müşteri bulabileceksen yapılır. ajanslar yapıyor bu işi drone alıp zaten. önemli olan müşteri bulabilmek.

Müşteri bulma konusunda la femme'ye katılmakla beraber bir şey daha ekleyeyim. Bu tarz çekimleri ucuz cihazlarla yapamazsınız. Piyasada satılan droneların bir çoğu bahsettiğiniz profesyonel beklentilerin olduğu çekimler için uygun değil. Bunun iki nedeni var;titreşim ve uçuş süresi. Kullanacağınız cihazın hem drone un hareketlerini ve titreşimlerini sönümleyebilmesi hem de en az 20-30 dakika uçuş süresi sağlaması gerekir. Doğal olarak bu cihazlarda pahalıdır. Dji'ın sitesini inceleyebilirsiniz.

dji phantom 3 pro olarak düşünmüştüm. 4 fiyat olarak çok yüksek malesef.

karma gopro al

Phantom 3 pro bence güzel bir cihaz. 20 dakika civarı uçuş imkanı da tanır. Bu işte devam etme kararı alırsanız daha iyi platformlara sonra geçiş yaparsınız zaten. Şimdiden başarılar.

bu işi orta seviye ve üzeri yapanlar en az 20-30 bin liralık ekipmanla yapıyor. gopro değil en azından bi sony a6300 ya da dslr takıyorlar. facebookta epey bir drone gurubu var oradan takip edebilirsiniz.

standart doğum günüydü, düğündü gibi etkinlikler için illa profesyonel havadan çekim ekipmanına ihtiyacın yok, standart dji mavic bile işini görür; yeter ki çektiğin videoların düzgün bir şekilde kurgu ve düzenleme işlerini yapabiliyor ol. iki güzel geçiş efekti, iki yavaş çekim, iki filtre ile insanların gözünü boyamak çok kolay.
mesela;
www.youtube.com

phantom 3 alacağına fly more combo mavic air al derim ben. hem daha güncel bir cihaz, gps kuvveti, hızı, atikliği işini görür hem de taşıması kolay. ama ne alırsan al en az 2 yedek bataryan ve yedek propeller'ın olsun, çoklu şarj dokun olsun.

sadece organizasyon olarak düşünme, herhangi bir tatil yöresinde irili ufaklı otellere gidip tanıtım videosu çekebileceğini söyleyebilirsin. 1-2 tanesine uygun fiyatla çeker portfolyo yaparsın, zaten çoğu birbirini tanır, memnun kalırlarsa önerirler. benzer şekilde, tekne turları yapan bir firma ile anlaşıp belirli saatlerdeki turlara gidip teknenin etrafında, koylarda çekim yapabilirsin. suya atlayan tiplerin kısa videoları olur, fotoğrafları olur; bunları da ayrıca kişilere satabilirsin.

Bütün olay senin edit yeteneğin.

3-4 senedir drone işine bulaşmış biriyim. artık zevk alamıyorum. istanbul'da yasaklar yüzünden uçamıyorum! uçmaya kalktığımda polis karakola götürüyor. cezayla tehdit ediyorlar. bilmem kaç desibel ses çıkaran cihazla milletin karısını kızını röntgenliyorsun sanıyorlar.
bu ülkede hobi yapılmaz.
200 liralık drone nedir ya derken bu işe toplam 20 bin tl yatırdığımı ve 15 bin tl lik cihaz(lar)ımın hasarlı olduğunu belirteyim. bir tanesi boğazın serin sularında yatıyor. bir fatihayı eksik etmeyin.

Tanıdığım sıfırdan cihaz alıp bu işe girdi. Aldigi makine ce yedek batarya vs. derken toplam 9 bin liraya geldi. Instagramdan yürütüyor isleri. 6 ay önce başladı ama yeni yeni güzel işler gelmeye başladı. Evlilik teklifi yapmak isteyenler, düğün çekimleri, emlakçılar, dış cephe işi yapanlar arıyor soruyor genelde. Kendisi profosyonel değil. Gelen müşterilerde profosyonel iş istemiyorlar. Ajansların verdiği fiyattan aşağı fiyat çekerseniz müşteri bulabilirsiniz.

insanlar gündemi takip etmekten, popüler kültürden, kendi topraklarından çıkmış büyük ustaları yeni farkediyor o yüzden.

acemi +1 güzel çalıyor, güzel söylüyor, karakter olarak da iyi bi insan olduğuna inanıyorum ben

Behzat Ç. sayesinde sevdim ben. Toplumun genelinde bir "kaybedenler kulübü" havası olduğu için aşk üzerine yazılmış türkülere yönelmelerini normal karşılıyorum. Bir de Neşet Ertaş karakter olarak temiz bir adam imajına sahip. Diğer türkücüler gibi siyasete, politikaya kıyıdan köşeden bulaşmış biri değil.

yazdığı türküleri dinlemene bile gerek yoktur. düz yazı olarak okusan yine seversin.

öldüğü için.

Temiz bir insan oldugu icin ve güzel türküler söyledigi icin.

tabiki öldüğü için amk, kırşehirliyim öldükten sonraki popülaritesi inanılmaz can sıkıcı, doğduğumdan beri neşet dinletildiğim için bana baya itici geliyor bu durum

müzik ikiye ayrılır: iyi müzik veya kötü müzik (Louis Armstrong)
usta da iyi müzik yaptığı için seviliyor.

zahidem neşetçilerini de şöyle bir kenara alalım da:
www.youtube.com
www.youtube.com

@uv ne kir cikti be +1

@doxanikee ve @docrivers sallamışsınız. neşet ertaş ölmeden önce popüler olmuştu zaten (ha "aşırı" popüler olması iyi bir şey mi yorum yok). sevenler her zaman seviyordu ayrı.

sevgiyi anlatıyor. www.youtube.com

cahildim dünyanın rengine kandım, diyor daha bişey demesine gerek var mı?

Mevlam ayrılık vermesin gökte uçan kuşa leylam diyor, adam sevilmiyor ki, sevginin kendisi zaten o.

www.youtube.com

www.youtube.com

Neşet Ertaşı seviyorum demek şu sıralar prim yaptığı içindir.Biraz araştırılırsa sevdiğimiz çoğu türkünün Neşet Ertasa ait olduğunu görüyoruz. İnsanın kalbine dokunuyor bazen sözleri.

Efsane olduğu için, sevenleri tarafından ÇOK seviliyor.

Gençler arasında bilinirliğinin artması ise MUHTEMELEN Behzat Ç’de çok çalınmış olmasındandır.

Edit: Son bir yılda ben artan bir Neşet Ertaş akımı görmedim. Behzat Ç. de beş yıl önce final yaptı.

Daha popüler olmasının sebebi ölmesi olabilir, fakat sevilmesinin sebebi bence kendisinin de çok saygılı ve çok sevgili biri olmasından geliyor: www.youtube.com

Gönül kelimesinin içini arabeskçi 'baba'lar boşaltırken bu adam eserleriyle daha bir doldurmuştu: www.youtube.com

Kendisini çok tanımamakla birlikte bildiğim kadarıyla çok içten bir insandı.

Dizide caldiysa sebebi bu demek ki. Yoksa adam guzel soyluyorsa hep guzel soyluyordu, son 1 yilda patlamasini aciklamiyor bu.

kayseri civarında hep popülerdi(orta anadolu diyebiliriz) ancak son zamanlarda vefatından sonra biraz fazla adı geçmeye başladı. İnsanlar facebookda iki dizesini görüp iyi adam falan diyorlar.

Hep seveni vardı iyi insandı gözümde ama şarkıları türküleri bana hitap etmezdi dinlemem pek.

söylediğiniz kulaklıklar özelliklerine bakıldığında güç isteyen aletler değil. bu modelleri, 6s öyle ahım şahım güçlü bir telefon olmasa da, 6s ile birlikte kullanmak hakaret hiç değil. flac albümleri de zaten 6s veya bu giriş seviyesi dap'larla ve bu tür kulaklıklarla spotifydaki 320 kbps extreme qualityden ayırt edebileceğinizi sanmam. Bunun yanında 6s'e bir portable amp bağlarsanız kulaklıkları bir tık daha iyi besleyebilme imkanınız olsa da çift kör testte yine kaliteli sıkıştırılmış bir mp3 ile flac arasındaki farkın ayırdına varamazsınız. Halihazırda bir sony nwz-a15 kullanıcısı olarak ileriye yönelik upgrade planlarınız yoksa dap olayına hiç girmeyin derim. benim kullandığım sistem ise şu şekilde;

sony nwz-a15>audiominor bakır sony lod kablo>jds labs c5>etymotic er-4s

@no surprises, kesinlikle katılıyorum. müzik dinlemeyi sevdiğim bir sistemi, sırf almak için yüzlerce binlerce dolar bayılıp yeni bir sistemle değiştirmek saçma geliyor. sonuç olarak ben sistemi değil onunla müzik dinlemeyi seviyorum kaldı ki bir süre sonra iş müzik dinlemekten çıkıp yeni alet deneme yarışına giriyor diğer türlü.

flac ile mp3 arasındaki farkı rahatsız edici derecede fark edebiliyorum özel bir müzik kulağım var , alt tarafı öneri istedik yine şov yaptınız şaşırtmıyorsunuz, neyse iyi kötü aradığım soruyu cevap aldım sayılır.

@mermize

ilk paragrafının son cümlesini istiyordum işte , flac ile mp3 arasındaki fark ile wav ile mp3 arasındaki fark benim için aynı bunu farkedebiliyorum bu yüzden dap almak mantıklı gibi, diğer arkadaşlar şov peşinde koşmuş senin yorumun daha bilgilendirici oldu teşekkürler

amfiye de yeni bir müzik çalara da gerek yok, çöpe attığın 3000 parçalık arşive de yazık dedik şov yapıyor olduk. amacım sunduğunuz iki seçenekte de sandığınız kadar halihazırdaki durumunuzdan bir fark göremeyeceğinizi anlatmaktı. cevap vermeye gelmişiz hakaret yemişiz. alın efendim alın, en iyisini alın; paranızda, kullanacağınız aletlerde gözüm yok. ben gerçekleri; deneyimlerim, gözlemlerim sonucunda anlatmaya gelmiştim.

adamlar gayet yardimci olmus, ne sovu?

kaliteli bir cihaz pil ve şarj cihazı + 1 aylık coil ve kaliteli likit için başlangıç maliyeti yaklaşık 600-800 arası olur. akıtma damlatma huyunu öğrenme olayları var. ben teferruatla uğraşamam diyorsanız hiç uğraşmayın. ama huyunu suyunu anlayınca rahat ediyorsunuz yaklaşık 1 ay falan alıyor bu süreç. ondan sonra da tüketime bağlı haftalık likit gideri 30tl-40tl olur haftalık. çok içerseniz geçer. kendiniz yaparsanız bedavaya gelir. ancak likit yapmak da hobi gibi bir şey. uğraşmak lazım özen göstermek lazım. cihaz olarak vaporesso revenger tavsiye ederim. benzer model çok. uzun süre kullanmayı planlayarak alacaksanız mutlaka 2 pilli ve bilindik bir model ile başlayın. marjinal denemelerden kaçının.

uzun süre kullanmayacağım, idare edecek dandik birşey arıyorum, o alete en fazka 200 lira veririm, haftalıkta 20 tl likit işimi görür benim , sadece marka model bilmiyorum öneri istiyorum, altın kaplama istemiyoruz herkesin ağzında var bundan kimse buna 800 tl vermiyor bana realist örnekler verirseniz sevinirim

revenger tek kit 250 civarlarına bulunabiliyor. ben swag kullanıyorum. tek pilli. akıtma yapıyor maalesef. ilk aldığımda mod + 2 likit + pil 235'e gelmişti. şimdi de bu civarlara bulunabilir. mesela kit kendi başına 190'a mevcut. gerçi uzun süreli kullanacağım için keşke revenger alsaymışım diyorum.

Smok vape penler 100 lira ortalamada .likitte keyfine kalmıs.detay falan yok,dugmeye basıyorsun,buharı cekiyorsun.ilk gunden kit,mit girmek mantıklı degil bir suru insanın cekmecesinde cop halinde duruyorlar.once kalem baktın oluyor bu iş,sonra yurursun.

ne senden şahitlik isterler ne de o arkadaşa bir işlem yaparlar

aradığınız numarayı merkez, ekiple paylaşabiliyor bazen. o durumda ekip sizi arayıp, "neredeydi, geldik bulamadık, tekrar tarif eder misiniz, ne yaptı" gibi sorular sorabiliyor sadece. başla şahitlik yapacak falan bir durum olmuyor.

hayır.

@üğpoıuy ve docrivers +1

hocam polis sıcak ofisini ya da arabasını terk edip bakmaz bile.

@c1b2k3 sağol bilgilendirici yazın için, ama yine soruyorum hani ben bir olay gördüm ve ihbar etmek istiyorum, tamam polis beni arasın sıkıntı yok tarif ederim ama sonrasında ki durumlarda ben muhattap olur muyum ? Ve muhattap olduğum için sisteme şahit olarak girer miyim ? Yani demek istediğim gönül rahatlığıyla bir olay gördüğümde 155 i arayabilmeli miyim ? Açıkcası ben hukuken bir olaya karışmak istemiyorum.

@üğpoıuy ve @mahone şu an devleti, memuları tartışmıyorum aynı düşüncede olabiliriz ama olay o değil.

ölüm ihbarı gibi ihbarlar olmadığı sürece şahit olarak yada ifade vermek için bir yere çağıralacağınızı sanmıyorum. 4-5 kere aramışımdır en fazla dediğim gibi bu şekilde geri arandım.

hatırladımlarım;

1 kere tinerci için
1 kere bana kaza yaptıracak tek farı yanmayan bir araba
2 kere kaldırama park ve yol çok tehlikeliydi(biri çözüldü bir daha o kafeye oraya park yaptırmadılar diğer çözülmedi mesela)

bunlardan 3ünde geri arandım. çözülemeyen olay için geri aranmadım.

