Giriş
(6)

bu aralar kredi ile ev almak mantıklı mı?

Phoebe
Finansal okur yazarlığıma yeterince güvenmiyorum. O yüzden bu adımı atmakta tereddüt ediyorum. Borçlanma duygusunu da ayrıca sevmiyorum. Sizce bu dönemde ev alınır mı? Yatırım değil, kendim oturcam. Baktığım evlerin 1/3'ünü peşinat olarak verebiliyorum ve 4-4,5 yıllık bir ödeme planıyla yaşam standa
Finansal okur yazarlığıma yeterince güvenmiyorum. O yüzden bu adımı atmakta tereddüt ediyorum. Borçlanma duygusunu da ayrıca sevmiyorum.

Sizce bu dönemde ev alınır mı? Yatırım değil, kendim oturcam. Baktığım evlerin 1/3'ünü peşinat olarak verebiliyorum ve 4-4,5 yıllık bir ödeme planıyla yaşam standartım zorlanmadan krediyi kapatabiliyorum. Hatta bu evlerden iki tanesinde bedelin tamamına kredi çıkabiliyormuş. Kredi türleri, faizler, şu an ki ülke durumu üzerinden bu konularda bilgili arkadaşlar yorumlayabilir mi?
0
Phoebe
(12.05.18)
1/3 unu pesinat verebiliyorlar ve 4-5 yilda kapatabiliyorsan, ustune hayat standartin da dusmuyorsa beklemenin bir anlami yok bana sorarsan. Faiz dusmusken gir. Ileride daha zorlasabilir ev alman. Bugun firsatin varken gir derim. Gayrimenkul bu, kaybin olmaz kolay klay.
0
stavro
(12.05.18)
İş garantin var işe, herhangi bir kriz durumunda batma ihtimali olan bir sektörde ve kaybetme ihtimalli bir işte çalışıyor değilsen, kredi faizini %,98 e çekmiş bir bankadan kredi alma olanağın var ise ve kendin oturacaksan, fiyat balonu oluşmamış bir konutu mümkün olan en az peşinatla satın almak için çok uygun bir zamandayız.
0
oguz altun
(12.05.18)
@stavro,@oguz altun, tamamı için kredi çekmek mantıklı mı ödeme planını biraz uzatıp? Faiz değişiyor mu? Değer mi? Borçlanma cidden bildiğim bir şey değil. O parayı hesapta görmek bana güvende hissettiriyor zira ailem veya zor anımda destek olabilecek kimsem yok maddi anlamda.
0
🌸Phoebe
(12.05.18)
Ödeme planı ödeme kapasiten içindeyse, en az peşinat ve en uzun vade mantıklı tabii. Ama söylediğin gibi tamamına kredi yasal değil. Onu yapan banka varmı ki?
0
oguz altun
(12.05.18)
Şahsen ben 0.98 faiz oranını cok cazip buldum. İleride daha düşük olacağını sanmıyorum amma velakin evler ilerde daha ucuz olabilir onu kestirmek zor.
0
solenkol
(12.05.18)
Rakamlar onemli, gerisi havanda su dovmek olur.
Ulkenin durumu nasil etkiler diyorsan isten cikarilma riskini en basa koy. Isten cikarilma riskin yoksa almaman icin ozel bir sebep yok. Konut kredisi faizlerini yapay olarak dusurduler. Bu, borclanmak icin iyi. Enflasyon artis egilminde. Bu da borclanmak icin iyi. Konut fiyat seviyesi kira seviyesine gore yuksek. Bu, alim icin kotu.
0
dunal
(12.05.18)
(6)

Kaldırım nerede?

senolll
Merhaba,Şöyle bir projeye denk geldim. Ben de bu olaydan şikayetçi biri olarak yardımcı olmak istedim. Belki bir şeyleri değiştirebilirler, biz de yardımcı olabiliriz. https://www.facebook.com/SokakBizimDernegi/videos/1966062530100460/Bir şeyler yazmak isteyen olursa diye soru olarak açtım. Sorum da
Merhaba,

Şöyle bir projeye denk geldim. Ben de bu olaydan şikayetçi biri olarak yardımcı olmak istedim. Belki bir şeyleri değiştirebilirler, biz de yardımcı olabiliriz.

www.facebook.com

Bir şeyler yazmak isteyen olursa diye soru olarak açtım. Sorum da, yorumunuz nedir?

Teşekkürler
0
senolll
(13.01.18)
@yazarken...
Sana hem katılıyorum hem de katılmıyorum. Change.org bence de baya bir balon. Bu kaldırımlar nerede bizden bir para falan almıcak. Bizden sadece veri istiyorlar. Belki duyarlı belediyeler bu verileri kullanabilir. Organizasyon harekete geçmeyen belediyelerle iletişime geçebilir. Sonuçta oy almak için de olsa yapabilirler, gerçek amacı için olmasa da...

Öte yandan ben durumdan şikayetçiyim desem kalkıp bir kere bile herhangi bir belediye bu konularda dilekçe falan vermedim. Bu ugylama güzel bir birleştirme, hepimiz telefonumuzla tık diye fotoğraf çekiyoruz, tık diye tweetliyoruz. Pratiğe dönüşme konusunda benim de umudum az ama güzel bir girişim olarak görüyorum bu olayı.
0
🌸senolll
(13.01.18)
Ben anlamadım şimdi. Haritada gösterecek ne olacak? İnsanlar girip fotoğraflara mı bakacak? Fotoğraf çek gönder kampanyası mı olur ulan? Bir amaca hizmet etmeli kampanya dediğin şey. Sonrasında gerekli yerlere şikayet/istek yapacaklar mı? Gelen cevabı paylaşabilecekler mi?
Facebook sayfaları vardı. Ankara'nın bugları vs. Fotoğrafları paylaşıyordu sonra da gerekli yerlere yazıyorlardı birlikte. Bu ona da imkan sunmuyor. Düzeldi fotoğrafları da geliyordu postun altına.

Eskişehir'de bir tane bile kaldırım göremezsiniz mesela. Ne olacak bütün şehrin fotoğrafı bu sitede olunca anlamadım.
0
nickini vermek istemeyen uye
(13.01.18)
@nickini...

organizasyonla alakam yok ama başlığı ben açtım diye cevap vermeye çalışayım. Çok fazla bakmamıştım ama hakkında sayfasında yazdıklarına göre;

"Paylaşımları haritalayarak sorunun mekânsal görünürlüğünü artırmayı, farkındalık oluşturmayı, yerel aktörlere bu hususta inisiyatif alma çağrısı yapmayı amaçlıyor ve tüm kentlileri bu interaktif sürece davet ediyoruz."

Yani tam olarak ne yapacaklar bilmiyorum ama bizim düşündüğümüz gibi onlar da bunları düşünüyordur herhalde.
0
🌸senolll
(13.01.18)
eminim bi çok şehirde uygulaması vardır ama ben kullandığım bi şehirden bahsedicem. hollandada BuitenBeter diye bi uygulama var. aynı mantıkla çalışıyor ama içinde çöp, kasis, çukur, kaldırım, tabela vs belediyeyi ilgilendiren her şey var. aynı şekilde fotosunu çekip adres bilgisi ve açıklamayı giriyorsun, otomatik olarka dilekçeye çevrilip belediyeye gönderiliyor. belediye yasal olarak cevap vermek zorunda. ardından senle mail veya tel üzerinden iletişime geçiyorlar.
0
sttc
(13.01.18)
Su uygulamaya bakinca para kazanirlar, kullaninca ne olacak gibi tepkiler veren arkadaslar eger katki verebilecekleri bir husus yoksa cevresini guzellestirmeye calisanlara golge etmesin. Proje guzel bir noktaya deginmis. Turkiye'de sehir yasaminin gelistirilmesi lazim.
0
dunal
(13.01.18)
valla bence polisleri darlamak lazım. benim mesela arada aklıma geliyor polisi aramak sonra kesin bi işe yaramaz üstüne bi de polisin birinin dangalakça bi lafı sinirimi bozar diye uğraşmıyorum. kaldırımlara çıkmış arabalardan geçilmiyor ülkede.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(13.01.18)
(7)

Paradan anlayanlar bi bakabilirler mi?

salahaddin
https://sahibinden.com/451990756Faizler çok yüksek. 192 bin tl ve kirası 850 tl.Biz bu evi ayda kirasını da destek alarak 6 bin tl ödeyerek satın alabiliriz lakin faize de paramız boşa gitsin istemeyiz. Kaç lira peşinat biriktirip almak makuldur?Paradan anlayanlar destek olabilirler mi?Teşekkürler
sahibinden.com

Faizler çok yüksek. 192 bin tl ve kirası 850 tl.

Biz bu evi ayda kirasını da destek alarak 6 bin tl ödeyerek satın alabiliriz lakin faize de paramız boşa gitsin istemeyiz.

Kaç lira peşinat biriktirip almak makuldur?

Paradan anlayanlar destek olabilirler mi?

Teşekkürler
0
salahaddin
(11.01.18)
Sorunuzun cevabı "paradan anlama" ile ilgili değil; "geleceğin tahmini" ile ilgili. Ve bu tahmini "ben iyi yaparım" diyen adam baştan 1 gol "mütevazilik eksikliğin"den yemiş olur.

- Gelecekte ev fiyatları (kaba tabirle enflasyon) beklenenden çok hızlı artacaksa; olabildiğince az nakit peşinat vermek iyi...

- Gelecekte enflasyon (ve dolayısıyla mevduat faizleri) ne kadar düşük kalacaksa, olabildiğince çok parayı peşinat vermek iyi...

Finansal bakış açısıyla: Peşin vermediğiniz para kadar ek kredi çektiğiniz ancak ekstra kenarda para tutarak kısa vadeli mevduat yaptığınız varsayılır. Kredi faizi sabittir ancak mevduat faizi düzenli olarak kendini güncele reset eder. Bunların gelecekteki patikaları da senaryolardan hangisinin daha iyi bir seçim olacağını belirler. Ama bunu önceden "bilecek" bir yol yok, ancak "tahmin" edebilirsiniz. Bu nedenle "az faiz ödemek kar, çok faiz ödemek zarardır" diyen yoldan geçen adam bakışı her zaman doğru değildir. Duruma -daha doğrusu gelecekteki senaryolara- göre değişir.
0
507
(11.01.18)
duyuruyu ilk gördüğümde "burada sorsanız paradan anladığını iddia eden birileri illa bulunur ama sağlıklı cevaplar olmaz" yazacaktım ama vazgeçtim. 507 bu konuda verilebilecek en sağlıklı cevabı vermiş saygı duydum.
0
who cares wins
(11.01.18)
Gidip yerinde gördünüz mü? Diğer çevredeki daireler de dolu mu?

Yarın kiracı bulma sıkıntısı çekyecekseniz alınır, insanlar 700-800 Bin Liraya aldıkları evi 2500 Liraya kiraya veriyorlar. Sizin ki çok daha mantıklı.

Diğer sorularınız bir çok bilinmeyen denklem ile çakışıyor, siz fazla peşinat vermeye karar verdiğinizde peşinatı biriktirene kadar evin fiyatı sabit mi kalacak yoksa artacak mı? Bilemeyiz.

Ben her zaman şunu söylerim, ev almaya karar veren kişi ne zaman alırsa alsın erken almış olacaktır.

Zamanla kira artacak ama ödediğiniz taksit sabit kalacak, buna göre ileriki ödemelerinizi de planlayarak bir hesap çıkarın kendinize.
0
John Bloor
(11.01.18)
200bünlik eve 850 kira alabileceğini sanmıyorum. Eğer gerçekten öyleyle ben gidip alayım 2sini de.
0
shenergy
(11.01.18)
Halkalıda 200 etmeyen evler 1200 den kirada
0
steward
(11.01.18)
dayanağı nedir bilmiyorum ama genelde konut kredisinde %30-40 peşinat makul kabul edilir. bir kaç yerde okumuştum.

bunun dışında 507'ye katılmakla birlikte FED'in faiz artıracağı ve birkaç yıl içinde Türkiye'de faizlerin kolay kolay düşmeyeceği ihtimali kuvvetli.
0
merhum
(11.01.18)
507, iyi bir cevap vermis. Ben de seytanin avukatligini yaparak somut bir cevap vermeye calisayim. Evi almaya karar verdikten sonra bu noktada sordugun kar zarar hesabi aslinda senin faizler hakkindaki gelecek beklentilerin ile bankanin faizler hakkindaki gelecek beklentilerinin gerceklesecek gelecek karsisindaki performans karsilastirmasi onemli. Yani bankanin gelecek beklentilerinden daha iyi bir beklenti ortaya koyup ciddi bir hesap yaparsan veya kararini aldiktan sonra sansli olursan kazaniyorsun. "Paradan anlamadigini" soyluyorsan ve sansina guvenmek iyi bir karar alma sebebi olmadigina gore, banka ile beklenti yaristirmama yoluna gitmek mantikli olabilir. Bu noktada hala sordugun soruya karar vermis degiliz. Eger bankanin beklentilerinin (senle karsilastirmali olarak degil, kendi icin piyasa karsisinda) etkili hesaplamalar olduguna inaniyorsan, bankanin ana is modellerinden birinin kredi ve mevduat faizleri arasindaki farktan para kazanmak oldugunu da dikkate alarak, alabilecegin kadar az kredi almanin senin icin en mantikli secim olabilecegini dusunebilirsin. Bu noktada alacagin risk gayrimenkul pazarina girmeme riski. Yani benzer bir daireyi simdi almazsan ileride piyasanin durumuna bagli olarak alamayabilirsin. Eger mevcut malvarliginda gayrimenkul agirligi yuksekse bu alinabilecek bir risk olabilir.
Yazdiklarim kesinlikle bir tavsiye degildir.
0
dunal
(11.01.18)
(15)

beyin göçü

eriksatie
gecenlerde yabanci bir gazetede türkiye'den avrupa ve amerika/kanada'ya beyin göcünden bahsediyorlardi. cidden bu kadar cok mu sayi? etrafinizda son 1 senede tası taragi toplayip giden kac kisi var? ne is yapiyorlardi, nereye gittiler?söyle de bir tablo buldum meraklisi icin. https://buyukgoc.github
gecenlerde yabanci bir gazetede türkiye'den avrupa ve amerika/kanada'ya beyin göcünden bahsediyorlardi. cidden bu kadar cok mu sayi? etrafinizda son 1 senede tası taragi toplayip giden kac kisi var? ne is yapiyorlardi, nereye gittiler?

söyle de bir tablo buldum meraklisi icin.

buyukgoc.github.io
0
eriksatie
(08.01.18)
Abim İngiltere'ye gitti, proje yöneticiliği yapıyordu bir firmada
Arkadaşım çift yeni zelanda'ya gitti, erkek tarafı oyun tasarımcısıydı
eski eşimin çevresinden başka bir oyun tasarımcısı polonya'ya gitti, onun yazılım tayfasından birileri Hollanda'ya, bir yerlere daha gittiler.
0
whoosie
(08.01.18)
2016'da giden tanıdığım iki kişi var. Bir marketingçi baya uzak bi ülkeye gitti, Bosch'ta çalışan makina mühendisi bir arkadaşım da ALmanya'ya gitti.
0
roket adam
(08.01.18)
bence insanlar kendilerini nimetten sayiyorlar. benim degerlendirmeme gore bir oyun tasarimcisinin ya da proje yoneticisinin yurtdisina gitmesi beyin gocu kapsamina girmez.
0
neumann
(08.01.18)
benim cevremde kimse gitmedi, gidemedi. biz maliz herhalde. ayrica bence adam yurtdisina gidebilecek durumdaysa beyin gocu sayilir bence. sonucta hollanda beni degil de onu seciyorsa bu o ise yaradigi icindir. durumcu degil ki adam oyun tasarimcisi. ben gitsem beyin gocu olmaz mesela cunku niye, lise mezunuyum. uzman oldugum bi alan yok. beyin gocu icin once beyin lazim hehe
0
der meister
(08.01.18)
Neumann, insanlar oyun tasarimcisinin ya da proje yoneticisinin nimetten sayildigi yerlere gocuyor zaten. Nitelikli isgucunun isini daha iyi yapacagi yere gitmesi beyin gocudur.
0
dunal
(08.01.18)
Son 8 yılda 30'a yakın, geçen sene ise 4 kişi yurtdışına gitti.

Otomotiv sektörü.
0
anarche
(08.01.18)
yakın bir arkadaşım san fransiscoda şuan iş teklifi aldı gitti baya sağlam bir yazılımcıydı
0
docrivers
(08.01.18)
Neumann +1

Sizin için söylemiyorum ama "beyin göçü" kavramının kalifiye eleman ya da daha yaygın kullanımı ile "beyaz yakalı işçi göçü" ile karıştırıldığını düşünüyorum.

Bir de yüksek lisans/doktora'ya gidenlerin beyin göçü yaptıklarını iddia edenleri var ki onlar ayrı komik. Eğitim için gitmek ile tüm bu basamakları geçip gitmek arasında ciddi fark var.

Aziz sancar, Nuri Dağdeviren beyin göçü yapanlara örnektir.

Kritik bir bilim projesinde (aselsan, roketsan, bilgem gibi yerlerde) proje yöneticisi olan birinin gitmesi de beyin göçüne örnektir. Büyük ihtimal bu kişi phd'si filan olan biri zaten. Ama kapitalizm odaklı bir şirketin proje yöneticisi buna örnek teşkil etmez. Gerçi otomotiv, elektronik ve bilişim sektöründe de ciddi projeler var ve bu alanlarda da ciddi işler yapılıyor. Eğer o işten anlayan sayılı kişilerdenseniz bu da beyin göçüdür.

Benim çevremde pozitif bilim alanında doktoraya giden çok oldu ama kendilerini beyin göçüne gidenlerden saymiyorlar. ben de saymıyorum zira "beyin" olmak bir doktora eğitimi ile de olmuyor. Biz (ben ve çevrem) bunun farkındayız.

Kısacası gidenlerin beyin göçünü artırdığını düşünmüyorum.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(08.01.18)
Benim çevremde beyin göçü niteliğinde gidip şimdi geri dönen iki prof. var. Bir de mühendis geri döndü.

Gidenler de epeyce var ama @neumann'ın dediği gibi çoğu beyin göçü sayılmaz. Yazılım ağırlıklı, inşaat, telekomikikasyon vs. Bir çift de vicdani ret nedeniyle zorunlu göç etti.
Gidilen ülkeler; Amerika, Brezilya, Dubai, İngiltere, Fransa...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(08.01.18)
Arkadaslar goc edenlerin iyi egitimli olmasi, beyaz yaka bir iste uzmanligi olmasi, doktorali veya yuksek lisansli olmasi tanim geregi beyin gocudur. Bunun pek tartisilacak yonu yok acikcasi.
0
dunal
(08.01.18)
Ortalamanın üzerinde eğitimi ve qualification'u olan kim giderse gitsin bu beyin göçüdür ki türkiye'de eğitim ortalaması yanlış hatırlamıyorsam orta son. A Haber ve akp tayfası tabii ki "lan gidenler zaten neydi ki, çok büyük bi kayıp sayılmaz" diyecekler :)
0
roket adam
(08.01.18)
ya bu beyin göçü var diyeni de tutup skmeli, Avrupa'ya çıksın bi baksın bakalım: Türklerin yüzde90ı , 95i dönerci kebapçı, boktan işlerde çalışan niteliksizler sürüsü. Bi zahmet nitelikli adamlar göç edip, iyi yerlere gelsin sağlam bir diaspora oluşsun, türk imajı düzelsin yurt dışında, beyin göçü bilmemne gak guk edilmesin. Sözlükte olsam "expatı dönerci olan sikik ülke" diye başlık açıcam yeminle
0
freedonia
(08.01.18)
2017 nin mart veya nisan ayında bir barda toplanan 21 kişilik arkadaş grubumdan şu anda göçen 8 kişi. bu gidenlerin hepsi hakikaten bu ülke için değerli insanlardı. kendi dallarında çok başarılı ve uluslararası çalışan insanlar. bankacı, mühendis, üst düzey yönetici, televizyoncu, antikacı gibi çok değişik mesleklere sahipler. almanyta, hollanda, ingiltere göçülenyerler. ben de plan dahilinde önümüzdeki 6 ay içinde göçmeyi planlıyorum.
0
trick style
(08.01.18)
iş gereği teknokent, ar-ge merkezi gibi yerlerdeyim.

kalanları saysam daha kolay.

p.s. @yavrucak: aziz sancar da giderken eğitim için gitmişti. nobeli alıp gitmedi.
0
babilbaligi
(08.01.18)
Genetik okuyan arkadaşım gitti. Burada iş bulamadı bir daha da dönmeyecek. Diğer tannıdıklarım yüksek lisansı yurtdışında yapıp orada kaldılar.
0
jazzabel
(08.01.18)
(12)

Niçin Amerika'da "bullying" çok yaygın bir olay?

lolita
Bu tür genellemeleri sevmiyorum; lakin dün arkadaşımla konuşurken bir kez daha fark ettim. Türkiye'de bile -ki ülkemizde çocukların ne kadar yanlış şekilde yetiştirildiğini biliyoruz, görüyoruz- zorbalık örneklerine aşırı rastlanmıyor. Kendi okul hayatımı düşünüyorum, yani elbette her sınıfta olur b
Bu tür genellemeleri sevmiyorum; lakin dün arkadaşımla konuşurken bir kez daha fark ettim. Türkiye'de bile -ki ülkemizde çocukların ne kadar yanlış şekilde yetiştirildiğini biliyoruz, görüyoruz- zorbalık örneklerine aşırı rastlanmıyor. Kendi okul hayatımı düşünüyorum, yani elbette her sınıfta olur birileriyle dalga geçen falan ama sanki seviyesi daha farklı. Arada bu tarz videolara rastlıyorum Amerika'da geçen, yok çocuk çirkin diye dövüyorlarmış da, yemekhanede üstüne yemek döküp itip kakıyorlarmış da... Garip yani. Sebebi ne olabilir sizce?
0
lolita
(05.01.18)
Bence türkiye'de de yaygın. Ama medyada yer bulmuyor.
0
nickini degistiren yazar
(05.01.18)
Aşırı özgüvenli bir nesl yetiştirilmesinden diye düşünüyorum. Özellikle kapitalizmin yıllardır hükmettiği bir coğrafyada yetiştirilme şartları da daha bireyselleşiyor. Y neslinin son temsilcileri ile Z neslinin temsilcileri bizden daha fazla "egoya" sahipler.
0
simderun
(05.01.18)
bunu aylar önce ben de sormuş ve pek doyurucu cevaplar alamamıştım. bullying mevzuunun daha ziyade filmlerle kafamıza işlenen bir kavram olduğunu düşünüyordum ama reddit'te takıldıkça daha da şaşırdım. neredeyse herkesin bir bully hikayesi var resmen. çok sıradan bir şeymiş gibi ortaokul-lise bully'lerinden bahsediyordu insanlar. ben türkiye'de bu işin bu kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. özel okulda okumadım. halkın her kesiminden öğrencinin bulunduğu sıradan bir ilkokuldaydım. keza lisede de ilçemde ve anadolu lisesindeydim. elbette çocuğun-ergenin olduğu yerde bullying oluyor ama abd'deki bambaşka bir seviye bence.
0
der meister
(05.01.18)
Bully tipler bizde de var ama toplumun geneli gariban yetiştiği için başının çaresine bakmayı öğreniyor. Bizde bully'lik taslayana karşılık verilir, dayak yenirse bile karşı tarafa pasif kalınmaz, karşı taraf da bir daha üzerine gitmez.

Pasif kalan olursa bile arkadaşları yardım eder, toplu kavga edilir. Bireysellik çok ön planda olmadığı için ezilene yardım edilir, gariban bir çocuğun bully'lenmesine pek göz yumulmaz.
0
Bruce
(05.01.18)
Türkiye'de de var. Sadece fazla dillendirilmiyor.
0
chitosan
(05.01.18)
ABD'de lisede amigo kızsan, basket takımındaysan, okul gazetesi çıkartıyorsan bunu CV'ye koyuyorsun. hatta üniversitede burs almanı/iş bulmanı filan sağlıyor.
yani daha böyle "birey" ve "parlak" ama akademik/nerd değil, alfa olmak, ilişkiler bakımından önce olmak gibi kriterler var. birey olmak aynı zamanda = çocuk dayak yedi diye babası dayısı emmisi okulu basmıyor. ki kimbilir kaç çocuğun zaten babası annesi ayrı, babanın umru değil filan...varoş okullar bu şekilde. süper bir eğitim sistemleri olduğu söylenemez.
bizde bunların hiçbiri yok. belki ödül alırsanız önemlidir- ki o da icat, bilgi yarışması filan gibi yine akademik bir kıstastır. zaten lise basket ligi yok. lisede güzellik kraliçesi olmak yine ,en azından bizim dönem için, öyle matah bir şey değildi. aleyna tilki nesli başka olabilir. yine en azından bizim dönemimizde tüm öğretmenler kadrolu devlet memuruydu, fen lisesi/anadolu lisesi hocaları seçmeydi, bilinçliydi. anne-babalar şımarık değildi, ilgili olabildiği kadar ilgiliydi, çok çocuğu olan fakir olan ilgilenemese bile saygılı, görgülüydü. Genel bir edep ortamı var olunca çocuk ister istemez sakin oluyor, çok azıtamıyor. genel bir kaos ortamı varsa da normal çocuklar da çığrından çıkıyor.
0
niye ama
(05.01.18)
Piç, piç, baban kim?
( youtu.be)

Türkiye'de nasıl bullying yok? Sadece bullyingten etkilenip de intihar eden az (veya medyaya yansımıyor) ya da eline silah alıp okulu basan yok. Mahalle kültürü büyük oranda bullying üstüne kurulu. Askerlik de aynı şekilde. Okullarda da durum çok farklı değil, okul servisleri de keza öyle. Daha bunun öğretmeni, müdürü falana gelmedim.

Mesela "Yılmaz'ı msn'den sileceksin" videosu vardı. Bazılarınız hatırlar. Sapına kadar bullying o. Senede onun gibi en az 3 olay yaşanmayan lise yoktur Türkiye'de. Biz normalleştirdiğimiz için bize öyle gelmiyor.

Bir de biz de "tadımız kaçmasın" kültürü yoğun olduğundan bu tip olayları görünce, görmezden gelmek yaygın. Taciz ve kadına şiddet olaylarına tepki yokken, öpüşen çifte laf etmek de o yüzden. Şiddet içermiyor çünkü. Başı belaya girmeyecek diye düşünüyor müdahale eden. Zaten ya görmezden gelme ya da yaranma çabası var ülkede güce karşı.
0
nawar
(05.01.18)
Sanıyorum ki yaşım bir çok kullanıcıya göre genç. Liseden mezun olalı 3 sene oldu henüz. O sebeple şuanda da liselerde/ilkokullarda çok bir şey değişmediğini düşünürsek şu yorumu yapmak istiyorum.
Türkiye’de liselerde vs sevmediğin bir insan varsa onun hakkında en kötü dedikodu çıkartırsın ya da tuvalette okul çıkışında sıkıştırır azıcık hırpalarsın. Ben şu sürekli sataşma olayını çok fazla görmedim açıkcası. Biri birine sataşıyorsa karşı tarafta mutlaka karşılık veriyor. Ezik bir tipse özür diliyor ve dayak yemekten kurtulmuş oluyor çoğu zaman olay büyümüyor zaten herkesin ne kadar ezik olursa olsun bir arkadaş tayfası oluyor onu korumasa bile arkasında destek çıkan. Ben devlette okuduğumdan dolayı herkesin imkanları eşitti bir de bunun özel okulu ve özel okulda burslar var belki orada durum farklıdır statü farklılığı sebebiyle o kısmı bilemeyeceğim. En çok dedikodu ve arkadan atıp tutma olayları oluyor onun dışında Amerika’ya kıyasla bence daha iyiyiz bu konuda.
0
powerpufgirl
(05.01.18)
Ornegin istatistiklere bakarsan Turkiye'de tecavuz yok cunku aciga cikmiyor. Olmasi ile ortaya cikmamasi farkli seyler.
0
Traveller
(05.01.18)
Doksanlarin sonunda lise hayatini gecirmis, 2009'dan bu yana da ABD'de yasayan ve bu nedenle ulkemizin son zamanlardaki halini pek de bilmeyen biri olarak bence iki ulke arasindaki farkin en onemli faktorlerinden biri ABD'de ogretmenlerin disiplin/ceza yetkisinin olmamasi aksine bu tip durumlarin baslarina sorun acmasidir. Bir ogretmenin ABD'de bir ogrenciye birakin bir tokat atmayi sert bir sekilde uzerine yurumesi dahi sorusturmaya tabiidir. Simdi ben dayak atmayi savunan biri gibi algilanmak istemiyorum lakin ogrenci ogretmenden biraz da cekinmelidir. Bahsettiginiz bullying eylemi yuzde doksan dokuz okul sinirlari icinde ve ogretmenlerin nobet alanlari cevresinde gerceklesmektedir. Ama ogretmenlerin bu duruma mudahil olma bicimi sadece uyarmakla sinirli kalinca caydiriciligini yitirmektedir. Filmlerde gordugumuz ve bize cok uzak gelen her ogrencinin bir dolabinin olmasi ve teneffus aralarinda hizla dolabina gidip bir sonraki derse yetisme cabasi aslinda tamamen ogrenciye mumkun oldugu en asgari bos vakti birakma derdinden kaynaklanmaktadir. Cunku ogrenci bos kaldiginda uyusturucudan sigaraya, seksten bullying'e kadar aklinizin almayacagi seylere yonelmektedir. Ergen irisi Amerikali ogrencilere cogunlugu kadin olan (evet ne yazik ki boyle bir durum var ABD'de) ogretmenleri caydiricilik saglamasi biraz zordur. Zaten cok zor mesleki sartlari olan ogretmenler dolayisiyla bu durumlara ne yazik ki cogu zaman gozunu kapamaktadir. ABD'de ogretmen olmak ile ilgili sikintilara yoneldigimin farkindayim ama bu tip sorunlarin kaynagi aslinda budur. 9 aylik sozlesme ile calisir ogretmenler. Yillik kazancin garsonluktan alacagin paradan fazla olmaz. Daimi kadro yoktur. Bir yil sonra o okulda isinin olup olmayacagini bilemezler. Yaz maasi almazlar. Dersinde kalkip dans etmeye baslayan bir ogrenciyi ancak disari cikartabilir. O da kolundan tutup surukleyerek degil, sadece "cik disari" diyerek olmalidir. Dahasi o ogrencinin disarida yol acacagi herhangi bir seyden yine siz sorumlusunuzdur. Dolayisiyla cogu ogretmen bunu da yapmak istemez. Ogrenciyi idareye bildirmek de bir secenektir ama bunu da surekli yapinca sinif hakimiyetiniz sorgulanmaya baslar. Aklinizin alamayacagi kadar berbat bir ders ortami vardir. Bir de ustune basarin bu ogrencilerin yil sonu eyalet bazindaki sinavlarda alacagi skorlarla olculur ve sozlesme yenileme sansin o oranda guclenir. Kisacasi ogretmenlerin bu kadar ezildigi bir ortamda ogrenci kendinde bullying dahil istedigi her seyi yapma ozgurlugu bulur.
0
chunksia
(05.01.18)
Yasadiginiz ulkeyi bu kadar tanimayisiniz cok enteresan gercekten. Ustune bir de analizler gelmis. Gercek su ki ortalama bir lisede ogretmenler bile zorbaliga maruz kaliyor Turkiyedeki okullarda. Abd'de cok gozukmesinin sebebi orada bu konu hakkinda bilinc olusmus olmasi ve maruz kalanlarin desteklenmeye calisilmasi.
0
dunal
(05.01.18)
Nasıl yaygın değil ya, bal gibi yaygın. Ben ilkokuldan itibaren her sınıfta her ortamda böyle ortamın güçsüzünü tespit edip sürekli itip kakan tipler gördüm.
0
roket adam
(05.01.18)
(8)

Brüt üstünden zam?

tchuck
ya biz maaşı net olarak anlaşıp net olarak alıyorduk. yani ocakta neyse aralıkta da o.şimdi bu sene enflasyon oranında zam alacağımızı öğrendik; "brüt üstünden" diye ekledi.ne demek ki bu? net olarak aldıgımız maaşa niye brüt üzerinden zam alıyoruz ben anlamadım.bu işin dezavantajı nedir?
ya biz maaşı net olarak anlaşıp net olarak alıyorduk. yani ocakta neyse aralıkta da o.

