daha önceden kullandim, siteye flash eklenebilse de flash üzerinde calismiyor. Bildigimiz html ve javascript calisiyor ve seo konusunda sorun olmaz. Elbette sifirdan kendin olusturgun bir site kadar icerik olarak Seo uyumlu olamaz ama buna yakin sonuc verir.

Önüne cikacak olasi problemler ise;

- videolari tuttugun yere bagli olarak koyacagin video limit. bildigin gibi video cok yer kapladigi icin barindirma hizmeti pahali. Video yu youtube gibi bir baska yerde barindirip wix ile sayfada listelersen sorun olmaz. ama wix de barindiracagin videolar icin limit olayina bakmani tavsiye ederim.

- wix wordpress gibi cözümlerle karsilastirildiginda arayüz olarak daha kaliteli ama onlar kadar degistirilebilir degil.

Hayır vıdeolarımı vımeo 'dan eklemeyi düşünüyorum

Cahillik ve bencillik

çocugu veren allah rızkını da verir diye. ALLAH CCC işte.

cahillik ve çomarlık.

evet her çocuk rızkıyla geliyor, uzunun amacı da zaten o gelen rızıkları çalmak.
tabii masum ve saf halk bunun farkında değil ve fakirlik içinde büyüyecek çocuklarını üretmek için korunmadan gönüllerince seks ediyorlar, uzun mutlu oluyor.

cocuklari seviyordur, yapar. size mi soracak insanlar kac cocuk yapacagini? butcesine gore cocuk yapmak, ona gore planlamak tabi ki guzel bir sey ama fakirsiniz niye cocuk yapiyorsunuz diye birine sormak adiliktir. zengin bir ailenin 4 cocuga sahip olma Hakki oldugu Kadar Fakir bir ailenin de 4 cocuga sahip olmaya Hakki vardir. tayyiple alakasi yok.

yeni nesilde çok yok böyle düşünen en azından benim çevremde 2. çocuğu yapan pek yok.
herkes bir tane olsun kaliteli yaşasın derdinde..

2-3 yapanlar cahillikten yapıyor çocuğa verecek bi gelecek hazırlama peşinde değil doğan büyüyor nasılsa diye..

Tek çocuğum var, 2.si için tek sebebim "çocuğum için kardeş" olacaktı, eşim istemedi ve yapmadık. Büyürken, büyüdükten sonra bir kardeş bazen çocuğun tek dayanağı olabiliyor, anne baba ile paylaşamadıklarını onunla paylaşıyor, çok çatışıyor olsalar bile... Mesela biz yaşlanıp öldükten sonra onun tek başına kalacak olmasına çok üzülüyorum.

Asil sorun cocuk yapmak icin ne kadar para gerekli sorusuna cevap bulmak. Kimi maasim 5000 tl olsun cocuk yapabilirim der, kimisi cok üstünde alir ama cocuguma gelecek hazirlayamam der, kimisi de benim karnim doyuyor cocugun yiyecegi iki lokma yemek, saglayamam mi der. Kimisi cocuk yaparken nasil ona üniversite okutabilirim diye düsünür, kimisi cocuguna üniversite okutmayi hayal bile edemez, o nedenle o yönde plan dahi yapmaz. Insanlarin hayalleri, hedefleri olmazsa, bu hayaller hedefler ellerinden alindiysa en basit seyi yani üremeyi düsünürler, cocugu nasil büyüteceklerini degil karinlarini nasil doyuracagini düsünürler. Cocugun karnini doyuracak kadar kücük bir para kazandiklarinda ise önlerinde cocuk yapmamak icin hicbir neden kalmaz.

Yani cocuk yapmak icin ne kadar para lazim?, bunu kim belirleyecek?, yillik milyonlarca lira kazanan biri icin cocuk yapmak bircok kisi icin aptallik, cünkü cocugunu bu rekabetci ortamda amerikada okutamayacaksan, ya da hastalandiginda devlet hastanesinde sürünmek yerine en iyi doktoralara götüremeyeceksen "yapmayacaksin" diyebilir.

Daha genis cerceveden bakarsak; bir cocugun saglik, egitim, adalet haklari dogustan gelir, bu insan ve toplum olmanin geregidir. Bunlari saglama sorumlulugu sadece ailelere degil önce devlete sonra tüm insanliga aittir. Yani bunlari saglamasi gereken sadece aileler degildir. Bunlar saglanmiyor da aileler cocuk yapiyor diye aileler suclanamaz, bu sorumlularin sorumluluklarini üzerlerinden atmalarinin mazeretidir. Önce sorumlularin "bu insanlara cocuk yapmamalarini önerecek kadar bu insanlari neden fakir biraktik, bu insanlar niye böyle?" diye sormak gerekir. Bu da isin baska bir boyutu.

çok çocuklu ailede büyüdüm, çok kardeş olmanın kötü birşey olduğunu düşünmüyorum, hatta şahane bence. evet, maden zorluk da yaşadım, tuzum kuru değil.
evli olsaydım muhtemelen 1 tane proje çocuk yerine yapardım 3-4 tane :P ama evli değilim. daha önemlisi ortada bir baba yok olay evlilğin kendisi değil.
"para" çocuk yetiştirmekte en büyük etken değil, diye düşünüyorum. elbette barınak ve yemek gibi ihtiyaçları dahi karşılayamayacak kadar para yoksa, çocuk yapılması benim için de intihar -toplu olanından. ancak memur maaşı olup 5 çocuğu olan çoook akrabam var. aynı maaşı alan 2 çocuğu olan da var.(aynı pozisyonda memur oldukları için maaşları kuruş kuruş biliyorsun) 5 çocuğu olanın çocukları daha iyi okullarda okudu, çok daha güzel yetiştiler, elimizde büyüdüler hepsini yakından biliyorum (boğaziçi işletme gibi mesela, iyi derken hakikaten iyi) 2 çocuk olan çok daha şımarık ukala yetiştirdi çocukları (bu annelerin ikisi de benim kuzenim, 5 çocuklu olan da mühendis olup çalışmayan bir kız) O kız, anne olarak da abla olarak insan olarak şahane bir kadın. Bırak yapsın, kadın yaptıktan baktıktan sonra, zorla olmadıktan sonra istedikten sonra neden olmasın?
Ayrıca ne uzun adam meraklısıyım ne muhafazakar denecek bir kafam var. alakam yok.
Ve de öyle bir konuşuluyor ki sanki tek çocuklar hiç buhrana girmiyor, hiç sorun yaşamıyor, mükemmel yetişiyor...

dunya genelinde 1 cocuktan fazlasi yasaklanmali artik.

Biraz durumum iyileşsin mi ki iyileşeceğini goruyorum 2 tane arka arkaya olan kardes sayısını 2 tane daha yaparak 4 lerim. Para kazanmak çok zör değil kafan çalışıyorsa. Para gelir ama bir kardeş dünyaya 10 sene sonra zor gelir. Onun zamanı gencken. Hem simarmazlar adam gibi büyürler yukarda denmiş.

fütursuzca üremeye devam edelim. -yaşarsak- bir 50 yıla kalmadan görmeye başlayacağız nüfus sorununun ölümcül etkilerini.

eskiden bolluk mu vardi da biz bugun hayattayiz? yani atalarimiz, yeterince kaynagimiz yok daha dogurmayalim dememis. cocuklarin birinden biri hayata tutunsun mantigi olabilir genlerimizde.

Ben 3 kardesim gul gibi gecindik buyuduk ama benim 1 cocugum var ve ogluma cok buyuk haksizlik yaptigimi dusunuyorum tek basina buyudugu icin.simdi biz variz ama yarin yokuz.oglumda cok sikayetci bu durumdan ama yapcak bir sey yok artik.

Benim butun kuzenlerimin 2-3 cocuklari var ve cok mutlu cocukluk yasiyorlar cunku arkadasada ihtiyaclari yok,ben surekli bi etkinlik bi gezme ayarliyorum okul disinda bunalmasin diye.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

Abi konuyla ilgili 3 baslik acmistim ki bu insanlardan bir halt olmayacagini o zaman anladim. Birak kendileri de cocuklari da aclik sefalet icinde buyusunler.

dededen fakir insanlar arasında yetişmiş dededen fakir bi adamın "rızık" diye tabir ettiği meblanın senin bi insanın, bi çocuğun masrafı, geçinmesi için asgari gördüğünle aynı olmasını umman bi kere baştan falso.

zaten bu falsoyu çözebilsek, bu falsoyu birilerine anlatabilsek yemin ederim ülke olarak uzay çağına geçecez.

işin diğer kısmına gelirsek aile kavramı da o insanlar için sana ifade ettiği şeyden daha fazlası. en kötü ihtimal yaşlanınca beni bakacak biri olsun diyor adam. adam fakir, çocuk yapmadı, elden ayaktan düştü ne olacak? nasıl yaşayacak? 80 yaşında sokaklarda "makarna kömür" mü mü dilenecek?

uzun uzun yazacaktım ama üşendim şuan. geçen bi başlık vardı fakirlerin neden isyan etmemesi diye, orada dbe'ye giren bi entry olayı gayet güzel açıklamıştı.

olm hayat sizin bildiğiniz gibi x olursa y, y olursa z gibi tek dinamik üstünden yürümüyor. çıkın bi hava alın kafanız açılsın.

a.q football manager de bile en basit mevzuda 4 tane değişken oluyo. hiç bi olay tek bir neden sonuç ilşksiyle ilerlemiyo. bizim ki gelmiş "x yapıyo çünkü çomar"

hee a.q hee

he rizkini allah veriyor, dunyadaki ormanlarin yarisini yokettik, ekosistemin icine ettik. daha allah riskini veriyor...dunyanin tasiyabilecegi insan nufusu 3 milyar deniyor, gerisini siz dusunun..

Yaşam kalitesi umurlarında olmadığı için yapıyorlar bolca.

Babası fakir doğmuş, çocuğuna da aynı fakirliği vermek için çabalıyor işte adam, bu şekilde sistemin devamlılığını sağlayan en büyük etkenleren biri. Doğuştan çok zengin bile acele edip, 20 yaşında baba olmazken bu tipler 2-3 tane yapmış oluyor.

Fark edip de belirli bir yaşa veya seviye geldikten sonra çocuk yapayım, çocuğum çok daha iyi yaşasın dese zaten şuanki boktan yaşam kalitesi olmaz. Ülkede gelişir.

Elimizde ki kaynak sınırlı olmasına rağmen durmudan ucuz işgücü yaratan milyonlar ve eğitim ve yaşam kalitesini umursamayan aileleri nedeniyle bu ülke bir bok gelişmiyor, gelişmeyecek işte.

Türk toplumunda aldığın eğitim, statü ne olursa olsun çocuğun yoksa bir tuhafsın, eksiksin hatta dışlanma sebebisin.

Ülke insanı gelişimi değil, ÜREMEYİ kafaya taktığı sürece gelişmeyeceğine hiç şüphe yok.

parasi olan niye gidip de ailesi olmayan bir cocugu sahiplenmiyor/sorumlulugunu ustlenmiyor da dunyaya yeni cocuk getiriyor, ne kadar dusunuyorsunuz cevreyi dunyayi, nufus planlamasini. siz her seye karar vermeyi seven ego sahipleri. genleriniz cok muhtesem ya ondan.

9 aylık çocuk sahibi olarak çocuk büyütmek "o kadar da" masraflı bir şey değil, onu söyleyebilirim. mama ve bez dışında ciddi bi gideri yok. tabii kime göre yok? alt kesime göre yok. arkadaşlarım sophie the giraffe alırken (80 liralık diş kaşıma zımbırtısı), alt kesim bunu almıyor tabii ki. anakucağıymış, anadiziymiş, çıngıraklı oyuncakmış...alınmıyor bunlar. okul çağında esas masraf başlıyor ama çok çocuk olunca abisinin ablasının kıyafetleri, tanıdıkların yardımları falan, bi şekilde çark dönüyor.

ayrıca 15 sene sonra bunlar aileye yol-su-elektrik olarak da geri dönüyor.

dünyayı sadece kendi çevreniz gibi görmeyin.

Para var sanildigindan. Bu memlekette 1300 lira alan adama imrenen milyonlar olunca 1300 kira alan adam da kendini gorece zengin sanar.

Rakam degisir, mantik ayni.

sadece abi sahibi olan biri olarak iyi ki başka kardeşim yok diyorum. koyayım kalabalık aileye afedersin.

1. linç kültürü
2. yanlış ifşalarda ne yapacaksınız? pardon hacı yanlış oldu sen şeetmemişsin mi diyeceksiniz?
3. hedefleri kim belirleyecek? belki sen carrefour çalışanısın ve migrosu bilerek kötülüyorsun?

1. Önce linçin tanımını yapıp iyice sindirmek gerekir bence. Bu konuyu aklıma getiren örnekten yola çıkarsak 3 4 kızı güçsüz görüp kıstırıp darp ederek yüksek hesap ödetenlere yapılan şey linç olmaz, ceza olur bence.

2. Yanlış ifşa tabii ki çok hassas konu, o yüzden ispatlı kanıtlı ifşalar yapılacak prensip olarak. Mahkemenin aksine izinsiz habersiz çekilen taciz ya da kötü muamele görüntüleri bizim için yeterli olacak.

3. 30 40 gönüllü derken kast ettiğim buydu zaten, burada mevzu oluşumun kimseye ait olmaması, tamamen anonim ve ortak çıkarlar gözetilerek yapılması.

e tamam da ben birini hedef göstermek istesem bu grubun içine üstümde "ben şunu hedef için geldim" yazılı tshirtle girmem yani.

hali hazırda milyonlarca rezalet başlığı açılıyor. ondan önce şikayet var vardı (hala var da sanırım eski forsunu kaybetti). yani yeni fikir değil bunlar. bugünkü meyhane rezaleti örneğinden yola çıkarak ekşi sözlük'ün yapamadığını 30-40 kişi ile mi yapmayı düşünüyorsunuz?

Sevgili la noix 30 kişinin ortak karar aldığı bir ortam düşünün, gelen şikayetlerin değerlendirildiği ve sonuca bağlandığı. Oy birliğiyle ortak eylem kararı alındığını düşünün bir de. Burada üstüne hedef aldım tişörtü giyip gelecek adamın tek başına hiçbir etkinliği olmaz. Kanıtların 30 kişiyi tatmin etmesi ve oy çokluğunu alması gerekir.

Şikayet var hakkında da bir sürü şikayet vardı :) büyük firmalardan para alıp ya konu açtırmamak ya da açılan konunun kapatılması yönünde. Bizimki ticari bir oluşum olmadığı için tamamen mazlumların hakkını koruyacağı için böyle etik olmayan çelişkilerden özgür olacak. ekşi sözlüğün yapamadığı derken ekşi sözlüğün yaptığı onlarca güzel olay var, duyulmasını ve sonuca bağlanmasını sağlayan. ayrıca 30 40 kişi işin içinde karar verici mekanizma olacak aslında o toplanan 1 milyon kişi gönüllümüz olacak. Bu arada sürekli gönüllümüz, oluşumumuz gibi söylüyorum ama ben o 30 40 kişinin içinde saymıyorum kendimi, o yetkinlikte görmüyorum, onu da not düşeyim.

Ülkedeki hukukun hali ortada. Bizim yapacağımız da bi yerde kendi mahkememizi kurup kararımızı vermek olacak. Bu zaten binlerce yıldır yapılan bir şey. Jüri görüşleriyle karar vermek. Eğer ülkede hukuk işlemiyorsa, senin benim gibi insaların milyarderlere gücü yetmiyorsa böyle oluşumların ortaya çıkması gayet normal diye düşünüyorum.

iyi niyetlisin, ama parlak bir fikir değil.
en zayıf yanı faydayı iyi açıklayamaman. firmaları dize getirmek tek başına bir fayda değil. firmayı nesnel değerlendirmek önemli. "kazıklamak", "kötü davranmak" kavramlarını nesnelliğe oturtman zor.

@kampaspe hocam biliyorum kusursuz olmadığını, bu yüzden beyin fırtınası ve gönüllüler üzerinde durdum bu kadar :) 30 40 kişi bu niyetle birleşince illa ki çok daha güzel fikirler çıkacak. bu dediğiniz gibi sadece niyet.

