istemiyorum ama şuan moralim çok kötü, dünün ve ondan öncekinin aynısı olmasına rağmen çok kötüyüm.

nedeni açlık olabilir mi?

özet: açlık moral bozar mı?
0
tamam onu da ben yaptım
(24.08.16)
evet bildigim bozar. açken sen, sen degilsin..
0
1adam
(24.08.16)
Bende o cok bariz oluyor. Uzun sure yemek yemediysem sinirli keyifsiz ve cok mutsuz oluyorum. Regl oncesi gibi bir ruh hali. Yemek yiyince hemen geciyor.
0
aquarium
(24.08.16)
Elbette bozar. Öncelikle gerekli enerjiden yoksun kaldığınız için vücudunuza ekstra stres uyguluyorsunuz. Karbonhidratlar insan vücudunun adeta yakıtı gibidir. Yeterli miktarda karbonhidrat ve kalori vücuda kazandırılmadığı sürece halsizlik, yorgunluk ve moral bozukluğu gibi durumlar ortaya çıkacaktır. Bununla beraber hormonal dengemize de zarar verdiğimizi unutmamamız gerekir. En azından günlük kalori ihtiyacınızı karşılayacak kadar yemek yemenizde fayda var. Doktor değilim ama sporcu olduğum için besin eksikliğinin moral motivasyonu ve performansı nasıl etkilediğini ilk elden biliyorum. Geçmiş olsun en kısa sürede eski mutlu günlerinize dönmeniz dileğiyle sevgiler...
0
ekşicigeldii
(24.08.16)
abi çıldıracak gibiyim ya bugün iş yerinde zaman geçmedi ve şuan patlama noktasındayım eğer açlıktan değilse kısmında bağlantı kuramıyorum :(
0
🌸tamam onu da ben yaptım
(24.08.16)
bozar
0
f_d
(24.08.16)
Çok net bozar
0
yue
(24.08.16)
Bende sinir yapiyor
0
kassiopeia
(24.08.16)
tabii ki bozar kan sekerin dusuyor.
0
superfluid
(24.08.16)
Moral bozmaz, öfkelendirebilir. Farklı şeyler.
0
harvey
(24.08.16)
sinir ve moral bozukluğu garantidir aşırısı ağlama bile yapar
0
kirazıseviyorum
(24.08.16)
oruçlu olup da sinirli olmayan gördün mü hiç:)
0
nothing in my way
(24.08.16)
Kan şekeri +1, düştüğü zaman insanın dengesi bozuluyor, ruh hali dalgalanmaya başlıyor. Aşırı sıkı diyet yapanların sinirli olup oraya buraya saldırması da aynı sebepten, aç ayı oynamaz.
0
Sulfoxaflor
(24.08.16)
Evet kesinlikle. Kendi adima konusayim, aclik ve tokluk anlarim arasinda daglar kadar fark var.
0
stavro
(24.08.16)
açlık bende aşırı sinir yapıyor. beynim falan kitleniyor. bu da illaki moral bozukluğuna sebep oluyor.
0
jonestown
(24.08.16)
su içmeyi dene.
0
silver apple
(25.08.16)
(5)

Çok basit bir matematik sorusu

chicha
Bir evde 20 gün kalan kişi o ayın kirasının 3/4'ünü mü 2/3'ünü mü ödemeli?Bir ay ortalama 30 gün, her iki oran da ucundan kurtarıyor ama parada epey fark ediyor.
Bir evde 20 gün kalan kişi o ayın kirasının 3/4'ünü mü 2/3'ünü mü ödemeli?

Bir ay ortalama 30 gün, her iki oran da ucundan kurtarıyor ama parada epey fark ediyor.
0
chicha
(24.08.16)
2/3
0
naberabi
(24.08.16)
3/4 ne alaka cnm, tabii ki 2/3..
nasıl ki bi işe atıyorum ayın 11'inde başladın ve toplam 20 gün çalıştın, o zaman maaşının 2/3'ünü alıyorsun, bunda da aynı şey..
0
hosein
(24.08.16)
30 4e bölünmez. (H)
0
kozm
(24.08.16)
Kira aksi konusulmadiysa ayliktir
0
f_d
(24.08.16)
2/3
0
ontheroad
(24.08.16)
(15)

sonsuz deyince aklınıza ne geliyor

dellamortedellamore
sonsuz deyince aklınıza ne geliyorsonsuzluk sizler için nasıl bir kavram
sonsuz deyince aklınıza ne geliyor

sonsuzluk sizler için nasıl bir kavram
0
dellamortedellamore
(24.08.16)
Var olmayan bir şey :&
0
Adramelekhh
(24.08.16)
Sadece sunun yatik halinin altin kolyesini sevgilisi aldi diye takan kizlar geliyor --> 8 geliyor cunku sonsuz bir sey olmadigini dusunuyorum
0
Domuz
(24.08.16)
www.youtube.com

pentagramin sonsuzluk sarkisi geliyor.
0
baldur2
(24.08.16)
Dusununce kafamdan dumanlar cikiyor. Sonzulugu tam manasiyla anlayamiyorum. Anlasilabilecegine de inanmiyorum.
0
stavro
(24.08.16)
Hareket.
0
shadowcat
(24.08.16)
Benim aklıma direk uzay geliyor. Karanlık uzay.
0
etna
(24.08.16)
Bu tarz soyut kavramlara kafanızı takmayın. İnsan zekasının anlaması mümkün değil.

Sonsuzluktan daha önemli şeyler var.


.
0
kartallar yuksek ucar
(24.08.16)
pentagramın sonsuz şarkısı geliyor +1
0
naberabi
(24.08.16)
algımın dışında kalacak kadar büyüklük geliyor benim aklıma. bir son olmalı ama o kadar büyük veya çok ki kavramam mümkün değilmiş gibi.
karınca olup dünyayı, gökyüzünü, evreni kavrayamamak gibi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.08.16)
Her an sayisiz acidan icinde bulundugumuz, kimsenin anlamayi birak fark etmedigi, bizle butunlesik anlamadigimiz bir dunya.
0
f_d
(24.08.16)
Möbius şeridi.
0
kargn
(24.08.16)
sonsuz
0
🌸dellamortedellamore
(26.08.16)
Kızılderililer sayı sayarken "Bir, iki, üç, çok" diye sayı sayarlarmış. Üçten büyük olanı hayal etmesi zor olarak görürlermiş. Dört ile bin arasındaki farkı anlayamazlarmış. Ben de bir milyon lira ile bir milyar lira arasındaki farkı anlayamıyorum, hissedemiyorum örneğin. O yüzden sonsuz da çok canlandırabildiğim, algılayabildiğim bir rakam değil ama umutsuzluğu ve gevşeyip rahatlamayı aynı anda anlıyorum sonsuzdan. Bana "999999999999999 saniye üstünde uğraşırsan başaracaksın" dediklerinde uğraşırım ya da aynı sayıda gün yaşayacaksam yine bir sonu var. O kadar saniye uğraşırsam olacağını bileceğim ama "Sonsuzda olacak" derlerse o büyük umutsuzluk. Ya da o kadar gün yaşayacaksam yine sonlu, bir gün hayatın son günü olacak ama sonsuz olursa oooh, istediğim gibi yaşarım. Nasıl olsa ömrün son günü diye bir şey yok.
0
aychovsky
(26.08.16)
sonsuzluğu düşündükçe çıldırıyorum
0
bardakigüneşgözlüğü
(26.08.16)
fraktal
0
antepaunovic
(26.08.16)
(12)

determinizm

yasli ateist
Aşağıda benzer bir soru vardı, oradan aklıma geldi sorayım dedim.Kuantum mekaniğinin birçok yorumu var ve bunların çoğuna göre deterministik olmayan bir yapıya sahip bir evrendeyiz. Bu sonuç çıkarılırken genelde üzerinde durulan nokta gözlem. Heisenberg belirsizlik ilkesi gereğince yaptığımız gözlem
Aşağıda benzer bir soru vardı, oradan aklıma geldi sorayım dedim.

Kuantum mekaniğinin birçok yorumu var ve bunların çoğuna göre deterministik olmayan bir yapıya sahip bir evrendeyiz. Bu sonuç çıkarılırken genelde üzerinde durulan nokta gözlem. Heisenberg belirsizlik ilkesi gereğince yaptığımız gözlemler, gözlemlediklerimiz üzerinde etki yarattığından olaya müdahil olmuş oluyoruz ve ortaya sadece bir olasılık kuşağı çıkıyor.

Evet bu durum geleceği tahmin etmemizi imkansız kılıyor. Ama gelecek orada duruyor. Demek istediğim şey, her ne kadar geleceği tahmin edemesek de, gelecekte olacak şeylere neden olacak şeyler şu an burada ve geleceği şekillendirecek şeyler onların ta kendisi. Yani ortada bi nedensellik var. Ben gözlemleyemesem de, şu anki olan şeyler, geleceği biçimlendiriyor. Bu durumda ortada bir kaderin olduğunu söylemek ne kadar yanlış olabilir ki? Nedensellik yoktur diyebilir miyiz? Diyebilirsek neye göre?

Hadi terminolojiye popüler bilim kitapları seviyesinde hakimim, ufak bir açıklamayla beraber linklerinizi bekliyorum.
0
yasli ateist
(24.08.16)
@üğpoıuy, neden ki? Bence tam oturan bir kelime. Elbette dinlerdeki seçim bazlı kader sisteminden bahsetmiyorum. Nedenselliğin getirdiği kaderden bahsediyorum.
0
🌸yasli ateist
(24.08.16)
Olayın gelecekle ilgisini anlamadım. Belirsizlik durumuna ölçme yöntemi neden oluyor diye biliyorum. Bir gün parçacığın doğasına etki etmeyen bir ölçme yöntemi bulunursa bu durum değerini yitirebilir.
0
dissendium
(24.08.16)
bu teolojik bir konu. determinizm dediğimizin zuhur edişi de öyle.
sonra kader demişsin, bizim kader dediğimizin gavurlardaki determinizm ile nedensellik ile doğrudan alakası yok, onlar olaya "predestination" olarak ele almışlar, onlar dediğim protestanlar, mesela katoliklerin teolojisinde "kader dediğimiz" neye tekabül ediyor bilmiyorum. ama predestination senin bütün yaşayacaklarını harfiyen planlamış tanrı demek, sen adeta sana yazılmış bir senaryoyu oynuyosun.

kısacası, bu mevzular teolojik tartışmalar ve esaslı bir okuma peşindeysen hristiyanların teolojilerini dönem dönem okumak lazım bugüne değin. sonra onların felsefedeki karşılıkları ve uzantıları.
0
dafaisss
(24.08.16)
rastgelelik denebilir sanki.
0
mungojerry
(24.08.16)
Konuya teorik fizikten girildiğine göre, tipik bir felsefi tartışma olduğunu unutmamak gerekir. Fizik hakkında bilgilerim oldukça kısıtlı, 1-2 felsefi noktalaya değineyim. a => x şeması nedensellik. Ancak a-b-c-d-e-(...) => x ise nedensellik değil contingency. Yani bugün gerçekleşen olaylar gelecekteki yapı ve olayları oluşturur ancak bu oluşturma sürecinin sonucunda zorunlu nedensellik (bütün nedenlerin ve nedensellik ilişkilerinin açığa çıkartılması) ortaya konamaz. Yani senin neden ya da nedensellik olarak sunduğun şey sadece bir perspektiften ibarettir. Hiçbir zaman onu evrensel ve genelgeçer kılamazsın; öyleymiş gibi davransan bile.

Burada kader var diyemeyiz, çünkü şu anda olan olayların gelecekte hangi bileşimleri oluşturacağını kestiremiyoruz. Üstelik eğer bu olayların birer bilinçleri olsaydı (ki bazı aktörlerin bilinçleri var) onlar da neyle sonuçlanacağını kestiremezlerdi (tarih amaçlar ile sonuçlar arasındaki uyuşmazlığın tarihidir neredeyse; hem bireysel hem de toplumsal düzeyde). Bahsedilen düşünce, yani bugünün olaylarının geleceği şekillendirmesi sadece formal bir tanım. Yani dili düşünürsen bir gramer gibi işliyor. Sadece sınırları çiziyor ancak hiçbir anlamı yok. Bu sebeple bu durum bir zorunluluk değildir. Zorunluluk içeriğin belirlenmesine ilişkindir, formun değil. Olayların şekillendirme sürecinin forma ilişkin olmaması (ki nedensellik içeriğe ilişkindir der) kaderin reddine bizi tekrar götürür.

Umarım anlatabilmişimdir. Ana sorun nedensellik kavramı ile neyin kast edildiğinin farkına varılmasıyla çözülüyor. Felsefe ve sosyal bilimler içinde kalınacaksa contingency/determinism, bireyselcilik/yapısalcılık gibi tartışmalara bakılabilir. Teorik fizikten devam edilecekse, fizik hakkında derin bilgilere sahip olmayanlar için yazılmış hawkings'in a brief history of time ile einstein'ın relativity kitapları okunabilir. Bu iki eser de contingency fikrinin içinde yer alan; sonucun aslında nedenden önce gelebileceği (sonucun kendi nedenini tayin etmesi- ki kaderin reddi için bir başka gösterge) fikrine bolca başvurmakta. Konu felsefenin ve fiziğin en ağır konularından biri. Kısa paragraflarda anlatmak ister istemez yazdıklarımda anlaşılmazlığa sürüklüyor. Ancak özellikle tartışmalardaki anahtar kelimeleri kullanmaya çalıştım, belki bu da bir işe yarar.
0
protector
(24.08.16)
çekilin fizikçi geldi.

