Giriş
(6)

Elektrik Tüketimi Sorusu

cowboy
65 litrelik elektrikli termosifonum var. 12 saat arayla günde 2 kez kullanıyorum. İşim bitince kapatıp kullanımdan 2 saat önce açmak mı yoksa sürekli açık bırakmak mı daha az elektrik tüketimi sağlar? O kadar suyu yeniden ısıtması, sıcak tutmasından daha masraflı olur gibi düşündüm ama emin olamadım
65 litrelik elektrikli termosifonum var. 12 saat arayla günde 2 kez kullanıyorum. İşim bitince kapatıp kullanımdan 2 saat önce açmak mı yoksa sürekli açık bırakmak mı daha az elektrik tüketimi sağlar? O kadar suyu yeniden ısıtması, sıcak tutmasından daha masraflı olur gibi düşündüm ama emin olamadım.
0
cowboy
(07.06.21)
Bunu deneyerek görmek daha mantıklı. Termosifonun yalıtımını, saatlik tüketim miktarını vs. bilmeden hesabını yapmak imkansız. Ancak genel itibariyle termosifonlar sürekli açık bırakılmak üzere tasarlanıyor. Öylesi daha ekonomik olabilir.
0
himmet dayi
(07.06.21)
Deneyerek görmek çok zor, tesisata bağlı bi sürü cihaz var. Termosifon harici tüketim sabit olsa belki olur. Süzme sayaç takmak lazım deneyerek görmek için ama o da değmez heralde
0
🌸cowboy
(07.06.21)
Yeniden ısıtmak sıcak tutmaktan daha masraflı olacaktır.
0
delikedidilimiyedi
(07.06.21)
Ustunde ufak ekran olan prizler var onla olcebilirsin.
0
divit
(07.06.21)
bu kombi gibi değil. hani kombi için de söylenir ya, kapatıp açmak mı, sürekli en düşükte açık bırakmak mı diye. kombinin ısıttığı su sürekli ısı kaybediyor ve kombi suyu sürekli ısıtmak zorunda kalıyor.

termosifon öyle değil. yalıtımlı bir kazan. bir kere ısındı mı, kullanılmadığı sürece dış etkenlerle çok fazla ısı kaybetmiyor. sürekli açık kaldığında sıcaklığı sabit tutmak için fazla enerji harcamıyor. kapatırsanız da hızlı bir şekilde soğumaz, ama yeniden ısıtmak için harcayacağı enerji, sabit tutmak için harcayacağı enerjiden fazla olur.
0
kibritsuyu
(07.06.21)
ısı enerjisini arabanın ilk hızını aldıktan sonra düz yolda gitmesi gibi düşündüğünüz için yanılıyorsunuz. fakat konu ısıl kayıp ve ısıtma olduğunda durum böyle değil. ısıl atalet gibi bir fizik yasası yok.

en temiz test etme yöntemi, enerji tüketimi ölçen prizlerden bir tane alıyorsunuz. her iki durum senaryosunu da 1 hafta süre ile test ederseniz. kapatıp açmanın daha tasarruflu olduğunu göreceksiniz.

ikinci kolay test termosifonu 60 dereceye kadar ısıtın. enerjiyi kesip 20 dereceye düşmesi için gereken süreyi takip edin.

ısıyı bu kadar iyi muhafaza etmek kolay bir şey değil.
ortalama bir termosifon 60 dereceden 20 dereceye yaklaşık 7-8 saat içinde gelir. yani bu ne demek. bu sürede ısıyı sabit tutmuş olsanız. bu 8 saatlik periyotta en az 1 defa 20 dereceden 60 dereceye ısıtmak kadar enerji harcamış olurdu. kalan 4 saat için gene bunun yarısı kadar daha enerji yakacak.

kabaca bir tahmin ile kapatıp açmak veya sürekli açık tutmak arasında 1.5x kadar bir fazladan enerji tüketimi olur.
0
orpheus
(07.06.21)
(11)

bu neyin hirsi?

müptezel dostoyevski
duyuru silinmesin diye cok detay vermeden yazicagim, ben atalarima olan borcumdan dolayi, milliyetci kisiligim ile, gece gunduz ulkeye doviz sokmak icin calisiyorum, atalarim, esleri, kizlari tecavuze ugramasin diye, bu topraklari kutsal bilip savastilar savunmak icin, ama bastakiler 1milyar dolarin
duyuru silinmesin diye cok detay vermeden yazicagim, ben atalarima olan borcumdan dolayi, milliyetci kisiligim ile, gece gunduz ulkeye doviz sokmak icin calisiyorum, atalarim, esleri, kizlari tecavuze ugramasin diye, bu topraklari kutsal bilip savastilar savunmak icin, ama bastakiler 1milyar dolarini 50 milyar dolar yapmak icin, bu topraktaki herkesin hakkini yiyorlar. neyi bolusemiyorlar? ne kadar servest istiyorlar?

bu nasil bir hirs? bu kadar para ile ne yapabilirler sahsi olarak? anlam veremiyorum, bu topraklari terk etmeyi dusunmuyorum, atalarima saygim var, lakin bu vatana ihaneti neden yaptiklarini anlamiyorum, para bu kadar onemli mi?

caldiklari paralar ile turkiyede 10 milyon profesyonel yazilimci gelistirirdik sadece 4-5 senede. anlam veremiyorum, paraya karsi herkesin mi bu kadar cok zaafi var?
0
müptezel dostoyevski
(07.06.21)
Daha dun konustuk esimle bunu, pek cevap bulduk denemez :)
Caldiklari 7 degil 77 sulalesini en ucuk bicimde yasatacak kadar ama haaaaala neyin hirsi?
Bir olasi teorim nefret. . Turk halkindan nefret ediyorlar, tum guzelliklerini yok etmeye and icmisler.
0
somethinginthewayshemoves
(07.06.21)
Yıllar önce şöyle benzer bir soru sormuştum. Gelen cevaplar belki faydalı olur.

(git: 1243376)
0
kibritsuyu
(07.06.21)
Bir kere tehlikeli sulara girdiysen sonuna kadar devam etmen gerekir.

Bugün o mevkiden inse, yarın nerede olacağını hepimiz biliyoruz. Ne kadar para o kadar güç.
0
OrangeYellow
(07.06.21)
Orange haklı. İnsanlar o bahsi geçen büyük paralarla bilmem kaç ev, araba alınır şu kadar yeter falan gibi milli piyango tarzı hesaplar yapıyor. İş öyle değil. Gittikçe genişleyen bir kanunsuzluk denizinde yüzüyorsan “yetti bana çıkayım” diyemiyorsun, hele bir de üst düzey yetkililerdeysen. Üstünü kapatman gerekenler, bunun için susturman gereken insanlar, işbirlikçilerin, söz verdiklerin ve tabii yargılanmamak için iktidarını koruman gerekiyor. Medya, propaganda ayağı da var işin. Böyle bir parazit ordusunu doyurmaya çalışıyor bu ülke. Sadece o baş hırsızları değil.
0
not dark yet
(07.06.21)
Orange gayet güzel açıklamış aslında olayı ben de biraz ekleme yapayım, Otomobilinle son gaz gidiyorsun artık araç son derece hızlı ve şu saatten sonra ani bir fren yapman olanaksız eğer frene basarsan takla atarsın.

Birileri torunlarının, torunlarının, torunlarını zengin edecek kadar para kazandı ama bu parayı kazanmak için de çok kişiyi arkasına aldı, o kişileri beslemeye devam etmek için suyun akmaya devam etmesi lazım yoksa seni anında satar senin yerine onlar el frenini çekerler. Bunun küçük bir demosunu yakın zamanda yaşamaya başladık zaten, o yüzden gaza basmaya devam etmek ivmeyi kaybetmemek gerekiyor.
0
solo
(07.06.21)
OrangeYellow'a katılıyorum ben de. Zamanında erdoğan demirören'in kayıtları çıkmıştı, "nereden girdik bu işe" falan diyordu. 3 kazanmak için elini veriyorsun, 30 liralık kolunu kaptırıyorsun, sonra onu da kurtarmak için 300'lük işe giriyorsun. Temelde hükümetle yakın olunca evet çok kazanıyorsun ama bağımsız olmuyorsun artık. Ekonomik olarak seni adam kendine köle ediyor. Şu anda mesela şu doğan medya'nın satın alınması konusunda demirören'e verilen ziraat kredisi mevzusu, Demirören dese ki abi ben yapamıyorum herkes kendi yoluna, anında ziraat'ın haciz memurlarını üstüne salarlar, doğan medya'dan o kadar para gelmeyeceği, kredinin batık olduğu zaten belli. Yani hükümetin elinde öyle bir güç var ki, bir cebinden alıp diğerine koyuyor, bu sırada büyük holdingleri de kendine köle ediyor.

Buradaki en sınırsız kaynağı arsa zaten, yani fetöcüler de böyle zengin oldu, diğerleri de. Metrekaresi 100 liraya sit alanı olan ormanlık arsa alıyorsun, bi kalem çevirmeyle 20 kat bina izni alıyorsun, o arsadan 100 kat değerlenerek çıkıyorsun. Adamlar da bunu kullanıyor işte.
0
roket adam
(07.06.21)
maalesef anlam veremediğiniz şey şu,

haksız elde edilen kazanç mesela tanıdığa ihale vermek gibi geldiği gibi gider yani sende eğer mesleki yeterlilik yoksa bugün sana yarın başkasına. çok basit.

peki başkasına gitmemesi için ne yapman lazım? diğer işleri de alman lazım.

yoksa batarsın. çok net batarsın. 500milyar dolar bir günde sıfır olur.

mevzu o.

bu sebeple koç, sabancı hala ayakta 5li çete daha fazla ihale diye yalvarıyor.

adamların ülke falan diye dertleri yok deseler bile sadece ört bas etmek için. tek amaçları başkasına para kaptırmamak çünkü onlar için ara değer yok ya hep ya hiç.
0
duyurukullanıcısı
(07.06.21)
bir zamanlar "müslüman pakistanın, mazlum lideri" numarası yapan herif, şimdi mesela dubaide burj khalifa'da yaşıyor, dubai hükümeti de vermiyor geri, ülkesi verin de asalım diyor.

ne kadar paran varsa, devran dönünce o kadar güvendesin.
bunlar da olur da devran dönerse kaçacaklar ürdün,dubai,malezya,ingiltere,amerika
paralarıyla güvenlik satın alacaklar.
0
Corc
(07.06.21)
Olayi siyasetten cikarirsaniz daha kolay analiz edersiniz.

Mesela en dandik holding butun maliyeti her seyi ciksin ayda milyonlarca tl kar eder.
Patron ayda 500binler falan alir, c level yonetici 50-100 falan alir.

Yine de hepsi maasini ve sirketi buyutmeye ugrasir.

Bu sirketlerden bir yonetici ya da patron al, dunyadaki butun sirketler senin olsun butun paralari da sana verdik desen yine de durmazlar.

Acun kendi ozel jetinden inince arabaya binip terminale gittigi bi goruntu vardi.
Sagdaki soldaki diger jetlere bakip, su en iyisi su cok buyuk falan diye onlara hevesleniyor.
Ben onun kadar bakmiyorumdur sokaktaki luks arabalara.

Adama o ucaklari versen neden yolcu ucagini ozel ucak yapmiyorum der.
Onu versen neden filom olmasin der.
0
divit
(07.06.21)
çok büyük oyunları-planları çok ufak veya kişisel perspektiften (kaç ev araba alabilir gibi) bakarak göremezsiniz. tek bir plan-oyun da yok. iç içe geçmiş yüzlerce girift sistem birbirinin çarkını döndürüyor.

muhtemelen bu sistemin içinde zekası daha yüksek kişisel olrak harcayabileceği 10-50 milyon dolar civarında parasını alıp çıkan çok adam da vardır.

bu varlıklar ile ülkenin kalkınmasına çok daha faydalı işler yapılabileceğine katılıyorum. ancak gene sadece varlık da bunun için yeterli olmazdı. yanında gerekli kültürel algı ve bilgi olmadan bu varlıklar libya ya da arap coğrafyası gibi altın musluk olarak kalırdı. ve işin zor tarafı o kültür+bilgi bizde yok.
0
orpheus
(07.06.21)
Masaya bir kere oturunca kalkamıyorlar sanırım. Yani o noktaya gelene kadar o kadar çok bağlantı, kirli iş, hesap kitap işin içine giriyordur ki "ziyade olsun bana yetti" deyip çıksa hala oyunun içinde olanlar onu kendilerini sağlama almak için ortadan kaldırmak isterler.
Bu işleri bilerek yorum yapmıyorum. Scorsese izlemeyi severim.
0
Anthony McCarten
(07.06.21)
(4)

manyetik telefon tutucular sorusu v2

avianthem
manyetik telefon tutucuların telefona yapıştırılan plakaları da mıknatıs mı? hangi maddeden yapılıyor bu kısım?teşekkürler şimdiden.
manyetik telefon tutucuların telefona yapıştırılan plakaları da mıknatıs mı? hangi maddeden yapılıyor bu kısım?

teşekkürler şimdiden.
0
avianthem
(06.06.21)
Titanyum diye biliyorum
0
divit
(06.06.21)
Konu manyetik tutucular ama şu tutucuyu 2 yıldır kullanıyorum.
www.akilliphone.com
Daha önce manyetik de dahil kullandım ama en beğendiğim bu oldu.
www.youtube.com
0
faithless
(07.06.21)
valla bende ucuzu var, anam babam bildiğin demir. diğer kısmı (arabadaki sabit kısım) mıknatıslı.
0
trajikomix
(07.06.21)
bildigin demirdir o miknatis olmaz. titanyum da olmaz. dunya para o.
0
dio
(07.06.21)
(13)

türkiye'de neden yabancı okullar var?

ardt
türkiye'de (aslında sanırım sadece istanbul'da) amerikan okulları var mı bilmiyorum ama bir sürü alman ve fransız liseleri var (en çok da fransız, sürüyle).bu okullar dini misyonerlik okulları mı? öyleyse, misyonerliği bırakmak zorunda kaldıktan sonra neden varlıklarına devam etmişler?bunların varol
türkiye'de (aslında sanırım sadece istanbul'da) amerikan okulları var mı bilmiyorum ama bir sürü alman ve fransız liseleri var (en çok da fransız, sürüyle).

bu okullar dini misyonerlik okulları mı? öyleyse, misyonerliği bırakmak zorunda kaldıktan sonra neden varlıklarına devam etmişler?

bunların varolma sebebi osmanlı'nın bir zamanlar sömürgemsi bir devlet olmasından mı kaynaklanıyor? öyleyse, bu okulların ülkemizde bulunması bizim için bir utanç kaynağı değil mi?

sorumsu bir cümle: herhalde almanya, fransa, ispanya gibi yerlerde başka ülkelerin okulları bulunmuyordur?
0
ardt
(06.06.21)
Pek çok ülkenin pek çok ülkede okulları var.

Evet misyonerlik amacı var ancak utanç kaynağı da değil.

Bu ülkenin en eski Amerikan okullarından biri Tarsus’ta.

Bunlar üşkenin zenginliği olarak görülmeli. Şunu da kabul etmek gerekiyor bu ülkede cidd bir entelektüel baskınlığı var kolej mezunlarının. Bu da kötü demek değil.

Türkiye’nin de başka ülkelerde okulları var aynı şekilde.

Ayrıca bizimkiler de misyoner okulları.
0
tessera
(06.06.21)
@tessera: "Pek çok ülkenin pek çok ülkede okulları var."

gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülkelerde okulları var mı?

milliyetçi bir insan değilim ama bir fransız lisesinde, fransa'nın kültürünü ve değerlerini, önemli kişiliklerini bizim türk çocuklara öğretmek bana oldukça saçma geliyor. sanki biz medeniyet görmemişiz de fransızlar bizi medeniyetle tanıştırıyormuş gibi geliyor.
0
🌸ardt
(06.06.21)
saçma geliyorsa gönderme çocuğunu o okula, öğrenmesin? ben almanca okudum okulu ss subayı olmadım.
0
nahtoderfahrung
(06.06.21)
tessera +1

Hollanda ve Almanya'da Amerikan okulları var örneğin. Google'da bulabilirsiniz detaylarını.
0
fotrsapka
(06.06.21)
Gelismis ulkelerde de var.
Los angeles'ta, berlin'de fransiz liseleri var.

Fransa'da yaşadığım şehirde Amerikan lisesi var.
Kısacası tahmininiz yanlış.
0
logisticsmanager
(06.06.21)
fisna.org Kuzey Amerika kıtasındaki Fransız okulları
www.internationalschoolparent.com Birleşik Krallık'taki Fransız liseleri
www.completefrance.com Fransa'daki uluslararası okullar
en.wikipedia.org/wiki/Category:British_international_schools_in_Germany Almanya'daki İngiliz okulları
vesaire vesaire.

Gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerde okulları var evet, aşağılık kompleksi yapılacak bir mevzu değil.

Edit: Wiki linki tuhaf çıktı, alternatif olarak Almanya'daki uluslararası okullar linki:
www.expatica.com
0
kobuzchu kiz
(06.06.21)
Hemen hemen her yerde italyan fransız okulları var.

Mesela diplomatlar ve benzeri işlerdeki insanlar çocuklarını fransız okullarına yollar. Neden derseniz birkaç nedeni var. Birincisi bakalorya veriyorlar ki her yerde lise eğitimi geçerli olsun diye. İkincisi her ülkede o eğitim aynı seviyede ya da yakın seviyede. Ülke değiştirmek zorunda kaldıklarında çocuklarınon problem yaşamasını önlüyor. Tabi bi de uluslar arası ilişkiler dünyasında fransızca değerli bir dil, statü gibi biraz da.

Her ülkenin her yerde yok ama çoğu gelişmiş ülkenin çok fazla yerde var.
0
tessera
(06.06.21)
Fransizlar cok eski.
misyonerlik amacli acilmistir italyadan fransaya falan gecmistir.
Misyonerlik deyince osmanliyi batirmak icin degil kendi aralarindaki kavgadan da dolayi var. Papayla falan kavgalari barismalari vs.. cok degisik tarihleri vardir.
Bundan cikanlar turkcu falan olur fransizlardan nefret eder.
Mezunlardan cogu elci konsolos falan olurdu eskiden.

Amerika okullari sonradan acilmis, 1. Dunya savasi oncesi osmaliyi parcalamak icin.
Savastan sonra cogu kapatilmis.

Kalanlar amerikan aski pompalar. Ogrenciler amerikayi cok sever.

Aha bunlar yabanci o zaman dusmandir diye tek potaya koymamak lazim hepsinin amaci kulturu falan farkli.

Zaten kanunlari yonetmelikleri falan ayri, tarih dersini gidip yabanci dilde vermeleri yasak falan.
0
divit
(06.06.21)
Şu anda en iyi eğitimi bu okullar veriyor. Adam devşirme kısmı bence de var. Aileler genellikle de yurt dışına gidiş olanağı için çocuklarını gönderiyor.
Rahatsız olan göndermez.
Yerli ve milli okullarımız var ne de olsa.
0
pro9it9is9
(06.06.21)
Bu arada eski derken gercekten eski, istanbul'un fethinden daha once acmislar okulu.
0
divit
(06.06.21)
Türkiye'nin de yurt dışında okulları var. Hatta kurulduğu zaman cumhurbaskani ziyaret ediyor. Umarım Türkiye'ye de başka ülkelerin iyi okulları gelir, Türkiye de iyi okullar açar. Örneğin Japonya bir lise açıp iyi bir mühendislik dersi verebilir.
0
howfaristhesky
(06.06.21)
Yabanci okul mezunuyum.
Hic de o ulkenin degerlerini, onemli kisiliklerini, tarihini filan ogrenmedik.
Turk dili ve edebiyati dersimiz vardi, tarih ve cografya da turkceydi ve turk müfredatina goreydi. Milli guvenlik dersimiz de vardi, ordudan emekli birisi geliyordu hatta.

Alman dili ve edebiyati dersimiz vardi, okulun asil diliydi sonucta. orada tabi ki onlarin onemli yazarlarini, edebi donemlerini vs ogrendik, bunda yanlis bir sey gormuyorum.
Matematik, fizik gibi derslerde konular turk mufredatindan farkliydi, o yuzden yurtdisina hazirladiklari bir gercek. Turkiye’de okumayi isteyen öss’ye iyi hazirlayan, son senesinde raporla okula gitmeyecegi yerli ve milli bir okula gitmeli zaten, bu okullar bunun icin yanlis yerler ama mezunlarinin cogu da turkiye’nin en iyi universitelerine girmeyi basarabiliyorlar her seye ragmen.

Gelismis ulkelerin gelismis ulkelerde okullari var, evet.
0
kuehles blondes
(06.06.21)
Okullar kültür emperyalizminin önemli bir parçasıdır. Mesela ispanyollar da esmer, türkler de. Ama ispanyollar bundan gocunmuyor hatta avrupa'da oldukça yakışıklı / güzel bulunurken, türkler kendilerini sarışın ve renkli gözlü yapmak için deliriyor.

Acaba neden?

Batı ülkeleri birbirilerinin sınırları içinde okullar açıyorlar. Almanya fransa'da, fransa amerika'da. Ama bu daha çok kültürel bir dayanışmanın ve ekonomik işbirliklerinin bir parçası. Bir diğer amaç da o ülkede kendi çıkarlarına uyacak insanlar da yetiştirmek. ATıyorum abd'deki fransız şirketlerinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmek de bu okulların misyonu. Tabii yine kendi içlerinde ufak istihbarat faaliyetleri de yürütüyorlardır bu okulları paravan olarak kullanarak.

Ama dediğim gibi batı ülkelerinin birbirleri içinde okul açması daha çok kültürel dayanışmanın bir parçası.

Asıl mevzu, batı ülkelerinin gelişmekte olan ülkelerde açtıkları okullar. Özellikle 18-20 yüzyılda bu okulların bir çoğu misyonerlik ve emperyalist faaliyetler için kuruldu.

Bu tarz faaliyetlere yumuşak güç denir. Elbette kimse gelip de öğrencilere hadi ülkenizden nefret edin demiyor. Tam tersine, okulu kuran ülke kendi değerlerini sevdirmeye ve sempati toplama gayretinde oluyor. Kitle iletişim kuramlarında fikir ekme gibi bir teori vardır. Muazzam bir yöntemdir. Sempati toplayarak, telkinlerle ya da farklı tekniklerle insanların bir fikri benimsemesini sağlarsınız. Örneğin batı medeniyetinin üstünlüğünü orta okul çağında aldığınız çocuklar üniversiteye gelene kadar tatlı tatlı benimsetebilirsiniz. Burada bahsettiğim teknik ya da ekonomik üstünlük değil.

Mesela Osmanlı'nın son dönemlerinde, cumhuriyet döneminin neredeyse tamamında batılı insan tipi epey yüceltilmiştir. İnsanlar bir alman, fransız, ingiliz karşısında kendini daha yetersiz hissediyor. Güzellik algımız bile böyle şekillenmiş. Ülkenin yarısının sarışın renkli gözlü olmak istemesi tuhaf değil mi? Yukarıda bahsettiğim gibi, ispanyollar bizimle benzer fiziksel özelliklere sahip olmalarına rağmen bundan gocunmuyorlar. Çünkü bizim kadar kültürel emperyalizme maruz kalmadılar.

Bunda osmanlı entelektüellerinin ve ilk dönem cumhuriyet entelektüellerinin önemli bölümünün dönemin yabancı okullarında okumuş olmasının etkisi büyük bence. 1. dünya savaşı'ndan sonra ülkedeki tüm gazetecilerin, yazarların, bürokratların okudukları lisenin bağlı olduğu ülkenin mandasına girmeyi savunması tesadüf olmasa gerek.

Dediğim gibi kimse bu insanlara gidip de "bizim için çalışın" demiyor. Ama propaganda öyle güçlü bir silah ki, insanlar farkında olmadan kendilerine dayatılan düşünceyi büyük bir istekle kendi fikirleri gibi benimseyebiliyorlar.

Fransız okullarından mezun çok arkadaşım var. Birçoğu farkında olmadan fransızlara benzemeye çalışıyor. "parissienne" görünmeye çalışıyorlar. Tarif etmesi çok garip bir psikoloji bu. ama ne demek istediğimi anlatabildiğimi sanıyorum. Sürekli "ben fransız kültürüyle büyüdüm" imasında bulunuyor çünkü o kültürü daha üstün görüyor bilinçaltında. gibi gibi...

Ha türkiye de bunu yapıyor farklı ülkelerde okullar açarak elbette. JAponlar da... Ama batı medeniyeti daha yayılmacı bir politika izlediği için bu daha ilginç noktalara varabiliyor.

Bu arada "yeni kültürler tanımaktan ne çıkar" algısı da gelişmekte olan ülkelere öğretilen bir tavır. Elbette yeni kültürlere açık olmak çok değerli. Ama siz fransa'da
müfredatının türkler tarafından belirlendiği, türk kültürünün baskın olduğu bir okul açabilir misiniz bir düşünün:) Bir türk olarak okul açabilirsiniz. Ama türk kültürünün baskın olduğu bir okul fransa'da türkiye'deki fransız okullarından daha fazla baskı görür.

Şu bir gerçek ki, milliyetçiliğin ve patriotismin modası geçti anlayışı sadece nedense gelişmekte olan ülkelerde oldukça yaygın. Batı medeniyeti kendi sınırları içinde son derece patritotic, milliyetçi ve muhafazakar olabiliyor. Yabancı dil öğrenmek için bizim kadar gereksinim duymuyorlar mesela.
0
anten
(07.06.21)
(7)

İdeal sağlık sistemi diye bir şey var mı?

vatanperver
Birkaç ana problem var konuyla ilgili: 1) ücretsiz olmalı mı? bedava olunca suistimal edilebilir.2) doktor risk alabilmeli mi? başım ağrıyor diyene 1000 tane test yapmalı mı? belki adamda beyin kanseri var, milyonda bir ihtimal.3) tedavisi milyonlarca dolar olan hastalıklar ne olmalı? devlet vergile
Birkaç ana problem var konuyla ilgili:

1) ücretsiz olmalı mı? bedava olunca suistimal edilebilir.

2) doktor risk alabilmeli mi? başım ağrıyor diyene 1000 tane test yapmalı mı? belki adamda beyin kanseri var, milyonda bir ihtimal.

3) tedavisi milyonlarca dolar olan hastalıklar ne olmalı? devlet vergilerin önemli bir kısmını buna mı ayırmalı?

4) kendine bakmayana devlet bakmalı mı? örneğin diş bakımı yapılmazsa, pahalı bir tedavi olan diş implantı gerekebilir.

Dünyada bunları dengeli biçimde çözebilmiş bir ülke var mı?
0
vatanperver
(06.06.21)
Eğer bu sorduğun soruların başında vatandaş vergi veriyor ise hepsine ücretsiz olmalı.
Vermiyor ise hayır.
0
paramolacak
(06.06.21)
1) Vergi veriyorsan çoğu şey onun karşılığında ücretsiz olmalı. Ama çoğu Avrupa ülkesi tam da bu yüzden "aylarca sıra bekliyorsun" diyor. Türkiyedeki gibi devlet + özel hibrit çözümler daha iyi bence.

3) O hastalıklara para ayırdığı için diğer şeyler şaşıyorsa sıkıntı. Denge bulunmalı bence.

4) Kendine bakmak ne demek? Mesela ülkede alım gücü çok düşük, herkes işlenmiş et almak durumunda, bunun sonucunda yaşlılığında kanser olacak belki de. Bunu insan kendine mi yaptı yoksa devletin etkisi de var mı? Fakir bırakıldığı için mi zorunda kaldı?

Dümdüz dişini fırçalamadığı için dişi çürüdü gibi mantık yürütsek o bile doğru değil. Kimi genetik olarak daha yatkın oluyor, kimi hiç bakım yapmasa da çürümüyor. Zaten genel sağlık sistemleri iki tarafı da koruyan orta yolcu sistemler oluyor işte.

Bildiğim kadarıyla artık hasta olduktan sonra değil, tam tersi hasta olmaması için yapılan şeyler öne çıkarılıyor. (bkz: önleyici sağlık hizmetleri)
Mesela devlet sağlık sistemini geliştirmek yerine, stresi azaltıp insanları spora ve daha sağlıklı beslenmeye yönlendirse daha iyi sonuçlar alınacak belki de.
0
nhk ni youkosu
(06.06.21)
Hollanda fena degil.

Aile hekimi isini iyi oturtmuslar doktor ustune titriyor, evine mektup atiyor yarin ac gel tahlil yapicam diye.
Devamli takip ediyor senin hastaligini. Bizdeki gibi aile hekimi pesinde kosmuyorsun.
Ben kendi doktorumu 1 kere denk getirip muayene olamadim. Ne zaman gitsem cikmis oluyor, oradaki doktorlar da trip atiyor.

Sana para veriyorlar spor salonuna git diye, ya da salon devletin tam bilmiyorum. Bi sekilde sporu zorluyor ev kadinlarina falan. Boylece hastaligi onluyor.

Dis olayi zaten rutin sanirim, emin degilim de duzenli gidiyorlar diye biliyorum.

Ayni doktor 3 nesil aileye baktigi icin her seylerini biliyor.

Ama orada da uzman doktor olayi cok zor, cat diye gidemiyorsun bu yuzden hastaneler bos.
Gitsen de cozemiyorlar.


Sigortan yoksa hayvani masraf cikartiyorlar. Mecburen sigorta yaptiriyor herkes.

Yaslaninca patliyor sistem.
Bu yuzden olene kadar calisman lazim, mezarda emekli oluyorsun.
0
divit
(06.06.21)
İnsan en başta tedavi olmayı değil hasta olmamayı bilmeli. Hasta olanın sağlığa ihtiyacı vardır ve belli bir düzeyde bu harcama gerektirir. Genel olarak Devletin her hastaya ücretsiz bakması şu zamanda zor görünüyor. Öncelikle sağlık giderleri, ilaçlar ve ekipmanları tamamen yerli olmalı.

Hasta ve devlet arasında işleyişi sağlayan doktorla diğer ara kurumlara kadar yeniden yapılandırılmalı. Tamamen her şey ücretsiz olmasa da maliyet/fiyat düşürülebilir.

Osmanlı ve Selçuklu zmaanında parası olmayan hastaya ücretsiz yardımda bulunulur ve dönüşü için yol parası dahi verilirmiş. Bu bakımdan eskilerden ama asla değerini yitirmeyen geçmişimizde öğreneceğimiz çok şey var.

Senen 90lara gelindiğinde ise hastane ölen masraflar karşılanmadığı için rehin kalabiliyordu. Hasta ziyareti mi ? O da "ücretliydi"
Trafik kazasından sonra acı içinde kıvranan, konuşamaz haldeki yerdeki yaralıya müdahale için ambulansla gelen sağlık görevlisinin ilk sorusu "sigortan var mı? " ydı
Doğum yapan anneye, çocuğun öldü diyerek evine gönderilmesi çocuğun başka ailelere verilmesi. neredeyse her ameliyattan sonra hastanın vücudu içinde unutulan gazlı bez ve makaslar, gizli kamera görüntülerinde ispatlı olarak doktorun hastasından ameliyat için bıçak parası istemesi, daha neler neler.. akşam haberlerinin değişmezleriydi.
Kısacası insan odaklı tedavi anlayışına sahip doktor ve böyle doktorların yetişmesini sağlayan bir sağlık sistemi anlayışı/müfredatı gerekiyor. Tabi o da temelde manevi değerlerle sağlanabilecek bir şey.

Geçen sene salgın başında aşıların geliştirilmesi bile 2-3 seneye varabilirken açıklamalarda.
Bu pazarda(!) farklı ülkelerden, farklı rakipler ortaya çıkınca 1 senede bir çok ülkeden aşı haberleri gelmeye başladı.
Sağlık anlayışının içinde kapitalizm olduğu sürece insanlar sağlığına kavuşmaz.

3. Soruya cevap tedavi yüksek tutarlı hastalıklar için geçmiş kaynaklar sıkı bir araştırılmalı.
Ve dışarıdan tedavi değil kendi kültürümüze, toprağa ve doğal kaynaklara bağlı bir tedavi anlayışı geliştirilmeli.
O zaman hastaneleri arttırmak yerine tedavi olan insanları arttırmanın önemi daha çok anlaşılır.
0
Erva
(06.06.21)
1) ücretsiz değil zaten. öyle ya da böyle birileri ödüyor. olay kimin ödeyeceği. sigorta herkese zorunlu olursa türkiye'deki gibi, olan ücretli çalışan ya da geliri çok aşırı uçlarda olmayan orta sınıfa oluyor. gibi gibi

2)sevk zinciri bundan ötürü var. uzman doktora aylar sonra görünebilmek anlamına gelse de, doğrusu daha çok bu.

3)sma en güncel örnek. evlilikte eşlere test yapılabilecek bir hastalık. hepatit falan gibi zorunlu tutulabilir. diğerleri de vergiler arasında önemli kısım değildir, virgülden sonraki basamak falan olur anca.

4)kendine bakmayı kolaylaştırmak gerek.

dengeli çözebilen ülke... yok heralde.
0
heeresgruppe
(06.06.21)
Bunu tam çözebilen bir ülke yok bence. Ki zaten çok zor bir denklem. Ben kendi deneyimimden soyleyecegim;
1) ucretsiz saglik diye bir olay yok. Biri her sekilde ödüyor. Türkiye'de sağlık ücretsiz değil. Ek olarak sürekli devlet hastanesi kullanıp ilerlemeye kalkarsaniz Türkiye'de de deli bir sıra var. Isteyen denesin uzman doktor randevusu. Fransa'da da bu var, isleyis; aile hekimi kontrol edip sevk ediyor. Uzmanlarda sıra var. Suistimal edilebildigini sanmıyorum.

2-sevk zinciri. Onun dışında bu risk olayi cok kolay cozulebilecek bir şey degil. Gecen bir yerde gördüm, doktor parmağında birşey yok demis. Bu da inanmıyorum, eğer kirik cikarsa dava edebilir miyim diyordu. Maalesef zor yani bunlarla ugrasmak.

3- sma'dan bahsediyorsaniz test ile anlasilabilecek birşey ama test en son baktigimda ciddi pahaliydi (10bin lira diyordu özel). Bunu devlet karsilamaz ya da ucuzlatmazsa ödemeli. Ki Avrupa'da bazi ulkelerde ödüyorlar milyon euroluk tedaviyi (Fransa'da gene doktorlar onay verirse zolgensma ödeniyor.)

4-ucu acik. Türkiye gibi siyasal islam ülkelerine alkol sigara icen kendine bakmaz odemiyoruz derler. Kendine bakmak tabiki önemli ama onun için de sağlıklı ürünleri daha ucuz yapmalisin, insanlari spora teşvik etmelisin vs. Türkiye'de saglikli besin cok pahali, çoğu ekmek ve karbonhidrat ile besleniyor. Spor salonu pahali ama spor hobisi daha da pahalı. Yasadigim yerde herkes haftasonu doga yürüyüşü, daga tırmanış, göle gitmede falan. Etrafimda kilolu insan yok resmen.

Ama bunu tam çözebilen ülke yok.
0
logisticsmanager
(06.06.21)
Olay eğitimle de alakalı. Eğitimli insan daha az hasta oluyor. Öncelikle bilinçli oluyor. Çocuğu ağlamasın diye önüne cips, meyve suyu dayanıyor. Bu durum maddi gelirden alakasız, eğitimle ilgili. Ikinci olarak eğitimli kişi insan vücudunu tanıyor. Akcigerle karaciğeri çok yakın sanan çok insan var. Örneğin geçen hepatit aşısının covid'e iyi gelecegini sanan insanlar duydum. Çünkü hepatit karacigerdeymis, covid akciğere gidiyormuş, ikisi de ciğer olduğundan hepatit aşısı akciğere iyi gelirmiş. Durum eğitimsiz insanlarda bu şekilde. Sonra antibiyotik kullanımı gelişmiş ülkelerde çok az. Diğer ülkelerde aspirin gibi alıyorlar..
0
howfaristhesky
(06.06.21)
(3)

Diyetisyenler ne kadar kazanıyor?