@c1b2k3 muhabbet çok uzadı ama, tamam sen geri arandın hadi oldu ya o tinerci birine zarar verdi o zaman ne oluyor ?

Yani demek istediğim bir şey görünce ihbar edesim geliyor ama sonra ki gelişmeleri bilmiyorum.

siz aradıktan sonra aralarsa ben arayıp uyarmıştım gibisinden konuşup, görmediğiniz için şahit olamazsınız zaten.

olay anında ararsanız da kimse sizi polis çağırdı diye şahit yazmaz, hele zorla görgü şahiti olara olarak hiç yazamaz sanırım. ama sanırım diyorum hukukçular doğrusunu söylesin.

en olmadı olay anında birisi polisi arasın diye bağırın onlar arasın artık. ama ihbar edin mutlaka bir şekilde :)

Hayır öyle tinerci minerci için şahitlik istemez kimse. Söylendiği gibi, ekiple paylaşılabilir numara. “Nerede gördün” falan diye sorabilirler.

Türlü çeşitli konuda aramışımdır 155’i. Sadece komşuya giren hırsızları ihbar ettiğimde saklandıkları yeri bulamayıp aradılar. Yakalayıp götürdükten sonra da telefon edip “şahitlik EDER MİSİNİZ” diye sordular.

Öyle karakolundan arabasından çıkmayan polise ben denk gelmedim. “Karşı apartmanın kapısını biri kurcalıyordu” dediğimde gelip sokakta kaç tur attılar. “Üst caddede hayvan evladının biri 45 dk’dır drift atıyor. Bir yere girecek” dediğimde fellik fellik aradılar. Yine “mahallede bir yerden ah uf diye sesler geliyor” dediğimde yine gelip sokaktaki sesleri takip ettiler.

Adresini söylemeleri de normal. E-devlettir şudur Budur derken telefon numaran zaten kayıtlı oluyor emniyette.

Mümkün mertebe devletin gözüne görünmemeye çalış ama insanlara risk oluşturan bir durum da varsa çekinme. O çocuk tineri çekip çekip komşunun oğlunu keserse vicdanın rahat bırakmaz.

sizin dizi önerilerinizi alabilir miyiz?

gençlerimizde ispanyolcaya karşı kabaran bi şeyler var sanıyorum, başka bir açıklama getiremiyorum duruma.

ben ilk bölümleri izledim ama herkesin bu kadar ayılıp bayılmasına çok şaşırdım. millet sürükleyici diye seviyor herhalde. çerezlik dizi ama o kadar beğenilecek bir tarafı yok bence de.

"prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" kısmına ben de çok takılmıştım ayrıca. polisin ateş edeceğini bilmeleri için prof'un söylemesi mi gerekiyordu lkasjdkljsa yalnız değilmişim :D

@rectoa, üzerime gelme benim. evimde iki dosya dolusu banka soyma planı var. kanlı. kansız. fauda güzel dizi. beğendim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya yok estetik anlamda hitap etmez beğenmezsin ona itirazımız yok ama bu la casa de papel vallahi klişe oğlu klişe. yani bu kadar olmaz. bunu beğenmeyi hakaret kabul ediyorum beğenenin kendi aklına

acikcasi biraz neymis bu diye izlemeye basladim. asiri surukleyici de gelmedi ama issizim, izledim. zor izleidm biraz. ispanyolcayi ozledigimi farkettim, listening alistirmasi gibi dusundum ben.

hatalar cok ve batti baya gozume.

iki saat önce izlerken profun aslında kimsenin parasını çalmicaz ama darphaneye gircez ihihi açıklamasını duyunca direkt kapattık.

populer kültür, netflix bok çekse ayılıp bayılıp izleyecek tipler bunlar, neden çünkü dizi izlemek için para veren adamlar bunlar, iki kitap oku desen kaçacak delik arar bu vasatlar

diziyi netflix çekmedi bildiğim kadarıyla, netflix üzerine yerleşti hatta son sezonu netflixte yok, bölüm süreleri değişti vs geyiği vardı.

bence konu klişe, bi iki mantık hatası var ama karakterler karizmatik, olayın altyapısı güzel(darphanede soygunu vs) ve arkaplandaki sosyalizm teması ilgi çekiyor

ya amk şu dizileri 1 bölüm izleyip "bok gibiydi zor dayandım" yorumunu yapma hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz ya.

20 küsur bölümlük dizinin 1 bölümünü izlemek = 120 dakikalık filmin ilk 6 dakikasını izleyip "zor dayandım" demek gibi bir şey.

sözlükte 5 sezonluk breaking bad için "3 bölüm zor dayandım" diyen adam var mesela.

Ekşi sözlük hiç bi skm beğenmeyen tim iş başında yine. Hadi kardeşim salın şu insanları ya rahat rahat istediklerini izlesinler.

Ben güzel buldum izledim, sizin izlediğiniz diziler nedir öğrenelim bakalım hangi sikko diziyi izliyosunuz?

1. spoiler verme lütfen!
2. beğenmediysen şahsi fikrindir. Eksik hissetmemek için yandaş aramana gerek yok.
3. zevk meselesi. futbol, siyaset ve din gibi konular da mantığa oturmayan, taraftarlık içeren konulardır. hakaret veya çamur seni haklı kılmaz.

Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Gerçi belki bi' şans verebilirim diziye ilk bölümden sonra.

%99 Netflix pompalamasyonu, pr'ı.

netflix'i yeni keşfeden tayfanın "olm çohzelmiş yua" naralarıyla hype'ladığını söylemek lazım. hayatında 2 bölüm üst üste yabancı dizi izlememiş, ekşi sözlüğü bir kere bile okumamış keko iş arkadaşım bile "kasalı papalı bi dizi varmış izledin mi" diye soruyorsa ortada bir enteresanlık vardır.

öncelikle, İZLEMEDİM.
bu sebeple dizinin kalitesi hakkında yorum yapmayacağım ama ortada ikinci bir narcos varkası var. he, narcos'u izledim ve beğendim ama orada da bir hypke vakası yaşandı. e tabii gittikçe daha da artıyor netflix izleyen sayısı, bi de henüz hava atma malzemesi olacak kadar az popüler olduğu için pırtladı ortaya.

bomboş bir dizi olsa böyle olmazdı yalnız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. muhtemelen izlemeyeceğim için bir şey diyemiyorum ama ortada "abartıldığı kadar olmama" durumundan fazlası yok diyebilirim. geri kalan detaylar tamamen öznel, çıldıracak bir şey yok.

(Barın ağırlığı da dahil tabii ki)

Kaç set kaç tekrar yaptığınızı da yazarsanız güzel olur :)

Mobilim editleyeyorum affola.

barın ağırlığını neden dahil ediyoruz ? 60 kg maximum 5 tekrar.

istersem tek kerede kaç kg kaldırıyorum bunu öğrenmek için 60 ın üstüne çıkarım. ancak değmez abi. sırtı beli falan riske atıyorsun. onun yerine kontrollü yükselmek daha iyi.

@charlotte dahil edilerek söylenir genelde.

210 kg x2
180 kg x6

70 kg x10 ile başladım 10 ay önce. 5 senedir spor yapıyorum deadlift ypamaya 10 ay önce başladım. Squatım zayıf ama 150 kg üstüne çıkamıyorum.

Bu arada bu yazdığım tekrarlar en iyi formumda olduğum zamanlar. Diyet döneminde bu ağırlıkların yanına yaklaşamıyorum.

Bir kere bu hareketi yaparken diskimi kaydırdım. Bir ömür 50 kilodan fazla basacağımı sanmıyorum

fazla ağırlık gerizekalı işi, götüne güvenen düşük ağırlıklarla zıplayarak çok tekrar yapar, oturduğu yerden şişen adamlar sporcuyum diye geziniyor

Dikkat edin çok basacağız derken belinizi elinize alırsınız.

120 kg 1 set 5 tekrar

1 senedir falan deadlift yapıyorum. haftada 1 kez.

Tanışmayı geçtim, yanlış anlaşılmayayım diye siklemiyormuş gibi, tiksiniyormuş gibi falan davranıyorum ben bazen. Psikolijimi çok bozdu bu hal. Böyle bazen bir noktaya dalıp bir şey düşündüğüm oluyor. Hiç farketmiyorum, kız da o noktaya yakın oluyor aksi gibi. Ona bakıyormuş gibi algılanmayayım diye aptal aptal triplere giriyorum.

Sorunumun kaynağı ne bilmiyorum.

Kurs, etkinlik, işyeri, gibi tanışma fırsatı olan yerlerde. Onun dışında mesela kafede arkadaşlarınla toplanırsın onun da arkadaşları gelmiştir. Üçüncü bir seçenek olarak da mesela internette bir başlık açarsın biri de sana güzel güzel, madde madde açıklar. Noktalama işaretlerinde sıkıntı olsa da ne güzel imla kurallarını da biliyor dersin. Bu şekilde.

"tanışma girişiminde taciz çığırtkanlığı yapan kadın doluyken etraf"

internette köpürtülen 3-5 abartılı mesele haricinde ben böyle bir şeye denk gelmedim.

Doğru diyorsun ama şunu da not düşmek lazım. O yüzden kadınlar, kadınlar özgürleşirse erkekler de özgürleşecek diyor. Bu ülkede hemcinslerimizin göstermiş olduğu şiddete, tavra karşın biz erkekler de sesimizi çıkarmadık ve bazılarımızın da işine geldi. Çok iyi anlıyorum seni. Bazen bir kadın görüyorum kahve içen acaba gitsem merhaba desem mi diyorum, sonra vazgeçiyorum. Meyhanede 3 kadın rakı içerken problem oluyor mesela erkekler laf atıyor. Kadınları anlayabildiğim için, ne kadar sana hak versem ve muzdarip olsam da, maalesef kadınların çektiği problemler hallolmadan böyle yaşayacağız.

Femme vitale +1

Utopik bir dunyada evet nasil tanissin bu erkekler ama gunumuz gercekleri uymuyor maalesef.

Khalkedon benim yazacaklarımı yazmış.
bu bilince sahip kadınların erkeklere zaten sapık gibi muamele etmediğini düşünürsek sorunun çözümünün toplumdaki temel değişiklikler olduğunu düşünüyorum. barda tanıştığı erkeğe numarasını veren çok da bilinçli olmayan bir kadının bunu birden çok defa yaptığında "yollu" sıfatına maruz kalmasının direkt olarak o kadınla alakası yok, suç onun değil. ben açıkçası bir erkek olarak her kadından bahsettiğin kadar sınırları aşıcı olmasını bekleyemem, keşke olunsa.

değişim geçiren toplum bir zaman sonra bu sorunları aşacak ancak mevcut erkekler muhtemelen kimseyle rastgele tanışamadan ölecekler.

+1 imi verdim.

erkekleri pis kokuyor bakımsız ve tacizci.hele kadınlar kendini kraliçe sanıyor birşey söyleyemeye çekiniyorsun bırak birşey söylemeyi kaldırımda yalnız kadın olunca yolun karşısına geçiyorum ya da hızla yürüyüp solluyorum..

kadınları ayrı erkekleri ayrı aptal.valla bıktım bu ülkede yaşamaktan ya.

allahını seven beni norveçe izlandaya falan atsın :(

Şunu da eklemek isterim, böyle bir diyaloğa ekşi duyuruda hiç girmedim. Konuyu duyuruyu açan belirtmiş, bunun dışında 'keşke şöyle de yapsan, bu hassasiyeti hayvanlara da göstersen' gibi ifadeler tartışma/münazara kültürüne uymuyor. Bu tarz karşı çıkışlara "ad hominem" denir.

"Ad Hominem", belirli bir kişinin herhangi bir konudaki duruşu yerine şahsına yöneltilmesidir.Bir fikre cevap verirken, fikir üzerinde tartışmaktan ziyade, argümanı ortaya atan kişinin alakasız bir özelliğini gündeme getirerek fikirlerini çürütmeye çalışmaktır. Bunu eleştiri olsun diye değil, en azından iyi bir şekilde tartışabildiğimiz ortamlarda yapmamaya dikkat etmeye çalışabiliriz diye yazdım.

Hepimiz bu toplumda yaşıyoruz ve farklı düşüncelerimiz, hayat biçimlerimiz olsa da bir şeylerden dolayı sıkıntılar yaşıyoruz. Bunların çözümü için dinlemek ve gözlemek öneml diye düşünüyorum.

eksisozluk.com

şu türler biterse anca o zaman olabilir. erkek yanına gelmiş merhaba diyecek ya da tanışabilir miyiz diyecek en fazla. author un çok sevdiğim bir sözü geliyor aklıma nedense

İnternet bu konuda gün geçtikçe büyük bir yer kaplıyor.

Bunun dışında arkadaşımın arkadaşı muhabbeti ve iş arkadaşlığı olmasa gerçekten Yeni biriyle tanışmak zor.

güzel tespit. erkeklerin işi çok zor

Bu lgbt ve hayvanseverlik olayı biraz; Afrikada çocuklar açlıktan ölürken ki konuştuğunuz mevzuya bak muhabbeti gibi olmuş.
Tanışmaya gelince, şanslı değilse çoğusu tanışamıyor maalesef

Cevaplarım patır patır siliniyor. Diyeceğim tek şey, bu tarz hassas konular üzerine bu kadar üsttenci, rahat konuşmamak lazım. Paranoyak, "Sikecüler tatlı. mı" kafasını yaşayan kadınlar yok mu? Var. Ama bu Türk erkeğinin her alanda ayni mukavemeti gördüğü anlamına gelmez ki eğer bir kadın taciz edildiğini düşünüyorsa yüzde seksen haklıdır. Sadece biraz dikkatli olalım. Lütfen.