şimdi bu sene enflasyon oranında zam alacağımızı öğrendik; "brüt üstünden" diye ekledi.

ne demek ki bu? net olarak aldıgımız maaşa niye brüt üzerinden zam alıyoruz ben anlamadım.

bu işin dezavantajı nedir?
0
tchuck
(03.01.18)
zam sayesinde bir sonraki vergi basamagina cikanlarin zammi nette daha kucuk gorunecek. Yani net sende 1000 lira oburunde 2000 ise, sana 1100 net olsa da oburune 2150 olacak herkese %10 zam olsa da.
0
beriberi
(03.01.18)
bu ne saçmalık ya. net maaş aldıgımız yerde brütten zam mı alınırmış böyle saçmalık böyle aptallık görmedim.
0
🌸tchuck
(03.01.18)
işveren kendine göre zam yaptı mı yaptı. bu durumda ilk aylarda atıyorum 200 TL fazladan alırken haziranda 150, aralıkta ise 120 liraya kadar düşebilir.
0
hosein
(03.01.18)
Niye sacmalik olsun, netten anlassan da brutten anlassan da vergiyi devlete sen veriyorsun. Isverenin bu noktada sadece tahsilatci durumunda. Vergi dilimin artiyorsa bu isverenin elinde olan bir durum degil.
0
dunal
(03.01.18)
hayır bu işverenimi etkileyen bir durum.

ben işverenimle 4000tl elime geçecek şekilde anlaştıysam bu şu demek: "tüm sene boyunca elime ortalama 4000tl para geçecek şekilde anlaşalım", çok istiyorsa çıkıp bunun brütünü de söyleyebilirim ama net üstünden anlaşıyor.

eğer %12 zam yapacaksa da, elime ortalama %12 zam geçecek şekilde yapması lazım. etik bunu der. yoksa senelik ortalama 4000tl'nin brütünü hesaplayıp onun üstünden %12 zam yaptıralım?
0
🌸tchuck
(04.01.18)
sozlesmeniz nasil yazili?
0
e haliyle
(04.01.18)
Brüt üstünden nasıl zam yapacak onu merak ettim.Her ay net maaşınız sabitse brüt ücretiniz yıl boyunca değişiyordur.
0
turkuaz
(04.01.18)
Bu kadar takildiysan basitce aylik ortalamasini hesapla atiyorum net %10 zam diye dusun. Fakat bu, isverenin senin icin %12 zam yaptigini ve senin devlete daha yuksek oranda vergi verecegini degistirmez. Tabii illa vergi dilimin degisecek diye bir sey yok. Degisirse bu sekilde.
0
dunal
(04.01.18)
(6)

Girişimcilik vol2. proje için yazılımcı ile görüşmeden önce

MandMs
merhaba arkadaşlar,girişimcilik maceramıza sizlerin fikir ve katkılarını bekliyorum. sektöre yeni bir dinamik kazandıracak bir proje ile uğraşıyoruz. misal; sahibinden, kariyer.net, yemeksepeti, uber, airbnb vb. gibi bir oluşum düşünelim.. projenin yer alacağı sektörde ciddi farklılıklar yaratmayı h
merhaba arkadaşlar,

girişimcilik maceramıza sizlerin fikir ve katkılarını bekliyorum.
sektöre yeni bir dinamik kazandıracak bir proje ile uğraşıyoruz. misal; sahibinden, kariyer.net, yemeksepeti, uber, airbnb vb. gibi bir oluşum düşünelim.. projenin yer alacağı sektörde ciddi farklılıklar yaratmayı hedefliyoruz ve bu hali hazırda ki sistemin pek hoşuna gitmeyecek tarzda bir oluşum olacak.
Büyük düşünüyoruz evet.
Büyük işlerin handikapları da büyük olur tamam. ama bu işe gerçekten girişmek istiyoruz.
Projenin temelinde web sitesinin ve mobil uygulamanın kusursuza yakın çalışması gerekiyor. bu nokta çok önemli.
o nedenle çalışacağımız yazılımcının veya firmanın kaliteli işlere imza atmış olması, bizim kafamızda ki projeye yakın çalışmalar yapmış olması vb. önemli.

*İlk olarak; hangi yazılımcı veya firma ile çalışmaya karar vermeden önce nasıl bir geçmiş, donanım, nitelik aranması gerekir.?
**Yazılımcıların işi alana kadar "hallederiz, yaparız, o kolay iş" sonrasında da, "o özelliğin eklenmesi için şu kadar daha para" vb deme gibi durumları var mı? yani siteye dair tüüüm detayları en baştan oturup konuşmak mı gerekiyor?
hadi oturduk konuştuk ama anlaşamadık, tüm detayları anlattım adama? projeyi kendisi uygulamaya kalkarsa ne olur?
***amatör kafayla büyük işlere girişmek konusunda ne düşünüyorsunuz?
0
MandMs
(27.12.17)
yeni bir start-up projesi için ekip kurmak lazım. bir firmaya verirseniz o iş olmaz. yani hep, abi bi 5000 daha ateşle şuraya da şunu ekleyelim durumu olur. bu aşamada yazılım firmalarını, özellikle girişimcilerin gözünden "freelancer" olarak görmeniz gerek. firmalar işine geleni yapar, gelmeyeni yapmamak için dünyanın angaryasını çıkarırlar.

kurulacak startup ekibi de her zaman garanti ister, hisse vb şart. biz mesela %7 verdik yeni startup'ta. yazılımcılar şimdi 20m luk şirketin %7'sine sahip. bunu teklif etmeseydik kimse kalmaz/başlamazdı. ülkemizdeki yazılımcı profili genelde bu şekilde çünkü startup, garantisi olmayan iş demek neredeyse. daha detaylı da yazmak isterim ciddiyseniz.
0
Tears of Devil
(27.12.17)
@TearsofDevil durum ciddi evet, bende çok ciddiyim.
Bu yollardan geçmiş birilerinin deneyimlerini ve fikirlerini duymak çok isterim.
0
🌸MandMs
(27.12.17)
firma veya freelancer'dan portfolio isteyin, ona göre değerlendirebilirsiniz.

karar verdikten sonra, öncelikle yazılımcı/firma ile gizlilik sözleşmesi imzalayın. sonrasında tüm kapsamı anlatın ve ona göre ya anahtar teslim bir ücret belirlesin yada projeden pay vermeyi teklif edin.

kapsam dokümanını hazırlayın, ne kadar detaylı olursa iki taraf için daha garanti olacaktır. anahtar teslimde muhtemel ek geliştirmeler için de adam/gün ücreti koyun, geliştirme için deadline koyun, buna göre de cezai müeyyide koyun, sözleşmenizi imzalayın.
0
altinci nesil caylak
(27.12.17)
Maasli sigortali calistirmayacaksaniz isiniz zor, hele ki mevcut ekonomik durum nedeni ile daha da zor.
0
selam
(27.12.17)
kolay gelsin. iyi firmalarin parasi size cok gelir yazilimci icin. kucuk firmalarda kalitesiz is cikarip sizi operler yollarlar. bence yazilimci ortak alarak baslayarak cozebilirsiniz bu isi.
0
kveldulv
(27.12.17)
Amator kafadan ziyade bilinmeyen alanda bir ise girmeyi daha riskli buluyorum.

Fazla vakit gecirmeden mevcut firmalarla iletisime gecip biraz sureci ve ucretleri ogrenmeni oneririm. Cunku bu sekilde gelen cok oluyor fakat gelenlerin cogu aklindakinin ne kadara mal olacagini ogrenince buna bir turlu inanamiyor. Piyasayi biraz ogrendikten sonra danismak istedigin bir konu olursa yardimci olabilirim.
0
dunal
(27.12.17)
(8)

Düşünceler bulutlar gibidir, sen gökyüzüne odaklan, ne demek?

damba
"bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlar da olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü aynı kalır. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüsün ve düşünceler de bulutla
"bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlar da olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü aynı kalır. bulutlar gelir ve gider ve gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüsün ve düşünceler de bulutlardır. eğer düşüncelerini titizlikle izlersen, eğer onları kaçırmazsan, eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır."

Oysho

Bu sözlerde ne demek istiyor? Düşüncelerden kurtulup gökyüzüne nasıl bakabilir ki insan?
0
damba
(12.12.17)
Dusuncelerindeki yanlislari gore gore yapilabilir. Fakat ya ceviri ya da senin aktarimin ya da alegori hatali. Paragrafin aciklayarak vardigi nokta ve kisi referanslari ile baslikta gokyuzune odaklanmaktan bahsettigin nokta ve kisi referanslari farkli.
0
dunal
(12.12.17)
Zaman zaman kötü düşünceler olabilir, kötü düşüncenin farkında olmak ve neden bu düşüncede olduğunu anlamak asıl önemli olan.

Yoksa sadece kötü bir düşüncen olurdu. Ben böyle anladım.
0
ismayil
(12.12.17)
Benim anladığım ; Aslolan sensin. İyi, kötü, güzel, çirkin herşey olabilir ama aslolan sensin.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(12.12.17)
Büyük resme odaklan diyor.
0
runagain
(12.12.17)
Düşüncelerinden kurtulup ( aslında kurtulmak değil sıyrılabilmek hatta arınabilmek ) gökyüzüne nasıl bakabileceğini Krishnamurti'nin kitaplarında da bulabilirsin.

Benim yorumum:
Kendimizi düşüncelerimizle yansıtıyoruz. düşüncelerimizi iyi takip edersek onların zaman içinde değişebildiğini ve değişikliğin sürekli olduğunu görebiliriz. Değişen özümüz değil. Biz sadece o anki düşüncemiz neyse o duruma bürünüyoruz diyor.

Mesela, bazı sabahlar mutsüz sıkıntılı uyanıyoruz bazı sabahlar kuş gibi hafif cıvıl cıvıl uyanıyoruz. Bu iki zıt durumu da yaşayabiliriz. Dün biri bişey yapmıştır biz o şey hakkında olumsuz veya olumlu düşünmüşüzdür. (duygular bzim düşüncelerimizin sonucu oluşur ve düşünceler kesik kesiktir duygular daha kalıcı).
Dün olan durumla ilgili yargın olmasaydı nasıl uyanacağını bulunca gökyüzüne nasıl bakacağını da görmüş olursun. Çünkü birbirine zıt görüntüler aynı bünyede oluşuyor demek ki bünye ne o ne diğeri.

Zihnindeki görüntüyü oluşturan şey senin beyin hücrelerin. Ona ne gönderdiğin, hangi kodla gönderdiğin, bağlantıları nasıl kurduğun vs hepsi birden birleşip görüntüyü oluşturuyor.

Düşüncelere bilgisayar programı gibi de bakabiliriz. Onbinlerce program var, epeyce de virüs solucan vs var. Her biri ayrı çeşit ve kalitede. Bütün bu programların çalışması işletim sistemi üzerinde oluyor. İşletim sistemi de bir araya getirilmiş metal parçalarının bilgisayar haline gelmesi için yazılmış ayrı bir programın üzerinde çalışabiliyor.
Biz de ana karnından ana programı edinmiş olarak doğuyoruz (genom), bebekliğimiz taban programı alma zamanımız, (dos, linux vs), çocukluğumuz gençliğimiz işletim sistemini kurmakla, öğrenmekle, ana programları yüklemekle geçiyor, akıl baliğ olduktan sonra da kafamıza, çevresel koşullara vs. göre aplikasyonlar yüklüyoruz.
Bilgisayarı açınca ilk gördüğün şey oraya koyduğun masa üstü resmi de olabilir dün kapatmayı unuttuğun üşendiğin, yarım bıraktığın, tamamlamadığın program/lar da olabilir. Gün içinde de hangi programı çağırırsan o çalışır gibi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.12.17)
Osho’nun bütün kitaplarında farkındalıktan bahsedilir. Aslında zihin bize ait değil, ailen öğretmenlerin, çevren vs. sana bir şeyler dayatmıştır ve sen bunun farkında değilsindir. Bir olay meydana gelince farkında olmayarak tepkiler veriyoruz ve düşünceler de bize dışardan gelen şeylerdir. Örnek vereyim durduk yere aklına eski sevgilin geliyor, kimse demez ki kötü şeyleri hatırlayıp üzüleyim. Peki aniden bir düşünceyi bize getiren şey nedir? Osho diyor ki, bunları izle; izle ki aslında senin varlığının özünden gelmediklerini farket, bu düşüncelerin sen olmadığını farket, bulutlar olan düşüncelerin arkasındaki gökyüzünü gör(aydınlan)
0
Lusid*
(12.12.17)
bu kişi kim bilmiyorum. bilenler olduğu için cevap vermesem mi diye düşündüm ama bence tekstin bu kadarında çelişki var.

hem ormana bak diyor, hem de ağacın peşinden takıl git. ahahah. ağaç ayaklı olsun.

bu tekstte ciddi bir anlatım sorunu var. ya da benim bozukluk sandığım bir iddia var: sen özelin peşinden gidersen geneli zaten algılarsın iddiası.

bana göre hsttr.
0
godoşu beklerken
(12.12.17)
sen zihninin söylediklerinden bağımsız olarak sensin diyor. zihnin sana bugün beceriksizsin der, yarın müthişsin der, hayat ne güzel der, hayat ne berbat der. ama sen bu düşüncelerden öte, bunlardan bağımsız olarak sensin. zihnine inanmak ve o yönde davranmak zorunda değilsin. ona inanmamak için de dışardan bakabilmen, zihninin ürettiği işlevsiz düşünceleri fark edebilmen gerekir. ondan sonra özün asıl ne olmak/ne yapmak istiyorsa ona yönelebilirsin.
böyle anlatınca biraz soyut kalıyor belki ama aslında çok güzel felsefedir ve psikolojide de yavaş yavaş kendine yer bulmaktadır.
0
mezzosprite
(12.12.17)
(6)

Maltepe Kucukyali'yi bilenler

dunal
Resimdeki kose bina yeniden mi yapildi yoksa sadece beyaza mi boyandi? https://i.hizliresim.com/XER94R.jpgEskiden farkli renkteydi bu ama ayni bina mi cikartamadim.
Resimdeki kose bina yeniden mi yapildi yoksa sadece beyaza mi boyandi? i.hizliresim.com
Eskiden farkli renkteydi bu ama ayni bina mi cikartamadim.
0
dunal
(03.12.17)
Bina ayni bina degismemis. Ama boyansa bu kadar eski durmaz onu hatirlayamadik. Gerci rengi boyle de degildi sanki :/
0
c1b2k3
(03.12.17)
Hangi cadde burası? Çocukluğum Küçükyalı'da geçti, hüzünlendim de o açıdan sordum sadece.
0
mslny
(03.12.17)
Tren istasyonunun karşısındaki bina değil mi bu? Eğer oysa boyanmış sadece.
0
catch the arrow
(03.12.17)
Altında yorgancı görünüyor galiba. Bina değişmemiş o halde.
0
alperz
(03.12.17)
boyanmış ya , yıkılıp yenisi yapılsa böyle bir şey çıkmazdı, trafik kilit olurdu
0
Tersidüzükilec
(03.12.17)
Evet tren istasyonunun karsisindaki bina.
0
🌸dunal
(03.12.17)
(1)

Regresyon analizinde t value verilmesi

puc
Selamlar,Bir bağımlı bir bağımsız değişkenden oluşan verilerim için curve estimation ile regresyon analizi yaptım. Değişkenler arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunuyor. Ancak sonuç için benden t value'nun da verilmesi isteniyor. t value, değişkenin kendisi, değişkenin karesi ve sabit
Selamlar,

Bir bağımlı bir bağımsız değişkenden oluşan verilerim için curve estimation ile regresyon analizi yaptım. Değişkenler arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunuyor. Ancak sonuç için benden t value'nun da verilmesi isteniyor. t value, değişkenin kendisi, değişkenin karesi ve sabit değer için üç tane. Tablo yapmadan sözel olarak bunların hepsini mi vermem gerekiyor (buna hiç rastlamadım daha önce).

Bu durumda modelin tamamının uygunluğunu gösterebilmek için Fsig değeri versem daha doğru olmaz mı? Şöyle mesela:
F(df regression, df residual)=xyz, p<0.001) gibi.

İstatikçi değilim. Yanlış bir ifadem varsa gösterirseniz çok iyi olur. Teşekkürler.
0
puc
(02.12.17)
Fsig dedigin F istatistigi ise p ve F degerleri iliskili zaten. p degeri, F istatistiginin kritik bir degerden buyuk olma olasiligi gibi bir sey.
Bu arada ne p ne F modelin uygunlugunu gosterir. Bunlar verinin hipoteze gore istatistiksel oneminin olcusu.
0
dunal
(02.12.17)
(14)

verdiginiz rusvetler..

alttaraf
merhaba, malum bu ara rusvetten baska birseyk konusamaz olduk, merak ett aramizda kim kime ne kadar ne icin rusvet verdi?kendi adima hic denk gelmedi," anneme evden kacmak icin 10 lira verdim" tarzi esprili cevaplar simdilik beklesin..
merhaba, malum bu ara rusvetten baska birseyk konusamaz olduk, merak ett aramizda kim kime ne kadar ne icin rusvet verdi?
kendi adima hic denk gelmedi,
" anneme evden kacmak icin 10 lira verdim" tarzi esprili cevaplar simdilik beklesin..
0
alttaraf
(01.12.17)
Hic rusvet vermedim, belki de oyle bir ortamda bulunmadim diyedir. Bir kere tapuda hazirlamistim ama gerek kalmadi, isimi hallettiler hizlica :)
0
crown
(01.12.17)
İş arkadaşlarımdan birine susması ve gün içinde bana daha az dırdır etmesi için bisküvi-çikolata ikram ediyorum. (Kısmen işe yarıyor)
0
chihirovekohaku
(01.12.17)
ehliyetsizken bir kere 50 tl en büyük banknot iken trafik polisine vermiştim.
0
shenergy
(01.12.17)
bulgaristan sınırından geçerken eski ehliyet vardı. sınırdaki polis ruhsatı verdi bir çorba parası verin dedi 30 euro mu ne vermiştik. (biraz fazla vermişiz sonradan farkettik aşsldl)
0
sta
(01.12.17)
bildiğim kadarıyla hayır.

"rüşvet alan da veren de mel'un'dur." yani lanetlenmiş, yani şeytan! ama bu şeytanlar bir de din alır, din satarlar.

kiralık köpekleri; tuvalet kağıdına basılı paçavralarda yazan aşağılık yandaşlar, parası ödenmiş -sözde- hocaları, trolleri liderlerine taptığı için sorun değil; din ne demiş filan. bunlar geberip hesaba çekilince sorgu meleklerine de atar gider yaparlar herhalde. kafayı iyice sıyırmış durumdalar.
0
runagain
(01.12.17)
vermedim de almadım da
0
burya
(01.12.17)
Vermedim de almadım da. Polise rüşvet verdim diyen de son 7-8 yıl için söylüyorsa bunu yalandır hiçbir polis günümüz şartlarında her yer kamera iken cüret etmez edemez.

İsteyen olursa da birgün ima ederse biri falan, görmesin işimi memurdan çok ne var başkasına yaptırırım. İtin götüne sokarım direkt isteyeni de.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.12.17)
Bir de irtikap var asıl bu problem. Polisten falan hesap istemezler bazı restoranlar falan. En sevmediğim harekettir. Bazı polisler de hesap isteten restorana gitmez zaten. Esnaf hadi salak da buna tama eden memura lanet olsun, mesleğin adını iki paralık ediyorlar.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.12.17)
@bos gezen 4 sene once ehliyetsiz yakalandim 100 lira verdim. Adamlar yerini biliyor sen merak etme
0
sen nasıl bir insansın
(01.12.17)
Cevap yazan arkadaslarin pek isi dusmemis olabilir ama rusvet sanilanin aksine cogunlukla pek iki tarafli degil. Aslinda isini yapmasi gereken kilit memurun isini yapmak icin seni zorda tuttugu bir sey. Buna polisten para istemeyen esnaf da dahil. Para isterse ertesi gun isi dustugunde polis ilgilenmez cunku. Yani devletin denetimsizliginden kaynaklaniyor. Ben vermedim elbette arkadas anlatti.
0
dunal
(01.12.17)
@sen nasil bir insansin

Şerefini satacaksan da iyi paraya sat ucuza gitme diye bir laf vardır polisler arasında.

100 liraya satmış kendini, bir de riske atmış mesleğini gerizekalı eğer dediğin gibiyse.

Bana aynı şekilde teklif yapsa bir vatandaş ben onu da tutanağa bağlar trafik cezasıyla göndermem, tutkularım. Uğraşsın dursun sonra ibreti alem olur.

Biri cep telefonundan kaydetse hadi kayıt da olmasın rüşvet istediğini ima etti diye tarih saat mevki ve sicil no ile bimer'e versen bile çok başı ağrır o memurun.

Veren de suçludur tck'da bunu da unutmayın asla.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.12.17)
dunal

Vatandaş haklarını ve limitlerini bilmediği için oluyor bu olay. 155'e düşen bütün ihbarlar değerlendirilmeye mecburdur. Polis eğer görevini savsaklıyorsa sicilini alıp şikayet edin. Tutup da polisle birebir mülaki olmayın. Polemiğe girip de benim vergimle maaş alıyorsun derseniz hata edersiniz ki bu haddini aşmak olur. Ama şikayet ederseniz uğraşır dururlar o memurla. İlgilenmek zorunda yani.

Şikayeti de şu isimli şu sicilli memur şeklinde yapmak lazım. Sicil kolda yazar İstanbul Ankara yazan kısımın üstünde. Memurun ismini soyadını sorun, söylemek zorunda ayrıca. Saat tarih ve açık adresle beraber verilen şikayetlerde kaçarı yok görev kağıdı, haber merkezi kaydı hepsi kabak gibi çıkar.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.12.17)
Allah isini dusurmesin ne diyeyim. Ayrica memurun, vatanadasin vergisiyle maas aldigi gercek. Bunu belirtmek haddini asmak asla degil. Kendi aranizda hatali bir inanisa girmeyin.
0
dunal
(01.12.17)
İstediler vermedim:
- Bayram öncesi köprüden geçerken polis durdurdu. "Ehliyette yazdığı halde gözünde gözlük yok" dedi. Lensim var dedim. Olmaz, şimdi ne yapsak, dedi. Görevinizi yapın dedim. Öğrenciydim, kestiği ceza ondan bir şekilde çıkmıştır dilerim. Hiç olmazsa cebine girmedi.
- İş hayatımın başlarındaydım. Adana'da gümrükte yurtdışından gelen bir mühendisin alet edevatına el koymuşlar. Salak ATR belgesiz filan test cihazı sokmaya çalışıyor. Gittik adam aleni "ne yapsak, olmaz ki böyle" diyor. Tesis duruyor mühendisin mallığı ve de rüşvetçi memur yüzünden. En tepe müdürüne gittim, anlattım olayı. "Mal gümrükte beklemez" dedim, ya yurtdışına geri gönderirsiniz ya da evrakları tamamlayayım, çıkartın malı, tesis duruyor". Valla namuslusuna denk gelmişim. Evrakları hızla tamamladık, adam da cihazın girişini halletti. 25 yaşındaydım. Özgüven varmış o zamanlar.
0
SiyamkedisiZorro
(01.12.17)
(10)

zarrab olayindan buyuk seyler cikar mi

mayeskuel
işyerinde herkes bu zarrab olayını konuşuyor. gerçekten hükümeti sarsacak bişey cikar mi
işyerinde herkes bu zarrab olayını konuşuyor. gerçekten hükümeti sarsacak bişey cikar mi
0
mayeskuel
(30.11.17)
bizi sarsacak bir şey çıkar bence
ceza olabilir biz öderiz zaten
ambargo olabilir boka battık gidiyoruz bakalım.
ekonomi bok olucak deyolar enflasyon hiper enf. olacak diyolar :(
0
fasulyek
(30.11.17)
hükümet düşmüyor öyle hele erdoğan hiç düşmüyor heyecanlanma hemen :)
0
diffarentiationation
(30.11.17)
Siyasal islamcilarin görev süresinin sona erdiğini düşünüyorum ben. Temel catirdiyor, "büyük şeyler" yakın gibi...
0
md11
(30.11.17)
ambargo olacagini dusunmuyorum, iran'a uygulanan yaptirimlari delmeleri sebebiyle baska bankalar da ceza yedi su ana kadar. ceza yerler en fazla.
0
fakyoras
(30.11.17)
Bir şey çıktı zaten, yıllar önce çıktı. şimdi birinin ağzından tekrar duyuyoruz. Türk medyasındaki bu kaypaklık, toplumdaki cahillik ve çıkar uğruna destekçiler oldukça, bu olayların çok yankısı olacağını sanmıyorum.

aynen yaptırımı olur biz öderiz, derler dış mihraklar, onlara bilenir iyice ortadoğu bataklığında çürürüz.

cehaletin bilincine nasıl varır bir cahil? şükür anlayışıyla nasıl fakirlik insanın canına tak eder?

en kötüsü de günü kurtarıp para kazanıyor diye ses çıkarmayan "nurcuvazi" . ben müslüman değilim, onların da olduğuna inanmıyorum ama umarım müslümanlık inancı doğrultusunda bir son bekler onları. bu kadar kul hakkı yanlarına kalmaz.
0
Corrigan prefers beer
(30.11.17)
bedelli çıkar.

kaynak: kaba etim
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(30.11.17)
akpnin oy oranı daha da artar,

amerigaya kafa tutuyoz, görüyon mu ameriganın ambargosunu nası delmişiz, helal olsun reise, tüm dünya bize karşı

kafa bu
0
speedy
(01.12.17)
gemiyi terk edenler artacak bence. bu ara konferanstı, kongreydi, resmi geziydi... herkes birbirinden şüphe edecek.

büyük yedilerse, ki öyle, büyük çıkacak.

yalan diyeni, ticari belge diyeni, montaj diyeni... komedi gibiler. bu tayfa allahtan korkmaz ama abd'den çok korkar. satışlar hızlanacak bence.
0
runagain
(01.12.17)
Daha buyuk ne cikmasini bekliyorsun? Hukumetin ic siyasette zayiflamasindan cok daha buyuk olaylar bunlar. Ustelik cogu 4 senedir bildigimiz seyler.

Sadece hukumet sarsilir mi bunu merak ediyorsan, hukumet Zarrab konusunda kontrpiyede kaldi olay bu. Hem 4 sene onceki olaylardan sonra, hem birkac gun onceki durusma baslamadan onceye kadar Zarrab'in arkasinda durmayi, onu kahraman yapmayi secmislerdi. Ama adam ne var ne yok her seyi itiraf ediyor su an. Ustelik, son ana kadar itiraf edip etmeyecegini bile bilmeyecek kadar durumu kontrol altina almaktan uzaklar. Itiraflar ic siyaseten tapeler gercek anlamina geliyor ama gercek olmadigini dusunen akli basinda biri yoktu zaten.

Bu sekilde bosta kalip celiskilere dusmeleri secmende soru isareti yaratir mi ona sen karar ver.
0
dunal
(01.12.17)
hayır. herkes iktidarın para yediğini biliyor, kimsenin umrunda değil.

hiç beklentiniz olmasın, bi bok çıkmaz.
0
babilbaligi
(01.12.17)
(7)

fetö'cü dediğinizde

perloneth
akp'li gibi hissetmiyor musunuz? biz evvelden beridir fetullahçı cemaatçi falan biliriz. polis asker vs içinde hayvan gibi kadrolaştıklarını, soruları çaldıklarını da biliyorduk.yani hükümet ve cemaat karşıtları için ortada yeni bir durum yokken neden buram buram akp pr'ı kokan bu kısaltma kullanılı
akp'li gibi hissetmiyor musunuz? biz evvelden beridir fetullahçı cemaatçi falan biliriz. polis asker vs içinde hayvan gibi kadrolaştıklarını, soruları çaldıklarını da biliyorduk.

yani hükümet ve cemaat karşıtları için ortada yeni bir durum yokken neden buram buram akp pr'ı kokan bu kısaltma kullanılıyor?
0
perloneth
(26.11.17)
Mümkün olduğunca kullanmamaya çalışıyorum da akp dili medyada o kadar baskın ki her yerde duya duya ben bile fetö demeye başladım.
0
doxanikee
(26.11.17)
doxanikee +1
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(26.11.17)
Fetö'cü demiyorum.
Eskiden beri bunların ne halt olduğunu anlatmaya çalıştığımız ama anlamamak için direnen malların bugün "Fetö", "Fetö'cü" vs. demesini de komik karşılıyorum.
0
mutekebbir
(26.11.17)
fetö demek sadece akplilerin boynunun borcudur. cemmaat zaten kimsenin gözünde matah değildi onlar haricinde. o yüzden ampüller dışında kimsenin üstüne vazife değil fetö demek.
0
kediyiyenpiskopatfareyimben
(26.11.17)
cemaatçi derdik, hala öyle diyoruz.
0
gebere jackson
(26.11.17)
Yukarıda cevap verenlerle aynı fikirdeyim. Ek olarak eskiden Fethullah Gülen için feto (ö ile değil o ile) dendiği de olurdu ve o zamanlar bu kısaltma en çok şimdinin fetö diyenleri tarafından kınanırdı. Aynı dili kullanmamak için Türkçe fonetiğe ters olmasına rağmen birkaç sene önce fetö ismini uydurup resmi terör örgütleri listesine bu şekilde (fethullahçı terör örgütü) eklediler. İlk çıktığında çok eğreti bir ifadeydi ancak herkes televizyonda söylenen her şeyi doğal ve normal sanarak medya dilini hemen benimsiyor.
0
dunal
(26.11.17)
bu konuda kendini suçlu hissedenler kullanmalı o lafı bence de.
bizler, zaten bu cemmatcilere hiç bir zaman güvenmemiştik ki.
0
pangea
(26.11.17)
(20)

Kalkamıyorum

aychovsky
Telefona beş tane alarm kuruyorum en az ve odanın en ücra köşesine koyuyorum ama ne zaman kalkıp telefona gidip kapattığımı hatırlamıyorum bile kalkınca. Dün en az iki dakika dolaşmadan alarmı susmayan bir uygulama kurdum. Kalktım, iki dakika dolaştım ve geri yattım; hayal meyal hatırlıyorum. Hani,
Telefona beş tane alarm kuruyorum en az ve odanın en ücra köşesine koyuyorum ama ne zaman kalkıp telefona gidip kapattığımı hatırlamıyorum bile kalkınca. Dün en az iki dakika dolaşmadan alarmı susmayan bir uygulama kurdum. Kalktım, iki dakika dolaştım ve geri yattım; hayal meyal hatırlıyorum. Hani, böyle 'Kalkayım' gibi iradeli olacak kadar bilincim yerinde olmuyor, uyurgezere daha yakın oluyorum.

1.5 ay sonra kliniğe gideceğim ama toplantıları falan kaçırmamam gerekiyor sabahları. O zamana kadar ne yapacağımı bilemedim. Şimdilik annemlere haber veriyorum, uyandıktan sonra 5 dakika içinde banyo yada mutfak fotoğrafı, 20-25 dakika içinde de evin dışının fotoğrafını ya da hazırlanmış kahvaltıyı görmezlerse yeniden arıyorlar ama sürdürülebilir değil bu. Bazen 'Ohoo, çoktan uyandım. Kahvaltım bile hazır' diye yalan söylüyormuşum dinç bir sesle ama onun bile farkında değilim, uyanınca hatırlamıyorum, bilinçle yapmıyorum.

Geçen gün 15 saat deliksiz uyumuşum, haliyle geç kaldım. Tam kan testi yapıldı, 8 tüp kan verdim. D vitamininde düşüklük çıktı sadece. Onu da alıyorum.

Şöyle bir sorunum var, odamın penceresi açılmıyor. Havalanmıyor yani. Havalandırmayı koridordan yapmaya çalışıyorum. Haftaya taşınmayı planlıyorum, odayı buldum. Bir de şu var; çoğu gece 3-5 saat uykuyla yetinmem de gerekebiliyor. Ki ailem aracılığı ile kalkıyorum 3-5 saatte.

Ne yapayım iki aya kadar?
0
aychovsky
(16.11.17)
Şu REM uykusu evresini tespit edip o zaman çalan alarm app'leri vardı. Ben de bir zaman kullandım. İşe yarıyordu sanki onlar ama?
0
monogram
(16.11.17)
Onlardan var, ara ara işe yarıyor gerçekten.
0
🌸aychovsky
(16.11.17)
Çok klasik olacak ama erken yatsan? İşe yarıyor gerçekten
0
bloodymoon
(16.11.17)
İşten geç dönüyorum. Erken geldiğimde genelde erken uyuyorum ama geceyarısı döndüğüm oluyor.
0
🌸aychovsky
(16.11.17)
Ilık/soğuk arası duş.
0
onemoremile
(16.11.17)
Sabahlari usuyor musun? Ev arakadasimla konustum odamda elektrikli sobayi acip ise gidiyor. Yoksa yataktan cikamiyorum.
0
Traveller
(16.11.17)
Yorgandan çıkınca üşüyorum. Bulunduğum yerde de bu aralar eksili eksili havalar, benim oda da kuzeye bakıyor, normal ısıtmada benim oda soğuk kalıyor. Fan çalıştırınca ısınıyor ama. Biraz daha açayım bakalım, ne olacak.
0
🌸aychovsky
(16.11.17)
merak ettiğim bişey olacak. şimdi kafanda bi senaryo oluştur, illa ki yaşamışsındır diye düşünüyorum. ne bileyim yeni tanıştığın biriyle çok hoşlandığın biriyle veya yeni başladığın bir işe severek gideceksin. ama normal saatlerden biraz daha erken. hatta sabahın körü. kendiliğinden kalkabiliyor musun? veyahutta o sabah da kalkma problemi yaşıyor musun?
0
baharat
(16.11.17)
15 saat uyuyabilmek için uykusuz kalmanız şart. Normalde 5 REM sizin için yeterli oluyorken 4. REM'de uyandınız diye de bu hale gelemezsiniz. Demek ki çok uzun süredir bu şekilde düzensiz ve yetersiz uykularınız oluyor.

İşiniz bu kadar yoğunsa daha fazla uyuyun demek de çare olmuyor ama düzene girmek muhakkak önemli. 5 saat uyuyorsanız bile yatış saatiniz belli olsun, ''oo bugün erken geldim'' diye 10 saat uyumayın.

Vücudunuz ne zaman, ne kadar uyuyacağını bilmediği için her fırsatta bunu maksimum tutmaya çalışıyor olabilir. Anlattığınız gibi bir alarm alışkanlığı edinmek de mevzuyu içinizde önemsizleştiriyor.