"gelecekte olacak şeylere neden olacak şeyler şu an burada ve geleceği şekillendirecek şeyler onların ta kendisi"

bu yanlış işte. geleceği şekillendirecek atomaltı parçacıklarının davranışlarından bazıları, tamamen rastgele. ölçümden bağımsız, gözlemden bağımsız.

mesela dengesiz ve hareket etmeyen bir parçacığın, kendiliğinden parçalandığı anda ortaya çıkacak yeni ve küçük parçacıkların hareket yönü, tamamen rastgele oluyor. zamanında Einstein bile buna karşı gelmişti, "tanrı zar atmaz" diyerek. bir süre, bu "belirsiz" durumların, aslında bizim bilmediğimiz veya gözlemleyemediğimiz ufak değişkenlere bağlı olduğu, parçacığın tüm detaylarını tam olarak bilirsek ve gözlemlersek, dağıldığı anda ortaya çıkacak parçacıkların ne tarafa ahreket edeceğini bilebileceğimiz zannediliyordu. Bunun adı da "gizli değişken teorisi" idi:

en.wikipedia.org

Ancak artık bu teori çürütüldü, kuantum mekaniğinin belirli kısımlarının tamamen rastgele olduğu; gizli değişkenlere, yani ölçülebilir veya ölçülemez ön koşullara bağlı olmadığı kabul edildi.

Büyük olaylarda bu olasılıklar converge ediyor (türkçesi yakınsamak sanırım). Yani bir topa bi taraftan vurunca topun nereye gideceği belli. Ancak bir pozitrona bir elektronla vurunca, ortaya çıkacak fotonların hareket yönü, ölçümden veya ön koşullardan bağımsız olarak, rastgele oluyor.

özetle, doğanın kendisi bile bir saniye sonra ne olacağını bilmiyor. o yüzden kader diye bişey yok.
0
harzem
(24.08.16)
@harzem, güzel cevabın için çok teşekkürler fakat takıldığım noktalar var.

"mesela dengesiz ve hareket etmeyen bir parçacığın, kendiliğinden parçalandığı anda ortaya çıkacak yeni ve küçük parçacıkların hareket yönü, tamamen rastgele oluyor."
ilk defa böyle bir şey duyuyorum, bunu anlatan herhangi bir link var mıdır acaba? çünkü şu ana kadar okuduğum şeylerde hiç "tamamen rastgelelik" kavramına rastlamadım. evet, "gizli değişken teorisi"den haberim var fakat bu teori belirsizlik ilkesine karşı çıkıyor. yani bizim bilmediğimiz bazı değişkenler var ve bunları da katarsak hesaplamamızı yapabiliriz diyor. diğer yandan da "indeterminism" ile "unpredictability"i aynı şey olarak sayıyorlar. fakat benim bahsettiğim şey, biz tam olarak "predict" edemesek de, şu an olan şeylerin sonucunda, meydana gelecek şeyler kesin. tabii ki, bazı şeylerin tamamen rastgele olduğu tam anlamıyla bir gerçekse dediklerimin hepsi çöp olur.

kavramsal hatalarım olabilir, mazur gör.

@protector, hocam gerekli araştırmamı yapıp sana döneceğim,çok fikrim olmadan konuşmak istemiyorum. verdiğin kavramlar ilgi çekici.
0
🌸yasli ateist
(24.08.16)
Kesin konusmak ne kadar dogru olur bilmiyorum ancak net olan bir sey var. Gelecek gecmisten bagimsiz degil. Yani gecmis, gelecegi etkiliyor. Tartismalari saniyorum bu etkinin gucu ile ilgili bir cerceveye oturtabiliriz. Benim kucuk gozlem kabiliyetime gore %100 nedensellik olmasi onemli degil. Deterministiktir diyebilecegim kadar bariz bir sekilde hayattaki olaylar rastgele degil.
0
f_d
(24.08.16)
@f_d, güzel nokta. bu nedenselliğin etkisini bulmak lazım. peki biraz ileri götürüp şunu desem: evrenin ilk anından, nedensellik sonucu, son anına kadar her şey belli olmuştu. bu derece bir etkiden söz edebilir miyiz? sonuçta zincirleme olaylar oluyorsa ve bu olayların bir başlangıcı varsa, aynı zamanda da bu olayların geçtiği sisteme dışarıdan müdahale olmuyorsa, sistemin ilk anı, aynı zamanda sonunu da belirlemez mi? ya da sonunu belirlemek iddialı oldu, sonuna kadar olacak her şeyi belirlemez mi?

devam ediyorum:
dış ortamdan yalıtılmış bir sistem olsun elimizde. sistem iki bilyeden oluşuyor. bu sistemin ilk anınında, bir bilye diğerine doğru x hızıyla gidiyor. eğer sistemle ilgili her şeyi bilirsek, klasik fizik bazında sistemin geleceğini tahmin edebiliriz. fakat atomaltı seviyede, belirsizlik ilkesi yüzünden, sistemin her değişkenini bilemeyeceğimizi biliyoruz. dolayısıyla geleceği tahmin edemeyiz. fakat sonuç olarak bu sistem, ilk andaki değişkenlere göre kendi geleceğini geliştirecektir. yani kısaca diyorum ki, gelecek belli, fakat biz asla bilemeyeceğiz. sanki daha açıklayıcı oldu anlatmak istediklerim.
0
🌸yasli ateist
(24.08.16)
"fakat sonuç olarak bu sistem, ilk andaki değişkenlere göre kendi geleceğini geliştirecektir. yani kısaca diyorum ki, gelecek belli, fakat biz asla bilemeyeceğiz."

hayır, bakınız benim üstteki cevabım. ilk andaki değişkenlerin yanında, henüz var olmayan ve rastgele ortaya çıkan değişkenler de var.

quantum teorisindeki probability fonksiyonunun temeli bu zaten. ilk değişkenler "biz bilemeyiz" değil, "yok".
0
harzem
(24.08.16)
bence hiçbir şey (esasında) rastlantısal değildir.
bir olay rastlantısal gibi gözüküyorsa, işin içinde bilmedeğimiz ya da ölçemediğimiz
etkenler var demektir. ilerde bunu çözebiliriz belki de çözemeyebiliriz.
ama bence teorik de olsa geleceği tahmin etmek mümkündür.

klasik fiziğin çözemediği şeyleri kuantum fiziği açıklıyor.
onun da açıklayamadığı şeyleri açıklayacak bir fizik bulunur elbet :)
0
titiraprap
(24.08.16)
Ben de devam edeyim, benim nedensellikten kastim daha iyi anlasilacaktir. Benim yazdigima devamen sordugunuz sorularin cevabini protector onceden isabetli sekilde vermis.

Gelecegi gecmisten ayiran sey degisimdir. Bir degisimden bahsediliyorsa bu, gecmise goredir. Yani gecmise bagimlidir. Yani gecmis gelecegi etkiler. Fakat gecmisin gelecege gerceklesmis etkisinin, gerceklesen sekilde olmak zorunda olup olmayacagi sizin varsayiminiz. Diger yandan, bu etkiler bizim algimiza gore gayet kucuk. Cunku yer ile gok kafasina gore yer degistirmiyor, bacagimiz da farkli noktalara durduk yere isinlanmiyor. Diger bir deyisle, degisim icerisinde baslangic noktasindan hic de uzaga gidemiyoruz. Bahsettiginiz klasik fizik kurallari genelgecer olmasa da bizim icin genelgecer. Bu, hic rastgele degil.
0
f_d
(24.08.16)
(50)

Sütyenli öğrenci, içine düştüğüm durum.

shadowcat
Az önce ne yapacağımı bilemediğim bir durumun ortasında kaldım. Şimdi size durumu yazacağım ve nasıl davranırdınız diye sormak istiyorum. Bugün için yazokulunda verdiğim dersi alan bir kız öğrenciyle yazdığı bir ödev için randevulaşmıştık. Ödevi çok kötüydü, kalacak muhtemelen. Notunu beğenmeyip gör
Az önce ne yapacağımı bilemediğim bir durumun ortasında kaldım. Şimdi size durumu yazacağım ve nasıl davranırdınız diye sormak istiyorum.

Bugün için yazokulunda verdiğim dersi alan bir kız öğrenciyle yazdığı bir ödev için randevulaşmıştık. Ödevi çok kötüydü, kalacak muhtemelen. Notunu beğenmeyip görüşmek istedi. Ben de tüm notlandırma sistemimi nedenleriyle açıklayan bir şekilde kağıdında hazırladım falan, kızı bekliyorum. Kız kapıdan içeriye bir girdi, üzerinde yakası beline kadar açık ince bir bluz ve içerisında, dışarıda aslında dantel beyaz bir sütyen. Temel olarak iç çamaşırıylaydı, dekolte değil. Bluzün önü yoktu. Bu tarz bluzler üretildiğine göre, sütyenle dışarı çıkma moda oldu galiba, bilmiyorum. Yani sahiden nasıl tarif edeceğimi kestiremiyorum, görsel aradım, bulabildiğim en yakın şey şu aşağıda. Bunun daha geniş açıklıkta yakasını ve içinde böyle bustiyer değilde, bildiğimiz beyaz dantelli ince bir sütyen olduğunu düşünün :

img.oxxo.com.tr


Kampuste öğrenciler çok rahat giyiniyorlar. Yurtları kampus içinde olanlar zaten plaja gider gibiler; şort kısalıkları dudak uçuklatacak seviyede, göbekler falan derken, çıplaklığa alışığız. Çok üzerinde durmamaya çalıştım. Kız çok da somurtkan ve burnu havada. Ödev de Marx üzerineydi, içimden azıcık bir şeyler anlasa bari diye düşünüp sütyene bakmamaya çalışıyordum :D Tam biz konuşurken ofisleri temizleyen benim de selamlaşıp hal hatır sorduğum, çok da dürüst ve çalışkan biri olduğundan da içten içe sevdiğim çalışanımız elinde temizlik malzemeleriyle içeri girdi. 26-27 yaşında bir genç. Çocuk kızın sütyenini görür görmez kilitlenip, gözlerini patlatarak aynen şunu haykırdı arkadaşlar :"O ne lan?!"

Kız "Gerizekalı ya bak ya, sapık şey!" diye bağırmaya başladı. Ne yapsaydım yapmam gerekeni yapmış olurdum? Siz ne yapardınız? Neden?

P.S.: Kadınım.
0
shadowcat
(12.08.16)
Çocuğu odadan kovardım. Kıza sakin olmasını söyleyip gerekeni yapacağımı söyleyip yatıştırırdım ki kız bir müdahalede bulunmasın herhangi bir yol ile. Sonra genç eleman hakkında uyarılması adına üstlerine bir uyarı gönderirdim.
0
gozu acik sevisen yahudi
(12.08.16)
böyle bi' moda mı var ya? iyice saçmalık akdşkaşkdl. neyse bence bura ameriga değil, ben sizin yerinizde olsam hunharca güler; insanlar bu tarz giyime çok alışkın olmayabilir diye toparlamaya çalışırdım.
0
evde liyakat kalmamis
(12.08.16)
Güldüm. Yavaş la yavaş, terbiyesiz diyebilirdin.
0
dissendium
(12.08.16)
Genç elemanla kızı evlendirir nikah şahitleri olurdum.

Saygılar.

ps: hangi universiteymiş o bizde gidek :/
0
anonymice
(12.08.16)
Hocalığımı kullanıp kıza kalk git üstüne bir şeyler giy de gel diye haykırırdım. Çocuğu da git bana çift kaşarlı tost yaptır getir diye gönderirdim. Orada çok rahat giyinilmesi hocanın yanına da o rahatlıkta gelinmesini meşru kılmaz. Ayıp yani saygı diye bişey var, hocanın yanına gelirken kaşınılmaz.
0
yaren
(12.08.16)
heralde böyle bir durumda ortalığı sakinleştirmeye çalışmak en iyisi. "şş tamam o ne demek öyle, X (temizlik için içeri giren çocuk) hadi sen de sonra gel, görüşmedeyiz şimdi." gibisinden savuştururdum.