Bir erkek güzelce yaklaşıp tanışmak istediğini belirttiğinde kadın istemiyorum diyorsa ve erkek ısrarcı oluyorsa (onu takip etmek, lafla ısrar etmek ve benzeri) olay oluyor zaten Türk kadını için. Ben sanmıyorum ki reddedilince insanca uzaklaşan adamlarla ilgili ay taciz etti beni diye olay büyütülsün. Kimmiş bu tanışmak isteyen erkek için taciz etti beni diye çığırtkanlık yapanlar?

Devilred, takdir ve tebrik ettim, çok güzel yazmışsın.

İlaveten acemi +1 diyorum. Ya da hiç tanışmıyoruz, rast geldikçe işte..

ayni seyi bir kac gundur dusunuyordum dunde bir arkadasimla konustuk bunu.

Bizim donemin taciz kelimesinin anlamini bile bilmedigi yonunde bir cikarimimiz oldu.eskiden beri ne halt yediysek tamami taciz.bu bahsettigim kiza sarkintilik etmek falan degil ya da birseylere zorlamak asla degil ama eski beraberliklerimizin neredeyse tamami gece disariya cikma ,bolca alkol uzerine olusan tanismalar.belki bu yuzden cogunlugunun kim olduguna dair bir fikrim bile yok birde soyle dusunuyorum buyuk yirtmisiz birisi gitse dese ki alkolluydum benden faydalandi(bu da ne igrenc bi kelimeydir) al sana sk tuttuk,sabika kaydini yedik birde suca bak,taciz daha fenasi coskun abinin meslegi.

Boyle bir olay oldugunu varsaysak ya bende onun kim oldugunu neden benimle geldigini hatirlamiyorum ki ben niye gidip sarhostum benden faydalandi diyemiyorum.ya evimi 10 kere falan soydular ona bile is kazasi falan dedik.gitsem kimi sikayet edicem tanimiyorum ki,

Ulkede cok garip seyler oluyor,hic olmadigi kadar pislik,taciz,tecavuz aldi basini gidiyor.asla en ufak tacizi bile normallestirmek olmamali ama kiza merhaba demenin bile taciz kabul edildigi bir hale geldik.birde bu durumu yine kendi lehlerine kullanan garip yoneticiler var,pembe otobus olsun eylemi yapan dayilar falan.sebebi midir bilemem ama sonucu pek cok yoneticinin tamda istedigi durumu olusturuyor.

iyi giyinen bakımlı olan her erkeğin her kadında şansı vardır,, pizzacı falan hikaye ben kadın olsam ve pizzacı bana yürüse rahatsız olueum

"Bir kadından bunu duymak gözlerimi yaşarttı tebrik ederim"

Bu oyunun nasıl oynandığını biliyorum yine de ben. Kolay olmuyor tabi tanışmak, ama gerçekten isteyen, karşısındaki kişiyi gerçekten tanımak isteyen eninde sonunda tanışıyor.

Hayat şartları böyle. Öyle isteyeceksin ki rahatsızlık vermeyecek karşındaki kişiye

Deli insan her cinste var, bunu göz önünde bulundurmak gerek diye düşünüyorum ben.
Kadınların "tacizci bu adam!" yorumlarının (doğru olmayanları kastediyorum) çoğunluğu temsil ettiğini de düşünmüyorum.
Bir kadının istediği gibi birileriyle buluşması, istediğiyle görüşmesi, "naz yapmadan" ilgisini belli etmesi vs çok rahat ve normal karşılanan bir şey değil bu toplumda. Haliyle erkekler de bir türlü ne yapmaları gerektiğini öğrenecek pratiği edinemeyip ürkütücü, garip sosyal varlıklar olarak kalıyorlar. Az bir kısım tecrübesinin, görgüsünün, zekasının, empatisinin, giyim kuşamının vs verdiği olumlu etkiyle kendi yolunu çizebiliyor.

Geçenlerde başka bir duyuruda bahsetmiştim, İngiltere'de bir komedyen "How Not to Sexually Harrass Someone" diye bir skeç yapmıştı, onda çok güzel bir mesaj vardı: bir şey garip geliyorsa, gariptir, haliyle taciz olarak anlaşılabilir. Yani, sizin bir kadın iş arkadaşınıza bir sabah "aa elbisen ne güzelmiş, yakışmış" diyip geçip gitmeniz normal olabilecekken, bunu kadıncağızı koridorda köşeye kıstırıp "elbisen çok yakışmış, vücut hatlarını çok iyi gösteriyor" diye söylerseniz, bu gariptir ve tacizdir. "Yuh amk, kim yapar bunu" diyebilirsiniz, ama bu o kadar çok oluyor ki, inanamazsınız. Daha dün bir arkadaşım anlatıyordu, ilk buluşmada karşılıklı birer kadeh bir şey içip sohbet ederlerken on onbeşinci dakikada durup dururken "ee içki içmeyi seviyorsun, oral seksi de seviyor musun bari" diye soran bir adamı mesela. Bahsettiğim videonun linki de şurada: www.youtube.com

(Ayrıca maalesef erkeklerde bir "seks konusunda konuşmuyorsan kezbansın" algısı var ki, ben bunu çözebilmiş değilim.) Yani, o kadının sizinle konuşmamayı, sizinle buluşmamayı, sizinle tanışmamayı, sizinle flört etmemeyi tercih ediyor olma ihtimalini de düşünün lütfen. Kimse kimseye ilgi borçlu değil, bir şeyiniz hoşuna gitmemiştir, ürkütücü gelmiştir, rahatsız olmuştur, kafası o anda bu sohbeti vs götürecek halde değildir, ne olacak? İnsanlık olarak birbirimize bir şans borçlu değiliz flört konusunda, herkes istediğine pas verir istediğine vermez. Bunu "erkeklerden tiksinen türk kadını" gibi sunmak da saçma.

Bütün bunlar bir kenara, ne bileyim, sıradan bir iltifatın, uygun bir zamanda birinin gelip merhaba demesinin vs de taciz olarak algılanmasını ben de doğru bulmuyorum.

Sorunuza daha direkt bir cevap vermek gerekirse: internetten, herhangi bir olayda tanışma amaçlı yaklaşmadan sohbet açarak ("burası da bu saatlerde hep ne kalabalık oluyor değil mi?"), karşınızdaki kişinin herhangi bir aksesuarına vs övmeden, yorum yaparak ("aa kolyeniz ne ilginçmiş, bir şeyin sembolü falan mı?"), arkadaşlar aracılığıyla vs tanışacaksınız. Karşınızdaki kişiyle insan olarak iletişim kuracaksınız önce yani, "bağyan tanışalım mı" diye ürkütmeyeceksiniz. @Manoftheyear'ın bu dediğine katılıyorum, "öyle isteyeceksiniz ki rahatsızlık vermeyecek".

Benzer bir durum erkeklerde de olabiliyor. Benim de hem duyuruda hem gerçek hayatta tanışmak istediğim ve ilginç bulduğum insanlar var karşı cins, sırf ikinci ayda "yiğidim evimin erkeği ol" diyeceğimi düşüneceklerini ve kendilerini şekilden şekile sokacaklarını bildiğimden hiç ses edemiyorum bile. (Flört etmek istediğim değil, sohbet etmek istediğimi kastediyorum) İnsanlar garip.

Aynen ya 2000 lerde mircda chat yaparken bilgisayar sandalyesinden kucagimiza ziplarlardi ama resim istesen gondermezlerdi simdi instada kasigindaki bene kadar goruyoz ama tacizciyiz...

güzel demişsin de ben de bir erkek olarak hemcinslerimin özellikle kurs\gezi\sosyal klüp gibi etkinliklerde kadınlara sinek gibi yapışmalarından rahatsız oluyorum. erkeğe farklı kadına farklı davranmalar, kadınların çevresinde oturmalar, yardım edeyim, eşyanı taşıyayım, yemek getireyim, geçerken bırakayım sarkmaları vb iğrenc.

* vapurla bir etkinliğe gidiyorduk. elemanın biri (erkek) ayakta kalmıştı, yer açtık yanımıza oturdu. sohbet ettik. bir süre sonra gruptan bi kızın yanı boşaldı. eleman bizim yanımızdan kalktı kızın yanına gitti. kızla da tanışıklığı yok ha :)

Milyonlarcası nasıl tanıştıysa o şekilde.

Benim etrafımda bahsettiğiniz kadınlardan hiç yok, pis sapık erkeklerden de yok. Çevrenizi değiştirin.

Edit: elitlikle ne alakası var bu dediğimin anlamadım:) elitler arasında böyle tipler yok mu?

@peggy

O kadar saçma bir anlama şekli ki bu, tarif edemiyorum. Çevrendeki insanı zaten tanıyorsundur, elit çevreyle övünülecek soru değil bu.

kısır döngü var burada.

kadınlar erkeklere yüz vermedikçe erkekler abazanlaşıyor, erkekler abazanlaştıkça kadınların gözünde daha itici oluyor.

birisi yukarıda "sinek gibi yapışma"dan söz etmiş. haklı. çünkü erkekler abazan.

zor ya bende merak ediyorum :D

Bu sorudan tacizi meşrulaştırdığımı çıkaran bazı aklı evveller olmuş. Siz siz olun o denli aklı evvel olmayın.

Daha önce 4 yıllık üniversite okunmadıysa, yaş sınırına takılmazsa (sanırım 29'du) kağıt üstünde mümkün. Pratikte değil, açık öğretim mezunu yedek subay olma şansı çok düşük, en azından ben hiç şahit olmadım.

mümkün.

açık öğretim mezunu yedek subay görmedim ama denk gelene denk geldim. loto'da 6 tutturmakla hemen hemen aynı olasılık olsa gerek.

kısa dönem yapabiliyor yani ? benim sormak istediğim yaş sınırına takılıyor bu anlattığım profil ?

Yedek subaylık tamamen şans, seçsen de seçmesende çıkar veya çıkmaz ihtiyaca bağlı, mühendis öğretmen gibi mesleğin varsa lisans diplomalı tabi çıkma ihtimali yüksek ama diğer türlü kısa dönem çıkar

şuan 25 olsan ve okulu 4 sene de bitirsen 29 eder ki. bunun sonrasında kısa dönem gidebilirsin. hatta yarım dönem uzatıp askerliğe başlasan bilen askerken okulu bitirirsen kısa dönem gibi terhis ederler.

bırakın açıköğretimi normal bir üniversitenin işletme/iktisat gibi bölümlerinden mezunları da almıyorlar yedek subaylık için. Artık yedek subaylık için belli mesleklere sahip olmanız gerek. bunların başında mühendislik gelmekte. doktor/dişçi bunların zaten kaçarı yok. eğer gerçekten asteğmen olarak askerliğinizi yapmak istiyorsanız size sorduklarında komando olmak istediğinizi özellikle belirtin.

benim de gördüğüm, duyduğum en alakasız asteğmenlik mevzusu Fransız dili ve edebiyatı okumuş bir abimin komando asteğmen olarak şırnak'ta askerliğini yapmış olması.

son olarak bir abi tavsiyesi, askerde 1(bir) günü bitiremiyorken asteğmenlik için kasma.. senden sonra gelenler senden önce giderken bakarsın arkalarından..

@silah taciri “Artık yedek subaylık için belli mesleklere sahip olmanız gerek.“

Ne zamandan beri?

@Delay Fuze kesin bir tarih veremem ama 9 sene önce askere gitmiş biri olarak benim zamanımda da böyleydi, şimdi de böyle. terör belası 90'lardaki gibi değil. Yedek subay ihtiyacının çok büyük bir kısmını doğrudan mühendislerden karşılıyor ordu. Makine mühendisi, inşaat mühendisi vb. gibi doğrudan ordunun işine yarayacak askerleri uzun dönem olarak alıyorlar. Zaten terör mevzusunda sözleşmeli er politikası başladığı için ekstradan yedek subaya gerek kalmıyor.

Ben 2016 şubatta gittim. 115 kişinin 20 civarı mühendislik veya fen edebiyat dışıydı. Ben de sigortacılık mezunuyum.

Tabii takım komutanı benim bahsettiğim. Meslekçilerde direkt avukat hakim öğretmen alıyolar heralde. O konuda hiç bilgim yok.

Komando olmak da istememiştim. Pişman oldum sonra. Kime ne çıkacağı hiç belli olmuyo özetle. Zaten tipleri görünce de bilgisayarın rastgele seçtiğini düşünmeye başladım. Anlam veremedim.

joint weed'in içiliş şekillerinden biri, tütünle karıştırılarak sigara gibi sarılıp içilen versiyonu; sigara gibi sarılı haline joint deniyor. weed'i bong(nargile mantığı) gibi farklı yöntemlerle de tüketebiliyorsun.

haşhaş da sigara gibi kullanılabiliyor, direkt olarak çiğneme yoluyla da tüketilebiliyor.

soru 2: tüpün içindeki joint, yanındaki şeffaf yuvarlak şeyler grinder, weed'i içinde öğütüyorsun, sonra tütünle karıştırıp joint halinde sarıyorsun. sağdaki parça üste gelen kısmı, soldakine tütünü koyup sağdakini üstüne yerleştiriyorsun, çevirdikçe öğütüyor kalın weed'i. yeşil kutudaki filtre sanırım, ya da halk arasında zıvana; dudağın direkt olarak yanan weed'le temas etmemesi için. kilitli poşetteki ise weed'in ta kendisi.

volcano digit bir vaporizer'mış, onu bilmiyordum. bong dediğim şeyin elektroniği, yanan weed'in daha hızlı etki eden şeklidir buharlı tüketim. bu da bu işi daha kolay ve daha dumanlı yapmanın yolu.

nax belirtmiş, sadece ot olursa hem sürekli söner hem de içimi zorlaşır. standart bir joint 1 kişiyi çok rahat uçurabilirken fazlasını koymaya gerek yok, yine tütün arasına ancak sağlam sarılmış bir joint'in 4 kişiyi uçurabilmesi mümkün.

böyle anlatınca da sanki her gün vuruyoz guru guru gubara durumuna düştüm. ot içmeyin yassah.