Ticari kaygi gutmeyen demissin ama isin icine para girmek zorunda cunku bu masrafli bir platform olacak. Trafik / internet / server masraflari haricinde legal masraflar soz konusu; platform dedigin gibi ilgi cekerse her gun en az 5-10 avukattan belge gelecek silin diye, mahkemeye verileceksin şu bu olacak... Bunlar hep masraf. Degirmenin suyu nereden gelecek sorusuna cevap bulursan hayata gecebilir.

Şikayet var bu işi yapıyordu ama sonra işletmelere para ver sileyim demeye başladılar. Bu tur bir oluşumun gideceği yer budur.

böyle bir grup var zaten... mert vidinli olayı da bunlardan çıktı ve öyle yayıldı. hikayeleri de şurada: medium.com

insanlar arasi adalet devlet ve adli kurum mekanizmalari tarafindan saglanmazsa yani önce polis polisligini yapip olayi tutanak haline getirmezse, sonra savci, sonra hakim isini yapmazsa, sonra da kanun koyucular isini yapmazsa böyle alternatif adalet anlayisi ortaya cikar. Kurallari 30-40 gönüllü koyar, sonra 1 milyon kisi karsi tarafi hic savunmaya sans tanimadan linc eder. Adaletin koydugu boslugu birileri bir sekilde doldurur. Bu platformda koyulan her kural bir kanun, kural belirleyenler kanun koyucu, linc eden herkes savci olur. E peki bizim adalet kurumu ne oluyor. Birine bi iftira atilirsa nasil tespit edecez?, adam kendini savunabilecek mi? ya adam hakliysa ve biz linc ettiysek bizim cezamizi kim verecek? olay video ve fotograflarla delillendirildiyse bu delillere inananalim mi, ya delliller kumpassa?

Kisaca adaleti ne biz ne insanlar saglayabilir. Adaletin insanlar tarafindan saglandigi sistem otoriterlik olur, adalet mekanizmalar tarafindan saglanir. Bu mekanizmada önce gücler ayriligi olmalidir. Kanun koyucu ile yargilayici ayni mekanizma olamaz. Yargilarken de ayni mekanizma döner, yani cezalandirici ile savunma ayni olmaz. Ayni zamanda delillendiri denetleyen bilir kisi de ayni olmaz. Yoksa basimiza bu 30-40 kisi bunu linc edin, bunu aklayin diyen bir otorite olup cikar.

icinde seker var. her turlu sikinti.

Bi pakette 25 gr şeker var, 10 gr sütten 15 i havadan geliyor. Ben önermem. Yoğurt alıp meyveli yoğurt yapabilirsin, içine muz ve tarçın atarak <3
Shaker alıp süt + nescafe karıştırarak latte yapabilirsin, tatlandırıcı olarak en kötü bal falan kullan. Şekeri bırakmak en sağlıklısı bence.

İçeriğine bak, glikoz şurubu falan varsa jelibondan farkı yoktur.

meyveli sütlerde gercekte meyve yok, cesitli tatlandiricilar ve koruyucu maddeler. icerigini bilmeden biri digerinden zararli demek güc ki icerigi bilinse bile zarari ölcmek cok zor.

Alternatif olarak abur cubur yerine gececek kuru üzüm, kuru incir, kuru kayisi gibi seyler tüketilebilir, bol bol meyve yenilebilir.

@hasmetizm 2046 yoğurdu tüketmek biraz zor, hele ki tarçın ve muz da hiç sevmem :') yani tabii şeker var biliyorum ama, yani günde en az iki kutu kola içen biri olarak, bi kutu kola kadar zararı var diyorsanız okeyim buna.

üstüne baktım glikoz şurubu yok ama bunları neden çocuklara içiriyoruz ya çok ayıpmış yaptığımız.

bence bu abur cuburu almayı bırak. elinin altında olmazsa yemezsin. bir süre sonra da bağımlılığın biter. yoksa o işin sonu yok, yedikçe yiyesin gelir.

peyman/dorleo'nun natura mix diye bir karışık çerezi var. tamamen çiğ yemişler (badem, fındık, kuru üzüm vs.). tavsiye ederimi yemezi çok zevkli :)
www.peyman.com.tr

@cekilmis gayfe öğle yemeği ile çıkış arasında mutlaka bir şeyler yemek istiyor canım, daha çok ağzımın tadı bozuluyor da onu düzeltmeye çalışıyorum galiba, implant yaptırdım ama daha diş takıllmadı, tattaki bu sıkıntıyı da ona bağlıyorum. o diş halledilene kadar mutlaka bir şeyler yemek isteyeceğim :')

o zaman tercihini kuruyemişten kullan derim. mesela ceviz içi ve kuru incir iyi bir ikili oluyor.

badem + kırmızı çekirdekli kuru üzüm de güzel oluyor. kolayı da bırak :)

Çiğ fındık fıstık badem ye. Ceviz ye. Kuru kayısı, kuru erik, kuru incir ye.

almanya da gezdigin gördügün yerler varsa oradan ac muhabbeti, onlara nereleri gördüklerini sor. almanlarin günlük yaşamı ile ilgili sorular sor, sütü nereden aliyorsunuz, ekmek sizin orada kaç para falan. oradan muhabbet uzar gider.

özel hayata, politik muhabbete ve din muhabbetine girme. bir süre sonra elinde patlar.

fatih akının son filmi harbi boktan değil miydi ya abiler ?
-south park sessizliği-

Yemeklerden konuşabilirsin, kebabtır, alman dönerinin dandikliği, onların yemekleri, sosis mosis

valla ben daha kendi yaşıma yakın iki alman'la bolca muhabbet ettim, kendileri ankara'da kalırlarken. gayet bilgili ve normal insanlar. türkiye'de olup bitenlere de ilgi duyuyorlar ama çoğu şeyi anlamlandıramadıkları oluyor. partizanlığa kaçmamak kaydıyla türkiye'nin politik gündemini ve bir türk vatandaşının bu konudaki aklı başında yorumlarını ilgiyle dinleyeceklerdir. hatta bir noktadan sonra kendileri konu açarlar, muhabbet su gibi akar.

bizim batı kültürünü anlamak için pek çok fırsatımız oluyor (facebook veya reddit gibi) ama onların orta doğu kültürünü (oradaki göçmenlerimizi saymıyorum) anlamak için çok fazla bir kanalı yok (istisnalar dışında). o yüzden benim gördüğüm avrupalıların ekseriyeti ne yapıp ne ettiğimiz konusunda gayet ilgili ve meraklılardı.

güneş ve rüzgar enerjisinde nasıl bu kadar iyi oldunuz?
evinizde güneş pili var mı? Ayrıntılar?

okullarda yaz tatilleri eyaletten eyalete değişiyordu galiba. nedenini tartışırsınız?

biradan bahsedilebilir. türk biralarını tanıyorlar mı diye sorabilirsiniz?

almanlarda motor tutukusu biraz hat safhada gibi, o konuda ilerleyebilirsin.

(bkz: stalin'e o konuda ben de çok kırgınım)

iş yemeğinde futbol, mülteciler falan hiç girme bence adamlar kendileri meyletmediği sürece. daha yüzeysel, genel şeyler konuşmak daha iyi. "havalar da ısınmadı hala yav" de.

kumpir, bira, futbol, karsi cinsle olan iliskilerde yasanan gariplikler, gezi onerileri.

müzik olabilir. geçen yıl bir iş yemeğinde bir almanla, çok alakasız bir şekilde (telefonumun o zamanki zil sesi, there is a light that never goes out'tu ve telefonumun çalması üzerine) the smiths muhabbetine girdik. 50 yaşındaki herif smiths fanı çıktı. o akşamki konuşmamızın yüzde 40'ı smiths ve morrissey üzerine oldu. hatta mail ile yazışmalarımızda bile bu devam etti.

müzik diyorum.

alman futbol konuştumu 5 saat bile geçer. tavsiyem bu konular üzerinden yürümen ancak sakın milliyetçi bi tavır takınıp rahatsızlık verecek cümleler kurma. orta şekerli davran hep. ben de bikaç kez almanları yemeğe çıkarmıştım hele biri vardı ki hiç unutmam adam türkiyeyi benden iyi biliyodu. erzurumdaki bilmemne camiden tut aksaraydaki pavyona kadar gezmiş herif o anlattı ben dinledim sdfs

"Brezilya'yı naaptınız öyle hacı" de.

şu alman usülü hesap ödemeyi sor. "hakikaten öyle mi" de.. "bi deneyelim mi" de.. doğruysa hesaptan da yırtarsın.

Her alman ile yapilacak tek konu var "Havalar", hele bir de günesli ise.
Ama bunun disinda gündem maddesi "Göcmen krizi". Tabi bu muhabbete iki uc var, karsindaki kisi göcmen yanlisi yada tam tersi karsiti olabilir. Ona göre yap muhabbetini.
Dünya cografyasi ülkelerden konusmayi seviyorlar, avustralya söyle, tayvan böyle diye konusulabilir.
ABD politikasi secimler bu siralar güzel muhabbet döndürüyor, Trump ile dalga gecebilirsiniz, almanlar seviyor bu adamla dalga gecmeyi.
Futbol seviyorsa muhabbet edileilir ama almanyada taraftarlar ikiye ayrilir Bayern taraftari ve bayern den nefret edenler diye. Ama milli takimlaridan konusmaya bayilirlar, rahat rahat milliyetcilik yapabildikleri tek alan oldugu icin.
Türk yemeklerinden konusabilirsin ama döner bizim icadimiz, türkiyeye almanyadan gitti derlerse sasirma, almanyada buna inanan cok var.
Yunanistanla dalga gecebilirsiniz, almanlar seviyor. Ama farkinda degiller asil yunanlilar almanlarla iyi dalga geciyor.
Uzun uzun araba muhabbeti yapan almana az rasladim, genelde arabalardan konusmuyorlar, ama cok iyi araba kullaniyorlar.
Bira ve sarap konusunu sorabilirsin, ilgililerse uzun uzun anlatir.

Is görüsmesi oldugu icin asla aile ve hitler gibi muhabbetlere girme, tehlikeli alanlar.

almanya'da yenilenebilir enerji çok fazla. insanlar kendi elektriklerini üretiyorlar güneşten falan. fazla ürettiklerini satıyorlar. bildiğin ev kullanıcıları. onlar yapmıyorsa bile mutlaka bilgileri vardır. bu konudan 20dk muhabbet çıkar. nasıl yapıyorsunuz, maliyeti ne, satış fiyatı, alış fiyatı, tamir bakım, zart zurt.

bildiğim kadarıyla iş analistinin kod yazmayla hiç alakası yok, adından da belli, analiz yapıyor, dökümantasyon hazırlıyor. iyice cahil olursa iş yürümez tabi.

yazılım geliştirici nasıl yapacağını biliyor ama ne yapacağını bilmiyor. ne yapacağını da iş analisti hazırlıyor işte.

bi de komik şey koyayım.

projectcartoon.com

anaaa bende mis okuyom kenks
benim dışımda okuyan insanlarda varmış nasıl mutlu oldum anlatamam

@eksimeksi evet hem de Türkiye'nin bir ucunda

Mis mezunu da var :D

Uml ogren oncelikle(muhtemelen derslerinden birinin konusudur), genel olarak okulda ogrendigin hemen her sey isine yarayabilir. Is analistligi icin ekstra ahim sahim bir sey bilmeye gerek yok baslangicta. Field learning yapilir genelde. Kucuk projelerden buyuklere dogru kayarsin.

analist var analist var :D
işini iyi yapmak , başarılı olmak istiyorsan yazılım bilmesem de olur diyemezsin
teknik anlamda iyi eğit kendini , analiz yaparken bir sistem kuracaksın ,
bu sistemin çalışırlığı senin teknik bilgine dayanacak .
hangi teknolojiyi kullanacağını bilmeden , veri yapısı hakkında bilgin olmadan ,SOA nedir bilmeden analiz yaparsan çok ilerleyebileceğini sanmıyorum.

yazılım mühendisliği konusunda 2-3 tane ders al, en azından süreçlere hakim olursun. Mezuniyetten sonra endüstri mühendisliği alanında yüksek lisans da yapabilirsin.

cok iyi UML bil, yazilimci ile en iyi bu dil ile konusabilirsin. Zaten UML ögrenirken her bir digram sana bakis acisi konusunda yardimci olacaktir. Use Case diagram ile kullanici aksiyon tarafindan bakip, Entity Relationship diagram ile datanin yazilim tarafinada abstract yönünü birbiri ile iliskilerini göreceksin. Network diagram ile network sistemi, Sequence diagram ile de zaman düzlemi icinde modelleme yaparsin. Analist olarak senin birseyi yapmaktan cok farkli cözümlerin karsilastirilmasi, birbirlerine avantaji dezavantajina hakim olman gerekli. ve kararlarini yazilim mühendisi ile birlikte modelleyip yazilimciya aktarman gerekli. Ama elbette ne kadar yazilim bilirsen daha hakim olursun, diger tarafta analiz yaptigin isi/sektörü ne kadar bilirsen o kadar iyi modellersin.

UML diagram tipleri saymakla bitmez ama önemlileri bunlar: creately.com

@emrahday bunda yazdigini calistirip gorebiliyor musun?

codepen.io
jsfiddle.net

Director's cut: www.tutorialspoint.com

Online olanlarda jsfiddle, jsbin ve plnkr yazdigini görebiliyorsun, ama sublimetext de kurulum yapman gerekli.

ayrica jsbin.com

eğer ide üzerinden anında değişiklik görmek istiyorsan aradığın kelime "livereload".

diğer durumlarda codepen, plnkr, jsfiddle gibi alternatiflerin var. stackoverflow gibi yerlerde soru sorarken "beyler alın fiddle yaptım, şurası niye çalışmıyo acaba" diye gösterip onun üzerinden soru sorabiliyorsun hem.

özellikle cumartesi günü ise "Neu Heimat" gidebilirsin berlinin yerel insanlari böyle gözükmez yerlerde eglenmeyi severler. www.google.de

"Mauer Park" da gündüz aktivitesi olabilir www.google.de

"club der visionäre" www.google.de

Hava güzelse "Neu Venedig" www.google.de

Türl mahallesi Keruzberg c2.staticflickr.com

Döner yemek icin ben pek süper bulmasam da cok populer oldugu icin "Mustafas gemuse kebab" www.google.de

Berlindeki en iyi türk restaurantlarindan biri "Defne restaurant" www.google.de

Hava güzelse "Insel der jugend" www.google.de ya da "pfaueninsel berlin" www.google.de

Alisveris icin "kadewe" www.google.de ve bagdat caddesine benzettigim "Kudamm"

Bunlarin disinda berlinin turistik yerleri de güzeldir, "East side gallery", "Tiergarten", "Brandenburger Tor", "Alexander Platz" "Museum Insel"

Alternatif olarak "Trabant Tour" yapabilirsin www.google.de

brugge ve gent +1

ayrıca Berlin'de kreuzberg'de hacibaba dönerden döner yemeni tavsiye ederim. onun dışında Berlin NeuKöln'de klunkerkranich'den bütün Berlin'in ayaklarının altında olduğunu hissedebilirsin.

wg-gesucht.de sitesinden oda kiralayanlarin ilanlarina bak hepsiyle iletisime gec

Berlin'i hiç bilmem, ama geçenlerde bir harita görmüştüm, senin işine yarayacağı varmış.

www.morgenpost.de

aha al, ucuz bölgeleri seç ve oralarda ev ara(fiyatlar metrekare başına).

Berlini temel olarak birkac bölgeye ayirabiliriz,

Mitte: berlinin merkezi, ulasimi en iyi olan yer, dogal olarak fiyatlari en yüksek ve ev bulmanin en zor oldugu yer

Kreuzberg: Berlinin türk mahallesi ve yeni trend mekan. 24 saat yasayan canli bir bölge oldugu icin son zamanlarda ögrenciler ve gencler talep ettigi icin ev kiralari cok yükseldi.

Wedding bölgesi: Yeni türk mahallesi, ulasimi iyi, fiyatlar daha uygun

Steglitz: berlini yeni gelisen bölgesi, fiyatlar iyi

Spandau: berlin merkeze uzak Regional trenle 30dk, S Bahn ile 45dk. fiyatlar uygun, güvenli.

Pankow, Lichtenberg, Marzahn, Hellersdorf: Bunlar eski dogu berlin sehirleri, daha eski mahalleler, daha ucuz evler, daha fakir halk ve daha cok irkci. Diger yerlere göre kiralar %30 daha ucuzdur.