İradenizi biraz zorlayıp düzene girmeye ve bu alışkanlıktan kurtulmaya çalışmak gerek bana kalırsa.
0
Piukh
(16.11.17)
@baharat Daha önce de kalkma problemim vardı zaten. Yani, erkek arkadaş, vb.yi zaten geçtim de, şöyle anlatayım. 15 yaşındaydım sanırım, annemin tansiyon problemi oldu. Acile götürdük ve taburcu olunca akşam gelip yattık. Gece sanırım 2-3 gibi annem rahatsızlanmış, evde bir panik vardı ve annemi yeniden acile götürmek gerekti. Olanları duyuyordum, ne olduğunu biliyordum ama tamamen uyanamıyordum bir türlü. İçimden 'Annem ölecek galiba' dedim ve gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı ama gözümü açamadım, uyanamadım. Yani, o gece ben evde tek olsam ve uyanıp annemi götürmem gerekse yapamayacaktım, belki de ölecekti. Koma gibiydi. Duyuyorum ama hareket edemiyorum. Bir daha o derece bir şey yaşamadım ama uyanma problemim hep oldu. Tatillerde falan en az 10 saat uyurum. İşi seviyorum, sevmekle ilgili bir sorunum yok. Erkek arkadaşa falan da kalkarken zorlanırım; deli gibi aşıkken de kalkamam. Öyle civa gibi hayatımda hiç kalkmadım zaten.

@cosmicstring, @lazpalle Gece 3-4'te geldiğim bile oluyor. Bazen erken geliyorum, o zaman erken yatıyorum genelde ama bazen geceyarısı, bazen gece 3, bazen akşam 7; değişiyor. Ne zaman geleceğimi pek kestiremiyorum ama öyle geldiğimde her gün erken gitmek zorunda değilim. Bazen sabah 7'de, bazen öğlen 3'te gitmem gerekiyor. O yüzden, bazen uykumu alır gibi yapıyorum, bazen uyur uyumaz kalkıp geri gidiyor gibi oluyor. Haftasonu uykunun tamamını uyuyorum genelde.

Uyku saati seneye yazdan sonra normale girecek. O zamana kadar ne zaman yatıp ne zaman kalkacağımı bilmiyorum genelde.

@rm Yatak sert, tam ortopedik. Onda bir sorun yok.
0
🌸aychovsky
(16.11.17)
Psikolojik destek lazım gibi geldi bana. Çünkü farkında olmana rağmen çözemediğin bir durum var. Kan değerlerinle vs. sorun yok. Eğer yeni eve rağmen sorun ortadan kalkmazsa direkt görünmelisin derim.
0
lcha
(16.11.17)
Kalkınca yatağını topla. Yatağa geri dönme şansı yaratma. Balkon varsa balkona çık bir beş dakika.
0
dissendium
(16.11.17)
@Icha Bu ömrüm boyunca olan bir durum. Bu ara daha az uyuduğundan daha zor kalkıyorum. Zaten pskolojik destek aldığım dönem oldu da, onda da psikolog "İyisin, bana ihtiyacın yok" dedi. Yine de rahatlatıcı "mindfulness" atölyelerine gidiyorum.

@dissendium Ayılmıyorum ki, sorun orada. Kalksam bile hatırlamıyorum.

Eskiden saat çaldığında bilinçli olduğum bir an olursa, yarı kontrollü bir şekilde kendimi aşağı atardım. Kolum bacağım bir yere çarpınca acıyınca uyanırdım. Şimdi sert bir yer yatağındayım, atacak yerim de yok. Bir de eskiden servis saati tekti ve saniyeyle kaçırdım, kaçırdım oluyordu. O stresle kalkabiliyordum. Şimdi esnek biraz daha, vücut onunla da rahatlıyor sanırım.

Septum deviasyonuna bakıldı. Doktor "Haff bir eğrilik var ama iki taraf da yeterince nefes alıyor" dedi.
0
🌸aychovsky
(16.11.17)
alarmy uygulamasını tavsiye ederim. kalkıp daha önce belirlediğiniz yerin fotoğrafını çekmeden kapanmıyor. Yüksek ve rahatsız edici alarm tonları var. Matematik işlemleri seçeneğinde de sabah sabah baya kafa açıyor, çarpma toplama yapıyorsunuz ve zorluk seviyesinizi siz belirliyorsunuz.

Kullanıyorsanız sigarayı bırakmak da sabah kolay uyanmak açıısndan faydalı.
0
tom creo
(16.11.17)
Erken yat uykunu al. Erken yatamiyorsan gun ici kisa kisa kestir.
0
dunal
(16.11.17)
havalandırmanın iyi olmaması da etkili olabilir. düşen oksijen miktarıyla bilincinin açılması zorlaşır(aşırı oksijen düşüşü ya da zehirli gazın bilinci kapatması ve felç olmak ile aynı prensip. burada sadece miktar farklı).

ben erken kalkmam gerektiğinde alarmım çalar çalmaz pencerimi açıp içeriye temiz hava girmesini sağlıyordum(ayrıca içerisinin soğuması da mayışıklığımı alıyordu:) ). şimdi havalandırma işini çözdüm gerek kalmıyor.

sadece erken kalkmam gerektiği zamanlarda klima ya da ısıtıcı çalıştırmıyorum. soğuk olunca daha dinç kalkıyorum.
0
air
(16.11.17)
diğer etkenleri bir kenara bırakıyorum.

alışık olmadığınız sesler olsun alarmda. önce şu: (git:avnoy.com/alarm/flash.swf ) hafif bir müzikle başlıyor, sonra bikbik ötüyor.

peşinden şu: (git: kukuklok.com) kalk borusu çalıyor, inliyor ortalık resmen.

asla kalkmam gereken saate kurmuyorum alarmı.

09'da kalkmam gerekiyor diyelim. avnoy.com'daki alarmı 08:30'a ayarlıyorum. hafif müzik tatlı tatlı çalmaya başlıyor, peşinden klasik alarm sesiyle çalıyor. bu klasik döngüsüne erteleye erteleye devam ediyor.

08:45'e de, kukuklok.com'u ayarlıyorum. kalk borusunu duymamak mümkün degil.

cep telefonunun sesi gittiği için onu kullanamıyorum. bir de araya bir yere onu kuruyordum.

bir anda yataktan kalmayıp tembellik etmek, uykunun açılması için zaman yayıyorum bu faslı.
0
runagain
(16.11.17)
ben merak ettiğim şeyin cevabını aldım. yani psikolojik olmaktan çok fizyolojik olduğu kanıtlanmış gibi oldu sanki şu an benim gözümde. bu arada bu anı için üzüldüm gerçekten. neyse. burun tıkanıklığı, huzursuz bacak falan var mı? bence bundan sonrası sanki tıbbi birşeymiş gibi. yaşam kaliteni artırmak adına en kısada çözüm bulabilmeni ümit ediyorum.
0
baharat
(16.11.17)
@tom creo Alarmy'yi kurdum. İnanılmaz işe yaradı. Hatta ilk olarak uyumadığım bir anda denedim (46x7)+89'u uyumazken 3-4. denememde doğru yazabildim. Uyanmama ise daha da yardımcı oldu, ayıldığımda matematik sorusu çözüyordum. :)

Bu naçizane uygulamayı herkese tavsiye ederim.

Sigara içmiyorum.

@air Soğuğu denedim, hakkaten uykumu açtı da, soğukta uyuyamadım.

@runagain Ben de kalkmam gereken saatten yarım saat öncesine 5 alarmı öteleyince ancak kalkıyorum ama ortalığı inletemiyorum, ev arkadaşım tepemde inliyor sonra :)

@baharat Huzursuz bacak yok. Burun tıkanıklığı da hasta değilsem ya da allerjik bir durum yoksa olmuyor ama çok çok çok yorgunsam o zaman ağız ya da burun, artık hangi delikten hava girerse hepsinden nefes alıyorum.
0
🌸aychovsky
(17.11.17)
bende uyuyamıyorum!!
0
bruceandwayne
(17.11.17)
(12)

Batı bu adamları nasıl çıkarıyor?

ya ben lan neyse
Elon Musk, Steve Wozniak, Bill Gates, Jeff Bezos...adını bilmediğim binlercesi...klasik olarak gelir yüksekliği, ailelerin eğitime verdiği önem, devlet politikaları, rol model bolluğu, kültür vs. denebilir ama özellikle bu ülkeleri tecrübe etmiş ya da uzman arkadaşların söyleyecekleri önemli. neyi k
Elon Musk, Steve Wozniak, Bill Gates, Jeff Bezos...

adını bilmediğim binlercesi...

klasik olarak gelir yüksekliği, ailelerin eğitime verdiği önem, devlet politikaları, rol model bolluğu, kültür vs. denebilir ama özellikle bu ülkeleri tecrübe etmiş ya da uzman arkadaşların söyleyecekleri önemli. neyi kaçırıyoruz? şöyle vurucu bir şeyler söyleyin bana.

eğitimin içindeyim. bizim eğitim sistemimizi çok iyi de bilsem başarılı örnekleri tanımam lazım. yoksa farkı anlayamam.

sağ olunuz.
0
ya ben lan neyse
(15.11.17)
Hepsinin temelinde özgür düşünce yatıyor. ABD, bunu düşünme ya da şunu yapma gibi baskıcı bir yönetim uygulamıyor. Böyle bir ortamda fikirlerin doğması ve gelişmesi anormal bir durum değil.
0
dissendium
(15.11.17)
Ben ABD'de egitim aldim. Orada cahillige ovgu de var ama calisanin onu de acik.

Bir de bilim uretiyorlar. Daha akilli bir cep telefonunun bilgisi 1 milyar cep telefonunun toplam maliyetinden daha pahali. ABD bilim uretiyor sonra Banglades Turkiye Pakistan bu bilgiye gore cep telefonu araba buzdolabi kopyaliyor. O cep telefonunu daha etkili hale nasil gelistiririz hic dusunmuyoruz. Ornegin kimya biyoloji bolumleri mezunlari burada issiz. ABD'de 4 yillik kimya bolumu mezunuysam kesin iyi bir is bulurum.
0
Traveller
(15.11.17)
Beni bir fikir verir

nordic.businessinsider.com
0
senolll
(15.11.17)
ek olarak. Senin klasik olarak adlandırdığın kriterler aslında gayet cevabın kendisi. Bakalım ;

www.oecdbetterlifeindex.org

Şimdi bu grafikte "batı" diye gruplandırabileceğimiz ülkelere baktığımızda kriterlerler dolayısıyla bu tarz durumların buralarda parlama olasılığının daha yüksek olduğu ortada.

Burda ayrıca dikkat edilmesi gereken durum eğer bu tarz nadir beyinler grafikte aşağıda kalan ülkelerden çıktığında da bu ülkere beyin göçü yapabilmesi için her türlü ortamın kuruluyor, sağlanıyor olması..Bu konuya ekonomik olarak oldukça yüklü bir yatırım yapılıyor olması.
0
AlsterWasser
(15.11.17)
bunun cevabını verebilmemiz için de batı'da eğitim görmüş olmamız gerek sanırım.
0
for day to break
(15.11.17)
Doguda projeyle "cikariliyor" birileri, batida kendiliginden yetişiyor.

"Cunku erkek erkege evlenebiliyorlar, ondan mi?" Demisti bir hocamiz. He amk ondan!

Adam baskanla sabah aksam dalga gecebildigi icin.
Dinimiz aaameeeen diye mışıl mışıl uyumadigi icin.
11 eylulun misal devlet komplosu oldugunu konusabiliyorsun orada...
Milletce birlik beraberlige en cok ihtiyac duydugumuz... gibi bir perde yok,
Yayin yasagi da yok.
Siyah baskan gelince su kadar yillik white sea'yi, ah pardon sarayi black house yapamıyor a me ka!
Kabile devleti degil cunku! Uc yuz yillik gecmisi var binlerce yillik degil ama alabildigine fikir, ifade, inanc, girisim ozgurlugu.

Yok mu hic yamugu, yalanci cennet mi? Ooo cok ama kopekler serbestse taslar da bagli degil yani.
0
runagain
(15.11.17)
bu arada steve jobs un biografisini ve amazon'nu anlatan everything store kitaplarını tavsiye ederim.

smile.amazon.com

smile.amazon.com
0
n62
(15.11.17)
bence egitim tabi ki, artı genetik miras olarak da ortalama iq yüksek olabilir. artı gelişmeleri için fırsat buluyorlar, wozniak türkiyede bu kadar başarılı olabilir miydi. Mesela internette teknik bir foruma bakıyorum çogunluk amerikalıların tartıştıgı konularda yazdıklarını okuyunca bu insanlar niye bu kadar akıllı diye inanın komplekse giriyorum.
0
joepiscopo
(15.11.17)
bilim müzesine gitmiştim yurtdışında dudağım uçukladı. kaç yıl öncesinde adamların o şartlarda sahip olduğu deneysel aletler, imkanlar bugün bizim üniversitelerimizde olanlardan daha çoktu.
ve torpil yok, ben görmedim, dolayısıyla çalışan insanlardaki umutsuzlukta yok.
0
durgunfoton
(16.11.17)
Why nations fail? Daron acemoğlu
0
smeagal
(16.11.17)
1) Teknoloji uretimini yapacak adamlar zeki adamlardir. Bugun zeki adamlari Turkiye'de gorenler ilk olarak niye yurt disinda degilsin de buradasin diye sorar. Bu sorunun nedenleri senin sorunun dogrudan cevaplari.
2) Ulkendeki zeki adamlari diger herkes gibi yeteri kadar iyi yetistiremiyorsun. Onlar yetistiriyor.
3) Meyve vereni taslayan, ortak hicbir konuda bir araya gelemeyen, yalanci, cikarci, yagmaci, ahlaksiz bir insan cogunlugu var. Bu bir bataklik. Orada yok.
4) Ayni sekilde vasatligi kutsayan bir resmi sistemin var. Ulkende kalan zeki/egitimli adamlarin inisiyatif almasini kostekliyorsun. Kendi basina bir sey uretmeye calissan onunde sacma sapan engeller cikar. Hatta sonucta bir sekilde suclu cikarsin. Yani bu isi yapabilecekler icin yapmamak en iyi secenek. Orada yeter ki sen yap.
5) Is yapma ortami Turkiye'de yok. Is yapmak icin guven ortamin yok. Burada yarin sebepsiz yere tepene binebilirler, birak hukuki bir konunun cozumlenme suresini. Servetin yok ve ic pazarin kucuk. Dolayisiyla dunya capinda buyuyecek bir sirketin yeri Turkiye degil; kanunlari belli, bugun a dedigine yarin b demeyecek yerler.
6) Yolsuz bir sistemin var. Bu isler icin ayirdigin ayirmadigin tum maddi kaynaklarin yanlis yerlere akiyor. Orada hem kaynak var hem kaynaklar cok daha iyi kullaniliyor.
7) Bilim ve teknoloji uretmek her seyden once bir kultur birikimi isidir. Kosulsuz ifade ozgurlugu bunun temelidir. Cunku gelisme, populer olmayan fikrin ortaya atilmasiyla tartisma uzerinden saglanir ve ifade ozgurlugu bunun yapilabilmesini garanti altina alir. Bu, yasal oldugu kadar kulturel bir sorun. Turkiyede annesi babasiyla dahi olgun bir fikir alisverisine giremez insanlar. Orada farkli fikirler tesvik edilir, ifade ozgurlugu one cikarilir.
0
dunal
(16.11.17)
Yukarıdaki hemen hemen her şeye katılmakla ve en önemlilerin onlar olduğunu bildirmekle birlikte, iki ek yapmak isterim.

İlki, insanların posasını çıkararak çıkarıyor bu insanları. Girişimcilere de geçeyim, öncelikle akademiden bahsedeyim. Gelenlerin hepsi dünyanın en seçmeceleri. İyi yerdekiler çok daha seçmece, kaymak tabaka, lordlar kamarası. Onlar da 'Haftasonu olursa, şöyle tatile giderim. Böyle eğlenirim' demiyor. Örneğin, bir arkadaşıma hocası 16 haftasonunu okulda geçirmesini ve deneyler yapmasını istedi; o da hafta içleri ve ehafta sonları okulda. Geceleri 3-4'te çıktığım oluyor ve tek değilim; çıkıp binaya dönüp baktığımda sabahlayan en az 5-10 kişi oluyor. 3-4 saatlik uykularla dayanıyoruz. Haftasonu tek istenebilen tek şey uyku haline geliyor. Çinliler ve Hintlilerle yarışıyorsun ki, ülkelerinde bir sınavda 100 üstünden bir puan düşseler önlerine yüzbinlerce kişi geçiyor ve hayallerine elveda diyorsun. O yüzden, acımasız ve yarışmacı oluyorlar. Haliyle, onların olduğu ortam da acımasız ve yarışmacı oluyor. Haliyle doğuştan dahi olup her teoremi şıp diye ispatlayamıyorsan veya o zorluğa gelemiyorsan, sistem seni eliyor zaten. Hiçbir şey olmadan geldiğin yere dönüyorsun. Bundan geçsen bile ne işin garanti, ne yerin, ne yurdun. Dolayısıyla, çok çalışan başarılıdır diyemem ama başarılı olan mutlaka eşşekler gibi çalışmıştır, sen ben dizi izlerken, 'Stranger Things'in ikinci sezonu çıktı' derken, o arkandan 'Haa, izle, izle de ben seni geçeyim' diye bakar. İş hayatı buna göre rahat ama çok farklı değil. Zalimdir; ona dayandığın veya bu bakış açısına sahip olduğun sürece seni göklere çıkarır, dayanamazsan veya reddedersen seni yerin dibine gömer.

Hobiler için çok çelişkili bir durum var mesela. Öğrencilik boyunca 'extra-curricula' adına çok yönlü bir insan olduğunu hobilerle göstermen gerekiyor, iş hayatına geçince de 'benim zaten en büyük hobim işim' modunda olman bekleniyor. Ki başarılı olanlarda hobisi işi oluyor gerçekten. İş vaktinde de, hobi vaktinde de gerçekten severek çalışıyorlar. Yani, durum %100 şu:
scontent-sea1-1.cdninstagram.com

İkincisi de, girişimcilik ve risk endeksi. Amerika'nın 'Belirsizlikten kaçınma' endeksi %46 iken, Türkiye'de %85.
uzumc.files.wordpress.com
Neredeyse iki katı. Türk birinin yazdığı bir kitap vardı ama adını da yazarını da unuttum şimdi. Yukarıdaki veriye bağlı olarak iki şey çıkıyor. Bizim ülke 'Memur ol, maaşını ve emekliliğini garanti altına al. Geleceğin garanti olsun' ya da 'Yapma demiyorum, hobi olarak yine yap' ülkesi. Amerika ise 'Haydi, ben bir daldım, dalıyorum. Rasgele' ülkesi. İkinci olarak da Türk kültüründe, bir kere battın mı; milletin ağzına, diline sakız oluyorsun. 'Öyle açmıştı ama beceremedi'ler gırla gidiyor. Amerika'da ise batmak zaten çıkmanın bir parçası olarak çoğunluk tarafından kabul ediliyor. 'E batmadan, nasıl çıkacaksın ki' anlayışı hakim. O yüzden, bizdeki gibi bir kere battın mı, seni daha da tutup çeken olmuyor.

Bir de aslında, yukarıdaki tablodaki çok kötü bir şeyin iyi olan bir sonucu bu: bireysellik endeksi. Türkiye'nin bireysellik endeksi 37, Amerika'nın 91. İki ülke için de iyi değil bu sonuçlar. Bunun anlamı şu, Türkiye'de millet senin iç işlerinde, yukarıda anlattığım durumda olduğu gibi ama düşersen tutacak birileri de belki olabiliyor. Akrabalık ilişkileri güçlü. Atıyorum, senin borcu kardeşin, annen, baban, vb. ödeyebiliyor. Türkiye bu konuda bazı istisnalar dışında el bebek, gül bebek resmen. Amerika ekstra bireysel; kişisel alanın varlığı güzel ama yalnız ve korunaksız. Düştüğünde seni tutacak ailen yok ve her koyun kendi bacağından asılıyor. Dolayısıyla, risk çok yüksek. Battın battın, çıktın çıktın. Dolayısıyla, Steve Wozniak'tır, Bill Gates'tir; bir yandan bunları görürken; bir yandan da yüzbinlerce evsizi, otobüs durağında otururken ölüp 2 gün fark edilmeyeni de görmek gerekiyor. Bunlar birbirinden ayrı değil. Yani, başardın mı tam başarıyorsun ama çakıldın mı da iyi çakılıyorsun ve daha fenası, yalnız çakılıyorsun. Dolayısıyla, başarısız olma şansın yok, asılıyorsun. Başarı özgürlük, eğitim, para, vb. gibi güzel kaynaklardan da geliyor; iş güvensizliği, yalnızlık, korku gibi negatif kaynaklardan da geliyor. Madalyonun 'Bizim ülkemiz çok kötü, onlar bilimi destekliyor' dışında, aslında diğer yüzü olan, kimse seni desteklemediği için başarmaktan başka çarenin olmadığı bir sistemden de geliyor. Bir yandan bilime, sektöre destek tamken, bir o kadar da acımasızlığı var. Akademisyenin değeri bölümüne aldığı proje kadar, iş hayatındakinin kazandırdığı para kadar; ötesindekiler genelde tırı vırı. Bu sistemi içselleştirip kucaklarsan, başarıya daha yakın oluyorsun haliyle. Özetle de, vahşi kapitalizm sadece şekil değiştirmiş olarak devam ediyor. Değerli olmak, değerli kabul edilmek istiyorsan para kazanacak ve kazandıracaksın; bu kadar net. O yüzden de 'Başarılı olmanın 10 yolu', 'Aşmış insanların 5 alışkanlığı', '3 saatte 6 saatlik iş yapın' gibi kitaplar en çok satan oluyor; üniversite öğrencileri kaçak Adderall alarak çalışıyor. Gerçi son yıllarda Ferrari'sini Satan Bİlge tarzı bir iki isyankar bakış açısı popülerlik kazandı ama o da anlık rahatlatıcı olarak iş görüyor.

Bir de eğitim sistemi için şunu eklemek isterim. Daha dün ya da önceki gün PISA direektörü Türk öğrenciler için 'Ancak ezberciler, hiç yaratıcı değiller' dedi ve sistemi yerin dibine soktu.
t24.com.tr
Yaratıcılık bu tür girişimlerin en büyük parçalarından biri ve öğretilmiyor, aşılanmıyor. Dolayısıyla, öyle ete böyle yahni. Bu da öğretmenin veya öğrencinin suçu değil; müfredatın ve yaklaşık 50 küsur yıldır Milli Eğitimi tutkuyla değil de, ezberden yönetenlerin suçu.
0
aychovsky
(16.11.17)
(5)

Kartvizit okuyucu

dunal
Elimde obek obek kartvizit var. Bunlari bilgisayara aktarabilecegim bir yol var mi? Tek sartim var o da kartvizit bilgi guvenligi ile ilgili. Kartvizit bilgilerini internete yuklemeden lokal olarak dijital halde istiyorum. Tesekkurler.
Elimde obek obek kartvizit var. Bunlari bilgisayara aktarabilecegim bir yol var mi?
Tek sartim var o da kartvizit bilgi guvenligi ile ilgili. Kartvizit bilgilerini internete yuklemeden lokal olarak dijital halde istiyorum. Tesekkurler.
0
dunal
(04.11.17)
telefon uygulamalari var, hatta cogu cok güzel calisiyorlar.

play.google.com

play.google.com
0
kurnaz
(04.11.17)
Sagol fakat lokal bir cozum ariyorum.
0
🌸dunal
(04.11.17)
@dunal

lokal cözüm olarak eski bir telefonun wifi özelligini kapatarak dummy bicimde bu appleri kullanarak usb ile bilgisayara aktarabilirsiniz.

think global act local:)
0
kurnaz
(04.11.17)
(git: www.hepsiburada.com)

bu tarz bir şey işini görebilir
0
revi
(04.11.17)
Bir tanıdıkta döküman okuyucu varsa, kolay ve hızlıca taranır hepsi. Renkli olmayacaksa dakikada neredeyse 100 tane taranır.
0
reactionic
(04.11.17)
(15)

Tahammül sınırlarınızı zorlayan şeyler neler.

mete kudur
sb.p.s anket yazana cm gazoz ısmarlayacakmış. limonlu
sb.

p.s anket yazana cm gazoz ısmarlayacakmış. limonlu
0
mete kudur
(31.10.17)
-Cak cak sakız çiğneyen tipler.
0
kaymaktutmayansicaksut
(31.10.17)
cehalet
0
burya
(31.10.17)
Mobilet motosikletlerin sesi
0
pastörizesüt
(31.10.17)
en başta tahammülsüzlük
hakaret veya ısrarlı saygısızlık
herhangi bir canlıya yapılan apaçık kötü muamele

tahammülsüzlüğe tahammül gösterememek yumurta tavuk hikayesine döndüğünden kendimi bu konuda dizginlemeye çalışıyorum, diğer konularda sınırlarımı olduğu yerde bırakır kalp kırarım.
0
evde liyakat kalmamis
(31.10.17)
Korna. Bi gün korna çaldığı için trafikte birine arabadan inip saldırıcam, ne zaman olacak merakla bekliyorum.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(31.10.17)
-Tırnak yiyen insanlarla aynı ortamda bulunmak zorunda kalma

-bilgisi olmayıp fikri olan insanlarla anı ortamda bulunmak zorunda kalma

-toksik insanlarla aynı ortamda bulunmak zorunda kalma

-genel olarak ergenler ile muhatap olmak zorunda kalma

-balık yapınca eve sinen balık kokusu

-trafik kurallarına uymayan insanlar
0
AlsterWasser
(31.10.17)
soyulmayan yumurta. uğraşamam, kaldırır atarım.
0
petek
(31.10.17)
Saygısızlık
Aşırı laubalilik
Yalakalık, çıkarına göre tavırcılık
Her s*ki en iyi ben bilirimcilik
Cahilliğiyle övünecek kadar kara cehalet.

Edit: Yazarken bile sinirlendim.
0
skooma
(31.10.17)
ezan, sela ve bilimum dinsel gürültü.
0
doxanikee
(31.10.17)
Sehirde hiz yaparak gecen gurultulu motorlu araclar
0
dunal
(31.10.17)
ağız şapırdatmak.
0
brakgn
(31.10.17)
agresif insan
0
sedat peker in yegeni
(31.10.17)
Sakız çiğneyen erkekler ve kadınlar ( güzel çıtıpıtı bi hatunsa çiğnesin sabaha kadar, bu da benim dengesizliğim napiyim)
0
insomnia
(02.11.17)
Toplu taşıma kullanıp da hijyene dikkat etmeyen canlı formları. Ağız kokusu, ter kokusu, apış arası kokusu, ayak kokusuna maruz bırakılmak.

Aşırı derecede keskin koku alma duyusuna ve koku hafızasına sahibim evet.:( Kedi, köpek olacakmışım da yanlışlıkla insan olarak doğmuşum sanki.
0
old possum
(02.11.17)
düşüncesizlik
kişilerin isteklerini ya da görüşünüşlerini değiştirmeye çalışmak, engellemek
saygısızlık
hakaret
cehaaaallleeetttt -baya sinir bozucu çünkü laf anlatamazsın-
sorunsuz şeyler-sevmiyorum galiba sorunsuz şeyleri illa sorunu olacak ben saatlerce müşteri hizmetleri ile konuşucam vs vs -

ekleme yapabilirim düşünmem lazım
0
antik depresan
(02.11.17)
(5)

Levent'te Calisan Insanlar Icin 2+1 Almalik Ev???

brkylmz
Fiyati baremi 270-300bin. Belki bi tanidiginiz vardir ya da gozunuze carpan bi ilan... Muhit bile onerseniz o da birseydir. eyup aksemsettin / gaziosmanpasa-mevlana mah. civarlarina bakildi. uzaklik olarak bu taraflar tam sinir. otesi cok uzak cunku. buralardan tem'e cikip aracla yarim saatte gelme
Fiyati baremi 270-300bin. Belki bi tanidiginiz vardir ya da gozunuze carpan bi ilan...

Muhit bile onerseniz o da birseydir.

eyup aksemsettin / gaziosmanpasa-mevlana mah. civarlarina bakildi. uzaklik olarak bu taraflar tam sinir. otesi cok uzak cunku. buralardan tem'e cikip aracla yarim saatte gelme olanagi var cunku.

bahcesehir, avcilar vs. cok ters kaliyor.

bir umuttur yasatan insani.
0
brkylmz
(30.10.17)
Kayaşehir olabilir belki.
0
ekaterina
(30.10.17)
Kagithanede alternatif coktur.
0
dunal
(30.10.17)
@ekatarina Kayasehir coook uzak.

@duhal Evet lokasyon olarak mantikli ama mahallelerini falan tanimiyoruz. Oraya yogunlasmamiz gerek.
0
🌸brkylmz
(30.10.17)
kağıthane mahalleleri hakkında özelden dürtün bildiğim kadarıyla fikir veririm.

çeliktepe
sanayi
emniyetevler
gültepe falan o fiyat için pek uygun değil. ciddi paralar istiyorlar. ha çok diplerde var tabi de oturulmaz. zaten güzel yerler değil (oturan bir insan olarak).

gülbağ falan bir nebze o fiyat aralığında vardır diye düşünüyorum.
0
liriamer
(30.10.17)
Kayaşehirde o fiyata bulunmasi çok zor diye duymuştum. Kagithanede bulunabilir veya seyrantepe arkalarinda.
0
tukenmez adam
(30.10.17)
(4)

Rezidans emlakçıları ve elemanları ne kadar kazanıyor?

jack of hearts
Yeni ev kiraladım da 22 yaşında bir emlakçı elemanının dedikleri biraz merak ettirdi beni. Cidden 25-50 bin lira arası geliri mi oluyor emlakçı için çalışıp millete ev gezdiren bu adamların? Mantıken her gün bir ev kiralasa komisyon filan derken baya sağlam geliri olmalı. Haftada bir bile olsa yine
Yeni ev kiraladım da 22 yaşında bir emlakçı elemanının dedikleri biraz merak ettirdi beni. Cidden 25-50 bin lira arası geliri mi oluyor emlakçı için çalışıp millete ev gezdiren bu adamların? Mantıken her gün bir ev kiralasa komisyon filan derken baya sağlam geliri olmalı. Haftada bir bile olsa yine de yaşına göre iyi. Öte yandan en fazla üç beş bir şey kazandıklarını iddia edenler de var. Açıkçası çok kazanan bir emlakçı olsam gidip de çalışanlarıma 50 bin lira vermem. İsterse yalı satsın yani. Ama benim elemanın da hali vakti yerindeydi. Apartmanın altında dükkan açma planı filan var. Olayın aslını bilen var mı?
0
jack of hearts
(29.10.17)
Ortalamada o kadar gelirleri olmuyor elbette. Ama isleri zenginlik imaji satmak ve iyi yapiyorlar. En az 50 emlakci her gun 1 daire kiralasa senede 15 bin daire kiralanmasi lazim. Cogu toplu konutta 15 bin bolum bile yok birak her sene kiralanmayi.
0
dunal
(29.10.17)
lüks evler kiralayanlar haliyle daha çok kazanıyordur. lüks evlerin komisyonu daha yüksek sonuçta. ancak hepsi o kadar kazanmıyordur bence. bahsettiğin emlakçı o kadar kazanıyor olsa bile ailesinin işidir. emlakçılıkta rekabet yüksektir bence. sonuçta bir diploma vs. gerekmiyor bu yüzden herkes yapabilir. haliyle 22 yaşındaki birinin sıfırdan bırak 25 bin lirayı 5 bin lira kazanacak seviyeye gelmesi imkansız. kurulu düzeni devam ettiriyordur.

edit : pardon emlakçı değilmiş çalışanıymış. o zaman iyi sallamış.
0
black mamba
(29.10.17)
Gencler sever sallamayi. Askerde 10-20 bin tl nin altinda kazanan er yoktu bizim bolukte. Ama ne paralar. Universitede de oyle. Adam part time ise giriyor 50 tl gunluk. Ama internet sitesi kurmus guya her ay 1-2 bin euro para geliyormus. Abi diyor nasil iyi para dimi? O yuzden sallamalarina bakmayin.
0
ykyt
(29.10.17)
eger sermayesi varsa al sat yapiyorsa olabilir.
0
kveldulv
(29.10.17)
(12)

"öylesine" bir televizyon almak

sopiro
Herkese merhaba,Benim bayağı küçük bir evim var. Televizyonum yok. Arada sırada film vs izlersem diye bir tv alayım diyorum. Ne bileyim, belki birisi gelir bir şey izlemek ister? Niye biri benim evime gelip bir şey izlemek istesin hiçbir fikrim yok ama kendi varoluşsal sorunlarımı bir kenara bırakır
Herkese merhaba,

Benim bayağı küçük bir evim var. Televizyonum yok. Arada sırada film vs izlersem diye bir tv alayım diyorum. Ne bileyim, belki birisi gelir bir şey izlemek ister? Niye biri benim evime gelip bir şey izlemek istesin hiçbir fikrim yok ama kendi varoluşsal sorunlarımı bir kenara bırakırsak, bu televizyon sadece apple tv bağlamak veya laptop bağlayarak Netflix'te falan bir şeyler izlemek için kullanılacak. Maç izlenmeyecek, normal kanallar kullanılmayacak, digiturk, kablo tv vs olmayacak. Ev bayağı küçük olduğu için de devasa bir şey olmasına gerek yok. Ne alınır böyle bir durumda acaba? Kaç ekran, hangi marka? Neye dikkat etmek gerekir ki?