Gradient_tabanlı_mor
Ankara Etimesgut tarafında bir diyetisyen var. 25 yaşında yani 3 yıldır yapıyor bu işi Max. Ve arabası 2.5 milyonluk. Kocası devlet memuru. Nasıl oluyor bu o kadar kazanıyorlar mi ya?
Ankara Etimesgut tarafında bir diyetisyen var. 25 yaşında yani 3 yıldır yapıyor bu işi Max. Ve arabası 2.5 milyonluk. Kocası devlet memuru.

Nasıl oluyor bu o kadar kazanıyorlar mi ya?
0
Gradient_tabanlı_mor
(06.06.21)
çok düşük bir ihtimal ama mezun olur olmaz çok sağlam yerde klinik açtıysa, çok sağlam network + sosyal medya çalıştıysa olası. ama çok düşük ihtimaller bunlar. 200-300 tanesinden 1-2 tanesi bu kariyeri hızla inşaa ediyor. baba parasıdır, eşinin ailesi zengindir vs vs.
0
avatar is back
(06.06.21)
O araba parasinin maasla kazanildigina inaniyor musun cidden?
0
neck_and_neck
(06.06.21)
Occamin usturasina sorarsak kari koca devleti soymuslardir.
0
divit
(06.06.21)
(10)

Nikah şekeri yerine bağış

jacque
Nikahımızda 350 davetliye nikah şekeri dağıtmak yerine bir kuruma bağış yapmak ve bunu gösteren kitap ayracı, magnet gibi şeyler dağıtmak istiyoruz. Şimdiye kadar bulduğum kurumlar:TEMAÇevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL)Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)Anne Çocuk Eğitim
Nikahımızda 350 davetliye nikah şekeri dağıtmak yerine bir kuruma bağış yapmak ve bunu gösteren kitap ayracı, magnet gibi şeyler dağıtmak istiyoruz. Şimdiye kadar bulduğum kurumlar:

TEMA
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL)
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)
UNICEF
Darüşşafaka
World Wide Fund for Nature (WWF)
Tohuzm Otizm Vakfı

Malum ülkemizde yolsuzluk her yere işlediği için bu kurumlar arasında bağış yapma ya da buna yap dedikleriniz var mı? Bunların haricindeki önerilerinize de açığım.
0
jacque
(06.06.21)
Nikah şekeri dağıtılmamasına daha çok yaşlı insanlar bozulacaktır.
Onlara da sempatik gelecek, kimsenin karşı çıkmayacağı Darüşşafaka'yı gördüm listede.
0
burfak
(06.06.21)
Ben çağdaş yaşamı destekleme derneği ile görüştüm bu hafta, onlar da magnet yapıyorlarmış. Kız çocukları, eğitim, Türkan Saylan olunca bana daha yakın geliyor buraya bağış yapmak.
0
fraise
(06.06.21)
Ben elim yettigince Darussafaka'ya bagis yapiyorum ve oldukca da guvendigim bir kurum.
0
invictae
(06.06.21)
Bir arkadaşım nikahta kedi maması dağıtmıştı. Hepsi tekli kilitli paketlerdeydi. Üzerine hasır iple bir not bağlanmıştı. Not da çok anlamlıydı. Faydası kedilere oldu.
Bağış fikri güzel, anlamlı ancak genelde insanlar üzerinde ayşe & ahmet 01.07.2021 yazan magnetleri buzdolaplarına asmıyorlar. Bu anlamda, bağış karşılığında verilen şeyin de kullanılabilir olması daha mantıklı geliyor bana. Sonuçta o dernek, onları da üretmek için bir kaynak harcıyor.
0
irene
(06.06.21)
Sma derneğine yapmaya ne dersiniz?
0
suicides underground
(06.06.21)
Bu arada biz x bir hayvan besleme grubuna bağış yapmıştık. Magnet falan da dağıtmadık. 50x70 forexe “Nikah şekeri yerine x besleme grubuna bağış yaparak can dostlarımızı mutlu ettik. Unutmayın, bu dünya hepimizin” yazıp düğünün girişine astırmıştık.
0
suicides underground
(06.06.21)
Ya düğünde her cenahtan isim olur onların hepsinin kalbini okşayacak LÖSEV ve Darüşşafaka var, ben de ikisinden birini düşünüyorum.
0
Arkabi08
(06.06.21)
(git: www.hayalleredokun.com)
biz burdan nişan için magnet yaptırdık. nikah içinde benzer bir yerden hediye yaptırmayı düşünüyoruz. henüz karar vermedik.
0
scudman1
(06.06.21)
Duyuruda ogrencilere yap, bu tarz dernekler asiri zengin zaten.
0
divit
(06.06.21)
Biz Nesin Vakfı'na bağış yapmıştık.
0
lancelot du lac
(06.06.21)
(8)

Tuvaletlerdeki anlasilmaz cinsiyet belirtileri

proletarier aller lander vereinigt euch
Ya bu mekanlardaki tuvaletler cinsiyet ayrimini biraz abartmamislar mi? Erkek kafasina benzeyen siluet, pipo gibi bi sey, fotr sapka, m harfi, baston nedir bu anlamsiz isaretlee ile wc cinsiyeti belirtme cabasi?
Ya bu mekanlardaki tuvaletler cinsiyet ayrimini biraz abartmamislar mi? Erkek kafasina benzeyen siluet, pipo gibi bi sey, fotr sapka, m harfi, baston nedir bu anlamsiz isaretlee ile wc cinsiyeti belirtme cabasi?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.06.21)
yaratici olma, eglenceli olma cabasi. bazen cozene kadar ulan girsem mi girmesem mi tedirginligi yasatmiyor degil.
0
baldur2
(05.06.21)
Abi hadi w ve m harfi ne alaka? Ing bilmeyen biri nasil cozuyor bunlari?
0
🌸proletarier aller lander vereinigt euch
(05.06.21)
Aslında o kadar da İngilizce bilmeyen biri Bayan ve Erkek yazan çay bahçesine gidiyor. Isveren zaten bunu düşünüyor. Ben olsam bayan da demem ama biliyorsunuz...
0
howfaristhesky
(05.06.21)
Böyle komiklikleri görünce canım sıkılıyor. Zaten doğru düzgün mekanlar böyle şaklabanlıklar yapmıyor.
0
ruhen hastayim ben
(05.06.21)
Baston,fötr şapka, pipo.. bunlar 1800lerin İngiliz erkek görüntüsünü anımsatıyor.
Sanırım insan sirkülasyonunun yoğun olduğu otogar,dinlenme tesisleri, avm gibi yerlerde yabancılara,turistlere de hitap eden görsel bir dil ihtiyacından kaynaklı olmalı bu durum. Dünya dili ingilizce sayıldığına göre, bu tür rehber simgeler de onlardan kaynaklı ya da bağlantılı bir uygulama olabilir.
0
Erva
(05.06.21)
www.google.com

Bunun kadar yaratıcı değilse ben de saçma buluyorum. Hatta karıştırdığım oluyor.
0
Başkalaşım
(05.06.21)
Bülent ersoyun kadın ve erkek halleri vardı bir yerde. Birkaç yerde ben de anlamak için biraz çaba sarf etmiştim.
0
bigbadabum
(05.06.21)
Disiye somun, erkege civata koyan vardi.
Allah bunlarin belasini versin, ben staj boyunca yanlis tuvalete girmistim.

Bizim okulun hic isaret koymadigi ortak bir tuvalet vardi, o en kotusuydu.
0
divit
(05.06.21)
(1)

Kendi kendine iptal olan sipariş

curious mind
dijital bir ürün aldım. ödemenin 3d secure ile olması gerekiyordu ama şifre gelmeden ve giriş ekranı da çıkmadan sipariş tamamlandı. bankadan alışveriş yapıldı diye mesaj geldi fakat banka uygulaması üzerinden görünmüyor, para çekilmemiş. site üzerinden önce onay bekleniyor görünüyordu, şimdi iade e
dijital bir ürün aldım. ödemenin 3d secure ile olması gerekiyordu ama şifre gelmeden ve giriş ekranı da çıkmadan sipariş tamamlandı. bankadan alışveriş yapıldı diye mesaj geldi fakat banka uygulaması üzerinden görünmüyor, para çekilmemiş.

site üzerinden önce onay bekleniyor görünüyordu, şimdi iade edilmiş görünüyor. ürün de gelmedi tabii. satıcıdan mail de gelmedi iade edildiğine dair.

kart bilgilerini kayıt etmediklerini söylüyorlar, yine de tekrar çekmeye çalışırlarsa banka üzerinden iptal edebilir miyim şifresiz işlem olduğu için? biraz pişman oldum buradan aldığıma başka bir yerden almak istiyorum.
0
curious mind
(05.06.21)
Cekerlerse bankaya itiraz edip parani geri alirsin.
3d secure olsaydi banka parani vermezdi, 3d secure seni degil saticiyi korur.
0
divit
(05.06.21)
(9)

NFT nedir ve neden bu kadar popüler?

boyle buyurdum
sb
sb
0
boyle buyurdum
(05.06.21)
Dijital dünyanın copyright'ı .
0
Erva
(05.06.21)
Dijital bir ürünün "sanat eserinin" biricik, özgün olma çözümü diyebiliriz. Ne kadar bir çözüm tartışılır.

Para var işin içinde o yüzden popüler oldu. "Aha adam ms paint'ten çizik çekmiş yüzbin dolar etmiş" tarzı habercilik patlattı mevzuyu sanırım. (Olay bundan ibaret değil tabi)
0
hedep
(05.06.21)
asisamus
(05.06.21)
Bir cesit ciftlikbank, dolandiricilik.

Zengin biriysen tirnak icine rakamlar yazip bunu arkadasina 1 milyon dolara satiyorsun. Arkadasina 1 milyonununu elden geri veriyorsun.

Sonra bir enayinin gelip o rakama 2 milyon vermesi icin vitrine koyduruyorsun.

O satinca bu islemi sonsuza kadar tekrarliyorsun, alan enayi de kendine baska enayiler ariyor satmak icin.

Btc ortamina benziyor satis bakimindan ama btc sinirli sayida var, nft sonsuz.
0
divit
(05.06.21)
anladığım kadarıyla ethereum chain inin kullanan bir token. dijital sanat eseri bu token ile eşleştiriliyor / gömülüyor ve satışa çıkıyor. yani yukarıda yazıldığı gibi sonsuz falan değil, tam tersine tek. gerçek dünyada bir tablo aldığını düşün. buna yatrım aracı gözüyle bakıp ileride daha pahalı fiyata satabilirsin. aynı mantığın dijital sanatlara eklemlenmiş hali. tek fark burada nft yi üreten sanatçı her satışta komisyon da alabiliyor. örneğin %5 komisyon oranı varsa eser satıldıkça sanatçı satılan orandan yüzde 5 pay alıyor -bildiğim kadarıyla-

peki bu neden önemli? hani haberlerde görüyoruz ya bilmem kaç mnilyor dolara satılan tabloları. hah işte o satıların çoğunda para ressamın cebine değil o tabloyu elinde tutanın kasasına giriyor. eğer ressam 10 bin dolara sattıysa tablosunu, 10 yıl sonra isterse 200 milyon dolara satılsın ressamın eline geçen sadece 10 bin dolar. nft buradaki haksızlığı gidermekle beraber üstüne bir de dijital ortamdaki telif hakkı sorununa bir nevi çözüm getirmiş oluyor.

bu iş ileride söner mi yoksa standart haline mi gelir bilemem ama instagramda bir çok dijital sanatçıyı takip ediyorum ki çoğunluğu ayıla bayıla izleyip oynadığımız filmler ve oyunlarda çalışan konsept sanatçılar. inanılmaz büyük bir kısmı nft işine girip eser satmaya başlamış vaziyette. eh piyasada rüştünü ispatlamış sanatçıların bu işe girmesi de herhalde olayın çiftlikbank sığılığından çok daha ötede olduğunun ispatı sayılabilir sanırım.
0
issiz karga
(05.06.21)
Hayir nft sonsuzdur, istedigin kadar nft uretip deftere yazabilirsin.
Sonra o yazdigin rakami satisa cikarabilirsin.
Sattiktan 1 saniye sonra 1 tane daha satisa cikarabilirsin.

Eser gomme diye bisey yok, eger eserin kucuk bir txt dosyasiysa bunu nft icine sigdirabilirsin ama olayi bu degil.

Zaten unlulerin satis yapmasi tesaduf degil, unlu birisi cikip ben bunu bu adama sattim diye twit atiyor.
O twiti atmasi deger katiyor yoksa nft'yi o unlu kisinin sattigina dair bir kanit yok.
Bunu ifsa etmesine deger biciyorlar.
0
divit
(05.06.21)
benim burada bahsettiğim, üretilen nft nin tekilliği. ürettiğin bir nft nin aynısından yapamazsın, kopyalayamazsın değiştiremezsin. yoksa evet isteediğin kadar nft üretirsin ama üretilen nft ye değer veren şey ilişki kurulan sanatçı ve eser. bitcoin mantığıyla nft yorumlamak yanlış olur. bitcoin gerçek hayattaki madenler gibi, sonlu ve borsada rağbet gördükçe değer kazanır. nft kazılan, çıkarılan bir şey değil, halihazırda var olan bir şeyin eth. zincirinde kimliklendirilmesi bir nevi. bu yüzden üretilen şey uniqe. evet istersen sonsuz sayıda nft üretirsin, peki bunlara bakan, ilgi gösterip alan olur mu? olmaz tabi ki, zira üreticisi kim belli değil, nft ile ilişkilendirilen eser ne belli değil yada zottirik bir şey. o yüzden sozsuz sayıda nft üretmenin bir anlamı yok. zira nft bitcoin gibi arz - talebe göre değeri belirlenen bir şey değil, üreticisinin belirlediği değere göre fiyatlanan bir araç.

"O twiti atmasi deger katiyor yoksa nft'yi o unlu kisinin sattigina dair bir kanit yok.
Bunu ifsa etmesine deger biciyorlar."

nft yi hazırlayan sanatçı önce hangi pazarda hangi adla yer aldığını duyurur doğal olarak, ardından hazırladığı nft yi pazarda satışa/aaçık arttırmaya çıkarır. twitle duyuruyor ona değer biçiliyor falan garip bir bakış açısı. hepsini geçtim normal bir tablo alırken bile ressamın imzasına bakılır önce. normal sanat eserlerinde bile ressamın kimliği esere değer katan bir unsurken dijital ortamda da aynısının olması gayet normal.

nedir ne değildir en sağlıklı kaynak burası:

ethereum.org
0
issiz karga
(05.06.21)
Nft icin bir pazar yerine ihtiyac yok, pazaryeri zaten isin dolandiricilik kismi.
Pazaryerinin sahibi orayi kapatirsa geriye ne kalacak?
Sifir.

O zaman dagitik mimarinin ne anlami kaliyor, degeri pazar yeri veriyorsa nft uretmenin de bir anlami kalmiyor.

Dedigim gibi nft tekil bir sey degil, defterde bir rakamdan ibaret.
Sen de bir defter acip oraya bir rakam yazip onu tekil hale getirebilirsin.
Kimse o rakamdan o deftere 1 tane daha yazamaz.
Ama sonucta o bir rakam ve degersiz.
Bu duyurunun id numarasi da tekil, ayni numaradan baska bir duyuru acamazsin.
Ama bu o numarayi degerli yapmiyor.


Bakin ben bu duyurudaki cevabimi nft yaptim ve satiyorum diyorsun.
Birisi o rakama 1 tl veriyor, rakami ona transfer ediyorsun.
Burada sorun yok.
Su an yapabiliriz bu islemi.
Bu sitenin sahibi de karisamaz. Defter onun degil cunku.

5dk geciyor ayni ilani tekrar veriyorsun ve yeni bir token uretiyorsun :)
Buna kim karsi cikabilir?
Pazaryeri.

Pazaryerine bu yetkiyi kim veriyor? Kimse.
0
divit
(05.06.21)
Dolandırıcılık +1

NFT'ye para harcayacak zengin ve keriz arkadaşın varsa ben sana yazayım bi sistem, birlikte tokatlayalım.
0
plutongezegendegilmi
(05.06.21)
(1)

Yurt disindan TR'ye gelirken 1 kisi en fazla kac laptop getirebilir?

s0phiesw0rld
Bazi sitelerde bir kisi artik bir laptop getirebiliyor diye duydum, ancak bazilari da iki laptop da kutusuz olursa biri is laptopu digeri de kendi laptopum olmak uzere iki laptop getirebilecegimi soyluyor, sizin bu konu hakkinda tecrubeniz var midir? tesekkurler...
Bazi sitelerde bir kisi artik bir laptop getirebiliyor diye duydum, ancak bazilari da iki laptop da kutusuz olursa biri is laptopu digeri de kendi laptopum olmak uzere iki laptop getirebilecegimi soyluyor, sizin bu konu hakkinda tecrubeniz var midir? tesekkurler...
0
s0phiesw0rld
(05.06.21)
Oyle bir limit yok bavul ticareti yaptigin suphesi varsa 1 tane laptop getirene de vergiyi takarlar.

Onemli olan boyle bir imajin olmamasi.
Bi kere bizim tanidik kendi kullandigi tv'sini getirdigi icin vergi odemisti. Esek kadar tv'yi kucaklar gecirirsen adam da gel gel yapar.
0
divit
(05.06.21)
(5)

Askeri tabiplerin rütbesini nasıl anlıyoruz?

redskull
Beyaz önlüğün üzerine apolet mi takılıyor mesela? Bir de muayene ettiği ondan daha üst rütbeliyse nasıl oluyor, kendi alanı dahilinde emir verebiliyor mu üstüne?
Beyaz önlüğün üzerine apolet mi takılıyor mesela? Bir de muayene ettiği ondan daha üst rütbeliyse nasıl oluyor, kendi alanı dahilinde emir verebiliyor mu üstüne?
0
redskull
(05.06.21)
Yaka kartı oluyor.
0
dissendium
(05.06.21)
askerliğimde er olarak herkese komutanım çektiğim için farketmiyordum. (ya da dikkat etmiyordum) emir konusuna gelince aklıma bir hatıram geldi. bitik durumdayım üç gün istirahat verdi git yat yatağında dedi. takım komutanı işler birikti gel bunları yap istirahat neymiş dedi. dinlenemeden işleri yaptım ama daha da kötü oldum. sonraki hafta tekrar gittiğimde beni görünce "sen niye geldin tekrar?" diye sordu. "komutanım istirahat edemedim böyle böyle oldu" deyince adam birden hiddetlendi. benim birliğin tabur komutanı binbaşıyı aradı. (kendisi de binbaşıydı) binbaşıya atar gider yaptı "ben eşek başımıyım. benim rapor verdiğim er nasıl işbaşı yaptırılır, başına bir iş gelse hesap verecek misiniz, senin takım komutanını oraya gelirsem bilmem ne yaparım" a kadar gitti iş. bir hafta rapor verdi tekrar. "yataktan sadece tuvalet ve yemekhaneye gitmek için kalkacaksın" dedi revir çavuşuna da "hergün bu erin durumunu bana rapor edeceksin" diye de fırça kaydı.

kıssadan hisse; emir komuta vardır ast-üst personel yönetmeliği neyse uyuluyordur ama sağlık meselesi öncelikli konu olduğu için askeri tabibin verdiği emri/raporu kimse ezemez. ben öyle gördüm.
0
phonex
(05.06.21)
Genc olanlar onluk ustune rozet takiyorlar, ustunde yildiz falan oluyor.
yasli olanlari zaten tanimiyorsan kotu seyler yasatabilirler onlar takmiyor.
0
divit
(05.06.21)
rozet boyle biseydi

www.necatibey.net
0
divit
(05.06.21)
Bir tabib binbaşı var diyelim. Karacı, denizci farketmez bir albay hasta ise binbaşı ile arasında hasta-tabib ilişkisi oluyor. Ayrıca eğer üst rütbede de olsan emir-komuta zincirinde değilsen başka bir birlikteki askere emir veremezsin.
0
1917
(05.06.21)
(11)

uzun süreli, mutlu evliliklere denk geliyor musunuz?

cosmicgadin
En az 15-20 yıllık evli, birbirini görmekten, vakit geçirmekten keyif alan, mutlu çiftler var mı etrafınızda? Bunlar nasıl karakterler? Ve nasıl bir ilişkideler? Duygular sizce bir süre sonra kaçınılmaz olarak daha çok sevgi, saygı, minnet benzeri duygular mı?
En az 15-20 yıllık evli, birbirini görmekten, vakit geçirmekten keyif alan, mutlu çiftler var mı etrafınızda? Bunlar nasıl karakterler? Ve nasıl bir ilişkideler? Duygular sizce bir süre sonra kaçınılmaz olarak daha çok sevgi, saygı, minnet benzeri duygular mı?
0
cosmicgadin
(04.06.21)
Arkadasim var 12 yillik evli ikisi de muhendis acayip mutlular, cocuklari da var.

Eleman devamli aldatiyor ama kadini bilmiyorum.
0
divit
(04.06.21)
Benim üniversiteden hocam var. 50 yaşında falan vardır. Gezmeyi, yemek yemeyi falan çok seviyorlar. Maddi durumları falan da çok iyi. Kızı New York'da okudu. Sürekli bi yerlerden foto atıyorlar tatillerde. Yani öyle bir yaşamda mutsuz olmak çok da mümkün değil gibi.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(04.06.21)
ben uzun senelerdir beraber olup hala sevgili gibi olan çift görmedim hiç. ya asker arkadaşı gibi oluyorlar ya da mutsuz.
0
levybroo
(04.06.21)
Sadakat. İnsan vakit geçtikçe daha fazla mı talepleri oluyor ya da gençken gözü mü kör oluyor çözemiyorum. Sanırım karakterle ilgili. Uzun ilişki iki tarafın karakteriyle ilgili. Belki de hoşgörü, sınırsız bağlılık. Sınırsız bağlanmak ne kadar zor? Cidden zor mu
0
bigbadabum
(04.06.21)
Valla ben kısa süreli mutlu evliliğe de denk gelmiyorum
0
aquarium
(04.06.21)
var. çok nadir ama. çoğu ilişki mutsuzluğa mahkum gibi görünüyor. o mutsuz insanlar da "canım cicim aylarınız geçsin de göreyim sizi:):):):)" veya "aman diyim evlenmeyin" tarzı garip propagandalar yapıyorlar. onlar zavallı diye herkes zavallı olmak zorunda değil. ama dediğim gibi, çok az denk geliyorum gerçekten birbirini seven mutlu çiftlere. mutluluktan kastım da her günün güllük gülistanlık geçmesi değil bu arada. her ilişkide zorluklar olur tabii ki.
0
aweamadeus
(04.06.21)
Annem ve babam 38 yıldır evli. Tabi onlara sormak lazım ama çok mutlu görünüyorlar. Bana sorarsanız hala birbirlerine aşıklar. Karakter olarak ikisi de karşısındakini dinleyen tipler, yani üste çıkmak için saçmasapan konuştuklarına şahit olmadım hiç. Tartışıyorlar ama konuşup anlaşıyorlar bir şekilde. Tartışıkları şey de "sen şöylesin böylesin" gibi suçlama değil de doğrudan sorun ile ilgili oluyor. Ayrıca kıskanç değiller. İkisi de kendine zaman ayırıyor, boş zamanlarında kendi arkadaşlarıyla takılıyor.
0
fotrsapka
(04.06.21)
var. 70'li yaşlarına yaklaştılar, ellerinde büyüdüm diyebilirim neredeyse ve şu yaşıma kadar birbirlerine ters bir söz söylediklerini bile duymadım. çok kibar insanlar ama dışarıdan bu kadar sempatik görünmelerinde sanırım kadın tarafının payı büyük - gerçekten dünya tatlısı ve iyisi, "ne bakıyon" deyip kavga çıkarabilecek tarzdaki birini bile yumuşatabilecek kadar klas bir insan. ben çocukken evlerinde gittiğimde bile huzurlu hissederdim (kendi ailemde ciddi bir sorun olmamasına rağmen) ve çocuk aklımla bile derdim yani, "buradaki insanlar gerçekten mutlu" diye. yaşım 30 olacak neredeyse, fikrim hala değişmedi :)

yalnız açıkçası ben bu "evlilik mutsuz eder" görüşüne de katılmıyorum. bugün mutsuz olan, evliliğine söven insanların çoğu ayrılsa emin olun ertesi gün eşini özler ve ister. belki tamamen alışkanlıktan, belki tamamen sevgisiz bir şekilde olur ama yine de ister. birlikte yıllar geçirmek, bir ilişki inşa etmek kolay iş değil. ayrıca kusura bakmayın ama çoğumuz da tırt insanlarız, evlenmeyince çok daha dolu ve süper hayatlar yaşayacakmışız gibi davranıyor bazıları. bana tuhaf geliyor. sanki çok mutlu olacaklarmış da evli oldukları için mutsuzlarmış gibi... değişik. tabii kişiden kişiye değişir bu, bazı insanlar gerçekten yanlış evlilik yapıyor ve evlenmese daha mutlu yaşayacak gibi oluyor.

bunu niye yazdım? "uzun süreli mutlu evlilik"ten çok dışarıdan mutsuz görünen ama bittiğinde tarafları çok daha üzücü bir hayata iten birliktelikleri daha sık gördüğüm için. bence aynı evde yaşadığın, hayatını paylaştığın bir insanı daima aynı tutkuyla sevmek mümkün değil. tabii ki yeri gelecek "ulan bu ne biçim insanmış" bile diyeceksin. gelgelelim çok ciddi veya temel problemler yoksa bir arada 15-20 yıl geçirmiş insanlar ayrıldıklarında daha mutlu olmuyorlar. en azından şahsi gözlemim bu yönde. YÜCE RABBIM her insanın gönlüne göre, nasıl mutlu olacaklarsa öyle versin.
0
der meister
(04.06.21)
Benim annem babam 27 yıldır evli. Baya anlaşıyolar. Annem hiç üste çıkan bi tip değil. Babam baskın ilişkide. Annem de daha çok kabullenici olunca anlaşıyolar, birbirlerinin dilinden anlıyolar. Liseli aşıklar gibi değiller ama anlaşıyolar. Tabi tartışma oluyor ama annem küsüyor o durumlarda, kavga çıkarmıyo. Sonradan geri barışıyolar.
0
turuncu tonlarda
(04.06.21)
Gördüm annemin halası ve eniştesi. Ama şöyle bir şey var, onları herkes severdi. Zaten aşırı iyi insanlardı. Karı koca öğretmenlerdi. Enişte zaten aşırı ünlü bir kimya öğretmeniydi Samsun’da. Herkese yardım etmişlerdi karı koca. Annemle babamın da evlenmesine ön ayak olmuşlar. Çok sıkıntı da çektiler. En son enişte mide kanseri oldu. O tonton göbekli hoş sohbet adam eridi 40 kiloyla vefat etti. Bir yıl geçmeden hala da vefat etti. Birbirlerini çok seviyorlardı aşk evliliğiydi zaten uzaktan akraba olsalar da. Ölümüne de dayanamadı kocasının peşinden gitti. Halen daha onları atakumda evlerinde hayal ediyorum ben. Hiç ölmemişler gibi. Çok minnoşlar halen daha. Duygulandım.
0
Arkabi08
(04.06.21)
31 yıllık evli olan annem ve babam. Bence 15 yıldan sonra daha iyi anlaşmaya başladılar. Birbirlerini seviyorlar, düşünüyorlar. Ayrı hiç kalamıyorlar. Çoğu zaman yeni evlenmiş gibi takılırlar sarılıp film izleme, el ele yürüyüşe çıkma, başbaşa yemek vs.
Nadiren tartışırlar onda da annemin sitem etmesi babamın susması şeklinde oluyor. Annem baskın bir karakter ve yaş olarak da babamdan büyük. Babam da çocuk ruhlu bir insan. Tamamliyorlar bence birbirlerini.
0
Benyinegulerim
(05.06.21)
(7)

herkes elektrikli arabaya geçince petrole ne olacak?

ahm1
2030'dan itibaren satılan her iki arabanın bir tanesinin elektrikli, 2040'tan itibaren ise tüm satılan arabaların elektrikli olacağı tahmin ediliyormuş.tabii ki eldeki benzinle çalışan araçların hurdaya çıkması da zaman alacak ama bu tahmine göre 2040'ta benzinle çalışan araçların sayısı bir hayli d
2030'dan itibaren satılan her iki arabanın bir tanesinin elektrikli, 2040'tan itibaren ise tüm satılan arabaların elektrikli olacağı tahmin ediliyormuş.

tabii ki eldeki benzinle çalışan araçların hurdaya çıkması da zaman alacak ama bu tahmine göre 2040'ta benzinle çalışan araçların sayısı bir hayli düşecek demektir.

1) o zaman eldeki petroller ne olacak? petrol rezervleri bulunanlar artık onları çıkartmayacak mı? petrolü bulunan ülkeler, petrol için farklı kullanım alanları mı bulur?

2) ek olarak, bu araçların çıkış noktası "petrol bir gün bitecek, elektrikli araç yapalım" idi değil mi? peki bu kadar elektrik ihtiyacı nasıl karşılanacak? herkes bitcoin'e laf ediyor ama bu araçlar muhtemelen çok daha fazla elektrik tüketecek. bu da gezegenimiz için olumsuz bir durum oluşturmayacak mı?
0
ahm1
(04.06.21)
Petrolün sadece otomobil için kullanıldığını düşünmüyorsunuzdur herhalde. Petrol kavgası petrol olduğu sürece bitmez
0
olaylar olaylar
(04.06.21)
1- Petrol, yalnızca yakıt için kullanılmıyor. Aynı zamanda ilaç, solventler, gübre, pestisit ve plastik gibi birçok kimyasal ürünler için ham madde.

tabi ki talep azalacak ancak petrole bağımlılık her zaman olacaktır.

2- fosil yakıtlar yandığında kirli hava ortaya çıkarıyor. elektrikte böyle bir sorun yok. ayrıca doğal enerji denen yöntem var. rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, çevreyi kirletmeden arabanıza yakıt sağlama oluşacak.
0
trajikomix
(04.06.21)
biliyoruz da, bence kullanımın büyük çoğunluğu otomobiller içindir. yüzde kaçı acaba? böyle bir istatistik olsa vardır. bence %60-70 vardır.
0
🌸ahm1
(04.06.21)
Oran bilmiyorum da petrolu esas yiyenler buyuk araclar. Gemi,ucak vs...
Hele ucaklarin tuketimi hayvani boyutlarda, cozumu de yok.

Bir de elektrik icin butun dunya komur kullaniyor, ilerde de bu degismeyecek. Elektrik uretimini petrole cevirirler.
0
divit
(04.06.21)
Bu sektörün icinde olan biri olarak sunu soyleyebilirim ki altyapı olarak da ciddi bir yatırım var ama evet; su an bütün dunya elektrikli arabaya donse yarin elektrik kalmaz. Toyota ceo'sunun açıklamalari var bu konuda.

Ama 20 sene falan uzun bir zaman. Su son iki senede olan gelişmeleri bile gördükçe olmaz demem hayatta.
Yesil enerji daha artarsa ya da nukleer enerji ki en temizi galiba nükleer enerji: petrol kadar kirletemez.
0
logisticsmanager
(04.06.21)
www.eia.gov

Asıl kullanım alanı neredeyse herşeyin üretimi için bir şekilde kullanılması. Bunun içinde ulaşım dışında yakıt olarak kullanılması ve poliüretan ve benzeri hammade olarak kullanılıp, değerlendirilmesi var.
0
heritage
(04.06.21)
Sorunuza şöyle cevap vereyim, elinizi cebinize sokun ve elinize geçen ilk eşyaya bakın, çıkan her neyse onun içinde, üretiminin herhangi bir aşamasında mutlaka bir petrol yan ürünü var.

Petrol dediğiniz şey çok zengin bir madde, rafinerilerde petrol bir çok işlemden geçirilerek sayısız yan ürün çıkartılıyor, marketten aldığınız poşet bile petrolden üretiliyor.
0
solo
(04.06.21)
(2)

vadeli hesap yerine hangi fon?

rewlack
vadeli hesapların getirisini az/saçma buluyorum.sürekli bir güncelleme(!) ile az para vermesi, bankayı aramak, peşine düşmek gerekmesi vs artık yersiz geliyor.birikimimin bir kısmıyla aylık düzenli 100-200 euro/dolar alıyorum. bir kısmını da fon alarak değerlendireyim istedim ama megacahilim bu konu
vadeli hesapların getirisini az/saçma buluyorum.
sürekli bir güncelleme(!) ile az para vermesi, bankayı aramak, peşine düşmek gerekmesi vs artık yersiz geliyor.
birikimimin bir kısmıyla aylık düzenli 100-200 euro/dolar alıyorum. bir kısmını da fon alarak değerlendireyim istedim ama megacahilim bu konuda.

hangi fon?
nereden? ve ne zaman? mobil bankacılıkla halledebileyim.
giriş bütçesi 30-40k
orta/az riskte olsun.
önümüzdeki 6 ay boyunca böyle böyle üstüne de biraz ekleyerek gideceğim.

not: vadeli şu an %18-19 getiriyor.
0
rewlack
(04.06.21)
serbest fon alamazsın nitelikli yatırımcı değilsen.

kare portföy değişken fon (kub)
istan bul portföy değişken fon (ipb) alabilirsin.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(04.06.21)
%10 kardan kesiyor girerken umursamiyorsun ama kestiginde cok koyuyor
0
divit
(04.06.21)
(13)

Aşı tercihi

dissendium
Merhabalar. 20 ile 30 yaş arasında olanlar, aşı sırası size geldiğinde hangi aşıyı tercih etmeyi düşünüyorsunuz ve neden?
Merhabalar. 20 ile 30 yaş arasında olanlar, aşı sırası size geldiğinde hangi aşıyı tercih etmeyi düşünüyorsunuz ve neden?
0
dissendium
(03.06.21)
seçim tercihi olmayacağını düşünmekle beraber biontech. vize sorunu yaşamamak için.
0
duyurukullanıcısı
(03.06.21)
Yasim belirttiginiz araligin uzerinde ama yine de cevap vereyim, siram geldiginde mumkun olursa BioNTech olacagim.
0
invictae
(03.06.21)
2-3 ay önce olsa sinovac derdim de şimdi tereddütsüz biontech diyorum. koruma oranı daha yüksek, ilk dozda dahi kaydadeğer bir koruma sağlıyor, mutasyonlara karşı da etkisi olduğu belirtildi, bir de ağustos'ta ingiltere'ye gitme olasılığım var sinovac'ı tanıyacaklarını sanmıyorum.
0
signore
(03.06.21)
Ben de seçme şansım olursa Biontech seçerim.
0
buff
(03.06.21)
Biontech'ciler, ilerde çıkabilecek yan etkilersen korkmuyor musunuz ?
0
vizivozo
(03.06.21)
anneme biontech aldık, oldu da. ben de olursam biontech.

Tüm avrupa + ingiltere biontech vuruyor vardır bi bildikleri.
0
phiphi
(03.06.21)
Koruyuculuğu daha az ancak Sinovac daha güvenilir.
0
pro9it9is9
(03.06.21)
onceligim biontech ama siram gelince tursu suyu bassalar bile umrumda degil artik yeter ki salsinlar bizi biktim kendim icin degil ben zaten asosyalim de insanlik icin istiyorum sokaga cikilamayan bir dunya mi olur yeter la
0
der meister
(03.06.21)
Cin asisi olcam, eger tercih hakki verilirse.

almanlara guvenmiyorum.
Asiyi ugur sahin olmak istemedi beni killandirdi.
Volkswagen skandalini daha sindiremedik.
2 yil alman sirketinde calistim projelerde cok kolpa isler yaptilar ayar ettiler beni.