Köpenick: berline biraz uzak sayilir (40dk) ama tatil yeri havasi var. fiyatlar merkeze göre daha uygun.

yok benim karıma yan baktın, yok geçerken omuz attın falan

Liderlik kavramı her toplumda vardı, bu bile başlı başına bir kavga nedeniydi. Yani karnım doydu köşeme geçip uyuyayım diye bir durum yoktu. O dönemdeki insanlar direkt ID'ye göre içgüdüsel olarak hareket ettikleri için herhangi bir konuda da rahatlıkla kavga çıkabiliyordu. Bugün biz de öfkelendiğimizde, aynı güdülerle kavga ediyoruz zaten. Aradaki fark biraz daha bilinçli olmamız o kadar.

Siskoluk..

En güçlü avcı avın en kıymetli yerini(iç organlar, yağlı kısımlar) yiyecek, onun için de haliyle mücadele vardı.

gavga hatalı sollamadan

Verimli av alanlarina hakim olmak icindir sanirim. Genelde avci hayvanlar bunun icin kavge ediyor. Biri cikar bu alan benim burda daha cok geyik var kimse girmesin der, öbürü de onun sahiplendigi alandaki geyiklere göz diker. iklim kosullarindan dolayi av güclestikce de kavga siddetlenir, gruplasmalar olur, toplum hierarsisi olusur.

arkadas en mantıklı yaklasımı yaptım tik alamadım :(

adamlar şişkoydu daha çok yiyorlardı. o yüzden hır gür çıktı tabi ne olacak?

zaragoza özelini bilmiyorum ama erasmus ispanya'da yapılır bana kalırsa :) fiyat/performans.

barselona'ya 2 saatmış, tren bileti 30euro(öğrenci indirimi filan da oluyordur) barselona'dan ryanair ile avrupanın istediğin şehrine ucuza gidebilirsin.

Potsdam güzel bir sehir. berline yakin olmasi en büyük avantaj. Toplu tasima ile berline yarim saat mesafede. Güzel bir yerde harika bir ormanin icinde be cok iyi bir göle sahip. Bu gölde kano, yelken, rüzgar sörfü gibi aktiviteler yapiliyor yazin ise almanlar yüzmek icin kullaniyor (belki gölde yüzmeyi türkiyeden gelenler tercih etmeyebilir). Yeme icme konusunda alman mutfagi zayif ama özellikle türk ve italyan mutfagindan yerler bulmak kolay. Market alisverisi icin türkiyeden ucuz diyebilirim. Konum olarak iyi bir yerde olmasi avantaj cünkü hareket ve eglence icin berlin, sakin hayati sevenler icin potsdam ideal yani ikisini bir arada bulabilirsin.

En kötü yani ev bulmak güc, cünkü evlerin bircogu bahceli müstakil ev oldgu icin konut problemi var, ama berlinde yasayip oradaya günlük gidilebilir. Berlinde yasamak da cözüm sayilmaz berlinde de ev sorunu var.

(berlinde yasiyorum, potsdama firsat buldukca gidiyorum.)

gezmeyi tozmayı düşünüyorsanız kafanızdaki rotaya ne yakın şehri seçin. tabi ki, ulaşım olanaklarını da göz önünde bulundurarak. aksi halde, zaragoza ya da potsdam'dan paris ya da roma'ya gitmek isterseniz direk uçuş ya da otobüs bulma ihtimaliniz zor olacak, dolayısıyla havaalanına ulaşmak için ekstradan bir ulaşım masrafı daha çıkacak karşınıza. üç şehir göz önüne alındığında, eğlence, etkinlik, atraksiyon açısından en zengini budapeşte. ki diğerlerine göre nisbeten daha da ucuzdur. zaragoza küçük kompakt bir şehir. bir süre sonra sıkıcı hale gelebilir ama budapeşte'de sıkıldığınızda bir trenle prag'a geçersiniz. vs vs.

budapeşte tabiki. 1.5 senedir ordaydım şu an geri dönmek zorunda kaldım ve kalbim hala budapeşte'de atıyor. Yaşam şartları türkiye'yle hemen hemen aynı. Tek başına eve çıkarsan bütçeni zorlar (öğrenci gözüyle söylüyorum) ama 150-200 euroya her şey dahil ( elektrik su internet ısıtma) oda kiralayabilirsin. Eğlence hayatı zaten hiç bitmiyor. Mesela biz sadece 300 yaklaşık 3 tl ile gece dışarı çıkıp sabah eve geliyorduk. Evden çıkmadan içeceğimizi içiyorduk, kadınlara giriş ücretsiz sadece vestiyer ücreti ödüyorduk :D

potsdam icin havayolunun zor oldugunu düsünmüyorum, cünkü toplu tasima ile 30-40dk mesafede iki tane havalimani var "berlin shönefeld" ve "berlin tegel". özellikle "berlin shönefeld" istanbuldaki sabiha gökcen gibi sayilir ucuz hava yollarinin tercih ettigi bir havalimani.

hocam spesifik bir parametrem olmasaydı ben herhalde zaragoza'da yapardım. ispanya güzel ya.

haci erasmusa gidiyorsan universitenin nerede olduguna bak. tamam o sehirlerde ama icinde merkezde mi yoksa kenarlarindaki yasam alanlarinda mi. ogrenciler genelde nerede konakliyor ise eglence orada.

ben budapeste'yi secerdim heralde guzel sehir

Hiç şüphesiz Budapeşte derim. Olsa da yapsak..

Bu linkte dedigine göre www.numbeo.com
yaklasik olarak türkiyede biri 1900 tl maas alirken abd de 8000 tl aliyor. fiyatlar konusunda abd pahali , özellikle kira konusunda.

www.numbeo.com
yaklasik olarak türkiyede biri 1900 tl maas alirken almanyada 7200 tl aliyor. fiyatlar konusunda almanya pahali , özellikle kira konusunda.

ABD icin kesin birsey söyleyemem ama Almanya icin sitede verilen rakamlar dogru sayilir.

ülkede 5k alan mühendis almanyada başlangıç olarak aylık ortalama 2500 euro alıyor. para değerini karşılaştırınca aldığı maaş türkiyedekinden daha değerli. çünkü ev araba almak için ideal bir rakam burada ancak türkiyede 5k ile ancak borca girip araba alırsın.

öte yandan amerika için işler farklı. her eyaletin vergi sistemi farklı olduğu için aldığın maaş da değişir. payscale.com'dan bakabilirsin. ben makine mühendisi olarak ortalama 70k $ istiyorum başvurularım da tabi 3 aşağı 5 yukarı oynuyor.

Ülkeden ülkeye değişse de Batı Avrupa'da 3000 Euro'dan başlar öğretmen maaşları.

ABD'nin bir eyaleti Wyoming'de asgari ücretin saati 10 dolar ve 8.saatten sonra saati 15 dolara çıkar. Günde 80 dolar ayda 25 gün 8 saat çalışmayla 2000 dolar para kazanırsın. Bu da asgari ücret olur.

Ülkemiz güzel diyenler bütün bu gerçeklere nasıl yanıt verecek merak ediyorum.

www.oecdbetterlifeindex.org

balık vermiyorum, balık tutmayı öğretiyorum.

(bkz: satınalma gücü paritesi)

bit.ly

www.dr.com.tr

Bu kitap temel kaynak olarak öneriliyor birçok yerde. Ben de bunu okuyorum

1- kriketle ilgili bir şeymiş, bilmiyorum.

2- 25 sent diyor

3- santimetre filan terken cm diye kısaltırız ya, oradaki c.

4- 19. yy gibi kısaltma. 19th century demektense 19th c

5- burda c nerde ki? 1759 civarında denmiş de c yi göremedim :)

6- all bedrooms have h & c

hot & cold ( sıcak / soğuk su var diyor)

1'in başında "cricket" de yazıyormuş, kopyalarken unutmuşsun.

krikette skor yazarken "caught by" ifadesi için kullanılıyormuş. sanırım vurucu topa vurduğu zaman topu yere düşmeden yakalamaya deniyor.

en.wikipedia.org

3 "santi"nin kısaltılışı.

3 [in combination] (In units of measurement) centi-: centistokes (cS) (bunu da anlamadım)

bir birimin başına geldiğinde küçültüyor manasında, centi nin kısaltılmışı.

centimeter gibi. cM

6- all bedrooms have h & c: tüm yatak odalarinda sicak ve soguk su bulunur. genelde otel ilanlarinda olur. h (hot-sicak), c(cold-soguk) su
3- [in combination] (In units of measurement) ölcü birimleri ile birlikte kombinasyon olarak. mesela c (centi- yani santi) cm (santimetre) gibi, ya da cl santilitre gibi.
1- caught by in kisaltmasi, caught Lara by Walsh, spor müsabakalarinda kullanilir.

yazılanlara ek olarak "C", "Do" notasıdır.

5teki c circa, yani dolaylarinda, siralarinda, yaklasik olarak o siralarda gibi bir anlami var. tam tarihi bilinmeyen veya donemsel durumlar icin kullaniliyor.
bir de siz bunu kopyaladiginiz yerin linkini verin, daha guvenilir sonuclar elde edersiniz. bazi eksiklikler var gibime geliyor. en basitinden boyle noktalama isaretleri olmadan yazilmis olamaz.

masaüstü yazilimindan daha kullanisli client-server yazilimi yapmak. böylece hicbir kurulum yapmak durumunda kalmazsin, sadece bir server ile isini görebilirsin. browser üzerinde div elementlerini pozisyonu belirleyip bu posizyon bilgisini servera gönderirsin, servarda bir arka plan programlama dili ile java, c# vs. ile pdf dosyasini gelen div elementlerinin pozisyonuna göre gercek pdf dosyaini olusturup sonra bu dosyayi kullanicinin kendi bilgisayarina indirilebilir sekilde düzenleyebilirsin.

Server tarafli programlama icin bircok open source kütüphane mevcut mesela java icin www.vogella.com

Client-server uygulamasi yapamanin avantaji ne peki:
- internet erisimi olan herhangi bilgisayar, tablet, ya da telefondan ulasilabilir. Hicbir kurulum yapmak gerekmez.
- kurulum yapilacak bilgisayardaki isletim sistemine göre ayri yazilim yaptirman gerekmez, mesela windows ortami ve mac ortami icin ayri yazilim yazdirman gerekecektir. Ayni programlama dili ile yazilsa da yazilim büyük oranda degisecektir bu nedenle mac icin ve windows icin, hatta windows paketleri icin (32bit windows, 64 bit windows) icin ayri kurulum paketleri ile ugrasmalisin. client-server uygulamasinda ise sadece farkli browserlar icin kücük ayarlamalarla isi cözebilirsin.
- masaüstü uygulamasi icn bir paket cikarttin ve yazilimda cesitli bug bulundu. yeni bir güncelleme cikartip, müsteriye bu güncellemeyi ulastirmali, müsteri de güncellemeyi kurmali. bu ekstra emek, zaman kaybi. sadece senin emegin degil müsteri de emek harcamali. kimisi günceller kimisi güncelleyemez hata alir, cok ugrasitrici bir is. eger yüzlerce farkli müsteri varsa isin icinden cikmak zor. client-server uygulamasinda ise serverdaki yazilimi güncellersin ve herkes o güncel yazilima erisir.
- masaüstü uygulamada müsteriler bilgilerini kaybedebilir. bilgisayar bozulur, calinir bilgiler sonsuza kadar gider. client-server uygulamasinda ise bilgiler serverda tek bir noktada toplanir, bu bilgileri güvenilir bir kaynakta düzenli olarak yedeklersin, kontrol sende olur. bir problem oldugunda yedekten kurtarirsin ki güvenilir hosting sirketlerinde bilgi kaybetmek cok siradisi bir durum.
- buna ek olarak, bu isi ticari mi yapiyorsun bilmiyorum ama masaüstü uygulamasinda yazilimin lisanslanmasi ile ugrasmalisin. müsteri yazilimi bilgisayarina kurdugunda sonsuza kadar kullanacak demektir. fiyati da buna göre berlirlemelisin ki bu daha pahali bir yazilim demektir. Ayrica parayi pesin almalisin. Client-server yazilimda ise müsteriye üyelik verirsin, ister aylik, ister yillik, ister tek kullanimlik ücretlendirirsin. ödemede sorun olursa erisimi durdurur, test etmesi icin gecici ve ücretsiz erisim imkani tanirsin.

7 göbek alman olan sevdiceğin ile sürekli skype (şu an yanyana olmadığınızı sayıyorum) eğitimi alarak olabilir. ikiniz de bi kitap indirirsiniz, o sana öğretir niye böyle ne zaman böyle bilmem ne diye. sonra da gider bi öğrenci bulursun almanca okuyan, ondan da ders alırsın. hem ucuz olur, hem işini görür.

@buckminster almanca okuyan öğrenci mantıklı, belki öyle biri çıkar diye de umuyorum ama işim sevdiceğe kaldıysa patates. İkimiz de çok beceriksiziz eğitim konusunda.
En son küçük ünlü uyumunun mantığını anlatmaya çalışırken farkettim kabiliyetsizliğimi, o da bir der-die-das anlatamadı zaten.

@terliks işte ben de ondan korkuyorum, şimdi o paraya 2 bilet alırız sonuçta ama pintiliğim tutup da gitmez, tek başıma da tiyo miyo bilmediğim için beceremez kalırsam çok fena rezil olurum. Çünkü galiba bu A1'den farklı. Ne kadar farklı bilmiyorum ama aynı kursun normal A1'i 100, aile birleşimi A1'i 120 saat görünüyor. (evet fark konusunda yürüttüğüm tek mantık bu düz olan)

a1 seviyesi bayagi kolay, o konuda sikinti yok da almanyaya gidince evden disari da cikmayi planliyorsaniz a1"i hedef almayi birakin ve hazirana Kadar kursa yazilin. zaten almanyaya gidince 1 sene icinde en az b1 olmaniz beklenecek, simdiden baslayin Zaman kaybetmemis olursunuz.

a1"i dert etmeyin, en dusuk seviye, rahatlikla yaparsiniz.

@fayfim gittiğim zaman ilk 6 ay boyunca tüm zamanımı ayırabileceğim doğru dürüst bir dil kursuna gitmeyi düşünüyorum, evden çıkmak için İngilizce bilmek yeterli olsa da tabii ki hedefim o değil :) O yüzden zaten bu dayatma sinirlerimi bozdu. Şimdi doğru dürüst bir kursa ayıracak, maalesef ne zamanım ne kaynağım var ve dandik bir sınav için dandik temeller atmak istemiyordum açıkçası

evden cikmak icin ingilizce kesinlikle yeterli degil. burada yasayacaksaniz ingilizceyi unutun. cok yanlis.

finansal sikinti varsa tabi yapacak bir sey yok. ama en azindan a1 seviyesini iyice halletmeye calisin ki almanyaya gelince a2den baslarsiniz belki. benim esim ozel ders alarak yapti. oluyor yani. tahsil durumunuzu bilmiyorum fakat almanyaya evlenerek gelenler genelde dusuk tahsilli olduklari icin o aile birlesimi kurslari da onlarin da anlayabilecegi sekilde yavas yavas sindire sindire oluyor. eger uni mezunu falansaniz seviye dusuk gelebilir size. zaten a1de oyle karsilikli fazla konusabilecek Kadar ogrenmeyeceksiniz. nasilsiniz iyiyim, bu sayi kac falan.

A1 seviyesi cok basit ve temel bir seviye. Adres sorma, saat kac onu söyleme gibi cok basit diyaloglar, temel kelimeler ve gramer. Evde calisarak ve sevdiginizle bol bol konusma pratigi yaparak rahatlikla ilerletebilirsin. 2 ayini alir. Zaten bu seviyede almanca bilgisinisi alman devleti kendi icin degil senin icin istiyor, adaptasyonun kolay olsun, acil birsey olursa en azindan iletisime gec diye. O nedenle iyi bir motivasyonla cok kisa sürede hallersin.