@bruce sağol, yok o büyük torbalı buharlı şeyi sormuştum zaten.

Joint marijuana nin tutun gibi kagida sarilmis ve sigara gibi tutturulerek icilen sekil, illa tutunle karistirmak zorunda degilsin. Ekonomik olsun diye tutunle karistiriliyor bence genelde.

Hashas da sararak iciliyor, pure oldugunu gormedim sarildiginda ama hep tutunle sariliyor. ya da bi yakiyolar filan biseyler oluyo, oyle de aliniyor ama ben sevmiyorum, ayrintisini bilmem.

Menude joint yazmasi "sarmayi bilmiyosan kardes biz senin icin onceden sardik, al ic" seklinde hazir satilisi demek :D

Resimdeki vaporizer olmasi lazim. Turkce cok ilkel versiyonu "kova" dhskajjajs

Haşhaş Türkiye'de yasak, değil mi? Ve bunun gibi anlık mutlu eden ama bağımlılık yapmayan şeyler? Sigara gibi değil ama astıma uygun olarak. Bitki çaylarına inanmıyorum, hiç denemedim ama şimdi haşhaş nere melisa çayı nere :)

Flemenk bir arkadas dedi ki; tutunle weed karistiriliyor cunku sarginin icine tutun koyulmazsa her nefeste sigaranin ucunu tekrar yakmak gerekir.

resimdeki büyük alet vaporizer. amsterdam'daki coffee shop'larda oluyor, ücretsiz kulanabiliyorsun. aslında mantığı kova yapmaya benziyor ama yakmadan yaptığı için daha "az sağlıksız" denebilir. ciğeri söndürmüyor kova gibi. o ucundaki balonu söküp içine çekiyorsun, kova gibi tek seferde hepsini bitirmek zorunda değilsin. subabı oluyor.

joint hazır sarılmış ot demek ama genelde sarmasını bilmeyenler, turistler falan alır. tütünü dayayıp weed fiyatına satarlar, weed'i de süprüntü olur genelde.

haşhaş dedikleri opium olabilir mi? afyon yani. genelde siyah bir taş şeklinde olur. macunumsu bir yapısı vardır. kubara benzer. jointi pek olmaz, pipe'ı yapılır. taze weed varken gereksiz.

biraz ters sırayla yanıtlamış gibi oldum, kusura bakma.

herkes keş çıktı be, gençler bir ara buluşma yapalım bari :p

haşhaş dedikleri şeyin bizdeki karşılığı kubar.

en.m.wikipedia.org

Bizim bildiğimiz haşhaş değil o, yine weedden üretilen, işlenmiş, toz halinde olan ve tütünle karıştırılıp içilen versiyonu.

haşhaş değil bu arada haşiş derler, neye göre haşhaş yazdınız

buluşma yapılsın gerçekten, pariste mezarlık tarif edenler, "tatkılma"'ya teknik açıklama getirenler - ki bilmeyene anlatması bazen tatlı oluyor gerçekten- duyurunun potansiyelini gözler önüne koydu bence.

Ariyorum narkotiği, silmeyin (*-*).

hashas = kubar,

pure joint sarilirsa da oyle milletin soyledigi gibi her cekiste yakman falan gerekmez, evet daha sik soner ama tutunle karistircnksin diye bir sey yok.

Arkadaslar cevap vermis ama ozetlemeye calisayim.

Joint: Tutunle karistirilip sigara olarak sarilmis weed ya da hash

Weed: Kurutulmus kenevir cicegi. Coffeeshoplarda yapragini satmazlar icim kalitesi dusuk oldugu icin

Hash: Haşhaş ile hash farkli seyler. Haşhaş bitki. Hash ise kenevir ciceklerinin uzerindeki tozlarin islemden gecip/preslenip kalip haline getirilmesi. Turkiye'deki kubara denk. Sakin ola yemeye kalkmayin bunu, yenildiginde hem etki gostermez hem de tadi berbattir muhtemelen. Eger macun kivaminda yumusaksa ince iplikler haline getirilip, degilse princ tanesinden kucuk parcalar bol tutunle ( yanmasi weed'e gore daha zordur ) karistirilip sigara ile sarilarak icilir. Bunun disinda raptiye/bardak/pipet kombosu ile icenler, ayran kutusundan uzay gemisi yapan arkadaslar da mevcut.

Resimdeki vaporizer. Arkadaslar kova ve bonga benzetmis fakat bir kac fark var. Kovada/bongda malzeme yanar, dumani cekilir vaporizer ise yakmadan buharlastirir, torbaya doldurur buhari nefesle icinize cekersiniz, icimi daha yumusaktir. Resimdeki vaporizerlarin krali olan volcanoda ise sicaklik ayar weed icin 180-190 ayarlanir. Herhangi bir coffeeshopta vaporizera hash koyarsaniz dayak olmasa da kufur yersiniz buyuk ihtimalle, hazneyi temizlemesi cok zor olur eriyince.

selam ve dua ile.

ses olayı karışıktır, basit gözükür ama çok detay barındırır.

senin tarif ettiğin şey aslında hi-fi sistemleri tarif ediyor ama aşırı pahalı tabi.

benim gözüme bu çarptı. istanbul'daysan compel'e gidip kendin deneyip görebilirsin.

www.compel.com.tr

şimdi ben bu monitörlerin çok profesyonellerini denedim kullandım ama bu nasıldır bilemem.

öte yandan hoparlör yazınca bir sürü bluetoothlu (mono) alet çıkıyor, fiyatları da çok uçuk.

zaten bi sürü detay var.

mesela pikap diyorsun, kullandığın markadan, plağın kalitesine, kullanacağın amfiye, kullandığın pikap iğnesine kadar uzuyor konu.

şu an nasıl müzik dinlersin? ya telefonu bağlarsın, ya bilgisayarı, mp3 dinlersin.

en fazla flac dinlersin, flacta da mesela kulaklık preamplisi falan kullanıyolar, profesyonel kulaklık, monitör ya da hifi sistemi kullanıyolar. yine bütçeyi kat kat aşıyor.

bak bildiğimiz sony markasının bile hi-fi sistemler için çıkardığı 2004 model kullanılmış cd player'i kaç paralara satılıyor

www.ebay.com

kaldı ki sony hi-fi sistemlerde adı bile anılmayan bir marka.

o yüzden çok büyük paralar harcayamazsan, boşuna umutlanma.

Audio Pro Addon T3

Serdar Ortaç'ın albüm çıkarması.

Zeytinli Rock Fest

Film Ekimi

İstanbul Film Festivalı

Antalya Altın Portakal Film Festivali

Adana Altın Koza Film Festivali

Nobel ödülleri
Caretta carettaların yumurtlaması
Akademi ödülleri

Med cezir her dk her gun olan bir sey bunun goruldugu bir yerdeyseniz.

Neyse.
Olumlu ucak kazasi
Bilimum muzik festivalleri

Her Ağustos ayında Perseid meteor yağmuru oluyor. 12-13 Ağustos olması lazım.

Artık saniye

En son 2012 ve 2015'te olmuştu. İkisinde de o saniyeyi ekran görüntüsü alarak geçirmiştim. :)

23:59:60 şeklinde vuku buluyor.

Oscar törenleri
Davos Zirvesi

@efreet sultan wut ?

en az 1 ünlünün hapse girmesi
en az 2 yaşlı ünlünün ölmesi
tree of life festivali
arda turan'ın bir olay çıkarması
game of thrones'un yeni sezonuyla beni hayal kırıklığına uğratması

Bazi kisilerde oldukca cekici bence.

elbette duzeltiliyodur da cok karakteristik bir sey bence. Ama yakisinca. Yakismayanlar lutfen duzelttirsin

ben boyleyim, acikcasi duzelttirmeyi hic dusunmedim, yakistigini falan da dusunmedigim halde. uzerinde durulacak kadar onemli bir sey degil benim icin. niye duzelttirek ki?

var canım, neden olmasın.
olmuşu:
i.ytimg.com
www.turkiyegazetesi.com.tr

benim üniversiteye kadar tır geçiyodu aradan. kendiliğinden kapandı sonra yavaş yavaş. şimdi motorsiklet filan geçer anca. alışıyor insan aslında o görüntüye. birleşmese ben de ellemezdim sanki.

moda çünkü ayrıca iyiki de düzeltmiyorlar herkes olduğu gibi güzel ve bence bu bir kusur değil

bu estetik durumu düzeltmenin birden fazla yolu var, o kadar da pahalı değil. yalnız insanlar neden hiç tanımadıkları insanların estetik yargılarına göre dişlerini değiştirme gereği duysun ki? adamın hoşuna gidiyor ve değiştirmiyor, bu kadar.

kedilerin dikkatini çekmek için kullanıyorum boşa gitmiyo. iki dişin arasından üflediğimde çıkan sesin frekansından olacak ki hepsi dönüp bakıyo.

kadın erkek farketmez çok çekici yaaaa

dostum selenyum sülfat içeren şampuanı hergün kullanan insan var bir sürü. ama kullanırken fındık kadar sürüp o şekilde köpürtüyorlar. çok az bir miktarda yani. ben kullanmıştım ama saçlarım beyazlamaya başlayınca bıraktım.

eğer güzel kombine edebilirsen kullanılabilir. kombine edeiblirsen derken saç derine uygun şampuanı bulabilirsen. benim sana önerim organicum. saçın yağlı mı yağsız mı bilmiyorum 2 çeşidi var. al bi kullan. ben 5 6 yıldır kullanıyorum. saçlı derimi çok iyi yatıştırıyor. kepeği kesiyor.

bende de aynı sorun var. saçımı bir head and shoulders bir de başka bitkisel bi şampuanla yıkıyorum(bioblas). sorun olmuyor. ama haftada 1 h&s ile yıkamak az olabilir.

@caletti aslında ikinci şampuanım kepek şampuanı olmasın diyorum. sadece besleyici olsun diyorum. head and shoulders zaten yeterince etkili. ne dersiniz?

dene, gör dostum. şampuanın saçı beslediğine inanmıyorum.

Cosmo marketlerin herhangi birinden sls,paraben,silicone içermeyen bir şampuan alıyorsun. Rossman, Gratis gibi marketlerde var bu tur şampuanlar markası önemli değil. Sonra da Rosmann'da satılan Altapharma tea tree oil (çay ağacı yağı) alıp şampuanın içine 15-20 damla kadar damlatiyosun. Head and shoulders kullanmadigin zaman bunu kullanıyorsun. Bende de kaşıntı kabuklanma hatta sackiran vardı. Bu çözüm oldu.

şampuan saç dökmez döküleceği varmış, egzamada dökmez , bende de var amk asla geçmez sadece dönem dönem ortadan kaybolur ama bu ara çok yoğun iğrenç birşey ya

Kediyi sahiplenemezsin ki, o seni sahiplenir. Canı istediğinde sevdirir, istemediğinde kıçını döner gider. Sabah bir bakmışsın yalayaark uyandırır, başka zaman eline aldığında kaçmaya çalışır. Sorunuza cevap: Kedi size göre değil, hem de hiiiç

Ben de kedi sahiplenmek istiyorum. Şu anlattıklarına bile güzel geldi. Beklentini çok yüksek yüksek tutuyor olabilir misin ?

Linç etmeyin demişsiniz ama bir kediden ne beklediğinizi anlayamadım? Saydıklarınız kedilerin özellikleri zaten, her hayvan gibi yer içer yatar. Ayrıca cool hayvandır, isterse sevdirir istemezse sevdirmez, işine geldi mi duyar gelmedi mi duymaz, kimseye müdanası yoktur o yüzden nankör diye iftira atılır. Bazı özellikle yavru kediler çok hareketlidir üstüne atlar acaip sevimlidir ama büyüyünce o da diğerleri gibi olur genelde. Kedi bizi sevdiği için ya da başka bir beklentiyle sevmeyiz, o umursuz hallerini bile severiz. anlaşılan o ki hayvan beslemek size göre değil, sahiplenip 2 gün sonra sokağa atacak bir hava veriyorsunuz, bence hiç hayvanlara ilişmeyin.

anlattığını dinlemeyip gidiyorsa boşver hocam sahiplenme. a*na koyam öyle hayvanın.

"Bişey anlatıyorum konuşurken kalkıp gidiyor."
hiç güleceğim yoktu :) kedi o yahu.
klasik koşullanma ile belki ufak tefek şeyler öğrenir ama genel olarak kafası nasıl eserse öyle.
çağırırsın gelmez, çağırmazsın gelir, perdedeki sineğe atlar vazoyu kırar, penceredeki kuşa atlar 3.kattan düşer, halıya sıçar, parkeye kusar, en sevdiğin çantana koku bırakır, masada unuttuğun tatlını yalar vb. vb. :))

uzun zamandır kedi besleyen biri olarak tavsiyem, hatta ısrarla tavsiyem, kedi beslemek işinden vazgeçmeniz. arkadaşınızın kedisini arada gidip sevebilirsiniz.