üniversite yaşına gelmiş normal bir insan nerede nasıl giyinmesi gerektiğini az çok kavrayabilecek bir insandır bence. öğüt vermek ters teperdi büyük ihtimal ya da içten içe uyuz olacaktı vs. hak vermek de gereksiz bence böyle bir durumda.



not: bu arada itiraf ediyorum; başlıkta sütyenli öğrenci diye okuyunca sütyen giyen bir erkek öğrenciyle alakalı garip bir durum diye düşünüp girdim soruya, pek de öyle tahmin ettiğim gibi enterean bişey çıkmadı :D
0
loveinaflipbook
(12.08.16)
Kadın olduğun için kızı uyarabilirdin, temizlikçi de saygısızmış ama
0
hasmetizm 2046
(12.08.16)
temizlikçi çocuk napsın gariban. sebebi de bu.

www.reddit.com

öyle mal kızlara prim verenler de utansın.

anasının babasının parası olmasa veya etrafındaki erkeklerin mallığı olmasa bir hafta hayatta kalamayacak kızın işinde gücünde çalışan birine bir anlık mallığı yüzünden öyle hakaretler etmesi(ki temizlikçide sözlü taciz amacı olmadığı ortada aslında) vs...

sonuç: kızın adı ne? *(insert sarcasm here)
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(12.08.16)
arkadasım, hic bir personel, o ne lan diyemez.
senin yanında laf atmıs resmen.
ve orasi okul. sokak degil.
kız sikayet ederse eleman atılabilir.
senden de ifade alacaklardır.
0
kingcyrax
(12.08.16)
ortamı orta yolcu bir tavırla sakinleştirirdim.

temizlik yapan elemanı, temzliği sonra yap diye alelacele ortamdan sepetlerdim.

kızı da tamam sakin ol diye bir şekilde susturur, marx'a sonra başka bir zaman bakarık gibisinden üsluba uygun konuşur onu da çıkartırdım.

sebep: mekan benim mekanım (ofis) kim haklı kim haksız olayına girmem, tek önemsediğim şey; acilen huzur, güven, asayiş ortamını tesis etmek olurdu odamda.

kızı da uyarmam daha az şekşiii giyin lütfen aaa falan diye. binim kılık kıyıfitim sizi ni ilgilindirirrr der filan, çocuğu da şikayet falan etmem, ediyorsa sütyenli kız etsin derdim, benlik bi şey yok diye düşünürüm.

elamana da ayrı bir vakitte, odamda laflarına sözlerine dikkat et böyle şeyler yaşansın istemiyorum mıntıkamda gibisinden uyarırdım sözlü olarak, bir dha benzer rezaletler çıkmaması için.
0
wilhelmwasmuss
(12.08.16)
ne yaptin peki?
0
jimicik
(12.08.16)
benim ilk tepkim kıza kızmak oldu açıkçası. gerizekalı/sapık. oh ne rahat ya,şımarıklığa bak. gülü seven dikenine katlansın. adam o ne lan demiş, evet kabaca olabilir ama bu sapıklık değil.

o nedenle aynen liyakat kalmamış'ın dediğini yapardım ve istemeden bayağı ama bayağı hunharca gülerdim. çünkü olay evde liyakat kalmamış'ın dediğinden ibaret. gayet insiyaki bir tepki o.

kıza da hak ettiği salak muamelesini yapardım. yani blank surat, soruya asgari gerekli cevap, posta-paket çabası.


ya şimdi düşünelim. ekstrem düşünelim. kız çırılçıplak gelseydi, çocuk o ne lan deseydi bu garip olmayacaktı. bu o çocuk için farksız bir durum. bana kalsa herkes çıplak gezsin, kimse kimseyi yadırgamasın, bu başka bir şey. ancak, allah aşkına, üzerinden bir şey eksilt bu kız gibi görünecekken, bu kız bir şey eksiltse çırılçıplak kalacak. prensipte bunların birbirinden farkı ne ki? ama nedense bu kız çırılçıplak birini streak ederken görse "o ne lan" pardon, "o ne yığaaa" dieyecek, değil mi.

yani "evril sapık şey, ama sadece benim kadar evril"in benim beynimde çelişkisiz herhangi bir karşılığı yok.

makul olmak kavramını devreye sokacaklarsa o zaman o makulluğun göreceli olduğunu da kabul edecekler. kızın tepkisi gök gürlemesinden sonra yağmurun yağdığını görünce buluta pislik şey demeye benziyor. perşembenin gelmesine, hem de çarşambadan sonra gelmesine kızmaya benziyor.

çocuğu da sonra uyarırdım, tepkilerine hakim olmaya çalışmasını söylerdim ki, bir şikayet gelirse durumun çaresine bakıldığı anlaşılsın.

sonuçta üniversite otel değil. kamu alanı bir yerde. güvenlik görevlisi, zart zurt ve arabadan inip sınıfa girmeye güvenerek bu şekilde giyiniyor insanlar amenna.

bu kızın o kıyafetle metrobüse bindiğini ve her o ne lan diyene "ay sapık şey gerizekağğlı" dediğini görürsem tutarlılığa inanırım ama muhtemelen metrobüse binmek zorunda kalsa o kıyafeti asla giymeyecek veya 3. bir parçayl akamufle edecek.

yani öyle bağırabildiği için bağırıyor, kendisi haklı olduğuna inandığı için değil.

yiyecekmiş gibi baktı, demediğinizden, "o ne lan?" demesi dışında bir şey yaptığını düşünmedim. yapmış olsaydı başka olurdu.
0
godoşu beklerken
(12.08.16)
bir tek bana mı garip geliyor?
benim mekanımda kim olursa olsun boyle bir kelime kullanamaz.
kız ne giyiyorsa giyiyor abi kime ne.
sen konuyu anlat gec.
o temizlikci kamile de gecmis olsun kız sikayet ederse buyuk ihtimalle atarlar.

not : erkegim
0
kingcyrax
(12.08.16)
Kıza yüklenilmiş ama burada terbiyesizlik yapan direkt erkek bence. Ben de erkeğim ama bir hocanın odasına girip içerideki kıza o ne lan demem yani. Senin kızı eleştirmeye hakkın yok. Kız o şekilde giyindi diye herkes laf atsın o zaman.
0
dissendium
(12.08.16)
Ya bu kadar büyütmenin ne alemi var. Adamın tepkisini sayfalarca yorumlamanıza, kızın giysisini günlerce düşünmenize gerek yok arkadaşlar. Kız ne istiyorsa giymiş, adam ilk kez o tarz bir şey gördüğü için büyük ihtimalle istemsiz sesli bir tepki vermiş. Hiç mi biriniz uygunsuz bir ortamda uygunsuz bir şey söylemediniz reaksiyon olarak? Bu olaylarda art niyet aramıyorum.

Ben o gelen çocuğa "x çık sen dışarı, sonra gel" der, kızın da uzatmasına müsade etmez, işime gücüme bakardım.


edit: skjdfjhdsfjsyugsndf UMARIM İŞİNDEN OLUR diyenler var ya. Siz gerçekten şaşırmışsınız.
0
naberabi
(12.08.16)
"benim mekanım" ne ya? kullanıyorum işte burada, o ne lan, sen kimsin lan?

yani kimse böyle bir şey yapamaz diyorsunuz ya, hayır. yapar, isterse de sonucuna katlanır belki de aksine siz katlanırsınız. kimse kimsenin uşağı değil.

bir personel böyle konuşamaz ama patron mu konuşur. "bir personel". ne sanıyorsunuz kendinizi, bana kalsa sizin gibi insanlar ortalık yerde böyle konuşamazdı mesela çünkü verdiğiniz içerik "o ne lan" gibi bir tepkiden daha beter ama bana kalmadığını biliyorum. densiz değilim.

polemik yaratmak derdinde değilim ama bir tek ben mi böyleyim diye şaşırmanız ilginçmiş. bir şeyi tasvip etmediğinizde her ne koşulda olursa olsun, kimden gelirse gelsin tasvip etmemeniz gerekir.

ha makamsa olay, sizin makamınızı bir tek siz umursuyorsunuzdur, lafı verir geçerler ne olacak. bununla kimseye bir şey öğretemezsiniz çünkü "bu yanlış" demiyorsunuz, "bunu yapan sen olamazsın" diyorsunuz. evet, resmen bunu dediniz.

edit: mekanı makam okumuşum ama "benim mekanım" denince anlamca pek bir fark kalmıyor sanırsam, o nedenle diğer "makam"ları editlemeden bıraktım. özünde varmak istediğim yere yine varıyor.
0
godoşu beklerken
(12.08.16)
abazanların üniversitede yeri yok!
bazı insanlara da nasıl giyinmeli dersi verilmeli tamam istediğin gibi giyin fakat her şeyin bir adabı var. umarım işinden olur. kıza da allah akıl fikir versin.
0
dickens
(12.08.16)
Boyle bir moda var. Daha sik ve daha modelli sutyenler uretiliyor artik. Yakasi ve sirti cok acik t shortler icine giymek icin ya da tamamen onunla dolasmak icin.

Bana cok abartili geldi durum. Kizin giydigi seyler goz alici. Tamamen refleksif bir sekilde dediyse cocuk bir sey demek sacma. Birden bire gercekten sasirmis olabilir. Boyle bir sey gormek ilginc gelmis olabilir.

Hemen kotu muamele yapmak bence yanlis.

Ben olsam kizla isim bittiyse cocuga kizdan ozur dilemesibi soyler kizi odadan cikartir cocuga ogut veriri biraz gozunu korkuturdm ama adam sanki bir hayvanmis gibi muamele yapmak da yanlis. Neden karsidakini hemen asar insan anlamiyorum.

Refleksif bi sey degilse ciddi bi saskinliktan degilse durum, sirf laf atmak icin yaptiysa kiz odadayken kizar azarlar ve ozur dilemesini isterdim.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(12.08.16)
@kingcyrax, çok saf, refleks gibi bir tepkiydi. Ofisimde o anda bir ayı görse de aynı tepkiyi verecek gibi düşün.

@jimicik, durum o kadar çok boyutlu ki. Bir kere burjuva-işçi ilişkisi yani ekonomik durumlar var, bunun getirdiği kültürel ve dilsel farklar var, benim iktidarda olduğum bir güç alanı var, "burası benim ofisim, kimse lan diyemez!" nasıl bir iktidar yargısı mesela, "hocalık" iktidarı politik bir şey, cinsiyetler üzerinden giden temel bir durum var, özgürlük sorunu var, liberal mi olacağız?, bir erkek hocanın tavrı ne olurdu?, bir erkek öğrenci teşhirci olsaydı ne olurdu? kamu alanı- özel alan farkı var, benim hislerim ve kişisel görüşlerim var, özenllik-nesnellik sorunu var yani, kültür-doğa çelişkisi var, büyük bir dilsel ve davranışsal ağ var. Herşeye gönderen 3 kişilik bir durum oldu aniden, çok şaşkınım.

Siz fikirlerinizi yazdıkça daha da ortaya çıkıyor. Yazın lütfen, ben en son ne yaptığımı anlatacağım.
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
@shadow

haydaa niye en son yazıyorsun ne yaptığını?
0
supermatik
(12.08.16)
@supermatik, sen ne yapardın? Merak ediyorum. Fikirleri merak ediyorum.
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
arkadaslar.
kız ne giyerse giysin isterse ciplak gezsin, bu kimseye "o ne lan" diye bagirma hakkını vermez.
evet vermez.
bakılır mı evet bakılır.cunku dikkat ceker.
benim mekanım derken bu adam bir devlet memuru ya da universitenin memuru her neyse.
personel boyle bir laf kullanamaz. patron da kullanamaz. hoca da kullanamaz.
kullanırsa da sonucuna katlanır. adamı skerler.

burada hocanın huzurunda dedigi icin eleman hocaya da saygısızlık etmis.

burada konusmamızın sebebi de belki bir insana mantıklı dusunmesini ogretiriz yoksa sigir aynı sigir. ceza almazsa ya da gozu korkmazsa yarın kız kardesine, kızına yapacak aynı muameleyi.
0
kingcyrax
(12.08.16)
çocuk kendince haklı, yaş farkı az, cahil çocuk, dışından olmasa içinden neler geçeceği belli.
kız da özgür giyinmek de haklı.

ben olsam babacan tavırla çocuğa yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya çalışırdım.
0
supermatik
(12.08.16)
elemanın yaptığı şey kesinlikle çok sapıkça.

iki tane kadının olduğu ortamda bunu söylemesi
üstelik kadınlardan biri hoca


dürüst, çalışkan ama çomarmış kusura bakmasın.

ben olsam "işin bittiyse çıkar mısın?" ya da "ne biçim konuşuyosun sen?" filan derdim. duruma göre değişir bilemiyorum.
azcık kanka olunca da saygı çizgisi aşılıyor maalesef.
0
yoggi
(12.08.16)
hangi üni orası ya merak ettim. kadınım yanlış anlaşılmasın.
0
yue
(12.08.16)
@yue :) Yazamıyorum. Bir kadın olarak nasıl tepki verirdin ?
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
cevabım tartışma başlatıcı bulunduğu için silinmiş. demek ki bu sebepten silinebiliyormuş. peki.

tekrar yazıyorum:

"o ne lan?" şaşkınlık durumlarında kullanılan doğal bir tepkidir, argo içerir.

-sütyenli kız içeri girer-

çalışan çocuk:

+ o ne lan?
- sapık, gerikağğlı şey
>öğrencicim, evet bu sapık sana lan dedi, buna göz yumarsak sana tecavüz edilmesine de göz yumduk demektir, hadi hemen şikayet ettirip işinden attıralım.

odadaki dördüncü kişi (ben ekledim) memelere sırıtarak kısaca ancak yılışıkça bakar ve :

* ne hoş giyinmişsiniz genç kız der.