Açıkcası yeni gördüm duyurunu. belki konuyu halletmişsindir, ama 4-5 yıldır A1 sınavı için ders veren biri olarak, daha önce cevaplanmış yazılarda çok basit bir sınav, kolay geçiliyor, evde çalışılsa olur gibi yanıltıcı durumları gördüm. o yüzden yazma gereği duydum. ayrıca almanları da iyi bilmek gerek, bizde ki gibi aylaklık söz konusu değil, 1 puanla sınav tekrarlatıyorlar. ayrıca diğer bir konuda, onlarında yolunu bulduğunu düşünüyorum, her sınav için para yatırılıyor, 10 kez sınava girenleri duydum. 3-5 cümle bilirsen geçersin gibi bir durum yok, sınav 3-4 bölümden oluşuyor, mektup yazımına önem veriyorlar. şunu söyleyebilirim ama, üniversite mezunu olan ve biraz ingilizce bilen olayı daha iyi kavrıyor ve başarıyor. bunu da şu yüzden yazdım; zamanında ilkokula dahi gitmemiş birini bu sınava hazırladım. ilkokul mezunu olmanın bile ne kdar önemli olduğunu da o zaman anladım. kolaylıklar dilerim.

Bence sallamış. Yeniden ürettiğini nasıl kanıtlayacak?

Yalan dolan. Neler imzalatıyoruz da birşey çıkmıyor mahkemeye gidince. Kibarca başınızdan salın.

sözlesme imzaladin diye onun kölesi olmadin, sadece onun fikrini kendi basina hayata gecirip suclu duruma düsme.

bosan gıt,

4 yıllık bırısı karı/kocadan pek farklı degıl sanırım. geliyorsa adamla/kadınla gelmıyorsa tek basına git.

Farkında mısınız bilmiyorum de evli değilim. Zaten sorun da erkek arkadaşımın olup olmaması değil, çok daha farklı.

her ülkenin kendine özel olan bölümlerinden birini okumasaymışsın keşke ama mesela kendi ülkene dönüp yakın sayılabilecek ama genel geçerliliği olan bir konuda yüksek yapsan mesela uluslararası ilişkilerle alakalı olur, siyasetle alakalı olur falan, ona göre de bir meslek seçsen? ben senin yerinde olsam yol yakınken eğitim olanakları için şartları zorlardım (denklik - yüksek vs) o kadar okuduktan sonra kafe açmak seni üzmeyecek aynı parayı kazandıracaksa o da olur neden olmasın. erkek arkadaşın da canına susamadıysa zamaniçinde fikre alışacaktır bence :')

avrupada bir ülkede hukuk alaninda yüksek lisans yapip bu yüksek lisans diplomasi ile hukuk alaninda calismanin bir yolu var mi peki, yoksa hukuk alaninda calismak icin iki diplomani (bachelor ve master) birlikte mi sunman gerekiyor. bunu inceledin mi?

Ya da avrupa ülkelerinden birinde yine hukuk alaninda akademik bir yol cizebilirsin kendine.

artilarini eksilerini yaz türkiye'de kalmanin, diger ülkeye gitmenin, hangileri senin icin önemli düsün tasin.

ben almanya'dayim mesela, ülkenin vatandaslarina verdigi haklar, güvenlik, sosyal devlet falan süper. ama insanlar iyrenc, o yüzden burada kalmak istemiyorum cok.

sanirim bölümünü, cok gelecek plani yapmadan secmissin. yurtdisina gitsen yine international law falan devam edebilirsin heralde. ya da akademide de devam edebilirsin diye tahmin ediyorum.

sonuc olarak bryan fury'e katiliyorum. ayril, dön ülkene.

keske universiteye baslamdan once duyuruda sorsaydin, eminim bir cok kisi seni en azindan hukuk gibi denklik gerektirecek bir bolumu okumaman konusunda uyarirdi.

asil konuya donersek, senin yerinde olsam turkiye'de kalmazdim. tekrar 4 yillik bir universite okumak (maddiyat elveriyorsa) hic de dusundugun kadar kotu bir secenek degil. muhtemelen gencsin ve o 4 yilin cok uzun oldugunu dusunuyorsun ama degil. 60 yasina kadar calisacagini varsayalim. 35 yil boyunca cafe isletmek mi istersin (ki aslinda zevkli olabilecek de bir is) yoksa 4 yil daha okuyup 31 yil boyunca sevecegin uzmanlik gerektiren baska bir isi mi yapmak istersin? 35-40 yil calisacagini dusununce 4 yillik kaybin (ki aslinda kayip degil, cift diploman olacak) hic de onemi olmadigini anlayacaksin.

ben 5-6 yildir yurtdisinda (Amerika + Avrupa) yasiyor ve calisiyorum. odum patliyor isimle, vizemle ilgili sorun cikar da geri donmek zorunda kalirim diye. Senin oyle bir derdin de yok. Erkek arkadasin da seninle gelirse onun da hayati kurtulur.

Bir de senden ricam geldigin yere dondugun zaman oradaki Turklere isin TRT haberde gorduklerinden cok daha farkli oldugunu, ulkenin epey bir boka sardigini anlat lutfen.

5 - 6 yıl korkutuğun kadar uzun bir süre değil. zaman öyle çabuk geçiyor ki. imkan ve istek varsa hiç durma ve git. 5 sene sonra keşke demekten iyidir.

mutlu değilsen dön bence.

Avrupa vatandasligin varken gelip Turkiye'de okuman bile bayagi fantastik bence.

Bir de hukuk sorunlu bolum, eger Turkiye'de hukuk diplomasi alirsan baska ulkede hukuk alaninda calisman cok zor. Muhendis, mimar bir sekilde denklik aliyor ama hukuk icin bayagi zor. Hukuk bitirip Turkiye'de 1000 lira maasla, berbat calisma saatleriyle staja baslarsin, sonra kadrolasmis mahkemelerde tecavuzlere verilen indirimleri izlersin.

Bas git arkadasim, durdugun hata. Ben Kanada'da kalmak icin yirtiniyorum su anda, Avrupa vatandasligim olsa, hele ki ailem Avrupa'da yasiyorsa donup arkama bakmam bile. Elemani bir sekilde getirirsin yanina.

Ben de aynı sıkıntıyı yaşıyorum. Tamam yabancı ülkelerde kollarını açmış oraya taşınması beklemiyor fakat, hukuk okuduğum için denklik almak herhangi bir meslek dalından çok daha zor. Benim de bu sene bitiyor.
İki çare kalıyor: ya hayat boyu hukuk icra etmeden farklı bir yaşam standardı yakalayacaksın. Ya da meslek uğruna burada kalacaksın.
Ben hukuku seviyorum, o yüzden içimde icra etme hevesi var ve beni kararsız bırakan bu. Ama senin yerinde olsam kesinlikle giderdim. Aman aman sevmedikten sonra, burada avukat olmanın hayatına ne etkisi var ki? Git, mutlu ol.

kaç ablacım. vatandaşlığın da var kasma mevzuyu.

türkiyedeki hukuk diplomanın avrupada veya başka yerde hiç bir geçerliliği yok. hukuk sistemleri ve kanunlar komple farklı olduğu için ondan o düşünceyi bi kafandan at en başta. erkek arkadaşının diploması EUA'ya göre akredite mi bi baktır. akredite ise avrupada geçerlidir. değilse ülkeye göre 200 ile 600 euro arasında değişen ücretle denklik alabiliyosun.

bence dön geri aç cafeni biraz para biriktir ardında da eğer aklına yatıyosa mesleğe yönelik işletme veya şirket yönetimi gibi dallarda eğitim al. en temizi bu olur.

belki dört yıldır üniversite okuyup da hala birinci sınıfta olduğum için bu kadar kolay geliyor bana söylemek ama senin yerinde olsam ben basıp giderdim herhalde.

vatandaşlığın da varmış ne güzel. açıkçası üniversite mezunu olup burada yaşamaktansa, atıyorum isveç'te lise mezunu olarak sıradan bir işte çalışmayı tercih ederdim ben. çalışma şartlarım insani mi? tamam. gerisi çok mühim değil. senin önceki duyurularından hatırladığım kadarıyla isviçre veya avusturya sanırım ülke. buralarda da öyle gidip asgari ücretle türkiye'deki gibi 12 saat çalışacağını sanmıyorum. hem bissürü kursu, okulu falan vardır bi şeylerin. ne biliyim benim bi arkadaş elektrik okuyodu 2 senelik mi ne, gayet güzel yaşıyo şimdi isveç'te.

dediğim gibi belki avrupa'yı görmediğimden belki de okul için emek sarf etmediğimden bu kadar kolay geliyor söylemek ama şu an bi avrupa ülkesinde oturum iznine sahip olmak için çok şey verebilirdim sanırım. türkiye'de üniversite mezunu olup iyi para kazansan ne olacak sanki.

türkiyede hukuk okumuş, mannheim'de bürosu olan eniştem var oradaki türklerin buradaki davalarına bakıyor
orada göç-azınlıklar- konularında AB filan gibi kurumlarda derneklerde örgütlerde yerel yönetimlerde ya da akademide işin olabilir belki
yani kafe açmak da berbat değil ama neden tek seçeneğin bu diye düşünüyorsun? (biliyorum aklımız hep ilk gastronomiye çalışıyor ben de okurken o alanda çalışmıştım ama daha geniş bakmaya çalış, böyle yerlerde staj yapmaya çalış bence hazır evin var, kalacak yerin var, vatandaşsın para bile vermeseler olur)
bence böyle "keskin" karar almaya çalışma, dene, deneyin. erkek arkdaşın da sen de hem orayı hem burayı deneyimleyin, gerekirse bir süre gidip gelin. bi bakın.gerçekten gençsin daha böyle büyük büyük kararlar almak, kesin dönüm noktaları yaşamak zorunda değilsin ki sıkma kendini.

Biraz daha detay verseniz hoş olurdu. Mesela neresi bu sayılı hukuk fakültesi, ya da vatandaşlığınız hangi ülkeden?

Mesela AB üyesi bi ülke vatandaşı ve galatasaray hukuk mezunuysanız direkt fransa'ya, belçika'ya gidin derim, illaki iş bulursunuz.

Bir de alan değiştirmeyi düşünebilirsiniz, özellikle business school'lar alan değiştirenleri kabul ediyor. Gmat'te 700+ alabilirseniz o okullara da şansınız olur. Hem AB üyesiyseniz görece daha ucuza okursunuz, hem de sonrasında çalışma izni derdiniz olmadığından rahat iş bulursunuz. Tabii yatırımcı bankacı veya pazarlamacı olmak istemeyebilirsiniz o ayrı.

Ben 3 sene Avrupa'da yaşadıktan sonra 2 sene önce Türkiyeye döndüm, biraz daha zorlasam kalma şansım da vardı Avrupa'da. Yeterince çabalamadığım için kendime her gün kızıyorum.

Şimdi tekrar gitmek için uğraşıyorum ama hiç kolay değil, yeniden bir başlangıç yapma şansım olsa, hiç düşünmez basar giderim. bence siz de öyle yapın.

yazmayacaktım size verebileceğim bir fikrim olmadığı için ama dayanamadım: YA BUNDA DÜŞÜNÜCEK NE VAR ARKADAŞIM ARKANA BİLE BAKMA BAS GİT. bırak standart bir yaşam için avrupaya gitmeyi standart altı bir yaşam için bile bir an olsun düşünmeden giderim. hiç birşeyin olmasa bile medeni bir toplumda yaşayacaksın, tecavüze uğramak, saçma sapan bir sebeple öldürülmek risklerini en aza indireceksin. adaletle bir sorunun olduğunda güvenebileceksin. insan olarak bir değerin olacak.ileride canından çok seveceğin çocucuğunu gönül rahatlığıyla ve bir sürü sosyal imkanla büyüteceksin. en önemlisi ailen orada zaten arkana bile bakmana gerek kalmayacak. k.bakma çok doluyum içimi döktüm birazda buraya. yeni hayatında bol şans.

sen galiba gsü mezunuydun ablacım, basıp fransaya belçikaya gidip yüksek lisans yapsana? hukukla ilgili hiçbir alanda çalışamayacağına emin misin? belki avukat olamazsın ama danışman olursun, akademisyen olursun, niye cafe açasın?

benim hukuk mezunu arkadaşım londrada 9 ay london school of economicsde master yaptı.
türkiyede de deneyimi var tabii ve imf'ye girdi.. sen de bir lse yapıp 1 yıl avrupada böyle international kuruluşlara başvursan, hani vatandaşlığın da var, gsü mezunuysan zaten fransızcan da vardır, baya kapılar açılmaz mı?

seni gerçekten anlıyorum ve bu aralar benim de kafam çok karışık, ama akademisyenlik falan çok kolay değil artık yani mezun olunca iş bulamayanlar üniversitede kalmaya uğraşıyor gerçekten bunu istemese bile iş olsun diye geliyorlar akademi de istediğin gibi olmayabilir sonra üzülebilirsin. üniversite denkliğini kesin olarak araştırdın mı? eğer olmuyorsa master için o ülkeye gitsen sonra çalışmaya başlayabilirsin belki? bunu da bi düşün.
erkek arkadaşının kafası da net olsun şimdi tamam deyip seninle gittikten sonra uyum sağlayamazsa seni bahane etmesin. çok ciddi bi konuşma yap.
kısacası bence git yani bir yolunu bulup git.

Yüksek lisans veya denklik için fırsat olacaktır ama diyelim ki olmadı vve en kötü durum oldu. En kötü durumla bile 5-6 yıl hiçbir şey değil. Ben de 8-9 yılımı çöpe atmanın planlarını yapıyorum şu an mesela. Şöyle düşünebilirsin, diyelim ki denklik olmadı, yüksek lisans da olmadı. Orada yeniden üniversiteye başlaman gerekti ve diyelim ki okumadın. 4 sene sonra yine aynı ikilemle debeleniyor olacaksın. Başa alırsan, 4 sene sonra orada bir üniversiteden mezun olacaksın, üstüne bir de hukuk mezunu olacaksın. Avrupa, disiplinler arası çalışma için cennet. Bu iki temel sende olursa, onların güzel bir kombinasyonunu bulabilirsin. Örneğin, burada hukuk okuyan bir arkadaşım yurtdışında moda ile ilgili bir şeyler yaptı. Şimdi, modaevlerinde hukuk bölümlerine danışmanlık yapıyor. Hukuğa niş bir alan her zaman gerekli. Hatta denklik alsan bile, niş bir yüksek lisans iyi olabilir.

Ek olarak, İstanbul her zaman dönüp dolaşıp gelinebilecek bir yer. Farz edelim ki gittin ve gittiğin yerde mutlu olmadın. İstanbul'da her zaman iş bulursun. Yurtdışı tecrüben olduğu için avantajlı olursun. İstanbul hep burada, istediğin zaman gel ve yerleş.

Erkek arkadaşın da yüksek lisans yapabilir yurtdışında. O da senden 5-10 ay sonra gelir ama gelebilir. O da yüksek lisans yaparsa, orada kendini kanıtlamasına gerek kalmaz. Mühendis zaten, orada da iş bulabilir.

ya cok büyük bi para farketmiyor 3 ay falan yaptir iste en az

3 aylık yaptırırsam adamlar demez mi ben de senin vizeni üç aylık yapıyorum o zaman diye?

zaten vizen büyük ihtimalle 3 ay olacak, 3 ay dolmadan almanyada vizeni oturuma cevirmen gerekli diye biliyorum. eger bir degisiklik yapmadilarsa.

ha evet vardı bi 90 gün mevzusu, ben de iki senelik seyahat sağlık sigortası yaptırmak sıkıntı olur diyodum. dediğin mantıklı.

teşekkürler cevap için.

seyahat sigortası yaptırıcaksın 3 aylık. 50 lira gibi komik bi rakama yapıyolar. sonra okuyacağın şehre gidip belediyede (rathaus) orada oturduğuna dair kayıt oluşturacaksın. buradan aldığın belge ile DAK BARMER TK gibi sigorta acentelerine öğrenci belgeni ve seyahat sigortanı da birlikte götürerek başvuru yapacaksın. yani sigortasız dolanmayacaksın ortada amaç bu. eğer ki dil okulu okuyacaksan eğitimden önce, sigorta değerin 45 euro gibi bişe olması lazım. bunu da bi sor emin ol. yoksa aylık 85 euro kitlerler. dil okulunun sigorta koşulları farklı.

Türkiye'de var. Tivibu, Turkcell TV+

ama yurtdışında çalışmaz bu cihazlar. sorunuz çok açık değil.