Yavru alıp büyütürseniz size birazcık daha bağlanabilir, sonuçta arkadaşımızın kedisi ve sizi sallamıyor pek.
Ama yine de beklenti çok yüksek olmasın, kediler günün üçte ikisini uyuyarak geri kalanını da öyle mal mal dolanarak geçirir. Canı isterse sevdirir istemezse tınlamaz bile. Ha kucak delisi dibinizden ayrılmayan kediler de var ama çok nadir.

iyice hindistana döndük, kediye tapan bir güruh yetişti ülkede, kedi sana değil falan diye ateş püskürüecek bir kitle oluşur aşağıda şimdi yorumlarda bak gör

aksiyon istiyorsan gelincik al, en temizi.

www.youtube.com

kedileri rahat bırakın kedi fetişistleri. evde beslemeye uygun değiller. evde hayvan beslemek hayvana eziyet.

şöyle düşün, sen çocukluk arkadaşınla olan samimiyetin aynısını arkadaşının arkadaşı ile olan ilişkinde bekleyebilir misin ki arkadaşının kedisinden aynı şeyi bekliyorsun?

o kedinin arkadaşınla olan ilişkisi ile seninle olan ilişkisi aynı olacak diye bir şey yok. birde her kedinin huyu suyu farklıdır.

ben kediyi eve alalı 7 sene oluyor neredeyse ilk aldığımda bir tek mama yerken sevebiliyordum ondada kafasından başka yere dokundurmuyordu şimdi beraber yatıyoruz her gün mıncırıyorum falan.

kediden neden insanla özdeşleşmiş özellikler bekliyorsunuz ya shdjdjfjfjfd

hahah herkes niye bu kadar sert çıkmış anlamadım. bence çok komik bir duyuru olmuş :D

arkadaşının kedisi olduğu için sana o kadar pas vermiyordur. benim iki kedim var, birine 2 aylıkken, diğerine doğduğundan beri bakıyorum ve ikisi de gel deyince geliyor, dert dinliyor, teselli ediyor. tamamen yetiştirmeyle ilgili :p

elbette bu kadar değil. ama kedi yıllardır senin kedin olunca hem o sana daha alışkın ve sıcak davranıyor, hem de sen ona alıştığın için ne zaman ne yapacağını kestirip ona göre davranabiliyorsun. mesela kedilerimden birini sabahtan akşama kadar mıncıklasam hoşuna gider, o yüzden habire alıp yoğuruyorum. diğeri ise canı isteyince geliyor yatıyor çok ellersen kalkıyor. her kedinin başka başka huyu var. ama gel diyince gelen modeli yok bunların. aksiyon olarak ise uyumadığı zaman evde koşturur, yüksek yerlere zıplar, bardak devirir, yatağın koltuğun altına saklanıp birden bacağına atlar oyun için falan; böyle özellikleri olan modellerimiz mevcut. bir de default olarak her modelde lazer eklentisi var, lazer görünce dayanamıyorlar. bir dene bence.

fatura tabi keser. hocam bildiğimiz ufak bir ticarethane sahibi bir adam bu. masraf olmasın diye de şahıs şirketi kurmuş.

şirket banka hesabını mı vermedi size ? faturasız olsa vergiden kaçıyor derdim ama fatura keseceği halde kendi özel hesap nosunu vermesi ilginç.

anlatttıklarınızdan bana kötü bir şey gelmedi açıkçası ama hiç referans yok ise, risk var tabi. bakalım zamanında teslim edecek mi ? istediğiniz gibi olacak mı vb

bu nasıl bir makina ? link fln var mı belki yardımcı olabilirim

şahıs firmasının banka hesabı da şahsi olur zaten bunda bi sorun yok. fatura da kesebilir. teorik olarak limited şirketten farkı yok. hatta sorumluluğu daha fazla.

başka şirket üzerinden neden fatura kesmemiş acaba , vergiden kaçmak istese bu dediğimi yapardı , sizin düşündüğünüz gibiyse bu devirde böyle amatörlük yapmazlar bence

Atcaparcim sen karsinda holding varmis gibi proforma falan diyorsun adam ne diyor lan bu diyor.bu arkadaslara esnaf diyoruz.hotmaili olmasi bile enteresan.adamin yaptigi islere bakacaksin sana uyuyorsa yaptiracaksin uymuyorsa baska yere bakacaksin.

simdi sen adami oh my god kurumsal maili yok,firma hesabi yok diye elestiriyorsun ama sahis firmasi nedir,sahis firmasinin banka hesabi nasildir,fatura nasil keser bilmiyorsun.sen adama guvenmiyorsun adamda ne diyor bu acemi diye dusunuyor su anda.sirf bu yuzden senden kapora almadan is yapmasi mumkun degil,yeniyetmenin bir tanesi aradi,bisiler istiyor sonra oder mi odemez mi belli degil diye dusunuyor.

Adamin referansini veren tanidigin varsa ,bu isi yapabilecekse banka dekontuna su is icin kapora diye belirterek yatir.oraya kadar gidip makbuz almana gerek yok.zaten o adamda makbuzda yok.senin tediye makbuzu hazirlaman falan gerekecek.bu seferde belli rakamlara kadar nakit odeme yapabiliyorsun,gerisi bankadan olmak zorunda,detay,detay.

önceki iş hayatınızda gördüğünüz bazı kurumsal uygulamaları kural zannettiğiniz için kafanız karışmış..

öncelikle proforma fatura diye bir fatura formatı, bir şekil şemal yok. proforma fatura denen şey "teklif"tir. faturaya yazılacak olan fiyat, ödeme planı vs. gibi bilgileri yazıp göndermekten başka bir şey değildir. o gönderdiği mail proforma fatura işte zaten. şekil şemal aramayın. bazı kurumlar bunu fatura şekline soktu diye bunu kural, gereklilik falan zannetmeyin. adam ben proforma faturayı bilmiyorum demiş ama gayet biliyor ve de göndermiş. siz bilmiyorsunuz, şekil şemal arıyorsunuz.

illa kurumsal adresi olacak diye bir şey de yok. işim gereği kendi mükelleflerim olsun, onların alış yaptıkları koca kcoa firmalar olsun birçoğu hotmail gmail kullanıyor. olabilir, kimse domain almak zorunda değil. hatta adam facit'ten hesap makinesine daha son 10 yıl içinde geçti. faks makinesini kullanmayı yeni öğrendi. kayseri'nin ağalarından yaşlı başlı adam. bilgisayarı bile yok, ajanda ve kalem ile görüyor her işini. ama bütün ankara'ya mal veren bir tekstil toptancısı. nabalım şimdi kurumsal adresi yok diye?

firma kimin adınaysa banka hesabı da onun adına olur. yani şahıs firmasının banka hesabı da şahıs adına olur, "kuburoğlu makine" diye olmaz. "ahmet kuburoğlu" diye olur.

şahıs firması fatura keser. şahıs firmasının limited şirketten, anonim şirketten hiçbir farkı yoktur. yani elbette teknik olarak yüzlerce farkı vardır da sizin sormak istediğiniz anlamda bir yoktur. fatura da keser, satış da yapar, alış da yapar. limitedin anonimin her yaptığını aynen yapar, yapabilir. san şahıssın diye bir limiti de yoktur.

ben olsam niye vazgeçeyim. ne şahıs firmaları var hatta biri de mükellefim, devlet ihalelerine girip milyonlarca liralık işler yapıyor. koca devlet güvenip iş emanet ediyor, ama şahıs firması. siz gelseniz güvenmezsiniz. ben güven sarsacak bir hareketini göremedim.

makbuz denen şey de "parayı aldım" evrakından başka bir şey değildir. çok kurumsal bir yerde çalışmışsınız, her şeyi kurallı bekliyorsunuz. makbuz da yarım sayfa kağıda yazılmış "x kişisinden 18.000 lira aldım. imza ahmet kuburoğlu" bu kadar. bi de tarih atsa tamam. sırf bunu almak için gitmeye gerek yok. hatta banka havalesi dekontu bundan çok daha muteber bir belge olur. ama siz şahıs işletmesinin şahıs banka hesabına güvenmediğiniz için yarım sayfa kağıda yazılmış yazıya razı olacaksınız gibi duruyor.

benden ilk istendiğinde yazdım google'ye proforma fatura diye görselleri arattırdım. Açtım painti firma adını, logosunu kopyaladım siteden yapıştırdım screenshot ile.

ortasına yazdım anlaşma şu şu şu şekildedir. Termin süresi şu süreyi kapsar diye.

Sonrasında ne oldu biliyor musun ? Bu yat imalatı yapan kurumsal firma peşin ödeme olarak proformada anlaştığımız bin küsür türk lirasını 4 aydır ödeyemiyor.

Onlar kurumsal ben cahildim, ben işimi yaptım onların kurumsallığına güvendim. Adam en azından şeffaf davranmış bilmiyorum demiş.

dolandırıcı olsa proformasını sekreterinin üslubunu kıskanırsın ne kadar profesyoneller diye.

anlattıklarınızda bir problem yok. şahıs firması fatura da keser, hesabı da şahıs uzerine olur. adam sadece ufak esnaf.

tam tersi, bizi de gömersin sen

Böbrekler için çok zararlı diye biliyorum.

kimse 8 litre su içemez 4 5 dir ondan da bişey olmaz

180 kg olmalısın

8lt biraz fazla çok aşırı değil mi yaa?
ama asıl işin tuvalete git-gel kısmını düşünemiyorum /:

Tuz bazlı ilaç mı? O nasıl bir ilaç ki bu kadar çok susatıyor? O ilacı bir doktorun verdiğinden emin misin? Zayıflama ilacı mı ne ilacı o?

Hekim değilim ama hemen aklıma gelen iki husus var.
Birincisi: Çok su içersen çok idrara çıkarsın. Bu elektrolit kaybı demektir. Kaybettiğini dengeli olarak alamayacağın için vücut elektrolit dengeni bozarsın. 112 ile hastaneye gider kalıcı arıza edinmiş olarak geri dönebilirsin.
İkincisi Ne kadar sıvı alırsan al böbreklerin bir idrar üretme kabiliyeti vardır ve bu miktarın üzerine çıkmaz. Fazla sıvı organlarda depolanır ve organlar büyür. Beyin de bir organdır, kafatasının içinde büyüyemez. Öldürücü olabilir.
Burada oyalanma ilacı veren hekimle konuş, sorunun doğru cevabını ve ne yapman gerektiğini o sana söyler.

suyun 10 litre üzeri zararlı.

Su zehirlenmesi diye bir sey var. Bence arastir.

hevesle baktım ama üzgünüm hiç biri /:
hele doğaç hiç olmasın lütfen.
en iyisi yine çınar..

şimdiden güzel bir hayat dilerim.

aren ilginçmiş ne demek acaba ?

ben Mahire bastım oyumu.
Fakat Aren yerine Arden'e baktınız mı hiç?
Arden bana daha güzel ve anlamlı geliyor bir bakın derim.

İlla biri olacaksa Çınar ama diğerlerini sevmedim.
Mahir yine bir nebze normal ama Doğaç ve Aren nedir yahu.

Allahaşkına çınar nedir yav.. Oldu olacak çam, köknar, meşe filan koyun ismini. Benim ismim de bir zamanlar moda olmuştu. Şimdilik duruldu ortalık ama ağaç ismi çok saçma geliyor bana.

doğaç ve mahir zulüm. resmi olarak çocuğa güzel bağırabilmek için seçilmiş isimler
dooooooğğaaçç.
maaaaaaahhiirr.

en hoşlanmadığım şıkka verdim oyumu. gerçi diğer 3 tanesi de pek farklı değil ya.

Ben mahir'e bastım. Abidik gubidik isimlerle cagirilacagina en azından bilinen bir isime sahip olsun.

Yürü be Maho

Bence Mahir kazanacak :) Canım sıkılıyordu iyi oldu grafiği takip ediyorum :)

kötünün iyisi mahir +1

mahir iyidir, kahrolsun emperyalizm

Benim oyum Mahir’e ama Doğaç koymayın da ne koyarsanız koyun. O nedir öyle yav, kimin aklına geldiyse... Uzun süresir daha kötü bir isim duymamıştım.

ilerde zorluk çeksin, umrumuzda değil diyosanız doğaç ve aren koyun.

mahir'e verdim oyumu, sevdiğim bir isim :) zamanın üstünde hiç eskimez

@devilone yemedim içmedim, google'ladım:)
Aren: "Hititlerden geldiği yani Sanskritçe Güneş Tanrısının Oğulları anlamına geldiği düşünülmektedir. Her Hititliye Aren denirmiş.(Işığın Oğulları).Avesta dilinde ise soylu demektir. Farsça ise çöldeki en parlak kum tanesi anlamında kullanılmaktadır."

Anlamı hoşmuş, bence Aren koyun. Çınar da neymiş? Mezarlık ağacı çağrışımı yapıyor.

çınar yapmayın ya

daha çok globalleşen bir dünyaya gidiyoruz. çocuga isim soyisim gir diyince hem ç hem ı girmek zrunda ypamayın bu işi.

mahir mecbur. veya aren.

Ben oyumu arenden kullandım aralarında en oluru oydu.

Ekşiduyuru Çınar timi işe başlamış. Strawpoll açılırken şıklarda kesin çınar var dedim ve çıktı. Anlamıyorum mesela bana pek hoş gelmiyor ama neden bu kadar fazla talibi var?

Çınar out, Aren in diyorum.

Çınar timi deme sebebim bebe ismi önerilerinde istisnasız en az bir tane olması

dostlar, yoldaşlar, ümmeti muhammed;

ne gömmüşsünüz ulan iki dakikada :)

gördüğünüz gibi her isim her bünyede farklı hisler uyandırıyor. doğaç haricinde :) bu da zaten benim önerim olduğundan sıkıntı yok, araya sıkıştırayım dedim, bakalım ne dönecek diyerekten. neyse dersimi aldım :)

bu arada çok gömen, hepsi kötü diyen, kötünün iyisine oy verdiğini belirten arkadaşlar; güzel isim önerin de neşelenelim az :)

@agluna süpermiş

aren olsun bence de anlamı da güzel tınısı kulağa hoş ve asortik geliyor

çınar çok var 10 sene sonra her yer çınar amcalarla dolacak.