Cin'de en kotu ihtimalle musluk suyu vurulmus oluruz o da oldurmez.
0
divit
(04.06.21)
Bu aşıyı Sadece türklere yaptırıyor olsalar hadi şüpheye düşeyim derdim ama dünyada onlarca ülke gözü kapalı biontech i seçmişken ve sinovac yalnızca tr seviyesinde üç beş ülke tarafından talep edilmişken sinovac olamazdım.
Biontech 1. dozu oldum 2 hafta önce.
0
somethinginthewayshemoves
(04.06.21)
israil ve bahreyn vakalarına bi göz atın derim. ona göre aşınızı olun, geniş ölçekli iki örnek.

ben biontech düşünüyorum.

twitter.com
0
false pretension
(04.06.21)
Tam simdi ustteki grafige bakiyordum, denk geldi.
iki grafik ayni olcekte bile degil.
Bahreynin tepe noktasi digerinin normali gibi.
Zaten vurduklari asi da sinovac degilmis. Baska bir cin asisiymis.
Ulke baskani aciklamasini okudum ramazan bayrami nedeniyle ve test sayisini artirmalari nedeniyle sayilar cosmus.
Zaten nufuslari da 1.5 milyonmus.


Bu medyatik doktorlar niye istatistik manipulasyonu yapar hic anlamiyorum.
Adam nerdeyse sayiyi artiriyor diyecek.
0
divit
(04.06.21)
Belki kötü bi tesadüf ama çevremde son bi ayda biontech aşısi olup kalp krizi geçiren 5 kişi oldu.yaslari 50 ve üzereydi.
0
essoist
(05.06.21)
(5)

Microsoft Teams kullanımı hk

makarnacanavari
MerhabaBana mail adresim üzerinden bir link geldi. Bir görüşme için teams üzerinden toplantıya katılmam gerekiyor. Direkt bu bağlantıyı tıklayınca hesap açılıyor mu yoksa uygulama indir hesap oluştur gibi şeylere girmem lazım mı?İnternette var da bir şeyler pek kafam basmadı açıkçası. İstiyorum ki l
Merhaba
Bana mail adresim üzerinden bir link geldi. Bir görüşme için teams üzerinden toplantıya katılmam gerekiyor. Direkt bu bağlantıyı tıklayınca hesap açılıyor mu yoksa uygulama indir hesap oluştur gibi şeylere girmem lazım mı?

İnternette var da bir şeyler pek kafam basmadı açıkçası.
İstiyorum ki linke tıklayınca hemen toplantıya katılmış olayım.
0
makarnacanavari
(03.06.21)
uygulama indirmeye gerek yok, bu tarayıcıda devam et dersiniz, otomatik olarak toplantıya girersiniz.
0
benaslinda
(03.06.21)
tarayici uzerinden de katilabilirsin illa programi indirip hesap olusturmana gerek yok.
0
bay b
(03.06.21)
Programi indirsen daha az sorun yasarsin, linke tikladigin anda program acilir. Hesap olusturmaya gerek yok
0
divit
(03.06.21)
Şimdi bi girip deneyebilirsin. Direk toplantıya almayacak zaten seni.
0
zimbirik
(03.06.21)
Arkadaşlar olur da arayan olursa diye yazıyorum, programı indirmeden açmıyor maalesef. Sadece kullanıcı oluşturmanıza gerek yok. Kullanıcı oluşturmak için de uğraşmıyorsunuz. Hotmail uzantılı hesabınızdan da açıyor. Teşekkürler
0
🌸makarnacanavari
(10.06.21)
(3)

BPA'sız Plastiksiz Kahve Makinesi?

dreamnesiac
Pandemi nedeniyle mağazaya gidip inceleyemiyorum mazur görün; demleme haznesi plastik olmayan filtre kahve makinesi icat oldu mu? :)En son Enplus'ta incelediğimde dıştan çelik gibi görünen modellerin bile içindeki madde yine plastikti.Link paylaşıyorum, bunlar içinden mesela, var mıdır bildiğiniz?ht
Pandemi nedeniyle mağazaya gidip inceleyemiyorum mazur görün; demleme haznesi plastik olmayan filtre kahve makinesi icat oldu mu? :)

En son Enplus'ta incelediğimde dıştan çelik gibi görünen modellerin bile içindeki madde yine plastikti.

Link paylaşıyorum, bunlar içinden mesela, var mıdır bildiğiniz?
www.enplus.com.tr

Teşekkürler :)
0
dreamnesiac
(03.06.21)
Cok fazla kahve yapmayacaksan pourover deneyebilirsin, onlar cam veya seramik oluyor. Ben icinde plastik olmayan kahve makinasi gormedim.
www.enplus.com.tr
www.trendyol.com

bende asagidaki var, plastik epey bir kismi ama Zojirushi epey high-end bir marka sorun olacagini sanmiyorum.

www.zojirushi.com
0
compumaster
(03.06.21)
Filtresi metal olsa da suyu kaynattigi yer plastik oluyor, ya da filtrenin destek noktalari plastik oluyor.

metal filtre alip bardagin ustune koyarak plastik isini cozdum ben. Seramik zimbirtilar da iyi ama onun da kagit filtre masrafi cok oluyor.
0
divit
(03.06.21)
@compumaster +1 tadı filtreye göre çok daha iyi. Seramiklerinden kullanıyorum, hatta eskiden Çibo'da vardı. Cam olanlarına da bakabilirsin.
0
kaset
(03.06.21)
(21)

Evin önüne araba koyulmasın diye taş koymak

vatanperver
Bir tanıdığımın evi tek katlı, çok geniş bir bahçesi var, üstelik köşede, yani iki sokağa da cephesi var. Etrafta da hep çok katlı apartmanlar var. Bu kişi, evinin önünde bir yere taş koyuyor kendi arabasını koymak için. Tamamına değil, bir araba sığacak kadar bir yere.Dedim ki: "Burası belediyenin
Bir tanıdığımın evi tek katlı, çok geniş bir bahçesi var, üstelik köşede, yani iki sokağa da cephesi var. Etrafta da hep çok katlı apartmanlar var. Bu kişi, evinin önünde bir yere taş koyuyor kendi arabasını koymak için. Tamamına değil, bir araba sığacak kadar bir yere.

Dedim ki: "Burası belediyenin sokağı, senin hakkın var mı kendi araban için özel yer ayırmaya?"

O da dedi ki: "Bu evin çoook geniş cephesi var, benim de bir tanecik arabam var. Şu yanımızdaki apartmanların hepsinin benden az cephesi var, arabalarını bizim evin önüne de koyuyorlar, ben kendime bir arabalık yer ayırdım"

Sizce onun yaptığı doğru mu yanlış mı?
0
vatanperver
(03.06.21)
Herkesin yaptığı yanlış aslen, evi kocamansa içeri park yeri yapması herkes için en iyisidir bence.
Eğer kendine yer ayırmak istiyorsa belediyeye parasını ödeyerek bütünüyle ayırabiliyor galiba.

@kibritsuyu nun bakış açısı en doğrusu oldu bence :)
0
atom karincanin torunu
(03.06.21)
Kesinlikle doğru. adam yayılmamış ki yani oraya tek araçlık yer var izin versinler de o kadar cephesi olan evin sahibi bi araç koysun
0
biseysorucam
(03.06.21)
yer ayırmak yanlış ama bir esnafın dükkan önünü boş tutmasından daha az yanlış
0
sttc
(03.06.21)
Bana adam haklı gibi geliyor.

Her binanın önü o binaya ait gibi düşün, senin bi binada 200 kişi oturman senin problemin, adamın değil. Zaten bu yüzden apartman yapılıyorsa otoparkının da yapılması gerekiyor. Orada oturanlara bahane bulduğumdan değil de, "ucuza" ev bulmanın böyle maliyetleri de var işte, katlanmak lazım. Misal ben araba kullanmak istediğim için şehrin göbeğinde oturmuyorum, hem kalabalık yere taşınıp hem de yer bulamamaktan şikayet etmek anlamsız olur.

Bir de adam en kötü bahçesine garaj yapar arabayı oraya çeker, senin apartmanda bi eleman çocuğuna araba alır, sen yine park yeri bulamazsın. Adamla tartışmak sorunu da çözmez yani, o yüzden çok darlamamak lazım bence.
0
plutongezegendegilmi
(03.06.21)
binaların tıkış tıkış olduğu geniş bir sokakta oturuyorum. yan binada hala insan içinde yaşamayı öğrenememiş köy zihtiyetli 1 kişi 2 tane duba almış(bildiğiniz yol çalışmalarında koyulanlardan) her sabah çıkarken arabasına yer ayırıyo. bir gün o dubaları çöp kovasında paramparça olmuş bir şekilde bulacak. böyle saçma sapan bir şey olmaz. madem bahçesi var kendine 1 arabalık otopark yapsın o zaman. köyde mi yaşıyoruz ya.
0
golgi aygıtı
(03.06.21)
eğer tek arabalık yer kapatıyorsa bence haklı. zira bahçesine otopark yapsa zaten şu anda kapattığı yerin boş kalması gerekecek ki otoparkına girsin-çıksın. e madem birşey farketmeycek, park ettiği araç ile sokakta trafiği de engellemiyorsa aracını dışarıda bırakmasında bir mahsur yok.
0
semyasa
(03.06.21)
Soru bir etik sorusu mu, kanun sorusu mu?

Kanunen yapamaz, belediye gelir o tasa ceza keser.

Etik olarak da dogru degil, kamunun hakkini kendine ayiriyor.
Bizim ulkedeki herkesin olayi yorumlarken kendisine yontmasi cok iyidir.
Ee hadi kendi bahcene garaj yap desen 1 saat aglar.
0
divit
(03.06.21)
Ulkede fundamental sikintilar var.Bina yonetmelikleri de boktan, buyuk binalara yeterli garaj yapilmiyor. Cephe hesabiyla olmaz o is, nufus hesabi yapilip ona gore park yeri ayarlanmasi lazim. Tabii kanunlar islemeyince orman kanunlari gecerli olmaya basliyor, gucu gucu yetene stili.

Senin gon$u birisi gelip kafasini kirana kadar devam eder. Sonra birisi onu ortadan kaldirir o alana kendisi coker, sonra baskasi gelir onu yok eder vs. Kisir dongu.

Yasadigim ulkede kendi evinin tam onune bile 72 saatten uzun sure kaldirmadan arac koyamiyorsun, sikayet edilirse cekiyorlar. Eger tas falan koyarsan herhalde SWAT gelip seni ters kelepce alir goturur buranin zaptiyesi sen misin len diye...
0
cooperr
(03.06.21)
Adam tek başına o kadar cephe için vergi vermiş bırakın da bir araçlık yer ayırsın.
0
zoghurt
(03.06.21)
Ülkece gelemedigimiz medeniyet seviyelerinden biri de bu :) adamlar evinin önünü kendine ait bir yer saniyorlar, neymis cephe genismis. Yahu isterse araba degil tek bir tas koymak istesin ev sahibi, bunu kendine özel rezerve edemez. Oraya dileyen diledigi sekilde farkli sokaktan, farkli mahalleden, hatta farkli sehirden olsa dahi araba koyar. kimin hangi kosulla araba koyacagina ev/mekan sahibi degil belediye karar verir. Cünkü evin önü ev sahibine degil belediye'ye aittir. Diger türlüsü köy kafasidir.
0
bosver nicki
(03.06.21)
Bana göre yanlış değil.
0
nucleon
(03.06.21)
Bence haklı ama kanunen haksız.

Evine garaj yaptirsin demisler. Apartman garaj yaptirsin asıl. Her yer apartman. Hic birinin garajı yok.
0
westblack
(03.06.21)
medeniyetsizlik veya köy kafası değil bu. adam çıkıp "burası benim evimin önü, evimin önüne park edemezsin kardeşim" deseydi, o zaman adama medeniyetsiz köylü derdik. adamın tavrı bu şekilde olsa adama kesinlikle haksız derdim.

adam kanunen haksız, lakin isteği mantıklı. sadece kendi arabasını park edebilecek tek arabalık bir yer istiyor. burası benim evimin önü, başkası park edemez demiyor. herkes park etsin, ama bana da bir arabalık yeri bıraksın diyor. etraf çok kalabalık, kimsenin otoparkı yok, bana yer kalmıyor diyor.

bahçesine otopark yapsın denmiş. bahçeye otopark yaparsa, otoparkın giriş yolunun önünde yine en az 1, belki 2 arabalık yer boş bırakılmak zorunda kalacak. üstelik o çevre apartmanlardan malın biri gelip illa o otoparkın önüne arabasını bırakacak, adam her gün girip çıkarken elalemin peşinde koşturup araba çektirmeye çalışacak.

böyle şeylere ifrit olurum ama kanunen haksız olsa bile ben adamın tavrından dolayı hak verdim kendisine.
0
kibritsuyu
(03.06.21)
Yaptığı yanlış tabii ki. Evinin önü bile olsa yer ayırma diye bir olay yok, belediyenin sokağı. Eğer arabasını çok seviyorsa geniş bahçesinden biraz feragat edip aracını içeri alacak.

Sırf bu tarz insanlarla uğraşmamak için yıllardır otoparklı siteye aidat ödüyorum, otopark kavgasına millet birbirini vuruyor bu ülkede.
0
roket adam
(03.06.21)
Bence haklı. Koskoca müstakil evi var, bir tane arabasını diğer araçlar yüzünden kendi evinin önüne park edemiyor. Bahçesine garaj yapsa onun bile garaj çıkışına park edecek tipler var. Duba - damacana koymak kesin çözüm ne yazık ki.
0
Tutkun
(03.06.21)
Kanunen haksız olsa da ben problem etmezdim. Kendi oturduğu aparmanın önünde duba ile yer ayıran komşu gördü bu gözler.

Zaten adam bahçe içine otopark yapsa otopark kapısı boş kalacak aynı şey.
0
zimbirik
(03.06.21)
yanlış. belediyeye şikayet edin. evin cephesinin önü halkın alanı.
0
mikahakkinen
(03.06.21)
bizim apartmanın kendisine ait otoparkı var, bu otopark hane sayısına yada araç sayısına yetmiyor bir kaç kişi sokağa park etmek zorunda kalıyor buna rağmen her gün otoparkta yabancı araç var, sağda solda işi olan cart diye aracını bizim otopark'a sokuyor. her gün bir kavga gürültü. üstelik belediyenin ve özel işletme olarak kapalı otomarkda var 5 lira vermiyim diye bunu yapıyorlar. 12 metre karalik toprak alan vardı, onu da otopark yaptılar adamlar hem içine hemde önüne park ediyorlar, kimse girip çıkamıyor.

bu araç ve park yeri konusu çok büyük bir sıkıntı istanbulda.

yukarıda demişler, kanuni olarak suçlu olsada insani olarak adam haklı.
0
selam
(03.06.21)
kanunen hiçbir hakkı yok. Ben olsam direkt ararım belediyeyi şikayet ederim.

Türkiye'de niye işlerin düzgün yürümediğinin özetidir bu ve bu durumda adama hak verenlerin bakış açısı.

Dünyanın çoğu yerinde otoparksız apartmanlar vardır ve insanlar sokağa bırakır arabalarını. Boş bulduğu yere park eder, duruma göre bazen 2-3 sokak öteye çeker.
Ancak bizde niyeyse gurur meselesine döner bu "evimin önüne park ettirmem" tavrı.


türkiye'de de kanun belli, yönetmelik belli. illa sokakta yer ayırtmak istiyorsa kendine gider belediyeye işgaliye parasını öder, tabelasını çakar arabasını koyar.

Para ödemem diyorsa, o geniş bahçesinin bir köşesine arabası için park alanı yapar.

Onun dışında sokaktaki boş yer bulanındır.
0
anten
(03.06.21)
belediyeye şikayet edip halkın alanı olduğunu talep etmek, işin kanuni yolu, ancak mantıklı yolu değil.

teyzemin apartmanının bahçe duvarını yıkıp, yanyana 3 arabanın park edeceği ufak bir otopark yaptılar. sorun şu ki, 8 daireli ufak bir apartman ve sadece 1 kişinin arabası var. şimdi bu adam otopark yapılmadan önce kendi arabası için apartmanın önündeki tek kişilik yere duba koysa, kamu malı, halka ait, yasal değil derdik. adam apartmanın bahçesini açtırttı, apartman bahçesine üç arabalık otopark yaptırttı. şimdi bahçeye kendi aracını park edebiliyor, ek olarak otoparkın önü olduğu için halkın alanından 3 arabalık yere de (otoparka girilip çıkılabilsin diye) dubaları dizebiliyor, hem de yasal olarak. ne oldu? adam tek arabalık halkın alanını yasal olmayan şekilde işgal edecekti, tek istediği arabasını koymaktı. ama şimdi kendi arabasını bahçeye koyduğu halde üç arabalık halkın alanını "otopark önü" sıfatıyla yasal olarak işgal edebiliyor.

yani yasal olmayan şey her zaman doğru ve mantıklı olduğu anlamına gelmiyor. adam "misafirlerim de kullanır" diye evin tek cephesindeki bahçeyi komple 10 araçlık otopark yapar, otoparkın önü diye de gayet yasal olarak oraya kimseyi koydurmaz, o zaman görürsünüz belediyeyi kamuyu.
0
kibritsuyu
(03.06.21)
Sonucunda cikan sey icin yapacak bisey yok ama normali o tasin konmamasi. Kanun eksik aslinda.
Ustte bahsedilen 72 saat kurali mantikli.

Bizim burada yatay cephesi 1 sokak boyu olan bir sirket var, hatta 3 sokagin tam ortasinda kaliyor, kendi esek kadar otoparki da var.

Adamlar kendi otoparkini bos tutmak icin en az 20 tane isyeri minibusunu sokaga diziyor duba niyetine.
Duba niyetine kullandiklari arac gidecek olursa yerine ic otoparktan bir arac cikip yeri koruyor.

Ben bunu sikayet de ettim ama ise yaramadi cunku herif duba degil 200binlik arac koyuyor :)

Bu kavgalarin en sonunda genelde ispark ya da kadikoy park geliyor butun sokagi parali hale getirip sorunu kendince cozuyor.
0
divit
(03.06.21)
(17)

Kırmızı ışıkta sağa dönüş

plutongezegendegilmi
Bazı kavşaklarda sağa dönmek için ayrıca bir ışık oluyor ya, onun olmadığı kavşaklardan bahsediyorum. Size kırmızı yanıyor, ama kavşağın diğer ışıkları sizin gideceğiniz yönü boş bırakıyor, yani dönmek aslında güvenli. Döner misiniz, yoksa size yeşil yanmasını bekler misiniz?Bonus soru: saat gece 2.
Bazı kavşaklarda sağa dönmek için ayrıca bir ışık oluyor ya, onun olmadığı kavşaklardan bahsediyorum.

Size kırmızı yanıyor, ama kavşağın diğer ışıkları sizin gideceğiniz yönü boş bırakıyor, yani dönmek aslında güvenli. Döner misiniz, yoksa size yeşil yanmasını bekler misiniz?

Bonus soru: saat gece 2. Yol bomboş, ama kırmızı yanıyor. Işıkta bekler misiniz?

Not: kamera falan olmadığını, ceza yemeyeceğinizi varsayın.
0
plutongezegendegilmi
(02.06.21)
bonus soru: kimsenin görmeyeceği bir ortamda hırsızlık yapar mısın. cevaplar aynı kapıya çıkıyor.

yolu sen bomboş görebilirsin. öyle düşünebilirsin. ama madem öyle, normalde de ışık olmasın. sürücüler karar versin hep boş olup olmadığına. ya da kırmızı yansın ama kırmızı dur değil de, yola bak boşsa geç demek olsun. sence ne kadar mantıklı bunlar?

polis yokken emniyet kemeri takmamak gibi bir şey bu. nereden kimin geleceğini bilemezsin.

ben yeşilde geçerken bile yavaşlayıp bakıyorum manyağın teki gelir kırmızıda durmaz da atlar yola diye.
0
reanarchy
(02.06.21)
tam hatirlayamadim ama bununla ilgili bir konsept vardi.

davranislarini ceza almak mi belirler yoksa etik kavramlara olan inancin mi diye. bazi insanlar ceza yoksa yapabildiklarini yaparlar, bazilari da ceza olmasa bile etik olmadigini dusundukleri seyleri yapmazlar.

ben ikinci gruptayim. bos yolda kirmizida da beklerim, kimse gormuyorsa da hirsizlik yapmam.
0
do you remember me
(02.06.21)
Ben eskiden isikli bir kavsak ustunde oturuyordum.
Gunduzleri bi olay olmazdi.
Aksam 12 gibi bir taraf kirmizi yanip soner diger taraf sari yanardi.

Geceleri yasayan biri olarak en buyuk keyfim kaza izlemekti.
Birisi kirmiziyi digeri de sariyi sallamaz baaam diye girerlerdi. Haftada bir kesin kaza olurdu. Cekirdegimi alir balkona yerlesirdim.

Bu yuzden birak beklemeyi, ustune seri selektor yapiyorum girerken.
0
divit
(02.06.21)
Orada bir yaya olmadığından, bisikletli, motorlu biri olmadığından emin olamazsın. Bom boş yolda bu nedenle sinyal de verilir, ışıkta da beklenir.
0
zimbirik
(02.06.21)
@reanarchy, verdiğin örnek çok alakasız ya, hırsızlıkta birine zarar veriyorsun, burada vermiyorsun. Yani soru da yolun "bomboş" olması zaten, varsayımlar değil. Yol boş, kesin bu, diğer varsayımlar sorunun kapsamı içerisinde değil.

Ayrıca zaten küçük yerleşim yerlerinde (köy vs.) ışık olmaz, sürücüler karar verir. Araç yoğunluğuyla ilgili bir durum trafik ışığı, gece 2'de de araç yoğunluğu gündüz gibi değil. Kontrollü geçiş konsepti de o yüzden var zaten vs. vs.

Emniyet kemerinin zorunlu olmasının da korkunç bir "nanny state" örneği olduğunu düşünüyorum zaten. TR gibi devletçi toplumlarda insanlar bunu tartışmanın gerekliliğini anlamıyor gerçi, ona yapacak bir şey yok.
0
🌸plutongezegendegilmi
(02.06.21)
Aslında bu konspet için bizim ülkemizde olmayan ama bazı ülkelerde olan (örneğin ABD) bir durum var. Sağa dönüş serbest ise kırmızı da olsa geçebiliyorsun. Aklıma gelmişken söylemek istedim.

Soruya gelecek olursak ben her iki durumda da ışık yanıyorsa geçmem. Hız sınırını ihlal ediyorum özellikle uzun yolda ama emniyet kemeri ve trafik lambalarını hiç ihlal etmem. Konu ceza yeme de değil. Hırsızlık ile kıyaslamak çok doğru değil belki ama ceza yemekten korktuğu için kurallara uymak bence tehlikeli bir düşünce.
0
himmet dayi
(02.06.21)
Yolun boş olduğu bilgisi sana vahiyle gelmiyor. Gözün ile görüyorsun ve boş olduğunu düşünüyorsun. Ama siyah giymiş bir yaya gece çok kolay bi şekilde kamufle olur.
Zaten bomboş olduğundan kesin olarak emin olduğun noktada problem var.
0
zimbirik
(02.06.21)
Bekliyorum mutlaka. Bu tarz davranışlar alışkanlık yapıyor, sonra kırmızıda geçmeye falan başlıyorum. Hatta yeşilde bile bekliyorum diğer arkadaşların dediği gibi, kendimi atmıyorum ileri. Yol boş gibi görünse de bazen ışıkları kapalı gelen birileri mutlaka oluyor. Adam gece ışıklar kapalı geziyor yani, ya da kör bir motor geliyor. Canımı sokakta bulmadım :)
0
roket adam
(02.06.21)
Ben dönüyorum. Amerika’da mesela en sağ şerit kavşaklarda bu durumda dönecekler içindir ve dönersin yasak değil. Mantıklı olan da bu zaten. Yayaya yol verip dönmek.
0
zoghurt
(02.06.21)
tr'de kendim donmuyorum. netice de kirmiyi oraya koyanin bir bildigi olsa gerek. almanya'da sana kirmizi yanarken bu hareketi yapmak zaten akla zarar. ayrica hobi olarak pahali olur bence.
0
helenart
(02.06.21)
valla bunu etik vs olarak demiyorum.
rahmetli dedem cok iyi otobus kullanirdi cok buyuk bi otobus firmasinin da sahibiydi.

araba kullanmayi ondan ogrendim. kulagima kupe cumlelerinden birisi de sudur, kirmizi isik yaniyorsa sana yol bos dahi olsa gecme, aliskanlik yapar bir dahaki seferde o aliskanlik kazaya doner.

ayni sekilde yesil dahi yansa bakmadan kollamadan gecme, yuklu kamyon asla duramaz.
0
turbo sadık
(02.06.21)
buna kafayı çok takmış bir elemanın sanayi toplumu ve geleceği diye bir manifestosu var.

manifesto-manifesto.blogspot.com

127. maddede trafik konusundan bahsediyor.

dizisi de var Manhunt Unabomber diye.

hatta dizide özellikle gece vakti etrafta hiç araç yokken kırmızı ışıkta bekleme geyiği yapılıyor bol bol.
0
onemoremile
(02.06.21)
Beklenir. Gece böyle durumlar daha tehlikeli oluyor.

Çünkü birisi yeşil yanıyor yol da boş diye son hızla o kavşaktan geçebilir. Yazanlar olmuş zaten geceleri böyle çok kaza olur diye.

Sabah işe giderken bazı kavşaklarda geceden kalma cam kırıkları, tampon parçları görebilirsin istanbul'da:)
0
anten
(02.06.21)
zaten ışıklarda sağa dönüş için özel bir ışık yoksa kontrollü bir şekilde sağa dönmek kurala aykırı değildir. sürücü kursu kitaplarında da yazar. 10 yıldır da dönerim ceza vs yemedim. hırsızlıkla alakasını anlamadım lol.
0
mattiadestro
(02.06.21)
Yasadigim yerde kirmizida cogunlukla saga donuluyor.

Bazi istisnalar var, o zaman da isigin ustune uyari koyuyorlar donemezsin diye. Calistigim isyerine yakin bunlardan bir tane var kamerasiz. Genelde ara sokaktan 3 serit ve uzeri caddeye donuslerde bu oluyor riskli diye.

Donulmez tabelasi varsa %90 uyuyorum. Cok acelem varsa, etrafimda kimse yoksa ve yol bossa donerim. Zamanim varsa, yol bombos olsa bile donmuyorum bekliyorum.
0
cooperr
(02.06.21)
Gece 2 olsa geçerim.

Fazla felsefeye gerek yok.
0
mobydick
(02.06.21)
Bekliyorum
0
photo85
(03.06.21)
(12)

insanlar bazı bölümleri neden okuyorlar

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
mesela felsefe. üniversitenin is buldurma kurumu olmadiginin farkindayim ama hayatin bazi gercekleri de var. issizligi bol iibf bolumu dahi okunsa, yarin bir gün o diplomayla is hayatinda bir seyler bulabilme ihtimali daha fazla olur insanin.ne bileyim bir bankacilik sigortacilik bolumu veya univers
mesela felsefe. üniversitenin is buldurma kurumu olmadiginin farkindayim ama hayatin bazi gercekleri de var. issizligi bol iibf bolumu dahi okunsa, yarin bir gün o diplomayla is hayatinda bir seyler bulabilme ihtimali daha fazla olur insanin.

ne bileyim bir bankacilik sigortacilik bolumu veya universite okumadan alinabilecek ustalik egitimi (illa sanayide usta olmaya gerek yok. cam ustasi olsun mesela) bir insanin gelecegi icin daha iyi olmaz mi?

hele ki ustalik veya saglik sektorunde yuksekokul tarzi islerle gencler cok istedikleri yurt disina cok daha rahat gidebilirler.

eger ki bu bölüm sadece ve sadece zevk almak icin (2. universite gibi) okunmuyor ise baska hangi motivasyonla okunuyor? iyi bir iki okuldaki felsefe bolumunu bitirenlerin de ik departmaninda, orada burada veya yabanci dilleri ile ithalat-ihracat departmanlarinda is buldugunu varsayalim. herhangi bir okulda bu bolumu okumanin insana para kazanabilmesi konusunda faydasi dokunabilir mi?

bu arada felsefe aklima gelen ilk ornek. bunu artirabiliriz.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(01.06.21)
Cogu amacsizlik veya bilincsizlikten
0
balpolen
(01.06.21)
bizde üniversite araç olarak değil amaç olarak görülüyor. dünyanın en çok üniversite mezunu veren ülkelerinden biriyiz. adım başı üniversite var ve aileler çocuklarını sırf üniversite mezunu olsunlar diye üniversiteye gönderiyor. hangi bölümün okunduğu ikinci planda kalıyor. o yüzden günümüzde kariyer anlamında hiçbir karşılığı kalmamış bölümler bile rağbet görüyor ama ara kademe elemanı yetişmiyor.
0
sir gawain
(01.06.21)
gelecek planlaması konusunda berbatız. ailelerin kıyaslama yarışı vs.
0
phonex
(01.06.21)
Benim bi arkadaşım 4 sene aileden uzaklaşmak + koca bulmak için puanı düşük dandik bi bölüm (sosyoloji) okudu. Bu kadar net ifade edince ben de çok şaşırmıştım ama dediği gibi de oldu yani, bitirdi okulu, evlendi, evde çocuk büyütüyo şimdi. 10/10 plan. Üç aşağı beş yukarı aynı konsepti/planı anlatan başka arkadaşlar da oldu. TR yani hocam burası, neler neler var.
0
plutongezegendegilmi
(01.06.21)
İnsanların başka seçeneği yok. Ya gidip avm'de tezgahtar olacak ya da gidip bir okula girecek. Şu " uni okuyacağına meslek öğren " muhabbeti de boş. Bunu diyen insan kesin orta sınıftır ve bu mesleklerden çevresi yoktur. Bu meslekleri öğrenince öyle sandığınız gibi iş bulamıyorsunuz.
0
black mamba
(01.06.21)
üniversiteyi sadece daha iyi bir iş bulmak için okumuyorsan gayet okunabilir her türlü bölüm. eğer para kaygın yoksa üniversiteyi daha çok paara kazanmak için değil kendini geliştirmek için kullanabilirsin.
0
hobarey
(01.06.21)
Çünkü bazı insanların "kendini kurtarması" okuduğu üniversiteye bağlı değil.

Alt/Orta sınıf için dediğiniz gibi öğrencinin okuyacağı bölümün sektörde bir karşılığı bulunması şarttır.

Ancak bazı insanlar sırf kendilerini gerçekleştirmek için okuma şansına sahip. Mesela sektörde karşılığı var diyebileceğimiz Gastronomi bölümünü okuyan, istese babası şimdiden 10 şubeli restoran açabilecek öğrenciler de mevcut. Dolayısıyla bu çocuğun "hayatını kurtarması" için gastronomi okumasına da gerek yok. Ama okuyor. Hatta en iyi bu çocuk okuyor. Zira üzerinde hayatını kurtarma baskısı ile değil, ilgi duyduğu için okuyor.

Uzun sözün kısası, esasen hayatını kurtarmak için okumak sağlıksız olan durum. Sizin dediğiniz kısma MYO'lar bakıyor olmalı ancak işsizlik oranları dolayısıyla işverenlerin arzuları şelale oldu, yüksek lisanslıdan aşağısı başvurmasın ibareleri doldu ilanlarda.
0
armagan abanuz
(01.06.21)
Tercih yapan kisinin 17 yasinda oldugunu dusunursen mantikli karar almasi imkansiz zaten.

Evden uzaklasayim da sonrasina bakariz kafasiyla kaciyorlar.

Hadi felsefe falan neyse belki gercekten meraki vardir.
ben iibf okuyani hic anlamiyorum. 2 tane powerpointe baksa ogrenecegi bilgi icin 4 sene okula gidiyorlar. 10 tane ozgur demirtas tweeti okusan yetiyor iibf'nin toplam mufredati icin.
0
divit
(01.06.21)
"lise mezunu" olmamak için.
0
bohr atom modeli
(01.06.21)
Heykel bölümü mezunuyum. Heykel mezunu olarak bu ülkede iş bulamayacağımı biliyordum. ama yine de bu bir tutkuydu ve yine üniversiteye girsem yine heykel okurum.
0
suicides underground
(01.06.21)
üniversite sana iş vermez üniversite sana bilim öğretir.

sen bunu alır bir işte kullanırsın, kullanmazsın, kitap yazarsın, çiftlik kurarsın o senin bileceğin iş.

türkiye'de meslek okulu ve üniversite karıştığı ve üniversiteler birer meslek lisesine döndüğü için bu soruları sorman normal.
0
duyurukullanıcısı
(01.06.21)
sanat tarihi de böyledir mesela.

hayatı boyunca ne sanat ne de tarihine ilgisi olmamış ve okuldan sonra da olmayacak insanlar öğrenci kitlesinin %95'ini oluşturur. iyimser bir rakam verdim.

amaç @bohr atom modeli'nin dediği gibi "lise mezunu olmamak" oradan ver elini polislik sınavı, kpss ya da küçük bir azınlık için tasavvuf kültüründen bir zat isimli anadolu üniversitesinde kadro.
0
filteria
(01.06.21)
(8)

Sözlükte bir şeyleri haksız yere kötüleyen neden çok insan var?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba arkadaşlar,Bazen sözlükte dolaşırken birilerinin bir ürüne karşı olsun, markaya karşı olsun hiçbir sebep yokken iftiraya varacak şekilde karalama kampanyası yaptığını görüyorum. Tamam bir şeyle ilgili olumsuz bir deneyimleri olur, kötü bir olay yaşarlar, rezalet başlığı açacak bir durum olur
Merhaba arkadaşlar,

Bazen sözlükte dolaşırken birilerinin bir ürüne karşı olsun, markaya karşı olsun hiçbir sebep yokken iftiraya varacak şekilde karalama kampanyası yaptığını görüyorum. Tamam bir şeyle ilgili olumsuz bir deneyimleri olur, kötü bir olay yaşarlar, rezalet başlığı açacak bir durum olur. Onunla ilgili entry yazarlar. Bunda hiçbir sorun yok. Hakları çünkü.

Ama bahsettiğim bir kesim var ki yalan dolan, karalama, iftira olduğu ta 10 km'den belli olan şeyleri yazan tipler var. Yazdıkları şeyler o kadar kör göze parmak ki ben buradayım diye sırıtıyor. Ya anlamıyorum bir insan haksız yere nasıl bir şeye kara çalabilir ya? Cidden parayla mı tutuyorlar bunları?

Mesela Amazon.com.tr başlığında şu entry yazılmış: eksisozluk.com
O kadar belli ki karalama amaçlı olduğu. Bunun gibi daha bir sürü entry görüyorum. Bir insan nasıl bu kadar alçalabilir? Siz ne düşünüyorsunuz? Bu tiplerin karın ağrısı ne? Gerçekten de birileri tarafından tutulmuş maşalar mı bunlar? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(31.05.21)
Birincisi sözlükte çok boş insan var. Başından geçen en ufak şeyleri bile abartmayı seviyorlar. Evet para harcayıp hizmet alıyorsan en iyisini beklersin ancak insan beşer şaşar çeşitli yanlışlıklar olabilir. Bunun yanında Türkiye gerçekleri de devreye giriyor.