Almanyada var. avusturyada var. ismini ogrenince yazarim.
Trde cok olmaz cunku zaten cekiyor o kanallar.

Onun disinda digiturkplay yurtdisi var.

Böyle bir kutu var fakat ismi aklıma gelmedi. Gelince yazarım.

Android Box'lar var. Televizyona takıyorsunuz ve ekranda android işletim sistemini kullanıyorsunuz. Androiddeki Tivibu/Digitürk Play ya da kanalların kendi yayın uygulamalarını indirerek internet üzerinden yayınlar takip edilebilir.

Not: Tivibu gps sorgulaması istediği için yurtdışından kullanılamayabilir. Onu bi araştırmak lazım ama kendi uygulaması olmayan kanal yoktur sanırım.

Bahsettiğim ürüne bir örnek;

www.dark.com.tr

varlar ama onlar yurtdisinda calismiyor malesef hocam. seve seve digiturk Play yurtdisina para bayilmamiz gerekiyor.

klassbox.eu
www.hdaura.com
bunun gibi bircok iptv kutulari satiliyor hangileri güvenilir bilemem ama googleda "iptv türk kanallari" diye aratirsan birsürü bulursun.

bunun disinda "samsung smart tv" ya da "android tv" de "smart iptv" uygulamasini yükleyip siptv.eu bu siteden 5euro karsiligi tek seferlik aktive ediyorsun. sonra tv kanallainin "m3u" formatinda linklerini "kendin bulup" uygulamaya yüklüyorsun ve izliyorsun.

bunun disinda android tv de "vlc player" yükleyip kanallarin yayin adreslerini bulup eklersen izleyebilirsin.

onedio, eksisozluk gibi sitelerin gelir modelinin reklam üzerine olmasi ve türkiyede internet reklam pazari yeterince büyümemesi buna en büyük etken.

eksisozluk gibi sitelerde ciro nispeten dusuk, bu sektorlerde cirolar yuksek.

bir de %500 gibi bir oranla buyumek dediginiz islerde neredeyse olanaksiz. ancak cok yogun pazarlama ile ulasilabilecek isler. o da urun olan yerde mumkun. eksisozluk neyi pazaflasin, zaten aldigi hit belli, reklam belli.

yilda %10-20 buyuze opsun basina koysun.

öncelikle sana doğru düzgün bir bilgisayar lazım.

forum.donanimhaber.com

tek başına olmaz, amerikada bir üniversitede phd yapman lazım.

bir sekilde ögrenme ve karar verme algoritmasi olusturman lazim, bunun icin senin ihtiyacin olan anahtar kelimeler "artificial neural network" ve "fuzzy logic" diye düsünüyorum. cok derin bir konu, benim icin "artificial neural network" ün icinde kücük bir alan olan "self organizing maps" icin literatür arastirmasi 1 yil sürmüstü

ram'i kaç bilgisayarın? 8 gb aşağısı olmaz. bi de işlemci en az i5 seviyesinde olması lazım.

Dediğim gibi bir yapay zekanın önündeki engel donanımsal mıdır? Yoksa tamamen yazılımsal bir sorun mu var?

donanımsal sorunlar daha fazla olmalı.
ellerini çırp diye bir komut yazabilirsiniz,
yapılacak işlemler belli
1 sağ kolu kaldır
2 sol kolu kaldır
3 hizala
4 yaklaştır
5 birbirine değdir.
6 geri çek
7 tekrarla

bu komutlar 7 değil, 50 satır da olabilir 500 satırda. yazılamaz mı, oturur yazarsın.

bunu çalıştıracağın bir donanım lazım asıl.
www.robotistan.com

en basit kıytırık diyebileceğimiz bir robotta 16 adet servo motor mevcut. topladıktan sonra ayakta durabileceğinden bile emin olmadığın bir robottan bahsediyoruz.

Anladım. Yani ilkin bir donanım olsun ki bir şeyler deneyebilelim. Peki seri işlemciye sahip bir bilgisayar salt yazılımsal müdahaleler ile paralel işlemci gibi çalışamaz mı?

1. Birer paragraf anlat, kullandigin araclar olsun icinde. Yasadigin problem-cozumlere deginme.

2. CVde yer almali, cover letter o ise neden uygun oldugunla ilgili olsun.

3. Ulke degil, is bazli CV hazirladim ben. Bazi islerde bazi ozelliklerimi one cikartmak icin. EU standardi var CV icin, onu kullanabilirsin. Bulunca link gondereyim.

4. Cover letterda 2-3 paragraf vize durumundan, neden bu ise uygun oldugundan ve bu isi ne kadar istediginden bahset.

5. Yok. Ingilizcem iyi yaz CVne, zaten seninle gorusmek isteseler konusmandan anlarlar.

1.2. burada polonyalı bi arkadaşım var (almanyada) phd sunumunu yapacak yakında. aynı zamanda burada da çalışıyor. iş değiştirirken cv'sinin yanında bir de broşür hazırlamış (sayfa gibi düşünme bildiğin broşür). bunun içinde de o zamana kadarki proje ve başarılarından bahsetmiş. gören almanların ağzı açık kalmıştı hiç böyle bi başvuru almadıkları için. fraunhoferde işe girdi başvurulardan sonra da. sen de bence benzer bişe yapabilirsin. cv'nde proje adlarını ve 1-2 cümlelik içeriğini yazar broşüre de kaç para getirdi vs gibi şeylerden bahsedersin.

3. ülke ve iş bazlı cv yazmaya kalksan ömür yetmez o yüzden ben de standart cv ile başvuruyorum. işe göre bazı projelerdeki keywordleri bold ile yazabilirsin bu önemli bi nokta. öte yandan avrupa için mutlaka ve mutlaka fotoğraf koymalısın cv'ne. hatta bazı firmalar kendi sayfalarından başvuru yaptırırken özellikle foto eklettirirler. öte yandan kanada için zaten cv değil resume formatın olmalı ki ona da fotoğraf koyulması kesinlikle tavsiye edilmiyor. son nokta: eğer 10yıldan az tecrüben varsa resume mutlaka 1 sayfa olmalı. 10 yıldan fazla ve/veya management tecrüben varsa 2 sayfa olabilir.

4. CL 1 sayfayı geçmezse iyidir. yine önceki maddedeki gibi management seviyesinde veya 10 yıldan fazla tecrüben varsa 1 sayfayı aşabilir. kendimden örnek verecek olursam app eng veya FSE pozisyonlarına başvuruyorum ki bu pozisyonlar genelde yüksek seyahat oranın sahip. o yüzden CL'de mutlaka "haftalık çalışma zamanımın %80'ine kadar seyahat edebilirim" diye özellikle belirtiyorum. bu ve bunun gibi vurguladığım noktalar var yani bence sen de işe göre dikkat etmelisin.

5. CL'de yine yurtdışı deneyimin varsa belirt. ingilizcem şu şu sebeplerden ötürü iyidir diye yaz. avrupa için ielts skoruna bakılmıyor önemli olan iletşime geçebilmen ancak kanadaya başvuracaksan ielts alman şart. kanada konsolosluğunun immigration kısmına gidince sana bi online test yaptırıyor uygunluğunu saptamak için. iş amaçlı bile yönlendirsen bu testi, sana fransızca ve ingilizce bilgini soruyor. eğer ielts skorun 2 yıldan eskiyse otomatik red veriyor. yani ne kadar iyi konuştuğunun kanada için önemi yok eğer sertifikan yoksa.


ekyil'in bahsettiği siteleri biliyorum sanırım

resume için www.resume.com

avrupa standartlarına uygun cv için ec.europa.eu

projede aldığın görevi açık ve net bir şekilde belirt bence. projeyi bildiklerini düşünüyorsan çok uzatma ama bilmiyorlarsa sektördeki değer görülen kısımlara değinerek anlat, ben şunun şöyle olmasını sağlayan ekipte şunu şunu şunu yaptım yaz; proje kadar kendini de sat.

almanya ve kuzey ülkeleri icin konusursam;

- cok uzun olursa okumuyorlar. almanyada sirketlerin yazdigi is tanimlari genellikle uzun ve ne is yapacaksan onunla ilgilidir. Mesela Java 8 i hakkini vererek kullanmayacaksan Java 8 bilen yazilimci istiyoruz demezler. Böyle bir detay verdilerse bu konuda bilgili olmani isterler. Cover letter da is tanimlarinda istedikleri teknolojilerle ilgili deneyimlerinden kisaca bahsedebilirsin. ne kadar cok sey bildigin degil onlarin ihtiyaclariyla örtüsüp örtüsmedigin önemli, bu ortak noktalardan bahsedebilirsin

- github gibi ortamlarda profilin var ise ona dikkat edebilirler.

- senin durumun icin en önemli engel calisma izni almak. o nedenle o ülkenin calisma izni prosedürleri hakkinda fikir sahibi olman önemli. calisma izni almak icin is yeri prosedürlere hakim olmayabilir, eger sen bu prodedürleri bilip "sizden istedigim is yerindeki olasi görevlerimi tanimlayan böyle bir belge, bu belge ile suraya basvurursam sorun olmayacaktir, 2 ayda prosedürler tamamlanir" gibi konusup sürec belirsizligini onlarin kafasinda cözersen daha niteliksiz ama calisma izni konusunda sorunsuz adaylar yerine daha nitelikli olarak seni tercih edeceklerdir. bu durumdan da ön yazinda "calisma izni almam icin hicbir sorun yoktur" ya da "vize/calisma izni durumum budur" gibi dilersen bahsedebilirsin.

- almanya icin ne kadar maas istedigini yillik brüt olarak cover lettera görünür bir sekilde yazmak avantajinadir. almanyada (ayni zamanda kuzey avrupa ülkelerinde) yetenekli calisan bulmak zor o nedenle is görüsmeleri türkiyedeki gibi "sirketimizin maas politikasi bu kabul edersen et, bu bilgiyi de son asamaya kadar söyleyemeyiz" gibi degil de karsilikli mutabakat, ikna etme seklinde yürüyor. onlar da sirketlerinin ne kadar iyi oldugunu sanki onlar sana is basvurusu yapmis gibi anlatacaklar, en sonunda konuyu paraya getirecek senden bir rakam alacaklardir. bu genelde ilk görüsmede olur. ama diger adaylardan fiyat olarak öne cikmak istersen bunu ön yazinda da acik acik yillkik su kadar brüt istiyorum diyebilirsin. bu sayede cv ne ilk bakan kisinin dikkatini cekersin. bircok durumda da özellikle ön yaziya yazilmasini istiyorlar, bana bircok kez "lütfen istediginiz rakami yazip tekrar gönderin demislerdi". ama istedigin rakam ortalama üstü ise yazmamak daha iyi olabilir.

- ingilizce konusunda önyazi ve ilk telefon görüsmesi iyi bir fikir verecektir.

- cv standart ama önyazi sirkete özel olmasi avantaj olur.

bikaç şey ekleme ihtiyacı daha duydum

almanyada firmaların büyük çoğunluğu sendikalarla çalışır o yüzden alacağın minimum maaşlar standarttır mesela bir mühendise ödenmesi gereken asgari maaş 49 küsür bin eurodur brüt olarak. bunu bilmende de fayda var kendi branşın için

öte yandan almanyada işverenin dikkat ettiğin en önemli diğer husus diplomanın avrupada geçerli olup olmadığıdır. ben buraya gelmeden 3 yıl mühendislik tecrüben vardı ona rağmen soruyorlar. ancak şöyle bir olayım var. mezun olup diplomayı alırken yanında içerisinde derslerim ve aldığım notların da olduğu genel olarak eğitim sistemini açıklayan ve ilk sayfasında EUA tarafından koşulan şartlara uygundur ibaresi olan bir diploma eki verdiler(ingilizce). sende de bu ek varsa ve üzerinde EUA ibaresi yer alıyorsa avrupada diplomandan faydalanabilirsin. yoksa türkiyedeki diplomanın iş başı yapacağın ülke tarafından tanıtılması gerekir ki bu almanya için minimum 200 ile maksimum 600 euro aralığında bir geçirmasyona tekabül eder.

son yazan arkadaş 49bin euro demiş ama biraz göz korkutabilir, zaten çalışma izni falan uğraşacak adamlar, bence 43-44 bin yıllık brüt beklentisi daha mantıklı olabilir. yeni mezun masterı tamamlamış mühendislere 38-40 bin istemeleri öneriliyor.

Genel olarak konuşmak gerekirse; CV'ye tüm projeleri ıvırı zıvırı yazıp başvurduğun işle alakalı olanları cover letter'da öne çıkarmak gerekiyor.

Almanya için CV'de fotoğraf olmazsa olmaz. Formal bir fotoğraf konmalı, ayrıca formata çok dikkat ediyorlar, alman cv formatını aratıp ona uydurabilirsin. Bir de cover letter maximum 1 sayfa olacak. İskandinav ülkelerinde cover lettera to whom it may concern yada to the attention of HR departmen of ... falan gibi şeylerle girilmiyor ilginç olarak, direk paragrafa başlıyorsun bodoslama.

IELTS'e falan gerek yok. Konun çok hype olduğundan şansın da fazla diye düşünüyorum, CV ve cover letter yanına bir de ingilizce güzel bir referans mektubu iliştirebilirsin, hocalardan yada eski iş yerinden. Bol şans.

@KidLazer dedigi gibi sanayi alaninda bircok firma sendikalarla calisiyor, bu tarz firmalara basvururken bu rakam dikkate alinmali ama yazilim alaninda calisan büyük firmalar (ebay, paypal, google) ve bu firmalarda calisan yazilim mühendisleri maalesef hala bir sendikaya bagli calismiyorlar. Ileride mutlaka bu bir sisteme oturacaktir ama su anda yazilim alaninda maaslar 2-5 yillik tecrübeli bir java yazilimci icin 40.000 ile 100.000 euro bürüt yillik degismekte bu da bekar biri icin aylik yaklasik 2000 ile 5000 net maas yapiyor. basvurmadan önce glassdoor (www.glassdoor.de gibi sitelerden basvurulan pozisyonum maaslarina bakmakta yarar var. Örnedin ebay bir yazilim mühendisine 72.000 ile 78.000 arasinda bir maas veriyormus www.glassdoor.de

emrahday

evet benim dediğim ağırlıklı olarak makine sektörünü kapsıyor düzeltme için teşekkürler

yonge and bloo

eğer yazılım sektörü için diyorsan haklı olabilirsin ancak mühendissen böyle bir şansın istesen de yok çünkü firma sana minimum 49k ödemek zorunda. sendikalar dayatır ve dediğim gibi firmaların çok büyük kısmı sendikalı.

+
ben konuşurken hep 49 diyorum onlar da "ha zaten normal bi rakam bu" diye karşılık veriyolar hiç "oo çok yüksek diyen olmadı"

çalışma izni için de yanılmıyosam firmadan çıkan bişe yok. firma sadece sana kontratını ve yabancılar şube için bu eleman bizde çalışacaktır diye bi yazı veriyor ve bunla mevcut oturumunu değişiyorsun. tam emin olmamakla birlikte firma bir ödeme yapmıyor diye biliyorum.

ufak bir tavsiye daha, maas konusunda net eline gecen rakam ulkeye ve vergi dilimine gore degisiyor. "net salary calculator germany" gibi bir sorguyla internetteki maas hesap makinelerine ulasabilirsin.

kanada'da fotograf konulmaz, dogum tarihi yazilmaz, kesinlikle maas yazilmaz. iki sayfayi gecmesin eger cok ust seviye bir pozisyona basvurmuyorsan okumazlar. Projeler hakkinda fazla teknige girmeden bir iki cumlelik aciklama iyi olur. tek sayfa cover letter tavsiyem.

tabii hemen koşa koşa patent alıyorsun 200 bin lira verip.

önce piyasayı araştır. daha önce örneği denenmiş mi diye.

fikrin patenti (fikir hakkı) yok.

önce ürün.

Önce proje haline getirmelisiniz. Kağıt üzerinde ayrıntılı döküm şeklinde. Profesyonel destek almalısınız bu konuda. Ardından yatırımcı araştırmalı ve sunum yapmalısınız. Desteği kapınca projenizin önceliklerine göre yazılımcılar bulup gizlilik sözleşmesi yapmalı (standart zaten) ve çalışmalara başlamalısınız.