çocuklarla iletişim halinde olan bir eğitmen olarak söylüyorum. Çok farklı isimler konduğu zaman öğretmenleri hatta arkadaşları bile zorlanıyor, her yerde karşılaşılan isimler olduğunda da yine aynı şekilde karışıyor diğerleriyle.

o sebeple belki çınar konabilir ama ben hiçbirini beğenmedim açıkcası o yüzden de oy vermedim.

çınar dedim. çünkü oğlumun ismi. çocuğa doğa sevgisi vermede kolaylık oluyor. beraber site bahçesindeki çınar ağacına tırmanmak çok hoşuna gidiyor.

isim verirken "şu isimden çok var" argümanı saçma gelmişti bana. millet hala ahmet, mehmet, ali ismini koyuyor. travma mı geçiriyor bu kişiler?

turkce karakter olmasin fetisini de anlamiyorum. cok sacma.

emin olun yabancilar o isimleri dogru telaffuz edebiliyolar. fransiz birinin abuk subuk ismi sikinti olmuyor, onun ismindeki aksan sikinti olmuyor, bu mu oluyor?

neyse soyadimda turkce karakter var (ismimde de var) su ana kadar hic sikinti yasamadim, tam tersine soyadimi turkiyede ilk seferde dogru soyleyen birine denk gelmemisken burada catir catir soyluyolar ve ustune buranin kimliginde de gayet turkce karakterli hali yazili duruyor.


dogac olmasin, mahir de biraz eskidi gibi. cinar ise cok var.

aren - arden olabilir

Mahir dışında doğru düzgün bi isim göremedim. Diğer isimler bildiğin zenginlerin çocuklarına taktığı sikimsonik isimler başlığındaki isimlerden.

hiçbiri.

uğur koyun çocuğun adını.

Oyumu Mahir den yana kullandım.
Ayrıca üstte bir arkadaş Türkçe karakter kullanmamaya özen gösterin demiş. Kesinlikle çok saçma. Bunu da belirtmek istiyorum.
Allah analı babalı büyütsün.

seyler.eksisozluk.com

mahir çok güzel bir isim demeye geldim.

şahsi kanaatim insanlara taş toprak bitki isimleri ve sarp, yamaç, volkan gibi olumsuzlukları ve zorlukları çağrıştıran isimler verilmemesi.

çocuğunuzu Allah bağışlasın, güzel günlerde büyütün. ismiyle yaşasın.

Aren

en azından farklı. Mahir nedir? Dolmuşçu ismi gibi?

Mahir’e bastım oyumu. Arada çok az fark var. Yavaş yavaş kapanıyo arkadaşlar, sandıkları terk etmeyelim.

aren veya mahir. cinar dogac falan ciddi sikinti yurtdisina giderse.

bunların içinden mahir diyorum

doğaç ne yahu?
Çınar falan aman aman.

mahir ismi bir bana mı siyasi geliyor?
aren ve doğaç olmasın. oy kullanmadım, hiçbirini seçemedim.

Mecburen Mahir dedim. Sonra Aren. Tercihen hiçbiri.

Ben Mahir diyorum. Arenler diye bir hidrokarbon sınıfı var. Çocuğa yanlışlıkla bileşik adı koymayın.

Bugun dusundugum bırseydı, bır oglum olursa adını And koymak

mahir.
ne kadar güzel ve yalin.

ortalık çınardan geçilmiyor. aren de çok zorlama. dogac'a zaten değinmiyorum arkadaşlar gömmüşler yeterince. fena.

orjinal olacak zihniyeti ile komik ya da sıradan olmayın. çalıştığım hastanede (ki kucuk bir ilçedeki 4 hastaneden biri)
kasımın 5 önde doğan 6 tane doğa vardı mesela. yakalayan doğa koymuş çocuğun adını...hepsinin de yaşı yakın.

bilge
egemen
korhan
kutlu
utku
erdem
görkem
gökmen
yalçın

ilk aklima gelenler...

Merak etme kardeşim senin 50 lirana bişey olmaz. Ayrıca artık belli bir miktara kadar devlet güvencesinde

türkiyede bütün bankalar batık zaten, hükümet güvencesinde hepsi ondan bişey olmaz hiçbi bankaya

100000 liraya kadar güvence var diye biliyorum, birikiminiz daha çok değilse endişeye gerek yok. teb %14 hoşgeldin faizi veriyordu en son, oraya geçirebilirsiniz belki içiniz rahat etmeyecekse.

Batmaz

halkbank batmaz çünkü arkasında devlet var.
ama devlet batabilir bak.

Produdan danışmanlık ltd şti inş aş.
innovateda inş şti
yu ma tu.. yok bu vardı
chainconnect danısmanlık
industrial connections

danışmanlık 4.0

akılişi

Yükseliş Danışmanlık
Bunun ingilizcesi de güzel olur.

danışment

sim danışmanlık

ceyhun danışmanlık
faruk danışmanlık

Bu değil, bu değil.

Biz Biliriz danismanlik
Know How danismanlik

consultance of swing diyesim geldi ama sadece pun'la yürümez bu peynir gemisi, farkındayım.

consultware, supportware, net-support aklıma gelen basit çözümler oldu.
ware varyasyonlarının ucu tupperware'e çıkıyormuş, yorumu yazdıktan sonra farkına vardım. benden de bi bok çıkmadı anlayacağın. iyisi mi baş harflerden falan bişiler olsun, kimsenin umrunda olmuyor zaten bu tarz sektörlerde şirket ismi ünvanı.

procon
prosis danışmanlık
isminizin baş harflerini kullanın X&Y danışmanlık

consultance of swing çok iyiymiş:)

Damak zevki meselesi.

Benim espresso harici favorim flat white ve cappuccino.

Boşuna kahvelerin şahı değil espresso. Ama diğer kahveler işe yaramaz demek ağır olmuş, duruma göre farklı kahveler tercih edilebilir.

white mocha bir kahve değil, kahve ile yapılan bir içecek. "şekerli katkılı bir içecek gibi" demişsiniz. e öyle zaten? gibisi fazla. şekerli katkılı bir içecek.

espresso bir kahve demleme yöntemi. ha o demlemeye uygun bir çekirdek kullanıyor olabilirler. kıyas yapacaksanız diğer kahve çekirdekleri ve diğer demleme yöntemleriyle kıyaslamanız gerekli. içine bit kadar espresso konulmuş sütlü şekerli kremalı soslu bir içecek elbette kahve değil.

coca cola ile kolalı jelibonu karşılaştırmak gibi bir şey sizinki.

ben de espresso severim ama çabuk bitiyor.

kahveyi değilde sevenlerine işe yaramaz de bari, coca cola işe yaramaz rakı işe yaramaz gibi birşeye geliyor dediğin, seven sever sevmeyen sevmez

Duyuru başlığı ile duyurunun kendisi arasında çelişki var. Başlıkta esprrsspo dışındaki “kahveler “ demişsin. Oysa aşağıya onlar kahve değil şekerli içecek demişsin. Önce karar verelim, hangi sınıfa koyuyorsun o içecekleri ? Sonra tartışalım

Espressonun yaradığı iş nedir?

Midemi deler gibi olduğu için ve kahvenin işlevi benim için tatlı ihtiyacımı/ açlık hissimi bastırmak olduğundan espresso benim için işlevsiz. Ayrıca birkaç yerde basınç ile demleme yöntemi olduğundan dolayı çekirdeklerdeki zararlı bileşenlerin de kahveye geçtiğini okumuştum.

Ben de bol sütlü filtre kahve severim. En işime yarayan o çünkü.

Beklentiler farklı olduğuna göre herkesin fikri farklı. Kısacası renkler ve zevkler diyelim :)

Favroilerimden değil. En beğendiğim filmi tenant.

başarılı ancak tecavüzcü bir yönetmen olduğu için filmlerini beğenirim ama adamı sevmem. neden seviyim çünkü?

Sadece şu filmini izleyip psikolojik geriliminden etkilenmiştim. Bitter Moon (1992) m.imdb.com

Sonra tecavüzcü diye filmlerini izlemedim.

filmlerini severim. repulsion, rosemary's baby, tenant üçlemesi de çok iyi.

karısının hatrına severim, tecavüzcüyse kaç sene hapis yattı bilgilendirirseniz sevinirim

Otobüsten Harem'de inip, oradan servis veya dolmuşla Kadıköy en mantıklısı olacaktır diye düşünüyorum.

Hızlı trenle Pendik, oradan metroyla Kadıköy de olabilir.

- uçakla sabiha gokcen. oradan kadikoy otobusu.

kara ulaşımı yapacaksan pendik'ten metroya bin kadıköye git , diğer tüm tüm önerileri çöpe at yok harem miş yok minibüsmüş hikaye işler

otobüs+kadıköy servisi

@docrivers tem'den gelirken bir de pendik'e geçmeye uğraşmayacak değil mi?

karayolları metro vs hikaye işler, kirala bi helikopter direkt git.

Ortada para var mı? Cidden meraktan soruyorum. Fiziki (banka hesabında vesaire) bir para yok sanki ortada.

Dönüştürebilene var ama tabi dönüştürebilen oldu mu

en çok merak ettiğim şey, sürekli düşüyor çıkıyor, yeni alım yaptım, şöyle sattım.

abi para var mı para? kendi banka hesabına alan var mı?

lafa geldi mi "1000 dolardan aldım şimdi 19 bin dolar"

ee bakıyon cepte kuruş yok?

ortada para yok ama bir güç var.

niye para olmasın ki? yani birinin 2014 ve öncesinde alıp 19 bin seviyelerine gelene kadar hold edip zirvedeyken satmış olma ihtimali düşük. çünkü 10 katına, 20 katına çıksa en azından bi kısmını satarlar. ama kesinlikle var böyle insanlar. neden olmasın ki?

abi paypal bile olmayan bir ülkeden bahsediyoruz, neredeyse s.tığımız bktan vergi alacaklar.

ben pek ihtimal vermiyorum, elini kolunu sallaya sallaya 19bin doları tr banka hesabına alınacağına.


bir de feto muhabbeti var hani, yurtdışından gelen paralara aşırı dikkat ediyolar.

@photographer

Btc siteleri üzerinden bitcoin satışı yaptıktan Sonra paranı banka hesabına çekebiliyorsun rahatlıkla . Ortada fiziki bir para var yani..

Küçük düşünüyorsunuz...

2010 civarında araba parasına arsa alanlar; milyon dolarlara aynı arsaları ya sattılar ya da kat karşılığı verip multi milyoner oldular. Devlet bunlardan sıfıra yakın vergi aldı. Adam 5 senede hiçbir iş yapmadan multi milyoner oldu ve vergi vermedi.

Sanayici ise kıçını yırttı, gece gündüz çalıştı, sonunda hem para kazanmadı, hem de kazanamadığı paranın vergisini tam verdi.

Devlet ilk önce şu arsa ve emlak rantına el koysun, sonra bitcoin'e sıra gelir.

@photographer, @kendi ..

gördüğüm kadarıyla bilip bilmeden konuşuyorsunuz,para var tabi para olmasa insanlar neden girsinler biri çıkar; abi para yokmuş der, diğerleri girmez.

Bizzat ben bir sürü para çektim. Hala da çekiyorum istediğim zaman

@mysql34

Var mı diye soru sordum (ki gerçekten merak ederek sorduğumu da belirttim) çünkü
ben şimdiye kadar olana denk gelmedim. Kesinlikle yok demedim.
Para çekenlerin olduğunu da öğrenmiş oldum. Allah bereket versin.

O zamanlar alan kaç kişi tuttu ki? Ben de 2013 sonbaharda almıştım. Hatta geçende mail kutumda işlemlere baktım, o zaman küçük paralara hesabıma giren çıkan coinler şimdi ev alıyor. Fakat üzülmüyorum. Neden? Çünkü ben btc-e ile çalışıyordum hep. Zaten site kapanınca bütün param gidecekti :)

2013 de girenler filan baya zengin oldu paralarıda cektiler
7-8 ay önce girenler bile paralarını baya katladılar.
son 1-2 ayda girenlerin çoğu zararda :)
ortada para var evet 500 küsür milyar dolar kadar şu an için

unutanlar dışında kimse trilyoner olmamıştır.

çünkü atıyorum; 10 dolara aldığın bir şey 100 dolar olduğunda korkar ve satarsın. hatta 50 dolar olduğunda bile satarsın. o yüzden gerçekten aldığını unutanlar dışında çoğu kişinin 100x falan yaptığını düşünmüyorum.

@catch the arrow btc-e tekrar açıldı :)

ya arkadas para neden olmasin ortada. Bitcoin ile alisveris yapabilecegin tonla internet sitesi var.

babam var , doğçe bank hesabına yollamışlardı parayı ama öyle aman aman bir para değildi jeep marka araba aldı 100 bin tl falan vurdu fazlası değil aynı şekilde nintendo'dan da vurmuştu ona da anneme volvo aldı, kafası çalışan yapıyor birşeyler

alla alla öyle miymiş yahu? altın çağ? ben hep 2000'lerin başı diye düşünürdüm altın çağı olarak. şu anki altın çağı dj'ler yaşıyor. bu arada uzağım şu sıralar epey hiphop alemlerine de eskiden direkt içindeydim, organizasyonlar falan yapardık, ey gidi günler... neyse gelecek derken, maddi açıdan mı soruyorsun? zira öyle pek para döndüğünü ya da döneceğini falan sanmıyorum. dönüyorsa biz de yapak beat.

gelecek dersen, live coding var mesela. millet dans müziği falan yapıyor text tabanlı programlarla, bilgisayar ekranını da sahneye yansıtıyorlar, algorave deniyor buna da. ahan da gelecek onda olabilir.