Teşekkürler şimdiden,

Edit: 13" Macbook kullanıyorum ben Netflix ile. Film vs daha rahat izlenir diye tv düşündüm.
0
sopiro
(25.10.17)
Bence TV alma Tivibu al online izle derim.
0
lcha
(25.10.17)
32 ekran normalde yeter ama kac metre uzakliktan seyredilecegine göre 40 ekran daha makul.

benim evimde tv yok, monitör var 24 ekran. bircok monitörde artik ses cikisida var ek olarak. bende sürekli laptopa bagli zaten. yetiyor ama bir ara projektör almayi düsünüyorum.
0
kurnaz
(25.10.17)
www.mediamarkt.com.trç-81-cm-full-hd-monitör-1174425.html
0
edgenabby
(25.10.17)
İkinci el projeksiyon al lambası yenilenenler 6000 saat filan gidiyor.
0
demirKamil
(25.10.17)
edgenabby
(25.10.17)
40inç iyidir.
0
sutlu nescafe
(25.10.17)
ben benzer bir durum için, teknosanın vatanın vs teşhirlerine bakıp bi aksen almıştım, 700 lira civarına 40 inç. fazlasıyla da işimi gördü. ekran önemli görüntü önemli diyorsan da kendini kanıtlamış bir markadan iyi bir tv almak lazım. az izliyor olmak maliyeti düşürmüyor.

boyutu da mesafeye göre seçmelisin ki eğer mümkünse bi arkadaşından 5 dklığına tv borç isteyip deneme yap
0
tum haklari saklidir
(25.10.17)
iki metre kadar uzaktan izleyeceksen 40 inç güzel oluyor. duvara astırırsın yer de kaplamaz. samsung ya da lg'nin herhangi bir modelini al, yeter de artar.
0
sir gawain
(25.10.17)
tivibu al +1
benim de televizyonum yok evim küçük çok nadiren de olsa birileri gidip geliyor ama televizyon alma ihtiyacı hissetmedim. tivibum var rahat rahat her türlü kanalı da izleyebiliyorum. televizyon bence öylesine alınacak bi şey değil alacaksan düzgün bişey alman daha mantıklı.
0
dedim ben sana
(25.10.17)
aynı durum bende de var. tv'ye xbox bağlayarak youtube izliyorum, internetten film izliyorum ve oyun oynuyorum. zaten normal tv kanallarına hiç gerek ve zaman kalmıyor bunlar olduktan sonra.

televizyonum LG'nin 32" LCD tv'si. artık LCD tv üretmiyorlar bile sanırım o kadar eski :D ama ben çok memnunum. LED tv'ler bana çok ışıklı geliyor. LCD'de renkler daha yoğun ve doygun. tabi gidip bir incele ama eğer bulabilirsen ikinci el falan bir LCD tv al bence. çok paralar vermeye, hele ki apple tv ve netbook bağlayacaksan hiç akıllı tv almana gerek yok. usb ve hdmi girişi olsa yeter.

ebat konusunda ise ben 32" aldığıma biraz pişmanım, keşke 40 alsaymışım diyorum. ki benim salonum da baya küçük, yani koltukla tv arasında 3 metre falan vardır en fazla. almışken 40" al derim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(25.10.17)
Tarif ettigin cihaza monitor diyorlar.
0
dunal
(25.10.17)
ben aynı durumda 32 inch smart tv aldım, 4 senedir filan kullanıyorum. netflix, tivibu, digiturkplay, spotify... her şey için işe yarıyor.
0
otonomo
(25.10.17)
(5)

Sirket degerleme gibi bir sey

sckxyss
Bir sirketin hisseleribin %10'unu satacagiz. Bu sirket su an yilda 350 bin civari net kar yapiyor. 5 yil icerisinde yillik 1 milyon lira net kara ulasacagi dusunuluyor. Sirket danismanlik yapiyor. Bu sirketin %10 hissesi ne kadar para eder? Biliyorum cok cok az bilgi verdim ama kabataslak bir rakam
Bir sirketin hisseleribin %10'unu satacagiz. Bu sirket su an yilda 350 bin civari net kar yapiyor. 5 yil icerisinde yillik 1 milyon lira net kara ulasacagi dusunuluyor. Sirket danismanlik yapiyor. Bu sirketin %10 hissesi ne kadar para eder? Biliyorum cok cok az bilgi verdim ama kabataslak bir rakam istiyorum. Bir fikir verebilecek var mi? Tesekkurler
0
sckxyss
(25.10.17)
konu hakkında pek bilgim yok ama şirket değerlemesi dediğin şey de sadece nakit akışı incelenmez.
işin içine şirketin sahip olduğu taşınmazlar ve yeri geldiğinde taşınır mallar da dikkate alınır. bunu da göz önünde bulundurmak lazım.
0
teritori
(25.10.17)
Bunun için sadece mevcut finansal veriler yeterli değil.
Değerleme yapılırken şirketin iş yaptığı alandaki sektörel gelişme ve pazar artışına bakılır. Bu şirketin iş yaptığı ülke(ler)de bu sektörlerin dünya ile eşgüdümlü mü arttığına bakılır. Varsa yerel ve küresel pazar araştırmaları ve yine bağımsız şirketlerin, şirketin hizmet verdiği dikey sektör özelindeki öngörü raporları incelenir. Büyüme eğrisini aşağı çekecek olası küresel ve yerel riskler hesaba katılır. Örneğin, küresel olarak X olayı bu iş için bir tehditse o olayın olma ihtimalinde işin ne derece etkileneceğine bakılır. Yerel olarak, örneğin danışmanlık hizmeti verilen alan ile ilgili beklenen değişiklikler var mı, regülasyona tabi olacak mı, kanuni zorunluluklar neler ve yerelde ticari genişlemeyi negatif etkileyecek durumlar nelerdir göz önüne alınır.
En sonunda bu tüm genel çerçeveden sonra şirketin hizmet verdiği alandaki rekabet durumu nedir, kendi iç dinamikleri nasıldır vb bunlara bakılır.
Zira sadece bugüne kadar X lira kazanılmış olması şirketin değerini ölçmeye yetmez. Sadece ekibin iyi iş yapıp para kazandığını gösterir.
0
hybridus
(25.10.17)
bu is icin butce ayirdiysaniz tavsiye edebilecegim bir kisi/sirket var. sirket degerlemesi ve danismanlik yapiyorlar ama aldiklari ucreti bilemiyorum.
0
jimicik
(25.10.17)
danışmanlık şirketinin muhtemelen fazla bir duran varlığı yoktur.

önümüzdeki 10 yıl boyunca etmesini beklediğiniz karlardan aradaki süre boyunca faizi çıkaracaksınız. Mesela seneye 500.000 lira kar ederse, faiz %10 derseniz, önümüzdeki sene için 450.000. İşte öyle 10 yılı topla, şirket değeri ortaya çıkar. bu rakam yaklaşık bir fikir verir.

Fakat, eldeki kuş daldaki kuştan iyidir. Sana önerim, şirket sahibinin artacak dediği rakamların yarısını al. Yani bu sene 350.000 kar ettiyse, seneye 500 bin kar edecek diyorsa, aradaki farkın yarısı ancak olur, o şirket yaklaşık 425.000 kar ancak eder. Çünkü kasaptaki ete soğan doğranmaz.
0
babilbaligi
(25.10.17)
Yeterli bilgi yok. Kabataslak rakam verilemez.
0
dunal
(25.10.17)
(8)

Otomobiller neden bir türlü tamamen dijitalleşemiyor?

gezegen olan pluton
Bir otomobilin tüm kontrollerini neden online destekli bir işletim sistemi tarafından yönetilecek araçlar üretilmiyor, buna yeterli teknoloji fazlası ile var halbuki? Yapılması bu kadar kolay olan bir şeyin önündeki engel çok merak ediyorum, hala 2017 model araçlarda her şey mekanik ya da çok hafif
Bir otomobilin tüm kontrollerini neden online destekli bir işletim sistemi tarafından yönetilecek araçlar üretilmiyor, buna yeterli teknoloji fazlası ile var halbuki? Yapılması bu kadar kolay olan bir şeyin önündeki engel çok merak ediyorum, hala 2017 model araçlarda her şey mekanik ya da çok hafif düzeyde dijital. Bunun yanında otomobillerin online etkileşime girmesi ise sanki başka bir dünya, ondan hiç bahsetmiyorum?

Bu işletim sistemi içinde programlanabilir sensörler ile birçok özellik marketten uygulama indirmek gibi bir şeye dönüşebilir aslında. Mesela şu Tesla'larda olan otomatik araç takip özelliğini her otomobile uygulanabilir mantıken, yazılım altyapısı bağdaşıyor ise. Buna benzer uygun sensörler ile her araç kendi kendine gitme özelliği kazanabilir. Bu sadece bu yönden bir örnek; bunun multimedyası, navigasyonları, otomatik park etme, yaya koruma, güvenlik gibi uygulamaları ilk aklıma gelenler.
0
gezegen olan pluton
(21.10.17)
öncelikle pazarlama
sonrasında art niyetli kullanımlar kazalar sebebi ile izinlerin verilmemesi gibi bir durum olabilir(tahminim)

dijital kolaylıkla bozulur sensörler kilitlenebilir yanlış sense alabilir kontrol yüzeyleri açısından mekanik kolay kolay bozulmaz.
0
basond
(21.10.17)
sistem ne kadar karmasiklasirsa, ariza yapma ihtimali o kadar artar. ayni zamanda uretim-bakim maliyetleri de artar. ayrica bu arabalar uretilebilir elbet ama pazari tuketici trendi belirliyor.

toyotanin basarisinin sirri bu, basit arabalar yapiyorlar, 1 alet cantasi ve mekanikci ile hemen her kosulda ilerlemeye devam edebiliyor cunku bozulacak parca sayisi az.

en basitinden evin tuvalet kapisini yuz tanimasi yapip otomatik olarak acilan celik kapiya cevirebilirsiniz ama normalin 10 kati maliyetli, enerji tuketimi yuksek, surekli bakim gerektiren gereksiz bir sisteme donusur.
0
icim urperiyor
(21.10.17)
www.informationisbeautiful.net

surdaki grafigi incelersen bir fikir verir.
0
bryan fury
(21.10.17)
hacklenme olayı var. çok sakat bir durum. büyük ihtimalle teslada da bu ihtimal var.
www.wired.com
elektronik/elektrkli park freni bile benim için sakıncalı geliyor.
0
sutlu nescafe
(21.10.17)
Dijital araclardan ziyade dijital olmayan kisilerin yapacagi surucu hatalari bence problem.

Bi arabayi programlasan a'dan b'ye gider ama giderken normal arac surucusunun yapacagi bi hatayi algilayamazsa kaza olur. Bence temel sorun bu.
0
c1b2k3
(21.10.17)
kazanın sorumlulugu kımde olacak ? sigorta sistemi buna hazır mı?
bir diğer konu da lidar cok da basarılı bir sistem değil aslında.
0
bryan fury
(21.10.17)
Güvenilirliği ve ani tepkisi yok dijitalin bu nedenle her zaman mekanik opsiyonu olmak zorunda.

Örneğin full dijital direksiyon yapabilirsin, gecikmesiz bile yaparsın ama gel gelelim bi bozulsa bittin. Hidrolik bozulunca ağırlaşsa bile çalışıyor halbuki. Aynı şey fren için de geçerli. Gecikmeyi aşsan bu sefer güvenilirlik devreye giriyor.

Bir diğeri de maliyet. 1 liralık maliyeti bile önemsiyor firmalar çünkü o arabadan 1 milyon adet sattığın zaman ortaya sağlam maliyetler çıkıyor.
0
bos gezenin bos ustasi
(21.10.17)
E yapildi ki zaten bu?
0
dunal
(21.10.17)
(5)

Bir satranç sorusu

speedy
Selamlar, karşı tarafta şah ve fil, ben de ise kale ve şah var diyelim. Karşı taraf mat edilebilir mi?
Selamlar, karşı tarafta şah ve fil, ben de ise kale ve şah var diyelim. Karşı taraf mat edilebilir mi?
0
speedy
(19.10.17)
karşı taraf maçı satarsa mat edilir. yani bariz hatalar yapması lazım.
0
fyodor fyodorovic
(19.10.17)
Edilebilir:

Rakibin şahının tahtanın sağ üst köşesinde olduğunu var sayın, diyelim ki h8'de olsun.

Şahınız h6'da, kaleniz e8'de ve rakibin fili alakasız bir yerde ise mat edebilirsiniz.
0
E.
(19.10.17)
Rakip oyuncu deneyimsizse evet.
0
perfectum
(19.10.17)
usta oyunuysa fili olan maçı bırakır zaten. amatör oyunuysa beraberliğe doğru yolu var ama hata gelmezse kalesi olan alır. acemi oyunuysa ölümüne kaçış ve hamle saymalar falan :)
0
ssyumusakg
(19.10.17)
Ustteki cevaplarin hepsi hatali. Genel olarak ideal savunma mat edilemiyor fakat ideal savunma basit degil. Yani baslangic durumu onemli. Yani ters bir yerden baslarsan da ideal savunmaya ragmen fili kaybedip mat olabilirsin.
0
dunal
(19.10.17)
(23)

Fabrikalar gerçekten çalışacak adam bulamıyor mu?

marowak
Haberlerde sık sık görüyorum. İşveren olduğu söylenen biri çıkıyor "çalıştıracak adam bulamıyoruz" diyor. %60 kapasite ile çalışıyoruz, vasıfsız işçi bile bulamıyoruz diyorlar. Bunlar doğru mu? Bana hiç mantıklı gelmiyor da. Özellikle bu kriz ortamında en sıradan işe bile yüzlerce başvuru geliyor. M
Haberlerde sık sık görüyorum. İşveren olduğu söylenen biri çıkıyor "çalıştıracak adam bulamıyoruz" diyor. %60 kapasite ile çalışıyoruz, vasıfsız işçi bile bulamıyoruz diyorlar. Bunlar doğru mu? Bana hiç mantıklı gelmiyor da. Özellikle bu kriz ortamında en sıradan işe bile yüzlerce başvuru geliyor. Merak ettim.
0
marowak
(08.10.17)
Bu Allah'a inandıklarını söyleyen insanların bu kadar yalan söyleyebilme mahirliğinin olması Allah'larının adaleti öbür dünyaya bırakmış olması;

yoksa bu dünyada da yalancıyı *pseler böyle çıkıp aval aval konuşamazlar.


Ellerinden gelse köle ticaretini yasallaştırır bu adamlar(-ki yarı yasal bir durum söz konusu; suriyeli garibanlara temizlik işlerini günlük 20 liradan yaptırıyorlar, inşaatta suriyeliler 50-70 lira arasına çalışıyor)
0
mete kudur
(08.10.17)
Yalan. Bedavaya çalışacak adam bulamıyor şerefsizler.
0
bos gezenin bos ustasi
(08.10.17)
bulamasın şerefsizler. 3 kuruşa çalıştırıyorlar odom bolomoyoroz. keşke kimse çalışmasa bunların iş yerlerinde.
0
black mamba
(08.10.17)
fabrikatör tanıdığım yok ama OSTİM için konuşursak doğru
en çalıştırabildikleri kişiler meslek liseli stajerler onlara da karne harçlığı, yol parası (normalde vermek zorunda değil)bayram harçlığı, ekstra bi dolu para veriyorlar çocuklar gelsin diye.
ya da başka bir örnek : (iç anadolu için) bizim köylerde beden işçisi kalmadı. başka köylerden adam/kadın toplanıyor. insanları evlerinden alıyorsun, kapıya bırakıyorsun 9-5 çalışıyorlar, yemek veriyorsun vs. hayvan çiftliklerinde çalışanların neredeyse tamamı yabancı uyruklu afgan özbek vs.
elbette işsiz çok ama insanlar masabaşı, üstü başı kirlenmeyecek, önünde bilgisayar olacak, telefonla konuşacak şekilde iş istiyor.
hatta AVMler popüler olduğunda varoş kesimin çocukları için sanayide çalışacağıma AVMde tezgahtar olurum kafası vardı, şimdi ondan bile yıldılar çok uzun ayakta kalıyoruz diyorlar (bunu diyen bi de evlendi bi de çocuk yaptı bu sürede) bilmiyorum şimdi ne iş yapacak merak ediyorum.
0
niye ama
(08.10.17)
valla suriyeli çalıştırıyorlar diyenler bana çalışan suriyeli gösterse de ben de dünya gözüyle görsem
çalışmayı bilen, iş becerebilen, elinden iş gelen suriyeli ben daha göremedim.
adamlar hele kadınlar ömürlerinde çalışmamışlar. ne kürek tutabileni var ne temizlikten anlayanı -ruhları pis.
ve iş yapan kadına kulaklarımda duyduğum şu lafları ediyorlar "siz salaksınız hem okuyorsunuz hem ev işi yapıyorsunuz/çocuk büyütüyorsunuz. biz bunların hiç birini yapmayız. sadece çocuk doğururuz"
0
niye ama
(08.10.17)
500 kişilik fabrikada çalışıyorum durum şu:

Çoğu fabrika ilk önce meslek lisesi mezunu arıyor ama meslek lisesi mezunu adam da asgari ücrete günde 9 saat ağır iş yapmak istemiyor. Geriye ilkokul düz lise mezunları kalıyor bunların arasından da kalifiyeli eleman bulmak çok zor.

Bulamama işi yalan bizim iş yeri mavi yakaya dışarıdan bi tık üstü para veriyor millet çalışmak için can atıyo.
0
Mcfly
(08.10.17)
Vasıflı bulamazlar tahmin ediyorum da düz işçi bulamıyoruz diyorlar. Ya ekonomi çok iyi işsizlik yok mesajı vermeye çalışıyorlar ya da asgari ücrete 6 gün 12 saat çalışacak adam arıyorlar. Yoksa vasıfsız işçi çok kolay bulunur bence
0
🌸marowak
(08.10.17)
İnsan sömürenleri saymazsak doğruluk payı var. Bu yaz kurumsal bir şirkette staj yaptım. Mühendis adayıyım. Benim fabrikada staja başladığım gün 15 kişi işe alındı. Bir ayda bu adamların yarısı işi bırakmış. Bu şirketin servis hizmeti var, gayet kaliteli bir yemek hizmeti var, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına tamamen uyuluyor, mesai ücretleri bile fazla ama adamların beklentileri çok yüksek. Birçoğu genç ve 3 bin lira ile işe başlayacağını düşünüyor. Gerçek hayatla yüzleşince hemen işi bırakıyorlar. Patronları sevmem ama işe özen gösteren adam bulmak gerçekten zor. Herkes kolay yoldan zengin olma peşinde.
0
dissendium
(08.10.17)
Beden işi yaptıracak genç bulmak gerçekten zor. Suriyeliler de gerçekten çalışmıyor. Çalıştırabilen bir yer gördüm orada da adam çalıştıracak işçi bulamadığından Suriyelileri çalıştırıyordu ama adamlar çalışsın diye baya nazlarını çekiyordu.
0
Depik
(08.10.17)
arkadaşlar tabi ki fabrika çalışacak adam bulamaz.

fabrikada çalışıp daha sonra bize işe giren 2 abla var.
orada insan değil, hayvan muamelesi bile göremiyorsunuz.

kadının bahsettiği bazı şeyler; girişte telefonları toplatıyorlarmış, acil durumlar için şefe telefon açılıyormuş dışarıdan (kadınla konuşabilmek için) daha sonra onu da kaldırmışlar.

üretim esnasında sağa sola bakman kesinlikle yasak. zaten at gözlüğü gibi sağı solu kapalı alanlarda çalışıyorlar başka yere bakamamaları için.

dirseklerin masaya değmesi yasak. dirsek havadayken daha iyi çalışılıyormuş.

köle bile değil bu.
0
tchuck
(08.10.17)
@diss yahu üniversite mezunu adam da min 3-4 bin ile işe başlamazsa diğerleri ne kazansın? şirket her yıl ne kadar kar yapıyor mühendise bile 3 kuruş vermiyor. 3-5 bin lira kimseyi zengin yapmaz. ama lisans mezunları bile zor kazanıyor. mühendis yeterlidir, yetersiz bu başka bir konu. yetersiz buluyorsa almasın. ama 3 bin lira da bir lisans mezunu için az.
0
black mamba
(08.10.17)
@black mamba, işe alınanlar mühendis değildi ki. İşçiydi. Birçoğu meslek lisesi mezunu bile değildi. 3 bin lirayı o açıdan örnek verdim.
0
dissendium
(08.10.17)
@thuck gerçekten oha. bu şerefsizler batsın işte. hangi fabrika?
0
black mamba
(08.10.17)
Allah'ım sanırım hayatlarında iş aramamış adamlar yine gelip ahkam kesmişler sayende.

işçi bulamıyorlarmış buldukları çalışmıyormuş, yan köyden alıyorlarmış(çıkarma işlemi gibi, komşudan gidip bi' 10'luk alıp geliyoruz), kapısına bırakıyorlarmış. V.s analiz edeceği veri grubunun seçilmesinden bi' haber.

Size hemen deneyebileceğiniz kabaca bi' örneklendirme yapayım; aklınız açılsın
Kariyer.net yenibiris v.s gibi sitelerden vasfınıza göre ya da yetiştirilmek üzere vasıfsız eleman ilanlarına çakma bi' Cv ile başvuru gerçekleştirin ve aynı anda yine çakma bi' facebook hesabı açın ve rastgele tinder'da milleti beğenin; tinderdan daha fazla dönüş alırsınız. Hani şu başlığında milletin ağladığı tinder varya ondan.

millet dalgasını geçmeye başlamış artık kariyer.net'ten 130 ilana başvurdum 2 kişi aradı; birisi de yanlışlıkla aramış diye.


Daha dün bi' sohbete şahitlik ettim; adamın karşısındakine şikayeti normalde 8-17 anlaştığı mesaisinin(temizlik görevlisi bu) akşam 20:00'dan önce bitmemesi.

Bu adamların aradığı ya da bulamadığı işçi yok; bu adamlar düzenli kölemen insanlar arıyorlar -ki normalde onu da buluyorlar sadece düzenli olmuyor kölemen arkadaşlarım sürekli iş değiştirmeye çalışıyor firmalar arasında-

yine dün az önce anlattığım ortamda bi' mimar arkadaşımız gösterdi; hatta iş ilanını bulabilirsem buraya da atayım 1,5 yıl söz vermek kaydıyla mimar arıyorlar yol v.s ücreti yok; ödenecek ücret kısmında 1500 türk lirası yazıyor. Bu ilanı gösteren arkadaşımız, istanbuldaki patronunu dava etmiş, 9 ay çalıştığı iş yerinde 4 aya yakın maaşını ödememişler(1850 lira alıyor) patronu mahkemede bu kişiyi tanırım ancak aramızda herhangi bir alacak verecek ilişkisi hiç olmadı demiş; çocuk maillerin ve arama-aranma kayıtlarının incelenmesi için talepte bulunmuş.

Piyasada iş yok, vasıflı vasıfsız hiçkimseye iş yok patronlar hala işçi bulamıyoruz diyorlar. Bunun 2 sebebi olabilir, ilk mesajda da anlattığım gibi; ya şovmendir, kamera görünce coşuyordur ve yalanlarla kendi hayatını renklendiriyordur. ya da birilerine yaranma çabası içinde yalan söylüyordur.

Sizce bulabiliyor mu bulamıyor mu olayına hiç gerek yok; açın hemen bi' tane online cv ya da bakın iş ilanlarına ve başvuru sayısına oradan deneysel sonuçlara ulaşın. Yahut varsa akşam 6 dan sonra 1 saatiniz; arayın bu otobüs duraklarına v.s asılan ilanları da 6'dan sonra bi' 10 dakika görüşmeye gidin, davet edilirseniz.

Zara grubundaki bi' mağaza yöneticiliği personeli ilanına sanırım 7000'e yakın başvuru vardı;
Yine hatırımda kaldığı kadarıyla benim de vakti zamanında birlikte çalıştığım bir grubun call center ilanına 6000'den fazla başvuru vardı -ki ilan çok yeni.
0
mete kudur
(08.10.17)
Duzce'de bilinmiş markaların fasonunu ureten firma vardı tekstil uzerine eleman sıkıntısından tasıdı fabrikayı istanbula karadeniz de fındık bahce vs işlerinde çalışacak sezonluk işci bulunmuyor gunluk fındık toplama ucreti 100 tl odedik sabah 8 aksam 530 yemek bize aitti
0
steward
(08.10.17)
Dogrudur. Calisma sartlarindan bagimsiz.
0
dunal
(08.10.17)
kardeş meyve sebze halleri hamalı, tarla sahipleri rençberi, mevsimlik işçiyi, hatta inşaatçılar formen hariç düz işçiyi, hatta balıkçılar miçoyu (sahil kasabasında yaşıyorum), buradaki işletmeler bulaşıkçıyı vs. kariyerden aldıkları gün dediğini yapacaz. söz.

mimarı, mağaza yöneticisi filan da vasıfsız işçi başlığında tartışarak sen gerçekten çok hedefe yönelik bir istatistiksel yöntem izledin. örneklemin bi harika. tebrik ederim.
0
niye ama
(09.10.17)
öncelikle babamla ya da annemle bağlantılı bir hukukumuz olduğunu düşünmüyorum. Ama varsa da canımız sağolsun.

Bunun dışında vasıflı vasıfsız tanımını ben yapmıyorum, ilanların ilgili yerlerinde firma yetkilileri yapıyor. Zaten üstüme vazife olmayan şeylerde tanımlamaları genelde ben yapmam, açarım teknik kitabını oradan bakar öğrenirim.

İddiana dair 2. mesele de, okuma yaparken sistemli değil de taraflı okuma yaptığından kaynaklanıyor, yani işçi , bulaşıkçı, hamal, benzinlikte çalışacak ön eleman,bilmemne çaycısı v.s gibi internet üzerinde ilanı bulunmadığını zannettiğin(bu kısmı da önceden görüp küçük bi' detay iliştirmişim Allah'tan) ilanları da ''otobüs duraklarında asılı ilanlar'' örneklemiyle piyasaya sürmüşüm.

İşin özü ikili diyalog değil esasında, çok basit bir test edebilme yöntemi olarak verdiğim detay bir yaklaşımdı. Ve uygulunabilirliği çok kolay. bunun dışında miço'yu bırak gemide çalışacak vasıfsız elemanın bile(alınırsın diye tekrardan belirteyim vasıfsız kısmı benim eklemem değil, ilan detaylarında yazdığı için) birçok(benim saymaya üşendiğim kadar) ilanı mevcut.

Yine bi' önlem olarak; şunu belirteyim bu ilanların çokluğu aklınızı bulandırmasın lütfen. Çok ilan olması çok personele ihtiyaç olduğunu göstermiyor. Yine yukarıda anlattığım üzere ilanlara geri dönüşler zaten neredeyse yaşanmıyor, hatta yine bu iş sitelerinde bu çok sık karşılaşıldığı için ''ilanı şikayet et'' portalı altında, ilan gerçek değil gibi bir şikayet sebebi de bulunuyor.
Keza halkın genelinde(bkz: genel) hiç görmediği bir yaradana inanıp, gördüğü işsizliğe inanmamak da çok şaşılacak bir mevzu da değil esasında.

Ama, bunun inançtan çıkıp savunulan kısmı analitik mantığa aykırı.

Yani, sen ''hayır ülkede işsizlik yok fabrikalar çalışacak adam bulamıyor'' u destekleyen tek fikrin '' insanımız iş beğenmiyor'' seviyesinde ısrar ettiğinde, aslında görmemek/bilmemek(cehalet)den ziyade bilinçli ya da refleksi bir şekilde konuyu saptırdığını ve yanlışta ısrar ettiğini düşünmekteyim.

Yani bu o kadar da düşünsel birşey değil, devletin bu alanda görevli kurumları var açıp oradan bile bakılabilir; hakikaten fabrikalar çalışacak işçi bulamıyor ülke de işsizlik yok(?) ya da yine tek tutar dalınız olan; milletin çalışmaya ihtiyacı/gönlü yok güllük gülüstanlık(en azından insanlar çalışmadıklarında da içinde bulundukları duruma razı?) mı memlekette yoksa işler tam tersi(-ki özellikle şu dönemde) mi görülebilir.

bir de insanların tercih etme mekanizmasını da göz önüne almak gerekiyor; yani arz-talep olayına biraz daha yakınlaşmak.

Uyarılar üzerine edit: bazı ''kavramları'' yanlış kullanmış ve -de -da'ları kuralın uygun ayıramamışım. Bu yüzden yazıyı anlamadığını iddia edecek arkadaşlarımız varsa ve illa anlamak için ısrar da ederlerse 2.3. hatta ve hatta 4. kez okumalarını tavsiye etmekten başka bi' çarem yok; aklım ve dilim en fazla bu kadar çalışıyor, ne yapalım. bir de şunu ekleyeyim; yazarken dinledim; youtu.be
0
mete kudur
(09.10.17)
benim gördüğüm kadarıyla doğru. ofis ortamı avm gibi yerlerde çalışmak istiyor insanlar, atöyleler çırak, vasıfsız işçi bulamıyor.

Ben 1250 kişinin çalıştığı bir fabrikanın işlerini yapıyorum. Burada sabah 8 akşam 5, yemekler düzgün, sosyal imkanlar iyi. isteyene kaynak eğitimi veriliyor, bayramda falan paketi hazır, servisi var. Ama kaynak yapacak adam bulamıyorlar.

gelen bütün tedarikçiler aynı konudan şikayetçi; masa başı işlerde binlerce başvuru alıyorlar, ama tezgahta çalışmaya kimse yanaşmıyor.

neden anlamıyorum, ama düşününce işim masabaşı olduğundan anlamıyor olabilirim.
0
babilbaligi
(09.10.17)
istanbul'da 250 kişilik bir fabrikada çalışıyorum.

verilen ücretler asgari ücretin biraz daha üzerinde. buralarda aşağı yukarı vasıfsız(vasıfsız da değil aslında talaşlı imalatçı ise işten az çok anlaması gerekiyor mesela) her işçi bu paraları alabiliyor. dolayıyla işe giren eleman işten çok rahat ayrılabiliyor. girip 2 gün çalışıp canı isterse 1 gün içerisnde baska yere yine aynı fiyata başlayabildiği için sirkülasyon fazla. işe başlayacağım diyor gelmiyor, yapacağı işi işe girdikten sonra beğenmiyor ayrılıyor vs. bunun kriz ortamı ile ilgisi yok bence genel olarak fabrikalarda operatör olarak çalışacak insan bulmak veya çalışan elemanı uzun süre tutabilmek çok zor.
0
t joe
(09.10.17)
şöyle anlatayım sağlam bir kalıp ustası müthiş paralar kazanabilir.
0
Apocalypse
(09.10.17)
zamanında vasıflı halimle teknik eleman olarak gittim, vasıfsız pozisyona başvurdum, almadılar, birden fazla fabrikaya gitmiştim. yoldan geçerken de uğramadım, görüşmeye çağırdılar falan. kafası çalışmayan ama verilen komutu eksiksiz yapacak köle arıyorlar hep. verdikleri paraya bişey demiyorum zaten hiç.
0
hasmetizm 2046
(09.10.17)
Evet bulamıyorlar. Vasıfsız işçi çok, işsiz de çok ama iş beğenen yok aralarında. Çok büyük çoğunluğunun beklentileri mantık sınırlarının dışında olduğu için işverenler için büyük sıkıntı bu konu. Maaşları günü gününe ödeyen, çalışanlarının primlerini eksiksiz yatıran, arada çay ve sigara molalarına izin veren, acil bir durum veya hastalık olduğunda anlayış gösteren, resmi günlerde ve hafta sonları çalıştırmayan, gerekli bütün çalışma ve iş güvenliği koşullarını sağlamış, en kaliteli yemek ve servis hizmetini sunan fabrikaları bile beğenmeyen sayısız işçi gördüğüm için artık bu duruma şaşırmıyorum.
0
iwasbornonamountainside
(09.10.17)
(3)

Güvenilir bir çalışma mıdır bu?

hayat aklini konusacak bir filozof uret
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15158307Nasılsa zararı yoktur ve mutlaka faydası vardır deyip uygulayasım ve öneresim var. Benim medikal geçmişimi biliyorsunuz, önereceğim kişi 10 yıl arayla iki kez aynı damar yüzünden (c..bişi damarı) kalp krizi geçiren ikincide stent takılan 46 yaşında erkek
www.ncbi.nlm.nih.gov

Nasılsa zararı yoktur ve mutlaka faydası vardır deyip uygulayasım ve öneresim var.
Benim medikal geçmişimi biliyorsunuz, önereceğim kişi 10 yıl arayla iki kez aynı damar yüzünden (c..bişi damarı) kalp krizi geçiren ikincide stent takılan 46 yaşında erkek kardeşim.

Bi zararı olabilir mi?
İkimizde de şeker yok, onun kolestrol, tansiyon ilaç kullandığı halde sıkıntılı, benimkiler normal sayılır dikkat etmezsem azcık yükselebiliyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.09.17)
Yani epi topu 5 kisiyle yapmislar calismayi

Nar suyundan gelecek glukoz yuklemesi haric bi aikintisi olmaz. Diyetteki karb ayarlamasi ona gore yapilir. Hatta nar suyu yerine direkt nar yiyin de lifi de gelsin
0
la noix
(03.09.17)
Bakiyorum. Firsat bulunca yazacagim.
0
dunal
(03.09.17)
Oncelikle sirf akademik yayin diye veya sirf gov uzantili diye calismanin dogru oldugunu varsaymaman cok dogru. Ustelik degil bu gibi makalelerin guvenilirligini test etmek, ne dedigini dogru yorumlayabilmek icin bile derin bir bilgi birikimi gerekiyor. Bilincli sorun icin tebrik ederim.