İkinci olarak sözlükte bol miktarda paralı maşa olduğunu bu konudan bağımsız ve alakalı olarak düşünüyorum. Ben çok entry girmediğim halde bana bile 15 lira verek gel yazarımız ol diyorlar.

Üçüncüsü örnek entrydeki arkadaşın "yabancı markaları yüceltme..." zırvası dışında falso bir cümlesini göremedim. Trendyol hariç bütün alışveriş sitelerini kullandım. Amazon'u da ilk defa geçen cumartesi kitap sipariş vermek için kullandım. Bugün gelen mng kargo takip kodları bir 2019 dan kalma bir başkasına ait. İlk defa e-ticarette başıma böyle bir şey geliyor. Ben ne amazonu aradım ne de sözlüğe yazdım. Böyle ufak tefek şeyler her zaman olabilir ve çözülebilir. Yine dönüp dolaşıp boş adam der susarım.
0
Başkalaşım
(31.05.21)
Yönlendirdiğin entry’deki gibi bir olayı yaşadım ama o süreç çok farklıydı.

Satıcısı amazon olmayan (üçüncü taraf satıcı) bir ürün sipariş ettim. Yanlış ürün gönderdiler. Adamlara mesaj attım. Bize kargoyla gönderin dediler. İade kodu istedim. Amazon verecek dediler. Amazona sordum. Hayır satıcı verecek, dediler. Satıcıya bir daha sordum hayır amazon verecek dediler, tekrar amazona sordum. Direkt olarak paramı iade ettiler. Satıcı prosedürü anladığı zaman size iade kodunu yollarsa sizde yanlış gelen ürünü isterseniz geri yollarsınız dediler. Bu kadr müşteri odaklı bir firma olamaz. Yani illa başından kötü bir tecrübe geçen vardır ama çok abartı şekilde kötülediklerini düşünüyorum. Bu işi parayla mı yoksa sırf kendi kötü niyetleri ile mi yapıyorlar bilemiyorum. Benim başımdan kötü bişey geçmedi diye başına kötü bişey geldiğini söyleyenler kesin yalan söylüyor demek de olmaz ama bu adamların bu özenini gördükten sonra okuduğum kötü tecrübeler bana abartı gibi geliyor. İnşallah bu müşteri odaklı çalışma düzenini hiç bozmazlar.
0
draconas
(31.05.21)
Interneti sosyal medyayi sokaktaki insanin beynine bir pencere gibi dusun. Yolda gordugun herkesin aklini okuyabilseydin ne olurdu? Internet gibi bir sey. Cok takilacak bir sey degil.

Sokakta akil hastasi var, trolu var, ilgi cekmek icin aklina gelebilecek her seyi yapani var, yalan bagimliligi olan var, akillisi var, hirlisi var hirsizi var etc. X yapmak icin para alani var, para vereni var. Internette de ayni insanlar var haliyle, cunku ayni kisiler.
0
robokot
(31.05.21)
şimdi ekşide pek çok grup var;

1.ekşi sözlük bir siki beğenmeme tipi
2.boşbeleş insanlar
3.paralı yazarlar

bunların hepsi dediğin şeyi farklı amaçlarla da olsa yapıyor ancak verdiğin örnekte dediğin gibi bir sıkıntı görmedim. benzer sıkıntıyı ben amazon.uk'de yaşamıştım hatta. ama ben iletişime geçtim hemen ve çözdürdüm işimi. bu arkadaş sadece beklemiş cevap gelecek diye. gelen mesajın da otomatik mesaj olduğunu anlamamış sanırım.

ayrıca trendyol ve hepsiburada, özellikle son 3-4 yıldır birbirinin piyasasına çöreklenmeye çalışan 2 rakip firma. ikisinin aynı anda reklamını yapmak saçma olur.
0
not sure if serious
(31.05.21)
insanlar firmalarla ilgili yaşadıkları en ufak kötü ya da iyi deneyim üzerinden genelleme yapıp onları yüceltmeye/boklamaya bayılıyorlar.

en kötü kargo firmaları, bulaşılmaması gereken online alışveriş siteleri gibi başlıklara girersen irili ufaklı her firmanın adını görürsün.

hepsiburada, trendyol, n11, amazon vs. hepsinden en az onar kere alışveriş yapmışımdır. şu iyidir şu kötüdür diyemem. hepsi aşağı yukarı aynı organizasyonel büyüklüğe sahip firmalar. bir ürün hangisinde ucuzsa oradan alırım. aynı şekilde beğendiğim/nefret ettiğim kargo firması da yok. hepsi aynı bokun laciverti.

daha genel perspektiften bakarsak sosyal medyada radikalleşmek çağın hastalığı. günümüzde bir şeyi ya çok sevmeli ya da ondan nefret etmelisin, nötr olmamalısın. insanlar dandik ve bomboş olan karakterlerini "coca colayı severim, pepsi'den nefret ederim", "menemen dediğin soğansız olur, soğanlı menemen seveni insan yerine koymam" gibi tırıvırı şeylerle doldurmaya çalışıyorlar.
0
sir gawain
(31.05.21)
Bazilari sikayetvar olarak kullaniyor.

Mesela bu attigin adam 9 senedir uye 40 entry girmis, 5 tanesi falan urun sikayeti.
Bi kere sozlukten cevap aldiysa bu sekilde kullanmaya devam ediyor.
Arayip telefonda 30dk beklemekten daha mantikli.

Adam senin sozluk okuma keyfini falan dusunmuyor, isini halledip cikiyor.
0
divit
(31.05.21)
selam, yönlendirdiğiniz entry sözlük seviyesine göre normal bir eleştiri bile sayılabilir. çok çok daha kötülerini gördüm ki bu kötü de değil aslında.

neyse, diyeceğim şu ki ekşisözlük gerçekten çöplük bir yere dönüştü. klişe ama gerçek. bu sadece girdilerde değil mesajlarda da hissediliyor. geçenlerde bir yazara verdiği bilginin yanlış olduğunu doğrusunun böyle böyle olduğunu editlerse daha iyi olabileceğini kibarca söyledim. cevabı sadece küfür oldu. ne yazık ki, seviye bu artık ekşisözlük'te.
0
makarnavodka
(31.05.21)
(#113307426) Biz bunları yazdık.
Sözlük'te kötüleme yapanların çoğunluğu paralı değil kesinlikle.
0
ryhmer
(31.05.21)
(12)

Kurumsal Hayata Dair Bazi Sorular - Tecrube Paylasimi

yuzır
Merhabalar, soracagim soru belki cok naif olabilir bilmiyorum, fakat buradaki bu kadar insanin tecrubelerine dayanarak yorumlarini ve deneyimlerini ogrenmek istedim.Kurumsal hayatta yalakalik yapmadan bir yerlere gelmek mumkun degil mi? Surekli gorunur olmak mi gerekiyor bir sekilde? Surekli yaptigi
Merhabalar, soracagim soru belki cok naif olabilir bilmiyorum, fakat buradaki bu kadar insanin tecrubelerine dayanarak yorumlarini ve deneyimlerini ogrenmek istedim.

Kurumsal hayatta yalakalik yapmadan bir yerlere gelmek mumkun degil mi? Surekli gorunur olmak mi gerekiyor bir sekilde? Surekli yaptigimiz her seyi yoneticimizin gozune mi sokmaliyiz mesela? Sadece isimizi iyi yapiyorsak bu yeterli degil mi? Bu Turkiye’de de yurtdisinda da bu sekilde mi?

Ben karakter geregi boyle biri degilim ve eger genel bakis acisi bu ise yoneticilerin vs bu benim hicbir zaman isimi duzgun yaparak bir yere gelemeyecegimi gosteriyor. Cunku karakter olarak “o kisi” olamam gibi. Bir noktada yoneticilerin gorevi her calisaninin kisisel olarak kapasitesini bilmesi ve buna gore bir kariyer ve gelisim belirlemesi ve buna gore yonlendirmesi degil mi? Bunu yapan yonetici yok mu?

Bu durumda aslinda sorun kurumsal hayatta degil de bende mi oluyor? (Buradaki ben aslinda benim gibi olan elbet baska insanlar da vardir, onlari da temsilen) Ben kurumsal hayata uygun degil miyim? Birileri beni fark etsin ve yonetici yapsin gibi bir amacim yok ama sadece isimi iyi yaptigimin ben soylemeden de fark edilmesi gerekirmis gibi geliyor. Tanima ve farkinda olma aslinda. Sonucta bunun bir onemi yoksa, benim isimi iyi yapmamin hicbir karsiligi olmuyor aslinda. Belki daha cok enayi bile oluyorum. En azindan boyle hissettiriyor.

Umarim kendimi anlatabilmisimdir, gerekirse cevaplara gore ekleme yaparim, tesekkurler simdiden.

Edit: Bu arada global bir sirkette calisiyorum, orada durum boyle mesela, burada o yuzden sirket kulturunden ziyade, konu yoneticiyle mi ilgili, anlattigim diger turde de olan yoneticiler var mi, bunun orani nedir gibi sorularin cevabi da benim icin iyi olur.
0
yuzır
(31.05.21)
Eğer çok şanslı değilsen türkiyedeki çalışma kültürü insan kültürüyle doğru orantılı olarak tam anlattığın gibi
0
freebird5406_2
(31.05.21)
işini iyi yapmak her zaman yetmez, o işe fikir ya da yenilik katman beklenir. bunu da yöneticine sunman yalakalık değildir.

insanlar sosyal etkileşim için gereken psikolojik birkaç ipucunu yalakalık olarak anlıyor. her ne kadar profesyonel bir ortam da olsa insanla çalışıyoruz ve insan psikolojisi, sosyal iletişim becerisi gibi konular tüm bu sürecin ortasında. insanlarla iyi ilişkiler kurmak, insanların hoşuna gideceği şeyleri söylemek, onlara kendilerini iyi hissettirmek tüm bu iş hayatının olmazsa olmazı. olmayan şeyleri oldurmak, yalan söylemek, birilerinin kuyusunu kazmak doğal olarak yaşanan şeyler oluyor ama bunları yapmadan bir yere gelemeyeceğini düşünmek yersiz.

çalıştığın yerdeki düzen bunlara, kuyu kazmaya, yalancılığa izin veriyorsa evet, bunları yapmamak seni arka plana itebilir. ve evet, kurumsal görünen çoğu yer bu "vahşi" ortama izin veriyor. hatta tüm iç işleyişini, organizasyon şemasını bu rekabete göre, bile isteye düzenlemiş şirketler de var. eğer onların arasındaysan evet, sana uygun değil denebilir. ama bu durumda dahi bakış açını değiştirip işe birilerine yalakalık yapmak değil, sosyal ilişkileri, insanı yönetebilmek olarak bakarsan gelişme kaydedersin. aksine, herkesin kaypak olduğu ortamda senin dürüst bir şekilde bu iletişimi sağlaman sana avantaj bile olur.

birçok detay var bu bahsettiğim iletişim noktasında, buraya yazmak çok zaman alır. üzerine biraz düşünsen senin de aklına gelir bu arada, öyle gizli, sır şeyler değil. sadece bakış açını değiştirip farklı açılardan bakmaya çalış, sonra kendi örneklerin üzerinden değerlendir; eminim kendi kendine de fark edersin.
0
Jux
(31.05.21)
@jux merhaba bu dediginizi ben iyi detaylandiramamisim soruda, isini iyi yapip bunu aktaran kisiler degildi aslinda ilk bahsettigim grup, daha cok isini o kadar iyi yapmayan ama bunu iyi satan ve yalakaliklarla destekleyen kisilerdi, ornegin yanlis giden seylerin farkinda olup yonetici ile ters dusmemek icin soylememek vb gibi hareketler. Ya da safi haset de duyuyor olabilirim belki de.
0
🌸yuzır
(31.05.21)
Aynen dediğin gibi,
Yalaka olmadım, zaten işim olan, yapmam gereken şeyleri allayıp pullayıp yöneticime anlatmadım, anlatanlarada açık açık ee zaten bu işin hacım ne diye yaldızlıyorsun dedim, yöneticimde dahil olmak üzere bir çok arkadaşımın içinde bulunduğu durumlara göte göt dedim.

Yöneticimin de yöneticisi beni kenara çekip ''olum bak yöneticinde dahil en eskisi sensin, az daha parlat şu işleri senin önünü açalım dedi, hacım sen benim karakterimi biliyorsun ben yapamam 3 lira fazla alıcam, patron herkesin ortasında beni alkışlıcak diye değiştiremem karakterimi dedim, ayrıca yönetici olunca şakşakçı adamlarla daha yakından çalışmak zorunda kalıcam o nedenle de istediğiniz duruma gelmek istesemde gelmem dedim.

Şimdi çok rahatım, insanlar işimi yaptığımı biliyor, şakşakçı olmaduğımı vitrine önem vermediğimi biliyor, bu sayede hem gerçekten benim gibi düşünen insanlarla çalışıyorum hemde göte göt dediğim için kimse bana bulaşmıyor :)
0
paramolacak
(31.05.21)
o da yetmez. bazı alanlarda monopol olacaksın. iş öğretmeyeceksin, sana mecbur olacaklar. işin devamı için senin olman gerekecek vs. böyle kurgulanmış iş hayatı.

ben kendimi anlatayım. aşırı çalışkan, vızır vızır, speedy gonzales bir adamdım ilk yıllar. çalıştığım denetim sektöründe kendini göstermesen bile eğer çok çalışkansan çalıştığın görülür. sonra geçtiğim şirkette kendini de pazarlaman gerekiyordu ama benim bilgimle ilerleyecek işler olduğu için değerim biliniyordu. şimdi ise üst düzey yöneticiyim. nasıl geldim buraya? eski şirketimin küçük versiyonuna geçtim. global bir şirket yine ama minnak bir yer. eski global şirketlerdeki tecrübemi buraya çok iyi aktarıyorum. bunları yaparken yine görünür oluyorsun.

sana almak istersen tavsiyem, yine global kurumsal ama az çalışanlı yerleri dene. hiç zorlamasan da kaliteni göstermen çok kolay. küçük gölde büyük balık ol. bir sürü departmanla bitmek bilmeyen toplantılar yok. kafa rahat. kararları 2-3 kişi alıyor :)

böyle yerler kalifiye insanı kendine çekemiyor. kalifiye insan gelince de değeri biliniyor.
0
stewie
(31.05.21)
Birkaç kere yazıp sildim. Ben de uluslararası bir şirkette çalışıyorum. Sizi tenzih ederim ama bana gelen örneklerde büyük çoğunluk sosyal anlamda sorunlu kişilerdi. İçlerinden birkaçını aslında prensipte haklı buldum, ancak sorunu ortaya koyuş biçimleri çok kaba ve uzlaşmazdı. Her türlü kategorizasyon yanlıştır ama ben de bana baş vuran insanları gruplasam şöyle bir profil çıkartırdım:
1- Pasif Agresifler: Çoğunluğu haset içinde. Öne çıkan herkes ya torpilli, ya yalaka ya da onun fikirlerini çalıp (daha iyi satıp) yükseliyor. Sesleri genelde çıkmıyor, ama çıktığı zaman da gemileri yakıp gidiyorlar.
2- Sinsiler: Grup çalışmasına yanaşıyorlar ama çalışmadan anladıkları grup çalışsın ben nemalanayım. Arada fırsat çıkarsa grubun sessiz kişisinin emeğinin üzerine çökmek için fırsat kolluyorlar. Bunların düz eleman olanları ayrı dert, yönetici kisvesi altında çalışanının emeğine çökenler daha bir dert.
3- Çalışkan arılar: Bunlar nahifler hakikaten. Yöneticiden gelecek bir takdir, az bir prime dünyanın işini yaptırabilirsin. Sanıyorlar ki yöneticisi takdir ediyorsa herkes onların nasıl çalıştığını görüyor, yükselmek için önlerinin açık olduğunu düşünüyorlar.
4- Tembel tenekeler: Tanım anlatıyor durumu
5- Sunum perileri: Valla en takdir ettiklerim bunlar. Ellerindeki 1 liralık malı, 5 liralık mal gibi sunma becerisine sahipler. Alıcıları da çok. Hayat onlara güzel.

Ben uzun zaman 3 numaradaydım, ne zaman ki aslında yaptığım işin sadece bir üstüm tarafında tıkanıp onun üstü tarafından asla görülmediğini öğrendim o zaman içimdeki sunum perisi galeyana geldi. Ama içimden gelen bir şey değil bu sunum perisi hali, üzerinde çalışmam lazım. Size de tavsiye ederim. Yalakalık değil. Sadece düşündüğünü ifade ederken çok stratejik davranıyorlar. Resmen adam "fikrimi nasıl satarım" üzerinde düşünmüş. İtiraz ederken bile öyle bir sunuyor ki, "Tabii" diyorsun, "aslında ben de öyle düşünüyorum ama onun kadar iyi ifade edemediğimden farklıymış gibi duruyor düşüncem".
Size tavsiyem çok rigit olmayın. Sizden farklı davranan insanları da önyargısız anlamaya çalışın.
0
SiyamkedisiZorro
(31.05.21)
Isi iyi yapmak yeterli degil, kendini / isini pazarlayabilir durumda olman da gerek. "yalakalik" degil bu , insanlar "yuzir isini iyi yapar, sirkete faydalidir" seklinde dusunebilmeli.
0
fakyoras
(31.05.21)
Alanınızda çok iyiyseniz, teknik bilgi gerektiren bir işiniz varsa, özetle size muhtaçlarsa yükselebilirsiniz. Gözünüzü hırs bürümediyse, ananız babanız sizi düzgün yetiştirmişse vs. bunun bedelini ödersiniz. Bir ihtimal yıllar içinde kendinize sınırlar çizmeyi, hayır diyebilmeyi, bazen ağırlığınızı koyabilmeyi öğrenir, ortamın doğasını kabullenir ve emekliliği beklersiniz.

*Mevcut yöneticiler yükselebilmek için yalakalık yapmışlardır, yapmaya devam ediyorlardır, sizden de beklerler.
*İş ortamında, daha çok kamuda ekoller(?) vardır, gruplaşarak birbirlerini bir yerlere getirirler. *Yöneticiler ricacıların işini görürler, zamanı gelince isteme sırası onlara gelir. Yükselmeniz olası bir pozisyon varsa dahi önemli bir referansı araya sokmazsanız daha çok beklersiniz. (Kamu ve büyük şirketler)
*Aykırı sesleri sevmezler. Olası olumsuz sonuçları dile getiren tek kişi siz misiniz? Papağan gibi saçma sapan konuşanlar sandığınız kadar aptal degil.
*"Bu işleri de birileri yapacak" : Yozlaşmış yönetici atasözü. Birini kimbilir hangi sebeple kayıran her yönetici, hunharca yüklendiği kişiyle ilgili vicdanını rahatlatmaya, durumu normalleştirmeye çalışır.
*"Okşamayı bileceksin" Beni tiksindirse bile iş hayatımda bana kurulan en dürüst cümle bu olabilir. Devamı RTÜK'e takılacağı için sadece girizgahı yazdım. Bu cümleyi kuran aldı başını yürüdü, daha ne diyeyim.
*Sürekli sunum yapma derdinde olan tipleri gözlemleyin. Yakında yöneticiniz olabilirler.
0
zihua
(31.05.21)
Yoneticilik icin bir kere en onemli oncelik isini iyi yapmaman.

Isini iyi yapan birine terfi verirsen o isi yapacak birini bulman gerekir.
Bunu yapmak her sirket icin buyuk bir salakliktir.
Behzat c'yi vali yaparsan yerine behzat c bulman gerekir.


Birinci sarti sagladiysak ikincisine geliyorum.
Terfi icin yalakalik yetmez oyle olsa terfi cok kolay olurdu.
2 ay yalakalik yap kap terfiyi dimi.

Terfi icin ozellikle de yoneticilik icin kosulsuz biat gerekir, ust tarafin kararlarini sorguluyorsan terfi alamazsin.

Bunu da cok guzel test ederler, absurt bir karar alirlar senin ne derece itiraz ettigine bakarlar.
Mesela biz hep evden calisiyoruz korona var diye, alakasiz birgun bizi ofise cagirdilar.
Mudurumuz bunu asiri savundu.
Sonra virus cok artti diye patron vazgecti.

Mudur bunu da asiri sekilde savundu :)


Bu adam oyle salak falan degil, beynini kiraya vermis degil.
Rolunu oynuyor.


Daha da kriterler var da temeli bu.
Bunlara uymadan transferle olabilirsin belki.
0
divit
(31.05.21)
Herkes yalakalar yükseliyor sanıyor. Millet mal mı da boş adamı yükseltsin? Biz kimin ne yaptığını görüyoruz. Yalaka da olsa senin görmediğin veye görmek istemediğin bir yeteneği vs olabilir. Çalışmasında sorun olmadığı sürece de sorun yok ki.

İşini çok güzel yaptın diyelim bunun üzerine ikili ilişkiler de lazım. Yöneticinle aran iyi değilse seni yükseltip kendine niye rakip yaratsın? Sen çalışma arkadaşların tarafından sevilmezsen niye sevilmeyen adamı yükseltsin? Oyunlarda bile belli başlı seviyeler var. Atıyorum karizmaya +3 vermezsen şunu tavlayamazsın gibi. Sen sessiz sakin oturup sadece verilen işi yapıyorsan seni kim ne yapsın? Sevilmezsen fark edilmezsin.

@divit 'in verdiği behzat ç örneği yanlış. Sen behzat ç gibi bir yeteneği alıp yükseltmezsen de olmaz. Bu adam işinde iyi, çevresinde saygı uyandırıyor. Bunu vali yap milleti mum gibi yapar kendinden bir şeyler katar. Bir tane suçlu yakalayan adam emrindekiler aracılığıyla 100 kişi yakalar. Gidip de klimacıyı ihracat sorumlusu yap demiyoruz sonuçta.
0
Amory Lorch
(31.05.21)
Hayatta bir kaybedenler vardır, bir de kazananlar. Kazananlar bir yolunu her zaman bulur, kaybedenler de kazananları izler, yorum yapar, yalakaydı, onu yalıyordu, bununla iyi geçiniyordu der. Bu yol şirketten şirkete değişir. İş hayatındaki başarının %10-20'si teknik bilgiyse %80'i sosyal zekadır. Bu sosyal zekayı ve teknik bilgiyi nasıl harmanlayacağın, nasıl ilerleteceğin şirketten şirkete değişir.Bir de şu var, işini iyi yapmak takdir edilecek bir şey değil. İşini iyi yapmak zorundasın zaten, mecbursun buna.

Ben de global bir firmadayım, yöneticilerimin çoğuna sümüğümü atmam. Ama adamlar doğru zamanda doğru yerlerde bulunmuş ve doğru adımları atmışlar. Yalakalık değil, adam olması gerektiği gibi işini yapmış ve o senaryoyu oynamış. Eğer iyi bir çalışan olup yılda %10 zam almak istiyorsan aynen devam et, ama daha büyük oynayacaksan bu işi öğrenmek mecburiyetindesin. Hele ki firman yabancı yöneticilerin falan olduğu, gerçekten uluslararası bir ortamsa işin içine kültürel farklılıklar da geliyor, ve evet sosyal zekan yoksa bu ortamda fark edilme ihtimalin yüzde 0..
0
roket adam
(31.05.21)
Dünyanın en büyük fmcg firmalarindan birinde calistim; egitimde exposure dediler. Kisacasi evet, isini ne kadar iyi yaptığın önemli ama bunu kaç kişinin bildiği de çok önemli. Yalakalik değil ama sadece işini iyi yapmanin yettiğine inanmiyorum.

Misal su anda da büyük firmadayim, kendim cok yapmasam da Kendi yöneticilerim benim yerime yapıyor (misal rapor vs hazirlarsam üst yönetime benim mailimi forwar ederek yolluyorlar ya da direkt üst yönetime benim yollamami söylüyorlar vs vs. Bu sayede giriş seviye bir müdür olarak n+3 ile iletisimim var ya da benden bahsettikleri için emea ik direktörü ile tanıştım vs.)

Yalakalik ile isini düzgün yaptığını gösterme arasinda fark var bence. Misal benim bir calisan var. Bazi isleri var sirf o yapiyor ve yaptigi islerin ne kadar zaman aldigini falan kimse görmüyor. Bu aslında kötu çünkü çok fazla iş yükü yok gibi gözüküyor bazen.

Edit: yurtdisinda calisiyorum.
0
logisticsmanager
(31.05.21)
(5)

Emlak balonu gündemi

dahili meddah
Ne düşünüyorsunuz? Sizce var mı?
Ne düşünüyorsunuz? Sizce var mı?
0
dahili meddah
(30.05.21)
www.eksiduyuru.com

sabah açıldı benzeri konu.

balon falan olduğunu düşünmüyorum. dolar bazında yükselmiyor bile diyebiliriz. 5 sene önceki evin dolar cinsiyle bugün ki dolar karşılığı aynı değil. çok fakirleştik maalesef.

not : bireysel bakıldığın da aşırı balon evler var onlar ayrı. ederi 500 olacak eve 700 yazanlar falan çok tabi.
0
avatar is back
(30.05.21)
belli muhitlerde evet. işte meselede burda başlıyor. o muhite o parayı veren çıkınca kimse de bir kuruş aşağı inmiyor.

rahip brunson - trump olayından önce ile bugünkü inşaat maliyetleri neredeyse 2 kat oynadı. bu rakama arsa fiyatı, ruhsat maliyetleri hariç.

edit: sadece demir sanırım 4 kat kadar oynadı.
0
phonex
(30.05.21)
Bazi yerlerdeki fiyatların ne maliyetlerle ne dolarla bir açıklaması yapilamaz. 2 senede 3 kat artan fiyatlardan bahsediyoruz. Balon değil, zeplin mubarek. Patlamiyor(!)
0
her giriste sifresini unutan adam
(30.05.21)
Bizim burada kira 4-6 bin, evler 1 milyon kusur.

Kira da ev fiyatlari da bu semt icin balon.
Burada oturan kimse bu paraya ev almadi, bu paraya kiraya da cikmadi. Ama istiyorlar, istemek parayla degil sonucta.

Bir keriz bulana kadar bekliyorlar, o ilani gorenler de ben salak miyim diyor ayni fiyata ilan cikiyor.
Boyle boyle semti sisirdiler, disardan goren adam da burasinin bir olayi var saniyor 1km dogusundan ayni evi 500bine alir 2bine kiraya cikar.

Istanbul'un cogu bolgesi balon, cogu da pandemi yuzunden sisti.
Dandik istanbul koylerinde evler 5 milyon oldu.

Hadi burasi istanbul bi derece anlasilir.
Ic anadoluda sacma sapan bir semte herkes deger biciyor milyon liraya kilitliyorlar.
Bakiyorsun deniz yok trafikten kurtarmiyor, zaten dumduz corak araziye sehir kurmuslar.
Varosluk desen her yer ayni.
Evin biri 100bin digeri 2 milyon, sacmalik iste.
0
divit
(30.05.21)
ingiliz 2 arkadaşım var. ikisi de istanbul'dan ev almak için bana geldi. epey bilgileri de var. sahibinden.com falan çözmüşler. kiralara bakıyorlar. semtleri biliyorlar.

onlar sterlin kazandığı için çok ucuza geliyor ev ama kira gelirine bakınca alınmaz diyorlar. onlar da bugün alıp seneye kaça satarım diyor. sterlin bazında yükselmeyeceğini düşünüp ondan da vazgeçtiler. tl olarak fiyatlar artıyor ama dövize bakınca artmıyor. e kira da kazandırmıyor.

anlayacağın geliri dövize göre ya da enflasyona göre artmamış türke göre balon var. yabancıya göre balon yok.
0
stewie
(30.05.21)
(3)

Potansiyel enerji kinetik enerjili toplu bu oyuncak nedir

blue eyes white dragon
Geçenlerde Cezmi kaloriferin Instagram sayfasında görmüştüm. Çok beğendim. Bulabilir miyim acaba?https://streamable.com/st62i9
Geçenlerde Cezmi kaloriferin Instagram sayfasında görmüştüm. Çok beğendim. Bulabilir miyim acaba?

streamable.com
0
blue eyes white dragon
(30.05.21)
termodinamiğin ikinci kanununa göre mümkün değil böyle bir cihaz.

@bluntaf kuzey kutbundan görülen ay'a da inandın yani? çok net cgi üzgünüm. www.smbc-comics.com :(
0
architects creed
(30.05.21)
top tepe noktasında görüntüden çıkınca video kesilip top tekrar atılıyor. o kadar dik düşmesi mümkün değil geliş açısına göre. buna inanan ya da 15 tur çalışır diyen de ne bileyim değişik bu devirde.
0
diffarentiationation
(30.05.21)
Bu oyuncagi yapabilen insana dunyadaki butun bilim odullerini verirler, aninda butun savaslar biter dunya cennete doner.

Devamli sevisiriz yiyip iceriz.

Fiziksel olarak imkansiz, icine pil koyarsan miknatis koyarsan ancak calisir o da pil bitene kadar.
0
divit
(30.05.21)
(13)

Mantının yanına ne gider?

noxell
sarımsaklı yoğurt ve biberli yağ haricinde soruyorum :)yanına bişey yapılmasına gerek var mıdır? ya da ne yapılabilir?
sarımsaklı yoğurt ve biberli yağ haricinde soruyorum :)

yanına bişey yapılmasına gerek var mıdır? ya da ne yapılabilir?
0
noxell
(30.05.21)
Salata? Belki kızartma
0
etna
(30.05.21)
Önden bir mercimek, tarhana, domates çorbası olabilir çok açken mantı yiyince mideme oturuyor benim.
0
cilekli pasta
(30.05.21)
cilekli pasta +1 öncesinde çorba iyi gidiyor. başka bir şeye gerek yok bence mantı başlı başına cazibesini koruyor. :)
0
pardus
(30.05.21)
Öncesinde çorba mantıklı. Mantının üstüne azcık da nane serpilebilir.
0
the coon
(30.05.21)
Kola :D
Nane de fena degil. Sogan da severim ben mantiyla ama baska bir seye gerek yok bence.
0
kuehles blondes
(30.05.21)
Manti yanina yemek/salata vb kabul etmez :) Uzerine tatli niyetine tahin-pekmez cok iyi oluyor ama.
0
msb
(30.05.21)
tabldot menulerde genelde manıtının yanında barbunya pilaki oluyor.
0
2027
(30.05.21)
Ben beyaz ekmek, iki bira, bol soğanlı ve zeytinyağlı domates salatası ile kombo yapmıştım en son. +2000 kalori, üç saat boyunca yeni kuzu yemiş yılan gibi yatakta yatma ve rahatsızlık garantili. Ama çok zevk almıştım bundan. Boş(amaçsız?) bir akşamın varsa deneyebilirsin.
0
nehara
(30.05.21)
Rose şarap
0
grid
(30.05.21)
Eğer bahsettiğiniz klasik mantıysa yanına hiçbir şey (içecek dahil) gitmez.

Ama eğer koyu kıvamlı bir yoğurtla daha kalın hamurlu mantı türevi bir yemekten bahsediyorsak meze olarak deniz börülcesi ekşilemesi olabilir. içecek mühim değil ama olsun derseniz alkolsüz olarak kola; alkollü bir şeyler düşünüyorsanız bira olur.

"birlikte" gitmeyecek olsa da illa yanında yemek için başka şeyler de olsun diye düşünüyorsanız zetinyağlı yaprak sarma, kabak çiçeği dolması, kuru domates, kuru kırmızı biber ya da kuru patlıcan dolması gibi çeşitli dolma türleri uygun olur sanırım.
0
akhenaten
(30.05.21)
Hiçbir şey. İçecek sadece kola.
0
Hallegadola
(30.05.21)
mantının yanına bişeye gerek yok yoğurt şişiriyor zaten ekstralar baygınlık geçirtir en fazla kola falan seviyosanız kola içilir, öncesinde bi kap çorba içilir en fazla.
0
nahtoderfahrung
(30.05.21)
Manti yanina salata bile yapilmaz.

sadece sarimsak yuzunden cokersin, bu yuzden yemek sonrasina serbetli falan tatli yapilmasi sart.
0
divit
(30.05.21)
(3)

bir fişin sahte olup olmadığı nasıl tespit edilir

roket adam
birinci sorum bu.tespit edilemiyorsa, ikinci sorum ise şu: malum işletmeler 1000 tl'ye kadar olan masraflar için fatura kesmek zorunda değiller, sadece fiş kesebilirler. ben şirketimde kafamdan fiş uydurup masraf yazsam, vergiden düşsem devlet bunu nasıl kontrol ediyor?
birinci sorum bu.

tespit edilemiyorsa, ikinci sorum ise şu: malum işletmeler 1000 tl'ye kadar olan masraflar için fatura kesmek zorunda değiller, sadece fiş kesebilirler. ben şirketimde kafamdan fiş uydurup masraf yazsam, vergiden düşsem devlet bunu nasıl kontrol ediyor?
0
roket adam
(30.05.21)
Sana verdikleri fisin kopyasi saticida da var, aksam z raporu aliyorlar.
o da kendi kaydini tutuyor.
Sakat bir durumda karsilastirabilir.
0
divit
(30.05.21)
şirketine aldığın fatura veya fişler bir denetleme olmadıkça zaten maliyeye gitmiyor. muhasebecin her ay bu kadar para geldi, bu kadar para gitti diye beyan ediyor buna göre vergini ödüyorsun. normal şartlarda da o fiş-faturaları kimse bir daha görmüyor.
maliye bir-bir fiş-fatura kontrol etmez hiçbir zaman.
0
orpheus
(30.05.21)
Brüt alış satış listeleri girilir. Sizin girdiğiniz liste ile diğer firmaların girdiği listede tutarsızlık varsa ortaya çıkar. Bazı durumlarda soruşturulur.
0
cilekli krep
(30.05.21)
(6)

github nasıl kullanılıyor?

panamera
Selamlar,Excelle yapmaya çalıştığım planlama işlerim (schedule ve proje takvim - gantt şeması) var ama excel yetersiz kalıyor. internette bulabildiğim bazı ücretsiz programları da yeterince kişiselleştiremiyorum. github'da uygun ücretler karşılığında program yaptırılabiliyor galiba. Bunun usulü nedi
Selamlar,
Excelle yapmaya çalıştığım planlama işlerim (schedule ve proje takvim - gantt şeması) var ama excel yetersiz kalıyor. internette bulabildiğim bazı ücretsiz programları da yeterince kişiselleştiremiyorum.

github'da uygun ücretler karşılığında program yaptırılabiliyor galiba.

Bunun usulü nedir? github'da kılavuzu okudum ama tam anlayamadım.

Örneğin anahtar kelimelerle bir arama yaptım, amacıma yakın bir program buldum ama bana bir takım kodlar gösteriyor (ya da ben bulmasını beceremedim).

Bir de proje sorumu nasıl sorabilirim?

Güvenlik risklerine karşı neler önerirsiniz?

İyi günler
0
panamera
(29.05.21)
githubta ucret karsiligi yazilim yaptirilmaz, yazilim sahipleri istege bagli olarak urunlerinjn kodlarini yayinlarlar.
0
blackpen
(29.05.21)
github programcilarin ve programci ekiplerin, yazdiklari programlarin kaynak kodlarini organize etmek icin kullandigi merkezi bir platform yani program yaptirma / programci bulma platformu degil.

orada isine yarayan programlarin kaynak kodlarini veya kendi programini yaziyorsan kendi isine entegre edebilecegin acik kaynak kodlu kutuphaneleri vs. bulabilirsin anca.
0
robokot
(29.05.21)
çok teşekkür ederim.
yanlış anlamışım o zaman.
Peki ücret karşılığı program yaptırabileceğim bir mecra var mı?
0
🌸panamera
(29.05.21)
OpenProject diye açık kaynak kodlu yazılım var, ücretsiz, açık kaynaklı olduğu için yazılım güvenliği bi tık daha iyi olur.

www.openproject.org
0
nahtoderfahrung
(29.05.21)
Upwork var ama yaptiracagin sey her zaman yapilmistan kotu olur.
Ms project var bu isler icin.