> kızım bu seni oracıkta şeetmek istedi ama napıcaz işte lan demediğinden işinden attıramıyoruz, diye fısıldar hoca.

neyse ki shadowcat bu hoca değil. ama türkiye'de epey böyle tip olduğunu anlamış bulunuyoruz.


kıssadan hisse kimse kimseye bu tarz argo bir söz söylediğinde tecavüzü aklından geçirmiyor, daha doğrusu biz bunu varsayarak isnat ederek insanları işten attıramayız. neden, çünkü ayıp. çünkü bu çamur atmak. insanca bir davranış değil.

biz insanlar başkalarının hayatlarıyla oynamayı sevmediğimizden böyle şeyler yapmıyoruz, shadowcat. o nedenle bence bu çalışanı ayrıca uyarmalısın ve uyarın kendisini çalıştığı ortama adapte etmesi ve diline dikkat etmesi yönünde olmalı ve bunun çalışanın kendi hayrına olduğunu da eklemelisin.

ya da bilmiyorum, istersen sosyal deney yap, metrobüste gezsin bu kız ve "o ne lan" diyen herkesi proaktif bir şekilde, minority report'taki gibi tecavüzden içeri attırıp sonra da yamulmayın diye delil gömün.

bu ülke bu kadar sürreal bir hale geldi, evet. belki de asıl benim buna şaşırmamam gerekiyor. ortalık, sözüm duyurudan "dışarı", ahahah, majestelerinden, ekselanslarından da geçilmii. aklıma çıkar çıkmaz dönüp de kabuğuna söven fındıkçıklar geliiiyii.

sanırım bu cevabım gayet cici. umuyorum.



moderasyona not: ben dikkat ettiyseniz çocuğa müdahale etmemenin tecavüzcüleri aklayan bir kafa yapısında olduğunu söyleyen birinin bu yazdığına tepki verdim.

yani tartışmayı sürdürdüm, başlatmadım. illa bana hitap etmesi gerekmiyor, kaldı ki ben de ona adres etmeden yazdım. özel olarak yazıp ekstra rahatsız etmek istemiyorum, kazara görürseniz food for thought. kolay gelsin.
0
godoşu beklerken
(12.08.16)
ben godosu beklerken'e %100 katiliyorum.

tarifinden gozumde kizin profili de canlaniyor. simarik, ilgi budalasi, kaba bir ergen. kustah. dunya kendi etrafinda donuyor. sen kimsin de kagidina dusuk not verdin bir kere. zaten gergin. kiyafet secimi bir noktada sana gosteris amaci tasiyor olabilir. seni gencligiyle, 'guzelligiyle' kiskandirmaya ezmeye calisiyor belki.

ama kizin antipatisini bir kenara koyalim, muhtemelen ben bi kalakalirdim, olaylar kendi halinde gelisirdi. cocuk naïf biriyse utanir cikardi. biraz daha rahat bir tipse sen once bir aynaya bak fln derdi, kiz iyice delirir, kapiyi carpar cikardi direkt yonetime.

verilmesi gereken tepki; once bir ssssst diye kizin sesini alcaltmasini saglamak. cocuktan cikmasini rica etmek. olayin buyumesini engellemek, kiza da tatli sert verilen tepkinin cok anormal olmadigini anlatmak.
0
jimicik
(12.08.16)
ben olsaydım çık dışarı saçma sapan konuşma der çocuğu gönderirdim. kızı da sakinleştirip cahil çocuk işte boşver ben hallederim, bir kere ikaz ederim gerekirse de resmi şikayette bulunurum, insanlara saygı duyması gerektiğini öğretirim derdim. sonra çocuğu çağırıp bir daha böyle saçma sapan bir şey görürsem veya duyarsam sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın edepli ol derdim. resmi yazı falan da yazmazdım yazık.
bakın cinsiyetçilik yapmıyorum ve çocuğun ahlaksızlığını da savunmuyorum ama aynısı erkek için de geçerli fakat, o çocuğun yerine aynı tepkiyi, yakışıklı ve şık giyimli bir çocuk verseydi kız başını önüne eğip kıs kıs gülerdi. kimse de kusura bakmasın.
not: kadın ve erkek için de aynı şey geçerlidir. iltifat eden yakışıklı/güzel olursa yüzde 80 ihtimalle olumlu karşılanır. ama yakışıklılık veya güzellik yoksa taciz denir.
0
golgi aygıtı
(12.08.16)
Bir sürü ikiyüzlülük barındırıyor bu durum
Sosyal statüsü düşük birisi tepki verdiğinde sapık
Sosyal statüsü yüksek biri tepki verdiğinde kız kendini tatmin etmiş olabiliyor.
Çocuğun yaptığını asla savunmuyorum. Ben de kadınım ilk yapacağım iş o çocuğu uyarmak olurdu.
0
lithu
(12.08.16)
şimdi iki taraf da haksız

insanların laf atmaya hakkı yok laf atanların bin türlü Allah belasını versin ama böyle bir kıyafet giyip tepki görmemeyi beklemek de tam bir aptallık.(tepki iyi kötü şaşırma her türlü duyguyu içerir). Kimisinden iyi tepki görür kimisinden kötü.

Bebe ani tepki vermiş yanlış haksız.

Ben olsam
özür dile hemen kızdan der elemanı çıkartırım sonra kıza sakin olmasını söyler gönderirim.

Olaydan bağımsız senin duyurudaki tavrında garip geldi "en son söyleyeceğim ben" falan değişik geldi. Arkası yarın az sonra gibi ne ayak?
0
basond
(12.08.16)
o ne lan komik ama çok insani bir tepki, öncelikle bence bunu görmeye çalışın. içeriye giren temizlikçi eleman değil kızla "eşit" şartlara sahip bir velet de olabilirdi, benzer bi' cümle de kurabilirdi. o zaman tepkiniz nasıl olacaktı? kızın tepkisi ne olacaktı mesela? mesele makamsa yani ben de kadınım, ama bahsedilen yer okul. sahilde dolaşmıyoruz, gece dışarı çıkmıyoruz. evimiz sınırları içerisinde değiliz. okul sınırları içerisindeyiz, hocamızın karşısına çıkıyoruz. demiyorum ki döpiyes giyip gelsin, ama kusura bakmayın ben kimsenin iç çamaşırını görmeye tahammül etmek zorunda değilim. gönül ister ki dal taşak dolaşalım, ben bayılmıyorum misal yaz sıcağında sütyenle dolaşmaya. ama dışarıya çıkarken iç çamaşırlarımızla çıkmıyorsak bir sebebi var ya. elmayla armutu karıştırmayın, biraz reel olun.

burada yok işten çıkaralım, yok benim makamım, yok tecavüzcüyle aynı kafa yapısı filan. siz çok değişiksiniz ya, gerçekten şaşkınlık içerisinde okudum. insanlığa, insani tepkilere en ufak tahammülünüz yok. o ne lan insani bi' tepkidir, shadowcat de yazdıklarında başka türlüsüne işaret eden bir şey söylememiş. yazık ya, şaşkınlığını içinde tutamamış çocukcağız sokakta sütyenle dolaşmadığımızdan. ne yapsaydı bu kadar absürd bi' durumda? siz ne yapardınız mesela aşırı merak ediyorum bu kadar absürd bi' durumda, buraya yazmak kolay. yazdıklarınızın yüzde ellisini yapamayacağınıza da bahse girerim. dekoltesi biraz fazla bir kız gördüğünüzde de gözünüzün kaymaması dileğiyle bitiriyorum bu yazımı, madem öyle.
0
evde liyakat kalmamis
(12.08.16)
@lithu

Kızın giyimini hâlâ çok yanlış buluyorum. Evet o çalışanın ikaz edilmesi şart ama o bunu durduk yere ve gayet normal bir durum karşısında şımarıklığından yapmadı. Yani kızın giyimi o an için bile olsa tahrik etti o çalışanı. Kimse kusura bakmasın, hem son derece güvenliksiz bir ülkede yaşayacak, hem temizlik vs çalışanları ciddi statü farkı bulunan insanlardan oluşan bir kampüste dolaşacak, hem kötü ödev verip notu beğenmeyerek hocayı çağıracak, hem de bildiğin sütyenle gezip tepki gösterilince sapık diye suçlayacak. Hoca da bu konuda arada kalacak... hiç adil değil. Kibir ve şımarıklıktan başka bir şey değil bu.
0
yaren
(12.08.16)
benim anlama sorunum yok sour, sizin anlatma sorununuz var. münferiden mi, genel olarak mı bilemiyorum.

"senin çocuğa müdahale etmen gerekirdi, aksi halde "o da açık giyinmiş tecevüzü haketti" diyenleri destekler bir durum ortaya çıkıyor."

bu kadar basit. bunun 10 tane anlamı yok. bu anlatıma göre çocuğa müdahale etmemek, tecavüzü hak etti diyenlerin mantalitesine uygun, onları destekliyor.

bakın bakalım burada yazdığınız şey var mı?

ayrıca bunun refleks olduğunu ben anladım, "ohş" olduğunu siz düşündünüz. olabilir. aklınızda ilk başta böyle bir resim canlanabilir.

ama öyle laf atma şeklinde olsaydı shadowcat bocalamazdı. ne yapacağı belli olurdu. demek ki shadowcat bu soruyu çocuk aslında laf atmak niyetinde olmadığı, bunu zart diye diyeverdiği yani çenesine hakim olamadığı için soruyor.

burada hem okuma, hem anlama sorunu var bana kalırsa. bu da olabilir. insan acele eder vs. benim de hızlı okuyup yanlış anladığım şeyler oluyor.

ama bu öss'de bir paragraf sorusu olsa anlaşılması gereken benim yorumum olurdu, sizin ek yorumunuz yanlış cevap olurdu çünkü ilk yazdığınız şey editinizdeki bilgiyi içermiyor. yazdığınız "şunu yapmayan x'tir"den ibaret. şunu yapmayan, şu şu şartlar altında, x'tir gibi bir formatı yok.

her neyse. bu soruya verdiğimiz cevaplar bizim insanlara, hayata genel anlamdaki yaklaşımımızı da kapsıyor ve o nedenle ne derken neyi kastettiğimizi tartışarak da olsa irdelememiz hiç iredelememekten daha iyi bana kalırsa. yani muğlak anlamları ortadan kaldırmak soruyu soranın da işine yarıyordur. çünkü buradaki ikilem bu. soruyu soran iki yerde de hata görüyor ve az önce kendisi muhtemelen heteroseksüel bir kadın olmasına rağmen bakmamak için "özel" çaba harcadığı bir sütyenden muzdarip olmuş. ek olarak, "o ne lan?" diyen bir kadın çalışan da olabilirdi.

önemli olan bu çalışan arkadaşın bir başkasının giyimi, kuşamı hakkında yorum yapmamayı, bunların kişisel alana girdiğini öğrenmesi. bu arkadaşın çiğnediği zımni kural bu.

ancak diğer arkadaş insan onurunu aşağılayan bir suçlama yapıyor ve işin gerçeği o sıyıracak. o hep yakayı sıyıran şanslılardan olacak. işin bu boyutu da ikilem yaratıyor (ona diyeceğim ama bunu es mi geçeceğim, ikilemi). yani asıl sorduğu "çocuğa ne demeli"den ziyade, bu da var ama, "bu kıza bir şey desem abes olur mu?". benim sorudan algıladığım bu.

ben diyeceklerimi sorunun bu yanını da hep gözeterek söyledim. öte yandan değerler ezberlenmiş ve içi boşaltılmış saçmalıklar halini almaya başladı. bir insanın geleceğini ilgilendirebilecek bir durumda böylesine düz mantık bence iyi değil. hepsi bu.


ek: bu arada cevabım zaten "kız hak etti" varsayımını da kapsıyor. mübalağayı bir tek siz yapmıyorsunuz. yani "kız hak etti" demiş gibi gözükmemek için, sapık olmayan birine sapık denmesi, gerizekalı denmesi ve hakikaten taciz amaçlı tepki vermiş gibi muamele etmek doğal olacak. oha. saçlarını 2 metre uzatıp yukarıya garip bir destekle dikmiş bir insanın saçına bakıp o ne lan demek nasıl doğalsa hiç giyildiğini görmediği/alışık olmadığı bir görüntüye o ne lan demek o kadar doğal. bu kişiyi haklı çıkarmıyor. doğal kılıyor. ama burada kişiye hakaret yok, sadece yontulmamışlık var. kız ise bildiğin hakaret ediyor. orantısızlık var. anlaşmamak başka şey, anlaşılmadığını iddia etmek başka.
0
godoşu beklerken
(12.08.16)
Seyyarlıktan ötürü düzeltiyorum:

@lithu+1

Ayrıca

"""şimdi iki taraf da haksız

insanların laf atmaya hakkı yok laf atanların bin türlü Allah belasını versin ama böyle bir kıyafet giyip tepki görmemeyi beklemek de tam bir aptallık.(tepki iyi kötü şaşırma her türlü duyguyu içerir). Kimisinden iyi tepki görür kimisinden kötü."""

Kesinlikle katılıyorum.
0
yaren
(12.08.16)
(bkz: olaya bir de su acidan bakmaya ne dersiniz)
- "oha lan"i hanimefendinin goguslerine dedigini nereden cikariyoruz?
- eger "oha lan" cinsel bir tepki degil de ornegin "oha lan das yagacak basimiza" gibi baska bir sebeple verilmisse, hanim efendinin "sapik" ithami suc mudur?
- lezbiyen olsaydiniz, ogrencinin yaklasimi not yukseltmeye yonelik yorumlanabilir miydi? olmadiginizi hanimefendi nereden biliyor?
- erkek olsaydiniz yorumlanabilir miydi? erkek olsaydiniz nasil bir pozisyona dusecektiniz?

bu arada calisan arkadasa resmi ya da degil, bir uyari verilebilir saniyorum.
0
f_d
(12.08.16)
Bugün kıza yüklenenler kendi "normallerini" bir sorgulasınlar.

Bugün çok dekolte, sütyen ayıp ve tahrik edici, yarın mini şort, ertesi gün bilmemne... Bu nedenle işte bugün Türkiye'de hatta İstanbul'da yolda pantolon (evet evet pantolon) giyerken dönüp götüme bakan adamlar oluyor. Çünkü ona göre de benim giydiğim "o ne lan?!"

Safça vs. bulmadım, bir kere herkes haddini bilecek. Ben iş yerimde gidip, müdürümün odasındaki misafire "o ne lan?" diyemiyorsam, o eleman da çenesini kapalı tutmayı öğrenecek. İyi/kötü niyet peşinde değilim.