Projeyi fikir olarak da satıp kenara çekilebilirsiniz. Fakat bunun için de projelendirme basamağını geçmiş olmanız lazım.

önce gizlilik sözlesmesi ile birlikte bir ajansa yada gelistiriciye ürünü yaptiriyorsun. sonra yatirimci bulup ise para yatirmasi icin ikna etmen lazim, daha sonra da sirket kurup ürünün marka ve patent haklarini kayit altina aldiriyorsun.

fikrin de mobil uygulamanın da patenti olmuyor. gerçekten iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsan ve bolca kurcalayıp benzer bi şeyin hayata geçirilmediğine eminsen (en azından türkiyede), fikrinle kuluçka merkezlerine başvurup girişimcilik üzerine her türlü desteği -maddi, manevi- alabilirsin.
itü çekirdek kuluçka merkezinden bildiriyorum.

Özelden yürü.

Yazılımlar (ne için üretilmiş olursa olsun) patentlenebilirler. Bunun için 20 bin bile harcaman gerekmez. Bu konuda yardımcı olurum.

Kuluçka merkezi, kosgeb, girişimcilik bunlara +1.

Su anda berlin icin en ölü zaman, malum kis mevsimi ve soguk.
Klasik turistik rota icin; Alexanderplatz, East Side Gallery, Museum Island, Brandenburger Tor (ve hemen yanindaki yahudi soykirim aniti), Reichstag, Tiergarten, Siegessäule, Zoo Berlin, Naturkunde museum. Alternatif olarak cumartesi aksamlari Club der Visionäre, Neue Heimat, Urban Spree, cumartesi gündüz hava güzelse Mauerpark.

Ayrica zaman var ise 1 saat uzakliktaki Potsdam. Doga yürüyüsü icin grünewald, pfaueninsel, neu venedig, treptower park, mügelsee

tarihi belirtmemişim nisanda gidicez

berghain'e 2 kez gittim ikisinde de girdim ama son gidişimde arkadaşımı almadılar diye ben de vazgeçmiştim girmekten.

tamamen kafalarına göre alım yapıyorlar. ama benim gözlemlerime göre simsiyah giyinmen bir avantaj. alınmazsan şansını tekrar dene belki ikinci seferde alırlar. bu arada buranın nasıl bir club olduğunu biliyorsundur umarım :) çünkü içeri girince şok geçirme :)

Bi free walking tour yaparsin, 3-3.5 saat suruyor. Genel bi izlenim edinirsin sehirle ilgili.

Sonra kendi ilgine gore nereye gitmek istersen gidersin, ku'damm, schloss charlottenburg, alman tarih muzesi, pergamon (bergama muzesi ama bergama altari kapali!!) vb kisaca museumsinsel muzeleri ve diger muzeler.

Kreuzberg ve görlitzer bahnhofta takilabilirsin, third wave coffeeshoplar vb.
var cok yapacak sey :)

doğal tarih müzesi, tiergarten, bergama müzesi +1

baharda gidecekmişsiniz o zaman ek olarak tempelhofer park'ı önerebilirim. eski havaalanı şimdi park olarak kullanılıyor. kocaman dümdüz çimen, bir de kalkış pistleri duruyor. insanlar bisiklete biniyor, paten kayıyor, kaykay üstünde rüzgar sörfü yapan veya uçurtma uçuranlar da oluyor. ben yazın gitmiştim, pazar günüydü bir de insanlar çoluk çocuk gelmişlerdi. orada yürümek, insanları izlemek çok keyifli gelmişti bana.

klasik yerleri arkadaşlar yazmış zaten. ben bunların dışında treptowerpark civarında olan sowietischesehrenmal'e gitmeni şiddetle tavsiye ederim ayrıca neuköln'de bi alışveriş merkezi var adını unuttum onun çatı katında klunkerkranich diye bir kafe bar tarzı mekan var efsane berlin ayaklarının altında resmen kesinlikle tavsiye ederim. bunun yanında merkeze biraz uzak olimpiyat stadı civarında teufelsberg (şeytan tepesi) diye bir yer var 2. dünya savaşı kalıntılarından oluşturulmuş bir dağ kendisi, yine süper manzarası var gün batımı efsane ama ormanın içerisinden fln çıkman gerekiyor, giderken yolu iyi ezberle. son olarak da kreuzberg'de HacıBaba'dan döner ye mutlaka seviyorsan, Türkiye'de bir daha döner yemezsin. bir de ben bir dahaki gidişte Artemis'e gitmeyi planlıyorum, biraz araştır o da olimpiyat stadı civarında, ilgini çekerse mutlaka git :)

Macbook pro 13'' al gec.

Mac senin icin iyi olur cünkü unix komutlarina hakim olman hem is yaparken seni hizlandirir hem de ilerisi icin iyi olur. Ileride network tarafinda da calissan programlama tarafinda da calissan UNIX komutlari mutlaka gerekli ve windows ortami is yaparken bundan uzaklastiriyor. O nedenle Linux ya da Mac OS avantajli.

Ikinci olarak RAM önemli, kullanacagin araclar özellikle programlama icin kullanacagin IDE ler cok RAM tüketecektir. Ideal olan 8GB RAM, ama kullanacagin yüke göre fazla da olabilir az da olabilir.

ücüncü olarak SSD harddisk önemli cünkü hizi ve pil ömrünü etkileyen en önemli faktör.

aynı bölümde okuyan biri olarak alınca ben de macbook pro 13" alıcam büyük ihtimalle. şu anda okulun verdiği bir lenovo var onu kullanıyorum ama dediğin gibi baya ağır ve hantal geliyor taşımak için. (ufak tefek değilim)

macbook alırsan depolama şeysi yüksek olanlarından alman lazım en alt modeli 128gb macos'a bile yetmiyor ki çift işletim sistemi demişsin. lenovo yoga serisine baktın mı?

@yuto baktim simdi. Fakat katlanabilen ekranlarin kolay bozulacagina inaniyorum. Asus'dan cok cektim ama zenbook ux305'i hosuma gitti su an.

www.quora.com

şunu bi oku sonrasında başka bilgilerde vereceğim.

bu kitap bu güne kadar okudugum en anlasilir ve hizli okunabilen kitap. bol grafikli, tablolu anlatiyor. www.amazon.com

OOP ögrenmek icin en önemli nokta kitapta ya da herhangibir kaynakta o konu ile ilgili verilen örnekler. Cünkü OOP cok soyut bir kavram ve örneklerin bir o kadar anlasilir, günlük hayattan olmali ki bu soyut kavramlari kafamiza daha rahat oturtalim. Neden? ve Nasil? oldugu iyice anlasilmali yoksa ögrenilenler sadece soyut tanimlarin ezberlenmesi ile sonlanir.

İnternetten araştırıp doğrudan doktora sorun derim.

Belli bir konuda uzman arıyorsanız, bir üniversite kliniğinin de uzman olması muhtemel.

sektör olarak sağlık bizim yapıdan çok farklı. Bazı konularda kafayı yedirtebilir eğer hiç Alman sağlık sistemiyle bir ilişkiniz olmadıysa.

www.jameda.de
www.arzttermine.de
www.arztbuchen24.de
www.doxter.de

bu tarz siteler var "artz termin" anahtar kelimesi ile google aramalarda cikar. fikir edinmek icin bunlardaki yorumlara bakabilirsiniz. bunun yaninda google daki yorumlara da bakabilirsiniz. Ayrica her sehrin alani ile ilgili popüler doktorlari vardir. bunlari o sehirde yasayanlar bilir, onlara sormak gerekli.

avusturya tavsiye ederim bu konuda. universite hastaneleri almanyaya göre daha iyi. cok kalabalik degil ve bürokrasi daha az.

Yuh:) hayatımda bu kadar genellemeyi bir arada görmemiştim sanırım. keni ailemde de gurbetçilik var, almanya olmasa da - isviçre'deydik. şu an üzerinde çalıştığım yüksek lisans tezimin konusu da gurbetçilerle ilgili hakim olan bir genelleme, klişeden ortaya çıktı ama böylesine bir liste hiç karşıma çıkmamıştı. bu gurbetçiler sana ne yaptı?:)

Yaklasik 5 senedir yurt disinda yasiyorum, dolayisiyla konuyla ilgili yeterince gozlemimin oldugunu dusunuyorum.

Bunu ulke olarak genellemek dogru degil.

Onun yerine, ulkeden bagimsiz olarak, yurt disina cikan ozetle 2 tip Turk var gibi dusunebilirsiniz:

1. Sizin Almanya'daki Turklerin tamami olarak dusundugunuz Turkiye'de tutunamayip yurt disina vasifsiz isci olarak cikanlar. Ya da yabanci bir kadinla evlenip o vasitayla yurt disina yerlesenler (bunlar genelde Marmaris'te garson vb olan tipler). Bunlar Turkiye ortalamasi ya da ortalama alti insanlar. Yurt disinda Turkiye'dekinden daha iyi sartlarda yasadiklari da kesin.

2. Turkiye standartlarinin ustunde olup yurt disina yuksek lisans, doktora ya da ust seviye sirketlerde (Google, Intel, Microsoft, Facebook, LinkedIn, Amazon vb) calismaya gidenler.

Amerika'da da Almanya'da da iki gruba da giren Turkler var.

fazla genellemekten can vereceksin.

abd'dekiler almanya'dakilerin aksine topluma daha homojen olarak dağılmıştır. almancıların bu durumda olmasının sebebi de muhtemelen almanya'ya kitleler halinde göç edilmesi, kendi aralarında daha kapalı bir komün kurma eğilimi. bununla birlikte alman toplumu ile asgari etkileşim. alışkanlıkları ve kültürleri de bunun ürünü.

ABD'de batılı yaşayan eğitimli laik Türkler var. Oradaki Türk algısı Avrupa'ya göre inanılmaz iyi olabiliyor. Avrupa'dakiler ise vasıfsız, Orta Doğulu eğitimsiz kişiler.

Türkler, Avrupa'nın Meksika'sıdır!

traveller türkler meksikalıysa kürtler ne oluyor?

Türkler, Avrupa'nın Meksika'sı olmaktan çıkalı çok oldu
bu kadar arap, türkiyeli olmayan kürt onlardan önce bulgar rumen arnavut çoğu çingene vs. geldi avrupaya
almancı diye genellediğiniz Türkler artık 3.kuşak hatta 4. kuşak oldu
1. kuşak zaten alakasız buradan köyden gitmiş adamlardı, ne yapsın adam yozgattan köyünden gitmiş ilk kez arada minili kadın görmüş, asansör görmüş, tıkılmış heim'lere it gibi çalışmış, o şartlarda olanlar normal.
2. kuşak arada kalmıştı evet orada tuvalet temizleyi burada hava atarlardı en acaip tipler bunlardı aslında, sinir bozucu çoğu
ama 3. kuşakta ve sonrasında olay artık o kadar genellenebilir değil, o kadar fazla çeşit var ki. gayet okuyanı da var, müptelası da var, direk dansı yapanı da var, var da var

üstelik almancılar arasında 12 eylül yüzünden gitmiş okumuş insanlar da var, alman lisesinden tee 70lerde mezun olup gitmiş orada emekli olmuş amcalar da var. o kadar da homojen değil.

Türkiye Türklerinin AB ye alınmaması,EGO'larını okşuyor.
bak bunu hiç sevmedim.
ister yozgattan köyünden gitsin ister dersimli alevi olsun ister okumuş izmirli laik olsun ister ideolojik vb. hiç aidiyeti olmayan biri olsun. gurbetçi türkler devleti, milleti olarak, en azından atayurdu olarak türkiyeyi sever. öyle beter olsun pis böcekler kafasında değildir böyle olan 3-5 ergendir, olsa olsa ergenleri pek bi genellemişsin, büyüyor onlar :). belki hemşerisinden kazık yemiştir, belki başka acısı vardır ama olsun öyle EGO okşayacak bişey yoktur. Ha belki orayı ve burayı iyi bildiği için zaten almazlar sizi ABye der, ya da buranın standart muhafazakar insanı gibidir işte AB hristiyan klübü der bunlar ayrı.

@karasakall

sanırım Kürtler ve Türkler birlikte değerlendiriliyor.
Dışarıdan bakıldığında aynı kültürlere ait oldukları gözlemleniyor.
Sosyal yaşamları birbirlerine çok benziyor. Türklerin kültürlerini
ve Kürtlerin kültürlerini çok iyi biliyorsanız ancak bu ayrımı yapabilirsiniz.

Akademik raporlar ve Makaleler okumuştum bu konuda!!

Meksika'da da yalnızca İspanyol kökenli Latinler yok, sonuçta hepsinin Meksika pasaportu var. Bu nedenle I'm from Turkey diyen herkes aynı durumda. Türkler Avrupa'nın Meksika'sı. Suriyeliler yine Suriyeli. Ama Meksika, Kuzey Amerikalı olmayı tam başaramamış, çok sorunlu polikaları olan dincileri radikal Hristiyan dinci, liberalleri ise Batılı çağdaş liberal olan toplumu böyle ayrılmış bir ülke.

Almanyadaki türkler türkiyenin aynasi, türkiyenin bir anadolu kasabasinda nasil insanlar görürsen almanyada yaklasik ayni tipler olur. cünkü almanyada yasayan türklerin anneleri babalari o kasabalardan almanyaya isci olarak gelen kitleyi olusturur. Fakat bu gözlemlerine ragmen atladigin bir sey var almanyada isci anne babanin cocugu olarak kendini yetistirmis cok büyük bir kitle var. kendini yetistirdigini sanan, nazi kafasina sahip insanlarla karsilastirildiginda cok daha acik görüslü, insanlari grup olarak degil de birey olarak ele alabilecek yeterlilige sahip, insanlarin cahilliginin nedenin bireyelerin kendisinde oldugu kadar toplum mekanizmalarinin da sucu oldugunu kavrayabilmis insanlar cokca mevcut. Yani kisaca nazi kafasinda birini ister ABD ye koy, ister almanyaya, isterse türkiyede yasasin hic farketmez.

ABD de yasayan türk toplumu digerlerinden ayrisir cünkü göc eden cevrenin büyük cogunlugu isci olarak degil de akademik nedenlerle göc etmistir. Ideal olan "Türkiye deki Türkleri asla küçümsemezler" sifatini tasimalari degil "hic bir insanin baska bir insani kücümsememesi veya yaftalamamasidir". ABD de yasayanlar da baska bir ülkede yasamalari nedeniyle mutlaka bu perspektifi kazanmislardir.

yurtdışında bir büyükelçilikte en az 3 yıl çalışıyor olarak kaydınız olması gerekiyor dövizli askerlik hakkına sahip olmak için.

konsolosluklarda askerlik bürosu var, en iyi bilgiyi oradan alabilirsin.

ayrica www.konsolosluk.gov.tr

www.dovizliaskerlik.com
edit: fiyatlar hakkında yeni düzenlemeler yapıldı bildiğim kadarıyla, buradaki fiyatlar yanıltıcı olabilir !

Eu vatandasilarsa zaten calisabiliyorlar diger eu ulkelerinde de.

peki o zaman benim durum nasil olacak?

turk vatandasiyim, almanyada okuyorum. 2 yillik oturum iznim var ve o izinle part time islerde calisabiliyorum. okudugum universite1 donem yurtdisinda okumayi zorunlu kiliyor ve benim oturum iznimle schengen ulkelerinde 6 ay kalma hakkim var. dolayisiyla ayrica bir vizeye basvurmadan elimdeki oturum izniyle bu erasmus isini aradan cikarabiliyorum. ana isin calisma kismi nasil olacak bu durumda?

Gidecegin ulkenin yabancilar polisine ya da iskur gibi olan kurumuna mail atip soracaksin.

Benim dusuncem izninin sadece almanya'da gecerli olacagi yonunde ama anca yetkili kurumlar dogruyu soyleyebilir.

Almanyada "Ausländerbehörede" ye basvuracaksin calisma izni almak icin, onlar da "Arbetitsagentur" a almanyada bu profilde birine gercekten ihtiyac var mi diye soracak. eger iki kurum da onaylarsa calisma izni verirler. 2 ay sürer en az mevzuat. Ama sunu diyebilirim almak cok zor nerdeyse imkansiz, erasmus ögrencilerinin calismasina nasil yaklasiyorlar bilmiyorum ama master ögrencisi olarak basvurdugumda is yerim israr etmesine "arbeitsagentur" izin vermesine ragmen reddedtimislerdi. bence erasmus icin de durum farkli olmaz. gerekce olarak da sunu durumu gerekce göstermislerdi "yabanci bir ögrenci almanyada okurken devlet o ögrenci icin kaynak ayiriyor, calisan bir ögrenci de okuluna yeterli ilgiyi göstermeyebilir ve sonuc olarak okulu birakabilir, o nedenle ayrilan kaynagin bosa gitmesi istenmez" bu nedenle reddetmislerdi. EU vatandasi ögrenciler de ise bu durum söz konusu olmuyor.