Github'da kodu bulduysan buraya linkini at exe yapmana yardimci olan biri cikar.
0
divit
(29.05.21)
bakman gereken yer www.freelancer.com
0
orpheus
(29.05.21)
(11)

Bu evi alıp yaptırmak saçma mı olur?

mg3929
https://www.sahibinden.com/ilan/emlak-konut-satilik-nokta-dan-goztepe-de-masrafli-satilik-daire-927656639/detayBana bu haliyle 300k fazla geldi. Bütün işçiliği (mutfak dolabından parkesine) kendimiz yapacağız sadece malzeme parası vereceğiz. Sizce daha düşük bi fiyat teklif verip alıp içini elden ge
www.sahibinden.com

Bana bu haliyle 300k fazla geldi. Bütün işçiliği (mutfak dolabından parkesine) kendimiz yapacağız sadece malzeme parası vereceğiz. Sizce daha düşük bi fiyat teklif verip alıp içini elden geçirip kiralamak mantıklı mı?
0
mg3929
(29.05.21)
31 yaşındaki daire icin biraz lüks. durumunuz nasil bilmiyorum ama baska ilanlara bakardim.
0
evimin paspasi
(29.05.21)
O bina en az 40 yaşında. Bir de zemin kat. Zaten ömrünü bitirmiş daireye masraf yapmak bence gereksiz. Üstelik deprem riski var. Beni zincirle bağlasan durmam orada.
0
zoghurt
(29.05.21)
ilanın açıklama kısmında kentsel dönüşüme girmek üzere olduğu yazıyor.
kentsel dönüşüme girmek üzere olduğu için fiyatı 300 bin, haliyle ilgisi yok.
bu evi alırsanız ve içini en azından insan yaşayabilecek şekle sokarsanız, alacağınız kirayla masrafınızı karşılayamazsınız muhtemelen.

kentsel dönüşüme gitme detaylarını (kesin mi, değil mi, anlaşmışlar mı, ne olacak?) doğru şekilde öğrenirseniz, uzun vadeli yatırım yapmış olursunuz.
kentsel dönüşümden sonra değeri artar.

buraya yatıracağınız para, tadilat masrafı, alacağınız kiranın masrafı çıkartıp çıkartmayacak olması gibi hesaplar şu anda sizin için önemliyse, o zaman size uygun olmayabilir.
tabii binanın ne zaman yıkılacağı da önemli.
altı ay sonra yıkılacaksa alın, bu haliyle beklesin.
o zaman masraf yapıp kiracı bulmaya falan değmez, yeni binayı beklersiniz.
0
blatta hiberna
(29.05.21)
(bkz: kentsel dönüşüm)e girebilir o yaştaki binalar.
0
hayirsiz
(29.05.21)
şöyle bir şeye 300 bin verip üstüne masraf yapıp kiralamaya çalışmak akıl karı değil.
0
rose parks
(29.05.21)
Gündüz aydınlanmak için ışık yakılan bir evi kim alır, kim kiralar?
0
Mirket
(29.05.21)
alıp hiç ellemeyip kentsel dönüşüme girmesini bekleyebilirsiniz ancak o zaman da daire 3 metrekare kalıyor olabilir, o ayrıntıları öğrenmek lazım. yoksa sahibi de salak değildir o muhitte kentselle adam edilecek bir daireyi 300bine bırakmazdı. sonuçta kadıköyde evlerin ölüsü bile 300bin olmaz
0
red g
(29.05.21)
Bunu alan adam hiç ellemeyip kentsel dönüşüme girsin diye alır. Dönüşüme girince de sana 1+1 verirler bir tane, o şekilde takılırsın. Dönüşüm kaç sene sonra biter, ne zaman olur orasını kimse bilemez.
0
roket adam
(29.05.21)
Oha parazit filmindeki klozet :)

Kentsele girebilse girerdi muhtemelen sorunlari vardir muteahhit almak istemiyordur.
Gidip sorman lazim, eger girecekse alinir ama kafadan 2 sene ev isine yaramaz. Muteahhit kirasi alirsin.
0
divit
(29.05.21)
Depremde ilk yıkılacaklar listesinde birinci bir apartman. Kentsel dönüşüme girmezse içinde oturanlar için üzülürüm.
0
suicides underground
(29.05.21)
tapuda ki durumu önemli olan?buranın iskan da yeri olduğunu düşünmüyorum ortak alan olan bodrumu müteahit daire yapmış olabilir.
tapudaki size düşen metrekare ne önemli olan kısım bu ..
masraf yapmaya değmez 200 bin e bile zor çıkılır burdan.
0
jamswety
(29.05.21)
(4)

230 bin- 280 bin TL aralığında araba tavsiyesi

fistikthecat
Dizel otomatik, mümkünse SUV değilse geniş 60 bin KM geçmeyen araç bu fiyata ne önerirsiniz?
Dizel otomatik, mümkünse SUV değilse geniş 60 bin KM geçmeyen araç bu fiyata ne önerirsiniz?
0
fistikthecat
(29.05.21)
Kadjar.
0
mg3929
(29.05.21)
Nissan qashqai
0
aslil
(29.05.21)
Civic, dizel takintisi yoksa lpglisi de iyi
0
divit
(29.05.21)
3008
0
msb
(29.05.21)
(9)

asfalt çılgınlığı

roket adam
dünyanın gelişmiş medeni bir çok metropolünü gezdim. bizdeki kadar gördüğü her boşluğa asfalt döken bir şehir planı gerçekten görmedim desem yeridir. özellikle bir çok şehirde yerleşim yerlerindeki trafiği yavaşlatmak için arnavut kaldırımları kullanılıyor, biz bunları kaldırıp dümdüz asfalt döşüyor
dünyanın gelişmiş medeni bir çok metropolünü gezdim. bizdeki kadar gördüğü her boşluğa asfalt döken bir şehir planı gerçekten görmedim desem yeridir. özellikle bir çok şehirde yerleşim yerlerindeki trafiği yavaşlatmak için arnavut kaldırımları kullanılıyor, biz bunları kaldırıp dümdüz asfalt döşüyoruz, sonra insanlar hız yapıyor diye paso kasis koyuyoruz, saçma sapan bir şey oluyor.

bizdeki bu asfalt çılgınlığının bilimsel mantıklı bir sebebi var mı?
arnavut kaldırımından neden nefret ediyoruz?
şehir içi hız kontrolünün arnavut kaldırımlı sokaklarla kontrolü daha doğru değil mi?
0
roket adam
(28.05.21)
Hem de daha güzel diye ekleyeyim.
Bu arada aklıma geldi bir etken de orada yaşayan kişilerin yol sesinden şikayeti olabilir. Gerçekten gürültü yapıyor Arnavut kaldırımı. Yani biraz islekse.
0
kisa
(28.05.21)
Ayni sey benim de dikkatimi cekti. Koskoca hastane ve okul bahcesini asfaltla kapatmislar. Tamam yay trafigi yogun yerler ama iki agaclik yer birak en azindan. İki toprak cimen yuzey kalsin. Ama yok o asfalt dokulecek, her yer piril piril olacak. Cunku asfalt temizliktir!
0
exlibris
(28.05.21)
Kilit taşlı yolda kilit taşla yapılmış kasis gördüm. Hız kontrolğyle alakası yok bence. Bakım istemediği içindir belki
0
sutlu nescafe
(28.05.21)
Asfalt çılgınlığı hakkında bilgim yok ama arnavut kaldırımının bir dezavantajı gördüğüm kadarıyla doğru düzgün yapılmadığı. Su birikmesin diye her iki tarafa doğru eğim veriliyor ya, sokağı dik kesen bir sokak olduğunda kesişme yerinde hendek oluşuyor. Yere yakın arabalar gorç diye sürtüyor. Kaldırımda yürürken bile ayağın takılıp pekmezi yere akıtma ihtimali var.

Ne kadar estetik ve nostaljik bulsam da bana kullanışlı gelmiyor. Turistik yerlerde özellikle yapılan bir şey. Ben şimdi Bergama'dayim, yollar böyle. Çok araba var, sağlı sollu park yapılıyor ve iş-alışveriş için oradan oraya koştururken +1 zulüm point ekliyor o yol.
0
beetlejuice
(28.05.21)
asfalt dokmek daha kolay ve sanirim daha ucuz. yama yapmasi da kolay. normal sartlarda arnavut kaldirim daha dayanikli olur. yekpare olmadigi icin zamanla toprak coktugunde vs kirilmalar olmaz. ama bizdeki gibi altyapi duzgun olmazsa o yollar surekli kazilip kapatilacak. bir duzen olmadigi icin de once elektrik icin, sonra su icin, sonra kanalizasyon icin sonra telefon icin kazilacak. o yuzden asfalt yapmak daha mantikli.
0
crucio
(28.05.21)
Asfalt oldukça ucuz diğer alternatiflere göre.
0
burfak
(28.05.21)
Asfalt pratik, bir de altyapı için arnavut kaldırımı vb alternatiflere göre daha kullanışlı.

O taşlar sökülecek, yağmurda yerinden çıkacak vs. Bir de gürültü kirliliği cabası. Korkunç bir ses.
0
anten
(28.05.21)
asfalt dokmek her sey dahil 1 saat suruyor, sikinti olursa da kesip yerine yenisini dokmek 1 saat.

Tas bir belediye icin beladan baska bisey degil.
Ha ben de tas olsun isterim guzel gozukuyor ama yapmasi bakimi falan cok zor.
0
divit
(28.05.21)
hız kontrolü ile bağlantısını göremedim. avrupa'da da (her şehri gezmedim tabii ki gördüğüm kadarıyla) turistik yerlerde var sadece yerleşim alanlarında yok. sydney'de 1,5 yıl yaşadım parklar dışında hiç arnavut kaldırımı falan görmedim. demek ki sydney belediyesi de medeniyetten nasibini almamış.

ayrıca türkiye'de de turistik bölgelerde hep arnavut kaldırımı ki. bu eleştiriyi anlamadım yani bağcıların bilmemne sokağına arnavut kaldırımı döşeyecek değiller herhalde?
0
bohr atom modeli
(28.05.21)
(11)

kahve kalitesi ve fiyatı konusu

freebird5406_2
bir arkadaşımla konuşurken kilosu 80 lira olan çekirdek kahvenin kalitesiz olacağını söyledim, türkiyede bugün iyi kaliteli çekirdeğin kilosunun 250 lira civarı olduğunu söyleyince pahalı olanın iyi olduğu yanılgısına sahip olduğumu söyledi, ben de her kalite seviyesinin belirli bir maliyeti olduğun
bir arkadaşımla konuşurken kilosu 80 lira olan çekirdek kahvenin kalitesiz olacağını söyledim, türkiyede bugün iyi kaliteli çekirdeğin kilosunun 250 lira civarı olduğunu söyleyince pahalı olanın iyi olduğu yanılgısına sahip olduğumu söyledi, ben de her kalite seviyesinin belirli bir maliyeti olduğunu belirttim, biz de duyuruya soralım dedik yazılanları o da buradan okuyacak, bu konuda ne düşünüyorsunuz :)

kilosu 80 liralık olan kahvenin sanalbaharat sitesinden alındığını belirtmemi istedi

şunu da ben eklemek istiyorum hangi kahve damak tadına uyuyorsa severek içiyorsan en güzeli odur, bu konuda snob değilim zira ben de kilosu 140-150 civarı idare eder bir çekirdek kullanıyorum
0
freebird5406_2
(28.05.21)
Kısa cevap: Sen haklısın. Hatta istanbul'da bu işi iyi yapanlar arasında bildiklerim neredeyse maliyetine satmalarına rağmen kilo fiyatları 300e yaklaşıyor. Hatta şöyle söyleyeyim, sanalbaharat yerel kavuruculardan en aşağı %30 daha karlı satıyordur.

Arkadaşın bana ulaşırsa uzun uzun anlatırım.
0
Jux
(28.05.21)
Haklisin. Arkadasin sadece bir defa kilosu 250 lira olan kahve icmemistir adim gibi eminim. Ha icmisse ve hala bunu iddia ediyorsa her seyi blenderdan gecirip smoothie olarak da icebilir aksam yemegindeki ayran corba tavuk ve barbunyayi
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(28.05.21)
Ha bu arada ben de bir zamanlar sanalbaharattan aliyordum daha iyisini bilmeyince guzel geliyordu daha ne kadar iyi olabilir ki zaten o kadar para vermeye gerek yok diyordum ama oyle degilmis gercekten
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(28.05.21)
doğrusu hazır paketlenmiş ürünlerin tamamı zaten bayat olduğundan arkadaşınızın dediği kısmen doğru olabilir damak zevki değişir sadece o kadar.
ama kahvesini özel kavuran taze olarak size özel paket yapanların dediğiniz gibi kilosu o civardadır.
ama nedense ben bayat kahveden memnunum =) kilosu 100tl'den rossemandan alıyorum.
arkadaşım kilosu 40tlden baharatçıdan türk kahvesi çekirdeği alıyor ona göre tadı gayet normal.
ben sevemedim arabic çekirdek ama sanırım daha az kavruluyor.
0
windymimas
(28.05.21)
Siz haklısınız.
0
zimbirik
(28.05.21)
arkadaşın haklı. eminönü nuri toplar'dan envai çeşit çekirdeği 80'den alıyorsun. mis gibi valla. arkadaşa eşe dosta da yaparım sürekli, sevmeyen yok. sanalbaharat'ı hiç denemedim
0
ein lied
(28.05.21)
Kahve şarap gibi uçsuz bucaksız bir derya, tıpkı çay gibi yetiştirmesi de zor ve maliyetli bir bitki.

Köle işçilere toplatan da var, sertifikalı üretim yapan da. E her şeyin de bir maliyeti var, bu yüzden fiyat yelpazesi de çok geniş.

80 lira 10 dolardan az yapıyor şu an, açıkçası iyi bir kahvenin kilosunun 10 dolara satılacağını düşünmek biraz saflık bence. He bizim ülkede yine 10 dolarlık kahveyi 30 dolarlıkmış gibi millete iteleyen satıcı var mıdır, eminim vardır. Ama büyük kahveciler böyle bir risk almazlar.

Pahalı olan her zaman iyi midir bence hayır, kişinin kendi zevki kana kana 3'ü 1 arada içen de var kime ne :)
0
chicha_v2
(28.05.21)
Bence arkadasin hakli.
Muhtemelen 80 ile 250 arasinda fark yoktur. Senin dedigin fark belki 700 lirada falan basliyordur.


Kulaklik mevzusu gibi, 1 ile 100 arasi cöp, 100 ile 300 ayni oluyor. Bin lirayi gecince kalite basliyor.
0
divit
(28.05.21)
ben de sanalbaharattan "ucuz olduğu için alıyorum."

Aroma olarak 250gr'ı 70 liraya satılan butik kahvecilerdekiler kadar iyi değil kesinlikle. Arada zevk için onlardan da alıyorum kimi zaman Boxx coffee kimi zaman farklı yerlerden vs.

Fakat şu var, Sanalbaharat atıyorum İstanbul'da olsa kilosunu 120 liraya satacağı şeyi 80'e satıyor, İstanbul'dakiler de Anadolunun başka şehrinde olsa(gideri az olsa) 250gr'ını 40 liraya satacakken 60-70'e satıyor. Sonuç olarak evet daha iyi üretilmiş/takip edilmiş, yıkanmış/yıkanmamış, kavrulması ona göre olan kahvelerde aroma çok fark ediyor.

edit: bu arada kahve de sonradan edinilen bir tat aslında. Acquired taste mi ne deniyor. Yani dümdüz kahve içen birçok insan espressoyla chemex/aeropress/frenchpress'te yapılan aynı kahve çekirdeğiyle yapılan şeyin tadını ayırt edemeyebiliyor. Bolca içtikçe zamanla "ya şununla yapınca daha çok seviyorum, haaa bu çekirdek şu açıdan daha iyi" demeye başlıyorsun.
0
nhk ni youkosu
(28.05.21)
@divit

Bu arada dediği yerden ben de sipariş verdim denedim biraz kahve damak tadın oluşmuşsa fark hissediliyor, kör tadımla bile anlaşılır
0
🌸freebird5406_2
(28.05.21)
kahveyi çekirdek olarak tanıdık bir toptancıdan alıyordum bir süredir, güzel fiyata veriyorlar sağ olsunlar. bir kere sanalbaharattan aldım ben de, tadı çok kötü geldi epey pişman olmuştum. o kadar övülmüştü internette diye aldım. sonra içtim ama paketi bitirdim, gün geçtikçe fena gelmemeye başladı, herhalde alıştım tadına. ama ilk başta kesinlikle güzel gelmemişti. yani farkediyor bence de.
0
veritaslibertas
(28.05.21)
(22)

yurt disinda mutlu olamadigim icin vicdan azabi cekiyorum

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin y
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.

disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin yurt disi hayallerini, isteklerini görünce veya yurt disina cikmis insanlarin mutlulugunu gorunce kendime kendime "ulan sen neden mutlu degilsin, ne buyuk sorunun var hayatta" diyorum ve kendime kiziyorum.

zamaninda okuyup calistigim yere birkac yillik turkiye arasindan sonra sirketin istegiyle geri geldim. dilini biliyorum, egitimim bu ulkeden, ortami biliyorum, tanidiklarim var ama icimde hicbir ekstra sevinc yok. turkiyede nasil yasiyorduysam ayni duygularla yasiyorum. diger insanlar gibi ne guzel iyi bir ulkede yasiyoruz diyemiyorum.

insanlarin avrupada cekilmis herhangi bir sokagin fotografina verdikleri tepkileri gorunce sasirip, insanlar senin bu hayatina ne kadar ozlem duyuyor ama sen sifir neşe ile oturuyorsun diyorum kendi kendime ve yasadigim hayata karsi nankörlük yapiyormusum gibi hissediyorum.

es dostun bir kismini turkiyeden taniyorum, bir kismi da bu ulkenin insani ama hicbir türk'e bu konuyu acamadim. nedense biraz cekindim bu konuyu konusmayi. belki onlar da benle ayni duygulari paylasiyor ama emin olamiyorum.

birkac haftadir dikkat ediyorum. is sonrasi veya hafta sonlari yaptigim aktiviteler ve bulusmalar bir gorevmis gibi gelmeye basladi. inzivaya cekilip kendi kendime evde kafa dinlemeyi istemem sanki yasadigim hayata nankorluk gibi geliyor.

evet, kazanc olarak daha iyi durumda oluyorsun. her ne kadar turkiyeden gorundugu kadar olmasa da maddi olarak rahatliyorsun. evet, sehirler guzel ve planli. evet, insanlarin hepsi olmasa da cogu daha duzgun. evet, daha huzurlu vs. fakat bunlarin hicbiri beni daha neşeli kilmadi.

gecenlerde turkiyeden yeni gelmis (sanirim okumak icin) ve bana bir konuyu danismak isteyen iki gencle tanistirdilar. nasil mutlular, nasil yuzleri guluyor anlatamam. ben de onlaro oyle gorunce mutlu oldum ama modumun onlar kadar yuksek olamamasina kizip durdum sonrasinda.

bu soruyu acma nedenim de aslinda yurt disinda en azindan bir 5 yili devirmis arkadaslarin ne hissettigini ogrenmek. ben calisan sinifa mensup bi insan olarak yine calisan kesimden, orta sinif arkadaslarin duygularini merak ediyorum.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(27.05.21)
10 seneye yakın okul+iş milano. şu an geri istanbul.
Şehir ülke insanı mutlu etmeye yeten şeyler olmadığı gibi mutsuzluk sebebi de değil aslında.

dünyanın en klasik sorusu bu, "sen hayatta ne yapmak istiyorsun? istediğin, sana iyi gelecek şey nedir?" cevabını ucundan yakala ve peşinden koş. her gün 7/24 mutlu olunamayacağını kabullen, kabullenmeyi kabullen ve içinde bulunduğun anda dur ve sana iyi geleni fark etmeye çalış.
her akşam yastığa kafayı koyduğumda kurduğum hayali milano'da gerçekleştiremeyeceğimi görüp istanbul'a döndüm. döndüğümün 3. senesi hayalin yarısı gerçekleşti. acelenin, telaşın, kendini yiyip bitirmenin gram faydası yok, akısına bırakıp sana iyi gelen şeyleri hatırla, hayal kur. kıstasın ayda ne kazandığın değil ayda kaliteli geçirebildiğin zaman olsun.

sıkma canını, yaşadığı yerden bağımsız insan aynı insan, senin de mutsuz olma memnun olmama hakkın var.
atalet-erteleme gelmeden sana ilham verecek beynini besleyecek bir şeyler bulmaya bak.

sevgiler
0
nwnd
(27.05.21)
kendini neden seninle benzer şartlarda olmayan insanlarla karşılaştırıyorsun ki...
0
heeresgruppe
(27.05.21)
Yurtdisina hic cikmadim ancak izin verirseniz cevaplamak istiyorum.

Bilgisayar muhendisiyim ve iyi bir devlet okulundan mezunum, su anda da yuksek lisansima devam ediyorum.

Etrafimdaki hemen hemen herkes yurtdisina tasindi ya da tasinma hayali kuruyor. Yurtdisi sihirli degnekmis gibi davraniyor insanlar. Giden insanlar da sanki orda en ufak bir zorluk cekmiyormus her sey muhtesemmis gibi anlatiyor ve davraniyor.

Yurtdisina gitmek bir nevi hayatin instagram versiyonu gibi. Nasil orda kimse kotu anini paylasmiyorsa gidenler de onu yapmiyor. Cok asiri minnettar olmaniz gereken dunya nimetiymis gibi davraniliyor disardan.


Ben her seyde oldugu gibi bunu da abartili buluyorum. Siz herhangi bir sahip oldugunuz sey yuzunden, millet buna gipta ediyor diye cok sukretmeliyim, %200 mutlu olmaliyim hissi yasamak zorunda degilsiniz.

Size ozenen insanlara da ozenen milyonlar var ona bakilirsa.

Olayin sehirden ziyade kendinizle ilgili oldugunu dusunmeniz gerekiyor. Kendinizi mutlu ve tatmin olmus hissedebileceginiz yollar arayin. Bu da illa spor ya da hobi ile ilgili olmak zorunda da degil. Belki bir ogrenciye burs verirsiniz belki alaninizdaki birilerine mentorluk saglarsiniz. Bambaska seyler de olabilir ama kendiniz aramali ve bulmalisiniz. Basakasinin onerdigi sizi tam anlamiyla tatmin etmez.
0
tessera
(27.05.21)
Yurtdisina geldigim icin mutluyum da bir yerden sonra geciyor yani ne yapacagim her gün Fransa'da yasadigima dua ederek kalkacak değilim. Belli yerden sonra rutin, normal hayat olmasi kadar normal birşey yok.

Yani ben de ilk geldiğimde oha ne güzel falan oldum ama artik alistim yani. Tamam maas guzel, yeme icme kaliteli, insanlar iyi ama polyanna gibi de dolasamayiz :) 5. Seneye giriyorum bir kac aya. Her Türkiye'ye gidince geri dönesim geliyor hemen o kadar daralıyorum.
0
logisticsmanager
(27.05.21)
Gecen bir yerde okumustum, "yurtidisina gidince arka fon degisiyor sadece, sen yine ayni sensin"

Not: 3 sene yurtdisinda yasadim.
0
brkylmz
(27.05.21)
4 yildir almanyadayim. bende hemen hemen benzer duygular icersindeyim. vicdan azabi cekmiyorum da buraya hicbizaman ait olamayacagimdan sanki bosuna burda zamanimi harciyormusum gibi geliyor. daha yeni izinden geldim türkiyeden. sanki hep orda rahat yasabilmek icin bu zamanimi feda ediyormusum gibi geliyor.

türkiyede az paraya calistigim üzüldügüm seyler olmamis gibi sebepsiz bir özlem duygusu oluyor.
galiba tipik bir almanci olma yolunda ilerliyorum.
0
vhs kaseti
(27.05.21)
Devlet okulundan koleje gecmis gibi oluyorsun, okul yine okul hergun derse giriyorsun.
Mutlu olmak zor bence.
0
divit
(27.05.21)
olay biraz nerde olduğun değil kimle/kimlerle olduğunda bence. ben de iki sene atinada çok mutsuz yaşadım, sonra ankaraya taşındım çok mutlu bir sene yaşadım.
0
sipsiyah
(27.05.21)
sikinti yasadigin hayatta veya kisiliginde degil, sikinti kendini baskasiyla karsilastirmanda. kendini degistirmene veya kafandan bir seyi silmene gerek yok. baglarini koparmana da gerek yok. kafana gore takil iste. evde durmak istiyorsan da evde dur, 'ben olsam hep gezerdim' diyen de ciksin gelsin kendisi gezsin. hem sanane baskasinin ne yaptigindan/yapacagindan, onlara ne senin ne yaptigindan?

ben de hic hazzetmiyorum turkiye'de yasayan cogu kisiyle konusmayi. resmen insani yurtdisinda yasadigi icin suclu hissettiriyolar. sanki hayat bi orda zor amk. biz burda yattigimiz yerden para kazaniyoruz sanki. evet refah duzeyi yuksek, zaten o yuzden geldik ama napayim yani benim sucum mu? kimle konussam 'oh lan kurtuldun valla, oh lan ne guzel istesen ferrari alirsin orada araba ucuz, oh valla ne guzel is hayati cok kolay' diye diye insani konusmaktan sogutuyolar. hic takmican.
0
icim urperiyor
(27.05.21)
20 seneyi devirdim.

Yurtdisi luks bir restaurant gibi. Dekor super, servis harika, tabak canak masa duzeni inanilmaz. Bir yemek soyluyorsun geliyor tabak harika hazirlanmis. Sonra bir catal aliyorsun tadi bombok.

Turkiye'de esnaf lokantasi, iceri korkarak girersin bazen saga sola dokunmak istemezsin. Onune bir yemek koyarlar goruntu olarak birseye benzemez, catallar bardaklar kirlidir vs. Sonra bir tadina bakarsin soka girersin.

Uzun sure disarida yasamayanin anlayabilecegi mevzular degil bunlar. Obur taraftan ne olursa olsun cikmak isteyenleri de anliyorum. Ama ciktikdan sonra iluzyon 3-5 sene icinde dagiliyor, bu da bir gercek.
0
cooperr
(27.05.21)
Maddi olarak rahatlamak, düzenli şehir evet güzel şeyler ve ilk akla gelenler de Türkiye’den kaçış furyası o kadar basit değil. Siz ne kadardır yurtdışındasınız bilmiyorum Göz göre göre her gün daha kötüye uyanmak çok yıpratıcı, gelecek kaygısı sadece maddi yönlü değil. Sorunların her zaman üstünün örtülmesi, hukuksuzluk, eskiden eğitimin, görgünün, yeteneğin getirdiği bütün avantajların yerini kaotik bir düzene bırakması... Boğulmak üzere hissediyor gençler o yüzden bu kadar büyük bir olay. Siz kendi düzeninizde bu hissiyata elbette uzaksınız o yüzden aşırı gelmesi çok doğal ama işte normal koşullarda değiliz. Aslında dediğiniz gibi sıradan bir Avrupa şehri fotoğrafına delirmek saçma.
Ha sizin haftasonu aktivitenizle bunun ne alakası olabilir? Orada durum kişisel bence. Evinizde oturun, dışarı çıkın kime ne? Bence bu mutsuzluk meselesini kendi şartlarınızda değerlendirin, cevabı yurtdışındaki çevreniz, yaşadıklarınız çerçevesinde arayın. Türkiye’nin olağanüstü şartları, bunalımı sizi yanlış yönlendirir.
0
not dark yet
(27.05.21)
8-9 aydir yurtdisindayim, oncesinde istanbul'da rahatim yerindeydi. Burda da rahatim yerinde. Farkettim ki icinde olmasam bile turkiye gundemi beni etkiliyor. Artik dolar arttiginda "napicaz yau" demiyorum belki ama yine uzuluyorum. Yasama kalitesi/gelir acisindan filan belki yurtdisi daha rahat ama kopamadim ben henuz turkiyeden. Kopabilecegimi de sanmiyorum. 5 haftalik tatilimin en az 2 haftasini turkiyede geciririm herhalde bundan sonra da.
0
fakyoras
(27.05.21)
ben olayin mantigini anlamadim.

yurtdisinda oldugun icin mi mutsuzsun? turkiye'de daha mi mutlu olacagini dusunuyorsun? yazdiklarindan anladigim kadariyla cevabin "hayir" - ayni hissediyorsun.

o zaman mutsuzlugunla yurtdisinda olmanin alakasi nedir onu cozemedim. hayattan tad alamiyorsun, belli ki bir cesit depresyondasin. nerede olursan ol bu problem cozulmedikce boyle hissedeceksin sonucta. butun meselenin yurtdisiyla alakasini anlamadim ozetle.

acaba "turkiye'de mutsuzum, yurtdisina gidersem mutlu olurum" diye dusunup gittin de hayal kirikligina mi ugradin? o zaman biraz daha anlasilir, ama problemin kaynagini degistirmiyor: bir cesit depresyon icindesin demek ki. bir profesyonelle gorusursen yardimci olur bence.
0
robokot
(27.05.21)
Bulundunuz yerde kök salamamissiniz.

Derdiniz, anlattiginiz kadariyla bu.

Insan iliskileri ictenlikli, samimi olacak. Oylesine kurulan arkadasliklarin tabii ki sosyallesmek adina bir onemi var. Ancak samimi olacaginiz, icerisindeyken cok rahat hissedeceginiz bir sosyal cevreye ihtiyaciniz var.

Avrupa´dayim, 5 yili da devirdim.

Surekli ilerlemek, kendimi gelistirmek amaciyla gelmistim, bir dakika bile "durmaktan" inanilmaz rahatsiz oluyordum. Sonunda istedigim ulkeye gelmistim, hicbir seyi geciktiremezdim. En kucuk sorunda da demoralize oluyordum. Kendimi bu yaris psikolojisinden cikartmam zamanimi aldi.

Burada her anim mutlu mesut gecmek zorunda degil. Karsilastirma yapmiyorum, surekli karsilastirma yapmaktan yoruldum. Benimle yakin tarihlerde baska sehirlere gocen arkadaslarimda da durum bu. Biz burada bir hayat kurduk. "Türkiye´de olsam simdi nasil olurdum?" sorusu sadece ve sadece yipratici.

Yasadigim ulkenin vatandasi da oldum. Burada bir hayat kurdum. Ve bu hayattaki sorunlar sadece benimle ilgili. Yasadigim yerin firsatlarindan, islerin ve hayatin kolayligindan memnunum. Bunlar minumum, bunlar standart. Insanca yasamanin minumum gereklilikleri saglaniyor diye ben niye neseleneyim?

Türkiye ormanindan cikinca, evet, ilk sene ben de cok neseli ve enerjiktim. Survivor modundan ciktiktan sonra normale dondum. Avrupa´dan anlasilacak sey cennet degil, sadece insani standartlari saglamis yer olmali.
0
buf-e kür
(27.05.21)
biraz beklentiyle alakalı bir problem var burada. ben 1 sene yaşadım daha önceden, giden, kalan ve dönen de çok arkadaşım var. yurtdışında yaşamak kendi evinde yaşamaya göre çok daha büyük ve sürprizlere açık bir challenge. zaten bu kadar çok göz önünde olmasının sebebi de bu, gidenlerin çoğu "acımadı ki" modunda "biz aşırı memnunuz, 1 liraya 10 kilo et alıyoruz" diyor ancak işin duygusal yönünde hissettikleri sakatlıkları anlatmıyorlar. dolayısıyla bir kere kesinlikle yalnız değilsin, sadece işin bu noktası konuşulmuyor. özellikle psikolojik açıdan gurbet gerçekten zor, bunun vizyonla falan da alakası yok. bunu amerikaya giden alman da yaşıyor, japonyadan avrupaya taşınan japon da. 40 milletten sadece biz bunu ayıplıyoruz, halbuki gavur homesickness diye terim bile üretmiş.

ikincisi, o uzak ülkede bir yabancı olarak kendi evini özlemen çok ama çok normal. kendine haksızlık etme kesinlikle. farklı çıkış yolları ararsın, denemeler yaparsın, ama işin sonunda ben trde 3 kuruş daha az kazanırım ama kendi çöplüğümde yaşarım dersen bu ayıplanacak bir şey değil, aksine çok normal bir şey. ben şahsen böyle düşünüyorum 1 senelik tecrübemin sonunda, ve o zamanlar kalma imkanım olduğu halde kalmadığım için de genel olarak çok memnunum, iyi ki de öyle yapmışım. her ne olursa olsun yabancılar şubesiyle uğraşmamak, kendimi anlatmak zorunda kalmamak, önyargılarla uğraşmamak, arkadaşlarına ve aileme yakın olmak, ailemden biri hasta olduğunda koşabilmek, kendi anadilimi konuşabilmek (ki 2 dili çok iyi seviyede biliyorum) bunların hepsi benim için paradan çok ama çok daha önemliydi, o yüzden mutluyum. zorlukları var evet, cool bir şey de değil, ama belki de bu iş sana göre değildir? yani öyle bi zaman gelir ki lan keşke istanbulda olsaydım da gidip çöplükte bira içseydim ama yanımda şu arkadaşım olsaydı dersin, işte o önemli bi detay. biraz makina olmak, duygusuz olmak lazım yani, fazla düşünmemek lazım.
0
roket adam
(27.05.21)
herkes farklı. Kimi insan arkadaş ilişkilerini veya ailesini özlüyor dönüyor mesela. Mutsuzsan dönmeyi de değerlendir tabii FAKAT tek söylemek istediğim bir şey var, lütfen mümkünse oranın vatandaşlığını almaya çalış (zaten 5+ yıldır oradasın sanırım), B planın ve garantin olarak dön Türkiye'ye. Çünkü burada işler iyi gitmiyor, belediyenin verdiği Gri pasaportlarla insan kaçakçılığı falan yapılıyor öyle düşün. Ben Türk pasaportunun hiçbir değeri kalmadığını ve ileride en ufak vize için bile çok zorlanacağımızı düşünüyorum. Gitmişken elin boş dönme.

Bu arada gördüğüm çoğu arkadaşım ilk 2-3 yıl içinde çok alışıp(başta zorlanıp) sonra "ya Türkiye'de bunu nasıl yapmışız çılgınlık" moduna giriyorlar. Good for them.
0
nhk ni youkosu
(27.05.21)
Merhaba,

Çok uzun süre sayılmaz ama bir yıl yurt dışında yaşayıp yaklaşık 4 ay önce geri döndüm. Kalıcı olmasam da bir yıl daha kalma imkanım vardı ama dönmeyi tercih ettim.

Benim gördüğüm kadarıyla sizin durumunuz o yurt dışına imrenip "kaçarcasına" Türkiye'den gidenler gibi değil. Yani sizin gitme motivasyonunuz muhtemelen o "Süper bir ülkeye geldik. Türkiye'den kurtulduk" diyenler kadar yüksek değilmiş. O nedenle böyle düşünmeniz oldukça normal geliyor bana. Sizinkisi iş için ülke değiştirmek gibi olmuş.