Ben bu durumda, ortalığı sakinleştirirdim. Arkadaşı dışarı alır, seninle sonra konuşacağız der ve ona bu yaptığının hoş olmadığını söylerdim. Kıza da, elemanla konuşacağımı ve art niyetli olmadığına emin olmasını söylerdim.
0
lcha
(12.08.16)
@basond, bneimle aynı pozisyonda olun istedim biraz da ondan. Bu noktaya kadar benimle aynı pozisyondasınız, başka bilgi olmadan, böylece, olay karşısında nasıl davranılır diye merak ediyorum. Sonrasını yazsam, benim ne yaptığımı, kişilerin sonraki tepkileriyle fikirler yön alabilir diye yazmak istemedim. İşkillenecek bir durum yok. Farklı bir şey yapmadım zaten, aşağı yukarı yazılanlar gibi işte.
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
çocuğa "haddini bil arkadaşlarınla kahvede oturmuyosun" der yollardım o çıkınca da kıza "sen de haddini bil hocanın karşısındasın" derdim. kıyafetiyle ilgili yorum yapmazdım. kağıdını göstermez kısaca kendini daha edepli hissettiği bi gün gelmesini söylerdim.

milletin her yerde götünü başını açıp gezdiği ve kimsenin birbirini umursamadığı birleşik devletlerde bile lise ve üniversitelerde bir dress code vardır. öyle "ben çok özgürlükçüyümmmmhhh" diye sütyenle bikiniyle hocanın karşısına çıkamazsın.

edit: dar kotla mini etekle sütyeni aynı kefeye koyan arkadaşlara çok gülüyorum. arkadaşlar durum türkiye'nin bağnaz insanlarıyla ilgili bi durum değil. dünyanın neresinde olursanız olun iç çamaşırıyla insan içine çıkarsanız garipsenirsiniz. kaldı ki bir eğitim kurumunda hocayla görüşmeye gidiyorsunuz, bir zahmet saygılı olun. bu çok özgürlükçü kadın arkadaşların bu özgürlükçülüğü boxer'la kendi iş yerlerinde görüşmeye gelen bir erkek gördüklerinde göstermelerini isterim. ama pardon, erkek yaparsa tacizci olur dimi.
0
ambrosia
(12.08.16)
Herhangi bir dress code belirlenmemiş bir ortamda, herkes istediği gibi gezebilir bu nedenle kadın öğrencide haksız bir yan göremiyorum. Kampusteki hallerimi düşündüm de, evet bikiniyle gezmedim ama gezebilirdim, kimse de dönüp bakmazdı (o zamanlar tabii, oldu biraz)

Amerika’yı örnek verirsek mesela, özgürlükler ülkesi muhabbeti tamamen kendi reklamlarıdır. TV programlarında filmlerinde görüldüğü gibi bir dünya yok, aksine hele ki Avrupa’ya kıyasla bakarsak oldukça muhafazakar olduklarını da eklemem gerekir. Bu nedenle Amerika'da "bile" nasıl gezildiğiyle çok ilgilenmemek gerekir.

Edit: Mesela, bir erkek iş başvurusuna gelirken donla gelse, eğer iş yerinde bir dress code yoksa, gayet de hakkı vardır. Kendimi taciz edilmiş gibi görmem, kimseye de gülmem. Kuralları yaratıp kendimizi içine hapsetmenin bir anlamı yok. Bir kadın ya da erkek açık giyindi diye kimseye bir zarar vermiyor.
0
lcha
(12.08.16)
Gençler, eve geldim, hemen uyuyacağım, uyumadan yazayım.

Hayatımın çoğu yurt dışında geçti, burada da çoğu kampüste geçiyor, hayattan biraz kopuğum, bazen tepkilerim çok idealist kalıyor ya da tam tersi, olan şeyler bana çok absürt geliyor, olmam gerekenden fazla realist olup sağduyuyu kaçırıyorum. Fakültede galiba en genç yardımcı doçent de benim, kendimin davranışlarını da sorguluyorum yani anlayacağınız. Genelde de elinin körü gibi bilgelik isteyen net tepkiler vermem gerekiyor. O yüzden buraya yazdığınız, tartıştığınız şeyler benim olayı kavramama bayağı yardımcı oluyor, herkese teşekkür.

Bugün yaşça yakın bir başka yardımcı doçente, erkek, "Sütyenli bir öğrenci gelse, not sorgulaması için, karşısında ne yaparsın dedim?" Bana çok net bir şey söyledi. Bizim de kıyafet kodumuz o kadar sıkı değil, erkek hocaların yazın fix giydiği t-shirt, shorts, sandalettir. Aramızda tuhaf tuhaf giyinen insanlar da var. Ama ben çocukların dikkati dağılmasın diye bir kere bile dekolte, mini, dar, ya da işte teşhirci bir şey giymedim. Dikkat ediyorum buna. Ben bunu yaparken neden o kızdan da böyle bir şey beklemediğimi, dikkatimin dağılıp bir şeyler anlatamayacağımın açık olması gerektiğini söyledi. Hatta eğer kendisine not için böyle gelseydi, erkek olduğu için, iyi not için etkilemeye çalıştığını bile düşünebileceğini söyledi. Yani benim öğrenciden işimi yapmamı engelleyecek koşulu ortadan kaldırmasını isteme hakkım var. Bu bir iş ilişkisi. Ben dikkat ediyorsam , o da edecek. Şimdi bu kızı uyarmam için bana net ve geçerli bir sebep gibi geldi. Etikten öte, ve cinsiyetten bağımsız, hangi cinisyetten olursa olsun ve olursam olayım, benim fonksiyonumu yerime getirmem için şart. Bir daha böyle bir şey olursa, gönül rahatlığıyla uyarabileceğim, nasıl ki o da beni uyarabilirse.

Benim ne yaptığıma gelirsek. Herkes Nihat'la kızı ayırdı gördüğüm kadarıyla. Sorunu ayırarak çözdünüz. Şimdi düşününce ben iktidarımı barışmak ve anlaşmak için kullanmışım. Birini yollayıp birinin kalması hiç aklıma gelmedi mesela, dağılınacaksa hepimiz dağılırız. Yani o anda aynı ortamda bulunamayacak iki kişi vardı ve ben onların aynı ortamda birbirlerinin varlıklarını tanıyıp, birbirleriyle konuşmasını istedim muhtemelen, en azından bir umuttu :D Önce kıza "Bir saniye" dedikten sonra, "O ne lan?" diyen Nihat'a "Ne ne lan, Nihat?" dedim. Çocuk benim ağzımdan hiç çıkmayacak olan "lan"ı duyunca bir kendine geldi, ne dediğini fark etti ama o kadar tuhaf ki, onun için çok acayip bir durumu acayip karşılamayan, ki sanki benim için acayip değildi, bal gibi garipsedim, iki insan var ve çocuk başka tanık da var mı diye alık alık odada etrafa baktıktan sonra başını öne eğip "Kusura bakmayın hocam," dedi. Ben susunca anladı, biraz kıza doğru dönerek ama bakmadan, yere bakarak, ona da kusura bakmayın dedi. Sonra ben "gel otur bakayım, neye kusura bakmayalım?" dedim. Kız böyle bir homurdandı ama galiba benim sakinliğimden ve çocuğun da çekingen tavırlarından konuşmadı, hiç beklemediği bir şey yaptım bence. Azarlayıp göndermeliydim. Nihat, "Alışık değiliz hocam, kusura bakmayın." dedi. Ben de "İç çamaşırıyla olmasına mı" dedim.

Hayır ne yapayım ya, birisinin bunu dile getirmesi gerekiyor, bazı şeylerin dile getirilmesi gerekiyor. Benim de anlamam için bazı şeyleri duymam gerekiyor mesela. Kız yine şokta ama hidettlendi "benim ne giydiğimi kim karışabilir, istediğimi giyerim," gibi bir şeyler dedi. Ben de "ben de Nihat gibi ilk defa görüyorum, böyle bir giyim tarzı var muhtemelen ve bilmiyoruz. Muhtemelen bizden daha iyi takip ediyorsun modayı." falan deyip Nihat'ın şaşkınlığının onun özgürlüğüyle, kimliğiyle, cinsiyetiyle bir ilgisinin olmadığını söyledim." Yeni ve beklenmedik bir şey giyiyor sonuçta. Giymiyor bir şey ya da. "Kim olmak istiyorsan o oluyorsun. Seninle ben de "lan" demiyoruz muhtemelen, ama onu da Nihat diyor. Nihat da farkında olmadan kimse o oluyor" dedim. Ama teker teker, tane tane söyledim. Ben bunları böyle diyorum ama bir taraftan da kız daha da hiddetlenirse ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yok bu arada. Yine de eşitliği koruyup ikisini de aynı anda çıkardım ofisten. Kıza problem yaratmasına çok fırsat tanımadım, alalacele. Bir de bilgi birikimime ve aklıma saygı duyuyordu, o iyi bir şey, galiba o yüzden de bir şey söylemedi. En son " Yalnız bu arada sen görüntünü sen de dilini biraz kısarak kendiniz olmaya devam ederseniz ben bayağı mutlu olucam." dedim. Nihat'a yarın sabah temizlik yapmasını kıza da başka bir randevu tarihi mail atacağımı söyleyip, hadi görüşmek üzere deyip toparladım :D Çıktılar. Nihat olayı patlatmadan kızı uyarabilseymişim iyiymiş, uyarılabilirmiş, bu da burda dursun. Uyarmak istiyor muyum, ondan emin değilim. Ama ona da eşit uyarma hakkını tanıyorsam uyarabilirim. Hakkım. Yine liberalizmin doruklarında bir gündü yani, ne yapalım artık.
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
@shadowcat, iyice merak ettim şu kızı.

hocam bence durumu hiç iyi kurtaramamışsınız. öğrenci ile öğretmenin ilişkisi özeldir. siz öğrencinizle bir aradayken dışarıdan gelen bir olaya karşı öğrencinizi pozitif ayrımcılıkla korumalısınız. sanki orada çalışan biri de sizin öğrencinizmiş gibi davranmışsınız. kıza "o ne lan" diyen kişi, sizin eğitmekten sorumlu olduğunuz bir insan değil. sizin o çalışanla hiçbir ilişkiniz yok. ama öğrencinizle olan ilişkiniz akademik ve öğrenciniz sizi koruyucu olarak görüyor. siz eşitlikten yana davranmışsınız ama çocuğun yaptığı açıklamalar da kafa yapısının saçmalığını gösteriyor. kızı tabi ki uyarabilirsiniz ama şu durumda olayı tatlıya bağlamak doğru değil. o kız kendine laf atan biriyle bu şekilde yüz yüze iletişime girmemeli.
0
dissendium
(12.08.16)
@dissendium, Nihat'la niye hiç ilişkim olmasın ya, temizliğimi yapıyor diye ilişkim olmamalı mı, konuşuyoruz, laflıyoruz, hayat hikayesini biliyorum. Hiçbir saygızıslığı olmadı. Kötü niyetle söylemediğini, ve kıza laf atmadığını düşünüyorum. Öyle bir şey olacak olsa tepkim asla böyle olmazdı. Kim korunması gerekiyorsa korurdum elbette. Bence Nihat çok net anlaması gereken dersi aldı. Yüzüme bakamadı sonra bölümden ben çıkarken karşılaştığımızda.

Kız da bence hiç karşılaşmadığı bir tavırla karşılaştı. Laf atması değil de, bir temizlik işçisinin fikrinin alınması bile eminim bir tuhaf gelmiştir.

Ya da beceremedim. Ne yapalım artık.
0
🌸shadowcat
(12.08.16)
bence böyle durumlar kişisel fikrin savunulacağı/dile getirileceği veya ona göre tavır alınacak konular değil. her şeyden önce sen birebir muhatap değilsin ve konumun gereği taraf da olmaman gerekirdi... herkesin selameti için "liboşluk" yapıp, suya sabuna dokunmadan durumu idare etmek yapılabilecek en doğru şeydi. onlar meseleyi tırmandırmak isterse kendi aralarında hallederlerdi, senin başının böyle bir şeyden yanma ihtimali sıfıra inerdi.
bu bakımdan ben tepkini gayet soğukkanlı ve olması gerektiği gibi buldum...
0
dene
(12.08.16)
saygı önemli. her istediğimi giyerim ne demek. bizim nesil gerçekten çok şımarık. bir hoca nın karşısına öyle çıkılmaz. bunu kendisinin bilmesi gerekli. küçükken öğretmenlerimizin saygımızdan elini öperdik belirli günlerde. büyüdük, yaşıtımız olan öğretmenlerimize bile siz dedik. beraber içmeye gittiğimiz, tatile gittiğimiz öğretmenimizle dahil sınırı koruduk. saygı da kusur etmedik. ben sizin yerinizde olsam uyarırdım kızı uyarır üstünü değiş gel der, oğlanı da terbiyesiz azarlardım, korkuturdum.
0
mr fusion
(12.08.16)
bence neredeyse like a boss denecek şekilde ele almışsınız. bence çıkış noktalarınız çok sağlam. bir akademisyen zaten bu şekilde örnek de olmalı. tabii ki ikisiyle de ilişkiniz olacak. öğrenciyi ne olursa olsun korumak gibi bir göreviniz yok.

kızın anlamadığı şey onun giyimine birkarışanın zaten olmadığı, sadece duruma şaşıldığı ve refleksten ibaret bir tepki olduğu.

ayrıca aynen öyle, sizin bile dikkatinizi çeken bir giyim tarzı. marx hakkında konuşurken bir de kafa toparlamak zorunda kalmışsınız. her yerde aşağı yukarı bir giyim kuşam kuralı vardır aslında ve bu tip şeylere ek olarak kim yoksul kim fakir, kim müslüman kim hristiyan vs bunların ayrımı oluşamasın diye eskiden bu kurallar daha sıkıydı. insanlar kuralları ihtiyaç duydukları için yarattıkları sürece kurallar işlevsel olur. o açıdan ben icha'ya katılmıyorum mesela. her ortam birincil görevini optimum şekilde ifa etmek üzere kural düzenliyor. kuralın kabulu de geçersizleşmesi de bireysel kafa esmelerinden muaf bir kitlesel uzlaşı üzerinden olur. hayır ne yapayım, demişsiniz ya. orada da haklısınız. yani giymesi sorun değil, söylemesi neden sorun? kediye kedi demişsiniz yani. benim düşündüğümden daha güzel toplamışsınız, aklıma böyle bir şey yapılabileceği hiç gelmemişti açıkçası. gerçi ben kızın bunu anladığından yine şüpheliyim ama umalım ki anlayabilmiş olsun. neyse yani, tebrik etmek istedim ben. çok daha yapıcı birşey bu. yani çocuk durumun tersliğini anlamış gibi geldi ve kız da anlayacaksa ancak böyle anlar herhalde. (ben bu şımarığa hak ettiği salak muamelesini yapardım ve minimum ilgi gösterirdim dedim ya, onun üzerini çizelim, insani olarak da akademik ortamda olmak açısından da doğrusu sizin yaptığınız)
0
godoşu beklerken
(13.08.16)
shadowcat'in tepkisini dogru buldum ben.

guzel oldu bu duyuru. herkeste nasil farkli kafalar var yahu.

ama en rahatsiz edici olan, ozgurlugu savunurkenki ikiyuzluluk ve siglik. kadin arkadasimiz istedigini giyer, isterse ciplak gelir, kimse donup bakmamali, bu onun hakki bir kere. onu asla rahatsiz edemezsiniz.

ama nihat sasiramaz, sasirmasini ifade edemez.

ozgurlugu tanimlarken bile kendi begenilerine gore tanimliyorlar. o ozgurluk, bu degil. niye? nerde nihatin tepkilerini dile getirme hakki? kufur mu ediyor? yoo. sadece sizin alisik olmadiginiz bir sekilde dusuncesini ifade ediyor. buna neden ifade ozgurlugu diyemiyorsunuz? bu da ozgurluk degil mi? onlara gore degil cunku nihat temizlikci. bunu asla Kabul etmezler ama ozgurlugun sinirlarini cizerkenki ikiyuzlululuk, tepkilerdeki burnu havadalik, kendini bir bok sanmalik akiyor her taraftan. ogrenciyle calisani bir tutmayi beceremezken ozgurlukten bahsetmek salakca oluyor afedersiniz.
0
jimicik
(15.08.16)
O kıyafete nasıl bi tepki bekliyordun, diye kıza sorardım. Bikiniyle dolaşsın oldu olacak.
0
mandalina kokusu
(15.08.16)
Mesajlarn hepsini okuyamadım.