Almanyanın eğitim için verdiği oturma izninde belirli bir süre çalışma izni veriyor. 6 ayda 90 tam gün ya da 180 yarım gün gibi bir izin. Bende birebir öyle olduğu için çalışabilmiştirm mesela.

emrahday ve roket adam, almanyada zaten calisma iznim var. benim sordugum sey, almanyadan baska bir ulkeye erasmus ogrencisi olarak gittigimde bu calisma iznini kullanabilecek miyim.

başka ülkeye de vize alarak gitmen lazım. alman izniyle gider başka eu ülkesinde takılırım olayı yok. bizim almanya'dan belçika'ya erasmusla gelen bütün türk arkadaşlar belçika vizesi aldı ve gelince Belçika için oturum iznine tekrar başvurdu. bu sırada geçerli alman oturum vizeleri de vardı.

Alman yabancilar ofisinin donem basinda bize soyledigi sey, alman oturum iznimizle baska bir schengen ulkesinde 6 aya kadar baska bir izne gerek olmadan kalabilecegimizdi. Ama yine gidip birebir ogrenmem lazim anlasilan.

c# türkiyede dünyanin geri kalanina göre güclü yaygin diyebilirim ama yine de javayi geciyor mu emin degilim.. bu konuda microsoftun türkiyedeki yatirimlari ve pazarlama politikasini etkin oldugu icin olabilir. Ama dünya popülerlik endeksine göre java cok önde www.tiobe.com cünkü en büyük avantaji platform bagimsiz olmasi. Android ile birlikte bu daha da güclendi cünkü her ne kadar diger diller ile yazilm yapilabilse de androidin temel yazilim dili java. Ayrica gelecek java 9 ile birlikte java-javascript entegrasyonuna umutla bakiyorum. Google, facebook, paypa, SAP gibi büyük trend belirleyici sirketlerin arka planlarinda javayi c++/c dilleri ile birlikte kullanmalari da dilin yerini saglamlastiriyor.

Java gelistirici oldugum icin görüslerim subjektif olabilir. karsilastirmam asla javanin c# dan daha iyi oldugu degil, hangi dilin dünyada daha yaygin oldugu ile ilgili. yoksa dil nitelikleri bakimindan c# daha iyi olabilir, onu tam bilemem, bu karsilastirmanin sonu da hic gelmez.

Merhaba,

oncelikle sahipsiz degilsin demek istiyorum.
c# ile yazilim gelistiriyorum ve rahatca istedigim her yerde is bulabiliyorum. is tecrubesi olmasi kaydiyla senin de bulabilecegini dusunuyorum. syntax olarak ucu de birbirine benzerdigi icin zorluk cekecegini dusunmuyorum. ancak framework olarak c# bir adim onde, cunku sadece tek framework ogrenmen gerekiyor.

kesinlikle c# ile java'yi kiyaslayamam, java hakkinda cok bilgim yok. ancak oncelik para ise, c# ile hedefine ulasabilirsin diye dusunuyorum.

@ekyil dedigine ek olarak sunu söyleyebilirim, c# kisa zamanda ögrenmek ve ürün cikartmak icin java ya göre cok daha avantajli cünkü yine söyledigi gibi tek ve standart bir frameworke sahip olmasi bilgi karmasisindan insani kurtariyor. Java da ise ögrenme egrisi baslarda düsük cünkü bircok farkli framework dagitimi var ve bilgi karmasasi yaratabiliyor. Yazim olarak ikisi de cok benzer, yazilim mimarisi acisindan da benzer.

PHP gelistirmeden C# veya Javaya gelenlerin en cok karsilastiklari sorunlardan biri Object oriented dillerin mantigini kavramak oluyor. PHP cok esnek bir dil, büyük hiz kazandiriyor ama C# ve Java kadar uzun vadede saglam yapi olusturmak güc olabiliyor. Gercek object oriented bir ortama gecince Obje nedir? class nedir? Abstract class nedir? inheritance nedir? polymorphism nedir?, interface nedir? encapsulation nedir? gibi sorulara hakim olmakta yarar var. Zaten bu dillerle ilgili ilerde bir is basvurusu yapinca is görüsmesinde en cok bu ve bunun gibi sorular cikar.

Gönül rahatlığıyla java. Kamu ve özel sektör ikisi de bu yönde ilerliyor. Java kısmını geçtikten sonra da kullanacağınız framework önemlidir. Ayrıca bilgi güvenliği konusunda da javanın daha üstün geldiğini düşünüyorum şahsen.

ben olsam java öğrenirdim. java + php server/client kombinasyonu halihazırda php'ciysen işine daha çok yarar. yok ben client programcısıyım dersen .net üzerinde c# öğrenip yelpaze genişletip iş bulma şansını artırabilirsin. ne yapmak istediğine bağlı.

bu arada türkiye'de java tercih edilmesinin nedeni birçok framework, ide ve tool'un ücretsiz olması. .net ise özellikle profesyonel çözümlerde mutlaka para harcatmak istiyor normal olarak. gerçi düzgün ide için örneğin jetbrains'in ürünleri güzel, onlar da ucuz değil.

konu dağıldı biraz ama bin tane parametre var tercih aşamasında. ne yapmak istediğine göre karar vermen lazım.

tr.investing.com
burada dolar almali mi almamali mi onun farkli algoritmalar tarafindan yapilmis teknik analizlerini bulabilirsin.

Yatirim araligini belirle, eger "güclü al" cikiyorsa al "güclü sat" cikiyorsa elindeki dolari sat

merhaba. www.youtube.com

investing ile beraber burayı izleyebilirsiniz.

www.tradingview.com

herhangi rasgele bir anda donma oluyorsa RAM bozuk olabilir.

anlık donma sebepleri ram veya harddisktir.

RAM'leri test etmek için MemTest86, harddiski test etmek için Smartmontools kullanın. internette detaylı tutorialler var her ikisinin kullanımı hakkında.

Cözüm 1: Gercek bir makina gibi calisan en gercekci ve uzun vadeli cözüm sanal bilgisayar olusturmak.

Bunun icin Oracle virtual box indirip bilgisayarina kurabilirsin. www.virtualbox.org Bu sana sanal bilgisayar olusturma ortami saglayacak.

Sonra bu sanal makina icine diledigin windows, osx, linux sürümünü kurabilirsin.
Windows sürümleri icin yine yasal siteden indirebilirsin mesela "IE6 on XP" ile XP windowsta calisan internet explorer 6 yi test edebilirsin. dev.windows.com Bunlar limitli sürüm süresi doldugunda bir sanal makinayi 1 saatten uzun acik tutamayacaksin. Linux sürümleri ücretsiz oldugu icin internetten "Virtualbox ubuntu" gibi aramalarla rahatlikla kurulum paketini bulabilirsin. www.osboxes.org . Max OS icin hintdesk.com

Virtual box kullanildiginda gercek bir makina gibi calisir, normal bilgisayardan farki yoktur. Harddiskte her bir isletim sistemi icin yer kaplar bu nedenle en büyük dezavantaji kapladigi yer.

Youtubeda da bircok kayna var kurulum, konfigurasyonlarla ilgili.

Cözüm 2: Eger önceki cözüm cok agir ve külfetli gelirse alternatif olarak browserlarin "responsive design mode" kullanabilirsin. Bu sanal makinadaki emulator gibi calismaz ama sadece responsive özelliklerini test etmek icin birebirdir.
developer.mozilla.org
developer.chrome.com

Ayrica gelistirme yaparken "Firefox developer edition" incelemeni tavsiye ederim. Burada güzel videolar bulabilirsin yapabileceklerin hakkinda www.mozilla.org

10$

oha 5 bin tık 30 lira mı? çok azmış ya, en az 50 atar diyordum :D

İçeriğinin kalitesine, sayfana gelenlerin sayfanda ne kadar takıldığına, tık bölü ziyaretçi oranının yüksek olmamasına göre değişir. Reklam verenin o reklam için ne kadar bütçe ayırdığıda önemlidir. Yani çok muallakta bir soru.

Tık başı 1 centte alabilirsin, 3 dolarda.

Günlük iki yüz ziyaretçi gelse, 15 tanesi reklama tıklasa tık başı 3 cent alsan günde 0.45 cent kazanabilirsin. Ama 5 dolarda kazanabilirsin.

anladım. içerik orta-kaliteli olacak. çoğunlukla bilgisayar kategorisi altında yazacağım. reklam için google adsense kullanmayı düşünüyordum ama reklam teklifleri daha mı iyi kazandırır?

ayda 5000 tık mı hit mi? Reklamlara ayda 5000 tıka sanırım 1500 tl civarı bir şeyler gelir. Ama o kadar tıkı getirecek sağlam trafiğinin olması gerekir. Ayda 5000 hite pek bir şey gelmez.

5000 hit ve tıkın farkı neydi? 5000 hit siteye 5000 kişinin girmesi 5000 tık 5000 kişinin tıklamasıydı değil mi? pek bilmiyorum da tahmin yaptım. ayda 5000 tıka 1500 lira çok fazla ya o kadar geleceğini düşünmüyorum. bide bu reklamdan bana gelen para tık üzerine mi yoksa görüntüleme üzerine mi oluyor acaba? bilmediğim ne çok şey var ya. @gezgin rocker

Reklam agina göre degisir. Sayfaya koydugun reklami saglayan reklam agi temel olarak nelere bakiyor?

1. Reklami yapilan ürün. Sayfan ne ile ilgiyse genelde o tarz ürünün reklami yapilir. Bu nedenle de bir mobil oyunun reklamindan kazandigin para ile ucak kiralama sirketinin reklamindan kazandigin rakam cok farkli olur.

2. Reklama hangi ülkelerden tiklaniyor. Bir almanin tikladiktan sonra ürünü alma orani ile bir cinlinin ayni degil. O yüzden reklam veren cinlinin tiklamasi basina daha az, belki de hic ödeme yapmayacaktir.

3. Reklama tiklayan o sayfada ne kadar kalmis. Girip hemen cikmis mi yoksa gercekten reklami incelemis mi? Ya da reklami yapilan bir mobil oyunsa indirme yapmis mi?

Bu verilerden bi rakam cikarmak mümkün mü peki? O da hayir. reklam aginin karar verenleri bir araya oturur, reklam verenlerden sikayetleri dinler (mesela tiklamislar ama indirmemisler, indirenlerin yas grubu düsük vs.). Diger taraftan da daha cok kisiye nasil ulastiririz, agimizi nasil genisletiriz diye düsünüp fiyatlarda ayarlamalar, yüklsetmeler yaparlar. Bu degisiklikler anlik da olabilir, belli zaman peryodlarinda da, otamatik de olabilir, manual da. Tabi bu kararlari senin sitenin özelinde konusmazlar, genel olarak karar verirler. Yani kisaca 5 bin tik su kadar yapar demek cok zor, her gün degisebilir, networkten networke degisebilir hatta biri digerinden 10 kat fazla ödeyebilir vs. Kendi icinde oynak bir borsasi var yani.

geçmiş olsun eğer programı kapatmadıysan save ettikten sonra history ksımından geri alabilirsin..

edit : yedek dosya tutmuyo sanırsam

open recent desen

dosyanin üzerine sag tikla, "properties" sec, "Previous Versions" tabini sec, istedigin versiyonu kurtar.

kullanmayın şu windows'u. kaç kere söylüyoruz.

geçmiş olsun.

Berlin

Köln, Berlin, Bonn, Essen, Duisburg, Hamburg, Frankfurt

yoğunluk bakımından %10'a yakın Türk nüfusu ile Duisburg olabilir, sayı bakımından ise 110 binin üzerinde Türk nüfusu olan Berlin www.pi-news.net

viyana

Yazılanlara ek olarak Londra.

Lyon

Gümülcine

almanya'da ruhr gebiet (köln, düsseldorf, bonn, mülheim, duisburg, essen, oberhausen) ve berlin-hamburg.

acik ara berlindir0 sanirim. ama bulgaristana da bakmak gerek. cunku orada bildigin turk sehirleri var.

Rotterdam'da da çok var

Vodafone un yurtdışını da kapsayan paketleri çok avantajlı oluyor.Normal ülke içi tarifeden fiyatlandırıyor falan. Ama Amerika bu (avantajlı )paketlere dahil mi onu vodafone bayilerinden sormanız lazım.

Amerika'dan Türkiye'yi aramak Türkiye'den Amerika'yı aramaktan ya da Türk hattıyla ABD'de yaşamaktan daha ucuz. Süpermarketten 30 dolara sana tüm dünyayla 300 dakika konuşma fırsatı verecek bir telefon satın alabilirsin. Müşterilerine böylece kolayca dönüş yapabilirsin.

@Traveller,

insanlar buradaki hattı arayınca en azından çağrı bırakabilsin, ben voip/viber falan neyse onun üzerinden ararım zaten diyo. Önemli olan arayana patlamasın..

Uluslararası görüşmelerde ülke içi arama ücreti arayana, uluslararası dolaşım ücreti yurt dışında olana fatura edilir.

Yani müşteriler ekstra ücret ödemez Türkiye hattını aradıkları zaman.

yurt disinda sen türkiye hattini kullanirsan senin türkiye hattini arayan kisiye ekstra bir maliyet olmayacaktir, bu durumda aranilan olarak sadece sen roaming ücreti ödeyeceksin. Arayan kisi senin türkiye hattini aradiktan sonra senin nerede oldugun onun icin önemli degil. Almanyadayim türkiye turkcell hattimi kullaniyorum, insanlar beni ariyor ve onlar icin türkiyede birini aramaktan farki yok. Zaten öbür türlü olsaydi aradigimiz kisinin nerede oldugunu takip etmek zorunda olurduk, bu da sacma olurdu, o türkiyede degil diye ben niye roaming ödeyeyim. Ayrica internet bankaciligi gibi nedenlerden dolayi türkiyede bir banka kullaniyorsan türkiye hattini yurt disinda yasasan bile tutmak durumundasin. en uygun cözüm cift hat cift telefon.

Yanlış Bilgi. Türk hattınla yurtdışına çıktığında, hem arayana hem aranana girer.

poschen arti 1. iki tarafa da giriyor.

porschen -1
daha 2 hafta önce yurtdışındaydım. arayana giren çıkan yok

bir alman ne gibi haklara sahipse siz de üc asagi bes yukari ayni haklara sahipsiniz, dolayisiyla bunlar tek tek yazilabilecek seyler degiller yani. Daha spesifik sorulariniz varsa elimden geldigince yanitlarim ama kesin bilgileri ausländerbehörde'yi arayarak alabilirsiniz ancak.

oturma izni, calisma izni, issizlik parasi, emeklilik, cocuk parasi, erkek icin dogum izni, kadin icin dogum izni diye uzar gider. nerdeyse bir almanin sahip oldugu tüm haklara sahip olursun. alman parlamentosu icin oy kullanip kullanamadigina emin degilim ama yerel kararlar icin (bir parka topcu kislasi yapmak isterlerse) destekleyen yada karsi oy kullanabilirsin.

buraya www.holtz-estate.net veya www.visionapartments.com ulasabilirsin. Ikisi de güvenilir firmalardir ve ellerinde bircok 1+1 var.

Ek olarak önüne bircok dolandirici cikacaktir ingilteredeyim, ispanyadayim diyecek ve kaporayi yatir anlasalim sonra anahtari teslim etmeye gelirim diyecek, cok dikkatli ol. Güvenilir bir firma degilse evi görmeden asla kapora yatirma.

elektrikli cam yüzeyli ocaklarda en büyük problem temizlik oluyor. sekerli, yagli seylerin cam yüzeyden temizlenmesi cok zor, cam hassas oldugu icin de kolay ciziliyor. Indüksiyonlu ocakta ise yüzey isinmadigi icin kagit bir peceteyle rahatlikla siliniyor. Ayrica güvenli, cünkü elektrikli ocaklarda ocagi kapattiktan sonra yüzey bir süre sicak kaliyor, temas edince yanma riski var, ayrica ocagin üstüne plastik birsey geldiginde erir ve yapisir. Indüksiyonlu ocaktan ise yüzey sicak olmuyor. En büyük dezavantaji tüm tencere, tava bu tarz ocaklarla uyumlu olacak.