@soso o kadar taşşak geçtin altını doldursaydın bari, iki coder şeker atıp patlayacak diye saçma sapan birşeyi geleceğin müzik endüsrtisinin zirvesine koydun pes doğrusu

herkeste bi tuhaf tavırlar. ne taşağı yahu? doğru düzgün soruyorum, altın çağında mı, uzağım ben de ama sanmıyorum diyorum işte, ne diyeyim daha?

dans müziğinin nesi varmış bu arada? bir de live coding derken şu tarz şeylerden bahsediyorum: www.youtube.com edit: şu daha bi dinlenebilen bi şeymiş: www.youtube.com

gelecek dedin, aldın önüne geleceği koydum, kızıyorsun. kırdın kalbimi.

abi editlemişin yazdığını. müzik endüstrisinin zirvesine koymadım herhalde. alternatif sahnede önemli bir yere gelebileceğini söylüyorum işte, gelecekten bahsediyoruz alt tarafı. tahmin bendeki de, hem sadece ben söylemiyorum bunu. bak: www.theguardian.com

ilgisini çekenlere şunu koyayım aslında bu arada. yani sadece tek bir türden ibaret değil bu, genel olarak bu konseptin gelecekte daha geniş bi kitleyi ilgilendirebileceğini düşünüyor insanlar. hoş bir seminer: www.youtube.com

abi tamam bomboş bir işe benzemiyor geleceği parlakta olabilir ama bunun hitap edeceği kitle sınırlı , şuan metro boomin ortalığı kasıp kavırıyor 10 sene sonra live codingci gözlüklü bir nerd piyasaya yumruğunu vuracak diyorsun anladığım kadarıyla, ben ona atarlandım biraz

yok abi ben alternatif piyasadan bahsediyorum tabii ki, ana akım değil. ana akımın dinamikleri çok daha farklı. ama öyle bir şey ki mesela techno da alternatif diyorsun (tiesto...vs techno değil, başka bi şeyden bahsediyorum), ancak bazı çevrelerde çok geniş bir alanı kapsıyor ve muazzam bir piyasa oluşturuyor, maddi açıdan da getirisi yüksek. berlin'deki berghain underground denirdi ama techno turizmi diye bi şey var artık. normalde popüler kültürü takip eden gençler berlin'deki alternatif gece hayatının içerisine nasıl girebileceği üzerine kafa patlatıyor, berghain'a girebilmek için maymuna dönüyor. dolayısıyla underground denen o alternatif kültür popüler kültürün parçası oluveriyor gençlik arasında. ama metro boomin falan ayrı kafalar tabii, bilemiyorum. yalnız üretici olarak kendine bir yer edinmek istiyorsan yetenek şu bu, onları geçiyorum, direkt çevre edinmende fayda var.

Dil kursu olabilir mi?

Birkaç sene rehberimde aile fertleri dışında kimse yoktu. Sosyalleşeyim diye insanlarla tanışırsan başladığın yere dönersin. Bireyselliği idrak ve takdir etmeni öneririm. Yalnızlık kereviz gibi bir şey. Tadını alınca güzel.
Eğer sıkılıyorsan sıkıcı birisin demektir.

hey dostum bu mal bir ha. pardon, fikir harika diyecektim.

abi şimdi sosyal aktivite ile insanlarla tanışabilmenin bence ilk kuralı, gerçekten hoşlandığın bir şey üstüne yoğunlaşmak.

sen şimdi atıyorum fotoğrafçılıktan, çömlekçilikten(burada çeşitli kursları kastediyorum, resim, yağlı boya, ebru kursu falan) hoşlanmıyorsan eğer, bu kurslara gidip de oradan edineceğin çevre ile pek anlaşabileceğini sanmıyorum.

fotoğrafçılık pahalıdır ama güzeldir, çok çeşitli gruplar var, haftasonları fotoğraf çekmek amaçlı kısa kısa turlar düzenleyip istanbul ve yakın çevresine giden falan.

batuhan tamam çok kereviz yeme tuvaleti tıkıyorsun sonra.

@Batuhanolabilir abi karı kız ortamımızda mı olmasın çok ağır konuştun ya

dans kursu.
dans gecelerine katılırsınız. fiziksel aktiviteniz arta4. dans ve müzik insanı mutlu eder. bir çok insanla kaynaşırsınız. ayrıca dil vs gibi kurslardan çok daha rahat kadın arkadaş çevresi de yapabilirsiniz. çok güzel erkek arkadaşlıklarınız da olur. düşünün derim

rap sana yükseldi. yok öyle bi yükseliş, rap demek varoş demek, apaçi demek.

rap eskiden hayattan yakınma üstüne kuruluydu. şimdi eardrummers mike will falan modasıyla daha çok gazlamaya ve harekete geçirmeye döndü. black beatles mesela, önceden eminem hariç rap şarkılarının mainstream olması neredeyse imkansızdı. ama Mike WiLL Made-It işini iyi bildiğinden piyasanın arzuladığını çok iyi verdi. mesela türkiye'de rap dinleyicileri 13-20 yaş aralığının dışına çıkmazdı hiç, son dönemde ezhel tarzı sanatçılarla ciddi anlamda trend oluştu.

ülkede kıroluğun artmasından sebep.

sana katılıyorum. ben de rap dinlemeye başladım son 1 senedir. sadece son çıkan adamları dinliyorum ama.

rap müzik algısı farklılaştı insanlarda. kadıköy'deki ezhel konseri biletleri haftalar öncesinden tükeniyor. beraber elektronik müzik konserlerine gittiğim arkadaşlarım atık sıklıkla rap dinliyorlar. geçenlerde ablamlara gittik onlarda da "90 bpm" çalıyordu. ablamlar çok seviyormuş yeğenim de ezberlemiş falan.

sebebi de, bence rap müzik kendi içinde baya gelişti. artık o bildiğimiz ortaokul çocuklarına hitap eden ergen sinirli rap yok. daha farklı, ama farklılık tam olarak nerede ben de tam bilmiyorum. ama mesela şuna bak:
www.youtube.com
bu adam sinirli değil ki komik. artık rap şarkılarında geyik yapılıyor. bizi çeken yanı da bu zaten, eğlenceli işte.

rap değil elektronik müzik yükseldi, rap dünyada şuan müziğin zirvesinde en çok dinlenen en çok kazanan en popüler sanatçılar rap'çiler doğal olarak türkiyede de kıpırdanma oldu, rap demek elektronik altyapı demek zaten

hep Türkçe rap'e laf atılmış ama rap'e kıroluk diyen büyük cahildir ya bu konuda.

Rap popa iyice yaklaşmaya başladı. Güzel beatler, birkaç ünlüyle düet, reklam derken baya yükseldi, dinlenebilirliği arttı.

alt kültür (subculture) ürünü olarak doğdu, sonra popüler kültür ürününe dönüştü ve son olarak da kitle kültürü ürünü haline geldi. Kalitesi artmadı (bilakis düştü), genele hitap eder oldu.

Bu dönüşüm dünyanın kalan kısmında daha erken gerçekleşmişken Türkiye'de yeni yeni dönüşüyor diyebiliriz herhalde.

bunların dışında @imacloud +1

Degil bence.

şişmansın

Önemli olan kilonun ne kadarının kas, ne kadarının yağ olduğu. 185 boyunda olup 85 kilo olan atletik ve kaslı bir arkadaşım var mesela.

Yağ oranını bilmeden kimse bunun cevabını veremez.
Senin boyunda 90 kilo olup gayet fit olabilmek mümkün. Ancak 75 kilo ile de skinny fat olabilmek de mümkün.

Nasıl anlatacağım bunu? Şu yağ kas filan ölçen alatlere gidip ölçülsem anlar mıyım?

Ölçüm yaptır. Ölçüm sonuçlarını, önden yandan ve arkadan çekilmiş boy fotorağflarını yükle buraya o zaman kesin sonuca ulaşılır.

hümanist tabutçu +1

aynı boydayız. 85 kiloyum ve zerre şişman göstermiyorum. önemli olan kas-yağ oranı.. 1.85 ve 90 kilo da olabilirsin ve hiç şişman gözükmeyebilirsin :)

Ben mi yanlış anlattım kendimi zayıf mıyım diye sordum herkes şişman değilsin gibi cevap vermiş :)

+ olarak bu ölçümü nerde yapacağım ?

belini ölç 85 cm altı ise normal. Zayıf olduğunu sanmıyorum normal işte.

aynadan, olmadı ön kameradan.

alamıyoruz.

freud hayatının anlamını ya da değerini sorguluyorsanız hastasınız demektir demiş. boşver o yüzden.

belki baya para kazanır güzel bir kadınla evlenir rahat yaşayıp güzel bir kız çocuğum olur güzel bir ailem olur falan işte

belki bir gün düzelir diyerek

düşündüm, bulamadım.

Hayat motivasyonum yok. Vakit dolduruyorum.

Yok ve açıkcası çok yerinde bir soru olmuş. Teşekkürler.
Bir anlam arayışı var fekat ne çare bilemedim.
Şuan düşününce karnıma yumruk yemiş gibi hissettim.
Kafam karıştı...

Bazı problemlerin sıradışı şekilde çözümlenebileceğini kendime göstermek için o gün bugün diye uyanıyorum.

hayal kurmamı ve merak etmemi sağlayan şeylerden. örnek: doğa, iyi yemek içmek, bilim ve sanatla yapılan ve yapılacak şeyler, aile, pc oyunları, yer yer spor. bi de sosyal medya yıllardır hiç yok bende. aktif kullandığım zamanlarda hayat enerjimi oralara aktarıp kendime hiç bırakmıyormuşum gibi geliyor.

@hobareyy +1500

Düşündüm de güzel yemekler ve borçların ödenmesi mecburiyeti hariç hiçbir motivasyonum yok.

Vakit dolduruyorum +1

Çok şey var
Bugün için yazmak diyebilirim
3 gündür yazıyorum

benim de büyük hedeflerim vs yok. malesef. günlük yaşıyorum. ama hayatın görmediğim taraflarını zamanla görecek olma heyecanı beni motive ediyor. hiç denemediğim şeyleri denedikçe de artıyor.

merak duygumu ve yeni şeyler deneyimleme arzumu canlı tutuyorum.

Yoga

Gelenden gidenden.

müzik yapıyorum, müzikten.

Merak. Bugün hayatta ne olacak, dünyada neler olacak, neler keşfedilecek ve icat edilecek, yeni bir şarkı olacak mı, yeni flmler ve diziler neler olacak. Gün içinde olması şart değil; örneğin, bu yıl neler olacağını merak ediyorum. Yeni şeyler olmasa da olur, bahara çiçeklerin açmasını ya da yazın havanın sıcak olmasını özlüyorum. Ölürsem hepsini kaçıracağımö ne yenı şeylerden haberim olacak, ne de sevdiğim şeyleri görebileceğim yeniden. Hortlamaya ya da “Yukarılardan bir yerden bakıp bize gülümsüyor”a inanmıyorum. Bu dünyada ne gördüm, gördüm; ne yaşadım, yaşadım.

Hayat bize verilmiş bir şans. Günümü bana keyif veren ve merak ettiğim şeylerle doldurup böyle vakit geçiriyorum. Gelecekte ne olacağını merak ediyorum. Seviyorum bu oyunu özetle.

Ben en kotu zamanlarimda bile 'bos bos yasiyorum galiba, hicbir seyden zevk almiyorum. nefret ediyorum yasamaktan' demedim sanirim. Her yeni gun yeni bir mutlululuk ve umut kaynagi benim icin. En temel motivasyonum basit seylerden bile mutlu olmak ile ilgili. Ben disarda yururken muzik dinleyip agaclara bakmaktan bile deli gibi zevk aliyorum. Her gun yeni seyler ogrenmek, farkli yerler gormek, farkli deneyimler yasamak mutlu ediyor beni. Oyle filmlerdeki gibi mukemmel bir hayat da yasamiyorum bu arada, gayet standart bir hayatim var ama onu guzellestirmek icin elimden yapiyorum. Kotu zamanlarimda da asla umutsuzluga kapilmiyorum. En fazla bir iki gun uzulup, aglayip sonra 'hadi bakalim simdi toparlanip mutlu oluyoruz. her seyin bir cozumu vardir elbet' diyorum.

bir de konuyla paralel olarak kardesim ile bugun aramizda gecen muhabbet aklima geldi; en iyi ihtimalle 100 yasina kadar yasarim, bunun da 4te birini hali hazirda yasadim. Zaman o kadar hizli ilerliyor ki kalan hayatim da muhtemelen jet hiziyla gecip gidecek. Bu hayati bir daha yasama ya da oldukten sonra baska bir yerde olma ihtimaline de inanmiyorum. Hayatimin son kismina gelip donup baktigimda mutsuz, huzursuz bir hayat yasamis olmak istemiyorum. Iyisiyle ve kotusuyle bu benim yolculugum; bu yolculugu mutlu bir sekilde gecirmek icin de elimden geleni yapiyorum.

sevgimden, güzel havalardan, agaçlardan çiçeklerden kuşlardan, kedi ve köpeklerden, gökyüzünün muhteşemliğinden. sevildiğimi ve çok sevdiğimi hissettiğimde gözlerimin dolmasından. tüm bunların ve buna benzer tahmin edilebilir seylerin içimi titretmesinden.


bazen de hiç bişeyden. almıyorum.

inanç ve umut.