Ben de görece güzel bir ülke ve şehirde yaşadım. İşim buradakine göre oldukça hafifti. Büyük bir şehirdi ama doğası güzel, sessiz sakin bir yerdi. Ama inanın kendimi bu kadar güvensiz hissettiğim bir yer daha olmamıştı. Silahlı soygun ve ölümler çok yüksekti. Akşam hava kararmadan eve girmeye özen gösteriyordum. Markete giderken sürekli etrafı kolluyordum. Her şey mükemmel olmuyor maalesef. Bununla birlikte pandemi sebebiyle sosyal ortamım da olmadı. Ben de döndüm. Dönünce de "Biz, sen orada kalırsın artık diye düşünüyorduk." dediler hep. Öyle bir imaj var hep. Bu anlattıklarımı duysalar inanmazlar. :)
0
shatskikh
(27.05.21)
Bence genel olarak hissettiklerinizin yaşadığınız ülkeyle bir alakası yok. Biraz orta yaş bunalımına girip hayatı anlamlandırma noktasında zorluk çekiyorsunuz gibi gördüm yazınızdan.

Gelişmiş ülkeler sihirli bir şekilde sizin psikolojinizi düzeltecek, size hayat sevinci verecek diye bir şey yok bana göre. Size rahat ve mutlu bir hayat yaşamanıza yardımcı olacak şeyler veriyor sadece.

Türkiye'de zaten hayatın default zorluklarına ek olarak her geçen gün oldukça kötüye giden şeyler var. Insanlar önünü göremiyorlar. Düşünün orta sınıf görülen iyi eğitimli bir kişi, kıçı kırık ikinci el bir araba alabilmek için yıllarca çalışmak zorunda kalıyor. Fazla uzatmaya gerek yok ama buna benzer bir sürü olumsuzluk var siz de biliyorsunuz zaten. O yüzden insanların size imrenmeleri, daha mutlu olduğunuzu düşünmeleri normal.
0
synthetic a priori
(28.05.21)
Buna aslında kişilik ya da karakter diyoruz. Depresyonda olduğunu düşünmüyorum. Bir şeye nankörlük ettiğin de yok Neyden keyif alıyorsan ona devam.
0
velvetmorning
(28.05.21)
1 ay kadar falan once bir instagram reels izledim ve jeton tam manasiyla dustu: mutluluk depresyon gibi bir uc noktadir. her zaman mutlu olamazsin, aranan duygu tatmin olmaktir (being content)..

Bunun ustune epey bir dusundum cunku hayatindan genel olarak tatmin olan bir insan olarak bu deliler gibi mutlu olma kismi beni hep zorluyordu. Boyle bir baski var uzerimizde cunku ve bu bizi oldugumuzdan farkli olmak icin zorluyor. Yani evden ise isten eve rutiniyle gayet iyi gecinen bir insanim, kalabaliklarda olmak, arka planda istemedigim muziklere maruz kalmak (ki mutlulugun tanimini yapamam ama gercek bir mutsuzluk sebebidir benim icin), small talk dedikleri nane mutlu etmiyor beni ama cizilen portre o. bunun bir gereklilik olmadigini anladim o videoyla.
0
2oda1salon
(28.05.21)
Mutlu ya da mutsuz olmanın fonla değil insanın kendisi ile alakası var. Ama mutlu/mutsuz bir insanın tr'de mi mutlu/mutuz olması daha güzeldir yoksa insan hayatına değer verilen bir yerde mi diye sorarsan 2ncisini seçerim. Tr'nin kötü yanlarını kimi kesin her gün tadıyor, kimisi her gün tv'den izliyor, kimisi ise hayatında 1-2 defa yaşıyor. Fakat herkes etkileniyor. Bu gerçekliği denklemden çıkarırsan sen senle başbaşa kalıyorsun. Mutlu olmak oradan sonra sana kalmış durumda.
0
twelfth
(28.05.21)
Twelfth +1000

Soyledigi sey cok dogru. Kucuk cocuguyla yasayan bekar bir anne olarak, kendi can ve mal guvenligim icin ekstradan endiselenmek durumunda degilim. Turkiye'ye gelmemek icin en buyuk sebeplerimden birisidir bu. Erkeksiniz anlamayabilirsiniz bu durumu ama boyle bir rahatlik var.

Ekonomik olarak enflasyondu oynak fiyatlardi gecim icin endiselenmek durumunda degilim. 8. seneye giriyorum burada, tupgaz fiyatlari artmadi aksine geldigim zamankinden daha dusuk (buyuk bir rezerv bulunmustu geldigim sene onun etkisi oldu deniyor), bakliyat, sebze ve meyve yetisebilme bolluguna gore fiyati artar ve azalir. bu da 8 senedir hemen hemen ayni fiyatlarla olur. Bol zamaninda ne kadara dusecek, kit doneminde ne kadara yukselecek kafamda belli ve 8 senedir degismedi. 8 senedir degisen yeni sivi yag fiyati oldu. Oradaki artista tek yon sehir ici toplu tasima ucretine tekabul ediyor (2 lolipop parasi). Fiyatlarin artmamasina o kadar alismisim ki cok geldi bana.

bu tip artilar var

u
0
2oda1salon
(28.05.21)
(9)

Paradan 0 Atmak

anten
Saçma bir soru ama arkadaşla geyik yaparken meraklandık. Şu an Türkiye paradan tekrar 0 atsa ne olur?Dolar 0,8 tl yani. İktisadi olarak ne sonuçları olur bunun?
Saçma bir soru ama arkadaşla geyik yaparken meraklandık. Şu an Türkiye paradan tekrar 0 atsa ne olur?

Dolar 0,8 tl yani. İktisadi olarak ne sonuçları olur bunun?
0
anten
(26.05.21)
Bir yere yazarken bi tane 0 eksik yazarız. Ekonomik anlamda değişen bir şey olmaz. Paradan sıfır atıp maaşları sabit tutacaklarsa o zaman konuşalım farkları.
0
himmet dayi
(26.05.21)
hicbir etkisi olmaz. paradan sifir atinca paranin degeri artmadigi gibi sifir eklenince de paranin degeri dusmez. sifir atilinca butun fiyatlardan da sifir dusecek. sonuc ayni. 1$ 100 japon yeni. simdi japon yeni TL'den degersiz mi? onemli olan birim para ile ne yapabildigin(birim para ile kac ekmek aliyorsun, kiraya kac birim para veriyorsun vs)

2003te ekonomik stabilite olustugunda ve enflasyon kontrol altina alindiginda 6 sifir atmak, gunluk hayatta kolaylik icin mantikliydi. insanlar milyonla milyarla ugrasmaktan kurtuldu. onun disinda ekonomik olarak bir artisi/eksisi olmadi
0
crucio
(26.05.21)
peki değer artışı neden etkilemiyor

mesela dolar
1990'da- 2000 e.lira
2000'de 600.0000 e.lira
2010'da 1.5(00.000)
2021'de 8.5(00.000)

alım gücünde birebir matematiksel oranda bir fark yaşamıyoruz
bu neden kaynaklanıyor
0
bir soru sorcam
(26.05.21)
enflasyonu çok az da olsa olumlu yönde etkiliyor.
0
stewie
(26.05.21)
Tüm banknotları iki sefer yenilemek lazım. + YTL gibi yine bir para birimi çıkacağından, tüm bilgisayar programlarında vs. güncelleme yapmak lazım.

6 sıfır için mantıklı ama bir SIFIR için, astarı yüzünden pahalıya gelir.

Doların yükselmesi ve TL'nin düşmesi noktasında ise, hiç bir faydası olmaz.


.
0
kartallar yuksek ucar
(26.05.21)
15 lira olan yumurta 150 lira olur sanirim
0
m orak
(26.05.21)
İktisadi hiç bir sonuç olmaz, örnek verelim;

Maaşım 8500 TL, dolar 8,5 TL, benzin 8,5 TL (attım, hesap kolaylığı için yuvarladım)

Maaşımla 1000 dolar alabiliyorum, veya 1000 litre benzin.

Bir sıfır attık paradan, dolar 0,85 TL oldu;

Maaşım 850 TL, dolar 0,85 TL, benzin 0,85 TL.

Alım gücüm değişmedi, yine 1000 litre benzin ya da 1000 dolar alabiliyorum.

Benzin yerine her türlü ürün fiyatını koyabiliriz.
0
John Bloor
(26.05.21)
Milyar dolarlik yazilim masrafi cikarir, oyle bir sey yapsinlar meslegi birakirim. Hala gecmis kodlarin icinde 2 tane para birimi(try,trl) kontrolu var bir ucuncuyu kaldiramayiz.
0
divit
(26.05.21)
Bir onceki 6 tane sifir atma muhabbeti oldugunda enflasyon goreceli olarak kontrol altina alinmis ve bir daha yukselmesinin dusuk bir olasilik olduguna inanilmisti. Oyle olunca kalabalik yapan sifirlardan kurtulmanin yani sira piyasaya moral de verilmis oldu.

Halihazirda yuksek enflasyon devam ederken zirt pirt para birimi degistirmek ters teper, enflasyonu daha da azdirir ve gereksiz masraf cikarir.
0
cleric
(26.05.21)
(11)

Bostancıda oturup levent maslakta çalışma

solenkol
Var mı aramızda toplu taşıma ile ulaşım yapan ? Şimdi şişlideyiz ama sahil tarafında yaşamayı istiyoruz, çok çile mi olur bilemedik. Belki ilerde hergün işe gitmeyebiliriz 1-2 gün homeoffice olursa diye düşündük. Bu güzergah iş saatlerinde ne kadar sürüyor aslında tam sormak istediğim.
Var mı aramızda toplu taşıma ile ulaşım yapan ? Şimdi şişlideyiz ama sahil tarafında yaşamayı istiyoruz, çok çile mi olur bilemedik. Belki ilerde hergün işe gitmeyebiliriz 1-2 gün homeoffice olursa diye düşündük. Bu güzergah iş saatlerinde ne kadar sürüyor aslında tam sormak istediğim.
0
solenkol
(26.05.21)
Çok çile değil aşırı çile olur. Süreden ziyade toplu taşımanın kalabalığı, keşmekeşi sizi delirtir bir yerden sonra, özellikle de virüs vs anksiyetesi olan şu dönemde.
0
roket adam
(26.05.21)
şişlide oturup kozyatağında çalışıyorum, toplu taşıma çok kolay oluyor çünkü ters trafik.

ama asyadan anadoluya geçiş çok çok çok tıkalı ve kalabalık oluyor.
0
benaslinda
(26.05.21)
Moda'da otururken Levent'te çalıştığım bir dönem olmuştu. işten 18:30'da hareket eden servisten evimin önünde indiğimde saat genelde 20:30 oluyordu. (ki ilk ben iniyordum servisten, arada başka durak yok yani) bazı günler için artı eksi 15 dakika verebilirsiniz. siz bir de bostancı diyorsunuz. depresyona girmek istemiyorsanız her türlü işkence. toplu taşımayla da 1 saat-1 saat 15 dakikadan az sürmedi hiç.
0
levybroo
(26.05.21)
çile bülbülüm çile.

roket adama katılıyorum. bostancı sahilinden marmaraya biner yenikapıda iner metroya binersiniz ama üzerinize insan yığılır o yolda. ayrıca in bin derken de yine 1 saati geçer varmanız.

arabada zaten köprü felç hiç bahsetmiyorum.

siz bence istinye sahiline falan bakın.
0
kenarortay
(26.05.21)
daha hizli intihar yontemleri var.
Helikopterin bile olsa boyle bir ise girisme.
0
divit
(26.05.21)
uzun surer ama bence bostanci yasamak icin ideal guzellikte bir yer.ben de sahil seridindeyim ve besiktasta calisiyorum yolum cile ama yasadigim yeri cok seviyorum ve musait gunlerimde mutlaka sahile yururum vs.

arkadaslarin abarttigini dusunuyorum ya da denize sahile cok duskunlukleri olmayabilir. marmaray cok konforlu bi ulasim devamindski metro icin aynisini demem ama haftada 3 gun olursa cekilebilir bi çile
0
ala09
(26.05.21)
4 yil Bostanci-Itu Maslak yaptim 500t ile. Insan cok pis yoruluyor ya, gecmise gidip ogrenci olsam paylasimli evde kalirdim okul cevresinde. Simdi ayni yolu git gel deseler yeni is bakardim
0
neverletyougodown
(26.05.21)
aslında oldukça rahat ulaşım, trafiğe falan takılmazsınız raylı sistemle. Yani arabayla geçeceğim diye ısrar etmediğiniz sürece mantıklı.

Bostancı'dan marmarayla karşıya geçip, oradan metrola levente geçebilirsiniz.
Marmaray'la söğütlüçeşme'ye gidip ilk duraktan metrobüsle zincirlikuyu'ya gidip 10 dk sonra levente ulaşabilirsiniz.

Metrobüse ilk durağındn bindiğiniz için kalabalık sizi etkilemez zaten anadolu yakasından karşıya geçiş 4-5 durak.

Eğer her gün işe gitmeyecekseniz makul.

Bostancı tarafları oldukça güzeldir yaşam kaliteniz yükselir şişliden çıktıktan sonra.

Bir gün boş vaktiniz olursa bu tren yolculuğunu bir deneyin ona göre bakın ulaşım seçeneğine.

Bu arada deniz ulaşımı da vardı ama pandemi döneminde denizotobüsü iptal oldu. Direkt beşiktaşa geçebiliyordunuz.
0
anten
(26.05.21)
Bostancıdaki hayat şişliye göre mükemmel. Ben de gayrettepede çaışıyorum. Metro + metrobüs + yürüme olarak gidiyorum. 1 saat sürüyor.
0
zimbirik
(26.05.21)
Bostancı-Yenikapı Marmaray
Yenikapı-Maslak yapabilirsiniz. Bir kere gidiş geliş deneyin derim. Anadolu yakasından kullandığım bir güzergah. Bostancı sahili çok güzel, sadece oralarda takılabilirsiniz boş günlerinizde bu avantajı var.

Metro yolculuğu şahsen beni yoruyor ses ve sarsıntı nedeniyle. Sesli kitapla çekilebilir hale getiriyordum. Diğer seçenek Sarıyer, Yeniköy taraflarına bakabilirsiniz.
0
kaset
(26.05.21)
bostancı da kesin otur istanbulun en iyi semtlerinin en başında geliyor bence.
ama maslak git gel bilemiyorum.
kadıköy-beşiktaş vapur oradan maslak gibi bi ulaşım geldi aklıma.
0
jamswety
(26.05.21)
(4)

Her şeyi yalaması yaşla mı alakalı?

ananiyimioguz
3.5 aylik kopegimiz parkedeki lekeleri, supurgelikleri, esyalari, dambıl demirini, kumaslari vs. vs. her şeyi yalıyor. Tam bir yalamatör.Kızıyorum arada geri cekiliyor ama hasta olacak aptal yine.Bu büyüdükçe geçer mi sizce yoksa farklı bir yaklaşım mı izlemek lazım?
3.5 aylik kopegimiz parkedeki lekeleri, supurgelikleri, esyalari, dambıl demirini, kumaslari vs. vs. her şeyi yalıyor. Tam bir yalamatör.

Kızıyorum arada geri cekiliyor ama hasta olacak aptal yine.

Bu büyüdükçe geçer mi sizce yoksa farklı bir yaklaşım mı izlemek lazım?
0
ananiyimioguz
(25.05.21)
merhaba

benim köpeğimde de 2 yaşında benzer bir durumla karşılaşmıştık. ağırlıklı olarak metal yüzeyler olmak üzere sürekli olarak bir yerleri yalıyor, yalamaktan yorulsa da kesinlikle durmuyordu. yalama sesinden uyuyamaz hale gelmiştik.

veterineri ile görüştüğümde, mineral eksikliğinden kaynaklanabileceğini söyledi. ağırlıklı olarak büyükbaş hayvanlarda görülürmüş, ancak nadiren köpeklerde de karşılaşıyorlarmış :)

jel kıvamında, diş macunu tüpü gibi bir tüp içerisinde bulunan bir besin takviyesi vermişti. yaklaşık bir hafta boyunca her gün bir parça ekmeğin içine sıkıp verdim, severek yedi. bir hafta sonra da bu yalama durumu kesildi. 2 yıl oldu, tekrar karşılaşmadık. veterinerinize danışmanızı tavsiye ederim.
0
doubletapper
(26.05.21)
insanlarda da var bu, hatta izmarit yiyenler var. Toprak yiyenler var.

Demir eksikligi ya da baska bisey eksikliginden kaynaklaniyor.
0
divit
(26.05.21)
mineral eksikligi olmak zorunda degil. el,kol, bacak da affetmeyen bir haldeyse muhtemelen anneden erken ayrildi. boyle bag kuruyorlar. bazen de tuzlu oldugu icin eli kolu yaliyorlar. asiriysa uyarip yalatmayin.

genelde asiri yalama olayi yasla geciyor. kafanizda soru olustuysa ve yaptirmadiysaniz gidip bir kan testi yaptirin. zaten yilda bir ya da iki kez yapilmasi onerilir kan testinin. boylece gidasinda neyi dogru neyi yanlis yaptiginizi da gorursunuz. kedi-kopek hastalanmadan yapacaginiz en iyi sey kan testleri ile zamaninda onlem almak.
0
buf-e kür
(26.05.21)
2,5 aylıkken ayrıldı, erken olabilir belki evet el bacak ağız burun da yalamak istiyor. Isırınca kızıyorum hemen çeviriyor yalamaya dönüyor :) Böyle böyle el ısırmalarını azalttım baya ama yalama umarım ilerde geçer. Isırma konusunda dişi de kaşınıyor olabilir, büyük parça koparıyor ve çıkaramıyor diye elinden aldım ısırma oyuncaklarını ama halat oyuncak falan alıp vereceğim bugün, bir de onu deneyelim.

Kan değerlerinde bir şey yoktu. detaylı baktırmıştım. Biraz çocukluktan ve meraktan yapıyor gibi geldi çünkü her şey de yalanmaz ki canım. Umarım geçer şu takviyeyi falan bir sorayım ben de veterinere.
0
🌸ananiyimioguz
(26.05.21)
(10)

Pandemide otelde kalmak

sevenay
Sizce riskli değil mi?Mesafe ve hijyene dikkat ediyorum zaten diyip tatile çıkanların içi nasıl rahat ediyor? Kalacakları pansiyon/otel odasının hijyeninden nasıl emin olabiliyorlar? Bana dümdüz risk almak gibi geliyor.
Sizce riskli değil mi?
Mesafe ve hijyene dikkat ediyorum zaten diyip tatile çıkanların içi nasıl rahat ediyor? Kalacakları pansiyon/otel odasının hijyeninden nasıl emin olabiliyorlar? Bana dümdüz risk almak gibi geliyor.
0
sevenay
(24.05.21)
geçen 23 nisan'da gittim. odayı gelmeden bir kaç saat havalandırdılar. gider gitmez odadaki her şeyi, kapı kolları, koltuklar, elektrik düğmeleri, dolap yüzeyi, kulpları, telefon, komidin vs. domestos'un spreyiyle dezenfekte ettik. oda temizliğinden yedek havlu aldık onu da beklettik öyle kullandık. gelen insanlardan hes kodu alıyorlar. açık büfede yemeği seçiyorsun tabağını hazırlayıp veriyorlar. insanlar da genel olarak mesafeli. istersen evden yastık örtünü götür.
0
stewie
(24.05.21)
Herkes sizin kadar riskli bulmuyor, o yuzden gidiyorlar.

Otel odasinda nasil bir risk olabilir onu anlamadkm, normal temizlik yetmiyor mu? Yni normalde de temiz bir otelse yeterli benim icin. Komidinin ustunu yalamiyorum sonucta.
Benim icin riskli degil.
0
kuehles blondes
(24.05.21)
Yoo kaç kere kaldım bir şey olmadı. Hatta bir keresinde erken gittim, ufak bir pansiyon olmasına rağmen temizlikçi kadın spreyle dezenfekte ediyordu ortalığı.

Çoğu otel uyguluyordur. Ama sürekli ortak yerleri kullanacaksanız, o riskli olabilir işte ben odadan pek çıkmıyorum, kalabalığa girmiyorum.

Risk her yerde var. Evinden hiç çıkmayana da covid bulaşıyor. Bu demek değil ki saldım çayıra mevlam kayıra yaşayalım. Ama psikolojimi etkileyecek kadar da kapatamıyorum kendimi.
0
ananiyimioguz
(24.05.21)
Kuehles +1
0
sckxyss
(24.05.21)
Ben de tedirgindim aslında ama gider gitmez dokunabileceğimiz tüm noktaları kolonyaladım, dolap kulpları kumanda musluklar vs. Bir de yastık kılıfımı götürdğm evden ve havlumu, neyseki bir şey olmadan atlattık. Bir de karton bardak ve plastik çatal bıcak kullandım, 3-4 gün kaldım bir sıkıntı olmadı.
0
esinikaybetmiscorap.
(24.05.21)
Kendi havlumuzu, yastik kılıfı ve carsafimizi götürüp her yere durup durup dezenfektan sıkarak covid kapmadan donmustuk gecen yaz. Kalabalık otele gitmeye cesaret edemem herhalde ama doga ici sosyal mesafeli bungalow tarzı yerler beni tedirgin etmiyor.
0
passive aggressive
(24.05.21)
Ben baya kaldım nerdeyse her haftasonu. Daha ölmedim.
0
bigbadabum
(24.05.21)
Riskli, koronayi oteller yayiyor zaten ama para icin kimse buna ses cikaramiyor.

Odadan degil ortak alanlardan kapiyorlar.
Arkadaslarim hep tatilde kapti.

Bunu itiraf edebilen sadece demet akalin oldu
m.haberturk.com
0
divit
(24.05.21)
riskli tabii. bütün gün temizlik yapan görevliler o kan ter içinde odalarda tabii ki de maske takmıyorlar. misafir gelene kadar camlar kapalı olduğu için havalanmıyor da maalesef. insanlar cahil cesaretiyle gidiyor işte.

hiç otelden kapan duymuyorsun çünkü "otele gittim covid kapmak için üste para verdim" diyemiyor insanlar, çekiniyorlar takdir edersin ki :) herkes işten kapıyor bu mereti nasıl oluyorsa.
0
roket adam
(25.05.21)
Çok riskli. Çin işkencesi resmen otele gidip bi de oda kapı banyo vs temizleyecekler
Normal zamanda 5 yıldızlı oteller bile büyük ölçüde pis idi. Şu an bile bile lades demek olur
0
photo85
(25.05.21)
(6)

akım korumalı priz

nathanieltroy
merhaba. yeni bir televizyon sipariş ettim, biraz hassas ve pahalı bi cihaz olduğundan prizi de iyi olsun dedim. çok sık olmasa da elektrik gidiyor ara ara. dahası bazen sigorta atıyor evde birkaç elektronik cihaz aynı anda çalıştığında. o nedenle almak gerekir gibi düşündüm. peki aşağıdaki cihazlar
merhaba. yeni bir televizyon sipariş ettim, biraz hassas ve pahalı bi cihaz olduğundan prizi de iyi olsun dedim. çok sık olmasa da elektrik gidiyor ara ara. dahası bazen sigorta atıyor evde birkaç elektronik cihaz aynı anda çalıştığında. o nedenle almak gerekir gibi düşündüm.

peki aşağıdaki cihazların bir farkı var mı? hangisi tercih edilmeli?

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr
0
nathanieltroy
(22.05.21)
Bende ikincisinden var ve bu ürünleri satan bir şirkette calisiyorum ama teknik bilgim yok.

Bu ürünlerin sigorta atmasinda, elektrik gitmesinde size yardim edeceği bir durum yok. Onun için UPS almanız lazım, şöyle birşey;
www.amazon.com.tr

Daha teknik arkadaşlar net bilgi verir gibi.
0
logisticsmanager
(22.05.21)
bunlar neye yarıyor peki? normal prizden ne farkı var ki? ben de hiç anlamıyorum da :(
0
🌸nathanieltroy
(22.05.21)
Bunlarin farki elektrik kesintisinde bagli ürünlere güç vermeye devam ediyor. Bu sayede sallıyorum bilgisayarı, tvyi kapatacak zamaniniz oluyor ve elektrik kesintisinden etkilenmiyorlar.

Şöyle diyeyim; güney Afrika'da covid dönemi home office gecen amazon calisanlarina yüzlerce bundan sattik, şirket her çalışana vermiş çünkü sürekli elektrik kesiliyor. Böylece calisanlar kesintiden etkilenmiyor.

Akim korumanın olayi yildirim carpmasinda falan koruyor, dalgalanmalarda da koruyor. Ama elektrik kesilirse normal priz ile sizin verdikleriniz arasında fark yok.
0
logisticsmanager
(22.05.21)
Bunlarin icinde varistor oluyor, ani akim gelirse o yaniyor.
Sonra alet cop oluyor, mesela utu taksan bile yaniyor utuyu koruycam diye kendini feda ediyor.

Ayni varistorden tv icinde de var zaten. Yaninca acip degistiriyorlar.
0
divit
(22.05.21)
bunların sana teknik olarak hiç bir faydası yok. ancak apartmana yıldırım düşerse veya şebeke voltajı 250'leri geçerse gibi durumlarda enerjiyi kesiyor o kadar.

zaten elindeki televizyonun girişi switch mode giriş voltajına bakarsan muhtemelen 85-260 arası bir değerdir. prizin korumasına ihtiyacı yok yani. şebeke voltajı da 280-300 olmaz.

sigorta atması cihaların bağlı olduğu hattın yetersiz olmasıyla alakalı.
0
orpheus
(23.05.21)
Oled tv mi?
0
Mistyimage
(23.05.21)
(1)

İnsan Kaynakları arayıp başka bir ilanlarına başvurmamı istedi?

materyalist imam
Selamlar,Yabancı sermayeli çalışmak istediğim bir firmanın açtığı ilana başvuru yapmıştım. Çalıştığım pozisyondan alakasız bir pozisyondu ama gene de firmayı çok istediğimden, işi de yapabileceğimi düşündüğümden başvurdum.İnsan kaynakları bugün aradı ve pozisyona isteyerek mi başvurduğumu yoksa firm
Selamlar,

Yabancı sermayeli çalışmak istediğim bir firmanın açtığı ilana başvuru yapmıştım. Çalıştığım pozisyondan alakasız bir pozisyondu ama gene de firmayı çok istediğimden, işi de yapabileceğimi düşündüğümden başvurdum.

İnsan kaynakları bugün aradı ve pozisyona isteyerek mi başvurduğumu yoksa firmadan kaynaklı mı başvurduğumu sordu. Ben de cv'mi incelediyseniz bu pozisyonla alakalı bir deneyimim yok, firmanızı seviyorum ama iş tanımını da okuyunca ilgimi çekti açıkçası dedim.

Sonrasında bildiğin muhabbet ettik, Erasmus'u aynı yerde yapmışız vs. Görüşmeye İngilizce devam edelim dedi onu da yaptık İngilizce'niz gerçekten iyi dedi ve ücret beklentisini sordu. Beklentimin epey aşağısında bir ücret ödendiğini, bu pozisyonun benim tecrübe ve beklentime uygun olmadığını, firma bünyesindeki başka bir pozisyona başvurmamı söyledi. Tavsiye ettiği diğer pozisyonun ilanının bir danışmanlık firması tarafından yayınlandığını, oradan başvurabileceğimi söyledi.

Ben de ilgili danışmanlık firmasının ilanlarından bahsettiği pozisyonu buldum. İlanda sadece pozisyon ve şehir belirtilmiş, firma adından hiç bahsedilmiyor; başvurumu yaptım.

Şimdi sorum şu ki, sizce aradı ve uygun olmadığım için "bizi takip etmeye devam edin" minvalinde olayı mı kapattı yoksa firma adı belirtilmeyen ilanı tarif etmesiyle bir yeşil ışık durumundan söz edebilir miyiz?.

Yaptığım en enteresan ik görüşmesiydi bu arada iş başvurusundan ziyade sohbet muhabbet edip kapadık???
0
materyalist imam
(22.05.21)
Uniden kankim head hunter arkadasim tas mi yesin demis.
0
divit
(22.05.21)
(4)

Yatırım fonu satinca

goklerdengelenkarar
Para en erken ne zaman hesaba geçiyor? Haftasonu ya da resmi tatil olması etkiliyor mu?
Para en erken ne zaman hesaba geçiyor? Haftasonu ya da resmi tatil olması etkiliyor mu?
0
goklerdengelenkarar
(22.05.21)
3 iş günü olması lazım. Haftasonu ve tatiller etkiler evet.
0
anten
(22.05.21)
yabancı fonsa süre daha da uzuyor
0
superb
(22.05.21)
6 gunu buldugu bile oldu.
O ara fiyat degisiyor zarar ettiriyor.
0
divit
(22.05.21)
"valör" bilgisine bakınız, her fonda aynı değil.
0
late viper
(22.05.21)
(2)

Şehir dışına gidildiğinde ikamet sorunu

ShadowOfMoon
airbnb, hotels com gibi yerlerden ev tutunca ikamet hala istanbulda gözükecek. genelgede ayrı izne gerek yok demiş seyahat için. Seyehatta sıkıntı olmaz.ama mesela cumartesi fırına giderken polis çevirirse gbt yaparsa istanbulda gözükecek ikamet.bu, sorun olur mu? rezervasyon yapılmayan yerler olurs
airbnb, hotels com gibi yerlerden ev tutunca ikamet hala istanbulda gözükecek. genelgede ayrı izne gerek yok demiş seyahat için. Seyehatta sıkıntı olmaz.

ama mesela cumartesi fırına giderken polis çevirirse gbt yaparsa istanbulda gözükecek ikamet.bu, sorun olur mu?

rezervasyon yapılmayan yerler olursa kalacağım yer mesela 2-3 aylık sahibinden daire kiralarsam sözleşmesiz veya apart , elimde hiçbir belge olmayacak. o durumda napabilirim?
0
ShadowOfMoon
(22.05.21)
ödemeyi banka üzerinden hesaplarına geçip dekontu taşısanız belki etkisi olur. (şu kadar günlük, apart - daire vs konaklama ücreti gibi bir açıklaması olur)

ya olmadı zaten ikamet istanbul ama siz başka şehirdesiniz. bu yüzden göz yumarlar. elbet bir yerde kalıyorsunuz.

benim ikametim dublinde, şimdiye kadar bir sorun olmadı.
0
not sure if serious
(22.05.21)
Kimse ikamet ettigi yerde oturmuyor zaten. 1 yildir yazliginda kaliyor insanlar.
0
divit
(22.05.21)
(5)

Tehlikeli sokak köpekleri.

xxfastboy
merhaba arakdaşlar. Evimizin bahçesine aylardır sokak köpekleri giriyor. 2 ay önce eve girip koltuğu ayakkabıları parçalamışlar. girmesinler diye çitleri güçlendirdik. geçen hafta toprağı kazıp bi şekilde tekrar girmişler. bahçedeki 4 tavuk ve 1 ördeğimi parçalamışlar. bugun tekrar girdiler kapıda b
merhaba arakdaşlar.
Evimizin bahçesine aylardır sokak köpekleri giriyor. 2 ay önce eve girip koltuğu ayakkabıları parçalamışlar. girmesinler diye çitleri güçlendirdik. geçen hafta toprağı kazıp bi şekilde tekrar girmişler. bahçedeki 4 tavuk ve 1 ördeğimi parçalamışlar. bugun tekrar girdiler kapıda beslediğimiz 4 yavru kedi ve annelerini parçalayıp öldürdüler malesef ve bu olay artık sinirlerimi çok bozdu. günlerdir beslediğimiz yavruları öldürdüler kardeşim sabahtan beri ağlıyor.
belediyeye şikayette bulundum. sokak hayvanlarının toplanması ve yerinin değiştirilmesi yasak denildi. bende saldırdan olduklarını söyleyince şikayet kaydı oluşturdular.
bugun "veteriner işleri ekiplerimiz bölgede yapılan kontrollerde belirtilen köpek tespit edilememiştir. diye mesaj gönderdiler.

ne yapacağımı nereye başvuracağımı bilmiyorum. bu durumdan nasıl kurtulabilirim tavsiyeniz nedir.
0
xxfastboy
(21.05.21)
Bir yere başvuramazsınız. Köpekler sahipsiz. Sizi öldürse bile hiçbir şey olmaz.

Çözüm onların olmaması
0
Negy
(21.05.21)
Sokak hayvanları 5199 ile korunuyor. Hiçbir şey yapamıyorsunuz aynı belediyenin dediği gibi alıp bir yere bırakmak söz konusu değil. Buna uymayan belediyeler var mı malesefi ki var ormana atılmış yüzlerxe köpeğimiz var mesela. Çok üzgünüm ama doğanın kanunu diyip kabul etmezsek böyle üzüntüden kahroluyoruz:(
0
suicides underground
(21.05.21)
maalesef yapacak pek bir şey yok. bizim sokağı esir almışlardı 2 yıldır. geceden sabah 8'e kadar sokağa girilmiyordu-çıkılmıyordu. ama bir anda kayboldular, biri toplayıp ormana falan mı attı bilmiyorum.

belki köpeklerin sevmediği bitki falan varsa bahçeye ekebilirsiniz gelmezler.
0
jangbogo
(21.05.21)
Bahçeniz varsa kangal, akbaş, malaklı türü sahiplenebilirsiniz. Hem size hem de hayvanlarınıza arkadaş olur. Hem de bahçeyi bölge ilan edip koruyup kollar.
0
hebanon
(22.05.21)
Muhtemelen o hayvanlar icin giriyorlardi, artik girmezler.
0
divit
(22.05.21)
(22)

Araba fiyatlarının normalleşme ihtimali?

gmzo
Bizde hayal tabii ama birçok ülke ciddi aşılama ile pandemi konusunda ilerleme kaydetti. Araç fiyatlarının zamanla normalleşme ihtimali nedir sizce? Yani geri düşmesi bizde tabii pek mümkün değil ama, zamların sınırlı kalması ile 1-2 sene sonra fiyatların bir miktar daha normale dönmesinden bahsediy
Bizde hayal tabii ama birçok ülke ciddi aşılama ile pandemi konusunda ilerleme kaydetti. Araç fiyatlarının zamanla normalleşme ihtimali nedir sizce? Yani geri düşmesi bizde tabii pek mümkün değil ama, zamların sınırlı kalması ile 1-2 sene sonra fiyatların bir miktar daha normale dönmesinden bahsediyorum.
0
gmzo
(20.05.21)
1-2 sene içinde siyasette dengeli bir dönem olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla ekonomide de düzelme olmaz.
0
himmet dayi
(20.05.21)
araba fiyatları düşmeyecek.

olabilecek tek şey; bizim bu 400-500bin liraları daha kolay ödeyebilir hale gelmemiz. yoksa fiyat bakımından bir değişim olmayacak. hep artacak.
0
tchuck
(20.05.21)
@tchuck soruyu okursanız ben de tam olarak onu sordum zaten :)

Evet ülkedeki ekonomik şartlar malum ama, araç fiyatlarının bu denli fırlamasının bir sebebi pandemi sonuçta. Dolayısıyla pandemi şartları hafifledikçe biz daha kolay ödeyebilir hale gelir miyiz ücretleri?
0
🌸gmzo
(20.05.21)
Hayır. Ülkede bölüşüm sorunu var. Maaşlar kuşa döndü. Bunun değişmesi için hükümet ve zihniyet değişikliği gerek. Bu olursa bir derece.
0
dougsampson
(20.05.21)
Bu sabah benzine yüzde 10 zam geldi. Arabaya hiçbir şey olmaz. Hiçbir şeyin fiyatı düzelmez böyle giderse.
0
prole
(20.05.21)
eğer almak için soruyorsanız, hiç durmayın hemen alın. her beklediğiniz gün fiyatı artacak, ödeyeceğiniz para da artacak demek bu. seçim olana kadar herhangi bir şeyin fiyatı düşmez. seçimde de sonucu önemli.
0
ilgeru
(20.05.21)
Temmuz 2020'de aldığım aracın fiyatı (2. el) neredeyse %30 arttı. Ama kaç kişinin geliri 1 yılda %30 arttı? Maalesef araç fiyatları azar azar da olsa pahalılaşıyor.