Yamuluyorsam düzeltirler şimdi ama bildiğim kadarıyla iss diğer geostationary uydulardan daha alçak bir irtifada bulunuyor.

Hepsi aynı yörüngede bulunmuyor zaten 100kmden 300 kmlere kadar değişen yörüngelerde uydular var. Ve zaten birbirlerine yaklaşsalar bile hala aralarında onlarca km mesafe olur o mesafeden de imkansıza yakın görmek.

uzaktaki bir daga bakildinda dag ile gözlemci arasindan gecen kuslari görememek gibi. eger ucan kus gözlemciye cok yakinsa, mesela 20 metre görebilirsin, ama uzaksa mesela 500 metre kus orada oldugu halde gördügün sadece dag olur. Durum uydular ve dünya icin de ayni dünya cok büyük uydular cok kücük ve mesafeler cok uzak. görülmesi icin cok iyi odaklama gerekli.

freelance is yapmayi birakma nedenim. revizyonu yaparsin bitirirsin en sonda da derler ki bu da olmadi, eski hali daha iyiydi. Bir de isyerlerinde ürünü gösterince mutlaka orda calisan herkesin bir revizyon fikri vardir, herkes is bilmeden fikir yürütür. Kimisi de aktif olayim patrona yaranayim diye anlamsiz fikirler atar ortaya. Bazen o kadar cok sey istenir ki her biri teker teker anlamli olsa da bir araya gelince cok cirkin olur. Bu adamlarin önüne dünyanin en iyi tasarimcinin elinden cikan ürünü koysan mutlaka bir degisiklik isterler. Google in ana sayfasini göster bunlara kimisi sayfanin bi yerinde hava durumu ister, kimisi borsa haberleri alttan bant seklinde gecsin der, kimisi bi kösede chat yapabileyim der, sonra google sayfasi bok gibi olur, kimse de demez ki böyle sade sekliyle is görüyor. O yüzden tasarim tek elden cikmali, bir bütün oldugu unutulmamali, kücük bir kösede dahi yapilan degisiklik bütünü etkiledigi unutulmamli, bu düzlemde tasarim üzerinden sözlesme yapilmali, degisiklikler icin ek zaman ve ücret talep edilmeli. Bunun yaninda tasarima alisma süreci var, mesela iphone 5 ilk ciktiginda herkes burasi cirkin, burasi olmamis gibi bir sürü elestiri yapti 4 daha iyiydi dedi. simdi ise ayni insanlar iphone 4 e baktiklarinda ne kadar cirkinmis derler. Photshopta bile bir seyin yerini degistirmek basli basina titizlik isteyen bir isken, html de css de degisikligi sürükle birak kolayliginda zannederler.

Sana sabir diliyorum, kolay gelsin.

bazen bir isi almamak daha karlidir.

ben paranin yarisini aliyorum kalem oynatmadan. ise baslamadan once de net olarak neler yapilacagini yaziyorum. duruma/musteriye gore bunu sozlesme formuna sokuyorum.

burada revizyonla ilgili seylerin de altini cizmekte fayda var. ufak tefek seyler icin sorun yok ama major talepleri butcelendiriyorum.

tasarim tarafindayim, yazilim konusunda revizyon taleplerini butcelendirmek daha kolay olur gibi geliyor.

Sırf bu yüzden bende iş yapmıyorum kurumsal firma haricinde enaz3kedinin dediği gibi önceden sözleşme yapmakta fayda var da insanlar suistimal ediyor çok fazla

anlaşmadan önce herşeyin net olmasını istediğimi belirtiyorum, paranın yarısını önceden alıyorum yoksa parasını vermedim zaten uğraştırıyım pezevengi kafasındaki insanlar yaşıyor bu ülkede. müşterilerimin çoğu tanıdık vasıtasıyla geldiğinden samimi konuşabiliyorum. en baştan ne istediğini söyle diyorum, beğendiğin 3 tane websitesi bul, beğenmediğin 3 tane websitesi daha bul konuyla alakalı. bunları bana getir. sonra ne istediğini de kafanda oturt gel söyle şöyle böyle olsun diye, iş bitince teslim al yolumuza bakalım. sonra da 3 tane revizyon hakkın var, o yüzden öyle inşaat izleyen dayılar gibi o beton dandik, şu tuğla daha iyi muhabbeti yapmayalım. 3 hak yetmedi mi, sana karar vermekte yardımcı olacak bir teklifim var ondan sonraki bütün revizyon isteklerinden para alırım diyorum zaten para çıkıcağını anlayan müşteri eline geçeni beğeniyor :)

iOS için yeni yazılım dili var: Swift

Son sürüm swift kaynak kitabını da apple yayınladı. Herhangi bir apple cihazın varsa (iOS ya da Mac OSX çalıştıran) kitabı ibooks ile indirebilirsin. Yoksa da pdf olarak bulunuyor internette. Yalnız şunu söyleyeyim; Swift'in tek derleyicisi XCode sadece Mac OSX'te var. Yani bir macbook ya da mac bilgisayarın olmazsa sadece sanal bilgisayara mac kurarak kodlamalarını derleyebilirsin.

Hocam android icin facebook da ve net ortaminda android turkiye developer gruplari var. Bunlar aylik olarak yamulmuyorsam zirve - hackfest yapiyorlar. takip et.

Android icin türkce kitaptan takip etmeni tavsiye etmem. Android versiyonlari cok hizli degisiyor, her versiyon degisimi gelistirme API ve ortamini cok degistiriyor. O nedenle türkce android kitaplari cok güncel olmuyor genelde. Ingilizce kitaplar cok daha iyi. Ingilizce bilenler icin en iyi kaynak android developer kendi sitesi developer.android.com

Durumun acil ise (dayanilmaz agrin varsa) acile gideceksin, ama tedavi etmezler agri kesici verip sararlar. Eger acil degil ise doktordan randevu alacaksin. bunun icin "artz termin" sitlerini (mesela www.arzttermine.de) ya da doktorun kendi sitesini google da arattirip bulabilirsin. Sigorta kartin yaninda olursa hicbirsey ödemezsin. Kart yoksa eve posta ile fatura gönderirler ve bankaya ödersin, ya da nakit ödersin daha sonradan sigortadan alirsin.

Almanyada türkiyedeki gibi önce hastaneye gidilmez(acil durumlar harici). Önce durumun ile ilgili doktara gidersin, doktor uygun görürse genelde durumun cok ciddi ise hastaneye sevk eder.

Termin almayi bekleme, doktora cok agrim var hemen gelebilir miyim dersen bilmemkac hafta beklemezsin.

eğer mesai saati dışındaysa ya da kırıldığını çatladığını düşünüyosan direkt hastanelerin acil bölümüne gidebilirsin. yapman gereken acilin resepsiyon kısmına gidip durumu izah etmek ve sadece krankenversicherungskarte'ni ibraz etmendir. öte yandan eğer acillik bi durumun yoksa her mahallenin kendine özgü hausarzt'ı vardır. önce buraya gidip termin alman gerekir. ancak merkezi bi yerde oturuyosan aylar sonraya kadar sarkar bu termin. o yüzden işin puştluğuna başvurabilirsin. herhangi bir hausarzt ya da kliniğe git. durumu izah et ben öğrenciyim şikayetim bu de direkt ertesi gün veya yer varsa o güne randevu verirler. ben böyle yapıyorum çünkü benim hausaerstinim nisandaki başvuruma ağustos için gün vermişti. gribal enfeksiyon için lel. bu kliniğe de sadece kartınla başvuruyosun. doktor bakar gerekirse hastanenin radyoloji servisine gönderir. röntgeninle birlikte geri dönersin eğer antreman gerekiyosa fizyoterapiye yollar değilse ilaç verir. ciddiyse hastaneye yönlendirir. sana rapor yazıcaktır yine o rapor ve kartınla hastanenin resepsiyon kısmından işlem yaptırırsın. ben de omzumu çatlattım o yüzden detaylıca biliyorum aşamaları. geçmiş olsun.

At 11 in varsa önce aok a gidip bir kart alıyorsun.. sonra dr a gidiyorsun ..

sanirim kastettigi "dövizli" askerlik. yurt disinda 3 yil sigortali calismak gerekiyor. su anda zaten 6000 euro cok yüksek bir rakam degil. bunu 1000 euro ya düsürülme söylentisi var sadece.

türkiyede yasayanlar icin cikan "Bedelli" askerlik ise bu zamanda zor görülüyor.

yurt dışında yüksek lisans doktora yapanlara bedelli askerlik bin avro olacakmış. work and travel ile 6 ay avm paspaslamak sayılmıyor :(

ben yükseklisans yapıyorum zaten ancak senin dediğin yanlış sanırım bu anladığım kadarıyla 3 yıl çalışanları kapsıyor okuyanları değil

pasaport harci nedeniyle turkiye'ye donemeyen adam taniyorum :) gurbetciler icin 5000 Euro fark cok iyi. zaten insanlar bu parayi vermemek icin vatandasliktan cikiyorlardi. bunun onune gecmek icin verilmis bir karar. yurticinde durumun degisecegini sanmiyorum.

calisma ogrenci olma durumu konsoloslugun tavrina bagli. Normalde calisan olmasi gerekiyor ve bunun kabul edilmesi icin bazi kosullar one surebiliyorlar. Ornegin vergi vermek gibi. Vergi vermeden dovizli askerlige hak kazanan da olabiliyor.

chrome'da ayarlardan yapabiliyorsun. on startup-continue where to left off seçiili olursa kapattığın gibi kalır. açtığındada bıraktıkların gelir. türkçesi olduğu gibi bırak olabilir. şifre için extension kullanman lazım.

chrome, firefox farketmez oturum acarak kullanirsan sifrelerini, en son girdigin sekmeleri, sayfa gecmisini, bookmarklari herseyi kaydeder. baska bilgisayara yada mobil cihaza gecince aynen kaldigin gibi kullanabilirsin

support.google.com
support.mozilla.org

Gördügüm kadariyla;

AndroidManifest.xml dosyasi icinden gösterdigin bir referans bulunamiyor. Mesela bu ne olabilir? android dosyasinda

<application android:icon="@drawable/icon" android:label="@string/app_name"
android:theme="@android:style/Theme.Light">

böyle bir satir yazmis olabilirsin. bu satir diyor ki git drawable klasöründen icon dosyasini bul ve uygulamanin iconu yap. String dosyasi icide app_name bul ve uygulamanin ismi yap. Them icinden light temayi bul ve uygulamanin temasi yap. Bu dosyanin icinde bu ve bunun gibi bircok referans olabilir. Iste bu referanslarindan biri gittigi yerde aradigi seyi bulamiyor. Sende büyük ihtimalle hata android manifest dosyasini 18. satirinda

Not: Screenshot üzerinden bu kadar debugging yapilabiliyor. Hata mesajinin tamami gözükmüyor. Bu nedenle image dosyasi yerine hata log dosyasini paylasmakta yarar var.

dota oynarken bir çocuk türkler'i sevmiyorum, siz işid'i destekliyorsunuz diye oyundan çıktı. hani çıkmanın da cezası var. youtube yorumları da pek içaçıcı gözükmüyor.

Almanya icin konusursam;

Halkin %10 luk kismi asiri irkci. Genelde fakir dogu alman sehirlerinde yasadiklari icin bunlarla gercek hayatta karsi karsiya gelmiyor kimse. O yüzden son olaylardan bagimsiz bunlar hep irkciydi, bundan sonra da öyle olacaklar. Ama bu olaylar onlarin elini güclendirip argümanlarini diger insanlara satmalarini kolaylastiriyor.

Halkin %40 lik kismi sag. Bunlar ön yargilari ile hareket eden kesim. Suriyeli mületicilere karsilar, türklere karsilar. Icten ice almanya almanlarindir diyorlar ama bunu dile getiremiyorlar. "yabancilar disari" diyemiyorlar da "kültürel olarak burali degilsiniz, hem kendinize hem bize zorluk cikariyorsunuz" gibi politik cümlelerle irkciligin cevresinden dolanan söylemleri var. Olaylara cok sig gözlemle bakiyorlar ve öfkeleri giderek müslümanlara ve türklere yöneliyor. Parlamaya hazilar, herhangi bir toplumsal irkci harekte katilmaya hazirlar ama arkalarinda yeterli gücü bulamiyorlar genelde. Son olaylardan sonra asiri sag tarafa kayma giderek artti. Buna örnek olarka "Pegida" eylemlerini gösterebiliriz. Iste internette en cok karsilasilan, yorumlar yazan kesim bunlar. Gercek hayatta söyleyemedikleri seyleri internette rahatlikla söylüyorlar. Bu internete yazdiklarini gercek hayata bir yabanciya söyleseler adalet sistemi tepelerine biner.

%30 yabancilara dost. Genelde genc, farkli ülkelerde yasamis, kültürel olarak acik kesim buna giriyor. Türkleri seviyorlar, problemli kisilikleri tüm türklere mal etmiyorlar. Müslümanlik ile terörizmi birbirinden ayirabiliyorlar. Insanlari etnik kimlik ya da din olarak degil de daha cok bireysel olarak degerlendiriyorlar. Irkici bir yürüyüs oldugunda karsi yürüyüs yapiyorlar ve yabancilarin yaninda oluyorlar. Ama son olaylar karsi tarafin eline güclü argumanlar verdigi icin sesleri cilizlasiyor, savunurken zorlaniyorlar. Suriyeden gelenlere ise insanlik adina kucak aciyorlar.

%20 luk kesim ise daha cok genc nesil, ne oldugundan haberleri yok. Magazalarin indirimleri, apple in son ürünleri cok daha önemli onlari icin. Türklerin kahvaltida döner yedigini, tuvalete bile BMW ile gittigini düsünüp, suriyede olanlar hakkinda niye geldikleri hakkinda hic bir fikirleri yok.

Yani özete bakinca olaylar ve gerilim artarsa %50 yi evde zor tutarlar, buna da en cok almanyadaki yabancilar üzülür.

yani tramvayda falan konuşanları duyuyorum sürekli türkiye-rusya gerginliğiyle ilgili. genelde gençler. baya gerzo bi ülke olarak görüyolar şu an bizi. biri türk olduğumu öğrenip konuyu açtığında da hükümetle türkiye halkının, en azından %50'sinin, başka şeyler düşündüğünü açıklamam gerekiyo :P ne hatırlattın ya sinir oldum şimdi. faşizan girişimleri olmuyo direkt ama bi küçümseme var diyebilirim. gerçekten sinir bozucu. türkiye'de karşıt görüşlüyüz diye hayatta zor kalıyoruz, yurtdışında da erdoğan destekçisi islamcı terörist gibi görülüyoruz. ayrıca bu uzak doğululara saldırma olayı da baya düşürmüş prestiji. gerçekten geri zekalı gibi algılanıyoruz. çünkü gerzoların yaptıklarıyla ön plana çıkmışız.

yurtdışında yaşamıyom da bu olaylar olduktan sonra workaway'de mesaj attığım kimse cevap vermedi. bundan önce, 5 yere falan yazmıştım, hepsi olumlu veya olumsuz geri dönüş yapmıştı. şimdi 10 yere yazıyorsam 8'i cevap bile vermiyor, ikisi de profilinde müsait olduğu yazdığı halde "o ara müsait değiliz cnm ya" çekiyor. haklı olarak çekiniyorlar, sevmiyorlar, istemiyorlar.

sokaktaki insanların çoğunun kulaktan dolma bilgiler dışında dünya siyasetinden haberi yok, sıra türkiye'ye gelsin. internetteki aktif kişiler yüzde kaçı oluşturur bilmiorum ama geneli kapsamadıkları kesin ve ayrıca bizim gerçekliğimizle onlarınki aynı değil sabah akşam siyasetle uyanıp kalksınlar.

+konuşup sohbet ettiğim hiçbir yabancı türk olduğumu söyledikten sonra da önce de önyargılı olmadı aksine güleryüzlü sıcakkanlı falanlar hep.