Ben doktor degilim, dolayisiyla soylediklerimi karsidan bakan biri olarak degerlendir. Makaleye erisimim gozukmedigi icin sadece ozeti okudum, ulasabilseydim yontem ve veri detaylarina da bakacaktim. 10 kisi hic ama hic kuvvetli bir orneklem degil; fakat, etki buyuklugu guclu dolayisiyla testin gucu belki yeterli olabilir. Bunu daha iyi degerlendirmek icin etkinin standart sapmasini ve testin anlamlilik degerlerini gormem lazim, ozette belirtmemis. Matematiksel olarak ozeti kuvvetli bulmadim.

Hic bilmeyen biri, akademik yayinlari degerlendirmek icin derginin kalitesi, yazarlarin calistigi okullar, yazarlarin diger calismalari ve yayimlandiklari mecralari inceleyebilir. Ben de bu alanda olmadigim icin bunlari sana birakiyorum. Ben alternatif bir inceleme yaptim. Ilk yazari arattim ve gordum ki Israilde bir akademisyenmis. (Diger yazarlar da muhtemelen aynidir) Daha sonra bu profesorun adi ve juice ile bir arama yaptim ve asagidaki haber kaynaklarini buldum.

jewishbusinessnews.com
mobile.beveragedaily.com

Bu haberleri kullanan sirket dikkatimi cekti (boyle bir ipucu ariyordum): Pom wonderful. Bu sirketi arattim ve gordum ki Amerikada nar suyu pazarini bastan yaratan sirketmis. (articles.latimes.com) Sirketin sahibi (ana sirket Roll International) Resnick soyisimli Yahudi bir aile gozukuyor. Bu sirket nar suyunu pazarlarken kullandigi ifadeler sebebiyle Amerikan Alisveris Komisyonu tarafindan cezaya carptirilmis. ( www.ftc.gov ) Bu cezanin detaylarini okursan goreceksin ki sirket kalp sagligina, prostat kanserine ve iktidarsizliga iyi geldigi seklinde reklam yapmis. Komisyon ise prostat kanseri ve iktidarsizlik konusundaki calismalara kisaca kontrol grubu ve plasibo yok demis (bu fahis bir hata oldugu icin muhtemelen sirketin ilgili calismalari uydurdugu anlamina gelir). Seninli ilgili olan kisim olan kalp konusunda ise etkiyi yapanin Pom urunleri oldugunun gosterilmedigi soylenmis. (bir etki olabilir diye dusunebiliriz?)

Bunlari niye yazdim? Konunun dogrudan uzmanini bulman zor olacagi icin yazdim. Amacim buyuk resmi gostermek veya Yahudi dusmanligi filan degil (orn. pam hk verdigim olumsuz haber makalesini yazan da bir Yahudi). Fakat bilim dunyasinda, ozellikle saglik alaninda bu tarz iliskiler olabiliyor. Dediklerim su noktada makaleye karsi bir kanit niteliginde degil fakat sana bir uyari niteliginde. Senin icin onemli bir konuysa makale ve sirket arasinda bu tarz bir iliski var mi diye bakmak isteyebilirsin.
0
dunal
(03.09.17)
(9)

Sizce Türkçeyi en iyi kullanan

dunal
edebiyatçılar hangileridir?
edebiyatçılar hangileridir?
0
dunal
(20.08.17)
murathan mungan kesinlikle.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(20.08.17)
yalınlık ve aynı zamanda derinlik olarak düşünürsem son zamanlarda bu insanlardan birinin Barış Bıçakçı olduğunu düşünüyorum.
0
AlsterWasser
(20.08.17)
Sabahattin ali eski turkce olarak
0
my pink
(20.08.17)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik ve Yaşar Kemal derim. Tanpınar'ın klasik üslûptan miras aldığı Türkçe, Sait Faik'te İstanbul'un çiçekleri, balıkları, argosu, tertemiz dili, Yaşar Kemal'de ise Anadolu'nun tüm söz varlığı. Beni en çok etkileyenler bunlar. Tabii bir de Oğuz Atay var.

Şair olarak da Turgut Uyar'ın ve İsmet Özel'in dili kullanış biçimini seviyorum.
0
ziya özdevrimsel
(20.08.17)
Benim.
0
brad pitt
(20.08.17)
peyami safa.
gec okuduguma cok uzulmustum.
0
sergerde
(20.08.17)
Ahmet Hamdi Tanpınar bu kişilerden biri. Kavs-i kuzah kelimesini ondan öğrenmiştim. Dile bayağı hakim olduğu kullandığı kelimelerden bile anlaşılıyor.
0
dissendium
(20.08.17)
brad pitt sen kimsin?
0
🌸dunal
(20.08.17)
Tanpınar +1
0
but that was just a dream
(21.08.17)
(11)

Çocuğu cinsiyet ayrımı gözetmeksizin yetiştirmek ?

AlsterWasser
Merhaba,Türkiye şartlarında sorunun biraz afaki kaldığının farkındayım. Bundan bağımsız olarak fikir bağlamında yaklaşırsanız eğer..Diyelim ki bulunduğunuz yerde gender-neutral kreşler olsa çocuğunuzu gönderir miydiniz?Çocuğunuzu (veya gelecekte olacak olan cocugunuzu) gender-free yetiştirmek sizin
Merhaba,

Türkiye şartlarında sorunun biraz afaki kaldığının farkındayım. Bundan bağımsız olarak fikir bağlamında yaklaşırsanız eğer..Diyelim ki bulunduğunuz yerde gender-neutral kreşler olsa çocuğunuzu gönderir miydiniz?

Çocuğunuzu (veya gelecekte olacak olan cocugunuzu) gender-free yetiştirmek sizin için önemli mi yoksa böyle bir şeye girişmez misiniz?

Bu konu oldukça kişisel bir durum olduğu için hiçbir argumanda bulunmuyorum, aksine görüşlerinizi merak ediyorum bu konular hakkında.

Teşekkür ederim.

edit : soru kreşe odaklanmış gibi gözüküyor. Aksine sadece bir madde olarak oraya ekledim. Aile ortamında veya kreşte gender-free yetiştirme durumunu kastettim genel anlamda.
0
AlsterWasser
(20.08.17)
Elbette benim için önemli. Hayat, herhangi bir kalıbı benimsemek için fazlasıyla hızlı akıyor. Bu sebeple, olabildiğince, belli döneme ait gelip geçici kalıpların farkında yetişmesini isterim. Sanki, ancak o zaman, insan olma potansiyeli ve tutumuna erişebilirmiş gibi geliyor bana. Kreşe gerek yok ki, evde verdiğin eğitim ve çocuğun örnek alacağı hareket biçimleri aracılığıyla gender-neutral bir çocuk yetiştirilebilinir.

PS: umarım gender ve sex'i birbirine karıştıran büyük bir kalabalık yoktur etrafta.
0
protector
(20.08.17)
Bildiğimiz kreşten pratikte ne farkı var? Ben kreşe gideli çok uzun yıllar oldu. Burada sunulanların hepsi vardı. Hep birlikte evcilik oynayabilirdik. Barbie ile oynamak isteyip elinden alınan birini de görmedim. Arabalara zaten bir şey diyen yoktu. Tuvaletimiz ayrı mıydı tam hatırlamıyorum ama tek bir tuvalet bölümü vardı. Muhtemelen ayrı değildi. Bunlar 20. yy. sonlarında Anadolu'nun aşırı gelişmemiş bir ilçesinde oluyor. Pansiyonlu bölge okulu filan var. Türkçe'de eril-dişil kelimeler yok. Öğretmen kızım/oğlum da demesin diyorsanız o kadarını bilemem. Hatta abes bulurum.
0
Lim5
(20.08.17)
İleride çocuğu çelişkide bırakmak için sanırım bundan daha iyi(!) bir maceraya gerilemezdi. Yine İtalyada vegan bir çiftin yeni doğan çocuklarına süt vb. vermeyip çocuğun hastanelik olması anlatılıyordu geçen aylarda. Yani olağan olanı değiştirmek isterken, her şeyin doğal olanına sahip olmak neden istiyoruz ki?
0
1adam
(20.08.17)
Oglumu gender neutral oyuncaklar ile buyutuyoruz, kendisi kepce kamyon jip falan seciyor. Bunun yaninda dis fircasinin pembe olmasini istiyor. Pelus ayisi falan var, arada sevip opuyor. Begendigimiz bi pijama modeli erkek cocuk reyonunda yoktu, kiz reyonundan aldik (kiz cocuklarin kiyafetlerinde bel oyuntusu oluyor genelde bu arada)

Ha ama erkek oldugunu soyleyerek buyutuyoruz, bu ayri bir sey. Biyolojiye karsi gelmeye gerek yok. Toplumsal cinsiyet ayri biyolojik cinsiyet ayri
0
la noix
(20.08.17)
la noix'e katılıyorum.

Büyütürken eğer cinsiyeti kızsa illa bebeklerle oynayacak diye bir şey yok. Ben kendim küçükken bunu da yaptım ama sapanla da, misketle de oynayıp futbol maçı da yaptım. Kimse bu konuda beni engellemedi ama biyolojiye karşı gelmek de doğru değil yani tamamen nötr ya da cinsiyetsizlik oluşturmak bence kimliksizliğe de götürür. o yüzden buna dikkat ederim. umarım anlatabilmişimdir.
0
duyond
(20.08.17)
çocuğumun ileride toplum geneline adapte olamayıp yalnızlık çekmemesi için bu tür bir uygulamaya şu anki koşullar dahilindesıcak bakmam.
0
kayranin kedisi
(20.08.17)
Cocugun ileride bir cinsel kimligi olacagina ve cinsel kimlik cinsiyetten bagimsiz olmadigina gore fikir bazinda dahi katilmiyorum. Insana, genel olarak canlilara, saygili olsun, farkliliklara hosgorulu olsun yeterli.
0
dunal
(20.08.17)
@dunal

cevabınız için ve görüşünüz için teşekkür ederim. :)

Yalnız cinsel kimlik ve cinsiyet ilişkisi o kadar net bir konu değil. Bu konuda J.Butler'ın görüşlerine bir göz atmanızı öneririm.

Edit:Benim biraz bakınmalarıma göre Butler geleneksel feministlerin cinsiyetin biyolojik bir durum ancak "toplumsal ciniyetin" bir tarihsel kültürel durum olduğu konusunda ayrıma gitmesini eleştiriyor hatta kendi perfomatif formülasyonu kanalıyla sexin de gender gibi toplumsal tarihsel bir durum altına kaldığından bahsediyor.
Evet, Ayrıma gitmiyor yalnız daha ötesine gidiyor... cinsiyetin kendisininde gender gibi olduğundan bahsediyor.

J.Butler: Bodies that Matter: On the Discursive Limits of 'Sex'.
0
🌸AlsterWasser
(20.08.17)
Evet, bir miktar asinayim kendisinin fikirlerine. Bildigim kadariyla kendisi de cinsel kimligi cinsiyetten bagimsiz tanimlamaz. Nerede bagimsiz oldugunu soyluyor?
0
dunal
(20.08.17)
Bu gosterdigin pasajdan cinsiyetin kulturel boyutunu tartistigini anliyorum ben. Cinsel kimligin cinsiyetten bagimsizligini anlamadim.
0
dunal
(20.08.17)
Gecenlerde de buna benzer bi duyuru vardi. Gercekten tum ictenligimle bir art niyet tasimadan soruyorum "amaciniz ne?" Ne hedefliyorsunuz ne bekliyorsunuz nihayetinde? Nereden okuyor nereden goruyorsunuz bu tarz fikirleri? Vallahi anlayamiyorum. Hadi diyorum ki; cocuk davar olmasin diye ugrasiyorsunuz karsi cinse saygisi olsun. Bunun yolu bu mu?
Benim annem babam sivasli koylu. Hatta tanisaniz comar dersiniz. Ben cocukken kiz kardesimin oyuncaklari ile oynardim. O benim arabalarla. Ama hic kimse bana sen erkek cocugusun bebekle oynama demedi. Teyzemin oglu 4 5 yaslarinda etek giymek istiyordu. Yakmadik cocugu. Ikimiz de ipne olmadik. Cocuk bu ogreniyor. Hadi velev ki ipne olsun. Cocukken etek giymek istedi diye mi olacakti bu sizin dusuncenizce?
0
allah yazdiysa bozsun
(20.08.17)
(13)

Ben var mıyım ?

AlsterWasser
Merhaba,Bu mecrayı saymazsak benim herhangi bir sosyal medya hesabım yok. Instagram, twitter, facebook, snapchat vs gibi paylaşım yapılabilen alanlarda yokum.Günümüz dünyası koşullarında değerlendirirsek ben varım diyebilir miyim?Sizce günümüz dünyasında insanların sosyal medya üzerinden yarattığı i
Merhaba,

Bu mecrayı saymazsak benim herhangi bir sosyal medya hesabım yok.

Instagram, twitter, facebook, snapchat vs gibi paylaşım yapılabilen alanlarda yokum.

Günümüz dünyası koşullarında değerlendirirsek ben varım diyebilir miyim?

Sizce günümüz dünyasında insanların sosyal medya üzerinden yarattığı internet personaları dönüşümsel olarak kendi reel varoluşlarını tanımlayacak bir seviyeye ulaşmadı mı? Hatta, kendi reel varoluşlarından kopup tamamen bağımsız bir fenomen haline gelmedi mi?

Eğer günümüz dünyasında her şey hipergerçek sosyal ilişkiler üzerinden ilerliyorsa ve bu böyle devam edecekse aslında artık ben yokum diyebilir miyim ?

Kendi reel gerçekliğime mi terk edildim ?

---

Not: Sosyal medyaya karşı değilim. Kendi durumumdan hareketle bir düşünce egzersizi olarak sizin görüşlerinizi duymak istedim bu tarz konularda. Teşekkür ederim.
0
AlsterWasser
(18.08.17)
çok garip bir önerme, ben de geçen aylarda tek kalan twitter hesabımı uzayın derinliklerine gönderdim, facebook ve instagramda varım ama yokum, bir süre kendi reel gerçekliğimi denicem. ben tam bunlar çıkmadan önce de genç olan o ara nesilden olduğum için bunlarla beraber daha çok sosyalleşip daha çok eğlendiğimi söyleblirim.
0
sipsiyah
(18.08.17)
Asıl sen varsın.
0
manuel mandalina
(18.08.17)
sosyal çevrene bağlı bu biraz.çok sevdiğim biri vardı, internet üzerinden tanışmıştık, oturduğumuz yerler arabayla 20 dakika mesafede. arada sırada görüşüyorduk ama bu buluşma teklifleri ondan sadece 2 defa gelmişti, birine ben gidemedim birini de ben aramasam iptal ettiğini söylemeyecekti.

ona, onun için sanal bir kisi oldugumu, online isem var, offline isem onun icin var olmadıgımı soylemistim. sahiden de oyle hissettiriyordu.

bu durum, internetten tanısılan bircok insan icin de gecerli sanıyorum.

özet: sanal ortamda alsterwasser diye biri yok.

öte yandan yaşadığın şeyler, ilişkilerin de tamamen gerçek. daha tatmin edici.
0
rahip janick
(18.08.17)
yoksun.
0
Delay Fuze
(18.08.17)
Ben de sosyal medya kullanmıyorum. Var mıyız yok muyuz bilemem ama böyle mutluyum.
0
tuborg yesili
(18.08.17)
yoksun, yallah arabistana. kıvranan ergen hezeyanı.
0
baal
(18.08.17)
@baal

seviyesiz cevabınız için teşekkür ederim.

yalnız arabistana neden gitmem gerektiğini anlamadım. Aydınlatırsanız sevinirim?
0
🌸AlsterWasser
(18.08.17)
varsın. yok olsaydın bu mesajı yazıyor olmazdın.
0
burya
(18.08.17)
Varsın ama yok olma isteğindesin ve bu istek suni bir temellendirme üstüne inşa edilmiş gibi kokuyor.
0
ezkaza
(18.08.17)
Varsınız ve hatta sanırım iyi bir adamsınız.
0
taktikmaktikyokbambambam
(19.08.17)
Sosyal medya olmasa kendi gercekligine terk edilmeyecek miydin?
0
dunal
(19.08.17)
bu soruyu sorduğunuz yerde kaç kişi kullandığınız "hipergerçek" felsefi teriminin ne olduğunu biliyor?

yapmayın allah aşkına. tercihinizi biz yapamayız. çağı da tek başımıza değiştiremeyiz. ne sorduğunuzu bildiğiniz gibi cevabı da buradaki herkesten iyi biliyorsunuz.

tek siz değilsiniz bu durumda olan. sitem mahiyetli soru sorulmasını anlıyorum ancak kırmızı mı mavi mi çok eski bir soru ve neyi seçtiğinizle nereye düşeceğinizi de belirleyemiyorsunuz. aslına bakarsanız, seçeneklerden biri "rağmen" duygusunu barındırıyor. kaldırabileceksen gel, diyor. neyse. hipergerçeklik diyen dediğim her haltı anlar, bence daha fazla bir elaborasyona(hayvan) gerek yok. geçmiş olsun, ne diyim.
0
godoşu beklerken
(19.08.17)
Ben de aynı durumdayım ve bunu bazen sorguluyorum. Örneğin bir arkadaş grubumla otururken aslında ilişkilerin sosyal medya üzerinden yürüdüğünü fark edip kendimi geride kalmış ve hatta onlarin hayatinda o kadar da bulunmayan biri gibi hissedebiliyorum. Ancak insanlarla olan iliskim gerçek hayatla sınırlı kaldığından ve onların örneğin instagram personalarini bilmediğinden mevcut durumun beni daha çok tatmin ettiğini söyleyebilirim.

Kısaca hem varız hem yokuz.
0
rusyalı kozmonot
(22.08.17)
(12)

Yarın deprem olursa?

tchuck
ne yaparız? gerçekten merak ediyorum.istanbul'da 7.5 şiddetinde bir deprem oldu yarın. ve istanbul yerlebir oldu. bir şekilde sağ çıktık. peki sonra ne olacak?bu durum sadece beni mi tedirgin ediyor?sabahına iflas etmez miyiz?sanayi, finans, inşaat bütün sektörler sabahına batmış olmaz mı istanbul y
ne yaparız? gerçekten merak ediyorum.

istanbul'da 7.5 şiddetinde bir deprem oldu yarın. ve istanbul yerlebir oldu. bir şekilde sağ çıktık. peki sonra ne olacak?

bu durum sadece beni mi tedirgin ediyor?
sabahına iflas etmez miyiz?

sanayi, finans, inşaat bütün sektörler sabahına batmış olmaz mı istanbul yıkıldığı an?

işte o anı mera kediyorum: o an ne yapacağız? taş mı yiyeceğiz?
0
tchuck
(16.08.17)
17 ağustos depreminde osmangazi köprüsünün ayaklarından bir bölümünün üzerinde bulunduğu hersek burnundan, düzceye kadar bir hattın kırıldığını düşündüğümüz vakit, yine uzun bir hatta kırılma olacak. otokar ve toyota arifiye, sakarya'da. ford'un, honda'nın, mercedes'in, hyundai'nin, bunların tedarikçilerinin fabrikaları da kuzey anadolu fay hattı üzerinde fabrikaları var. bu sadece otomotiv için. diğer sektörlerin de çoğunun merkezi istanbul'da.

yani yıkıcı bir deprem olduğunda türkiye'de ekonomi'nin e'si bile kalmayacaktır.

yetişmiş nüfus, beyaz yaka, tecrübeli insanların kaybına hiç değinmiyorum bile.
0
rain when i die
(16.08.17)
celal şengör bağımsızlığı kaybederiz demiş bugün sanırım bu konuda. su an da ne kadar bağımsız olduğumu tartışılır ama katılıyorum kendisine.

şahsi olarak yaşamımızda açıklık, hastalık, yağma, tecavüz olur eğer istanbul'dan kaçamazsak. o noktada güçlü olan hayatta kalır. aslında modernliği çok da fazla takmayan karakterimin nedeni bu gibi olasılıkların çok olmaması.
0
twelfth
(16.08.17)
istanbul o kadar geri dönülemez bir şekilde boktan bir hale geldi ki yaşanacak büyük bir yıkım şehrin yeniden planlanması için tek yol olarak kaldı. TABİİ Kİ YIKILSIN HER YER DEMİYORUM ama ne yaparız diyor soruyorsun ya, önümüzde bu şehri daha düzgün planlamak açısından bir şans olacak.

bu ülke çok büyük bir depremi yaşayalı daha 20 sene olmadı, buna rağmen yeterince akıllanmadı. deprem bölgesinde yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair belki bu sefer yeterli bilinç hem toplumda hem de devlette oluşur. hepimize müstahak.
0
Bruce
(16.08.17)
burda önemli olan istanbulun düzelmesi vs. değil. zaten o iş geçti.

ben sadece 10 sene içinde bu deprem olacak ve deprem olduğunda ülkenin; finans, sanayi, lojistik, bankacılık sektörünün merkezi olan şehri yerlebir olacak diyorum.

biz sağ kalırsak ertes günü ne yapacağız?
ne çalışacak iş kalacak, ne harcanacak para. bankalardaki paramızı bile muhtemelen aylarca çekemeyeceğiz o durumda.
0
🌸tchuck
(16.08.17)
bahsettiğin kadar büyük bir krizin oluşması için 10-11, belki de daha şiddetli bir deprem gerekir. istanbul'un her bölgesi sakat değil, bankalar büyük holding plazalar bu tip beklenen depremlere dayanıklı yapılıyor zaten. post apokaliptik film senaryosu o senin dediklerin.
0
Bruce
(16.08.17)
büyük sektörlerin hiçbiri ertesi gün batmaz. hatta inşaat sektörü bayram bile eder uzun vadede. fakirler ölür, zenginler daha zengin olur, 7.5 şiddetinde bir depremin sonucunda. hiçbir banka binası yıkılmaz, taş gibi yerinde durur. kendi boyu artmaz ama halk üzerindeki gölgeleri büyür. daha derine işler etkileri.

ilk etapta bir kriz olur, piyasalar çakılır falan tabii. ama o da atlatılmayacak şekilde olmaz. yine fakire olur olan. orta sınıf dibe vurur bir de. 2 sene sonrada hepsi unutulur. en çok eleştirilenler de tekrar yapılmaya başlanır.

sizin dediğinizin olması için çok daha büyük bir afet olması lazım.
0
windowsguvenlikduvari
(16.08.17)
ben bankaların binasının yıkılıp bankacılık sisteminin çökmesinden bahsetmiyorum ki?

istanbul duracak diyorum. istanbulun durması demek sanayinin, bankacılığın, finansın ve lojistiğin durması demek.
nüfusun en az %3 ü ölecek. binalar yıkılacak. bir yerden bir yere gidemiyor olacaksın.

600bin cesedi binalardan çıkarmak bile aylar sürer. yıkılan ve zarar görülen binaların yerine yensinin konamsı yıllar sürer.
istanbulda aylarca hayat rutine falan dönemez arkadaşlar kendinizi kandırmayın yani.

o bankalarda çalışan adamlar ölecek,
o bankalarda çalışacak adamların evi yıkılmış olacak. o bankalara giden yollar çalışmıyor olacak. basit bir selde bile duran metroların bir çoğu iptal olacak.

hayatın durması demek bu.
istanbulun 1 ay durması, ekonominin bitmesi demek.

ki sanayi tamamen fay hattı üstüne kurulu, ona değinmiyorum bile.
0
🌸tchuck
(16.08.17)
@tchuck

ben sizin dediğinizi anladım, neden anlamamış gibi bir muamele gördüm onu anlamadım gerçi. sizinki bir öngörü, ben de buna katılmadım. bence hayat durmaz öyle dediğiniz gibi. ceset çıkarmak dediğiniz de 1 hafta sürer. tabii normalde dediğiniz gibi olur. ama bu topraklarda çıkmayanın üzerine dökerler betonu, dert mi bazıları için?

istanbul'un rutini zaten kaos üzerine kurulu olduğu için, "bu normale" çabuk döner gibi geliyor.
0
windowsguvenlikduvari
(16.08.17)
kimse 600 bin insanı çıkarmaya çalışmaz.
ölen ölür
kalanı yazsa en fazla 10 güne buldozerlerle denize kürerler, kışsa yangınlar olur. ne de güzel duble şehit oldu önce depremde skatlandı sonra yangında öldü derler.

yolları birkaç güne açarlar sokak aralarını değil otoyolları kast ediyorum. neden bir yerden bir yere gidemeyesin ayakların olacak (inşallah) yürüyeceksin. ne iş umrunda olacak, ne banka kartı,ne birikim, ne de IT'lik bir işin olacak ayakların da kodlanmadı ya?.. ne tuhafsınız ha. eşya meşya kalacak sen sadece kendini varsa eşini aileni alacak, yürüyeceksin ya ne olacaktı? istanbulla anadolu arasında amerikan şehirleri gibi ıssız binlerce km yok ki. bir yere kadar yürürsün oradan da nakliye edilirsin. deprem kuzeyi vurursa pendikten sonraki demiryolu hattı bile çalışıyor olabilir.

ki zaten istanbulun her tarafı deniz en olmadı deniz yoluyla kurtarma gemisi yollar başka ülkeler (7.5 depremde tsunami olmaz sanırsam) bizimkiler de olur, alır bursaya yalovaya hatta izmire, zonguldağa neresi sağlamsa oraya getirir insanları oradan da insanlar memleketine gider, insanlara gitme emri filan çıkartırlar. istanbulda sadece izni/görevi olan kalır.

ülkede ne kadar asker polis AFAD sağlıkçı varsa (ki milyon tane var) istanbula yığılır zorunlu görevle-bu insanlar savaştan kaçan 3 milyon suriyeliyi kaydetmiş insanlar. depremden sonra da kalan diyelim 13 milyon istanbulluyu havada karada denizde kaydeder .zaten hepimizin TCsi var, sonra da memlekete yollar veya konyaya yollar muhtemelen gidecek yeri olmayanları bizim orda arsa bol. hasta, yaralı olanlara kızılay kamp açar herhalde edirnede, düzcede filan ...

borsa filan kapatılır, OHAlin OHALi filan ilan edilir (o ne demekse)
önce bir göçeriz tabi ama öyle kıyamet bir şey olmaz, fakirleşiriz, ömrünü bir ev almaya harcamış işçi kesim, balataları sıyırır. ki o kesimin zaten istanbulda kalması hata.

sanayinin sigortası vardır, ve umarım 7.5 depremde yıkılacak binaları yoktur (bizimkiler bunu düşünemediyse bile toyata filan düşünmüştür herhalde) evet üretim durur işçiler kısmen ölür. koca fabrikalardan çok -bence- sigortası filan ona göre olan ufak atölyeler, imalathaneler filan biter ki zaten bitsin ne işi var deri atölyesinin istanbulda? kimya tesisiyse muhtemelen yanar, gıda tesisiyse kullanılamaz hale gelir vs. bunların bedeli ağır olur ama toplarlanır. toparlanır derken istanbuldaki tesis yerine yenisini belki 10 sene açamaz ama anadoludaki yerler ekstra çalışır. izmirde sebze meyvece işletmeleri 3 vardiya yapar, ereğlide süt üreticileri seferberlik ilan eder, OSTİMde prefabrikeciler, iş makinecileri sokaktan işçi toplar bir şekilde yetiştirir. İstanbullu operacının, makyaj sanatçısının, keman tamircisinin filan yerine koyamazlar ama kimsenin de umrunda olmaz.

elbette depremden daha fakir bir ülke olarak çıkacağımız kesin, toparlamak yıllar sürer, siyaseten de diktatörlük resmen gelir ama "taş" neden yiyelim ? gıdayı zaten istanbul üretmiyor ki. işliyor ve tüketiyor. çorbayı kızılay dağıtır. yani mantık yanlış işine, evine tekrar kavuşmayı düşünmeyeceksin, karnın da her türlü doyar. kamplarda yaşayacaksın memlekette kimsen yoksa vs.

finans lojistik filan dediğin kaç kişi istihdam ediyor 100 bin mi? memlekette 130 bin kişi sırf FETÖcü diye işten atıldı taş mı yiyorlar sence? bankalar şubelerini 2 hafta açmadı diye batmaz %40 kar eden sektör. inşaat zil takıp oynuyor olur deprem sabahı.

sultanbeyli toptan ölse memleket ne kaybeder Allasen? -üzgünüm ama ekonomik anlamda böyle, insani olarak sormuyorum.
yahut İstanbul toptan beyaz yaka herkes profesör filan da ben mi bilmiyorum?
0
niye ama
(16.08.17)
99 depreminin merkez ussunun istanbul oldugunu dusunelim.
100 binlerce olu, on binlerce yikilmis bina, sehir tamamen kaos halinde olacagi icin disaridan yardim ulasmayacaktir. bu esnada kurtarilabilecek 10 binlerce insan daha olecektir. olayin uzerinden bir kac gun gectikten sonra hijyenle ilgili sorunlar cikacak oluler kokacak, ve salgin hastaliklar basgosterecek, yine binlerce insan olecektir.

korfez depreminde yasananlarin bir kac misli caresizlk olacaktir. cok kotu olur. su an burada yazan bir cogumuz (istanbulda olanlar) muhtemelen yeniden yazamayiz.

yasiyor olursak tas da yeriz kum da, ama hayyata olacagimiz muamma...
0
exlibris
(16.08.17)
shotgunwoman
(16.08.17)
Eksisozluk linkini dahil ederek soyluyorum senaryolar cok abartilmis. Insaat sektoru batacak bile denmis. Abartip kendinizi uzeceginize bagli oldugunuz belediyeye bir telefon acip deprem sonrasi senaryolarini ve planlarini sorun bence. Belki vardir belki yoktur ya da yetersizdir ama en azindan bu konuyu ciddiye almalarina yardimci olursunuz.
0
dunal
(16.08.17)
(3)

Ekşişeyler'de hatalı içeriğe hiç rastladınız mı?

estranged
Verilen bilgilerin hatalı olduğu herhangi bir içerik?
Verilen bilgilerin hatalı olduğu herhangi bir içerik?
0
estranged
(16.08.17)
Cok . Ama ornek ver dersen hicbirini hatirlamiyorum.
0
dunal
(16.08.17)
Ekşi şeyler sözlükte popüler olan entry'leri listeleyen bir oluşum. Doğru, yanlış kontrolü yapıldığını pek sanmıyorum. Kriter doğru entryler değil, popüler entryler...


.
0
kartallar yuksek ucar
(16.08.17)
Evet çokça rastladım, noter onayıyla siteye koyulmuyor sonuçta.

Yazar belki ses getirir diye bir şeyler karalıyor, ekşi şeyler ekibi de oo buradan iyi site trafiği gelir diye içeriğe şöyle bi göz ucuyla bakıp siteye koyuyor.
0
chicha
(16.08.17)
(17)

Sporun hiçbir faydasını göremedim

whatdreamsnevercome
personel trainer tuttum, diyete, antrenmanlara harfiyen uygum.sonuç: 1 ağustosta başladım, dün tekrar ölçüldüm yani 11 gün = 1.5kg yağ yakmışım. hepsi bu. bu kadarcık.tatlı, ekmek, pirinç, makarna hiçbir bok yemedim, alkol tüketmedim her sabah 6.30'da kalkıp spor salonuna gittim. sonuç ne?1.5kg yağ
personel trainer tuttum, diyete, antrenmanlara harfiyen uygum.

sonuç: 1 ağustosta başladım, dün tekrar ölçüldüm yani 11 gün = 1.5kg yağ yakmışım. hepsi bu. bu kadarcık.
tatlı, ekmek, pirinç, makarna hiçbir bok yemedim, alkol tüketmedim her sabah 6.30'da kalkıp spor salonuna gittim. sonuç ne?

1.5kg yağ vermişim. hepsi tamamı bu. bu kadar. 1.5kg.

her gün hayvan gibi yoruluyorum sabahın köründe kalkıyorum,
sabahları 4 yumurta ve yulafla o iğrenç mide bulandırıcı kahvaltıyı öğüre öğüre yiyorum.

öğlen 300 gram et tavuk balık, akşam 300 gram et tavuk balık deniyor. onları da yiyorum. her öğün en az 30-35 lira gidiyor yani cebimden. et görmeye bile dayanamıyorum artık, o da midemi bulandırıyor.

sonuç ne?
1.5kg yağ vermişim.

85.7kg başladığım sporda, 84.4 kiloya düşmüşüm düşe düşe.
o kadar moralim bozuk ki anlatamam.

bugün mesaj atıp programı iptal edicem ve bir daha spora falan gitmeyeceğim.
hayat kalitemi bu denli düşürüp aldığım mükafat 1.5kg ise hiç uğraşmama gerek yokmuş demek ki sittin sene kilo veremem.

soru ne? soru şu: 12 gündür ağzıma şekerin ş'sini bile sürmüyordum ve sporu diyeti her boku bıraktım obez olana kadar ne bok varsa yiyeceğim. bugün ne yiyeyim?
0
whatdreamsnevercome
(13.08.17)
11 gunde 1.5 kilo gayet iyi. Ayda 4.5 kilo yapar ki saglikli olan bu. O kilolari nasil ki 1 gunde almadiysaniz 1 gunde de veremezsiniz.