Bunu satılan araçlardan da anlayabiliriz. Brçok orta sınıf marka/model bile pahalı kaçmaya başladı. Leblebi gibi dacia, fiat egea, renault clio alıyor insanlar artık en ucuz araçlar bunlar diye.
0
anten
(20.05.21)
Yukardakiler çok haklı dolar 1 lira olsa bile araba fiyatları düşmez. Çünkü biz dolarla maaş almıyoruz
0
respect
(20.05.21)
Mümkün değil. Farklı bir hükümet gelse bile çat diye ben ötv'den vazgeçtim, artık oradan vergi almıyorum deme şansı yüzde 0. Araç fiyatlarının bu denli fırlamasının sebebi hatta pandemiden ziyade döviz kurundaki ani yükselme onu da hesaba katmak lazım.

Geçici vergi kampanyaları olabilir bir ihtimal ama max olacağı o.
0
roket adam
(20.05.21)
Sıfır araba fiyatları yüzde 50 oranında düşerse ancak öyle düşer piyasa. Örnek Sıfır toyota 70.000 tl olsun o zaman piyasa normale döner.
0
komando kani var bende
(20.05.21)
araç fiyatlarının artış sebebi çip kriziyle beraber gelen stok azlığından kaynaklıydı. araçlar vızır vızır üretilip satılırsa, böyle bir senaryoda ortalama fiyatlar %10-15 düşer max. uzun vadede artmaya devam eder emin ol
0
avatar is back
(20.05.21)
bunun için tek bir ihtimal var.
o da ötv oranlarının aşağı doğru güncellenmesi. onun dışında fiyatların düşmesi imkansız.
0
burya
(20.05.21)
@burya nın yazdığı gibi ötv oranları dışında bir çözüm yok. Aynı akaryakıttaki ötv'yi düşürmeleri gibi belki seçim yatırımı böyle hamleler gelebilir. Akaryakıttaki ötv niye düştü? Yakıtlara tavan fiyat koydular. dolar 7,49Du şimdi o uygulama bitecek 1 gecede benzin 1 lira fırlamasın diye ötvyi düşürdüler.

Otomobil fiyatlarının çılgın olmasının başlıca nedeni aşırı vergi, sonra döviz (euro kuru)
Enflasyon %17. otomobil fiyatlarındaki artış %100-%110
Neden? Çünkü euro %20 artıyor araç fiyatları vergiden doları %45 artıyor
ekonomide çeşitli dengeler vardır. Optimum vergi oranları vardır. Böyle aşırı alırsan çok başka sorunlara yol açarsın

Bu vergi sistemi ile dolar euro artacak diyorsan döviz alma git araç al. Dediğim gibi kur 1 artıyor araba fiyatına 2 yansıyor 2.5 yansıyor. Çünkü ötv + kdv %112den başlıyor
0
asbe
(20.05.21)
ülkenin durumu bir yana global sebeplerde var. demir-çelik ve çip denen parçalardaki arz sıkıntısı fiyatları yukarı taşıyor. triple falan zam yiyor her ay veya 15 günde bir.

1-2 yıl sonra globaldeki durumlar düzelir belki ama bizim ülke çok düzelmez gibi. dalgalanma bir miktar azalır o zaman. örneğin ayda 10bin zam yiyorsa 4-5bin zam yer.
0
xrated
(20.05.21)
Sadece şöyle bir şey olursa düşer. O da ÖTV, KDV indirimi. Onun dışında düşme ihtimali yok. Bir de dediğiniz gibi zamanla 500leri, 600leri ödeyecek duruma gelebiliriz sonra da 0 atarız herhalde. Ama bunun için min 10 sene gerek. O da şimdilerde ivme yakalayabilirsek bence.
0
westblack
(20.05.21)
Artık "yeni normal", bu... Uzun süre değişiklik zor gözüküyor.

YTD.


.
0
kartallar yuksek ucar
(20.05.21)
2. el araç ithalatına sınırlı da olsa müsaade getirilse fiyatlar da düşüş olabilir. ekonomik olarak ithalat hacmini çok artırmayacak şekilde ucuz yollu belli km. ve model araları ithal edilebilir.
0
marsabil
(20.05.21)
normalimiz artık bu, düşüş neden olmayacağını arkadaşlar açıklamış bir çok açıdan.
pandemi en hafif etkenlerden biri gibi artık.

bu arada ikinci el ithalatı imkansıza yakın, kafanız oraya hiç gitmesin. direkt yurt dışına para saçmak anlamına gelecek bir hareket olur, biz ise yurt dışından memlekete olabildiğince para çekmeye çalışıyoruz şu an.

taaa zamanında katıldığımız gümrük birliği anlaşmasında üreticileri ülkemizde yatırım yapmaya cezbetmek için ikinci el araç ithalatı olmamasına dair bir madde olduğuna dair bir şeyler okumuş/izlemiştim, doğruluğundan emin değilim ama muhtemelen öyle olduğuna inanıyorum.
0
gkhncnzdgn
(20.05.21)
Su an ucuz aslinda.
Katlanir bisikletle, yedek parcalarla oranlarsan daha %50 zam yemesi lazim arabalarin.
0
divit
(20.05.21)
devlet vergi toplayamadığı için araç fiyatları yüksek çünkü patron veya çalışan araba almak zorunda.

o sebeple vergi reformu gelmeden araba fiyatları düşmez.
0
duyurukullanıcısı
(20.05.21)
Arabalar pahalı değil ki!
Döviz bazında fiyatlara bakarsan 4-5 sene öncesine göre kıyasla ucuz bile denebilir. Araba fiyatlarının en önemli bağımsız değişkeni dövizdir. Sıfır araba fiyatları da 2. El piyasası da gayet uygun. Gücün varsa yapıştır gitsin
0
otopsicocugu
(20.05.21)
düşmez. bu halk daha kötüsünü hak ediyor. umarım 200.000 bine şahin satılacak dönem olur yakında.
0
ayseee
(20.05.21)
(8)

Türkiye’nin Eurovision’a Katılmaması Hk.

jamiro
Malum şu aralar Eurovision yarışması var. Fakat biz yokuz. Bir haber sitesinde gördüm demiş ki:“ 2013 yılında TRT Genel Müdürlüğü'nden yapılan resmi açıklamada, yarışma kurallarında yapılan değişiklikler ve haksızlıklar nedeniyle Türkiye'nin Eurovision'dan çekildiği fade edilmişti.TRT, Eurovision'da
Malum şu aralar Eurovision yarışması var. Fakat biz yokuz. Bir haber sitesinde gördüm demiş ki:

“ 2013 yılında TRT Genel Müdürlüğü'nden yapılan resmi açıklamada, yarışma kurallarında yapılan değişiklikler ve haksızlıklar nedeniyle Türkiye'nin Eurovision'dan çekildiği fade edilmişti.

TRT, Eurovision'daki oylamaların 2000'li yıllarda izleyici tarafından yapıldığını ve bunun Türkiye'nin başarı kazanmasında etkili olduğunu vurgulamıştı. 2011'den itibarense izleyici oylarının etkisinin yarıya indirilmesinin (yüzde 50 izleyici, yüzde 50 jüri) Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya gibi bazı ülkelerin lehine bir karar olarak yorumlamıştı.”

Bu bağlamda düşününce bu kararı alanların haklılık payı var mıdır yoksa her şeye rağmen katılmalı mı idik ne düşünüyorsunuz?
0
jamiro
(19.05.21)
Gay'lik muhabbeti var diye katilmiyoruz.
0
divit
(19.05.21)
Gaylik muhabbeti nedir yav
0
🌸jamiro
(20.05.21)
Yaw bahane işte. Bu kadar ülke aptal, bir tek biz akıllıyız.
0
vizivozo
(20.05.21)
Avrupalıyı kıskançlıktan çatlatmamak için katılmıyoruz hepsi bu.
0
Avoiding The Puddle
(20.05.21)
açılın eurovision hastası geldi..

Şimdi öncelikle alıntıladığın haber sitesi bence iki cümleyi birleştircem derken saçmalamış. Yapılan resmi açıklamada iki nokta vardı;

Birincisi alıntıladığın cümlenin dediği gibi, oylamada tamamen telefon oylamasından %50 jüri %50 telefon oylamasına geçiş. Bu bizim zararımıza oldu mu? Ehh evet yani mesela çok kötü bi şarkıyla Almanya'dan rahat 10-12 alabilecekken 6-8 alabilirdik mesela. Ama kaliteli bi şarkıysa gönderdiğimiz jüri de (bazen çok saçmalasa da) genelde adil davranıyor. O yüzden bizim zararımıza olan bu şey aslında yarışmanın adilliği için gerekli. Son 10 yılda jürinin nefret ettiğim kararları olsa da (2015'te İtalya'yı birincilikten edip İsveç'i birinci yaptılar mesea) genel olarak adalet getirdiğini düşünüyorum. Zaten bu kararın gelme nedeni diasporası olan veya komşuluk ilişkilerinden puan kasan ülkelerin haksız avantajını engellemek.

İkincisi ise Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya mevzusu. Eurovision'da bu 5 ülke Big Five olarak geçer ve bir önceki senenin kazanan ülkesi (yani ev sahibi) ile beraber direkt finalden katılırlar yarışmaya. Diğer ülkeler ise yarı finalde yarışır. Bu arada direkt finalden katılmak iddialı ülkeler için dezavantajlı bir durum. İtalya son 10 yıldır çok iyi şarkılarla katılmasına rağmen kazanamadı hiç ki nedenlerinden biri yarı finale katılmayıp kendilerini duyurmalarının azalması. TRT bu big 5 olayına karşı çıkmış parayı veren düdüğü çalıyor haksızlık diye. Ehh kısmen haklı olsa da mantıksız bi isyan.


He bu arada bunlar bahane tabii. Asıl sebepler;

1) Ülkede her alanda olan Avrupa'dan uzaklaşma durumunu perçinlemek

2) @divit'in gaylik muhabbeti diye kısaca bahsettiği durumu açarsak, Eurovision yıllardır Avrupa'da LGBT komünitesinin can damarlarından biri. Özellikle son yıllarda dünyada daha da bu konularda özgürleşme yaşandıkça ve ses duyurulmaya başladıkça sahnelenen şovlar, katılan yarışmacılar vs LGBT yarışmanın içinde daha görünür oluyor. Buna itiraz etmiyorum bu arada hetero bir birey olarak LGBT komünitesinin Eurovision'da etkili olması yarışmaya da renk katıyor. Sonuç olarak 2012'de son kez yarışmamızdan sonra 2014'te yarışmayı Conchita Wurst kazandı mesela (Türkiye'de sakallı kadın olarak bilinir), onun dışında sahnede eşcinsel öpüşmeler, her yerde dalgalana pride bayrakları vs pek çok simge var. Bizimkiler de bu konuda muhafazakar olduğu için yarışmaya dönme gibi bir niyetleri olmadı. Aslında Rusya ve Azerbaycan da bu konuda çok katı ama onlar böyle bir girişimde hiç bulunmadılar. Bizim durumun kötülüğü daha iyi anlaşılır muhtemelen.


Bu arada 2011'de yarı finali tarihimizde ilk defa geçemeyip elenmiştik. O sene Azerbaycan kazandı biraz da bizim finalde olmamamızın etkisiyle tüm Türkler onlara oy verdi ve katıldıkları oldukça güzel şarkıların arasında en kötü şarkılarından biriyle kazandılar :D 2012'de ayıp olmasın diye katıldık muhtemelen o dönem çok da meşhur olmayan Can Bonomo ile. Çünkü o seneye kadar hep çok popüler kişi veya gruplar katılıyordu bizde ki bu da saçma gerek yok. 7. oldu Can Bonomo ki Eurovision'da iyi bir skor bu ama biz her sene kazanmalıyız gibi saçma bir anlayışta olduğumuz için beğenmedik hala ezikliyolar adamı denk geldikçe sdhhsd

Bunun ideali ülkede yapılan bi yarışmayı kazanan yarı amatör yarı profesyonel birinin katılması ve işte bazen ilk 10 bazen 15 denk gelirse ilk 5 falan takılmak. Her sene ülkenin yıldızlarnı gönderip hırsla kazanmaya çalışmak gereksiz.

Biraz uzun oldu ama detaylıca açıkladığımı düşünüyorum ^^
0
nundu
(20.05.21)
bu hafta armağan çağlayan eurovision'la ilgili güzel bir video yayınlamıştı, orda açıklıyo net bi şekilde.

bakınız; youtu.be

özet olarak katılmama sebebinde puanlama sistemi falan bahane. trt genel müdürü diyo ki; biz trt olarak kamu yayıncısız; sakallı, etekli, cinsiyet kabul etmeyen birini çocukların ekran başında olduğu bi saatte yayınlayamayız.

kararı tetikleyen conchita wurst'tu yani.
0
asisamus
(20.05.21)
çok siyasi bir platform olduğuna katılıyorum, ancak iyiysen kazanırsın.
0
mikahakkinen
(20.05.21)
Trt'nin hakli oldugu tek konu var, program normalde devlet toreni gibi ciddi bir olaydi.
Bu yuzden devlet televizyonu yayinliyordu.
Bir nevi olimpiyat ciddiyeti vardi.

ilk o maskeli metal grubu cikti aha sizin ciddi yarismanizi boyle bozariz tepkisi verdiler.
Hatta birinci oldular.
Onlardan sonra civiklasma basladi, sonrasinda da lgbt sovuna dondu.

Hatta belki de lgbt komunitesinin oylarini dusurmek ya da yukseltmek icin oy formatini degistirmis olabilirler

Iste o grup :)

youtu.be
0
divit
(20.05.21)
(3)

sözlükte yazarlıktan çaylaklığa çok düşülüyor mu?

neoluyokardesimnebutantantana
düşülürse nedeni ne oluyor?ve süresi ne oluyor,kalıcı olarak mı?
düşülürse nedeni ne oluyor?
ve süresi ne oluyor,kalıcı olarak mı?
0
neoluyokardesimnebutantantana
(19.05.21)
temel kurallara uymayanlar affedilmiyor benim bildiğim, bi hesabımda böyle olmuştu en azından.

tanım yerine bkzla başlıkla iletişime geçip bi soru sormuştum mesela. ardından çaylak olup 10 entry daha girip tekrar yazarlığa yükselmiştim.

tanım vermemek en büyük çaylak olma sebeplerindendir muhtemelen. heralde ardından küfür, hareket vs. gelir.
0
tempor
(19.05.21)
reklam entrylerini protesto ettiğim için leyla yaptılar 5 sene önce. o geri dönmedi. Sonra tekrar yazar oldum 1 sene sonra. Sonucunda ilk entry'mde yine leyla yaptılar. Yaklaşık 1 gün yazar kaldım. sonra bi daha uğraşmadım yazar olmakla.
0
onkiloversemtamamım
(19.05.21)
Ben cok uzun zamandir yazarim tonla sey yazdim, sadece 1 kere caylak oldum.

Onun sebebi de kanzuk'a laf sokmamdi. Kufur hakaret falan yoktu, algoritmayi elestirmistim saak diye caylak yapti.

"Moderasyona haksiz itham" diye bir sebep var. Ekside modlarca suistimal ediliyor.
0
divit
(19.05.21)
(9)

Hintlilerle calisma tecrubesi olan var mi?

nefertarii
ya merak ediyorum genelde mi boyleler? boyleler dedigim; Amerika'da da headquarter'i bulunan bir Hint firmasina freelance is yapiyorum. sadece onlar icin degil amerika, avrupa ve kanadali firmalarla da calistim. batililar alabildigine relax ama kaliteden odun vermeyen bir tavir takiniyor; ama Hintli
ya merak ediyorum genelde mi boyleler?
boyleler dedigim; Amerika'da da headquarter'i bulunan bir Hint firmasina freelance is yapiyorum. sadece onlar icin degil amerika, avrupa ve kanadali firmalarla da calistim. batililar alabildigine relax ama kaliteden odun vermeyen bir tavir takiniyor; ama Hintliler:

1) gunun her saati online olur mu insan? bizden 2.5 saat ilerdeler buna ragmen bana gore gecenin bir yarisi olan saate toplanti koyuyorlar, onlar gore saat gece 1-2 filan...

2) deadline'lar asiri siki ve sanirim biraz da guven sorunlari var; hemen takip etmek istiyorlar.

3) ghosting ve fikirden cayma var sanirim. soyle diyeyim; ben gecen sene ocak gibi onlarla calismaya basladim. once seni 6 ayligina kontratli alalim dediler 4x fiyat verdiler. ben de o fiyata calismam dedim; fiyat oldu aninda 10x; sonra bu konunun ustune yattilar lan? kac tane takip e-mail'i attim "bizim bir kontrat vardi noldu" diye; cevap yok. yani komple gormezden gelindim. sonra bu sene subat'ta bir anda merhaba bizim yeni projemiz var dediler filan. asiri global musterilerle calisma firsati vermeseler verdikleri iyi paraya bile cekilecek dert degil. dusunun ki firmanin direktoru (new york'ta) oturup junior birinin yapacagi gorevleri yapiyor (proofreading mesela...).

niye boyleler acaba ya? ya da bana mi boyle denk geldi...
0
nefertarii
(19.05.21)
1 yıldır 3 hintliyle çalışıyorum. aşırı vurdumduymaz ve input-output şeklinde çalışıyorlar. insiyatif alma, analiz yapma, pratik zeka yok.
0
buenosdias
(19.05.21)
benim çalıştıklarımın hiçbiri söylediğiniz gibi değil.
genelde iyi iletişim kuran, sıcak insanlar bana göre.
egoları ve mesafeleri yok.
iletişimde olduğunuz sürece deadlinelar konusunda da yeterince anlayışlı oluyorlar.

benim deneyimim bu yönde en azından.
0
blatta hiberna
(19.05.21)
Tanıdığım biri, üretim yapan bir tesiste çalışıyor. sordum ordaki hintlilerin işle ilgili tutumlarını.
Düşünceleri:

Bilgileri oldukları işte başkasına öğretme konusunda kurnazlık yapıyorlar (sanırım işle ilgili bazı şeyleri öğretmeyi saklıyorlar demek istiyor)
Dışarıya karşı normal davransalarda kendi aralarında ikiye çok çabuk bölünüyorlar.
Bizim Türkler gibi onlarda da gruplaşma ve birbirini örgütleme var. yalaka olduklarını düşünmüyorum.
İnanç ekseninde düşünülürse , bir kesmi çalışma konusunda daha verimli ve ağır başlı. Diğer kesmi alkolik. Çok çabuk kavga ediyorlar.
0
Erva
(19.05.21)
5 aydır çalıştığım yerdeki yöneticim hintli. daha önceki işimde de hintlilerle çalışıyordum ancak bu kadar yakın değildi. bu insanlar hakkındaki genel gözlemim,
olumsuzlar:
- kesinlikle soğukkanlı ve pratik zekalı değiller,
- burunlarından kıl aldırmazlar ve herhangi olumsuz bir durumda sizi veya başka 3. bir kişiyi direkt satabilirler.
- iletişimleri eksiktir, mesela takvimde olan bir toplantı çok önemli bir toplantı değilse haber bile vermeden toplantıyı ekerler.

olumlular:
- ekseriyeti götüme benzedikleri için bizler her daim daha yakışıklı ve güzelizdir. bundan dolayı tribe girdiklerini görmek insana keyif verir.
0
makarnavodka
(19.05.21)
Valla çeşit çeşit insan var. Direkt genellemek saçma bence. Benim çalıştıklarım arasında işini çok süper yapan, başkalarına olabildiğince yardımcı olmaya çalışanı da vardı sürekli kaytarip başkasına iş yıkmak isteyeni de.
0
j r r tolkien hayrani
(19.05.21)
Hocam dünyada herhalde 1,5 milar falan Hintli var, nasıl genelleyelim :)

Benim birlikte çalıştıklarım çok iyi değildi. Genel izlenimim Hint iş ahlakının TR ayarında olduğu. Aşırı kötü değil, ama iyi de değil. İyi para veriyorlarsa idare edilir yani.
0
plutongezegendegilmi
(19.05.21)
ya valla haklisiniz 1.3 milyar hintli var da; abna garip geldigi icin merak ettim baskalarinin tecrubesini. cunku sunu da sorguluyorum, sektor ismi vermeyeyim ama milyar dolarlik, uretimini durdursa hayatimizin kayacagi sirketleri nasil baglamislar diye merak ediyorum bir yandan da...
0
🌸nefertarii
(19.05.21)
Ben 1 sene kadar unlu bir sirketleriyle calistim.

Baslarindaki yazilim mimari adam bizim turkiye'de goremeyecegin derecede akilli ve insiyatif alan bir adamdi. Yazilimci olmasina ragmen finans direktorune finans ogretiyordu

Ama ekipte her cins adam vardi.
Bagira bagira calisan, diger hitlinin ne dedigini anlamayan, ofiste yerde oturup calisan, asiri caliskan asiri kontrolcu.

Verdikleri paraya gore adamlar degisiyor.

Ben en cok kendi aralarinda iletisim kuramayanlara sasirmsitim. Acaba dedik kast sistemi var da o yuzden mi konusmuyor, cozemedik
0
divit
(20.05.21)
Kültürel olarak genellemek çok yanlış olur. Yetiştikleri ortam / bulundukları yer çok önemli. Uluslararası kurumsal şirketlerde bir sürü hintli ile çalışıyorum, dubai'dekilerle falan, herifler gayet iyiler avrupa standartlarında iş yapıyorlar. Ama mesela örnek olarak pakistan'da yaşayan pakistanlı ile muhattap olunca senin dediğin sıkıntıları ben de yaşadım. Yani bulunduğu yerin iş kültürü ile alakalı bir durum maalesef.
0
roket adam
(20.05.21)
(15)

100 % kusurlu bulundum kusur kimde?

dark2lien
sokak konum: https://goo.gl/maps/hxkkpsagwusyhe3hahttp://prntscr.com/13334ftkirmizi işaret ticari taksi turuncu işaret şahsi arabam2- kaza görüntüsü:http://prntscr.com/13334tltam sokağın kesiştiği noktada bir kamyonet sağ tarafı görme açımı kapatıyor, bu yüzden sağ tarafı görebilmek adına çok küçük
sokak konum:

goo.gl


prntscr.com

kirmizi işaret ticari taksi

turuncu işaret şahsi arabam

2- kaza görüntüsü:

prntscr.com

tam sokağın kesiştiği noktada bir kamyonet sağ tarafı görme açımı kapatıyor, bu yüzden sağ tarafı görebilmek adına çok küçük bir yola çıkış yapıyorum.

3- görüş açisi: bu resimlerde sağ taraf görüş açımın resimleri:
prntscr.com
prntscr.com

4- olayin özeti:

iki sokağın kesiştiği yolda sağ tarafta bulunan kamyonetin görüş açımı kapatmasından ötürü, sağ tarafı kontrol etmek amacıyla “resimlerde de ekli bir araç geçebilecek boyutta mesafe bırakarak” sadece sağ tarafı kontrol etmek adına aracımın burnunu sokağa çıkartıyorum.

iki sokakta levha vs uyarı bulunmuyor zaten. ben her ne kadar sağ tarafı görmek için çıkış yapsam da ticari taksi yolun ortalamak ya da sağ tarafdan gelmek yerine sol tarafdan geliyor ve aşırı hızlı bir şekilde duran aracıma vuruyor. bu yolda bana göre hızı 70kms yukarıda zira kendi aracımın boyu 5metre. ticari araç 6 metreden fazla fren izi var duramadığı için gelip vuruyor.

üstelik ben aşağıda da eklediğim resimlerde göreceğiniz üzere bir araç geçebilecek ölçütlerde yol da bırakıyorum.

fakat hızlı olması, yolu sağ ya da ortalamak yerine soldan kontrolsüz hızla gelmesi gelmesi sonucu trafik kazası gerçekleşiyor.

karşıda bulunan aracın sadece sigortası var, benim kendi aracım ise “1 gün önce aldığım 2021 model “0kms” bir araç” kasko vs var. sizden rica ettiğim konu ise şu;

aramızda tutulan trafik kaza tutanaginda tüm beyanları yanlış yazdılar, ben durumu kabul etmedim ve trafik polisi çağırdım. trafik polisi yaralı bir kaza olamadığı sürece mahkemeye gidersiniz ben tutanak tutmam dedi ve oradan ayrıldı. burada mobesse görüntüleri ve polisi aradığım çağrı kayıtları da var tabiki.


1- bu yalan beyan dolu kaza tutanağının yaptırımı nedir?

2- ben gerçekten nerede suçluyum çok merak ediyorum? kusurum nedir? neye göre bana kusur verirler? gökten vahiy ile sağ taraftan aracın gelip, gelemeyeceğini bilemeyeceğime göre aracımın resimlerde de görüldüğü gibi biraz burnumu çıkartmadan sağ tarafı nasıl kontrol edebilirim? fren yapmış bir durumdayım özellikle bunu tutanağa yazdım

3- aracaım “0” km 1 günlük bir araç, ticari taksi 20 yıllık eski bir araç, şimdi benim günahım ne? aracımın maddi kaybından dolayı ne yapabilirim?

prntscr.com
prntscr.com
prntscr.com
prntscr.com
prntscr.com

son resimlerden de bakabileceğiniz üzere 1 araç geçebilecek (hatta kamyon) mesafe var. kamyon geçişini fotograflamadim ama araç geçebilirliğini fotografladim.

son olarak yalan dolan kaza tutanagida bu. (mutabik olamadiğimiz ve anlamasadigimiz)

prntscr.com

not: ben lisanslı bir boksörüm, olay yerine çok fazla taksici (üşüştüler) gelmesine ragmen sinirlerime hakim olup, bir kargaşaya sebebiyet vermemek adına tutanagi polisler gozetiminde imzaladık. aksi halde olay kavgaya gidecek ve ben lisansli bir boksor oldugumdan sucsuzken bile suç işlemiş olacaktım.

tecrübeli şöför arkadaşlardan ve sizlerden ricam, beni 100% kusurlu bulmuslar. allah aşkına benim kusurum nedir? ne yapabilirim? resimleri detaylı yükledim.

aracım max 10km yok, fren yapmiş durmuşum. yukarıda da yazdım gökten vahiy ile mi bileceğim aracın sagdan geldigini? mevbur en min. mesafe ile yola bakıyorum. ve stop halindeyim.

7 en kötü 5mt fren izi var.

bundan sonraki süreç ve tecrübelerinizi merak ediyorum.


teşekkür ederim.
0
dark2lien
(18.05.21)
sen muhtemelen cart diye çıktın çünkü yavaş çıksan adam görüp hafif sağa kırar ve kazayı atlatırdı. taksici sonuçta.

o denyo da çok soldan gidiyor %100 olmasa da suçlu olan sensin gibi geldi özetle.
0
bohr atom modeli
(18.05.21)
Biraz daha Enter'a basıp daha fazla boşluk bıraksaydın yazıda. Böyle okuması çok zor olmamış.

İlk olarak, lisanslı boksör olmanın olayla ne alakası var onu anlamadım.

Olaya gelirsek, senin hatan kontrolsüz kavşağa çıkarken sağ taraftaki araca yol vermen gerektiğini atlaman. Kavşakta herhangi bir tabela (dur/yol ver) yok. Bu nedenle burası kontrolsüz kavşak. Kontrolsüz kavşakta sağdan gelen aracın geçiş üstünlüğü olur.

Tabii sen yol vermemek amacıyla değil, yolu kontrol etmek amacıyla çıkmışsın. Burada bence kamyonetin de suçu var. Çünkü kavşak giriş çıkışlarında (yanlış hatırlamıyorsam) 50 metre mesafeye araç park etmek yasak. Buna göre bir itirazın olabilir. Ama burada taksicinin suçu olduğunu söyleyemem. Hızını bilmiyoruz çünkü. "Bana göre 70 ile gidiyordu" diye bir şey yok maalesef.

İşin garip tarafı yolda ne şerit var ne de tek yön mü çift yön mü belli değil. Yani şeritler çizilmiş olsa taksici şerit ihlali yapıyor olacaktı muhtemelen. Ama böyle bir ihlal de burada söz konusu olamıyor şerit falan olmadığı için.
0
himmet dayi
(18.05.21)
merhaba

birkaç ay önce çok benzer bir kaza geçirdim. aynı şekilde kontrolsüz kavşakta sağdan gelen araba yola çok hızlı bir şekilde (90-100 km/s) çıktı, arabanın sol arka tarafına çarptım. kendisi aşırı derecede kontrolsüz bir şekilde yola çıkmış olsa da, kontrolsüz kavşaklarda önceliğin sağdan gelen araçlarda olduğu açık bir şekilde söylendiği için sizin durumunuzda olduğu gibi ben de %100 kusurlu bulundum.

bildiğim kadarı ile itiraz hakkınız mevcut. ancak tekrar değerlendirseler bile önceki paragrafta belirttiğim durum yüzünden tekrar sizin kusurlu bulunacağınızı düşünüyorum.

sigorta işleri ile bir uğraşan tanıdığımdan duyduklarıma göre, kaza tutanakları, değerlendirilirken belirli senaryolar ile karşılaştırmalar yapılarak değerlendiriliyor. alt tarafa yazdığınız açıklamaların çok da bir önemi olmadığını söylüyorlar (konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlar haksızsam düzeltsinler).

ispat edebilir misiniz durumu bilmiyorum, ispat edebilseniz bile komisyonun tekrar aynı kararı vereceğini düşünüyorum. geçmiş olsun, umarım sorunsuz bir şekilde süreci ilerletebilirsiniz.
0
doubletapper
(18.05.21)
Buraya genel olarak yazıyoruz ki başka birinin de başına bu olaylar gelebilir . Hakliyken haksız duruma düşmemek için bazı durumları dile getiriyor olmamın sebebi de bu.
Boksör olmamı soylememin amacı bir bakıma içerisinde de yaşadığım durumun ne kadar tuhaf olduğunu göstermek için. Kaza sonrası etrafinizi anında 5dk içinde 5-10 taksici çeviriyor. 0km aracınıza vurmuş, daha geçen gün sanayiden çıkarttım aracimi diyor. Resmen dövmem için uğraşıyor. Bu konularda tecrübem yok bu adamı benim yerimde başka biri olsa dövse ne olur? Lisanslı siniz haksız duruma düşüyorsunuz. Başkaları da bunu okuyup belki kendine ders çıkarabilir. Ben oldukca soğuk kanlı olmaya çalıştım.

Bana göre 70 ona göre şu demiyorum. Mantık belli 30km hızla 5-7 metre fren izi olmaz. Resimlere bakmamissiniz.

Benim aracım stop durumunda yani benim aslında yola çıkma durumunda yok. Harket halinde değilim, kontrol ederken duramıyor ve vuruyor.

Yön ve serit olmayan yerlerde trafik akışı gereği solunuzu kontrol ederek gidersiniz çünkü sola yapisarak gitmek trafik akışı yönünden sağlıklı bir durum değil. Ya ortalar ya da sağdan akar trafik. Kimse sol şerit ya da tarafta sürmez diye tahmin ediyorum
0
🌸dark2lien
(18.05.21)
kusur cok net sende, duruyor olman onemli degil.
Kamyona suc atabilirisn ama taksici her turlu hakli cikar.

Ayrica taksicinin fontuna ve imzasina da 10 puan verdim.
Ayrica adami dovseydin bir de oradan ceza yiyecektin.
Biri sana vurmadikca vuramazsin, vurdugunda da insan gibi vurman lazim.
Kemigini falan kirarsan cezan ekstra artirilir. Burun kemigi de cok kolay kirilir.
0
divit
(18.05.21)
Ben 100% kusurunu arıyorum. Yok öyle oldu,böyle oldu derdim değil.

Herif diyorum 70km fazla hızla geliyor. Sokak burasi. Sokak arasında hız sınırı yok mu? Velev var o zaman bu kusur bana neden yazılır?

Eşey kavşak ya da tali yollarda sağdan, soldan geliş kavramı ana kavsaklara göre nasıl değerlendirilir? Bilgim yok.


Taksicinin geldiğini dua ederek, istihare namazına yatarak mi göreceğim? İllaki kamyon zaten suçlu. Herif araç geçebilecek mesafe olmasına rağmen (resimlerde kamyon bile geçebiliyor) soldan soldan geliyor üstelik orantısız bir hızla bu bir kusur değil mi?

Bir çok hata satabilirim. Ben kendimi haklı çıkartmaya çalışmıyorum hatamı ariyorum. Yolu kontrol etmeden geleni görmem nasıl bekleniyor?

Her şeyi geçtim. Saki 70km hızla gelip, kontrolsüz çıkış yapmışım gibi yazılar yazıyorsunuz. Öyle olsa o araçla ve bu hızla kafa kafaya çarpar, lastik ya da sağ kapından darbe alırım. Benim fren izim bile yok Max 5-10 km ile sokaktayim ve stop halindeyin zira adamı gormemle durman arasında saniyeler var.
0
🌸dark2lien
(18.05.21)
***Kontrolsüz Kavşak Geçiş Hakları
Geçiş üstünlüğüne sahip araçlara
Tramvayla kesişen yollarda tramvaylara
Tramvay yoluyla kesişen yollarda, tramvayın bulunduğu yoldaki araçlara
Soldan gelen araçlar, sağındaki araçlara
Dönüş yapacak araçlar, düz giden araçlara
Motorsuz araçlar, motorlu araçlara
İlk geçiş hakkını vermek zorundadırlar. Başka bir ifadeyle kontrolsüz kavşakta geçiş hakkı kuralları yukarıdaki sıralamaya göre yapılır***

Dostum sen dönüş yapacak bir araç olarak, düz giden aracı bekliyor olmalıydın. Orada kamyonetin olması, görüşünün engellenmesi vs senin durumunu hafifletmiyor maalesef, çünkü taksi direkt mağdur yolunda dümdüz giden bir otomobil olarak. Adamın hızlı olması da durumu değiştirmiyor. Ben olsam bir boksör olarak öncelikle oradaki kamyonetin sahibini döverdim. Suç tamamen sizde olduğu için değer kaybı almanız da mümkün değil diye biliyorum (ben bir kere değer kaybı parası aldım ama suç direkt %100 karşıdaydı) Bir de aracınız baya şeridin ortasına kadar gelmiş zaten, yani arabam duruyordu aslında derseniz o zaman yolun ortasında neden duruyorsun kardeşim de diyebilirler haklı olarak.

Kazadan kaçınmak için böyle durumlarda durup, çok yavaş bir şekilde burnu çıkartıyorum, zaten karşıdan gören yol gveriyor en sonunda, vermezse de bana çarpmadan geçebiliyor. İlla ki biri yol verecek acele etmeye gerek yok. Geçmiş olsun tekrardan.

Edit: bir de kaza tutanağındaki mutabık olmak zorunda değilsiniz zaten. Sen kafana göre yaz o kafasına göre yazsın. O yüzden 2 tane kutucuk var. Ama sonuç olarak adamlar bir kural kitabına bakarak değerlendiriyor, bu noktada senin açığın olmuş maalesef.
0
roket adam
(18.05.21)
Bu arabayla bu durumda kazadan kacinamazsin o kisimda hatan yok zaten, yine ayni yere gelsen yine o kaza olur.
Tabi yolda stop halinde olman imkansiz oyle olsa taksici gorup dururdu. Az bir hizla burnunu cikartmissindir.