Hayat motivasyonu, hayatın anlamı gibi kavramlar boş geliyor. Bunların zaten belli paternleri var. Önceden hayatın anlamına “işlevsel olmak” derdim. Bir işe yaramak, birine derman olmak. Yine bu amacı güderim davranışlarımda ama hayatın anlamı gibi t*şşaklı bir söz grubunun altına yazmam. Küçük geliyor. Hayat, sonsuzlukta bir nokta ve her şey de insana ait. Her şey. Mutluluk, acı, sefalet, hastalık, zenginlik... Garip bir şey yok. Nasıl olsa öleceğiz. Ben ölmediğim için yaşıyorum.

Sipariş veriyom kapima kadar geliyor.

İçimde var. Artı bişey aramama gerek kalmıyor. İçimden yaşamak, hayattan zevk almak geliyor ve koşullarım ne olursa olsun tad alınacak yönlerini görüyorum.
Şimdiye kadar sadece bir dönem içim sustu ve iş aklıma kaldı, o zaman da küçük kızımın varlığı hayat enerjim oldu.

sucuklu yumurta

yağlar kışın sıcak tutuyor

hiçbir faydası yok. kendinizi kandırmayın.

sağlık sigortası veya ilaç şirketleri için genel anlamda faydası vardır elbet

Kadınlar için yararı, zayıf hemcinslerine göre daha kolay sevgili/eş bulmaları. Malum erkeklerin büyük çoğunluğu afedersin g.tlü göbekli hatunlardan hoşlanıyor.

sigara içenler öl -yanlış yere geldim bi dk.

çok yakın bir arkadaşım, bir haftalık patlamış apandisit, ölebilirdi, yağlar bölgeye baskı yapıp iltihabın vücuda dağılmasını engellemiş. sebebini bulamadıkları hafif ateş olmuş, öyle ortaya çıktı. ha kilolar olmasaydı belki çabuk fark edecek bu aşamaya gelmeyecekti onu bilemiyorum.

Ben hep kilolu insanların kuvvet açısından daha avantajlı olduğunu düşünmüşümdür, bunun için çaba harcamamış olsalar bile. İmrenirim hunharca.

Erkek adamsın seksilikten bahsediyorsun.

Şişmanlığın hiç yararı yok, örnekte olduğu gibi

Vücut yağlarında Aromataz diye bir enzim var, erkekte testosteronu östrojene çeviriyor. Yani bir erkeğin ne kadar yağı varsa testosteronu o kadar düşüp östrojeni o kadar yükseliyor, bu da erkeklik özelliğinin azalıp kadınlık özelliğinin artmasına neden oluyor. Bu bilgi ışığında şişmanlık faydalı mıdır yararlı mıdır tekrar düşünülebilir.

trafik kazalarında daha az ölümcül yaralanma oluyormuş

aşçı olsaydın seni tercih ederdim çünkü
zayıf aşcıya hiç güvenmem.

tek pota sokak basketbolunda pota altında milletin götünden kan alırsın başkada artısı yok

*kalabalık olarak arabaya sıkışılacaksa eğer önde rahat bir şekilde tek yolculuk etmek
*normalde öğrencilere verilmeyen asansör kartına sahip olmak :D

Haha ne güzel duyuru. Dolduralım burayı hatuna atıcam kilo alsın acık :P
bu arada şişman hatun seksidir bence ya niye öyle diyosun

tahta sandalyede otururken kic kemiginin batmamasi.

hatalı olduğunu düşünmüyosan bence sevinmelisin.

böyle insanların ipini salman lazım, fırsatçıymış işte, bi şekilde menfaati ya da menfaat ihtimali bittiğinde basmış gitmiş.

büyük kazık yemediysen(maddi) şanslısın.

insanlar arasında sorunlar problemler olabilir, senden hoşlanmadıkları şeyler de olabilir. dediğin gibi iyi arkadaşsan bunları sana söylemeleri , konuyu açmaları gerekirdi.

yaa moruk sen şöyle şöyle yapıyorsun ama bu beni üzüyor, geriyor , rahatsız ediyor falan diye.

Menfaatçi değillerdi , üzüldüğüm konu zaten onlara karşı kendimi borçlu hissettiğim dönemde yol vermeleri , maddi anlamda takıp kimse arazi olamaz bana karşı, ortada manevi bir boşluk var , resmen benden yakayı kurtarmaya çalıştılar , ben bunu hakedicek birşey yapmadığımı düşünüyorum, bu kadar kolay silinebilecek bir karakter profiliyle insanlarla yakınlık kuruyorsam bu benim için büyük problem

evet muhtelemen ben arkadaşım görüyordum onları ama onlar sikine takmıyordu beni

Başka ilişkisi vardır. Senden de kalıcı olarak kurtulmak için böyle yapması gerekiyordu

Senin bu kadar üzüleceğini hesap edememislerdir bence. Yani iyi tarafından bakmak istiyorum çünkü insanların başkalarına bok gibi davranmasinin altındaki motivasyonu çözemiyorum.

Burnumun boku.
Tadı aklımda değil ama küçükken yemişim bir kaç kere

kokoreç. güzelmiş. bugüne kadar yemediğim için pişmanım.
düşün yani o kadar sıradanım.

Yiyecek olarak, çok uçuk şeyler yemedim ama İstanbul’dayken maaşımı aldığım gün Macrocentr’a girip en değilik ne bulduysam onu alır ve denerdim. Ayda iki kere böyle “Ben bunu bilmiyorum, bu ne ki” diye egzotik meyvelere ya da abur cubura yönelirdim. Şimdi bulunduğum yerde de bir Uzak doğru marketi var ve yazıları Çince ve Korece. Tipi hoşuma gideni alıp denşyorum ara ara. Onlardan sevdiklerim şunlar:
Liçi - longan - rambutan - jackfruit: egzotik meyveler. Longan Macrocenter’da yok ama liçinin aynısı zaten. Liçi ve rambutan ara ara geliyor. Jackfruit da görmüştüm sanırsam.
Durian: Kavun gibi ama koku berbat. Kokuya dayanabilirsen yeniyor.
Hot pot: yemek olarak bir olayı yok ama ortaya yağlı bir çorba suyu gibi bir şey geliyor. Sana da malzemeleri veriyorlar. Sn istedğin kombinasyonu alıp üstüne istediğin sosu ekleyip o yağlı suda kızartma/kaynatma arası bir şey yapıyorsun. Sonra çınarıp yiyorsun.
www.thestar.com



Yiyecek olması şart değilse, çocukken iddia sonucu kibrit yemiştim 5-6 tane. Güzel değildi.

Kurutulmuş akrep yemiştim. Bir tadı yoktu sadece kokusu vardı. Beğenilecek bir tarafı yok ama ilginç bir deneyim.

Kurbağa bacağı, yılan eti, çiğ patlıcan, peynir ve üzüm reçelli ekmek, hazır ağda... Aklıma gelenler bunlar. Hepsini lise zamanlarında yedim. (parasız yatılı okul anıları :)

Etler mangalda olduğu için is kokusu ağır basıyordu, tat olarak diğer etlerden pek farklı gelmedi.

Çiğ patlıcanı karnımız acıktı, yedik. Pişirecek yer, ocak yoktu, çok da aramadık. Yedik gitti. Tadı saman gibi, bi lezzeti yok.

Ekmeğin üzerine beyaz peynir ve üzüm reçeli sürüp yemek nerden çıktı hatırlamıyorum, çok lezzetliydi. İkisini bir arada bulunca affetmedik, yapıp yedik.

Ağda tamamen çaresizlikten. Okulda çıkan akşam yemeğini yiyememiştik çünkü yağ tenekesinde bişey bulunmuştu. (yazmayayım) Kantin kapalı, dışarı çıkamıyoruz parasız yatılıyız, aç kalmıştık. Protesto edip ertesi gün yemekhaneye inmedik. Boykotu öğrenen müdür kantini kapatıp izinleri kaldırdı. Aç kaldık.

Onun dışında yeşilbaş ördek gibi çeşitli av hayvanları yedim. Pek sevmedim.

En güzeli deniz canlıları oluyor. Japon şemsiyesi pişirirdik taşın üzeride, anında biterdi.

Borş çorbası içmiştim Polonya da , Daha doğrusu içmemiştim.

Benim damak tadım dışarıya uygun değil sanırım

ahtapot. guzeldi ama ahtapot cok ahtapot ya :D

Domuz eti yemiştim, füme hali çok lezzetliydi ama porkribs denilen kaburga kısmını yedikten sonra midemi rahatsız etmişti sindirmek zor olmuştı çok sevmedim.

zencefil

çinden gelen kurutulmuş balık kraker (gerçek balıktan), aslında yiyemediğim sadece tattığım desek de olur, bir diğer tattığım ama yiyemediğim yılan balığı vardı.

tartare de boeuf amk ben nerden bilem çiğ kıyma getirceklerini.

danimarka'da siyah şekerler yaptıkları bi kök vardı, meyan kökü sanırım, ondan yemiştim.

img.aws.livestrongcdn.com

yeniyo muydu yoksa yalnızca çiğneyip bırakacak mıydık onu hala bilmiyorum.

bok
begenmedim.

geçen gün şirkette bir kadın bir yemek yapıp getirmişti. böyle abur cubur gibi bişey, hayatımda bu kadar kötü bir şey yememiştim. nasıl atacağımı şaşırdım ağzımdan.

içinde ne vardı bilmiyorum. belli ki sevgi katılmamış :D

balina.
ehh.

At eti

Beyin. Beğenmedim.

Kuzey Kıbrıs'ta yemek esnasında bizim semizotu gibi olan ama dikenli bir bitki yemiştim. Orada meşhur bir yiyecekmiş. Ben beğendim. Dikeni ile yiyiyorsun.

Pek bir bilgim yok fakat spor kültürü ve doğu yakası kriterlerinden dolayı Chicago diyeyim. Ama dediğim gibi hayat pahalılığı vs. hiçbir bilgim yok.

Chicago daha önce gezdiğim ve sevdiğim bir şehir, ancak popüler kültürde Detroit ile birlikte sürekli suç oranının yüksekliği ile öne çıktığı için tedirgin oluyorum.

Yerlesmeden once is bulursaniz bence daha mantikli olur. Sonucta SFe yerlesseniz de is durumu belli degil, ev acarsiniz vs vs sonra istediginiz gibi bir sey bulamazsiniz falan.

Austin'e yerlesin bence. Ya da houston.

Yazılımcı ve NBA fanıysan tek yol Oakland.

Boston

@i was made for you, peki ya "pace and space"ten zerre haz etmiyorsak :)) ?

@dissendium, seçenek listemizdeen üstte olan 3 şehirden biri Boston ancak New York ile birlikte aşırı soğuk havası biz Akdeniz insanlarında nasıl etki bırakacak, ondan emin olamıyoruz.

Kuzey sf. Sacramento falan olabilir. Kuzey ile Güney arasında ciddi ekonomik farklılık var nitekim.

Amerika'lilarin en cok tasinmak istedikleri cennet vatan San Diego olacak benim onerim. Spor kulturu acisindan biraz zayif kalabili, spor barlar tabi ki var ve yogun ama sehir takimlari olarak belki zor olabilir.

2 saat los angeles a gider gelirsiniz belki mac gunleri.

Spor yapmayan cok az sehirde.

4 mevsim hava super.

Yazilim konusunda amiral degil ama is oldugunu dusunuyorum.

Saat farki maksimum ama:/

Eglence ve rahat hayatin dibini yasarsiniz. 5 sene sonra cocugunuza olur en buyuk iyilik de.

La jolla da nacizane ev adresi onerim.

şehir seçecek kadar kolayca iş bulabileceğinize emin misiniz? H1 filan hazırda var mı?

@bos gezenin bos ustasi, Sacramento'yu hiç düşünmemiştik, listeye ekliyorum teşekkürler.

@Corrigan prefers beer, muazzam öneri. West coast olması dışında bence de bir falsosu yok :)

@507, green card ile gideceğiz.

umarım hayallerinize kavuşursunuz ancak önce iş ve çalışma izni kısmını hallettiniz mi ?

bunlar sorun değil ise san diego derim ben.

austin, texas? (formula 1 pisti bile var)
san francisco bay area, yarımada dışı? (plesenton, livermore, dublin şeytan üçgeni mesela)?
san diego da güzeldir.

Nereye gidiyorsanız beni de götürün.

26 - Erkek-iOS developer.
Ciddiyim. Green Card talihlisiyim.

dostum hem doğu diyorsun hemde bostona soğuk diyorsun, abd'nin doğusu koca bir ankara iklim olarak baz alırsak, washington'a git o zaman

Indianapolis
Washington eyaletinin herhangi bir kismi
New Jerseynin tasra taraflari
Austin

Bu arada suc konusunda endiseliyseniz buyuk sehirlerin hepsindr suc var oturdugunuz yere gore degisiyor sadece

bu arada ben green card çıkarsa eğer staj yaptığım firmaya dalacağım. victorville, california'da. mojave çölünde.

böyle değişik tercihlerde de bulunabilirsin. en kötü ihtimal desert rock, stoner rock falan yaparsın ortamdan dolayı.

Çıkarıyorum. Işık hızında hem de. Benim de hayatımdan çıkarmama rağmen arada bir merak ettim insanlar olur ama sonra ne bk yerse yesin, onu ben mi kurtaracağım diyerek işin içinden çıkarım.

Toplu kıyam yapabiliyorum. Çıkarıyorum ve de iyi ki öyle yapıyorum

Çıkarmamak için uğraşıyorum ama olması gereken oluyor sonunda.

+1
Bende öyleyim ve çıkaramıyorum. Kendileri kendilerini uzak tutunca çıkmış oluyorlar, bana kalsa ölümüne bağlı kalırım herhalde.

çıkarmamak adına yapılabilecek her şeyi yapmışsam ve yine de beni çıkar diye bağırıyorsa kafamın içindeki engelle butonuna basıyorum ve artık duymuyorum.

çıkarıyorum. çıkarmayınca işler daha sarpa sarabiliyor.