Öncelikle herkes istediğini giyer, kimse bakmamalı diye bir şey yok. Eğer dekolte giyerseniz insanlar da bakar. Ancak bu yüzden rahatsız edilmemeli.

Burada erkeği tanımadan veya olayı görmeden cevap vermek çok zor. Acaba ibneliğine mi öyle bağırdı yoksa her gün görmediği, abartı bulduğu bir kıyafet olduğu için boş mu bulundu kestirmek güç.

Anlaşılan siz adamın böyle bir terbiyesizlik yapacağına ihtimal vermiyorsunuz. Şaka yollu kovmak en güzeli olurdu. Kıza da yok kızım öyle bir durum deyip, sakinleştirmek lazımdı. Ancak böyle bir durumda siz de şaşırabilirsiniz gayet normal.


.
0
kartallar yuksek ucar
(15.08.16)
yeni okudum shadowcat'in yazdığını. bence gayet yerinde olmuş, sonradan düşününce bile tam da bu şekilde kotarılamayacak bir şekilde halletmişsiniz, tebrikler.
0
loveinaflipbook
(15.08.16)
(2)

Industrie 4.0 ile ilgili

yuzır
deginilmesi gereken bilgiler nedir sizce? Su an bilgi toplama acisindayim ama cok fazla konu var, cloud computing, ipv6, big data, machine2machine vs vs. Konuya tam hakim olmadigimdan bilgi elemesi yapamadim. Industrie 4.0 anlatiyorsan suna kesin deginmelisin diyeceginiz neler var?
deginilmesi gereken bilgiler nedir sizce? Su an bilgi toplama acisindayim ama cok fazla konu var, cloud computing, ipv6, big data, machine2machine vs vs. Konuya tam hakim olmadigimdan bilgi elemesi yapamadim. Industrie 4.0 anlatiyorsan suna kesin deginmelisin diyeceginiz neler var?
0
yuzır
(11.08.16)
Birinci sanayi, ikinci sanayi ve ucuncu sanayi devrimleri
0
f_d
(11.08.16)
Hbr'ın bir sayısı endüstri4.0 uzerineydi. Bi de galiba tüsiad'ın haxirladığı güzel bi rapor vardı ama kitap gibi rapor. O ikisini okusan kaparsın bence.
0
babilbaligi
(11.08.16)
(4)

Kirmizi sarap ketcap gibi kokuyor

yuzır
2003 yilindan kalma. Ben de komsudan aldim ama ilk bas yan koymus sonra dik cevirmis. Acaba bozulmus mu bu? Coktan 3-4 bardak ictim, bisi olur mu acaba?
2003 yilindan kalma. Ben de komsudan aldim ama ilk bas yan koymus sonra dik cevirmis. Acaba bozulmus mu bu? Coktan 3-4 bardak ictim, bisi olur mu acaba?
0
yuzır
(05.08.16)
bi şey olmaz :)
0
konar konmaz omer konur
(05.08.16)
Göm göm sen onu. Olmaz bişey
0
naberabi
(05.08.16)
Marketlerde satilan cogu sarap yillanmaz. Bozuksa icilmemeli.
0
f_d
(05.08.16)
yıllanmak için üretilmediyse yıllanmaz, sirke olur. tadı güzelse iç artık ne diyeyim. yarısını da içmişsin zaten yarasın.
0
youshookmeallnightlong
(05.08.16)
(8)

AB-ABD harbiden düşman mı kesildi bize?

ya ben lan neyse
ben gerçekten samimi soruyorum bu soruyu. hiç anlamam bu işlerden. bizim medyanın çoğunluğuna sorsan zaten dünya kurulduğundan beri düşman bunlar bize.1. hakikaten son zamanlarda düşmanlıkları arttı mı? belki Batı basınını takip etmeye ehil olanlar vardır, fark etmiştir.2. düşman kesilmelerinin bize
ben gerçekten samimi soruyorum bu soruyu. hiç anlamam bu işlerden. bizim medyanın çoğunluğuna sorsan zaten dünya kurulduğundan beri düşman bunlar bize.

1. hakikaten son zamanlarda düşmanlıkları arttı mı? belki Batı basınını takip etmeye ehil olanlar vardır, fark etmiştir.

2. düşman kesilmelerinin bize ne zararı olur? kriz mi olur mesela?
0
ya ben lan neyse
(05.08.16)
Bu dusmanlik haberlerini hangi dilde okudun? Kaynaklarindan ornek mumkunse link de verir misin?
0
Traveller
(05.08.16)
4-agustos-2016-new-york-timesin-turkiye-yazisi:

eksisozluk.com

avusturya başbakanının türkiye-ab müzakereleri dursun demeci:

www.hurriyet.com.tr

ab de havaalanlarından birinde türkiye ye gitmek erdoğan a para kazandırmaktır yazısı:

utancgunlugu.com

isveç in darbe ile ilişkili olabilecekleri iade etmeyeceğiz demesi:

www.sozcu.com.tr

türkiye suriye gibi olacak diyen bir gazete:

t24.com.tr

daha gelmiyor aklıma.
0
🌸ya ben lan neyse
(05.08.16)
1) Dusman olsa duramazsin. Ertesi gune kalmaz en basitinden ekonomin coker.
2) Ulkede muthis ohal var.

Olaylarin ciddiyetinin farkinda degilsiniz sanirim. Devlet yeniden yapilaniyor. Kim atildi, niye atildi, kim atilacak, kim gelecek, nasil gelecek, ulkeyi kim yonetiyor bunlar hakkinda bilginiz yok. Haber alabileceginiz kaynak yok. Ulkenin tum kurumlari dokuluyor. Sizin haklarinizi koruyacak kimse yok. Basiniza bir sey gelse cozumu yok. Istenmeyen yerlere dokunan gazeteciler hala acikca darp ve tehdit ediliyor. Can guvenliginiz yok. Nasil normal bir durumda oldugunuzu dusunuyorsunuz?
0
f_d
(05.08.16)
yaw he he . Dünyanın başka işi gücü yok sana düşman olacak zaten. eğer gerçekten düşman olsalar yarın ekonomi çöker. Sadece natodan atmaları bile ülkeyi çok kötü hale getirir.
0
zaxurani
(05.08.16)
Brk37, dis ticaret istatistiklerini incelemekle baslayin.
0
f_d
(05.08.16)
Dusmanlik ve elestiriyi karistiriyorsunuz.

Ben bu haberleri yazilan dilde okumani oneririm. Bunlarin icinde cevirinin orijinalini de veren yalnizca iki kaynak var. Eksi sozluk zaten bilgi kaynagi degil (artik).

Bir de Isvec'in seninle ne derdi olsun! Bunlar nefret uyandirarak insanlarin ekonomi saglik egitimle ilgili asil sorunlarini unutmalarini saglayan Turk kokenli ya da Avrupa kokenli yozlasmis politikacilarin uydurmalari. Ulkede para biter tum Turkleri Turkiye'ye geri gonderin diye aciklama yapilir. Dolar 3 lirayi gecer, etnik bir halkla ilgili nefret soylemleri gelistirir bir politikaci.
0
Traveller
(05.08.16)
Kahvehane muhabbetine gerek yok. Abd ve Ab ile hala Nato araciligiyla muttefigiz. Dusmanlik bambaska bir sey, neredeyse bunun tam tersi. Bu ittifaktan cikmaya ne siyasi, ne askeri, ne de ekonomik gucu var Turkiyenin. Olayin ciddiyetini anlayabilen biri, disarida dusman aramak yerine dikkati iceride hukuku tesis etmeye ve sorumlulari duzgunce ortaya koymaya yonlendirir.
0
f_d
(05.08.16)
Devletlerin düşmanı ya da dostu olmaz, çıkarları olur.
0
feel the blanks
(06.08.16)
(9)

hiç ajan tanıyor musunuz? ya da şüphelendiniz mi?

kurnaz
soru başlıkta, hiç bir ajanla tanıştınız mı? ya da biri için bu kesin ajan dediniz mi?
soru başlıkta, hiç bir ajanla tanıştınız mı? ya da biri için bu kesin ajan dediniz mi?
0
kurnaz
(01.08.16)
lise arkadaşımın dayısı mit ajanıydı. kendilerine ajan falan demiyorlar gerçi de. götlü göbekli bir amcamızdı. gözlüklüydü. operasyon fotoğrafları falan vardı evinin her yerinde. hiç öyle jason bourne havası yoktu yani anlayacağın. aldığı plaketleri, hizmet başarı belgelerini falan görmesem adam tam bir şizofren diyeceğim. öyle ajanlık mı olur lan. bir de yurt dışı görevlisiydi.
0
m murphy
(01.08.16)
dedemin yakın bi arkadaşı mit ajanıymış, tekstil atölyesi vardı paravanmış o atölye falan , mitten emekli olup atölyeyi kapattıktan sonra söylemiş yakın çevresine.
0
aslmtn
(01.08.16)
Benden supheleniyorlar ama duz adamim.
0
stavro
(01.08.16)
Universitede bizim sinifta yoktu da baska bolumlerde birebir bildigim var. Yanlislikla ogrenmistim bazilarini. Bizim sinifta vardiysa cok basariliymis derim ancak. :) Universite disinda tanimadim sanirim.
0
evrim halkasi
(01.08.16)
2 aile dostu var, biri dışardan hiç anlaşılmıyor, diğerini görsen şizofren dersin enemy of the state'deki Gene Hackman gibi.
0
mirty
(01.08.16)
pkk'nin kurulusundaki liderlerinin mit ajani oldugunu okudum bircok yerde.

yurtdisinda da mesela ayni anda bircok ortadogu dilini konusan, ama kendi ozel hayatindan gecmisinden bahsetmeyen tipler o yolda oluyor. ingiliz bir kadinla tanistim gecenlerde. kadin, turkce-arapca-arnavutca konusabiliyor. klisede koroda calisiyorum diyordu. nereden para kazandigi muglak. kasabadaki yabancilarla icice, muhtemelen bir yerlere bu yabancilari ve onlarin ortamini rapor ediyordur. o raporlarin nerede kullanildigini bildigimi dusunmuyorum lakin.

turkiye'de de eger malin biri, haketmedigi bir konuma cok kolay geldiyse ya tanidigi biri vardir ya da malum partiye ajanlik yapiyordur. bizim ajanlarimiz, ispitcilik yapiyor genelde.

eski mit baskanlarindan bir tanesi ortaokul arkadasimin babasiydi. evet fethocuydu. adamla pek konusma firsatim olmadi, lakin ailesinde onlarin cemaatiyle ilgili herhangi bir propaganda vs duymadim, gayet siradan insanlar.
0
ubi dubium ibi libertas
(01.08.16)
var. kendisi 1,5 yıldır kayıp
0
giggs
(01.08.16)
var, bizzat benim.siyah takım elbise+gözlüğüm de var.bulun beni.
0
mungojerry
(01.08.16)
Genelini bilmem ancak bircogunu fark etmesi kolay, hollywoodvari hayallere gerek yok. Okul onlerindeki simitci vb isportacilarin cogu, bunu burada nasil barindiriyorlar ya da bu buradan nasil gecimini sagliyor diye ufak bir hesap yapinca akil erdiremediginiz sokak saticilari, devlete bagli hastane vb kurumlarda uzun yillardir ne alcalmis ne yukselmis oraya kazik cakmis gibi gorunen idareciler (normalde Turkiyede iktidar degisimiyle tum kadrolar degisir), ortamlarda bugun a yarin b'nin obur gun c'nin utanip sikilmadan en atesli savunuculugunu yapanlar, bu egitimle buraya nasil gelmis zaten isyerine de ugradigi yok niye kovmuyorlar bunu dediginiz insanlar, sosyal olaylarda ortaliga gaz verenler... Dunyaya toz pembe bakmayinca bunlari gormek o kadar da zor degil.
0
f_d
(01.08.16)
(1)

istatistikçiler gelin. 2 adet veri kümesini karşılaştırma

gonul_isleri
elimizde 2 adet veri kümesi var A ve B olsun.A'nın ortalamasını, standart sapmasını ve kaç adet örnek olduğunu biliyoruz.B'nin tüm örneklerini biliyoruz. B veri kümesini biz ürettik çünkü.A ile B'yi nasıl karşılaştırabiliriz? anlamlı bir fark olup olmadığını nereden bulabiliriz? dağılımların ne oldu
elimizde 2 adet veri kümesi var A ve B olsun.
A'nın ortalamasını, standart sapmasını ve kaç adet örnek olduğunu biliyoruz.
B'nin tüm örneklerini biliyoruz. B veri kümesini biz ürettik çünkü.
A ile B'yi nasıl karşılaştırabiliriz? anlamlı bir fark olup olmadığını nereden bulabiliriz? dağılımların ne olduğunu bilmiyoruz. sadece B'nin örnekleri elimizde olduğu için B'nin normal dağılıma uyup uymadığında bakabiliriz.
0
gonul_isleri
(31.07.16)
(bkz: anova)
0
f_d
(31.07.16)
(2)