Sedan araclarin sikintisi bu(bende de var), volvo,merso bu yuzden oraya goz koydu benzer durumda taksiyi gorup frenliyor.
0
divit
(18.05.21)
Yol göründüğü kadarıyla çift şerit rahat akacak kadar geniş değil ve böyle yollarda genelde ortalı gidilir ama taksinin bu kadar sola yanaşık gitmesi belki az bir kusur payı yaratabilir. Bana göre, deneyimli bir sürücü taksinin yerinde olsa, kamyonun görüşü kapattığı bir yolda bu kadar sola yanaşık gitmezdi, aynı şekilde sizin yerinizde olsa, görüş olmadığı durumda arabanın burnunu çok çok yavaş (yürüme hızından yavaş) kavşağa çıkartırdı ki, eğer gelen araç varsa henüz uzaktayken fark edip fren yapabilecek zamanı olsun. Ben ara yollarda camı daima aralık bırakıyorum ki dışarıdaki sesleri, motor, insan vs duyabileyim. Bu basit tedbirler trafik kuralı olarak geçmez ama kaza riskini çok azaltır veya hafif atlatmayı sağlar. 70km tahmininiz ise imkansız. O hızın durma mesafesi 40m civarı en az ve bu durumda ortalık savaş alanına dönerdi. 50km bile mümkün değil. 70km ile giden aracın 7 metrede durabileceğini düşünerek araç kullanıyorsanız ciddi anlamda tehlikedesiniz demektir. Bunun dışında önerim kusuru kabul etmeniz. Görüşü kapatan araçlar gerçekten baş belasıdır ama göremiyorum o halde sorumlu değilim düşüncesini haklı çıkarmaz.
www.random-science-tools.com
0
mikro patlama
(18.05.21)
Herkese verdiği cevaplar için teşekkür ederim.
0
🌸dark2lien
(18.05.21)
Ben geçmiş olsun demeye geldim, 10 km bile yapılmamış araç ile kaza tam talihsizlik olmuş. Burnu bir tık fazla çıkarmışsınız sanırım ama taksici y.vşakların maganda gibi araç kullandıklarını herkes bilir. O daracık yolda makul bir hızla gitmediğine eminim, yoksa rahatlıkla dururdu o da.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(18.05.21)
gecmis olsun, benimde en korktugum seylerden biri bu. yasadigim yerde ara sokaklarda suratle sagdan soldan cikanlar var ve burun buruna geldigimde olmustur. bir avukata danisirsin, artik olan olmus eger yapilacak bir sey yoksa da uzulmeyeceksin daha beteri olmadigi icin sansliyim diye dusun.
0
tahtakafa
(19.05.21)
Abicim çok geçmiş olsun. Burnunu çıkardığında orada araç varsa çarpmama ihtimali yok gibi. Yani burnunu çıkardıysan olduğun yerde durmanın mantığı yok, dönüşünü yap git.

Ben böyle durumlarda olduğum yerde kalmıyorum. Dönüşümü hızla yapıyorum. Sen de orada donup kalacağına dönüşünü yapsaydın büyük ihtimal taksi sana arkadan çarpacaktı.
0
stewie
(19.05.21)
diğer taksicileri, o şoför çağırdı, karşı taraf yan çizerse/kaçmaya çalışırsa bastırmak için. (99%)
taksicilerde böyle bi fenomen var, müşterisi zor bi tip sarhoş vs olunca da, inmeye yakın vakitte başka taksicilere sinyal çakıp elini kuvvetlendiriyorlar.
0
comp
(19.05.21)
gecmis olsun.

kusur sizde hocam. bayagi yolun icine girmissiniz, birazcik bakmak icin arabanin ucunu cikardim degil bu. muhtemelen araba yeni oldugundan tam hakim olamadiniz. caninizi sikmayin.

yola giris de yanlis, cok genis almissiniz. yola dik duruyor arac neredeyse. saga donuslerde daha dar ve aracin ucunu cikaracak sekilde donmek gerekli.

100% kusur olayini bilemeyecegim ancak cogunlugu sizde maalesef.

aslinda oncelikli olarak kusur sehir planlamacilarda ancak konumuz bu degil.
0
antikadimag
(19.05.21)
(8)

Artık internetten alışveriş yapmak da çok pahalı değil mi?

her seye atarlanan adam
Ben mi yanlış hatırlıyorum bilmiyorum ama pandemi öncesi çoğu ürünüün fiyatı online satış sitelerinde mağaza fiyatlarından daha uygundu diye hatırlıyorum. Son zamanlarda yaşadığım birkaç örnekle şaşkına döndüm. Dün Starbucks'un bir şubesinden 250 gr. çekirdek kahve aldım 60 liraya. Aldıktan sonra bi
Ben mi yanlış hatırlıyorum bilmiyorum ama pandemi öncesi çoğu ürünüün fiyatı online satış sitelerinde mağaza fiyatlarından daha uygundu diye hatırlıyorum. Son zamanlarda yaşadığım birkaç örnekle şaşkına döndüm. Dün Starbucks'un bir şubesinden 250 gr. çekirdek kahve aldım 60 liraya. Aldıktan sonra bir de internette fiyatını araştırayım dedim acaba daha ucuza var mıdır diye. Bir de ne göreyim internette en ucuz fiyat 80 lira. Aynı kahvenin 120 liraya satıldığı site bile var. Başka bir örnek daha vereyim. Parfüm almak için internette biraz fiyat araştırması yaptım. Daha sonra kör alış yapmamak için bir parfüm mağazasına gidip parfümü deneyeyim dedim. Parfümün mağaza fiyatı internetteki en düşük fiyattan hatrı sayılır derecede daha düşüktü. Aynı durumları son zamanlarda siz de yaşadınız mı yoksa beynim bana oyun mu oynuyor?
0
her seye atarlanan adam
(18.05.21)
Ana sitenin kestigi %20-30 komisyonu senden tahsil ediyorlar.
Eskiden yoktu boyle komisyonlar.
0
divit
(18.05.21)
Starbucks konusunda kaçırdığınız bir şey var, starbucks kendisi satmıyorsa o kahveleri, satıcılar da starbuckstan toptan fiyatına mal edemiyorsa muhtemelen zaten satıcının alış fiyatı starbucks fiyatı oluyor.
Mağaza parfümü dediğin şey için de geçerli, bu mağaza zara ise ve o parfümü internette kendisi satmıyorsa satıcılar %90 zaradan mağaza fiyatına mal ediyordur zaten.

Bunlar dışında e-ticaret fiyatları ile mağaza fiyatlarının eşitlenmesi normal bir şey bence ve +pazaryeri komisyonlarına da katılıyorum.
0
atom karincanin torunu
(18.05.21)
eskiden de o kahve daha pahali satiliyordu, ben duzenli aldiklarim var fiyatlari uygun alinca bol bol, aldiginiz seye bagli biraz
0
sweetoffice
(18.05.21)
Gelecekte olması muhtemel şey bu zaten. Bu konu ile alakalı bir duyuru vardı. Duyuruya cevap veren bir kullanıcı, mağaza fiyatlarıyla internet fiyatlarının bir zaman sonra aynı olacağını söylemişti. Bu benzeri bir kaç öngörüden daha bahsetmişti uzunca. Mobildeyim bulamıyorum şu an ama. Silinmediyse bir ara editlerim.
0
westblack
(18.05.21)
Fiziksel magaza kira+personel vs giderlerini ekleyip satiyor

Sanal magaza komisyon (ort %15-20 civari) + kargo bedelini koyup satiyor.

Bu sebeple kimi urun sanalda, kimisi magazada ucuz.

Starbucks kahvesi ornegi bizi yaniltir.
0
brkylmz
(18.05.21)
Evet bazı şeyler mağazadan daha ucuza alinabiliniyor. Kargo süresi de beklemek yok şaşırtıcı geliyor bana da ama öyle
0
all girls dream
(18.05.21)
Amazon başlığında bi mal yazmıştı, 4 tane kulaklık alıp iade etmis beğenmeyip. Satıcı olsan cüzi bir karla satar mısın bu mallara ürününü. 8 kere kargo parası ödetmeden, 4 ürününü 2. ele çevirmiş adam.
0
baal
(18.05.21)
kaçırdığın bazı şeyler var.

starbucks. tek tedarikçi. perakende 60 liraya satıyor toptan satışı yok. internetten satışın amacı birinin sana o ürünü kargoya vermesi. o yüzden de daha pahalı.

parfüm. ülkeye yasal yollardan sokan 1 bilemedin 2 anlaşmalı distribütörü vardır. distribütör aynı zamanda mağazaya başka pek çok marka veriyordur(genelde böyle olur) neden mağazaya daha ucuza vermesin o zaman? bir diğer faktör de parfüm için ayrı bir depo gerekmiyor, mağaza hem satış kanalın hem depon.

başka örneklerle gel açıklayayım. ancaaaaak, eskisi kadar uçuk farklar da yok. sebebi malum çünkü keriz azaldı.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(18.05.21)
(9)

Kirada oturduğum evden çıkarken ayrıca temizlik ücreti alınır mı?

Pleiades
Merhaba,Ev sahibi ile evdeki zararlar konusunda anlaştıktan sonra(istemeye istemeye) evi teslim ettim. Senedimi aldım. Sözleşmeyi yırttı geri vermedi. Ondan evi eksiksiz teslim ettiğime ve alacak verecek olmadığına dair imzalı kağıt aldım. Her şey bitip eve geldikten 1 saat sonra bana senden temizli
Merhaba,
Ev sahibi ile evdeki zararlar konusunda anlaştıktan sonra(istemeye istemeye) evi teslim ettim. Senedimi aldım. Sözleşmeyi yırttı geri vermedi. Ondan evi eksiksiz teslim ettiğime ve alacak verecek olmadığına dair imzalı kağıt aldım. Her şey bitip eve geldikten 1 saat sonra bana senden temizlik parası almayı unuttum mesajı attı. Ödemeyeceğim ama en azından ararsa tekrar elim kuvvetli olsun.

Çıkarken ayrıca temizlik parası alma gibi bir yasal hakkı var mı? Sözleşmede ne yazıyor hatırlamıyorum.

Not 1: evi temiz aldım. Ama zararlar konusunda benden fazla para aldı.
Not 2: Bununla ilgili aşağıdaki metni buldum.

“Türk Borçlar Kanununun 317. maddesi uyarınca “Kiracı, kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yüküm- lüdür. Bu konuda yerel âdete de bakılır.” Kiralananın kullanımının doğal bir sonucu olarak ortaya birtakım masraflar çıkmaktadır. Bu masraflar bazen kiraya veren bazense kiracıya ait olmaktadır. Genel olarak aksi kararlaştırıl- mamışsa mülkiyet hakkından doğan masraflar kiraya verene kullanım sebe- biyle oluşan masraflar ise kiracıya aittir. Dolayısıyla kiralananın kullanılması sonucu gerekli temizlik ve bakım giderlerinin kiracıya ait olması gerekir.”
0
Pleiades
(17.05.21)
çıkarken temizlik parası alınmaz ya. depozito aslında o. hani temiz verdim temiz alırım temiz değilse parasını alırım gibi.
0
kljgslsdkjsd
(17.05.21)
hepsi depozitodan kesilir, temizlik parasi diye ayri bir sey yok.
0
robokot
(18.05.21)
Temizlik parası nedir? Evi ahır gibi kullandıysanız adam zaten depozitodan düşerdi.

Temizlik çok göreceli bir kavram. Ancak genel olarak konuşursak eve girdiğinizde yerlerde görünür pislik yoksa temizdir. Çıkarken de aynı şekilde görünür pislik yoksa temizdir.

Ancak ben bir eve girsem, görünür pislik olmasa da baştan aşağı tamamen temizlerim veya birini tutar temizlettiririm. Banyosudur mutfağıdır hepsinin güzelce deterjanlarla elden geçmesi gerekiyor. Camların silinmesi, yerlerin tozunun alınması vs.

Ben girmeden hemen evvel ev sahibi bunları göreceğim şekilde yaptıysa/yaptırdıysa çıkarken de ücretini teslim ederim tabi. Ama hiç bir ev sahibi bunu yapmaz. Görünür pislik yok, temizdir der geçer. E siz de ahır gibi kullanmadıysanız böyle bir ücret vermenize gerek yok.
0
sylr
(18.05.21)
Engelle gec.
Yuz buldukca ustune cikar bu tipler.
0
divit
(18.05.21)
Apartman temizlik parası falan olmasın o ?
0
primetime
(18.05.21)
engelle geç. +1 temizlik parası ne ya
0
Hallegadola
(18.05.21)
@robokot bir şekilde depozitoya yattı zaten. Kesebileceği başka yer kalmadı. Ekstra para istiyor. Neden yattığını bir önceki gönderide anlattım.
0
🌸Pleiades
(18.05.21)
tamam depozitoyu da aldiysa artik (gecmis ola) daha da borcun yoktur. dedigim gibi, depozito o masraflar icin zaten.
0
robokot
(21.05.21)
temizlik parası falan diye bir şey yok, yeni yeni şeyler icat ediyorlar.
zaten evi temiz bırakmışsınızdır diye tahmin ediyorum, artık sonra yapacağı temizlik sizi ilgilendirmez.

yine de, benim eski ruh hastası mal sahibi bana tamamen söğüşleme amaçlı, haksız ve hukuksuz bir dava açmıştı ve bilir kişi de, ben evi pırıl pırıl halde boşalttıktan bir yıl sonra ev ahır haline gelmişken gezip "temizlik ücreti" diye 200 lira masraf çıkartmıştı.
yani böyle abuk subuk şeyler uyduruyorlar.
diğer konularda anlaşamamış olsanız böyle saçma hakları olabilir derdim ama bir temizlik parası için resmi ya da hukuki işlem yapmaya kalkacağını sanmıyorum.
0
blatta hiberna
(21.05.21)
(25)

yurtdışında yaşayanlar Türkler neden böyle?

alko ikarus
ahali merhaba. sosyal medyada özellikle twitter ve sözlükte gördüğüm kadarıyla, yurtdışında yaşayan daha doğrusu bir çoğu tepki gösterip göçüp giden türkler tükiye gündemini takip ediyorlar, yazıyorlar, eleştiriyorlar, küçümser bir halde akıl veriyorlar bizlere. hepsinin ortak noktası bizleri küçüms
ahali merhaba.

sosyal medyada özellikle twitter ve sözlükte gördüğüm kadarıyla, yurtdışında yaşayan daha doğrusu bir çoğu tepki gösterip göçüp giden türkler tükiye gündemini takip ediyorlar, yazıyorlar, eleştiriyorlar, küçümser bir halde akıl veriyorlar bizlere. hepsinin ortak noktası bizleri küçümsemeleri.

şimdi anlamadığım bir insan memnun olmadığı bir ülkesini terk ettikten sonra neden ülkesinin gündemini, toplum olaylarını takip eder ki? neden akıl veriri ki?
bakıyorum twitter'a gittikleri ülke alakalı bir tane tweet atmamışlar. varsa yoksa türkçe ve türkiye ile alakalı.

şahsen ben abd'ye gitsem şehirle, ülke ile alaklı şeyleri takip eder yazarım.

bunun sebebi ne ola ki?

edit : aklıma geldi şimdi. kanada'ya bir çift göç etmiş. gider gitmez kadın bizleri aşağılayan bir yazı yazmıştı epey olmuştu.

edit : tam ifade edemedim sanırım. nefret edip, gemileri yakıp gidenlerden bahsediyorum.
0
alko ikarus
(16.05.21)
- diğer ülkeye entegre olmaya çalışmaktansa, mevcut bildiği yer hakkında yorum yapmak daha kolay. göçmen olarak zaten hakim olmadığı bir yerin jargonunu öğrenip, yorum yapıp, göçmenliğinin yüzüne vurulma riskini göze almaktansa tr'ye odaklanmak daha konforlu ve risksiz, ayrıca -->
--> ülkemizde yurtdışında yaşayanlara ekstra bir hürmet gösteriliyor, ıvır zıvır ne anlatsa aaa adam orada abi biliyordur gözüyle bakılıyor.
- yurtdışına siyasi sebeplerden kaçmak zorunda kalan çok ciddi sayıda insan var, onların ciddi kuyruk acısı olduğu için bırakamıyorlar
- sosyal medya bu ülkede daha etkin kullanılıyor, bu şekilde takipçi kasma ihtimali daha yüksek, son dönemde bu tarz içerikler çok izleniyor takip ediliyor
- tamamen arabesk sebeplerden, gitse de kalbini ya da beynini burada bırakan çok insan var.
0
roket adam
(16.05.21)
Cunku giden siz degilsiniz, onlar. Onlar da ailesinin, esinin dostunun yasadigi yere ilgi duyuyorlar. Yasanan olaylara fikri ve duygusal bagliliklari var. ne yapsin adam ohio eyaletindeki yolsuzluk hakkinda mi twit atsin mesela? O olayla bagdaslasacak altyapisi yok, kisi ve kurumlar hakkinda bilgi sahibi degil. Kulturel ve sosyolojik birikimi yok henuz. Bunlar zamanla olusan seyler. Gider gitmez butun olaylari cozup yorum yapacak duzeye gelmek imkansiz.

Kucumseme konusuna bisey diyemiyorum, kisisel olabilir.
0
icim urperiyor
(16.05.21)
o zaman bunlar gerçek anlamda nefret edip ayrılmamışlar. şekil yapmak olayları.

hangimiz nefret ettiğimiz işten ayrıldıktan sonra o iş yerini takip ettik ki?
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
ben de gittim.
ama tabiki bu ülke hakkında yorum yapacağım ne hakkında yapayım?
neden gittim ben? o yorum yaptığım pislikler yüzünden gittim.
Tepkimi gösteriyorum.

3 hafta eve kapatıp, aşı maşı yapmayıp, tekrar açıyor adam
ne değişti 3 haftada? hiç
napiym? aferim mi diyim.

bu durum beni etkiliyor tabii, gelemiyorum gidemiyorum, kırmızı liste bok püsür.
türkiye evlerimden kira alıyorum, ekonomi sıçtıkça aldığım kiranın buradaki karşılığı çöp oluyor, ne diyim? aferim mi diyim?

ne demek gittin ve senin yorum hakkın yok.
sen gelemedin diye mi öfkelisin?

edit: iş yeri örneği pek doğru değil.
Eski iş yerinin sana borcu varsa, yorum yaparsın.

Benim de bu ülkede evim, akrabam var.
tabi yorum yapacağım
0
summatinyourteeth
(16.05.21)
@summatinyourteeth

sakin :) gemileri yakıp, nefret eder halde gidenlerin bu halini anlamıyorum olay o.
ne öfkem var ne de kimseye niye gittin diyorum.

sen gemileri yakmamışsın.
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
severek gidenlerde yoktur bence bu. en azından küçümseme yoktur diye düşünüyorum.

ama çoğu insan para araba almak için falan gidiyor. Bir de orada bulunduğu durumu justıfy etmesi lazım hep.
iyi ki burdayım vs. e nası yapacak? kalanları gömerek :)
eziklikten başka bir şey değil.

ama mesela youtubeda kanadaya göç diye bir youtube kanalı var. onların durumunda dışarıda daha iyi hayat şartlarının olduğunu bizimkilere göstermek ve bizde de olmalı hatta daha iyisi olsun demek var bence.
0
sonsuz
(16.05.21)
Genel olarak haklisin. Turkiye kulturu ASIRI ice donuk ve bu yuzden de yurtdisina giden vatandaslarda genel olarak entegrasyon zayif. Bir cogu yasadigi ulkenin siyasetinden gundeminden asiri habersiz, veya haberdarsa da algisi fikirleri cok yuzeysel.

Hem yasadigi ulkenin yerlileriyle kaynasma, kulturu ozumseme eksikligi (en basit ornegi mutfak) hem de anavatandan kopamama eksikligi var. Ikisi birden.
0
hot potato
(16.05.21)
Bence bu empati yapması o kadar zor bir konu değil.

Ülke yangın yeri olmasaydı kimse o tweetleri atmazdı. İnsanların doğup büyüdükleri yer, sevdiklerinin yaşamaya devam ettikleri ülke. Tweet atmaktan başka yapabilecekleri çok fazla bir şey yok.
0
archmage mahmut
(16.05.21)
Çok genelleyici ve soyut bir başlık olmuş. Ortada herhangi bir örnek, savını destekleyecek biseyler yok. Onu da geçtim varsayımların, vardığın sonuçlar da hatali. Dolayısıyla nereden tutarsan tut, elinde kalıyor.

En başından, bir ülkeyi terk edenler o ülkeden nefret ettikleri için terketmez. Herkesi bu şekilde kabul etmek yanlış. Kişi ülkesini sevse bile başka bir yerde daha iyi bir yaşam şansını görürse terk edebilir. Ülkeyi terk etti diye ülkenin olaylarına kendini kapatması da saçma. Aile, arkadaş vs olmasa bile kişi uzunca süre bir ülkede kaldığı zaman doğal olarak ordaki gelişmeleri merak edebilir. Konu hakkındaki görüşlerini de paylasabilir. Hatta ve hatta hiç yaşamadığı, görmediği yer hakkında da fikir beyan edebilir. Olayın sekilcilikle vs de alakası yok genel olarak.
0
j r r tolkien hayrani
(16.05.21)
@sonsuz

eziklik konusuna katılıyorum.

yıllardır sözlükten takip ettiğim kadın badilerimden giden nefret ederek gittiler hatta kurtulduk dediler. hepsi gittikten sonra sözlükte daha fazla takılmaya başladılar. resmen sözlükte yaşıyor gibi oldular. sonra bir çoğu geri dönüş yaptı. işle alakalı problemleri yoktu.

olay şu, cinsel açlığın afrikası ülkemizde çok ilgi görüyorlardı ama o ilgiyi orda bulamışlar. kadın egosunun kırılması bu bir. ikincisi orda farklı olamıyorlar. nasıl olacaklar ki? bizde herkesten farklı yapan şeyler mesela eşcinsellere destek vermek, hayacan hakları, insan hakları gibi meseleler orda yok. haliyle farklı da olamıyor sıradan oluyorlar. bunu kaldıramayıp dönüyorlar.
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
nereye giderse gitsin tabi ki doğup büyüdüğü ülke gündemini takip edecek ve yorum yapacak. çocuğu olsa o bile büyüyünce yorum yapacak türkiye için. türkiyeden gidenlerin türkiyeyi tamamen silmesi gerektiğini düşünmeniz çok yanlış.
0
dafuq
(16.05.21)
@j r r tolkien hayran

örnek çok yazıyı uzatmak istemedim.

mesele üslup. yukardan bakış, küçümse. resmen bunun için göç edilmiş gibi bir hal var.
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
Yurtdisinda yasayan ve Türkiye pasaportuna sahip olan kac milyon insan var, farkinda misiniz? Nasil genellendi bunlar, bu kadar basit olarak?

Almanya´ya 40 sene once gocmus uzaktan akrabalarim, sürekli Türkiye´yi ovuyor, sifir elestiri ile. Boyle milyon tane insan var burada. Tabii, twitter hesaplari yok. Algida secicilik bu biraz.

1. Ulkesinden ayrildiktan sonra, ulkesinin halini durumunu takip eden ve hatta ulkesinin gundemine direkt etkisi olan insan topluluguna diaspora denir. Diaspora illaki kotu degildir; egitimli ve etkili bir diaspora her goc veren ulkenin yararinadir. Yoksa "siz"i uluslararasi alanda iteklemeye devam ederler. Sosyal medyada Türkiye elestirisi yapan insanlarin hepsi, Türkiye´nin bulunduklari yerde kara propagandasini yapiyor demek degildir.

2. Her insan, insan oldugundan oturu, dusunur ve etrafindaki seyleri karsilastirir. Bakarsiniz ki bazi seyler ülkenizdekinden cok daha iyi, farki ya da kotu, bunlari paylasirsiniz. bkz. insan olmak.

3. Bu noktayi anladim. Türkiye de oyle bir bela iste. Ama Türkiye tek degil. Bakiyorum, bol dertli ulkelerden gelen tüm gocmenler, ulkelerinin derdiyle dertleniyor. Bu insanlar köksüz degil, aileleri ve arkadaslari orada. Geldikleri yerle ilgilenmeleri kadar dogal bir sey yok. Bu da, bulunduklari yerde bir hayat kurmalarina engel degil.

Ayrica, baska ulkede yasayan ve Türkiye ile ilgili paylasim yapmayan insanlarin sayilarini nasil tespit ettiniz? Adanali biri Danimarka´da yasayip Danca paylasim yapsa, zaten ondan nasil haberiniz olacak?

Türkiye ilgili paylasim yapmiyorum, sosyal medyamda Türkiye ile ilgili icerik sifir. Ama profesyonel alanim, Türkiye ve Orta Dogu odakli. Beni saydiniz mi? Benim gibi tonlarca insan var, hepimizin ozelligi "sizi kucumsemek" degil. Siz, biz ne gercekten? Bu gidenler nelerden, nicin bu derece "rahatsiz" olmuslar, bir anlamaya calistiniz mi?
0
buf-e kür
(16.05.21)
Ek olarak, bakış açında çok ciddi survivorship bias var. 100 kişiden 10 kişi tweet atsa, sen sadece tweet atan insanları görüyorsun ve yurt dışında yaşayan insanlar onlardan oluşuyormuş algısı oluşuyor.
0
archmage mahmut
(16.05.21)
Hocam mesele üslupsa senin bu başlıkta yurtdışında olanlara karşı takındığın üslup da küçümseyici. Sen de kendince onlara tepeden bakıp onları kucumsemeye çalışıyorsun. Yok orada ezik oluyorlar, yok sekilcilik yapıyorlar vs.

Olay çok genelleyici ve hesap sorucu tarzda. Birkaç kişiden herkese çıkarım yapip, üstüne de anlamaya çalışma kisvesi altında bişekil saydırma amacı guduyorsun gibi.
0
j r r tolkien hayrani
(16.05.21)
@j r r tolkien hayran

hocam allesen ne küçümsemesi yapıyorum :)
göç etmiş olsam hayatımı yaşarım beni mutsuz edip göç etmeme sebep olan şeylerle meşgul olmam. e zaten olay mutlu olmak değil mi? göç onun için değil miydi?

geri dönüş yapanların, orda mutsuz olanların dediklerini aktardım.
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
Yani sorduğunuz sorunun sorulma sekli sacma. Herkesi bir kaba koyup üstüne etiket yapistirmissiniz.

Ben diyorum; türk insaninin yüzde 70ini sevmiyorum. Ayni yerde bulunmak istemem. Ülkedeki sacmaliklar beni bezdirirdi. Ayrildim cok mutluyum. Ülkede ailem, arkadaslarim dışında özlediğim bir iki şey var; deniz ve gece de açık olan yerler. Yoksa Fransa insanini türk insanina tercih ederim.

Neyse, ben kendimden bahsettim simdi de soruya cevap vereyim; Fransa'da 4 yildir yasiyorum ve ne chirac dönemi yasadim ne sarkozy ne hollande. Ne de yasadigim yerlerin eski belediye başkanlarını gordum. Buna ek olarak yaşadığım sehre bağım olusmadi çünkü yaşadığım sehre is icin geldim (Fransa'ya ise normal geldim, is yoluyla değil). Yani ben gidip azicii deneyimimle ne diyeyim Fransızca; marine le pen mi konuşayim? Macron mu diyeyim? Ki bir Türk'e göre burada yapilanlar hafif bile geliyor. Bir tarafin devlet başkanı "hakkinizi helal edin" diyor, diğer bir tarafta 500 milyar euro yardim paketi söylendi.
Bir tarafta süresiz ücretsiz izin çıktı bir diğer tarafta devlet maasin tamamini karsiladi.
E bunları gördükçe bana macron süper geliyor ama bir fransiza göre super falan degil. Işte benim bu farki anlamam icin bir 10 sene daha değişim gecirmem lazim, ben halkini ezen, vergilerle cebindeki uc kurusa goz diken, yasalari kafasına göre uygulayan ülkeye alismisim.

Neyse kısacası; benim dert olarak gördüğüm sey ile Fransızin gördüğü farksiz. Ben 50-60 sene geriden geliyorum alistigim devlet olarak.
Sosyal medyada eksiduyuru disinda bir yorumum yok ama ailem var, arkadaslarim var. Tamamen kopamam ülkeden.

Bu arada burayi da takip ediyorum. Ama burasi hakkinda yorum yapacak bilgi, yetkinlik ve yasanmisliga sahip değilim.
0
logisticsmanager
(16.05.21)
@logisticsmanager

hocam göç mutlu olmak için yapılıyor. mutsuzluğa sebep olan şeylerle göç ettikten sonra ilgilenmek mutsuzluğun devamı demek. hayatı yaşamak varken, adapte olmak varken napayım ben türkiye gündemi.
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
Hocam bak yukarda yüz kişi farklı bakış açısı ve farklı gerekçeler sundu sana. Sen ise hala gelmiş "X böyle olmalı" şeklinde kendi düşüncenin, kendi tanımının doğru olduğuna yönelik cümle kuruyorsun. Gerçekten anlamaya çalışan birinin yapacağı bir olay değil bu.
0
j r r tolkien hayrani
(16.05.21)
@j r r tolkien hayran

peki sorayım öyleyse. mutsuzluktan giden insanlar neden mutsuzluk veren şeylerle ilgilenir?
0
🌸alko ikarus
(16.05.21)
Hocam yine başa döndük, ailesi oradaysa eğer ordaki mutsuzluk onu da etkileyebilir. Onu geçtim kişi tekrar oraya dönüp mutlu olmayi amaçlayabilir. Onu da geçtim o mutsuzluk veren sey için bişeyler yazmayı ya da yapmayı kendisine bir görev sayabilir. Var da var yani. Olay öyle ülkeden çıktım, herşeye reset atayım olayı değil. Herkesin gerekçesi farklı olabilir.
0
j r r tolkien hayrani
(16.05.21)
Valla benimki tamamen katıksız akp nefreti. Ülkede hükümet değişse dönüp bakmam siyasetine falan. Akp'nin bana yıllardır yaşattıkları var ve inanılmaz şekilde kinliyim, öfkeliyim. Dünyanın öbür ucuna da gitsem bu kini ve öfkeyi içimden atabilmem münkün değil.

Tek sebebi o yani.
0
garavel
(16.05.21)
toplum olaylarını takip eder ki?
- yillarimizin gectigi, sevdiklerimizin, arkadaslarimizin oldugu hadi hic biri yoksa anilarimizin oldugu bir ulke. Kim turkiye'nin kotu durumda olmasini ister ki? Olaylari takip ediyoruz cunku sevdiklerimiz orda, hic sevdigimiz biri yoksa yuzlerce ani biriktirmisiz. Yurt disindaki imkanlar(hem ekonomik, hem siyasi, hem sosyal) turkiye'de olsa kim giderdi ki? Yarin obur gun turkiye'ye donebilecegim bir ortam olusursa donmek isterim tabi ki, sevdiklerimin cogunun oldugu yerde yasamayi secerdim. Yurt disinda yasayarak elde edilen ekonomik, sosyal, politik rahatlik karsiliginda bedel olarak sevdiklerinden ayri kaliyorsun.

neden akıl veriri ki?
- akil vermeyi genel olarak sevmiyorum, turkiye'de akil verenler yurtdisindayken de veriyor. Bulunduklari yerle ilgili pek yok bence.
0
fakyoras
(16.05.21)
Yurtdışına çıkanın sesi daha rahat çıkıyor. Bilirsin toplumda içerisinde genel alışkanlık, adet ve geleneklerin tersine hareket eden veya konuşan nadir olur.
Başlarına ne geleceklerini bilirler çoğu zaman.
Eskiden beri böyledir malum.
Bunun yanında normal bir muhalifi ya da ülkesine karşı iyi şeyler hazırlanmasına, proje üretmesine rağmen gerekli karşılığı alamayan gönlü kırıkları saymazsak, bu ülkeye karşı eleştiri işini artık hainlik derecesine vardıran şu an bulunduğu ülkenin sadık uşağı olan kimseler de yok değil.

Gündemdeki son bir kaç haftadır olan olaylardan sonra youtube artık nasıl bir algoritma varsa bana hep dışarıdan Türkiye hakkında "aleyhte" konuşan bazısı da bildiğim kadarıyla gazeteci olan kişilerin kanalını, videosunu önerir oldu.
Bir kaçına baktım artık kimin adamları ise bunlar varsa yoksa devleti yada hükümeti ya da bazı uygulamaları olayları eleştiri.. eleştiri.. eleştiri.. başka bir şey yok.
Güya temiz, güzel bir şey kalmamış.
Fetöcüsü ayrı mesele zaten. Onlar da meslek hayatlarını oralarda sürdürüyorlar.
Bulundukları devlet yatak,yemek agi de verdi mi tamamdır. Artık gelsin Türkiye aleyhine açıklamalar..

Türkiye'de bulunmasına rağmen meseleleri tahlil etme noktasında yine bu ülke içinde olan biten şeylerin eleştirilerini samimi olarak söyleyenleri de anlarım.
Hak verdiklerim var.
Ama o dışarıdakiler bulundukları, artık mensubu oldukları yeri eleştiremezler."Yapamazlar"

Sadece para için yurt dışına arkasına bakmadan sözüm ona beyin göçü olarak gittiğini sanan zaten oralıdır. Sadece Türkiye'de bulunma süreleri dolmuştur. Dolayısıyla öyle beyin göçü gibi entel etiketlere gerek yok. O beyinden fazlası Türkiye'de de var.

Halen Türkiye'ye bir şekilde küsmüş(!) ve yurt dışına gitme niyetinde olmasına rağmen dikiş tutturamama kaygısından dolayı beklemede olanlar da yok değil.

Gittikten sonra dediğin üzere bir de gittikten mektup yazanlar var.
Yazanları geçtim bu mektup kimin elinde haber oluyor ve şekilleniyor diye düşünmemek zor.

Kanadaya göç eden çift..
Karavanla dünyayı gezen çift..
Bilmem x teknoloji firmasında çalışan Türk.
Abd'deki Türk bir doktorun başarısı..
Bilmem hangi ülkedeki Türk milletvekili..
Bize ne ? Evet bize ne bunlardan?
Rahatı keyfi için dışarıya gidenin arkasına biz mi takılacağız?
Bu da yeni haber. Bir çok yerde
yayımlandı:
m.bursahakimiyet.com.tr

Hayat böyle değil mi zaten? kim tarafından besleniyorsa ona çalışılır.

Bazen dediğin üzere kimi Türklerin hayatlarına geçmişlerine bakarım.
mesele öyle yerlere varıyor ki . Onlar Türk değil aslında . Sadece Türkçe konuştukları için biz Türk zannediyoruz. Kısacası Türklük sadece bir gizlenme yolu bu topraklarda birileri için.
0
Erva
(16.05.21)
Orada yeterli ilgiyi goremiyorlar. Sosyal hayatlari da tirt oldugu icin bize sariyorlar.

Bizden bi mudur kadin gitti, burada kral gibi hayati vardi.
Mini etegi giyince it ekibini pesine takiyordu.
Herkes 10 aliyorsa bu 15 aliyordu.
Mudur oldugu icin is yapmasi da gerekmiyordu.

Gittigi ulkede butun kadinlar bunun 2 kati boyunda, kafasi kadar memesi var hepsinin, maas olarak herkes ayni parayi aliyor, herkes 1 euro'ya kahve iciyor.
Kizin hicbir ozelligi kalmadi tirtin onde gideni oldu.
Zaten ulkede kiyafeti sallayan da yok.

Gunde 3 kere story atiyor, oradan kimse sallamiyor. O da buraya satasiyor :)

Baska bir arkadasim gitti 2 sene ulke cok super kizlar cok super diye kafamizi utuledi, simdi turkiyeden eski kiz arkadasina donmus :)
Muhtemelen kesin donus yapacak.
Onla beraber en az 5 kisi taniyorum donus yapan.

Bu dediklerim modern cagdas dil bilen insanlar. Belki kaosa alismislardir duzenli hayat zor geliyordur.
Gidip de 10 numara mutlu olan cok az adam gordum.
0
divit
(16.05.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.