Kilo verme asamasinda zorlanmaniz normal, ideal kiloya ulastiktan sonra daha az yorucu bir beslenme duzenini yasam standardiniz haline getireceksiniz zaten.
0
crown
(13.08.17)
O verdiğin 1,5 kg yağ belki de seni damar tıkanıklığından ve de kalp krizinden koruyacak. 11 günde 1,5 kg yağ vermek bence kötü bir sonuç değil.
0
dissendium
(13.08.17)
11 günde 1,5 kilo yağ yaktıysan kendini başarılı sayman lazım.
0
angelus
(13.08.17)
11 günlük süreçteki beklentin neydi peki? 11 gün yazıyor değil mi, yanlış okumadım?

bu muydu beklentin?
www.vucutgelistirmeci.net

ya da bu?
www.antreman.net

11 günde 1.5 kilo yağ yaktıysan eğer öp de başına koy. personel tıreynırın adını da yaz da bilelim kimmiş bu işinde iyi hoca.
0
mahone
(13.08.17)
muthiş kafa. hayran kaldım.

sen spor yapma evet.

en yakın fast foodçuya git. en güzeli. mis.
0
qazaqwsx
(13.08.17)
11 günde millet vücuttan 1-1.5kg su atıyor hiçbir şey atamasa bile.

beklentim en azından 2-2.5kg yağ verebilmekti çünkü sporun asıl tesiri başlangıçta olur.

ilk 10 gün 1.5kg yağ yaktıysam, diğer 10 gün taş çatlasın 800-900 gram yağ yakabilirim.
0
🌸whatdreamsnevercome
(13.08.17)
Sasirmissin sen.

Yaptign gayet basarili is.
0
duptıs
(13.08.17)
aynı sorun bende de vardı. doğduğum günden beri günde en az 3 saat spor yapıyorum. baktım son 2 senedir kilo alıyorum sporu arttırdım daha çok kilo almaya başladım. sağlıksız bir şey de yemiyorum. kan testlerimde stres kaynaklı metabolizmatik problemler çıktı.
son 6 ayda stresi azaltma yollarıyla uğraştım ancak toparladım şimdi kilo vermeye başladım. hayatından stresi çıkar, ofis işini azalt. metabolizman değişiyor.
0
cocodancer
(13.08.17)
@cocodancer,

aşırı stresli bir mesleğim var. elimde de çok fazla stres yaratacak freelance işler var. onları bırakmayı düşünüyordum aslında.

nereye ölçtürebilirim değerlerimi acaba? sağlık ocağı ölçüyor mu?
0
🌸whatdreamsnevercome
(13.08.17)
daha önce çeşitli konularda yanlış düşünen, haksız olan insanlar gördüm ama böylesini ilk defa görüyorum sanırım.
11 günde 1,5 kg yağ vermişsiniz işte? Daha ne olacaktı ki?

Sorun spordan çok sizin beklentilerinizde gibi görünüyor. "On gün düzgün beslenip spor yaptım, bir beş kilo kaybetmeliydim" gibi bir istekle mi başladınız acaba?

Veya "sporun asıl tesiri başlangıçta olur" düşüncesine hangi gözlemler, tecrübeler ve bilimsel araştırma sonucu ulaştınız? Kastettiğiniz "kilo verimi başlangıçta hızlı olur" ise, doğru olabilir, ama sporun etkisinin hızlıca ilk on günde olduğu düşüncesi muhtemelen iyi araştırmanız gereken bir yanlış.

Spordan alacağınız mükafat yıllar boyunca daha sağlıklı bir hayat, daha güçlü bir vücut, daha belirgin vücut hatları, daha iyi kondisyon, kötü alışkanlıklara ayrılmış daha az zaman, kimyasal/hormonal olarak daha dengeli bir sistem. Ağzınıza attığınız bir dilim pastadan alacağınız mükafat aşağı yukarı yedi dakika boyunca "oh mis" hissi, takiben onbeş dakika sonra kendinizi berbat hissetmek ve sonra kan şekeri dengesizliklerine, damar tıkanıklıklarına, diş çürüklerine, kötü bir cilde doğru hızla katedilen yol.

Sporu bırakıp çer çöp yemeye başlayana kadar, beslenme düzeninizde değişiklikler yapın. Et sevmiyorsanız tavuk/balık/yumurta vs hayvansal protein ne seviyorsanız ona ağırlık verin; 4 yumurta ve yulafla kahvaltı yapıp midenizi bulandıracağınıza bildiğiniz ekmeksiz türk kahvaltısı yapın vs.
0
sopiro
(13.08.17)
@whatdream: ben tıp fakültesinde yaptırmıştım. endokrin bölümüne. kilo veremiyorum gibi şikayetlerle gittim. ailede tiroid vardı da bende çıkmadı stres kaynaklı şeyler çıktı.
aynen elindeki işleri azaltırsan 6 ay içinde toparlarsın. ben iş yükümün neredeyse yarısını bıraktım, insanlara posta falan koymaya başladım. son 1 ayda 4-5 kilo verdim.
0
cocodancer
(13.08.17)
"ilk 10 gün 1.5kg yağ yaktıysam, diğer 10 gün taş çatlasın 800-900 gram yağ yakabilirim."

You know nothing jon snow :(

Abicim 71 gündür diyetteyim, her hafta değişiyor yağ kas su kaybı. Asla düzenli olarak azalmıyor. Bu hafta 2,1 kg yağ verip 1,1 kg kas yaptım. Geçen hafta 300 gram yağ, 1 kilo kas, 200 gram su verdim. Ondan önce de sürekli dalgalanarak ilerledi böyle. Sonuçta vücut kaybettiği kası suyu hep sonunda toparladı, verdiğim kiloların tamamına yakını yağdan gitmiş oldu.

Bu sürecin gayet uzun süreceğini unutma. Her gün vücudumuz aynı şeylere farklı tepkiler verecek. Ben de senin gibi 300 gram yağ yakmışım oha diye oturup ağlasaydım bu hafta 2,1 kg yağ yakamazdım büyük ihtimal. Çok yanlış düşünüyorsun bu kendi kendini baltalamaktan başka bir şeye yaramaz. Özel hoca diyetisyen tutabilmişsin ne güzel, kendini güvenilir ellere bırak. İmkanın varsa ve bu saçma kafadan çıkamıyorsan psikoloğa da gitmeni öneririm.
0
apartman teyze
(13.08.17)
biraz bu konularda bilgi sahibi ol, sonra bunları sor. 11 gün ne demek ya
0
awareim
(13.08.17)
Abi spor kilo verdirmez artık şunu bir anlayın. Vücut ona göre daha fazla enerji depolamak için yağ bile tutabilir.

Obezitenin tek çözümü karbonhidrat şeker ve yağlı yiyecekleri en aza indirerek ölmeyecek kadar yemek, boğazını tutmak, hiçbir şey yemeyip proteine abansan yine kilo alırsın.

Mesela 4 yumurta ne? 600 gr et ne? Ulan ben onları kilo almak için yiyorum sen kendinde misin?

Edit: midenin guruldadığını her an hissettiğinde kilo vermeye başlarsın
0
neysene
(13.08.17)
Gerçekten sadece duyuru sakinlerinin sinirlerini zıplatmak için açılmış bir duyuru :D Emeğinizin tam karşılığını almışsınız. Morbid obez olsaydınız bu emeğe yaktığınız yağı küçümseyebilirdiniz, ki orda bile kusurlu olurdunuz, ancak şu an gayet uygun.
0
farabi
(13.08.17)
Troll
0
gozu acik sevisen yahudi
(13.08.17)
11 gun cok dayanmissin, bu is 4 gunde belli olurdu. 1 haftan bosa gitmis resmen!
0
dunal
(13.08.17)
(8)

İngilizce uzmanlarına soru

alperz
Şimdi uçurtmanın kuyruğu var ya kite tail diyorlar... Onun rüzgarda ses çıkarmasına ne denir? Rustle denmez herhalde. Rustle yapraklar dallar falan için kullanılıyor. Crumple desek o da elle hışırtı yaptırınca deniyor.Wordreference.com'da baktım bilgi yok.Edit: Uçurtma elde tutuluyor. Kuyruğu püskül
Şimdi uçurtmanın kuyruğu var ya kite tail diyorlar... Onun rüzgarda ses çıkarmasına ne denir? Rustle denmez herhalde. Rustle yapraklar dallar falan için kullanılıyor. Crumple desek o da elle hışırtı yaptırınca deniyor.

Wordreference.com'da baktım bilgi yok.

Edit: Uçurtma elde tutuluyor. Kuyruğu püsküllü bir şey. Uçmayan uçurtmanın kuyruğu rüzgarda hışırdıyor.
0
alperz
(13.08.17)
ya o kadar da kastırmaya gerek yok. hışırdırıyor işte, rustle de geç.
0
tepedeki psychedelic adam
(13.08.17)
kasarım been karışmayın banaa! :))

crinkle demeyi düşünüyorum. hatta dedim bile.
0
🌸alperz
(13.08.17)
whistle da denilebilir belki. rüzgârda çıkardığı sesin ıslık sesine benzemesi düşünülerek. ingilizcede sık kullanılıyor.
0
microfiction
(13.08.17)
Ucurtmanin kuyrugu nasil ses cikariyor bilmiyorum ama bence crumple ve crinkle onerilerin sesi dogrudan ifade etmek icin hatali secimler. Dolayli tasvirde belki kullanilabilir. Ben olsam rustle veya ruzgar sesinden bahsediyorsak rush kullanirdim. Whoosh ile swish bence sordugundan farkli sesler. Ruffle'dan emin degilim.
0
dunal
(13.08.17)
flapping
0
lily briscoe
(13.08.17)
uçurtma kuyruğunun çıkardığı ses için ayrı bir kelime yok ingilizce'de, o yüzden doğadaki en yakın örneği olan yaprağın rüzgarda çıkardığı sesi ifade etmek için kullanılan, pır pır etmek anlamına gelen fluttering çeviriyi karşılayacaktır diye düşünüyorum.

www.newsshopper.co.uk
0
Bruce
(13.08.17)
Flapping ve fluttering isabetli fakat yine ses cikarmasini degil hareketini ifade ediyor diye dusunuyorum. Ya da ben soruyu yanlis yorumluyorum.
0
dunal
(13.08.17)
Crinkle dedim. Arkadaşlar uçurtma elde tutuluyor. Rüzgarda onun püsküllü kuyruğu hışır hışır ötüyor. Ya rustle ya crinkle olur. Flap ya da flutter benlik değil.

Ay eprişieyt ol yor participation. :P
0
🌸alperz
(14.08.17)
(4)

distopyaya karşılık gelen ulusal kavramlar

snape i başından beri tanırım
umm yani şöyle şeyler arıyorum aslında, türkiye'de ya da türkçede distopyayla ilgili çağrışan daha yerli ve milli kavramlarımız var mı? sdkfjds. korkunçlu gelecek tahayyülü olur, ibretlik hikayelere verilen bir ad olur. bilmiyorum anlatabildim mi. distopya sözcüğü yerine kullandığımız ya da distopya
umm yani şöyle şeyler arıyorum aslında, türkiye'de ya da türkçede distopyayla ilgili çağrışan daha yerli ve milli kavramlarımız var mı? sdkfjds. korkunçlu gelecek tahayyülü olur, ibretlik hikayelere verilen bir ad olur. bilmiyorum anlatabildim mi. distopya sözcüğü yerine kullandığımız ya da distopyanın karşıladığı kavrama ilişkin ürettiğimiz neler var böyle?

sadece sözcük aramıyorum, şey de olur mesela. bir hikaye dizisi vardır türkiyeli, distopiktir aslında falan. bana bunlarla gelebilir misiniz? yerli distopik roman aramıyorum ama istiyosanız onlardan da bahsedin, ne var ne yok dökebilirsiniz np. cevaplara sabah bakarım. tşk.
0
snape i başından beri tanırım
(11.08.17)
yeni türkiye.
0
tabirimekruh
(11.08.17)
Davutoglunun stratejik derinligi. Gocmen politikamiz. Turkiye varlik fonu ve olmayan denetimi. Anti-liyakatcilik ve yarattigi kaos. Cemaatten Fetoye bitmeyen ohal, siyasi ayak ve diger tarikatler. Fakat birinciligi her sene degisip daha kotuye gitmeyi basaran karanlik egitim sistemimiz aliyor.
0
dunal
(11.08.17)
Hmm aslında edebi kavramı karşılayan söylence, şehir efsanesi vb kastetmiştim ben.
0
🌸snape i başından beri tanırım
(11.08.17)
Tamam iste. Stratejik derinlik, aslinda olmadigi icin bir sehir efsanesi. Kitabi da var, edebi bir distopya olarak okuyabilirsin.
0
dunal
(11.08.17)
(18)

30 GB'lık bir klasörü internet üzerinde gönderme

alperz
Bu haftasonu yapmam gereken iş bu. Elimde 100 Mb upload hızı var.En kolay ve ucuz hatta beleş nasıl yapayım? Kendi vps'ı olup kiralamak isteyen varsa çok makbule geçer. Ben dosyayı bir kez upload edeceğim ve dosya da bir kez indirilecek.Transferxl diye bir şey buldum ama kapasitesi ne kadar öğreneme
Bu haftasonu yapmam gereken iş bu. Elimde 100 Mb upload hızı var.

En kolay ve ucuz hatta beleş nasıl yapayım? Kendi vps'ı olup kiralamak isteyen varsa çok makbule geçer. Ben dosyayı bir kez upload edeceğim ve dosya da bir kez indirilecek.

Transferxl diye bir şey buldum ama kapasitesi ne kadar öğrenemedim. Deneme için 6GB'lık dosya yükledim oldu. Daha büyük dosya elimde yok.
0
alperz
(10.08.17)
Wetransfer
Google drive

Wetransfer tek kerede 20gblik upload imkani veriyor. Google drive da 15gb
0
veritaslibertas
(10.08.17)
wetransfer 2gb limitli. google drive'a da sığmıyor haliyle. ben tek seferde göndermek istiyorum.
0
🌸alperz
(10.08.17)
Dosyayı transfer edeceğiniz kişi ile birlikte BitTorent kurup direkt ona gönderim yapabilirsiniz, böylece harici bir buluta da yüklememiş olursunuz.
0
tel tokasini duzelten samuray
(10.08.17)
müşteri öyle şeyler bilmez. torrent morrent şeytan icadı bunlar der geçer. bana temiz çözüm lazım.
0
🌸alperz
(10.08.17)
megasync 50 Gb a kadar ücretsiz kapasite veriyor. İşini görür.
0
TATLIEKŞİ
(10.08.17)
transferxl'de dosya limiti 5gb dedi. şimdi denedim.
0
🌸alperz
(10.08.17)
mega'da da günlük indirme limiti var. adam cart diye indiremez.

amma naz yaptım be :(
0
🌸alperz
(10.08.17)
al bi 32 gb usb kargola gitsin
0
basond
(10.08.17)
Basond benden cok yasayacak. Izdirap olmasin sana yolla gec :)
0
ismira007
(10.08.17)
mega da denildiği gibi bir limit var evet modemi resetler yeni ip alırsan problem kalmıyor. program destekli indirdiği için hem hızlı hem de kaldığı yerden devam ediyor bağlantı kopunca.
0
TATLIEKŞİ
(10.08.17)
Aslında en temizi (netdisk: netdisk.com.tr) ama onda da indirirken sorun yaşıyorsun. Adamlar upload için program yapmış ama indirmek için hiç bir uygulaması yok. o yüzden sıkıntı.
0
TATLIEKŞİ
(10.08.17)
www.filemail.com

ücretsiz 30 gb limitli.
0
uuth
(10.08.17)
Müşteri Yeni Zelanda'da be basond. İşten kazandığımız parayı kargoya mı verelim?

filemail tamam görünüyor. uuth rocks!
0
🌸alperz
(10.08.17)
yandex disk

...

fotoğraf yollıcaksan flickr. ücretsiz 1 terabayt alan
0
edgenabby
(10.08.17)
Upload hizin iyi. Al bir statik ip senden ceksin dogrudan.
0
dunal
(10.08.17)
kalte bey zaten böyle dosya transferleri, ve kartvizit olması açısından bol alanlı basit bir hosting üzerine kurulu bir site yapayım diyorum da elim ermiyor bir türlü.
0
🌸alperz
(11.08.17)
yeni zelanda'ya bir usb'yi göndermek 15 lira tutmuyor.
0
inannas jofn
(11.08.17)
yok usta ben kargo işine girmem. üç sene evvel almanya'ya dvd gönderdim 30€ para aldı fedex miydi ups miydi neydi.
0
🌸alperz
(11.08.17)
(5)

medyanın bağımlı/bağımsız olması çok önem arz eder mi?

lucky strike
lütfen bir şeyleri olumladığımı zannetmeyin ama internete erişebilen birini geri kalan tüm medya kuvvetlerinizle (atv/sabah gazetesi falan) yalan habere boğsanız dahi, internet üzerinden muhalif medya haberlerine ulaşabilecek durumda olduğu sürece medyanın bağımlı/bağımsız olması çok önem arz eder m
lütfen bir şeyleri olumladığımı zannetmeyin ama internete erişebilen birini geri kalan tüm medya kuvvetlerinizle (atv/sabah gazetesi falan) yalan habere boğsanız dahi, internet üzerinden muhalif medya haberlerine ulaşabilecek durumda olduğu sürece medyanın bağımlı/bağımsız olması çok önem arz eder mi? kişilerin neye inanmak istediğine bağlı işler değişiyor yani sadece basılı medya çağı geçti neticede.

islam'da meşhur olayı bilirsiniz, bir kişi dağ başında islam'dan habersiz doğsa/yaşasa dahi rasyonel aklını kullanarak (güneş'in nizami doğuşu batışını falan görerek) allah'a iman etmelidir/ahirette sorumludur, der meşhur hadisler. ona benzetmeye çalışıyorum işi.
0
lucky strike
(05.08.17)
maalesef ülkemizde orta yaş ve üzeri çoğu kişinin haber alma kaynağı sadece gazete ve televizyondur. ayrıca yediden yetmişe genci de yaşlısı da hepimiz ister istemez televizyonda akşam ana haberlere göz atıyoruz. yani yeni nesil teknolojiler, sosyal medya yaygınlaşsa dahi hakimiyet hala gazete, çoğunlukla da televizyonda. belli bir yaş aralığındaki kişiler internetten alternatif kaynaklara bakıyor yani. ayrıca ülkenin eğitim ve gelişmişlik seviyesi ile de ilgili bu durum.
0
tabirimekruh
(05.08.17)
Bu ülkede bırak internete girmeyi, dişini fırçalamayı bilmeyen insanlar var ve toplumun en az %25'ini oluşturuyorlar.

Ayrıca yandaş medyanın yandaş sosyal medyası da var. Her gazetenin, her haber ajansının, her kanalın bir de sosyal medya ağı var.

Aktroll denen bir kavram var.

Olay sadece bu da değil elbette. Akp ve Erdoğan garabeti gittikten sonra belki bir 50 sene sonra tüm dünyada siyasal ve sosyolojik olarak akademik ders konusu olur.

Görmek için bakmak lazım. Ben sana şimdi et yemek bla bla desem belki de hasiktir diyeceksin. Ama gerçekten de hayvansal diyetin kötü bir şey olduğu gerçeğini değiştirmez ne düşündüğün. Bu da öyle işte. İnsanların önce önyargısını yıkması, sonra da aydınlanması lazım. Bu çok zor bir şey.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.08.17)
önem arz eder. bağımsız olmalı

islamda öyle birşey yok. safsata
0
bana her yer cehennem
(05.08.17)
Eder tabii ki. Internetten erisebiliyor olman kaynaginin gazeteciler oldugunu degistirmiyor. Muhalif gazeteciler hapisteyken, tum gazeteciler baski altindayken bu seni de etkiler.
0
dunal
(05.08.17)
Yukarıda söylenenlere ek olarak, sosyal medyada hepimiz kendi görüşlerimize uyan sayfaları ve dolayısıyla haberleri takip ediyoruz. Oysa bağımsız bir ana akım medya, farklı görüşlerden bağımsız olarak haber yapar, yapabilmelidir.

Sosyal medya günümüzde toplumun tamamı için bir haber kaynağı olmaktan çok uzak. Üstelik içinde barındırdığı yanlış veya yeterince araştırılmamış haber sayısı da çok fazla. Gazetecilik çok önemli bir meslek, düzgün icra eden insanların ana akım medyada haber yapması (yapabilme özgürlüğünün olması) toplumun doğru haber alma hakkı açısından çok önemli.
0
fotrsapka
(05.08.17)
(5)

sabiha gökçen-beylerbeyi sarayı arası

Phoebe
havalimanından beylerbeyi sarayına nasıl ulaşırım? istanbul cahiline anlatır mısınız? havabüs ile yeni sahraya gelip, metro+marmaray (üsküdar)+taksi veya dolmuş kullansam mantıklı olur mu? ya da ünalan+metrobüs mü daha mantıklı? ünalanda metrobüs için bir hayli yürünüyor diye okumuştum, küçük bir va
havalimanından beylerbeyi sarayına nasıl ulaşırım? istanbul cahiline anlatır mısınız?

havabüs ile yeni sahraya gelip, metro+marmaray (üsküdar)+taksi veya dolmuş kullansam mantıklı olur mu? ya da ünalan+metrobüs mü daha mantıklı? ünalanda metrobüs için bir hayli yürünüyor diye okumuştum, küçük bir valiz olacak yanımda, zorlanır mıyım? metrobüs öğlen 12:30 civarında sakin olur mu?

11:10'da iniyor uçağım, randevum 13:00 beylerbeyi sarayı. yetişir miyim? erteleyeyim mi randevuyu yarım saat?
0
Phoebe
(04.08.17)
metrobüs ne alaka ya, o çok saçma olmaz mı, öyle bi durak var da bilmiyor muyum acaba :O. İlk dediğin gayet mantıklı bence.
0
ekaterina
(04.08.17)
@ekatarina, Boğaziçi Köprüsü durağında inilmiyor mu, ben mi yanlış baktım metrobüs istikametlerine?
0
🌸Phoebe
(04.08.17)
0
himmet dayi
(04.08.17)
ya doğru haklısın, ben beylerbeyi sarayının yerini şaşırmışım çok pardon diyorum. Beylerbeyinden sonra çengelköy, sonra da beykoz köprüye yakın değil ki oldum da bi öyle değilmiş tabii :') ama bence gene de ilk seçenek daha mantıklı. Ünalan'da gerçekten çok yürüyorsun ve sıcak.
0
ekaterina
(04.08.17)
Toplu tasima ile en mantikli olan e11 ile uzuncayir, oradan metrobus aktarmasi. Aktarma zor degil fakat metrobusten inince 10-15 dk yurumesi var. Toplamda ortalama bir bucuk saat surer. Rotari otobusun kalkmasi derken ben olsam bunu kullanacaksam toplantiyi ertelerdim.

Metro alakasiz. Zaten Yenisahrada indirdigi yer metro girisine uzakti diye hatirliyorum.

Bunun disinda ben olsam havabus ya da e11 hangisi daha erken kalkiyorsa ona biner, yenisahrada veya taksisi bol olan yakin bir lakosyonda inip dogrudan taksiye binerdim. Bu da 1 saat kadar surer.
0
dunal
(05.08.17)
(9)

istanbul su kalitesi

yons
İSKİ'de çalışan arkadaşımla muhabbet ederken laf İstanbul'daki çeşme suyundan açıldı. insanların çoğunun dışarıdan su siparişi vermesinden ötürü çeşme suyu kalitesinin herhalde kötü olduğunu düşündüğümü söyledim. o da şu anda su kalitesinin iyi olduğunu, su değerlerinin ölçümüne bizzat katıldığını v
İSKİ'de çalışan arkadaşımla muhabbet ederken laf İstanbul'daki çeşme suyundan açıldı. insanların çoğunun dışarıdan su siparişi vermesinden ötürü çeşme suyu kalitesinin herhalde kötü olduğunu düşündüğümü söyledim. o da şu anda su kalitesinin iyi olduğunu, su değerlerinin ölçümüne bizzat katıldığını ve erikli (bursa) marka su ile hemen hemen aynı değerlere sahip olduğunu söyledi. kendim de dışarıdan su alıyorum ama bunu hep böyle görüp alıştığım için yapıyorum. bu muhabbet üzerine düşününce mantıklı geldi.
insanlar bu algıdan ötürü mü dışarıdan su siparişi veriyor gerçekten?
0
yons
(04.08.17)
Olay sadece su kalitesi değil, bina kalitesi aynı zamanda. Eski bir apartmanda oturuyorum ve suyun ne rengi ne kokusu ne de dokusu hiç içilesi değil.
0
fotrsapka
(04.08.17)
musluk suyundan çay kahve bile yapmıyorum o kadar kötü geliyor bana.
0
sanquis
(04.08.17)
geçen gün su almaya erindiğimden (damacana kullanmıyorum), bir gün boyunca çeşme suyu içtim. ölmedim, hasta da olmadım.
0
teritori
(04.08.17)
dunal
(04.08.17)
İSKİ'de çalışan arkadaşının siyasi görüşüyle alakalı olabilir. bilen sensin, sen yorumla. ama musluk suyundan gözünün önünde 1 litre içsin, sen doldur o 1 litre suyu da. görelim şeklini sonra.
0
i drive the hearse
(04.08.17)
Türkiye'de satılan ambalajlı suların çoğu dandik zaten. Erikli 294 marka arasından 163. sırada mesela. Musluk suyunu kıyaslamak için doğru marka değil.
www.gidahareketi.org
0
auroraaurora
(04.08.17)
5 yıldır İstanbul'da yaşıyorum, hep musluk suyu içtim. Sebebi de susadığım zaman musluktan bardağa su koymak daha kolay geliyo. Evde su olsa dahi böyle yapıyorum. Bişi olmadı bana. Suyun tadından da hiç anlamam, ya da ben artık koku duyumu yitirdim, bilemiyorum.
0
moratoryumkisilik
(04.08.17)
2 yildir hep musluktan iciyorum ev halki damacana kullaniyor. Tadina alistim sise su yavan geliyor o derece. Halkali dayim bu arada
0
steward
(04.08.17)
Kalitesini bilmiyorum ama İstanbul'un çeşme suyunun tadı iğrenç. Ki ben Bursa'da musluk suyu içen, evine hiç damacana su falan girmemiş insandım. Bursa'daki çeşme suyuyla alakası yok İstanbul'dakinin tadının.
0
ms brownstone
(05.08.17)
(8)

cem yılmaz vergi rekortmeni

black mamba
öyle vergi rekortmenlerine bakarken gördüm. cem yılmaz ve birçok ünlü vergi rekortmeni oluyor. bu insanlar nasıl vergi rekortmeni oluyor? bunlar şarkıcı, komedyen falan. o kadar sanayici, ticaret adamı, şirket yöneticisi listeye giremezken bu insanlar nasıl giriyor? mesela cem yılmaz banka reklamınd
öyle vergi rekortmenlerine bakarken gördüm. cem yılmaz ve birçok ünlü vergi rekortmeni oluyor. bu insanlar nasıl vergi rekortmeni oluyor? bunlar şarkıcı, komedyen falan. o kadar sanayici, ticaret adamı, şirket yöneticisi listeye giremezken bu insanlar nasıl giriyor? mesela cem yılmaz banka reklamında oynuyor. bankanın yöneticileri, sahibi giremezken cem yılmaz nasıl rekortmen oluyor? hatta buna bir kere gönderme yapmıştı.
0
black mamba
(04.08.17)
detayları bilmiyorum ama şahıs bazında rekortmendir cem yılmaz. firmalar ayrı kulvarda.
0
yons
(04.08.17)
Kimin ne kadar kazandıklarını bilemedim de, şirketler onu bunu masraf, maliyet, yatırım olarak gösterip vergiden düşmek için binbir takla atıyorlar. Cem Yılmaz stand-up'çı olarak maliyet olarak gösterebileceği çok kalemi yok, en fazla mekan kirasını falan gösterebilir.

yons'un dediği daha mantıklı.
0
aychovsky
(04.08.17)
Cmylmz fikir sanat var
0
MaNOfTheYear
(04.08.17)
en basitinden şöyle düşün cem yılmaz 5milyon dolara reklam anlaşması imzalıyor ama gösterebildiği gideri 1milyon daha fazla gösterse zaten denetime girer o zaman 4 milyonun vergisini ödüyor
iş adamı 5milyonluk iş yapsa gideri 1 milyon bile olsa rahat rahat o 4milyonu gösterir iş adamı olduğu için arazi aracı aldım der uçak aldım der makine aldım fabrika aldım vs der
0
dedim dedim de kime dedim
(04.08.17)
2015 verileri:
cem yılmaz 42. sırada 5.2 milyon TL ile. birinci şahıs 45 milyon tl
firma bazında merkez bankası 2 milyar 350 milyon tl ile birinci
www.gib.gov.tr
www.gib.gov.tr
0
yons
(04.08.17)
"Sanatcilar" arasinda yapilan bir kategorilendirme o.
0
dunal
(04.08.17)
@troll holdingler neden vergi vermiyor?
0
🌸black mamba
(04.08.17)
Veriyor. Kar uzerinden kurumlar vergisi.
0
dunal
(04.08.17)
(11)

bircok seyi yarim yamalak bilmek vs bir şeyi tam bilmek

lucky strike
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "A
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.
bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "Az az ama sık sık yemek" saglikli oldugu gibi, az az ama cok fazla konuda bilmek daha evladır gibime geliyor benim. niçe abartmayı seviyor işleri neticede. sizin fikriniz nedir?
0
lucky strike
(01.08.17)
tama yakın bildiğin bi iki konu olsun, kalan her konuyu az az bil. bu benim felsefem. bu devirde konular o kadar daralıyor ki alt başlıklar altında, herhangi bi konuyu tam bilmen imkansız.
0
nundu
(01.08.17)
felsefi açıdan bakarsak herhangi bir şeyi tam olarak bilmek mümkün değil. o halde yüzde kaçını bilmemiz lazım?
bilmek eylemini komple bir bilme işi olarak görürsek bilinebilecek her şeyi bilemezsek bahsedilen tam bilmeyi gerçekleştirmiş olamayız. var olan her şeyi bilmemiz de mümkün değilse bu kıllı almanlara bok yemek düşmez mi?

az ama sık sık yemenin düşünüldüğü kadar sağlıklı olmadığı gittikçe yüksek sesle dillendirilmeye başlandı, daha da artacak(bu da benim vizyonumu belli etsin, not al). bak senin bildiğin bu bilgi 10 yıl bile yaşayamayacak neredeyse, bırak da o zamankilerin bildikleri 100 seneye kadar yaşayabilmiş olsun...
0
Bruce
(01.08.17)
@nundu, bu devirde bir konuyu tama yakın bilebilmek imkansız bence ya. dünya inanılmaz bir hızda gelişiyor. yakalamak imkansız. sen uyuyorsun, çin 7 saat ileride, geliştiriyor bir şeyler, üstüne koyuyor veya yanlışlıyor seni, tüm varoluşunu. çin'de geçiyor olay. 7 saat ileride.
0
🌸lucky strike
(01.08.17)
bir çok şeyi yarım bilirsen çok güzel sohbet edersin, herkesle arkadaş olursun. bir şeyi çok bilirsen ukala olursun. (sosyal açıdan değerlendirdim)
0
dirildimde geldim
(01.08.17)
bence 21. yüzyılın problemi bu iki seçenekten hangisi daha evladır değil. şu anki problem artık bir veya iki şeyde uzmanlaşmanın yetmiyor olması. eskiden bir konuda uzmanlaşan kişi ömrünün sonuna kadar oradan yürüyebilirdi (çok genellemeyeyim ama alanına bağlı olarak mümkündü). şu an bilgi üreten insanların üzerindeki baskı çok daha fazla, bir şeyi derinlemesine bilmek yetmiyor, başka bir çok şeyle uzmanlığını desteklemek gerekiyor. hayatın her alanında disiplinlerarası bilginin ön plana çıktığı bir çağdayız.
0
lily briscoe
(01.08.17)
iki tane yarım bir bütün etmez. İyi geceler.
0
AWD
(01.08.17)
Abim vaktiyle Bhavahbutti adli Hintli bir dusunurun bir sozunu soylemisti bana:
”Her seyin bir seyini, bir seyin her seyini bil"
Yani her konuda edecek iki kelamin olsun ama bir konunun da uzmani ol. Bence sorun yok bunda. İs ki o bir seyini bildigin konuda ukalalik taslama. Bu kadar biliyorum de gec. Ogrenmeye de acik ol derim ben.
0
ombutosman
(01.08.17)
herkesin biliyorum demesi ayni degil.
0
kurnaz
(01.08.17)
Bununla ilgili çok tartışma var ama geçen sene şöyle bir şey okumuştum. Şimdi çağımızda bilg ğstel artıyor ve bir yandan da sosyal medya, ıvır ve zıvır ile kendi zamanımızı baltalıyoruz. Üstüne de "millenial mindset" dedkleri, zorlaşınca bırakma ve yelkenleri suya indirme de çok yaygın. Bunları birleştirince uzmanlaşma imkansıza yakın oluyor. Çalışmanın displinler arası olması değil de, insanın kendini "jack of all trades, master of none" haline getirmesi durumunda, insanlar kafalarını eskisi kadar zorlayacak fırsatı bulamıyor ve insanlar aptallaşıyor. Bir konuyu derinlemesine keşfedecek insan az kalıyor. Zaten 1000 kişi derinlemesine incelemeye gönüllü olur, bir tanesi becerir. Bir kişi gönüllü kaldığında ortalıkta binlerce şaklaban dolaşıyor ama yüzeysellik dışında bir şey üretebilen kalmıyor diyordu. Bunun dışında disiplinler arası çalışmanın da benzer şekilde insanlrın ne ürettiklerini tamamen anlamadıkları ve üretim bilgisine hakim olamadıklrı için amaç bilgisini de tam ortaya koyamayacakları, düşünemeyeceklerini ve bunun da itaat eden bir toplum yapısına neden olduğunu tezleriyle bir 40-50 sayfa açıklıyordu.