Sahibinden.com saticilari

f_d
ilanlariyla ilgili hangi istatistikleri/bildirimleri gorebiliyor? Ornegin, x kullanicisi ilaninizi favorilerine ekledi, ilaninizi su kadar kisi goruntuledi, bu kadar kisi favorilerine ekledi gibi...Fark ediyorsa emlak ilanlari icin soruyorum.
ilanlariyla ilgili hangi istatistikleri/bildirimleri gorebiliyor?
Ornegin, x kullanicisi ilaninizi favorilerine ekledi, ilaninizi su kadar kisi goruntuledi, bu kadar kisi favorilerine ekledi gibi...
Fark ediyorsa emlak ilanlari icin soruyorum.
0
f_d
(30.07.16)
şu kadar kişi görüntüledi ve şu kadar kişi fava ekledi diye görülebiliyor ama kimin fava eklediği gözükmüyor.
0
sta
(30.07.16)
Peki fava eklendiginde bildirim dusuyor mu?
0
🌸f_d
(30.07.16)
(3)

Sözlükteki tuhaflıklar

soso
https://eksisozluk.com/entry/61984984bu entry'i yazan ben değilim ama bu durumu ben de fark ettim. sizce de bir tuhaflık yok mu sözlükte? sanki yüzlerce hesap satın alınmış gibi. fark ettiniz mi siz de bunu?
eksisozluk.com

bu entry'i yazan ben değilim ama bu durumu ben de fark ettim. sizce de bir tuhaflık yok mu sözlükte? sanki yüzlerce hesap satın alınmış gibi. fark ettiniz mi siz de bunu?
0
soso
(30.07.16)
Satin almak degil de depoadiklarini dusundum ben. eksisozluk.com
0
evrim halkasi
(30.07.16)
Hesap almaya gerek yok, istediğin kadar sözlük hesabı açabiliyorsun zaten. Aktroll'lerin her biri bugün 100 tane hesap açsa 1 sene sonra binlerce hesap aktif hale gelir. İstedikleri zaman da kullanırlar.
0
angelus
(30.07.16)
Akp, bu ise geziden hemen sonra 2013'te profesyonel olarak basladi. Ortulu odenekten oldugu soylenen buyuk kaynak ile cok kisi calistirarak sozluk dahil sosyal medyayi kontrol altina almaya calisiyor. Medyada zaman zaman haber cikar, yok bunlarin basinda Suleyman Soylu varmis, yok Sumeyye Erdogan varmis, yok bogaz kenari bir binada bu isi yapiyorlarmis... Ben o kadar bilmem dilerseniz akp sosyal medya diyearatirsiniz ancak Varank tapelerde (bkz: sumeyye'nin troll'leri) ifadesini duymustuk. Cemaatin hesaplari ise hatirladigim kadariyla daha eski. Zamaninda coklu hesapla mi yoksa bireysel hesaplarla agiz birligi ile mi hareket ettiklerini bilemiyorum ancak sozlukte kapidan kovulsalar hemen bacadan bitiyorlardi.
0
f_d
(30.07.16)
(4)

yarınki büyük açıklama için hiç tahmininiz var mı?

hononu
başkanlık mı sizce?
başkanlık mı sizce?
0
hononu
(19.07.16)
Saçma sapan bir açıklama lüksü yok şuan. Piyasa çok hasar aldı şimdiye kadar yaşananlardan zaten, bir darbe daha gelirse çok büyük sıkıntı yaşanacak. Bugün zaten sanırım ekononomi bakanı "piyasaların hoşuna gidecek bir açıklama olacak" gibisinden bir laf etmiş.
Yani öyle herkesi şok edecek, hasiktir lan noluyoruz dedirtecek bir haber olacağını sanmıyorum ben. Bu muymuş lan dedirtecek cinsten bir şey olacak sanki.

edit: "demokrasi bayramı" muhabbeti olabilir.
0
naberabi
(19.07.16)
Başkanlık ve idam diyor fuat.
0
tosiba
(19.07.16)
Baskanlik ve diger butun yasalar icin meclis kaarari gerekir. Sozkonusu bakanlar kurulu ve mgk ise muhtemelen ohal ya da askerlik yapisinda degisiklik gibi konulardir diye tahmin ediyorum.
0
f_d
(20.07.16)
İdam olduğunu düşünüyorum ben.
0
dessy
(20.07.16)
(4)

OHAL ilan edince noluyor?

no christ requires
günlük yaşama etkisi nedir?edit: yani sokakta dayak mı yiyiyoruz polisten falan ne baktın amk diye? bira alıp eve dönerken "şerefsize bak içki icecek" denip darp mı ediliyoruz nedir? ota boka kimlik mi soruluyor? bu tip örnekler
günlük yaşama etkisi nedir?

edit: yani sokakta dayak mı yiyiyoruz polisten falan ne baktın amk diye? bira alıp eve dönerken "şerefsize bak içki icecek" denip darp mı ediliyoruz nedir? ota boka kimlik mi soruluyor? bu tip örnekler
0
no christ requires
(19.07.16)
anayasada çerçevesi "Vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümülükleri getirilebilir, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir." olarak çizilmiş, ohal de bu çerçeve içinde uygulanan yaptırımlar oluyor.
0
ambrosia
(19.07.16)
loser blueser
(19.07.16)
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince olağanüstü hal ilanında; genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak aşağıdaki tedbirler de alınabilir:
             a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
             b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
6179
 
             c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak,
             d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak,
             e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak,
             (Ek alt bent: 9/4/1990 - KHK - 413/1 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
             f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak,
             g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,
             h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak,
             i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak,
             j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak,
             k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
             (Ek alt bent: 9/4/1990 - KHK - 413/2 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
             l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
             m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
             n) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek,
             o) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak,
             ö) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.; Değişik: 9/4/1990 - KHK -413/3 md.; Mülga: 9/5/1990 - 424/12 md.; Yeniden düzenleme: 9/5/1990 - KHK - 425/1 md.;İptal:Ana. Mah.'nin 10/1/1991 tarih ve E.1990/25,K.1991/1 sayılı kararıyla.)
6180
 
             p) (Ek: 25/7/1986 - KHK - 259/2 md.; değiştirilerek kabul: 3/9/1986 - 3310/2 md.) Anayasanın 121 inci maddesine göre, olağanüstü halin ilanına veya devamına sebep olan hallerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları ve mücavir yurt bölgelerimiz üzerinde cereyan etmesi ve eylemcilerin eylemlerini müteakip komşu ülke topraklarına sığındıklarının tespit edilmesi durumunda, ilgili komşu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında varılacak mutabakat çerçevesinde, valinin talebi üzerine ilgili komutan, eylemcileri ele geçirmek veya tesirsiz hale getirmek maksadı ile, her defasında Genelkurmay Başkanlığı kanalı ile Hükümetin müsaadesi tahtında, ihtiyaca göre, Kara, Hava veya Deniz Kuvvetleri unsurları ile mahdut hedefli sınır ötesi harekat planlayıp icra etmek.
0
loser blueser
(19.07.16)
Zaten guduk olan temel hak ve ozgurlukleriniz cesitli vesilelerle rafa aliniyor.
0
f_d
(19.07.16)
(8)

Neden ezan?

mrsmoon
Sb
Sb
0
mrsmoon
(16.07.16)
cihat islam elden gidiyor milli değerler falan, güzel fikir yani
0
ripolip
(16.07.16)
din en guzel somuru araci da ondan
0
baldur2
(16.07.16)
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli de ondan
0
eksimeksi
(16.07.16)
çünkü islam tarihinde alışkanlık bu, tr.wikipedia.org
0
doxanikee
(16.07.16)
şehit var, sela niyetine.
0
lonelyman
(16.07.16)
minareler süngümüz, müminler askerimiz vs.
0
selam
(16.07.16)
Ezan, Islamin iktidarini gosterme araci. Ezan okunuyorsa islam iktidarda diye algilaniyor. Ezan okunarak 1)hem durum din savasina cekilip muslumanlar saflari siklastirsina getiriliyor 2) biz iktidardayiz darbe yapilmadi guc gosterisi yapiliyor. Ek olarak cihada cagri da olabilir.
0
f_d
(16.07.16)
Çünkü bu topraklarda bu kadar yaygın kabul gören bir ses yok.
0
1adam
(16.07.16)
(29)

Cafede masanızın toplanmasıyla ilgili bir soru

pandispanya
Günaydınlar, aklıma bir şey takıldı. Diyelim ki bir kafeye oturdunuz, bir kahve ısmarladınız. Başka bir şey istemediniz. Yanında ufak bi ikramla kahveniz geldi, içtiniz. Aradan yarım saat civarı geçti, oturmaya devam ediyorsunuz; kafenin sahibi sizi görüp "hoşgeldiniz, kahvemizi beğendiniz mi, başka
Günaydınlar, aklıma bir şey takıldı. Diyelim ki bir kafeye oturdunuz, bir kahve ısmarladınız. Başka bir şey istemediniz. Yanında ufak bi ikramla kahveniz geldi, içtiniz. Aradan yarım saat civarı geçti, oturmaya devam ediyorsunuz; kafenin sahibi sizi görüp "hoşgeldiniz, kahvemizi beğendiniz mi, başka bir isteğiniz var mıydı" diye soruyor. Siz de "elinize sağlık, kurabiye de çok güzeldi, başka bir şey istemiyorum" filan diye muhabbet ediyorsunuz ama hesabı da istemiyorsunuz.

Heh işte bu durum için bir sorum var. Benim için hiç problem yok. İsterse bir su bile içmeden isteyen istediği kadar otursun; ya da bir kahveyi bütün gün içsin, hiç önemli değil. Yani insanların bir şey ısmarlama baskısı olmadan oturabildikleri bir yer olmasını istiyorum zaten kafenin. Ama yukarıdaki senaryoda muhabbet sonrasında adamın bitirdiği kahvenin bardağını önünden alırsam "içeceğini içtiysen o zaman hadi s.ktir git" demiş gibi hissediyorum kendimi. O bardağı almazsam da "bak içeceğimizin bittiğini görüyorlar ama bi kaldırma zahmetine girmiyorlar, ne kadar özensiz bir yer" diye düşünülebilir diye düşünüyorum. Orada durmaya devam eden bardak, o adamın orada rahatça oturmaya devam edebilmesi için kendisine psiolojik bi güvenceymiş gibi geliyor bana. Adam "bardağımı da alabilirsiniz" diye eklememişse bardağa dokunmuyorum. Rahatına müdahale etmek istemiyorum ama emin de olamıyorum.

Bu durumda size nasıl davranılmasını isterdiniz?
0
pandispanya
(13.07.16)
Güzel bir ikilem, ben de müşteri olarak hem boş bardak alınsın isterim hem de önüm boş görünsün istemem. Sanırım en mantıklısı çok uzun / çok kısa olmayan bir süre sonra almak. Sonuna kadar kalması pek de anlamlı değil.
0
whoosie
(13.07.16)
ya siz ne kadar ince bir insansınız.

böle şeyleri bi ben düşünüyorum ve deliyim sanırdım :)

şahsen ben güvence istesem son bi kaç yudum bırakırdım dibinde almasınlar diye.

ama masayı çok kalabalık eden bişey değilse kalsa da olur bence.

en güzeli beğendiniz mi falan derken o ara boşu almak.

ay bilemedim.
0
hushhush
(13.07.16)
bu durumda bardağım kişiye ne kadar yakın durduğu önem kazanabilir. kendinden ileriye ittirdiyse alınmasını istiyordur diye düşünürüm.
0
freya
(13.07.16)
özensiz bir yer diye yemek yediysem ve toplanmadıysa düşünürüm, sadece bir şeyler içtiysem aklımın ucundan bile geçmez.

öneri olarak bardağın orada durması sizi kafe sahibi olarak rahatsız ediyorsa kaldıracağınız zaman muhabbet etmenizi; başka bir isteğiniz var mı diye sormanızı öneririm. bana usul buymuş gibi geliyor.
0
evde liyakat kalmamis
(13.07.16)
freya'nın dediği mantıklı geldi bana. ittirdiyse alın bence :D

whoosie'ninki de iyiymiş, zamana bağlı da değerlendirilebilir.
0
hushhush
(13.07.16)
Çok ittirenleri alıyorum evet :D İçine peçete atılmış tabakları da hemencik alıyorum. Ama bikaç patates kaldıysa hemen almıyorum. İlerleyen dakikalarda iyice bakıyorum patatese yelteniyor mu diye. Yeltenmediğine ikna olursam "tabağınızı kaldırabilir miyim" diye sorup öyle alıyorum. Böyle böyle deli olacağım sanırım ahaha :D
0
🌸pandispanya
(13.07.16)
Keşke her mekan sahibi böyle düşünceli olsa diyerek lafa giriyorum. Bence gelen kişi istemeden bardağı/fincanı kaldırmaya gerek yok. Zaten bir bardak/fincan masanın üstünü dağınık veya kirli göstermeye tek başına yeterli olmaz diye düşünüyorum. İlla bir öneri de yapılacaksa, belki masaya günlük gazete vb. tarzı bir şey bulundurulabilir belki masada hiçbir şey kalmamasının getirebileceği hissin önüne geçebilmek için. Bilemedim ama bence çok da şey yapmaya gerek yok yani.
0
skooma
(13.07.16)
Kahve lezzeti-zaman grafiğine göre (Şekil-1) müşteri zaten bir süre sonra içmeyi bırakacak, kalanı azar azar içecek veya bir kerede dikleyecek. Ben müşteri olarak bir süre sonra o kahvenin alınacağını bildiğim için hadi siktir git olarak algılamazdım buz gibi olmuş fincanın önümden alınmasını. He almadan yine de nezaketen sorabilirsin "Devam ediyor musunuz/muydunuz?" gibisinden. Öteki türlüsü de bu ne ya kahveyi bıraktı gitti pezevenk düşüncesi oluşturuyor bahsettiğin gibi.

Şekil-1
1.bp.blogspot.com
0
chicha
(13.07.16)
insan profiline bağlı, zengin veya orta-üst kısım geliyorsa toplanmadı diye kızar, fakirse siktir çekti sanıp kızar. açıkçası masa genişse bardağın olması sorun yaratmaz bence. ya da gözlemleyebilirsiniz, boş olan bulaşığı kenara çekme ihtiyacı hissetti mi, yoksa varlığını bile fark etmedi mi, ona göre de aksiyon alabilirsiniz.

ben alınmasını istediğim şeyi masa kenarına iterim, hesap olsun tabak çanak olsun. o haldeyken beni rahatsız ediyorsa biraz bekler, boşları alır mısınız derim. elimi kolumu ya da herhangi bişeyi rahatsız etmiyorsa durmasının benim için sakıncası yok.
0
baba jo
(13.07.16)
Sizi hizmet sektöründen sorumlu devlet bakanı ilan ediyorum. :)
0
mhm
(13.07.16)
Toplanmasini beklerim.
0
f_d
(13.07.16)
valla yunanistanda masayı hiç toplamıyorlar kalkana kadar. üst üste biriktiği dahi oluyor çanak çömleğin. uğraşmak istemediklerinden mi yoksa baskı yaratmak istemediklerinden mi bilmem. hiçbir zaman da gelip bir şey ister misin diye soran olmadı.
0
cekilmis gayfe
(13.07.16)
Ben de fincanın/tabağın ileriye itilme olayına katılıyorum. Yeni bir şey söylemediğim sürece alınması pek mantıklı değil. Özellikle sürekli etrafımda dolaşan ve ilgileniyor gibi yapan garsonlar rahatsız edici. Bence arada bir göz ucuyla müşterilere bakabilir garsonlar. Sürekli gözler üzerimde olunca apar topar kalkasım geliyor :D.

Bir de kahvem bitince gelip masayı falan silen koltuğu düzelten bir yere denk gelmiştim ki bu herhalde rahatsız edici en uç noktaydı :D.

Yine masamda bulunan önceden konulmuş bir şeyi (su vs.) benden izinsiz alanlar da rahatsız edici.

Neyse sizin durumunuzda tavırlarınızdan niyetinizin kötü olmadığını anlarlar diye düşünüyorum.
0
Abdurrahman
(13.07.16)
sorarım?

"bardağınızı alabilirim isterseniz?"

hayat satranç değil ya iletişimle çoğu şey çözülüyor.
0
sir gawain
(13.07.16)
cidden pandispanya çok ince bir işletmecisin, bence bardak alınabilir orda sorun yok ama bu tarz konularda sürekli git der gibi rahatsız edici bakışlar olmaması ve adam çağırmadıktan sonra ikide bir bir isteğiniz var mı diye sıkboğaz etmemek önemli. Bunlar yoksa benim için sorun dayok
0
limoncello
(13.07.16)
Servisi alırken, başka bir arzunuz var mı denebilir. Bunu öyle bir söylersin ki musteri de rahatsız olmaz.

Eğer önü çöplük gibi değilse, bilg kitap gibi alana ihtiyaç duyduğu şeyler yoksa, toplamayı erteleyebilirsiniz.

Bir de servisi topladıktan sonra müşteriyi fazlalık hissettirecek şeyler yapılmamalı. (bakışlar, sürekli yanından geçmeler, sipariş alma ısrarı)

Bu işin okulunu okuyanlar daha iyi bilir, gözlemlerinden yola çıkarsak bunlar benim fikrim.

"Cafelerde özellikle masada hesap ödendikten sonra müşteri kendini fazlalık hissediyor. Hesabı ödedikten sonra da sipariş vermesini engelliyor. Bu nedenle bazı yerler tarzı olmasa dahi kasada ödeme alıyorlar" - diye okumuştum
0
EasyTiger
(13.07.16)
bu arada geçen bir yere gittim adamlar o kadar meraklı ki toplamaya, patates tabağını alıyor patates varken hala falan. Önümden tabağımı alana da az bir şey kalmış yiyecekken yuh dedim, iyi ki sizin gibiler var:)
0
limoncello
(13.07.16)
bence bakışlarınızla taciz etmediğiniz müddetçe sorun yok. yani müşterinin oturmasından rahatsız olan mekanlar zaten ya dediğiniz gibi gelip soruyorlar "başka bir arzunuz var mı?" diye ya da bakıp duruyorlar. yani boş bardağı almanız bence sorun yaratmaz. belki zamanlaması iyi yapılmalı. yani biter bitmez koşarak almak yerine (bu "hadi içtin, şimdi gidebilirsin ya da başka bir sipariş ver," mesajı gibi algılanabilir), belki bir yarım saat sonra alınabilir; herhangi bir bakış ve soru ile rahatsız edilmeden tabii.
0
nathanieltroy
(13.07.16)
bu sikintini tatli bir sekilde yaz kagida, masanin ustunde veya kafenin duvarinda dursun. aramizda sessizce anlasalim gibi bir not dus. iste kasiginizi fincanin ustune koyarsaniz almam gerektigini anlarim gibi. ama bunu insanlara gorev yuklermis bigi ifade etmicen tabi.

benim icin diger mekan yetkilisi davranislariyla birlesince bir anlam ifade eder fincanin alinma sikligi. bitmeden almasinlar da.. bir ona sinir oluyorum.
0
jimicik
(13.07.16)
Aynı ikilemi müşteri olarak ben de yaşıyorum. Ben önümde durmasını isterdim, durmayınca "E o zaman ne diye oturuyorum, defolup gideyim" derdim ama bir yandan cafede falan oturasım da oluyor, sırf önüm boş diye kalkıp gitmek zorunda hissediyorum.

Aklıma bir şey geldi, ne kadar geçerli olur bilmiyorum ama. Bu otellerde "Çarşafınızı değiştirmemizi istiyorsanız kapıya hazırda bulunan notu asın" tarzı kartlar oluyor ya, ya da "Rahatsız etmeyiniz" kartları. Müşterilerin "Önümü temizlemeyin ya da temizleyin ama rahatlamaya geldim" tarzı bir seçeneği belirtebilecekleri ve masaya koyabilecekleri bir şey olsa ona göre siz de müşteriyi dürtüp dürtemeyeceğinizi bilseniz ya da masa boş diye çekip gitmeyeceklerini bilebilecekleri bir not olsa. Şu an çok pratik bir şey gibi gelmedi ama belki bunu bildirmenin değişiik şekilleri vardır. Bir cafe bana duygu ve düşüncelerini bir şekilde iletse, ben de rahatlardım. Hem böylece müşteri de "Aaaa, ne istersem onu yapacaklar" deyip mutlu olabilir.

Ekleme: jimicik benzerini yazmış zaten. Aradığım pratik çözüm öyle bir şeydi. jimicik + 1

Bir de "Başka bir şey ister misiniz" denince "İstemiyorsan kalk git" olarak yorumluyorum ben.

"Her müşteri bir kar tanesidir, eşsizdir, su damlasıdır, kum taneciğidir. Sizin şekliniz nasıl" komik bir şekilde sunulsa etkilenirim ben oradan.
0
aychovsky
(13.07.16)
makul bir süre içerisinde toplanmalı. bence bittikten sonra 30-45 dk içerisinde alınabilir.
0
o kadar da degil aga
(13.07.16)
Amerika'da Bubba Gump diye bir restoran zinciri var, duymuşsunuzdur belki, Forrest Gump filminden esinlenerek kurulan. Oradaki tüm masalarda iki tane tabela var, "Run Forrest Run" ve "Stop Forrest Stop" yazan, eğer garsonun masanıza herhangi bir nedenle uğramanızı istiyorsanız Stop yazanı çeviriyorsunuz, gören garson hemen geliyor. Run yazan durduğu sürece masaya kimse uğramıyor, rahatsız da edilmiyorsunuz. Öyle esprili bir açıklama ve işaret düşünülebilir belki? Böylece kimse kırılmaz, sizin de kafa rahat olur.

farm8.staticflickr.com
0
opucuk baligi
(13.07.16)
sorabilirsin alayım mı diye, alın derse alırsın konu kapanır. sonuçta evet o bardak müşterinin ama tek müşterin o değil, diğer müşterilerine hizmet verebilmeye devam edebilmek için kısıtlı kaynaklarını iyi yönetmen lazım ki bardak kısıtlı kaynaktır sayısı belli sonuçta.
0
selam
(13.07.16)
Normal olan masadaki kirli tabagi canagi kaldirmaktir. Soyle ki, bardagini kaldirirsiniz ama "baska ne istersiniz?" gibisinden bir sey sormazsiniz, musteri de bu cafede boyle sorular sorulmadigini, rahatca oturabilecegini anlar. Bardagini alir ve rahat birakirsiniz, musteri de buna alisir. Bos fincani aldiktan sonra kendisi seslenmedikce yanina ugramazsiniz. Fincani birakirsaniz kimisi yanlis anlar, ne umursamaz muessese diye dusunebilir.
Mesela bos fincani alirken;
+ Afiyet olsun, kahvemizi begendiniz mi?
- Evet, harikaydi tesekkur ederim.
+ Biz tesekkur ederiz, keyfinize bakin.

Ikilemde kalmaya gerek yok, musteriyi belli bir duzene alistirmak lazim huzursuz etmeden. Musteri onundeki bos tabagin fincanin alinacagini ve rahatsiz edilmeyecegini bilirse harika olur.
Turk esnafligina tezat bir incelik var sizde, harikasiniz:)
0
stavro
(13.07.16)
İçecekler için değil ama yiyecekler için aslında bunun kuralı var ama maalesef yurdum insanı bu bilince sahip değil. Çok basit çatal bıçak tabakta yan yana duruyorsa "toplayabilirsiniz" demek yok çapraz konulmuşsa, tabağın yanına gelişigüzel konulmuşsa vs. "henüz işim bitmedi, kalsın" demek.Yurtdışında standard bu. Yurtiçinde müşteriyi de eğitmek gerekiyor.
0
SiyamkedisiZorro
(13.07.16)
En mantıklısı sormak. Bardağınızı almamı ister misiniz? diye sorulabilir.
0
safepassage
(13.07.16)
Ben bardağın alınması gerektiğini düşünüyorum. Bir müşteri olarak önümdeki boş kahve bardağı alınmasa bu beni rahatsız etmezdi. Yalnızca önümdeki bardağın alınması da gitmemi istediklerini düşünmemi sağlamazdı. Eğer kafe olarak böyle bir tutumunuz yoksa(ki olmadığına samimi bir şekilde inandım), bunu müşteriniz zaten bir şekilde hissedecektir. O yüzden ben bardağın, bittikten hemen sonra olmasa da, makul bir süre sonra alınması gerektiğini düşünüyorum. Şunu da ekleme gereği hissettim, "eğer almamızı istiyorsanız şöyle bir sinyal verin, istemiyorsanız şöyle" tarzı bir uygulama nedenini bilmediğim bir şekilde beni gererdi. Kafe sahibinin gelip kahvenizi beğenip beğenmediğinizi sorduğu bir ortamda bence yeteri kadar iletişim kanalı vardır. Bunlara bir yenisini eklemeyi gereksiz buldum. Son olarak, incelik sahibi kaygılarınızı hayatınızın her alanında muhafaza etmeyi başarmış olduğunuz için sizi kutlarım.
0
man of constant sorrow
(13.07.16)
"Bardağınızı almamı ister misiniz?" diye sormak iyi bir fikir degil. Asil bu soruyu duyunca tam da dusunmesini istemediginiz seyi dusunur musteri.
0
stavro
(15.07.16)
ben toplanmasını isterim, zaten genelde masalar ufak bir de üzerinde boşlar kalınca rahatsız edici oluyor.

beni bozacak şey boşların alınması değil çalışanın davranışı olur, "afiyet olsun" derken ses tonu hali tavrı mimikleri "söğüt gölgesi mi la bura?! yedin bitti galg git" diyorsa canım sıkılır, olabildiğince kısa sürede mekanı terk eder ve bir daha gitmem.

edit: boşlar toplanırken "başka bir isteğiniz var mı" vb sorular bence kesinlikle sorulmamalı, adam isterse zaman ulaşır söyler.
masaya gelen kişi "afiyet olsun" desin, müşterinin vereceği karşılığa göre de "beğendiniz mi" "beğenmenize sevindim" "umarım beğenmişsinizdir" diye tamamlasın.
0
azizakin
(15.07.16)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.