Bazıları ise sadece muhabbet yönünden bakıyor "Ne kadar çok şey bilirsen, o kadar çok kişiyle laflayabilirsin" duor ama bi yandan da "Hakkaten bir şey bilen insanların arasına girersen, öyle suspus kalırsın" diyor.

Disiplinler arası çalışma şart olmasına rağmen, en az bir uzmanlık şart diye düşünüyorum.
0
aychovsky
(01.08.17)
Esas soru su, o seyi bildigine ne zaman kanaat getireceksin?
0
dunal
(01.08.17)
İş hayatını soruyorsan orada gelinen nokta az az ama çok konuda bilgilenmek değil bir konuda yetkin olup onu diğer dallarla desteklemek, ilgili alanlarda da bilgilenmek yönünde.
Batı üretim ilişkilerinde bilgi çağına gireli epeyce oldu. 2. dünya savaşını milat sayabiliriz. Biz her zamanki gibi geriden takip ettik bizde de başladı artık. Ceo'luk kavramı bilgi çağı ürünü mesela. Bilginin bilgiye uygulanması ve performansından sorumlu olmak ceo'nun iş tanımıdır. Boş yere o kadar kazanmıyorlar, sermaye sahibinin söz hakkı olmuyor onların oluyor.

Özel hayatta benim algoritmam şöyle:
İlgilendiğin bir veya birkaç konuda ilerlemek, diğer konularda ilerleyenlere kulak kesilmek, ilgilenmediğin konuları es geçmek. Çünkü terabaytlarca bilgi var bir insanın ne ömrü ne hafıza kapasitesi yetişir. Anca küçük bi bölümüne yetebiliriz o da bırakmaz devam edersek.
İlgilendiğin konuda ilerledikçe yan dallarda da araştırma yapman gerekiyor, kendiliğinden çeşitleniyorsun. Hakkında söz söyleyebileceğin alan kendi alanın oluyor, sohpet ortamında çeşitlendiğin konularda konuşup soru sorabiliyor, daha ileri gidebiliyorsun.. Soru sorabilmek de bilgiyle ilişkili, hiç ilgilenmediğin konuda soru da soramıyorsun.

Alanında söz söylerken de öğrenmenin bitmeyecek bir süreç olduğunun farkında olarak söylemek en güzeli. Bilginin zekatı paylaşmak ama konuşurken sürecin bitmeyeceğini bilerek konuşmak lazım.
Çeşitlendiğin konularda konuşurken de ultra temkinli olmak gerekiyor. Mesela ya ben bir filin bacağındaki karıncaysam tırmandığım şeyi sütün sanıyorsam... Epeyce de tırmanmışım halbuki.

Değişik konularda bütüne bakabilenlerimiz bol olsun, hem biz gelişelim hem memleket gelişsin alalım başımızı yürüyelim.Her nekadar gidişat o yönde değilse de istemekten vazgeçtiğimiz an kaybettiğimiz andır demi :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.08.17)
(2)

Zizek izlerken ve dinlerken yorulmak..

qazaqwsx
Merhaba,Nice derin politik tartışmaları, nice düşünürlerin derin konuşmalarını uzun süre pür dikkat izleyip, dinleyip anlıyorum..İş Zizek'e gelince aşırı dikkatim dağılıyor :D Adamın 342525323 sefer elini burnuna götürmesi, her cümlenin sonunda 34242 sefer "and so on so on" demesi ve o kadar hareket
Merhaba,

Nice derin politik tartışmaları, nice düşünürlerin derin konuşmalarını uzun süre pür dikkat izleyip, dinleyip anlıyorum..

İş Zizek'e gelince aşırı dikkatim dağılıyor :D Adamın 342525323 sefer elini burnuna götürmesi, her cümlenin sonunda 34242 sefer "and so on so on" demesi ve o kadar hareketli ki bişi anlatırken, dikkatim aşırı dağılıyor bir de diksiyonu tabii.. :D

Seviyoruz o ayrı..

Yahu sadece ben mi böyleyim ?İngilizce de falan sorun yok bu arada sadece Zizek adamı yoruyor değil mi hadi itiraf edin.. ?
0
qazaqwsx
(27.07.17)
Aksanı ve sürekli elinin kolunun hareket halinde olması (ve elini burnuna götürmesi) dikkat dağıtıyor ve dinlemeyi güçleştiriyor.
0
hair freak
(27.07.17)
Ben de Chomsky dinleyemiyorum. Zizek izlerken hareketlerinden dolayı dikkat dağılsa da odak yine adamın üzerinde. Chomsky'de kafa doğrudan başka şeylere dalıyor.
0
dunal
(27.07.17)
(12)

Eyy Amerika sen kimsin yaa!

flufyy
Bir şey var ki bir türlü çözemiyorum. daha kurulalı 250 sene bile olmayan bir devlet, nasıl oluyor da dünyanın hakimi oluyor? bu kadar zamanda bu kadar gücü nasıl elde ediyor? bu kadar bilimci, sporcu, müzisyen, oyuncu vs çıkarabiliyor? binlerce yıllık devletler neden bu konuda çok geride?
Bir şey var ki bir türlü çözemiyorum. daha kurulalı 250 sene bile olmayan bir devlet, nasıl oluyor da dünyanın hakimi oluyor? bu kadar zamanda bu kadar gücü nasıl elde ediyor? bu kadar bilimci, sporcu, müzisyen, oyuncu vs çıkarabiliyor? binlerce yıllık devletler neden bu konuda çok geride?
0
flufyy
(25.07.17)
Okuduklarımdan söyleyebileceğim en etkili sebeplerden biri:

Her iki dünya savaşında avrupa'da yaşayan bilim ve sanat adamlarını koşulsuz şartsız topraklarına kabul etmiştir. Bu beyin göçü Abd'nin son yüzyılındaki gelişmelerde çok etkili.
0
hic olmak isteyen adam
(25.07.17)
Amerika'yı Amerika gibi değil de İngiltere olarak düşün, o yüzden böyle.
0
angelus
(25.07.17)
Zaten ancak boyle bir ulke dunyanin en guclu devleti olabilirdi. Oraya insanlar daha iyi bir ulke insa etmek icin gittiler. Bir de 300 yillik da olsa ABD dunyanin en kalabalik 3. ulkesi. Ayrica dunyanin en onemli universiteleri bu ulkede. Dunyanin en basarili ogrencileri ABD'de okurken burs alir ve ABD sirketleri bu kisilerle anlasir.

Tabi uretim de en onemli nedenlerden biri. Ornegin Turkiye'de bilim mezunlari (Kimya bolumu gibi) issizdir cunku Turkiye bilim ureten bir ulke degildir. ABD bir aygitin nasil yapilacagi bilgisini uretir ve bunu milyarlarca dolara satar, sonra Turkiye bu aygittan 1 milyon tane uretir. Ama iyi bir buzdolabinin nasil calisacagi bilgisini uretmek 10000 tane buzdolabi uretmekten daha karli bir istir. Yani ABD yatirimi da dogru yere yapiyor.
0
Traveller
(25.07.17)
cevabı "insanlar oraya daha güzel bir ülke kurmak için gitti ama" değil. bütün amerika kıtası böyle ona bakarsak.

cevabı amerika'nın akıl ve bilimi el üstünde tutan adamlar tarafından kurulmasıdır. hepsi kendi çapında mucit, bilim adamı, siyasetçi, asker vb. founding fathers dedikleri adamları o yüzden bu kadar seviyorlar.
0
eindaclub
(25.07.17)
adamların kendi topraklarındaki en son savaş yanılmıyorsam Amerikan iç savaşı. Buradan mevzuya uyanırsın umarım
0
silah taciri
(25.07.17)
Sadece şu kadar yıllık bir devlet olarak değil, ingiltereden sonra belli bir gücün yer değiştirmesi olarak bakmalısın.
Bazı ünlüler/sanatçılar için de bu geçerli. pek kayda değer eserler vermemeleri önemli bir yetenek olmamalarına rağmen piyasaya ve ortama hakim bir güç tarafından sürekli olarak medya vs basın yayın alanlarında öne çıkarılırlar.

Bknz: pragmatizm
Bknz: (bilmem neyin) şişirilmiş bir balon olması
0
1adam
(25.07.17)
- ABD ve oncesi diger kucuk devletler dogal kaynaklarin bol oldugu genis bir cografyada kuruldu. Ornegin altin, demir, komur gibi kaynaklarin yaninda cok genis alanda buyuk tarim alanlari olusturuldu.
- kizilderili yerli amerikalarin tum kaynaklarinin ustune oturuldu.
- daha sonradan afrikadan getirilen kolelere tarim, hayvancilik yaptirilarak bedava is gucu olusturuldu
- cografya cok genis oldugu icin rekabet azdi, rakip yerli amerikalilar avrupadan gelen savas ve silah bilgisi ile cok kolay yok edildi
- avrupa ile cok buyuk ticaret yapildi, avrupada bulunmayan misir, patates, domates, bunun yaninda bol bulunan altin gibi madenler ihrac edildi. boylece ticaret gelisti. Avrupalilarin tahila dayali beslenmeden baska sansi yok iken amerika kitasinda yasayanlar cok cesitli tarim urunleri tuketebiliyorlardi.
- ticaretin gelismesi ile eknomik modeller gelisti, bankacilik gelisti. bu da yatirimlarin kucuk aile kurumlarindan daha buyuk cok ortakli sirketlere donusmesini, buyuk sanayi kuruluslari kurulmasina yardimci oldu.
- buyuyen sanayi ve hammadde sorunu yasamamasi nedeni ile sanayi devrimini cok verimli yasadi. Avrupa sanayi devrimi icin bilgiye sahip olsa da demir, komur gibi kaynaklar icin birbirini yer iken amerikada kurulan devletler bu kaynaklari bol bol kullandilar.
- 1. ve 2. dunya savasi sirasinda avrupa yerle bir olurken amerika kitasi herseyden uzak olmasi nedeniyle daha rahat oldugu gibi hatta avrupaya silah sattigi icin cok da zenginlesti. dunya savaslari butun duyayi yerle bir ederken abd yi zenginlestirdi.
- soguk savas zamani sanayiden kazanilan paralar bati yakasindaki askeri yatirimlar icin kullanildi, bu askeri yatirimlar beraberinde buyuk teknoloji yatirimlarini getirdi. californiada buyuk kucuk bircok askeri yan sanayi ve teknoloji sirketleri kuruldu. steve jobs gibi kucuk girisimciiler de ilk islerine bu kurulan sirketlere bilgisayar ve malzemesi satarak basladilar. daha sonra bu bolgede buyuk bir teknoloji kulturu olustu, universiteler destek oldu. bati yakada apple, microsoft, oracle gibi devler dogdu.
0
emrahday
(25.07.17)
"pragmatizm" okumanizi tavsiye ederim. fikir verecektir.
0
e haliyle
(25.07.17)
Her sene tüm dünyadan binlerce kişi abd'ye akıyor. Türkiye'de bile, zeki, becerikli olduğu halde profesörün çantasını taşımadığı, profesörün ırzına geçmesine müsaade etmediği için değer görmeyen adamlar kaçıp abd'ye gidiyor.

Sistemleri bir açıdan çok bozuk olsa bile bunun sistemini çok güzel kurmuşlar. Yani çalışana, zeki olana değer veriyorlar.


.
0
kartallar yuksek ucar
(25.07.17)
macera dolu amerikaa.
özgürlükler ülkesi! amerika hakkında geçenlerde karşılaştığım bir kitap:

lh6.googleusercontent.com
0
1adam
(25.07.17)
O kadar yazmissiniz arkadaslar fakat karsilastirma bastan hatali. ABD su andaki en eski devletlerden biri. ABD 1787'de kurulduysa Turkiye 1923'te, Fransa 1958'de, BK 1800'de kuruldu. Biriniz soylesin bakalim ABD'den daha eski hangi devletler var su anda.

Turkiye 1000 yillik devlet gelenegine sahipse ABD'yi Avrupalilar kurdu, onlarin devlet gelenekleri daha uzun. Hatta farkli geleneklerin birlesmesi var. Yeri gelmisken, gozunuzu seveyim okulda resmi tarih derslerinde ogrendiginiz her seyi unutun.
0
dunal
(25.07.17)
O zaman ben de Amerika'nın tarihini anlatan bir film önerisi isteyebilir miyim konuyla alakalı olarak?
0
kumulatifvergimatrahi
(25.07.17)
(11)

Acil serviste nasıl anket yapılır ki?

aychovsky
Bir arkadaşım, acil servislerin kalitesini arttırabilmek ve cevap süresini hızlandırabilmek için büyük bir projeye girdi. Proje çok büyük kapsamlı.İşin zor kısmı şu. Acil servislerin hastalar açısından en memnun kalmadıkları, en zayıf noktaları belirlemesi gerekiyor. Bunun için de hastalarla anket y
Bir arkadaşım, acil servislerin kalitesini arttırabilmek ve cevap süresini hızlandırabilmek için büyük bir projeye girdi. Proje çok büyük kapsamlı.

İşin zor kısmı şu. Acil servislerin hastalar açısından en memnun kalmadıkları, en zayıf noktaları belirlemesi gerekiyor. Bunun için de hastalarla anket yapması gerekiyor ama bu açıdan biraz gergin. Acil servis zaten insanların çok ciddi durumlarda geldikleri yer olduğu için 'Orada ötekinin kalbi durmuş, beridekinin beyninde kanama var. Yanına gidip şu aşamada neyi beğenip neyi beğenmediğini soramıyorum' diyor. Şu yolu denemiş, insanlar çıkarken görece daha iyi görünenlere yaklaşmış ve kartını vererek, çalışmayı anlatarak 'Daha sonra sizi arayabilir miyim' diye sormuş. Şu ana kadar 5 kişiden telefon numarası alabilmiş. 'İnsanlar zaten hastaneden çıkmak için can atıyorlar, hatırlatacak bir şey görmek istemiyorlar. Daha ne olduğunu anlamadan tersliyorlar' diyor.

Aklımıza doktorlardan yardım istemek geldi ama onların da zaten işleri başından aşkın, koşturup duruyorlar.

Şu anda tek hastanenin Acil'inde onlardan izni varmış, normalde hastanede bunu yapabilmek için izin gerekiyormuş ama internet üzerinden anket yapsa daha fazla insana ulaşabilir diye düşünüyoruz. Anketi hastanın veya oradaki bir refakatçisinin yapması gerekiyor. Daha çok insana ulaşabilmek için aklınıza gelen bir şey var mı?

Edit: Anketi hem hastanın hem refakatçisinin yapması ve anketlerin eşleşmesi gerekiyormuş.
0
aychovsky
(17.07.17)
acile genelde travmatoloji hastaları gider diye düşündüm şimdi mesela. ve yine genelde, bu hastalar ilk müdahaleden sonra tedavi için polikliniklerden randevu alırlar. ortopedi ve travmatolojiye muayene olmaya gelenlere bi şekilde ulaşabilirse (randevu bekleme odası vs) oradan bir şey çıkabilir diye düşündüm; eğer sıcağı sıcağına cevap verme zorunluluğu yoksa.
0
Bruce
(17.07.17)
Eş zamanlı olarak hizmet alanlarla mı anket yapmak zorunda ? Acil servisi hemen herkes kullanmıştır, geçmiş tecrübelerden yola çıkamaz mı ? Son iki yılda şu illerdeki şu devlet hastanelerinin acil servislerini kullananlar gibi, anlık olarak anket yapmak zor iş.
0
elikası
(17.07.17)
kısa bir anketimiz var sonrasında da ufsk bir hediyemiz var desin :)
0
oscar
(17.07.17)
Zaman aşımı iki haftaymış. Şu anda hasta ve yakınlarını tutmak zor olduğu için iletişim bilgileri alıyorlarmış ve iki hafta içinde telefonla arayıp anketi yapıyorlarmış.

Bu arada hem hasta hem refakatçinin yapıp anketlerin eşleşmesi de lazımmış.
0
🌸aychovsky
(17.07.17)
hastane ile anlaşması varsa kayıtlar üzerinden telefon numarası vardır zaten. proje kapsamında arananabilir.

ayrıca bu tarz durumlarda akut cevaplar önemli değildir. hastaneye geldiği ilk 5 dk içinde bakılmadığı için kötü düşünebilir, o sırada anketi yaparsanız kötü değerlendirir pek tabii. ama sonra mükemmel bir ekiple karşılaşır, fikri değişir
0
la noix
(17.07.17)
Bunun icin ankete gerek yok diye dusunuyorum. Gecmis sikayet kayitlarina bakilarak sikayetler nelermis her sey ortaya dokulur. Ustelik iki gun gozlem yapilirsa anlasilir zaten her sey. (Devlet hastaneleri icin konusuyorsak goreceginiz sey donup dolasip liyakate gore atanmamis yetersiz yoneticilere dayanmazsa ben de bir sey bilmiyorum.)

Illa anket yapacagiz boyle konusuldu derseniz sikayet kutusu koyun en cok sikayeti olanlar gelir kendileri yazar. Yok illa konusacagiz derseniz hastasi muayene olurken iceride bekleyen hasta yakinlarina anket yapin. Onlar zaten vakit gecirecek bir seyler ariyor olacak. Kolay gelsin.
0
dunal
(17.07.17)
bashekimlikle gorusun.
0
fayfim
(17.07.17)
Sorun şuymuş. Ankette biraz daha detaylara inen sorular varmış. Ayrıca hastaanın görüşleri ayrı, refakatçinin görüşleri ayrı dwğerlendirilmeliymiş.
Bir de öncesinde hasta ve yakınının rızasını belirten imza gerekiyormuş. O rızalar da dosyalanıyormuş, bürokrasi öyleymiş. Bu nedenle kayıtları kullanamıyormuş.
0
🌸aychovsky
(17.07.17)
Ben yine soruya cevap vermeyip caninizi sikiyor olacagim kusura bakmayin ama bu biraz da anketin zorlugundan dolayi. Hastayi ve refakatcisini ayri ayri yakalamak cok zor ve yakalansa bile ciddi bir rastgele olmayan secilim yapmak zorunda kalinacak (ornegin agir hastalar secilemeyecek. Halbuki acil servislerin genel kalite degerlendirmesi icin bu cok ciddi bir kayip cunku acilin en onemli gorevlerinden biri agir hastalari kabul etmek.)

Diger yandan cevap suresinin hizlandirilmasi icin, hasta ve yakinini ayri ayri bulmaya harcanacak zamani baska bir seye ayirmak bana daha mantikli geliyor. Yani hizmet kalitesi hakkinda hasta ile yakinini arasindaki gorus farklarinin bize anlatacagi seylerden feragat edip atiyorum yanlis park ettigi icin acile ulasimi tikayan arac sayisini hesaplamak islem suresini kisaltmak acisindan daha mantikli olabilir. Ben hastanelerdeki sorunlarin daha direkt seyler olabilecegini saniyorum.
0
dunal
(17.07.17)
Ne olacak, ben arkadaşıma ileteyim de, arkadaşım projenin yöneticisi değil ve yönteme o karar veremiyor. Sadece anketin nasıl yapılacağına karar verebiliyor.
0
🌸aychovsky
(17.07.17)
O anket maalesef patlayacaga benziyor. Kayitlardan geriye donuk degerlendirme almalilar. Acilden cikista poliklinige gelinirse imza isi halledilebilir
0
la noix
(17.07.17)
(3)

TR'de Sekülerler-İslamcılar

aradaki uzaklik
Bir önceki sorumda bir arkadaş yazmış, ben de size sorayım istedim.Gerçekten Türkiye'de islamcılar, sekülerlerin iki katı mı? Yani daha mı kalabalıkar?
Bir önceki sorumda bir arkadaş yazmış, ben de size sorayım istedim.

Gerçekten Türkiye'de islamcılar, sekülerlerin iki katı mı? Yani daha mı kalabalıkar?
0
aradaki uzaklik
(17.07.17)
want2die cok buyuk yaniliyor. adnan menderes - turgut ozal bunlari el ustunde tutan bu insanlar tayyip donemi bittikten sonra da tayyibi efsanelestirecek bu kadar basit. kimse cikip da bu adam bizi kandirdi soydu demeyecek.

trde islamcilar sekulerlerin 4 kati fazla.
0
charlotte blanc
(17.07.17)
arkadaşlar nasıl tespit ettiniz bu miktarları? 2 katı, 4 katı? islamcılar kimlerdir o bile belli değil ki memlekette, anlamış değilim.

edit: önceki duyuruyu şimdi gördüm. toplu olarak erdoğancılardan bahsediliyormuş. direkt erdoğancı desek şuna daha mantıklı olacak bence.
0
soso
(17.07.17)
Bu sekilde bir ayrim yaptigimizda Turkiye'de %15-20 civari islamci, %40-50 civari sekuler var. Geri kalanlar nereye ceksen gelecek kesim.
0
dunal
(17.07.17)
(8)

darbe günü atm'lere/marketlere koşanlar ???

vizdilva
darbe günü atm'lere para çekmeye veya marketlere erzak almaya koşmanın neresi yanlış? ihanet anlamına mı geliyor, çıkarcılık mı? sonuçta marketleri yağmalamaya değil kendisinin ve/veya ailesinin zorda kalmaması için gıda vs. almaya gidiyor. bankalar vs de muhtemelen el konulacağı vs nedeniyle kendin
darbe günü atm'lere para çekmeye veya marketlere erzak almaya koşmanın neresi yanlış? ihanet anlamına mı geliyor, çıkarcılık mı? sonuçta marketleri yağmalamaya değil kendisinin ve/veya ailesinin zorda kalmaması için gıda vs. almaya gidiyor. bankalar vs de muhtemelen el konulacağı vs nedeniyle kendine ait parayı almak için atm'ye gidiyor giden, soygun yapmaya değil. benim bilmediğim bir negatif tarafı mı var? yoksa yapılan şeyden çok yapılmayan şeylere mi vurgu yapılıyor bu sözlerle? yani "atm'ye-markete koşanlar" derken "tankların vs önüne çıkmayanlar" mı denmek isteniyor?

not: atm'ye de, markete de gitmedim,
ne bankada param var, ne de mahallenin üstünde alçak geçiş yapan jetlerin seslerini duymazdan gelip sokağa çıkmayı düşündüm.
0
vizdilva
(16.07.17)
biz bira-sigara almaya gittik bi tek. sokakta öyle izdiham falan yoktu. ama gidilebilir de yani tedbir bu sonuçta. çok saçma bir argüman.
0
cekilmis gayfe
(16.07.17)
Burada devlet birey olmanızı değil vatanı kanınızla sulamanızı bekliyor.
0
dunal
(16.07.17)
kişisel olarak kendi canımın sağlığı; bayrak, vatan, devlet, ezan vb. her şeyden daha kıymetli.
0
doxanikee
(16.07.17)
Sen bunu söyleyenleri mi ciddiye alıyorsun allah aşkına? Ben markete ve atm'ye gittim. Popomla gülüp geçiyorum. Belli bi topluluk köprüde toplanıp kendini yaraladı sonra da milli bayram ilan edildi benim gözümde senaryo bu yani.. vatan sevgim kabardı gerçekten. Komik yahu!
0
powerpufgirl
(16.07.17)
Gidip darbeye karsi duracaklarina, durumu kabullenip kendi dertlerine dusmelerine kiziyorlar.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(16.07.17)
@want2die artı bir. (klavyemin artı tuşunu elektrik süpürgesi yedi)

o gün ben de evin faturalarını yatırmıştım ve bize göre yüklü bir miktardı. keşke yatırmasaydım demiştim ben de.

iki paket sigara alıp eve döndüm. insanlar fırın, bakkal ve atm'lerin önünde kuyruktu. çekecek param olsa ben de çekerdim. ve bekar, bir başına olmasam ben de yiyecek içecek falan almaya çalışırdım.

hafif alkollü çıktığım ufak gezintiden sonra, dönüşte bir çay evinde oturup darbeyi(!) izledim. darbeyi canlı yayınla izliyorsun!

yazık o hayatını kaybeden 249 kişiye, yaralanan iki binin üzerindeki kişiye...

bu çağda bize böyle bir saçmalığı yaşatanlardan hesap sorulacağı günü iple çekiyorum.
0
runagain
(16.07.17)
sokakta vatanı korumak yerine kendini kurtardın diye vatan haini ilan ediyorlar kendilerince
0
gazozailacatmauzmani
(16.07.17)
ya bu edebiyatları ciddiye almak için uygun yer burası mı cidden?

darbe girişimini emekli subaylar ve ordu içerisindeki atatürkçüler engelledi zaten. ortaya yatanlar değil. yatanlar var, ancak başarı onların değil. (aksi gibi yansıtılması ayrı mevzu)

siyah-beyaz takılanlar ayakta kalmanın bireysel ve toplumsal olarak ele alındığında giriftleştiği anlaşılan alakasını anlamaz.

ergenekon zart zurt diye zamanında hapse atılan, yıllar sonra da tahliye olan adamlar, tank vs nasıl çalışır bildiklerinden köprüye gidip efektif mücadele edebildiler.

sıradan halk aslında ölmekten veya kaçmaktan başka hiçbir halt yiyemedi. dolasyısıyla sizin ne yapıyor olduğunuzun, ülke içindeyseniz ve öyle olmaya devam edecekseniz, önemi falan yok.

adamlar başkalarının feragatine korsan gibi kondular, hepsi bu.

yoksa insanların korkuyla giriştikleri eylemler falan doğal.

darbe günü x bir yere koşmak abes bir olay değil. ne için koştuğunuz abes olabilir. meclisteki muhalefetin bile satılık olduğu bu ülkede siz kendinize önden koltuk ayarlayanlardan(örnek emrullah uslu veya cengiz çandar veya mustafa akyol vs) değilseniz, sizin yaptığınız hiçbir şey, kim neyi nasıl sömürürse sömürsün, bağlayıcı değildir. yaptığınız şey bağlayıcı değilse, kimse size ve eylemlerine dikkat etmeye tenezzül etmez. (yani sizin şüphe uyandırmak için bir patern sergilemeniz gerekiyor, kozmik oda bilgisi karşılığında avrupa ülkelerinden vatandaşlık alan iğrençler dikkate şayan, bu durumda)
0
godoşu beklerken
(16.07.17)
(9)

Hayatın adil olmaması ve girişimcilik yalanları

sorunvar
Hani üniversitelerde hep anlatırlar.Girişimci olun güçlü olun yenilik yaratın .Sonra da zengin çocuklarının kendilerini girişimci gibi tanıttığı etkinlikler falan olur ya .Bunlardan gerçekten nefret ediyorum.Sen en iyi okulu bitirirsin kimi zaman boğaziçi işletme olur kimi zaman ankara hukuk olur k
Hani üniversitelerde hep anlatırlar.Girişimci olun güçlü olun yenilik yaratın .Sonra da zengin çocuklarının kendilerini girişimci gibi tanıttığı etkinlikler falan olur ya .Bunlardan gerçekten nefret ediyorum.Sen en iyi okulu bitirirsin kimi zaman boğaziçi işletme olur kimi zaman ankara hukuk olur kimi zaman da itü inşaat makine falan olur .Sonra bu züppelerde okan üniversitesine ,hasan üniversitesine girer senle aynı bölümü okur .Sonra da baba paralı ile şirketler kurar seni çalıstırır ve patronun olur .Salak salak konuşurlar.Milyon dolarık evlerde yaşar güzel arabalara biner güzel kızlarla sevgili olurlar.Sen ise 5 10 k tl maaşla mutlu olmaya çalışırsın .Asla bir ferrari sahibi olamazsın asla boğaza nazır bir evin olamaz ...Oysa o adamdan çok daha zeki ve çok daha entellektüel bilgi sahibisin ..

Hayat niye böyle adil değil sen 40 yaşına gelirsin o adam 25 yaşında senin patronun olur ... Ah hayat ah ..

Bu nefret karşısında siz napiyorsunuz ?
0
sorunvar
(15.07.17)
Kendi kendinin girişimcisi, kendinin patronu, beşeri sermaye sahibi gibi öznellikler neoliberal politikaların toplumsal ve politik riskleri (işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik vb.) bireylere yıkıp, orta sınıfları (özellikle beyaz yakalıları) işçi olmadıklarına ikna etmek için işledikleri mekanizmalar. Girişimcilik ve fırsat eşitliği, veraset yoluyla yeni aristokrasinin sürdürülmesini gizlemek için yürütülen politikalardan ötesi değil. Bu sermayedarların çıkıp girişimcilik dersleri vermelerine de gülüyorum. Asıl vermeleri gereken ders, ortak malların (commons - toprak, orman, deniz, vb.) devlet desteği ile nasıl çitlendiği, kara dönüştürüldüğü ve işçi (hem beyaz hem de mavi yakalı, hem maddi hem de gayrimaddi emek) sömürüsü üzerinden nasıl girişim yapacak sermaye elde ettikleri dersleri olmalı. Mesela Türkiye'den en meşhur örnek Vehbi Koç. Gençler onu girişimcilik örneği olarak değil de, devlet desteğiyle gayrimüslim mallarına konup nasıl sermaye yaratılır üzerinden örnek almalı (!-ironi).

Elimden geldiğince hem teorik hem de pratik olarak mücadele ediyorum. Kendimi ya da içinde bulunduğum hareketleri tanrısal görmediğim için, bu mücadelenin %100 başarıya ulaşıp ulaşamaması beni ilgilendirmiyor. Sadece mücadeleye devam.
0
protector
(15.07.17)
tam olarak böyle olmasa da 5 ay dayanabildiğim özel sektör maceramda farkettim ben de bir şeylerin oldukça saçma olduğunu. ben şirketin işine değer katabilecekken hem bunun umursanmaması hem de bana bir faydası olmayacağını bilmek gibi. bu nedenle uzak durmaya çalışıyorum, kimsenin işine yaramayacak işlerle uğraşsam da zaman zaman bu saçmalığın bir parçası olmamak bana yetiyor.
0
ron dennis
(15.07.17)
Gerçek bilgi insana kaygı getirir. Hiçbir şey bilmeyen adam umursamaz olduğu için her şeye daha kolay ulaşır. Ben bu insanlardan nefret etmiyorum. Ben üniversiteye başlarken finalde bütün kızlar benim olacak diye saçma bir düşünceye kapılmadım. Yine bir mühendislik öğrencisi olarak mezun olunca bir şirketim olacak diye düşünmedim. Üniversiteye kendime bilgi katmak için girdim ki üniversitenin gerçek amacı budur. Herkesin kendi hayatı. Hayatın adil olduğunu zaten kimse söylemedi. Bir kural ihlali yok.
0
dissendium
(15.07.17)
Yasaminizin merkezine parayi koymamayi deneyebilirsiniz mesela. Yazinizda mutluluk kelimesi bir defa geciyor. 5k maas alan neden mutlu olamasin ki? Mutluluk illa ferrari alacak kadar cok kazanmak midir? Yaziniz neden calismak zorundayiz, bu sistem neden var nasil insa edildi kismini sorgulamadigi icin oraya girmiyorum.
0
kassiopeia
(15.07.17)
kassiopeia'nın açtığı yerden devam edeyim, yaşadığımız tüketim endeksli sistemde insanlara ancak bir şeyler satın aldıklarında mutlu olabilecekleri empoze edildiği için, mutluluk asla yakalanamayan ve sürekli yeni şeyler alınarak yaşanmaya çalışılan bir duyguya dönüşüyor ve asla tatmin olunamıyor çünkü bunun bir sonu yok. Sen 5K maaşla mutsuzsan, 10K veren bir yere geçersin ama bu sefer 15K kazanan insanlar olduğu için yine mutlu olamazsın. Ferrarisi ve boğaza nazır evi olan da hayata buradan bakıyorsa o da mutlu olamıyor çünkü ondan daha zengini de var.

Sürekli sende olmayanın peşine düşerek mutlu olmanın imkanı yok zaten, ister ferrarin olsun, ister 100K maaşın.
0
fengari
(15.07.17)
zamanında bir örnek yazmışım.
şimdi tekrar okudum da. sinirden baya hatalı yazmışım
eksisozluk.com
0
bana her yer cehennem
(15.07.17)
öncelikle nefret beslemiyorum.

birçok şey evet yalan. babasının verdiği 5 milyon tl sermaye ile seven hill'i kuran eleman "yılın girişimcisi" seçilmişti bir ara.

birçoğu yalan ve uyutma amaçlı doğru ama ciddi anlamda sıfırdan gelip yukselenler de var.

her ile üniversite, saçmasapan "apartman üniversiteler" konusu zaten acı bir hikaye.

herkes zengin ya da patro olacak diye bir kural yok ama başka arkadaşlar da değinmiş: 5-10 k ile mutlu olamıyorsan on yüz bin milyon k ile de mutlu olamayabilirsin. ha renault'a binmişsin ha ferrari'ye. günde 3-4 saat ayakta yolculuk yapıp üç kuruş maaşa çalışan insanlar var. belki o insanlar daha çok hak ediyordur birşeyleri. çok çok daha zeki ve entelektüel insanlar borç içinde öldü tarihte, biliyorsun.

5-10 k'yı harcamak için kullandığın sürece zaten bir girişimde bulunamayacaksın. 30 bine kurulan bir işten her ay 5 bin kazanılır mı? evet kazanılır, yapan kazanıyor şu anda. çok da zeki değil muhtemelen ve entelektüel hiç değil.

iş bilenin, kılıç kuşanananın...
0
runagain
(15.07.17)
başlık ve yazarların yazdiklari cok iyi. girişimcilik yalanları hollywood sinemasındaki super kahramanların dunya'yi devamli kurtarmasi ve dünya'nin kurtarilacagi inanci. bircok hayal gerceklesebilir, bircok hayal de insanlara satilabilir. turkiye icin su andaki durumda ise insanlara hayal satilmasi lazim ki ellerindeki son umudu da alsinlar.

tabi burada her girisimci yalan da demiyorum ama bir kismı da senin de belirttigin gibi yalan.
0
evimin paspasi
(15.07.17)
Burada iki sorun var. Birincisi kendinizi Ferrariye layık görmeniz. İkincisi Ferrariye layık olmayan başkalarının Ferrari alabilmesi. Siz birinciyi atlayıp ikinciye odaklanıyorsunuz. Ama bunları söylerken Ferrariye sahip olanların yüzde kaçının Ferrariye layık olduğu konusunda gerçekçi hiçbir fikriniz yok.
0
dunal
(15.07.17)
(2)

Bir ekonomi sorusu

utkumon
"In order to avoid deflationary depression we have to have continual growth in moey supply, which has to be based on continual growth in economic activity which must be based on the continual growth of available cheap energy and raw materials. We've built an economy based on the idea that it has to
"In order to avoid deflationary depression we have to have continual growth in moey supply, which has to be based on continual growth in economic activity which must be based on the continual growth of available cheap energy and raw materials. We've built an economy based on the idea that it has to grow every year or else collapse. "

Burada sözü geçen "raw materials" ve "available cheap energy" kaynakları peak noktasına ulaşıp düşmeye başladıktan sonra ne olacak?
0
utkumon
(15.07.17)
Ekonomik büyüme olmayacak, yatırımlar batacak, işsizlik artacak, sosyal sorunlar baş gösterecek.
Deflasyon olacak, parayı tutmak harcamaktan daha mantıklı olacak, ekonomi kilitlenecek, sosyal sorunlar baş gösterecek.

Mantık üç aşağı beş yukarı bu şekilde.
0
dunal
(15.07.17)
zaten yazdığın paragrafın sonunda yazmış senin düşündün şeyin cevabını.

(...) has to grow every year or else collapse.
0
qazaqwsx
(15.07.17)
(8)

Taksimde kendi birasını

denlar
Yapan yer var mıdır?
Yapan yer var mıdır?
0
denlar
(13.07.17)
JOLLY JOKER BALANS

Kendi birasını yapıyor

Beyoğlu’nda gençlerinin değişmez mekânlarından. Gündüzleri bar, geceleri kulüp olarak hizmet veriyor. Alt katı bira içmek için ideal. Üç çeşit biraları var. Kendi biralarını kendileri yapıyorlar. Fiyatları 2 ile 9 lira arasında, patates kızartması ise 4 lira. Açık havada olmak isterseniz üst katta teras var. Mekan 12.00-04.00 arası açık. Tel: (212) 251 70 20.

kaynak: www.hurriyet.com.tr
0
facebook
(13.07.17)
jolly joker kapandı.
0
ekaterina
(13.07.17)
@ facebook

verdiğiniz linkin tarihi 2009 !!!
0
oscar
(13.07.17)
Khoffner var nefis ama Taksim'de değil.
0
goodz
(13.07.17)
bomonti ada populist istdaki kendi birasını yapan en iyi yerdir aklınızda olsun
0
oscar
(13.07.17)
Populist gercekten cok iyi. Ortami da cok guzel, yemekleri de iyi. Birasi da cok iyi. Tavsiye ederim ben de.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(13.07.17)
Populist +1
Son zamanlarda en sevdiğim mekanlardan biri.
0
mutekebbir
(13.07.17)
Neden olmadigini merak ediyorsaniz tek nedeni yasal engelden dolayi bu tarz mekanlari acmanin hic kolay olmamasi.
0
dunal
(13.07.17)
(37)

zengin olmayı başaranlar?

for day to break
tanıdığım bir kaç kişi var. bir yolunu bulmuşlar. önceki halleri çok sefil ama şuan da çocuklarını avrupa'da okutacak imkanlara ulaşabilmişler. bu adamlardan birine sordular yerel bir kanalda nasıl ilerlediniz mesleğinizde filan diye o da: yaptığım işi çok seviyorum diye yanıt verdi. mesela bir
tanıdığım bir kaç kişi var. bir yolunu bulmuşlar. önceki halleri çok sefil ama şuan da çocuklarını avrupa'da okutacak imkanlara ulaşabilmişler. bu adamlardan birine sordular yerel bir kanalda nasıl ilerlediniz mesleğinizde filan diye o da: yaptığım işi çok seviyorum diye yanıt verdi.
mesela bir psikoloğun kitabında okumuştum başarının zekayla ilgisinin olmadığına değiniyordu. kendini kültürel anlamda çok geliştirmiş, kitaplar devirmiş aydın denebilecek bir çok kimsenin hiç parasının olmadığından söz ediyordu.

geçenlerde bulunduğum ilin en lüks semtlerinin, en pahalı evlerinde oturan bir kadınla tanıştım, eşim pazarcılık yapar diyordu.

sizce: parayı bulmak nasip işi mi, zeka işi mi?
0
for day to break
(09.07.17)
özgüven, zeka ve işini çok sevmek.
Zaten işini çok sevince çok çalışıyorsun.
Adamlar cidden çok çalışıyor. Her türlü işi yapıyorlar ben ceo'yum ulan demiyor adam hala ilk başta yaptığı işleri yapmaktan ve temelini attığı işlerde hala kendini geliştirmekten çekinmiyor.
Bugün kendisinin dediği şeyi söylüyorum: "işte ego olmaz benim de eksiklerim var söyleyin hepimiz konuşalım tartışalım"
İş konusunda ego yok belki ama gerçek hayatta başarının getirdiği yüksek özgüven var, hissediyorsun zaten.
0
powerpufgirl
(09.07.17)
Nasip, gayret ve farkındalık.
Farkındalık icin cok zeki olmak gerekmiyor bence ama şartları doğru okuyabilcek kadar kafa lazım.
0
klar
(09.07.17)
Çok çalışma ile zengin olunsa hamallar zengin olurdu.
0
gozu acik sevisen yahudi
(09.07.17)
zaten zengin olanların arkasından hep ileri geri konuşuluyor dikkat ediyorum. bir tanıdığımızın çalıştığı, ayakkabı mağazası zincirleri olan bir yerin sahibi tekerlekli arabayla terlik satarak gelmiş bugünlerine. meslek aşkından ölüyorum diyordu birinde.

bence nasip diyorum. tamamen Allah'ın elinde her şey isteyene ve istediğine veriyor. inşAllah bize de verir bi gün. :D
0
🌸for day to break
(09.07.17)
Asosyallik şart.

Hangimiz rahatı bırakıp, sosyal medyayı bırakıp, telefonu bırakıp işimize gücümüze sımsıkı asılıyoruz ki
0
MaNOfTheYear
(09.07.17)
lol çok çalışmak, özgüven ve sosyal zeka üçlüsü zengin etseydi türkiye'nin %75'inin falan zengin olması gerekirdi. zenginliğin yöntemi falan yok, olsa herkes zengin olur. başkasının yapamadığını yapacak, başkasının bulamadığını bulacaksın. daha doğrusu, zenginliğinin yolunu kendin üreteceksin. benzer şekillerde zengin olan bir sürü insan olabilir ama kimse başkasının tavsiyesiyle hareket edip de zengin olmaz. babandan para kalmamışsa tamamen kendi düşüncelerinle, planlarınla zengin olursun. çok çalışmaymış sosyal zekaymış geçin bunları, ne iki lafı bir araya getiremeyen tembel öküzler paraya para demiyor.
0
der meister
(09.07.17)
MaNOfTheYear, rahatlığı bırakıp severek yapacağımız bir iş var da biz mi yapmıyoruz. adamlar bugünlerine severek gelmiş. dikkat edersen hepsinde de yapılan işe karşı arzu ve istek var.
0
🌸for day to break
(09.07.17)
Zenginlik ticareti bilmekle, parayi gerektigi gibi cekip cevirmekle olur. Şans ile cok miktarda para elinize gecse dahi bunlari bilmeden iki gunde hava olacaktir.
0
fin
(09.07.17)
Trollziya, ülkenin farklı şehirlerinde birden fazla mağazası olan adamları da zengin sayıyorum bu soruda.
0
🌸for day to break
(09.07.17)
Nasil ya! Bir siyasetciye yalakalik yapmislardir!!!
0
Traveller
(10.07.17)
Acımasız olacaksın. arkadan iş çevireceksin, kurnaz olacaksın, hırslı olacaksın, ahlaki değerlerin pek olmayacak, her yol mübah olacak. Fırsatını buldun mu herkesi ezip geçeceksin.
0
komando kani var bende
(10.07.17)
@komando kani var bende, bu bana inek şaban'ın bir filmini hatırlattı. kız tavlama taktikleri veriyordu arkadaşı ona ya o film. :D
0
🌸for day to break
(10.07.17)
kafayı kullanabilmek, odaklanabilmek, fırsatları değerlendirebilmek, girişimde bulunabilmek, belli ölçülerde risk alabilmek ve öncelik vermek gerekiyor başarıya ulaşmak için.

ayrıca vizyon ve farklı bir şeyler katabilmek de önemli.
vizyondan kastım sanat, sepet, kültür anlamında değil.
neyin para edeceğini, hangi yatırımın daha doğru olabileceğini, sonraki 3-5 adımlık süreci görebilmekten ve anlamaktan bahsediyorum.

farklı şeyler konusu da...
pazarcı da olsa, iş adamı da olsa, mutlaka kendine göre bir yöntemi olur bu insanların.
ya hiç kimsede olmayanı satar ya bunu çok stratejik bir noktada pazarlar ya tek bir mal satar, oradan yürür ya iyi bir fikirle ortaya çıkar.
yani illa ki kendi kendine bir strateji belirler.

o yüzden hem şans, hem zeka.
ama saf bir zekadan çok, biraz sokak ya da bulunulan sektörün kültürünü bilmek, biraz da o zekayı kullanacak akla sahip olabilmek lazım.
0
blatta hiberna
(10.07.17)
sıfırdan yükselmek cidden çok az kişiye nasip olur. zaten zengin olmanın sırrı ticaret.

bu "biz önceden şöyledik böyleydik" diye fakir edebiyatı yapan insanların çoğu aslında çok da fakir değil. belki okula gitmemiş, kitap okumamış ama tarlaları toprakları, memleketten kira gelirleri falan oluyor. sermayeleri var ama gizliyorlar bence. bir de biri bir iş açacak oluyor abisi eşinin bileziklerini satıyor, birbirlerine destek oluyor. yaşam tarzlarını değiştirenler gözümüze çarpıyor.

bizim bir akrabamız var adamın güzel bir yerde 4 bloklu sitesi var, karısı evlere temizliğe gidiyor. çocuklarını yurtdışında okutabilirler ama dumlupınar üniversitesi gibi bir şeye yolladılar. sürekli fakir edebiyatı yapar. yaşam tarzlarını değiştirmeyenler de oluyor. biz onları fakir zannediyoz.

orta sınıf, eğitimli insanlarda bu imkanlar olmuyor. spora git, dış görünüşüne para harca, kültürel aktivitelere katıl, beslenmene dikkat et, evini temizlet, yurtdışında tatil yap, taksiye bin vb. mayıştan bir şey artmıyor, para işletemiyor, yatırım yapamıyon. zaten ailen şehirli en fazla kendilerine ait bir daireleri, bir arabaları oluyor.
0
cocodancer
(10.07.17)
bazilari tacir doguyor. okumuyor mecburen ticarete aliyor. yada baba tuccar. olanlar oyle oluyor. kafasi zehir gibi calisan maaslilar'da atalet olmasi hepsini donunda sallayip paranin amina koyar; amma velakin maasli ise girince cikmak imkansiz gibi. o ataleti yenemiyorsun.
0
mayeskuel
(10.07.17)
Maasla zengin olunmaz, dolayisiyla tuccarlari degerlendirecegiz. Hani ceolari, buyuk capta firmalae icin genel mudurleri bir kenara birakiyorum. Neticede herkes ceo olamiyor. :)

Benim tanidigim tuccarlarin cogu 50 uzeri ve bu kisoler piyasadaki boslugu degerlendirme anlaminda bizim jenerasyonumuzdan daha sansli. Arasinda tekstilci de var, yedek parcavi da var, hortumcu da var. Bircogu kendi alanlarinda oilk sayilabilecek orta olcekli kuruluslarin sahibi ve hatei sayilir servete sahipler. Risk almak, sans, calsikanlik en onemli faktorler. Hak yeme, katakulli gibi konular goreceli seyler, bunlara girmiyorum.

İcinde bulundugumuz donemde ortaya cikqn genc zenginler, cok buyuk oranda teknoloji ve buna bagli alanlarda faaliyer gosteriyor. Burada da vizyon, zamani anlamak ve ileri goruslulik gibi etkenler devreye giriyor.

Ben simdi kalkip hadi bir tekstil atolyesi kurayim dersem, 40 senelik Merter esnafi karsisinda sansim sifir. Araba yedek parcasi ureteyim dersem, yzubinlerce lki milyonlarca tl sermaye koymam lazim ki bununla bire pazarda varopma sansim cok dusuk. Ailenizden servet kalmiyorsa, teknolojiyle entegre olabilecek ve gercekten fark yaratacak bir fikriniz de yoksa zengin olmazsiniz. :)) o nedenle, maasli calisanlar olarak, harcamalariniza dikkat edin, birikim mve yatirim yapmaya ozen gosterin. Arada, beyaz yakali dar gelirli arkadaslarinizla, yurtdisi tatillerinizi kritik eder, kendinizi zengin hissedersiniz. :))
0
kint
(10.07.17)
zengin değilim yatırım ve ticaret kafasıyla davranabilmek lazım sanırım biraz. mesela memur adam gelir gider bilançosu hesaplar. zengin girişimciyse gelir-yatırım döngüsüyle düşünerek hareket eder.

bir de o bankada bilmem kaç milyon lirası olan kapıcı olayları miras filan oluyor genelde. orası artık şans :)
0
otonomo
(10.07.17)
Cocodanser +1 Hüsnü Özyeğin yurtdışında okumaya giderken parasizliktan arac kiralama sirketlerinde calisip arabalarda uyudugunu anlatir ama baska bi' anisinda da vehbi koc ile komsulugunu anlatır. O fukaralik anilari showdur zaten.

Sakip aga fakirlik halkin adamlığıni anlatir kucucuuuk bi bakkal dukkanindan bahseder ama kimse babasinin kurdugu Akbankdan bahsetmez. Ali sabanci anlatıyor. Benim annemle babam(sakip aganin kardesi) evlendiginde Türkiyenin en zengin 3 kişisi vardi diyor. 1si vehbi koç en zengini 2.si haci omer sabahci (sakip aganin babasi) 3.sü de ali sabancinin diger dedesiymis.

Tani o fukaralik anilarinin cogu show. Chobani dedigin adamin asireti varmis diyorlar misalen.

Zengin olmak ticaretle bu dogru ama 0'dan zengin olmak ya birisi birsey birakacak ya da önce okuyup bir hamle yapip sonra onu sermaye yaparak ticaret yaparak olunabilen birsey. Bunu disinda 1. Nesil zenginleri (yani kendi kendine) forbes yayinliyor zaten, bunlar da bilişim sektöründe ya da mucit adamlardan oluşuyor.

Onun disinda ticaret dedigin(bilisim haric) zaten sermaye ile gelen birsey.

Isbu yuzden paranin kaynagi siyasette; yani neyin siyasetini yaptığınin onemi yok. Ister ticaretde siyaset yap insan iliskileri gelistir ister egitimde yap ister politika da. Siyaset paranin tek gelir kaynagi ve cok kucuk bir azinlik disinda kazik atmadan 0'dan yukli meblalara ulasan yok.

edit: mobildeydim bunu yazarken, harfler karışmış okuyana çok zorluk çıkartan bi' yazı olmuş. kusura bakmayın lütfen; şimdi de hiç düzeltesim gelmedi.
0
mete kudur
(10.07.17)
ciddi bir kısmı aileden zengin. sıfırdan çıkan pek görmedim açıkcası. 1'den 10'a çıkmak zor değil de 0'dan 1'e çıkmak zor. onun dışında iyi okullar bazı zengin olmak kapıları açıyor. ancak buralarda da genelde belli bir sınıf okuyor. yani 0'dan hayli zor.
0
black mamba
(10.07.17)
kisaca, su ikisi:

1) talebi olan ama piyasada arzi olmayan bir urunu ya da yeniligi satacaksin (ya da daha iyisini).

2) para kazanmak icin cogu zaman, her yol mubah diyeceksin.
0
scars dont fade
(10.07.17)
son 6 ay parayı bulan biri olarak diyebilirim ki tamamen parayı bulmayı istemekle alakalı bu işler. ha zeki miyim evet ama körmüşüm açıkçası. parayı neden bulmak istedim peki? bu zamana kadar olan geçmişimi analiz ettim ve büyük mi,ktarda para kaybettim. bunlar beni motive etti. daha 1 i 10 edemedim ama bu sene sonunda o da olacak. eyyorlamam bu kadar. ha bir de sermaye olmazsa olmaz ya da sermayeyi size verebilecek biri.
0
illegalstar
(10.07.17)
en önemli şey cesaret!

patrondan çok daha kalifiye, çalıştığı sektörde ve patrondan daha çok nakiti var ama maaşa talim ediyor artı ağız kokusu denilen şeyi çekiyor.

tabii ki zeka, çalışma falan filan filan da ce-sa-ret!

parası olan arsa, faiz, daire peşinde. iş kurmayı düşünen de çiğköfte bilmem ne... halâ...

sermayesi olan, yatırım yapmak isteyen arkadaşlar yeşillendirsin. geyik yapacaklar, iş olsun diye yazacaklar hariç.
0
runagain
(10.07.17)
Kapitalizmin basarisi girisimcileri zengin edebilmesi. Fakat bu basariyi abartmamak lazim. Zenginler genel olarak bellidir. Fakirler de bellidir. Cunku sosyal siniflar vardir. Sizin siniftan olmayanlarin ne kadar paralari var hayal bile edemezsiniz.

Ek olarak bizim gibi ulkelerde devlet ve iktidar birilerini zengin etme aracidir.
0
dunal
(10.07.17)
Bu işin zekayla nasiple bir alakası yok. Ya babadan zenginsindir ya da fakirsindir. Çok çalışarak ancak refah seviyen artar kendine yetersin ama zengin olamazsın. O zenginlik öyle çok çalışarak ulaşılabilecek bir zenginlik değil. Zaten zenginlerin çoğu ticaret yapmıyor mu? Yani ona bağlı çalışan bir sürü insan var. Zengin olabilebilmen için belli bir paranın olması lazım ki o paradan para kazanasın. Yani iş başkalarını sömürmek vergi kaçırmak yolsuzluk yapmak gibi şeylerden geçiyor. Kimse gelip de bana limon satan adamın holding sahibi olduğunu anlatmasın. İnanmıyorum. O bir çeşit reklamdır fakirlere zengin olabilme umudu vermek açısından.
0
bayc
(10.07.17)
komando özetlemiş. gerisi tıraş.
0
zirrealist
(10.07.17)
özgüven, zeka ve işini çok sevmek vs. akademik hayatta bile kesin başarı sağlamazken zengin olmak için bunların yettiğini düşünmek saflık.
0
ghilleinthemist
(10.07.17)
sabancılar holding kurmadan önce de adananın büyük kısmının sahipleriydi,vehbi koç daha önce TBMM de çalışıyordu.başarı hikayeleri garibanların isyan etmemesi için,bi dükkan açın günde 10 bin lira getirmeye başlasın bakın nasıl akbabalar üşüşüyor,fazlasıyla örnekleri mevcut.
0
essoist
(10.07.17)
parayı bulmak fırsatları değerlendirme ve hiç bir fırsatı küçük görmeme işidir.

insanların çoğu sonsuza kadar hayatının fırsatını bekler. daha basit düşünen insanlar ise karşısına çıkan her fırsatı dener birinde de tutturur.
0
orpheus
(10.07.17)
dunal haklı. asıl sorun sınıfsal fark ve bunu aşmak. parayı buldum diyenlerin ciddi bir kısmı zengin bir insanın önemsemeyeceği bir paraya ulaşmıştır. buna ciddi kafa yordum, araştırdım ama sınıfsal geçiş zor. yani paradan kasıt nedir? eğer 20k 30k kazanmaksa çalışarak gayet mümkün.
0
black mamba
(10.07.17)
Zeki olduğun kadar cesur ve çalışkan olacaksın. Talih kuşu konmazsa böyle.
0
arnold schwarzeneger
(10.07.17)
parayı bulmaktan kasıt nedir aylık ne kadar kazanınca zengin oluyorsun sana göre aylık 20-30 bin mi 1-30 milyon mu,bu milyon kazanan tanıdıklarımın birçoğu 1900'lerin başında istanbul'a göçmüş karaköy,haliç,eminönü civarında ki rum ve ermenilerin yanında torna tezgahlarında,atölyelerinde çalışmış işi öğrenmiş rum ve ermeniler buradan gidince bu işleri devralmışlar,parayı da arsa ve gayrimenkule yatırmış birçoğu bir kısmı ise kooperatif kurup sanayi sitesi,organize sanayi bölgesi kurmuşlar,çocukları ise bu işleri devam ettiriyor,Bu yazdıklarım gebze tuzla istanbul bölgesinde ki sanayinin temelidir.

Bunun harici optisyenlik bölümü okuyup,sonrasında hastane karşısına borçla dükkan açmış,şu an ayda 30 bin üzeri kazanan arkadaşlarım var.
Zamanında hamallık yaparak işe başlayan daha sonra at arabası,kamyon,tır derken lojistik firması sahibi olan birçok kişi var.
Akrabalardan döner ustası olarak 10 yıl çalışıp sonunda yine borçla krediyle kendi dükkanını açıp, daha sonra 3 şube daha açanlar var.
Pazarda incik boncuk takı satıp deli paralar kazanan arkadaşım var,zamanında inşaatlarda harç karan adamlar şu an müteahittlik yapıyorlar bu ülkede,Türkiye de çok okudum araştırdım zengin oldum falan diyen insanlar genelde yalan söyler,benim gözlemim koçlar ve sabancılar gibi deli zengin olmak çalışarak değil siyaset ile olur (bakınız 1960 yılları 5 yıllık kalkınma planları,ithal ikamesi ve devlet teşvikleri)

özet olarak cesaret ve hırs gerekli,diğer herşey için bayc ve komanda +1
0
sealth
(10.07.17)
Yukarıda yazılanların hepsi doğru. Bizlerden önceki jenerasyon çok şanslıydı. Her sektörde boşluk vardı. Vitali Hakko nasıl Vakko oldu ? Şapka devrmi oldu ve adam o dönem istanbuldaki tek şapka üreticisiydi. Yukarıdaki Hüsnü Özyeğin örneğindeki gibi. Bu adamcağız da İstanbul Kurtuluş ta çok yokluk çektiğinden bahseder ama Christian Dior a modellerini tanıttığını da anlatır. Belki o dönemde sınıflar da birbirine daha yakındı, Dior daha ulaşılabilirdi belki. Ama şimdi bağcılardan çıkıp odtü bilg müh okuyup fikrini direkt gidip bill gates e yüz yüze aktarma olasılığı nedir bir düşünmek lazım. Bugünün zenginleri de o zenginlerin çocukları torunları vs. işte . Velhasıl zenginlik babadan oğula geçen ve süregelen birşey. Bi adama dedesinin ne iş yaptığını sorarak giydiği donun comfort family mi yoksa calvin klein mi olduğunu bile anlayabilirsin. Öyle çalışmayla falan kolay olacak işler değil bence. Final : Çok laf yalansız çok para haramsız olmaz demişler..
0
primetime
(10.07.17)
primetime +1 internetle biraz daha kolay gözlemleniyor. bakıyorsun adam çok iyi işlerde çalışıyor. az stalklasan dedesinin işini buluyorsun. ve ciddi anlamda kendi zengin olmuş kimse yok. sadece zenginlik değil orta sınıf bile böyle. bağcılarda büyüyen bir çocuk ölse odtü'ye boğaziçi'ye giremez. ufak tefek boşluklar var tabii. bence bu günümüzde daha kolay geçiş. internet bu açıdan çok faydalı. daha bilinçli oluyor insan. ama ciddi manada çok zor.
0
black mamba
(10.07.17)
"mesela bir psikoloğun kitabında okumuştum başarının zekayla ilgisinin olmadığına değiniyordu. kendini kültürel anlamda çok geliştirmiş, kitaplar devirmiş aydın denebilecek bir çok kimsenin hiç parasının olmadığından söz ediyordu."

ticaret zekâsı denen bir şey var, bu adamlarda ondan olsa gerek.
kendini çok geliştirip "kitaplar devirmiş" insanların tamamına yakını asosyal, melankolik karakterler. ticarette bu tipe yer yok.

en lüks markaların en üst düzey, milyonluk arabalarını kullanan ve bütün aile bireylerinde aynı markaların üst düzey araçları bulunan insanların seyrek istisnalar hariç hiçbirinin sanatla, kültürle işi olmaz.
arabasını develi'nin valesine bırakıp içeride et yemek bu insanlara hiçbir sanat eserinin veremeyeceği keyfi verir. tek eğlenceleri budur. biraz daha medenisi de yurtdışı gezer.
0
filteria
(10.07.17)
@filteria ticari zekaya inanmıyorum. tabii girişken olmak, insan ilişkileri önemli. mesela acun ılıcalı buna bence örnektir. adam muhabirlikten medya patronluğuna yükseldi. bu adam işi biliyor. ama baktığın zaman amcası milletvekili, abisi doktor. zaten orta sınıf, imkanı olan bir çevreden geliyor. yani benim ticari zekam var ameleyken ali ağaoğlu oldum gibi bir durum yok. o anca milyonda birdir.
0
black mamba
(10.07.17)
@black mamba:

haklı olabilirsin ama ben gösteri dünyasını hiç düşünmeden, al-satçı tüccarları kast etmiştim. neden? çünkü onları biraz daha yakından tanıma fırsatı buldum.
gösteri dünyası ayrı bir ortam olsa gerek.
0
filteria
(10.07.17)
(3)

adalet mitingini canlı veren kanal var mı tvde

condom kurşunu
kk geldi maltepeye. penguenler devrede mi?
kk geldi maltepeye. penguenler devrede mi?
0
condom kurşunu
(09.07.17)
tele1 veriyor galiba.
0
sutlu nescafe
(09.07.17)
ana kanallar yani cnntürk, ntv, vs onlarda ses yok herhalde
0
🌸condom kurşunu
(09.07.17)
Penguen kanallarinin canli yayinlamasi bir ipucu vermeli
0
dunal
(09.07.17)
(9)

Ev yerine teknede yaşamak ne kadar mantıklı?

bir ileti paylastim
Olayın romantik kısmını tartışmıyorum. Kabaca fikir yürütelim, merak ediyoruz da. Hayatın başlarında evli çifti ele alıyoruz. Doktor ve diş hekimi tipleriz. Bu aylık ortalama gelir fikri olsun diyeydi. Aileler sağolsun ev alıverelim demiş olsun, kaynak burası. Bu ev parasına gidip tekne alsak. Koysa
Olayın romantik kısmını tartışmıyorum. Kabaca fikir yürütelim, merak ediyoruz da.

Hayatın başlarında evli çifti ele alıyoruz. Doktor ve diş hekimi tipleriz. Bu aylık ortalama gelir fikri olsun diyeydi. Aileler sağolsun ev alıverelim demiş olsun, kaynak burası. Bu ev parasına gidip tekne alsak. Koysak şehir içinde bir yere(marina), sabit giderleri vs altından kalkılmayacak gibi olur mu ki? Aylık sabit giderleri, yıllık bakımları var. Başka ne gibi zorluğu olur sizce?

Ev alınca yatırım gibi oluyor fiyat artıyor ama teknede değer kaybı var, döviz sayesinde kurtarıyor biraz.

Ufak bir ev kiralayıp dolap ve çamaşır makinesi koysak.

Öyle işte. Dağınık yazdım bi yandan bir dolu uğraşıyorum da. Kusura bakmayın. Her türlü fikre açığım şu an.
0
bir ileti paylastim
(30.06.17)
Marina kirası teknenin bakımı falan belinizi büker.
0
angelus
(30.06.17)
Sürekli hareket eden bir yapıda yaşamak bir süre sonra sağlık sorunlarına neden olur diye düşünüyorum. Bence mantıksız.
0
dissendium
(30.06.17)
mali açıdan mantıksız olacağı kesin. aynısını yapan sizin gibi tipler biliyorum, pişmanlar. marina fiyatlarına bir göz atın.
0
zgrydn
(30.06.17)
Bu tekneleri günlük/saatlik vs kiralamak çok karlı oluyor diye okumuştum. Madem bir de ufak ev tutacaksınız, arada bir kiralayın arada bir kendiniz geçin mesela?
0
apartman teyze
(30.06.17)
Rutubeti es gecmeyin.
0
dunal
(01.07.17)
Mali açıdan mantık ararken şöyle düşünüyor musunuz? Opel de gidiyor bmw ye ne gerek var.

10 metreden küçük,3 kamaradan az olmayacak bir şey düşünebiliriz. Marinada kalacağı için çok sallanmayacak, il izmir olduğu için ısınma problemi uzun sürmeyecek.

Kışın karaya çekilme olayı da tüm kış için değil, zehirli boyası atılıyor, yosun kazınıyor vs.

Aylık 3.000 den çok mudur gideri sizce? 10-15 metrelik bir şey için konuşalım. Bunlar farazi biraz fakat şekillensin diye somutlaştırıyorum.
0
🌸bir ileti paylastim
(01.07.17)
simdi buradan anladigim kadariyla biraz cevap vermege calisacagim.anladigim kadariyla sizin suyla ve kayikla olan iliskiniz kadikoy vapurndan ibaret ama suyun uzerinde yasamak gibi bir hayaliniz var.
Ilk etap tamam guzel bir hayaliniz var bunu neyin uzerinde gerceklestireceksiniz,yekenli bir tekne mi olacak yoksa motoryat tipimi.ilk dusunmeniz gereken evre bu.olayinizin ne oldugu.benim cikarimim ev gibi olsun mantigindan dusunceniz bir motoryat.olur neden olmasin.
Marina masrafi falan keyfe gore artan eksilen seyler ,cozumu her zaman var.ben istanbulun iyi bir marinasinda cok iyi bir konuma yillik 6000 euro gibi bir para oduyorum.ayliga vursan 2500 e falan gelir.kaptan vs masrafim yok.istesem bu masrafi cok asagi dusurebilirim,nispeten uzak marinaya,balikci barinagina giderim.kayigin uzerinde kaldikca cevren artar ve sabit masraflarinida asagiya cekmeye baslarsin ama ilk baslarda bakimi,onarimi biraz masrafli olur.birde marin dedigin her malzeme normalden pahalidir.surekli tuzlu suyun ustunde korozyona cok aciksin.kotu malzemeyle suyun ortasinda kalirsin.yasanip ogrenilecek isler.
Yatirim mevzularina gireceksende tekneyi parani kazandiginda almalisin.buna bir ev ,arsa gozuyle bakmamalisin.bir degeri vardir,degerini genelde korur ama para lazim satalim,ay olmadi satalim bunu dediginde sansli olmalisin.
Teknede uyunur mu,bir ay ustuste uyunurmu,bir yil uyunurmu kisimlarina simdilik girmeye gerek yok.
Bence sunu yap.git evini,arsani vs al.bu sirada denize yakin durmaya calis,marina olur,barinak olur.git gel tanis.balik tutmaya cik.geziye eslik et.bi bak bakalim deniz tutuyormu seni,oralardan takip et,kayigin piyasasi nedir.motoru nasildir,denizciligi iyimidir,ne zaman alinir ne zaman satilir.yani hemen cikalim ustune yasayalim biraz zor is,bir yerlerden baslamak lazim.
0
duptıs
(01.07.17)
www.instagram.com

kendisine mesaj atın. amerikada bir kaç yıl teknede yaşamıştı. deneyimlerini yazdığı siteyi
paylaşacaktım; kapatmış.
0
balik kraker
(01.07.17)
cok yakindan bir tanidigim bu sekilde yasiyor ancak izmir'de istanbul'da degil. kislari ucuz bir marinaya bagliyorlar, ege tarafinda. hic altindan kalkilmayacak gibi bir ucret degil. marina fiyatlarini sorun. yazi ise denizde geciriyorlar. kilit nokta burasi, yazin marina fiyatlari artiyor. o zaman masrafi kaldiramiyorlar, ancak bu insanlar calisan degil tabii, o da masraflar bakimindan onemli. denizde demirleyip takilmak daha mantikli oluyor. kesinlikle evde yasamaktan - onlarinki - daha ucuza geliyor ve evleri yok. ayrica yine bagladiklari marinada camasir makinasi, vs. gibi seyleri kullanabiliyorlar. hic oyle surekli bir sallanma da soz konusu degil.
ancak cok iyi arastirmaniz lazim, konu ile ilgili hic bir fikri olmayan insanlarin yorumlari ile karar vermeyin ya da vazgecmeyin. hangi tekne size uygun, kaptanlik sertifikaniz var mi, ne yaptiginizi bilebiliyor musunuz, teknede yasayacak kadar minimal bir yasama hazir misiniz? vs.
0
kassiopeia
(01.07.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.